UNIT 6 THE ADVENTURES - DİLBİLGİSİ NOTLARI KAZANIMLAR

Transkript

1 UNIT 6 THE ADVENTURES - DİLBİLGİSİ NOTLARI KAZANIMLAR Expressing preferences (TERCİH BELİRTME) Giving explanations / reasons (AÇIKLAMA YAPMA/SEBEP BİLDİRME) Making simple comparisons (BASİT KARŞILAŞTIRMALAR YAPMA) Stating personal opinions (ŞAHSİ FİKİR BELİRTME) Talking about what people do regularly (İNSANLARIN DÜZENLİ OLARAK YAPTIKLARI İLE İLGİLİ KONUŞMA) Talking about past events (GEÇMİŞ OLAYLAR HAKKINDA KONUŞMA) Making simple inquiries (BASİT SORULAR SORMA) EXPRESSING PREFERENCES - TERCİH BELİRTMEK PREFER "Prefer" fiilini tercihlerimizi ifade ederken kullanırız. Bir şeyi başka bir şeye tercih ettiğimizi belirtirken "prefer... to..." kalıbı kullanılır. A) "prefer" fiilinden sonra bir isim gelebilir. I prefer milk to orange juice. (Sütü portakal suyuna tercih ederim.) I prefer pop music to hip hop. (Pop müziği hip hopa tercih ederim.) B) "prefer" fiilinden sonra bir aktivite / eylem gelebilir. He prefers studying to watching TV. (Ders çalışmayı TV izlemeye tercih eder.) They prefer eating fruit to eating junk food. (Meyve yemeyi abur cubur yemeye tercih eder.) C) Do you prefer...to...? Bu soru tipi tercih sorarken cevapta YES / NO gerektirir. Erdal : Do you prefer milk to orange juice? (Sütü portakal suyuna tercih edermisin?) Bella : Yes, I do. (Evet, tercih ederim.) Jack : Do you prefer watching TV to studying? (TV izlemeyi ders çalışmaya tercih edermisin?) Tony : No, I don't. (Hayır, tercih etmem.) 1

2 D) Do you prefer...or...? Bu soru tipi tercih sorarken seçenek sunduğu için cevapta YES / NO OLMAZ, normal cümle şeklinde yada seçenekte ki kelime ile cevap verilir. Dan : Do you prefer milk or orange juice? (Sütü mü yoksa portakal suyunu mu tercih edersin?) Tim : I prefer milk. (Sütü tercih ederim.) VEYA Tim : Milk. (Sütü.) E) Which (one) do you prefer? Bu soru tipi tercih sorarken seçenek sorduğu için cevapta YES / NO OLMAZ, normal cümle şeklinde yada seçenekte ki kelime ile cevap verilir. Dan : Which one do you prefer? Milk or orange juice? (Hangisini tercih edersin? Süt mü yoksa portakal suyu mu?) Tim : I prefer milk. (Sütü tercih ederim.) VEYA Tim : Milk. (Süt.) WOULD RATHER "Tercih etmek" anlamındadır ve fiilin yalın biçimiyle kullanılır. Bir şey yapmayı başka bir şey yapmaya tercih etmek anlamında than ile kullanılır ve than kelimesinden sonra fiilin yalın hali gelir: I would rather walk than take a bus. (Otobüse binmektense yürümeyi tercih ederim.) I d rather go to the cinema than watch TV at home. (Evde televizyon seyretmektense sinemaya gitmeyi tercih ederim.) Bu yapının olumsuz hali would rather not olarak kullanılır: I d rather not go out tonight.(bu gece dışarı çıkmayı tercih etmiyorum.) A) Would you rather...than...? Would you rather drink coffee than drink tea? (Kahve içmeyi çay içmeye tercih edermisin?) B) Would you rather...or...? Would you rather go out or watch TV? (Dışarı çıkmayı mı yoksa TV izlemeyi mi tercih edersin?) C) Which one would you rather...? A: Which one would you rather do? Rock climbing or scuba diving? (Hangisini yapmak istersin? Kaya tırmanışı mı yoksa tüplü dalış mı?) B: I'd rather go scuba diving because it's much more exciting than rock climbing. 2

3 GIVING EXPLANATIONS / REASONS - AÇIKLAMA YAPMA/SEBEP BİLDİRME Bir aktviteyi yapmayı tercih ediyorsanız bunun sebebini açıklarken o aktivite hakkında olumlu şeyler söylersiniz. Jack: I prefer rock climbing to scuba diving. (Kaya tırmanışı yapmayı tüplü dalışa tercih ederim.) Dan: Why do you prefer that? (Neden onu tercih ediyorsun?) Jack: Because it's more entertaining. (Çünkü daha eğlenceli.) Bir aktviteyi yapmayı tercih etmiyorsanız bunun sebebini açıklarken o aktivite hakkında olumsuz şeyler söylersiniz. Jack: Which one would you rather do? Rock climbing or scuba diving? (Hangisini yapmayı tercih edersin? Kaya tırmanışı mı yoksa tüplü dalış mı?) Dan: I don't prefer rock climbing because it's more boring. (Kaya tırmanışını tercih etmem çünkü daha sıkıcı.) ASKING OPINION - FİKİR SORMA Karşımızdaki kişiye bir konu hakkında ki fikrini, düşüncesini sormak için aşağıdaki ifadeleri kullanırız. What do you think about.?: için ne düşünüyorsun? How do you feel about...? için ne düşünüyorsun? What s your opinion of?... hakkında ki düşüncen ne? What s your point of view about.?... hakkında ki düşüncen ne? What about.?:. için ne düşünüyosun, ne dersin Do you think..? sence...? EXPRESSING OPINION - FİKİR BELİRTME Bir konu hakkında ki fikrimizi, düşüncemizi belirtmek için aşağıdaki ifadeleri kullanırız. Actually: aslında To me / For me: bana göre Personally : şahsen I believe : inanıyorum ki I know: biliyorum ki I think=i feel: bence In my opinion / In my view: bence, bana göre To be honest: Dürüst omak gerekirse If you ask me: bana sorarsan I think rock climbing is more boring than scuba diving. (Bence kaya tırmanışı tüplü dalıştan daha sıkıcı.) To me, parkour running is more challenging than kayaking. ( Bana göre serbest koşu kano yapmaktan daha zorlu.) 3

4 MAKING SIMPLE COMPARISONS - BASİT KARŞILAŞTIRMALAR YAPMA İki varlığı / nesneyi birbiriyle karşılaştırmak için sıfatların Comparative (Karşılaştırma) hallerini kullanırız. Sıfatlara belli kurallar dahilinde ekler getirerek ve ya more kelimesini ekleyerek sıfata daha anlamını katarız. Karşılaştırılan iki varlık ya da nesne cümlede varsa sıfattan sonra than kelimesi kullanılır. Tek heceli sıfatların sonuna -er eki getirilir: Sonu e ile biten sıfatlara -r eki getirilir: Fast Faster -Tall Taller - High Higher Large Larger - Safe Safer - Late Later Tek heceli olup son üç harfinin dizilimi sessiz+sesli+sessiz şeklinde olan sıfatlarda son harf yinelenerek er eki getirilir: Hotter -Thinner -Bigger İki heceli olup sonu -y ile biten sıfatlarda y harfi düşürülerek sıfata -ier eklenir: Busier -Easier -Lazier Üç ve daha fazla heceye sahip sıfatlarda sıfatın başına more getirilir: More difficult -More challenging -More famous Herhangi bir kurala uymayan sıfatlar; Good(İyi) Bad(Kötü) Far(Uzak) Many(çok) Much(çok) Better (Daha iyi) Worse (Daha kötü) Farther (Daha uzak) More (Daha çok) More (Daha çok) Little(Az) Less (Daha az): Less ifadesi karşılaştırma yaparken more ifadesinin zıttı olarak kullanılabildiği için oldukça önemlidir. Rafting is more dangerous than cycling. (Rafting, bisiklet sürmekten daha tehlikelidir.) = Cycling is less dangerous than rafting. (Bisiklet sürmek raftingten daha az tehlikelidir.) TALKING ABOUT PAST EVENTS - GEÇMİŞ OLAYLAR HAKKINDA KONUŞMA PAST OF "TO BE" (WAS / WERE) Geçmişte kişilerin ve ya nesnelerin özelliklerini, durumlarını, bulunduğu yerleri ve ya hallerini anlatmak için kullanılır. Last year our holiday was terrific. (Geçen yıl tatilimiz harikaydı.) My grades were worse last year than this year. (Notlarım geçen yıl bu yılkinden daha kötüydü.) Jack : How was your holiday last summer? (Geçen yaz tatilin nasıldı?) Jane : It was excellent. (Harikaydı.) Jack : Where were you last weekend? (Geçen haftasonu neredeydin?) Jane : I was at school. There was a performance.(okuldaydım. Gösteri vardı.) Jack : How was your holiday last summer? (Geçen yaz tatilin nasıldı?) Jane : It wasn't good. Actually, it was terrible. (İyi değildi. Aslında berbattı.) 4

5 SIMPLE PAST TENSE -Dİ'Lİ GEÇMİŞ ZAMAN Simple Past Tense, geçmişte gerçekleşen eylemlerden bahsederken ya da geçmişte yaşanmış bir olayı anlatırken kullandığımız bir zamandır. Simple Past Tense in Türkçede karşılığı -di li geçmiş zaman'dır. Simple Past Tense kullanıldığında bahsedilen eylem, geçmişte olmuş ve bitmiştir. A) OLUMLU CÜMLELER Olumlu cümle kurarken fiillerin 2. hali kullanılır. İngilizcede fiiller düzenli fiiller ve düzensiz fiiller olmak üzere ikiye ayrılır. Düzenli fiilleri geçmiş zamana göre çekimlerken fiilin sonuna -d, -ed, -ied takılarından biri getirilir. Düzenli fiillerin çoğu -ed takısı alır. accept + ed = accepted watch + ed = watched jump + ed = jumped work + ed = worked Son harfi e olan fiiller -d takısı alır. like + d = liked hate + d = hated use + d = used Fiilin son harfi y ise ve bu harfin öncesinde bir sessiz harf varsa y harfi düşerek fiile -ied takısı getirilir. study + ed = studied cry + ed = cried try + ed = tried "y" harfinden önce sesli harf varsa bu kural geçersizdir.) play + ed = played stay + ed = stayed Düzensiz fiiller yukarıda ki hiç bir kurala uymaz. Kendi içinde de belli kurallara göre değişmezler. Geçmiş hallerini öğrenmek gerekir. go - went eat - ate drink - drank take - took write - wrote I tried rafting last year in Antalya. (Geçen yıl Antalya'da rafting denedim.) We stayed at a wonderful hotel last summer. (Geçen yaz harika bir otelde kaldık.) We joined the boat tours. (Tekne turlarına katıldık.) I went to Antalya on holiday. (Tatilde Antalya'ya gittim.) We took a lot of photographs. (Bir çok fotoğraf çektik.) 5

6 B) OLUMSUZ CÜMLELER Olumsuz cümle kurarken fiillerin 2. hali kullanılmaz. Fiil yalın halinde kullanılır. Cümleyi did not (didn t) yardımcı fiili olumsuz yapmaktadır. I didn't try rafting last year in Antalya. (Geçen yıl Antalya'da rafting denemedim.) I didn't go to Bodrum on holiday. (Tatilde Bodrum'a gitmedim.) We didn't eat local dishes. (Yerel yemeklerden yemedik.) We didn't stay at a Bed and Breakfast last summer. (Geçen yaz bir pansiyonda kalmadık.) C) SORU CÜMLELERİ Soru sorarken olumsuz cümlede olduğu gibi fiilin 2. hali kullanılmaz. "Did" yardımcı fiili başa alınarak Yes / No sorusu yapılır. Did you try rafting last year in Antalya? (Geçen yıl Antalya'da rafting denedin mi?) Did they stay at a wonderful hotel last summer? (Geçen yaz harika bir otelde kaldılar mı?) Did you join the boat tours? (Tekne turlarına katıldınız mı?) Did you go to Antalya on holiday? (Tatilde Antalya'ya gittin mi?) Did she take a lot of photographs? (Bir çok fotoğraf çekti mi?) D) SORU KELİMELERİ İLE SORU CÜMLELERİ Bu tür soru cümlelerinde SORU KELİMELRİ başa getirilerek kullanılır. Bu sorulara Yes / No diye cevap VERİLMEZ. Soru kelimesinin anlamına göre cevap verilir. What did you do in Antalya? (Antalya'da ne yaptın?) Where did you go on holiday? (Tatilde nereye gittin?) How long did you stay in Antalya? (Antalya'da ne kadar kaldın?) How did you go to Antalya? (Antalya'da nasıl gittin?) E) Wh- QUESTION WORDS - SORU KELİMELERİ What: NE/NEYİ What other : BAŞKA NE Who: KİM/ KİMİ Which: HANGİ When: NE ZAMAN Where: NEREDE/NEREYE What time: SAAT KAÇTA Whose: KİMİN Why: NEDEN/NİÇİN How: NASIL/NEYLE How long: NE KADAR SÜRE/SÜREDİR How far: NE KADAR(MESAFE) How many: KAÇ TANE How much: NE KADAR(MİKTAR) How often: NE SIKLIKTA Ahmet : What did you have for breakfast? (Kahvaltı da ne yedin?) Danny : I had toast, butter and egg. (Tost, tereyağı ve yumurta yedim.) Ahmet : Where did you practise tennis? (Nerede tennis antremanı yaptın?) Danny : I practised it at the tennis court after school. (Okuldan sonra tenis kortunda antreman yaptım.) Ahmet : How did you go to the cinema? (Sinemaya nasıl gittin?) Danny : It was not very close so I took the bus. (Pek yakın değildi bu yüzden otobüse bindim.) Ahmet : What time did you have breakfast? (Saat kaçta kahvaltı yaptın?) Danny : I had breakfast at 7:30. (7:30'da yaptım.) Ahmet : Why did you study hard? (Neden çok çalıştın?) Danny : Because I wanted to be successful. (Çünkü başarılı olmak istiyordum.) 6

7 PRESENT PERFECT TENSE Present Perfect zamanını Türkçe dilbilgisinde birebir karşılayacak bir zaman yoktur. Fakat Türkçe'de karşılık gelecek farklı kullanımlar vardır. Bu yüzden, birebir karşılığını aramaktansa kullanıldığı durumları ve bu durumların karşılıklarını anlamak ve öğrenmek daha yararlıdır. Present Perfect Tense geçmişte belirsiz bir zamanda yapılmış bir eylemi anlatmak için kullanılır. Eylemin ne zaman yapıldığı veya olduğu önemli değildir. Ahmet and his family have moved out of town.(ahmet ve ailesi şehir dışına taşındı.) A) Tecrübe Present Perfect Tense hayatınızda geçirmiş olduğunuz tecrübeleri anlatmak için kullanılır. Tecrübelerden bahsederken zamanın bir önemi yoktur. "ever" (hiç anlamında sorularda) ve "never" (hiç anlamında cümlelerde ve cevaplarda) zarfları sıklıkla kullanılır. A : Have you ever tried bungee jumping? (Hiç bungee jumping yaptın mı?) B : No, I have never tried it. (Hayır, hiç yapmadım.) "before" (daha önce / daha önceleri) zarfı da bu kullanımda karşınıza çıkabilir. Jane has flown over the city in a helicopter before. (Jane şehrin üzerinden daha önce de helikopterle uçtu.) "Once(bir kez), twice(iki kez), three times(üç kez), several times(bir kaç kez), many times(bir çok kez)" gibi zarflar da kullanılabilir. I have been to Greece twice. (Yunanistan'da iki kez bulundum.) B) Geçmişten bugüne kadar gelen süre Present Perfect Tense'i geçmişten başlayıp şu ana kadar devam eden şeyleri anlatmak için kullanırız. Bu kullanımda özellikle "Since" ve "For"('den beri) edatlarını kullanarak eylemin ne zamandır devam ettiğini belirtiriz. Since'den sonra zamanda belirli bir nokta, tarih, saat, gün, vb. verilir. I have lived in Bursa since (1998'den beri Bursa da yaşıyorum.) I haven't seen Ahmet since last Monday. (Geçen Pazartesi'den beri Ahmet'i görmedim.) For'dan sonra ise zamanda bir süreç (iki saat, iki gün, üç hafta, beş yıl...) verilir. I have lived in Bursa for 20 years. (20 yıldan beri Bursa da yaşıyorum.) I haven't seen Ahmet for 3 days. (3 günden beri Ahmet'i görmedim.) "So far" (şu ana kadar) zarfı da bu kullanımda karşınıza çıkabilir. A : What have you done so far? (Şu ana kadar neler yaptınız?) B : So far, we have ridden a camel and seen the Pyramids. (Şu ana kadar deveye bindik ve Piramitleri gördük.) 7

8 C) Been to? Gone to? "Gone to" kişi bir yere gidiyorsa(yolda olduğunu) ya da o yere gittiğini(o yerde olduğunu) anlatmak için kullanılır. A : Can I speak to the manager, please? (Müdür ile görüşebilirmiyim, lütfen?) B : I'm sorry he isn't available. He has gone to İstanbul for a meeting. (Üzgünüm burada değil. Bir toplantı için İstanbul'a gitti.) (Bu konuşma müdürün ya İstanbul yolunda, oraya gitmekte olduğunu ya da şu an İstanbul'da olduğunu anlatmaktadır. ) "Been to" ise kişinin o yerde bulunduğunu / gidip geldiğini anlatmak için kullanılır. I ve been to İstanbul three times. (Üç kez İstanbul da bulundum.) I m sorry for being late. I ve been to the post office. ( Geciktiğim için üzgünüm. Postanedeydim.) (Bu konuşmalarda ki kişiler, konuşurken bahsettikleri yerlerde değildirler. Ya daha önceleri oralarda bulunmuşlar ya da gidip gelmişlerdir.) 8