Yeneroğlu: Kalifiye Öğretmene İhtiyaç Var. Gerçekler Hayat ın İçinde Gizlidir

Transkript

1 Arakan'da İnsanlık Dramı Devam Ediyor ENERGY Enerji İçeceği Damaklara Serin Bir Tat Sipariş İçin: Yeneroğlu: Kalifiye Öğretmene İhtiyaç Var HAYAT Gerçekler Hayat ın İçinde Gizlidir Aylık Ücretsiz Gazete / Kostenlose Monatliche Zeitung Sayı/Nr.: 72 Yıl/Jahre: 9 Eylül / September 2012 / Şevval 1433 Kurt Beck: Geleceğimizi Birlikte İnşa Etmek İstiyoruz Irkçılık ve Yabancı Düşmanlığı ال hayır nein no aucun no ノー nie ne нет όχι ne Geleceğimizi Birlikte İnşa Etmek evet ja yes oui si はい da tak да ano igen نعم vai Kutsal Kitaplar ve Kur an Dr. Yusuf IŞIK Maliye de 2011 Karmaşası Asım TOZOĞLU 19 Memleketin İnsanları Mahmut AŞKAR 07 Korsanlar Partisi Hareketi ve Şişedeki Mektuplar Zeynep TOPÇU 15 Afiş Kampanyası İslam Konseyi Anlayış ve Basiret Arayışında 06 DİTİB Kumbara Kampanyası Hep Beraber Dedik, Geleceğimizi Yükselttik Devam Ediyor Yurtdışı İşe Giriş Tarihi SGK İçin de Başlangıç Sayılmaya Başlandı! Erhan NACAR 09 Hacarabın Serüvenleri 59 M.Salih AYDIN 21

2 İBADETE DAHA FAZLA ZAMAN AYIRIN DİYE... HACI ADAYLARININ DİKKATİNE HEDİYELİK HAC MALZEMELERİNİ HİZMETİNİZE SUNUYORUZ Daha Pek Çok Çeşit Hediyelik Hac Malzemesi İle Hizmetinizdeyiz - HAC'DA YÜK PROBLEMİNE SON - KALİTE GARANTİSİ - İADE GARANTİSİ - LÜX HEDİYELİK PAKET - 20 SET VE ÜZERİ SİPARİŞLERDE POSTA ÜCRETİ BİZDEN HEDİYELİK SETİMİZDE BULUNAN MALZEMELER seccade - takke - kina - tesbih - esans - misvak - sürme - namaz başörtüsü itibaren euro'dan Bonner Straße Rüsselsheim Tel: Web: info@hacdunyasi.de HEDİYELİK HAC SETLERİMİZ

3 HAYAT Gerçekler Hayat ın İçinde Gizlidir Eylül September 2012 Şevval editörden hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal Sevgili dostlar! Bulunduğumuz ülke Almanya sıkıntılı bir dönemden geçmeye devam ediyor. Özellikle 2008 senesinden beri ekonomik sorunların yanında Neo- Nazi cinayetleri ile de sıkıntılar hat safhaya çıktı. Ne hikmetse Almanya gibi ekonomik açıdan dünyanın sayılı güçlü ülkelerinden biri olarak her sene ticaret fazlası vermesine rağmen ekonomik sıkıntı çekiliyor. Yapılan ihracat her sene bir önceki seneye göre artış gösteriyor. Normal şartlarda bunun neticesi Almanya` da herhangi bir ekonomik sıkıntı yaşanmaması lazım. Tabi başka ülkelerin ekonomilerini kurtaracağım diye kendi ekonomisine bakmayan bir yönetim olursa bunun olması da kaçınılmazdır. Neo-Nazi cinayetleri ile ve son zamanda da bunlarla bağlantılı devlet içerisindeki bazı yapılanmaların ortaya çıkması ile ekonomik sıkıntının üzerine bu sıkıntı da toplumu özellikle de göçmenleri hayli germiş durumdadır. Artık herkes evden çıkarken tedirgin olarak bugün ne ile karşılaşacağım diye düşünerek güne başlıyor. Euroya geçişte sıkıntıyı özellikle ilk olarak Almanya yaşadı. Maaşlar rakam olarak yarıya düşerken fiyatlar aynı kaldı. Yani alım gücü yarıya inerken, satılan her türlü malın fiyatı aynı kaldı. Alman kamuoyunda senelerin verdiği alışkanlık ile yapılan tasarruflar bu dönemde neredeyse tamamen kullanıldı ve kasanın dibi göründü. Özellikle son iki senedir yaşanan grevler ve gösterilen artık toplumun dayanma noktasının sonuna gelindiğini göstermektedir. Yöneticiler bu sıkıntıları gözönüne alıp toplumu rahatlatacak çalışmalar yapması gerekirken bir de bakıyorsunuz ki hiç alakası olmayan meselelerle toplum meşgul edilmektedir. Özellikle son 3-4 aydır gündemi meşgul eden sünnet meselesi buna en bariz örnektir. Sanki birileri bir yerlerde bazı planlar yapıyorlar, yöneticilerden bazıları da bu planları uygun zamanı bulduklarında devreye sokuyorlar. Bu gidiş iyi bir gidiş değil. Ekonomi iyi rakamlar vermesine rağmen hala sıkıntı varsa ve bu sıkıntı giderileceğine toplum alakasız meselelerle meşgul ediliyorsa burada başka maksatlar aramak lazım. Sanki bu toplumda yaşanan mali sorunların müsebbibi göçmenlermiş gibi özellikle yabancılar dairelerinde hiç alakasız gerekçelerle insanlara sıkıntılar çıkarılmaktadır. Tamam buradaki göçmenlerden istismar yapanlar vardır. Bunları tesbit edip gerekeni yapmak Yabancılar Dairesi yetkililerinin görevidir. Ama bu görevi yaparken hiç alakası olmayan bahanelerle insanları sıkıntıya sokmak niye. Almanya`da işyeri sahibi ve ekonomiye kendi ölçeğinde katkıda bulunan göcmenlere özellikle son 5-6 sene içerisinde hiç alakası olmayan gerekçelerle sorunlar çıkartılmaktadır. Kazancı az olan müessese sahiplerine özellikle oturum ile alakalı sorunlar çıkartılmakta, bazen mahkemeye gidilip alınan sonuçlara bile uyulmayıp aynı sıkıntılar çektirilmeye devam edilmektedir. Bu tür sıkıntıya maruz pek çok insan tanıyoruz. Hem kalifiye insan sıkıntısı çekeceksiniz ve hem de eğitime katkı sağlayan yani ausbildung yaptıracak işyeri sahibi göçmenlere sıkıntı çıkartacaksınız. Buna kendi ayağına çelme takmak derler. Bazen insanların milliyetçi duyguları kabarabilmketedir. Diyelimki spor karşılaşmalarında kendi ülkelerinin takımının veya sporcusunun başarısı milliyetçi duyguları kabartmaktadır. Ama bu milliyet sevgisinin dışına çıkıp ırkçılık boyutuna geçerse o zaman tehlike çanları çalıyor demektir. O zaman kendi ırkınızı en üstün ırk görmeye başlarsınız ve sizin dışınızdaki insanlara aşağılayıcı bir şekilde bakarsınız. İşte özellikle son iki dünya savaşının temeline baktığınızda görünen sebeblerin en başında bu ırkçılık hastalığının geldiğini görmekteyiz. Almanya gibi bu sıkıntıyı en acı Sinan AKTÜRK info@hayatonline.eu Geleceğimizi Birlikte İnşa Etmek şekilde yaşamış bir toplum bunun bedelini özellikle ikinci dünya savaşında çok derin şekilde ödedi. Belki hala daha ödemektedir. Sanki bu sıkıntıyı Almanya yaşamamış gibi son dönemde aynı yaraları birileri kaşıyarak kanatmaya gayret ediyor. Önceden bunun adı Yahudi düşmanlığı idi. Şimdi ise yabancı düşmanlığı oldu. Sanki son dönemde Alman ekonomisinde yaşanan sıkıntıların sebebi yabancılarmış gibi gösterilip bu hastalığı tekrar nüksettirmek isteyenler var. Tabi bir kısım medya organları da buna çanak tutmaktalar. Bu işin olumsuz tarafı bu şekildedir. Tabi olumlu tarafları da vardır. Özellikle son zamanda Alman Cumhurbaşkanı Sayın Joachim Gauck`un olumlu mesajları ve bazı siyaset adamlarının açıklamaları içimizi serinletmektedir. Özellikle Ramazan döneminde iftar vesileleri ile biraraya gelinmesi sebebiyle yapılan ziyaretler ve açıklamalar biraz da olsa bizleri rahatlatmıştır. Gazetemizin sayfalarında da göreceğiniz haberlerden bir tanesinde Rheinland Pfalz Eyalet Başbakanı Sayın Kurt Beck`in katıldığı iftar programındaki nefis içerikli konuşmasındaki bir cümle dikkate sayandır. Geleceğimizi birlikte inşaa etmek istiyoruz Bravo Sayın Beck; birilerinin aksine bu ülkenin geleceğini hep birlikte inşaa edeceğiz. Bu inşaanın içerisinde her dinin mensubu, her milliyetin mensubu, her düşüncenin mensubu hep bereber olacaktır. Almanya`yı bulunduğumuz dönemde dünyanın sayılı ülkelerinden biri yapan işte en önemli unsur yukarıda belirttiğimiz nedendir. Kesinlikle sadece ihracatının fazlalığı veya otomotiv sektörünün en büyük sektör olması değildir. Tamam bunlar da vardır ama en önemli etken bunları yapan insan faktörünün birlikte destek olmasıdır. Biz kendi adımıza şunu bir kere daha belirtmek isteriz ki; Almanya`nın gelecegi bizim geleceğimizdir. Çocuklarımızın geleceğidir. Ve bu geleceğin inşaası noktasında ne gerekiyorsa elimizden gelen herşeyi yaptık ve yapmaya devam edeceğiz. Bunu kim engellemek isterse istesin, müsaade etmeyeceğiz. Kıymetli Dostum Oğuz Üçüncü Bey`in Amcası Hilmi Üçüncü Bey Hakk`ın rahmetine kavuşmuştur. Allah`tan rahmet diliyoruz. Kıymetli Ağabeyim Ali Bozkurt Bey`in eşi Zeliha Bozkurt Hanımefendi önemli bir rahatsızlık geçirmiştir. Kendilerine acil şifalar diliyoruz. Kıymetli Dostlarımız Bilal Demiroğlu Bey`in Babası ve Orhan Sarı Bey`in Annesinin vefatlarını öğrenmiş bulunuyoruz. Merhum ve Merhumeye Allah`tan rahmet diliyoruz. Bu vesile ile Cenab-ı Allah çalış malarımızı bereketlendirsin, şuurlandırsın. Çalışmak bizden başarı Allah`tandır. Allah`a emanet olun. Impressum / Künye HAYAT Aylık Ücretsiz Gazete Eylül - September 2012 Şevval 1433 Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Sinan AKTÜRK Yayın Kurulu Dr. Yusuf Işık, Mehmet Ateş, Bilal Demiroğlu, Fikret Ekin, Selma Öztürk, Mahmut Aşkar, Cengiz Şahbaz, M. Salih Aydın, Ayşe Akgün, Sinan Aktürk, İskender Güngör, Habib Yazıcı Merkez Königsbergerstr Friedberg Tel: Fax: info@hayatonline.eu Web: Baskı: Sunprint GmbH Offenbach Gazetemizde Yayınlanan Yazıların ve Reklamların İçeriğinden Sorumlu Değiliz.

4 HAYAT Gerçekler Hayat ın İçinde Gizlidir 04 Eylül September 2012 Şevval 1433 haber IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün ün Ramazan Bayramı Mesajı Yüce Rabbimizden, barış, adalet ve hoşgörünün yaygınlaştığı bir dünya niyaz ediyoruz diyen İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Başkanı Kemal Ergün İslam dünyasının Ramazan Bayramı nı tebrik etti. Ergün bayram mesajında şu hususlara vurguda bulundu: Biz Müslümanlar için yoğun bir ibadet dönemi olan ve bir ay boyunca sırf Allah rızası için oruç tuttuğumuz, teravih kıldığımız, bol bol Kur an-ı Kerim okuduğumuz bir Ramazan ayını daha geride bırakarak, sevinçle, neşe ile birbirimize kucak açıp sarılacağımız bir bayrama, Ramazan Bayramı na erişmiş bulunuyoruz. Gerek sofralarımıza davet ettiğimiz gerekse kardeşliğimizin bir yükümlülüğü olarak dünyanın her tarafında yardımlarına koştuğumuz akrabalarımızla, dostlarımızla ve yakınen tanışmasak da kardeşlerimizle buluşma imkanı bulduğumuz bu mübarek ayın bereket ve rahmetini şimdi neşe ve sevinç günlerimiz olan bu bayram günlerimizde de arıyoruz. Bu vesile ile İslam dünyasının bu önemli gününü tebrik ediyor, Yüce Rabbimizden, barış, adalet ve hoşgörünün yaygınlaştığı bir dünya niyaz ediyoruz. Toplumların bireysellik karşısında eridiği, insanların bireysel bir yaşamı tercih ettiği bir dönemde, bayramlarımız adeta birer kurtarıcı vazifesi görürler. Bırakın akraba ve hısımlarımıza zaman ayırmayı, çoğunlukla kendi evimizdeki aile efradımıza dahi zaman ayıramadığımız günümüz hayat akışı içerisinde, hiç olmazsa bayramlarımızda sevincimizi paylaşacak ve bu paylaşmayı da ibadet haline getirecek olan ziyaretlerimizi, buluşmalarımızı, en azından telefonlaşmalarımızı ihmal etmeyelim. Ortak yaşanamayan bayramların bayram olması mümkün değildir. Bunun içindir ki, bu bayramımızı huzurun, barışın ve kardeşliğin yeşerdiği; kin, nefret, dargınlık, düşmanlık ve husûmetin yerini sevgi, saygı, muhabbet ve ziyaretleşmelerin aldığı günlere çevirelim. Bayramların kaynaşma ve hatırlama günleri olmasını vesile kılarak aramızda olan mesafeleri kaldırıp, şefkat ve merhamet elimizi birbirimize uzatalım. Bizler sağlık, afiyet ve güvenlik içinde huzur dolu bir bayram yaşarken; Arakan da, Suriye de, Irak ta, Afganistan da, Somali de ve belki de adını dahi hiç duymadığımız sayısız nice ülkelerde, bayramı mahsun ve buruk geçiren milyonlarca kardeşimiz için de duada bulunalım. Bu kardeşlerimize ulaştırdığımız maddî yardımların yanı sıra onlara sunabileceğimiz en büyük zenginliğimiz dualarımız olacaktır, onlardan dualarımızı esirgemeyelim. Allah (cc) hepsinin yardımcısı olsun. Bu duygu ve düşüncelerle tekrar bütün kardeşlerimin Ramazan Bayramlarını tebrik ediyor, tüm insanlığa hayırlar getirmesini diliyor ve dünya Müslümanlarının bayramı gerçek bayram olarak kutlayacağı günleri nasip etmesini Yüce Allah (cc) tan niyaz ediyoruz. T.C. BERLİN BÜYÜKELÇİSİ HÜSEYİN AVNİ KARSLIOĞLU NUN RAMAZAN BAYRAMI MESAJI Her bayram birbirimizi daha iyi anlayabilmek, hoşgörü, sevgi ve saygı atmosferini hakim kılmak için birer vesile teşkil etmektedir. İçinde bulunduğumuz kıymetli zaman dilimi, Almanya da adeta Türkiye mozaiğinin bir numunesini oluşturan toplumumuz için din, dil, etnik köken gözetmeksizin biraraya gelme fırsatı sunmaktadır. Gerek Büyükelçiliğimizin gerek Almanya genelinde faaliyet gösteren Başkonsolosluklarımızın bu yıl düzenledikleri iftar yemeklerinde bu birlikteliğin en güzel örneklerini müşahede ettik. Bu itibarla, farklılıklarımızın kültürel zenginliğimiz, her bir ferdimizin de bu zenginliğin tamamlayıcı bir parçası olduğunu Ramazan Bayramı vesileyle bir kez daha idrak edeceğimizi ümit ediyorum. Öte yandan, toplumumuzun ayırt edici bir hasleti haline gelen paylaşma kültürünün bir yansıması olarak, bu anlamlı günlerin güzelliklerini Alman dostlarımızla birlikte yaşamanın da önemli olduğuna dikkat çekmek isterim. Şüphesiz, bu güzel vesileler Alman dostlarımızın, esasen yabancı olmadıkları kültürümüzü daha yakından tanımasına katkıda bulunacaktır. Bu düşüncelerle, Almanya daki toplumumuzun Ramazan Bayramını kutluyor, bayramın tüm insanlığa barış, huzur ve mutluluk getirmesini temenni ediyorum. DiTiB Yönetim Kurulu nun Ramazan Bayramı Mesajı Ramazan ayının sunduğu manevi bir mevsimden yeterince istifade etme çabası içinde, artan kulluk bilinciyle bir ayı tamamlayarak yeni bir bayrama ermiş olmanın huzuru ve şükrü içerisindeyiz. Ramazan ayı, gerek birey gerekse cemaat olarak yoğunlaşarak eda ettiğimiz ibadetleri, bir araya gelerek geliştirdiğimiz sosyal dayanışmaları, maddi ve manevi paylaşma alışkanlığımızın beslediği kardeşlik duyguları ile, Rabbimize daha samimi yöneliş, isteyiş ve bekleyişimize sağlam bir zemin oluşturdu. Ramazan ayı, ihmal ettiğimiz sorumluluklarımızı, unuttuğumuz dostluklarımızı, neredeyse selamlaşmaktan mahrum bıraktığımız çevremizi, yardımlarına koşamadığımız yoksul ve muhtaçları bir kez daha hatırlatmayı başardı. Bu bereketli ayın manevi ikliminde Almanyalı Müslümanlar olarak iftar sofralarımızı Müslim, gayri Müslim komşularımıza, arkadaşlarımıza açtık, çok dinli bir ortamda saygıya dayalı birlikte yaşamanın mümkünlüğünü, güzelliğini ve zenginliğini sergiledik. Gönül dünyamız ile insani sorumluluk bilincimiz bizleri bu ayda Almanya nın uzaklarında insanlık ve özgürlük ihlallerine dair yaşananları bir kez daha fark etmeye, tepki vermeye, yardım elini uzatmaya sevk etti. Değişik bölge ve büyüklükte yaşanan üzücü olaylar yanında, bu kez özellikle Myanmar daki, Arakan daki Müslüman topluma yönelik zulüm, baskı, dışlama bizleri derinden üzdü. Dualarımızla, fitre ve zekatlarımızla onları andık, yanlarında durmaya çalıştık. Şimdi bir Ramazan bayramını benzer duygu içinde birlikte kutluyoruz. Aslında bayram yapmamız, sabır, zikir ve şükürle ibadetin her halini eda ederek yaşadığımız bereket ikliminden elde ettiğimiz ecir ve sevapların sevincindendir. Bu sevincimizi de ailelerimiz, komşu ve arkadaşlarımızla paylaşmalı, çocuklarımıza bayramın coşkusunu mutlaka tanıştırmalıyız. Yaralı gönülleri onarmaya, yetimlerin, gariplerin, yaşlıların, mahkûmların ve kimsesizlerin tebessümünü kazanmaya çalışalım. Yüreklerin en ağır yükü olan küskünlüklere son verelim. Kısaca, olgunlaşma mevsiminden mezun oluşumuzun haklı bayramını kutlarken, keza bayram yapacak durumda olmayanlara bayram havasını taşıyalım, aktaralım, paylaşalım. Bu vesileyle, başta Almanya da yaşayan Müslüman din kardeşlerimiz olmak üzere, Müslüman coğrafyanın Ramazan bayramını tebrik eder, Ramazan ayında kazandığımız manevi ve ahlaki güzelliklerimizin müteakip bir yıl boyunca manevi dünyamızı aydınlatmak üzere bize eşlik etmelerini bağışlayan ve esirgeyen, koruyan ve gözeten, yetiştiren ve eğiten Rabbimizden dileriz.. ATİB Genel Başkanı İhsan Öner in Ramazan Bayramı Mesajı Saygıdeğer Müslümalar, Aziz Kardeşlerim, Avrupa Göçmen Türkleri olarak, bir Ramazan Bayramını daha idrak etmekteyiz. Manevi huzur bulduğumuz Ramazan ayı boyunca iftar sofralarımız kadar gönüllerimiz de din ve milliyet farkı gözetmeksizin herkese açık oldu. Bu bayramı da maalesef hem Ortodoğu aki iç çatışmaların kurbanı, hem de Arakan Müslümanlarının yüreğimizde hissettiğimiz acılarıyla karşılamış olduk. Kurulduğu günden beri Batı Avrupa Türklerinin kültürel kimliğinin korunması için mücadele eden ATİB, farklı kültürel değerlere sahip olanlarla da hoşgörü ve uyum içinde yaşamayı kendine gaye edinmiş bir sivil kitle kuruluşudur. Müslüman Azınlık olarak, geride bıraktığımız 50 yıllık geçmişimize rağmen İslam ın hâlâ resmen kabul görmediği gibi, Müslümanların da ötekileştirildiği bir ülkede, her dinden ve milliyetten bütün insanlara Ramazan Bayramı dolayısıyla barış ve huzur temenni ediyorum. Avrupa-Türk İslam Birliği (ATİB), hayatın her safhasında Göçmen Türklerin karşılaştığı ayrımcılığa inat, yerleştiğimiz ülkeleri yeni vatan olarak kabullenmek ve sahiplenmek gayretine devam edecektir. Yoksullarla paylaşmanın ve zayıflarla dayanışmanın en güzel örneğini Ramazan ayı boyunca sergileyen siz muhterem müslüman kardeşlerimin mübarek Ramazan Bayramlarını tebrik eder, Cenab-ı Allah tan İslam âlemine ve bütün insanlığa barış ve huzur niyaz ederim.

5 HAYAT Gerçekler Hayat ın İçinde Gizlidir Eylül September 2012 Şevval dosya Dr. Yusuf IŞIK Kutsal Kitaplar ve Kur an Bizim mukaddes kitabımız Kur an-ı Kerim, öncekilerin Hak Kitaplar olduklarını tasdik edip, doğrulamakla birlikte, onların hükümlerini ortadan kaldırmış ve kendisi yeni hükümler koymuştur. Koyduğu hükümler kıyamete kadar devam edecektir. Çünki artık Hz. Muhammed (s.a.v) den başka Nebî ve Resûl, Kur an-ı Kerîm den başka kitap gelmeyecektir. Dînî açıdan Kitap denilince; vahiy yoluyla yani Yüce Allah tarafından büyük meleklerden Cebrâîl aracılığıyla belli bazı Peygamberlere gönderilen ve içerisinde Allah ın emir ve yasakları bulunan kutsal kitaplar akla gelir. Bu kitapların Allah tarafından gönderilmiş olduklarını kabul etmek de îman/inanç esaslarından birini oluşturmaktadır. Kutsal kitaplar iki grup halinde ele alınabilir. Birincisi Kitaplar, ikincisi suhuf yani sayfalar dır. Bu kitaplardan Tevrat Hz. Mûsâ ya, Zebur Hz. Dâvûd a, İncil Hz. İsâ ya ve Kur an Hz. Muhammed (s.a.v) e verilmiştir. İlk üç kitap, Peygamberlerin vefatlarından sonra insanlar tarafından değişikliğe uğratılmıştır. Bu günkü yani değiştirilmiş halleriyle Tevrat yahudilerce, İncil Hrıstiyanlarca kutsal kitap olarak kabul edilmektedir. Zebur da, değişikliğe uğratılmış bir başka kutsal kitaptır. Ancak Zebur günümüzde ayrı bir kitap olarak mevcut değildir. Mezmurlar adıyla Tevrat ın bir bölümünü oluşturan kısmın Zebur olduğu kabul edilmektedir. Kutsal Kitapların sonuncusu Kur an-ı Kerîm ise, Hz. Muhammed (s.a.v) e indirildiği şekliyle elimizdedir. Dört ilâhî/semâvî kitaptan başka, bazı Peygamberlere de suhuf/sayfalar gönderilmiştir. Suhuflar, dar bir çevrede, küçük toplulukların ihtiyaçlarına cevap verebilecek şekilde indirilen birkaç sayfadan oluşan küçük kitaplardır. Şöyleki; Hz. Adem e 10 sayfa, Hz. Şit e 50 sayfa, Hz. İdrîs e 30 sayfa, Hz. İbrâhîm e 10 sayfa verilmiştir. Bu sayfalar günümüze kadar ulaşmamıştır. Bir Müslüman olarak bize düşen görev, bütün bu kitapların ve sayfaların asıllarının Allah tarafından adı geçen Peygamberler aracılığıyla insanlara doğru yolu göstermek amacıyla gönderilmiş olduklarına inanmaktır. Bizim mukaddes kitabımız Kur an-ı Kerim, öncekilerin Hak Kitaplar olduklarını tasdik edip, doğrulamakla birlikte, onların hükümlerini ortadan kaldırmış ve kendisi yeni hükümler koymuştur. Koyduğu hükümler kıyamete kadar devam edecektir. Çünki artık Hz. Muhammed (s.a.v) den başka Nebî ve Resûl, Kur an-ı Kerîm den başka kitap gelmeyecektir. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) e Kur`an-ı Kerîm topluca değil, ihtiyaca göre azar azar, parça parça indirilmiştir. Kendisi inen her sûre veya âyetleri sahabelere okuyordu. Onlar da yeni gelen âyetleri hemen ezberliyorlardı. Ayrıca her yeni inen âyetler Vahiy kâtipleri denilen ve okuma yazma bilen, güvenilir kimseler tarafından ikişer nüsha halinde yazılıyordu. Yazılanlardan bir nüshasını vahiy kâtipleri kendileri, ikinci nüshasını ise bizzat Peygamberimiz saklıyordu. Vahyin son bulması, yani Kur an-ı Kerîm in inmesi tamamlandıktan sonra ise, Mîlâdî 632 yılı Ramazan ayında Cebrâîl herzaman olduğu gibi Peygamberimize gelmiş, Kur an baştan sona karşılıklı olarak iki defa okunmuştur. Zamanımıza kadar devam eden Mukabele geleneği işte bu hatıranın devamıdır. Bu gerçek şunu göstermektedir ki, Kur an Ramazanda Hz. Peygambere nazil olmaya başladı ve Ramazanda da tamamlandı. Onun içindir ki, Ramazan Kur an Ayıdır ve bu ay lâyıkı vechile idrak edilmelidir. Kur an-ı Kerîm bir din kitabıdır. O (Kur an), bütün insanlığa bir açıklamadır, takvâ sahipleri için de bir hidayet ve bir öğüttür. (Âl-i İmrân: 138). Bu husus asla unutulmamalıdır. İslâm Dîninin ana hükümleri Kur ân-ı Kerîm de yer almaktadır. Ancak, Kur ân-ı Kerîm dînî hükümlerle birlikte, diğer bazı konularda da bilgiler verir. Şöyle ki; - Mukaddes Kitabımız Kur`ân-ı Kerîm in içerisinde, îman/inanç esaslarımız yer almaktadır. Yüce Rabbimiz, kendisini bizlere Kitabında tanıtmaktadır. Diğer îman esasları da yine Kur an-ı Kerîm de bizlere bildirilmektedir. - Namaz, oruç, hac, zekât gibi ibadetleri yapmamız ve Rabbimize şükretmemiz gerektiğini O ndan öğreniyoruz. - Günlük hayatımızda uymamız gereken emir ve yasaklar da Yüce Kitabımızda yer almaktadır. Yani yenilmesi, içilmesi, tapılması, dînî bakımdan helâl ve haram olarak değerlendirilen hususlar, âile hayatı, mîras, nikâh/evlenme, boşanma, alışverişte uyulacak kurallar ve benzeri şahsın, ailenin, toplumun ve devletlerin uyması zorunlu olan kurallar (muâmelât) Kur ân-ı Kerîm de açıkça belirtilmektedir. - Ahlâk ilkeleri de kitabımız Kur ân-ı Kerîm de yer alan konulardan bir diğeridir. - Allah a nasıl duâ edip, ondan nasıl yardım talebinde bulunacağımıza dair bir çok dua örneği yer almaktadır. - Hz. Âdem den başlayarak bütün Peygamberler ve geçmişte yaşamış Lût, Âd, Semûd kavimleri, medyen halkı ve İsrâîloğulları gibi milletler hakkındaki bilgileri de O ndan öğreniyoruz. - Gelecekte olan bazı olayları da bize Kur`ân-ı Kerîm haber vermektedir. Meselâ; Kıyametin kopacağı, kabir ve kabir hayatı, cennet, cehennem...gibi. - Bütün bunlardan başka Kur ânı Kerîm, Jeoloji bilimleri, Biyoloji /Anatomi bilimleri, Sosyoloji bilimi, Sağlık bilimleri, Tabit/Doğa bilimleri, Astronomi/Gök bilimleri, Coğrafya ve deniz bilimleri gibi bazı pozitif bilimlere de ayrıca ışık tutmaktadır. - Kur ân-ı Kerîm, târih ilmine ışık tutmakta, ay ve günlerle ilgili bilgiler de vermektedir. - Kur ân, aynı zamanda edebî bir şahaser ve en büyük mûcizedir. İslâm Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v) şöyle buyurmuştur; - Hiç bir Peygamber yoktur ki, onlara kendi zamanlarındaki insanların inandıkları kadar bir mûcize verilmiş olmasın. Mûcize olarak bana verilen ise; ancak Allah ın bana vahyettiği (Kur an) dır. Ne mutlu! yönetilen Kur ân a rıza göstermeyip de yöneten Kur ân a talip olanlara.

6 HAYAT Gerçekler Hayat ın İçinde Gizlidir 06 Eylül September 2012 Şevval 1433 dosya Afiş Kampanyası İslam Konseyi Anlayış ve Basiret Arayışında Federal Almanya İslam Konseyi Başkanı Ali Kızılkaya, Federal İçişleri Bakanlığı nın 24 Ağustos 2012 Cuma günü tanıtımını yaptığı ve Güvenlik işbirliği inisiyatifi çerçevesinde hazırlanan afiş kampanyası ile ilgili olarak; Federal İçişleri Bakanlığı nın Aranıyor başlıklı afiş kampanyası Müslüman vatandaşlara karşı önyargı ve korkuları körüklemektedir. Bakanlık sahip olduğu araç ve kaynakları NSU- Skandalı nın aydınlatılması için sarf etse daha hayırlı bir iş yapmış olur açıklamasında bulundu. Kızılkaya açıklamasında ayrıca şunları kaydetti: Federal İçişleri Bakanlığı ile Federal Göçmenler ve Mülteciler Dairesi hazırladıkları büyük boy afişlerle, kendilerini dini fanatikler ve terör gruplarının ellerine bırakan Müslümanları aramaya başladılar. Ve bu afişlerle halkı, çevrelerinde böyle insanlar varsa onları danışma merkezlerine bildirmeye çağırıyorlar. Bu afiş Federal İçişleri Bakanlığı nın bazı İslamî kuruluşların temsilcileriyle giriştiği güvenlik işbirliği inisiyatifinin bir sonucudur. Böyle bir işbirliğinden Müslümanları dışlayan ve genel zan altında bırakan bu yönde bir kampanyanın ortaya çıkması da şaşırtıcı olmamıştır. Afişin insanlar üzerinde Müslümanların birer tehdit oldukları ve her an radikalleşebilecekleri izlenimini uyandırdığı muhakkaktır. İslam Konseyi bugüne kadar sürekli olarak, Müslümanları güvenlik meseleleri bağlamında ele alan bütün inisiyatiflerin yapıcı ve verimli bir işbirliği zemininden uzak olduğunu vurgulamıştır. Müslüman vatandaşlar potansiyel tehlike olarak sunulmaya devam edildikçe, Müslümanlara yönelik korku körüklenecek ve İslam düşmanlığı artmaya devam edecektir. Bu mesele son derece açıktır ve bu durumun bir türlü anlaşılamaması ise bir aynı şekilde üzüntü vericidir. Gelinen noktada bizim aradığımız şey ise anlayış ve basirettir. Radikalleşmeyi önlemek istiyorsanız önce insanlarda güven oluşturmalısınız. Ne bu afiş kampanyası, ne de günlerdir NSU-teröristleriyle ilgili gelişmeler bu güvenin oluşmasına katkıda bulunmamaktadır. NSU-skandalında her geçen gün yeni soru işaretleri ortaya çıkarken, Müslümanlar giderek haksızlığa uğradıklarını düşünmektedirler. Federal İçişleri Bakanlığı gücünü ve enerjisini söz konusu afiş kampanyasına harcayacağına, NSU terörünün aydınlatılması ve kaybettiği güveni yeniden kazanmak için uğraşmalıdır. DİKKAT UZMANI UYARIYOR Arabanızın Trafik Sigortası var! Fullkasko Sigortası var! Cam Kırılma ve Hırsızlık Sigortası var! Peki sizin sigortanız var mı? Kendi geleceğiniz için ne önlem aldınız? Biz insanlar nedense malımızı ve mülkümüzü bütün risklere karşı sigortalıyoruz. Ama pek çoğumuz hiç kendimizi düşünmüyoruz. Aylık az bir miktar ödemeyle kendimiz için önlem alabiliriz! Nasıl mı? Size Bir Örnek: Bir Beyefendi 1975 Doğumlu Mesela kamyon şöförlüğü yapıyor. Yani Risk Sınıfı D Sigorta Başlangıcı: Ayda 150 EURO ödeyerek 64 yaşında ömür boyu 377,91 EURO emeklilik parası alabilir. Veya Emeklilik yerine toplu para olarak ,38 EURO alabilir. Bu süre zarfında ödenen miktar: EURO Elde edilen fazla miktar: ,38 EURO İkinci Örnek: Betriebliche Altersvorsorge (BAV) İşvereniniz sizin brüt maaşınızdan her ay konuşulan miktarı kesip sigortaya aktarıyor. Peki diyeceksiniz ki bunun faydası nedir? Bunun faydası şu!! Misal 2000 Euro brütünüz var ise ve 150 EURO kesilsin diye anlaştıysanız, brütünüz 1850 EURO`ya düşüyor ve bu miktar üzerinden bütün vergiler hesaplanıyor ve ayrıca bu sizlerin biriktirdiğiniz miktarı da vergiden düşebiliyorsunuz. Detayları bir dahaki sayımızda bulabilirsiniz! Atalay AVCI Allianz Hauptvertreter Fachagentur für die Allianz Bank Her Türlü Sigorta İşlemlerinizde Hizmetinizdeyiz Luisenstraße Offenbach Tel: 069/ Fax: 069/ Mobil: atalay.avci@allianz.de

7 07 HAYAT Gerçekler Hayat ın İçinde Gizlidir Eylül September 2012 Şevval 1433 dosya Berbere selam vererek içeri girmemle boşalan koltuğa oturtulmam bir oldu. Memleketimin berberleriyle taksi şoförleri insanın yedi sülalesini öğrenmeden yakasını bırakmazlar, bilirsiniz. Genç berber bir taraftan giderek azalan saçlarımı makaslarken, diğer taraftan da laflamayı ihmal etmiyordu. Saç tipiniz tıpkı babanıza benziyor, deyince aynadaki kendisine baktım. Sizin kardeşinizin kiracısıydım bir zamanlar. O evi çok sevmiştim. dedi. Kafamda dikilen adama aynada aval aval tekrar baktım. Çok sevdim dediği o evin her odasında soba yansa da kışın bir türlü ısınmaz ve her giren kiracı bundan şikâyetçi olurdu. Benim meraklı bakışlarıma gecikmeden karşılık verdi: -Küçük olduğundan içerisi dolu görünüyordu. Şimdi büyük bir ev yaptırdım, mobilya içinde kayboluyor. Genç adamın bu son söylediklerine takıldım doğrusu... Bana niçin yeni ve büyük bir ev yaptırdığını duyurmak ihtiyacını hissetti? Asıl söylemek istediği de bu olsa gerek. Eğitimli ve yaşına göre ağırbaşlı bir başka tanıdığı memleketimde dinliyorum: Akrabalarımdan işadamı birisi üç çocuğunu özel okulda okutuyordu. İşi iyi gitmediği, borç harç içinde olduğu hâlde okul masrafları olarak her sene dünyanın parasını vermesine bir anlam veremediğimden kendisine dedim ki, Bak ben de devlet okullarında okuyarak bu yerlere geldim; ekonomik şartların elvermemesine rağmen çocuklarını illâ da özele göndermene gerek yok. Bana; İşadamı felancının çocukları herkesin gittiği okula gidiyor dedirtmem dedi. Yıllar yılı yakın akrabalarına kol-kanat germiş, imkânları ölçüsünde destek olmuş ve bu yüzden kapısı çalınmış bir evin kadınına, o çevreden kimseyi artık göremeyince, merak ettim, sordum. Kadın önce derinden bir of çektikten sonra; - Onların hepsi artık zengin oldular dedi. Lafın gerisini o da getirmedi, ben de sormadım... Doğru ya, niye geleceklerdi ki; boynuz kulağı geçmişti zaten. Zengin olmakla adam olmak demekki farklı meziyetlermiş. Yörede zamanın varlıklı kişilerinden yaşlı birisini eşimle birlikte sıcak bir yaz günü ziyarete gittik. Tek katlı kerpiç evin bahçesi de kendisi gibi son derece bakımsız ve sahipsiz görünüyordu. Sanki yıllar önce burası terk edilmiş gibiydi. Kapıyı tıklattık; ses yok... Bir daha; yine ses yok... Evde kimseciklerin olmadığına kanaat getirip, elimizde kocaman karpuzu kapının önüne bırakıp gitmek üzereyken, kapı içerden açıldı. Heybetli o adamdan geriye kat kat buruşmuş derinin kapladığı bir kemik yığını kalmıştı. Hanımının da durumu kendisinden pek farklı değildi. - Bu ne hâl, dedim. - Paran olmayınca evlat bile kapıyı açmıyor, dedi. Şehrin dere-tepe gibi inişli çıkışlı kaldırımında biraz yürüdükten sonra bazen kahvecinin sandalyeleri, bazen de dükkanları kaldırımları işgal eden malları yüzünden tekrar yola iniyorum. Daha beş adım yürümeden arkama dayanan arabanın korna sesiyle yine Mahmut AŞKAR mahmut.askar@t-online.de Memleketin İnsanları Gelişen, hızla kalkınırken vatandaşının da anlaşılan odur ki, başı dönen, komşunun komşuyla, akrabanın akrabayla, arkadaşın arkadaşla nefes nefese zengin olma, mülk edinme, araba sahibi olma yarışına girdiği memleketimde, bizden, kendimizden birşeyleri de aynı hızla kaybediyoruz. kaldırıma tırmanıyorum. Bir müddet elimi kolumu sallayarak yürürken, kaldırımın tamamını işgal etmiş kocaman bir jeep karşıma çıkıyor. Zaten çok geniş olmayan caddenin sağ ve sol kenarları boydan boya park etmiş arabalarla iyice daraltıldığından, seyreden arabalarla köşe kapmaca oynayarak yoluma devam ediyorum. Bu şehir ve başta İstanbul olmak üzere neredeyse bütün şehirleri memleketimin, beton binalar ve arabalar tarafından işgal edildiğinden insanlar için yürünecek kaldırımlar, gezip dolaşılacak yeşil sahalar, parklar yok... Memleketimin şehirlerinde insanlar, tenekeden arabaları ve betondan binaları için yaşarlar. Bir arkadaşımın davetlisi olarak Memleketin Başşehri nin en gözde semtinde bir lokantadayız. Arkaplanda çalan müziğin ecnebice olmasını ilk başta pek yadırgamıyorum. Biraz onlardan biraz bizden karışık devam eder zannediyorum. Fakat ilerleyen zaman içinde Ankara nın Çankaya sında, sahibi Türk, müşterisi bilâ istisna Türk olan bu lokantada niçin Türk müziğinin sesi kesilmişti... Müşterileri vatandaştan olmadıklarından mıydı? Görevliyi çağırarak gerekçeli itirazımı dile getirdim. Efendim bu beni aşar, deyip işletmenin sahibine durumu iletince, adam masamıza geldi; dinledi, yerden göğe kadar haklısınız, ben de çok severek dinlediğimden değil de, dedi ve birkaç dakika aradan geçmeden Türk müziği çalmaya başladı. Büyükşehir insanının ziyaretgâhı hâline gelmiş çokkatlı alışveriş merkezlerinin hangisine gittiysem, yabancı sermayenin memleketimdeki hâkimiyeti kadar yabancı dillerin, Türkçe konuşulan topraklardaki istilasını gözlerimle gördüm. Memleket insanını iyi gözlemleyen bir arkadaşı dinliyorum: Eskiden muhafazakâr kesim diğerlerine kıyasla Türkçe ve benzeri konularda daha duyarlı olurlardı. Şimdi ise, imkânı olan herkes çocuğunu İngilizce tedrisat yapan okullara verme yarışındalar. Gelişen, hızla kalkınırken vatandaşının da anlaşılan odur ki, başı dönen, komşunun komşuyla, akrabanın akrabayla, arkadaşın arkadaşla nefes nefese zengin olma, mülk edinme, araba sahibi olma yarışına girdiği memleketimde, bizden, kendimizden birşeyleri de aynı hızla kaybediyoruz. İnsanlarası münasebetler genellikle şahsî menfaatler üzerine kurulmuş. İktisadî ölçülere, maddî imkânlara göre refah seviyesi yükseldikçe, zenginleştikçe memleketimin insanları, gönüller fakirleşiyor, manevî rahatsızlıklar artıyor. Şuursuzca bir tüketim çılgınlığı yaşayan Türkiye insanı, Sahip olduğunun aslında sahibi değil, sahibi olduğuna inandığının mahkûmudur. Bu mahkûmiyet onun diğer insanlarla arasındaki aşılmaz duvardır. Eski insanlığımızı, asaletimizi, daha doğrusu; dünkü kendimizi kaybediyoruz. Ali Şeriati de, Geri kalmıştık ama asildik. Bu ne demek? Kendimiz idik, geri kalmıştık ama insandık diyor. Çok uzağa gitmeğe gerek yok; bundan yirmi otuz sene önceki Türkiye bile şimdikinden daha insanî ve vicdanlıydı.

8 HAYAT Gerçekler Hayat ın İçinde Gizlidir 08 Eylül September 2012 Şevval 1433 haber Yeneroğlu: Kalifiye Öğretmene İhtiyaç Var KRV de okulların başlamasıyla birlikte, Almanya tarihinde ilk kez bir eyalette İnanca dayalı din dersleri (İslâm) okutulmaya başlandı. Dersin partneri konumundaki İslâmi kuruluşları umutlu. İslâmi kuruluşlar bu dersle Müslüman öğrencilerin dinlerini doğru ve sağlıklı kaynağından öğrenip merak eden arkadaş ve komşularına anlatacaklarını, bunun ise İslâm la ilgili önyargı ve korkuları gidereceğini bildiriyor. KRV de 22 Ağustos ta eğitim yılının başlamasıyla birlikte Almanya nın bir eyaletinde ilk kez, İnanca dayalı din dersleri (İslâm) verilmeye başlandı. Almanya da yüz yıllardır yaşayan, ancak 50 yıl önce Türkiye ile Almanya arasında gerçekleşen işgücü anlaşmasıyla gelmeye başlayan Türk kökenlilerle birlikte sayıları milyonları bulan Müslümanlar da artık diğer din mensupları gibi devlet okullarında kendi dinlerini öğrenebilecek. Eşit muamele adına önemli bir adım olan dersler KRV de ilk etapta 44 okuldaki 2 bin 500 öğrenciye verilebilecek. Eyaletteki 320 bin Müslüman öğrencinin tamamına dersin verilebilmesi için bin civarında brans öğretmenine ihtiyaç duyuluyor. Dersin verilmesi konusunda KRV Okul-Eğitim Bakanlığı nın partneri konumundaki İslâmi kuruluşlar derslerden oldukça umutlu. İSLÂMFOBİNİN AZALMASINA YARDIM EDECEK Diyanet İşleri Türk İslâm Birliği (DI- TIB) Genel Başkanı Ali Dere, İslâm din derslerinin, uyuma yapacağı katkı kadar, Almanya daislâm ve Müslümanların kabulü, İslâm a karşı önyargılar ve İslâmfobinin azalmasına da önemli katkılar yapacağının altını çiziyor. Dersler konusunda farklı eyaletlerde farklı çalışmaların olduğunu, KRV de ise beş yıllık bir geçici çözüm bulunduğunu Almanya da yüz yıllardır yaşayan, ancak 50 yıl önce Türkiye ile Almanya arasında gerçeklesen işgücü anlaşmasıyla gelmeye başlayan Türk kökenlilerle birlikte sayıları milyonları bulan Müslümanlar da artık diğer din mensupları gibi devlet okullarında kendi dinlerini öğrenebilecek. hatırlatan Prof. Dr. Dere, Bu kapsamda bir danışma kurulu oluşturuldu ve bu kurul öğretmenlerin yeterliliği konusunda bir dizi çalışmalar yaptı. Bir takım eksiklerimiz var. Örneğin müfredat. İslâm din dersleri sadece din özgürlükleri ve eşitlik açısından değil, aynı zamanda Almanya daki Müslüman kimliğin kendisini tanıması ve bu toplumda böylesi bir kimliğe dayalı olarak kendisini anlatarak İslâm hakkındaki bir takım yanlış bilgilerin ve ön yargıların giderilmesine katkı yapacak. Buna bağlı olarak da gruplaşmaların, önüne geçmesi açısından da son derece önemli bir adım diye konuştu. Velilere tavsiyelerde bulunan Dere, şunları söyledi: Velilerin dersler konusunda talepkar olmaları son derece önemlidir. Doğru, sağlıklı, kendi tanımına uyan, siyasete alet edilmemiş tarzda bir dini bilgiyi öğretmek Müslüman velilerin çocukları karşısında en büyük sorumluluklarıdır. Bunu tek başına okuldaki dersler veya cami eğitimi ortadan kaldırmaz. Veliler bu taleplerinin nasıl karşılandığını takip ve kontrol etmeli. Çocuklarımız ve ders materyalleri üzerinden dersin içeriğini takip ederek başlangıç aşamasındaki bu sürece katkı sağlamalılar. Yani talep etmeli, çocukları göndermeli ve din dersini kendileri öğreniyorlarmış gibi, çocuklarıyla sohbet ederek, ders materyalleri inceleyerek gerekirse saha uzmanlarıyla konuşmalı dedi. Dere, KRV de artık Anayasa nın öngördüğü şekilde gerçekleşeceği konusunda iyimser olduklarını kaydetti. VELİLER DİN DERSİNE İLGİ GÖSTERMELİ İslâm Toplumu Milli Görüş (IGMG) Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu ise, Almanya daki İslâmi cemaatlerin Anayasal anlamda dini cemaat olup olmadıkları konusundaki tartışmalara dikkat çekerek, Devlet, İslâmi cemaatlerin dini cemaat kimlik ve statülerini hukuki gerekçelerle reddetmiyor, İslâmi cemaatlere güven olmaması sebebiyle ve İslâmi cemaatlerin entegrasyona aykırı faaliyet yaptığı iddiasıyla bunlar öne sürülüyor. Ayrıca 320 bin öğrenciye bu dersin verilmesinin önemli bir mali külfeti var ve bin civarında kalifiye öğretmene ihtiyaç var. Mali yük ve devletin Müslümanlara grup hakları verme konusundaki kaygıları değerlendirildiğinde derslerin başlamış olmasını bir adım olarak değerlendirmek gerekiyor. İnşallah her yıl dersin verildiği okul sayısı arttırılacak ifadelerini kullandı. Din dersi, varlığımızın bir göstergesi İSLÂM Kültür Merkezleri Birliği (VIKZ) Basın ve Halkla İlişkiler Sorumlusu Seyfi Öğütlü, KRV de başlayan derslerin Almanya tarihinde bir ilk olduğunu hatırlattı. Öğütlü, Müslüman çocukların, diğer dinlere mensup çocuklarla eşit muamele görüp okulda din derslerini görmeleri önem arz ediyor. Din dersinin verilmesi ayrıca, İslâm ve Müslümanların da Almanya nın bir parçası olduğunun fiili bir göstergesidir dedi. Okullarda, haftada iki saatlik din derslerinin camilerdeki eğitimin yerini tutamayacağını da hatırlatan Öğütlü, Okuldaki derste daha ziyade teoriye dayanan temel bilgiler yer almakta. Camilerde ise pratiğe yönelik eğitim veriliyor. Biz camilerdeki dini eğitim ile okullarda başlayan eğitimin bir birine zıt değil, bir birini tamamlayıcı olarak görüyoruz. Velilere de bu açıdan bakmalarını tavsiye ediyoruz. diye konuştu. IGMG DÜSSELDORF BÖLGESİ AHMET YAHŞİ KÜLTÜR MERKEZİ NDEN Okula Başlayan Çocuklar İçin Uğurlama Merasimi IGMG Düsseldorf Bölgesi Ahmet Yahşi Kültür ve Eğitim Merkezi nde okula başlayan çocuklar için Dua Merasimi tertip edildi. Cemiyet Başkanı Erbay Gürler ile Eğitim Başkanı Salih Bulmuş un yaptığı selamlama konuşması ile başlayan programda cemiyet imam hatibi M. Şekip Sayık, Alak Suresi nin ilk beş ayetini anlattı. Sayık, Allah ın (C.C.) Oku, seni yaratan rabbinin adıyla oku ilahi emrinin gereği, okumanın ilmin, yükselmenin, ilerlemenin, medeniyetleri ayakta tutan bir unsur olduğununun altını çizdi ve Oku sözü Hak tan emir/oku benim yavrum oku/neye yarar paslı demir/ Oku benim yavrum oku/ Okumanın yoktur yaşı/sabırdır her şeyin başı/cehaletle et savaşı/oku benim yavrum oku/ Oku yavrum çekme çile/cehalet gibi yok hile/ Atomdan ta moleküle/ Oku benim yavrum oku dizeleri, hamdele, tekbir ve salat-ü selamlarla konuşmasını noktaladı. Program caminin tanıtımı çocuklarla yapılan başarı duası ve hediye takdimiyle sona erdi.

9 09 HAYAT Gerçekler Hayat ın İçinde Gizlidir Eylül September 2012 Şevval 1433 dosya Türkiye ile sosyal güvenlik sözleşmesi imzalayan ülkelerdeki işe başlama tarihi sözleşmeler gereğince SGK dan emeklilik için de başlangıç sayılmalı ama SGK bunu kabul etmiyor. Ancak, şimdi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun aldığı karar ile mahkemelere giderseniz bunu SGK kabul etmek zorunda kalacak ve hemen emekli olabileceksiniz. İşte Örnek Karar T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2010/ / K. 2010/440 T YAŞLILIK AYLIĞINA HAK KA- ZANDIĞININ TESPİTİ (Sonradan Borçlananların 506 S. Kanunun Geç. 81. Md.nin Yürürlüğe Girdiği Tarihte Hiç Hizmetinin Bulunmadığı Gerekçesiyle 81.Md.nin Uygulanmaması 3201 S. Kanun İle Sigortalılara Tanınmış Olan Hakların Ortadan Kaldırılmasına Yol Açacağı) HİZMETİN BULUNMAMASI (Yaşlılık Aylığına Hak Kazandığının Tespiti - Sonradan Borçlananların 506 S. Kanunun Geç. 81. Md.nin Yürürlüğe Girdiği Tarihte Hiç Hizmetinin Bulunmadığı Gerekçesiyle 81.Md.nin Uygulanmaması 3201 S. Kanun İle Sigortalılara Tanınmış Olan Hakların Ortadan Kaldırılmasına Yol Açacağı) DAHA ÖNCE SİGORTALI OLA- RAK TÜRKİYE DE TESCİLİ OLMA- YANLAR ( 506 S. Kanunun Geçici 81. Maddesinin Yürürlük Tarihinden Sonra Yürürlük Tarihinden Öncesine Ait Devreye İlişkin Olarak Yapacakları Borçlanmaların Geçici 81. Md. Uygulamasında Gözetilebileceği) YURT DIŞI HİZMET BORÇLAN- MASI (Yaşlılık Aylığına Hak Kazandığının Tespiti - Sonradan Borçlananların 506 S. Kanunun Geç. 81. Md.nin Yürürlüğe Girdiği Tarihte Hiç Hizmetinin Bulunmadığı Gerekçesiyle 81.Md.nin Uygulanmaması 3201 S. Kanun İle Sigortalılara Tanınmış Olan Hakların Ortadan Kaldırılmasına Yol Açacağı) ÖZET: Dava, yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti ile aylık bağlanması istemine ilişkindir Sayılı Kanuna göre sonradan borçlananların, 506 Sayılı Kanunun Geçici 81. maddesinin yürürlüğe girdiği tarihte hiç hizmetinin bulunmadığı gerekçesiyle 81.maddenin uygulanmaması, 3201 Sayılı Kanun ile sigortalılara tanınmış olan hakların ortadan kaldırılmasına yol açacağı her türlü duraksamadan uzaktır. Yerel Mahkemenin, davacı sigortalının Almanya da ilk defa sosyal sigorta giriş tarihinin 506 Sayılı Kanunun 108. maddesine koşut olarak Türk sosyal sigortalarına giriş tarihi olarak kabulü isabetli olup davacı sigortalı hakkında yaşlılık aylığı tahsis koşullarının yurt dışı borçlanma bedelinin ödendiği tarihte yürürlükte 506 Sayılı Kanunun 4759 Sayılı Kanun ile değişik 60. madde hükmünün uygulanmasını işaret eden Özel Daire bozmasına karşı, yerel mahkemenin daha önce sigortalı olarak Türkiye de tescili olmayanların 506 Sayılı Kanunun Geçici 81. maddesinin yürürlük tarihinden sonra, yürürlük tarihinden öncesine ait devreye ilişkin olarak yapacakları borçlanmaların; Geçici 81. madde uygulamasında gözetil- Erhan NACAR TÜRKİYE DEN EMEKLİLİK MÜJDESİ YURTDIŞI İŞE GİRİŞ TARİHİ SGK İÇİNDE BAŞLANGIÇ SAYILMAYA BAŞLANDI! mesi gerektiğini benimseyerek yaptığı değerlendirme ve bu değerlendirme sonucu ilk kararında direnmesi usul ve yasaya uygundur. MAVİ KART SAHİPLERİNE MÜJDE!!! Değerli okurlar bu sayıda mavi kart sahiplerinin Türkiye de nasıl emekli olabilecekleri ve bu süreçte hangi uygulamalarla karşılaşacaklarını ele alacağız. Avrupa ülkelerinde yaşayan ve yaşadıkları ülke vatandaşlığına geçen bir çok kimse emeklilik ve borçlanma işlemleriyle ilgili bir çok sorun yaşamaktadır. Yaşanan bu sorunlar Sosyal Güvenlik Kurumunun yanlış uygulama ve işlemlerinden doğmaktadır. SGK yurtdışında yaşasın yaşamasın bir çok kişinin emekli olabilmesi için kişiye tanınmış Anayasa, uluslararası sözleşmeler ve diğer kanunlardan doğan haklarını kullanma noktasında kendi iç işleyişi ve bazı genelgelerle emeklilik işlemlerini zora sokmaktadır. Bu sebeple bir çok insan yapılmış olan bu hatalı işlemlere karşı dava açılmak zorunda kalmaktadır. MAVİ KART En yakıcı sorun olarak yurtdışında çalışması bulunan kimselerin ev hanımlığında ya da boşta veyahut da bir işte çalıştıkları süreleri borçlanarak emekli olmak istemeleri noktasında yaşanmaktadır. Ülkemizin 22 ülkeyle yapmış olduğu Uluslararası Sosyal Güvenlik Antlaşmaları ile Türk veya yabancı ülke vatandaşı olmanıza bakmaksızın, kişilere emeklilik ve hastalık yönüyle eşit işlem yapılmak zorundadır. Avrupa ülkelerinde yaşayıp da yaşadıkları ülke vatandaşlığına geçmek isteyenlere, izinli olarak, vatandaşlıktan çıkma izni verilir ve kendilerine de mavi kart denilen bir kart verildiği hepinizin bildiği bir uygulamadır. Doğumla Türk vatandaşlığını kazanmış, sonradan Bakanlar Kurulu veya İçişleri Bakanlığı ndan çıkma izni almak suretiyle yabancı bir devlet vatandaşlığını kazanan kişiler ve bunların kanuni mirasçıları, Türkiye de ikamet, seyahat, çalışma, yatırım, ticari faaliyet, miras, taşınır-taşınmaz mal satın alma, devretme, sosyal haklardan yararlanma, kiralama ve bunun gibi konularda Türk vatandaşlarına tanınan haklardan aynen yararlanmaya devam etmeleri hususu hüküm altına alınmıştır. Bu haklar kişilerin kazanılmış haklarıdır. Türk vatandaşı olup da İçişleri Bakanlığından vatandaşlıktan çıkma izni alanlar sosyal güvenliğe ilişkin hakları saklı kalmak ve bu hakların kullanımında ilgili kanunlardaki hükümlere tabi olmak şartıyla Türk vatandaşlarına tanınan hakların kullanımında ilgili kanunlardaki hükümlere tabi olmak şartıyla Türk vatandaşlarına tanınan haklardan aynen yararlanmaya devam etmektedirler. Sosyal Güvenlik Kurumu nun bu kişilerin Türk vatandaşı olmadığından bahisle emeklilik ve borçlanma işlemlerinin red edilmesi mevzuata aykırıdır. Bu durumdaki bir kimsenin ülkemizde bir gün dahi sigortalı çalışması mevcut isemavi kart sahibine, Bakanlar Kurulu izni ile yabancı ülke vatandaşlığına geçmiş olmasına bakılmaksızın Türkiye de ikamet eden bir Türk vatandaşı gibi yabancı ülkede geçen hizmetlerini birleştirir ve diğer koşullar yerine gelmiş ise mutlaka bir aylık bağlanmaktadır. Ayrıca bu durumdaki vatandaşlarımız ikamet edilen ülkeden Türkiye ye taşınırsa sağlık yardımı hakkından da ücretsiz yararlanılabilir. Bu uygulamalar SSK ve Bağ-Kur luların ve memur iken istifa edip yurtdışında çalışanlar için de geçerlidir. YURTDIŞI İŞE GİRİŞ TARİHİNİZ TÜRKİYE DEN SİGORTA BAŞLANGI- CI OLARAK SAYILIYOR BAĞ-KUR 48 YAŞ 9000 İŞ GÜNÜ SSK YAŞ 5000 GÜN EMEKLİLİĞİNİZE AYIRDIĞINIZ BÜTÇENİN YARISI CEBİNİZE KAL- SIN! MAVİ KART İLE İLGİLİ TÜM ME- RAK ETTİKLERİNİZ SORU: Merhaba Erhan Bey; Ben Almanya dan Semih K doğumluyum yılında Türkiye de 6 ay sigortam var yılından itibaren Almanya da çalışıyorum. Mavi karta geçtim. Geçen yaz Türkiye ye gittiğimde Sosyal güvenlik kurumuna gittim, borçlanma için müracaatta bulundum fakat geri çevrildim. Siz mavi kartlısınız borçlanma yapamazsınız cevabını aldım memurdan. Kime sorsam sağlıklı bir cevap alamadım. Sizin yazılarınızı takip ediyorum. Lütfen size vermiş olduğum bilgiler doğrultusunda emekliliğim ile ilgili bilgiyi verirseniz sevinirim. Şimdiden teşekkür ederim. CEVAP: Değerli Okurum; Öncelikle yukarıdaki yazımda SGK` nın mevzuatı uygulamadığını belirttim. Sizin bilgilerinize dayanarak emeklilik hesabınızı gelin birlikte yapalım. Doğum tarihi: 1960 TR İşe Başlama: YIL 44 YAŞ 5000 GÜN 5000x10.3 = TL Borçlanma Tutarınız. Mavi kart ile borçlanma işlemleri için Yargıtay kararını aldıktan sonra hemen emeklisiniz. SORU: Hayırlı Günler Erhan Hocam; Benim eşim 1959 doğumlu, Almanya ya 3 yaşında gelmiş. Ama ne Almanya da ne Türkiye de hiç çalışması yok. 2 çocuğumuz var. Doğumları ve Eşim ev hanımı olarak borçlanma yapabiliyormuş fakat Bağkur`dan emekli olacakmış. Ssk`dan emekli olma imkanı yok mu? Vermiş olduğunuz hizmet için teşekkürler. Allah razı olsun. CEVAP: Sevgili okurum; Eşinizin Sigortalı çalışması bulunmadığını beyan ettiniz, Türkiye de tarihinden itibaren isteğe bağlı sigorta sadece Bağ-kur`da devam ediyor. Bu sebeple SGK eşinizi Bağ-kur`dan emekli yapıyor. Fakat şöyle bir durum var ki, Almanya da ki doğumları hizmet dökümünde sigorta olarak 2 yıl işli olması sebebiyle ilk doğum olan tarihli çocuğunuzu Türkiye den sigorta başlangıcı olarak saydırabilir ve eşinizi SSK`dan emekli yapabilirsiniz. Şimdi size eşinizin Bağ-kur ve Ssk arasındaki emeklilik farkını anlatıcam. BAĞ-KUR DAN EMEKLİ OLMAK İSTERSE ŞART 48 YAŞ 9000 İŞ GÜNÜ YA DA 56 YAŞ 5400 GÜN EŞİNİZ ŞU AN 53 YA- ŞINDA HEMEN EMEKLİ OLABİLMESİ İÇİN 9000 İŞ GÜNÜ BORÇLANMA YAPMASI GEREKİYOR. BU SEBEPLE 9000X10.3= TL ÖDEME YAPMA- SI LAZIM. ALACAĞI EMEKLİ AYLIĞI DA 750 TL`DİR. DOĞUMU SÖYLEDİĞİM ŞEKİLDE TÜRKİYE DEN SSK BAŞLANGICI SAY- DIRIRSA ŞAYET ŞART 20 YIL 40 YAŞ 5000 İŞ GÜNÜ 5000X10.3= TL ÖDEME YAPMA- SI LAZIM. ALACAĞI MAAŞ 1000 TL VE ÜZERİDİR. BİR AN ÖNCE SSK BAŞLANGICI SAYDIRARAK EŞİNİZİ SSK`DAN EMEKLİ YAPIN! TÜRKİYE DEN EMEKLİ OLMAK İÇİN ACELE EDİN! HAYALLERİNİZİ ERTELEMEYİN! ÜCRETSİZ GSM : ÜCRETSİZ DANIŞMA HATTI

10 HAYAT Gerçekler Hayat ın İçinde Gizlidir 10 Eylül September 2012 Şevval 1433 dosya IGMG Kuzey Bavyera Bölgesinden Nürnberg de İftar Çadırı İslam Toplumu Milli Görüş Kuzey Bavyera Bölgesi teşkilatları güzel bir çalışmaya imza attı. Nürnberg in Merkezinde bulunan Jakobsplatz meydanında Iftar Çadırı kurdu. Üç gün boyunca süren İftar Çadırı Organizesinde takriben 3000 kişi bir araya geldi. Hoşca vakitlerin yaşandığı bu günlerde çadır içerisinde kurulan sahnede tiyatro gösterileri, Hacivat Karagöz gösterilerinin yanısıra Grup Şaheser in Tasavvuf Musikisi sunumu oldu. Gelen davetliler arasında IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün, İslam Konseyi (rat) Başkanı Ali Kızılkaya, Müsiad Başkanı İsmail Satır, T.C. Muavin Konsolos Mustafa Uludiz, T.C. Nürnberg Başkosolosluğu Çalışma Ataşesi Kemal Ramoğlu, IGMG Kuzey Bavyera Eski Bölge Başkanı Bilal Demiroğlu, DİTİB Nürnberg, DİTİB Fürth, yöneticileri, ayrıca siyaset dünyasından Nürnberg Belediye Eski Başkanı Schönlein, Yeşiller Partisinden Stadtrat bayan Elke Leo, Pfarer Gloel davetliler arasında yerlerini aldılar. İftar çadırının yanıbaşında kurulan iki çadırdan birinde İslam`ın ve Hasane Yardım Kuruluşunun tanıtımı yapıldı. Diğer çadırda da kültürümüzün parçası olan Ebru ve Hat Sanatından örnekler sunuldu. IGMG Kuzey Bavyera Bölge Başkanı Orhan Sarı: bütün misafirlere ve emeği geçenlere teşekkür etti. Yine bu güzide çalışmanın ortaya çıkmasında maddi desteklerini esirgemeyen değerli işverenlerimize de kalbi şükranlarımı arz ediyorum. Allah kasalarına, gönüllerine ve hanelerine bereket versin. İlahi rahmetin sağnak sağnak üzerimize yağdığı kutlu günleri idrak ediyoruz. Bu günler ve geceler fırsat günleridir. Fırsat geceleridir. Fırsatlarda elden çabucak gidiverir. Ramazan ın günlerini, ayını, bitirebiliriz. Ama aşkını ve heyecanını devam ettirmeliyiz. Kulluğumuzu bayrama kadar değil, ölene kadar sürdürmeliyiz. Değerli Kardeşlerim buna benzer çalışmalardaki asıl hedefimiz, Rahmet dini olan İslam`ı ve onun şerefli Peygamberi olan Hz. Muhammed (s.a.v) yaşadığımız topluma tanıtmaktır dedi. Köln de Sünnetli Doğan Bebek Moral Verdi Köln Fatih Camii Alman Komşularına İftar Verdi Köln yakınlarındaki Dormagen kasabasında ikamet eden, Ford Fabrikasında işci olarak çalışan Trabzonlu gurbetçimiz Ömer Faruk Saral bu günlerde üç sevinci birlikte yaşıyor. Köln eyalet mahkemesinin geçtiğimiz aylarda aldığı kamuoyunu oldukça meşgul eden sünnet kararıyla, Almanyada yaşayan müslüman azınlık oldukça tedirgin olmuştu. Başbakan Angele Merkelin bile bu işin çözülmesi noktasında görüş belli ettiği karar hala belirsizliğini devam ettiriyor. Habere konu olan ikisi erkek ikisi kız çocuk sahibi olan Ömer Faruk Saral geçtiğimiz hafta bir erkek çocuğu daha dünyaya geldi. Önceki iki erkek çocuğunu geçtiğimiz yıllarda sünnete uygun şekliyle sünnet ettiren Saral Köln Eyalet mahkemesinin herkesi tedirgin eden yeni kararıyla, hastaneden daha bebek eve gelmeden bir haftalık bebeğin sünnetini düşünmeye başlamış. Ne varki eve geldiklerinde bebeğin sünnetli dünyaya geldiğini görünce anlatılması imkansız bir sevince kapılarak gazetemizi aradılar. Ömer Faruk Saral ''Rabbim neylerse güzel eyler diyerek sevincini bizlerle paylaştı. Muhammed Emin adını verdikleri bebeklerinin sevinci, sünnetli oluşu, bir de bu tartışmalara cevap niteliğinde oluşuyla üç sevinç yaşadıklarını bildiren baba Ömer Faruk Saral; Almanya da tartışma konusu olan sünnete karşı oğlumun doğuştan sünnetli olarak dünyaya gelmesi, Almanya yı protesto edercesine ve sünneti yasaklamak isteyen zihniyetlere tokat gibi yanıt oldu dedi. İslam Toplumu Milli Görüş Köln Bölge şubelerinden olan ve yapımı geçen yıl bitirilen Köln Fatih cami sosyal atraksiyonlarla imza atmaya devam ediyor. Geçtiğimiz yıl devlet erkanınında hazır bulunmasıyla görkemli bir katılımla açılışı yapılan Fatih camiyi T.C. Dış işleri Bakanı da ziyaret etmişti. Yine şube Başkanı Fevzi Bayrak başkanlığında Fatih cami gençliği mahallelerinde bulunan Alman komşularını iftara davet ettiler. Çok sayıda Alman vatandaşı sıcak bir ortamda verilen iftar yemeğine katıldılar. Proğram iftar saatinden yaklaşık 2 saat önce başladı. Akşamın oluşuyla öncesinde ezan daha sonrasında ise Cami imam ve hatibi Salman Aydın hocanın akşam namazını kıldırışını sonuna kadar bekleyen misafirle daha sonra verilen iiftar ikramıyla müslümanlarla birlikte yemeklerini yediler. Erkek görevli Mimun Berissan sunumu yaparken cemiyet eüitim başkanıda zaman zaman sunumda Almanlara hitap etti. Gazetemize değerlendirmede bulunan Sümeyye Aksel soru cevap kısmında,almanların ''iftar nasıl yapılar, Ramazan sonrasında Bayram nasıl yapılar, ve özellikle seminerde konusu geçen, Ramazanın maneviyatının Kur`an okunmasıyla doruğa çıkmasının nasıl bir şey olduğunu'' özellikle bu konunun nasıl yaşandığını ısrarla sordular dedi.

11 Hansaring Kale Camii Küçük İstanbul Esnafını Ağırladı Köln e gelen ilk Türk olan (uçan karadenizli) lakaplı Şefik Karagüzel uzun süre sürdürdüğü IGMG Hansarıng cami başkanlığınının ardından, Köln Belediyesinden kiraladığı tarihi Kale içerisindeki mescitte bağımsız olarak cami faaliyetlerini sürdürüyor. Karagüzel ilerleyen yaşına rağmen emeklilik işlemlerinde halen vatandaşlarımıza gönüllü hizmet veren sosyal yönü oldukça ağır olan bir müteşebbislerimizden birisi. Geçtiğimiz aylarda Köln Başkonsolosunun da ziyaretinde bulunduğu uçan karadenizli lakaplı Şefik Karagüzel, die Welt und der Mensch insan ve dünya derneğine bağlı Hansaplatz Köln camiinde faliyetlerini sürdürüyor. Köln`ün Küçük İstanbul olarak bilinen iki semtinden birisi olan Weidengasse de bölgenin esnafına iftar veren Karagüzel`in aynı akşam Şeyh Nazım Kıbrısinin Köln temsilcisi de iftara katıldı. İftar davetinde bir konuşma yapan ilahiyatcı Fatih Çağlar; Kadir gecesinin önemi üzere davetlilere bir selamlama konuşması yaptı. İnsanın imanının kamil olmadığı sürece fakir sayılacağını bildirerek zengin olmanın yolunun da Kadir gecesinden geçtiğini hatırlattı. Çağlar bu gece islam coğrafyasının başka yerlerinde karınları doymayan kardeşlerimizin de düşünülmesinin zorunluluğunun altını çizerek, bu gece yapılacak yardımların daha hayırlı olacağını nasihat etti. Kılınan teravih namazının ardından ilahi, vaaz, zikir ve sohbetlerle gece yad edildi. IGMG Rhein Neckar Saar Bölgesi Geleneksel İftarı IGMG Rhein Neckar Saar Bölgesi Geleneksel İftarı Luwwigshafen` de bulunan Best Western Hotel`de yapıldı. İftar programına başta IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün olmak üzere T.C. Mainz Başkonsolosu Aslan Alper Yüksel, Avusturya Diyanet İşleri Başkanı Dr. Fuat Sanaç, Rheinland Pfalz Yahudi Cemaati Başkanı Dr. Peter Waldmann, CDU Eyalet Milletvekili Wolfgang Reichel, Rheinland Pflaz Evangelische Kirche`den İslam Sorumlusu Dr. Georg Wenz, Ludwigshafen Protestan Kilisesinden Stefan Bauer, Rheinland Pfalz Uyum Bakanı Müstaşarı Miguel Vicente, IGMG Rhein Neckar Saar Bölge Başkanı Yaşar Cimşit, IGMG Hessen Bölge Başkanı Bilal Kaçmaz, Basın Mensupları, IGMG Rhein Neckar Saar Bölgesi İdarecileri ve Cemiyet Başkanları katıldı. Program Avrupa Kur`an Okuma 2.si İsmail Melih Tuzlacı`nın okuduğu Kur`an-ı Kerimle başladı. Daha sonra IGMG Rhein Neckar Saar Bölge Başkanı Yaşar Cimşit bir selamlama ve hoşgeldiniz konuşması yaptı. Cimşit konuşmasını Almanca olarak yaptı. IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün de günün önemine binaen güzel bir konuşma yaptı. Ergün`ün konuşması aynı zamanda sinevizyondan Almanca olarak da misafirlere yansıtıldı. İftar öncesi son olarak T.C. Mainz Başkonsolosu Aslan Alper Yüksel bir selamlama konuşması yaptı. İftarın beraberce açılmasından sonra program kaldığı yerden devam etti. Sırasıyla katılım sağlayan kuruluşların temsilcileri birer selamlama konuşması yaptılar. Aytaç Avrupa Großmarkt Marktstr Köln Tel.: Fax: Mobil: Depo Market Et Reyonu Vogesenstr Köln Depo Market Et Reyonu Markenstr Düsseldorf Depo Market Et Reyonu Marktstr Krefeld Depo Market Et Reyonu Münsterstr Dortmund Mobil: YENi YENi YENi YENi Depo Market Et Reyonu Friedrich-Ebertstr Duisburg (LAAR) Mobil:

12 IGMG Hessen Geleneksel İftarı Frankfurt ta Yapıldı İslam Toplumu Milli Görüş Teşkilatları Hessen Bölgesi Geleneksel İftarı Frankfurt`ta bulunan Can- Su Düğün salonunda kalabalık bir davetli topluluğunun katılımı ile gerçekleştirildi. İftar programına başta T.C. Frankfurt Başkonsolosu İlhan Saygılı olmak üzere IGMG Genel Merkezden Ramazan Başlık, IGMG Hessen Bölge Başkanı Bilal Kaçmaz, IGMG Rhein Neckar Saar Bölge Başkanı Yaşar Cimşit, IGMG Kadınlar Teşkilatı Onursal Başkanı Zehra Dizman, IGMG Hessen Bölgesi BYK Üyeleri, İslam Kültür Merkezleri Birliği Hessen Bölgesinden misafirler, Milli Gazeteden yetkililer, IGMG Hessen Bölgesi Kadınlar Teşkilatı Güney ve Kuzey Başkanları ve icra üyeleri, IGMG Hessen Bölgesi Gençlik Teşkilatı Başkanı ve İcra Üyeleri, IGMG Hessen Bölgesi KGT Güney ve Kuzey Başkanları ve İcra Üyeleri, IGMG Hessen Bölgesine bağlı olarak faaliyetlerini sürdüren Cemiyetlerin Başkanları ve Kadınlar Teşkilatı Başkanları, işadamları ve çok sayıda misafir iştirak ettiler. Programın açılış Kur`an-ı Kerimini Giessen Cemiyeti İmam Hatibi M.Şerif Gün hocaefendi okudu. Daha sonra IGMG Hessen Bölge Başkanı Bilal Kaçmaz bir selamlama ve açılış konuşması yaptı. Kaçmaz konuşmasında: Katılımlarınızdan dolayı tüm misafirlerimize teşekkür ediyorum. Ramazanın bütünleştirici özelliğini bir kere daha burada görmekten mutluluk duyuyorum. Kardeşler topluluğu olan İslam Toplumu Milli Görüşün bu geleneksel iftarında diğer kardeş topluluklardan kardeşlerimizi de aramızda görmekten mutluluk duyuyorum. Özellikle de T.C. Frankfurt Başkonsolosumuz İlhan Saygılı Beyin teşriflerinden dolayı memnuniyetimi belirtmek istiyorum dedi. Bilal Kaçmaz`ın konuşmasından sonra T.C. Frankfurt Başkonsolosu İlhan Saygılı mikrofona gelerek bir selamlama konuşması yaptı. Saygılı: Nazik davetinize çok sevindiğimi belirtmek isterim. Bize kapılarını ve gönüllerini açan herkese biz de aynı oranda karşılık vermek durumundayız. Ayyıldızlı bayrağımızın altında toplanan herkesle biz de aynı yerde toplanmaya varız. Görev süremin sona ermekte olduğu şu günlerde burada görev yaptığımda çok şeyler öğrendiğimi ve insanımızın ne kadar güzel hasletlere sahip olduğunu bir kere daha görme fırsatı bulduğumu söylemek isterim dedi. İlhan Saygılı`nın konuşmasından sonra Frankfurt Yunus Emre Camii İmam Hatibi Muzaffer Kurnaz Hocaefendi günün önemine uygun güzel bir dua yaptı. Duadan sonra Offenbach Mevlana Camii Başkanı Ahmet Doğan`ın okuduğu ezan ile iftar edilip oruçlar açıldı.

13 Avrupa nın Helal Gıda Markası SelamFood dan Yeni Atılımlar 1983 senesinde öncelikle Almanyadaki sonrasında da Avrupadaki insanımızın helal gıda ihtiyaçlarının özellikle de et mamülleri noktasındaki ihtiyaçlarının İslami usullere göre karşılanması amacıyla kurulan ve 2013 senesinde 30. yılını kutlayacak olan Selam markası Köln`de bulunan Dorint Otel`de tüm Avrupadaki bayilerinin de katıldığı bir toplantı düzenledi. Toplantıya SelamFood firması Genel Müdürü Halil Ayan başta olmak üzere, Pazarlama Müdürü Eşref Yücetaş, Medya Danışmanı Mustafa Macit, Avrupadaki dağıtım ağında olan tüm bayiler ve basın mensupları iştirak ettiler. Açılış konuşmasında SelamFood Genel Müdürü Halil Ayan kuruluşundan bu güne kadar firmaları hakkında kısa bilgilendirmeler yaptıktan sonra yeni dönemde yapacakları yenilikler ve atılımlar hakkında açıklamalarda bulundu. SelamFood mamüllerine halkımızın yoğun ilgisi ve güvenini her daim gördüklerini ve bu noktada bu güvenin hem helal mamül temini ve hem de bu güvenin devam etmesi için bugüne kadar olduğu gibi her zaman ilkelerinden taviz vermeden çalışmalarına devam edeceklerini söyledi. Değişik çeşit mamüllerde yaptıkları hizmetlerin daha da gelişerek devam edeceğini söyleyen Ayan bu noktada bayilerine teşekkür ederek sözlerini tamamladı. Daha sonra Pazarlama Müdürü Eşref Yücetaş söz alarak SelamFood`un tüm ürettiği mamüller ve yeni çıkaracağı mamüller hakkında detaylı bilgilendirmelerde bulundu. Yücetaş: zaman zaman bizler merkez büro olarak bayilerimize ve mamüllerimizin satıldığı marketlere ziyaretlerde bulunuyoruz. Şunu gördükki özellikle marketlerde Selam- Food mamüllerine insanımız yoğun ilgi görteriyor. Bu bizleri ziyadesiyle sevindiriyor. Ama bazen bunu istismar etmek isteyenler olabiliyor. Biz hem mamül çeşidimizi arttırmak istiyoruz ama aynı zamanda da fiyat ve kalite meselesinde de insanımızın güvenini istismar etmek isteyenlere de taviz vermeyeceğimizi buradan bir kere daha söylemek istiyoruz dedi. Son olarak SelamFood firması medya danışmanı Mustafa Macit yeni dönemde yapılacak medya atılımları ile alakalı bilgilendirmelerde bulundu. SelamFood mamüllerinin kalite fiyat ve helallik boyutuyla alakalı herhangi bir sorunun olmadığını ama bulunduğumuz çağda medyanın ve tanıtımın ne kadar önemli olduğunu da belirterek, maalesef insanımıza belki bu noktada ulaşmak için biraz eksik kaldık. Bu eksiğimizi de yeni ürünlerimizi ve tüm mamüllerimizi medyada biraz daha ön plana çıkararak kapatmak istiyoruz. Özellikle son olarak yeniden dizayn ettiğimiz internet sayfamızla bunun başlangıcını yapmış bulunuyoruz. dedi. Bayilerin dilek ve temennilerinden sonra topluca resim çekilmesi ve ikram ile program sona erdi. DİTİB Kumbara Kampanyası Hep Beraber Dedik, Geleceğimizi Yükselttik Devam Ediyor Köln DİTİB Merkez Camii ve Külliyesi inşaatı yaklaşık iki yılı aşkın süredir devam etmekte, hayırsever insanlarımızın yardımlarıyla yükselmektedir. Bu heyecana çocuk ve gençlerimizi de ortak etmek amacıyla Hep beraber dedik, geleceğimizi yükselttik sloganıyla bir Kumbara Kampanyası başlatılmıştı. Bu kampanya, yoğun talep üzerine 7 Eylül 2012 tarihine kadar devam edecektir. Kampanyaya katılım için, evinize en yakın DİTİB camii din görevlisi, dernek yönetimi veya Köln DİTİB Genel Merkezinden temin edilebilecek karton kumbaralarda harçlıklardan biriken küçük bağışlar, kumbaralarla verilen ve üzerinde her kumbara için bir şifrenin bulunduğu havale formları ile DİTİB Merkez Camii Kumbara Hesabına yatırılmalıdır. Kumbara hesabına yatırılan yardımlar arasından havale formları üzerindeki şifreler dikkate alınarak 14 Eylül 2012 tarihinde sürpriz hediyeler için çekiliş yapılacaktır. Değerli çocuklar, kıymetli gençler, Hepinizi, dinimizin güzelliklerini, kitabımız Kur an ın müjde ve öğütlerini öğreneceğimiz, arkadaşlarımızla bir araya gelip kaynaşacağımız, bilgi, sevgi ve kardeşlik mekanı olacak bir külliyeyi tamamlamaya, bu hayırda yarışmaya davet ediyoruz. Selam ve takdirlerimizle...

14

15 HAYAT Gerçekler Hayat ın İçinde Gizlidir Eylül September 2012 Şevval dosya Almanya nın tarih boyunca süregelen sancılı değişimleri ülkeyi, politikasını ve ekonomisini ciddi anlamda etkilemiştir. İmparatorluktan Weimar rejimine ve daha sonra Nazi rejimine kadar üç ayrı dönemde üç ayrı anayasal rejim uygulaması, Almanya da Avrupa ülkeleri arasında nadir rastlanan bir yönetim çizgisinin oluşumuna büyük katkı sağlamıştır ve Alman Devleti mağlup olarak çıktığı her savaştan sonra, demokratik ilkelerin öğretimi için yeni süreçler başlatmıştır. Bu bağlamda oluşan partiler anayasanın baştan yaratılmasına ve ülkenin siyaset, ekonomi ve toplumsal yaşam vizyonunun daha dengeli tasarlanmasına vesile olmuştur. Son zamanlarda Alman siyasi hayatında değişen ne var diye baktığımızda ise, klasik çizgiyi korumayı reddeden, siyasi, ekonomik ve sosyal konularda parti programlarını dahi henüz net bir şekilde belirleyememiş(!) bir parti çıkıyor karşımıza: Korsanlar Partisi (Piraten Partei). Korsanlar Partisi, 1 Ocak 2006 da ilk olarak İsveç te kurulan siyasi bir parti. Başlangıçta kendilerine İsveç teki Piratenbyran adlı örgütü örnek almışlar. Korsanlar özellikle internette özgürlük, bilgi ve dataların bedava değiş-tokuş yapılması gibi son zamanlarda sıkça tartışılan, internette telif hakları nasıl korunur konusunu merkeze alıyor. Ancak örneğin şehirlerde otobüs ve tramvaylar gibi toplu taşıma araçlarının ücretsiz olmasını talep eden Korsanlar, tahmin edileceği üzere ilgi alanını sadece internetteki telif ve patent hakları üzerinde kurmuyor. Partinin özellikle vurgulamak istediği temel konu yaşamın her alanında özgürlük. Seçim sloganları da çok ilginç: Seçim afişlerine inanma, kendin bilgi edin(!) Bugün itibariyle Avrupa genelinde ve tüm dünyada yaklaşık 50 ülkede temsilcileri bulunan ve kökleri İsveç e uzanan Korsanlar Partisi, 2006 yılının Eylül ayında Almanya da, Berlin de faaliyetlerine başlamış bulunuyor. Kurucu ve mensupları sivil hakların güçlendirilmesi için özgürlük ve siyasette şeffaflık gibi konularda, özellikle internet üzerinden etkin olmaya çalışıyorlar. Ayrıca parti, Almanya nın dört eyaletinde parlamentoya girmesinin ardından, kapsamlı bir program oluşturmaya ve farklı konularda görüşlerini belirlemeye çalışıyor. Zeynep TOPÇU ztopcu@gmx.de Korsanlar Partisi Hareketi ve Şişedeki Mektuplar İlginç ve değişik bir tarzda gelişen ve büyüyen, diğer partilerin kuruluş aşamalarından çok daha farklı tahakkuk eden bir serüvenle birlikte Korsanlar Partisi zihinlere kazınmayı başardı ve Parti kurallara riayetle, vazifelerini bir yapılması gerekenler listesinde toparladı. Bu listenin başında halkın Korsanlara verdiği desteği ispatlayan 2000 imza vardı, gerekenden 500 fazlaydı bu rakam, fakat Korsan Partisi hiçbir işini şansa bırakmak istemediğinden, halka gerektiği kadar duyuru yaparak, yaklaşık bir aylık bir zaman diliminde internet üzerinden bu kampanyayı tanıtarak bu imzalarla birlikte İsveç deki 2006 seçimlerinde aday olmayı planlıyordu. 24 saatten daha az bir sürede imza toplayan Korsanlar, beklentilerinin çok daha üzerinde bir ilgiyle karşılaştıktan sonra bu büyüyen ilgi ile deniz korsanları olmaktan çıkarak seçim korsanları olmaya doğru siyasi bir geçiş yaptı. Bugün Almanya daki Korsan Partisi, programının pek kuşatıcı ve kapsamlı olmamasına rağmen, Berlin de dördüncü en güçlü parti konumuna gelmiş durumda. Yani sadece İsveç te siyasi fırtına koparmakla kalmayan Korsanlar bütün Avrupa da, internet kuşağının beklentilerinin tamamını temsil etmek ve hayata geçirmek için kolları sıvamış bulunmakta. Üyeleri ve destekçileri ise sanıldığı gibi yaşlarındaki internet bağımlısı gençler değil, ileri yaşlarda da birçok üyesi var. Araştırmalara göre, bu partiye oy verenlerin önemli birçoğu, daha önce partilere kızıp sandığa gitmeyen vatandaşlardan oluşuyor. Partiyi nistepen yakından tanıyanlara veya medyadan partiyi takip eden birçok insana sorulduğunda Korsanlar, internetle alakalı bir şeyleri veya internet nesli ni temsil eden bir parti olarak adlandırılıyor. Almanya da bugün politika gündemine bakıldığında, diğer partilerin internette özgürlük gibi konulara tenezzül etmediği gerçeğine karşın, internet nesline farklı bir alternatif sunan Korsanlar, bu vesileyle son zamanlarda popülaritesini yükseltmiş görünüyor. CSU nun internet temsilcisinin bir Twitter hesabı bile yokken, bu siyasilerin 20 Milyon Alman facebook üyesine nasıl ulaşacakları merak konusu. SPD lideri Sigmar Gabriel in zamanında bir blogcuya hoşuna gitmeyen bir karikatür yüzünden uyarı gönderdiği de hâlâ unutulmuş değil. Bu gibi nedenlerden dolayı internet nesli, köklü partilere mensup siyasetçilere güvenmekte tereddüt ediyor. Gençlerin ve geleneksel politikaya itimat etmeyen hemen herkesin Korsanlara bu denli itibar etmesinin bir başka nedeni ise, yenilikçi insanlara siyasi arenada farklı alternatiflerin sunulmaması. İktidarda olan koalisyon hükümetinin sadece kendisiyle ve kendi politikaları ile meşgul oluşu, bunun dışındaki önerilere pek kulak vermeyişi de, Korsanlar Partisi ni destekleyenler için önemli bir sebep oluyor. Korsanlar Partisi ni seçmenin gözünde değerli kılan diğer bir özellik: Parti programına girmesi öngörülen veya daha öncesinde fikir alışverişi yapılması gereken başlıklar, Korsanlar Partisi nin üyeleri tarafından internet ortamında tartışılıyor ve daha sonra ortak bir karara varılıyor. Bu yöntemle her üye, öngördüğü konuyu parti yönetimine sunabiliyor ve oy birliği sonucunda bu başlık programa alınıyor. Yıllardır dillerden düşmeyen, 7 den 70 e herkesi ilgilendiren, Türkiye de ülke gündemi olmaktan çıkmayan, Türkiye, Avrupa nın bir parçası mı? sorusu da, Korsanların internet ortamında yanıt aradığı konulardan biri. Partinin Federal Yönetim Kurulu Üyesi Julia Schramm, bu soruyu şöyle yanıtlıyor: Türkiye coğrafi açıdan hem Avrupa nın hem de Asya nın bir parçası. Ama bizim bu konuda henüz kesin bir görüşümüz yok, fakat bu konuda tartışıyoruz. Biz, uluslararası bir partiyiz, bu şu anlama geliyor: Ulusal sınırlar dahilinde düşünmüyoruz. Kanımca bu noktada sorulması gereken soru, Türkiye ne istiyor? Türk vatandaşları, Türkiye de yaşayan insanlar ne istiyor? Avrupa Birliği nin bir parçası

16 HAYAT Gerçekler Hayat ın İçinde Gizlidir 16 Eylül September 2012 Şevval 1433 dosya olmaya evet mi, hayır mı diyorlar? Bu noktada benim tercihim, bu sorunun ilkin onlara (Türklere) sorulması olurdu. [...] Demokratik, açık ve şeffaf bir Avrupa istiyoruz. Bu çerçevede eğer Türkiye, Avrupa Birliği ne üye olmak istiyorsa, ben kişisel olarak burada hiçbir sorun görmüyorum. Müslümanlık ve Hristiyanlık ile ilgili tartışmalar ise Korsanlar Partisi için ikinci planda kalıyor. Biz seküler bir partiyiz, herhangi bir din partimizde ve izlediğimiz siyasette rol oynamıyor. Bu çerçevede Hristiyan Demokrat Birlik Partisi nin başlattığı tartışma, bizim için önem taşımıyor. Korsanlar Partisi üyelerinin internet ortamında yürüttüğü tartışmalara bakıldığında, parti içindeki genel eğilim Türkiye nin Avrupa Birliği üyeliğinin desteklendiğini gösteriyor. 30 bin civarında üyesi bulunan Korsanlar Partisinin aktif olarak çalışan Türk kökenli üyeleri de mevcut. Schramm, göç ve uyum konusunda önemli bir bahise de değinmeden edemiyor. Uyum sözcüğünü reddeden ve onun yerine göç ve katılım ikilemine vurgu yapan Schramm, Alman kökenli olmayan insanlara bu toplumun bir parçası olma ve katılım fırsatı verilmesi gerektiğini ve Alman kökenli olmayanların en azından yerel seçimlerde oy kullanabilmesi gerektiğini savunuyor. Hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgar yardım edemez diyerek, her geçen gün daha da büyüyen bu siyasi oluşumun ilerleyen zamanlarda daha iyi takip edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. IGMG Kadınlar Teşkilatı Dış İlişkiler Komisyon Toplantısı nda Buluştu IGMG Genel Merkez Kadınlar Teşkilatı, yeni yapılanma sürecinde, üzerinde hassasiyetle durduğu dış ilişkiler konusunu görüşmek için Kerpen`de bir toplantı düzenledi. Toplantıya IGMG bünyesinde değişik görevlerde bulunmuş yaşları arasında 15 kişi katıldı. Dış münasebetler konusunda tecrübeli olan katılımcıların her biri farklı bir meslek sahibi ancak hedefleri aynı idi. Toplantının amacı, Kadınlar Teşkilatı nı uluslararası platformlarda temsil etmek ve bunun nasıl, kimlerle ve hangi stratejiyle uygulanacağının yollarını aramaktı. Kadınlar Teşkilatı nın yapılan faaliyetlerde ve etkinliklerde kendisini tanıtması, varlığını hissettirmesi ve toplumun içinde bizzat aktif olarak yer alması da toplantıda ele alındı. Bu amaçla hangi kuruluşlarla işbirliği yapılabileceği görüşüldü. Bölge ve şubelerdeki Kadınlar Teşkilatı Dış İlişkiler Başkanlarının eğitimi, çalışma alanları ve konsepti hakkında fikir alışverişinde bulunuldu. IGMG Kadınlar Teşkilatı Başkanı Hatice Şahin toplantıda şunları dile getirdi: Bu topluma hakiki manada hizmet etmeliyiz. Yaşadığımız ortamda faydalı çalışmalar yaptığımız takdirde emeğimizin karşılığını görürüz. Toplumdaki konumumuz çalıştığımız oranda iyiye gider. Biz amme menfaati doğrultusunda birçok çalışma yapıyoruz. Ama bu çalışmalarımızı yeterince tanıtamıyoruz ve yansıtamıyoruz. Yaşadığımız topluma kattığımız artı değerleri daha iyi anlatmalıyız. Dış ilişkiler birimi bizim için bu açıdan büyük bir önem taşıyor. Bu nedenle bu alandaki çalışmalarımızı hızlandırmalıyız. Toplantıda ayrıca dış ilişkiler alanında görev yapacak olan kişilerin vasıfları ve özellikleri görüşüldü. Uluslararası temsilde izlenecek stratejinin de görüşüldüğü toplantıda Hatice Şahin: Biz reaksiyon gösteren, tepki veren değil, aksiyonda harekette bulunan olmalıyız. Dışarıdan bize empoze edildiği gibi değil, kendi değerlerimize uygun davranmalıyız. Kendi görüşlerimizi kendimiz, yerinde ve zamanı geldiğinde açıklamalıyız. Dışarıdan gündeme oturtulan konulara ayak uydurarak değil, kendi gündemimizi kendimiz belirleyerek ağırlığımızı koymalıyız. Üretken ve aksiyoner olmalıyız, yön verilen değil, yön veren olmalıyız. Sürüklenen değil, sürükleyen olmalıyız. Sadece bize yöneltilen sorularla meşgul olup, bunlara cevap aramaktansa, daha cihan şumul düşünmeliyiz. Tüm dünyaya hitap edebilmeliyiz diye konuştu. Toplantıda ayrıca İslamrat Başkanı Ali Kızılkaya bir sunum gerçekleştirdi. IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün de toplantıya iştirak ederek, dış ilişkiler konusunun önemiyle ilgili bir konuşma yaptı. Rheinland Pfalz Başbakanı Kurt Beck Mainz DİTİB İftarına Katıldı Almanya nın Rheinland- Pfalz Eyalet Başbakanı Kurt Beck (SPD) Mainz Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Yunus Emre camisinin iftar yemeğinde cami yönetimiyle bir araya geldi. Eyalet Başbakanına başta Mainz Belediye Başkanı Michael Ebling, Uyum Müsteşarı Miguel Wicente T.C. Mainz Başkonsolosu Aslan Alper Yüksel. DİTİB Genel Başkanı Prof. Dr. Ali Dere T.C. Mainz Din Hizmetleri Ateşesi Ahat Taşçı, Bölge DİTİB dernek başkanları ve çok sayıda resmi yetkili yemeğe katıldılar. Sizleri seviyoruz ve saygı duyuyoruz. Sizleri başkası olarak görmüyoruz diyerek duygularını ifade eden eyalet başbakanı. DİTİB Yunus Emre camiinin çini, süsleme ve hat yazılarına hayranlığını ifade etti. Camii ve camide yapılan ibadetler konusunda da sorular yönelten Beck, yönetim kurulu üyesi Ramazan Ertuğrul tarafından bilgilendirildi. Cami faaliyetleri hakkında bilgi alan Başbakan iftar öncesi caminin iç mekanlarını gezerek burada kısa bir selamlama konuşması yaptı. GELECEĞİ BİRLİKTE ŞEKİLLENDİRELİM Rheinland Pflaz Eyalet Başbakanı Kurt şahsı ve çalışma arkadaşlarını böyle güzel yemeğe davet ettiklerinden dolayı teşekkür ederek başladığı konuşmasının satır aralarında kısaca şunları söyledi: İftar programında sizlerle birlikte olduğum için çok mutlu oldum. Birbirimizi tanıma fırsatı bulduk. Karşılıklı görüş alışverişlerine her zaman ihtiyacımız var. Birlikte güzel çalışmalar yapmak ve geleceğimizi birlikte inşa etmek istiyoruz. Bugün buraya gelmemizin diğer bir nedeni de sizlerin inancına olan saygımızı göstermek. Fakat bunu bir tolerans olarak değil, sizleri sevdiğimiz ve saydığımız için yapıyoruz diyerek sözlerini sürdüren Kurt Müslümanların dini bayramlarının resmi tatil olması için çabalayacaklarını tekrar yineledi. Misafirlere hitaben konuşmasını yapmak için kürsüye gelen DİTİB Genel Başkanı Prof. Dr. Ali Dere iftarda ramazan ayının önemine dikkati çekerek şunları kaydetti: Ramazan ayı, birlik, beraberlik ayıdır. Kötülüklerden uzak durarak kendimizi ölçme, bize sunulan nimetlerin değerini anlama zamanıdır. Almanya ya gelişimizin 50. yılında DİTİB olarak, Almanya daki birçok eyalette İslam din derslerini verme gayreti ve hazırlığındayız. Bu konuda tüm sorumluluğu da üzerimize almaya hazırız. DİTİB olarak Hamburg, Bremen, Kuzey Ren- Vestfalya ve Hessen eyaletlerinde İslâm din dersi vermek için diyalog halindeyiz. Biz Müslümanlar Almanya nın bir parçasıyız ve kalıcıyız, çalışmalarımızı da buna göre yapıyoruz dedi. Almanya da yapılan iftarların toplumun buluşup kaynaşması için güzel bir fırsat olduğunu dile getiren Mainz Başkonsolosu Aslan Alper Yüksel, Bu akşam Almanya da yapılan iftarların en güzellerinden birini yaşıyoruz. Rheinland-Pfalz da Başbakan Beck in göçmenlerle ilgili söylemleri gündemi belirliyor ve büyük önem arz ediyor. Camiiler toplumun buluştuğu, birbirinden haber aldığı ilim ve irfan yuvalarıdır. Bizim amacımız toplumumuzun eğitim seviyesini yükseltmek gençlerin siyasette ve her alanda güçlenmelerine destek olmaktır. Birlikte bütün sorunlara çareler bulabiliriz. Öyle sanıyorum ki toplumumuz tarafından beklenen çifte vatandaşlık sorunu da Sayın Beck gibi duyarlı siyaset adamlarının desteğiyle aşılacaktır dedi. Mainz Büyükşehir Belediye Başkanı Michael Ebling, Biz Mainz şehri olarak, Mainz`da yaşayan tüm insanların kendilerini evlerinde hissetmelerini istiyoruz dedi. Ebling Bizimle yaşamak isteyen herkes Mainz lidir. İslâm da ve Müslümanlar da Mainz in bir parçasıdır. Bu benim camiye ikinci gelişim. Burada sizlerle birlikte olmaktan mutluyum şeklinde duygularını dile getirdi. İftar yemeğine yaklaşık 200 kişi katıldı.

17 HAYAT Gerçekler Hayat ın İçinde Gizlidir 17 Eylül September 2012 Şevval 1433 dosya İn Davanın Sırtından Mahmut Aşkar MÜSİAD Hessen İftar Yemeği 2012 MÜSİAD Hessen in, Hanau şehrinde verdiği iftar davetine, T.C. Frankfurt Başkonsolosu İlhan Saygılı, IGMG Hessen Bölge Başkanı Bilal Kaçmaz, DİTİB Hessen Eyalet Birliği Başkanı Fuat Kurt, Ayrıca Deutsche Bank, Ziraat Bankası, THY, IHK Frankfurt yetkilileri, medya mensupları, STK Yöneticileri ve işadamları katıldı. MÜSİAD Hessen Başkanı Musa Aydın misafirlere yaptığı selamlama konuşmasında şunları söyledi; İftar yemeği vesilesiyle biraraya geldiğimiz bu günde birlik beraberlik ve dayanışma örneklerinden birini yaşıyoruz. STK temsilcilerinin de aramızda bulunduğu bu gecede, STK ların birbirleriyle ilişkisine dikkat çekmek istiyorum. Biliyorsunuz ülkemiz son yıllarda Ekonmik ve sosyal alanda çok ciddi yol kat etti. Aynı zamanda Uluslararası platformda sözü dinlenir, hatırı sayılır ve belirleyici bir ülke haline geldi. Böylesine güçlü ve itibarlı bir ülkenin mensubu olmakta bizleri ayrıca onurlandırmakta ve hatta özgüvenimizi daha da arttırmaktadır. Devlet artık bizleri yani yurtdışında yaşayan Türkleri çok ciddi ve kararlı bir şekilde destekliyor. Nerede bir vatandaşımız, yurttaşımız, soydaşımız varsa biz ordayız sloganıyla Yurtdışı Türkler ve Akrabalar Başkanlığı kuruldu. T.C. nin yurtdışında yaşayan yaklaşık 6,5 milyon vatandaşı var. Bu çok büyük bir değerdir. Bu değer ancak doğru kullanıldığı zaman bir anlam ifade eder, aksi halde 6,5 milyon, insan kalabalığı anlamına da gelebilir. Artık Almanya da yeni bir nesil yetişiyor. Yarım asır önce bu ülkeye gelen ve bu ülkenin diline, kültürüne tamamen yabancı o cefakar insanımızın, şimdi doktor, avukat, mühendis, iş adamı, siyasetçi, sporcu ve sanatçı bir çok dalda başarılı nesli yetişti. Biz Müstakil Sanayici ve İşadamı Derneği MÜSİAD olarak, Almanya da 10 şubemiz ve yaklaşık1000 üyemizle bu misyonu üstlenmiş sivil toplum kuruluşlarından biriyiz. İş dünyasında temsil ettiğimiz insanımızı Almanya da ve Türkiye de ve hatta dünyada en iyi şekilde temsil etmenin gayretindeyiz. Siz değerli İş Adamlarımıza sesleniyorum. Bizi ve bizim gibi insanımıza hizmet veren sivil toplum kuruluşlarını destekleyin. Tabloya geniş baktığımızda Her yapılan destek bir şekilde geri dönecektir dedi. Daha sonra 3 ay sonra Frankfurt a veda edecek olan, T.C. Frankfurt Başkonsolosu İlhan SAYGILI katılımcılara hitap etti. Saygılı: Hizmetlerimizi daha iyi bir ortamda verebilmek için taşındık. Vatandaşlarımız bu durumdan çok memnun. Artık ortamların yanında zihniyetler de değişiyor. Görevim süresince çok tecrübe elde ettim. Özellikle bir konuya değinmek istiyorum. Çocuklarımızın eğitimi çok önemli. Yarınlarımızın daha iyi olması için çocuklarımıza yatırım yapmak bizlerin asli görevdir. Kendine güvenen, ekonomik durumu iyi, yaşam kalitesi yüksek ve kendi ayakları üzerinde durabilen bir nesil için en önemli konu eğitimdir dedi. Aslında seni görünen ve görünmeyen, hatta bilinen ve bilinmeyen bütün eşgalinle önüne koymak, sana ayna olmak isterdim. Benden gizlemeğe çalıştığın, benden kaçırdığın fakat gören gözlerden kaçması asla mümküm olmayan ve aslında seni ele veren yönlerinle, sana anlatmak isterdim. Şayet gülücüklerin gibi dostluğun da sırıtmasaydı... Biz, dost hatasına matem tutar, üstüne kara bir perde çekeriz. Onu, olur olmaz yerlerde ifşa etmez, sevinç çığlıkları atmayız. Gözgöze gelmek, karşılaşmak gerek... Birbirimize teğet geçtiğimiz bizi, dertlerimiz delip geçiyor. Beni kahreden senin sahteciklerin;...mış gibi...muş gibi oluverişlerindir. Sahteci dostların dostluğundan kork, sahici dostların düşmanlığından korkma! Senin aynan benim... Bak, kendini göreceksin. Eğer bakmaya cesaretin varsa... Kabe ye tepeden bakan beton yığını binalar gibisin: Ruhsuz ve suratsız... Kabe nin yakınında olmak, onlara kutsiyet kazandırmadığı gibi, sen de ibadetten nasibini almamış, namazı sabah uykusuna feda eden dindarlar gibisin. Eğri adamın elinden doğru iş, yalan dilli ağızdan doğru söz çıkmaz. Senin gibi adamın elinde kalem, dilinde kelâm yamulur. Oldum olası kendi ayakları üzerinde duramayanlardan iki sebepten dolayı korkarım: Birincisi; onların hangi tarafa yıkılacaklarını, ikincisi de; kime yaslanacaklarını kestiremediğimden... Hedefi yükseklerde olanın gözü yukarılara bakar. Ayağa bakan, ayağa takılır. Ayak takımını ise, ayağa bağ bile yapmazlar... Her devrin ilahları ve onların kulları olur. Kullar, efendilerinin etrafında pervane kesilirler. Saflar değiştikçe dostluklar gibi naslar da değişir. Her defasında ayrı birinin etrafında tavaf edene, dönek derler. İnananların Mabud u kadar mabedi de bellidir. Günahı ve sevabı gibi, dostluğu da belli düşmanlığı da... Her devrin adamı olmayı kendine ülkü edinenin ilkeli duruşu olmaz. Senin dava dediğin, arkasına sığındığın aslında şey den ibarettir. Ve dava nın içindeki o şey olan seni çıkarsak, geriye sadece ben kalır. Çünkü o şeyin de içindeki sadece ben den ibaretti. Kafası şeylerle meşgul olanın kendisi de şey den başka birşey değildir. Uğruna feda olurum dediğin anda bile kendine feda etmekten geri durmadığın, dava nın sırtından in artık! Bu dava seni taşıyamıyor. Ben de...

18 HAYAT Gerçekler Hayat ın İçinde Gizlidir 18 Eylül September 2012 Şevval 1433 dosya ATİB Genel Başkanı İhsan ÖNER Rostock'tan Gereken İbret Alınmamıştır ATİB Genel Başkanı İhsan Öner, Rostock-Lichtenhagen'da vuku bulan yabancı düşmanı, ırkçı saldırıların 20. yıldönümü münasebetiyle yaptığı basın açıklamasında, "Bundan 20 yıl önce yabancılara karşı yapılan ırkçı saldırıdan gereken ders alınsaydı, Mölln, Solingen ve yıllara yayılan, NSU Seri Cinayetleri olmayacaktı" dedi. "Bölge halkının ve güvenlik birimlerinin gözleri önünde günlerce Alman Neonazileri ve Yabancı Düşmanları, ağırlıklı olarak Vietnamlı mültecilerin kaldığı sığınma yurdunu ateşe verdiler. Sayıları binlerle ifade edilen çevre halkı da bu olayları başlatanları ne yazık ki, alkışlarla desteklediler. Hitler Almanya'sının çökmesinden sonra ilk defa Rostock-Lichtenhagen'da patlak veren bu olaylar, "Pogrom" olarak adlandırıldı. IGMG Wuppertal Yunus Emre Camii nde Bayram Şöleni IGMG Düsseldorf Bölgesi Wuppertal Milli Görüş Yunus Emre Camiinde özellikle çocuklara yönelik bir Bayram Şöleni düzenlendi. Programın açılış konuşmasını Yunus Emre Camii Gençlik Başkanı Kazım Mollamehmetoğlu yaptı. Mollamehmetoğlu bu tür etkinliklerin önemine değindi. Yine Yunus Emre Camii Cemiyet Başkanı Abidin Temel de bir selamlama konuşması yaptı. Katılımdan dolayı herkese teşekkür etti. Sunuculuğunu Eyüp Burak ın yaptığı programda Sandalye yarışması, Balon yarışı, Çuval yarışması ara sorular bilmeceler, İlahiler ve Şiirler de vardı. Salih Şahin in Sakarya marşı şiiri güne damgasını vurdu. Yarışmalarda dereceye giren Ceyda Yusuf, Aslında göçmen Türklere karşı ölümle neticelenen ilk kundaklama, 17 Aralık 1988 tarihinde Almanya'nın Schwandorf kasabasında Osman Can, eşi Fatma Can, çocukları Mehmet Can ve Alman komşuları Josef Hübener'in hayatlarını kaybetmesiyle kayıtlara geçmiştir. Bu olaydan ders çıkarılmadığı ve örtbas edildiği için Rostock'ta tekrarına şahit olduk ve yine Rostock'tan ibret alınmadığından, 23 Kasım 1992'de Mölln'de Arslan Ailesi üç ferdini, 29 Mayıs 1993'de ise Solingen'de Genç Ailesi'nin beş ferdini yabancı düşmanı, ırkçı Almanlar yakarak öldürdüler. Bütün bunlardan ders çıkarılmadığı gibi gereken tedbirin de alınmamasından dolayı, bu sefer Neonazilerin seri cinayetlerine sekizi Türk, on kişi kurban edildi. Bunların dışında Ludwigsburg gibi vicdanları sızlatan, muallakta kalmış olaylara rağmen, Almanya Türkleri son derece serin kanlı ve sorumlu hareket etmiş, olayların aydınlanması ve takibini yetkili mercilerden beklemiştir. Fakat böylesi olaylar karşısında dahi itidalı elden bırakmayan Türkler, kamuoyundaki yaygın töhmet ve önyargıları hak etmedikleri gibi, mağdur oldukları halde suçlu muamelesine tabi tutuluyorlar. Rostock olaylarının 20. yıldönümünde Almanya Cumhubaşkanı Sayın Gauck'un tesbit ve temennilerine yürekten iştirak ediyor, yabancı düşmanı, ırkçı saldırıların nihayet son bulmasına temenni ediyoruz." Yusuf Muhammed, Salih, Ahmet Burak, Alex Alemanno ve Büşra Maksud dan oluşan çocuklar ödüllendirildiler. Programın sonunda bütün çocuklara hediye verildi. Mevlana Şahin`in açık kürsüsünde şiirler, fıkralar ve ilahilerle devam eden programda Kızlar Gençlik Teşkilatı Başkanı Hayriye Şahin de bir konuşma yaptı. Kadın ve erkekler caminin erkekler bölümünde yapılan Şölene katılım yoğundu. Çocukların ve ailelerinde mutlulukları gözlerinden okunuyordu. Program Salih Şahin`in okuduğu kapanış Kur an-ı Kerimi ile sona erdi. Ayrıca Bayram Şöleninden sonra bu yıl ilk defa düzenlenen ilkokula başlayan çocuklara camide dua edilerek okullarına başlatıldı. Yunus Emre Camiinde çocuklar Dualarla uğurlandılar ve bir ilk gerçekleşmiş oldu. Arakan da İnsanlık Dramı Devam Ediyor Burma nın 7 eyaletinden birisi olan Arakan Bangladeş ve Hint Okyanusu yla sınırlı bir Güneydoğu Asya bölgesi. Arakanlı Müslümanlara yapılan zulüm ve yok etme devam ediyor. Amaçları etnik temizlik ve soykırım olmuş yönetimlerin. Bu yüzden Suudi Arabistan, Malezya, Pakistan ve Bangladeş gibi farklı ülkelere göçenler olmuş. Arakan ın 5 milyonluk nüfusunun büyük bir kısmını geçmişte Müslümanlar oluştururken bugün uygulanan baskı ve şiddet politikaları neticesinde yaşanan göçlerle bu sayı yarı yarıya inmiş durumda. Arakanlı Müslümanların nüfus cüzdanları dahi yok. Kimlikleri dahi verilmemiş bir topluluk. Uluslararası toplumun suskunluğunda insanlar katledilmeye devam ediyor. Zulme uğrayan Arakanlı Müslümanlara yardım yapmak için IGMG Sosyal Yardım Derneği Hasene bölgeye gözlemci gönderdi. Bölgeden yeni gelen Kerem Erdoğan bölgede ailelere 30 euroluk gıda yardımı yapıldığını kaydetti ve şunları söyledi: Uzun bir uçak yolculuğunun ardından Dubai üzerinden Malezya ya ulaştım. Malezya da Myanmar a giriş için vize aldık. Myanmar a giriş o kadar da kolay değil. Dışarıdan gelen yardım kuruluşlarına giriş müsadesi vermiyorlar. Partner kurum yetkililerinin yardımlarıyla turist ve işadamı sıfatıyla vize aldık ve o şekilde ülkeye girdik. Arakanlı Müslümanların Myanmar a giremediği gibi Bangladeş e de girişlerine müsaade edilmiyor. Partner kurum yetkililerin Arakanlı Müslümanlara uygulanan zulme dair gösterdikleri fotoğraflar olayın vehametini gösterir nitelikteydi. Köylerde kadın, kız, çoluk çocuk demeden katliamlar yapılmış. En çok da kadın ve kızlara işkence yapılıyor olduğunu gördük. 12 Ağustos tarihine kadar kişinin öldürüldüğüne dair bilgiyi paylaştı kurum yetkilileri. Fotoğraflarda gördüğümüz yanmış insanlar; bacakları, yüzleri, kolları parçalanmış insanlar zulmün boyutunu gösterir nitelikteydi. Yerlerinden ve yurtlarından edilen insanlar ise nereye sığınacaklarını bilmeden kaçmışlar. Ülkede Müslümanlara dair tam bir yok etme politikası güdülüyor. Daha öncede farklı kampanyalar bağlamında değişik ülkelere gittik; İnsanlar aç ve sefildi oralarda. Ama buradaki durum çok daha farklı. Burada açlıktan ziyade Müslüman kimliklerinden dolayı yok olma tehlikesi altındalar. Her şeye rağmen buradaki halk iç savaş istemiyor Kurban Kampanyası nda Arakan a gereken ilgi gösterilecektir Kurban Kampanyası çalışmalarını yürüten Hasene Derneği, bu sene de onlarca ülkede kesimler yapacak; mazlum ve mağdura kurban etlerini dağıtacak. Hasene yetkilileri 2012 Kurban Kampanyası nda, Arakan da yaşanan katliamdan dolayı mağdur durumda olan Müslümanların yanlarında olacaklarını ve bölgeye ağırlık vereceklerini ifade ettiler.

19 19 HAYAT Gerçekler Hayat ın İçinde Gizlidir Eylül September 2012 Şevval 1433 dosya Federal Almanyada vergi denkleştirme işlemleri prensip olarak iki yıl içerisinde yapılır veya yapılması gerekiken, geçen yıllarda çok sayıda mahkeme kararı nedeniyle bu süreler 4 yıl olarak belirlenmişti. Örneğin 2008 yılı vergi denkleştirme işlemleri 2012 yılı sonına kadar yapılmaktadır. Ne var ki, bu yıl tam izin zamanı maliye 2011 yılına ait vergi denkleştirme işlemlerinin 25 Temmuz`a kadar acilen gönderilmesini isteniyordu. Maliyeyle yaptığımız görüşme sonucu, olayın sistem hatasından kaynaklandığı tespit edilerek düzeltildi. Kısaca, vergi işlemlerini derneklerde yaptıranlar sene sonuna kadar yaptıracaklar. Kendileri ilgilenenlerin hemen yaptırmaları gerekiyor. Federal Maliye Bakanlığından alınan bilgilere göre vergi denkleştirmeler `ye kadar normal süre olarak belirlenmiştir. Ancak, maliye bazı hallerde yine de vergi denkleştirme işlemlerinin acil yapılmasını isteyebilir. Bunlar; - Geçen yıllarda yüklü şekilde maliyeye para ödenmişse, - Vergi denkleştirme işi hep geç gönderilmişse (tembellik alışkanlığı), - İşletmelerde yapılan kontrol sonucu belirlenen gelirler, Maliyeye ceza ödememek için 2011 yılına ait vergi denkleştirmenin gününe kadar yapılmasını salık veririz Vergi Kanununda Aktuel Değişiklikler Asım TOZOĞLU Diplom-Volkswirt Vergi Denkleştirme Derneği Başkanı melik.sel@gmx.de Maliye de 2011 Karmaşası a. İşe gidiş masrafları götürü olarak 1000 euro (2011 Ocaktan geçerli olarak) b. Çocukların kazandıkları para sınırlandırılması kaldırıldı. Böylece çok küçük meblağlar yüzünden bir yıllık örneğin 2080 euro gibi bir çocuk parası artık yanmıyacak. Bilindiği gibi okula gidenler, meslek yapanlar veya tahsil eden çocuklar için 25 yaşını doldurana kadar çocuk parası, çocuğun yıllık gelirinin net 8004 euroyu geçmemesi halinde devlet tarafından ödeniyordu. Eğer bu miktarı geçerse çocuğun geliri, o zaman ödenen çocuk parasının iadesi gerekiyordu. Bu durumda bir de Eigenheimzulage alan kimse ayrıca onu da geri ödemek zorunda kalıyordu. Yapılan Değişiklik Çok Sayıda Aileye Bir oh Dedirtecek 2011 ve daha önceki yıllar için çocuk paralarında sıkıntı olan yol masraflarında yeni mahkeme kararı ile geniş haklar elde edildi. İş yeri ve okula gidiş yolu iki kat olarak hesaplanarak zaten küçük meblağlar yüzünden kaybolan haklar geri gelmiş oldu. c yılı için düzenlenen vergi karnesi 2012 yılı için de geçerli olacak. d. Yüksek mahkeme tarafından karara bağlanan ilk tahsil masraflarının vergiden düşülmesi kararı hükümetçe uygulanmamaktadır. İlgili kimselerin mutlaka uzmana danışmalarını salık veririz. Okuyucuların dikkat etmesi gereken bazı püf noktalarını hatırlatmak istiyoruz: 1. Türkiye`ye para havalelerinizin mutlaka kaynağı belli olmalıdır. Bilhassa büyük miktarda (örneğin on bin euroyu geçen) gönderilen paraların gerektiğinde hesabını vermelisiniz. Yıllık geliri otuz bin euro olan bir kimsenin üç yıl içinde Türkiyeye altmış bin euro göndermesi hiç de gözden kaçacak bir durum değildir. 2. Bakım paraları için Türkiye`ye Ocak ayı içinde mutlaka havale yapılmalıdır. Zira maliye ilk havaleden itibaren bakım miktarlarını hesaplamaktadır. Örneğin Mayıs ayında ilk havale yapılmışsa, ilk dört ay değerlendirilmez. Hatta bazı memurlar bu insanlar gerçekten bakıma muhtaçsa, ilk dört ay ne ile geçindiler? şeklinde soru yöneltebiliyorlar. Türkiye`de yaşayan bakıma muhtaç akrabaların gelirlerine bağlı olarak işlem yapılmaktadır. Hiç geliri olmayan kimseler için kişi başına 4002 euro gönderilmelidir. 3. Federal Almanya Maliye Bakanlığınca daha önce gönderilen kişilerin Identifikationsnummer lerini mutlaka yanlarında taşımalarını önemle salık veririz. Bilhassa gümrüklerde, kur için gidildiğinde ve tasarrufu teşfik primleri için doldurulan dilekçelerde gerekli oluyor. DiTiB Ehrenfeld Alman Komşularına İftar Verdi Diyanet İşleri Türk İslam Birliği Genel Merkez Köln Teşkilatı cami inşaatı devam etmesine rağmen, sosyal ve kültürel faaliyetlerini sürdürüyor. Yerli ve yabancı medya mensublarıyla hemen her ay bilgi alış verişi, kahvaltılı ya da yemekli birlikteliklerle sosyal yada kültürel bilgi alış verişi gibi enstürmanlar kullanılarak, hem Türk İslam imajı, hem de dini bir cemaat topluluğu olgusu oturtulmaya çalışılıyor. Geçtiğimiz dönem görev yapan müşavirlerinde çabaları ve günümüz DİTİB Genel Başkanı Prof. Dr. Ali Dere beyinde ihtisasını Almanyada yapmasının avantajıyla zorluklara rağmen epey mesafe katetildiği vakasını göz ardı etmemek gerekir. Pek çok kurum da (resmi ya da sivil) geçmişte istenmiyen vakalarla karşı karşıya kalınmıştır. DİTİB de kim olduğu meçhul kişiler vatandaşın mabed yapılsın diye verdiği belki o günkü günlük emanete gözünü dikebilecek kadar alçalan kişiler, diğer yanda malum estetik yada inşaasal kusurların getirdiği bir yığın haksız dedikodu. VİP davetiyle pek çok yerli ve yabancı kurum siyasal ve iş dünyası temsilcileri hem onure edildi, hem de DİTİB kendini tanıtma imkanına kavuştu. Yine aynı hafta içerisinde Merkez cami inşaasının devam ettiği Ehrenfeld deki Alman komşulara kapılarını açtı. Mahallelerinde koskoca duran beton yapının estetik ve mimari özelliğinden başlayıp kullanım alanlarında nelerin olduğu bu yapının içerisi neler barındırdığını, namazgahından, seminer salonlarına, eğitim sınıflarından, konferans salonlarına, bürolardan, spor salonuna, inşaatın ta başından, tahmini bitiş tarihine kadar serencamı DİTİB Basın ve Halkla ilişkiler Müdürlüğünden Ayşe Aydın Alman komşularına aktardı. Yine Bölgenin Belediye Başkanş Josef Wirkes Cami müsadesi veren Fritz Scrama gibi ilk günden beri bütün kışkırtıcı ve provokotörlere aldırış etmeden ilk günün kararlılığıyla yine DİTİB in davetine koştu, uzatılan mikrofona yine iyi şeyler söyledi. Son söz. DİTİB Genel Başkanı Dere gelecek Ramazan ayına cami inşaatının bitirilme temmennisi içerisinde olduğunu hem sözlü hem de yazılı bildirdi.

20