TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ BATI DİLLERİ ve EDEBİYATLARI (HUNGAROLOJİ) ANABİLİM DALI

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ BATI DİLLERİ ve EDEBİYATLARI (HUNGAROLOJİ) ANABİLİM DALI"

Transkript

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ BATI DİLLERİ ve EDEBİYATLARI (HUNGAROLOJİ) ANABİLİM DALI YURT TUTUŞ ÖNCESİ MACAR TARİHİ Yüksek Lisans Tezi Hakkı Murat Tüzel Ankara-2003

2 TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ BATI DİLLERİ ve EDEBİYATLARI (HUNGAROLOJİ) ANABİLİM DALI YURT TUTUŞ ÖNCESİ MACAR TARİHİ Yüksek Lisans Tezi Hakkı Murat Tüzel Tez Danışmanı Prof.Dr. Hicran Yusufoğlu Ankara-2003

3 T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ BATI DİLLERİ VE EDEBİYATLARI (HUNGAROLOJİ) ANA BİLİM DALI YURT TUTUŞ ÖNCESİ MACAR TARİHİ Yüksek Lisans Tezi Tez Danışmanı: Tez Jürisi Üyeleri Adı ve Soyadı İmzası

4 ÖNSÖZ Bu çalışma, Macarların 896 yılında bugünkü yurtlarına yerleşmeleri öncesi tarihlerini ele almaktadır. Macar tarihinin bu döneminin Macar ulusunun yapısını anlamak açısından büyük önem taşıdığı görüşündeyiz. Macarların tarihlerinin bu döneminde Türk kavimleriyle yaşamış oldukları yoğun ilişkiler, konunun Türk tarihi açısından da önem kazanması sonucunu doğurmaktadır. Beni böylesine kapsamlı ve temel bir konuda çalışmaya cesaretlendiren ve bu çalışma sürecinde karşılaştığım güçlüklere karşı desteğini ve yardımlarını esirgemeyen değerli hocam ve tez danışmanım Prof. Dr. Hicran Yusufoğlu na, yüksek lisans eğitimim boyunca engin bilgi birikimlerinden yararlanma şansını bulduğum Prof. Dr. Şerif Baştav ve Prof. Dr. Hasan Eren e, bana hem hocalık, hem arkadaşlık etmiş olan Dr. Erdal Çoban ve Dr. İsmail Doğan a teşekkür ederim.

5 İÇİNDEKİLER: ÖNSÖZ...İ İÇİNDEKİLER... II GİRİŞ...IV 1. BÖLÜM: MACAR TARİHİ ÇALIŞMALARININ GEÇMİŞİNE KISA BİR BAKIŞ BÖLÜM: ÖN MACAR DÖNEMİ URAL BİRLİĞİ DÖNEMİ Ural Dil Ailesi Ural Ana Dili Ural Ana Yurdu Ural Birliğinde Yaşam FİN-UGOR DÖNEMİ Fin-Ugor Ana Yurdu Fin-Ugor Birliğinde Yaşam Fin-Ugorların Komşuları Fin-Ugorların Dağılma Süreci UGOR DÖNEMİ Neolitik Devrim: Ugor Ana Yurdu Ugor Birliğinde Yaşam... 50

6 Ugorların Komşuları Ugor Birliğinin Dağılma Süreci BÖLÜM: ANA MACAR DÖNEMİ URAL BÖLGESİNDEKİ MACAR ANA YURDU VE MACARLIĞIN DOĞUŞU Magna Hungaria BOZKIRDA HAYAT Ekolojik Kuşaklar Bozkır Göçebeliği Göçebe Macarlar MACARLAR VE TÜRKLER LEVÉDİA VE ETELKÖZ SONUÇ ÖZET SUMMARY KAYNAKÇA

7 GİRİŞ Yurt Tutuş Öncesi Macar Tarihi ismini taşıyan çalışmamızda Macar tarihinin Macarların Karpat Havzası na yerleşmelerinden önceki dönemi üzerinde duracağız. Macar tarihi genellikle iki ana bölümde ele alınır. Bu iki ana bölümün birbirleriyle birleştikleri nokta Macarların yurt tutuş tarihi olan 896 yılıdır. Bu tarihten önce kendilerine bir türlü nihai bir yurt bulamamış olan Macarlar yüzyıllar boyunca göçlerle oradan oraya sürüklenmişler, aradıkları yurdu ancak 896 yılında Karpat Havzasında bulmuşlardır. Macarların bu toprakları yurt edinmeleri Macar tarihinde yurt tutuş, yurtlanma ( honfoglalás ) olarak geçer. Bu önemli tarihsel gelişmenin sonucunda Avrupa medeniyetine yeni ve yabancı bir unsur katılmış olur. Önceden avcı-toplayıcı orman kavmi niteliği taşıyan, ardından bozkırın atlı göçebe hayatına adapte olan, fakat Avrupa nın ortasındaki bu coğrafyada giderek yerleşik hayata geçme, Avrupa kültürüne dahil olma yoluna giren ve 1000 yılında Hristiyanlığı benimseyen Macarlar bugün artık Avrupa kültürünün bir parçası olsalar da, dilleri ve geçmişleri çevrelerindeki uluslardan bir hayli farklıdır. Macarlar Karpat Havzası na yerleştiklerinde Avrupa nın diğer sakinlerinden oldukça farklı bir görünüm ve yapı içindeydiler. Türk kavimleri arasında geçirdikleri yüzlerce yılın etkisiyle büyük ölçüde Türkleşmiş olan Macarların dilleri bu görünümle çelişen bir durum sergilemekteydi. Her zaman merak uyandırmış bir konu olan Macar tarihi üzerine girişilen araştırmalar Orta Çağda Macarların geçmişleri üzerine yazılmış olan ve büyük ölçüde kurgusal özellikler taşıyan eserlerin birbiri ardına ortaya çıkmasıyla başlar. Çalışmamızın ilk bölümünde kısaca Orta Çağdan günümüze Macar tarihinin aydınlatılabilmesi için girişilen çalışmalar üzerinde

8 duracağız. Çalışmamızın zaman dizinsel kapsamı Macarların yurt tutuş tarihleri olan 896 yılıyla sınırlandırılmış olsa da, geriye doğru bir sınırlamamız yoktur. Ancak sınır kendiliğinden oluşmaktadır. Macar tarihi, Ligeti nin ifadesiyle ancak (daha geriye gidildiğinde zorlukların büyüdüğü) 5. yüzyıla kadar izlenilebilir 1, ki bu çağ yine Ligeti ye göre Macarlığın özel etnik ve dil çehresinin teşekkül ettiği çağdır 2. Ancak Macar dilinin Ural dil ailesine dahil olması nedeniyle ve bu konunun daha sonraki konuların anlaşılmasındaki önemini göz önüne alarak, Macar tarihini incelemeye bu alandaki çalışmalarda alışılageldiği şekilde Ural dil ailesinin Ural birliği döneminden söz ederek başlıyoruz. Yurt tutuş öncesi Macar tarihi geleneksel olarak iki ana bölümde ele alınmaktadır. Birinci bölüm Ön Macar dönemidir ve bu dönemde henüz Macar olarak adlandırılabilecek bir kavim mevcut değildir. Buna rağmen bu dönemin üzerinde durulmasının nedeni, sonradan Macarları oluşturacak olan kavmin atalarının izlerinin bu döneme kadar uzanıyor olmasıdır. İkinci bölüm ise Ana Macar dönemidir ve Macar kimliğinin ortaya çıkmasından yurt tutuşa kadar geçen dönemi kapsar. Çalışmamızın ikinci ve üçüncü bölümlerinde bu dönemleri ele alıyoruz. Böylelikle üç ana bölüme yaydığımız çalışmamızın son iki bölümünde Macar tarihini ele alırken gelişmeleri zaman dizinine uygun olarak sıralamaya çalıştık. Bundaki amacımız tarihsel gelişmelerin neden-sonuç ilişkilerinin anlaşılmasını 1 Lajos Ligeti, Az uráli magyar őshaza, A magyarság őstörténete, der. L. Ligeti, Budapest, 1943, s.36 2 Lajos Ligeti, Bilinmeyen İç Asya, çev.: Sadrettin Karatay, Ankara, 1986, s.351

9 kolaylaştırmak olmuştur. Yüksek lisans tezimizin konusu ile ilgili Macarca, İngilizce ve Türkçe literatürü elimizden gelen ölçülerde tanımak ve tanıtmak çalışmamızın temel amacını oluşturmaktadır. Çalışmamız sırasında pek çok diğer kaynağın yanı sıra özellikle arkeolog István Fodor un ve Gyula Németh, Lajos Ligeti ve András Róna-Tas gibi Türkologların eserlerinden yararlandık. Türk tarihiyle bağlantısı dolayısıyla Macarların kökeni meselesinin ülkemizde ilgi çeken bir konu olduğunu gözlemlememize karşın bu konuyla ilgili Türkçe yazılmış, ya da Türkçeye çevrilmiş çalışmaların sayısının sınırlı kaldığını görmekteyiz. Ülkemizde Macarcanın az bilinen bir yabancı dil olması ve doğal olarak Macar tarihiyle ilgili çalışmaların genellikle Macarca yazılması da pek çok araştırmacımızın önünü kapatan unsurlardan biri olmaktadır. Hungaroloji mezunları olarak bu konudaki sorumluluklarımızın bilincindeyiz ve ileride de söz konusu boşluğun doldurulması için çalışma gayreti içinde olacağız.

10 1. BÖLÜM MACAR TARİHİ ÇALIŞMALARININ GEÇMİŞİNE KISA BİR BAKIŞ Macarların kökenleri konusu Orta Çağdan beri pek çok çalışmaya konu olmuştur. İlk zamanlarda Macarların İskitlerin veya Hunların soyundan geldikleri görüşü hakimdir. Orta Çağda yazılan kronikler içinde 3 elimize ulaşan en eskisi Anonymus adıyla tanınan bir saray rahibinin 1210 yılında yazdığı Gesta Ungarorum dur. Anonymus a göre ilk Macar kralı Árpád Attila nın soyundan gelmiştir, her ikisi de Yafes oğullarından Magog un halefleridir. 4 Macarların ana yurdu Don Irmağı bölgesi, ya da başka bir ifadeyle İskitya dır. Eserde İskitya için aynı zamanda Dentü-mogyer ismi de kullanılır, hatta bu isim eserde İskitya da yaşayan kavmin ismi olarak da geçer 5. Ancak Hunlardan hiç söz edilmez. Daha sonraki kroniklerde bu geleneğin geliştirilerek sürdürüldüğünü görüyoruz. IV. László nun saray rahibi Simon Kézai 1280 li yıllarda yazdığı eserinde bu savı bir adım daha ileri götürerek Hunlarla Macarları özdeşleştirmiştir. Bu anlayış sonraki Macar kroniklerinde öylesine rağbet görmüş ve işlenmiştir ki, 13. yüzyıldan itibaren artık Macarların tarihi, Hun tarihiyle başlatılmaktadır. Buna göre Hunların Pannonia da yerleşmesi Macarların ilk yurt tutuşu (primus introitus) sayılmakta, Árpád ile 896 da gerçekleşen yurt işgali ise ancak Pannonia ya geri dönüş (reditus), veya ikinci yurt tutuş (secondus introitus) olarak kabul edilmektedir. 6 Bu iddiaların arkasında Macarların Avrupa daki yeni yurtlarını meşrulaştırma ve Macar Krallarının soylu bir geçmişe dayandıklarını gösterme çabası aranabilir. Németh ise az önce söz ettiğimiz kaynaklarda bahsedilen Hun-Macar ilişkisinin gerçek bir esastan yoksun olduğunu belirtmekle birlikte bu durumun Macarlarda bir Hun geleneğinin var olmasına engel olmadığını, ayrıca bu geleneğin sadece bu kaynaklara dayandırılmasının doğru olmadığını savunur:... bir zamanlar Macarların Hunlar ve Attila hakkında bilgiye sahip bulunduklarından ve hatta bir vakitler Macarlar arasında Hunlardan neş et ettikleri şuurunun mevcut olduğundan şüphe edilemez. Olsa olsa bu şuurun Macarlar arasında yurt işgali sırasında artık yaşamadığı söylenebilir, lâkin bu dahi ispat edilemez. 7 Ancak öyle görünüyor ki, Hun-Macar geleneği, Avrupa nın ortasında kendini yalnız hisseden Macarları bir arada tutabilmek, geçmişi şanlı bir millet olma bilincini uyandırabilmek için uzunca bir süre başvurulmuş bir çözüm olmuştur. Macar tarihçi Károly Czeglédy bu geleneğin kalıcı etkisi üzerine şunları söylüyor: 16. yüzyıl boyunca Macarların ve Urallar bölgesindeki Vogulların ve Ostyakların dil bakımından akrabalığı aydınlatılmış ve 18. yüzyıl sonunda dilcilerimiz kuvvetli ve kesin bir biçimde Fin-Ugor dil ailesinin çeşitli dallarının ortak kökenini, bazı dalların birbiriyle olan ilişkisini, detaylarına da inerek ispat etmişlerdir. Buna rağmen Macaristan da 19. yüzyıl sonunda bile, Macarların atalarının İskitya Hunlarından geldikleri şeklindeki görüş kendini kabul ettirebilmiş ve çoğu kimse daha 3 Macar tarihine dair kronikler arasında bilinen en eskisi XI. veya XII. yüzyıla ait olan Ősgesta dır. 4 Hicran Yusufoğlu, Macarlarda Hun-Macar Akrabalığı Geleneği, Türk Kültürü, Sayı: 387, Yıl: XXXIII, Ankara, 1995, s Antal Bartha, A magyar nép őstörténete, Budapest, 1988, s Hicran Yusufoğlu, 1995, a.g.m., s Gyula Németh, Hunlar ve Macarlar, Attila ve Hunları, der. Gyula Németh, çev. Şerif Baştav, Ankara, 1982, s. 227

11 yüzyıl dönemecinde bile, Macarların Hun kökenli olduğunu söyleyen Orta Çağ hipotezinde bilimsel bakımdan geçerli bir faktör aramıştır. 8 Macarlarda köklerinin doğuda olduğu inancı öyle güçlüydü ki, daha 13. yüzyılda köklerini aramak için doğuya doğru bizzat yola koyulan Macarlar dahi olmuştu de Ottó, 1235 te ise Julianus adındaki Dominikan keşişleri refakatçileri ile birlikte bu amaçla yola çıkmış ve gerçekten de doğulu Macarları bulmuşlardır. Bu konuya ileride daha ayrıntılı olarak değineceğiz. Hun-Macar geleneğinin karşısında şiddetle dışlanacak, ancak yavaş yavaş güçlenecek, sonunda ise kazanacak olan görüş Fin-Ugor akrabalığı savıdır. Henüz adı konulmamış da olsa, 16. yüzyıldan itibaren bu savı destekleyici veriler içeren eserlerle karşılaşıyoruz. Aeneas Sylvius Piccolomini nin 9 ( ) 1458 de yazdığı, fakat 1503 te yayınlanmış olan Cosmographia adlı eserinde, Verona lı bir keşişin raporuna dayanarak Macarların İskitlerle aynı kökten geldikleri ve aynı dili konuştukları belirtiliyordu. Burada İskit ve İskitya isimleriyle neyin kastedildiği ilk bakışta belirsiz görünse de, Bo Wickman a göre eserin genelinden anlaşıldığı kadarıyla İskitya sözüyle Rusya nın kuzey bölgeleri, yani Yugria kastediliyordu yüzyıllarda yazılan pek çok eserde Macarların İskitlerle aynı dili konuştuklarından söz edilmiş ve İskitya ve Yugria açıkça eş anlamlı olarak kullanılmıştır. Wickman a göre bu bölge, Fin-Ugor halklarından Vogullar ve Ostyakların yaşadıkları bölgeydi te ise János Sajnovics in Demonstratio. Idioma ungarorum et lapponum idem esse adlı büyük yankı uyandıran eseriyle karşılaşıyoruz. Sajnovics bu eserinde Macar ve Lap dilleri arasındaki benzerlikleri ortaya koyuyordu ve hatta eserin başlığı Macarlar ile Lapların aynı dili konuştuklarını iddia ediyordu. Sajnovics, Hun-Macar geleneği savunucularınca sert biçimde eleştirildi yüzyıldan itibaren, özellikle 1867 de Avusturya-Macaristan İmparatorluğu nun kurulmasını izleyen yıllarda, gelişen bilimsel ortamın da sağladığı imkanlarla birlikte Macaristan da Macar tarihine dair çalışmalar da hız kazanmıştır. Avrupa nın ortasında bulunmalarına rağmen çevrelerinde hiç akrabaları bulunmayan Macarlar kökenlerinin bilimsel olarak tespiti konusuna büyük bir gayretle eğilmişlerdir. Fakat Macarların geçmişine ışık tutacak yazılı kaynak son derece azdır. Macar kavmi 9. yüzyılda tarih sahnesine çıkmıştır, bu zamandan önce tarih Macarları tanımamaktadır yüzyılda Macarlardan söz eden Arap ve Bizans kaynakları dışında bunlarla bağlantılandırılabilecek ancak 8 Károly Czeglédy, Bozkır Kavimlerinin Doğudan Batıya Göçleri, çev.: Erdal Çoban, İstanbul, 1998, s İtalyan hümanist. İmparator III. Frederik in katipliğini yapmış, daha sonra da papa seçilerek II. Pius adıyla yılları arasında papalık yapmıştır. 10 Bo Wickman, The History of Uralic Languages, The Uralic Languages, der. Denis Sinor, Leiden, 1988, s László Klima, Magyarságtudatunk és a finnugor rokonság, Finnugor Kalauz, der.: Márta Csepregi, Győr, 1998, s Şerif Baştav, Türk-Macar Münasebetlerinde Hungarolojinin Yeri, Bildiriler, A.Ü. D.T.C.F. Yayınları, Ankara, 1996, s.37

12 birkaç tarihi kaynak vardır, bunlar da fazla eski değil, 5-6. yüzyıllara aittir 13. Bu çalışma ortamında Macar tarihi üzerinde çalışanlara ışık tutan bilim dalı, 19. yüzyılın başlarından itibaren hızlı bir gelişme gösteren karşılaştırmalı tarihsel dil bilimi olmuştur. Dil biliminin ulusların aslının keşfedilmesi için bir araç olarak kullanılması fikri Alman filozof Gottfried Wilhelm von Leibnitz e ( ) dayanır. Karşılaştırmalı tarihsel dil bilimi sayesinde diller arasındaki benzerlikler, bir başka deyişle, rastlantısal olmayan, dolayısıyla da genetik bir akrabalığa dayanan ve düzenli bir görünüm sunan sesbilgisel ya da biçimbilgisel ilişkiler saptanmaya başlanmıştır. Böylece pek çok dil arasındaki akrabalıklar belirlenebilmiş ve bunların varsayımsal bir(er) ana dilden doğmuş oldukları görüşü ortaya atılmıştır. 14 Bu noktada Macar tarihinin çözümlenebilmesi için öncelikle Macar dilinin kökeninin tespiti meselesi önem kazanmıştır. Konunun giderek artan ölçüde bilimsel temellere oturmaya başlamasının sonucunda, dayanağını esas itibarıyla efsanelerden alan Hun-Macar geleneği etkisini kaybetmeye başlamıştır. Ancak Macarcanın hem Türk dillerinden, hem de Fin-Ugor dillerinden gelen bolca alıntıya sahip olması bilimsel çalışma ortamında da fikir ayrılıklarına sebep olmuştur. Macarların bir çok tarihi belgede Türk adıyla anılmış olmaları da Macarların Türk kökenli olduklarını savunanları destekliyordu. Ligeti bu konuya değinirken şunları söylüyor:... Türklükle sıkı bağları olan ve müttefik halinde yaşayan Fin-Ugor dilli Macarlık, yaşayış tarzı ve kılığı bakımından o kadar Türkleşmişti ki, eski doğu ve batı kaynakları onları hep Türk kavimlerinden sayarlardı. Hele yurt kuruluş zamanında Macarlığı idare eden, ileri gelen tabakanın (ana tarihle uğraşanların çoğunun düşündüğü gibi) asılları bakımından da Türk oldukları ve her ne kadar tebaalarının Fin-Ugor dillerini öğrenmişlerdiyse de kendi Türk lehçelerini unutmamış bulunduklarını göz önüne getirirsek tabii yurt kuran Macarlığın Türk karakteri daha fazla göze çarpabilirdi. 15 Bu konuda Macar Altayist ve Macar tarihi araştırmacısı András Rona-Tas ise şunları söylüyor:... Macarlar tarihi belgelerde yalnızca Türkler gibi gösterilmekle kalmamış, açıkça Türk olarak adlandırılmışlardır. Yurt tutuştan yaklaşık iki yüz yıl sonra, 1074 te Bizans İmparatoru Michael VII Dukas o zaman yeni Macar Kralı olan I. Géza ya bir taç göndermiştir. Şu anda Milli Müze de bulunan kutsal tacın alt kısmında Jeuvista Türklerin İnançlı Kralı yazar. Macarlar 9. yüzyıldan sonrasına ait bir çok Bizans ve Arap kaynağında Türk olarak anılır. Diğer kaynaklarda Ungri, Hungar, Ugri, Başkırt, hatta Hun, Avar veya İskit adıyla görülürler Erik Molnár, A magyar társadalom története az őskortól az Árpádkorig, Budapest, 1949, s Zeynel Kıran, Dilbilim Akımları, Onur Yayınları, Ankara, 1996, s Lajos Ligeti, 1986, a.g.e., s András Róna-Tas, The Migration and the Landtaking of the Magyars, The Hungarian Quarterly, Volume: XXXVII No:144, Winter 1996, s. 244

13 1870 te Avrupa nın ilk Türkoloji kürsüsünü kurmuş olan Ármin Vámbéry Macarcanın Türk kökenli bir dil olduğu savından yola çıkmış, ancak karşısında Fin-Ugor karşılaştırmalı dil biliminin kurucularından olan Alman kökenli dilci József Budenz i bulmuştur. Vámbéry ile Budenz arasındaki tartışmalar bilim çevrelerinde bir savaş olarak değerlendirilir 17. Ancak Németh in ifadesiyle 1850 li yıllarda Reguly, Hunfalvy ve Budenz in işbirliğiyle Macarcanın Fin-Ugor kökenli bir dil olduğu ortaya çıkartılmıştır. 18 Sonuçta bilim çevrelerinde Macarlığın Fin-Ugor kökenli olduğu, bunun yanında tarih boyunca kuvvetli bir Türk etkisi almış olduğu konularında geniş çaplı bir uzlaşmaya varılmıştır. Ancak özellikle bu Türk etkisinin veya etkilerinin ne zaman, nerede ve ne koşullarda yaşanmış olduğu konusu daha uzun yıllar tartışmalara açık niteliğini koruyacak gibi görünmektedir. Böylelikle Macar tarihi çalışmaları en azından kendine bir taban bulmuştur. György Györffy varılan noktayı şu şekilde özetlemektedir: Macar ana tarihinin temeli dil bilimsel bir çıkarıma dayanır: Macar dili, Ural dil ailesinin Fin- Ugor grubunun Ugor dalına mensuptur. Macarların en yakın akrabaları ise bugün Ural Dağları nın doğusunda yaşayan Ob-Ugorları, Vogullar ve Ostyaklardır. 19 Özellikle 20. yüzyıldan itibaren arkeoloji, antropoloji, zooloji, botanik, halk bilimi gibi bilim dallarında yaşanan gelişmelerle bu bilim dalları da tarihin yardımcı bilimleri olarak tarih çalışmalarına giderek daha büyük katkı sağlamışlardır. 2. BÖLÜM ÖN MACAR DÖNEMİ 2.1. Ural Birliği Dönemi Tarih çalışmalarında özellikle yazılı kaynakların yokluğunda tarihin yardımcı bilim dalları (dil bilimi, arkeoloji, antropoloji, etnografya...) büyük katkı sağlarlar. Macarların kökeninin tespiti çalışmalarında en büyük yardımcının dil bilimi olduğunu söylemiştik. Günümüzde artık Macarcanın bir Ural dili olduğu ortaya çıkartılmıştır. Dilin kökeninin tespiti ırksal köken tespiti için kesin bir delil olarak kullanılamaz, ancak toplumların yaşadıkları evrelerin anlaşılabilmesi ve izlenebilmesi için çok güçlü bir veri olduğu tartışılmazdır. Dil değişkendir ve yaşadığı değişimler toplumun geçmişinin izlerini içinde barındırır. Bu izleri dilin karmaşık ve değişken yapısının içinden çekip çıkarmak dil biliminin görevidir. Bir ulusun kökenini araştıran tarihçiler için o ulusun konuştuğu dilin mensubu olduğu dil ailesinin bilinmesi hayati bir değer taşır. Aynı dil ailesine mensup dillerin ortak söz dağarcıkları, biçim ve ses özellikleri yazısız zamanların diline (ve dolayısıyla tarihine) uzanan yolun kapısını açabilir. Bu sayede söz konusu dil ailesinin geçmişinde, kökeni araştırılan ulusun geçmişinin izleri araştırılabilir. Dolayısıyla Macar tarihi açısından Ural dil ailesinin tarihi önem kazanmaktadır. Erik Molnár ın 17 Hasan Eren, Geçmişine Bakan Yalnız Bir Ulus: Macarlar, Tarih ve Toplum, Sayı: 215, İstanbul, 2001, s Gyula Németh, A honfoglaló magyarság kialakulása, Budapest, 1991, s György Györffy, Bevezetés, A magyarok elődeiről és a honfoglalásról, Budapest, 1986, s. 5

14 deyişiyle: Tarih, elinde veri bulunmadığından, Macarlığın nasıl oluştuğu, nereden başladığı sorusunun cevabını karanlıkta bırakır. Bu karanlıkta yine de bilgi toplayabiliyorsak, bunu bize Macar eski tarihinin başlangıç noktasını sunan dil bilimine borçluyuz Ural Dil Ailesi Adını Ural Dağları ndan almış olan Ural dil ailesine mensup diller bugün dünyada yaklaşık 24 milyon insan tarafından konuşulmaktadır. 21 Bu diller Benkő nün sınıflandırmasında şu şekilde dizilirler: Ural ana dili iki ana gruba ayrılmıştır: Fin-Ugor ve Samoyed ana dilleri. Samoyed ana dilinden bugün de konuşulan çeşitli Samoyed dilleri doğmuştur. Fin-Ugor ana dili ise Ugor ve Fin-Perm dallarına ayrılmıştır. Ugor dalı, Macarca ve Ob-Ugor dallarına ayrılır. Ob-Ugor dalı ise Vogul ve Ostyak olmak üzere iki alt dala ayrılır 22. Fin-Perm dalı ise iki alt daldan oluşur. Bunlar Fin-Volga dalı ve Perm dalıdır. Fin-Volga dalı, Lap dili, Fin dilleri ve Volga dillerinden oluşur. Volga dalı ise Çeremis ve Mordvin dillerinden oluşur. Ural dillerine ilişkin karşılaştırmalı dil bilimsel çalışmaların ilk yapıldığı sıralarda Ural dil ailesi gibi bir kavram henüz oluşmamıştı. Bu yüzden bu alandaki ilk çalışmalar iki veya daha çok Ural dilinin karşılaştırılmaları yoluyla aralarındaki ilişkiyi ortaya koymakla sınırlı kalmışlardır. Bu çalışmalar içinde bilinen en eskisi 9. yüzyıla aittir. Ottar adında bir Norveçli 9. yüzyılda Kuzey Norveç ve Kola Yarımadası kıyılarına yaptığı yolculuk sonrasında İngiliz Kralı Alfred e sunduğu raporunda, Lap ve Fin dilleri üzerine bir incelemeye de yer vermiştir. Bu inceleme, iki Ural dili arasındaki benzerlikleri vurgulayan, bilinen ilk çalışmadır 23. Ural dilleri İsveçli Philipp von Strahlenberg in 1730 yılında yayımlanan Das Nord und östlicher Theil von Europa und Asia adlı eserinden bu yana yapılan pek çok sınıflamada Altay dilleriyle birlikte ele alınmıştır. Aslında Ural ve Altay dilleri arasındaki bazı yakınlıklar Alman filozof Leibnitz tarafından 17. yüzyılın sonlarında ortaya konulmuştur 24. Strahlenberg ise bugün Ural-Altay dilleri olarak kabul edilen bazı dilleri kendi tabiriyle Tatar dilleri başlığı altında ele alarak Ural-Altay dil akrabalığı tezlerinin ilk taslağını ortaya atmıştır 25. Buna göre Tatar kavimleri şunlardır: 20 Erik Molnár, 1949, a.g.e., s Denis Sinor, Introduction, The Uralic Languages, der: Denis Sinor, Leiden, 1988, s. XIII 22 Vogullar ve Ostyaklar bugün Ob Irmağı bölgesinde yaşadıklarından kendilerine Ob Ugorları denilmektedir. 23 Bo Wickman, The History of Uralic Linguistics, The Uralic Languages, der: Denis Sinor, Leiden, 1988, s Denis Sinor, The Problem of the Ural-Altaic Relationship, The Uralic Languages, der: Denis Sinor, Leiden, 1988, s Ahmet Caferoğlu, Türk Dili Tarihi, İstanbul, 2001, s. 11

15 Fin-Ugor: Macar, Fin, Vogul, Çeremis, Permyak, Votyak, Ostyak Türk-Tatar: Tatar, Yakut, Çuvaş Samoyed Moğol-Mançu: Kalmuk, Mançu, Tanguht Tunguz: Tungus, Kamasin, Arin, Koryak, Kuril Karadeniz ile Hazar Denizi arasındaki halklar. Ural-Altay dillerinin sınıflandırılmasında önemli bilimsel katkı yapan bilim adamlarından biri de Fin dil bilgini Matias Aleksanteri Castrén ( ) olmuştur. Altay dilleri başlığı altında topladığı dilleri başlıca beş dala ayırmıştır: 1. Fin-Ugor 2. Samoyed 3. Türk-Tatar 4. Moğol 5. Tunguzca ve şiveleri Castrén in Altay dilleri adı altında topladığı diller bugün daha çok Ural-Altay dilleri adıyla anılmaktadır 26. Ancak Castrén bu diller arasındaki akrabalık ilişkisine kesin bir gözle bakılamayacağını, bu diller arasındaki akrabalık bağlarının Hint-Avrupa dilleri arasındakiler kadar göze çarpacak mahiyette olmadığını ifade etmiştir 27. Castrén in çalışmasını bir adım ileri götüren dilci, onun çizdiği yoldan giden Schott olmuştur. Schott un sınıflandırması ana hatlarıyla şöyle idi: 1. Çud dilleri: Fin-Ugor Samoyed 2. Tatar dilleri: Türk Moğol Mançu-Tunguz Shott un Altay veya Çud-Tatar dilleri ailesi olarak adlandırdığı sınıflandırmasında Çud dilleri olarak ifade ettiği diller bugün Ural dilleri, Tatar dilleri ise Altay dilleri olarak 26 Hasan Eren, Türklük Bilimi Sözlüğü, Ankara, 1998, s Ahmet Caferoğlu, a.g.e., 2001, s. 17

16 isimlendirilmektedir. Görüldüğü gibi Shott un sınıflandırmasının getirdiği yenilikle bugün Ural ve Altay dilleri olarak isimlendirilen diller iki ayrı ana grup olarak ele alınmıştır. Shott da Castrén gibi bütün bu dilleri içine alan bir akrabalık ilişkisinden söz edilemeyeceğini söylüyor, ancak Çud ve Tatar dillerinin kendi içlerinde akraba olduklarını ileri sürüyordu 28. Böylelikle ana hatları belirlenmiş olan Ural-Altay dil ailesine dair sonradan başka sınıflandırmalar da yapılmış, bunların bir kısmında Altay koluna Kore ve Japon dilleri de eklenmiştir. Bugün Ural dilleri arasındaki akrabalık kuramı kabul görse de, Altay dillerinin birbirleriyle akraba oldukları görüşü üzerinde bilimsel bir uzlaşma yoktur 29. Dolayısıyla Ural-Altay dil ailesi isimlendirmesi de herkesçe benimsenmiş değildir. Macar Altayist András Róna-Tas a göre erken dönemlerde Ural ve Altay dilleri arasında temas yaşanmıştır ve aralarında ilginç yapısal paralellikler vardır; ancak yine de bu, iki dil ailesinin eskiden ortak bir dilden türediklerini söylemek için yeterli değildir 30. Dil bilimsel verilerin ulusların köken tespiti için kullanılması fikrinin Leibnitz e dayandığından söz etmiştik. Leibnitz nazariyesine göre beşeriyetteki insanların akrabalık dereceleri ve menşelerinin tayini ancak dil mukayesesi ile kabildir. 31 Günümüzde karşılaştırmalı tarihsel dil biliminin sağladığı veriler köken araştırmaları için eldeki tek kaynak olmaktan çıkmışsa da 32, ağırlıklı olarak kullanılmaktadır. Yukarıda bahsettiğimiz sınıflandırma çalışmalarının tarih araştırmaları açısından taşıdığı önem de bundan kaynaklanmaktadır. Diller arasındaki akrabalığın açıklaması bu dillerin tarihinde gizlidir. Macar dil bilimci Loránd Benkő bunu şöyle açıklıyor: Akraba diller bir zamanlar birlikte yaşamışlar, ya da en azından birbirleriyle sıkı bir karşılıklı etkileşim içinde gelişmişler ve sonradan birbirlerinden ayrılarak farklı dilsel gelişim yollarına girmişlerdir. Bunun sonucu olarak diller arası akrabalığın dereceleri de bu birlikte yaşama ve ayrılmaların biçimine ve özellikle de kronolojisine sıkı sıkıya bağlıdır: daha uzun süre birlikte yaşamayı sürdürmüş olan diller önceden ayrılan dillere kıyasla birbirleriyle daha yakın akrabadırlar. 33 Dillerin birlikte yaşamasıyla anlatılmak istenen, elbette bu dilleri konuşan kavimlerin atalarının birlikte yaşamış olmalarıdır ve tabii ki bu birlikteliğin yaşandığı bir coğrafya olmuştur. Bu ortak dili ve coğrafyayı anlatmak için özel terimler kullanılır: ana dil (Alm.: ursprache, Mac.: ősnyelv) ve ana yurt (Alm.: urheimat, Mac.:őshaza). Ural dil ailesi açısından konuyu ele alacak olursak, bugün Ural dillerini konuşan toplumların atalarına Ural ana kavmi, birlikte yaşadıkları dönemde konuştukları dile Ural ana dili, yaşadıkları coğrafyaya Ural ana yurdu, bu birlikteliğin yaşandığı zaman dilimine ise Ural birliği dönemi diyoruz Ural Ana Dili Ural birliği döneminde yazı kullanılmadığı için elimizde konuşulan dil hakkında somut veri yoktur. 28 Ahmet Caferoğlu, 2001, a.g.e., s Ahmet Caferoğlu, 2001, a.g.e., s András Róna-Tas, Hungarians and Europe in the Early Middle Ages, çev: N. Bodoczky, Budapest, 1999, s Ahmet Caferoğlu, 2001, a.g.e., s Özellikle arkeoloji, 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren gösterdiği gelişimle katkısını büyük ölçüde arttırmıştır. 33 G. Bárczi, L. Benkő, J. Berrár, A magyar nyelv története, Budapest, 1999, s. 23

17 Ancak karşılaştırmalı dil bilimi, akraba dillerin ortak ögelerinin karşılaştırılması yoluyla bu ögelerin eski biçim ve işlevlerini tespit etmeye çalışır. Karşılaştırmalı dil bilimi metotlarını kullanarak ana diller hakkında fikir edinmek mümkündür. Benkő nün ifadesiyle, Karşılaştırmalı dil biliminin metodu akraba dillerin ortak unsurlarının, özelliklerinin karşılaştırılması, amacı ise bu karşılaştırmalara dayanarak söz konusu unsurların ve özelliklerin eski biçimlerinin ve işlevlerinin ortaya çıkartılmasıdır. Benkő bu süreci şöyle bir örnekle açıklamaktadır: Konuya bizim dilimiz (Macarca) açısından yaklaşacak olursak bütün bunlar şu anlama gelmektedir: Macar dilinde bulunan bir ögenin eş değeri Ob-Ugor dillerinde de bulunabiliyorsa, muhtemelen bu sözcük Ugor döneminde de var olmuş demektir. Eğer aynı ögenin eş değerlerine Fin-Perm dalına mensup dillerde de rastlanıyorsa, sözcüğün geçmişinin Fin-Ugor dönemini de kapsıyor olabileceği düşünülür. Aynı ögeyle ilişkilendirilebilecek örnekler Samoyed dillerinde de karşımıza çıkıyorsa, o takdirde muhtemelen Ural döneminde de kullanılmış olan bir ögeyle karşı karşıyayız demektir. Bu ögenin varlığının ötesinde, varlığının doğal sonucu olarak karşımıza çıkan bazı biçimsel ve işlevsel özellikler ise söz konusu ögenin eski karakteri hakkında bize ipucu verir. Örneğin Macarcada köpek anlamına gelen eb sözcüğü aynı anlamı taşımak üzere şu dillerde de mevcuttur: Vogulca ämp, Ostyakça àmp. Bu karşılaştırma sonrasında bu sözcüğün Ugor döneminde de var olduğu, bugünküyle aynı anlamı taşıdığı, ses birimsel olarak ise muhtemelen *empe şeklinde kullanıldığı sonuçları çıkartılabilir. *empe > eb değişimi Macarcada gerçekleşmiştir, sözcüğün Ugor dönemi biçiminin ortaya çıkartılmasının Macarcanın tarihsel ses bilimi açısından anlamı büyüktür. 34 Ancak, karşılaştırmalı dil bilimi metotları günümüzde çok ilerlemiş de olsa, sözcüklerin ana dilde kullanıldıkları biçimlerine dair saptamalara kesin ve nihai sonuçlar gözüyle bakamayız. Sonucun güvenilirliği, incelenen dilsel ögenin hangi sayıda akraba dilde ve ne derece uyumlu bir yapıda karşımıza çıktığına, söz konusu dillerde bu bağdaştırmayı doğrulayan başka örneklerin de var olup olmadığına ve dilsel gelişimin genel kurallarına ne derece uyum gösterdiğine bağlı olarak derecelendirilebilir. 35 Károly Rédei nin Uralisches Etymologisches Wörterbuch adlı 1991 tarihli eserine göre Ural dil ailesine mensup dillere ait 432 kök sözcüğün izi Ural ana diline kadar sürülebilmiş, bunlardan 284 tanesinin etimolojileri kesinlik kazanmıştır. Fin-Ugor dillerinde ise tespit edilen 626 ortak kökenli sözcükten 419 unun etimolojisi kesinleşmiştir. Bu rakamlar azımsanabilecek ölçüleri aşmaktadır; Hint-Avrupa dillerinin ortak sözcük sayısı da bundan fazla değildir 36. Dillerin yukarıda anlatıldığı şekilde ana dillerden türedikleri görüşü yaygın olsa da bu görüşün kesin bir kabul gördüğü söylenemez. Rus dil bilimci Trubeckoj un Hint-Avrupa dilleri hakkında ileri sürdüğü temas teorisi ne (Mac.: kontaktuselmélet) göre tek bir ana yurt ve ana dilden söz edilmesini gerektiren bir neden yoktur. Örneğin Hint-Avrupa dilleri sürekli bir temas içinde olmuş, ortak etkilere 34 G. Bárczi-L. Benkő-J. Berrár, 1999, a.g.e., s G. Bárczi-L. Benkő-J. Berrár, 1999, a.g.e., s Károly Rédei, Őstörténetünk kérdései, Budapest, 1998, s. 23

18 maruz kalmış ve alıntılar yoluyla giderek birbirlerine benzemiş, ancak hiçbir zaman tek bir dil haline gelmemiş olan dillerden doğmuştur. Dolayısıyla bu görüşe göre ortak bir ana dilin konuşulduğu bir ana yurttan da söz edilemez. Bunun yerine birbirleriyle etkileşim halinde bulunan pek çok merkez, dolayısıyla kabile ya da kavim söz konusu olmuştur. 37 Károly Rédei ise Őstörténetünk kerdései adlı kitabında her iki görüşü kaynaştıran, yani hem ana dillerin varlığını kabul eden, hem de bu ana dillerin Trubeckoj un bahsettiği biçimde birbirleriyle etkileşim halinde bulunan kavimlerin kaynaşmaları sonucunda ortaya çıkmış olduklarını ileri süren bir anlayış sunuyor. 38 Dolayısıyla ana dillerin de bir geçmişinin olması gerektiğini vurguluyor Ural Ana Yurdu Ural birliğinin ne zaman ortaya çıkmış olduğu sorusunun cevabı tamamen belirsizdir. Fodor a göre eldeki veriler Ural birliği hakkında 3-4. binyıllardan öncesine dair fikir yürütmek için yeterli değildir 39. Oysa Ural birliği bu tarihten çok önce kurulmuş olmalıdır, 3-4. binyıllar pek çok araştırmacı tarafından Ural birliğinin dağılmasından hemen önceki dönem olarak kabul edilmektedir. Ural bölgesinde ortaya çıkartılmış olan daha eski tarihli kalıntılar (paleolitik ve mezolitik çağ) ise Urallılarla bağlantılı görülmemektedir. Bütün bunlar eskiden Urallıların başka bir yerden bu bölgeye göç etmiş olduğu izlenimi vermektedir. Chernetsov un teorisine göre Urallılar 6-5. binyıllarda Aral Gölü civarından kuzeye, Ural Dağları nın güney bölgelerine göçmüşlerdir 40. Ural ana yurdunun yeri üzerine bugüne kadar son derece farklı görüşler ortaya atılmıştır. Baltık tan Batı Sibirya ya kadar uzanan Kuzey Avrupa ve Kuzeybatı Asya topraklarının çeşitli bölgeleri, ya da hemen hemen tamamı, hatta İç Asya, çeşitli araştırmacılarca olası Ural ana yurdu olarak ortaya konulmuştur. Bu bölümde bu görüşlerden bir kısmını ana hatlarıyla ele alacağız. Ancak bu noktada açıklama gerektiren bir konuya değinmek zorundayız: Ural dillerinin Fin-Ugor ve Samoyed dillerinden oluştuğunu belirtmiştik. Samoyed dillerinin Fin-Ugor dilleri ile birlikte Ural dil ailesini oluşturdukları görüşü Fin-Ugor dilleri ve ana yurdu ile ilgili araştırmaların başlangıcından çok sonra ortaya çıkmıştır. Böylece Fin-Ugor ana yurdu kadar Ural ana yurdu da araştırılmaya başlanmıştır. Ancak, Ural" teriminin bilim dilinde yerleşik bir yer kazanmış olan Fin-Ugor teriminin yerini alması kolay olmamıştır. Pek çok araştırmacı Ural ana yurdunu kastederek Fin-Ugor terimini kullanmayı sürdürmüştür 41. Öyle ki, beş yılda bir düzenlenen Uluslararası Fin-Ugor Kongresi esasen Uralistikle ilgilidir, çünkü kongrenin çalışma sahasına Samoyedler de dahildir 42. Péter Veres gibi bazı araştırmacılar ise Ural birliği dönemi için geniş anlamda Fin-Ugor széles értelemben vett finnugor ifadesini kullanmışlardır 43. Genel kanıya göre Samoyedlerin Ural ana yurdundan ayrılmalarını izleyen dönemde Fin-Ugorlar göç etmemiş, sadece yerleşim alanlarını genişletmişlerdir. Dolayısıyla gerçekten de Fin-Ugor ana yurdu Ural ana yurdunun genişlemiş halidir, Fin-Ugor dönemi 37 Károly Rédei, 1998, a.g.e., s Károly Rédei, 1998, a.g.e., s.17, István Fodor, In Search of a New Homeland, çev. Helen Tarnoy, Budapest, 1975, s István Fodor, 1975, s Péter Hajdú, Finno-Ugrian Languages and Peoples, çev.: G. F. Cushing, London, 1975, s András Róna-Tas, 1999, a.g.e., s Péter Veres, A magyar nép etnogenezise, História, XII, s. 3

19 de Ural döneminin devamı niteliğindedir. Ancak unutulmamalıdır ki Ural ve Fin-Ugor terimleri zamandizimsel olarak birbirini izleyen süreçleri temsil etmektedirler. Bu alandaki okumalarda bu ayırıma özellikle dikkat etmek gerekmektedir. 19. yüzyılın ortalarına kadar yaygın olan bir görüşe göre Ural ana yurdu İç Asya da aranmalıydı. Bu görüşün temelinde Castrén in yukarıda sözünü ettiğimiz Altay dilleri sınıflandırması yatar. 44 Ural dillerini de Altay dilleri arasında sayan bu sınıflandırmaya dayanan Asya ana yurdu teorisini savunanlar arasında M. A. Castrén, F. J. Wiedemann ve 20. yüzyılda Erik Molnár ı sayabiliriz. Molnár, Ural ana dilindeki Altay ana diliyle ortaklık gösteren sözcüklere dayanarak Ural ve Altay ana yurtlarının birbirlerine yakın olabileceğini savunuyor ve Ural ana yurdunun yeri için bugünkü Çin- Moğolistan sınırı civarındaki bölgeyi öneriyordu. 45 Róna-Tas a göre Ural ana dili ile ana Türk ve Mançu-Tunguz dilleri arasında yoğun bir ilişki yaşanmamıştır. Yaşanmış olan ilişki ise henüz bu kavimlerin medeniyet seviyesi açısından birbirlerinden farklılaşmadıkları bir dönemde gerçekleşmiş, yani çok eski tarihli olmalıdır. Yine de ana yurdun yerinin Türk ve Mançu-Tunguz (ve Hint-Avrupa) ana dillerinin hepsiyle birden teması mümkün kılan bir coğrafyada aranması gerekmektedir 46. Ana yurdun yerinin tespiti için kullanılan metotlardan biri, dil bilimsel verilerin biyocoğrafi verilerle doğrulanmasına dayanan biyocoğrafi metottur. Bu metoda göre ana yurdun yerinin tespiti için akraba dillerde, en azından bunların çoğunda ortak olarak bulunan ve etimolojileri açıklığa kavuşturulmuş bitki ve hayvan isimlerinden yararlanılır. 47 Bu isimlerin tespitiyle söz konusu dönemde ana yurtta ne gibi bir flora ve bitki örtüsünün var olduğu anlaşılabilir. Dolayısıyla ana yurt, bu bitki ve hayvanların birlikte yaşayabilmiş oldukları bir yerde aranmalıdır. Ancak günümüzden binlerce yıl öncesi söz konusu olduğunda bugünkü botanik ve zoolojik haritaların bu çalışmalar için anlam taşımayacağı açıktır. Araştırmacılar için gerekli olan, tarihsel botanik ve tarihsel zooloji çalışmaları yardımıyla araştırılan döneme ait botanik ve zoolojik haritaların belirlenebilmesidir 48. Bu sorunun çözümü için Macar arkeolog István Fodor a kulak verelim: 6000 yıl kadar öncesinden söz ettiğimiz bu çalışmalarda bugünün botanik ve jeolojik haritalarını kullanmıyoruz, zira bu süre zarfında çeşitli iklimsel ve diğer coğrafi faktörler biyocoğrafi koşulları önemli ölçüde değiştirmiştir. Ancak polen testleri yardımıyla eski bitki örtüsünü belirleyebiliyoruz. Aynı zamanda tarihsel zoologlar da kazılarda bulunan kemikleri değerlendirerek söz konusu dönemde yaşamış hayvan türlerine ışık tutabilmektedirler. Biyocoğrafi haritalar sayesinde bitki ve hayvan hayatının bileşenlerini ana hatlarıyla buzul çağına kadar 44 Károly Rédei, 1998, a.g.e., s Antal Bartha, 1988, a.g.e., s András Róna-Tas, 1999, a.g.e., s Antal Bartha, 1988, a.g.e., s Çalışmalarında biyocoğrafi metodun yanı sıra polen testleri verilerinden yararlanarak tarihsel botaniği de kullanan ilk Ural ana yurdu araştırmacısı László Gyula olmuştur.

20 izleyebiliyoruz. 49 Biyocoğrafi verilerin tanıklığını dil bilimsel verilerle doğrulama yoluna giden ve elde ettiği sonuçları ana yurt yerinin tespiti için kullanan ilk araştırmacı Rus doğa bilimcisi F. T. Köppen ( ) olmuştur. 50 H. Paasonen, Z. Gombocz, M. Zsirai, F. Szinnyei, I. Zichy, Gy. László, P. Hajdú ve çalışmalarının ilk zamanlarında E. Molnár, araştırmalarında bu metottan yararlananlar arasında sayılabilir. 51 Köppen çalışmasında Fin-Ugor ana yurdunun yerinin tespiti konusuyla uğraşmıştır. Köppen, arı ve bal sözcüklerinin (Mac.: méh ve méz) Fin-Ugor ve Hint-Avrupa dillerinde ortak bir kökeni olduğu ve 18. yüzyıldan önce Sibirya da bal arısı bulunmadığı tespitlerinin sonucu olarak Fin- Ugor ana yurdunun Sibirya da olamayacağını öne sürmüş ve ana yurt olarak Volga Kama bölgesini önermiştir. Köppen in görüşleri bilim dünyasında uzun süre etkili olmuş, Fin-Ugor ve Ural ana yurtlarının Ural Dağları nın doğusunda aranamayacağı fikri yaygınlık kazanmıştır 52. Ancak daha sonra Batı Sibirya da organize arıcılığın 18. yüzyıldan itibaren Ruslarca yayılmış olmasına karşın, avcı-toplayıcılar için cazip bir yiyecek olan balın ve yabani bal arısının eskiden beri var olduğu, üstelik Fin-Ugor dillerindeki arı ve bal sözcüklerinin Hint-Avrupa kökenli alıntı sözcükler oldukları yönünde görüşlerin yaygınlaşmaya başlamasıyla bu gelenekselleşmiş teori eski popülerliğini yitirmiştir 53. Köppen in teorisinin çürütülmesiyle Ural ana yurdunun yeri tespit edilmiş değildir, ancak Ural Dağları nın doğusu da değerlendirilmeye alınmaya başlamıştır. Çalışmalarında biyocoğrafi metodu uygulayan isimlerden Macar dilci Péter Hajdú, Ural ana yurdunun yerini Ural dillerinde ortak olan ağaç isimlerinden yola çıkarak araştırmıştır. Ağaç isimleri ana yurdun yerinin tespiti için büyük önem taşır, zira araştırmalar Urallıların orman kuşağı içinde yaşadıklarını göstermiştir. Kendisi de önceleri klasik görüşü benimsemiş olan 54 Péter Hajdú nun sonraki çalışmalarıyla ortaya çıkardığı sonuca göre Ural ana yurdu ladin (picea) ağaçlarının ağırlıklı olarak bulunduğu bir tayganın 55 içinde olmalıdır. Bu bölgede ayrıca Sibirya çamı (pinus sibirica), köknar (abies) gibi tayga ağaçları da yetişmektedir. Hajdú bu tür ormanların Doğu Sibirya da çok önceden beri bulunduğunu, Batı Sibirya da ise orta halosenle birlikte ortaya çıktıklarını söylüyor. Ancak ana yurtta yukarıda saydığımız ağaçların dışında lariks (larix) ve özellikle de karaağacın (ulmus) da bulunması Hajdú ya göre ana yurdun yerinin tespiti için önemli bir delil teşkil etmektedir. Karaağaç Urallar ın batısında yetişen, yaprak döken bir ağaçtır, ancak Peçora ve Kama ırmaklarına kadar yayılmıştır. Hajdú ya göre M.Ö binyıllar arasında Ural ana yurdu, yukarıda saydığımız tüm ağaçların bir arada yaşamakta oldukları Ob Irmağı ile Peçora Irmağı nın kaynağı arasında kalan bölgede idi. Daha sonra, M.Ö. 3. binyılda büyük Fin-Ugor grupları batıya doğru yayılmış, Peçora ve 49 István Fodor, 1975, a.g.e., s Károly Rédei, 1998, a.g.e., s Antal Bartha, 1988, a.g.e., s Volga-Kama anayurdu teorisi klasik veya geleneksel teori olarak adlandırılmaktadır. 53 István Fodor, 1975, a.g.e., s Péter Hajdú, 1975, a.g.e., s Tayga, kozalaklı ve genellikle yaprak dökmeyen ağaçlardan oluşan bir bitki örtüsüdür. Söz konusu dönemde Ural Dağları nın batısı için yaprak döken ağaçlardan oluşan ormanlar, doğusu için ise tayga karekteristiktir.

21 Kama ovalarına yerleşmiştir 56. Hajdú arkeolojinin de kendisini doğruladığını savunmaktadır 57. Fodor da bu görüşü ikna edici bulmakta ve arkeolojik tespitlerin de benzer sonuçlara işaret ettiğini belirtmektedir: Ural bölgesindeki 4-3. binyıllara ait neolitik kültürün Ural ana kavmine ait olduğu konusunda herkes aynı fikirdedir. 58 Zira V. N. Chernetsov un araştırma sonuçları da Hajdú yu desteklemektedir: Chernetsov, Ural Dağları nın batısında 3. binyıldan eski kalıntı bulunmadığını, bunun da bu bölgenin söz konusu dönemdeki çetin iklim koşullarının bir sonucu olduğunu savunmaktadır. Ural Dağları nın batısına, doğusuna kıyasla çok daha fazla yağış inmekteydi, dolayısıyla batıda kalan bölgeler karla kaplıyken doğudaki şartlar yaşama daha elverişliydi. Ayrıca sonbaharda batıdaki toynaklı hayvanlar yiyecek bulabilmek için Ural ların doğusuna geçmekte, böylece doğuda yaşayan avcı kabileler için zengin bir kaynak oluşturmaktaydılar 59. Fodor Urallıların Ural Dağları nın batısına Fin-Ugor döneminde yayıldıklarını savunur. Ana yurdun yerinin tespiti için değişik bilimsel yöntemleri kullanarak elde ettiği sonuçları karşılaştıran András Róna-Tas, biyocoğrafi metot yardımıyla Ural ana yurdunu kabaca Volga-Kama bölgesi ile Ural Dağları nın orta kısımlarını içine alan bir coğrafyaya yerleştirmektedir. Bununla birlikte Ural Dağlarının asla bir coğrafi sınır oluşturmadığına, dolayısıyla ana yurdun Ural Dağları nın doğusuna doğru taşmış olabileceğine de dikkat çekmektedir. Ural birliğinde dağılmanın yaşandığı dönem için ise M. Ö yılı civarını önermektedir. Róna-Tas a göre sadece dil bilimsel verilere bakıldığında ise Ural Dağları nın orta ve güney bölgeleri olası görünmektedir, zira ana yurdun yerinin Türk, Mançu-Tunguz ve Hint-Avrupa ana dillerinin hepsiyle birden teması mümkün kılan bir coğrafyada bulunması gerekmektedir. Buna göre Ural birliğinin kuzeydoğusunda Mançu-Tunguz, güneydoğusunda Türk, batı ve güneybatısında ise Hint-Avrupa ana dillerini konuşan kavimler yer alıyorlardı 60. Hajdú nun teorisi daha sonra Péter Veres in yeni polen analizi sonuçlarını değerlendirdiği çalışmalarıyla bir adım ileriye götürülmüştür. Hajdú nun yöntemini aynen uygulayan Veres söz konusu dönemde karaağacın Güney Ural bölgesinde de bulunduğunu tespit etmiş ve çalışmaları sonucunda Ural ana yurdunun Hajdú nun önerdiğinden biraz daha güneyde, Orta ve Güney Ural bölgesinde olması gerektiği sonucuna varmıştır 61. Ana yurdun yeri ve buradaki yerleşimin zamanı konusunda Macar arkeolog Gyula László nun görüşleri ise oldukça farklıdır. Ana yurt araştırmalarında tarihsel botanik verilerini kullanan ilk araştırmacı olan László, Trubeckoj un temas teorisi ni savunur. Ana dil ve soy ağacı teorilerinin gerçek olamayacağını, bunun mümkün olabilmesi için paleolitik dönemin sonunda Avrasya da üç ayrı bölgede yoğunlaşmış, birbirinden kopuk ve içine kapalı bir hayat süren üç ayrı insan topluluğunun (Hint-Avrupa, Ural ve Altay ana kavimleri) yaşamış olması ve bunların aralarında birbirlerinden kopuk olmalarını sağlayan büyük boş alanların bulunması gerektiğini söyler. László ya göre bu mümkün değildir, zira arkeolojik buluntular dönemin insanlarının mümkün olan hemen her bölgeye aynı yoğunlukta yayılmış olduklarını göstermektedir 62. Dolayısıyla László aslında Ural ana yurdu nu değil, Ural dillerini konuşanların atalarının yaşadıkları yerleri araştırmıştır. Kendisi de teorisini oluştururken ağaç isimlerinden yola çıkmış olan László, Urallıların tarihinin M.Ö. 11. binyıla kadar izlenebileceğini savunmaktadır. Ural dillerinde isimleri ortak olarak görülen kayın ve çam ağacı türlerinden yola çıkan ve biocoğrafi metottan yararlanan László, Urallıların 56 István Fodor, 1975, a.g.e., s István Kiszely, Honnan jöttünk?, Új Mandátum Könyvkiadó, 1992, s István Fodor, 1975, a.g.e., s István Fodor, 1975, a.g.e., s András Róna-Tas, 1999, a.g.e., s László Klima, 1998, a.g.m., s Gyula László, Őstörténetünk, Budapest, 1981, s. 37

22 atalarının bu ağaçların çoğunlukta olduğu bir orman kuşağında yaşamış oldukları fikrine varır. Bu ağaçların eski yaşam alanları ise bugünkü Polonya dan Oka Iramağı na kadar uzanmakta, oradan da incelen bir kuşak halinde Ural Dağları na varmaktadır. Bu veriler doğrultusunda László eski yerleşimin bu bölgede olması gerektiğini düşünür. László ya göre M.Ö. 11. binyıldan itibaren bugünkü Orta Polonya da yaşamış olduğu arkeolojik bulgularla tespit edilmiş olan Szvidér kültürünü oluşturan insanlar Urallıların ataları olmalıdır. László bu görüşün doğruluğunun ortaya çıkması halinde bunun, Ural dilleriyle Hint-Avrupa dilleri arasında eski bir bağlantının var olduğu görüşünü de destekleyeceğini belirtmektedir. 63 László nun görüşlerini eleştiren Bartha ise, kayın ve çam türlerinin isimlerinin delil olarak kullanılmasının bir anlam ifade edemeyeceğini, zira bu ağaçların eskiden beri çok geniş bir alana yayılmış bulunduklarını belirtmekte, ayrıca Ural ve Hint-Avrupa dilleri arasındaki ilişkinin üst paleolitik (üst yontma taş) döneme ait kültürler aracılığıyla ortaya konulmasının mümkün olamayacağını savunmaktadır. 64 Ural ana yurdunun yerine ilişkin teorilerden biri de Fin dilci Erkki Itkonen e aittir. Büyük ana yurt teorisi olarak anılan bu teoriye göre Ural Dağları ndan Baltık a kadar olan tüm bölge Ural ana yurdu dahilindedir 65. Ural ana yurdunun yeri konusunu Peter B. Golden ın konuyu özetleyen ifadesiyle kapatalım: (Arkeolojik bulgulara göre) M. Ö. 7. binden 4. bine kadar İdil Kama Ural Batı Sibirya yöresinin görece bir kültürel tek biçimliliği vardı. Bütün bu kültürlerin hepsi değilse bile, bazıları Urallı olarak tanınabilmektedir. Antropolojik bakımdan bu kültür Paleo-Sibirya ve Paleo-Avrupa öğeleri gösteriyor. Bu da, Avrupai ve Moğol özellikleri taşıyan antropolojik Ural tipine uygun düşmektedir....ural birliği, M. Ö. 6. ile 4. binyıllar arasında bir yerde, giderek Samoyedleri oluşturacak öğelerin ayrılmasıyla ve uzaklaşmasıyla sona erdi Ural Birliğinde Yaşam Ural ana kavminin yaşam biçimi hakkında fikir sahibi olabilmek için en geçerli kaynaklardan biri Ural dil ailesine mensup dillerin ortak sözcük dağarcığıdır. Bu sözcükler öncelikle balıkçı, avcı ve toplayıcı bir yaşama işaret eder. Macarcadaki Ural kökenli sözcükleri ele alacak olursak, hal (balık), háló (ağ), ár (sel), hab (köpük, eski anlamı: dalga), halad (ilerlemek, eski anlamı: yüzmek), jó (eski anlamı: nehir), láp (bataklık), tó (göl), úszik (yüzmek), víz (su), íj (yay), nyíl (ok), ín (kiriş), nyúl (tavşan), fogoly (keklik), holló (karga), kígyó (yılan), mony (yumurta), fészek (kuş yuvası) bunlar arasında sayılabilir. Ayrıca Fince souta (kürek çekmek), tuli (ateş) suksi (kar ayakkabısı), ahkio (kızak), äim (iğne), Macarca bőr (deri), hó (kar), főz (pişirmek) gibi sözcükler karla iç içe yaşadıklarını, yiyeceklerini pişirdiklerini, giysilerini diktiklerini göstermektedir. Macarca ős (eski anlamı: baba), eme (anne), feleség (karı, eş), meny (gelin), vő (damat), nap(a) (kaynana), rokon (akraba), Fince setä 63 Gyula László, 1981, a.g.e., s Antal Bartha, 1988, a.g.e., s László Klima, 1998, a.g.m. 66 Peter B. Golden, Rusya nın Orman Kuşağı Halkları, çev.: Mete Tunçay, Erken İç Asya Tarihi, der.: Denis Sinor, İstanbul, 2000, s. 314

23 (amca), nato (baldız) gibi sözcükler ise akrabalık ilişkilerine önem verildiğini ortaya koymaktadır 67. Yapılan araştırmalarda Ural ana kavmine ait olduğu anlaşılan ev veya benzeri yapıya rastlanamamıştır. Fodor a göre ağaç kabuklarından ve dallarından yaptıkları çadır benzeri hafif evlerde yaşamış olabilirler. Bu tür evler Ob Ugorlarınca günümüzde de yaz evi olarak kullanılmaktadır 68. Tarım ve hayvancılığı tanımamış olan Urallılar, av peşinde sık sık yer değiştirmek zorunda olduklarından kalıcı bir konuta ihtiyaç duymamışlardır Fin-Ugor Dönemi Fin-Ugor dönemi Ural birliğinden kopmaların yaşanmasıyla başlar. Bu dönemle birlikte Fin-Ugorlar açısından büyük bir değişim yaşanmış değildir. Ural birliği içinde bir grup (bu grup artık Samoyedler olarak anılacaktır) ana kütleden ayrılır ve ana kütleden geride kalanlar Fin-Ugorlar olarak adlandırılırlar. Sibirya daki ana yurtlarına yerleşen Samoyedler çok yavaş değişen koşullarda binlerce yıl bir arada kalmayı sürdürmüşlerdir 70. Ancak Macar tarihi bakımından konu ele alındığında Fin- Ugorlar üzerinde durmak durumundayız; zira ileride göreceğimiz gibi Macarların ataları Fin- Ugorların Ugor kolundan doğmuş ve tarih sahnesindeki yerlerini almışlardır Fin-Ugor Ana Yurdu Fin-Ugor ana yurdunun yeri hakkında 1940 lı, 50 li yıllarda klasik görüş yaygındı. Buna göre ana yurt Avrupa daydı yılında Lajos Ligeti nin derlediği A magyarság őstörténete (Macarlığın Ana Tarihi) adlı kitap dönemin önde gelen Macar bilim adamlarının Macar eski tarihine dair makalelerini bir araya getiriyordu. Miklós Zsirai nin, makalesinde Fin-Ugor kökenli sözcüklerden yola çıkarak yaptığı tespite göre, Fin-Ugor ana yurdu ormanın, suyun, nehrin ve gölün bol bulunduğu, kışın uzun sürdüğü ve karlı geçtiği bir coğrafyada yer almış olmalıydı, ayrıca Fin-Ugorların avcılık ve balıkçılıkla geçindikleri anlaşılmaktaydı. Zsirai ye göre Fin-Ugor ana yurdu Kuzey-Doğu Avrupa da, Volga ile Urallar arasında yer almış olmalıydı 71. Bárczi de Zsirai ile aynı görüştedir 72. Ancak belirtmekte yarar var ki, Zsirai ve Bárczi nin bu görüşlerinin dayanak noktalarından biri de, Köppen in sonradan çürütülmüş olan ve Urallar ın doğusunda 18. yüzyıldan önce arı bulunmadığı, dolayısıyla arıyı ve balı tanıyan Fin-Ugorların ancak Urallar ın batısında aranabileceği yönündeki görüşü idi. Fodor un Ural birliğinin Ural Dağları nın batısına taşmadığı, Uralların Avrupa tarafına geçişin ancak Fin-Ugor döneminde yaşandığı görüşünü savunduğundan söz etmiştik. Fodor un tezine göre M.Ö. 4. binyılda Ural birliğine ait bir kısım kabileler doğuya göçerek Samoyedleri oluşturmuş, geride kalan Fin-Ugorlar da batıya doğru yayılmaya başlamıştır. Yaşanan göçler sonucunda Finlandiya dan Angara Nehri ne kadar uzanan engin toprakların büyük ölçüde yakınlık gösteren kültürel ortamında kopmalar başlamıştır. Batıya doğru yayılmanın bu dönemde hangi bölgelere kadar uzandığı konusu tam anlamıyla açıklığa kavuşmuş değildir. Finlandiya da Urallılara özgü bir takım ağaç işlemelerinin yanı sıra, Sibirya ya özgü bir çam türünden yapılmış olan, M.Ö. 4. binyıla ait ve Ural bölgesinde 67 Péter Hajdú, 1975, a.g.e., s. 51, István Fodor, 1975, a.g.e., s Péter Hajdú, 1975, a.g.e., s. 51, András Róna-Tas, 1999, a.g.e., s Miklós Zsirai, A magyarság eredete, A magyarság őstörténete, der.: Lajos Ligeti, Budapest, 1943, s G. Bárczi-L. Benkő-J. Berrár, 1999, a.g.e., s. 490

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders Dr. İsmail BAYTAK Orta Asya Tarihine Giriş Türk Adının Anlamı: Türklerin Tarih Sahnesine Çıkışı Türk adından ilk olarak Çin Yıllıklarında bahsedilmektedir. Çin kaynaklarında

Detaylı

Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı

Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı III. ÜNİTE TÜRKLERİN TARİH SAHNESİNE ÇIKIŞI VE İLK TÜRK DEVLETLERİ ( BAŞLANGIÇTAN X. YÜZYILA KADAR ) A- TÜRKLERİN TARİH SAHNESİNE ÇIKIŞI I-Türk Adının Anlamı

Detaylı

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak Hanlığı ve Kazakistan konulu bu toplantıda Kısaca Kazak

Detaylı

1. DÜNYADAKİ BAŞLICA DİL AİLELERİ

1. DÜNYADAKİ BAŞLICA DİL AİLELERİ 1. DÜNYADAKİ BAŞLICA DİL AİLELERİ Kaynak bakımından birbirine yakın olan diller bir aile teşkil ederler. Dünya dilleri bu şekilde çeşitli dil ailelerine ayrılırlar. Bir dil ailesi tarihin bilinmeyen devirlerinde

Detaylı

Asya Hun Devleti (Büyük Hun Devleti) Orta Asya da bilinen ilk teşkilatlı Türk devleti Hunlar tarafından kurulmuştur. Hunların ilk oturdukları yer

Asya Hun Devleti (Büyük Hun Devleti) Orta Asya da bilinen ilk teşkilatlı Türk devleti Hunlar tarafından kurulmuştur. Hunların ilk oturdukları yer Asya Hun Devleti (Büyük Hun Devleti) Orta Asya da bilinen ilk teşkilatlı Türk devleti Hunlar tarafından kurulmuştur. Hunların ilk oturdukları yer Sarı Irmak ın kuzeyi idi. Daha sonra Orhun ve Selenga ırmakları

Detaylı

Bu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir.

Bu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir. Sevgili Meslektaşlarım, Kıymetli Katılımcılar, Bayanlar ve Baylar, Akdeniz bölgesi coğrafyası tarih boyunca insanlığın sosyal, ekonomik ve kültürel gelişimine en çok katkı sağlayan coğrafyalardan biri

Detaylı

İktisat Tarihi I. 27 Ekim 2017

İktisat Tarihi I. 27 Ekim 2017 İktisat Tarihi I 27 Ekim 2017 İktisat Tarihi Biliminin Doğuşu 18. yüzyıla gelene değin özellikle sosyal bilimler felsefeden bağımsız olarak ayrı birer bilim disiplini olarak özerklik kazanamamışlardı Tarih

Detaylı

TÜRK MİTOLOJİSİ DR.SÜHEYLA SARITAŞ 1

TÜRK MİTOLOJİSİ DR.SÜHEYLA SARITAŞ 1 TÜRK MİTOLOJİSİ DR.SÜHEYLA SARITAŞ 1 Çeşitli Türk topluluklarının mitolojileriyle ilgili malzemelerin bir çoğunu bilim adamları, misyonerler, seyyahlar ya da bazı yabancı araştırmacılar tarafından derlenmiştir.

Detaylı

Aralık 2013 December 2013 Yıl 6, Sayı XVI, ss Year 6, Issue XVI, pp DOI No:

Aralık 2013 December 2013 Yıl 6, Sayı XVI, ss Year 6, Issue XVI, pp DOI No: Tarih Okulu Dergisi (TOD) Journal of History School (JOHS) Aralık 2013 December 2013 Yıl 6, Sayı XVI, ss. 789-793. Year 6, Issue XVI, pp. 789-793. DOI No: http://dx.doi.org/10.14225/joh384 Bolat E. KUMEKOV,

Detaylı

MEKANSAL BIR SENTEZ: TÜRKIYE. Türkiye nin İklim Elemanları Türkiye de İklim Çeşitleri

MEKANSAL BIR SENTEZ: TÜRKIYE. Türkiye nin İklim Elemanları Türkiye de İklim Çeşitleri MEKANSAL BIR SENTEZ: TÜRKIYE Türkiye nin İklim Elemanları Türkiye de İklim Çeşitleri Türkiye de Sıcaklık Türkiye de Yıllık Ortalama Sıcaklık Dağılışı Türkiye haritası incelendiğinde Yükseltiye bağlı olarak

Detaylı

70 inde doğuran ortalama 120 yıl yaşayan kanser bilmeyen Türkler

70 inde doğuran ortalama 120 yıl yaşayan kanser bilmeyen Türkler Hunza Türkleri 70 inde doğuran ortalama 120 yıl yaşayan kanser bilmeyen Türkler Bu Türkler kansere yakalanmıyor 120 yıl yaşıyor sırrı ise, Hunza Türkleri Hun Türklerinden geliyor. Pakistan ve Hindistan

Detaylı

İktisat Tarihi II. 1. Hafta

İktisat Tarihi II. 1. Hafta İktisat Tarihi II 1. Hafta İktisat tarihinin görevi ekonomilerin performanslarında ve yapılarında zaman içinde meydana gelen değişiklikleri açıklamaktır. Tarih Öncesi Çağların Bölümlenmesi Taş Çağı Bakır

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ YILLIK PLANI

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ YILLIK PLANI KASIM EKİM 07-08 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ YILLIK PLANI Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı TARİH VE TARİH YAZICILIĞI

Detaylı

Eğitim Tarihi. Eğitimin Doğuşu ve Gelişimi

Eğitim Tarihi. Eğitimin Doğuşu ve Gelişimi Eğitim Tarihi Eğitimin Doğuşu ve Gelişimi Eğitimin Doğuşu ve Gelişimi Türk ve Batı Eğitiminin Tarihi Temelleri a-antik Doğu Medeniyetlerinde Eğitim (Mısır, Çin, Hint) b-antik Batıda Eğitim (Yunan, Roma)

Detaylı

SABARLAR Türk Milli Kültürü, Türk Milli Kültürü, Belleten, Belleten,

SABARLAR Türk Milli Kültürü, Türk Milli Kültürü, Belleten, Belleten, 1 SABARLAR Sabarlar, 463-558 yılları arasında Karadeniz in kuzeyinde ve Kafkaslar da mühim rol oynayan bir Türk kavmidir. Bu kavim hakkındaki bilgileri ancak değişik yabancı kaynaklarda bulabiliyoruz.

Detaylı

İSLAM KURUMLARI VE MEDENİYETİ

İSLAM KURUMLARI VE MEDENİYETİ DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. İSLAM KURUMLARI VE MEDENİYETİ KISA ÖZET

Detaylı

BATI MÜZİĞİ TARİHİ 1. ÜNİTE İLK ÇAĞ DÖNEMİ MÜZİĞİ

BATI MÜZİĞİ TARİHİ 1. ÜNİTE İLK ÇAĞ DÖNEMİ MÜZİĞİ BATI MÜZİĞİ TARİHİ 1. ÜNİTE İLK ÇAĞ DÖNEMİ MÜZİĞİ İÇERİK Müzikoloji nedir? Müzik tarihinin Müzikoloji içindeki yeri Müzik tarihinin temel kavramları Etimoloji (Müzik kelimesinin kökeni) Kültürel evrim

Detaylı

ORTAÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİ ARAŞTIRMA PROJELERİ YARIŞMASI ŞENKAYA İLÇE MERKEZİNİN MEKAN OLARAK DEĞİŞTİRİLMESİ PROJESİ ONUR PARLAK TUĞÇE YAĞIZ

ORTAÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİ ARAŞTIRMA PROJELERİ YARIŞMASI ŞENKAYA İLÇE MERKEZİNİN MEKAN OLARAK DEĞİŞTİRİLMESİ PROJESİ ONUR PARLAK TUĞÇE YAĞIZ ORTAÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİ ARAŞTIRMA PROJELERİ YARIŞMASI ŞENKAYA İLÇE MERKEZİNİN MEKAN OLARAK DEĞİŞTİRİLMESİ PROJESİ ONUR PARLAK TUĞÇE YAĞIZ Erzurum, 2015 Proje adı Şenkaya ilçe merkezinin mekan olarak değiştirilmesi

Detaylı

TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DOKTORA PROGRAMI DERSLER VE KUR TANIMLARI

TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DOKTORA PROGRAMI DERSLER VE KUR TANIMLARI TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DOKTORA PROGRAMI DERSLER VE KUR TANIMLARI GÜZ DÖNEMİ DERSLERİ Kodu Dersin Adı Statüsü T P K AKTS TAE 700 Özel Konular Z 5 0 0 30 TAE 701 Kültür Kuramları ve Türkiyat Araştırmaları

Detaylı

Kültür Nedir? Dil - Kültür İlişkisi

Kültür Nedir? Dil - Kültür İlişkisi Dil - Kültür İlişkisi Kültür Nedir? 2 Bir milletin fertlerini ortak bir çatı altında toplayan maddi ve manevi değerler bütünüdür. Örf, âdet, gelenek ve inançlar kültürün manevi kısmına; giyim kuşam, yemek,

Detaylı

KÜRESEL ORTAM: BÖLGELER ve ÜLKELER

KÜRESEL ORTAM: BÖLGELER ve ÜLKELER 392 4. Ünite KÜRESEL ORTAM: BÖLGELER ve ÜLKELER 1. Bölge Kavramı... 146 2. Bölge Sınırları... 148 Konu Değerlendirme Testi-1... 151 145 Bölge Kavramı 393 394 BÖLGE NEDİR? Yeryüzünde doğal, beşeri ve ekonomik

Detaylı

YABANI MEYVELER ve KULLANıM ALANLARı. Araş. Gör. Dr. Mehmet Ramazan BOZHÜYÜK

YABANI MEYVELER ve KULLANıM ALANLARı. Araş. Gör. Dr. Mehmet Ramazan BOZHÜYÜK YABANI MEYVELER ve KULLANıM ALANLARı Araş. Gör. Dr. Mehmet Ramazan BOZHÜYÜK Dünyada kültüre alınıp yetiştirilmekte olan 138 meyve türünden, yaklaşık 16'sı subtropik meyve türü olan 75'e yakın tür ülkemizde

Detaylı

ORTA DOĞU VE KAFKASYA UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

ORTA DOĞU VE KAFKASYA UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ Merkez Müdürünün Mesajı Orta Doğu ve Kafkasya Uygulama ve Araştırma Merkezi bağlı bulunduğu İstanbul Aydın Üniversitesi ve içinde bulunduğu ülke olan Türkiye Cumhuriyeti ile Orta Doğu ve Kafkasya ülkeleri

Detaylı

-Anadolu Türkleri arasında efsane; menkabe, esatir ve mitoloji terimleri yaygınlık kazanmıştır.

-Anadolu Türkleri arasında efsane; menkabe, esatir ve mitoloji terimleri yaygınlık kazanmıştır. İçindekiler 1 Efsane Nedir? 2 Efsanenin Genel Özellikleri 3 Efsanelerin Oluşumu 4 Oluşumuyla İlgili Kuramlar 5 Efsanelerin Sınıflandırılması 6 Efsanelerde Konu ve Amaç 7 Efsanelerde Yapı, Dil ve Anlatım

Detaylı

Meral Okay Kültür Merkezinde Sohbet Toplantısı

Meral Okay Kültür Merkezinde Sohbet Toplantısı Meral Okay Kültür Merkezinde Sohbet Toplantısı Yılmaz Nevruz 8 Haziran 2014 günü Birleşik Kafkas Dernekleri Federasyonu'nun davetlisi olarak Meral Okay Eğitim ve Kültür Vakfı salonunda "Kafkasya ve Kafkaslar"

Detaylı

III.BÖLÜM A - KARADENİZ BÖLGESİ HAKKINDA

III.BÖLÜM A - KARADENİZ BÖLGESİ HAKKINDA III.BÖLÜM Bu bölümde ağırlıklı olarak Kızılırmak deltasının batı kenarından başlayıp Adapazarı ve Bilecik'in doğusuna kadar uzanan ve Kastamonu yu içine alan Batı Karadeniz Bölümü, Kastamonu ili, Araç

Detaylı

HABERLER ÖZBEKİSTAN-TÜRKİYE ULUSLARARASI ARKEOLOJİK ÇALIŞMALAR PROJESİ: ÖZBEKİSTAN DA YERKURGAN MERKEZ TAPINAĞI 2013 YILI ARKEOLOJİK KAZI ÇALIŞMASI

HABERLER ÖZBEKİSTAN-TÜRKİYE ULUSLARARASI ARKEOLOJİK ÇALIŞMALAR PROJESİ: ÖZBEKİSTAN DA YERKURGAN MERKEZ TAPINAĞI 2013 YILI ARKEOLOJİK KAZI ÇALIŞMASI HABERLER ÖZBEKİSTAN-TÜRKİYE ULUSLARARASI ARKEOLOJİK ÇALIŞMALAR PROJESİ: ÖZBEKİSTAN DA YERKURGAN MERKEZ TAPINAĞI 2013 YILI ARKEOLOJİK KAZI ÇALIŞMASI İlk Özbekistan-Türkiye uluslararası arkeolojik çalışmalar

Detaylı

Finlandiya nın Tarihçesi

Finlandiya nın Tarihçesi Finlandiya Yüzölçümü :338.145 km 2 Nüfusu :5.175.783 İdare şekli :Cumhuriyet Başkenti :Helsinki Önemli şehirleri :Tampere, Espoo, Turku Dili :Fince Dini :Hristiyanlık Para birimi :Euro, Fin Markası Finlandiya

Detaylı

COG 446 RUSYA Hafta 2. Rusya: Makro Bir Perspektif

COG 446 RUSYA Hafta 2. Rusya: Makro Bir Perspektif Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Coğrafya Bölümü COG 446 RUSYA Hafta 2. Rusya: Makro Bir Perspektif Dr. Erdem BEKAROĞLU 1 Rusya Federasyonu nun (kısaca Rusya), başkenti Moskova dır.

Detaylı

Mark Zuckerberg, Facebook ve Aldatıcı Reklamlar. Mark Zuckerberg, Facebook adlı sosyal medya sitesinin kurucularından biridir.

Mark Zuckerberg, Facebook ve Aldatıcı Reklamlar. Mark Zuckerberg, Facebook adlı sosyal medya sitesinin kurucularından biridir. Mark Zuckerberg, Facebook ve Aldatıcı Reklamlar Mark Zuckerberg, Facebook adlı sosyal medya sitesinin kurucularından biridir. Facebook şirketinin kendisi ve sahip olduğu Instagram, WhatsApp, Oculus ve

Detaylı

Árpád Berta, Türkçe Kökenli Macar Kavim Adları, (çev.: Emine Yılmaz - Nurettin Demir, Grafiker Yayıncılık, Ankara 2002, 139 s.

Árpád Berta, Türkçe Kökenli Macar Kavim Adları, (çev.: Emine Yılmaz - Nurettin Demir, Grafiker Yayıncılık, Ankara 2002, 139 s. Árpád Berta, Türkçe Kökenli Macar Kavim Adları, (çev.: Emine Yılmaz - Nurettin Demir, Grafiker Yayıncılık, Ankara 2002, 139 s. Araş. Gör. Sema Aslan Macarcadaki Türkçe ödünç sözler üzerine yapılan çalışmaların

Detaylı

10. SINIF KONU ANLATIMI. 46 EKOLOJİ 8 BİYOMLAR Karasal Biyomlar

10. SINIF KONU ANLATIMI. 46 EKOLOJİ 8 BİYOMLAR Karasal Biyomlar 10. SINIF KONU ANLATIMI 46 EKOLOJİ 8 BİYOMLAR Karasal Biyomlar EKOSİSTEM İLE BİYOM ARASINDAKİ İLİŞKİ Canlıların yeryüzünde dağılışını etkileyen abiyotik ve biyotik faktörlere olarak bitki ve hayvan topluluklarını

Detaylı

Akdeniz iklimi / Roma. Okyanusal iklim / Arjantin

Akdeniz iklimi / Roma. Okyanusal iklim / Arjantin Akdeniz iklimi / Roma Okyanusal iklim / Arjantin Savan iklimi/ Meksika Savan iklimi/ Brezilya Okyanusal iklim / Londra Muson iklimi/ Calcutta-Hindistan 3 3 Kutup iklimi/ Grönland - - - - - - -3-4 -4 -

Detaylı

ÜNİTE:1 Antropoloji Nedir? ÜNİTE:2 Kültür Kavramı ÜNİTE:3 Kültüre Yaklaşımlar: Temel Antropoloji Kuramları ÜNİTE:4 İnsanın Canlılar Dünyasındaki Yeri ve Biyolojik Çeşitliliği ÜNİTE:5 İnsanın Evrim ÜNİTE:6

Detaylı

Atoller (mercan adaları) ve Resifler

Atoller (mercan adaları) ve Resifler Atoller (mercan adaları) ve Resifler Atol, hayatlarını sıcak denizlerde devam ettiren ve mercan ismi verilen deniz hayvanları iskeletlerinin artıklarının yığılması sonucu meydana gelen birikim şekilleridir.

Detaylı

TÜRKİYE EKONOMİSİ. Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü. Ankara

TÜRKİYE EKONOMİSİ. Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü. Ankara TÜRKİYE EKONOMİSİ Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü 1 Ankara Ülke Ekonomisinde Etkili Olan Faktörler Tarih Doğal Kaynaklar Coğrafi yer Büyüklük Arazi şekilleri

Detaylı

Konuşulan Dil Türkiye Türkçesinin Sahası Cuma, 02 Ağustos 2013 15:27

Konuşulan Dil Türkiye Türkçesinin Sahası Cuma, 02 Ağustos 2013 15:27 Türk dünyasının batı kanadında, Balkanlar da konuşulan Türk ağızları, konuşan nüfus ve yaygınlık bakımlarından Türk yazı dillerinin en büyüğü olan Türkiye Türkçesinin ağızlarıdırlar. Balkan Türkleri, bu

Detaylı

Abdrasul İSAKOV. Tarih Kritik - Sayı 2, Ocak Dr.,

Abdrasul İSAKOV. Tarih Kritik - Sayı 2, Ocak Dr., Kırgızlar ve Kıpçaklar, IX. Asrın Yarısından XVI. Asra Kadar Kırgızlar ve Kıpçakların Etno-siyasi İlişkileri Mehmet Kıldıroğlu Ankara, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 2013, XIX+311 sayfa, İSBN: 978-975-16-2711-7.

Detaylı

Kafiristan nasıl Nuristan oldu?

Kafiristan nasıl Nuristan oldu? Kafiristan nasıl Nuristan oldu? Afganistan'ın doğusunda Nuristan olarak anılan bölgenin Kafiristan geçmişi ve İslam diniyle tanışmasının hikayesi hayli ilginç. 10.07.2017 / 13:21 Hindikuş Dağları'nın güneydoğusunda

Detaylı

FAYLARDA YIRTILMA MODELİ - DEPREM DAVRANIŞI MARMARA DENİZİ NDEKİ DEPREM TEHLİKESİNE ve RİSKİNE FARKLI BİR YAKLAŞIM

FAYLARDA YIRTILMA MODELİ - DEPREM DAVRANIŞI MARMARA DENİZİ NDEKİ DEPREM TEHLİKESİNE ve RİSKİNE FARKLI BİR YAKLAŞIM FAYLARDA YIRTILMA MODELİ - DEPREM DAVRANIŞI MARMARA DENİZİ NDEKİ DEPREM TEHLİKESİNE ve RİSKİNE FARKLI BİR YAKLAŞIM Ramazan DEMİRTAŞ Afet İşleri Genel Müdürlüğü Deprem Araştırma Dairesi, Aktif Tektonik

Detaylı

Murat TÜRKEŞ ve Telat KOÇ Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü, Çanakkale

Murat TÜRKEŞ ve Telat KOÇ Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü, Çanakkale (*)Türkeş, M. ve Koç, T. 2007. Kazdağı Yöresi ve dağlık alan (dağ sistemi) kavramları üzerine düşünceler. Troy Çanakkale 29:18-19. KAZ DAĞI YÖRESİ VE DAĞLIK ALAN (DAĞ SİSTEMİ) KAVRAMLARI ÜZERİNE DÜŞÜNCELER

Detaylı

MACARLARIN ESKİ TARİHİNE, ESKİ TÜRK MACAR İLİŞKİLERİNE DAİR

MACARLARIN ESKİ TARİHİNE, ESKİ TÜRK MACAR İLİŞKİLERİNE DAİR MACARLARIN ESKİ TARİHİNE, ESKİ TÜRK MACAR İLİŞKİLERİNE DAİR Éva CSÁKI ÖZET Macarların eski tarihinde Türk halkların rolü önemlidir. Macarlar, bağımsız olarak sürdürdükleri hayatlarının başlangıcından beri,

Detaylı

BİYOMLAR KARASAL BİYOMLAR SELİN HOCA

BİYOMLAR KARASAL BİYOMLAR SELİN HOCA BİYOMLAR KARASAL BİYOMLAR SELİN HOCA EKOSİSTEM İLE BİYOM ARASINDA İLİŞKİ Canlıların yeryüzünde dağılışını etkileyen abiyotik ve biyotik faktörlere bağlı olarak bitki ve hayvan topluluklarını barındıran

Detaylı

YGS COĞRAFYA HIZLI ÖĞRETİM İÇİNDEKİLER EDİTÖR ISBN / TARİH. Sertifika No: KAPAK TASARIMI SAYFA TASARIMI BASKI VE CİLT İLETİŞİM. Doğa ve İnsan...

YGS COĞRAFYA HIZLI ÖĞRETİM İÇİNDEKİLER EDİTÖR ISBN / TARİH. Sertifika No: KAPAK TASARIMI SAYFA TASARIMI BASKI VE CİLT İLETİŞİM. Doğa ve İnsan... YGS COĞRAFYA HIZLI ÖĞRETİM EDİTÖR Turgut MEŞE Bütün hakları Editör Yayınevine aittir. Yayıncının izni olmaksızın kitabın tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, çoğaltılması

Detaylı

Makedonya Cumhuriyeti ; 1991 yılında Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti nin iç savaşlara girdiği dönemde bağımsızlığını ilan etmiştir.

Makedonya Cumhuriyeti ; 1991 yılında Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti nin iç savaşlara girdiği dönemde bağımsızlığını ilan etmiştir. Makedonya Cumhuriyeti ; 1991 yılında Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti nin iç savaşlara girdiği dönemde bağımsızlığını ilan etmiştir. Kuzeyde Sırbistan ve Kosova batıda Arnavutluk, güneyde Yunanistan,

Detaylı

DÜNYANIN ÇÖZEMEDİĞİ GİZEM: GÖBEKLİ TEPE

DÜNYANIN ÇÖZEMEDİĞİ GİZEM: GÖBEKLİ TEPE DÜNYANIN ÇÖZEMEDİĞİ GİZEM: GÖBEKLİ TEPE Her şey, 1983 yılının sıradan bir gününde tarlasını karasabanla sürmekte olan bir çiftçinin, toprak altında bulduğu oymalı taş ile başladı! İhtiyar çiftçi, dünyanın

Detaylı

ÜNİTE TÜRK DİLİ - I İÇİNDEKİLER HEDEFLER TÜRKÇENİN KİMLİK BİLGİLERİ

ÜNİTE TÜRK DİLİ - I İÇİNDEKİLER HEDEFLER TÜRKÇENİN KİMLİK BİLGİLERİ HEDEFLER İÇİNDEKİLER TÜRKÇENİN KİMLİK BİLGİLERİ Türk Dilinin Dünya Dilleri Arasındaki Yeri Türk Dilinin Gelişmesi ve Tarihî Devreleri TÜRK DİLİ - I Bu üniteyi çalıştıktan sonra; Türk dilinin dünya dilleri

Detaylı

Bölgesel iklim: Makroklima alanı içerisinde daha küçük alanlarda etkili olan iklimlere bölgesel iklim denir.(marmara iklimi)

Bölgesel iklim: Makroklima alanı içerisinde daha küçük alanlarda etkili olan iklimlere bölgesel iklim denir.(marmara iklimi) YERYÜZÜNDEKİ BAŞLICA İKLİM TİPLERİ Matematik ve özel konum özelliklerinin etkisiyle Dünya nın çeşitli alanlarında farklı iklimler ortaya çıkmaktadır. Makroklima: Çok geniş alanlarda etkili olan iklim tiplerine

Detaylı

TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ

TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı Sözlü Dönem Yazılı Dönem İslamî Dönem Türk Edebiyatı Geçiş Dönemi Divan Edebiyatı Halk Edebiyatı Batı etkisinde Gelişen Türk Edebiyatı Tanzimat

Detaylı

TÜFEK, MİKROP VE ÇELİK

TÜFEK, MİKROP VE ÇELİK TÜFEK, MİKROP VE ÇELİK * Jared Diamond, Tüfek, Mikrop ve Çelik, Çeviri: Ülker İnce, Tübitak Yayınları, Ankara 2006, 17. Baskı, 662 sayfa. ISBN 975.403.271.8 Geleneksel gelişme teorisi özellikle İkinci

Detaylı

Başkent Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü. Doç. Dr. S. EKER

Başkent Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü. Doç. Dr. S. EKER TÜRK DİLİ ÜZERİNE BİRKAÇ NOT Başkent Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Doç. Dr. S. EKER 1 Millî his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir Dilin millî ve zengin olması millî

Detaylı

Hazırlayan Muhammed ARTUNÇ 6.SINIF SOSYAL BİLGİER

Hazırlayan Muhammed ARTUNÇ 6.SINIF SOSYAL BİLGİER Hazırlayan Muhammed ARTUNÇ 6.SINIF SOSYAL BİLGİER SOSYAL BİLGİLER KONU:ORTA ASYA TÜRK DEVLETLERİ (Büyük)Asya Hun Devleti (Köktürk) Göktürk Devleti 2.Göktürk (Kutluk) Devleti Uygur Devleti Hunlar önceleri

Detaylı

T ehlikedeki Diller Dergisi Ağ Sayfası

T ehlikedeki Diller Dergisi Ağ Sayfası T ehlikedeki Diller Dergisi Ağ Sayfası www.dergi.tehlikedekidiller.com Küreselleşme sürecinin hızlanması, ekonomik ve siyasi bakımdan güçlü olarak tanımlanan ülkelerin kültürel unsurlarının dünya genelinde

Detaylı

Temel Kavramlar Bilgi :

Temel Kavramlar Bilgi : Temel Kavramlar Bilim, bilgi, bilmek, öğrenmek sadece insana özgü kavramlardır. Bilgi : 1- Bilgi, bilim sürecinin sonunda elde edilen bir üründür. Kişilerin öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile çaba

Detaylı

Yrd.Doç.Dr. Serap YÜKRÜK GİRİŞ. Geleneksel Türk Müziği

Yrd.Doç.Dr. Serap YÜKRÜK GİRİŞ. Geleneksel Türk Müziği GELENEKSEL TÜRK MÜZİĞİYLE AMATÖR OLARAK İLGİLENEN BİREYLERİN ORTAÖĞRETİM DERS SÜREÇLERİNDE YER ALAN GELENEKSEL ÖĞRETİ VE UYGULAMALARI DEĞERLENDİRME DURUMLARI Yrd.Doç.Dr. Serap YÜKRÜK GİRİŞ Sanat eğitiminin

Detaylı

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1 ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1 Frigler Frigler Troya VII-a nın tahribinden (M.Ö. 1190) hemen sonra Anadolu ya Balkanlar üzerinden gelen Hint Avupa kökenli kavimlerden biridir.

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Tarihteki Önemli Buluşlar Bilim, Türk ve İslam Devletlerinde yaşayan bilginler ile yükseliyor Coğrafi Keşifler...

İÇİNDEKİLER. Tarihteki Önemli Buluşlar Bilim, Türk ve İslam Devletlerinde yaşayan bilginler ile yükseliyor Coğrafi Keşifler... 4. ÜNİTE İÇİNDEKİLER Tarihteki Önemli Buluşlar... 6 Bilim, Türk ve İslam Devletlerinde yaşayan bilginler ile yükseliyor...21 Coğrafi Keşifler... 26 Rönesans... 32 Reform... 36 Mucitler... 43 Düşünce, sanat

Detaylı

TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE KUR TANIMLARI

TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE KUR TANIMLARI TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE KUR TANIMLARI GÜZ DÖNEMİ DERSLERİ Kodu Dersin Adı Statüsü T P K AKTS TAE 600 Özel Konular Z 4 0 0 30 TAE 601 Türkiyat Araştırmalarına Giriş I Z

Detaylı

EVRİM VE FOSİL KANITLAR 4. Prof.Dr. Atike NAZİK Ç.Ü. Jeoloji Mühendisliği

EVRİM VE FOSİL KANITLAR 4. Prof.Dr. Atike NAZİK Ç.Ü. Jeoloji Mühendisliği EVRİM VE FOSİL KANITLAR 4 Prof.Dr. Atike NAZİK Ç.Ü. Jeoloji Mühendisliği EVRİM/DEĞİŞİM/GELİŞİM Bir prosestir. Yeryüzünde, yaşamın ilk formundan bugüne kadarki büyük değişimi karakterize eder. Genlerdeki

Detaylı

EVRİM VE FOSİL KANITLAR 4. Prof.Dr. Atike NAZİK Ç.Ü. Jeoloji Mühendisliği

EVRİM VE FOSİL KANITLAR 4. Prof.Dr. Atike NAZİK Ç.Ü. Jeoloji Mühendisliği EVRİM VE FOSİL KANITLAR 4 Prof.Dr. Atike NAZİK Ç.Ü. Jeoloji Mühendisliği EVRİM/DEĞİŞİM/GELİŞİM Bir prosestir. Yeryüzünde, yaşamın ilk formundan bugüne kadarki büyük değişimi karakterize eder. Genlerdeki

Detaylı

Bozkır hayatının başlıca ekonomik faaliyetleri neler olabilir

Bozkır hayatının başlıca ekonomik faaliyetleri neler olabilir Kısrak sütünden üretilen kımız, darıdan yapılan begni bekni ve boza Türklerin bilinen içecekleriydi Bozkır hayatının başlıca Bu Türklerin kültürün bilinen önemli en eski gıda ekonomik faaliyetleri neler

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : ORTA ASYA TÜRK TARİHİ Ders No : 0020100004 : Pratik : 0 Kredi : ECTS : 5 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim Dili Öğretim Tipi

Detaylı

Türk araçlarının taşıma yaptığı ülkelere göre yoğunlukları gösterilmektedir. Siyah: ilk 15 ülke

Türk araçlarının taşıma yaptığı ülkelere göre yoğunlukları gösterilmektedir. Siyah: ilk 15 ülke Türk araçlarının taşıma yaptığı ülkelere göre yoğunlukları gösterilmektedir. Siyah: ilk 15 ülke İHRACAT TAŞIMALARI UND nin derlediği verilere göre; Türk araçlarının geçen yılın Aralık ayında 111.953 adet

Detaylı

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 5.ders. Dr. İsmail BAYTAK. İlk Türk Devletleri TABGAÇLAR

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 5.ders. Dr. İsmail BAYTAK. İlk Türk Devletleri TABGAÇLAR ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 5.ders Dr. İsmail BAYTAK İlk Türk Devletleri TABGAÇLAR TABGAÇ DEVLETİ (385-550) Hunların yıkılmasından sonra Çin e giden Türklerin kurduğu devletlerden biri de Tabgaç Devleti dir.

Detaylı

ORTA ASYA (ANONİM) KURAN TERCÜMESİ ÜZERİNDE ÖZBEKİSTAN DA YAPILMIŞ BİR İNCELEME. ТУРКИЙ ТAФСИР (XII-XII acp) *

ORTA ASYA (ANONİM) KURAN TERCÜMESİ ÜZERİNDE ÖZBEKİSTAN DA YAPILMIŞ BİR İNCELEME. ТУРКИЙ ТAФСИР (XII-XII acp) * - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, p.981-986, TURKEY ORTA ASYA (ANONİM) KURAN TERCÜMESİ ÜZERİNDE ÖZBEKİSTAN DA YAPILMIŞ BİR İNCELEME ТУРКИЙ ТAФСИР

Detaylı

1.Tarih Felsefesi Nedir? 2.Antikçağ Yunan Dünyasında Tarih Anlayışı. 3.Tarih Felsefesinin Ortaçağdaki Kökenleri-I: Hıristiyan Ortaçağı ve Augustinus

1.Tarih Felsefesi Nedir? 2.Antikçağ Yunan Dünyasında Tarih Anlayışı. 3.Tarih Felsefesinin Ortaçağdaki Kökenleri-I: Hıristiyan Ortaçağı ve Augustinus 1.Tarih Felsefesi Nedir? 2.Antikçağ Yunan Dünyasında Tarih Anlayışı 3.Tarih Felsefesinin Ortaçağdaki Kökenleri-I: Hıristiyan Ortaçağı ve Augustinus 4.Tarih Felsefesinin Ortaçağdaki Kökenleri-2: İslâm Ortaçağı

Detaylı

Dünya kendi içinde benzerlik gösteren 6 büyük flora alemine ayrılır: 1.Holarktikflora alemi 2.Paleotropis, 3.Neotropis, 4.Australis 5.

Dünya kendi içinde benzerlik gösteren 6 büyük flora alemine ayrılır: 1.Holarktikflora alemi 2.Paleotropis, 3.Neotropis, 4.Australis 5. Dünya kendi içinde benzerlik gösteren 6 büyük flora alemine ayrılır: 1.Holarktikflora alemi 2.Paleotropis, 3.Neotropis, 4.Australis 5.Arkensis, 6.Kapensis Flora alemleri flora bölgelerine (region), flora

Detaylı

Árpád Berta, Studies in Turkic Etymology, Ed. Lars Johanson, András Róna-Tas, Turcologica 85, Harrassowitz Verlag, 187 s.

Árpád Berta, Studies in Turkic Etymology, Ed. Lars Johanson, András Róna-Tas, Turcologica 85, Harrassowitz Verlag, 187 s. Árpád Berta, Studies in Turkic Etymology, Ed. Lars Johanson, András Róna-Tas, Turcologica 85, Harrassowitz Verlag, 187 s. Á. Berta nın 2008 de, çok genç bir yaşta aramızdan ayrılışından iki yıl sonra,

Detaylı

5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ. Prof. Dr. Atilla SANDIKLI

5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ. Prof. Dr. Atilla SANDIKLI 5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ Prof. Dr. Atilla SANDIKLI Karadeniz bölgesi; doğuda Kafkasya, güneyde Anadolu, batıda Balkanlar, kuzeyde Ukrayna ve Rusya bozkırları ile çevrili geniş bir havzadır.

Detaylı

(Change of Water Masses-Dust Storms Interaction in Syria and Iraq) Suriye ve Irak taki Su Kütlelerindeki Değişimin Toz Fırtınaları ile İlişkisi

(Change of Water Masses-Dust Storms Interaction in Syria and Iraq) Suriye ve Irak taki Su Kütlelerindeki Değişimin Toz Fırtınaları ile İlişkisi V. ULUSLARARASI KUM VE TOZ FIRTINASI ÇALIŞTAYI ORTA DOĞU TOZ KAYNAKLARI VE ETKİLERİ 23-25 EKİM 2017, İSTANBUL (Change of Water Masses-Dust Storms Interaction in Syria and Iraq) Suriye ve Irak taki Su Kütlelerindeki

Detaylı

Tıbb-ı Nebevi İSLAM TIBBI

Tıbb-ı Nebevi İSLAM TIBBI Tıbb-ı Nebevi İSLAM TIBBI Tıbb-ı Nebevi İslam coğrafyasında gelişen tıp tarihi üzerine çalışan bilim adamlarının bir kısmı İslam Tıbbı adını verdikleri., ayetler ve hadisler ışığında oluşan bir yapı olarak

Detaylı

KİTAP İNCELEMESİ / BOOK REVIEW: KIPÇAK TÜRKLERİ Dilnaz SAİPEDİNOVA *

KİTAP İNCELEMESİ / BOOK REVIEW: KIPÇAK TÜRKLERİ Dilnaz SAİPEDİNOVA * Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi (AEUİİBFD) Cilt 2, Sayı 1, Haziran 2018, Sayfa: 173-177 Politics, Economics and Administrative Sciences Journal of Kirsehir

Detaylı

ÖZEL EGE LİSESİ İKLİM

ÖZEL EGE LİSESİ İKLİM ÖZEL EGE LİSESİ İKLİM Rehber Öğretmen : Şule Yıldız Hazırlayanlar : Bartu Çetin Burak Demiral Nilüfer İduğ Esra Tuncer Ege Uludağ Meriç Tekin 2000-2001 İZMİR TEŞEKKÜR Bize bu projede yardımda bulunan başta

Detaylı

ORMAN KORUMA ORMAN KORUMA YA GİRİŞ

ORMAN KORUMA ORMAN KORUMA YA GİRİŞ ORMAN KORUMA ORMAN KORUMA YA GİRİŞ Prof. Dr. Ertuğrul BİLGİLİ Ekim 2014 Foto: İ.BAYSAL Balıkesir, 2006 Orman Korumanın Tanımı Modern ormancılığın amacı, ormanın devamlılığını sağlayarak en uygun yararlanmayı

Detaylı

BÖLGE KAVRAMI VE TÜRLERİ

BÖLGE KAVRAMI VE TÜRLERİ BÖLGE KAVRAMI VE TÜRLERİ Doğal, beşerî ve ekonomik özellikler bakımından çevresinden farklı; kendi içinde benzerlik gösteren alanlara bölge denir. Bölgeler, kullanım amaçlarına göre birbirine benzeyen

Detaylı

1. İnsan etkisi dışında, kendiliğinden oluşan her unsur doğayı oluşturmaktadır. Buna göre, aşağıdakilerden hangisi bir doğal unsurdur?

1. İnsan etkisi dışında, kendiliğinden oluşan her unsur doğayı oluşturmaktadır. Buna göre, aşağıdakilerden hangisi bir doğal unsurdur? COĞRAFYA, yeryüzünü oluşturan doğal ortamların özelliklerini, Dünya üzerindeki dağılışlarını; doğal ortamla insan toplulukları ve etkinlikleri arasındaki karşılıklı ilişki ve etkileşimi nedenleriyle birlikte

Detaylı

COĞRAFİ YAPISI VE İKLİMİ:

COĞRAFİ YAPISI VE İKLİMİ: TARİHİ : Batı Toroslar ın zirvesinde 1288 yılında kurulan Akseki İlçesi nin tarihi, Roma İmparatorluğu dönemlerine kadar uzanmaktadır. O devirlerde Marla ( Marulya) gibi isimlerle adlandırılan İlçe, 1872

Detaylı

ÜNİTE:1. Dil Nedir? ÜNİTE:2. Dil Kültür İlişkisi ÜNİTE:3. Türk Dilinin Gelişimi ve Tarihsel Dönemleri ÜNİTE:4. Ses Bilgisi ÜNİTE:5

ÜNİTE:1. Dil Nedir? ÜNİTE:2. Dil Kültür İlişkisi ÜNİTE:3. Türk Dilinin Gelişimi ve Tarihsel Dönemleri ÜNİTE:4. Ses Bilgisi ÜNİTE:5 ÜNİTE:1 Dil Nedir? ÜNİTE:2 Dil Kültür İlişkisi ÜNİTE:3 Türk Dilinin Gelişimi ve Tarihsel Dönemleri ÜNİTE:4 Ses Bilgisi ÜNİTE:5 1 Yapı Bilgisi: Biçim Bilgisi ve Söz Dizimi ÜNİTE:6 Türkçenin Söz Varlığı

Detaylı

İKLİM TİPLERİ. Yıllık ortalama sıcaklık 25 C dolayındadır. Yıllık ve günlük sıcaklık farkı 2-3 C yi geçmez. Yıllık yağış miktarı 2000 mm den

İKLİM TİPLERİ. Yıllık ortalama sıcaklık 25 C dolayındadır. Yıllık ve günlük sıcaklık farkı 2-3 C yi geçmez. Yıllık yağış miktarı 2000 mm den İKLİM TİPLERİ Dünya'nın hemen her bölgesinin kendine özgü bir iklimi bulunmaktadır. Ancak, benzer iklim kuşaklarına sahip alanlar büyük iklim kuşakları oluştururlar. Yüzlerce km 2 lik sahaları etkileyen

Detaylı

CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI

CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI Dünya da henüz bilinmeyen çok sayıda canlı var. Bugün 1, 8 milyon farklı türün varlığı bilinmekte fakat, 3-10 milyon arasında farklı canlı türü

Detaylı

Urla / Klazomenai Kazıları

Urla / Klazomenai Kazıları Urla / Klazomenai Kazıları Oniki İon kenti arasında anılan Klazomenai, Urla-Çeşme yarımadasının kuzey kıyısında, İzmir Körfezi'nin ortalarında yer almaktadır. Klazomenai arazisinin (khora) doğuda Smyrna

Detaylı

Hitit Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Antropoloji Bölümü. Öğr. Gör. Kayhan ALADOĞAN

Hitit Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Antropoloji Bölümü. Öğr. Gör. Kayhan ALADOĞAN Hitit Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Antropoloji Bölümü Öğr. Gör. Kayhan ALADOĞAN ÇORUM 2017 Alp - Himalaya kıvrım kuşağı üzerinde yer alan ülkemizde tüm jeolojik zaman ve devirlere ait araziler görülebilmektedir.

Detaylı

Herhangi bir noktanın dünya üzerinde bulunduğu yere COĞRAFİ KONUM denir. Coğrafi konum ikiye ayrılır. 1. Matematik Konum 2.

Herhangi bir noktanın dünya üzerinde bulunduğu yere COĞRAFİ KONUM denir. Coğrafi konum ikiye ayrılır. 1. Matematik Konum 2. Herhangi bir noktanın dünya üzerinde bulunduğu yere COĞRAFİ KONUM denir. Coğrafi konum ikiye ayrılır. 1. Matematik Konum 2. Özel Konum 1. Türkiye nin Matematik (Mutlak) Konumu Türkiye nin Ekvatora ve başlangıç

Detaylı

İktisat Tarihi II. 2. Hafta

İktisat Tarihi II. 2. Hafta İktisat Tarihi II 2. Hafta İKİNCİ DEVRİMİN BAŞLANGICI İkinci bir devrim kendine yeterli küçücük köyleri kalabalık kentler durumuna getirmiştir. Bu dönemde halk yerleşiktir. Köyün kendisi toprak elverdikçe

Detaylı

DİL VE EDEBİYAT TÜRKLER VE TÜRKÇE DÜNYADA TÜRKÇE ÖĞRETİMİ

DİL VE EDEBİYAT TÜRKLER VE TÜRKÇE DÜNYADA TÜRKÇE ÖĞRETİMİ T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI TÜRKİYE KÜLTÜR PORTALI PROJESİ DİL VE EDEBİYAT TÜRKLER VE TÜRKÇE DÜNYADA TÜRKÇE ÖĞRETİMİ Prof. Dr. Ahmet MERMER EKİM - 2009 ANKARA 1. 4. Dünyada Türkçe Öğretimi Anahtar

Detaylı

COĞRAFİ KONUM ÖZEL KONUM TÜRKİYE'NİN ÖZEL KONUMU VE SONUÇLARI

COĞRAFİ KONUM ÖZEL KONUM TÜRKİYE'NİN ÖZEL KONUMU VE SONUÇLARI COĞRAFİ KONUM Herhangi bir noktanın dünya üzerinde kapladığı alana coğrafi konum denir. Özel ve matematik konum diye ikiye ayrılır. Bir ülkenin coğrafi konumu, o ülkenin tabii, beşeri ve ekonomik özelliklerini

Detaylı

ANA DİL Mİ, ANA DİLİ Mİ? IS IT PARENT LANGUAGE OR OR MOTHER TONGUE?

ANA DİL Mİ, ANA DİLİ Mİ? IS IT PARENT LANGUAGE OR OR MOTHER TONGUE? ANA DİL Mİ, ANA DİLİ Mİ? Prof. Dr. Mukim SAĞIR ÖZET Bu makalede ana dil ve ana dili terimlerinin kullanımları üzerinde durulacaktır. Aralarında nüans olan bu iki terimin Türkçe ve Türk Dili öğretiminde

Detaylı

Uygarlığın Doğuşu ve İlk Çağ Uygarlıkları Video Flash Anlatımı 2.ÜNİTE: UYGARLIĞIN DOĞUŞU VE İLK UYGARLI

Uygarlığın Doğuşu ve İlk Çağ Uygarlıkları Video Flash Anlatımı 2.ÜNİTE: UYGARLIĞIN DOĞUŞU VE İLK UYGARLI Uygarlığın Doğuşu ve İlk Çağ Uygarlıkları Video Flash Anlatımı 2.ÜNİTE: UYGARLIĞIN DOĞUŞU VE İLK UYGARLI 1.KONU: TARİHÎ ÇAĞLARA GİRİŞ 2.KONU: İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI 1.K0NU TARİHİ ÇAĞLARA GİRİŞ İnsan, düşünebilme

Detaylı

AVUSTURYA VE MACARİSTAN DA TAHIL VE UN PAZARI

AVUSTURYA VE MACARİSTAN DA TAHIL VE UN PAZARI AVUSTURYA VE MACARİSTAN DA TAHIL VE UN PAZARI Avusturya da un üretimi sağlayan 180 civarında değirmen olduğu tahmin edilmektedir. Yüzde 80 kapasiteyle çalışan bu değirmenlerin ürettiği un miktarı 500 bin

Detaylı

Yayın Değerlendirme / Book Reviews

Yayın Değerlendirme / Book Reviews bilig 301-306 Yayın Değerlendirme / Book Reviews Rachewiltz I. - Rybatzki V. (2010). Introduction to Altaic Philology, Turkic, Mongolian, Manchu. Leiden: Brill. Duygu Özge Demir 534 sayfadan oluşan Introduction

Detaylı

ULS344 - Milliyetçilik ve Azınlıklar. İlkçi Yaklaşımlar - Primordializm

ULS344 - Milliyetçilik ve Azınlıklar. İlkçi Yaklaşımlar - Primordializm ULS344 - Milliyetçilik ve Azınlıklar İlkçi Yaklaşımlar - Primordializm İlkçi ve Eskilci Yaklaşım Milliyetçilikten önce milletler İlkçilik (Primordialism) bir milliyetçilik kuram olmaktan ziyade milletlerin

Detaylı

MİT VE DİN İLİŞKİSİ. (Kutsal Metinlerle İlişkisi) DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

MİT VE DİN İLİŞKİSİ. (Kutsal Metinlerle İlişkisi) DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 MİT VE DİN İLİŞKİSİ (Kutsal Metinlerle İlişkisi) DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 Mit ve Din Mitolojiler genel olarak dinsel, ruhani ve evrenin ya da halkların oluşumu gibi yaratılış veya türeyiş gibi temaları içerirler.

Detaylı

FİNLANDİYA ÜLKE RAPORU

FİNLANDİYA ÜLKE RAPORU FİNLANDİYA ÜLKE RAPORU HAZIRLAYAN GAZİANTEP SANAYİ ODASI TİCARET DEPARTMANI EYLÜL 2010 FİNLANDİYA ÜLKE VE İHRACAT RAPORU RESMİ ADI YÖNETİM ŞEKLİ BAŞKENTİ DİL : Finlandiya Cumhuriyeti : Parlamenter Cumhuriyet

Detaylı

Evrim Teorisine Giriş. Evrim çoğunluk tarafından yanlış bilinir, fakat bu durum herkesin evrim hakkında bir fikri olmasını engellemez.

Evrim Teorisine Giriş. Evrim çoğunluk tarafından yanlış bilinir, fakat bu durum herkesin evrim hakkında bir fikri olmasını engellemez. Evrim Teorisine Giriş Evrim çoğunluk tarafından yanlış bilinir, fakat bu durum herkesin evrim hakkında bir fikri olmasını engellemez. Yeterince araştırmadan, yalnızca bir tanım duyarak yapılan yorumları

Detaylı

Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur.

Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur. Çekerek ırmağı üzerinde Roma dönemine ait köprüde şehrin bu adı ile ilgili kitabe bulunmaktadır. Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur. Antik Sebastopolis

Detaylı

Biyoloji = Canlı Bilimi. Biyoloji iki ana bölümden oluşur:

Biyoloji = Canlı Bilimi. Biyoloji iki ana bölümden oluşur: BİYOLOJİNİN ALT BİLİM DALLARI Biyoloji; Latincede canlı anlamına gelen bio ve bilim anlamına gelen logos kelimesinden oluşur. 1 Biyoloji = Canlı Bilimi Biyoloji tüm canlıların yapı, davranış ve fonksiyonlarını

Detaylı

Fiziki Özellikleri. Coğrafi Konumu Yer Şekilleri İklimi

Fiziki Özellikleri. Coğrafi Konumu Yer Şekilleri İklimi KİMLİK KARTI Başkent: Roma Yüz Ölçümü: 301.225 km 2 Nüfusu: 60.300.000 (2010) Resmi Dili: İtalyanca Dini: Hristiyanlık Kişi Başına Düşen Milli Gelir: 29.500 $ Şehir Nüfus Oranı: %79 Ekonomik Faal Nüfus

Detaylı

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI COĞRAFYA

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI COĞRAFYA YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI COĞRAFYA CEVAP 1: (TOPLAM 10 PUAN) 1.1: 165 150 = 15 meridyen fark vardır. (1 puan) 15 x 4 = 60 dakika = 1 saat fark vardır. (1 puan) 12 + 1 = 13 saat 13:00 olur. (1 puan) 1.2:

Detaylı

ŞAMANİZM DR. SÜHEYLA SARITAŞ 2

ŞAMANİZM DR. SÜHEYLA SARITAŞ 2 DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 ŞAMANİZM Şamanizmin tanımında bilim adamlarının farklı görüşlere sahip olduğu görülmektedir. Kimi bilim adamı şamanizmi bir din olarak kabul etse de, kimisi bir kült olarak kabul

Detaylı

COĞRAFYA BÖLÜMÜ NDEN EDREMİT KÖRFEZİ KUZEY KIYILARINA ARAZİ ÇALIŞMASI

COĞRAFYA BÖLÜMÜ NDEN EDREMİT KÖRFEZİ KUZEY KIYILARINA ARAZİ ÇALIŞMASI COĞRAFYA BÖLÜMÜ NDEN EDREMİT KÖRFEZİ KUZEY KIYILARINA ARAZİ ÇALIŞMASI Fen Edebiyat Fakültesi, Coğrafya Bölümü 4. Sınıf öğrencilerine yönelik olarak Arazi Uygulamaları VII dersi kapsamında Yrd. Doç. Dr.

Detaylı