Huzursuz Bacak ve İktisat Risalesi nde Kanaat Ekonomisi

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Huzursuz Bacak ve İktisat Risalesi nde Kanaat Ekonomisi"

Transkript

1 Huzursuz Bacak ve İktisat Risalesi nde Kanaat Ekonomisi Bacağımız değil ama kalbimiz huzursuz olur bir kaldırım kenarında mendil satan bir çocuk gördüğümüz zaman. O zaman bir infak hissi kaldırır başını. İhtiyacım yok ama bir mendil alsam mı diye düşünürüz. Bazen infak ederiz bazense es geçeriz mendil satan çocuğun izlerini kalbimizde taşıyarak. Sonra gelir mi aklımıza tekrar; Allah bilir. Mendil satan çocuk, ya da karton toplayan çocuk bize ne öğretir acaba? İçimizdeki o acıma hissi bizi sadece infak etmeye mi sevk eder? Yoksa aynı zamanda kanaati, israftan kaçınmayı, iktisadı mı öğretir? Ya da bir gün zengin olacağım ve seni kurtaracağım çocuk! gibi azmimizi mi uyandırır? Ömer Faruk, Mustafa Kutlu nun Huzursuz Bacak hikâyesinin başkahramanı, olsa nasıl hissederdi bu manzara karşısında. İçi burkulur muydu yoksa bununla da kanaat edebilir mi derdi? Birkaç lira infak eder geçer miydi Ömer Faruk? Belki de oturur ona kanaati anlatırdı. Bir lokma bir hırka Huzursuz Bacak, Türkiye nin ekonomi ve toplumsal hayatından beklediğini

2 bulamayan yurt dışı doktoralı bir gencin, metropolü terk ederek inzivaya çekilmesi, çiftlik yaşamına, kanaat ekonomisine geçişi ile başlayan bir sürecin hikâyesidir. Burada hikâyeyi devam ettirmek bize düşmez ancak kanaat üzerine kafa yormamız gerektiğinin izlerini bırakır son satırlar. Özellikle de Mustafa Özel e bir görev yükler bu hikâye. Kanaat kavramını Bediüzzaman ın İktisad Risalesi ile birlikte düşündüğümüz zaman Huzursuz Bacak ile risalenin birbirlerini tamamladıklarını görebiliriz büyük ölçüde. İsraftan kaçınmayı, kanaati aşılayan İktisad Risalesi, kanaat ekonomisinin temellerini atmış gibidir. Bir sepetlik hayata yol gösterir iki yazar da. Bir lokma bir hırka derler. Ömer Faruk eski arkadaşlarının ve piyasanın kendi değerleri ile çatışmasından dolayı münzevi hayata geçer, Said Nursi de keza. Fakat bir fark vardır burada. Bir taraf hayattan çekilmeyi, diğer bir taraf da israftan çekilmeyi tavsiye eder kanaat çerçevesinde. Çalıştığınıza kanaat edin der biri, hırs yapmayın ama çalışın. Hatta hava askerlerine, demir raylarında çalışanlara, elektrik trafoları hizmetlerinde çalışanlara Said Nursi, beş vakit namazınızı kıldığınız takdirde bu hizmetleriniz insanlığa fayda sağladığından ibadet hükmüne geçer der. Ömer Faruk ise hayatın toplumsalından çekilerek kişiseline yönelir. Ekonomik hayattan çekilmekle kanaat ekonomisine geçiş yapabilir miyiz? Burada Mustafa Kutlu Hocamıza saygısızlık için değil kesinlikle, kanaat kavramının polemiğini yapmaktır amacımız. Kanaat nediri sorgulamak. Kanaatin çerçevesini çizmeye çalışmak. Kutlu bir seslenişe dil döktüğünü inkâr edemeyiz Kutlu hocanın. Tüketimi öylesine aşılayan mevcut ekonomik sistemde kanaat bir Müslüman için olmazsa olmazdır. Ancak üzerinde durmamız gereken şu: Kanaatin yanında kalkınma ya da tekâmül diyebileceğimiz insanlık için bir gelişim süreci mümkün olabilir mi/olmalı mıdır? Mevcut ekonomik hayattan çekilmekle kanaat ekonomisine geçiş yapabilir miyiz? İnsan kanaat edebilir ama ekonomi kanaat edebilir mi? Asıl kafa yorulması gereken mesele bunlar olmalıdır. Bir insan kanaatkâr olabilir fakat ekonomik hayatın kanaatkâr olması faydalı mıdır? Bu soruların cevabı uzun meselelerin müzakereleri ile ancak anlaşılabilir.

3 İslam da harcama kıvam ında olmalıdır Burada düşünmemiz gereken kanaatin ne olduğudur. Aslında kanaat verilene şükretmek demek değil midir? Verileni ya da verilecek olanı reddederek elindekine kanaat etmek ihsana karşı bir nankörlük olmaz mı? Zamanımızın hâkim ekonomi anlayışı tüketimi, dolayısı ile hırs ile elde etmeyi aşılamaktadır. İslam ın ekonomik davranışı ise iktisad etmeyi, kanaati öncelemekte fakat çalışmaktan el etek çekmemeyi söylemektedir. Kanaat edilen ile geçinilebilse dahi infak için, zekât için, yardımlaşma için emeği çok önemsemektedir. Mu minun suresinin 4. ayeti olan Onlar ki Zekat için yaparlar (çalışırlar) ayetini çağdaş âlimlerimiz zekat vermek için, dolayısı ile zekata konu olan insanlar için çalışmanın anlaşılabileceğini söylemektedir. Bu da çalışmanın neticesine kanaati gerektirmekle çalışmaktan kaçınmama anlamına gelmektedir. Onlar, harcadıklarında ne israf ne de cimrilik edenlerdir. Onların harcamaları, bu ikisi arası dengeli bir harcamadır. ayet-i kerimesine göre de İslam da harcama orta yollu yani ayette geçen kavramla kıvam ında olmalıdır. İktisadın İslam daki karşılığı da budur. En basitinden yemek yaparken dahi makul olan malzemeden kısarak kanaat ettiğini düşünmek aslında İslam ın iktisad tanımı ile çelişmektedir. Kendin için kanaat, insanlık için tekâmül Kanaatimizce kanaat kavramı, ya da ekonomi, İslam da hak ettiği ölçüde yerini

4 bulmalıdır. Sosyalistlerin hep kendisinden dem vurduğu sahabe efendilerimizden Ebu Zerr in dahi ciddi bir servete sahip olduğunu burada vurgulamak gerekiyor (Bkz. Cengiz Kallek Sosyal Servet kitabı). Kazanılan servetin ise infak için olduğunu kesinlikle göz ardı edemeyiz. Diğer sahabeler ile birlikte düşündüğümüzde ise kendi için kanaat, toplum için kalkınma ya da tekâmül ve beden halk ile ruh hak ile neticeleri çıkmaktadır. Nitekim ashaba, dolayısı ile bize, Cuma suresinde Namaz kılınınca artık yeryüzüne dağılın ve Allah ın lütfundan nasibinizi arayın. diye emredilmişti. Kur an da adı geçen her peygamberin de insanlığı bir ileriye seviyeye taşıyacak zanaatleri olduğunu da hatırlatalım. Terzilik, demircilik, gemicilik, tarım, saatçilik ve ticaret gibi. İslam da insanlara faydalı olacak şekilde emek sarf etmenin, köşeye çekilerek kendi geçimi için çalışıp kanaat etmekten daha değerli olduğunu bilmekteyiz. Ama şunu da bilmekteyiz ki Müslüman kanaatkâr olmak için çabalamalıdır, zanaatkar ve sanatkar olmak için de. Böylece, kanaat, iktisad ve kalkınmanın/tekâmülün tartışmasını sürdürmemiz gerekir. Ancak bizim burada varacağımız netice şudur ki kanaat bireysel olmalı, toplum için ise ekonomik kalkınmanın ya da tekâmülün üzerinde durulmalıdır. Zira Yarın kıyametin kopacağını bilseniz dahi elinizde bir fidan varsa onu dikin hadis-i şerifi bize bu dünyada insanlığın yararına emek sarf etmenin sadece bu dünya için olmadığını göstermektedir. Bu da demektir kendin için kanaat, insanlık için tekâmül. Melih Turan Dünya Bizim

5 İslam da İki Türlü Bağ ve İki Yönlü Denge İslami normlar mutat olarak adalet ve ihsan, ruhsat ve azimet, fetva ve takva şeklinde iki dereceli bir tasnife tabi tutulur. Genellikle denilebilir ki, yukarıdaki çiftlerin birinci elemanları asgari davranış normlarını temsil ederken, ikincileri daha yüksek erdem düzeylerine tekabül eder. Başka bir ifadeyle, birinciler olağan davranış standartlarını; ikinciler ideali temsil eder [1]. Yukarıda değinilen ilişki türleri, ve bunlara ait pratik(ameller), Müslüman alimleri tarafından tefrik ve takdir edilmiştir. Fakat burada bir noktayı yeniden gözden geçirmek ve meseleye bir toplum mühendisi gibi yaklaşarak, psikolojik, sosyolojik hatta ekonomik faktörler de göz önüne alınarak, toplum olarak kemalât seyrine bir ahenk kazandırmak gerekmektedir. O nokta da şu ki, daha iyi olanı seçmek ve onu uygulamaya sokmak mantığı. Çünkü iyisi varken hep o alınır veya alınmalıdır. Ancak uygulamada, neticeye götürmek bakımından iyi, bazen daha iyi den, iyi olabilmektedir[2]. Çünkü iyi yeterince dikkate alınmadan, daha iyi hedeflenirse, hiçbiri elde edilemez[3]. Pek tabi olarak birincisi hedef ittihaz edilip elde edilemediğinden, ikincisinin gerçekleşmesi de mümkün olamamaktadır. Bir diğer ifade ile elindeki az ile yetinmeyip, daha çok peşinde koşanlar ellerindeki azı da yitirebilirler. İslami normlar olarak ifade ettiğimiz çiftlerden birincilerinin hukuka, ikincilerinin ise ahlaka tekabül ettiği düşünülürse, hukuk ihmal edildiği için; ahlak ise - önemsenmesine rağmen- başarısının ön şartından yoksun bırakıldığı için, ikisinden de istifade güdük kalacak ve ikisi de elden gidecektir. Aslında sık sık dile getirilen Müslümanların inançları ile amelleri arasındaki tezadın çok önemli nedenlerinden biriside budur. Şimdi bu hukukî ve ahlakî olarak ayrı ayrı ve dikkatle ele alınması gerektiğini düşündüğümüz ve ahlakî kısma son derece ehemmiyet verilip, hukukî kısmının yeterince dikkate alınmadığını gözlemlediğimiz bir anlayış dönemin de, bunu dikkate aldığını gördüğümüz; fakat hukukî ve ahlakî olarak değil de dolaylı ve doğrudan ayrımı ile meseleye yaklaşmış olan Murtaza

6 Mutahhari nin ekonomik bağlamdaki tasnifine burada değinmeyi uygun görüyoruz. Murtaza Mutahhari ye göre İslamiyet in gerek ekonomik hayatla, gerekse iş hayatıyla, doğrudan ve dolaylı olmak üzere iki türlü bağı söz konusudur. İslam ın ekonomi ile doğrudan bağı: mülkiyet, alış-veriş, vergi, sadaka, vakıf, mali düzenlemeler ya da servet alanındaki düzenlemeler ve diğerleri konusunda getirilmiş bir dizi ekonomik düzenlemenin doğrudan olması bakımındandır[4]. İslam ın ekonomi ile dolaylı bağı ise ahlak yönündendir. Mesela, İslam insanlara, emanete riayeti, iffetli olmayı, adaleti, ihsanı, fedakârlığı tavsiye eder; hırsızlığı, emanete hıyaneti ve rüşveti de yasaklar[5]. Bu ilk tespit ve değerlendirmeden sonra, günümüz de yeterince konu edilmemiş bir yaklaşıma ve yukarıda da ifade ettiğimiz bir problem olan Müslümanların hayatlarındaki tezad sorununun kaynağına temas etmeye çalışacağız. Çünkü kanaatimize göre, bu hususta da problemin köküne inilememiş, bundan dolayı da makul çözümler üretilememiştir. İslam ahlakının çıkış noktası göz ardı edilerek, sadece slogan mevkiini işgal eden iyi insan olmak, adalet, dürüstlük, doğruluk gibi davranış kalıpları anlatılmış, benimsetilmeye çalışılmıştır. Bize göre İslam iş ahlakı, iyi insan olmak, kardeşçe yaşamak gibi yaşam prensiplerini doğuracak ve bu prensipleri yaşam pratiği haline getirecek, daha temel ve işin özü(kökü) diyebileceğimiz bir anlayış ve bir itikatta yatmaktadır. Bu itikad, insanda, varlığının amacı ve o amaca ulaşmadaki araçları kavrayabilmesi ve dengeleyebilmesinden geçmektedir. Şöyle ki, insan bu dünyaya kâinatın yaratıcısını tanımak, ona iman edip ibadet etmek için gönderilmiştir[6]. Fakat bu gayesini gerçekleştirebilmesi için hayatının idamesine ve birtakım fiziki ihtiyaçlarının tedarik edilmesine ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaçların tedariki için, insana çalışmaya koyulmaktan başka çare yoktur. Yani insanoğlu, yukarıda ifade ettiğimiz mukaddes gayesine ulaşmak ve bu gayeyi gerçekleştirmekten geri kalmamak için çalışmayı araç telakki edecek ve işe koyulacaktır. İmam Gazali ve Said Nursi de (r.anhüm ecmain) aynı kanaati ortaya koyduktan[7]; yani iktisadi hayatın nasıl ortaya çıktığına dair açıklama getirdikten sonra, insanların zaten yapageldikleri şeylerin şuuruna varmalarını sağlamak istemektedirler. Fakat bu süreçte, asrımızın da en ciddi hastalıklarından biri olan bir noktaya dikkat çekilmiştir. Çünkü, bu süreç bir kere başladığında

7 her zaman başlangıçtaki gayelerin sınırlarında kalmaz ve genellikle kendisi bizatihi bir gaye haline gelir. Ve bu gayeden sapış, zamanla birçok dini ve ahlaki problemlere yol açar[8]. Demek ki, İslam ahlakının temelinde, amaç ve araçların kavranması ve dengelenmesi yatmaktadır. Bu dengenin sağlanamaması ise, İslam ahlakının pratiğine(amel boyutuna) zarar vermektedir. Aslına bakılırsa, Said Nursi iman üzerinde ki tahşidatı, tahkiki iman ve malumatı hedef göstermesi; şuurlu bir Müslüman olma ve söz konusu dengeyi sağlayabilecek bir itikada sahip olmayı sağlaması bakımından son derece önemli ve büyük bir adımdır. Hasıl-ı kelam, dünya hayatını ve maddiyatı ulvi, mukaddes gayelerine ulaşmada bir araç yapması gereken Müslümanlar, elbette bu hakikatten bihaber yaşamamalılar, yaşayamazlar ve sosyal refah ve adaleti, hem toplumsal güveni elde edemezler. Bugün bu dengenin sağlanması ve İslam ahlakının neşri, söz konusu itikadın anlaşılmasından ve kavlden(sözden) ziyade, davranışlarımız(amellerimiz) ile tebliğden geçmektedir. Temennimiz, gerek hukukî, gerekse ahlakî boyutta gerçekleştirilecek bir ihya ile toplumumuz yeniden inşa edilir. CENGİZHAN SALİH [1] Sabri Orman, İktisat,Tarih ve Toplum, 2. Baskı, İstanbul, Küre Yay., 2010, s. 69. [2] Bu husustaki mantığın daha iyi anlaşılması için, Bediüzzaman ın bazen hak, ehaktan ehaktır; hasen, ahsenden ahsendir. sözünü hatırlatmak, yerinde olacaktır. [3] Sabri Orman, a.g.e., s. 70. [4] Murtaza Mutahhari, İslam ın Ekonomi İle Olan İki Türlü Bağı, (Çevrimiçi) [5] A.g.m. [6] Zâriyat Sûresi, 56.

8 [7] İhya, C. 3., s. 224; İşarat ül İ caz (Osmanlıca Orijinal Nüshası), s [8] Sabri Orman, İktisat, Tarih ve Toplum, 2. Baskı, İstanbul, Küre Yayınları, 2010, s. 362 İktisad Risalesi Şerhi Prof. Sabahaddin Zaim Bediüzzaman Hazretleri hayatı boyunca imanı kurtarıcı ve İslâmı yayıcı çalışmalar yapmış, bütün baskılara göğüs gererek mümin bir insanın vasıf ve davranışlarını belirtmeye, toplumun islami esaslara göre şekillenmesi için gerekli temel unsurları geliştirmeye çalışmıştır. Bunun için etrafında toplanan muhlis bir insan halkasını eğiterek bir fide gibi topluma yaymıştır. Dikilen bu fidanlar, bilâhare büyüyüp çoğalarak bütün yurt ve cihan sathına yayılmıştır. Eserleri, çeşitli dillerde konuşan insanların istifadesine sunulmuştur. Bediüzzaman Hazretlerinin bütün çalışmalarında ileri sürdüğü fikirler Kur an ve Sünnete dayanır. Bir diğer ifade ile Kur an ve Sünneti asrın idrak edeceği biçimde takdim ve tefsir etmeye gayret etmiştir. Bugünkü tebliğin mevzuu Bediüzzaman Hazretlerinin İktisad Risalesinin izahıdır. Bu risalenin tahlil ve izahına geçmeden önce şu hususun belirtilmesinde fayda vardır. Bediüzzaman Hazretleri bütün izahatını Kur an ve Sünnet e dayandırdığı için iktisadî mevzuları da aynı kaynaklara istinad ederek incelemiş ve fikirlerini bu esaslara dayandırmıştır. İktisadi mevzuların Kur an ve Sünnet e dayalı olarak izah, tahlil ve ifade edilmesi günümüzde İslâm İktisadı adı altında yapılmaktadır. Şu halde Bediüzzaman Hazretlerinin iktisadî mevzularda beyan ettiği fikirler, islam iktisadının tetkik ve tahlili çerçevesi içinde bulunmaktadır. Mevzuu, bu manada ele alırsak, İktisad risalesi islam iktisadının bir bölümünü ele alıp incelemektedir. O da islâmda tüketici davranışları modelidir. Bediüzzaman Hazretleri diğer eserlerinde islâm iktisadı ile ilgili muhtelif mevzulara da temas etmiş ve ayet ve hadislere dayalı tefsir ve izahatta bulunmuştur. İktisad risalesinin esası ve özü tüketici davranışlarında israfın haram oluşunun hikmetini ve

9 müsbet ve menfi tesirlerini izah etmekte toplanmaktadır. Bu mevzu esasında bugünkü dünyamızda insanlığın temel meselelerinden birini teşkil etmektedir. Tüketici davranışında israf, hem mikro iktisad açısından, ferdin tüketim ve tasarruf dengelerini bozar, hem de makro iktisad açısından kaynakların dağılımını ve ekonomideki tasarruf ve tüketim oranlarını etkiler. Milletlerarası sahada da gelir dengelerinin bozulmasına yol açar. Bugünkü dünyada bir israf ekonomisi hüküm sürmektedir. İnsanlar devamlı tüketime teşvik edilmekte ve ihtiyacının üstünde tüketime yöneltilmektedir. Lüks tüketim artmakta, reklam yoluyla sun i ihtiyaçlar ortaya çıkartılmaktadır. Kullanılan eşyaların tamir edilebilir ve dayanıklı olması yerine, hemen kullanılıp atılması yolu yaygınlaştırılmaktadır. Plastik malzemelerin kullanımı ile kullan at formülü neticesinde hem çevre ve tabiat kirlenmekte, hem de kaynaklar tüketilmektedir. Bugünkü çevre meselesinin temelinde tüketimdeki israf yatmaktadır. Faiz gelirinin çoğalması, zekatın azalması ile bozulan gelir dengeleri neticesinde aşırı zengin rantiye sınıfların lüks ve israf temayülü artmakta, üretim kaynakları onların talebini karşılayacak yöne sevk edilmekte, üretim arzı bu yönde gelişmektedir. Buna mukabil, geliri düşük büyük insan kütlelerinin zaruri ihtiyacını karşılayacak zaruri ihtiyaç mallarının üretimine yeterli kaynak ayrılmamakta, bu mallarda arz ve talep dengesi bozulmakta, üretim yeterli olmadığından fazla talep karşısında fiyatlar artmaktadır. Çünkü zaruri ihtiyaç mallarında talep elastikiyeti düşüktür. Buna rağmen halk zaruri ihtiyaçlarını karşılayamamaktadır. Halbuki devamlı reklam, kredi, banka kartı vs. imkanların geliştirilmesiyle tüketim devamlı teşvik edildiğinden, reklamlarla insanlar daima, daha çok, daha gelişmiş ve daha yeni malları tüketime teşvik edildiğinden büyük halk kütlesinin aile bütçesinde gelir gider dengeleri bozulmaktadır. Bunun sonucunda fertler ve devletler borca girmekte, binnetice iktisadî hürriyetlerini de kısmen kaybetmektedir. Tüketim meylinin nefsani baskısına boyun eğenler, izzetinden, gereğinde namusundan ve hatta dini ve manevi duygularından fedakarlık yapmak zorunda kalmaktadır. Rüşvet, iltimas, irtikap, zina bu yüzden çoğalmakta, aile yapısı bozulmaktadır. Bütün dünyaya musallat olan enflasyon ve dış ticaret açıklarının temelinde bu davranış bozukluklarının tesirini aramak lazımdır. Bu dengesizlikler ideolojilere tesir ederek, sosyalist, marksist fikirlerin ortaya

10 çıkmasına sebep olmuştur. Dünya kapitalist ve sosyalist şeklinde iki gruba ayrılmış, kıyasıya mücadele edilmiştir. Fakat tüketici davranışlarındaki temel hattı hareket kaidesi, iktisadî adam (Homo economicus) değişmediğinden her iki sistemde de israf önlenememiştir. Sosyalist sistemde zoraki tedbirlerle lüksü ve israfı dengelemeğe çalışmışlardır. Bu sefer de üretimde başarısız olduklarından toplumun bütünündeki makro dengeler cebri planlamaya rağmen sağlanamamıştır. Hülasa bu bozuklukların temelinde israf alışkanlığı, şükür ve kanaat yoksunluğu yatmaktadır. İşte islâmın getirdiği prensipler tüketici davranışını Kur an ve Sünnet e dayalı kaidelerle düzenlemeğe çalışan bir müslüman insan modelini geliştirmektedir. Bediüzzaman Hazretleri iktisad risalesinde bunları veciz ifadelerle dile getirmiştir. Bediüzzaman Hazretleri iktisat risalesinde meseleyi şöyle vazetmektedir: İnsan, Halık ının verdiği nimetlerden istifade ederken ve onları kullanıp istihlak ederken şükretmekle muvazzaftır. Şükreden insan Allah ın kendisine verdiği nimeti, onun kadrini bilerek ve diğer hem cinslerini de düşünerek, ihtiyacı ölçüsünde ve ihtiyacı nispetinde kullanmalıdır. Üretim faaliyetleri İmam Gazali nin tasnifiyle üç gruba ayrılır: Zaruri İhtiyaç Maddelerinin Üretimi: Bunlar insanın beş temel özelliğini muhafazasına yarayan bütün mal ve hizmetlerin üretimini kapsar. İnsanın beş temel özelliği; iman, hayat, akıl, üretme ve servet sahibi olmaktır. Hayatı Kolaylaştırıcı ve Rahatlatıcı Üretim Faaliyetleri: Bunların üretimi yukarıda belirtilen beş temel özelliğin muhafazası ve devamı için şart olmamakla beraber hayattaki meşakkat ve güçlükleri giderici ve konforu arttırıcı üretim faaliyetleridir. Zerafeti Arttırıcı Üretim Faaliyetleri: Bunlar rahatlık sağlamanın da ötesinde estetik, güzellik, zerafet ve sanat duygularını tatmine yarayan mal ve hizmetlerin üretimiyle ilgilidir. İhtiyaçları bir başka tasnife göre: 1. Gıda 2. Giyim 3. Harcama

11 4. Sağlık 5. Eğitim 6. (Sosyal İktisadi ve İdari) Güvenlik 7. Ulaşım ihtiyacı olmak üzere yedi grupta toplayabiliriz. Bunlardan ilk üçünü fertler, kendi say ve gayretiyle sağlamaya çalışır. Son dördünü de toplum düzeninden mesul olan organlar temin etmekle mükelleftir. Bu mesul organlar, hükümet ve mahalli idareler ve diğer çeşitli kamu kurumları olabileceği gibi varlıklarını Allah yolunda toplumun hizmetine sunmuş vâkıfların kurduğu vakıflar da olabilir. Bunlara özel ve kamu sektörü yanında üçüncü sektör adı da verilmektedir. Bu görevler, zekât ve sadakalar yoluyla ferden veya vergi ve zekat yoluyla kamu organlarınca karşılanabilir. Şu halde bir toplumda mümin ve muvahhit varlıklı fertler, ihtiyaçlarını karşılarken, kendi ihtiyaçlarını makul ölçülerde karşılamak, artan imkanlarını, bu imkanlara sahip olamayan hemcinslerinin istifadesine sunmakla mükelleftir. Zira, peygamberimiz, Allah ın affetmeyeceği insan tiplerinden birisi, diğer insanlara karşı yükümlü bulunduğu mesuliyetlerden bihaber olandır diye buyurmaktadır. Bu hususta birçok ayeti kerime ve hadisi şerife mevcuttur. Bunlardan birkaçını burada hemen zikredelim. Ayeti Kerimeler: 1. Allah ın rızasını kazanmak ve gönüllerindeki imanı kuvvetlendirmek için mallarını hayra sarfedenlerin durumu bir tepede kurulmuş güzel bir bahçeye benzer ki, üzerine bol yağmur yağınca iki kat üzüm verir. Bol yağmur yağmasa bile en azından bir çisinti düşer (ve yine bolca üzüm verir. (2/265) 2. Hayır olarak harcadıklarınızın hepsi kendiniz içindir. Yapacağınız harcamayı, ancak Allah ın rızasını kazanmak için harcayın. Hayır kasdıyla verdiğiniz ne varsa, size tam olarak noksansız verilir ve siz asla haksızlığa uğramazsınız. (2/272) 3. Yapacağınız hayırlar kendilerini Allah yoluna adamış, Allah tan başka hiçbir düşüncesi olmayan, o sebeple yeryüzünde dolaşıp kazanmaya imkan (İstiğna) bulamayan, durumunu bilmeyen kimselere karşı gösterdikleri tokluktan dolayı zengin sayılan fakirlere verilmelidir. Çünkü onlar

12 ortalıkta görünmezler, yüzsuyu dökerek birşey isteyemezler. Yaptığınız ve yapacağınız hayırlarınızı Allah eksiksiz bilir ve karşılığını verir. (2/273) 4. Mallarını gece ve gündüz, açık ve gizli hayra sarfedenlerin mükafatlarını Rableri verecektir. Onlar için ne korku, ne de üzüntü vardır. (2/274) 5. Allah faiz gelirini eksiltir, hayırsevenlerinkini artırır. (2/276) 6. Ey inanç sahipleri size verdiğimiz zenginliklerden bir kısmını yoksullara harcayın. Alışverişin, dostluğun ve şefaatin olmadığı (kıyamet) günü gelmeden hayır işleyin. (2/254) 7. Mallarını hayır yolunda harcayanların durumu, her başağında yüz dane olmak üzere yedi başak veren bir danenin durumu gibidir. Allah dilediğine kat kat verir. Allah ın lütfü boldur. Herşeyi bilendir. (2/261) Hadisi Şerifler: Bir kimse kardeşine yardım etmeye uğraşırsa Allah da ona yardım eder. Doğrulukta ve iyilikte yardımlaşın, fakat kötülük ve günahta yardımlaşmaktan kaçının. Bir ülkede bir kimse açlıktan ölürse, bütün ülke halkı ondan sorumlu olur. İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır. Bir toplumda kaynakları üretime yönlendirirken insanların zaruri ihtiyaçları tamamen karşılanmadıkça ikinci ve üçüncü kademedeki ihtiyaçların tatmininden tevakki edilmelidir. Bugün dünyamızda zaruri ihtiyaçlarını karşılayamadığı için her gün yüz binlerce insan ölmektedir. Çünkü komşuları aç iken, tok insanlar onlara bigâne kalmaktadır. Halbuki Peygamberimiz, Bir kimse komşusu sefalet içinde aç iken ve kendi elinde imkanları var iken buna bigâne kalırsa, bizden değildir. diye buyurmaktadır. Bu hususun izahında Bediüzzaman Hazretleri şöyle seslenmektedir: Fakru zaruret zamanında aç ve muhtaç olanların elemlerinden ehli vicdana rikkati cinsiye vasıtasıyla gelen teellüm, o gayrı meşru bir surette kazandığı para ile aldığı lezzeti, vicdanı varsa acılaştırır. Böyle acib bir zamanda, şüpheli mallarda zaruret derecesinde iktifa etmek lazımdır. Yüz aç adamın huzurunda kemali lezzet ile fazla yenilmez. Bu sebeple eskiden mümin ve muvahhit insanlar etrafındakileri imrendirmemek için sokakta aleni olarak bir şey yemez, hatta taşıdığı gıda maddelerini açıkta götürmeyip üstünü örterdi. Bu düşüncelerle, ihtiyaçlarını

13 tatmin edecek imkanlara sahip olan bahtiyar kullar, bunun kadrini bilmeli, Halıkına daima şükretmelidir. Gündelik hayatımızda bu ihtiyaçlarımızı karşılarken, Malikimize karşı yapacağımız şükrün edası, Bediüzzaman Hazretlerinin tabiriyle Nimete karşı ticaretli bir ihtiramda bulunmaktır. Bunun adına iktisat denir. İktisada riayet etmeyen insan israfta bulunmuş olur. İsraf şükrün zıddı olup, nimete karşı hasaretli bir istihfaftır. Şu halde para verip, satın alarak soframıza getirdiğimiz ekmeği yerken, bu nimetin, toprağa tohumun ekilmesi safhasından başlayarak, biçilip buğday haline gelmesi, öğütülüp un yapılması, fırında pişirilip ekmek olduktan sonra evlere nakline kadar, birçok insanın işbirliği ve işbölümü ile gerçekleştiğini düşünmeli, bu şuur içinde onu yiyerek Allah ın lütfettiği bu nimete karşı Bediüzzaman Hazretlerinin tabiriyle ticaretli bir ihtiramda bulunmalıyız. Yani onu hasara uğratıp horlayarak, yarısını tabağımızda bırakarak, çöpe dökerek hasaretli bir istihfafa maruz bırakmamalıyız. Halbuki günümüzde, arzettiğim gibi yüzbinlerce insan açlıktan ölürken, bırakınız çok zengin ülkeleri, bizim gibi orta zenginlikteki toplumlarda bile hergün binlerce ekmeğin yenmeyip, tabaklarda bırakılan yemeklerin çöplere atıldığını görüp, duyup okumaktayız. İşte bunun adı israftır ve nimete karşı hasaretli bir istihfaftır. Halbuki yapmamız gereken şey bu nimetleri istihlak ederken, onlara karşı ticaretli bir ihtiramda bulunmaktır. Bunu bilen mümin ve muvahhit ecdadımız yere düşen ekmeği öpüp başına koyar, sofradaki ekmek kırıntılarından bir tekinin yere düşmemesine dikkat ederdi. İşte Bediüzzaman Hazretlerinin ifadesiyle bu davranışın adına iktisad denir. Görüldüğü gibi bugünkü popüler hale gelmiş iktisad ilminin manası bu temele dayanmaktadır. Bu sebeple, iktisat ilminin, iktisad kitaplarında, sınırlı kaynakların, insanların sınırsız ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılamasının yollarını arayan bir ilim olarak taraf edildiğini hatırlarsak, Bediüzzaman Hazretlerinin iktisadı tarifindeki isabet ve derinlik daha iyi anlaşılmış olur. İktisad risalesinde yer alan: Allahın lütfettiği nimetlere karşı ticaretli bir ihtiram ifade eden iktisad ı unsurlarına ayırırsak altı önemli vasfı ihtiva ettiğini görürüz. I. İktisad bir şükrü manevidir. İnsan cesetten ibaret olmadığına göre Halikına karşı, gündelik zaruri

14 ihtiyaçlarının karşılanmasında, ki bunların başında gıda ihtiyacı gelir, lütfedilen nimetlere karşı ruhunun derinliklerinden gelen bir şükrü ifa etmenin manevi hazzı ile israftan kaçınıp iktisada riayet etmelidir. II. İktisad, nimetteki Rahmeti İlahiyeye karşı hürmet ifade eder. İnsan, kâinatın kendisi için yaratılıp kâinattaki bütün varlıkların, Hâlik tarafından insanın emrine tahsis edildiği şuuru ve idraki içinde kendisine sunulan nimeti Rahmeti İlahiye olarak değerlendirmelidir. Çünkü kulu nun rızkını Cenab-ı Hak tekeffül etmiştir ve kiminin rızkını bol, kimininkini dar eylemiştir. Bunun şuurunda olan bir insan, nail olduğu nimeti bir Rahmeti İlahiye olarak değerlendirmelidir. III. İktisad bir sebebi berekettir. İktisada riayet eden insanın elindeki nimeti Allah, Rahmeti İlahiyeye karşı gösterdiği hizmet ve ihsan ettiği nimetine karşı eda ettiği şükürden dolayı bereketlendirir; İktisada riayet etmeyip israf edenden de bereketi kaldırır Bediüzzaman Hazretlerinin bu mevzudaki bir hatırasında şöyle diyor: Yıllarca evvel bir şehre geldim. Kış münasebetiyle o şehrin menabii servetini göremedim. Allah rahmet etsin o zamanın müftüsü birkaç defa bana dedi, Ahalimiz fakirdir. Bu söz benim rikkatime dokundu. Beş altı sene sonraya kadar, daima o şehir ahalisine acıyordum. Sekiz sene sonra yazın yine o şehre geldim. Bağlarına baktım. Şehrin müftüsünün sözü hatırıma geldi. Fesubhanallah dedim. Bu bağların mahsulatı, şehrin hacetinin pek fevkindedir. Bu şehir ahalisi pek çok zengin olmak lazım gelir. Hayret ettim. Beni aldatmayan ve hakikatlerin derkinde bir rehberim olan bir hatırai hakikatle anladım. İktisadsızlık ve israf yüzünden bereket kalkmış ki, o kadar menabii servetle beraber, o merhum müftü Ahalimiz fakirdir diyordu. Evet zekat vermek ve iktisat etmek malda tecrübe sebebi bereket olduğu gibi, israf etmek ile zekat vermemek, sebebi refi bereket olduğuna hadsiz vukuat vardır. Bugünkü İslâm dünyasının durumu da genellikle böyledir. Zenginlik içinde fakirlik çekilmektedir. İslâm dünyası bugün önemli kaynaklara sahip olduğu halde fakirlerinde şükür ve kanaat yoksunluğu, zenginlerinde israf ve hisset sebebiyle iş bölümü içinde işbirliğini sağlayamamakta, namerde muhtaç hale düşerek borçlanmaktadır. Bugün en zengin ve fakir ülkeler İslâm dünyasında olup zengini ve fakiri de borca batmış bulunmaktadır. Çünkü kardeş olması gereken müslümanlar karşılıklı adavet duyguları içinde birbirine karşı silahlanmakta, silahları kendileri üretmedikleri için borçla satın almakta ve satanların elinde izzetlerini kaybederek istiskale

15 uğrayacak derekeye düşmektedir. IV. Gıda ihtiyacının karşılanmasında iktisada riayet etmek, manevi ve ticari faydaları yanında tıbbi ve tedavi bakımından da sağlığa kavuşturucu bir tesir yapar. Çünkü makul ve lüzumlu ölçüde gıda alınması vücudu taşımağa yardımcı olur. Fazlasının alınması halinde ise vücut onu taşır. Fazla gıda, bedene hamallık yaptırır, onu yorar. İktisada riayet, bedene perhiz gibi bir medarı sıhhattir. Bediüzzaman Hazretlerinin ifadesiyle; İslâm ulemasının Eflatun u ve hekimlerin şeyhi ve filozofların üstadı, dahii meşhur Ebu Ali İbni Sina, yalnız tıp noktasında, Külü veşrebu ve la tüsrifîi ayetini şöyle tefsir etmiş. Demiş: Ceme tüt tıbbi fi beyteyni ceman ve hüsn ül kavli fi Kısaril kelam. Fe kallil in ekelte ve bea de eklin tecenneb Veşşifaü fi l inhidam. Ve leyse ale n nüfüsi eşeddün halen min idhal i taami alet taami. Yani ilm-i tıbbı iki satırda topluyorum. Sözün güzelliği kısalığındadır. Yediğin vakit az ye. Yedikten sonra dört beş saat yeme. Şifa hazımdadır. Yani kolayca hazmedeceğin miktarı ye. Nefse ve mideye en ağır ve yorucu hal, taam taam üstüne yemektir. Yani vücuda en muzır hal dört beş saat fasıla vermeden yemek yemek veyahut telezzüz için mütenevvi yemekleri birbiri üstüne mideye doldurmaktır. Bazılarımızın veya bir çoğumuzun bugün uyguladığı gıda sistemini dikkate alırsak, vücudu taşımaktan ziyade vücudun taşımak zorunda kalacağı miktarda gıda aldığımızı ve vücudun onları hazmedemeden biriktirmek zorunda kaldığını görürüz. Bu gıdaların fazlalığı yani gıdalanmada israfa gidilmesi ile şeker, kolesterol, total lipid gibi fazla besinle oluşan yağ ve benzeri birikintilerin çeşitli hastalıklara sebebiyet verdiğini hatırlarsak, tegaddi tarzında iktisada riayetin ve israftan kaçınmanın dördüncü fazileti anlaşılmış olur. V. İktisada riayet, insanı manevi dilencilik zilletinden kurtaracak bir sebebi izzettir. İktisad eden maişetçe aile belasını çekmez, Hadisi şerifi sırrıyla iktisad eden maişetçe aile zahmet ve meşakkatini çekmez. Evet iktisad kat i bir sebebi bereket ve medari hüsnü maişet olduğuna o kadar kati deliller var ki had ve hesaba gelmez. Bedüzzaman Hazretleri diyor ki: Ezcümle ben kendi şahsımda gördüğüm ve bana hizmet ve arkadaşlık eden zatların şahadetiyle diyorum ki: İktisad vasıtasıyla bazen bire on bereket gördüm. Ve arkadaşlarım gördüler. Burdur da

16 nefyedilmişken Bazı zengin arkadaşlarım parasızlıktan zillet ve sefalete düşmemekliğim için zekatlarını bana kabul ettirmeye çok çalıştılar. O zengin reislere dedim: Gerçi param pek azdır. Fakat iktisadım var, kanaate alışmışım. Ben sizden daha zenginim. Mükerrer ve musırrane tekliflerini reddettim. Ca yı dikkattir ki iki sene sonra bana zekatlarını teklif edenlerin bir kısmı, iktisadsızlık yüzünden borçlandılar. Lillahülhamd onlardan yedi sene sonra o az para iktisad bereketiyle bana kafi geldi. Hayatımın bir düsturu olan nas tan istiğna mesleğimi bozmadı. Evet İktisad etmeyen, zillete ve manen dilenciliğe ve sefalete düşmeye nemzettir. Bu zamanda, israfata medar olacak para çok pahalıdır. Mukabilinde bazan haysiyet, namus, rüşvet alınıyor. Bazan mukaddesatı diniye mukabili alınıyor, sonra menhus bir para veriliyor. Demek, manevi yüz lira zarar ile maddi yüz paralık bir mal alınır. Dikkat edilirse bugün fakir olan veya kendini fakir hisseden milletler, büyük dış borç yükleri altına girdiğinden milli hükümranlık hakları ile milli izzetlerinden çok şey kaybetmekte ve devamlı borç almak mecburiyetinde kalarak manevi dilencilik zilletine duçar olmaktadır. Bunun sebebi o millet efradının ve tahsisen toplumu yönetici kadrolarda bulunanların kanaat yoksunluğu ve iktisada riayet etmeyip israfa kapılmalarıdır. Halbuki Peygamberimiz Allah a dua edip münacaatta bulunurken Allahım, günah işlemekten ve borç altına girmekten sana sığınırım. demişlerdir. Burda görülen, günah işlemekle borca girmenin (tabiatıyla zaruret olmaksızın) eş değer tutulmasıdır. Bu sebeple mümin ve muvahhit insanların tüketim için Kuran ve Sünnete uygun davranışlarında şu esaslara riayet etmeleri gerekir: 1. Tüketim harcamalarında, gelirini gayrimeşru sahalara harcamayacak, harcama sahaları islami meşruiyet çerçevesiyle sınırlanacaktır. Ayeti Kerime de Allah şöyle emretmektedir: Ey inananlar size verdiğimiz rızıkların iyilerinden helal ve temiz olanlarından yiyin, Allah a şükredin (2/172, 2/168, 5/87-88, 6/142, 16/144) 2. Tüketim harcamalarında lüks ve gösteriş istihlakinden kaçınacaktır. Ayeti Kerime de şöyle buyurulmaktadır: Mallarını insanlara gösteriş için sarf edip, Allah a ve Ahiret gününe inanmayanları Allah da sevmez. Şeytanın arkadaş olduğu bu kimse için bu arkadaş ne fenadır. (4/38, 2/264, 270) Müslüman insan, bulunduğu cemiyetteki hayat seviyesine göre yaşayacak, fakiri imrendirecek, onun hasedini tahrik edecek şekilde gösteriş için tüketim yapmayacaktır.

17 3. İstihlakin meşru olduğu sahalarda istihlak miktarını zaruri ihtiyacına göre sınırlayacak, nimeti tek tanesine kadar korumağa gayret ederek israf etmeyecektir. Çünkü Allah israf edenleri sevmez. 4. Tüketimde israfa kaçmayacağı gibi, zaruret olmadıkça da borç altına girmeyecektir. 5. İktisada riayet nimetteki lezzeti hissettiren bir sebeptir. Bediüzzaman Hazretleri bir teşbihte bulunarak ağızdaki lezzet alma duygusunu, kuvvei zaika yı bir kapıcıya, mideyi efendiye benzetmektedir. O saraya gelen ve sarayın efendisine verilen hediyenin yüz derece kıymeti varsa, kapıcıya bahşiş nevinden ancak beş derecesi muvafık olur demektedir. Bediüzzaman Hazretleri burada, İktisad Risalesinde meşhur azalan fayda kanununa işaret buyurmaktadır. Tüketimde iktisada riayet edersek, marjinal tüketim biriminin faydası yüksek olur. İsrafa giderek tüketimi çoğaltırsak azalan fayda kanunu gereğince marjinal birimin faydası azalır, israf çoğaldıkça sıfıra doğru iner, hatta negatif olur. Bediüzzaman Hazretleri şöyle devam eder: Eğer insan iktisat edip hacatı zaruriyeye iktisar ve ihtisas ve hasretse İnnallahe huvel rezzaku zül kuvvetil metin sırrıyla, Vema min dabbetin fil ardi illa alallahu rızkuha sarahatıyla, ummadığı tarzda yaşayacak kadar rızkı bulunacaktır. Bediüzzaman Hazretlerinin ifadesiyle, Cenab-ı Hak kemali kereminden, en fakir adama en zengin adammış gibi ve gedaya (yani fakire) padişah gibi lezzeti nimetini ihsas ettiriyor. Evet, bir fakirin kuru bir parça siyah ekmekten açlık ve iktisad vasıtasıyla aldığı lezzet, bir padişahın ve bir zenginin israftan gelen usanç ve iştahsızlıkla yediği en ala baklavadan aldığı lezzetten daha ziyade lezzetlidir. Bu sebeple islami kaidelere uygun yaşamayan insanlarda gelir ve rızık makusen mütenasiptir. Gelir arttıkça rızık azalır. Cenab-ı Hak Kur an-ı Kerim inde, yarattığı bütün mahlukatın rızkını tahaahhüt etmektedir. Bediüzzaman Hazretleri burada mukadder bir suali cevaplayarak ayeti kerimeyi tefsir etmektedir. Yani Allah insanların rızkını taahhüt ediyorsa niçin yüzbinlerce insan açlıktan ölmektedir? Bediüzzaman Hazretleri bunu şöyle cevaplıyor: Rızık ikiye ayrılır: 1. Birincisi hakiki rızıktır. Onunla insan yaşayacaktır. Bu rızık, ayet hükmüyle Taahhüdü Rabbani altındadır. Beşerin suiihtiyarı karışmazsa, o

18 zaruri rızkını herhalde bulabilir. Ne dinini, ne namusunu, ne izzetini feda etmeye mecbur olmaz. 2. Rızkı mecazidir. Sui istimalat ile hacatı gayrı zaruriye, hacatı zaruriye hükmüne geçip, görenek belasıyla tiryaki olup terk edemiyor. İşte bu rızık taahhüdü rabbani altında olmadığı için, bu rızkı tahsil etmek hususen bu zamanda çok pahalıdır. Başta izzetini feda edip zilleti kabul etmek, bazan alçak insanların ayaklarını öpmek kadar manen bir dilencilik vaziyetine düşmek, bazen hayati ebediyyenin nuru olan mukaddesatı diniyyesini feda etmek suretiyle, o bereketsiz menhur malı alır. Bugün dünyamızda fakir insanların maruz kaldığı musibetler, zaruri ihtiyaçlarını rızkı mecazi durumuna düşürmelerinden veya rızkı mecaziyi, zaruri ihtiyaç sanmalarındandır. Bugün Türkiye dahil birçok geri kalmış ülkede, dışarıdan ithal edilen ve borçlanmaya sebep olan mallar, rızkı hakiki kategorisine giren mallardan ziyade, rızkı mecazi gurubuna girenlerdir. Reklam, görenek, kanaatsizlik sebebiyle esasında hayatı kolaylaştırıcı ve güzelleştirici olan bu malları ithal etmeye kalkıyoruz. Halbuki gerçek üretim gücümüz, yani gelirimiz, bunları almaya yeterli değil. Kanaatsizlik ettiğimiz için borçlanarak o malları alıyoruz. Borçlandıkça faiz batağına batıp daha çok fakirleşiyoruz. Birçok geri kalmış fakir ülkede, yöneticiler, rızkı kazip noktasına, müstemlekeciler tarafından, kısmen de zorla sevkedilmişlerdir. Mesela bazı Afrika ülkelerinde ülke toprakları buğday, mısır gibi zaruri gıdasını üretmeye tahsis edileceğine kakao, vs. üretimine yöneltilmiş ve halk rızkı hakikisini temin için müstemlekeciye muhtaç hale düşürülmüştür. İktisat bahsinde önemli bir fark üzerinde durmak gerekir. O da iktisad ve tasarruf ile cimriliğin farkıdır. VI. İktisat ile Hıssetin farkı: Allah israfı ve cimriliği sevmez. Üstadın ifadesiyle Cayı hayrettir ki müsrif ve mübezzir insanlar, iktisat edenleri hısset cimrilik ve tamahkarlıkla itham ediyorlar. Haşa! iktisat izzet ve cömertliktir. Hısset ve zillet, ehli israf ve tebzirin zahiri merdane keyfiyetlerinin içyüzüdür. İsraftan kaçınmak tasarrufa yol açar. Tasarruf, ihtiyaç anında zarurete düşmemizi önler. Ak akçe kara gün içindir. Allah ayeti kerimesinde şöyle emreder. Şeytan sizi fakirlikle korkutur ve sizin cimri olmanızı emreder. Allah ise bolluk vericidir. Allah ın ihsanı boldur. (2/268) Sahabeden Abdullah İbni Ömer in misali çarşıdaki vaziyet iktisattan ve kemali

19 akıldan ve alışverişin esası ve ruhu olan emniyetten, sadakatin muhafazasından gelmiş bir halettir, hısset değildir. Haremdeki vaziyet, kalbin şefkatinden ve ruhun kemalinden gelmiş bir halettir. Ne o hıssettir, ne de bu israftır. İmamı Azam bu sırra işaret olarak, la israfe fil hayri kema la hayrı fil israfı demiştir. Yani hayırda ve ihsanda fakat müstahak olanlara israf olmadığı gibi, israfta da hiçbir hayır yoktur. VII. İsraf hırsı intaç eder. Hırs da üç netice verir Kanaatsizlik, Haybet ve hasaret ve başarısızlık, İhlası kırması, ameli uhreviyeyi zedelemesidir. Kanaatsizlik sa ye, çalışmaya şevki kırar. Bediüzzaman Hazretlerinin ifadesiyle Şükür yerine şekva ettirir, tembelliğe atar. Ve meşru, helal, az malı terk edip, gayrımeşru, külfetsiz bir malı arar. Ve o yolda izzetini, belki haysiyetini feda eder. İktisadsızlık yüzünden müstehlikler çoğalır, müstahsiller azalır. Herkes gözünü hükümet kapısına diker. O vakit hayati içtimaiyenin medarı olan sanat, ticaret, ziraat tenakus eder. O millet ise tedenni edip sukut eder. Fakir düşer. Bu yüzden İslâmda baht oyunları, kumar vs. zahmetsiz kolay kazanç yolları, köşeyi dönmecilik gibi davranışlar yasaklanmıştır. (5/90-91) Kanaatsizliğin artışı, şükür yerine şekvanın çoğalmasını, say dan kaçış sosyalizmi doğurmuştur. Meşru, helal, az malı terkedip gayrı meşru külfetsiz bir mal arama duygusu da kapitalizmi doğurmuştur. 2. Hırsın ikinci neticesi haybet ve hasarettir. Rızk-ı helal, arz ve iftikara göre gelir, iktidar ve ihtiyaç ile değil. Belki o rızk-ı helal iktidar ve ihtiyar ile makusen mütenasiptir. Çünkü çocukların iktidar ve ihtiyarı geldikçe rızkı azalır, uzaklaşır, sakilleşir. Kanaat bir definei hüsnü maişet ve rahatı hayattır. Hırs ise mader i hasaret ve sefalettir. Hırs ve kanaatin tesirati, zihayat aleminde gayet geniş bir dustur ile cereyan etmektedir. 3. Hırs ihlası kırar, ameli-uhreviyeyi zedeler. Çünkü bir ehli takvanın hırsı varsa, teveccühü nası ister. Teveccühü nası murat eden ihlası tammı bulamaz. Bu netice çok önemli, dikkati çekicidir. Sonuç olarak Bediüzzaman Hazretlerinin ifadesiyle israf kanaatsizliğe yol açar. Kanaatsizlik ise çalışmanın şevkini kırar; Tembelliğe atar, hayatından

20 şekva kapısını açar; Mütemadiyen şekva ettirir; Hem ihlası kırar, riya kapısını açar, hem izzetini kırar, dilencilik yolunu gösterir. İktisad ise kanaati intac eder: Kanaat izzeti intac eder. Hadis Azze men kanaa, zelle men tamaa. hem saye ve çalışmaya teşci eder, şevkini ziyadeleştirir, çalıştırır, iktisaddan gelen kanaat, şükür kapısını açar, şekva kapısını kapatır, hayatında daima şakir olur; hem kanaat vasıtasıyla insanlardan istiğna etmek cihetinde, teveccühlerini aramaz. İhlâs kapısı açılır, riya kapısı kapanır. YAZAR: PROF DR. SABAHADDİN ZAİM Bediu zzaman da Serbestiyet ve Malikiyet Kavramlarının I slam Ekonomisi Ç erc evesinde Ele Alınması Bu makale, 2013 Aralık ayında Diyarbakır da Dicle Üniversitesi nde düzenlenen Bediüzzaman Said Nursi nin Risale-i Nur un Sosyal Kalkınma Reçetesinin müzakere edildiği Sanat, Marifet ve İttifak İçin Sosyal Kalkınma Sempozyumu nda sunduğum tebliğdir. Giriş-Kriz bağlamı Bu makale içinde bulunduğumuz büyük ekonomik krizin, aynı zamanda, büyük bir dönüşüme tekabül ettiği varsayımından hareketle yazıldı krizi ABD de finansal piyasalarda kendini gösterdi sonra hızla diğer gelişmiş ülkelere ve AB ye yayıldı. Finansal kriz, Avrupa da bir borç krizi olarak anlatılmaya ve kamu borcu çok yüksek güney ülkelerinin oluşturduğu bir borç sorunu olarak geçiştirilmeye çalışıldı. Ancak böyle olmadığı ve krizin ne yalnızca bir finansal kriz ne de bir borç krizi olmadığı anlaşıldı. Kriz, çok derin ve daha önceki büyük krizlerden ayrı

21 dinamikleri barındırıyordu. Örneğin 1929 krizi hızlı bir çöküştü. Ve sistem bu hızlı çöküşü telafi etmek için, hızla bir paylaşım savaşına gitti, yeni dengeler kuruldu, yeni pazarlar belirlendi ve yola devam edildi. Ancak, 2008 krizi böyle değildi. Bu kriz bir çöküş ve buna bağlı-bundan sonra- bir yenilenme değildi. Bu kriz, sistemin giderek çürümesinin son safhasıydı ve yerini bir başka sisteme bırakmasını sağlayacak dinamikleri de ortaya çıkartıyordu büyük krizi, bu anlamda, yalnız bir kriz değil, kapitalizm sonrası bir arayış-sistem arayışı- olarak da tarihe geçecek. Çünkü 2008 krizi, tekelleşmiş, riba ekonomisini, bu ekonominin devlete dayanan kirli yüzünü de ortaya çıkarmıştı. Peki, riba ekonomisi, özellikle tekelleşmiş riba ekonomisi ne demek? Kur an da Riba Kavramı ve Riba Ekonomisi Kur an da riba ve ondan türeyen isim ve fiiller şu sure ve ayetlerde geçmektedir: Bakara2/265, 275, 276, 278; Al-i İmran 3/130; Nisa 4/161; Ra d 13/17; Nahl 16/92 İsra 17/24; Müminun 23/50 Hac 22/5; Şuara 26/18; Rum 30/39; Fussilet 41/39; Hakka 69/10 Riba Kur an da Al-i İmran 3/130 dışında büyümek, fazlalaşmak, arttırmak anlamında kullanılmıştır, Yalnız Al-i İmran da tefecilik anlamında ele alınmıştır.1 Bakara suresinin , ayetlerinin faizle sınırlı olması ribanın da yalnız faiz-parasal alışverişlerden doğan haksız kazanç, büyüme servet kazanmaolduğu sanılır. Hâlbuki Bakara Suresi nin örneğin 261 ve 262. ayetleri malların Allah yolunda harcanmasını buyurur, yine 273. ayet verin fakirlere diye başlar. Ancak, 267. ayette şöyle buyurur; Ey bütün iman edenler! (Allah yolunda) harcamayı, gerek kazandıklarınızın ve gerek sizin için yerden çıkardıklarınızın temizlerinden yapın; göz yummadın alıcısı olmadığınız fenasını vermeye yeltenmeyin ve Allah ın Gani-Hamid olduğunu bilin. 2 Kur an, alışverişi (Bakara 275) halal kılar alişveriş kazanç aracıdır ancak, bu kazanç, ihtiyaç dışında Allah yolunda harcanmalıdır, peki hem Allah yolunda harcanacak kazanç hem de ihtiyaç karşılığı elde tutulacak gelir nasıl elde edilecektir. Bu da Bakara 267. ayette vardır. Temiz kazanın der O zaman karşımıza riba yasağı yalnız bir değiş tokuş aracı olan paranın para ile çoğalmasını içeren faiz olgusu aşan çok boyutlu bir ekonomik düzenleme olarak çıkıyor. İşte bu düzenleme ve bu düzenlemeden yola çıkarak Bediüzzaman ın ele aldığı serbestiyet ve malikiyet kavramları bize, kapitalizm sonrası yeni bir iktisadi sistemin ipuçlarını veriyor. Mülkiyet ve Tekel Eğer ki, mülkiyet, başkalarının temel haklarına, tecavüz etmiyorsa ve başkalarını

22 zor duruma düşüren eylemler sonucunda oluşan bir birikim ve temerküz değilse bu bir bireysel haktır ve bu hakkın kurumsallaşması da hiç şüphesiz bize, sanıldığının aksine, kapitalizmi aşan bir başka toplumsal dinamiği vaz eder ki, örneğin İslamiyet bunu Riba yasağı ile anlattığı iktisadi nizamda vermiştir. Örneğin ribanın bütün halleri, karşılıksız malların mübadelesi, başkasının hakkına zor yoluyla el koymak ve karşılıksız çalıştırmak ve tabii ki parasal servetin üretime sokulmadan bir değer üreteceğini varsayarak faize dayalı bir ekonomi kurmak Bütün bunlar bireysel özel mülkiyetin sonuçları değildir ama tekelleşen mülkiyet anlayışının sonuçlarıdır. Proudhon, Mülkiyet Nedir de şöyle yazar: Cicero toprağı geniş bir tiyatroya benzetir ( ) Tiyatro diyor Cicero, herkesin ortak malıdır, ama herkesin kaptığı yer kendisine aittir. Yani açıktır ki birileri o yeri sahiplenmiştir, ama mülkiyetine geçirmemiştir. Bu kıyas mülkiyeti iptal ediyor; üstelik eşitliği de içeriyor. Bir tiyatroda aynı anda hem parterde, hem locada hem balkonda yer tutabilir miyim? ( ) Cicero ya göre, kimsenin ihtiyacı olanın ötesinde hakkı yoktur. İşte Cicero nun meşhur- suum quidque cuiusque sit: Herkese kendisine ait olan kadar- vecizesinin sadık yorumu budur. ( ) Kişiye ait olan, onun sahip olabileceği şey değil, sahiplenmeye hakkı olan şeydir. Ama neye sahip olmaya hakkımız var? Çalışmak ve tüketmek için gereksindiğimiz şeylere. Buna uygun olarak herkes kendi yerine yerleşebilir, eğer yapabiliyorsa orayı güzelleştirip ıslah etmesinde sakınca yoktur; fakat bu faaliyeti başkasıyla sınırları ihlal etmemelidir. 3Burada Prof. Dr. Saffet Köse den alıntı yaparak devam edelim. Ama bu alıntıdan önce şu önemli cümleyi buraya yazmak istiyorum ki, bizim bu makalede anlattığımız temel tezi çök özlü olarak anlatan bir cümleyi Ahmet Tabakoğlu söylüyor: İslam iktisadı emeğe kapitalizm sermayeye dayanır. 4Burada emeğe dayanması olgusunu kul hakkı ile açıklayabiliriz. Kul hakkına tecavüz, ribanın ikinci türüne (Ribe n-nesie). Ribanın ikinci türü ise eşitsizliğe dayalı mübadeledir. Güçsüz olanı sömürmek, ezmek, zor durumda olanın elindeki yok pahasına almak Bu durum, aynı zamanda, bireyin kendi yeteneklerini geliştirmesine, emeğine, hakkına sahip çıkmasına engel bir durumdur. Bu durumun ortadan kalkması için bize göre Bediüzzaman ın malikiyet sistemi- yani küçük özel mülkiyete dayanan ve asla tekelleşmeye müsaade edilmeyecek kamusal bir sistem- gereklidir. Ey iman edenler, kendinizi düzeltmeye bakın. Siz doğru yolu bulunca sapanlar size zarar veremez. Hepinizin dönüp bakacağı nihayet Allah tır. (Maide, 5/105). Fertlerin kendi üzerlerindeki çabaları derinleştirdikleri ve birbirleriyle bu çerçevede ruhi-manevi inceliğe sahip münasebetler kurdukları toplum sağlıklı bir toplumdur. İslam ferdi hakları reddetmez, fakat ferdi cemiyetten de mesul tutar. Toplumda zulüm ortaya

23 çıktığında zulüm yapmayan fakat buna mani olmayan kişi zulmedenler kadar sorumludur: Sizden sadece zulmedenlere isabet etmekle kalmayacak fitneden sakınınız (Enfal, 8/25)5 Ancak Tabakoğlu ndan aktardığımız bu paragraftaki şartların yerine gelmesi için ilkönce iktisadi olarak, sermayenin dizginlenmesi gerekir. Sermayenin toplum ihtiyaçlarına ve toplumun kalkınmasında kullanılır olması, İslam ın getirdiği müesseselerle temin edilmiştir. (Bkz. Vakıf müessesi esasında bu İslami anlayıştan yola çıkan ve özellikle Osmanlı da geliştirilen bir kamusal iktisat örneği ve anlayışıdır. C.E.) Bu sebeple denilebilir ki, İslam da sermayenin gayesi toplumun refah dengesini temindir. ( ) Servet-i insaniye zalimlerde toplanmaz Bediüzzaman, Necm Suresinin 39. ayetini delil göstererek, bu yoldan kazanılan sermayenin bir tahakküm ve zulüm vasıtası yapılması gerektiği üzerinde durmuştur. İngiliz Anglikan Kilisesi Baş Papazının İslam ın ihtilallere ne nazarda baktığı sualine Bediüzzaman, verdiği cevapta, İslam ın emeği esas aldığını ifade ederek, servet-i ihsaniye zalimlerde toplanamaz, ellerinde saklanamaz demiştir. 6 Ancak, şöyle devam eder, Sa y asıl, esastır. Servet-i insaniye zalimlerde toplanmaz, saklanmaz ellerinde. Buna dair şahidim: İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır Necm 39. ayet, altını ve gümüşü biriktirip de, onu Allah yolunda harcamayanları ise acı bir azapla müjdele, Tevbe Suresi 34. ayet 7 İşte buradaki vurgular, belki de insanlığın bütün zamanlarında geçerli olacak genel insani bir ilkeyi önümüze koyuyor. Bu ilke, adil bir iktisadi nizamdır. Peki, bu nizamın unsurlarını, kurumlarını nasıl oluşturabiliriz. Bediüzzaman da bu kurumlar serbestiyet-malikiyet ilkesi (temeli) üzerinden bina edilir. Bediüzzaman da kavramların tarihsel bağlamı Kadim düşüncede görüldüğü gibi evren büyük bir insan, insan da küçük bir evrendir. Evrenin dengesi maddenin geçiciliğini, mananın ise ebediliğini sağlar.8 Bu denge aslında insan müdahalesinin olmadığı ama insanın özgür olduğu bir dengedir ve adalet bu dengenin içinde içkindir. Bediüzzaman a göre insanın yolculuğu bu anlamda bu dengeye (Allah a) doğru bir yolculuktur. Şu Vehhâbi meselesinin âlem-i İslâmın an anesi itibariyle nasıl ki üç esası var; öyle de, âlem-i insâniyet itibariyle dahi üç esası vardır: Birincisi: Ehl-i dünyanın ve maddî tarihin nazarıyla, nev-i beşerin hayat-ı içtimâiyesi noktasında bakılsa, görülüyor ki hayat-ı içtimâiye-i siyâsiye itibariyle

24 beşer birkaç devri geçirmiş. Birinci devri vahşet ve bedevîlik devri, İkinci devri memlûkiyet devri, Üçüncü devri esir devri, Dördüncüsü ecir devri, Beşincisi mâlikiyet ve serbestiyet devridir. Vahşet devri dinlerle, hükûmetlerle tebdil edilmiş, nim-medeniyet devri açılmış. Fakat nev-i beşerin zekileri ve kavîleri, insanların bir kısmını abd ve memlûk ittihaz edip hayvan derecesine indirmişler. Sonra bu Memlûklar dahi bir intibâha düşüp gayrete gelerek o devri esir devrine çevirmişler; yani, memlûkiyetten kurtulup fakat el-hükmü li l-ğâlib olan zâlim düsturuyla yine insanların kavîleri zayıflarına esir muâmelesi yapmışlar. Sonra, İhtilâl-i Kebîr gibi çok inkılâplarla, o devir de ecîr devrine inkılâp etmiş. Yani, zenginler olan havas tabakası, avâmı ve fukarayı ücret mukabilinde hizmetkâr ittihaz etmesi, yani sermaye sahipleri ehl-i sa yi ve ameleyi küçük bir ücrete mukabil istihdam etmeleridir. Bu devirde sû-i istimâlât o dereceye vardı ki, bir sermayedar, kendi yerinde oturup, bankalar vâsıtasıyla bir günde bir milyon kazandığı halde; bir biçare amele, sabahtan akşama kadar, tahte l-arz madenlerde çalışıp, kut-u lâyemût derecesinde, on kuruşluk bir ücret kazanıyor. Şu hal, müthiş bir kin, bir iğbirar verdi ki, avâm tabakası havâssa ilân-ı isyan etti. Şu asrın tâbiriyle, sosyalistlik, bolşeviklik sûretinde, evvel Rusya yı zîr ü zeber edip geçen Harb-i Umumîden istifade ederek, her yerde kök saldılar. Şu Bolşevizmin perdesi altındaki kıyâm-ı avâm, havâssa karşı bir kin ve bir tezyif fikrini verdiğinden, büyüklere ve havâssa âit medâr-ı şeref her şeyi kırmak için bir cesaret vermiş. 9Üstad şöyle devam eder: Bir rüyada demiştim: Devletler, milletlerin hafif muharebesi, tabakat beşerin şedid olan harbine terk-i mevki ediyor. Zira beşer, edvarda esirlik istemedi, kanıyla parçaladı. Şimdi ecîr olmuştur; onun yükünü çeker, onu da parçalıyor. Beşerin başı ihtiyar; edvâr-ı hamsesi var. Vahşet ve bedeviyet, memlûkiyet, esaret, şimdi dahi ecîrdir, başlamıştır, geçiyor. 10 Bundan dolayıdır ki; bu dengenin içkin olduğu bir ümmet aynı zamanda bir serbestiyet ve malikiyet devridir ve sonsuzdan gelip, sonsuz iyiliğe gider. İşte burada bu iki kavram bize göre yalnız bir İslam İktisadiyatını anlatmaz bu iki kavram kapitalizm sonrasının iktisadi ve moral (ahlaki) değerler bütününe erişmenin ilk ekonomik ve sosyolojik adımları olarak anlaşılmalıdır. Bu devir, küçük özel mülkiyeti, bilginin ve teknolojinin sınırsız paylaşımını ve bireyin

İktisad Risalesi Şerhi Prof. Sabahaddin Zaim

İktisad Risalesi Şerhi Prof. Sabahaddin Zaim İktisad Risalesi Şerhi Prof. Sabahaddin Zaim Bediüzzaman Hazretleri hayatı boyunca imanı kurtarıcı ve İslâmı yayıcı çalışmalar yapmış, bütün baskılara göğüs gererek mümin bir insanın vasıf ve davranışlarını

Detaylı

3. ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ SEMPOZYUMU. İslâm Düşüncesinin 20. Asırda Yeniden Yapılanması ve Bediüzzaman Said Nursî

3. ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ SEMPOZYUMU. İslâm Düşüncesinin 20. Asırda Yeniden Yapılanması ve Bediüzzaman Said Nursî 3. ULUSLARARASI BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ SEMPOZYUMU İslâm Düşüncesinin 20. Asırda Yeniden Yapılanması ve Bediüzzaman Said Nursî 24-26 Eylül, 1995, Istanbul İKTİSAD RİSALESİ SABAHATTİN ZAİM 1 Bediüzzaman

Detaylı

Bediu zzaman da Serbestiyet ve Malikiyet Kavramlarının I slam Ekonomisi Ç erc evesinde Ele Alınması

Bediu zzaman da Serbestiyet ve Malikiyet Kavramlarının I slam Ekonomisi Ç erc evesinde Ele Alınması Bediu zzaman da Serbestiyet ve Malikiyet Kavramlarının I slam Ekonomisi Ç erc evesinde Ele Alınması Bu makale, 2013 Aralık ayında Diyarbakır da Dicle Üniversitesi nde düzenlenen Bediüzzaman Said Nursi

Detaylı

dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ ZEKAT SADAKA: AYET-İ KERİMELER «Namazı kılın, zekâtı verin, önceden kendiniz için yaptığınız her iyiliği Allah katında bulacaksınız. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızı görür.» (Bakara,

Detaylı

ICERIK. Salih amel nedir? Salih amelin önemi Zekat nedir? Zekat kimlere farzdır? Zekat kimlere verilir? Sonuc Kaynaklar

ICERIK. Salih amel nedir? Salih amelin önemi Zekat nedir? Zekat kimlere farzdır? Zekat kimlere verilir? Sonuc Kaynaklar ICERIK Salih amel nedir? Salih amelin önemi Zekat nedir? Zekat kimlere farzdır? Zekat kimlere verilir? Sonuc Kaynaklar Salih amel nedir? Salih: dogru yolda olan, fesat icinde olmayan, faydalı ve yarayışlı

Detaylı

LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Deneme Sınavı

LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Deneme Sınavı LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Deneme Sınavı LGS(Liselere Geçiş Sistemi) deneme sınavı arayan birçok öğrenci için güzel bir hizmet Şanlıurfa MEM tarafından veriliyor. LGS deneme sınavı ile 2 Haziran

Detaylı

TEMİZLİK HAZIRLAYAN. Abdullah Cahit ÇULHA

TEMİZLİK HAZIRLAYAN. Abdullah Cahit ÇULHA TEMİZLİK HAZIRLAYAN Abdullah Cahit ÇULHA TEMİZLİK MADDİ TEMİZLİK MANEVİ TEMİZLİK İslam dini, hem maddî, hem de manevî temizliğe büyük bir önem vermiştir. Bu iki kısım temizlik arasında büyük bir ilgi vardır.

Detaylı

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır. BÜYÜKLERİN HİKMETLİDEN SÖZLERİ Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır. Buyruldu ki; Faziletli kimseler için (hiçbir yer) gurbet sayılmaz. Cahilin ise

Detaylı

Senin için gelmesi mukadder olan şeylere hırs göstermen yersizdir. Senin için olmayan, başkasının hakkı olan şeylere, hasret çekmen yakışıksızdır.

Senin için gelmesi mukadder olan şeylere hırs göstermen yersizdir. Senin için olmayan, başkasının hakkı olan şeylere, hasret çekmen yakışıksızdır. Ciddi olarak Allah a isyan etmekten kaçın. O nun rahmet kapısına devam et. Bütün gücünü ve kuvvetini Allah için harca. Taatında sarfet. Yalvar, ihtiyaçlarını O na arz et. Başını önüne eğ, kork, Hak kın

Detaylı

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar 1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar İÇİNDEKİLER KUR AN NEDİR? KUR AN-IN AMACI? İNANÇ NEDİR İBADET NEDİR AHLAK NEDİR KISSALAR AYETLER KUR AN NEDİR? Kur an-ı Hakîm, alemlerin Rabbi olan Allah ın kelamıdır.

Detaylı

Efendim, öğrendiklerimin ikincisi; çok kimseyi, nefsin şehvetleri peşinde koşuyor gördüm. Şu âyet-i kerimenin mealini düşündüm:

Efendim, öğrendiklerimin ikincisi; çok kimseyi, nefsin şehvetleri peşinde koşuyor gördüm. Şu âyet-i kerimenin mealini düşündüm: Hatim-i Esam hazretleri, hocası Şakik-i Belhi hazretlerinin yanında 33 sene kalır, ilim tahsil eder. Hocası, bu zaman içinde ne öğrendiğini sorduğu zaman, sekiz şey öğrendiğini söyler ve bunları hocasına

Detaylı

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL: Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün URL: Kültürümüzden Dua Örnekleri Güzel İş ve Davranış: Salih Amel İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 Kültürümüzde birçok dua örneği

Detaylı

1.Birlik ilkesi: İslam inancına göre bütün varlıklar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır.

1.Birlik ilkesi: İslam inancına göre bütün varlıklar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır. İnsanın toplumsal bir varlık olarak başkaları ile iyi ilişkiler kurabilmesi, birlik, barış ve huzur içinde yaşayabilmesi için birtakım kurallara uymak zorundadır. Kur an bununla ilgili ne gibi ilkeler

Detaylı

Dünyada servetin %99 u, nüfusun %1 ine aitmiş... Saddam ın arkasında %90 destek vardı; idam edildi... -Obama.

Dünyada servetin %99 u, nüfusun %1 ine aitmiş... Saddam ın arkasında %90 destek vardı; idam edildi... -Obama. Dünyada servetin %99 u, nüfusun %1 ine aitmiş... Saddam ın arkasında %90 destek vardı; idam edildi... -Obama. Son bir ayda basına yansıyan bu iki cümlenin iyi okunması halinde dünyanın hali pür melali/

Detaylı

Eğitim Programları ANA HATLARIYLA İSLAM DİNİ

Eğitim Programları ANA HATLARIYLA İSLAM DİNİ Eğitim Programları ANA HATLARIYLA İSLAM DİNİ Giriş Ana hatlarıyla İslam dini programı, temel sayılan programlardan sonra daha ileri düzeylere yönelik olarak hazırlanmıştır. Bu programı takip edecek ders

Detaylı

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir.

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir. İBADET 1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir. 2 İslam ın şartı kaçtır? İslam ın şartı beştir.

Detaylı

2. Haramı ve helali tayin etmek Allah ın hakkıdır. Bir harama helal demek vebal olduğu gibi helale haram demek de vebaldir.

2. Haramı ve helali tayin etmek Allah ın hakkıdır. Bir harama helal demek vebal olduğu gibi helale haram demek de vebaldir. Duası müstecap, günü bereketli, kalbi mutmain, huzurlu, umutlu, salih bir mü min olabilmek için helal yeme-içme ve helal yaşama ölçülerimizin bilinmesi gerekiyor. Her imtihanımızda ve hayatımızın her kesitinde

Detaylı

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek 1.VE EN YÜCESİ: Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek 2.SEVİYE: Allah ın rızasını ve sevgisi kazanmak için 3.SEVİYE: Allah ın verdiği nimetlere(yaşam-akıl-yiyecekler

Detaylı

İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016 EN GÜZEL İSİMLER O NUNDUR Aziz Müminler! Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah tır. Güzel isimler O nundur.

Detaylı

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları Kur ân-ı Kerim de Oruç Ey müminler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de sayılı günler içinde Oruç tutmanız farz kılındı. Umulur ki, bu sayede, takva mertebesine

Detaylı

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla (Farz kılınan oruç) sayılı günlerdir. Sizden kim, (o günlerde) hasta veya seferde ise o, (tutamadığı) günler sayısınca başka günlerde

Detaylı

Muhterem Hayrettin Karaman Hocam,evvela selam eder,saygılar sunarım. 1974 yılı İmam-Hatib talebeliğimden beri sizleri duyduk ve istifade ettik.

Muhterem Hayrettin Karaman Hocam,evvela selam eder,saygılar sunarım. 1974 yılı İmam-Hatib talebeliğimden beri sizleri duyduk ve istifade ettik. HAYRETTİN KARAMAN HOCAMA CEVAB Muhterem Hayrettin Karaman Hocam,evvela selam eder,saygılar sunarım. 1974 yılı İmam-Hatib talebeliğimden beri sizleri duyduk ve istifade ettik. Ancak sizlerin bazı noktalarda

Detaylı

Âyette: İnsanın ancak çalışması vardır. [1]mûcibince;insanın önemi,ürettiği çalışması ile orantılıdır.

Âyette: İnsanın ancak çalışması vardır. [1]mûcibince;insanın önemi,ürettiği çalışması ile orantılıdır. ÇALIŞMA VE FAİZ Âyette: İnsanın ancak çalışması vardır. [1]mûcibince;insanın önemi,ürettiği çalışması ile orantılıdır. Toplumun varlığı ve varlığının devamı üreticiliğindedir..devamlı tüketen toplum,bu

Detaylı

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım. TEMEL DİNİ BİLGİLER 1 Rabbin kim? Rabbim Allah. 2 Dinin ne? Dinim İslam. 3 Kitabın ne? Kitabım Kur ân-ı Kerim. 4 Kimin kulusun? Allah ın kuluyum. 5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu

Detaylı

Kur an ın Bazı Hikmetleri

Kur an ın Bazı Hikmetleri Kur an ın Bazı Hikmetleri Allah Teala kıble hususunda derin tartışmalara giren insanların görüşünü: İyilik, yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz değildir. ayetiyle reddetmiştir. Ki onların bir kısmı,

Detaylı

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55 Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55 8 Ey insanlar! Rabbiniz birdir, atanız (Âdem) da birdir. Hepiniz Âdem densiniz, Âdem ise topraktan yaratılmıştır. Allah katında en değerli olanınız, O na karşı gelmekten

Detaylı

Arap diliyle tesis edilen İslam a dair hakikatler diğer dillere tercüme edilirken zaman ve zeminin de etkisiyle gerçek anlamından koparılabiliyor.

Arap diliyle tesis edilen İslam a dair hakikatler diğer dillere tercüme edilirken zaman ve zeminin de etkisiyle gerçek anlamından koparılabiliyor. Arap diliyle tesis edilen İslam a dair hakikatler diğer dillere tercüme edilirken zaman ve zeminin de etkisiyle gerçek anlamından koparılabiliyor. Bugün her şeyi sorgulayan genç beyinlere ikna edici cevaplar

Detaylı

NİLÜFER İLÇE MÜFTÜLÜĞÜ 2012 YILI RAMAZAN AYI ÖZEL VAAZ VE İRŞAD PROGRAMI

NİLÜFER İLÇE MÜFTÜLÜĞÜ 2012 YILI RAMAZAN AYI ÖZEL VAAZ VE İRŞAD PROGRAMI 24.07.2012 23.07.2012 TESİ 22.07.2012 21.07.2012 RTESİ 20.07.2012 19.07.2012 RAMAZAN TARİH GÜN VAKİT VAİZİN ADI VE SOYADI VA ZIN KONUSU NİLÜFER İLÇE MÜFTÜLÜĞÜ 2012 YILI RAMAZAN AYI ÖZEL VAAZ VE İRŞAD PROGRAMI

Detaylı

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler Hani, Rabbin meleklere, Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım demişti. Onlar, Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamd

Detaylı

EK: Mucize Avcısı nı yayına hazırlarken, çok

EK: Mucize Avcısı nı yayına hazırlarken, çok EK: Mucize Avcısı nı yayına hazırlarken, çok uzun yıllar önce yazdığım bir yazıyı hatırladım. Onaltı yaşında, lisede iken yazdığım bir yazıyı. Cesaret edip, bir gazetenin araştırma merkezine göndermiştim.

Detaylı

İktisat Nedir? En genel haliyle İktisat bir tercihler bilimidir.

İktisat Nedir? En genel haliyle İktisat bir tercihler bilimidir. Giriş ve Kavramlar İktisat Nedir? İktisat insan davranışlarının iktisadi yönünü inceler En genel haliyle İktisat bir tercihler bilimidir. İktisat esas olarak insanın mal ve hizmetlerin üretim, değişim

Detaylı

Veda Hutbesi. "Ey insanlar! " Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım.

Veda Hutbesi. Ey insanlar!  Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım. Veda Hutbesi Peygamberimiz Vedâ Hutbesinde buyurdular ki: Hamd, Allahü Teâlâya mahsûstur. O'na hamd eder, O'ndan yarlığanmak diler ve O'na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin günahlarından

Detaylı

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1: EKONOMİ İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELER VE TEMEL KAVRAMLAR...

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1: EKONOMİ İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELER VE TEMEL KAVRAMLAR... İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1: EKONOMİ İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELER VE TEMEL KAVRAMLAR... 1 1.1. EKONOMİ İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELER... 3 1.1.1. Romalıların Ekonomik Düşünceleri... 3 1.1.2. Orta Çağ da Ekonomik Düşünceler...

Detaylı

MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI

MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Maruf Vakfı Genel Merkezinin Açılışına Katıldı. Maruf Vakfı Genel Merkez açılışı, Vakfımızın Zeytinburnu ndaki merkezinde

Detaylı

Kur an-ı Kerim deki Temel Emirler ve Yasaklar

Kur an-ı Kerim deki Temel Emirler ve Yasaklar Kur an-ı Kerim deki Temel Emirler ve Yasaklar Emirler Allah a iman edin (Al-i İmran [3] 193), O na hiçbir şeyi ortak koşmayın (Nisa [4] 36). Yalnızca O na kulluk edin (Fatiha [1] 5). Allah ı çok anın ve

Detaylı

ÇANAKKALE İLİ GELİBOLU İLÇE MÜFTÜLÜĞÜ 2016 YILI 1. DÖNEM (OCAK-ŞUBAT-MART) VAAZ VE İRŞAD PROGRAMI

ÇANAKKALE İLİ GELİBOLU İLÇE MÜFTÜLÜĞÜ 2016 YILI 1. DÖNEM (OCAK-ŞUBAT-MART) VAAZ VE İRŞAD PROGRAMI Sıra No ÇANAKKALE İLİ GELİBOLU İLÇE MÜFTÜLÜĞÜ 2016 YILI 1. DÖNEM (OCAK-ŞUBAT-MART) VAAZ VE İRŞAD PROGRAMI VAAZ EDENİN VAAZIN ADI SOYADI ÜNVANI YERİ TARİHİ GÜNÜ VAKTİ KONUSU Dr. İbrahim ÖZLER İlçe Müftüsü

Detaylı

dinkulturuahlakbilgisi.com

dinkulturuahlakbilgisi.com dinkulturuahlakbilgisi.com 1-Ülkemizde Kızılay, Sosyal hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, Aşevleri -gibi kurumların varlığı aşağıdakilerden hangisine önem verildiğini göstermektedir? A- Milli eğitime

Detaylı

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI ŞEYH MUHAMMED NASIRUDDİN EL-ELBANİ 1 KİTAB VE SÜNNETE DAVET YAYINLARI 1435 HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI ŞEYH MUHAMMED NASIRUDDİN EL-ELBANİ irtibat kitabvesunnet@gmail.com

Detaylı

1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır:

1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır: 1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır: 1. Güzel ahlâk 2. Kötü ahlâk 2 Güzel ahlâk neye denir? Allah ın ve Resulü nün emir ve tavsiye ettiği, diğer

Detaylı

Güzel Ahlâkı Kazanmak

Güzel Ahlâkı Kazanmak Ramazan, Allah a yakınlaşma vesilesidir. Oruç tutan insan Allah ın beğendiği davranışlar sergilemeye, nefsinin tutkularından sakınmaya çalışır. Şeytana karşı dikkatli ve şuurludur, vicdanının doğruyu fısıldayan

Detaylı

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ Kur an-ı Kerim : Allah tarafından vahiy meleği Cebrail aracılığıyla, son Peygamber Hz. Muhammed e indirilen ilahi bir mesajdır. Kur an kelime olarak okumak, toplamak, bir araya

Detaylı

AİLE KURMAK &AİLE OLMAK

AİLE KURMAK &AİLE OLMAK AİLE KURMAK &AİLE OLMAK Dr. Fatma BAYRAKTAR KARAHAN Uzman-Ankara Aile Nedir? Aile kelimesinin kökü, ğavl dir. Bu kelime, ağır bir sorumluluk altına girmek demektir. Bu kökten gelen aile ise, birini çekince

Detaylı

Ramazan ve Bayram Ramazan Ramazan Allah a yakınlaşmak için yegane bir zaman. Allah dünyada kendisi ve insanlar arasına perdeler koymuş. Bu perdeleri açmak ve aşmak, Allah a yakınlaşmak, onu hissetmek için

Detaylı

EHL-İ SÜNNET'İN ÜSTÜNLÜĞÜ.

EHL-İ SÜNNET'İN ÜSTÜNLÜĞÜ. EHL-İ SÜNNET'İN ÜSTÜNLÜĞÜ www.almuwahhid.com 1 Müellif: Şeyhu'l-İslam İbni Teymiyye (661/728) Eser: Mecmua el-feteva, cilt 4 بسم هللا الرحمن الرحيم Selefin, kendilerinden sonra gelenlerden daha alim, daha

Detaylı

BANDIRMA MÜFTÜLÜĞÜ 2014 YILI RAMAZAN AYI VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI (27 Haziran - 28 Temmuz)

BANDIRMA MÜFTÜLÜĞÜ 2014 YILI RAMAZAN AYI VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI (27 Haziran - 28 Temmuz) BANDIRMA MÜFTÜLÜĞÜ 2014 YILI RAMAZAN AYI VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI (27 Haziran - 28 Temmuz) V A İ Z İ N ADI - SOYADI ÜNVANI VAAZIN YERİ VAAZIN GÜNÜ VE SAATİ VAAZIN KONUSU Cahit ÇETİN Müftü Haydarçavuş Camii

Detaylı

TEOG 2. MERKEZİ ORTAK SINAVLAR DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ DERSİ BENZER SORULARI

TEOG 2. MERKEZİ ORTAK SINAVLAR DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ DERSİ BENZER SORULARI TEOG SINAV SORUSU-1 1. Bir genç, ihtiyar bir kimseye yaşı sebebiyle ikramda bulunursa Allah yaşlılığında ona ikram edecek kimseleri mutlaka takdir eder. Bu hadiste verilen mesaj aşağıdaki ayetlerin hangisinde

Detaylı

Hz.Resulüllah (SAV) den Dualar

Hz.Resulüllah (SAV) den Dualar Hz.Resulüllah (SAV) den Dualar Camiye Girerken Allah ın adıyla, Allah ın Resulüne salat ve selam olsun. Allah ım, hatalarımı bağışla ve bana rahmet kapılarını aç. Camiden Çıkarken Allah ın adıyla, Allah

Detaylı

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri 1 ) İlahi kitapların sonuncusudur. 2 ) Allah tarafından koruma altına alınan değişikliğe uğramayan tek ilahi kitaptır. 3 ) Diğer ilahi

Detaylı

İslam Hukukunun kaynaklarının neler olduğu, diğer bir ifadeyle şer î hükümlerin hangi kaynaklardan ve nasıl elde edileceği, Yemen e kadı tayin edilen

İslam Hukukunun kaynaklarının neler olduğu, diğer bir ifadeyle şer î hükümlerin hangi kaynaklardan ve nasıl elde edileceği, Yemen e kadı tayin edilen İslam Hukukunun kaynaklarının neler olduğu, diğer bir ifadeyle şer î hükümlerin hangi kaynaklardan ve nasıl elde edileceği, Yemen e kadı tayin edilen Muâz b. Cebel'in Hz. Peygamber in (s.a.v.) sorduğu

Detaylı

ZEKÂTIN FARZ KILINMASININ HİKMETİ

ZEKÂTIN FARZ KILINMASININ HİKMETİ ZEKÂTIN FARZ KILINMASININ HİKMETİ [ Türkçe ] الحكمة من تشريع الزكاة [باللغة التركية [ Muhammed b.salih el-useymin محمد بن صالح العثيمين Terceme eden : Muhammed Şahin ترجمة: محمد بن مسلم شاهين Tetkik eden:

Detaylı

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): da: - Yavrum ne oldu niye acele acele camiye koşuyorsun? der. Bu soruya karşılık çocuk - Efendim,

Detaylı

URL: Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün. Dua. Dua İbadetin Özüdür. Niçin ve Nasıl Dua Edilir? Kur'an'dan ve Hz. Peygamber'den Dua Örnekleri BÖLÜM: 2

URL: Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün. Dua. Dua İbadetin Özüdür. Niçin ve Nasıl Dua Edilir? Kur'an'dan ve Hz. Peygamber'den Dua Örnekleri BÖLÜM: 2 Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün URL: Dua Dua İbadetin Özüdür Niçin ve Nasıl Dua Edilir? Kur'an'dan ve Hz. Peygamber'den Dua Örnekleri BÖLÜM: 2 Dua Arapça kökenli bir kelime olup «istemek, davet etmek» demektir.

Detaylı

3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler

3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler 3. ÜNİTE: EN GÜZEL ÖRNEK HZ. MUHAMMED İN İBADETLERİ 3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler KAZANIMLARIMIZ O Bu ünitenin sonunda öğrenciler Hz. Muhammed'in: O 1. Öncelikle bir kul olarak davrandığını kavrar.

Detaylı

T.C. 8. SINIF I. DÖNEM. ORTAK (MAZERET) SINAVI 14 ARALIK 2013 Saat: 11.20

T.C. 8. SINIF I. DÖNEM. ORTAK (MAZERET) SINAVI 14 ARALIK 2013 Saat: 11.20 T.C. 8. SINIF I. DÖNEM ORTK (MZERET) SINVI 14 RLIK 2013 Saat: 11.20 DİN KÜLTÜRÜ VE HLK BİLGİSİ 1. Biz herşeyi bir ölçüye göre yarattık. (Kamer suresi, 49. ayet) Güneş ve ay bir hesaba göre hareket eder.

Detaylı

MERSİN İL MÜFTÜLÜĞÜ 2015 YILI RAMAZAN AYI VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI VAİZİN

MERSİN İL MÜFTÜLÜĞÜ 2015 YILI RAMAZAN AYI VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI VAİZİN VAİZİN TARİHİ VAKTİ ADI VE SOYADI UNVANI İLÇESİ YERİ KONUSU İbrahim KADIOĞLU İl Müftü Yard. Akdeniz Ulu Camii 17 Haziran 2015 Çarşamba 18 Haziran 2015 Perşembe 19 Haziran 2015 Cuma Yunus GÜRER İl Vaizi

Detaylı

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli? Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli? EVLENİRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ? Peygamber (sav) Efendimiz den Abdullah ibn-i Ömer RA ın bir hadisini bu münasebetle hatırlayalım, duymuşsunuzdur: (Lâ tenkihun-nisâe

Detaylı

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız 4. SINIFLAR (PROJE ÖDEVLERİ) Öğrenci No 1- Dinimize göre Helal, Haram, Sevap ve Günah kavramlarını açıklayarak ilgili Ayet ve Hadis meallerinden örnekler veriniz. 2- Günlük yaşamda dini ifadeler nelerdir

Detaylı

Dersin Kaynakları. Ġktisat I. Ekonomi... Kıtlık...

Dersin Kaynakları. Ġktisat I. Ekonomi... Kıtlık... 1 Dersin Kaynakları Ġktisat I Doç.Dr. Erdal GÜMÜġ Herhangi bir İktisada Giriş ya da İktisat I ya da Ekonomi Bilimine Giriş ya da Ekonominin Temelleri adlı ders kitabı Bazı öneriler Besim Üstünel Ekonominin

Detaylı

ZEKÂT IN KELİME OLARAK; ARTMA ÇOĞALMA ARINMA BEREKET Bu anlamlara gelmektedir.

ZEKÂT IN KELİME OLARAK; ARTMA ÇOĞALMA ARINMA BEREKET Bu anlamlara gelmektedir. ZEKÂT IN KELİME OLARAK; ARTMA ÇOĞALMA ARINMA BEREKET Bu anlamlara gelmektedir. Zekât Terim Olarak İse; Dinen zengin sayılan Müslümanların yılda bir kez malının ya da parasının belli bir miktarını Allah

Detaylı

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ 5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ Allah İnancı Ünite/Öğrenme Konu Kazanım Adı KOD Hafta Tarih KD1 KD2 KD3 KD4 KD5 KD6 Allah Vardır ve Birdir Evrendeki mükemmel düzen ile Allahın (c.c.) varlığı ve birliği

Detaylı

NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bundan önceki mektuplar gibi. bunu da büyük şeyhi Bakibillah'a yazmıştır.

NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bundan önceki mektuplar gibi. bunu da büyük şeyhi Bakibillah'a yazmıştır. 4.MEKTUP MEVZUU : a) Mübarek ramazan ayının faziletleri. b) Hakikat-ı Muhammediye'nin (kabiliyet-i ulâ) beyanı.. Ona ve âline salât, selâm ve saygılar.. c) Kutbiyet makamı, ferdiyet mertebesi.. NOT : İMAM-I

Detaylı

İD, ekonomiyi toplumsal yaşamın ve insan hayatının küçük bir parçası olarak görür. Kâr, zenginlik, sermaye birikimi, kısaca dünya malı sadece araçtır.

İD, ekonomiyi toplumsal yaşamın ve insan hayatının küçük bir parçası olarak görür. Kâr, zenginlik, sermaye birikimi, kısaca dünya malı sadece araçtır. 3. BÖLÜM: İSLAM DİNİNDE İKTİSADİ DÜŞÜNCE Üç büyük dinden biri; 2 milyar müntesip; Farklı mezhepler; Ana kaynaklar: Kur an ve Sünnet. Din ve İktisat ilişkisi Üç dinde de faiz yasak: Borçlu ve alacaklı arasında

Detaylı

Anoreksiya Nervoza DSM-IV-TR Tanı Ölçütleri

Anoreksiya Nervoza DSM-IV-TR Tanı Ölçütleri Kime sorarsanız sorun, herkes belli bir yaştan sonra kilolarından şikâyet etmektedir. Bu insanlar zayıflamayı çok istedikleri halde bir türlü zayıflayamadıklarından yakınırlar. Bunlar hem kilolarından

Detaylı

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz. Söylenen her söz, içinden çıktığı kalbin kılığını üzerinde taşır. Ataullah İskenderî Söz ilaç gibidir. Gereği kadar sarf edilirse fayda veriri; gerektiğinden fazlası ise zarara neden olur. Amr bin As Sadece

Detaylı

Kur ân ın Ticârî Yol Haritası Cuma, 06 Ekim :47

Kur ân ın Ticârî Yol Haritası Cuma, 06 Ekim :47 Kimi beşerî sistemler malı kişinin tekeline vermiş, mal kişinindir, istediği gibi kazanır ve istediği gibi harcar demiştir. Kimisi de mal devletindir, kişiler devlet için kazanır ve devlet için harcarlar

Detaylı

KASTAMONU LÂHİKASI NDA SOSYOLOJİK ARKA PLAN

KASTAMONU LÂHİKASI NDA SOSYOLOJİK ARKA PLAN Serdar BİLGİN KASTAMONU LÂHİKASI NDA SOSYOLOJİK ARKA PLAN Anahtar Kelimeler: heyet-i içtimaiye, hayat-i içtimaiye, şahs-ı manevi, iştirâk-i amâli uhrevî, ekser-ahkâm 1-BİREY NEDİR? Birey, sınırlı bir bedende

Detaylı

Azrail in Bir Adama Bakması

Azrail in Bir Adama Bakması Mevlâna (1207 1273) Güçlü bir bellek, çağrışım yeteneği, üretkenlik, olağanüstü görüş ve anlatım gücü, derin duygusallık ve hüzün, her yönüyle İslam kültürüne hâkimiyet... İşte Mevlâna deyince akla gelen

Detaylı

Nefsin iki hali vardır. Üçüncüsü yoktur. Biri bela diğeri afiyet...

Nefsin iki hali vardır. Üçüncüsü yoktur. Biri bela diğeri afiyet... Nefsin iki hali vardır. Üçüncüsü yoktur. Biri bela diğeri afiyet... İnsanlar, başlarına bir bela geldiği zaman bağırır, çağırır, Allah ı şikayet eder. Allah a darılır. Her şeye itiraz eder. Hak kı töhmet

Detaylı

KUR'ANDAN DUALAR. "Ey Rabbimiz, Bize dünyada bir iyilik, ahrette bir iyilik ver. Bizi ateş azabından koru." ( Bakara- 201 )

KUR'ANDAN DUALAR. Ey Rabbimiz, Bize dünyada bir iyilik, ahrette bir iyilik ver. Bizi ateş azabından koru. ( Bakara- 201 ) KUR'ANDAN DUALAR "Ey Rabbimiz Bizi sana teslim olanlardan kıl, neslimizden de sana teslim olan bir ümmet çıkar, bize ibadet yerlerimizi göster, tövbemizi kabul et zira tövbeleri kabul eden, çok merhametli

Detaylı

MİSYON, VİZYON VE DEĞERLER

MİSYON, VİZYON VE DEĞERLER MİSYON, VİZYON VE DEĞERLER KURUMSAL KÜLTÜRÜMÜZ VE DEĞERLERİMİZ KURUMSAL KÜLTÜRÜMÜZ VE DEĞERLERİMİZ GÜVEN Dürüstlüğümüz, doğruluğumuz ve etik iş uygulamalarımız ile güven kazanırız. Doğruluk ve yüksek

Detaylı

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL Ey İnsanlık! Sizi bir tek canlı varlıktan yaratan, ondan da eşini var eden ve her ikisinden de bir çok erkek ve kadın üreten Rabbınıza karşı sorumluluğunuzun

Detaylı

Dua ve Sûre Kitapçığı

Dua ve Sûre Kitapçığı Dua ve Sûre Kitapçığı Hazırlayan: Melike MÜFTÜOĞLU instagram.com/oyunveetlinliklerledinogretimi SÜBHANEKE DUASI Allah ım! Sen eksik sıfatlardan pak ve uzaksın. Seni daima böyle tenzih eder ve överim. Senin

Detaylı

Bu ay içinde orucu ve namazı o kişiye kolaylaştırılır. Bu ay içinde orucu ve namazı ALLAH tarafından kabul edilir.

Bu ay içinde orucu ve namazı o kişiye kolaylaştırılır. Bu ay içinde orucu ve namazı ALLAH tarafından kabul edilir. 1- Ramazan ayının birinci gecesi kılınacak namaz: Bu gecede bir kimse 2 rekat namaz kılsa, her rekatta da KADİR SÜRESİNİ okursa; ALLAHÜ Teâlâ ( cc ) o kişiye 3 türlü kolaylık verir. Bu ay içinde orucu

Detaylı

M VE NAZARDAN KORUNMA VE KURTULMA YOLLARI. lar aha beteri. dir veya 7 2. Y. 4. a bakarak " " dersek h 6. olarak sadaka verme.

M VE NAZARDAN KORUNMA VE KURTULMA YOLLARI. lar aha beteri. dir veya 7 2. Y. 4. a bakarak   dersek h 6. olarak sadaka verme. M VE NAZARDAN KORUNMA VE KURTULMA YOLLARI lar aha beteri dir... 1. -3-5 veya 7 2. Y 3. : me sem. 1 (B bir olmaz) 4. a bakarak " " 5. sek, dersek h 6. olarak sadaka verme. 2 3 k, iyilik yapmak, anaya -

Detaylı

TÜRKİYE EKONOMİSİ Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

TÜRKİYE EKONOMİSİ Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü TÜRKİYE EKONOMİSİ Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü 1 Ekonomik düzen nedir? Ekonomik düzen, toplumların çeşitli gereksinimlerini karşılamak üzere yaptıkları

Detaylı

KIRŞEHİR MÜFTÜLÜĞÜ 2018 YILI RAMAZAN AYI ÖZEL VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI

KIRŞEHİR MÜFTÜLÜĞÜ 2018 YILI RAMAZAN AYI ÖZEL VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI 29 Şevval Mehmet YAMAN İl Müftüsü Hoca Ahmet Yesevi Camii 15.5.2018 Salı Yatsıdan Önce RAMAZAN AYI VE ORUCUN FAZİLETİ 1 Ramazan Halil YILMAZ Vaiz Cacabey Camii 16.5.2018 Çarşamba Öğleden Önce ORUCA AİT

Detaylı

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ Bu Beldede İlim Ölmüştür Rivayet edildiğine göre Süfyan es-sevrî (k.s) Askalan şehrine gelir, orada üç gün ikamet ettiği halde, kendisine hiç kimse gelip de ilmî bir mesele hakkında

Detaylı

ÇALIŞMANIN ÖNEMİ ÇALIŞ

ÇALIŞMANIN ÖNEMİ ÇALIŞ ÇALIŞMANIN ÖNEMİ ÇALIŞ Çalışınca Oluyor güçler bir noktada Buluşunca oluyor, Yapamam deme sakın Çalışınca oluyor. Çalışmak zor gelmesin Alışınca oluyor, Planlı,programlı Çalışınca oluyor. Çalışmakla İlgili

Detaylı

23 Eylül 2008 tarihiydi. Ramazan ayının son 10 gününe girmiştik. İddia edilen Ergenekon terör örgütüne dair bir yazı yazmıştım.

23 Eylül 2008 tarihiydi. Ramazan ayının son 10 gününe girmiştik. İddia edilen Ergenekon terör örgütüne dair bir yazı yazmıştım. 23 Eylül 2008 tarihiydi. Ramazan ayının son 10 gününe girmiştik. İddia edilen Ergenekon terör örgütüne dair bir yazı yazmıştım. Yazının başlığı: İÇİMİZDEKİ ERGENEKONLARI TEMİZLEME ZAMANI idi. Bu gün 08

Detaylı

Makro İktisat II Örnek Sorular. 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120

Makro İktisat II Örnek Sorular. 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120 Makro İktisat II Örnek Sorular 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120 Tüketim harcamaları = 85 İhracat = 6 İthalat = 4 Hükümet harcamaları = 14 Dolaylı vergiler = 12

Detaylı

Edeb Yahu! Edebli ve Hayalı Olmak

Edeb Yahu! Edebli ve Hayalı Olmak Edeb Yahu! Edebli ve Hayalı Olmak «Rabbim beni terbiye etti, terbiyemi de güzel kıldı.» (Hadis-i Şerif, Kenz ül- Ummal) Allah, edebin her çeşidini Hz. Muhammed (sav) de bir araya getirmiş ve bizlere örnek

Detaylı

İÇİNDEKİLER SÖZ BAŞI...5 MEHMET ÂKİF ERSOY UN HAYATI VE SAFAHAT...9 ÂSIM IN NESLİ MEHMET ÂKİF TE GENÇLİK... 17

İÇİNDEKİLER SÖZ BAŞI...5 MEHMET ÂKİF ERSOY UN HAYATI VE SAFAHAT...9 ÂSIM IN NESLİ MEHMET ÂKİF TE GENÇLİK... 17 İÇİNDEKİLER SÖZ BAŞI...5 MEHMET ÂKİF ERSOY UN HAYATI VE SAFAHAT...9 ÂSIM IN NESLİ... 15 MEHMET ÂKİF TE GENÇLİK... 17 SAFAHAT TA DEĞERLERİMİZ... 41 Adâlet... 43 Adamlık... 47 Ahlâk... 50 Azim... 42 Birleştiricilik...

Detaylı

Âdâp ve Nezâket. Memduh ÇELMELİ. dinkulturuahlakbilgisi.com

Âdâp ve Nezâket. Memduh ÇELMELİ. dinkulturuahlakbilgisi.com Âdâp ve Nezâket Memduh ÇELMELİ Nezaket Kuralları (Âdâb-ı Muâşeret) İnsan, toplumsal bir varlıktır. Her ferdin günlük hayatta uyması gerekli bazı kurallar vardır. Bu kuralların bir kısmı dinî, bir kısmı

Detaylı

Resulullah ın Hz. Ali ye Vasiyyeti

Resulullah ın Hz. Ali ye Vasiyyeti Resulullah ın Hz. Ali ye Vasiyyeti Hz. Ali (kv) bildiriyor: Resulullah (sav) bir gün beni huzuruna çağırdı: "Ya Ali! Senin bana yakınlığın, Harun Peygamberin Musa Aleyhisselama olan yakınlığı gibidir.

Detaylı

Mesleki Sorumluluk ve Etik-Ders 5 Çalışma ve Meslek Ahlakı

Mesleki Sorumluluk ve Etik-Ders 5 Çalışma ve Meslek Ahlakı Mesleki Sorumluluk ve Etik-Ders 5 Çalışma ve Meslek Ahlakı Öğr. Gör. Hüseyin ARI 1 İş Ahlakı Çalışma Ahlakı Meslek Ahlakı 2 Çalışma Ahlakı Çalışma ahlakı, bir toplumda işe ve çalışma karşı geliştirilen

Detaylı

Yardımlaşma ve Dayanışma Nedir? Yardımlaşma ve Dayanışmanın Önem ve Faydaları Nelerdir?

Yardımlaşma ve Dayanışma Nedir? Yardımlaşma ve Dayanışmanın Önem ve Faydaları Nelerdir? YARDIMLAŞMA, PAYLAŞMA, MERHAMET Yardımlaşma ve Dayanışma Nedir? Yardımlaşma ve Dayanışmanın Önem ve Faydaları Nelerdir? Yardımlaşma Nedir? Yardımlaşma; birlikte çalışmak ya da yardım etmektir. Takım çalışması

Detaylı

MAKROEKONOMİK ANALİZİN ALTYAPISI: TEMEL MAKROEKONOMİK İLİŞKİLER

MAKROEKONOMİK ANALİZİN ALTYAPISI: TEMEL MAKROEKONOMİK İLİŞKİLER MAKROEKONOMİK ANALİZİN ALTYAPISI: TEMEL MAKROEKONOMİK İLİŞKİLER Bu ünite tamamlandığında; o Ekonomik karar birimlerini ve faaliyetlerini ortaya koyabileceğiz o Ekonomik faaliyetlerin bileşenlerini sıralayabileceğiz

Detaylı

Fakat bazı şeyleri yeyip içmek, insanlara zararlı, hikmet ve ihtiyaca aykırı olduğu için İslam dininde haramdır.

Fakat bazı şeyleri yeyip içmek, insanlara zararlı, hikmet ve ihtiyaca aykırı olduğu için İslam dininde haramdır. Eşyada yenip içilme bakımından asıl olan mubah olmaktır. Bütün eşya, aslında insanların yararlanmaları için yaratılmıştır. Onun için aslında temiz olan, akla ve sağlığa zararlı olmayan bir kısım hayvan

Detaylı

SEVGİLİLER GÜNÜ İSLÂM DA ASLA YOKTUR

SEVGİLİLER GÜNÜ İSLÂM DA ASLA YOKTUR 'Sevgililer Günü'nü Kutlamak caiz mi? Kapitalist sistemin çılgınca tüketmek için kullandığı günlerden biri olan Sevgililer Günü aslında bir Hıristiyan bayramı. Roma Katolik Kilisesi nin inanışına dayanan

Detaylı

Ramazan: Hicri takvimin dokuzuncu ayıdır. Ramazan-ı Şerif veya Oruç Ayı da denilir.

Ramazan: Hicri takvimin dokuzuncu ayıdır. Ramazan-ı Şerif veya Oruç Ayı da denilir. Hoş Geldin Ya Şehri Ramazan Recep ve Şaban ayını mübarek kılıp bizi ramazan ayına ulaştıran rabbimize hamd olsun. Bu yazımızda sizinle ramazan ayıyla ilgili terimlerin anlamını inceleyelim. Ramazan: Hicri

Detaylı

EMNİYET EKONOMİSİ, DİSİPLİNİ VE POLİTİKASI

EMNİYET EKONOMİSİ, DİSİPLİNİ VE POLİTİKASI EMNİYET EKONOMİSİ, DİSİPLİNİ VE POLİTİKASI Merhaba; Bu ayki yazıma başlamadan önce hepimize sağlıklı ve emniyetli günler diliyorum. Geçen yazımda elimden geldiği kadar iş güvenliği-insan sağlığının (EMNİYET-SAFETY)

Detaylı

Allah Kuran-ı Kerim'de bildirmiştir ki, O kadın ve erkeği eşit varlıklar olarak yaratmıştır.

Allah Kuran-ı Kerim'de bildirmiştir ki, O kadın ve erkeği eşit varlıklar olarak yaratmıştır. İslam a göre kadınlar erkeklerden daha değersiz kabul edilmez. Kadınlar ve erkekler benzer haklara sahiptirler ve doğrusu bazı hususlarda kadınlar, erkeklerin sahip olmadığı bazı belirli ayrıcalıklara

Detaylı

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de. 2014 İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de. 2014 İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te 9 da AK YIL: 2012 SAYI : 164 26 KASIM 01- ARALIK 2012 BÜLTEN İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI T E Ş K İ L A T İ Ç İ H A F T A L I K B Ü L T E N İ 4 te Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır

Detaylı

ZAFER TALHA ÇİMEN 8/E - 1453

ZAFER TALHA ÇİMEN 8/E - 1453 ÖZEL EGE LİSESİ (ORTAOKULU) DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ KAZA VE KADER (Allah, herkesin ne yapacağını bilip yazdığına göre, insanların hayır işlemesinin bir anlamı var mı? İslam da İnsanın İradeli Fiilleri

Detaylı

Hatta Kant'ın felsefesinin ismine "asif philosopy/mış gibi felsefe" deniyor. Genel ahlak kuralları yok ancak onlar var"mış gibi" hareket edeceksin.

Hatta Kant'ın felsefesinin ismine asif philosopy/mış gibi felsefe deniyor. Genel ahlak kuralları yok ancak onlar varmış gibi hareket edeceksin. Diğer yazımızda belirttiğimiz gibi İmmaunel Kant ahlak delili ile Allah'a ulaşmak değil bilakis O'ndan uzaklaşmak istiyor. Ne yazık ki birçok felsefeci ve hatta ilahiyatçı Allah'ın varlığının delilleri

Detaylı

İSLAM AHLAK ESASLARI

İSLAM AHLAK ESASLARI DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. İSLAM AHLAK ESASLARI KISA ÖZET KOLAYAOF

Detaylı

Üç kişi vardır ki, Allah kıyamet gününde onlarla ne konuşur, ne onlara nazar eder, ne de onları günahlarından arındırır, onlara elim bir azap vardır:

Üç kişi vardır ki, Allah kıyamet gününde onlarla ne konuşur, ne onlara nazar eder, ne de onları günahlarından arındırır, onlara elim bir azap vardır: Hayatımız başlangıçtan ölüm anına kadar seyr halindedir. Ayet-i kerimeler ve hadis-i şerifler seyir halindeki arabamıza yön veren işaret levhaları gibidir. Bazı işaretleri algılama, refleks haline dönüşmüşken

Detaylı

iktisaoa GiRiş 7. Ürettiği mala ilişkin talebin fiyat esnekliği değeri bire eşit olan bir firma, söz konusu

iktisaoa GiRiş 7. Ürettiği mala ilişkin talebin fiyat esnekliği değeri bire eşit olan bir firma, söz konusu 2009 BS 3204-1. şağıdakilerden hangisi dayanıksız mal veya hizmet grubu içerisinde ~ almaz? iktiso GiRiş 5. Gelirdeki bir artış karşısında talebi azalan mallara ne ad verili r? ) Benzin B) Mum C) Ekmek

Detaylı

DOMUZ ETİNİN HARAM KILINMASININ HİKMETİ

DOMUZ ETİNİN HARAM KILINMASININ HİKMETİ DOMUZ ETİNİN HARAM KILINMASININ HİKMETİ حكمة ريم م ا ير ] تر [ Türkçe Turkish Muhammed Salih el-muneccid Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ümmü Nebil 2009-1430 1 حكمة ريم م ا ير» باللغة ال ية «مد صالح

Detaylı

"Âyinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde" diyen Ziya Paşa nın sözleri ne kadar da manidardır.

Âyinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde diyen Ziya Paşa nın sözleri ne kadar da manidardır. "Âyinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde" diyen Ziya Paşa nın sözleri ne kadar da manidardır. Bazı insanlar vardır ki, yapmadıkları halde yapmış gibi övünürler İmkânlar

Detaylı