DİYANET AYLIK DERGİ NİN ÜCRETSİZ EKİDİR. AĞUSTOS 2015 SAYI 296. haberbülteni

Transkript

1 DİYANET AYLIK DERGİ NİN ÜCRETSİZ EKİDİR. AĞUSTOS 2015 SAYI 296 haberbülteni SAYFA 04 Beştepe Mİllet Camİİ törenle İbadete açıldı SAYFA 06 Başkan Görmez, Srebrenİtsa katliamı yıldönümü anma törenlerine katıldı SAYFA 09 Türkİye Uluslararası Hafızlık ve Kur an-ı Kerİm İ Güzel Okuma Yarışması İstanbul da yapıldı

2 Somali Din İşleri ve Evkaf Bakanından Başkanlığımıza ziyaret Somali Din İşleri ve Evkaf Bakanı Abdülkadir İbrahim Şeyh ve beraberindeki heyet, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez i makamında ziyaret ederek bir süre görüştü. Dost ve kardeş ülke Somali Din İşleri ve Evkaf Bakanı ve heyetini, Başkanlığımızda ağırlamaktan mutluluk duyduğunu belirten Başkan Görmez, Biz Somali ile tarihte kaybettiğimiz kardeşliği yeniden bulduk. Bu kardeşliği bulmanın bahtiyarlığını yaşıyoruz. dedi. Bu ziyaretle, iki ülke arasındaki ilişkilerin ivme kazanacağını belirten Görmez, Afrika nın üç büyük düşmanla mücadele edip, mağlup etmeden başarılı olmasının mümkün olamayacağına vurgu yaparak şunları söyledi: Bu üç düşman, İslam dünyasının geneli için de geçerlidir. Savaşacağımız birinci düşman cehalettir. Bugün üzülerek belirteyim ki öğretilmiş bir cehaletle karşı karşıyayız. Yani cehaleti bilgi sanan bir dünya ile karşı karşıyayız. Mağlup etmemiz gereken ikinci düşman ise tefrikadır. Bu ister etnik, ister mezhep, ister statü temelinde tefrika olsun, hepsini bir tarafa bırakmadıkça, aynı ümmetin parçaları olduğumuzu idrak etmedikçe, başarılı olmamız mümkün değildir. Üçüncü düşman da fakirliktir. Fakirlik derken sadece üretime sahip olmamayı kast etmiyorum. Hem fikri, düşünce, bilgi üretimi, hem de maddi üretimi kast ediyorum. Biz aynı zamanda yeryüzünü imar etmekle emrolunmuş müminler topluluğuyuz. Somali de yaşanan kıtlık sadece maddi bir kıtlık değil, aslında vicdan ve merhamet kıtlığı idi Son yıllarda kaybedilen kardeşliklerin tekrar sağlandığını ve Türkiye ile Afrika arasında yeniden köprülerin kurulduğunu hatırlatan Başkan Görmez, sadece Somali ile değil, Afrika daki diğer kardeşlerimizle de aramızdaki köprüleri kuran bir ülke olduğumuzu ifade ederek son yıllarda Somali ile geliştirdiğimiz kardeşlik örneğinin, başka dünyalara da örnek olarak gösterildiğini söyledi. Somali de çok büyük üzüntülerin yaşandığını, bugün de İslam dünyasında son asırlarda ortaya çıkan mezhepçilik anlayışının Afrika da yayılmaya çalışıldığını ve bunun kabul edilemez olduğunu belirten Görmez şöyle dedi: Afrika nın tarih boyunca kabul ettiği bir mutedil İslam anlayışı hep var olagelmiştir. Şiddet üreten unsurların, bu toplumların geleceğini rehin almaya başlaması endişe vericidir. Türkiye, Somalili kardeşlerini ayağa kaldırmak için çaba içindedir. Diyanet İşleri Başkanlığı, TDV ile birlikte Mogadişu da bir merkez açtık. Somali den öğrenciler getirdik. Faaliyetlerimiz devam ediyor. Bundan büyük memnuniyet duyuyorum. Henüz düşündüklerimizi yapabildik diyemeyiz ama o yoldayız. Konuk Bakan Abdülkadir İbrahim Şeyh de Başkan Görmez e, kabulünden dolayı teşekkür ederek, Bizler buraya ikinci ülkemize gelmiş gibi değil, kendi memleketimize gelmiş gibi hissediyoruz. dedi. Türkiye nin sıkıntılarında hep yanlarında olduğunu ifade eden İbrahim Şeyh şöyle dedi: Biz, Türkiye yi güçlü bir abi olarak görüyoruz. Bizim bir sıkıntımız olduğunda Türkiye yi çağırmadan, onlar kendi vicdanlarına seslenip el uzatıyorlar. Türkiye sıkıntılarımızda hep yanımızda oldu. Sadece bugün değil, beş yüz yıl öncesine bile dönersek Somali, Portekiz istilasına uğramıştı. Somalili Müslümanlara tek destek Osmanlı dan gelmişti. Osmanlı bahriyesi Somali ile beraber, Portekiz ve Hıristiyanlara karşı Somali yi korudu. Bugün hâlâ Somali de Osmanlı bahriyesi Abdülaziz adına bir kule var. Somali bu şekilde Müslüman kimliğini muhafaza etti. Osmanlı bahriyesi Abdülaziz, daha sonra da Somali de kalarak, Somali halkına İslami ilimler dersi verdi. Beş yüz yıl öncesinde olduğu gibi bugün de Somali ye yardım elini uzatan Türkiye oldu. DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI ADINA SAHİBİ VE GENEL YAYIN YÖNETMENİ Dr. Yüksel SALMAN SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Dr. Faruk GÖRGÜLÜ MALİ İŞLER VE DAĞITIM SORUMLUSU Mustafa BAYRAKTAR YAYIN KOORDİNATÖRLERİ Ahmet ARSLAN, Ali YILDIRIM, Mehmet GÖNÜLLÜ TASHİH Said ŞAN İLETİŞİM MERKEZİ Dini Yayınlar Genel Müdürlüğü Üniversiteler Mah. Dumlupınar Bulv. No:147/A Çankaya/ANKARA Tel: Faks: aylikhaber@diyanet.gov.tr avrupahaber@diyanet.gov.tr TASARIM Aral Grup Fidanlık Mah. Ataç 1 Sk. No:25/11 Yenişehir/Ankara Tel: Fax: BASKI A4 Grafik Matbaa Yay. Rekl. Bilg. Hiz. Ltd. Şti. Tel: Fax: info@a4grafik.com.tr Basım Yeri: İSTANBUL ISSN AĞUSTOS 2015 SAYI:296 2

3 Başkan Görmez, Irak Şii Vakfı Divan Başkanını kabul ederek görüştü Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Irak Şii Vakfı Divan Başkanı Alaa Abdulsahib Hüseyin El- Musavî ve beraberindeki heyeti makamında kabul ederek görüştü. Başkan Görmez görüşmede, İslam ümmetinin bir bütün olduğunu vurgulayarak, İslam dünyasına birlik çağrısında bulundu. Ehl-i Sünnet ve Ehl-i Şia nın, İslam ümmetinin ayrılmaz bir parçası olduğunu ifade eden Görmez, Kur an da ne Sünnilik var, ne Şiilik var. Kur an da sadece Müslüman olduğumuz var. dedi. İslam dünyasında, mezhep savaşı adı altında yaşanan gerilimlere temas eden başkan Görmez, İslam müesseselerinin, eğitim kurumlarının ve İslam âlimlerinin, kardeşliği yeniden inşa etmek üzere çalışmak zorunda olduklarını belirterek konuşmasını şöyle sürdürdü: Iraklı kardeşlerimiz çok büyük imtihanlardan geçtiler. Çok büyük bedeller ödediler. Önce zalim bir yönetim altında, dikta rejiminin gölgesinde uzun seneler geçirdiler. Sonra, çok acı işgallerle karşılaştılar ve bu işgaller döneminde yüzbinlerce kadın, çocuk, yaşlı demeden insanlar canlarını kaybettiler. Tam bütün bunları geride bırakarak kendi ülkelerini yeniden özgür bir biçimde inşa etmeye başladıklarında, bu sefer daha büyük fitnelerle karşı karşıya kaldılar. Ben kesinlikle mezhep çatışması demiyorum. Siyasi ve ideolojik güç kavgalarının, çıkar çatışmalarının kendisini mezhep görüntüsü altında ortaya çıkardığı kavgalar olduğunu düşünüyorum. Çünkü mezheplerimiz, İslam ı anlamak için başvurduğumuz mekteplerimizdir. Yoksa mezhebe mensubiyetimizi, İslam a olan mensubiyetimizin önüne geçirdiğimizde en büyük fitneyle karşı karşıya kalırız. Mezheplere olan mensubiyetimiz, İslam a olan mensubiyetimizin önüne hiçbir zaman geçmemelidir. Ayrıca tekfirci bir düşünceye dönüşmesi, bugün İslam dünyasını saran en büyük tehlikedir. Yeryüzünde, insanları katletmeyi cihat zannetmek kadar büyük bir dalalet olamaz İnsanların kendisi gibi düşünmeyenleri tekfir etmesi ve tekfir ettiği insanları katletmesini cihat zannetmesi kadar büyük bir dalaletin yeryüzünde bulunmadığını ifade eden Başkan Görmez, bugün bilhassa, önce Suriye de, sonra Irak topraklarında ortaya çıkan ve tamamen cehalet üzerine bina edilen bu tekfirci düşünceyi, Şiisi ve Sünnisiyle yeryüzündeki bütün Müslümanların tel in etmesi gerektiğini söyledi. Bunun aynı zamanda, başka dünyalarda da İslam a karşı bir nefret, öfke ve korkunun bir sebebi olarak görüldüğünü belirten Başkan Görmez konuşmasına şöyle devam etti: Farklı mezheplere mensup insanların birbirlerinin camilerini tahrip etmesini, bombalar patlatmasını, insanları katletmesini, İslam tasavvuruna sahip bir insanın kabul etmesi mümkün değildir. Bu manzarayı gören herhangi bir Şii veya Sünni âlimin, bu manzaralardan dolayı kalbinin incinmemesi mümkün değildir. Bugün Irak ta, Suriye de, Libya da, Yemen de ve İslam dünyasının farklı pek çok yerinde güvenlik sorunları var. Fakat bugün daha kötü bir şey yaşıyoruz. Dünyada İslam ın bir güvenlik sorunu var. Çünkü İslam bugün düşmanlarından çok, cahil müntesiplerinin taarruzuna uğramıştır. Bugün, azılı düşmanları ile cahil mensuplarını mukayese ettiğimizde, cahil mensuplarının verdiği zarar, azılı düşmanlarının verdiği zararın önüne geçmiştir. İslam kendisi güven sorunuyla karşı karşıya kaldığında, Şii veya Sünni demeden bütün âlimlerin, müesseselerin ayrı değil, yan yana durarak, birbirlerinin ellerini tutarak, hiç bırakmamaları gerekmektedir. Çünkü İslam ın selameti, güvenliği ortadan kalkınca, Ehl-i Sünnet de Ehl-i Şia da hep birlikte zarar görür. İslam dünyasındaki ayrışmaları ortadan kaldırmak üzere gayret gösteriyoruz DAİŞ in acımasız katillerinden sonra, geçen sene Ramazan ayında, İstanbul da yüz elli âlimden oluşan bir toplantı yaptıklarını belirten Başkan Görmez, Irak, İran, Lübnan ve dünyanın farklı ülkelerinden Şii ve Sünni bütün âlimlerle bir araya geldiklerini, bu âlimlerle birlikte, mezhep ihtilafı adı altında ortaya çıkan fitneyi ve tekfirci düşünceyi, İslam dünyasından nasıl kaldıracaklarını üç gün boyunca istişare ettiklerini ifade ederek şöyle devam etti: Yüz elli kişilik âlimlerden, on kişiden oluşan bir Daimi Temas Grubu oluşturuldu. Bunun için İstanbul da bir merkez oluşturduk. Bu on kişilik heyet içinde İran dan ve Irak tan çok değerli iki Şii âlim de var. Çeşitli toplantılar yaptık, tüzüğünü hazırladık. Şimdi hep birlikte bu ihtilafın yaşandığı yerlere, ziyaretler gerçekleştirerek, bu fitneyi ortadan kaldırmak için çaba göstereceğiz. İbrahim in ateşini söndürmeye giden karınca gibi o yolda olmak istiyoruz. Kalbimiz, kapılarımız, daima Irak ta veya İran da ve dünyanın bütün yerlerinde bulunan kardeşlerimize açıktır. Ancak İslam dünyasında hepimizin, bütün âlimlerin çok ciddi bir özeleştiri yapmaya ihtiyacı var. 3 SAYI:296 AĞUSTOS 2015

4 Yapılan bir hareket İslam a zarar veriyorsa, hep birlikte İslam a zarar veren şeylere karşı işbirliği hâlinde olmalıyız. Mezheplere olan mensubiyetimiz, İslam a olan mensubiyetimizin önüne geçmemelidir. Bunun için çok güçlü işbirliğine ihtiyaç var. Siz oralarda belki, bedenlerinizle daha büyük acılar yaşıyorsunuz. Ama biliniz ki biz de burada, orada yaşadığınız bütün acılarınızı iliklerimize kadar hissediyoruz. Irak Şii Vakfı Divan Başkanı Alaa Abdulsahib Hüseyin El- Musavî de yaptığı konuşmada, ziyaretten büyük mutluluk duyduklarını belirterek Başkan Görmez e kabulünden dolayı teşekkür ederek, Açıkçası, beynimizdeki fikirleri, düşünceleri dile getirdiniz ve bu dilinizden akan sözlerin samimi ve kalpten çıkan sözler olduğuna inanıyoruz. dedi ve şöyle devam etti: Bütün İslami kesimlerin ve mezheplerin birlik için çalışmaları aslolan görevidir ve olması gereken odur. Ancak bu taraflı duruş ve mezhepçilik, geçici ve belirli bir süre içinde olan dönemdir. Bu dönemlerde, hepsi aynı unsuru taşıyan, tekfiri düşünceye sahiptir. Müslümanlar tarih boyunca bu tür olayların üstesinden gelerek, bu olayları yok etmiştir. Yıllardır yaptığınız bütün çalışmaları, birlik olmak konusunda yaptığınız çalışmaları takip ediyoruz ve bu konuda Allah tan başarılar diliyoruz. Müslümanlar arasındaki bütünleşme için sizinle, İslam dünyasındaki kurumlarla devamlı irtibat hâlinde, işbirliği kurarak, çalışmaların devam etmesi kanaatindeyiz. Beştepe Millet Camii törenle ibadete açıldı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi yerleşkesinde yer alan Ankara-Beştepe Millet Camii, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez in katıldığı törenle ibadete açıldı. Selçuklu ve Osmanlı mimarisinin bir sentezi olarak inşa edilen ve aynı anda 3 bin kişinin ibadet edebileceği caminin açılışında dua eden Başkan Görmez duasında, Cenab-ı Allah ın camileri, mabetleri, sevgili Peygamber Efendimizin mübarek omuzlarında kerpiç taşıyarak inşa ettiği ve içinde sahabe-i kiramı yetiştirdiği, ümmeti ilmek ilmek dokuduğu Mescid-i Nebevi nin ruhundan mahrum bırakmamasını dileyerek şöyle dua etti: İlahi ya Rabbi, mübarek ramazan ayında rahmet ve mağfiret ikliminde, Başkentimizde, bir ulu mabedin cuma günü açılışında bizleri buluşturduğun için sana hamd ediyoruz. Hamdimizi kabul eyle Allah ım. Biraz sonra içinde ibadet edeceğimiz ulu mabedi ve bütün mabetlerimizi, Kabetullah ın birer şubesi olan camilerimizi Kâbetullah ın ruhundan, Hz. İbrahim in getirdiği tevhit mesajından, Hz. İsmail in insanlığa getirdiği teslimiyetten mahrum eyleme Allah ım. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise açılışta yaptığı konuşmada şunları söyledi: Bu camide kılınacak namazların, edilecek duaların, Allah katında kabul olmasını niyaz ediyorum. Allah tan, bu mübarek günlerin hürmetine dünyanın her yerindeki Müslüman kardeşlerimizi yaşadıkları sıkıntılardan, maruz kaldıkları zulümlerden kurtarmasını niyaz ediyorum. Bu caminin gerek mimarisi, gerek külliye bütünlüğü içindeki konumuyla hem bölgeye, hem Ankara ya, hem de ülkemize çok önemli katkılar sağladığına inanıyorum. Bizim medeniyetimizin en önemli maddi unsurları camilerimizdir. İnşa edilen her cami, bu topraklara vurduğumuz yeni bir mühürdür. Bu mühürlerin her biri de coğrafyamızdaki tapu senetlerimizdir. Bizim ibadet mekânlarımızın büyüklüğü ve güzelliği, bu binaların yükseldikleri beldelere kattıkları anlam sebebiyledir. Bugün nerede bir kubbe, bir minare varsa biliyoruz ki orası Müslüman yurdudur. Şehadetleri dinin temeli olan ezanlar, işte o minarelerden yükselir. Günde beş vakit namaza, işte o kubbelerin altında durulur. Bu bakımdan camilerimizin büyüklüğü ve güzelliği, bizim için ancak iftihar kaynağıdır. Nasıl İstanbul deyince yedi tepesindeki yedi cami aklımıza geliyorsa, inşallah Ankara yı da aynı özelliğe kavuşturuyoruz. Suriye ve Irak taki kardeşlerimizin yaşadığı sıkıntılar, Mısır da yaşanan sıkıntılar, maruz kaldıkları zulüm tüm AĞUSTOS 2015 SAYI:296 4

5 şiddetiyle devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde çeşitli ülkelerde canlı bomba ve silahlı baskın eylemleri gibi yine bu mübarek günlerin mesajına tamamen ters hadiselere şahit olduk. Uzak coğrafyalarda orucun ve namazın dahi yasaklandığı yerlerde hayat mücadelesi veren kardeşlerimizin olduğunu biliyoruz. Müslümanların, ilk kıblemiz Kudüs e sokulmak istenmediği günler yaşıyoruz. Afrika da açlığın, sefaletin, yokluğun, hastalığın pençesinde kıvranan kardeşlerimizin olduğunu bilerek, iftarımızı, sahurumuzu yapmak bize ağır geliyor. Yerinden yurdundan edilmiş, tüm hayatı altüst olmuş kardeşlerimizin bir kısmını biz ülkemizde misafir ediyoruz. Bir kısmı başka yerlere sığınmış durumda. İnşallah camilerimizde, evlerimizde yapılan ibadetlerin ve bu noktada bütün kardeşlerimin yaptıkları duaların bereketiyle tüm Müslümanlar, yaşadıkları sıkıntılardan Allah ın izniyle kurtulacaklardır. Beştepe Millet Camii Cami, 5177 m2 oturum alanına sahip olup, bodrum, namaz katı ve mahfil katından oluşuyor. Ana kubbe ve dört yarım kubbe ile örtülü caminin, yarım kubbelerin bitiminde her birinde iki şerefe olan, yüksekliği yaklaşık 60 metreyi bulan dört adet minare bulunuyor. Ana kubbe iç çapı yaklaşık olarak 21 metre. Ana kubbenin zeminden yüksekliği içten yaklaşık 30 metre. Yarım kubbelerin iç yarıçapı yaklaşık 8 metre. Cami girişindeki taç kapı 2 metre 80 santim genişliğinde olup, açılır bölümü 3 metre 75 santim olan ve toplam 6 metre 75 santim doğrama yüksekliğine sahip olan kapı, mermer kaplama ve metal süslemelerle oluşturulmuş. Karşılama yazısı olarak Rad Suresi 24. ayet ile taçlandırılmış. Camiye engellilerin girişi için rampa düzeniyle yan girişler yapılmış. Camideki hat sanatında yer alan ayetler; devlet, adalet, hak, doğruluk mesajları üzerine seçilerek tanzim edilmiş. Cami, Selçuklu ve Osmanlı mimarlık tarihinin bir sentezi olarak, yerleşkedeki kütlesel bütünlüğü tamamlayacak ve kıble aksını vurgulayacak şekilde yerleştirilmiş. Yan cephelerde ve kubbelerde kullanılan bol miktarda pencereyle, iç mekânda doğal ışığın gücü kullanılarak, manevi bir atmosfer sağlanması amaçlanmış. Açılışa, Cumhurbaşkanı Erdoğan ın yanı sıra, TBMM Başkanı İsmet Yılmaz, Başbakan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, Başbakan Yardımcıları, bakanlar, milletvekilleri ve çok sayıda vatandaş katıldı. Eyüp Sultan Türbesi dualarla yeniden ziyarete açıldı Eyüp Sultan Türbesi, yaklaşık 4 yıl süren restorasyon çalışmalarının ardından, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez in katıldığı törenle ziyarete açıldı. Ramazan ayında vatandaşların en sık ziyaret ettiği mekânlardan olan Eyüp Sultan Türbesi, Başkan Görmez in yaptığı dua ile ziyarete açıldı. Hazreti Muhammed i, Mekke den Medine ye hicreti sonrasında evinde 7 ay misafir eden Hazreti Halid Ebu Eyyüb el-ensari nin türbesinin, Nisan 2011 de başlatılan restorasyon çalışmalarının nihayete ermesiyle gerçekleştirilen açılış töreninde konuşan Başkan Görmez, ramazanın ülkemize ve İslam âlemine barış, huzur, adalet ve merhamet getirmesini niyaz etti. Başkan Görmez, İstanbulluların yoğun ilgi gösterdiği açılışta yaptığı ve topluca ellerin semaya yükseldiği duasında, Ramazan, İslam âleminde akan gözyaşlarının sona ermesine vesile olsun. dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise açılışta yaptığı konuşmada, başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ebedî azaptan kurtuluş olan ramazan nedeniyle Eyüp Sultan da sadece İstanbulluların olmadığını, ülkenin dört bir yanından insanların geldiğini söyledi. Erdoğan, restorasyon esnasında içerisini gezdiğinde maalesef çok ciddi sıkıntıların yaşandığını gördüğünü belirterek, Çalınan çinilerden tutunuz da tabandaki yapılan tahribatlara, duvardaki sıvalara varıncaya kadar birçok sıkıntı, özellikle türbenin iç mimarisindeki bu yanlışlar hakikaten üzüntü vericiydi. Hassasiyetle ele alınan bu çalışma sadece İstanbullulara değil, inanıyorum ki dünyadaki tüm inananlar ziyarete geldiği zaman Eyüp Sultan Camisi ve türbenin de çok daha farklı bir hâle geldiğini görmüş olacak. diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti: Bizler sadece İstanbul da 100 ü aşkın tarihî eseri ihya ettik. Bu ihya çalışmaları devam ediyor, devam edecek. Çünkü tarihinden kopuk milletlerin, kültüründen kopuk milletlerin geleceği inşa etmeleri mümkün değil. Onun için biz tarihimize sahibiz, tarihimiz bizim güç kaynağımızdır. Şu gördüğünüz çınarın eğer kökleri olmazsa, işte bu çınarı görmek de mümkün olmazdı. Çınar aynı zamanda da Osmanlı sembolüdür. Onunla tanıtılır, onunla tanımlanır. Aynı zamanda sabır da ister. Ben 5 SAYI:296 AĞUSTOS 2015

6 inanıyorum ki bu sabır bizi buralara taşıdı. O Eyüp Sultan Hazretleri ki 90 yaşında İstanbul un fethi için yolculuğa çıkmış bir insan. O ki peygamberimizi evinde misafir etmiş bir sahabe. Öyle bir insana hakikaten ülkemizde ev sahipliği yapmak, onu misafir etmek de bu millete nasip oldu. O bir hedef koydu. O hedefin arkasından da işte İstanbul fethedildi. Bu vesileyle tekrar tüm İstanbulluları, Eyüp Sultanlıları, tüm kardeşlerimizi kutluyor, tebrik ediyor ve ramazanı şerifleri mübarek olsun, inşallah bu ramazan bizim için yeni bir değişim, dönüşüme de vesile olsun diyorum. Türbe açılışına, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, İstanbul Valisi Vasip Şahin ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş da katıldı. Türbe nasıl restore edildi? Türbenin bazı çinilerin yerinden oynadığı, bazılarının ise yerinde olmadığının tespit edilmesi üzerine Nisan 2011 de başlatılan restorasyon çalışmaları tamamlandı. Geçmişte yüzeysel ve yanlış müdahaleler gören türbede 4 yıl boyunca titiz bir çalışma yürütüldü. Çatıdan zemine kadar hemen her yere sıvanan beton ve çimento harçları tamamen temizlendi. Bina, yıllar içinde yapılan ve orijinal durumunu bozan unsurlardan arındırıldı. Türbe içindeki toplam 7 bin 678 çini, tek tek numaralandırılarak tespitleri yapıldıktan sonra söküldü. Sökülen çiniler hassas bir temizlikten geçirildi. Değişik zamanlardaki tamirlerde çimento harcıyla desen gözetilmeden rastgele döşenen çiniler, dönem ve motif özellikleri dikkate alınarak yeniden döşendi. Kırık çiniler onarıldı. Türbedeki eksik çiniler aslına uygun motif ve renk özelliğini taşıyacak şekilde yeniden üretildi. Yalnızca uzmanlar tarafından anlaşılabilecek nitelikte olan yeni çinilerin, orijinal olanlarıyla rahat şekilde ayrılması için üzerine ve arkasına tarih atıldı. Serpuş özel olarak tasarlandı Sanduka üzerinde bulunan farklı dönemlere ait örtülerin konservasyon çalışmaları da yapıldı. Sanduka etrafındaki gümüş şebekenin bazı kısımlarında kırık, çatlak ve aşırı derecede kir tabakası bulunduğu belirlendi. Gümüş şebekenin yaşanmışlıkları silmeden özenli temizliği yapıldı. Eyyüb el-ensari nin sandukasına konulacak serpuş özel olarak hazırlandı. Hazreti Muhammed in devesi Kusva nın, evinin önünde çökmesiyle İslam Peygamberini konuk etme onuruna erişen Ebu Eyyüb el-ensari nin sandukası için bu olayın anısına devetüyünden serpuş yapıldı. Başkan Görmez, Srebrenitsa katliamı yıldönümü anma törenlerine katıldı Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, 8 binden fazla Boşnak ın katledildiği Srebrenitsa katliamının 20. yıldönümü anma programı için Bosna Hersek e gitti. Avrupa da, İkinci Dünya Savaşı nın ardından yaşanan en büyük insanlık trajedisi olarak kabul edilen Srebrenitsa daki soykırımın 20. yılında, Srebrenitsa da düzenlenen anma etkinlikleri dolayısıyla Bosna Hersek e giden Başkan Görmez, Başkent Saray- Bosna da düzenlenen iftar programına, Başbakan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu ile birlikte katıldı. Diyanet İşleri Başkanlığının, Saray- Bosna da düzenlediği iftar sofrasında konuşan Başkan Görmez, dünyaya verdiği mesajda, aradan yirmi yıl geçmesine rağmen insanlığın, bu büyük okuldan ders almadığını, üzerinden yirmi yıl geçtiği hâlde, Srebrenitsa da işlenen büyük cinayetin ve katliamın, uluslararası manipülasyonlarla yok sayılmaya çalışıldığını kaydetti. Bir Kadir Gecesi öncesinde, yirmi sene önce bu topraklarda canlarını, insanı insan yapan yüce değerler uğruna veren şehitlerin huzurunda, bir iftar sofrasında bir araya gelmekten dolayı Allah a hamd-ü senada bulunarak şehitlere Allah tan rahmet dileyip konuşmasına şöyle devam etti: Bazı savaşlar vardır, bu savaşlar bütün insanlık ailesi olarak insanlık sermayemizi hoyratça tükettiğimizi ortaya koyar. Bosna Savaşı, bütün insanlık için derslerle, ibretlerle dolu acı bir savaştır. Bu savaşta insanlık, insanlık değerlerini hoyratça tükettiğimizi ortaya koydu. Aradan yirmi yıl geçtiği hâlde, hâlâ insanların bu büyük okuldan, mektepten ders almadığı ortaya çıkıyor. Üzerinden yirmi yıl geçtiği hâlde, Srebrenitsa da işlenen bu büyük cinayet ve katliamın, uluslararası manipülasyonlarla yok sayılmaya başlandığını, insanlığın bu savaşlardan hâlâ ders almadığını gösteriyor. Bosna Savaşı, Boşnak halkıyla Türk halkını birbirine yakınlaştırmıştır Bu toprakların yetiştirdiği Bilge Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç i rahmetle yad etmenin bir insanlık görevi olduğunu belirten Başkan Görmez şunları söyledi: Çünkü o, savaş ahlakını dikkate alarak onursuz bir zafere, onurlu bir yenilgiyi tercih edeceğini ifade etmiştir. Bosna Savaşı nın geride bıraktığı ve insanlığa umut olabilecek AĞUSTOS 2015 SAYI:296 6

7 güzel şeyler olduğunu da belirtmek gerekir. O da, asırlarca birlikte yaşadığımız Boşnak halkı ve Türk halkını birbirine yakınlaştırarak, âdeta bir milletin parçaları hâline getirmiş olmasıdır. Bizim milletimizin ortak hafızasında, siyasi düşüncesi ne olursa olsun, Çanakkale Savaş ı ne ise Bosna Savaş ı da öyle bir savaştır. Hatta Müslüman milletlerin hafızasında Bedir, Uhud, Hendek, Çanakkale Savaş ı ne ise Bosna Savaş ı da öyle bir savaş olarak hafızalarımızda yer almıştır. Başkan Görmez, Kur an ın, dünya hayatını bir oyun ve eğlenceye benzettiğini ifade ederek, konuşmasını bu ayetten ilhamını alan bilge insan Merhum Aliya İzzetbegoviç in şu sözüyle bitirdi: Dünya sadece iman eden ve salih amel işleyenlerin kazandığı bir oyundur. Srebrenitsa dan dünyaya mesaj verdi Srebrenitsa da düzenlenen anma etkinliklerine katılan Başkan Görmez, önce şehitliği gezerek dua etti. Ardından binlerce kişiye öğle namazını kıldıran Görmez, Srebrenitsa soykırımında hayatını kaybeden 136 şehidin cenaze namazına katıldı. Daha sonra duygularını paylaşan Başkan Görmez, Srebrenitsa dan dünyaya önemli mesajlar verdi. İnsanlık ailesinin bu katliamın üzerinde düşünmesi gerektiğini vurgulayan Başkan Görmez, Bosna Savaşı nın, Batı nın kök değerlerinin iflas ettiği bir savaş olduğunu belirterek, Yirmi sene geçti ama insanlık buradan ders almadı. Bugün hâlâ, uluslararası manipülâsyonlarla bu soykırım, katliam gölgelenmeye çalışılıyor. Bu savaş, Batı kök değerlerinin iflas ettiğini gösteren bir savaştır. Bu savaş, BM nin sonunun ilan edildiği bir savaştır. dedi. Srebrenitsa nın, insanlığın yirmi sene önce insanı insan yapan tüm değerleri hoyratça tükettiği bir mekân olduğunu kaydeden Başkan Görmez, Peygamber Efendimizin hadislerinde şehitliği, cennete benzettiğini belirterek, burasının da aynı zamanda cennet gibi bir mekân olduğunu söyledi. İnsanlık ailesinin hep birlikte bu katliam üzerinde düşünmesi gerektiğine vurgu yapan Başkan Görmez, bu katliamın insanlığa öğreteceği çok büyük dersler ve ibretler olduğunu dile getirerek, Srebrenitsa ya Saray Bosna dan karayoluyla geldiğini, yolda gelirken bazı köylerde bir tek insanın bile kalmadığını söyledi. Bosna Savaş ı, BM nin sonunun ilan edildiği bir savaştır Bu savaşın Batı kök değerlerinin iflas ettiğini, aynı zamanda BM nin de sonunun ilan edildiği bir savaş olduğunu ifade eden Başkan Görmez şöyle dedi: Bugün İslam dünyasında meydana gelen acılar, Irak ta, Suriye de yaşadığımız pek çok acı, aslında Bosna da yapılan savaşın neticesidir. Biz millet olarak Bosna Savaşı nı, kendi tarihimizde var oluş mücadelemizi verdiğimiz savaşların bir parçası olarak görüyoruz. Düşüncesi ne olursa olsun, insanların akın akın buraya gelmesi bunu gösteriyor. Allah, yirmi sene önce burada şehit olan ve bugün defnettiğimiz kardeşlerimize rahmet etsin. Bosna, Müslüman kimliğini koruyarak barış içinde yaşamaya devam etsin. Boşnak kardeşlerimiz, Srebrenitsa da yapılan bu savaşta aslında mağlubiyet yaşamadılar. Aslında zafer onların oldu. Savaş ın ahlakına, hukukuna riayet ederek savaştılar. Aliya İzzetbegoviç i, bu şehitlerin huzurunda anmadan geçemem. O, Ahlaksız bir zafer sahibi olmaktansa, ahlaklı bir yenilgiyi tercih ederiz. demiştir. İslam ın öğretisi, ona bunu gösterdi. Burada Boşnaklarda umudu fazlasıyla gördüm. Dolayısıyla bu savaşın onlar için bir zafer olduğunu düşünüyorum. Başkan Görmez, Sırp Başbakan ın tören alanına gelmesiyle halkın gösterdiği yoğun tepkiler üzerine, Bosna Diyanet Reisül Uleması Hüseyin Efendi Kavazoviç in tören alanında yaptığı konuşmaya değinerek şunları söyledi: Bugün aslında önemli iki şey oldu. Bunlardan birincisi, Kavazoviç Hoca nın fetva meclisinin aldığı kararı okumasıydı. Diğeri ise Sırp Başbakan a halkın gösterdiği tepkiden sonra yaptığı konuşma idi. Her ikisi de tarihî öneme sahiptir. Fetva metnine baktığımızda, Burada bir katliam yaşansa bile, biz Müslümanlar, bunu bir kin, öfke ve intikama dönüştürmeyiz. diyor. Biz tarihimizden aldığımız başka inançların mensuplarına, onların canına, malına, ırzına saygıyı kaybetmeyiz. Bu son derece önemlidir. Sırp Başbakana yönelik tepkiler üzerine yaptığı konuşmada ise önce halkı teskin etti ve dedi ki: Kim olursa olsun, başka bir milletin öncüsü buraya gelmiş, bize düşen saygıyı kaybetmemektir. Ona da dedi ki: Burada bir tek annenin duyduğu ıstırabın binde birini yaşıyorsanız, lütfen burasını terk edin. 7 SAYI:296 AĞUSTOS 2015

8 Aliya İzzetbegoviç in kabrini ziyaret etti Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Srebrenitsa da yapılan cenaze törenlerinin ardından, Bosna- Hersek in Başkenti Saraybosna ya geçerek, Aliya İzzetbegoviç in kabrini ziyaret etti. Öğle namazını, Başçarşıdaki tarihî Gazi Hüsrev Bey Camii nd, Bosna-Hersek İslam Birliği Başkanı Hüseyin Kavazoviç ile birlikte kılan Başkan Görmez, daha sonra Bosna-Hersek in ilk Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç in Kovaçi Şehitliğindeki kabrini ziyaret etti. Ziyaretinin ardından açıklamada bulunan Başkan Görmez, İzzetbegoviç in Bosna halkının Müslüman kimliğini koruyarak, hiç kimseye köle olmadan, buradaki varlığını sürdürmesinde büyük bir emeği olduğunu söyledi. Srebrenitsa katliamı, yüreklerin dayanabileceği bir katliam değildir. 20. yüzyılın en büyük trajedilerindendir. Srebrenitsa soykırımının 20. yüzyılın en büyük trajedilerinden biri olduğunu vurgulayan Görmez, Burada çok büyük değerler kaybedildi; ama 20 yıl geçmesine rağmen hala ders alınmamışa benziyor. Yüce rabbimizden niyazımız, insanlık bir daha böyle acılar yaşamasın. dedi. İnsanlığın içine girdiği en büyük yanlışlardan bir tanesinin de acılar, zulümler ve kötülükler arasında ayrım yapmaya başlaması olduğunu belirten Başkan Görmez konuşmasına şöyle devam etti: Öldürülenler sizin olduğu zaman farklı bir bakış acısı, kendinizden olduğunda farklı bir bakış acısına sahip olmak, insanlığın yaşadığı bir ayıptır. Dünyanın hiçbir uluslararası kuruluşu tarafından kabul edilmediği ve tarihen sabit olmadığı hâlde, iftira olarak, bir takım acıları soykırım olarak değerlendirmek ve onları bizatihi ayinlerin içerisinde telaffuz ederken, doğrusu Sayın Papa nın Bosna ya geldiğinde dünyanın pek çok uluslararası kuruluşu tarafından soykırım olarak adlandırıldığı hâlde, tarihe böyle geçtiği hâlde, bir din adamı olarak burada bu kelimeyi kullanmamasından büyük bir üzüntü duyuyorum. Hangi dinden, hangi ırktan hangi dilden olursa olsun, eğer insanlığa karşı bir suç, bir soykırım işlenmişse, insanlık onuru ayaklar altına alınmışsa, biz insanoğluna düşen vazife, tamamına aynı tepkiyi göstermektir. İnanıyorum ki ileriki zamanlarda bu çok daha iyi anlaşılacak ve gerekli açıklamalar yapılacaktır. Bosna savaşı çok açık bir hak-batıl mücadelesidir Bosna savaşının çok açık bir hak ve batıl mücadelesi olduğunu, Bosna savaşının en önemli özelliğinin Avrupa nın içerisinde bir avuç Müslüman ın kendi varlığını ve kimliğini koruyarak yoluna devam etmesine izin verilip verilmemesi için yapıldığını ifade eden Başkan Görmez, Çanakkale savaşına katılan İngiliz generallerin anılarını eğer okursanız, orada ifade edilen hususların aynısı Bosna Savaşı nda Sırplar tarafından ifade edilmiştir. Onun için birbirine çok benzer savaşlardır. Ben Bosna da şehit düşen ki şuan şehitlikteyiz, burası Cennet ül Baki nin bir parçasıdır. Hepsine Allah rahmet eylesin. Boşnak kardeşlerimiz bu savaşta asla mağlup olmadılar. Çok zayiat verildi, çok insan katledildi ama asla mağlup olmadılar. Çünkü savaşın ahlakına ve hukukuna riayet ederek mazlum olarak kalan topluluk mağlup olmaz. Aliya İzzetbegoviç, Onursuz bir zafer sahibi olacağıma, onurlu bir yenilgiyi tercih ederim demiştir. Boşnak halkı, onurlu bir zafer tatmıştır. Cenab-ı Hak ebediyen tarih sahnesinde onlara süreklilik kazandırsın. Birleşmiş Milletlerin bütün insanlık âlemi önünde itibarını kaybettiği savaş, Bosna savaşı olmuştur. Srebrenitsa da yaşayan insanlar, BM nin, Hollandalıların himayesinde olmalarına rağmen katledildiler ve bir şey yapılamadı. 20 sene sonra hâlâ bu konuda tereddüt göstermiş olmaları, vetolarla bunları geçiştirmeleri, gerçekten son derece üzüntü verici. diye konuştu. Bosna-Hersek İslam Birliği Başkanı Kavazoviç de nisan ayından itibaren, ülkenin dört bir yanında yatan şehitleri anma programları düzenlediklerini ve bu nedenle hüzünlü olduklarını belirterek, geçmişte yaşananlar nedeniyle Boşnak halkının sürekli endişe içinde olduğunu kaydetti. Sadece Srebrenitsa nın değil, Priyedor un ve Orta Bosna nın da şehitliklerle dolu olduğunu ifade eden Kavazoviç, Biz adaletin peşinde olmalıyız, ancak Boşnaklar ın kalplerinde nefret olmamalı. Nefretle, kötülüğün üstesinden gelinmez. diye konuştu. Diyanet İşleri Başkanı Görmez ayrıca, Gazi Hüsrev Bey Kütüphanesi, Gazi Hüsrev Bey Medresesi, Gazi Hüsrev Bey Vakfı Müzesi ve Bosna-Hersek İslam Birliğinin yeni hizmet binasının inşaatını da gezerek yetkililerden bilgi aldı. AĞUSTOS 2015 SAYI:296 8

9 Türkiye Uluslararası Hafızlık ve Kur an-ı Kerim i Güzel Okuma Yarışması İstanbul da yapıldı Diyanet İşleri Başkanlığı Mushafları İnceleme ve Kıraat Kurulu Başkanlığı tarafından, Kur an kültürünün ve eğitiminin yaygınlaştırılması, Kur an-ı Kerim in ezberlenmesi ve güzel okunmasını teşvik etmek amacıyla, Türkiye Uluslararası Hafızlık ve Kur an-ı Kerim i Güzel Okuma Yarışması düzenledi. Türkiye de ilk defa düzenlenen yarışmaya, 52 ülkeden 98 hafız ve kurra katıldı Temmuz tarihleri arasında İstanbul Fatih Camii nde, 50 hafız birincilik için yarışırken, aynı tarihlerde Sultanahmet Camii nde ise Kur an-ı Kerim i güzel okuma yarışması için 48 kurra ter döktü. Bütün İslam ülkelerinin takip ettiği Kur an yarışmasının İstanbul Fatih Camii nde gerçekleşen açılış programına, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez ve Kudüs eski Müftüsü İkrime Sabri de katıldı. Açılış programında bir konuşma yapan Başkan Görmez, bugünü bayram ilan ederek, Sultan Fatih Muhammed Han ın huzurunda böyle bir yarışmanın yapılmış olmasından dolayı, Allah a ne kadar hamd edilse az olacağını kaydetti. Kur an-ı Kerim in nice milletleri şereflendirdiği, yücelttiği; nice milletlerin de bu kitapla zelil olduğunu belirten Görmez konuşmasına şöyle devam etti: Kur an ayı ramazan da, Ramazan ın rahmet ve mağfiret ikliminde, Yüce Rabbimiz, İstanbul da Fatih Camii Şerifinde 52 ülkeden ülkemize teşrif eden hafızlar, kurralar ile birlikte dünyanın yapılabilecek en güzel yarışmasında, en güzel müsabakasında, hafızlık yarışmasında, Kur an-ı Kerim i güzel okuma müsabakasında bizleri bir araya getiren Cenab-ı Hakk a sonsuz hamdü senalar olsun. Yüce Rabbimiz Kur an da şöyle buyuruyor, Ben size öyle bir kitap gönderdim ki orada sizin şerefiniz var. Yeryüzünde şeref mi arıyorsunuz, yeryüzünde izzet mi arıyorsunuz, yeryüzünde itibar mı arıyorsunuz, şerefiniz, itibarınız, izzetiniz o kitaptadır. İslam ümmetinin şerefini yücelten kitap. Böyle bir kitabı bize lütfettiği için Cenab-ı Hakk a sonsuz hamdü senalar olsun. Hadis-i şerifte ise yüce Resul şöyle buyurdular: Allah bu kitapla nice milletleri, nice kavimleri yüceltir; nice milletler de bu kitapla zelil olur. Bu kitabı eğer hayatınızla buluşturursanız millet olarak yücelirsiniz, yükselirsiniz. Yücelmeyi ve yükselmeyi sadece binalarda, sadece teknolojide, maddi kalkınmada aramayın. Yücelmek istiyorsanız Allah ın yüce kitabına başvurun. Çünkü nice milletleri Cenab-ı Hak bu kitapla yüceltmiştir. Cenab-ı Hak yeryüzünün en bedevi toplumundan, sahabe gibi bir nesil yetiştirdi ve o nesil yeryüzünün en yüce nesli oldu. Onlar bu Kur an la yüceldiler ve nice milletler de bu kitapla zelil olur, yücelmeyi terk eder. Onun için Cenab-ı Hakk a ne kadar hamd etsek azdır. Kur an, bir merhamet, hakikat, adalet, ibadet ve iman kitabıdır Kur an ın bize var oluşumuzun anlamını anlatan, hayatımızın gayesini gösteren, nereden geldiğimizi, nereye gideceğimizi, Allah a nasıl iyi bir kul olacağımızı, annemize, babamıza nasıl iyi bir evlat olacağımızı, nasıl iyi bir komşu olacağımızı, nasıl iyi bir dost, anne-baba olacağımızı öğreten bir kitap olduğunu ifade eden Başkan Görmez şöyle dedi: Öyle bir kitap ki bize, eşyaya ve bütün varlığa karşı merhametli olmayı öğretiyor. Bütün insanlara karşı adaletli olmayı öğretiyor. Bu bir merhamet kitabı, bu bir hakikat kitabı, bu bir adalet kitabı, bu bir ibadet kitabı, bu bir iman kitabı. Bir kitap düşünün ki yüzüne bakmak ibadet, okumak ibadet, dinlemek ibadet, anlamak en büyük ibadet, daha da büyüğü yaşamak. Böyle bir kitabımız var Allah a hamdolsun. Burada bulunan, bulunmayan, beni dinleyen herkese sesleniyorum; dünyaya bir kez geliyorsunuz. Dünyaya bir kez gelen bütün insanlara sesleniyorum, bütün Müslümanlara; sakın Kur an-ı Kerim i okumayı öğrenmeden, onu anlamadan, anlama çabasına girmeden hayatı terk etmeyin. Vallahi kendinize yazık edersiniz. Muhammed İkbal, Pakistan ın büyük şairi diyor ki: Bir insan ki dünyaya bir kez geldi, Rabbinden ona gelen en büyük mektubu, Kur an ı okumadan, öğrenmeden, öğrenme çabası içine girmeden dünyayı terk ederse, o hiç dünyaya gelmediğini kabul etsin. Bugün artık teknik imkânlar ilerledi, insan günde Kur an okumasını öğrenebiliyor. Allah ın size en büyük nimet olarak lütfettiği, gözünüzün nuru, kalbinizin süruru olarak tarif ettiği çocuklarınıza mutlaka Kur an-ı Kerim i öğretiniz. Bir ev ki Resul-ü Ekrem (s.a.s.) öyle buyuruyor: İçinde Kur an okunmayan ev bir harabedir. İçinde Kur an okunmayan evi terk edilmiş bir harabeye benzetiyor Resul-ü Ekrem. İçinde Kur an okunan ev cennettir. Ülkemizin bütün insanlarını Hediyem Kur an olsun kampanyasına katılmaya davet ediyorum Bu sene ramazanda, Hediyemiz Kur an Olsun diye bir çağrıda bulunduklarını, yeryüzünde Kur an a iman ettiği hâlde, hatta Kur an ı hıfzettiği hâlde, evinde okuyacak bir Kur an-ı Kerim bulunmayan milyonlarca insan olduğunu belirten Başkan Görmez, Diyanet İşleri Başkanlığı olarak, 2013, 2014, 2015 yıllarında milyonlarca Kur an-ı, vatandaşlar adına bu insanlara gönderme imkânını bulduklarını söyledi. Başkan Görmez vatandaşlarımızı, Diyanet İşleri Başkanlığı veya müftülüklere başvurarak, Hediyem Kur an Olsun kampanyasına katılmaya davet etti. 9 SAYI:296 AĞUSTOS 2015

10 Yarışmada birincilere ödüllerini Cumhurbaşkanı Erdoğan verdi Türkiye Uluslararası Hafızlık ve Kur an-ı Kerim i Güzel Okuma Yarışması birincileri belli oldu. Jüri üyeliğini Türkiye den Doç. Dr. M. Emin Maşalı, Yrd. Doç. Dr. Fatih Çollak, Suudi Arabistan dan Abdullah Basfar, Cezayir den Dr. Kemal Guddeh ve Endonezya dan Muhsin Salim Rahmetullah ın yaptığı, Kur an-ı Kerim i Güzel Okuma dalında birinciliği, Endonezya dan Takdir Feriza Hasan; ikinciliği, Filipinlerden Muhammed Nadhir Asgar; üçüncülüğü de İran dan Sedaghatkamlı Habib kazandı. Jüri üyeliğini, Türkiye den Hafız Osman Şahin ve Mustafa Demirkan, Suudi Arabistan dan Doç. Dr. Eymen Rüşdü Süveyd, Kuveyt ten Dr. Abdülaziz Anezi ve Sudan dan Ali Muhammed Ez-Zinu Mübarek in yaptığı hafızlık yarışmasında, birinciliği Türkiye den Muhammed Pilgir kazanırken; ikinciliği, Kuveyt ten Bader Ama Alali; üçüncülüğü ise Nijer den Adam Muhammed kazandı. Yarışma sonunda, İstanbul Sultanahmet Camii nde düzenlenen ödül törenine, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez katıldı. Birincilere ödülleri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından verildi. Başkan Görmez: Avrupalı yöneticiler, gençlerin terör örgütlerine katılma sebeplerini Batı nın tarihinde arasın Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfının ortaklaşa yürüttüğü, Uluslararası İlahiyat Programı nın mezuniyet törenine katıldı. Mezuniyet töreninde bir konuşma yapan Başkan Görmez, Uluslararası İlahiyat Programının, Avrupa nın geleceğini ilgilendiren evrensel bir proje olduğunu kaydederek, bu projenin sadece Türkiye den Avrupa ya göçmüş vatandaşlarımıza yönelik bir proje olmadığını, Avrupa nın ve bizim geleceğimizi ilgilendiren evrensel bir proje olduğunu söyledi. Müslüman gençlerin terör örgütlerinin bir üyesi olmasının sebeplerini, Avrupalı yöneticilerin İslam ın tarihinde değil, Batı nın tarihinde araması gerektiğini, İslam ın tarihinde bunun sebeplerini bulamayacaklarını vurgulayan Görmez, Avrupa nın ve dünyanın bu projeye ihtiyacı olduğunu belirtti. Uluslararası İlahiyat Programı projesinin yerel, küçük bir proje değil, büyük bir proje olduğunu vurgulayan Başkan Görmez konuşmasına şöyle devam etti: İstiyorum ki, Fransa da doğan Faslı, Mağripli, Cezayirli çocuklar da artık gelsin bu projeye dahil olsunlar. İngiltere de yaşayan Hint, Pakistan asıllı ve orada doğmuş çocuklar da gelsinler, bu nimetten istifade etsinler. Çünkü Avrupa nın buna ihtiyacı var, dünyanın buna ihtiyacı var. O çocukların artık gidecekleri bir Ezherleri, Mısırları kalmadı. O çocukların gidecekleri bir Suriyeleri, bir Irakları kalmadı. O çocukların artık gidebilecekleri bir Suudi Arabistanları, bir Yemenleri, Libyaları kalmadı. O çocukların yine gidebileceği bir İstanbulları kaldı. Onun için Diyanet olarak, Türkiye olarak oturup bu projeyi sadece yurt dışında yaşayan millet varlığımızın çocuklarına tahsis etmekle iktifa etmeyip, Avrupa da yaşayan bütün Müslümanların, hatta Latin Amerika, Amerika ve Avusturalya da yaşayan bütün Müslümanların çocuklarına bu imkânı açabilmenin yollarını aramamız gerekir. Eğer biz bu imkânı sene önce sağlayabilseydik acaba bugün Fransa nın banliyölerinde, AĞUSTOS 2015 SAYI:296 10

11 varoşlarında büyüyen gençler, bugün çeşitli yollarla gidip Suriye de insan öldürme makinesine dönüşen terör örgütlerinin hizmetinde olmak için bir çaba içerisinde olurlar mıydı? Bunun üzerinde hep birlikte düşünmemiz gerekir. Bugün Almanya da, Berlin de, Paris te, İsviçre de, Hollanda da dünyaya gelmiş ve orada inançları ve değerleri aşağılandığı için veya öyle gördüğü için yaralı bilinçle yetişmiş Müslüman gençler, neden insan öldürme makinelerine dönüşen terör örgütlerinin bir üyesi olmak için ailesini, çocuklarını, kardeşlerini, ülkesini içinde, yaşadığı bütün hayatı bırakır gider. O örgütlerin bir parçası hâline gelmek için bir çaba içerisinde olur. Avrupalı yöneticiler bunun sebeplerini 14 asır önce insanlığa ışık ve rahmet getiren İslam ın satır aralarında arayacağına; bütün bu şehirlerin varoşlarında bilinçlerini yaralayarak, inançlarını ve değerlerini aşağılayarak ölümcül kimliklere mahkûm eden, o görünen ve görünmeyen baskıcı kültürel atmosferinde arasın. Onu Batı nın tarihinde arasın; onu İslam ın tarihinde aramasın, İslam ın tarihinde bulamaz. Bugün dünyada yaşanan en büyük bunalım, iktisadi bunalım değil, kimlik bunalımıdır Bugünün dünyasında en büyük bunalımın iktisadi bunalımlar olmadığını, en büyük bunalımın, kimlik bunalımı olduğunu ifade eden Başkan Görmez, kimlik bunalımı yaşayan toplulukların büyük yaralar aldığını, kimlik bunalımlarının yaşandığı dünyalarda yaralı bilinçlerin oluştuğunu ve ölümcül kimlikler ortaya çıktığını belirtti. Onun için bu projenin çok önemli bir proje olduğunu vurgulayan Başkan Görmez, Ben inanıyorum ki bu projede yetişen ve mezun olan gençlerimiz, aynı zamanda bir kimlik bunalımını ortadan kaldıracak çalışmalar yapacaklar, yaralı bilinçleri tedavi edeceklerdir. Bu son derece önemlidir. Siz sadece gidip daha önce yaptığınız gibi camilerde görev yapmayacaksanız, sadece okullarda ders vermekle görevinizi ifa etmiş olmayacaksınız. Siz aynı zamanda millet varlığımıza ve bütün Müslümanlara süreklilik kazandıracak, onları kimlik bunalımından koruyacak, yaralı bilinçleri tedavi edecek, birer hazık tabip görevi üstleneceksiniz gittiğiniz ülkelerde. şeklinde konuştu. En büyük hayalim, Endülüs ve Mevraünnehir medeniyetlerini İstanbul da tekrar ihya etmek Dünyanın geleceği ve İslam ın geleceği için bir hayali olduğunu belirten Başkan Görmez konuşmasına şöyle devam etti: İslam dünyası ve insanlık iki medeniyeti kaybettiği için çok büyük kayıplar yaşadı. Biri Endülüs Medeniyeti, biri Maveraünnehir Medeniyeti. Bu iki medeniyeti Müslümanlar inşa etmişlerdi. Bu medeniyetleri kaybetmenin sancılarını insanlık hâlâ çekiyor. Hayalim, bu iki medeniyetin en azından nüvelerini yeniden Türkiye de, İstanbul da ihya etmek. TDV nin yürüttüğü proje böyle bir projedir. Bir taraftan Orta Asya dan öğrenciler geliyor, Türkiye de tahsil görüyorlar; bir taraftan da Avrupa dan öğrenciler geliyorlar. Avrupa dan gelenler inşallah Endülüs Medeniyetinin o ilim, hikmet, marifet boyutunu, o rahmet ve adalet boyutunu yeniden ihya etmek için çalışacaklar. Orta Asya dan gelen ve burada yetişen öğrenciler de Maveraünnehir Medeniyetinin, o ilim, hikmet, marifet, şefkat, merhamet, gönül boyutunu yeniden ihya edecekler. Bu projeyi sadece Avrupa da yaşayan vatandaşlarımıza değil, Avrupa da yaşayan bütün Müslümanlara açmamız gerektiğini ifade etmek isterim. Sevgili gençler, Endülüs ün kapılarını açmak görevi size düşüyor Başkan Görmez mezun olan gençlere seslenerek, Sevgili gençler, Endülüs ün kapılarını açmak görevi size düşüyor. Avrupa yı saran o İslamofobia adı verilen, o korkuları ortadan kaldırma görevi size düşüyor. İslam ın bütün kâinata getirdiği o rahmeti yeniden yayma görevi size düşüyor. O korkuları, o endişeleri, o ötekileştirmeleri ortadan kaldırma çabası size düşüyor. Bu çabalarınızda, bu vazifelerinizde size başarılar diliyorum. Rabbim yar ve yardımcınız olsun. dedi. Diyanet İşleri Başkanlığı ve TDV nin desteğiyle, 2006 yılında başlayan program kapsamında, 6 üniversitenin ilahiyat fakültelerinde, 16 ülkeden 744 öğrenci eğitim görüyor. Program kapsamında bugüne kadar 276 öğrenci mezun oldu. Ankara, Marmara, İstanbul, 29 Mayıs, Uludağ ve Konya Necmettin Erbakan üniversitelerinde devam eden program çerçevesinde, eğitim-öğretim yılında yaklaşık 200 öğrencinin kabul edilmesi planlanıyor yılı beşinci dönem mezuniyet programında, 14 ülkeden 46 öğrenci mezun oldu. Başkan Görmez: Şanlıurfa ili Suruç ilçesinde meydana gelen terör saldırısı, millet olarak hepimizi derin bir elem ve üzüntüye gark etmiştir Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Şanlıurfa nın Suruç İlçesinde meydana gelen terör saldırısına ilişkin bir açıklama yaptı. Başkan Görmez yaptığı açıklamada şunları söyledi: Her şeyden önce bu hunharca saldırı sonucunda hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Yüce Allah tan rahmet, kederli ailelerine ve bu ıstırabı yakından hisseden aziz milletimize başsağlığı, yaralı vatandaşlarımıza acil şifalar diliyorum. Ramazanın rahmet iklimi ve bayram sevincinin gölgesi henüz üzerimizdeyken bu vahşetin işlenmiş olması, bu vahşeti işleyen şer güçlerin bir kez daha herhangi bir din, inanç, 11 SAYI:296 AĞUSTOS 2015

12 ahlak ve değer tanımadıklarını ortaya koymuştur. Suçsuz yere bir insan öldürmenin bütün insanlığı öldürmek olduğu, yüce dinimiz İslam ın en temel insan hakkı prensibidir. Kim tarafından gerçekleştirilirse gerçekleştirilsin, kime karşı olursa olsun, terörün meşru hiçbir yönü yoktur. Bu provokatif saldırıların sonucu, kaybettiğimiz insanlarla sınırlı değildir. Bu eylemler insanlığı hedef almakta, ortak değer ve idealler etrafında kurumsallaşan huzur ve barış arayışını da tehdit etmektedir. Bütün dünyada terörden kaynaklı her ölüm hakka, hukuka, adalete ve barışa olan ihtiyacı her gün daha da artırmaktadır. Çatışmayı körüklemekten, sivil insanları katletmekten ve insanların kalbine korku salmaktan medet umanların başarı elde etmeleri mümkün değildir. Halkımızın her türlü nefretten, şiddetten uzak kalarak, sağduyu içinde, birlik ve beraberliğimize her zamankinden çok daha bağlı kalacağına olan inancımı paylaşıyor, bu menfur saldırıyı şiddetle tekrar kınıyor, milletimize başsağlığı diliyorum. Başkan Görmez den Doğu Türkistan da uygulanan oruç yasağına tepki Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Çin Halk Cumhuriyeti nin Şincan Uygur Özerk Bölgesinde uyguladığı baskıcı tutuma karşı açıklamada bulundu. Çin in geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da Uygur Özerk Bölgesindeki Müslümanların, ramazan ayında oruç tutmalarını yasaklaması üzerine açıklamada bulunan Başkan Görmez, yaşanan gelişmeleri yakinen takip ettiklerini belirterek, gerekçesi ne olursa olsun oruç ibadetinin yaşadığımız çağda, dünyanın herhangi bir yerinde yasaklanmasının ya da kısıtlama getirilmesinin kabul edilebilecek bir husus olmadığını kaydetti. Uluslararası İlahiyat Programının beşinci dönem öğrencilerinin mezuniyet programına katılan Başkan Görmez, gazetecilerin soruları üzerine, Çin de yaşanan yasağa karşı şunları söyledi: Diyanet İşleri Başkanlığı olarak ilk günden itibaren Çin de hem Uygur Müslümanlarına, hem de Hui Müslümanlarına yönelik, ramazan ayı ile ilgili yasaklamalarını yakinen takip ediyoruz. Zira oradaki bütün kurum ve kuruluşlarla irtibatımız var. Diyanet İşleri Başkanı olarak kendi Başkanlığım süresinde iki defa Çin i ziyaret ettim. Hem Uygur Müslümanlarıyla, hem de Hui Müslümanlarıyla protokoller imzalandı. Öğrencilerimiz geliyor, din adamları Türkiye ye gelip eğitim almaya başladı. Ancak bu ramazan öne çıkan ve gerçekten inanç özgürlüğü bakımından hiçbir insanın tasvip etmeyeceği konulara gelince, biz Diyanet İşleri Başkanlığı olarak hem tepkimizi, hem de milletimizin üzüntüsünü ve hassasiyetlerini, Çin in Ankara Büyükelçisi vasıtasıyla yetkililere iletmiş bulunuyoruz. Üzülerek belirteyim, gösterilen gerekçeler, söylenen, yapılan açıklamaları kabul etmem mümkün değil. Yasağın sadece öğrenciler, öğretmenler ve memurlara yönelik olduğunu duymuş olmaktan büyük bir üzüntü duydum. Çünkü gösterilen gerekçe olarak da gençlerin sağlığı açısından memurların da performansı düştüğü için gibi çok garip, bugün hiç kimsenin kabul etmeyeceği birtakım gerekçelere sığınıldığını öğrenmiş oldum. Gerekçesi ne olursa olsun oruç ibadeti gibi bir ibadetin, bu çağda dünyanın herhangi bir yerinde yasaklanması, ona bir kısıtlama, sınırlama getirilmesi kabul edilebilecek bir husus değildir. Çabalarımız, gayretlerimiz devam ediyor. İnanıyorum ki aklıselim galip gelecek ve bir an önce bu yanlışlıklardan vazgeçilecektir. Çünkü bu yanlışlıklar, bu kısıtlamalar, bu yasaklamalar, aynı zamanda beraberinde şiddeti getiriyor, beraberinde çok daha büyük yanlışları getiriyor. İnsanlar hiçbir zaman Allah ın emirleriyle, devletin koyduğu yasaklar arasında bırakılamaz İnsanların hiçbir zaman Allah ın emirleriyle, devletin koyduğu yasaklar arasında bırakılamayacağını ifade eden Başkan Görmez, bu iki arada kalan insanların kendi tercihlerini, Rablerinin emirlerini yapacaklarını ve kendi ahiretlerini düşünerek farklı davranacaklarını söyledi. Görmez konuşmasına şöyle devam etti: Bu yasakların dünyanın neresinde olursa olsun, hiçbir çağdaş dünyada, hiçbir devlete, hiçbir ülkeye hele hele Çin gibi yaklaşık 1200 senedir Müslümanları kendi içinde yaşatan bir ülkenin, Müslümanlara yönelik bu yasaklamaları, kısıtlamalarını kabul etmek asla mümkün değildir. Ben bir an önce bu baskıların sona ermesini diliyorum. Çin in Sincan-Uygur Özerk Bölgesinde yaşayan Müslümanlara yönelik yasaklamaları, vicdan sahibi hiçbir insan kabul edemez. Namaz kılmak ve oruç tutmak her Müslümanın görevidir. İnanç özgürlüğü beraberinde, anne ve babalara, çocuklarına istedikleri inancı öğretme hakkı verir. Kamu düzenini bozmayan, şiddet içermeyen, toplumsal ahlaka aykırı olmayan hususları, çocuklarına öğretme hakkına sahiptirler. İslam inancına göre on iki yaşındaki bir kişi, artık sorumluluk sahibi olur. On iki yaşından sonra, her Müslüman için namaz kılmak, oruç tutmak bir vazifedir. Devlet, inanan bir kişiyi, Allah ın emirleriyle kendi koyduğu yasaklar arasında bırakmamalıdır. İslam da sağlık her şeyin üstündedir. Sağlık bahanesiyle orucu yasaklamak, inanç özgürlüğü ile bağdaşmaz. Aynı şekilde öğretmen, memur da kendisiyle yaratıcı arasında gizli kalan ibadeti yapmaktan alıkonamaz. Bu tür yasaklar sadece iç huzuru yok eder. Yanlış, aşırı dinî anlayışların türemesine neden olur. Çin in dünyadaki ve tarihteki imajını zedeler. Çin tarihini iyi okuyan biri olarak, Çin ile Avrupa yı şöyle kıyaslıyor ve Avrupalılara diyorum ki: Siz Endülüs te 8 asır yaşayan Müslümanları yok ettiniz. Ama İslam varlığını, Çin de 1200 senedir özgürlük içinde devam ettirmiştir. Bu konular, Çin in büyük tarihine yakışmaz. AĞUSTOS 2015 SAYI:296 12

13 Türkiye Kitap ve Kültür Fuarı Ankara ve İstanbul da açıldı TDV nin 1983 yılından beri düzenlediği ve bir ramazan geleneği hâline gelen, Türkiye Kitap ve Kültür Fuarı, İstanbul Beyazıt Meydanı, Ankara da Kocatepe Camii avlusunda açıldı. Türkiye Diyanet Vakfı ve İBB Kültür AŞ iş birliğiyle gerçekleştirilen 34. Türkiye Kitap ve Kültür Fuarı nın, İstanbul Beyazıt Meydanı nda gerçekleşen açılış törenine katılarak bir konuşma yapan Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Kâmil Yılmaz, Diyanet İşleri Başkanlığı nın ramazan ayında düzenlediği kitap fuarlarının, kitapla ve Kur an-ı Kerim le buluşma olduğunu söyledi. Kitap ve sözün yerini, imajın ve görselliğin aldığını belirten Yılmaz, İnsanlar okumanın yerine seyretmeyi tercih eder oldular. Zihinler tembelleşti, harfler ise duyarsız hâle geldi. Bizim medeniyetimiz, kitap ve söz medeniyetidir. Edeple buluşan sözümüz, edebiyat olmuş; estetikle buluşan sanatımız, fazilet olmuş ve tarihe gerçekten görkemli bir medeniyet armağan etmişiz. O, kaynağını ilahi kitaptan almaktadır. Söz medeniyeti, öz medeniyeti kurmuşuz. diye konuştu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkan Danışmanı Bülent Erman Tuncer de fuarın, İslam dünyasına hayırlar getirmesini dileyerek, ramazana bereket kattığını dile getirdi. Tuncer, fuardaki indirimli satışlar ve teşvik edici davranışların, insanların hayatlarına renk kattığını kaydederek, Sultanahmet ten parlayan yıldız, bugün Beyazıt Meydanı ndadır. Bu tarihî üniversitenin, bu güzel caminin arasında hizmetlerine devam etmektedir. ifadelerini kullandı. Basın Yayın Birliği Başkanı Münir Üstün ise bu tür etkinliklerin biraz daha büyütülmesi gerektiğini vurgulayarak, katılmayı arzu edip yer bulamayan yayınevlerinin olduğunu söyledi. Açılışın ardından Başkan Yardımcısı Yılmaz, TDV Genel Müdürü İsmail Palakoğlu, Genel Müdür Yardımcısı Yasin Uğraş, stantları gezerek yayınevlerinden bilgi aldılar. Ramazan boyunca çeşitli stantlarda imza etkinliklerinin gerçekleştirileceği fuara, 180 yayınevi katıldı. Edebiyat, tarih, kültür, medeniyet, felsefe ve din alanında yayımlanan kitapların bulunduğu fuarda, Diyanet İşleri Başkanlığı, Türkiye Diyanet Vakfı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür AŞ, İSAM, IRCICA ve Kültür ve Turizm Bakanlığı yayınları da yer aldı. Etkinlik kapsamında Beyazıt Devlet Kütüphanesinde, Ramazan Sohbetleri gerçekleştirildi. Ankara Kocatepe Camii avlusunda gerçekleşen açılış törenine ise Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Emin Özafşar katılarak bir konuşma yaptı. Başkan Yardımcısı Özafşar, öğrencilere sadece tablet vermenin yetmediğini, o tableti üreten zihniyeti ve dünya görüşünü de vermek gerektiğini belirterek, Bu yıl 34 üncüsü düzenleniyor. Tesbihin üçte biri geride kaldı. Şimdi yeni bir dönem başlıyor. dedi. Kitap fuarlarının, ramazanı ibadet ayı olmanın ötesine taşıdığını söyleyen Özafşar, bilgi ve kitap üretiminin İslam dünyasının en büyük sorunlarından biri olduğunu ifade etti. Açılıştan sonra Özafşar ve beraberindeki yetkililer, fuar alanını gezerek, yayınevlerini ziyaret ettiler. 70 kitabevinin katıldığı fuarı ziyaret eden kitapseverler, fuar boyunca çeşitli yazarların imza günlerine katılıp, kitapları indirimli fiyatlardan satın alma imkânı buldular. Cumhurbaşkanı Erdoğan dan ilim adamlarına iftar Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayında ilim adamlarına iftar verdi. Verilen iftar programına, Diyanet İşleri Başkanı Görmez ve beraberindeki ilim adamları katıldı. İftarda Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez in yanı sıra, İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) Başkanı Prof. Dr. Raşit Küçük, Diyanet İşleri Eski Başkanları Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, Prof. Dr. Mustafa Said Yazıcıoğlu, Dr. Tayyar Altıkulaç, Lütfi Doğan ve Prof. Dr. Süleyman Ateş, Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Dr. Hüseyin Kayapınar, Diyanet İşleri Başkan Yardımcıları Prof. Dr. Mehmet Emin Özafşar, Prof. Dr. Hasan Kâmil Yılmaz ve Dr. Ekrem Keleş, İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Kâfi Dönmez, İstanbul Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Akif Aydın, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Köse, İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mürteza Bedir, Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Said Hatipoğlu, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmail Hakkı Ünal, İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Rahmi Yaran, Bursa Müftüsü Prof. Dr. Mehmet Emin Ay, İzmir Müftüsü Prof. Dr. Ramazan Muslu, Konya Müftüsü Prof. Dr. Ali Akpınar, Van Müftüsü Nimetullah Arvas, Diyarbakır Müftüsü Burhan İşliyen, Eski Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Necmettin Nursaçan ve Mustafa Demirkan hazır bulundu. 13 SAYI:296 AĞUSTOS 2015

14 Diyanet İşleri Başkanlığı ramazan ayında iftar programları düzenledi Gazze de iftar verildi Diyanet İşleri Başkanlığı Gazze de El- Ömeri Camii nde ramazan boyunca iftar verdi. Verilen ilk iftar programına, Türkiye nin Kudüs Başkonsolosu Büyükelçi Mustafa Sarnıç, Gazze deki Filistin Hükümeti Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Gazi Hamdi, Gazze deki Filistin Parlamentosu Başkanvekili Ahmed Bahr, Filistinli bazı yetkililer ve çok sayıda Gazzeli katıldı. Türkiye nin Kudüs Başkonsolosu Büyükelçi Mustafa Sarnıç iftardan önce yaptığı konuşmada, Diyanet İşleri Başkanlığının TİKA işbirliği ile düzenlediği bu iftarların, ramazan ayı boyunca devam edeceğini belirterek, bununla beraber 50 bin gıda kolisi ve her hafta fakir ailelerden bin kişiye iftar yemeği dağıtılacağını ifade etti. Gazze deki Filistin Parlamentosu Başkanvekili Ahmed Bahr da Türkiye, hükümet ve halk olarak sürekli Filistinlilerin yanında etkin bir şekilde duruyor. Her zaman siyasi, ekonomik, sosyal ve insani konularda bizi desteklemiştir. Filistin halkı, 2. Abdülhamid Han döneminden bu yana, Türkiye tarafından yapılan destekleri hiç unutmayacaktır. dedi. Diyanet personeli iftar sofrasında buluştu Diyanet İşleri Başkanlığı merkez teşkilatında görev yapan personel, Başkanlıkta düzenlenen iftar yemeğinde bir araya geldi. İftarını personelle birlikte yapan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, iftar davetine icabet eden her bir personele ayrı ayrı teşekkür ettiğini ifade ederek, Diyanet İşleri Başkanlığında birlikte çalıştığımız tüm mesai arkadaşlarımızın aileleriyle birlikte iftar etme imkânı bulduğum için Allah a hamd ediyorum. Biz Diyanet ailesi olarak peygamberin mirasını taşıyoruz. Bu peygamber mirasını sadece vaaz kürsülerinde anlatarak vazifemizi yerine getirmiş olmayız. Bu mirasa sahip çıkarak önce kendi hayatımızda yaşamalıyız. dedi. Diyanet camiasının çok büyük bir müessese olduğunu belirten Başkan Görmez, Diyanet camiasının üzerlerinde çok büyük sorumluluklar taşıdıklarını kaydetti. Diyanet İşleri Başkanlığının çok büyük bir müessese olduğunu belirten Görmez konuşmasına şöyle devam etti: Diyanet camiası olarak hepimizin üzerinde çok büyük bir sorumluluk var. Dünyanın umudu olan bir ülkede yaşıyoruz. Gerçekten dünyada nerede bir mahrum, mazlum, zorda kalmış bir topluluk varsa ülkemize, milletimize umut bağlamış vaziyette. Ramazandan hemen önce Filistin e, Kudüs e, Gazze ye ziyaretimiz oldu. Daha sonra Batı Trakya daki kardeşlerimizi ziyaret ettim. Her gün, her hafta dünyanın en uzak köşelerinden misafirlerimiz oluyor. Onların ağzından çıkan ilk cümle; Siz bizim umudumuzsunuz. Lütfen umudumuzu yıkmayın. Dünyanın umudu Türkiye ise Türkiye de de umudun yoğunlaştığı müessese şüphesiz Diyanet İşleri Başkanlığıdır. Bir müessese olarak iki şey üzerinde ısrarcı olmalıyız. Birincisi, kalplerimiz arasındaki birlik ve ahenk. Biz bir aile gibi olmalıyız. Birbirimizle hemhal olmalı, dertleriyle dertlenmeliyiz. Diğer husus ise bizim yürüttüğümüz hizmet. Öyle bir hizmet ki sadece aileden birisinin bu hizmeti üstlenmesi yetmez. Ailece hizmetin altına girmeli, aynı gayeye birlikte koşmalıyız. Bir aile hep birlikte aynı gayeye yönelmişlerse, ilahi rahmet orada tecelli eder. Ve hizmet çok farklı olur. Biz başkalarına İslam dininin güzelliklerini anlatırken, eğer kendi ailemizi, çocuklarımızı ihmal edersek, bu Allah ın rızasına uygun olmaz ve kendi hizmet alanımızda başarılı olmamızı engeller. Başkalarına anlattığımız iyilikleri, güzellikleri önce kendi ailemizde tatbik edip yaşamalıyız. Biz Diyanet ailesi olarak Peygamberin mirasını taşıyoruz. Bu Peygamber mirasını sadece vaaz kürsülerinde anlatarak vazifemizi yerine getirmiş olmayız. Önce kendi hayatımızda yaşamalıyız. Bunu yaptığımız zaman sayısı milyonları bulan Diyanet camiası, hem Türkiye ye hem bütün gönül coğrafyamıza, bütün insanlığa o güzellikleri, hidayeti, rahmeti, barışı, adaleti, erdemi, fazileti taşımaya devam edecektir. AĞUSTOS 2015 SAYI:296 14

15 Emekli Diyanet mensupları iftarda buluştu Diyanet İşleri Başkanlığının her yıl emekli Diyanet mensupları için düzenlediği geleneksel iftar programı, bu yıl da Diyanet Yemekhanesinde gerçekleştirildi. İftar programına Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez de katılarak bir konuşma yaptı. Başkan Görmez, iftar davetine icabet eden davetlilere teşekkür ederek, Diyanet İşleri Başkanlığının kuruluşundan bugüne kadar milletimizin dinî ve manevi hayatına hizmet eden, teşkilatın içinde emek verip milletimize hizmet ederek emekli olanlara sıhhatli ömürler, ahirete irtihal edenlere de rahmet diledi. Her mesleğin emekliliğinin olduğunu ancak Diyanet hizmetlerinde emeklilik olmadığını vurgulayan Başkan Görmez şöyle dedi: Her meslekte emeklilik olur ama Diyanet hizmetinde emeklilik olmaz. Bizlere gerçekten büyük görevler düşüyor. Her ramazan olduğu gibi bu ramazanda da bizim adımıza hizmet gören kardeşlerimiz var. Rusya da, Türk cumhuriyetlerinde, Balkanlar da, Afrika da, Latin Amerika da, Japon-ya da, Avustralya da, her yerde hizmet gören kardeşlerimiz var. Daha büyük taleplerle karşı karşıyayız. Dünyanın her tarafında bu hizmetleri gören arkadaşlarımız var. Sizler de dünyanın muhtelif yerlerinde vazife yaptınız. Bu devam ederek artıyor. Diyanet teşkilatı artık sadece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına hizmet eden bir müessese değil, dünyanın her tarafındaki bütün Müslüman kardeşlerimize hizmet götüren bir müessesedir. Türkiye Diyanet Vakfımız gücüne güç katarak yoluna devam ediyor. Biz burada iftarlarımızı yaparken, dünyanın çeşitli yerlerinde iyilik sofraları adıyla sofralarını Müslümanlara açan görevli arkadaşlarımız var. Uganda da, Haiti de, Afrika nın nice yerlerinde, dünyanın en uzak köşelerinde milletimizin hayır eli olmaya devam ediyor. İftar programına Diyanet teşkilatının üst düzey yöneticileriyle, uzun yıllar Diyanet te hizmet yürüterek emekli olan personel katıldı. Dinî azınlık temsilcileri iftarda bir araya geldi Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, dinî azınlıklar ve sivil toplum kuruluşları temsilcileriyle İstanbul da iftar programında bir araya geldi. İstanbul Müftülüğünün Sepetçiler Kasrında düzenlediği ve Başbakan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu nun da katıldığı iftar programında konuşan Başkan Görmez, yakın coğrafyada ve Ortadoğu da yaşananların sorumlusunun tüm insanlık olduğunu vurgulayarak, Bunların sorumlusu tüm insanlıktır, ancak tüm bu yaşananların en büyük mağduru İslam dır. dedi. Hangi dinden olursa olsun herkesin, Dünyamız nereye gidiyor? diye sorması gerektiğini ifade eden Başkan Görmez, bir zamanlar, selam bölgesi olan yakın bölgenin, son yıllarda üzücü olaylarla anıldığını söyledi. İftarların kardeşlik ve iyilik sofraları olduğunu belirten Görmez, Allah ın nimetlerle donatarak insanlara bahşettiği dünya acılar içinde kıvranıyor. Ne oldu bize? Neden adaleti ve merhameti birbirimizden esirgiyoruz? Birlikte yaşama ahlakı, hukuku neden zayıflıyor? Bu soruları vicdanımıza, kendimize her zaman sormamız lazım. Tüm ilahi dinler, peygamberler, kitaplar, bu sorulara cevap verirken bir yere vurgu yapar. Hepsi, bütün bunların sebebini kendinizde arayın, dışarıda aramayın. Kalbinize yüklediğiniz ağır yüklerde, kin, nefrette arayın der. Biz de tüm bunların nedenini başkasında değil, kendimizde aramalıyız. dedi. Başbakan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu da yaptığı konuşmada, hiçbir mazluma ırkının sorulmaması gerektiğini vurgulayarak, Kim ne derse desin, 15 SAYI:296 AĞUSTOS 2015

16 nasıl eleştirirse eleştirsin, Allah şahit ki kapımıza ve soframıza gelen hiçbir mazluma ırkını, cinsiyetini, dinini, mezhebini sormayacağız. O geldi mi onunla birlikte insanlığın vicdanı da gelir deyip kabul edeceğiz. dedi. Türkiye nin hiçbir zaman zalimlerin yanında yer almayacağına işaret eden Başbakan Davutoğlu şöyle konuştu: Bugünlerdeki tartışmalara istinaden söylüyorum. Böylesi barış sofrasından sesleniyorum. Hele hele bir ramazan gününde Türkiye nin DAEŞ gibi bir terör örgütüyle iş birliği yaptığını iddia edenler, vicdanlarını kaybetmişlerdir. Gözleri kapanmış, kalpleri mühürlenmiştir. Türkiye hiçbir zaman hiçbir zalimin yanında yer almadı, yer almayacak. Suriye sınırımızda ve Irak sınırımızda, hem oradaki insanlık dramlarının bitmesi için mültecileri, oradan gelen kardeşlerimizi en iyi şartlarda karşılamaya devam edeceğiz ama çok güçlü bir siyasi iradeyle. Eğer Türkiye nin sınır güvenliğine bir halel gelecek olursa, eğer Türkiye kendisinin, bu huzur bahçesinin tehdit edildiği kanaatine varacak olursa, her türlü ihtimale karşı da hazırlıklıdır ve bu hazırlık konusunda gerekli çalışmaların hepsi yapılmıştır. İftar programına, AB Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, İstanbul İl Müftüsü Rahmi Yaran, Ermeni Patrik Vekili Aram Ateşyan, Türkiye Hahambaşısı Rav İsak Haleva, Süryani Ortodoks Kilisesi İstanbul ve Ankara Metropoliti Yusuf Çetin, Türkiye Vatikan Büyükelçisi Mehmet Paçacı, Süryani Katolik Cemaati Lideri Yardımcısı Yusuf Sağ ve çok sayıda davetli katıldı. İslam Ülkeleri Büyükelçilerine iftar verildi Diyanet İşleri Başkanlığı, İslam ülkelerinin Ankara Büyükelçilerini iftar sofrasında buluşturdu. Programa katılan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez yaptığı konuşmada, son yıllarda şiddetin gölgesinde ortaya çıkan yeni dinî anlayışların, İslam ın yeryüzüne getirdiği rahmet mesajlarını tehdit etmeye başladığına dikkat çekerek, Yeni modern zamanlarda son on yıllarda şiddetin gölgesinde ortaya çıkan yeni dinî anlayışlar, İslam ın yeryüzüne getirdiği o rahmet mesajlarını tehdit etmeye başlamıştır. Onun için bütün İslam ülkelerinin bilhassa insan yetiştirme düzenlerini, din eğitimini, din eğitimi veren mekanizmalarını gözden geçirme mecburiyetleri vardır. Biz nerede hata yaptık? Sorusunun cevabı üzerinde hepimizin durması gerekir. diye konuştu. Bugünlerde her Müslümanın kendisine sorması gereken sorular olduğunu kaydeden Başkan Görmez, konuşmasına şöyle devam etti: Bugünlerde mümin ve Müslüman olan her insanın, kendisiyle, nefsiyle, kalbiyle baş başa kaldığında, Rabbine elini açtığında, mutlaka şu soruyu kendisine sorması gerekiyor, Biz nereye gidiyoruz? hani Kur an-ı Kerim in hepimize yüksek sesle sorduğu bir soru var, Nereye gidiyorsunuz? Rabbimizin nimetlerle donatarak hepimize ikram ettiği ortak evimiz, ortak yurdumuz olan dünyamızı ne hâle getirdik. Biz İslam coğrafyasında, Eman ı ve Selam ı neden kaybettik? Hâlbuki selam olmadan İslam, eman olmadan iman olmaz. Bugün İslam coğrafyasında en büyük sorun, artık bir eman sorunu, bir güvenlik sorunudur. İslam ın kendisinin bir güvenlik sorunuyla karşı karşıya olduğunu ifade etmek isterim. Çünkü İslam dini bizatihi teolojik yapısıyla, insanlığa getirdiği yüce değerlerle, yeni ortaya çıkmış birtakım yanlış anlayışların tehdidi altındadır. Yeni modern zamanlarda son on yıllarda şiddetin gölgesinde ortaya çıkan yeni dinî anlayışlar, İslam ın yeryüzüne getirdiği o rahmet mesajlarını tehdit etmeye başlamıştır. Onun için bütün İslam ülkelerinin bilhassa insan yetiştirme düzenlerini, din eğitimini, din eğitimi veren mekanizmalarını gözden geçirme mecburiyetleri vardır. Biz nerede hata yaptık? Sorusunun cevabı üzerinde hepimizin durması gerekir. Harici sebepleri hepimiz biliyoruz. Ancak yüce dinimiz her zaman bu tür sorunları önce kendi nefsimizde, kendi kalbimizde aramaya bizi davet eder. Arap Devletleri Ligi Temsilcisi Büyükelçi Muhammed El Fatah Naciri ve Özbekistan Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Ulfat Kadirov un da konuştuğu programa, İslam ülkeleri büyükelçilerinin yanı sıra Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın, Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanı Kudret Bülbül, Ankara Valisi Mehmet Kılıçlar ve Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Tuncer de katıldı. AĞUSTOS 2015 SAYI:296 16

17 Türkiye deki Suriyeliler iftar sofrasında buluştu Diyanet İşleri Başkanlığı, Suriye de devam eden iç savaş nedeniyle Türkiye ye gelen Suriyelileri iftar sofrasında bir araya getirdi. Din Hizmetleri Genel Müdürlüğünün, Ankara da Seymenler kent meydanında düzenlediği iftar sofrasında, 9 bin Suriyeli ile birlikte iftarını açan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Suriye den, Irak tan, dünyanın muhtelif yerlerinden ülkemize göçen kardeşlerimizle birlikte iftar sofrasında buluşturduğu için Yüce Rabbimize hamdüsenada bulunarak, Allah a hamdolsun ki bizi birbirimize yurt, bizi birbirimize vatan kıldı. Mümin müminin yurdudur. Mümin müminin vatanıdır. Kalbimizde mümin kardeşlerimize yer verdiği için Rabbimize ne kadar hamdetsek azdır. Çünkü Rabbimiz bizi kardeş olarak ilan etmiştir. dedi. İslam dünyasında olup bitenlerin sözün tükendiğini gösterdiğini kaydeden Başkan Görmez, konuşmasına şöyle devam etti: Sözün tükendiği noktada gelecekten umutlu olduğumuzu göstermek, bu iftar sofrasında tebessümlerimizi birbirimizden esirgemeden lokmalarımızı paylaşarak, iftarlarımızın ilk lokmalarını birbirimize ikram ederek, kardeş olduğumuzu, bütün zorluklara, bütün oyunlara rağmen kardeş olmaya devam edeceğimizi dünyaya ilan etmiş oluyoruz. Yüce Rabbimiz, ramazanın ve bayramın sevincini dünyada zor durumda kalan bütün mazlumlara ulaştırsın. Bu iyilik sofralarımızın bütün dünyayı iyilikle kuşatmasını yüce Rabbimden niyaz ediyorum. İyilik Sofraları adıyla düzenlenen ve Ankara daki Suriyelileri buluşturan iftar sofrasına Başkan Görmez, eşi Hatice Görmez ile birlikte katıldı. Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Kâmil Yılmaz ve Din Hizmetleri Genel Müdürü Doç. Dr. Yaşar Yiğit de iftar programında Başkan Görmez e eşlik etti. Engelli vatandaşlarımıza iftar verildi Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü, engelli vatandaşlarımızı iftarda buluşturdu. Başkanlık yemekhanesinde düzenlenen programda konuşan, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Kâmil Yılmaz, engelli olmanın bedensel engelden öte bir anlam taşıdığını belirterek, Asıl engel, gönüllerin hakka, hakikate, iyiliğe, güzelliğe, fedakârlığa, dostluk ve arkadaşlığa duyarsız kalmasıdır. dedi. Hz. Peygamberin engelli sahabeyle iletişimine ve onlara verdiği değere dikkat çeken Başkan Yardımcısı Yılmaz, Peygamber Efendimizin (s.a.s.), ortopedik engelli olan Muaz bin Cebel i, Yemen e vali olarak gönderdiğini, görme engelli Abdullah bin Ümmü Mektum u, kendi yerine Medine de vekil bırakarak imamlığı ona verdiğini hatırlattı. Engelli olmanın ve doğmanın bir ceza olmadığını, hayatın bir imtihan olduğunu ve herkesin farklı şekillerde sınandığını ifade eden Yılmaz, Diyanet İşleri Başkanlığımızın kurduğu iyilik sofralarına, hiçbir engel tanımayarak teşrif eden bütün katılımcılara teşekkür ediyorum. İyiliklerle dolu bir dünyaya sahip olmamızı temenni ediyorum. diye konuştu. Programa, Bursa Milletvekili Bennur Karaburun, Din Hizmetleri Genel Müdürü Doç. Dr. Yaşar Yiğit, Sosyal ve Kültürel İçerikli Din Hizmetleri Daire Başkanı Abdurrahman Han, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürü İshak Çiftçi, engelli federasyon, vakıf ve dernek temsilcileri ile çok sayıda davetli katıldı. 17 SAYI:296 AĞUSTOS 2015

18 Dinî Yayınlar Genel Müdürlüğü, Kur an-ı Kerim sergisi açtı Diyanet İşleri Başkanlığı Dini Yayınlar Genel Müdürlüğü, Ahmet Hamdi Akseki Camii sergi salonunda Kur an-ı Kerim sergisi açtı. 10 farklı ülkeden 34 yayınevinin katılımıyla gerçekleşen serginin açılışına, Diyanet İşleri Başkan Yardımcıları Prof. Dr. Mehmet Emin Özafşar, Prof. Dr. Hasan Kâmil Yılmaz, Dr. Ekrem Keleş ile Dini Yayınlar Genel Müdürü Dr. Yüksel Salman, İnsan Kaynakları Genel Müdürü Osman Tıraşçı ve Mushafları İnceleme ve Kıraat Kurulu Başkanı Hafız Osman Şahin katıldı. 70 ten fazla Kur an-ı Kerim in bulunduğu sergi, 31 Aralık 2015 tarihine kadar ziyarete açık olacak. Farklı tasarımlarla basılmış pek çok Kur an-ı Kerim in yer aldığı sergide, görme engelliler için özel olarak hazırlanan Braille Alfabesi ile basılmış Kur an-ı Kerim, ziyaretçilerin dikkatini çekiyor. Diyanet İlmî Dergi, ULAKBİM de Diyanet İlmî Dergi, Ulusal Akademik Ağ ve Bilgi Merkezi (ULAK- BİM) veri tabanında indekslenmeye başladı yılında, Diyanet Mecmua ismiyle senede bir defa neşredilmek üzere yayın hayatına başlayan ve bugüne kadar önemli çalışmaların yayınlandığı Diyanet İlmî Dergi, 1962 yılı Haziran ayından itibaren üç aylık periyotlarda yılda dört sayı olarak neşredilmiş ve 2003 yılında Yüksek Öğretim Kurulunun, Hakemli Dergi tanımına uygun olarak yayınlanmaya devam etmişti. Mayıs ayından itibaren de, uluslararası EBSCO HOST ve ulusal TÜBİTAK ULAKBİM veri tabanları tarafından indekslenmeye başladı. Böylelikle Diyanet İlmî Dergi deki akademik çalışmalara, kısa bir sürede ULAKBİM üzerinden ulaşılma imkânı sağlandı. Diyanet İlmî Dergi Diyanet İlmî Dergi, Diyanet İşleri Başkanlığı na ait, dinî, sosyal alanlarda yapılan araştırma makalelere yer veren bilimsel ve hakemli bir dergi olarak yayın hayatına devam ediyor. Yılda dört sayı olarak yayımlanan dergi, Diyanet İşleri Başkanlığının, toplumu din konusunda aydınlatma amacıyla örtüşen, dinî ilimlere katkı yapıcı nitelikte özgün, ilmî standartlara uygun ve herhangi bir yerde yayımlanmamış ilmî çalışmalardan oluşuyor. Farklı ilmî çalışmalara yer verilen dergide ayrıca Hz. Muhammed, Kur an-ı Kerim, Mehmet Akif Ersoy, Gazalî, İbn Rüşd, Serahsi, İbn Sina ve İbn Hazm başlığı taşıyan özel sayılar da çıkarıldı. Bundan sonra da özel sayılar çıkarma konusunda çalışmalar yapılıyor. AĞUSTOS 2015 SAYI:296 18

19 MÜFTÜLÜKLERDEN Midyat Hacı Osman Altunkaya Camii ibadete açıldı Mardin in Midyat ilçesinde Hacı Osman Altunkaya ve hayırsever vatandaşların katkılarıyla yapımı tamamlanan, Hacı Osman Altunkaya Camii, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ın katıldığı törenle ibadete açıldı. Açılışa, Başbakan Yardımcısı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, İçişleri eski Bakanı Muammer Güler, Mardin Valisi Ömer Faruk Koçak, Belediye Başkanı Ahmet Türk, İl Müftüsü Dursun Ali Coşkun, daire amirleri, din görevlileri ve çok sayıda vatandaş katıldı. Törende bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, birliğimizin ve beraberliğimizin zedelenmesine fırsat vermememiz gerektiğini söyledi. Birbirimizi Allah için sevmemiz gerektiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, birbirimizi Allah için sevdiğimizde, bu topluma ayrılık tohumlarının atılamayacağını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında, Bu camimiz külliyesiyle birlikte inanıyorum ki bölgede bir örnek teşkil edecek. Gerek konferans salonu ve gerek içerisindeki medresesiyle burada verilecek hizmetler, Midyat ın geleceğine ışık tutacaktır. dedi. Camiyi yaptıran Altunkaya ailesini tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, caminin cemaat kapasitesinin 3 bin kişi olduğunu öğrenince mutlu olduğunu belirtti. İl Müftüsü Dursun Ali Coşkun un yaptığı dua ve kurdelenin kesilmesiyle cami ibadete açıldı. Kur an-ı Kerim i Güzel Okuma Yarışması Bölge Birincisi Ankara dan Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Camiler ve Din Görevlileri Haftası etkinlikleri kapsamında düzenlenen, Kadın Görevliler Kur an-ı Kerim i Güzel Okuma Yarışması nın 8. bölge finali Ankara da yapıldı. Türkiye Diyanet Vakfı Kocatepe Konferans Salonu nda gerçekleştirilen yarışmaya, Kur an kursu öğreticileri, din görevlileri ile Ankara ve Eskişehir il birincileri katıldı. Yarışmanın jüri başkanlığını yapan İl Müftüsü Prof. Dr. Mefail Hızlı programın açılışında yaptığı konuşmada yarışma hakkında bilgi vererek, Kur an-ı Kerim i öğrenme, öğretme ve okumanın önemini anlattı ve yarışmacılara başarılar diledi. Müftü Hızlı, Bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi nde inen Kur an-ı Kerim i güzel okumak için kardeşlerimiz bu mübarek günde yarışıyor. dedi. Değerlendirme sonunda, Ankara yı temsil eden Asiye Bayrakçı yarışmada birinci oldu. Bayrakçı, Kadın Görevliler Kur an-ı Kerim i Güzel Okuma Yarışması Türkiye Finali nde 8. bölgeyi temsil edecek. Eskişehir i temsil eden Ayşegül Soybelli ise yarışmada ikinci oldu. Yarışmacılara çeşitli hediyelerin takdim edildiği program, yapılan duanın ardından sona erdi. 19 Yurt dışına gidecek din görevlileri için kurs düzenlendi Başkanlığımızca yurt dışında yaşayan vatandaş, soydaş ve dindaşlarımıza din hizmeti sunmak üzere görevlendirilecek din görevlileri, Ankara Rıfat Börekçi Eğitim Merkezindeki kurs dönemini başarıyla tamamladılar. Almanya da görevlendirilecek din görevlileri, Alman Kültür Merkezince Almanca dil kursu ile Konrad Adenauer Vakfı tarafından ülke bilgisi seminerlerine katıldılar. Fransa da görevlendirilecek din görevlileri ise Ankara Taktik Danışmanlık tarafından, Fransızca dil kursu ve Fransız Kültür Merkezi tarafından ülke bilgisi seminerlerine katıldılar. Ayrıca din görevlilerine Yurt Dışı Eğitim ve Rehberlik Dairesi Başkanlığı tarafından planlanan, yurt dışı göreve hazırlık eğitim seminer programı düzenlendi. Programın açılışında Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Dış İlişkiler Genel Müdür V. Prof. Dr. Halife Keskin ve Yurt Dışı Eğitim ve Rehberlik Daire Başkanı Abdullah Gümüşsoy, din görevlilerine yurt dışı görevi ve bu görevin zorluğu hakkında bilgi verdiler. Başarıyla geçen programın ardından, din görevlilerine, Yurt Dışı Eğitim ve Rehberlik Daire Başkanı Abdullah Gümüşsoy ve Ahmet Duman tarafından belgeleri verildi. SAYI:296 AĞUSTOS 2015

20 MÜFTÜLÜKLERDEN TDV nin katkılarıyla Küba da ilk mescit açıldı Hiç caminin bulunmadığı Latin Amerika ülkesi Küba da, ramazan ayında Müslümanların ibadetlerini yerine getirmeleri için bir mescit açıldı. TDV Genel Müdürü İsmail Palakoğlu yaptığı açıklamada, Küba da ramazan ayında Müslümanların ibadetlerini yerine getirmeleri için bir mescit açıldığını ve bu mescidin TDV nin katkılarıyla Küba ya yapılacak olan cami tamamlanana kadar açık olacağını söyledi. Küba nın, Havana kentinde tarihî bir mekânı mescit için tahsis ettiğini belirten Palakoğlu, ramazan ayında buradaki Müslümanların ilk kez bir mekânda, teravih ve cuma namazlarını kılabildiklerini söyledi. Tahsis edilen bu mekânın 200 metrekare olduğunu ve Küba da yapılması planlanan caminin açılışına kadar hizmet vereceğini belirten Palakoğlu, inşa edilecek caminin yer tahsis işleminin bittiğini, projelendirme ve teknik hazırlıklarla ilgili sürecin de başladığını kaydetti. Küba da yerli Müslümanların daha önce namaz kılabilecekleri bir mekânın olmadığını kaydeden Palakoğlu, sadece diplomatların gidebildiği eski müzenin içinde bir yerin bulunduğunu hatırlattı. Hafızlık Bölge Yarışmasının finali Eskişehir de yapıldı amiler Din Görevlileri Haftası etkinlikleri Cçerçevesinde, din görevlileri arasında düzenlenen hafızlık yarışmasının bölge finali, Eskişehir Reşadiye Camii nde yapıldı. On il birincisinin katıldığı yarışmanın komisyon başkanlığını İl Müftü Vekili Dilaver Şahin, Jüri üyeliklerini ise İl Müftü Yardımcısı Ali Osman Orum, Osman Gazi Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim görevlisi Yardımcı Doçent Dr. Abdullah Acar, Meslek Dersleri Öğretmeni Alaattin Biçici ve Çarşı Camii İmam-Hatibi Neşet Kaplan yaptı. Yarışmanın sonunda, Eskişehir den İsmail Atik birinciliği elde ederken, Ankara dan Yunus Ayhan ikinci, Bolu dan İsmail Sarıer de üçüncü oldu. Orta Asya nın en büyük camisi Bişkek te yapılıyor Türkiye Diyanet Vakfı tarafından yaptırılan ve 6 bin kişinin ibadet edebileceği Orta Asya nın en büyük camisi, Kırgızistan ın başkenti Bişkek te yapılıyor. Cami hakkında bilgi veren TDV Genel Müdürü İsmail Palakoğlu, Bişkek te 35 dönümlük arazi üzerinde inşaatına başlanan caminin kaba inşaatın, tamamlandığını söyledi. Palakoğlu, minber, mihrap ve kürsü gibi malzemeleri, Türkiye den götürerek monte ettiklerini belirterek, Bu güzel cami, Türk halkından Kırgız halkına güzel bir hediye olacaktır. İnanıyorum ki bugüne kadar Kırgızistan a yapılan bütün yardımlar, bağışlar ve yatırımlar bir tarafa, bu cami bittiğinde, inşallah Kırgızistan ın ve Orta Asya nın en büyük camisi olacaktır. Camimiz Kırgızistan ın manevi hayatına önemli katkılar sunacaktır. dedi. Caminin Osmanlı mimarisiyle yapıldığını kaydeden Palakoğlu, yapıma katkı sağlayan başta hayırseverler olmak üzere, mühendisinden işçisine kadar herkese teşekkür etti. Ümmetin her bir ferdi ile kalpleri ve gönülleri buluşturacak birlik mekânları inşa ettiklerini kaydeden Palakoğlu, 1975 yılında Kocatepe Camii nin temeline attığımız ilk harcın ardından, bugüne kadar ülkemizde 3 bin 421, 25 ülkede ise 100 ün üzerinde cami ve eğitim binası yapılmıştır. diye konuştu. İsmail Palakoğlu nun verdiği bilgiye göre, 2016 da açılması planlanan caminin ince işçiliğini, TDV iştiraki olan KOMAŞ AŞ yaptırıyor. Kapalı alan toplamı 7 bin 500 metrekare olan camide, aynı anda 6 bin kişi namaz kılabilecek. Bu sayı açık alanlarla birlikte 16 bine kadar çıkabilecek. Yurt dışı camileri için 8 milyon TL bağış yapıldı Palakoğlu, 9 ülkede cami inşaatları, 7 ülkede de 16 caminin yer tahsis ve projelendirme işlemlerinin devam ettiğini, yurt dışı cami inşaatları için 17 Nisan 2015 tarihinde düzenlenen yardım kampanyasının sonuçlandığını ve 8 milyon 60 bin 630 TL bağış toplandığını bildirdi. Palakoğlu, Yurt içinde ve yurt dışında yapımını üstlendiğimiz camilerin inşaatları, hayırseverlerimizin bağışlarıyla yükseliyor. Yurt dışında ve yurt içinde cami inşaatlarımız sürerken, Kazakistan ın Türkistan şehrinde, Hoca Ahmet Yesevi Camii ile Kırıkkale Merkez Nur Camii ve Çorum Akşemsettin Camii ni ibadete açtık. Arnavutluk Tiran Merkez Camii ve Cibuti 2. Abdülhamid Camii nin ise temelini attık. dedi. AĞUSTOS 2015 SAYI:296 20