17 Şevval 1428 / 27 Ekim 2007

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "17 Şevval 1428 / 27 Ekim 2007"

Transkript

1 Yılmaz Dündar Şevval 1428 / 27 Ekim 2007 Bu işin talibi için hızlı adım attıracak ikinci önemli şeyi konunun bir yerinde paylaşacağız, nasipse. Ama önce Talib nedir ve neye talibdir, bunu konuşalım. Talibi iyi tarif ve tespit etmek lâzım! Çünkü bir şeyi idrak için tarif çok önemlidir! Bu işin talibi, neyin talibidir aslında? Biz biraz da burada yanılıyoruz! Özellikle tasavvufla bilimsel ve çağın getirdiği yararlanılabilecek imkânlarla, yakından ilgilenenler genellikle bir şeyin talibidir. Hakikati anlayabilmenin! Yani hakikati anlayanın haline bir isim verilse ve ona veli hali dense; bir veli haline talibdir. Veli olmaya değil! Hakikati anlayan veli bir insan olduğu için o hale taliptir. İşte aslında talipliğe bu noktadan başlamak doğru değil, bu konuya böyle bir taleple talib olmak çok doğru değil. Tasavvuf kitaplarında, özellikle geçmişe ait büyüklerin yazdıkları kitaplarda hep talibe seslenilir; bu talibin işidir, bunu talibine anlatıyoruz denir, ama talibi tarif etmezler! Çünkü kime sesleniyor? Arife! Kişi arif olduğuna göre talibin tarifini biliyordur diye çok da tarif edilmez. Ama biz ilk önce neye talib olmak lâzım? bunu tarif ederek başlayalım, böyle başlamak gerekiyor. Kişi önce, birinci basamakta cehennemden kurtulmaya talib olmalıdır, buna talip olmak lâzım. Gene geldik cehenneme ve korkuya! Ama dikkat edin, Kur an-ı Kerim i inceleyin lütfen! Allah ı sevin diye bir tavsiye bulacak mısınız? Bulamayacaksınız! Yanlış bir sevgi tuzağına düşmeyelim. Ama Allah tan korkun! uyarısını bulacaksınız, hem de o kadar sık ki! Yalnız Allah tan korkun, Allah tan korkun, Allah tan korkun Allah ı sevin diye bir öneri yok. Eğer yanlış bir sevgi yumağının peşinde koşuyorsak, inanın işler bozuluyor. Bilesiniz ki gördüğüm ve bildiğim dışında bir şey anlatmıyorum! Anlattığım şeyi görmüşümdür, gördüğüm şeyi anlatırım! Şunu çok net gördüm; yanlış bir sevgi propagandasının peşinde koşanlar hakikati bilemezler! Hakikati anlamak, bulmak için ayetleri incelediğinizde yalnızca Allah tan korkun, Allah tan korkun diyor, o halde önce bir korkmak lazım. Dolayısıyla, bu korkuyla ilk talib olunacak şey cehennemden kurtulmak olur. Cehennemden kurtuldun mu başka bir şeye gerek yok ki; Hakikati anlayacağım, veli pozisyonunda olacağım... Hatta velayetle ilişkili sanılan; tayyi mekân yapmak, şunu bunu bilmek gibi şeyler yok, onlar boş işler! Şu dünyada gerçekten talib olunması gereken bir şey var; ben cehennemden nasıl kurtulacağım, hatta ben cehennemden kurtulabilecek miyim? Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem in yanındaki sahabeleri inceleyin, Efendimizin sohbeti sırasında sahabeleri inceleyin, hepsinin telâşı bu! Hiç birisi uçmak kaçmak gibi bir taleple oturmuyorlar yanında. Tek telaşları var; biz cehennemden nasıl kurtulacağız, biz cehennemde ne yapacağız? Zaten bu işi önemseyenler, cehennemden kurtulma telaşı olanlardır, cehennemden nasıl sıyrılabilirim telâşı olanlardır. Kendiliğinden, işin gereği böyledir! Ondan kurtulmak için hakikatin peşinde koşmak zorundasın, başka şekilde kurtuluş yok! Hakikatin peşinde yanlış plânlarla koşulduğu zaman, o hakikat insanı cehennemden kurtaran bir öğreniş, bir bilgi olmuyor ki! Öyle ise bu işin talibinin birinci özelliği; onda cehennem korkusunun olmasıdır. Ben bu cehennemden nasıl kurtulacağım? korkusu vardır onda! Talib in korkusu budur! Yunus Emre nin şiirlerinde veya bazı önemli tasavvuf yazılarında görürsünüz; Allah a cehennem korkusuyla veya cennet hevesiyle yaklaşanlar alt basamak gibi gösterilir! Bir bakıma doğru, ama önce bunu halletmeden üst basamak gelmez! Onlar bana Seni gerek Seni cümlesini, cehennem korkusunu ve cennet sevgisini yaşayıp aştıktan sonra söylüyorlar. Hemen başlar başlamaz bana Seni gerek Seni demiyor, ilk başlarken korkuları çok farklı. Meseleyi kavradıktan, ondan kurtulduktan sonra

2 58 İhlâs Hayat Döngüsü-Sen Tanrı mısın? bana Seni gerek Seni anlayışı içerisine giriyor. Dolayısıyla, talibin ilk korku ve telâşı ben bu cehennemi nasıl halledeceğim? telaşıdır. Bu telâş ve sıkıntının onu 24 saat meşgul eden bir husus olması çok önemlidir! Bu husustan sıyrıldığı zaman, işten de sıyrıldı demektir! Onu diri tutacak olan, onu bu işle meşgul edecek olan; ya cehennemden kurtulamazsam telaşıdır! İstediğiniz kadar bu bilgilerle dolu olun, kurtulamazsanız neye yarar!? Dolayısıyla bütün mesele budur; ben cehennemden nasıl çıkacağım? Çünkü ayetten öğrendik; cehennem herkesin güzergâhı üzerindedir. Bu kesin, güzergâh bu! Oysa cennet ihtimal! Önümüzde cehennem var, bu kesin! O zaman ben nasıl kurtulacağım? Bunu bir saplantı değil ama, halledilmesi gereken bir mesele haline getirmek lâzım! Daha önce çizerek gösterdiğimiz hakikati şimdi farklı şekilde anlatmaya çalışacağım, bunun için ev sahibinden bir TV kumandası ve bir de poşet istiyorum. Hatırlarsanız bir A bir de B pozisyonu çizmiştik. B pozisyonu Hakikat te yaratılan varlığı temsil ediyordu ki, B sırrı ile olan varlıktı o. A pozisyonu kişinin oluşturduğu sanal haldi, onu da asi kelimesinin A sından yaralanarak isimlendirmiştik. Talibin hızlı adım atabilmesi için paylaştığımız birinci önemli konu buydu. Bunu çok farklı şekillerde gördük inceledik, şimdi daha farklı ele alacağız, sonra ikinci önemli konuya geçeriz. Bu bir kumanda, bu da bir poşet! Bakın hal şu, manzara şöyle: Hakikat in bizzat yaratmış olduğu [var olan] yapı kumandayla temsil ettiğim şey olsun, bu bir insan da olabilir. Bakın bunun yetenekleri var. Kendine ait yetenekleri, özellikleri, düğmeleri var. Çalıştığı zaman bir şey yapıyor, bunu dizayn edenin verdiği kadarıyla bazı özelliklere sahip bir varlık bu. Bu kumanda bir insanı temsil etsin, bakın o var ve bazı özellikleri var. Günümüzde Holografik Evren le açıklanmaya çalışılan yapı yaratılan bu kumandadır, biraz sonra üzerine geçireceğim poşet değil! Poşet değil, kumanda! Kişi holografik evren anlayışıyla açıklanmaya çalışılanı bu poşet sanıp kumandayla poşeti karıştırdığı için tasavvufta ikileme düşüyor ve işin içinden çıkamıyor! Nasıl, bakın? Bu poşeti kumandaya geçirdiğimde kumanda poşetli olarak yine çalışır, değil mi? Şu hayatta yapılan işte budur, yaşarken yaptığımız budur, çok dikkat edin! Esas yaratılan yapı kumandayla temsil edilen yapıdır. O yapının Allah ın Ehadiyet ve Vahidiyet iyle ilişkisi vardır, Fenafillâh ı o yaşayabilir, eğer Fenafillah diye bir hal varsa. Allah ın yarattığı yapı bu kumandayla temsil edilen yapı olmasına rağmen, kişi ona geçirdiği poşetle kumandanın özelliklerine sahip çıkıyor, ona sanal ve müstakil bir kişilik kazandırıp BEN diyor. Normal hayatta yapılan budur, çok dikkat edin. Daha önce BEN konusuna hafif girişler yapıp bırakmıştık, istedim ki o konuda düşünceler oluşsun. Sorulardan o düşüncenin oluştuğu fark ediliyor. Çünkü şu başladı; ben nasıl dua edeceğim, ben BEN diyecek miyim, ben şimdi hangi benim? Zihinlerde bu gibi sorular başladı. Evet, bakın; yaratılan B yapı da BEN diyor, ona bir poşet geçirip suiistimal eden, ondaki özelliklere sahip çıkan yapı da BEN diyor. BEN derken hangisisiniz, çok dikkat edin. Eğer BEN diyen B yapıysa, yaratılansa, onun BEN demesinin tehlikesi yok! O, BEN demek zorunda! Aksi halde Kulluk olmaz, yaratılmış farklı varlıklar olamaz. O BEN demek zorunda! Niye? Yaratılan ve BEN diyen bu yapı kulluk yapıp nihayet Ehadiyet idrakına ulaşacak, oraya doğru gidecek, yok olacak. Yok olacak olan BEN budur, bu yaratılan yapının söylediği BEN dir! Diğeri zaten hiç olmadı ki, o zaten yok! Ama insan ne yapar? Bu BEN in üzerine bir sanal kimlik geçirir, poşet örneğindeki gibi! Hani, aslında hiç bir özelliği olmadığı halde poşet kumandadaki özelliklere benim deyip sahip çıkıyor ya, onun gibi, insanın BEN diye kendisini takdim ettiği hal bu poşetli haldir. Dünyaya gelen insanın BEN dediği bu kumanda değildir, bu kumandayı kastederek BEN demez insanlar. Başlarken Fatiha

3 Yılmaz Dündar 59 okuduk. Sonra tefekkür edelim diye sordum; bu Fatiha yı okuyan kim? dedim. Onu poşetin okuduğunu fark ettik değil mi? Eğer namazı da, secdeyi de bu poşet yapıyorsa... Ya öyleyse?! Onu B ikame ediyorsa farklıdır, onun adı Salât tır. A kılıyorsa namazdır, farklıdır. Kıyamı, rükusü, secdesi hepsi farklıdır! Mesela secde, o kadar farklı olur ki Sonra açarız inşaallah. Bu poşet BEN deyip de kumandanın özelliklerine sahip çıkınca tanrılığını ilân etmiş olur. Kumanda -çeşitli tariflere göre- hakikatin bir yansımasıdır. O yansıma yı da yeri gelince açarız. Bu poşet, var olan yansımaya sanal bir kişilik verir, bir müstakillik verir ve onun özellikleriyle tanrılığını ilân eder. Bakın, aslında yalnız bu kumanda var, yani var olan/yaratılan yalnız budur! Ve bu haldeyken ki manzara; illâ Allah tır. Ki o cennet halidir, cennet odur! Hazreti Âdem öyleydi; İllâ Allah halini yaşıyordu. Ama poşet devreye girdiğinde illâ Allah hali kalkıyor, çünkü artık tanrılık var, tanrılar var! Bu hayat böyle, bu halde başlıyor. Böyle başladığı için kişiyi yanıltan bir şey de şudur: Kişi, aslında kumandanın yaptığı işlere poşetin sahip çıkıyor olduğunu fark etmez. Mesela, bu kumanda La ilahe illâllah der, bu poşet de onu der. Yaratılanı/insanı temsil eden bu kumandanın Lâ ilahe illâllah demesi çok farklıdır, bu sanal yapının/poşetin Lâ ilahe illâllah demesi farklıdır, bunu anlatacağım. Yaşadığınız zaman şaşar da kalırsınız. B yapının, yaratılanın, insanın Lâ ilahe illâllah demesiyle şaşkınlığınız sakinliğe, sakinliğiniz huzura, huzurunuz yokluğa dönüşür. Bu sanalın Lâ ilahe illâllah demesi sizi farklı yere götürür. O der ki; tamam, ben Allah tan başka ilaha inanmıyorum, başka ilah kabul etmiyorum, ama ben de varım. Kendi de var! Bilmez ama aslında esas ilah kendisidir! Dolayısıyla, Lâ ilahe illâllah ın bu noktada manası şudur: La ilahe; sen yoksun, illâ Allah! Eğer Lâ ilahe illallah ı kumandaya geçirdiğim sanal kılıf söylüyorsa, şöyle düşünerek söyler: Ben varım, Allah da var. Putları kabul etmiyorum, yalnızca Allah ı kabul ediyorum! Bunu da eğer inanıyorsa der. Hâlbuki en önemli ilah, en önemli tanrı, esas tanrı kendisidir! İşte La ilahe budur; sen yoksun, senin ilahlığın yok, İllâ Allah! Çok somut olarak gösteriyor ve söylüyorum; kumandanın yeteneklerine sahip çıkan bu sanal kılıfın, bu poşetin yeri cehennemdir. Çünkü o bir ilah ve ilahların gideceği yer cehennemdir! Neden? Çünkü A lar kendilerini Allah a rakip ilân ediyor, bunların hali nasıl cennet olabilir? Onların tamamının yok olması lâzım, illâ Allah gerçeğinin, bu hükmün yerine gelmesi lâzım ki cennet olsun! O ise, tanrıların tamamının kendi mekânlarına gitmesi ile olur! Cehennem onların mekânıdır. Bu kılıftan kurtulmak için işi/işleri kimin yaptığını sıkı sıkı takip etmemiz gerekiyor, hep. Mesela, tanrının hayır yapmasıyla B yapının hayr yapması başkadır. Duyarsınız, bazı tarikatlarda bazı şeyleri yapmayı keserler. Hocası ona yaptığı şeyi A ya yaptırtmamayı öğretiyordur! Bu kılıfın yaptığı hayırlar, ibadetler kılıfı kuvvetlendiriyorsa, onu daha cehennemlik hale getirebilir. Yapılan iş, kumandaya sahip çıkan hali kuvvetlendiriyorsa, ona Allah ın ihtiyacı yok, onlar işe yaramaz. Lütuf ve Mekr i, oluşum mekanizmasını 3. Tefekkür Şeması nda gösterdik. Neden? Çünkü Bir şeyin lütuf mu, yoksa mekr mi olduğu çok önemlidir. O zaman mekr ve lütuf nedir, bir bakalım. Bir olay, kumandadaki özelliklere sahip çıkış halini kuvvetlendiriyorsa o mekrdir. Şöyle de tarif edelim: Mekr; poşetin arzu ve istekleridir. Hatta şöyle bir yanılgıya düşmemek lazım. O istekleri Allah verir, bakan birisi de; oo, ne evlât, ne mal, ne mülk der. Ama onlar onun bu poşet halini, onun sanal kimliğini, onun kumandaya sahip çıkan halini kuvvetlendirdiği için mekrdir! Lütuf ise kumandanın arzu ve istekleridir, Allah ın ona verdikleridir. Bu, para olabilir, sıkıntı olabilir, zevk olabilir; fark etmez, lütuftur. Lütuf bir de getirisinden anlaşılır. Lüftun sonucu, onun getirisi İhlâs Hayat Döngüsü nü anlamaktır. Eğer kişi o hali anlıyor ve bu sanal kimlikten kurtuluyorsa, olay ne olursa olsun, o

4 İhlâs Hayat Döngüsü-Sen Tanrı mısın? 60 onun için lütuftur. Ama ister ferahlık ve para, ister sıkıntı olsun, olay onun sanal sahip çıkış halini kuvvetlendiriyorsa o mekrdir. Hayatımızda A ya ait ne varsa mekrdir, onlardan kurtulmak gerekir. Tefekkür Şeması 3 İnsanın beyninde sahip çıkan yapıya ait bir veri tabanı var. Kumandaya sahip çıkan yapının, poşetle temsil ettiğimiz sanal kimliğin yaşantı sırasında beyinde bir veri tabanı oluşur, siz işte esas ondan kurtulamazsınız! Beyinde ona ait; onun duygusu düşüncesi ve yaşantısı ile ilgili bir veri tabanı vardır, mücadele onunladır ve onan kurtulmak gerekiyor. A yı ortaya koyan, onun varlığını kuvvetlendiren kendine ait bir veri tabanı var, o veri tabanı olmasa onun arzu ve istekleri olmaz ki! İşte bu veri tabanından kurtulmanın yolları vardır. Bunların en önemlilerinden biri zikrullahtır. Zikrullah kişiye bu sanal sahip çıkışı ve bundan nasıl kurtulacağını fark ettirir. Fark etmek ileri bir noktadır, nefs-i mülhimenin hallerindendir.

5 Yılmaz Dündar 61 Fark etmek ilham almaktır! A yapıdan kurtulduğu halleri fark etmek, onun B yapı ile ayırdını anlayıp B halini yaşamak ilham almaktır, nefs-i mülhimenin sıçramalarıdır! İşte böyle bir idrakın oluşumunda zikrullah önemlidir. Zikrullah a devam edilirse bu iki benliği fark edip, A dan kurtulmayı sağlar ve B hali yaşanmaya başlar. B halinin yaşandığı idrakda da Zikrullah a devam edilirse, Zikrullah şimdi de B nin de yok olmasını sağlar ki, siz ona Fenafillâh dersiniz. O zaman küfür olmayan bu BEN de yok olur. Şuna lütfen dikka edin: Sizdeki A nın veri tabanını yok etmeden, onu fonksiyonsuz hale getirmeden, B kapsamındaki BEN i, küfür olmayan BEN i yok edemezsiniz. Holografik bakış açısını duymakla, öğrenmekle sahip çıkan bu sanal BEN i yok edemezsiniz! Önce bu A halini bir temizlemelisiniz, mutlaka! Çünkü holografik evren denilen yaratılan yapıda, sahip çıkan kılıfın, A yapısının, tanrılığın yeri yoktur. O senin oluşturduğun sanal bir zandır! Bu yüzden; poşetle temsil ettiğimiz yapının yok edilmesinin yöntemleri ayrıdır, kumandayla anlatmaya çalıştığımız yaratılmış olanın yok olmasının yöntemleri ayrıdır! Önce, sahip çıkan yapının yokluğunu anlaman gerekiyor! Sonra da Tevhid i anlaman gerekmiyor, A yapısı Tevhid le ilgili bir şey değil! O zaten yok; çünkü o tanrı! Ama yaratılan yapının yokluğunu anlamak için holografik evren bakış açısından da yararlanarak Tevhid i anlamaya çalışırsın. Çünkü B yapının yok olması için Tevhid i anlamak gerekiyor! O zaman holografik evren izahlarından da yararlanarak Ehadiyet e gidersin. Ama sen henüz vehmin zulmetinden kurtulmadan, holografik evren bakışını vehmin zulmeti olan zannına uygularsan işin içinden çıkamazsın. İzah edebiliyor muyum, ikisi tamamen farklıdır! Bu yüzden, öncelik cehennem korkusu ve cehennemden kurtulmaktır dedik! Senin zannını temsil eden bu poşetten, bu sanal sahip çıkandan kurtulmak cehennemden kurtulmaktır. Bu zan cehennemin kendisidir çünkü. Kitaplarda bu âlem, bu sistem bir hayaldir denir, değil mi? Hayaldir denilen bu poşet değildir! Hayal olan yaratılan yapıdır! Ama kime göre hayal, o da önemli? Allah a göre! Ama bu poşet Allah ın hayali değil, o senin zannın! Allah ın yarattığına sahip çıkarak kendini tanrı ilân eden bu zan yapısı A Takdim Formu dur! Yaşarken, hayattayken bu farkları iyi tespit etmek lâzım! Tabi, bu anlattıklarımızı insan gözüyle bakıp anlatıyoruz. O izin vermeden bu sanal sahip çıkışlar olabilir mi? Mümkün değil! O, sistemi içerisinde öyle dilediği için böyle oluyor. Biraz sonra neden böyle oluyor? birkaç cümle ile onu göreceğiz. A nın veri tabanından kurtulmada önemli bir yöntem de Zikrullah dır. İleride, bu konuştuklarımız iyice oturduğunda, gün içerisinde sanal sahip çıkanla mı, yoksa yaratılan yapıyla mı hareket ediyoruz bunu iyi fark ediyor hale geldiğimizde yöntemleri de konuşacağız. Çünkü kişi o zaman yöntemlerden yararlanarak kurtulmayı çok kolay başarır, Biiznillah. Ne olduğunu biliyor çünkü! Şimdi size Zikrullah tan yararlanarak uygulanabilecek bir başka yöntem söyleyeceğim. Sanal sahip çıkan ve BEN diyen yapının veri tabanının beyinde silinmesinin bir yolu da dağlanmaktır, o hücrelerin dağlanmasıdır. Bu cümleye herhangi bir yerde bu kadar açık rastlamazsınız. Örnek vereyim. Beyinde görme merkezi var değil mi? Bir cerrah o görme merkezini dağlasa o kişi görebilir mi? Göremez! Dağlandığı için o hücreler ölmüş olur, göremez. Ama şimdi öyle bir dağlama sistemi tarif ediyorum ki, hücreler inaktif olacak ama ölmeyecek! Yakacak ama onlar yanmayacak! Çok mu benzedi cehennem ateşine? Yakacak ama onlar olduğu gibi duracak! İşte o hücreler cehennem ateşiyle bu dünyada dağlanırsa, bu sanal sahip çıkan kişiliğe ait veri tabanları çalışmaz hale gelir. Çalışmayınca fonksiyon da göremez! Onun hayatiyetini sürdürmesini sağlayan veri tabanlarının dağlanması çalışmasını engeller ve kendiliğinden gerçek yapı gözükür.

6 62 İhlâs Hayat Döngüsü-Sen Tanrı mısın? Peki, o dağlama neyle yapılır, o dağlayıcı nedir? Sistemdeki dağlayıcı cerrahın ismi Kahhar dır! Onun için velilerin yaptığı zikrullahlarda, onların Esma ül Hüsna Zikrullah ında Kahhar ismini görürsünüz. Onunla bu hücreler dağlanır. Ama! Ama hemen gidip o cerraha müracaat etmeyin, henüz - yavaş yavaş- sistemi anlatmaya çalışıyoruz. O hücreler dağlanırken, o dağlanmalar sırasında, o yanma anında A nın ve B in yakan/dağlayan o olaya bakışı farklıdır. Çok dikkat edin lütfen! Diyelim ki o hücrelerin dağlanmasına bir kişi vesile kılınmıştır. O dağlanma sırasında eğer tuzağa düşerseniz, devreye A yapı girer, bu durumda kişi dağlanmasına vesile olana kızar durur. Ve sahip çıkan yapısı kuvvetlenir, tanrıların, poşetlerin savaşı başlar! Karşıdakinin poşetiyle, yani karşısındakinin sahip çıkan kimliğiyle, önüne bir fırsat çıkmış olanın savaşı başlar! Bu durumda hücrelerini dizayn etme fırsatı varken, kişi bundan yararlanamaz, bu kavga yüzünden tanrı yapısı kuvvetlenir. Bu kavganın bu dünyada çözüleceği yer neresidir? Bu dünyanın mahkemeleridir. Ama siz talipseniz, şimdi size farklı bir mahkemeden bahsedeceğim. Talib e hızlı adım attıracak önemli bir şeyi çok açık ve net söyleyeceğim, fark eden için önemli bir açıklama; esas mahkemeden, talibin mahkemesinden bahsedeceğim. Talibin mahkemesinin buradaki mahkemelerden çok önemli bir farkı vardır: Talibin mahkemesinde haklı haksız yoktur! Mahkemelerde farklı bölümler var ya, Allah ın mahkemesinde pozisyonunuza göre bölümler var ve Talibin Mahkemesi ayrı! Bu poşete BEN diyenler, yani kumandaya sahip çıkanlar herhangi bir konuda tartıştığında mahkemeye giderler. Mahkeme neye karar verir? Kimin haklı kimin haksız olduğuna! Ama talibin mahkemesinde haklı haksız yoktur! Çok dikkat edin; Allah ın bu işi gördüğü mahkemede, Seri-ül Hısab olan o hızlı mahkemede haklı haksız yoktur. İtiraz mı ediyorsun? seslenişi vardır! İşte geldik çok önemli o noktaya, fark eden için çok önemli bir noktaya geldik: İtiraz mı ediyorsun? Çok dikkat edin buna! Fark eden için çok önemli bir şey söylüyorum: İtiraz mı ediyorsun? İsterseniz bunu senaryolandıralım. Kişi çok haklı ve talib mahkemesinde! Diyor ki; Allahım ben çok haklıyım, şu haksız! Sordular; haksız olanın emri kimin? Cevapladın: Allah ın! Haklı, haksız tüm emirler O nun. Öyle olunca sen ne pozisyonunda kaldın? İtiraz eden! Bakın, burayı fark edin; talib itiraz etmez! Bu çok önemli bir şey! Bu yüzden, ilah yapının haklı veya haksız olduğunu iddia ettiği dünyayla Talib in ilişkisi yoktur, yaratılan B halinin haklı-haksız tartışmasıyla ilişkisi yoktur! Neyle ilişkisi vardır? İllâ Allah! İşte onun için itiraz mı ediyorsun? derler ona! Aynen böyle derler! Böyle diyorlar, aynen böyle diyorlar! Beni duyduğunuz gibi diyorlar, aynen böyle! Sen oraya iyi bir şey alacağını sanıp koşup gidiyorsun; bir sürü dilekçe yazmışsın, hepsini alıp çöpe atıyorlar ve itiraz mı ediyorsun? diyorlar. Bitti! Tek bir cümle var orda: İtiraz mı ediyorsun? İtirazla kapıdan giremezsin. Ama ben haklıyım mı dedin, o zaman sana çık, poşetlerin mahkemesine git, orada poşetler baksın şikayetine! derler! Talibin mahkemesinde haklı haksız yoktur, itiraz mı ediyorsun vardır! Fark ettiniz mi bunu? Eğer kişi yaşantısında bunu fark ederse, her gün yeni bir şekilde, bu sahip çıkan zannın veri tabanının yanışıyla ilgili olayları tek tek görmeye, fark etmeye, yaşamaya başlar. O kadar enteresandır ki: Eğer onları sahip çıkan yapısıyla, ben ilahım diyen yapısıyla karşılarsa sıkıntıdan ağlar durur. Ama diğer yapı ile fark ederse düğün bayramdır. Yandıkça hayretiniz artar Gördüğü yeni yapı nedeniyle o yanma ona doğum sancısı gibi gelir, yeni bir yapıya doğduğunu fark ettiğinden onu neşeli görürsünüz, o yanma ona neşe ve huzur verir! Çünkü bir anda yeni bir şey fark etmiştir; yeni bir hali bu dünyanın en somut işleri gibi yaşıyordur, zan falan değil! Bu dünyada yaşadıklarınız ne kadar somutsa, o somutlukta o hali yaşıyor ve görüyordur! Şimdi düşünün: Bir cerrah operasyonda, bir

7 Yılmaz Dündar 63 arkadaşınıza şifa veriyor. Siz de kapıdasınız, Allahım cerraha izin verme kesmesin, acıtır der misiniz? Hayır, şifa dilersiniz. Cerraha kızmak aklınıza bile gelmez. Öyleyse, normal hayatta size cerrahlık vazifesi görenlere de kızamazsınız! Fark ettiniz mi? Fark ettiniz mi, bu ne kadar farklı bir hayattır! Bir anda hayat nasıl farklılaşıyor o zaman, fark ettiniz mi A nın namazı ve secdesiyle B nin salâtı ve secdesi birbirinden farklıdır demiş orada bırakmıştık, oraya dönelim ve her iki secdedeki idrakı senaryolandıralım: Şimdi bir insan bir insanı diz çöktürmek istiyor diyelim. Yüz yüze savaşın olduğu bazı filmlerde görürsünüz, nasıl el aman dedirttiriliyor. Kişiyi önünde çömelttirir, böylece ona kendi üstünlüğünü kabul ettirtmiş olur. Çok dikkat edin, secde ile ilgili önemli bir ipucu var burada! Anlattığım bu tablo poşetlerin işi, bir ilahlar savaşı tablosu. Üstünlüğünü kabul ettirtmek isteyen ilah, zayıf gördüğü bir başka ilaha sen benim ilahlığımı kabul ediyor musun? demek için onu önünde eğiyor, diğeri de senin ilahlığını kabul ediyorum deyip eğiliyor. Bu tablo; tanrıların, ilahların, sahip çıkarak bir kimlik verdiğimiz zanların/poşetlerin üstünlük kavgası değil mi? Demek ki, yere eğilmek alçalmak demek. Peki, secdede eğilmenize rağmen yükselme nasıl oluyor o zaman? Burada idrak önemli işte. Eğer kişi kendini Allah ın önünde sanıyorsa, şimdi O nun önündeyim diye zannınla oluşturduğun yapı eğiliyorsa o secde bu tabloya benzer: Ben varım, tanrıyım, ama senin büyüklüğünü, Allah lığını kabul ettim. Sen kuvvetlisin, sana gücüm yetmez, bu yüzden önünde eğiliyorum! Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem in açıkladığı, önerdiği, yaşadığı salât ikamesi ve secde bu değildir! Salâtınızı dosdoğru ikame edin ayetinin kastettiği de bu değildir! Demek ki; bu poşetin, bu zannın eğilmesi; Allahım ben zayıf, küçük ve zavallıyım, senin önünde eğiliyorum halidir. Bu, Efendimiz in açıkladığı salât ikamesi ve secde değildir! Bu, tanrılar kavgası içerisinde, tanrılığını ilân etmiş bir insanın diğerine gücünü kabul ettirmek için yat önümde demesi, diğerinin de yatarak onun üstünlüğünü kabul etmesi pozisyonudur. Kişi eğer secdeyi böyle yaparsa gerçek secdeyi fark edemez. Peki, gerçek yaratılan yapı nasıl secde eder ve o secde ederse ne olur? O secdesinde YOK olur. Ve kendini yok ilân ettiğinde ortaya ne çıkar; İllâ Allah! İşte gerçek secde budur; illâ Allah! Sizin gerçek yaratılan yapıyı yere yatırmanız, Allah ın önünde eğilmek olmayıp, sembolik olarak onu yok saymanızdır; illâ Allah tır! Oysa poşetle temsil ettiğimiz kimliği yere yatırmanız; ben varım, zayıfım, senin gücünü kabul ettim demektir. Bu secdede ortaya çıkan bir gerçek yok, sadece beşeri bir korku var! Gerçek secdede korku yok, Ehadiyet hakikatini anlamış kişinin Ehadiyet i hiç değilse sembolik olarak yaşıyor olması var! Bu yüzden, salâtın her rekatındaki birinci secde tamamen yokluk secdesidir! Yokluk secdesini sahip çıkan bu kimlik yapamaz. O secde yaratılan gerçek yapının yaşayabileceği bir haldir! Bu secde için tanrılıktan kurtulmak gerekiyor. Neden bu tanrılıktan kurtulamıyoruz? Bu denilince akla hemen öfke geliyor, öfke! Bizi tanrılıkta sabit tutan en önemli şey öfkedir. Bu yolda, başlangıçta, önce öfkelenmemeyi öğrenmek gerekiyor! Yani önce öfkeyi göstermemeyi, öfkeyi yutmayı öğrenmek gerekiyor! Ama bu, size bir beceri kazandırsa da marifet değildir. Eğer bir kişi ben öfkemi hiç belli etmiyorum, öfkeleniyorum ama belli etmiyorum diyorsa bu bir basamaktır ama marifet değildir. Niye? Önemli olan; öfke halini hiç yaşamamaktır! Öfke var da belli etmiyorsun, bu ilk basamaktır, henüz bu noktaya gelmemiş halle kıyaslayınca çok yüksek bir marifettir, çok güzeldir, methedilecek bir haldir, ama kesinlikle talib için yeterli değildir! Nihayet öfke halinin kalkması gerekiyor. Neden? Çünkü, öfke hali ve öfkelenmek; Allah a yanlış yaptın demektir! İster belli et, ister etme; öfkelendin mi Allahım yanlış yaptın diyorsun. -Öfkelenen o hücreleri dağlayıp inaktif hale getirmek mi gerekiyor?

8 64 İhlâs Hayat Döngüsü-Sen Tanrı mısın? Evet, o hücreleri dağlamak gerekiyor. O hücreleri dağladığınızda onu o kadar net yaşıyorsunuz ki! Hatta ilk yaşadığınızda şaşırıyorsunuz; ya, bu böyle konulduğunda ben hemen kızardım, ne oldu? Ellerim, vücudum gevşek, kızma hormonları niye salgılanmıyor? dersiniz. Şimdi onlar dağlandı! O hormonları salgılatan aktif hücrelerdi, değil mi? Emir verip ilgili hormonları salgılatıyor ve vücudunuz onun kimyasına giriyordu. O hücreler çalışmayınca salgılanmaz tabi! Evet, öfkelenen ve itiraz edenlerin dağlanması gerekiyor. İtiraz konusunu çok kısa geçtim, fark edilmemişse orayı biraz daha tartışalım. İtiraz etmemek nedir? bunun iyi anlaşılması lazım. İtiraz o kadar hayatın içine girmiştir ki, normal hayatta itirazdan uzak ve ayrı yaşamanız mümkün değildir. O kadar o laboratuvarın içerisindesiniz ve 24 saat boyunca o kadar karşınızda olan bir şey ki! Ama başarılması halinde, bir anda poşetli halden kurtulursunuz, bir anda! Çünkü fiili zikirdir. Fiili zikir nedir, neden fiili zikir diyorum bunu da açalım. Kişi bazen beyninde yeni kapasitelerin açıldığını görür; ben o konuda zikrullah da yapmadım, bu nasıl oldu? diye düşünebilir. Yapmıştır, fiille yapmıştır, esas olanını yapmıştır! Bir fiiliyle, davranışıyla zikrullah yapmıştır da o kapasite açılmıştır! Aslında, dille yapılan zikirler, fiili zikre giden bir yoldur, ona ulaşmak içindir. Dille, halle ve nihayet fiille zikir! Halle zikir; vücudunuza onun kimyasının gelmesidir. Esas önemli olan ise fiilde zikirdir! Örneğin Alim isminin zikrini yapmışsınız, ilim frekanslarınız açılmış, nihayet onunla ilgili kimyanız da tamamlanmış, haliniz de öyle, ama bir odada oturuyorsunuz! Hiç makbul değil, Allah ın böyle bir hale ihtiyacı yok. O ilmi dağıtmanız, yani o ilme göre davranmanız gerekiyor! Anlatmanız gerekmiyor! En önemli ilim; kişinin ağzı hiç çalışmadığı halde, yaşarken o ilme göre yaşaması, fiiller koymasıdır! Mesela; bir insana, bir şeye baktığı zaman önce Allah ı sonra baktığı şeyi görüyorsa işte bu bir fiili zikirdir; önemli ve esas Zikrullah budur! Bu duruma ulaşmak lâzım! Örneğin Halim ismini zikr etmişsiniz, Halim ile ilgili kapasiteniz açılmış ve halde Halim olmuşsunuz; sinirle ilgili hormonlarınız salgılanmıyor. Ama odada kilitlisiniz. Neye yarar o? Dışarı çıkıp Allah ın yarattıklarına Halim olmadıkça işe yaramaz, esas fiili zikir odur! Böyle bakınca görürsünüz ki; Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem in tüm yaşantısı fiili zikirdir, 24 saati Zikrullah tır! İnsanlar eğer, ben Allah a idraken daha yakın olacağım, ben Allah la dost olacağım diye kendini bir yere kapatırsa, tersine Allah tan kaçmış olur! Neden? Allah insanlarla olduğun yerde ve sen onların fiillerinden, yani Allah ın fiillerinden kaçıp bir yere saklanıyorsun, Allah ın fiillerini görmek istemiyorsun. Hani Allah la olacaktın? Allah la olmak istiyorsan fiilleri var! Çocuklarıyla beraber olmak isteyen birisi çocuklarına; gidin, gözüme hiç gözükmeyin, ben sizi düşünerek sizinle beraber oluyorum dese, ne dersiniz? Esas çocukları varken, onların yanında onlarladır! Çünkü çocukların fiilleri, hareketleri ona onların kendisiyle olduğunu hissettiriyor! Dolayısıyla, dışarıda birisine Halim davranmak, birisine Alîm davranmak, birisine Kâdir davranmak veya onların o davranışlarını görmek, Allah ın o fiille tecellisini fark etmektir! Aksi halde bir yerde kapalı olursanız sizde fiil tecellisi de esma tecellisi de olamaz! İşte dergâh bunun için çok önemlidir, insan bunu dergâhta öğrenir. Zamanımızın dergâhı nedir ve günümüzün dergahı neresidir biliyor musunuz? Evler! İnsanın evi onun dergâhıdır. Başka dergâhlara gidenler kolayına kaçmak için gider. Evde zor; çocukla olmuyor, hanımla olmuyor, evde iş zor! Öyle olunca kolay yere gidiyor, şeyhinin dizinin dibine oturuyor, iş güç yok, otur dur! Esas pişeceğiniz yer bizzat eviniz. Biraz önce dedik ki; itiraz etmeyeceksin! İnsan itiraz etmemeyi evde, günümüzün dergahı olan evde öğrenir, sen de evde öğreneceksin! İtiraz etmeden yaşamanın en zoru evdir, eşler ve çocukların arasındadır. Çocuğunun bir hareketi karşısında, hadi [Allah a] itiraz etme de göreyim

9 Yılmaz Dündar 65 seni, eşinle ilgili hadi başar! Eşine haksızsın, ben haklıyım dedin mi, poşetlerin/tanrıların savaşı için ortamı hazırladın demektir! Eğer poşette güçlü olmaya talipsen poşetlerin mahkemesinde haklılığını anlat dur. Ama Allah a anlatmaya gittiğin zaman; itiraz mı ediyorsun diyorlar. Aynen böyle diyorlar adama; itiraz mı ediyorsun? İtiraz edenlerden değilim mi diyorsun, o zaman senin duan şu; itiraz etmeyenin duası tek bir şeydir: Allah ım merhamet! Allah ım merhamet! Allah ım bağışlayıver ve merhamet ediver... Bu kadar! Burada talibin bağışla demesi ne manadadır? A yapısını, B yapısını kavramış olanın, yani meseleyi anlamış olan B yapısının bağışla demesi; Allahım, bana senin yolunda olacağım bir rol ver, beni orada sabit kılacak bir rol ver, senin razı olacağın bir rol ver. Allah ım senin razı olmadığın arzu ve isteklerden, heva ve heveslerden, fikir ve inanışlardan, hal hareket ve davranışlardan beni al kurtar. Senin razı olmadığın hal ve hareketleri yapacak rolü bana verme, bana başka roller ver demektir. Bu rol nedir, bu sayfalarca yazılabilir. Ama Allah; o kadar yazma, ihdinas sıratal müstakiym, de diyor, sembolik olarak onu bir cümleyle ifade et; ihdinas sıratal müstakiym de. Talep ettiğin rolü böyle ifade ettiğinde; bilmediklerin, unuttukların, yıllar sonra fark edilecek bilimsel doğrular, hepsi vardır: İhdinas sıratal müstakiym! Ama onu söylerken İnsan Suresi 30. ayeti, o idrakı unutma! O pozisyonla iyyake na budu ve iyyake nestaıyn de. B yapı, İyyake na budu ve iyyake nestaıyn i İnsan 30 idrakıyla söyler. Bu onun duruş biçimidir! Onun için salât ve salâtta iyyake na budu ve iyyake nestaıyn çok önemlidir. Salâtta iyyake na budu ve iyyake nestaıyn duruşu; o duruş aslında öyle bir duruştur ki, bakın: Hazreti Âdem cennette! Yaratılan bu yapı, B yapısı cennette. Ama onun dünyaya gitmesi lâzım, yani ona dünya yaşantısı lâzım. Dünya yaşantısında da A lâzım! Hz. Âdem e lazım olan A hali ona nasıl gelecek? A halinin gelebilmesi için Hz. Âdem e şu meyveye yaklaşma diye bir yasak konuyor. Çünkü Hz. Âdem in yapısındaki rab rablığını ispat edecek ve o yasağı yapacaktır, yapmak zorundadır! Yapacak ve ben Rabbım diyecektir. Her yapıda bir Rab var değil mi? Her yapıda o yapıyla sınırlı bir rab var! Allah? Allah Rabbül âlemindir! Her yapıda var olan o rabba, o rabbın rablık gücüne yasak olmaz! Kendinize bir yasak koyun, bozarsınız! Bu yüzden talib o tuzağa düştüğü zaman tövbelerle oynar durur. Tövbe eder, tekrar yapar, tekrar tövbe eder... Çünkü Rab ba tövbe sökmez, Rab öyle tövbeyi çok sever! Neden? Bozmak için! Hah, önüme fırsat çıktı, ben sana gösteririm der, gider o yasağı bozar ve ben rabbım der. Hani bir çizgi film vardı; He-Man; güç bende! diye, rab işte odur: Güç bende! Ne gücü bu? Rabbın gücü! Hz. Âdem e o yasak konunca Hz. Âdem deki rab, rablığını kanıtladı ve işte bu sanal yapı oluştu. Bu sanal yapı oluştu, böylece dünya hali başladı. Daha önce pozisyonu cennet pozisyonuyken şimdi bu sanal yapı oluştu, pozisyon değiştir. Sanal yapı neden oluşuyor? Rabba verilen müstakillikten yararlanarak müstakilliyet ilân edildiği için! Bu yüzden ben varım diyor ve ona sahip çıkıp ilahlığını ilân ediyor. Birimde bulunan müstakil rab yapısını müstakil tek varlık gibi görmek işine geliyor, müstakil kabul edip ona bir kimlik giydiriyor. Onun Ehadiyet ini bilmiyor, görmüyor, onun müstakil olduğunu sanıyor! Peki, bu sanış yalnızca Rab için mi uygulanıyor? Hayır! Ha rab müstakil olmuş, ha irade, ne fark eder, aynı şey! İradenin, aklın müstakil kabul edilmesiyle rabbın müstakil olmasının bir farkı yok ki; onların hepsi Rab şemsiyesinin altında zaten! İşte o yüzden, oradaki müstakilliğe BEN iddiasında bulunuyorsun ya! Bu yüzden kişi bu yapıyı fark ettiğinde Rabbını bilmiş oluyor ya! Esas hakikati tanımış bilmiş oluyor da ondan. İşte Hazreti Âdem bu A yapıya düşünce şaştı da kaldı. Ayet öyle diyor; Âdem şaştı da kaldı, ne yaptığına. Düşünüyor; bu iş nasıl oldu? Bu kadar hakikati biliyorsun, nasıl oldu? Şöyle oldu: Rab kendini kanıtladı! İnsani gözle

10 66 İhlâs Hayat Döngüsü-Sen Tanrı mısın? baktığınızda bu durumda ne demesi gerekir? Allahım bir daha yapmayacağım demesi gerekir değil mi? Ama Hazreti Âdem bir daha yapmayacağım demiyor, çok dikkat edin buraya! Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem in öğrettiği tövbelere, dualara bu gözle bakın, Kur an ayetlerinde bize yapılan önerilere bakın, hiç birinde bir daha yapmayacağım deyin yok, böyle bir öneri yok! Niye yok? Bir daha yapmayacağım diyecek olan bir varlık yok da ondan! Ancak tanrılığını ilân eden birisi beşerî bir korkuyla bir daha yapmayacağım der. Hz. Âdem, bir daha yapmayacağım demiyor. Ne diyor? Rabbena zâlemna enfusena ve inlem tağfirlena ve terhamna, lenekünenne minel hasirin. Rabbimiz nefsimize büyük zulmettik, eğer bizi bağışlamazsan, bize merhamet etmezsen biz hüsrana uğrarız. Bir daha yapmayacağım demiyor! Bir daha yapmayacağım diyecek bir varlık yok çünkü! Eğer siz tövbe ederken Allahım yanlış yaptım, ben bunu bir daha yapmayacağım diyorsanız, yapınızdaki Rabba yapacağı bir hedef gösteriyorsunuz, bunu boz diyorsunuz. Peki, ne diyeceksiniz? Bağışla ya Rabbi, bağışla ya Rabbi. Merhamet et, merhamet ediver. Merhametin! Başka hiç bir şey yok! Çare yok değil, çaresizim değil! Merhametinden başka bir yol yok! Merhamet etmezsen hüsrana uğrarız. İşte salâttaki duruş budur; Merhamet Ya Rabbi, merhamet Ya Rabbi... Ayetlerde buyruluyor ya ancak Allah tan korkun diye, işte o korku budur: Merhamet ya Rabbi, bağışla ya Rabbi, merhamet ediver! Bu hali yakalarsanız, merhametin ve bağışlamanın ne olduğunu hayret edeceğiniz derecede görürsünüz, feleğiniz şaşar da görürsünüz, yeter ki B yapıyla ve o korkuyla; iyyake na budu ve iyyake nestaıyn deyin, merhamet ya Rabbi, bağışla deyin, sonra da; ihdinas sıratal müstakiym... deyip isteyin. Bu cümlede bir yorum, bir arzu, Allah a bir tarif yok! Talib zaten tarif etmez, itiraz da etmez! Onun duası budur: Bağışla ya Rabbi, merhamet et, merhamet... Merhamet öyle önemli bir şey ki, yalnız o: Merhamet ya Rabbi! Bu kadar! Yalnızca bu deyince akla şu gelebiliyor; yanlış tövbe ve dua edenler ne olacak? Tövbeye alt seviyeden bakarsak; yapmayacağım deyip yapsanız da, Allahım bağışla beni deyip dua etseniz de makbuldür. Çünkü ona ait de hadisler, ayetler var: Kulum yine bana yöneldi diye, öyle tövbe ve dua edenler için de teselli veren, umut veren güzel bakış açıları var. Yani öyle de olsa yönelmek, bir başlamak lâzım. Ama: Bu konuları konuştuğumuz bilinçle inceleyip talib olunuyorsa, o kişi yapmayacağım diyemez. Çünkü yapmayacağım diyen, ben varım iddiasındaki sanal yapıdır. Gerçek yaratılan yapıyı yaşamaya talip olan yapmayacağım diyemez. O ancak; bağışla ya Rabbi. Bana senin yolunda sabit kılınacağım işleri yaptır. Bana öyle bir rol ver ki senin yoluna talib olayım, o yolda sabit olayım ve Sen benden razı ol. Beni cehenneminden kurtaracak bir rol ver. O nedir, bilmem! Ben ihdinas sıratal müstakiym diyorum, onu Sen bilirsin der. Bunu bize Kendisi öğretiyor. Bu yüzden; salâtta, Fatiha da heyecanlanmak ve orayı çok önemsemek lâzım! Daha önce, Fatiha dan yararlanabileceğimiz bir tavsiyeyi paylaşmıştık: Günlük yaşantı içerisinde yapmamanız, düşünmemeniz gereken bir şey oldu. Yapmasanız, düşünmeseniz iyi olurdu ama oldu! Oraların peşine hemen iyyake na budu ve iyyake nestaıyn, ihdinas sıratal müstakiym, sırat elleziyne en amte aleyhim, gayril mağdubi aleyhim ve leddaalliyn diye dua edelim. Ama bu anlattığım hale girerek! Günlük yaşantı içerisinde yapılabildiğince bu duanın yapılması çok önemlidir. Bu, tüm tövbeleri, duaları hepsini içerir, üstelik de Allah ın öğrettiği şekilde! İyyake na budu ve iyyake nestaıyn den başlayan bu kısmı bir dua olarak yapmak sizi ne yapar, bir örnekle açıklamaya çalışalım. Öyle bir antrenman ki bu, bunu çok yaparsanız salâta geldiğiniz zaman nereye geldiğinizi biliyor olursunuz: İyyake na budu ve iyyake nestaiyn e geldiniz! Zaten gün içerisinde hep

11 Yılmaz Dündar 67 onunla meşgulsünüz. Ne gibi? Bankamatik kartı gibi. Onu kullana, kullana öğrendiniz ki; takıyor, şifreyi giriyor, basıyor, paramı alıyorum! İşte salâtta iyyake na budu ve iyyake nestaiyn derken de bir matiktesiniz. Taktınız, iyyake na budu ve iyyake nestaiyn e parmak izlerinizi verip duruşunuzu gösterdiniz. Menüden ihdinas sıratal müstakiym i tıkladınız, istediniz. Hemen yazdı; bağışlanmanızı çekiniz! Bir nevi alma yeri, toplama anı. Bu kadar önemli! Kanaatimce, bir insanın hayatta bundan daha önemli ve öncelikli bir işi yoktur, bunu tehir ettirtecek hiçbir işi yoktur. Aslında işi budur, bundan önemli bir işi yoktur! -Cehennemin rahmet oluşunu nasıl anlamalıyız? Cehennem rahmet olduğuna göre bu poşeti yakmak mı gerekiyor? Rahmet olmayan bir şey yok ki! Biz bu söylediklerimizi insan gözüyle, yani kesret haliyle anlatıyoruz. Eğer Tevhid haliyle yorumlayacak olsak, bu poşeti başka yorumlarız, cehennemi başka yorumlarız, hepsi farklı olur. Biz manzarayı anlamaya çalıştığımız için görüntü üzerinden konuşuyoruz. Gerek bu dünyaya, gerekse gerçek cehennemin fonksiyonuna B takdimiyle yaklaştığınızda onların birer rahmet olduğu görülür. Niçin? Senin için sonu cennet olduğundan, bu dünyada veya orada o halleri yaşamanın sonu cennet olduğu için onu rahmet olarak görürsün. Rahmet bir de şöyledir: Bütün yaratılanlara Arş ı istiva eden Rahman olan Allah bakışıyla baktığında, Rahman isminden kaynaklanmayan ve Rahîm den çıkmayan hiç bir şeyin olmaması da bir rahmettir. Böyle baktığın zaman Rahmet daha bir farklı gözükür. Biz Allah merhamet sahibidir derken, Allah ın merhameti ve rahmetine çok duygusal yaklaşıyoruz, birbirimize duyduğumuz merhamet gibi bir merhamet bekliyoruz, öyle sanıyoruz. Oysa o rahmetin/merhametin işleyiş tarzı farklıdır. O merhamet Sünnetullah içerisindeki prosedürlerin ismidir. Bir duygusal davranıştan ziyade bir prosedürün ismidir o merhamet! -O zaman Rahman arşa istiva etti ayetini nasıl anlamak gerekiyor? Bir de farklı bir şey sorayım: Veda Hutbesi nde Efendimiz in şahid ol ya Rab demesinin hikmeti nedir, Allah her şeye şahitken bu vurgulama niçin yapılıyor? Arşı, Vahhabi lerin veya bazı yorumlayanların kastettiği gibi yorumlamak çok doğru olmaz. Belki bir an, o mantıkla bakınca doğru gibi gelse de o bakışı başka yerlere monte edince doğru olmuyor! Nasıl? Arş dendiği zaman gökyüzü ve gökyüzünün üstünde bir yer ve Rahman da orayı istiva etmiş, orayı kaplamış gibi düşünürsek çok küçük bir Allah a inanıyor oluruz. Yalnızca Samanyolu Galaksisi ne baktığın zaman bile senin gökyüzü dediğinin önemi kalmaz. Samanyolu Galaksisi nde bile! O gökyüzünün üstünü senin Allah ın kaplamışsa küçük bir şeye inanıyor olursun, fiziksel olarak bakınca bile böyledir. Hele tüm uzayı düşündüğünüzde o çok daha manasız hale gelir. Arş ın öyle bir şey olmadığını bir kere iyi kavramak, görmek lâzım! Arş; Allah ın Rahmaniyeti ile Rububiyeti arasındaki soyut sınırdır, yani Rahman ismi ile Rab ismi arasındaki soyut sınırın ismidir. Her şeyin Arş ı vardır! Her yapının kendine ait Arş dediğimiz bir kısmı vardır. Senin düşünce sisteminin de bir Arşı var, aynı şey sende de var. Sende de Arş ın üstünü aynı şey kaplamıştır. Allah ın Rahmaniyeti ile Rububiyeti arasındaki soyut bir sınırdır o! Rahmaniyet mertebesi ile Rububiyet mertebesinin arasındaki soyut sınır: ARŞ! Rahmaniyet mertebesine Rahman, Rububiyet mertebesine de Rab diye sesleniriz. Bu iki mertebe arasındaki soyut sınır Arştır ve aslında o bir kavramdır! Yaratılışın bu aşaması şöyledir: Rububiyet mertebesinden sonra fiil âlemi var, bizzat vücut bulmuş yapılar var! Bir yapı henüz vücut bulmamışken, Rububiyet ve Rahmaniyet mertebesinin üstünde onun birçok alternatifi vardır. O alternatiflerden birisi, Rahmaniyet, Arş ve Rububiyet süreçleri sonunda vücut buluyor. Bu nedenle bazı evliyaullah; eğer duanızdaki bir talep, o olayın alternatifler arasındaki haline

12 68 İhlâs Hayat Döngüsü-Sen Tanrı mısın? rastlamışsa tesiri farklı olur, o olay fiil halindeyken farklı olur, yani vücut bulmuş haline rastlamışsa tesir farklı olur demişlerdir. Duanızdaki talep, o talebin manalar arasındaki haline, henüz vücut bulmamış haline, alternatifler arasındaki haline ulaşmışsa sonuç farklıdır, vücut bulmuş haline ulaşmışsa farklı olur. Bunu bir örnekle açıklamaya çalışalım. Sana bir kâğıt verip; 10 çeşit otomobil düşün desek. Kafanda 10 çeşit araba düşündüğünde, sana; şimdi bunlardan birisini çiz, ama çizeceğin araç, bakıldığı zaman insana cazip gelen, sevgiyi hatırlatan, hoş gözüken bir araç olsun diye bir tanım getirsek ne yaparsın? Zihnindeki 10 araç çeşidinden bir tanesini seçer çizersin değil mi? İşte senin zihnindekiler bir nevi mana âlemi! Sen onları tarifimize göre bir süzgeçten geçirir çizersin. Biz oraya sevgiyi hatırlatan güzel bir mana koyduk diye Rahman süzgecinden geçirdin, ona öyle şekil verdin ve çizdin. Ona şekil verip çizdiğin hal Rububiyet Mertebesi dir. Çünkü şekil veren Rab tır. Rububiyet mertebesi şekillendirir, montajını yapar. Rububiyet mertebesi montaj fabrikası gibidir, ne lâzımsa onları alır monte eder. Manalardan hangisi vücut bulacaksa, hangisinin vücud bulması dilenmişse Rab onun montajını yapar. Neye göre? Rab şemsiyesi altındaki Esma ül Hüsna imkânlarına göre montajını yapar. Sonra da onun nasıl çalışacağını, prospektüsünü ona programlar, öğretir. Ondan nasıl bir kulluk istenmişse, onun prospektüsünü yükler öğretir; nasıl davranacağını, ne yapacağını programlar! Bu yüzden, öğrettiği için ona Rab deriz. Mürebbiye öğreten kişidir, Rab da öyle. Rab; öğretendir, öğretmendir, yaptırandır, tarif edendir. Ya Rabbi; Rabbim dediğinde bu manaların hepsi onda mevcuttur. Sen de bunun benzerini yaparsın. Aynısını demeyelim, benzerini yaparsın! Çünkü oradan gelen bir özelliğinle, sen de benzerini yapıyorsun. 10 tane araba düşündün, tarifimizi süzgeçten geçirip onlardan o talebe uygun birini seçtin, şimdi montaj yapıyorsun; çiziyorsun. Çizdin; vücut buldu. Gördün mü, sende de bir mana âlemi, bir Arş ve bir fiil âlemi varmış! Mananda düşündün, o düşünce senin arşından geçti ve vücut buldu, fiile dönüştü. Bu işi yaparken sende de senin Arş ın üstünü kaplayan bir mana var. Eğer senin Arş ının üstünü Rahman değil de Celâl ismi kaplamış olsa fiillerinin çıkışında o görülür. Mesela birisi sana seslendiği zaman sert bakarsın! Bak senin arşın üstündeki mana fiil bulurken, fiil haline gelirken nasıl çıkıyor? Allah ın Arşı nın üstünü gazap kaplamış olsaydı, alternatiflerden hep azaplı fiiller ortaya çıkacaktı. Ama rahmetinin merhametinin gazabını geçtiğini buyurduğu için, o yüzdendir ki dışarıya çıkan fiiller merhamet fiilleridir. Ama bu merhamet duygusal bir bakış merhameti değildir! O merhamettir ki hücrelerin bir arada durur! O merhamet yüzünden vücut bulursun! O merhamettendir ki sen Allah ın seni ne kadar sevdiğini bilmezsin! Seni ne kadar sevdiğini bilmiş olsan hücrelerin dayanmaz, dayanamaz ona! Yine bir örnekle bakalım. Bir kız arkadaşından çok hoşlandın, günlerdir onu düşünüyorsun, keşke beni sevse, keşke beni sevse deyip duruyorsun. Sonra karşılaştınız, seni sevdiğini söyledi, hissettirdi. Hücrelerin ne olur bir anda? Darmadağın olur! Gözünden sevinç gözyaşları akar! Niye? Bir sevgi duydun diye! Seni sevdiğini hissettin ya! Allah seni nasıl sevdiğini sana belli etse dayanamazsın... Onun hissettirtmemesi bile bir merhamettir! Fark ediyor musun? Sana O nu arama imkânı tanıması bir merhamettir! Yani farklı bir şeydir bu merhamet. Bu merhamet bir kanundur! Rahman isminin üstündekiler manalardır ve onlar Vahidiyet tedir. Oraları ileride detaylı ele alacağız. Şimdi Arş ı nasıl anlamalıyız? sorusuna cevapla işi sınırlamış olalım. Allah ın sistemini anlamayı kolaylaştırmak için bir yöntemimiz var: Allah bir işi nasıl yapıyor, nasıl yaptı? diye merak ettiğimizde, onu ben nasıl yaparım, yapıyorum? diye kendi yapımızda onun bir modelini bulmaya çalışırsak bir ipucu yakalamış oluruz. Çünkü; Cüz Küll ün aynasıdır. Bu aynayı iki şekilde düşünebiliriz: Birisi; Cüz de

13 Yılmaz Dündar 69 ne varsa Küll e aittir, ne varsa hepsi Küll e aittir. Diğeri; Cüz aynı zamanda Küll ün aynasıdır. Yani Küll orada, Cüz de dilediği şeyi seyrediyor. Küll o aynada seyrediyor. Kendine ait dileği seyrediyor. -Verdiğiniz örnekteki arabanın oluşumu Rahîm isminde mi? Onun oluşmuş hali Rububiyet mi, böyle mi düşünelim? İnsanlarda Rahîm e sahip bir varlık var; bayanlar Rahîm özelliğine sahipler. Rahîm ismi orada; üreten, doğuran, ortaya çıkaran kanun olarak görülür. Bu açıyla bakınca Rahman ve Rahîm dediğimizde Allah ın Rahîm isminin nasıl bir fabrika, bir üretim yeri olduğunu görürsünüz. Rahîm ismi; evrende de ortaya çıkarandır! Ama Rahîm isminin tek manası bu değil ki! O kadar mana içre mana var ki Rahîm ismi o öyle farklı bir şey ki aslında. Mesela bir manası da şöyledir: Rahman çok adalet taşıyan bir isimdir, Rahman isminde adalet vardır, ama Rahîm isminde adaletin olmadığı, onun tamamen nimet olduğu söylenir. Bu manadan yararlanarak bakıldığında Rahîm isminin daha başka manaları da açığa çıkar. Mesela, inananlara, iman nuru taşıyanlara Rahîm isminin ulaşması tamamen bir ikramdır. İnanana sen yaptıklarınla şunu hak ettin, bu senin hakkın şeklinde değil de, tamamen lütuf, nimet, hediye olan bir veriş halidir Rahim. Yani Allah ın iman nuru taşıyana çok ikramlarda bulunması Rahîm ismi kapsamındadır. İman nuru taşımayanlar? Onlar Rahman isminden yararlanır. Rahman da adalet vardır; Hak ettiğini verir. Yani o zulüm görmez. Şöyle zulüm görmez: Ne hak etmişse hakkı verilir. Var olanın, var olmanın, var oluşunun hakkı neyse hakkı verilir. Ama iman nuru taşıyıp o yolda gayret edene muamele farklıdır. Sünnetullah içerisinde, evrenin varoluşu içerisinde Rahman ve Rahîm isimleri de birer kanundur, Yerçekimi Kanunu nasılsa onun gibi birer kanundur. Bu sünnetullah yasaları, bu kanunlar bazen o kadar kuvvetli fark edilmiştir ki, insanlar fark ettikleri kanunları tanrılaştırmışlardır! Hatta eğer tanrılara inanılan eski dönemlerde yerçekimi öyle iyi bilinseydi, belki insanlar yerçekimini de tanrı kabul edeceklerdi, bir ihtimal! Eski Yunan tanrılarına bir bakın, Esma ül Hüsna esintilerini görürüsünüz. Evrende fark ettikleri güçleri tanrılaştırmışlar! Vedûd ismini fark etmiş Venüs demiş, çeşitli tabii olaylarını, fırtınaları, fark ettikleri Sünnetullah kanunlarını tanrılaştırıp sembolleştirmişler, onların birer Esma ül Hüsna Kanunu olduğunu anlayamamışlar! Aynı şey şimdi de yok mu? Bir kişi bilim dünyasında bir alanda gözlem yaparak, laboratuvara girerek çalışır, bir şey bulur. Ne bulmuşsa, o bulduğu şey aslında bir Esma ül Hüsna tezahürüdür. Ama o, bulduğu şeyle ya bir Esma ül Hüsna yı fark edecek veya bulduğu şeye bir tanrı ismi verecektir, hiçbir isim veremezse de tesadüf diyecektir! Bu tesadüf yaklaşımı günümüzde artık çok fazla kullanılmıyor, ama bizim lise dönemlerimizde çok yaygın bir materyalist felsefeydi. Evrenin tesadüfen meydana gelmiş olduğu tezi materyalistler tarafından kuvvetle savunulurdu. Biz de o zaman veli zatların verdikleri örnekleri verip onlarla tartışırdık. Lise dönemlerimizde çok tartışırdık, yanlış yapardık, boş işti! Ama o zaman bilmiyorduk. Biz Allah var anlatırdık, onlar Allah yok anlatırdı, bayağı tartışırdık. Ama normal arkadaşlarla, bir kavga falan değil. Saatlerce günlerce, gruplar olur bunu tartışırdık. Yanlış, çok yanlış bir şeymiş! Bir hadis var; kim ilmi ünlü olmak için, birilerine galebe çalmak için, para kazanmak için, şöhret için yaparsa; ilmi böyle şeyler için öğrenirse o ateştedir diye. Niye? Çünkü bu amaçla yapılan ilim B yapıya geçirilen bir poşettir. Aslında ilim ne için öğrenilir? Allah ı tanımak için! Allah ı tanıyabilmek ve o irtibatı kurabilmek için öğrenilirse seni cennete götürür. Aksi halde ateştir. Çünkü o ilim senin A takdimini, sanal varlığını, poşetini öyle kuvvetlendirir ki, senin için cehennem olur. Poşetlerin yeri neresidir, poşetleri ne yapıyorsunuz? Çöpe atıyorsunuz, yeri orası! İçindeki malzemeyi alıyorsun, poşeti çöpe atıyorsun, yeri orası çünkü! Sünnete baktığınız zaman, Allah konusu inanmayanlarla yarış yapılacak, tartışılacak bir

14 70 İhlâs Hayat Döngüsü-Sen Tanrı mısın? konu değil ki! İnananlar aralarında bunları konuşarak imanlarını kuvvetlendirebilirler, ama Allah var Allah yok tartışması sünnete baktığınız zaman yoktur! Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem gidip de kimseye Allah ın varlığını ispatlamamış, kimseyle böyle bir tartışmaya girmemiş. La ilahe illallah demiş, kabul ettik ya Rasulallah diyenler gelip O nunla beraber olmuşlar, diğerleri de çekip gitmiş! La ilahe İllallah denince ister istemez akla BEN konusu geliyor. Orayı hatırda tutmak, bu yüzden sık tekrarlamak gerekiyor. Allah ın yarattığı yapı da, ona sahip çıkan poşet yapı da BEN diyor, değil mi? Bu yapıların ikisi de BEN diyor. Farkları nedir? Sahip çıkan yapı ona BEN derken ben ilahım diyor! Diğeri BEN derken; Amentü Billâhi diyor. Amentü Billâhi ne demektir ve bu aşamada onu nasıl anlamalıyız? Amentü Billahi; ben Allah hakikatini anlamaya talibim demektir. Ben B sırrıyla Allah a inanıyorum. O sırrı anlamaya, kavramaya, o yolda yaşamaya, fiiller koymaya talibim demektir. Yapacağım demiyor, talibim diyor. Allah dilerse yapacak! Dolayısıyla bir kişi bu idrakla rahatlıkla BEN diyebilir, hiçbir sakıncası yoktur! Ama örten, sahip çıkan poşet yapının ben ilahım manasındaki BEN demesi çok tehlikelidir, sakıncalıdır! Orada bir tanrılık ilanı var. Bu tanrılık ilanı günlük yaşantıda nasıldır? Yaşarken nasıl tanrı olunuyor? Günlük yaşantı içerisinde ne yaparsan tanrı olursun? Sonra ele alacağız inşaallah. Bu iki BEN i fark edince, Allah ın sevdiğini seven insanların sevme sebebinin onlardaki hakikat/gerçek yaratılan yapı olduğunu görürüz. Allah ın sevdiğini seven, onlardaki sahip çıkan yapı değil, dışlarındaki BEN diyen yapı değil, içteki hakikat olan BEN yapılarıdır, içerideki o yapının onlara gerçeği, hakikati hatırlatıyor olmasıdır. Böyle bir sevgi sistemi çalışır onlarda. Bu sevginin çalışabilmesi için temelde korku çok önemlidir. Hangi korku? B yapının korkusu. O korkunun benzeri anneyle çocuk arasındaki ilişkide de vardır. Anne çocuğa kızar, iter, hatta vurur. Ama çocuk gider gene anneye sarılır. Fark ettiniz mi? Hem ağlar hem annesine sarılır. Ne kadar benzer bir korku, gelmiş anne ve çocuk arasına yerleşmiş! Annesi kızıyor diye ondan kaçmaz, gider yine annesine sarılır. Anneyle olan bu muhabbeti bir de şuna örnek gösterelim: Sahip çıkan yapının, poşetin beyindeki veri tabanının dağlanışı sırasında, o dağlama olurken, o dağlama sırasındaki yapıyı düşünün! Dağlanırken oluşan o duygu öyle bir duygudur ki, annenizin sizi sevgisiyle kuvvetle kucaklayıp sıkışına benzer. O size ne kadar tatlı bir sıkma gelir, değil mi? Ama güreşte bir pehlivan sizi öyle sıksa, aynı sıkma size öyle tatlı gelmez! Bakış açısı ne kadar farklıdır! Dağlamaya bakışınız eğer B yapıyla olursa o sıkma size acıtma gibi gelmiyor, hatta içinize büyük bir muhabbet veriyor. Sıkma işi toprakta da öyledir. Hadiste Efendimiz buyurur: Toprak, toprağa konanı öyle bir sıkar ki, çok kuvvetli bir sıkmayla sıkar, onun bağırmasını, o çığlığın nasıl duyulduğunu, nasıl bir ses çıktığını duysanız Ama bu sıkma gerçek müminlere annenin çocuğunu sıkması gibi tesir edermiş, ona bir muhabbet sıkması gibi gelen bu sıkış diğerine, yakalamış da kündeye getirecek pehlivan sıkması gibi geliyor! - Gün boyu kılıfsız yaşamayı kesintisiz gerçekleştirmemiz mi gerekiyor? Kesinlikle! Kesinlikle! Çünkü o yaşantıda önemli! Ancak öyle bir çabayla, öyle bir gayretle A nın veri tabanını yok etmiş olursunuz, inşaallah. - Yaşarken ne kadar A sız isek, beynimizde o kadar yeni hat mı oluşuyor? Evet, ikisi birbiriyle ilişkili: Beyinde açıldıkça siz öyle yaşarsınız, siz öyle yaşadıkça beyinde açılım gelişir, sabitleşir; refleks halini alır. -O zaman mı beyni doğru çalıştırmış oluyoruz? Hakikatine uygun çalıştırmış oluyoruz diyelim. Öyle yaşadığında sana verilene, sende

NİÇİN EVLENMEDEN ÖNCE İNSANIN KENDİNİ TANIMASI ÇOK ÖNEMLİDİR? YA DA KENDİNİ TANIMAK NEDİR?

NİÇİN EVLENMEDEN ÖNCE İNSANIN KENDİNİ TANIMASI ÇOK ÖNEMLİDİR? YA DA KENDİNİ TANIMAK NEDİR? Asiye Türkan NİÇİN EVLENMEDEN ÖNCE İNSANIN KENDİNİ TANIMASI ÇOK ÖNEMLİDİR? YA DA KENDİNİ TANIMAK NEDİR? İNSAN NEDEN EVLENİR? İlim ilim bilmektir İlim kendin bilmektir Sen kendini bilmezsen Bu nice okumaktır.

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205) Zikir, hatırlayıp yâd etmek demektir. İbâdet olan zikir de Yüce Allah ı çok hatırlamaktan ibârettir. Kul, Rabbini diliyle, kalbiyle ve bedeniyle hatırlar ve zikreder. Diliyle Kur ân-ı Kerim okur, duâ eder,

Detaylı

Gerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3]

Gerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3] Şimdi de hızlıca Müteşabihat hakkında bir iki şey söylemek istiyorum. Deniliyor ki Kur ân da hem Muhkemat hem Müteşabihatlar vardır. Bu durumda Kur ân a nasıl güvenebiliriz? Gerçek şudur ki bu konu doğru

Detaylı

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin. Bu kitapçığı, büyük olasılıkla kısa bir süre önce sevdiklerinizden biri size cinsel kimliği ile biyolojik/bedensel cinsiyetinin örtüşmediğini, uyuşmadığını açıkladığı için okumaktasınız. Bu kitapçığı edindiğiniz

Detaylı

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin?

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin? Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin? - Mutasarrıf demiş adam kabara kabara. - Sonra ne olacaksın? diye

Detaylı

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu! Kaybolmasınlar Diye Mesleğini sorduklarında ne diyeceğini bilemezdi, gülümserdi mahçup; utanırdı ben şairim, yazarım, demeye. Bir şeyler mırıldanırdı, yalan söylememeye çalışarak, bu kez de yüzü kızarırdı,

Detaylı

Prof.Dr. Jeffrey H. Lang ın İlk Namazı

Prof.Dr. Jeffrey H. Lang ın İlk Namazı Prof.Dr. Jeffrey H. Lang ın İlk Namazı ABD nin Kansas Üniversitesinden matematikçi Prof.Dr. Jeffrey H. Lang, İslam a giriş hikâyesini yazmış olduğu Melekler Soruncaya Kadar [Even Angels Ask: A Journey

Detaylı

Okul Başarısı Anne Babalardan Dualar İster (2) Perşembe, 06 Aralık :11. Dualar Beddualar

Okul Başarısı Anne Babalardan Dualar İster (2) Perşembe, 06 Aralık :11. Dualar Beddualar Dualar Beddualar Çocuklara gösterilen sevgi, dua ile birlikte beden diliyle de gösterilmesi onların okul başarısını artıracaktır. Çocuklar okula giderken sarılarak ve dua ile yollanmalıdır. Bu, çocukların

Detaylı

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla (Farz kılınan oruç) sayılı günlerdir. Sizden kim, (o günlerde) hasta veya seferde ise o, (tutamadığı) günler sayısınca başka günlerde

Detaylı

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik KISKANÇLIK KRİZİ > > ADAM - Kiminle konuşuyordun? > > KADIN - Tanımazsın. > > ADAM - Tanısam sormam zaten. > > KADIN - Tanımadığın birini neden soruyorsun? > > ADAM - Tanımak için. > > KADIN - Peki...

Detaylı

Ramazan ve Bayram Ramazan Ramazan Allah a yakınlaşmak için yegane bir zaman. Allah dünyada kendisi ve insanlar arasına perdeler koymuş. Bu perdeleri açmak ve aşmak, Allah a yakınlaşmak, onu hissetmek için

Detaylı

Özgüven Gelişiminde Anne Baba Rolü

Özgüven Gelişiminde Anne Baba Rolü Özgüven Gelişiminde Anne Baba Rolü Çocukların kendilerini güvenle ifade edebilmeyi öğrenmeleri için toplumda yerleşmiş bir kanı olan uslu çocuk iyi çocuk yorumunu değiştirmek gerekir. Özgüven eğitimi konusunda

Detaylı

Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap

Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap Şizofreninin nasıl bir hastalık olduğu ve şizofrenlerin günlük hayatlarında neler yaşadığıyla ilgili bilmediğimiz birçok şey var.

Detaylı

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır. BÜYÜKLERİN HİKMETLİDEN SÖZLERİ Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır. Buyruldu ki; Faziletli kimseler için (hiçbir yer) gurbet sayılmaz. Cahilin ise

Detaylı

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri 1 Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri Bugün kızla tanışma anında değil de, flört süreci içinde olduğumuz bir kızla nasıl konuşmamız gerektiğini dilim döndüğünce anlatmaya

Detaylı

Sevgili dostum, Can dostum,

Sevgili dostum, Can dostum, Sevgili dostum, Her insanı hayatta tek ve yegâne yapan bir öz benliği, insanın kendine has bir kişiliği vardır. Buna edebiyatımızda, günlük yaşantımızda ve dini inançlarımızda çeşitli adlar vermişlerdir.

Detaylı

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl Platon'un Devleti-2 Platon, adil devlet düzenine ve politikaya dair görüşlerine Devlet adlı eserinde yer vermiştir 01.08.2016 / 15:01 Devlet te yer alan tartışmalar sürerken, Sokrates varoluştan varolmayışa

Detaylı

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli? Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli? EVLENİRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ? Peygamber (sav) Efendimiz den Abdullah ibn-i Ömer RA ın bir hadisini bu münasebetle hatırlayalım, duymuşsunuzdur: (Lâ tenkihun-nisâe

Detaylı

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz. Bozuk Paralar KISA FİLM Yaşar AKSU İLETİŞİM: (+90) 0533 499 0480 (+90) 0536 359 0793 (+90) 0212 244 3423 SAHNE 1. OKUL GENEL DIŞ/GÜN Okulun genel görüntüsünü görürüz. Belki dışarı çıkan birkaç öğrenci

Detaylı

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek 1.VE EN YÜCESİ: Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek 2.SEVİYE: Allah ın rızasını ve sevgisi kazanmak için 3.SEVİYE: Allah ın verdiği nimetlere(yaşam-akıl-yiyecekler

Detaylı

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Anlamı. Temel Bilgiler 1 Âmentü Haydi Bulalım Arkadaşlar aşağıda Âmentü duası ve Türkçe anlamı yazlı, ancak biraz karışmış. Siz doğru şekilde eşleştirebilir misiniz? 1 2 Allah a 2 Kadere Anlamı Ben; Allah a, meleklerine, kitaplarına,

Detaylı

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar 1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar İÇİNDEKİLER KUR AN NEDİR? KUR AN-IN AMACI? İNANÇ NEDİR İBADET NEDİR AHLAK NEDİR KISSALAR AYETLER KUR AN NEDİR? Kur an-ı Hakîm, alemlerin Rabbi olan Allah ın kelamıdır.

Detaylı

23 Yılllık Yazılım Sektöründen Yat Kaptanlığına

23 Yılllık Yazılım Sektöründen Yat Kaptanlığına 23 Yılllık Yazılım Sektöründen Yat Kaptanlığına Bodrum da 3 yıl önce kaptanlığa başlayan Gül Yavuz, 23 yıl yazılım sektöründe çalıştıktan sonra nasıl yat kaptanı olduğunu ve denizlerde kadın kaptan olmanın

Detaylı

Küçüklerin Büyük Soruları-2

Küçüklerin Büyük Soruları-2 Küçüklerin Büyük Soruları-2 Yayın no: 184 CENNET NASIL BİR YER? Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen/kapak: Zafer Yayınları Isbn: 978 605 5523 11 4 Sertifika no: 14452 Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın

Detaylı

Yayınevi Sertifika No: 14452. Yayın No: 220 HALİM SELİM İLE 40 HADİS

Yayınevi Sertifika No: 14452. Yayın No: 220 HALİM SELİM İLE 40 HADİS Yayınevi Sertifika No: 14452 Yayın No: 220 HALİM SELİM İLE 40 HADİS Genel Yayın Yönetmeni: Ergün Ür Yayınevi Editörü: Ömer Faruk Paksu İç Düzen ve Kapak: Cemile Kocaer ISBN: 978-605-9723-51-0 1. Baskı:

Detaylı

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): da: - Yavrum ne oldu niye acele acele camiye koşuyorsun? der. Bu soruya karşılık çocuk - Efendim,

Detaylı

İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016 EN GÜZEL İSİMLER O NUNDUR Aziz Müminler! Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah tır. Güzel isimler O nundur.

Detaylı

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler Hani, Rabbin meleklere, Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım demişti. Onlar, Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamd

Detaylı

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67)

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67) KOCAER 1 Tuğba KOCAER 20902063 KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA... Hepsi için teşekkür ederim hanımefendi. Benden korkmadığınız için de. Biz ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya...

Detaylı

İbadetin Manası ve Çeşitleri

İbadetin Manası ve Çeşitleri İbadetin Manası ve Çeşitleri Muhammed ibni Abd'il Vehhab (rahimehullah) www.at-tawhid.org 1 İbadetin Aslı Allah a ibadetin aslı; Allah ın emirlerine uymak nehyettiklerinden kaçınmak suretiyle ona itaat

Detaylı

Yayınevi Sertifika No: Yayın No: 238. HALİM SELİM İLE 40 ESMA Mehmet Yaşar

Yayınevi Sertifika No: Yayın No: 238. HALİM SELİM İLE 40 ESMA Mehmet Yaşar Yayınevi Sertifika No: 14452 Yayın No: 238 HALİM SELİM İLE 40 ESMA Mehmet Yaşar Genel Yayın Yönetmeni: Ergün Ür Yayınevi Editörü: Ömer Faruk Paksu İç Düzen: Nurullah Bilekli Kapak Tasarımı: Cemile Kocaer

Detaylı

ZİHİNSEL PROGRAMLAMA - Genç Gelişim Kişisel Gelişim ZİHİNSEL PROGRAMLAMA

ZİHİNSEL PROGRAMLAMA - Genç Gelişim Kişisel Gelişim ZİHİNSEL PROGRAMLAMA ZİHİNSEL PROGRAMLAMA Bilinçaltını hakkında sahip olduğumuz bu bilgilerin ışığında, mutluluğa dönelim ve kendi dünyanıza Beceriksizim gibi verdiğiniz komutların sonuçlarına bir bakalım. Beceriksizseniz

Detaylı

Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye:

Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye: Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye: - Deli, deli, diye seslenmiş. Siz içeride kaç kişisiniz? Deli şöyle bir durup düşünmüş: 1 / 10 - Bizim

Detaylı

SORU : CEVAP: SORU: CEVAP:

SORU : CEVAP: SORU: CEVAP: SORU : Yediemin deposu açmak için karar aldım. Lakin bu işin içinde olan birilerinden bu hususta fikir almak isterim. Bana bu konuda vereceğiniz değerli bilgiler için şimdiden teşekkür ederim. Öncelikle

Detaylı

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç katıyordu. Bulutlar gülümsüyor ve günaydın diyordu. Melek

Detaylı

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Hiroşima da büyüdüm. Ailem ve çevrem Budist ti. Evimizde küçük bir Buda Heykeli vardı ve Buda nın önünde eğilerek ona ibadet ederdik. Bazı özel günlerde de evimizdeki

Detaylı

Bu testi yapın, kendinizi tanıyın!

Bu testi yapın, kendinizi tanıyın! Kendini Tanıma Testi Bu testi yapın, kendinizi tanıyın! İnsanlar sizin hakkınızda sandığınızdan farklı izlenimlere sahip olabilir. Gerçekten nasıl algılandığınızı siz de bilmek istemez misiniz? Bu teste

Detaylı

Diyanet'in yaz Kur'an kursları bugün başladı

Diyanet'in yaz Kur'an kursları bugün başladı On5yirmi5.com Diyanet'in yaz Kur'an kursları bugün başladı Türkiye ve İstanbul çapında verilecek olan Yaz Kur an Kursu eğitimlerini İstanbul Müftü Yardımcısı Mehmet Yaman ile konuştuk Yayın Tarihi : 15

Detaylı

iki sayfa bakayım neler var diye. Üstelik pembe kapaklı olanıydı. Basından izlemiştim, pembe kapaklı bayanlar için, gri kapaklı olan erkekler içindi.

iki sayfa bakayım neler var diye. Üstelik pembe kapaklı olanıydı. Basından izlemiştim, pembe kapaklı bayanlar için, gri kapaklı olan erkekler içindi. Malum ülkemiz son dönemde Globalleşen dünya ile birlikte oldukça sıkıntılı. Halk olarak bizlerde de pek çok sıkıntılar var. Ekonomik sıkıntılar, siyasi sıkıntılar, sabotaj planları, suikast planları. Darbe

Detaylı

Nasuh Mitap ı Ankara dan tanırım. Kendisi hakkında bir şey yazmayacağım.

Nasuh Mitap ı Ankara dan tanırım. Kendisi hakkında bir şey yazmayacağım. Nasuh Mitap ı Ankara dan tanırım. Kendisi hakkında bir şey yazmayacağım. Cenaze namazıyla yapılan cenaze törenine bir kere daha canım sıkıldı da diyemeyeceğim Devrimcilerin bu türlü davranışlarına alıştık

Detaylı

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. ANKET SONUÇLARI Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. Bu anket, çoğunluğu Ankara Kemal Yurtbilir İşitme Engelliler Meslek Lisesi öğrencisi olmak üzere toplam 130 öğrenci üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya

Detaylı

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır. SOKAK - DIŞ - GÜN ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır. Batu 20'li yaşlarında genç biridir. Boynunda asılı bir fotoğraf makinesi vardır. Uzun lensli profesyonel görünşlü bir digital makinedir. İlginç

Detaylı

MİNİK PATİKLER ANAOKULU

MİNİK PATİKLER ANAOKULU Stanford Üniversitesinden Walter Mischel deneyi 1970 li yılların başında Stanford Üniversitesinden Walter Mischel tarihe geçen ilginç bir deney yapıyor; Marşmelov Deneyi. Deneye 600 çocuk katılıyor. Deneyi

Detaylı

Diğer müritlerin neşeyle elindekileri takdiminden sonra, Aziz Mahmut Efendi, boynunu bükerek bu kırık ve solmuş çiçeği üstadına takdim eder.

Diğer müritlerin neşeyle elindekileri takdiminden sonra, Aziz Mahmut Efendi, boynunu bükerek bu kırık ve solmuş çiçeği üstadına takdim eder. Hak dostlarından Üftâde Hazretleri(*), bir gün müritleriyle bir kır sohbetine çıkar. Emri üzerine bütün dervişler, kırın rengârenk çiçeklerle bezenmiş yerlerini dolaşarak hocalarına birer demet çiçek getirirler.

Detaylı

SEN SURAT OKUMAYI BİLİR MİSİN?

SEN SURAT OKUMAYI BİLİR MİSİN? SEN SURAT OKUMAYI BİLİR MİSİN? Ya pı Kre di Ya yın la rı - 4878 Sa nat - 235 Sen Surat Okumayı Bilir misin? / Selçuk Demirel Editör: İshak Reyna Kitap tasarımı: Selçuk Demirel Grafik uygulama: Süreyya

Detaylı

EDEBİYATIN İZİ 86. İZMİR ENTERNESYONAL FUARI NA DÜŞTÜ

EDEBİYATIN İZİ 86. İZMİR ENTERNESYONAL FUARI NA DÜŞTÜ EDEBİYATIN İZİ 86. İZMİR ENTERNESYONAL FUARI NA DÜŞTÜ Oya Baydar, Mine Söğüt, Özcan Yüksek, Ercan Kesal, Arif Keskiner ve Melih Güneş konuklarla sohbet etti 86. İzmir Enternasyonal Fuarı nda bu yıl ilk

Detaylı

Nefsin iki hali vardır. Üçüncüsü yoktur. Biri bela diğeri afiyet...

Nefsin iki hali vardır. Üçüncüsü yoktur. Biri bela diğeri afiyet... Nefsin iki hali vardır. Üçüncüsü yoktur. Biri bela diğeri afiyet... İnsanlar, başlarına bir bela geldiği zaman bağırır, çağırır, Allah ı şikayet eder. Allah a darılır. Her şeye itiraz eder. Hak kı töhmet

Detaylı

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım. TEMEL DİNİ BİLGİLER 1 Rabbin kim? Rabbim Allah. 2 Dinin ne? Dinim İslam. 3 Kitabın ne? Kitabım Kur ân-ı Kerim. 4 Kimin kulusun? Allah ın kuluyum. 5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu

Detaylı

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla ESMA-İ HÜSNA 02 ER-RAHMAN

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla ESMA-İ HÜSNA 02 ER-RAHMAN Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla ESMA-İ HÜSNA 02 ER-RAHMAN ا لر ح م ن الر ح يم ٣ O; özünde merhametli, işinde merhametlidir. Rahmetin sonsuz kaynağı, Özünde sonsuz rahmet sahibi olan. Rahman Kimdir?

Detaylı

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası Kelime bilgimin büyük bir miktarını düzenli olarak İngilizce okumaya borçluyum ve biliyorsun ki kelime bilmek akıcı İngilizce konuşma yolundaki en büyük engellerden biri =) O yüzden eğer İngilizce okumuyorsan,

Detaylı

Herkes Birisi Herhangi Biri Hiç Kimse

Herkes Birisi Herhangi Biri Hiç Kimse Gösterdim Gördü anlamına gelmez Söyledim Duydu anlamına gelmez Duydu Doğru anladı anlamına gelmez Anladı Hak verdi anlamına gelmez Hak verdi İnandı anlamına gelmez İnandı Uyguladı anlamına gelmez Uyguladı

Detaylı

YALNIZ BİR İNSAN. Her insanın hayatında mutlaka bir kitap vardır; ki zaten olması da gerekir. Kitap dediysem

YALNIZ BİR İNSAN. Her insanın hayatında mutlaka bir kitap vardır; ki zaten olması da gerekir. Kitap dediysem YALNIZ BİR İNSAN Her insanın hayatında mutlaka bir kitap vardır; ki zaten olması da gerekir. Kitap dediysem öyle sonunda hep iyilerin kazandığı, kötülerin cezalandırıldığı veya bir suçluyu bulmak için

Detaylı

Dua Dua, insan ile Allah arasında iletişim kurma yollarından biridir. İnsan, dua ederken Allah ın kendisini işittiğinin bilincindedir. İnsan dua ile dileklerini aracısız olarak Allah a iletmekte ondan

Detaylı

Can kardeş Rehberlik ve Psikolojik Danışma Birimi Nisan Ayı Rehberlik Bülteni Can Velimiz ;

Can kardeş Rehberlik ve Psikolojik Danışma Birimi Nisan Ayı Rehberlik Bülteni Can Velimiz ; Can kardeş Rehberlik ve Psikolojik Danışma Birimi Nisan Ayı Rehberlik Bülteni Can Velimiz ; Anne babalar için çocuklarının ilk kelimelerini duymak heyecan verici bir deneyimdir. Duyduğu yeni kelimeleri

Detaylı

UYGULAMA 1 1. Aşama Şimdi bir öykü okuyacağım, bakalım bu öykü neler anlatıyor?

UYGULAMA 1 1. Aşama Şimdi bir öykü okuyacağım, bakalım bu öykü neler anlatıyor? ALAY ETME Amaç : Başkalarına saygı duymayı öğrenme.alay etme ile baş edebilme becerisini kazandırma Düzey : 1. sınıf ve üstü Materyal: Uygulama 1 için:yazı tahtası, kağıt, kalem, Uygulama 2 : Kuklalar,oyuncak

Detaylı

İman. Çalışmanın ana fikri. İsa ya iman etmek, zihin, duygu ve iradeyle O na güvenmek, dayanmak demektir. Çizimler: Meghan Burns

İman. Çalışmanın ana fikri. İsa ya iman etmek, zihin, duygu ve iradeyle O na güvenmek, dayanmak demektir. Çizimler: Meghan Burns Müslümanlar da Hristiyanlar da İsa ya inanıyorum derler. Peki bu ifade ikisi için de aynı anlamı taşıyor mu? Taşımıyorsa, farklar nelerdir? Bu çalışmada Kutsal Kitap a göre iman sözcüğünün anlamını öğreneceğiz.

Detaylı

Akhisarlı Hakkı Baba, 1934 yılında Akhisar da doğdu. Ailesi Aslen Makedonya nın PİRLEPE şehrinden gelmiş Arnavut kökenli bir ailedir.

Akhisarlı Hakkı Baba, 1934 yılında Akhisar da doğdu. Ailesi Aslen Makedonya nın PİRLEPE şehrinden gelmiş Arnavut kökenli bir ailedir. 1934 -. Akhisar dan Akın - Hakkı Babayı Anlatıyor- : Akhisarlı Hakkı Baba, 1934 yılında Akhisar da doğdu. Ailesi Aslen Makedonya nın PİRLEPE şehrinden gelmiş Arnavut kökenli bir ailedir. Hakkı Baba 18

Detaylı

MUTLAK DEĞER MAKİNESİ. v01

MUTLAK DEĞER MAKİNESİ. v01 MUTLAK DEĞER MAKİNESİ Önce makinemiz nasıl çalışıyor öğrenelim. Makinemiz üç kısımdan oluşuyor. Giriş, Karar ve Sonuç. Giriş kısmına attığımız top bir sayıyı ya da bir ifadeyi temsil ediyor. (2) sayısını

Detaylı

AYRILMAMAK ÜZERE İNKIYAD ETMEK.

AYRILMAMAK ÜZERE İNKIYAD ETMEK. VE İMTİSALİN HÜLASASI BASİRET TESLİM OLUP İTAAT ETMEK. ANLAYIŞ İMTİSAL: AYRILMAMAK ÜZERE İNKIYAD ETMEK. UYMAK. MUVAFAKAT VE MUTABAKAT ETME.KENDİ KANUNİYETİNİ ORTADAN KALDIRARAK ONUN SURETİNE GİRMEK.YANİ:

Detaylı

3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler

3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler 3. ÜNİTE: EN GÜZEL ÖRNEK HZ. MUHAMMED İN İBADETLERİ 3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler KAZANIMLARIMIZ O Bu ünitenin sonunda öğrenciler Hz. Muhammed'in: O 1. Öncelikle bir kul olarak davrandığını kavrar.

Detaylı

RIZIK VE ZENGİNLİK DUASI (ESMAÜL HÜSNA ŞİFRELERİ-2)

RIZIK VE ZENGİNLİK DUASI (ESMAÜL HÜSNA ŞİFRELERİ-2) RIZIK VE ZENGİNLİK DUASI (ESMAÜL HÜSNA ŞİFRELERİ-2) Manevi ve maddi rızkın artması, lütuf ve ikramlara mazhar olmak için elimizdeki imkanlara göre en güzel bir şekilde çalışmalı ve en güzel bir şekilde

Detaylı

Hayalindeki Kadını Kendine Aşık Etmenin 6 Adımı - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Hayalindeki Kadını Kendine Aşık Etmenin 6 Adımı - Genç Gelişim Kişisel Gelişim on günlerde mevsimsel geçiş döneminin verdiği miskinlikle aklıma yazılabilecek bir yazı gelmiyordu. Bugün kardio antrenmanımı yaparken,aklıma sevgili olmamak için yapman gerekenler adlı yazım geldi. Bende

Detaylı

Gizlemek. أ Helak etmek, yok etmek أ. Affetmek. Açıklamak. ا ر اد Sahip olmak, malik olmak. Đstemek,irade etmek. Seçme Metnler 25

Gizlemek. أ Helak etmek, yok etmek أ. Affetmek. Açıklamak. ا ر اد Sahip olmak, malik olmak. Đstemek,irade etmek. Seçme Metnler 25 136. Ey iman edenler, Allah'a, elçisine, elçisine indirdiği kitaba ve bundan önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, elçilerini ve ahiret gününü inkar ederse, uzak bir sapıklıkla

Detaylı

Biz yeni anayasa diyoruz

Biz yeni anayasa diyoruz Biz yeni anayasa diyoruz Ocak 05, 2015-9:32:00 AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop, "Biz 'anayasa değişikliği' demiyoruz, 'yeni anayasa' diyoruz. Türkiye'nin anayasayla ilgili sorunu ancak

Detaylı

ATBÖ Sürecinde Ölçme-Değerlendirmeye Hazırlık: ATBÖ Yaklaşımı Nasıl Bir Ölçme Değerlendirme Anlayışını Öngörüyor?

ATBÖ Sürecinde Ölçme-Değerlendirmeye Hazırlık: ATBÖ Yaklaşımı Nasıl Bir Ölçme Değerlendirme Anlayışını Öngörüyor? Not: Bu doküman, TÜBİTAK tarafından desteklenen ATBÖ (Argümantasyon Tabanlı Bilim Öğrenme) Projesi kapsamında hazırlanan öğretmenlerin 3 yıl boyunca yaşadıkları sınıf tecrübelerini paylaştıkları ATBÖ Öğretmen

Detaylı

Medeniyet Okulları REHBERLİK SERVİSİ SUNAR..

Medeniyet Okulları REHBERLİK SERVİSİ SUNAR.. Medeniyet Okulları REHBERLİK SERVİSİ SUNAR.. ÖĞRENCİLERDE PERFORMANS, MOTİVASYON VE BAŞARI GELİŞTİRME TEKNİKLERİ Skeçler, Testler, Video çekimleri Başarıya Ulaşmak İçin HEDEF BELİRLEMEK PLAN OLUŞTURMAK

Detaylı

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu -KAPANIŞ KONUŞMASI- M. Recai KUTAN 7 Kasım 2014 I. DÜNYA SAVAŞININ 100. YILDÖNÜMÜ ULUSLARARASI

Detaylı

Bir gün Pepe yi görmeye gittim ve ona : Anlayamıyorum her zaman bu kadar pozitif olmak mümkün değil, Bunu nasıl yapıyorsun? diye sordum.

Bir gün Pepe yi görmeye gittim ve ona : Anlayamıyorum her zaman bu kadar pozitif olmak mümkün değil, Bunu nasıl yapıyorsun? diye sordum. PEPE NİN HİKAYESİ Pepe, herkesin olmak isteyeceği türden bir insandı. Her zaman neşeli olup, her zaman, söyleyeceği pozitif bir şey vardı. Birisi istediğinde hemen gidiyor, daima : Daha iyisi olamaz! diye

Detaylı

SINIRLARIMIZ SINIRLARINIZ SERT Mİ, YUMUŞAK MI?

SINIRLARIMIZ SINIRLARINIZ SERT Mİ, YUMUŞAK MI? SINIRLARIMIZ EKİM 2016-İLKOKUL SINIRLARINIZ SERT Mİ, YUMUŞAK MI? Yumuşak sınırlar karmaşık mesajlar iletir, sert sınırlar kural ve beklentilerimizle ilgili net sinyaller gönderir. Günümüzde ebeveynlerin

Detaylı

Zihnindeki Sonu Hayal Et, İstediğini Elde Et! Eski zamanlarda üç yolcunun yolu çölde düşer. Kurumuş bir nehir... Sevgi Tunalı

Zihnindeki Sonu Hayal Et, İstediğini Elde Et! Eski zamanlarda üç yolcunun yolu çölde düşer. Kurumuş bir nehir... Sevgi Tunalı Zihnindeki Sonu Hayal Et, İstediğini Elde Et! Küçük bir rüzgar varmış. Bir köyün çok yakınındaki bir tepede ağaçlara dokunmadan, suların üstünde Eminim zihninizden birçok cevap geçti. Hepimizin buna benzer

Detaylı

Çocuk eğitimindeki en temel yanlışı ve doğrusunu Asmin N. Singez yazdı!

Çocuk eğitimindeki en temel yanlışı ve doğrusunu Asmin N. Singez yazdı! Çocuk eğitimindeki en temel yanlışı ve doğrusunu Asmin N. Singez yazdı! Çocukluğun orjinalliği nasıl değişime uğruyor? İnsanın doğasında var. Yaşam değişim dönüşüm sirkülasyon içerisinde. Bu duruma açık

Detaylı

Sevgili MAT2 Öğrencileri,

Sevgili MAT2 Öğrencileri, Sevgili MAT2 Öğrencileri, Özellikle son 10 gündür yoğun bir şekilde, genelde aynı isteği/soruları içeren, mailler alıyorum. Bazen art arda o kadar çok mail geliyor ki her maile tek tek dönmem çok zor oluyor.

Detaylı

Ramazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Ramazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 27.03.2017 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

Hazırlayan: Tuğba Can Resimleyen: Pınar Büyükgüral Grafik Tasarım: Ayşegül Doğan Bircan

Hazırlayan: Tuğba Can Resimleyen: Pınar Büyükgüral Grafik Tasarım: Ayşegül Doğan Bircan Hazırlayan: Tuğba Can Resimleyen: Pınar Büyükgüral Grafik Tasarım: Ayşegül Doğan Bircan Mart 2009 Kendi Yaşam Öykünüzü Yazın Diyelim ki edebiyatla uğraşmak, yazı yazmak, bir yazar olmak istiyorsunuz. Bu

Detaylı

Soyut Zekâsı Gelişmemiş Çocuklarda Allah Korkusu Perşembe, 13 Ocak :55

Soyut Zekâsı Gelişmemiş Çocuklarda Allah Korkusu Perşembe, 13 Ocak :55 Soyut zekâlarının tam gelişmeyen bu çocuklara, yanlış verilen Allah korkusu çocuklarda; Allah ı cezalandırıcı, affetmesi olmayan kötü birine benzeteceklerdir. Aygır a (Bozkır-Konya) pikniğe giden hemen

Detaylı

HADDİNİ BİLMEMEK YA DA İSTİDRAC

HADDİNİ BİLMEMEK YA DA İSTİDRAC Niyeti temiz olan ve haddini bilen bir Müslüman, başarıya, nîmete karşı şükrünü edâ edemez ise, Allah (CC) o kişiyi bir mahrûmiyete, bir sıkıntıya mâruz bırakır. Meselâ, dikkat ediniz, bir başarıya imzâ

Detaylı

TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN MAKİNENİN ARKASI

TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN MAKİNENİN ARKASI TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN 21400752 MAKİNENİN ARKASI Fotoğraf uzun süre düşünülerek başlanılan bir uğraş değil. Aslında nasıl başladığımı pek hatırlamıyorum, sanırım belli bir noktadan sonra etrafa

Detaylı

Matematikte Sonsuz. Mahmut Kuzucuoğlu. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Matematik Bölümü İlkyar-2017

Matematikte Sonsuz. Mahmut Kuzucuoğlu. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Matematik Bölümü İlkyar-2017 Matematikte Sonsuz Mahmut Kuzucuoğlu Orta Doğu Teknik Üniversitesi Matematik Bölümü matmah@metu.edu.tr İlkyar-2017 17 Temmuz 2017 Matematikte Sonsuz Bugün matematikte çok değişik bir kavram olan sonsuz

Detaylı

Yeni Başlayanlar İçin: NLP - Genç Gelişim Kişisel Gelişim. Cemal KONDU 1 / 9

Yeni Başlayanlar İçin: NLP - Genç Gelişim Kişisel Gelişim. Cemal KONDU 1 / 9 Cemal KONDU 1 / 9 cemalkondu@hotmail.com Başarı nedir? Sözlük anlamıyla, başarma işi veya başarılan iş, muvaffakiyettir. İnsanlar başarıyı tanımlamakta zorlanırlar. Başarı tanımınız yoksa başarılı olma

Detaylı

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen Yayın no: 168 SAYGI VE HÜRMET ÖYKÜLERİ Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 4965 18 2 Sertifika no: 14452 Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın Grubu

Detaylı

Senin için gelmesi mukadder olan şeylere hırs göstermen yersizdir. Senin için olmayan, başkasının hakkı olan şeylere, hasret çekmen yakışıksızdır.

Senin için gelmesi mukadder olan şeylere hırs göstermen yersizdir. Senin için olmayan, başkasının hakkı olan şeylere, hasret çekmen yakışıksızdır. Ciddi olarak Allah a isyan etmekten kaçın. O nun rahmet kapısına devam et. Bütün gücünü ve kuvvetini Allah için harca. Taatında sarfet. Yalvar, ihtiyaçlarını O na arz et. Başını önüne eğ, kork, Hak kın

Detaylı

Herkese Bangkok tan merhabalar,

Herkese Bangkok tan merhabalar, Herkese Bangkok tan merhabalar, Başlangıcı Erasmus stajlarına göre biraz farklı oldu benim yolculuğumun aslında. Dünyada mimarlığın nasıl ilerlediğini öğrenmek için yurtdışında staj yapmak ya da çalışmak

Detaylı

YARATICI OKUMA DOSYASI. En sevdiğiniz tatil kitabını anlatan bir resim çiziniz.

YARATICI OKUMA DOSYASI. En sevdiğiniz tatil kitabını anlatan bir resim çiziniz. YARATICI OKUMA DOSYASI En sevdiğiniz tatil kitabını anlatan bir resim çiziniz. MAVİŞ Mavişe göre Dünya nın ¾ nün suyla kaplı olmasının nedeni nedir?...... Maviş in gözünün maviden başka renk görmemesinin

Detaylı

REHBERLİK VE İLETİŞİM 8

REHBERLİK VE İLETİŞİM 8 REHBERLİK VE İLETİŞİM 8 Yrd. Doç. Dr. M. İsmail BAĞDATLI mismailbagdatli@yahoo.com İletişim Süreci KAYNAK Kodlama MESAJ Kod Açma ALICI KANAL Geri Besleme KANAL Sözsüz İletişim Beden dilimiz jestler, mimikler,

Detaylı

(*a) "Dil veren çok olur, ekmek veren az olur." sözünün anlamını bilmediğini hatırla.

(*a) Dil veren çok olur, ekmek veren az olur. sözünün anlamını bilmediğini hatırla. [ 0001 ] Çevrendeki insanlar başkalarının yönlendirmeleri sonucu, sana karşı her zamankinden farklı bir yaklaşım içinde olabilir. Böyle bir durumla karşı karşıya kaldığında, ilgili insanın (*a) "Dil veren

Detaylı

İnsanı Okumayı Bilir. R. ŞAFAK KEKLİK

İnsanı Okumayı Bilir. R. ŞAFAK KEKLİK L o g o İnsanı Okumayı Bilir. R. ŞAFAK KEKLİK Ahmet Beyin, Yönetim Koçu Şafak Beyle görüşmesi üzerinden bir hafta geçmişti. Cuma görüşme için Ahmet Bey Şafak Beyin Ofisine gitti. R.Şafak KEKLİK Hoş geldin

Detaylı

10-11 YAŞ GRUBUNUN ANNE BABASI OLMAK

10-11 YAŞ GRUBUNUN ANNE BABASI OLMAK 10-11 YAŞ GRUBUNUN ANNE BABASI OLMAK İnsanoğlu yaşam boyu farklı gelişme dönemleri yaşar. Çocukları daha iyi tanımak için onların içinde bulundukları gelişme döneminin özelliklerinin bilinmesi aileyi rahatlatır,

Detaylı

Karşındakini Var Etmenin En Zor Yolu: DİNLEMEK - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Karşındakini Var Etmenin En Zor Yolu: DİNLEMEK - Genç Gelişim Kişisel Gelişim Fatma Atasever fatmaatasever@windowslive.com Uzun zamandır kendini kötü hisseden arkadaşıma bir psikoloğa gitmesini önerdim. Psikoloğa gidince ne değişecek? İlaç veremeyecek ki. Konuşarak ben nasıl tedavi

Detaylı

Herkes bir arayış içinde

Herkes bir arayış içinde Euzubillahimineşşeytananirracim Bismillahirrahmanirrahim Herkes bir arayış içinde Ayberk Efendi Berlin 2oo8 La havle vela kuvvete illa billahil aliyyil Azim. Meded ya Sultanul Evliya, meded ya Şeyh Nazım

Detaylı

Bu konu üzerinde Hz Muhammed AS hadisi şeriflerinde özellikle üzerinde durmuştur, çok önemli bir konudur.

Bu konu üzerinde Hz Muhammed AS hadisi şeriflerinde özellikle üzerinde durmuştur, çok önemli bir konudur. {socialsharing} Gön: Arca Koryürek 10/03/2010 Re: Deccal'ın gelişi hakk. DECCAL'IN ORTAYA ÇIKIŞI HAKKINDA İLGİNÇ BİR TEORİ Arkadaşlar, DECCAL... Bu konu üzerinde Hz Muhammed AS hadisi şeriflerinde özellikle

Detaylı

Duygu, düşüncelere bedenin içsel olarak karşılık vermesidir. Başka bir deyişle, beyne kalbin eşlik etmesidir.

Duygu, düşüncelere bedenin içsel olarak karşılık vermesidir. Başka bir deyişle, beyne kalbin eşlik etmesidir. Duygu, hareket halindeki enerjidir. Duygu, düşüncelere bedenin içsel olarak karşılık vermesidir. Başka bir deyişle, beyne kalbin eşlik etmesidir. Duygu, insanın yaşam kalitesini belirleyen en önemli kaynaktır.

Detaylı

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış; Yemek Temel, Almanya'dan gelen arkadaşı Dursun'u lokantaya götürür. Garsona: - Baa bi kuru fasulye, pilav, üstüne de et! der. Dursun: - Baa da aynısından... Ama üstüne etme!.. Ölçüm Bir asker herkesin

Detaylı

13 Safer 1430 / 07 Şubat 2009

13 Safer 1430 / 07 Şubat 2009 322 13 Safer 1430 / 07 Şubat 2009 İzin verirseniz, bu tefekkür paylaşımına bazı tanrıları tanımakla başlayalım. Tanrıları anlatan tefekkür şemamıza Talibin Tanıması Gereken Yaygın Tanrı Tipleri başlığını

Detaylı

Şimdi olayı şöyle düşünün. Temel ile Dursun iddiaya giriyor. Temel diyor ki

Şimdi olayı şöyle düşünün. Temel ile Dursun iddiaya giriyor. Temel diyor ki Bildiğiniz üzere Deutsche bank'ın arzı ile varantlar İMKB'de işlem görmeye başladı. Bu konuda çok soru gelmiş. Basit bir şekilde ne olduğunu açıklamak da bize farz oldu. Fakat hemen şunu belirteyim ki;

Detaylı

LanguageCert AÜ TÖMER C1 TürkYet (Konuşma) Örnek Sınav 1

LanguageCert AÜ TÖMER C1 TürkYet (Konuşma) Örnek Sınav 1 LanguageCert AÜ TÖMER C1 TürkYet (Konuşma) Örnek Sınav 1 Gözetmen İçin Açıklamalar Sınav Süresi: 13 Dakika G = Gözetmen A = Aday BİRİNCİ BÖLÜM (3 dakika) KAYIT CİHAZINI KONTROL EDİNİZ G: LanguageCert AÜ

Detaylı

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI ŞEYH MUHAMMED NASIRUDDİN EL-ELBANİ 1 KİTAB VE SÜNNETE DAVET YAYINLARI 1435 HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI ŞEYH MUHAMMED NASIRUDDİN EL-ELBANİ irtibat kitabvesunnet@gmail.com

Detaylı

Değişen Değerlerimiz. Çizim: Nat Wibberley

Değişen Değerlerimiz. Çizim: Nat Wibberley 2 Değişen Değerlerimiz Çizim: Nat Wibberley Mesih imanlısının bir imanlı olarak özel bir dünya görüşü vardır. Peki, imanlının dünya görüşü dediğiniz olgu benim günlük hayatımı nasıl değiştirecek? 1. Selanikliler

Detaylı

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ BÖLÜM. İLETİŞİM, NLM VE DEĞERLENDİRME ( puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKYESİ 8 Hayatı boyunca mutlu olmadığını fark eden bir adam, artık mutlu olmak istiyorum demiş ve aramaya

Detaylı

BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK

BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK Ceylan Işık, Hacettepe Türkçe Öğretmenliği Biliyor musunuz, ben bir çocuğun kalbine dokundum? Hatta bir değil birçok çocuğun kalbine dokundum. Onların sadece ellerine, yüzlerine

Detaylı