İzmir in en köklü kulüplerinden Karşıyaka Spor Kulübü Teknik Patronu Yusuf Şimşek, Sondakika Gazetesine açıklamalarda bulundu

Transkript

1 İzmir in en köklü kulüplerinden Karşıyaka Spor Kulübü Teknik Patronu Yusuf Şimşek, Sondakika Gazetesine açıklamalarda bulundu -İLK YARI ÇOK DAHA İYİ OLABİLİRDİK 18 Ocak 2015 Pazar İzmir Kalkınma Ajansı'nın desteğiyle Yamanlar Dağı eteklerindeki 9 dönümlük alanda 2013 adet güneş paneli kuran Karşıyaka Belediyesi, Portekiz'deki yerel yönetimlerin dikkatini çekti EKİP GÖNDERECEKLER Tesisin sadece Türkiye değil Avrupa ülkelerinde de ilgi gördüğünü dile getiren Karşıyaka Belediye Başkanı Akpınar, "Kardeş kentimiz olan Portekiz'in Cascais kenti yöneticileri, sistem hakkında bilgi almak üzere ekip göndermek istediler, çok olumlu karşıladık" dedi. Güneş tarlasının yanında belediye binalarının üzerine güneş panelleri yerleştireceklerini, ilçede yeni yapılacak binalara da güneş panelleri yerleştirilmesi konusunda müteahhitlerle görüşme yaptıklarını anlatan Akpınar, son o- larak güneş enerjisinden yararlanan parklarla da kamuoyunda farkındalık yaratmaya çalışacaklarını ifade etti. SÖZ VERDİK TUTTUK 24 ülkeden 45 belediyenin aday olduğu projede büyük başarı sağlayan ve örnek gösterilen belediye, 16 Şubat ta Paris te gerçekleşecek törenle 12 Yıldız bayrağını Karşıyaka ya getirecek. 12 Yıldız Ödülü sayesinde, Karşıyaka nın çalışmaları tüm Avrupa da duyulacak ve yatırımlar için yeni hibe kapıları açılacak. Başkan Akpınar, Göreve geldiğimiz günden bu yana Bu kenti halkla birlikte yöneteceğiz dedik. Katılımcı demokrasi anlayışını, halkımıza da yönetimde söz hakkı tanımayı, hizmet prensiplerimizin temeline yerleştirdik. Bu çalışmalarımız sayesinde Karşıyakamıza 12 Yıldız Şehri unvanını kazandırmanın gururunu yaşıyoruz" dedi. devamı 14 te PARKLARA DA KONULACAK Proje çalışmaları devam eden parkta bankların bulunduğu bölümün gölgelikleri üzerine yerleştirilecek panellerden üretilen enerjinin, bankların aydınlatılması, ısıtılması ve serinletilmesinde kullanılacağı bilgisini veren Başkan Akpınar, "Parkı kullanan vatandaşlar, bankların yanına konulacak prizlerden cep telefonunu, bilgisayarını şarj edebilecek. İlk parkı Nergis semtinde açacağız. Kademeli şekilde ilçedeki diğer parklarda da benzeri uygulamaları hayata geçireceğiz. Karşıyaka'yı güneş enerjisiyle anılan bir kent haline getirmek istiyoruz" diye konuştu. devamı 16 da Katılımcı demokrasi anlayışı çerçevesinde sürdürdüğü çalışmaları Avrupa vitrinine taşıyan Karşıyaka Belediyesi, Avrupa Konseyi nin en prestijli ödüllerinden biri olan 12 Yıldız Şehri unvanını kazandı

2 SAYFA 2 SIYAH MAVI KIRMIZI SARI 18 Ocak 2015 Pazar Ödülleri bisiklet oldu İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin Rüzgar ve Güneş, Temiz Enerjiyle Bütünleş başlıklı resim yarışmasının ödül töreninde konuşan Başkan Aziz Kocaoğlu, "Bize bu dünya atalarımızdan miras kalmadı, çocuklardan ödünç aldık. Bu bilinçle çalışıyoruz ama vatandaşlarımız da bize destek vermeli. Derelerimiz atılan çöplerin toplama maliyeti, bir ilçemize yapmamız gereken ileri biyolojik arıtmanın rakamını geçiyor" dedi İzmir Büyükşehir Belediyesi nin, günümüzde hızla artan çevre kirliliği ve doğal kaynakların tükenmesine dikkat çekmek amacıyla düzenlediği Rüzgar ve Güneş, Temiz Enerjiyle Bütünleş konulu resim yarışmasında ödüller sahiplerini buldu. Enerji Verimliliği Haftası nda düzenlenen ödül töreninde konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, "Bize bu dünya atalarımızdan miras kalmadı, çocuklardan ödünç aldık" sözünü hatırlatarak, "Dünya küresel ısınmayla ve sera etkisiyle uğraşıyor. Bu konuda 'Bir şey olmaz yürür gideriz' diyenler de var ama biz mutlaka tedbir alınması gerektiğini biliyoruz. Dünyamızı bizden sonraki kuşaklara daha temiz, bulduğumuzdan daha iyi devretmek zorundayız. 'Çevremizi koruyalım söylemi' bugünün çevre algısını, çevreye bakışımızı tam olarak ifade etmiyor. Neden? Çok hor kullandık, yıprattık. Biz sadece korumakla değil, alacağımız tedbirlerle, yapacağımız yeniliklerle, çocuklarımıza bulduğumuzdan daha iyisini teslim etmek zorundayız. Böyle bir sorumluluğumuz var. Biz de bu bilinçle çalışıyoruz dedi. Çevre yatırımları konusunda İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin Türkiye'de öncü bir belediye olduğunun altını çizen Başkan Aziz Kocaoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: "İzmirli hemşerilerimizden aldığımız destekle çevre yatırımlarımıza hız veriyoruz. Bu yatırımlardan hiç vazgeçmeyeceğiz. Ama bu konuda vatandaşlarımıza da çok büyük görevler düşüyor. Derelerimiz atılan çöplerin toplanması maliyeti, bir ilçemize yapmamız gereken ileri biyolojik arıtmanın rakamını geçiyor. Ne kadar çok çevremizi kullanırsak, çevreyi kirletmezsek. daha çok kaynak ayırabiliriz." 545 eser yarıştı Milli Eğitim Bakanlığı na bağlı okullardaki 5, 6, 7. ve 8. sınıf öğrencilerine yönelik olarak düzenlenen ve bireysel olarak enerji tasarrufunun toplumun her kesiminde benimsenmesi ve uygulanabilir hale getirilmesini hedefleyen Rüzgar ve Güneş, Temiz Enerjiyle Bütünleş adlı yarışmaya 545 eser katıldı. Yaşar Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gören Bulut, Yaşar Üniversitesi Grafik Tasarım Bölümü Başkanı Yrd. Doç. Dr. S. Umut Türker ve Karataş Anadolu Lisesi Müdür Yardımcısı Resim Öğretmeni Ümran Caman dan oluşan Seçici Kurul un yaptığı zorlu değerlendirme sonucunda ilk üç dereceye giren resim ile sergilenmeye hak kazanan 50 eser belirlendi. Gürçeşme Leman Alptekin Ortaokulu ndan 8. sınıf öğrencisi Melisa Dülger, Türk Telekom Yatılı Bölge Ortaokulu ndan 7. sınıf öğrencisi Şengül Sedef Kırbıyık ve Güzelyalı Ortaokulu ndan 5. sınıf öğrencisi Gizem Emanet ilk 3 dereceyi paylaşarak bisikletlerini İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu,İzmir Milletvekili Mustafa Moroğlu ve Çiğli Belediye Başkanı Hasan Arslan'ın elinden aldı. Törende jüri üyeleri ile ilk üç sırayı kazanan Gürçeşme Leman Alptekin Ortaokulu Müdürü Kader Şahin Benli, Türk Telekom Yatılı Bölge Ortaokulu Müdürü Gürcan Akbaş ve Güzelyalı Ortaokulu Müdürü Özcan Bakır a da plaket takdim edildi. Seçici Kurul tarafından belirlenen ilk 50 resimin, bir hafta boyunca adresli sitede sergileneceği duyuruldu. Devlet Tiyatroları Urla da sahne açıyor Urla Belediyesi Atatürk Kültür Merkezi, Devlet Tiyatroları oyunları için perdelerini açıyor. Oyunları izlemek için şehir merkezine gitmek zorunda kalan Urlalı sanatseverler artık tiyatronun keyfini Urla daki Atatürk Kültür Merkezi nde yaşayacak. Düzenlediği kültürel ve sanatsal faaliyetler ile dikkat çeken Urla Belediyesi, Devlet Tiyatroları İzmir Bölge Müdürlüğü ile protokol imzaladı. Urla Belediye Başkanı Sibel Uyar ve Devlet Tiyatroları İzmir Bölge Müdürü Metin Oyman işbirliği protokolünü imzalayarak Urla ve Urlalılar adına mutluluklarını ifade ettiler. URLA DA SAHNE AÇMANIN HEYECANINI YAŞIYORUM Tiyatro sanatını destekleri ile yaygınlaştırdığı için Urla Belediye Başkanı Sibel Uyar a teşekkürlerini sunan Devlet Tiyatroları İzmir Bölge Müdürü Metin Oyman Urla gibi tarihi bir yerde Devlet Tiyatroları nın yeni bir sahnesini açabilmenin heyecanını yaşıyorum dedi. TİYATRO İZLEMEK İÇİN ARTIK İZMİR E GİTMEYE GEREK KALMADI Urla da sahne açılmasını sağladıkları için çok mutlu olduğunu belirten Urla Belediye Başkanı Sibel Uyar; Yıllar önce tiyatro izlemek için buradan Konak a, Karşıyaka ya giderdik. Şimdi Urla için böyle bir karar vererek imza atıyor olmaktan onur ve gurur duyuyorum diye konuştu. İmza töreninde Urla Belediyesi nin açmış olduğu tiyatro kurslarına eğitmenlik yapan, aynı zamanda Urla Belediyesi personeline de kurs veren Devlet Tiyatro Sanatçısı Sedat Şenoğlu ve Devlet Tiyatro Sanatçısı Serkan Kunter de bulundu. Protokole göre Urla Atatürk Kültür Merkezi İzmir Devlet Tiyatrosu nun oyunlarını sergilemek ve sergilenecek oyunların provalarını yapmak üzere İzmir Devlet Tiyatrosu Müdürlüğü ne tahsis edildi. Ayrıca geniş kadrolu oyunlar için de 750 kişilik kapasitesi olan Urla Hakan Çeken Kültür Merkezi tahsis edildi. 16 Türk devletinin askeri, Antalya'da canlandırılacak Mayıs ayında yeni temasıyla kapılarını ziyaretçilere açacak 9. Uluslararası Antalya Kum Heykel Festivali'nde Cumhurbaşkanlığı forsunda da yer alan 16 Türk devleti, her biri bir devleti temsil edecek 16 kumdan asker heykeliyle canlandırılacak. Global Design Art Works tarafından Lara Beach Park'ta 7 bin metrekarelik alanda 10 bin ton kum kullanılarak düzenlenecek etkinlikte, Cumhurbaşkanlığı forsunda yer alan 16 Türk devletini temsil eden askerlerin kumdan heykelleri yapılacak. Festivalde Osmanlı İmparatorluğu, Göktürk Kağanlığı, Timur İmparatorluğu, Selçuklu İmparatorluğu ile Akhun İmparatorluğu gibi tarihte iz bırakan 16 Türk devleti birer kum askerle temsil edilecek. Festivali direktörü Cem Karaca, AA muhabirine yaptığı açıklamada, son iki yıldır "İmparatorluklar" temasıyla düzenledikleri festivalin önceki yıllardaki temalardan daha fazla ilgi gördüğünü söyledi. Ziyaretçilerin tarihe ilgisinin kendilerini bu temaya daha fazla yoğunlaşmaya yönelttiğini kaydeden Karaca, "Festivalimizi ziyaret eden yabancı ziyaretçileri eğlendirirken, Türk tarihi hakkında bilgi vermeyi de bir misyon olarak görüyoruz" dedi. Türkler'in asırlara uzanan bir tarihi olduğunu, bu medeniyetin Antalya'ya tatile gelen yabancılara tanıtılmasının önem taşıdığına inandıklarını vurgulayan Karaca, şöyle konuştu: "Cumhurbaşkanlığı forsunda da temsil edilen tarihteki 16 Türk devletini anlatan kum heykeller yapacağız. Biliyoruz ki tarihte 200'ü aşkın Türk devleti var. Bunlar arasında yapacağımız seçkiyle bu sayıyı 20'ye ulaştırmayı hedefliyoruz. Sergimizde bu devletler, birer savaşçı heykeliyle temsil edilecek. Yapacağımız 16 Türk askeri heykelinin en ihtişamlı şekilde ortaya çıkması için geçmiş yıllarda olduğu gibi dünyanın en iyi kum heykeltraşlarını davet ettik." Bu yıl dokuzuncusu düzenlenecek festivalde 10 bin ton kum kullanılacağını, 10 ülkeden yaklaşık 25 heykeltraşın binlerce saatlik performans sergileyeceğini anlatan Karaca, sadece Türk devletleri heykelleri için bin tonu aşkın kum kullanılacağını tahmin ettiklerini söyledi. - "Sığ esprilere tepkimizi kuma yansıtacağız" Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı tarafından Cumhurbaşkanlığı Sarayı'ndaki karşılama törenlerinde 16 Türk devletinin temsil edilmesinin özellikle sosyal medyada espri malzemesi yapıldığını ifade eden Karaca, "Ben gördüğümde gurur duyduğum bir manzarayla karşılaştım ancak kendi tarihimizde yer alan bu unsurların bazı sığ esprilere malzeme edilmesinden de üzüntü duydum. Heykellerle tarihimiz hakkında yapılan bu sığ esprilere tepkimizi kuma yansıtacağız" diye konuştu. (AA) Hadislerden esinlenip İslam coğrafyasındaki yemeklerin izini sürdü "Selçuklu Mutfağı" adlı eseri, dünyaca ünlü yemek kitapları yarışması "Gourmand Cookbook Awards"ta 2013 yılında "Dünyanın En İyi Mutfak Tarihi Kitabı Ödülü"ne layık görülen Muhammed Ömür Akkor, hadislerden de esinlendiği "7'nci Yüzyıl ve Sonrasında İslam Mutfak Kültürü ve Yemekleri" adlı araştırmasını tamamladı. Şef Akkor, AA muhabirine, uzun yıllardır yemek tarihi üzerine araştırmalar yaptığını, Anadolu yemek kültürüyle başladığı çalışmalarını Osmanlı ve Selçuklu dönemine kadar götürdüğünü hatırlatarak, ödül aldığı "Selçuklu Mutfağı" kitabının 3 dile çevrildiğini belirtti. Selçuklularla ilgili çalışırken "Abbasi mutfağı"na ait kaynaklarla karşılaştığını, bu sırada 7-12'inci yüzyıl İslam coğrafyasındaki yemek kültürüne merak sardığını ifade eden Akkor, 4-5 yıllık çabalarının ürünü olan ve yazım aşaması tamamlanan kitabın, mayıs ayında 7 dilde 50 ülkede aynı anda yayımlanacağını bildirdi. Akkor, bu tür kitapları yemek tarifinden ibaret görmediğini, Türklerde de Arap coğrafyasında da ölüm, düğün, bayram, ramazan, kandil gibi dini ve kültürel günlerde yemeğin önemli bir rolü olduğunu anlatarak, "Peygamber Efendimizin hadisi şeriflerinden de yararlanarak, aslında o yüzyılda neler yenildiği konusunda çok önemli dipnotlar vardı. Bunları da araştırarak tespit ettik. Biraz da açıkçası, 'O yüzyılda ne yenildi, şimdi biz ne kadarını yiyoruz ya da yiyor muyuz?' sorularının cevabını da kitapta çok açıkça bulacağız" dedi. Kitabında hadislerden esinlendiği yemeklere de yer verdiğini aktaran Akkor, bu konuda çok az bilgi sahibi olunduğuna değindi. Akkor, şöyle devam etti: "Mesela bize göre, kereviz bir Avrupa yemeği ama şöyle bir hadisi şerif biliyoruz; 'Benim kardeşim İlyas karada yürür. Kardeşim Hızır denizde yürür ama ikisi senede bir kez Mekke'de buluşurlar ve kereviz yerler.' Bu, bizim bildiğimiz, kerevizin bütünüyle Avrupa gıdası olduğu kısmını yıkıyor. Neden? Arap coğrafyasına ait bir şey ya da çok enteresan nüanslar var. Mesela başka bir hadisi şerif diyor ki 'Narı çok dikkatli yiyiniz. Narın hiçbir tanesi yoktur ki bir tek tanesi cennetten gelmesin.' Yani aldığımız her narın içindeki bir tek tane muhakkak cennetten geliyor." (AA) Yıl: 4. Sayı: Ocak 2015 Pazar Sahibi Saykar Basın Yayın Gaz. Mat. Kır. San. ve Tic. A.Ş. adına Eflatun SAYGILI Yazı İşleri Müdürü- Yayın Sahibi Temsilcisi Azime MOLLA Haber Müdürü Gülseren KUMRU Sayfa Editörü Nur Gülmez BEL Turgut KOÇ Denizli Temsilciliği Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Fikret DAĞTEKİN İdari Merkez Şehit Fethi Bey Cad. Kızılkanat İş Merkezi 45/803 Gümrük - Konak / İZMİR Tel: (Pbx) Mail: info@sondakikagazetesi.com Dağıtım: Hakkı SARIÖZ Yayın türü: Yerel Basıldığı Yer Star Medya Yayıncılık A.Ş Gaziemir Tren İstasyonu Karşısı Eski Beton Taş Tesisleri İçi No: 29 Gaziemir / İZMİR Tel: SON DAKİKA Basın Meslek İlkelerine Uymaya Söz Vermiştir

3 18 7 Şubat Ocak Pazar Perşembe Samsun un Terme İlçesi'nde otomobil ile minibüsün çarpışması sonucu 1'i bebek 6 kişi yanarak feci bir şekilde öldü, 4 kişi de yaralandı. Kaza, Terme ilçesi Sakarlı Mahallesi Samsun-Ordu Karayolu üzerinde gece sularında meydana geldi. Ordu'dan Samsun yönüne giden 34 yaşındaki Ahmet Bodur yönetimindeki 34 VL 3941 plakalı otomobil, sürücüsünün direksiyon kontrolünü yitirmesi sonucu orta refüje çarptıktan sonra, karşı şeride geçti. Karşı yönden gelen İmdat Akgül yönetimindeki 52 EP 392 plakalı minibüsle kafa kafaya çarpan otomobil iki parçaya bölündü. LPG tankının bulunduğu arka kısım minibüsün önüne takılarak sürüklendi. Sürüklenme sırasında LPG tankı yanmaya başlayınca, alevler minibüsü sardı. Çevredekilerin yangınını söndürmek için müdahalesine rağmen minibüs tamamen yanmaktan kurtarılamadı. Kazanın meydana gelmesi, LPG tankının patlaması ve çevredeki vatandaşın araçtakileri kurtarmak için verdikleri mücadele ise yakındaki bir iş yerinin güvenlik kamerası tarafından saniye saniye görüntülendi. Görüntülerde peş peşe meydana gelen patlamalar ve insanların panik halinde sağa sola koşuşması kazanın dehşetini gözler önüne serdi. Kaza sırasında otomobilden fırlayan Ahmet Bodur ile minibüste bulunan Emine Akgül, Şehri Akgül, Soner Akgül, Caner Akgül ve 7 aylık olduğu öne sürülen Yusuf Akgül yanarak hayatını kaybetti. Songül Akgül, Ali Akgül, Yücel Akgül ve minibüs sürücüsü İmdat Akgül yaralandı. Yaralılar, 112 Acil Servis ekipleri tarafından Terme Devlet Hastanesi ile Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı. Kaza ile ilgili soruşturma devam ediyor. (CİHAN) Van'da kar sebebiyle 97 köy yolu kapandı Van'da dün öğleden sonra başlayan kar yağışı, günlük hayatı olumsuz etkilemeye devam ediyor. Şehir merkezinde 30 santimetreyi geçen kar kalınlığı, ilçe ve köylerde 50 santimetreye ulaşmış durumda. Kardan dolayı 97 köy yolu ulaşıma kapandı. Karla mücadele ekipleri, yolları açmak için çalışma başlattı. Van Büyükşehir Belediyesi ekipleri de karla kaplanan caddeleri trafiğe kapatarak yol temizleme çalışması başlattı. Bu arada Van Meteoroloji Bölge Müdürlüğü yetkilileri, bölgede yoğun kar yağışının oluşturduğu yüksek kar örtüsü sebebiyle yaşanabilecek çığ tehlikesine karşı ikaz etti. (CİHAN)

4 18 Ocak 2015 Pazar Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Türkiye'nin AB ile ABD arasında yapılan serbest ticaret anlaşmasının içinde yer alması gerektiğini belirterek, "Türkiye TTIP anlaşmasının içinde olmazsa Türkiye için Gümrük Birliği sürdürülemez hale gelir" dedi AK Parti Merkez Karar Yönetim Kurulu (MKYK) Üyesi Bülent Gedikli, Merkez Bankası'nın politika faizini en az 2 puan indirmesi gerektiğini bildirdi Gedikli, Merkez Bankası'nın faiz politikalarına ilişkin açıklamalarda bulundu. Dünyada bir çok ülkenin faizlerini indirdiği bir dönemden geçildiğini belirten Gedikli, Hindistan ve Peru'nun dahi buna dahil olduğunu ifade etti. Türkiye'nin faiz düşürme konusunda şu anda çok değerli bir dönemden geçtiğini dile getiren Gedikli, "Gerçi bu gidişle bu yıl da beklememek gerekiyor ama Amerikan Merkez Bankası (Fed) düğmeye basıp, faiz artırımına gittiğinde adeta bir süpürge gibi tüm dünyadan parayı k- endi kasasına çekecek. O dönemde zaten faiz indirimi mümkün olmayacak. Bu fırsatı kaçırmamalıyız" dedi. Türkiye'nin aynı fırsatı 2008 krizi sürecinde de yakaladığını ama o günde değerlendiremediğini kaydetti: Bülent Gedikli, bugün gelinen noktada da Merkez Bankası'nın bahanesinin kalmadığını ve politika faizini en az 2 puan indirmesi gerektiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da bu konuda Merkez Bankası'na çok haklı eleştirileri olduğunu belirten Gedikli, 20 Ocak'ta yapılacak toplantıdan ülke için hayırlı bir karar çıkmasını ümit ettiklerini bildirdi. "Şimdi bazıları faizleri indirmemek için bahane üretmeye başlayacak" diyen Gedikli, şöyle devam etti: "Onlar bahanelerini söylemeye başlamadan önce ben söyleyeyim. 'Fed faiz artıracak, enflasyon baskısı devam ediyor, riskler devam ediyor' diyecekler ama bunların hepsi safi bahanelerdir. Fed'in faiz artırımını bu yıl dahi yapması çok zor. Yapsa dahi bu hemen olmayacak. Türkiye'nin 2015'te enflasyonla mücadelede eli çok daha güçlü olacak ve daha düşük rakamları göreceğiz. Risk unsurlarına gelirsek de Türkiye AK Parti hükümetleri döneminde öyle riskler gördü ki ve bunların hepsini çok iyi yönetti. Bugün risk unsuru o- larak gösterilen her şeyi bu ülke yine başarıyla yönetecektir. Dolayısıyla Merkez'in bahanesi artık kalmamıştır." Bunları söylediklerinde, haklı eleştiriler yaptıklarında bazılarının işine gelmediğini dile getiren Gedikli, söz konusu kişilerin hemen Merkez Bankası'nın bağımsızlığını ortaya koyduklarını ifade etti. Bankanın bağımsız olduğunu kendilerinin de iyi bildiklerini vurgulayan Gedikli, sözlerini şöyle tamamladı: "Biz sanki Merkez Bankası'nın bağımsız olduğunu bilmiyoruz da hemen bu argümanı ortaya atıyorlar. Hemen, 'Aman efendim siyasiler bize çok müdahale ediyor' diyorlar. Evet ben siyasetçiyim. Ülkede işler yolunda gitmediğinde kimse bunun hesabını Erdem Başçı'dan sormuyor. Vatandaş bunun hesabını bizden soruyor. Onun için kimse göstere göstere yapılan hataya sessiz kalmamızı beklemesin. Öte yandan, 'Ben bilmem Merkez Bankası bilir' diyenlere de sormak lazım. Önüne gelen her fırsatı tepmek midir iyi yönetim, iyi politika, iyi analiz? Bağımsızlık bahanesine sığınarak, kimsenin yanlış politika üretme lüksü yok. Bu banka 2016 yılına kadar böyle yönetilemez. Onun için Merkez Bankasını bir kez daha şapkasını önüne koyarak düşünmeye davet ediyorum. Türkiye'nin bu fırsatı da kaçırmaya tahammülü yok." (AA)

5 1Şubat 18 Ocak Perşembe Pazar Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, 21. yüzyılın gıdanın, tarımın, enerjinin ve suyun çokça konuşulacağı bir yüzyıl olacağını belirterek, "Dünyada 800 milyonun üzerinde aç insan var. Bunların bütün derdi, günlük olarak karınlarını doyabilmek. Bunlara özel projelerin geliştirilmesi lazım" dedi Bakan Eker, temaslarda bulunmak ve bazı toplantılara katılmak üzere geldiği Almanya'nın başkenti Berlin'de, Küresel Gıda ve Tarım Forumu (GFFA) kapsamında Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütünün (FAO) düzenlediği çalışma toplantısı sonrasında basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Toplantıya FAO Genel Sekreteri Jose Graziano Da Silva ile katılan Eker, tarım ve gıda sorunlarının çok boyutlu şekilde ele alınması ve dünyanın her bir kesimi için ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Gıda ve tarım kaynaklarına ulaşımın zor olduğu yerlere yönelik sistem geliştirilmesi gerektiğini belirten Eker, "Dünyada 800 milyonun üzerinde aç insan var. Bunların bütün derdi, günlük olarak karınlarını doyurabilmek. Bunlara özel projelerin geliştirilmesi lazım. Bu, bir küresel sorumluluk meselesidir, küresel güvenlik meselesidir. Bir de gerçekte insani değerler meselesidir, moral, etik, ahlaki değerler meselesidir" dedi. Gelişmekte olan ülkelerin de ekolojik dengeyle ilgili problemleri olduğunu ifade e- den Eker, şunları söyledi: "Çünkü aşırı derecede kontrolsüz kaynak kullanıyorlar. Dünyada 1,3 milyon ton gıda çöpe atılıyor. Bunun yarısıyla bile bu açlıktan kıvranan 800 milyon insanın karnı doyar. Dolayısıyla bizim tarımı ve gıdayı konuşurken 21. yüzyılda kesinlikle gıda israfı ve gıda kayıplarına dönük küresel çözüm mekanizmaları geliştirmemiz lazım. İnsanlığın bunu yapması lazım. Öte yandan dünyanın diğer önemli bir kesimi de yani zengin dünya ve biraz da gelişmekte olan dünya, aşırı derecede kilo probleminden, enerjinin ve yağın çok yüksek olduğu gıdalar tüketmekten ötürü obezite ve onun beraberinde getirdiği problemlerle uğraşıyor. Dolayısıyla bütün bu kesimlerin her birine ayrı ayrı özel çözümler ve mekanizmalar getirilmesi lazım. Biz, bunların bir kısmına ait kanaatlerimizi ve düşüncelerimizi söyledik." Eker, Türkiye'nin tarım ve gıda alanında son 10 yılda önemli projeler geliştirdiğini ve kendi kendine yeten bir ülke olduğunu belirterek, "Türkiye, tarım ihracatını 4 milyar dolardan 18 milyar dolara çıkardı. Tarımsal hasılasını üç kattan fazla büyüttü ve Avrupa'nın 2008 yılından beri en büyük tarım ekonomisi oldu" dedi. Türkiye'nin tarım ve gıda alanındaki bu atılımı önemli projeler geliştirerek yaptığını i- fade eden Eker, "Dolayısıyla bu tecrübelerimizi paylaşmaya hazır olduğumuzu ve onlara bu manada katkı sağlayabileceğimizi bu platformda dile getirdik" açıklamasında bulundu. Eker, Tarım Bakanları Zirvesinde Alman Tarım Bakanı Christian Schmidt ile görüşeceğini, Türkiye'nin G20 dönem başkanı olarak tarım ve gıda konusundaki görüşlerini yarınki zirvede aktaracağını söyledi. Bakan Eker, "Uluslararası Yeşil Hafta Fuar" alanında çiçek ve bahçe bitkileri temalı standın çok hoşuna gittiğini belirterek, "Biz, 2016'da Antalya'da dünya expo tarihindeki 'Çiçek ve çocuk' temasıyla ilk expomuzu düzenliyoruz. Anadolu'nun zengin bitki çeşitliliğini, zengin çiçek varlığını, bahçe kültürümüzü, bahçecilik alanındaki deneyimimizi dünyayla paylaşabileceğimiz ve dünyanın diğer ülkelerine de kültürlerini o- rada sergilemelerine imkan tanıyacağımız bir etkinlik. Expo 2016 Antalya. Buradaki ikili görüşmelerimizde onlara da aynı şekilde bu davetimizi yineliyoruz. Türkiye'deki Expo'ya katılımlarını sağlamaları yönünde bilgilendiriyoruz" diye konuştu. Eker, fuar alanındaki Türk firmalarının stantlarını ziyaret ederek, firma yetkilileriyle sohbet etti. Eşi Yasemin Eker ile fuar alanını gezen Eker'e ziyareti esnasında Türkiye'nin Berlin Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu eşlik etti. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Almanya'nın çeşitli şehirlerinde 3,5 milyondan fazla Türkün yaşadığını belirterek, "Çalışmak üzere geldiğiniz topraklarda artık bu ülkenin kendi vatandaşlarını da çalıştıran insanlara dönüştünüz" dedi. Bakan Eker, Avrupa Türk Demokratlar Birliği (UETD) tarafından onuruna verilen yemekte yaptığı konuşmada, göç etmenin ne demek olduğunu Almanya'da yaşayan Türklerin iyi bildiğini söyledi.almanya'nın çeşitli şehirlerinde 3,5 milyondan fazla Türkün yaşadığını ifade eden Eker, "Çalışmak üzere geldiğiniz bu topraklarda artık bu ülkenin kendi vatandaşlarını da çalıştıran insanlara dönüştünüz" diye konuştu. Türklerin Almanya'ya taşıdıkları değerlerle ve bu değerleri yaşatmak suretiyle önemli katkılar sağladığını vurgulayan Eker, "Hicret dinamizmi diye bir kavram var. Bu dinamizmde aslında hayat var. Sıkıntısı yok mu? Muhakkak ki çok sıkıntısı var. Bunları sizler bizzat yaşamış insanlarsınız" dedi. Çok kültürlülüğün önemine dikkati çeken Eker, şunları kaydetti:"hayatın hangi alanından alırsanız alın, inanç alanında, kültür alanında, diğer birçok aktivite alanında tek renklilik ve tek seslilik hiçbir zaman zenginlik değildir. Bir toplum ne kadar çok renkten, ne kadar çok sesten, ne kadar farklı kültürel değerlerden beslenirse o kadar zenginleşir. Dolayısıyla siz aslında üzerinde yaşadığınız, hayatınızı sürdürdüğünüz toplum için de aslında birer zenginlik kaynağısınız. Buraya önemli değer katıyorsunuz, varlığınızla değer katıyorsunuz." Bakan Eker'e yemekte eşlik eden Türkiye'nin Berlin Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu, yemek organizasyonundan dolayı UETD'ye ve Berlin'i şereflendirdiği için Eker'e teşekkür etti. UETD Berlin Bölgesi Başkanı Sinan Kaplan da Eker'e UETD'nin yaptığı çalışmalar hakkında bilgi verdi. Kaplan, Almanya'da yaşayan Türklerin Almanya seçimlerine katılım oranını ciddi şekilde yükselttiklerini belirtti. Bakan Eker, yemek organizasyonundan ayrılırken davetlilerle ve restoran çalışanlarıyla hatıra fotoğrafı çektirdi. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Almanya'da yaşayan Türklerin refahının artması, sorunlarının çözülmesinin hükümetin üzerinde hassasiyetle durduğu bir konu olduğunu söyledi. Bakan Eker, temaslarda bulunmak ve bazı toplantılara katılmak üzere geldiği Almanya'nın başkenti Berlin'de, Osmanlı döneminde satın alınan arsa üzerine inşa edilen Şehitlik Camisi'ni ziyaret etti ve cuma namazı sonrasında vatandaşlarla sohbet etti. Eker, buradaki konuşmasında, Türkiye'nin bölgesinde ve dünyada güçlenen bir ülke olduğunu belirterek, Türkiye'nin Aralık 2014'te G20'nin dönem başkanlığını almasının bunun bir göstergesi olduğunu söyledi. Türkiye'nin yurt dışındaki vatandaşlarını artık daha candan ve daha yakın ilgi ve alaka ile izlediğini belirten Eker, "Buradaki kardeşlerimizin refahının artaması, onların sorunlarının çözülmesi bizim üzerinde hassasiyetle durduğumuz bir konu" dedi. Eker, Türkiye'nin yurt dışında yaşayan Türklerin sorunlarına çok daha fazla eğildiğini, milletin değerlerini sahiplenen ve içselleştiren, vatandaşla barışık bir devlet anlayışı kurmak istediklerini söyledi. Bürokrasiyi de vatandaşa hizmet edecek bir aygıt haline dönüştürme gayreti içerisinde olduklarını ifade eden Eker, sözlerini şöyle sürdürdü: "İllerdeki ve ilçelerdeki kaymakamlarımız ve valilerimizden tutun, uluslararası düzeyde devletimizi temsil eden konsoloslarımıza, büyükelçilerimize, diplomatlarımıza kadar her yerde artık hamdolsun milletimizin değerlerine aşina, milletimizin değerlerini benimsemiş, milletimizin yaşayışını da tarihini de maddi manevi bilen ve benimseyen ve onlarla birlikte her fırsatta bütün devletin imkanını ve gücünü vatandaşlarımızın sorununu çözmede kullanan bir anlayışı hakim kılmak istedik." Eker, Şehitlik Camisi ziyareti sırasında iki Türk için kılınan cenaze namazlarına da katıldı. Bakan Eker'e cami ziyaretinde Türkiye'nin Berlin Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu ve Berlin Başkonsolosu Ahmet Başer Şen de eşlik etti. (AA)

6 17 18 Ocak ubat Pazar Per embe İfade özgürlüğünün en doğal insan hakkı olduğunu belirten Başbakan Yardımcısı Ali Babacan,"İfade özgürlüğünü hakaret amacıyla kullanmak ise kabul edilmez bir durumdur.hele hele bu hakaret bir kutsala hakaretse, İslam dinimizin en kutsal şahsiyeti olan Hz. Muhammed'e olan bir hakaretse bunun kabul edilmesi kesinlikle mümkün değildir ve buna karşı da biz dimdik dururuz, gerekli her türlü tedbiri alırız"dedi Orman ve Su İşleri Bakanı Eroğlu,"KKTC İçmesuyu Temini Projesi kapsamında, 20 Temmuz Barış Harekatı'nın yıl dönümünde, Türkiye'den KKTC'ye su iletilecek yılları arasını kapsayan 5 yılda, 1 milyar 250 milyon fidan toprakla buluşturulacak.ilısu Barajı 2015'te, Silvan Barajı 2017'de, Yusufeli Barajı 2019'da tamamlanacak. 182 tane yeni baraj inşa edilecek"diye konuştu

7 17 18 Ocak ubat Pazar Per embe Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı kadrolarında bulunan personelden, Başkanlık tarafından yapılacak sözlü sınavda başarılı olanlar, Yükseköğretim Kurulu Uzmanı ve Yükseköğretim Kurulu Uzman Yardımcısı olarak atanabilecek. Kadro sayısı yüzde 15'ini geçmeyecek.ak Parti Ankara Milletvekili Cevdet Erdöl'ün imzasıyla TBMM Başkanlığı'na sunulan Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde değişiklik yapan teklif, Devlet Memurları Kanunu'nda değişiklik öngörüyor.buna göre, ek ders ücretleri, özel eğitime muhtaç öğrencilerin eğitim ve öğretim gördüğü kurumlarda görevli öğretmen ve yöneticiler ile bu öğrencilere yönelik olarak açılan özel sınıf öğretmenlerine ve cezaevlerinde görevli öğretmenlere yüzde 25, Milli Eğitim Bakanlığı Örgün ve Yaygın Eğitimi Destekleme ve Yetiştirme Kursları Yönergesi kapsamında görev alan yönetici ve öğretmenlere yüzde 100 fazlasıyla ö- denecek.türk Hava Kurumu, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü, Türkiye Yardım Sevenler Derneği ve resmi darülaceze kurumları ile Darüşafaka Cemiyeti ve Yeşilay Derneği'ne ait iktisadi işletmelerin, Gelir Vergisi Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanunu kapsamına giren gelirleri üzerinden vergi kesintisi yapılacak.yükseköğretim Kurulu Uzmanı olabilmek için, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı kadrolarında bulunan personelden, Başkanlık tarafından yapılacak sözlü sınavda başarılı olanlar, Yükseköğretim Kurulu Uzmanı ve Yükseköğretim Kurulu Uzman Yardımcısı o- larak atanabilecek. Kadro sayısı yüzde 15'ini geçmeyecek ve atamalarda başarı sıralaması dikkate alınacak. Başkanlık kadrolarında 10 yıldan az hizmeti bulunanlar Yükseköğretim Kurulu Uzman Yardımcısı kadrolarına, 10 yıl ve daha fazla hizmeti bulunanlar, tezleri başarılı bulunmaları kaydıyla, Yükseköğretim Kurulu Uzmanı kadrolarına atanabilecek. Tasarıyla, İstanbul'da Sağlık Bilimleri Üniversitesi adıyla yeni bir üniversite kurulacak. Üniversite; Tıp Fakültesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi ile Sağlık Bilimleri Enstitüsünden oluşacak.üniversitenin mütevelli heyeti, Sağlık Bakanı, Sağlık Bakanlığı Müsteşarı, Rektör, Bakanın seçeceği bir üye ile Yükseköğretim Kurulu tarafından seçilen profesör unvanına sahip bir üye olmak üzere, toplam 5 üyeden oluşacaküniversite, yabancı dilde eğitim v- eren program açma, yabancı yükseköğretim kurumları ile ortak program yürütme de dahil olmak üzere yurt dışındaki yükseköğretim kurumlarıyla her türlü iş birliğine dair protokol yapabilecek.üniversite, sağlık hizmeti sunmak veya sağlık uygulama ve araştırma faaliyeti yürütmek amacıyla herhangi Teklife göre, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı kadrolarında bulunan personelden Başkanlık tarafından yapılacak sözlü sınavda bir uygulama ve araştırma merkezi veya birimi açamayacak Mekteb-i Tıbbiyye-i Şahane adıyla hizmet vermek üzere inşa edilen ve halen Marmara başarılı olanlar, Yükseköğretim Kurulu Uzmanı ve Yükseköğretim Kurulu Uzman Yardımcısı olarak atanabilecek. Kadro sayısı yüzde 15'ini geçmeyecek Üniversitesi adına tahsisli olan Haydarpaşa Kampüsü, Sağlık Bilimleri Üniversitesine tahsis edilecek.tasarı, Kamulaştırma Kanunu'nda da değişiklik öngörüyor. Buna göre, maliklerinin mülkiyet hakkının kullanılmasının engellenmemesi, can ve mal güvenliği bakımından gerekli önlemlerin alınması kaydıyla, kamu yararına dayalı olarak taşınmazlar üzerinde tünel de yapılabilecek.katma Değer Vergisi Kanununu eklenen bent ile Türkiye Kızılay Derneği tarafından, tüzüğünde sayılan a- maç ve ödevlerini yerine getirmesine ilişkin mal ve hizmet alımları ile Derneğin uluslararası mensubiyet ve üyelikleri, işbirlikleri, Birleşmiş Milletler'e bağlı kurum ve kuruluşlar ile uluslararası akreditasyonu olan yardım kuruluşlarıyla yürütülen insani yardım faaliyetleri kapsamında mal ve hizmet alımları ve teslimleri derneğe yapılan mal teslimleri ve hizmet ifaları nedeniyle teslimde bulunanların yüklendikleri vergiler, vergiye tabi işlemler üzerinden h- esaplanan vergiden indirilecek. İndirim y- oluyla telafi edilemeyen vergiler, kanun hükmü uyarınca istisna kapsamında işlem yapan mükellefin talebi üzerine iade edilecek. Maliye Bakanlığı, bu bendin uygulaması ile istisna ve iadeye ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkili olacak. Teklif ile Maden Kanunu'na geçici madde eklenecek. Buna göre 31 Aralık 2023 tarihine kadar Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptarılmasına Dair Kanun kapsamında Yap-İşlet-Devret modeli ile yapılan kamu yatırımları için gerekli malzemenin temini amacıyla görevli şirkete Maden Kanunu kapsamında hammadde üretim izni verilecek. Bu kapsamda verilen izinler proje süresini aşamayacak ve kapsamı dışında kullanılamayacak. (AA)

8 SAYFA 8 SONDAKiKA GAZETESİ >> 8 GÜNCEL 18 17Ocak Şubat Pazar Perşembe Sabit İNCE sabitince1@hotmail.com Fransadaki saldırıdan sonra dünya ve Türkiye de epey gelişmeler oldu. Bunları takip etmiyorum sanmayın. Elbette pür dikkat takip ediyorum. Peki takip ediyorsun da iki kelime birşey yazmadın. Neden? Dediğinizi duyuyorum ve sabırla ben de sizler gibi bekledim. Ama ne zaman artık zamanı geldi dedim. İşte bugün zamanı geldi. Çünkü bizim meşhur Cumhuriyet Gazetemiz Fransadaki malum dergiden kalanları Türkiye'ye taşıyıp yayınlayınca işte dananın kuyruğu o zaman koptu bence. Hemen arkasından da Akit gazetesine saldırılar veya Akit çalışanlarının gazete önünde toplananlara saldırıları ve silahların patlamasıyla devam etti. Şimdi hemen bunun zaten bir oyun olduğunu, bir üst akıl tarafından bu işin planlandığını, işin içinde yine Yahudilerin olduğunu, islamafobinin yeniden hortlatılacağının işaretlerini zaten başta Almanya ve avrupa ülkelerinde camilere yapılan saldırılar, duvarlara yazılan yazılardan anlıyordur. Yeni bir saldırı, yeni bir hareket başlıyordu. Yani Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi zaten. Ama bunun merkezinin Fransa olacağını pek tahmin etmiyordum. Fakat Fransa da özellikle seçilmişti. Çünkü çok değişik milletlerin ve islam ülkelerinden insanların birarada yoğun olarak yaşadığı bir ülke idi ve demokrasinin de beşiği diye adlandırılan bir ülke gibiydi. Ee peki ne oldu da bu patlama oldu, bu işin Türkiye'yi ilgilendiren yönü ne? İslam'ın nimetlerini sömüren, sonuna kadar yiyen mesela Suudi Arabistan gibi ülkelerden neden ses yok? Diğer islam ülkelerinden birkaç tanesi hariç ses çıkmıyor dersiniz? Çünkü onlardan ziyade Türkiye'yi ilgilendiriyor. Önce Ortadoğu' da gelişen olaylardan Türkiye sorumlu tutuluyor, sonra terör örgütlerinin arkasında Türkiye var deniliyor, İslam dünyasının Türkiye tarafından kontrol edildiği biliniyor. İşte başka sebebe gerek var mı? Şimdi gelelim bizim anlı şanlı Cumhuriyet'e ne oldu da bu olayı Türkiye'ye ve sayfalarına taşıma gereği duydu, pardon Türkiye'ye taşıma ihalesini neden üstüne aldı? Çünkü aynı üst akıl Paralel çete ve Türkiye'deki anti Tayyip tüm organizasyonlarla beraber çalışıyorlar, amaçları aynı. Yani Amaç Türkiye'yi karıştırmak, islami çevreler ile karşı olanları karşı karşıya getirerek oyunun bir parçası olan islami çevreler ile karşılarındakilerini çatıştırmak, Türkiye'yi karıştırmak, çözüm süreçinde bir de böyle sorun çıkararak Türkiye'nin gelişmesini durdurmak, hükümeti sıkıntıya sokmak, haziran seçimlerini engellemek.. Daha say da say. Arkasından Akit'e güya Atatürk'e yumruk atan montaj fotograftan dolayı saldırılar yapılması, gazete önünde toplanıp gösteriler yapılması, silahların patlaması, Akit gazetesi mensuplarının kendilerini savunmak veya bir görüşe göre toplananlara saldırmak istemeleri bunlar hep aynı provakosyonun parçaları değil mi? İşte kısa bir özetleme yaptım ve her zaman olduğu gibi sizleri biraz düşünmeye karaleri birbirine eklemeye, buradan bir sonuç çıkarmaya çalıştım. Hükmü ben değil siz vereceksiniz? Ben sadece biraz düşünmenizi sağlamak, parçaları birleştirmenize bir katkı da bulunmak istedim. Her zaman olduğu gibi karar sizin yani... SONDAKiKA GAZETESİ >> 9 GÜNCEL Turizmci diken üstünde Dünyanın önemli turizm fuarları arasında yer alan Utrecht 2015 Turizm Fuarı nda Ege turizmini temsil eden Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği (ETİK) Yönetim Kurulu Üyesi Sadun Alp, çarpıcı açıklamalarda bulundu. Türkiye ve çevresinde yaşanan olumsuz siyasi gelişmelerin yabancı turistlerin ilgisini büyük ölçüde azalttığına dikkat çeken Alp, bu olumsuz gelişmelerden dolayı Avrupa Birliği vatandaşlarının Türkiye de tatil yapmayı düşünmediklerini söylediğini aktardı. Alp, Kültür ve Turizm Bakanlığı nın ve hükümetin, bir an önce bir kriz yönetimi oluşturarak ülke tanıtımı için çalışmalara başlaması gerektiğini vurguladı. 'YAŞANAN SİYASİ GELİŞMELER, OLUMSUZ ETKİLİYOR' Bu sene yaşanan siyasi gelişmelerin ülke turizmini olumsuz etkilediğine dikkat çeken Alp, Bu konuda sayın valimizle durum tespiti yaparak, turizm sektörünün sorunlarını kendilerine aktardık. Kendilerinden, konunun hükümet düzeyinde ele alınması için de ricada bulunduk. Bulunduğumuz coğrafyada yaşanan olumsuz gelişmeler, savaş sinyalleri ve sınır komşularımızdaki olumsuzluklar, maalesef çok kırılgan bir piyasaya sahip olan turizmi çok olumsuz etkilemekte ve satışların direkt olarak İspanya ve Yunanistan'a yönelmesine sebebiyet vermektedir. diye konuştu. 'ANTALYA DAKİ OTELLERİN MADDİ KAYIPLARI ARTACAKTIR' Rusya daki yüksek de- valüasyon sebebiyle bu sene özellikle Antalya bölgesinin ciddi kayıplara uğrayacağını ileri süren Alp, şöyle devam etti: Bu kayıpları kapatmak için gerek Avrupa gerekse iç pazarda yapacakları fiyat indirimleri, Ege Bölgesi otellerini zora sokacaktır. Tur operatörlerinin yoğun baskılarına daha fazla dayanamayarak birçok otelci, fuar esnasında mevcut fiyatlarından daha aşağı fiyatlar vererek otellerinin dolmasına katkı sağlamak istemektedirler. ÜLKE TANITIMI BİR AN ÖNCE DEVREYE SOKULMALI Tedbir olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı nın ve hükümetin bir kriz yönetimi kurarak acilen tanıtımlara başlaması gerektiğinin altını çizen Alp, reklamların ve tanıtım faaliyetlerinin ITB Berlin Fuarı'ndan önce ve sonra devreye sokulmasının, çözüme olumlu katkı yapacağını dile getirdi. AB vatandaşlarının tatil tercihlerini Türkiye olarak düşünmediğini aktaran Alp, Turizm sektörünün önde gelen yabancı ziyaretçileri, tur operatörlerine İspanya ve Yunanistan'ın çok iyi durumda olduklarını, hattâ ve hattâ Yunanistan'ın bu dönemde çok yüksek bir doluluğa ulaştığını, İspanya ve Yunanistan daki otel ve tesislerin erken dolmasıyla birlikte Avrupa pazarı rezervasyonlarının bizlere olumlu etki yapacağını da belirttiler. Özellikle Avrupa Birliği vatandaşlarının, yaşanan kaoslar nedeniyle can güvenliğinden endişe ettikleri için tatil tercihlerini Türkiye olarak düşünmediklerini, bunun için de hükümetin bu konuda olumlu beyanatlar vermesi gerektiğini ifade ettiler. şeklinde konuştu. (CİHAN) Cenevre deki kruvaziyer zirvesinden MSC müjdesi İsviçre nin Cenevre şehrinde, dünyanın en büyük kruvaziyer şirketlerinden MSC nin tepe yöneticileriyle biraraya gelen İzmir Ticaret Odası Başkanı Demirtaş, yeni sefer müjdeleriyle döndü Kruvaziyer turizmin gelişmesi yönünde olumlu adımlar atıldığını söyleyen Başkan Demirtaş, MSC nin yıl boyunca İzmir e yeni gemilerle 68 sefer yapacağını belirterek, MSC sefer sayısını arttırıyor yılında 150 bin yolcu getiren şirket, bu yıl 220 bin yolcu getirecek. Kruvaziyer turizm gelişmeye devam edecek, endişeye gerek yok. dedi. Son günlerde kruvaziyer turizmiyle ilgili yapılan açıklamaları eleştiren Demirtaş, Doğu Akdeniz in işaret noktasında olan İzmir i, hiçbir kruvaziyer firmasının pas geçmesini istemediklerini belirtti. Demirtaş, Güzel İzmir, cazibesiyle üç yıl üst üste Avrupa nın en iyi kurvaziyer destinasyonu seçildi. Firmalar İzmir den çıkmak istemiyor ama biz de 10 yıldır vaat ettiklerimizin pek çoğunu yapamadık. dedi. Kruvaziyer gemilerin gelişinde üç önemli kriter olduğunu dile getiren Demirtaş, bunun ilkinin gidilecek limanın güvenli olması, ikincisinin de uygun iklim şartlarına sahip, örneğin soğuk iklimden gelenler için güneşli olması ve sezonun 12 aya yayılması olduğunu söyledi. İzmir in bu iki şartı da başarıyla karşıladığını belirten Demirtaş, Üçüncü kriter de yolcu başı maliyetin diğer limanlara göre daha ekonomik olması. Biz odamızın katkılarıyla kent olarak yıllarca bu kriterlerin karşılanmasını sağladık ama son iki yıl ekonomik bir liman olamadık, çünkü diğer ülkelere kıyasla çok yüksek rakamlarda verdiğimiz sağlık sıhhiye hizmeti yanısıra geminin limana yanaşmaya yardım hizmeti için bir romörkör alırken iki romörkör almaya başladık. Yanaşma için bir değil, iki römorkör ücreti ve fener ücreti ödemek zorunda kalan pek çok şirketin gündeminden çıktık. Elbette devletimiz, verdiği hizmetin parasını alacaktır ama çok yüksek rakamlarla alınması gerçekten çok yanlış ve bizi çok olumsuz yönde etkiliyor. diye konuştu. Demirtaş, Ulaştırma Haberleşme ve Denizcilik Bakanı Lütfi Elvan ın, sıkıntıları çözme talimatı verdiğini hatırlatarak, Parmak iskeleleri yaparız, hangarları terminal haline çeviririz, liman yanaşma kanalının taramasını yaparız, tarifeleri de gözden geçiririz. dediğini aktardı. (CİHAN) İzmir'e üretim övgüsü EBSO Başarılı Sanayici Kuruluşları Ödül Töreni'nde konuşan TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, Türkiye'nin İzmir'i örnek alması gerektiğini söyledi. Hisarcıklıoğlu, kentteki üretimin 19 bin lira ile Türkiye ortalaması olan 15 bin liranın üzerinde olduğuna vurgu yaparak, "Tüm Türkiye İzmir'i yakalamış olsaydı bizim Gayri Safi Milli Hasılamız bugün 1 trilyon olurdu. Türkiye, bugüne göre yüzde 33 daha zengin olurdu" diye konuştu T ürkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, petrol ve doğalgazın saadet getirmediğini belirterek, "Hepsi tükeniyor veyahut bazen para etmiyor. Bugün petrolün doğalgazın para etmediği gibi. Girişimcilik para ediyor" dedi. Hisarcıklıoğlu, Ege Bölgesi Sanayi Odası'nın (EBSO) Hilton Oteli'nde düzenlediği "Başarılı Sanayici Kuruluşları Ödül Töreni"de yaptığı konuşmada, kente şu ana kadar 52 kez geldiğini, İzmir'in Türkiye'nin en önemli "yıldız" şehirlerinden biri olduğunu belirtti. Ödülü alacakları "ekonominin yıldızları" olarak niteleyen Hisarcıklıoğlu, "Futbolun yıldızları nasıl koruma altına alınıyorsa Türkiye'nin zenginleşmesini sağlayan ekonominin yıldızları da başta kamu, devlet olmak üzere hepimiz koruma altına almalıyız. Onları çeşitli cezalarla, ikazlarla ürkütmemeliyiz" dedi. EBSO, İzmir Ticaret Odası ve İzmir Ticaret Borsası'nın 5 yıldızlı oda ve borsalar olduğunu, üyelerine Paris, Berlin, Londra'daki odaların verdiği kalitede hizmet ettiğini anlatan Hisarcıklıoğlu, bu başarılarından dolayı teşekkür etti. daha fazla büyümesidir. Onun için Hisarcıklıoğlu, yeniden sanayiyi cazip hale getürkiye'de yeni iş yeri açma tirmeliyiz. Muhakkak teşvik sisoranının 2014'de bir önceki teminin statik değil dinamik yıla göre yüzde 18, İzmir'de olması lazım. Değişen koşullara yüzde 34 arttığını ifade eden göre mutlaka sistemin yenilenmeve kent ekonomisiyle ilgili sine ihtiyaç var. Türkiye olarak bazı bilgiler vererek, ildeki önemli bir sıkıntımız istihdam üzbankalarda 53 milyar liralık erindeki yükler. Bir işçimizin paranın olduğunu bildirdi. eline 100 lira geçiyorsa işveren İzmir-İstanbul Otoyolu Protestra üme büy bir i yen ra olarak bana maliyeti 159 lira. son en Seçimd jesi, İzmir-Ankara Yüksek ştirilmesi gerektiğini söyleyen OECD ülkelerinin ortalamasında geli jisi Hızlı Tren Projesi ve yeni fuar mlerine Başkan Hisarcıklıoğlu, "2015 seçi iran'baktığımızda bu rakam yüzde 35, alanının tamamlanmasıyla bir. Haz kadar yapısal reform şansı yok ması bende 59, ABD'de yüzde klan oda likte kentin yeni bir vizyona dan sonra Türkiye'nin tek 22'lerde. İstihdam üzerindeki ri geli başı kavuşacağına işaret eden Hisgereken yapısal reformlar. Kişi mu r yüklerin muhakkak rekabet edeolu z. oru istiy k arcıklıoğlu, kentteki üretimin 25 bin dolara çıkarma tık. yap u bun bileceğimiz şartlara getirilmesi ak olar kiye Tür kü çün olur, 19 bin lira ile Türkiye ortala10 ekonomi arasına ük lazım. Kıdem tazminatını 20 yıl büy en 'yi kiye Tür ması olan 15 bin liranın üzi. ded üzerinden esas aldığımız zaman " arız sok erinde olduğuna vurgu ABD'de 4,7 maaş, Türkiye'de 20 yaparak, "Tüm Türkiye İzmir'i maaş ediyor. Her yıl 1 milyon kişi istihdam yakalamış olsaydı bizim Gayri Safi Milli Hasılamız piyasasına giriyor. 1 milyon kişiye iş bulmak durubugün 1 trilyon olurdu. Türkiye, bugüne göre yüzde mundayız. Devlet kapısında 1 milyon kişiye iş bula33 daha zengin olurdu" diye konuştu. mazsınız. Kim bulacak, bu salonu dolduran -"Sanayiyi cazip hale getirmeliyiz" Türkiye'nin en büyük 500 şirketi arasında 2010 yılında müteşebbisler. Ama iş yapmayı cazip hale getirmemiz İzmir'den 30, 2013'de ise 36 şirketin olduğunu dile ge- lazım." tiren Hisarcıklıoğlu, şöyle konuştu: "Sıkıntılarımız var - "İstihdam üzerindeki mı var. Türkiye'nin en önemli sorunlarından bir tanesi vergi yükünü azaltan proje" Türkiye 2000'li yılların başında dünyanın en büyük 15 Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Milli sanayi ülkesi içerisindeydi. Şu anda 15'in içinden Eğitim Bakanlığı, SGK ve İŞKUR ile birlikte "Uzdüştü. Sanayimizi yeteri kadar büyütemedik. Bunun manlaşmış Meslek Edindirme Merkezleri Projesi"ni sebebi, hizmet, tarım sektörünün sanayi sektöründen Durmak yok istediklerini belirten Hisarcıklıoğlu, İzmir'den de bu seferlerin başladığını söyledi. hayata geçirdiklerini, bu programa katılanların 3 ay meslek lisesinde eğitilirken günlük 25 lira cep harçlığı alarak sağlık sigortalarının ödendiği bilgisini veren Rıfat Hisarcıklıoğlu, buradan bir kişinin işe alınması halinde istihdam üzerindeki yüzde 18'lik vergi yükünün 4,5 yıla kadar ödenmediğine dikkati çekti. Hisarcıklıoğlu, bu sistemden Türk sanayicilerinin yeterince yararlanmadığını, Türkiye'de eleman çalıştıran yabancı sermayenin fazlaca istifade ettiğine vurgu yaparak, "Şikayet ediyoruz ama bunu rakiplerimizle eşit koşula indirecek mekanizmayı getirecek şeyi kullanmıyoruz" dedi. -Kare kodlu çek İş adamlarının tahsilatta zorluk çektiğini, bu sorunun Türkiye genelinde yaşandığını ifade eden Hisarcıklıoğlu, bununla ilgili 2 mekanizma üzerinde çalıştıklarını, çeklerdeki hapis cezalarının kaldırılmasına bağlı olarak çekin itibarının artırılması için girişimde bulunduklarını kaydetti. Bankaların, tüketicilerin her türlü bilgisine ulaşabildiğini, iş adamlarının ise ancak referansla mal sattığını dile getiren Hisarcıklıoğlu, "Eğer bankalar görebiliyorsa bizim de görmemiz lazım dedik. Bizim riskimiz daha büyük. Onlar teminat, ipotek alabiliyorlar biz bunu da alamıyoruz. Kare kodlu çek. İnşallah bu yürürlüğe girerse kare kodlu çek vasıtasıyla herhangi bir alışverişinizde bu kodu okutarak banka neyi görüyorsa siz de onu görebileceksiniz. Bir kişinin riskinin üstlenilip üstlenilmeyeceğini göreceğiz" ifadelerini kullandı. İhracat için tarifeli tren seferleri başlattıklarını, Kayseri, Gaziantep, Konya'yı Avrupa'yla bütünleştirmek -"Petrol doğalgaz saadet getirmiyor" Rusya'nın önemine işaret eden Rıfat Hisarcıklıoğlu, son yaşanan olaylarla ilgili şu değerlendirmede bulundu: "Özellikle bir şey gördük ki petrol ve doğalgaz saadet getirmiyor. En önemli nokta, girişimci ne kadar var o kadar zenginsin. Yeraltı zenginliği hiçbir şey değil, hikaye. Hepsi tükeniyor veyahut bazen para etmiyor. Bugün petrolün, doğalgazın para etmediği gibi. Girişimcilik para ediyor. Bu bizim için, gelecek için ders çıkarılması gereken nokta. Genlerimizde de müthiş bir girişimcilik ruhu var. Allah petrol, doğalgaz vermemiş ama müthiş bir müteşebbis ruhu vermiş. Son 30 yıldaki başarı hikayesiyle bunu gösterdik." 2015 yılında Türk ekonomisini etkileyecek konulardan birisinin de ABD Merkez Bankası'nın faiz oranları olacağına işaret eden Hisarcıklıoğlu, iş adamlarına da dalgalanmalara karşı "dövizle borçlanmama" uyarısında bulundu. Türkiye'de kişi başı gelirin 2002 yılında 4 bin dolar civarında olduğunu, ekonomide yapılan yapısal reformlarla birlikte kişi başı gelirin 10 bin dolar civarına geldiğini ifade eden Hisarcıklıoğlu, zenginliğin 2,5 misli arttığını, 6 yılda müthiş bir başarı hikayesinin yazıldığını kaydetti. 2008'deki küresel ekonomik krizden itibaren 10 bin dolar seviyesinde kalındığını, "orta gelir tuzağına" düşüldüğünü belirten Hisarcıklıoğlu, "Yapısal reformları yapmadığınızda durumunuz bu oluyor. Ne yapmamız lazım. Tekrar Türkiye'nin esas gündemine odaklanması lazım. Burada da haksızlık yapmayalım seçimlerine kadar yapısal reform şansı yok. Haziran'dan sonra Türkiye'nin tek odaklanması gereken yapısal reformlar. Kişi başı geliri 25 bin dolara çıkarmak istiyoruz. Olur mu olur, çünkü Türkiye olarak bunu yaptık. Türkiye'yi en büyük 10 ekonomi arasına sokarız. Rakiplerimiz hangi şartlarda üretiyorsa, alıyorsa, satıyorsa, istihdam ediyorsa devletten tek isteğim rakibimizle aynı sahada futbolu oynatın. Biz bu maçı alırız" şeklinde konuştu. EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar ise Türkiye'nin büyük ve güçlü bir ülke olduğunu, bu gücün en önemli kaynaklarından bir tanesinin yatırım yaparak üretim gerçekleştiren, ihracat yapan, istihdam sağlayan, vergisini ödeyen sanayiciler olduğunu ifade etti. Yorgancılar, Türkiye'nin yeni bir istihdam, yatırım, ihracat hamlesine ihtiyacının bulunduğunu kaydetti. EBSO Meclis Başkanı Salih Esen de 2013 yılı kriterlerine göre 17 kategoride 82 plaket, 433 başarı belgesi ile 182 firma ve 2 başarılı girişimciyi ödüllendirdiklerini dile getirdi. Konuşmaların ardından Hisarcıklıoğlu, MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, İzmir Valisi Mustafa Toprak, EBSO Başkanı Yorgancılar, "en çok büyüyen", "ihracatını artıran", "istihdam sağlayan" gibi çeşitli kategorilerde dereceye giren firmalara plaket verdi. (AA) Otobüs şoförlerine yönelik bir haftada altı saldırı oldu İzmir Büyükşehir Belediyesi ne bağlı ESHOT ve İZULAŞ bünyesinde şehiriçi yolcu taşıyan otobüs şoförlerine yönelik saldırıların ardı arkası kesilmiyor. Son bir haftada altı şoför, yolcu olarak binen kişiler veya trafikteki diğer sürücülerin saldırısına uğradı. Önce Buca, ardından Karşıyaka ilçelerinde yaşanan saldırılar, daha sonra Karabağlar ve Urla Bademler de devam etti. Şoförlerle tartışan birçok kişi, kimi zaman otobüste kimi zaman da takip ettiği arabayla yolun keserek darp etmişti. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu nun da tepki gösterdiği olaylara bir yenisi daha eklendi. Buca da Çamkule ile Şirinyer istasyonları arasında yolcu taşıyan 805 numaralı otobüsün şoförü, seyir halindeyken yol verme sebebiyle bir otomobilde bulunanlarla tartıştı. Otomobildeki üç kişi, otobüsü takip etti. Adatepe Garajı'na kadar giden kişiler, otobüsü park etmesinin ardından Murat Karabel isimli şoföre saldırdı. Garajda bulunan görevlilerin ve diğer şoförlerin araya girmesiyle olay engellendi. Şoförlerin tepki gösterdiği üç kişi, kala- balığı görünce arabalarını bırakıp kaçtı. Daha sonra bıçaklarla ve daha kalabalık olarak geri döndüler. Saldırganlarla şoförler arasında kavga çıktı, olaya polis müdahale etti. Taraflar, Buca Polis Merkezi ne götürüldü. DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, yaptığı açıklamada, Bu saldırılar artık şoförleri geçti. Belediyeye, yani kamu kurumuna saldırı var. Elinde palalar, baltalar olan kişilerin belediye binasına girdiğini düşünün. Olayın hemen ardından karakola geldik. Bizi sevindiren durum, üzücü bir olayın yaşanmamasıdır. Artık bu olayların engellenmesi gerekiyor. dedi. EMNİYET ARAŞTIRMALI Otobüs şoförlerine yönelik saldırıları değerlendiren Kocaoğlu, "Her gün peşpeşe olay oluyor. Bir hafta içinde altıncısı meydana geldi. Ben komplo teorilerine fazla itibar eden bir kişiliğe sahip değilim ama her gün bir yerde olay olmasının nereden kaynaklandığı, ne olduğu konusunda da emniyet yetkililerinin araştırma yapması gerektiğine inanıyorum. Olur ama beş gün sonra olur, iki gün sonra olur ama bir yer- den düğmeye basılmış gibi başladı, altı gündür devam ediyor. Ne yapılmak isteniyor? Toplu taşıma görevi gören şoför arkadaşlarımıza yapılan bu saldırılar ne anlama geliyor? Arkasında ne hesaplar var?" diye konuştu. Yaşananlardan büyük üzüntü duyduğunu aktaran Kocaoğlu, "Şehirde 24 saat hizmet veren ve ulaşımı sağlayan arkadaşlarımızın önce yaşam hakkına sahip çıkmak üzere herkesi bekliyoruz. Biz de yürüyüşte olacağız, destek vereceğiz. Herkesin elinde fotoğraf makinesi var, otobüslerde de kamera var. Mutlaka halkın sahip çıkması gerekir, bu bir kamu görevidir. Vatandaşlarımızı toplu ulaşıma destek vermeye çağırıyorum." dedi. SiYAH MAVi KIRMIZI SARI Ocak Şubat Pazar Perşembe Hisarcıklıoğlu'dan İNCE ZIMBALAR FRANSA, CUMHURİYET, AKİT SAYFA 9 MAVi KIRMIZI SARI DOĞRUDAN BAKIŞ Mustafa ARSLAN musarslan1960@hotmail.com Torbalı'da Osmanlıca kursu Torbalı Belediyence açılan Osmanlıca kursuna gösterilen yoğun ilgi üzerine yeni sınıflar da açılacak. Torbalı Belediyesi tarafından açılan Osmanlıca kursu büyük ilgi görüyor. Çoğunluluğu Üniversite mezunu 25 kursiyer haftanın iki günü dil ve yazı eğitimi alıyor. Belediye Kültür Merkezinde başlayan Osmanlıca kursuna gösterilen ilgiden mutlu olduklarını belirten Başkan Adnan Yaşar Görmez, taleplerin artması nedeniyle 2.program içinde kayıtların devam edeceğini söyledi. SİYASİ BİR AMACIMIZ YOK Torbalı Belediyesince açılan Osmanlıca kursunun bazı siyasi çevrelerce polemik konusu yapılmasından üzüntü duyduklarını belirten Torbalı Belediye Başkanı Adnan Yaşar Görmez biz büyük bir imparatorluğun devamıyız. Toplumların hafızası yazılı tarihleriyle, dillerinin, kültürlerinin, değerlerinin korunmasıyla, geliştirilmesiyle mümkündür. Osmanlıcaya ara verilen dönemde bizim tarihimizle yazılı bağlarımızın koptuğu acı bir gerçektir. Kursumuza gösterilen ilgiden anlıyoruz ki, özellikle üniversite bitirmiş, tarihi, bilimi, geçmişi sorgulayanlar Osmanlı dönemiyle iletişim dilini kurmak istiyor.16 kişilik olması gereken sınıflarımıza 25 kişi yazıldı.ilçe halk eğitim müdürlüğüne bize sağladığı eğitmen desteğinden dolayı teşekkür ederim dedi. Veliler ek bina için yine okul önünde eylem düzenledi İzmir'in Buca ilçesinde bir okulun arsasında yapılan ek binanın başka bir okula verilmesini protesto eden öğrenci velileri, ikinci defa eylem düzenledi. Hüseyin Avni Ateşoğlu Ortaokulu öğrencileri ve velileri, sınıfların yoğun olması ve ek binanın başka bir okula verilmesi sebebiyle okul önünde toplanarak tepki gösterdi. Gediz semtinde bulunan okuldaki sınıfların kişi olduğunu belirten veliler, ek binanın verilmemesini protesto etti. "Bizim çocuklarımız üvey evlat değil", "Eşit koşullarda eğitim istiyoruz", "Bina bizimdir bizim kalacak" pankartları açarak, ek bina istedikleri yönünde slogan attılar. İnönü Mahallesi'ndeki okulun önünde toplanan veliler adına konuşan Bircan Zengin, "İlk ve ortaokulumuza ait iki bina alınarak, başka bir liseye verildi. Çocuklarımız, 4550 kişilik sınıflarda eğitim görmek zorunda bırakılmıştır. Bizim ihtiyacımız varken binamızın elimizden alınmasına karşı çıkıyoruz." dedi. Diğer veliler de çocuklarının eğitiminin zor şartlarda sağladığını ve bir sınıfta 50'yi aşkın öğrenci bulunduğunu öne sürdü. Veliler, basın açıklamasının ardından bir süre oturma eylemi yaptı. (CİHAN) Narlıdere'de isim kavgası Narlıdere Kaymakamlığı ilçedeki Yavuz Bingöl Sanat Sokağı isminin Berkin Elvan olarak değiştirilmesi önündeki meclis kararını onaylamadı. Kaymakamlık, Yavuz Bingöl Sanat Sokağı isminin değiştirilmesine karış çıktı ve Berkin Elvan'ın isminin yeni açılacak bir meydana verilmesinin daha uygun olacağına dikkat çekti Narlıdere Kaymakamlığı, belediye meclisinin ilçedeki "Yavuz Bingöl Sanat Sokağı" isminin "Berkin Elvan" olarak değiştirilmesi yönünde aldığı kararını onaylamadı. Kaymakamlığın gerekçeli açıklamasında "Berkin Elvan" isminin ilçedeki bir alana verilmesinin uygun görülen bir işlem olduğu ancak siyasal gerçeklerle "Yavuz Bingöl Sanat Sokağı" isminin değiştirilmesi yerine bu ismin yeni açılacak bir meydana verilmesinin daha uygun olacağı belirtildi. Narlıdere Belediye Başkanı Abdül Batur, yaptığı açıklamada ocak ayı meclis toplantısında alınan kararın uygulamaya girmesi için kaymakamlığa gönderildiğini, kaymakamlık makamının bir yazıyla kararı onaylamadığını açıkladığını belirtti. Kaymakam Osman Aslan Canbaba'nın isim değişikliğini siyasi bir karar olarak yorumladığını ifade eden Batur, "16 yıldır binlerce karar aldık ve hiçbiri veto edilmedi. Halkın Meclisi'nin aldığı bir kararın veto edilmesi olağan bir teamül değildir. Kaymakamlık kararı dikkatlice incelendiğinde asıl siyasi kararın bu veto olduğu rahatlıkla anlaşılabilir. AKP İlçe Başkanlığı'nın birkaç gün öncesindeki basın toplantısındaki açıklamaları aynen bu karar içerisinde yer aldığı dikkati çekmektedir" dedi. CHP Grubu'nun aldığı kararın arkasında olduğunu ve aynı ismin verilmesi önerisinin gelecek meclis oturumunda yeniden oylanacağını belirten Batur, "Bizler kararımızın arkasındayız. Meclis üyelerimiz yaptıkları toplantıda kararda ısrar etme konusunda oy birliği ile karar aldı" diye konuştu. Kaymakamlığın Belediye Meclisi'ne gönderdiği açıklamada "Berkin Elvan" isminin ilçede bir alana verilmesinin uygun görülen bir işlem olduğu belirtilerek şu ifadelere yer verildi: "Fakat siyasal gerçeklerle Yavuz Bingöl Sanat Sokağı'nın isminin değiştirilmesi yerine Berkin Elvan isminin yeni açılacak olan bir yere veya yeni yapılacak bir meydana verilmesi daha uygun olacaktır. Örneğin Beyaz Vadi yerine, Berkin Elvan Vadisi gibi. Bu kapsamda siyasal gerekçelerle isimler üzerinde rastgele oynanması yanlış olur." İDDİACI AHMET EFENDİ Vergi memurları bir kasabadaki bazı işyerlerini denetlemeye gitmişler. İşe ara verdikleri zaman kasabada, biraz dinlenmek için ve ağız tadıyla çay içebilecekleri bir yer araştırmaya başlamışlar. Dükkanın birinin girişinde bulunan iddiacı Ahmet efendi levhası gözlerine ilişmiş. O güne kadar böyle bir meslek hiç duymamışlar. Ellerindeki bilgilere bakmışlar. Bulundukları yerin vergi rekortmeni bu dükkanın sahibiymiş. Adamın ne iş yaptığını merak etmişler. İçeriye girmişler. Dükkan sahibine: -Af edersin! Biz vergi memurlarıyız. Siz ne iş yapıyorsunuz? Merak ettik de, demişler. Adamla aralarındaki konuşmanın geri kalanı şu şekilde cereyan etmiş: -Dükkanın girişindeki levhada yazıyor ya! İddiacıyım ben. -Sen ne iddia ediyorsun? -Ben bir şey yapacağım diyorum. Ortaya para koyuyorum. Yapamazsın diyenler para koyuyorlar. Yaparsam ben kazanıyorum. Yapamazsam karşımdakiler. Memurlar kaşınmışlar. Karşılarındaki adamın en çok vergi veren adam olduğunu hatırlarına gelmemiş ve: -Peki ne iddia ediyorsun? -Ben kulağımı ısırabilirim -Isıramazsın. -İsterseniz bahse girelim. -Tamam. Girelim. - Koyun beşer lira. -Al beşer lira. Meğer İddiacı Ahmet Efendinin dişleri takmaymış. Yerinden çıkarmış. Eliyle kulağına götürüp ısırttırmış. Sonra geri yerine takmış. Tabi ki, memurların beşer lirası da dükkanın kasasına gitmiş. Memurlar üzülmüşler ve ütülmüşler ama yapacak başka bir şey yok. Kendi düşen ağlamaz. Yenilen doymaz derler ya! Memurlarda öyle olmuş. Bir daha bahse girmek istemişler. İddiacı bir iddia daha atmış ortaya ve aralarındaki ilişkiler şöyle gelişmiş: -Bu sefer de gözümü ısırabilirim. -Isıramazsın. -Haydi bir daha beşer lira koyun. -Beşer lira daha koyuyoruz. Meğer adamın gözü de takmaymış. Yerinden çıkarıp ağzına koyup ısırmış. Sonra da yerine takmış. Beşer liraları da dükkanın kasasına tabi. Beşer lira daha kumarda kaybetmenin üzüntüsü memurların moralini bozmuş. Ahmet Efendi memurların durumunu görünce: -Sizin kaybetmenize üzüldüm. On liralarınızı kazandıracak bir iddiaya girelim. Kaybettiğiniz parayı geri kazanın. Yazık siz memursunuz, demiş. Onlara bir teklifte daha bulunmuş. Ve olay şöyle gelişmiş: -Ne yapacağız. -Bu sefer onar lira koyacaksınız. Sonra biriniz elinize bir iğne alacaksınız. Ben iğnenin deliğine doğru tüküreceğim. Eğer tükürüğüm iğnenin deliğinden geçerse, onar liraları ben kazanmış olacağım. -Hiç tükürük iğnenin deliğinden geçer mi? -Size ne? Geçiremezsem siz kaybettiğiniz paranızı alacaksınız. Memurlardan birisi: -Tamam, İğneyi ben elime alıyorum. Haydi tükür. İddiacı Ahmet Efendi tükürür. Ama iğnenin deliğine değil de, iğneyi tutan memurun suratına. Sonra da: -Tükürüğüm iğnenin deliğinden geçmedi. Alın onar liralarınızı, der. Memurlar, kaybettiklerini geri kazanmanın moraliyle paralarını ceplerine koyarlar. Yüzüne tükürük gelen de siler. Sonra birisi kendisini alamayarak: -Sen şimdi bizimle bu kadar uğraştın. Ne kazandın? diye sorar. Bunun üzerine iddiacı Ahmet Efendi: - Ne kazandığımı göstereyim. Siz buraya gelirken kasabadaki bazı insanlarla iddiaya girdik. Ben onlara: -Buraya gelen vergi memurlarının yüzüne tüküreceğim. Bana bir şey demeyecekler, dedim. Aramızda tükürürüm tüküremezsin tartışması başladı. Yüz liraya bahse girdik. Dükkanın bazı yerlerinde kameralar var. Biz konuşurken dışarıda kasabalılar bizi izliyorlardı. İddiayı ben kazandığım için biraz sonra gidip benimle iddiaya girenlerden yüzer liramı tahsil edip kasaya koyacağım, demiş. Şimdi tv lerde, veya başka platformlarda tartışmalar yapılıyor. Bazıları muhataplarına hakaretler yağdırıyorlar. Kendilerini haklı göstermek için meşru olan veya olmayan her türlü yola başvurmaktan haya etmiyorlar. Sonunda inatlaşmalar, küskünlükler, kinler, düşmanlıklar ve nefretler oluşuyor. Kimse kimseyi ikna edemiyor. Halbuki esas olan hakikatlerin olduğu gibi tezahür etmesi için soğukkanlılıkla fikir alış verişi şeklinde konuşmaktır. Hakaret dolu tartışmalar topluma fayda yerine zarara verir. Ama bir kısım insanların işine geldiği için bu yanlış işin her gün dozu artarak devam ediyor.

9 SAYFA 10 SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI SONDAKiKA GAZETESİ >> 10 DENİZLİ HABERLERİ 71Şubat 18 Ocak Perşembe Pazar Cihan ÜNAL BEN HERŞEYİ İYİ BİLİRİM Ben her şeyi bilirim ama her şeyi Trafikte, hastanede, okulda, pazarda, fabrikalarda nereye gitsem en iyi ben bilirim Bir yerde trafik kazası mı oldu polisin işine karışmak gibi olmasın ama şu araç suçludur bu araç bunu yapmalıydı. Bu şoföre su kadar ceza yazılmalı diyebilirim. Yani polisten çok bilirim. Hastane de miyim? Sıkıntı yok. Gelen bir hasta mı var doktorun işine karışmak gibi olmasın a- ma şu bitkileri kaynatıp iç bir şeyin kalmaz diyecek kadar doktordan çok bilirim. Pazarda mıyım? En iyi meyve nasıl yetişir nelere dikkat edilir ben bilirim ve pazarcıya ders bile veririm. Yani pazarcıdan bile çok bilirim. Minibüsteyimdir insanlar oturur konuşur onların laflarının arasına girerim çok bilmişliğimi konuşturur onlardan çok bildiğimi gösteririm. Ayakkabımı boyatmaya giderim. Ayakkabıcıya derim bu boyayı kullan sunu söyle yap diye, yani ben ayakkabıcıdan iyi bilirim işi. Televizyonda film izlerim. Filmin bir sahnesini ben böyle çekerdim der beğenmem. Ben yönetmenden çok bilirim. Köşe yazısı okurum. Kendi doğrularıma tersse bu olmamış ben daha güzel yazarım doğrusu budur derim. Ben yazarlardan çok bilirim. Ya kısacası ben her şeyi bilirim ya siz? Aslında sizde her şeyi biliyorsunuz. Değil mi? Üstte yazdığım birkaç örneği günlük hayatta yaşamamak elde değil. Toplumumuzda herkesin bir doğrusu herkesin bir bilgisi var. A- ma her konuda Ve bu bilgi ve doğrularının yapılmalarını isterler. İyide o alanlarda okumuş uzman insanlar boşuna mı okuyor bu alanları. Ben toplumumuzda yaşanan bu olaya kimlik karmaşası demek istiyorum. Ama ne karmaşa. Hadi polis olmak istemişindir, olamamışındır. Ve bir olay gördüğünde mesleğinin dışında polis gibi davranırsın anlarım. Ama bizim toplumumuz her mesleğin her alanın profesörü gibi. Hadi bunları kabul edelim. Ama bilgi ve doğruları hep laftadır. Asla kendisi uygulamaz. Onun için toplumumuzun profesörlüğü havada kalır. Ben diyorum ki. Toplum bozuk gören toplumumuzu oluşturan bireyler değişime kendilerinden başlamalıdırlar. İşte o zaman değişim, iyi, doğru ortaya çıkar. Asla ama asla; BEN HERŞEYİ BİLİRİM Demeyin! Sevgi Eli, Özen ailesine SAHİP ÇIKTI Denizli Büyükşehir Belediyesi Sevgi Eli, Tavas İlçesindeki Seki Mahallesi'nde çıkan yangında evleri küle dönen Özen ailesinin yaralarını sardı. Yangında evlerini tamamen kaybeden Özen ailesinin tüm eşyaları yenilendi. Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, itfaiye ekiplerinin evlerdeki yangını, Sevgi Eli'nin ise yüreklerdeki yangını söndürdüğüne işaret etti Denizli Büyükşehir Belediyesi Sevgi Eli, Tavas İlçesindeki Seki Mahallesi'nde çıkan yangında, evleri kullanılamaz hale gelen Özen ailesinin yardımına koştu. Bir süre önce yaşanan talihsiz olayda, Muhittin ve Necla Özen çiftinin evde olmadığı bir sırada elektrik panosundan yangın çıktı. Denizli-Aydın sınırına en yakın yerleşim yeri olan Seki Mahallesi'nde çıkan yangında, Özen çiftinin evleri küle dönerken tüm eşyaları da kullanılamaz hale geldi. Yangının ardından Denizli Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı ile koordineli bir çalışma yürüten Denizli Büyükşehir Belediyesi Sevgi Eli ekipleri Özen ailesinin imdadına koştu. Evleri tamamen kullanılamaz hale gelen iki çocuk babası Muhittin Özen ve ailesine sahip çıkan Sevgi Eli ekipleri mağdurların yaralarını sarmaya başladı. Sevgi Eli ekipleri kısa bir sürede Özen ailesinin taşınacakları yeni evi temizledi. Daha sonra hayırseverlerin bağışlarıyla temin edilen eşyalar ailenin yaşayacağı yeni eve titizlikle yerleştirdi. Özen ailesi yangından kısa bir süre sonra sıcak bir yuvaya kavuşturulurken Denizli Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Mustafa Gökoğlan, Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanı Erdal Işık ve Sevgi Eli sorumlusu Selma Yıldız aileyi ziyaret etti. "Oğlum yeni odasını görünce çok sevinecek" Muhittin Özen'in eşi Necla Özen, oğlunun yangında odasının da kül olduğunu ifade ederek, "Şimdi yeni odasını görünce çok sevinecek. Allah hepinizden razı olsun, çok teşekkür ederim" dedi. Muhittin Özen de Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan ve Sevgi Eli'ne teşekkür ederek, sıcak bir yuvaya kavuşmanın sevincini yaşadıklarını ifade etti. Denizli Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Mustafa Gökoğlan ise, "Ailemizin bütün eşyaları yenilendi. Böyle bir afet sıkıntı olduğu zaman Sevgi Eli ve itfaiye ekiplerimiz birlikte hareket ederek vatandaşlarımızın sıkıntısını en kısa sürede gideriyor. Sistemimiz bu şekilde işliyor" diye konuştu. İtfaiye ve Sevgi Eli koordineli çalışıyor Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, Sevgi Eli'nin hayırseverlerin yardımlarını ihtiyacı bulunanlara ulaştırmaya devam edeceğini ifade ederek, böyle afetlerde Sevgi Eli ve itfaiye ekiplerinin koordineli hareket ettiklerine dikkati çekti. İtfaiye ekiplerinin evlerdeki yangını, Sevgi Eli'nin ise yüreklerdeki yangını söndürdüğüne işaret eden Başkan Zolan, itfaiye ekiplerinin yangını söndürdüğünü, Sevgi Eli'nin ise mağdur olan aileye hemen yardım elini uzattığını anlatarak, "Sevgi Eli, yangında evini ve eşyalarını kaybeden aile için hemen başka bir ev tutup temizleyerek, aynı gün mağdur insanlarımızın tüm eşyalarını yenileyip, yeni evine döşüyor. Yangında her şeyini kaybeden ailemiz aynı gün akşam yeni evine yerleştiriliyor. Birlikte hareket eden ekiplerimiz sayesinde çok kısa bir süre içinde olumlu sonuçlar alınıyor. Sevgi Eli, sevginin, dayanışmanın, birlikteliğin ve samimiyetin karşılıksız gösterildiği yer olmaya devam edecek" dedi. Batı'da İslama Karşı Saldırılar ve Peygamberimize Hakaret İNCİLİPINAR'A "Yenilikçi" ödülü Süs bitkisi üretimi ve peyzaj mimarlığı alanında Türkiye'nin en iyilerini belirleyen "Plant Ödülleri" sahibini buldu. İncilipınar Parkı, Ankara'da düzenlenen törende birçok yeşil alan projesini geride bırakarak "Tematik ve Yenilikçi Uygulamalar" kategorisinde birincilik ödülü aldı. Yeşil alan projeleriyle Türkiye'ye örnek olan Denizli Büyükşehir Belediyesi, İncilipınar Parkı ile birincilik ödülü aldı. Plant Peyzaj ve Süs Bitkiciliği Dergisi nin organize ettiği Plant Ödülleri Ankara'da düzenlenen törenle sahiplerini buldu. 4 ana başlıkta 32 ödülün dağıtıldığı tören Ankara'daki JW Marriott Otel'de düzenlendi. Törene, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakan Yardımcısı Kutbettin Arzu, Aile ve Sosyal Politikalar Bakan Yardımcısı Çiğdem Erdoğan Atabek, Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Başkanı Şemsi Bayraktar ve Türkiye çapında yarışmaya katılan belediyeler ile çok sayıda davetli katıldı. Üretici, Uygulama, Proje ve Bakım olmak üzere 4 ana başlıkta düzenlenen yarışmaya Denizli Büyükşehir Belediyesi, İncilipınar Parkı ile Tematik ve Yenilikçi Uygulamalar kategorisinde katıldı. Prof. Dr. Ahmet Cengiz Yıldızcı, Prof. Dr. Hayran Çalem, Prof. Dr. Erhan Vecdi Küçükerbaş, Ediz Hun, Yılmaz Aktaş ve Selami Doğancı'nın da aralarında bulunduğu seçici kurul İncilipınar Parkı'nı kullanım amacı itibari ile bir tema içeren, insanlar için ilgi çekici; sürdürülebilirlik, çevreye duyarlı ve ekolojik hayatın devamlılığı esasına dayalı olması ile Tematik ve Yenilikçi Uygulamalar kategorisinde birinci seçti. "Gururlandık" Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan adına törene katılan Denizli Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı İbrahim Özsoy, ödülü Aile ve Sosyal Politikalar Bakan Yardımcısı Çiğdem Erdoğan Atabek'ten aldı. Geçtiğimiz günlerde Fransa nın başkenti Paris te Charlie Hebdo Dergisine ve çalışanlarına yapılan saldırıya yönelik tepkiler sürüyor. Bu olaya gösterilen ilk tepkilerin derli toplu bir düşüncenin yansıması olmasını zaten beklemiyorduk. Ancak bu saldırının ardından ısrarla İslam a ve Müslümanlara dil uzatmak sistemli bir propagandadır. 11 Eylül saldırılarının ardından Batı da oluşturulan İslam terörü imgesinin bu topraklarda yaşayan kalem ve kanaat sahipleri tarafından dillendirilmesi ise elbette bir aymazlıktır. 11 Eylül saldırılarının Endonezya dan Fas a enerji kaynaklarının ve enerji nakil yollarının bulunduğu İslam coğrafyasını dizayn etmek üzere tertiplendiği gün gibi aşikardır. 11 Eylül saldırıları öncelikle topyekûn İslam a mal edilmiştir. Batı ile işbirliği yapmayan İslam Ülkeleri terör destekçisi gibi gösterilmiştir. Batı ülkelerinde yaşayan halklarda İslamofobia yani İslam korkusu oluşturulmuştur. Gerekli koşullar sağlandıktan sonra da aralarında sayıları milyonu bulan çocuk ve kadının öldürüldüğü işgal operasyonları yapılmıştır. Hiç utanmadan da bu operasyonların adına bölgeye demokrasi getirmek denilmiştir. Bugün herkes şunun farkındadır ki Batı, bir ülkeye demokrasi götürmekten bahsediyorsa orada bombalar patlayacaktır, orada çocuklar ölecektir, orada kadınlar ölecektir, orada kan akacak, gözyaşı dökülecek ve feryatlar kopacaktır. Batı nın çok gelişmiş kitle imha silahları ile İslam coğrafyasında döktüğü kanın haddi hesabı yoktur. Cezayir de, Mali de, Orta Afrika Cumhuriyeti nde, Libya da, Irak ta, Afganistan da, Nijerya da ya da bir başka İslam Ülkesinde işgaller ve terör nedeniyle akan her damla kanda en az ABD kadar, en az İsrail kadar, en az İngiltere kadar Fransa nın da parmağı vardır. Fransa yeryüzündeki fitne ve fesadın merkez üssü ülkelerden biridir. Fransız halkının birçoğunun da kendi ülkesinin işlediği cinayetlerden haberi dahi yoktur. Fransa da yaşayan ve Fransız vatandaşı olan duyarlılık sahibi bir insanın Fransa Afrika ve Asya da katliamlar yaparken sessiz kalması beklenemez. Aynı şekilde duyarlılık sahibi, kalbinde merhamet olan, kalbinde adalet olan ve elleri temiz olan bir Fransız vatandaşının yeryüzünde yaşanan işgaller ve katliamlar sebebi ile elbette Müslümanları suçlaması beklenemez. Aklıselim bir Fransız olayları değerlendirirken önce kendi ülkesinin yaptıklarına bakar. Aklıselim bir Fransız olayları değerlendirirken önce ABD nin, İngiltere nin, İsrail in yaptıklarına bakar. Aklıselim bir Fransız dan sağduyulu düşünmesi beklenirken, bu coğrafyada yaşayan, bir de kendilerinin özgürlükçü, antiemperyalist, antikapitalist olduklarını ifade eden kalem sahiplerinin, köşe yazarlarının, fikir adamlarının olup bitenden ötürü İslam a saldırmaları nerede durduklarının en açık göstergesidir. Irak ta, Suriye de, Libya da, Afganistan da, Pakistan da, Filistin de yaşanan işgalleri görmezden gelip Müslümanları terörist olarak nitelendiren herkes ırkçı emperyalizmin ve Siyonizm in taşeronluğunu yapmaktadır. Bizim Charlie Hebdo dergisinin çizgisini tasvip etmemiz de, Efendimiz (sas) e ve İslam a yönelik çirkin yaklaşımlarını düşünce özgürlüğü olarak değerlendirmemiz de mümkün değildir. Her zamanda ve mekânda Efendimiz (sas) e ve İslam a yapılan çirkin saldırıları en ağır şekilde eleştirmeye ve bunu en hafif tabirle haddini bilmeme olarak nitelendirmeye devam edeceğiz. Bu tavırdan geri adım atmamız ve yapılan edepsizliği hoşgörü kapsamına almamız söz konusu bile olamaz. Öte yandan 11 Eylül saldırılarını tasvip etmediğimiz gibi Charlie Hebdo dergisine yönelik saldırıyı ve işlenen cinayetleri de tasvip etmemiz mümkün değildir. Biz bu olayların tetiği çeken kim olursa olsun- daha büyük operasyonlara zemin hazırlamak için yine bizzat Batı tarafından tertiplendiğini biliyoruz. Paris te yapılan sözde teröre tepki ve basın özgürlüğü yürüyüşünü de bu bağlamda değerlendiriyoruz. Irkçı emperyalizm ve Siyonizm İslam coğrafyasına daha acımasız saldırılar yapmanın eşiğindedir. Ülkemizde bir kısım medya kuruluşunun Charlie Hebdo dergisine yönelik saldırıları sözde basın özgürlüğü adı altında eleştirirken olayı İslam düşmanlığına ve Efendimiz (sas) e hakarete prim verme noktasına getirmeleri Netanyahu ile İsrail ile aynı safta olmalarından öteye değildir. Bir kısım medya kuruluşumuz ABD, İngiltere, Fransa ve İsrail in İslam coğrafyasını kan gölüne dönüştürmelerini basın özgürlüğü kapsamında değerlendirebilecek kadar alçalmaktadır. Bu eğer sistemli bir tepki ise kendi coğrafyalarının mazlum halklarına ihanet etmektir, yaptıkları sistemli bir tepki değil de duygusal bir yaklaşım ise içinde bulundukları kafa karışıklığının resmidir. Biz Anadolu Gençlik Derneği mensupları olarak hiçbir terör olayını tasvip etmiyoruz. Tüm çirkefliğine ve çirkinliğine rağmen Charlie Hebdo dergisine yönelik saldırıyı da tasvip etmiyoruz. Çatışma ve kaos ortamının tek kazanının ırkçı emperyalizm olduğunu mütemadiyen dile getiriyoruz. Terörü bitirecek sürecin ABD, AB ve İsrail ile kol kola Paris te yürümekten değil, D-8 ülkelerinin ve dünyanın tüm mazlum ülkelerinin liderleriyle aynı safta emperyalizme karşı İstanbul da yürümekten geçtiğine inanıyoruz.

10 SAYFA 11 SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI SONDAKiKA GAZETESİ >> 11 DÜŞÜNENLERİN DÜŞÜNCESİ Şubat Ocak Pazar Perşembe Mehmet BARLAS SABAH GAZETESİ Cemaatçilik gerekirse onu da CHP mi getirecek? CHP'den ihracı istenen Birgül Ayman Güler'in "Cemaat"le CHP yönetimi arasındaki ilişkileri sorgulayan yazılı savunmasındaki iddiasını kanıtlayan örnekler, yakın tarihimizde olup bitenleri pek hatırlamayan "Kökten CHP'liler"de şoklar yaratabilir. Ya da kendilerini dini bir cemaat olarak sunan "Pensilvanya Örgütü"nün medya imamlarının "Hepimiz Şarliyiz" makamında şarkılar söyleyerek Peygamberimizin karikatürlere konu edilmesine destek vermeleri de, bu cemaate inanarak destekleyenleri şaşırtmış olabilir. Bütün bu şaşırtıcı gelişmeleri sadece bugünü yaşayarak anlamamız mümkün değildir. Her şeyi biz yaparız İsterseniz 1944'e dönelim... Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nde 1944 Mayısında meydana gelen ve sonunda Alparslan Türkeş'in ve Nihal Atsız'ın da devreye gireceği "Milliyetçilik" kökenli olaylar nedeniyle tutuklanan öğrenci Osman Yüksel Serdengeçti, 17 yıldır Tek Parti CHP'nin Ankara Valisi ve Belediye Başkanı olarak görev yapan Nevzat Tandoğan'ın önüne getirilmiştir. Nevzat Tandoğan'ın 3 Mayıs 1944 günü tutuklu Serdengeçti'ye söylediği şu sözler tarih kitaplarında var: "- Ulan öküz Anadolulu! Sizin milliyetçilikle, komünizm ile ne işiniz var? Milliyetçilik lazımsa bunu biz yaparız. Komünizm gerekirse onu da biz getiririz. Sizin vazifeniz çiftçilik yapmak, askere çağırdığımızda askere gelmek..." Kıssadan hisse çıkartmak gerekirse... Tüm "Anadolulular" bilmelidir ki, 1944'te olduğu gibi 2015'te de, cemaatçilik gerekirse de, jakoben laiklik gerekirse de, bunu CHP getirecektir... Cemaatin örgüte dönüşmesi Dini cemaat olduğu iddia edilen bir örgütün m- edya imamlarının Peygamberimizin karikatürlerinin (üstelik aşağılayıcı) yapılıp yayınlanmasını düşünce özgürlüğünün yansıması olarak görüp savunmalarına gelince... Bunların iki yıl önce "Charlie Hebdo" için "Fransız dergisi yeni tahrik peşinde" diye başlık atmalarını hatırlayarak "Cemaat"in "Örgüt"e dönüşmesi sürecini belki anlayabilirsiniz. Farklı Papalar Ama bu gibi durumlarda gerçekten dün dündür bugün de bugündür... Stalin'le Hitler'in ittifak kurmaları ve sonrasında Nazi Almanya'sı ile Sovyetler Birliği'nin ölüm kalım savaşına girmeleri gibi durumlar yok mu tarihte? Ya da laikçilerin CHP'si ile "Hira Dağı kadar Müslüman ve Tanrı Dağı kadar Türk" olanların MHP'si "Çatı Aday" çıkartmadılar mı cumhurbaşkanlığı seçiminde? Eski Papa'yla uzlaşanların yeni Papa'yla Charlie Hebdo konusunda ters düşmeleri de, yadırganmamalıdır neticede Abdurrahman D L PAK YENİ AKİT GAZETESİ Ne oldu şimdi! Charlie Hebdo tartışması batıyı böldü. Tartışmaya Papa da katıldı. Katolik dünyasının dini lideri Papa Francesco, Filipinler e giderken, uçakta gazetecilere ifade özgürlüğünün sınırları konusunda açıklama yaptı. Papa, bir kişinin inancı aşağılandığında ya da inancıyla dalga geçildiğinde ifade özgürlüğünün sınırlandırılabilmesi gerektiğini söyledi. Papa, ziyaretlerini organize eden Alberto Gasbarri yi kastederek, Eğer iyi arkadaşım Dr. Gasbarri anneme küfrederse, bir yumruk yemeyi bekleyebilir dedi. Papa, İnsanları provoke edemezsiniz. Başkalarının i- nancını aşağılayamazsınız. Başkalarının inancıyla alay edemezsiniz diye devam etti. Haftalık mizah dergisi Charlie Hebdo nun kurucularından Henri Roussel, derginin ofisine düzenlenen saldırıda hayatını kaybeden Genel Yayın Yönetmeni Patrick Charbonnier i sorumsuzlukla suçladı. Bu arada AA dan geçen bir haberde, Charlie Hebdo nun kurucusu da saldırıyı kınarken, derginin genel yayın yönetmenini de provokatörlükle suçladı. Derginin kurucularından 80 yaşındaki gazeteci Roussel, 7 Ocak taki saldırıda hayatını kaybeden derginin Genel Yayın Yönetmeni Charb kısaltma adıyla bilinen Patrick Charbonnier in provokatif karikatürlerle kendisi dahil 12 kişinin ölümüne sebeb olduğunu ifade etti. Fransız Nouvel Observatuer dergisine konuşan Roussel, 2011 de Hz. Muhammed i tasvir ettiği öne sürülen karikatürü yayımlayan derginin sonrasında birçok tehdit aldığını hatta internet sitesinin bile saldırıya uğradığını belirterek, Charb ın bu gergin ortamı bildiği halde provokatif çizimlere devam ettiğini, kendi ekibini de peşinden sürüklediğini söyledi de De Gaulle öldüğünde dergi De Gaulle ile alay eden yazı ve karikatürü sebebi ile toplatıldı. Daha önce de zararlı içerikli yayın sebebi ile toplatıldı ve kapatıldı. De Gaulle e hakaret edemezsin ama Müslümanların Peygamberine hakaret edersin. Bu mantığı biliyoruz. Mesela Erdoğan a da her şeyi söyleyebilirsiniz, ama Netanyahu ya söylerseniz bu ayırımcılık, nefret suçu olabilir. Bizimkiler sazan gibi hemen atladı ama Charlie Hebdo ya içeriden giderek artan bir tepki var.. New Jersey yüksek mahkemesi yargıcı Andrew F. Napalitano ya göre bu tartışma burada bitmeyecek. Batı da hakların çerçevesini yasama, yürütme ve yargı çizer ve haklar politik bir olgudur. Mesela, Charlie Hebdo basına bir özgürlük eylemi olarak sunuldu ama, ben Charlie Hebdo değilim diyenler engellendi. Bir gözlemci ise şöyle diyordu: Mizahi olarak ironik bir şekilde de olsa, Ben Kouachi yim diyenler hemen gözaltına alındılar. Muteber olmayan bir şey söylüyorlardı. Şiddet kullanmadıkları, silahları olmadığı ve saldırgan bir tutum içinde olmadıkları halde engellendiler ve kimse bu konuda sesini yükseltmedi. Dünyadan bihaber iletişim öğrencileri Napolitano ya göre batıda hükümetler, ulusal çıkarlar ve güvenlik için özgürlükleri sınırlandıran yeni düzenlemeler yapacaklar.. Mesela sosyal mediada sınırlamaya gidilebilecek. En azından güvenlik gerekçesi ile sosyal mediadaki haberleşmelerin, güvenlik gerekçesi ile kaynak kodları istenebilecek, haberleşmeler i- zlenebilecek.. İngiltere ve Fransa hükümet çevrelerinden bu konuda şimdiden ilginç açıklamalar gelmeye başladı bile. En azından bu konularda Avrupa daki insan hakları kuruluşlarından bir tepki gelmedi. Türkiye den bu yönde talepler geldiğinde içeriden ve dışarıdan bir anda sesler yükselivermişti hatırlarsanız. Göreceksiniz batıda, güvenlik gerekçesi ile bir dizi radikal önlemler alınacak, özgürlükler sınırlandırılacak ama kimsenin gıkı çıkmayacak. Abbas GÜÇLÜ MİLLİYET GAZETESİ Geçen hafta 4 üniversite öğrencisi geldi. Benimle röportaj yapacaklardı. İstanbul daki vakıf üniversite- lerinden birinde, iletişim fakültesinde okuyorlar. Hem de yüzde 75 burslu. Kimi gazeteci kimi de televizyoncu olmak istiyordu. Yani çok yakında kendileriyle meslektaş olacağız!.. Aman ne güzel deyip akıllı telefonun kayıt tuşuna bastılar... Böylesi durumlarda, gelenlerin donanımını görmek için ilk birkaç soruyu genelde ben sorarım. Yazılarımı ve televizyon programımızı çok beğendiklerini söyledikleri için ilk sorular kendi yaptıklarımla ilgili oldu. En beğendiğiniz yazım ya da konuklarımız kim oldu dedim. Final dönemi olduğu için son günlerde ne gazete okuyor ne de televizyon izliyorlarmış. Peki, o zaman geçmişten aklınızda kalanlar var mı diye üzerlerine gidince, anlaşıldı ki bugüne kadar ne yazımı okumuşlar ne de Genç Bakış ı izlemişler. Olabilir, üzülmeyin, beni sevmiyor olabilirsiniz, peki bana üç gazete yazarı sayın dedim. Milliyet te oldukları için ille de Milliyet yazarı olması şart değil diye de özellikle belirttim. Dört öğrencinin dördü de tek isim söyleyemedi. Ama en vahimi de ne biliyor musunuz? Türkiye, aylardır istifa eden 4 bakanı konuşuyor. Yüce Divan a gitsin, gitmesin tartışması yaşanıyor. Geldikleri gün ve saatte de, TBMM Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu nun bu yöndeki kararı bekleniyordu. Yani Türkiye bir anlamda o habere kilitlenmişti. Hadi bir de kolay yerden soru sorayım da moralleri yerine gelsin istedim. Ama ne mümkün! Dört öğrencinin dördü de, bırakın dört bakanı, birinin adını dahi söyleyemedi... Ve bu arkadaşlar, muhtemelen bir süre sonra, karşımıza gazeteci, televizyoncu ya da farklı rollerle çıkacaklar. Kabahat onların mı? Kesinlikle hayır! Peki, o zaman kabahatli kim?.. YÖK mü, üniversite kurucuları mı, hocalar mı, veliler mi, ÖSYM mi, medya mı, yoksa hepsi birden mi? YÖK, bu yıl tıp ve hukuk fakülteleri için taban puan getireceğini açıkladı. Kısmen karşı çıkan olsa da büyük çoğunluk destekledi. Hatta niye başka alanlara da getirilmiyor diye tepki gösterenler oldu... Öğrencilerin bu halini gördükten sonra ben de iletişim fakülteleri için taban puan istiyorum. Hocalarına gelince, hiç mi bu öğrencilere gazete okutmuyorsunuz, haber izletmiyorsunuz? Bırakın iletişim fakültesi öğrencilerini, diğer öğrencilerin de dünyadan haberdar olmaları gerekmez mi? Bu entelektüel olmanın ötesinde bir vatandaşlık görevi değil mi? Peki, ya önüne gelene üniversite açma izni veren, hocası var mı yok mu demeden, yeni fakülte açtıran, en acısı da yüksek lisans ve doktora yaptıran TBMM ve YÖK e ne demeli?.. Bu arada, o dünyadan bihaber, yeniyetme üniversitede master ve doktora yapıldığını da içimiz cız ederek hatırlatmakta yarar var... ÖSYM ye gelince, bu nasıl bir öğrenci seçimidir ki öğrencilerin ne seçtikleri alanla ilgili bir donanımları var ne de içlerinde merak uyandırılabilmiş... Diploma enflasyonu Üniversite sayısı 200 e yaklaştı. Daha da artacak. İyi oldukları sürece sorun yok ama halleri ortada. En iyi diye bildiklerimiz bile eski havalarında değiller. Yenilerin pek çoğu ise yukarıdaki örnekte görüldüğü gibi üniversite demeye bin şahit ister... Onlara yön vermek, denetlemek ve öğrenci seçmek için kurulan YÖK ve ÖSYM ise bu görevlerini artık yerine getirmenin çok uzağındalar. Çünkü onların kurulduğundaki sayılarla, şimdiki sayılar ve sınavlar arasında derin uçurumlar var. Her şey bir yana, bu elbise artık onlara dar geliyor... Peki, ne yapılması gerekiyor? Eğitimin tümü gibi yükseköğretimin de sil baştan yeniden ele alınmasının zamanı geldi de geçiyor. Yoksa, bu gidişle ne üniversitelerin ne de üniversite diplomalarının bir anlamı kalacak... Özetin özeti: Kendimizi daha nereye kadar kandırmaya devam edeceğiz? Bu arada Napolitano nun bir başka ilginç tesbiti var. ABD 11 Eylül ü bahane ederek, 11 Eylül de hayatını kaybeden insan sayısı ile kıyas edilemeyecek sayıda insanın ölümüne sebeb oldu. Irak ta insan öldü. Kadın, çocuk, yaşlı.. Radikal İslam sakın bu yanlış politikaların biriktirdiği öfkenin bir patlaması olmasın.. Bu işler bu noktaya nasıl geldi, herkes kendini savunmak ve karşısındakini suçlamak yerine biraz da kendi içine bakmalı. Amerikalı ünlü politikacı Ron Paul, Charlie Hebdo yu saçmalıklarla dolu bir komplo olarak tanımlıyor.. Bu arada, Paris saldırısından sonra AB ülkelerinde Müslümanlara yönelik saldırılar %50 arttı. Dünya mediası Charlie Hebdo - nun yeni provokasyonuna pek iltifat etmezken; en fazla media desteği Türkiye den.. Hatta Le Monde Diplomatic yayın yönetmeni, derginin yaptığını provokatif buldu ve Ben Charlie değilim dedi. Sırp Ortodoks kilisesi de Charlie Hebdo yu kınadı. Bu arada o günden bu yana birçok Avrupa ülkesinde Müslümanlara yönelik eşzamanlı operasyonlar ve gözaltılar yapılıyor. Charlie Hebdo ya verilen destek, anlayış Müslümanlara karşı gösterilmiyor. Bunu da bir kenara not edelim ve tabii, Müslümanlara yönelik baskılar karşısında batı basını ve insan hakları örgütlerinin sessizliğini de. Ha! Bu arada Avrupa Parlamentosu, Türkiye yi basın özgürlüğü konusunda kınama kararı aldı. Harika! Garp cephesinde yeni bir durum yok. Sonuç sürpriz değil, Avrupa Avrupalığını yaptı.. Batı nın Sisi ya da Baradey e bakışını hatırlıyorsunuz değil mi, ya da Netanyahu ya bakışlarını. Selâm ve dua ile.. Günün sözü: Onlar Charlie Hebdo, onlar Ebu Cehil, onlar Belam.. Biz de anam babam Allah yolunda feda olsun ya Resulullah diyen Ebubekir ler, Ömerler, Osman lar, Ali ler, Ayşe ler, Fatıma larız.. (bu sözler Niğde den M. Ali Şahin den alıntıdır.)

11 SAYFA 12 SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI ACİL TELEFONLAR İtfaye 110 AKS Acil Yardım 112 Polis İmdat 155 Elektrik Arıza 186 Jandarma İmdat 156 İZSU Su Arıza 185 Doğalgaz Acil Müdahale 187 Cenaze Hizmetleri 188 Sahil Güvenlik 158 Orman Yangınları 177 YANGIN TELEFONLARI İzmir 110 Karşıyaka Kadifekale Bornova Bostanlı Buca Karabağlar Çamdibi Çiğli Balçova Evka Evka Gaziemir Hatay Narlıdere Güzelbahçe HASTANE TELEFONLARI -Devlet Hastaneleri- Aliağa N.S. İşgören Alsancak Alsancak Acil Servis Ağız ve Diş Sağlığı Alsancak Diş Hast Atatürk Devlet Behçet Uz Bornava Dev. Hast Bozyaka Eği. Hast Buca S.D. Hastanesi Çeşme A. Çizgenakat Foça Göğüs Hastanesi Konak Diş Hastanesi Karşıyaka Çiğli Dev. Hastanesi Menemen Dev. Hast Nejat Hepkon Seferihisar Hastanesi Selçuk Dev. Hast Urla Dev. Hastanesi Tepecik Dev. Hast Belediye Hastaneleri- Eşrefpaşa Bel. Hast Özel Hastaneler- Anadolu Tıp Merkezi Agora Tıp Merkezi Atakalp Kalp Hastanesi Atakent Tıp Merkezi Atagöz Göz Hastalıkları Atafizik, Fizik Ted. Mer Batıgöz Hastanesi Bornova Tıp Merkezi Bornova Özel Tıp Mer Bornova Özel Sağlık Tıp Merkezi Buca Tıp Merkezi Buca Sağlık Merkezi Central Hospital Can Tıp Merkezi Caner Göz Merkezi Çağdaş Tıp Merkezi Çankaya Tıp Merkezi Çesav Tıp Merkezi Çeşme Sissus Has Çınarlı Hastanesi Çiğli Özel Sağ Diyabet Hastanesi Diamed Dah. Dal Mer Doğa Tıp Mer Dr. Sıhhat Tıp Merkezi Efes K.B.B. Merkezi Ege Sağlık Hastanesi Ege Tüp Bebek Merkezi Egeria Çocuk Sağlık Hastanesi Dal Merkezi Ekol K.B.B. Dal Mer Ekol K.B.B. Şube El ve Mikro Cerrahi Gazi Kent Tıp Merkezi Gaziemir Tıp Merkezi Hayat Hastanesi İzmir Hastanesi İrenbe Tüp Bebek Mer Karataş Karşıyaka Tıp Merkezi Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Dekanı Nadide Kazancı, Dekan Yardımcısı Sinan Akgöz ve beraberindeki heyet Çiğli Belediye Başkanı Hasan Arslan ile makamında bir araya geldi. Görüşmeye Başkan Yardımcısı Derviş Engin, Çevre Koruma Müdürü ve ilgili teknik personel de katıldı. Yaklaşık bir saat süren görüşmede, insanlığın karşılaştığı en güncel sorunlarından biri olan, insan hayatını ve sağlığını ciddi şekilde tehdit eden sorunların başında gelen teknoloji ve sanayi alanlarında yaşanan gelişmeler ışığında, doğaya ve çevreye verilen zaralar ve belediyelerin bu kapsamdaki rolü üzerinde duruldu. Organize sanayi, Ata Sanayi ve İzmir in bütün atıklarının toplandığı Harmandalı çöp depolama alanı gibi önemli merkezleri bünyesinde barındıran Çiğli de: Atıkların geri dönüşümü ve insan sağlığına zararlarının araştırılması, atıkların mikroorganizmalardan arındırılmasında teknolojik son yenilikler ve -Türk Telekom- Arıza 121 Bilinmeyen Numara Danışma Uyandırma 135 Posta Kodu 119 Fono Tel 141 Borç Ögrenme 163 Çağrı 133 -Sinemalar- Agora Balçova Afm Park Bornova Afm Forum Bornova Afm Ege Park Afm Passtel Ocak 2015 Pazar SONDAKiKA GAZETESİ >>12 GÜNCEL 17 Şubat 2013 Perşembe Hazırlayacağımız proje Türkiye'ye örnek olacak Çiğli Belediyesi, çevre ve toplum sağlığını ilgilendiren konularda Ege Üniversitesi ile işbirliğine giderek; başta atıklar, yeraltı sularındaki kirlenme, geri dönüşüm konuları olmak üzere birçok çevresel sorunun çözümüne ilişkin protokol geliştirilmesi kararı aldı uygulama alanları, sanayi bölgesinden kaynaklı kirlilikten etkilenen yeraltı sularının kirlilik derecelerinin belirlenmesi, kaynak sularının düzenli analizi, yer altına yayılan kirlenmenin içme sularına karışması durumunda alınacak önlemler, organize sanayi bölgelerinde bulunan fabrikalardan kaynaklı sorunların gözlenmesi ve analizi konularına ilişkin işbirliği protokolü imzalanması kararı alındı. Başkan Arslan: Çevre ve Toplum Sağlığını Koruyucu Çalışmalara Destek Veriyoruz Belediye olarak Çiğli de yaşayan vatandaşların ve çevre sağlığının korunması adına birçok projeye destek verdiklerini, Çiğli nin en temiz ve en yaşanılabilir ilçeler arasında yer alması için ellerinden gelen bütün çabayı sarf etmekte tereddüt etmeyeceklerinin altını çizen Başkan Arslan, Çiğli de çevre ve toplum sağlığını ilgilendirecek araştırmalar yapılması adına destek sunmak bizim de çok önemsediğimiz bir durum. Çok yakın bir zamanda çevre denetim birimi oluşturmak istiyoruz. Bu sayede çevre ve insan sağlığının korunması, iyileştirilmesi, çevre kirliliğine yol açan her türlü etmenin ortadan kaldırılması adına önemli bir hizmeti yerine getirmiş olacağız. Eğer ilçemizde ciddi bir çevre kirliliği sorunu varsa kirleticiye karşı gerekli önlemlerin alınması, bunlara ilişkin yasal denetimlerin yapılması noktasında daha bilinçli bir yaklaşım sergileyebileceğiz. Güzel Çiğlimizin daha yaşanılır bir kent olması adına yaralı olabilecek her türlü projeyi destekliyoruz. Sanayi bölgelerindeki fabrikaların yaşamlarımız üzerindeki etkilerinin ne olduğunu merak ediyoruz. Üniversitenizin bize açtığı bu kapı çok kıymetli. Her zaman sizin yanınızdayız ve işbirliğine hazırız. Bizim için önemli olan vatandaşlarımızın sağlıklı ve güvenli bir ortamda yaşamlarını sürdürüyor olmalarıdır dedi. Daha Stratejik ve Bilimsel Desteklerle Kamuoyu Oluşturulmalı Çiğli de çevre sağlığını etkileyecek birçok etmen olduğunu ve halk sağlığını ciddi anlamda etkileyecek bu sorunlar karşısında daha stratejik ve bilimsel desteklerle kamuoyu oluşturulması gerektiğinin önemine değinen Dekan Nadide Kazancı, belediyelerle yapılacak işbirliğinin önemine dikkat çekti. Kazancı, Çiğli, iki büyük sanayi bölgesi ve Harmandalı Çöp Depolama Somalı madencinin imam nikahlı eşinden hükümete çağrı: Bana da sahip çıkın Manisa'nın Soma ilçesinde yaşanan maden faciasında imam nikahlı eşi Serkan Burhan'ı kaybeden ve geçen hafta çocuğu dünyaya gelen Songül Merdim, resmi nikahı olmadığı için devletin ölen madenci yakınlarına sağladığı yardımlardan faydalanamadığını belirterek yetkililerden yardım istiyor. İzmir'in Kınık ilçesinde yaşayan Merdim, AA muhabirine yaptığı açıklamada, geçen yıl Mart ayında 17 yaşındayken maden işçisi Serkan Burhan'la imam nikahı kıydıklarını, resmi nikah için 18 yaşını doldurmayı beklediklerini fakat bunu gerçekleştiremeden Soma'- alanı ile insan ve çevre sağlığı açısından büyük risk taşıyan bölgelerden biri. Belediye olarak mutlaka bir Çevre Denetim Birimi oluşturulmalı ve çalışmalar bu doğrultuda yürütülmelidir. Sanayi atıkları ve evsel atıkların birbirinden ayrılması gerekiyor. Kentin her yanına konmuş konteynerlerin içinde hangi atık malzemeleri barındırdığı dikkatle takip edilmelidir. da yaşanan faciada eşini kaybettiğini belirtti. "İmam nikahımızdan 2 ay sonra, hamile olduğumu öğrenmemizin hemen ardından yaşanan faciada eşimi kaybettim" diyen Songül Merdim, geçen hafta doğum yaptığını ve kızı Deniz'in dünyaya geldiğini söyledi. Bebeğinin doğum raporuyla nüfus işlemlerine başlayacaklarını bildiren Songül Merdim, Deniz bebeğin babasının soyadını taşımasını istediğini, bunun için girişimde bulunacaklarını dile getirdi. Kendisinin ve çocuğunun Soma'daki faciada yaşamını yitiren işçilerin yakınlarına sağlanan Avşar Palmiye Cinebonus Cinebonus Cinebonus (Ykm) Cinecity Kipa Çiğli Çeşme Hollywood Çamlıca Deniz Karşıyaka Batı Sineması Çınar Sineması Karaca Sineması Kipa Hollywood Menemen Kültür Şan Konak Çınar Center Musluklardan akan içme suyunun kirlenmeye bağlı analizinin yapılması, yer altına karışma oranı vb. konularda belediye ile ortak çalışmalar yürütmek istiyoruz. Ege Üniversitesi olarak bu göreve talibiz ve başkanımızdan aldığımız destek sayesinde sadece bölgemizde değil belki de ülke çapında örnek oluşturabilecek bir projeye imza atmış olacağız dedi. haklardan yararlanamadıklarını kaydeden Merdim şöyle konuştu: "Şu an çocuğumla birlikte ölen eşimin ailesinin yanında kalıyoruz. Faciada hayatını kaybeden diğer madencilerin yakınlarına sağlanan yardımlara benim de ihtiyacım var. Çocuğum ve ben, ölen madencilerin yakınlarına verilen haklardan yararlanmak istiyoruz. Bu konuda yetkililerden yardım bekliyoruz." Merdim, elindeki video görüntüsü ve fotoğrafların, imam nikahının belgesi olduğunu, haklardan yararlanmak için girişimde bulunduğunu belirtti. (AA) Sema Sineması Konak Sineması Desem Sineması Karşıyaka Sineması İzmir Sİneması Tiyatro- Konak Sahnesi Ragıp Haykır Sahn İzmir Devlet Tiyat Uğur Mumcu Sahnesi İzmir Tiyatro Bab-ı Sanat Merkezi İsmet İnönü Sanat Merkezi POLİKLİNİK TELEFONLARI Borcanevi Bornova Yeni Yaşam Bozyaka Halk Bozyaka Dispanseri Buca Çözüm Cansu Karabağlar Çamdibi Derman Polik Çizgi Polik Deniz Sağlık Polik Ege Sağlık Egeform Fizik Eşrefpaşa Ö.Sağ Eşrefpaşa Zinde Polik Gaziemir Dr. Polik Gazi Kent Polik Halk Polik Hatay Özel Sağlık İhtisas Polik Karşıyaka Park Sağlık Mevlana Polik Mersinli Özel Sağlık Neron Psikiyatri Nergiz Özel Sağlık Onur Polik Özel 9 Eylüllüler Polik Özel Altındağ Özel Brn Dr. Dispanseri Özel Çiğli Polik Özel Eylül Polik Özel Gülhan Polik Özel İrem Sağlık Polik Özel İzmir Polik Özel Pınarbaşı Polik Özel Sarnıç Polik Özel Seferihisar Polik Özel Serin Polik Özel Yedigöller Polik Özel Yenişehir Polik Park Sağlık Polik Sevgi Özel Sağlık Şöferler Odası Sağlık Polik Teos Polik Vefa Polik Yeşiltepe Polik Yıkık Cami Halk Askeri Hastaneler- Hava Hastanesi Kara Hastanesi ÜNİVERSİTE TELEFONLARI Başkent Üni. Zübeyde Hanım Uyg. Merkezi Dokuz Eylül Ünv Dokuz Eylül Üni. Karşıyaka Polik Ege Üniversitesi İlaç ve Zehir Dan Ege Üni.Uyg.ve Araş.Merkezi Doğum Evleri- Ege Üni. Tıp Fak Konak Doğum Evi Tepecik Doğum Hast Kan Merkezleri- Kızılay Çocuk Hastanesi Ege Üni Tepecik Kan Merkezi ULAŞIM TELEFONLARI Denizyolları THY Rezervasyon Basm. Rezervasyon Alsancak Gar Santral Garaj Körfez Ulaşım İskeleler- Konak Karşıyaka Alsancak Bostanlı Bayraklı İskele Pasaport İskele Göztepe İskele Üçkuyular İskele Elektrik Arıza- Genel Kesinti Seb Buca Çiğli Karşıyaka Bornova Narlıdere Eşrefpasa Gaziemir Güzelbahçe Konak Çeşme

12 SAYFA 13 SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI SONDAKiKA GAZETESİ >> 13 SAĞLIK Ocak Şubat Pazar Perşembe Kışın bunları ye hastalıktan kurtul... Kış aylarında beslenmenin çok önemli olduğuna dikkat çeken Beslenme ve Diyet Uzmanı Ece Köprülü, "Brokoli, balkabağı, kırmızı tatlı biber, mantar, domates, ıspanak, portakal, mandalina, greyfurt, kamkat, limon, nar gibi meyve ve sebzeler içerdikleri vitamin ve minerallerle vücutta enfeksiyonu önleyip, bağışıklığı güçlendirmeye yardımcı olur dedi Ocak ayı ile iyice soğuyan hava ve kar yağışları, soğuk algınlığı gibi hastalıkları da beraberinde getiriyor. Uzmanlar, kış aylarında beslenme planının doğru yapılmasının hastalıklardan korunmada önemli rol oynadığını söyledi. Anadolu Sağlık Merkezi Mutlu Diyet Kliniği nden Beslenme ve Diyet Uzmanı Ece Köprülü, kış hastalıklarına karşı beslenme hakkında bilgiler verdi. Kışın tüketilecek ürünleri sıralayan Köprülü, Brokoli, balkabağı, kırmızı tatlı biber, mantar, domates, ıspanak, portakal, mandalina, greyfurt, kamkat, limon, nar gibi meyve ve sebzeler içerdikleri vitamin ve minerallerle vücutta enfeksiyonu önleyip, bağışıklığı güçlendirmeye yardımcı olur. dedi. Kış döneminde havaların soğuması ile birlikte beslenme düzeninin de değiştirilmesi gerektiğini vurgulayan Ece Köprülü, "Kış ayları boyunca beslenmeye dikkat ederek bu dönemde yaygınlaşan salgın hastalıklara karşı vücudumuzu korumak mümkün. C vitamininin kış aylarında bağışıklığı kuvvetlendirmede önemli. Bu dönemde antioksidan yani hücre yenileyici özelliği bulunan meyve ve sebzelerin tüketilmesi gerekli." diye konuştu. Köprülü, antioksidan açısından zengin besinleri ise şu şekilde sıraladı: Antioksidan, sebzelerden brokoli, balkabağı, kırmızı tatlı biber, mantar, domates ve ıspanakta, meyvelerden portakal, mandalina, greyfurt, kamkat, limon ve narda y- oğunlukla bulunur. Bu meyve ve sebzeler içerdikleri E vitamini ve kalsiyum, magnezyum gibi önemli minerallerle de vücutta enfeksiyonu önleyip, bağışıklığı güçlendirmeye yardımcı olur. BALIK TÜKETİMİNİ ARTTIRIN Kış aylarında balık tüketiminin de en az meyve sebzeler kadar önemli olduğunu belirten Ece Köprülü, Balıklar bu mevsimde daha çok yağlanır, bu da Omega-3 yağ asidinden zengin oldukları anlamına gelir. Haftada 1-2 sefer tüketilecek olan somon, uskumru, palamut, sardalye gibi balıklar içerdikleri Omega-3 ile vücutta enflamasyonu önleyip, varolan mikroplar ile de savaşır. diye konuştu. YEŞİL ÇAYI BESLENME PROGRAMINIZA ALIN Yeşil çay kullanımının bağışıklığı güçlendirdiğini söyleyen Köprülü, Kahvaltıda veya ara öğünlerde meyve, çiğ kuruyemiş ya da lifli bisküvilerin yanında yeşil çay içmeyi alışkanlık haline getirebilirsiniz. Ada çayı da doğal antiseptik özelliği ile vücutta mikropları öldürmeye yardımcı olur. Ada çayı özellikle boğaz enfeksiyonlarında etkili. Ayrıca çayların içine 1 dilim limon koyarak, içeceğinize C vitamini de katmış olursunuz. ifadelerini kullandı. YUMURTAYI NASIL TÜKETTİĞİNİZ ÖNEMLİ Kahvaltıda veya diğer ana öğünlerde tüketilen yumurtanın demir ve B12 açısından zengin bir kaynak olduğunu söyleyeb Köprülü, "Haşlanmış olarak tüketildiğinde yanında biraz peynir ve üzerine limon sıkılmış bol yeşillik ile tüketilebilir. Omlet veya menemen şeklinde tüketildiğinde ise içine domates, biber, ıspanak, mantar gibi vitamin ve mineralden zengin sebzelerin eklenmesi faydalı olur." dedi. (CİHAN) SALATANIZI ÇEŞİTLENDİRİN Bol yeşillikli salataların, içerdiği yüksek lif ve A, C, K vitaminleri ile vücudu kışın olumsuz etkilerine karşı koruyacağını belirten Ece Köprülü, Salatalarınızı sadece marul, domates, salatalık ile hazırlamak yerine roka, tere, maydanoz, dereotu, kuzu kulağı, nane veya ıspanak gibi yeşillikleri karıştırarak hazırlamayı deneyin. İçine dilerseniz kırılmış ceviz, badem, nar, portakal gibi antioksidandan zengin gıdalar da koyarak salatanızı daha yararlı hale getirebilirsiniz. şeklinde konuştu. ASİTLİ İÇECEKLER YERİNE MİNERALLİ SU TÜKETİN Kış aylarında içecek tercihlerinin meyve suyu ya da asitli içecekler yerine su veya maden suyu olarak değiştirilmesi gerektiğini belirten Köprülü, Çok terlemediğimiz bu dönemlerde genellikle su içmek aklımıza gelmez ancak vücudun aynı şekilde suya i- htiyacı vardır. Günde bardak su tüketimi kış aylarında da esastır. Suyunuzun içine koyacağınız 1-2 dilim limon, taze zencefil, nane yaprağı da hem sindirimi kolaylaştırır, hem de vücudu enfeksiyonlara karşı koruyup bağışıklığınız kuvvetlendirir. Maden sularında tercihi sade olanlardan yana yapmalı. Meyveli olanlar yoğun miktarda şeker içerir. Bunun yerine maden suyuna taze meyveler veya tarçın, karanfil gibi baharatlar katmak daha yararlı olur." dedi. Brucella nın teşhisinde nanoteknoloji kullanılacak Aksaray Üniversitesi (ASÜ) Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Zeki Aras, Türkiye de hayvancılığın en büyük sorunlarından birisi olan Brusellozis hastalığının teşhisi için nanoteknolojinin kullanıldığı yeni bir metot tasarladı. Aras ın hazırladığı bu metot, TUBİTAK ın '3501 Kariyer Geliştirme Programı' tarafından destek almaya hak kazandı. 'Brucella DNA sının Teşhisi Amacıyla Altın Nanoparçacıklarının Kullanıldığı AuNPs-Prob Nanoteşhis Metodunun Geliştirilmesi' başlıklı projesine dair bilgiler veren ASÜ Öğretim Üyesi Zeki Aras, çalışmanın 24 ay süreceğini belirtti. Brusellozis hastalığının hayvancılığın önemli sorunlarından birisi olduğunu ve bu hastalığın teşhisi için son 20 yılda PZR temelli birçok yöntemin geliştirildiğini belirten Aras, Fakat bu metotların bazı dezavantajlarından dolayı, alternatif moleküler yöntemler geliştirmek amacıyla dünyada değişik arayışlara girilmiştir. Bu alternatif yöntemlerin en yenisi, nanoteknolojideki gelişmelere paralel olarak geliştirilen altın nano parçacıklarının kullanıldığı AuNPs-prob nanoteşhis yöntemidir dedi. Bu metotla en az miktardaki DNA ların bile başarı ile tespit edildiğini, pahalı cihazlara ve amplifikasyona ihtiyaç duyulmadan 10 dakika gibi kısa bir sürede yöntemin sonuç verdiğini söyledi. 'ARTIK HASTALIĞIN TEŞHİSİ İÇİN PAHALI Cİ- HAZLARA GEREK YOK' Tecrübeli personele ve pahalı cihazlara ihtiyaç duyulmadığı için özellikle enfeksiyöz hastalıkların teşhisinde, küçük laboratuvarlarda rahatlıkla bu yöntemin kullanılabildiğini söyleyen Zeki Aras, Teşhisinde ciddi sıkıntılar yaşanan ve hücre içi yaşayıp karmaşık patogeneze sahip olan brusellozis hastalığının tanısında, nanoteknolojinin kullanımının büyük avantajlar sağlayacağı şüphesizdir. Fakat dünya genelinde Brucella nın hızlı nanoteşhisi a- macıyla geliştirilmiş herhangi bir AuNPs-prob nanoteşhis metodu bulunmamaktadır. Önerilen bu araştırma proje- siyle, ülkemiz hayvancılığına ciddi zararlar v- eren Brusellozis in direk teşhisi için hızlı, güvenilir, yüksek hassasiyete sahip ve DNA amplifikasyonu gerektirmeyen AuNPs-prob nanoteşhis yöntemi geliştirilecektir dedi. Aras bu çalışmayla, Aksaray ve bölge illerdeki koyun ve inek atık vakalarında Brucella türlerinin ne ölçüde sorumlu olduğunun ve bölgede hangi Brucella türleri ile alt biotiplerinin dağılım gösterdiğinin ortaya konulacağını ve hayvan yetiştiricilerine hastalık ile ilgili bilgilendirmeler yapılacağını da belirtti. ASÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Acar, Yrd. Doç. Dr. Zeki Aras ı yaptığı araştırma projesinden dolayı kutladı ve başarılarının devamını diledi. (CİHAN) Protein takviyesinde çok yanlış yapıyoruz Havaların soğumasıyla beraber s- por yapanlar, açıkhavadan spor salonlarına geçiyor. Birçok kişi, egzersiz yapmak için çeşitli yollara başvuruyor. Spor salonlarında spor ve egzersiz dışında beslenme için de çeşitli yöntemler sunuluyor. Ergojenik destekler, bunların başında yer alıyor ancak bunlar bilindiğinin aksine fayda, değil zarar veriyor. Ege Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Spor Sağlık Bilimleri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Gülbin R.Nalçakan, spor yapanlarda günlük enerji ve protein ihtiyacının fazla olduğuna değinerek, bunun yanlış şekillerde karşılandığını belirtti. Protein takviyelerinin performansa doğrudan etkisi bulunmadığına dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Nalçakan, "Eğer kas kitlesini arttırmak istiyorsak, normal beslenmedeki protein miktarını çok az yükseltmemiz yeterli olur. Spor yapan birçok insanın amacı kas k- itlesini arttırmak değil, vücudundaki fazla yağı yakmaktır ancak illâ kas k- itlesini attırmak istiyorsanız, bunun için önce altyapı kurmanız lazımdır. Her oturduğunuz öğünde protein yiyor musunuz, önce ona bakmanız gereklidir." şeklinde konuştu. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), sağlıklı yetişkin bireylerin kilo başına 0,8 gr. protein almasının yeterli olduğunu belirtmesine rağmen tüketim kültürüne spor ve sağlık da karıştırılarak pazarlanan ürünlerin sihirli gibi tanıtıldığını ifade eden Nalçakan, modaya uygun bir "salon psikolojisi" oluşturulduğunu söyledi. Spor yapanların, kas geliştirebilmek için protein miktarını en fazla 2 gr.'a kadar arttırmasının doğru olduğunu belirten Nalçakan, "Bu arttırımın doğal yolla yapılmasını öneriyorum." dedi. (CİHAN) Hızlı yemek obezite yapıyor Obezite her geçen gün artarken, uzmanlar özelikle hızlı yemek konusunda uyarıyor. Doruk Sağlık Grubu Beslenme ve Diyetetik Uzmanı Esranur Kılıçoğlu, yavaş yemek yemeyi alışkanlık haline getirmek gerektiğini söyledi. Kendilerine başvuran iki kişinin 4 aylık sürede 20 şer kilo verdiğini dile getiren Kılıçoğlu, Tedavi sürecindeki en hassas konulardan biri yavaş yeme alışkanlığının kazanılmasıdır. dedi. Obezite hastalığının tedavi sürecindeki en hassas konulardan birinin yavaş yeme alışkanlığının kazanılması olduğunu dile getiren Kılıçoğlu, şu bilgileri verdi: Sürecin en önemli noktalarından biri, yavaş yeme alışkanlığının kazanılmasıdır. Bunun yanı sıra danışanlarımız doğru beslenme şekillerini öğrenerek, günde 5-6 öğün besleniyor ve kesinlikle aç kalmıyorlar. Ayrıca, beslenmenin yanı sıra fiziksel aktivite ve su tüketimi de çok önemlidir. Kısacası biz diyet yapmıyoruz, sağlıklı besleniyoruz. Dört ayda 99 kilodan 79 a düşen Nihat Uçan ve 85 kilodan 65 e düşen Aysel Durdubaş ise sağlıklı beslenmenin önemine dikkat çekti. Doya doya kilo verdim diyen Nihat Uçan, Geldiğimde tam olarak 99 kiloydum. Esranur Kılıçoğlu ile tanışmanın ardından yemek yemeği yeni öğrendim diyebilirim. Tedavi sürecinde sebze, meyve, et ve süt ürünlerini yiyerek kilo verdim. Bu süre içerisinde hiç aç kalmadım. diye konuştu. Tedavi sürecinde günde 3 ana ve 2-3 ara öğün olmak üzere toplam 5-6 öğün yemek yediğini ifade eden Aysel Durdubaş ise Mutsuz ve aynaya bakmaktan korkan bir insan iken, bir anda hayatım tamamen değişti. 20 kiloyu bu kadar kısa süre içerisinde vermek benim için bir hayaldi. Fakat gerçek oldu. i- fadelerini kullandı. (CİHAN)

13 SAYFA 14 SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI SONDAKiKA GAZETESİ >> 14 GÜNCEL7 18 1ubat Ocak Perşembe Pazar Avrupa nın yıldızı Rekortmenin hayali İzmir Üniversiteli olmak Rekortmen yüzücü Michael Phelps in Amerikalı Antrenörü Bob Bowman tarafından Amerika ya davet edilen, 2014 ün Aralık ayında, Türkiye Kısa Kulvar Şampiyonası nda kırdığı 9 rekorla adından Türk Yüzme S- porunun Geleceği olarak söz ettiren İzmir Özel Fatih Koleji öğrencisi Emre Sakçı nın üç hayali var: Dünya rekoru kırmak, Olimpiyat Şampiyonu olmak ve İzmir Üniversitesi nde eğitim almak. Antrenörü Türker Oktay a göre İzmir Özel Fatih Koleji öğrencisi ve Fenerbahçe Spor Kulübü s- porcusu Emre Sakçı, Türkiye deki yüzme s- poruna dair kalıpları yıkacak yılından bu yana yüzen, 2005 yılında havuza lisanslı bir yüzücü olarak giren Sakçı, bugüne kadar pek çok kez Milli oldu, Türkiye rekorlarına imza attı. Elde ettiği başarılar Sakçı nın adını dünya çapında duyurunca, rekortmen yüzücü Michael Phelps in Amerikalı Antrenörü Bob Bowman tarafından Amerika ya davet edilen Sakçı, değil yurt dışına gitmeyi, İzmir den ayrılmayı bile düşünmüyor. 17 yaşında hedefine dünya rekoru kırmayı ve Olimpiyat şampiyonluğunu koyan Sakçı nın ise bir hayali var, o da İzmir Üniversitesi öğrencisi olmak. Rekorlarının mutluluğunu paylaştı Türkiye yi uluslararası mücadelelerde Milli sporcu olarak pek çok kez temsil eden, Aralık 2014 tarihleri arasında düzenlenen Türkiye Kısa Kulvar Şampiyonası nda kırdığı Yaş arası 9 Türkiye rekoru ile adından söz ettiren Emre Sakçı, başarısının mutluluğunu İzmir Özel Fatih Koleji Genel Müdürü ve İzmir Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Ali Rıza Doğanata ile paylaştı. Ziyaretinde, başarılarının arkasında k- endisine sunulan olanaklar ve desteğin yattığını söyleyen Sakçı, Bir sporcu için teknik, moral, motivasyon, sistem ve zaman yönetimi çok önemli. İzmir Fatih Koleji nde eğitim alırken aynı zamanda antrenmanlarımı okulumun havuzunda sürdürebiliyor olmam benim için büyük avantaj. Antrenörüm, İzmir Özel Fatih Koleji Spor Okulları Müdürü Türker Oktay ile çalışmalarımızdan aldığımız verim başarı çıtamızı her yıl yükseltiyor. Hem Türker hocam hem de benim için Amerika dan teklif geldi ancak biz değerlendirmeyi düşünmüyoruz. Hatta İstanbul dan gelen teklifleri bile değerlendirmiyoruz çünkü benim tek hayalim, üniversite eğitimime İzmir Üniversitesi nde devam ederek başarılarımı uzun yıllar sürdürmek dedi. Sakçı nın başarıları ile gurur duyduklarını ifade eden İzmir Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Ali Rıza Doğanata ise Öğrencilerimizin akademik başarıları kadara sosyal ve sportif hayattaki başarıları, sanatsal gelişmeleri de bizler için çok önemli. Kendini farklı alanlarda geliştirmek isteyen tüm öğrencilerimize mümkün olduğu kadar olanaklarımızı sunmaya çalışıyoruz. Emre böyle azimli ve başarılı oldukça desteğimiz her zaman o- nunla olacak dedi. Hedef, uzun yıllar yüzmeye devam etmek Yüzme sporunda ileri yaşlarda çok fazla s- porcu ile temsil edilmeyen Türkiye de temel sorunun, çocuklara erken yaşta şampiyonluk hedefi konması ve kapasitenin erken tüketilmesi olduğunu ifade eden Antrenör Oktay, Emre ile uzun bir spor yaşamımız olacak. 30 lu yaşları sonrasında bile yeni başarılara imza atan bir yüzücü o- lacağının işaretlerini şimdiden veriyor dedi. Demokrasi yerelde başlar ilkesiyle hareket eden, katılımcı demokrasi odaklı ve insan haklarına saygılı hizmetler üreten Karşıyaka Belediyesi; örnek çalışmalarıyla Avrupa Konseyi tarafından 12 Yıldız Şehri unvanına layık görüldü Aydın Büyükşehir Belediyesi portakallarını satamayan ve zarar eden üreticilerden yaklaşık 52 ton portakal alarak üreticilere destek oldu. Aydın Büyükşehir Belediyesi Başkanı Özlem Çerçioğlu, yaptığı açıklamada Sultanhisar ve Kuyucak ilçelerinden 52 ton portakal alarak üreticilere destek KARŞIYAKA Katılımcı demokrasi anlayışı çerçevesinde sürdürdüğü çalışmaları Avrupa vitrinine taşıyan Karşıyaka Belediyesi, Avrupa Konseyi nin en prestijli ödüllerinden biri olan 12 Yıldız Şehri unvanını kazandı. 24 ülkeden 45 belediyenin aday olduğu projede büyük başarı sağlayan ve örnek gösterilen belediye, 16 Şubat ta Paris te gerçekleşecek törenle 12 Yıldız bayrağını Karşıyaka ya getirecek. 12 Yıldız Ödülü sayesinde, Karşıyaka nın çalışmaları tüm Avrupa da duyulacak ve yatırımlar için yeni hibe kapıları açılacak. İNSAN ODAKLI HİZMET Demokrasi yerelde başlar ilkesiyle hareket eden, katılımcı demokrasi odaklı ve insan haklarına saygılı hizmetler üreten Karşıyaka Belediyesi; örnek çalışmalarıyla Avrupa Konseyi tarafından 12 Yıldız Şehri unvanına layık görüldü. Konseyin en önemli uygulamalarından biri olan 12 Yıldız Şehri Projesi ne geçen Haziran da a- day olan belediye, bu ay gerçekleştirilen değerlendirmeler sonucunda ödülü almaya hak kazandı. Avrupa nın yıldız kentleri arasına giren Karşıyaka, Ege Bölgesi nde bu unvana sahip ilk belediye oldu. HALK TOPLANTILARI Karşıyaka Belediyesi, 12 Yıldız Şehri Projesi adaylığı kapsamında, 2014 yılı için belirlenen katılımcı demokrasi ve insan hakları ana temasına yönelik uygulamalar gerçekleştirdi Ekim 2014 tarihleri arasındaki Yerel Demokrasi Haftasıyla başlayan etkinlikler çerçevesinde, her yaş grubundan Karşıyakalının yönetimde söz sahibi olabilmesi için halk toplantıları yapıldı. Engelli vatandaşlar için kültürel ve sosyal etkinlikler, otizmli çocuklar için ise tiyatro ve dans gösterileri sergilendi. Karşıyaka Belediyesi nin insan haklarına verdiği değer ve katılımcı demokrasi uygulamalarını gösteren etkinlikler, Avrupa Konseyi temsilcileri tarafından da izlendi. ÖRNEK GÖSTERİLDİ Fransa, Belçika, Almanya, İngiltere ve İtalya nın da aralarında bulunduğu 24 ülkeden 45 belediye ile birlikte adaylık sürecini tamamlayan Karşıyaka Belediyesi, değerlendirmeler sonucunda 12 Yıldız Şehri unvanını almaya hak kazandı. Başarılı uygulamalarıyla büyük ilgi çeken belediye, aynı zamanda konsey temsilcileri tarafından diğer kentlere de örnek gösterildi. Avrupa çapında büyük prestij getirecek bu ödül, Karşıyaka ya yeni stratejik ortaklıklar ve proje ortaklıklarının kapılarını açacak. 12 Yıldız Şehir unvanı, yeni hibe kaynaklarının bulunmasına ve bu kay- olduklarını belirtti. Aydın bölgesinde portakal üretimi yapan üreticilerinin durumlarının iyi olmadığını ifade eden Çerçioğlu, bölgede çok kaliteli portakal yetiştirildiğini ancak ürünün kilosunun 40 kuruşa dahi satılamadığını kaydetti. Çerçioğlu, açıklamada şu ifadelere yer verdi: "Büyükşehir nakların daha etkin kullanılmasına da katkı sağlayacak. KARŞIYAKAMIZA YAKIŞTI Karşıyaka Belediyesi nin ödülünü, 16 Şubat ta Paris te gerçekleşecek törende teslim alacak olan Başkan Hüseyin Mutlu Akpınar, Göreve geldiğimiz günden bu yana Bu kenti halkla birlikte yöneteceğiz dedik. Katılımcı demokrasi anlayışını, halkımıza da yönetimde söz hakkı tanımayı, hizmet prensiplerimizin temeline y- erleştirdik. Bu çalışmalarımız sayesinde Karşıyakamıza 12 Yıldız Şehri unvanını kazandırmanın gururunu yaşıyoruz. Bu ödül Karşıyakamıza yakıştı. Hedefimiz, çalışmalarımızı dünyaya göstermek dedi. Aydın'da portakal üreticisine belediye desteği Belediyesi olarak üreticimizden yaklaşık 52 ton portakal aldık. Biz bu portakalları Aydın halkına dağıtacağız. Vatandaşlarımızın C vitaminine ihtiyaçları var. Üreticilerimizin her zaman yanlarındayız. Sosyal belediyecilik anlayışı ile bunu yapıyoruz ve uyguluyoruz" (AA) bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca bulmaca Soldan sağa: 1. Bir akarsuyun herhangi bir kesiminden saniyede geçen suyun hacmi. Kesilmiş ağaç kökü. 2. Altın kökü. Genişlik. 3. Denizlerin çekilmesiyle oluşmuş yurtlanmaya elverişli bölge. Bir nota. 4. Görecelik. 5. Tanrı. İki sert cismi birbirine bağlamaya yarayan, iki ucu sivri ve kıvrık metal parça. 6. Cennet. Muğla ilinin bir ilçesi. 7. Yer fıstığı. Nikelin simgesi. 8. Kutsal inanç. Evcil bir geyik türü. 9. Bir nota. Türlü bitki yaprak ve kabuklarını kokulandırarak yapılan acı bir içki. Bir cetvel türü. 10. Bir pamuk türü. Kasaplarda satılan kesilmiş hayvan NADİR ( Ünlü kadın yazarımız ). Gözleri görmeyen. 12. Atom bombası altılan kentlerden biri. 13. Boşa gitme, ziyan olma. Güzel sanatların dokuz perisinden biri. 14. Yapma, etme. Cüsseli. Kalın sicim. 15. Taneli bir meyve. Ağ torba. 16. Favori. Tutukevi, hapishane. 17. Kadınların başlarına bağladıkları bir tülbent. Etrafı suyla çevrili kara parçası. 18. Eski dilde taht. 19. Ödünç alınan ya da verilen şey. Bir sınav türü. 20. Çocuk sahibi olmuş kadın. Sıcak ülkelerde yetişen hoş kokulu bir meyve. Yukarıdan aşağıya: Dünkü bulmacanın cevapları 1. İskambil kâğıtlarında bir gruba verilen ad, karo. Pirinç ve şeker kamışından elde edilen bir tür rakı. Koruma, gözetme. 2. Eskrimde bir kılıç türü. Mesafe. Düzenli ekilen yer. Tavlada bir sayı. Lahza. 3. Uzakdoğu ülkelerinde B vitamini eksiliğinden ileri gelen bir hastalık. Türk müziğinde bir makam. Otlak. 4. Bir doğumda dünyaya gelmiş olan iki kardeş. Kaynar suda haşlanıp üzerine yağ gezdirilen mısır unu yemeği. Öküz yemliği. 5. Düşüncesizce her işe atılan, cüretkâr. Güzel kokulu küçük bir tür kavun. Edebiyatta etkiyi arttırmak için bir şeyin tersini söyleyerek alay etme. 6. Kadınsı davranışları olan erkek. Yapıt. Gülü seven ona katlanır. 7. Aslı pikrik asit olan patlayıcı bir madde. Renyumun simgesi. Ön gün. Bir göz rengi. 8. İki tarla arasındaki sınır. Rüzgâr. Karadeniz yelkenlisi. Bir peygamber. Hayvanlara vurulan damga. 9. Metin olma, dayanıklılık. İki yüzü beyaz kapsız yorgan. On altı taşla iki kişi arasında oynanan bir zekâ oyunu. 10. Hamız. Güzel sanatların bir dalı. Sözlerinin bütünü veya çoğu şarkılı olarak söylenen müzikli tiyatro eseri. Müzikte durak işareti.

14 SAYFA 15 SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI SONDAKiKA GAZETESİ >>15 SPOR Ocak Şubat Pazar Perşembe Başkan Uyar ın Annelik Gururu Urla Belediye Başkanı Sibel Uyar, oğlu Baran Nebi Uyar ın Ocak 2015 tarihlerinde Rusya da yapılan 2015 U21 Erkekler Dünya Şampiyonası Avrupa Elemeleri nde milli takım forması giymesinin gururunu yaşıyor PTT 1. Lig'de yabancı kuralı değişti Türkiye Futbol Federasyonu ile PTT 1. Lig kulüplerinin başkanları bugün Antalya'da bir araya geldi. TFF Başkanı Yıldırım Demirören başkanlığında yapılan toplantıda PTT 1. Lig'de önümüzdeki sezondan itibaren uygulanmaya başlanacak yerli oyuncu kuralı kulüplerle paylaşıldı ve oybirliğiyle kabul edildi. Yeni kurala göre PTT 1. Lig'de kulüpler diledikleri sayıda futbolcuyla sözleşme imzalayabilecekler. Kulüplerin A listeleri en fazla 25 oyuncudan oluşacak ve bu 25 futbolcunun en fazla 3'ü kaleci olabilecek. Kulüpler A listelerinde Türkiye A Milli Takımı'nda oynama uygunluğu bulunan en az 15 futbolcuya yer verecekler. Bu 15 futbolcudan 2'si yaş sınırı olmaksızın kulübün altyapısından yetişmiş, 4'ü ise Türkiye'de yetişmiş futbolcular olacak. 21 yaş ve altında olan futbolcular A listesinde yer almaksızın 18 kişilik müsabaka kadrosuna her zaman yazılabilecek. Kulüpler 18 kişilik müsabaka kadrolarında Türkiye A Milli Takımı'nda oynama uygunluğu bulunan en az 13 futbolcuya yer verecekler ve bu 13 futbolcudan bir tanesi kaleci olacak. Kulüplerin 18 kişilik kadrolarında yabancı uyruklu en fazla 5 futbolcuya yer verilebilecek. Yabancı uyruklu futbolcuların tamamı ilk 11'de yer alabilecek. Yeni sistemle futbol ailesi ile Vergi Daireleri ve Sosyal Güvenlik Kurumu'na kesinleşmiş borcu olan kulüplere, borçlar ödeninceye veya yapılandırılıncaya kadar transfer yasağı uygulanacak. Sistemle, yabancı uyruklu futbolculardan alınacak tescil bedelleri bir fonda toplanacak ve bu fonda toplanan gelirlerin tamamı yerli futbolcularının oynatılmasını teşvik amacıyla kulüplere geri ödenecek. (CİHAN) Soldan sağa İzmir Büyük Şehir Belediyesi Spor Kulübü Genel Sekreteri Kerem Ünal, Takım Antrenörü Namık Dalgakıran, Baran Nebi Uyar, Başkan Sibel Uyar ve Hentbol Şube Sorumlusu İlkim Kulusoğlu Göksel Gümüşdağ: Yabancı kontenjanı ile ilgili karar 4 yıl için kabul edildi Yıllardır milli takım kamplarına giden Nebi Uyar, 17 yaşında ilk kez ay yıldızlı formayı giyerek Slovakya, Avusturya ve Rusya ya karşı mücadele eden U21 Erkek Milli Hentbol Takımının kalesini korudu. 17 YAŞINDA U21 KATEGORİSİNE SEÇİLDİ İzmir Büyükşehir Belediyesi nde hentbol oynayan 17 yaşındaki Nebi, İzmir Büyük Şehir Belediyesi Spor Kulübü Genel Sekreteri Kerem Ünal, Hentbol Şube Sorumlusu İlkim Kulusoğlu, ve Takım Antrenörü Namık Dalgakıran ile annesi Başkan Sibel Uyar ı makamında ziyaret etti. İzmir Büyük Şehir Belediyesi hentbol takımı 17 yaş sporcuları arasından, U 21 kategorisine seçilen tek oyuncu olan Nebi Uyar, yıllarca beni bıkmadan antrenmanlara götürüp, getiren annemin hakkını ödeyemem, başarımda annemin payı çok büyük sözlerine yer verdi. İzmir Özel Türk Fen Lisesi nde okuyan ve hentbola 9 yaşındayken kaleci olarak okuldaki antrenörü Bülent Sayın sayesinde başladığını söyleyen başarılı sporcu, mühendislik fakültesinde okumak istediğini ama hentbolu hayatından çıkarmayacağını sözlerine ekledi. BAŞKAN ANNENİN MİLLİ GURURU Türkiye yi ay yıldızlı formayla temsil eden seçilmiş bir çocuğun annesi olmanın gurur verici olduğunu vurgulayan Başkan Uyar, bir anne için oğlunun başarısını görmekten daha fazla mutluluk veren bir şey yok dedi. Her çocuğun hayatında sporun yer alması gerektiğini belirten Başkan, Urla da çocukları ve gençleri spora teşvik etmek, daha sağlıklı ve rahat koşullarda spor yapılmasını sağlamak için çalıştıklarını sözlerine ekledi. Kulüpler Birliği Vakfı Başkanı Göksel Gümüşdağ, yabancı kontenjanıyla ilgili kararın 4 yıl için kabul edildiğini söyledi. Türkiye Futbol Federasyonu(TFF) Başkanı Yıldırım Demirören de yabancı futbolcu kararının bütün kulüplerin anlaşmasıyla kabul edildiğini belirtti. Antalya'da gerçekleştirilen Kulüpler Birliği Vakfı Toplantısı'nın ardından yapılan açıklamada yabancı kuralının 4 yıl geçerli olacağı açıklandı. Balıkesirspor, Fenerbahçe, Gaziantepspor ve Trabzonspor'un mazeret bildirerek temsilci göndermediği toplantıda Süper Lig temsilcilerinin başkan ve yöneticileri hazır bulundu. Toplantı sonunda açıklama yapan TFF Başkanı Yıldırım Demirören, "Kulüpler Birliği Başkanı Göksel Gümüşdağ ve diğer arkadaşlarıma teşekkür ederim. Yabancı kuralı bütün kulüplerin anlaşmasıyla kabul edilmiştir. Üç sene sonra oturacağız ve kararının uzatılıp uzatılmaması konusunda karar vereceğiz. Türk futbolu için hayırlı olsun." diye konuştu. Kulüpler Birliği Vakfı Başkanı Göksel Gümüşdağ ise "Yabancı konusundan detayları değerlendirmek ve ilk yarı analizi yapmak için toplandık. Ayrıca Hüsnü Güreli mali yapıyla ilgili bir sunum yaptı. Bunlarla ilgili yakın bir zamanda sizleri bilgilendireceğiz. Çok önemli kararlar alıyoruz. Tüm kulüpler bir arada, tartışıyoruz, görüş alışverişinde bulunuyoruz. Bu yabancı kararı 4 yıl için kabul edildi. 3. yıl değerlendirilip, 4. yıldan sonrası için bir karar alacağız. Bu karar, 2020'ye kadar Kulüpler Birliği ve TFF tarafından değiştirilmeyecek." ifadelerini kullandı. (CİHAN) ELDE EDİLEN RAKAMLAR İsmail Kartal ı doğruluyor Süper Lig Süleyman Seba Sezonu nun ilk yarısında oynanan tüm karşılaşmaları inceleyen spor istatistiği şirketi Opta, ligin ilk yarısının altın karmasını yaptı. Fenerbahçe teknik direktörü İsmail Kartal, takımının çok penaltı kazandığı yönündeki yoruma, ceza sahasına en çok giren takım oldukları için bunun normal olduğunu dile getirerek yanıt vermişti. Elde edilen veriler de İsmail Kartal ı doğruladı. Fenerbahçeli oyuncular, rakip ceza sahasında 449 defa topla buluştu. Süper Lig'de 16 maçlık ilk yarıda oynanan tüm karşılaşmaları inceleyen spor istatistiği şirketi Opta, ligin ilk yarısının altın karmasını yaptı ve birbirinden ilginç istatistiklerle ilk yarıyı rakamlara döktü. İstatistiksel olarak ilk yarının en başarılı 11 ini gösteren karmada Fenerbahçe, Galatasaray ve İstanbul Başakşehir den 2 şer; Beşiktaş, Trabzonspor, Bursaspor, Sivasspor ve Kasımpaşa dan 1 er oyuncu bulunuyor. Ulaşılan veriler ayrıca ceza sahasında en çok topla buluşan takım, kaleyi bulmakta en başarılı forvetler, en iyi pasörler gibi bilgilere de ışık tutuyor. Türkiye'de, ilk yarısı tamamlanan Süper Lig i tüm ayrıntılarıyla mercek altına alındı. Süper Lig de oynanan tüm karşılaşmaları inceleyen Opta nın verilerine göre, istatistiksel olarak ilk yarının en başarılı 11 i şöyle şekillendi: Kalede, yüzde 84 e yaklaşan kurtarış oranıyla İstanbul Başakşehir Futbol Kulübü nün kalecisi Volkan Babacan, sağ bekte Sivasspor un başarılı oyuncusu Cicinho, 7 asisti ve 53 gollük pası ile, sol bekte Fenerbahçeli Caner Erkin, 4 asist ve 35 gollük pas ile yer aldı. Stoper mevkiinde yine İstanbul Başakşehir den Alexandru Epureanu yüzde 86 yı aşan top kapma oranı ile ve Galatasaray dan Chedjou, yüzde 65 başarılı ikili mücadele ile en 11 in parçası olmayı başardı. Orta sahanın sağında Bursaspor dan Volkan Şen 5 gol, 4 asist ve 32 gollük pas; solunda ise Kasımpaşa dan Babel 5 gol, 3 asist, 28 gollük pas performansları ile kendilerine yer buldu. Orta sahanın ortasında, Trabzonspor dan Mehmet Ekici 2 gol, 5 asistlik performansını 36 gollük pasla süslerken, Fenerbahçeli Mehmet Topal, attığı 1 golün yanı sıra 736 isabetli pas ve 82 başarılı ikili mücadele ile dikkat çekti. İlk yarının en başarılı 11 inin ileri ucunda ise Beşiktaş ve Galatasaray dan iki forvet oyuncusu yer aldı. Demba Ba yüzde 65.5 oranındaki şut isabeti ile 8 gol kaydederken, bir de asist yaptı. Burak Yılmaz ise girdiği pozisyonların yaklaşık yüzde 29 unu gole çevirme oranı yakalayarak 11 gol kaydetti ve 2 de asist yaptı. Süper Lig de ilk yarının en başarılı 11 i şöyle: Oyuncu İstatistik Volkan Babacan (İstanbul Başakşehir) - %83,7 kurtarış oranı, 41 kurtarış Cicinho (Sivasspor) - 7 asist, 53 gollük pas Alexandru Epureanu (İstanbul Başakşehir) - 4 gol, %86.7 top kapma başarısı Aurélien Chedjou (Galatasaray) - 2 gol, 1 asist, 65 başarılı ikili mücadele Caner Erkin (Fenerbahçe) - 4 asist, 35 gollük pas Volkan Şen (Bursaspor) - 5 gol, 4 asist, 32 gollük pas Mehmet Ekici (Trabzonspor) - 2 gol, 5 asist, 36 gollük pas Mehmet Topal (Fenerbahçe) - 1 gol, 736 isabetli pas, 82 başarılı ikili mücadele Ryan Babel (Kasımpaşa) - 5 gol, 3 asist, 28 gollük pas Demba Ba (Beşiktaş) - 8 gol, 1 asist, %65.5 şut isabeti Burak Yılmaz (Galatasaray) - 11 gol, 2 asist, %28.9 gole çevirme VERİLER İSMAİL KARTAL I HAKLI ÇIKARDI Fenerbahçe teknik direktörü İsmail Kartal, takımının çok penaltı kazandığı yönündeki yoruma, ceza sahasına en çok giren takım oldukları için bunun normal olduğunu dile getirerek yanıt vermişti. Elde edilen veriler de İsmail Kartal ı doğruluyor. Fenerbahçeli oyuncular, rakip ceza sahasında 449 defa topla buluştu. Bu alanda Bursaspor 353, Kasımpaşa 317, Beşiktaş ise 304 defa ile sarı lacivertlileri takip ediyor. Galatasaray ise, 273 topla buluşma sayısı ile Sivasspor (283), Eskişehirspor (276) ve Konyaspor un (274) ardından sekizinci sırada bulunuyor. Kaleyi bulmakta en iyiler ise Beşiktaş ın forvetleri. En az 15 gol girişiminde bulunan forvetler baz alındığında, Beşiktaş ın forvetleri Demba Ba ve Cenk Tosun, şut isabetinde ligin en başarılı iki oyuncusu olarak öne çıkıyor. Cenk, 19 şutunun 13 ünde kaleyi bulup yüzde 68,4 isabet sağlarken, Demba Ba 29 şutunun 19 unda kaleyi buldu. Galatasaray'dan Wesley Sneijder, 35 şutla ligde kaleye en çok şut gönderen dokuzuncu oyuncu olsa da engellenen şutlarda 18 ile ilk sırada bulunuyor. Hollandalı yıldız, neredeyse her üç vuruşun birinde rakipleri tarafından engelleniyor. Ligin en çok şut deneyen takımı 278 ile Fenerbahçe olurken, en fazla isabetli şut atan takım ise 101 şutla Kasımpaşa oldu. EN İYİ PASÖRLER FENERBAHÇE VE GALATASARAY DA Süper Lig'in 16 maçlık ilk yarı periyodunda en iyi pasörler ise Fenerbahçe ve Galatasaray'dan çıktı. Galatasaray'dan Selçuk İnan, ilk yarıda yaptığı toplam 810 isabetli pasla bu alanda ligdeki en yüksek sayıya ulaştı. Pas sayısı futbolcuların sahada kaldıkları dakikalara oranlandığında ise Emre Belözoğlu öne çıkıyor. Fenerbahçe nin tecrübeli futbolcusu, 90 dakikaya oranlandığında maç başına 66,2 isabetli pas atarken, arkasından gelen Selçuk İnan, maç başına ortalama 50,6 isabetli pas attı. Sivassporlu Cicinho ise Avrupa da başa oynuyor. Sivasspor un yıldızı Cicinho, yaptığı yedi asist, attığı 53 gollük pas ve hazırladığı 11 net gol pozisyonu ile bu üç alanda da ligin zirvesinde bulunuyor. Avrupa nın beş büyük liginde Cicinho dan daha fazla asist yapabilen tek savunma oyuncusu Everton dan Leighton Baines (7). Gollük pas ve net gol pozisyonu hazırlamada, beş büyük ligde Cicinho dan daha başarılı bir savunmacı ise yok. Cicinho, ilk yarıda yaptığı asistlerle Avrupa nın yıldızlarıyla başa baş gidiyor. BURAK IN OFSAYT KABUSU HAMZA HOCA İLE BİTTİ Elde edilen verilere göre, Süper Lig in ilk yarısında en çok ofsayta düşen oyuncu 27 pozisyon ile Burak Yılmaz oldu. Burak, bu alanda Avrupa nın beş büyük liginde Marsilya dan Andre-Pierre Gignac (36) ve Mainz dan Shinji Okazaki nin (28) arkasından geliyor. Ligin ilk 11 maçında 23 defa ofsayta düşen Burak Yılmaz ın, Hamza Hamzaoğlu nun takımın başına geçmesinin ardından beş maçta sadece dört kez ofsaytta yakalanması ise ilginç bir istatistik olarak dikkat çekiyor. (CİHAN)

15 SAYFA 16 SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI ÖZEL HABER Türkiye'de bir yerel yönetim tarafından kurulan en büyük güneş enerjisi yatırımı olan Karşıyaka Güneş Tarlası, Portekiz'deki bir kente örnek oldu - Belediyenin ödediği elektrik faturalarına yıllık 420 bin liralık indirim getiren santralin ardından güneş enerjisiyle ısıtma soğutma yapılan parkların yapımı için de proje başlatıldı 18 Ocak 2015 Pazar İZMİR SÜPER LİGE Karşıyaka ile kavuşacak İzmir in en köklü kulüplerinden Karşıyaka Spor Kulübü Teknik Patronu Yusuf Şimşek Sondakika Gazetesine açıklamalarda bulundu. İzmir'deki güneş tarlası Portekiz'e örnek oldu K arşıyaka Spor Kulübü Teknik Patronu Yusuf Şimşek ten Sondakika Gazetesine özel açıklamalar. Ligin ilk yarısına ilişkin gazetemize açıklamalarda bulunan Şimşek, ligin ikinci yarısı ile ilgili olarak ise iddialı konuştu. İLK YARI ÇOK DAHA İYİ OLABİLİRDİK Ligin ilk yarısının bitimine bir maç kala, puan cetvelinde 6. sıraya yerleşen Karşıyaka Spor Kulübünün Teknik Patronu Yusuf Şimşek; İlk yarı daha da iyi noktada olabilirdik. Hak ediyorduk. Ancak bazı maçlarda öyle basit hatalardan puan kaybettik ki, bu bizi şu an bulunduğumuz sıraya düşürdü. Yapacak bişey yok. Şimdi, bu hatalara da göz atıyoruz ve çalışıyoruz. Ligin ikinci yarısında bunları yapmamak için elimizden geleni yapıyoruz. Bu hatalar olmasaydı şimdi liderlik potasındaydık dedi. LİGİN İKİNCİ YARISI ÇOK DAHA AZ HATA İLE OYNAYACAĞIZ Basit hataların kurbanı olan Şimşek; Ligin ikinci yarısı için çok daha az hata ile oynayıp şampiyonluğu kovalayacağız. İlk hedefimiz şampiyon olarak Süper Lige çıkmak. Bunun dışında bir şey hedeflemiyoruz. Ancak şampiyon olamazsak, ikinci sıradan veya play-oftan Süper Lige çıkacağız ifadelerini kullandı. İZMİR SÜPER LİGE KAVUŞACAK İzmir in Süper Ligde bir, hatta, birden çok takımının bulunması gerektiğini de vurgulayan Yusuf Şimşek; İzmir önemli bir şehir. Buradan bir takımın Süper Ligde olmaması bir kayıptır. Bu kaybı inşallah Karşıyaka olarak gidereceğiz dedi. KADROMUZ ŞAMPİYONLUK KADROSU Kadrolarına da değinen Şimşek; Bu kadro çok rahat şampiyon olur. Ancak daha çok çalışıp daha az ve hatta hiç hata yapmamamız gerekiyor. Bunu başarabilirsek, elimizdeki kadro zaten Süper Lige çıkacak ve hatta orada da iş yapabilecek bir kadro dedi. Ege ihracatı yine tam gaz Türkiye de en fazla ihracat yapan 10 il arasına Ege Bölgesi nden İzmir, Manisa ve Denizli girdi. Ege Bölgesi nin ihracatı 2014 yılının ikinci yarısındaki döviz kurlarındaki gerilemeye rağmen yıl sonunda yüzde 2.5 luk artışla 18 milyar 725 milyon 470 bin dolara ulaştı. Türkiye de ihracatın başlama noktası olan Ege Bölgesi nin 2013 yılı ihracat rakamı 18 milyar 266 milyon 696 bin dolar olarak kayıtlara geçmişti. İzmir, Manisa ve Denizli, Türkiye de en fazla ihracat yapan iller sıralamasında ilk 10 da yer aldı. Ege Bölgesi nde ihracatını yüzde 20 oranında artıran Muğla ise en çok dikkat çeken il oldu. Türkiye İhracatçılar Meclisi ve Ege İhracatçı Birlikleri verilerinden yapılan derlemeye göre Ege Bölgesi nde en fazla ihracat yapan il 8 milyar 942 milyon 891 bin dolarlık tutarla İzmir oldu. İzmir, Ege Bölge- si ihracatından yüzde 48 pay aldı. İzmir, 198 ülkeye ihracat yaparken Almanya 1 milyar 161 milyon dolarlık tutarla en fazla ihracat yapılan ülke oldu. Almanya yı 616 milyon dolarlık ihracatla ABD, 582 milyon dolarlık dışsatımla İngiltere izledi. İzmir de hazırgiyim sektörü zirveye çıktı İzmir ihracatı sektörler bazında irdelendiğinde, Hazırgiyim sektörü 1 milyar 311 milyon 917 bin dolarlık ihracatla zirveye yükseldi yılında ikinci sektör konumunda olan Hazırgiyim sektörü, 2014 yılında ihracatını yüzde 5 arttırdı ve birinci sektör oldu yılına göre ihracatı yüzde 15 gerileyen Kimya sektörü ise ikinci sıraya geriledi. Çelik sektörü ise 803 milyon dolarlık ihracatla zirvenin üçüncü basamağında kaldı yılında ihracatını yüzde 7 Sayıları her geçen gün artan rüzgar pervaneleriyle yenilenebilir enerji üretimi artıran İzmir, bir yerel yönetimin yaptığı güneş enerjisi yatırımıyla da örnek oldu. İlçedeki Yamanlar Dağı eteklerine kurulu güneş tarlasında ürettiği enerjiyle elektrik faturasında yıllık 420 bin liralık indirim sağlayan Karşıyaka Belediyesi, şimdi de güneş enerjisiyle ısıtılıp soğutulan parklar üzerinde çalışıyor. Karşıyaka Belediye Başkanı Zafer Akpınar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yenilenebilir enerjinin dünya genelinde yatırımcıların yanı sıra yerel yönetimlerin de gündeminde olduğunu, rüzgar santrallerinin hızla çoğaldığı İzmir'in güneş potansiyeline de dikkati çekmek amacıyla 2013 yılında güneş enerjisi tarlası projesi hazırlandığını ifade etti. İzmir Kalkınma Ajansı'nın desteğiyle Karşıyaka'ya uzanan Yamanlar Dağı eteklerindeki 9 dönümlük alanda 2013 adet güneş paneli kurarak enerji üretmeye başladıklarını kaydeden Akpınar, şu bilgileri verdi: "800 bin kilovat saat kapasiteli güneş tarlası, Türkiye'de bir yerel yönetim tarafından hayata geçirilen en büyük güneş enerjisi yatırımı oldu. Burada 420 bin lira değerinde elektrik üretiliyor. Bu enerjiyi elektrik dağıtım şirketine vererek ödediğimiz faturadan mahsuplaşıyoruz. Belediyemize ait bazı sosyal tesislerde har- cadığımız enerjiyi bedavaya getirmiş oluyoruz. Tesisi büyütmek için çalışmalarımız devam ediyor. Mevcut tarlanın arkasındaki 20 dönümlük alanda da paneller kurmak istiyoruz. Bu konuda TOKİ ile görüşmelerimiz sürüyor. Kapasitemizi üç kata kadar artırmayı öngörüyoruz. Bu alanda faaliyet gösteren firmalarla işbirliğine açığız. Hedefimiz belediyenin ödediği enerji faturalarını güneşten elde edeceğimiz kazanımla minimum seviyeye çekmek." - Örnek proje Akpınar, tesisin diğer yerel yönetimler için de örnek haline geldiğini, Çanakkale Belediyesi ekiplerinin tesiste yaptığı incelemelerin ardından benzeri bir tarlayı kurma çalışması yaptığını, ülke genelinden bazı üniversitelerin de çalışma yaptığını belirtti. Sadece Türkiye değil tesisin Avrupa ülkelerinde de ilgi gördüğünü dile getiren Akpınar, "Kardeş kentimiz olan Portekiz'in Cascais kenti yöneticileri, sistem hakkında bilgi almak üzere ekip göndermek istediler, çok olumlu karşıladık" dedi. Güneş tarlasının yanında belediye binalarının üzerine güneş panelleri yerleştireceklerini, ilçede yeni yapılacak binalara da güneş panelleri yerleştirilmesi konusunda müteahhitlerle görüşme yaptıklarını anlatan Akpınar, son olarak güneş enerjisinden yararlanan parklar- la da kamuoyunda farkındalık yaratmaya çalışacaklarını ifade etti. - Güneşle anılan kent Proje çalışmaları devam eden parkta bankların bulunduğu bölümün gölgelikleri üzerine yerleştirilecek panellerden üretilen enerjinin, bankların aydınlatılması, ısıtılması ve serinletilmesinde kullanılacağı bilgisini veren Akpınar, "Parkı kullanan vatandaşlar, bankların yanına konulacak prizlerden cep telefonunu, bilgisayarını şarj edebilecek. İlk parkı Nergis semtinde açacağız. Kademeli şekilde ilçedeki diğer parklarda da benzeri uygulamaları hayata geçireceğiz. Karşıyaka'yı güneş enerjisiyle anılan bir kent haline getirmek istiyoruz" diye konuştu. Dünya genelinde yerel yönetimlerin karbon salınımını azaltması için verdiği taahhütleri içeren Belediye Başkanları Sözleşmesi'ne 2013 yılında imza atan Karşıyaka, karbon salınımını 2020 yılına kadar yüzde 35 azaltma taahhüdünde bulunmuştu. Bu kapsamda hayata geçirilen Güneş Tarlası Projesi'ne İzmir Kalkınma Ajansı 1 milyon liralık hibe sağlamıştı. İlçedeki belediye hizmet binası, Ziya Gökalp Kültür Merkezi ve Taypark tesislerinin enerji ihtiyacını karşılayan santralin büyütülmesiyle diğer tesislerin de enerjisinin karşılanması planlanıyor. (AA) Bizim Ev ile umutları yeşerdi arttıran Manisa, 4 milyar 311 milyon dolarlık tutarla İzmir i takip etti. Manisa nın en fazla ihracat yaptığı ülkeler Almanya, İngiltere ve Fransa olarak sıralanırken, Elektrikelektronik sektörü 2 milyar 550 milyon dolarlık tutarla sektörler sıralamasında açık ara birinci oldu. 431 milyon dolarlık tutarla taşıt araçları yan sanayi sektörü ikinci, 371 milyon dolarlık ihracatla iklimlendirme sektörü üçüncü oldu. Türkiye ye 2014 yılında 3 milyar 199 milyon dolar döviz kazandıran Denizli ihracatını yüzde 4 geliştirdi. Denizli nin ihracat yaptığı ülke sayısı 172 olurken, İngiltere, ABD ve Almanya ilk üç sırayı aldı. Denizli den ihracatta Hazırgiyim sektörü 1 milyar 230 milyon dolarla liderliğini sürdürdü. İzmir, Manisa ve Denizli Türkiye de en fazla ihracat yapan iller sıralamasında ilk 10 da yer aldı. Konak Belediyesi nin ihtiyaç sahibi vatandaşlara yardımda bulunmak amacıyla kurduğu Bizim Ev eski adıyla Eşya Deposubir ailenin daha yüzünü güldürdü. Geçtiğimiz haftalarda bilinmeyen bir sebepten çıkan yangında, Gültepe Semti Tunalıgil Caddesi ndeki evleri kullanılamaz hale gelen Kaptan Ailesi nin yardımına koşan Konak Belediyesi Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü ekipleri, kış günü sokakta kalmamak adına kiralık eve çıkan ailenin ihtiyacı olan tüm ev eşyalarını karşıladı. Halıdan bulaşık makinesine, televizyondan yatağa kadar bir evde bulunması gereken tüm beyaz eşya ve mobilyalar, Bizim Ev ekipleri tarafından Kaptan ailesinin yeni taşındıkları eve getirildi. MAĞDUR OLMADILAR Eşi, kızı, oğlu, gelini ve torunuyla yaşadıkları iki odalı evlerinde çıkan yangından sadece birkaç parça eşya dışında hiçbir şey kurtaramadıklarını dile getiren anne Gülcan Kaptan, Konak Belediyesi nin Bizim Ev hizmeti sayesinde mağduriyet yaşamadıklarını söyledi. Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş başta olmak üzere kendilerine el uzatan tüm yardımseverlere teşekkür eden Kaptan; Yardım eden herkese, Konak Belediyesi ne, bizim yanımızda olanlara teşekkür ediyorum. Özellikle Sema Pekdaş a teşekkür ediyorum. Çok yardımları oldu. Bütün eşyalarım yanmıştı ama sonuçta mağdur olmadım. Eşya yardımı yapıldı dedi. Sevincini kızını sarılarak paylaşan Kaptan, yanan evleri onarılıncaya kadar Konak Belediyesi nin eşya yardımıyla döşenen kiralık evde kalacaklarını belirtti. Sosyal yardımlar kapsamında ihtiyaç sahibi vatandaşlara hizmet vermeyi sürdüreceklerini belirten Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş, yürüttükleri Bizim Ev projesine katkı koymak için tüm yardımseverlerden destek beklediklerini söyledi. Bizim Ev e bağışlanacak her türlü kullanılabilir ikinci el ev eşyasının ihtiyaç sahibi vatandaşlara ulaştırıldığını dile getiren Pekdaş; Daha önceleri Eşya Deposu adıyla hizmet veren bu projemiz Bizim Ev adıyla hizmet vermeyi sürdürüyor. diye konuştu. ÜLKE DEĞİŞSE DE KADERLERİ HEP AYNI Gediz Üniversitesi Psikoloji Bölümü nden Yrd. Doç. Dr. Yudit Namer, istenmeyen gebeliğin olumsuz etkilerini Avrupa çapında araştırdı, 7 ülkeden bin 45 kadına ulaştı. Tüm ülkelerde de bu durumdan kadınlar sorumlu tutulup yalnız bırakılıyor, aile desteği bile alamıyor. Yalnızlık hissi en çok Türkiye de ve Yunanistan da hissediliyor.gediz Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Yudit Namer, Avrupa çapında araştırmaya imza attı. Aynı zamanda Türk Psikologlar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi olan Yrd. Doç. Dr. Namer, istenmeyen gebelik durumunda kadınların neler yaşadığını öğrenmeye çalıştı. Avrupa Psikoloji Dernekleri Federasyonu ve Avrupa Psikoloji Öğrencileri Toplulukları Federasyonu nun da desteğiyle Türkiye de 322, Almanya da 199, Yunanistan da 162, Polonya da 139, Kıbrıs ta 102, Kuzey İrlanda da 69 ve İsviçre de 52 olmak üzere toplam bin 45 kadına ulaşıldı. Ortalama yaşı 26 olan kadınlara, maddi sıkıntılar içinde yaşanan gebelik, annenin sağlığına tehdit oluşturan gebelik, cinsel saldırı nedenli gebelik, küçük yaşta gerçekleşen gebelik, okulda cinsel eğitimin verilmemesi kaynaklı gebelik halinde başlarına neler gelebileceği soruldu. Ülke değişse de istenmeyen gebelikte kadının kaderinin değişmediği ortaya çıktı. Bu durumdan genellikle kadınlar sorumlu tutuluyor; ailesinden, akrabalarından ve arkadaşlarından bile destek almamaları gerektiği düşünülüyor. Bebeğe de yansıyor Benzer şekilde, tıbbi ve psikolojik yardım da uygun bulunmuyor, önerilmiyor. İstenmeyen gebelik yaşayan kadınlar çoğunlukla yalnızlığa ve çaresizliğe itiliyor. Yalnızlık hissi diğer ülkelere göre Türkiye de ve Yunanistan da daha çok hissediliyor. Ülkemizdeki kadınlar istenmeyen gebelikte hekimlerden ve ruh sağlığı uzmanlarından gizlice destek almayı tercih ediyor. Bu olumsuz bakış, doğum gerçekleşirse çocuğa da yansıyor, istenmeyen gebelik sonucu doğan bebeklerin bakımına daha az özen gösteriliyor. Yrd. Doç. Dr. Yudit Namer, istenmeyen gebelikten genellikle kadının tek başına sorumlu tutulmasının kabul edilemez olduğunu söylüyor. Yrd. Doç. Dr. Namer, çeşitli uluslararası bilimsel toplantılarda da paylaştığı araştırma sonuçlarının, kadınlara yönelik yeni koruyucu tedbirlerin alınması gerektiğini gösterdiğine dikkat çekiyor, şöyle konuşuyor: İstenmeyen gebelik yaşayan kadınların damgalanma korkusu olmadan destek alabileceği merkezler oluşturulmalı.