İSLÂM DA AŞIRILIKLAR VE İLÂHİ SONUÇLARI

Transkript

1 İSLÂM DA AŞIRILIKLAR VE İLÂHİ SONUÇLARI Bir Mü min Müslüman, bile bile küfrü tercih etmesinin dışında, farkında olmadan gelen, iki büyük tehlike ile de, îmânını kayebedebilir. Bunlardan birincisi, farkında olmadan, îmânî açıdan, tehlikeli bir söz söylemesidir. Aşırılık kavramı içinde değerlendirilebilecek olan, diğer ikincisi ise, Allah için sevmek-allah için sevmemek 1 genel çerçevesi içinde, kişinin özüne zıt düşecek şekilde, Allah Düşmanları ve kâfirleri dost edinip, onların âdet ve hayat tarzlarına duyulan sevgidir. Giriş Prof Ω. Dr. Mustafa TEMİZ Aşırılığın ve aşırı davranışların zararlı ve tehlikeli olduğunun, bilindiği gibi, günümüzde bilimsel olarak da, ispatı yapılmıştır. Aşırılığın ve / veyâ aşırı davranışların tehlikeli ve zararlı olduğu, İslâm ve Kültürümüz de de, 1400 yıl boyunca, çok temel bir esas olarak da bilinmektedir. O hâlde, her iki âlemde de tehlikeli ve zararlı olan, aşırılıktan kaçıp, Orta Ölçülü 2 davranışları izleyebilmek için, en kestirme ve en esas yol, Ehl- 1 Temiz, M., Evreni Ayakta Tutan Kavram SEVMEK Ya Da SEVGİ Cömertçe Harcanan ve Bilinçsiz Kullanıldığında Tehlikesi Çok Büyük Büyük Olan En Güzel Kelime, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, YA DA En Son Erişim Târihi: Ω. Pdf dosyalarında sayfa sonlarındaki pdf, html uzantılı ve diğer adresler tıklandığında, internetteki bu ilgili yazılara ânında ulaşılabilir. Yazar, particilik taassubunu reddeder, Türkiye Gemisi nin batmamasının garantisinin, İslâmî istikâmet doğrultusundaki çalış-malarda olduğuna inanır ve bu nedenle İslâmî istikâmeti benimseyenlerin tarafındadır. Yazar hakkında daha fazla bilgilenmek isteyenler, aşağıdaki internet adresini tıklayabilirler: 2 Temiz, M., Bilimsel Yolla Akıl Ve Mantık Açısından Orta Ölçü (Sünnet), İnternet Elektronik Adresi, LÇÜ%20(SÜNNET).pdf YA DA LÇÜ%20(SÜNNET).docx YA DA 1

2 i Sünnet Vel Cemat ın hayat tarzının 3 örnek alınmasıdır! Târih boyunca bu işi, en güzel olarak yapanların, Tasavvuf Ehli olduğu, artık bilinmeyen bir şey değildir. İnsan tabiatına aykırılığı nedeniyle, bir insanın aşırılığının sezilmesinden sonra, o kişiye karşı duyulan antipati, bu dünyâda ya da bu hayatta, en azından, bir duyarsızlık ve îtibarsızlık olarak, tezâhür etmektedir. Aşırılığın anormalliği, ilmî ya da bilimsel açıdan, akıl yoluyla (aklen), şuradan da kestirilebilir: Bir kere mantık açısından da, görülüp bilinmektedir ki, Tabiat ta her bakımdan boş, işe yaramaz bir şey yoktur. Örneğin en beğenilmeyen bir şeyin bile, mutlaka az da olsa, bir o- lumlu tarafı mutlaka vardır. İşte günümüzde, en çok göze çarpan aşırılık, varlık, oluşum, teşekkül ve kurumların veyâ her hangi bir şeyin, ya her an ve fırsatta, hiçbir noksanlığı yokmuşçasına, hep iyi taraflarının pompalanması veyâ tam tersine bunların, hiçbir beğenilen faydalı tarafları yokmuşçasına da, hep kötü tarafının pompalanmasıdır. Beynin Tepkisi Aşırılığı meslek edinmiş bu cibilliyette olanlar ın bu tarafları, bir kere göze çarpıp dikkatleri çektikten sonra, artık o kişi, kimse tarafından doğru dürüst izlenmemektedir. Çünkü bu tiplerin, hiç değişmeyen tutum ve davranış formatı, daha öncelerden beyinlere kazınmış olduğu için, izleyiciler, ondan, farklı ve faydalı ya da daha değişik gerçekçi ve doğru bir bilginin geleceğinden umutlarını kesmişlerdir. LÇÜ%20(SÜNNET).pdf YA DA ÖLÇÜ%20(SÜNNET).docx, En Son Erişim Târihi: Temiz, M., Ehli-Sünnet (Orta Yol Ehli) ve Aşırı Uçlar, Alındığı İnternet Elektronik Adresi: SÜNNET%20(ORTA%20YOL DAN%20GİDENLER)%20VE%20AŞIRI%20UÇLAR.pdf YA DA SÜNNET%20(ORTA%20YOL DAN%20GİDENLER)%20VE%20AŞIRI%20UÇLAR.doc, En Son Erişim Târihi:

3 O kişinin beyinlere yerleşmiş olan bu şablonu, seyirci ya da dinleyici veyâ izleyicilerin beyinlerine (kafalarına) yerleşmiş olduğu için de, bu aşırı kimsenin fikirlerinin geldiği beynin o kısımlarında, kişiden gelen yeni mesajlar dahî, değerlendirmeden hemen geçiştirmektedirler Söz konusu bu mesajlar, beynin bu kısımlarında, üstün körü olarak, değerlendirilme teşebbüsü olsa bile, daha önce beyine yerleşmiş bulunan, fikrî şablon, bâzı bozuk civatalarda meydan gelen, yalamaya 4 benzer bir etki gösterek, mesajlar, hiçbir değerlendirilmeye uğramadan geçiştirilmektedir. Netice îtibârıyla, aşırılığı meslekedinmiş o kimsenin, kimseye bir fikrî faydası olmamaktadır, belli bir tarafa kutuplanmış şamatadan başka Sonuçta, o aşırılığ meslek edinen insanlar, boşu boşuna kürek sallamış olmaktadırlar. Îtibarsızlıkları herkes tarafından bilindiği için, bunlar, artık hiçbir zaman, dikkate alınmayanların grubunun üyelerindendirler. İslâm da Aşırılık Ve Cahâlet İslâmî konularda da bu, böyledir. Bu aşırılık durumunun olumsuzluğunu Peygamberimiz (SAV), 14 asır öncesinden görmüş ve Müslümanları tâ o zamandan uyarmış bulunmaktadır: Ümmetim 73 gruba ayrılacak Bunlardan yalnızca Orta Yolu tâkip edenler, yâni aşırılıklardan kaçanlar Cennet e girecektir. demiştir. İnönü tarafından, İslâmî Eğitim Ve Öğretim in yasaklanmasıyla, başlatılan, Tahrifat Ve Tahribat üzerine, çoğu insanımız, yukarıda adı geçen a- şırılık konusundaki hadisin, kendilerinin hayat mücâdelesindeki çoğu iş, davranış ve meşgûliyetlerini kapsamadığını zannediyorlar Hâlbuki İslâm, iki cihana ilişkin, her şeyi kapsayan, cihanşümul bir din olduğu için, o yüce Din, örneğin bir çocuğun anne ve babasının odasına ne zaman girilip girilmeyeceği gibi konuları ya da meselâ at veyâ eşeğe binmiş bir kimsenin, binili olarak giderken, hayvanın yolda ön ya da arka ayakları tarafından çevreye yâhut da başkalarına verdiği zararın hangisin- 4 Temiz, M., Civata, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, YA DA En Son Erişim Târihi: , 3

4 den sorumlu olup olmayacağına varıncaya kadar, en basit, en ufak ve ö- nemsiz gibi görünen bir şeyi bile, kapsamı içine almıştır. Nedeni şudur ki, İslâm, iki cihanı da kapsadığı için, hiçbir şeyi eksik bırakmamıştır: Yâni: İslâm, bir sınıflamaya göre, Îtikat, İbâdet Ve Muâmelât olmak üzere, üç ana bölümü içine almaktadır. Câhil bırakılmışlığın birer kurbanları o- larak çoklarımız işte İslâm ın, yalnızca Îtikat, İbâdet ten ibâret olduğunu zannediyoruz da, çevre, halk ve insanlarla olan, ilişkilerimizi kapsayan, Muâmelât kısmının İslâm la ilişkili olmadığını düşünüyoruz. Dolayısıyla, günlük her türlü yaşam mücâdelesi içindeki ilişkilerimizde de, davranışlarımızdaki aşırılıkları hiç görmüyoruz Davranışlarımızdaki bu oluşumlar, aynen karakterlerimizi de oluşturmuş durumdadır. Yâni, Kişi düşüncesinin bir fonksiyonudur 5, bilimsel olarak da 6 Dolayısıyla kişinin dünyâdaki, ya iyilik ve olumlu tarafları veyâhut da kötülük ve olumsuz tarafları hiç görüp dile getirmemek şeklinde tezâhür eden, aşırılığı nın hayattaki en basit cezâsı, değişmeyen bir şablon olarak algılanıp, ne olduğu bilinmesinden dolayı, rastlandığında, çoğu kere dikkate alınmayıp es geçilmesidir. Aşırı kişinin Âhiret teki cezâsını söylemeye gerek görmüyorum Çünkü bugün çoğu insanımız, zâten işin bu tarafına hiç önem vermemek gibi, bir duyarsızlığın içinde bulunmaktadır. Ama bununla berâber, böyle aşırıların bu durumunu da merak edenler için, bir önemli olan delîli tekrarlayalım. Bu delil, Ümmetim 73 gruba ayrılacak Bunlardan yalnızca Orta Yolu tâkip edenler, yâni aşırılıklardan kaçanlar Cennet e girecektir. hadisi-dir. Pislik Konusunda İbretlik Bir Aşırılık Örneği İslâm da temizlik îmânın yarısıdır. Ama temizlikte de yine Orta Ölçü vardır. Temizliğin tersi, pisliktir. Pisliğin aşırılığına bir örnek isterseniz, ha- 5 Temiz, M., Olumlu Olumsuz Dalgalar Ve Nùr, Beyinden Yayımlanan Dalgaların Mâhiyeti, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, YA DA En Son Erişim Târihi: Temiz, M., Olumlu Olumsuz Dalgalar ve Mutluluk, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, En Son Erişim Târihi:

5 yâtında 60 senedir yıkanmamış bir insanı, aşağıda görerek zannediyorum, bir ibret alabilirsiniz. 5

6 Resimde, hayâtında 60 senedir yıkanmamış, bir insan görülüyor Fransız Kıralı 14. Lui de, tahrif olmuş bugünkü Hristiyanlıkta yıkanmak günah sayıldığı için, Vaftiz Suyu nun yokunun vücûdundan gitmemesi için, hayâtında hiç yıkanmamıştır. Bu durumu, Temizlik, îmanın yarısıdır Hadîsi ile bir karşılaştırınız bakalım da, fark ortaya hemen çıkıversin, e mi? Sevgilide Yok (Fâni) Olmak En büyük aşırılık, sevgi nîmetini israf ederek, Allah Düşmanları nı ve kâfirleri dost edinmek ve onların âdet ve onların hayat tarzlarını sevmektir. En ileri derecesi Allah Aşkı olan, sevgide kişinin, sevdiğinde / sevdiklerinde fâni olma özelliği vardır. Fâni olmak demek, kişinin sevdiği kişiyle, başka bir ifâdeyle, onun her türlü hayat felsefesiyle, mânevî olarak, bütünleşmek, her türlü hususta, tek bir vücut gibi olmak demektir. Onun için mü minler, tek vücut gibidirler, yalnızca birbirlerini ve Allah ve Resülünü severler Ya, Allah (CC) ve O nun Resûlü ile mü minler bırakılarak, Allah Düşmanları ve de kâfirler, dost edinilmeye kalkılır, onların âdet ve hayat 6

7 tarzları beğenilip, sevilip benimsenirse, o zaman bu davranış, sevgi konusundaki en büyük aşırılık olmaz mı? İşin ciddiyetini, daha derinden, hissedebilmek için, aşağıdaki âyetleri lütfen gözden geçiriniz! Allah a ve Âhiret gününe inanan bir milletin, babaları, oğulları, kardeşleri yâhut akrabaları da olsa, Allah a ve Resûlüne düşman olanlarla dostluk ettiğini görmezsiniz-mücâdele Sûresi, âyet 22. Mü minler, mü minleri bırakıp da, kâfirleri dost edinmesin ve onu her kim yaparsa, Allah tan ilişiği kesilmiş olur. Ancak onlardan bir korunma yapmanız başkadır. Bununla berâber, Allah sizi kendisinden korunmanız husûsunda uyarır. Nihâyet gidiş Allah adır-âli İmrân Sûresi, âyet 28 Yahûdîleri ve Hıristiyanları dost edinmeyin, sevmeyin!-mâide Sûresi, âyet 54 Ey îmân edenler, benim ve sizin düşmanınız olanları dost edinmeyin, onları sevmeyin!-mümtehine Sûresi, âyet 1 Kâfirlerle, münâfıklarla cihât et! Onlara sert davran, düşmanlık yap!-tevbe Sûresi, âyet 73 Allâhü Teâlâ, Eshâb-ı Kirâmı, Kâfirlere gadap ederler, birbirlerine merhâmetlidirler, diye övmektedir, Fetih Sûresi, âyet 29 Bir gün, Müslümanlardan biri Muaz (RA ) a: Ben seni Allah için seviyorum, der. Bunun üzerine Muaz (RA) ona: Seni müjdelerim. Zirâ Peygamber Efendimiz in şöyle buyurduğunu işittim. Kıyâmet gününde bir grup insana rahat edecekleri yerler hazırlanır. Bunların yüzleri ayın on dördü gibidir. İnsanlar dehşete kapılır, onlar kapılmazlar. İnsanlar korkuya düşer, onlar düşmezler. İşte onlar, Allah ın sevgili kullarıdır ki, onlar için korku yoktur, onlar mahzun da olmazlar. 7

8 Ya Resûlüllah! Onlar kimlerdir? diye sorulduğunda, Peygamberimiz şöyle buyurdular: Onlar, Allah için birbirlerini seven kimselerdir. Allah Mûsa Peygambere şöyle vahyetmiştir: Ey Mûsa! Zâlimlerin evlerine varma, dünyâya bağlı olanları sevme, bunların hastalarına ziyâret etme, öldüklerinde cenâzelerine gitme. Zirâ onlar, benim düşmanımdır. Her şeyimizin tam olması gibi, inancımız da mükemmel olmalı; öyle gelişigüzel ya da yarıbuçuk falan olmamalıdır! Eğer inanıyorsak, yaptığımız her şeyi, Allah (CC) rızâsı için yapmalı, vazgeçtiğimiz şeylerden de, sırf Allah (CC) rızâsı için vazgeçmeliyiz. Yâni bütün gâyemiz, Allah ın(cc) rızâsını kazanmak olmalıdır! Matematiksel Bir Değerlendirme Allah Düşmanları ve kâfirleri dost edinip, onların âdet ve hayat tarzlarını sevmek, Allah (CC) ve mü minler nazârında, en büyük aşırıklardan biri sayılır. Bu tür aşırılıkların değerlendirilmesinin daha kolay anlaşılmasını sağlayabilmek için, şimdi burada Matematiksel bir değerlendirmeyi, bir vâsıta olarak, kullanmak mümkündür. Allah Düşmanları ve kâfirleri dost edinip, onlara ve onların âdet ve hayat tarzlarına beslenen sevgi, S ile temsil edilmiş olsun. Buna göre S: S= Allah Düşmanları ve kâfirleri dost edinip, onların âdet ve hayat tarzlarına beslenen sevgi biçiminde tanımlanabilir. Allah Düşmanları ve kâfirleri dost edinip, onların âdet ve hayat tarzlarına beslenen, sevginin tehlikesini, burada en kolay bir şekilde, Matematik metotlardan faydalanarak anlatmak mümkündür. Şöyle ki, îmanlı bir Müslümanın kulluğuna ilişkin mü minliği, aşağıdaki şekilde, onun İslâmî Îmânı ve amelleri ile temsil edilebilir: Mü min=(îman+ameller=(îman ) 8

9 Buradaki (Formüldeki) rakamlar, kişi tarafından kazanılan, kulluk diyebileceğimiz, günah ve sevapları göstermektedir. Yâni numaralar, meşelâ 3=Oruç tutmak veyâ 8=Sadaka vermek veyâhut da 4=Hırsızlık yapmak, 9=Gıybet etmek gibi, ayrı ayrı, hayırlı ya da hayırsız amelleri temsil etmektedir. Görüldüğü gibi, bir mü min, îmanlı olan fakat sevap olan amellerin yanında, kendisini, bâzen de günahlardan da koruyamayan, bir Müslüman demektir. Konudan fazla uzaklaşmamak için, hemen sonucu söylemek gerekirse, Allah Düşmanlarına ve kâfirlere ve onların âdet ve hayat tarzlarına beslenen, sevgi, sevginin varacağı ve sebep olacağı son durum, formel olarak olarak: Mü minçarpıs=(îman+ameller)çarpıs=(îman )ÇarpıS ile temsil edilebilir. Ya da Z=Mânevî açıdan yeni bir kimlik olmak üzere, Çarpı için de X kullanılırsa bu: )XS Z=Mü minxs=(îman+ameller)xs=(îman veyâ Cebir de bâzen nokta (.) ile gösterildiğine göre: S Z=Mü min.s=(îman+ameller).s=(îman ). yâhut bâzen çarpım, Cebir de noktasız da yazıldığına göre: Z=Mü mins=(îman+ameller)s=(îman )S demektir. Bu sonuç, Allah Düşmanları ve kâfirlere ve onların âdet ve hayat tarzlarına sevgi ve bağlılık da gösterme cibilliyetine (tabiatına) sâhip olan, bir mü minin durumunun formülüdür. Şimdi, aşağıdaki âyetlere bakarak, Hristiyan ve Yahûdilere veyâ gayrımüslim ve emperyalistlere ve onların âdet ve hayat tarzlarına karşı sevgi ve bağlılık gösteren, onları dost edinenlerin gelecekteki durumları tahmin edilemez mi, dersiniz? 9

10 Allah a ve Kıyâmet gününe îmân edenler; babaları, kardeşleri ve akrabâsı olsa da, Allah ın ve Resûlü nün düşmanlarını sevmez-mücâdele Sûresi, âyet 22 Kâfirleri dost edinen, Allah ın dostluğunu bırakmış olur-âli İmrân Sûresi, âyet 28 Yahûdîleri ve Hıristiyanları dost edinmeyin, sevmeyin!-mâide Sûresi, âyet 54 Ey îmân edenler, benim ve sizin düşmanınız olanları dost edinmeyin, onları sevmeyin!-mümtehine Sûresi, âyet 1 Kâfirlerle, münâfıklarla cihât et! Onlara sert davran, düşmanlık yap!-tevbe Sûresi, âyet 73 Allâhü Teâlâ, Eshâb-ı Kirâmı, Kâfirlere gadap ederler, birbirlerine merhâmetlidirler, diye övmektedir-fetih Sûresi, âyet 29 Ey îman edenler, Yahûdilerle Hristiyanları dost edinmeyin! Onlar, birbirlerinin dostlarıdırlar. İçinizden her kim onlara yardaklık ederse, muhakkak o da onlardandır. Allah ise zulmedenleri doğru yola çıkarmaz-mâide Sûresi, âyet 51. İşte yukarıda, Allah Düşmanları ve kâfirleri dost edinip, onların âdet ve hayat tarzlarını severek kabul edinenlere ilişkin olan, âyetleri gördünüz. Burada, örneğin yalnızca Mâide Sûresi, âyet 51 ri alıp düşünseniz bile, işin vahâmeti ap açık ortaya çıkmıyor mu? Muhakkak o da onlardandır ne demek? Onlar kâfir olduklarına, yâni hakkı, doğruyu, gerçeği örttüklerine göre, o da onlardandır demenin anlamı açıkça anlaşılmıyor mu? Allah korusun! Onlara karşı duyulan sevgiyle, o kâfirlerin bütün çirkinlikerinin benimsenmesinden dolayı, onların safına geçmek, bütün amellerin sıfır olması, yâni S=0 olması demek değil midir? 10

11 Bu duruma göre şimdi, S= Allah Düşmanları ve kâfirleri dost edinip, onların âdet ve hayat tarzlarına beslenen sevgi olarak tanımlanmıştır. Bu tanıma göre sevgi beslenmesi, S=0 alınması demektir. Eğer sevgi yerine, onun tam zıttı gösterilirse, yâni onlardan nefret edilirse, o zaman S =1 olacak demektir. Bir insanda hem sevgi ve hem de nefret kaabiliyeti olacağı için, bu insan genel olarak kabiliyetler açısından aşağıda görüldüğü gibi: Z=Mü mins=(îman+ameller)s =(Îman )S Z =Mü mins =(Îman+ameller)S =(Îman )S şeklindeki 2 formü ile ya a M=S veyâ S ve N=Z veyâ Z tanımları yapılırsa, o zama yalnızca: N=Mü minm=(îman+ameller)m=(îman )M İle de temsil edilebilir. Bu son formül, Allah Düşmanları ve kâfirlere, onların âdet ve hayat tarzlarına sevgi ve bağlılık gösterme cibilliyetine de her zaman sâhip olan, bir insanın durumunu göstermektedir. Mü min Kalmanın Yolu Bir mü min, hayâtının her safhâsında, mü min olma şartlarını her zaman korur; yaşamını Allah ın (CC) sevgili bir kulu olarak sürdürür: Yâni bir mü min, Allah ın (CC) korumasıyla, her zaman ilmi ile âmildir. Başka bir ifâdeyle, örneğin Allah Düşmanları ve kâfirleri dost edinmez. Bunun tam aksine onlara yukarıdan bakarak, yüz vermez. Ayrıca bu cümleden olmak üzere, onların âdet ve hayat tarzlarını sevmez ve onlardan nefret eder. Böylece Allah ın dünyâda mü minlere vermiş olduğu, orijinallık (özgünlük) ve Birinci Sınıf İnsan Olma Şerefini, her an her yerde sürdürerek, mü min olma şartlarını, devamlı korur ve muhafaza eder. Bir mü minin, hayâtının her safhâsında, mü min olma şartlarını her zaman koruması; Allah ın (CC) sevgili bir kulu olarak, yaşamını sür- 11

12 dürmesi, yukarıdaki Matematiksel Formül deki M parametresinin değerinin, M=S =1 olarak alınması demektir. O zaman M parametresi, M=S =1= Allah Düşmanları ve kâfirlerden ve de onların âdet ve hayat tarzlarından nefret olarak tanımlanmış demektir. Eğer bir Müslüman için, her zaman ve her yerde M=S =1 kalabiliyorsa, o Müslüman her zaman, bir mü min olarak, îmânını, her zaman ve her yerde, muhafaza ediyor demektir. Böyle bir durumda bir mü minin durumunu, genel olarak, ifâde eden: Z=Mü mins =(Îman+ameller)S =(Îman )S genel formülünde S=1 olarak alınırsa, Z=Mü min=(îman+ameller=(îman ) bulunur ki bu, bir mü mini temsil eden, Matematiksel bir formdur. Kâfirliğin Formel Oluşumu Bir mü min, hayâtının bâzı anlarında, mü min olma şartlarını, insanlık gereği olarak, her zaman koruyamaz. Bir mü min, hayâtında öyle î- tikâdî durumlarla karşılaşabilir ki, ya bilerek ya da bilmeyerek veyâhut da isteyerek veyâ istemeyek, yaptığı hatâlar veyâ hatâlı davranışlar sonucunda, îmânından olabilir. Örneğin, başlangıçta îmânı olan bir Müslüman (mü min), bilerek ya da bilmeyerek, daha çok da câhillik nedeniyle bilmeyerek bâzen, Allah Düşmanları ve kâfirleri dost edinme, onları yüceltme, mü minlerden üstün görme veyâ onların âdet ve hayat tarzlarını sevme ve benimseme hatâsına düşebilir Ya da yine daha çok da, câhllik nedeniyle, bilmeyerek, aynı demek olan ve sonucu küfre varan, bir söz ya da davranışta da bulunabilir. Bu hatâlar, elbetteki herkes için mümkündür, Allah (CC) korusun! İşte yukarıda bahsedilen hatâlar nedeniyle, bir mü minin bâzen, mü min olma şartlarını koruyamamış olduğu anlar, ne yazık ki, olabilmektedir. Dolayısıyla, bu durum, Matematiksel Formül deki M=S=0 parametresinin değerinin, S=0 olmasına sebep olur. 12

13 Eğer bir mü min Müslüman için, M=S=0 olmuşsa, o Müslüman, mü min olma şerefini kaybetmiş, o andan îtibâren, îmânının geçersizliğine sebep olmuş demektir. M=S=0 değeri, Formül de yerine konursa: Z=Mü min.0=(îman+ameller).0=(îman ).0 =0 sonucuna varılır, görüldüğü gibi... Bu, ne yazık ki, o mü minin İslâm dan çıktığının Matematiksel bir formunu göstermektedir. Bu, yeni bir kimlik demektir. Yâni bu, adı geçen mü minin, artık bundan sonra mânevî açıdan, başka bir kimlikte olması demektir ve de onun sevdikleri ile haşrolacağının, başka bir ifâdesidir de, aynı zamanda Önce îmanlı bir mü min olan, bu Müslüman, bu kimliğe nasıl gelmiştir? Allâhü Teâlâ, Peygamberi ve âyetleri vâsıtasıyla, mü minlere, Hristiyan ve Yahûdilerin, ateist ve îmansızların, kendisinin bizzat düşmanları olduklarını, katî sûrette bildirmiş bulunmaktadır. Bu nedenle Allâhü Teâlâ mü minlerin, onlara, onların âdet ve hayat tarzlarına karşı, müminler tarafından sevgi beslenmesini de yasaklamıştır. Hâl böyle iken, Allah ın (CC) bu arzû ve irâdesini hiçe sayarak, Hıristiyan ve Yahûdilere, onların adet ve hayat tarzlarına sevgi ve bağlılık gösteren mü minleri Allâhü Teâlâ, mü min Müslümanlardan değil, onlardan saymakta ve dönüşen bu kimselere, onların kimliğiyle muamele etmektedir. Yeni kimlikli böyle bir kişi bu yeni kimliğine, Allâhü Teâlâ nın onu onlardan sayması ve onda, ona uygun gelecek şekilde, bir dönüşüm yapmasıyla / yaratmasıyla dönüşmüştür. Kısacası kişi, önce mü min ruhluyken, bundan sonra, öyle olur ki, za-manla dönüşe dönüşe, tâ varır Hans ya da George ruhlu birisi olur, Allah korusun! Sonuç Şimdi tekrar özetlemek gerekirse, bir Mü min Müslüman, bile bile küfrü tercih etmesinin dışında, farkında olmadan gelen, iki büyük tehlike ile de, îmânını kayebedebilir. 13

14 Bunlardan birincisi, farkında olmadan, îmânî açıdan, tehlikeli bir söz söylemesidir. Aşırılık kavramı içinde değerlendirilebilecek olan, diğer ikincisi ise, Allah için sevmek-allah için sevmemek 7 genel çerçevesi içinde, kişinin ö- züne zıt düşecek şekilde, Allah Düşmanları ve kâfirleri dost edinip, onların âdet ve hayat tarzlarına duyulan sevgidir. 7 Temiz, M., Evreni Ayakta Tutan Kavram SEVMEK Ya Da SEVGİ Cömertçe Harcanan ve Bilinçsiz Kullanıldığında Tehlikesi Çok Büyük Büyük Olan En Güzel Kelime, Alındığı İnternet Elektronik Adresi, YA DA En Son Erişim Târihi: