İYYAKE NA'BUDU VE İYYAKE NESTA'IYN-1 13 Receb 1436 / 02 Mayıs 2015

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "İYYAKE NA'BUDU VE İYYAKE NESTA'IYN-1 13 Receb 1436 / 02 Mayıs 2015"

Transkript

1 Yılmaz Dündar 1 İYYAKE NA'BUDU VE İYYAKE NESTA'IYN-1 13 Receb 1436 / 02 Mayıs 2015 Euzü Billahi mineş şeytanir raciym, Bismillahir Rahmanir Rahıym. Selamün Aleyküm ve Rahmetullahi ve Berakatühü. Hoş geldiniz inşaallah. Daha önce FATİHA ile fetih kitapçığını oluşturmak amacıyla yaptığımız Tefekkür Paylaşım Toplantılarında konuyu Fatiha'nın ayetleri çerçevesinde ele alırken "İyyaKE na'budu VE iyyake nestaıyn" ayetini de birlikte paylaşmıştık. Kitapçığı oluştururken, deşifrenin kolay olması, fazla tekrar olmaması ve cümlelerin konuşma dili ile kitap dili arasında bir kıvamda olması için konuyu öyle tamamlamak zorunda idik. Ancak "İyyaKE na'budu VE iyyake nestaıyn" Fatiha kitapçığı içerisinde çok önemli bir bölüm. Oradaki bilgiler bölüme sığsın diye sıkıştırılmış, çok açılmamış bilgiler. Orayı tekrar, biraz daha yavaş, biraz daha tekrar ederek ele almak gereği hasıl oldu. Oranın iyi anlaşılması, orası iyi anlaşıldıktan sonra oradaki bilgilerin üzerine bilgi konulması çok önemli. Çünkü orası bir başlangıç. Şöyle ki: Sen Tanrı mısın?, İnşirah, FATİHA ile fetih ve Aşağıların Aşağısı kitapçıklarında anlatmaya çalıştıklarımızın tamamını birisi tam olarak öğrenmiş ve hepsini tam kavramış olsa, o kişi nefs mertebesiyle ilgili ilerlemiş, bir yere gelmiş olmaz, ancak bu işe başlamak için başlangıç çizgisini tanımış olur. Bu iş bu kadar önemli bir şey. Ve biz bu işe bu kadar uzak yaşıyoruz. Ve bu işi bu kadar aslından uzak biliyoruz. Bütün bu paylaştıklarımızı tam kavrasa kişi, ancak nereden başlayacağını fark etmiş ve tanımlamış olur. Yani biz, hep başlangıç çizgisine gelmeye çalışıyoruz. Başlangıç çizgisine gelince, elbetteki algı çok önemli. Aşağıların Aşağısı kitapçığında esasın algı olduğunu, bu algının bizi yönettiğini, biz ne zaman algıyı yönetirsek kazanacağımızı paylaştık. Kitapçığın Kurtuluş Yolu bölümünde bunu genişleterek anlattık. Şimdi algımızı "Billahi" anlamında tutabilmek için bir kaç saat birlikte olacağız. Ama dışarıya çıkıp da hayata döndüğümüzde ders devam ediyor. Nasıl bir ders devam ediyor? Bizim "silin" dediğimiz algıyı kuvvetlendirecek ders devam ediyor. İnsan ben bugün bir kaç saat ders yaptım diye seviniyor. Doğru. Ama günün tümünü ele aldığımızda, yirmi dört saatin dört saatini birlikte ders yaptık, kalan yirmi saatte dışarıdaki diğer konunun dersini yapıyoruz. İşimiz bu kadar zor. İnşaAllah Rabbim kolaylaştırır ve bize zafer, başarı nasib eder. Dışarıda hayat, bizim burada yaptığımız dersten daha kuvvetli, daha baskın ve daha cazip, maalesef. O yüzden, esas dışarıdaki dersin cazibesine kapılmamak lazım. Onun için de, Kurtuluş Yolunda bahsettiğimiz gibi, sürekli bir La ilahe İllallah algısında bulunmak çok önemli bir zikrullahtır. La ilahe İllallah Kelime-i Tevhidi birinci derecede önemli zikrullahtır. Fakat onu tefekkür etmeden söylemenin sevabı ayrıdır. Şöyle ki: Çok önemli, çok değerli bir mücevheri birisine taşıtıyoruz. Taşıyanın ne taşıdığından haberi yok, kuryelik yapıyor, bir yerden alıp bir yere götürüyor. Taşıdığı önemli olduğu için, elbette bunu taşıyan da önemli, önemli bir şeyin kuryeliğini yapıyor. Ama kurye, ne taşıdığından habersiz. Eğer La ilahe İllallah Kelime-i Tevhidinin ne demek istediğini kavramaz ve onu hayatımızda fiillere çevirmezsek biz de kurye gibi oluruz. Onun da bir ücreti var, kuryeye de bir ücret verilecek, çünkü taşıdığı değerli. Ama bizim talibi olduğumuz şey bu değil. Biz Kelime-i Tevhid'in hayatını yaşamaya talibiz, kuryeliğine değil. Öyle olunca, Kelime-i Tevhidin manasını bilmek, onun sahibi olmak, hatta o olmak önemli oluyor. Bu yüzden, "İyyaKE na'budu VE iyyake nestaıyn" Kelime-i

2 2 İyyaKE na'budu VE iyyake nesta'ıyn-1 Tevhide ait bilgileri kuvvetle içeren, hatta insanların sormaya çekindikleri veya soracak birisini bulamadıkları, sordukları zaman da kendilerini rahatlatacak, tatmin edecek cevaplar alamadıkları Kader Konusu'nu anlayabilmek için onun temelini oluşturacak bir paylaşım içermektedir. İşte bunları ele almaya çalışacağız. "İyyaKE na'budu VE iyyake nestaıyn"in bizim için değeri nedir, bunu paylaşmaya çalışayım. Biz, Rabbimiz tarafından bize öğretilmiş bazı söylemlerin öneminin çok farkında değiliz. Bu da doğal, çünkü görevimiz onun önemini anlamaya çalışmak. Onun önemini bilerek doğsak, öyle yaşasak, yapacak uğraşacak bir şey kalmaz. Fatiha'yı düşünün. Fatiha okumayı biz genellikle şöyle düşünürüz: Bir topluluğa girdiniz, hayr yapmanız gereken bir şahıs gördünüz, cebinizdeki imkana göre ona bir şey verdiniz, bir hayrda bulundunuz. Fatiha okumayı böyle bir şey vermek gibi sanıyoruz. "Şuna Fatiha oku" denince, Fatiha'yı birisine bir şey verir gibi okuyor. Onun değerinden, oradaki cümlelerin ne ifade ettiğinden çok haberdar değil. "Fatiha okudun mu?" dediklerinde, "okudum" diyor. Bu, esas anlamına bakıldığı zaman çok basit kalan bir Fatiha'ya yaklaşma biçimidir. Biraz uç bir örnek vereyim. Bir kişi düşünün, Fatiha'yı da ezberlemiş. Bir cenazeye katılması gerekti, geldi, katıldı. Fatiha okunacağını duyduğu için o da Fatiha okudu. Önemli birisi olduğu için cenazeden çıkınca yakaladık, röportaj yapıyoruz: "Ne yaptınız?" diye sorduk, "Kişiye Fatiha okudum" dedi. Ama yaşantısı Fatiha'ya uymayan birisi, Fatiha'da önerilen yaşantının da düşmanı. Fatiha'yı okudu. İçinde "Allahım beni doğru yola ilet" diyor, dua var içerisinde. Ona; "Sen az önce böyle bir talepte bulundun farkında mısın?" diyoruz. Hatta diyelim ki, Rabbim lutfetti, ona gelip soranlar da melek, dileğini hemen yapacaklar. Bu yüzden kişiye, sen biraz önce Rabbine, beni doğru yola ilet dedin. Biraz önce Fatiha okurken 'Allahım beni indinde doğru olan yola ilet' dedin. Kişi terlemeye, "Nereden çıktı bu, kim öyle bir şey dedi?" demeye başlar. Talep ettiği şeyin farkında bile değil, talep ettiği önüne ikramiye olarak gelince de istemez. Ama Fatiha okuyor. Alışkanlıkla Fatiha'yı okuyoruz, farkında değiliz. Okunduğu zamanki sevabını anlayabilmek için de bir örnek verelim. Gerçi bu örneğin ileride yeri var, tekrar göreceğiz, inşaallah. Çünkü bizim zorluğumuz algı. Algımızın Rahmani olabilmesi için, Hakk Yol'daki gerçeklere ve Billahi anlamındaki imana uygun olabilmesi için, çok tekrar, çok düşünmek, çok hayallemek gerekir. Meryem Suresi'nde Rabbimiz, hıristiyanların Hz. İsa aleyhisselam'a "Allah'ın oğlu" demeleri yüzünden buyurur: Öyle bir iddiada bulundular ki, o iddia yüzünden neredeyse yer yarılacak, gök delinecek, dağlar fırlayacak. Bunu dediler diye, böyle bir iddiada bulundular diye anlatılan manzara kıyametin tanımı şeklinde. Buradan anlıyoruz ki, iddiaları kıyameti koparacak derecede tehlikeli, sakıncalı, günah ve Rabbimiz razı değil. Hz. İsa aleyhisselama Allah'ın oğlu demek, onu tanrı ilan etmek böyle bir günah. Terazinin bir kefesine onu koyalım. Rabbimiz İhlas Suresinde bize; "Lem yelid ve lem yuled; doğurmamış ve doğurulmamıştır"ı öğretiyor. Öyleyse, bunu söylemek de, biraz önce tarif edilen o günahın en azından karşılığı kadar sevaptır. İhlas Suresi'nin sadece bu ayetlerini söylemeyi, "Lem yelid ve lem yuled" demeyi terazinin bir kefesine koyduk, onların "Hz. İsa Allah'ın oğludur" demeleriyle oluşan ve "neredeyse kıyameti koparacak, dağları fırlatacak, yeri göğü yaracak" diye tarif edilen günahı da diğer kefesine koyduk. Bizim bilerek, "öyledir" diyerek, tasdik ederek bir kere "Lem yelid ve lem yuled" dememizin sevabı, en azından bunu dengeleyecek kadardır. Bir günah düşünün ki kıyameti kopartacak derecede. Bir sevab ki, onun zıddı. "Lem yelid ve lem yuled" demekle oluşan en azından bu. Kur'an'dan öğrendiğimiz şu bilgiyi de ekleyelim: Mü'min bir iyilik yaparsa en az on kat sevab alır.

3 Yılmaz Dündar 3 Bir de bu kuralı çalıştırdığımızda edindiğimiz sevabı en az onla çarpmak demek. Bunu Mescidi Nebevi'de söylerseniz binle, Kabe'nin yanında söylediğinizde yüz binle çarpmış oluyorsunuz. Edindiğiniz sevaba bakın. Bize Rabbimizin bir merhameti, biz bunları farkında olmadan söylüyoruz. Dolayısıyla, İhlas Suresi'nin tamamını söylediğinizde o çok başka... Biz içinden sadece bir ayetini konuştuk. İşte "İyyaKE na'budu VE iyyake nestaıyn" de böyle bir şey, öyle büyük bir sevabı var ki, evrende anlayabilmemiz mümkün olmayan bir sevabı var. Allah'ın katında bu kadar makbul bir sığınıştır; İyyaKE na'budu VE iyyake nestaıyn. Biz onun değerini ne zaman anlayacağız? Cebinizde paranın olup olmadığını, onun kıymetini, değerini ne zaman anlarsınız? Alışverişe gittiniz ama cüzdanı unutmuşsunuz, farkında da değilsiniz. O kadar rahat alışveriş yapıyorsunuz, sepeti doldurdunuz, başka ihtiyaçlarınız aklınıza geldi, bir sepet daha doldurdunuz. Kasaya geldiniz ki, cüzdan yok, hiç bir belge yok. Birden o belgenin değerini anladınız. Doldurduklarınız boşa gitti, hepsini bıraktınız. Kasaya gelince anladınız ki, esas mesele sizin belgeniz. Bunun gibi, hayatta da rastgele yaşayarak sepeti dolduruyor insan. Şunu da yapayım bunu da, şöyle de edeyim böyle de, bana göre şöyle... Markette dolaşırken herşey serbest. "Bana göre şu çay, bana göre şu marka" deyip hepsini sepete doldurabilirsiniz. Hep "bana göre" diyorsunuz, cebinize göre değil. Dışarıda da insan öyle yaşıyor; "Bana göre" diye kafadan yorumlarla sepeti dolduruyor. Sonra kasaya geldiğin zaman, Maliki YevmidDiyn'in karşısına geldiğin zaman bakacaksın ki belge yok. İşte hem bu dünyada hem orada işimize yarayacak önemli bir belge "İyyaKE na'budu VE iyyake nestaıyn"dir: İyyaKE na'budu VE iyyake nestaıyn: Sadece sana kulluk ederiz ve sadece senden yardım dileriz. Düşünün ki, hesap günü sadece bunun geçerli olduğu bir yer. Dünyada bunu söylüyorsunuz diye kimse "aferin" demiyor ama. Hatta kınayanlar oluyor. Öyle de olması gerekiyor. O cümleyi gerçekten söyleyenlerin seçilebilmesi için bu dünyada böyle olması lazım. Ama geçerli tek belgenin Kur'an, geçerli tek şeyin iman olduğu hesap günü, "İyyaKE na'budu VE iyyake nestaıyn" bizim için çok önemli olacaktır. Onun önemini burada fark edebilmek gerekiyor. Özellikle salatlarımızda "İyyaKE na'budu VE iyyake nestaıyn"i okurken en azından çok önemli bir şey söylediğimizi bilmemiz lazım. "Amin" dediğinde Fatiha'yı bitirdiğini fark eden hali yavaş yavaş azaltıp yok etmeliyiz. Fatiha'da ne söylediğimizin, en azından önemli bir şey söylediğimizin farkına varmalıyız. Ben önemli bir şey söylüyorum, "İyyaKE na'budu VE iyyake nestaıyn" diyorum demek, en azından. Ama şimdi paylaşacağımız konularla birlikte onun manasını da idrakımıza doldurmak, doldurmak, doldurmak... Sonra onları nanoteknolojik bir molekül gibi küçücük bir hale getirip bir saniyede bütün o manaları düşünen, o hale bürünen, o öneme ve oradaki manaya göre boyun büken bir hale ulaşmak. Lütfen az da olsa bunu yapmaya çalışalım, bir rekatta da olsa bunu başarmaya gayret edelim, Biiznillah, yaptıkça kolaylaşacaktır. "İyyaKE na'budu VE iyyake nestaıyn" derken manasına uygun boyun bükebilmek lazım. O boyun büküklüğünün mükafatını hem yaşarken hem ahirette kişi fazlasıyla inşaallah alacaktır. "İyyaKE na'budu VE iyyake nestaıyn: Sadece sana kulluk ederiz ve sadece senden yardım dileriz." Dikkat edecek olursak, fiil çoğul kullanılmıştır. Buradaki çoğul hale biraz bakalım. "Sadece sana kulluk ederim, sadece senden yardım dilerim" diyebilirsiniz, bu da doğrudur, dua ederken genellikle böyle tekil kullanırız. Ama bize öğretilen bu ayette çoğul kullanılmış: Sadece sana kulluk ederiz ve sadece senden yardım dileriz. Çoğul, biz: Biz kulluk ederiz, biz yardım dileriz. BİZ Kur'an-ı Kerim'de çok geçer, biz yarattık, biz yaptık gibi. Ama kaynaklara baktığınızda "BİZ"in çok kavranamadığını görürsünüz. Neden? Çünkü genellikle, genellikle rütbeler çok yüksek de olsa La ilahe İllallah Kelime-i Tevhidi hiç

4 4 İyyaKE na'budu VE iyyake nesta'ıyn-1 anlaşılamamıştır, ondan kaynaklanır. Kelime-i Tevhidin kuryeliği yapılıyor, sırtlarında ne taşıdıklarını bilmiyorlar. Ama önemli bir şey taşıdıkları için önemli kişilerdir, sırtlarında önemli bir şey var. Kendileri ne taşıdıklarını bilmiyor, kurye. Bu yüzden manalar çok fazla fark edilemiyor. Oysa kişi La ilahe İllallah Kelime-i Tevhidinin manasını biraz fark etse hemen Kur'an'ı ve hadisleri anlamaya başlar, bir rütbe gerekmez. Kur'an, yüksek tahsil yapmış kişilerin anlayacağı, sıradan kişilerin anlayamayacağı bir şey değildir, kesinlikle değildir. En sıradan kabul edeceğiniz kişi okuduğunda onu anlar. Önemli olan doğru gözlüğü takarak okumak. Rum Suresi 30. ayet; "Kur'an'a doğru gözlükle bakın" diyor. O hanifliktir. Eğer siz hanif gözlüğüyle bakmazsanız Kur'an'ı anlamanız mümkün olmaz. Kur'an diyor ki: Kur'an'a, hadislere, tüm sisteme, yani İslam'a ancak hanif gözlüğü ile bakacaksınız, yaklaşacaksınız. Şimdi en zahir noktadan başlayarak bu çoğul kullanımını, "BİZ"i anlamaya çalışalım. "BİZ" deyince müslümanın aklına cemaat gelir, cemaat olmak gelir. Cemaate BİZ denir, cemaati tarif edeceğinizde "BİZ" dersiniz. Şimdi İmam Efendi'nin arkasında saf tuttuk, cemaat olduk, öğlen salatını ikame ettik, inşaallah Rabbim kabul buyurur. Çıktığımızda, cemaat halimizi düşünerek "salat ikame ettik" deriz. Biz, yani Cemaat. İslamiyet'in bir manası teslimiyet, teslim olmak. Neye? Silm'e. Bunu Bakara Suresi 208. ayetten öğreniyoruz: Silm'e girin; Sevgi ve Barış'a teslim olun. Bu, elbette Allah'ın sunduğu, Sahibi'nin sunduğu barışa teslimiyet, insanların uydurduğu, menfaatler üzerine kurulu barış sistemine değil. Allah'ın sunduğu Barış'a, Barış Sistemi'ne teslim olmaktır. Teslim olduğunuz o sistemin ismi İslam. Teslim olduğunuzda siz bir Müslim olursunuz. İşte bu teslim olmanın en üst seviyelerde yaşanabildiği hal cemaat halidir. Teslim olmayı yaşayabileceğiniz, en azından o havuzda bulunabileceğiniz hal cemaat halidir. Konu ilerledikçe, cemaatin manası kendiliğinden çıkacak, belki cemaati tarif de edeceğiz ama o şu değildir: Yan yana gelen insanlar demek değildir cemaat. Burada bahsedilen cemaatin manası ilerledikçe çıkacak inşaallah. Teslimiyetin en üst noktalarda yaşanması sevabının elde edilebilmesi cemaatle çok ilişkilidir. Cemaatin de en uç noktaları Efendimiz (SAV)'in savaşlarında yaşanmıştır. O savaşlar mü'minler için öyle bir cemaat, öyle bir teslimiyet ki, oradaki hallerin hepsi, nefs mertebesinin bir anda oluştuğu hallerdir. İnsanın bir ömür ulaşıp elde etmekte zorlanacağı nefs hareketlerinden bir kıpırdamayı, orada kişi, "evet, ben Rasulullah (SAV) ile birlikte savaşa gideceğim" derken, o teslimiyetle yaşamaktadır, bir anda o hale girmektedir o savaşın içerisinde. O savaşta şehid olmanın manaları farklıdır, o savaşta gazi olmanın manaları farklıdır, oradaki hamlelerin manaları farklıdır. Hamle deyince bu hamleyle nasıl iç içe olduklarını Hz. Ali radıyallahu anh efendimizin savaştaki bir halinden biraz anlarız. Hepimizin bildiği, çok da hoşumuza giden bir kıssadır. Bir savaşta karşısındaki müşrikin üzerine hücum ettiğinde kılıcıyla vuracağı zaman o müşrikin Ali efendimize hakaret edip tükürmesiyle Hz. Ali efendimiz kılıcını geri çekiyor. Çünkü bir anda içinde bulunduğu halin değiştiğini fark etti ve "Az önce ben seni Allah rızası için öldürecektim bu savaşta, ama şimdi kızdım, vurursam kendim için vurmuş olacağım" deyip vazgeçti. Anlatımlara göre, bu olayı fark eden kişi, sonra İslam'ı seçmiştir. İşte savaşın içerisinde böyle bir nefs mücadelesinin içerisindedirler. Farklı bir şeydir cemaat, farklı bir şey. Dünya yaşantısında en zor hallerden birisi nedir biliyor musunuz? Bir insanla beraber olmak. Bir insanla beraber yaşamak zor iştir. Bir insanla beraber olmak ve onunla bir çok şeyi paylaşmak zor şeylerden birisidir. Hele de eşlerse. "Sizleri birbirinize düşman olarak yeryüzüne gönderdim" ayetinden biliniz. Buradaki "düşmanlık" çok farklı, bizim dünyada "düşman" dememiz gibi değil. Siz öyle şeylere

5 Yılmaz Dündar 5 kapılacaksınız ki, birbirinize Allah'ı unutturacaksınız demektir. Kur'an'da "düşman" yalnızca budur; size Allah'ı unutturan şey! Kendi kafanızdan düşman ilan edemezsiniz. O başka bir şey, insanca bir şey. Sizin düşmanınız size Allah'ı unutturan şeydir, hatta onun bir diğer ismi "günah"tır. Günahın bir tarifi vardır. O bir tarif çoğaltılmıştır, cilt, cilt, cilt... Doğrudur. O tarifi anlayabilmek için çoğaltmışlardır. Ama siz hepsini birleştirip "günah nedir? diye tek cümle yapsanız o budur: Allah'ı unutturan her şey günahtır. Bir cümle! Size ne unutturuyorsa! Ne yapınca unutuyorsanız o an günahtasınız. Size Allah'ı ne unutturuyor, onları yazınca liste uzuyor, cilt cilt kitaplar çıkıyor. Bütün onları ezberlemek yerine, "bana Allah'ı ne unutturuyorsa ben onu günah sayarım, gayret edeyim" derseniz, bir çok cilt kitabı okuyup yerine getiriyor olursunuz. Nasıl da kolaylaştı birden bire, değil mi? Yakın yıllarda vefat etmiş mübarek diye bilinen bir zata, inşaallah öyledir, Rabbim muhafaza buyurur, rahmetiyle muamele eder, gusül abdestiyle ilgili bir soru sorulduğunda, "biz" diyor, ben demiyor, biz diyor ama kendisi için söylüyor, "Biz Allah'ı unutunca gusül abdesti alırız" diyor. Kendi hukukunu öyle oluşturmuş. Bu nasıl bir şey? Bu söylemekle olmaz. Mesela, bir kişi cünüpse ona kimse "git gusül abdesti al" demez, kimse onun cünüp olduğunu bilmez ki. O kendi rahatsız olur. Zaten rahatsız olursa alır, almasa kimse "niye almadın?" demez, çünkü bilmezler. Rahatsız olur, o rahatsızlıkla gusül abdesti alır ve ferahlar. Kişi cünüp olduğunda nasıl rahatsız oluyorsa, bu zat da Allah'ı unuttuğunda öyle rahatsız olup yıkanma ihtiyacı duyuyor, o an. Ama bu hukuk ona ait. Bu böyledir, gusül abdesti böyle alınır demek istemiyorum, kesinlikle değil. Onun kendi hukuku böyle. Bunu birine önerebilir mi? Hayır, kimseye diyemez, o onun işi. O kişi algı olarak o noktaya gelmiş. İnsanlarla birlikte olmak çok zor şeylerden birisidir dedik. Dışarıda yaşadığımız normal hayata, insanlarla beraber olduğunuz zamanlara bir bakın, o anlarınızı bir düşünün. Bayanlara bir örnek vereyim. Örnekler kıyas yapmamızı sağlar. Kıyas, beynin anlayabilmesi için önemli bir yöntemdir, aslında anlayabilmek için, beyin için tek yöntemdir. Öğrenebilmemiz için Rabbim her şeyi bize merhametiyle vermiş elhamdülillah. Çünkü kişi Allah'ı ilimle bulabilir, sihirle bulamaz. Kişi Allah'ı sihirle bulamaz, ilimle bulur. Daha önce paylaştığımız şu olayı bu yeri yüzünden bir kez daha tekrar edeyim. Musa aleyhisselam, firavuna tebliğ yaparken kendisine "Asanı at ya, Musa" dendi, o da asasını attı ve asa bir anda Rabbimin emriyle ejderhaya dönüşerek sihirbazların sihirle oluşturduğu şeyleri yuttu. Bu olayda birden yaratma vardır, Allah'ın birden yaratması. Bir çok insanın aklı bunları almaz, aklı almıyor diye Allah'ı da noksan yapar. Allah dilerse birden yaratır. Sen anlamadın diye, "öyle şey olur mu" dedin diye Allah niye noksan olsun? Dilerse birden yaratır. Ve eğer her şey böyle birden yaratılsaydı ilim yapamazdık. Dünya birden yaratılmış olsaydı, insanlar birden ortaya çıkmış olsalardı, Hz. Musa'nın asasındaki gibi herşey birden olsaydı ilim yapmamız mümkün olmazdı. İlim yapabilmemiz için bir süreç lazım. Süreç araştırma demektir. Araştırma, bir şeyleri bulma, ekleme, çıkarma, analiz ve sentez, bilgiye ulaşmak demektir. Bizler araştırma yapabilelim diye arz ve semavat altı günde yaratılmış, bir süreci var. Tabi, o bizim günlerimiz değil, o başka. Gün süreç demektir, semavat ve arz altı süreçte yaratılmış, biz şimdi o yüzden araştırma yapıyoruz, yapabiliyoruz. İlk patlamadan günümüze kadarki on dört milyar yıllık zaman, yapılan araştırmalarla "kozmik yıl" adıyla bir takvime bile çevrilmiş, işte bu bir araştırmadır. İlimle Allah bulunur. İşte bu ilme devam edebilmemiz için, anlayabilmemiz için kıyas gerekir. Kıyas için de Rabbim diyor ki: "Her şeyi zıddıyla yarattık." Zıddıyla olmasa kıyas yapamazsın; aydınlık ve karanlık olmasa kıyas yapamaz bilemezsin, siyahla beyaz farklı olmasa kıyas yapamaz öğrenemezsin. Öğrenmek seni Allah'a götürür.

6 6 İyyaKE na'budu VE iyyake nesta'ıyn-1 Örneğimize dönelim, söyleyeceğimiz oradan fark edilecek. Gün dediğiniz gezmeye gittiniz, oturuyorsunuz. Dikkat edin, neler konuşuluyor, nelere bakılıyor, orada neler önemli. Yanlışlar o kadar normalleşmiş ki. Bir uç örnek vereyim. Mesela, ev sahibi mutfağa gider gitmez hakkında bir konuşma başlayabilir, gelince susulabilir. Kurabiyenin tuzundan, şekerinden, çayın deminden, bir kadının kocasını, kayınvalidesini şikayet etmesinden, komşusundan, çocuğundan yakınmasından... Bunun ismine gezme derler, "rahatladık" derler. İnsan hiç yanlışla rahatlar mı? Nasıl bir iş? Yanlış yaparak rahatlanabilir mi? Allah muhafaza etsin. Onun arasına, "şimdi de namaz kılmam lazım" deyip bir de seccadeye giderse çok yerine getiremeyebilir. İkisi aynı yerde olmaz, çünkü uymaz birbirine. Eğer seccadedekini çok yerine getiriyorsa "gün" dediğinden rahatsız olması lazım. Demek ki, günü çok iyi yerine getiriyor. O zaman seccade yerine gelmeyebilir, ikisi uymaz birbirine, çok tehlikeli. Kıyas yapacağımız için sizi ertesi gün bir başka gezmeye çağırdılar, o da Mevlid gezmesi, gittiniz, aynı kişilerlesiniz. Dikkat edin, biraz daha farklısınızdır, adı mevlid ya, iş değişti. Bir gün önce yaptıklarınızı çok fazla yapmazsınız. Biraz fırsat bulunca azıcık olur ama salavattı, ayetti, mevliddi, bir şeyler duyunca kalır. Bazı titiz hanımlar varsa "şişşt, susun, günah, mevliddeyiz, bugün olmaz (sanki dün olurdu)" der, uyarır sizi. Demek ki, insanlarla beraber olmak, yan yana olmak kolay bir iş değil. Mevlid bile biraz az onarıyor, zor bir iş insanlarla beraber olmak. İşte, cemaat öyle bir şey ki, insanlarla beraber olmayı öğretir. Ve önemli bir rütbede olanla, günümüz için söyleyelim, bir bakan gelir, salat ikame edecektir, yanına da bir işçi gelir, yan yana dururlar. Dışarıda hiç yan yana göremezsiniz ama orada durabilirler. Orada rütbe yoktur, rütbenin kalkması gerekir. Aslında İmam Efendi dönüp de "saf olun, saflarınıza dikkat edin" dediğinde iki şeyi birden söyler: Saflarınıza, yani hizalarınıza dikkat edin, o da önemli. Şeklen de tek bir kişi durmak, tek bir kişi gibi! Bu, beden eğitimi dersinde öğretmenin "aynı hizada durun" demesi değil. Bir kişi gibi durabilmek! Bir kişi öne çıkarsa farklı olur, bir kişi gibi duramazsın, onu görürsün. Senin "bir kişi"liğini bozmayacak şekilde yan yana durabilmek, bir. Şeklen bu önemli. İkincisi manen. Manen onları müstakil birer varlık görmemek, saflaşmak. Öyle görmezsen saf olmazsın. Aşureyi düşünün. Aşure yaparken içerisine bir çok şey karıştırılır, saf mı o? İçerisinde bakliyatı, kuruyemişi, bir sürü bir şey var, hepsi tek tek müstakil. Onun saf olması için tek cins olması lazım. Ne diyoruz, halis saf zeytinyağı içinde başka bir şey yok, içine bir şey karıştırmadık. Saf süt, yani, içine su karışmadı, saf. İmam Efendi bize diyor ki: Sen şimdi bu durduğun sırada öyle saf ol ki, orada tek tek kişiler bulunmasın. Ne rütbeleri, ne isimleri, ne de kendileri, onlar müstakilen var varlıklar değiller. Bunu fark eden birisi de çıkar der ki; ey canlar, gelin bir olalım. Aynı manaya gelir; cemaatin birliği. O zaman "canlar" kalmaz, hepsi birden "can" olur. Onlar yan yana gelir cem olur; cemaat olur. İşte "BİZ" böyle bir şey. Didişmek dışarıdaki normal hayatta öyle normalleşti ki artık. Ya da hayat şeffaflaştığı için, medya ortamı yüzünden haberdar olduğumuz için belki çoğaldı zannediyoruz. Didişmek, didişiyor olmak, normal hayat zannediliyor, insanların didişmesini normal sanıyorlar. Hikayeleri, romanları, neleri varsa her şeylerini, duygularını didişme üzerine oturtuyorlar. MÜSLÜMAN DİDİŞMEZ, MÜSLÜMANIN EVİNDE DİDİŞME OLMAZ. Bir didişme varsa orada İslam kenara çekilmiş bekliyordur, didişme gitsin de ben geleyim diye. Hem didişme hem de İslam olmaz. Didişmeyi hayat tarzı zannetmek ve hayat budur demek neye alışmaktır biliyor musunuz? Cehenneme alışmaktır, oraya hazırlıktır, kişi yerine hazırlanıyor demektir, gidince çok fazla zorlanmayacak. Allah muhafaza etsin. Dolayısıyla: Kur'an'daki "BİZ" demeyi anlayan kişi kurtuluş dallarından birini daha yakalamış

7 Yılmaz Dündar 7 olur. "Neye BİZ denir"i anlamak için, hayattan BİZ'le ilgili zahiri manada bir örnek verelim. Çok başarılı bir oyun çıkarmış bir basketbol takımı düşünün. Oyun bittikten sonra oyunculardan birisine görüşü sorulduğu zaman, "ben iyi oynadım" demez, "Biz iyi oynadık" der. Belki en fazla sayıyı o yapmıştır, yine de "Biz iyi oynadık" der, o işin bir takım oyunu olduğunu bilir. Çünkü ona bu anlatılmıştır, eğer bunu siz takım oyunu yaparsanız kazanırsınız denmiştir. İşte cemaat de aslında Hakk Yol'da bir takım oyunudur, onu iyi başarabilmek lazım. Yani teslimiyet bir takım oyunudur. Bu teslimiyet nasıldır? Önce ferdi teslimiyetler vardır, önce kişi kendisi ferden Allah'a teslim olur; ferdi teslimiyet. Bunun çok yüksek olması lazım. Ferdi teslimiyet ne kadar yüksek olursa, bu fertler yan yana gelip cemaat oluşturduklarında bu cemaatteki takım teslimiyeti de o kadar yüksektir. Hatta bazıları ferden öyle yüksek bir teslimiyet nuru toplar ki, o kişi cemaatte bulunduğu zaman onun nurunun etkisinden bir çok kişi yararlanır, hepsi o nurda birleşir. O kişinin nuruyla diğer nurlar birleşeceği için, o kişinin biriktirmiş olduğu yüksek teslimiyet nuru herkes için faydalı hale gelir. Bu yüzden ferdi teslimiyetler, yani evde yaptığımız ibadetlerin, normal yaşantıda hayat tarzımızla oluşturduğumuz haller, bütün onların sevab adına oluşturacakları nur ve Allah'a olan teslimiyetler bizde öyle bir hale gelmeli ki, bir mü'min kardeşimizle yan yana geldiğimizde, onlarla yan yana bir cemaat oluşturduğumuzda takım teslimiyetinden hep beraber yararlanmalıyız. Takım teslimiyeti sinerji etkilidir. İki mü'min yan yana geldiği zaman nurları kat kat artar, nurlar birbirlerini tetikler. Narlar da öyledir, narlar birbirini tetikler. Allah muhafaza etsin, yolda yürürken o gün meyhaneye gitmeyi düşünmemiş bir yanlış adam, yolda bir yanlış arkadaşıyla karşılaşır, iki nar karşılaştığı zaman o narların birbirini tetikleyip çoğaltmasıyla kişi der ki, gel bir şuraya uğrayalım. Halbuki, öyle bir şey planlamamıştı, beraber giderler. İşte size katlanmış nar. Aynı şey mü'minler için de geçerlidir. Bir kişinin güzel nuru vardır, bir telaşı vardır, tam da ezan okunuyor, ama oradan hızlı geçecektir. O sırada bir mü'min arkadaşıyla karşılaşır; gel, şu ikindi salatını ikame edelim de öyle gidelim der. Nurların sinerji etkisiyle bir anda o bir hale gelir, bu diğerinden farklı olur. Kişi; "mü'min kardeşimin söylediği Rabbimin söylediğidir, beni mü'min kardeşimin ağzıyla uyardı, haydi camiye girelim" der. İşte onlar da kazandılar. Ferdi teslimiyetler bir kişinin oyuna hazırlanması gibidir, tek başına antrenman yapması gibidir. Onlar bir araya geldiklerinde, cemaat olunduğunda ferdi antrenman yaptıkları için o antrenmanların hepsi işe yarar, takım kazanır, o kişinin antrenmanından bütün takım yararlanır. Peki, bu ferdi teslimiyet nasıl sağlanır? DȗniHİ algıyla mümkün değil sağlanmaz, mümkün değil! DȗniHİ algı nar üretir, ne işle meşgul olursanız olun, nar üretir. DȗniHİ algıyla namaz kılıyorsunuz, o anda belki nar sayacınız durur. Salat bittikten sonra tekrar başlar. DȗniHİ algıyla nur üretilemez, sevab sayacı DȗniHİ algıyla çalışmaz. O algıyla nar sayacı çalışır. Bu yüzden, DȗniHİ algıyı çok önemsemek lazım. Aşağıların Aşağısı kitapçığımız sırf bu DȗniHİ algıyı ayetlerle öğretmek üzere paylaşılmıştır. "BİZ" kelimesine zahiren baktığımız zaman; salat Fatiha'dır, hadisten öğreniyoruz, cemaat işte bu Fatiha'yı okur. Böylece, cemaat en azından zahiri manada "BİZ" der, bu manada; "Biz sadece sana kulluk ediyoruz, biz sadece senden yardım istiyoruz" der. "BİZ" kelimesinde şimdi bir adım daha içeri doğru girelim ama orada bırakalım. Ferdi teslimiyetlerin dayandığı yer neresidir? Aslında onun cümlesi, Allahım ben sana teslimim'dir. Bunun ilhamını İnsan Suresi 29'dan alırız, bir çok ayet var ama temsilen İnsan-29 diyoruz. Çünkü İnsan-29 der ki; "Dileyen Rabbine erdiren bir yol tutar." Demek ki, insan dileyebilir! Ayet öyle diyor: Dileyen artık Rabbine erdiren bir yol tutar. Çünkü size Kur'an'da anlatıldı, işte

8 8 İyyaKE na'budu VE iyyake nesta'ıyn-1 anlatılıyor, artık dileyen Rabbine erdiren bir yol tutar. Ayette tekil kullanılmış. Bunu okuduğunuz zaman ne dersiniz? Rabbim, ben sana erdiren yolu tutmaya talibim, sana teslim oldum. işte burada "BEN" var. Ben teslim oldum, Allahım sana ben teslim oldum. "BEN" demenin sakıncalı ve tehlikeli bir şey olmadığını defalarca söyledik. "BEN" demek Allah'ın bize lutfettiği bir şereftir. Uzakdoğu felsefeleri bunu bilmez, başka yorumlar. Onlar başka işlerle meşguldür. Onların uğraşları İslam'a karıştığı için müslümanlar da "BEN" demeyi yanlış ve tehlikeli zannederler, onun üzerine bir çok anlatım bina ederler. "BEN" demek Allah'ındır, Allah bize de o şereften vermiştir. Bir yetkiyle, bir izinle insan da "BEN" der, bu tehlikeli değil. Tehlikeli olan "BEN", müstakilen "BEN" demektir. Allah adına "BEN" demek başka bir şey. Allah'ın verdiği yetkiyle, Halifetullah olarak Allah adına "BEN" demek başka bir iş. "Müstakilen VAR ve Muhtar" olarak DȗniHİ algıyla, müstakil bir kişi olarak "BEN" demek ayrı bir şey; o asidir, Rabbine asi olmuştur. O "BEN"i demekle kişi, Allah'ın verdiği yetkiyle Allah'a hücum etmektedir. O kişi eğer inanıyorsa "Sen varsın, ben de varım, ben de müstakil bir varlığım" diyor, öyle demek istiyor. Bu bir isyandır, o da Asi'dir. Ama bir de "B" manasıyla, "Billahi" manasıyla "BEN" demek var. Bu iki "BEN"i karıştırmamak lazım. Bir kişi nefs mertebesinin hangi noktasında olursa olsun "BEN" der. Allah'a dua ederken de "BEN" der. Yanlış anlatımlar yüzünden "BEN" demekten çekiniliyor. Bakın nasıl bir ironi var: Kişi, kendi "BEN" deyişini bir arkadaşına anlatırken; "Buradaki BEN deyiş bana ait değil" diyebilir ve onu da inandırabilir, ikna edebilir. Aynı şekilde Allah'a yönel de söyle bakalım? O zaman iki tane Allah çıkar! Aynı şeyi Allah'a söyleyebilir misin? Benim bu BEN deyişim Allahın BEN deyişidir diyebilir misin? O zaman iki tane söyleyen var. Peki, onu nasıl söylersin? Onu dile getirdiğin an bir başka Var Görünen var demektir ki, o da Allah'ın izniyle ona "BEN" deme yetkisi vermiştir Allah, o da "BEN" der.tehlikeli olan "BEN" kelimesini kullanmak değildir. "BEN" kelimesini etiket olarak alıp "Müstakilen VAR ve Muhtar" bir hale yapıştırmak yanlıştır, bu ŞİRK'tir, tek şirk budur. Yalnızca bir şirk vardır; budur: "BEN" kelimesini alıp "Müstakilen VAR ve Muhtar" bir düşünceye, bir yaşantıya, bir iddiaya bu etiketi yapıştırdığınızda Allah'a ortak oluşturmuş olursunuz. İlerleyen ayetlerde bunu göreceğiz. "Ben teslimim" İnsan-29 ayeti gereğidir. Peki, "Biz teslimiz" hangi ayette var? O İnsan-30 ayeti gereğidir. "Biz teslimiz"in ayeti İnsan-30 ne diyor? "Ancak dileyen Allah'tır, dileyen ve dilemek yoktur." Yan yana olan bu iki ayete bakıyoruz. İnsan-29 diyor ki; "Dileyen Rabbine erdiren bir yol tutar." Sen orada "Ben teslimim" dedin. Aman, tehlikeye düşmeyesin, aman, bu dediğin BEN'i götürüp "Müstakilen VAR ve Muhtar" bir varlık iddiasında bulunmayasın, o iddiaya bu etiketi yapıştırmayasın diye İnsan-30 birden sana yapıştırıyor: "Ancak dileyen Allah'tır. Senin dilemen O'nun 'dile' emriyledir. Sana dileme emri ve yetkisi verdim. Benim dilememle diliyorsun." Bu işin başlangıcıdır. Bu söylediğimi kabul etmekle kişi ileri bir nefs mertebesi almaz, bu işin başlangıcıdır. Buradan başlarsa ileride bulacağı cümleler farklı çıkacaktır. Farklı derken, bu manadan farklı değil, yazılışları farklı olan cümleler çıkacaktır. Ama işin başlangıç çizgisinde, kişi "BEN" derken Allah'ın verdiği yetkiyle, izinle Allah adına "BEN" der, Allah'ın "BEN" demesiyle "BEN" der. Dolayısıyla, İnsan-30'a baktığımız zaman; "ancak dileyen Allah'tır, dileyen ve dilemek yoktur" der. Kolay anlaşılması için ayet dışından söyleyeyim: Başka dileyen ve başka dilemek yoktur. Ancak kullandığımız "başka" algımızı o kadar yanlış yönlendiriyor ki, bu yüzden onu kullanmaktan korktum, onu ancak "DȗniHİ" algıyı çok iyi anladığımız zaman kullanabiliriz. Kişinin idrakı DȗniHİ'den çok kurtulmazsa, "başka" kelimesi onun idrakını DȗniHİ koltuğuna oturtur. "Başka" demek "sanki varmış" manasını çıkartır. "Başka dileyen yok" dediğinizde, sanki var da onların dilemeleri

9 Yılmaz Dündar 9 kabul edilmiyor gibi anlaşılır. Öyle bir "başka" yok, Allah'ın dilemesi dışında bir dileme olayı yok demektir. Dolayısıyla, kişinin İnsan-29 gereği dilemesi, Allah'ın dileme örtüsünün içerisindedir. Allah'ın dileme örtüsü dışında bir şey yoktur, dışı yoktur. Dolayısıyla, İnsan-30'da "Biz teslimiz" demek, Kur'an diliyle "BİZ" demek olur. Zaten biz "BEN" derken de Kur'an diliyle "BEN" diyoruz. Yani bizim "BEN" dememizle, Kur'an'da Allah'ın "Ben yarattım" derken kullandığı "BEN" aynı "BEN"dir, farklı bir "BEN" yoktur. Allah'ın "Sizi ben yarattım" veya Hz. Musa aleyhisselam'a "Ben benim" dediği zaman kullandığı "BEN"le bizim kullandığımız "BEN" aynı "BEN"dir. Allah'ın kullandığı "BEN"den, o yetkiden bize yetki vererek kullandırdığıdır, farklı, ayrı bir "BEN" kullanımı değildir. Dolayısıyla, hem "BEN" dememiz Kur'an'ın "BEN" demesinin aynısıdır, şimdi de "Biz teslimiz" dediğimiz zaman "BİZ" dememiz, Kur'an'ın kullandığı "BİZ"dir, "BİZ"le aynıdır. Zahiri manada bir ileri geçtik ya. Ancak bu ne zaman böyle anlaşılır? DȗniHİ algı kalkıp da "Allah'tan başka Müstakilen VAR ve Muhtar yoktur" anlaşılırsa, o zaman "BİZ" demenin çoğul olmadığı görülür. Biz zahiren "BİZ" derken cemaatte bir çokluktuk, ona "BİZ" dedik. Aslında manada biraz daha içeriye girdiğiniz zaman Kur'an'daki "BİZ"i söylüyorsunuz. İşte o zaman görürsünüz ki, kişide DȗniHİ algı kalkarsa "BİZ" demenin çoğul olmadığını görür, anlar ki öyle bir çokluk yoktur. Çokluk "Müstakilen varlar" demektir, Müstakilen VAR olanlar çokluk yapar. Bir "Müstakilen VAR ve Muhtar" var, O da Allah. Tüm yaratılanlar O'nun ilminde, başka "Müstakilen VAR ve Muhtar" yok. O zaman nasıl çokluk olabilir? Öyleyse "BİZ" demek tekildir, tektir. O zaman, Kur'an'da anlatılan anlamıyla "BİZ" demiş oluruz, Allah'ın lütfuyla. "Allah'ım sadece sana kulluk ederiz, sadece senden yardım dileriz" derken, zahiren yaşadığımız hayatta kullandığımız "BİZ" dahil olmak üzere, bir lütuf ve hediyeyle, Kur'an'da Allah'ın kullandığı "BİZ" manasıyla bize onu kullandırmış olur. Basit bir benzetme yapacağım, ama lütfen manayı alıp örneği kaldıralım, örnek basit, manasını yakalamaya çalışalım. Bir yavru düşünün, henüz çok küçük. Babası ona evde oynasın diye bir araba almış, ğınn ğınn diye evde onu sürüyor. Ama babasının arabasını da sürmek istiyor. Babası onu bir gün kendi direksiyonuna oturttu, ona hediye etti onu, hediyeden oturdu oraya. O direksiyonu tuttu, o aslında babasının direksiyonuydu, orayı hediyeden tuttu. Öyle "BİZ" deriz biz, hediyeden. Allah'ın Kur'an'da "BİZ" demesine hediyeden "BİZ" deriz. Ama bizim normal hayatta "Biz" dediğimiz, o çocuğun oyuncak arabasını "ğınn ğınn" yapması gibi oyuncak "Biz"leri söyleriz. Bakarız, çeşitli çokluklar var, onları, o oyuncakları yan yana getirip "biz" deriz veya tek dururuz "Ben" deriz. Onlar bizim dünya evindeki oyuncaklarımız. Diğeri, yani onun aslı bize hediyedir. Hediyeden söyleriz, "BEN" deriz. Tabi, birbirimize "BEN" dememizle, Allah'a yönelirken, dua ederken "BEN" dememiz aynı "BEN" değildir. Birbirimize "BEN" dememiz çok farklıdır. Allah'a "BEN" dememiz Allah'ın lütfuyladır, emriyledir, izin verdiği içindir. Allah'a karşı "BEN" demek ne haddine ama sana izin verdi, onu hediye etti, "evet, şimdi bu direksiyonu tutabilirsin" dedi. "BİZ" de öyle. Ama bu "BİZ" çoğul değildir, Kur'an'daki "BİZ"; Tevhid dilinin kesret alemindeki "BEN" demesidir, aynı şeydir. Allah'ın Tevhid dilinde "BEN" demesiyle, kesret dilinde "BİZ" demesi aynıdır, ikincisi çokluk değildir. Onun için, biz onu normal hayatta oyuncaklarımızı oynarken, "biz" derken çokluk gibi düşündüğümüz için, mana verirken, tefsir yaparken de onu çokluk sanıyoruz. Meal ve tefsirlerde onu çokluk olarak anlatabilmek için bir sürü müstakil varlıklar uydurup, "Allah işlerini şöyle yapar, yaparken bir çok şey kullanır gibi" çokluklar anlatıyoruz. Kur'an'daki "BİZ"i çokluk zannetmek ve öyle anlatmak DȗniHİ algıdan sıyrılamamış idrakın anlatımıdır. Öyleyse "BİZ" dediğimiz zaman aslında biz, Kur'an'da Allah'ın kullandığı "BİZ" tabirini Allah'ın lütfu ve izniyle, bize, yani Halifetullah dediğine verdiği hediyeyle kullanır "BİZ" deriz ve kesret aleminde o Tevhid

10 10 İyyaKE na'budu VE iyyake nesta'ıyn-1 dilindeki "BEN"in karşılığıdır, aynı manadadır. İşte böylece, biz Fatiha'yı okurken Biiznillah "BİZ" deriz. "İyyaKE na'budu VE iyyake nestaıyn" derken yalnızca oradaki "BİZ" kelimesinin manasını biraz paylaşmaya çalıştık, başlangıç olarak. Bu kadarı başlangıç olarak yeterli. Başlangıç olarak bu manaları yakalarsak bizim için açılımları olabilir, buradan itibaren idrakımız ilerler. Bu başlangıcı yakalar, buradan da inşaallah. "İyyaKE na'budu VE iyyake nestaıyn: Sadece sana kulluk ederiz, sadece senden yardım dileriz." Kul'dan itibaren biraz anlamaya, anladıklarımızı paylaşmaya devam edelim. Böylece, bizi Allah'a kulluk etmeye davet eden ayetlere bakalım. Bana kulluk edin, Sırât-ı Müstakıym budur. (Yasin-61) Ayet böyle. Bu ayetle ilgili olarak birincisi şu ki; bu ayetteki hitabı inşaallah duymayız, bu ayetteki hitabı duymayanlardan oluruz inşaallah. Nerede? Ahirette! Çünkü bu söyleniş hesap günüdür, bu o gün söylenen bir şeydir: Şeytan sizin apaçık düşmanınızdır, ona tabi olmayın demedim mi? O günü böyle der Allah: Size dünyadayken, "bana kulluk edin, Sırat-ı Müstakıym budur" demedim mi? İnşaAllah bize böyle bir hesap sorulmaz. Biz onu buradayken duyuyor, öğreniyoruz. İnşaAllah uygulayanlardan, Rabbimin de razı olduğu kullardan oluveririz, inşaallah. Yasin-61, hesap günü, bu işin farkında olmayana veya duyup da inkar edene, yalanlayana, zıddını yapanlara, alay edenlere söylenecektir. Bu ayette dikkatimi çeken bir başka şey; "bana kulluk edin" denişidir. "Bana kulluk edin" deyince sanki alternatif varmış gibi bir mana çıkıyor. Yalnızca Allah'a kulluk edilir. Ama "Bana kulluk edin" deyince alternatif oluşuyor, içinden seçin gibi. En az iki tane var, siz bana kulluk edin gibi anlaşılıyor. "Bana kulluk edin" ifadesinde en az iki kulluk tanımı var. Hadislerin ve ayetlerin anlaşılabilmesi için iki dili fark etmek lazım; biri kesret dili, diğeri uluhiyet dili veya Tevhid dili. Bunu çok söyledik, yeri geldikçe de tekrar edeceğiz. Bizim bir amel çıkarabilmemiz için, bize ne dendiğini kavramamız için, dünyada bize olan öğüdü anlayabilmemiz için Kur'an'da ve hadislerde kesret dili kullanılır. Bu başka bir şeydir; Tevhid dilinin kesret diline tercümesidir. Eğer kişi ikisini karıştırırsa "öyle mi deniyor yoksa böyle mi?" gibi karmaşa yaşar ve yanlışlara dalar. İki dili fark edecek ve "burada böyle diyor" diyecek. İşte burada da "Bana kulluk edin" diyor. Anlıyoruz ki, bir alternatif var. Gerçekten alternatif var. Ayet zaten "alternatifin var olduğunu" işaret ediyor, uyarıyor. Çünkü farklı kulluklar var. Kulluk etmek ne demektir? Kulluk etmek hayat tarzıdır, kişinin yaşadığı hayat tarzının ismidir kulluk etmek. Dolayısıyla, diyor ki: Yaşarken dünya hayatında karşınıza bir çok hayat tarzı çıkacak, size önerdiğimi yapın. "Bana kulluk edin" demek, size önerdiğim şekilde yaşayın demektir. Kendinize göre hayat tarzları uydurmayın, bir felsefenin uydurduğu, geliştirdiği hayat tarzına tabi olmayın. Kime tabi olun? Allah'a tabi olun. Nasıl? Bana kulluk ederek. Benim size önerdiğim şekilde hayat tarzınız olursa bana kulluk etmiş, bana tabi olmuş olursunuz. Bu nedir? Ayetten öğreniyoruz ki, bu Sırat-ı Müstakıym'dir, doğru yol budur. Fatiha'yı okurken, Allahım beni sırat-ı müstakıymine ulaştır diyoruz değil mi. Ayet de diyor ki; benim söylediğim gibi yaşarsan sırat-ı müstakıyme girmiş olursun. Demek ki, Fatiha'yı okuyan gerçekten o talepte bulunmuyor. Gerçekten sırat-ı müstakıyme talipse, Fatiha diyor ki; bana kulluk edin; başka hayat tarzlarını sevmeyin, benimsemeyin, reklam etmeyin, önerdiğim hayat tarzıyla meşgul olun. Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım. (Zariyat-56) Yine kesret dili kullanılıyor. Neden? Bir amel, yapabileceğimiz bir işi, bir işin tarifini çıkarabilelim diye. Aksi halde, yanlış bir kafa buradan şu manayı çıkarır ki, kafa yanlış olduğu için mana da yanlıştır. Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım. Bunu normal hayatta kullandığımız zaman manası farklıdır. Şöyle örnek vereyim. Yavrunuza para verdiniz, git bununla ekmek al dediniz. Ama o gofret almış. Ona dersiniz ki; "Ben sana parayı ekmek al diye verdim, sen başka bir şey yaptın, benim sözümü tutmadın." Böyle dersiniz. Bu, "benim dediğim olmadı" demektir değil mi?

11 Yılmaz Dündar 11 Yanlış bir kafa buradan onu çıkarabilir: Ben cinleri ve insanları bana kulluk etsinler diye yarattım ama olmadı, kulluk etmiyorlar, ben öyle yarattım ama yapmıyorlar. Haşa! Bu mana, işi bilmemektendir, işe ters bakmakla, kesret ve uluhiyet dillerini bilmemekle ilgilidir. Böyle bakıp, sanki Allah'ın emrine karşı çıkanlar varmış sanılmamalıdır. Hayat tarzları içerisinde bir hayat tarzı var ki, o yaşantıda öyle davranışlar var ki, o davranışlardan Allah hoşnuttur ve razıdır. İşte, Allah'ın hoşnut olduğu, razı olduğu hayat tarzıdır ki; Sırat-ı Müstakıym; kulluk yapmak; Allah'a kulluk etmek. Aksi halde, Allah'ın emrinin dışında yaşayabilecek hiç bir yaratılmış olamaz. Yani: Allah'ın razı olduğu hayat tarzının dışında bir hayat tarzını yaşayan da Allah'ın emrini yerine getirir. Bu Tevhid dilidir. Bunu ileride ayetlerle yine göreceğiz. Her türlü hayat tarzı Tevhid dili içerisinde Allah'ın emridir. Kesret alemine geldiğimizde, Kesret diliyle baktığımızda kendimize bir davranış biçimi seçeceğimizde Tevhid dilini kullanırsanız bir amel çıkaramazsınız ve saparsınız. "Kim nasıl yaşıyorsa Allah'ın emridir, ben de böyle yaşıyorum, Allah'ın emridir, böyle dilemeseydi ben de böyle yaşamazdım" sonucuna varır ve bu sonuçla doğru cehenneme gidersiniz. Göreceğiz, böyle diyenler var ve ayet onlara; "Saçmalamayın, sizin bu konuyla ilgili hiç bir ilminiz yok" diyor. Eğer bir kişi hayatı, hele de tasavvufu, bu yanlış bakış açısı üzerine bina ederek anlatırsa ayet onlara cevap veriyor: Saçmalamayın! Sizin bu konu hakkında hiç bir ilminiz yok, saçmalıyorsunuz. Ayetler çok açık. Biz amel çıkarmak için hadislerdeki ve Kur'an ayetlerindeki kesret dilinden yararlanırız. Allah'a yönelişimizde Tevhid dilinden yararlanırız. Tevhid dili yönelmek içindir, oradan amel çıkmaz. Oradan amel çıkarmaya çalışırsanız saparsınız, sapan fırkalara düşersiniz. Devam edelim, çünkü bu söylediklerimizi geniş konuşacağımız ayetlerimiz var. Hâyır (DȗniHİ düşünme)! Sadece Allah a kulluk et ve şükredenlerden ol. (Zümer-66) "Hâyır" Kur'an'da sık gördüğümüz bir mana. Meallerde "hâyır" denildikten sonra ya parantez açılmıyor veya açılmışsa "öyle değil" yazılıyor. Doğru, öyle değil. Ama birisi biraz tefekkür etmek istese sorabilir: "Öyle değil" ne demek, yani nasıl değil? Düşündüğünüz gibi değil, nasıl düşünüyorum ki? Ben nasıl düşünüyorum da benim düşündüğüm gibi değil, beni aydınlat. "Düşündüğün gibi değil!" diyorsun, peki, ben ne düşünüyorum onu söyle. Nasıl düşünüyorum da öyle değil? "Düşündüğünüz gibi değil" diyor, tamam, doğru, ama ben ne düşündüğümün farkında değilim, önce bana ne düşündüğümü öğret, ne düşündüğümü bir bileyim. Ne düşündüğümü bilmediğim için sapıyorum zaten. Bana nasıl yanlış düşündüğümü öğret ki, öyle düşünmeyeyim. Dolayısıyla, ayetlerdeki bu hayırlar çok önemli: "Hâyır (düşündüğünüz gibi değil)" der ayetler. Bu düşündüğümüz nedir? Uyarıldığımız şey DȗniHİ algıdır, DȗniHİ düşünüştür. "Sen DȗniHİ düşünüyorsun, bu iş öyle değil. DȗniHİ düşünme" denmektedir. Ayetlerdeki o 'hâyır'lar bize bunu söylemektedir: Hâyır: DȗniHİ düşünme. Yani Allah'ın dışı var sanma. Allah'ın dışı var ve orada da Müstakilen VAR ve Muhtar varlıklar var sanma! "Hâyır" budur. Zümer-66 hayır diyerek bunu söylüyor. Hâyır" için nasıl düşüneceğimizi bildiren bir parantez açıyoruz: Hâyır (DȗniHİ düşünme)!. Peki, nasıl düşünelim? Ayet açıklıyor: Sadece Allah a kulluk et ve şükredenlerden ol. "Sadece Allah'a kulluk et" denince de alternatif oluşuyor. Eğer sen DȗniHİ düşünürsen, Allah'ın dışı var sanar, oraya da bir hayat bina edersen, o hayata da müstakil fikirler koyarsan, onlara göre de hayat tarzı oluşturursan, hatta onları da kendine Rab ve tanrı edinirsen yanlış olur, hayır (öyle DȗniHİ düşünme)! Sen yalnızca Billahi anlamda düşün ve Allah a kulluk et. Yani Allah'ın dediği gibi yaşa, sana nasıl öneriyorsa öyle yaşa. Ve şükredenlerden ol. İkisi yan yana geldi: Kulluk et ve şükredenlerden ol. Öyleyse "hayır"dan anladığımız şu: DȗniHİ algı ve zann'larından sıyrıl, Billahi algıda kendini sabitle. Bu hal aynı zamanda şükür halidir. "Şükredenlerden ol" demek şükret" demek ama bunu şöyle düşünün. Birisi size "şu bileti al ve otobüse binenlerden ol" dese ne yaparsınız? Elinde bilet, "otobüse bineceğim, otobüse bineceğim" deyip durmazsın, otobüse binersin, otobüse binenlerden olursun. Öyleyse, şükredenlerden ol demek; şükür otobüsüne bin demektir. otobüse bin, bir koltuğa otur demektir. Sen

12 12 İyyaKE na'budu VE iyyake nesta'ıyn-1 koltukta değilsin, elinde de bilet, dışarıda "şükür, şükür, şükür" diyorsun. Ama otobüste değilsin! Yani, elinde bilet, ağzında "İstanbul'a gideceğim" cümlesi, terminalde dolanıyorsun, bir otobüse binmemişsin, bir yere gittiğin yok. "Şükredenlerden ol" demeyi iyi anlamak lazım. Evet, "Allahım sana şükrediyorum" demek de çok önemli ama otobüse binerseniz. Misalen: Anneniz uzakta, ona gitmek için otobüse bindiniz, yoldasınız. Ona oradan manen/kalben seslenebilirsiniz; "anneciğim sana geliyorum" diyebilirsiniz. Zaten otobüse binmişsin, gidiyorsun ya, bu durumda seslenmek başka bir şey. Gönülden; "Anneciğim, sana geliyorum" dersiniz, otobüsün hızıyla da bu cümleyi ne kadar candan söylersiniz. Ama otobüse binmemişsin, terminalde; "Anneciğim sana geliyorum" diyerek dolanıyorsun. Hayır, gitmiyorsun, o yolda değilsin, dışarıda dolaşıp duruyorsun. Demek ki, iki farklı şükür var. Birisi bu. Bir diğeri şükür otobüsüne binip şükredenlerden olmak. Peki, şükür otobüsüne binip şükredenlerden olmak nedir? Ayet diyor ki: DȗniHİ algı ve zann'larından sıyrılır Billahi algıda sabitlenirsen şükür otobüsüne binmiş olursun, şükredenlerden olursun, sen o sınıfa girmiş olursun. O zaman şükrettiğini söylersin. Zaten gidiyorsun ya, o sevinçle, o gördüklerini söylersin, ne kadar güzel olur. Elbette ki, "Şükredenlerden ol"un bir başka manası "araştır" demektir: Bu imkanları araştır, DȗniHİ algıdan sıyrılırken, ondan sıyrılmanı kolaylaştır, tefekkür et, araştır. Araştır bakalım, araştırma seni Allah'a ulaştıracak. Ve böylece sen verenin kim olduğunu öğrenip "Veren Allah'tır, yaratan Allah'tır" deyince şükretmiş olacaksın. Ayetten öğreniyoruz ki, sen şükredince Allah sana fazla verecek. Dünya hayatındayken bu fırsatı kaçırmamak lazım. Bu ayetten esinlenerek bir hadise geçelim. Efendimiz (SAV) bize bir dua öğretir: Muaz bin Cebel Radıyallahu anh'ten rivayet edilir, o anlatır. Efendimiz (SAV) bu sahabeye bir öneride bulunur: "Seni çok severim, sana bir öneride bulunayım da yap, salatlarında selamdan önce onu oku" diye tavsiye eder: "Allahümme eınniy ala zikrike ve şükrike ve husnü ıbadetike." Bu hadiste Efendimiz (SAV) bize bir sesleniş öğretiyor: Allahım, sana olan zikrimi, yani seni hatırlamamı, seni anmamı, seninle ilgili düşünceyle fiiller üretmemi, düşünce, fikir, arzu, istek, nelerim varsa hepsinin seninle ilgili ve senin razı olduğun şekilde olmasını ve sana şükrümü ve senin razı olduğun, hoşnut olduğun kulluğumu artır, güzelleştir, çoğalt. Böyle güzel bir dua: Allahümme eınniy ala zikrike ve şükrike ve husnü ıbadetike. (De ki: Bu Kitab), Allah tan başkası (müstakilen var sanıp ona) kulluk etmeyesiniz diye indirildi. Şüphesiz ki; ben, O'nun tarafından size (gönderilmiş) bir uyarıcı ve bir müjdeleyiciyim. (Hud-2) Meallerde parantez içi böyle okuduğumuz gibi değil. Biraz önce bahsetmiştik, çok önemli olduğu için devamlı söylüyoruz; kelimelere dikkat etmek lazım. Kişinin DȗniHİ algısını kuvvetlendirecek kelime, cümle kullanmak, ayet ve hadis anlatımlarında çok tehlikelidir. Kişi zaten o algıda, bu anlatımla onu oradan çekip alamazsınız. Bu yüzden kelimelere çok dikkat etmek lazım, çok özen göstermek lazım. Normal hayatta bunu yapıyoruz, bu özeni gösteriyoruz. Diyelim ki, yavrunuz kafasına koymuş, inatla sinemaya gitmek istiyor, kendisine böyle bir algı oluşturmuş. Sinema, film, dışarı çıkmak gibi bir şey geçince hemen konuya giriyor. Siz de onun sinemaya gitmesini istemiyorsunuz, ne yaparsınız? O kelimeyi kullanmamaya çalışırsınız. Çünkü kafasını ona takmış. Anne baba olarak anlaşırsınız, "sinema işini kafaya takmış, onu hatırlatacak kelimeleri kullanmayalım da hevesi depreşmesin" dersiniz. Normal hayatta yaparız bunu. Ama iş Allah'ın işine gelince aynı özenleri göstermeyiz. Ne kadar enteresan! İnsan zaten DȗniHİ algıda, yani sürekli Allah'a küfür içerisinde, sen onun o DȗniHİ halini sabitleyecek kelimeler kullanamazsın! Çıkamaz kişi o algıdan! Eğer ayet ve hadislere öyle meal verirsen kişi, yaşadığı yanlış hayatı doğru ve normal zanneder, "bak gördün mü hayatımız doğruymuş" der. Senin yüzünden! Allah muhafaza etsin. Kur'an'ın anlattığı hayat tarzının dünyadaki hiç bir şeye benzemesi, aynı olması mümkün değil. Olmaz, ahiretin hiç bir şeyi bu dünyaya benzemez, sakın yanılmayın. Bu dünyaya benzeyen bir şey yapıp da "ben ahirete hazırlanıyorum" diyorsanız, büyük

13 Yılmaz Dündar 13 ihtimalle yanılgı içerisindesiniz. Benzemez, hele çok kolaysa. Dünyanın işi kolaydır, ahiretin işini kolay yapamazsın, dünya sistemi bırakmaz. Salat ikame edeceksin, şöyle duracaksın, yapamıyorsun, on dakika duramıyorsun. Yeri süpürüyorsun, halıyı kaldırıyorsun, camı siliyorsun, markete gidiyorsun geliyorsun üşenmiyorsun, yorulmuyorsun, ama on dakika seccadede duramıyorsun. Düşünebiliyor musun zorluğunu? Ahiretin işi dünyanın işi gibi akmaz. O yüzden dua var; "Rabbiy yessir. Ve la tuassir. Rabbiy temmim Bil Hayr: Rabbim Allahım, işimizi kolaylaştır, zorlaştırma, sonunu da hayrlı eyle, kendimize göre bir şeyler yapıyoruz, aman Allahım iflas edenlerden olmayalım, sonunu hayrlı eyle, razı oluver." Kelimeler çok önemli. Bu yüzden, Hud Suresi 2. ayette şöyle meal verilirse çok doğru olmaz: (De ki; bu Kitab), Allah tan başkasına kulluk etmeyesiniz diye indirildi. Konuşma dilinde mana böyle. Ayetteki Arapça yazıyı alsanız, insanların Arapça konuştukları bir ülkede onlar da aralarında bu manada konuşurlar. Ama insanların aralarında konuştukları dil ve manalarla Kur'an meali yapılmaz. Halk öyle konuşabilir, zaten o hayat esfele safiliyn hayat. Olmaz. Eğer siz, (De ki; bu Kitab), Allah tan başkasına kulluk etmeyesiniz diye indirildi" derseniz, başkası var da ona kulluk etmeyin gibi anlaşılır. Kişi kendisini, başkası var da Allah'ı tercih ediyor zanneder. Ayeti Allah'a göre, Allah'ın vasıflarına göre meallendireceksek o şöyle olur: (De ki; bu Kitab), Allah tan başkası (müstakilen var sanıp ona) kulluk etmeyesiniz diye indirildi. İzah edebildim mi? Var sanıp, uydurup, sonra da ona kulluk etmeyesiniz diye indirildi. Sanki varmış gibi meal olmaz, mümkün değil. Kur'an'a ters! Allah'ın dışında "Müstakilen VAR ve Muhtar" bir varlık varmış gibi meal yapılamaz. Bu, La ilahe İllallah Kelime-i Tevhidine ve İhlas Suresine uymaz. İnsan beyni zaten DȗniHİ algıda, onu okuduğu zaman o algıdan çıkamaz. Onu o algıdan çıkaracak anlatımlar lazım, sürekli. Öyleyse buradaki önem bu: Siz kendinizi veya başkasını müstakilen VAR sanıp da ona göre bir hayat tarzı oluşturmayın. Birisi çıkıp size bir hayat tarzı anlatıyor, siz de onu Allah'ın dışında müstakilen VAR ve Muhtar ilan edip onun önerdiği hayat tarzına, onun felsefesine, onun anlatımlarına göre bir hayat tarzı oluşturuyorsunuz. Ayet "bu olmaz" diyor! Siz Allah'a göre bir hayat tarzı oluşturasınız diye bu kitap geldi. İşte ben de Allah tarafından size gönderildim, bu konuda sizi uyarıyorum. Eğer, bu uyarıya uyarsanız da müjdeliyorum. De ki: Bana, dini Allah a halis kılarak O na kulluk etmem emrolundu. (Zümer-11) Efendimiz (SAV)'e hitaben buyruluyor: Onlara de ki; bana, dini Allah a halis kılarak O na kulluk etmem emrolundu. Dini Allah a halis kılmak! Buna normal hayatta bir mana veremeyiz. Buradaki bu manada insanlar konuşmuyor ki. Eğer siz bunu normal hayattaki bir mana ile yaparsanız olmaz. Peki, nasıl anlayacağız? Anlayacağımız dille bir cümle kurayım, doğru olmak üzere benzer bir çok cümle de kurulabilir. Dini Allah'a halis kılmayı, yani sistemi Allah'a halis kılmayı nasıl anlamalıyız? Göklerin ve yerin yaratılışını, dünya hayatını, hayat tarzını, ne olursa olsun tüm hayat tarzlarını, kısacası evreni, yani ef'al alemini Allah'ın dışı var sanıp oraya konuşlandırmayacaksınız. "Bir yere konuşlandırmak" tabiri vardır. Mesela, "askerimiz şuraya konuşlandı" denir. Ne yaptı? Oraya yerleşti. Eğer siz, göklerin ve yerin yaratılışını, yaşadığımız dünya hayatını ve tüm hayat tarzlarını, Allah'ın dışı var sanıp da oraya yerleştirirseniz, dini Allah'a halis kılmış olmazsınız. Bu tarif gördüğümüz yer içindi, göremediklerimizi de kapsasın dersek; kısaca bütün evreni, tüm fiil/ef'al alemini buna dahil etmeliyiz. Aslında mana alemi de buna dahil ama şu anda bize somut olanı konuştuğumuz için ef'al alemi diyoruz. Din adı altındakileri, sistem adı altındakileri, Allah'ın dışı var sanıp da oraya konuşlandırırsanız Diyn'i Allah'a halis kılmış olmazsınız. "Diyn'i Allah'a halis kıl" demek, Allah'a karşı samimi ol demek değildir. Puta tapanlar da putlarına samimiler. Bir kaç yüz yıl önce Güney Amerika'da bir tapınakta, putlarına binlerce insanı canlı kurban ediyorlar. Bununla ilgili bilgileri arama motorlarından, adresini, sayısını, kendisini, yerini bulabilirsiniz. Bir kaç bin insanı canlı kurban ettiler. Samimi değil mi bu? O kadar samimi ki, taptığına insan kurban ediyor, diğeri de kurban oluyor. Ona samimi değilsin,

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar 1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar İÇİNDEKİLER KUR AN NEDİR? KUR AN-IN AMACI? İNANÇ NEDİR İBADET NEDİR AHLAK NEDİR KISSALAR AYETLER KUR AN NEDİR? Kur an-ı Hakîm, alemlerin Rabbi olan Allah ın kelamıdır.

Detaylı

Gerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3]

Gerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3] Şimdi de hızlıca Müteşabihat hakkında bir iki şey söylemek istiyorum. Deniliyor ki Kur ân da hem Muhkemat hem Müteşabihatlar vardır. Bu durumda Kur ân a nasıl güvenebiliriz? Gerçek şudur ki bu konu doğru

Detaylı

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası Kelime bilgimin büyük bir miktarını düzenli olarak İngilizce okumaya borçluyum ve biliyorsun ki kelime bilmek akıcı İngilizce konuşma yolundaki en büyük engellerden biri =) O yüzden eğer İngilizce okumuyorsan,

Detaylı

Aynı kökün "kesmek", "kısaltmak" anlamı da vardır.

Aynı kökün kesmek, kısaltmak anlamı da vardır. Kıssa, bir haberi nakletme, bir olayı anlatma hikâye etmek. Bu Arapça'da kassa kelimesiyle ifade edilir. Anlatılan hikâye ve olaya da "kıssa" denilir. Buhâri, bab başlıklarında "kıssa"yı "olay" anlamında

Detaylı

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): da: - Yavrum ne oldu niye acele acele camiye koşuyorsun? der. Bu soruya karşılık çocuk - Efendim,

Detaylı

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri 1 Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri Bugün kızla tanışma anında değil de, flört süreci içinde olduğumuz bir kızla nasıl konuşmamız gerektiğini dilim döndüğünce anlatmaya

Detaylı

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız 4. SINIFLAR (PROJE ÖDEVLERİ) Öğrenci No 1- Dinimize göre Helal, Haram, Sevap ve Günah kavramlarını açıklayarak ilgili Ayet ve Hadis meallerinden örnekler veriniz. 2- Günlük yaşamda dini ifadeler nelerdir

Detaylı

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205) Zikir, hatırlayıp yâd etmek demektir. İbâdet olan zikir de Yüce Allah ı çok hatırlamaktan ibârettir. Kul, Rabbini diliyle, kalbiyle ve bedeniyle hatırlar ve zikreder. Diliyle Kur ân-ı Kerim okur, duâ eder,

Detaylı

Gizlemek. أ Helak etmek, yok etmek أ. Affetmek. Açıklamak. ا ر اد Sahip olmak, malik olmak. Đstemek,irade etmek. Seçme Metnler 25

Gizlemek. أ Helak etmek, yok etmek أ. Affetmek. Açıklamak. ا ر اد Sahip olmak, malik olmak. Đstemek,irade etmek. Seçme Metnler 25 136. Ey iman edenler, Allah'a, elçisine, elçisine indirdiği kitaba ve bundan önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, elçilerini ve ahiret gününü inkar ederse, uzak bir sapıklıkla

Detaylı

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR Site İsmi : Zaman 53 Tarih: 10.05.2012 Site Adresi : www.zaman53.com Haber Linki : http://www.zaman53.com/haber/14544/camilerin-ayaga-kalkmasi-lazim.html ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Detaylı

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla (Farz kılınan oruç) sayılı günlerdir. Sizden kim, (o günlerde) hasta veya seferde ise o, (tutamadığı) günler sayısınca başka günlerde

Detaylı

Hz. Adem den Hz. Muhammed (s.a.v.)e güzel ahlakı insanda tesis etmek için gönderilen dinin adı İslam dır.

Hz. Adem den Hz. Muhammed (s.a.v.)e güzel ahlakı insanda tesis etmek için gönderilen dinin adı İslam dır. Necip Fazık Kısakürek in gençliğe hitabındaki aynı manadır yazımın başlığında ki kim var? 'Kim var? ' diye seslenilince, sağına ve soluna bakmadan fert fert 'ben varım! ' cevabını verici, her ferdi 'benim

Detaylı

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL: Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün URL: Kültürümüzden Dua Örnekleri Güzel İş ve Davranış: Salih Amel İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 Kültürümüzde birçok dua örneği

Detaylı

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ Kur an-ı Kerim : Allah tarafından vahiy meleği Cebrail aracılığıyla, son Peygamber Hz. Muhammed e indirilen ilahi bir mesajdır. Kur an kelime olarak okumak, toplamak, bir araya

Detaylı

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen Yayın no: 168 SAYGI VE HÜRMET ÖYKÜLERİ Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İsbn: 978 605 4965 18 2 Sertifika no: 14452 Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın Grubu

Detaylı

Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86)

Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86) 1) Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor: Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86) 2) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi: Müslüman ın Müslüman üzerindeki hakkı

Detaylı

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım. TEMEL DİNİ BİLGİLER 1 Rabbin kim? Rabbim Allah. 2 Dinin ne? Dinim İslam. 3 Kitabın ne? Kitabım Kur ân-ı Kerim. 4 Kimin kulusun? Allah ın kuluyum. 5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): - Yavrum ne oldu, niye acele acele camiye koşuyorsun? der. Çocuk da: - Efendim, namaza gidiyorum.

Detaylı

dinkulturuahlakbilgisi.com amaz dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

dinkulturuahlakbilgisi.com amaz dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com amaz Memduh ÇELMELİ NAMAZ: AYET ve HADİSLER «Namazı kılın; zekâtı verin ve Allah a sımsıkı sarılın...» (Hac, 78) Namazı kılın; zekâtı verin; Peygamber e itaat edin ki merhamet göresiniz. (Nûr, 56) «Muhakkak

Detaylı

25. İngilizce Geniş Zaman Konu Anlatımı (Simple Present) (www.konuanlatımı.com)

25. İngilizce Geniş Zaman Konu Anlatımı (Simple Present) (www.konuanlatımı.com) 25. İngilizce Geniş Zaman Konu Anlatımı (Simple Present) (www.konuanlatımı.com) Merhaba. Bugünkü konumuz simple present tense; yani namı değer geniş zaman. İngilizcedeki zamanların içinde en çok kuralları

Detaylı

Efendim, öğrendiklerimin ikincisi; çok kimseyi, nefsin şehvetleri peşinde koşuyor gördüm. Şu âyet-i kerimenin mealini düşündüm:

Efendim, öğrendiklerimin ikincisi; çok kimseyi, nefsin şehvetleri peşinde koşuyor gördüm. Şu âyet-i kerimenin mealini düşündüm: Hatim-i Esam hazretleri, hocası Şakik-i Belhi hazretlerinin yanında 33 sene kalır, ilim tahsil eder. Hocası, bu zaman içinde ne öğrendiğini sorduğu zaman, sekiz şey öğrendiğini söyler ve bunları hocasına

Detaylı

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler Hani, Rabbin meleklere, Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım demişti. Onlar, Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamd

Detaylı

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz. Söylenen her söz, içinden çıktığı kalbin kılığını üzerinde taşır. Ataullah İskenderî Söz ilaç gibidir. Gereği kadar sarf edilirse fayda veriri; gerektiğinden fazlası ise zarara neden olur. Amr bin As Sadece

Detaylı

UYGULAMA 1 1. Aşama Şimdi bir öykü okuyacağım, bakalım bu öykü neler anlatıyor?

UYGULAMA 1 1. Aşama Şimdi bir öykü okuyacağım, bakalım bu öykü neler anlatıyor? ALAY ETME Amaç : Başkalarına saygı duymayı öğrenme.alay etme ile baş edebilme becerisini kazandırma Düzey : 1. sınıf ve üstü Materyal: Uygulama 1 için:yazı tahtası, kağıt, kalem, Uygulama 2 : Kuklalar,oyuncak

Detaylı

dinkulturuahlakbilgisi.com Konu Anlatımı MELEKLER Hazırlayan Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

dinkulturuahlakbilgisi.com Konu Anlatımı MELEKLER Hazırlayan Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com Konu Anlatımı MELEKLER Hazırlayan Memduh ÇELMELİ Varlıklar Âlemi Evrende bulunan varlıklar yalnızca duyularımızla algılayabildiklerimizden ibaret değildir. Âlemde görünen ve görünmeyen sayısız varlık bulunmaktadır.

Detaylı

Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir.

Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir. Hastalık ve Yolculukta: Eğer bir insan hasta ise ve yolcu ise onun için oruç tutmak Kur an-ı Kerim de yasaktır. Bazı insanlar ben hastayım ama oruç tutabilirim diyor veya yolcuyum ama tutabilirim diyor.

Detaylı

HOŞ GELDİN RAHMET AYI RAMAZAN!

HOŞ GELDİN RAHMET AYI RAMAZAN! HOŞ GELDİN RAHMET AYI RAMAZAN! Size bir hediye geliyor. Çok uzaktaki, en sevdiğin arkadaşın gönderiyor. İçerisinde neler mi var? Sevdiğin herşey. Arkadaşın önceden haber veriyor. Beklemeye başlıyorsun.

Detaylı

Dil Gelişimi. temel dil gelişimi imi bilgileri

Dil Gelişimi. temel dil gelişimi imi bilgileri Dil Gelişimi Yaş gruplarına göre g temel dil gelişimi imi bilgileri Çocuklarda Dil ve İletişim im Doğumdan umdan itibaren çocukların çevresiyle iletişim im kurma çabaları hem sözel s hem de sözel olmayan

Detaylı

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış; Yemek Temel, Almanya'dan gelen arkadaşı Dursun'u lokantaya götürür. Garsona: - Baa bi kuru fasulye, pilav, üstüne de et! der. Dursun: - Baa da aynısından... Ama üstüne etme!.. Ölçüm Bir asker herkesin

Detaylı

Filmin Adı: Şaban Oğlu Şaban. Oyuncular: Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Adile Naşit, Şener Şen. Filmin Yönetmeni: Ertem Eğilmez. Senaryo: Sadık Şendil

Filmin Adı: Şaban Oğlu Şaban. Oyuncular: Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Adile Naşit, Şener Şen. Filmin Yönetmeni: Ertem Eğilmez. Senaryo: Sadık Şendil 1 Filmin Adı: Şaban Oğlu Şaban Oyuncular: Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Adile Naşit, Şener Şen Filmin Yönetmeni: Ertem Eğilmez Senaryo: Sadık Şendil Müzik: Kemani Sebuh Efendi- Kürdilihicazkar Longa Filmin

Detaylı

Ramazan ve Bayram Ramazan Ramazan Allah a yakınlaşmak için yegane bir zaman. Allah dünyada kendisi ve insanlar arasına perdeler koymuş. Bu perdeleri açmak ve aşmak, Allah a yakınlaşmak, onu hissetmek için

Detaylı

Prof.Dr. Jeffrey H. Lang ın İlk Namazı

Prof.Dr. Jeffrey H. Lang ın İlk Namazı Prof.Dr. Jeffrey H. Lang ın İlk Namazı ABD nin Kansas Üniversitesinden matematikçi Prof.Dr. Jeffrey H. Lang, İslam a giriş hikâyesini yazmış olduğu Melekler Soruncaya Kadar [Even Angels Ask: A Journey

Detaylı

Diyanet'in yaz Kur'an kursları bugün başladı

Diyanet'in yaz Kur'an kursları bugün başladı On5yirmi5.com Diyanet'in yaz Kur'an kursları bugün başladı Türkiye ve İstanbul çapında verilecek olan Yaz Kur an Kursu eğitimlerini İstanbul Müftü Yardımcısı Mehmet Yaman ile konuştuk Yayın Tarihi : 15

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Maide Suresi 116 Ve 117. Ayetlerinin Manası Nedir? Teveffi Kelimesi Ve Arap Dili. Teveffinin Manasıyla İlgili Hodri Meydan

İÇİNDEKİLER. Maide Suresi 116 Ve 117. Ayetlerinin Manası Nedir? Teveffi Kelimesi Ve Arap Dili. Teveffinin Manasıyla İlgili Hodri Meydan İÇİNDEKİLER Maide Suresi 116 Ve 117. Ayetlerinin Manası Nedir? Teveffi Kelimesi Ve Arap Dili Teveffinin Manasıyla İlgili Hodri Meydan Teveffi Kelimesi Ve Resulüllah ın Açıklaması İmam Buhari Ve Teveffi

Detaylı

Wessalatu wesselamu ala Rasuluna Muhammedin we ala alihi we sahbihi ecmain. Allahumme Rabbena ya Rabbena takabbel minna inneke entessemiul alim.

Wessalatu wesselamu ala Rasuluna Muhammedin we ala alihi we sahbihi ecmain. Allahumme Rabbena ya Rabbena takabbel minna inneke entessemiul alim. DUA Eudhu Billahi Minessaytanirracim. Bismillahirrahmanirrahim. Elhamdulillahi Rabil-alemin Wessalatu wesselamu ala Rasuluna Muhammedin we ala alihi we sahbihi ecmain. Allahumme Rabbena ya Rabbena takabbel

Detaylı

Ezan Vakti/Kuran-ı Kerim Pro [Faydalı Android Uygulamalar]

Ezan Vakti/Kuran-ı Kerim Pro [Faydalı Android Uygulamalar] Ezan Vakti/Kuran-ı Kerim Pro [Faydalı Android Uygulamalar] Ezan Vakti uygulaması sadece bir ezan vakti icin yola baş koymuş zamanla gelişerek farkli ozelliklere sahip olmuş çok faydalı ve önemli bir

Detaylı

SORU-- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

SORU-- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? İşitme Engelliler Milli Hentbol Takımının en genç oyuncusu Mustafa SEMİZ : Planlı çalışarak, disiplinli çalışarak zamanını ve gününü ayarlayarak nerede ve ne zaman is yapacağıma ayarlarım ondan sonra Her

Detaylı

Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Kulübü Başkanı Metin Baykal: Halkla ilişkilerci girişken olmazsa çok şeyi kaybeder..

Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Kulübü Başkanı Metin Baykal: Halkla ilişkilerci girişken olmazsa çok şeyi kaybeder.. Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Kulübü Başkanı Metin Baykal: Halkla ilişkilerci girişken olmazsa çok şeyi kaybeder.. SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? hangi okullarda okudunuz bugüne kadar?

Detaylı

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE KUR AN

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE KUR AN KUR AN KARANLIKLARDAN AYIDINLIĞA ÇIKARIR Peygamber de (şikayetle): Ya Rabbi! Benim kavmim bu Kur an ı (okumayı ve hükümlerine uymayı bırakıp hatta menedip onu) terkettiler. dedi. (Furkân /30) Elif, Lâm,

Detaylı

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz. Bozuk Paralar KISA FİLM Yaşar AKSU İLETİŞİM: (+90) 0533 499 0480 (+90) 0536 359 0793 (+90) 0212 244 3423 SAHNE 1. OKUL GENEL DIŞ/GÜN Okulun genel görüntüsünü görürüz. Belki dışarı çıkan birkaç öğrenci

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

Selam vermekle karşımızdaki kimseye neyi ifade etmiş oluruz?

Selam vermekle karşımızdaki kimseye neyi ifade etmiş oluruz? DEĞERLER EĞİTİMİ SELAMLAŞMA Selam ne demektir? Selâm, kelime olarak; huzur, barış, sağlık ve iyi dileklerini sunma anlamlarına gelir. Selamlaşmak; insanların karşılıklı olarak birbirlerine sağlık, huzur,

Detaylı

Hayalindeki Kadını Kendine Aşık Etmenin 6 Adımı - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Hayalindeki Kadını Kendine Aşık Etmenin 6 Adımı - Genç Gelişim Kişisel Gelişim on günlerde mevsimsel geçiş döneminin verdiği miskinlikle aklıma yazılabilecek bir yazı gelmiyordu. Bugün kardio antrenmanımı yaparken,aklıma sevgili olmamak için yapman gerekenler adlı yazım geldi. Bende

Detaylı

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΕΘΝΙΚΗΣ ΠΑΙ ΕΙΑΣ ΚΑΙ ΘΡΗΣΚΕΥΜΑΤΩΝ ΚΡΑΤΙΚΟ ΠΙΣΤΟΠΟΙΗΤΙΚΟ ΓΛΩΣΣΟΜΑΘΕΙΑΣ Milli Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı Devlet Dil Sertifikası DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM

Detaylı

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli? Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli? EVLENİRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ? Peygamber (sav) Efendimiz den Abdullah ibn-i Ömer RA ın bir hadisini bu münasebetle hatırlayalım, duymuşsunuzdur: (Lâ tenkihun-nisâe

Detaylı

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır. SOKAK - DIŞ - GÜN ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır. Batu 20'li yaşlarında genç biridir. Boynunda asılı bir fotoğraf makinesi vardır. Uzun lensli profesyonel görünşlü bir digital makinedir. İlginç

Detaylı

Dua Dua, insan ile Allah arasında iletişim kurma yollarından biridir. İnsan, dua ederken Allah ın kendisini işittiğinin bilincindedir. İnsan dua ile dileklerini aracısız olarak Allah a iletmekte ondan

Detaylı

7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE)

7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE) 7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE) ÖĞRENCİNİN ADI-SOYADI: SINIFI: NO: 1 1. ETKİNLİK: BOŞLUK DOLDURMA ETKİNLİĞİ AYET-İ KERİME SÜNNET KISSA CENNET TEŞVİK HAFIZ 6236

Detaylı

KASIM BÜLTENİ. 5-6 YAŞ 2. Kur. Chess Kids Academy

KASIM BÜLTENİ. 5-6 YAŞ 2. Kur.   Chess Kids Academy 1 Chess Kids Academy Sevgili velilerimiz, satranç derslerimizin içeriğinde teorikten daha çok uygulamalarla eğitim vardır. Çocuklarımız masallar, şarkılar ve daha çok yaratıcı eğitim araçları ile satrancı

Detaylı

KURAN YOLU- DERS 3. (Prof.Dr. Mehmet OKUYAN ın Envarul Kuran isimli 3 no lu dersinin ilk 50 dakikasının özeti)

KURAN YOLU- DERS 3. (Prof.Dr. Mehmet OKUYAN ın Envarul Kuran isimli 3 no lu dersinin ilk 50 dakikasının özeti) KURAN YOLU- DERS 3 (Prof.Dr. Mehmet OKUYAN ın Envarul Kuran isimli 3 no lu dersinin ilk 50 dakikasının özeti) DERSTE GEÇEN KAVRAMLAR 1) Mübin : Açık ve Açıklayan. Kur an ın sıfatlarındandır. Kur an sadece

Detaylı

Engin arkadaşına uğrar, eve gelir duşunu alır ve salona gelir. İkizler onu salonda beklemektedirler.

Engin arkadaşına uğrar, eve gelir duşunu alır ve salona gelir. İkizler onu salonda beklemektedirler. ENGİN VE İKİZLER ALIŞ VERİŞTE Hastane... Dr. Gamze Hanım'ın odası, biraz önce bir ameliyattan çıkmıştır. Elini lavaboda yıkayarak koltuğuna oturur... bu arada telefon çalar... Gamze Hanım telefon açar.

Detaylı

MUTLAK DEĞER MAKİNESİ. v01

MUTLAK DEĞER MAKİNESİ. v01 MUTLAK DEĞER MAKİNESİ Önce makinemiz nasıl çalışıyor öğrenelim. Makinemiz üç kısımdan oluşuyor. Giriş, Karar ve Sonuç. Giriş kısmına attığımız top bir sayıyı ya da bir ifadeyi temsil ediyor. (2) sayısını

Detaylı

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl Platon'un Devleti-2 Platon, adil devlet düzenine ve politikaya dair görüşlerine Devlet adlı eserinde yer vermiştir 01.08.2016 / 15:01 Devlet te yer alan tartışmalar sürerken, Sokrates varoluştan varolmayışa

Detaylı

Sevgili dostum, Can dostum,

Sevgili dostum, Can dostum, Sevgili dostum, Her insanı hayatta tek ve yegâne yapan bir öz benliği, insanın kendine has bir kişiliği vardır. Buna edebiyatımızda, günlük yaşantımızda ve dini inançlarımızda çeşitli adlar vermişlerdir.

Detaylı

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO: A1 DÜZEYİ ADI SOYADI: OKUL NO: NOT OKUMA 1. Aşağıdaki metni -(y/n)a, -(n)da, -(n)dan, -(y/n)i ve -(I)yor ekleriyle tamamlayınız. (10 puan) Sevgili Ayşe, Nasılsın? Sana bu mektubu İstanbul dan yazıyorum.

Detaylı

6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi

6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi 6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi Kahramanmaraş ın Ekinözü İlçesine bağlı Alişar Köyünde 54 Yaşındaki Mehmet Göyün 6 Çocuğu ile birlikte tek göz kerpiç odanın içinde verdiği yaşam Mücadelesi yürekleri

Detaylı

NİÇİN EVLENMEDEN ÖNCE İNSANIN KENDİNİ TANIMASI ÇOK ÖNEMLİDİR? YA DA KENDİNİ TANIMAK NEDİR?

NİÇİN EVLENMEDEN ÖNCE İNSANIN KENDİNİ TANIMASI ÇOK ÖNEMLİDİR? YA DA KENDİNİ TANIMAK NEDİR? Asiye Türkan NİÇİN EVLENMEDEN ÖNCE İNSANIN KENDİNİ TANIMASI ÇOK ÖNEMLİDİR? YA DA KENDİNİ TANIMAK NEDİR? İNSAN NEDEN EVLENİR? İlim ilim bilmektir İlim kendin bilmektir Sen kendini bilmezsen Bu nice okumaktır.

Detaylı

LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Deneme Sınavı

LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Deneme Sınavı LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Deneme Sınavı LGS(Liselere Geçiş Sistemi) deneme sınavı arayan birçok öğrenci için güzel bir hizmet Şanlıurfa MEM tarafından veriliyor. LGS deneme sınavı ile 2 Haziran

Detaylı

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik KISKANÇLIK KRİZİ > > ADAM - Kiminle konuşuyordun? > > KADIN - Tanımazsın. > > ADAM - Tanısam sormam zaten. > > KADIN - Tanımadığın birini neden soruyorsun? > > ADAM - Tanımak için. > > KADIN - Peki...

Detaylı

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI ŞEYH MUHAMMED NASIRUDDİN EL-ELBANİ 1 KİTAB VE SÜNNETE DAVET YAYINLARI 1435 HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI ŞEYH MUHAMMED NASIRUDDİN EL-ELBANİ irtibat kitabvesunnet@gmail.com

Detaylı

Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap

Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap Şizofreninin nasıl bir hastalık olduğu ve şizofrenlerin günlük hayatlarında neler yaşadığıyla ilgili bilmediğimiz birçok şey var.

Detaylı

Koç Üniversitesi nde ders verme tecrübelerim BURAK ÖZBAĞCI 2013

Koç Üniversitesi nde ders verme tecrübelerim BURAK ÖZBAĞCI 2013 Koç Üniversitesi nde ders verme tecrübelerim BURAK ÖZBAĞCI 2013 2002 yılından beri Koç Üniversitesi nde lisans ve lisansüstü toplam 16 farklı dersi, 35 farklı şubede anlattım. 8-10 kişilik küçük sınıflara

Detaylı

alternatif cevabı olabilir fakat anlatmak veya vurgulamak istediğim konu insanların alışveriş merkezlerine ihtiyacı olsun olmasın gitme durumları.

alternatif cevabı olabilir fakat anlatmak veya vurgulamak istediğim konu insanların alışveriş merkezlerine ihtiyacı olsun olmasın gitme durumları. HASTA İŞİ İnsanların içlerinde barındırdıkları ve çoğunlukla kaçmaya çalıştıkları bir benlikleri vardır. O benliklerin içinde yaşadıkları olaylar ve onlardan arta kalan üzüntüler barınır, zaten bu yüzdendir

Detaylı

İlmihal 1 Siyer 1 Ahlak 1 İlmihal 2 Siyer 2 Ahlak 2 İlmihal 3 Siyer 3 Ahlak 3 İlmihal 1 Siyer 1 Ahlak 1 İlmihal 2 Siyer 2 Ahlak 2 İlmihal 2 Siyer 3

İlmihal 1 Siyer 1 Ahlak 1 İlmihal 2 Siyer 2 Ahlak 2 İlmihal 3 Siyer 3 Ahlak 3 İlmihal 1 Siyer 1 Ahlak 1 İlmihal 2 Siyer 2 Ahlak 2 İlmihal 2 Siyer 3 İçindekiler İlmihal 1 Öğretici Notları...4 Siyer 1 Öğretici Notları... 38 Ahlak 1 Öğretici Notları... 56 İlmihal 2 Öğretici Notları... 98 Siyer 2 Öğretici Notları...114 Ahlak 2 Öğretici Notları...148 İlmihal

Detaylı

Soyut Zekâsı Gelişmemiş Çocuklarda Allah Korkusu Perşembe, 13 Ocak :55

Soyut Zekâsı Gelişmemiş Çocuklarda Allah Korkusu Perşembe, 13 Ocak :55 Soyut zekâlarının tam gelişmeyen bu çocuklara, yanlış verilen Allah korkusu çocuklarda; Allah ı cezalandırıcı, affetmesi olmayan kötü birine benzeteceklerdir. Aygır a (Bozkır-Konya) pikniğe giden hemen

Detaylı

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ Kendinizden biraz bahseder misiniz? -1969 yılında Elazığ'da dünyaya geldim. İlk orta ve liseyi orada okudum. Daha sonra üniversiteyi Van 100.yıl Üniversitesi'nde okudum. Liseyi

Detaylı

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları Kur ân-ı Kerim de Oruç Ey müminler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de sayılı günler içinde Oruç tutmanız farz kılındı. Umulur ki, bu sayede, takva mertebesine

Detaylı

0 yaştan itibaren. Sıcak ve sakin bir ses ile konuşabilirsin ve şarkı söyleyebilirsin. "Bebek kelimeleri" yerine, gerçek kelimeleri kullanabilirsin

0 yaştan itibaren. Sıcak ve sakin bir ses ile konuşabilirsin ve şarkı söyleyebilirsin. Bebek kelimeleri yerine, gerçek kelimeleri kullanabilirsin 0 yaştan itibaren 1. Bebeğinle konuş Yeni doğmuş bir bebek dilini öğrenmeye başlar. Bu nedenle, bebeğiniz uyanıkken, onunla konuşmaya çokça özen gösterin. Bebeğinle konuşurken bunları yapabilirsin: Sıcak

Detaylı

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Anlamı. Temel Bilgiler 1 Âmentü Haydi Bulalım Arkadaşlar aşağıda Âmentü duası ve Türkçe anlamı yazlı, ancak biraz karışmış. Siz doğru şekilde eşleştirebilir misiniz? 1 2 Allah a 2 Kadere Anlamı Ben; Allah a, meleklerine, kitaplarına,

Detaylı

Bilmeceli-Bulmacalı-Oyunlu. Namaz Kitabım. Bilal Yorulmaz

Bilmeceli-Bulmacalı-Oyunlu. Namaz Kitabım. Bilal Yorulmaz Bilmeceli-Bulmacalı-Oyunlu Namaz Kitabım Bilal Yorulmaz İstanbul 2012 DEĞERLER EĞİTİMİ MERKEZİ YAYINLARI Eserin Her Türlü Basım Hakkı Anlaşmalı Olarak Değerler Eğitimi Merkezi Yayınlarına aittir. ISBN

Detaylı

ADIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER. Bakkaldan. aldın?

ADIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER. Bakkaldan. aldın? 1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ismin yerini tutan bir sözcük kullanılmıştır? A) Onu bir yerde görmüş gibiyim. B) Bahçede, arkadaşımla birlikte oyun oynadık. C) Güneş gören bitkiler, çabuk büyüyor.

Detaylı

Vanlı futbolcu kızlar Bodrum da kamp yapıyor

Vanlı futbolcu kızlar Bodrum da kamp yapıyor Vanlı futbolcu kızlar Bodrum da kamp yapıyor Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon un davetiyle Bodrum a gelen Vanlı futbolcu kızlar Bodrum da kamp yapıyor. Van Mustafa Cengiz Ortaokulu Mor Menekşeler

Detaylı

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin. Bu kitapçığı, büyük olasılıkla kısa bir süre önce sevdiklerinizden biri size cinsel kimliği ile biyolojik/bedensel cinsiyetinin örtüşmediğini, uyuşmadığını açıkladığı için okumaktasınız. Bu kitapçığı edindiğiniz

Detaylı

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül 2009 17:55

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül 2009 17:55 Ramazan Manileri // Ahmet ağa uyursun uyursun Uykularda ne bulursun Kalk al abdest, kıl namaz Sabahleyin cenneti bulursun Akşamdan pilavı pişirdim Gene karnımı şişirdim Çok mani diyecektim ama Defteri

Detaylı

URL: Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün. Dua. Dua İbadetin Özüdür. Niçin ve Nasıl Dua Edilir? Kur'an'dan ve Hz. Peygamber'den Dua Örnekleri BÖLÜM: 2

URL: Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün. Dua. Dua İbadetin Özüdür. Niçin ve Nasıl Dua Edilir? Kur'an'dan ve Hz. Peygamber'den Dua Örnekleri BÖLÜM: 2 Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün URL: Dua Dua İbadetin Özüdür Niçin ve Nasıl Dua Edilir? Kur'an'dan ve Hz. Peygamber'den Dua Örnekleri BÖLÜM: 2 Dua Arapça kökenli bir kelime olup «istemek, davet etmek» demektir.

Detaylı

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ Bu Beldede İlim Ölmüştür Rivayet edildiğine göre Süfyan es-sevrî (k.s) Askalan şehrine gelir, orada üç gün ikamet ettiği halde, kendisine hiç kimse gelip de ilmî bir mesele hakkında

Detaylı

İnci Hoca CÜMLEDE ANLAM 2

İnci Hoca CÜMLEDE ANLAM 2 CÜMLEDE ANLAM 2 ÜSLUP (BİÇEM) : Yazarın anlatım tarzı ve dilidir. Yazar nasıl anlatıyor. Sait Faik in sade, özentiden uzak, akıcı bir dili ve şiirsel anlatımı vardır. Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur romanında

Detaylı

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu -KAPANIŞ KONUŞMASI- M. Recai KUTAN 7 Kasım 2014 I. DÜNYA SAVAŞININ 100. YILDÖNÜMÜ ULUSLARARASI

Detaylı

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son 10-11 senesinde bizim de katkılarımızın olması bizi her zaman çok mutlu ediyor çünkü Avrupa da yaşayan

Detaylı

TÂĞUT KELİMESİNİN ANLAMI

TÂĞUT KELİMESİNİN ANLAMI TÂĞUT KELİMESİNİN ANLAMI ] ريك Turkish [ Türkçe Muhammed Salih el-muneccid Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin 20-432 ع لكمة الطاغوت» باللغة الت ية «مد صالح املنجد رمجة: ممد مسلم شاه مراجعة:

Detaylı

3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler

3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler 3. ÜNİTE: EN GÜZEL ÖRNEK HZ. MUHAMMED İN İBADETLERİ 3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler KAZANIMLARIMIZ O Bu ünitenin sonunda öğrenciler Hz. Muhammed'in: O 1. Öncelikle bir kul olarak davrandığını kavrar.

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. Akıllı Kral Süleyman

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. Akıllı Kral Süleyman Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Akıllı Kral Süleyman Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Lazarus Uyarlayan: Ruth Klassen Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2007 Bible for

Detaylı

Yayınevi Sertifika No: 14452. Yayın No: 220 HALİM SELİM İLE 40 HADİS

Yayınevi Sertifika No: 14452. Yayın No: 220 HALİM SELİM İLE 40 HADİS Yayınevi Sertifika No: 14452 Yayın No: 220 HALİM SELİM İLE 40 HADİS Genel Yayın Yönetmeni: Ergün Ür Yayınevi Editörü: Ömer Faruk Paksu İç Düzen ve Kapak: Cemile Kocaer ISBN: 978-605-9723-51-0 1. Baskı:

Detaylı

Ünite 01: Arapçada Kelime ve Cümle Çeşitleri

Ünite 01: Arapçada Kelime ve Cümle Çeşitleri Ünite 01: Arapçada Kelime ve Cümle Çeşitleri :١ mı, mi? baba ( ) uzaklaştım uzaklaştırmak uzaklaştırmak evin kapıları babam yetişiyorum eğitim görüyorum ecdadım, atam saygı otur! seviyorum seni seviyorum

Detaylı

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO: A1 DÜZEYİ ADI SOYADI: OKUL NO: NOT OKUMA 1. Aşağıdaki metni -(y/n)a, -(n)da, -(n)dan, -(y/n)i ve -(I)yor ekleriyle tamamlayınız. (10 puan) Sevgili Ayşe, Nasılsın? Sana bu mektubu İstanbul dan yazıyorum.

Detaylı

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti Mektub-u Attar Muhammed İlyas Kadiri Razavi tarafından tüm İslami Erkek Kardeşlerine ve İslami Kız Kardeşlerine, Medaris El Medine ve Camiat El Medine nin erkek öğretmenler, erkek öğrenciler, kadın öğretmenler

Detaylı

Mirza Tahir Ahmed Hazretleri Cuma Hutbesinde, duanın aşağıdaki bahsedilen durumda şartsız olarak kabul edileceğini söyledi;

Mirza Tahir Ahmed Hazretleri Cuma Hutbesinde, duanın aşağıdaki bahsedilen durumda şartsız olarak kabul edileceğini söyledi; Mirza Tahir Ahmed Hazretleri Cuma Hutbesinde, duanın aşağıdaki bahsedilen durumda şartsız olarak kabul edileceğini söyledi; 1) Güçlük içinde ve çok zor durumda olan insanın, 2) Savaş altındaki insanın

Detaylı

Tokat Plevne İmam Hatip Ortaokulu Öğrencilerinin Sorularına cevaplarımız

Tokat Plevne İmam Hatip Ortaokulu Öğrencilerinin Sorularına cevaplarımız Tokat Plevne İmam Hatip Ortaokulu Öğrencilerinin Sorularına cevaplarımız 51. Kütüphane Haftası dolayısı ile 1. Nisan.2015 tarihinde Tokat Plevne İmam Hatip Ortaokulunda Kitap Okumanın Kişisel Gelişim deki

Detaylı

İŞARET DİLİNİN GELİŞİMİ KURUMLARARASI İŞBİRLİĞİNE BAĞLIDIR - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

İŞARET DİLİNİN GELİŞİMİ KURUMLARARASI İŞBİRLİĞİNE BAĞLIDIR - Genç Gelişim Kişisel Gelişim SİVAS BELEDİYESİ İŞARET DİLİ EĞİTMENİ MUSTAFA EPİK. İŞARET DİLİNİN GELİŞİMİ KURUMLARARASI İŞBİRLİĞİNE BAĞLIDIR. İŞBİRLİĞİ İÇİNDE YAPILAN ÇALIŞMALAR MUTLAKA BAŞARILI OLACAKTIR SORU- Bize kısaca kendinizi

Detaylı

ZAMİR Varlıkların veya onların isimlerinin yerini geçici veya kalıcı olarak tutabilen, isim gibi kullanılabilen, isim soylu kelimelerle, bazı eklere zamir denir. Zamirlerin Özellikleri: İsim soyludur.

Detaylı

Asuman Beksarı. Türkiye nin İlk ve Tek Kadın Karides Yetiştiricisi. Yaşamdan Kesitler Sema Erdoğan. J. Keth Moorhead

Asuman Beksarı. Türkiye nin İlk ve Tek Kadın Karides Yetiştiricisi. Yaşamdan Kesitler Sema Erdoğan. J. Keth Moorhead Yaşamdan Kesitler Sema Erdoğan Türkiye nin İlk ve Tek Kadın Karides Yetiştiricisi Asuman Beksarı J. Keth Moorhead Hiç kimse başarı merdivenlerini elleri cebinde tırmanmamıştır. sözünü Asuman Beksarı için

Detaylı

Cesaretin Var Mı Adalete? Çocuklar günümüz haberleriyle, gündemle ne kadar iç içe?

Cesaretin Var Mı Adalete? Çocuklar günümüz haberleriyle, gündemle ne kadar iç içe? Ekşi, 1 Buse Ekşi 21502152 TURK 101-74 Ali Turan Görgü Final Cesaretin Var Mı Adalete? Çocuklar günümüz haberleriyle, gündemle ne kadar iç içe? Yaşadıkları çevrenin sorunları ile ne kadar ilgili hiç düşündünüz

Detaylı

Dinlerin Buluşma Noktası. Antakya

Dinlerin Buluşma Noktası. Antakya 80 Dinlerin Buluşma Noktası Antakya 81 82 Bu ay sizlere Anadolu nun en güzel yerlerinden biri olan Antakya yı tanıtacağız. Antakya Hatay ilimizin şehir merkezi. Hristiyanlığın en eski kiliselerinden biri

Detaylı

KUR'ANDAN DUALAR. "Ey Rabbimiz, Bize dünyada bir iyilik, ahrette bir iyilik ver. Bizi ateş azabından koru." ( Bakara- 201 )

KUR'ANDAN DUALAR. Ey Rabbimiz, Bize dünyada bir iyilik, ahrette bir iyilik ver. Bizi ateş azabından koru. ( Bakara- 201 ) KUR'ANDAN DUALAR "Ey Rabbimiz Bizi sana teslim olanlardan kıl, neslimizden de sana teslim olan bir ümmet çıkar, bize ibadet yerlerimizi göster, tövbemizi kabul et zira tövbeleri kabul eden, çok merhametli

Detaylı

Bu testi yapın, kendinizi tanıyın!

Bu testi yapın, kendinizi tanıyın! Kendini Tanıma Testi Bu testi yapın, kendinizi tanıyın! İnsanlar sizin hakkınızda sandığınızdan farklı izlenimlere sahip olabilir. Gerçekten nasıl algılandığınızı siz de bilmek istemez misiniz? Bu teste

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı Allah

Detaylı

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu! Kaybolmasınlar Diye Mesleğini sorduklarında ne diyeceğini bilemezdi, gülümserdi mahçup; utanırdı ben şairim, yazarım, demeye. Bir şeyler mırıldanırdı, yalan söylememeye çalışarak, bu kez de yüzü kızarırdı,

Detaylı

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ BÖLÜM. İLETİŞİM, NLM VE DEĞERLENDİRME ( puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKYESİ 8 Hayatı boyunca mutlu olmadığını fark eden bir adam, artık mutlu olmak istiyorum demiş ve aramaya

Detaylı

Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor.

Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor. Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor. İşçi Cephesi: Direnişiniz nasıl başladı? Kazova dan bir işçi: Bizim direnişimiz ilk önce 4 aylık maaşımızı, kıdem ve tazminat

Detaylı