Bilim Etiğine Aykırı Davranışlar ve Yaptırımlar: Sosyal ve Beşeri Bilimler Đçin Bir Çerçeve Önerisi *

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Bilim Etiğine Aykırı Davranışlar ve Yaptırımlar: Sosyal ve Beşeri Bilimler Đçin Bir Çerçeve Önerisi *"

Transkript

1 Bilim Etiğine Aykırı Davranışlar ve Yaptırımlar: Sosyal ve Beşeri Bilimler Đçin Bir Çerçeve Önerisi * Mehmet Ünal ** - Metin Toprak *** - Veysel Başpınar **** Özet: Türkiye de akademik camiadaki etik ihlaller ve bunlara yönelik düzenlemelerde dikkat çekici bir düzenleme açığı ve uygulama kargaşası söz konusudur. Bu çalışmada, intihal ve araştırma/yayın etik ihlallerinin literatürde ve ülkemizde akademik camiadaki uygulamasında algılanma biçimi ele alınmış; Yargıtay ve Danıştay a intikal eden davaların sonuçları tartışılmıştır. Hâlihazırda, Türk yükseköğretim mevzuatı sadece uyarma ve öğretim mesleğinden çıkarma cezalarını düzenlemiş bulunmaktadır. Son kısımda, yürürlükteki mevzuatımızda intihal ve diğer etik ihlallere yönelik düzenlemeler ve geliştirilen öneriler, ihlal türü ile birlikte alternatif olarak tasarlanmıştır. Buna göre, 11 farklı kategoride bilimsel etiğe aykırı fiiller tasnif edilmiştir. Her bir kategoride işlenen fiile bağlı olarak farklı derecelerde ceza önerisi geliştirilmiştir. Anahtar Sözcükler: Araştırma etiği, intihal, yayın etiği. Ethical Violations and Sanctions in Scientific Publications: A Framework Proposal for Social Sciences and Humanities Abstract: In Turkey, there is a significant regulatory gap and confusion in implementation of existing regulations concerning ethical violations in academic publications. In addition, sanctions towards such kind of misconduct widely differ in terms of institutions and ethics boards. In this study, plagiarism and other ethical violations on research/publication are examined based on the discussions in the relevant literature and judgments of the Council of State and the Supreme Court. We have classified almost all ethical violations in scientific publications, and then developed a sanction framework. Key Words: Research ethics, plagiarism, publication ethics. GĐRĐŞ Kém âlât ile kemalât olmaz. Son yıllarda Türk bilim insanlarının uluslararası alanda yayın atağına geçtiği dikkat çekmektedir. Yayın etkinliklerinin akademik yükselme ve atamalarda öl- * Bu çalışma, daha önce Yükseköğretim Kurulu tarafından Mayıs 2011 tarihinde düzenlenen Uluslararası Yükseköğretim Kongresi: Yeni Yönelişler ve Sorunlar (UYK-2011) başlıklı etkinlikte bildiri olarak sunulmuş ve geri bildirimler dikkate alınarak gözden geçirilmiştir. ** Prof. Dr. Başkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi 06810, Bağlıca/Ankara/Türkiye. *** Prof. Dr. Osmangazi Üniversitesi ĐĐBF Fakültesi Đktisat Bölümü 26480, Eskişehir/Türkiye. **** Prof. Dr. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi 06590, Cebeci/Ankara/Türkiye. Amme Đdaresi Dergisi, Cilt 45, Sayı 3, Eylül 2012, s

2 2 Amme Đdaresi Dergisi, Cilt 45 Sayı 3 çüt olarak kullanımının yaygınlaşması, beraberinde intihal 1 veya yayın/araştırma ihlâllerinde artışı getirmiştir. 2 Kuşkusuz, akademik yükselme ve atamalarda yayın etkinliklerinin belirleyici olması, intihal veya yayın/araştırma etiği ihlallerinin yegâne nedeni değildir. Ne var ki, bu incelemenin çerçevesini aşması bakımından diğer faktörler ele alınmayacaktır. 3 Bilimsel etiğe aykırı davranışların son yıllarda yaygınlaştığı yönündeki haber ve yorumlar, kendisine medyada genelde yer bulmaktadır. 4 Dolayısıyla, toplumun, akademik camianın etik ve mesleki kodlara riayeti konusunda oldukça duyarlı olduğu gözlenmektedir. Bu çerçevede, söz konusu ihlalin yaygınlığını göstermesi bakımından, dönemindeki bilimsel etiğe aykırılık iddiasıyla etik kurula sevk edilen doçentlik dosyalarına ilişkin istatistiklere bakmak gerekiyor (Ruacan, 2009: 41-44) yılında doçentliğe başvuran 3154 adaydan dosyası incelenenlerin sayısı 120, ceza alanların sayısı ise 28 dir. Bu rakamlara göre, incelenen dosyaların yüzde 23 ünde adaylara ceza verilmiştir yılında 2178 doçentlik başvuru dosyasından 83 dosya incelemeye alınmış, ceza alan aday sayısı 30 olmuştur (yüzde 36) yılında doçentlik başvuru dosya sayısı 3499 iken, 135 dosya incelemeye alınmış ve ceza alan kişi sayısı 38 olmuştur (yüzde 28) yılında doçentlik başvuru dosya sayısı 3195 tir. 140 dosya etik ihlâl iddiasıyla incelemeye alınmış ve bunların 28 i cezalandırılmıştır (yüzde 20) yılı başvurularına ilişkin incelemeler henüz sonuçlanmamıştır yılında sosyal ve beşeri bilimler (filoloji, eğitim, ilahiyat dâhil) alanında doçentlik sınavına başvuranlardan dosyası incelemeye sevk edilenlerin sayısı 28 dir. Etik kurul, bu dosyalardan 12 si hakkındaki iddiaları ciddi bularak savunmasını istemiştir. Doçentlik sınavı etik komisyonu tarafından tespit edilen etik ihlâller arasında haksız yazarlık, makul ölçüleri aşan alıntılar, dublikasyon ve dilimleme, çarpıtma, yanıltıcı/yanlış/eksik beyanda bulunma, yönettiği tezden aynen alıntı ve yayın yapıp öğrencisinin adını koymama, lisansüstü tezden ürettiği yayını yeni bir araştırma gibi sunma en çok görülenleridir. 1 Bilimsel etiğe aykırı davranışlar genel olarak intihal olarak bilinmektedir. Ancak bu kavram intihalin yanısıra geniş bir spektrumdaki bilimsel etiğe aykırı diğer ihlâlleri de kapsamaktadır. Bu yöndeki tartışmalar için bkz. [Erişim: 9 Eylül 2010]. Bu konuyu ayrıntılı olarak ele alan bir çalışma olarak bkz. Uçak, Nazan Özenç ve Hatice Gülşen Birinci (2008: ); Başpınar - Kocabey (2007: 47 vd.); Öztan, (2008: 81); Ceritlioğlu Sengel, Filiz (2009: 75 vd.); Gökyayla, (2009: 285 vd.); Öncü, (2010: 29 vd.); Gürsul, (2010: 31). 2 Bilimsel araştırmalarda etik dışı davranışın tanımı ve yayın etiği konusunda ayrıntılı tartışmalar için bkz. Ertekin - Berker - Tolun - Ülkü, (2002). 3 Büken, Nüket Örnek (2006). Batıdaki birçok üniversitenin öğrencileri proje ve araştırmalarında etik dışı davranışları ortaya çıkarmak için özel yazılımlar kullanmakta, internet sayfalarında özel bölümler oluşturmaktadır. Bunlardan birine örnek olarak ABD deki Maryland Üniversitesinin sayfası gösterilebilir [Erişim: ].

3 Bilim Etiğine Aykırı Davranışlar ve Yaptırımlar: Sosyal ve Beşeri Bilimler Đçin Bir Çerçeve Önerisi 3 Türkiye de lisans ve ön lisans eğitimi bir yana lisansüstü eğitimde dahi bilimsel etiğe aykırı fiiller konusunda kayda değer bir farkındalığın henüz oluşmadığı söylenebilir. Esas önlem, yüksek lisans ve doktora eğitimi esnasında farkındalığın oluşmasını sağlayacak önlemlerin alınmasıdır. Bu çerçevede, Türkiye de intihal ve etik dışı fiiller konusunda hukuksal düzenlemeler yapma ihtiyacı giderek artmaktadır. Dolayısıyla, intihal ve etik dışı davranışların görülme sıklığı ile öğretim elemanlarının nitelikleri arasında ilişki kurmak ve öğretim elemanı yetiştirilmesinde bu hususlara gereğince önem vermek gerekmektedir. Bilim faaliyetlerini icra edenlerden, adillik, şeffaflık, hesap verebilirlik ve sorumluluk ve benzeri ilkelerin yanı sıra, ayrıca akademik dürüstlük ilkesine de riayet etmeleri beklenir. Bilim faaliyetlerinin insan haklarına ve haysiyetine, çevre ve hayvan haklarına saygılı olması, yayın etiği ilkelerine sıkı sıkıya bağlı olarak yürütülmesi esastır. Burada, dikkat çeken husus, esastan ziyade usuldür. Gerçekten de, bilim etkinlikleri ve yayın faaliyetlerine yönelik prosedürlerin oluşturulması, neyin yapılacağından daha önemlidir. Kuşkusuz, bilim insanlarının söz konusu ilkeleri ihlâl edip etmediklerini tespit etmede, bu ilkelerin gözlenebilir, ölçülebilir, değerlendirilebilir nitelikte olmaları, bunların ihlâli durumunda alınacak önlemler bakımından şarttır. Türkiye gibi gelişme yolundaki ülkelerde, başta kamu görevlileri olmak üzere, bilim kurumlarında etik kodlara yönelik kavramların tartışılması 1980 lerin sonlarında başlamasına rağmen (Ruacan, 2009), bu yöndeki düzenlemelerin ancak son on yıllık zaman diliminde gündeme geldiği dikkat çekmektedir. Dolayısıyla, son yıllara kadar Türkiye de de işin esasına odaklanma (yayın yapma) öne çıkarken; usulün (nasıl yapıldığı) önemli ölçüde gözardı edildiği dikkat çekmektedir. Yayının bilimselliği kadar, yayın yapma prosedürlerinin de mesleki ve etik olarak kabul edilebilir standartlarda olmasının zorunlu olduğu kuşkusuzdur. Ülkemizde akademik unvanların kazanılması, hâlihazırda kamu düzenlemesi ve gözetimi altında, merkezi sistem içinde mümkündür. YÖK ve Üniversiteler Arası Kurul un yetkileri çerçevesinde akademik unvanlara merkezi düzeyde asgari standartlar getirilmesi ve böylece bir bütün olarak sistemin güvence altına alınmak istenmesi önemli bir husustur. Türkiye de, kamu üniversitelerindeki öğretim kadrosu tabi oldukları mevzuat bakımından diğer devlet memurlarından çok az farklılaşmaktadırlar. Bu durumun, akademik ibaresinin ağırlığını hafiflettiği, kamu görevlisi sıfatını daha fazla öne çıkardığı söylenebilir. Sonuçta kamu görevlerinde görece önemli olan, mevcut prosedür ve süreçlerin öngörüldüğü şekliyle işletilmesidir. Oysa akademik hayatta, yaratıcılık, yenilik ve özgünlük daha fazla öne çıkması gereken unsurlardır. Son yıllarda, akademik yaşamda giderek artan oranda etik ihlâle rastlandığı görüşü, eldeki bulgulara dayanmaktadır. Ne var ki, geçmişe yönelik farklı nedenlere dayalı inceleme güçlükleri, geçmişte bu durumun nispi olarak daha az gözlendiği görüşünü kuşkulu kılmaktadır.

4 4 Amme Đdaresi Dergisi, Cilt 45 Sayı 3 Bu çalışmada, ilk olarak Türkiye de bilim etiğine aykırı davranışlara yönelik düzenlemeler ve öngörülen yaptırımlar ele alınarak, bu alandaki yetkili kurumlar ve bilim etiğine aykırı davranışlara karşı tutumları değerlendirilmiştir. Đkinci olarak intihal ve etik ihlale ilişkin literatür incelenmiş ve bilim etiğine aykırılıkta zamanaşımına yönelik tartışmalar irdelenerek haksız iktisap edilen unvanlar bakımından bir değerlendirme yapılmıştır. Bilim etiğine aykırılıkta, yazardan ayrı olarak yayıncı ve editörün de sorumluluğu önemli bir tartışma alanı olmaya devam etmektedir. Bu makale, yayıncı ve editör sorumluluğunu ele alarak, konuya daha geniş bir çerçevede bakmaya çalışmıştır. Bu çalışmanın son kısmı, uluslararası alanda bilim etiğine aykırı davranışlar ve yaptırımları sınıflandırarak, bir çerçeve geliştirmeye tahsis edilmiştir. Bu çalışma ile nihai olarak, bilim etiği konusunda hem yazarlar ve değerlendirme jürisi üyeleri hem de yayıncı, editör ve hakemler bakımından ulusal mevzuatı ve yargı kararlarını dikkate alan, uluslar arası bakış açısına sahip kullanışlı bir enstrüman geliştirme amaçlanmıştır. MEVZUATTA BĐLĐM ETĐĞĐ E AYKIRI DAVRA IŞLARA YÖ ELĐK DÜZE LEMELER Akademik hayatta etik dışı davranışlara özgü düzenlemeler yapılmasa dahi, temel hukuk normları ve genel ahlak kuralları bu konuda, aslında kendi başına yeterli olabilecek durumdadır. Ne var ki, sorunun yaygınlığı ve derinliği, bu alana has düzenlemeleri gerekli ve zorunlu kılmıştır. Ayrıca, suçta ve cezada kanunîlik ilkesi (TCK. m.2) sebebiyle, yargıya intikal eden çok sayıda vaka yasal düzenlemenin ana gerekçelerinden biri olmuştur. Türk toplumunda birlikte yaşamanın asgari müştereklerini kapsayan düzenleme Türk Medeni Kanunu dur (TMK). Bu Kanun, toplu halde yaşamanın medeni ilkelerini ortaya koyduğu için, hem Anayasa dan hem de Türk Ceza Kanunu ndan daha şümullü ve zaruri olduğu söylenebilir. Türk Medeni Kanunu nun başlangıç kısmında hâkimin karar vermesinde evrensel bir ilkeye vurgu yapılmıştır. Buna göre Kanunda uygulanabilir bir hüküm yoksa hâkim, örf ve âdet hukukuna göre, bu da yoksa kendisi kanun koyucu olsaydı nasıl bir kural koyacak idiyse ona göre karar verir (TMK. m. 1). Dürüstlük kuralı (TMK. m. 2) ve iyi niyet (m. 3) ilkesi, yurttaşların hak ve ödevlerinde esas alacakları temel kural ve ilkelerdir. Ancak, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyi niyet iddiasında bulunamaz (TMK. m. 3/II). Sırf Türk Medeni Kanunu nun başlangıç hükümleri dahi, etik dışı davranışlara genel çerçeve çizmesi bakımından dikkate değer kapsam ve nitelik taşımaktadır. Türkiye de telif haklarıyla ilgili yasal düzenleme, üniversitelerdeki etik ihlâlleri için de geçerli özel düzenleme niteliğinde kabul edilmektedir. Dolayısıyla, fikir ve sanat eseri sahipleri haklarının ihlâl edildiği gerekçesiyle bu yasal düzenlemeyi esas alarak, yargı mercilerinde haklarını arayabilmektedir. Üniversi-

5 Bilim Etiğine Aykırı Davranışlar ve Yaptırımlar: Sosyal ve Beşeri Bilimler Đçin Bir Çerçeve Önerisi 5 telerde intihal veya yayın/araştırma etiğine aykırılık olarak nitelenen suçlar bakımından 1951 tarihli ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK), iki temel düzenlemeden biridir. Zira, bu Kanun un amacı.. fikir ve sanat eserlerini meydana getiren eser sahipleri ile.. kuruluşlarının ürünleri üzerindeki manevi ve mali haklarını belirlemek, korumak, bu ürünlerden yararlanma şartlarını düzenlemek, öngörülen esas ve usullere aykırı yararlanma halinde yaptırımları tespit etmektir. Dolayısıyla, münhasıran bilim etiğine aykırı davranışları önlemek bu Kanunun amacı değildir. Bilimsel etiğe aykırı davranışlara yönelik ikinci temel düzenleme 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu dur. YÖK Kanunu, bilimsel etiğe aykırı davranışların yönetmelikle düzenlenmesini 53 üncü ve 65 inci maddeleriyle hükme bağlamıştır. Yükseköğretim kurumlarında ve bilimsel araştırma-geliştirme etkinliklerinde Yükseköğretim Kurulu (YÖK), Üniversitelerarası Kurul (ÜAK), TÜBĐTAK ve TÜBA başlıca düzenleyici ve denetleyici kurumlar olarak dikkat çekmektedir. Bununla birlikte, bu konuda sorumluluk ve yetki esas itibariyle YÖK tedir. YÖK yükseköğretim kurumları itibariyle, TÜBĐTAK ise üniversitelerde çalışan bilim insanlarının yürüttüğü projeler itibariyle bilimsel etiğe aykırılıkları değerlendirme konusunda fiilen en müessir iki kurumdur. Ayrıca, üniversiteler de, genel çerçeveler ile uyumlu olmak kaydıyla, kendi içlerinde araştırma ve yayın etiğine ilişkin düzenlemeler yapabilmektedir. Türkiye de intihal ile diğer araştırma ve yayın etiği ihlâlleri genelde ya yargı mercilerine müracaat edildiğinde ya da doçentlik sınavlarına başvurulduğunda ortaya çıkmaktadır. YÖK, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu nun 53 üncü maddesi ile 65 inci maddesi uyarınca Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği (YDY) düzenlemiştir. Bugünkü mevzuatta, yargıya intikal eden tazminat davaları hariç olmak üzere, etik ihlâllerine disiplin yönetmeliği kapsamında iki tür ceza verilebilmektedir. Bunlardan birisi meslekten çıkarma, diğeri ise uyarıdır. Đntihal suçu meslekten çıkarılmayı gerektirirken, araştırma ve yayın etiğine aykırı diğer davranışlar uyarı cezası ile tecziye edilmektedir. Kuşkusuz, etiğe aykırı davranışın gerek türü gerek derecesi göz önüne alındığında, öngörülen bu iki cezanın oldukça yetersiz, adaletsiz ve haksız uygulamalara sebep olduğu açıktır. Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği nin disiplin suçlarını düzenleyen maddeleri 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ndan ilham alınarak hazırlandığı için, üniversitelere özgü olan etik ihlâllerine uyarlanmasında büyük güçlük çekilmektedir. Nitekim intihal suçunu düzenleyen ceza, YÖK Disiplin Yönetmeliği nin 11-a(3) te hükme bağlanmıştır. Buna göre Bir başkasının bilimsel eserinin veya çalışmasının tümünü veya bir kısmını kaynak belirtmeden kendi eseri gibi göstermek fiili, üniversite öğretim mesleğinden çıkarma cezası ile tecziye edilmektedir. Öngörülen cezanın son derece ağır bir ceza olduğunda kuşku yok-

6 6 Amme Đdaresi Dergisi, Cilt 45 Sayı 3 tur. Đleriki satırlarda görüleceği gibi, intihal olayının oldukça farklı boyutları ve dereceleri söz konusudur. Bu durumda tek tip bir intihal suçundan bahsedilemez. Dolayısıyla intihal için, herhangi bir ayırım öngörülmeksizin tek bir cezanın öngörülmesi adalete ve hakkaniyete uygun düşmemektedir. Yönetmelikte, işlenen suçun veya kabahatin derecesine ve türüne uygun cezanın düzenlenmemiş olmasının yanı sıra, bu yönde yerleşik kanaatlerin de oluşmaması, uygulamada ciddi bir karmaşaya yol açmaktadır. Özellikle doçentlik sınavına başvurularda öne çıkan ve etik komisyonlara havale edilen konulara birkaç örnek vermek gerekir: Bir öğretim üyesinin, danışmanlığını yaptığı öğrencisiyle tezine dayalı ortak yayın yapması; standardın altında bir nitelikte yayın yapması; kişinin akademik tezlerine dayalı yayın yapması; kişinin genel geçer bilgiler için atıfta bulunmaması; kişinin farklı çalışmalarında aynı kaynakları referans olarak kullanması (ancak her bir çalışmasında kaynağı kullandığı diğer önceki çalışmasına referans vermemesi); aynı alan araştırmasına veya verilere dayalı birden çok yayın yapması, intihal ve etik ihlal değerlendirmelerinde karmaşaya yol açan davranışlardır. Bunun gibi, aynı çalışmanın bildiri olarak sunulması ve daha sonra geliştirilerek makaleye dönüştürülmesi, daha önce yayınlanmış çalışmaların bir kısmının kitap bölümü olarak yayınlanması, tercümeye dayalı literatür derlemesinin eser olarak sunulması, yayınlanmış çalışmaların küçük farklılıklarla yeniden yayınlanması, aynı çalışmanın birden fazla yerde yayınlanması (hedef okuyucu kitlesindeki farklılık ileri sürülerek), aynı çalışmanın farklı dillerde yayınlanması, ortak yazarların her birinin yayından haberdar olmaması, lisansüstü tezlere dayalı yayınlarda danışmanın adının olması da bahsedilen türden kargaşaya verilebilecek diğer örneklerdir. Yukarıda anılanların yanı sıra, kişisel husumetler ve ideolojik nedenlerle de kişileri karalamak için etik kurula sevkler olabilmektedir. Jüri üyeleri, adayları kendi isimleriyle etik kurula sevk ettiklerinde genelde kuşku duyulduğu, konunun etik kurulca incelenmesinin yararlı olacağı, bir kanaate varılamadığı, ciddi bulgulara rastlandığı gibi ifadelerin yanı sıra, doğrudan araştırma ve yayın etiğine aykırılığı belirterek suçlayıcı ifadeler de kullanabilmektedirler. Ne var ki, intihal veya araştırma ve yayın etiğine aykırılık suçlamalarına karşılık gelecek cezalar konusundaki yetersizlik, çoğu zaman bazı kişilerin almaları gereken ağırlıkta cezaları almayarak uyarma cezası ile kurtulmaları, bazılarının ise hak etmedikleri şiddette meslekten çıkarılma ile tecziye edilmelerine neden olmakta ve sonuçta olay yargı mercilerine intikal etmektedir. Jüri üyesinin sahip olduğu hakkı kişinin aleyhine ve kötüye kullanmasını önlemek için Doçentlik Sınav Yönetmeliğinin (DSY) 7 (6) maddesinde Đddianın asılsız çıkması halinde, doçentlik süreci kaldığı yerden devam eder ve ilgili jüri üyesi hakkında şartların varlığı halinde idarî ve adli soruşturma yapılır hükmü getirilmiştir. Yargıya intikal eden dosyalarda, yetersiz mevzuat düzenlemeleri birbiriyle çelişkili olabilecek yargı kararlarının üretilmesine zemin oluşturmaktadır. Türk

7 Bilim Etiğine Aykırı Davranışlar ve Yaptırımlar: Sosyal ve Beşeri Bilimler Đçin Bir Çerçeve Önerisi 7 Medeni Kanunu nda Hâkim, karar verirken bilimsel görüşlerden ve yargı kararlarından yararlanır (TMK, m.1) hükmü yer almaktadır. Bu sebeple, yargı mercilerine intikal etmiş ilim ve fikir suçlarıyla ilgili davalarda bilirkişi heyeti oluşturulmakta ve çoklukla bu heyetten gelen raporlar yönünde kararlar verilmektedir. YETKĐLĐ KURUMLAR VE ETĐĞE AYKIRI DAVRA IŞLARA KARŞI TUTUMLARI Đntihal veya yayın/araştırma etiğine aykırı davranışlar YÖK veya ÜAK ya ulaştırıldığında, genelde manevi tazminata yol açıp açmadığı konusunda bir değerlendirme yapılmayıp, işin bilimsel dürüstlük bakımından aykırılığı ele alınmaktadır. 5 Buna karşılık TÜBĐTAK, aynı konuda, bilimsel yayın teşvikini belirli sürelerle vermeme şeklinde bir müeyyide uygulamaktadır. 6 Tazminata konu olan intihal veya yayın/araştırma etiğine aykırı davranışlarda ise, manevi değerleri haleldar olan kişiler, FSEK m.70 7 ve m.71, kişilik hakkının ihlâl edildiğini düşünenler ise BK m.49 a göre manevi tazminat davası 8 açabilmektedir 9. Yukarıdaki açıklamalardan da görüldüğü gibi, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu hükümleri (FSEK), bilimsel etiğe aykırı davranışların akademik yönden cezalandırılması bakımından önemli ölçüde ilgisiz bulunmaktadır. Bu konudaki ikinci temel düzenleme olarak YÖK Kanunu nda da bilimsel dürüstlüğe aykırı davranışlara yönelik cezaları ayrıca düzenlenmemiş, ayrı bir disiplin yönetmeliği öngörülerek ikincil düzenleme yapılması tercih edilmiştir. Bilimsel etiğe aykırı davranış, Yükseköğretim Disiplin Yönetmeliği ile düzenlenmiş ve intihal 5 Yayın etiği ihlâllerine yönelik kurumsal uygulamaları da ele alan bir değerlendirme için bkz. Koç, Sermet; Yayın Etiği Đhlalleri ve Hukuksal Düzenlemeler, saglikpaneli.com (5 Eylül 2010). 6 Buna bir örnek olarak 2003 yılında vuku bulan intihal içeren yayından dolayı, TÜBĐTAK intihalcilere 3 yıl boyunca yayın teşviği vermeme yönünde bir karar almıştır. 7 Yargıtay 11. HD., T , E. 2003/4292, K. 2003/11261 FSEK.nun 68/2 nci maddesinde, eserin hak sahibinin izni olmadan çoğaltılması ve yayımlanması halinde olağan telif ücretinin üç kat fazlası ile talep edebileceği hükme bağlanmıştır. Ayrıca, mali ve manevi hakları ihlâl edilen kimse FSEK.nun 70/3 üncü madde hükmü uyarınca, tecavüze uğrayan kimse tazminattan başka temin edilen kârın kendisine verilmesini de isteyebilir (KBĐBB, 5846/m. 70). 8 Yargıtay HGK. T , E. 2003/4-47, K. 2003/37 Anılan eserler arasında intihal bulunup bulunmadığını doğru bir şekilde saptama olanak ve yetkisine sahip olan davalının, gerçekte intihal bulunmadığı halde, şikayet dilekçeleri vererek ve üstelik günlük bir gazetede bu yönde bir haber yapılmasına şu veya bu şekilde vesile olarak, davacıyı başkasının eserinden intihal yapan bir akademisyen durumuna düşürdüğünün, böylece kişilik haklarına saldırdığının kabulü zorunludur. Karar için bkz. Kazancı Bilişim Đçtihat Bilgi Bankası, 818/m Yargıtay HGK. T , E. 2006/4-230, K. 2006/288 bilirkişi incelemesinde, dava konusu olan ve davacı tarafından yazılan "Annenin Kitabı" isimli eserin orijinali olduğu iddia edilen Benjamin Spock'un kitabındaki benzerliklerden bahsedildikten sonra bazı fotoğraflarda yer yer çeviriden yararlanmaya dayanan anlatım benzerlikleri olduğu belirtilmiştir. Ancak kitabın ilk baskısının "Bitirirken" başlıklı kısmında davacının asıl kitabın yazarı olan Benjamin Spock'tan söz ettiği, böylece bunun bir kaynak gösterme olduğu, bu haliyle de intihalden söz edilemeyeceği sonucuna varılarak, bu sonuç yerel mahkemece de kabul görmüş ve davalı (karşı davacı)nın tarihli Milliyet Gazetesinde "Önce Doğramacı'yı Kınamak Lazım" başlıklı yayınla davacı (karşı davalı)nın kişilik haklarına saldırının varlığı kabul edilmiştir (KBĐBB, 4721/m. 24).

8 8 Amme Đdaresi Dergisi, Cilt 45 Sayı 3 için meslekten çıkarma, diğer bilimsel etiğe aykırı davranışlar için ise uyarma cezası öngörülmüştür. Uyarma cezasını gerektiren fiil ve haller disiplin yönetmeliğinin 5(e) maddesinde Taşıdığı sıfatın gerektirdiği vakara yakışmayan tutum ve davranışta bulunmak şeklinde hüküm altına alınmıştır. Üniversite öğretim mesleğinden çıkarma cezasını gerektiren intihal, söz konusu yönetmeliğin 11(a)-3 maddesinde Bir başkasının bilimsel eserinin veya çalışmasının tümünü veya bir kısmını kaynak belirtmeden kendi eseri gibi göstermek olarak düzenlenmiştir. Bu durumda, uyarma ve meslekten çıkarma arasında, intihal ve bilimsel etiğe aykırı davranışlar için başkaca bir ceza verilmesi mevzuatta öngörülmüş değildir. Görüldüğü gibi, intihal, diğer sonuçları yanında idare hukuku yönünden disiplin suçu olarak kabul edilmiştir. Diğer taraftan söz konusu düzenleme ile başkasına ait bilimsel eser gibi, bilimsel bir çalışmanın da intihali, disiplin suçu sayılmıştır. Bu sebeple, hükümde öngörülen disiplin suçunun oluşması için mutlaka başkasına ait eserin sahiplenilmesi gereklidir. Dolayısıyla, anılan disiplin suçu için, eser haline gelmemiş başkasına ait bir bilimsel çalışmanın sahiplenilmesi de yeterlidir. Zira söz konusu hükümde, bilimsel bir çalışmanın sahiplenilmesinden söz edilmiştir (Öncü, 2010: 33-34). Gerçekten de, burada cezalandırılan husus, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu anlamında, eser sahibinin haklarının ihlâli olmayıp, adayın bilimsel ve akademik etiğe uygun olmayan davranışıdır (Öncü, 2010: 34). Yargıtay da aynı sonucu kabul etmektedir. 10 Đntihal veya araştırma ve yayın etiğine aykırılık nedeniyle haklarında idari işlem tesis edilenlerden bir kısmı, yargı yoluna başvurmaktadır. Diğer taraftan, yargıya başvuranlar ile hali hazırda soruşturma geçirmekte olanlar, Yükseköğretim Disiplin Kurulu nun bir yorumuyla üzerlerine atılı bulunan suçtan affedilmiş sayılmaya başlanmıştır. Bu son yorumun kanuni dayanağı ise 2006 tarihli 5525 sayılı Memurlar ile Diğer Kamu Görevlilerinin Bazı Disiplin Cezalarının Affı Hakkında Kanundur. Çünkü bu Kanun, bazı suçları disiplin affı kapsamının dışında tutmaktadır: Gerçekten de, Kanun a göre, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyet kırıcı suçlar.. cezaları hariç olmak üzere; kanun, tüzük ve yönetmelikler gereğince memurlar ve diğer kamu görevlileri ile bu görevlerde bulunmuş olanlar hakkında tarihinden tarihine kadar işlenmiş fiillerden dolayı verilmiş disiplin cezaları bütün sonuçları ile affedilmiştir (m.1). Bu durumda hırsızlık ve sahtecilik gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyet kırıcı suçların af kapsamında olmadığı söylenebilir. Ne var ki, kendisine intikal eden bir intihal dosyasında YÖK intihal ve diğer bilimsel etiğe aykırı dav- 10 Yargıtay 11. HD., T , E. 2005/354, K. 2006/915 Bazı hallerde, eser tamamlanmamış olsa bile şayet belli bir düzeye gelmiş ve sahibinin hususiyetini taşıyorsa, bu takdirde FSEK 1/B. ve 5. maddesi anlamında "eser" olarak kabul edileceğinden (KBĐBB, 5846/m. 1).

9 Bilim Etiğine Aykırı Davranışlar ve Yaptırımlar: Sosyal ve Beşeri Bilimler Đçin Bir Çerçeve Önerisi 9 ranışların da disiplin affı kapsamında olduğu yönünde görüş oluşturmuştur. 11 Gerçekten de, görüşün oluşturulmasına konu olan olayda, 2003 yılında doktora öğrencisi tezinde, atıfta bulunmayarak iki makaleden yazım hataları dâhil alıntı yapmıştır. Söz konusu kimse, hakkında açılan soruşturma sonucu öğretim mesleğinden çıkarılma cezası almıştır. YÖK bu olayda, tez danışmanının esas sorumluluğunun olmadığı gerekçesiyle meslekten ihracına gerek görmemiştir. YÖK ün danışmanı aklayan kararına karşı açılan davanın Danıştay a taşınması sonucunda, YÖK Disiplin Kurulu danışmanın da meslekten çıkarılma istemini 19 Şubat 2009 tarihinde gündemine almış 12 ve yukarıda sözü edilen 5525 sayılı Kanun kapsamında değerlendirmiştir. Buna göre tarihinden tarihine kadar işlenmiş fiillerden dolayı verilmiş disiplin cezaları bütün sonuçları ile affedilmiştir hükmünü, başta intihal olmak üzere, bilimsel etiğe aykırı bütün davranışlar için genelleştirmiştir. Ne var ki, 5525 sayılı Kanun un, niteliği itibariyle bir toplu özel af kanunu olduğu dikkate alındığında Gözler (2010), Yükseköğretim Disiplin Kurulunun aldığı kararın hayli tartışmalı olduğu söylenebilir. Örneğin, intihal suçu işleyen birisinin alacağı meslekten çıkarma cezasından kurtulması, intihal suçlamasından aklandığı anlamına gelmediği açıktır. Bu durumda intihalle iktisap edilen unvanların ne olacağı açık değildir sayılı Türk Ceza Kanunu genel af ve özel af arasında ayırım yapmakta, Genel af halinde, kamu davası düşer, hükmolunan cezalar bütün neticeleri ile birlikte ortadan kalkar Cezaya bağlı olan veya hükümde belirtilen hak yoksunlukları, özel affa rağmen etkisini devam ettirir (m.65) hükmünü taşımaktadır. Doktrinde bir görüş, ceza kanunundaki hükümlere istinaden şunları ileri sürmektedir: Özel afta mahkûmiyet ve bunun cezai neticeleri olduğu gibi kalır ve meselâ mahkûmun ikinci bir defa daha suç işlemesi halinde, tekerrür hükümleri uygulanır. Yani özel af sadece, cezanın fiilen infazı ile ilgili neticeler doğurur (Keyman, 1965: 43). Bu durumda intihal veya diğer bilimsel etiğe aykırı fiilleri işleyenler, 5525 sayılı yasa ile af kapsamında düşünülseler dahi, hak yoksunluklarının devam etmesi gerekir. Örneğin, bir akademik derecesini aldığı çalışması intihal olan kişi, meslekten çıkarma cezası alacakken, af kapsamına girdiği düşünülerek bu ceza ile cezalandırılmasa dahi, aldığı akademik unvanın geri alınması icap eder. Dolayısıyla genel af cezayı bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırırken, özel af işlenen suçla ilgili bir hüküm ifade etmeyip, sadece hükmedilmiş cezaya yönelik 11 CategoryID=77 12 Tez danışmanı, yönetimindeki tezin bilimsel etik kodlarına uygun olduğundan sorumlu olduğu kadar, bu tezden danışmanlığını yaptığı kişiyle ortak yazar olarak yayın yapma hakkına da sahiptir. Dolayısıyla, hak ve yükümlülük bakımından danışmanın da tez içeriğinden sorumlu tutulması yönündeki yargı kararı isabetli görünmektedir.

10 10 Amme Đdaresi Dergisi, Cilt 45 Sayı 3 hüküm tesis eder (Keyman, 1965: 42). Aynı görüş, Batı hukuk sistemlerine yönelik değerlendirmelerinde şu kanaate varmaktadır: Unutmaksızın suçu bağışlamak şeklinde anlaşılabilecek olan özel af ile, suçun unutulmak suretiyle bağışlanması anlamına gelen genel af arasında, ilk nazarda göze çarpan bir fark vardır. Bu da, özel affın daha ziyade hukukî, genel affın ise bunun tam aksine önemli bir derecede politik bir muhtevaya sahip olması şeklinde ifade olunabilir (Keyman, 1965: 43). Bu durumda, Yükseköğretim Disiplin Kurulu nun bilimsel etiğe aykırı davranışları af kapsamında görmesinin doğurduğu neticeler konusunda yükseköğretim kurumlarında intihal ve diğer bilimsel etiğe aykırı fiillere ilişkin olarak açılan soruşturmalar birbiriyle bağdaşık olmayan şekillerde sonuçlanabileceği gibi, ilerde farklı sonuçlar da doğurabilecektir. Đ TĐHAL VE ETĐĞE AYKIRILIK Đntihal (plagiarizm, plagiat), sözlüklerde genel olarak, başkasına ait bir telif eserin, güzel sanatlardan bir eserin tamamını, bir bölümünü veya bazı cümlelerini kaynak göstermeksizin, yazarının adını belirtmeden, kendisine nispet etme, kendisinin eseri veya sözü gibi kullanma, aşırma suretiyle eser sahipliği haklarının ihlâl edilmesi şeklinde tanımlanmaktadır. 13 Buna göre bir kitabın ibarelerini, müzik eserinin sözlerini veya notalarını takdim ve tehir yolu ile veya hissedilecek derecede aslını baştanbaşa tahrif ederek, kendi eseri gibi göstermek intihal olarak kabul edilmektedir (Türk Hukuk Kurumu, 1991: 163). Đngilizce karşılığı bir nevi akademik yolsuzluk olan intihal doktrinde, kaynak göstermeksizin, başkasına ait bir eserin belli bir parçasını, bir nağmesini, bir paragrafını, bir sahnesini veya tamamını, asıl sahibinden izin almayarak veya onun haklarını çiğneyerek, kendi eseri gibi göstermek, kendi eserine aktarmak şeklinde tanımlanmaktadır (Ceritoğlu Sengel, 2009: 79; Öncü, 2010: 29). Bu haliyle intihalde bilinçli bir sahiplenme söz konusudur. Bu sebeple intihalde, eser sahibinin fikrî hakkının şuurlu bir şekilde ihlâli vardır (Öncü, 2010: 29; Öztan, 2003: 545). O halde intihalin temelinde, başkasına ait eserin sahiplenilmesi ithamı daima söz konusudur. Burada yer alan sahiplenme (Aneignung, occupation, appropriation) kendi eser sahipliğini ileri sürmek şeklinde tezahür etmektedir (Öztan, 2008: 203). Đntihal kavramı ile yakın ilişki içerisinde olan bir diğer kavram da esinlenme dir. Doktrinde esinlenme, başkasına ait bir eserden faydalanmak suretiyle, yararlanılan eser ile arasında herhangi bir bağ bulunmayan bağımsız başka bir eser meydana getirme olarak tanımlanmaktadır (Ceritoğlu Sengel, 2009: 127 vd.). Esinlenme, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu nda düzenlenmiş değildir. Bununla birlikte Alman hukukunda esinlenme için, başka bir eserin kullanılma- 13 Tanım için bkz. Parlatır, Đsmail, Osmanlı Türkçesi Sözlüğü, 2. Baskı, Ankara 2009, s. 751; Ayverdi, Đlhan, Misalli Büyük Türkçe Sözlük, 2. Baskı, Đstanbul 2006, s. 1421; Yılmaz, Ejder, Hukuk Sözlüğü, 5.baskı, Ankara 1996, s. 166; Özcan, Hüseyin, Ansiklopedik Hukuk Sözlüğü, Ankara 1980, 335; Öztan, Hukuk, s. 203.

11 Bilim Etiğine Aykırı Davranışlar ve Yaptırımlar: Sosyal ve Beşeri Bilimler Đçin Bir Çerçeve Önerisi 11 sıyla meydana getirilmiş bulunan bağımsız bir eser, kullanılan eserin sahibinin izni veya rızası olmadan yayınlanabilir ve değerlendirilebilir (Ceritoğlu Sengel, 2009: 128) ifadelerine yer verilmektedir. Zira Alman Fikrî Mülkiyet Kanunu (Urhebergesetz) 24/I de Başka bir eserden serbest yararlanma yoluyla meydana getirilen bağımsız bir eserin, yararlanılan eserin sahibinin iznine gerek olmadan alenileştirilebileceği ve değerlendirilebileceği hükmüne yer verilmiştir. Bu sebeple, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu nda koruma kapsamında olmayan hususlardan yararlanmak mümkündür. Ancak bu yararlanma gerçek anlamda esinlenme seviyesinde ve kapsamında kalmalı, daha ileri gitmemelidir. Başka bir deyişle, esinlenmeden söz edilebilmesi için yararlanma, meydana getirilen bağımsız eser için ilham verme veya esin kaynağı olma seviyesinde olmalıdır. Yargıtay da aynı görüştedir. 14 Gerçekten de Yüksek Mahkemenin bir kararına göre, bilirkişi raporlarına, özel dairenin ilk bozma kararı kapsamına ve bu bozmadan sonra mahkemenin kabulüne göre, davalının yaptığı filmin, davacının eserinden sadece esinleme, öykülenme sonunda meydana getirilmiş genel bir etkileşim ürünü olmayıp, intihal düzeyinde alıntılardan oluştuğu sonucuna varılmalıdır. Uygulama ve öğretiye göre, bir eserde yapılan alıntılar ortaya çıkan yeni esere galip geliyorsa, artık masum alıntıdan söz edilemez. Davalı, davacıya ait sosyolojik bir inceleme niteliğindeki bilimsel eserinden, çeşitli alıntı, uyarlama ve değişikliklerle belgesel bir sinema eseri meydana getirmiştir. Davalı eylemi, davacının bilimsel eserinden, onun izni olmadan işlenme eser meydana getirmedir. Burada davacıya ait bilim eseri işlenerek "sinema eseri" haline dönüştürülmüştür. Oysa FSEK 21. maddeye göre bir eserin "işleme hakkı" münhasıran esas eser sahibine aittir Böylece, davalılar, davacıya ait "bilimsel eseri" işleyerek bir "sinema eserine" dönüştürmüşler ve işleme eseri çoğaltmak, televizyonda oynatmak suretiyle, eser sahibinin eserini çoğaltma ve yayma hakkını ihlâl etmişlerdir. 15 Aşağıda konuya ilişkin Danıştay ın ve Yargıtay ın bazı kararlarına yer verilmiştir. Bu kararlar, daha ziyade intihal ile araştırma ve yayın etiğine aykırılığa yaklaşımları itibariyle ele alınmaktadır. Danıştay 1998 tarihli bir kararında 14 Yargıtay 11. HD., T , E. 2005/14088, K. 2007/963 Hususiyetin belirlenmesi ve dava konusu güftede de davalılarca izinsiz şekilde kullanılıp kullanılmadığının veya benzerliğin esinlenme düzeyinde kalıp kalmadığının, dolayısıyla davalı güftesinin farklı bir eser olup olmadığının belirlenmesi için edebiyat eserleri konusunda uzman bir öğretim üyesinden görüş alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir (KBĐBB, 5846/m. 1); Yargıtay 11. HD., T , E. 2005/3742, K. 2006/3428 dava konusu eserlerin bestesinin aynı veya benzer olup olmadığı, şayet bir benzerlik var ise bunun, her musiki eserinde bulunması mümkün, olağan bir rastlantı veya esinlenme olup olmadığı, FSEK.'nın 35/3. maddesine göre iktibas serbestisi kapsamında kalıp kalmadığıdır. FSEK'nın 3. maddesine göre, müzik eserleri her nevi sözlü ve sözsüz bestelerdir. Musiki eserlerinde koruma konusu, işitilen eserler arasındaki sıra ve bağlılık, seslerin melodi, ritim ve harmoni ile belirli karışımları ve aynı zamanda ses ile ifade edilen musiki eserlerinin içeriğidir. Musiki eserinde sahibinin hususiyetinin varlığının tespitinde ise, o eserin sıradan bir dinleyici nezdinde yarattığı izlenim esas alınmalıdır. Ancak, söz konusu izlenimin tespitinde her uyuşmazlığın özelliğine göre bilimsel bir yöntem izlenmelidir (KBĐBB, 5846/m. 3). 15 Yargıtay HGK., T , E. 2003/4-260, K. 2003/271 (KBĐBB, 5846/m. 14).

12 12 Amme Đdaresi Dergisi, Cilt 45 Sayı 3 intihali tıpatıp aktarma olarak niteleyerek, aynı yabancı kaynaktan alıntı yapan iki Türkçe eserden daha önce yayımlananın sahibinin, daha sonra yayımlanan diğer Türkçe eserin sahibini intihalle suçlayamayacağına hükmetmiştir. Olayda doktorasını kaybeden kişiye yönelik olarak üniversitenin kişiye yönelik müeyyidesi, idari yargı tarafından hukuka uygun bulunmamış ve iptal edilmiştir. Danıştay 1999 tarihli bir kararında, bir doktora tezinde, başka bir tezden usulsüz alıntı yapıldığı gerekçesiyle doktora diplomasının iptaline ilişkin olarak, yapılan alıntının davacının tezinin bilimsel ve orijinal olma özelliğini zedelemediği gerekçesiyle diplomanın iptal işlemini bozmuştur. 16 Danıştay 2001 tarihli bir kararında, doktora diploması tezde aynen aktarım şeklindeki alıntıların (intihal olmaksızın) fazla olmasının tezin yüzde 72 sinin tercüme olduğu tespit edilerek intihal suçlaması ile iptal edilmesini eksik inceleme gerekçesiyle hukuka uygun görmeyerek, alıntıların iktibasın maksadın haklı göstereceği nispette ve belli olacak şekilde yapılması ölçütü çerçevesinde yeniden değerlendirilmesine hükmetmiştir. 17 Doktorası iptal edilen davacı YÖK e başvurarak aldığı cevabını dava dosyasına koymuştur. YÖK 1998 tarihli cevabi yazısında, bir tezin intihal sayılıp sayılamayacağı hususunda FSEK nin 35 inci maddesinde belirlenen ölçütlerin esas alındığını belirtmiştir. Yukarıda anılan madde alıntıların (iktibas) hangi koşullarda serbest olduğunu tespit etmekte ve (i)alenileşmiş bir eserin bazı cümle ve fıkralarının., (iii)alenileşmiş güzel sanat eserlerinin ve yayımlanmış diğer eserlerin, maksadın haklı göstereceği bir nispet dâhilinde ve mündericatını aydınlatmak maksadıyla bir ilim eserine konulması na cevaz vermektedir. 18 Tabi ki, burada iktibasın künyesinin kuşkuya mahal bırakmayacak şekilde verilmesi gerekir. Đktibasta eserin künyesinin verilmemesi (eser sahibinin adının zikredilmemesi) intihal sayılırken, iktibasta ölçüsüzlük şahsi menfaatlerin ihlâli, manevi tazminat sonucunu doğurur. Eser sahibinin eser üzerindeki manevi haklarının ihlâli durumunda manevi tazminat FSEK m.70 vd. düzenlenmiştir. 19 Buna karşılık, şahsi menfaatlerin ihlâli BK m. 49 da hükme bağlanmıştır. Eserin, aynı zamanda onu meydana getirenin kişiliğine ilişkin unsurlar taşıması da söz konusudur. Dolayısıyla, bir fikir hırsızlığı olan intihalle birlikte eser sahibinin kişilik hakları da ihlal edilmektedir. Đşte eser sahibinin kişilik haklarına yönelik bu ihlal manevi tazminata yol açmaktadır. Bu durumda, Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir (Tekinalp, 1999: 190, 191, 16 Danıştay Sekizinci Daire, E.1999/896, K.1999/7670, Danıştay Sekizinci Daire, E.2000/1806, K.2001/3586, Alenileşme ve yayım konusunda ayrıntılı bir tartışma için bkz. Ateş, Mustafa; Fikir ve sanat eserlerinin kamuya sunulması: Alenileşmemiş ve yayımlanmamış eserler fikrî hukuka göre korunamaz mı?, BATI- DER, C. XII, 2006/3, ss FSEK m.71-3: Bir eserden kaynak göstermeksizin iktibasta bulunan kişi altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezasıyla cezalandırılır.

13 Bilim Etiğine Aykırı Davranışlar ve Yaptırımlar: Sosyal ve Beşeri Bilimler Đçin Bir Çerçeve Önerisi ). Dolayısıyla, hem FSEK, hem de BK eser sahibinin manevi veya kişilik haklarının ihlali durumunda, tazminat talebini düzenlemiş bulunmaktadır. 20 Üniversitelerde, diploma iptali veya meslekten çıkarma cezası kişinin intihal yaptığı ileri sürülerek verilmektedir. Yargının yaklaşımı ise, bu suçların intihal olmadığı yönünde olmasına rağmen, yayın/araştırma etiğine aykırı olmadığı konusunda bir hükümde bulunmamakta, hatta bazı kararlarda işlenen suçunun bilimsel etiğe aykırılık oluşturduğuna vurgu yapılmaktadır. Gerçekten de, Yargıtay Dördüncü Dairesi 1977 tarihli bir kararında alenileşmiş ve yayınlanmış bir eserden iktibas yapılarak başka bir eserin yayınlanması özel kurallara bağlı olduğuna hükmetmiştir. Bu kuralları üç başlıkta toplamak mümkündür: yararlanmanın amacı haklı gösterecek oranda olması, yararlanma kamuyu aydınlatma amacı gütse bile, bunun yararlanılan eser ve yazarının manevi haklarına halel getirmemesi ve nihayet yararlanmanın atıfta bulunularak yapılması dır. 21 Đdare Mahkemesi 2004 tarihli bir kararında, kişinin kendi doktora tezinin özetini kendi adıyla bir yerde, daha sonra başka yazarları da katarak başka bir yerde daha yayınlamasını intihal saymamış, ancak bilimsel etiğe uygun da bulmamıştır. 22 Anılan kişi, bir yayınında başkasının bir derleme çevirisinden birebir alıntılar yapmıştır. Derleme çeviri yayının sahibi, yaptığı katkı itibariyle eser sahibi olarak görülmemiş ve bu durum intihal olarak kabul edilmemiştir. Ancak, yazarın bu durumu bilimsel etiğe uygun da bulunmamıştır. Bu noktada yargının eser kavramına ilişkin yaklaşımı önem kazanmaktadır. FSEK 1/B-a da eser sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulleri olarak tanımlanmaktadır. Dolayısıyla, bir derleme çeviri derleyenin hususiyetini taşımadığından eser olarak görülmemektedir. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu, orijinal eserden ayrı olarak iki eser çeşidi için de tanım yapmaktadır. Buna göre, işlenme eser: diğer bir eserden istifade suretiyle vücuda getirilip de bu esere nispetle müstakil olmayan ve işleyenin hususiyetini taşıyan fikir ve sanat mahsullerini ifade etmektedir. Buna karşılık derleme eser, aynı yerde özgün eser üzerindeki haklar saklı kalmak kaydıyla, ansiklopediler ve antolojiler gibi muhtevası seçme ve düzenlemelerden oluşan ve bir düşünce yaratıcılığı sonucu olan eseri şeklinde tanımlanmıştır. Her iki hüküm dikkate alındığında, bir fikir ürününün eser sayılabilmesi için, FSEK 20 Yargıtay HGK. T , E. 2002/4-410, K. 2002/358 Somut olayda davacının yabancı dilden çevrilen bir eseri, çeviri olduğunu belirtmeden, kendi yazdığı bir esermiş gibi yayımladığı anlaşılmaktadır. Bu durumda yayının gerçek olmadığından söz edilemez. Davalı gazetenin birden fazla yayın yapması, olayın bir televizyon programında yayın konusu edilmesi olaya kamuoyunun verdiği önemden kaynaklanmaktadır. Davacı eseri kendisi yazmadığı gibi tercüme bir eser olduğunu bilebilecek konumdadır. Hakkında yayın yapılmasına kendi ağır kusuru ile yol açtığından yayında kullanılan "hırsız" nitelemesi, bu bağlamda eylemin "bilim hırsızlığı" olarak adlandırılması davacının kişilik haklarına saldırı oluşturmaz (KBĐBB, 818/m. 49). 21 Yargıtay Dördüncü Hukuk Dairesi, E.1976/8866, K.1977/5628, Ankara 6. Đdare Mahkemesi, E.2003/142, K.2004/1868,

14 14 Amme Đdaresi Dergisi, Cilt 45 Sayı 3 m.1/b-a kapsamında olması (objektif şart), sahibinin hususiyetini taşıması yani özgün olması (sübjektif şart) gerekir. 23 Đntihal, bir nevi mülkiyet hakkı ihlâlidir. Mülkiyet hakkı, sahibine konusu olan eşya üzerinde doğrudan doğruya kullanma, yararlanma ve tasarruf yetkilerinin tamamını veren ve herkese karşı dermeyan edilebilen, tam, mutlak, münhasır, kutsal, vazgeçilmez bir ayni haktır (Ünal, 2006: 903). Bu durumda, gerek Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu, gerekse Borçlar Kanunu çerçevesinde ele alındığında, intihalin eser sahibi bakımından hak doğurması, mülkiyet hakkının ihlâliyle ilgilidir. Mülkiyet hakkının korunmasının bir toplum bakımından hayati işlevleri söz konusudur. Esasen mülkiyete izafe edilen kutsallık da buradan gelmektedir. Mülkiyetin işlevleri arasında en fazla dikkati çekenler şu şekilde sıralanabilir: Şahsiyeti geliştirme, rekabeti sağlama, demokrasiyi geliştirme, hürriyetleri temin etme, adaleti temin etme, çevreyi koruma, sabrı öğretme, huzur ve sükûnu sağlama ve yatırımları teşvik etme (Başpınar, 2009: ). ZAMA AŞIMI VE HAKSIZ ĐKTĐSAP EDĐLE U VA LAR Yüksek öğretim elemanlarının işledikleri disiplin suçları ile ilgili zamanaşımı süresi Yönetmelik m. 19 da düzenlenmiştir. Buna göre, disiplin suçu niteliğindeki fiil ve halleri işleyenler hakkında bu fiil ve hallerin işlenildiğinin soruşturmaya yetkili amirlerce öğrenildiği tarihten itibaren uyarma, kınama, aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezalarında bir ay içinde disiplin soruşturmasına; memurluktan çıkarma cezasında altı ay içinde disiplin kovuşturmasına başlanmadığı takdirde disiplin cezası verme yetkisi zamanaşımına uğrar Disiplin cezasını gerektiren fiil ve hallerin işlendiği tarihten itibaren nihayet iki yıl içinde disiplin cezası verilmediği takdirde ceza verme yetkisi zaman aşımına uğrar. Bu durumda, özellikle doçentlik jüri üyeleri, kendilerine gelen dosya içerikleriyle ilgili olarak zamanaşımını dikkate alarak kişileri etik kurula sevk etmelidir. Zamanaşımı düzenlemesinin kişiler bakımından hayli koruyucu olduğu söylenebilir. Bu sebeple, nüfuzlu kişilere yönelik intihal suçlamalarının zamanaşımı nedeniyle sonuçsuz kalması, YÖK Genel Kurulunun 3 Haziran 2005 tarihinde yeni bir düzenleme yapmasına neden olmuştur. Buna göre, intihale ilişkin suçlarda; suçun temadi (devam) etmesi, intihale konu eserin herhangi bir şekilde alınıp satılıyor veya kütüphanelerde bulunuyor veya internet ortamında ulaşılabiliyor ve bu suretle yazarları veya üçüncü kişiler tarafından kullanılıyor veya yararlanılıyor olması, yazarın veya yazarların intihale konu teşkil eden eserden başka bir esere alıntı yapması veya yapmaları veya atıfta bulunması veya bulunmaları, eserin başka bir amaç veya yarar sağlamak üzere kullanılması, eserin 23 Objektif ve sübjektif şart hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Ceritoğlu Sengel, 2009: 20 vd.; Öncü, 2010: 109 vd.

15 Bilim Etiğine Aykırı Davranışlar ve Yaptırımlar: Sosyal ve Beşeri Bilimler Đçin Bir Çerçeve Önerisi 15 kaynak veya dayanak gösterilerek, hukukî, idarî veya bilimsel bir karar alınmış olması veya işlem yapılması hallerinde iki yıllık ceza verme zamanaşımı süresinin, en son fiil veya hâlin vuku bulduğu tarihten itibaren başlayacağı sonucuna varılmıştır. Đntihal dışındaki suçlarda ise, suçun temadi (devam) etmesi fiilin işlenmesinden sonraki bir tarihte hukuki veya fiili bir sonuç doğurması halinde iki yıllık ceza verme zamanaşımı süresinin, en son fiil veya hâlin vuku bulduğu tarihten itibaren işlemeye başlayacağı kabul edilmiştir. Akademik unvanlar, pratik hayatta sıkça görüldüğü üzere, intihal veya bilimsel etiğe aykırı diğer fiillerle kazanılmış olabilir. Böyle bir halde anılan akademik yayının söz konusu unvanı iktisap etmede kullanılma derecesi tespit edilmelidir. Eğer bahsedilen durumda, lisansüstü bir tez veya doçentlik çalışması ya da profesörlükte başlıca özgün eser söz konusu ise, bunun bilimsel etiğe aykırılığının nitelik ve nicelik boyutlarıyla tespiti gerekir. Akademik unvanlara esas çalışmaların sahibinin hususiyetini yansıtacak özgünlükte olmadıkları sonucuna varıldığı takdirde, söz konusu unvanlar geri alınır ve zamanaşımı da bu tür durumlarda işlemez. Eserin, unvanın iptalini gerektirecek nitelik ve nicelikte intihal olduğu tespit edildiği takdirde, ilgiliye unvan iptali müeyyidesinin yanı sıra bir disiplin cezasının verilmesi de gerekir. Ancak bu durumda, YÖK Disiplin Yönetmeliğinin zamanaşımı sürelerine uyulması gerekir. YAYI CI I VE EDĐTÖRÜ SORUMLULUĞU Bilim etiğine aykırı fiillerin büyük çoğunluğunun, eserin alenileşmiş ve yayımlanmış olmasıyla ortaya çıktığı görülmektedir. Bu durumda, yazarın sorumluluğu kadar, kişilik haklarının ihlâli sebebiyle yayınevinin ve dolayısıyla editörün de sorumluluğu söz konusu olabilmektedir. Nitekim birçok süreli yayın, yazarlardan bilimsel etik ilkelerine uygunluk beyanını ve telif haklarına ilişkin düzenlemeleri içeren taahhütname imzalanmasını şart koşmaktadır. Editörlük ve hakemlik sürecinin ülkemizde genelde çok ciddi yapılmadığı, yayınlardaki yazım ve çeviri hatalarından ve düşük standartlarda katkı sağlayan yayınlardan anlaşılmaktadır. Birden fazla yazarlı yayınlarda, her bir yazarın katkısını ölçme bakımından ciddi sorunlar ortaya çıkmaktadır. Eğer her bir yazarın katkısı net olarak yazılmış olsa, etiğe aykırı davranışın ortaya çıkması durumunda sorumlunun tespiti nispeten kolay olacaktır. Ne var ki, genelde yazar bazında katkı beyanı söz konusu olmadığı için, bütün yazarlar ortaklaşa sorumluluk taşımaktadır. Bu sebeple, özellikle farklı disiplinlerden olan yazarların disiplinler arası yayınlarında her bir yazarın katkısının belirtilmesi büyük yarar sağlayacaktır. Mevcut durumda çoğu zaman, jüri üyeleri ortak yazar olan adayın katkısını tespit edemediği için akademik değerlendirmelerde güçlük çekmektedirler. Ortak yazarlı yayınlarda, bilimsel etiğe aykırı davranışın kasten, sehven veya ihmal sonucu mu

16 16 Amme Đdaresi Dergisi, Cilt 45 Sayı 3 ortaya çıktığı bu çerçevede önemli olmakta ve ortak yazarlar bakımından farklı derecede cezai sonuçlar doğurması imkânı vermektedir. Özellikle sağlık alanında yoğun olmak üzere, çeşitli araştırmalar desteklenmekte ve destekleyici kuruluşun gizli tutulması sağlanarak, bulguların sırf bilimsel nitelikte olduğu kanısı uyandırılarak ticari kazanç amacı güdülmekte, rekabet ihlâli yapılmaktadır. Bu nedenle, yazarın vereceği taahhütnamede yayının içeriğine bağlı olarak parasal desteklemeye ilişkin hususlar da dikkate alınmaktadır. Yayınevlerinin, telif haklarının devrini şart koşan sözleşmeleri, esasen yazarların aynı yayını veya kısmen farklılaştırılmış halini başka yerlerde yayınlamalarını da güçleştiren bir işlev görmektedir. Gerçekten de, bu durum telif hakkının devrine aykırı davranış yazarı ve ilk yayını yapan kuruluşu karşı karşıya getirmektedir. Yayınevi, kendisine yayınlanmak üzere gönderilen çalışmanın hâlihazırda başka bir yayıncı tarafından değerlendirme aşamasında olmadığını da gösteren bir taahhütnameyi yazardan istemektedir. BĐLĐMSEL ETĐĞE AYKIRI DAVRA IŞLAR VE YAPTIRIMLAR: BĐR ÇERÇEVE Ö ERĐSĐ Yürürlükteki mevzuatımızda bilimsel etiğe aykırı davranışlar iki farklı kategoride ele alınmaktadır: Buna göre, intihal için öngörülen ceza üniversite öğretim mesleğinden çıkarma iken, yayın/araştırma etiğine aykırılık için uyarma cezası öngörülmektedir. Đntihal: DSY, intihal bulgusuna rastlayan jüri üyesinin, durumu ÜAK ya bildirmesini öngörürken (m.7(1)); YDY, intihal suçu işlediği sabit olan kişinin üniversite öğretim mesleğinden çıkarma cezasını öngörmektedir (m.11(a)-3). 24 Yayın/araştırma etiğine aykırılık: DSY, yayın/araştırma etiğine aykırılığı tespit eden jüri üyesinin, durumu ÜAK ya bildirmesini öngörürken (m.7(6)); YDY, bu suç için öngörülen uyarma cezasını düzenlemektedir (m.5(e)) DSY nin ilgili düzenlemesi şu şekildedir: Madde 7 (1) Eser incelemesi yapan jüri üyeleri, başvuru dosyasında yer alan herhangi bir eserde intihal olduğunu tespit ederse, durum bir raporla Üniversitelerarası Kurula bildirilir. Đntihal iddiası ile ilgili olarak bir karar verilinceye kadar, Üniversitelerarası Kurul doçentlik başvurusu ile ilgili herhangi bir işlem yapmaz. YDY nin ilgili düzenlemesi şu şekildedir: Madde 11 - Aşağıdaki disiplin suçlarından (a) bendinde yer alanları işleyenlere üniversite öğretim mesleğinden çıkarma cezası,. (a) Üniversite öğretim mesleğinden çıkarma cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır. (3) Bir başkasının bilimsel eserinin veya çalışmasının tümünü veya bir kısmını kaynak belirtmeden kendi eseri gibi göstermek. 25 DSY nin, intihal dışındaki yayın / araştırma etiğine aykırılıkla ilgili düzenlemesi şu şekildedir: Madde 7(6) Eser incelemesi yapan jüri üyeleri, başvuru dosyasında yer alan herhangi bir eserde intihal dışında yayın ve araştırma etiğine aykırılığın varlığını tespit ederse, durumu bir raporla Üniversitelerarası Kurula bildirir. Bu iddia ile ilgili olarak bir karar verilinceye kadar, Üniversitelerarası Kurul doçentlik başvurusu ile ilgili herhangi bir işlem yapmaz. Bu durumda aday hakkında yükseköğretim disiplin mevzuatı hükümlerine göre derhal soruşturma yapılır. Đddianın asılsız çıkması halinde, doçentlik süreci kaldığı yerden devam eder ve ilgili jüri üyesi hakkında şartların varlığı halinde idarî ve adli soruşturma yapılır. Đddianın doğru olduğunun

17 Bilim Etiğine Aykırı Davranışlar ve Yaptırımlar: Sosyal ve Beşeri Bilimler Đçin Bir Çerçeve Önerisi 17 Yukarıda kısaca açıklanan davranışlara karşı öngörülen cezaların çerçevesi son derece dar olup, sorunu -deyim yerinde ise adeta- siyah veya beyaz olarak sırf iki kategoride görme eğilimindedir. Bu çerçevede, tanımlanan suç ile öngörülen ceza arasındaki ilişkinin günümüz ihtiyaçlarını karşılamadığı ve oldukça genel kaldığı, somut olaylara uyarlanma bakımından fazlaca işlevsel olmadığı söylenebilir. Sorunun, akademik kamuoyunun gündemine, gerektiği gibi girmesi ve hak ettiği ilgiyi görmesi için zamana ihtiyaç olduğu açıktır. Bu çerçevede, oldukça genellemeci bir yaklaşımın kabulü, geçici olmak şartıyla, makul gözükmektedir. Bu kapsamda, bir yandan öğretim elemanlarının konuya ilişkin farkındalıkları artırılırken, diğer yandan suç ile ceza arasında uyumu sağlayıcı bir mevzuatın hızla geliştirilmesi gerekmektedir. Türkiye de genel bir yaklaşımla intihal kelimesi ile anlatılmak istenen ve günlük hayatta yayın/araştırma etiğine aykırılıkları da kapsayan olgu başlıca üç farklı özellik taşımaktadır: Ortaya çıkan davranışın (i) manevi tazminat ve kişilik haklarına tecavüz gibi yargıya intikali gerektiren bir nitelikte olması; (ii) bilimsel ve akademik dürüstlüğe ters düşen, bilinçli olarak gerçekleştirilen ve açıklandığında gayri ahlâki olarak değerlendirilecek olan yüz kızartıcı bir davranış niteliğinde olması; (iii) meslek standartlarına uymayan, düşük profilli, yetersiz müktesebattan kaynaklanan, dolayısıyla tam olarak farkında olunmayan bir davranış niteliğinde olması. Bu üç özellik farklı dozlarda bir arada bulunabileceği gibi, ayrı ayrı da ortaya çıkabilmektedir. Kuşkusuz, bu üç farklı davranışın gerektirdiği değerlendirme ve cezalandırma da ciddi farklılıkları icap ettirmektedir. Bu genel tasnif çerçevesinde her olgunun ayrı ayrı kendi içinde ele alınması uygun olur. 26 Adlî kovuşturmayı gerektiren durumlar ile bilimsel ihlal sınıflamasını içeren aşağıdaki tabloda (Tablo 1) ilk iki sırada ifade edilen durumlara, keza tablodaki diğer ihlâllere uygulanacak yaptırımların orantılı olması ve bir bütün olarak cezaların caydırıcılık vasfı taşıması gereklidir. Đntihal, yayın/araştırma etik ihlâlleri konusunda akademik kamuoyunda bir farkındalık programının sistematik olarak uygulanması önemsenmelidir. Bu noktada, en azından son birkaç yıldaki lisansüstü tezlerin, intihal, yayın/araştırma etiği ile standartlara uyum ölçütleri çerçevesinde bir taramadan geçirilmesine ve değerlendirme sonucunda danıştespiti halinde, aday yaptığı doçentlik başvurusunda başarısız sayılır. YDY nin yayın / araştırma etiğine aykırılığa ilişkin öngördüğü ceza şu şekilde düzenlenmiştir: Madde 5 (e) Taşıdığı sıfatın gerektirdiği vakara yakışmayan tutum ve davranışta bulunmak. 26 Uluslararası alanda etiğe aykırı davranışlar konusunda en fazla başvurulan site intihal isimli sitedir ( Türkiye de ÜAK ve TÜBĐTAK ın yanı sıra bazı üniversiteler de yayın/araştırma etiği konusunda çeşitli düzenlemeler yapmıştır. Bu çalışmalar ağırlıklı olarak yurtdışındaki çalışmalardan tercüme ve derleme niteliğindedir. Yaygın olarak kullanılan çerçevelere bir örnek olarak bkz. Ş. Ruacan; Bilimsel Araştırma ve Yayınlarda Etik Đlkeler, gov.tr/servisler/uvt/tip/sempozyum/sruacan2.pdf [Erişim: ]. Türkiye deki yayın etiği ihlâllerinin yasal sonuçlarını ele alan bir çalışma olarak bkz. S. Koç; Yayın Etiği Đhlalleri ve Yasal Sonuçları, Hekim Forumu, Ocak- Mart 2005, 161: 30-32, [Erişim: ].

18 18 Amme Đdaresi Dergisi, Cilt 45 Sayı 3 manların gereken özeni göstermediklerinin belirlenmesi halinde, tez yönetmelerinin engellenmesi, ilgili enstitülerin uyarılması ve bu gibi durumlarda kurumlara uygulanacak yaptırımların düzenlenmesi gibi hususların ivedi olarak gündeme alınmasına ihtiyaç vardır. Altyapının güçlendirilmesi bakımından ise, öğrencilerin ödev, araştırma, sunum ve tez gibi çalışmaları esnasında etik ilkelere riayet etmelerinin oldukça önemli bir konu olduğu, yükseköğretim kurumlarında etik ilke ve normların öğrencileri de kapsayacak şekilde güncellenmesi ve düzenlenmesinin acil bir ihtiyaç olduğu söylenebilir. Aşağıdaki Tablo da 11 farklı kategoride bilimsel etiğe aykırı fiiller tasnif edilmiştir. Her bir kategoride işlenen fiile bağlı olarak farklı derecelerde ceza önerisi geliştirilmiştir. Dolayısıyla, bir kişinin işlediği suç birden fazla kategoride mütalaa edilebileceği gibi, aynı kategori içinde değerlendirilmekle birlikte, farklı kişilerin farklı derecede cezalar almaları da mümkündür. Hâlihazırda, Türk yükseköğretim mevzuatı sadece uyarma ve öğretim mesleğinden çıkarma cezalarını düzenlemiş bulunmaktadır. Dolayısıyla ekli tablodaki cezalar en azından ikincil düzenleme şeklinde kabul edilerek üniversite kamuoyuna duyurulmalıdır. Aşağıda, intihal ve etik ihlallere yönelik sınıflama örnekleri ve önerilen yaptırımlarıyla birlikte yer almaktadır. Gerçeğe Aykırı Çarpıtma, Uydurma, Hile, Sahtecilik Bilimsel ihlallerin en tehlikeli ve yanıltıcısı gerçeğe aykırı çarpıtma, uydurma, hile, sahtecilik eylemidir. Yapılmamış bir araştırmadan, araştırma yapılmış gibi olmayan verileri kullanarak analiz yapıp rapor düzenleme eylemi ağır bir bilimsel ihlaldir. Yine, yapılmış bir araştırmanın verilerini çarpıtarak veya maksatlı olarak yanlış analiz teknikleriyle yorumlayarak yönlendirme amaçlı sonuçlar üretme de bu çerçevede ağır bir ihlaldir. Bu ihlal türü, genelde parasal boyutu yüksek sektörlerde, yönlendirme amaçlı yayın ve araştırmalarda gözlenmektedir. Yazarın yanlış künye vererek kaynağın orijinaline erişimi imkânsız hale getirme yoluyla kaynağı çarpıtarak kullanması ciddi bir ihlal olmakla birlikte, bir hususa dikkat etmek gerekir. Yazarın, yanlış künye vererek nadir bulunan bir eseri referans vermesi her zaman bu madde kapsamında değerlendirilmeyebilir. Örneğin, tarihçilerin, ulaştıkları nadir tarihi belgeleri maksatlı olarak yanlış künyelendirerek yayınlarında kullandıkları ve daha sonra kendi yayınlarına referans verilmeden doğrudan ilgili belgeye referans verilerek başka yayınlar yapıldığında da, yanlış referansı göstererek intihal suçlaması yaptıkları gözlenmektedir. Bu örnekte, her ne kadar orijinal belgeyi kullanan tarihçinin eylemi de bir etik ihlal ise de çarpıtma, uydurma, hile ve sahtecilik kapsamında değerlendirilmesi çok uygun olmayacaktır. Bunun yerine Standartlara uymama çerçevesinde bir ihlal değerlendirmesi yapma daha uygun görünmektedir.

19 Bilim Etiğine Aykırı Davranışlar ve Yaptırımlar: Sosyal ve Beşeri Bilimler Đçin Bir Çerçeve Önerisi 19 Kişi, bu ağır bilimsel ihlali sehven, ihmâlen veya kasden işlemesine göre farklı derecelerde tecziye edilir. Buna göre, söz konusu davranışı işlediği eser iktisap ettiği unvanı için değerlendirilmişse, unvanını kaybeder. Disiplin cezası yönünden ise, kişi suçu kasden işlemişse, etiğe aykırı bu durumun bulunduğu yayınların nitelik ve niceliğine göre kınama, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması veya üniversite öğretim mesleğinden çıkarma ile tecziye edilir ve yönetim görevinden alınır. Konunun içeriğine ve üçüncü şahısları ilgilendirmesine göre kişi hakkında ayrıca idari ve adli kovuşturma açılır. Kişinin suçu sehven veya ihmâlen işlemesi durumunda ise, cezası bir derece hafifletilir. Hâlihazırda, Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği nin (YDY) 11 inci maddesinin (a) fıkrasının (3) nolu bendinde bu ihlal türü için öngörülen ceza üniversite öğretim mesleğinden çıkarmadır. Aşırma / Đntihal Başkasının yöntem, veri, bulgu veya yayınını atıfta bulunmadan, kendisininmiş kanısını doğrudan veya dolaylı olarak uyandıracak şekilde alenileştirme veya yayınlama intihal veya Türkçe karşılığı ile aşırma olarak tanımlanmaktadır. Yine, sadece kelimelerle oynayarak, yeni, kayda değer bir katkı sunmadan başkalarının çalışmalarını kendi çalışması gibi takdim etme, yayınlama da bir aşırma çeşididir. Son olarak, yabancı dilden kaynakları tercüme ederek kendi eseriymiş gibi alenileştirme veya yayınlama aşırma olarak kabul edilmektedir. Kişi, suçu etik dışı bu fiili sehven, ihmâlen veya kasden işlemesine göre farklı derecelerde tecziye edilir. Buna göre, söz konusu davranışı işlediği eserle iktisap ettiği unvanını kaybeder. Disiplin cezası yönünden ise, suçu kasten işlemişse, etiğe aykırı bu durumun bulunduğu yayınların nitelik ve niceliğine göre kınama, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması veya üniversite öğretim mesleğinden çıkarma ile tecziye edilir ve yönetim görevinden alınır. Suçu sehven veya ihmâlen işlemesi durumunda ise, cezası bir derece hafifletilir. Hâlihazırda, YDY nin 11 inci maddesinin (a) fıkrasının (3) nolu bendinde bu ihlal türü için öngörülen ceza üniversite öğretim mesleğinden çıkarmadır. Gizli Amaç Gütme Yönlendirme amacıyla araştırma/proje/yayının finansal destekleyicisini belirtmeme ve bağımsız bir çalışmaymış gibi takdim etme ağır bir ihlaldir. Çıkar sağlama amacıyla çarpıtıcı/yanıltıcı bilimsel standartlara uymayan taraflı yayın yapma ve kaynakları bilinçli olarak taraflı seçerek yönlendirme ve çarpıtma yapma da bu türden ağır bilimsel ihlal örneğidir. Bu tür ihlaller genelde, parasal kazanç amacıyla yapılır ve belirli bir ürün veya sektör tarafından desteklenir. Đlaç endüstrisinde ve sağlık alanındaki tekniklerin tanıtılmasında görece fazla rastlanan bir uygulamadır.

20 20 Amme Đdaresi Dergisi, Cilt 45 Sayı 3 Kişi, etik dışı bu fiili sehven, ihmâlen veya kasden işlemesine göre farklı derecelerde tecziye edilir. Buna göre, söz konusu davranışı işlediği eserle iktisap ettiği unvanını kaybeder. Disiplin cezası yönünden ise, suçu kasden işlemişse, etiğe aykırı bu durumun bulunduğu yayınların nitelik ve niceliğine göre kınama, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması, görevinden çekilmiş sayma veya üniversite öğretim mesleğinden çıkarma ile tecziye edilir ve yönetim görevinden alınır. Suçu sehven veya ihmâlen işlemesi durumunda ise, cezası bir derece hafifletilir. Hâlihazırda, YDY nin 5 inci maddesinin (e) fıkrasında bu ihlal türü Taşıdığı sıfatın gerektirdiği vakara yakışmayan tutum ve davranışta bulunmak olarak nitelenmiş ve bu ihlal türü için öngörülen ceza uyarma olarak tespit edilmiştir. Haksız Yazarlık Yazar olarak belirtilmeyi haklılaştırmayacak küçük bir katkı nedeniyle yeni yazar ekleme, yazar sırasını izinsiz değiştirme, onursal yazarlık, ikram yazarlık, karşılıklı yazarlık, saygın bir kişinin adını ortak yazar olarak izinsiz yazma, ortak yazarın adını çıkarma, bedel karşılığı (hayalet yazara) kendi adına çalışma/yayın yaptırma bu tür ihmallerin örneklerindendir. Kişi, etik dışı bu fiili sehven, ihmâlen veya kasden işlemesine göre farklı derecelerde tecziye edilir. Buna göre, haksız yazarlık sağlananın kendisi olması durumunda bu davranışın işlendiği eserle iktisap ettiği unvanını kaybeder. Disiplin cezası yönünden ise, suçu kasden işlemişse, etiğe aykırı bu durumun bulunduğu yayınların nitelik ve niceliğine göre kınama, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması veya üniversite öğretim mesleğinden çıkarma ile tecziye edilir ve yönetim görevinden alınır. Suçu sehven veya ihmâlen işlemesi durumunda ise, cezası bir derece hafifletilir. Hâlihazırda, YDY nin 5 inci maddesinin (e) fıkrasında bu ihlal türü Taşıdığı sıfatın gerektirdiği vakara yakışmayan tutum ve davranışta bulunmak olarak nitelenmiş ve bu ihlal türü için öngörülen ceza uyarma olarak tespit edilmiştir. Başkalarının Çalışmalarını Tekrarlama Kayda değer yeni bir katkı yapmadan başkalarının önceki çalışmalarını teker teker veya birlikte dikkate alarak, bu durumu belirtmeden, yeni bir çalışmaymış gibi sunma, bu tür ihlalin tipik örneğidir. Yine, başkalarının çalışmalarını yazım tarzını değiştirerek yeni ibarelerle ifade etme de bu ihlal türüne girmektedir. Özellikle, literatür değerlendirmesinde ve uygulama yapmada bu ihlal bakımından belirsizlik ortaya çıkmaktadır. Örneğin, kişi üç yüz sayfalık doktora tezinde, literatürü derleme ve özet şeklinde mevcut başka yayınlardan oluşturmuş ve uygulama olarak da yine literatürdeki bir modeli yeni verilerle çözümlemiştir. Bu durumda, bu kişinin doktor unvanı ve doktora tezi ne olacaktır. Eğer, kişinin model uygulaması dışındaki çalışma tek başına doktor unvanını hak ettirecek

FOTOĞRAF ve HAKLARIMIZ

FOTOĞRAF ve HAKLARIMIZ TÜRKĐYE FOTOĞRAF SA ATI FEDERASYO U FOTOĞRAF ve HAKLARIMIZ Derleyenler Olcay Bilge & M. Turgay Bilge ĐÇĐ DEKĐLER 1. BÖLÜM... 4 FOTOĞRAF VE HAKLARIMIZ... 4 I- FOTOĞRAFÇI I HAKLARI... 4 1. ESER VE TELĐF

Detaylı

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU SORU, CEVAP VE SORUNLARIYLA İŞ HUKUKUNDA ALT İŞVEREN

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU SORU, CEVAP VE SORUNLARIYLA İŞ HUKUKUNDA ALT İŞVEREN TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU SORU, CEVAP VE SORUNLARIYLA İŞ HUKUKUNDA ALT İŞVEREN TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU 15 Şubat 2012 Yayın No: 318 Haberleşme Adresi: Hoşdere Cad. Reşat

Detaylı

BİREYSEL BAŞVURUNUN ANAYASA YARGISINA ETKİSİ: ON YIL YASAĞI VE KADININ SOYADI ÖRNEĞİ

BİREYSEL BAŞVURUNUN ANAYASA YARGISINA ETKİSİ: ON YIL YASAĞI VE KADININ SOYADI ÖRNEĞİ BİREYSEL BAŞVURUNUN ANAYASA YARGISINA ETKİSİ: ON YIL YASAĞI VE KADININ SOYADI ÖRNEĞİ Dr. Emir KAYA* Özet Bu çalışmada, Anayasa nın 152. maddesinde itiraz başvuruları için hüküm altına alınmış olan, daha

Detaylı

SAHTE VEYA MUHTEVİYATI İTİBARİYLE YANILTICI BELGE DÜZENLEME VEYA KULLANMA SUÇLARI *

SAHTE VEYA MUHTEVİYATI İTİBARİYLE YANILTICI BELGE DÜZENLEME VEYA KULLANMA SUÇLARI * SAHTE VEYA MUHTEVİYATI İTİBARİYLE YANILTICI BELGE DÜZENLEME VEYA KULLANMA SUÇLARI * Av. ** I. TANITIM Bu çalışmada, vergi ceza hukukunun kapsamına giren (kamusal nitelikli) vergi suçlarından vergi kaçakçılığı

Detaylı

YASA, KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME VE MAHKEME KARARLARI IŞIĞINDA TAM GÜN SORUNSALI

YASA, KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME VE MAHKEME KARARLARI IŞIĞINDA TAM GÜN SORUNSALI YASA, KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME VE MAHKEME KARARLARI IŞIĞINDA TAM GÜN SORUNSALI Nihan Yancı ÖZALP * ÖZET Ülkemizde 2010 yılından beri tam gün yasası tartışılmaktadır. Süreç, 5947 sayılı yasa ile başlamıştır.

Detaylı

İNSAN HAKLARININ KORUNMASI AÇISINDAN İL VE İLÇE İNSAN HAKLARI KURULLARI

İNSAN HAKLARININ KORUNMASI AÇISINDAN İL VE İLÇE İNSAN HAKLARI KURULLARI Türk İdare Dergisi Sayı: 466 Mart 2010 95 İNSAN HAKLARININ KORUNMASI AÇISINDAN İL VE İLÇE İNSAN HAKLARI KURULLARI ÖZET Suat DERVİŞOĞLU 1* İnsan haklarının tanınması ve güvence altına alınması kadar bu

Detaylı

TÜHİS İş Hukuku ve İktisat Dergisi Cilt: 24 Sayı: 6 / Cilt: 25 Sayı: 1-2 Mayıs - Ağustos - Kasım 2013 HUKUK BÖLÜMÜ

TÜHİS İş Hukuku ve İktisat Dergisi Cilt: 24 Sayı: 6 / Cilt: 25 Sayı: 1-2 Mayıs - Ağustos - Kasım 2013 HUKUK BÖLÜMÜ HUKUK BÖLÜMÜ Yargıtay Kararları T.C. YARGITAY 9. Hukuk Dairesi Esas No : 2011/33127 Karar No : 2013/25090 Tarihi : 07.10.2013 KARAR ÖZETİ: İŞVERENİN EŞİT İŞLEM BORCU 4857 sayılı İş Kanunu nun 5. maddesindeki

Detaylı

Tahsil Zamanaşımını Kesen Hallerden Ödemenin Danıştay Kararları Işığında İrdelenmesi

Tahsil Zamanaşımını Kesen Hallerden Ödemenin Danıştay Kararları Işığında İrdelenmesi Tahsil Zamanaşımını Kesen Hallerden Ödemenin Danıştay Kararları Işığında İrdelenmesi Doç. Dr. İBRAHİM ORGAN Pamukkale Üniversitesi Maliye Bölümü Öğretim Üyesi Arş. Gör. DOĞAN BOZDOĞAN Gaziosmanpaşa Üniversitesi

Detaylı

KAMU İHALE HUKUKUNA HAKİM OLAN İLKELER

KAMU İHALE HUKUKUNA HAKİM OLAN İLKELER KAMU İHALE HUKUKUNA HAKİM OLAN İLKELER Yaşar GÖK Sayıştay Uzman Denetçisi Kamu İhale Kurulu E. Üyesi, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu Üyesi 1.GİRİŞ 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu nun 5 inci maddesinde

Detaylı

Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu İnsan Kaynakları Yönetmeliği

Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu İnsan Kaynakları Yönetmeliği Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu İnsan Kaynakları Yönetmeliği BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç Madde 1- Bu Yönetmeliğin amacı; Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma

Detaylı

KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA DAVALARI YARGI KARARLARI VE HUKUKİ SORUNLAR

KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA DAVALARI YARGI KARARLARI VE HUKUKİ SORUNLAR KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA DAVALARI YARGI KARARLARI VE HUKUKİ SORUNLAR BİRİNCİ BÖLÜM Av.Sedat KARTAL Kamulaştırmasız El Koyma Kavramı: Kamulaştırma yetkisine sahip bir idarenin, Anayasa ve yasalara uygun

Detaylı

Bir Alt Lige İndirme Cezasının Türk (Spor) Hukukunda Yarattığı Fırtına

Bir Alt Lige İndirme Cezasının Türk (Spor) Hukukunda Yarattığı Fırtına Bir Alt Lige İndirme Cezasının Türk (Spor) Hukukunda Yarattığı Fırtına Prof. Dr. Selçuk ÖZTEK* * Adalet Eski Bakanı. Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi. Temmuz 2011 de patlak veren şike

Detaylı

İşyerlerinde Psikolojik Taciz (Mobbing)

İşyerlerinde Psikolojik Taciz (Mobbing) İşyerlerinde Psikolojik Taciz (Mobbing) Bilgilendirme Rehberi www.csgb.gov.tr İşyerlerinde Psikolojik Taciz (Mobbing) Bilgilendirme Rehberi Yayına Hazırlayan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma

Detaylı

Yargıtay Kararları Işığında İş Güvencesi ve Çalışma Koşullarında Esaslı Değişiklik

Yargıtay Kararları Işığında İş Güvencesi ve Çalışma Koşullarında Esaslı Değişiklik Bankacılar Dergisi, Sayı 65, 2008 Yargıtay Kararları Işığında İş Güvencesi ve Çalışma Koşullarında Esaslı Değişiklik Doç. Dr. Gülsevil ALPAGUT Türkiye Bankalar Birliği tarafından 25 Nisan 2008 tarihinde

Detaylı

ÇOCUKLARIN CEZA HUKUKUNDAKİ YERİ VE ÇOCUKLARIN KORUNMASI

ÇOCUKLARIN CEZA HUKUKUNDAKİ YERİ VE ÇOCUKLARIN KORUNMASI ÇOCUKLARIN CEZA HUKUKUNDAKİ YERİ VE ÇOCUKLARIN KORUNMASI ULUSLAR ARASI SÖZLEŞME ve PROTOKOLLER B.M. Çocuk Haklarına Dair Sözleşme Türkiye 20-30 Eylül l990 da Birleşmiş Milletler Genel Merkezinde toplanan

Detaylı

TÜRBAN SORUNU NUN HUKUKSAL BOYUTU ANAYASAL DEĞİŞİKLİK ÇÖZÜM OLUR MU?

TÜRBAN SORUNU NUN HUKUKSAL BOYUTU ANAYASAL DEĞİŞİKLİK ÇÖZÜM OLUR MU? TÜRBAN SORUNU NUN HUKUKSAL BOYUTU ANAYASAL DEĞİŞİKLİK ÇÖZÜM OLUR MU? S. Alp Lİmoncuoğlu* Türkiye nin son 25 yılına damgasını vuran tartışmalardan biri türban sorunu dur. Çözümün yasama organına odaklanmış

Detaylı

Bankacılık Mevzuatı Kapsamında Banka ve Müşteri Sırrı

Bankacılık Mevzuatı Kapsamında Banka ve Müşteri Sırrı Bankacılar Dergisi, Sayı 63, 2007 Bankacılık Mevzuatı Kapsamında Banka ve Müşteri Sırrı 1. Giriş Akın EKİCİ * 5411 sayılı Bankacılık Kanunu nun Sırların Saklanması konulu 73. maddesinde düzenlenmiştir.

Detaylı

TÜRKİYE DE ALT İŞVERENLİK UYGULAMASI

TÜRKİYE DE ALT İŞVERENLİK UYGULAMASI TÜRKİYE DE ALT İŞVERENLİK UYGULAMASI Ahmet TOZLU * Mehmet Tarık ERASLAN ** ÖZET 1980 lerden itibaren gerek dünya ekonomisinde gerekse Türkiye ekonomisinde yaşanan hızlı ve teknolojiye dayalı değişim alt

Detaylı

Yeni Türk Ticaret Kanunu

Yeni Türk Ticaret Kanunu Prof. Dr. Veliye YANLI / Yrd. Doç. Dr. Murat Yusuf AKIN Yeni Türk Ticaret Kanunu Dünya Değişiyor. Ya Siz? kpmg.com.tr Yeni Türk Ticaret Kanunu Dünya Değişiyor. Ya Siz? Yeni Türk Ticaret Kanunu Dünya

Detaylı

6552 SAYILI KANUNLA ALT İŞVEREN KURUMUNDA YAPILAN YENİ DÜZENLEMELER VE DEĞİŞİKLİKLER

6552 SAYILI KANUNLA ALT İŞVEREN KURUMUNDA YAPILAN YENİ DÜZENLEMELER VE DEĞİŞİKLİKLER 6552 SAYILI KANUNLA ALT İŞVEREN KURUMUNDA YAPILAN YENİ DÜZENLEMELER VE DEĞİŞİKLİKLER İbrahim AYDINLI * ÖZET Bugüne kadar 4857 Sayılı İş Kanununda asıl işveren- alt işverenlik ilişkisine yönelik pek çok

Detaylı

www.kanunum.com 25.Şubat.2014 4857 SAYILI İŞ KANUNU - I GEREKÇELER, İLGİLİ YARGI KARARLARI, YÖNETMELİKLER VE İDARİ PARA CEZALARI

www.kanunum.com 25.Şubat.2014 4857 SAYILI İŞ KANUNU - I GEREKÇELER, İLGİLİ YARGI KARARLARI, YÖNETMELİKLER VE İDARİ PARA CEZALARI 4857 SAYILI İŞ KANUNU - I GEREKÇELER, İLGİLİ YARGI KARARLARI, YÖNETMELİKLER VE İDARİ PARA CEZALARI AÇIKLAMALAR Bu çalışmada 4857 sayılı İş kanunun ilk 62 maddesinin gerekçeleri ile söz konusu maddelere

Detaylı

Milletvekilliği Seçilme Yeterliliği ve Bu Sıfatın Kazanılması

Milletvekilliği Seçilme Yeterliliği ve Bu Sıfatın Kazanılması Milletvekilliği Seçilme Yeterliliği ve Bu Sıfatın Kazanılması Gökalp İzmir * 1. Milletvekili Seçilme Yeterliliği Parlamento üyesi olmaya istekli ve seçilebilmek için Anayasa ve kanunların öngördüğü koşullara

Detaylı

BANKA VEYA KREDİ KARTLARININ KÖTÜYE KULLANILMASI SUÇU

BANKA VEYA KREDİ KARTLARININ KÖTÜYE KULLANILMASI SUÇU BANKA VEYA KREDİ KARTLARININ KÖTÜYE KULLANILMASI SUÇU Sacit Yılmaz GİRİŞ Son yıllarda, dünya çapında oldukça popüler olan, yeni bir hukuki düzenleme konusu bilişimdir. Bilişim teknolojisinin eğitimden

Detaylı

TÜRK HUKUK SİSTEMİNDE NORMLAR HİYERARŞİSİ VE SAYIŞTAY DENETİMİNE ETKİLERİ

TÜRK HUKUK SİSTEMİNDE NORMLAR HİYERARŞİSİ VE SAYIŞTAY DENETİMİNE ETKİLERİ TÜRK HUKUK SİSTEMİNDE NORMLAR HİYERARŞİSİ VE SAYIŞTAY DENETİMİNE ETKİLERİ Erdal KULUÇLU * Giriş İnsan ve insanla ilintili alanları düzenleyen hukuk normları, hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından

Detaylı

SERMAYE PİYASASI KURULU ÖZEL DURUMLAR REHBERİ Eylül 2013, Ankara

SERMAYE PİYASASI KURULU ÖZEL DURUMLAR REHBERİ Eylül 2013, Ankara SERMAYE PİYASASI KURULU ÖZEL DURUMLAR REHBERİ Eylül 2013, Ankara İÇİNDEKİLER I. YASAL ÇERÇEVE... 4 II. SÜREKLİ BİLGİLER... 4 1. SÜREKLİ BİLGİLERİN AÇIKLANMASINA İLİŞKİN ESASLAR... 4 2. SERMAYE PİYASASI

Detaylı

İDARİ YARGI AÇISINDAN KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA SORUNU VE UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KONUYA YAKLAŞIMI

İDARİ YARGI AÇISINDAN KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA SORUNU VE UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KONUYA YAKLAŞIMI İDARİ YARGI AÇISINDAN KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA SORUNU VE UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KONUYA YAKLAŞIMI Gülşen AKAR PEHLİVAN Uyuşmazlık Mahkemesi Raportörü Ankara 19 Eylül 2013 1 İÇİNDEKİLER 1 1.GİRİŞ 2 2-İMAR

Detaylı

Asıl İşveren-Alt İşveren İlişkisi ve Alt İşverenlik Sözleşmesi

Asıl İşveren-Alt İşveren İlişkisi ve Alt İşverenlik Sözleşmesi Doç. Dr. Murat ŞEN - Arş. Gör. Aslı NANECİ Melikşah Üniversitesi Hukuk Fakültesi Erciyes Üniversitesi Hukuk Fakültesi Asıl İşveren-Alt İşveren İlişkisi ve Alt İşverenlik Sözleşmesi GİRİŞ Pratik hayatta

Detaylı

KREDİ KARTI İŞLEMLERİNİN MUHASEBELEŞTİRİLMESİ VE KREDİ KARTI YOLUYLA YAPILAN HİLE TÜRLERİ VE CEZAİ MÜEYYİDELER

KREDİ KARTI İŞLEMLERİNİN MUHASEBELEŞTİRİLMESİ VE KREDİ KARTI YOLUYLA YAPILAN HİLE TÜRLERİ VE CEZAİ MÜEYYİDELER KREDİ KARTI İŞLEMLERİNİN MUHASEBELEŞTİRİLMESİ VE KREDİ KARTI YOLUYLA YAPILAN HİLE TÜRLERİ VE CEZAİ MÜEYYİDELER Özgür ÖZKAN * İrfan ÖZEN ** GİRİŞ Tüm dünyada geçerli en büyük ödeme sistemleri içindeki kartlı

Detaylı

SUÇA SÜRÜKLENEN ÇOCUK VE SUÇ MAĞDURU ÇOCUKLARDA UZLAŞMA TARAFLARIN KISITLI OLMA HALİ İLE AYIRT ETME GÜCÜ BULUNMAMASININ UZLAŞMAYA ETKİSİ

SUÇA SÜRÜKLENEN ÇOCUK VE SUÇ MAĞDURU ÇOCUKLARDA UZLAŞMA TARAFLARIN KISITLI OLMA HALİ İLE AYIRT ETME GÜCÜ BULUNMAMASININ UZLAŞMAYA ETKİSİ SUÇA SÜRÜKLENEN ÇOCUK VE SUÇ MAĞDURU ÇOCUKLARDA UZLAŞMA TARAFLARIN KISITLI OLMA HALİ İLE AYIRT ETME GÜCÜ BULUNMAMASININ UZLAŞMAYA ETKİSİ GİRİŞ Hukuk sistemleri suçun aktif sujesini çocuklar ve yetişkinler

Detaylı

Abdullah KARABOYACI *

Abdullah KARABOYACI * SINAVSIZ YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİR OLMA HAKKININ KALDIRILMASININ HUKUK GÜVENLİĞİ KAPSAMINDA DEĞERLENDİRİLMESİ EVALUTION OF THE RIGHT TO BE SWORN-IN CERTIFIED PUBLIC ACCOUNTANT WITHOUT EXAMINATION IN THE SCOPE

Detaylı