MÜDÜRÜMÜZ. Değerli Kurşun Kalem Okuyucuları,

Transkript

1 MÜDÜRÜMÜZ Değerli Kurşun Kalem Okuyucuları, Yedinci sayımızı sizlerle paylaşmanın sevincini yaşıyoruz. Sevgili öğrencilerimiz, bildiğiniz gibi başarılı olmak için üç koşul gereklidir: çalışmak, çalışmak, çalışmak. Biz de sizin bir yıl boyunca yaptığınız çalışmaların bir kısmını paylaşmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Düşünen, çalışan, üreten ve bilen insanlarla varabileceğimiz bağımsız yarınlar için çabanız ve ürettiğiniz her şey bizler için çok kıymetli. Beraber varacağımız aydınlık bir gelecek ancak velilerimiz ve öğretmenlerimizle kucaklaşarak bu başarıları birlikte var ederek mümkün olabilir... Her zaman üretmekle ve paylaşmakla ortaya çıkaracağımız nice sayılara diyerek saygılarımı sunuyorum. YAŞETTİN GÖZÜTOK Okul Müdürü 1

2 ATATÜRK ÇANAKKALE SAVAŞI 1915 ATATÜRK Arkadaş, kardeş, ana, baba, Tüm millet çıktık onunla yola, Ağladık bazen hep mutlu olamadık. Tam değildi cephanemiz silahımız, Üzülmedik kararlıydık kazandık. Rüzgârına karşı çıktık savaşın, Kalbimizde Atamız, öncüsüyüz barışın. B undan 98 yıl önce, Çanakkale dünya tarihin en kanlı savaşlarından birine tanık oldu. I. Dünya Savaşı na Almanya nın yanında katılan Osmanlı Devleti, İtilaf Devletleri ile Çanakkale de önce, o güne kadar dünyada yaşanan en büyük deniz savaşını daha sonra da çok çetin geçen kara savaşlarını yaptı. İngiltere Başbakanı nın deyimiyle, yüzyılların nadir olarak yetişdirdiği dahi bir insanın savaşa damgasını vurması sonucu bu büyük savaşı Türk tarafı kazandı. Çanakkale Savaşları na damgasını vuran Mustafa Kemal bu savaş esnasında yazdığı bir mektupta şu satırlara yer verir: Burada hayat, o kadar sakin değil. Gece gündüz, çeşitli toplardan atılan şarapneller ve diğer mermiler başlarımızın üstünde patlıyor, askerlerimizin hali kalmıyor. Kurşunlar vızıldıyor ve bomba gürültüleri toplarınkine karışıyor. Gerçekten bir cehennem hayatı yaşıyoruz. Çok şükür askerlerim pek cesur ve düşmandan daha dayanıklılar. Mustafa Kemal in de belirttiği gibi Çanakkale de cehennem hayatı yaşanmıştı 98 yıl önce. Karşımızdakiler çok güçlü, çok zenginlerdi; dünyanın dörtte üçüne egemenlerdi. Buna karşılık tarihinin en eski milletlerinde biri olan Türk Milleti, ateşten geçerek, kan içinde, bir daha uyumamak, benliğini unutmamak, kandırılmamak, sömürülmemek, ezilmemek, ölmemek üzere çığlık çığlığa diriliyordu.(1) O diriliş meyvesini vermiş, Milli Mücadele nin ve Cumhuriyet in habercisi olmuştu. Kahraman Türk askeri Çanakkale de kelimenin tam anlamıyla destan yazarken, tarihin akışını değiştirmişti. Çanakkale Savaşı hiçbir devletin, hiçbir ordunun, hiçbir silahın yurt sevgisinden ve milli onurdan daha güçlü olmadığını, olamayacağını tüm dünyaya öğretmişti.(2) Sevgili okurlar; Çanakkale Savaşı kahramanlık hikayeleriyle doludur. Bu hikayeler siperlerin her iki tarafında da yaşanmıştır. Bu olguyu Mustafa Kemal insanlık tarihine geçen şu sözlere tespit etmiştir: Bu memleketin topraklarında kanlarını döken İngiliz, Fransız, Avusturalyalı, Yeni Zellandalı, Hintli kahramanlar! Burada dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle yan yana koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve rahat uyuyacaklardır. Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır. Sevgili okurlar, Çanakkale Savaşı işte tüm bunlardan dolayıdır ki olağanüstüdür, bir onur abidesidir. Bu onuru, bu gururu bizlere yaşatan başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm kahramanlarımıza, tüm şehitlerimize minnetlerimi sunar; aziz hatıraları önünde saygıyla eğilirim. T. Gökhan BAŞARAR S os yal Bilgiler Ö ğretmeni Gülsenur ŞALCI 5/B (1) Turgut ÖZAKMAN, Diriliş, Bilgi Yay s. 269 (2) Turgut ÖZAKMAN, Diriliş, Bilgi Yay s.321 2

3 BİR DESTANDIR ÇANAKKALE Çanakkale me hiç gidemedim, Hikayesini, destanını dinledim, Hep uzaklardan dua ettim, Nur içinde yatasın Mehmetçiğim. ATATÜRK ATATÜRK E ŞİİRLER Kim bilir ne yürekler yandı, Ne anılar, ne gelinler ağladı, Bayrağımın elleri kınalı, Şehidimin baş ucunda dalgalı. Bayrağımsın sen, al yıldızımsın, Varsın rengin kanla boyansın, Gururluyuz,herkes anlasın, Şehidim düşmanlar çatlasın. Bırak içim kan ağlasın. Gözyaşım toprağına aksın, Seni diller saygıyla ansın, Mehmetçiğim, baş tacımızsın. Mezar taşına kuşlar konar, Çiçeklerin buram buram kokar, Güneş bir doğar bir batar, Şehitler ölmez ebediyen yaşar. Şehit haberiyle ağladı her hane, Çok zordu yenmek, azdı cephane, Fakat vatan değişmez yegane, Bir destandır Çanakkale!... İrem ÜNAL 6/B TARİHTEKİ BÜYÜK ADAM Mustafa Kemal, Tarihin büyük adamı. Her zaman arkandayız, Canım atam gözümün nuru. Her zaman bilginle üstün oldun. Sen yurdumuzu kurtarıp, Büyük destanlar yazdın, Tarihin büyük adamı, Sarı saçınla, mavi gözünle, Kalbimde yaşıyorsun. Anıtkabir in içinde, Canım atam gözümün nuru Fatma Ezgi ŞİMŞEK 5/B ÖZLEM Çocukların özler seni, Mustafa Kemal Paşa. Önderimizsin sen bizim, Mustafa Kemal Paşa. Duramayız hasretinle, Her yıl geliriz sana. Bekçisiyiz cumhuriyetin Mustafa Kemal Paşa. Ülkemizin onuru, Gençliğimizin gururu Sen rahat uyu, Mustafa Kemal Paşa. Bir gün ölürsem eğer, Anıtkabir olsun mezarım Gurur verir bana; Senin yanı başın. Hiç üzülme sen, Canını verir herkes vatana. Hiç meraklanma, Feda olsun bu can toprağa. Feyza TÜRKMENELİ 5/B 3

4 RÖPORTAJ DARÜLACEZE RÖPORTAJ Darülaceze Bab-ı Şefkat Buraya gelen insanlara ırk, dil, din ayrımı gözetmeksizin şefkatle yaklaşacılacaktır. nsanın İ her gün yanından geçip de farkına varamadığı güzellikler, kıymetini bilemediği değerler olur ya işte her gün yakınından geçtiğimiz hatta hemen bitişiğinde öğrenim gördüğümüz hayırlı bir kurum var: Darülaceze. Arkadaşlarımla bu kurumu, işleyişini, amaçlarını merak ettik ve öğretmenimizin rehberliğinde kurum müdürüyle görüşmenin uygun olduğunu düşündük. Binanın tarihi atmosferi hepimizi etkiliyor, bir süre birbirimizle konuşmadan bekliyoruz. Merdivenleri çıktıktan sonra geniş bir salona çıkıyoruz. Duvarlardan, tavanlara mobilyalara kadar her yerde Osmanlının izlerini görmek mümkün. Sonra büyük bir kapıdan kurum müdürünün odasına alınıyoruz. Nevzat Bey bizi çok içten karşılıyor ve ilk defa böyle önemli bir kurumun en üstündeki kişiyle röportaj yapmanın bizde yarattığı stresi azaltıyor; bir baba bir dede şefkatiyle yaklaşıyor. Bizi tanımaya çalışırken sözlerimizi bir yetişkinmişiz gibi önemsiyor ve başlıyoruz söze. Efendim, bizi bu röportaja kabul ettiğiniz için arkadaşlarım ve okulum adına teşekkür ederim, sorularımıza geçmeden önce bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Teşekkür ederim, burası sizinle daha güzel oldu. Ben 1961 yılında Adıyaman da doğdum. İlkokulu Adıyaman da, ortaokul ve liseyi Kahramanmaraş ta; üniversite, yüksek lisans ve doktorayı İzmir de tamamladıktan sonra İstanbul a geldim. Büyükşehir Belediye sinde kültür ve sanat faaliyetlerin başındayım. Evliyim, dört çocuğum var ve ikisi üniversiteyi bitirdi ikisi de üniversitede okuyor. Yayımlanmış dokuz kitabım var, onuncusu da baskıda. Bu kurumda görev almanızda en önemli faktör nedir? - Bu kuruma 2012 yılında atandım. Buraya gelme amacımı şöyle tarif edeyim: Burası bir aile, tarihi bir kurum, simgesel değeri olan bir kurum. 118 senedir ayakta duran ve kimsesizlerin şefkat beklediği bir kurum. Annem babam sizlere ömür. Daha fazla anne baba bulabilmek için buraya geldim. Buradakileri annemiz, babamız, kardeşimiz ve çocuklarımız olarak görüyoruz. Genelde toplumda bakıma muhtaç yaşlılara bakım hizmeti veren bir kurum olarak algılanan Darülaceze nin amacı sadece bununla mı sınırlıdır? - Tabi Darülaceze nin amacı sadece yaşlılara bakmak değildir. 0-3 yaş arası kimsesiz olan bebekler de burada barınıyor. Diğer 4

5 RÖPORTAJ taraftan da bizim kültürümüzde tabi ki kimsesiz diye bir hadise yoktur, herkesin bir kimsesi vardır. Eğer bir akrabası yoksa onun da kimsesi devlettir. Doğal olarak o kimsesiz dediğimiz, arkadaşı olmayan insanları, çocuğu olmayan insanları, annesi babası olmayan insanların baba şefkatiyle, anne şefkatiyle burada koruma altına alırız. Kurumunuzda kimlere hizmet verilmektedir? Kuruma kabul şartlarınız nelerdir? - Kurumumuzda şu anda 0-3 yaş arası bir iki bebeğimiz, toplamda ise 525 sakinimiz var Kabul edilmek için dört şartımız var: Birincisi kimi kimsesinin olmaması; İkincisi yardıma muhtaç, bakıma ihtiyacının olması, bakacak durumda kimsesinin olmaması, üçüncüsü en son beş yılını İstanbul da yaşıyor olması, diğer bir şartımız ise herhangi bir bulaşıcı hastalığının olmaması, zihinsel veya zihni hasta olmaması şeklinde özetlenebilir. Kurumunuzda kalan insanların beslenme ve barınma dışına ne tür hizmetler veriyorsunuz? - Bir insanın ihtiyaç duyacağı ne varsa. Onlara kültür ve sanat hizmetleri veriyoruz. Bir de geziler yapıyoruz. Havanın güzel olması halinde gezilere götürüyoruz. Bu gibi hizmetler veriliyor. Buna rağmen dışarı çıkıp gezmek isteyenlere tek başına çıkıp gezebiliyorlarsa günlük izin veriliyor, değilse yanına bir refakatçi veriliyor. İnsanın ne türlü ihtiyacı varsa, edebiyattan sanata bu hizmetleri alabiliyor. Rehabilitasyon merkezimiz kabiliyetlerinin geliştirilmesi, yeteneklerinin ortaya çıkarılması amacıyla çalışıyor. Ürettikleri ürünleri gerek fuarlarda gerekse burada hediyelik eşya reyonumuzda satışa sunarlar. Bu vesileyle topluma katkı yaptığını hisseder ve dolayısıyla da çok mutlu olurlar. Kurum olarak halktan beklentileriniz nelerdir? Halktan yeterli ilgi ve desteği görüyor musunuz? - İnsanlarımızdan burada kalan insanları yalnız bırakmamalarını istiyoruz. Biz her imkanı, 5 yıldızlı otelde verilen her türlü hizmeti verebiliriz; ama buradaki insanlar konuşmak isterler, dertleşmek isterler, unutulmamak isterler, önemsenmek isterler. Her yaşta çocuk, bebek ergen, olgun, yaşlı ki kıdemli diyoruz, yaşlı demiyoruz onlara hepsinin hiç değişmeyen üç ihtiyacı vardır: ilgi, sevgi ve şefkat. İnsanlarımız gelip buradaki insanlara şefkat gösterirlerse hem kendi şarj olur hem de mutluluğu yayarak bulaşıcı bir güzellik oluştururlar. Tabi toplumun beklentileri içerisinde yaşlılarımıza sahip çıkmamız gerek. Biz de onlara yakın olduğumuz müddetçe bu yaşlı dediğimiz kıdemli insanların tecrübelerinden istifade etmiş oluruz. Kurumunuzda farklı dinlerden insanlara kucak açıldığını biliyoruz. Bu insanların dinlerini özgürce yaşamaları için ne tür hizmetler veriliyor. - Bütün dinlere, dillere eşit yaklaşımda bulunan bir anlayış var. Burada da 118 senedir cami, havra ve kilise açık bir şekilde hizmetine devam etmektedir. Kimse dininden dolayı kimseyi sorgulayamaz. Burayı ziyaret etmek, yaşlılarımızla vakit geçirmek isteyen bir kişi ya da bir öğrenci gurubu için koşullarınız nelerdir, zaman bakımından bir sınırlamanız var mı? Grup halinde gelinecekse daha önceden halkla ilişkiler birimimizden randevu alınması gerekir. Çünkü bir rehber nezaretinde geziliyor. Eğer bireysel olarak gelmek istiyorsanız her gün ile arasında burası ziyarete açık, gelip ziyaret yapılabilir. Buraya gelmeden önce de, kültürümüz gereği eğer eli boş gelmek istemiyorsak, neye ihtiyaç varsa alabileceğimiz kadar alıp gelebiliriz. Ancak her gelen çikolatayla, baklavayla geldiği zaman, burada yaşayan insanların çoğu şeker hastası olduğu için, sağlık açısından sıkıntı oluşabilir. Bir gülle, bir kitapla gelmek veya hiçbir şey alamıyorsak bile onlara bir tebessüm etmek yeter. Bireysel ya da kurumsal olarak kurumunuza yardım yapmak mümkün mü? Bu yardımları nasıl organize ediyorsunuz. Bu yardımlarla ilgili herhangi bir sınırlama mevcut mu? Özellikle giysi yardımı ve gıda yardımı çok oluyor. Tabi ki maddi yardım da alınıyor. Ancak şuna önem veriyoruz. Birincisi, buraya bağışladıkları her şeyin muhakkak makbuzunu almaları lazım. İkincisi, biz buradaki insanları çok önemsiyoruz. Onlar bizim efendilerimiz, biz onların hizmetkarlarıyız. İnsan efendilerinin en güzel elbiseleri giymesini ister, en kaliteli gıdayı tüketmesini ister. Dolayısıyla biz bırakın ikinci el giysiyi defolu giysiyi bile kabul etmiyoruz bağış olarak ve giydirmiyoruz. Gelen gıdaların da kaliteli olmasını arzu ediyoruz. Son kullanma tarihi geçmiş veya ezilmiş, bozulmuş gıdaların da kabulünün mümkün olmadığını ifade etmek isterim. Nakit bağışları da biliyorsunuz makbuz karşılığında alınıyor ya da banka hesap numaralarıyla bankalara yatırılıyor. Bankadan dekontlarını almaları gerekir. Bunda bir sınır yok. Ayrıca adak da kabul ediliyor. Bunun için kesimhanemiz var arka tarafta ve özel bir kuruluş da canlı hayvan tedariki sağlıyor. Kurban Bayramında kurban kesimi gibi hizmetler de ayrıca veriliyor. Burası hayır kurumu olduğu için doğaldır ki bağışlarla ayakta duruyor. Efendim bize zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederiz. Bizim aracılığımızla öğrencilere ve Kurşun Kalem okuyucularına iletmek istediğiniz bir düşünceniz var mı? Ben şahsınıza ve tabi başta Kurşun Kalem Dergisinde emeği geçen gençlere ve sizleri yetiştiren ve bu güzel röportaj için teşvik eden değerli öğretmen ve idarecilerinize teşekkür ederim. Siz bizim geleceğimizsiniz. Geleceğimizin sizin gibi pırıl pırıl olmasını istiyoruz. Onun için de sosyal sorumluluk çok önemli. Sosyal sorumluluk kapsamında bilin ki sizden saygı bekleyen, sizden sevgi bekleyen sadece anne ve baba kardeşleriniz değil, bu gibi yerlerde yolunuzu gözleyen yaşlılarımız. Buraya gelip bu duyarlılığı gösterdiğiniz için hepinize ayrıca teşekkür ediyor, sevgilerimi sunuyorum. Ahmer Berk SİZER 6C Eylül Ayça ÖZDEMİR 6B Dilara ZORKAYA 6B Zeynep DOĞAN 5C Hayalim İstanbul Bitmemiş bir şiirin dizeleri gibidir, İstanbul... Her dem şairane bir bakışla yeniden var olur. Nevzat BAYHAN Darülaceze Müdürü 5

6 YAZI İLETİŞİM İDEAL VE YAŞAM B ireyler arası iletişim, kişilerin birbirine bilinçli veya bilinçsiz olarak iletmek istedikleri duygu ve düşüncelerini aktardıkları bir süreçtir. Bu sürecin başarısı, bireyin yaşamındaki mutluluğun temelidir. Başarılı bir iletişimden söz etmemiz için bir takım koşullara dikkati çekmemiz gerekmektedir. Öncelikle karşımızdaki bireylere saygı duymak, onların önemli ve değerli olduklarını hissettirmek, varlıklarını olduğu gibi kabul etmek; gerçekçi, doğal ve abartıdan uzak davranışlar sergilemektir. İletişimin belki de en önemli öğesi empatidir. Empati bir anlamda dış dünyayı, karşımızdaki bireyin penceresinden görmeye çalışmaktır. Kurulan bu duygu ortaklığı, iletişimi güçlü kılar. İletişim yalnızca konuşma değil, aynı zamanda Neyi? Nerede? Nasıl? Ne zaman? gibi soruları, uygun olduğu zamanı bilmektir. İletişim sisteminin temel öğelerinden biri de dinlemedir. İyi bir dinleyici, iletişim kurduğu kişinin yalnız söylediklerini değil: yüzü, eli, kolu ve bedeniyle yaptıklarını da duyar. İyi bir iletişim bizi yaşamımızın her evresinde mutlu ve başarılı kılacaktır. Bizi başarılı ve mutlu olmaya götürecek bir diğer olgu da ideallerimizdir. Birey yaşamı, büyük oranda zihninde tasarladıklarıyla önce hayal eder, sonra umudu oluşur ve nihayetinde bu olguları eyleme yansıtır. Her eylem olumlu veya olumsuz bireyin yaşam biçimini oluşturan öğelerdir. Eğer genel anlamda olumlu ve iyi denebilecek özellikleri yansıtan bir yaşam sürdürüyorsa o bireyin yaşamında mutlu olduğundan söz edebiliriz. Çünkü idealleri ile paralel bir yaşam sürebilenler yaşamdan memnun kalırlar. Bu da gösteriyor ki ideallerini hayatına yön verecek şekilde gerçekleştirebilenler beraberinde başarıya ulaşırlar. Yaşamdan memnun olmayan, sürekli mutsuz olduğunu iddia eden ve mutsuzluğunu da kendisi dışındaki etmenlere dayandıranlar ya ideallerinden yoksundur ya hayal dünyasındadır. Hayalleri (ideal) ile gerçek yaşamı uyuşmayan bireylerin yaşamlarında mutlu olmaları ihtimal dahilinde değildir. Bu durumda olan birey sürekli mutsuzdur, çelişkili yaşamaya ve sonunda hayata küsmeye döner yüzünü. Bireyin dünyaya geldiği toplumda var olan sosyal etkenlerin, bireyin yaşamına yön vermesi de önemli bir nedendir. Ama bireyin yaşam şekline yön veren asıl güç, idealleri ile eylemlerinin tutarlılığıdır. İdeallerini eylemlerine yansıtmayı başaran birey beraberinde mutluluğu da yakalar. Yapılması gereken bireyin hayattan ne beklediğini saptaması ve bu saptamalara dayalı olarak idealler kurması, bunlara ulaşmak için gereken çabayı göstermesidir. Yukarıda söz ettiğim üç olgu birbiriyle uyumlu olduğunda, söz konusu birey yaşamına yön verecek başarıyı yakalayacak ve mutlu olabilecektir. Haluk ÇETİN Sınıf Öğretmeni 6

7 ETKİNLİK/RÖPORTAJ OKULUMUZ 27 MAYIS TA SÜLEYMAN BULUT U KONUK EDİYOR 1954 yılında, Beyşehir Gölü kıyısında Tolca Köyü nde doğdu. İlkokulu dönemimi, ders kitaplarını okumanın dışında masallar, Mevlâna öyküleri ve Nasreddin Hoca fıkraları dinleyerek geçirdi. Ders kitaplarının dışındaki bir kitapla, bir romanla, bir öykü veya şiir kitabıyla ortaokul için gittiği Beyşehir de tanıştı. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi ne kaydoldu. Rakamlarla dolu iktisat, işletme, istatistik derslerini geçip okulu bitirdiğinde anladı ki: Aslında rakamların dünyasını pek sevmiyordu; harflerin dünyasıydı onun sevdiği. Rakamların dünyasını bir kenara bırakarak, harflerin dünyasıyla daha yakından ilgilenmeye başladı. İstanbul Radyosu nun Arkası Yarın, Çocuk Saati ve Çocuk Bahçesi programları için radyo oyunlar yazmaya başladı Aynı zamanda, Türk ve dünya edebiyatının o güne kadar okuduğum temel yapıtlarını bir kere daha okumaya başladı. Ama, bu kez, ne yazmış? diye değil, nasıl yazmış? diye bakarak Öyküye ya da romana, nasıl başlamış, nasıl geliştirmiş ve nasıl bitirmiş diye? Bugün de okuma macerası, doludizgin devam ediyor, yazmaktan daha çok okumaya zaman ayırıyor Çünkü, yazarlığın okulu yoktur; ya da vardır: diyor yazar. Çocukların severek kitaplarını okuduğu yazar Süleyman Bulut 27 Mayıs ta okulumuza gelerek birbirinden renkli kitaplarını öğrencilerimiz için imzalayacak ve söyleşi yapacak. SELÇUK YÖNTEM i STÜDYODA ZİYARET ETTİK Selçuk Yöntem, 13 Temmuz 1953 tarihinde, Iğdır da dünyaya geldi. Tiyatro eğitimi almak için 1975 ila 1976 yılları arasında Ankara Devlet Konservatuarı Tiyatro Yüksek Bölümü nde okuyan Yöntem, 1977 yılında, Ankara Devlet Tiyatrosu kadrosuna girdi yılında Topuzlu, 1980 yılında Kurban ve 1981 yılında rol aldığı Yaban Ördeği adlı oyunlarla tiyatroya adım atan Selçuk Yöntem, 1994 yılında İrfan Yalçın ın Aşağıdakiler adlı oyununu, 1995 yılında ise Savaş Dinçel in Gürültülü Patırtılı Bir Hikâye adlı tiyatro oyununu yönetti. Gürültülü Patırtılı Bir Hikâye, Yöntem e Ankara Sanat Kurumu tarafından verilen Övgüye Değer Yönetmen ödülünü kazandırdı. Selçuk Yöntem 1978 yılında televizyon izleyicisi ile tanıştı ve bir çok dizide rol aldı ve oynadığı her dizi seyirciden büyük beğeni topladı yılında sinema dünyasına adımını atan oyuncu bu dünyada da başarılı oldu. Tiyatro ve televizyon dünyasından tanıdığımız, sesi ile yüreklere hitap eden, yaptığı çalışmalarla ilgimizi çeken Selçuk Yöntem ile stüdyosunda samimi bir söyleşi yaptık. Ondan dinlediklerimizi sizlerle paylaşmak istiyoruz. Sizi ekranlardan tanıyoruz. Ancak yaşımız küçük olduğundan şimdiye kadar yaptığınız çalışmalarla ilgili eksik bilgilerimiz var. Bize kendinizden bahseder misiniz? Devlet Konservatuarı mezunuyum yılına kadar Devlet Tiyatrosunda çalıştım. Dizilerde tiyatroda ve sinema filmlerinde oyunculuk ve seslendirme çalışmaları yaptım. Bugünlerde de Büyük Risk adlı yarışma programını sunuyorum. Sizin için daha ön planda olan tiyatro mu yoksa sinema mı? Tiyatro, sinema ve dizi oyunculuğu, hepsi bizim oyunculuk alanlarımız.bunlar oyunculuk açısından önemlidir, birbirinden ayırt etmek mümkün değil. Tabi ki tiyatroda diğerlerine göre daha canlı performans göstermek gerekir. Ünlü olmak hayatınızı zorlaştırıyor mu? Zaman zaman çok önemli avantajları olmakla birlikte bazen hayatımızı zorlaştıran tarafları da var. Biz öğrencilere mesleğinizle ve hayatla ilgili tavsiyeleriniz var mı? Karar vermek çok önemli. Hayattan ne istediğinize, ileride ne olmak istediğinize karar verirseniz, mesleğinizle ve hayatınızla ilgili hedeflere daha kolay daha bilinçli bir şekilde ulaşabilirsiniz. Bize vakit ayırdığınız, düşüncelerinizi bizimle paylaştığınız için kendim ve arkadaşlarım adına çok teşekkür ediyorum. Berkan ÇİVİ 6D 7

8 RÖPORTAJ MÜDÜR YARDIMCIMIZI TANIYALIM D ergimizin bu sayısında genç ve dinamik müdür yardımcımız İlker Türen le söyleşi yapmak istedik. Kendinizi Kurşun Kalem okurlarına kısaca tanıtır mısınız? 1981 yılında İstanbul da doğdum, öğrenim hayatımı burada tamamladım. Aslen Çanakkaleliyim. Evliyim ve bir çocuğum var. Kendi alanım dışında şu sıralar Kamu Yönetimi bölümü öğrencisiyim. Bunun yanında kendi alanımda yüksek lisansım devam ediyor. Koyu bir Galatasaray taraftarıyım. Nasıl bir öğrenciydiniz? Öğrencilik yıllarınıza dair bir anınızı bizimle paylaşır mısınız? Her zaman hırslı ve ne istediğini bilen bir öğrenciydim. Bunun için başarıya nasıl ulaşacağımı bilerek planlı çalıştım. Ayrıca çok da hareketliydim. Öğretmenliğe başladığım ilk gün (okulumuzun Fen ve Teknoloji dersi öğretmeni Nuran öğretmenin de eşi ), ortaokulda Beden Eğitimi öğretmenim Kenan hocayı bu okulda tören esnasında görünce çok şaşırdım ama o daha çok şaşırdı. Senin ne işin var burada? deyince, o kendi öğrencisiyle çalışmanın ben de kendi öğretmenimle çalışmanın gururunu yaşamıştım sanırım. Okulumuzda daha önce Bilişim Teknolojileri dersi öğretmeni olduğunuzu biliyoruz. Aynı okulda idarecilik yapmak nasıl bir duygu? Okuldaki öğrencileri ve çalışma arkadaşlarımı daha önceden tanıdığım için avantajlı bir durum aslında. Öğrencilerden ve velilerden kopuk değilim, kolay iletişim kurmak açısından iyi oldu diyebilirim. Okulumuzun başarısını nasıl değerlendiriyorsunuz? Başarıyı arttırmak için bizlere düşen görevler nelerdir? Önce bakış açımızı gözden geçirmeliyiz. Yarışmaktan çok ne istediğimize karar vermeli, hedef belirlemeliyiz. Ailelerimiz ve öğretmenlerimiz de ancak o şekilde bizim yanımızda rehberimiz ve destekçimiz olabilir. Ailelerin rolü çok önemli çünkü onlar bizi daha iyi tanıyor. Tanımıyorsa da tanıma gayretinde olmalı. Bakış açısı dediniz eğitimle ilgili farklı bakış açılarınız ve yaklaşımlarınız neler? Sınavlarla ilgili ne düşünüyorsunuz mesela? Keşke sınavsız bir değerlendirme sistemimiz olsaydı ama maalesef yok. Öğrenciler hedeflerini kendileri belirlemeli. Ülkemizde genç nüfus fazla, bu bir eleme yöntemi aslında. Keşke herkes eşit koşullarda iyi okullarda okuma fırsatı bulsa diyebiliyorum şu anda. Katkılarınızdan dolayı teşekkür ediyor, iyi çalışmalar diliyoruz. Ben de bu söyleşiyi benimle yaptığınız için teşekkür ediyor, tüm öğrencilerimize ve öğretmen arkadaşlarıma başarılar diliyorum. Buse Özen 7/C, Alp Dinmez 7/C, Buse Kendigelen 7/C 8

9 GENÇ KALEMLER NİNNİLER Ah şu ninniler olmasa, Nasıl uyuruz her gece, Rüyalarımızı süsleyen Ninniler, ninniler. Ninelerimizden kalan Geçmişimizi yansıtan, Geleceğimizi yansıtan, Ninniler, ninniler. Herkesin farklı bildiği, Herkesin farklı anlattığı, Hayalleriyle süslediği, Ninniler, ninniler. Her gece okunan Okunmadan uyunamayan Uykularımızı güzelleştiren Ninniler, ninniler. Bilal Tayyip TÜNAY 8 / A NİSAN AYI Ben bahar çocuğuyum Nisan sonunda doğmuşum Bu yüzden çok severim Çiçekleri, böcekleri, kuşları Nisan ayında ben Dostlarımla beraber olmak isterim Önce bir tomurcuk gibi olmasına rağmen Sonradan büyüttüğüm dostlarımla Nisan ayını çok severim Baharın en güzel zamanıdır Birde Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız olunca Daha bir başka sevmek zamanı İrem Öykü DOĞAN 7 / A ANNEMDİR ANNEM Beni görünce Yüzünde nurlar açan, Kalbi çiçeklerle dolan, Annemdir annem Kafamı yastığa koyduğumda Beni öpüp koklayan, Hasta olduğumda Bana çorba yapıp içiren, Sevdiğim bir anda Sevincime sevinç katan, Annemdir annem Açan çiçek, çağlayan su, Gülümseyen engin duygu, Evimizin mutluluğu, Sensin benim güzel annem. Aslı Irmak TOPUZ 5 / B 9

10 OKULUMUZ İSTANBUL U TANIYALIM KULÜBÜ K ulübümüz çalışmaları, özellikle İstanbul un tarihsel süreci konusunda yoğunlaşmaktadır. Kulüp çalışmalarımızda eski İstanbul yerleşim yerleri incelenmekte; yaptığımız gezilerle bilgi artırımı sağlama amaçlanmaktadır. İstanbul Tıbbi Bitkiler Bahçe ve Müzesi ni ziyaretimizde; kentin ortasında, betonlaşmanın yoğun olduğu bir bölgede oluşturulmuş yeşil dokunun huzur veren ortamında ilaçlara ham madde olan çeşitli bitkileri tanıdık,bu konuda bilgilendirildik. Fetih 1453 Panorama Müzesi gezimiz derslerimizde ayrıntılı bir biçimde işlediğimiz Fatih Sultan Mehmet ve İstanbul un Fethi konusunu, teknik tasarım harikası olarak görsel bir zenginlikle izlememizi sağladı. Kulübümüz Fetih 1453 Panorama Müzesinde Kulübümüz Emirgan Korusunda Kulübümüz Galata Kulesi ve Tünel de Kentler insanların imzasıdır. İstanbul Tanrı nın mühürüdür. der Fazıl Hüznü Dağlarca Biz de adım adım İstanbul u içimize çektik. Emirgan Korusu nda Pierre Loti de, Ortaköy de, Rumeli Hisarı nda, Beyoğlu nda İstanbul u doya doya yaşadık. Kulübümüz Pierre Loti de Kulübümüz Ortaköy ve Rumeli Hisarında 10

11 GENÇ KALEMLER YAZILAR / ŞİİRLER SINAVCIKLAR Sınavlar hayatımızda, hayatımızın her yerinde. Belki de hayatımız sınav Aslında insanların yaşadıkları ne kadar zor; hayat sınavını mı çeksinler, yoksa hayat sınavının içindeki birkaç saatlik anlamsız, küçük gibi görülen fakat büyük sonuçlara yol açan sınavları mı? Her şey güzel giderken her işin içinden beklenmedik bir şey çıkar: SINAV. Onlar çoğu öğrencinin büyük kabusudur. Adının bile duyulması tüyleri ürpertir, için bir hoş olur, moralin bozulur. Hele birde o sınav heyecanı yok mu kalbin durur, otomatiğe geçersin, titremeye başlarsın. Ben böyle oluyorum işte Bence tüm insanların sınavla ilgili duygularına biraz da olsa tercüman oldum. Hayat sınavında, sınavcıklarla yaşamımızı devam ettirmeye çalışıyoruz. Bari her anımızı değerlendirerek yaşayalım! Sınav sözcüğüne -cık küçültme eki getirerek ne kadar küçültmeye çalışsam da büyük sonuçlar bizi ve yakınlarımızı hep ürkütüyor. Sorumluluklarımızı yerine getirerek, her dakikayı, her saniyeyi üzen, bunaltan hiçbir şeyi kafaya takmadan yaşayalım.sadece kendimiz için, sevdiklerimiz için Sınavcıklara inat Ceren KAYA 8C KİTAPLAR HAYATTIR Dünya da 25 milyon kitap olduğunu biliyor muydunuz? Peki, siz içinden kaç tanesini okudunuz? Aslında kitaplar bizim en iyi arkadaşlarımızdır. Hani boş zamanlarınızda kitap okuyun derler ya aslında o zamanlar bizim en dolu anlarımızdır. İnsan için en etkili öğrenme yolu,kitap okumaktır. Kitapların sayısız faydaları vardır. Mesela bazen bizi hiç bilmediğimiz yerlere götürür, hayal gücümüzü genişletir ve bazen de tıpkı bir pusala gibi insanlara yol gösterirler. Kitaplar insanların her yönden gelişmesine katkıda bulunurlar. Kelime haznemizi güçlendirir. Bilgiyi arttırır ve hatta hafızayı bile kuvvetlendirir. Kitaplar bizim için öğretmenlerdir. Önemli olan bunun değerini anlamaktır. Bu yüzden kitap okumayı sevmeliyiz. Okumayı sevmek hayattaki can sıkıcı saatleri güzel saatlerle değiştirmektir. Okuyun, kitapları hayatınızın merkezi yapın. Kitaplar bir hazinedir, kitap okudukça zenginleşiriz. Unutmayalım kelime haznemizi geliştirmek bizim elimizdedir. Beyza Nur TAYFUN 6A MEVSİMLERDEN KIŞ Bembeyaz oldu ortalık, Ağaçların dalları yine çıplak. Hava bir parça karanlık, Kar yağıyor üstümüze, inceden. Kış kendini belli etti artık. Gel, biz de şöyle kocaman Bir kardan adam yapalım. Eğer düşmekten korkmazsan Buzun üstünde kayalım. Mehmet Avni ÇELİK 8C 11

12 GEZİ İŞ BANKASI MÜZESİNE GİTTİK T ürkiye İş Bankası Müzesi, Banka nın 26 Müze İş Bankasının tarihi binası Ağustos 1924 yılında kuruluşundan bugüne, iktisadi, sosyal, kurumsal gelişimine ait verilerin bir araya getirildiği, ko- Şubesinin çağdaş olan Yenicami runduğu ve toplumsal paylaşıma açıldığı müzeciliğin tüm bir kurum tarihi müzesidir. gereksinimlerini 14 Kasım 2007 tarihinde halka karşılayacak biçimde, restore edi- açılan müzenin kuruluş çalışmaları yaklaşık iki yılı bulmuştur. Çok kalabalık bir lerek kullanıma ekip çalışmasıyla ortaya çıkarılan İş Bankası Müzesi 83 yıldır Türkiye nin açılmıştır.. Müze dört bir köşesinde biriken belgeler, fotoğraflar, filmler, objeler, hatta hafızalarda ve kalplerde yer etmiş hatıralar özenle toplanmış, belgelenmiş, şına ayrı bir tarihe Binası ise başlı ba- ömürlerini gelecek nesillerle buluşacak şekilde uzatmak için restore edilerek korumaya alınmıştır. yılında postane olarak hizmete başlamış, 1909 yılında büyük postanenin sahiptir. Osmanlı zamanında, 1890 yılında inşaatına başlanan bina 1892 açılmasıyla paket postanesi olarak hizmet verdi yılında kurulan Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası na devredilene dek hizmet vermeye de devam etti de Türkiye İş Bankası nın İtibar-ı Milli Bankası ile birleşmesiyle Yenicami deki bina İş Bankası na devredildi. O günlerden bugünlere dek gelen bina bir çok kez tadilat geçirdi. Müze yakın tarihimize ışık tutarak ve geleceği aydınlatacağına olan inancıyla kapılarını ziyaretçilere açık tutuyor. 12

13 GENÇ KALEMLER 13

14 ETKİNLİK OKUMA İŞTAHSIZLIĞI YENİLEBİLİR... OKUMA ARAŞTIRMACISI FERHAT ÖZEN İ KONUK ETTİK Okuma Araştırmacısı Ferhat ÖZEN Okuma Araştırması alanında on beş yıldır çalışan bir eğitimci. Anadili eğitiminin sağlam ve iyi metinler okumaktan ve onları anlamaktan geçtiği bilinciyle Türkçe ve edebiyat derslerini okuma eğitimi merkezli işledi ve bunu savundu. Bu konuda yaptığı sorgulamalar Özen i Okuma Araştırmasına yöneltti. İlk araştırmasını Ulaslararası Demokratik Eğitim Kurultayına (2-6 Şubat 1998,Ankara) bireysel bildiri olarak sundu. Türkiye de Okuma Alışkanlığı ve Öğretmenin Sorumluluğu başlıklı bildrisi, basında büyük ilgi gördü. Bunun üzerine, üç yıl süren bir çalışmayla bu bildiriyi genişleterek kitaplaştırdı. Okuma Araştırması alanındaki bu ilk kitabı Türkiye de Okuma Alışkanlığı (Neden Okumuyoruz? Neden Okumalıyız? Nasıl Okumalıyız?Neler Okumalıyız?) başlığıyla Kültür Bakanlığı tarafından yayınlandı (2001). İki yıldır henüz mayalanma aşamasında dediği Okuyan Toplum Projesi okullarda büyük ilgi gördü. Ekran Bağımlılığından Kitap Kültürüne, İnsan Okur konu başlığıyla, okullarda da Kitapla Barışma Söyleşileri ni sürdürüyor. Her hafta bir özel okulla bir devlet okulunda yetişkinler dışında öğrencilere de yaşamda kitabın da olduğunu anımsatıyor; uyuşturucuya, şiddete, cinnete ve hareket halindeki cehalete karşı, onları okumaya kışkırtıyor. E kran bağımlısı, kitaba küs, okumaya gönülsüz; elektronik bir kuşağın kitapları, kültürden kesilmesi okuma iştahsızlığının yenilebilir bir çağ hastalığını anlatmak için Okuyan Toplum Projesi kapsamında Ferhat Özen okulumuz 6. ve 7.sınıf öğrencileriyle bir söyleşi yaptı. Ferhat Özen söyleşi sırasında Kitap okumayanın boyu uzar, aklı uzamaz; yaşı büyür, aklı büyümez. Sözü ile öğrencilerin dikkatini çekti.atatürk ün altını çizerek okuduğu 3994 kitaptan, sahibinden 0 kilometre beyinlerden söz ederken dijital çağın çocuklarının ilgisini topladı.tiyatral söyleşisinde Microsoft un sahibi Bill Gates in kızına 45 dakikadan fazla internet kullanmasını yasakladığını duyanlar kulaklarına inanamadı. Yeşilay ın ekran bağımlılığın da zararlı alışkanlıkların içine aldığını öğrenince herhalde ceplerinde taşıdıkları telefonlarını bir kez daha düşündüler.bir oturma odası duvarın yarısını kaplayan ekran, cebinde telefon,laptop masanın üstünde, annemin telefonu,babamınki son modellerden biri Ben Bill Gates in çocuğundan değersiz miyim! Soruları,cevapları kafalarında bir fırtına gibi esti. Söyleşi sonrası geri bildirimlerde öğrencilerimiz kitap okumayı sevdiklerini vurguladılar. Ferhat Özen in okuma iştahsızlığını gidermek için verdiği ilaçları kullanma kararı aldılar. 14

15 OKUL ETKİNLİĞİ BİZ OKUYORUZ OKUDUKÇA KAZANIYORUZ K atip Çelebi Kitaptan daha iyi bir arkadaş yoktur.zaman zaman o,insana dert ortaklığı eder. İnsanın gönlünü açar;yüreğine su serper.gönlünün her muradına kitapla erişirsin.öylesine güzel bir dost görülmemiştir;ne incitir,ne incilir. demiştir. Kitaptan daha iyi bir arkadaş olmayacağını anlayan öğrencilerimiz yine Biz okuyoruz okudukça kazanıyoruz kampanyasına katıldılar.il Milli Eğitim tarafından seçilen sekiz kitabı okudular gönüllerindeki murada ulaşmaya çalıştılar. 100 Temel Eser içinden seçilen kitaplar şunlardı: - Fadiş (Gülten DAYIOĞLU) - Vatanın Kilidi Çanakkale (Sara Gürbüz ÖZE- REN) - Dokuzuncu Hariciye Koğuşu (Peyami SAFA) - Yürekdede ile Padişah (Cahit ZARİFOĞLU) - Gururlu Peri (Mehmet SEYDA) - Beyaz Kanatlı Kuş (Hasan Latif SARIYÜCE) - Bir Küçük Osmancık Vardı (Hasan Nail CA- NAT) - Uçan Sınıf (Erich Kastner) Fadiş ile halimize şükrettik. Vatan Kilidi Çanakkale de Kınalı Kuzu yu, Yahya Çavuş u, Koca Seyit gibi birçok kahramanı, bir kez daha yad ettik,dokuzuncu Hariciye Koğuşu nda eski İstanbul daki bir aşk hikayesine tanıklık ettik. Cahit ZARİFOĞLU nun şiirsel anlatımıyla Yürekdede nin ve eşinin sevgisine imrendik. Fidan ın yaşamı Gururlu Peri de bizi etkiledi. Bilgin Amca ve Uzun un maceralarını, Hindistan gezilerini,beyaz Kanatlı Kuş ta okuduk. Osman ın maceralı hayatını, bebekken kaçırılışı, ailesine kavuşmasını Bir Küçük Osmancık Vardı kitapta adeta beraber yaşadık.uçan Sınıf ta yatılı okulda yaşananları Hababam Sınıfı na benzettik. Daha neler öğrendik neler Hayatımıza birçok yeni dostlar girdi ne incindik ne de incittik, onlarla dert ortağı olduk.bu yıl yine sekiz kitaptan sorular hazırladık ve öğrencilerin katılımıyla sınav yaptık.sınav sonucunda Şevval BALTACI (7-B) birinci, İrem ÜNAL (6-B) ikinci, Ceren ATAMAN (7-D) Ezgi KARYEMEZ (7-E) üçüncülüğü paylaştılar.puanları eşit olan Sena ÜNÜ- VAR (8-A), Damla FUAT (7-C) ve Buse ÖZEN (7-C) beşincilik için tekrar yarışa girdiler.damla FUAT okulumuzu temsil etmeye hak kazandı. İlçenin yaptığı yarışmada ise İrem ÜNAL ikinci olarak Şişli İlçesini temsil etmeye hak kazandı. Yarışmaya katılan bütün öğrencilerimizi,ilçede bizi temsil eden beş öğrencimizi kutluyoruz. İrem e il yarışmasında başarılar diliyoruz. Geçen seneden sonra önümüzdeki sene kitap okuma yarışmasına katılmama kararı almış olmama rağmen (çünkü,bu kitapları okumak,soru çıkarmak, sorulara çalışmak çok fazla vakit alıyor.bazen insan okuduğu kitabın tadına varamıyor) yine de dayanamayıp bu sene de Dilek Öğretmenimin öğrencisi olarak sekiz kitabı alarak okumaya başlamıştım.üç kitabı daha önceden okumuştum.diğer beş kitabı da bir çırpıda okumuştum.okulumuzda yapılan sınava az bir zaman kalmıştı.son tekrarlarımı yaptıktan sonra sınav günü gelmişti.sonuçlar açıklandı 1. olmuştum.çok mutluydum. İlçedeki sınava bizi en iyi hazırlayabilmek için Binnur Öğretmenim bize çok şey katmıştı.ilçedeki sınavda arkadaşımız İrem ÜNAL ilk beşe girmeyi başarmıştı.sekiz kitap arasından beni en çok etkileyen Bir Küçük Osmancık Vardı adlı kitaptır.kitap candır, sırdaştır.bol bol okuyup kendimizi geliştirelim.hüseyin Avni Kurşun adını hep daha yükseklere taşıyalım. Şevval BALTACI 7/B Bu yarışma sayesinde bilgi dağarcığımın ve hayal gücümün zenginleştiğini ve geliştiği düşünüyorum. Yarışmaya katılmakla beraber kitap okuma alışkanlığını da kazandığımı düşünüyorum. Ayrıca belki de kitap okumayı sevmeyenlerde bizlerin derecelerini ve çalışma şevkimizi görseler bu yarışmaya katılıp, kendilerini deneyebilir ve kitap okuma sevgisi ile alışkanlığı kazanabilirler. Buse ÖZEN 7/C Ben aslında bu sene de dereceye girip ikinci olmayı beklemiyordum. Buna çok sevindim. Dereceye girmek demek ilçede yine sınava girmek demekti. İlçedeki sınava katılmak için Gülbağ Selim Sırrı Tarcan İlköğretim Okuluna gittik. İlçede ikinci olduğum için çok mutluyum. Şimdi il yarışmasına katılmak için kitapları okumaya devam ediyorum. Bence herkes bu yarışmaya katılmalı. Dereceye girmesek bile üzülmemeliyiz. O kitapları okumuş olmak güzel. O yarışmaya katılmak güzel. İrem ÜNAL 6/B Kitap okuma yarışması sayesinde hayal gücüm gelişti. Kelime darcığım büyüdü. Bu yarışma bizi kitap okumaya teşvik ediyor. Az kitap okuyan bir öğrenciye bile fazla kitap okutuyor. Bu nedenle herkesin yarışmaya katılması çok faydalı olacaktır. Sınava girerken çok heyecanlıydım. Dereceye girebileceğimi pek düşünmüyordum. Ancak beşinci oldum ve ilçedeki yarışamaya gideceğimi öğrendim. Çok mutlu oldum. Dereceye giren diğer arkadaşlarımla ilçedeki sınava çalıştık. Hepimizin, okulumuzu en iyi şekilde temsil ettiğini düşünüyorum, hepsini tebrik ediyorum. Damla FUAT 7/C 15

16 TİYATRO Bİ ŞEY DİYEBİLİR MİYİM? Ö yle bir zaman gelecek ki her şey satılacak ama her şey! Eğer böyle kör ve sağır yaşarsak ; tüm manevi değerlerimizin, ruh servetimizin cenazesinde buluşup toprağa verilişine tanık olacağız. Kimileri ben söylemiştim diyecek. Kimileri Ben biliyordum. Diyecek ve değerler adına kıtlığın yaşandığı çorak şehirlerden hep aynı sesler yükselecek Batan kültürün malları bunlar, gel vatandaş gel!kilo on beş, kilo on beş! Anlayışın hormonsuzu burada gel! Ve bizler utancımızın ağırlığıyla uçurumun kıyısında öylece kalakalacağız Geleceği görmek için kahin olmaya gerek yok her şey apaçık ortada bizden söylemesi. Bi Şey Derken Bizler Tomurcuk derdinde olmayan ağaç odundur! diyerek düştük yola, güzel şeyler bulmak umuduyla! Bu yolculukta düşündüğümüz, ürettiğimiz, paylaştığımız her şey için kucak dolusu teşekkürlerimi gönderiyorum desteğini esirgemeyen herkese. Ve çocuklar Dağların karlı tepeleri derelere, dereler ırmaklara, ırmaklar denizlere taşısın umutlarımızı, umutlarımızın ağırlığı okyanuslarda buluştursun bizleri yeniden! Sizleri sevgiyle, umutla kucaklıyor daima ayakta alkışlıyorum. iyi yolculuklar can lar TEŞEKKÜRLER Tüm idarecilerimize; Bizi yalnız bırakmayan Okul Aile Birliğimize ; Afişimizi tasarlayan Tolga Arkonaç a; öğretmen arkadaşlarım Dilek Çelik e, Binnur Beyazıt a ve Fusün Çamkıran a; Eksik bir tek çivi bile bırakmayan Mustafa Abi ye ve Medine Abla ya, ilgileriyle yanımızda olan velilerime Dilay Aydın TOPLULUĞUN DİLİNDEN Bir Şey Demek Duygu Erdem : Oyunumuzu sergilemeden önce bu kadar sorunsuz olacağına inanmamıştım! Öğretmenimiz Sahnede her şey değişecek yeter ki bir ekip olun! diyordu. Biz bir ekip olduk gerçekten!aslında utangaç bir insanım. Tiyatro sayesinde bunu yendim, ben bile inanamadım! Çok mutluyum! Bence çok iyi bir iş çıkardık! Dansla ilgilenmeye karar veridim. Şimay AYDIN : Topluluğa büyük bir istekle katıldım ve sonuna kadar devam ettim sahneye çıktığımız an en mutlu olduğum andı. Hem eğlendim hem de çok şey öğrendim. Moda, popüler kültür, abur cubur kültürü işte! Bir komedi oyunu ama daha önce düşünmediğimiz bir çok şeyi de öğretti bizlere! Melisa Şimşek : Pek bir şey yapamazdım, çalışınca yapabileceğimi anladım. Hiç bu kadar heyecanlandığım bir an olmamıştı. Danslar, şarkılar, kostümlerimiz her şey filmlerdeki gibiydi. 16

17 TİYATRO Ezgi Karyemez: Tiyatro en güzel uğraşlardan birisi! Ben bilerek bu serüvene katıldım. Başlangıçta böyle bir çalışma ortaya çıkabileceğine öğretmenimizin tüm anlatımlarına rağmen inanmadım ama oyunu sahnelediğimiz an bizden bir cacık olabileceğini gördüm hatta tuzu da yerindeydi. Yeliz Olgun: Tiyatro oyunumuz üzerinde çok çalıştık.uğraştık.bazen üzüldük bazen çok eğlendik ama sahneye çıkana kadar bu kadar güzel bir çalışma yaptığımızın farkına varamamıştım. Öğretmenimiz hep Oyun izleyiciden bağımsız değildir. derdi. Bunun ne demek olduğunu anladım. Binnaz Nur Acartürk : Emeklerimizi boşa çıkarmamak için ; özellikle de Dilay hocanın emeklerini boşa çıkarmamak için son gün oturduk konuştuk. Bunca zamanı iyi kötü geçirdik şimdi son noktadayız. Herkes elinden gelenin en iyisini yapsın! hepimiz heyecanlıydık ve aynı fikirdeydik! Gece uyuyamamıştık birçoğumuz! Sonunda sahneye çıktık, her şey eğlenceli ve komikti. Başarılı olduğumuzu düşünüyorum. İzleyiciler çok keyif aldı bence! Ağlayanlar da vardı ama onlar bizim ailelerimizdendi sanırım. Ezgi Gökdemir : Oyunu hazırladığımız süre boyunca çalışmalara katıldım çok keyif aldım. Ürkek ve çekingen olduğum için bir sürü farklı çalışmalar yaptık.o an, sahne anı benim için çok önemliydi! Hale Şahin : Tiyatro topluluğuna devam etmekten vazgeçtiğim bir dönem olmuştu.derslerimi etkiler diye düşünmüştüm arkadaşlarım ve öğretmenlerimle konuşunca vazgeçmiştim.iyi ki de devam etmişim.güzel bir anı, başarılı bir oyun! 2 Okulumuz Tiyatro Topluluğunun hazırladığı, Dilay Aydın ın yönettiği Bi Şey Diyebilir miyim? oyunumuz Şişli ilçesi genelinde yapılan Örnek Tiyatrolar yarışmasında dereceye girerek ; 2. olmuştur. Öğretmenimizi ve öğrencilerimizi kutluyoruz! Ayşe Güreşçi: Çalışmalarımız çok eğlenceli geçti.emeklerimizin karşılığını aldık.kulisten alkışları duydukça çok mutlu oluyorduk.ilk oyunumuzda hiçbir sorun çıkmadı her şey çok güzeldi.hem eğlendik hem eğlendirdik bence.umarım diğerleri de böyle olur.tüm arkadaşlarıma ve bizi yetiştiren ; kavgalarımıza şımarıklığımıza sabır gösteren canım hocama, Dilay Aydın a çooook teşekkürler. Fırat Küçük : Rezil oluruz diye korkuyordum. Rezil olmadık, ünlü olduk çok mutluyum. Nadir Kerem Çetin: Önce oyunda metin çalışmaya başlamıştım.çalışmalar devam ettikçe öğretmenimizle ses müzik vs konularında fikir paylaştık. Öğretmenimiz Kerem, sen teknik sorumlumuz olmalısın! diyince ben, ses düzeni ve müziklerle ilgilendim. İzleyicinin önünde olduğum için başlangıçta çok heyecanlandım ama gururlandım da.nihayet başardık! Edanur Gençtürk : Heyecanlı ve telaşlı bir yapım var bunun için sahneye çıkmak ve rolümü gerçekleştirmek büyük bir adımdı benim için. Oyun sonrasındaki alkışlarla çok mutlu oldum. Hesna Güzel: Her şey çok güzeldi! Asena Yazıcı: Duvarları boyamaya bayılırım. İlk kez biri elime boyaları verip istediğin gibi boya dedi. Ben de boyadım. 17

18 ETKİNLİK MOBİL DEPREM SİMÜLASYON EĞİTİM ARACI OKULUMUZA GELDİ M obil Deprem Simülasyon Eğitim Aracı kısaca MODSEA okulumuza gelerek uygulamalı olarak öğrencilerimize depreme karşı koruma yollarıyla ilğili uzman kadrosuyla eğitim verdi. MODSEA-Mobil Deprem Simülasyon Eğitim Aracı ile amaç ev, işyeri ve sınıf gibi mekanlarda, depremin eşya ve insanlar üzerindeki etkilerini göstermek, depremin etkilerini en aza indirmek için yapılması gerekenler hakkında görsel ve uygulamalı eğitimlerle toplumda depremden korunma kültürünün oluşturulmasına, öğrencilerin eğitimine katkı sağlamaktır. Diğer taraftan, deprem sırasında yapılması ve yapılmaması gerekenler konusunda bilgilenerek depremi en az kayıpla ve en az panikle atlatmanın uygulama tatbikatları yapılmaktadır. Görsel ve uygulamalı eğitimlerin öğrenmedeki ve davranış değişikliğine olan etkinliği dikkate alınarak, Deprem Simülasyon odasında yer alan mobilyalar ve aksesuarlar, (YOTA) Yapısal Olmayan Tehlikelerin Azaltılması konusunda toplumda bilinç yaratılması amaçlı uygun malzeme ve tekniklerle sabitlenmiştir. Böylece, sarsıntı sırasında oluşacak tehlikelerin eğitim ve önceden alınabilen önlemlerle küçük adımlarla- önlenebileceği olgusunun verilmesi amaçlanmaktadır. Mobil Deprem Simülasyon Eğitim Aracı, 15 mt uzunluğunda Mobil Treyler üstüne yerleştirilen Deprem Simülasyon Sistemidir, sarsıcı platform üzerinde yer alan 6 x 2 m ölçülerinde yer alan oturma odası ve mutfaktan oluşan simülasyon odaları ve ayrı bir yerde (platform dışında) bulunan kontrol ünitesinden meydana gelmektedir. Uygulama ortalama 5 dakikadır, 5 kişi olarak planlanmıştır Gerçek deprem esnasında elde edilen veriler, simülatör kütlesine oranlanarak odanın deprem esnasındaki hareketleri simüle edilmiştir. Odada bulunan ziyaretçiler, farklı zemin tiplerinde ve büyüklükteki deprem etkisini hissetmenin yanı sıra, odada deprem sırasında oluşan uğultu, fay kırığı vs. sesleri duyulabilmektedir. Operatör tarafından kontrol ünitesi ara yüzüne deprem büyüklüğü ve süresi bilgileri girilerek istenilen büyüklükte deprem verilebilecek şekilde bir sistem çalışması yapılmıştır. Sarsıntı odası mobilyalı ve aksesuarlı, gerçek hayata uygun döşenmiş oturma odası ve mutfak olarak tasarlanmıştır. Uzun olan ön yüzü, yarı açık ve içi gözlenebilir konumdadır. 18

19 ATÖLYE O PONTİŞ - Kumaş - Elyaf - Boncuk ÇOBAN - Kumaş - Düğme - Tel - Yün SUSLU - Kravat - Pamuk - Düğme - Boncuk - Zincir -Broş yun oynarken kullanılan nesnelere oyuncak adı verilir. Oyuncaklar çocuğun seçme, değerlendirme duygusunu ve yaratıcılığını geliştirir. Aynı zamanda kendi güçlerini fark etmelerine ve yetişkinlerin dünyasına uyum sağlamalarına yardım eder. Oyuncağın tarihi insanlık tarihi kadar eskidir.yazılı kaynaklar ve arkeolojik buluntular top, topaç, çıngırak, bebek, hayvan figürü, küçük arabalar gibi oyuncakların eski çağlardan beri yapıldığını göstermektedir. Eylül Ceren İLDEM Helin DİNÇEL İlayda ÇELİK HULK - Mukavva - Gazete - Akrilik boya B. Tayyip TÜNAY SİYAH SAÇLI ADAM - Sünger - Boncuk - Tel - Simli - Kumaş Boya - Pamuk - Keçeli - Yün Kalem - İplik A.Yağız BALKIR FERRABALL - Köpük - Kürdan - Akrilik Boya - Elektrik Devresi - Pil - Ampul A. Batuhan AK LİLY - Şemsiye Tahtası - Çorap - Yün - İplik - Pamuk - Kağıt - Guaj boya Hazal ERDEM HELİKOPTER - Mukavva - Guaj boya - Elektrik devresi - Pil - Kablo F. Ezgi ŞİMŞEK MAVİ BERELİ BEBEK - Yün - İplik - Pamuk C. İrem ORMAN YILAN - Kumaş - Pamuk - Deri - Düğme SÜNGER BOB - Sünger - Pipet - Kağıt - Boya GRAMAFON - Karton kutu - Oluklu Mukavva - Fon Kartonu Enes YILMAZ Berat ATABEK Arda ÜNLÜ KUZU - Karton - Pamuk - Kulak temizleme çubuğu Nurhan ÖZEN ELİZABETH - Kumaş - Pamuk - İplik Şeyda ÖNEM MATEMATİK İŞLEM KULESİ - Cd - Pamuk - Karton - Plastik Boru - Kağıt N. Gökay YILDIZ Hüseyin AYDIN 19

20 BİLGİ YARIŞMASI YARIŞTIK, PAYLAŞTIK, EĞLENDİK, KAZANDIK kulumuzda Nisan tarihlerinde ortaokullarda şubeler arası bilgi yarışması yapıldı. Sınıf öğretmenleri daha önceden üç asil ve yedek öğrenciler belirlediler. Öğretmenler tarafından hazırlanan soru bankasından okul idaresi yirmi soru seçti. 16 Nisan günü 8. sınıflardan başlayan yarışma 20 Nisan günü 5. sınıfların da katılımıyla son bulundu. 8A ve 8B sınıfları berabere kaldığı için yedek sorular soruldu ve 8B sınıfı birinci oldu. Ayrıca 7D, 6A ve 5A sınıfları da birinci olmanın sevincini yaşadılar. Yarışmayı kazanan öğrenciler zafere ilave edilecek tek süsün alçakgönüllülük olduğunu arkadaşlarına gösterdiler. Hafta boyunca yarışmanın heyecanını yaşayan ve yaşatan öğrencilerimizi kutluyoruz. OBilgi yarışması sebebiyle konferans salonuna çağrıldık. Salona girdiğimizde sınıf arkadaşlarımdan katılacak olanlar çok heyecanlıydı. Ama ben hiç heyecanlı değildim. Bunun nedeni daha önceden de bilgi yarışmasında bulunmamam ve o heyecanı yaşamamdı. Şimdi de başka bir bilgi yarışmasındaydık. Ve amacımız kazanmaktı. Bunun için arkadaşlarımın heyecanını yatıştırmam gerekiyordu. Yarışma masasına oturunca arkadaşlarımın heyecanı daha da arttı. Artık bacaklarını sallamaya başladılar. Ben de rakiplerimiz bizi heyecanlı görmesin diye onları uyardım. Yarışmanın sonlarına doğru A şubesi ile başa baş gittik yedek sorulara kaldık. Yedek sorularda biz üstünlük sağlayınca birinci olduk. Müdürümüz Yaşettin GÖ- ZÜTOK un konuşmasından sonra sınıf öğretmenlerimiz katılan öğrencilere madalya taktı. Ama birinci olan sınıfa ayrıca bir ödül verildi. Ödül bir kupaydı. Katılan arkadaşlarımla kupayı kaldırdık. Tüm sınıflar bizi alkışlıyorlardı. Gerçekten de çok mutlu olmuştum. Sınıfa gittiğimizde arkadaşlarımız bizi tebrik etti. Sonra da kapıdan içeri sınıf öğretmenimiz girdi. Öğretmenimiz: Aferin çocuklar! Sizinle gurur duyuyorum dedi. Belki de beni en çok etkileyen söz o cümleydi. Muhammed Hasan MACİT 8/B Yarışmaya katılacağımı öğrendiğimde çok heyecanlanmıştım. Ama arkadaşlarım benim heyecanımı dindirdi. Sahneye çıkana kadar Sahneye çıktığımızda kalbim durdu zannettim. Elim ayağım titredi. Birden soruların çok zor olabileceğini düşündüm. Ama soruları görünce sevindim,kolaydı. Matematik hariç. Keriman Buse SEVEN 8/B Bu yarışmayı ilk duyduğumda katılmayı çok istedim. Sınıf öğretmenimiz şans eseri beş kişi içerisinden beni asil yarşmacı seçti. Bizi çağırdıklarında heyecanlıydım ve korkuyordum. Salondaki yerimizi aldığımızda korkum gitti ama hala elim ayağım titriyordu. İlk soru geldiğinde yapamama kuşkusuna kapıldım. Fakat soruyu okuyunca kolay buldum ve korkum, heyecanım hepsi kayboluverdi. Diğer soruları da böyle düşündüm. Matematik sorularından çok korkuyordum çünkü hızlı işlem yapamıyordum. Matematikte sadece bir soruyu bilemedik. Çok üzüldüm çünkü sorular kolaydı biraz hızlı davransam yapabilirdim ama yarışmayı kazanacağımızı ve diğer soruları doğru cevaplayacağımızı biliyordum bu yüzden üzüntüm yoktu yerini mutluluk aldı. Yedek sorulara kaldığımızda hiç heyecanlanmadım ve korkmadım kazanacağımızdan çok emindim. Yarışmayı kazandığımızda ise kendimi her zamankinden daha mutlu ve güvende hissettim. Kendimle gurur duydum. Çünkü bu yarışmayı kazanmak gerçekten gurur vericiydi. Nisa YILDIZ 8/B 20

21 BİLGİ YARIŞMASI Bilgi yarışmasına katıldığımı öğrenince sevinçten adeta havalarda uçuyordum. Sınıfımı temsil etmek çok gurur vericiydi. Arkadaşlarımla beraber sınıfımızı iyi bir şekilde temsil edebilmek için çaba gösterdik çok çalıştık. Yarışmaya katılan diğer yarışmacılar bizi ezik olarak görüyordu. Ama biz yarışmayı kazandık onları utandırdık. Kupa almak ve müdürümüzün bizi tebrik etmesi bizi çok sevindirdi ve gururlandırdı. Yarışmaya katılmamızı sağlayan ve hep bizim yanımızda olan sınıf öğretmenimiz Dilay Aydın a çok teşekkür ediyorum. Ceren ATMAN 7/D Bilgi yarışmasında birinci olmamız beni,sınıfımı,ailemi ve en önemlisi Dilay öğretmenimi çok mutlu etti. Bilgi yarışmasına katılmak benim için- birinci olmasaydık bile- büyük bir gururdu. Birkaç kere benzer yarışmaları izlemiştim. Çok hoşuma gitmişti ve benzer bir yarışmaya katılmayı çok istedim ama yarışmanın sonunda birinci olarak çıkacağımızı hiç tahmin etmemiştim.ilk önce Gülseren KAZAZ ve Dilay AYDIN öğretmenlerime ve tüm öğretmenlerime teşekkür ederim. Ezgi Gökdemir 7/D Beş sınıfla yarıştığımız bu yarışmada birinci olduk. Bu gerçekten gurur verici. Yarışma için çağrıldığımızda içimi, korku ve heyecan kapladı. Gidip o sandalyeye oturduğumuzda artık kendimi çok fazla stresli hissediyordum. Arkadaşlarım da en az benim kadar stresliydi. Onların yüz ifadesinden bunu anlayabiliyordum. Kendimizi tanıtıp, sorular önümüze geldikten sonra heyecanımı tam olarak olmasa da yendiğimi söyleyebilirim. Gerçekten güzel ve bir o kadar da eğlenceli bir yarışma olduğuna inanıyorum. Özellikle de bizi bilgi yarışmasına çalıştıran Binnur BAYAZİT öğretmenimize çok teşekkür ederim Ceren Bozkurt 6/A Okulumuzda sıradan bir gündü ta ki öğretmenlerimiz bize okulda bilgi yarışması olacağını söyleyene kadar. Çok ilgimi çekmişti. Bu yarışmada olmalıydım. Fakat bu hocalarımızın takdiriydi. Ben tam bunları düşünürken hocamız yarışmaya katılacak öğrencilerin arasında benim de ismimi sıralamıştı. Bundan hem gurur duymuş hem de çok heyecanlanmıştım. Bunları hissetmemdeki sebep hocalarımız bana olan güvenini boşa çıkarmamak ve kendimi sınamaktı. Bu duygularımın doğrultusunda yarışma günü kadar çeşitli yöntemlerle çalıştım. Hocalarımızın yüzünü kara çıkarmamıştım. Sonuç mu? Kocaman bir kupa ve birincilik. Kerem İNCE 6/A Ben bilgi yarışmasına katıldığım için çok mutlu oldum. Bence herkes çok güzel bir yarış çıkardı. Fakat kupayı alan tek sınıf olacaktı. Bu sınıfın bizim sınıf olmasını çok istiyorduk ve oldu da. Yarışmanın sonunda sınıf öğretmenimiz madalyalarımızı takdim etti hemen ardından okul müdürümüz kupayı verdi. Kısacası benim için bilgi yarışması çok mutlu bir anı oldu. Sümeyye TONUS 5/A Bilgi yarışmasına katılmak benim için çok onur ve gurur verici bir duyguydu. Yarışmaya girmeden önce hayatımda çalışmadığım kadar çok çalışmıştım. Kendime güvenim çok vardı. Ama rakiplerim gerçekten çok başarılıydı. Yarışma başlarından önceki teneffüs kalbim küt küt atıyordu. Kendimi bayılacak gibi hissediyordum. Sonunda yarışma başladı. İlk başta çok kötü başladık. Sümeyye, Batuhan ve benim moralim çok bozulmuştu. Ama sonra hepimize bir hırs geldi ve soruları doğru cevaplamaya başladık. Binnur öğretmenimiz çok sevindi soruları bilmemize. Yirmi sorudan iki yanlışımız çıktı. Ama kupa ve madalyayı biz kazanmıştık. Ben çok heyecanlıydım. Çok sevinçliydim. Başarımızı öğretmenlerimize borçluyuz. Onların hepsini çok seviyoruz. Helin DİNÇER 5/A Seyahat Çantası Ağaç Evim Ayakkabı