TOHUM BĠYOLOJĠSĠ DERS NOTLARI

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "TOHUM BĠYOLOJĠSĠ DERS NOTLARI"

Transkript

1 TOHUM BĠYOLOJĠSĠ DERS NOTLARI HAZIRLAYAN: YRD. DOÇ. DR. ALĠ DOĞRU

2 1. BÖLÜM TOHUMLAR ÇĠMLENME, YAPI VE KĠMYASAL ĠÇERĠK GĠRĠġ Eşeyli üreme sonucu meydana gelen yeni bir bitki yaşamına gelişmekte olan tohum içerisinde bir embriyo olarak başlar. Tohum ise tohum taslağından (ovül) oluşmuştur. Tohum olgunlaştığı zaman ana bitkiden ayrılıp ortama dağılır ve çimlendikten sonra yeni bireylerin oluşmasını sağlar. Genelde çimlerde ve tahıllarda olduğu gibi, tohum yapısına ovaryum duvarı ve çiçek dışındaki bazı yapılar da katılır ve daha karmaşık bir dağılma organı oluşmuş olur. Sonuç olarak tohumlar, gelişmiş bitkilerin yaşamında önemli bir pozisyona sahiptir. Çimlenme sonunda tohumdan sağlıklı bir fidenin oluşumu, tohumun fizyolojik ve biyokimyasal bazı özelliklerine bağlıdır. Bu konudaki önemli faktörler arasında tohumun çevresel koşullara verdiği cevaplar ve tohumun sahip olduğu besin içeriği de sayılabilir. Tohum yapısında bulunan çeşitli besinler hem çimlenme sırasında hem de çimlenmeden sonra oluşan fideye, ototrofik özellik kazanmasına kadar, yani ışığı kullanma yeteneğini kazanmasına kadar geçen sürede gerekli besin desteğini sağlar. İnsan yaşamı da birçok yönden bitkisel kaynaklara bağımlı olduğu için, tohumun çimlenmesi ve sağlıklı bir bitkinin oluşumu ayrıca bir öneme sahiptir. Ayrıca Poaceae (tahıllar) ve Fabaceae (baklagiller) familyası üyesi olan bitkilerde, tohumun kendisi protein, nişasta ve yağ gibi besin maddelerini yüksek oranda içerdiği için başlı başına bir besin kaynağıdır. Dolayısıyla tohumların ekonomik ve biyolojik olarak önemli yapılar olduğu söylenebilir ÇĠÇEK Çiçek metamorfoza uğramış, internodları kısalmış veya tamamen kaybolmuş ve uzaması durmuş bir dal olarak tanımlanabilir. Gelişmiş bitkiler kalıtsal yapı ile kontrol edilen bazı içsel kontrol mekanizmaları ve ortam koşullarının etkisiyle, vejetatif evreden generatif evreye 2

3 geçecekleri zaman vejetasyon noktası çiçek meristemlerini meydana getirir ve çiçeklenme olayı gerçekleşir. Çiçek türe bağlı olarak farklı yapılara sahip olabilir. Çiçeğin görevi iç kısımda bulunan generatif organları korumak ve tozlaşmayı kolaylaştırmaktır. Uç kısmında çiçeği taşıyan dala pedisel (çiçek sapı) adı verilir. Çiçeğin yapısını oluşturan kısımlar, pediselin genişlemiş bölgesine bağlıdır. Bu bölgeye reseptakulum (çiçek tablası) denir. Çiçeğin kısımları steril (verimsiz) ve fertil (üretken) olmak üzere ikiye ayrılır. Çiçeğin steril kısımlarını periant (çiçek örtüsü) oluşturur. Periantın ilk tabakası yeşil renkli yaprakçıklardan oluşan ve çanak yapraklar olarak bilinen kalikstir. Kaliksi oluşturan her parçaya sepal adı verilir. Periantın ikinci tabakası çeşitli göz alıcı ve parlak renklerde olabilen ve taç yapraklar olarak bilinen korolladır. Korollayı oluşturan her parçaya ise petal denir. Monokotil bitki çiçeklerinde sepal ve petal şeklinde bir farklılaşma görülmez ve bu durumda çiçek örtüsü perigon adını alır. Perigonun her parçası da tepal olarak bilinir. Periant veya perigonun iç kısmında farklı daireler halinde dizilmiş generatif organlar bulunur. Bunlardan dışta bulunan erkek organların herbirine stamen, stamenlerin oluşturduğu topluluğa androkeum; içte bulunan dişi organlara pistil, pistillerin tamamına ise ginekeum adı verilir. Stamenler bir sap (filament) ve bir baş (anter) olmak üzere iki; pistil ise ovaryum (yumurtalık), stilus (boyun) ve stigma (tepe) olmak üzere üç kısımdan oluşmuştur. Şekil 1. 1' de kapalı tohumlu bir bitkinin çiçeği görülmektedir. ġekil Kapalı tohumlu bir bitkinin çiçeği ve kısımları STAMENĠN YAPISI VE POLEN OLUġUMU Stamenin anter adı verilen baş kısmı iki tekadan oluşmuştur. Bu tekalar konnektif denilen verimsiz bir doku ile birbirine bağlanmıştır. Her tekada iki tane polen kesesi (lokulus) bulunur (Şekil 1. 2). Polen keselerinde polenleri meydana getirecek olan çok sayıda polen ana hücresi bulunur. Bunlar mayoz bölünme ile herbiri haploid olan dört tane hücre (mikrospor) 3

4 oluştururlar. Bu mikrosporların herbiri anterden dışarı atılmadan önce mitoz bölünerek vejetatif ve generatif nükleusları meydana getirirler. Bu şekilde tozlaşmaya hazır olan iki nükleustan (vejetatif ve generatif) oluşan mikrospora polen adı verilir. Polenler olgunlaştığı zaman, tekalardaki polen keselerinin ana çeperleri erir ve her tekadaki iki polen kesesi birleşir. Daha sonra tekanın açılmasıyla polenler ortama dağılır (Şekil 1. 3). ġekil Bir anterin yapısı. Polen kesesi Haploid nukleus Generatif nukleus Vejetatif nukleus Polen ana hücresi (2n) MAYOZ Mikrospor (n) MİTOZ MİTOZ MİTOZ MİTOZ POLEN TANESİ TETRAT ġekil Bir anterin mikroskobik görünümü ve polen oluşumu. 4

5 Stilus PĠSTĠLĠN YAPISI VE TOHUM TASLAĞININ (OVÜL) OLUġUMU Pistili oluşturan her parçaya karpel edı verilir. Pistilin en alt kısmında bulunan ve şişkinleşmiş olan kısmı ovaryum olarak bilinir. Yumurtalıkta bir ya da daha çok sayıda ovül bulunur. Stilus ise karpellerin ovaryumdan yukarıya doğru uzanan silindir şeklindeki kısmıdır. Görevi polenleri, polen tüpü vasıtasıyla ovaryuma iletmektir. Stilusun boyu bitki türüne göre değiştiği gibi bazı bitkilerde bulunmayabilir. Stigma ise stilusun ucundaki çoğu kez genişlemiş ve bazen de dilimli bir yapı kazanmış olan bölgedir. Stigmadan yapışkan bir sıvı salgılanır. Pistilin ovaryum kısmının içinde belirli sayıda ovül bulunur. Ovüller döllenmeden sonra tohumu oluştururlar. Tipik bir ovül genellikle dış kısmında bir veya iki tane integüment, integümentler içindeki temel doku (nusellus) ve ovulü ovaryum duvarına bağlayan funikulus adı verilen bir sap kısmından oluşur. Ayrıca funikulusun ovüle bağlandığı noktaya hilum, nusellusun taban kısmına kalaza ve dış integümentlerin uç kısmındaki açıklığa mikropil denir (Şekil 1. 4A ve B). A Stigma B Ovül Ovaryum ġekil Pistil (A) ve ovülün (B) yapısı. Ovaryumda ovüller meydana gelirken önce dışarıya doğru küçük bir çıkıntı oluşur. Bundan sonra integümentlerin izleri belirir. İntegümentlerin iç kısmında nusellus oluşur ve ovül funikulus yardımıyla ovaryum duvarına bağlanır. Ovülün çok erken gelişme evresinde nusellus içinde büyük bir hücre meydana gelir. Bu hücre mayoz bölünme ile dört tane haploid hücre oluşturur. Bunlardan üç tanesi ölürken, diğeri gelişmeye devam eder. Tipik bir makrospor olan bu hücre, embriyo kesesi ana hücresi olarak adlandırılır. Bu ana hücrenin nukleusu mitoz bölünme geçirir ve oluşan nükleuslardan herbiri karşılıklı iki kutba giderler. 5

6 Bu nukleuslar bulundukları kutuplarda ardarda ikişer mitoz geçirir ve sonuçta her kutupta dörder tane nükleus oluşur. Her iki kutuptan birer haploid nükleusun ortaya doğru gelerek birleşmesiyle oluşan diploid nükleusa embriyo kesesi sekonder nükleusu denir. Mikropil tarafında kalan üç nükleustan ortadaki daha fazla gelişerek yumurta hücresini oluştururken, bunun iki yanındaki hücreler de sinergit hücresi adını alırlar. Kalaza tarafındaki üç nükleus ise antipod hücreleri olarak bilinir (Şekil 1. 5). ġekil Bir ovülün meydana gelişi (İ.İ: iç integüment; D.İ: dış integüment; F: funikulus; N: nusellus; MS: makrospor; EKSN: embriyo kesesi ana hücresi) TOZLAġMA VE DÖLLENME Polen tanelerinin herhangi bir araçla anterden stigmaya taşınması olayına tozlaşma veya polinasyon adı verilir. Tozlaşma olayı tozlaşma aracına bağlı olarak farklı isimlerle anılır. Rüzgar aracılıyla meydana gelen tozlaşmaya entemofili, su aracılığı ile meydana gelen tozlaşmaya hidrofili, böceklerle sağlanan tozlaşmaya entemofili ve kuşlarla sağlanan tozlaşmaya da ornitofili adı verilir. 6

7 Polen keselerinde oluşan polenlerin dışta bulunan çeperine ekzin, içte bulunan çeperine ise intin adı verilir. Ekzinin görevi poleni dış etkilerden korumaktır. Ayrıca yüzeyinde delik, yarık ve tüy gibi çeşitli oluşumlar içerir (Şekil 1. 6). Olgun bir polenin içinde vejetatif ve generatif olmak üzere iki nükleus bulunur. Olgun polen stigma üzerine ulaştığı zaman çimlenmeye başlar. Polenin sitoplazması ekzin üzerinde bulunan deliklerden dışarı çıkarak stilus içinde uzun bir polen tüpü meydana getirir. Bu tüpün içine sitoplazma ile birlikte ilk önce vejetatif nükleus girer. Generatif nükleus ise önce bölünerek iki tane sperm nükleusu oluşturur. Bu sperm nükleusları da daha sonra polen tüpüne girerler. Polen tüpü stilus içinde ilerleyerek ovaryuma ulaşır ve ovaryuma ya mikropil denilen delikten (porogami) ya da farklı bir bölgeden girer (aporogami). Daha sonra polen tüpü içeriği ovaryuma boşaltılır. Bu sırada polen tüpü içerisindeki vejetatif nükleus kaybolur. Ovaryuma giren sperm nükleuslarından biri yumurta hücresiyle birleşerek zigotu (2n) oluşturur. Diğeri ise embriyo kesesi sekonder nükleusu ile birleşir (Şekil 1. 7). Kapalı tohumlu bitkiler için karakteristik olan bu olaya çift döllenme adı verilir. Zigotun gelişmesiyle embriyo, döllenen embriyo kesesi sekonder nükleusunun gelişmesiyle de endosperm (3n) oluşur. ġekil Farklı iki bitkinin polenlerinin elektron mikroskobundaki görünümü (A: Ipomea purpurea; B: Asteraceae) EMBRĠYONUN GELĠġĠMĠ Döllenen yumurta hücresi bölünerek bazal hücre ve embriyo hücresini oluşturur. Bazal hücre bölünüp büyüyerek süspensörü, embriyo hücresi ise küre şeklindeki proembriyoyu meydana getirir. Proembriyonun gelişmesiyle, ana bitkinin küçük bir modeli olarak tanımlanabilen embriyo oluşur. Embriyonun mikropile bakan kısmında radikula (kök taslağı), kalazaya bakan kısmında ise kotiledonlar bulunur (Şekil 1. 8). Zigotun gelişmesiyle oluşan embriyo tohumun 7

8 esas kısmını meydana getirir. Çünkü embriyonun büyüyüp gelişmesiyle ileride yani bir bitki oluşacaktır. Eğer varsa, endosperm de çimlenme ile birlikte embriyonik bölgelerin büyümesi için gerekli olan besin maddelerinin kaynağını oluşturur. Nusellusu çevreleyen integümentler ise değişikliğe uğrayarak testayı oluştururlar. Embriyo ve testa her tohumda bulunmasına rağmen, endosperm her tohumda bulunmayabilir. Bu durumda gerekli besin maddeleri kotiledonlarda depo edilir. ġekil Kapalı tohumlu bitkilerde tozlaşma ve çift döllenme sonucu zigot ve endospermin oluşumu (GN: generatif nükleus; VN: vejetatif nükleus). 8

9 ġekil Dikotil bir bitkide zigottan embriyonun oluşumu ÇĠMLENME ĠLE ĠLGĠLĠ GENEL KAVRAMLAR Çimlenme terimi bilimsel literatürde genelde yanlış kullanılır. Çimlenme olayı tohumun su alıp şişmesi (imbibisyon) ile başlar ve embriyonik eksenin, genellikle de radikulanın uzamaya başlaması ile sona erer. Çimlenme sırasında proteinlerin hidrasyonu, hücre altı (subsellüler) yapılarda meydana gelen değişimler, solunum, bazı makromoleküllerin sentezi ve hücre uzaması gibi birçok metabolik olay gerçekleşir. Bu metabolik olayların hiçbiri de sadece çimlenmeye özgü olan olaylar değildir. Ancak bu olayların belli bir düzen içinde meydana gelmesi ile su miktarı ve metabolizma hızı en düşük seviyede olan dinlenme halindeki embriyo, hızlı bir metabolik aktiviteye ulaşır ve bu süreç büyüme ile sonuçlanır. Dolayısıyla çimlenme olayı, fide büyümesi evresini içermez. Aynı şekilde çimlenmeyi, fidenin topak yüzeyinde görüldüğü dönemi içine alacak şekilde tanımlamak da doğru değildir. Tohum konusunda araştırma yapanlar çimlenme olayını bu şekilde algılamaktadır. Çünkü bu araştırıcılar için önemli olan tarımsal ve ekonomik değeri olan sağlam bir bitkinin 9

10 oluşmasıdır. Gelişmeye başlamış olan bir fidede meydana gelen besin maddelerinin mobilizasyonu da çimlenme dönemine değil, çimlenme sonrası evreye ait olan olaylardır. Çimlenme ile ilgili olayların görülmediği tohumların dinlenme halinde oldukları söylenir. Bu durumdaki tohumlarda metabolik aktivite ve su miktarı çok düşüktür (% 10-15). Tohumların en önemli özelliklerinden birisi de uzun süre dinlenme halinde kalmaları ve daha sonra normal metabolik aktivite kazanabilmeleridir. Çimlenmenin başlaması için tohumların uygun çevresel koşullar altında su almaları yeterlidir. Çimlenme ile ilgili olaylar, radikula uzamasının gerçekleşmediği tohumlarda da gözlenebilir. Bazen çimlenmenin başlaması için gereken imbibisyon, solunum, nükleik asit ve protein sentezi gibi olayların gerçekleşmesine ve ortam koşulları da uygun olmasına rağmen, hücre uzaması görülmez. Bu olaya dormansi, bu durumdaki tohumlara da dormant tohum denir. Eğer dormansi, ana bitkiden ayrılıp çevreye dağılan tohumların yapısında bulunan çimlenmeyi önleyen maddelerden kaynaklanıyorsa buna primer dormansi adı verilir. Bazı durumlarda da olgunlaşmış ve imbibe olmuş tohumlarda çimlenmenin ilerlemesini önleyen etken çevresel faktörler olabilir. Bu dormansi çeşidi de sekonder dormansi olarak bilinir. Dormant tohumlar, dormansinin kırılmasını sağlayan bazı uygulamalar yardımıyla çimlenme yeteneğini kazanırlar. Işık, düşük sıcaklık, düşük ve yüksek sıcaklığın sırayla defalarca uygulanması ile çimlenmeyi engelleyen faktörün etkisi ortadan kaldırılabilir. Ancak bu uygulamalar çimlenmenin başlamasından sonraki dönemde gerekli değildir ÇĠMLENMENĠN ÖLÇÜLMESĠ Çimlenmenin hangi ölçüde ilerlediği, su alınımının veya solunumun ölçülmesiyle kabaca belirlenebilir. Ancak bu yöntem sadece çimlenme sürecinin hangi evreye ulaştığı konusunda fikir verir. Çimlenmenin ilerlemesini belirlemeye yönelik olarak kullanılabilecek evrensel bir biyokimyasal metod yoktur. Çimlenme olayının tam olarak belirlenebilen tek evresi bitiş evresidir. Genelde radikulanın tohum kabuğunu (testa) yırtarak dışarıya çıkması, çimlenmenin bitmek üzere olduğunu gösterir. Radikulanın kendisini çevreleyen dokuları delerek dışarıya çıkmadan büyüdüğü durumlarda ise taze ağırlığın sürekli artmaya başladığı anda çimlenmenin bittiği söylenir. 10

11 Bitki fizyolojisinde genelde tamamı bir çiçek durumu veya bitki tarafından üretilen, tamamı aynı bölgeden toplanan veya tamamı belirli deneysel uygulamalara maruz bırakılan çok sayıda tohumun çimlenmeyi izleyen davranışları ile ilgilenilir. Bir populasyonda çimlenmenin tamamlanma derecesi, çimlenme periyodu boyunca belli aralıklarla belirlenir ve çimlenme yüzdesi olarak ifade edilir. Çimlenme yüzdesi ile ilgili olarak çizilen grafikler genelde sigmoidal karaktere sahiptir. Yani populasyondaki az sayıda tohum daha erken çimlenir, daha sonra çimlenme hızlanır ve en sonunda yine az sayıda tohumun çimlendiği görülür. Bu tip grafiklerde pozitif bir eğrilik vardır. Yani çimlenme periyodunun ilk yarısında elde edilen çimlenme yüzdesi, ikinci yarısına göre daha yüksektir. Eğrilerin genel şekillerinin aynı olmasına rağmen, populasyonlar arasında önemli faklılıklar vardır. Örneğin şekil 1. 9 daki d eğrisi, az sayıda tohumun çimlemesinden sonra sabitleşmiştir. Bu durum, d populasyonunun çimlenme kapasitesinin düşük olduğunu göstermektedir. Yani populasyonda çimlenmeyi tamamlama kapasitesine sahip olan tohum sayısı oldukça düşüktür. Eğer bu tohumların canlı olduğunu kabul edersek, populasyonun çimlenme bakımından sergilediği davranış dormansi veya olumsuz çevresel koşullara bağlanabilir. ġekil Zamana bağlı çimlenme eğrileri. 11

12 Eğrilerin şekli aynı zamanda populasyonun benzerliğine (uniformity) de bağlıdır. Bu terim populasyondaki tohumların aynı zamanda çimlenme özelliğini ifade etmektedir. Bu durumda, şekil 1. 9 daki e populasyonunda böyle bir özellik yoktur. Şekil 1. 9 daki e eğrisine göre, az sayıda tohum oldukça erken bir evrede çimlenmiş, kalanlar ise bir gecikme döneminden sonra çimlenmeye başlamıştır. Buna göre bu populasyonda hızlı ve yavaş çimlenen tohumlar olmak üzere iki gruptan oluşmaktadır (Şekil 1. 10e). Bu örnek, çimlenme kapasiteleri aynı olan populasyonların (Şekil 1. 9a ve e) diğer yönlerden farklı özelliklere sahip olabileceğini de göstermektedir. Şekil 1. 9 daki c populasyonunda da çimlenme bakımından bir eş zamanlılıktan söz edilemez. Çünkü populasyondaki her tohum çimlenmesini farklı zamanlarda tamamlamıştır. Aynı durum şekil daki c populasyonu için de geçerlidir. Diğer yandan şekil 1. 9 daki a ve b populasyonlarında çimlenme bakımından yüksek bir eş zamanlılık özelliği vardır. Şekil daki a ve b eğrilerinin dikliği ise, bu populasyonlardaki tohumların büyük kısmının çok kısa bir sürede çimlendiklerini göstermektedir. Şekil a bakıldığında eğrilerin pozitif bir eğime sahip olduğu görülmektedir. Çünkü çimlenme periyodunun ilk yarısında daha fazla sayıda tohum çimlenir. Yani çimlenme olayında genelde normal bir temporal (zamansal) dağılım yoktur. ġekil Çimlenmenin zamana göre dağılımı. b eğrisindeki dikey çizgi çimlenme periyodunun tam ortasını ifade etmektedir. Tohum populasyonları benzer çimlenme kapasitesine ve çimlenme zamanı bakımından bir senkronizasyona sahip olmalarına rağmen (Şekil 1. 9a ve b; şekil 1. 10a ve b), çimlenme hızları farklı olabilir. Çimlenme hızı, tohumların ekilmesinden çimlenmenin tamamlanmasına 12

13 kadar geçen süre olarak tanımlanabilir. Bu değer tek bir tohum için belirlenir ancak bir populasyonun tamamı için ifade edilir. Buna göre şekil 1. 9 daki a ve b eğrileri, iki populasyonun çimlenme hızlarının çok farklı olduğunu göstermektedir. Eğrilerin paralelliği ise iki populasyonun sadece çimlenme zamanlarının benzer olduğu anlamına gelir. Yani çimlenme hızları benzer olan populasyonların, çimlenme bakımından sergiledikleri eş zamanlılık özelliği veya çimlenme kapasiteleri farklı olabilir. Sonuç olarak bir tohum populasyonunun çimlenme bakımından sergilediği davranış birçok kantitatif faktöre bağlıdır. Bu konuda yapılacak değerlendirmeler de sadece çimlenme yüzdesi veya çimlenme hızı ile sınırlı olamaz TOHUMUN YAPISI Tohum, döllenmiş bir ovülden meydana gelir. Angiosperm (kapalı tohumlu) bitki tohumları gelişimleri boyunca farklı kısımlara sahiptirler. Bu yapılardan bir tanesi, embriyo kesesindeki yumurta hücresinin, polen tüpü nukleuslarından birisi ile döllenmesi sonucu oluşan embriyodur. Endosperm ise embriyo kesesindeki iki polar nukleus ile polen tüpündeki diğer nukleusun birleşmesi sonucu oluşur. Nusellusun gelişmesi ile perisperm, integümentlerin bir veya ikisinin birden gelişmesi ile tohum kabuğu meydana gelir. Olgunlaşmış tüm tohumlarda bir embriyo ve testa bulunmasına rağmen, endosperm ve perispermin varlığı türe göre değişebilir. Bazen testa da ilkel bir formda bulunabilir. Bu durumda en dıştaki yapı perikarp veya ovaryum duvarından meydana gelen meyve kabuğudur. Yani yayılmayı sağlayan organ tohum değil, meyvedir (Tablo 1. 1). Gymnosperm (açık tohumlular) tohumlarında ise erkek nukleusla polar nukleusun birleşmesiyle triploid endosperm oluşumu görülmez. Bu bitkilerde olgun tohumlardaki depo dokusu modifiye olmuş haploid bir megagametofittir (Şekil 1. 11). Tohum oluşumu nadiren apomiksis denilen eşeyli olmayan bir yolla da meydana gelebilir. Bu olay Taraxacum officinale (kara hindiba) ve Compositae familyasındaki bazı türlerde görülür. 13

14 14

15 Tablo Yayılma organı görevi yapan birimlere örnekler. TOHUM Baklagiller (bezelye ve fasulye) Pamuk Kolza Ricinus communis (gene otu) Domates Kabak Kahve MEYVE Tahıllar (karyopsis) Marul, ayçiçeği ve Asteraceae üyeleri Dişbudak ağacı ve kara ağaç (samara) Fındık ve meşe ağacı (fındıksı meyve) Düğün çiçeği ve lale EMBRĠYO Embriyo, embriyo ekseni ile bir veya daha fazla kotiledondan meydana gelir. Radikula olarak bilinen embriyonik kök, kotiledonların bağlı olduğu hipokotil ve plumula olarak bilinen ilk gerçek yaprakları da taşıyan gövde ucu, eksen vasıtasıyla birleşir. Dikotil embriyosunda bu kısımlar ayırt edilebilir (Şekil 1. 11B). Ancak monokotil tohumlarında, özellikle de Poaceae familyası üyelerinde bu kısımların tanımlanması oldukça zordur. Burada tek bir kotiledon oldukça indirgenmiştir ve skutellumu oluşturmak üzere modifiye olmuştur. Kotiledonun bazal kısmındaki kılıf, ilk gerçek yaprakları saran koleoptili oluşturmak için uzamıştır ve mısır gibi bazı türlerde hipokotil modifiye olarak mezokotili oluşturmuştur. Koleorhiza ise hipokotilin, radikulayı saran taban kısmı olarak bilinir (Şekil 1. 11A ve C). Tohum içindeki embriyonun şekli ve boyutu farklılık gösterir. Olgun tohumlarında iyi gelişmiş bir endosperme sahip olan mono ve dikotil türlerde, embriyonun tohum içinde işgal ettiği bölge çok azdır. Endosperme sahip olan tohumların kotiledonları, fazla besin depo etmediği için düz ve incedir. Birçok baklagilde olduğu gibi endospermi olmayan tohumlarda kotilodonlar besinlerin depo edildiği bölgedir ve tohum kütlesinin hemen hemen tamamını oluşturur. Endospermi olmayan, kabak gibi epigeik türlerin kotiledonları çimlenmeden sonra toprak üzerine çıkarak fotosentez yapmaya başlar. Bu nedenle hipogeik türlere göre daha az besin içerir. Birçok parazit bitkinin tohumlarında kotiledon bulunmazken, birçok kozalaklı bitkinin embriyosunda birçok kotiledon vardır. 15

16 Bir tohumda birden çok embriyonun bulunmasını ifade eden poliembriyoni, Poa alpina, Citrus sp. ve Opuntia ssp. gibi birçok türde görülür. Bu durum, döllenmiş yumurta hücresinin birçok zigot oluşturmak üzere parçalara ayrılması, bir veya daha fazla sinergit nukleusunun gelişmesi, nusellus başına birçok embriyo kesesinin bulunması, apomiksis ve nusellusun diploit hücrelerinden tesadüfî olarak embriyo oluşumundan kaynaklanır. Linum usitatissimum da ise bazı embriyolar haploittir. Ana bitkiden ayrılan tüm tohumlarda olgun embriyo bulunmayabilir. Orkide tohumlarında çok küçük bir embriyo bulunur ve endosperm taşımaz. Fraxinus türlerinde ve Heracleum sphondylium da embriyonun son gelişim evreleri, tohumun ortama yayılmasından sonra meydana gelir EMBRĠYONĠK OLMAYAN DEPO DOKULARI Birçok türde, ovulün nusellar dokusundan meydana gelen perisperm gelişmez. Kahve ve Yucca gibi birçok türde de perisperm tohumun en önemli depo bölgesidir. Bu tohumlarda endosperm bulunmaz. Ancak bazı bitkilerde de perisperme göre daha az veya daha fazla gelişir. Pancar tohumlarında ise endosperm bulunmaz ancak embriyoda hem perisperm hem de kotiledonlar bulunur ve önemli miktarda besin içerir. Tohumlar olgun evrede iyi gelişmiş bir endosperm bulundurup bulundurmamalarına göre endospermik ve endospermik olmayan tohumlar olarak sınıflandırılabilir. Bazı tohumlarda ise endosperm bulunmasına rağmen, bunlar endospermin gelişim sırasında kaybolması nedeniyle endospermik olarak kabul edilmez. Soya fasulyesi ve yer fıstığında durum böyledir. Bazen de maruldaki gibi endosperm sadece birkaç hücre tabakası kalınlığındadır. Bunun gibi durumlarda diğer yapılar, çoğunlukla da kotiledonlar temel depo dokularıdır. Tahıllarda, hurmada ve endospermik baklagillerde (çemen otu, keçiboynuzu) ise endosperm tohumda oldukça büyük bir kütleye sahiptir ve temel besin kaynağıdır. Tahıllarda ve endospermik baklagillerde endospermi oluşturan hücreler, olgun tohumlarda ölüdür. Çünkü bu hücrelerin sitoplazmaları gelişim sırasında tamamen besin maddeleri ile dolar. Ancak endospermin dış kısmındaki ilk birkaç hücre tabakası canlıdır ve besin depo etmekten çok bazı enzimlerin salgılanmasından ve bunların mobilizasyonundan sorumlu olan bu tabakaya alevron tabakası denir. Oldukça yüksek su tutma kapasitesine sahip olan endospermin iki yönlü bir fonksiyonu 16

17 vardır. Endosperm hem çimlenme sırasında büyüyen embriyoya besin sağlar hem de aynı dönemde su dengesini düzenler. Hindistan cevizinin endospermi ise hücresel bir yapıya sahip değildir ve sıvıdır TESTA Testa anatomisinde önemli varyasyonlar göze çarpar ve farklı genus ve türler arasındaki farkları belirlemek amacıyla taksonomik olarak kullanılır. Dolayısıyla testa yapısıyla ilgili çalışmalar özel bir konudur. Testa, embriyo ve çevre arasındaki tek koruyucu bariyer olduğundan önemlidir. Ancak bazı tohumlarda bu rolü tohum kabuğu, hatta endosperm üstlenmiştir. Testanın koruyucu bir role sahip olduğu dış ve iç yüzeyindeki kutikula tabakasından anlaşılabilir. Bu tabakaya genelde mum ve yağlar nüfuz etmiştir ve bir veya daha çok tabakalı, kalın çeperli, koruyucu hücreler içerir. Kalsiyum oksalat, silisyum veya karbonat içeren kristalli hücre tabakaları birçok türün tohumlarının testasında bulunur ve tohumlara karşı gerçekleşebilecek böcek saldırıları için caydırıcı bir rol oynar. Testa yapısında müsilaj içeren hücreler de bulunabilir. Bunlar su ile temas edince şişerler ve tohum çevresinde suyu tutan bir bariyer oluştururlar. Bu bariyer aynı zamanda oksijen alınımını da önler. Bazı tip testalarda embriyo ile çevre arsındaki gaz alışverişini kısıtlayan bazı yapısal özellikler de bulunur. Birçok legümende olduğu gibi testa, suya büyük ölçüde geçirgen değildir ve iç kısımlardaki dokuların büyüme ve metabolizmalarını da önleyici etkiye sahiptir. Normalde testaların sahip olduğu renkler ve yapısal özellikleri ayırt edici birçok özelliğe sahiptir. Ancak bazen bu özellikler taksonomik olarak kullanılamaz. Çünkü testanın bu tipik özellikleri bazı çevresel ve genetik faktörlerle değişebilir. Ana bitkiden ayrıldığında testa üzerinde hilum denilen ve tohumun funikulusa bağlandığı bölgeyi gösteren bir iz oluşur. Birçok tohumun testasındaki hilumun bir ucunda bulunan küçük deliğe mikropil denir. Bazen de tohumun yayılmasını kolaylaştırmak amacıyla testa üzerinde tüy veya kanat oluşumu gözlenir. Yayılmayı sağlayan bu yapılar tohum kabuğu modifikasyonlarıdır. Hilum bölgesinin dışa doğru büyümesiyle bazı tohumlarda iç ve dış ortam arasında suyun hareketini sınırlayan strofiol ve içerdiği kimyasallarla hayvanları kendine çeken ve böylece yayılımı kolaylaştıran aril denen yapılar oluşur (Şekil 1. 12A ve B). Fasülyede aril mikropil ile bağlantılıdır ve karunkula adını alır. Arillerin şekilleri de büyük varyasyon gösterir. Şerit, kadeh, yükselti veya topuz şeklinde olabilir ve genelde parlak renklere sahiptir (Şekil 1. 12C ve D). 17

18 ġekil Farklı tohumlarda karunkula ve aril adı verilen testa türevleri (A) Jatropha subaequiloba, (B) Ricinus communis, (C) Podocarpus latifolius, (D) Myristica fragrans TOHUM DEPO KAYNAKLARI İnsanların besin tüketiminin yaklaşık % 70 i başta tahıl ve baklagiller olmak üzere doğrudan tohumlarla karşılanır. Kalan % 30 luk kısmının çoğunun kaynağı ise tohumlarla beslenen hayvanlardan sağlanır. Bu durumda tohumların kimyasal, yapısal ve besinsel içeriği ile ilgili bol miktarda araştırmanın olması bir sürpriz değildir. Tohumların kimyasal içeriği ile ilgili bilgilerin çoğu besin kaynaklarımızın büyük kısmını oluşturan ve endüstriyel amaçlı hammadde sağlamada kullanılan kültür bitkilerine aittir. Kültür bitkilerinin yabani türlerine ait olan bilgiler de sınırlıdır. Ancak yeni besin kaynaklarına ve geliştirilmiş genetik çeşitliliğe olan ilgi yüzünden, yabani bitki tohumlarına olan ilgi de artmaktadır. Tüm bitki dokularında bulunan normal kimyasal bileşenlere ek olarak, tohumlarda erken fide dönemi için gerekli olan diğer bazı depo maddeleri de bulunur. Bunlar özellikle karbohidratlar, yağlar ve proteinlerdir. Bunun dışında tohumlarda az ama yine de önemli olan 18

19 fitin gibi önemli depo maddeleri de bulunur. Bunlar arasında alkoloidler, lektinler, proteinaz inhibitörleri, fitin ve rafinoz gibi bazıları pek sevilmeyen ve hatta zehirli olduğu düşünülen bileşiklerdir. Tohumların kimyasal içeriklerinin belirlenmesinde en etkili faktör genetik yapıdır ve bu nedenle hem türler hem de aynı türün varyete veya kültivarları arasında bile önemli farklar bulunur. Kimyasal içeriğin değişmesine, azot gübrelemesi ve ekim tarihi gibi tarımsal uygulamalarla tohum gelişmesi ve olgunlaşması sırasında hüküm süren çevresel faktörler de neden olabilir. Ancak bunlar daha küçük değişimlere yol açarlar. Bitki ıslahçıları da çaprazlama ve seksiyon yoluyla birçok tohumun içeriğinde verimi artırmaya yönelik manipulasyon yapabilirler. Örneğin birçok modern tahıl ve baklagil kültivarı, daha eski kültivarlara veya kendi atalarına göre daha yüksek oranda besin materyali depo ederler. Ancak yine de bazı besin eksiklikleri düzeltilemez. Örneğin tahıl ve baklagillerin depo proteinlerinin kompozisyonu, basit mideli, yani monogastrik hayvanların ihtiyaç duyduğu amino asitleri içermez. Tablo 1. 2, çeşitli besin maddelerinin embriyonun farklı kısımlarında, hatta embriyo dışı yapılarda, bazen de birden fazla bölgede farklı miktarlarda bulunabileceğini; farklı kısımların özellikle belli besin maddelerini içerdiğini gösterir. Bazen de mısırda olduğu gibi, endospermin boynuza benzeyen kısmında proteinlerin, unlu kısmında ise nişastanın yoğun olarak bulunduğu gözlenir (Tablo 1. 3). Kolza da ise kotiledon ve hipokotilde bulunan yağın erusik asit ve palmitik asit içeriği farklıdır. Yani aynı maddenin farklı bölgelerdeki kimyasal içeriği de farklı olabilir KARBOHĠDRATLAR Birçok kültür bitkisinin tohumlarındaki depo maddesi karbohidratlardır. Nişasta, tohumların yapısında rastlanan en yaygın karbohidrattır (Tablo 1. 2). Ancak bazen hemiselüloz, amiloidler ve rafinoz serisinden olan oligosakkaritler de bulunabilir ve temel karbohidrat rezervini oluşturabilirler. Depo formunda olmayan diğer karbohidratlar ise seluloz, pektin ve müsilajdır. Nişasta tohumlarda iki benzer formda depolanır. Bunlar amiloz ve amilopektindir. Her ikisi de glukoz polimeridir. Amiloz kadar glukoz içeren düz zincirli bir polimerdir. Glukoz molekülleri birbirine α-1,4 glikozidik bağlarla bağlanır (Şekil 1. 13A). Amilopektin ise 10² - 10³ kat daha büyük bir moleküldür. α-1,6 bağları ile birbirine bağlanan birçok amiloz zinciri içeren ve dallanmış bir moleküldür (Şekil 1. 13B). Nişasta, nişasta tanecikleri olarak bilinen farklı hücre altı yapılarda depolanır. 19

20 Tablo Bazı önemli ekonomik bitki türlerinin tohumlarındaki depo maddeleri a. Tahıllar Ortalama (%) Protein Yağ Karbohidrat b Ana depo organı Arpa 12 3 c 76 Endosperm Mısır Endosperm Yulaf Endosperm Çavdar Endosperm Buğday Endosperm Baklagiller Diğerleri Bakla Kotiledonlar Bezelye Kotiledonlar Fıstık Kotiledonlar Soya Kotiledonlar Gene otu Endosperm Palmiye Endosperm Çam Megagametofit Kolza Kotiledonlar a Crocker and Barton (1957), Winton and Winton (1932) b Çoğunlukla nişasta c Tahıllarda yağ, skutellumda depo edilir Tablo Mısır (cv. Iowa 939) tohumlarının farklı kısımlarında bulunan depo maddelerinin miktarı a. Depo maddesi Tohum Endosperm Embriyo Nişasta Yağ Protein a Earle et al. (1946) Bunların birçoğu % amilopektin ve % amiloz içerir. Bazı tahıl mutantlarında bu oranlar daha fazla veya az olabilir. Bazı mısır mutantlarındaki nişasta taneleri ise bu polimere sahip değildir. Buruşuk bezelyede ise nişastanın 2/3 ü veya daha fazlası amilozdan ibarettir. Düz bezelyede ve diğer legümenlerde ise bu oran 1/3 dür. 20

21 ġekil Nişastanın kimyasal yapısına katılan birimler (A) Amiloz, (B) amilopektin; (C) galaktomannan molekülünün kimyasal yapısı. Nişasta tanelerinin görünümü de türe özgüdür. Örneğin arpada yuvarlak, mısırda köşeli, çalı fasülyesinde elips şeklindedir (Şekil 1. 14). Taneciğin şekli büyük ölçüde amiloz içeriği ile ilgilidir. Amiloz içeriği ne kadar fazla ise tanecik de daha yuvarlaktır. Aynı tohum içindeki taneciklerin boyutları µm arasında değişir. Pirinç endosperminde çapı 40 µm ye yaklaşan oval tanecikler ve sitoplazmik proteinler arasında gömülü durumda olan ve çapları 10 µm den küçük çok sayıda tanecik bulunur. Arpada ise yuvarlak olan taneciklerin bir kısmı küçük bir kısmı ise daha büyüktür. 21

22 ġekil (A) Arpa ve (B) buğdayda nişasta tanelerinin genel görünümleri. Hemiselulozlar ise bazı endospermik legümen tohumlarındaki ana depo karbohidratlardır. Genelde önemli miktarda hemiseluloz bulunan dokularda nişasta yoktur. Hurma ve kahvenin perispermi veya endospermi oldukça serttir. Çünkü hemiselülozlar oldukça kalın hücre çeperlerinde bulunur. Yani bunlarda hemiselüloz depolayan dokular yoktur. Hemiselülozların çoğu mannanlardan ibarettir. Bunlar birbirine β-1,4 bağlarıyla bağlanan uzun zincirli mannoz polimerleridir. Ayrıca bu zincire α-1,6 bağlarıyla bağlanan az miktarda şeker de içerir (Şekil 1. 13C). Örneğin galaktomannanlarda bu yan zincirler galaktozdan oluşur. Galaktoz yan 22

23 zincirlerinin sayısı, galaktomannon kararlılığını etkiler. Bu sayı arttıkça molekülün kalıcılığı ve kararlılığı da artar. Legümenler içerisinde mannoz/galaktoz oranı aynı zamanda taksonomik bir kriter olarak kullanılır. Glukomannanlarda ise mannozun büyük kısmı yerine glukoz bulunur. Bunlar özellikle Liliaceae ve Iridaceae familyası üyeleri gibi monokotillerde sadece endospermde bulunurlar. Endosperm hücrelerinin kalınlaşmış çeperlerinde lokalize olmuşlardır. Hemiselüloz grubundan olan diğer bir bileşik ise ksiloglukanlardır. Bunların aslında galaktoksiloglukanlar olarak adlandırılması daha uygundur. Çünkü β-1,4 bağlarına sahip düz bir glukoz omurgası ile bunlara bağlı kısa ksiloz yan zincirlerinden oluşurlar. Belirli dikotil familyalarındaki embriyoların kotiledon ve endosperm hücrelerinin çeperlerinde bulunur. Ksiloglukanlar, nişasta boyaları ile pozitif reaksiyon verdikleri için amiloidler olarak da adlandırılır. Serbest şekerler nadiren depo karbohidratları olarak bulunurlar. Ancak nişasta içermeyen akçaağaç olgun tohumlarında kuru ağırlığın yaklaşık % 11 ini oluştururlar. Sukroz gibi disakkaritlerle, oligosakkaritler ise embriyo ve depo dokularda çok düşük miktarda bulunur. Yapılan çalışmalar, bunların hem çimlenme hem de erken fide evresinde solunum için gerekli şekerlerin önemli bir kaynağı olduğunu göstermiştir YAĞLAR (NÖTRAL LĠPĠDLER) Bunlar kimyasal olarak 20 C nin üzerinde çoğu sıvı olan triaçilgliserollerdir. Bazı tohumlarda önemli miktarda fosfolipid, glikolipid ve steroller de bulunur. Triaçilgliseroller suda çözünmezler. Ancak eter, kloroform ve benzen gibi organik çözücülerde çözünürler. Gliserol ve yağ asitlerinin esterleridir. Yağ asitleri C atomlarının ve zincirdeki çift bağların sayısına göre tanımlanırlar. Doymuş yağ asitleri aynı sayıda C atomuna sahiptirler ve çift bağ içermezler. Örneğin 16 karbon atomuna sahip olan ve çift bağ taşımayan palmitik asit (16:0) yağlı tohumlarda en yaygın olarak bulunan yağ asididir. Ancak tohumlarda ağırlıklı olarak doymamış yağ asitleri bulunur. Örneğin kolza yağının % 60 ından fazlası oleik asit (18:1; Δ9) ve linoleik asittir (18:2; Δ9,12). Daha az rastlanan yağ asitlerinden erusik asit (22:1; Δ13) bazı kolza çeşitlerinin tohumlarında bulunur. Ancak günümüzde genetik manipülasyonlarla elde edilen ve yağındaki erusik asit miktarı minimuma indirilen çeşitler kullanılmaktadır. Ricinus communis tohumlarının yağındaki ana bileşen olan risinoleik asit (12-hidroksi 18:1 Δ9) ve Umbelliferae 23

24 familyası üyelerinin tohumundaki yağın % 85 ini oluşturan petroselonik asit (18:1; Δ6) bunlar arasında sayılabilir. Kına ağacı (jojoba) tohumlarındaki depo lipitleri ise uzun zincirli yağ asidi ve alkollerin mumlu esterleridir ve sıvıdırlar. Endüstride yüksek basınç altında yağlama malzemesi olarak kullanılır. Bazı ekonomik bitkilerin katı ve sıvı yağlarının yağ asidi içeriği tablo 1.4 de verilmiştir. Yemeklik yağ ve margarin yapımında kullanılan mısır ve ayçiçeği yağı, linoleik asit içeriği yüksek olduğu için bu amaçlarla kullanılır. Tohumların sıvı yağlarının hidrogenasyonu bunların erime noktasının değiştirir ve linoleik asit miktarını azaltır. Bu üçlü doymamış yağ asitleri bekletilirse okside olurlar ve acılaşırlar. Hidrogenasyondan sonraki dönemde yağ asitlerinin doymamışlık derecesi bunlardan oluşan yağın oda sıcaklığında katı mı yoksa sıvı mı olacağını belirler. Bitkisel yağların beslenmede daha çok kullanılması sağlık açısından önemlidir. Çünkü hidrogenasyondan sonra doymamış yağ asidi miktarı yine de yüksektir. Hayvansal yağlarda oleik asit miktarı yüksek olduğundan bunların hidrogenasyonu hızlı bir doygunluğa neden olur. Triaçilgliseroller de tohumlarda yağ cisimcikleri denilen farklı organellerde depo edilirler. Bunların çapı türe bağlı olarak 0,2-6 µm arasındadır. Triaçilgliserol miktarı fazla olan R. communis gibi bitkilerin tohumlarında yağ cisimcikleri hücrelerin neredeyse tamamını işgal eder. Tablo Farklı bitkisel kaynaklardan elde edilen ticari yağların yağ asidi içeriği a. Türler Palmitik (16:0) Stearik (18:0) Oleik (18:1) Linoleik (18:2) Linolenik (18:3) Ayçiçeği Mısır Soya Kolza Fıstık Palmiye Keten Domuz yağı a Weber (1980), Miller (1931) 24

25 PROTEĠNLER Osborne nin sınıflandırmasına göre tohum proteinleri, çözünürlük özelliklerine bağlı olarak 4 gruba ayrılırlar: 1- Albuminler: Suda ve nötr ph ya sahip seyreltik tampon çözeltilerde çözünürler. 2- Globulinler: Tuzlu çözeltilerde çözünürler, ancak suda çözünmezler. 3- Glutelinler: Seyreltik asit veya baz çözeltilerinde çözünürler. 4- Prolaminler: %70 90 lık alkolde çözünürler. Bu sınıflandırma 20. yüzyılın başlarında yapılmıştır. Bazı proteinlerin çözünebilmesi için özel ekstraksiyon yöntemleri gerektiğinden çok ideal olmasa da yine de kullanılmaktadır. Bu protein sınıfları ile yapılan çalışmaların çoğunda yenilebilir tohumlar kullanılmıştır. Dolayısıyla protein içerikleri hem insan hem de hayvan beslenmesi için önemli olan tahıl ve baklagil tohumları öne çıkmıştır. Tahıl tohumlarındaki protein yüzdesi insan metabolizmasının ihtiyacını karşılayamaz. Tahıl ve baklagillerdeki amino asitler de insan ve hayvanların uygun şekilde beslenmesini sağlayamaz. Tahıllarda bulunan ana protein sınıflarının yaklaşık oranları tablo 1.5 de verilmiştir. Buna göre mısır, arpa ve sorgum endospermindeki ana depo proteini prolamin tipindedir. Prolaminler sadece monokotil bitkilerde bulunurlar. Buğdayda glutelin, yulafta ise globulinler baskındır. Globulinler tahıl embriyolarında bulunan depo proteinlerdir. Ancak bir tahıl tanesindeki toplam protein rezervinin çok küçük bir kısmını oluştururlar. Tahıl tanelerindeki proteinlerin amino asit içerikleri de oldukça farklıdır (Tablo 1. 6). Albuminler ve globulinler spesifik amino asitler bakımından önemli bir eksiklik sergilemezler. Bu nedenle yulaf iyi bir diyet besinidir. Ancak prolaminlerin fazla miktarda bulunduğu arpa ve mısır tanelerinde lizin çok az prolin, glutamat ve glutamin fazla bulunur. Günümüzde mısır ve arpada lizin miktarını artırmaya yönelik çalışmalar yapılmaktadır. Bu şekilde elde edilen mısır ve arpa mutantları (opaque-2 ve hiproly) vardır. Bunlar aynı zamanda daha az prolamin içerirken, lizin bakımından zengin olan glutelinleri daha fazla içerirler. Dolayısıyla amino asit içeriği de farklıdır. 25

26 Tablo Bazı tahılların protein içeriği ve bazı depo proteinlerinin yaygın adları a. Tahıllar Albumin Globulin Prolamin Glutelin Buğday (gliadin) 46 (glutenin) Mısır (zein) 39 Arpa (hordein) 23 (hordenin) Yulaf (avenin) 23 Pirinç (orizin) 80 (orizenin) Süpürge darısı a Payne and Rhodes (1982). Depo proteinleri genelde oligomeriktir. Yani birbirinden ayrılabilen iki veya daha fazla alt birimden oluşur. Bu alt birimlerin her biri birçok polipeptit zincirinden oluşabilir. Homolog olan alt birimlerin amino asit kompozisyonu büyük ölçüde benzerdir. Örneğin mısırın prolamin fraksiyonu olan zein iki tane büyük (23 ve 21 kda) ve bir tane küçük (13.5 kda) alt üniteden oluşur. Bu alt üniteler moleküler yüklerine göre ayrılırsa yaklaşık 30 polipeptitten oluştukları görülür. Buğdaydaki prolamin grubu proteini olan gliadinde ise α, β, γ ve ω olmak üzere 4 ana alt ünite ve 46 farklı polipeptit bulunur. Buğday glutelinleri ise daha kompleks yapıdadır. Dolayısıyla depo proteinlerini basit birer protein olarak düşünmek yanlıştır. Her biri kompleks bir yapıya sahiptir ve yapıyı oluşturan her protein disülfit bağları, hidrojen bağları, iyonik bağlar ve hidrofobik bağlarla bağlıdır. Tahıllardaki prolamin ve glutelinler arasında evrimsel bir ilişki de vardır. Örneğin buğday ve arpada kükürt yönünden zengin, fakir ve yüksek moleküler ağırlıklı olmak üzere 3 tip prolamin bulunur. Bunlar benzer amino asit sıraları olan bölgelere (domain) sahiptir. Örneğin kükürt yönünden zengin ve fakir olanlarda, çok miktarda prolin içeren bölgeler vardır. Dolayısıyla bunların evrimsel orijini de aynı olabilir. Benzer şekilde belli bölgelerde de sistein yüksek oranda bulunur. Bu bölgeler de yine amino asit içeriği benzer olan bölgelerle sınırdaştır. Kükürt yönünden zengin ve yüksek moleküler ağırlığa sahip olan proteinlerin hepsinde de A, B ve C bölgeleri bulunur. Ancak kükürt bakımından fakir prolaminlerde sadece C bölgesi vardır. Buna göre her üç proteinin de A, B ve C bölgelerine sahip 90 amino asitlik bir ata proteinden türediği düşünülebilir. Evrim mekanizması boyunca, kükürt bakımından zengin ve yüksek moleküler ağırlıklı prolaminlerindeki ana değişim A, B ve C bölgeleri arasına girmesidir. 26

27 Tablo Yulaf, normal mısır, normal arpa, mutant mısır (opaque-2) ve mutant arpa (hiproly) tohumlarındaki aminoasitlerin yüzde miktarları a. Amino asit Mısır Arpa Normal Opaque-2 Normal Hiproly Yulaf Alanin 10 7,2 3,8 4,3 5 Arjinin 3,4 5,2 4,6 4,9 6,9 Aspartik asit 7 10,8 6 6,8 8,9 Sistein b 1,8 1,8 1,1 0,9 1,6 Glutamik asit 26 19,8 26,8 23,9 23,9 Glisin 3 4,7 3,6 3,9 4,9 Histidin 2,9 3,2 2,1 2,2 2,2 İzolösin b 4,5 3,9 3,7 3,9 3,9 Lösin b 18,8 11,6 6,7 7,1 7,4 Lizin b 1,6 3,7 3,4 4,2 4,2 Metionin b 2 1,8 1,2 1,5 2,5 Fenilalanin b 6,5 4,9 5,9 5,9 5,3 Prolin 8,6 8,6 12,6 11,3 4,7 Serin 5,6 4,8 4,3 4,4 4,2 Treonin b 3,5 3,7 3,4 3,6 3,3 Triptofan b 0,3 0, Tirozin b 5,3 3,9 2,8 2,8 3,1 Valin 5,4 5,3 4,8 5,3 5,3 a Frey (1977) b Hayvansal organizmaların sentezleyememesi yüzünden beslenme yoluyla sağlanması gereken esansiyel aminoasitler Tekrarlayan bölgeler kükürt yönünden fakir olan prolaminlerde artarken A ve B de kaybolmuştur. Diğer tohum proteinlerinde de benzer durumlar söz konusudur. Bu proteinleri kodlayan genlerin sayısı da farklıdır. Örneğin buğdaydaki gliadin ve mısırdaki β-zeinin her biri 100 den fazla genle kodlanırken β, γ ve δ-zein için bir veya iki gen bulunur. Baklagil tohumları da, tahıllardan sonra dünyadaki ikinci protein kaynağıdır. Sistein ve metionin gibi kükürt içeren amino asitler bakımından fakirdirler ancak lizin miktarı beslenme için uygundur. Bunlardaki ana depo proteini globulinlerdir ve toplam tohum azotunun yaklaşık % 70 ini oluştururlar. Globulinler moleküler ağırlıkları ve sedimantasyon özellikleri 27

28 farklı olan visilin ve legümin olmak üzere iki protein ailesi içerirler. Her iki aile de holoprotein yapısındadır. Yani alt birimlerden meydana gelmiştir. Örneğin 11S adı verilen depo globulini 6 alt birimden oluşan kda lık bir proteindir. Her alt birimde bir tane asidik bir tane de bazik polipeptid bulunur. Bunlar birbirine disülfit bağlarıyla bağlanmıştır. Bezelye gibi bazı legümenlerde ise proteinler proteolitik parçalanmaya uğrayabilirler. Soya fasülyesi ve P. vulgaris de ise bu görülmez. Baklagillerde depo proteinleri de çok sayıda gen tarafından kodlanır. Bu genlerin kodonlarındaki her değişim kodlanan proteinin amino asit sırasında farklılığa yol açar. Buna rağmen farklı türlerde yapılan çalışmalar visilin ve legümin proteinlerinin gen sıralarının benzer olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla farklı bitki türlerinde hem visilin hem de legümine ait bazı amino asit sıraları evrim boyunca korunmuştur. Yani bu proteinlerin de iki farklı ata genden türediği söylenebilir. Tüm tohum depo proteinleri beslenme açısından uygun özelliklere sahip olmayabilir. Bazıları enzim inhibitörü olarak rol oynar ve hayvanların sindirim sistemindeki hidrolazların aktivitesini azaltırlar. Bir glikoprotein olan lektinler, hayvan hücrelerinin yüzeyine bağlanarak, örneğin eritrositlerde, aglütinasyona yol açabilirler. Canavalia ensiformis tohumlarındaki konkanavalin A bu özelliğe sahiptir. Bu nedenle lektinler bazen fitohemaglütininler olarak adlandırılır. Ricinus communis deki risin D ve Abius precatorius deki abrin ise oldukça zehirlidir. Mandelolitril liyaz (MDL), siyah kiraz (Prunus serotina) tohumlarının endospermindeki protein cisimciklerinde bulunur ve siyanogenik (HCN oluşturan) disakkarit olarak tanımlanan amigdalinin parçalanmasını sağlayan bir enzimdir. Bu enzim, dokuların bir patojen saldırısına uğraması durumunda savunma sağlaması bakımından HCN oluşturan tohumlarda önemli olabilir. Birçok tohumda bu tip tehlikelere karşı kullanılan proteinler bulunur. Örneğin yabani P. vulgaris de arselin adı verilen ve böceklere karşı savunma sağlayan bir glikoprotein bulunur. Ancak bu savunma normal P. vulgaris de bir α-amilaz inhibitörü ile sağlanır. Birçok monokotil ve dikotil bitki tohumundan izole edilen kitinaz enzimi mantarlara karşı korunmayı sağlar. Bu enzimlerin bazıları hem depo proteini hem de savunma olmak üzere ikili fonksiyona sahiptir. 28

29 Tohum depo proteinleri genelde protein cisimcikleri denilen özel hücresel organellerde depo edilir. Bunların çapı µm olabilir ve en azından gelişme sırasında tek tabakalı bir zarla çevrilidir. Bazı tahıl tanelerlinde olgun evrede bu membran olmayabilir ve depo proteinin sitoplazmaya dağılmıştır. Ancak bu nadiren görülür. Bazı protein cisimcikleri bir zarla çevrili protein matriksinden ibarettir. Özellikle kristalloid ve globoidlerde mutlaka bir zar bulunur. Kalsiyum oksalat kristallerinden olan druz da ise bu nadirdir. Kristalloidler suda veya tampon çözeltilerde çözünme ve çözünür protein matriksine gömülü durumda olan yapılardır. Globoidler ise kristal yapıda değildir ve protein cisimciklerinde en yaygın olarak bulunan yapılardır. Bazı türlerde globoidleri içeren protein cisimleri tohumun sadece belli bir bölgesinde bulunur. Örneğin tahıllardaki alevron tabakası genelde globoidleri içerir. Globoidler ayrıca fitik asitin depolandığı bölgelerdir. Arpa alevron tabakasındaki protein cisimlerinin içinde, globoidden ayrı bir bölgede karbohidrat da bulunur. Protein cisimlerinin içinde çeşitli enzimler de vardır. Depo maddelerinin mobilizasyonu sırasında bu bölgeye diğer bazı enzimler de katılır ve yapı sonunda otolitik bir vakuole dönüşür. ġekil Ricinus communis (A) ve Brassica napus'da (B) protein cisimcikleri (P) (Hills, 2004). 29

30 Protein cisimleri sadece bir tip depo proteini içerirler. Bazı legümenlerdeki her protein cisimciğinde sadece albumin, visilin veya legümin bulunur. Ancak visilin ve legümini bir arada da taşıyanlar vardır. Mısırın nişastalı endospermindeki küçük protein cisimlerinde, büyüklere göre daha çok zein bulunur. Alevron tabakasındaki protein cisimleri ise ana depo proteinleri içermez (mısır ve diğer tahıllarda) FĠTĠN Fitin çözünmeyen K, Mg ve Ca tuzlarını içeren bir yapıya sahiptir. Daha önce bahsedilen depo maddelerine göre daha az miktarda bulunmasına rağmen, tohumlar için önemli bir fosfat ve mineral madde kaynağıdır. Ayrıca Fe, Mn, Cu ve nadiren Na da içerebilir (Tablo 1. 7). Tablo Farklı bitki türlerinin tohumlarındaki fitinin inorganik madde içeriği (% kuru ağırlık) a. Tür Mg Ca K P Fe Mn Cu Yulaf 0,4 0,19 1,1 0,96 0,035 0,008 0,005 Fındık 0,19 0,1 0,74 0, Soya 0,22 0,13 2,18 0, Pamuk 0,4 0,13 2,18 0,79 0,059 0,003 0,005 Arpa 0,16 0,03 0,56 0, Fasülye 0,11 0,05 1,13 0, Ayçiçeği 0,4 0,2 1 1, a Weber ve Neumann (1980) Fitin sadece globoidlerde bulunur. Ancak tohumdaki tüm protein cisimleri fitin içermez. Tüm hücrelerdeki fitinin içeriği de aynı değildir. Örneğin embriyonun radikula ve hipokotil bölgesindeki globoidlerde Ca miktarı maksimumdur. Ancak kotiledonlardaki globoidlerde Ca çok azdır. Fitik asit ve bunun türevleri genelde beslenme anlamında istenmeyen bileşiklerdir. Çünkü Zn, Ca ve Fe gibi önemli elementlere bağlanarak bunların sindirim sistemi tarafından absorbsiyonunu kısmen veya tamamen önlerler. Bu problemin boyutu henüz tam olarak anlaşılmamıştır. Batı dünyasında insan gıdası olarak kullanılan bazı tohumlardaki fitik asit bazı işlemlerle uzaklaştırılmaktadır. Ancak üçüncü dünya ülkelerinde böyle bir uygulama yoktur. 30

31 DĠĞER BĠLEġENLER Tohumlarda daha çok sayıda bileşik bulunur. Ancak bunlar çimlenme ve bunu izleyen büyüme periyodunda kullanılmadığı için depo maddesi olarak değerlendirilmez. Azotlu bileşikler olan teobiomin, kafein, striknin, brusin ve morfin gibi alkoloidler ekonomik anlamda önemlidir. Bunların farmakolojik kullanımları söz konusudur.. Bu bileşikler doğada tohumların böcek ve hayvanlara karşı korunmasını sağlarlar. Soya fasülyesinden elde edilen sitosterol ve stimasterol de ilaç sanayinde kullanılır. Özellikle stimasterol progesteron hormonu üretiminde kullanılır. Bazı tohumlarda canavanin, hidroksitriptofan ve dehidroksifenialanin gibi protein yapısına girmeyen amino asitlerin miktarı çok fazladır. Bunların çimlenmeden sonraki dönemde azot kaynağı olarak kullanıldığı düşünülmektedir. Yine bazı tohumlarda bulunan amigdalin ve eskulin gibi glikozitlerin acı bir tadı vardır. Saponin ise hayvansal organizmalar için öldürücü etkiye sahiptir. Kumarin ve glukogenik asit gibi fenolik maddeler ve bunların türevi olan ferulik, kafeik ve sinapik asit testada bulunabilir. Bunlar hem bulundukları tohumun çimlenmesini hem de toprağa geçerek diğer tohumların çimlenmesini önlerler. Tohumlarda bulunan ve çimlenmeyi önleyen diğer bir madde de absisik asittir. (ABA). Yine tohumlarda çimlenmeyi uyaran giberellinler, oksinler ve sitokininler de bulunabilir. 31

- TOHUM EMBRİYO EKSN

- TOHUM EMBRİYO EKSN TOHUM BİYOLOJİSİ Tohumun Yapısı Döllenmiş tohum taslağı - TOHUM Yumurta + 1. mikrospor - EMBRİYO EKSN + 2. mikrospor ENDOSPERM Nusellus - PERİSPERM İntegümentler - TESTA Olgun tohumlar Embriyo ve Testa

Detaylı

Materyal: Rosa sp. (gül; dikotil çiçek) ve Lilium sp. (zambak; monokotil çiçek)

Materyal: Rosa sp. (gül; dikotil çiçek) ve Lilium sp. (zambak; monokotil çiçek) KONU 10. ÜREME VE GELİŞME I. Bitki Hücrelerinde Üreme ve Gelişme: Materyal: Rosa sp. (gül; dikotil çiçek) ve Lilium sp. (zambak; monokotil çiçek) Yöntem: Rosa sp. ve Lilium sp. tam çiçeğinden alınan enine

Detaylı

Prof. Dr. Necmi İŞLER M.K.Ü. Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü

Prof. Dr. Necmi İŞLER M.K.Ü. Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Prof. Dr. Necmi İŞLER M.K.Ü. Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü ÜREME ORGANI ÇİÇEK ÇİÇEKLER BİTKİLERİN EŞEYLİ ÜREME ORGANIDIR. ÇİÇEĞİN KISIMLARI taç yaprak TAM ÇİÇEĞİN ŞEKLİ başçık sapçık dişicik

Detaylı

22.04.2015 MBG 112 BİYOLOJİ II BİTKİLERDE ÜREME VE BİYOTEKNOLOJİ YRD. DOÇ. DR. YELDA ÖZDEN. Döl almaşı

22.04.2015 MBG 112 BİYOLOJİ II BİTKİLERDE ÜREME VE BİYOTEKNOLOJİ YRD. DOÇ. DR. YELDA ÖZDEN. Döl almaşı MBG 112 BİYOLOJİ II BİTKİLERDE ÜREME VE BİYOTEKNOLOJİ YRD. DOÇ. DR. YELDA ÖZDEN Döl almaşı Angiospermlerde; Baskın döl sporofit, Gametofit indirgenmiş, Sporofit üreme yapısı olan çiçeği oluşturur. Ovaryum

Detaylı

ÇİÇEK. Çiçek sapına pedonkül denir.

ÇİÇEK. Çiçek sapına pedonkül denir. ÇİÇEK, MEYVE, TOHUM ÇİÇEK Çiçek,kısa bir sürgün olup tohumlu bitkilerin üreme organıdır.başka bir deyişle çiçek,büyümesi sınırlanmış ve üzerinde dört ayrı tipte yüksek yaprak bulunan bir organdır. Çiçek

Detaylı

Bitkilerde Eşeyli Üreme

Bitkilerde Eşeyli Üreme Bitkilerde Eşeyli Üreme İki farklı cinsiyete ait üreme hücrelerinin birleşmesiyle yeni canlılar oluşmasına eşeyli üreme denir. Oluşan yeni canlı, ana canlılardan farklı kalıtsal özelliklere sahiptir. Bitkiler

Detaylı

ISLAH AÇISINDAN BAHÇE BİTKİLERİNDE ÇİÇEK VE DÖLLENME BİYOLOJİSİ

ISLAH AÇISINDAN BAHÇE BİTKİLERİNDE ÇİÇEK VE DÖLLENME BİYOLOJİSİ ISLAH AÇISINDAN BAHÇE BİTKİLERİNDE ÇİÇEK VE DÖLLENME BİYOLOJİSİ Bitkilerde çoğalma tohumla (seksüel) ya da vegetatif organlarla (aseksüel) gerçekleşmektedir. Seksüel çoğalmada, üreme hücreleri adı verilen

Detaylı

Kloroform, eter ve benzen gibi organik çözücülerde çözünen bunun yanı sıra suda çözünmeyen veya çok az çözünen organik molekül grubudur.

Kloroform, eter ve benzen gibi organik çözücülerde çözünen bunun yanı sıra suda çözünmeyen veya çok az çözünen organik molekül grubudur. Kloroform, eter ve benzen gibi organik çözücülerde çözünen bunun yanı sıra suda çözünmeyen veya çok az çözünen organik molekül grubudur. Yağların suda çözünmemesi canlılığın devamı içi önemlidir. Çünkü

Detaylı

*Canlıların canlılık özelliği gösteren en küçük yapı birimine hücre denir.

*Canlıların canlılık özelliği gösteren en küçük yapı birimine hücre denir. Fen ve Teknoloji 1. Ünite Özeti Hücre Canlılarda Üreme, Büyüme ve Gelişme. *Canlıların canlılık özelliği gösteren en küçük yapı birimine hücre denir. *Hücrenin temel kısımları: hücre zarı, sitoplâzma ve

Detaylı

PROTEİNLER. -Proteinlerin Yapısında Bulunan Elementler. -Aminoasitler. --Kimyasal Yapılarına Göre Amino Asitlerin Sınıflandırılması

PROTEİNLER. -Proteinlerin Yapısında Bulunan Elementler. -Aminoasitler. --Kimyasal Yapılarına Göre Amino Asitlerin Sınıflandırılması PROTEİNLER -Proteinlerin Yapısında Bulunan Elementler -Aminoasitler --Kimyasal Yapılarına Göre Amino Asitlerin Sınıflandırılması - Esansiyel olan veya olmayan amino asitler -Proteinlerin Kimyasal Özellikleri

Detaylı

M. (arpa şekeri) +su S (çay şekeri) + su L.. (süt şekeri)+ su

M. (arpa şekeri) +su S (çay şekeri) + su L.. (süt şekeri)+ su KARBONHİDRATLAR Karbonhidratlar yapılarında.. (C),.. (H) ve. (O) atomu bulunduran organik bileşiklerdir. Karbonhidratların formülü ( ) ile gösterilir. Nükleik asitlerin, ATP nin, hücre, bitkilerde yapısına

Detaylı

Prof. Dr. N. Münevver Pınar

Prof. Dr. N. Münevver Pınar Prof. Dr. N. Münevver Pınar Polen nedir? Ne gibi fonksiyonları vardır? Polenler, tohumlu bitkilerde (Spermatophyta) vejetatif ve generatif olmak üzere iki nukleusa sahip n kromozomlu mikrosporlardır. TOHUMLU

Detaylı

Bitkilerde Çiçeğin Yapısı, Tozlaşma, Döllenme, Tohum ve Meyve Oluşumu

Bitkilerde Çiçeğin Yapısı, Tozlaşma, Döllenme, Tohum ve Meyve Oluşumu Bitkilerde Çiçeğin Yapısı, Tozlaşma, Döllenme, Tohum ve Meyve Oluşumu Çiçeğin Yapısı Tohumlu bitkilerin eşeyli üreme organı çiçektir. Açık tohumlu bitkilerin çiçeklerine kozalak adı verilir. Erkek kozalaklarda

Detaylı

Asmada Tozlanma ve Döllenme Biyolojisi I- Megasporogenez ve Mikrosporogenez

Asmada Tozlanma ve Döllenme Biyolojisi I- Megasporogenez ve Mikrosporogenez Asmada Tozlanma ve Döllenme Biyolojisi I- Megasporogenez ve Mikrosporogenez Asma polenleri 25-15 µm boyutlarında Çiçek tozu verimi: ort. 3500 adet/anter Birhan KUNTER Birhan KUNTER Çiçeklenme Sürme ile

Detaylı

YEMEKLİK TANE BAKLAGİLLERDE TANE

YEMEKLİK TANE BAKLAGİLLERDE TANE YEMEKLİK TANE BAKLAGİLLERDE TANE Yemeklik tane baklagillerde tane, meyvenin içinde olup, göbek bağı ile bağlıdır. Bitkiye gelen tüm besin maddeleri bu bağ ile taneye taşınır. Taneler; renk, büyüklük ve

Detaylı

Organik bileşikler; karbonhidratlar, lipidler, proteinler, vitaminler ve nükleik asitler olmak üzere beş gruba ayrılır.

Organik bileşikler; karbonhidratlar, lipidler, proteinler, vitaminler ve nükleik asitler olmak üzere beş gruba ayrılır. ORGANİK BİLEŞİKLER **Organik bileşikler: Canlılar tarafından sentezlenirler. Yapılarında C, H, atomlarını bulundururlar. Organik bileşikler; karbonhidratlar, lipidler, proteinler, vitaminler ve nükleik

Detaylı

Ekmeklik Buğdayda Başak

Ekmeklik Buğdayda Başak Ekmeklik Buğdayda Başak Ekmeklik Buğdayda Başak Ekmeklik Buğdayda Başak Ekmeklik Buğdayda Başak SARIPAS SARIPAS SARIPAS Çavdar ve Bezelye Ekili Tarla Buğday tarlası Yulafta Salkım Serin İklim

Detaylı

Canlıların yapısına en fazla oranda katılan organik molekül çeşididir. Deri, saç, tırnak, boynuz gibi oluşumların temel maddesi proteinlerdir.

Canlıların yapısına en fazla oranda katılan organik molekül çeşididir. Deri, saç, tırnak, boynuz gibi oluşumların temel maddesi proteinlerdir. Canlıların yapısına en fazla oranda katılan organik molekül çeşididir. Deri, saç, tırnak, boynuz gibi oluşumların temel maddesi proteinlerdir. Proteinlerin yapısında; Karbon ( C ) Hidrojen ( H ) Oksijen

Detaylı

Lipidler. Lipidlerin sınıflandırılması. Yağ asitleri

Lipidler. Lipidlerin sınıflandırılması. Yağ asitleri Lipidler Suda çözünmeyen ve organik çözücülerde iyi çözünen bileşiklere verilen genel isimdir Çoğunlukla hidrokarbon yapısındadırlar Canlılarda depo maddesi olarak yaygın bulunurlar Metabolize edilmeleriyle

Detaylı

Bilim adamları canlıları hayvanlar, bitkiler, mantarlar ve mikroskobik canlılar olarak dört bölümde sınıflandırmışlar.

Bilim adamları canlıları hayvanlar, bitkiler, mantarlar ve mikroskobik canlılar olarak dört bölümde sınıflandırmışlar. 1- Canlının tanımını yapınız. Organizmaya sahip varlıklara canlı denir. 2-Bilim adamları canlıları niçin sınıflandırmıştır? Canlıların çeşitliliği, incelenmesini zorlaştırır. Bu sebeple bilim adamları

Detaylı

III-Hayatın Oluşturan Kimyasal Birimler

III-Hayatın Oluşturan Kimyasal Birimler III-Hayatın Oluşturan Kimyasal Birimler MBG 111 BİYOLOJİ I 3.1.Karbon:Biyolojik Moleküllerin İskeleti *Karbon bütün biyolojik moleküllerin omurgasıdır, çünkü dört kovalent bağ yapabilir ve uzun zincirler

Detaylı

ayxmaz/biyoloji Çiçek Çiçekler bitkinin üreme organlarıdır.tozlanma ve döllenme meydana gelince tohum ve meyve oluştururlar.

ayxmaz/biyoloji Çiçek Çiçekler bitkinin üreme organlarıdır.tozlanma ve döllenme meydana gelince tohum ve meyve oluştururlar. Çiçek Çiçekler bitkinin üreme organlarıdır.tozlanma ve döllenme meydana gelince tohum ve meyve oluştururlar. çiçek kısımları ve görevleri : Çanak yaprak :tomurcuk açılana kadar koruma. Taç yaprak : böcekleri

Detaylı

YAZILIYA HAZIRLIK SORULARI. 9. Sınıf 2 KARBONHİDRAT LİPİT (YAĞ)

YAZILIYA HAZIRLIK SORULARI. 9. Sınıf 2 KARBONHİDRAT LİPİT (YAĞ) YAZILIYA HAZIRLIK SORULARI 9. Sınıf 2 KARBONHİDRAT LİPİT (YAĞ) DOĞRU YANLIŞ SORULARI Depo yağlar iç organları basınç ve darbelerden korur. Steroitler hücre zarının yapısına katılır ve geçirgenliğini artırır.

Detaylı

Canlılarda mitoz, amitoz ve mayoz olmak üzere üç çeşit bölünme görülür.

Canlılarda mitoz, amitoz ve mayoz olmak üzere üç çeşit bölünme görülür. HÜCRE BÖLÜNMELERİ Canlılarda mitoz, amitoz ve mayoz olmak üzere üç çeşit bölünme görülür. I. MİTOZ BÖLÜNME Mitoz bölünme tek hücreli canlılardan, çok hücreli canlılara ve insana kadar bir çok canlı grubu

Detaylı

Yapı ve Organların Gelişmesi. 1. Meyve Meyve ve sebzelerde yaşam ** Gelişme ** Olgunlaşma ** Yaşlanma

Yapı ve Organların Gelişmesi. 1. Meyve Meyve ve sebzelerde yaşam ** Gelişme ** Olgunlaşma ** Yaşlanma Yapı ve Organların Gelişmesi 1. Meyve Meyve ve sebzelerde yaşam ** Gelişme ** Olgunlaşma ** Yaşlanma Gelişme başlangıcı Derim Tüketim Dışı Yaprak, çiçek, ham meyve (1) gelişme, fiziksel (2) Yaşlanma Kök,

Detaylı

Bitkide Fosfor. Aktif alım açısından bitki tür ve çeşitleri arasında farklılıklar vardır

Bitkide Fosfor. Aktif alım açısından bitki tür ve çeşitleri arasında farklılıklar vardır Fosfor alımı ve taşınımı Kök hücreleri ve > Bitkide Fosfor ksilem özsuyunun P kapsamı > toprak çözeltisinin P kapsamı (100-1000 kat) P alımı aktif alım şeklinde gerçekleşir Aktif alım açısından bitki tür

Detaylı

HAYVANSAL HÜCRELER VE İŞLEVLERİ. YRD. DOÇ. DR. ASLI SADE MEMİŞOĞLU RESİM İŞ ZEMİN KAT ODA: 111

HAYVANSAL HÜCRELER VE İŞLEVLERİ. YRD. DOÇ. DR. ASLI SADE MEMİŞOĞLU RESİM İŞ ZEMİN KAT ODA: 111 HAYVANSAL HÜCRELER VE İŞLEVLERİ YRD. DOÇ. DR. ASLI SADE MEMİŞOĞLU RESİM İŞ ZEMİN KAT ODA: 111 asli.memisoglu@deu.edu.tr KONULAR HAYVAN HÜCRESİ HAYVAN, BİTKİ, MANTAR, BAKTERİ HÜCRE FARKLARI HÜCRE ORGANELLERİ

Detaylı

Organik Bileşikler. Karbonhidratlar. Organik Bileşikler YGS Biyoloji 1

Organik Bileşikler. Karbonhidratlar. Organik Bileşikler YGS Biyoloji 1 Organik Bileşikler YGS Biyoloji 1 Hazırladığımız bu yazıda; organik bileşikler ve organik bileşiklerin yapısını, canlılarda bulunan organik bileşikleri ve bunların görevlerini, kullanım alanlarını, canlılar

Detaylı

TEST 1. Hücre Solunumu. 4. Aşağıda verilen moleküllerden hangisi oksijenli solunumda substrat olarak kullanılamaz? A) Glikoz B) Mineral C) Yağ asidi

TEST 1. Hücre Solunumu. 4. Aşağıda verilen moleküllerden hangisi oksijenli solunumda substrat olarak kullanılamaz? A) Glikoz B) Mineral C) Yağ asidi 1. Termometre Çimlenen bezelye tohumlar Termos Çimlenen bezelye tohumları oksijenli solunum yaptığına göre yukarıdaki düzenekle ilgili, I. Termostaki oksijen miktarı azalır. II. Termometredeki sıcaklık

Detaylı

KİMYA-IV. Yrd. Doç. Dr. Yakup Güneş

KİMYA-IV. Yrd. Doç. Dr. Yakup Güneş KİMYA-IV Yrd. Doç. Dr. Yakup Güneş Organik Kimyaya Giriş Kimyasal bileşikler, eski zamanlarda, elde edildikleri kaynaklara bağlı olarak Anorganik ve Organik olmak üzere, iki sınıf altında toplanmışlardır.

Detaylı

Mayoz Bölünmenin Oluşumu

Mayoz Bölünmenin Oluşumu MAYOZ BÖLÜNME NEDİR? 03 Ocak 2012, 23:39 Osman BEDEL MAYOZ BÖLÜNME NEDİR? Kromozom sayılarının nesiller boyu sabit tutulması mayoz bölünme ile sağlanır. Mayoz özel bir hücre bölünmesidir. Bu bölünme ile

Detaylı

Solunumda organik bileşikler karbondioksite yükseltgenir ve absorbe edilen oksijen ise suya indirgenir.

Solunumda organik bileşikler karbondioksite yükseltgenir ve absorbe edilen oksijen ise suya indirgenir. Solunum bütün aktif hücrelerde oksijenin absorbe edilmesi ve buna eşdeğer miktarda karbondioksitin salınması şeklinde sürekli olarak devam eden bir prosestir. Solunumda organik bileşikler karbondioksite

Detaylı

Öğr. Gör. Dr. İlker BÜYÜK, Botanik, 3. Hafta: Bitkisel Dokular KOLONİ VE DOKULAŞMA

Öğr. Gör. Dr. İlker BÜYÜK, Botanik, 3. Hafta: Bitkisel Dokular KOLONİ VE DOKULAŞMA KOLONİ VE DOKULAŞMA Yeryüzünde çok sayıda tek hücreli canlı vardır ve bunlar basit yapılıdır. Oysaki çok hücreli olmak gelişmiş canlı olmanın gereklerindendir. Çünkü tek hücreli bir canlı (örneğin Euglena

Detaylı

YAĞLAR (LİPİTLER) Yağların görevleri:

YAĞLAR (LİPİTLER) Yağların görevleri: LİPİTLER (YAĞLAR) YAĞLAR (LİPİTLER) Yapılarında C,H, O den başka N,P da bulunabilir. İçerikleri C miktarı O a göre daha fazla olduğu için çok enerji verirler. Yağlar solunumda kullanılınca çok oksijen

Detaylı

BÖLÜM 10 ORGANİK MADDELERİN TAŞINIMI

BÖLÜM 10 ORGANİK MADDELERİN TAŞINIMI BÖLÜM 10 ORGANİK MADDELERİN TAŞINIMI Çok hücrelilerde taşınım Difüzyon Hayvanlarda taşınım TRANSLOKASYON verim = Organik madde birikimi ve taşınımı 1 dönümlük elma bahçesi 70 ton meyve üretimi=10 ton organik

Detaylı

YAZILIYA HAZIRLIK TEST SORULARI. 10. Sınıf

YAZILIYA HAZIRLIK TEST SORULARI. 10. Sınıf YAZILIYA HAZIRLIK TEST SORULARI 10. Sınıf 1) Hücre döngüsünün interfaz evresini yeni tamamlamış bir hücre ile bu hücrenin döngü sonunda oluşturduğu yeni hücrelerde; I. DNA miktarı II. Gen Sayısı III. Gen

Detaylı

2006 ÖSS BİYOLOJİ SORULARI VE CEVAPLARI

2006 ÖSS BİYOLOJİ SORULARI VE CEVAPLARI 2006 ÖSS BİYOLOJİ SORULARI VE CEVAPLARI 1. BÖLÜM 1. I. Adaptasyon II. Mutasyon III. Kalıtsal varyasyon Bir populasyondaki bireyler, yukarıdakilerden hangilerini "doğal seçilim ile kazanır? D) I veii E)

Detaylı

Şekil 1. Mitoz bölünmenin profaz evresi.

Şekil 1. Mitoz bölünmenin profaz evresi. KONU 9. HÜCRE BÖLÜNMESİ MİTOZ BÖLÜNME Mitoz bölünme tek hücreli canlılardan, çok hücreli canlılara ve insana kadar birçok canlı grubu tarafından gerçekleştirilebilir. Mitoz bölünme sonunda bölünen hücrelerden

Detaylı

ÜNİTE:1 CANLILARDA ÜREME, BÜYÜME VE GELİŞME

ÜNİTE:1 CANLILARDA ÜREME, BÜYÜME VE GELİŞME ÜNİTE:1 CANLILARDA ÜREME, BÜYÜME VE GELİŞME HÜCRE: Canlıları oluşturan en küçük yapı birimine hücre denir.bütün canlılar hücrelerden oluşmuştur. * İnsanlar, hayvanlar, bitkiler, tek hücreli canlıların

Detaylı

Canlının yapısında bulunan organik molekül grupları; o Karbonhidratlar o Yağlar o Proteinler o Enzimler o Vitaminler o Nükleik asitler ve o ATP

Canlının yapısında bulunan organik molekül grupları; o Karbonhidratlar o Yağlar o Proteinler o Enzimler o Vitaminler o Nükleik asitler ve o ATP Tamamı karbon ( C ) elementi taşıyan moleküllerden oluşan bir gruptur. Doğal organik bileşikler canlı vücudunda sentezlenir. Ancak günümüzde birçok organik bileşik ( vitamin, hormon, antibiyotik vb. )

Detaylı

CANLININ İÇ YAPSINA YOLCULUK

CANLININ İÇ YAPSINA YOLCULUK CANLININ İÇ YAPSINA YOLCULUK EN KÜÇÜK OLANINDAN EN BÜYÜK OLANINA KADAR TÜM CANLILARIN YAPISINI OLUŞTURAN BİRİM: HÜCRE Canlıların tüm özelliklerini taşıyan en küçük birimine hücre denir. Canlı bir hücreden

Detaylı

BİTKİLERDE EŞEYLİ ÜREME ve ÇİMLENME 12. SINIF ÜNİTE, KONU, KAZANIM VE AÇIKLAMALARI 12.3.3. Bitkilerde Eşeyli Üreme Anahtar Kavramlar çiçek, çimlenme, dormansi, döllenme, meyve, tohum, tozlaşma, üreme hücreleri

Detaylı

YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #6

YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #6 YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #6 1) Canlılar soylarının devam ettirebilmek için üreyerek yeni bireyler meydana getirir. Bu üreme olaylarıyla ilgili olarak; I. Bakterinin ikiye bölünerek kendine benzer yeni

Detaylı

Amino Asitler. Amino asitler, yapılarında hem amino grubu ( NH 2 ) hem de karboksil grubu ( COOH) içeren bileşiklerdir.

Amino Asitler. Amino asitler, yapılarında hem amino grubu ( NH 2 ) hem de karboksil grubu ( COOH) içeren bileşiklerdir. Amino Asitler Amino asitler, yapılarında hem amino grubu ( NH 2 ) hem de karboksil grubu ( COOH) içeren bileşiklerdir. 1 Fizyolojik ph da, amino asitlerin amino grubu proton taşır ve pozitif yüklüdür;

Detaylı

ENDÜSTRIDE VE CANLILARDA ENERJI. Canlılarda Enerji

ENDÜSTRIDE VE CANLILARDA ENERJI. Canlılarda Enerji ENDÜSTRIDE VE CANLILARDA ENERJI Canlılarda Enerji Besinlerin Enerjiye Dönüşümü İnsanların gün boyunca hareketlerinin devamını, hastalanınca iyileşmelerini, fizyolojik ve psikolojik tepkilerinin devamlılığını

Detaylı

ayxmaz/biyoloji Adı: 1.Aşağıda verilen atomların bağ yapma sayılarını (H) ekleyerek gösterin. C N O H

ayxmaz/biyoloji Adı: 1.Aşağıda verilen atomların bağ yapma sayılarını (H) ekleyerek gösterin. C N O H Adı: 1.Aşağıda verilen atomların bağ yapma sayılarını (H) ekleyerek gösterin. C N O H 2.Radyoaktif izotoplar biyologları için önemlidir? Aşağıda radyoakif maddelerin kullanıldığı alanlar sıralanmıştır.bunlarla

Detaylı

YGS ANAHTAR SORULAR #2

YGS ANAHTAR SORULAR #2 YGS ANAHTAR SORULAR #2 1) Bir hayvan hücresinde laktoz yapımı ile ilgili olarak, sitoplazmadaki madde miktarının değişimlerini gösteren grafik aşağıdakilerden hangisi olamaz? A) Glikoz B) Su miktarı 2)

Detaylı

YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #5

YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #5 YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #5 Miktar 1) I.Hemoglobinin yapısındaki karbon atomu sayısını tespit etmek II. Solunumda kullanılacak gazların hangi molekülle taşınacağını tespit etmek III. Kanın ph ını tespit

Detaylı

o Serin o Triyonin o Sistein o Metiyonin o Arjinin o Histidin

o Serin o Triyonin o Sistein o Metiyonin o Arjinin o Histidin III.PROTEİNLER Karbon,hidrojen,oksijen ve azot elementlerinden oluşmuş organik bileşiklerdir.yapısında bazen sülfür,fosfor veya demir de bulunabilir. Proteinler canlılarda en fazla bulunan organik madde

Detaylı

Arı Ürünleri, Bitkiler ve Sağlığımız Yard.Doç.Dr. Mine Koçyiğit

Arı Ürünleri, Bitkiler ve Sağlığımız Yard.Doç.Dr. Mine Koçyiğit Arı Ürünleri, Bitkiler ve Sağlığımız Yard.Doç.Dr. Mine Koçyiğit ÇİÇEK Çiçek, Angiospermlerin eşeysel üreme organıdır. Tam bir çiçek, dıştan içe doğru, 4 halkalardan oluşur: 1.Kaliks Çiçek örtüsü (Periant)

Detaylı

MAKEDONYA BİYOLOGLAR BİRLİĞİ Biyoloji dersinden 9.sınıflar için Belediye Yarışması TOPLAM PUAN 100. Çözümler: 1. Verilenleri Uygula!

MAKEDONYA BİYOLOGLAR BİRLİĞİ Biyoloji dersinden 9.sınıflar için Belediye Yarışması TOPLAM PUAN 100. Çözümler: 1. Verilenleri Uygula! MAKDONYA BİYOLOGLAR BİRLİĞİ 04.03.2017 Biyoloji dersinden 9.sınıflar için Belediye Yarışması Çözümler: TOPLAM PUAN 100 1. Verilenleri Uygula! 1.1. mbriyonun daha doğrusu fetüsün gelişimi sırasıyla numaralar

Detaylı

MİNERALLER. Dr. Diyetisyen Hülya YARDIMCI

MİNERALLER. Dr. Diyetisyen Hülya YARDIMCI MİNERALLER Dr. Diyetisyen Hülya YARDIMCI MİNERALLER İnsan vücudunun yaklaşık %4-5 i minareldir.bununda yarıya yakını Ca, ¼ ü fosfordur. Mg, Na, Cl, S diğer makro minerallerdir. Bunların dışında kalanlar

Detaylı

Karbonhidratlar, odunsu bitkilerin en önemli yapı maddeleridir.

Karbonhidratlar, odunsu bitkilerin en önemli yapı maddeleridir. Karbonhidratlar Karbonhidratlar Karbonhidratlar, odunsu bitkilerin en önemli yapı maddeleridir. Bunlar, meristematik dokulara iletildiğinde, bu kısımlarda selüloz, lignin, pektin bileşikleri ve lipitler

Detaylı

YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #18

YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #18 YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #18 1) Bakterilerin gerçekleştirdiği, I. Kimyasal enerji sayesinde besin sentezleme II. Işık enerjisini kimyasal bağ enerjisine dönüştürme III. Kimyasal bağ enerjisini ATP enerjisine

Detaylı

A. TOHUMLU BİTKİLERİN TEMEL KISIMLARI

A. TOHUMLU BİTKİLERİN TEMEL KISIMLARI Bitkilerin Yapısı Biyoloji Ders Notları A. TOHUMLU BİTKİLERİN TEMEL KISIMLARI Karasal bitkiler iki organ sistemine sahiptir. Toprakların su ve mineral alınmasını sağlayan toprak altı kök sistemi ve gövde,

Detaylı

Akıllı Defter. 9.Sınıf Biyoloji. vitaminler,hormonlar,nükleik asitler. sembole tıklayınca etkinlik açılır. sembole tıklayınca ppt sunumu açılır

Akıllı Defter. 9.Sınıf Biyoloji. vitaminler,hormonlar,nükleik asitler. sembole tıklayınca etkinlik açılır. sembole tıklayınca ppt sunumu açılır 9.Sınıf Biyoloji 1 Akıllı Defter vitaminler,hormonlar,nükleik asitler sembole tıklayınca etkinlik açılır sembole tıklayınca ppt sunumu açılır sembole tıklayınca video açılır 1 VİTAMİNLER ***Vitaminler:

Detaylı

Karbohidratlar. Karbohidratların sınıflandırılması. Monosakkaritler

Karbohidratlar. Karbohidratların sınıflandırılması. Monosakkaritler Karbohidratlar Yeryüzünde en çok bulunan organik molekül grubudur, (CH 2 O) n genel formülüyle ifade edilebilirler. Genelde suda çözünürler, Güneş ışığının fotosentez yapan organizmalar tarafından tutulmasıyla

Detaylı

ELEMENT VE BİLEŞİKLER

ELEMENT VE BİLEŞİKLER ELEMENT VE BİLEŞİKLER 1- Elementler ve Elementlerin Özellikleri: a) Elementler: Aynı cins atomlardan oluşan, fiziksel ya da kimyasal yollarla kendinden daha basit ve farklı maddelere ayrılamayan saf maddelere

Detaylı

* Yapılarında C, H, O bulunur. Bazılarında C, H, O dan başka N, P, S bulunur.

* Yapılarında C, H, O bulunur. Bazılarında C, H, O dan başka N, P, S bulunur. Lipitler ortak özellikleri su ile karışmamak olan organik maddelerdir ve kimyasal olarak yağ asitlerinin bir alkolle esterleşmesinden oluşur. 1.1. Lipitlerin Yapısı ve Ortak Özellikleri * Yapılarında C,

Detaylı

Bitkilerin yapısında bulunan organik asitlerin çoğu ya serbest ya da tuzları veya esterleri şeklinde bulunur. Organik asitlere, yapılarında karboksil

Bitkilerin yapısında bulunan organik asitlerin çoğu ya serbest ya da tuzları veya esterleri şeklinde bulunur. Organik asitlere, yapılarında karboksil ORGANİK ASİTLER Bitkilerin yapısında bulunan organik asitlerin çoğu ya serbest ya da tuzları veya esterleri şeklinde bulunur. Organik asitlere, yapılarında karboksil (COOH) grubu bulunması nedeniyle karboksilli

Detaylı

4.Sınıf Fen Bilimleri

4.Sınıf Fen Bilimleri Fen Bilimleri Adı: Soyadı: Numara: Besinler ve İçerikleri Canlıların yaşamlarını sürdürebilmek için yedikleri ve içtikleri maddelere besin denir.canlılar büyüyüp gelişmek, üremek ( çoğalmak ) ve solunum

Detaylı

Can boğazdan gelir.. Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur..

Can boğazdan gelir.. Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur.. Can boğazdan gelir.. Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur.. 1 BESLENME BİLİMİ 2 Yaşamımız süresince yaklaşık 60 ton besin tüketiyoruz. Besinler sağlığımız ve canlılığımızın devamını sağlar. Sağlıklı bir

Detaylı

YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #16

YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #16 YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #16 1) Topraktaki azotlu bileşik miktarını, I. Denitrifikasyon bakteri sayısındaki artış II. Saprofit bakterilerce gerçekleşen çürüme III. Şimşek ve yıldırım olaylarındaki artış

Detaylı

CANLILARIN ORTAK ÖZELLİKLERİ

CANLILARIN ORTAK ÖZELLİKLERİ 1 CANLILARIN ORTAK ÖZELLİKLERİ 1.Hücresel yapıdan oluşur 2.Beslenir 3.Solunum yapar 4.Boşaltım yapar 5.Canlılar hareket eder 6.Çevresel uyarılara tepki gösterir 7.Büyür ve gelişir (Organizasyon) 8.Üreme

Detaylı

ELEMENTLER VE BİLEŞİKLER

ELEMENTLER VE BİLEŞİKLER ELEMENTLER VE BİLEŞİKLER 1- Elementler ve Elementlerin Özellikleri a) ELEMENTLER Aynı cins atomlardan oluşan, fiziksel ya da kimyasal yollarla kendinden daha basit ve farklı maddelere ayrılamayan saf maddelere

Detaylı

YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #21

YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #21 YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #21 1) Aşağıda bazı dönüşüm tepkimeleri gösterilmiştir. a 2) Enzimlerin çalışma hızına etki eden faktörlerle ilgili; RH RH ADP + Pi ATP I II b Buna göre a ve b yönlerindeki değişimlerle

Detaylı

belirlenmiştir. En iyi meyve tutumu 22 nolu tozlayıcının %5 lik çiçek tozu un karışımından elde edilmiştir. 3. Denemede kullanılan tozlayıcı

belirlenmiştir. En iyi meyve tutumu 22 nolu tozlayıcının %5 lik çiçek tozu un karışımından elde edilmiştir. 3. Denemede kullanılan tozlayıcı ÖZET 1. Denemenin yürütüldüğü yıllarda tozlayıcı tip ve dişi çeşitlerde çiçeklenmenin Nisan ayında olduğu gözlenmiştir. 1998 yılında tozlayıcı tip ve dişi çeşitlerin çiçeklenmesi 6 Nisan (çiçeklenme başlangıcı)

Detaylı

12. SINIF KONU ANLATIMI 23 BİTKİLERDE BESLENME BİTKİLERDE TAŞIMA

12. SINIF KONU ANLATIMI 23 BİTKİLERDE BESLENME BİTKİLERDE TAŞIMA 12. SINIF KONU ANLATIMI 23 BİTKİLERDE BESLENME BİTKİLERDE TAŞIMA BİTKİLERDE BESLENME Bitkiler inorganik ve organik maddelere ihtiyaç duyarlar. İnorganik maddeleri hazır almalarına rağmen organik maddeleri

Detaylı

YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #23

YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #23 YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #23 1) Embriyo Amniyon Sıvısı 2) Bakterilerin ve paramesyumun konjugasyonu sırasında; I. Sitoplazmadaki serbest deoksiribonükleotitlerin azalması II. Kalıtsal çeşitlilik artışı

Detaylı

YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #7

YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #7 YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #7 1) 48 saat karanlıkta bekletilen bir saksı bitkisinden bu sürenin sonunda bir yaprak kopartılmış (1. yaprak) ve bitki aydınlık ortamda 12 saat bekletilmiştir. Bu sürenin sonunda

Detaylı

CANLILARIN ORTAK ÖZELLİKLERİ Beslenme Boşaltım Üreme Büyüme Uyarıları algılama ve cevap verme Hareket Solunum Hücreli yapı

CANLILARIN ORTAK ÖZELLİKLERİ Beslenme Boşaltım Üreme Büyüme Uyarıları algılama ve cevap verme Hareket Solunum Hücreli yapı CANLILARIN ORTAK ÖZELLİKLERİ Beslenme Boşaltım Üreme Büyüme Uyarıları algılama ve cevap verme Hareket Solunum Hücreli yapı Hayvan hücreleri mikroskop ile incelendiğinde hücre şekillerinin genelde yuvarlak

Detaylı

NATURAZYME Naturazyme enzim grubu karbohidrazlar, proteaz ve fitaz enzimlerini içerir.

NATURAZYME Naturazyme enzim grubu karbohidrazlar, proteaz ve fitaz enzimlerini içerir. NATURAZYME Naturazyme enzim grubu karbohidrazlar, proteaz ve fitaz enzimlerini içerir. Tüm hayvanlar besinleri sindirmek için enzimleri kullanırlar. Bunlar hem hayvanın kendi sentezlediği hem de bünyelerinde

Detaylı

Stres Koşulları ve Bitkilerin Tepkisi

Stres Koşulları ve Bitkilerin Tepkisi Stres Koşulları ve Bitkilerin Tepkisi Stres nedir? Olumsuz koşullara karşı canlıların vermiş oldukları tepkiye stres denir. Olumsuz çevre koşulları bitkilerde strese neden olur. «Biyolojik Stres»: Yetişme

Detaylı

GENEL BOTANİK PROF. DR. BEDRİ SERDAR

GENEL BOTANİK PROF. DR. BEDRİ SERDAR GENEL BOTANİK PROF. DR. BEDRİ SERDAR Bedri SERDAR - 2008 BİTKİLERDE ÜREME Üreme Canlılar, şekil ve fonksiyon bakımından kendilerine benzer bireyler meydana getirerek nesillerini devam ettirirler ki bu

Detaylı

YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #15

YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #15 YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #15 1) Bir hücrede meydana gelen bölünme evrelerinden birine ait şekil yukarıdaki gibi ise; I. Diploit kromozomludur. II. Glikozu nişasta şeklinde depolar. III. Sitoplazması boğumlanma

Detaylı

9.Sınıf Biyoloji. Yaşam Bilimi Biyoloji. cevap anahtarı

9.Sınıf Biyoloji. Yaşam Bilimi Biyoloji. cevap anahtarı 9.Sınıf Biyoloji 1 Yaşam Bilimi Biyoloji cevap anahtarı 1 CANLILARIN TEMEL BİLEŞENLERİ *Canlıların temel bileşenleri: Canlıların temel bileşenleri; organik ve inorganik bileşikler olmak üzere ikiye ayrılır.

Detaylı

Yağlar ve Proteinler

Yağlar ve Proteinler Yağlar ve Proteinler Yağlar Yağlar, yağ asitleri ve gliserolden oluşmuş organik bileşiklerdir. Yağlar en ekonomik enerji kaynaklarıdır. Yağlar aynı miktardaki karbonhidrat ve proteinlerin iki katından

Detaylı

Hücrelerde gerçekleşen yapım, yıkım ve dönüşüm olaylarının bütününe metabolizma denir.

Hücrelerde gerçekleşen yapım, yıkım ve dönüşüm olaylarının bütününe metabolizma denir. METABOLİZMA ve ENZİMLER METABOLİZMA Hücrelerde gerçekleşen yapım, yıkım ve dönüşüm olaylarının bütününe metabolizma denir. A. ÖZÜMLEME (ANABOLİZMA) Metabolizmanın yapım reaksiyonlarıdır. Bu tür olaylara

Detaylı

ÜNİTE 4 DÜNYAMIZI SARAN ÖRTÜ TOPRAK

ÜNİTE 4 DÜNYAMIZI SARAN ÖRTÜ TOPRAK ÜNİTE 4 DÜNYAMIZI SARAN ÖRTÜ TOPRAK ÜNİTENİN KONULARI Toprağın Oluşumu Fiziksel Parçalanma Kimyasal Ayrışma Biyolojik Ayrışma Toprağın Doğal Yapısı Katı Kısım Sıvı Kısım ve Gaz Kısım Toprağın Katmanları

Detaylı

Biochemistry Chapter 4: Biomolecules. Hikmet Geçkil, Professor Department of Molecular Biology and Genetics Inonu University

Biochemistry Chapter 4: Biomolecules. Hikmet Geçkil, Professor Department of Molecular Biology and Genetics Inonu University Biochemistry Chapter 4: Biomolecules, Professor Department of Molecular Biology and Genetics Inonu University Biochemistry/Hikmet Geckil Chapter 4: Biomolecules 2 BİYOMOLEKÜLLER Bilim adamları hücreyi

Detaylı

İNSANDA ÜREME, BÜYÜME VE GELİŞME

İNSANDA ÜREME, BÜYÜME VE GELİŞME İNSANDA ÜREME, BÜYÜME VE GELİŞME Canlıların kendine benzer yavrular oluşturmasına üreme denir. Üreme tüm canlılar için ortak özellik olup canlının neslinin devamlılığını sağlar. Canlılar neslini devam

Detaylı

Sayfa BİYOLOJİ VE BİLİMSEL YÖNTEM... 1 Bilim ve Bilimsel Yöntem... 2

Sayfa BİYOLOJİ VE BİLİMSEL YÖNTEM... 1 Bilim ve Bilimsel Yöntem... 2 İÇİNDEKİLER Sayfa BİYOLOJİ VE BİLİMSEL YÖNTEM... 1 Bilim ve Bilimsel Yöntem... 2 CANLILARIN OLUŞUMU... 6 CANLILARIN ORTAK ÖZELLİKLERİ... 11 CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI... 13 SİSTEMATİK... 34 BİTKİ VE

Detaylı

Aminoasitler proteinleri oluşturan temel yapı taşlarıdır. Amino asitler, yapılarında hem amino grubu (-NH2) hem de karboksil grubu (-COOH) içeren

Aminoasitler proteinleri oluşturan temel yapı taşlarıdır. Amino asitler, yapılarında hem amino grubu (-NH2) hem de karboksil grubu (-COOH) içeren AMİNO ASİTLER Aminoasitler proteinleri oluşturan temel yapı taşlarıdır. Amino asitler, yapılarında hem amino grubu (-NH2) hem de karboksil grubu (-) içeren bileşiklerdir. Amino asitler, hem bir asidik

Detaylı

BİYOLOJİ VE BİLİMSEL YÖNTEM... 1 Bilim ve Bilimsel Yöntem... 2

BİYOLOJİ VE BİLİMSEL YÖNTEM... 1 Bilim ve Bilimsel Yöntem... 2 İÇİNDEKİLER Sayfa BİYOLOJİ VE BİLİMSEL YÖNTEM... 1 Bilim ve Bilimsel Yöntem... 2 CANLILARIN OLUŞUMU... 5 CANLILARIN ORTAK ÖZELLİKLERİ... 9 CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI... 11 SİSTEMATİK... 13 BİTKİ VE HAYVANLARIN

Detaylı

9. SINIF KONU ANLATIMI 46 CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI-8 BİTKİLER ALEMİ

9. SINIF KONU ANLATIMI 46 CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI-8 BİTKİLER ALEMİ 9. SINIF KONU ANLATIMI 46 CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI-8 ALEMİ ALEMİ Çok hücreli ökaryot canlılardır. Koloroplast içerirler ve fotosentez ile inorganik maddeleri organik madde haline getirerek beslenirler.

Detaylı

AMİNO ASİTLER. COO - H 3 N + C a H R

AMİNO ASİTLER. COO - H 3 N + C a H R AMİNO ASİTLER AMİNO ASİTLER H 3 N + C a H R a-amino Asit (AA) Yapılarında Amino (-NH 3 + ) grubu Karboksil (- ) grubu Yan zincir ( R ) taşıyan organik bileşiklerdir (a-amino karboksilik asitler) Kısa zincirli

Detaylı

BİTKİ MATERYALİ II: ANGIOSPERMAE

BİTKİ MATERYALİ II: ANGIOSPERMAE BİTKİ MATERYALİ II: ANGIOSPERMAE Prof.Dr. Yahya AYAŞLIGİL Yrd.Doç.Dr. Doğanay YENER İstanbul Üniversitesi, Orman Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü Bitki Materyali ve Yetiştirme Tekniği Anabilim Dalı 23.02.2015

Detaylı

Spor alanında beslenme ile ilgili bilgileri bu ünite kapsamında sizlere vereceğiz. Ünite içeriğinde yer alan teorik bilgi ve sizlerin

Spor alanında beslenme ile ilgili bilgileri bu ünite kapsamında sizlere vereceğiz. Ünite içeriğinde yer alan teorik bilgi ve sizlerin 1 Giriş Spor alanında beslenme ile ilgili bilgileri bu ünite kapsamında sizlere vereceğiz. Ünite içeriğinde yer alan teorik bilgi ve sizlerin tamamlayacağı yazılı, sözlü ve uygulamalı görevler beslenme,

Detaylı

CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER

CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER Canlıların yapısında bulunan moleküller yapısına göre 2 ye ayrılır: I. İnorganik Bileşikler: Bir canlı vücudunda sentezlenemeyen, dışardan hazır olarak aldığı

Detaylı

Gıda Mühendisliğine Giriş

Gıda Mühendisliğine Giriş Gıda Mühendisliğine Giriş PROTEİNLER Ders-4 Proteinler Gıda bileşenleri arasında proteinler en önemlilerindendir. Bitkisel ve özellikle hayvansal organizmada miktar ve dağılış bakımından ön sırayı alan

Detaylı

Suyun Fizikokimyasal Özellikleri

Suyun Fizikokimyasal Özellikleri Suyun Fizikokimyasal Özellikleri Su bitkinin yaşamında yaşamsal bir rol oynar. Bitki tarafından yapılan her gram başına organik madde için kökler tarafından 500 gr su alınır. Bu su, bitkinin bir ucundan

Detaylı

HÜCRE BÖLÜNMESİ A) MİTOZ BÖLÜNME a) Hazırlık evresi:

HÜCRE BÖLÜNMESİ A) MİTOZ BÖLÜNME a) Hazırlık evresi: HÜCRE BÖLÜNMESİ Hücre bölünmesi tüm canlılarda görülen ortak bir özelliktir. Hücre büyüyüp gelişirken madde ve enerji gereksinimleri artar. Sitoplâzma hücre zarına oranla daha hızlı büyümesinden dolayı,

Detaylı

Mitoz bölünme, hücredeki kalıtım maddesinin yavru hücrelere eşit miktarda bölünmesini sağlayan karmaşık bir olaydır.

Mitoz bölünme, hücredeki kalıtım maddesinin yavru hücrelere eşit miktarda bölünmesini sağlayan karmaşık bir olaydır. Mitoz bölünme, hücredeki kalıtım maddesinin yavru hücrelere eşit miktarda bölünmesini sağlayan karmaşık bir olaydır. Hücre mitozla bölünmeden önce DNA eşlemesi olur. Hücre mitozla bölünmeye başlamadan

Detaylı

BELKİDE BİYOLOJİNİN EN TEMEL KONUSU EN ZEVKLİ KONUSUNA BAŞLAYALIM ARKADAŞLAR!!!

BELKİDE BİYOLOJİNİN EN TEMEL KONUSU EN ZEVKLİ KONUSUNA BAŞLAYALIM ARKADAŞLAR!!! DERS : BİYOLOJİ KONU: HÜCRE BELKİDE BİYOLOJİNİN EN TEMEL KONUSU EN ZEVKLİ KONUSUNA BAŞLAYALIM ARKADAŞLAR!!! Canlıların canlılık özelliği gösteren en küçük yapı birimidir.( Virüsler hariç) Şekil: Bir hayvan

Detaylı

ELEMETLER VE BİLEŞİKLER ELEMENTLER VE SEMBOLLERİ

ELEMETLER VE BİLEŞİKLER ELEMENTLER VE SEMBOLLERİ ELEMENTLER VE SEMBOLLERİ Elementler Aynı cins atomlardan oluşan, fiziksel ya da kimyasal yollarla kendinden daha basit ve farklı maddelere ayrılamayan saf maddelere element denir. Elementler çok sayıda

Detaylı

Hücre. 1 µm = 0,001 mm (1000 µm = 1 mm)!

Hücre. 1 µm = 0,001 mm (1000 µm = 1 mm)! HÜCRE FİZYOLOJİSİ Hücre Hücre: Tüm canlıların en küçük yapısal ve fonksiyonel ünitesi İnsan vücudunda trilyonlarca hücre bulunur Fare, insan veya filin hücreleri yaklaşık aynı büyüklükte Vücudun büyüklüğü

Detaylı

O2 tüketerek ya da salgılayarak ta redoks potansiyelini değiştirebilirler.

O2 tüketerek ya da salgılayarak ta redoks potansiyelini değiştirebilirler. RİZOSFER-Besin maddeleri ve kök salgıları bakımından zengindir. Kökler, H+ ve HCO3- (ve CO2) salgılayarak ph yı, O2 tüketerek ya da salgılayarak ta redoks potansiyelini değiştirebilirler. Düşük molekül

Detaylı

Uygun koşullar altında gelişen bir bitkinin ilk çiçek taslaklarının görüldüğü zamana kadar geçen dönemi gençlik (juvenile) olarak isimlendirilir.

Uygun koşullar altında gelişen bir bitkinin ilk çiçek taslaklarının görüldüğü zamana kadar geçen dönemi gençlik (juvenile) olarak isimlendirilir. GENERATİF BÜYÜME VE GELİŞME Uygun koşullar altında gelişen bir bitkinin ilk çiçek taslaklarının görüldüğü zamana kadar geçen dönemi gençlik (juvenile) olarak isimlendirilir. Çiçek tohum ve meyve gelişiminden

Detaylı

TRANSLASYON VE DÜZENLENMESİ

TRANSLASYON VE DÜZENLENMESİ TRANSLASYON VE DÜZENLENMESİ TRANSLASYON Translasyonda nükleik asit kullanılır fakat son ürün bir nükleik asit değil proteindir. Translasyon mekanizması 4 ana bileşenden oluşmaktadır: 1. mrnalar 2. trnalar

Detaylı

YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #13

YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #13 YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #13 1) Canlılarda özelliklerin genlerle kontrol edildiği ve her genin en az bir özellikten sorumlu olduğu bilindiğine göre, I. Diploid canlılarda her özellik için iki gen bulunması

Detaylı