EDEP Yaz Programı Başarıyla Tamamlandı

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "EDEP Yaz Programı Başarıyla Tamamlandı"

Transkript

1 Edeple gelen, lütufla gider!.. EDEP Yaz Programı Başarıyla Tamamlandı EDEP Yaz Programı, 120 öğrenci içerisinden çeşitli üniversitelerin farklı bölümlerinde eğitim-öğretim faaliyetlerini sürdüren 40 öğrenci ile 4 Ağustos-12 Eylül 2014 tarihleri arasında başarıyla tamamlanmıştır. Zikredilen tarihleri kapsayan altı haftalık yaz programı çerçevesinde öğrenciler farklı seviyelerde Klasik Arapça seminerlerini, Muhammet Emin Kılıç; Modern Arapça seminerlerini, Zeynep Taşkın, Esma Sağ Şencal ve Rissam Sreiwel; İslami İlimlere Giriş seminerlerini, Mürteza Bedir; Fıkıh seminerlerini, Sümeyye Sarıtaş; Hadis seminerlerini Rahile Kızılkaya Yılmaz; Kur an seminerlerini, Fatma Aliye Kaya, Firkat Işık ve Ayşegül Işık; Mektubat seminerlerini ise Recep Şentürk gibi alanında yetkin hocalardan almışlardır. Yaz programı sadece seminerlerle sınırlı kalmamış haftalık düzenlenen ve Nazife Şişman tarafından yürütülen kitap müzakereleri; Zekeriya Güler, Mehmet Yağcı, Necmettin Kızılkaya, Berat Açıl, Ahmet Karakaya ve Recep Şentürk ün vermiş olduğu konferanslar ve yüksek lisans/doktora tez sunumları ile zenginleştirilerek öğrencilerin istifadesine sunulmuştur.

2 Center for Excellence in Education Eğitime Destek Programları Merkezi معهد للتفوق العلمي YAZ 2014 YIL:1 SAYI:1 Editör: Betül Tarakçı Yayın Kurulu: Sümeyye Sarıtaş, Sevinç Akay, Saliha Çelenlioğlu Adres: Hırka-i Şerif Mah. Akseki Camii Sk. No:1 Fatih/İstanbul (Hırka-i Şerif Camii yanı - Muhafız Konağı) bilgi@edepmerkezi.org Tel: Faks: Baskı&Cilt: Limit Ofset: Litros Yolu 2. Matbacılar Sit. ZA13 Topkapı - Zeytinburnu / İstanbul Tel: Yılda iki sayı olarak yayınlanır. Ücretsizdir. Yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir.

3 Editörden Seneler önce zihne, gönle ve dahi Nurbanu Sultan ın himayesinde, Atik Valide sırtlarına atılmış tohumların filizlenip boy vermesiyle oluşmuştu aslında EDEP. Halkanın zincirleri büyüyecek, eskiler yenilere danişmendlik yapacaktı. Kötü bir rüyadan uyanır gibi bedenen yenilenen Muhafız Konağı nın ruhen de hayat bulması için gönül erlerine ihtiyaç vardı. Etraftaki keşmekeşe ve kadir bilmezliğe inat ölmeyip sükunet içinde uyuyan ulemanın varisi olacak ilim talebelerine. Bu kabiliyeti haiz hanımefendileri bulmaktı bu kez niyetimiz. Hali hazırdaki boyun eğişin derununda yatan entelektüel durgunluğu atıp alışkanlıkların yerine bilinçle izlenecek bir hayat programının yükünü yükleneceklerdi. Kardeş olacak, kaygıdaş olacak, huzur içinde o büyülü dengeyi yakalayacaklardı. Bu kez Abdülmecid Han dan destur aldılar. Sultan ın Efendimiz in şanına layık yaptırdığı Hırka-i Şerif Camii nin yanı başındaki Muhafız Konağı nda hırkanın yeni muhafızları olan Edep talebeleri oturacaktı artık. Alim kişinin zahide nispetle parlayacağını öğrenmişlerdi, tıpkı on dördündeki ayın diğer yıldızlara üstünlüğü gibi. Verilen sözler kadar tuzaklar da büyüktü, İbn Arabi nin Şatranc-ı Urefa da bahsettiği afaki ve enfüsi tuzaklar! Kemalden zevale, kötü akıldan pişmanlığa, öfkeden hacalete düşmek gibi. Fakat yola çıkılmışsa bir kere hayat boyu sürecek cehd ve muhasebeye göğüs gerilmiş demekti. Bize düşen derin ümid ve heyecanla başlanılan bu mübarek yolculuğa katılanların her daim yanında olmak ve hayırlı akıbetleri için niyazda bulunmaktı! EDEP e Dair... / 4 Recep Şentürk Hocamızla Röportaj / 6 EDEP Eğitim Programı / 10 Klasik ve Modern Arapça / 13 Tez Sunumları / 14 Konferanslar / 19 Kitap Müzakeresi / 32 Mektubat Dersleri / 39 Safahat Okumaları / 40 Yurtdışı İzlenimleri / 42 EDEP Yurdu Denince / 44 Misafir Öğrenciler / 45 Veda Zamanı / 46

4 EDEP e Dair... EDEP, TÜRGEV (Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı) tarafından kurulmuştur. Mart 2014 ten itibaren Prof. Dr. Recep Şentürk ün başkanlığında Hırka-i Şerif Muhafız Konağı nda toplanmaya başlamış, eski talebeler yeni fikirleri yoğurarak taşın altına ellerini koyunca günden güne büyümüştür. Koca binanın ardındaki bu ufak topluluğun Gelin tanış olalım sözü mucibince serdettikleri tercüme-i halleridir. Recep Şentürk, lisans eğitimini Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi nde tamamladı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü nde yüksek lisansını yaptıktan sonra, ikinci yüksek lisansını ve doktorasını Columbia Üniversitesi Sosyoloji Bölümü nde bitirdi. Daha sonra İSAM da araştırmacı olarak bulundu. Aynı zamanda Atlanta da Emory Üniversitesi Hukuk Fakültesi nde misafir araştırmacı olarak insan hakları konusunda araştırmalar yaptı yılında British Academy nin davetlisi olarak Oxford Brookes Üniversitesi Sosyal Bilimler ve Hukuk Fakültesi nde insan hakları konusundaki çalışmalarını yürüttü ve aynı konuda İngiltere nin çeşitli üniversitelerinde konferanslar verdi. Halen FSM Üniversitesi Medeniyetler İttifakı Enstitüsü nün müdürüdür. EDEPBÜLTEN 4

5 Edep in idarî ve tefrişat işlerinden müdürümüz Hüseyin Taşkın ve yardımcısı Betül Tarakçı sorumludur. Haziran 2014 de Yeşilay ın binadan çıkışından bu yana bayram seyran demeden büyük bir emek verilip görenleri hayran bırakacak şekilde donatılmıştır Edep. BÜLTEN 2014 YAZ Hüseyin Taşkın, 1975 yılında Alucra Kur an kursunda hafızlığını tamamladı yılında İstanbul İmam-Hatip Lisesi nden, 86 da 19 Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi nden mezun oldu. Kur an kurslarında ve Özel İslami İlimler Lisesi nde öğreticilik yaptı. Yanı sıra çeşitli şirketlerde yönetim kurulu üyeliği ve yöneticilikte bulundu. Betül Tarakçı, Üsküdar da doğdu. Mukadderat eseri girdiği İlahiyat Fakültesi nde bencileyin ilim halkaları ararken okumanın manası üzerine düşündü. Seyahat etmeyi, uşşak makamında İstanbul un arka sokaklarında kain metruk külliyeleri keşfetmeyi ve Hz. İnsan ı misafir edip kurabiye pişirmeyi sevdi. IV. yy.da Kutsal Ruh un Dogmalaşmasında Kapadokyalı Babaların Etkisi adlı doktora tezini yazacakken yolu Edep e uğradı. İşin başından beri akademik yükünü taşıyan Eğitim Koordinatörümüz Nilüfer Kalkan Yorulmaz, 1987 yılında İstanbul da doğdu yılında Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi nden mezun oldu yılında Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı Hadis Bilim dalında İmam Muhammed in Kitâbu l-âsâr ı ve Rivâyetlerinin Kütüb-i Sitte ile Karşılaştırılması isimli yüksek lisans tezini tamamladı. Aynı yıl İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı nda doktora eğitimine başladı ve halen burada eğitimini sürdürmektedir. İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku dalında doktorasına devam eden ve küçük Elif e rağmen bizleri yalnız bırakmayan araştırmacımız Sümeyye Sarıtaş, 1986 yılında İstanbul da doğdu yılında Kadıköy İmam Hatip Lisesi nden, 2009 yılında Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi nde mezun oldu yılında Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi nde İslam Hukuku alanında yüksek lisans yapmaya hak kazandı. Aynı yıl İSM nin eğitim programına katıldı de Zürrî Vakıflarda Kullanılan Çocukların Çocukları Lafzının Vâkıfın Kızının Çocuklarını Kapsaması(Hatibzâde,Kemalpaşazâde ve İbn Nüceym in Risaleleri Bağlamında) başlıklı çalışmasıyla yüksek lisansını tamamlayıp İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi nde İslam Hukuku alanında doktora eğitimine başladı. Tanzimat tan Cumhuriyet e Türk Aile Hukukunda Kanunlaştırma Çabaları başlıklı doktora çalışmasını sürdürmektedir yılında Edep te araştırmacı olarak göreve başladı. Halen bu kurumda faaliyet göstermekte olup evli ve bir çocuk annesidir. Zihnî olarak var olan Edep in görünür kılınması için ilk olarak Edep broşürlerine ve yoğun yaz programımızın afişlerine karar verdi bu ekip, uzun uğraşlar sonucu. Bina tedrisat için hazır hale getirilip hocalarımız da bizleri yalnız bırakmayınca geriye kalan mülakat yapıp kırk EDEP liyi seçmek oldu. 19 Ağustos 2014 de yaptığımız mütevazı bir açılışla yola çıkan bu kervan, bünyesine yeni hocalar ve talebeler alıp her geçen gün genişlemektedir. Gerisini zaten onlar anlatacaklar! EDEPBÜLTEN 5

6 EDEP bir medeniyet projesidir; kopan ilim, fikir ve sanat geleneği zincirimizi yeniden ihyayı amaçlamaktadır. Recep Şentürk hocamızla hasbihal ettik... Eskilerden biri olarak talebelerinize üniversite dışında da hamilik yaptığınızı biliyorum. Tecrübelerinizi de katarak Edep fikrinin olgunlaşıp vücut bulma serüvenini bizimle paylaşmanızı isteriz. EDEP te müstakbel alime talebelerimize şu üç vasfı kazandırmayı hedefliyoruz: ilim, edep, ihsan. İlimle geleneksel ve modern bilimleri, edep ile beşeri ilişkilerde nebevi ahlakın ve nezaketin en üst mertebesini, ihsan ile de bir yandan amel ve takvanın en üst seviyesini diğer yandan öğrenilen bilginin karşılık beklemeksizin başkalarıyla paylaşımını kastediyoruz. Bu maksada ulaşmak için üç metot uygulayacağız: talim, terbiye ve tezkiye. Başarımızı bu üç özelliği talebelerimize ne kadar kazandırabildiğimize bakarak ölçeceğiz. İnşallah beş yıllık onur programımıza devam eden talebelerimiz, bu üç vasfı kazanmış olarak mezun olacaklardır. Vaadimiz budur. Niyetimiz budur. Allah ın yardımıyla bu vaadimizi EDEPBÜLTEN 6

7 yerine getirme konusunda başarılı olacağımıza inancım tamdır. İnsan niyetidir; herkese niyet ettiği verilecektir. Bunu Doğu da ve Batı da elde ettiğim çok farklı ve zengin tecrübelerime dayanarak söylüyorum. EDEP in kuruluş felsefesi benim farklı kurum ve coğrafyalardaki öğrenci ve hoca olarak tecrübe ve gözlemlerimle doğrudan irtibatlıdır. Ortaokul yıllarımdan başlayarak uzun yıllar hocalarımdan hususi olarak geleneksel usulde dersler almaya başladım. Bu dersler bana okuldaki resmi müfredat dışında unutulmuş bir ilim geleneğimiz olduğunu gösterdi. Bu nedenle bir yandan Türkiye de, Mısır da ve Amerika da dünyanın en önde gelen üniversitelerinde İslami ilimler ve sosyoloji alanında akademik eğitimimi sürdürürken, diğer yandan saygın alimlerin rahle-i tedrisinde geleneksel eğitimimi tamamlayarak unutulmuş ilim geleneğimizle sağlam bir irtibat kurmaya çalıştım. Bu süreçte şunu öğrendim ki tek başına akademi bir insanın ihtiyacı olan bilgileri sunmaya yeterli değildir. Başka bir ifadeyle, bir insan ihtiyaç duyduğu tüm bilgileri akademiden alamaz. Günümüzde Zulcenaheyn (iki kanatlı) alim olmanın yolu geleneksel ve modern bilgiyi usulünce cem etmekten ve sağlam bir temel kazanıp bunlar arasında köprü kurmaktan geçmektedir. Daha lise yıllarımdan itibaren, o zamanki İstanbul İmam Hatip Lisesi müdürünün de teşvikiyle, geleneksel usulde ders vermeye de başladım. Bu dersleri akşamları ve hafta sonları camilerde ve evlerde yapıyorduk. O günden bu yana etrafımda hep hususi ders halkaları oldu. Hocalarımızdan aldıklarımızı talebelerimize vermeye çalıştık. Sizinle tanışmamız İSAM daki ders halkama dahil olmanızla oldu. Üniversitede modern usulde verilen eğitimin tek başına yeterli olmadığına inanan öğrenciler ders halkama katılıyordu. Hatta o zamanlar, sayıları kırka yaklaşan bayan öğrencilerimiz olarak, Bacıyân-ı Dil diye bir grup da oluşturmuştunuz. O günden beri ilişkimiz devam ediyor çünkü geleneksel usulde hoca-talebe ilişkisi muvakkat değildir, aksine hoca-talebe ilişkisi hususi bir uhuvvet ve muhabbetle ilelebed devam eder. Ben de, bana hocalarımın davrandığı gibi, talebelerimi kardeşlerim olarak İlme küllünü vermeyen ilmin cüzünü alamaz. sevdim ve onları Rabbani birer alim olarak yetiştirmeye çalıştım. EDEP in kuruluşunu uzun yıllardır tanıdığımız sizin gibi hanım talebelerimizle gerçekleştirmiş olmak bana ayrı bir memnuniyet veriyor. Bir talebe için iyi bir hocaya sahip olmak ne kadar büyük bir sevinç kaynağı ise, bir hoca için de iyi talebere sahip olmak o kadar büyük bir sevinç kaynağıdır. EDEP genellikle erkek talebelere açık olan ilim halkalarından istifade edemeyen gayretli kızlarımız ve hanım kardeşlerimiz için kurulmuştur. EDEP, sadece modern akademik eğitimi yeterli görmeyen, sıradan bir akademisyen değil bir alime olmak isteyen gayretli ve başarılı öğrenciler için eşsiz bir imkan sunmaktadır. EDEP bir EDEPBÜLTEN 7 BÜLTEN 2014 YAZ

8 Alimler peygamberlerin varisleridir. EDEP li olmanın şartı peygamber varisi olmaya aday olacak gayret, fedakarlık ve çalışma disiplinine sahip olmaktır. medeniyet projesidir; kopan ilim, fikir ve sanat geleneği zincirimizi yeniden ihyayı amaçlamaktadır. EDEP İslam alimi deyince bunu sadece ilahiyatçı olarak görmeyip, hangi alanda olursa olsun, alanına İslami açıdan bakan herkesi İslam alimi olarak kabul eden bir yaklaşımdan hareket etmektedir. İslam ı ilahiyat fakültelerine hapsetmek laikliği benimsemektir. EDEP e bünyesinde yer veren TÜRGEV e ve özellikle de bu kuruluş sürecinde benimle beraber heyecanla gayret gösteren ve halen de yardımcılarım olan Esra Albayrak ve Şule Albayrak hoca hanımlara teşekkür ediyorum. Fizikî ve akademik şartları açısından bir ayrıcalık olduğu ortada. Edep li olmanın kriterleri nedir peki? EDEP li olmanın en önemli şartı tüm hayatını ilme vakfetmiş olmaktır. İlme küllünü vermeyen ilmin cüzünü alamaz. Bu da ancak, ilim rütbesinin bütün rütbelerden daha yüksek olduğuna inanmakla ve hayatını o rütbeye ulaşmaya adamakla olur. Alimler peygamberlerin varisleridir. EDEP li olmanın şartı peygamber varisi olmaya aday olacak gayret, fedakarlık ve çalışma disiplinine sahip olmaktır. Taş üzerine yazı yazmaya çalışarak ilim tahsil eden alimleri biz ancak kitaplarda okuyoruz. Fetret devrinin izlerini bizden daha yoğun yaşamış biri olarak ilim talebesinin üzerine düşen nedir? İlim talebesine düşen, ilk önce, ihlasla ilim yoluna girmektir. İkinci olarak, ilimde erişilebilecek en üst mertebeyi hedeflemek ve o mertebeye erişebilmek için tüm gayretiyle gece gündüz çalışmaktır. Üçüncü olarak, öğrendikleriyle amel etmektir. İnsanın amel, ahlak ve takvasını geliştirmeye katkı yapmayan bilgi faydasız ilimdir. Dördüncü olarak, öğrendiklerini maddi hiç bir karşılık beklemeden Allah rızası için başkalarına öğretmektir. Beşinci olarak, ilmi dünyevi ve nefsani bir amaç için kullanmamalıdır. Hocalarının rahle-i tedrisinden geçip icazet almak birinci hedefleri olacak Edep talebelerinin. Peki ameli irşad konusunda onları bekleyen ne olacak? Akademisyen ile alim arasındaki fark şudur ki alim, ilmî faaliyeti Allah katındaki en efdal ibadet olarak görür. Akademisyen için önemli olan bilgiye sahip olmaktır; amel etmek akademik EDEPBÜLTEN 8

9 ilerleme için şart olarak görülmez. İslam eğitiminin amacı ihsan makamına ermiş insan-ı kamiller yetiştirmektir. Bundan da öte alim, kamil ve mükemmil olmalıdır yani kendisi kemal sahibi olup başkalarını da kemale erdirebilecek eğitimi verebilme kabiliyetine sahip olmalıdır. BÜLTEN 2014 YAZ Kadın olmak ve kadın kalmak üzerine çokça kafa yorulan şu dönemde Edep sizce nasıl bir boşluk dolduracak? İhsan makamına ermiş bir insan-ı kamil olmak, kamil ve mükemmil bir alim olmak noktasında kadın ve erkek arasında bir fark yoktur. Hz. Peygamber (SAV) in varisi olma ve onun miras bıraktığı ilim mirasından pay alma hakkı sadece erkeklere has değildir. Nitekim bizim ilim geleneğimizde ilim yolunda erkekler ve kadınlar birlikte çalışmışlardır. Kadınlar sadece ilimle uğraşmakla kalmamış, aynı zamanda Bezm-i Alem Valide Sultan, Atik Valide Sultan, Mihrimah Sultan gibi meşhur örneklerde olduğu gibi devirlerinin prestijli külliyelerini (o zamanın önde gelen üniversiteleri) kurmuşlardır. Maalesef günümüzde bu gelenek kesintiye uğramıştır. Günümüzde zengin hanımlar var ama üniversite kurmak için parasını harcayan yok. Bu da kadınların Osmanlı dönemindeki ilim alanındaki etkin rollerinin, günümüzde gerilediğini göstermektedir. İnşallah EDEP kadınlara, İslam ilim geleneğini yeniden ihya ederek İslam medeniyetini yeniden inşa etmede rol oynayabilecek bir donanım kazandıracaktır. Bu donanım sadece bilgi değil; amel, ahlak ve heyacanı da içerecektir. Son olarak siz ilim tahsil ederken idealinizin ulaştığı yerler nelerdi ve Edep lilerin ideali ne üzerine olmalı? Bir EDEP li Allah ın yeryüzünde halifesi olmaya, mürekkebi şehitlerin kanından daha değerli bir alim olmaya talip olmalıdır. Bir EDEP li küresel bir alim olmayı ve alanında dünyada birinci olmayı hedeflemelidir. Bu yüzden akademik Arapça ve İngilizceyi en üst düzeyde bilmesi, başka dünya dillerini de öğrenmesi, kendi alanında dünyadaki en son gelişmeleri takip etmesi ve onlara katkı yapacak bir donanıma sahip olması son derece önemlidir. Bir EDEP li evrensel bir yaklaşımla günümüzde insanlığın maddi ve manevi tüm dertlerini kendi derdi bilmeli ve onlara İslami bir yaklaşımla çözüm üretmeye çalışmalıdır. Bir EDEP li Allah ın yeryüzünde halifesi olmaya, mürekkebi şehitlerin kanından daha değerli bir alim olmaya talip olmalıdır. Bu da ilim yolunda i lây-ı kelimetullah için bir şehidin yaptığından kat kat daha büyük fedakarlık yapmakla mümkün olur. EDEP i kurmakla TÜRGEV çok önemli bir hizmet başlatmıştır. Gayret bizden, tevfik Allah tandır. EDEPBÜLTEN 9

10 EDEP EĞİTİM PROGRAMI EDEP (Eğitime Destek Programları) Merkezi akademik çalışmalarını derinleştirmek isteyen, her alandan lisans ve lisansüstü hanım öğrencileri klasik ve modern ilimleri kapsayan, ilim ve irfanı birleştiren eğitim programları ile donatarak onlara bilinç ve ahlaki bir duruş kazandırmayı amaçlar. Edep te beş yıl süren Onur programı ve dönemsel yoğun programlarla sahasında uzman hocalar tarafından Arapça dil ve alet ilimleri eğitimi verilir. Bunun yanı sıra İslami ilimler ve sosyal bilimlerin farklı konularında seminerler düzenlenir. Temel Arapça eğitimini tamamlayan veya kendi çabasıyla o düzeyde eğitim almış öğrencilere yönelik İngilizce, Farsça ve Osmanlıca atölyeler ve ihtisas sınıfları açılır. Bütün bu çalışmalarımızda İslam ilim geleneğini sürdüren, klasiği güncelle irtibatlandırarak güncel meselelere çözümler sunmayı amaçlayan bir yöntem uygulanır. Ayrıca tertip edilen konferans ve tez sunumları ile öğrenciler farklı perspektifler kazanmaktadır. Programda onar kişilik öğrenci grupları yıl boyunca çalışmalarını bir eğitim danışmanı gözetiminde yürütürler. Bu minvalde 4 Ağustos-12 Eylül 2014 tarihleri arasında gerçekleştirilen altı haftalık Edep Yoğun Yaz Programı nda, Klasik ve Modern Arapça, İslami İlimlere Giriş, Fıkıh, Hadis, Kıraat derslerinin yanı sıra kitap müzakeresi saati ve haftalık konferanslarla, talebeler zamanın ve mekanın bereketini hissettikleri unutulmaz bir ilim yolculuğuna çıkarıldı. Kem aletle kemalat olmaz düsturu gereğince ilahiyatçılara okullarında tatmadıkları, ilahiyatçı olmayanlara ilk kez tadacakları bir ortam oluşturmak için kollar sıvandı. Sizlerle de hatıra-i uhuvvet kabilinden hocalarımızı ve bazı demleri paylaşalım istedik. Klasik Arapça da Edep liler kıymetli hocamız Muhammed Emin Kılıç ın tecrübeleri ve nev-i şahsına münhasır anlatımlarından istifade ettiler yılında El-Ezher Üniversitesi Usulü d-din Fakültesi nden mezun olan Kılıç, aynı yıl Fatih Müftülüğü ne bağlı İsmailağa Kur an Kursu nda öğretici olarak göreve başlamış, yılları arasında Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi nde İlk Dönem Maturidi kaynaklarında Istılahlar adlı teziyle kelam bilim dalında EDEPBÜLTEN 10

11 EDEP EĞİTİM PROGRAMI BÜLTEN 2014 YAZ yüksek lisansını tamamlamıştır. Haseki Eğitim Merkezi nde 16.dönemi başarıyla tamamlayan Kılıç, daha sonra aynı merkeze öğretici olarak atanmıştır. Modern Arapça da ise Rissam Sreiwel, Esma Sağ Şencal ve Zeynep Taşkın ın genç dimağlarıyla tanıştılar. Yaz programının başından beri bizimle beraber olan Rissam Sreiwel, Şam Üniversitesi İngiliz Dili bölümünden 2008 yılında mezun oldu. Suriye, Mısır ve Türkiye de çeşitli resmi ve özel kurumlarda öğreticilik ve tercümanlık yaptı. Kendisinin aynı zamanda İbn Teymiyye nin Fetava sından tercemeleri mevcuttur. Zainab AlHaj Hasan, yaz programının beşinci haftasında aramıza katılmıştır. Ürdün Üniversitesi Dil Merkezi nde yabancı öğrencilere akademik danışmanlık yaparak kariyerine başlamış, dünyaca ünlü Qasıd Enstitüsü nde beş yılı aşkın koordinatörlük ve eğiticilik yapmıştır. Kısa bir süre İspanyolca tercümanlık da yapmış, Molham a bağlı olarak Suriye li göçmenlerle alakalı gönüllü faaliyetlerde bulunmuştur. Esma Sağ Şencal, seneleri arasında Ürdün Universitesi, Arap Dili ve Edebiyatı bölümünü tamamladı de Atik Valide Külliyesi bünyesindeki İSM de Arapça Hocası olarak görev yaptı ders dönemlerinde Medeniyetler İttifakı Enstitüsü nde asistan öğrenci sıfatıyla Arapça öğretmenliği yaptı de FSM Vakıf Üniversitesi Medeniyetler İttifakı Enstitüsü nde yüksek lisans eğitimini tamamladı ve Mana oluşumunda iç ve dış bağlam ilişkisi: Abdülkahir el-cürcani ile Saussure karşılaştırması başlıklı tezini başarıyla savundu. Aynı sene içinde Durham Üniversitesi Dil Merkezi nde Akademik İngilizce eğitimi gördü ve EDEP in yaz programında Arapça öğretmeni olarak hizmet verdi. Zeynep Taşkın, 1986 İstanbul doğumlu. İlahiyat fakültesinden mezun olduktan sonra çeşitli kurumlarda öğretmenlik, tercümanlık ve muhabirlik yaptı. Ürdün de Zarqa Üniversitesi ve Uluslararası Envar-ul Ulûm Merkezi nden sertifikaları mevcuttur. İslami İlimlere Giriş dersinde Prof. Dr. Murteza Bedir Hocamız fıkıh, tefsir, hadis, kelam ve tasavvuf ilminin prensiplerini Edep talebeleri ile tartıştılar. Mürteza Bedir, 1992 yılında Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi nden mezun oldu yılında Londra Üniversitesi nde hukuk alanında master yaptı yılında Early Development of Hanafi Usul al-fiqh başlıklı çalışmasıyla Manchester Üniversitesi ndeki doktora eğitimini tamamladı. İslam/Hanefî Hukuk Teorisi, Karşılaştırmalı Hukuk, İslam Hukuku ve Modernleşme, Fetva Edebiyatı, Vakıf Hukuku alanlarında araştırmaları bulunan Murteza Bedir in eserleri şunlardır: Fıkıh, Mezhep ve Sünnet: Hanefi Fıkıh Teorisi nde Peygamberin Otoritesi; Hz. Peygamber in Evrensel Mesajı: Sünnet; Kurban Kitabı; Buhara Hukuk Okulu; Yüzyıllar Orta Asya Vakıf Hukuku Bağlamında Bir İnceleme. Halen İstanbul Üniversitesi İlahi- EDEPBÜLTEN 11

12 EDEP EĞİTİM PROGRAMI yat Fakültesi nde öğretim üyesi olan Murteza Bedir, bunun yanında aynı fakültede dekanlık görevini de yürütmektedir. Edep talebeleri Hadis dersinde büyük bir şevkle hadis ezberlemelerinin yanı sıra usul bilgilerini de genişlettiler. Rahile Kızılkaya Yılmaz, Uludağ Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi nden birincilikle mezun oldu. Aynı yıl Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Hadis Bilim Dalı nda başladığı İbn Ebî Hâtim er-râzî nin İlelü l-hadîs Adlı Eserinde Vasledilmekle İlletli Saydığı Mürsel Rivâyetler adlı teziyle yüksek lisans eğitimini tamamladı. Akademik araştırmalar yapmak amacıyla Ürdün de bulundu de Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ne araştırma görevlisi olarak atandı. Temmuz 2011 de Prof. Dr. Nureddin Itr dan hadis icazeti aldı. Eylül 2012-Mart 2014 döneminde Columbia University in the City of New York ta misafir araştırmacı olarak bulundu. Halen Modern Hadis Tartışmaları Bağlamında Muvatta daki Mürsel Rivâyetler başlıklı doktora tezi ile ilgili çalışmalarını sürdürmektedir. Kur ân-ı Kerim dersinde asistanımız Esra Geylani de aralarında olmak üzere üç hocamız Edep lileri seviyelerine göre sınıflara ayırdılar. Kıraat ve ezberlerini geliştirdikleri gibi kapanış programımızda makam üzere aşr-ı şerif okuyan arkadaşlarımız da oldu! Fatma Aliye Kaya, Medrese usulü İslâmi eğitimini Süleymaniye Tûbâ Kız Kur ân Kursu nda aldı. Hatay Habibünneccar Kız Kur ân Kursu ve Süleymaniye Tûbâ Kız Kur ân Kursu nda bir süre görev yaptı. Bahçelievler Müftülüğü nde uzun süre öğreticilik yaptıktan sonra 2006 yılında emekli oldu. Görev sırasında ve sonrasında muhtelif hocalardan talim, kıraat dersleri aldı. Yanı sıra bazı okul ve kurumlarda Kur ân-ı Kerîm muallimliği yapmış, kurs ve seminerler vermek suretiyle eğitim hizmetlerine katılmıştır. Firkat Işık, 1977 İstanbul doğumlu. İlkokuldan sonra hafızlık eğitimini tamamladı yılında İmam-Hatip Lisesi nden mezun olduktan sonra Yıldız Teknik Üniversitesi Fizik Bölümü ne girdi fakat başörtüsü yasağı sebebiyle ayrılmak zorunda bırakıldı. Daha sonra İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi nden mezun oldu. Aynı fakültenin Tefsir Anabilim Dalı nda yüksek lisans yapmakta ve halen Diyanet İşleri Başkanlığı Kuran Kursu Öğreticiliği görevini sürdürmektedir. Ayşegül Işık, 2009 yılında Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi nden mezun oldu. Halen İslam Hukuku alanında Fıkhî Açıdan Leasing İşlemlerinde Mülkiyetin Devri başlıklı yüksek lisans çalışmasını sürdürmektedir yılından bu yana Elmalılı Hamdi Yazır Kur an Akademi de Fatih Çollak Hoca ile ihtisas sınıfı kıraat derslerine devam etmektedir yılları arasında özel bir okulda Din Kültürü, Kur an-ı Kerim ve Değerler Eğitimi öğretmeni olarak görev yapmıştır. Halen EDEP te İslâmi İlimler eğitmeni olarak çalışmaktadır. Bu derslere ilaveten Başkanımız Recep Hoca ile Mektubat ve araştırmacımız Sümeyye Sarıtaş ile Fıkıh dersleri yapıldı. Fıkıh dersinde Şürünbülâlî nin Nûru l Îzâh adlı eseri merkezinde temizlik ve namaz konuları işlendi. EDEPBÜLTEN 12

13 Klasik ve Modern Arapça Arapça ile muhabbetim eskiye dayansa da Klasik Arapça ile EDEP vesilesi ile tanıştım. Şimdi bunu söylemeye utansam da onun kötürüm bir sistem olduğuna kani idim, Emin Hoca ile tanışana, onun öğrencisi olma şerefine erene kadar. Emsile baplarını sayarken Emin Hoca tabiri caizse tüm hücreleri ile Arapçalaşıyordu. Dersleri anzer balı gibiydi ve tadı damağımızda kaldı vesselam. BÜLTEN 2014 YAZ Güngör ÖZBİRECİKLİ ve Sümeyra Hatice KOÇ Haftada altı saati bulan modern Arapça derslerinin yedi kişilik sınıfta her bir kişiye özel ilgi gösterilerek işlenmesi gayet keyifliydi. Arap edebiyatıyla tanışmamız da cabası. İlk haftalarda alışık olmadığımız için bazı zorluklarla karşı karşıya geldik tabi. Bir Avuç Hurma التمر) (حفنة ile döneme zor ve hüzünlü bir giriş yaptık. Tüm sınıfı derinden etkileyen bu parça üzerine uzun mülahazalarda bulunduk. Metinde geçen bazı deyim ve kalıplar hakkında günlük hayattan cümleler kurmaya çalışarak bu tabirleri dil hazinemize kazandırmanın yanı sıra yapılan karakter tahlilleri yorumlama kabiliyetimizi de geliştirdi. Hocamızın sadece ders dahilinde değil haricindeki ilgi ve yardımları da kenetledi bizi derse. Hüznü katlayacaktık anlaşılan. İkinci parça olarak daha ağır bir edebî üslûba sahip olan Baba nın Hikayesi اب) (قصة derin duygularımızı katmerleştirdi. Parçada geçen metaforları anlamlandırmak için Arap mantığıyla düşünme yetimizi geliştirmeye çalıştık. Bu kadarı da fazla mıydı ne? Tüm cesaretimizi toplayarak yetti gayrı deyip bu denli yoğun edebiyattan sonra zihnimizin dinlenmesi adına hocamızdan makale işlemesini rica ettik. Dünyanın en iyi eğitim veren ülkesi sayılan Finlandiya daki eğitim hakkında bilgiler içeren makaleyle ilk kez Arapça bir makale okumuş ve medya Arapçasına değinmiş oluyorduk. Sonrasında Kudüs ün fethi hakkında izlediğimiz istima videosu ile duyduğumuzu ne kadar anlayabildiğimizi tespit ettik. Hocamızın bu metodu ve ders dışında da her bir öğrenciyle ilgilenişi şahsım adına bende Arapça eğitimi adına yeni ufuklar açtı. Monoton derslerden bıkmıştık artık. Rissam hoca metindeki olaylara benzer anılarımızı anlatmamızı talep ederek bir yandan dikkatimizin dağılmasını önlerken diğer yandan yanlış da yapsak muhadese yeteneğimizi geliştirmemizi ve medeni cesaretimizi güçlendirmemizi sağlıyordu. Her dersin başında istediğimiz konularla alakalı 10 dakikalık sunumlar yaptırarak konu üzerinde kendi fikirlerimizi sunmamızı ve tartışmamızı istiyordu. Böylece derse aktif bir giriş yaparak cesaretimizi artırıyordu. Sonraki hafta fusha Arapçaya ihtimamıyla tanınan arap edîbi Taha Hüseyin in kendi hayat öyküsünü anlatan Günler (أيام) adlı eserinin bir parçasını okuduk. Konusu ve üslûbu yönünden çok zevkli olan parçada hocamız farklı kelimelerin ve kalıpların anlamlarının geçtiği kağıdı dağıtarak sınav haftasına yakın bize bazı tüyolar verdi. Ve dönemi hocamızın da memleketi olan Dımaşk ve tarihi ile alakalı videoyu izledikten sonra Yanan Dımaşk adlı kitabın Unutulan Kiraz (دمشق الحراءق) bi- hikayesini okuyarak (يا أيها الكرز المنسي) tirdik. Diğerlerinden tamamıyla farklıydı üslubu. Ötekilere nispetle daha kolaydı hani. Hikayenin sonu tüm sınıfı öylesine sarsmıştı ki tüm karakterleri ayrı ayrı tahlil edip ikinci veya üçüncü kişilerin bakış açısıyla metni özetledik. Böylece yaklaşan final korkumuzu da yeniyorduk, ne de olsa epey yol almıştık artık! Edebiyat bilgimizin ve muhadese yeteneğimizin dönem başına oranla çok arttığını gönül rahatlığıyla söyleyebileceğimiz bu ders, zorluklarının yanı sıra güzellikleriyle zihinlerimizde unutulmaz hatıralar bıraktı. İlerde kendimi Arapça eğitmeni olarak görmek istediğimden Edep yaz tecrübesinin kendi adıma ayrı bir motivasyon sağladığını söyleyebilirim. Emeğini ve yardımını esirgemeyen hocamıza sınıfım adına buradan teşekkürü bir borç bilirim. EDEPBÜLTEN 13

14 Tez Sunumları Çağdaş Felsefede İlim ve Din: Émile Boutroux, Ayşe Hilal Akın, 2 Eylül Değerlendiren: Rukiye Alper Edep Programı bünyesinde yaz döneminde gerçekleşen dersler akabinde yapılan tez sunumlarında, İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi nde Din Felsefesi alanında yüksek lisans öğrencisi olan arkadaşımız Ayşe Hilâl Akın tezi için üzerine çalıştığı Fransız filozof Émile Boutroux nun, Çağdaş Felsefe de İlim ve Din adlı eserini bizlere tanıttı. Ayşe Hilâl in, tezine konu olarak Boutroux nun bu eserini seçmesinde felsefe tarihinde kadim bir tartışma olan bilim-din, bilim-felsefe çatışmasının günümüzde önemini halen koruyor olması etkili olmuşa benziyor. 19. yüzyıl Fransa sında, ilişkilendirilmesi güç olarak düşünülen bilim-din, felsefe-din tartışmalarına materyalist bir bilim perspektifinden bakılmasına rağmen spiritualist bir duruşla Boutroux nun bilim ve din uzlaşabilir mi, uzlaşmalı mı sorusunu gündeme getirmesi de araştırmayı ilginç kılıyor. Türkiye de Dil Devrimi nden hemen önce tercümesi yapılan eseri Ayşe Hilal hem tahlil ediyor hem de latinize halini tezinin son bölümüne dercediyor. 19. yüzyıl Batı felsefesinde oldukça önemli bir yere sahip olan ve aynı zamanda Bergson un da hocası olan Fransız filozof Émile Boutroux nun felsefesinin temelinde Tabiat Kanunlarında Zorunsuzluk yani olumsallık doktrini yer alıyor. Olumsallık ne derseniz bir şeyin olmasının da olmamasının da mümkün oluşu. Selefi Hume gibi zorunluluk kavramından bahsediyor fakat ondan biraz daha ileri giderek tabiatta bulunduğu öne sürülen determinizmin sebep-sonuç ilişkisindeki zorunluluk prensibini, bunun yalnızca görünüşte olduğunu söyleyerek reddediyor. Tabiat kanunlarında zorunluluk değil olumsallık olduğunu Newton un çekim yasasını da bu olumsallığa dâhil ederek savunuyor. Boutroux yukarıda adı geçen eserinde bilim ve din arasındaki tartışmayı, tabiatta bulunan düzeni nesnel yasalarla açıklayan tabiatçılık (naturalisme) ve ruhçuluk (spiritualisme) doktrinleriyle ilişkilendirerek ortaya koyuyor ve ikisi arasında çatışma değil bir çeşit uyum olduğunu söylüyor ama nasıl? Velhasıl Ayşe Hilal in tezine giriş mahiyetindeki bu sunumu, var olan kadim sorulara verilebilecek yeni cevapların imkanını sorgulatıyor bizlere. EDEPBÜLTEN 14

15 Medeniyeti Kurtarma Düşüncesinde Bilim Kurgu ve Teori:Herbert George Wells, Özge Özçelik, 9 Eylül Değerlendiren: Süheyla Akçay BÜLTEN 2014 YAZ Özge Özçelik FSM Üniversitesi Medeniyetler İttifakı Enstitüsü nde bu yıl bitirdiği tezini Edep te bizimle paylaştı. Bilim kurgunun babası olarak tanımlanan, seneleri arasında yaşamış önemli İngiliz yazarlardan biri olan Herbert George Wells in edebiyatçı kimliğine değindi önce. Fakat vurgusu siyaset ve tarih içerikli eserlerine idi daha çok. I. Dünya Savaşı sonrası insanlığın yeniden yapılandırılması için yazdığı The Salvaging of Civilization: The Probable Future of Mankind (Medeniyeti Kurtarma: İnsanlığın Muhtemel Geleceği ) adlı teorik eseri, Wells in medeniyet analizlerine yer verdiği bir çalışmaydı ve bu çalışmasında medeniyeti kurtarma projesinden bahsediyordu. Yazarın daha önceki yıllarda kaleme aldığı bilim kurgu türündeki romanlarından özellikle The Time Machine (Zaman Makinesi ), The Invisible Man (Görünmez Adam ) ve The War of the Worlds (Dünyaların Savaşı ) nda da bu projeyle paralellik gösteren medeniyeti kurtarma mesajları bulunuyordu. Özçelik bu bağlamda medeniyetin bilim kurgu ile ilişkilendirilmesine dair kısa bir girişten sonra yazarın teorik ve kurgusal eserlerini karşılaştırmalı olarak incelediği süreci özetledi ve medeniyetin kurtulması için gereken unsurları nasıl tasnif ve tasvir ettiğini anlatarak sunumunu noktaladı. Safahat ta İnsanın Zaman, Mekân ve Eşya ile İlişkisi, Demet Koçyiğit, 10 Eylül Değerlendiren: Esma Sağ Edep in düzenlediği tez sunumlarının üçüncü konuğu FSM Üniversitesi Edebiyat Fakültesi nde yüksek lisansını tamamlayan arkadaşımız Demet Koçyiğit ti. Mehmet Kaplan ın ifadesiyle şiiri hayatın ta kendisi kılan Âkif in muhatabına sunduğu insan ideali nden bahsetti. Safahat ta Âkif in işaret ettiği insan, hangi özelliklere sahip veya sahip olmalı, içinde bulunduğu dünyayı, çağı ve varlık âlemini nasıl değerlendirmeli ve kendisini bu unsurların içinde nerede ve nasıl konumlandırmalı, değer algısı ve ölçütü bu unsurlar karşısında hangi çerçevede olmalı? Tezinin başlığına atıfla Safahat ta insanın zaman, mekân ve eşya ile ilişkisini konuşmak için zaman, mekân ve eşya hakkındaki bazı soruların yanıtlanması gerekliydi öncelikle. Bu unsurlarla insan nasıl bir ilişki içinde bulunmuştur, şu anki durumu nedir ve gelecekte nasıl bir hâle gelmelidir? Tüm bu sorular insanın kendi yaratılış gayesini anlayarak bütün yaratılanları bu gayeye uygun kullanmasını, kendi yaratılış EDEPBÜLTEN 15

16 Âkif zaman, mekân ve eşya ile kurulacak ilişkinin ölçüsünün Yaradan ın bu unsurları yaratma gayesine ve insanın yaratılış gayesine uygun bir şekilde oluşması ve sürdürülmesi gerektiğini düşünür. Yaratıcı nın gayesi, insan şuurlu bir şekilde düşündüğünde kendini gösterecektir. Geçmiş-hâl-gelecek şeklinde beliren tarihsel zaman içerisindeki devinim, asrın durumu ve ihtiyaçları, metafizik zamana dair kabuller tahlil edildiğinde zaman; varlığını sürdüren dünya, zorluklar içinde olan vatan ve ümmet, insanı olumsuz yönde etkileyen sosyal mekânlar tahlil edildiğinde mekân; eşyanın yaşantı içindeki yeri tahlil edildiğinde ise eşya insana bir adım daha yaklaşacaktır ve Safahat ın insanının ilişki ağını değerlendiren ölçü ortaya çıkmış olacaktır. gayesi doğrultusunda çalışmasını sağlayacaktır. Nitekim İslam dini, insanın bu minvalde bir hayat sürmesini istediği için Âkif in bu gayretini dinî bir kaygı ve hassasiyetle yerine getirdiği söylenebilir. Bu unsurların tanımları, insana etkileri, hayatı şekillendirmede insanın bu unsurların ne kadar farkında olduğu gibi konular Safahat ta irdelenir, adeta insan zaman, mekân ve eşya ile ilişkisi bağlamında yeniden inşa edilir. Âkif e göre tek çözüm yolu milletin ve dolayısıyla insanın İslam ın aslına dönmesi, yaşadığı dönemi İslam ile yaşamasıdır. Asrın idrakine İslam ı söyletmek gerekmektedir. Âkif in bunu sağlamak için gösterdiği insan portresini görebilmek için çeşitli benzetmeler, tepkisellikler, öfkeler, eleştiriler dışarıda bırakılmalı, Âkif in bu konuda ne düşündüğü ifade edilmelidir. İnsan, bir zaman diliminde, çeşitli mekânlar içinde/arasında ve eşya ile ilişki hâlinde yaşar. Bu nedenle zaman, mekân ve eşyanın yaratılışa uygun bir şekilde tanımlanması ve bu tanıma uygun bir şekilde insan hayatında yer edinmesi gerekmektedir. Zaman, mekân ve eşya Allah ın bütün yaratılanlar için istemli ya da istemsiz olarak sahip olduğu çalışma yasası na uygun bir bakışla Safahat ta yer alır. İnsan, isteği dışında bu yasaya uyan zaman, mekân ve eşyayı tahlil ederek gayret açısından örnek almalıdır. İslam inancına sahip olan insan modeli iyi niyetle bu tahlili yapar ve kendisi de çalışma yasasına uymaya azmettiği gibi yaratılanlara da bu gaye ile hayatında yer verir. Âkif e göre zamanla kurulan ilişkinin yeniden inşası insanın içinde bulunduğu zamanın farkında olarak geçmişi idrak etmesi ve geleceği hedef edinmesini gerektirir. Geçmiş, körü körüne bağlanmayı değil incelenerek güne taşınmayı gerektiren bir zaman dilimidir. Allah, insanın gelecek için hedefler tayin etmesini ister ve in- EDEPBÜLTEN 16

17 san günü bu hedeflere ulaşmak için yaşar. Geçmişin ve günün iyi bir şekilde tahlil edilmesi insanı gelecekte vadedilen şartlara ulaştıracaktır. Mekân ve eşya ile kurulan ilişkinin yeniden inşa edilmesi ise insanın sahip olma arzusunu tahlil etmesini gerektirir. Mekâna ve eşyaya sahip olma hırsı, insanın İslami bir gelecek kaygısından uzaklaşmasına sebep olur. Mekânı ve eşyayı doğru bir şekilde tahlil edemeyen insan kendi aslından ve toplumdan uzaklaşır. Bu nedenle, insan mekân ve eşyayı bir emanet ve imtihan aracı olarak düşünmeli, onları da asıllarına uygun olarak hayatına almalıdır. Zaman, mekân ve eşya kişinin kendisi ile kurduğu ilişkiyi şekillendirmede önemli olduğu gibi Allah la ve toplumla kurduğu ilişkiyi de etkiler. Yaratılış gayesine uygun şekilde yaşamaya çalışan insan, yaratılanları da bu gaye ile değerlendirdiğinde Yaradan a yakınlaşır, toplumla bütünleşir ve olması gereken insan modeli hâline gelir. Özetle ifade etmek gerekirse; Safahat, zaman kavrayışı bakımından istikbale yönelmiş, günü ve geçmişi istikbali kurmak için anlama çabası gösteren, mekân ve eşyayı şahsi arzularına değil yaratılış gayesine uygun bir şekilde değerlendiren, mekânı yalnız kendi çevresi ile sınırlı tutmayarak uzak beldeleri ve toplumları en yakınındaki gibi değerlendirecek bir ufka ve şuura sahip olan, eşyayı tahlil ederek eşyaya tasarrufunu hırslarından uzak tutan, zaman-mekân-eşya yaklaşımında somut yaklaşımlarla birlikte metafizik duyuşu da ihmal etmeyen bir insan modeli inşa eder. BÜLTEN 2014 YAZ Mana Oluşumunda İç ve Dış Bağlam İlişkisi: Abdülkahir Cürcani/Saussure Esma Sağ, 11 Eylül Değerlendiren: Demet Koçyiğit Modern Arapça hocamız Esma Sağ, FSM Üniversitesi MEDİT te sıcağı sıcağına savunduğu tezini Edep te öğrencilerine de aktardı. Çalışmasında cevabını aradığı soru iç bağlam ile dış bağlam arasında nasıl bir ilişki olduğu ve bu ilişkinin mana oluşumunda nasıl bir rol oynadığıdır. İç bağlam (dil-içi veya dilbilimsel bağlam), dilbilgisi, kelime bilgisi vb. dilbilimsel özelliklerden oluşan ve cümleye bakıldığında bu özellikler sayesinde bir mana anlaşılan bağlamdır. Yani cümlede görülen ve cümle sınırları içinde kalan bağlamdır. Fakat bir sözün manasının anlaşılması için bazen dil-dışı unsurlara da ihtiyaç duyulmaktadır. Tam da burada dış bağlam (dil-dışı veya dilbilimsel olmayan bağlam), dilbilimsel özelliklerin oluşturduğu mananın ötesinde bir mananın anlaşılmasını sağlar. O halde bağlam, dilbilimsel (kelime yapısı, dilbilgisi kuralları, cümle yapısı, vb.) ve dilbilimsel olmayan (kültürel düzey, sosyolojik konum, tarihi süreç, vb.) etkenlerin çoğunu kendi bünyesinde toplayan son derece kapsamlı bir bütün, bir sistemdir. EDEPBÜLTEN 17

18 Esma Hoca, çalışmasını iki farklı medeniyetten iki önemli dilci seçip karşılaştırma yaparak incelemiştir; Abdülkahir el-cürcânî(?-1079) ile Ferdinand De Saussure ( ). Her ikisi de dili bir bütün olarak ele alan kapsamlı bir bakış açısına sahiptir. Abdülkahir el-cürcânî nin Nazım Teorisi ile Saussure ün yapısalcı yaklaşımı bu kapsamlı bakışın en güzel temsilidir. Cürcânî ye göre söz oluşturmak isteyen kimse, aklındaki manayı aktarabilecek en uygun lafızları seçerek sözdizimsel özelliklerle donatmakta ve bu lafızları belirli bir sıraya koymaktadır. Bundan kastının, lafzın cümle içindeki dilbilgisel görevinin belirlenmesi olduğu anlaşılmaktadır. Örneğin söz oluştururken lafzın fiil olmasına karar verildi ise öznesini düşünüp fiile isnât etmek yahut isim olmasına karar verildi ise haberini düşünüp ismi habere isnât etmektir. İşte buna dayanarak, Cürcani nin özellikle iç bağlama önem verdiği öne sürülebilir. Bu sözdizimsel mananın muhâtaba kastedildiği şekilde aktarılması için lafızlar bir araya gelerek aralarında birtakım bağlar kurulmakta ve sözdizimsel kurallar ışığında en uygun sıraya göre dizilmektedir. Söz oluşturan kimse, lafızlara vaz edilen lügavi manalarını değil, bu lafızlarla sözdizimsel unsurların bir araya gelerek oluşturdukları bileşimin taşıdığı manayı kastetmektedir. Öte yandan, Cürcânî ye göre bu sözdizimsel mana karşı tarafa ya doğrudan ya da dolaylı olarak aktarılmakta, dolaylı aktarılan mana ise bir takım dil-dışı unsurlar aracılığı ile anlaşılmaktadır. Özetle Cürcânî ye göre mananın üç mertebesi vardır: Birinci mertebe lafızların yalın hâlleri, sözlük manaları; ikinci mertebe lafızların sözdizimsel özellikler sayesinde kazandığı, bir başka ifade ile diğer lafızlara bağlanması sonucunda iç bağlamdan anlaşılan mana; son mertebe ise sözdizimin ötesinde dil-dışı unsurların aracılığıyla yani dış bağlamdan anlaşılan manadır. Saussure a gelince değer olgusuna önem vermiş ve bunun anlama eylemi için çok önemli olduğunu belirtmiştir. Ona göre bir göstergeyi en doğru şekilde anlamak için onu mensup olduğu sisteme, çevreye göre değerlendirmek gerekmektedir. Saussure ün bu yaklaşımı bağlam ile paralel gözükmektedir zira bir birimi bütün içinde yorumlamak, onun çevresini göz önünde bulundurmak aynı zamanda bağlamın da vazifesidir. Verdiği şu örnek yapısalcılık ve bağlam ilişkisine işaret etmektedir: Fransızca mouton kelimesi İngilizce sheep kelimesi ile aynı manaya sahip gibi durabilir, fakat aynı değere sahip değildir. Çünkü pişmiş ve servis edilmeye hazır olan et için İngilizler sheep kelimesini değil de mutton kelimesini kullanırlar. İngilizce de iki farklı kelime kullanılırken Fransızca da sadece bir kelime kullanılır ve geldiği bağlama göre sheep veya mutton değerlerinden birini yüklenmektedir. Bu da şu anlama gelmektedir: Sistemin bir göstergeye ona hangi değeri yüklediğini anlamak için diğer göstergeleri göz önünde bulundurup eleme yapmak, karşıtlıklarını tespit etmek gerekmektedir. Ancak bu yöntemle o göstergenin değeri anlaşılacaktır. Son olarak, Saussure e göre göstergeler ve göstergelerin bileşenleri (gösteren ile gösterilen) arasındaki ilişkinin rastlantısal olduğunu da belirten hocamız göstergelerin bu yüzden kendilerinden kaynaklanan bir özellikleri olmadığını vurguladı. Yani değerlerini mensup oldukları sistemden alıyorlar, sistemin dil-içi ve dil-dışı unsurlarına göre değer kazanıyorlardı. Dolayısıyla Saussure ün yapısalcı dilbilim yaklaşımında öncelikle iç olmak üzere bağlamın her iki düzlemini de göz önünde bulundurduğunu söylemek mümkündür. Yoğun bir Edep gününün ardından intibak etmek kolay olmasa da zülcenaheyn olmaya talip bizler için ufuk açıcıydı vesselam! EDEPBÜLTEN 18

19 EDEPKONFERANSLARI 1 PEYGAMBERİMİZ, İLİM VE EDEB Prof. Dr. Zekeriya Güler BÜLTEN 2014 YAZ 6 Ağustos 2014 Çarşamba/Edep Konferans Salonu Değerlendiren: Afra Görücüoğlu EDEP Yaz Programı, konferanslar serisine İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi hocalarından Prof. Dr. Zekeriya Güler in Peygamberimiz (sav), İlim ve Edeb başlıklı konuşmasıyla başladı. Hocamız İbnü s-salâh (v. 643/1245) ve onu takip eden muhaddislerin tavsiyesine dayanarak besmeleden sonra şu hamd ve salat-ü selam ile giriş yaptı. ال ح م د ل ر ب ال ع ال م ني أ ك م ل ال ح م د ع ل ى ك ل ح ال و الص ل ة و الس ل م ال ت م ان ع ل ى س ي د ال م ر س ل ني ك ل م ا ذ ك ر ه الذ اك ر ون و ك ل م ا غ ف ل ع ن ذ ك ر ه ال غ اف ل ون الل ه م ص ل ع ل ي ه و ع ل ى آل ه و س ائ ر الن ب ي ني و آل ك ل و س ائ ر الص ال ح ني ن ه اي ة م ا ي ن ب غ ي أ ن ي س أ ل ه الس ائ ل ون. İlim ve edep kavramlarının birbirleriyle ilişkisini ele aldıktan sonra Peygamberimiz (sav) in ashabını öğrenmeye ve öğretmeye nasıl teşvik ettiğine değindi. Bu bağlamda zikrettiği pek çok hadisten biri olan şu rivayet, ilimle iştigal edenler açısından çok etkileyiciydi: Resûlullah (sav), bir gün, hücrelerinden çıkıp mescide girmişti. Mescitte ise iki halka vardı. Birinde halk Kur ân okuyup Allah a dua ederken diğerleri ilim öğrenip öğretmekle meşguldü. Hz. Peygamber Her ikisi de hayır üzeredir: Şunlar Kur ân okuyorlar, Allah a dua ediyorlar, Allah (taleplerini) dilerse onlara verir, dilerse vermez. Bunlar ise öğrenip, öğretiyorlar. Ben de bir muallim olarak gönderildim! buyurdular ve ilim halkasına oturdular. Zekeriya Güler Güler lisans, yüksek lisans ve doktora çalışmalarını Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi nde tamamladı. Bakü Devlet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ve Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi nde idarecilik ve bölüm başkanlığı yaptı yılından bu yana İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi nde hadis ana bilim dalında çalışmalarını sürdürmektedir. Akabinde hocamız edep in Arapça da biri nazım ve nesir sanatlarını kapsayan edebî; diğeri (güzel terbiye, iyi davranış, nezaket gibi) ahlakî olmak üzere iki anlamı olduğunu ve hadis kitaplarında bölüm başlığı olarak kullanılan Kitâbu l-edeb ile ikinci anlamının kastedildiğini yani bununla şer i eğitimden kazanılan ahlak eğitiminin murad edildiğini ifade etti. Bu bölümlerin içeriğinde ise Hz. Peygamber in huyları, yumuşak huyluluk, vakar, affedici olmak, iyi geçinmek, iyiliğe teşekkür etmek, bir Müslümanın gıybetinin yapılmasına engel olmak, bir Müslümanın ayıbını örtmek, Müslümanların arasını düzeltmek gibi pek çok başlık bulunduğuna temas etti. Bir Müslümanın kemale ermesinin ancak ilim, amel ve edebinin bütünleşmesiyle gerçekle- EDEPBÜLTEN 19

20 şeceğini söyleyen hocamız kadim ulemamızın bu hususa çok önem verdiğini ve bunun en güzel örneklerinden birini İmam Malik in hayatında görebileceğimizi ifade etti son olarak. İmam Mâlik, hadis rivâyet etmek amacıyla ilim meclisine gitmeden önce tıpkı namaza hazırlanır gibi abdest alır, en güzel elbiselerini giyer, fesini giyip sarığını sarar ve sakalını tarardı. Bunun sebebi kendisine sorulduğunda da, Ben böyle yapmakla Rasûlullah ın (s.a) Bir Müslümanın kemale ermesinin ancak ilim, amel ve edebinin bütünleşmesiyle gerçekleşeceğini söyleyen hocamız kadim ulemamızın bu hususa çok önem verdiğini ve bunun en güzel örneklerinden birini İmam Malik in hayatında görebileceğimizi ifade etti son olarak. hadisine hürmet göstermiş oluyorum derdi. Edep, ilk konferansını taşıdığı ismin altındaki manayı konuşarak başlattı. Kimi zaman sözde kalıp öze sirayet etmeyen bu hadis-i şerifleri hal diliyle anlatan hocamızın zatında görmekti bizi etkileyen aslında. Unuttuklarımızı zikretmeyenler olmasa yoldan şaşmak işten bile değildi! Ve l-hamdulillahi rabbi l-alemin. EDEPKONFERANSLARI 2 İSLAM ESTETİĞİ VE EDEBİYAT Yrd. Doç. Dr. Berat Açıl 13 Ağustos 2014 Çarşamba/Edep Konferans Salonu Değerlendiren: Reyhan Şenyüz, Betül Tarakçı Üniversite dışında birçok vakıfta akranlarımızla yaptığı çalışmalardan aşina olduğumuz Berat hocayı Edep te ağırlamak büyük zevkti doğrusu. Estetik düşüncenin Yunan felsefesindeki temsilcilerine ve bu birikimin İslam dünyasında nasıl dönüştürüldüğüne değindi önce. Bizim geleneğimizde estetiğin bugünkü anlamda kullanılmadığından zira malumu ilam etme nin zaid addedilmesinden hareketle şunu sordu: nedir malum olan? Birincisi kelamın bir düzen içerisinde söylenmesi gerektiğiydi. Bunun İslam akidesi ile ilgisi tabiatın/ kainatın da aslında bir metin olması ve yazıya dökülen kelamın da bu düzene ayak uydurmasıydı. İkincisi ve - Allah a inanmanın ön koşulu olması hasebiyle- daha önemli olanın soyutlama olduğunu belirtip Kelam için ne ise estetik için de olmazsa olmazdır soyutlama, arazları törpüleyip öze inmektir dedi. Estetiğin varlık alanı kelamda/sözde gösteriyordu kendini daha çok. Söz yüceltilmişti. Kur an lafzı itibarıyla bir mucize, peygamber de bu mucizeyi bize ulaştıran idi. Bu minvalde hicivleriyle tanıdığımız şair Nefî nin bir beyiti ile konuyu örneklendirdi. Tûti-i mucize gûyem ne desem laf değil Çerh ile söyleşemem âyinesi saf değil Şair önce bir fahriye olarak şunu der gibiydi: Ben söz sahasının peygamberiyim. Bunlar bana söyletilmiş şeylerdir. Konuştuğum zaman insan- EDEPBÜLTEN 20

21 Osmanlı estetiğinin amacının îcazlı söz söylemek fakat özelliğinin anlaşılabilir olmak olduğunu vurguladı hocamız. Şairin bu uğurda harcadığı emek bir nevi cihattı çünkü herkes işini en iyi yaptığı oranda cihat etmekteydi. Yani ilk bakışta fahr, övünç gibi görünen şeyin ardında tevazunun gizli olduğunu hissettirdi bizlere. BÜLTEN 2014 YAZ lar beni anlamaktan aciz kalırlar zira gönülleri pak değildir. Burada da görüldüğü gibi Osmanlı estetiğinin amacının îcazlı söz söylemek fakat özelliğinin anlaşılabilir olmak olduğunu vurguladı hocamız. Şairin bu uğurda harcadığı emek bir nevi cihattı çünkü herkes işini en iyi yaptığı oranda cihat etmekteydi. Yani ilk bakışta fahr, övünç gibi görünen şeyin ardında tevazunun gizli olduğunu hissettirdi bizlere. Sonuç itibarıyla buradaki îcazlı söz söylemekten kasıt şiirin şerh ve tahlilleriyle anlaşılacak birden fazla manasının olduğu idi. Neyi nasıl kullandığınız nerde durduğunuzu da gösteriyordu. Mesela zülüften bahsedenlerin seyri sülukun başında olduğu anlaşılırdı zira zülüf kesret demekti. Bunu aşabilen şair kemale ermiş, çilesini tamamlamıştı. Geleneği bilenler o anlamların hepsine vakıf idi. Arkadaşlarımızın Batı daki dönüşümün bizde nasıl yaşandığı sorusundan hareketle o devirlerde edebi eserlerin içinde bulundukları dine hizmet etmek için var olduğunu aktardı hocamız. O kültürün içinde yoğrulup asırlar geçse de anlaşılan aynı manaların ancak modernite ile bozulduğuna dikkat çekti. Artık mana yerine her bir insana ya da şairin o andaki durumuna göre değerlendirilen ilişki ağları önemliydi. Yani anlam teke indirgenmişti ve sembolikti. Oysa Osmanlı Berat Açıl Berat Açıl lisans, yüksek lisans (Sırrî Râhile Hanım ve Dîvânı ve doktora On Altıncı Yüzyıla Ait Alegorik Bir Eser: Muhyî nin Hüsn ü Dil i) çalışmalarını Boğaziçi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü nde tamamladı. Aynı üniversitede araştırma görevliliği, İstanbul Bilgi Üniversitesi nde Türkçe Okutmanlığı yaptı. Indiana Üniversitesi, Bloomington Merkezi Avrasya Çalışmaları Bölümü nde misafir araştırmacı olarak bulundu dan bu yana Şehir Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü nde görev yapmaktadır. geleneğinin bir temsilcisi olan Şeyh Galip in Hüsn-ü Aşk ında hiçbir inkıtaya uğramadan yedi ayrı anlam katmanı vardı ve hocamızın deyimiyle bu, bir nevi alegoriydi. İşte bu mukayeseyi yapıp anlam arayışını sürdüren muhafazakar insan bunu kabule yanaşmamakta ve kopan zincirin halkalarını birleştirmeye çalışmakta ısrar etmekteydi. Kanaatimce konferanstan payımıza düşen eski başlığıyla müzelik hale getirdiğimiz şiirlerin ve onları kaleme alan şairlerin inşa ettikleri anlam katmanlarının yok oluşunun, böylelikle düşünme ve de davranma becerimizin kısırlaştırıldığının farkına varabilmekti. EDEPBÜLTEN 21

22 EDEPKONFERANSLARI 3 GÜNÜMÜZDE MEZHEPLERIN ANLAM VE ÖNEMI Yrd. Doç. Necmettin Kızılkaya 20 Ağustos 2014 Çarşamba/Edep Konferans Salonu Değerlendiren: Sümeyra Yıldız İhtilaf ta İttifak 20 Ağustos tarihinde EDEP Merkezi İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku Anabilim Dalı öğretim üyesi Dr. Necmettin Kızılkaya nın İslam da Mezhep kavramı başlıklı bir konferansına ev sahipliği yaptı. Üç ana başlık altında organize ettiği konferansın birinci bölümünde mezheplerin tarihsel olarak ortaya çıkış sürecini anlatan Kızılkaya, ikinci bölümde bir sistem ve yöntem olarak klasik dönemde mezhebin rolü meselesine açıklık getirdi. Konferansın son bölümü ise modern dönemde mezhep algısının ne olduğu ve nasıl şekillendiği üzerineydi. İslam da mezhep meselesini ana hatlarıyla kısa sürede kavrama imkânı verecek şekilde planladığı konferansının sonunda işlediği kavramsal meselenin güncel ile olan ilişkisine dair verdiği ipuçları kavramların Müslüman Dünya nın sosyal ve siyasi hayatı üzerindeki elle tutulur etkilerini fark ettirip konuya dair hatırı sayılır bir merak uyandırdı. Konferans notlarını meseleye dair derli toplu bir analiz olarak sizlere sunmanın faydalı olacağına inanıyorum. Mezhebin Tarihsel Olarak Ortaya Çıkışı Mezhebin Müslümanlar arasında kavram olarak ortaya çıkışı Hicri IV, Miladi X. yıllara tekabül eder. Kavramsallaştırmanın ortaya çıkmasının öncesinde ise üç aşamalı bir süreçten bahsetmek mümkündür. Sırasıyla değinecek olursak vahiy döneminde müslümanlar için bir zihinsel konforun varlığından söz etmek mümkündür. Bu dönemde İslami ilimlerin varoluş kaynağı olan Kuran sorunlara çözümler getirmekte, Hazreti Peygamber (s.a.v) ise inşa edici olarak vazife yapmaktadır. Sahabenin ictihadı Hazreti Peygamber (s.a.v) in kontrolünden geçtiğinden herhangi bir dini problemden de söz etmek mümkün değildir. Sahabe Dönemi nde İslam ordularının hızlı ilerleyişi ve ticari faaliyetlerin artışı Müslümanların farklı medeniyetlerle karşılaşmasını sonucunu doğurmuştur. Medine deki sade hayatın problemleri yerini karmaşık sorunlara bırakmıştır. Sayılan sebeplerden ötürü bu dönemde artan ictihad faaliyetleri genellikle Hazreti Peygamber in sünnetini aktarmak şeklinde olmuştur. Bu dönemde her sahabe gittiği yerde kendi ders halkasını oluşturmuştur. Otorite sahibi kimselere fikir sorma amacını aşıp ilim yapmaya varan bir gelişim süreci izleyen bu halkalara düzenli katılanlar arasından tabiin dönemi alimleri yetişmiştir. Ellerindeki hadis malzemesinin sınırlı olması sebebiyle sahabe dönemindeki gibi ictihad, rivayetlerle sınırlı kalmamıştır. Bununla birlikte bu dönemde bölgesel farklılıkların metodolojik farklılıklara evrildiği görülür. Daha fazla sahabenin çokça aktarımda bulunduğu Hicaz bölgesinde daha çok rivayete dayanan Hicaz Ekolü Ehl-i Hadis olarak anılmaya başlanırken, daha çok ictihada dayanan Irak/ Kufe ekolü Ehl-i rey olarak tanınır. Klasik Dönemde Mezhep Metodolojik tartışmalara girilen ve fıkhın her konusunda tartışmaların yapıldığı bu dönemde sözü geçen tartışmaları ihtiva eden eserler telif edilmiş; dönemin devlet yöneticilerinin ve kadılarının başvurduğu kaynaklar haline gelen bu eserler elimizdeki temel fıkıh eserlerini EDEPBÜLTEN 22

23 teşkil etmiştir. Bunlar aynı zamanda imamların görüşlerinin tüm İslam dünyasının farklı bölgelerine ulaştırılmasına vesile olmuş ve artık Ebu Hanife nin takipçileri gibi gruplar ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu dönemde mezhep artık bir yöntemi ifade etmektedir. Klasik Dönemde mezhep bir müctehidler topluluğunun fıkhın değişik konularıyla ilgili ortaya koymuş olduğu görüşler manzumesi olarak kullanılmıştır. Modern Dönemde Mezhep Algısı Klasik ve Modern Dönem arasında en fazla anlam kaymasına uğrayan kavramların başında ihtilaf kavramı gelir. Klasik Dönemde ihtilaf, ortaya çıkışı itibariyle olumsuz değildir. Aksine Klasik İslam Düşüncesi nde ihtilaflar İslam medeniyetinin zenginliğinin kaynağı kabul edilmiştir. Ancak İslam dünyasının sömürgeleşme ve ulus devletlere dönüşme sürecinde ihtilaf kavramına olumsuz anlamlar yüklendiğine şahit olunur. Bu dönemde ihtilaf artık tefrika olarak algılanmaktadır. Cemaleddin Afganî, Muhammed Abduh, Reşid Rıza gibi isimlerin dinî ıslah hareketlerinde mezhep kavramına yönelik eleştiriler görülür. İslam toplumlarının içinde bulunduğu geri kalmışlık ve parçalanmışlığın temelinde İslam ın taklit yoluyla uygulanması olduğunu öne süren bu düşünce taklidin kaynağı mezheptir diyerek mezhep eleştirisi getirmiştir. Afgani, emperyalizm ile mücadelenin İslam Birliği ile mümkün olabileceği bu sebepten mezheplere uymaktan ziyade yeni ictihadlara ihtiyaç olduğunu, bunun ise mezhepler üstü bir anlayışla mümkün olabileceğini öne sürmüştür. Ancak mezhep yok sayılarak girişilen bir tecdit çabasının ilmi olarak problemli olduğu ortadadır. İlim kendisinden önceki literatürü çöpe atıp yeni başlangıçlar üreterek değil, mevcut literatürün üzerine bir şeyler koyarak veya eleştiriler getirmek suretiyle ilerler. İslami ilimleri içinde geliştiği tarihsel süreçteki birikiminden, yöntemsel araçlarından ve ekollerinden kopararak yenileme çabası ümmetin birliğine değil bilakis fikri bir kısırlığa yol açacaktır. Mezhep içindeki yönteme dönerek ictihatta bulunmamız İslam Necmettin Kızılkaya Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi nden 2001 yılında mezun oldu. Aynı üniversitenin İslam Hukuku Anabilim Dalı nda Kasânî nin Bedâyi İsimli Eserinde Kavâid in Yeri adlı yüksek lisansını 2005 yılında tamamladı. Selçuk Üniversitesi İslam Hukuku Anabilim Dalı nda Hanefî Mezhebinde Kavâ id İlmi ve Gelişimi başlığıyla hazırladığı doktora tezini 2011 de başarıyla savundu. Bu çalışma İz yayınları tarafından 2013 yılında basıldı. İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi nde görev yapan Kızılkaya hukuk teorisi, islam hukuk usulü ve Mecelle nin külli kaideleri gibi dersler vermektedir. Dünyası nın karşı karşıya kaldığı meseleleri çözmemizi sağlayacaktır. Konferanstan Arda Kalan Bugün Müslüman toplumlar kendi iç savaşlarında ilmi enerjilerini, ekonomik kaynaklarını ve insanlarını kaybetmeye devam etmektedirler. Konferanstan bir siyaset öğrencisi olarak bana kalan en önemli nokta Müslümanların iç çatışmalarını anlamaya ve bu çatışmalara çözüm getirmeye çalışırken analiz edilmesi gereken faktörler arasında tarafların ihtilaf ettikleri meselelerin ötesinde ihtilaf kavramının kendisine verdikleri anlamın da bulunması gerektiği fikri. İhtilafı, ilmi bir zenginlik, bir kolaylık vesilesi olarak gören yaklaşıma sahip bir grubun kendisiyle ihtilaf halinde bulunduğu gruba karşı girişeceği mücadelenin amacı ve yöntemiyle; ihtilafı ümmete ve dinin kendisine karşı büyük bir tehlike olarak telakki eden anlayışa sahip bir grubun ihtilaf etttiği bir mevzuda girişeceği mücadelenin amaç ve yöntemi birbirinden çok farklı olacaktır. İhtilafın meşruiyetine dair bir ittifak arayışının Müslümanlar arasındaki çatışmaların çözümlenmesi noktasında araçsallaştırılma ihtimali var mıdır? Varsa, bu hangi çatışmalar üzerinde etkili olabilir? Hangileriyle bir münasebeti yoktur? soruları konferanstan bana arda kalan. BÜLTEN 2014 YAZ EDEPBÜLTEN 23

24 EDEPKONFERANSLARI 4 KARDEŞLİK VE ARAPÇA NIN ÖNEMİ Mehmet Yağcı 27 Ağustos 2014 Çarşamba/Edep Konferans Salonu Değerlendiren: Zeynep Taşkın, Ayşe Betül Karaaslan تقرير عن محاضرة ألقاها األستاذ محمد يغجي في مركزنا لقد شرفنا األستاذ الكريم محمد يغجي بحضوره إلى مركزنا األدب إللقاء خطاب عن أهمية اللغة العربية وكيفية تعلم هذه اللغة خارج البلد العربي. نور نا بنصائحه وخبراته العميقة حول تعليم اللغة العربية لألتراك منذ سنوات كثيرة. قال في خطابه أن تعل م اللغة يحتاج إلى جهد وصبر كبير و ليس من السهل أن نتعلم لغة ما خارج بلدها ألن اللغة حياة يجب العيش معها لذلك على طالب اللغة أن يستعمل ما تعلمه من اللغة أثناء كالمه مع أصدقائه و إال يضيع بعض ما تعل مه ألن اللغة تتطور و تستقر باإلستعمال. وتحدث عن أهمية اللغة العربية و عن كون العربية لغة القرآن الكريم وأحاديث الرسول صلى ال عليه وسلم و قال يجب أن يكون هدفنا األساسي في تعلمها هو فهم لغة القرآن و أحاديث الرسول ألننا مسلمون أوال و أن هذه اللغة ليست لغة العرب فحسب بل لغة المسلمين. وأضاف إلى ذلك على أن طالب العلم أن يطور لغته بشكل جيد حيث يرفع مستواه في اللغة العربية إلى مستواه في اللغة التركية. Edep yaz programı Çarşamba konferanslarının üçüncü haftasında, Kardeşlik ve Arapça nın Önemi konulu konferansını vermek üzere aslen Türk olan lakin hayatını Arapçaya kalb etmiş, Arapça sevgisini her zaman dipdiri tutan ve binlerce insana bu sevgiyi aşılayan Mehmet Yağcı hocamız aramızda bulundular. Konferansa başlamadan önce hocamızın âdeti üzere önce tüm cep telefonları bir kutuda (mutfak leğeninde!) toplandı ve dışarıya çıkarıldı. Böylelikle hayatımızda artık olmazsa olmazımız haline gelen telefonlara kısa süreliğine veda ettik. Bu ufak vakit zihnimizi ve ruhumuzu Arapçanın derinliği ile süslememize yetti doğrusu. Mehmet hoca adeta Türkçe konuşanları yok sayıyordu kendi hayatında. Konferans dili de Arapça idi zaten. Hocamıza göre Arapça, insanın kendini ifade etmesini sağlayan bir vasıta niteliğinden ziyade yaşamına yön veren Allah ın kelamı olan Kur an diliydi. Nitekim Allah-u Teala yüce kitabında şöyle buyuruyordu; ق ل ون. ل ك م ت ع ل ع ا Mehmet إ ن ا أ نز ل ن اه ق رآن ا ع رب ي Yağcı hocamız bu çerçevede Arapça yı öğrenme metotlarından ve onu hayatımıza nasıl dâhil edeceğimizden bahsetti. Arapça talebesinin mutlaka defteri açık, elinde kalemiyle bekleyip hocadan duyduğu yeni kelimeleri yazması, her yeni öğrendiği kelime ile tabir oluşturması ve EDEPBÜLTEN 24

25 bu tabirleri dağarcığına eklemesi gerekiyordu. Bu menheçler gerçekleştirilmediği takdirde Allah ın bu nimeti elimizden almasıyla imtihan olunacağımızın altını çizdi ve Arapçamızı muhafaza etmemiz gerektiğini ısrarla vurguladı. BÜLTEN 2014 YAZ Konferansa başlamadan önce hocamızın âdeti üzere önce tüm cep telefonları bir kutuda (mutfak leğeninde!) toplandı ve dışarıya çıkarıldı. Böylelikle hayatımızda artık olmazsa olmazımız haline gelen telefonlara kısa süreliğine veda ettik. Bu ufak vakit zihnimizi ve ruhumuzu Arapçanın derinliği ile süslememize yetti doğrusu. Akabinde konferansın konusu olan Arapça ve Kardeşlik ele alınarak müslümanlar kardeştir ve Arapça kardeşliğimizin dilidir meyanında konu genişletildi. Kendi katında bizleri kardeş kılan Yüce Rabbimiz Hucurat suresi 10.aye- ؤ م ن ون إ خ وة buyuruyordu: tinde şöyle إ ن م ا ال م ون. ت ر ح م ل ك م وات ق وا الل ل ع ك م ن أ خ وي ي ف أ ص ل ح وا ب Hocamız Arapça sevgisi ve onu hayatımıza tatbik etmenin kardeşlerimiz arasındaki ünsiyeti arttıracağını söyleyip sağlanan muhabbetin bizleri din-dil kardeşliğinde buluşturmasına vesile olmasını temenni etti. Kardeşliğimizin temelini Havva annemizden başlatan, din kardeşliğimiz ile onu ziyadeleştiren ve bizi dünyada aynı kutsal kitabı anlamak ve yaşamakla onurlandıran Rabbimiz yine cennette Arapça yı ortak dilimiz kılarak ehemmiyetini göstermiyor muydu? Hocamız konferansında insanın ana dilini nasıl öğrendiği üzerinde de durdu ve bu vehbî kazanımı Arapça öğreniminde nasıl kullanacağımızı şöyle izah etti: Bir bebek nasıl sürekli dinleyerek ve duyarak kelime dağarcığını zenginleştiriyorsa Arapça öğreniminde de talebenin günlük düzenli dinlemeler yapması ve muhakkak Türkçesini Arapçaya tercüme etmesi gerekiyordu. O zamana kadar düşündüğünü, tartıştığını, yorumladığını yani her şeyini artık Arapça ya aktarmalıydı. Konferansın ilerleyen saatlerinde bizlere tek tek sordu: Arapça öğrenme niyetin nedir? ve şöyle sürdürdü. Bir işe başlarken niyet o işin seyri sülukunu belirler ve Arapça yabancı bir dil öğrenmek için öğrenilmez çünkü Arapça yabancı bir dil değildir. Arapça Kur an dilidir, din dilidir ve burada tek niyet Kelamullah ı anlamaktır, hayatının merkezine koymaktır ve onunla kuşanmaktır. Nitekim hocamızın sürekli vurguladığı gibi Ebu Cehil Arapça yı bizden daha iyi bilmektedir. Bu yüzden insan niyetini unutmamalı, sık sık tazelemeli ve muhafaza etmelidir. Edep teki birkaç arkadaşımla beraber Mehmet Yağcı hoca ile tanışmamız aslında eskilere dayanır. Bilmeyenler için söylemekte fayda var, hoca Haznedar Kuyulu Camii nde yıllardır Arapça seminerleri vermektedir. Seminerler Arapça iş- EDEPBÜLTEN 25

26 lenir ve talebelerin konuştuğu tek dil Arapça dır. Talebe Arapça seminerlerine başladığı andan itibaren başka türlüsü muhaldir. Seminerler devam ettikçe, artan kelime dağarcığı ile konuşma daha güzelleşir ve bir süre sonra dildeki en büyük zorluk olan muhadese halledilir. Bu seminerler insanlar arasında biraz da ödevlerin kesretiyle meşhurdur. Çünkü işlenen her parça önce ezberlenir, sonra Arapçası rik a hattı ile deftere yazılır ve karşısına Türkçe tercümesi yapılarak tedribatlar eksiksiz tamamlanır. Daha sonra metin, hocayla beraber işlenir. Yeni kelimelerin ve tabirlerin altı çizilir ve onlarla ilgili cümleler kurulur. Böylelikle dili konuşma ve yazma işi kolaylaşır. Zira bir insan konuşurken düşünmez. Önceden duyduğu, ezberlediği kelimelerle düşünmeden konuşur. Yeni tabirleri ezberlemek ve onlarla ilgili cümleler kurmak, kompozisyonlar yazarken bu tabirleri kullanmak, o dile vukufiyeti gösterir. Bu sebepten ödevler çok önemlidir ve öğrenmeyi hızlandırır. Tüm bunlara ilaveten o binada kardeşliği his- ع sedersin ve Allah ın buyurduğu و ك ون وا م ora- ayetinin tecellilerini görürsün ve الص اد ق ين da sadıklarla beraber olduğunu bilirsin. Allah her vakit bizleri sadıklarla beraber eylesin ve bizleri de sadıklardan eylesin. Arapça sevgimizi daima dipdiri tutma duası ile... EDEPKONFERANSLARI 5 TÜRKIYE DE ULEMANIN BIYOTEKNOLOJIYE BAKIŞI: KÖK HÜCRE ÖRNEĞI Ahmet Karakaya 3 Eylül 2014 Çarşamba/Edep Konferans Salonu Değerlendiren: Ayşenur Elvin Filiz Edep yaz programının beşinci konferansı benim gibi tıp öğrencileri başta olmak üzere hepimiz için dikkat çekiciydi. Ahmet Karakaya ile kök hücre, organ nakli, tüp bebek, sperm bankası, taşıyıcı annelik gibi konular üzerine konuştuk. Tıp alanındaki ilerlemeler sayesinde yapılabilecek çok şey var fakat bu onları uygulamaya geçirebileceğimiz anlamına gelir mi? Yarar-zarar oranını iyi tartabiliyor muyuz, insan ile ilgili müdahalelerimizin sınırı neresi, insanın değerini hangi ölçütlerle belirliyoruz, mükemmel insan hevesimiz ne kadar doğru, ruhu nereye yerleştiriyoruz? Cevaplanması hiç kolay olmayan bu sorular üzerine bir nebze olsun kafa yorduk. Tıptaki gelişmeler özellikle batıdan, kültürünü de yanına katıp çığ gibi üzerimize geliyor. Bunlara arkamızı dönmemiz, gözümüzü kapatmamız mümkün değil. Problemli alanlardan yalnızca biri olan kök hücre çalışmalarını incelediğimizde dahi, yakından ilişkisi olan in vitro fertilizasyon, kürtaj, implantasyon öncesi tanı, gen seçimi gibi konuları bir kenara bırakamıyoruz. Kök hücre yaşamın başlangıcı sayılabilecek; farklılaşmaya, çoğalmaya, hatta tam bir organizmayı oluşturmaya elverişli temel hücrelere verilen isim. Genel olarak iki ana başlığa ayırabiliriz EDEPBÜLTEN 26

27 bunları: Erişkin ve embriyonik kök hücreler. Erişkin kök hücrelerle yapılan tedavilerle alakalı- hasta çocuğu iyileştirmek için yeni bir kardeş düşüncesi gibi etiğe konu olmuş durumlar yer alsa da- fukaha görüşlerine baktığımızda genel olarak büyük bir sorun ile karşılaşmayız. Çünkü bu hücreler bir canlı yok etmeye dayanmaksızın kordon kanı, kemik iliği gibi dokulardan alınan, multipotent ve unipotent olmak üzere farklı hücrelere dönüşebilen hücrelerdir. Ama konu embriyonik kök hücre olduğunda, embriyoyu yok etme, bir canlıyı öldürme, onun insan olma potansiyeli gibi son derece ciddi problemler gündeme gelmektedir. Embriyonik hücrelerin mucizevî yanı, insan vücudunda bulunan herhangi bir hücre tipine, dokuya, organa dönüşebilecek olmasıdır. Elbette bu kadar değerli bir hücreyi kullanmak, sınırlarını görmek isteyen bilim insanı sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Şimdilik Türkiye de, birçok ülkede olduğu gibi, insan olma potansiyeline sahip olması sebebiyle embriyonik kök hücre kullanımı yasaktır. Fakat kan hastalıkları, alzheimer, parkinson, diyabet, medulla spinalis hasarları gibi birçok hastalığın kök hücre ile tedavi edilebilmesi fukahanın kök hücre çalışmalarına bakışında farklılığa neden olmuştur. Bu görüşleri daha iyi anlayabilmemiz için önce embriyonik kök hücrelerin ne şekilde elde edildiğine bakalım. Ahmet Karakaya 1986 yılında Sivas ta doğdu. İstanbul Haydarpaşa Lisesi nden mezun olduktan sonra Yeditepe Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünden lisans derecesi aldı. Ardından FSM Vakıf Üniversitesi Medeniyet Araştırmaları Bölümü nde yüksek lisans eğitimine başladı ve Kök Hücre Çalışmaları ve Etik; Türkiye de İnsan Embriyosundan Elde Edilen Kök Hücreler Üzerinde Yapılan Çalışmalarda Etik Sorunlar başlıklı yüksek lisans tez çalışmasını Prof. İlhan İlkılıç danışmanlığında 2013 yılında tamamladı. Halen aynı bölümde biyoetik alanında doktora çalışmalarına devam etmektedir. Embriyonik kök hücre elde edilmesinde en yaygın yöntem tüp bebek diye bilinen in vitro fertilizasyon (IVF) yöntemi artığı olan embriyolardır. Tüp bebek konusunda yaygın görüş; anne ve babanın kendi hücreleri kullanıldığı takdirde bu tedavinin caiz olduğudur, hatta bu konuda teşvik söz konusudur. Sorun tıbbî bilgilendirmedeki yetersizlikten kaynaklanarak şurada başlamaktadır: IVF yöntemi uygulamasında tek bir yumurta hücresinin alınıp döllenmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Anne adayını bu tedavide kolay bir süreç beklemez. Ovaryum folliküllerinin olgunlaşması için kullanacağı hormonlar, ilaçlar ve bu foliküllerin aspirasyonunda kullanılacak iğneler anne için maddî-manevî bir yüktür. Bu yüzden döllenme ihtimalini olabildiğince arttırabilmek adına anneden fazlaca oosit (yumurta) toplanır. Laboratuvar ortamında döllenmeye bırakılan yumurta ve spermlerden, çoğu zaman birden fazla zigot oluşur. Bir iki bölünmenin ardından sağlıklı görünen embriyolardan biri anne rahmine nakledilir. Peki, kalan embriyolar? Bir kısmı 5 yıl içinde tekrar kullanılmak üzere sıvı nitrojende dondurulur. Bir kısmı ise atılır ki işte bu kısım, kök hücre çalışmalarına konu olmaktadır. Atılması yerine bu çalışmalarda kullanılmasını tercih edenler ile embriyonun insan olma potansiyeline vurgu yapanlar bu noktada görüş ayrılığına düşmektedir. Bir embriyo ne zaman insan olmaktadır ve acaba değeri sadece canlılığından mı kaynaklanmaktadır? Öncelikle döllenme, yeni canlının genetik yapısının tam olarak oluştuğu aşamadır. BÜLTEN 2014 YAZ EDEPBÜLTEN 27

28 Yaklaşık altı gün sonra embriyo rahimde uygun yeri bulur ve implantasyon gerçekleşir. Bundan sonra adeta embriyoda hücreler arası görev paylaşımı yapılır ve gastrulasyon aşamasına geçilir ki bu aşama tıp çevrelerinde genelde embriyonik yaşamın başlangıcı kabul edilir. Bu evreye kadar embriyonun rahme tutunamayıp atılma, bölünme ve ikiz olma ihtimalleri var iken bu aşamada oluşan yapı tek canlıya ait hale gelir. Sonrasında kan damarları ile ilkel bir sinir sistemi oluşur ve takriben 22. günde kalp atmaya başlar. Embriyoloji alanındaki bilgilerimiz böyle devam ederken hayatın başlangıcının manevi boyutu ile ilgili mesele tüm kültürlerde elbette farklı yorumlanmaktadır. Hayatın başlangıcı çok sayıda bilim adamının, ilahiyatçının, felsefecinin temel sorunlarından olsa da henüz net bir yanıta sahip değil. Bu yanıt, seküler perspektif sahipleri için biraz daha kolay fakat bizim için insan salt fiziksel bir varlık olmadığından işin içine ruhanî varoluş boyutu da girmekte ve yanıt hayli zorlaşmaktadır. Yahudilik ve Hristiyanlıkta tam insan olma hali ve ruh konusunda değişik düşünceler olmakla birlikte ilahi kitaplardan yalnızca Kur an da hayatın başlangıcı ve ruhun üflenmesi konusunda ayrıntılı açıklama mevcut. Özellikle bu konuda üzerine en çok konuşulan iki ayeti bilmemiz gerekiyor. O ki yarattığı her şeyi güzel yarattı ve insanı yaratmağa bir çamurdan başladı. Sonra onun neslini (değersiz bir su özünden) yaptı. Sonra onu düzenli bir şekle sokup, içine kendi ruhundan üfledi ve sizin için kulaklar, gözler, kalpler verdi. Çok az şükrediyorsunuz! (Secde, 32/7-9). Andolsun ki biz insanı süzülmüş bir Peki, tehlikenin ne kadar farkındayız? Mesele sadece kök hücre veya embriyo telefi ile sınırlı değil. Haddi zatında daha birçok teknolojik gelişme ile karşı karşıyayız. Biyoteknolojinin sadece teknoloji kısmı gelmiyor; felsefi altyapısını, batı jargonu olan kavramlarını da beraberinde getiriyor. çamurdan yarattık. Sonra onu, oturaklı bir karargahta bir nutfe (tohum) yaptık. Sonra o damlayı bir pıhtıya dönüştürdük, bu pıhtıyı bir et parçacığına dönüştürdük, bu et parçacığını bir takım kemiklere çevirdik, derken bu kemiklere bir et giydirdik; sonra ona bambaşka bir yaratık olarak hayat verdik. Bak ne şanlı o Allah, yaratanların en güzeli! (Müminun, 23/12-14) Ruhun üflenmesi konusunda iki farklı hadis ise şöyle: Doğrusu yaratılışınız bu hikmet üzeredir. Sizden birinin yaratılışı annesinin karnında kırk gecede toplanır. Sonra bir o kadar zaman içinde alaka olur. Yine bir o kadar zaman içinde mudga olur. Sonra ona bir melek gönderilir ve o kişinin rızkı, eceli, ameli ve said yahut şaki olduğu şeklinde dört hususu yazması ona emredilir. Ardından ona ruh üflenir. (Sahih-i Muslim bi Şerhi n Nevevi, Kader, c.16, Kahire: Matbaa-i Mısri, 1965, s. 189.) Nutfenin rahme yerleştirilmesi üzerinden kırk veya kırk beş gece geçince bir melek gelir ve şöyle der: Yarabbi kadın mı erkek mi? Rabbin dilediğine hükmeder ve melek yazar. Yarabbi eceli nedir? Rabbin dilediğini buyurur ve melek yazar. Yarabbi rızkı nedir? Rabbin hükmeder, melek yazar ve elindeki sahifelerle çıkar. Onun bu işleminden sonra ne bir arttırma ne bir eksilme olur. (Sahih-i Muslim bi Şerhi n Nevevi, Kader,c.16,6392, s.193.) Fukahanın bir kısmı embriyoya yapılan tıbbi müdahalelerde yukarıda bahsi geçen ruh üflenmesi hadisesini merkezî bir konuma yerleştirmektedir ki bu noktada hadisleri ve ayetleri farklı yorumlayarak ruhun üflenmesini 40, 42, 45, 120 gün olarak kabul edenler vardır. Bu gö- EDEPBÜLTEN 28

29 rüşlerden hareketle ruhu olmayan bir canlı üzerinde tasarrufumuz nereye kadar olabilir sorusu ortaya çıkmaktadır. Bazı özel durumlarda 40 yahut 120 güne kadar kürtaja izin verilirken, insan kabul edilmese dahi ceninin bir canlı olduğu ve -ruhu olmamasından yola çıkarak- herhangi bir hayvanı bile gereksiz yere öldüremeyeceğimiz unutulmakta mıdır acaba? Şu da var ki ruh konusunun çok açık olmadığı konusunda hemfikiriz. Allah (c.c.) ruh konusunda bizim bilgimizin kısıtlı olduğunu söylüyor zaten. Bu hadisleri Buharî nin kader bahsi içinde ele aldığını unutmamak gerekir. Yani burada vurgulanan zamanlama değil, Allah ın ilmi ve kudretidir. Fetüsün geleceğine, ameline, eceline, cinsiyetine dair bilgiler zaten en baştan Allah ın (c.c.) ilmi dahilindedir. Buradaki süreç, bu bilgilerin meleğe aşikar kılındığı zamanı da işaret ediyor olabilir. Bunun hadis ilmine ve Arapça ya ciddi hakimiyet isteyen bir konu olduğu şüphesizdir. Bu noktada, embriyonik kök hücrenin kullanılmasına izin veren görüş yaşamın embriyonun rahim duvarına tutunmasıyla başladığını savunur. İmplantasyonu insan hayatının başlangıcı kabul eden fukaha ilk 5-6 günde alınan embriyonun tedavi amaçlı kullanılmasını uygun bulmaktadır. Embriyonik kök hücrenin kullanılmasına karşı çıkanlar ise Allah ın iradesinin o kişi üzerinde döllenme anından itibaren gerçekleşmiş olduğunu, zigotun meydana geldiği ilk andan itibaren genetik bilgi şifresinin belirlenmiş olduğunu söylerler. Yani ilk andan potansiyel insan olan o benzersiz hücreye dokunulmasının dinen uygun olmadığını ifade ederler. Bir başka grup ise embriyonun anne rahminden alınmasına karşı çıkıp tüp bebek merkezlerinde fazladan bulunan embriyoların atılması yerine tedavide kullanılmasını yeğlerler. Günümüzde fukaha, fetva verirken maslahatı göz önünde bulundurup bu tedavilere ruhsat kapısı açmaya çalışırken, kişisel hayatlarımızda azimeti ön planda tutmamız gerektiğine vurgu yapıyor. Sınırları naslarla belirlenmemiş olaylarda maslahat-mefsedet ilişkisine bakıp insanın dünyada imtihanda olduğu, imtihan için de sağlığın önemli olduğu argümanını kullanıyor. Fetva vermeyenler ise makasidü ş-şeria çerçevesine aykırı bulup insanın yeryüzünde Allah ın halifesi olduğunu öne çıkararak embriyoya zarar veren bu tedavilere karşı çıkıyor. Bu noktada aklımıza Mecelle den İctihad ictihadı nakzetmez. ilkesi geliyor. Argümantasyon farklılığının ana sebebi hali hazırda konunun naslarla belirlenmemiş ictihadî bir mesele olmasından ileri geliyor. Peki, tehlikenin ne kadar farkındayız? Mesele sadece kök hücre veya embriyo telefi ile sınırlı değil. Haddi zatında daha birçok teknolojik gelişme ile karşı karşıyayız. Biyoteknolojinin sadece teknoloji kısmı gelmiyor; felsefi altyapısını, batı jargonu olan kavramlarını da beraberinde getiriyor. Bu konuda ilk yapılması gereken meseleyi kendi medeniyet ufkumuz içinde ele almak. Biyoteknolojik gelişmeler karşısında Müslüman olarak tutumumuzu belirleyen en önemli etkenin vahiy ve bu vahye bağlı olarak oluşan varlık tasavvurumuz olduğunu unutmamamız gerekiyor. Bu ilkeleri ve gayeleri belirlerken vahiyle kurduğumuz ilişkinin sıhhati de en az bu ilişki kadar mühim. Diğer bir problem ise konunun çok yönlü ve küllî biçimde ele alınması zorunluluğu. Artık fukahanın sadece ictihad geliştirmesi yeterli görünmüyor. Bu meselelerin ciddi okumalar, felsefi altyapı, tıbbî-hukukî bilgi ve sağlam bir İslamî müktesebatla değerlendirilmesi gerekiyor, disiplinler arası çalışmalar zaruri görünüyor. Eşref-i mahlukat kabul ettiğimiz insan ile ilgili konularda tüm ilkeleri, öncelikle güçlü bir dinamiği olan İslam Fıkhını sıhhatli bir şekilde anlayarak değerlendirmemiz, cevapları kendi değer sistemimizde aramamız gerekiyor. EDEPBÜLTEN 29 BÜLTEN 2014 YAZ

30 EDEPKONFERANSLARI 6 AÇIK MEDENİYET Prof. Dr. Recep Şentürk 10 Eylül 2014 Çarşamba/Edep Konferans Salonu Değerlendiren: Feyza Tüzgen kapalı medeniyet olgusunun ortadan kalkması zorunluluğunu doğurmuştur. Bunun yanı sıra küreselleşme kitabının kısa bir tanıtımını yapmaya gayret ettiğim Prof. Dr. Recep Şentürk hocamızın Açık medeniyet olarak isimlendirdiği medeniyet tarzına geçişi gerekli kılmıştır. Recep Şentürk Lisans eğitimini Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi nde tamamladı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü nde yüksek lisansını yaptıktan sonra, ikinci yüksek lisansını ve doktorasını Columbia Üniversitesi Sosyoloji Bölümü nde bitirdi. Daha sonra İSAM da araştırmacı olarak bulundu. Aynı zamanda Atlanta da Emory Üniversitesi Hukuk Fakültesi nde misafir araştırmacı olarak insan hakları konusunda araştırmalar yaptı yılında British Academy nin davetlisi olarak Oxford Brookes Üniversitesi Sosyal Bilimler ve Hukuk Fakültesi nde insan hakları konusundaki çalışmalarını yürüttü ve aynı konuda İngiltere nin çeşitli üniversitelerinde konferanslar verdi. Halen FSM Üniversitesi Medeniyetler İttifakı Enstitüsü nün müdürüdür. Medeniyetler arasındaki ilişkiler 20. yüzyıla kadar coğrafi sınırları dolayısıyla komşu olan medeniyetlerin etkileşimi şeklinde iken küreselleşme her birinin kendisini yegane medeniyet olarak gördüğü bu kapalı medeniyet lerin ve Günümüzde coğrafi olarak birbirinden ayrılmış çok medeniyetli bir dünyadan, sembolik sınırlarla birbirinden ayrılmış ancak aynı fiziki ve sosyal mekanı paylaşan çok medeniyetli toplumlarda yaşıyoruz artık. Bu değişim ile birlikte, farklı kültür ve medeniyetlere mensup insanlardan oluşan toplumlar ortaya çıkıyor yani Açık medeniyet ler. Görülüyor ki coğrafi sınır engelinin ortadan kalkmasının bir sonucu olarak ortaya çıkan medeniyet etkileşimine dünya; fikri, siyasi ve hukuki açıdan hazırlıksız yakalanmıştır. Güçlü aktörler diyebileceğimiz; Amerika, Rusya, Çin vb. ülkeler bu soruna bir çözüm üretmemektedirler. Halbuki şu iki meselenin halledilmesi gereklidir: Medeniyetler birbirleri ile ilişkilerini nasıl yürütecekler? Ve çok medeniyetli toplumlar nasıl idare edilecekler? İşte bu noktada İslam medeniyeti, çok medeniyetli toplum tecrübesini, yani açık medeniyet olgusunu daha önce yaşamış olması sebebiyle devreye girmektedir/girmelidir. Bir açık medeniyet örneği olmasından ötürü; fikri, sosyal, hukuki ve siyasal alt yapıların inşası için diğer medeniyetlere ilham kaynağıdır. EDEPBÜLTEN 30

31 Bir küçük örnekle konuyu somutlaştırmak gerekirse, Hindistan ın müslümanlar tarafından fethedilmesinin ardından oluşan topluma göz atmak yeterli olacaktır Müslüman yöneticiler ve halk, fetihten sonra ehl-i kitabı yahut ineğe tapan hinduları dışlamamışlar, sadece kestikleri eti yemeyi ve onlarla evlenmeyi dinen caiz görmemişlerdir, Çünkü hanefi ulemasına göre ismet yani dokunulmazlık ilkesi insan olmak hasebiyle herkesi kapsar. O dönemle kıyaslandığında dünya, medeniyetler ve uluslararası ilişkiler bir değişim geçirmiştir elbette, lakin mühim olan, geçmişteki tecrübenin bugüne aktarılması ve bugüne bakan yönlerinin açığa çıkarılmasıdır. Biz müslümanların burada iki yönlü bir sorumluğu vardır: Genel olarak beşeriyete karşı ve özel olarak İslam Medeniyetine olan sorumluluğumuz... Bu iki veche ile olaya bakıp Müslümanların çözüm üretmeleri gerekmekte, Klasik Dönemdeki gibi tüm beşeriyeti düşünmek ve beşeriyetin ortak kaderine dair bilinci ihya etmek başlıca hedefi olmalıdır. Bu şekilde kısa bir özetini konuya başlangıç mahiyetinde verebileceğimiz kitabında Recep Şentürk hocamız, medeniyetlerin geçmişte ve şu an içinde bulundukları durum hakkında genel bir analiz yapıp, yeni bir kavramsallaştırma Kitaba da ismini veren Açık Medeniyet tabirinden anlayabileceğimiz gibi, modernleşen ve globalleşen yapısı itibari ile dünya artık bu yapıya bir anlamda muhtaçtır. Kendisini dünyanın tek medeniyeti görüp, diğerlerini yok etmeye çalışan ve kendi kapalı havzasında var olmaya gayret eden Kapalı Medeniyetlerin günümüz dünyasında yaşama şansı zordur. gerekmektedir. üzerinden tanım ve öneriler sunmaktadır bizlere. Kitaba da ismini veren Açık Medeniyet tabirinden anlayabileceğimiz gibi, modernleşen ve globalleşen yapısı itibari ile dünya artık bu yapıya bir anlamda muhtaçtır. Kendisini dünyanın tek medeniyeti görüp, diğerlerini yok etmeye çalışan ve kendi kapalı havzasında var olmaya gayret eden Kapalı Medeniyetlerin günümüz dünyasında yaşama şansı zordur. Tam da bu noktada çok katmanlı varlık, bilgi ve hakikat anlayışı ile geleneksel İslam düşüncesindeki Açık Medeniyet tecrübesinden bugünümüze iz düşümler bulmak gerekmektedir. Müslümanlar için bu Endülüs ten Hindistan a ve Osmanlı ya, çok medeniyetli toplumları idare eden kendi gelenekleri ile irtibat kurmakla ve batıya entelektüel bağımlılık sorununun aşılması ile mümkündür. Bağımlılık veya düşmanlık yerine, kendimiz olarak Batı ile sağlıklı iletişim kurmamız Bu bilinç ile Açık Medeniyet kavramını çeşitli yönleri ile irdelediği kitabında Recep Şentürk Hocamız, İslam Medeniyetinden tecrübe ve örneklerle günümüze ışık tutmakta, çağımız Batı toplumları ile İslam toplumlarının içinde bulunduğu duruma dair öneriler sunmaktadır. BÜLTEN 2014 YAZ EDEPBÜLTEN 31

32 Son kitabı Yeni İnsan: Kaderle Tasarım Arasında adlı kitabını zevkle okuduğumuz Nazife Şişman la yaptığımız kitap müzakereleri Edep in lütuflarından biriydi bize. Aramızdan biri gibi samimane konuştuk hayata dair herşeyi. Sorgulamadan okuduğumuz kitaplar üzerinde kafa yormayı garipsesek de önce, bu yaz için bahtımıza düşen hikaye, deneme ve biyografi örneklerinin bakışımızı değiştirdiğinin farkındaydık. KİTAP MÜZAKERESİ SAATİ Dermiş bana keşf oldu hep esrar-ı hakikat Vallahi yalandır sözü billahi yalandır. Levha 3, s.34 Mustafa Kutlu, Yoksulluk İçimizde, İstanbul, Dergah Yayınları, Saliha Çelenlioğlu Hidayet romanlarının kurgusunu değiştiren Mustafa Kutlu için modern bir Leyla-Mecnun hikayesi yazıyor, aslında bir menkıbe anlatıyor diyor Nazife Şişman ve devam ediyor Bugünün hikayesini bugünküler anlatacak: Bizim yüreğimizdeki Engin kim ve toka ne? Edep Programı dahilindeki Kitap Müzakeresi dersimizin ilkinde, Nazife Şişman la Mustafa Kutlu nun Yoksulluk İçimizde kitabını konuştuk. Kitap hakkında genel bir bilgi vermek gerekirse, Dergâh yayınlarından ilk olarak 1981 yılında basılmış bir hikâye kitabı. Bir takım hikemiyat içeren levhalar ve bölümlerden oluşan ince sayılabilecek bu kitap, Mustafa Kutlu nun post modern hikâyeciliğe en çok yaklaştığı söylenen öykü kitabıdır. Olay sırasındaki belirsizlik, kopukluklar ve hikâyedeki zamanın alışık olduğumuz şekilde akmayışı bunu düşündüren sebeplerden. Kitapta işlenen temel düşünce ise zenginliğin eşyaya bağlanmakla değil; eşyadan kurtulup maneviyatımızı güçlendirmekle kazanılacağı. Kitap müzakerelerine Mustafa Kutlu yla başlamak, grubumuzda daha önce kendisinin öyküleriyle karşılaşmamış olan arkadaşlarımız EDEPBÜLTEN 32

33 için de güzel bir başlangıç oldu. Sınıfa toplaşıp ne yapacağız ki şimdi derken birden kendimizi kitabın içinde bulduk. Herkesin söyleyecek bir şeyleri vardı ve ilginç olan, hiçbirimiz diğerimizle aynı fikirde değildik. Yaşı, tecrübesi farklı olan herkes bir başka şekilde yorumladı okuduğunu. Birinci meselemiz Huzur Sokağı Yoksulluk İçimizde benzetmesi oldu. Okur olarak ister istemez kitabı bir hidayet öyküsü olarak düşünmüştük. İkinci meselemiz ise bu öykünün gerçekçiliğiydi. Kimilerine eski zamanlardan kalmış bir öykü gibi geldi Süheylâ nın başından geçenler. Kitap zaten 1981 yılında basıldığı için, 1990 lı yıllarda doğmuş olan neslin böyle hissetmesi pek şaşırtıcı değildi. Ancak burada da farklı görüşler çıktı ortaya. Kimimiz kendimizi hikâyeye kaptırıp, Süheylâ dan inanılmaz etkilenmiş ve ilham almıştık, kimimiz ise kitabı daha ziyade dışarıdan okuyup, başarılı ya da başarısız bulmakla yetinmiştik. Şu yaşadığımız yıllarda, ben de böyle bir hidayet öyküsünü pek gerçekçi bulmayanlardanım. 35 yıl önce gerçekleşmesi çok daha olası bir hikâye hakikaten. Belki bu yüzden Nazife Hanım ın yaklaşımı benimkinden farklı oldu. Nazife Hanım için hikâye sadece gerçekçi değil, neredeyse gerçekti! Bu hikâyeyi yaşayanlara tanıklık etmişti o. Arkadaşları farklı hidayet öykülerinin kahramanlarıydı. Ama benim için şu an gerçek hidayet öyküleri, Dergâh yayınlarından ilk olarak 1981 yılında basılmış bir hikâye kitabı. Bir takım hikemiyat içeren levhalar ve bölümlerden oluşan ince sayılabilecek bu kitap, Mustafa Kutlu nun post modern hikâyeciliğe en çok yaklaştığı söylenen öykü kitabıdır. Olay sırasındaki belirsizlik, kopukluklar ve hikâyedeki zamanın alışık olduğumuz şekilde akmayışı bunu düşündüren sebeplerden. Kitapta işlenen temel düşünce ise zenginliğin eşyaya bağlanmakla değil; eşyadan kurtulup maneviyatımızı güçlendirmekle kazanılacağı. bambaşka bir dine mensup olup gayrimüslim bir ülkede yaşayıp da internet ve çevresinden İslam ı tanıyıp dönüş yapan insanların hikâyelerinden ibaret. Öyküler oldukça farklı aslında. Nazife Hanım ın öykülerinin kahramanları aynı ortamı paylaştığı insanlar olabilir, daha çok ortak yönü bulunabilir onlarla. Ama ben kendi zihnimdeki hidayet öyküsü kahramanlarını kendimden oldukça uzaklaştırmışım, onları yurtdışına göndermişim, onlara başka diller, başka dinler, başka ırklar atfetmişim. Ve hikâyelerini içselleştirmem imkânsıza dönmüş. Okuyup dinleyip vay be! demekten ibaret olmuşlar benim için. Ama Süheyla bir Türk, Süheyla Müslüman, Süheyla nın annesi dindar bir kadın, Süheyla yla aynı şehirde yaşıyoruz, tek büyük farkımız onun 80 lerde yaşamış olması. Süheylâ yla evlerimiz benzer, kafamızı kurcalayan sorularımız benzer. Bu yüzden Süheylâ benim için örnek olabilir mi, olamaz mı? sorusu ara ara zihnimde belirdi kitabı okurken. Kitapta hemen hemen hepimizin dikkatini çeken bir bölüm vardı mesela; kaybolan bir saç tokasının Süheyla ya düşündürdükleri. 55. sayfada, Tenhalık Basınca bölümünün girişinde şöyle yazıyor Mustafa Kutlu Süheyla nın dilinden: Hayatım her gün kazandığım yeni yalnızlıklarla zenginleşiyor. Ancak bütüne oranla devede kulak BÜLTEN 2014 YAZ EDEPBÜLTEN 33

34 kalan bu zenginleştirme çabasına zaman zaman acıyorum. O kadar miniminnacık duruyor ki öbürlerinin yanında: Önemli olmaktan ziyade sevimli. Mesela dün saç tokalarımdan birini kaybettim. Bir süre telaşla arandım durdum. Odadan odaya, dolaptan dolaba gidip geliyordum. El çantalarının, kol çantalarının, etajerlerin, çeşitli boy ve yapıda kutuların içini karıştırdım. Aman Allahım!.. Ne kadar çok saç tokam varmış benim. Benim ne kadar çok el çantam, kol çantam varmış. Bunların içinde, üzerinde küçük mavi-pembe mineli çiçekleri olan saç tokam kayboluvermiş. Nedense ona pek önem verirmişim. İşte bu küçük eşyanın beni yalnız bıraktığı gün. Onun benden, benim ondan kurtulduğum gün, böylesine miniminnacık bir yalnızlık daha edinmiş oldum. Kim bilir içimde daha nice saç tokaları, nice el-kol çantaları çöreklenmiş yatıyor. Bu kadar basit, bu kadar günlük hayatın parçası olmuş bir unsurdan hayata ve kendine dair bir sorgulamaya gitmek aslında bu sorgulamayı okuyucu için de etkili hale getiriyor. Çünkü biliyorum ki hepimiz kaybolan saç tokasını arama tecrübesini defaatle yaşamış hanımlarız. Bu sebeple benim de Süheylâ yla ilişki kurabildiğim bir bölüm oldu bu. Varlık aleminde yalnızca sen ve Allah varsınız demişti bir dostum, onu hatırlattı bana. Geri kalan her şey sen onlara mana atfettiğin için oradalar. Aslına kaybettiğin şeylere üzülmemek son derece mümkün. Süheyla nın yalnızlığı ise bir başına kalmak değil; Allah ile bir başına kalmak, yani gerçek zenginlik aslında. Derler ya, asıl zenginlik az şeye ihtiyaç duymaktır diye. Aslında en büyük zenginlik Allah tan başkasına ihtiyaç duymamak. Tam olarak bu sebeple, yoksulluk içimizde. Burada Mustafa Kutlu nun yazarlığına da değinmeden geçmemeliyiz bana sorarsanız. Bu fikri bir saç tokası üzerinden bu kadar etkileyici bir şekilde verebilmek yazarın ustalığındandır. EDEPBÜLTEN 34 İçerikle ilgili tüm bu yorumlar bir yana, Mustafa Kutlu denince benim ilk aklıma gelen şey üsluptur. Bu sebeple her kitabını bir çırpıda okuyabileceğimi, neden bahsederse bahsetsin keyif alarak okuyabileceğimi düşünürüm. Bunun yanında, Mustafa Kutlu beni herhangi bir yazardan, özellikle de güldürmek için çaba harcayanlardan daha çok güldürüyor. Ben bir satırda zekice ve beklemediğim bir cümleyle karşılaştığımda tebessüm ediyorum. Ve Mustafa Kutlu bunu kusursuzca yapıyor! Ben ateistim diyen birine cevaben şunu söyletebiliyor: Peki insan ateist olunca kavunun tadı değişiyor mu? (s.80) Levhalardan birinde ise şöyle bir kısım geçiyor: Yumurtanın sarısını nasıl istersiniz: Saman sarısı, kavuniçi, kanarya. Elinizdeki formda, sağ üst köşede, alt alta sıralanan karelerden birini işaretleyiniz. (s.33) Mustafa Kutlu nun sevdiğim bir yanı da kitapları içerisinde kendisiyle ve okuyucuyla konuşuyor olması. Siyah Gemiler bölümünün başında şöyle diyor: Biliyorsunuz aslında ben Süheylâ nın hikâyesini bitirmiştim. Yani kendi hesabıma sevgilisi Engin onu terk edip de kara-kuru ancak fevkalade zengin biriyle nişanlanınca artık bitti bu hikâye demiştim. Ama hayat tesadüflerle doludur. Bir gün yeniden Süheylâ ile karşılaşacağımı nereden bilebilirdim (s. 25) Gittikçe incelen (burada incelik herhalde zarafet manâsında ve döndükçe daralan bir yoldayız. (s. 33) Bu örnekler, bana öyle geliyor ki Mustafa Kutlu nun serbest çağrışımları. Beklenmedik kelimeler, cümleler Mustafa Kutlu nun zihninden zorlamadan çıkıyor. Eğer hayatı da bu şekilde yaşıyorsa kendisi, pek keyif alıyor olmalı. Ez cümle; pek çok farklı yorumla okunabileceği gibi, kimilerine de Süheylâ ile birlikte yoksulluğun, zenginliğin, maddiyatın ve maneviyatın hayattaki yerini sorgulatabilecek keyifli bir kitaptı Yoksulluk İçimizde. Nazife Hanımefendi ye başlangıcı böyle hoş bir kitapla yaptığı için teşekkürü bir borç bilirim.

35 İsmail Kara, Sözü Dilde Hayali Gözde, İstanbul, Dergah Yayınları, Büşra Beşikçi BÜLTEN 2014 YAZ İnsanlar vardır ilim ile bütünleşen, varlığı ilim üzerinden derinleşen. İnsanlar vardır sonsuz nur olan ilim sıfatının tezahür mahalli haline gelen. İşte bu nadide zümreden olduğunu düşündüğümüz Muhammed Hamidullah Hocamızı, İsmail Kara nın Sözü Dilde Hayali Gözde isimli eseri merkezinde Nazife Şişman Hoca ile konuştuk. Bu sohbetimizi tam olarak klasik bir biyografi okuması şekli üzere gerçekleştirmedik. İlmin hayata dokunan hayatla hemhal olan nefeslerine de temas etmek istedik. İlim adamlığı nın bilgi depolayan ayaklı bir seyyar belleğe dönüşmekten ibaret olmadığını, takva elbisesine bürünmedikçe, hayatın akışında onu çevreleyen bir yorum ve bakış açısı kazandırmadıkça mezkur sıfatın kişiler üzerinde eğreti kalacağını bu yolun yolcuları olmaya namzet bizlere hatırlattık. Hoca nın hayatındaki bazı tercihlere ve hassasiyetlere de değindik.bunlardan bazı pasajları sizlerle paylaşalım istedik: Eserleri arasında en çok tanınanı, kendisinin ifadesiyle fıkha yönelik çalışmalarına bir hazırlık aşaması oluşturan İslam Peygamberi isimli kitabıdır. Büyük iltifat görmüş olan bu eser Muhammed Hamidulah ın İslami ilimler e yaklaşımının bütüncüllüğünün bir yansıması da sayılabilir. Bir dil, bir insan Hamidullah Hocanın; içinde Urduca, Hintçe, İngilizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca, Rusça, Arapça, Farsça ve Türkçenin de bulunduğu 12 dil bildiği, bu dillere okuyup yazabilecek derecede hâkim olduğu ve pek çoğunu konuşabildiği bilinmektedir. Zira Hoca vermiş olduğu ders ve konferanslarda dinleyici kitlesinin durumuna ya da kendisine eşlik eden mütercimin ihtisas alanına göre kullanacağı dili belirlemiş, bununla beraber icap ettikçe tercümelerde gördüğü eksiklikleri mütercimlerinin kulaklarına fısıldamak suretiyle düzeltilmesini temin etmiştir. Ayrıca yapmış olduğu programların herkese açık bir yapı arz etmesi çeşitli alanlardan insanların kendisinden istifade etmesini sağlamıştır. Nakledildiğine göre; İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü nde verdiği İslam da kölelik ile alakalı bir konferansın akabinde sorular faslına geçince orta yaşlı ve muhtemelen dışardan bir şahıs kendisine bir sual yöneltir. Soru sünnet namazların kılınmaması durumunda ne olacağıyla ilgilidir. Salondakiler tarafından bu, konuyla alakasız görülür ve fısıldaşmalar, gülüşmeler başlayıverir. Hamidullah Hoca ise bir o kadar ibretamiz şekilde salondaki hareketliliği noktalar ve: Niçin müdahale ediyorsunuz? Elbette herkes en çok önemsediği ve anlamak istediği konuda soru soracaktır der. Bu anekdot sohbetimiz esnasında bizleri belki de en çok etkileyen kısımlardan biriydi. İnsanlarla münasebetimizi ve onların soru ve sorunlarına bakışımızın kuşatıcılığını tespit açısından da önemliydi. Hoca, kendisine yapılan eleştirileri büyük bir olgunlukla karşılamış; şükranla mukabele etmiş, hatası olduğunda onu düzeltmekten ictinab etmemiş, kendisini zemmedenlere ise hiçbir karşılık vermemiştir. EDEPBÜLTEN 35

36 Bir gün Hayrettin Karaman, Hamidullah Hoca ya söylenenlere tepkisiz kalmaya devam ettiği takdirde kendilerinin cevap vermeye başlayacaklarını söyleyince, Hoca, Hayır bunu ne siz yapacaksınız, ne de ben. İslam dünyası zaten birçok karışıklık içerisinde, ben bunlara bir tanesini daha katmayacağım, siz de buna alet olmayacaksınız demiştir. Bizlere sunduğu bu düşünce yapısı kişinin atacağı adımın öncelikle kimlerin işine yarayacağını düşünmesi ve hadiseler karşısında kendini müdafaa üzerinden dahi olsa ümmeti sıkıntıya düşürecek, sıkıntısını perçinleyecek hamlelerde bulunmama soğukkanlılığını göstermesi açısından büyük bir numune teşkil etmektedir. Hamidullah Hoca Bekir Topaloğlu, Hayrettin Karaman gibi pek çok öğrencisi tarafından defaatle Türkiye ye tamamıyla yerleşmek, İSAM da araştırmacılara yol göstermek üzere davet edilmiş olsa da; Fransa daki Müslümanların da bilgilerinden istifade edecekleri kişilere ihtiyaç duyabileceklerini ve oradaki işlerini henüz tamamlayamadığını dile getirerek kabul etmemiştir. Fakat yine de Salih Tuğ un da ifade ettiği üzere yoğun çalışmaları arasında büyük bir fedakârlıkla 1950 li yıllarda yılın üç ayı Türkiye de çeşitli fakültelerde dersler vermek için bulunmuştur. Hayatını Fransa da BM nin verdiği bir kart ile geçirmiş, Türkiye den de vatandaşlık teklifleri kendisine gönderildiği halde vatanının işgaline teslim olmadığını hiçbir ülkenin vatandaşlığına girmemek ve vatansız kalmak ile göstermiştir. Bir İslam âliminin işgaller ve haksızlıklar karşısında eğilmeyen ve tek kişilik gerçekleştirdiği ömürlük bir boykot ile verdiği temsil mücadelesidir bu Hoca nın Arapçaya olan sevgisi de malumdur. Biliyoruz ki kendisi Arapçayı ana dili olarak kabul eder, bir konuşmayı Arapça yapacaksa muhakkak bu hususa dikkat çeker, Ahzab Suresi nin 6. ayetini de okumadan geçmezmiş. Size annelerinizin diliyle hitap edeceğim. Nitekim Arapça Rasulullah (s.a.v) Efendimiz in ve sevgili eşlerinin konuştukları dildir. Rasulullah ın EDEPBÜLTEN 36 (s.a.v) eşleri bütün mü minlerin anneleridir. O halde annemizin dili bizim dilimizdir dermiş. Hoca nın eserlerinden telif bedeli almadığını, bu ücretin kitap satım fiyatlarından düşülmesini istediğini de öğreniyoruz. Bazı devletlerden ödüller, bir takım nişaneler almış; ancak maddi nitelikli olanları kabul etmemiştir. Eserleri arasında en çok tanınanı, kendisinin ifadesiyle fıkha yönelik çalışmalarına bir hazırlık aşaması oluşturan İslam Peygamberi isimli kitabıdır. Büyük iltifat görmüş olan bu eser Muhammed Hamidulah ın İslami ilimler e yaklaşımının bütüncüllüğünün bir yansıması da sayılabilir. İsmail Kara nın Hamidullah ile yaşadığı şu hadise de dikkati şayandır. İsmail Kara, Muhammed Hamidullah ın kitaplarının bir kısmını Türkçeye tercüme eden Macit Yaşaroğlu ndan kendisi adına Hoca dan imzalı bir Fransızca Kuran tercümesi istemesini rica eder. Beklenen meal gelir; ama imzasızdır. Zira Hamidulah Hoca kitabın beraberindeki bir mektupta Kur an ın kendisinin değil Allah ın kitabı olduğunu, bu sebeple onu imzalayamayacağını ifade eder. İsmail Kara, Muhammed Hamidullah tan imzalı bir kitap elde etme fırsatını kaçırdığı için hayıflandığını zikreder hatıratında. Hoca nın fotoğraf çekilmekten hoşlanmadığı ve zaruri durumlar haricinde kaçındığı da bilinmektedir. Bazı fotoğraflarda el sallıyormuş gibi görülmesi de bu sebepledir. İlmi meseleler dışında az konuşmakta ve az yemeği tercih etmektedir. Bol çeşitli yiyeceklerin bulunduğu sofralarda dahi az bir miktarla; bazılarında yarım tas çorba, bazılarında ise birazcık yoğurt ile iktifa ettiği de anlatılmakta, bir toplantı ya da sözleşmesi var ise tam belirlenen vakitte orada olduğu, beklediği ama bekletmediği söylenmektedir. Muhammed Hamidullah Hoca hakkında talebelerinden öğrendiğimiz, okuduğumuz, dinlediğimiz kadarıyla Müslüman duruşun ve ilmin bir şahsiyette nasıl akis bulduğunu gösteren birkaç ipucunu yakalamış olduk. İpuçlarını takip edip kaynağa gitmek, kaynaktan beslenerek filizlenmek gerek

37 Nazife Şişman, Günün Kısa Tarihi, İstanbul, İstanbul, Timaş Yayınları, 2013 Şeymanur Ekren BÜLTEN 2014 YAZ Mehmed Yağcı hocamız tatil katildir derdi hep. Biz de Arapça yla dolu bir yazımız olsun, okullar hazır tatile girmişken, vaktimizi Öyleyse, bir işi bitirince diğerine giriş (İnşirah 7) düsturunca değerlendirelim istemiştik. Nihayetinde EDEP gibi bir ortam nasip oldu, çok şükür. Beklediğimizden de yoğun geçen ilk haftanın sonunda, haftanın son dersini Nazife Şişman hocamızla kitap tahlili şeklinde yapacağımızı öğrendiğimizde, aklımızda bir yanda haftanın yorgunluğu olmasına rağmen diğer yanda bu yorgunluğu atmanın en iyi yolunun böyle farklı bir derse girişmek olduğu düşüncesi vardı. Ve nitekim Edep yaz programı boyunca Nazife hocamızla çeşitli tahliller yapma şansını yakaladık. Şans diyorum zira kendisinin günümüzdeki hızlı değişime bakış açısı, modern insanı ve bu insanın duygu ve beklentilerini sorgulayış şekli, bize de sıradanlaştırdığımız için çoğunlukla fark edemediğimiz modern hayatın mantalitesini sorgulayarak günümüzü daha iyi anlama çabamızda yardımcı oldu. Okuduğumuz ve üstüne konuştuğumuz kitaplardan biri de kendi yazmış olduğu Günün Kısa Tarihi kitabı idi Biz de gelin kısa bir yolculuk yapalım. Kitapta Ambalajlı Mutluluk, Seküler Hayaller ve Seyirlik Dünya başlıklarının altında bir çok alt başlıkla, geçmişte yaşanmış bir kaç küçük olay veya hal tahlili giriş mahiyetinde veriliyor ve sonrasında esas konuya giriliyor. Kitapta Ambalajlı Mutluluk, Seküler Hayaller ve Seyirlik Dünya başlıklarının altında bir çok alt başlıkla, geçmişte yaşanmış bir kaç küçük olay veya hal tahlili giriş mahiyetinde veriliyor ve sonrasında esas konuya giriliyor. Altbaşlıkların ana teması ise, modern insanın ancak günümüz dünyasını tanıyarak bu yapay atmosferin dışına çıkabileceği ve modernle geçmiş arasındaki yüzleşmede Hak ka yönelip, kabukla değil özle ilgilenenlerden olabileceği gerçeği. Bu gerçeği vurgulamak için de yazar, teknolojik gelişmelerden, ibadet anlayışımızdaki değişimlere; evlilik anlayışımızdan hayallerimize kadar pek çok konuda alışılmışın dışına çıkıp sorular soruyor ve sormamıza vesile oluyor. Tüm bu sorgulamalar ise temelde, bilfiil tecrübe ettiğimiz, hangi yaşta olursak anlaşılacaktır. olalım yetişmeye çoğunlukla güç yetiremediğimiz, çağımızın en önemli özelliklerinden biri olan hızlı değişim le ve bu değişimin sonucu olarak hayatın verilmiş bir mühlet olduğu gerçeğinden uzaklaşan modern insan la alakalı. Hiç şüphesiz, bu altbaşlıkların bir kaçı üzerinden konuşursak, yazarın varmak istediği nokta daha iyi Yazar kitaba anneannesin biz hiç fakirlik çekmedik sözüyle başlayarak, günümüz insanının yoksulluk ve yoksunluk algısına değiniyor. Bir EDEPBÜLTEN 37

38 diğer ifadeyle her zaman izafi olan yoksulluk algısına ek olarak çağımızda, zenginliğin görselleşmesi ve seyirlik hale getirilmesiyle modern insanın yoksunluk hissiyatının beslendiği, bunun da insanın kanaat dengesini bozduğu gerçeğine parmak basıyor. Tabi kanaat gibi bir zenginliği kaybeden insanoğlunu tatmin edecek hiçbir zenginlik kalmıyor. İlerleyen sayfalarda yazar, çağımız insanına artık mutluluğun anahtarının bile satıldığından, eskiden en büyük erdemlerden sayılan çalışma nın yerini en büyük başarı sayılan eğlenme ye bıraktığından, tüketimin artması sonucu insanın eşyaya bakışının değişmesinden, bilimsel gelişmelerle birlikte ötenazi, kürtaj, klonlama gibi yaklaşımlarda ortaya çıkan insanın bedenine dair hakimiyet iddiasından, geleneksel toplumlarda aşk, evlilikle meşruiyet kazanırken günümüzde evliliklerin aşkla meşrulaştırılmasından ve genel olarak da dinin yıkılan iyi hayat telakkisinin yerine bir şey koyamayan modern hayattan bahsediyor. Bunlar benim de soru işaretlerimden bazıları diyen arkadaşlarımız için kitabı alıp okumak elzemdir. Bizim kadar kısmetlilerse belki Nazife hocayı bulup onunla sohbet etme şansını da yakalarlar. Güzel insanlarla karşılaşmamızı nasip eden Rabb imize hamdolsun. Sözümüzü kitapta değinilen hayat ve ölüm tasavvuruna dair Nazife hocamızın verdiği bir misalle sonlandıralım: Ömer bin Abdulaziz, hilafet yükünü omuzladığında, makam ının yer ini unutturmaması için kendisine bir hatırlatıcı tayin eder. Her gün Ey müminlerin emiri, senden büyük Allah var! der bu görevli. Ta ki halifenin sakalına ak düşünceye dek. Sakala düşen ak, hatırlatıcılık görevini devralır: insan acizdir, dünya fanidir, ölüm haktır. Ölmezden evvel ölümü hatırlamak, yer ini bilmek için kafidir. EDEPBÜLTEN 38

39 Mektubat-ı Rabbanî Dersleri BÜLTEN 2014 YAZ Prof. Dr. Recep Şentürk Zeynep Büşra Usman Gençlik çağının kıymetini biliniz! Bu kıymetli günlerinizde, İslamiyeti öğreniniz ve ona uygun yaşayınız! Kıymetli ömrünüzü faydasız, boş şeyler peşinde, oyun ve eğlence ile geçirmemek için uyanık olunuz. buyuran İmamı Rabbani (ks) nin öğüdünü şiar edindik ve gençliğimizin en güzel yazını EDEP te geçirdik. Bizlere teneffüs imkanı sağlayan derslerden biri de Prof. Recep Şentürk Hocamız ile yaptığımız Mektubat okumaları idi. İmamı Rabbani Hazretleri sıcak yaz günlerinde gönüllerimize derin tasavvuf anlayışıyla adeta su serpti. Mektubat Okumaları dersimiz, bizlere yolumuzun, yarış bittikten sonrada koşacağım diyenlerin yolu olduğunu ve bu yolda mütesahilliğin fayda vermeyeceğini öğretti. İhsan ve itkânın her daim birlikte bulunması gerektiğini, ilme küllünü vermeyenin ilmin cüzünden elde edemeyeceği gerçeğini Recep Şentürk Hocamızın tecrübeleriyle bir kez daha hatırlattı. Hazretin Seyyid şeyh Ferid e gönderdiği mektupların biri mesela insanların en iyisi olan Muhammed (sav) i methetmenin ve onun ümmeti oluşumuzun kıymetini anlamamız gerekliliği hakkında idi. Bir Arabî beyt tercümesinde; Muhammed aleyhisselamı medh edemiyorum, onunla yazılarımı kıymetlendiriyorum dendiği gibi, bizlerde dersimizde Efendimiz i belki gereğince methedemedik ancak derslerimizi O nu (as) anmaya ve anlamaya çalışmakla bereketli hale getirebildik. Seyyid Mahmud a yazdığı diğer bir mektubunda ise İmam Rabbani Günah işlese de, çekilmez hesaba böyle bir Seyidin izindeki kimse şiarıyla yola çıkmış olan ehli sünnet ve l cemaat büyüklerine tabi olanın yolunu kaybetmeksizin sülukunu tamamlayacağını söylüyordu. Ben de naçizane kendi seyri sülukumda, halde ve kalde edebi nasihat eden tüm Ehli İslam a ve bu Ehli İslam ın yolunu edeple, Edep te öğreten tüm hocalarımıza, hasseten Hizmetteki edep hizmetten daha üstündür şiarıyla yola çıkmış olan Recep Şentürk Hocamıza ve üzerimizde emeği geçen -görünen ve görünmeyen- tüm EDEP kahramanlarına teşekkürü borç bilirim. EDEPBÜLTEN 39

40 Safahat Okumaları Sevinç Akay, Ayşegül Gündoğan Medrese geleneği ve akademiyi birleştiren bir eğitim vermek gibi büyük bir amaçla yola çıkan EDEP te bu amaça yakışan bir amel olarak Yaz Programı nda Safahat okumalarını müdür yardımcımız Betül Tarakçı moderatörlüğünde başlattık. Mehmet Akif in yılları arasında tamamladığı yedi şiir kitabından oluşan Safahat adlı nadide eserinden Fatih Camii isimli şiirini, orijinal metninden okuyarak tahlil etme zevkini tadımlık da olsa yaşadık. İlkokuldan üniversiteye, Mehmet Akif in İstiklal Marşı ndan başka bir eserini gündemine almayan eğitim sistemimizin azizliğine uğrayan birçoğumuz, en gözde üniversitelerimizden Boğaziçi nde bile adı neredeyse hiç anılmayan Akif in Safahat ıyla EDEP te meşgul olma fırsatını yakalamıştık. Betül Hoca mız ve master tezini Safahat üzerine yazmış olan Demet Koçyiğit arkadaşımızın diliçi çeviri ve tahlilleriyle Fatih Camii şiirinin manasına erişmeye çalışırken, bunu Akif in de doğduğu yer olan Fatih te, EDEP in güzide mekanı Hırka-i Şerif Muhafız Konağı nda yapıyor olmak bize farklı bir heyecan kattı. Akif in kelime olarak hayatın değişik yüzleri, görünümleri anlamına gelen Safahat isimli eseri, yaşadığı devrin sosyal-siyasi yapısını teferruatlarıyla göstermenin yanında eşsiz bir edebi incelikle donatılmıştır. Eserde devrindeki hemen hemen her şeyin şairin engin görüş ve duyuş sahnesinden bütün ifade araçlarıyla tasvir edilmesinin ilk örneği Fatih Camii şiiridir. Akif, şiirde mezkur mabedi ince benzetmeler ve EDEPBÜLTEN 40

41 coşkulu bir anlatımla tasvir etmenin yanı sıra lirik üslubunu hikaye edici anlatımla birleştirerek okuyucuya yani bizlere camideki ibadet tecrübesini ve bu tecrübenin doğurduğu huşuyu etkili bir şekilde aktarmayı başarır. Bu eşsiz aktarımdan bir pay almaya çabalarken bizler, duvarında asılı bulunduğu şiiri bir kere de ismini aldığı Fatih Camii nde, bütün haşmetiyle cami duvarını süsleyen, Kabe tasvirli tarihi tablonun karşısında okuyarak, şiirin manasından alacağımız huşunun en yüksek derecelerine varmayı arzulamıştık. Kimbilir belki de bu arzumuzu o ulvi mabedte Akif in yaklaşan ölüm yıldönümünde sabah namazına müteakiben gerçekleştirmek ve onu şiirleriyle layık olduğu şekilde andıktan sonra Edirnekapı Mezarlığı nda bulunan kabrini ziyaret ederek ona olan gönül borcumuzu bir nebze olsun ödemek nasip olur. Bu arzumuzdan sonra sözü, Akif in Dokusunda Akif in savrulmuş hatıraları bulunan Fatih semtinde, gördük ki doğduğu evin yerine ruhsuz bir apartman dikilmiş, kapısına harflerinin dökülmeye yüz tuttuğu ufak bir tabela asılmıştı. Belediyeye verdiğimiz ses akis buldu, harflere can geldi. Bize düşenin Safahat i ete kemiğe büründürmek olduğunu hayıflanarak farkettik. Sizler de Sarıgüzel e gittiğinizde Akif i İstiklal Şairi yapan ilmin, mücadelenin ve merhametin rüzgarını hissedin ve bir Fatiha okuyun istedik! mezkur şiirinde cami için kullandığı teşbihli beyitiyle ve o teşbihin EDEP şahsında dahi vücud bulması niyazıyla nihayete erdirelim Evet bir kalbdir, bir kalb-i cûşâcûş-i âşıktır, Ki cevfinden demâdem yükselir bin nâle-i ezkâr. (Evet, bir kalbdir o, coşkulu bir aşık kalbi, Ki içinden çıkıp yükselir her dem bin zikir feryadı) EDEPBÜLTEN 41

42 Türkiye de Entelektüel Müslüman Kadının Kendilik Algısı Üzerine Bir Sunumun Anatomisi Şule Albayrak Esra Albayrak ve Şule Albayrak ın ASR nin 76. toplantısında sundukları tebliğler Türkiye nin son dönemdeki serencamını göz önüne sermesi açısından ilgi çekiciydi. California-Berkeley Üniversitesi nde doktorasını tamamlayan Esra Albayrak ın Morticians or Simply Devout Muslims: A Sociological Analysis of Turkey s Imam-Hatip Schools başlıklı bir konuşma yaptığı toplantıda Şule Albayrak ın nelerden bahsettiğini gelin kendisinden dinleyelim Ağustos 2014 tarihleri arasında ABD, San Francisco da düzenlenen Amerikan Sosyoloji Derneği nin (ASR) yıllık kongresinde sunduğum bildiri Türkiye deki Entelektüel Müslüman Kadınların Kendilik Algısı: Tartışmalı Bir Kamusal Alanın Yeni Aktörleri (Self Identification of Intellectual Muslim Women in Turkey: New Actors in a Contested Public Sphere) başlığını taşıdı. Üniversite mezunu olup profesyonel hayatın içinde yer alan ve biri dışında tümü başörtülü olan 13 kadınla derinlemesine mülakat tekniğiyle yaptığım araştırmanın sonuçlarını paylaştığım bildiride, kamusal hayatın içinde yer alan Müslüman kadınlara yönelik fundamentalist, İslamcı ve feminist tanımlamalarının kadınlar açısından geçerliliğini ve uygunluğunu değerlendirmeye çalıştım. Gerek ülkemizde gerekse dünyanın bir çok yerinde kamusal alanda var olan ya da var olma çabası içinde olan Müslüman kadınlar, bir takım tanımlama ve yakıştırmalarla karşı karşıya kalmaktadırlar. Çalışmamın temel sorusu bu tanımlamaların söz konusu kadınlar tarafından EDEPBÜLTEN 42

43 benimsenip benimsenmediği, dahası entelektüel Müslüman kadınların kendilerine dair görüşlerinin ne olduğu idi. Zihnimde önceden beri yer almakta olan bu sorunun bir çalışmaya tahvil edilmesi ise yine ASR de önceki yıl bildiri sunan bir Amerikalı akademisyenin sunumu vesilesiyle oldu. Kuveyt te İslami Feminizm başlıklı bir kitap yazan akademisyen, konuşması sırasında Aslında Kuveytli kadınlar kendileri için feminist ifadesini kabul etmediler ama ben onları feminist olarak tanımlıyorum demesi sosyal bilimler çalışmalarındaki metodolojik yaklaşım hatalarının özellikle Doğu toplumları söz konusu olduğunda nasıl da görmezden gelindiğini benim açımdan teyit etmiş oldu. İşte bu hadise, Müslüman kadınların kendilerine yönelik tanımlamalara dair görüşlerini konu edinen bir çalışma yapmam konusunda beni teşvik etti. Feminist, İslamcı ve fundamentalist kavramlarına dair görüşler etrafında şekillenen çalışmamın sonuçları içinde öncelikle belirtilmesi gereken nokta mülakata katılan Müslüman kadınların fundamentalizm tanımlamasını direk ve tereddütsüz reddedişleridir. Bu tümden karşı çıkışın temel nedeni ise ne fundamentalizmin geleneği dışlayan tavrı ne de kökeninin Protestan bir topluma dayanıyor olmasıdır. Temel neden fundamentalizmin Müslümanlarla ilişkilendirildiği hemen her durumda şiddetten bahsedilmesidir. İkinci olarak her ne kadar birçoğu feminist yakıştırmasına maruz kalsa da (kimisi reçel yapamadığı için, kimisi okumayı yazmayı sevdiği için kimisi ise eşinden ayrı bir ilgi ve beceri alanına sahip olduğu için) bu tanımlama da kadınların büyük çoğunluğunca reddedilmiştir. Mülakata katılan kadınların sadece ikisi kendilerini feminist olarak tanımlamışlardır. Son olarak belirtilmesi gereken bulgu, Müslüman kadınların İslamcılıkla olan ilişkisinin beklediğim düzeyden daha düşük olduğudur. Yalnızca 5 kadın kendini İslamcı olarak tanımlarken çoğu bireyselleşmiş bir İslamcılık tanımı yapmıştır. Kendini İslamcı olarak tanımlamayan kadınların temel kaygısı ise yine İslamcılığın şiddetle özdeşleştirilmesi ve kamu oyuna yansıtılma biçimi olmuştur. Örneğin biri neden İslamcı olarak tanımlanmak istemediğini söylerken Muhatabın İslamcılıktan ne anladığı önemli. Dindar bir Müslümanı da anlayabilir, bir el-kaide üyesini de. İslamcılık çok yüklü ve provakatif bir kelime olduğu için kullanmamayı tercih ediyorum demiştir. Bununla beraber mülakata katılan kadınlar, kendilerine Müslüman tanımlamasının Allah tarafından verildiğini ve bu haliyle başka bir tanımlamaya ihtiyaç hissetmediklerini belirtmişlerdir. Mülakatlar sırasında bir katılımcı tanımlamak şiddettir ifadesini kullanmıştı. Bu ifadenin en sarih örneklerini gerek kendi sosyo-kültürel ortamlarında gerek seküler çevrelerde ve gerekse uluslararası platformlarda sürekli tanımlanan ve muhayyel tanımlarla üzerlerine hüküm bina edilen kadınlarla konuşurken gördüğümü belirtmek isterim. Zaten uzunca bir süre Müslüman kadınların kamusal alandan dışlanmaları tam da bu muhayyel tanımlamalar üzerinden meşrulaştırılmaya çalışılmıştı. EDEPBÜLTEN 43

44 EDEP Yurdu Denince Sevdenur Köse Edep... Müeddebîne dahil olma gayreti... Ortak gayeleri, ortak hayalleri, ortak dertleri olan güzel insanların buluşma noktası. Koşturmacayla geçen o bir buçuk ayı düşününce aklıma ilk gelen ruha ferahlık veren bir tütsü kokusu...rüya gibi, hayal gibi geliyor hala ve tam manasıyla burnumda tütüyor! Maddi manevi sıpsıcak pek sevgili, şirin yurdumuz :) Yazın hararetinden değil, yanılmayın sakın, sakinlerinin kalplerinden gelir o hararet! İlim aşkı, merhamet yoğunluğu, hayırda yarışma telaşı, tevazu derinliği ısıtmıştır kalplerini bu yurdun sakinlerinin. Çevrelerine huzur ve nur yayarlar, görenlere Allah ı hatırlatırlar, tebessüm huylarıdır, samimiyet fıtratları... EDEPBÜLTEN 44 Başka ne gelir aklıma edep hülyalarıma dalınca? EDEP idaresinin durmak yorulmak bilmeyen hizmet aşkı, sadakati, istikrarı. Fedakarlık, diğergamlık, vefa ve daha nice edeb ü erkanı insan olmanın... Hızlı adımlarla kol kola dergaha gitme aşkı, meşki, pazartesi perşembenin heyecanı... Hocalarımız, ilim halkalarımız, edebi sohbetlerimiz, tatlı münakaşalarımız gelir aklıma bir de, sınav heyecanları, hadis ezberleme telaşları, birlikte öğrenmelerimiz... Fıkıhta sular kuyular, temizlenme için sayılan kovalar, baş baş hayvanlar, sünnetler vacipler farzlar... Arapça nın belini nasıl da kırdığımı hatırlayıp utandığımda kıymetli hocamın tebessümü belirir de rahatlarım :) Yurt sohbetleri gelir aklıma sonra, çay fasılları, Fatih i keşfetmelerimiz, gerçekleştiremediğimiz piknik hayallerimiz, sabah namazı maceralarımız, bizi doyuran Yasemin ablamızın kocaman kalbi... Anlatmak zor, kelimeler kifayetsiz... Dileyen kapısını tıklatıversin Edebimizin, bir huzurlu merhaba ve sıcak çay karşılayacaktır sizi, varın kendiniz keşfedin...

45 Yabancı Misafirlerimiz İlk misafirimiz Hartford Seminary den Yrd. Doç. Feryal Salem idi. Annesi Türk olan Feryal Hanım ın kusursuz telaffuzunu duymak şaşırttı beni önce. Yürümeyi sevdiğini söyleyince kendisini Sabetay mezarlığından sonra Selami Ali Efendi mahallesinden aşırarak götürdüm Atik Valide Külliyesi ne. Taksi tutsak iyi olur deyince Mimar Sinan ın üç yüzyıllık minarelerini gösterdim ona karşı tepeden neredeyse geldiğimizi işaret etmek için. Tabi İstanbul yedi tepe, Connecticut a benzemez! Kendisi ile önce İSM yi(ilimler ve Sanatlar Merkezi), sonra İSAR ı (İstanbul Araştırma ve Eğitim Vakfı), ertesi gün de EDEP i gezdik. Neredeyse gözleri dolu Amerika da bizim böyle yerler kurmamız için senelerin geçmesi gerekli, inşallah günün birinde demekten kendini alamadı. Meryem Sheibani de henüz sıralar bile yokken Edep in ilk öğrencisi oldu. Ottowa doğumlu Sheibani her ikisi de Carleton Üniversitesi nde olmak üzere lisansını Public Affairs and Policy Management bölümünde, yüksek lisansını Legal Studies te tamamladı. Harvard ve Princeton dan kabul alan Meryem doktorasına Chicago Üniversitesi nde İslam düşüncesi alanında başlamayı tercih etti. Aynı zamanda Kanada daki en prestijli kurumlardan biri olan SSHRC den doktora süreci boyunca kabul almıştır. İlk Skype görüşmemizde heyecanı sesinden okunuyordu. Recep Bey kendisine Edep ten bahsedince Chicago Üniversitesi nde aldığı Türkçe sini geliştirmek ve İslam Hukuku alanındaki çalışmalarını desteklemek için üç ayını Hırka-i Şerif te geçirmeyi koymuştu aklına. Uzun sıcak Ramazan günlerinde bazen yolumuzu kaybederek Medit teki derslere koşturuyor, bazen Tophane Kadiri Yokuşu nda keşfe çıkıyor, bazen de Türk-Arap damak tadlarımıza yenisini ekliyorduk. Kimi zaman da in cinin top oynadığı yurtta açıyorduk iftarımızı. O benim mercimek çorbama bayılıyordu, ben onun Kanada yapımı mapple şuruplu pancake ine. Bir haftalığına gittiği İspanya dan yolladığı La Ğalibe İllallah yazılı kartpostallar ve turunç kokulu sabunlar odamı süslüyor. Kendisinden söz aldım bile doktora tezinin ilk sunumunu Edep te yapacağına dair. Tezveren Hazretleri nin himmetiyle çabucak bitmesi temennimizdir! Yaz programının sonuna doğru Rıhla grubu uğradı Edep e Meryem in mihmandarlığında. O sırada dinlediğim merhum Nezih Uzel in ilahileri ayaklarının tozuyla döndükleri Konya dan getirdikleri ulvi esintileri ziyadeleştirmişti. Mahasin Muhsin California da İslami İlimler Fakültesi ne denk olan Zeytuna College ın Şeyh Hamza liderliğindeki Rıhla grubuna katılmıştı. Eyüp deki bir akşam yemeğinde diğer hocalarla birlikte Mahasin in İstanbul da kalması kararı alınmıştı bile. Bize de baş göz üstüne demek düştü. FSM Vakıf Üniversitesi Medeniyetler İttifakı Enstitüsü nde misafir öğrenci olarak bulunan Mahasin Tömer de Türkçe kursuna devam etmekte, bir yandan da yeni hocamız Alaa AlGhazawi nin Arapça derslerine devam etmektedir. İslam Hukuku alanında Hanefi okulunun kökeni ve oluşum sürecine dair çalışmalara katkı yapmayı planlamaktadır. Bakalım başka kimler uğrayıp soluklanacak bu âb-ı hayat sunan çeşmede! EDEPBÜLTEN 45

46 Veda Zamanı... Ayşe Büşra Tüzgen EDEP altı haftalık yaz programından çok daha önce başlamıştı benim için. Recep Şentürk Hocamızla yaklaşık dört yıl önce Şam-ı Şerif te tanışmış ve bu günlerin hayalini kurmuştuk. Derken o günleri görmek nasip oldu ve hayallerden çok daha güzel bir tablonun içinde buldum kendimi. Denildi ki, Hazreti Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in mübarek hırkasının muhafızlarının konağına bekliyoruz sizleri, sünnet-i seniyyeyi ihya niyeti ile gelin, yolunuz açık olsun. Dualarımız sizinle. Bismillah dedik çıktık yola. İsmiyle müsemma olabilmemiz için ilim öğrenme edebi ile ilk günden başladık derslere: ihlas, ilim ile amel ve ilmi gelecek nesillere nakletme. Birbirinden kıymetli hocalarımızla Arapça, Fıkıh, İslami ilimlere giriş, Kıraat, Mektubat okumaları derslerinin ardından farklı alanlardan birçok konuşmacının haftalık seminerleri bizleri dinlendirdi. Tez sunumları ve Nazife Şişman Hocamız ile kitap tahlilleri ise haftanın en çok beklenen saatleri idi sanırım. Üzerinde titizlikle çalışıldığı belli olan, çok emek verilmiş bir yaz programıydı, elhamdulillah. Ve bu uğraşları boşa çıkarmama bilinciyle hareket eden, Sadece onunla tanışmak için gelinirmiş diyebileceğim birçok arkadaşla vakit geçirmek de diğer bir ayrıcalıktı. Bu güzel atmosfer içinde altı hafta nasıl geçti, ben pek anlayamadım. Böyle kısa bir süre zarfında aramızda oluşan güçlü bağlar zannediyorum o ortamın bereketiydi, ve son günde de gözlerimiz bu manevi birliktelikten yaşardı. Sibel Eraslan Hocamızın da teşrif ettiği, belgelerimizi takdim edip çokça hayır duada bulunduğu kapanış programıyla Edep e şimdilik veda ettik. Perde arkasında emeği geçen herkese ve tüm hocalarımıza; ama hassaten her türlü ihtiyacımızla, dertlerimizle ilgilenen, Edep e attığımız ilk adımda bizi güleryüzüyle karşılayan Betül Tarakçı ablamıza çok teşekkür ederim. Onun da hep bahsettiği gibi Kubbede kalan hoş sada oldu bu günler bizler için. EDEPBÜLTEN 46

47 Son Söz BÜLTEN 2014 YAZ Uzun redd-i miraslara katlanmak zorunda kalıp yok sayılmış Muhafız Konağı, arkasına yerlerin ve göklerin ordularını almış Edep talebeleri tarafından ihya edilecekti artık Sibel Eraslan ın deyimiyle. Yaşadığı yoksunlukların kendisini nasıl kadın tarihi çalışmalarına yönlendirdiğine değinen Sibel Hanım konuşmasında Efendimiz in cennet kadınlarının sultanları dediği Hz. Asiye, Meryem, Hatice ve Fatıma annelerimizin ruh benzeşimlerinin farkına varmamızı istedi bizden İstanbul doğumlu anneannesi Zeynep Hanım ın Osmanlıca mektuplarını zamanında okuyamamış olmak kaybolmuş hikmeti bulma derdini salmıştı içine. Bizlere de bu yüzyıllık kopukluğu ilmek ilmek dokuyarak ve dahi ilmi, direnci, sadakati, birri dirilterek emaneti hakkıyla taşımamızı salık verdi, hakla batılın ayrıldığı yolda. Ve bir hafta sonra şunları yazdı köşesinde: Cuma günü Prof. Recep Şentürk ün EDEP li (Eğitime Destek Programları Merkezi) talebeleriyle birlikteydim. Bir kısmı üniversiteli Edep talebeleri altı haftalık yoğun programın ardından şehadetnamelerini Sibel Eraslan ve Kur an-ı Kerim hocamız Fatma Aliye Kaya nın elinden aldılar. Fatma hocamız talebelerine hediye kabilinden Gazalî nin Munkız larından atmıştı terkisine. Kendisi Arapça ufak bir piyes hazırlatmış, aşır tilaveti ve ilahilerle programı zenginleştirmiş, doyumsuz bir hatim duasıyla da taçlandırmıştı kapanışımızı. bir kısmıysa yüksek lisans ve doktora öğrencisi olan genç kızlarımızın ilim ve irfanı birleştiren ihtisas programından mezuniyetleri günüydü. İslami ilimler, sosyal bilimler, dil eğitimi yanı sıra edep ve takva eğitimi dersleri de görmüşler. Adabı muaşeret, ahlak, tezkiye ve sosyal sorumluluk gibi başlıklarıyla edep kürsüsü çok dikkat çekiciydi. Sürekli bahsettiğimiz medeniyet tasavvurunun artık söz olmaktan çıkıp, hayatiyet bulması gerekiyor. Aralarındayken, size Hz.Muhammed in (s) kokusunu taşıyacak edepli, latif gençlerden bahsediyorum. Şehadetnamelerini aldıkları hocalarının, eğilip ellerini öpen öğretim üyeleri, doktor mühendis adayları, hafız sosyologlar, psikologlar, gencecik Kur an öğreticileri görmek, ölsem de gam yemem dedirtiyor insana. Ve edep! İlla edep... Ne de çok yakışıyor gençlere... Güneş gibi parlıyorlar, bir ayet gibi yazılıyorlar hayatın içine... EDEPBÜLTEN 47

EDEP Yaz Programı Başarıyla Tamamlandı

EDEP Yaz Programı Başarıyla Tamamlandı Edeple gelen, lütufla gider!.. EDEP Yaz Programı Başarıyla Tamamlandı EDEP Yaz Programı, 120 öğrenci içerisinden çeşitli üniversitelerin farklı bölümlerinde eğitim-öğretim faaliyetlerini sürdüren 40 öğrenci

Detaylı

1-Anlatım 2-Soru ve Cevap 3-Sunum 4-Tartışma

1-Anlatım 2-Soru ve Cevap 3-Sunum 4-Tartışma DERS BİLGİLERİ Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS ARAP DİLİ VE EDEBİYATI I İLH 103 1 2+0 2 3 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Türkçe Lisans Yüz Yüze / Zorunlu

Detaylı

Ders Adı : DİN PSİKOLOJİSİ Ders No : Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 4. Ders Bilgileri. Ön Koşul Dersleri

Ders Adı : DİN PSİKOLOJİSİ Ders No : Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 4. Ders Bilgileri. Ön Koşul Dersleri Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : DİN PSİKOLOJİSİ Ders No : 00004003 Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 4 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim Dili Öğretim

Detaylı

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS DERS BİLGİLERİ Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS İSLAM EĞİTİM TARİHİ ILA323 5 2+0 2 3 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Türkçe Lisans Yüz Yüze / Seçmeli Dersin

Detaylı

İSMAİL TAŞ, MEHMET HARMANCI, TAHİR ULUÇ,

İSMAİL TAŞ, MEHMET HARMANCI, TAHİR ULUÇ, Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : İSLAM AHLAK ESASLARI VE FELSEFESİ Ders No : 0070040072 Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 4 Ders Bilgileri Ders Türü

Detaylı

T.C. KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ İlâhiyat Fakültesi Dekanlığı. REKTÖRLÜK MAKAMINA (Öğrenci İşleri Daire Başkanlığı)

T.C. KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ İlâhiyat Fakültesi Dekanlığı. REKTÖRLÜK MAKAMINA (Öğrenci İşleri Daire Başkanlığı) T.C. KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ İlâhiyat Fakültesi Dekanlığı Sayı : 34394187-399- 24/04/2015 Konu : Lisans Öğretim Programı Değişiklik Önerisi REKTÖRLÜK MAKAMINA (Öğrenci İşleri Daire Başkanlığı)

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : İSLAM FELSEFE TARİHİ I Ders No : 0070040158 Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 3 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim Dili

Detaylı

ه: د ع ل ض ب او ت ن ل ه ب م ذ ت خ أ إن ا م م كي ف ت ر ك ت د ق ي فإ ن يت للا س ن و با ك ت

ه: د ع ل ض ب او ت ن ل ه ب م ذ ت خ أ إن ا م م كي ف ت ر ك ت د ق ي فإ ن يت للا س ن و با ك ت ف إ ن ي ق د ت ر ك ت ف يك م م ا إ ن أ خ ذ ت م ب ه ل ن ت ض ل وا ب ع د ه : ك ت اب الل و س ن تي "Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız O emanetler, Allah ın kitabı

Detaylı

T.C. BİLECİK ŞEYH EDEBALİ ÜNİVERSİTESİ İSLAMİ İLİMLER FAKÜLTESİ İSLAMİ İLİMLER BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM PROGRAMI

T.C. BİLECİK ŞEYH EDEBALİ ÜNİVERSİTESİ İSLAMİ İLİMLER FAKÜLTESİ İSLAMİ İLİMLER BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM PROGRAMI Z/S K/ Z/S K/ EK-1 T.C. BİLECİK ŞEYH EDEBALİ ÜNİVERSİTESİ İSLAMİ İLİMLER FAKÜLTESİ İSLAMİ İLİMLER BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM PROGRAMI ARAPÇA HAZIRLIK SINIFI PROGRAMI Hazırlık 1. Yarıyıl İİH001 Arapça Dilbilgisi

Detaylı

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS ÇAĞDAŞ DİNİ AKIMLAR İLH

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS ÇAĞDAŞ DİNİ AKIMLAR İLH DERS BİLGİLERİ Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS ÇAĞDAŞ DİNİ AKIMLAR İLH 427 7 3+0 3 3 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Türkçe Lisans Yüz Yüze / Seçmeli Dersin

Detaylı

SUAT YILMAZ OKUL MÜDÜRÜ

SUAT YILMAZ OKUL MÜDÜRÜ Okulumuz 2012-2013 yılında Kevenli İmam Hatip Lisesi olarak Eğitim Öğretime başlamış ancak 2014 yılında yapılan teklifle Said Nursi Anadolu İmam-Hatip Lisesi olarak isim değişikliği yapılmıştır.okulumuz

Detaylı

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ İSLÂMÎ İLİMLER FAKÜLTESİ LİSANS PROGRAMI 1. Yıl / I. Dönem Ders. Kur'an Okuma ve Tecvid I

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ İSLÂMÎ İLİMLER FAKÜLTESİ LİSANS PROGRAMI 1. Yıl / I. Dönem Ders. Kur'an Okuma ve Tecvid I SELÇUK ÜNİVERSİTESİ İSLÂMÎ İLİMLER FAKÜLTESİ LİSANS PROGRAMI 1. Yıl / I. Dönem 3801101 3802101 Kur'an Okuma ve Tecvid I 3801111 3802111 Arapça Dil Bilgisi I 2 2 3 3 3801112 3802112 Arapça Okuma-Anlama

Detaylı

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS FIKIH I İLH

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS FIKIH I İLH DERS BİLGİLERİ Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS FIKIH I İLH 307 5 2+0 2 3 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Türkçe Lisans Yüz Yüze / Zorunlu Dersin Koordinatörü

Detaylı

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KELAM VE İSLAM MEZHEPLERİ ILH

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KELAM VE İSLAM MEZHEPLERİ ILH DERS BİLGİLERİ Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KELAM VE İSLAM MEZHEPLERİ ILH 210 4 2+0 2 3 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Lisans Yüz Yüze / Zorunlu Dersin

Detaylı

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS DERS BİLGİLERİ Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS TEFSİR V İLH 403 7 2+0 2 3 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Türkçe Lisans Yüz Yüze / Zorunlu Dersin Koordinatörü

Detaylı

T.C. RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ENSTİTÜ KURULU TOPLANTI TUTANAĞI

T.C. RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ENSTİTÜ KURULU TOPLANTI TUTANAĞI T.C. RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ENSTİTÜ KURULU TOPLANTI TUTANAĞI Sayı : 47 Tarih : 04.09.2012 Toplantıda Bulunanlar : 1. Yrd. Doç. Dr. Süleyman TURAN, Müdür V. 2. Prof.

Detaylı

Tefsir, Kıraat (İlahiyat ve İslâmî ilimler fakülteleri)

Tefsir, Kıraat (İlahiyat ve İslâmî ilimler fakülteleri) ARAŞTIRMA ALANLARI 1 Kur an İlimleri ve Tefsir Kur an ilimleri, Kur an tarihi, tefsir gibi Kur an araştırmalarının farklı alanlarına dair araştırmaları kapsar. 1. Kur an tarihi 2. Kıraat 3. Memlükler ve

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : TÜRK DİLİ I Ders No : 00700400 : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 2 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim Dili Öğretim Tipi Ön Koşul

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : TÜRK KÜLTÜRÜNDE HADİS (SEÇMELİ) Ders No : 0070040192 Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 2 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim

Detaylı

Paydaşlarına Göre İMAM-HATİP ORTAOKULLARINDA DİN EĞİTİMİ

Paydaşlarına Göre İMAM-HATİP ORTAOKULLARINDA DİN EĞİTİMİ Paydaşlarına Göre İMAM-HATİP ORTAOKULLARINDA DİN EĞİTİMİ Eserin Her Türlü Basım Hakkı Anlaşmalı Olarak Ensar Neşriyat a Aittir. ISBN : 978-605-4036-86-8 Kitabın Adı: Paydaşlarına Göre İMAM-HATİP ORTAOKULLARINDA

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : SOSYALLEŞME VE İLETİŞİM (SEÇMELİ) Ders No : 0070040181 Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 2 Ders Bilgileri Ders Türü

Detaylı

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KURAN IKUMA VE TECVİD II İLH

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KURAN IKUMA VE TECVİD II İLH DERS BİLGİLERİ Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KURAN IKUMA VE TECVİD II İLH 102 2 4+0 4 5 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Türkçe Lisans Yüz Yüze / Zorunlu

Detaylı

AKADEMİK YILI

AKADEMİK YILI Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi 2017-2018 AKADEMİK YILI Hazırlık Sınıfı 1. Dönem Adı Z / S Teo. Uyg Toplam Arapça Zorunlu Hazırlık (Arapça Dilbilgisi (Sarf) I) Z 4 0 4 4 4 Arapça Zorunlu Hazırlık (Arapça

Detaylı

İLAM AKADEMİ NİÇİN İLAM AKADEMİ?

İLAM AKADEMİ NİÇİN İLAM AKADEMİ? İLAM AKADEMİ İLAM Akademi programı 2005 yılından itibaren Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı bünyesinde Arapça, İslami İlimler, İmamet ve Hitabet Seminerleri vermektedir. Lisans dönemi öğrencilerine yönelik İslami

Detaylı

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS DERS BİLGİLERİ Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS TÜRK DİLİ II TRD103 2 2+0 2 2 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Türkçe Lisans Yüz Yüze / Zorunlu Dersin Koordinatörü

Detaylı

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS DİNLER TARİHİ I İLH Yüz Yüze / Zorunlu / Seçmeli

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS DİNLER TARİHİ I İLH Yüz Yüze / Zorunlu / Seçmeli DERS BİLGİLERİ Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS DİNLER TARİHİ I İLH 313 5 2+0 2 3 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Türkçe Lisans Yüz Yüze / Zorunlu / Seçmeli

Detaylı

HAKKARİ ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ İLAHİYAT LİSANS MÜFREDAT PROGRAMI

HAKKARİ ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ İLAHİYAT LİSANS MÜFREDAT PROGRAMI HAKKARİ ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ İLAHİYAT LİSANS MÜFREDAT PROGRAMI 1. SINIF 1. YARIYIL İLH101 KURAN OKUMA VE TECVİD I 4 0 4 4 İLH103 ARAP DİLİ VE BELAGATI I 4 0 4 4 İLH105 AKAİD ESASLARI 2 0 2 2

Detaylı

AYP 2017 ÜÇÜNCÜ DÖNEM ALIMLARI

AYP 2017 ÜÇÜNCÜ DÖNEM ALIMLARI ALANLAR ve ÖNCELİKLER AYP 2017 ÜÇÜNCÜ DÖNEM ALIMLARI 1- Kur an İlimleri ve Tefsir Kur an ilimleri, Kur an tarihi, tefsir gibi Kur an araştırmalarının farklı na dair araştırmaları 1. Kur an tarihi 2. Kıraat

Detaylı

PROF. DR. CENGİZ ALYILMAZ

PROF. DR. CENGİZ ALYILMAZ PROF. DR. CENGİZ ALYILMAZ Adı ve Soyadı : Cengiz ALYILMAZ : Prof. Dr. Bölüm/ Anabilim Dalı : Türkçe Eğitimi Bölümü Doğum Tarihi : 11.4.1966 Doğum Yeri : Kars Çalışma Konusu : Eski Türk Dili, Türkçe Eğitimi,

Detaylı

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS HUKUK DOKTORİNLERİ VE İSLAM HUKUKU

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS HUKUK DOKTORİNLERİ VE İSLAM HUKUKU DERS BİLGİLERİ Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS HUKUK DOKTORİNLERİ VE İSLAM HUKUKU İLH322 6 2+0 2 3 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Türkçe Lisans Dersin Türü Yüz Yüze

Detaylı

ilam AKADEMi Aziz Mahmûd Hüdâyi Vakfı İlmi Araştırmalar Merkezi

ilam AKADEMi Aziz Mahmûd Hüdâyi Vakfı İlmi Araştırmalar Merkezi ilam AKADEMi Aziz Mahmûd Hüdâyi Vakfı İlmi Araştırmalar Merkezi İlimden İrfana... 0216 428 39 60 www.ilam.org.tr İLAM AKADEMİ Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı bünyesinde açık öğretim ilahiyat destek seminerleri

Detaylı

2.SINIF (2013 Müfredatlar) 3. YARIYIL 4. YARIYIL

2.SINIF (2013 Müfredatlar) 3. YARIYIL 4. YARIYIL ERCİYES ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ 2014-2015 Eğitim Öğretim Yılı 1.ve 2.Öğretim (2010 ve Sonrası) Eğitim Planları HAZIRLIK SINIFI (YILLIK) KODU DERSİN ADI T U Kredi AKTS İLH001 ARAPÇA 26 0 26 26 Konu

Detaylı

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS DERS BİLGİLERİ Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KURÂN A ÇAĞDAŞ YAKLAŞIMLAR ILH333 5 2+0 2 3 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Türkçe Lisans Yüz Yüze / Seçmeli

Detaylı

ORUCA BAŞLAMADA ASTRONOMİK HESABA MI GÜVENİLMELİ YOKSA HİLALİ GÖRMEK Mİ GEREKİR? İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi

ORUCA BAŞLAMADA ASTRONOMİK HESABA MI GÜVENİLMELİ YOKSA HİLALİ GÖRMEK Mİ GEREKİR? İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi ORUCA BAŞLAMADA ASTRONOMİK HESABA MI GÜVENİLMELİ YOKSA HİLALİ GÖRMEK Mİ GEREKİR? ] ريك Turkish [ Türkçe İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin 20-432

Detaylı

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS DERS BİLGİLERİ Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS TÜRK DİLİ I TRD103 1 2+0 2 2 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Türkçe Lisans Yüz Yüze / Zorunlu Dersin Koordinatörü

Detaylı

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ Eğitim Öğretim Yılı 1.ve 2.Öğretim (2010 ve Sonrası) Eğitim Planları HAZIRLIK SINIFI (YILLIK)

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ Eğitim Öğretim Yılı 1.ve 2.Öğretim (2010 ve Sonrası) Eğitim Planları HAZIRLIK SINIFI (YILLIK) ERCİYES ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ 01-014 Eğitim Öğretim Yılı 1.ve.Öğretim (010 ve Sonrası) Eğitim Planları HAZIRLIK SINIFI (YILLIK) KODU DERSİN ADI İLH001 ARAPÇA 0 Konu Başlıkları (Yıllık) T Sözlü

Detaylı

Gençler, "İrade, Erdem ve Hürriyet" Temasıyla Buluştu

Gençler, İrade, Erdem ve Hürriyet Temasıyla Buluştu Gençler, "İrade, Erdem ve Hürriyet" Temasıyla Buluştu Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, "İnsana düşen, iradesini kontrol altında tutarak, onu her daim iyilik ile erdem yolunda kullanmaktır. Diyanet İşleri

Detaylı

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS DERS BİLGİLERİ Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS SİYER II İLH 114 2 2+0 2 2 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Türkçe Lisans Yüz Yüze / Zorunlu Dersin Koordinatörü

Detaylı

Değerli Kardeşim, Kur an ve Sünnet İslam dininin iki temel kaynağıdır. Rabbimiz in buyruklarını ve Efendimiz (s.a.v.) in mübarek sünnetini bilmek tüm

Değerli Kardeşim, Kur an ve Sünnet İslam dininin iki temel kaynağıdır. Rabbimiz in buyruklarını ve Efendimiz (s.a.v.) in mübarek sünnetini bilmek tüm 11 1 Değerli Kardeşim, Kur an ve Sünnet İslam dininin iki temel kaynağıdır. Rabbimiz in buyruklarını ve Efendimiz (s.a.v.) in mübarek sünnetini bilmek tüm Müslümanların, bilhassa idareci konumundakilerin

Detaylı

HİTİT ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ 2007 VE SONRASI MÜFREDAT PROGRAMI AKTS KODU

HİTİT ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ 2007 VE SONRASI MÜFREDAT PROGRAMI AKTS KODU HİTİT ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAÜLTESİ 2007 VE SONRASI MÜFREDAT PROGRAMI T U : Teorik ders saati : Uygulamalı ders saati : Dersin redisi : Avrupa redi Transfer Sistemi 1.SINIF 1.SINIF ODU I. YARIYIL/GÜZ

Detaylı

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS EVRENSEL İNSANİ DEĞERLER İLH

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS EVRENSEL İNSANİ DEĞERLER İLH DERS BİLGİLERİ Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS EVRENSEL İNSANİ DEĞERLER İLH320 6 2+0 2 3 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Türkçe Lisans Yüz Yüze / Seçmeli

Detaylı

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KURAN OKUMA VE TECVİD IV ILH

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KURAN OKUMA VE TECVİD IV ILH DERS BİLGİLERİ Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KURAN OKUMA VE TECVİD IV ILH 202 4 2+0 2 5 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Türkçe Lisans Dersin Türü Yüz Yüze / Zorunlu

Detaylı

Okul Öncesi İçin DUÂLAR SÛRELER. Melek BOZDOĞAN Murat BOZDOĞAN

Okul Öncesi İçin DUÂLAR SÛRELER. Melek BOZDOĞAN Murat BOZDOĞAN Okul Öncesi İçin DUÂLAR ve SÛRELER Melek BOZDOĞAN Murat BOZDOĞAN KİTAPTAN SEÇİLMİŞ ÖRNEK SAYFALAR Okul Öncesi İçin DUÂLAR ve SÛRELER Melek BOZDOĞAN Murat BOZDOĞAN OKUL ÖNCESİ İÇİN DUALAR VE SURELER 3 Melek

Detaylı

1 MAYIS - 30 HAZİRAN RAMAZAN KAMPANYASI AFİYET OLSUN İSRAF OLMASIN.

1 MAYIS - 30 HAZİRAN RAMAZAN KAMPANYASI AFİYET OLSUN İSRAF OLMASIN. 1 MAYIS - 30 HAZİRAN RAMAZAN KAMPANYASI AFİYET OLSUN İSRAF OLMASIN 8 www.diyanetvakfiyayin.com.tr TEMALI KİTAPLAR Etkinliklerle Neşeli Ramazan Günlüğü 3.00 122 İsraf Dedektifleri 2.50 TEMALI KİTAPLAR Asrın

Detaylı

İsimleri okumaya başlarken- و ب س ي د ن ا - eklenmesi ve sonunda ع ن ه ر ض ي okunması en doğrusu.

İsimleri okumaya başlarken- و ب س ي د ن ا - eklenmesi ve sonunda ع ن ه ر ض ي okunması en doğrusu. س ي د ن ا و ن ب ي ن ا م ح م د صلى تعالى عليه و سل م İsimleri okumaya başlarken- و ب س ي د ن ا - eklenmesi ve sonunda ع ن ه ر ض ي okunması en doğrusu. 1 ا ب ى ب ك ر ب ن الص د يق 30 ث اب ت ب ن ا ق ر م 2

Detaylı

KUR AN-I KERİM II Yrd. Doç. Dr. Remzi ATEŞYÜREK

KUR AN-I KERİM II Yrd. Doç. Dr. Remzi ATEŞYÜREK Yâsîn Suresi 13-27 Ayetlerinin Tilaveti Ve Tecvid Tahvilleri Ünite 6 İlahiyat Lisans Tamamlama Programı KUR AN-I KERİM II Yrd. Doç. Dr. Remzi ATEŞYÜREK 1 Ünite 6 YÂSÎN SURESİ 13-27 AYETLERİ TİLAVET VE

Detaylı

Merhaba, (PSİART bilimsellik, gönüllülük ve sürdürebilirlik ücretsiz PSİART Eğitim Koordinatörlüğü

Merhaba, (PSİART bilimsellik, gönüllülük ve sürdürebilirlik ücretsiz PSİART Eğitim Koordinatörlüğü Merhaba, Psikoloji Öğrencileri Araştırma ve Eğitim Topluluğu (PSİART) olarak 2014 yılından beri İstanbul da farklı üniversitelerde lisans eğitimi alan psikoloji öğrencilerin bulunduğu ekiple faaliyetler

Detaylı

ilim akademisi

ilim akademisi ilim akademisi www.hikmetvakfi.com MİNHÂC İLİM AKADEMİSİ Minhâc İlim Akademisi, Hikmet Eğitim ve Kültür Vakfı nın eğitim projelerinden biridir. Bu program, farklı fakülte ve bölümlerde lisans ve lisansüstü

Detaylı

YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ GÜZ DÖNEMİ SINAV PROGRAMI

YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ GÜZ DÖNEMİ SINAV PROGRAMI BİRİNCİ SINIF İN ADI 05 KASIM-13 KASIM 26 ARALIK-06 OCAK 16 OCAK-27 OCAK ILILA505 AKAİD ESASLARI 05.11.2016 08:30:09:30 26.12.2016 08:30:09:30 16.01.2017 08:30:09:30 ILILA503 UZAKTAN EĞİTİM LERİ 07.11.2016

Detaylı

Mirac Türker. Kişisel Bilgiler. Eğitim Bilgileri 1 / 5. Adres Bilgileri

Mirac Türker. Kişisel Bilgiler. Eğitim Bilgileri 1 / 5. Adres Bilgileri Mirac Türker Adres Bilgileri : Türkiye - İstanbul(Asya) - Maltepe - Küçükyalı Ev Telefonu : 90 (216) 366 44 65 Cep Telefonu : 90 (530) 498 74 85 E-Posta : miracakoz@yahoo.com Kişisel Bilgiler Toplam Tecrübe

Detaylı

Türkiye Diyanet Vakfı Afyonkarahisar Sosyal Tesisi 2015-2016 Yılı Faaliyet Raporu

Türkiye Diyanet Vakfı Afyonkarahisar Sosyal Tesisi 2015-2016 Yılı Faaliyet Raporu Türkiye Diyanet Vakfı Afyonkarahisar Sosyal Tesisi 2015-2016 Yılı Faaliyet Raporu 2 İÇİNDEKİLER Giriş 1-5 Sosyal Alanlar 6-16 Fakülte Dağılımları ve Tesis Çalışanları 17 Manevi Faaliyetler 18-49 Sosyal

Detaylı

40 HADİS YARIŞMASI DİKKAT 47'DEN 55'E KADAR Kİ HADİSLERİN ARAPÇA METİNLERİ DÜZELTİLMİŞTİR. SINIFI 5-6,7-8 1-) 9-10,11-12 SINIFI 5-6,7-8 2-) 9-10

40 HADİS YARIŞMASI DİKKAT 47'DEN 55'E KADAR Kİ HADİSLERİN ARAPÇA METİNLERİ DÜZELTİLMİŞTİR. SINIFI 5-6,7-8 1-) 9-10,11-12 SINIFI 5-6,7-8 2-) 9-10 DİKKAT 47'DEN 55'E KADAR Kİ HADİSLERİN ARAPÇA METİNLERİ DÜZELTİLMİŞTİR. 5-6, 1-), 5-6, 2-) 5-6 3-) 40 HADİS YARIŞMASI 5-6, 4-) 5-6, 5-) 5-6, 6-) 5-6, 7-) 5-6, 8-) 5-6, 9-) 5-6, 10-) 5-6, 11-) 5-6, 12-)

Detaylı

BAYRAM DALKILIÇ, HÜSAMETTİN ERDEM,

BAYRAM DALKILIÇ, HÜSAMETTİN ERDEM, Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : MANTIK Ders No : 0070040047 Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 3 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim Dili Öğretim Tipi Ön

Detaylı

Dersin Optik Kodu. Ders Dur. (Z/S) Kredi AKTS. Ulus. Kredi. Dersin Optik Kodu. Kredi AKTS. Ulus. Kredi. Ders Dur. (Z/S) Dersin Adı

Dersin Optik Kodu. Ders Dur. (Z/S) Kredi AKTS. Ulus. Kredi. Dersin Optik Kodu. Kredi AKTS. Ulus. Kredi. Ders Dur. (Z/S) Dersin Adı AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ İLAHİYAT FAKÜLTESİ DEKANLIĞI 2017-2018 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DERSLER KATALOĞU ZORUNLU ARAPÇA HAZIRLIK SINIFI HAZIRLIK SINIFI 1. YARIYIL HAZIRLIK SINIFI 2. YARIYIL Ders Adı

Detaylı

Şerif Mardin in tespitiyle bu coğrafyada en etkili faktör : Din

Şerif Mardin in tespitiyle bu coğrafyada en etkili faktör : Din Güncelleme talebine uygulamalı model önerilerimiz: Aliya nın Camisi nde - Uzman Cemil Paslı Kişisel S Şerif Mardin in tespitiyle bu coğrafyada en etkili faktör : Din Dinin ağırlık ve çekim merkezi camii.

Detaylı

(Dersini sabah namazından sonra yapmanı tavsiye etmekle birlikte, sana uygun olan en münasip bir vakitte de yapmanda bir sakınca yoktur.

(Dersini sabah namazından sonra yapmanı tavsiye etmekle birlikte, sana uygun olan en münasip bir vakitte de yapmanda bir sakınca yoktur. 3 1 Değerli Kardeşim; Unutma! Dünya hayatı çabuk geçer, önemli olan bu dünya hayatında kendine, ailene, ümmete ve tüm insanlığa ne kadar faydalı olduğuna bakman ve bunun muhasebesini yapmandır. Toplumun

Detaylı

Yard.Doç. Aralık 2000 İstanbul Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi. Doktora Ekim 1998 M.Ü.S.B. E. Temel İslam Bilimleri Hadis Anabilim Dalı

Yard.Doç. Aralık 2000 İstanbul Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi. Doktora Ekim 1998 M.Ü.S.B. E. Temel İslam Bilimleri Hadis Anabilim Dalı Adı Soyadı: Mustafa KARATAŞ Ünvanı: Doç.Dr. Ana Bilim Dalı: Hadis Ana Bilim Dalındaki Konumu: Öğretim Üyesi E-Posta: mkaratas@istanbul.edu.tr Web: www.mustafakaratas.com ÖĞRENİM DURUMU VE AKADEMİK ÜNVANLAR

Detaylı

İslamî bilimler : Kur'an-ı Kerim'in ve İslam dininin doğru biçimde anlaşılması için yapılan çalışmalar sonucunda İslami bilimler doğdu.

İslamî bilimler : Kur'an-ı Kerim'in ve İslam dininin doğru biçimde anlaşılması için yapılan çalışmalar sonucunda İslami bilimler doğdu. Türk İslam Bilginleri: İslam dini insanların sadece inanç dünyalarını etkilemekle kalmamış, siyaset, ekonomi, sanat, bilim ve düşünce gibi hayatın tüm alanlarını da etkilemiş ve geliştirmiştir Tabiatı

Detaylı

HZ. PEYGAMBER (S.A.V) İN HOŞGÖRÜSÜ VE AFFEDİCİLİĞİ

HZ. PEYGAMBER (S.A.V) İN HOŞGÖRÜSÜ VE AFFEDİCİLİĞİ ب س م الله الر ح من الر ح يم الل ه ل نت ل ه م و ل و ك نت ف ظ ا غ ل يظ ال ق ل ب ف ب م ا ر ح م ة م ن لا نف ض وا م ن ح و ل ك İmran, 159) (Al-i HZ. PEYGAMBER (S.A.V) İN HOŞGÖRÜSÜ VE AFFEDİCİLİĞİ Muhterem Müslümanlar!

Detaylı

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ Eğitim-Öğretim Yılı 1.ve 2. Öğretim Eğitim Planları

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ Eğitim-Öğretim Yılı 1.ve 2. Öğretim Eğitim Planları ERCİYES ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ 2018-2019 Eğitim-Öğretim Yılı 1.ve 2. Öğretim Eğitim Planları HAZIRLIK SINIFI (YILLIK) KODU DERSİN ADI Kredi İLH001 ARAPÇA 26 0 26 26 Konu Başlıkları (Yıllık) T

Detaylı

فضل صالة الرتاويح اسم املؤلف حممد صالح املنجد

فضل صالة الرتاويح اسم املؤلف حممد صالح املنجد 1436 TERÂVİH NAMAZININ FAZÎLETİ فضل صالة الرتاويح باللغة الرتكية Muhammed Salih el-muneccid اسم املؤلف حممد صالح املنجد Çeviren Muhammed Şahin ترمجة حممد شاهني Gözden Geçiren Ali Rıza Şahin مراجعة يلع

Detaylı

Merkez / Bitlis Temel İslam Bilimleri /Tasavvuf Ana Bilim Dalı.

Merkez / Bitlis Temel İslam Bilimleri /Tasavvuf Ana Bilim Dalı. Adı Soyadı Ünvan Doğum Yeri Bölüm E-posta : Bülent AKOT Doç. Dr. Merkez / Bitlis Temel İslam Bilimleri /Tasavvuf Ana Bilim Dalı. bulentakot@hotmail.com EĞİTİM BİLGİLERİ Derece Bölüm Program Üniversite

Detaylı

Tartışmalı İlmî Toplantı PROGRAM - DAVETİYE ARALIK 2013

Tartışmalı İlmî Toplantı PROGRAM - DAVETİYE ARALIK 2013 Kur ân ve Sünnete Göre TEMEL İNSAN HAKLARI Tartışmalı İlmî Toplantı PROGRAM - DAVETİYE 22-23 ARALIK 2013 BAĞLARBAŞI KONGRE VE KÜLTÜR MERKEZİ Tertip Heyeti: Prof. Dr. Ali ÖZEK Prof. Dr. Salih TUĞ Prof.

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ /1322;

ÖZGEÇMİŞ /1322; ÖZGEÇMİŞ rege@ankara.edu.tr +90 312-2126800/1322; +90 312 221 01 91 Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden mezun oldu. Aynı üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Programını Okulöncesi

Detaylı

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ Kur an-ı Kerim : Allah tarafından vahiy meleği Cebrail aracılığıyla, son Peygamber Hz. Muhammed e indirilen ilahi bir mesajdır. Kur an kelime olarak okumak, toplamak, bir araya

Detaylı

Question. Neden Hz İsa Ruhullah (Allah ın ruhu) olarak adlandırılmıştır? Yüce Allah ın kendi ruhundan. Peygamberi Âdem e üflemesinin manası nedir?

Question. Neden Hz İsa Ruhullah (Allah ın ruhu) olarak adlandırılmıştır? Yüce Allah ın kendi ruhundan. Peygamberi Âdem e üflemesinin manası nedir? Question Neden Hz İsa Ruhullah (Allah ın ruhu) olarak adlandırılmıştır? Yüce Allah ın kendi ruhundan Peygamberi Âdem e üflemesinin manası nedir? Answer: Bazı özellikler değişik ve birçok şey ve bireylerde

Detaylı

Eğitim Programları ANA HATLARIYLA İSLAM DİNİ

Eğitim Programları ANA HATLARIYLA İSLAM DİNİ Eğitim Programları ANA HATLARIYLA İSLAM DİNİ Giriş Ana hatlarıyla İslam dini programı, temel sayılan programlardan sonra daha ileri düzeylere yönelik olarak hazırlanmıştır. Bu programı takip edecek ders

Detaylı

MEDYA. Uluslararası Arapça Yarışmaları BASIN RAPORU

MEDYA. Uluslararası Arapça Yarışmaları BASIN RAPORU 2013 BASIN RAPORU ARAPÇA HEYECANI 4 YAŞINDA Son zamanlarda coğrafyamızda meydana gelen politik ve ekonomik gelişmeler, Arapça dilini bilmenin ne kadar önemli olduğu gerçeğini bir kez daha gözler önüne

Detaylı

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KURAN OKUM VE TECVİD VIII İLH

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KURAN OKUM VE TECVİD VIII İLH DERS BİLGİLERİ Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KURAN OKUM VE TECVİD VIII İLH 402 8 2+0 2 5 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Türkçe Lisans Yüz Yüze / Zorunlu

Detaylı

118. SOHBET Kadir Suresi SÛRE VE MEÂLİ:

118. SOHBET Kadir Suresi SÛRE VE MEÂLİ: 118. SOHBET Kadir Suresi SÛRE VE MEÂLİ: الرحيم الرحمن الله بسم * ا ن ا ش ه ر ف ي ا ن ز ل ن اه ت ن ز ل ال ق د ر ل ي ل ة ال م ل اي ك ة و م ا و الر وح ا د ر اك م ا ل ي ل ة ال ق د ر * ل ي ل ة ال ق د ر خ ي

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : GÜNÜMÜZ FELSEFE AKIMLARI (SEÇMELİ) Ders No : 0070040175 Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 2 Ders Bilgileri Ders Türü

Detaylı

MERYEM SURESİNDEKİ MUKATTAA HARFLERİ كهيعص

MERYEM SURESİNDEKİ MUKATTAA HARFLERİ كهيعص MERYEM SURESİNDEKİ MUKATTAA HARFLERİ كهيعص Ünlü İslam bilgini Taberi, tefsirinde, mukattaa harfleri ile ilgili, Abdullah b. Abbas, Said b. Cübeyr ve Abdullah b. Mesud dan şu görüşü nakletmiştir: Her bir

Detaylı

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ ERCİYES ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ (H. Mehmet Bayraktar İlahiyat Fakültesi) TANITIM KİTAPÇIĞI (2014-2015) KAPAK İLAHİYAT FAKÜLTESİ Tarihçe 16 Aralık 1965 tarihinde Yüksek İslam Enstitüsü adıyla Milli

Detaylı

Terceme : Muhammed Şahin

Terceme : Muhammed Şahin Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'in doğum gününde oruç tutmanın hükmü [ تريك Turkish ] Türkçe Muhammed Salih el-muneccid Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin 2014-1436 حكم صيام يوم ميالد

Detaylı

KUR AN-I KERİM II Yrd. Doç. Dr. Remzi ATEŞYÜREK

KUR AN-I KERİM II Yrd. Doç. Dr. Remzi ATEŞYÜREK Bakara Suresi 285-286 Ayetlerinin Tilaveti Ve Tecvid Tahvilleri Ünite 4 İlahiyat Lisans Tamamlama Programı KUR AN-I KERİM II Yrd. Doç. Dr. Remzi ATEŞYÜREK 1 Ünite 4 BAKARA SURESİ 285-286 AYETLERİ TİLAVET

Detaylı

Yasin sûresini okuduktan sonra duâ etmek için toplanmanın hükmü. Abdulaziz b. Baz

Yasin sûresini okuduktan sonra duâ etmek için toplanmanın hükmü. Abdulaziz b. Baz Yasin sûresini okuduktan sonra duâ etmek için toplanmanın hükmü [ ثريك Turkish ] Türkçe Abdulaziz b. Baz Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin 2012-1433 االججهاع ىلع قراءة يس عدة مرات ثم ادلاعء

Detaylı

İÇİNDEKİLER. 1. BÖLÜM İSLÂMCILIK VE YENİ İSLÂMCI AKIM Yeni İslamcı Akımın Entelektüel Zemini Olarak İslâmcılık...17 Yeni İslâmcı Akım...

İÇİNDEKİLER. 1. BÖLÜM İSLÂMCILIK VE YENİ İSLÂMCI AKIM Yeni İslamcı Akımın Entelektüel Zemini Olarak İslâmcılık...17 Yeni İslâmcı Akım... İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...5 GİRİŞ...9 1. BÖLÜM İSLÂMCILIK VE YENİ İSLÂMCI AKIM Yeni İslamcı Akımın Entelektüel Zemini Olarak İslâmcılık...17 Yeni İslâmcı Akım...38 3 2. BÖLÜM ÖNCÜLER Necip Fazıl Kısakürek ve

Detaylı

T.C. RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ENSTİTÜ KURULU TOPLANTI TUTANAĞI

T.C. RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ENSTİTÜ KURULU TOPLANTI TUTANAĞI T.C. RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ENSTİTÜ KURULU TOPLANTI TUTANAĞI Sayı : 54 Tarih : 03.01.2013 Toplantıda Bulunanlar : 1. Prof. Dr. Salih Sabri YAVUZ, Müdür 2. Doç. Dr.

Detaylı

Esmâu l-hüsnâ. Çocuklar ve Gençlere, 4 Satır 7 Hece

Esmâu l-hüsnâ. Çocuklar ve Gençlere, 4 Satır 7 Hece Esmâu l-hüsnâ Çocuklar ve Gençlere, 4 Satır 7 Hece Değerler Eğitimi Merkezi Eserin her türlü basım hakkı anlaşmalı olarak Değerler Eğitimi Merkezi Yayınları na aittir. Değerler Eğitimi Merkezi Yayınları

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : KELAM TARİHİ Ders No : 0070040093 Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 3 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim Dili Öğretim

Detaylı

Bayram hutbesi nasıl okunur? - İlyas Uçar - Ebû Rudeyha - Evvâh - Kişisel Bilgi Sitesi

Bayram hutbesi nasıl okunur? - İlyas Uçar - Ebû Rudeyha - Evvâh - Kişisel Bilgi Sitesi Allâhu Ekber Allâhu Ekber Allâhu Ekber Allâhu Ekber Lâ ilâhe illallâhü vallâhü Ekber. Allâhu Ekber ve lillâhil'hamd, Allâhu Ekberu kebiiraa velhamdülillahi kesiiraa ve sübhaanallaahi bükratev ve esıila

Detaylı

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS DERS BİLGİLERİ Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KURAN II İLH 338 6 2+0 2 3 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Türkçe Lisans Yüz Yüze / Seçmeli Dersin Koordinatörü

Detaylı

AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ İLAHİYAT FAKÜLTESİ DEKANLIĞI EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DERSLER KATALOĞU. Dersin Optik. Kredi AKTS. Ulus.

AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ İLAHİYAT FAKÜLTESİ DEKANLIĞI EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DERSLER KATALOĞU. Dersin Optik. Kredi AKTS. Ulus. AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ İLAHİYAT FAKÜLTESİ DEKANLIĞI 2016-2017 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DERSLER KATALOĞU ZORUNLU ARAPÇA HAZIRLIK SINIFI HAZIRLIK SINIFI 1. YARIYIL HAZIRLIK SINIFI 2. YARIYIL İLA011

Detaylı

FAKÜLTEMİZ. Fakültemizin vizyonu ise uluslararası

FAKÜLTEMİZ. Fakültemizin vizyonu ise uluslararası brosur_tr.indd 1 20.02.2016 10:07:58 FAKÜLTEMİZ Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi 3 Temmuz 1992 tarihinde kurulmuş olup 1993-1994 eğitim-öğretim yılında faaliyete başlamıştır. Fakültemizin misyonu

Detaylı

Bid'at münasebetlerde verilen ödüllerin hükmü

Bid'at münasebetlerde verilen ödüllerin hükmü Bid'at münasebetlerde verilen ödüllerin hükmü [ تريك Turkish ] Türkçe Muhammed Salih el-muneccid Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin 2014-1436 حكم جوائز املسابقات يف املناسبات ابلدعية «باللغة

Detaylı

MÂTÜRÎDÎ KELÂMINDA TEVİL

MÂTÜRÎDÎ KELÂMINDA TEVİL Önsöz Klasik ilimler geleneğimizin temel problemlerinden birine işaret eden tevil kavramını en geniş anlamıyla inanan insanın, kendisine hitap eden vahyin sesine kulak vermesi ve kendi idraki ile ilâhî

Detaylı

Kolay Yolla Kur an ı Anlama

Kolay Yolla Kur an ı Anlama بسم هللا الرحمن الرحيم Kolay Yolla Kur an ı Anlama Ders 15 #kuranianlama Bu derste Kur an: Övme, Rukü, secde غ ف ر & ص ب ر ظ ل م ض ر ب : bilgisi Dil Eğitim ipucu: Alışkanlık haline getirme ve davranışlara

Detaylı

İLAHİYAT FAKÜLTESİ I. VE II. ÖĞRETİM HAZIRLIKSIZ İLAHİYAT MÜFREDATI

İLAHİYAT FAKÜLTESİ I. VE II. ÖĞRETİM HAZIRLIKSIZ İLAHİYAT MÜFREDATI İLAHİYAT FAKÜLTESİ I. VE II. ÖĞRETİM HAZIRLIKSIZ İLAHİYAT MÜFREDATI 1.YIL / 1. YARIYIL 1.YIL / 2. YARIYIL ILA101 Kur'an Okuma ve Tecvid-I 2 0 2 2 ILA102 Kur'an Okuma ve Tecvid-II 2 0 2 2 ILA103 Arap Dili

Detaylı

Derece Alan Okul Üniversite Yıl İlköğretim Kahramanmaraş (Merkez) İnönü İlkokulu 1973 Ortaöğretim K.Maraş Merkez Ortaokulu

Derece Alan Okul Üniversite Yıl İlköğretim Kahramanmaraş (Merkez) İnönü İlkokulu 1973 Ortaöğretim K.Maraş Merkez Ortaokulu 1. Adı Soyadı : MUSTAFA CAN 2. Doğum Tarihi : 10.01.1963 3. Doğum Yeri : Kahramanmaraş-Merkez 4. Unvanı : Yrd. Doç. Dr. 5. Öğrenim Durumu: Derece Alan Okul Üniversite Yıl İlköğretim Kahramanmaraş (Merkez)

Detaylı

1. BÖLÜM DİN HİZMETLERİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ

1. BÖLÜM DİN HİZMETLERİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...9 1. BÖLÜM DİN HİZMETLERİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ Zeki Salih Zengin Giriş...13 1. İlk Dönemlerde Din Hizmetleri...14 2. Osmanlılar Döneminde Din Hizmetleri...17 3. Tanzimat Sonrasında

Detaylı

Bölge Uzmanı Nihai Form

Bölge Uzmanı Nihai Form Bölge Uzmanı Nihai Form KİŞİSEL BİLGİLER Ad: Cihat Soyad: Aydın TC Kimlik No: 10895195514 Uyruk: Türk Cinsiyet: Erkek Doğum Yeri: Hınıs Doğum Tarihi: 12/09/1996 Telefon: 05078390238 Eposta Adresi: cihat_ayd25@hotmail.de

Detaylı

Değerli İlim Talibi, Kadın erkek her Müslüman ın hayatını İslamin kuralları çerçevesinde idame ettirerek ebedi saadete yelken açması, İslam dininin

Değerli İlim Talibi, Kadın erkek her Müslüman ın hayatını İslamin kuralları çerçevesinde idame ettirerek ebedi saadete yelken açması, İslam dininin Değerli İlim Talibi, Kadın erkek her Müslüman ın hayatını İslamin kuralları çerçevesinde idame ettirerek ebedi saadete yelken açması, İslam dininin itikat, ibadet ve ahlak konularında yeterli bilgiye sahip

Detaylı

KUR AN HARFLERİNİN MAHREÇLERİ (ÇIKIŞ YERLERİ)

KUR AN HARFLERİNİN MAHREÇLERİ (ÇIKIŞ YERLERİ) KUR AN HARFLERİNİN MAHREÇLERİ (ÇIKIŞ YERLERİ) ب ت خ ح ج ث Dil ucu ile üst uçlarından ا ذ ر ز Boğazın ağza en yakın olan kısmından Dil ucu ile üst diplerinden Peltektir. Boğazın orta kısmından Dudaklar

Detaylı

4. Habib-i Neccar Hz. Anma Etkinlikleri

4. Habib-i Neccar Hz. Anma Etkinlikleri 4. Habib-i Neccar Hz. Anma Etkinlikleri Habib-i Neccar Hz. Çeşit li Et kinliklerle Anıldı Hatay Valiliği, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Üniversitemiz tarafından 26-28 Mayıs tarihleri arasında

Detaylı

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞINCA DÜZENLENEN EĞİTİM FAALİYETLERİNDE UYGULANACAK DERS VE EK DERS SAATLERİNE İLİŞKİN KARAR (*)

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞINCA DÜZENLENEN EĞİTİM FAALİYETLERİNDE UYGULANACAK DERS VE EK DERS SAATLERİNE İLİŞKİN KARAR (*) DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞINCA DÜZENLENEN EĞİTİM FAALİYETLERİNDE UYGULANACAK DERS VE EK DERS SAATLERİNE İLİŞKİN KARAR (*) BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Karar Tarihi: 14/07/2009 Karar Sayısı:

Detaylı

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır. İslam çok yüce bir dindir. Onun yüceliği ve büyüklüğü Kur an-ı Kerim in tam ve mükemmel talimatları ile Hazret-i Resûlüllah (S.A.V.) in bu talimatları kendi yaşamında bizzat uygulamasından kaynaklanmaktadır.

Detaylı

ANADOLU ÜNİVERSİTESİ AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ/SOSYOLOJİ BÖLÜMÜ/SOSYOLOJİ PR. (AÇIKÖĞRETİM)

ANADOLU ÜNİVERSİTESİ AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ/SOSYOLOJİ BÖLÜMÜ/SOSYOLOJİ PR. (AÇIKÖĞRETİM) ERDEM DİRİMEŞE YARDIMCI DOÇENT E-Posta Adresi erdemdirimese@gmail.com Telefon (İş) Telefon (Cep) Faks Adres 3722574010-2353 5325081108 BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ SOSYOLOJİ BÖLÜMÜ

Detaylı

11.12.2015 Cuma İzmir Basın Gündemi. Edebiyattan sinemaya, sinemadan sosyolojiye Türkiye de sosyal bilimler

11.12.2015 Cuma İzmir Basın Gündemi. Edebiyattan sinemaya, sinemadan sosyolojiye Türkiye de sosyal bilimler 11.12.2015 Cuma İzmir Basın Gündemi Edebiyattan sinemaya, sinemadan sosyolojiye Türkiye de sosyal bilimler İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi, Akademik Düşünce Konferansları

Detaylı

TOKAT IN YETİŞTİRDİĞİ İLİM VE FİKİR ÖNDERLERİNDEN ŞEYHÜLİSLAM MOLLA HÜSREV. (Panel Tanıtımı)

TOKAT IN YETİŞTİRDİĞİ İLİM VE FİKİR ÖNDERLERİNDEN ŞEYHÜLİSLAM MOLLA HÜSREV. (Panel Tanıtımı) TOKAT IN YETİŞTİRDİĞİ İLİM VE FİKİR ÖNDERLERİNDEN ŞEYHÜLİSLAM MOLLA HÜSREV (Panel Tanıtımı) Mehmet DEMİRTAŞ * Bir şehri kendisi yapan, ona şehir bilinci katan unsurların başında o şehrin tarihî ve kültürel

Detaylı

İSİMLER VE EL TAKISI

İSİMLER VE EL TAKISI İSİMLER VE EL TAKISI Bu ilk dersimizde günlük hayatımızda kullandığımız isimleri öğreneceğiz. Bu isimleri ezberlememiz gerekmekte ancak kendimizi çokta fazla zorlamamıza gerek yok çünkü ilerleyen derslerimizde

Detaylı