Dönemin krallıkları, gerek ulusal kaynakları işletme, gerekse ticareti içte ve dışta koruma yönünden önlemler almaya yöneldiler.

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Dönemin krallıkları, gerek ulusal kaynakları işletme, gerekse ticareti içte ve dışta koruma yönünden önlemler almaya yöneldiler."

Transkript

1 MODERN SİYASAL DÜŞÜNCENİN DOĞUŞU: MONARŞİLER DÖNEMİ 1. GENEL ÖZELLİKLERİ 16. yüzyılın başından itibaren Rönesans ın etkisiyle toplumların ekonomik, sosyal, politik ve kültürel değer ölçüleri değişikliğe uğradı Kent uygarlığının gelişmesiyle birlikte yarı açık ekonomi düzeninden kentler dışına taşan ve çeşitli pazarlara ulaşan bir açık ekonomi düzenine geçildi. Bunu gerçekleştiren zümre, bu pazarlarla sürekli ilişkiye girerek mal alışverişini yapan tüccarlardı. 16. yüzyılda ekonomi alanında feodal ilişkiler, tümden ve hızlı biçimde çözülmeye başladı. Ticaret ve zanaatların tarım dışı zenginlik kaynakları yani sermaye, ulusal ekonomilerde ağırlığını giderek daha fazla ölçülerde duyuruyordu. Büyük sermayeyi elinde tutan burjuvazi, nitelik değiştiriyor; girişimci, üretici bir sınıf oluyordu. El sanatları ve ticarete dayalı yeni zenginliğin hızla artması ve bir sermaye birikiminin oluşması burjuvayı güçlü kılan ve girişimciliğini artıran önemli nedendir. Krallık yönetimleri ticaret burjuvazisini korunması gereken bir kaynak olarak değerlendiriyordu. Ticaret burjuvası için önemli olan, ticarete zarar veren çatışmaların ortadan kalkması düzenli ve güçlü iktidarların kurulmasıdır. Dönemin krallıkları, gerek ulusal kaynakları işletme, gerekse ticareti içte ve dışta koruma yönünden önlemler almaya yöneldiler. Ekonomiye egemen bu yeni sınıf(burjuvazi), kazancını her bakımından garantiye almanın yolunu, tüm yetkilerin kralın elinde(askeri, adli, ruhani) toplanmasıyla sağlanabileceğine inanıyordu. Kilise de bu değişimden payını aldı, yönetimde ki ağırlığını kaybetti, kralın denetimine girdi. Krallığın, ticaret burjuvazisiyle kolay uyuşmasının bir nedeni de krallık ile soylular arasındaki, kökleri çok eskilere dayanan doğal bir düşmanlığın varlığıydı. Soylularla krallar, tüm bir orta çağ tarihi boyunca birbirlerinin güçlerini sınırlamaya çalışmıştır. Bu iki güç arasındaki çatışmanın bir örneği Magna Carta dır. Yeni sınıfın ihtiyacı olan özgürlük belirli yasal düzenlemelerle sağlanacaktır. Özgürlük burjuvazinin yasal statüsü olacaktır. Yeni dönemin hukuku, eski alışkanlıklara göre değil, fakat yeni ihtiyaçlar için oluşturulmuş bir hukuktur. Yazılı ve bu nedenle takdir haklarını en aza indiren, nesnel, bireylere veya olaylara göre değil; fakat soyut, önceden belirlenmiş, kesinlik ve genellik karakterine sahip modern bir hukuk. Yeni toplum ve yeni devlet için gerekli olan daha çabuk ve becerikli daha hızlı ve rastlantılara dah az bağımlı bir hukuk düzenlemedir.

2 2. NİCCOLO MACHİVELLİ Orta çağ ile bağlantıyı kesen, onun ahlak ve din anlayışının yerine politikayı temel etkisine alan yepyeni bir sistem getiren Machiavelli olmuştur. Bu yeni sistemin temeli zora, güce dayanıyordu. Gerekçesi ve geçerliliği ise İtalyan Birliğinin sağlanmasına bağlıydı. Machiavelli nin yaşadığı devirde İtalya beş büyük devlet arasında bölüşülmüştü. Napoli Krallığı, Milano Dükalığı, Venedik Aristokratik Cumhuriyeti ve Floransa Cumhuriyeti ile Papalık Cumhuriyeti. Machiavelli, Floransa Cumhuriyetinde memurluk görevi yaptı, elçi olarak Fransa ve Almanya ya gitti. Fransa da güçlü monarşinin yapısını inceledi ve koşullarını belirleyerek bunu kralın sağlam yönetimine dayandığını saptadı. İki önemli eser yazdı: 1513 te Prens ve 1519 da Konuşmalar. Prens, monarşileri; Konuşmalar, Roma Cumhuriyetinin gelişmesini iler. Makyavelizmin temeli Amaç aracı haklı kılar dır. Yeter ki amaca varılsın ve o iş başarılsın. Machiavelli, başarıya varmada hiçbir koşul tanımıyor. A. Prens Ve Mutlak Monarşinin Temel Kurumları 1. Ahlak Anlayışı Amaç, İtalyan birliğinin bir kral tarafından sağlanması olunca Machiavelli de gerçekten ne din ne de ahlak kurallarına uyuyor. Yöneticinin ahlak dışı araçları belli bir sonuca varmak için kullanmasını onaylıyor ama yurttaşın ahlaki bozukluğunun iyi bir hükümeti olanaksız kılacağından da asla şüphe etmiyor. Toplumsal dayanışma, halktan beklenen ahlak anlayışının en açık ilkesi olacaktır. Bu anlamda toplum, ahlakın amacı değil aynı zamanda kaynağıdır da. Ahlak; bu sosyal ortamda doğar ve gelişilir. Devlete kişinin mutlak bağlılığı sosyal yaşamın ona yüklediği zorunlu bir ödevidir. Prens her zaman halkına karşı iyi olmalı mıdır? Asıl olan Prensin kendisinde bütün iyilikleri toplaması İyiliksever, cömert, yürekli, sadık, cesur, kararlı ve gururlu olmasıdır. Prense severek mi yoksa korkularak mı bağlanmalı sorusunun cevabı bu durumda korkunun sevgiye üstün tutulması şeklinde sonuca bağlanmalıdır. Machiavelli esas olan prensin devleti korumasıdır diyor. Başarırsa, bu yolda kullanacağı bütün araçlar şerefli sayılacak ve övülecektir, kötülükler ise unutulacaktır. Bu yüzden yöneten ahlaksız değil, ahlak dışı bir nitelik taşımaktadır.

3 Machiavelli nin ahlakı, politikadan bağımsız değil onun içinde saklıdır. Gücünü ondan alır. Bu sayededir ki sosyal düzey ve politik bilinç ile gelişir ve oluşur. Bir önceki çağın; Hristiyan ahlakı gibi değildir. 2. Din Ahlak gibi din Machiavelli de sosyal olgudur. Amaç hep bozuk, düzensiz bir ülkenin toparlanması, kendine gelmesi olunca, din de birleştirici etken olarak fonksiyonunu yerine getirmek zorunda. Dini dayanışma unsuru olarak kullanıyor hem de kiliseye hücum ediyor. Aslında Machiavelli dini sanki kiliseye karşı korumak istemiştir. Machiavelli İncil e karşı çıkıyor. İnsanlara canlılık ve güç getireceği yerde dünya işlerinden elini çekip onları miskinliğe zorladığı için Machiavelli devleti laikleştirmekle yetinmiyor, üstelik dini ona bağlı kılıyordu. Din siyasal iktidarın bir aracı ve sosyal kaynaşmanın bir unsuru oluyor. İtalya da sorun bozuk bir toplumda devlet kurmak olunca mutlak monarşi dışında yönetim tanımıyor. Yönetim bicimi ne olursa olsun bir prensliğin temeli iki esasa dayanır. Mükemmel bir ordu ve mükemmel yasalar Kiralık askerlerin barışta prensi soymak, savaşta da kaçmaktan başka marifetleri yoktur. Sağlam devletin temeli, her şeyden önce onu koruyacak gülü bir orduya bağlıdır. 3. Adalet İlkesi ve Yasalar Prensin iki temel ilkesinden biri: yasalara uyma, onun için aynı zamanda bir ahlak borcu. Machiavelli, adaletin iki yönünü daha belirtiyor; yasa koyucuya üstün değer veren ve yasanın kişi özgürlüğünü sağlamaktaki ana hedefini açığa çıkaran yanı ile toplumdaki çeşitli sosyal güçleri ülkenin geleceği için aynı amaca yöneltip ekonomik ya da toplumsal dengeyi sağlayan yanı. Machiavelli ye göre halkın ulusal karakterini, prensin koyduğu yasalar ve yönetimi belirler. Ahlak ve yurttaşlık erdemleri yasadan doğar. Bu yüzden bir toplum bozuldu mu, onun yeniden kuran, yasayı da korur ve yürütür. Machiavelli ye göre bir prens koyduğu yasaya herkesten önce ve titizlikle kendisi uymalıdır. Uymadı mı böyle bir kişi giderek kamu yararı için tehlikeli olur. Monarşi içinde bile yerleşmiş bir hükümetin ilk koşulu, yasalarla yönetilmesidir. B. Konuşmalar Ve Karma Yönetimin Erdemi Üzerine İtalya da iç savaş bitip toplum düzene kavuşunca Machiavelli de öngördüğü yönetim biçiminin artık gerçekleşebileceğini söylüyor. Aynı kentte krallık, aristokrasi ve halk yönetimin bulunduğu yönetim şeklidir.

4 Machiavelli ye göre, aynı anayasada kralı, soyluları ve halkın gücünü birleştirirseniz, her biri yekdiğerini denetleyeceğinden Polybios un yönetim biçimi olan Karma yönetime varılmış olur. Machiavelli için yasaların ve anayasanın iyiliğinden bahsedebilmek, onların sosyal hakkaniyetin savunmasını, uygulanmasını, toplumsal güçlerin dengesini üstlenmiş olmalarına bağlıdır. Sosyal dengenin ve hakkaniyetin olmadığı ortamda devlet, ne kendi sağlam düzenini sürdürebilir ne de yükselebilir. Yasaların ve anayasanın öngördüğü ölçüde devlete saygı duyulur. Ne normal, ne yasal hiçbir düzene baş eğmeyen halktan, gelecek için ümit beklenemez. Bunun en açık örneği İtalyan prenslikleridir. 3. JEAN BODİN Machiavelli i kıyasıya eleştiren, ama aslında onun devamı sayılan Jean Bodin, 16. Yüzyılın Fransa da yetiştirdiği bir başka düşünürüdür. Devletin Altı Kitabı adlı eseriyle birkaç amacı birden hedef almıştır; kralın mutlak iktidarını güçlendirmek ve onu ülkedeki karma yönetim savunucularından kurtarmak, din kavgaları yüzünden bozulmaya yüz tutan Fransa nın birliğini sağlamlaştırmak ve ona kalkınma yollarını göstermek ve siyasal bilimin temellerini atmak. a. Din, Aile Ve Devletin Niteliği Din, devletleri ve cumhuriyetleri birlik içinde tutar, hatta devletin temel prensibini oluşturur. Yasaların uygulanmasında, uyruğun bağlılığında, kötülük korkusunda hep onun derin etkisini bulmak mümkündür. Tam bu noktada dikkati bir benzerliğe çekmek istiyorum; amaç Machiavelli de gördüğümüz gibi ülkede düzenin sağlanması olunca, dinsel hoşgörü de bir ilke olmaktan çıkıp siyasetin aracı oluyor. Bodin, Tanrı yı devletten uzak tutmuyor ama onun düzeni içinde değişik inançların bir arada bulunmasına ses çıkarmıyor. Üstelik saygı duyuyor. Devlet, çeşitli ailelerin ele geçirdikleri çeşitli varlıklarla birlikte egemen bir kudret tarafından hukuka uygun olarak yönetilmesidir. Devletin kuruluşunu ailede bulan görüşün en güçlü savunucusu olan Bodin, devleti ailelerin hükümeti olarak tanımlarken şöyle diyor, Ailelerin birleşmesi çoğu zaman ortak savunma ve karşılıklı çıkarların sağlanması amacıyla gerçekleşir ve bu toplulukların egemen bir otorite tarafından bir araya getirilmesiyle devlet oluşur Bodin, aileyi devletin tek çekirdeği saymakla kalmıyor, ona bir de vazgeçilmez hak tanıyordu; özel mülkiyet. Mülk aileye, egemenlik ise yöneticiye aitti. Bodin in monarşiyi savunmasının bir diğer sebebi, egemenliğin bölünmez niteliğiyle kendine en uygun ortamı ve organı bu rejimde bulmasından ileri geliyor. Gerçekten egemenlik, salt, bölünmez ve sürekli olacaksa onu tek kişiye bırakmaktan başka çare yok.

5 Başka bir sebebi ise; önemli yerlere yapılacak atamalarda ehillerin seçimini tek kişiye bırakmış olmasıdır. Egemenin yanında yardımcı birlikler, örneğin; parlamento, halk meclisi, kooperatif heyetler, ekonomik ve sosyal gruplar bulunabilecektir. b. Egemenlik Ve Yasama Egemenlik; yurttaşlar ve uyruklar üstünde yasayla kısıtlanmamış en üstün iktidardır. Ülkenin yasası egemenliğin buyruğundan başka bir şey değildir. Egemenliğin biçimi ne olursa olsun kral, adaletin ve Tanrı yasaların üstüne çıkamaz. Eğer adaleti sağlamak yasanın işiyse, yasa prensin eseri, prens de Tanrı nın vekili olduğuna göre prensin yasası aslına, yani Tanrı nın yasasına uygun olmalıdır. Yasa koymak tek kişinin tekelinde ise yönetim de tek kişide, biçimi de monarşidir., Adaleti sağlama yasanın görevi olduğu bilinir. Bodin e göre adalet nedir? Adalet anlayışının temelinde 3 ilkeyi birleştirilir; birlik, orantı, ve eşitlik. Kral hukuka uygun yönetiminde yasalar koyarken hukukun son amacı adaletin birlik, orantı ve eşitlikçi özüne uyacak, bu özelliği hiç unutmayacaktır. 4. THOMES HOBBES Thomas Hobbes mutlakiyeti savunan 17.yüzyılın ünlü düşünürlerindendir.yazar, Bir Din ve Dünya Devletinin Dokusu,Biçimi ve Erki adlı büyük eserini yayımladığında Cromwell iktidardaydı. Eserinde tek kişinin iktidarını savunmasına karşın ne Cumhuriyetçi Cromwell in ne de bundan sonraki kralcıların gözüne girebilmiştir. Bunun da nedeni eserin iki yönlü olmasından kaynaklanıyordu.halkın barış içinde,düzenli yaşama isteğiyle kralın salt iktidarı arasında denge kurmaya çalışıyordu. Çocukluğunda babası annesini ve iki kardeşi ile bırakıp kaçmış,annesi de İspanya kralı II.Philip in yenilmez armadasının korkusu içinde onu yedi aylıkken doğurmuştu.hobbes yaratılıştan korkak ve çekingen olmasında bu olayın önemine işaret eder ve korku ve ben ikiz kardeşiz der. İngiltere de kargaşanın devam etmesi ve kralın başını yemesi onu daha da etkilemiş bu içgüdü ile ülkeyi birliğe,barışa götürecek bir yol aramıştır. Hobbes da diğer düşünürler gibi ülkenin içine düştüğü bunalımdan ancak mutlakiyetle kurtulabileceğine inanıyordu.ancak onu diğer düşünürlerden ayıran bir özellik vardır, o da sözleşme fikridir. TOPLUM SÖZLEŞMESİ VE DEVLETİN MUTLAK EGEMENLİĞİ Aristo nun tersine Hobbes,insanı doğuştan toplumsal olarak kabul etmez. Doğuştan bencil olan insanoğlu mutlak biçimde kendi yararını ve çıkarını düşünmeye yöneliktir. Doğal yaşam döneminde tabiat icabı eşit yaratılan insanlar, varlıklarını sürdürebilmek için devamlı olarak kendileri korumak zorunda idiler. Bu ise kargaşalığa,savaşa ve birbirlerine karşı düşman

6 olmaya itiyordu. Herkes yalnızca canını kurtarmayı amaç ediniyordu ve bu dönemde yasa,mülkiyet hakkından söz edilmezdi. İnsanın kendi yaşamını korumak biçiminde formule edilen bu davranışa Hobbes, doğal hak diyordu. İnsanı diğer yaratıklardan ayıran en temel fark olarak aklı belirtir. Aklını kullanan insanın kendini güvenlik içinde bulmak istediğini söyler. Aslında doğal hakkın bir sonucu olan güvenlik isteği doğal yasalara boyun eğmekle gerçekleşir. Bunlar ise üç tanedir; 1-Barışı ara 2- Ona kavuşmak için her şey üzerindeki mutlak hakkından vazgeç 3-Sözleşmeleri tanı,onları bozma Doğal hak ile doğal yasalar arasındaki fark ise şöyledir; Doğal hak, insanın kendini korumak için gücünün yettiği her şeyi yapabilmek özgürlüğüdür. Doğal yasalar ise, aklın bulgusudur. Kendimizi korumaya ve savunmaya yöneliktir ve bizim aleyhimize dönebilecek şeyleri yapmaktan sakınmamızı öğütler. Kısaca kendinize yapılmasını istemediğiniz şeyi başkasına yapmayın şeklinde öğütler. Doğal hakkın sonucu ve aklın eseri olan doğal yasalara uyarak barışı ve güvenliği arayan insanoğlu,çareyi sözleşme ile toplum haline geçmekte bulur. Böylece güvenlik ve barış içinde toplum haline geçen insanlar yönetim hakkını bir egemene devreder ve bu toplum hali, iradi bir anlaşmadan doğan yapay bir olgu,bir çıkar hesabıdır. Sözleşme ile haklarını egemene devreden kişiler aslında, sözleşmeyi onunla değil, kendi aralarında yapmışlardır. Bu yüzden sözleşme egemeni bağlamaz,tamamen dışındadır. Bir sözleşme ile toplum haline geçen insanların, yönetim haklarını devrettiği egemenin niteliği nedir? Hobbes a göre tabiki monarşik yönetimdir. Çünkü Hobbes a göre bir insan yöneten de olsa ilk önce mutlaka kendisinin ve yakınlarının çıkarlarını düşünür. En iyi rejim ise, özel yarar ile kamu yararının birleştiği,kaynaştığı rejimdir. Bu rejimde krallıktır. Kamunun genel çıkarı ile kralın özel çıkarı aynıdır.çünkü kralın gücü,zenginliği,şerefi halka bağlıdır. Halk zengin ve mutlu olduğu ölçüde kral da güçlü olur. Ancak bunun sağlanması halkın her şey üzerindeki haklarından vazgeçmesine bağlıdır. Yani Hobbes, barış adına mutlakiyeti savunmaktadır. Salt iktidarın olmadığı yerde sürekli savaş, olduğu yerde ise sonsuz barış ve huzur vardır. Bu haliyle egemen,yasaların da,adaletin de üstündedir. Din de ona bağlıdır.

7 Peki Hobbes, egemenin yetkilerine hiçbir sınır tanınmaz mı? Buna cevap verebilmek için onun din ve ahlak anlayışına bakmak gerekir. 1-AHLAK ANLAYIŞI Hobbes için doğal bir ahlak vardır.tıpkı doğal hak ve doğal yasalar gibi.doğal ahlak,doğal hakka karşı çıkar.hak,bize istediğimiz gibi davranma olanağı tanır,yani kargaşaya götürür. Ahlak ise, barışın aracıdır. Hak da ahlak da ortak ilke açısından bakıldığında faydalarını açığa çıkarırlar.bu da korunma arzusudur. Doğal hak bize kendimizi ve geleceğimizi korumak için her şeyi yapmak yetkisi tanımıştır ama bu bizim sonumuz demektir. Halbuki ahlak bizi korumaya yönelik sürekli barışı sağlayabilecek tek araçtır. Kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi başkasına da yapma biçiminde formüle edilen bu anlayış ileride liberal anlayışın temelini oluşturacaktı. Böyle olunca ahlak anlayışı tıpkı doğal yasalar gibi aklın bir ürünü oluyordu. Yoksa eşyanın tabiyatından doğan ve bize zorla kabul ettirilen bir kural değildi. Bu anlamda ahlak, doğal yasalara uygun ve ona paralel bir görünüm arz ederken Hobbes un ezeli derdi olan barışın sağlanmasında bir başka aracı oluşturuyordu. 2-DEVLET VE KİLİSE Hobbes a göre hiçbir tinsel iktidar devlete değil egemen olmak ağırlığını dahi koyamazdı. Hobbes için tinsel olan sadece bir görüntüdür,dış gücün uydurması. Bu yüzden dinsel iktidarı insanların iki efendisi olmaz diye reddeden Hobbes a göre doğal yaşamda ne kadar insan varsa o kadar da dinsel inanç vardı. Tanrının kutsal kitabının kişiye göre açıklandığı bu dönemde insanlar isteklerine göre bir yol tutuyorlardı. Hangi dini inançta olursa olsunlar olumlu bir dinin düzenini kabul etmiş kişiler bir yerden sonra kutsal kitabı diledikleri gibi açıklamakla toplumu kargaşalığa götürüyorlardı. Halbuki toplum haline geçince insanlar bu haklarından da vazgeçiyor ve bunun tayinini de devlete ve onun temel organı egemene bırakıyorlardı. Hobbes a göre devlet,en güçlü topluluk biçimi idi. Ahlak ve din onun için toplumsal barışa varmada birer araçtı. Sözleşme ile yönetim hakkını egemene bırakan insanlar aynı amaç uğruna tüm haklarından vazgeçmişlerdi. Bu amaçtan saptığı anda devletin de meşruluğu ortadan kalkar. Böylelikle egemenin yönetimi,en başta halkın dirlik ve düzeni ile bağlıydı ve bu onun için bir hizmettir. EGEMENLİĞİN SINIRLANMASI VE HUKUK DÜZENİ İLE İLİŞKİSİ Hobbes un mutlakçılığına göre egemenlik bölünmez ve salt niteliktedir. Siyasal iktidarı bölmek, onu yok etmekle birdir. O zaman iktidarın bölünen parçaları kadar yeni iktidar ve egemen ortaya çıkar ki bu da sosyal yapını bozulduğunun,hastalandığının açık belirtisidir. Salt ve kesin yetkilere sahip egemenin en başta gelen yetkisi yasa koymak ve kaldırmaktır. Yani Hobbes egemeni tek yasa kaynağı olarak görür. Buyrukları yasa niteliğindedir. Örf ve adet kuralları varlıklarını egemenin sustuğu ölçüde korurlar. Egemen o konuda bir yasa koymuş ise gelenek ve görenek de artık yoktur.

8 Hobbes a göre, Ortak erkin olmadığı yerde yasa yoktur,yasanın olmadığı yerde de haksızlık yoktur. Yalnız yasa haksızı haklıdan yapay bir biçimde ayırır. Ayrımın yapay olmasının sebebi,sözleşme fikrinde saklıdır. Egemenin mutlak iradesine tüm ulusu bağlamak ister ve sözleşmeyi zorunlu biçimde sosyal yapay olgu olarak kabul eder Doğal yasaların üçüncüsü olan anlaşmalara karşı çıkma,onalara sadık ol! buyruğu, Hobbes da adalet anlayışının temelini oluşturuyor. Sözleşmenin olmadığı doğal yaşam döneminde herkesin her şeye hakkı vardı ve hiçbir şey hiç kimseye kesin olarak ait değildi. Haklı ve haksız da belli olmamıştı. Halbuki adaletin amacı,her şeyden önce herkese kendisine ait olanı tanımaktır. Neyin senin neyin benim belli olmadığı düzende doğaldır ki adalet de yoktur. Toplum haline geçtikten sonra herkese her şeyin ait olduğu açık biçimde ortaya çıkmış seninki ile benimkinin sınırları çizilmiştir. Devletin temel organı olan egemenin koyduğu yasalar da kesin hüküm niteliği taşımakta,karşı gelinemez olmaktadır. Ona uygun davranış adildir. Böylece Hobbes da hukukun tek kaynağı vardır. Doğal yasa,doğal akıl,kutsal aklın yansıması bunların hiç biri gerçek anlamda hukuk değildir. Tek gerçek hukuk, medeni yasalar diye adlandırdığı egemenin koyduğu yasalar bütünüdür. Böylece doğal yasalar pozitif hukukun altında kalmakta,uyruklar devletin koyduğu yasalara bağlanmaktadır. Yasama yetkisi mutlak olan egemen, koyduğu yasalarla bağlıdır da. Despotluğa,tiranlığa karşı çıkıyor. Egemen yasaya uymakla görevli,başına buyruk davranamaz. Her şeyi yapmaya sınırsız biçimde karar verecek olan egemenin yapması gereken şeyler yani ödevleri de vardır. Örneğin,güvenlik ilkesi gibi.bu ilkeye aykırı davrandığında kişilerin isyan hakkı doğar ve devlete bağlılık yükümleri de kalmaz. Diğer ilkeler ise, mülkiyet hakkı,savunma hakkı vb.dir. Yasayı egemen koyuyor ama bu yasa akla aykırı olmayacaktır. Hobbes un aklı ise, toplumsaldır. Bununla beraber egemen uyruklarına saf özgürlük tanıyacaktır. Özgürlük ise arzularımızı gerçekleştirmeye davrandığımızda dıştan bir engelin bulunmamasıdır. Halbuki yasa böyle bir engelin ta kendisidir.o zaman yasanın dokunmadığı alanda kişi özgürdür sonucuna varabiliriz. MONARŞİYİ SAVUNAN DÜŞÜNÜRLERİN BİRLEŞTİKLERİ VE AYRILDIKLARI NOKTALAR Niccolo Machiavelli, Jean Bodin, Thomas Hobbes un görüşleri karşılaştırıldığında hepsindeki ortak yön; tarihsel ve objektif metodu kullanmış olmalarıdır. Toplumsal olaylara bu açıdan yaklaşan düşünürler sistemlerinin temel dayanaklarını deneyci bir tutumla sosyal ilişkilerde bulmuşlardır. Çağın yenilikleri ülkelerindeki değerler ve sistemler düzenini bozunca,endişelerini gidermek için hep birlikte barış ve huzuru, can ve mal güvenliğini sağlamak arzusu ile monarşiye sarılmışlardır. Bu taban, onları birleştiren asgari müşterektir.

9 DİN VE AHLAK Machiavelli ye göre, bilim ve ahlakın kökeni toplumdur. Bu iki kavram zamanın icaplarına,devletin içinde bulunduğu koşullara göre biçimlenmiştir. İnsanı evrensel bencil olarak tanımlar. Prensi ahlak dışı tutmakla, toplumda dengeyi sağlayıp düzeni kuracağına inanmaktadır. Tüm sıkıntı devleti kurana kadardır. Ondan sonra Prenste koyduğu yasalara bir ahlak kuralı olarak uyacaktır. Ahlakın temel ilkesini vatan sevgisi olarak açıklar ve canlılığını da politikada bulduğunu söyler. Yani; Kaynak; toplum, Amaç; birlik, Geliştiği yer; politikadır. Prens in salt iktidarını ortaya çıkarmak istediği için papalığın yanında değildir. Dinin toplumsal fonksiyonu, birleştirici olmaktır. Bunun içinde din devlete bağlı olmalıdır. Düşünür dini devlete tabi kılmakla laikliği gerçekleştirmiş olur. Bodin ise, Fransadaki dini ve siyasi karışıklığa rağmen vicdan özgürlüğünü savunuyor. Machiavelli ile benzediği nokta ise, dinsel hoşgörüyü ülkenin düzeni için araç saymasıdır. Bir de dinin bağlayıcı,dayanışmayı sağlayıcı niteliği yönünde birlik halindeler. Ne var ki Bodin bu konuda daha tutarlıdır. İnsanlardaki farklı görüşlerin değiştirilemeyeceğini savunur.din birliği ancak,değişik inançların karşılıklı saygı ile bir arada bulunmasından doğar. Kral Tanrının vekilidir. Gücünü ondan alır. Aynı şekilde kilise de egemene bağlıdır. İktidardan pay alamaz,egemen olamaz. Böylece Bodin de Machiavelli gibi hem laik devlet hem de düzenin korunması fikrini işlemekte,ancak kralı Tanrıya bağlamakla,tanrı tanımaz Machiavelli den ayrılmaktadır. Bu bakımdan Hobbes Machiavelli e daha yakındır. Hobbes ise, sözleşme ile tüm haklarını devlete ve onun temel organı egemene terk etmekle insanlar,inançlar konusunda egemeni tek yetkili sayıyor. Hobbes da Machiavelli gibi kiliseyi devlete bağımlı kılmakla egemenin üstün iktidarını korumuş oluyor. Hobbes un amacı barışın sağlanmasıdır. Halbuki doğal yaşamda insanlar başı boş bırakılınca hepsi bir başka inancın savunucusu oluyorlardı. Sürekli savaş haline yol açan bu durumu önlemek,dünyadaki yönetimle tinsel yönetimin alanlarının özdeşleşmesi ile mümkündür Hepsinin ortak amacı barış, birlik,düzenin korunmasıdır.ancak Bodin bu amaca, hoşgörü ve Tanrının yardımıyla yumuşak biçimde varmaya çalışırken, Machiavelli ve Hobbes, zorla ve toplumu güderek aynı amaca itelemektedir. ADALET ANLAYIŞI

10 Hukukun idesi,salt amacı olan adalet kavramının kaynağı her üç düşünürde de aynıdır: TOPLUM. Toplumun gereksinimlerinin karşılanması da adaletin amacıdır. Böylece hukukla toplumsal yapı karşılıklı bir etki-tepki ilişkisi içindedir. Biri öbürünün kaynağını oluştururken,buradan çıkan ilkeler bütünü de dönüp geldiği yeri düzenleme,düzeltme çabası içindedir. O sırada toplumların içindeki bunalım,kargaşa yüzünden tek arzuları var: BARIŞA KAVUŞMAK. Barışa kavuşmak,feodolitenin dağınık siyasal yapısına son vermek, kralın gücünü arttırmak, merkezi iktidarı kurmakla gerçekleşecektir. Her üç düşünüründe adalet fikrinin eş yönlü olması bu nedenle garipsenmemelidir. Toplumu,düzene,birliğe ulaştırmak amaç olunca, hukuk düzeninin yapısı da bu amaca yöneliyor. EGEMEN VE YASA Bütün düşünürlerin yönetim biçimi aynıdır: Tek kişinin mutlak egemenliği. Hepsi feodal toplumun getirdiği aksaklıklardan etkilenerek kralın merkezci yönetimini savunmaları ve hepsinde ortak özellik, despotluğa,tiranlığa karşı olmalarıdır. Yasayı koyan egemeni hem tek kaynak sayıp hem de onu koyduğu ilkelerle bağlamaya çalışmışlardır. Egemenlik anlayışı da hepsinde aynıdır. Yasayı koyma ve kaldırma yetkisi kimde ise,egemen de odur. Yasanın özünü Bodin ve Hobbes da akıl oluşturuyor. Ancak Bodin in doğa ötesi,tanrısal aklına karşılık Hobbes, salt sınırsız,dinamik öze sahip kişisel aklı savunuyor. Geri alınamaz,değiştirilemez,bölünemez. Anayasada güçler dengesinin bulunmasını kabulleniyor ama halka fazla özgürlük tanınmaması gerektiğini,hemen bozulacağını söylüyor. En iyisi prensin koyduğu yasalara uygun bir yönetimle düzenin sağlanmasıdır. Yasa zoru ile sosyal bozuklukların,anarşisinin önüne geçecek bu yolla hem kendi aralarında hem de Devletin etrafında birlik içinde olacaklardır. Yasallığı da aynı yüzden savunuyorlar;herkes yasaları bilecek,öğrenecek,onlara bağlı kalacaktır. Prens de bu kuralın dışında olmayıp Tiranlığa kaymaması için, o da yasalara bağlı olacaktır. Sadece Bodin in anlayışı biraz daha farklıdır. Bodin de aynı çizgiden hareket eder, egemenliği tanımlar,karakterini belirler ama kaynağı belirsizdir. Yasamanın kaynağını doğal hukuk olarak görüyor. Machiavelli ve Bodin gibi örf adeti yasaya bağlı kılan Hobbes,hukukun temel amacının topluma barış getirmek olduğunu ama bunun kişi özgürlüğü ile ilişkisini de göstermeden edememiştir. Devleti kişiyi korumak için tutan Hobbes, geniş özgürlüğün kötülüğe yol açacağına inanarak monarşiyi barışın aracı yapıyor.

11 Her üç düşünürde belirli bir ortak yan bulma olanağı çok yüksektir:hukukun kaynağını saptarken onu gökten yere, insan aklının emrine vererek indiriyorlar. Yasayı koyanın da uygulayanın da kral olması bu yüzdendir. Tam bir nokta yönetim biçimi de belirginleşiyor;tek kişinin yönetimi ve monarşik yönetim. Dikkat edilirse Machiavelli, dağınık ortamda devleti yasa niteliğindeki egemen buyruklarıyla kuruyor. Bodin, kurulu düzendeki kargaşayı aynı buyruklarla önlüyor. Hobbes, onlardan sonra ortaya çıkmasının bir sonucu olarak,kişi yararını ön plana alarak barışı arıyor. LİBERALİZM VE PARLAMENTER SİSTEM Monarşiler döneminin geçiş rejimi niteliği, tam anlamıyla burjuvazinin işine yaramış, kamu düzeninin, toplumda huzur ve barışın sağlanmasının yanı sıra mülkiyet hakkının kralın yasama yetkisini sınırlaması ile menkul ve gayrimenkul mülkiyeti güçlenerek ortaya çıkmış, sermaye birikiminin gerçekleşmesine yol açmıştır. Zaten yeni sınıfın da isteği buydu; Orta Çağ daki dağınık iktidarlar modeli yerine önce kralın merkezi ve bölünmez iktidarını koymak, sonra da bunu yıkarak kendi yönetim biçimini geçerli kılmak; ulus egemenliğine dayalı parlamenter sistemi Voltaire ye göre zenginliğin nedeni ticaret, özgürlüğün nedeni zenginliktir. Özgürlük ticareti sağlar, ticaret de Devletin büyümesine yol açar. Liberalizm iki alanda kendini göstermektedir: Siyasal Liberalizm ve Ekonomik Liberalizm. Maurice Duverger, liberal ideolojinin temelini özgürlük ve eşitlik olarak açıklamaktadır. Eşitlik ve özgürlüğün yasa karşısında sağlanacağını, bunun için de hukuk devletinin zorunluluğuna değinen yazar, siyasal liberalizmin bir başka dayanağının da yönetenlerin sınırlanması olduğuna işaret etmektedir. Yönetenlerin kurumlarla sınırlanması; seçimler temsili sistem, yasama, yürütme ve yargı arasındaki güçler ayrımı, siyasal plüralizm, siyasal iktidarla ekonomik iktidarın aynı elde toplanmamasıdır. Giovanni Sartori; Bugün dahi birçok yazar klasik liberalizm ile ekonomik liberalizm fena surette karıştırır. Bunun liberalizme çok büyük bir haksızlık olduğu vurgulanmalıdır. Liberalizm demek hukuk devleti ve anayasal devlet demekti ve özgürlük ekonomide serbest ticaret ve de hele en güçlünün yaşayabilmesi demek olmayıp siyasal özgürlük demektir. Ekonomik liberalizm basitçe Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler. şeklinde tanımlanabilir. İlki üretim özgürlüğünü ikincisi ticaret özgürlüğünü simgelemektedir. Ekonomik Liberalizmin Unsurları Özel Mülkiyet: Mülkiyet hakkı dokunulmaz ve kutsal niteliktedir. Girişim Özgürlüğü: Herkesin serbestçe kendi işini kurabileceğini, istediği alana yatırım yapabileceğini düzenler. Ticaret Yapma Özgürlüğü: Serbest rekabeti ilke olarak benimser ve Pazar piyasasına bağlıdır. Girişimci istediği malı üretir, fiyatını da istediği gibi belirler. Ancak tüketici

12 de hoşuna giden malı istediği fiyata almak ister. İşte Pazar yasasının ruhu burada saklıdır ve sistemin özünü oluşturur. Ticaret özgürlüğü rekabetin kendi kuralları içinde geçerli olmasını ve hiçbir şekilde devletin ne vergi ne fiyat denetimi gibi buna karışmasını öngörür. I. John Locke ( ) Parlamento ve Mülkiyetin Üstünlüğü Locke, bütün eserlerinde gelenek ve otoritenin her çeşidinden kurtulmak gerektiğini, insan hayatına ancak aklın kılavuzluk edebileceğini ileri sürer. Bu düşünceleriyle Liberalizm'in, tabii bir din anlayışının öncüsü olmuştur. Hükümetler niçin vardır? Bu sorunun cevabı Locke'a göre doğa durumu ile açıklanabilir. Doğa durumu, yeryüzünde hiçbir siyasi topluluğun olmadığı bir duruma karşılık gelmektedir. Üstünlüklerin ve ve karışıklıkların artması yaşamı olumsuz etkiler ve insanlar bir araya gelerek siyasi toplulukları oluştururlar. Hükümdarlara ve güçlü siyasi yöneticilere bu durumda itibar edilir İnsan hakları Locke'a göre yaşam, hürriyet ve mülkiyet olarak özetlenebilir. Bu hakların uygulanması, korunması hem yasalarla hem de kurumlarla sağlanır. Bağımsız bir yargı sistemi de bunların tümünü kapsar Hürriyet ile ilgili olarak ise, bir insanın özgürlüğü, başka bir insanın özgürlüğüne zarar gelebilecek noktada sona erer. Siyasi bir toplumsa özgürlük yasaların hükmüne bağlıdır. Mutlak değil, sınırları çizilmiş bir özgürlüktür Yargılama ve cezalandırma hakkını kendi iradesiyle yargıçlara yani yargı erkine bırakan toplum üyeleri, uygulanacak olan yasaların hazırlanması ve yürürlüğe konması görevini de bir başka güce; parlamentoya vermiştir. Ancak bu da yeterli değildir, bir de yürütme erkine ihtiyaç vardır; yasamanın koyduğu pozitif yasaları uygulayacak, ayrıca anlaşmaları yapacak, savaşa, barışa karar verecektir. Locke un düşüncesinin temelini oluşturan şey, mülkiyettir. Locke mülkiyet kavramını malvarlığının yanı sıra yaşam ve özgürlüğü de içine alacak şekilde çok geniş bir anlamda kullanmıştır A. Doğal Yaşam ve Sözleşmenin Sonuçları Locke un düşünce sisteminde, önce doğal durumu bir barış ve karşılıklı yardımlaşma durumu olarak betimlediğini, daha sonra doğal hakları mülkiyet hakkı örneğine göre, toplumdan önce var olan haklar şeklinde tanımladığını görüyoruz. Hobbes ve Rousseau da ve başka bazı düşünürlerde olduğu gibi, Locke da uygar toplumun kuruluşunu sözleşmeye dayandırmaktadır. Her ne kadar Locke doğa durumunu bir gerçeklik olarak savunsa da, Hobbes ve Rousseau da olduğu gibi, doğa durumu ve toplum sözleşmesi varsayımını siyaset teorisinin kuruluşunda sadece bir çıkış noktası olarak aldığını kabul edebiliriz. Bu düşünürlerin asıl göstermek istedikleri şey, devletin kaynağının ne olduğu sorusuna cevap bulmak değil, devlet denilen siyasal topluluğun temelinin ne olması gerektiğidir. Doğa durumunda özgür ve eşit olmakla birlikte, sahip olduğu bu hakların kullanılması güvenlikten uzaktır ve her zaman başkalarının saldırısına uğrayabilir. Çünkü hepsi onun kadar kral ve hepsi ona eşittir. İşte bu nedenle, sahip olduğu şeyleri dilediği gibi kullanması oldukça belirsiz ve güvensizdir. Bu durum, insana özgür olmasına rağmen korkular ve sürekli

13 tehlikelerle dolu doğa durumunu bırakmayı istetir. Bu nedenle, insanlar mülkiyetlerinin korunması amacıyla, devletlerde birleşmişler ve kendilerini yönetimlerin altına sokmuşlardır. Locke a göre doğa durumunda bir kimsenin küçük eğlencelerdeki özgürlüğü bir yana bırakılırsa iki erki vardır: Birincisi, doğa yasasının sınırları içinde, kendisinin ve başkalarının korunmasına uygun bulduğu her şeyi yapma erki, ikincisi ise, bu doğal yasaya karşı işlenmiş suçları cezalandırma erki. Toplumu oluşturan kişilerin haklarından vazgeçme, kendileri için bir tehlike oluşturmaz, çünkü siyasal iktidar gücünü aynı kişilerin kurucu iradesinden almıştır. Üstelik verilen bu yetki tek kişiye ve onun iradesine bırakılmamıştır, onun için kötüye kullanılamaz, istendiği zaman geri alınabilir. B. Siyasal Rejimin Temel ilkesi: Güçler ayrılığı İnsanın mantığında belirlediği gibi, toplumdan kastedilen, siyasal kuruluşu bir tek güce vermek olmayıp, devletin bir canlandırıcı, etkin belirleyen olmasıdır. İnsanın, emeğiyle kendi kişiliğini, ürettiği nesneye yayması sonucu özel mülkiyet doğmuştur. İnsan, üretilen nesneye kendi gücünü harcamakla onları kendisinin bir parçası durumuna getirir. Bunların faydaları da genel olarak üzerlerine harcanan emek ile orantılıdır Yasama gücü, devlet gücünün topluluğu ve bu topluluğun üyelerini korumak için nasıl kullanılacağını açıklama hakkına sahiptir. Yasama gücünü elinde bulunduranların yürütme erkini de ele geçirmeleri olasılığına karşılık, iyi düzenlenmiş bir devlette yasama gücü, yasayı yaptıktan sonra dağılan ve bu yasalarla kendilerinin de bağlandığı, kamu iyiliğini gözeten çeşitli kimselere verilmelidir. Locke un kuvvetler ayrılığında yasama ve yürütme güçlerini birbirinden ayırması her iki gücün üzerlerine düşen görevleri kişi haklarına ve yasalara uygun olarak yapmalarını sağlamak amacından kaynaklanmaktadır. Yönetimlerin bozulmasını yasama, ya da yürütmenin uygulamalarında keyfiliğe kaçmasına bağlayan Locke, buna karşılık halkın eline de güçlü bir silah vermiştir. Direnme hakkı Halkın yönetime karşı çıkma ve onu değiştirerek yerine yenisini getirme yönünde ki eylemini direnme hakkı tanımlıyor. Toplum sözleşmesi ile cezalandırma hakkını devletin kurumlarına bırakan kişiler, böylece hem kendilerini hem de mülkiyet haklarını güvence altına almak istemişlerdir. II. Jean-JacquesRousseau ( ) ve Güçler Birliği İlkesi Hem çağdaşı düşünürleri etkileyen düşünürleri, hem Fransız devrimini, hem de sonraki dönemindeki siyaset bilimcileri etkileyen Rousseau, siyasal iktidar ve siyasal toplum üzerine görüşlerine topladığı eseri; ünlü sosyal sözleşmedir. Birbirleriyle çelişik görüşler taşıyan, kavramsal dokusu farklı, bugün bile tartışılan bu eserinden yola çıkarak Devrim e hazırlanan Fransız toplumu için J. J. Rousseau nun nasıl bir yönetim biçimi tasarladığı öğrenilebilir.

14 Rousseau, düşünce yapısının temellerini doğal yaşam sözleşme, genel irade ve yasaların üstünlüğü, egemenliğin niteliği ve güçler birliği ilkeleri üzerine kurmuştur. A. Doğal Yaşam İnsanlığın bir doğal yaşam döneminden geçtiğini varsayım da olsa- savunur. Rousseau nun insanı mutlu insandır; çünkü gereksinimleri sınırlı, talepleri az, sorunları pek fazla değildir. Doğanın elindeki insan, altında uyuduğu ağacın meyvesiyle beslenen, yakındaki pınardan suyunu içen, tüm ihtiyaçlarını doğadan karşılayan mutlu insanlardır. Başkasına, dolasıyla topluma ihtiyacı yoktur. Toprağı işleyecek aletin ortaya çıkmasıyla, toprağın etrafı çevrilerek burası benim diyen insanlardan sonra bunlara katılanlar olunca, insanlar birlikte yaşamaya zorunlu hale gelmiştir ve toplum haline geçilmiştir. B. Sözleşme Özgürlük ve eşitliği yeniden yakalamak ve onları sağlam kurallara bağlayabilmek amacıyla toplum haline geçen insanlar, nasıl bir sözleşme yapacaklardır? a. Her üyenin tüm haklarıyla birlikte kendini topluma terk etmesi ve genel iradenin üstün iradesini kabullenmiştir.üyelerinden her birinin canını, malını bütün ortak güçle savunup koruyan öyle bir toplum biçimi bulmalı ki, orada her insan hem herkesle birleştiği halde yine kendi buyruğunda kalsınhem de eskisi kadar özgür olsun. İşte toplum sözleşmesinin çözümünü bulduğu ve sunduğu ana sorun budur.toplum üyelerinden her biri, bütün haklarıyla birlikte kendini baştan başa topluma bağlar; bu, aynı zamanda -herkes için geçerli olduğundan- hiç kimseye bağlanmamakla özdeştir. Kısaca, toplum sözleşmesiyle toplumun her ferdi, bütün varlığını genel istemin emrine verir ve her üye bütünün bölünmez bir parçası kabul edilir. Özüne bağlı olmayan şeyler bir yana bırakılırsa, toplum sözleşmesi şöyle özetlenebilir: Her birimiz bütün varlığımızı ve bütün gücümüzü bir arada genel istemin buyruğuna verir ve her üyeyi bütünün bölünmez bir parçası kabul ederiz. Bu birlik sözleşmesi, o anda sözleşmeyi yapanların kişisel varlığı yerine, toplantıdaki oy sayısı kadar üyesi olan tüzel kolektif bir bütün oluşturur. Bu bütün, ortak benliğini, yaşamını ve istemini bu sözleşmeden alır b. Halkın hem yönetici, hem de yönetilen olduğunu görürüz demokraside. Hem yurttaştır; siyasal kitlenin faaliyetine katılır, oylarıyla yönlendirilir, hem de uyruktur, siyasal kitlenin kabul ettiği yasalara uyar. Genel irade; özel iradelerin tek tek toplamı değil, topluluğun iradesidir. Herkesin özel iradesi üzerindeki kabullenmesi, egemenliğini tanıması olarak görürüz. Egemenlik da halkta olduğuna göre, ona bağlılık, gerçek özgürlüktür. Kişiler, genel iradeye uyarlarken de özgürlüklerinden bir şey kaybetmezler. Sosyal aşamanın temel problemi, eşyaya bağımlılığı düzenleme ve kişiye bağımlılığa son vermedir. Bu düzenlemede ancak yasa ile olur. Bu düzende kişinin mülkiyet hakkı, eşyaya bağımlılık kavramı ile birlikte ortaya çıkar, devletin garantisi altına girer, onun içerde ve dışarıya karşı koruyucu kanatları altındaki yerini alır. C. Egemen ve Demokrasi Güçler Birliği İlkesi

15 1. Egemenliğin özellikleri a. Devredilemez Egemenliğin temsili de imkânsızdır. Mebuslar, halkın temsilcisi değil görevlileridir. b. Bölünmez Egemenliği bölmekle onu yok etmek aynı şeydir. c. Yanılmaz d. Mutlaktır Egemenlik mutlak, etkili bir güce dayanmalıdır. Yasaları; yasa koyucular hazırlayacak, bunlar da üstün yeteneklere sahip kişiler olacaktır. Çünkü bilgi ve sezgileriyle topluma en uygun, ortak yarara yönelik yasaları bulup çıkaracaklardır. Ancak bunların getirdiği kuralların yasa kimliğini kazanması, halkın onayına bağlıdır, çünkü egemenlik hep halktadır. Genel iradeye uygun olup olmadığına gene kendisi karar verecektir. 2. Yürütme ve yönetim İnsanlardan üstün olan yasalar, yürütmeye de egemendir. Yasa koyucunun bulup çıkardığı ve halkın egemen olarak oylayıp yürürlüğe koyduğu yasaları yürütme organı uygulayacaktır. Gördük ki, yasama erki halkın elindedir ve ondan başkasında olamaz. Öte yandan yürütme erki, yasacı ya da egemen varlık sıfatı ile çoğunluğun elinde olamaz. Çünkü bu güç yalnız özel davranışlara dayanır ve yasanın yetkisine girmediği gibi, dolayısıyla egemen varlığın yetkisine de girmez, çünkü onun işlemleri yasadan başka bir şey değildir. Öyleyse, kamu gücüne özgü öyle bir etken gerekir ki, onu birleştirebilirsen, genel iradenin çeşitli yönlerine göre kullansın ve devlete egemen varlık arasında ilişki kurabilsin. İşte devlet içinde hükümetin varlığının temeli budur. Öyleyse hükümet nedir? Yurttaşlarla egemen varlığın karşılıklı ilişkilerini sağlamak amacıyla kurulmuş, gerek yasaları yürütmek, gerekse siyasal toplumsal özgürlükleri sürdürmekle görevli aracı bir bütündür. Hem yasa koyucu, hem de hükümet halkın görevlileri olunca da artık güçler ayrılığı sisteminden söz edilemez. Karşımızda güçler birliğine dayalı meclis hükümeti sistemi vardır. 3. Yönetim biçimleri Rousseau ya göre egemenlik halktadır. a. Demokrasi Halkın çoğunluğu sadece yasaları onaylamakla kalmaz, onların uygulanmasına da katılır. Çoğunluğun her şeyi yaptığı bu yönetimde özel işlemleri de geneller gibi düzenleme görevi ona düşmektedir. Rousseau demokrasi için kötü yönetim der; çünkü ayrılması gereken şeyler bir aradadır, egemenle yönetici aynı kamu kişiliğinde birleşmişlerdir. Gerçek demokrasinin hiç olmadığını, olmayacağını söyler, böyle mükemmel bir yönetimin insanlara uymayacağını, ancak Tanrı ülkesinin demokrasiyle yönetilebileceğini, ona uygun düşeceğini savunur. b. Aristokrasi Egemenliğin yönetim işini bir azınlığın elinde bırakmasıdır. - Doğal aristokrasi; ilkel toplumlarda aile şefleri ile çevresindeki azınlığın yönetimi - Katılımcı aristokrasi; miras yoluyla babadan oğula geçen yönetim modeli olup en kötü şekildir. Zenginler bu yoldan sürekli iktidarı el koyabilirler. - Seçimli aristokrasi; en iyisi budur. Bilginler, seçimle işbaşına gelecekler, kendilerinin değil, halkın yararını göz önünde tutacaklardır

16 c. Demokrasi Egemenin yönetimi tek kişinin eline bırakmasıdır. Bütün öteki görevliler yetkilerini ondan alırlar. Yasama ve yürütme aynı elde toplandığı için hem bütün faaliyetler aynı hedefe doğru yönelmiş olur, hem de birbirlerini engelleyecek karşıt güçler ortadan kalkmış olur, uyumlu bir çalışma ortamı ortaya çıkar. Her zaman monarkın iyiyi görmesi, halkın yararına karar alması mümkün olmayabilir. 4. Yönetimlerin bozulması Rousseau ya göre iktidarı elinde tutanlar, bir süre sonra kendi aralarında gruplaşırlar, kendi yararlarını toplumun üstünde tutmak gibi eğilime kendilerini kaptırırlar, kendi güçlerini artırmaya, hiçbir şeyin kendilerini sınırlamayacağı durumuna gelmek isterler. Bunun için özel iradeler üzerinde sürekli baskı gereklidir, sürekli baskı da yönetimin bozulmasına, sonunun gelmesine yol açar. Böyle bir bozulmayı, genel bir iradenin özele tabiiyetini önlemek için iki yol vardır. - Olağan yol; bunun için yurttaşların sık sık meclis halinde toplanması gerekir. Böylece yürütme gücü askıya alınacak, temsilcinin olduğu yerde temsil edilen kendini göstermeyecektir. Sözleşmeyi yapanların bir arada bulunduğu sürece yürütmenin baskının önüne geçilmiş olur ama yürütme de iş yapamaz hale gelir. - Olağanüstü yol; halkın içinden seçilecek en yetenekli bilgiç kişinin özel bir işlemle idareyi ele alarak yürütmeyi üstlenmesidir. MONTESQUIEU VE GÜÇLER AYRILIĞI J.J. Rousseau ile birlikte Aydınlanma döneminin en önemli yazarlarındandır te Romalıların Büyüklük ve Çöküş Nedenleri adlı çağdaş tarih felsefesinin en önemli eserlerinden birini yazmıştır. O nun en önemli ve ünlü eseri ise,1748 yılında Cenevre de yayınlanan Kanunların Ruhu dur.montesquieu burada varolan düzeni savunma ya da suçlamayı değil,onu düzeltmenin yollarını göstermeye çalışmıştır.bunun için de siyasal toplumu meydana getiren bütün ögeler arasındaki karşılıklı ilişkileri açıklamak ister;fiziksel ortam,ırksal nitelikler,toplumsal,ekonomik,dinsel,göreneksel ve uygar kurumlar. Montesquieu nun siyaset kuramında kullandığı kavramlar ve getirdiği tartışmalar bugün hala okunmakta,incelenmekte,o nun düşünceleri klasik kamu hukuku alanında önemli bir yer tutmaktadır:kanunların ruhu,ılımlı yönetim,güçler ayrılığı,siyasal özgürlük bu kavramlara örnek olarak sayılabilir. A. SİYASAL ÖZGÜRLÜK KURAMI Araştırma metodu olarak kendisine gözlem ve deneyi seçen Montesquieu,bu açıdan çalışmalarında tekdüzelikten ayrılarak çeşitliliğe yönelmiş,farklı toplumların yapısını ve özelliklerini incelerken insan ilişkileri ve kurumlar arasındaki bağın siyasal ve hukuki yapıya nasıl ve ne ölçüde yansıdığına dikkat etmiştir.bu açıdan yasaları ele alarak onların bir ilişkiler ağının sonucu olduğunu tespit ettikten sonra ilişkilerin fiziki,manevi veya sosyal gerçeğin ögeleriyle bağlantılı olduğunu açıklar.

17 Bir başka deyişle,toplumu,ülkeleri,insanları kendilerine özgü koşulları içinde araştıran düşünür,bu ilişkilerin bütününden çıkan kuralların yasaların ruhunu oluşturduğunu,bu nedenle de yasanın eşyanın tabiatından doğan zorunlu ilişkiler şeklinde tanımlanabileceğini söyler.yasayı en geniş anlamda böyle ifade ederken zorunlu ilişkileri,varlıkların kendi aralarında ve bunlarla diğerleri arasında var olan ilişkiler olarak ele alır.bu açıdan yasaların da kendilerinin tabi olduğu yasaları bulunduğunu,iklimin,geleneklerin ve Anayasanın bir ülkenin durumunu açıklamaya yeterli olmayacağını,ancak yasaların konuya ışık tutabileceğini savunur. Montesquieu de Aristotales in ileri sürdüğü iklim farklılıklarının insan ve dolayısıyla siyasal kurumlar üzerindeki etkisine ilişkin görüşlerine benzer olarak,yasalar üzerinde çevresel etkilerin varlığına kuramı içinde yer vermiştir.montesquieu ya göre;iklim,din,tarihsel etkenler,gelenekler,bir toplumun Genel Ruhu nu oluşturur. Montesquieu yasaların ruhunun işte bu etmenlerle oluştuğunu ileri sürmüştür.montesquieu,iklimin yasalar ve siyasal kurumlar üzerindeki güçlü etkisi üzerinde durmuştur.iklimin öncelikle insanın karakteri üzerinde etkili olduğunu,bu durumun da farklı siyasal yapıların ortaya çıkmasına neden olduğunu ileri sürmüştür. Montesquieu ya göre, Kanun koyucular,toplumda düzeni sağlarken içinde bulundukları koşullarla sınırlıdırlar. Kanun koyucu dış etkenleri,koşulları sadece izlemekle kalmayacak,çıkaracağı yasalarla topluma yön verecektir.bu da,yasalarla çevresel etkenlerin insanlar üzerindeki zararlı etkilerini değiştirerek ya da yok ederek gerçekleştirecektir. Montesquieu yasalarla özgürlük arasındaki bağlantıyı şöyle kurmuştur: a)siyasal özgürlük,her istenilenin yapılması değil,yasaların izin verdiğini yapabilmek hakkıdır.öyleyse özgürlük,gücünü yasalardan alır,işte bu da halkın özgürlüğünü oluşturur. b)siyasal özgürlük kişilerin güvenliği,ruhun huzuru demektir,yönetim öyle olmalıdır ki,hiçbir yurttaş yekdiğerinden korkmasın.çünkü iktidarı elinde tutan,onu kötüye kullanma eğilimindedir ve karşısına bir sınır çıkana kadar da devam eder.bu da ancak iktidarın iktidarı sınırlamasıyla sağlanır(güçler ayrılığı). B.GÜÇLER AYRILIĞI İktidarı ele geçiren kim olursa olsun;ister tek kişi,ister bir azınlık,isterse de halk,yasama, yürütme ve yargı güçlerinin ayrı ellerde toplanması demektir.montesquieu şöyle diyor; Yasaları yapma,kamuya yönelik kararları alma ve suçları yargılama yetkilerini aynı elde topladınız mı,her şey bitmiştir insan için. Montesquieu,İngiltere deki modeli incelediğinde orada üç siyasal güç tespit ediyor: 1)Halk 2)Asiller(Lordlar Meclisi)

18 3)Kral HALK: Yetkilerini kendi eliyle değil temsilcileri aracılığıyla kullanır.bunun için ülke seçim bölgelerine ayrılır,her bölgeden bir milletvekili çıkar.bu seçimin amacı,yasa koyanların bunların uygulanmasını da araştırması,denetlemesidir. ASİLLER(LORDLAR MECLİSİ):Bu yetki ırsidir,babadan oğula geçer.halkın yasama yetkisine karşılık onların da veto yetkisi vardır. Montesquieu,kendisinin de bir asil olduğunu unutmuyor ve halk meclisinin yanında asillere de fonksiyon tanıyan ikinci meclisin gerekliliğine inanıyor. KRAL:Yasaların yürütülmesi ona bağlıdır,çünkü tek kişi işleri daha kolay yürütür der Montesquieu.Ancak kralın da hata yapması ihtimali vardır,bunun için yürütmenin içinde bir de Bakanlar Kurulunun bulunması yerinde olur.ancak bunlar kralın adına bu işlemleri yapacaklardır. Montesquieu ya göre yargı da ayrı ve bağımsız yargıçların elinde olmalıdır.ancak böyle olursa suçlular cezalandırılacak,anlaşmazlıklar çözümlenecektir. Montesquieu,bu güçlerin kesin ayrımından yana da değildir.böyle bir ayrımın güçler arası durgunluğa yol açacağına inanmaz,çünkü uyum ve düzenli işlem,ancak böyle bir sistemde gerçekleşebilir. C.YÖNETİM BİÇİMLERİ İnsanları yöneten bir sürü etken vardır;iklimler,din,yasalar,yönetimin kararları,geçmiş olaylar,örf ve adetler gibi.bunların tümü de o toplumda geçerli genel ruhu oluşturur.ne var ki,bu nedenlerden bazen biri,ötekilerine egemendir,farklı özellik gösterir.ülke de bu farklı ögeye göre biçimlenir.böylece ülkeden ülkeye değişen bir ulus yapısı ve uygarlık düzeyi gözlemlenir. Adetler mi yasalardan üstündür,yoksa yasalar mı örf ve adetleri değiştirir sorusunu soran Montesqueiu,her birinin kendi alanında fonksiyonlarını göstermesini ister,ancak bir çatışma halinde örflerin yasalara uygun olmasını savunur.çünkü der ancak böyle olursa özgürlüğe saygıyı pekiştirir,adaleti geçerli kılabiliriz.kaldı ki,yasalar konmadan da toplumda adalete dayalı ilişkiler vardı,adalet önceden vardı ve onlara üstündü.montesquieu, Aristotales in yönetim biçimleri sınıflandırmasından etkilenmiş olmakla beraber,sadece yönetenlerin sayısından hareket ederek sınıflama yapmaz. Montesquieu,yönetim biçimlerini şu şekilde sınıflandırmıştır: 1)Cumhuriyet:Egemen güce halkın tümü sahipse,demokratik cumhuriyet;bir azınlık sahipse o zaman da aristokratik cumhuriyet geçerli demektir -Demokrasi:Halk kendi oylarıyla yönetimi tayin ediyorsa,hem yöneten hem de yönetilendir.ancak her zaman en doğru olana karar veremez,tüm işleri kendisi yapamaz.o

19 zaman bu işleri bir kurula bırakır,yani seçilmişler eliyle işleri yürütür.bu sistemde temel amaç,seçim hakkını düzenleyen yasalardır.temel ilkesi de,erdemdir. -Aristokrasi:Egemenlik halkın tümünde değil,bir azınlığın elindedir.bu sayı büyük olduğu ölçüde demokrasiye yaklaşır.yöneticiler doğuştan imtiyazlıdır ve eğitimle yönetime hazırlanmışlardır.ilkesi;ölçülü olmaktır. 2)Monarşi:Tek kişinin yasalara bağlı yönetimidir,burada yasalar önceden belirlenmiştir.kralın yanında bir parlamento görev alır,yasaları koyar ve onları sürekli hatırlatarak unutulmamalarını sağlar. 3)Despotizm:Tek kişinin keyfince toplumu yönetmesidir.burada hiçbir değer yargısı yoktur,yasalardan söz edilemez.yurttaşların da hiçbir değeri yoktur,iyi yurttaş yerine köle ruhlu insanlar yetiştirmek esastır.ilkesi korku,amacı da huzurdur.despotun gücünü ancak bir ölçüde de olsa din sınırlar,burada hukuktan söz edilmez.despotizmin ortadan kalkması büyük çapta bir isyana bağlıdır. Sonuç olarak Montesquieu hakkında şunları söyleyebiliriz: Güçlerin birbiriyle karşılıklı bir uyum içinde faaliyet göstermesini isteyen düşünür,bunların yekdiğerine karıştırılmasını,çalışmalarının tek elden yürütülmesini kesinlikle istemez,çünkü ünlü deyiş ile iktidarı ele geçiren,onu kendi çıkarları için kullanmak ister,bu da siyasal rejimin bozulmasına yol açar. İktidarın iktidarla sınırlanması görüşünden yola çıkan Montesquieu,sert bir güçler ayrılığından yana da değildir,onun için ana ilke;güçlerin uyum içinde,ılımlı ve uzlaşmaya dayalı olarak çalışmalarıdır. Yasa ile özgürlük arasındaki yakın bağa dikkat çeken düşünür,bu yoldan yönetimin tümüyle ulusun egemenliğine dayandırılmasını sağlamıştır FRANSIZ İNSAN VE YURTTAŞ HAKLARI BİLDİRİSİ VE LİBERAL DEVLETİN TEMEL ÖGELERİ 18.yy ın düşünürlerini incelerken,gözümüze iki önemli nokta çarpar: Burjuvazinin yükselişi, Parlamenter sistemin uygulanmaya konması. Birbiriyle çok yakından bağlı bu iki ögenin ortaya çıkmasıyla Fransız Devrimi nin başlangıcını işaret edecek ateş de yakılmış oluyordu.gerçekten,amerikan ve Fransız devrimleri karşılaştırıldığında,biçim ve içerik açısından farklılık görülse de,yapılış nedenleri aynıdır;burjuvazinin gelişmesi. Avrupa nın öteki ülkelerine oranla bölgesel farklılıklar,dinsel çatışmalar,sınıf kavgaları açısından daha düzenli,daha sakin bir görünüm arz eden Fransa da devrimin yapılışı birkaç nedene bağlanabilirdi:

20 J.J.Rousseau Montesquieu gibi düşünürlerin görüşleri bildiriler,broşürler halinde halkın elinde dolaşıyordu.o sırada Fransa da egemen olan mutlak monarşi anlayışına karşılık özgürlük,eşitlik ve seçime dayalı parlamenter sistemi savunan görüşler,kendisine kolayca taraftar buluyordu. Bütün Avrupa da ekonomik değişiklikler burjuvazinin önemi ve gücünü artırır,onun liberal ideolojilere dayalı olarak ileri sürdüğü siyasal iktidardan pay isteme,hatta tamamen ele geçirme talepleri ile ortam devrim hazırlığına girerken,fransız monarşisi,daha önceleri Aristokrasi ye karşı savaşırken yaptığı gibi,bu gelişmeden yana tavır alıp ortamı yumuşatacak yerde,tam aksi bir yaklaşımla sert tedbirler uygulamaya gitmiş,bu da burjuvazinin daha da güçlenmesine yol açmıştır. Aynı yönde,doğaya,özgürlüğe,toprak mülkiyetine ve meşruti monarşiye inanan ve bırakınız yapsınlar,bırakınız geçsinler formülünün savunucuları olan,bu çerçevede ekonomik liberalizmin sözcülüğünü yapan fizyokratları da unutmamak gerekir. İşte bu sosyo-ekonomik ve politik koşulların sonucu ortaya çıkan Fransız Devrimi nin en önemli belgesi ise ünlü Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi dir. Bildirinin ilk maddesi insanların özgür ve eşit doğduklarını ve yaşadıklarını açıklar. İkinci maddesi insanın doğal ve zamanaşımına uğramaz hakları bulunduğunu,bunların özgürlük,mülkiyet,güvenlik ve baskıya karşı direnme olduğunu söyler. Üçüncü maddesinde egemenliğin kaynağının ulusta olduğunu hiçbir kişi ya da kurumun kaynağını ulustan almayan bir otoriteyi kullanamayacağını düzenler.böylece monarşiler döneminde kralın elinde tuttuğu yasama yetkisi;kural koyma,kaldırma gücünün sona erdiği,ulus egemenliğinin çağın ve Fransız Devrimi nin getirdiği liberal anlayışın bir sonucu olarak ilk kez düzenlenip açıklandığı gözlemleniyor.bir anlamda klasik parlamenter rejimin temeli ve ana yapısını oluşturan önemli bir kural yazılı belge haline geliyor. Batı anayasalarında olduğu gibi,bizim anayasalarımızda da yer alan bu ilke,tarihsel gelişim bakımından anlamlı bir özellik taşıyor.osmanlı İmparatorluğu nun yıkılmasıyla ortaya çıkan yeni Türkiye nin,ulus devlet düşüncesi ve onun bir sonucu olan ulusa bağlı egemenlik anlayışına dayanması ile siyasal iktidarın da gücünü(karar alma-yönetme)aynı sentezden aldığı görüşü kabul ediliyor.böylece bizde İmparatorluk aşamasından Ulusal-Devlet aşamasına Atatürk ün kurduğu ve kabul ettiği yeni devlet biçiminin anayasaları olan 1921 ve 1924 Anayasaları ile geçiliyor. Bildirinin on altıncı maddesinde siyasal toplumun kurulmasının temel koşulunu açıklıyor; Haklarını güvenceye bağlamamış,güçler ayrılığını gerçekleştirememiş toplumlar,anayasaya da sahip değillerdir. Demek ki bildiri,bu açıklamayla Montesquieu nun savunduğu güçler ayrılığı ilkesinin devletin kuruluşunda temel olduğunu kabul ediyor Bildirisi ne insan açısından bakarsak şu sonuçlarla karşılaşırız:insan soyut bir varlık olarak ele alınmış,toplumdaki sosyal,ekonomik ve siyasal etkinliklerine değinilmemiştir.liberal devletin bu ilk kuruluş aşamasında siyasal yapının

Locke'un Siyasal Toplum Anlayışı

Locke'un Siyasal Toplum Anlayışı Locke'un Siyasal Toplum Anlayışı John Locke, on yedinci yüzyıl sonuyla on sekizinci yüzyil başlarının en etkili İngiliz düşünürlerinden biridir. 07.04.2016 / 08:14 SÖZLEŞME VE SİYASAL TOPLUM A. Sözleşme

Detaylı

İNSAN HAKLARI SORULARI

İNSAN HAKLARI SORULARI 1. 1776 Amerikan ve 1789 Fransız belgelerine yansıyan doğal haklar öğretisinin başlıca temsilcisi kimdir? a) J. J. Rousseau b) Voltaire c) Montesquieu d) John Locke 4. Aşağıdakilerden hangisi İngiliz hak

Detaylı

KAMU YÖNETİMİ PROGRAMI

KAMU YÖNETİMİ PROGRAMI İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ KAMU YÖNETİMİ PROGRAMI SİYASAL DÜŞÜNCELER TARİHİ YARD. DOÇ. DR. MUSTAFA GÖRKEM DOĞAN 7. ERKEN MODEN DÖNEMDE SİYASAL DÜŞÜNCE 7 ERKEN MODEN DÖNEMDE

Detaylı

ÜNİTE:1. Anayasa Kavramı, Anayasacılık Akımı ve Anayasa Çeşitleri ÜNİTE:2. Türkiye de Anayasa Gelişmelerine Genel Bakış ÜNİTE:3

ÜNİTE:1. Anayasa Kavramı, Anayasacılık Akımı ve Anayasa Çeşitleri ÜNİTE:2. Türkiye de Anayasa Gelişmelerine Genel Bakış ÜNİTE:3 ÜNİTE:1 Anayasa Kavramı, Anayasacılık Akımı ve Anayasa Çeşitleri ÜNİTE:2 Türkiye de Anayasa Gelişmelerine Genel Bakış ÜNİTE:3 Millî Güvenlik Konseyi Rejimi, 1982 Anayasası nın Yapılışı ve Başlıca Özellikleri

Detaylı

İ Ç İ N D E K İ L E R

İ Ç İ N D E K İ L E R İ Ç İ N D E K İ L E R ÖN SÖZ.V İÇİNDEKİLER....IX I. YURTTAŞLIK A. YURTTAŞLIĞI YENİDEN GÜNDEME GETİREN GELİŞMELER 3 B. ANTİK YUNAN-KENT DEVLETİ YURTTAŞLIK İDEALİ..12 C. MODERN YURTTAŞLIK İDEALİ..15 1. Yurttaşlık

Detaylı

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457)

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457) T.C. Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457) 2. Hafta Ders Notları - 25/09/2017 Araş. Gör. Dr. Görkem

Detaylı

ANAYASAL ÖZELLİKLER. Federal Devlet

ANAYASAL ÖZELLİKLER. Federal Devlet ANAYASAL ÖZELLİKLER Ulus devlet, belirli bir toprak parçası üzerinde belirli bir nüfus ve egemenliğe sahip bir örgütlenmedir. Ulus-devlet üç unsura sahiptir: 1) Ülke (toprak), 2) Nüfus, 3) Egemenlik (Siyasal-Yönetsel

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ ANAYASA HUKUKU DERSİ ÖĞRETİM YILI I. DÖNEM DERS PROGRAMI İÇERİĞİ

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ ANAYASA HUKUKU DERSİ ÖĞRETİM YILI I. DÖNEM DERS PROGRAMI İÇERİĞİ KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ ANAYASA HUKUKU DERSİ 2014 2015 ÖĞRETİM YILI I. DÖNEM DERS PROGRAMI İÇERİĞİ DERS TARİHİ 1. DERS SAATİ 2. DERS SAATİ 15.09.2014 TANIŞMA DERSİ TANIŞMA DERSİ 17.09.2014 22.09.2014

Detaylı

ANAYASA HUKUKU (İKTİSAT VE MALİYE BÖLÜMLERİ) 2014 2015 GÜZ DÖNEMİ ARASINAV 17 KASIM 2014 SAAT 09:00

ANAYASA HUKUKU (İKTİSAT VE MALİYE BÖLÜMLERİ) 2014 2015 GÜZ DÖNEMİ ARASINAV 17 KASIM 2014 SAAT 09:00 ANAYASA HUKUKU (İKTİSAT VE MALİYE BÖLÜMLERİ) 2014 2015 GÜZ DÖNEMİ ARASINAV 17 KASIM 2014 SAAT 09:00 A. ANLATIM SORUSU (10 puan) Temsilde adalet yönetimde istikrar kavramlarını kısaca açıklayınız. Bu konuda

Detaylı

1: İNSAN VE TOPLUM...

1: İNSAN VE TOPLUM... İÇİNDEKİLER Bölüm 1: İNSAN VE TOPLUM... 1 1.1. BİREYİN TOPLUMSAL HAYATI... 1 1.2. KÜLTÜR... 3 1.2.1. Gerçek Kültür ve İdeal Kültür... 5 1.2.2. Yüksek Kültür ve Yaygın Kültür... 5 1.2.3. Alt Kültür ve Karşıt

Detaylı

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. Adalet Programı. Yargı Örgütü Dersleri

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. Adalet Programı. Yargı Örgütü Dersleri Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO Adalet Programı Yargı Örgütü Dersleri ÜNİTE I YARGI, YARGIÇ, MAHKEME VE YARGILAMA KAVRAMLARI YARGI, YARGIÇ, MAHKEME VE YARGILAMA KAVRAMLARI DEVLET ERKLERİ

Detaylı

Prof. Dr. OKTAY UYGUN Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi DEMOKRASİ. Tarihsel, Siyasal ve Felsefi Boyutlar

Prof. Dr. OKTAY UYGUN Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi DEMOKRASİ. Tarihsel, Siyasal ve Felsefi Boyutlar Prof. Dr. OKTAY UYGUN Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi DEMOKRASİ Tarihsel, Siyasal ve Felsefi Boyutlar İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER...v GİRİŞ... 1 Birinci Bölüm Antik Demokrasi I. ANTİK DEMOKRASİNİN

Detaylı

İÇİNDEKİLER GİRİŞ ANAYASA HUKUKU HAKKINDA GENEL BİLGİLER BİRİNCİ BÖLÜM DEVLET

İÇİNDEKİLER GİRİŞ ANAYASA HUKUKU HAKKINDA GENEL BİLGİLER BİRİNCİ BÖLÜM DEVLET İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...III GİRİŞ ANAYASA HUKUKU HAKKINDA GENEL BİLGİLER I-ANA YASA HUKUKUNUN KONUŞU VE ÖNEMİ...1 II-ANAYASA HUKUKU VE SİYASİ KURUMLAR...2 III-ANAYASA HUKUKUNUN METODU VE KAYNAKLARI...4 1-

Detaylı

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ ANAYASA HUKUKU DERSİ ÖĞRETİM YILI I. DÖNEM DERS PROGRAMI İÇERİĞİ DERS TARİHİ 1. DERS SAATİ 2.

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ ANAYASA HUKUKU DERSİ ÖĞRETİM YILI I. DÖNEM DERS PROGRAMI İÇERİĞİ DERS TARİHİ 1. DERS SAATİ 2. KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ ANAYASA HUKUKU DERSİ 2015 2016 ÖĞRETİM YILI I. DÖNEM DERS PROGRAMI İÇERİĞİ DERS TARİHİ 1. DERS SAATİ 2. DERS SAATİ 28.09.2015 30.09.2015 05.10.2015 07.10.2015 12.10.2015 TANIŞMA

Detaylı

T.C. YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI Basın Bürosu Sayı: 19

T.C. YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI Basın Bürosu Sayı: 19 09/04/2010 BASIN BİLDİRİSİ Anayasa değişikliğinin Cumhuriyetin ve demokrasinin geleceği yönüyle neler getireceği neler götüreceği dikkatlice ve hassas bir şekilde toplumsal uzlaşmayla değerlendirilmelidir.

Detaylı

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ 209 ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ Birleşmiş Milletler Genel Kurulu nun 20 Aralık 1993 tarihli ve 47/135 sayılı Kararıyla ilan edilmiştir.

Detaylı

1.4.Etik Sistemleri Etik ilkelerin geliştirilmesinde temel alınan yaklaşımlar hakkaniyet ilkesi, insan hakları, faydacılık ve bireysellik

1.4.Etik Sistemleri Etik ilkelerin geliştirilmesinde temel alınan yaklaşımlar hakkaniyet ilkesi, insan hakları, faydacılık ve bireysellik 1.4.Etik Sistemleri Etik ilkelerin geliştirilmesinde temel alınan yaklaşımlar hakkaniyet ilkesi, insan hakları, faydacılık ve bireysellik ilkeleridir. Hakkaniyet, bütün kararların tutarlı, tarafsız ve

Detaylı

İNSAN HAKLARı. Kısa Tarihi ve Felsefi Temelleri. Doç. Dr. Doğan Göçmen Adıyaman Üniversitesi-Felsefe Bölümü Adıyaman Üniversitesi 10 Aralık 2010

İNSAN HAKLARı. Kısa Tarihi ve Felsefi Temelleri. Doç. Dr. Doğan Göçmen Adıyaman Üniversitesi-Felsefe Bölümü Adıyaman Üniversitesi 10 Aralık 2010 İNSAN HAKLARı Kısa Tarihi ve Felsefi Temelleri Doç. Dr. Doğan Göçmen Adıyaman Üniversitesi-Felsefe Bölümü Adıyaman Üniversitesi 10 Aralık 2010 İnsan hakları düşüncesi tamamlanmamış bir düşüncedir İnsan

Detaylı

DEMOKRASİ VE SAYDAMLIK ENSTİTÜSÜ www.dse.org.tr

DEMOKRASİ VE SAYDAMLIK ENSTİTÜSÜ www.dse.org.tr DEMOKRASİ VE SAYDAMLIK ENSTİTÜSÜ www.dse.org.tr YENİ ANAYASA DEĞİŞİKLİK ÖNERİLERİMİZ (TCBMM Başkanlığı na iletilmek üzere hazırlanmıştır) 31.12.2011 İletişim: I. Anafartalar Mah. Vakıf İş Hanı Kat:3 No:

Detaylı

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2 Öğretmenlik Meslek Etiği Sunu-2 Tanım: Etik Etik; İnsanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaksal açıdan

Detaylı

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS DERS BİLGİLERİ Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS Genel Kamu Hukuku I Law 151 1 2+0 2 2 Ön Koşul Dersleri - Dersin Dili Türkçe Dersin Seviyesi Dersin Türü Dersin Koordinatörü Dersi Verenler Lisans Zorunlu

Detaylı

ANAYASA YARGISININ DEMOKRATİK MEŞRUİYETİ

ANAYASA YARGISININ DEMOKRATİK MEŞRUİYETİ Yrd. Doç. Dr. Taylan BARIN Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ANAYASA YARGISININ DEMOKRATİK MEŞRUİYETİ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX BIRINCI BÖLÜM ANAYASA HUKUKUNUN KISA KONULARI 1. 1961 Anayasası ile 1982 Anayasası nın Hazırlanış ve Kabul Ediliş Süreçlerindeki Farklılıklar...1 2. Üniter, Federal ve Bölgeli

Detaylı

Yakın Çağ da Hukuk. Jeremy Bentham bu dönemde doğal hukuk için "hayal gücünün ürünü" tanımını yapmıştır.

Yakın Çağ da Hukuk. Jeremy Bentham bu dönemde doğal hukuk için hayal gücünün ürünü tanımını yapmıştır. Yakın Çağ da Hukuk Yazan: Av. BURCU TAYANÇ Yakın Çağ, çoğu tarihçinin Fransız Devrimi ve Sanayi Devrimi ile başladığını kabul ettiği, günümüzde de devam eden tarih çağlarından sonuncusudur. Bundan dolayı

Detaylı

İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını

İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını denetleyen en yüksek organ ise devlettir. Hukuk alanında birlik

Detaylı

Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü TÜRK ANAYASA DÜZENĐ BAHAR DÖNEMĐ ARA SINAVI CEVAP ANAHTARI

Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü TÜRK ANAYASA DÜZENĐ BAHAR DÖNEMĐ ARA SINAVI CEVAP ANAHTARI Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü TÜRK ANAYASA DÜZENĐ 2011 2012 BAHAR DÖNEMĐ ARA SINAVI CEVAP ANAHTARI Anlatım soruları: 1- Osmanlı ve Türkiye de bugüne kadar yürürlükte bulunmuş anayasaların nasıl

Detaylı

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO HBYS Programı. Yargı Örgütü Dersleri

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO HBYS Programı. Yargı Örgütü Dersleri Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO HBYS Programı Yargı Örgütü Dersleri YARGI, YARGIÇ, MAHKEME VE YARGILAMA KAVRAMLARI Kuvvetler ayrılığı ilkesi-1 Bir devlette, üç erk (kuvvet) vardır: Yasama,

Detaylı

SİYASET NEDİR? Araştırma Soruları

SİYASET NEDİR? Araştırma Soruları Kentsel Siyaset - 2 Doç. Dr. Ahmet MUTLU SİYASET NEDİR? Araştırma Soruları 1. Siyaset ve politika ne demektir? 2. Siyaset ne zaman ortaya çıkmıştır? 3. Siyaset-devlet ilişkisi nasıldır? 4. Geçmişten bugüne

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. Engin ŞAHİN Fatih Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi KURUCU İKTİDAR. politik bir yaklaşım

Yrd. Doç. Dr. Engin ŞAHİN Fatih Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi KURUCU İKTİDAR. politik bir yaklaşım Yrd. Doç. Dr. Engin ŞAHİN Fatih Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi KURUCU İKTİDAR politik bir yaklaşım İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER... IX KISALTMALAR...XIII GİRİŞ...1

Detaylı

ANAYASA DERSĐ (41302150) (2010-2011 GÜZ DÖNEMĐ YILSONU SINAVI) CEVAP ANAHTARI

ANAYASA DERSĐ (41302150) (2010-2011 GÜZ DÖNEMĐ YILSONU SINAVI) CEVAP ANAHTARI ANAYASA DERSĐ (41302150) (2010-2011 GÜZ DÖNEMĐ YILSONU SINAVI) CEVAP ANAHTARI ANLATIM SORULARI 1- Bir siyasal düzende anayasanın işlevleri neler olabilir? Kısaca yazınız. (10 p) -------------------------------------------

Detaylı

ÇOCUK HAKLARI HAFTA 2

ÇOCUK HAKLARI HAFTA 2 HAFTA 2 Bu haftaki ders önü sorularımız: 1. Size göre hak kavramı nedir? Çocukluğunuzu da göz önünde tutarak sahip olduğunuz/olmadığınız veya kullanabildiğiniz haklarınızı tartışınız. 2 Geçmişte çocuklar

Detaylı

ODTÜ G.V. ÖZEL LĠSESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ZÜMRESĠ. 2011-2012 Eğitim-Öğretim Yılı. Ders Adı : Siyaset ÇalıĢma Yaprağı 13 SĠYASET

ODTÜ G.V. ÖZEL LĠSESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ZÜMRESĠ. 2011-2012 Eğitim-Öğretim Yılı. Ders Adı : Siyaset ÇalıĢma Yaprağı 13 SĠYASET ODTÜ G.V. ÖZEL LĠSESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ZÜMRESĠ 2011-2012 Eğitim-Öğretim Yılı Ders Adı : Siyaset ÇalıĢma Yaprağı 13 Adı Soyadı : No: Sınıf: 11/ SĠYASET Siyaset; ülke yönetimini ilgilendiren olayların bütünüdür.

Detaylı

Hazırlayan: TACETTİN ÇALIK. Tacettin Hoca İle KPSS Vatandaşlık

Hazırlayan: TACETTİN ÇALIK. Tacettin Hoca İle KPSS Vatandaşlık Kamu Hakları Negatif Statü Hakları (Kişi Hakları Koruyucu Haklar) Pozitif Statü Hakları (Sosyal ve Ekonomik Haklar/İsteme Hakları) Hazırlayan: TACETTİN ÇALIK - Bireyleri devlete karşı koruyan - Devlete,

Detaylı

Doç. Dr. SERDAR GÜLENER TÜRKİYE DE ANAYASA YARGISININ DEMOKRATİK MEŞRULUĞU

Doç. Dr. SERDAR GÜLENER TÜRKİYE DE ANAYASA YARGISININ DEMOKRATİK MEŞRULUĞU Doç. Dr. SERDAR GÜLENER TÜRKİYE DE ANAYASA YARGISININ DEMOKRATİK MEŞRULUĞU İÇİNDEKİLER İKİNCİ BASKIYA ÖNSÖZ...VII BİRİNCİ BASKIYA ÖNSÖZ...IX İÇİNDEKİLER... XIII KISALTMALAR... XIX TABLO LİSTESİ... XXI

Detaylı

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM TOPLUM VE HUKUK

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM TOPLUM VE HUKUK İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM TOPLUM VE HUKUK Toplum Hayatı...: 1 Hukukun Toplumdaki Fonksiyonu 2 Sosyal Dayanışma 3 Sosyal Hayatta Çekişme 5 Din Kuralları 6 Örf vc Âdet Kuralları 9 Görgü (Nezaket) Kuralları

Detaylı

SİYASİ DÜŞÜNCELER TARİHİ (TAR222U)

SİYASİ DÜŞÜNCELER TARİHİ (TAR222U) DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. SİYASİ DÜŞÜNCELER TARİHİ (TAR222U) KISA

Detaylı

T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük ATATÜRK Ü ETKİLEYEN OLAYLAR VE FİKİRLER

T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük ATATÜRK Ü ETKİLEYEN OLAYLAR VE FİKİRLER 1 1789 da gerçekleşen Fransız İhtilali ile hürriyet, eşitlik, adalet, milliyetçilik gibi akımlar yayılmış ve tüm dünyayı etkilemiştir. İmparatorluklar yıkılmış, meşruti yönetimler kurulmaya başlamıştır.

Detaylı

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi tarafından tam algılanmadığı, diğer bir deyişle aynı duyarlılıkla değerlendirilmediği zaman mücadele etmek güçleşecek ve mücadeleye toplum desteği sağlanamayacaktır.

Detaylı

Dr. Serdar GÜLENER TÜRKİYE DE ANAYASA YARGISININ DEMOKRATİK MEŞRULUĞU

Dr. Serdar GÜLENER TÜRKİYE DE ANAYASA YARGISININ DEMOKRATİK MEŞRULUĞU Dr. Serdar GÜLENER TÜRKİYE DE ANAYASA YARGISININ DEMOKRATİK MEŞRULUĞU İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... V İÇİNDEKİLER...IX KISALTMALAR... XVII TABLOLAR LİSTESİ... XIX ŞEKİLLER LİSTESİ...XXIII GİRİŞ...1 Birinci Bölüm

Detaylı

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi Sayı : Tarih : 1.1.216 Diploma Program Adı : SOSYOLOJİ, LİSANS PROGRAMI, (AÇIKÖĞRETİM) Akademik Yıl : 21-216 Yarıyıl

Detaylı

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ DEMOKRASİ KAVRAMI AÇISINDAN DEVLET VE DİN İLİŞKİLERİ

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ DEMOKRASİ KAVRAMI AÇISINDAN DEVLET VE DİN İLİŞKİLERİ BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ DEMOKRASİ KAVRAMI AÇISINDAN DEVLET VE DİN İLİŞKİLERİ Enes SANAL Ankara, 2014 Giriş Siyasal iktidar ile din arasındaki ilişkiler, tüm çağlar boyunca toplumsal

Detaylı

1. İnsan Hakları Kuramının Temel Kavramları. 2. İnsan Haklarının Düşünsel Kökenleri. 3. İnsan Haklarının Uygulamaya Geçişi: İlk Hukuksal Belgeler

1. İnsan Hakları Kuramının Temel Kavramları. 2. İnsan Haklarının Düşünsel Kökenleri. 3. İnsan Haklarının Uygulamaya Geçişi: İlk Hukuksal Belgeler 1. İnsan Hakları Kuramının Temel Kavramları 2. İnsan Haklarının Düşünsel Kökenleri 3. İnsan Haklarının Uygulamaya Geçişi: İlk Hukuksal Belgeler 4. Birinci Kuşak Haklar: Kişi Özgürlükleri ve Siyasal Haklar

Detaylı

Sosyal Düzen Kuralları. Toplumsal Düzen Kuralları. Hukuk Kuralları Din Kuralları Ahlak Kuralları Görgü Kuralları Örf ve Adet Kuralları

Sosyal Düzen Kuralları. Toplumsal Düzen Kuralları. Hukuk Kuralları Din Kuralları Ahlak Kuralları Görgü Kuralları Örf ve Adet Kuralları TEMEL HUKUK Sosyal Düzen Kuralları Toplum halinde yaşayan insanların yerine getirmek zorunda oldukları ödevleri ve kullanacakları yetkileri belirten kurallara, sosyal düzen kuralları veya sadece sosyal

Detaylı

MALİYESİ KISA ÖZET KOLAYAOF

MALİYESİ KISA ÖZET KOLAYAOF DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. KAMU MALİYESİ KISA ÖZET KOLAYAOF 2 Kolayaof.com

Detaylı

(CAL 2301 SOSYAL DÜŞÜNCELER TARIHI) 1. Hafta: Antik Yunan da Toplumsallık Düşüncesi

(CAL 2301 SOSYAL DÜŞÜNCELER TARIHI) 1. Hafta: Antik Yunan da Toplumsallık Düşüncesi (CAL 2301 SOSYAL DÜŞÜNCELER TARIHI) 1. Hafta: Antik Yunan da Toplumsallık Düşüncesi Dersin Materyali Swingewood, Alan (2010), Sosyolojik Düşüncenin Kısa Tarihi, (çev. Akınhay, O.), İstanbul: Agora Kitaplığı

Detaylı

TÜRK HUKUK DÜZENİNİN YÜRÜRLÜK KAYNAKLARI (1) Dr. Öğr. Üyesi Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

TÜRK HUKUK DÜZENİNİN YÜRÜRLÜK KAYNAKLARI (1) Dr. Öğr. Üyesi Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi TÜRK HUKUK DÜZENİNİN YÜRÜRLÜK KAYNAKLARI (1) Dr. Öğr. Üyesi Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi HUKUKTA KAYNAK KAVRAMI MADDÎ KAYNAK-ŞEKLÎ KAYNAK MADDÎ KAYNAK: Hukuk kuralının kaynağı nedir? (Neden

Detaylı

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017)

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017) 12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017) ÜNİTE: 2-KLASİK MANTIK Kıyas Çeşitleri ÜNİTE:3-MANTIK VE DİL A.MANTIK VE DİL Dilin Farklı Görevleri

Detaylı

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni SANAT FELSEFESİ Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni Estetik güzel üzerine düşünme, onun ne olduğunu araştırma sanatıdır. A.G. Baumgarten SANATA FELSEFE İLE BAKMAK ESTETİK Estetik; güzelin ne olduğunu sorgulayan

Detaylı

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. Adalet Programı. Mali Hukuk Bilgisi Dersleri

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. Adalet Programı. Mali Hukuk Bilgisi Dersleri Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO Adalet Programı Mali Hukuk Bilgisi Dersleri ÜNİTE III VERGİ HUKUKU I. Vergi Hukukunun Tanımı, Hukuk Sistemi Bütünü İçindeki Konumu, Kamu Hukukunun Farklı

Detaylı

DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ

DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ 215 DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ Birleşmiş Milletler Genel Kurulu nun 25 Kasım 1981 tarihli ve 36/55 sayılı Kararıyla ilan edilmiştir.

Detaylı

TARİHSEL VE TOPLUMSAL GELENEK

TARİHSEL VE TOPLUMSAL GELENEK İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ 5 KISALTMALAR 17 BİRİNCİ BÖLÜM: TARİHSEL VE TOPLUMSAL GELENEK I. İSLAMİYET ÖNCESİNDE KURULAN DEVLETLER VE ANAYASAL YAPI 20 A. HUN DEVLETİ (MÖ. IV. yy.-ms 4. yy) 20 B. GÖKTÜRK DEVLETİ

Detaylı

OY HAKKI, SEÇİM ve SEÇİM SİSTEMLERİ

OY HAKKI, SEÇİM ve SEÇİM SİSTEMLERİ OY HAKKI, SEÇİM ve SEÇİM SİSTEMLERİ Sınırlı Oy Hakkı 1) Servete ve Vergiye Bağlı Seçme Hakkı 2) Yeteneğe Bağlı Seçme Hakkı (örneğin, İtalya da 1912 seçimleri, İngiltere de 1945 e kadar uygulanan seçimler)

Detaylı

MAREŞAL FEVZİ ÇAKMAK İLKOKULU ETİK KOMİSYONU FAALİYET PROGRAMI

MAREŞAL FEVZİ ÇAKMAK İLKOKULU ETİK KOMİSYONU FAALİYET PROGRAMI MAREŞAL FEVZİ ÇAKMAK İLKOKULU ETİK KOMİSYONU FAALİYET PROGRAMI ETİK Etik, Latince ethica kelimesinden Batı dillerine geçmiştir. Ahlaksal olanın özünü ve temellerini araştıran bilim, insanın kişisel ve

Detaylı

Otoriter Siyaset Düşüncesi-2 JEAN BODIN VE THOMAS HOBBES

Otoriter Siyaset Düşüncesi-2 JEAN BODIN VE THOMAS HOBBES Otoriter Siyaset Düşüncesi-2 JEAN BODIN VE THOMAS HOBBES Jean Bodin (1530-1596) Fransız bir düşünür, hukukçu ve siyaset adamı En önemli eserleri Devlet Üzerine Altı Kitap ve Yedili Görüşme Yaşadığı dönemde

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ 5 KISALTMALAR 21

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ 5 KISALTMALAR 21 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ 5 İÇİNDEKİLER II KISALTMALAR 21 GİRİŞ 25 A. ANAYASACIL1K VE ÖZGÜRLÜK 25 1. Giriş 25 2. Önceki Türk Anayasalarının Özgürlük Açısından İrdelenmesi 32 a. 1876 Kanuni Esasisi 32 b. 1921 Teşkilatı

Detaylı

ABD NİN KURULMASI VE FRANSIZ İHTİLALİ

ABD NİN KURULMASI VE FRANSIZ İHTİLALİ ABD NİN KURULMASI VE FRANSIZ İHTİLALİ 1215 yılında Magna Carta ile Kral,halkın onayını almadan vergi toplamayacağını, hiç kimseyi kanunsuz olarak hapse veya sürgüne mahkum etmeyeceğini bildirdi. 17.yüzyıla

Detaylı

VII. ULUSLARARASI BALKAN BÖLGESİ DÜZENLEYİCİ YARGI OTORİTELERİ KONFERANSI 28-30 MAYIS 2012, İSTANBUL

VII. ULUSLARARASI BALKAN BÖLGESİ DÜZENLEYİCİ YARGI OTORİTELERİ KONFERANSI 28-30 MAYIS 2012, İSTANBUL VII. ULUSLARARASI BALKAN BÖLGESİ DÜZENLEYİCİ YARGI OTORİTELERİ KONFERANSI 28-30 MAYIS 2012, İSTANBUL Yargının Bağımsızlığı ve Yasama ve Yürütme Güçleriyle İşbirliği Türkiye Cumhuriyeti Hâkimler ve Savcılar

Detaylı

SAĞLIK KURUMLARI MEVZUATI

SAĞLIK KURUMLARI MEVZUATI SAĞLIK KURUMLARI MEVZUATI KISA ÖZET KOLAYAOF DİKKAT Burada ilk 4 sayfa gösterilmektedir. Özetin tamamı için sipariş veriniz www.kolayaof.com 2 Kolayaof.com 0 362 2338723 Sayfa 2 İÇİNDEKİLER 1. ÜNİTE- MEVZUAT

Detaylı

İnsanların, sadece insan olması nedeniyle sahip oldukları devredilemez ve vazgeçilemez haklardır.

İnsanların, sadece insan olması nedeniyle sahip oldukları devredilemez ve vazgeçilemez haklardır. İNSAN HAKLARI İNSAN HAKLARI İnsanların, sadece insan olması nedeniyle sahip oldukları devredilemez ve vazgeçilemez haklardır. Bu haklara herhangi bir şart veya statüye bağlı olmadan doğuştan sahip oluruz

Detaylı

Bölüm 6 DEVLET KAVRAMI I. Devlet Terimi

Bölüm 6 DEVLET KAVRAMI I. Devlet Terimi Bölüm 1 ANAYASA HUKUKUNUN BİLGİ KAYNAKLARI I. Anayasalar A. Türk Anayasaları B. Yabancı Anayasalar II. Anayasa Mahkemeleri Kararları III. Bilimsel Eserler A. Genel Eserler B. Monografiler C. Makaleler:

Detaylı

MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI

MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI II. Mahmut ve Tanzimat dönemlerinde devlet yöneticileri, parçalanmayı önlemek için ortak haklara sahip Osmanlı toplumu oluşturmak için Osmanlıcılık fikrini

Detaylı

ÜNİTE:1. Osmanlı-Türk Anayasal Gelişmeleri ÜNİTE:2. Anayasaların Yapılması ve 1982 Anayasası ÜNİTE:3. Anayasaların Değiştirilmesi ve 1982 Anayasası

ÜNİTE:1. Osmanlı-Türk Anayasal Gelişmeleri ÜNİTE:2. Anayasaların Yapılması ve 1982 Anayasası ÜNİTE:3. Anayasaların Değiştirilmesi ve 1982 Anayasası ÜNİTE:1 Osmanlı-Türk Anayasal Gelişmeleri ÜNİTE:2 Anayasaların Yapılması ve 1982 Anayasası ÜNİTE:3 Anayasaların Değiştirilmesi ve 1982 Anayasası ÜNİTE:4 1982 Anayasası na Göre Devletin Temel Nitelikleri

Detaylı

9.Sınıf Sağlık Hizmetlerinde İletişim. 3.Ünte Toplumsal İletişim HUKUK KURALLARI / İNSAN HAKLARI 21.Hafta ( / 02 / 2014 )

9.Sınıf Sağlık Hizmetlerinde İletişim. 3.Ünte Toplumsal İletişim HUKUK KURALLARI / İNSAN HAKLARI 21.Hafta ( / 02 / 2014 ) 9.Sınıf Sağlık Hizmetlerinde İletişim 3.Ünte Toplumsal İletişim HUKUK KURALLARI / İNSAN HAKLARI 21.Hafta ( 17-21 / 02 / 2014 ) HUKUK KURALLARI 2 HUKUK : Bir toplum içinde yaşayan insanların;.) Birbirleriyle

Detaylı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI BAŞLANGIÇ

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI BAŞLANGIÇ TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI BAŞLANGIÇ Türk Vatanı ve Milletinin ebedi varlığını ve Yüce Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu Anayasa, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz

Detaylı

İLK TÜRK DEVLETLERİNDE HUKUK

İLK TÜRK DEVLETLERİNDE HUKUK İLK TÜRK { DEVLETLERİNDE HUKUK Hukuk Anlayışı Hukuk fertlerin bir arada barış ve güven içinde yaşamasını sağlamak amacıyla oluşturulan hak ve kanunların bütünüdür. Bir devletin uzun ömürlü olabilmesi için

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. TAHSİN ERDİNÇ Doğuş Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi İNSAN ODAKLI DEVLET VE ÖZGÜRLÜK ÖNCELİKLİ ANAYASA

Yrd. Doç. Dr. TAHSİN ERDİNÇ Doğuş Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi İNSAN ODAKLI DEVLET VE ÖZGÜRLÜK ÖNCELİKLİ ANAYASA Yrd. Doç. Dr. TAHSİN ERDİNÇ Doğuş Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi İNSAN ODAKLI DEVLET VE ÖZGÜRLÜK ÖNCELİKLİ ANAYASA İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... v İÇİNDEKİLER...ix Birinci Bölüm SOSYOLOJİK YAKLAŞIMLA

Detaylı

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları PA 101 Kamu Yönetimine Giriş (3,0,0,3,5) Kamu yönetimine ilişkin kavramsal altyapı, yönetim alanında geliştirilmiş teori ve uygulamaların analiz edilmesi, yönetim biliminin

Detaylı

İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ

İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ 203 İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 10 Aralık 1948 tarih ve 217 A(III) sayılı Kararıyla ilan edilmiştir. 6 Nisan 1949 tarih ve

Detaylı

Şafak EVRAN TOPUZKANAMIŞ. Türk Hukukunda Anayasal Gelişmeler Işığında Vatandaşlık

Şafak EVRAN TOPUZKANAMIŞ. Türk Hukukunda Anayasal Gelişmeler Işığında Vatandaşlık Şafak EVRAN TOPUZKANAMIŞ Türk Hukukunda Anayasal Gelişmeler Işığında Vatandaşlık İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... IX İÇİNDEKİLER...XV KISALTMALAR...XXIII TABLOLAR LİSTESİ... XXV GİRİŞ...1 Birinci Bölüm Vatandaşlığın

Detaylı

İktisat Tarihi I. 18 Ekim 2017

İktisat Tarihi I. 18 Ekim 2017 İktisat Tarihi I 18 Ekim 2017 Kuruluş döneminin muhafazakar-milliyetçi bir yorumuna göre, İslam ı yaymak Osmanlı toplumunun en önemli esin kaynağını oluşturuyordu. Anadolu'ya göçler İran daki Büyük Selçuklu

Detaylı

Siyaset Sosyolojisi Araştırma Konusu Nedir Siyaset Nedir Siyasi Olan Devlet Nedir Devlet türleri Devletsiz siyaset olur mu

Siyaset Sosyolojisi Araştırma Konusu Nedir Siyaset Nedir Siyasi Olan Devlet Nedir Devlet türleri Devletsiz siyaset olur mu Siyaset Sosyolojisi Araştırma Konusu Nedir Siyaset Nedir Siyasi Olan Devlet Nedir Devlet türleri Devletsiz siyaset olur mu Siyaset Sosyolojisi Genel sosyolojinin bir alt dalı. İktisat, din, aile, suç vb

Detaylı

TOPLUMSAL DAVRANIŞ KURALLARI ve HUKUK. Dr.Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

TOPLUMSAL DAVRANIŞ KURALLARI ve HUKUK. Dr.Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi TOPLUMSAL DAVRANIŞ ve HUKUK Dr.Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi İNSAN VE TOPLUM İLİŞKİSİ İnsanın toplumsallığı: İnsan, küçük veya büyük olsun, zorunlu olarak bir toplum içerisinde yaşamaktadır.

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu: Gezi Parkından dünyaya yansıyan ses daha fazla özgürlük, daha fazla demokrasi sesidir. Tarih : 15.06.2013 Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu Türkiye de görev yapan yabancı

Detaylı

Atilla NALBANT ÜNİTER DEVLET. Bölgeselleşmeden Küreselleşmeye

Atilla NALBANT ÜNİTER DEVLET. Bölgeselleşmeden Küreselleşmeye Atilla NALBANT ÜNİTER DEVLET Bölgeselleşmeden Küreselleşmeye İçindekiler Sunuş (İkinci Baskı)...V Sunuş (İlk Baskı)...VII İçindekiler... IX Kısaltmalar...XVII Giriş...1 Birinci Kısım MERKEZ-ÇEVRE İLİŞKİSİ

Detaylı

E.G.O. Grubu Kurumsal İlkeleri

E.G.O. Grubu Kurumsal İlkeleri E.G.O. Grubu Kurumsal İlkeleri 1. Müşterimizin hizmetindeyiz! 2. Yenilikçi bir kültüre sahibiz ve gelecek için fikirlerimiz var 3. EGO nun en değerli varlığı biz çalışanlarıyız 4. Tüm iş faaliyetlerimizde

Detaylı

Kohlberg e Göre Ahlak Gelişimi Kohlberg ahlak gelişiminin gelenek öncesi, geleneksel ve gelenek sonrası olmak üzere üç düzey içinde gerçekleştiğini

Kohlberg e Göre Ahlak Gelişimi Kohlberg ahlak gelişiminin gelenek öncesi, geleneksel ve gelenek sonrası olmak üzere üç düzey içinde gerçekleştiğini Kohlberg e Göre Ahlak Gelişimi Kohlberg ahlak gelişiminin gelenek öncesi, geleneksel ve gelenek sonrası olmak üzere üç düzey içinde gerçekleştiğini öne sürmektedir. Her düzey kendi içinde iki ayrı aşamada

Detaylı

Sosyal Düzen Kuralları

Sosyal Düzen Kuralları TEMEL HUKUK Sosyal Düzen Kuralları Toplum halinde yaşayan insanların yerine getirmek zorunda oldukları ödevleri ve kullanacakları yetkileri belirten kurallara, sosyal düzen kuralları veya sadece sosyal

Detaylı

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO İnfaz ve Güvenlik Hizmetleri Programı Genel Hukuk-1 Dersleri HUKUKUN KOLLARA AYRILMASI VE KAMU HUKUKU-ÖZEL HUKUK AYRIMI HUKUK KAVRAMI ve TANIMI toplumsal

Detaylı

TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ. 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri

TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ. 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ Mehmet Uçum 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri a. Tartışmanın Arka Planı Ülkemizde, hükümet biçimi olarak başkanlık sistemi tartışması yeni

Detaylı

ANAYASA MAHKEMESÝ KARARLARINDA SENDÝKA ÖZGÜRLÜÐÜ Dr.Mesut AYDIN*

ANAYASA MAHKEMESÝ KARARLARINDA SENDÝKA ÖZGÜRLÜÐÜ Dr.Mesut AYDIN* 1.Giriþ ANAYASA MAHKEMESÝ KARARLARINDA SENDÝKA ÖZGÜRLÜÐÜ Dr.Mesut AYDIN* Toplu olarak kullanýlmasýndan dolayý kolektif sosyal haklar arasýnda yer alan sendika hakký 1 ; bir devlete sosyal niteliðini veren

Detaylı

ÜNİTE:1. Siyaset ve Siyaset Bilimi ÜNİTE:2. Siyasetin Dili: Kavramlar, Kurumlar ÜNİTE:3. Bir Örgütlü İktidar Olarak Devlet ve Siyasal Sistemler

ÜNİTE:1. Siyaset ve Siyaset Bilimi ÜNİTE:2. Siyasetin Dili: Kavramlar, Kurumlar ÜNİTE:3. Bir Örgütlü İktidar Olarak Devlet ve Siyasal Sistemler ÜNİTE:1 Siyaset ve Siyaset Bilimi ÜNİTE:2 Siyasetin Dili: Kavramlar, Kurumlar ÜNİTE:3 Bir Örgütlü İktidar Olarak Devlet ve Siyasal Sistemler ÜNİTE:4 Siyaset ve Birey: Siyasal Katılma ÜNİTE:5 1 Çağdaş Yönetim

Detaylı

Ahlâk ve Etikle İlgili Temel Kavramlar

Ahlâk ve Etikle İlgili Temel Kavramlar Ahlâk Kavramı Yrd. Doç. Dr. Rıza DEMİR İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi İnsan Yönetimine Etik Yaklaşım Dersi Etik Türleri Mesleki Etik Türleri 2017 Ruhumu kudret altında tutan Allah'a yemin ederim

Detaylı

TEMEL HUKUK DERS NOTLARI SON HAFTA. Öğr. Gör. Erkan ÇAKIR

TEMEL HUKUK DERS NOTLARI SON HAFTA. Öğr. Gör. Erkan ÇAKIR TEMEL HUKUK DERS NOTLARI SON HAFTA Öğr. Gör. Erkan ÇAKIR ANAYASANıN TEMEL ILKELERI 2 1. madde Türkiye devleti bir cumhuriyettir. 2. Madde Cumhuriyetin nitelikleri Cumhuriyetçilik Başlangıç ilkeleri Atatürk

Detaylı

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş. K/8

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş. K/8 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2010/7939 Karar No. 2012/15559 Tarihi: 03.05.2012 Yargıtay Kararları Çalışma ve Toplum, 2012/4 İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş. K/8 İŞ SÖZLEŞMESİ VEKALET VE ESER

Detaylı

BİR AVUKAT YANINDA AYLIKLI OLARAK ÇALIŞAN AVUKATIN DURUMUNUN AVUKATLIK YASASI AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

BİR AVUKAT YANINDA AYLIKLI OLARAK ÇALIŞAN AVUKATIN DURUMUNUN AVUKATLIK YASASI AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ BİR AVUKAT YANINDA AYLIKLI OLARAK ÇALIŞAN AVUKATIN DURUMUNUN AVUKATLIK YASASI AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ Güneş GÜRSELER * Hiçbir planlama yapılmadan birbiri ardına açılan hukuk fakültelerinin yılda ortalama

Detaylı

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI ÇOCUK HAKLARI

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI ÇOCUK HAKLARI rt O ku ao l ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI ÇOCUK HAKLARI PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BİRİMİ - ARALIK 2015 ÇOCUK HAKLARI 10 Aralık 1948 de İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi nin kabulüyle birlikte 10

Detaylı

İNSAN HAKLARI HUKUKU

İNSAN HAKLARI HUKUKU İNSAN HAKLARI HUKUKU I-KAVRAMLAR A-İnsan Hakları İnsanın sırf insan olmasından kaynaklanan yetkileri, hakları, daha doğrusu özgürlüğü ifade eder. İnsan hakları geniş bir kavramdır, pozitif hukuku da kapsar

Detaylı

TOPLUMSAL DAVRANIŞ KURALLARI VE HUKUK. Dr.Öğr. Üyesi Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

TOPLUMSAL DAVRANIŞ KURALLARI VE HUKUK. Dr.Öğr. Üyesi Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi TOPLUMSAL DAVRANIŞ VE HUKUK Dr.Öğr. Üyesi Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi İNSAN VE TOPLUM İLİŞKİSİ İnsan, küçük veya büyük olsun, kaçınılmaz olarak bir toplum içerisinde yaşamaktadır. İnsan

Detaylı

T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU. Ekonomik Durum:

T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU. Ekonomik Durum: T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU Ekonomik Durum: 1. Avrupa daki gelişmelerin hiçbiri yaşanmamıştır. Avrupa da Rönesans ve Reform

Detaylı

TEMEL HUKUK ARŞ. GÖR. DR. PELİN TAŞKIN

TEMEL HUKUK ARŞ. GÖR. DR. PELİN TAŞKIN ARŞ. GÖR. DR. PELİN TAŞKIN BU DERSTE NELER ÖĞRENECEĞİZ? Hukukun Dallara Ayrılması (Kamu Hukuku-Özel Hukuk) Kamu Hukuku Özel Hukuk Ayrımı Hukuk kuralları için yapılan eski ayrımlardan biri, hukukun kamu

Detaylı

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ FELSEFENİN BÖLÜMLERİ A-BİLGİ FELSEFESİ (EPİSTEMOLOJİ ) İnsan bilgisinin yapısını ve geçerliğini ele alır. Bilgi felsefesi; bilginin imkanı, doğruluğu, kaynağı, sınırları

Detaylı

Hatta Kant'ın felsefesinin ismine "asif philosopy/mış gibi felsefe" deniyor. Genel ahlak kuralları yok ancak onlar var"mış gibi" hareket edeceksin.

Hatta Kant'ın felsefesinin ismine asif philosopy/mış gibi felsefe deniyor. Genel ahlak kuralları yok ancak onlar varmış gibi hareket edeceksin. Diğer yazımızda belirttiğimiz gibi İmmaunel Kant ahlak delili ile Allah'a ulaşmak değil bilakis O'ndan uzaklaşmak istiyor. Ne yazık ki birçok felsefeci ve hatta ilahiyatçı Allah'ın varlığının delilleri

Detaylı

MÜLKİYET HAKKI VE TOPLUMSAL ETKİSİ. Prof. Dr. Şebnem AKİPEK ÖCAL Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi

MÜLKİYET HAKKI VE TOPLUMSAL ETKİSİ. Prof. Dr. Şebnem AKİPEK ÖCAL Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi MÜLKİYET HAKKI VE TOPLUMSAL ETKİSİ Prof. Dr. Şebnem AKİPEK ÖCAL Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi MÜLKİYET KAVRAMI Mülkiyet en geniş anlamı ile kişilerin yaşamak için ihtiyaç duyduğu nesnelerin

Detaylı

ANAYASA CEVAP ANAHTARI GÜZ DÖNEMİ YILSONU SINAVI Ocak 2019 saat 13.00

ANAYASA CEVAP ANAHTARI GÜZ DÖNEMİ YILSONU SINAVI Ocak 2019 saat 13.00 HİTİT ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ SİYASET BİLİMİ VE KAMU YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ANAYASA CEVAP ANAHTARI 2018-2019 GÜZ DÖNEMİ YILSONU SINAVI --- 9 Ocak 2019 saat 13.00 1. a) Demokrasi sandıktan

Detaylı

İnsanlık ailesinin tüm üyelerinde bulunan onuru ve onların eşit ve ayrılmaz haklarını tanımanın dünyada özgürlük, adalet ve barışın temeli olduğunu,

İnsanlık ailesinin tüm üyelerinde bulunan onuru ve onların eşit ve ayrılmaz haklarını tanımanın dünyada özgürlük, adalet ve barışın temeli olduğunu, İNSAN HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ* İnsanlık ailesinin tüm üyelerinde bulunan onuru ve onların eşit ve ayrılmaz haklarını tanımanın dünyada özgürlük, adalet ve barışın temeli olduğunu, İnsan haklarının

Detaylı

REKABET FORUMU HUKUK EKONOMİ-POLİTİKA

REKABET FORUMU HUKUK EKONOMİ-POLİTİKA 7REKABET REKABET Ocak 2017, Sayı: 107 REKABET FORUMU FORUMU HUKUK EKONOMİ-POLİTİKA Rekabet Derneği, 20 Mayıs 2004 tarihinde kurulmuş bir sivil toplum örgütüdür. Derneğin amacı Türkiye de rekabet ortamının

Detaylı

Türkiye nin Anayasa Yapımı Süreci

Türkiye nin Anayasa Yapımı Süreci Türkiye nin Anayasa Yapımı Süreci Türkiye nin İyi Toplum İmgesi Var mı? Ersin Kalaycıoğlu Sabancı Üniversitesi İyi Toplum İmgeleri ve Anayasa 1. 1982 Anayasası: Güçlü Yürütmenin Vesayeti altında Yarı Parlamenter

Detaylı

Bölüm 6 DEVL ET ŞEKİLL ERİ I : MONARŞİ VE CUMHURİYET

Bölüm 6 DEVL ET ŞEKİLL ERİ I : MONARŞİ VE CUMHURİYET Birinci Kısım ANAYASA HUKUKUNUN GENEL ESASLARI Bölüm 1 ANAYASA HUKUKUNUN BİLGİ KAYNAKLARI I. Anayasalar II. Anayasa Mahkemesi Kararları III. Bilimsel Eserler IV. Kaynak Tarama Bölüm 2 ANAYASA HUKUKU KAVRAMI

Detaylı

Faruk TURİNAY. Suçta ve Cezada. Kanunilik İlkesinin Anayasal Temelleri

Faruk TURİNAY. Suçta ve Cezada. Kanunilik İlkesinin Anayasal Temelleri Faruk TURİNAY Suçta ve Cezada Kanunilik İlkesinin Anayasal Temelleri İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... V İÇİNDEKİLER...VII KISALTMALAR...XIII GİRİŞ...3 Birinci Bölüm Kanunilik İlkesinde Terminoloji ve Kavramların İncelenmesi

Detaylı