Transkript

1 MART 2007 AB-VETERİNER H EKİM PLATFO RMUNUN AYLIK PERİYO DİK YAYINIDIR. e-bülten BU SAYIDA SEKRETARYA DAN 2 MODERATÖRDEN 3 DÜNYA HAYVANCILIK SEKTÖRÜ GELECEĞİNİ İSTANBUL'DA ARADI BURSA VETERİNER HEKİMLER ODASI TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANINI MAKAMINDA ZİYARET ETTİ. AB'YE UYUMDA SÜT İNEĞİ ZORDA! 7. CERCEVE PROGRAMI TURKIYE ICIN KAYIP MI? HAYVANCILIKTA AVRUPA BİRLİĞİNE UYUM VE İLERLEME GERÇEKTEN İSTENİYOR MU? ETKİ RAPORU (5) 7 SAHİPSİZ KÖPEKLER VE BAKIMEVLERİ KONUSUNA MESLEKİ YAKLAŞIMIMIZ ISTANBUL BAROSU HAYVAN HAKLARI KOMİSYONU BASIN AÇIKLAMASI TVHB MERKEZ KONSEYİ, VETERİNER HEKİMLERİ ODALARI VE VETERİNER HEKİMLERİ DERNEĞİ TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANINI ZİYARET ETTİ AKREDİTE VETERİNER HEKİMLİK EDİTÖRDEN AB Veteri ner Heki m Platformunun Birinci Koordinasyon toplantısında alınan karar gereği nce yayı nlanmaya başlanan e- BÜLTEN in bu 8. sayısında; Sekretarya dan köşesinde Vet. Hek. Cengiz TAŞ Mesleği İçin Taşın Altına Elini Sokacak Veteriner Hekimleri arı yor. Ülkemi zde mesl eki örgütler belli i n- sanları n çabaları i le ayakta tutulmaktadır. Odalarımızın Genel Kurullarına, yaptıkları mesleki toplantılara, katılım yok denecek kadar azdır. 2 yılda bir yapılan; Veteriner hekim odalarının yıllık çalışma raporları hakkında bilgi edinildiği, Merkez Konseyince hazı rlanan ni zamname ve talimatnamelerin görüşülerek uygun bulunanların yürürlüğe konulduğu T.V.H.B. nin Büyük Kongresine delegeler dışında izleyici olarak katılan veteriner hekim sayısı bir elin parmaklarını geçmemektedir. Bütün meslektaşlarımız sorunlarımızın çözümüne katkı sağlayacak çalışmaların içinde yer almalıdır. Platform Moderatörümüz D r. M e s t a n Ö Z Y E R Ülkemizden, Mesleğimizden ve Kendimizden Sorumluyuz başlıklı yazısı ile son yıllarda hasret kaldı ğı mı z müjdeli haberleri anlatıyor. e-bülten i mi zi n bu sayısında ayrıca; Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ve Türkiye Süt, Et ve Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (SETBİR) tarafı ndan İstanbul'da düzenlenen "Et ve Süt Sektörlerinde Küresel Vizyon Konferansı" ile ilgili bakanlık açıklamasını, Bursa Veteriner Hekimler Odasının ile TVHB Merkez Konseyi, Veteriner Hekimleri Odaları ve Veteri ner Heki mleri Derneği yöneti cileri ni n Tarım ve Köyişleri Bakanı Dr. M. Mehdi EKER e yaptıkları ziyar e tl e r l e a ç ı k l a m a l a - rı,ekonomi stler Platformu Genel Koordinatörü Oğuz Demir- 'in, Türkiye'nin AB sürecinde dâhil olduğu 7. Çerçeve Programı ile ilgili açıklaması, AB Veteriner Hekim Platformunun Hayvancılıkta Avrupa Birliğine Uyum ve İlerleme Gerçekten İsteniyor mu? başlıklı basın açıklamasını, Yine AB Veteriner Hekim Platformunun Sahipsiz Köpekler ve Bakımevleri Konusuna Mesleki Yaklaşımımız ı anlatan açıklamayı, İstanbul Barosu Hayvan Hakları Komisyonunun Konuya Duyarlı Duyarsız Tüm Türk Halkı na yaptığı çağrıyı, Türk veteriner Hekimleri Birliği Merkez Konseyinin tarım ve Köyi şleri Bakanlı ğı na Akredite Veteriner Hekimler konusunda yazıyı, bulacaksınız. Bir sonraki sayıda buluşmak dileğiyle. Veteriner Hekim Azmi YÜKSEL Bu yayındaki tüm yazı ve resimler kaynak gösterilmek şartıyla, izinsiz kullanılabilir.

2 MESLEĞİ İÇİN TAŞIN ALTINA ELİNİ SOKACAK VETERİNER HEKİMLER ARANIYOR AB-Vet Habere muhabirlik yapmak, güvenilir ve doğru kaynaklar dan mesleki haberleri/ fotoğrafları hazı rlamak/çekmek ve haber e dönüş türmek, Ulusal ve yerel medyada veteriner hekimliği ilgilendiren haberleri düzenli olarak taramak, Mesleğe katkı sağlayacak, ileriye götürecek ve yüceltecek diğer işler. Aranılan özellikler: Yabancı dili iyi bilen yâda bilmeyen, Tamamen gönüllülük ilkesine dayalı, etik ve deontolojik ilkelere bağlı çalışacak, Mesleki sorunlara duyarlı, tepkili, heyecanlı, Görev verilmesini beklemeyen, talep eden, Bilgisayar ve iletişim teknolojilerine hâkim ya da sadece elle ya da daktiloyla yazan, Aktif, dinamik, kararlı, özverili ve gerektiği durumlarda mesleği için uykusundan ve zamanından fedakârlık edebilecek, Siyasi görüşü şu veya bu olan ya da hiçbir siyasi görüşü olmayan, Uzman, akademisyen ya da pratisyen veteriner hekimler ve veteriner fakültesi öğrencileri Yapılacak işler ve görevler (Yukarı daki özelli k- lerden birine ya da birkaçına sahip olan ve sadece bildiği konuda çalışma yapmak ve karınca kararınca katkı sağlamak üzere): AB uyum sürecinde mesleğimizi ilgilendiren konularda (veteriner hekimlik eğitimi, serbest olarak ya da kamuda icrası, hayvansal üretim, gıda güvenliği, veteriner halk sağlığı, su ürünleri vb. ana konular ve alt başlıklar) bilimsel ön raporlar hazırlamak, AB de faaliyet gösteren veteriner hekimlikle ilgili web siteleri ve yayınları tarayarak önemli görülen dokümanların, haberlerin tam veya özet çevirisini yapmak, AB uyum ve mesleği ilgilendiren konularda araştırmalar, derlemeler, makaleler, hazırlamak, Web site çalışmalarına teknik destek vermek, Yukarıdaki konulardan herhangi birine ilgi duyan ve ben de meslek için taşın altına elimi sokmak istiyorum diyen meslektaşlarımızın; yapabilecekleri işleri, katkı sağlayabilecekleri konuları da açık bir şekilde belirtmek suretiyle, iletişim adresleriyle birlikte grup mailine (ab-veterinerhekim@googlegroups.com) veya Platform Sekretaryasına ( ab.veterinerhekim@gmail.com) göndermelerini rica ediyor ve şimdiden teşekkür ediyoruz. Ayrıca yoğun işleri veya çeşitli mazeretleri olan meslektaşlarımızın da en azından bu çalışmaları elektronik ortamda takip ederek, arada sırada da olsa görüşlerini/önerilerini yazarak ya da çalışmaları çevreleri ne duyurarak, mesleki örgütleri n yaptı k- ları etki nli klere/toplantı lara katı larak destek olmalarını istirham ediyoruz. Çünkü zaman AB uyum sürecini de arkamıza alarak veteriner hekimlikte kabuğu kırma ve pozitif değişimi sağlama zamanıdır ve unutmamak gerekir ki hiçbir gelişme/ilerleme kendiliğinden olmaz. Veteriner Hekimlik mesleğinin gelişmiş ülkelerdeki gibi hak ettiği saygın konuma biran önce gelmesi dilek ve temennilerimizle saygılarımızı sunarız. Cengiz TAŞ Veteriner Hekim Sayfa 2 PLATFO RM WEB SİTE: E-POSTA: ab.veterinerhekim@gmail.com

3 ÜLKEMİZDEN, MESLEĞİMİZDEN VE KENDİMİZDEN SORUMLUYUZ Son yıllarda Veteriner hekimler müjdeli haberlere hasret kaldı. AB tarafından hazırlanan 2006 yılı Katılım Ortaklığı Belgesinde, kısa vadeli öncelikler arasında Veteriner Hizmetleri Kanununun yasalaşması öngörülmüştü yılında son hali ifadesiyle görüşe açılan yasaların 2007 yılında da kanunlaşamayacağı ve büyük bir olasılıkla 2008 yılına kadar bu konuda çalışma yapılamayacağı sanılmaktadır. AB Veteriner mükteseba tına uyumun temelini oluşturacak olan Veteriner Hizmetleri Kanunu hayvan sağlığı, hayvan refahı, gıda güvenliği ve veteriner ilaçlarına ilişkin kısımları kapsamaktadır. Bu kanunun yürürlüğe girmesi, 700 ün üzerindeki topluluk mevzuatının iç mevzuata aktarımı ve uygulamaya konulması konusunda yasal temel oluşturacaktır. Veteriner Hizmetleri Kanunu yanı sıra, Gıda, Gıda Hijyeni ve Yem konusundaki kanunlar ile Bakanlığın yeniden yapılandırılması konularında bir ilerleme sağlanamadı. Bu kısa vadeli öncelikler yerine getirilmeden hayvan hastalıklarının eradikasyonu, halk sağlığı, gıda güvenliği, hayvan refahı gibi ve uzun vadeli sorunların çözülemeyeceği ve AB ne uyumun sağlanamayacağı açıktır. Mesleğin her alanında ve ilgili sektörlerinde çok sayıda sorun çözüm bekliyor. *** Kamuda çalışan Veteriner hekimlerin özlük hakları konusunda; ilgili yasa taslağındaki yanlışlığın düzeltileceği, hatta daha da iyileştirmeler yapılacağını, sayın Bakanın konuyu takip ettiği, konu üzerinde çalışıldığı, hazırlıkların yapıldığı, çalışmaların devam ettiği, sona yaklaşıldığı defalarca söylendi Yılının Mart ayında memurlara ve sözleşmeli Personele yapılan Ek Ödemelerle ilgili Kanun değişikliği yapıldı ve Veteriner hekimler bu uygulamanın dışında bırakıldı. Bu haksızlığın giderilmesi için 2006 yılında Bakanlık ilgilileri, meslek örgütü ve Maliye Bakanlığı temsilcisi ile birlikte bir yasa tasarısı hazırlanarak meclise gönderildi. Aradan bir yıl geçti. Ne yazık ki şu ana kadar Bakanlıkça bir girişimde bulunulmadı ve her hangi bir gelişme sağlanamadı. Veteriner hekimlerin mağduriyetlerinin giderileceğine ve bir düzenlemenin gerçekleşeceğine dair inançları tükendi. Kamuda, yapısal ve yasal sorunların yanı sıra özlük hakların açıkça gasp edilmesi, esas olarak resmi alanda sürdürülen temel hizmetlerin aksamasına neden oluyor. *** Yaklaşık 20 yıl önce teşkilatları kapatılan Veteriner hekimler her şeye rağmen en ağır görevleri fedakarlıkla yapmaya çalışıyorlar. Ancak son dönemde yapılan haksız uygulamalar ve verilen sözlerin tutulmaması sonucunda Veteriner hekimler yöneticilerine, meslek örgütlerine ve gelecek günlere olan inançlarını korumakta zorlanıyorlar. Veteriner hekimler kendi iç dinamiklerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyalar. Haksızlığa, kötü yönetime ve tüm zorluklara rağmen ülkemize, halkımıza ve mesleğimize olan sevgimiz ve inancımız bize güç vermelidir. Bu mesleğin haklarını almak ve toplum sağlığını korumak için mücadele etmek artık bir zorunluluktur. Çünkü ülkemizden, mesleğimizden ve kendimizden sorumluyuz. Saygı ve Sevgilerimle. Dr. Mestan ÖZYER Uzman Veteriner Hekim Moderatör (2) Sayfa 3 PLATFO RM WEB SİTE: E-POSTA: ab.veterinerhekim@gmail.com

4 DÜNYA HAYVANCILIK SEKTÖRÜ GELECEĞİNİ İSTANBUL'DA ARADI Dünya hayvancılık sektörünün 2015 yılı ve ötesine küresel bir bakış açısını ortaya koymak ve ülkel erin hayvancılık sektörünün küresel ölçekte entegre olmasında katkı sağlamak üzere Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ve Türkiye Süt, Et ve Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (SETBİR) tarafından ortaklaşa düzenlenen "Et ve Süt Sektörlerinde Küresel Vizyon Konferansı" İstanbul'da yapıldı. Açılışını Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yaptığı Konferansa Türkiye, Polonya, Bulgaristan, İran, Romanya, Kuzey Kıbrs Türk Cumhuriyeti ve Senegal Tarım Bakanı, İngiltere ve Çin Tarım Bakan Yardımcısı, Brezilya, Yeni Zelanda, Avustralya ve İngiltere Büyükelçi düzeyinde katıldı. Konferansta et ve süt sektörleriyle ilgili uluslar arası kuruluş ve şirketlerin yöneticilerinin yanı sıra Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bürokratları da hazır bulundu. Konferansın açılışında bir konuşma yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, tüm boyutlarıyla her geçen gün stratejik önemi daha da artan tarım sektörünün sorunlarıyla ilgilenmenin ve çözümler bulmanın hüküm etin boynunun borcu olduğunu söyledi ve tarım sektörünün hükümetin en önemli öncelikleri arasında yer aldığına dikkat çekti. Türkiye'nin makroekonomik hedefl erine ulaştığını ve bundan sonra hükümetin sektörlerin sorunlarını tek tek ele alarak çözeceğini belirten Erdoğan, Tarım sektörüne yönelik olarak büyük bir kırsal kalkınma hamlesi gerçekleştirdiklerin ifade etti. Özellikle KÖYDES ve BELDES projeleriyle köylerin yol ve su sorunlarını yıl sonuna kadar çözmeyi hedeflediklerini vurgulayan Başbakan Erdoğan, bu projel erdeki baş arıların tarım sektörünü de olumlu bir şekilde etkileyeceğine olan inancını yineledi yılları arasında tarım sektöründeki gelişmelere rakamsal i fadelerle değinen Başbakan Erdoğan, son 10 yıl dikkate alındığında 2004 ve 2005 yıllarında tarım sektörünün üst üste büyüme gösterdiğini ve sektörün bu dönemde %73 oranında büyüdüğüne dikkat çekti. Erdoğan, 2002 yılında 4 milyar dolar olan tarım ürünleri ihracatının 2006 yılında %111 artışla 8.5 milyar dolara yükseldiğini, ayrıca Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperati flerince kullandırılan kredilerin de %1000 oranında artarak 529 milyon YTL'den 5 milyar 172 milyon YTL'ye yükseldiğinin de altını çizdi. Başbakan Erdoğan, Hükümetleri döneminde t arım sektörüne s ağlanan toplam desteklemelerdeki artışa da değindi ve hükümetleri döneminde tarımsal desteklem enin %156, prim desteklerinin %400 ve hayvancılık desteklerinin ise %718 arttığını söyledi. Başbakan Erdoğan gelişmelerle ilgili olarak: "Türkiye'nin nereden nereye geldiğini, Türkiye üzerine düşünen herkes görmek durumundadır. Bu seviyelere demokrasiyle, istikrar ve irade sahibi bir iktidarla geldik. Bundan sonra da aynı iradeyle ve kararlılıkla devam edeceğiz. Bütün politikalarımızı bir bütünlük içinde, birbirini tamamlayan bir anlayışla gerçekleştirdik. Aynı bütünlük anlayışını sürdürerek ülkemi zi kalkındırmaya devam edeceği z. Türkiye bölgesinde kalıcıdır. İstikrarın, demokrasinin adresi haline geldikçe, dışarı doğru açılımını gerçekleştirdikçe içeride bütün üretici kesimler bu istikrar ortamını, ülkemi zin kalkınması için bir imkan olarak değerlendirmektedir." Şeklinde konuştu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Hükümetin tarım sektöründe gerçekleştirdiği yasal düzenl emelere de değindi. Erdoğan Hükümetleri döneminde tarım sektörünün büyük ihtiyaç duyduğu 11 adet temel kanunun hayata geçirildiğini hatırlatarak bunları Türkiye'nin önünü açacak önemli değişiklikler olarak nitelendirdi. Türkiye'nin düşünüldüğünün aksine artık su zengini bir ülke olmadığına da vurgu yapan Başbakan Erdoğan, Türkiye'de tarımsal sulamada artık yağmurl ama ve damla sulam a sistemine geçilmesi gerektiğine değindi ve bunun sağlanması için Hazine, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ve Ziraat Bankası'nın ortaklaşa yürüteceği bir projeyle, 1 Mayıs 2007'den itibaren tarımsal destekleme ödemesi alacak çiftçilerin modern sulama altyapısı projesi uygulamaya yönl endirileceğini sözlerine ekledi. Açılış töreninde konuşan Tarım ve Köyişleri Bakanı M ehmet Mehdi Eker ise Hayvancılık sektörünün dünyada ekonomik, toplumsal ve siyasi açıdan önemi giderek artan bir sektör olduğunu söyledi ve sektörün dünya tarımsal gayrısafi hasılanın %40'ını oluşturarak 1.3 milyar insanın geçim kaynağını oluşturduğuna değindi. Dünyada gelir dağılımının düzelmesiyle özellikle gelişmekte olan ülkelerde et ve süt ürünlerine olan talebin arttığına dikkat çeken Bakan Eker, Hayvancılık sektörünün büyük bir değişimin eşiğinde olduğunu ve bu doğrultuda ülkelerin üretim stratejilerini yeniden gözden geçirmek zorunda olduklarını söyledi. Bakan Eker, Türkiye'nin 1 milyardan fazla nüfus barındıran, dünya mallarının dörtte birinden fazlasının üretildiği ve 1 trilyon dolarlık bir tarımsal ticaretin yapıldığı Avrupa, Afrika, Ortadoğu, Rusya ve Türki Cumhuriyetler gibi ülkelere olan yakınlığını bir avantaj olarak değerlendirdi. Eker bu coğrafyada Türk Hayvancılık sektörünün 10 yıllık perspektifini de şu şekilde açıkladı. "Türkiye önümüzdeki 10 yıllık dönemde verimliliği esas alan, optimal işletme büyüklüğünü yakalamış ve sanayi ile entegre olmuş işletmeleriyle 25 milyon ton süt ve 3 milyon ton et üretecektir" Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker, konferans programı dahilinde Meslektaşları Polonya Tarım Bakanı Andrzej Lepper, Bulgaristan Tarım Bakanı Nihat Kabil, Romanya Tarım Bakanı Flaviu Lazın, İran Tarım Bakanı Nizamettin Seccadi ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Tarım Bakanı Önder Sennaoğlu ve Çin Halk Cumhuriyeti Tarım Bakan Yardımcısı Zhang Baowen ile ikili görüşmeler gerçekleştirdi. Konferansın konuk ülke tarım bakanlarının katıldığı "Dünya Hayvancılık Sektörünün Mevcut Durumu, 2015 ve Sonrası İçin Beklentiler" konulu oturumunda konuk bakanlar ülkelerinin hayvancılık politikaları ve sektörün gel eceğine yönelik düşüncelerini paylaştılar. Oturumun sonunda, konferansın her sene farklı bir ülkenin evsahipliği ile sürekliliğinin sağlanması konusunda prensip kararı alındı. Konferansta sektör temsilcilerinin katılımıyla "Dünya Süt Üretimi ve Ticareti" ve "Dünya Et Üretimi ve Ticareti" konularında iki panel daha düzenlendi. Kaynak: Sayfa 4 PLATFO RM WEB SİTE: E-POSTA: ab.veterinerhekim@gmail.com

5 BURSA VETERİNER HEKİMLER ODASI YÖNETİM KURULU 28 ŞUBAT 2007 TARİHİNDE TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI Dr. M.MEHDİ EKER İ MAKAMINDA ZİYARET ETTİ. Bursa Veteriner Hekimler Odası Yönetim Kurulu Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Dr. M. Mehdi EKER tarafından kabul edildi. 28 Ağustos 2006 tarihinde yapılan ilk görüşmenin ardından mesleki sorunların değerlendirildiği bu görüşmeye; AK Parti Bursa Milletvekili Sayın Sedat KIZILCIKLI da katıldı. Görüşmede AB Platformu tarafından hazırlanıp rapor edilen sorunlarında değerlendirildiği, Bursa Veteriner Hekimler Odası Yönetim Kurulu tarafından hazırlanan Veteriner Hekimlik mesleğinin sorunlarını içeren bir dosya Sayın Bakana sunuldu. Tarım ve Köyişleri Bakanı Dr. M. Mehdi EKER Veteriner Hekimlerin özlük haklarının iyileştirilmesine yönelik çalışmaların devam ettiğini ifade ederken, Trakya ziyareti sonrası yapılan açıklamalarda 15 gün içinde iyileştirmenin gerçekleştirileceğini öğrendiklerini ifade eden ŞEN e; Sayın Bakan Benim ağzımdan böyle bir şey çıkmadı, yanlış anlaşılma var, ama çalışmalar devam ediyor. Bir kanuna madde ilave ederek bu sorunu çözeceğiz dedi. ŞU ÇILGIN VETERİNER HEKİMLER Teşkilatlarını kapattık, Kamuda sayılarını azalttık, İşsiz, parasız bıraktık, Yetkilerini başka mesleklere aktardık. Gelin görün ki, Şu çılgın veteriner hekimler ; Şapla, Şarbonla, Kuş Gribiyle Hala kahramanca mücadele ediyorlar. Pes doğrusu! Giresun Veteriner Hekimleri Odası (GİVHO) 2006 yılı AB İlerleme Raporunun Gıda Güvenliği ve Veterinerlikle ilgili kısmının sonuç bölümü: Veterinerlik, bitki sağlığı ve gıda sektörlerinde sınırlı ilerlemeler kaydedilmiştir. Ne yasaların belirlemiş olduğu çerçeve ne de idari Yanlış ellerde AB uyum süreci yapılar, AB müktesebatına uyulmasına izin vermemektedir. Kontrol sistemi yetersiz kalmaktadır. Veteriner Hekimlik alanındaki esas sıkıntı, özellikle hayvan hastalıklarının kontrolü ve eradikasyonu ile ilgilidir. Sayfa 5 PLATFO RM WEB SİTE: E-POSTA: ab.veterinerhekim@gmail.com

6 AB'YE UYUMDA SÜT İNEĞİ ZORDA! Tarım Bakanı Mehdi Eker, Avrupa Birliği'ne uyumda özellikle süt üretimi ve sığırcılığı konusunda ciddi sorunlar bulunduğunu belirtti. Eker şöyle dedi: "Bana çevre bakanı AB'ye uyum için çevre konusunda 30 milyar euro gerektiğini söylemişti. Şimdi 70 milyar euro olmuş. Tarım böyle değil. Bizim gıdada hijyeni sağlamamız, işletmelerin buna uyması lazım. Birtakım standartlar koyuyorsunuz. Bir hesabı yok. Tarımın zor başlık olması sosyo - ekonomik dönüşüm olması nedeniyle. Herkesin alışkanlıklarını değiştirmesi gerekiyor. AB'de süt, zeytinyağı gibi birçok ürün kotaya tabi. AB'de önce sahip olduğunuz varlık ortaya konuyor, kotanız belirleniyor. Türkiye'de üretilen sütün üçte birinden azı sağlıklı modern tesislerde işleniyor. Yarın masaya oturduğunuzda 'Sizin sütünüz ne kadar' diyecekler, '11.5 milyon ton, belki o zaman 15 milyon ton' diyeceğiz. 'Ne kadarı işleniyor' diyecekler. Biz de '3 5 milyon ton' diyeceği z. Bize 'Tamam kardeşim senin kotan bu' diyecekler. Biz de hayvanların gerisini keseceğiz. Kravatlılar güğüm sütü içiyor Bu süt Türkiye'de iptidai işletmelerde üretiliyor ve tüketiliyor. Büyük kısmı kravat takan üniversite mezunu insanların apartman kapısında sokak sütçüsünden aldığı süt olarak tüketiliyor. Neden Paris'teki bulvarda güğüm sırtlayıp süt satamıyorlar. Çünkü kimse almıyor. Ama bizde alıcısı var. Vatandaşın dikkat etmesi lazım. Bana göre en zor başlık tarım." Ekonomistler Platformu Genel Koordinatörü Oğuz Demir'in, Türkiye'nin AB sürecinde dâhil olduğu 7. Çerçeve Programı ile ilgili açıklaması: 7. CERCEVE PROGRAMI TURKIYE ICIN KAYIP MI? 7. Çerçeve Programı için herkes çok çalışmalı! Avrupa Birliği müzakere sürecinde Türkiye'nin müzakereleri tamamladığı ilk başlık bilim ve araştırma başlığı olmuştu. Müzakere sürecinin en kolay başlıklarından biri olan bilim ve araştırma başlığı müzakerelerinde gündeme gelen neredeyse tek konu Türkiye'nin 7. Çerçeve Programı'na katılıp katılmayacağı idi. 7. Çerçeve Programı, Avrupa Birliği'nin dünyanın en rekabetçi ekonomisi olması için AB üyesi, üye adayı ve program iştirakçisi kurumların katılabileceği bir araştırma geliştirme fonu. Türkiye'de ise bu fonun koordinasyonu TÜBİTAK'ta. Bu fon, Avrupa Birliği bütçesinden ve programa katılacak olan ülkelerde sağlanan katkı payları ile oluşturuluyor. Katkı paylarının belirlenmesindeki kriter ise ülkelerin gayri safı milli hasılaları. Türkiye'nin katkı payı da bu doğrultuda 7. Çerçeve Programı'nda bu tür bir hesaplamaya göre 1,4 milyar Euro'yu buluyor. Peki 6. Çerçeve Programı'na 150 milyon Euro katkı sağlayıp araştırma geliştirme projeleri konusundaki yetersizlikler nedeniyle 50 milyon Euro kaynak sağlayan Türkiye, 1,4 milyar Euro'yu 7 yılda alabilecek mi? Bu soruya biraz matematiksel bir bakış açısı ile baktığımız sonuç oldukça ilgi çekici. Türkiye'nin sağladığı geri alabilmesi için sunması gereken proje sayısı, kabul oranı % 100 için yılda en iyi ihtimalle 5000 proje. En başarılı olduğumuz yıl olan 2005'deki sunulan projelerin yaklaşık %20'sine destek alındığını düşünürsek bu rakam 'lere çıkıyor. Bu da günde 20 proje demek.. Bu veriler ışığında yine sağladığımız katkıyı geri almak için ülkemiz araştırmacılarının Alman araştırmacıların 6.ÇP performanslarının % 400 oranı nda üzeri ne çı kmaları veya aynı olmaları gerekmektedir. Ulusal açıdan bakıldığında burada bazı kurumlara çok önemli işler düşüyor. Özellikle üniversiteler ve TÜBİTAK'ın tavrı ve katkıları bir önceki programda olduğu gibi bu program için de çok önemli olacaktır. 7. Çerçeve Programı'nda İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa gibi Büyükşehirlerin dışında az gelişmiş bölgelerimizin de sürece katılımı çok önemli. Bu nedenle özellikle yerel bazda üniversitelerdeki araştırmacılara büyük görevler düşüyor. TÜBİTAK ise bu araştırmacıları düzenli olarak bi lgi lendi rmek, eği tmek ve des teklemek suretiyle yerel projelerin artışını sağlayacaktır. Bir başka önemli yapı ise iş dünyası. Çerçeve Programlar Avrupa Birliği çapında özellikle ekonomik aktörleri n küresel rekabetçi li ği ni artırmayı hedefl e- mektedir. Ülkemizin AB tam üyelik sürecinin tamamlaması süreci bile hâlihazırda işletmelerin rekabetçiliğini fazlasıyla etkileyecekken, özellikle bu tür destekleyici programlarla araştırma ve geliştirmeye yönelik kapasitelerini artırmaları büyük önem taşıyor. Burada iş dünyasının da üniversitelerle bu konuda çalışmak için gerekli adımları atması büyük önem taşıyor. Ekonomistler Platformu olarak bu noktada elimizden geleni yapmaya hazır olduğumuzu ifade etmek isterim. Kaynak: tr Sayfa 6 PLATFO RM WEB SİTE: E-POSTA: ab.veterinerhekim@gmail.com

7 HAYVANCILIKTA AVRUPA BİRLİĞİNE UYUM VE İLERLEME GERÇEKTEN İSTENİYOR MU? Aşağıdaki rapor yay ınlanalı 3 y ıldan fazla bir zaman geçti.bu arada 2005 v e 2006 AB İlerleme Raporlarında da Veterinerlik ve Gıda Güvenliği ile ilgili sorunların öncelikli olarak çözülmesi,radikal adımlar atılması gerektiğine vurgu y apıldı.basında da bu konularla ilgili pek çok haber ve açıklama y ayınlandı.veteriner Hekimlik meslek örgütleri ve Veteriner Fakülteleri de uy um çalışmalarının çok yavaş ilerlediğini oysa hastalık eradikasyonu gibi ciddi çalışmaların gerçekleştirilebilmesi için öncelikle Tarım Bakanlığının y eniden yapılanması v e bu alana kaynak aktarılması gerektiği yönünde defaten uyarılar yaptılar.ancak hiçbirisi fayda etmedi v e 'Kervan Yolda Düzülür' anlay ışıy la veteriner hekimlik v e gıda güv enliği alanında AB'- ye uy um adı altında ağır aksak,bölük pörçük bazı çalışmalar yapılarak,durum idare edilmeye çalışılıy or.örneğin AB'y e tam uy umlu diye çıkarılan 5179 say ılı Gıda Yasasının sonradan yarısından f azlasının uy umlu olmadığı traji-komik bir şekilde anlaşılıy or ve sil baştan yeni yasa hazırlamaya girişiliyor.oysa taslak henüz Tarım Bakanlığında iken bu konuda Veteriner Hekimlik meslek örgütleri taraf ından yapılan uyarıların hiçbirisi dikkate dahi alınmamıştı.sonuçta gelinen noktada;tarım,kırsal Kalkınma,Veterinerlik v e Gıda Güvenliği konularında müzakereler daha başlanmadan askıy a alındı bile... Sorunlar bu kadar apaçık ortada iken v e hastalığın teşhisi yapılmışken 'yanlış tedavide ısrar edilmesi' gerçekten anlaşılabilir değildir. İnsanın aklına ister istemez şu soru geliyor; " Acaba, AB sürecinde ülke hayvancılığı fedamı edilmek isteniyor? " Eğer öy le bir düşünce varsa şu çok iy i bilinmelidir ki bu sektörden ekmek yiyenler, ülke hayvancılığını düze çıkarmak için mücadele etmeye kararlıdırlar.1980 sonrasında tarım ve hayvancılık alanında y apılan onca yanlış politikay a rağmen ülke hayvancılığı hala ay akta duruyorsa/durabiliyorsa, bu kendi iç dinamiklerinin gücünden kay naklanmıştır. Yoksa bir taraftan hayvancılıkta orta ve büy ük ölçekli işletmeler kurmamız gerekir dey ip, diğer taraftan vatandaşa 2 baş inek, baş koyun dağıtmak türünden popülist projelerle hayvancılık kalkınmaz. Nitekim şimdi bu da yetmemiş olacak ki hayvan ithalatı yapalım diy erek, taşıma suy la değirmen döndürme hayalleri kurulmaktadır. Buna karşın v eterinerlik v e gıda güvenliği alanında mutlak yapılması gereken ref ormlar ağırdan alınarak, hayvansal ürün ihracatının göz göre göre önü tıkanmaktadır.4'lü Hijy en Paketi altında çıkarılması acil gereken yasa taslakları (Veteriner Hizmetleri Kanunu, Gıda Kanunu, Yem Kanunu, Gıda Hijyeni ile Yemin Resmi Kontrolleri Kanunu) bırakın y asalaşmayı, henüz ilgili Bakanlıktan bile geçememiştir. Nitekim basında çıkan son haberlere göre, AB y e uyum açısından son derece önemli v e öncelikli işlerden olan olan Tarım Bakanlığının yeniden yapılanması hakkındaki kanun tasarısı ve 4 li Hijyen Paketinin içerisinde yer alan tasarıların 2008 y ılında ele alınmasının planlanmaktadır. Yasal çerçev e belirlenmediği için uy um amacıyla y apılmaya çalışılan ve yönetmeliklerle, tebliğlerle yapılmay a uğraşılan birçok çalışmanın bir ay ağı hep boşlukta kaldığı için uygulamada başarı sağlanamadığı görülmektedir. AB Veteriner Hekim Platformunun en önemli kuruluş amaçlarından biriside "Hayvancılık sektöründe ve veteriner hekimlikte AB uyum sürecinin ülke menfaatlerine uygun v e sağlıklı bir şekilde işlemesini takip etmektir".bu görevimizi aynı azim ve kararlılıkla y erine getirmey e devam edeceğimizden kimsenin kuşkusu olmasın. AB Veteriner Hekim Platformu AB KOMİSYONU TÜRKİYE RAPORU Etki Raporu (5) Av rupa Komisy onu'nun, Türkiye'nin Birliğe üyeliğinin y aratabileceği etkilere ilişkin "Türkiy e'nin Üy eliği Perspektifinden Kaynaklanan Hususlar hakkında Komisy on Birimleri Çalışma Belgesi" de 6 Ekim 2004'de açıklandı. Etki Raporu'nun "Tarım, Veterinerlik, Bitki Sağlığı ve Balıkçılık" bölümü Veterinerlik: Türkiye'de, hemen hemen tüm salgın v e bulaşıcı hayvan hastalıkları y aygın (endemik) olarak görülmekte olup, hayvan sağlığı alanında Türkiye'deki bu hastalıkların y ok edilmesi amacıy la özel önlemler alınmalıdır. Katılım öncesi dönemde, doğudaki komşu ülkeleri de kapsayacak şekilde tedbirlerin alınması için çalışmaların arttırılması gerekmektedir. Bu tedbirlerin uzun bir dönem devam edeceği beklenmelidir. Katılım zamanına bağlı olarak, katılım sonrasında da devam edebilir. Bu tedbirlerin maliyeti yüksek olacaktır. Şap hastalığına karşı alınan tedbirler bu alanda bir model oluşturabilir ve hayvan hastalıklarının eradikasy onu ve içerideki hayvan hareketlerinin sıkı kontrollerinden sorumlu yetkili mercilerin oluşturulmasını da kapsamalıdır. Kuduz hastalığının eradikasyonu için özel önlemlerin alınması da öngörülmelidir. Su ürünleri ve kanatlı alanlarında tedbirlere ihtiyaç olup olmadığı da incelenmelidir. Canlı hayvan ve hayvansal ürünler topluluk içi ticaretindeki kurallara ilişkin olarak, hayvan sağlığı durumu yeterli olmadığı takdirde, Türkiye'den gelen sevkıy atlar için özel kısıtlay ıcı tedbirlerin (koruy ucu tedbirler) getirilmesi mümkün olmalıdır. Bu mevcut mev zuat temelinde yapılabilir. Tedbirler zamanla kabul edilebilir ve hayvan hastalıklarının eradikasyonu alanında kaydedilen gelişmey e göre şekillendirilebilir. (etin kemiğinden ayrıştırılması, ışıl işlem görmüş süt ve süt ürünleri talebi.) İç piyasadaki v eterinerlik kontrol rejimi, üretim sahasında düzgün v e kapsamlı v eterinerlik kontrolleri v e y eterli idari ve laboratuar kapasitesinin oluşturulmasını gerektirmektedir. Özellikle, canlı hayvan ve hayvansal ürünlerde yasaklı maddelerin kontrolü ve kalıntı izlemesinin y anı sıra TSE (bulaşıcı süngerimsi beyin hastalığı) izlemesinin de gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Hayvan sağlığı alanındaki problemler ışığında, Türkiye'den diğer AB üye ülkelerine canlı hayvan ve hayvansal ürünler sevkıy atında özel kuralların getirilmesi gerekebilecektir. Bu, Türkiye ve diğer AB üye dev letleri arasındaki sınırlarda, özel veteriner kontrolleri şeklindeki düzenlemeleri engellemeyecektir. Veterinerlik sınır kontrolleri, sınırlı sayıda iy i donanımlı Sınır Kontrol Noktalarını esas almaktadır. Mevcut AB kurallarının uy gulanması v e y ürütülmesi için önemli oranda çalışmaya ihtiyaç vardır. Türkiye'nin doğu sınırlarına ilişkin olarak, mevcut mev zuatın, durumu tüm y önleriy le yeterli oranda dikkate alıp almadığı incelenmelidir (geleneksel yerel sınır ötesi hayvan hareketleri). AB'nin üçüncü ülkelere yönelik ithalat kuralları, Türkiy e'ye doğudan, hayvansal ürünlerin özellikle canlı hayvan ticaret akışının çok sınırlı olacağını göstermektedir. Hayvansal ürün ve gıda işletmelerinde gıda güv enliği v e hijy en konusuna ilişkin olarak, AB'nin y üksek hijyen standartlarını düşürecek tedbirlerin alınması kabul edilemez. Gıda tesislerinin iy ileştirilmesi için katılım öncesi dönemde önemli adımlar atılması gerekmektedir. Katılım tarihinde AB gerekliliklerini karşılamayan tüm tesislerin, bir geçiş dönemine tabi tutulmamaları halinde kapatılmaları gerekecek, bu durumda, diğer yeni katılan on ülkeye uy gulanana benzer şekilde, geçiş dönemi v erilecek tesislerin ürünlerinin diğer AB ülkelerine satışına izin v erilmeyecektir. Hayvan refahı konusunda önemli iy ileştirmelere gerek olacaktır. Mevcut mevzuatta helal et kesimine ilişkin özel koşullar bulunmasına rağmen, bu kuralların uy arlanmasına ihtiyaç olup olmadığı incelenmelidir Değerlendirme: Veterinerlik alanında, katılım öncesi dönemde, hayvan sağlığını iy ileştirme yönünde büyük adımlar atılmalıdır; bununla birlikte, katılımda ciddi problemlerin yaşanması beklenebilir. Katılımdan sonra, Türkiy e'den olan canlı hayvan ve hayvansal ürün hareketlerine özel kısıtlamaların getirilmesi beklenebilir. Bu, Türkiye v e diğer üye ülke sınırları arasında özel kontrollerin getirilmesi anlamına gelmektedir. Türkiy e'nin doğu sınırlarındaki kontrollere de özel önem v erilmelidir. Gıda güv enliği, halk sağlığı v e hayvan ref ahı alanlarında da önemli çalışmaların yapılması gereklidir. AB v eterinerlik kontrol sisteminin düzgün uygulanması ile Türkiye'nin katılımının AB'y e olumsuz bir etkisi olmayacaktır. Kay nak: Sayfa 7 PLATFO RM WEB SİTE: E-POSTA: ab.veterinerhekim@gmail.com

8 AB VETERİNER HEKİM PLATFORMU Rapor no: 2007/2 SAHİPSİZ KÖPEKLER VE BAKIMEVLERİ KONUSUNA MESLEKİ YAKLAŞIMIMIZ Ülkemi zi n özelli kle büyük kentleri nde, sokaklar daki başıboş köpeklerin sefil haldeki yaşam koşulları, çektikleri ıstıraplar veya ölüm şekilleri karşısında veteriner hekimler olarak üzülmememiz mümkün değildir. Birkaç gün önce kısırlaştırdığınız, aşılarını yaptığınız sahipsiz bir köpeğin bir araç altında kalarak ölmesine veya itlaf ekiplerince gayri yasal ve gayri insani yöntemlerle öldürülmesine şahit olmak, hatta bazen bu konuda emir alıyor olmak gerçekten yıkıcıdır. Maalesef dünyanın bir çok uygar ülkesinde (Avrupa nı n özelli kle Akdeni z kı yısı ndaki ülkeleri dahi l) sokak köpeği kavramı mevcuttur yı lı n- da,who-dünya Sağlı k Örgütü, dünya üzeri ndeki köpek sayısını 500 milyon olarak tahmin etti (insan nüfusunun 10 da biri kadar) ki bunun % 75 kadarının başıboş olduğu düşünülmektedir.. Bu sorunun çözümü için elbette dünya ile uyum içinde olmamız gerekiyor. Peki dünyada bu başı boş köpeklere nasıl muamele ediliyor, bir de ona bakalım: Tayvan da köpekleri yakalayı p toplayarak bi r kafese koymak ve içi su dolu bir tankta boğulmalarını beklemek bir tür gelenek hâlini almıştır. Hindistan da içi su dolu bir tank içinde bir tür römorkta tutularak el ekti k uygulanan köpekler den bazılarının ölmesinin 5 saati bulduğuna dair raporlar vardır. Hindistan Şehirlerinin sokakları çöp yığınlarından beslenen sürüyle köpekle dolup taşmaktadır. Köpek, domuz ve inekler birlikte açık alanlar ve sokaklarda yemek ararlarken görülmektedir. Ukrayna-Kiev de köpekler öldürene dek dövülmekte ve daha sonra derileri yüzülerek giyim eşyası yapımında kullanılmaktadır. Ne yazık ki bazıları dayağa rağmen ölmemiş ve derileri canlıyken yüzülmüştür! Kahire de köpekler kalabalık sokaklarda çocukların gözleri önünde yakı n mesafeden vurularak etki si z hâle getirilmektedir. Görüldüğü gibi bu problem sadece ülkemize ait değil. Tayvan dan tutun da Şili'ye kadar dünyanın bir çok ülkesinde köpeklerin durumu hiç de iç açıcı değil. Ancak bilime önem veren Güney Afrika benzeri ülkeler bu konuda bizden çok daha iyi durumda ve çözüme Sayfa 8 PLATFO RM WEB SİTE: E-POSTA: ab.veterinerhekim@gmail.com

9 yakınlar (Bu arada, bizde yetersiz olsa da 2004 yılında çı kan Hayvanları Koruma Yasası nı n Güney Afri ka'- da 1962 yılından beri yürürlükte olduğunu hatırlatalım ve utanalım). İtlaf da sadece bi zde yapı lmı yor. Geri kalmı ş ülkelerin tümü bu yöntemi kullanıyor. Gelişmiş ülkelerin tümü ise eğitim, kısırlaştırma ve barındırma yöntemlerini seçiyorlar. Peki uluslar arası bilim camiası sokak hayvanları problemine nasıl yaklaşıyor? Amsterdam'da yapılan ve Türkiye'den hiçbir yetkilinin katılmadığı (yetkili olmayı p katı lan meslektaşları mı z olmuştur) kongrede sokak hayvanları sorunu masaya yatırıldı. Tayvan'dan tutun Şili'ye kadar birçok ülkenin temsilcileri ülkelerindeki durumu kongrede sundular. Kongrede sorunun çözümü hakkında mevcut bilgi ve deneyimlerin yeterli olmadığı itiraf edildi ve kesin bilimsel bir çözüm yolu önerilemedi. Kongrede uluslarası bilim çevreleri, WHO ve WSPA sorun hakkında birtakım önerilerde bulunsa da, bunların her ülkenin koşullarına uygun olmadığı görülmektedir. Bu önerilerin tamamı veteriner hekimlik mesleğini ilgilendirmesine rağmen ülkemizde bu sorunun çözümünde veteriner hekimlerin etkisiz ve yetkisiz kaldığını üzülerek görmekteyiz. AB Mevzuatına ilişkin düzenlemelerde de görüldüğü üzere tüm dünyada gelişmiş ülkelerde veteriner hekimlik mesleğinin ve veteriner hekimlik hizmetlerinin önemi kabul görmüştür. Ülkemizde de sokak hayvanları sorununun da dahi l olduğu gör ev ve yetki alanlarımızın doğru algılanması ve yeniden düzenlemelere gidilmesi gerekmektedir. Veteriner hekimlik mesleği; sahipsiz hayvanlar itlaf edilir mantığı ile hayvan sevgisinden, medeniyetten ve bilimsellikten uzak bir takım siyasi iradeler ya da gruplar tarafından, başları sıkıştığında günah keçisi olarak gösterilecek ve kirli politikalara alet edilecek bir meslek değildir. Bu çalışmamızın amacı sorunla ilgili çözüm önerilerini ülkemiz koşullarına göre değerlendirip veteriner hekimlerin yaklaşımı hakkında öneriler sunmaktır. Sahipsiz hayvanlar sorununa yaklaşımımız ne olmalıdır? Herkes bilir ki, binalar arasına sıkışmış, insanlar tarafından itilip kakılan hatta işkence gören, aç, yaralı, bakımsız köpeklerin yaşaması yaşamak değildir. Ancak, tüm köpekleri barınaklarda toplamak ya da köpekleri itlaf etmek de geçerli bir yol değildir. WHO tarafından da belirtildiği gibi, sokakları bir anda tamamen köpeksiz hale getirmek mümkün olmadığı gibi, bu tür girişimlerin sonucunda köpek nüfusu kısa sürede eskisinden daha fazla artmaktadır. Araştırıcılar bu sorunun bilimsel çözümü için itlafın geçersiz bir yöntem olduğu, bunun yerine aşağıdaki uygulamaların yapılması düşüncesinde birleşmektedir: 1.Kimliklendirme ve kayıt kampanyaları 2.Yasama ve Yaptırım 3.Çevre sağlığı 4.Eğitim kampanyaları 5.Kısırlaştırma kampanyaları. Bu amaçla: a.yerel ( özel ya da gönüllü olabilir) veteriner klinikleri kampanyaya katılmalı, b.belediye klinikleri geliştirilmeli, c.sâhipsiz hayvanlar, kliniklere taşınarak kısırlaştırılmalı, operasyon sonrası bakımları tamamlanmalı, d.alıkoyma süresi olabildiğince kısa tutulmalı, e.kolayca tanınması maksadıyla, kısırlaştırılmış hayvan işaretlenmeli (çip uygulanmalı) Hayvan önceli kle sahi plendi ri lmeye çalışı lmalı, sonrasında alındığı yere (kendi bölgesine ) götürülmeli Araştırıcıların bu önerilerinden yola çıkarak ülkemizde yapılması gerekenleri şöyle sıralayabiliriz: Sorunun çözümü için öncelikle sokak köpeklerinin sayısını bilimsel ve insani ölçülerden tavi z vermeden azaltmaya ve kontrol altına almaya yönelik önlemler alınmalıdır. Bu planlı, programlı ve ülke genelinde alınacak önlemlerle yürütülecek ciddi çalışmalar içeren bir süreç gerektirmektedir. Bu süreç içerisinde öncelikli olan sokakta yaşayan hayvanları n güvende olmaları nı sağlayabilmektir. Sokakların özellikle köpekler açısından güvenilir hale getirilmesi için öncelikle insanların eğitilmesi gerekmektedir. İnsanların bu hayvanlara zarar vermesini engellemek ve sokaklarda yaşamak zorunda kalan köpeklerin varlığını anlayışla karşılamaları için; veteriner hekim odaları, sosyolog ve psikologların yönetimi altında din adamları, öğretmenler, sivil toplum kuruluşları ve ilgili Sayfa 9 PLATFO RM WEB SİTE: E-POSTA: ab.veterinerhekim@gmail.com

10 olabilecek tüm resmi kuruluşlar birbirleriyle işbirliği içinde ülke çapında eğitim seferberliğine başlanmalıdır. Eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarının yanı sıra hayvanlara zarar vermenin cezası da ağırlaştırılmalıdır. Cezai yaptırımlar kişi, kurum, kuruluş ayrımı yapılmaksızın yetkili idareler tarafından uygulanmalıdır. Hayvanları Koruma Kanunu ile gündeme gelen Yerel hayvan koruma görevlisi uygulaması bir an önce disiplinli bir şekilde hayata geçirilmelidir. Sokaktaki hayvanların bakımı belediyelerce desteklenen, kanunda nitelikleri belirtilmiş olan hayvan koruma gönüllülerinin sorumluluğunda olmalıdır. Sokakları köpek açısından güvenli hale getirdikten sonra popülasyon dinamiği açısından en az sayıdaki köpeğin, sokakta kaliteli olarak yaşamasına olanak sağlanmalı, öncelikle hasta, sakat ya da insanlara zararlı olabilecek köpeklerin barınaklara yerleştirilmesi yoluna gidilmelidir. Sahipsiz hayvanların en önemli kaynaklarından biri, çip uygulanmadığı için rahatça sokağa atılabilen sahipli hayvanlardır. Kayıt altına alınıp rutin izlemeleri yapılmayan bu hayvanlar sık sık sahip değiştirebildiği gibi sokağa atılabilmekte ve bunun tespiti yapılamamaktadı r. Ayrı ca sahi pli hayvanlarda ürem e kontrolüne ilişkin herhangi bir önlem alınmadığından yavrulamaları ve bu yavruları n yuva bulamamaları sonucu sokakta yaşamak zorunda kalmaları önemli etkendir. Kısırlaştırılmadan sokağa atılmış yeni hayvanlar ve doğar doğmaz sokakta yaşamak zorunda bırakılmış yeni yavrular sokak hayvanlarına yönelik kısırlaştırma çalışmalarının yetersizliği ile birleşince sorun katlanarak artmaktadır. Ayrıca yurt dışından yasal ya da yasa dışı yollarla getirilen hayvanların kontrolsüz ve denetimsiz üretimleri de sorunun büyümesinde önemli bir kaynaktır. Bu nedenlerden dolayı tüm ev hayvanlarına mikroçip uygulanması zorunlu olmalıdır. Bu, hayvanların sokağa atılmasını önlemede tek geçerli yoldur. Üç aylıktan büyük olan hayvanına mikroçip taktırmayan hayvan sahiplerine ciddi cezalar kesilebilmelidir. Ya da bu konuda bireyleri teşvik edici yöntemler geliştirilmelidir. Böylece, doğuran ev hayvanlarının yavruları da en kısa zamanda mikroçiplenerek kayıt ve kontrol altına alınmış olacaktır. Her şeye rağmen hayvanının kısırlaştırılmasını istemeyen hayvan sahiplerine ağır sorumluluklar verilmelidir. Eğitim çalışmaları, hayvan sahibi olan ve olmak isteyen kişileri de kapsamalıdır. Hayvan sahiplerine hayvan davranışları ve hayvanla iletişim kurmanın yolları öğretilmelidir. Hayvan sahiplerinin hatalı tutumları hayvanlarda davranış sorunlarına neden olmakta ve hayvan sahipleri, bizzat kendileri bu sorunlara yol açtığı halde, yine bu sorunları bahane ederek köpeğini terk etmektedir. Nitekim ABD de her yıl, milyonlarca hayvan, davranış sorunları nedeniyle öldürülmektedir. Hayvan sahipleri bilinçlendirilerek, sokakta hayvan sayısının artışına yol açan bu durumdan kurtulmak mümkündür. Hayvan sahibi olmak isteyenlere de eğitim verilmeli, bu insanlara hayvan bakmanın zorlukları anlatı lmalı ve henüz hayvan almadan önce doğru seçimlerin yapılabilmesi için veteriner hekimlerden destek almaları gerektiği vurgulanmalıdır. Hayvanları Koruma Kanununda da belirtilen, petshoplardaki hayvanları n mi kroçi pli olarak bulundurulması kayıt ve izleme açısından önemlidir. Mikroçipsiz köpek satışı yasaklanmalıdır. Bu, kaçak hayvan girişini ve satışını önlemede en etkin yöntemdir. Aynı şekilde tüm sokak hayvanlarına da mikroçip uygulanmalıdır. Dışarıdan görünür bir işaret olarak küpe, bu hayvanın çipli, aşılı, kısırlaştırılmış ve agresyonsuz olduğu anlamına gelmelidir. Bu durum, yani bu hayvanların insanlara yönelik bir sakınca taşımadığı halka da doğru bir dille ve sürekli yinelenerek anlatılmalıdır. Tüm hayvanlar mikroçiplenebilirse, hayvanın agresifliği, kısır olup olmadığı, sağlık (aşı, paraziter tedavi vb.) durumu hangi bölgeye ait olduğuna (bu uygulama bazı belediyelerin sokak hayvanlarını başka belediye sınırlarına çıkartmalarına engel olacaktır) dair bi lgi lere ulaşı labi lecekti r. Böyleli k- le kentl erde hayvan nüfusunun beli rlenmesi ve i zlenecek çalışmalarda bu sistemden yararlanmak mümkün olacaktır. Sokak hayvanlarının kısırlaştırılmasına yönelik yıllardır pek çok farklı grup, kurum, kuruluş ve kişiler pek çok çalışma yürütmüştür. Ancak görülen odur ki kaynağı kurutmadan yapı lan i şler çok da anlamlı olmamaktadır. Kaynağı kurutma çalışmaları ciddiyetle sürdürülürken bir yandan da zaman kaybetmemek adına yapılması gereken tüm sokak hayvanlarının kısırlaştırılması için ülke çapında çalışmalar yürütmek olmalıdır. Günlük siyaset ya da reklam malzemesi olmak amacıyla bölgesel olarak yürütülen kampanyalar tüm iyi niyet ve emeklere karşın sonuç vermemektedir. Ülke geneli nde oluş turulacak planlı programlı, eş zamanlı uygulamalarla tüm veteriner kliniklerinin de katılım sağlayabileceği ve sağlıklı koşullarda uygulanacak operasyon, operasyon öncesi ve sonrası bakı mı n gerçekleştirileceği, kayıt altına alma aşamasının da yer aldığı, ücretlerin belediyeler başta olmak üzere yasalarla görevlendirilmiş İl Özel İdareleri vb. kurumlarca finanse edildiği bir çalışmaya başlanmalıdır. Yine habitat kontrolü dediğimiz başlık altında hayvanların sokaktaki yaşam alanları düzenlenmeli, grup oluşturmalarına, insanları hem psikolojik açıdan hem Sayfa 10 PLATFO RM WEB SİTE: E-POSTA: ab.veterinerhekim@gmail.com

11 de bir takım zoonoz hastalıklar açısından rahatsız etmelerine engel olmak için de var olan gıda kaynaklarının uygun ve kontrollü bölgelere yönlendirilmesi, sınırlamalar getirilmesi gerekmektedir. Sokaklardaki çöplerin uygun şekilde toplanması kırsaldan şehir içlerine köpek girişini azaltmada etkin yöntemlerden biridir. Hayvan nüfusunun sağlıklı kontrolü, çevre sağlığı ve halk sağlığı açısından bu düzenlemelerin doğru uygulanması çok önemli di r. Yerel hayvan koruma gör evlilerinin bu çalışmalarda bilinçli yönlendiriciler olması da kaçınılmaz bir gerçektir. Tüm bu aşamalar yürütülmeye başlanı rken bi r yandan da yasalarla da öngörülen v e gerekli li ği asla tartışılamaz hayvan bakı mevleri konusunun önemi unutulmamalıdır. Bakımevleri hakkında görüşlerimiz: Şu anda uygulanan bakımevi sistemleri ve yönetim şekillerini kabul etmek mümkün değildir. Öncelikle bakımevleri, köpeklerin uzun süre tutulmaları için uygun yerler değildir. Çoğu bakımevi, rehabilitasyon uygulanacak yerler olacağı yerde, hayvanların sefilce, i nsanlı k dı şı yaşatıldı kları yerler ya da i tlaf merkezleri haline gelmiştir. Mevcut bakımevlerinin şartları mutlaka iyileştirilmeli ancak, bakımevlerinin tek başına çözüm olamayacağı da kabul edi lmeli di r. Bakımevlerinin iyi hizmet verebilmesi için bakımevlerine gelen köpek sayısının olması gereken sınırları aşmaması gerekir. Bakımevleri tümüyle sırf ticari amaçla faaliyet gösteren özel şirketlere ihale edilmemelidir. Ayrılan paranın yönetimi belediyenin elinde olmak kaydıyla bakımevinin idaresi bu konuda kendini kanıtlamış sivil toplum kuruluşlarına da bırakılabilir. Bu idare, Tarım, Çevre ve Orman Müdürlüklerinin yanı sıra İl Hayvanları Koruma Kurulu tarafından denetlenmelidir. İl Hayvanları Koruma Kurulunun bakımevi denetleme yetki si artı rılmalı dı r. Bakı mevleri nde beli rlenen eksikliklerin giderilmesine ilişkin verilen sürelerin bitiminde ilgili kurum, kuruluş ne olursa olsun bakımevinin olumsuz koşullarından sorumlu olanlara mutlaka yasal işlem uygulanmalıdır. Bakımevi idaresi uzmanlık ve fedakârlık gerektiren bir işletme mantığı ile yürütülmelidir. Bakımevlerinin de kurumsal statü kazanması, varlıklarının yük olarak görülmemesi esastı r. Böyleli kle buralarda görevlendirilecek personel özenle seçilebilecek bu yerler sürgün kurumları olarak görülmeyecektir. Teknik elemandan, temizlik personeline ve veteriner hekimine kadar bakımevi personeli seçilmiş, bu iş için istekli kişilerden oluşturulmalıdır. Bu doğrudan hayvanları n refahı na yansı yacak çalı şmalar için önemli bir noktadır. Bakımevlerinde yaşandığı duyduğumuz olumsuzlukların büyük bir kısmı isteksiz, ilgisiz ve çalışma koşullarına ilişkin sorunları çözümlenmemi ş personeller den kaynaklandı ğı unutulmamalıdır. Bakımevlerindeki meslektaşlarımızın da bu konulara ilgili kişiler olması mesleğimizin de gereksiz yere yı pranması nı engelleyecekti r. Hatta bakı mevi veteriner hekimliği ve işletmeciliğine yönelik uzmanlaşma yoluna gidilmesi ve bu konuların Fakültelerimizce ele alınması gerekmektedir. Meslek Odalarımız da en az hayvan sever sivil toplum kuruluşları kadar bakımevleri ile ve burada çalışan meslektaşları ile ilgilenmeli ve iletişim içinde olmalıdır. İşletme mantığı ile yeni uygulamalar yapılması, bu alanların halkın tüm kesimleriyle daha sıkı ilişkilerde bulunmasının sağlanmasına neden olacaktır. Böylelikle petshoplar hayvan edinme aşamasında birinci tercih olmaktan çıkacaktır. Bu da kontrolsüz üretim, kaçak hayvan girişleri gibi konuların önlenmesine de neden olacaktır. Bakımevleri çalışmaları ile katkı koymak isteyen gönüllülere açık olmalıdır. Yaşanabilecek bir takım istenmeyen olayların önüne geçilebilmesi amacıyla belli kurallar konularak amatör ruhla profesyonel çalışmalar yürütülmelidir. Bakımevleri fiziki koşullar açısından incelendiğinde de genel olarak büyük çoğunluğunun ilgili mevzuatlar çerçevesi nde yetersi z ol duğu görülmektedi r. Özelli k- le çoğu bakımevinde klinik birimler olarak düzenlenmesi gereken operasyon salonları istenilen koşullara sahip değildir. Operasyon öncesi ve sonrası bakım için sunulan or tamlar uygun deği ldi r. Hayvanları n operasyon sonrası bakı m dönemi ni uygun koşullarda tamamlamaları sağlanmalı dı r. Operasyon sonrası bakı m dönemi ni tamamlamayan hayvanlar kesi nli kle salı nmamalıdır. Bakımevlerindeki kliniklerin sağlıklı hayvanlara hizmet vermesi, sağlık koşulları anlamında uygun olmadığı gibi yasal da değildir. Bakımevlerindeki hayvanlar teker teker olmak üzere ayrı bölmelerde bakılmalı ve beslenmeli, ancak bunların belirli saatlerde bir araya getirilmeleri ihmal edilmemelidir. Hayvanlar sürü özellikleri göz önüne alınarak yerleştirilmelidir. Hayvanlar için mevsim koşullarından olumsuz etkilenmemeleri amacıyla uygun kapalı ve açık alanlar oluşturulmalıdır. Yeni gelen hayvanlar öncelikle sağlık kontrolü ve gözlem açısından belli bir süre özel bölmelerde tutulmalı ve bakımevine uyum sağlamaları için rehabilite edilmelidir. Uzun süre barınakta yaşatılan köpek bakımevinden çıkacaksa, gideceği ortama uygun şekilde rehabilite edilmelidir. Yavru hayvanlar mümkün olduğunca çabuk sahiplendirilip barınakta büyümesine izin verilmemelidir. Aksi takdirde bu tür köpekler insanların yaşadığı ortama uyum sağlayamamaktadır. Mevcut hayvanları n gönüllü i nsanlarla i leti şim kurmaları sağlanmalı, onlarla birebir ilgilenilmeli, dolaştırılmalı ve Sayfa 11 PLATFO RM WEB SİTE: E-POSTA: ab.veterinerhekim@gmail.com

12 yabanileşmesine izin verilmemelidir. Ayrıca her hangi bir hastalığın bakımevindeki tüm hayvanları hasta etmemesi ve zoonotik özelliği olabilecek hastalıklara karşı önlem alınabilmesi amacıyla da mutlaka karantina bölmesi oluşturulmalıdır. Bakımevlerinin 24 saat bir personel gözetiminde olması hem onların hem de çevre ve insanların sağlığı açısından önemlidir. Bakımevinin temizlik ve dezenfeksiyon işlemleri veteriner hekim kontrolünde bilinçli olarak yürütülmelidir. Bakımevlerine ait arazilerin uygun koşulları taşıması, yerleşim yerlerinden uygun uzaklıkta ve yol ve ulaşımın kolay olması önemlidir. Alt yapı koşullarının tamamlanmamış (su, atıkların bertarafı, elektrik vb.) olduğu bakımevleri hizmete geçirilmemeli ya da en kısa zamanda bu eksiklikler giderilmelidir. Bakımevleri mevcut kapasitesini aşmamalıdır. Daha fazla hayvana faydalı olmak gi bi görünen yanlı ş düşüncelerle mevcut hayvanların sağlığı ve bakımlarından taviz verilmemelidir. Yer darlığı, personel, finans, yönetim sorunları vb. nedenlerle iyi bakım şartlarının sağlanamaması durumunda hayvanlar boş yere barı naklara toplanarak i n- sanlık dışı sahnelerin oluşması kaçınılmazdır. Bakımevlerinin işletme mantığı ile profesyonelce yürütülmesi için önemli yasal açıklardan biri de ruhsatlandırma çalışmasının olmamasıdır. Bu da bakımevlerinin işletmesine ilişkin bir sorun yaşandığında ya da yasal işlem yapılacak herhangi bir ilgili arandığında sorun olabilmektedir. Oysa izin ve ruhsatlandırma aşamalarından sağlıklı olarak geçildiği taktirde hem standart koşulları sağlamı ş hem de sahi bi ve sorumlusu belli bakımevleri kurulmuş olacaktır. Tüm bu uygulamalar Çevre ve Orman Bakanlığı ve Tarım Bakanlı kları nı n mevzuatları doğrultusunda belediyeler tarafından yerine getirilmelidir. Ancak, Tarım Bakanlığı nda etkin ve bağımsız Veteriner Teşkilatı bulunmamaktadı r.1985 yılı nda yapı lan reor gani zasyon sonrasında taşra teşkilatlarında ziraat ve veteriner hizmetleri tamamen birbirine karışmış olup, aynı kurum altında idare edilmeye çalışılmaktadır. Buna rağmen bu Bakanlık bünyesindeki meslektaşlarımız özveriyle hizmet vermeye çaba göstermektedirler. Verilen Sözler Tutulmadı! Maaş adaletsizliği giderilmedi. Sahipsiz hayvanlarla ilgili birçok konu Hayvanları Koruma Kanunu gereğince Çevre ve Orman Bakanlığının sorumluluğuna bırakılmıştır. İlginç olan, birkaç istisna haricinde, bu bakanlığın il ve ilçe teşkilatlarında veteriner hekim bulunmamasıdır. Hayvan koruma uygulamaları veteriner hekimlik işidir. Hayvan hastalıkları ve davranışları konusunda eğitim ve donanımdan yoksun bir kadroya sahip olan Çevre Bakanlığı teşkilatlarından sorunu çözme adına bir şeylerin beklenmesi mümkün görülmemektedir. Ayrı ca beledi yelerdeki veteri ner heki mleri n hayvan koruma uygulamaları ve halk sağlı ğı ile i lgi li sorumluluklarının göz ardı edilip veteriner işleri müdürlüklerinin lav edilmesi sorunun çözümü önündeki ciddi engellerden biridir. Ülkemizde henüz mümkün görülmese de doğru olan, veteriner hekimlerin hayvan sağlığı söz konusu olduğunda belediye başkanlığından bağımsız inisiyatif kullanabilecek yetkiyle donatılmasıdır. Belediyeler kamu kuruluşu olsa da siyasi bir yapıya sahiptir. Konu hakkında bilinç sahibi olmayan Belediye başkanları için hayvan sağlığından çok popüler konular öncelik taşımaktadır. Sağlıkla ilgili görevler bu yapıdan ayrıştırılmalıdır. Veteriner hekimler, başkanın emriyle itlafla görevlendirilen memur pozisyonu ve imajından kurtulmalıdır. Sonuç: Veteri ner heki mleri n sokak hayvanları sorununun çözümünde de etkin ve önemli rol üstlenmesi gerektiği, bu konuyla doğrudan i lgi li meslek grubu olduğu unutulmamalı ve çözümde etkin olarak yer almasına izin verilmedi ği takti rde sorunları n katlanarak artacağı bi li nmelidir. Yetki ve iznin yanı sıra, meslektaşlarımız konuya daha çok sahip çıkmalı ve bu konunun bilimsel sorumluluğunu üstlenmelidir. AB VETERİNER HEKİM PLATFORMU Teşekkür: Bu raporun hazırlanmasında, raportörlük görevini yürüten Platformumuzun değerli üyeleri Prof. Dr. Tamer DODURKA ve Dr. Ebru TONG'a teşekkür ederiz. Veteriner Hekimler tüm bu olumsuz çalışma koşullarına karşın ülkelerine ve halkına duydukları sorumluluk gereği görevlerini yine aynı heyecanla yapmaya devam ediyorlar ve yetkililer tarafından sorunlarının çözüleceği ümidini hala kaybetmediler. Ancak gelin görün ki, muhatapları "sağır,dilsiz ve kör" taklidi yapmaya devam ediyor. Ama bu bozuk düzenin ve emek sömürüsünün hep böyle devam edeceğini düşünenler elbet bir gün yanıldıklarını anlayacaklar ve haklarımızı almaktaki kararlılığımızı göreceklerdir!!! AB Veteriner Hekim Platform Sayfa 12 PLATFO RM WEB SİTE: E-POSTA: ab.veterinerhekim@gmail.com

13 ISTANBUL BAROSU HAYVAN HAKLARI KOMİSYONU BASIN AÇIKLAMASI İstanbul Barosu Hayvan Hakları Komisyonu 16 Mart 2007 Cuma günü saat da İstanbul Barosunda yaptığı basın toplantısında hayvan katliamı ile hayvanlara uygulanan şiddet ve eziyeti kınadı. Komisyonca basına dağıtılan bildiride, toplumun içinde bulunduğu sosyolojik ve ekonomik nedenlerden dolayı suç makinesine dönüşmüş kişilerin serbest bırakılarak adeta ödüllendirilmesi ya da çok az ceza verilmesi potansiyel suçluları da suça teşvik etmekten başka bir anlamı bulunmadığı kaydedilerek, bu gidişe DUR denilmesi gerektiği belirtildi. Bildiride, geçtiğimiz hafta, İstanbul Gaziosmanpaşa da bir kişinin 23 kediyi keserek buzdolabında sakladığının tespit edilmesi üzerine söz konusu caninin 5 gün akıl hastanesinde yatırılıp tekrar serbest bırakılması, yüreğinde hayvan sevgisi bulunan herkesi isyan etme noktasına getirdiği kaydedildi. Hayvanları sevmeyenleri n, i nsanları da sevemeyeceği ve toplumla barışık yaşayamayacağı savunulan bildiride şu görüşlere yer verildi: Biz, bu toplumda yaşayan herkesin; bugün hayvana karşı işlenen suça ses çıkarılmadığı takdirde; yarın bu suçların insanlara karşı da işlenebileceğinin bilincini ve şuurunu taşımasını istiyoruz. İşte bu nedenle; bi z İstanbul Barosu hayvan hakları komisyonundaki hukukçular olarak, 5199 sayılı yasanın kabahatler yasası olmaktan çıkarılıp suç olarak değerlendirilmesi için TBMM tarafından tekrar ele alınmasını istiyoruz. DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI VE KONUYA DUYARLI DUYARSIZ TÜM TÜRK HALKI Bu bir isyandır! Bu, başta biz hukukçuların isyan etmesi gerekli bir isyandır. Toplumun içinde bulunduğu sosyolojik ve ekonomik nedenlerden dolayı suç makinesine dönüşmüş kişilerin, adeta ödüllendirilerek serbest bırakılması ya da az ceza verilerek salıverilmeleri adeta ödüllendirilmeleri, potansiyel suçluları da suça teşvik etmeye karşı artık bir dur demedir. Geçtiğimiz hafta, İstanbul Gaziosmanpaşa da bir kişinin 23 kediyi kestiğini, bunları daha sonra buzdolabında sakladığını, bunun tespit edilmesi üzerine 5 günlüğüne akıl hastanesinde yatırılıp tekrar serbest bırakıldığını öğrenmiş bulunuyoruz. Toplumla barışık olmayan ve olması mümkün olamayan birçok kişinin, inatla bu toplum ve hukuk sistemi içinde barındırılabilmesine, yaşanan bu son olay nedeniyle biz İstanbul Barosu Hayvan Hakları Komisyonu olarak isyan ediyoruz. Şiddete/suça eğilimli kişilerin, bu kadar kolay toplum içinde yaşıyor olabilmesini anlayabilmiş değiliz. Toplumun bu suskunluğunun da ne zaman sona ereceğini bilemiyoruz. Şiddete meyilli kişilerin, uzun süre tedbir mahiyetinde sürekli psikolağa gitme, denetim altında bulundurulma, bununla ilgili olarak, yaptırımların fiili olarak uygulanması gerekirken, bugün 23 kediyi canlı canlı kesip doğrayan bir kişinin salıverilmiş olması gerçeği; yarın kendi çocuğunuza saldırmayacağının, cinsel saldırıda bulunmayacağının, gasp yapmayacağının, silah kullanarak toplumun huzurunu kaçırmayacağının garantisini veremeyeceği aşikardır. Cezaevlerindeki doluluk oranı son aftakinden daha da fazla olduğu ortada iken, suç makineleri meşhur olmak adına seri katile dönüşmüşken, gasp suçluları sadece bir yıl içinde 39 binli sayılara gelmişken, porno tacirleri, adına maganda adı verilen suç makineleri insanları hiçbir neden yokken öldürürken, sokak hayvanlarını kimseleri yok diye itlaf edenler tüm baskılara rağmen artarken bunların sorumlusu olarak sadece suçluları görmek; büyük bir naiflik olacaktır sayılı hayvanları Koruma Kanunu tamam en göstermelik olduğu, özellikle örgütlü kamusal hayvan kıyıcılığını ve sadistçe eylemleri ciddi yaptırıma bağlamadığı ve Türkiye gibi ülkelerde daha etkin yaptırımların gerekliliği gerçeğini görmezden gelinmektedir. Bu durum, tüm bilim adamlarınca ve hukukçularca kabul edilmektedir. Mutlak surette uygar bir ülkenin gereği olan, acıma erdem, ve evrensel empati ile bütün canlılara karşı sorumlu olduğumuz artık kabul edilmelidir. Bugün 23 kediyi öldüren, onları buzdolabında saklayan bir hasta yurttaşımızın yaşattığı vahşet, toplumsal kaosun ve toplumumuzun hayvana kültürel yaklaşımının bir neticesidir. Bu kişilerin hiç bir ceza veya ıslah görmeden tekrar topluma salıverilmesi halinde; eline tekrar bir fırsat geçtiğinde şu an için yine bir hayvan belki de başka s efer insan canına kıyması; kaçınılmazdır. Mecliste tekrar görüşülmesini istediğimiz Hayvanları koruma yasası aferin oğlum yasasına dönüşmüştür. Hayvanları sevmeyen bir toplum, insanları da sevmeyecek ve asla bu toplumla barışık yaşayamayacaktır. Biz, bu toplumda yaşayan herkesin; bugün hayvana karşı işlenilen suça ses çıkarılmadığı taktirde; yarın bu suçların insanlara karşı da işlenilebileceğinin bilincini ve şuurunu taşımasını istiyoruz. İşte bu nedenle; biz İstanbul Barosu hayvan hakları komisyonundaki hukukçular olarak, 5199 sayılı yasanın kabahatler yasası olmaktan çıkarılıp suç olarak değerlendirilmesi için TBMM tarafından tekrar ele alınmasını istiyoruz. Sayın TBMM ce hem bu yasanın hem de etkisiz kalan birçok yasanın tekrar ele alınmasına biz hukukçular tarafından yapılan bu isyanın önayak olmasını arzuluyoruz. Bununla ilgili olarak halkı temsil eden meclisteki ve meclis dışındaki tüm siyasi yetkiyle görüşeceğimizi, çözüm tekli flerimizi sunacağımızı, bu ve benzeri yasaların değişmesi için hukuki olarak elimizden geleni yapmaya devam edeceğimizi kamuoyuna bildirir, tüm sivil toplum örgütlerinin ve bireylerin acil desteğini bekleriz. ISTANBUL BAROSU HAYVAN HAKLARI KOMİSYONU Sayfa 13 PLATFO RM WEB SİTE: E-POSTA: ab.veterinerhekim@gmail.com

14 TVHB Merkez Konseyi Yönetim Kurulu, Veteriner Hekimleri Odaları ve Veteriner Hekimleri Derneği tarihinde Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Bakan Dr. M.Mehdi EKER'i ziyaret etti Değerli meslektaşlarım, Türk Veteriner Hekimleri Birliği Merkez Konseyi Başkanlığının Tarım ve Köyişleri Bakanımız Sayın Dr. Mehdi EKER' i tarihinde alınmış olan randevu ger eği nce mesleki sorun ve konuları konuşmak üzere 22 meslek odası başkanı ve merkez konsey temsilcileri ile ziyaret ettik. Sayın Bakanımıza bize ayrılan yaklaşık bir saatlik süre zarfında, yönelttiğimiz sorular ve verilmiş olan cevapları aşağıda sunuyorum. Bakanlık teşkilatında çalışan meslektaşlarımızın özlük haklarında bir iyileştirme yapılıp yapılmayacağı soruldu. Bakanımız, bakanlık bünyesinde çalışan meslektaşlarımızın maaş konusunda belirgin haksızlığa uğradığını, konuyu takip ettiğini tarihinde yapı lan Bakanlar kurulu toplantı sı nda durumu Başbakan nezdinde dile getirdiğini ifade ederek, maaş farkının Maliye Bakanlığının taşrada çalışan mühendis kadrolarının tazminat ve maaş katsayılarında ayarlama yapı ldı ğı esnada doğduğunu, Mecli se sunulacak uygun bir yasa teklifinin içerisine meslektaşlarımızın maaş iyileştirmenin yerleştirileceğini ve mağduriyetin giderileceğini ifade etmiştir. Uzmanlık Yönetmeliği konusunda Bakanlık ilgili birimlerinin çalışma yaptığını, üniversitelerden de görüş alınacağını, bakanlık kadrosunda ve sahada çalışan meslektaşlarımızın faydalanacağı şekilde düzenleme yapılacağını ifade etmişlerdir. Y.Ö.K. kurulana kadar Ankara Üniversitesinin bünyesinde bulunan, Hayvan Sağlığı Uzmanlık okulunun faaliyet gösterdiğini Y.Ö.K.'ün kurulmasını takiben uzmanlık eğitimi veren okulun ilgili kurum tarafından kapatıldığını ve bakanlık bünyesi ile taşrada uzman açığı baş gösterdiğini belirterek, açığın akademik özelliği bulunan uzmanlık programının, bakanlık ve üniversite işbirliği ile giderilmesi gerektiği konusunun altını çizmişlerdir. Damızlık hayvan ithalatının açılamasının gerekli olup olmadı ğı nı n sorulması üzeri ne; daha önceki dönemlerde civarında damızlık sığırın ithal edildiğini ancak hiçbirinin hayvancılığımıza olumlu bir katkısının olmadığını, damızlık hayvan ithalatının, zamanında bürokrat olarak kendisinin imzaladığı teklif ile durdurulduğunu söylemişlerdir. Geçmişte yapılan hayvan ithalatının hayvancılıktan uzak kişiler tarafından sırf cazibesine istinaden yapıldığını, birer ikişer köylüye dağıtılan hayvanların hayvancılığımızda arzuladığımız gelişmenin çok uzağında kaldığını, günümüzde şartların tamamen değiştiğini, kitlesel üretim yapan büyük çiftliklerin sayısının arttırılabilmesi için elimizde yeterli sayıda damızlık hayvanın bulunmadığını beli rtmişlerdir. Şu ana kadar kitlesel üretim yapmak isteyen yatırımcıların civarında damızlık hayvan talebi ile bakanlığa başvurduklarını eldeki imkanlarla karşılanamayan bu talebin devlet geleneklerine uygun olarak temin edilmesinin şart olduğunu; bende yok veremem, ithalde ettirmem, diyemeyeceklerini, ifade etmişlerdir. Damızlık sığır yetiştirici birliklerinin üyelerine, promosyon olarak torbalarda ilaç dağıtıldığı yönünde bazı oda başkanlarımızın iddialarını delillerle ortaya koymaları üzerine durumun inceleneceği ve gereken takibatın yapılacağını söylemişlerdir. Mevzuata ilişkin aksaklıklar dolayısı ile halk sağlığının, hayvancılığımızın ve mesleğimizin ciddi boyutlarda zarar gördüğünün hatı rlatılması üzeri ne, mev zuat üzerinde de çalışmaların yapıldığını Merkez Konsey tarafından rapor hazırlanarak bakanlığa sunulması halinde değerlendirileceğini ifade etmişlerdir. İlaç sektörüne ilişkin sorunlar ve özellikle ilaçta spot piyasasının oluşmasının birçok meslektaşımızı çok zor durumlara soktuğunun hatta önemli bi r kısmının iflasın eşiğine geldiğinin ifade edilmesinin üzerine konunun araştırılacağı belirtilmiştir. Kişisel görüşüm, Sayın Bakanımızın uzun zamandır hi zmet vermekte olduğu tarı m hayvancı lı k sektörünün sorunları ve çözüm yolları konusunda yeterli bi rikim ve ilgiye sahip olmasına karşın, Kasım ayında yapılacak seçimlere odaklanmış olan Türkiye Büyük Millet Meclisinden yakın zamanda, en azından seçim sonuçlanana kadar yukarıda sıralanmış olan sorunlara ilişkin bir düzenlemenin yapılamayacağı yönündedir Doç. Dr. Zafer GÖNÜLALAN Kayseri Bölgesi Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Sayfa 14 PLATFO RM WEB SİTE: E-POSTA: ab.veterinerhekim@gmail.com

15 HALK SAĞLIĞI AÇISINDAN ÇOK CİDDİ SORUMLULUK YÜKLENEN AKREDİTE VETERİ- NER HEKİMLERİN MAĞDURİYETLERİNİN GİDERİLMESİ VE ÜCRETLERİNİN NORMAL SEVİYELERE GETİRİLMESİ İÇİN TVHB TARAFINDAN TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI KORUMA VE KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ'NE GİRİŞİMDE BULUNULDU. TARIM VE KÖYISLERI BAKANLIGINA (KORUMA VE KONTROL GENEL MÜDÜRLÜGÜ) Avrupa Birliğinde hijyen kurallarına uyulmadan üretilen etin sağlık açısından oluşturduğu riski göz önüne alınarak etin kontrol ve denetiminin mutlaka Resmi Veteriner Hekim tarafından veya Resmi Veteriner Hekim yetkilerine haiz Yetkilendirilmiş Veteriner Hekimler tarafından yapılması zorunluluğu bulunmaktadır. Ülkemizde de sağlıklı et ve et ürünleri üretimini sağlamak amacıyla Avrupa Birliğinde yürürlükte olan Resmi Veteriner Hekim uygulamalarına benzer bir uygulama tarih ve sayılı Resmi Gazete' de yayımlanan Mezbaha ve Kombinalarda Sağlıklı Üretimi Teşvik Amacıyla Çalışacak Veteriner Hekimlerin Desteklenmesine Dair Uygulama Tebliğ ile Kamuya ait kombina ve mezbahaları dışında kalan tüm kombina ve mezbahalarda Bakanlık adına Resmi Veteriner Hekim yetkilerini kullanacak Akredite Veteriner Hekim görevlendirilmesi yapılması uygulamaya konmuştur. Akredite Veteriner Hekimlerin isletme ile herhangi bir maddi ilişkisinin olmaması daha objektif ve daha sağlıklı karar vermelerinde önemli etken olmaktadır. Bunun yanında 2005 yılından sonra Avrupa Birliğinde kontrol ve denetim prosedürleri HACCP ilkelerine dayanmakt adır. Akredite Veteriner Hekimlerde HACCP ve uygulanan Kanunlarla ilgili ilave eğitimler almaktadır. Bugün Avrupa Birliği uyum yasalarının uygulamaya girmesi halinde bu uygulamaların temelini oluşturabilecek Akredite Veteriner Hekim uygulamasının ciddi bir şekilde uygulanması ve takip edilmesi büyük bir önem taşımaktadır. Akredite Veteriner Hekimlere ödenen destekleme ücretleri kombina ve mezbahalarda kesilen hayvan miktarına göre yapılmakta iken; tarih ve sayı ile Resmi Gazete' de yayınlanan Hayvancılığın Desteklenmesi Hakkında Karar (Karar Sayışı 2005/8503) ve bu Karara istinaden çıkartılan Mezbaha ve Kombinalarda Sağlıklı Üretimi Teşvik Amacıyla Çalışacak Vet eriner Hekimlerin Desteklenmesine Dair Uygulama Tebliği (Tebliğ No: 2005/26) hükümlerine göre mezbaha ve kombinalarda sağlıklı üretimi teşvik amacıyla çalışacak Akredite Veteriner Hekimlere 2007 yılı için ödenecek destekleme miktarları tarihli Bakanlık Olur' unda; Büyükbaş hayvan başına : 1.25 YTL Küçükbaş hayvan başına : 0.30 YTL Devekuşu hayvan başına : 1.00 YTL Kanatlı hayvanlar için; adet tavuk için : 2.00 YTL adet hindi için : YTL Tavsan hayvan başına : 0.15 YTL olarak belirlenmiş ve bir Veteriner Hekime aylık yapılacak destekleme miktarı YTL yi geçemez hükmü ile tavan sınır getirilmiştir. Buda Bakanlığımızdan çalışma izni almış olan günlük kesim kapasitesi büyükbaş hayvanda ortalama 300 ve küçükbaş hayvan ortalama 2200 olan kırmızı et kombinaları ile günlük kesim kapasitesi 6000 olan kanatlı kombinalarında çalışan veteriner hekimlerin mağdur olmalarına ve emeklerinin karşılığını alamamalarına neden olmaktadır. Bunun yanında yine Bakanlığımızdan çalışma izni almış günlük kesim kapasitesi büyükbaş hayvanda ortalama 10 ve küçükbaş hayvan ise ortalama 25 olan kırmızı et kombinaları ile günlük kapasitesi 250 olan kanatlı kesimhanelerinde kesilen hayvan miktarı az olması ve ayni zamanda istikrarsız kesim yapılması bu mezbaha ve kombinalarda görev alan Akredite Veteriner Hekimlerde yeterli ücret alamamasına neden olmaktadır.. Ayrıca Akredite Veteriner Hekimlerin anılan tebliğ kapsamında kazanmış oldukları yetersiz ücretten Maliye Bakanlığı Gelir idaresi Başkanlığının tarih ve sayılı yazısı ile % 20 sini gelir vergisi, % 8 ini KDV olarak ödenmesi gerektiği yönünde görüş bildirmesi ve Akredite Veteriner Hekimlerin Bağ kur üyesi olma zorunluluğunun getirilmesi nedeniyle Bağ kur prim ödemesi yapmak zorunda olmaları günlük kapasitesi düşük kesim hanelerde çalışan Akredite Veteriner hekimlerin yetersiz olan kazançlarının daha da azalmasına neden olmaktadır. Sonuç olarak Günlük kesim sayısı 10 u geçmeyen mezbahalar da çalışan Akredite Veteriner Hekimler düşük ücret nedeniyle, kapasitesi büyük kombina ve mezbahalar da çalışan Akredite Veteriner hekimler ise tavan ücret siniri getirilmesi nedeniyle mağdur olmaktadır. Bu nedenle Halk Sağlığı açısından çok ciddi sorumluluk yüklenen Akredite Veteriner Hekimlerin mağduriyetlerinin giderilmesi ve ücretlerinin normal seviyelere getirilmesi için; 1-Büyük kapasiteli kombina ve mezbahalarda çalışan Akredite Veteriner Hekimlerin mağduriyetlerinin giderilmesi için; Akredite Veteriner Hekimlere 2007 yılı içinde ödenecek destekleme miktarlarının belirlendiği tarihli Bakanlık Olur' undaki tavan ücret uygulamasının tamamen kaldırılması veya Bakanlığımızdan çalışma izni almış olan kesim kapasitesi yüksek olan mezbaha ve kombinaların kesim sayılarına göz önüne alınarak yeniden belirlenmesi; 2-Düşük kapasiteli kombina ve mezbahalar da çalisan Akredite Veteriner Hekimlerin yaşanılabilir bir gelir seviyesine kavuşmalarını sağlamak için; Belli bir taban ücretin üzerine kesilen hayvan başına destekleme ödemesi yapılması veya; Kesilen hayvan miktarları göz önünde bulundurularak az kesim yapan isletmelerde yüksek, fazla kesim yapan isletmelerde ise düşük ücret uygulaması gibi kademeli bir destekleme prim miktarları tespit edilerek ödeme yapılmasının sağlanması düşük gelirli Akredite Veteriner Hekimlerin mağduriyetlerin giderilmesi açısından yararlı olacaktır. Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim. Dr. Mehmet ALKAN Merkez Konseyi Başkanı Sayfa 15 PLATFO RM WEB SİTE: E-POSTA: ab.veterinerhekim@gmail.com