BİZİM MEKKEMİZ NERESİ? (AVRO-İSLÂM MANİFESTOSU)

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "BİZİM MEKKEMİZ NERESİ? (AVRO-İSLÂM MANİFESTOSU)"

Transkript

1 Bizim Mekkemiz Neresi? (Avro-İslâm Manifestosu) BİZİM MEKKEMİZ NERESİ? (AVRO-İSLÂM MANİFESTOSU) Rafael Hakimov Çev. Yahya Kemal TAŞTAN * Onların çoğu ancak zannın ardından gider. Oysa zan, hak namına hiçbir şeyin yerini tutmaz [10: 36]. 1 Ninem çok dindardı. Beş vakit namazını kılar, orucunu tutar ve domuz eti yemezdi. Çocukluğumda, yatma vaktinde masallar yerine bana evliyaların menkıbelerini okurdu. Kazan Üniversitesi Fizik Fakültesi nde öğrenci olduğumda, Kraçkovskiy tarafından Rusçaya tercüme edilen bir Kur an-ı Kerim almıştım. 2 Kur an daki bazı anlaşılması güç sûreleri anlamaya ve bana çok uzak olan meseleleri izah etmeye çalışırken bu sûreleri Tatarca da yeniden en mükemmel biçimde ifade etmek için ona yardımcı olurdum. Bizim nesil dinden aforoz edilmişti. Kuantum mekaniği, sinkrofazotron ve atomun parçalanması dünyasında yaşayan zeki gençlik, Fizik Fakültesi nde okuyordu. Lobaçevskiy geometrisinin yıldız ve gezegenlerin, yerçekimi alanlarıyla kıvrılmış sonsuz kozmik boşluğun bir yerinde kesişmesi gereken paralel çizgilerini anlamaya çalışıyordum. Genç Roald Sagdeyev bizi ziyaret ederek termonükleer sentezin kuralları hakkında dersler verirdi. Fizik, maddenin en girift kanunlarını izah edebilir görünüyordu. Tanrı, mantıkî deliller zincirinde olsa olsa tanımlanamazlık fonksiyonuna irca edilebilen ekstra bir halkaydı; bizim Tanrımız Albert Einstein dı. * Doç. Dr., Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü, İZMİR. tarihsinas@gmail.com 1 [Kur an âyetlerinin mealinde Diyanet İşleri Başkanlığı Kur an-ı Kerim Meâli (Ankara 2005) esas alınmış; köşeli parantez içinde sûre ve âyet numaraları verilmiştir.] 2 [Ignatıy Yulianoviç Kraçovski, Koran, Moskva: Izdvo vostochnoy litry, 1963.] Köşeli parantezde verilen bilgiler çevirene aittir. Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI

2 Mevlânâ Düşüncesi Araştırmaları Derneği Yahya Kemal TAŞTAN Bir keresinde meşhur fizikçilerden birinin dindar bir kişi olduğunu okuduğumda çok şaşırmıştım. Atom ve hidrojen bombaları yaratımının İncil ve Kur an okumalarıyla hiç bir alakası yoktu. Ne yerde, ne de gökte, zerre ağırlığınca, (hatta) bu zerreden daha küçük veya daha büyük olsun, hiçbir şey Rabbinden uzak (ve gizli) olmaz [10: 61] Atomun biteviye parçalanabileceğini, namütenahi kâinatı tahayyül etmek, başlangıcı ve sonu olmayan zamanı anlamak bizim havsalamız için imkânsızdır. Biz bu mefhumları ya reddederiz ya da aksiyom olarak tanımlarız. Bütün hayat tecrübemizle bu tür mefhumlara karşı olduğumuz ve onlarla mutabık kalamadığımız için onlar, mantıkî surette izah edilemezler. Hatta sezgi de burada bize yardımcı olamaz. Sonsuzluk bir iman meselesidir. Atom, bir elektron mikroskop aracılığıyla bile görülemeyecek zerreciklerden meydana gelir; ancak bazı hususî aletlerde bıraktıkları izler sayesinde fark edilebilir. Zerrecikler bilardo topu gibi dokunulabilir, ölçülebilir yahut tartılabilir bir nesne değildir; aksine onlar, bir şeyin bazı hususî cihazlarla etkileşiminin neticesi olarak ortaya çıkarlar. Üstelik bu şey bir cisim yahut bir dalga olarak adlandırılamaz; çünkü o, aynı zamanda her ikisi de olabilir. Dünyamızda birbirine zıt şeyler ötekinde mümkün olarak ortaya çıkıyor. Ancak, zerreciklerin sadece bir fantezi, bir entelektüel zihin inşâsı, bir cihaz üzerindeki bazı izler olduğunu belirtmekte acele davranılmış olunabilir. Bir atom bombası patladığında herkes bunun korkunç bir hakikat olduğunu anlar. Umumî manasıyla hayatımızdaki pek çok şey de insan ile nesne/ nesnellik arasındaki etkileşimlerin sonucudur. İnsanoğlu, asırlar boyunca evrime müdahale etmiş ve bu manada onu yaratmıştır. Hakikat değişmez bir mutlak değildir, dahası o bize merbuttur. Ferid İsak bunu, Benim meselem yalnızca İslâm dan neyi, ne kadar iktibas ettiğimizle alakalı değildir. Mesele farklıdır: biz İslâm a tam olarak ne kattık? Katkımız İslâm imajını nasıl değiştirebilir? Biz ve İslâm, aslında birbirinden tamamen farklı iki şey midir? Bizden ayrı olarak kendinde İslâm var mıdır? Bu inancın esasının tecrübelerimizin fevkinde idrak edilemeyecek bir şey olduğu hakikat olabilir mi? diye açıkça ifade eder. 3 Aydınlanmacılığı, hümanizmi ve hemcinsi varlıklar için şefkati vaz eden Musevîlik, Hıristiyanlık, İslâm ve Budizm binlerce yıldır mevcuttur. Bununla birlikte medenî insanlar, belki de dudaklarında Allah lafzıyla sivil halkın üzerine atom bombası yağdırdı. Ardından daha büyük bir şevkle kimyasal, biyolojik silahlar ve yanı sıra hidrojen bombası geliştirmeye başladı. Bu ne demek oluyor? Şeytan ın planı mı? Bu şekilde izah mümkündür; fakat bu çok basit bir izah olmaz mı? Tanrı neden böylesine yıkıcı savaşlara ve yeryüzünü cehenneme dönüştürebilecek silahların icadına müsaade ediyor? O, her şeyi gören, her şeye kâdir ve rahmanü r-rahîm değil mi? 3 Farid Isak. Byt musul maninom, Moskva, 2002, s Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 11

3 Bizim Mekkemiz Neresi? (Avro-İslâm Manifestosu) Sana ne iyilik gelirse Allah tandır. Sana ne kötülük gelirse kendindendir. [4: 79]. Sovyet ülkesi ateistti. Sosyalizm, Batı nın demokrasi ve pazar ekonomisi için bir tehditti. İyi ya da kötü yaşadığımız şey oydu. Lenin, İsâ Mesih in yerini almıştı. Dinî Ahit lerinin ardından Lenin in 55 ciltlik külliyatını okurduk. Skolastik eğitim başlıca ideolojik silah olmuştu. Yazılarında Lenin den iktibaslardan sakınan herhangi biri hain, kâfir, mürtet oluyordu. Devrimci değişimleriyle bütün dünyayı sarsan, faşizme karşı zafer kazanan, uzay keşfini başlatan ülke artık dinamizmini kaybetti ve üçüncü dünya ülkeleri derekesine düştü. Fantazmagorya tuhaf bir düşünceden ve otoritelerin ilahlaştırılmasından kaynaklanıyordu. Batı bu durumdan dersler çıkardı: sömürgelerini terk etti, bazı sosyalist fikirleri ödünç aldı; maarif sistemini ıslah etti ve komünist tehdidi karşısında birleşti. Akıl almaz ekonomik büyüme, teknolojik icatlar ve hayat standardının yükselmesi, Batı yı tüm dünya için bir modele dönüştürdü. Allah, kimi saptırırsa artık onu doğru yola iletecek de yoktur. [40: 33]. Ninem ölmeden önce bana Kur an ını miras bırakmış ve şöyle demişti: O kitapları sever, bu yüzden raflarında Kur an-ı Kerim e de bir yer olacaktır. Kur an okuma zamanı geldi İslâm ile yaşayan din adamları vardır. Din, onların mesleği, işi ve vazifesidir. Dinin desteğiyle günlük maişetlerini kazanırlar. Kur an, sünnet ve şeriatın bütün inceliklerine vâkıf âlimler mevcuttur. Onların vazifesi, Eş ârîlerin kader fikriyle ilgili delillerin inceliklerini ve Mu tezilelerin ihtiyar mefhumunu müdrik, meselenin bütün tarihini ve farklı fikirleri nazarıdikkata alacak izahlar sunmaktır. Hayatlarını İslâm a vakfetmemiş insanlar da vardır ama yine onlar da hakikati ararken kendi yollarından gidebilirler. Onların Allah a giden kendi tarikleri bulunmaktadır. Vaktiyle Molla Nasreddin söylemişti: Karanlıkta görebiliyorum. Pekala Molla, öyleyse neden her defasında karanlıkta bir mumla yürüyorsun? Böylece başkaları üzerime basamaz. İman edip salih ameller işleyenlere gelince; -ki biz kişiye ancak gücünün yettiğini yükleriz [7: 42]. Neden İslâm dünyada bu kadar hızlı bir şekilde yayıldı? Neden Şark umutsuzca Garbın bu kadar gerisine düştü? Şeriatla varlığımın ne ilişkisi var? 11 Eylül den sonra dünyanın durumu ne olacak? Bu sorulara izahı mümkün cevaplar bulmak zordur. Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI

4 Mevlânâ Düşüncesi Araştırmaları Derneği Yahya Kemal TAŞTAN Fikirlerim bir âlim-ilahiyatçı veya şeyhülislâmın fetvası değil; daha ziyade Avrupaî tarzda eğitim almış laik bir kişinin cumhuriyetinin geleceği ile ilgili yüksek sesle düşünmesidir. Kenara çekilmek, bir kişinin her şeyi ve herkesi ilgilendiren meselelere müteallik izahlarını beklemek mümkün değildir. Uzak atalarım, 10. asırda İslâm ı isteyerek benimsemiş ve daha sonra ellerinden geldiğince onu diğer halklar arasında yaymışlardır. 19. ve 20. asırlarda Tatar din adamları, İslâm reformu yolunda gayret göstermiş ve bu yolda büyük muvaffakiyetler elde etmişlerdir. Zengin bir mazimiz var ama istikbalde bizi ne bekliyor? Ben en azından diğer insanların üzerime basmasını engellemek için, bilinmeyeni görmek için elimde bir mumla yürüyorum. Birileri diyebilir: İlahiyatçı veya imam değilsen niye rahatsızlık duyuyorsun. Bunun için hakkın var mı? Ancak İslâm benim özüm, benim kültürümdür ve bunu anlamak istersem Kur an dışında başka bir mehaz yoktur. Onu kendim okumaktansa neden bir başkasının izahından dinleyeyim? Hakikat üzerinde tekeli olan biri mi var? Kimse yok. Kur an ı anlamak için Arap dilinin inceliklerine vâkıf olmak gerektiğini söylüyorlar. Muhtemelen böyledir. Fakat bu bağ aslında ibdaî Kur an okumasının hâlihazırda bir tefsiridir; çünkü asrın, insanların, dilin, kelimelerin ve mefhumların manaları değişir. Kelimeler kendi hayatlarını yaşarlar. Kur an sûrelerinin ezberden okunması çare değildir. Kur an metni kendi sesiyle konuşamaz. Müfessirlere ihtiyacı vardır ve müfessirler insandır. Herkes kendi müktesebat ve kültüründen okuduğu şeye fikirlerini katar. Müslümanlar farklı ülkelerde, farklı şartlar altında yaşıyorlar. Suudi Arabistan, İran ve Sudan tarihî şeriata riayet ediyor. Laik hukuka, Müslüman cemiyetlere sahip Türkiye ve Mısır gibi ülkeler ile Rusya ve Avrupa gibi Müslümanların azınlık olarak yaşadığı yabancı ve farklı Hıristiyan çevreler de vardır. Halifelik dönemleri artık geçti. Seyyid Kutub şunu öne sürmektedir: Farzımuhal, anayasaları İslâm a mütenakız Amerika veya Rusya nın içtimaî ve iktisadî müesseselerine intibak etmek maksadıyla İslâmî tezler üretmeye çalışmak abestir. Bu, İslâmî hükmün önceliğinin tanınmadığı bir ülkeyle alakalıdır. Fıkhı geliştirmeye ve onu İslâmî idarenin tanınmadığı bir sisteme bağlamaya yönelik muhtelif teşebbüsler, İslâm ın ciddiyetine uymayan malayani işler, gökyüzüne tohum ekmeye yönelik gayretlerdir. 4 Bu, Tatarların İslâm dünyasından dışlanması gerektiği manasına mı geliyor? Yahut İslâm ın beşeri kıymetlerin üstünde ve ötesinde olduğunu mu ifade ediyor? Sayıları her yıl tedricen artan Avrupalı Müslümanlara nasıl davranmak gerekiyor? Nihayetinde onlar da kendilerine Müslüman nazarıyla bakıyorlar. Dünya, beynelmilel bir hukukla işleyen çok milletli bir ümmete dönüşmektedir. Sırf Müslümanlar değil, en azından savaş ve barış, insan haklarının korunması ve devletlerin menfaatleri meseleleri hususunda birleşenler de bir ümmet oluyor. Böyle bir ümmet Tanrının iradesine karşı meydana gelemez. Kur an da buyurulu- 4 Yusuf al-kardavî, Sovremennıy idjtihad: ot besporyadka k poryadku, Kazan: Iman, 2001, s Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 11

5 Bizim Mekkemiz Neresi? (Avro-İslâm Manifestosu) yor: Eğer Allah ın; insanların bir kısmıyla diğerlerini savması olmasaydı, yeryüzü bozulurdu. Ancak Allah, bütün âlemlere karşı lütuf sahibidir [2: 251]. Beynelmilel teşekküller ve karşılıklı akitlerle vücut bulan kuvvetler ayrılığı sistemi, beynelmilel ümmeti meydana getiriyor. Üçüncü binyıl, insan ve cemiyet hakkında tamamıyla yeni taleplerin ortaya çıkmasına sebep oldu. Fertlerin ve bazı etnisitelerin rolü fevkalade arttı. Onlar kendinde bir kıymet oldu ve bu kıymet, Müslüman camiaya nüfuz edemedi. Dünya İngilizce konuşmayı tercih ediyor, çocuklar interneti bırakmak istemiyor. Onlarca kanala sahip bir televizyon, elektronik posta, cep telefonu ve bizi dünyanın herhangi bir yerine ulaştıracak uçakların olmadığı bir hayat hayal bile edemiyoruz. Arap dünyası ve kültürü eski ehemmiyetini ve cazibesini yitirdi. Bunların insan için faydası yoktur. Öyleyse bizim Mekke miz neresidir? Biz her peygamberi, ancak kendi kavminin diliyle gönderdik ki, onlara (Allah ın emirlerini) iyice açıklasın [14: 4]. İslâm ezelî ve ebedî dindir. Kur an da buyruluyor: Hakka yönelen İbrahim in dinine uyarız. O, Allah a ortak koşanlardan değildi. Deyin ki: Biz Allah a, bize indirilene (Kur an a), İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve Yakuboğullarına indirilene, Mûsâ ve İsa ya verilen (Tevrat ve İncil) ile bütün diğer peygamberlere Rab lerinden verilene iman ettik. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz ve biz ona teslim olmuş kimseleriz [2: ]. Tanrı, kelâmını insanlara anladıkları dilde getiren onlarca peygamber gönderdi. Bir zamanlar Araplar safça, kutsal kitapların Arapça indirildiğini ve Cebrail in onu peygamberlere kendi ana dillerinde tercüme ettiğini düşünüyorlardı. Aslında kitap peygambere indiriliyor [2: 285, 3: 7; 5: 83]; vahiy ona gönderiliyordu [4: 163]. Peygamber buyuruyor: Onu kendiliğimden değiştirmem benim için olacak şey değildir. Ben ancak bana vahyolunana uyarım [10: 15]. Allah ın kelamı yaratılmamış yahut O nun tarafından sözle ifade edilmemiştir; lâkin özü/ruhu peygamber vasıtasıyla tamamlanmıştır. Ebu Hanife, Allah konuşur, ancak konuşması bizimkine benzemez. Biz konuşma uzuvları sayesinde, muhtelif seslerin telaffuzuyla konuşuruz. Harfleri ve sesleri olmadığından kelâm-ı nefsînin bir başlangıcı ve sonu, inkıtaı yoktur diye yazıyor. 5 Uyarıcılardan olasın diye onu güvenilir Ruh (Cebrail) senin kalbine apaçık Arapça bir dil ile indirmiştir [26: ]. Allah, dillerimizde ne olduğundan ziyade kalplerimizi dinler. 5 Znanie o Boge: naivajneyşee iz znaniy, Kiev: Al-İrşad, 2002, s. 17. Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI

6 Mevlânâ Düşüncesi Araştırmaları Derneği Yahya Kemal TAŞTAN Herhangi bir dildeki kelimelerin manaları dilin varlığına ait şartlarla alakalıdır. Bir kelimenin manası onun dildeki tasarrufudur diye yazıyor Ludwig Wittgenstein. 6 İngilizce bir cümleyi Tatarca ya tercüme ettiğimizi farz edelim: Müzik ruhun gıdasıdır. Bu cümle yapısı basittir ve kelimeler alelâdedir. Tatarca konuşan herkes uygun bir tercüme yapabilecektir: Mong ku ngelne dulkınlandıra (Моң күңелне дулкынландыра). Şimdi tam aksi istikamette bir tercüme yapmak mecburiyetinde olduğumuzu hayal edelim. Burada zorluklar belirir, mong (Моң) kelimesi hasret, izahı gayri kabil /anlaşılamaz duygular, manevî ruh hâli olarak tefsir edilebildiği gibi dramatik ve bazen Tatar milletinin bütün etnik hislerinin trajik tarihini havidir: mong yalnızca belirli bir durumda melodi manasına gelebilir. Monglı ko j, nağme olarak tercüme edilemez; manevî bir nağme olduğu dahi söylenemez. O, Tatar ruhunun derinliklerine hitap eden bir nağmedir. Bu ifadeyi bir bütün olarak yabancı bir dilde idrak güçtür, çünkü her milletin kendine ait bir tarihi vardır. Tersine çevirinin bir neticesi olarak ilk ifade melodi kelimesinin yerini alamaz. Onun yerine şöyle bir çeviriyi tavsiye etmek mümkündür: Derin manevî duygular kalbi besler, fakat öte yandan mong kelimesini üstünkörü bir surette tercüme ettiğimi söyleyecek münekkitler de bulunacaktır ve haklıdırlar. Dil, sadece muayyen bir milletin alâmet-i farikası olan kültürel stereotipileri taşır. Dünyada etrafımızı, şuurumuzda taşıdığımız şeylerle görürüz. Duyduğumuz kelimeler, mevcut temsillerimizi/sembollerimizi yeniden yaratır. Mana, bazen yalnız içinde bulunduğu şartlara bağlı olarak anlaşılabilen kelimelerin tasarrufu ve muhtevi olduğu histir. Bir Arap için deve hayatın, güzelliğin, refah ve zenginliğin sembolüdür. Bir Arap, kadını, dişi bir deveyle mukayese edebilir ve bu hakaret olarak anlaşılmaz. Biz devenin manasını anlayamayız çünkü o, bizim için ancak hayvanat bahçesinde görebileceğimiz bir hayvandır. Kur an ı okuduğumuzda: Deveye bakmıyorlar mı, nasıl yaratılmıştır! [88: 17] âyetinin ehemmiyetini hemen idrak edemeyiz. Kuzey enlemlerinin sâkinleri için o, egzotik bir hayvandan başka bir şey değildir. Arap hayatının mühim dayanaklarını oluşturan ve bize bütünüyle yabancı Kur an daki Tîn e ve zeytûn a andolsun [95: 1] ifadelerini idrak ve tefsir etmek bizim için müşküldür. Neden bu ağaçlara yemin etmeliyiz? Bir manası yok. Kelimelerin manası yalnızca tasarruflarıyla anlaşılabilir. Bir dildeki her kelime bir şeyi izah edebilir ama kelimenin neyi imâ ettiğinin idraki yalnızca kelimenin yaşadığı kültür çevresinde mümkündür. Muayyen bir dilde tahayyül etmek; muayyen bir hayat tarzını tahayyül etmek demektir. diye yazıyor Wittgenstein. 7 6 L. Vitgenştein, Filosofskie rabotı, I, Moskva: Gnozis, 1994, s L. Vittgenstein, Filosofskie rabotı, I, Moskva: Gnozis, 1994, s Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 11

7 Bizim Mekkemiz Neresi? (Avro-İslâm Manifestosu) İslâm üzerine modern makalelerden biri insanın Allah a kalbiyle yaklaşacağını söylüyor. Akıl kalbin yardımcısıdır. 8 Kalp kelimesinin bugünkü manasını nazar-ı dikkata alırsak bu doğrudur, fakat Hz. Muhammed zamanında Araplar kalbi, aklın kabı olarak telakki ediyorlardı. Bu suretle kalpte Tanrı yolunda mücadele etmek, O nu akılla idrak etmek demekti. Kur an da buyuruluyor: Yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki, düşünecek kalpleri, işitecek kulakları olsun? (Dolaştılar, ama ibret almadılar). Çünkü gerçekte gözler değil, göğüslerdeki kalpler (kalp gözleri) kör olur [22: 46]. Bizim için daha makul olan burada kalbin hissetmesinden ziyade idrak etmesinden bahsedilmesidir. Bugün bizim için kalp, akıldan ziyade duyguların kabıdır. Bu sebeple Kur an-ı Kerim de Allah, her kimi doğruya erdirmek isterse, onun göğsünü İslâm a açar. Kimi de saptırmak isterse, onun da göğsünü göğe çıkıyormuşçasına daraltır, sıkar [6: 125] âyetini okuduğumuzda burada kastedilenin kalp değil, insan aklı olduğunu anlamalıyız. Aslında kalbin tekâmül ve inkişafı hakkında yekpâre bir bilgi, Kur an da 133 kez zikredilir. Bilme/tecessüs arzusunun uzun bir ömrü ve birçok temayülü vardı. Muhtelif asırlarda her halkın kalple alakalı farklı izahları mevcuttu ve bu izahlar umumiyetle birbirine zıttı. Bu sebeple Arapça bilgisi, Kur an âyetlerinin henüz kesin bir tefsirine imkan vermiyor. Bedeviler iman ettik dediler. De ki Siz henüz iman etmediniz, fakat henüz iman kalplerinizin içine girmemiş olduğu hâlde İslâma girdik deyin [49: 14]. Kur an-ı Kerim, bünyesinde, nâzil olduğu kültür ve halkı taşır. Kutsal kitapta şöyle bir hikâye vardır: Bunun üzerine karısı bir çığlık kopararak yönelip elini yüzüne vurdu. Ben kısır bir kocakarıyım (nasıl çocuğum olabilir?) dedi. [51: 29]. Avrupa âdetleriyle yetişmiş insanlar bunu, kadın kendi yüzüne vurdu diye kelimesi kelimesine alacaklardır. Aslında bu hareket, hayret manasına gelir ve Şarklı kadınlara has bir hususiyettir. Bazen Kur an dili, kelimesi kelimesine alınırsa idrak ve izah etmek güçtür. Kur an da buyuruluyor: İnsan çok aceleci (tez canlı) yaratılmıştır. Size yakında âyetlerimi göstereceğim. Şimdi acele etmeyin [21: 37]. Bu sadece bir tasvirdir, aynı şey aşağıdaki kıyamet gününün tasvirinde de vardır: Gök yarıldığı zaman, yıldızlar saçıldığı zaman [82: 1-2]. Yıldızların saçılamayacağı ve gökyüzünün yarılamayacağı anlaşılabilir; fakat tasvir edilen tablo, böyle bir hissî tarzla daha ikna edici olmaktadır. Aynı şekilde cennet tarifi de tasvirlerle verilir. Kadının Âdem in eğe kemiğinden yaratıldığına dair eski bir mit vardır. 20. asrın en önemli âlimlerinden biri olan Musa Bigiyev, kadının Âdem in eğe kemiğinden yaratıldığı efsanesinin sadece bir alegori, kadının tabiatındaki rikkat ve hassasiyeti ima eden bir tasvir olduğunu söylemektedir. Aynı şekilde narin eğe kemiğine 8 H. L., Şaydullin, Verouçenie Islama, Traktatı (Abu-Khanifa Numan ibn Sabit), Moskva, 2001, s. 15. Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI

8 Mevlânâ Düşüncesi Araştırmaları Derneği Yahya Kemal TAŞTAN olduğu gibi bir kadına da fizikî kuvvet uygulanması kabul edilemez. Kadın şefkate muhtaçtır. Kadının menşeinin Âdem in eğe kemiği olduğu efsanesi, dilin kendine has bir faaliyete sahip olduğu noksan kültürel bilginden dolayı asırlardır mevcuttur. Friedrich Max Mueller, bu mevzuyla alakalı şunları yazmaktadır: Âdem Havva ya diyebilirdi: Sen benden yaratıldın; Tevrat ta bu düşünce şu şekilde ifade edilmektedir: Sen kemiklerimden kemik, etimden etsin. Bu ifade asırlar boyunca tekrarlandı ve nihayet bir edebiyat, tabiri caizse maddî ve yanlış tefsir ortaya çıktı; daha sonra insanlar ilk kadının, ilk insanın kemiğinden yahut eğe kemiğinden yaratıldığına inanmaya başladılar; zahirde basit bir sebep yüzünden Âdem, başka bir kemiğinin eksikliğinden ziyade nispeten eğe kemiğinin noksanlığını hissediyordu. Bir kere ortaya çıkınca bu yanlış kanaat bütün tuhaflığına rağmen devam etti. 9 Bu, dil klişesinin nasıl ısrarla süren bir yanlış temsile dönüştüğüne dair oldukça öğretici bir misaldir. Mitolojik anlatılar, kelimenin tam manasıyla izah edilemezler; muhayyile dilinin basit unsurlarıdır. İslâm ın varlığı, asırlardır mebzul miktarda efsane kazanmıştır. Doğrudan Kur an la alakalı olmasa bile bu efsaneler, insanların zihninde ciddî bir nüfuza sahip olmuştur. Hayatımız, Ortaçağ hayatından mühim derecede farklıdır. Bugün kölelik ve istilâlar yok; insanlar kabileden ziyade millet hâlinde yaşıyorlar. Yahudiler ve Hıristiyanlarda istihaleler meydana gelmiştir. Bunun yanında Rusya da muhtelif etnik camialar yaşamaktadır; bu coğrafyada farklı iktisadî hayatlar ve iklimler vardır. Gökleri ve yeri hak ve hikmete uygun olarak yaratmıştır. Geceyi gündüzün üzerine örtüyor, gündüzü de gecenin üzerine örtüyor. Güneşi ve ayı da koyduğu kanunlara boyun eğdirmiştir [39: 5]. Kur ân ın birtakım buyruklarına, kayıtsız ve çok kat î bir surette dikkat çekilmiştir; fakat umumiyetle bazı şartlarda tatbik edilemezler. Kur an da buyruluyor: Şafağın aydınlığı gecenin karanlığından ayırt edilinceye (tan yeri ağarıncaya) kadar yiyin, için. Sonra da akşama kadar orucu tam tutun [2: 187]. Güneşin doğmadığı Kuzey Yarımküre civarında oruç tutmak nasıl mümkün olabilir? Kur an ın hem lafzî hem de derûnî manasında üstat olan Musa Bigiyev, bu hususla alakalı kendi izahâtını yapmaktadır. Muhtelif âyetleri inceler: Oruç, sayılı günlerdedir [2: 184] âyetini o, gece gündüzden bahsetmenin imkânsız olduğu coğrafî enlemlerde yaşayanlara matuf bir emir olarak anlar. Uzun Günlerde Rûze adlı eserinde: Kur an ın açık hükmüne göre oruç, muayyen günlerde yani gece gündüz uzunluklarının mukayese edilebildiği yerlerde tutulduğundan orucun bu gibi bölgelerde asla farz olmadığını düşünmek mümkündür. Yılın gece ya da gündüzden meydana geldiği kutuplarda, gece ve gündüzlerin haftalarca ve aylarca sürdüğü soğuk kutup bölgelerinde oruç, bu bölge sakinlerinin hayatından çıkarılmıştır çünkü 9 Fridrih Maks Myueller, Vvedenie v nauku o religii, Moskva, 2002, s Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 11

9 Bizim Mekkemiz Neresi? (Avro-İslâm Manifestosu) oruç muayyen günlerdeki vakitle sınırlıdır. Böylesine tuhaf bir hâl, bölgenin istisnaî hususiyetlerinden kaynaklanmaktadır. St. Petersburg un beyaz gecelerini hiç görmemiş bir Arap, bu mantığı anlayamaz ve idrak edemez. Kutuplarda doğu, batı veya zirve yoktur; güneş orada ne doğar ne de batar. İzahtan varestedir ki, Kur an da gece gündüz değişimi, Tanrı nın varlığının delili ve kat î bir mucizesi olarak değişmez, sâbite bir şey tarzında sunulur. Tanrı nın Kuzey Kutup Dairesi nin ötesindeki insanların hayatı hakkında hiçbir ipucuna sahip olmadığını düşünmek hata olur; fakat O, Kur an ı Ekvator çevresinde yaşayan Araplara gönderdi, aksi takdirde inanmayacaklardı. Apaçık Kitab a andolsun ki, iyice anlayasınız diye biz, onu Arapça bir Kur an yaptık. Şüphesiz o, katımızdaki ana kitapta (Levh-i Mahfuz da) mevcuttur, çok yücedir, hikmetlerle doludur. [43: 2-4] Rukiye Maksud, Kur an ve hadiste insan haklarıyla alakalı pek çok kısmın olduğunu yazar 10 ve bunları uzun bir liste hâlinde sıralar: Hayat hakkı, eşitlik, düşünce özgürlüğü, siyasî özgürlük vb. gibi. Bunların hepsi çok modern görünüyor. Doğrusunu isterseniz, külliyattan şu hadis aktarılır: Hukuk nasıl ihlâl edilir? Apaçık şekilde suç işlenir ve hiç kimse suç işleyeni engellemezse hukuk ihlâl edilir. Bu sözler bugün cari olan hükümlere benzemektedir fakat manası farklıdır. Mesela dünyanın uydusunu (спутник Земли /sputnik zemli) ve hayat arkadaşını (спутника жизни /sputnika zhizni) yahut uzuv olan kalp ile ruhu ifade eden kalbi bütünüyle aynı şeylermiş gibi düşünebiliriz. Bunlar aynı şekilde seslendirilir ve yazılırlar, fakat manaları yalnızca kullanıldıkları siyâk ve sibâk çerçevesinde anlaşılabilir. Kadim zamanda köleler, insan olarak görülmediği ve mal olarak değerlendirildiği için insan hakları, sadece hür insanlara atfedilmiştir. Hz. Muhammed, kölelerin azat edilmesini savunmuş ve örnek hayatıyla bunu göstermiş, fakat kölelik müessesesini yasaklamamıştır. Şeriat hâlâ, bilhassa esaret neticesinde ortaya çıkan köleliği tasdik eder. Hanefî hukuku esir çalıştırmanın ya da onu köleye dönüştürmenin şartlarını tanımlar, fakat diğer mezhep naiplerinin yaptığı gibi satın almayı nazarıdikkata almaz. Bu sebeple insan haklarına müteallik hadisleri bugünün şartlarına taşıyamayız. İnsan haklarının modern izahı, Amerikan Anayasası ndaki ilk on tebdil ten münbaistir fakat burada bile mezkûr mefhumun tekâmülünü görmek iktiza eder. ABD hükümetinin kararlarında bu değişikliklerin manası vatandaşların himâyesi demekti. II. Dünya Savaşı ndan kısa bir süre sonra bunlar, ferdî haklar olarak tefsir edilmeye başlandı ve bu tefsir yavaş yavaş mevcut anlayışın yerini aldı. Burada bir nokta koyabilirsiniz, fakat insan hakları konusunda nevi şahsına münhasır Rus tavrından bahsetmezsek mevzu yarım kalır. Milletler, mezkur mefhumu, insan haklarının bir bileşeni olarak da düşünülen etnik menfaatlerin korunmasıyla irtibatlandırırken Rusya nın Rusça konuşan nüfusu onu, sivil hakların himayesi olarak 10 Rukayya Maksud, Islam, Moskva, 2001, s Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI

10 Mevlânâ Düşüncesi Araştırmaları Derneği Yahya Kemal TAŞTAN anlar. Bu sebeple Peygamberin ele aldığı insan hakları ile cemiyetimizdeki insan hakları iki farklı vakıadır. Her keyfiyetten müstakil şartları kullanmak daha muvafık olacaktır; fakat bunlar henüz inkişaf etmemiştir. Kur an ın ruhu, hayat şartlarındaki ve o asrı temsil eden kültür anlayışındaki tüm farklılıklar nazarıdikkata alınarak tahlil edilmelidir. Kimse Kur an ı, peygamber 20. asırda yaşıyormuş manasıyla anlamamalıdır; kimse cemiyetimize 7. asırda gelişen sanat/marifet şartlarını yüklememelidir. İşte böylece biz onu Arapça bir Kur an olarak indirdik ve Allah a karşı gelmekten sakınsınlar, yahut onlara bir uyarı versin diye onda tehditleri teker teker sıraladık [20: 113]. Dil yalnızca kendi asrı ve kendine has bir faaliyete sahip olduğu çevredeki insanlara merbut olarak mevcuttur. Kur an-ı Kerim Araplara, müşahhas olaylara binaen vazıh Arap dilinde gönderilmiştir. Böylelikle inanmaları daha kolay olmuştur. Mesela Kur an da buyuruluyor ki: Ebû Leheb in elleri kurusun. Zaten kurudu [111: 1]. Burada Hz. Muhammed in kendisine karşı fenalıklar tertipleyen amcasından bahsedilmektedir. Müşahhas bir hâlet vardı ve çıkar yola ihtiyaç duyuluyordu. Bugün bu âyet, peygamberin hayatındaki yalnız bir keyfiyeti hatırlatır ve bilhassa Ebû Leheb in ellerinin kurumaması dolayısıyla bugünkü şartlara tatbik edilemez. Müşahhas bazı gazvelerle alakalı olarak nâzil olmuş kimi sûreler vardır. Tevbe sûresinin 25. âyetinde buyruluyor: Andolsun, Allah birçok yerde ve Huneyn Savaşı gününde size yardım etmiştir. Hani, çokluğunuz size kendinizi beğendirmiş, fakat (bu çokluk) size hiçbir yarar sağlamamış, yeryüzü bütün genişliğine rağmen size dar gelmişti. Nihayet (bozularak) gerisingeriye dönüp kaçmıştınız. [9: 25]. Bu âyet birçok tarihî hadiseden yalnızca birini ele almaktadır. Kur an da Arap kabilelerinin hayatıyla alakalı müşahhas pek çok mevzu mevcuttur. Eğer biz onu başka dilde bir Kur an yapsaydık onlar mutlaka Onun âyetleri genişçe açıklanmalı değil miydi? Başka dilde bir kitap ve Arap bir peygamber öyle mi? derlerdi [41: 44]. Kur an ın kudreti, Kureyşîleri ve sair kabileleri hak yoluna koymaya imkân tanıyan müşahhaslığında idi fakat bu husus, asrımız için bir müşkülât da yaratır. Şu soru ortaya çıkıyor: Kur an da keyfiyete müteallik olanla, âlemşümul ve ebedî ilham kaynağı olan/olacak nelerdir? Kur an daki her şeyi bugünün şartlarına aktaramayız. 7. asırdaki Arapların hayatı bizim için emsal olamaz. O yalnızca tarihin bir parçasıdır; öğreticidir, mühimdir lâkin tarihte kalmıştır. Tataristan da yaşıyorum ve bir Ortaçağ Arabı gibi olmak istemiyorum; ben bir Tatarım ve öyle kalmak istiyorum. Tatarlar bilhassa Avrasya nın kaderinde, en az Şarkın tarihine tesir etmiş Araplar kadar müessir olduğundan milletimin tarihi benim için ehemmdir. Halkımın esas unsurunun yaşadığı yer olması hasebiyle Rusları ve umumiyetle Rusya tarihini bilmek de benim için mühimdir. 200 Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 11

11 Bizim Mekkemiz Neresi? (Avro-İslâm Manifestosu) (O peygamberleri) apaçık belgeler ve kitaplarla gönderdik. İnsanlara, kendilerine indirileni açıklaman ve onların da (üzerinde) düşünmeleri için sana bu Kur an ı indirdik [16: 44]. Mekke döneminde Kur an âyetlerinde bütün insanlara hitap edilmekteydi. Kur an da buyuruluyor: Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. [49: 13]. Erkek ve kadınların hakları arasında fark yoktur; İslâm ı icbar ile ikrar etmek yasaklanmıştır; sair dinlerdeki insanlara karşı hoşgörülü bir tavır vazıh bir surette ifade edilmektedir. Medine dönemindeki âyetlerde ekseriya 7. asırdaki Araplara hitap edilir ve putperestlerle alakalı izahlar yapılır. Onları nerede yakalarsanız öldürün. Sizi çıkardıkları yerden (Mekke den) siz de onları çıkarın [2: 191]. Kadınla alakalı, onları erkeklerle müsavi görmeyen birçok âyet nâzil olmuştur. Erkekler, kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar. Çünkü Allah, insanların kimini kiminden üstün kılmıştır. Bir de erkekler kendi mallarından harcamakta (ve ailenin geçimini sağlamakta)dırlar [4: 34]. Ya da Allah, size, çocuklarınız(ın alacağı miras) hakkında, erkeğe iki dişinin payı kadarını emreder [4: 11]. Elbette bu meseleyle alakalı izahlar bulmak mümkündür ve bunun, erkeğin daha fazla mesuliyet taşıdığından âdil bir hüküm olduğu iddia edilebilir; lâkin eşitsizlik eşitsizliktir. Mekke ve Medine dönemlerine ait âyetlerin birbirleriyle mütenakız oldukları gayet açıktır ve yekdiğerini nakzettiklerinden mutabakattan bahsedilemez. Bu sebeple Müslüman fukahâ, Mekke dönemindeki ilk âyetlerin öncekiler gibi neshedilmiş olabileceğini düşünür fakat vahyin tarihi, bazı âyetlerin diğerlerinden daha güçlü sayılmasına imkân verecek bir kıstas değildir. Eğer gerçekten bir nesh mevzubahis olsaydı bizzat peygamber hablü l-metne (Kur an) sözüm ona mensuh âyetleri dâhil etmezdi. Malûmdur ki, şahsen onun murakabesinde dört büyük hoca Kur an öğretiyordu: Abdullah bin Mesud, Sâlim Mevlâ Ebû Huzeyfe, Muaz bin Cebel ve Übey bin Ka b. Onun bu meselelerdeki hassasiyetini, bir kelimenin telaffuzuyla alakalı şu hikâye ispat etmektedir. Ömer, Abdullah ın bir fiili yanlış telaffuz ettiğini peygambere şikâyet etti; Hz. Muhammed her iki okuyuşu da dinledi ve sesin doğru telaffuzunu teyit etti. Peygamberin hayatı esnasında hâfız-ı Kur an pek çok kişi vardı. Bir keresinde Hz. Muhammed e Ebu Musa nın evinde insanlara Kur an okumayı öğrettiği haber verildi. Peygamber evin bir bölümünün tilâvet dinlenecek hâle getirilmesini istedi ve tilâveti dinlemekten memnun oldu. Hz. Muhammed, Kur an-ı Kerim in bütün âyetlerinin muhafazasıyla yakından ilgilendi. Eğer bazı âyetler neshedilseydi Kur an-ı Kerim de yer almazlardı. Eğer peygamberin kendisi bazı âyetlerin neshedilmesi vazifesini üstlenmemişse başkaları buna nasıl salahiyet bulabilir? Sana Kur an ı okutacağız ve sen onu unutmayacaksın. Ancak Allah ın dilediği başka. Şüphesiz O, açık olanı da bilir, gizliyi de [87: 6-7]. Bugüne muvafık bir izah, asrımız için fazla ehemmiyeti olmayan Medine dönemi âyetlerinin neshi usûlüne de tatbik edilebilir. Abdullah Ahmed en-naim, Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI

12 Mevlânâ Düşüncesi Araştırmaları Derneği Yahya Kemal TAŞTAN Kur an ın tefsiriyle alakalı tekâmülcü nazariye, nesh vetiresinin aksi istikametinden başka bir şey değildir; bu sebeple Kur an ın evvelki mensuh âyetleri artık tatbik edilebilecek ve buna göre Şeriatın bidayette tatbik ettiği âyetler şimdi neshedilebilecektir diye yazmaktadır. 11 Aslında Mekke ve Medine dönemlerindeki her tür âyet, nâzil olduğu ümmet kadar kendi tatbik alanına da sahipti. Bazı hükümler tüm insanlar ve tüm asırlar için nâzil olmuştur; oysa bazılarında ekseriya Ortaçağ başlarındaki Araplar kastedilmektedir. Kur an da hiçbir şey neshedilmemiştir ve nehsedilmiyor, fakat müteferrik ahkâmlarla kastedilen farklı cemiyetler vardır. Medine toplumu, ilk Müslüman devlet olarak ortaya çıkmıştır. Yetişkinlerin yemeğini yiyemeyen onun yerine anne sütü içen yeni doğmuş bir bebek gibi, ilk Müslümanların da ezel ve ebedi idrakten önce biraz büyümeleri iktiza etmiştir. Onlardan daha fazlasını istemek imkânsızdı. Medine âyetleri, kendi asrı için bir hakikattir ve onlar, İslâm ın zuhur ettiği cemiyetin lisanı, fikri ve hisleriyle sıkı bir rabıta içindedir ve bu tarihî devirle birlikte yürümüşlerdir. Tıpkı büyüyen bir çocuğun bebek dilini unutması gibi, İslâm da Mekke diline tercüme edilmelidir. Ümmü lkitab dan inen ve tüm insanlığa gönderilen Mekke dönemi âyetlerinin yürürlüğe girme zamanı geldi. Allah, dilediğini siler, dilediğini de sabit kılıp bırakır. Ana kitap (Levh-i Mahfuz) O nun yanındır [13: 39]. Peygamberler, Ümmü l-kitâb ı izah etmek ve insanlara hakikati kendi dillerinde müşahhas bir hâle getirmek için gönderildiler. Hz. Muhammed buyuruyor ki: Biz peygamberler, insanlara seviyesine göre muamele etmek ve anlayacağı seviyede konuşmakla vazifelendirildik. Kur an ın mevcut zihniyet ve teamüllerle izah edilmesi gerekiyordu. Bazı âyetlerin diğerlerince neshedildiğini düşünmek, Allah ın iradesini küçümsemek veya onun âyetlerinin yanlış olacağını farz etmektir. Kur an da buyuruluyor ki: Biz herhangi bir âyetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu unutturur (ya da ertelersek), yerine daha hayırlısını veya mislini getiririz [2: 106]. İlk bakışta bu, bazı Kur an âyetlerinin neshedildiği şeklinde anlaşılabilir. Şayet daha önceki âyetlere ( ) müracaat ederseniz resmin tamamını görebilirsiniz. Bu âyetlerde kendilerine kitap gönderilmiş Hıristiyanlar, Musevîler ve müşrikler konu edilmektedir âyet Ne Kitab ehlinden inkâr edenler ve ne de Allah a ortak koşanlar, Rabbinizden size bir iyilik gelmesini isterler kelâmıyla başlar ve bunu âyetlerin neshi nden bahseden 106. âyet izler. Bu nedenle nesh ilkesi, Kur an dan ziyade (diğer) kitapları/kitabîleri ifade eder. Allah yeryüzüne birçok peygamber gönderdi fakat bunlar, kelâmullahı kendi bütünlüğü içinde tebliğ edemediler. Delillerinde bozulmalar ve karanlık noktalar zuhur etti. Kur an da buyuruluyor ki: Senden önce hiçbir resûl ve nebî göndermedik ki, bir şey temenni ettiği zaman, şeytan onun bu temennisine dair vesvese ver- 11 Abdullahi Ahmed An-Naim, Na puti k İslâmskoy reformatsii (Grajdanskie svobodı, prava çeloveka i mejdunarodnoe pravo), Moskva, 1999, s Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 11

13 Bizim Mekkemiz Neresi? (Avro-İslâm Manifestosu) miş olmasın. Ama Allah, şeytanın vesvesesini giderir. Sonra Allah, âyetlerini sağlamlaştırır [22: 52]. Ümmü l-kitab mucibince Kur an ın sabık kitapların hatalarını ortadan kaldırdığı söylenmiştir; fakat ilahî bir vahiy olan Furkân-ı Azîm de hiçbir şey neshedilmemiştir. 12 Nesh usûlü yerine, Medine toplumuna hitap eden muayyen ahkâmın tüm insanlığa indirilen düsturlarla tedricî tahavvülüne imkân tanıyacak içtihadı tatbik etmek elzemdir. Belli bir noktada insanlık, İbrahim in müttehit ümmetini oluşturuyordu. Bu ümmet daha sonra bölündü. Kan davasına tutuşan, işbirliği yapan ve kimi zaman ittifaklar kuran farklı dinler ve cemiyetler ortaya çıktı. İmparatorluklar doğdu ve yıkıldı. Zamanla ümmet mefhumu değişti. Artık tüm insanlık müşterek bir cemiyet hâline geldi. İçtihad, cemiyetin tekâmülünü dikkate almaya ve Kur an ın ruhundan münbais İslâmî kâidelerin muasır tefsirini sunmaya imkân tanır. Mesela Ortaçağlarda izahı kabil olan kafirlere karşı savaşı ifade eden cihad, o zamanlar için savaş siyaseti olarak alelâde bir vakıa idi. Ancak, savaş araçlarının insan varlığı için bir tehdit hâline geldiği II. Dünya Savaşı ndan sonra diplomasi ve milletlerarası hukuk, kuvvet kullanma düsturu üzerinde yükseldi. Peygamber güç kullanmayı iktiza eden küçük cihadla Kitab ın yardımıyla İslâm ın sulhperver inkişafını farz sayan büyük cihadı birbirinden tefrik eder. Kur an da buyuruluyor ki: Öyle ise kâfirlere itaat etme, onlara karşı bu Kur an la büyük bir mücadele ver [25: 52]. Küçük cihad, sair devletlerden Müslümanlara yönelik bir tehdit ortaya çıktığı ve Ortaçağ devrinin ahkâmına muvafık olarak Müslümanların yeni topraklar fethetmesi için zarurîydi. Bugün savaş ve barış meseleleri farklı bir şekilde tanzim edilmektedir. Bu sebeple cihad, kelimenin ihtiva ettiği manayla mütenasip olarak cehd, manevî cevher için maddî dünyayla mücadele, kendi içindeki şüphe ile savaş şeklinde izah edilmelidir. Böyle bir mana, Tanrı tarafından tüm zamanlar için verilmiştir. Küçük cihad, eğer hakkaniyete uygunsa, yalnız Kur an metnine değil aynı zamanda milletlerarası hukuk çerçevesine uyan şiddet ve tiranlık için de nefsî müdafaa gayesiyle ilân edilir. Bu surette bir tefrik ve âyetlerin tefsiri bugün çok mühimdir. Vahhabîlik diğer dinlerle ve hatta İslâm daki diğer cereyanlarla savaşta şiddete meyletmiştir. Güya Kur an anlaşılamazmış ve yalnızca inanılırmış gibi rasyonalizmi bütünüyle reddeden Hanbelîlik, aslında ifrat ve tefritleriyle İslâm ın câzip gelen saf, ananevî tarzını esas almaktadır. Bu sebeple herhangi bir yeniliği inkâr ederek gelenekçiliği destekler. İnsanlar tek bir ümmet idiler; sonra ayrılığa düştüler [10: 19]. 12 Burada muhtemel tek uzlaşma, neshi ertelemek/rafa kaldırmak olarak anlamak olacaktır ve ancak bu, mezhep kurucularını meşrulaştırmaya yarayacaktır. Diğer yandan kimseyi meşrulaştırmaya gerek yoktur. Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI

14 Mevlânâ Düşüncesi Araştırmaları Derneği Yahya Kemal TAŞTAN İki dünya savaşının ardından insanlık üçüncü bir savaşın tekerrür etmemesi maksadıyla sistemler geliştirdi. Bugün, İslâm da icmâ -i ümmet ten bahsetmenin hiçbir manası yoktur. Bütün Müslüman ülkeleri Mısır ümmeti, Ürdün ümmeti vb. gibi ayrı milletler tarzında tekemmül etmiştir. İnsanlık müttehit bir cemiyet hâlini aldı ve kıymetleri her şeyden önce emniyet, huzur ve istikrar oldu. İşte buradaki içtihadın bir başka misalidir. Kur an da buyuruluyor: Gönüllerinde olanı bilmiş, onlara huzur, güven duygusu vermiş ve onlara yakın bir fetih ve elde edecekleri birçok ganimetler nasip etmiştir. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. Allah, size, elde edeceğiniz birçok ganimetler vaad etmiştir. Şimdilik bunu size hemen vermiş ve insanların ellerini sizden çekmiştir. (Allah, böyle yaptı) ki, bunlar mü minler için bir delil olsun, sizi de doğru bir yola iletsin [48: 18-20]. Ganimetlerin, insanlar için başlıca esbabımucibe olduğu zamanlar vardı. Kur an bu meseleyi tanzim etmiş olsa bile, bugün ganimet paylaşımı barbarlık olarak telakki edilebilir. Beşeriyet asırlar boyunca savaştı ve ganimetler kazandı; fakat bugün bu mazide kaldı. Enfâl sûresinde buyuruluyor: Bilin ki, ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin beşte biri mutlaka Allah a, Peygamber e, onun yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolculara aittir. Eğer Allah a; hak ile batılın birbirinden ayrıldığı gün, (yani) iki ordunun (Bedir de) karşılaştığı gün kulumuza indirdiklerimize inandıysanız (bunu böyle bilin) [8: 41]. Ganimet paylaşımı, ancak din adına yapılan akınlarla alakalı olabilir. Ganimet mevzuu dayatılmamalı veya başka bir şekilde izah edilmelidir. Bu mevzu mazide kalmalıdır. Yusuf el-kardavî, şeriatın cevaz verdiği her şey faydalıdır; yasakladığı her şey şüphesiz imkân dâhilinde zararlıdır diye yazar. 13 Eğer ümmetler arasında, âyetlerde izah edilenlere göre bir fark gözetiyorsak medenî cemiyetin kâidelerine mütenakız olan kölelik ve ganimetlerin bugün bile faydalı olduğunu düşünmeliyiz. Bid at olarak kabul edilse bile soygunu, adam kaçırmayı vb. haklı gösterecek tek bir boşluk bırakmamalıyız. Hasılı, bid at yüzünden gayyaya yuvarlanmak, Şeriata göre güya adaleti meşrulaştıran ganimet paylaşımından daha ehvendir. 14 Böyle bir mantık izlenerek herhangi bir siyaset meşrulaştırılabilir. Kur an da buyuruluyor: Zulüm ve baskı, adam öldürmekten daha ağırdır [2: 191]. Bu tür ifadeler, hitap ettiği kitlenin mütalaaları olmaksızın Kur an ın umumî çerçevesinde ele alınırsa daha vâsi bir izah sunmak kabildir. Hz. Muhammed döneminde kitle imha silahları yoktu. O zamanda kâfirlere karşı cihad çağrısı, bütünüyle farklı manalar taşıyor ve farklı şekillerde ifade ediliyordu. Beşeriyetin çabası, Allah ın delillerinden biri olan hayra matuf olduğundan bugün Müslümanlar, Mekke döneminde indirilen ve ebedî olan umumî tesanüte sarılmalıdır. 13 Yusuf al-kardavî, Sovremennıy ijtihad..., s Mesela, meselenin kıyas yoluyla çözümüne örnek olarak Yusuf el-kardavi, petrol satışından elde edilecek paranın dağılımını meşrulaştırırken doğrudan ganimet ile ilgili ayetlere atıfta bulunur. Bk. a.g.e., s Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 11

15 Bizim Mekkemiz Neresi? (Avro-İslâm Manifestosu) Şüphesiz peygamberin hayatı emsal teşkil etmektedir ve 10. asırdaki Müslüman ülkelerin tecrübeleri faydasız değildir. Ama bugün ne kölelik, ne istilâlar ve ne de ganimet paylaşımına lüzum var. Şeriata göre cinayetin kefareti olarak köle azat etmek gerekir. Kur an da buyuruluyor ki: Kim bir mü mini yanlışlıkla öldürürse, bir mü min köleyi azad etmesi ve bağışlamadıkları sürece ailesine diyet ödemesi [4: 92]. İnançtan ziyade ihtiyaçtan olduğu, bilhassa peygamberin köleler azat ettiği ve köleliğe yürekten karşı olduğu nazarıdikkata alındığında köleliği yeniden tedavüle koymak istemeyiz. Peygamber zamanında kağıt para, organ nakli, atom reaktörleri veya uzay seyahati yoktu. Mademki devir değişti; bugün yaşasaydı, şüphesiz Hz. Muhammed in klonlama ve BM nin faaliyetleriyle alakalı fikirleri de olurdu. 10. asırda, İslâm ilahiyatında içtihad kapılarının kapanması denilen bir vakıa ortaya çıktı. Tenkidî, tahlilî düşünce yasaklandı. Lâzım olan her şeyin zaten ulemâ tarafından tekmil edildiğine inanıldı. O zamandan beri Müslümanlar, asırların dört mezhep çerçevesinde gelişen hükümlere riayet ettiler. Mekke döneminin zahmetli görünen âyetlerinin hükümlerini takip etmemek için nesh mefhumu ortaya atıldı. Mezhepler, Kur an ve sünnetin beşerî tefsirinin mahsulüdürler. Bunlar ilahî vahiyler değildir lâkin bugün bile takip edilmektedirler. Mezhep kurucularının kendileri bile, şeriatın en mühim ikinci menbaı olan sahih hadisin gerçek sayısı hususunda farklı görüşlere sahiptir. İbn Haldun a göre İmam Ebû Hanife yalnızca on yedi hadis kullanmıştır. Mâlik üç yüz hadisten bahsetmiştir. En şöhretli hadis külliyatının derleyicisi meşhur Ebû Abdullah Muhammed ibn İsmail el-buharî, bu sayıyı yedi bine çıkarmıştır. Halbuki İmam Ahmed ibn Hanbel, elli bin hadis olduğuna inanıyordu. O dönemde içtihad, şeriatın en önemli menbalarından biri olan sünnetten istifade etti; oysa bugün ilahiyatçılar onu talî seviyede ehemmiyete sahip bir mevzuya irca etmiştir. Bedeviler inkâr ve nifak bakımından daha ileri ve Allah ın peygamberine indirdiği hükümlerin sınırlarını tanımamaya daha yatkındırlar [9: 97]. Allah ın yarattığı mucizelerden biri, hepsi farklı diller konuşan müteaddit halklardır. Kur an da buyuruluyor: Göklerin ve yerin yaratılması, dillerinizin ve renklerinizin farklı olması da O nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda bilenler için elbette ibretler vardır [30: 22]. Eğer Allah isteseydi, herkesi Arapça konuşan tek bir millet hâlinde yaratırdı. Ama öyle yapmadı. Her millet kendi hayatını yaşıyor. Onun nazarında hiçbir seçilmiş kurtarıcı veya reddedilmiş bir millet yoktur. Yahudiler ve Araplar vahiy gönderilen pek çok halktan yalnızca biridir. Allah her dili anlar. İnsan Onunla, ruhuna en yakın olan dilde, kendi dilinde konuşmalıdır. En samimî hisleri yabancı bir dilde ifade etmek hiç mümkün müdür? Allah ın tercümana ihtiyacı yoktur; O ne bir milleti ne de bir dili diğerine tercih eder. O, kalplerde olanları hakkıyla bilendir [42: 24]. Rabbin dileseydi, insanları (aynı inanca bağlı) tek bir ümmet yapardı [11: 118]. Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI

16 Mevlânâ Düşüncesi Araştırmaları Derneği Yahya Kemal TAŞTAN Hiçbir millet ebedî değildir. Her milletin belli bir eceli vardır. Onların eceli geldi mi, ne bir an geri kalabilirler, ne de öne geçebilirler [7: 34]. Bir zamanlar Araplar en ileri halklardan biriydi; fakat onların zamanı geçti. Tatarların Avrasya nın her yerine hâkim olduğu bir zaman vardı. İslâm medeniyeti bazı halkları ne çiğner ne de ortadan kaldırır. Tatarların kaderi, İslâm ın Ortodoks dünyayla çevrili kuzey ileri karakolu olmaktı. Rusya da kendilerine mahsus Müslüman âdetleri vücuda getirdiler. İslâm Rusya da her zaman ikinci din olmuştur. Ancak yıllar içinde Protestan teşkilatların sayısı Müslümanlarınkini aşmıştır. Onların büyümeleri hızlı olmuştur. Rus ve Tatar gençleri ellerini yeni inanca uzattılar. Tatarların Müslüman olduğuna delalet eden stereotipi gözümüzün hemen önünde yozlaşırken Rusların değişmez Ortodoks stereotipi de kırıldı. Böyle bir vakıayı izah etmek güç değildir. Protestanların dili, eski kilise Slavcası yahut Ortaçağ Arapçası değildir, ama çocukluktan beri anladıkları bir dilleri vardır. Protestanlar kadim bir kitap gibi görünen İncil in modern bir izahını sunalardır. İnsanların hayata dair müşahhas meselelerini çözmeye yardımcı olurlar. Seyyid Muhammed Nakib el-attas, Müslüman her milletin dilini, onu bütün Müslümanların aşina oldukları belli başlı kelimeler manzumesiyle diğer Müslüman milletlerin dillerine bağlayan, bu dinin gereklerini yerine getiren insanların diline temel İslâmî mefhumların girişini belirten İslâm dili mefhumundan bahsetmektedir. Bütün Müslüman halkların dillerine esasen İslâmî bir dil grubu isnat edilebilmesinin sebebi budur. 15 Aslında Tatar dili, İslâm terminolojisini aksettiren Arabicismlerle doludur ve bu, geniş bir inananlar zümresi için Arapça bilmeyi lüzumsuz kılmaktadır. Bu minvalde, Batı geleneğine dayanan Rusya aynı imkânlara sahip değildir. Seyyid Muhammed Nakib el-attas ın ileri sürdüğü iddia, 21. asır için mukadder olarak görünen İslâm ın dil açısından millîleşmesi fikrini destekleyen ciddî bir argümandır. Rab lerinin rızasını isteyerek sabah akşam O na dua edenleri yanından kovma. Onların hesabından sana bir şey yok, senin hesabından da onlara bir şey yok ki onları kovasın. Eğer kovarsan zalimlerden olursun [6: 52]. Kimse hakikati bildiğini iddia edemez, hakikat Tanrı nın ayrıcalığıdır. De ki: Hakka Allah iletir [10: 35]. Biz sadece yüksek sesle düşünebiliriz. Biz, bir neslin, bir dinin ve bir zamanın, Rusya nın yitik bir asrının insanları olduğumuz için kendi yolumuzu arıyoruz. Fikirlerim muhtemelen, İslâm da kendi yolunu müstakilen bulmaya çalışan insanlarla bir cevap bulacaktır. Münferit âyetlerin tercüme veya tefsirlerinin inceliklerini tahlil etmemin, Allah ın sayısız vasıflarıyla yolumu bulmamın ya da bazı Arapça ıstılahların doğru telaffuzunu araştırmamamın lüzumu yoktur. Tüm bu mevzuları ilahiyatçılara ve 15 Seyid Muhammad Nakıb al-attas, Vvedenie v metafiziku İslâma izlojeniie osnovopolagayuşih elementov musul manskogo mirovozzreniya, M.: Kuala Lumpur, 2001, s Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 11

17 Bizim Mekkemiz Neresi? (Avro-İslâm Manifestosu) imamlara bırakalım. Bir kilise veya camiim yok, vaiz de değilim. Ne destekçilerimin sayısının artmasına ihtiyacım var ne de sadaka ile ilgileniyorum. Fakat her dilde aynı biçimde tefsir edilen temel İslâmî hükümleri bilmek istiyorum: bir kadın ve bir erkek eşit midir değil midir? Modern dünyada imamların vazifesi nedir? İnsanlık bir ümmet midir yoksa sadece Müslümanlar arasında ve kâmilen Müslüman ülkelerden mürekkep bir cemaat mümkün müdür? Ve belki de en önemli şey: İslâm, halkıma mütemeddin bir millet olması için nasıl yardımcı olabilir? Bugün milleti egzotik bir etnisite olarak belirli bir İslâm mahfazası içinde korumak vazifesiyle karşı karşıya değiliz. Gayemiz farklıdır: iktisadî açıdan rekabetçi olmak. İslâm terakki yolunu göstermelidir. Bana göre İslâm ve terakki müteradiftir. Fakat sualimin cevabını onların en tehlikelisi terakkî taraftarlarıdır diye okudum. 16 Tatar gençleri modern üniversitelere gitmek istiyorlar, bazıları İngilizceyi diğer yabancı dillere tercih eden Avrupaî eğitim kurumlarına yöneliyorlar. İngilizce ticarette, siyasette ve bilimde yardımcıdır; İngiliz dili vasıtasıyla yeni fikirleri ve modern teknolojileri öğrenebilir; en son keşiflere vâkıf olabiliriz. Şehirli /(köylü) Tatarlar arasında %13 (%25) çocuklarının Arapça, %10 (%19) Türkçe bilmesini istiyor; diğer taraftan %74 (%33) çocuklarının Batı Avrupa dillerini bilmesini arzuluyor. Batı Avrupa dillerini okumak isteyen Tatar gençliğinin nispeti daha yüksektir. Arapçaya ilgi bir ibadet veya sadece meslekî bir dil olmasındandır oysa İngilizce yabancı diller arasında kitle dilidir. Arapça, zihniyet olarak cemiyetimizi geri, oysa Batı Avrupa dilleri bizi ileriye götürdüğünden bu, asrımız için elzemdir. Eğer Avrupa yı tanımazsak, KamAZ, Volvo ve Mercedes karşısında kaybedecek; Kazan helikopteri Eurocopter e nazaran daha basit kalacak ve yolcu uçaklarımız Boeing le rekabet edemeyecek. İmamlar, Cumhuriyet in iktisadî ve kültürel tekâmülüne iştirak etmelidir! Hayatımızı iyileştirecek iktisadî, içtimaî projeler teklif etmeliler ve bize sadece günde beş vakit ibadet etmeyi hatırlatmak yerine İslâm dünyasında pazar yeri kazanmamıza yardımcı olmalıdırlar. Rus İslâm Üniversitesi, ilahiyat yanında en yeni iktisadî nazariyeleri de öğretmeli ve Tataristan ın yüksek bir teknoloji bölgesi olarak gelişmesi için kendi yolunu bulmasına yardımcı olmalıdır. Ebû Hanife buyuruyor: Bilginizden amelî olarak faydalanın çünkü amelsiz bilgi, camit bir vücut gibidir. Musa Bigiyev, Allah ın mutlak kanunu nazariyesinin esaslarını neşretmeye başladığında dostları ona daha diplomatik olmasını ve imamları rahatsız etmemesini tavsiye etmişlerdir. Ona yersiz ve münasebetsiz malayanî bir mesele gündeme getiriyor ve bir fırtına koparıyorsun demişlerdir. Musa Bigiyev, onlara şu cevabı vermiştir: Tavsiyeleri ve izahları için dostlarıma şüphesiz müteşekkirim. Ancak, tetkiklerimin neticelerinde dedikodulara mani olmak ve günlük maişetimi tedarik etmek maksadıyla haysiyetimi asla feda edemem. Eğer muayyen bir hakikat, türlü delilleriyle birlikte yüreğimde emin bir yer bulabiliyorsa, insanların bu hakikatlere ulaşamayacağını düşünerek söylememem ve onları gizlemem mümkün değildir. Yargılamayın ve ayıplamayın! 16 Yusuf al-kardavi, Sovremennyi idzhtikhad, s. 67. Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI

18 Mevlânâ Düşüncesi Araştırmaları Derneği Yahya Kemal TAŞTAN Yüzlerinizi doğu veya batı yönüne çevirmeniz iyilik değil. İyiler o kimseler ki Allah a, ahiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere inanırlar [2: 177]. Mekke de kaldığı süre zarfında Peygamber, Kâbe ye yönelerek ibadet ediyordu. Fakat Medine ye hicret ettikten sonra, ibadet ederken yüzünü Kudüs e çevirmeye başladı. Bu Yahudileri memnun etti. Ancak on yedi ay sonra, ibadet ederken yeniden Kâbe ye yöneldi. Birçok kimse kararsızlığından dolayı ona serzenişte bulunmaya başladı: Müslümanların kıblesi neresiydi? Bu sebeple şu âyet gönderildi: Birtakım kendini bilmez insanlar, Onları (müslümanları) yönelmekte oldukları kıbleden çeviren nedir? diyecekler. De ki: Doğu da, Batı da Allah ındır. Allah, dilediği kimseyi doğru yola iletir [2: 142]. Kişinin ibadetinde istikbal-i kıble etmesi gereken istikâmeti tayin eden otorite Allah tır. O zamandan beri Müslümanlar yüzlerini Kâbe ye doğru dönerek ibadet etmektedirler. Belki de bu, Müslümanları Musevîlerden ve Hıristiyanlardan ayırt etmek için gönderilmişti, onun için Kur an da buyuruluyordu: Herkesin (her ümmetin) yöneldiği bir yön vardır. Haydi, hep hayırlara koşun, yarışın! Nerede olsanız Allah hepinizi bir araya getirir. Şüphesiz, Allah ın gücü her şeye hakkıyla yeter [2: 148]. Allah ın her millete tayin ettiği birer kıblesi vardır lâkin hepsi O nun etrafında birleşecek ve rahmetine mazhar olacaklardır. Tatar dilinde kıble, kişinin ibadet ederken yöneldiği yönden başka manalara da gelmektedir. Hayatına esas aldığın düsturlar nelerdir? Senin için mukaddes olan herhangi bir şey var mı? Kıble kelimesinin aslı burada yatmaktadır. Her dil, millî tarihinin temerküz ettiği şey olduğu için kelimeye belirli bir mana katar. Zaman geçiyor ve dünya hızla değişiyor. Bu olayların telaşında birçok kişi kıblelerini kaybetti. Mekke nin nerede olduğunu unuttu. Ve Mekke aslında, Kâbe nin bulunduğu yer olması hakikati haricinde bizim için ne manaya geliyor? Tarihî ülküler mi? Umutlar mı? Ya da izah edilemez bir şey mi? Hakikî kıble, belirli bir fizikî mekanı olmayan Allah a teveccüh manasına gelir. Allah ne Mekke de ne Kudüs tedir. O mekan ve zamandan münezzehtir fakat her yerdedir ve her şeyi bilir. Fakat O, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Yapmakta olduğunuz şeylerden mutlaka sorguya çekileceksiniz [16: 93]. Sosyoloji araştırmalarına göre, Tatar gençlerinin % 80 i kendini Müslüman olarak tarif etmektedir lâkin bunların yalnız % 2 si cumaya, % 4 ü ise ayda bir camiye gitmektedir; ateist olduğunu alenen dile getirenler % 1 den azdır. Bütün bunlar arasında dinî vecibelerini çok az bir kesim ifa etmektedir. Dinî mekteplere (İslâm ve Proslav mektepleri) gidenler pek azdır (% 1-3). 17 Ateizm propagandası Sovyet sonrası dönemde çok daha müessir olmuştur; acaba İslâm ın dünya üzerinde karşılaştığı 17 Musina R. N., Etnokonfessionalıye prosessi v Respubliki Tatarstan, v kn: İslâm i hristianstvo v dialoge kultur na rubeje tısyaçeletiy, Kazan 2001, s Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 11

19 Bizim Mekkemiz Neresi? (Avro-İslâm Manifestosu) meseleler bunu izah edebilir mi? Elbette izah edemez. Dünya değişti, bunun yanında insanların hayat tarzları da değişti. İçtimaî kıymetler ve semboller de değişti, biz hepimiz değiştik. Tatarlar için artık bir müslümanın, Müslüman olduğuna delalet eden gözle görünür emarelerin kıymeti yoktur. Filvaki İslâm, kültürün bir parçası hâline gelmiştir. Tabiî ki oruç tutmayanların veya günde beş vakit ibadet etmeyenlerin inançsız olarak tavsif edilmeleri muhtemeldir. Lâkin onların düşünceleri farklıdır. Kıbleleri vardır. Muhtemelen Kur an ve İslâmî gelenekler hakkında az da olsa malumat sahibidirler. Din onlar için sadece etnik kimliğe ait bir unsur olabilir. Bunların hepsi mümkündür. Fakat bu insanlar anket sorularına cevap verdiklerinde, tercihte bulunurlarsa İslâm ı seçerler. Ebû Hanife buyuruyor: Kabul veya reddettiklerini söyledikleri şeyin ayan beyan olan hakikatleri, kendi düsturları ve dinî âyinleri dolayısıyla onlar hakkında mümin yahut itikatsız diye hüküm veremeyiz. Camilere gittikleri, kıblemize yöneldikleri ve tıpkı bizim gibi ibadet ettikleri hakikatinin haricinde tanıştığımız/ görüştüğümüz insanlar hakkında hiçbir şey bilmiyorsak onları müminler olarak nazarıdikkata alacağız. Mümin olarak tarif edilmesi gereken insanların apaçık hakikatleri tatbik ettiğini varsayıyoruz bununla birlikte onların Allah huzurunda tamamen inançsız olmaları da mümkündür. Diğerleri hiçbir iman belirtisi taşımıyorsa, dinsizliğine delalet eden sarih alametlerle hüküm vererek inançsız olduklarını düşünebilirsiniz bununla birlikte onlar, Yüce Allah ın huzurunda mümin olabilirler. 18 Kimse bundan daha iyisini söyleyemezdi. Hangisi Allah için daha önemli ibadetler mi, ayinler mi yoksa derunî/samimî iman mı? Zahirî işaretler veya ferdî bir manevî arayış inancın formülü müdür? Bu bir belâgat meselesi olarak görünmektedir; ama öyleyse neden insan, İslâm ı daha çok ibadetlerle yargılıyor veya neden ibadetler çoğu kere imanî esasların yerini alıyor? İbadetlerin bilhassa Ortaçağ Arabistan ında mühim bir içtimaî rolü vardı. Bu ibadetler yarı-bedevî kabileler arasında daha medenî bir adabı teşvik ediyordu. Doğumlarını kara bir leke olarak düşündükleri yeni doğmuş kız çocuklarını toprağa gömdükleri nazarıdikkata alınırsa putperest inançlarından yüz çeviren Araplar için katı kâideler ve kanunlar elzemdi. Onlar, kızları Allah a nispet ediyorlar -ki O, bundan uzaktır- kendilerine ise, canlarının istediğini. Onlardan biri, kız ile müjdelendiği zaman içi öfke ile dolarak yüzü simsiyah kesilir! Kendisine verilen kötü müjde (!) yüzünden halktan gizlenir. Şimdi onu, aşağılanmış olarak yanında tutacak mı, yoksa toprağa mı gömecek? Bak, ne kötü hüküm veriyorlar! [16: 57-59]. Günümüzde, ibadetlerin çoğu sivil kültürünün bir parçası hâline geldi ve artık insanların cemaat tarafından murakabesine gerek yoktur. İnsan suretini tasvir etmenin yasaklanması putlara karşı savaşmak zorunda olunduğu İslâm ın teşekkül zamanındaki belli bir devirle alakalıdır. Bugün artık 18 Abu-Hanifa Numan ibn Sabit, Traktaty, М., 2001, s. 55. Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI

20 Mevlânâ Düşüncesi Araştırmaları Derneği Yahya Kemal TAŞTAN vahşi adamlar yok ve Afganistan da Taliban mensuplarının yaptığı gibi bir kişinin inançlı olduğunu ispatlaması için Buda heykellerini bombalaması gerekmiyor. Vahşetin İslâm la imtizacı mümkün değildir. Bugün sanat tasvirleri yüksek kültüre, gelişmiş sivil kâidelere ve insan şuuruna bir delildir. Ve o, İslâm a hitap eden şuur değil midir? İnsanların ve hayvanların tasvir edilmelerine yönelik yasak Allah ın geçmişte yarattıklarına benzemek gibi idraki sebebiyledir. Bu delile dayanarak tıpkı sanat gibi yeni hayvan ve bitki türlerini, klonlama ve bir bütün olarak bilimi benzer bir yaratma olarak idrak etmek abes olurdu. İslâm, insanların vahşetten yüz çevirmeleri için gönderildi. Doğruluk insanların medenî, kültürlü ve eğitimli olması anlamına gelir. İbadetler insanları sürekli Allah ın temel emirlerine döndürür ve hakikat arayışında beşerî davranışları tanzim eder. Bu onlar için mukadder olan şeydir. Ve terakkinin içinde yer aldığı gibi hakikat bilimlerin, teknolojilerin, mekanik araçların gelişmesinde, maarifin yükselmesinde, âdil bir cemiyetin teşekkülünde, müessir bir iktisatta ve kâmilen maneviyatın tekâmülünde yatar. 21. asırda birçok yasak ve ibadet önemini kaybetmiştir. İslâmî buyruklara göre çıplak ellerle kurban kesmesinin kendisi gaye değildir; fakat insanların iyi kalitede et yemeye ihtiyaçları var. Buna Allah ın değil, insanların ihtiyacı vardı. Bu sayede insan, yalnız Allah a kulluk etmekle kalmaz aynı zamanda kendisine de iyilikte bulunur. Eğer günümüzde hayvanlar mezbahalarda düzgün şekilde kesilirse insan bundan faydalanacak ve Allah da hoşnut olacaktır. Kur an da fizikî şekillerinden değil, havi oldukları maneviyat sebebiyle ibadetlerin kıymet kazandıkları açıkça görülmektedir. Kur an da buyuruluyor: Onların etleri ve kanları asla Allah a ulaşmaz. Fakat O na sizin takvanız ulaşır [22: 37]. İbadetler insanın hayatını zorlaştırmak için değil, kolaylaştırmak için verilmiştir. İslâm dar bir ayakkabı gibi değildir. Hür insanın kabiliyetlerini tanzim eden bir usûldür. Üzerlerindeki ağır yükler ve zincirler den kurtarmak için Peygamberin gönderildiği buyuruluyor [7: 157]. Bugün yalnız yasaklar değil müspet tesirleri de mühimdir. Pek çok bakımdan insan, yalnız korkuları veya mükâfat uğruna değil hayatının en iyi yolunu seçecek manevî amiller ve tercihleriyle yönlendirildiği için de hareket ediyor. Medenî bir dünyada yaşamak için kendime Afganistan daki kabilelerin seviyesini model alamam. Belki ilim ve maariften daha mühim bir ibadet yoktur. Velev ki onlar gibi olmasalar bile Tatarlar kızlarını kuma gömmez ve heykelleri topa tutmazlardı. Talibanlar vahşi ve bu nedenle günahkârdırlar. Tedennîyât ve hakikat birbirine mütenakızdır. Hâlâ Ortaçağ şeriat kanunlarıyla yaşayan Sudan halkının benim umumî olarak okuyan yazan ve maarif sistemiyle bilimin gelişmesinde kendi ananelerine sahip milletimden daha doğru oldukları düşüncesini kabul etmek mümkün değildir. İslâm insanları bedevilikten uzaklaştırmak, onları mütemeddin kılmak ve adalet yoluna sevk etmek için ortaya çıktı. Sırat-ı 210 Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 11

Eğitim Programları ANA HATLARIYLA İSLAM DİNİ

Eğitim Programları ANA HATLARIYLA İSLAM DİNİ Eğitim Programları ANA HATLARIYLA İSLAM DİNİ Giriş Ana hatlarıyla İslam dini programı, temel sayılan programlardan sonra daha ileri düzeylere yönelik olarak hazırlanmıştır. Bu programı takip edecek ders

Detaylı

Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya

Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya VAHYE DAYALI DİNLER YAHUDİLİK Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya nispetle verilmiştir. Yahudiler

Detaylı

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ Kur an-ı Kerim : Allah tarafından vahiy meleği Cebrail aracılığıyla, son Peygamber Hz. Muhammed e indirilen ilahi bir mesajdır. Kur an kelime olarak okumak, toplamak, bir araya

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler Hani, Rabbin meleklere, Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım demişti. Onlar, Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamd

Detaylı

EHL-İ SÜNNET'İN ÜSTÜNLÜĞÜ.

EHL-İ SÜNNET'İN ÜSTÜNLÜĞÜ. EHL-İ SÜNNET'İN ÜSTÜNLÜĞÜ www.almuwahhid.com 1 Müellif: Şeyhu'l-İslam İbni Teymiyye (661/728) Eser: Mecmua el-feteva, cilt 4 بسم هللا الرحمن الرحيم Selefin, kendilerinden sonra gelenlerden daha alim, daha

Detaylı

Fikret BABAYEV * * Azerbaycan Anayasa Mahkemesi Başkanı

Fikret BABAYEV * * Azerbaycan Anayasa Mahkemesi Başkanı Fikret BABAYEV * Sayın Başkan, değerli katılımcılar! Öncelikle belirtmek isterim ki, bugün bu faaliyete iştirak etmek ve sizlerle bir arada bulunmak benim için büyük bir mutluluktur. Bu toplantıya ve şahsıma

Detaylı

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla (Farz kılınan oruç) sayılı günlerdir. Sizden kim, (o günlerde) hasta veya seferde ise o, (tutamadığı) günler sayısınca başka günlerde

Detaylı

İçindekiler. Kısaltmalar 11 Yeni Baskı Vesilesiyle 13 Önsöz 15

İçindekiler. Kısaltmalar 11 Yeni Baskı Vesilesiyle 13 Önsöz 15 İçindekiler Kısaltmalar 11 Yeni Baskı Vesilesiyle 13 Önsöz 15 Ebû Mansûr el-mâtürîdî 1. Hayatı 21 2. Siyasî ve İlmî Çevresi 25 3. İlmî Şahsiyeti 28 4. Eserleri 31 4.1. Kelâm ve Mezhepler Tarihi 31 4.2.

Detaylı

Kur an ın varlık mertebelerini beyan eder misiniz ve ilahi vahiyde lafızların yerinin ne olduğunu

Kur an ın varlık mertebelerini beyan eder misiniz ve ilahi vahiyde lafızların yerinin ne olduğunu Question Kur an ın varlık mertebelerini beyan eder misiniz ve ilahi vahiyde lafızların yerinin ne olduğunu belirtir misiniz? Kur an ın lafızdan soyut olduğu bir merhale var mıdır? Answer: Her şeyin lâfzî

Detaylı

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir.

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir. İBADET 1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir. 2 İslam ın şartı kaçtır? İslam ın şartı beştir.

Detaylı

KURAN YOLU- DERS 3. (Prof.Dr. Mehmet OKUYAN ın Envarul Kuran isimli 3 no lu dersinin ilk 50 dakikasının özeti)

KURAN YOLU- DERS 3. (Prof.Dr. Mehmet OKUYAN ın Envarul Kuran isimli 3 no lu dersinin ilk 50 dakikasının özeti) KURAN YOLU- DERS 3 (Prof.Dr. Mehmet OKUYAN ın Envarul Kuran isimli 3 no lu dersinin ilk 50 dakikasının özeti) DERSTE GEÇEN KAVRAMLAR 1) Mübin : Açık ve Açıklayan. Kur an ın sıfatlarındandır. Kur an sadece

Detaylı

İçindekiler. Önsöz 11 Kısaltmalar 15

İçindekiler. Önsöz 11 Kısaltmalar 15 İçindekiler Önsöz 11 Kısaltmalar 15 EBÛ MANSÛR EL-MÂTÜRÎDÎ 17 Hayatı 17 Siyasî ve İlmî Çevresi 20 İlmî Şahsiyeti 22 Eserleri 25 a. Kelâm ve Mezhepler Tarihi 25 b. Usûl-i Fıkıh 29 c. Tefsir ve Kur an İlimleri

Detaylı

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz. Söylenen her söz, içinden çıktığı kalbin kılığını üzerinde taşır. Ataullah İskenderî Söz ilaç gibidir. Gereği kadar sarf edilirse fayda veriri; gerektiğinden fazlası ise zarara neden olur. Amr bin As Sadece

Detaylı

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları Kur ân-ı Kerim de Oruç Ey müminler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de sayılı günler içinde Oruç tutmanız farz kılındı. Umulur ki, bu sayede, takva mertebesine

Detaylı

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ 5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ Allah İnancı Ünite/Öğrenme Konu Kazanım Adı KOD Hafta Tarih KD1 KD2 KD3 KD4 KD5 KD6 Allah Vardır ve Birdir Evrendeki mükemmel düzen ile Allahın (c.c.) varlığı ve birliği

Detaylı

Arap diliyle tesis edilen İslam a dair hakikatler diğer dillere tercüme edilirken zaman ve zeminin de etkisiyle gerçek anlamından koparılabiliyor.

Arap diliyle tesis edilen İslam a dair hakikatler diğer dillere tercüme edilirken zaman ve zeminin de etkisiyle gerçek anlamından koparılabiliyor. Arap diliyle tesis edilen İslam a dair hakikatler diğer dillere tercüme edilirken zaman ve zeminin de etkisiyle gerçek anlamından koparılabiliyor. Bugün her şeyi sorgulayan genç beyinlere ikna edici cevaplar

Detaylı

TİN SURESİ. Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ. 3 Bu güvenli belde şahittir;

TİN SURESİ. Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ. 3 Bu güvenli belde şahittir; Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla 3 Bu güvenli belde şahittir; 1 4 1 İNCİR AĞACI ve zeytin (diyarı) şahittir! 4 Doğrusu Biz insanı en güzel kıvamda yaratmış, 2 İncir ile Hz Nuh un tufan bölgesi olan

Detaylı

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL: Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün URL: Kültürümüzden Dua Örnekleri Güzel İş ve Davranış: Salih Amel İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 Kültürümüzde birçok dua örneği

Detaylı

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri 1 ) İlahi kitapların sonuncusudur. 2 ) Allah tarafından koruma altına alınan değişikliğe uğramayan tek ilahi kitaptır. 3 ) Diğer ilahi

Detaylı

EK: Mucize Avcısı nı yayına hazırlarken, çok

EK: Mucize Avcısı nı yayına hazırlarken, çok EK: Mucize Avcısı nı yayına hazırlarken, çok uzun yıllar önce yazdığım bir yazıyı hatırladım. Onaltı yaşında, lisede iken yazdığım bir yazıyı. Cesaret edip, bir gazetenin araştırma merkezine göndermiştim.

Detaylı

Allah Kuran-ı Kerim'de bildirmiştir ki, O kadın ve erkeği eşit varlıklar olarak yaratmıştır.

Allah Kuran-ı Kerim'de bildirmiştir ki, O kadın ve erkeği eşit varlıklar olarak yaratmıştır. İslam a göre kadınlar erkeklerden daha değersiz kabul edilmez. Kadınlar ve erkekler benzer haklara sahiptirler ve doğrusu bazı hususlarda kadınlar, erkeklerin sahip olmadığı bazı belirli ayrıcalıklara

Detaylı

...Bir kitap,bir mesaj!

...Bir kitap,bir mesaj! ...Bir kitap,bir mesaj! Bu dünyada ne yapıyorum sorusuna yanıt veren bir kitap Tüm soru ve şüphelerınize yanıt verebilecek bir kitap. Bu kitap sizin doğal olarak Tanrı dan ayrı olduğunuzu anlatacak, ancak

Detaylı

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular hazır olun düşüyoruz diyor. Düşüyoruz ama ben dâhil

Detaylı

6. SINIF DERS: DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÜNİTE:1 KONU: DEĞERLENDİRME SORU VE CEVAPLARI

6. SINIF DERS: DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÜNİTE:1 KONU: DEĞERLENDİRME SORU VE CEVAPLARI 1- Soru: Allah ın insanlar arasından seçip vahiy indirdiği kişiye ne ad verilir? Cevap: Peygamber/Resul/Nebi denir. 2- Soru: Kuran da peygamber hangi kelimelerle ifade edilmektedir? Cevap: Resul ve nebi

Detaylı

Tefsir, Kıraat (İlahiyat ve İslâmî ilimler fakülteleri)

Tefsir, Kıraat (İlahiyat ve İslâmî ilimler fakülteleri) ARAŞTIRMA ALANLARI 1 Kur an İlimleri ve Tefsir Kur an ilimleri, Kur an tarihi, tefsir gibi Kur an araştırmalarının farklı alanlarına dair araştırmaları kapsar. 1. Kur an tarihi 2. Kıraat 3. Memlükler ve

Detaylı

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım. TEMEL DİNİ BİLGİLER 1 Rabbin kim? Rabbim Allah. 2 Dinin ne? Dinim İslam. 3 Kitabın ne? Kitabım Kur ân-ı Kerim. 4 Kimin kulusun? Allah ın kuluyum. 5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu

Detaylı

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55 Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55 8 Ey insanlar! Rabbiniz birdir, atanız (Âdem) da birdir. Hepiniz Âdem densiniz, Âdem ise topraktan yaratılmıştır. Allah katında en değerli olanınız, O na karşı gelmekten

Detaylı

Tevrat ta Dabbe İncil de Dabbe İslam Kültüründe Dabbe Hadislerde Dabbetü l-arz Kur an da Dabbetü l-arz Kaynakça. Dabbetü l-arz

Tevrat ta Dabbe İncil de Dabbe İslam Kültüründe Dabbe Hadislerde Dabbetü l-arz Kur an da Dabbetü l-arz Kaynakça. Dabbetü l-arz Tevrat ta Dabbe İncil de Dabbe İslam Kültüründe Dabbe Hadislerde Dabbetü l-arz Kur an da Dabbetü l-arz Kaynakça Dabbetü l-arz Tevrat ta Dabbe Yahudi ve Hıristiyan Teolojisinde (Tanrı biliminde), İslam

Detaylı

TEMEİ, ESER II II II

TEMEİ, ESER II II II 1000 TEMEİ, ESER II II II v r 6n ıztj BEHÇET K E M A L Ç A Ğ L A R MALAZGİRT ZAFERİNDEN İSTANBUL FETHİNE (Dört destan) BİRİNCİ BASILIŞ DEVLET KİTAPLARI MİLLİ EĞİTİM BASIMEVİ _ İSTANBUL 1971 1000 TEM EL

Detaylı

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır. İslam çok yüce bir dindir. Onun yüceliği ve büyüklüğü Kur an-ı Kerim in tam ve mükemmel talimatları ile Hazret-i Resûlüllah (S.A.V.) in bu talimatları kendi yaşamında bizzat uygulamasından kaynaklanmaktadır.

Detaylı

1.Birlik ilkesi: İslam inancına göre bütün varlıklar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır.

1.Birlik ilkesi: İslam inancına göre bütün varlıklar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır. İnsanın toplumsal bir varlık olarak başkaları ile iyi ilişkiler kurabilmesi, birlik, barış ve huzur içinde yaşayabilmesi için birtakım kurallara uymak zorundadır. Kur an bununla ilgili ne gibi ilkeler

Detaylı

11.05.2015 Pazartesi İzmir Basın Gündemi

11.05.2015 Pazartesi İzmir Basın Gündemi 11.05.2015 Pazartesi İzmir Basın Gündemi Prof. Dr. Köse: Organ Bağışının Dinen Sakıncası Yoktur İzmir İl Sağlık Müdürlüğü, İzmir İl Müftülüğü ve İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi

Detaylı

İsra ve Miraç olayının, Mekke de artık çok yorulmuş olan Resulüllah için bir teselli ve ümitlendirme olduğunda da şüphe yoktur.

İsra ve Miraç olayının, Mekke de artık çok yorulmuş olan Resulüllah için bir teselli ve ümitlendirme olduğunda da şüphe yoktur. Alıntı; FarukBeşer İsra Suresi hicretten bir yıl önce indirilmiş. Yani Hicret yakındır ve artık Medine de Yahudilerle temas başlayacaktır. Sure sanki her iki tarafı da buna hazırlıyor gibidir. Mescid-i

Detaylı

MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI

MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Maruf Vakfı Genel Merkezinin Açılışına Katıldı. Maruf Vakfı Genel Merkez açılışı, Vakfımızın Zeytinburnu ndaki merkezinde

Detaylı

AYP 2017 ÜÇÜNCÜ DÖNEM ALIMLARI

AYP 2017 ÜÇÜNCÜ DÖNEM ALIMLARI ALANLAR ve ÖNCELİKLER AYP 2017 ÜÇÜNCÜ DÖNEM ALIMLARI 1- Kur an İlimleri ve Tefsir Kur an ilimleri, Kur an tarihi, tefsir gibi Kur an araştırmalarının farklı na dair araştırmaları 1. Kur an tarihi 2. Kıraat

Detaylı

Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesin olarak inanırlar. Bakara suresi, 4. ayet.

Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesin olarak inanırlar. Bakara suresi, 4. ayet. BULUŞ YOLUYLA ÖĞRENME ETKİNLİK Ders: DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ Sınıf: 9.Sınıf Ünite: İslam da İman Esasları Konu: Kitaplara İman Etkinliğin adı: İlahi Mesaj Süre: 40 dak + 40 dak Yine onlar, sana indirilene

Detaylı

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar 1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar İÇİNDEKİLER KUR AN NEDİR? KUR AN-IN AMACI? İNANÇ NEDİR İBADET NEDİR AHLAK NEDİR KISSALAR AYETLER KUR AN NEDİR? Kur an-ı Hakîm, alemlerin Rabbi olan Allah ın kelamıdır.

Detaylı

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ Öğrenme Alanı: İNANÇ. ÜNİTE: KAZA VE KADER Öğrencilerle Tanışma, Dersin Amacı ve İşleniş Şekli. Öğretmeni tanır ve dersin amacı, derste işlenecek konular ve ders işleme teknikleri hakkında bilgi sahibi

Detaylı

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de. 2014 İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de. 2014 İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te 9 da AK YIL: 2012 SAYI : 164 26 KASIM 01- ARALIK 2012 BÜLTEN İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI T E Ş K İ L A T İ Ç İ H A F T A L I K B Ü L T E N İ 4 te Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır

Detaylı

kaza, hükmetmek, Terim anlamı ise kaza, yaratılması demektir.

kaza, hükmetmek, Terim anlamı ise kaza, yaratılması demektir. ÖRNEKLER DERS: DİN KÜLTÜRÜ VE AHL. BİLGİSİ ÜNİTE: 1. ÜNİTE (KADER İNANCI) KONU: KAZA VE KADER İNANCI KADER: Kelime olarak KAZA: Kelime olarak kader; bir şeye gücü kaza, hükmetmek, - Su 100 yetmek, biçimlendirmek,

Detaylı

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller yayın no: 117 PEYGAMBERİMİZİN DİLİNDEN HİKMETLİ ÖYKÜLER Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür Yayınevi

Detaylı

7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE)

7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE) 7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE) ÖĞRENCİNİN ADI-SOYADI: SINIFI: NO: 1 1. ETKİNLİK: BOŞLUK DOLDURMA ETKİNLİĞİ AYET-İ KERİME SÜNNET KISSA CENNET TEŞVİK HAFIZ 6236

Detaylı

ARALIK 2013 SAYI 2 12/17/2013 1

ARALIK 2013 SAYI 2 12/17/2013 1 ARALIK 2013 SAYI 2 12/17/2013 1 12/17/2013 2 12/17/2013 3 KISA KISALAR 12/17/2013 4 12/17/2013 5 İLİM VE MEVLANA Bizzat kendisi büyük bir alim olan Mevlana ilmin değerine inanır. Ona göre ilim ; Hz. Süleyman'ın

Detaylı

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Hiroşima da büyüdüm. Ailem ve çevrem Budist ti. Evimizde küçük bir Buda Heykeli vardı ve Buda nın önünde eğilerek ona ibadet ederdik. Bazı özel günlerde de evimizdeki

Detaylı

11. Kullara rızık olması için birbirine girmiş, küme küme tomurcukları olan uzun boylu hurma

11. Kullara rızık olması için birbirine girmiş, küme küme tomurcukları olan uzun boylu hurma KURAN'I KERİM TÜRKÇE MEALİ (DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI) 50-KAF SURESİ Mekke'de inmiştir. 45 (kırkbeş) âyettir. "Kaf" harfi ile başladığı için bu adı almıştır. Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla. 1.

Detaylı

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL Ey İnsanlık! Sizi bir tek canlı varlıktan yaratan, ondan da eşini var eden ve her ikisinden de bir çok erkek ve kadın üreten Rabbınıza karşı sorumluluğunuzun

Detaylı

Kur'an-ı Kerimde tevafuk mucizesi Kainatta tesadüf yok, tevafuk vardır

Kur'an-ı Kerimde tevafuk mucizesi Kainatta tesadüf yok, tevafuk vardır Kur'an-ı Kerimde tevafuk mucizesi Kainatta tesadüf yok, tevafuk vardır Tevafuk birbirine denk gelmek, birbiriyle uygun vaziyet almak demektir. Tevafuklu Kur anda tam 2806 Allah lafzı pek az müstesnalar

Detaylı

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS DERS BİLGİLERİ Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS TEFSİR V İLH 403 7 2+0 2 3 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Türkçe Lisans Yüz Yüze / Zorunlu Dersin Koordinatörü

Detaylı

Tel: / e-posta:

Tel: / e-posta: 1-Sempozyuma Davet: ULUSLARARASI CÂMİ SEMPOZYUMU (SOSYO-KÜLTÜREL VE MİMARÎ AÇIDAN) 01-02/ Ekim/ 2018 Tarih boyunca câmiler Müslümanların itikat, ibadet, ilim, sosyal, kültürel ve mimari açıdan hayatın

Detaylı

ICERIK. Salih amel nedir? Salih amelin önemi Zekat nedir? Zekat kimlere farzdır? Zekat kimlere verilir? Sonuc Kaynaklar

ICERIK. Salih amel nedir? Salih amelin önemi Zekat nedir? Zekat kimlere farzdır? Zekat kimlere verilir? Sonuc Kaynaklar ICERIK Salih amel nedir? Salih amelin önemi Zekat nedir? Zekat kimlere farzdır? Zekat kimlere verilir? Sonuc Kaynaklar Salih amel nedir? Salih: dogru yolda olan, fesat icinde olmayan, faydalı ve yarayışlı

Detaylı

T.C. BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ GÖNEN MESLEK YÜKSEKOKULU TURİZM VE OTELCİLİK BÖLÜMÜ İNANÇ TURİZMİ

T.C. BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ GÖNEN MESLEK YÜKSEKOKULU TURİZM VE OTELCİLİK BÖLÜMÜ İNANÇ TURİZMİ T.C. BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ GÖNEN MESLEK YÜKSEKOKULU TURİZM VE OTELCİLİK BÖLÜMÜ İNANÇ TURİZMİ DANIŞMAN:Özer YILMAZ HAZIRLAYAN: Erşad TAN,Tacettin TOPTAŞ İÇİNDEKİLER GİRİŞ I-İNANÇ TURİZMİ A- İnanç Kavramı

Detaylı

2015 2016 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ

2015 2016 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ KONU VE ININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ Öğrenme Alanı: İNANÇ 1. ÜNİTE: KAZA VE KADER EYLÜL Öğrencilerle Tanışma, Dersin Amacı ve İşleniş Şekli. Öğretmeni tanır ve dersin amacı, derste işlenecek

Detaylı

İSLÂM DA CEZA SİSTEMİ HATA İLE ÖLDÜRME

İSLÂM DA CEZA SİSTEMİ HATA İLE ÖLDÜRME 190 HATA İLE ÖLDÜRME Hata ile öldürme iki kısma ayrılır: 1- Öldürülen kimsenin isabet alması istenmemesine rağmen ona isabet etmesi ve onu öldürmesidir. Bir ava atış yapılırken bir insana isabet etmesi

Detaylı

2014 2015 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ

2014 2015 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ KONU VE ININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ Öğrenme Alanı: İNANÇ 1. ÜNİTE: KAZA VE KADER EYLÜL Öğrencilerle Tanışma, Dersin Amacı ve İşleniş Şekli. İlk Ders Genelgesi 1. Allah Her Şeyi Bir Ölçüye

Detaylı

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ Bu Beldede İlim Ölmüştür Rivayet edildiğine göre Süfyan es-sevrî (k.s) Askalan şehrine gelir, orada üç gün ikamet ettiği halde, kendisine hiç kimse gelip de ilmî bir mesele hakkında

Detaylı

İslamî bilimler : Kur'an-ı Kerim'in ve İslam dininin doğru biçimde anlaşılması için yapılan çalışmalar sonucunda İslami bilimler doğdu.

İslamî bilimler : Kur'an-ı Kerim'in ve İslam dininin doğru biçimde anlaşılması için yapılan çalışmalar sonucunda İslami bilimler doğdu. Türk İslam Bilginleri: İslam dini insanların sadece inanç dünyalarını etkilemekle kalmamış, siyaset, ekonomi, sanat, bilim ve düşünce gibi hayatın tüm alanlarını da etkilemiş ve geliştirmiştir Tabiatı

Detaylı

Tevrat ta Dabbe İncil de Dabbe İslam Kültüründe Dabbe Hadislerde Dabbetül-Arz Kur an da Dabbetül-Arz Kaynakça. Dabbetül-Arz دابة االرض

Tevrat ta Dabbe İncil de Dabbe İslam Kültüründe Dabbe Hadislerde Dabbetül-Arz Kur an da Dabbetül-Arz Kaynakça. Dabbetül-Arz دابة االرض Tevrat ta Dabbe İncil de Dabbe İslam Kültüründe Dabbe Hadislerde Dabbetül-Arz Kur an da Dabbetül-Arz Kaynakça Dabbetül-Arz دابة االرض Tevrat ta Dabbe Yahudi ve Hıristiyan Teolojisinde (Tanrı biliminde),

Detaylı

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI ŞEYH MUHAMMED NASIRUDDİN EL-ELBANİ 1 KİTAB VE SÜNNETE DAVET YAYINLARI 1435 HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI ŞEYH MUHAMMED NASIRUDDİN EL-ELBANİ irtibat kitabvesunnet@gmail.com

Detaylı

ALLAH TEÂLÂ'NIN ARŞA İSTİVÂ ETMESİ

ALLAH TEÂLÂ'NIN ARŞA İSTİVÂ ETMESİ ALLAH TEÂLÂ'NIN ARŞA İSTİVÂ ETMESİ استواء االله عرشه ] تر [ Türkçe Turkish Abdurrahman el-berrâk Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin 00-43 استواء االله عرشه» باللغة ال ية «عبد الر ن ال اك

Detaylı

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 06 07 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ AY EKİM KASIM HAFTA ARALIK DERS KONU ADI SAATİ Allah Her Şeyi Bir Ölçüye Göre Yaratmıştır Kader ve Evrendeki Yasalar İnsan İradesi ve Kader

Detaylı

Muhterem Hayrettin Karaman Hocam,evvela selam eder,saygılar sunarım. 1974 yılı İmam-Hatib talebeliğimden beri sizleri duyduk ve istifade ettik.

Muhterem Hayrettin Karaman Hocam,evvela selam eder,saygılar sunarım. 1974 yılı İmam-Hatib talebeliğimden beri sizleri duyduk ve istifade ettik. HAYRETTİN KARAMAN HOCAMA CEVAB Muhterem Hayrettin Karaman Hocam,evvela selam eder,saygılar sunarım. 1974 yılı İmam-Hatib talebeliğimden beri sizleri duyduk ve istifade ettik. Ancak sizlerin bazı noktalarda

Detaylı

Hz. Adem den Hz. Muhammed (s.a.v.)e güzel ahlakı insanda tesis etmek için gönderilen dinin adı İslam dır.

Hz. Adem den Hz. Muhammed (s.a.v.)e güzel ahlakı insanda tesis etmek için gönderilen dinin adı İslam dır. Necip Fazık Kısakürek in gençliğe hitabındaki aynı manadır yazımın başlığında ki kim var? 'Kim var? ' diye seslenilince, sağına ve soluna bakmadan fert fert 'ben varım! ' cevabını verici, her ferdi 'benim

Detaylı

Kur'an ve Anlam. Yazarlar Mürsel Ethem Yusuf Topyay Mehmet Akın. Editörler İsmet Eşmeli Mehmet Akın ISBN:

Kur'an ve Anlam. Yazarlar Mürsel Ethem Yusuf Topyay Mehmet Akın. Editörler İsmet Eşmeli Mehmet Akın ISBN: Kur'an ve Anlam Yazarlar Mürsel Ethem Yusuf Topyay Mehmet Akın Editörler İsmet Eşmeli Mehmet Akın ISBN: 978-605-2233-19-1 1. Baskı Aralık, 2018 / Ankara 2000 Adet Yayınları Yayın No: 284 Web: grafikeryayin.com

Detaylı

Kur an Kerim ayetlerinde ve masumlardan nakledilen hadislerde arş ve kürsî kavramlarıyla çok

Kur an Kerim ayetlerinde ve masumlardan nakledilen hadislerde arş ve kürsî kavramlarıyla çok Question Kur an Kerim ayetlerinde ve masumlardan nakledilen hadislerde arş ve kürsî kavramlarıyla çok kez karşılaşmaktayız, bu iki kavramdan maksat nedir? Answer: Kuran müfessirleri ayet ve rivayetlere

Detaylı

D İ N H İ Z M E T L E R İ G E N E L M Ü D Ü R L Ü Ğ Ü AİLE VE

D İ N H İ Z M E T L E R İ G E N E L M Ü D Ü R L Ü Ğ Ü AİLE VE D İ N H İ Z M E T L E R İ G E N E L M Ü D Ü R L Ü Ğ Ü AİLE VE DİNİ REHBERLİK BÜROSU M U T L U L U Ğ U N U Z A R E H B E R L İ K E D E R Yüce Allah ın aileye bahşettiği sevgi ve rahmetin çeşitli unsurlarla

Detaylı

DÜNYA MÜSLÜMAN KADINLAR ZİRVESİ VE FUARI (BİLGE 2017)

DÜNYA MÜSLÜMAN KADINLAR ZİRVESİ VE FUARI (BİLGE 2017) - TEBLİĞ ÇAĞRISI - DÜNYA MÜSLÜMAN KADINLAR ZİRVESİ VE FUARI (BİLGE 2017) Bir Kadın - Bir Dünya Güç ve Adalet İnşası İçin Politikalar ( 23-26 Kasım 2017, İstanbul - Türkiye ) İslam inancına göre kadın ve

Detaylı

Gençlik Eğitim Programları DAVET

Gençlik Eğitim Programları DAVET Gençlik Eğitim Programları DAVET Gençlik Programları 1. HAFTA DAVET tebliğ nedir, nasıl anlaşılmalıdır? İslam a davetin anlamı Ezber ayeti: Yusuf 108 Davetçi bir Müslüman için İslam ı öğrenmenin, yaşamanın

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Maide Suresi 116 Ve 117. Ayetlerinin Manası Nedir? Teveffi Kelimesi Ve Arap Dili. Teveffinin Manasıyla İlgili Hodri Meydan

İÇİNDEKİLER. Maide Suresi 116 Ve 117. Ayetlerinin Manası Nedir? Teveffi Kelimesi Ve Arap Dili. Teveffinin Manasıyla İlgili Hodri Meydan İÇİNDEKİLER Maide Suresi 116 Ve 117. Ayetlerinin Manası Nedir? Teveffi Kelimesi Ve Arap Dili Teveffinin Manasıyla İlgili Hodri Meydan Teveffi Kelimesi Ve Resulüllah ın Açıklaması İmam Buhari Ve Teveffi

Detaylı

ALEXANDER RUSSEL WEBB-MUHAMMED

ALEXANDER RUSSEL WEBB-MUHAMMED ALEXANDER RUSSEL WEBB-MUHAMMED Benim araştırıcı, meraklı bir ahlâkım vardı. Her şeyin sebebini ve maksadını arıyordum. Bunlar için mantıkî cevaplar bekliyordum. Hâlbuki râhiplerin ve diğer Hıristiyan din

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı Hayat Amaçsız

Detaylı

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli? Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli? EVLENİRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ? Peygamber (sav) Efendimiz den Abdullah ibn-i Ömer RA ın bir hadisini bu münasebetle hatırlayalım, duymuşsunuzdur: (Lâ tenkihun-nisâe

Detaylı

MERYEM SURESİNDEKİ MUKATTAA HARFLERİ كهيعص

MERYEM SURESİNDEKİ MUKATTAA HARFLERİ كهيعص MERYEM SURESİNDEKİ MUKATTAA HARFLERİ كهيعص Ünlü İslam bilgini Taberi, tefsirinde, mukattaa harfleri ile ilgili, Abdullah b. Abbas, Said b. Cübeyr ve Abdullah b. Mesud dan şu görüşü nakletmiştir: Her bir

Detaylı

(1) BÜYÜK PEYGAMBER (S.A.A) KONULU, BÜYÜK YARIŞMA

(1) BÜYÜK PEYGAMBER (S.A.A) KONULU, BÜYÜK YARIŞMA (1) BÜYÜK PEYGAMBER (S.A.A) KONULU, BÜYÜK YARIŞMA Birinci Ehlibeyt (a.s) Kültür ve Sanat Festivaline Davet Kısa Filmler ve İngilizce Kitap Yazımı bölümlerinde Büyük Peygamber (s.a.a) konulu ve büyük hediyeli

Detaylı

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI DEĞERLER EĞİTİMİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ Bir milletin ve topluluğun oluşumunda maddi

Detaylı

TEŞKİLATLANMA VE KOLLEKTİF MÜZAKERE HAKKI PRENSİPLERİNİN UYGULANMASINA MÜTEALLİK SÖZLEŞME

TEŞKİLATLANMA VE KOLLEKTİF MÜZAKERE HAKKI PRENSİPLERİNİN UYGULANMASINA MÜTEALLİK SÖZLEŞME TEŞKİLATLANMA VE KOLLEKTİF MÜZAKERE HAKKI PRENSİPLERİNİN UYGULANMASINA MÜTEALLİK SÖZLEŞME Bu sözleşme, ILO'nun temel haklara ilişkin 8 sözleşmesinden biridir. ILO Kabul Tarihi: 18 Haziran 1949 Kanun Tarih

Detaylı

İmam-ı Muhammed Terkine ruhsat olmayan sünnettir der. Sünnet-i müekkededir.[6]

İmam-ı Muhammed Terkine ruhsat olmayan sünnettir der. Sünnet-i müekkededir.[6] K U R B A N Şartlarını hâiz olub,allah a yaklaşmak amacıyla kesilen kurban;hz. Âdem in çocuklarıyla başlayıp [1],Hz. İbrahim-in oğlu İsmail-in kurban edilmesinin emredilmesi[2],daha sonra onun yerine koç

Detaylı

IÇERIK ÖNSÖZ. Giriş. Birinci Bölüm ALLAH A İMAN

IÇERIK ÖNSÖZ. Giriş. Birinci Bölüm ALLAH A İMAN IÇERIK ÖNSÖZ 13 Giriş DİN VE AKAİT Günümüzde Din Algısı Sosyal Bilimcilere Göre Din İslam Açısından Din Dinin Anlam Çerçevesi İslam Dini İslam ın İnanç Boyutu Akait İman İman-İslam Farkı İman Bakımından

Detaylı

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS DERS BİLGİLERİ Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KURÂN A ÇAĞDAŞ YAKLAŞIMLAR ILH333 5 2+0 2 3 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Türkçe Lisans Yüz Yüze / Seçmeli

Detaylı

İslam Hukukunun kaynaklarının neler olduğu, diğer bir ifadeyle şer î hükümlerin hangi kaynaklardan ve nasıl elde edileceği, Yemen e kadı tayin edilen

İslam Hukukunun kaynaklarının neler olduğu, diğer bir ifadeyle şer î hükümlerin hangi kaynaklardan ve nasıl elde edileceği, Yemen e kadı tayin edilen İslam Hukukunun kaynaklarının neler olduğu, diğer bir ifadeyle şer î hükümlerin hangi kaynaklardan ve nasıl elde edileceği, Yemen e kadı tayin edilen Muâz b. Cebel'in Hz. Peygamber in (s.a.v.) sorduğu

Detaylı

Ebû Dâvûd un Sünen i (Kaynakları ve Tasnif Metodu) Mehmet Dinçoğlu

Ebû Dâvûd un Sünen i (Kaynakları ve Tasnif Metodu) Mehmet Dinçoğlu Ebû Dâvûd un Sünen i (Kaynakları ve Tasnif Metodu) Mehmet Dinçoğlu Cilt/Volume: II Sayı/Number: 1 Yıl/Year 2016 Meridyen Derneği hadisvesiyer.info Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları 2012, 472 sayfa.

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

KELAM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

KELAM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI 7. KELAM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMININ UYGULANMASI 7.1. KELAM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMININ TEMEL FELSEFESİ VE GENEL AMAÇLARI Kelam; naslardan hareketle inanç esaslarını ve insanın düşünce yapısına ilişkin temel

Detaylı

ZAFER TALHA ÇİMEN 8/E - 1453

ZAFER TALHA ÇİMEN 8/E - 1453 ÖZEL EGE LİSESİ (ORTAOKULU) DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ KAZA VE KADER (Allah, herkesin ne yapacağını bilip yazdığına göre, insanların hayır işlemesinin bir anlamı var mı? İslam da İnsanın İradeli Fiilleri

Detaylı

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır. BÜYÜKLERİN HİKMETLİDEN SÖZLERİ Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır. Buyruldu ki; Faziletli kimseler için (hiçbir yer) gurbet sayılmaz. Cahilin ise

Detaylı

Kadınların Dövülmesi. Konusuna Farklı Bir Bakış. (Nisa [4] 34)

Kadınların Dövülmesi. Konusuna Farklı Bir Bakış. (Nisa [4] 34) Nisa [4] 34 Nuşûz Darabe Boşanmadan Önceki İşler Hz. Muhammed Hiç Kimseyi Dövmemiştir Dövmek Yasaklanmış Eşini Döven Hayırsızdır Ayetin Mantığı Kaynakça Kadınların Dövülmesi (Nisa [4] 34) Konusuna Farklı

Detaylı

Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 2 (2012), ss

Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 2 (2012), ss Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 2 (2012), ss. 349-353. Sami Kılıç, İlâhi Dinlerde Yiyecek ve İçecekler Ankara: Sarkaç Yayınları, 2011, IX+226 s. Bilindiği üzere doktrinel ve

Detaylı

Ramazan: Hicri takvimin dokuzuncu ayıdır. Ramazan-ı Şerif veya Oruç Ayı da denilir.

Ramazan: Hicri takvimin dokuzuncu ayıdır. Ramazan-ı Şerif veya Oruç Ayı da denilir. Hoş Geldin Ya Şehri Ramazan Recep ve Şaban ayını mübarek kılıp bizi ramazan ayına ulaştıran rabbimize hamd olsun. Bu yazımızda sizinle ramazan ayıyla ilgili terimlerin anlamını inceleyelim. Ramazan: Hicri

Detaylı

Acaba İslam dini Kadın ın sünnet olması doğrultusunda bir destur vermiş midir?

Acaba İslam dini Kadın ın sünnet olması doğrultusunda bir destur vermiş midir? Acaba İslam dini Kadın ın sünnet olması doğrultusunda bir destur vermiş midir? Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla Acaba İslam dini Kadın ın sünnet olması doğrultusunda bir destur vermiş midir? Kısacası

Detaylı

SAHİP OLDUKLARIMIZI KORUMANIN 4 RUHSAL ADIMI

SAHİP OLDUKLARIMIZI KORUMANIN 4 RUHSAL ADIMI 1 KORUMANIN 4 RUHSAL Çoğu insan nasıl dua edeceğini bilemez. Bu yüzden size yardımcı olabilecek örnek bir dua metni hazırladım. Bu duayı sesli olarak okuyabilir ya da içinizden geldiği gibi dua edebilirsiniz.

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı Allah

Detaylı

Gizlemek. أ Helak etmek, yok etmek أ. Affetmek. Açıklamak. ا ر اد Sahip olmak, malik olmak. Đstemek,irade etmek. Seçme Metnler 25

Gizlemek. أ Helak etmek, yok etmek أ. Affetmek. Açıklamak. ا ر اد Sahip olmak, malik olmak. Đstemek,irade etmek. Seçme Metnler 25 136. Ey iman edenler, Allah'a, elçisine, elçisine indirdiği kitaba ve bundan önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, elçilerini ve ahiret gününü inkar ederse, uzak bir sapıklıkla

Detaylı

Şüphesiz ki Allah a, ahiret gününe iman edenlerle Allah ı çok anan kimseler için Allah ın elçisinde güzel bir örnek vardır.

Şüphesiz ki Allah a, ahiret gününe iman edenlerle Allah ı çok anan kimseler için Allah ın elçisinde güzel bir örnek vardır. İlk insan ve Peygamber Adem babamızla başlayan güzel ahlakı inşa etme vazifesi Peygamberimiz Hz. Muhammed(s.a.v.) ile tamamlandı: Ve şüphesiz sen büyük bir ahlak üzerindesin.(kalem, 68/4) Şüphesiz ki Allah

Detaylı

MÂTÜRÎDÎ KELÂMINDA TEVİL

MÂTÜRÎDÎ KELÂMINDA TEVİL Önsöz Klasik ilimler geleneğimizin temel problemlerinden birine işaret eden tevil kavramını en geniş anlamıyla inanan insanın, kendisine hitap eden vahyin sesine kulak vermesi ve kendi idraki ile ilâhî

Detaylı

Acaba hali hazırda elimizdeki Kur an Peygamber (s.a.a) e nazil edildiği suretteki Kur an mıdır?

Acaba hali hazırda elimizdeki Kur an Peygamber (s.a.a) e nazil edildiği suretteki Kur an mıdır? Question Acaba hali hazırda elimizdeki Kur an Peygamber (s.a.a) e nazil edildiği suretteki Kur an mıdır? Kur an-ı Kerim'in tahrif edilmediğinin delilleri nedir? Answer: Kur an-ı Kerim in tahrif edildiğini

Detaylı

ŞİÎ-SÜNNÎ POLEMİĞİNDE EBÛ TÂLİB VE DİNÎ KONUMU. Habib KARTALOĞLU

ŞİÎ-SÜNNÎ POLEMİĞİNDE EBÛ TÂLİB VE DİNÎ KONUMU. Habib KARTALOĞLU e-makâlât Mezhep Araştırmaları, IV/2 (Güz 2011), ss. 179-183. ISSN 1309-5803 www.emakalat.com ŞİÎ-SÜNNÎ POLEMİĞİNDE EBÛ TÂLİB VE DİNÎ KONUMU Halil İbrahim Bulut, Araştırma Yayınları, Ankara, Nisan 2011,

Detaylı

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti Mektub-u Attar Muhammed İlyas Kadiri Razavi tarafından tüm İslami Erkek Kardeşlerine ve İslami Kız Kardeşlerine, Medaris El Medine ve Camiat El Medine nin erkek öğretmenler, erkek öğrenciler, kadın öğretmenler

Detaylı

Fadıl Ayğan. Eylül 2015

Fadıl Ayğan. Eylül 2015 Önsöz İnancı oluşturan temel unsurlardan biri olan nübüvvet, aynı zamanda dinler arası tartışmaların ve teolojik ilişkilerin ana konularından birini teşkil eder. Son ilâhî mesajı tebliğ eden Hz. Peygamber

Detaylı

1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır:

1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır: 1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır: 1. Güzel ahlâk 2. Kötü ahlâk 2 Güzel ahlâk neye denir? Allah ın ve Resulü nün emir ve tavsiye ettiği, diğer

Detaylı

Ramazan ve Bayram Ramazan Ramazan Allah a yakınlaşmak için yegane bir zaman. Allah dünyada kendisi ve insanlar arasına perdeler koymuş. Bu perdeleri açmak ve aşmak, Allah a yakınlaşmak, onu hissetmek için

Detaylı