Ophelia London - Bıraktığın Yerde Beklermi Aşk.

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Ophelia London - Bıraktığın Yerde Beklermi Aşk. www.cepsitesi.net"

Transkript

1 Ophelia London - Bıraktığın Yerde Beklermi Aşk Annem için. Sen olmasan bu kitap da olmazdı. 1. BÖLÜM Bir eliyle kapı kolunu, diğer eliyle de yabanmersinli muf-finini tutan Tess Johansson, öğretmenler odasının dışında bekliyordu. On dakika içinde öğretmenler toplantısı, iki saatten daha kısa bir süre içinde ise dersler başlayacaktı. Güneşli, huzurlu ve neredeyse mükemmel geçmiş olan yazın ardından okulun ilk günüydü. Psikoloji öğretmeni Alan Ball, yanından geçip odaya girerken, Selam, Tess, dedi. Yaz nasıl geçti bakalım? Adam çoktan içeri girmiş olmasına rağmen Tess, Neredeyse mükemmel! diye arkasından seslendi. Elindeki muffini ikiye böldü, küçük olan parçayı çöpe attı ve büyük parçayı ağzına tıkıştırırken kendi kendine, yarın normalden daha uzun bir koşuya çıkacağına dair söz verdi. Harekete geç ya da kaybet, canım. Tess birisinin sırtını dürttüğünü hissetti. Ağzındaki muffinle öksürmeye çalışırken arkasını döndü ve en yakın arkadaşı Mackenzie yi gördü. Kısa boylu ve sevimli arkadaşı öğretmenden çok öğrencilerinden biri gibi duruyor, giymiş olduğu şık, siyah etekli resmi kıyafeti bile bunu değiştiremiyordu. Yılın ilk resmi öğretmenler toplantısına hazır mısın? diye sordu Mac. Bir yandan sarı saçlarını kulağının arkasına sıkıştırmaya çalışırken, diğer yandan kapıyı işaret ediyordu. Kesinlikle, diyen Tess gülümsedi. Sadece hiraz daha fazla uyuyabilmiş olmayı dilerdim. Belki de akşam biraz daha erken uyurum. Tüm akşam üstü planlarım silinecek gibi duruyor.

2 Tek başına yiyeceğin akşam yemeğinin ardından çiçeklerine iyi geceler öpücüğü vermek üzerine kurulu olan planlarından mı bahsediyorsun? Ha-ha. Tess gözlerini devirdi. Bunu hala yalnız olan bir feministin söylüyor olması çok komik. Mace kurnaz bir bakış attı. Tess arkadaşının söylediklerini saptırmak konusunda başarılı hale gelmişti; Mac in yorumları genelde tam isabetle sonuçlanırdı. Yalnız olmak kendi seçimim. Mac daha sofistike ve on sekiz yaşından daha büyük görünmek için kullandığı siyah çerçeveli gözlüklerini taktı. Erkekler iyi, hoş ama aralarından birinin beni mutlu etmesine ihtiyacım yok. Ben de öyle duydum. Tess dudağını ısırdı ve başım çevirip çöp kutusuna bakarak muffinin diğer yarısını düşündü. Onda daha mı fazla limon kreması vardı sanki? Ve? Mac çenesini kaldırdı. Bu neredeyse mükemmel zırvalığı da nedir? Sen tüm yazı burada benimle geçirdin. Mac yüzüne, Tess in kahkaha atmasına neden olan masum bir yavru köpek bakışı kondurdu. Neden tamamen mükemmel demiyorsun ki? Sözde yazın mükemmel geçmesi için beni sosyalleş-tirecektin. Sözünü tuttun mu? Sana tam olarak altı randevu ayarladım- Hepsi de ayrı birer felaketle sonuçlandı. Lafı gelmişken, dedi Mac, diğerlerinin duymaması için arkadaşının kolundan tutup onu kenara çekerken. Cumartesi günkü randevun nasıldı? En yakın arkadaşına bakan Tess gözlerini kıstı. Mac daha önce arasını yaptığı iki arkadaşı nişanlandı diye, Tess in de onun aracılığıyla bir ilişkiye başlaması gerektiğini düşünüyordu. Tess elini uzun ve koyu renkli saçlarında gezdirdikten sonra alışkanlıkla saçlarının uçlarını kıvırdı. Artık ciddi ciddi bu kasabada erkek kalmadığını düşünmeye başlayacağım. Ve sen de tam bir fıstıksın, dedi Mac kalçasını hafifçe Tess in kalçasına vurarak. Ne yazık. Ama endişelenme. Önümüzdeki hafta otelde toplu tanışma günü var. Sırıttı. Seni de yazdırıyorum. Asla olmaz. Tess elini kaldırdı. Daha fazla ayarlanmış buluşma istemiyorum. Cumartesi günü olanlardan sonra asla. O kadar mı kötüydü? Mac in yüzündeki gülücük solmuştu. Tess acıklı bir şekilde güldü ve Mac'in omzunun üzerinden müdüriyet binasına ve ilerleyen kamyonete baktı. Fazladan uyumak ve yol üzerinde pastaneye uğramak yerine her zamanki günlük sporunu yapmış olsaydı güne daha hazırlıklı olurdu diye düşünüyordu. Tess hemen cevap vermeyince Mac kaşını kaldırdı. Tess binanın duvarına yaslandı ve yemeğe çıktığı kişinin o akşam nasıl sürekli kendinden bahsettiğini, Tess'e kendisiyle ilgili tek bir soru sormadığım ve restoranın vestiyer odasında onu taciz etme cüretinde bulunduğunu anlatmayı düşündü. Daha sonra anlatırım, dedi çantasının fermuarını düzelterek. İkimiz de biraz daha kafein aldıktan soma. Saat altı buçuktu ve normalde Tess için erken bir saat olmamasına karşın, o gün çok erken olduğunu hissediyordu. Hava hala sıcaktı ve bir gece önce biten yaz tatilini hatırlatarak onunla alay ediyor gibiydi. Mac öne doğru bir adım attı ve sabah güneşinin altında gözlerini kısarak Tess in ardından ilerledi. Randevun Jeff leydi, değil mi? diye sordu. Ne yaptı? Tess cevabını geciktirmek için dudaklarını büktü. Sorun tam olarak ne yaptığı değildi aslında. Tüm erkekler kendileri hakkında konuşurdu. Sorun daha çok Tess in ne hissettiğiydi. Ya da hissetmediği. Adam yakışıklıydı ama ceketlerin arkasında oldukça samimi anlar yaşadıkları zaman bile arada hiçbir çekim, hiçbir kıvılcım yoktu. Arada bir kıvılcım olsaydı bile, Tess aralarında duygusal olarak hiçbir ilerleme kaydedilemeyeceğinden emindi. Ne kadar denerse denesin, romantik ilişkiler onun için hiçbir zaman yolunda gitmemişti. Her şey ilk kez on beş yaşında terk edilmesiyle başlamış ve sonra da henüz hoşlanmaya başladığı Sam in daha iki hafta önce durup dururken onu ortada bırakmasıyla devam etmişti. Güven. Tess bu duyguyu kaybettiğinde, kendini tekrar ortaya atıp başka bir kalp kırıklığı riskini almaya olan cesaretini kaybetmişti.

3 Hiç. Hiçbir şey, dedi nihayet. Kendi içinde kendi kendisine acıma partisi vermemeye kararlıydı. Sadece... biliyorsun işte. En azından Mike dan iyiydi, dedi Mac sırıtarak. Tess de ona gülerek karşılık verdi. O tam bir hayal kırıklığıydı. Erkenci bir grup öğrenci yanlarından geçip giderken Tess sesini alçalttı. Kendisi için aldığı yeni kolyeyi tekrar tekrar anlatıp durduğuna inanamıyorum. Evet. Muhtemelen dünyanın en erkeksi şeyi değil, diyen Mac lafı daha fazla uzatmadı. Tess, Mac i tanıyordu ve arkadaşının daha fazla konuşmamasının bir nedeni olduğunun farkındaydı. Ne? diye sordu. Mac bilekliğiyle oynamaya başladı. Sadece düşünüyordum da... Belki de sen, şey, biraz fazla seçicisindir. Tess ağzını bir karış açtı. Şaşkınlıkla, Seçici mi? diye tekrar etti. Bir erkeğin kolye takmasını dert edecek değilim ama Tanrı aşkına, bari şuna zincir deseydi. Mükemmel erkeği bekleyip duruyorsun, dedi Mac onun koluna dokunarak. Ama öyle bir erkek yok, tatlım. Tess arkadaşını tatmin etmek için sadece başını sallamakla yetindi, çünkü buna pek katılmıyordu. Mükemmel erkeği değil, kendisi için mükemmel olan erkeği arıyordu. Tüm kalbiyle sevip güvenebileceği birisini. Ve onun dışarıda bir yerde olduğunu biliyordu. Bir defasında onu görmüştü bile. Ama bu milyonlarca yıl önceydi. O zamanlar kimse ona ilk sevdiği erkeğin aynı zamanda kalbini paramparça eden ilk erkek de olacağını söylememişti. Affedersin, dedi Mackenzie, Tess i o ana geri döndürerek. Sorun değil. Tess gülümsedi ve kendi kendisine dışarıdaki her erkeğin ilk seferki gibi onu incitmek için beklemediğini hatırlattı. Sen denedin. Daha fazla deneyeceğim. Alabama daki kuzenim beni ziyarete geliyor. Dişleri olmayan mı? Mac dalgın bir şekilde dudağını ısırdı. Saçları güzeldir ama. İkisi do güldü. Almayayım, teşekkürler, dedi Tess. Fi keklere ayıracak vaktim yok zaten. Çok meşgul bir yıl olacak. Koroyu British Colıımbia'daki Fiestaval e götüreceğim. Çok büyük olay olacak. Etkilenmiş görünen Mac kaşlarını kaldırdı. Walker öylesine büyük bir seyahat için tüm koroya finansman sağlamaya onay verdi mi? Henüz değil, dedi Tess müdürün bu kararı vereceğini düşünüp heyecanlanarak. Ama verecek. Bu yıl için büyük planlarım var ve ülkede çok iyi sıralamalara girdiğimize göre bize hayır demeyecektir. Şansımız açık. Senin koron bu okulun sanat programının bel kemiği, dedi Mac sandaletinin şeritlerini düzeltmek için eğilirken. Sınırsız harcama yetkisini alacağından eminim. Git yakala onları, dişi aslanım! Zihni müziğe dair süslü püslü birçok fikirle dolarken Tess gülümsedi. Öyle yapacağım. Şuraya bak. Mac öğretmenler odasının önünde durmuş onlara gelmelerini işaret eden Müdür Walker ı gösterdi. Hadi gidelim de şeytani gençlik üzerimize gelmeden odaya girelim. Tess kocaman sırıttı ve, Tatlılarım onlar benim, dedi. Eğitim verdikleri sevimli canavarlar konusunda sık sık şakalaşırlardı. Tess işini seviyordu. Yedi yıldır Franklin Lisesi nin koro öğretmeni, üç yıldır müzik bölümünün başkamydı ve öğrencilerini gerçekten çok seviyor, her başarılarında onlar kadar mutlu oluyordu. Başka bir kariyer seçmiş olmayı düşünemiyordu bile. Ayrıca müziğin iyileştirici bir etkisi olduğuna, çocukların öğrenmesine ve uyum sağlamasına yardımcı olduğuna inanıyordu. Kendi benzersiz yöntemiyle dünyayı daha iyi bir hale getiren önemli bir iş yaptığının farkındaydı. Müzik de öğretmek de kanında olan şeylerdi. Annesi kasabanın operasında çalışmış, babası da Franklin Lise-si nde yirmi beş sene boyunca fen bilgisi öğretmenliği yapmıştı. Artık ikisi de emekliydi fakat Tess her konuda onların tavsiyelerine sarılırdı... tabü aşk hayatı hariç. Ebeveynleri ve abisi C harlie onu erkek arkadaşlarının önünde rezil etmekte oldukça uzmanlardı. Tess ikinci sıranın sonunda, Mac in yanındaki sandalyeye oturdu ve Breaking Up Is Hard To Do parçasının yazılı olduğu kağıtlarla dolu olan ağır çantasını yere bıraktı. Öğrencilerine bu dönem öğretmek

4 istediği şarkı buydu. Değişik ama ekim ayındaki davetli turnuvada ve ondan sonraki ay da bölgesel turnuvada bulunacak jürilere göre güvenli bir şarkıydı. Ondan sonra da Fiestaval geliyordu. Oturduğu zaman bacak bacak üstüne attı ve bu da yeni gri eteğinin yırtmacının açılmasına ve çok fazla bacak dekoltesi vermesine neden oldu. Tess eteğini hızlıca topladı ve bunun işe gelirken giyilecek en iyi kıyafet olmadığını zihnine not etti. Dersini almıştı. Joe Walker odanın karşısında durmuş, kürsünün üzerindeki kağıtları karıştırıp konuşurken Tess onu dikkatle dinlemiyordu. Saatinin kemeriyle oynayıp duruyordu ki kilidi bir anda açılarak yere düştü. Çıkan ses, herkesin dönüp Tess e bakmasına neden oldu. Tess yalnızca ağzını oynatarak, Affedersiniz, dedi. Saati almak için öne eğildiğinde bir kişinin hala ona bakmakta olduğunu fark etti. Yeni öğretmenlerden biri olma diye düşündü. Vay canına, adanı resmen göz kamaştırıyordu. Koyu renk dalgalı saçları, güzel bir çene yapısı ardı ve bir Amerikan futbolu oyuncusu gibi yapılıydı, i n azından arada on sandalyelik mesafe varken bile öyle görünüyordu. Tess saatini aldıktan sonra tekrar o tarafa baktı. Adam hala ona bakıyordu ve bakışları buluştuğunda da çekici bir şekilde hafifçe sırıttı. Tess kendisine rağmen onun gülücüğüne karşılık verdiğinde ise midesinin takla attığını hissetti. Kıvılcım mı diyordum ben... O gece vestiyer odasında yanımda bu olsaydı keşke. Bir anda ondan etkilenmiş olmasına rağmen bu durumdan hoşnuttu ama bir yandan da bunu garip buluyordu. Bir dakika. Onu tanıyor muydu? Tanışmışlar mıydı? Ah kahretsin, yaz başlarında birlikte dışarı çıktığı adamlardan birisi değildi, değil mi? Adamların yüzleri bir anda birbirine girmeye başladı. Bu adamın yüzünü net olarak çıkaramasa da onunla daha önce tanışmış olduğunu biliyordu. Bir yerlerde tanışmış olmalıydı. Tess ona bir daha baktı ve adam elini hafifçe kaldırarak ciddi ciddi ancak zarif bir şekilde el salladı. Tess sandalyesine yaslanırken yanaklarının birazcık kızaracağını biliyordu ve o an hafifçe gerildiğini de hissetti. Belki de adam gerçekten yazın görüştüklerinden biriydi. Gerçekten bu kadar unutkan birisi mi olmuştu? Ve dün gece e-posta adresine gelen öğretmen nöbet listesine bakma zahmetine neden katlanmamıştı acaba? Böylece adamın adını hatırlayabilirdi. Tess gülümsedi ve adamın yeni cinsellik eğitimi öğretmeni olduğunu hayal ederek kucağına baktı, hğer böylesine yakışıklı bir adam horfc»rakfrjtw erde Çekler m Asfo monları zirveye çıkmış olan bir grup kız öğrenciye ders verecek olursa, işi zor olacak demekti. Herkes müdürü dinlerken, Tess bir eliyle saçıyla oynuyor ve ilgisiz bir şekilde sıranın sonuna bakıyordu. Artık adamın yalnızca sağ bacağını görebiliyordu. Haki bir pantolon giyiyordu ki bu, okulun ilk günü için oldukça spor bir kıyafetti. Çoğu öğretmen yılın başında iyi bir izlenim bırakmaya çalışırdı. Tess adamın pantolonun üstüne ne giydiğine sinsice bakmak için eğilecek oldu ki tam o anda adam ayağa kalktı. Tess onun neden bunu yaptığını merak ederek nefesini tuttu. Tess'in ona baktığını fark etmiş ve daha iyi bakabilsin diye ayağa mı kalkmıştı? Tess o anda VValker m o adamla konuştuğunu ya da onunla ilgili bir şeyler söylemekte olduğunu fark etti. Onu fakülte üyelerine tanıtıyordu. VValker katı sesiyle, Okulumuzun yeni futbol koçuyla tanışın, dedi. A-ha! Haklıydım işte. Tess içten içe kendini tebrik etti. Büyük ihtimalle bir zamanlar oyun kurucuydu. Ama nerede? Neden bu kadar tanıdık geliyordu? Üyelerimiz arasına son anda eklenen birisi olarak aramızda bulunmasından mutluluk duyuyoruz, dedi VValker. Son çalıştığı okulda yardımcı koçtu ve takım eyalet turnuvalarına kadar yükseldi. Diğer öğretmenler mırıldanarak takdirlerini dile getiriyordu. Tess, temmuz ortasında, antrenmanların başlamasından hemen Önce ortaya atılan futbol koçuyla ilgili hayal meyal bir şeyler hatırladı ama spor programını o kadar sıkı takip etmiyordu. Yine de o anda gözlerini odanın karşısmdaki adamdan alamadığını göz önünde bulundurarak, artık koro çalışmaları bittikten sonra salondan ayrılmayıp lutbol maçlarına katılabileceğini düşündü.

5 Lütfen, ' dedi Walker, benimle birlikte Jack Mars-hall a aramıza hoş geldin deyin. Herkes koçu alkışlarken, onun ismini duyan Tess in yüzünün rengi atmıştı. Sence de çok yakışıklı değil mi? dedi Mac dirseğiyle Tess i dürterken. Ellerine bir baksana, kocamanlar. Tess, neden bluzunun eteklerini çekiştiriyorsun? Ben... Tess cümlesini nasıl bitireceğini bilmiyordu. On beş yaşındayken yaz tatilinde tanışmış olduğu çocuğa, Jack Marshall a bakmakla meşguldü. Ona ilk gerçek öpücüğünü veren çocuğa. Ağustos un son gecesi onunla buluşacağına söz veren ama buluşmaya gelmeyip ortadan kaybolan çocuğa. Jack Marshall a: Tess in kalbini kıran ilk erkeğe... Yüzünde karışık bir ifade vardı. Ona gerçekten de öfkeli gibi görünüyordu. Ama neden? Daha iki dakika önce Walker onu ayağa kaldırana kadar aralarında bir kıvılcım parıldamamış mıydı? Onun bakışlarını yakalayıp ona gü-lümsemişti, bu her zaman işine yarardı ki onun üstünde de işe yaramış gibi görünüyordu; ne de olsa gülümsemesine karşılık vermişti. Ardından kadına el sallamıştı. Hem de tam bir ahmak gibi. Jack onu odaya girer girmez fark etmişti. Minyatür bir Barbie bebek gibi duran kısa boylu diğer öğretmenin yanında oturuyordu. Jack hiçbir aman Barbic bebek tiplilere ilgi duymamıştı. Kadınının gerçek ve kıvrımlı olmasını isterdi. Barbie nin yanında oturan koyu renk saçlı kadın her kimse, o küçük düğme burnuna kadar tam olarak Ja-ck in tipiydi. Kadın Jaek dcn birkaç sandalye öteye oturunca, Jack daha o anda kalkıp oraya gidecek olmuştu fakat müdür de tam o anda içeri girmişti. Jack bir süre onu izlemiş ve kadının da ona doğru bakmasını beklemişti. Kadın bacak bacak üstüne atınca eteğinin ön kısmı açılmış ve bariz bacak dekoltesi ortaya çıkmıştı. Walker tanıştırma faslını bitirmiş ve program hakkında konuşmaya başlamıştı ama Jack in konsantre olabildiği tek şey odada koyu saçlı kadının oturmakta olduğu noktaydı. Gidip onunla konuşmak istiyordu ama burası bir bar olmadığı gibi Jack de tam olarak gidip kendisine bir kadın seçecek pozisyonda değildi. Yumruklarını sıkarken yüksek sesle küfretmek istediğini fark etti ama küfürlü konuşmayı azaltmak konusunda kendisine verdiği sözü hatırlayarak durdu. Özellikle de sahadayken küfür etmemesi gerekiyordu. Bugünün gençleri kelime haznelerini geliştirmeye çalışırken koçlarının her cümlesinde küfür bulunması onlar için çok da güzel bir örnek oluşturmayacaktı. Jack tüm çabalarına rağmen kendini yeniden o kadına bakmaktan alamadı. Fakat kadın sanki tam o anda başını çevirmiş gibiydi. Jack onun yüzünü tekrar tam olarak görebilmek için can atıyordu. Yine bacak bacak üstüne atmış olan kadın üstte kalan ayağını bir aşağı bir yukarı sallıyordu. Jack ona dik dik bakmakta olduğunun farkındavdı ama kendine engel olamıyordu. Kadının bacakları onu hipnotize ediyordu. Jack etratmdaki diğer öğretmenlerin meraklı bir şekilde mırıldandığını fark etti ve onlara baktı. Ne kaçırdığı hakkında hiçbir fikri yoktu. Joe VValker hiçbir şey söylemiyordu. Orada durmuş ve gergin bir tavırla saçını düzeltiyordu. Jack, NValker ın yüzünde de gergin bir ifade olduğunu fark etti. Dün akşam bir oylama yapıldı, dedi Walker uzun bir sessizliğin ardından. Garcia artık başmüfettişimiz olmayacak. Geç bile kalındı, dedi Jack in yanındaki adam onu dirseğiyle dürterken. Jack onunla toplantıdan hemen önce tanışmıştı. Adamın adı Delgado'ydu ve tarih öğretmeniydi. Herkes adamın yıllardır fazladan para harcadığının farkındaydı, diye devam etti çenesini kaldırarak. Jack yeni okulundaki görevliler hakkında pek bir şey bilmiyordu ve bu yüzden hiçbir fikri yoktu. Walker konuşmasına devam etti. Kurul bütçede çok büyük sorunlara rastladı. Jack gözlerini, Ben size demiştim, adamım, dercesi-ne bir yüz ifadesi takınan Delgado ya çevirdi. Bunun haksızlık olduğunu biliyorum, dedi Walker elini tekrar saçma götürerek, ama kurul hızlıca toparlanmak istiyor. Ve ekonominin günümüzdeki durumuna bakacak olursak, bazı kısıtlamalar ve fedakarlıklar yapmamız gerekecek.

6 Jack bir anda Walker a döndü. Kısıtlamalar mı? Ne fedakarlığı? Jack altı hafta önce işe alındığında ona kimse bu kısıtlamalardan bahsetmemişti. Etraftaki mırıldanmalar daha sesli ve daha telaşlı bir hal almaya başlamıştı. Jack gözlerini Walker dan ayırmadı. Rakamlara baktık, diye ekledi Walker, ve önümüzdeki yıl birçok çalışanımızı işten çıkarmamak için başvurabileceğimiz tek yolun bütçe kısıtlamaları olduğunu gördük. Ne yazık ki yakın zamanda zor bir karar vermemiz gerekecek. Walker gözlüklerini düzeltti ama gerekenden çok daha uzun bir süre sessiz kaldı ve bu da Jack in koltuğunda öne doğru eğilmesine neden oldu. Sonuç olarak, dedi Walker, müfredat dışı olan programlardan bir tanesini kısıtlamaya karar verdik. Dün gece seçeneklerimizi ikiye kadar indirmeyi başardık. Jack, daha Walker konuşmadan kafasının içinde onun sesin duydu. Futbol... Öfkesinin alevlendiğini hissetti. Elinde beş iş teklifi vardı ve okulların diğer hiçbiri bütçe sıkıntısı yaşamıyordu. Etik duruşu ve atletik gelenekleri nedeniyle aralarından bu okulu seçmişti. Futbol takımının son yıllarda çöküşte olduğu doğruydu fakat Jack in işe alınma nedeni de zaten buydu. Başarılı bir koç olarak görülmüştü ve sağlam bir takım kuracağına dair söz vermişti. Bunun yanında, Jack in bu işe ihtiyacı vardı. Hem de çok. Chicago daki evi henüz satılmamıştı ve iki evin birden borcunu ödemesi gerekiyordu. Bir lise öğretmeninin maaşım düşününce bu oldukça zor bir durumdu. Bir de Jenna nın buraya yakın bir yerde yaşaması gibi çok büyük bir etken vardı. Bu okulu seçmesinin gerçek nedeni kızıydı. Ve birkaç ay içindeki velayet davası göz önüne Alındığüa, işsiz kalmak gihi bir seçeneği yoklu. Ola-mazdı. Ve çimeli tlc 1 ut bol takımı kısıtlanacak mıydı yani? Lanet olsun. Jack bir anda ayağa kalkmıştı. Futbol takımını kaybedebileceğimizi mi söylüyorsunuz yani? Tüm koç grubum bir anda öylece sokakta kalabilir yani, öyle mi? Bunu henüz bilmiyoruz, Koç Marshall, dedi VValker. Jack patronunun ilk kez dimdik durduğunu gördü. Muhtemelen işler iyice çığırından çıkmadan odayı kontrol altına almak istiyordu. Adil olmak istiyoruz, diye ekledi Walker. Adil mi? Jack kendini bunu tekrarlamaktan alıko-yamamıştı. öfkesini kontrol altına almaya çalışıyordu. Fakültenin en yeni üyesiydi ve herkesi kışkırtan kişi konumuna düşmek istemiyordu. Ama bahsettikleri şey geçimini sağladığı işti, deleceğiydi. Delgado ayağa kalktı. Fvct. Adil mi? diye tekrarladı. Jack adamın aynı zamanda izcilik grubunu ya da voleybol takımını çalıştırıp çalıştırmadığını merak etti. Yanında ona destek çıkacak birileri olduğu sürece bu pek de umurunda değildi. Fvet, adil, dedi Walker kağıt yığınını masaya bırakıp kollarını göğsünde birleştirerek. Yönetim kurulu kararını verdi ve ben de onları destekliyorum. Büyük programlardan biri giderse diğerlerinin düzeleceğini biliyoruz. Jack bu mantığı kabullenerek başını salladı. Kendisi ne de olsa bir muhasebeci değil, bir koçtu. Tamam, diyerek teslim oldu. Peki, futbol dışında başka hangi program kapatılabilir? Koro. Jack odadaki mırıldanmaların daha yüksek bir sesle geri döndüğünü fark etti. Fakat tek yapabildiği şey, başını iki yana sallamaktı. Buna inanamıyordu. Koro mu? Şaka gibiydi. Fakat kurul hangi programın kesileceğine karar vermedi, dedi VValker kalabalığı susturmak için. Bu bize kalmış. Jack kahkahasına engel olamadı. Burası Ortabatı. Etrafındaki diğer öğretmenlerin de ona katılmasına istercesine onlara baktı. Futbol burada her zaman başta gelir. Evet, doğru söylüyorsun, Koç, dedi Delgado. Ardından bu cümle birkaç defa daha tekrar edildi.

7 Etraftakilerin onayını da alınca cesareti yerine gelen Jack konuşmasına devam etti. Bu okulun futbol sahasında sahip olduğu mirası bir şarkı kulübüyle ciddi ciddi kıyaslıyor musunuz? Şarkı kulübü mü? Jack yeni sesi duyduğunda, başını sıranın sonunda bulunan kadına, daha dakikalar önce dik dik baktığı kadına doğru çevirdi. Kadın ayağa kalkmıştı. Bu okulun korosu yıllar boyunca ülke çapında festivallere katıldı, dedi. Ve kazandı. Miras olan biziz. Jack, ellerini kıvrımlı kalçalarına yerleştirmiş olan kadının, odanın karşısından ona öfkeyle bakan gözlerine bakarken ne diyeceğini bilemedi. İlk konuşmalarının bu şekilde gerçekleşeceğini hiç düşünmemişti. Ve eğer sanat bölümü olarak öylece oturup birkaç tane spor meraklısının fonumuza el koymasına izin vereceğimizi düşünüyorsanız, ' dedi parmağını Jack e doğrultarak, bir daha düşünün. ' Konuş be, Tess. Jack sarışın öğretmenin dediğini duymuştu. Walker ellerini kaldırdı. Düşüncelerinizi belirttiğiniz için teşekkürler, Bayan Johansson. Jack bir anda başını çevirdi. Bir hayalete bakar gibi bakıyordu. Geçen yaz aldıkları şampiyonluğun ardından Franklin Lisesi onunla iletişime geçtiğinde kasabanın ismi ona direkt bazı çağrışımlar yapmıştı. Beyninin içinde alarmlar duymasını sağlayacak kadar güçlü çağrışımlar. İkinci sınıfın yazını beraber geçirdiği esmer, neşeli ve mükemmel kız Tess Johansson m bir zamanlar bu kasabada yaşadığını biliyordu. Ardından, beraber geçirdikleri o mükemmel zamandan sonra, her iki ailenin de evine geri dönmesinden önceki gece, korkunç bir hata yapmıştı. Bunca yıl sonra bile hala suçlu hissetmesine neden olan bir hata. Milyon yıl geçse Tess in hala burada yaşıyor olacağını ve bir zamanlar öğrencisi olduğu okulda çalışacağını tahmin edemezdi, tki saniyesini ayırıp dün gece eline geçen öğretmen listesine bir bakmadığı için kendi kendine küfür etti. O zaman en azından hazırlanmış olurdu, en azından ona ne söyleyeceğini bilirdi. Fakat daha Jack bir şey söyleyemeden, neredeyse on öğretmen daha ayağa kalkmış sesini duyurmaya çalışıyordu. Onar onar ayağa kalkıyorlardı. Kısa bir süre sonra tüm odayı bir gürültü kaplamıştı. Herkesin bir taraf tuttuğunu görmek çok uzun sürmedi. Bir dakika. Bir dakika! Walker gürültüye galip gelmeye çalışıyordu. Bugün hiçbir şey kararlaştırılmıyor. Oturun. Kontrolü eline alan Walker herkes susana kadar konuşmadı. Hala şokta olan Jack başını Walker a çevirdi. Hangi programın kaldırılıp hangisinin devam edeceğine karar vermemiz için bize bir dönemlik zaman vereceklerine dair yönetim kurulundan söz aldım, dedi Wal-ker. Onlar da bunun, değerinizi ispatlamanız için yeterli bir zaman olduğunu düşündüler. Walker gözlüklerini çıkardı. O zamana kadar ne yapmanız gerekiyorsa yapın. Walker kürsüden uzaklaştığında odaya tekrar gürültü hakim oldu. Jack içgüdüsel olarak başını Tess e çevirdi ve onun da kendisine baktığını gördü. Kollarını göğsünde kavuşturmuştu ve o büyük, mavi gözlerinde kınayıcı bakışlar vardı. Onu ergenlik yıllarından beri görmemişti ama biraz daha dikkatli bakmış olsaydı onu tanıyabilirdi. Şimdi daha güzel görünüyordu tabü. Ne de olsa artık bir kadındı. Uzun boylu, stil sahibi ve kıvrımlı bir kadın. Ama uçları kıvırcık olan o uzun, kahverengi saçları ve dudakları hala aynıydı. On beş yıl önce vurulduğu o dudaklar bugün ahududu rengine bürünmüştü. Koç, dedi Walker, Jack in yanından geçerken. Ofisime gel. Ardından Tess e işaret etti. Siz de. Şimdi. BÖLÜM Tess, Walker m odasına gitmeden önce eşyalarını toparlarken kalbinin küt küt attığını hissedebiliyordu. Öfkesini nereye yöneltmesi gerektiğini doğru düzgün düşünebilecek vakti olsaydı, büyük ihtimalle yönetim kuruluna ya da bütçe komitesine ve hatta Walker a öfkelenmesi gerektiğine karar verebilirdi. Ama tek hissedebildiği şey bir kişinin ona ihanet ettiğiydi. O kişinin kim olduğu belliydi: Jack Marshall. Jack in, on beş yaşındayken de olduğu gibi tüm çekiciliğiyle yeniden hayatına girmesiyle Tess in tüm dünyasının yerle bir olması bir tesadüf müydü?

8 Bu çok kötü bir durum, dedi Mac. Müzik dersi giderse, benim münazara grubuma mı sıra gelecek? Ondan sonra ne gidecek peki? Shakespeare? Mac kendi eşyalarını toparlamak için döndü, ey, diye fısıldadı. Tony Romo saat on yönünde. Buraya doğru geliyor. Onun adı Tony değil, dedi Tess dişlerinin arasından. İsmi Jack Alexander Marshall. Mackenzie önce arkadaşına, ardından onlara doğru yaklaşan adama baktı. Yok artık, diye fısıldadı. Yani bu... o mu diyorsun? Evet. Tess in kalbi daha hızlı atmaya başlamıştı. Ta kendisi. Jack muhtemelen son cümleyi duymuştu çünkü artık Tess in tam önünde duruyor, uzun boylu, çekici ve eskisinden çok daha yakışıklı bir görünüm sergiliyordu. Parfümü gün ışığı, sabahın erken saatleri ve tabü bir erkek gibi kokuyordu. Tess bir an nefes alamadı. Nasıl olmuştu da onu hemen tanıyamamıştı? Aslında Tony Romo yu andırıyordu. Dallas Cowboys da oynayıp birçok ünlüyle ilişki yaşayan ve ardından bir modelle evlenen o meşhur oyun kurucu gibi yapılı olduğu kesindi. Tess? Bu ağzından bir soru gibi çıkmış olsa bile odanın karşısından direkt olarak ona doğru yürümüş olması onun tam olarak kim olduğunu bildiğini gösteriyordu. Merhaba, Jack, dedi Tess. Jack gülümsedi. Güzel bir gülümsemeydi. Sıcak. Tanıdık. Çok uzun zaman oldu, dedi Jack. Sen oldukça- Selam! diyerek sözünü böldü Mackenzie. Ben Mackenzie Simms. Konuşma ve münazara öğretmeni. Merhaba, diyen Jack elini sıkmak için Mac e uzandı. Tanıştığıma memnun oldum. Franklin Lisesi ne hoş geldin, diyerek konuşmasına devam eden Mac, Tess ile yeni koç arasındaki gerilimi hissedebiliyordu. Yürü be, Grizzlies! Ya da şey, şu anda yürümese de olur. Tess, benim gidip sınıfı açmam lazım. Öğle yemeğinde görüşürüz. Odadan ayrılmadan önce arkadaşına hızlıca bir bakış attı. Tess dudaklarını sıkarak Jack e baktı. Nasılsın? diye sordu Jack. Tess bu soruya gülmekten kendini alamadı. Nasıl mıyım? Saçını savurdu. Bir bakalım. Franklin Lisesi nden milyon yıl önce mezun oldum ve şimdi de aynı lisede çalışıyorum. Tabü bu, futbolcu çocuklar gelip beni ve programımı kapı dışarı ettirene kadardı. Jack gözlerini ondan almıyordu. Walker m planının bu olduğunu bilmiyordum, dedi. Ben de bugün ilk kez duydum. Evet, eminim öyledir, diyen Tess çantasını aldı. Joe biz bekliyor. Geliyor musun? Jack başını sallayınca Tess topuklarının üzerinde döndü. Onun önünden yürüyerek koridordan geçip WalkerTn ofisine giderken sıkıntısını belli etmemeye çalıştı. İçeri girdiklerinde Joe masasında oturuyordu. Geldiğiniz için teşekkürler, dedi önündeki iki sandalyeyi işaret ederek. Tess ilk önce onun oturmasını işaret eden ve hatta sandalyesini çekecek kadar ileri giden Jack e baktı. Tess oturdu ve yırtmacının tekrar açılmadığından emin olarak bacak bacak üstüne attı. Jack Marshall a frikik vermek istemiyordu. Gerçi birlikte geçirdikleri yaz süresinde bacağının üst kısımlarından çok daha fazlasını görmüştü... Ama artık durum farklıydı. Doğru söyle, Joe, dedi Tess öne doğru eğilerek. Neler oluyor? Okulun başı cidden belada, dedi Joe. Garcia burada çalıştığı beş yıl içinde işletme masrafları fonunu tamamen silip süpürmüş. Silip süpürmüş mü? Ne demek istiyorsun? Muhtemelen hapse girecek diyorum. Yarın haberlerde görürsün. Ama bu artık bizim sorunumuz değil. Çok büyük değişiklikler yapmamız gerekiyor ve üzgünüm ama sizin programlarınız okuldaki en pahalı programlar. Tess ona dönüp bakmadığı halde Jack in koltuk kenar kırını sıktığım fark etmişti. Belki de bu, onun için de gerçekten süqıri olmuştu. Joe, dedi Jack. Bana gelen sizsiniz. Bu takımı adam etmem için beni buraya siz getirdiniz. Tess gözlerini devirdi. Belli ki Joe da futbola eğimliydi. Harika. Kendini beğenmiş goriller.

9 Biliyorum, diyerek durumu kabullendi Joe. Ama oyunlara katılım azalmış durumda, takım son zamanlarda sönük kaldı ve geçen sezon yaşanan onca kafa zedelenmesinden sonra sorumluluk sigortamız tavan yaptı. Sırf bir takımımız olsun diye bir takımı bulundurmak artık altından kalkabileceğimiz bir şey değil. Jack e dönen Tess sırıtmamak için kendini zor tutuyordu. Müzik konusuna gelince... Tess patronuna dönerken sırıtma isteği bir anda sönü-vermişti. Koronun geçtiğimiz yıllarda elde ettiği başarılar tüm kasaba tarafından takdirle karşılandı. Ama bu aynı zamanda çok pahalıya mal oluyor. Setler, kostümler... Seyahat masraflarından bahsetmeme gerek bile yok. Geçen seneki şampiyona için Florida ya yaptığınız yolculuk futbol sahasının yeniden çimlendirilmesinden çok daha fazla paraya mal oldu. Jack e döndü. Ki bunun için de paramız yoktu. Yani bu yüzden zaten dara düşmüş durumdayız. Tüm gece uyumamış gibi görünen Joe elini yüzüne götürdü. Tess adamın ne kadar baskı altında olduğunu hayal edince onun için üzülmeden edemedi. Ama programını kaybetmeyecekti. Bal ile avlayacağı sinek sayısının sirke ile avlayacaklarından fazla olacağına dair bir söz duymuştu. Yani belki de Joe ile iyi geçinip onunla arasını sıkı tutması gerekiyordu. Pekala, Joe, dedi avuç içlerini masaya dayayarak. Şu işi bir düzeltelim. Hep birlikte. Ne yapmamızı öneriyorsun? Tess gerçekten iyiydi. Jack daha şimdiden bunu anlamıştı. Masaya doğru eğilişi... Walker ile flört etmiyordu. Ortada profesyonel olmayan herhangi bir davranış yoktu. Sadece çok etkileyiciydi. Jack bile ona yardım etmek, elde etmek istediği neyse ona vermek istiyordu. Patronlarının da aynı şekilde hissettiğinden emindi. Jack toz duman arasında kaybolmadan, yol almaya başlamış olan bu trenin önüne atlaması gerektiğinin farkındaydı. Evet, dedi hızlıca. Bu konuyu halletmenin en iyi yolu nedir? Walker dirseklerini masaya koyarak ellerini birleştirdi. Pekala, iyice konuşalım. Benim ilk önceliğim bütçe. Açıkça söylüyorum, ikinizden biri gitmek zorunda kalacak. Tess aksi bir şey söylemeye yeltenirken Joe ona bakarak elini kaldırdı. Merak etmeyin, birazdan ikinizi de dinleyeceğim. Tess çenesini kapatıp oturdu. Joe ValkerYn taraf tutmadığını gören Jack rahatlayarak iç çekti. Dediğim gibi, dedi sandalyesinde kıpırdanan Val-ker. Futbol da gösteri korosu da para getiren bir şey değil. Koro seyahatler için birçok bağış kampanyası yürütüyor ancak o paranın hiçbir kısmı okula girmiyor. Futbol için de aynı şey geçerli. Hayranlar ve bilet ücretlerinden gelen para direkt olarak programa gidiyor. Yani ikinizin de yeteri kadar araba yıkayarak ya da börek çörek satarak bu durumdan kurtulabileceğinizi düşünmenizi istemiyorum.' Walker gözlüklerini çıkardı ve burnunu sıktı. Ayrıca, çok sıkı fıkı bir kasabada yaşıyoruz. Ebeveynler olaya dahil olmak isteyecek ve vergi ödeyen herkes ortaya ellişer dolar koyarsa işin çözüleceğini düşüneceklerdir. Elini ağzının çevresinde gezdirdi. Bunun bir yararı olmayacaktır. Hatta programlardan birini kaldırma vakti geldiğinde durumu daha kötü bir hale sokabilir. O yüzden bunun bir yarışmaya dönüşmesini istemiyorum. Jack neredeyse kahkaha atacaktı. Hayattaki her şey bir yarışma değil miydi zaten? Okul zaten yeterince inceleme altında olacak, dedi Walker. Kurul bana dönemin sonuna kadar vakit verdi fakat iyi bir geçiş dönemi hazırlamak ve kaldırılacak olan programı düzgün bir şekilde sonlandırmak için kararımı çok daha erken bir zamanda, en geç kasım ayında vermek istiyorum. Kasım mı? Tess anında karşı çıkmıştı. Ciddi olamazsınız1. Jack, ilk patlayan kişinin Tess olmasına sevinmişti. Bu kendi öfkesine hakim olmayı denemesi için ona biraz süre tanımıştı. Çenesini o kadar kasmıştı ve dişlerini öylesine sıkıyordu ki, Tess in onu duyduğundan emindi. Olacak şey bu, dedi Walker sakince. Ardından Ja-cke dönerek, O süre zarfında futbol takımının altı adet maçı var. Ekim sonunda da mezuniyet maçı olacak. Koç, o maçlardan en az dört tanesini kazanmazsan takımını kurtarmayı düşünmeyeceğim, dedi.

10 Dişlerini sıkmaya bir son veren Jack çenesini ovdu. Walker ın takımın demesi hoşuna gitmişti. Hoşuna gitmeyen şey ise iki aydan daha kısa bir süre verilmesi ve programının buna değer olduğunu kanıtlaması için altı oyun şansının olmasıydı. Onun yerinde başkası olsa bunu imkansız olarak görebilirdi ancak Jack öyle değildi. Bunu bir meydan okuma olarak görüyordu ve kazanmaya kararlıydı. Kabul, dedi. Ellerini dizlerine, yırtmacının tam üzerine koymuş olan Tess e baktı. Tanıştıkları yaz onu her gün mayo ile görmüştü ama o zamanlar böyle bacakları yoktu. Tess in tırnaklarını avuçlarına batırdığını fark etti. Endişeliydi. Birlikte bir korku filmi izledikleri zaman da aynı şey yapardı. Ürpertici bir sahne onu etkiliyorsa ellerini yumruk yapar ve iki yanma sokuştururdu. Ve kısa bir süre ardından Jack kolunu onun omzuna sarardı. Jack o yaz sırf onunla yakınlaşabilmek için kiraladığı korku filmlerini düşünüp ona bakarken kendini nostaljik hissetmekten alıkoyamadı. Şu anda da kolunu onun omzuna sarıp her şeyin düzeleceğini söylememek için kendini zor tutuyordu. Gösteri korosu, dedi Walker, Jack i o ana geri döndürürken. Tess in dikkatlice öne doğru eğildiğini fark etti. Aynı süre zarfında sizin de bölgesel bir yarışmanız var, değil mi? Evet, diyerek başını salladı Tess. Indianapolis deki bölgesel yarış buradaki mezuniyet maçıyla aynı gecede yapılıyor. Birinci olacaksınız, Tess. Walker kollarını bağdaştırdı. Başka bir seçeneğin yok. Jack, Fcss'in mavi gözlerindeki anlık ışıldamayı fark ölmeden edemedi. Belli ki o da meydan okumalardan hoşlanıyordu. Olmuş bil, dedi Tess ciddi bir tavırla. Bir süre kimse kıpırdamadı. Odaya gergin bir atmosfer hakimdi. Sanki ödül ortaya bırakılmış ve herkes onu almak için nasıl saldırıya geçeceğini planlıyor gibiydi. Nihayetinde Joe konuşmaya başladı. Böyle olacak işte. Kısacası daha başarılı olan program kaldırılmayacak. Sen oyunları kazanacaksın, sen de bölgesel yarışta birinci olacaksın. Bu kadar. Anlaşıldı, dedi Tess. Anlaşıldı, dedi Jack onu tekrar ederek. İlk ayağa kalkan Jack olmuştu ancak Tess in kendisinden önce odadan çıkmasına müsaade etti. Müdüriyet binasından çıkana kadar her ikisi de tek kelime etmedi. Tess binadan çıkıp bir anda duraklayınca, Jack onun üstüne çullanacak gibi oldu. Tess mavi gözlerini kocaman açıp ona dönünce bu kadar yakınında olduğunu görmesiyle irkildi. Bak, dedi saçlarını yüzünden çekerken. Joe bu durumu şimdilik gizli tutmamız gerektiğini söyledi. Bunu yapacağına söz verirsen ben de söz veririm. Jack şaşkınlıkla geri çekilirken kaşlarını çatmıştı. Ne söylediğini ben de duydum. Ve ben oyunbozan birisi değilim. Tess derin bir nefes verdi. Bu bir oyun değil, Jack. İşimizden, birçok insanın işinden bahsediyoruz. Jack elini saçlarına götürdü. Ben bunu bilmiyor muyum sanki? dedi bakışlarını aşağı götürerek. Öyle yapmak istememiş olsa da gözleri otomatik olarak Tess in bluzunun V kesim yakasına odaklandı. Tess in boğazını temizlediğini duyunca çenesini kaldırdı. Tess başını iki yana sallayarak ona dik dik bakıyordu. Jack kadınların çoğunun bu kadar dikkatli İncelenmekten hoşlanmadığının farkındaydı ancak bu istemeden olmuştu. Bir süre sonra Tess in ifadesi yumuşar gibi oldu. Şu duruma inanamıyorum, dedi elini ağzına götürerek. Jack, Tess in birdenbire ortaya koyduğu kırılgan tavır karşısında şaşırarak gözlerini kırpıştırdı. Onun ne kadar kırılgan olduğunu da hatırlıyordu. Peki, o hassas duygulara on beş yıl önce nasıl muamele etmişti? Düşünmek bile istemiyordu. O zamanlar her şeyin yanma kar kalacağını sanan şımarık çocuğun tekiydi. Ama şimdi... O yazın sonunda ne olduğunu açıklamak istiyordu. O gece neden buluşmaya gitmediğini anlatmak istiyordu. Yıllar önce söylemesi gerekenleri şimdi söy lemek üzereyken hiç düşünmeden ona doğru bir adım attı.

11 BÖLÜM Bu Tess in Jack i bu kadar yakından ilk görüşüydü. Ona dik dik bakmakta olduğunu fark edince bakışlarını hemen aşağı indirdi. Fakat belki de yere kadar indirmesi gereken bakışlarını adamın göğsüne odaklamamalıydı. Düğmeli beyaz gömleğinin altından ne kadar atletik olduğunu görebiliyordu. Boğaz kısmı biraz açıktı ve içerisi hakkında az da olsa fikir verebiliyordu. Yine o parfümü kokladı. Reşit olmayanların yanında bu kadar leziz kokmanın yasa dışı olması gerekiyordu. Kahretsin! diye düşündü gözlerini başka bir yere çevirirken. Güpegündüz adamı kesiyorum resmen. Ben de en az onun kadar kötüyüm! Ama vücudu gerçekten güzel. Umarım bu konu hakkında daha önceden bir fikrim olmadığım biliyorsundur, dedi Jack. Tess kabul etmekten nefret ediyor olsa da Jack in doğru söylediğini biliyordu. Ona acıdığından falan değildi ama okula yeni geldiğini düşününce bazı açılardan Tess den daha kötü durumda olmalıydı. Tabü ki, dedi Tess başını sallayarak. Bunda ikimizin de suçu yok. Aklı otomatik olarak ilk adımının ne olması gerektiğini planlama moduııa geçmişti. Sınıfına gidip strateji üretmeye başlamak üzere ağırlığını diğer tarafa verdiğinde Jack ona uzanarak koluna dokundu. Tess, dedi. Bir dakikan daha var mı? Tess başını eğip omzuna dokunan parmaklara bakrıe Jack'in onun elini ilk kez tuttuğu zamanı düşünürken kendini geri çekmedi. Bir bankta oturuyorlardı, ay tam tepelerindeydi, Tess onu kumların üzerine savurmak istiyordu ve... Milyonlarca yıl öncesinden kalma olan bir anı aniden geri çekilmesine neden olurken Tess saatine baktı. Tabü. dedi Jack'in sorusunu yanıtlamış olmak için. ilk dersin başlamasına hala kırk beş dakika var. Jack köşede daha az insan trafiğinin yaşandığı bir nokta işaret etti. Tess onunla birlikte yürüdü. Jack in söyleyeceklerini merak ediyor ve belki de göğsüne tekrar bakabileceğini düşünüyordu; ancak ofisine gitme konusunda da çok gergindi. Gerçekten bir plan yapması gerekiyordu. Hem de hemen. Jack tam ağzını açıp konuşacaktı ki, kahverengi gözlerinde bir değişiklik oldu. Ee, ailen nasıl? diye sordu topuklarının üstünde geriye doğru esneyerek. Şey, iyiler, diye yanıtladı Tess. Kafası karışmıştı. Annemle babam emekli oldular ve... Kardeşim Charlie yi hatırlıyor musun? Jack hafifçe güldü. Derin, erkeksi ses tonu Tess in ensesinin yanmasına neden oldu. Tabü ki hatırlıyorum. O yaz bana araba sürmeyi öğretmişti. Hala o 67 model Im-pala yı sürmüyor, değil mi? Tess de gülmeden edemedi. Aslında araba hala onda. Çalışmıyor ama Charlie vakit bulduğunda onu tamir edebilmeyi umuyor. Araba babamların evinde beklemede. Jack çenesini ovdu ve bir an hatıraların arasında kaybolmuş gibi göründü. O arabayı tekrar görmeyi çok isterim. Gülümsedi. On altıncı yaş günümde o arabayı almamıza izin vermişti, hatırlıyor musun? Evet. Aklı o geceye giden Tess tekrar güldü. Yazın ortasıydı. Jack her zamanki havalı tavrıyla aralarında yalnızca birkaç ay olmasına rağmen on altı yaşına ilk girenin kendisi olduğunu Tess in kafasına kakıp duruyordu. Ortada verilecek bir karar olduğunda her zaman, Unutma, Tess, ben senden büyüğüm, derdi. Her zaman bu şakayı yapmak zorundaydı. Tess o zamanlar sırf kendisinden büyük olduğu için Jack in yanına kar kalmasına izin verdiği şeyleri hatırlarken gülümsedi. O arabayla çok fazla anım var, diyen Jack, Tess'i o ana geri döndürdü. Seninle çok zamanımız geçti... Sesi gitgide düşmüştü. Jack in düşüncelerinin tam olarak nereye yöneldiğini bilen Tess in midesi beklenmedik bir atak yaptı. O arabada bir sürü anıları vardı. Charlie, Jack e araba kullanmayı öğretmiş olabilirdi ama o Amerikan demir yığınının içindeyken Jack de Tess e bazı şeyler öğretmişti. Tess dün yaşanmış gibi gelen anıları düşünürken yanaklarının kızardığını hissetti. Jack'e baktı ve hala gelişmekte olan, vücuduna göre fazla uzun boylu ve belinin çevresini tam olarak sarabilecek büyüklükte elleri olan on altı yaşındaki çocuğu görmeye çalıştı. Jack'in ellerine baktı ve o ellerin belini sarmasının nasıl bir duygu olacağını hayal etti. Şu anda belini ne kadar sarabilirlerdi?

12 Uyan, Tess! diye bağırdı kendi zihninin içinde. Bu adam sen ve işinin arasında duran adam. Bunu unutma! Dinle dedi aklını oyuna odaklı tutmaya çalışırken, konuşup arayı kapatmak falan çok hoştu ama gerçekten gitmem gerekiyor. Bugün ve önümüzdeki iki ay için yap-tığnn planların suya düştüğünü biliyorsun Ağır çantasını diğer omzuna geçirdi. Yani artık müsaade edersen... Bir dakika. Jack önünü kesmişti. Bu konu hakkında konuşmamız gerektiğini ve bazı kurallar koymamız gerektiğini düşünmüyor musun? Jack! Tess gürlemişti. Daha önce de söylediğim gibi, bu bir oyun değil. Git işini yap. Ben de kendi işimi yapacağım ve sadece- onu ittirmek için bir kolunu uzattı, yoluma çıkma yeter. Tamam, bu kaba bir davranış biçimi olabilirdi ama Jack MarshalPa nezaket borcu yoktu. Ne derse desin, ne konuda anlaşmış olurlarsa olsunlar ya da ne kadar seksi kokuyor olursa olsun... ortada su götürmez bir gerçek vardı: birbirlerinin rakibiydiler. Bu başlı başına berbat bir durum olabilirdi ama Tess bunu unutamazdı. Hiçbir şey söylemeden ona baktıktan sonra Jack sanki bir şey daha söylemek ister gibi ağzını açtı. Ama hiçbir şey söylemedi. Sadece kenara çekildi ve Tess in geçmesine izin verdi. Teşekkür ederim, dedi Tess resmi bir şekilde. Rica ederim, diye karşılık verdi Jack. Zıt yönlere doğru ilerlerken omuzları yanlışlıkla birbirine değdi. Jack köşeyi döndüğünde derin bir soluk verdi ve çenesini sıkmayı bıraktı. Bu kadının nesi vardı böyle? Ergenlik dönemlerinde onun etrafında ne kadar pervane olmuş olursa olsun, o kadar da güzel değildi. Eski karısı Susan dan daha güzel değildi. Peki o halde Tess Johansson neden onu daha şimdiden bu kadar etkilemişti? Koridorda ilerlediği sırada, Tess'in ondan uzaklaşırken yüzünde beliren ifadeyi düşünmeden edemedi. Gülümsedi. Ardından sertçe yutkundu. Tamam, belki de Susan dan daha güzeldi. Ama yine de aklını bu denli kaybetmemesi gerekiyordu. Susan ı düşünmenin sakinleşmesine yardımcı olduğu söylenemezdi. Düşündükçe işini kaybetme lüksünün olmadığını daha iyi anlıyordu. Mahkeme tarihi bu kadar yaklaşmışken mümkün değildi. Susan beş sene önceki boşanma davasında çok fazla şey istememişti ama yeni velayet durumu tamamen farklıydı. Susan, Jack'in işsizlik durumunu ya da özel hayatıyla ilgili herhangi bir şeyi öğrenirse bunu kesinlikle mahkemede kullanırdı. Susan hiçbir zaman kötü bir insan olmamıştı ve Jenna için arkadaş olarak kalmayı da başarmışlardı ama konu kızları olduğu zaman, Jack, Susan m neler yapabileceğinden emin olamıyordu. Öfkeyle su çeşmesine doğru yürüdü ve eğilerek dudaklarını soğuk suya götürüp, rahatlatıcı suyun ağzına doluşunu hissetti. Yaptığı bu şey, saçma sapan bir şekilde yine Tess i düşünmesine neden olmuştu. Duruşunu düzeltip omuzlarını dikleştirdi. Tess haklıydı: bu bir oyun değildi. Bu ölümcül derecede ciddi bir olaydı. Ve süslü bir şarkı grubu ya da güzel bacakları olan mavi gözlü liderleri yüzünden bu futbol takımını kaybedecek olursa adam değildi. Aklını toparlamış ve oyuna dahil olmuş bir şekilde spor salonuna doğru ilerledi. Şey, Koç? Jack durdu ve sesin geldiği yöne döndü. Konuşan bir öğrenciydi. Erkekti. On altı yaşında falan olmalıydı. Ben Andy Rivers. Jack gülümsedi. Selam, Andy. Ben de Koç Marshall. Tanıştığıma memnun oldum. Andy ayaklarını sürüyerek yürüdü. Bu senenin futbol takımı için seçmeleri emekli olmadan önce Koç Smith in yaptığını biliyorum ama duydum ki siz de bir seçim yapacakmışsınız. Andy Rivers kısa boylu bir çocuktu. Belki 1.60 boylarında olabilirdi. Zayıftı da. Eğer şutçuluk dışında bir pozisyon istiyorsa sahada un ufak olurdu. Bir satranç grubu onun için daha iyi olabilirdi. Ama Jack organize sporların özgüven geliştirmek konusunda ne kadar önemli olduğunu da biliyordu, özellikle de bu çocuğun yaşlarındayken.

13 Doğru duymuşsun, dedi Jack, başıyla Andy ye onunla birlikte yürümesini işaret ederek. Bugün başlayıp çarşamba günü bitiriyoruz. Okulun ilk gününde erkenden gelen öğrencilerin arasından geçerek koridorda ilerlediler. Bugün bir ara spor salonundaki ofisime gel ve ailenin imzalaması gereken belgeleri al. Andy nin hevesli bakışları soldu. Belgeler mi? diye sordu. Bir bu eksikti. Jack güldü. Okul, sigorta olsun diye bunları istiyor. Ve ben de burada yeni olduğum için her kurala uymam gerekiyor. Gülümsedi. Ama seçmelere gelmeni çok isterim. Sen de çok eğlenirsin. Andy başını sallayarak onayladı ama gülümsemesi zayıf görünüyordu. Pekala, Koç. Geleceğim. Harika, dedi Jack saatine bakarken. Koçluk ekibimle bir toplantı yapmak için ofise gitmem gerekiyor. Bir ara gelip belgeleri al, tamam mı? Spor salonuna doğru döndü. Görüşürüz. Sabah güneşinin altında parlayan asfalt boyunca yürüyen Jack kendini iyi hissediyor ve Franklin Lisesi ndeki koçluk işini kabul ettiği için tekrar seviniyordu. Bir panonun önünden geçerken panodaki parlak sarı afişi fark etti. Afişte OKUL KOROSUNA KATILIN! yazıyordu. Kelimeler simlerle yazılmıştı. Jack gözlerini devirdi ama o anda akimda Tess, hatta daha net belirtmek gerekirse, Tess in bacakları belirdi. Görüntüyü aklından silip atmak çok büyük bir çaba gerektirmişti. Odaklanma konusundaki eksikliğine sinirlenen Jack alaycı bir şekilde güldü ve güneş gözlüklerini taktı. Parlak güneş ışığı bir anda onu pek de mutlu etmemeye başlamıştı. Penny, sırada sen varsın, dedi Tess. Bir şarkı seçtin mi? Evet, Jo. Hafif sarışın kız sınıfın önüne çıktı ve piyanonun yanında durdu. Kırk beşinci sayfa, lütfen. Harika. Tess gülümsedi. Öğrencilerin ona o sevimli ve resmi olmayan takma adıyla seslenmelerini her zaman çok sevmişti. Öğrencilerin kullanmasında sıkıntı olmayan iki isimden biri buydu: Jo. Diğeriyse şuydu: Koç. Fakat Tess diğer isim hakkında düşünmek istemiyordu. Eğer müzik programı kaldırılırsa... Tess içten içe iki büklüm olurken gülümsemesi solup gitmişti. Bu ihtimali düşünmek dahi istemiyordu. Ama eğer kaybedecek olursa, öğrencilerin doğaçlama solo çalışmalarını çok özleyecekti. Çocuklar güvenli bir ortamda korkularının üstesinden gelirken birbirlerine gösteriş yapmaktan çok hoşlanıyorlardı. Tess onların kendi seslerini buluşlarım izlemeyi özleyecekti. Dönemin ilk ve herkes için en eğlenceli egzersizi bu olurdu her zaman. Tess geçen üç ders saati boyunca durup durup bunu düşündü. Koronun ihtiyacı olan tek şeyin, onları herkesin üstünde tutacak ve ilk önce davetli gösteride, ardından da bölgesel yarışmada jüriyi hayran bırakacak bir gösteri olduğunu biliyordu. Çoktan fikir üretmeye başlamıştı bile ama henüz çok mükemmel bir şey bulamamıştı. Klavyenin üstünde duran spiralli defterin doğru sayfasını açmaya çalışırken, Jack Marshall a lanet olsun, diye düşündü. Şarkıya hızlıca bir baktı ve şaşırdı. Bu bayağı yetenek isteyen bir parçaydı. Öğrencilerinin çoğu The Rose, I Dreamed a Dream ya da Wicked müzikalinden herhangi bir şey seçerlerdi. Penny Once Upon A Mattress müzikalinden Shy adlı, korkusuz ve mükemmel şarkıcıların söylemesi gereken şarkıyı seçmişti. Tess piyanonun üzerinden Penny ye baktı. Penny kendi spiralli kitabıyla dimdik oturuyordu. Penny önceki sene karma orkestra grubundaydı ve iyi iş çıkarmıştı ama çok öne çıkan bir şarkıcı değildi ve böylesine bir şarkıyı söyleyebilecek kadar güçlü bir performansı yoktu. İroniye bak. Tess in bu şarkıyı ilk ve son kez söylediği zaman Jack ile tanıştığı yazdı. Her iki ailenin kalmakta olduğu tatil köyü ilk hafta sonu bir karaoke yarışması düzenlemişti. Jack onunla ilk kez o gece, Tess sahneye çıkıp diğerlerini yendikten sonra konuşmuştu. Seyirci hala alkış tuttuğu sırada Jack odanın karşısından gelmiş ve Tess in gözlerinin içine bakarak ona, gördüğü en güzel kız olduğunu söylemişti. Daha on beş yaşındaydı ve ciddi ciddi bunu söylemişti. Ve bu Tess in kulağına berbat bir cümleden çok, Jack in gerçekten söylemek istediği bir gerçekmiş gibi gelmişti. Tess onu hafta boyunca sahilde ve lokalde görüp durmuştu ve tabü ki Jack etraftaki en çekici çocuktu. Onun kızlarla pek konuşmadığını ve her zaman daha sonra kardeşleri olduklarını öğrendiği yanındaki diğer

14 iki erkekle takıldığını fark etmişti. Tess tam sahneye çıkacakken gözü ona takılmıştı. Ve gülümsemişti. Tess şimdi bile o anda nasıl hissettiğini, onun bakışları karşısında kalbinin nasıl küt küt attığını ve dizlerinin bağının çözüldüğünü hatırlıyordu ve bu, daha birkaç saat önce yetişkin Jack in koluna dokunmasıyla ortaya çıkan duyguyla kısmen aynıydı. Şey... Jo? Tess silkelenip kendine geldi, nemli avuçlarım birbirine yapıştırdı ve çalmaya başladı. Nakaratın orta yerine gelmişlerdi ki Tess ciddi ciddi Penny yi dinlemeye başladı. Bu geçen senekiyle aynı kız mı? Vurgulan güçlü, diksiyonu hatasız ve ses perdelemeleri mükemmeldi, Doğaçlama yap! diye seslendi Tess. Kızın çıkışlarda nasıl bir doğaçlama yapacağını merak ediyordu. Direkt işe koyulan Penny, kitabım bırakacak ve sıranın en önündeki çocuklarla flört edecek kadar ileri gitti. Şarkısı bittiğinde sınıfta bir alkış kıyameti koptu. Tess olanları izlerken öylece durdu. Bir on saniye kadar sonraysa gülümsemeye başladı. Artık bir planı vardı. Christina Aguilera'nın Beautiful şarkısına getirilen üç yeni yorumun ardından zil çaldı ve sınıf dağıldı. Penny, dedi Tess kız öğle arasına çıkmadan önce onu yakalayarak, biraz bekler misin? Penny başını salladı. Tabü ki, Jo. Tess şarkılarla dolu kağıtları toplamaya çalışıyordu. Yaz tatilin nasıldı? diye sordu. Özel şan dersleri falan aldın mı? Şey... Bu sorun olur muydu? dedi Penny. Tabü ki olmaz! Sesin mükemmeldi. Gerçekten çok etkilendim. Gerçekten mi? Penny rahatlamış görünüyordu. Çünkü şarkımı bitirdiğimde hiçbir şey söylemedin. Sadece öylece bana bakıyordun. Gerçekten muhteşemdin. Kendini çok geliştirmişsin. Tess dirseklerini piyanonun üzerine dayadı. Ve hiç de çekingen görünmüyordun. Penny duruşunu dikleştirdi ve özgüven dolu bakışlarla, Her şeyi seslendirebilirim, Jo, dedi. Bunu sana kanıtlayacağım. Sırt çantasının fermuarını açtı ve şarkı defterini çıkardı. Neredeyse meydan okuyordu. Herhangi bir sayfayı seç hadi. Başarabilirim. Tess güldü. Penny nin meydan okumasını kabul ederek vakit kaybetmeden, sadece onun sözüne güvenip devam etmeyi çok isterdi ancak aklındaki planı uygulayabilmek için bu kızın gerçekten bunu yapabileceğinden emin olmak zorundaydı. Tamam, dedi piyanonun başına geçip otururken. Doksanıncı sayfayı deneyelim. Penny tereddüt etmeden sayfayı açtı, inceledi ve başını sallayarak Tess e onay verdi. Penny şarkının ilk girişini ve nakaratını seslendirdiğinde Tess daha da etkilendi. Seçtiği bir sonraki şarkı biraz daha zorlayıcıydı fakat hiçbir şey Penny yi durdura-mıyordu. Kızın çok iyi bir zamanlamayla ortaya saçılan doğuştan bir yeteneği vardı. Tess yıldızını bulduğundan emindi. Son şarkıyı da hallettikten sonra, Penny, dedi. Eğer senin programına da uygun olursa, gösteri korosuna katılmanı çok isterim. Kızın gözleri parladı. Gerçekten mi, Jo? Seçmelerin geçen baharda yapıldığım sanıyordum. Sen son sınıf öğrencisi olduğun için bir ayrıcalık yapabiliriz bence, diyen Tess piyanonun diğer tarafına geçti. Ve seninle konuşmak istediğim bir şey daha var. Direkt olarak bütçe kısıntılarından bahsetmiş olmasa da, yaklaşmakta olan iki sonbahar turnuvası için daha özel ve daha uçuk bir şeyler yapmak istediğini anlattı. Grubun yarışma parçası tek bir kişinin, tek bir vokalistin etrafında dönecek ve diğer tüm grup elemanları o kişiye uyum sağlayacak olsa işlerin daha ilginç bir hal alabileceğini düşünüyorum. O vokalist grubun vitrini gibi olsa bu tür yarışmaların gördüğü hiçbir şeye benzemeyecek bir şev ortaya çıkabilir. İşe yararsa bizi gerçekten öne çıkartabilir Kulağa çok iyi geliyor, dedi Penny.

15 Böyle düşünmene sevindim. Tess kıza sırıtıyordu. Çünkü vitrine seni koymayı düşünüyorum. Penny bu cümleyi yavaşça sindirirken gözleri kocaman açıldı. Ne? Beni mi? Ama neden? Çünkü yeteneğini görüyorum ve bunu başarabileceğini düşünüyorum, dedi Tess. Eşsiz, temiz ve zengin bir sesin var. Ve izleyicilerle de nasıl iletişime geçtiğini gördüm. Mükemmel bir iş çıkaracağını düşünüyorum. Tabü istersen. Tabü ki istiyorum, dedi yüzü yeşile dönmeye başlayan Penny. Sadece biraz... Geriye doğru bir adım atarak sandalyesine çöktü. Biraz korktum, diye mırıldandı. Korkacak hiçbir şey yok. Tess de onun yanma oturdu. Performans günü herkesin hazır olacağından emin olabilmek için birçok kez prova yapıyoruz. Biliyorsun, koro ev sahipliği yaptığımız her maçın devre arasında ve maç öncesi toplantılarda sahne alıyor. Prova programı çok yoğun, ona göre iyi düşün. Eğer bu gerçekten istediğin bir şeyse, bu akşam eve git, ailenle iyice konuş ve yarın bir sonuca bağlayalım. Tess bilerek koroyu övmedi. Gerçekten çok çalışma gerektiren bir şeydi ve Penny bunu tam anlamıyla istemiyorsa, Tess de boş yere dil dökmek istemiyordu. Penny bir süre hiç kıpırdamadı ancak birkaç dakika sonra başını kaldırdı. Gösteri korosu kıyafetlerini giyebilecek miyim? diye sordu parlayan gözlerle. Bir de o makyajdan yapılacak mı? Tess güldü. Hepsi olacak. Bir izin formu alıp geleyim. Tess ofisine doğru ilerlerken açık bahçeye bakan bir pencerenin önünden geçti. Bahçe iki dakika içinde öğle yemeğini yiyen öğrenci grupları tarafından tıka basa dolacaktı. Ama o anda hala boştu. Fakat bir kişi oradaydı. Bu Jack ti. Muhtemelen spor salonundan çıkmış ana kampüse doğru ilerliyordu. Tam pencerenin altına gelmişti ki durdu ve birisinin unutmuş olduğu boş soda şişesini aldı. Şişeyi duvarın yanındaki çöp kutusuna atmak yerine geri döner gibi yaptı ve ardından şişeyi basket atar gibi çöp kutusuna fırlattı. Gerçekten çok tatlıydı. Jack bir anda başını kaldırıp ona el sallayınca şaşırdı. Ah, kahretsin. Yakalandım. Ne yapması gerekiyordu? Yere çömelip saklanmak için çok geçti. Tess de çareyi el sallamakta buldu. Ve bir an öylece birbirlerine baktılar. Bir sonraki yıl fen eğitimine başlayacaktım, dedi Penny. Tess nefesini tutarak ona döndü. Penny tırnaklarını yiyordu. Ama fen bilimlerini şarkı söylemeyi sevdiğim kadar sevmiyorum. Tess saçını kulağının arkasına tıkıştırdı ve aklından uçup giden izin formunu almak için odasına girdi. Üniversitede müzik okumayı düşündün mü hiç? diye sordu kalbinin hızlı atışlarını görmezden gelerek. Bu, hayatta en çok istediğim şey, dedi Penny, Tess gelip onun yanma oturduğunda. Tek istediğim NYU deki müzikal tiyatro bölümüne girebilmekti. Ama... Bir an uzaklara baktı. Babam geçen ay işten çıkarıldı ve annem de hala Irak ta görevli, yani evde her şey karmakarışık. Genel kültür çalışmalarına kabul edildim ama yalnızca yardım aldığım takdirde gidebilirim. Sence bir şansım olur mu?' Tess yerel vakıfların sanat dallarını içeren bölümler için önerdiği en az üç burs düşünürken gülümsedi. Pen-ny'nin hikayesini duydukları anda onu kaparlardı. Penny, dedi Tess. Eğer bölge turnuvasını kazanırsak ve hala NYU nun müzik bölümünü istiyor olursan, bence o bölüme girebilirsin. Bu saçmalığın önde gideni! Jack kesinlikle katılıyordu ama henüz kendi fikrini ortaya sunamazdı. Takım cuma günü ilk maçına çıkacaktı. Onlara liderlik yapmalı ve gücünü göstermeliydi, öfkesini değil. Bakın, dedi Jack ayağa kalkıp dört asistan koçun yanına yürürken. Normalde spor salonuna daha geç gelmeleri gerekiyordu ama Jack onları arayıp erken gelmelerini söylemişti. Haberleri ilk olarak ondan duymaları gerekiyordu. O ana kadar haberleri pek de iyi karşılamıyorlardı. Burası harika bir okul, dedi Jack, ve biz de dört haftadır iyi bir takımla çalışıyoruz. Çocukların bazıları gerçekten ümit vaat ediyor. Bence bir şansımız var.

16 Neyde şansımız var? diye sordu savunma koçu Buck. Walkerın istediği şeyi başarma konusunda, dedi Jack. İlk altı oyunumuzun dördünü kazanma şansımız var. Diğer koçlar bu cümlenin ardından hafifçe güldüler. Jack kollarını bağladı. Bu kadar komik olan ne? Koç, dedi Buck, bu tüm eyaletteki en zorlu klasmanlardan birisi. Şampiyonluktan şampiyonluğa koşan okullarla oynayacağız. Son birkaç sezondur elemeleri bile geçemedik! Buck acı bir şekilde gülerek sandalyesine yaslandı. Jack e göre Buck çok... Tess olsa nasıl söylerdi? Eski kafalı mı? Bunu söylediği zaman çok öfkeliydi. Jack e öfkeliydi. Öfkeli fakat göz kamaştırıcıydı, Jack in bunu kabul etmesi gerekirdi. Ama öğle yemeği öncesi pencereden Jack e el sallarken hiç öfkeli görünmüyordu. Yalnızca göz kamaştırıcıydı. Dişlerini sıkarak pencereye baktı. Şimdi Tess i düşünmenin zamanı değildi. Pekala, dedi sakin nefesler almaya çalışarak, eğer hala bir işimiz olsun istiyorsak daha iyi bir iş çıkarmamız gerekecek. Omuzlarını dikleştirdi ve köşedeki yazı tahtasına doğru yürüdü. Beyler, dedi eline bir kalem alarak, üç takımın şampiyonalara çıkmasına yardım ettim. Bu işin nasıl yapılacağım biliyorum. Ve açıkçası başka şansımız da yok. Anlaşıldı mı? Koçlar emin olmayan bakışlarla birbirlerine baktılar fakat sonunda, koçları Jack e, başlarını sallayarak onay verdiler. Jack sırıttı. Harika. Buck a içinde takımın isim listesinin bulunduğu bir dosya verdi. Hadi, kendimize iyi bir takım kuralım. Kırk beş dakika sonra yazı tahtası, çoğunun üzeri çizilmiş olan isimlerle dolmuştu. Jack ellerini şakaklarına götürmüş masaj yapıyordu. Koç? Özel takımlar koçu Danny ayağa kalkmıştı. Bir şey söyleyebilir miyim? Yaz antrenmanlarının ardından onunla bir süre takılmıştı. Jack onu yavaştan tanımaya başlamıştı ve ona güveniyordu. Patron olan Jack olmasına rağmen, Danny yi akıl hocası olarak görüyor, önemli kararları ona danışabiliyordu. Tabü ki, dedi Jack. On yıldır koçluk yapıyorum, dedi Danny. Boş köpük bardağını çöpe fırlattı. Burada büyüdüm ve dört yıl boyunca şutları ben çektim. Jack, Danny nin buranın yerlisi olduğunu bilmiyordu. Belki de Tess ile aynı okula gitmişti. Aynı mahallede mi büyümüşlerdi? Neyse ki bu komik soruyu sormadan hemen önce kendini durdurmayı başarabildi. Yani bu takıma benden daha çok güvenen kimse olamaz, diyordu Danny, ama kazanamama ihtimalimizi de göz önünde bulundurmalıyız. O beceriye sahip kimsemiz yok. Jack bunun muhtemelen doğru olduğunu düşününce midesinde bir sancı hissetti. Ama moral konusunun da farkındaydı; bu hem oyucular hem de koçlar için çok önemliydi. Bu sezona düşük beklentilerle başlayamazlardı. Başı tekrar zonklamaya başlamıştı. Cuma günü Arlin-gton ile oynayacağız, değil mi? diye sordu. Danny bir not panosu aldı ve ilk satırı işaret etti. Evet. Jack başını salladı. Rakip takımın antrenmanlarını kontrol ettiniz mi? Herkes başını iki yana salladı. Yani neyle karşı karşıya olduğumuza dair hiçbir fikrimiz yok. Koçlar tartışıp takımı kurarken bir saat daha geçti. Bazı öğrenciler ve oyuncular form almak ya da bırakmak için, bazıları da sadece selam vermek için Jack in ofisine uğruyordu. Altıncı ders başlamak üzereydi ki Jack buruşturduğu son kağıdı da çöpe fırlatıp ayağa kalktı. Başka fikri olan? Buranın halkı bu takımı seviyor, dedi Danny ensesini ovarak. Güçlü bir mezun ve yerel fan kitlesi var. Bilet satışlarının azalmasının nedeni üst üste kaybedilen maçlar. Yoksa bu kasaba futbolu çok seviyor, hep

17 de sevmiştir. Cuma gecelerinin bu takımı konuşarak geçtiği zamanlar olurdu. Programımızın tehlikede olduğunu bilseler isyan bile çıkarırlar. Sadece bunu ortaya sermemiz lazım. Jack başını iki yana salladı. Kazanmamız lazım. Bir şekilde... Ama teşekkürler Danny, güzel noktaya değindin. Pencereye ilerledi ve sahaya baktı. Yeşil ve temizdi, çocukların soyunma odasından çıkıp ortalığı yıkmasını bekliyordu. Babası ve kardeşleriyle beraber futbol oynamayı ne kadar sevdiğini hatırlarken gülümsedi. Lisede de iyi iş çıkarmıştı ama son senesine gelene kadar gerçekten güçlü olamamıştı. Mükemmel bir ofansif koç sayesinde üçüncü derece oyun kuruculuktan birinci seviyeye çıkmıştı. Ardından da üniversiteye geçmişti. İkinci senesinde omzunu incitmiş olmasa daha ileri de gidebilirdi. Ama o zaman fiziksel terapi ofisinde Susan ile tanışamazdı ve kaotik hayatının içindeki tatlı duası, hayatının ışığı, ufak cenneti Jenna doğmamış olurdu. Dua mı? diye düşündü Jack mavi gökyüzüne bakarken. Tanrım,' dedi kendi kendine ve ardından koçluk ekibine döndü. Yıllar içinde birçok maç izledim ve daha önce hiç kullanmadığım şeyler öğrendim. Çenesini oynattı. Bayağı değişik şeyler, dedi bir an sonra, ama işe yarayacaklarını biliyorum. Diğer koçlar birbirlerine baktılar ve ardından sandalyelerine oturarak yeni ve birdenbire heyecan basan liderlerini dinlediler. Jack tahtayı sildi ve eline yeni bir kalem aldı. Aklımda olan şey bu, dedi dikey bir hat çizerken. Ne düşünüyorsanız bana söyleyin.. BÖLÜM Tess motoru durdurup pencereleri indirdikten sonra bir süre arabasında oturdu. Oturdukları anne ve babasına ait evleri, yirmi dokuz sene içinde pek değişmemişti. Babası Jim evi yeteri sıklıkta boyardı ama renk daima pembemsi bir kahverengi olurdu. Bir zamanlar üzerinde asılı bir tekerlek bulunan sarkık dallı ağaca bakarken boğazında bir düğüm hissetti. Orada bir sürü güzel anısı vardı. Ailesine o evi kaybedebileceklerini nasıl söyleyebilirdi ki? Babasının ikinci diz ameliyatından sonra ev yeniden ipoteğe girmişti. Bir de bir sene önce yenilenen çatı ile birlikte sel tahribatı vardı. Kırk yıllık bir evi bir Öğretmen maaşıyla bir arada tutmaya çalışmak ailesi için oldukça pahalı olmaya başlamıştı. Ve Tess o zaman işin içine girmişti. Kendisine söz vermiş, hatta evi satmak zorunda kalmayacaklarına yemin etmişti. Kardeşi Charlie de evin ekonomisine katkıda bulunuyordu ama o halde bile zar zor yeterli oluyordu. Tess in şimdilik tek yapabildiği şey kendi kirasını öderken, içinde büyüdüğü ve hepsinin ailenin bir üyesiymiş gibi sevdiği o evi onarmak için elinden gelen katkıyı sağlamaktı. iç çekerek arabasının camlarını kaldırdı ve kapı koluna uzandı. Babasının kendini bildi bileli kullandığı mavi To-yota sınm arkasına park ettiğinde, ön camdan içeriye net bir görüş alanı vardı. Annesinin mutfakta koşuşturduğunu görürken, haftalık aile yemeklerinde yaptığı etli güvecin ya da pirzolanın kokusunu alabiliyordu. Tess gülümsedi fakat ardından midesi yeniden kasıldı. Ne yapacaktı? Onlara ne söyleyebilirdi ki? O anda en azından Penny ile ilgili bir planı olduğu için rahatlamıştı. Ama yine de ailesinin evinin yükünü on yedi yaşındaki bir kızın omuzlarına yükleyebileceğinden emin değildi. Fakat şimdilik başka bir seçeneği yoktu... tabü Jack Marshall birdenbire havlu atmaya karar vermezse. Ha! Olacak şey değildi. O sabah Walker m ofisinde toplandıklarında gözlerindeki pırıltıyı görmüştü. Hiçbir yol yoktu; erkekler çok yarışmacıydı. Özellikle de konu spor olduğunda. Lafı gelmişken; Tess, Jack in öğle yemeği saatinde bahçede yaptığı o basketbol hareketini gözünün önüne getirmeden duramıyordu. Çok sevimliydi. Ve Tess de orada öylece durmuş ve bir şapşal gibi ona el sallamıştı. Asıl yapması gereken -Ah! Kes şunu, Tess! Sinirleri yeniden tepesine çıkan Tess arabadan indi, bluzunu düzeltti ve ön kapıya doğru yürüdü. Hey! diye seslendi içeri adımını attıktan sonra. Etli güveç. Doğru tahmin etmişti. Anne? Tess topuklularını çıkardıktan sonra çantasını ve anahtarlarım kapının yanındaki sandalyenin üzerine bıraktı.

18 Buradayım, diye seslendi annesi. Baban çalışma odasında. Git ona neredeyse hazır olduğumuzu söyle. Tamam. Tess yönünü değiştirdi ve babasının çalışma odasına doğru ilerledi. Eski odasının önünden geçip bir sonraki kapıya gitti. Baba? Kapıyı açmadan önce hafifçe tıklattı. Babası sırtını ona dönmüş şekilde masasında oturuyordu. Tess tekrar seslendiğinde babası yağ özlemiyle yanıp tutuşan yüz yıllık sandalyesiyle ona döndü. Hoş geldin, fıstığım, dedi yüzüne bir gülümseme yayılırken. İlk günün nasıldı bakalım? Bilgisayarında açık olan programı kapatmak için arkasına döndü. Tess ağzını açıp cevap verecek oldu ancak hızlı bir hareketle elini ağzına götürdü ve bilerek öksürdüğü esnada, o gece ailesine bütçe kesintilerinden bahsetmeme kararı aldı. Huzurlu tek bir akşam daha geçirmek istiyordu ve ailesini endişelendirmenin lüzumu yoktu. Ah, dedi Tess en sonunda, oldukça yoğun, pek organize edilememiş, heyecan verici ve harikaydı. Her zamanki gibi. Babası ayağa kalktı. Evet, tüm o günleri çok iyi hatırlıyorum. Babası kollarını açtığında, Tess on iki yaşında babasının tavsiyesine çok ihtiyacı olan bir kız gibi ona sarıldı. Geri çekildiğindeyse yüz ifadesini hemen değiştirdi. Ya da değiştirdiğini düşündü. Bir sorunun mu var? dedi babası inceleyen gözlerle ona bakarken. Tess dudaklarını büzdü. Hayır. Sadece ilk gün yorgunluğu ve neden öğretmen olmaya karar verdiğimi hatırlama çabaları. O günleri de hatırlıyorum. Babası göz kırptı. Pekala, bir şeye ihtiyacın olursa söyle. Her zaman buradayım. Tess gözlerinin arkasında biriken yaşları hissetti. Yüzünü çevirdi. Koridorda ilerlerken, Annemin sana ihtiyacı var sanırım, dedi. Her an bir turşu kavanozu açmaya çağrılabilirsin. Babası kıkırdayınca Tess rahatladı. Mutfağa doğru ilerlerken Tess maun rengi piyanonun olduğu oturma odasında durdu. Piyano çalmayı bu aletle öğrenmişti. Bu eskimiş ve hepsi tarafından sevilen zavallı tuşlara kim bilir kaç kez basılmıştı. Tess kalçasını piyanoya yasladı ve bütçe kesintileriyle ilgili bilginin ne zaman yayılacağını düşündü. Walker en az bir günleri olduğunu söylemişti. Ailesinin bu haberi nasıl karşılayacağını bilmiyordu. Evi ipotekten kurtarma hakkını feshedebilirlerdi. Ama Tess buna izin vermeyecekti. Son nefesini vermeden buna razı gelemezdi. Mutfağa gitmeden önce iki tuşa bastı. Onu fırından çıkar, Jim, diyordu annesi. Hayır, eldivenle çıkar. Şuraya koy. Hayır, buraya. Tess, babana yardım eder misin, lütfen? Annesinin elleri doluydu: birinde bir poşet dolusu fasulye, diğerinde de küçük bir tencere vardı. Başka neye ihtiyacın var anne? diye sordu Tess babasına yardıma koşarken. Güvecin patatesler yanmadan önce fırından çıkması gerek. Sonra da kek fırına koyulacak. Neden kek yaptın ki? Neden yapmayayım? dedi annesi. Kek servis etmemek kaba bir davranış değil mi? Ne zamandan beri öyle? diye sordu Tess ağır yemek kabını fırından çıkarıp tezgaha koyarken. Emily Post'un yetmiş yıllık kitaplarında mı okudun? Görgü kurallarının modası hiç geçmiyor tatlım, dedi annesi nihayet Tess e bakarak. Evet, artık bunu bir yerde okuduğundan kesinlikle eminim, dedi annesinin yanağına bir öpücük kondurmak için eğilerek. Annesi kısa ve kahverengi buklelerine dokundu. Babanla eskiden olduğu gibi eğlenmiyoruz, dedi. O yüzden bırak da haftada bir kez güzel bir sofra kurayım, olur mu, canım? Tabü ki, dedi Tess gülümseyerek. Ama bir dilimden fazla kek yememe izin verme, bu sabah koşuya çıkmadım. Geri kalanını eve götürürsün. Tess daha karşı gele-meden annesi elini kaldırdı. Sonra da okula götürürsün. Ben de evimde fazladan kek bulunduramam. Otuz beş yıldır bir öğretmenle evliyim, dedi Tess'in babasına bakarak. Öğretmenler odasında bulunan tatlıların ne kadar sevildiğini biliyorum.

19 Teşekkürler, anne. Tess fasulyeler için ısıtılan su kaynayınca ocağı kapatmak için uzandı. Charlie nerede? Geç kalacağını hatta belki yetişemeyeceğini söyledi. Annesi başını iki yana salladı. Kardeşin... Ne oldu? diye sordu Tess annesinin dudaklarındaki gülümsemeyi fark ederek. Yeniden askere yazılmayı düşündüğünü söyledi. Ne? Tess midesinin bir tuğla gibi ağırlaştığını hissetti. Ne zamandır? Bir yıl daha sivil kalacağını sanıyordum. Babası söze girdi. Bunu ne kadar sevdiğini biliyorsun. Tekrar terfi etti. Sanırım bir sonraki yıl Havvaü'ye gidecek- Hayır, dedi annesi, Havvaü bir sonraki izninden sonra. Hayır, o kadar erken değil, dedi başını iki yana sallayan babası. Ophelia london Her neyse, dedi annesi elini kocasının omzuna koyarak, kalıcı olmayı düşünüyor. Sanırım gerçekten bildiğimiz tek şey bu. Tess başını salladı ama kafası yerinde değildi. Kardeşinin orduda olmayı ne kadar sevdiğini biliyordu ama bundan bir kariyer yapacağını hiç düşünmemişti. Tess işini kaybedecek olsa ev için yeterince parayı nereden bulacaklardı? İlk günün nasıldı bakalım? diye sordu annesi. İyi, dedi Tess meşgul görünmek için bir kaşığa uzanarak. Bir şey olmadığından emin misin? Tess, tatlım, ne yapıyorsun? Tess başını eğdi ve tenceredeki suyu hızlıca karıştırmakta olduğunu fark etti. Fıstık, dedi babası elindeki kaşığa uzanarak. Sorun nedir? Tess dudaklarının titremesini gizlemek için dudağını ısırdı. Birkaç saat içinde herkese yayılacak bir haberi şimdiden söylese de bir şey olmazdı herhalde. Anne, baba, dedi derin bir nefes aldıktan sonra. Size söylemem gereken bir şey var. Jack ertesi gün gerçekten markete gitmesi gerektiğini düşünürken pizzanın son dilimini aldı. Evli olmakla ilgili özlediği tek şey buydu. Tüm market alışverişini Susan yapmıyordu elbette ancak ev işlerini bölüşüyor olmak çok büyük bir bonustu. Boşanmasının üzerinden beş yıl geçmesine rağmen hala bekar olmaya alışamamıştı. Fatura ödemekte ya da çöpü çıkarmakta her zaman başarılı olmuştu ama artık dolapta bir şişe ketçap bulduğunda bile kendini şanslı sayıyordu. Yemek yapmak, rahatlamak için yaptığı şeylerdendi ancak uzun zamandır buna da vakit bulamamıştı. Akşam yemeği dediği şeyin son parçalarını çiğnerken, aklında gününün son kısmı dönüp duruyordu. Antrenman iyi gitmişti. Ortada çok iyi bir beceri yoktu ama çocuklar öğrenmeye hevesliydi. Elini iyi kullanabilen birkaç tane iyi koşucu ve fena sayılmayacak bir oyun kurucu vardı. Zayıf olan noktaları defanstı. Jack masadan kalkarken aklında olan şey buydu. Boş pizza kutusunu alıp iki kez katladıktan sonra büyük mutfak çöpüne attı. Defansı geliştirmenin ve hücum oyuncularına iyi koşmayı öğretmenin bir yolunu bulabilirse gerçekten bir şansları olabilirdi. Kendi kendine gülümsedi. Futbol programının kaldırılmasına imkan yoktu. Tess Johansson ve korosu ne yaparsa yapsın bundan adı gibi emindi. Duvardaki saate baktı ve başka bir sebepten dolayı tekrar gülümsedi. Telefonuna uzandı ve hızlı arama tuşuna baktı. Telefon iki kez çaldı. Alo? Yumuşak ve ince sesi duyan Jack in göğsü o anda sım-sıcak oldu. Selam, bebeğim, dedi Jenna nın kahverengi dalgalı saçlarını ve yine kahverengi gözlerini hayal ederek. Merhaba, baba! dedi Jenna, sekiz yaşında ve heyecanlı olan bir kız çocuğunun sesiyle. Benim prensesim nasılmış bakalım? Oğlanları kendinden hala uzak tutuyor musun? Jenna kıkırdadı. Babaaa. Jack kalbinin sımsıcak olduğunu hissetti. Kızıyla ne aman konuşsa içi neşeyle doluyordu. Fakat bu neşe normal bir baba ve gerçekten bir erkek gibi onun yanında olamamanın getirdiği acıyla yarım kalıyordu.

20 Acı yıllar geçtikçe daha kötü hale gelmişti. Ama artık aralarında bir saatlik bile mesafe olmadığından Jenna yı daha sık görebiliyordu. Ve yeni velayet davası istediği gibi giderse onu sadece Noel zamanı ve yazın bir ay boyunca değil, her hafta görme şansı olacaktı. Dün bale dersine gittin mi? Şey, dedi Jenna. Hem de en öndeki sırada olmaya hak kazandım. Tatlım, bu harika bir haber. Pazar günü yanıma geldiğinde bana da bir şeyler gösterir misin? Kostümlerimi de getirebilir miyim? Lütfen? Evet, tabü ki, dedi Jack. Sesi otomatik olarak yumuşak baba tonuna geçiş yapmıştı. Seninle dans bile edebilirim. Bana öğretebilirsin. Jenna heyecanla çığlık attı. Dönüşleri bile mi? Söz mü? Jack gülümsedi ve derin bir soluk verdi. Elini hızla atan kalbine götürdü. Söz, tatlım. Okulun ilk günü nasıldı peki? Kızı üçüncü sınıfın ilk gününü anlatırken Jack in acısı eriyip gitti. En yüksek okuma seviyesindeydi ve gitar çalmayı öğrenmek istiyordu. Jack arkasına yaslanarak gözlerini kapattı Birkaç saat önce hayal bile edemeyeceği kadar umut dolu hissediyordu. Ve paydos sırasında bir dahaki sahnelemeler için ilk ben sevildim, dedi Jenna. Her zaman ilk seçilenler Ellen ve Kristcn olur ama Robby beni seçti. Sonra da tişörtümü sevdiğini söyledi. Jack in gülümsemesi kayboldu. Bu Robby kimdi ve neden onun kızının tişörtüne bakıyordu? Robby senin sınıfında mı? diye sordu sakin kalmaya çalışarak. I-ıh. Onun tişörtünde de yavru köpekler vardı, baba. Ve ikisi de sanki kardeşmişler gibi uyuyordu. Jack rahatladı. Yavru köpekli tişörtler giyen sekiz yaşındaki bir çocuk ne kadar zararlı olabilirdi ki? Fakat ardından Jack sekiz yaşındayken kendisinin nasıl olduğunu hatırladı ve tamamen rahatlayamadı. Gelen başka bir aramayla telefonu öttü ama Jenna ile geçirdiği zaman paha biçilemezdi ve Jack konuşmasını kısa kesmeyecekti. Veliler gecesine geliyor musun? dedi Jenna. Tabü ki, tatlım, dedi Jack. Nihayet katılabileceği bu tip her etkinliği dört gözle beklemişti. Kızının okuldaki ilk üç senesinde bu tip birçok şeyi kaçırmıştı. Sadece birisine bile gidememek çok şey kaçırmak demek oluyordu. Başka bir tanesini daha kaçırmayacaktı. Annen bana gerekli tüm bilgileri gönderdi, dedi Jack. Sonrasında da dondurma yemeye gideceğiz. Kulağa nasıl geliyor? Jack kıkırdadı çünkü Jenna telefonda çığlıklar atarken telefonu kulağından uzaklaştırması gerekmişti. Jenna nın gününün geri kalanını dinleyip Susan ile de kısaca konuştuktan sonra telefonu kapattı. Gününün genel itibarı ile iyi geçtiğini düşünüp ayağa kalktı. Jenna ile konuşmak onu her zaman hafifletiyordu ama seçmeler de sabahki kötü habere rağmen sürpriz bir şekilde iyi gidiyordu. Seçmelerin en iyi noktası günün ilk saatlerinde tanışmış olduğu Andy idi. Sağlam top atışları dışında atletik pek bir yeteneği yoktu ama çocuk futbolu çok seviyordu. Tarihteki tüm statları ve her oyunu biliyordu. Seçmelerin geri kalanını atlatsa bile takımda resmi bir yeri olacağının garantisi yoktu ama Jack çocuğa en azından yan çizgilerde bir şeyler yapabileceği bir pozisyon bulup bulamayacağını merak ediyordu. Doğruyu söylemek gerekirse çocuğun koroya daha çok yakışacağını düşünüyordu. Bunu düşününce aklı direkt Tess e kaymıştı. Artık sınıfının nerede olduğunu biliyordu ve belki de yarın bir uğrayıp neler yaptığına bakabilirdi. Bu kibar bir hareketti, öyle değil mi? Jack ellerini çenesinin altına yerleştirmiş masada oturuyor, düşünüyordu. Telefona uzanıp bekleyen sesli mesajlara baktı. Üç mesaj vardı. İlk mesajı dinlerken tüm umutları silinip gitti. Tess, haberleri iyi karşıladılar, diye düşündü kapıyı arkasından kapatırken. Annesiyle babasını masaya oturtup onlarla bütçe kesintilerini konuştuğunda, ikisi de oldukça destek çıkmışlardı. Koronun kurtulacağından emindiler ve Tess onlara Penny ile bölgesel turnuvada nasıl kazanmayı planladığını anlatırken dikkatle dinlemişlerdi.

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır. SOKAK - DIŞ - GÜN ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır. Batu 20'li yaşlarında genç biridir. Boynunda asılı bir fotoğraf makinesi vardır. Uzun lensli profesyonel görünşlü bir digital makinedir. İlginç

Detaylı

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz. Bozuk Paralar KISA FİLM Yaşar AKSU İLETİŞİM: (+90) 0533 499 0480 (+90) 0536 359 0793 (+90) 0212 244 3423 SAHNE 1. OKUL GENEL DIŞ/GÜN Okulun genel görüntüsünü görürüz. Belki dışarı çıkan birkaç öğrenci

Detaylı

Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü. Henry Winker. İllüstrasyonlar: Scott Garrett. Çeviri: Bengü Ayfer

Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü. Henry Winker. İllüstrasyonlar: Scott Garrett. Çeviri: Bengü Ayfer Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü Henry Winker İllüstrasyonlar: Scott Garrett Çeviri: Bengü Ayfer 4 GİRİŞ Bu sendeki kitaplar Dyslexie adındaki yazı fontu kullanılarak tasarlandı. Kendi de bir disleksik

Detaylı

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç katıyordu. Bulutlar gülümsüyor ve günaydın diyordu. Melek

Detaylı

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri 1 Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri Bugün kızla tanışma anında değil de, flört süreci içinde olduğumuz bir kızla nasıl konuşmamız gerektiğini dilim döndüğünce anlatmaya

Detaylı

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu İgi ve ben Benim adım Flo ve benim küçük bir kız kardeşim var. Küçük kız kardeşim daha da küçükken ismini değiştirdi. Bir sabah kalktı ve artık kendi ismini kullanmıyordu. Bu çok kafa karıştırıcıydı. Yatağımda

Detaylı

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý. Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý. Üstüne, günlerin yorgunluðu çökmüþtü. Bunu ancak oyunla atabilirdi. Caný oyundan

Detaylı

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Hayatımızın en değerli varlığıdır anneler. O halde onlara verdiğimiz hediyelerinde manevi bir değeri olmalıdır. Anneler için hediyenin maddi değeri değil

Detaylı

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan 1. Sahne (Koruluk. Uzaktan kuş cıvıltıları duyulmaktadır. Sahnenin solunda birbirine yakın iki ağaç. Ortadaki ağacın hemen yanında, önü sahneye dönük, uzun ayaklık üzerinde bir dürbün. Dürbünün arkasında

Detaylı

Edwina Howard. Çeviri Elif Dinçer

Edwina Howard. Çeviri Elif Dinçer Edwina Howard Çeviri Elif Dinçer 4 Bölüm Bir Herkes aynı şeyi söyler: Jeremy türünün tek örneğidir. Herkes böyle söyler işte. Şey, öğretmenimiz Bay Buttsworth dışında herkes. Ona göre Jeremy başına bela

Detaylı

Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin

Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin kökünden kahverengi, pırıl pırıl bir şerit uzanıyordu.

Detaylı

Kızlarla tanışmak isteyen bir erkeğin bilmesi gereken çok önemli bir kural var:

Kızlarla tanışmak isteyen bir erkeğin bilmesi gereken çok önemli bir kural var: 1 2 Kızlarla tanışmak isteyen bir erkeğin bilmesi gereken çok önemli bir kural var: Kadınlar hayatlarını güzelleştirecek, beraber eğlenebileceği, güzel sohbetler edebileceği, bakışlarıyla kalp yakan, hayat

Detaylı

ISBN : 978-605-65564-3-2

ISBN : 978-605-65564-3-2 ISBN : 978-605-65564-3-2 1 Baba, Bal Arısı Gibi Olmak İstemiyorum ISBN : 978-605-65564-3-2 Ali Korkmaz samsun1964@hotmail.com Redaksiyon : Pelin GENÇ Dizgi/Baskı Kardeşler Ofset Matbaacılık Muzaffer Ceylandağ

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu! Kaybolmasınlar Diye Mesleğini sorduklarında ne diyeceğini bilemezdi, gülümserdi mahçup; utanırdı ben şairim, yazarım, demeye. Bir şeyler mırıldanırdı, yalan söylememeye çalışarak, bu kez de yüzü kızarırdı,

Detaylı

Ankilozan Spondilit hastaları için Günlük egzersiz programı

Ankilozan Spondilit hastaları için Günlük egzersiz programı Ankilozan Spondilit hastaları için Günlük egzersiz programı Egzersiz 1 Yer Egzersizleri Yere sırtüstü uzanın. Dizlerinizi ayak tabanlarınız yere tam basacak şekilde bitişik olarak bükün. Kalçanızı mümkün

Detaylı

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

GÜZELLER GÜZELİ BAYAN COONEY

GÜZELLER GÜZELİ BAYAN COONEY GÜZELLER GÜZELİ BAYAN COONEY Dan Gutman Resimleyen Jim Paillot Emma ya Öğle Yemeği Balık Pizza Browni Süt 6 7 8 İçindekiler 1. Ben Bir Dahiydim!... 11 2. Bayan Cooney Şahane Biri... 18 3. Büyük Kararım...

Detaylı

Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba.

Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba. 1. Bölüm Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba. Bütün bu insanın kafasını şişiren karmaşa, çok ama çok masum bir günde başladı. O gün çok şirin, çok masumdu. O gün öyle muhteşem, öyle harika ve öyle

Detaylı

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik KISKANÇLIK KRİZİ > > ADAM - Kiminle konuşuyordun? > > KADIN - Tanımazsın. > > ADAM - Tanısam sormam zaten. > > KADIN - Tanımadığın birini neden soruyorsun? > > ADAM - Tanımak için. > > KADIN - Peki...

Detaylı

HAYAT BİLGİSİ A TEMASI: OKUL HEYECANIM. Gözümüzün rengi Saçımızın rengi Okula gitmemiz Yukarıdakilerden hangisi fiziksel özelliğimiz değildir?

HAYAT BİLGİSİ A TEMASI: OKUL HEYECANIM. Gözümüzün rengi Saçımızın rengi Okula gitmemiz Yukarıdakilerden hangisi fiziksel özelliğimiz değildir? 1. SINIF OKULA YARDIMCI VE SINAVLARA HAZIRLIK A TEMASI: OKUL HEYECANIM TEST-1 1. Gözümüzün rengi Saçımızın rengi Okula gitmemiz Yukarıdakilerden hangisi fiziksel özelliğimiz değildir? A) Okula gitmemiz

Detaylı

1. Bölüm. Uçağın kalkmasına bir saat vardı. Birkaç dakika içinde kapıya çağırılacaklardı. Eğer yapacaksa, şimdi yapması gerekiyordu.

1. Bölüm. Uçağın kalkmasına bir saat vardı. Birkaç dakika içinde kapıya çağırılacaklardı. Eğer yapacaksa, şimdi yapması gerekiyordu. 1. Bölüm Uçağın kalkmasına bir saat vardı. Birkaç dakika içinde kapıya çağırılacaklardı. Eğer yapacaksa, şimdi yapması gerekiyordu. Tim ayağa kalktı. İpi çekti. Grk ayağa kalktı, JFK Uluslararası Havaalanı

Detaylı

YİNE YENİ KOMŞULAR. evine gidip Billy ile oynuyordu.

YİNE YENİ KOMŞULAR. evine gidip Billy ile oynuyordu. İÇİNDEKİLER Yine Yeni Komşular 7 Korsanlar Ninjalara Karşı 11 Akari 21 Tükürme Yarışı 31 Mahallede Huzursuzluk 39 Korsanların Yasaları 49 Yemek Çubukları ve Terli Ayaklar 56 Korsan Atlet 68 Titanların

Detaylı

Evlat Edinilen Çocuğa Multidisipliner Yaklaşım: Vaka Örnekleri Üzerinden Evlat Edinme. Psikolog Reyhan Bahçivan-Saydam

Evlat Edinilen Çocuğa Multidisipliner Yaklaşım: Vaka Örnekleri Üzerinden Evlat Edinme. Psikolog Reyhan Bahçivan-Saydam Evlat Edinilen Çocuğa Multidisipliner Yaklaşım: Vaka Örnekleri Üzerinden Evlat Edinme Psikolog Reyhan Bahçivan-Saydam Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu na göre 2008 yılı sonu itibariyle evlatt edindirilen

Detaylı

12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN 12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-İROL AŞARAN : Efendim : İyiyim sağol sen nasılsın : Çalışıyorum işte yaramaz birşey yok : Kim yazmış bunu : Kim yazmış bunu Milliyet te : Yani sen sen birşey yollamış mıydın

Detaylı

Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5

Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5 Simbegwire Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5 Simbegwire annesi öldüğü zaman çok üzüldü. Simbegwire ın babası, kızıyla ilgilenmek için elinden gelenin en iyisini yaptı.

Detaylı

Kızım, evde köpek. bu köpeği eve? dedi. annesi. Zaten hep beni suçlarsın! dedi Cimcime. Mıyk! diye sızlandı köpek. Hemen gidecek bu köpek!

Kızım, evde köpek. bu köpeği eve? dedi. annesi. Zaten hep beni suçlarsın! dedi Cimcime. Mıyk! diye sızlandı köpek. Hemen gidecek bu köpek! Kızlar, ben geldim, dedi Gönül Hanım. Hav! Cimcime! Bu köpek nereden geldi? Sen zaten hiç köpek sevmiyorsun! dedi Cimcime. Evde köpeğin ne işi var? Miyav! Miyav! Miyav! diye ağladı kedi Köfte dığı odadan.

Detaylı

Bu testi yapın, kendinizi tanıyın!

Bu testi yapın, kendinizi tanıyın! Kendini Tanıma Testi Bu testi yapın, kendinizi tanıyın! İnsanlar sizin hakkınızda sandığınızdan farklı izlenimlere sahip olabilir. Gerçekten nasıl algılandığınızı siz de bilmek istemez misiniz? Bu teste

Detaylı

Engin arkadaşına uğrar, eve gelir duşunu alır ve salona gelir. İkizler onu salonda beklemektedirler.

Engin arkadaşına uğrar, eve gelir duşunu alır ve salona gelir. İkizler onu salonda beklemektedirler. ENGİN VE İKİZLER ALIŞ VERİŞTE Hastane... Dr. Gamze Hanım'ın odası, biraz önce bir ameliyattan çıkmıştır. Elini lavaboda yıkayarak koltuğuna oturur... bu arada telefon çalar... Gamze Hanım telefon açar.

Detaylı

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. ANKET SONUÇLARI Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. Bu anket, çoğunluğu Ankara Kemal Yurtbilir İşitme Engelliler Meslek Lisesi öğrencisi olmak üzere toplam 130 öğrenci üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya

Detaylı

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ Kendinizden biraz bahseder misiniz? -1969 yılında Elazığ'da dünyaya geldim. İlk orta ve liseyi orada okudum. Daha sonra üniversiteyi Van 100.yıl Üniversitesi'nde okudum. Liseyi

Detaylı

ÇAYLAK. Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı.

ÇAYLAK. Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı. ÇAYLAK Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı. Alt katta genel tıbbi muayene ve müdahaleleri yapılıyordu. Bekleme salonu ve küçük bir de laboratuar vardı. Orta katta diş kliniği ve ikinci bir muayene

Detaylı

Çok Mikroskobik Bir Hikâye

Çok Mikroskobik Bir Hikâye Çok Mikroskobik Bir Hikâye ÜMMÜŞ PÖRTLEK İlköğretim Okulu nda sıradan bir ders günüydü. Eğer Hademe Kazım, yine bir gölgelikte uyuklamıyorsa, birazdan zil çalmalıydı. Öğretmenimiz, gürültü yapmadan toplanabileceğimiz

Detaylı

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım Yeni evli bir çift vardı. Evliliklerinin daha ilk aylarında, bu işin hiç de hayal ettikleri gibi olmadığını anlayıvermişlerdi. Aslında birbirlerini sevmiyor değillerdi. Son zamanlarda o kadar sık olmasa

Detaylı

TAVŞANCIK A DOĞUM GÜNÜ SÜRPRIZI

TAVŞANCIK A DOĞUM GÜNÜ SÜRPRIZI TAVŞANCIK A DOĞUM GÜNÜ SÜRPRIZI Güneşli bir günün sabahında, Geyikçik uyandı ve o gün en yakın arkadaşı Tavşancık ın doğum günü olduğunu hatırladı. Tavşancık arkadaşlarına her zaman yardımcı oluyor, ben

Detaylı

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor. OKUMA - ANLAMA: ÖĞRENCİLER HER GÜN NELER YAPIYORLAR? 1 Türkçe dersleri başladı. Öğrenciler her gün okula gidiyorlar, yeni şeyler öğreniyorlar. Öğretmenleri, Nazlı Hanım, her Salı ve her Cuma günü sınav

Detaylı

TEMA: OKULUMUZU TANIYALIM KONU: OKULUMUZ TARİH: 01 EYLÜL / 30 EYLÜL YAŞAYAN DEĞERLER: SEVGİ

TEMA: OKULUMUZU TANIYALIM KONU: OKULUMUZ TARİH: 01 EYLÜL / 30 EYLÜL YAŞAYAN DEĞERLER: SEVGİ Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Bilim Etkinlikleri TEMA: OKULUMUZU TANIYALIM KONU: OKULUMUZ TARİH: 01 EYLÜL / 30 EYLÜL YAŞAYAN DEĞERLER: SEVGİ Bu ayki yaşayan değerimiz Sevgi.

Detaylı

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU Nereden geliyor bitmek tükenmek bilmeyen öğrenme isteğim? Kim verdi düşünce deryalarında özgürce dolaşmamı sağlayacak özgüven küreklerimi? Bazen,

Detaylı

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Hiroşima da büyüdüm. Ailem ve çevrem Budist ti. Evimizde küçük bir Buda Heykeli vardı ve Buda nın önünde eğilerek ona ibadet ederdik. Bazı özel günlerde de evimizdeki

Detaylı

Okuma- Yazmaya Hazırlık. Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Ve Ritim. Fen Ve Doğa Etkinlikleri

Okuma- Yazmaya Hazırlık. Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Ve Ritim. Fen Ve Doğa Etkinlikleri Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Ve Ritim Sohbetler *Tatilde neler yaptık? *Hava nedir? Hangi duyu organımızla hissederiz? *Tatildeyken hava nasıl değişimler oldu? *Müzik dendiğinde

Detaylı

yemyeşil bir parkın içinden geçerek siteye giriyorsunuz. Yolunuzun üstünde mutlaka birkaç sincaba rastlıyorsunuz. Ağaçlara tırmanan, dallardan

yemyeşil bir parkın içinden geçerek siteye giriyorsunuz. Yolunuzun üstünde mutlaka birkaç sincaba rastlıyorsunuz. Ağaçlara tırmanan, dallardan Karganın Rengi Siyah! Siyah mı? Evet Emre, siyah. Kara değil mi? Ha kara, ha siyah Cenk, bence kara ile siyah arasında fark var. Arkadaşım Cenk le hâlâ aynı şeyi, kargaların rengini tartışıyoruz. Galiba

Detaylı

DON GİOVANNİ. uygun ve çok uzun uçuş saatleri gerektirmeyen bazı Avrupa şehirlerine göz gezdirirken

DON GİOVANNİ. uygun ve çok uzun uçuş saatleri gerektirmeyen bazı Avrupa şehirlerine göz gezdirirken TURK 101-57 2014-2015 Güz Dönemi İlk Ödev-Son Metin Opera 08.10.2014 Beril Babacan 20901276 DON GİOVANNİ Geçtiğimiz kış bir arkadaşımla ara tatilde yurtdışına çıkmak istiyorduk. Bütçemize de uygun ve çok

Detaylı

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR!.. SERIS.INDEN BAZILARI 1 - Cin Ali'nin Atı 2 - Cin Ali'nin Topu 3 - Cin Ali'nin Topacı 4 - Cin Ali'nin Karagözlü Kuzusu 5 - Cin Ali'nin Oyuncakları 6 - Cin Ali Okula Başlıyor

Detaylı

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen Yayın no: 168 SAYGI VE HÜRMET ÖYKÜLERİ Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 4965 18 2 Sertifika no: 14452 Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın Grubu

Detaylı

02/17 Jelinek, Hauschildt, Moritz, Okyay, & Taş HOŞGELDİNİZ. Depresyon Tedavisinde Metakognisyon Eğitimi (D-MCT)

02/17 Jelinek, Hauschildt, Moritz, Okyay, & Taş HOŞGELDİNİZ. Depresyon Tedavisinde Metakognisyon Eğitimi (D-MCT) 02/17 Jelinek, Hauschildt, Moritz, Okyay, & Taş ljelinek@uke.de HOŞGELDİNİZ Depresyon Tedavisinde Metakognisyon Eğitimi (D-MCT) D-MCT: Uzay Pozisyonu Günün Konusu Davranış Hafıza Depresyon Denken Duyguların

Detaylı

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz ve Özellikle Canım Annem 1 Üniversite tercihlerini yaptığımız zaman,

Detaylı

BÖCEK ORKESTRASININ MUHTEŞEM SINIFI

BÖCEK ORKESTRASININ MUHTEŞEM SINIFI Göknil Genç BÖCEK ORKESTRASININ MUHTEŞEM SINIFI 1 Çeviren: Saadet Özen ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI Öykü 5. basım Resimleyen: Mustafa Delioğlu Göknil Genç BÖCEK ORKESTRASININ MUHTEŞEM SINIFI 1 Resimleyen: Mustafa

Detaylı

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu Hayallere inanmam, insan çok çalışırsa başarır Pelin Tüzün, Bebek te üç ay önce hizmete giren Şef makbul Ev Yemekleri nin

Detaylı

UYGULAMA 1 1. Aşama Şimdi bir öykü okuyacağım, bakalım bu öykü neler anlatıyor?

UYGULAMA 1 1. Aşama Şimdi bir öykü okuyacağım, bakalım bu öykü neler anlatıyor? ALAY ETME Amaç : Başkalarına saygı duymayı öğrenme.alay etme ile baş edebilme becerisini kazandırma Düzey : 1. sınıf ve üstü Materyal: Uygulama 1 için:yazı tahtası, kağıt, kalem, Uygulama 2 : Kuklalar,oyuncak

Detaylı

Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap

Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap Şizofreninin nasıl bir hastalık olduğu ve şizofrenlerin günlük hayatlarında neler yaşadığıyla ilgili bilmediğimiz birçok şey var.

Detaylı

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

Güzel Bir Bahar ve İstanbul Güzel Bir Bahar ve İstanbul Bundan iki yıl önce 2013 Mayıs ayında yolculuğum böyle başladı. Dostlarım, sınıf arkadaşlarım ve birkaç öğretmenim ile bildiğimiz İstanbul, bizim İstanbul a doğru yol aldık.

Detaylı

Cadı böyle diyerek süpürgesine bindi. Daha yüz metre uçmadan. paldır küldür yere düştü. Ağaçtaki kargalar Gak gak diye güldüler.

Cadı böyle diyerek süpürgesine bindi. Daha yüz metre uçmadan. paldır küldür yere düştü. Ağaçtaki kargalar Gak gak diye güldüler. MASAL CADISI Masal Cadı sının canı sıkılıyordu. Ormandaki kulübesinde tek başına otururdu. Yıllardır insan yüzü görmemişti. Bu gidişle bütün yeteneklerim kaybolacak, diye düşünüyordu. Süpürgemle uçabileceğimi

Detaylı

ESERLERLE BAŞ BAŞA KALMAK. Hayalinizde yarattığınız bir yerin sadece hayal olmadığının farkına vardığınız bir an

ESERLERLE BAŞ BAŞA KALMAK. Hayalinizde yarattığınız bir yerin sadece hayal olmadığının farkına vardığınız bir an Ece Şenses 21001982 ESERLERLE BAŞ BAŞA KALMAK Hayalinizde yarattığınız bir yerin sadece hayal olmadığının farkına vardığınız bir an oldu mu hiç? Louvre müzesi benim için tam olarak böyle oldu. Sadece benim

Detaylı

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş? ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkok Benim adım Deniz. 7 yaşındayım. Bu hafta sonu annem ve babamla birlikte kampa gittik. Kampa

Detaylı

Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır

Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır 1. Bölüm Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır Savaşı nın hikâyesidir. Diğer adıyla ona Akşam Yemeği Savaşları da diyebiliriz. Aslında Hayalet Avcıları III de diyebiliriz, ama açıkçası

Detaylı

Yazan : Osman Batuhan Pekcan. Ülke : FRANSA. Şehir: Paris. Kuruluş : Vir volt. Başlama Tarihi : Bitiş Tarihi :

Yazan : Osman Batuhan Pekcan. Ülke : FRANSA. Şehir: Paris. Kuruluş : Vir volt. Başlama Tarihi : Bitiş Tarihi : Yazan : Osman Batuhan Pekcan Ülke : FRANSA Şehir: Paris Kuruluş : Vir volt Başlama Tarihi : 4.7.2017 Bitiş Tarihi : 9.8.2017 E-posta : bat.pekcan@gmail.com Herkese Paris ten selamlar. Dün itibariyle 1

Detaylı

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı,

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı, Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı, elinde boş bir çuval, alanın ortasında öylece dikiliyordu.

Detaylı

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir? ALTIN BALIK Bir zamanlar iki balıkçı varmış. Biri yaşlı, diğeriyse gençmiş. İki balıkçı avladıkları balıkları satarak geçinirlermiş. Bir gün yine denize açılmışlar. Ağı denize atıp beklemeye başlamışlar.

Detaylı

FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ

FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ 1- Beni çok iyi tanımlıyor 2- Beni iyi tanımlıyor 3- Beni az çok iyi tanımlıyor 4- Beni pek tanımlamıyor 5- Beni zaman zaman hiç tanımlamıyor 6- Beni hiç tanımlamıyor

Detaylı

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN 2011 PAZARTESĐ SAAT- 07:42 Sahne - 1 OTOBÜS DURAĞI Otobüs durağında bekleyen birkaç kişi ve elinde defter, kitap olan genç bir üniversite öğrencisi göze çarpar. Otobüs gelir

Detaylı

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΕΘΝΙΚΗΣ ΠΑΙ ΕΙΑΣ ΚΑΙ ΘΡΗΣΚΕΥΜΑΤΩΝ ΚΡΑΤΙΚΟ ΠΙΣΤΟΠΟΙΗΤΙΚΟ ΓΛΩΣΣΟΜΑΘΕΙΑΣ Milli Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı Devlet Dil Sertifikası DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM

Detaylı

C A NAVA R I N Ç AGR ISI

C A NAVA R I N Ç AGR ISI C A NAVA R I N Ç AGR ISI Canavar, canavarların hep yaptığı gibi, gece yarısından hemen sonra çıktı ortaya. Geldiğinde Conor uyanıktı. Kısa süre önce bir kâbus görmüştü. Herhangi bir kâbus değil- di bu;

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ : 2014 2015 Μάθημα : Τουρκικά Επίπεδο : Ε1 Διάρκεια : 2 ώρες

Detaylı

(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A. 2012-2013 Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı

(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A. 2012-2013 Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı 2012-2013 Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı AÇIKLAMALAR 1. Soruların cevaplarını kitapçıkla birlikte verilecek optik forma işaretleyiniz. 2. Cevaplarınızı koyu siyah ve yumuşak bir kurşun kalemle

Detaylı

Okula sadece dört dakikalık yürüme mesafesinde oturmama

Okula sadece dört dakikalık yürüme mesafesinde oturmama Okula sadece dört dakikalık yürüme mesafesinde oturmama rağmen sık sık geç kalırım... okul BIZIM (Meşelik) yol.. BIZIM ev Üç Kuruş Sokağı Kale Yolu Dükkan iki dak Meşelik ika Percy Sokağı Okula iki dakika

Detaylı

Dört öğrenci sabahleyin uyanamamışlar ve matematik finalini kaçırmışlar, ertesi gün hocalarına gitmişler, zar zor ikna etmişler. Arabaya bindik yolda

Dört öğrenci sabahleyin uyanamamışlar ve matematik finalini kaçırmışlar, ertesi gün hocalarına gitmişler, zar zor ikna etmişler. Arabaya bindik yolda Bir gün sormuşlar Ermişlerden birine: Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır? Bakın göstereyim demiş Ermiş. Önce sevgiyi dilden gönle indirememiş olanları çağırarak onlara

Detaylı

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým. Kaybolan Çocuk Çocuklar için öyküler yazmak istiyordum. Yazmayý çok çok sevdiðim için sevinçle oturdum masanýn baþýna. Yazdým, yazdým... Sonra da okudum yazdýklarýmý. Bana göre güzel öykülerdi doðrusu.

Detaylı

Mutlu Haftalar! Mutlu Ramazanlar! ilkokul1.com

Mutlu Haftalar! Mutlu Ramazanlar! ilkokul1.com Mutlu Haftalar! Mutlu Ramazanlar! ilkokul1.com Emrah & Elvan PEKŞEN ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkok Adı-Soyadı:... yalancı

Detaylı

ALT EKSTREMİTE SET 1 ( germe egzersizleri)

ALT EKSTREMİTE SET 1 ( germe egzersizleri) ALT EKSTREMİTE SET 1 ( germe egzersizleri) 1. Doğru postür Ayaklar omuz genişliğinde açık, dizler hafif bükük, pelvis arkada, omurga düz, omuzlar dışarıda baş yukarıda dik olarak ayakta dur 2. Abdominal

Detaylı

Zeynep in Günlüğü. Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) Fatma BAŞA. Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI

Zeynep in Günlüğü. Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) Fatma BAŞA. Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) İmtiyaz Sahibi Adına Ramazan BALCI Okul Müdürü Fatma BAŞA ( Özel Eğitim Öğretmeni ) Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI ( Görsel Sanatlar Öğretmeni

Detaylı

İŞYERİ EGZERSİZLERİ. Hazırlayan: Uzman Fizyoterapist Meral HAZIR

İŞYERİ EGZERSİZLERİ. Hazırlayan: Uzman Fizyoterapist Meral HAZIR İŞYERİ EGZERSİZLERİ Hazırlayan: Uzman Fizyoterapist Meral HAZIR EGZERSİZLERİ Günümüzde, özellikle endüstriyel toplumlarda aktif olmayan yaşam şekli, ergonomik olmayan çalışma koşulları ve İŞYERİEGZERSİZLERİ

Detaylı

LanguageCert AÜ TÖMER A2 TürkYet (Konuşma) Örnek Sınav 1

LanguageCert AÜ TÖMER A2 TürkYet (Konuşma) Örnek Sınav 1 LanguageCert AÜ TÖMER A2 TürkYet (Konuşma) Örnek Sınav 1 Gözetmen için açıklamalar Sınav Süresi : 9 dakika A = Aday G = Gözetmen Birinci Bölüm Süre: 2 dakika KAYIT CİHAZINIZI KONTROL EDİNİZ. G A G A :LanguageCert

Detaylı

ALTIN KALPLİ ÖĞRETMENİM

ALTIN KALPLİ ÖĞRETMENİM ALTIN KALPLİ ÖĞRETMENİM Bu zamana kadarki okul hayatım boyunca birçok öğretmenim oldu. Şu an düşündüğüm zaman, aslında her birinden bir şeyler öğrendiğimi ve her birinin hayatımın şekillenmesinde azımsanmayacak

Detaylı

AĞIR ÇANTA. Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız. 1- Fatma evden nasıl çıktı? 2- Fatma neyi taşımakta zorlanıyordu?

AĞIR ÇANTA. Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız. 1- Fatma evden nasıl çıktı? 2- Fatma neyi taşımakta zorlanıyordu? AĞIR ÇANTA Fatma o sabah evden çok zor çıktı. Akşam geç yatınca sabah kalkması zor oldu. Daha kahvaltısını yapamadan çıkmak zorunda kaldı evden. Okula geç kalacaktı yoksa. Okul yolunda çantasını taşımakta

Detaylı

Sevda Üzerine Mektup

Sevda Üzerine Mektup 1 Ferda Çetin 21401765 Sevda Üzerine Mektup Sevgilim, Sana mektup yazmamı istiyorsun. Yazayım, tamam, ama hayal kırıklığına uğramazsın umarım. Ben senin gibi değilim. Şiirler yazamam, süslü sözler bilmem.

Detaylı

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 8 (ΟΚΣΩ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 8 (ΟΚΣΩ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή: ΚΥΠΡΙΑΚΗ ΔΗΜΟΚΡΑΤΙΑ ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΓΙΔΤΘΤΝΗ ΜΔΗ ΔΚΠΑΙΓΔΤΗ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ ΜΑΘΗΜΑ: ΣΟΤΡΚΙΚΑ ΕΠΙΠΕΔΟ: Γ ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011

Detaylı

BOYUN VE OMUZ SAĞLIĞI İÇİN ÖNERİLER

BOYUN VE OMUZ SAĞLIĞI İÇİN ÖNERİLER Yrd. Doç. Dr. GÜVEN ÇITAK Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı BOYUN VE OMUZ SAĞLIĞI İÇİN ÖNERİLER BOYUN VE OMUZ EGZERSİZLERİ www.guvencitak.com EGZERSİZLERE YÖNELİK DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN NOKTALAR Uyarı:

Detaylı

Bir gün Pepe yi görmeye gittim ve ona : Anlayamıyorum her zaman bu kadar pozitif olmak mümkün değil, Bunu nasıl yapıyorsun? diye sordum.

Bir gün Pepe yi görmeye gittim ve ona : Anlayamıyorum her zaman bu kadar pozitif olmak mümkün değil, Bunu nasıl yapıyorsun? diye sordum. PEPE NİN HİKAYESİ Pepe, herkesin olmak isteyeceği türden bir insandı. Her zaman neşeli olup, her zaman, söyleyeceği pozitif bir şey vardı. Birisi istediğinde hemen gidiyor, daima : Daha iyisi olamaz! diye

Detaylı

KÜSTÜM, OYNAMIYORUM. Alan MacDonald. iillüstrasyonlar: Mark Beech

KÜSTÜM, OYNAMIYORUM. Alan MacDonald. iillüstrasyonlar: Mark Beech KÜSTÜM, OYNAMIYORUM Alan MacDonald iillüstrasyonlar: Mark Beech 4 PRIDDLE LAR: Roger, Jackie ve Warren Tarif: Soluk yüzlü insancıklar Sevdikleri: Sessizlik ve huzur Sevmedikleri: Troller BAY TROL: Egbert

Detaylı

Hayata dair küçük notlar

Hayata dair küçük notlar Hayata dair küçük notlar İlk önce sen merhaba- de. Olanaklarının altında yaşa. Sık sık -teşekkür ederim- de. Bir müzik aleti çalmayı öğren. Herhangi bir konuda öğretmenlik yap, herhangi bir konuda öğrenci

Detaylı

MACERA AKADEMİSİ. Anneciğim ve Babacığım,

MACERA AKADEMİSİ. Anneciğim ve Babacığım, BARBAR YARATIKLAR İÇİN KURNAZLIK OKULU ZOR İŞÇİLER İÇİN BAŞKANLAR: SAYIN BAŞKÖTÜ KURT SAYIN KÜÇÜK KURT VE SAYIN BAĞIRTKAN KURT Lütfen lütfen lütfeeeen gelip buraya taşının, taşınacağınızı söylemiştiniz.

Detaylı

meslek seçmişim kendime! Her gün dolaş dur! Masa başında çalışmaktan beter sıkıntıları var bu işin; yolculukların çilesi de işin cabası: Değiştirilen

meslek seçmişim kendime! Her gün dolaş dur! Masa başında çalışmaktan beter sıkıntıları var bu işin; yolculukların çilesi de işin cabası: Değiştirilen meslek seçmişim kendime! Her gün dolaş dur! Masa başında çalışmaktan beter sıkıntıları var bu işin; yolculukların çilesi de işin cabası: Değiştirilen trenler, kaçırılan bağlantı noktaları, ne zaman yeneceği

Detaylı

.com. Faydalı Olması Dileğiyle... Emrah& Elvan PEKŞEN

.com. Faydalı Olması Dileğiyle... Emrah& Elvan PEKŞEN .com Faydalı Olması Dileğiyle... Emrah& Elvan PEKŞEN n ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1 n Problem Avcıları Biz problem avcılarıyız. Benim

Detaylı

Bir gün insan virgülü kaybetti. O zaman zor cümlelerden korkar oldu ve basit ifadeler kullanmaya başladı. Cümleleri basitleşince düşünceleri de basitleşti. Bir başka gün ise ünlem işaretini kaybetti. Alçak

Detaylı

Eskiden Amcam Başkötü ye ait olan Bizim Eski Yer,

Eskiden Amcam Başkötü ye ait olan Bizim Eski Yer, Eskiden Amcam Başkötü ye ait olan Bizim Eski Yer, DEŞŞET ORMANI, YARATIKKÖY Anneciğim ve Babacığım, Mektubunuzda sevgili bebeğinizin nasıl olduğunu sormuşsunuz, hımm? Ben gayet iyiyim, sormadığınız için

Detaylı

Helena S. Paige Çeviri Kübra Tekneci

Helena S. Paige Çeviri Kübra Tekneci Bir Kız Bara Girer Ve... Helena S. Paige Çeviri Kübra Tekneci 4 Bir Kız Bara Girer Ve... Bütün kadınlar bir iç çamaşırından çok fazla şey beklememeleri gerektiğini bilirler. Çok seksi olmak istiyorsanız,

Detaylı

ÖN OYUN Yer, ağustos böceklerinin yuvası. Cici ve Mimi aynanın karşısında son hazırlıklarını yapmaktadır.

ÖN OYUN Yer, ağustos böceklerinin yuvası. Cici ve Mimi aynanın karşısında son hazırlıklarını yapmaktadır. ÖN OYUN Yer, ağustos böceklerinin yuvası. Cici ve Mimi aynanın karşısında son hazırlıklarını yapmaktadır. (Şapkasını takar.) Nasıl oldu Mimiciğim? Ay çok hoş! (Saçlarına taktığı çiçekleri gösterir.) Ne

Detaylı

Sınav Destek Semineri. Egzersiz. Rahatlama Çalışmaları-2. Engin KUYUCU. İnsan Kaynakları Uzmanı

Sınav Destek Semineri. Egzersiz. Rahatlama Çalışmaları-2. Engin KUYUCU. İnsan Kaynakları Uzmanı Sınav Destek Semineri Egzersiz & Rahatlama Çalışmaları-2 Engin KUYUCU İnsan Kaynakları Uzmanı 0 535 828 17 93 www.enginkuyucu.com Sınav Destek Semineri Meridyen Enerjisini Aktive Etmek Qi Gong Egzersizi

Detaylı

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMİ BİR DERS Genç adam evlendiğinden beri evinde kalan babası yüzünden eşiyle sürekli tartışıyordu. Eşi babasını istemiyordu. Tartışmalar bazen inanılmaz boyutlara

Detaylı

Yüreğimize Dokunan Şarkılar

Yüreğimize Dokunan Şarkılar On5yirmi5.com Yüreğimize Dokunan Şarkılar Gelmiş geçmiş en güzel Türkçe slow şarkılar kime ait? Bakalım bizlerin ve sizlerin gönlünde yatan sanatçılar kimler? Yayın Tarihi : 6 Ocak 2010 Çarşamba (oluşturma

Detaylı

iyi günler sevgili ilk yar'larımızın değerli dostları, Bugün geçmişlere gideceğiz, çünkü yakınlarda kulaklarını çok çınlatmıştık... Ne kadar güzel bir örnek çalışmaydı öğretmenlerimizin sevgili Ahmet Hocamızın

Detaylı

zaferin ve başarının getirdiği güzel bir tebessüm dışında, takdir belgesini kaçırmış olmanın verdiği üzüntü. Yanımda disiplinli bir öğretmen olarak bilinen ama aslında melek olan Evin Hocam gözüküyor,

Detaylı

ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ

ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ ΠΡΟΦΟΡΙΚΟ ΛΟΓΟ (70005Γ) DİNLEME İSTEKLER (9) Metinleri dinleyelim

Detaylı

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 6 (ΔΞΙ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 6 (ΔΞΙ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή: ΚΥΠΡΙΑΚΗ ΔΗΜΟΚΡΑΤΙΑ ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΓΙΔΤΘΤΝΗ ΜΔΗ ΔΚΠΑΙΓΔΤΗ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ ΜΑΘΗΜΑ: ΣΟΤΡΚΙΚΑ ΕΠΙΠΕΔΟ: A ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011

Detaylı

Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye:

Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye: Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye: - Deli, deli, diye seslenmiş. Siz içeride kaç kişisiniz? Deli şöyle bir durup düşünmüş: 1 / 10 - Bizim

Detaylı

Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar.

Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar. Edatlar (ilgeçler) Tek başına bir anlam taşımayan, ancak kendinden önceki sözcükle birlikte kullanıldığında belirli bir anlamı olan sözcüklerdir.edatlar çekim eki alırsa adlaşırlar. En çok kullanılan edatlar

Detaylı

Jake mektubu omzunun üstünden fırlatır. Finn mektubu yakalamak için abartılı bir şekilde atılır.

Jake mektubu omzunun üstünden fırlatır. Finn mektubu yakalamak için abartılı bir şekilde atılır. İÇ - AĞAÇ EV SALONU - GÜNDÜZ Salon kapısının altından içeri bir mektup süzülür. mektubu almak için koşar. zarfı çevirir, üstünde yazmaktadır. Oo, posta gelmiş! Hey,, bu sana! mektubu omzunun üstünden fırlatır.

Detaylı

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış MERAKLI KİTAPLAR 3. B A S I M Çocuklarla İlgili Her Türlü Faaliyette, Çocuğun Temel Yararı, Önceliklidir! 2 Süleyman Bulut Anne Ben Yapabilirim 4 Süleyman

Detaylı

4. ve 5. Değerlendirme Sınavları. Puanlama Aşağıda...

4. ve 5. Değerlendirme Sınavları. Puanlama Aşağıda... 4. ve 5. Değerlendirme Sınavları Puanlama Aşağıda... 4. Sınav Test Soruları 5 puan 6x5=30 Çetele tablosu 5 puan 10x5=50 Doğru-Yanlış 2 puan 5x2=10 Sayı örüntüsü 2 puan 5x2=10 5. Sınav Test Soruları 5 puan

Detaylı