ISS2018 PROCEEDING BOOK. 3rd INTERNATIONAL SCIENCE SYMPOSIUM Science Festival: New Horizons in Science

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "ISS2018 PROCEEDING BOOK. 3rd INTERNATIONAL SCIENCE SYMPOSIUM Science Festival: New Horizons in Science"

Transkript

1 ISS2018 3rd INTERNATIONAL SCIENCE SYMPOSIUM Science Festival: New Hrizns in Science PROCEEDING BOOK ISBN: Editr: NWSA Academic Jurnals YEE Pristine Turkish Culture Center September 2018 Pristine-Ksv

2 Yayın Adı BİLDİRİLER KİTABI (Prceeding Bk) Yazar NWSA Akademik Dergiler Editörlüğü Bu kitabın bütün hakları kısa adı Fırat Akademi A.Ş. (Fırat Akademi Yay.Eğt.İnş. San. ve Tic. A.Ş). ye aittir. Yayıncının yazılı izni lmaksızın, kitabın tümünün veya bir kısmının elektrnik, mekanik ya da ftkpi yluyla basımı, yayımı, çğaltılması ve dağıtımı yapılamaz. BU KİTAP PARA İLE SATILMAZ. ISBN Yayın N Sertifika Sayfa Tasarımı Belkıs Elyiğit Fırat Akademi A.Ş. NWSA Yayın Sekreterliği Kapak Tasarımı Cevdet Emin Ekinci Baskı ve Cilt Fırat Akademi A.Ş. Fırat Teknkent TGB ArGe-2 Binası N:63/18 Elazığ-Türkiye Tel: nwsa.akademi@htmail.cm

3 Dr. Cevdet Emin EKİNCİ ISS2018 Düzenleme Kurulu Başkanı NWSA Akademik Dergiler Genel Yayın Yönetmeni Fırat Üniversitesi Öğretim Üyesi Sempzyumlar uzman kişilerin bilimi ve tplumu yakından ilgilendiren temel knu, srun ya da laylar hakkındaki araştırmaların yer aldığı akademik buluşma platfrmlarıdır. NWSA Akademik Dergiler larak üçüncüsünü düzenlediğimiz ve Bilim Şenliği: Bilimde Yeni Ufuklar rtamında 80 nin üzerinde farklı yükseköğretim kurumlarının yanı sıra mesleki kurum ve kuruluşlarla birlikte lmanın gururunu yaşamaktayız. Farklı bilim dallarında üretilen, geliştirilen çalışmaların evrensel bilimle paylaşma srumluluğu ve gururu içerisindeyiz. Bu vesile ile ISS2018 Bilim Festivali: Bilimde Yeni Ufuklar a tebliğ ve pster bildiri sunan bütün taraflara snsuz şükranlarımı sunarım. NWSA Ailesi bilimi sevgi yumağı larak görmektedir. Sevginin paylaşıldıkça çğalması-büyümesi gibi, biliminde paylaşıldıkça daha da gelişeceğine inanmaktadır. Farklı bilim dallarını bir araya getirerek, bilim dalları arasında, rtak prjeler, rtak araştırma alanları luşturmak, tanışmak, fikir ve görüş birliğine sahip lmaktır. ISS2018 Bilim Şenliği ne yaklaşık 235 akademik çalışma başvurusu yapılmıştır. Düzenleme ve Bilim Kurulunun incelemesi snucu bu çalışmalardan 133 tanesinin sözlü sunum larak yer alması uygun görülmüştür. Bu çalışmaların hakemlik sürecinden geçirildikten snra NWSA Akademik Dergilerde ve Sempzyum Bildiriler Kitapçığında tam metin larak ayrıca yayınlanacaktır. Bu bildiriler kitabında üçü Keynte Speaker makalesi lmak üzere tplam 37 sözlü sunum çalışması yayınlanmıştır. Diğer çalışmalar NWSA Akademik Dergiler in ilgili dergi serilerinde hakemlik sürecinden geçirildikten snra yayınlanacaktır. Sempzyumun gerçekleştirilmesinde her türlü özveriyi gösteren Düzenleme Kurulu, Bilim Kurulu üyelerine ve Yunus Emre Enstitüsü ne teşekkürlerimi sunuyrum. ISS2018 Bilim Sempzyumu Bildiriler Kitabının (Prceeding Bk) evrensel bilime yararlı lmasını diliyrum. 4. Bilim Şenliğinde tekrar görüşmek ve bildiklerimizi ilgili taraflarla paylaşmak dileğiyle

4 ISS rd Internatinal Science Sympsium New Hrizns in Science ISS2018 Organizing Cmmittee Dr. Aydın Durmuş Ondkuz Mayıs University Dr. Cevdet Emin Ekinci Fırat University Dr. Cihad Demirli Istanbul Cmmerce University Dr. Ebru Temiz Niğde Ömer Halisdemir University Dr. Zeka Pehlevan Mersin University Dr. Hafize Öztürk Can Ege University Dr. Hakan Arslan Mersin University Dr. Harun Tuncel Bilecik Seyh Edebali University Dr. Mustafa Akdağ Erciyes University Dr. Nihal Yayla Pamukkale University Dr. Nuri Başusta Fırat University Dr. Ş. Kerem Özel Istanbul Medeniyet University Dr. Melda Özdemir Gazi University Dr. Uğur Çalıgülü Fırat University Dr. Zafer Gnülalan Erciyes University Cmpsing Belkıs Elyiğit Editr and Publisher Fırat Akademi C. / NWSA Academic Jurnals Ntice Respnsibility fr the articles in the bk belng t the authrs. ISS2018 Keynte Speakers Dr. Ali Reza AFSHARI Islamic Azad University-IRAN Dr. Aliye F. MATARACI Internatinal Universty f Sarajev- BOSNIA AND HERZEGOVINA Dr. Eteri JAKELI Batumi State University-GEORGIA Dr. Franc VIDIC University f Ljubljana-SLOVENIA Dr. Orhan ÖZBEY Firat University-TURKEY Dr. Zaur M. GAMISHIDZE Batumi Shta Rustaveli State University- GEORGIA PANEL Subject Panelists Universities Higher Educatin in Univ. f Sciences in Dr. Agrn Bajraktari Ksv and the Rle f Ferizaj-KOSOVO the Yunus Emre Institute University f Hasan Dr. Marjan Dema Pristina-KOSOVO Mderatr: Dr. Fadıl Millaku Haxhi Zeka University-KOSOVO Dr. Mehmet Ülker University f Isa Dr. Merita Shala Bletini-KOSOVO i

5 ISS2018 Scientific Cmmittee Dr. Ali JAMSHIDI Hkkaid University Dr. Anna ANDONOVA Technical University f Sfia Dr. Apstls E. PAPALIOS Experimental Research Center f ELPEN S.A. Dr. Atdhe HYKOLLI Prizren University Dr. Aydın DURMUŞ Ondkuz Mayıs University Dr. Behxhet BRAJSHORI University f Prizren Dr. Cevdet Emin EKİNCİ Fırat University Dr. Cihad DEMİRLİ Istanbul Cmmerce University Dr. Daniela DASHEVA Natinal Sprts Academy Vasil Levski Dr. Debra BICK King s Cllage Lndn Dr. Ebru TEMİZ Ömer Halisdemir University Dr. Eda VULA University f Prishtina Dr. Erdğan TEZCİ Balıkesir University Dr. Esad KUREJSEPI Prizren University Dr. Eteri JAKELİ Batumi State University Dr. Fatih PERÇİN Ege University Dr. Fatlume BERISHA University f Prishtina Dr. Hafize ÖZTÜRK CAN Ege University Dr. Hakan ULUKAN Ankara University Dr. Hans W. GIESSEN University Saarlandes Dr. Harun TUNCEL Bilecik Seyh Edebali University Dr. Hiregudar YERRENNAGOUDARU Visvesvaraya Technlgical University Dr. Ismet TEMAJ Prizren University Dr. Kastrit BUZA University f Prishtina Dr. Le D'ACQUISTO Central Washingtn University Dr. Marijana LAZAREVSKA Ss. Cyril and Methdius University Dr. Maryam JALALI Azat İslamic Parand University Dr. Melda ÖZDEMİR Gazi University Dr. Metin ARSLAN Mersin University Dr. Mustafa AKDAĞ Erciyes University Dr. Müzeyyen ELDENİZ ÇETİN Abant İzzet Baysal University Dr. Nazan TUNA ORAN Ege University Dr. Nihal YAYLA Pamukkale University Dr. Nuri BAŞUSTA Fırat University Dr. Ömer KELEŞOĞLU Fırat University Dr. Ş. Kerem ÖZEL İstanbul Medeniyet University Dr. Simin GHAVIFEKR University f Malaya Dr. Sner YILDIRIM Prizren University Dr. Tmasz MALEC Internatinal University f Sarajev Dr. Ufuk Teman AKSOY Fırat University Dr. Uğur ÇALIGÜLÜ Fırat University Dr. Valbna BERISHA University f Prishtina Dr. Yüksel ESEN Fırat University Dr. Zahadin SHEMSIDINI Prizren University Dr. Zaur M. GAMISHIDZE Batumi Shta Rustaveli State University Dr. Zeka PEHLEVAN Mersin University ii

6 CONTENT IDENTITY OF BOOK I CONTENT III ID ARTICLE TITLE AND AUTHOR(S) 1A31PB CFD ANALYSIS OF SCOUR AT DOWNSTREAM OF RECTANGULAR WEIR WITH FREE OVERFALL 1 Erdinç İkinciğulları, Muhammet Emin Emirğlu, M. Cihan Aydın 1A32AB RESEARCH ON THE IMPORTANCE OF GROUNDWATER Alp Buğra Aydın, Muhammed Cihat Tuna 8 1A33AB USE OF PLUNGING WATER JETS IN FLOTATION CELLS Alp Buğra Aydın, Muhammed Cihat Tuna 14 DESIGN DEFICIENCIES OF BOTTOM OUTLET 1A34PB Alp Buğra Aydın, Muhammed Cihat Tuna 19 1A38PB INVESTIGATION OF THE INFILTRATION OCCURRING IN DAMS IN TERMS OF GEOTECHNICAL AND HYDRAULIC ENGINEERING 25 Aykut Özplat, Alp Buğra Aydın 1A39PB REDUCTIONS IN THE BEARING CAPACITY OF THE BRIDGE FOUNDATİON AS A RESULT OF HYDRAULIC EFFECTS 32 Aykut Özplat, Alp Buğra Aydın 1A40PB INVESTIGATION OF THE WORKS ON PILED RAFT FOUNDATIONS Süha Aksy, Aykut Özplat 38 1A42PB EXPERIMENTAL STUDY OF FREE JET SCOUR BELOW RECTANGULAR WEIRS Mustafa Tunç, Muhammet Emin Emirğlu 43 1B2PB İMMUNOREAKTİVİTENİN GERİ KAZANILMASINDA ANTİJEN RETRİEVAL YÖNTEMİ 50 Başak Büyük, Yasemen Adalı 1B4PB DERİ İNSİZYONEL BİYOPSİLERİNDE RUTİN PERİYODİK ASİT SCHİFF (PAS) İSTENMELİ Mİ? 55 Yasemen Adalı 1B5PB SU TÜKETİMİ VE VÜCUT KİTLE İNDEKSİ (VKİ): KESİTSEL BİR ÇALIŞMA Hüseyin Avni Erğlu 59 1B7PB SON TRİMESTER GEBELERİN ANTENATAL DÖNEMDE YAPILAN RUTİN TESTLER HAKKINDAKİ BİLGİ DURUMLARI VE UYGULAMALARI 63 Seval Cambaz Ulaş, Seçil Köken Durgun 1B16PB KLİMAKTERİK DÖNEMDEKİ KADINLARDA ALGILANAN SOSYAL DESTEĞİN MENOPOZAL TUTUM VE YAKINMALAR ÜZERİNE ETKİSİ 69 Dilek Kökkaya, Hülya Demirci 1B17PB BOIDIVERSITY OF MEDICINAL PLANTS OF WILD FLORA IN AJARA SOUTH COLCHIS AND THEIR USAGE IN FOLK MEDICINE Eteri Jakeli, Natela Varshanidze, Inga Diasamidze, 80 Ketevan Dlidze, Nana Zarnadze 1B19PB GEBE MASAJININ GEBENİN İYİLİK HALİNE ETKİSİ VE KADINLARIN MEMNUNİYET DÜZEYİ: RANDOMİZE KONTROLLÜ BİR ÇALIŞMA 97 Yeliz Çakır Kçak, Ümran Sevil, Ahmet Mete Ergenğlu 1B20PB HEMŞİRELERİN DİĞER SAĞLIK PROFESYONELLERİ İLE İLETİŞİM ENGELLERİNİN BELİRLENMESİ 103 Sevgi Nehir Türkmen, Nihan Yalçiner, Hatice Irmak 1B22PB TÜRKİYE DE DOĞUM HİZMETLERİNDEKİ DEĞİŞİM: Ummahan Yücel, İlkay Ünal 111 1B23PB TÜRKİYE DEKİ SAĞLIK SİSTEMİNDE SAĞLIK EVLERİNİN YERİ VE MEVCUT DURUMU 117 Ummahan Yücel 1B24PB DOĞUM ORTAMININ MEKANSAL DÜZENLENMESİ: BİR GÖZDEN GEÇİRME ÇALIŞMASI 123 Ummahan Yücel, Bihter Akın 2A1PB INVESTIGATION OF BALLISTIC PERFORMANCES OF COMPOSITE SHEETS WITH HYBRID LAYER Uğur Çalıgülü, Haluk Kejanlı, Mustafa Turkmen, Hulya Durmuş 130 iii

7 2A2PB 2A4PB 2A7PB 3B2PB 3B3PB 3C8PB 3C9PB 3C10PB 3C11PB 3C12PB 3C14PB 3C17PB 3C19PB 3C22PB 4B4PB 5A3PB 5A14PB 5A15PB 5A24PB THE WELDABILITY OF AZ63 MAGNESIUM-AA6063 ALUMINUM ALLOYS USING FRICTION WELDING Uğur Çalıgülü, Mustafa Turkmen, Ali Kaya Gür, Nurullah Kıratlı, Remzi Kalli GEOTHERMAL REGIONAL HEATING DISTRIBUTION SYSTEM OF CITGOL MUNICIPALITY Nurullah Kıratlı, Uğur Çalıgülü, Yahya Taşgın KEÇE-MANTAR-KEVLAR MALZEMELERİNDEN OLUŞAN KOMPOZİTİN TABANCA MERMİSİNE KARŞI MUKAVEMETİ Yahya Taşgın, Tamer Köşüm, Nurullah Kıratlı, Haluk Kejanlı AN INVESTIGATION ON FERTILITY CHARACTERISTICS OF SOWS AND GROWTH PERFORMANCES OF PIGLETS BRED IN A COMMERCIAL FARM Filiz Akdağ, Hıdır Demir THE RELATIONSHIPS BETWEEN UDDER TRAITS AND MILK COMPOSITION AND SUBCLINICAL MASTITIS IN KARAYAKA SHEEP Filiz Akdağ, Bülent Teke, Mustafa Uğurlu, Firdevs Binli Önyay, Ömür Kçak AFFECTING FACTORS OF SELF-EFFICACY, LIFE SATISFACTION, QUALITY OF LIFE OF PERSON IN THE PROBATION PERIOD Şeyda Yıldırım, Hakan Baydur, Gülten Uçan DENİZLİ İLİ KONAKLAMA SEKTÖRÜNDE İŞGÖRENLERİN HİJYEN-MOTİVASYON FAKTÖRLERİNE VERDİKLERİ ÖNEM Nuray Selma Özdipçiner, Seher Ceylan, Muhammet Emin Sydaş MEDİKAL TURİZME HİZMET VEREN İŞLETMELERİN WEB SİTELERİ İÇERİK ANALİZİ Nuray Selma Özdipçiner, Seher Ceylan, Muhammet Emin Sydaş TÜRKİYE DE DIŞ BORÇLARDAN EKONOMİK BÜYÜMEYE ÇIKIŞ VAR MI? Ayşegül Çayır, Nihal Yayla, Reşat Ceylan, İsmail Çeviş GÜVENE DAYALI EKONOMİ YA DA EKONOMİYE DAYALI GÜVEN: TÜRKİYE Reşat Ceylan, Nihal Yayla, İsmail Çeviş TÜRKİYE NİN DIŞ TİCARET PERFORMANSINDA TEK SORUMLU DÖVİZ KURLARI MI?: MAL GRUPLARI AÇISINDAN BİR ANALİZ Tayfun Beşlike, İsmail Çeviş, Reşat Ceylan, Nihal Yayla EKONOMİK KRİZLER, ANATOMİSİ VE PROAKTİF ÖNLEMLER Burak Çamurdan ÇOKULUSLU ŞİRKETLER-DOĞRUDAN YABANCI SERMAYE YATIRIMLARI VE TÜRKİYE İÇİN GÜNCEL ÖNEMİ Burak Çamurdan ENTREPRENEURIAL COMPETENCES AND TEACHING Franc Vidic MIDWIVES KNOWLEDGE AND ATTITUDES RELATING TO UMBILICAL CORD BLOOD BANKING Şebnem Kurul, Esma Yüksel, Hafize Öztürk Can, Zehra Baykal Akmeşe, Mehtap Er COMPARATIVE STRUCTURAL AND ECONOMIC ANALYSIS OF RAINBOW TROUT (Oncrhynchus mykiss) HATCHERIES WITH DIFFERENT PRODUCTION CAPACITIES IN KAHRAMANMARAS PROVINCE, TURKEY Ebru Güneş, Kenan Köprücü POTENTIAL ECOLOGICAL RISKS OF HEAVY METALS IN RAJA CLAVATA AND SEDIMENT FROM SINOP SHORES OF THE BLACK SEA Levent Bat, Ayşah Öztekin POLLUTANT BIOACCUMULATION IN THE WEDGE CLAM FROM IGNEADA SHORES OF THE BLACK SEA Levent Bat, Fatih Şahin, Ayşah Öztekin LEGAL SITUATION OF THE USAGE OF UNDERWATER ROBOTS Özlem Armağan, Fatih Perçin iv

8 3 rd Internatinal Science Sympsium Status: Prceeding Bk ISS2018 (September 5-8, 2018) ID : A31PB Erdinç İkinciğulları Bingöl University, erdincikincigullari@gmail.cm, Bingöl-Turkey Muhammet Emin Emirğlu Fırat University, memin.emirglu@gmail.cm, Elazığ-Turkey Mehmet Cihan Aydın Bitlis Eren University, mcaydin@gmail.cm, Bitlis-Turkey CFD ANALYSIS OF SCOUR AT DOWNSTREAM OF RECTANGULAR WEIR WITH FREE OVERFALL ABSTRACT It is necessary t build high head dams t meet the energy requirement fr develping wrld. One f the mst imprtant prblems f the high dams is scuring, which threatens the stability f the dams with increasing height f fall. In this study, the scur at dwnstream f free ver fall dams has been investigated with numerical analysis that knwn as cmputatinal fluid Dynamics (CFD). The classical rectangular weirs were used fr analyzes and experimental runs. The Flw3D sftware with k-ε turbulence mdel was utilized fr numerical analysis. The equilibrium scur depths were determined fr different head highs (0.25m, 0.50m, and 1.00m) and different discharge (15, 20, and 30L/s). A sediment layer f 2mm diameter was laid at dwnstream f the dam. Then btained simulatin results were cmpared with experimental results. Accrding t the results, the relative errr rate was btained between %1-%15. The btained results shwed that the numerical results agree well with the experimental results. Keywrds: Free Overfall, Weir, Scur, Flw3D, Cmputatinal Fluid Dynamics (CFD) 1. INTRODUCTION The weirs are water structures that have an imprtant place in hydraulic engineering. These structures, which can be designed in many ways, are frequently used in water engineering. The excess water accumulated in the reservirs f the dam r channel is discharged frm upstream t dwnstream with the help f these structures (Figure 1). The ptential energy f the initial water turns int kinetic energy fr free fall weir. Fr this reasn, water jet erdes sediment and threatens the stability f the hydraulic structure. Figure 1. Classical rectangular weir

9 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1A31PB; pp:1-7. The researchers have used CFD simulatin t investigate different tpics up t nw. Wang and Adeff [1] imprved a methd using the finite-element-based fr the three-dimensinal mdel. Van Rijn [2] utilized a 3D apprach and cmputed sediment transprtatin nly gradually varied pen channel cnditin. Demuren and Rdi [3] utilized 3D turbulence mdel fr a curved channel. Lin and Falcner [4] suggested three-dimensin baffles using the Cartesian mdel t estimate suspended sediment mass. Olsen and Kjellesvig [5] cmpsed tw and three-dimensinal mdels t determine the discharge capacity f spillways. The researchers used the Navier-Stkes equatin fr the turbulence mdel. The btained results agreed well with experimental data. Savage and Jhnsn [6] studied the nn-standard ge-crested spillway. The researchers cmpared tw physical mdels with CFD analysis methd. Y, et. al., [7] utilized Flw-3D prgram t study fld dam s hydraulics. They btained similar results with manual results. Amrim, et. al., [8] studied 1/100 scale mdel f Prt Clmbia hydrelectric pwer plant and CFD mdel. The researchers used the Navier-Stkes equatin fr turbulence flw and vlume f fluid methd (VOF). They btained satisfactry results. Vasquez and Walsh [9] utilized CFD simulatin f lcal scur in cmplex piers under tidal flw. They defended that three-dimensinal analysis results culd be used as an alternative methd. Rady [10] used Flw-3D prgram t estimate discharge capacity f sharp-crested rectangular sluices. The researcher pinted ut that using tw and three-dimensinal mdel have mre advantages. Epely-Chauvin, et. al., [11] utilized Flw-3D t investigate lcal scur in plunge pl fr different sluice angle. They used k-ε turbulence clsure. The btained results agree with experimental results. Wang, et. al., [12] studied the lcal scur f bridge piers using numerical analysis and experimental study. The researchers used Flw-3D prgram, k-ε turbulence clsure, and LES (Large Eddy Simulatin) methd. The btained results f numerical analysis agree well with experimental results. They defended that the numerical analysis is cheaper than an experimental study. In this study, the scur depths have been determined using Flw-3D packed prgram. The finite- element based with k-ε turbulence clsure has been emplyed t slve the flw field. A mdel has been prpsed t simulate the scuring prcess using nnchesive sediment (d 50 =2mm), three different discharges (15, 20, and 30L/s) and three different head highs (0.25, 0.50 and 1.00m). The btained results have been cmpared with experimental results. 2. RESEARCH SIGNIFICANCE Lcal scur can be described as a lcal ersin event caused by the water mvement. Examples f lcal scur are fund at places where the flw is accelerating, such as bridge piers, energy breaking structures, r where turbulence ccurs. Fr the preventin f lcal scur which are detrimental t water cnstructins, it is imprtant t determine the prbable depth f lcal scur and their gemetry, prject, and peratin. The reasn fr the cllapse f many histrical water structures is lcal scur. Tday, due t lcal scur, hydraulic structures are damaged and heavy damage is seen (Figure 2). Fr this reasn, the issue f the scur in hydraulic structures is a current issue. 2

10 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1A31PB; pp:1-7. (a: Kediri Grundsill weir at (b: Mrican weir at Gadjah Wng Lgawa River) River) [13] Figure 2. Damaged weir samples at Indnesia 3. NUMERICAL METHODS Flw-3D is a general-purpse cmputatinal fluid dynamics (CFD) sftware that has been used t simulate flw field. Fluid mtin is defined with nn-linear, transient, secnd-rder differential equatins. This methd is called as CFD. A numerical slutin f these equatins invlves apprximating the varius terms with algebraic expressins. The resulting equatins are then slved t yield an apprximate slutin t the riginal prblem. The prcess is called simulatin [14]. CFD prgram uses Navier-Stkes and cntinuity equatins in the simulatins. This technic is quite fast in getting results thanks t evaluate lts f parameters at the same time. The equatins f CFD fr three-dimensinal analysis as fllws: where u, v, w are the velcity cmpnents f x, y, z crdinate system, respectively. ρ is the fluid density, p is the pressure, t is the time, υ is the dynamic viscsity, and X, Y, Z acceleratin frce accrding t Cartesian crdinate system. The Flw-3D prgram has been utilized t estimate equilibrium scur depth at dwnstream f classical rectangular weir with free verfall. In this study, three different head highs (25cm, 50cm, and 100cm) and three different discharge (15, 20, and 30L/s) have been used t run ttal nine analyses. The upstream channel has 6.00m lng and 0.51m width. Mntype sediment material (d 50 =0.002m and ρ=2600t/m 3 ) placed at dwnstream f the weir and sediment layer has 1.50m high and 1.25m width. The sediment layer has 1.50m high and 1.25m width at dwnstream f the weir (Figure 3a). The classical rectangular weir has 0.25m height, 0.167m width and 0.05m thickness. The ttal weir high is 0.70m (Figure 3b). (1) (2) (3) (4) 3

11 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1A31PB; pp:1-7. (a) (b) Figure 3. a) Designed numerical mdel b) The classical rectangular weir As shwn in the Fig.4, three mesh blcks have been used in this study. The first ne is the dwnstream f the weir and in this blck; mesh size has been determined 0.03m fr every rectangular grid. The secnd ne is the weir regin and 0.015m rectangular grids have been used. The last ne is the upstream f the channel and 0.06m rectangular grids have been utilized. Ttally, apprximately mesh cells have been used fr this study. Figure 4. Mesh blcks The bundary cnditins f the study have been shwn in the Figure 5. T designate bundary cnditin, Q character at upstream f the channel has been used and it refers t discharge. P character at dwnstream f the channel has been utilized and it refers t pressure elevatin. W character refers t wall cnditin at right and left side f channel. S character in the junctin area f the mesh blcks refer t symmetry. 4

12 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1A31PB; pp:1-7. Figure 5. Bundary cnditins Analyzes have been run fr 3600 secnd and k-ε turbulence clsure have been chsen. The critical Shields number has been selected as RESULTS AND DISCUSSION Nine analyses have been run fr different discharge and head high. The btained results have been cmpared with experimental results. The experimental study has been carried ut at Fırat University Hydraulic Labratry (Turkey). Dey and Raikar [15] (2007) cnducted 9-hur experiments fr equilibrium scur depth. They stated that the equilibrium scur depth btained at abut 600 secnds. Researchers have argued that the depth f scur changed expnentially. The Equatin (5) has been suggested by researchers. (5) where, t is the time, d s is the scur depth at t, d se is the equilibrium scur depth, and a is the time scale. As shwn in the Figure 6, the numerical and experimental studies have been cmpared and expnential curve have been fitted as suggested by Equatin (5). Accrding t graphs, the equilibrium scur depth has been btained at abut 1 hur fr each study. The numerical and experimental results are cmpatible with each ther. In additin, that the expnential curve is agree well with the numerical and experimental studies. Mrever, the scur depth is increasing with increased discharge. (a) (b) Figure 6. a) Fr Q=15L/s, H=25cm, and T=25cm b) Fr Q=30L/s, H=100cm, and T=25cm 5

13 Analyze n Experiment N 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1A31PB; pp:1-7. Where, Q is the discharge, H is the head high and T is the tail water. The crrelatin cefficient (R 2 ) f experimental and numerical studies varied between and , respectively. The relative errr varied between percent. This value is acceptable fr numerical analyses (Table 1). Table 1. The result f the numerical and experimental studies Relative Q Experimental Study CFD Errr (L/s) R 2 d se (cm) T (-) d sn (cm) R 2 d se (cm) T (-) d sn (cm) (%) in which, d sn is the equilibrium scur depth 5. CONCLUSION In this study, the equilibrium scur depth at the dwnstream f the classical rectangular weir has been estimated with the CFD methd. The btained results shw that the equilibrium scur depth is btained at abut 1 hur fr the numerical and experimental studies. Furthermre, the expnential curve agrees well with results. ACKNOWLEDGEMENT This wrk was financially supprted by the Scientific and Technlgical Research Cuncil f Turkey (TUBITAK). The Flw-3D sftware was prcured by the TUBITAK under Prject N. MAG 115M478. This study was carried ut in the cntext f Erdinç Ikinciğulları s PhD thesis at Fırat University. The authrs wuld like t thank Mustafa TUNÇ (Fırat University, Turkey) fr their cntributins. REFERENCES [1] Wang, S.S.Y. and Adeff, S.E., (1986). Three-dimensinal Mdelling f River Sedimentatin Prcesses. Prc., 3rd Internatinal Sympsium. n River Sedimentatin, University f Mississippi, University, Miss, [2] Van Rijn, L.C., (1987). Mathematical Mdeling f Mrphlgical Prcesses in the case f Suspended Sediment Transprt. Delft Hydr. Cmmunicatin N:382. [3] Demuren, A.O. and Rdi, W., (1986). Calculatin f Flw and Pllutant Dispersin in Meandering Channels. J. Fluid Mech., Cambridge, U.K., 172, [4] Lin, B.L. and Falcner, R., (1996). Numerical Mdeling f Three- Dimensinal Suspended Sediment fr Estuarine and Castal Waters. Jurnal Hydraulic Research, 34:1, pp: [5] Olsen, N.R.B. and Kjellesvig, H.M., (1998). Three-Dimensinal Numerical Flw Mdeling fr Estimatin f Spillway Capacity. Jurnal f Hydraulic Research, 36:5, [6] Savage, B.M. and Jhnsn, M.C., (2001). Flw ver Ogee Spillway: Physical and Numerical Mdel Case Study. Jurnal f Hydraulic Engineering. Vl:127, N:8, pp:

14 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1A31PB; pp:1-7. [7] Sungyul, Y., Hng, K., and Hwang, M., (2002). A 3-dimensinal Numerical Study f Flw Patterns arund a Multipurpse Dam. Prceedings f the 5th Internatinal Cnference n Hydrinfrmatics, Cardiff, UK. [8] Amrim, J.C., Rdrigues, R.C., and Marques, M.G., (2004). A numerical and Experimental Study f Hydraulic Jump Stilling Basin. Advances in Hydrscience and Engineering 4. [9] Vasquez, J.A. and Walsh, B.W., (2009). CFD simulatin f Lcal Scur in Cmplex Piers Under Tidal Flw. 33rd IAHR Cnference Water Engineering fr a Sustainable Envirnment, Vancuver. [10] Wu, W., Rdi, W., and Wenka, T., (2000). 3D Numerical Mdeling f Flw and Sediment Transprt in Open Channels. Jurnal f Hydraulic Engineering, 126(1):4-15. [11] Reda, M.R. and El-Hady, A., (2011). 2D-3D Mdeling f Flw Over Sharp-Crested Weirs. Jurnal f Applied Sciences Research, pp: [12] Wang, C., Liang, F., and Yu, X., (2016). Experimental and Numerical Investigatins n the Perfrmance f Sacrificial Piles in Reducing Lcal Scur Arund Pile Grups. Natural Hazards, [13] Yulistiyant, B., (2009). Lcal Scur Dwnstream f a Weir with Varius Type f Stilling Basin Prc. Internatinal Cnference n Sustainable Develpment fr Water and Wastewater Treatment, Muwarek, December, 1-8, Ygyakarta [14] /flw3d/v11.2/help/thery.html#verview [15] Dey, S. and Raikar, R.V., (2007). Scur belw a high vertical drp. Jurnal f Hydraulic Engineering, 133(5):

15 3 rd Internatinal Science Sympsium Status: Prceeding Bk ISS2018 (September 5-8, 2018) ID : A32PB Alp Buğra Aydın Fırat University, baydin@firat.edu.tr, Elazığ-Turkey Muhammed Cihat Tuna Fırat University, mctuna@firat.edu.tr, Elazığ-Turkey RESEARCH ON THE IMPORTANCE OF GROUNDWATER ABSTRACT Apprximately 70% f the Earth's surface is cvered with water. 97.5% f these waters are salt water and the remaining 2.5% is cmpsed f fresh water. Althugh there is such a large water mass n earth, nly 0.3% f fresh water is available n the surface at any time. Grundwater has been increasingly imprtant because f the distinct decrease in surface water, pllutin and excessive cnsumptin. Grundwater is frmed as result f the water n the surface filling prus layers pr empty spaces f fractured, cracked rcks by infiltrating dwn under effect f gravitatin. Grundwater is used fr many purpses, such as drinking and using water supply, electric pwer generatin, irrigatin f agricultural areas. It shuld nt be frgtten that undergrund waters like all surces are nt inexhaustible. Excessive peratin f uncnsciusly pened drilling wells and drught resulting frm glbal warming are adversely affecting the undergrund water resurces. Many cuntries have cme ut regulatins and laws t use f grundwater resurces in the best pssible way and t prtectin f ptential. Hwever, mst f these cuntries d nt have a systematic mnitring netwrk fr the cntinuus cntrl f undergrund water fields, current values and quality. Fr this reasn, it is nt pssible t create an actin plan fr the sustainable use f grundwater. Frm this infrmatin, the grundwater resurces prvided by abut 95% f the fresh water shuld be used in a planned way in this perid when the earth is facing the drught and water prblem. Otherwise, there will be a big water prblem all ver the wrld. Keywrds: Grundwater, Drught, Fresh Water, Glbal Warming, Pllutin 1. INTRODUCTION Frmatin and Mvement f Undergrund Waters, which is the mst imprtant factr fr survival activities f living beings, is used by human beings fr drinking water, irrigatin and varius industrial purpses. Water, which has been in hydrlgical cycle fr centuries, can be fund in different envirnments and in different situatins. There are ttal 1.4 billin km 3 water in the wrld. 97% f these waters are salt water and the remaining 3% is fresh water. Abut 69% f fresh water is in the glaciers, 30.1% is undergrund and the rest is in surface water (Figure 1).

16 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1A32PB; pp:8-13. Figure 1. Distributin f Earth s Water (Aydın, 2017) The water in the wrld is cnstantly in mtin. In this cycle, called hydrlgical cycles, the water falls frm the ceans and seas t the atmsphere and the Earth again frm the atmsphere. A part f the precipitatin falling t the superficial strage system frm the atmspheric strage system passes thrugh the infiltratin int the sil misture strage system. This depends n the prsity and permeability f the sil. It then passes thrugh the perclatin t the undergrund strage system. Thus, grund waters are frmed (Figure 2). Grundwater is frmed as result f the water n the surface filling prus layers pr empty spaces f fractured, cracked rcks by infiltrating dwn under effect f gravitatin (Bayazıt, 2013; Usul, 2008). Figure 2. Frmatin f grundwater 9

17 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1A32PB; pp:8-13. Grundwater is used fr many purpses because it des nt require any refinement and perated in a shrt time. In additin, the imprtance f grundwater has gradually increased due t the increasingly reduced, plluting and excessive use f surface water that can be easily reached. Areas f Use f Grundwater Grund waters cme ut n earth in different ways. Grundwater is called the surce if it cmes t the surface by natural means. It can als be drawn t the surface by accumulatin in wells. The grundwater at different temperatures is used in different areas accrding t temperatures: Electric Energy Generatin: Gethermal resurces with a temperature f C can be perated by high pressure steam steam machines t generate electricity (Serpen, 2017). Figure 3. Electric energy generatin (Serpen, 2017) Industrial Use: Hydrthermal water at temperatures f 90 C and abve is generally used in the industry fr drying. Grundwater is used ecnmically in the prductin f milk and salt in the fd industry; cement prductin in the cnstructin industry; chemical substances in the chemical industry; in the paper and cellulse industry (Günerhan, 2015). Heating: Temperatures f 50 0 C and abve are used fr the purpse f heating up in residential, greenhuses, public institutins and many mre places (Kzak, 2016). In Turism Area: Undergrund spa resurces are widely used in spa turism (Kervankıran, 2012). In Agriculture: 65% f grundwater n the earth is used fr irrigatin purpses (Taşkın and Vardar, 2016). Undergrund waters, which can be used effectively in many areas, are cnsumed uncnsciusly as there is nt enugh supervisin and practice. This leads t majr scial and envirnmental prblems. 2. RESEARCH SIGNIFICANCE The wrld is experiencing a great water prblem. In such a perid, grundwater resurces are f great imprtance. In this study, the areas f use f grundwater, the envirnmental impacts resulting frm the uncnscius cnsumptin, the factrs that cause cntaminatin, and the rules t be cnsidered during the use f peple were mentined. In this way, peple have been made aware f the need fr mre efficient use f grundwater. 10

18 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1A32PB; pp: UNCONSCIOUS CONSUMPTION OF GROUNDWATER AND ENVIRONMENTAL IMPACTS It is knwn that 65% f grundwater in Turkey is used as agricultural irrigatin, 25% drinking and using water, and 10% as industrial water (Özbay, et. al, 2011). The decrease in surface waters and increased pllutin have further increased demand fr grundwater resurces. T meet this demand, mre grundwater was pened t perate (Figure 4). This has led t mre utilizatin f the current capacity. Figure 4. Undergrund water perating reserve (DSI, 2014) Table 1. Annual grundwater ptential accrding t basins, 2014 (DSİ, 2004) Annual Grundwater Ptential Accrding t Basins, 2014 Basin N Basin Name Grundwater Nutritin Reserves (hm³/yıl)(2014) 01 Meriç-Ergene Marmara Susurluk Kuzey Ege Gediz Küçük Menderes Büyük Menderes Batı Akdeniz Antalya Burdur Göller Akarçay Sakarya Batı Karadeniz Yeşilırmak Kızılırmak Knya Kapalı Dğu Akdeniz Seyhan Asi Ceyhan Fırat-Dicle Dğu Karadeniz Çruh Aras Van Gölü Ttal Grundwater Operatinal Reserve (hm³/yıl)(2014) 11

19 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1A32PB; pp:8-13. In rder fr the undergrund water resurces t be sustainable, the amunt f cnsumptin must be less than the nutritinal capacity. DSI, 2014 has determined the grundwater nutritin and peratinal reserves f the basin in Turkey. As a result f this research it was determined that the amunt f nutritin in many basins is clse t the peratin reserve (Table 1). This research shws that ur grundwater resurces are at great risk. As a result f glbal warming, drughts and ver-explitatin f uncnscius drilling wells as well as grundwater surces are plluted as a result f natural pllutants and human activities. This situatin negatively affects available grundwater resurces. 4. CAUSES OF POLLUTION OF UNDERGROUND WATERS Grundwater resurces like all surces are nt inexhaustible. Undergrund waters, which cnstitute a large part f the fresh water f the wrld, mve very slwly under the grund. Pllutants are cntaminated later than surface waters because their penetratin int grundwater is later. Hwever, the cleaning f cntaminated grundwater is very difficult and cstly, even in sme cases impssible (Ünal and Sargın, 2001). In table 2, the self-renewal perid f the grundwater accrding t the surface water is seen t be lnger. Fr this reasn, it is necessary t determine the elements causing pllutin f grundwater and frequently cntrl it. Table 2. Water resurce renewal perid (Shiklmanv and Rdda, 2003) Water in the Hydrsphere Renewal Perid Oceans 2500 Years Grundwater 1400 Years Plar Ice 9700 Muntain Glacier 1600 Lakes 17 Marshes 5 Sil Misture 1 Channel Netwrk 16 Days Atmsferic Humudity 8 Days Bilgical Water A Few Hurs Pllutin f grundwater may be natural r artificial reasns (Şahin et al, 2011): The mst imprtant reasn fr the pllutin f grundwater is the mixing f dmestic wastes int grund waters. This situatin is due t the inadequacy f infrastructure facilities. Factries prduce chemical and envirnmentally hazardus substances in high quantities that can affect peple and the envirnment. Many factries d nt have methds f waste dispsal and dispsal. These txic waste materials cause serius damage t grundwater. As a result f veruse r withdrawal f grundwater near seaside, there is a mixing zne between grundwater and seawater. This affects the availability f grundwater. Grundwater is cntaminated by many causes such as sewerage leaks, fertilizers used in agricultural areas, animal wastes, mine waste, leaks frm chemical strage areas. Cntaminated waters are always a threat t the envirnment. Fr this reasn, in rder t prtect limited undergrund water resurces, it is necessary t take frequent measures t check these surces and t take precautin when there is any sign f pllutin. In this cntext, Turkey in 2012 in 12

20 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1A32PB; pp:8-13. rder t prtect the quality f grundwater resurces "Pllutin and Prtectin f Grundwater Against Crruptin" was published regulatins. In additin, the "Grundwater Measurement Systems" regulatin was published in 2013 and the grundwater resurces in the cuntry were tried t be cntrlled. 5. CONCLUSION Turkey is nt a water-rich cuntry, althugh it is surrunded by water n three sides. Fr this reasn, it is necessary t use existing water resurces efficiently. Particular emphasis shuld be given t undergrund water resurces, which can be expressed as strategic resurces. In rder t develp the undergrund water management capacity, the amunt and quality f grundwater must be cntrlled simultaneusly. Otherwise we may lse grundwater resurces. REFERENCES Aydın, A.B., (2017. Basınçlı Knduitlerde Enkesit ve Kapak Gemetrisinin Hava Giriş Verimine Etkisi. PhD Thesis, Fırat University Institute f Science and Technlgy. Bayazıt, M., (2013). Hidrlji. Birsen Yayınevi Günerhan, H., (2015). Türkiye de Jetermal Endüstri nin Gidişatı, Makine Mühendisleri Odası Dergisi, Vl:56 Issue:664, ss: Kervankıran, İ., (2012). Afynkarahisar Ilinde Jetermal Enerji Kullanımı Ve Srunları. Marmara Cğrafya Dergisi, Issue:25, ss: Kzak, M., (2016). Knut Isıtmacılığın da Jetermal Yenilenebilir Enerji Kaynağının Kullanılmasının Araştırılması, Süleyman Demirel Üniversitesi YEKARUM e-dergi, Vl:3, Issue:2, ss: Özbay, Ö., Yıldız, D. ve Kırmızıtaş, H., (2011). Görünmez Stratejik Kaynak: Sınıraşan Yeraltı Suları, ORSAM Su Araştırmaları Prgramı, Rapr N:7. Serpen, U., (2017). Türkiye de Jetermal Endüstri nin Gidişatı. 13. Ulusal Tesisat Mühendisliği Kngresi, Teskn, İzmir, ss: Şahin, Ü., Tunç, T. ve Örs, S., (2011). Yeraltı Suyu Kirliliği Açısından Atık Su Kullanımı. Tarım Bilimleri Araştırma Dergisi 4(1): Taşkın, O. ve Vardar, A., (2016). Tarımsal Üretimde Bazı Yenilenebilir Enerji Kaynakları Kullanımı, Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi, Vl:30, Issue:1, ss: URL 1: Usul, N., (2008). Mühendislik Hidrljisi, ODTÜ Yayıncılık. Ünal, A.A. and Sargın, A.H., (2001). Yeraltı Suyu Kirliliği, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü. 13

21 3 rd Internatinal Science Sympsium Status: Prceeding Bk ISS2018 (September 5-8, 2018) ID : A33PB Alp Buğra Aydın Fırat University, baydin@firat.edu.tr, Elazığ-Turkey Muhammed Cihat Tuna Fırat University, mctuna@firat.edu.tr, Elazığ-Turkey USE OF PLUNGING WATER JETS IN FLOTATION CELLS ABSTRACT The necessity f prcessing very fine res in the liberatin size with the depletin f high-grade re depsits in mining reveals the imprtance f fltatin. Fltatin is a methd f enriched by the launching f metallic and nn-metallic very thin size res. There are many methds used fr re enrichment in the mining sectr. The main purpse f these fltatin methds is t create air bubbles inside the cell. The thin grains in the liquid are transprted t the liquid surface by hlding the air r air bubbles. As a result f the investigatins, it has been determined that fltatin efficiency is increased by increasing bubble number and decreasing bubble size and very fine sized particles are enriched efficiently. Fr this reasn, the amunt, size and distributin f air bubbles are f great imprtance in fltatin methds. In recent years, the plunging water jets widely used in the ventilatin f water are distributing the air int small diameter bubbles in water mass and cnstitutes a tw-phase zne. The results have shwn that water jets can be efficiently used by integrating int fltatin cells. Keywrds: Plunging Water Jet, Fltatin, Bubbles, Ventilatin, Mining 1. INTRODUCTION Minerals frmed in the earth's crust as a result f varius natural events and having ecnmic value are defined as re (Dğanay and Altaş, 2015). Ore depsits have a great place in the ecnmic imprvement and develpment f cuntries. These valuable minerals in the undergrund must be perated in rder t be used as ecnmic pwer. Hwever, it is necessary t separate frm the unwhlesme materials such as sil and stne in the re lcated in a place. This prcess is called enrichment f re (Tlun, 1961). As the res are f different structure and feature, there are mre than ne methd fr the enrichment f re prcess t be carried ut. In this study, it has been mentined that flatatin, which is an enrichment f re methd, and water jets, which is a hydraulic structure, can be used fr fltatin. 2. RESEARCH SIGNIFICANCE Many methds are used fr the separatin f slid materials that ccur during the peratin f mines which have a great cntributin t the natinal ecnmy. In this study, it was stated that the water jets cmmnly used in the aeratin f water will be used efficiently fr the purpse f fltatin.

22 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1A33PB; pp: ENRICHMENT OF ORE METHODS All f the prcesses fr separating nn-ecnmic materials frm minerals that have ecnmic imprtance in an re are called enrichment f re. As a result f the reductin f rich res, the necessity f separating the precius minerals in the cnstructins f the lw-grade res f the pr re has increased the imprtance f re enrichment. Enrichment f re is carried ut in different ways due t differences in structure and prperties f the mines. These methds; Classificatin by size and enrichment with triage, Enrichment with gravity (specific gravity difference) Enrichment with magnetic separatin, Enrichment by electrstatic separatin, Chemical enrichment Enrichment by fltatin methd (Orel and İmre, 1967) (Tlun, 1961). The methd f enrichment is selected accrding t size distributins and the differences in the physical, chemical, physicchemical prperties f all minerals f value and wrthless in the re (Tatar, et. Al., 2011) Tday, ne f the mst frequently used re enrichment methds is fltatin. This methd is widely used because it prduces high grade and efficient cncentrate frm small size res. 4. FLOTATION Fltatin is a methd f enrichment f metallic and nn-metallic very fine res by launching. Fltatin, which was develped in 1920's years, is the mst widely used re enrichment methd tday. In this methd, mineral particles with different physic-chemical structures are separated by sticking t the air bubbles. Many fltatin methds have been develped t prduce mre efficient and lwer cst cncentrates (Hacıfazlığlu, 2007). Sme f these methds are as fllws (Canplat, 2017). Mechanical cell fltatin (Figure 1) Clumn fltatin (Figure 2) Jet fltatin (Figure 3) Pneumatic fltatin (Figure 4) Centrifuge fltatin (Figure 5) Figure 1. Mechanical cell fltatin (Hacıfazlığlu, 2007) Figure 2. Clumn fltatin Cell (Sastri, 1998) 15

23 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1A33PB; pp: Figure 3. Jet fltatin cell (Jamesn, 1995) Figure 4. Pneumatic fltatin cell (Hacıfazlığlu, 2007) Figure 5. Centrifugal fltatin cell (Hacıfazlığlu, 2007) In all f the mentined fltatin methds, the main purpse is t frm bubbles in very large and very fine sizes. The increase in the number f bubbles and the decrease in size increase the fltatin efficiency mre. In this way, much smaller granules can be enriched effectively (Aytaç, 2017). In recent years, plunging water jets, which are widely used fr the aeratin f water, distribute the air they are entrained int small masses f bubbles int water mass and frm a twphase zne. Many studies have been carried ut t determine the characteristics f the bubbles that plunging water jets are dragging. The results have shwn that plunging water jets can be efficiently used by integrating int fltatin cells. 5. PLUNGING WATER JETS Plunging water jets pass thrugh the air and drag certain amunts f air alng with the liquid clumn. The jet that falls t the liquid pl creates a gas film with the effect f the air it drifts. The unbalanced gas film then spreads in the frm f bubbles. The air bubbles spread twards the depth f the pl due t the mmentum f the plunging jet. Air bubbles frmed by the buyancy f water effects begin t rise t the surface f the water (Bağatur and Baylar, 1998) (Figure 6). Several studies have been carried ut n the distributin f air bubbles. 16

24 17 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1A33PB; pp: Smth jet Oscillating annulus Ascending bubbles Descending bubbles Large penetratin depth, D p Ascending bubbles Descending bubbles (1-2 mm dia.) Surface bubbles Rippled jet surface Inward flw f surface bubbles Plunging pint Jet Vrtex Rugh jet Intense surface rughness Clsely packed bubbles (2 mm dia. apprx.) "Bils" (emergent bubbles) (a) (b) (c) (d) Plunging pint Jet Inward flw f surface bubbles Figure 6. Water jet types (Emirğlu and Baylar, 2003) Van de Sande and Smith 1975 investigated the effect f air bubbles caused by the effect f a plunging water jet n xygen transfer. In this study, air bubble sizes were tried t be determined by using the phtelectric capillary methd. They have determined an empirical crrelatin fr bubble penetratin depth with the mass transfer mdel they have develped. Clanet and Lasheras 1997 prpsed a mdel fr estimating the depth f penetratin f air bubbles entrained by a circular plunging water jet in a pl f water. They have determined that penetratin depth is a functin f bubble terminal speed sizes with jet mmentum. Bin 1993; Ohkawa et al 1987 have determined that the large air bubbles are 3-4mm and the thin air bubbles are mm. Suciu and Smigelschi 1976 determined that thin air bubbles are mm. As seen frm the researches, water jets cnstitute small diameter and numerus bubbles. Fr this reasn, water jets can be used efficiently in fltatin prcesses. 6. CONCLUSION All f the prcesses fr separating nn-ecnmic materials frm minerals that have ecnmic imprtance in an re are called enrichment f re. The mst cmmnly used re enrichment methd is fltatin. Fltatin is a methd f enrichment f metallic and nn-metallic very fine res by launching. As a result f the investigatins, it has been determined that fltatin efficiency is increased by increasing bubble number and decreasing bubble size and very fine sized particles are enriched efficiently. Water jets are used effectively in the aeratin f water by means f small and numerus bubbles. In this study it was stated that water jets culd be used efficiently by integrating int fltatin cells.

25 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1A33PB; pp: REFERENCES Aytaç, A., (2017). Kapaklı Knduitli Fltasyn Hücreleri Fiziksel Parametrelerinin Havalandırma Perfrmansına Etkisi. M.S. Thesis, Fırat University Institute f Science and Technlgy. Bağatur, T. and Baylar, A., (1998). Su Jetleri ile Havalandırma ve Pratik Uygulamaları. DSİ Teknik Bülten, Sayı:92, pp: Bin, A.K., (1993). Gas entrainment by plunging liquid jets. Chem. Eng. Science, Great Britain. Canplat, B., (2017). Kapaklı knduitli fltasyn klnlarının havalandırma perfrmansının incelenmesi. M.S. Thesis, Fırat University Institute f Science and Technlgy. Clanet, C. and Lasheras, J.C. (1997). Depth f penetratin f bubbles entrained by a plunging water jet. American Institute f Physics, Fluids 9(7), pp: Dğanay, H. and Altaş, N.T., (2015). Dğal Kaynaklar. PEGEM Akademi. Emirğlu, M.E. And Baylar, A., (2003). Rle f Nzzles with Air Hles in Air Entrainment by a Water Jet. Water Quality Research Jurnal f Canada, 38(4): Hacıfazlığlu, H., (2007). The Intrductin f Alternative Fltatin Methds. Mining, Vl:46, Issue:3, pp:23-41, Jamesn, G.J. (1995). Bubbly Flws and Plunging jet Fltatin Clumn, Twelfth Australasian Fluid Mechanics Cnference, pp: Ohkawa, A., et al., (1987). Plunging Water Jet System. Bitechnlgy and Biengineering, Great Britain. Orel, K. and İmre, Ü., (1967). Cevher Zenginleştirme Hakkında Ana Bilgiler. Vl:6, Issue:2, pp: Suciu, G.D. and Smigelschi, O., (1976). Size f the Submerged Biphasic Regin in Plunging Jet Systems. Chemical Engineering Science, Vl:31, Issue:12, pp: Sastri, S.R.S., (1998). Clumn Fltatin: Thery and Practice. Frth Fltatin Jamshedpur, pp:44-63 Tatar, Ç., İpekğlu, Ü., Aksy, O., and Mallı, T., (2011). Madenciliğe Giriş. Dkuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Yayınları N:319. Tlun, R., (1961). Cevher zenginleştirme -MineralIerin ayrılma prensipleri ve maden sanayindeki tatbikatı. Maden Teknik ve Arama Dergisi, Vl:56, Issue:56, pp: Van de Sande, E. and Smith, J.M., (1975). Mass Transfer frm Plunging Water Jets. Chem. Eng. J., Great Britain. 18

26 3 rd Internatinal Science Sympsium Status: Prceeding Bk ISS2018 (September 5-8, 2018) ID : A34PB Alp Buğra Aydın Fırat University, baydin@firat.edu.tr, Elazığ-Turkey Muhammed Cihat Tuna Fırat University, mctuna@firat.edu.tr, Elazığ-Turkey DESING DEFICIENCIES OF BOTTOM OUTLET ABSTRACT Bttm utlets are under the influence f high flw rates. The pressure values n the surface f the bttm utlet decrease and becme belw the vapr pressure due t these high flw speed. When these values are reached at sme pints alng the bttm utlet, hydrdynamic frces may reveal, which can create cavitatin damage n the surface. In rder t prevent cavitatin damage, the air vent is placed at the dwnstream f gate where the flw rate is high. it is necessary t determine the flw vlume by predicting the amunt f air entering the system frm the air hle fr the crrect design f the utlet wrks structures which are f great imprtance fr dams. It is als necessary t investigate the hydrdynamic effects f the twphase flw. In this study, imprtant effects n the design f the bttm utlets have been mentined. Keywrds: Bttm Outlet, Hydraulic Structures, Cavitatin Tw- Phase Flw, Air Entrainment 1. INTRODUCTION Dams are water structures which built t supply water needs f peple, irrigatin t the agricultural area and generating electricity. Dramatic scial catastrphes are emerging as well as financial lsses in the case f failure/cllapsing f dams, which have crucial ecnmic imprtance. Demlitins ccurring in dam structures are classified int tw types as structural and perfrmance-based demlitin. Structural demlitin ccurs as a result f alteratin f cnstructin and prperties. Perfrmance degradatin ccurs as a result f exceeding the perfrmance limits, and undesirable results ccur in the structure (Tung and Yen, 1993). When dams that have been destryed r failured thrughut histry have been examined, it has been determined that these demlitins/failures ccur frm different causes and that the demlitin/migratin is caused by a cmbinatin f ne r mre f these reasns. These reasns; Design and analysis errrs Lng-term rains and flds Inadequate spillway design Infiltratin r piping frm the dam bdy r fundatin Inadequate maintenance Insufficient cnstructin quality Gelgical, hydrlgical, engineering and ther issues can be listed as missing infrmatin (Abay et al, 2015). Apprximately 200 dams in the 20th century were damaged due t hydrlgical, hydraulic r structural design deficiencies (Yenigün, Sepetçiğlu, 2012) (Uzel, 199). Every element must be designed crrectly in rder t prevent demlitin /failure in a dam. In this

27 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1A34PB; pp: study, imprtant effects n the design f the bttm utlets have been mentined. 2. RESEARCH SIGNIFICANCE Bttm utlets are ne f the imprtant elements f dams. Design faults f these structures under the influence f high flw rates can cause cstly and even irreversible damage. In this study, the cavitatin damages that are likely t ccur in the dipsavak structures and the necessities fr reducing / eliminating this damage are explained and the designer is brught light. 3. THE FUNCTIONS OF THE BOTTOM OUTLET STRUCTURES Bttm utlets, which have a great imprtance in terms f dam safety, are used t fulfill ne r mre f the fllwing functins. T reduce reservir water level s that maintenance and repair f dam structures can be dne, T transmit the fld discharge dwnstream, Emergency release f reservir water in the event f a crack in the dam, Slide in part f, Prviding a certain amunt f water flw in the dwnstream f the dam, Emergency evacuatin f the reservir against the danger f cllapse f the dam after the earthquake, Bttm utlets are used t reduce the spillway capacity, It is used t flushing the sediments in rder t prevent the strage capacity (Amirsayafi, 2015), (Najavi, et al., 2008). 4. EFFECTS TO BE CONSIDERED IN THE DESIGN OF BOTTOM OUTLETS Bttm utlets are under the influence f high flw rates. The pressure values n the surface f the bttm utlet decrease and becme belw the vapr pressure due t these high flw speed. When these values are reached at sme pints alng the bttm utlet, hydrdynamic frces may reveal, which can create cavitatin damage n the surface (Tullis, 1989) (Figure 1). Figure 1. Cavitatin damage in the Glen Canyn Dam (1983) (Jahani, 2011) 20

28 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1A34PB; pp: In rder t prevent cavitatin damage, the air vent is placed at the dwnstream f gate where the flw rate is high. By means f the air vent, the air in the atmsphere is drawn int the system and the pressure f the gate dwnstream is kept at mre secure levels (Ünsal, et. al., 2012). The air vent must be cnsidered t be large enugh t prevent cavitatin (Figure 2). Figure 2. The tw-phase flw at the bttm utlet (Ünsal, et. al., 2012) In rder t prevent cavitatin damage, the air entering the system thrugh the air gap mixes with the water t frm a tw-phase flw, which causes the flw vlume t increase (Falvey, 1980). The flw vlume must be determined s that the stilling basin placed in the dwnstream and utlet wrks can be designed in a healthy way. In rder t determine the flw vlume, the amunt f air drawn int the system must be predictable. Studies have been dne, and frmulatins have been develped t predict the amunt f air. Kalinske and Rbertsn (1943), Dettermers (1953), Campbell and Guytn (1953), Haindl and Strnik (1957), Rajaratnam (1962), Levin (1965), USACE (1964), Sikra (1965), Wisner (1965), Sharma (1976), Falvey (1980), Fuentes and Garcia (1984), Stahl and Hager (1999), Speerli (1999), Aydın (2002), Escarameia (2007), Ovesn (2008), Mrtensen (2009), Baylar, et. al., (2010), Ünsal vd. (2012), Gökgöz et al. (2014) and Aydın et al. (2016) carried ut experimental studies t investigate air-demand rati. The study f air entrainment in cnduits was cnducted by the prvince f Kalinske and Rbertsn (1943). They assciate the hydraulic jump with the air entrainment in the circular cnduits and determine that the air entrainment is a functin f the Frude number in the upstream f the hydraulic jump. In physical mdels, the empirical relatinship that describes air demand rati accrding t Frude number is as fllws ( Fr 1) 1.4 (1) wherein β; rati f vlume flw rate f air t that f water (air-demand rati), Fr; Frude number. The results f Kalinske and Rberstsn have been analyzed and mdified by a few researchers t prvide a basis fr predicting air admissin rate in such applicatins (USACE, 1964; Campbell and Guytn, 1953; Wisner, 1965; Sharma, 1976; Levin, 1965; Speerli, 2000). Campbell and Guytn (1953) determined that air velcity has a lgarithmic prfile n the water surface in their study f freestanding rectangular cnduits and develped the fllwing frmula ( Fr 1) (2) 21

29 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1A34PB; pp: Falvey (1980) determined that the velcity distributin in the bundary layer is based n a frce law and develped the fllwing frmula. y a u V0 1/ nv (3) where in; u : Lcal air velcity (m/s) V: Maximum water surface velcity (m/s) ya: Distance frm water surface (m) δ : Bundary layer thickness (m) ηv: Water surface rughness cefficient between 5.4 and 10. Haindl and Strnik (1957) used rectangular cnduits in labratry experiments and develped the fllwing equatin: ( Fr 1) (4) USACE (1964), He develped a relatinship between the number f Frude and the free-surface air intake by examining the prttype data f several dam's bttm utlet structures. The equality it has develped is as fllws ( Fr 1) (5) Speerli and Vlkart (1997) perfrmed varius field measurements. They have determined that the air cming frm the air vent and the air cming frm the dwnstream f channel are in an interactin. Accrding t this study, it was suggested that the flw f air entering the system due t pressure difference ccurred either frm the air vent r frm the channel dwnstream. Klachian, R., et al., 2012 investigated cavitatin frmatin by physical mdeling and numerical methds. He determined that the aeratin in the bttm utlet bubbles imprves flw cnditins and prevents cavitatin damage. As a result f the investigatins, it was determined that the amunt f air entrainment changes accrding t factrs such as Frude number, cnduit gemetry, gate gemetry, rati f channel crss sectin t air vent crss sectin, air vent psitin, air vent diameter. Hwever, it has been seen that the equatins btained as a result f these studies d nt give crrect results if the system parameters change. DSİ has published a structural design guide fr dams and hydrelectric pwer plants in 2012 and prvided detailed infrmatin n the design f dam members. The elements frming the bttm utlets and the design criteria f these elements are mentined in detail. Hwever, there is n mentin f the methds that can be used t predict the amunt f air drawn int the system and the design f the air vent. This situatin is thught t be a prblem in terms f design f bttm utlets. 5. CONCLUSION Bttm utlets are hydraulic structures built under the dam bdy t discharge the dam entirely, t reduce the spillway capacity and t give the necessary amunt f water t the dwnstream f the river. In rder t make the design f the bttm utlet structures in a healthy way, the air that is vacuumed int the system needs t be predetermined. In additin, the dynamic effects f the tw-phase flw must be cnsidered during design. Otherwise, it may be cstly r even impssible t return. 22

30 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1A34PB; pp: REFERENCES Abay, O., Baykan, N. ve Baykan, N.O., (2015). Tarih Byunca Barajların Elden Çıkma Nedenleri. 4. Water Cnstructin Sympsium. Antalya, Prceedings, pp: Amirsayafi, P., (2015). Measures fr Success in Dam Bttm Outlet Design. GSTF Jurnal f Engineering Technlgy Vl:3 N:3, ss: Aydın, İ., (2002). Air Demand Behind High Head Gates During Emergency Clsure. Jurnal f Hydraulic Research, Vl:40, N:1. Aydın, A.B., Öztürk, M., Özkan, F., and Tuna, M.C., (2016). The Effect f Hydraulic Radius n Aeratin Perfrmance in High Head Gated Cnduits. Internatinal Cnference n Engineerring Technlgy and Innvatin ICETI, pp: Campbell, F.B. and Guytn, B., (1953). Air Demand in Gated Outlet Wrks. Prceedings f the 5th Cngress n the Internatinal Assciatin f Hydraulic Research, Minnesta. Dettmers, D., (1953). Beitrag zur Frage der Belüftung vn Tiefschützen (A Cntributin t the Prblem f Aeratin f Deep Outlet Gates). Mitteilung der Versuchsanstalt für Grund u. Wasserbau der Technischen Hchschule, Hannver, H-4. DSİ, (2012). Barajlar ve Hidrelektrik Santraller Yapısal Tasarım Rehberi, 1. Baraj Kngresi. Escarameia, M., (2007). Investigating Hydraulic Remval f Air frm Water Pipelines. Prceedings f the Institutin f Civil Engineers - Water Management, 160(1): Falvey, H.T., (1980). Air-water Flw in Hydraulic Structures. Engineering Mngraph 41. U.S. Department f the Interir, Water and Pwer Resurces Service, Denver, Clrad. Fuentes, R. and Garcia, J.J., (1984). Influence f the Tunnel Length n the Hydraulic Mdeling f the Air Entrainment in the Flw Dwnstream f a High Head Gate. Prceedings f Sympsium n Scale Effects in Mdeling Hydraulic Structures, Esslingen, Germany, pp: Gökgöz, A., Güneş, M.C., Akkyunlu, Y., Ergün, Ö., ve Ünsal, M., (2014). Dairesel Knduitlerde Delik Yerinin Hava Giriş Perfrmansına Etkisi. KSU, Mühendislik Bilimleri Dergisi, 17(1), Haindl, K. and Strnik, V., (1957). Quantity f Air Drawn int a cnduit by the Hydraulic Jump and Its Measurement by Gamma- Radiatin. Kngres IHR, Lissab, D 31/1-7. Jahani, M., (2011). Cavitatin Effects n Stability, Ecnmic Life and Erfrmance f Hydraulic Structures. PhD Thesis, İstanbul Teknik Üniversitesi Bilim ve Teknlji Enstitüsü. Kalinske, A.A. and Rbertsn, J.W., (1943). Clsed Cnduit Flw. ASCE Transactins 108: Mrtensen, J.D., (2009). Factrs Affecting Air Entrainment f Hydraulic Jumps within Clsed Cnduits. M.S. Thesis, Utah State University, Lgan, Utah. Najafi, M.R., Rshan, R., Zarrati, A.R., and Kavianpur, M.R., (2008). Numerical Mdeling f Flw Cnditin in a Bttm Outlet. 16 th IAHR-APD & 3 rd IAHR_ISHS, Hhaia University Nanjing, China. Ovesn, D.P., (2008). Air Demand in Free Flwing Gated Cnduits. Master f Science, Utah State University, Lgan, Utah. 23

31 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1A34PB; pp: Rajaratnam, N., (1962). An Experimental Study f Air Entrainment Chai'acteristics f the Hydraulic Jump. J. II/st. Eng. (India), 42(7), Sharma, H.R., (1976). Air- entrainment in high head gated cnduits. Jurnal f the Hydraulic Divisin, ASCE, 102(HY 11), pp: Sikra, A., (1965). Air Entrainment in Shaft Spillways, Czechslavakia, Prace a studie 37, p:112. Speerli, J., (1999). Air Entrainment f Free-Surface Tunnel Flw. Prceedings f the 28th IAHR Cngress, Graz, Austria. Stahl, H. and Hager, W.H., (1999). Hydraulic Jump in Circular Pipes. Canadian Jurnal f Civil Engineering, 26(3), Tullis, J.P., (1989). Hydraulics f Pipelines. Jhn Wiley and Sns, Inc., Canada. 266 p. Tung, Y.K. and Yen, B.C., (1993). Sme Recent Prgress in Uncertainty Analysis fr Hydraulic Design. Reliability and Uncertainty Analyses in Hydraulic Design, p:17, ASCE, New Yrk, USA. USACE (United States Army Crps f Engineers), (1964). Air Demand-Regulated Outlet Wrks. Hydraulic Design Criteria, Sheet 050-1/2/3, 211-1/2, Uzel, T., (1991). Barajların Güvenliği. Yıldız Üniversitesi Yayınları, İstanbul. Ünsal, M., Baylar, A. ve Özkan, F., (2012). Dipsavaklarda Serbest Yüzeyli Akım Durumunda Hava Giriş Oranının Deneysel Olarak Incelenmesi, DSİ Teknik Bülteni, Ankara, Sayı:114, s:1-6. Wisner, P., (1965). On the Rle f the Frude Criterin fr the Study f air Entrainment in High Velcity Flws. Prceedings f 11th IAHR Cngress, Vl:1, Leningrad, USSR. Yenigün, K. ve Sepetçiğlu, M.Y., (2012). Güncel Baraj Hasarlarının Analizi. III. Ulusal Baraj Güvenliği Sempzyumu. Eskişehir. Prceedings, pp:

32 3 rd Internatinal Science Sympsium Status: Prceeding Bk ISS2018 (September 5-8, 2018) ID : A38PB Aykut Özplat Fırat University, azplat@firat.edu.tr, Elazığ-Turkey Alp Buğra Aydın Fırat University, baydin@firat.edu.tr, Elazığ-Turkey INVESTIGATION OF THE INFILTRATION OCCURRING IN DAMS IN TERMS OF GEOTECHNICAL AND HYDRAULIC ENGINEERING ABSTRACT Dams are very imprtant structures in terms f cuntry ecnmy. These structures, which have been cnstructed fr many years and have high cst, must serve safely in accrdance with the purpse f cnstructin. As a result f the researches, it has been determined that 28% f the demlitins f the dams stemmed frm infiltratin and piping in the bdy f the dams and n the fundatin sil. Infiltratin; the water in the upstream part f the dam is defined as cntinuus mvement twards the dwnstream part in an uncntrlled way. Many studies have been carried ut and many methds have been develped in rder t be able t analyze such engineering prblems and t minimize their effects. As a result f these studies it has been determined that infiltratin ccurring the dam bdy r reservir can be ignred as lng as they d nt cause any safety prblems. Hwever, due t the glbal climate change, the peratinal lsses caused by these leaks are f great imprtance. Therefre, the infiltratin prblems ccurring in such structures shuld be examined mre carefully. Keywrds: Dam, Infiltratin, Getechnical, Hydraulic, Piping 1. INTRODUCTION Dams are built t be used fr purpses such as drinking, watering and energy supply by accumulating water. The cnstructin f these structures, which prvide great cntributins t the cuntry's ecnmy, takes many years and csts are very high. The factr t be cnsidered mre than cst during the design and cnstructin f dams is safety f life. Many dams have been damaged due t reasns such as design mistakes r misapplicatin and have caused great lss f life and prperty (Abay et al 2015). Fr this reasn, it is necessary t serve safely in accrdance with the purpse f these structures. In rder t serve in accrdance with their purpse f dams, they must first accumulate water. Infiltratin is ne f the mst imprtant factrs that negatively affect water accumulatin f dams. Infiltratin is defined as the cntinuus mvement f the water in the upstream prtin f the dam uncntrllably twards the dwnstream part (Çilingir, 2007). Infiltratin can create majr prblems fr dams. As a result f the researches, it has been determined that 28% f the demlitins f the dams ccurred leakage and piping in the basins f the dams and n the fundatin sil (NRC, 1983).

33 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1A38PB; pp: Others Piping and Infiltratin Fundatin Overtpping Figure 1. Dam failure (NRC, 1983) Sme f the dams that were destryed due t infiltratin and piping were given in the table belw. Table 1. Dams that have been demlited due t infiltratin and piping since 1860 ((Abay, et al., 2015) Dam Name Cuntry Dam Type Height(m) Number f Deaths Eigiau Cedty Galler Gravity Dam Kantalai Sri Lanka Rckfill Dam 15 <82 Guhu Çin Rckfill Dam Lake Francis ABD Earthfill Dam - - Piedmnt N.1 ABD Earthfill Dam - - Davis ABD Earthfill Dam - - Owen Reservir ABD Earthfill Dam - - De Sabla Frebay ABD Earthfill Dam - - Yuba ABD Earthfill Dam - - Baldwin Hills ABD Earthfill Dam - - As can be seen, infiltratin is f great imprtance in terms f dam safety. Fr this reasn, it is very imprtant t determine the factrs affecting the infiltratin and the actins t be taken t prevent it. 2. RESEARCH SIGNIFICANCE Dams are very imprtant structures in terms f cuntry ecnmy. These structures, which have been cnstructed fr many years and have high cst, must serve safely in accrdance with the purpse f cnstructin. As a result f the researches, it has been determined that 28% f the demlitins f the dams stemmed frm infiltratin and piping in the bdy f the dams and n the fundatin sil. Infiltratin; the water in the upstream part f the dam is defined as cntinuus mvement twards the dwnstream part in an uncntrlled way. Many studies have been carried ut and many methds have been develped in rder t be able t analyze such engineering prblems and t minimize their effects. As a result f these studies it has been determined that infiltratin ccurring the dam bdy r reservir can be ignred as lng as they d nt cause any safety prblems. Hwever, due t the glbal climate change, the peratinal lsses caused by these leaks are f great imprtance. Therefre, the infiltratin prblems ccurring in such structures shuld be examined mre carefully. 26

34 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1A38PB; pp: FACTORS AFFECTING INFLITRAION The infiltratin that ccurs in dams adversely impacts the stability f the dam bdy r fundatin. Fr this reasn, it is necessary t determine the factrs affecting the infiltratin. When the prblem f seepage in the dams is examined, it is necessary t cnsider them in tw separate grups as infiltratin in the reservir and the dam bdy (Mengülğlu, 2014). The mst imprtant factrs affecting infiltratin in the reservir are the type f grund, the structure f the grund and the plant cver. Dams are requested t be built in areas where the imperviable grund is pssible, but this is nt always pssible. Fr this reasn, it is necessary t examine the mvement f water n prus sils. Since the grund grains have small, variable and irregular sectins, it is difficult t examine the current in detail (Mengülğlu, 2014). Fr this reasn, it is necessary t examine int cnsideratin a grund sectin with many vids. The first study t mdel the flw in the prus sil was made by Henry Darcy in The mvement f the water in the sample f sand placed in the circular sectin pipe was examined and the fllwing equatin was develped (Hacısüleyman, 2007). Figure 2. Darcy's current rule in the grund Such lsses in dams are generally negligible due t their small size. The mst visible part f infiltratin in the dams is the dam bdies. Dam bdies can be made frm a wide variety f materials. It can be made frm many materials like rck fill, earth bank, rller cmpacted cncrete, rck/earth fill. The mst imprtant task f these materials, which are selected accrding t the type f dam and the supply f materials, is t prvide impermeability. Fr this, the necessary care must be shwn thrughut the planning, prjecting and implementatin phases (Mengülğlu, 2014). 4. WHAT TO DO FOR PREVENTING INFILTRATION It des nt require interventin until the safety values calculated fr infiltratin in the dams. Hwever, it is necessary t take necessary precautins fr infiltratin n this value. The precautin t be taken vary accrding t the amunt f infiltratin and the regin in which it ccurs. Fr this reasn, the precautins t be taken against infiltratin shuld be examined in tw grups as infiltratin t ccur in the reservir and fundatin and infiltratins in the dam bdy. Fr infiltratin prblems caused by the grund in the reservir, the infiltratin netwrk shuld be created first. The infiltratin size is determined accrding t the infiltratin netwrk and varius methds can be used accrding t the infiltratin size. Sme f these methds are cutff trench, curtain f sheet piling, curtain f piles pured in place, and impermeable 27

35 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1A38PB; pp: material blanket. One r several f these methds can be used at the same time s that infiltratin can be cntrlled (Tsun, 2004). Figure 3. Infiltratin net at filling dam The infiltratin in the dam bdies cnstitutes a great danger. If infiltratin ccurs in the frm f piping in the filling dams, it causes destructin f the bdy. If the infiltratin is detected early, the dam must be evacuated, and the infiltratin zne must be repaired r ensured impermeable. In ther dams utside the fill dams, it has been determined that it des nt cause damage t the dam stability unless it exceeds the leakage limit values t be frmed in the dam bdy (Mengülğlu, 2014). 5. METHODS OF INFILTRATION ANALYSIS Several mdels and methds are used in the infiltratin analysis. Figure 4. Methds f infiltratin analysis (Engineerin Manual, 1986) Infiltratin analysis can be perfrmed by defining a general mdel that can identify the infiltratin event. In rder t frm this mdel, specific bundary cnditins and grund prperties shuld be determined. The develped mdels prvide a gd understanding f the reactins ccurring in the flw system during infiltratin. Electricity simulatin mdel, sand mdels and viscus flw mdels are used t perfrm the leak analysis. Analytical methds can be used in simple gemetric prblems. Numerical methds are the mst valid methd t identify the prblem in cmplex infiltratin cnditins (Eynur, 2004). The Laplace Equatin is the basis fr mst f the abvementined mdels and methds. There are sme acceptances fr the Laplace Equatin t be used infiltratin analysis (Figure 5). 28

36 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1A38PB; pp: Figure 5. Flw velcity cmpnents in the x and z directins f the saturated permeable flr (Çilingir, 2007) These: The lads h 1 and h 2 must be stable, ie the system must be in a statinary state. Water is cnsidered t be incmpressible It is accepted that the vid vlumes in the flr have nt changed It is assumed t be a laminar flw and the law f Darcy is applied. It is assumed that there are tw-dimensinal flw in planary envirnment. h hydraulic gradient in x directin: i x x (1) h hydraulic gradient in z directin: i z z (2) Accrding t the assumptins 1, 2 and 3 admissin principle f flw cntinuity, q V d d V d d (3) e x y q V d d z y V x x d z d d V d d V d y x y 1 x y z x y z y x z x y z (4) q e q 1 (5) d d 29

37 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1A38PB; pp: Vx x Vy dxd ydz Vydxdz y d x d y d z 0 (6) Using the Darcy rule, the velcity cmpnent in the x directin is, h Vx kix k (7) x the velcity cmpnent in the y directin is, h Vy kiy k (8) y Here, the term kh is called ptential r speed ptential and is usually dented as ϕ. V x (9) x V y y (10) Using Equatins 9 and 10, x y (11) Expressin has been btained. Thus, in the tw-dimensinal hmgeneus istrpic medium, the Laplace equatin fr the laminar flw is expressed (Brwn, 1993). 6. CONCLUSION Dams, which are f great imprtance in terms f natinal ecnmy, have t serve safely in accrdance with the purpse f cnstructin. In rder t be able t serve prperly fr the purpse f dams, it is necessary t accumulate water first. One f the mst imprtant factrs that adversely affect the accumulatin f water in dams is infiltratin. Especially, infiltratin that may becme a big prblem in filling dams needs t be taken care f carefully. Factrs affecting infiltratin shuld be thrughly investigated and apprpriate infiltratin analyzes perfrmed. Infiltratin can be ignred as lng as it des nt create any security prblems. Hwever, in these times when we have a water prblem due t glbal climate change, reducing the infiltratin lsses is f great imprtance in terms f efficient use f water resurces. REFERENCES Abay, O., Baykan, N. ve Baykan, N.O., (2015). Tarih Byunca Barajların Elden Çıkma Nedenleri. 4. Su Yapıları Sempzyumu. Antalya, Prceedings, pp: Brwn, W., (1993). Seepage Analysis and Cntrl fr Dams. U.S. Army Crps f Engineers, Washingtn, Çilingir, H., (2007). Tprak Dlgu Barajların Gövdelerindeki Sızmaların Snlu Elemanlar Yöntemi ile İncelenmesi: Büyükçekmece Barajı Uygulaması. M.S. Thesis, İstanbul Technical University Institute f Science and Technlgy. Engineering Manual, (1986). Engineering and Design Seepage Analysis and Cntrl fr Dams. EM N: , U.S. Army Crps f Engineers, Department f the Army, Washingtn D.C.. 30

38 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1A38PB; pp: Eynur, Z., (2004). Baraj Altındaki Sızmaların Analiz ve Kntrlü: Sazlıdere Barajı Uygulamaları, M.S. Thesis, İstanbul Technical Üniversity Institute f Science and Technlgy. Hacısüleyman, H., (2007). Sızma Mdellerinin Karşılaştırılması ve Parametre Tahmini. Yüksek Lisans Tezi, Dkuz Eylül Üniversity Institute f Science and Technlgy. Mengülğlu, K., (2014). Biriktirme Haznelerinde Sızma Prblemleri ve Gördes Baraı Durum Analizi. Yüksek Lisans, Ege Üniversity Institute f Science and Technlgy. NRC, (1983). Safety f Existing Dams, Evaluatin and Imprvement. Natinal Research Cuncil, Natinal Academy Press. Tsun, H., (2004). Baraj Mühendisliğinde Geteknik-Geçirimli Zeminler ve İyileştirme Esasları, Türkiye Mühendislik Haberleri /2. 31

39 3 rd Internatinal Science Sympsium Status: Prceeding Bk ISS2018 (September 5-8, 2018) ID : A39PB Aykut Özplat Fırat University, azplat@firat.edu.tr, Elazığ-Turkey Alp Buğra Aydın Fırat University, baydin@firat.edu.tr, Elazığ-Turkey REDUCTIONS IN THE BEARING CAPACITY OF THE BRIDGE FOUNDATION AS A RESULT OF HYDRAULIC EFFECTS ABSTRACT Bridges have mre impact n dynamic lads such as wind, earthquake and fld when cmpared t ther reinfrced cncrete structures. This increases the risk f damage t the bridges. Therefre, hydraulic, structural and getechnical factrs shuld be carefully cnsidered in the design f bridges. Bridges built n rivers are mstly damaged during majr flds, r damage can ccur t prevent their use. In such a case, there is a large amunt f material damage, especially lss f life, and there are bstacles in the traffic flw until the bridge is re-pened. In rder nt t encunter such prblems, r t minimize the mst damage, all damages that may ccur during the cnstructin and use f the bridges shuld be initially estimated. In particular, the hydraulic frces which will affect the fundatin f the bridges n the rivers shuld be investigated in detail and the reductin f the fundatin bearing capacity which can ccur n the fundatin f the bridge as a result f the structure-water-sil interactin. In this study, as a result f hydraulic frces, depending n different grund parameters, it is summarized hw bridge fundatin bearing capacity values change, what shuld be acceptable settlement and what shuld be cnsidered in design. Keywrds: Structure-Water Interactin, Structure-Sil Interactin, Bridge Fundatin, Bearing Capacity, Hydraulic Effects 1. INTRODUCTION Bridges are f great imprtance fr cntinuity in rad transprt. In particular, bridges built n the river are much mre imprtant in transprtatin. Bridges, which are f great imprtance in terms f transprtatin, have been designed cnsidering the static lads, earthquake lads and dynamic lads which are mainly caused by transprtatin means during the prject planning phase. The situatins that will take place as a result f getechnical and hydraulic frces are nt discussed much. Hwever, when the bridges are examined in detail, it is seen that scurs appear n the bridge feet because f the hydraulic frces. As a result f these spurs, it was bserved that the piles under the bridge feet were expsed r damaged in the grund handling capacity and damaged bridge stability. It causes irreversible prblems when the base spuring, which is difficult t predict in advance, and the lss f transprtatin pwer n the grund are neglected. Recent studies have shwn that the spuring factr is very imprtant in bridge cllapses. A study by Shirhle and Hlt (1991) fund that 60% f the 823 bridges destryed in the United States after 1950 were destryed as a result f hydraulic frces. Kattell and Erikssn (1998) pint ut that the mst imprtant reasn

40 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1A39PB; pp: fr the highway bridge cllapse is the prblem f scuring. In the study carried ut by Yanmaz (2002), it is stated that the mst imprtant f the hydraulic factrs are the extreme bttm scuring arund the feet, the increase f the water level in the bridge and the bridge pening as a result f accumulatin f the penness between the feet with the mving material. In additin, Yanmaz (2002) mentined in his study that the dynamic impulse applied t the bridge substructure by the carse material carried by the mving material, hydraulic jump that may ccur in the penings due t the lack f the bridge penings, the pressurized and weir type flws affect the bridge stability. 2. RESEARCH SIGNIFICANCE Infiltratin is a majr prblem in terms f functinality and safety f dams. In this study, the factrs affecting infiltratin and what shuld be dne t prevent infiltratin are mentined. In additin, in such a perid when the wrld is suffering frm water shrtages, it is stated hw imprtant such lsses are. 3. DEFINITION OF SCOURING Yeleğen, M.Ö., (2014) described scuring as a prblem with the flding f the bedding material in the river bed r n the bridge edge and middle feet due t the crrsive effect f water with a certain flw rate. Many studies have been dne t slve the prblems that ccurred. Researchers have put frward many different methds t prevent base scuring. These methds can be classified under tw main headings as strengthening the base and changing the flw cnditins. In terms f strengthening the grund by taking measures against scuring, Deng, and Cai, (2009) mentined that the layer frmed by using the sil imprvement methds n the river bed will wrk t prevent hydraulic shear stresses that may ccur, and thus prevent the grund frm being displaced. In general, there are three types f scuring in the bridge beds (Yeleğen, 2014): General scuring in the river bed; in ther wrds, mving grund scuring, The scuring frmed due t the narrwing f the crss-sectin in the river bed, Lcal scuring arund the bridge feet due t the interactin between the bridge feet and the water flw (Raudkivi, 1986). Figure 1 shws the scuring n the bridge feet. Figure 1. Schematic presentatin f bridge scuring (Deng and Cai, 2009, Yeleğen, 2014) As well as the scuring cnditins shwn in the figure, the river bed is getting deeper because f the scuring f the mving grund frm the river bed. 33

41 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1A39PB; pp: CAUSES AND RESULTS OF BRIDGE COLLAPSES THROUGH HYDRAULIC FORCES In many parts f the wrld, bridges are being destryed during big flds. Reasns fr the cllapse f the bridge shuld be investigated in detail bth n the site and n the prject and faults shuld be determined. Thus, mistakes will nt be repeated, and lss f life and prperty will be prevented. In ur cuntry, there have been fld disasters that have caused many bridges t be destryed r severely damaged. Sme f them have been experienced in Trabzn in June 1990, Malatya in May 1990, Bartın in May 1998, Eastern Black Sea in August 1998 and Hatay in May 2001 (Yanmaz, 2002). Figure 2 shws the bridge destryed in the Devrek district f Znguldak in Figure 2. A heavily damaged bridge in Devrek during 1998 fld bridge 34

42 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1A39PB; pp: Table 1. The causes and results f the main hydraulic effects f bridge cllapse (Yanmaz, 2002) Factr Cause Result Lng-term baseline changes due t natural causes Shrt and mid-term baseline changes due t human causes The cntractin scurs Lcal scuring arund the feet Hydraulic jump in bridge pening The gap between the feet stuffing with material Dynamic mmentum f the cnveyed material Pressurized and weir type Faulty selectin f bridge lcatin Faulty selectin f bridge feet psitins Base situatin Cntinuus r peridic baseline descent r rise accrding t river natural regime and basin hydr-meterlgical characteristics, slpe stability prblem and lateral ersin Increase f river basin sediment yields due t irregularities in river use, river cnstructin, base material remval, water withdrawal dam r lining, prblems in land use Narrw pening in the bridge axle Circulatin arund the feet and increased swelling material carrying capacity The prbability f fld regime frmatin due t the extreme narrwness f the pening in the bridge axle Inadequacy f the shape and dimensins f infrastructure elements, excessive number f feet Dynamic thrust applied t bridge elements by rck slpes carried by river slpes r valley slpes Excessive increase in water level during flds n bridges with narrw penings Clse prximity t strage facilities Clse upstream f circulating facilities Dwnstream f river assemblages Sharp curves Psitin f middle legs in large velcity znes in the pening The level f fting is nt deep enugh These changes usually take lnger than the ecnmic life f the bridge and are cmpensated by the arrangements arund the bridge. Defrmatin f the basin regime due t factrs such as expansin, deepening, cnstructin f the cut ff, dams and binding structures in the river; increased base ersin in the spring with water withdrawal Scuring n bridge span with the rank usually being less than arund the feet Increase the drift capacity and scraping f the base material f the hydraulic splash cylinders Extreme narrwness f the pening at the hydraulic bridge axle in the bridge pening- Hydraulic jump f the base material Increasing the ptential f the base scuring with increasing flw velcity in the narrwing pening and the swelling f the upstream water Great destructin impact f rcks hitting the feet r bridge flr at high speeds The bttm lift frce applied t the bridge flr in the pressurized flw, the danger that the bridge traffic is expsed t in weir flw, the tendency f scuring the base with the effect f vertical cntractin in such flws Increased clean water scuring in the dwnstream f the strage facilities, increased tensin n the base due t the water depth rising at the upstream f the circulating facilities, base scuring n dwnstream f river assemblages and curves Bttm scuring arund the ft increases and may cause the bridge t cllapse If the scuring cntinues t the level f the shallw fting in the high bridges with the pssibility f scuring the base, the scuring can be further brken dwn due t the grwing width f the fting 35

43 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1A39PB; pp: EVALUATION OF STRUCTURE-WATER-FLOOR INTERACTION IN BRIDGES Bridge structure elements, superstructure and infrastructure elements are divided int tw grups. Tp design f building elements, accrding t the static and dynamic lads n the bridge flring, beams and determinatin f the dimensins and number f feet. The infrastructure elements are designed accrding t the lads cming frm the upper structure, the hydraulic frces and the grund prperties where the bridge is t be built. Hwever, due t getechnical and hydraulic factrs, the design f the infrastructure elements is nt as easy as the superstructure elements. Getechnical and hydraulic factrs are quite variable, and the predictability f future prblems is lwer. Accrding t the American Assciatin f State Highway and Transprtatin Officials (AASHTO), lads acting n bridges are listed as dead lads, mving lads and their impact effects, wind lads, lngitudinal lads, centrifugal frce, temperature stresses, earthquake lads, current lads, shrinkage f cncrete, additinal lads and seismic lads expsed t the utside f the designed lads during the cnstructin f the structures. Yanmaz (2002) mentins abut the situatins that need t be cnsidered and that are imprtant when designing bridges. He mentined that these mving lads caused vibratins in the structure, resulting in increased stresses. He mentined that the middle and side feet f the bridge sub-structure elements must be designed with the strength t withstand the impacts f flating bjects in the flw with static and dynamic frces created by the flw. In the design f the edge feet, the rear sil pressure and the change f the level f the water table als have t be taken int cnsideratin. Als, depending n the lcatin f the bridge, earthquake frces shuld be included in the design. In additin, Yanmaz and Kürkçüğlu (2000), Yanmaz and Bulut (2001) have mentined that the bridge must be designed t be safe against all lads that may be expsed during its ecnmic life. He mentined that the safe design situatin must be ensured in terms f hydraulics by testing in all flw cnditins fund in the cntinuity curve f the bridge arund the bridge. 6. CONCLUSION The mst imprtant prblems that arise arund the bridge feet as a result f river flws are the accumulatin f wear, scuring and scrap material. In rder nt t experience these prblems and t prevent damages t the bridges, detailed prject wrks must be dne befre the bridge cnstructin. In this scpe, the legs f the bridge t be designed can be experimentally tested in the field and the apprpriate sectin can be determined. Hwever, when this is nt ecnmical, experiments shuld be made in the labratry in accrdance with mdel similarity rules. The grund n which the bridge will be built shuld be thrughly examined. Accrding t the grund survey reprts, it shuld be decided whether t imprve the grund r the basic usage f pile. Depth f scuring shuld be well studied, and the depth f pile depth shuld be determined accrding t this. Cnstructs that reduce the flw rate f water shuld be built n bridges made t places where there are many river slpes. In rder t prtect the rads near the bridge and the river, varius supprt measures (pere, gabin cage wire, chest, gid, spur, slpe stabilizatin, binding wall etc.) shuld be taken. Als, it is nt allwed t take material frm the upstream and dwnstream parts f the bridges. REFERENCES 36

44 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1A39PB; pp: AASHTO (American Assciatin f State Highway and Transprtatin Officials) (1998). Standard Specificatins fr Highway Bridges, Washingtn, D.C. Brice, J.C. and Bldgett, J.C., (1978). Cuntermeasures fr Hydraulic Prblems at Bridges. Cilt 1-2, Federal Highway Administratin, U.S. Department f Transprtatin, Washingtn, D.C., ABD. Deng, L. and Cai, C.S., (2009). Bridge Scur: Predictin, Mdeling, Mnitring, and Cuntermeasures Review. Practice Peridical n Structural Design and Cnstructin, 15(2), Kattell, J. and Erikssn, M., (1998). Bridge Scur Evalutin: Screening, Analysis, and Cuntermeasures. Retrieved frm Raudkivi, A.J., (1986). Functinal Trends f Scur at Bridge Piers. Jurnal f Hydraulic Engineering, 112(1), Shirhle, A.M. and Hlt, R.C., (1991). Planning fr a Cmprehensive Bridge Safety Prgram, Transprtatin Research Recrd 1290, Transprtatin Research Bard, Natinal Research Cuncil, Washingtn, D.C., ABD, 1, Yanmaz, A.M. and Kürkçüğlu, S., (2000). Assessment f Hydraulic and Structural Interactins fr Bridges. CD-ROM Prc. 4th Internatinal Cnference n Hydrscience and Engineering, Seul, Kre. Yanmaz, A.M. and Bulut, F., (2001). Cmputer Aided Analysis f Flw Thrugh River Bridges. CD-ROM Prceedings f Wrld Water and Envirnmental Sciences Cngress, ASCE, ISBN: , Orland, ABD. Yanmaz, A.M., (2002). Köprü Hidrliği, ODTÜ Yayıncılık A.Ş., ISBN: , Ankara. Yeleğen, M.Ö., (2014). Köprü Ayaklarında Meydana Gelen Yerel Oyulmaların Veri Analiz Yöntemleri Kullanılarak İncelenmesi (Dctral dissertatin, Fen Bilimleri Enstitüsü). 37

45 3 rd Internatinal Science Sympsium Status: Prceeding Bk ISS2018 (September 5-8, 2018) ID : A40PB Hüseyin Suha Aksy Fırat University, saksy@firat.edu.tr, Elazığ-Turkey Aykut Özplat Fırat University, azplat@firat.edu.tr, Elazığ-Turkey INVESTIGATION OF THE WORKS ON PILED RAFT FOUNDATIONS ABSTRACT As a result f ppulatin grwth and immigratin frm rural areas husing needs always increases. Because f this cnstructin f high-rise buildings and building lads are increased. Fundatin is a part f a building r structure that transmits structural lads t the earth and supprts the superstructure. High building lads caused settlement and failure especially n sft sils. If settlements exceeds limitatins, building system damaged r failure. Fr this reasn deep fundatins are used. Deep fundatins are structural elements that transfer lads thrugh weak, cmpressible sils t underlying cmpetent sils r rck. Nwadays mst cmmn type f deep fundatins are pile fundatins. In literature, researches n pile fundatin-clayey sil interactin are very rare. Sil-pile fundatin interactin prblems are investigated mstly n pure sand sils. Pure sand r pure clay sils are very rare amng natural sils. Mst sils cnsist f mixtures f chesive and chesinless sils. The studies n these pile fundatins have been reviewed in the literature and especially the experimental wrks carried ut in the labratry have been examined. These studies in the literature are summarized. Keywrds: Piled Raft Fundatin, Bearing Capacity, Pile Sil Interactin, Clay, Deep Fundatin 1. INTRODUCTION An engineer has tw imprtant factrs t cnsider when designing: safety and ecnmy. In mst cases, it is nt pssible t apply real-wrld experiments ecnmically. This disadvantage f realsize experiments is vercme by carrying ut mdel experiments. Mdel experiments are mre advantageus in terms f ecnmy and ease f applicatin. The need fr a significant amunt f hmgeneus sil in the cnstructin f full-scale tests, and the fact that it is nt ecnmical, increases the imprtance f mdel experiments in basic engineering. Lking at the literature, it is generally bserved that studies have been dne in the labratry using mdel experiments r numerical methds. In this research, studies n pile fundatin are summarized. In additin, studies n mdel experiments are summarized. Summarizing the studies, we tried t determine which issues are missing in the literature. 2. RESEARCH SIGNIFICANCE As can be seen frm the literature summary given in this study, it is understd that the behavirs f pile-based raft bases under clayey sils under the influence f vertical lads are nt examined adequately. Surveys were generally carried ut n sandy sils. It is thught that studies n clayey sils shuld be dne in this regard, which is missing in the literature. In this study, it was aimed t draw attentin t this issue.

46 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1A40PB; pp: LAND AND MODEL EXPERIMENTS PERFORMED ON PILES Despite uncertainty abut the scale effect between sil mdels and prttypes, mdel tests were used in varius studies. The first mdel experiments n clayey sils were carried ut by Whitaker (1957, 1960), Swers (1961) and Saffery and Tate (1961). All these experiments were carried ut t investigate the perfrmance f pile grups under ultimate lad cnditins and t estimate the displacement lads. Whitaker (1961) studied tw different systems in which the rigid pile head cntacted the chesive surface (piled raft) and had n head (r grund cntact) (pile fundatin) during his labratry tests under labratry cnditins and stated that the pile base had a higher bearing pwer than the pile base. Brms, 1976; Burland, et al., 1977 have used piles as seating reducing members in their mdel trials in their studies. Tmlinsn (1970), Cke and Price (1973), Kuizmi and It (1967) cnducted experiments using mdel piles t determine the manner in which frictin piles transferred their lads. Burland et al. (1977) nted that pile-based raft fundatins shuld be taken int accunt in calculatins f bth piles and raft t transfer structural lads t the underlying layers f the grund. Randlph (1994) stated that t prevent blck-type landslides, the radiatr must be built with a head resting directly n the grund fr the piles. When the pile head directly cntacts the flr surface, they fund that the relative slip between the flr and the pile did nt ccur at shallw depth. It is fund that the pile grup and the grund treated as a blck, and after reaching higher carrying pwer values, they slid as a blck. In the case f raft cntacting with the grund, nly 60-75% f the ttal building lad is carried by the piles. Katzenbach, et al., (2001, 2004, 2005) have been used by many researchers in the transfer f building lads, where traditinal piles and raft bases are used tgether. This basic system is called cmbined pile raft base (KKRT). Sme researchers have referred t it as the pile raft r pile raft base. Kılıç (2002) studied the axially laded single excavatin lad and determined the shape changes alng the pile. The mdel cmpared the experimental measurements with the pile bearing pwer values given in the literature. Katzenbach, et al., (2004) reprted that in the KKRT system, the piles and rafts wrk tgether t increase the bulk f the burden nly in relatin t the lad carried by the piles. In Kayış (2006) thesis study, an experimental study was carried ut with the aim f investigating the vertical piles affected by the hrizntal lad prduced n layered sils. Pile head displacement was measured and cmpared with each ther in the experiments. In Turkmen's (2008) thesis study, labratry and field experiments were carried ut t investigate the lad bearing behavir f the pile raft bases. In the labratry experiments, cmpressed clay sand mixed sil was used with ptimum water cntent. In rder t be able t examine the lad-sharing mechanism f the pile raft bases, a multi-strey building was equipped and bserved with pile raft base bservatin instruments. When the pile raft bases were gradually laded, it was bserved that additinal lads were carried by the raft after the piles were initially laded and reached their full capacity. The lad rati carried by the rafts decreases with increasing number f piles and the lad per pile decreases. Center, edge and crner piles under the raft are nt laded equally. He fund that the basic lads f the rafts were shared at levels that cannt be ignred. Sadrekerimi and Asem (2010) investigated the variatin f the pile spacing f the pile grups n the bearing strength. If the pile 39

47 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1A40PB; pp: distance falls frm 7D t 3D, it is determined that the bearing pwer is reduced. Yilmaz (2010) has wrked independently n tw different types f fundatin and design system, including settlement piles and pile raft systems using clayey sil. In the experiments, 20x20x20cm sized tank and 2mm diameter excavatins were used. Labratry tests have been carried ut n mdels with different number f seating reductin mdels. The pile size, diameter, grund type and radial dimensins are kept cnstant and seats are measured under cntinuus lading. As a cnclusin it has been fund that raising the number f piles frm the ptimum level des nt create a usable effect n the sitting angle. Krasinski (2010) reviewed the bearing pwer f the pile fundatin. Cpt test results have imprved crrelatins between trques applied during crawling and transprt strength values. Sawwaf (2010) studied the determinatin f the bearing frces f pile-driven raft bases laded n the sand bed eccentrically. Mdel tests were carried ut using radially munted and unmunted piles. The increase in the stiffness f the sand has been fund t be very effective in increasing the bearing pwer f the pile raft, especially in shrt piles. He pinted ut that shrt stakes placed clse t the edge f the raft reduce bth seats mre effectively and reduce rtatins n the raft. He pinted ut that shrt stakes placed clse t the edge f the raft reduce bth seats mre effectively and reduce rtatins n the raft. In the scpe f the Yenginar (2014) thesis, the behavir f individual piles, pile grups and pile system under axial lads in sand pavement has been investigated. One f the mst imprtant cnclusins f this thesis is that: While the envirnmental frictin resistance is calculated in singular piles, the theretical calculatins and the experimental results are quite different. Fr this reasn, it is mre apprpriate t use a value between K0 and Kp instead f K as the lateral grund pressure cefficient when the envirnmental frictin resistance is calculated. In Ergün (2016) study, the applicatin details f the pavement raft fundatin system designed fr the residential building in Afynkarahisar city center were examined and evaluated the perfrmance after applicatin. In the prject investigated, the design f the pile based raft base system was evaluated accrding t the simplified pile raft calculatin. The design details f the piles and raft fundatin system are given, and the desired lad carrying capacity and settlement levels at the design stage and the pile lading test perfrmed at the pst-manufacturing site f the piles are investigated. It has been determined that a mre ecnmical pile mdeling can be dne by accepting the cnstructin lad t be shared by raft and piles in the pile raft design. 4. CONCLUSION As can be seen frm the literature summary given abve, it is understd that the behavirs f pile-based raft bases under clayey sils under the influence f vertical lads are nt examined adequately. Surveys were generally carried ut n sandy sils. It is thught that studies n clayey sils shuld be dne in this regard, which is missing in the literature. Furthermre, the mst fundamental prblem encuntered in the prject planning f pile bases is t determine the safe lads carried by single pile r pile grups. The basic grund mechanics principles are used t determine the safe handling pwer f the piles. In additin, lading experiments and empirical methds based n practical experience are utilized. Experimental studies have shwn that theretical calculatins used in 40

48 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1A40PB; pp: the design f piles d nt apply t all types f sil and that different methds f calculatins are needed fr layered sils. This issue is thught t be missing in the literature. REFERENCES Brms, B., (1976). Pile Fundatins Pile Grups. Prc. 6thEurpean Cnf. n Sil Mech. Fundatin Eng. Vienna Austria Burland, J.B.D., (1977). Behavir f Fundatins and Structures. State f the Art Review, Prc. IX th ICSMFE, Tky, Rtterdam: Balkema, 2: Cke, R.W. and Price, G., (1973). Strain and Displacement Arund Frictin Piles. Prc. 8th Int. Cnf. Sil Mechanics, Mscw, vl:2, part:1, pp: Ergün, A., (2016). Kazıklı Radye Temel Uygulaması ve Perfrmansı. AKÜ FEMÜBİD 16 Özel Sayı (24-30). Katzenbach, R. and Mrmann, C., (2001). Recmmendatins fr the Design and Cnstructin f Piled Rafts. Prc. f XVth Int. Cnf. n Sil Mech. Getech. Eng. (ICSMGE), Istanbul, Turkey, Vl:2, Katzenbach, R.V.D., (2004). The Cmbined Pile Raft Fundatin. A Cst Optimized Fundatin Technique with Multiple Additinal functinalities. Building fr a Eurpean Future, Maastricht, 14 Katzenbach, R.V.D., (2005). The Cmbined Pile Raft Fundatins (CPRF): An Apprpriate Slutin fr the Fundatin f High-Rise Buildings. 7th Slvak Getechnical Cnference, Bratislava, Slvak Republic, 27, Kayış, G., (2006). Yatay Yüklü Düşey Kazıkların Arazi Kşullarında Mdellenmesi ve Hesap Yöntemleri. Dktra Tezi, Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul. Kılıç, H., (2002). Kazıkların Eksenel Yük Taşıma Güçlerinin Belirlenmesi İçin Bir Mdel Deney Araştırması, Zemin Mekaniği ve Temel Mühendisliği 9. Ulusal Kngresi, Anadlu Üniversitesi, Eskişehir. Krasiński, A., (2010). Mdel Tests f Screwed Piles. Frm Research t Design in Eurpean Practice, Bratislava, Slvak Republic. Kuizmi, Y. and It, K., (1967). Field Tests with regard t Pile Driving and Bearing Capacity f Pile Fundatin. Sil and Fundatin, vl:7, n:3, Tky. Randlph, M.F., (1994). Design Methds fr Pile Grups and Piled Rafts. State f the art Reprt. Prc. 13 th Int. Cnf. Sil. Mech. Fund. Eng., New Delhi 5, Sadrekerimi, J. and Asem, A. (2010). The Effect f Pile Spacing On Bearing Capacity f Pile Grups. Frm Research t Design in Eurpean Practice, Bratislava, Slvak Republic. Sawwaf, M., (2010). Experimental Study f Eccentrically Laded Raft with Cnnected and Uncnnected Shrt Piles. J. Getech. Geenvirn. Eng., ASCE, 136: Saffery, M.R. and Tate, A.P.K., (1961). Mdel tests n pile grups in a clay sil with particular reference t the. behaviur f the grup when it is laded eccentrically. Prc. 5th Int. Cnf. On Sil Mechanics and Fundatin Eng., Paris, vl:2, pp:

49 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1A40PB; pp: Swers, (1961). The Bearing Capacity f Frictin Pile Grups in Hmgeneus Clay frm Mdel Studies. Prc. 5th Int. Cnf. SMFE, vl:2, pp:155. Terzaghi, K. and Peck, R.B., (1967). Sil Mechanics in Engineering Practice, Jhn Wiley and Sns, New yrk. Tmlinsn, M.J., (1970). One Effects f Pile Driving n Skin Frictin, Behaviur f Piles, Inst. Of Civil Engineers, Lndn, pp:l Türkmen, H.K., (2008). An Experimental Study int Bearing f Rigid Piled Rafts Under Vertical Lads. PhD Thesis, The Graduate Schl f Natural and Applied Sciences f M.E.T.U. Ankara Whitaker, T., (1957). Experiments with Mdel Pile Grups, Getechnique. Vl:7, pp: Whitaker, T., (1960). The Cnstant rate f Penetratin Test. Prc. Last. Civil Engineering, pp: Whitaker, T., (1961). Sme Experiments n Mdel Piled Fundatins in Clay. Prc. Symp. Pile Fundatins, 6th Cngr. Int. Assn. Bridge and Structural Engineering, Stckhlm, pp: Yılmaz, B., (2010). An Analytical and Experimental Study n Piled Raft Fundatins. PhD Thesis, The Graduate Schl f Natural and Applied Sciences f M.E.T.U., Ankara. Yenginar, Y., (2014). Kazıklı Temellerde Grup Etkisinin Mdel Deneylerle Araştırılması. Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Knya. 42

50 3 rd Internatinal Science Sympsium Status: Prceeding Bk ISS2018 (September 5-8, 2018) ID : A42PB Mustafa Tunç Muhammet Emin Emirğlu Fırat University, Elazığ-Turkey mtunc@firat.edu.tr; memin.emirglu@gmail.cm EXPERIMENTAL STUDY OF FREE JET SCOUR BELOW RECTANGULAR WEIRS ABSTRACT The impact n the scur f free jet scur belw weirs is an imprtant prblem in hydraulic engineering. The gemetry f the scur that will frm at the dwnstream f different weir types is different frm each ther. The purpse f this study is t investigate the effect f scur gemetry fr free jet scur belw rectangular weir. Lcal scuring at rectangular weirs has been studied in a large hydraulic mdel in the labratry in detail. Maximum scur depth and jet trajectry have been determined fr each tested weir. In experimental runs; drp heights, tail water heights and discharges have been changed at certain intervals. Thus, cmprehensive experiments have been cnducted fr free jet scur belw rectangular weirs. Obtained findings can reliably be used fr design f hydraulic structure. Keywrds: Free Jet Scur, Hydraulic Structures, Rectangular Weir, Check Dams, Dam Safety 1. INTRODUCTION Weir is a hydraulic structure that is widely used in practice. Purpse f use f the weirs; t measure the discharge, t absrb the energy, t take water, t regulate the depth f the flw and the water level. Lcal scurs in the dwnstream f free verfall weirs cause the hydraulic structures t cllapse r be damaged and thus fail t perfrm the expected functin. The flw characteristics f each weir type are different frm each ther. In the same flw cnditins, the jet width, jet thickness, jet impact velcity and jet impact angle, penetratin depth, air bubbles cncentratin, ventilatin perfrmances and jet trajectries that the free jet at the dwnstream channel vary. Thus, the scuring hles at the dwnstream channel will be different. Sme studies n the subject as a result f the literature research are given belw. Schklitsch (1932), ne f the first researchers t investigate the free jet scurs, was ne f the researchers wh gave the empirical equatin t btain the scur depth f the verfalls. Equatin (1) given by Schklitsch (1932) is belw: d s K q 0.57 d h h t (1) where; q=unit discharge (m 2 /s), h=water level difference between the upstream and dwnstream (m), d 90 =sieve diameter which exceeds 90% f the bed material and h t =tail water depth (m). In the Equatin (1) given by Schklitsch (1932), the weir type was nt cnsidered [1]. Dey and Raikar (2007) studied the scurs at the dwnstream f free verfall jet experimentally by using suppressed weir. The experiments were carried ut in an pen channel with a width f 0.30m and a height f 0.70m. Unifrm sand and gravel were used as bed

51 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1A42PB; pp: material. In this study, maximum scur depth was reached at the end f 9 hurs [2]. This perid was als taken int cnsideratin in the present study. Emirğlu (2010) examined the characteristics f varius weir types experimentally. The researcher presented the equatins fr each weir type, in particular with respect t jet width, penetratin depth, jet trajectry, and bubble zne length. The penetratin depths f the rectangular and cipletti weirs were fund t be significantly higher than the penetratin depths f the labyrinth weirs. The researcher als stated that the free verfall jets in the dwnstream pl varied cnsiderably accrding t the weir types [3]. Emirğlu et al. (2017), the vrtex was reduced t reduce the scur depth arund the labyrinth side weir placed at the alluvial channels. Fr this purpse, anti-vrtex plates f different sizes were used [4]. In the same way, Tunc et. al. (2017) scur gemetry and bed tpgraphy arund the side weir was determined with the use f antivrtex [5]. In Tunc and Emirglu (2018), live bed scur was investigated at the labyrinth side weir flw [6]. In the present study; the effect f the free jet scur frm the rectangular weir fr the different discharges, the different drp heights, and the different tail water depths n the scur gemetry in the dwnstream pl was investigated. In additin, jet trajectries were determined under different cnditins. Based n these parameters, it is thught that cntributin t the literature will be made by examining free jet scur belw rectangular weir. The aim f this study is t examine the maximum scur depths and jet trajectries f the free verfall weirs under different cnditins fr the rectangular weir type and t present the findings useful t the applicatin engineers. 2. RESEARCH SIGNIFICANCE Scuring at the dwnstream f hydraulic structures is an imprtant issue since it is a majr risk in terms f safety. The lcal scurs f the free verfall water jet in the dwnstream f the weirs varies accrding t the characteristics f the flw and the weir. Lcal scurs can ften be fund in free verfall hydraulic structures, bridge peer, energy breaker structures, side weirs and regulatr cver. Because, it is bserved that in these regins the flw is speeding, and it creates vrtex. In rder t prevent undesirable lcal scurs in water structures, scur depth and gemetry shuld be investigated by taking int accunt all effective parameters. This situatin is very imprtant fr the design f the water structure t be built and the peratin studies. The reasn why many water structures are damaged, destryed and unable t perfrm their duties is the lcal scur. Tday, due t lcal scur, water structures are demlished, and severe damage is bserved (Figure 1). Fr this reasn, scuring issue in hydraulic structures is still up t date. (a) Fermy Weir (b) Kentchurch Weir Figure 1. Examples f damaged weir frm the wrld 44

52 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1A42PB; pp: T date, numerus studies have been carried ut n the scuring at the hydraulic structures. The majrity f these studies are carved ut scurs at the bridge peers, the sluice utlet f the dams and fall bed f the dams that are frmed due t the flw. Scuring is a very cmplex issue. Therefre, this prblem shuld mstly investigate experimentally. This issue is getting mre and mre imprtant due t cllapse f many hydraulic structures. 3. EXPERIMENTAL SETUP AND EXPERIMENTS In this study, the lcal scuring at the dwnstream f classical rectangular weir were investigated experimentally (Figure 2). (a) (b) Figure 2. Rectangular weir: a) schematic view, b) view f the experimental setup A series f experiments were carried ut fr different discharges, different drp heights and different tail water heights. The direct investigatin f the effect n maximum scur depth and jet trajectry f this parameters is within the scpe f this study. In rder t carry ut this study, the experimental setup which can be adjusted height with the help f a chain blck system is used (Figure 3). Each experiment was cntinued fr 9 hurs. Dey and Raikar (2007) stated that in such experiments the equilibrium scur depth was reached in 9 hurs [2]. Drp heights were taken as 25 cm and 100 cm. Discharges; 15, 20, 25 and 30 L/s. Tail water heights were taken as 25 and 50 cm. The bed material filled int the dwnstream pl is quartz sand with d mm. Figure 3. Experimental setup The cnditins prpsed by the USBR were taken int accunt in the design f the weirs. Therefre, the weir pening length was 45

53 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1A42PB; pp: designed as L=B/3 in a suitable manner with the scientific apprach. (L=weir pening length, B=upstream channel width). There, weir pening length is L=17 cm. In the experiments; jet trajectry, discharge readings and time-varying maximum scur depth were determined. 4. EXPERIMENTAL FINDINGS and DISCUSSION The graphs f the change f the maximum scur depth ver time are presented in Figures 4 (a-d). Emirğlu (2010) stated that the penetratin depths f the rectangular weirs were higher than the ther weirs [3]. The depth f penetratin is a parameter assciated with the depth f immersin in the dwnstream pl f the water jet. The high penetratin depth in the rectangular weirs causes the scur depth t be high. In additin, jet widths in the rectangular weirs are less than ther weirs. Lw jet width increases jet impact velcity. Increasing the velcity f jet impact increases the penetratin depth and thus prvides higher scur depths. With the increase in tail water depth, the depth f scuring decreases. A significant prtin f the maximum scur depth the dwnstream pl takes place within the first hur. After the seventh hur, the equilibrium scur depth was generally bserved. In case f high drp height, high tail water height and lw discharge, the lwest scur depths were btained. (a) (b) 46

54 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1A42PB; pp: (c) (d) Figure 4. Time variatin f the maximum scur depth at the rectangular weir: a) fr h=25cm, h t =25cm, b) fr h=100cm, h t =25cm, c) fr h=25cm, h t =50cm, d) fr h=100cm, h t =50cm The graphs f the jet trajectry at the rectangular weir are presented in Figures 5 (a, b). The hrizntal distance between the exit pint f the water jet and the impact pint f the dwnstream pl increases slightly with the increase f the discharge. Hwever, it is seen that this hrizntal distance increases by abut 50% as drp height increases. 47

55 h (cm) h (cm) 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1A42PB; pp: Rectangular weir; L=17 cm, h=25 cm x (cm) Q=15 L/s Q=20 L/s Q=25 L/s Q=30 L/s (a) 100 Rectangular weir; L=17 cm, h=100 cm x (cm) Q=15 L/s Q=20 L/s Q=25 L/s Q=30 L/s (b) Figure. 5. Variatin f the jet trajectry t the drp height at the rectangular weir: a) fr h=25cm, b) fr h=100cm 5. CONCLUSIONS The cnclusins f the present study are summarized belw: It was bserved that the depth f the penetratin was high due t the lw jet width. This situatin caused a high scur depth. With the increase in tail water depth and drp height, the scur depth in the dwnstream pl decreases. Maximum scur depth in the dwnstream pl ccurred within the first hur. After seven hurs, the scur depth has reached equilibrium. The hrizntal distance between the exit pint f the water jet and the impact pint f the dwnstream pl increases with the increase f the discharge. As the height f the drp increases, it is bserved that the hrizntal distance has increased greatly. 48

56 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1A42PB; pp: ACKNOWLEDGEMENT This study was financially supprted by the Scientific and Technlgical Research Cuncil f Turkey (TUBITAK) under Prject N. MAG 115M478. NOTICE This study was carried ut in the cntext f Mustafa Tunc s PhD thesis at Fırat University. REFERENCES [1] Schklitsch, A., (1932). Klkbildung unter Ueberfallstrahlen, Wasserwirtschaft, 24, , (in German). [2] Dey, S., Raikar, R. V. (2007). Scur belw a high vertical drp. Jurnal f Hydraulic Eng. ASCE, 133 (5), [3] Emirglu, M. E. (2010). Estimating Flw Characteristics f Different Weir Types and Optimum Dimensins f Dwnstream Receiving Pl. Jurnal f Hydrlgy and Hydrmechanics, 58(4), [4] Emirglu, M. E., Ggus, M., Tunc, M., and Islamglu, K. (2017). Effects f Antivrtex Structures Installed n Trapezidal Labyrinth Side Weirs n Discharge Capacity and Scuring. Jurnal f Irrigatin and Drainage (ASCE), 143(4). [5] Tunc, M., Emirglu, M.E., Dgan, Y., Kaya, N., (2017). The Effect f Anti-vrtex Plates n Scuring at Labyrinth Side Weirs. 8 th Internatinal Advanced Technlgies Sympsium, (), [6] Tunc, M., Emirglu, M. E. (2018). Investigatin f Live-Bed Scur at Labyrinth Side Weirs. Fırat University Turkish Jurnal f Science & Technlgy, 13(1),

57 3 rd Internatinal Science Sympsium Status: Prceeding Bk ISS2018 (September 5-8, 2018) ID : B2PB BaĢak Büyük, Yasemen Adalı Çanakkale Onsekiz Mart University, Çanakkale-Turkey basakbuyuk@cmu.edu.tr; yasemenadali@htmail.cm ĠMMUNOREAKTĠVĠTENĠN GERĠ KAZANILMASINDA ANTĠJEN RETRĠEVAL YÖNTEMĠ ÖZ Histljik çalışmalarda, dkuların, canlı rganizmadan çıkarıldıktan snra zaman kaybetmeden tespit edilmeleri dkuların bütünlüğünün ve canlılığının kayblmaması açısından ldukça önemlidir. Bununla birlikte, kullanılan fiksatifler, dkularda bazı yapılar arasında çapraz bağların luşmasına neden lur ve bu da antijenin reaktivitesinin azalması ile snuçlanır. Özellikle, yaygın larak kullanılan frmaldehit, immünreaktivitenin kaybına neden labilir ve immünhistkimyada antikrların antijen bağlanmasını karmaşık hale getirebilir. Antijen maskeleme, antijen retrieval (AR) yöntemi ile yeniden kazanılabilir. AR uygulamaları sırasında prtelitik enzimler ve ısı kullanılır. Frmaldehitle fikse edilmiş dku kesitlerinde ısı uygulanmasının çapraz bağlanmaları açtığı ve birçk antijenin immünreaktivitesini artırdığı belirtilmiştir. Bu çalışmanın amacı, literatürde farklı yöntemlerle uygulandığı bildirilen AR yönteminin önemi ve değiştirilmiş yöntemlerin üstünlüğü hakkında bilgi sunmaktır. AR prsesi, antijen epitplarının, fiksasyn ile değiştirilen prtein knfrmasynunu yeniden mdüle ederek serbest bırakılmasını sağlar. Enzim veya ısı AR'de kullanılır. AR prsesinde, ısı uygulaması için mikrdalga fırın, düdüklü tencere ve tklav sıklıkla kullanılmaktadır. Mikrdalga fırınlarda, yaklaşık 2.45 GHz frekans kullanılır. Frekans su mlekülleri tarafından emilir ve dku ısınır. Bu şekilde antijenlerin dağılımı sağlanmıştır. Düdüklü tencere, bu amaçla kullanılan başka bir yöntemdir. Anahtar Kelimeler: İmmunhistkimya, Antijen Retrieval, İmmunreaktivite, Histlji, Enzim ANTIJEN RETRIEVAL METHOD IN REGAINING IMMUNOREACTIVITY ABSTRACT In histlgical studies, it is imprtant fr tissues t start detectin withut lsing time after they have been remved frm the living rganism. It is imprtant that the integrity and vitality f the tissues are nt lst. Hwever, the fixatives that are used cause crss-linking f structures in tissues, resulting in decreased reactivity f the antigen. In particular, cmmnly used frmaldehyde, may cause a lss f immunreactivity and cmplicate the antigen binding f antibdies in immunhistchemistry. Antigen masking can be regained by antigen retrieval (AR) methd. During AR applicatins, enzymes, prtein denaturants and heat are used. It has been stated that applying heat in frmalized tissue sectins pens crss-linking and enhances immunreactivity f many antigens. The purpse f this study is t present infrmatin n the significance f the AR methd, which has been reprted t be applied by different methds in the literature, and the superirity f the mdified methds. The AR prcess allws the antigen epitpes t be released by remdeling the prtein cnfrmatin altered by fixatin. Enzyme r heat is used in the AR. In AR prcess, micrwave ven, ven, pressure cker and autclave are used fr heat applicatin. In micrwave vens, a frequency f abut 2.45 GHz is used. The frequency is absrbed by water mlecules and the tissue heats up. In this way the uncverage f the antigens is prvided. Pressure cker is anther methd used fr this purpse. Keywrds: Immunhistchemistry, Antigen Retrieval, Fixatin, Immunreactivity, Histlgy, Enzyme

58 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B2PB; pp: GĠRĠġ (INTRODUCTION) İmmunhistkimya, işaretlenmiş antikrlar kullanılarak hücre ve dku antijenlerinin lkalize ldukları alanda gösterilmesini sağlayan yöntemdir. Bu yöntemin gelişmesi snucunda histpatljinin birçk knularındaki belirsizlikler rtadan kalkmıştır. Ayrıca antijen-antikr reaksiynu kesinlikle özgün bir reaksiyn lduğu için antijenlerin şüphe götürmez bir şekilde tanınması mümkün lmuştur [1]. İmmunhistkimya için gerekli kşullar içerisinde en önemlilerinden birisi antijenin iyi krunmasıdır. Özellikle fiksasyn aşamasında bazı antijenlerin maskelendiği ve antikr tarafından tanınmasının engellendiği görülmüştür [2]. Fiksasyn dku takibinin ilk basamağı lup immunhistkimyasal yöntemlerin (IHC) de en önemli aşamalarından birisidir [2 ve 3]. Fiksasynun amacı, rganizmadan çıkarılan dkunun kendi enzimleri tarafından parçalanarak değişikliğe uğramasının önlenmesidir. Ayrıca fiksasyn, prtein mleküllerinin denatüre lmaları veya aralarında çapraz bağlar luşturmaları yluyla dkuların sertleşmesini sağlar [2]. Pratikte sıklıkla kullanılan fiksatifler aldehidlerdir. Aldehitlerden de en sık kullanılanı frmaldehittir. Frmaldehit ldukça ucuz lup, hazırlanması klaydır ve büzülme gibi artefaktlar lmadan mrfljik detayların mükemmel krunmasını sağlar [4]. Frmaldehit da sıcaklığında sıvı halden dğrudan gaz haline dönüşebilir, rahatsız edici bir kkusu ve renksiz bir görünümü bulunmaktadır. Aynı zamanda kanserjen özelliğinden dlayı tehlikelidir ve çevre açısından da büyük tehdit luşturmaktadır [5]. Frmaldehit (HCHO) düşük mlekül ağırlıklı bir gaz lup, içerdiği -CHO grubu sayesinde aldehit özelliği kazanır. HCHO mlekülleri suda tamamen çözünür ve metilen hidrat (HO-CH 2 - OH) halini alır. Bu metilen hidrat mlekülleri kendi aralarında bağ luşturarak plimerleşir [1]. Frmaldehit bazlı bir fiksatif kullanıldığı zaman, intermleküler ve intramleküler yapısal prteinlerle çapraz bağlar kurulur ve bu da dku antijenlerinin maskelenmesine neden labilir. Bu lumsuz etkinin, dku prteinleri üzerindeki reaktif bölgeler arasında metilen köprülerin luşumunun snucu lduğu düşünülmektedir. Bu reaktif bölgeler primer aminleri, amid gruplarını, tilleri, alklik hidrksil gruplarını ve siklik armatik halkaları içerir [6]. Antijenik bölgelerin maskelenme derecesi, fiksasyn süresine, sıcaklığa, fiksatif knsantrasynuna ve çapraz bağlar luşturulabilecek diğer yakın prteinlerin ulaşılabilirliğine bağlıdır [6]. Fiksasyn sürecinin bu antijen maskeleme etkileri, IHC çalışmalarında Antijen Retrieval Yöntemi kullanımı ile geri dönüştürülmeye çalışılmaktadır. Antijen retrieval aşaması antijen epitplarının yeniden serbest bırakılmasını sağlar ki; bunu da fiksasyn tarafından değiştirilen prtein knfrmasynunu remdifiye ederek gerçekleştirir (Antijen retrieval aşaması; fiksasyn tarafından değiştirilen prtein knfrmasynunu remdifiye ederek antijen epitplarının yeniden serbest bırakılmasını sağlar). Bunlardan bazıları enzim veya ısı uygulama teknikleridir [6]. Günümüzde farklı labratuvarlarda farklı antijen açığa çıkarma yöntemleri kullanılmaktadır. Bu yöntemlerin hangisinin seçileceği tamamen labratuvarda rutin dku takip sürecine, kullanılan fiksatifin knsantrasynuna ve diğer takip kimyasallarına bağlıdır. 51

59 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B2PB; pp: ÇALIġMANIN ÖNEMĠ (RESEARCH SIGNIFICANCE) Günümüzde immunhistkimyasal değerlendirmeler, hem araştırma amaçlı gerçekleştirilen birçk çalışmada bilimsel verilerin elde edilmesinde, hem de diagnstik amaçlı alınan dkularda hastalık teşhisinde hedeflenen spesifik antijenin gösterilmesi için sıklıkla kullanılmaktadır. Hangi amaçla kullanılırsa kullanılsın, immunhistkimyasal çalışmalarda dkuda mevcut lan antijenin dğru şekilde gösterilmesi ldukça önemlidir. Bu nedenle de antijenitenin krunması ve hedeflenen mleküllerin maskelenmemiş lması gerekmektedir. Mevcut çalışmamızla, immunhistkimyasal yöntemlerden biri lan Antijen Retrieval yönteminin önemi rtaya knmaya çalışılmıştır. Bu şekilde, dğru antijenin nasıl daha dğru şekilde görüntülenebileceği hususuna rehberlik edilmiş lacağı düşünülmektedir. 3. ANTĠJEN AÇIĞA ÇIKARMA TEKNĠKLERĠ (ANTIGEN DEACTION TECHNIQUES) Prtelitik enzimle sindirme isı aracılı antijen retrieval tekniği; Mikrdalga fırın Mikrdalga fırın ve prtelitik enzim sindirme kmbinasynu Düdüklü tencerede ısıtma Otklav ısıtma Su banysunda ısıtma Buharlı ısıtma [1]. Tüm bu yöntemler uygulanmadan önce parafin blk içerisine gömülmüş dku örneklerinden 4-5 mikrndan kalın lmayan kesitler alınmalıdır. Bu kesitler deparafinizasyn, alkl serilerinden geçirme ve yıkama işlemlerine tabi tutulur [7] Prtelitik Enzimle Sindirme (Prtelytic Enzyme Digestin) Bu amaçla en sık kullanılan enzimler tripsin, prteaz, kimtripsin, prnaz, prteinaz K ve pepsindir. Enzimle sindirme işlemi frmalin çapraz bağlarının kırılmasına ve böylece antikrların hedefi lan antijenik bölgelerin açığa çıkarılmasına neden lmaktadır. Bu yöntem açığa çıkarılmak istenen bazı antijenler için uygun lmayabilir ve yanlış pzitif ya da yanlış negatif snuç verebilir. Sindirim süresi her antikr için ve fiksasyn süresi için özel larak belirlenmelidir. Sindirimin yeterli yapılamaması byamanın istenilen düzeyde lmamasına ve antijenin daha düşük seviyede tespit edilmesine neden labilir. Yine fazla sindirim ise yanlış pzitif snuç verebilir ve dku hasarına neden labilir. Bu yöntem kullanılırken enzim knsantrasynu, kenzim kullanımı, sıcaklık, ph, mutlaka ptimize edilmelidir. Satın alınan her yeni enzim, kullanılmadan önce mutlaka test edilmeli ve ptimize edildikten snra kullanılmalıdır [1, 6 ve 8] Isı Aracılı Antijen Retrieval Tekniği (Heat Mediated Antigen Retrieval Technique) Frmalin fiksasynu sırasında intermleküler metilen köprüler ve zayıf Schiff bazları intramleküler çapraz bağlar luşturur. Bu çapraz bağlar antijenlerin prtein çapraz bağlarının knfrmasynlarını değiştirir. Bu durum spesifik antikrun antijeni tanımasını engeller. Bir diğer etki ise; Hidrksi-metil grupları ve diğer reaksiyn göstermeyen ksijenden zengin gruplar (karbksil ve fsfril grupları) epitpik bölgeleri maskeleyebilen büyük kmpleksler üretmek için kalsiyum iynları ile etkileşime girer. Yüksek sıcaklık kalsiyum bağlarını zayıflatır ya da 52

60 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B2PB; pp: tamamen kırar. Ancak bu etki sğumayla birlikte geri dönüşlüdür. Bu etkiyi rtadan kaldırabilmek için sitrat tampn ve EDTA kullanılmaktadır [1, 6 ve 8] Mikrdalga Fırın ile Antijen Retrieval (Micrwave Oven with Antigen Retrieval) Isı aracılı antijen retrieval yönteminin uygulama yllarından birisi mikrdalga fırındır. Mikrdalga fırın tekniğinde antijen retrieval slusynu larak en sık 0.01M sitrat tampnu ph:6 şeklinde veya 0.1mM EDTA ph:8 de kullanılır. Alınan kesitler bu slusynlar içerisine alınarak mikrdalga fırına knur ve belli sürelerle mikrdalga ışınım uygulanarak ısı aracılı antijen retrieval elde edilmeye çalışılır [1, 3, 6, 8, 9, 10 ve 11] Düdüklü Tencere ile Antijen Retrieval (Pressure Cker with Antigen Retrieval) Düdüklü tencerede yüksek basınçta uygulanan ısı ile de antijenlerin açığa çıkarılabildiği, bu şekilde immunhistkimyasal byamalarda başarı şansının arttığı bilinmektedir. Düdüklü tencere ile uygulanan basınç ve ısı dkularda antijeni açığa çıkarmak için kullanılan diğer bir yöntemdir. Mikrdalga fırında ısıtma işlemi esnasında bazı alanların sıcak bazı alanların daha sğuk kalması lasılığına karşı düdüklü tencere daha efektif labilmektedir. Düdüklü tencerede yaklaşık 120 dereceye ulaşılabilmektedir ki bu yüksek sıcaklık düzeyleri nükleer antikrların, östrjen ve prgestern reseptörlerinin antijen açığa çıkarma işlemleri için daha uygundur. Bu yöntemde de uygun miktarda hazırlanan EDTA ve sitrat tampnu gibi slusynlar düdüklü tencere içerisine knur. Alınan ince dku kesitleri deparafinizasyn ve alkl serilerini takiben bu slusyn içerisine bırakılarak belli süre ısıtılır. Bu şekilde antijen retrieval işlemi gerçekleşmiş lur [1, 6, 8 ve 9]. 4. SONUÇ (CONCLUSION) Fiksasyn işlemi ile maskelenen antijenlerin immunhistkimyasal çalışmalar için tekrar açığa çıkarılmasında birçk yöntem kullanılmaktadır. Antijen retrieval larak bilinen bu yöntemler immunhistkimyasal çalışmaların geçerliliğini artırmakta ve immunreaktivitenin yeniden kazanılmasını sağlamaktadır. KAYNAKLAR (REFERENCES) 1. Bancrft, j. and Gamble, M., (2008). Thery and Practice f Histlgical Techniques. Elsevier Publishing. 2. Eşrefğlu, M., (2016). Genel Histlji. İstanbul Tıp Kitabevi. s: Minbay, F.Z., Eyigör, Ö., Çavuşğlu, İ., ark. (2002). Reseptör İmmünhistkimyasında Mikrdalga Işınımlı Antijen Retrieval Yönteminin Kullanımı. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 28(2), Werner, M., Vn Wasielewski, R., and Kmminth, P., (1996). Antigen Retrieval, Signal Amplificatin and Intensificatin in Immunhistchemistry. Histchemistry and cell Bilgy, 105(4), Aktan, T.M., Cüce, G., Tsun, Z., and Duman, S., (2012). Farklı Fiksatiflerin Deri Dkusunun İmmünhistkimyasal Byanmasına Olan Etkileri. Eur J Basic Med Sci, 2(2),

61 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B2PB; pp: Renshaw, S., (2007). Immunhistchemistry. Scin Publishing. 7. William, E.G., (2009). Mdels f Fixatin and Tissue Prcessing. Bitech Histchem, 84(5): Vind, K.R., Jnes, D., and Udupa, V., (2016). A Simple and Effective Heat Induced Antigen Retrieval Methd. MethdsX, 3, Pileri, S.A., Rncadr, G., Ceccarelli, C., Piccili, M., Briskmatis, A., Sabattini, E., and Damiani, S., (1997). Antigen Retrieval Techniques in Immunhistchemistry: Cmparisn f Different Methds. The Jurnal f Pathlgy: A Jurnal f the Pathlgical Sciety f Great Britain and Ireland, 183(1), Lan, H.Y., Mu, W., Niklic-Patersn, D.J., and Atkins, R. C. (1995). A nvel, Simple, Reliable, and Sensitive Methd fr Multiple Immunenzyme Staining: Use f Micrwave Oven Heating t Blck Antibdy Crssre Activity and Retrieve Antigens. Jurnal f Histchemistry & Cytchemistry, 43(1), Hines-Peralta, A.U., Pirani, N., Clegg, P., Crnin, N., Ryan, T.P., Liu, Z., and Gldberg, S.N., (2006). Micrwave Ablatin: Results with a GHz Applicatr in Ex Viv Bvine and in Viv Prcine Liver. Radilgy. 239(1):

62 3 rd Internatinal Science Sympsium Status: Prceeding Bk ISS2018 (September 5-8, 2018) ID : B4PB Yasemen Adalı Çanakkale Onsekiz Mart University, yasemenadali@htmail.cm, Çanakkale-Turkey DERİ İNSİZYONEL BİYOPSİLERİNDE RUTİN PERİYODİK ASİT SCHİFF (PAS) İSTENMELİ Mİ? ÖZ Günümüzde birçk deride lkalize veya sistemik hastalığın klinik tanının desteklenmesi ya da histpatljik larak tanısının knulması için deri insizynel biypsiler alınmaktadır. Derinin süperfisyel ya da derin mantar enfeksiynları da bu hastalıkların içinde yer almaktadır. Bazı patlji labratuvarlarında periydik asit schiff (PAS) histkimyası patlji labratuvarına gelen tüm deri insizynel biypsilerinde klinik larak mantar enfeksiynu ön tanısı aranmaksızın yapılmaktadır. Bu çalışmada rutin larak uygulanan PAS histkimyasının gerekliliği değerlendirilmeye çalışılmıştır. Çalışmaya deri insizynel biypsileri değerlendirilen ve klinik ön tanısında mantar enfeksiynu bulunmayan 90 lgu dahil edilmiştir. Olguların yaş rtalaması 'dir. 4 (%4.4) lguda mantar enfestasynu izlenmiştir. Olguların hiçbirinde H&E ile mantar hifi dikkati çekmemiş tüm tanılar PAS histkimyası ile verilmiştir. PAS histkimyası H&E düzeyinde görülmeyen mantar hiflerinin görülmesine lanak sağlamakta ve tanıyı klaylaştırmaktadır. Ancak klinik ön tanılar içinde mantar enfeksiynu lmayan lgular için mantar enfestasynunu destekleyen bazı mrfljik bulgular biypside saptandığında ya da biypside spesifik bir bulgu izlenmediğinde lası mantar enfestasynları için PAS histkimyasının yapılan incelemelere eklenmesi uygun lacaktır. Anahtar Kelimeler: Deri biypsisi, İnsizyn, Periydik Asit Schiff, PAS, Mantar IS ROUTINE PERIODIC ACID SCHIFF (PAS) REQUIRED IN SKIN INCISIONAL BIOPSIES? ABSTRACT Tday, skin incisinal bipsies are being taken t supprt the clinical diagnsis f many lcalized r systemic diseases r t make histpathlgical diagnsis. Deep superficial r deep fungal infectins are als invlved in these diseases. In sme pathlgy labratries peridic acid schiff (PAS) histchemistry is perfrmed in all skin incisinal bipsies that arrive at the pathlgy labratry regardless clinical diagnsis f fungal infectin. In this study, the necessity f rutine PAS histchemistry was tried t be evaluated. 90 patients whse skin incisinal bipsies evaluated with n fungal infectin at the clinical preliminary diagnsis were included in the study. Findings: The mean age f the cases were Fungal infestatin was bserved in 4 (4.4%) cases. Nne f the cases were diagnsed with H&E and all fungal infectins were diagnsed with PAS histchemistry. PAS histchemistry allws the detectin f fungal hyphae that are nt present at the H&E level and facilitates the diagnsis. Hwever, fr cases withut fungal infectins in clinical preliminary diagnses, it may be apprpriate t add PAS histchemistry when certain mrphlgical findings supprting fungal infestatin are detected r fr pssible fungal infestatin if there are n specific findings in the bipsy. Keywrds: Skin Bipsy, Incisin, Peridic Acid Schiff, PAS, Fungus

63 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B4PB; pp: GİRİŞ (INTRODUCTION) Çğu zaman fnksiynlarının ve öneminin farkında lmasak da deri vücudumuzun en büyük rganı ve kruyucu bariyeridir. Her rgan gibi derinin de benign ve malign hastalıkları bulunmaktadır. Malign hastalıklarının arasında epidermis ve dermis kökenli neplaziler, deri ekleri neplazileri yer alırken benign hastalıkları çk geniş bir spektrum göstermektedir [1]. Günümüzde deride lkalize veya sistemik birçk hastalığın klinik tanısının desteklenmesi ya da histpatljik larak tanısının knulması için deriden insizynel biypsiler alınmaktadır. Derinin neplazileri, enflamatuar hastalıkları ve enfeksiynları biypsiye sıkça başvurulan deri hastalıklarıdır. Deri enfeksiynları içinde süperfisyel ya da derin mantar enfestasynları önemli bir yer tutmaktadır. Klinik larak kaşıntı, sulantılı lezynlar ve kızarıklık ile seyredebilen bu hastalıklar genellikle makrskpik larak tanı alsa da biypsi incelemesi gerektiren lgular da karşımıza çıkmaktadır. Deri biypsilerinin değerlendirilmesinde histkimya ve/veya immunhistkimyasal ek incelemelere ihtiyaç duyulabilmektedir. Histkimyasal larak periydik asit schiff (PAS), kristal viyle, gmri methenamine-silver (GMS), massn s trikrm deri biypsilerinde uygulanan histkimyasal byalar arasında yer almaktadır. PAS ve GMS byalarına özellikle mantar incelemesinde sıkça başvurulmaktadır. Hatta bazı patlji labratuarlarında PAS histkimyası patlji labratuvarına gelen tüm deri insizynel biypsilerinde klinik larak mantar enfeksiynu ön tanısı aranmaksızın yapılmaktadır. Bu çalışmada patlji labratuarına gelen tüm insizynel deri biypsilerine rutin larak uygulanan PAS histkimyasının gerekliliği ve etkinliği değerlendirilmeye çalışılmıştır. 2. ÇALIŞMANIN ÖNEMİ (RESEARCH SIGNIFICANCE) Bu çalışma ile patlji labratuvarlarında sık kullanılan PAS histkimyasının ön tanıdan bağımsız larak kullanımının gereklilik ve tanısal önem durumunu göstermek amaçlanmaktadır. Yazının snucuna göre rutin PAS istemleri tekrar gözden geçirebilir ve hatta kar-zarar değerlendirmesi yapılıp yeni uygulanma prtklleri geliştirilebilir. 3. GEREÇ VE YÖNTEM (MATERIALS AND METHODS) Çalışmaya yılları arasında, 2 ayrı patlji labratuvarında deri insizynel biypsileri değerlendirilen ve klinik ön tanısında mantar enfeksiynu bulunmayan 90 lgu dahil edilmiştir. Rutin PAS histkimyası yapılmayan ve/veya klinik ön tanısında mantar enfeksiynu kuşkusu bulunan lgular çalışmaya alınmamıştır. Olgulara ait yaş ve cinsiyet verileri hastane tmasyn sisteminden elde edilmiştir. Olguların hematksilen ezin (H&E) ve PAS byalı preparatları patlji arşivinden çıkarılarak tekrar değerlendirilmiştir. Frekans analizleri SPSS 15.0 paket prgram ile yapılmıştır. Olgularda duyarlılık, özgüllük, tanısal dğruluk, pzitif ve negatif prediktivite değerlendirmeleri yapılmıştır. 4. BULGULAR (RESULTS) Olguların yaş aralığı lup rtalaması 'dir (medyan 47). Olguların %46.7'si (42) kadın, %53.3'ü (48) erkektir. 4 (%4.4) lguda mantar enfestasynu izlenmiştir. Mantar enfestasynu izlenen lguların yaş rtalaması 'tür (medyan 54). Olguların %75'i (3) erkek, %25'i (1) kadındır. Olguların hiçbirinde H&E ile mantar hifi dikkati çekmemiş tüm tanılar PAS histkimyası ile verilmiştir. Olguların %75'i (3) yüzeyel, %25'i (1) derin mantar enfestasynudur. PAS histkimyası ile yüzeyel mantar enfestasynu 56

64 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B4PB; pp: saptanan lguya dair histpatljik görüntü Resim 1 de verilmiştir. Yüzeyel enfestasynlarda izlenen histpatljik bulgular benzer lup krneal tabaka içinde nötrfil varlığı, epidermis içinde nötrfil ve ezinfil varlığı, epidermal ödem larak sıralanabilir. Yüzeyel enfestasynlarda izlenen etkenin mrfljisi Candida Albicans ile uyumlu lup derin enfestasynda mrfljik tiplendirme yapılamamıştır. Derin mantar enfestasynundaki histpatljik bulgulardan en önemlisi dermal ödemin eşlik ettiği ezinfilleri de içeren flliküler ve periflliküler enflamasyndur. PAS'ın referans testi kabul edildiği durumda H&E'nin mantar tanısındaki duyarlılığı %0, özgüllüğü %100, tanısal dğruluğu %86, pzitif prediktivitesi %0, negatif prediktivitesi %86 larak hesaplanmıştır. Resim 1. Yüzeyel mantar enfestasynu, mantar hifleri (sarı k), PAS histkimyası-200x (Figure 1. Superficial fungal infestatin, fungal hyphae (yellw arrw), PAS histchemistry-200x) 5. SONUÇ (RESULT) Tanı ve tedavi lanaklarının artması ile deri hastalıklarında da biypsi alınma sıklığı artmıştır. Tanıya yardımcı yöntemlerin arasında gelen histkimya patlji uzmanlarının fiyat-yarar değerlendirmesi de göz önünde bulundurulduğunda en sık kullandığı incelemeler arasındadır. Derinin mantar hastalıkları hasta yaşam kalitesini bzan hastalıklar arasında yer almakta lup lgular ön planda kaşıntı şikayeti ile sağlık kuruluşlarına başvurmaktadırlar. Ancak sadece mantar hastalıkları değil birçk deri ve deri dışı hastalıkta deri insizynel biypsileri alınmaktadır. İnsizynel biypsi alınma nedeninden bağımsız larak bazı patlji labratuarlarında PAS histkimyası, biypsi işleme alındıktan snra rutin larak H&E kesit ile eş zamanlı larak yapılmaktadır. PAS histkimyasının dermatfitz ve nikmikzis tanısında sensitif bir yöntem larak kullanıldığı literatürde belirtilmektedir [2 ve 4]. PAS histkimyası H&E düzeyinde görülmeyen mantar hiflerinin görülmesine lanak sağlamakta ve tanıyı klaylaştırmaktadır [2]. Rutin PAS histkimyası istemi tanı süresini hızlandırmakta ayrıca sağlık sistemimizin getirdiği önemli bir kaygı lan perfrmans puanında artış sağlamaktadır. Ancak klinik ön tanılar içinde mantar enfeksiynu lmayan lgular için Rutin PAS histkimyası istenmesi ne kadar gerekli ve yararlıdır? srusunun cevabı aranan bu 57

65 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B4PB; pp: çalışmada, 90 lgunun 4 ünde (%4.4) mantar enfeksiynu dikkati çekmiştir. Mantar incelemesi için deri biypsilerinde histkimyanın değerlendirildiği çalışmalara bakıldığında: 338 adet PAS histkimyası uygulanan deri biypsisinin tekrar değerlendirildiği bir çalışmada %10 ranında (34 lgu) mantar varlığı dikkati çekmiştir. Bu 34 lgunun 5 inde mantar enfestasynu kuşkusu lduğu bildirilmiştir [5]. Retrspektif larak planlanan ve PAS histkimyası uygulanan vakaları içeren başka bir çalışmada ise 7 lguda mantar varlığı izlenmiş lup bu lguların 3 ünde mantar enfestasynu şüphesi belirtilmektedir [6]. Perfrmans puanı kaygısı, hızlı ve dğru tanı verme, gereksiz işlemleri engelleme gibi çk sayıda faktörün etkilediği rutin bya istemlerinde %4.4 lük bir ran ile deri biypsilerinde rutin PAS histkimyası istemi maliyet- uygunluk açısından kuşkuya neden lmaktadır. Snuç larak PAS histkimyasının yapılan incelemelere eklenmesi; klinik ön tanılar içinde mantar enfeksiynu lmayan lgular için; mantar enfestasynunu destekleyen bazı mrfljik bulgular biypside saptandığında ya da biypside spesifik bir bulgu izlenmediğinde lası mantar enfestasynları açısından uygun lacağı düşünülmektedir. KAYNAKLAR (REFERENCE) 1. Lever, W.F. and Schaumburg-Lever, G., (2009). Histpathlgy f the Skin. 10th ed. Philadelphia: JB Lippinctt-Williams & Wilkins, Al-Amiri, A., Chatrath, V., Bhawan, J., and Stefanat, C.M., (2003). The peridic Acid-Schiff Stain in Diagnsing Tinea: Shuld it be Used Rutinely in İnflammatry Skin Diseases? J Cutan Pathl. 30: Lawry, M.A., Haneke, E., Strbeck, K., Martin, S., Zimmer, B., and Rman, P.S., (2000). Methds fr Diagnsing Onychmycsis: a Cmparative Study and Review f The Literature. Arch Dermatl. 136: Wilsmann Theis, D., Sareika, F., Bieber, T., Schmid Wendtner, M.H., and Wenzel, J., (2011). New Reasns fr Histpathlgical Nail-clipping Examinatin in Thediagnsis f Onychmycsis. JEADV. 25: Mhan, H., Bal, A., and Aulakh, R., (2008). Evaluatin f Skin Bipsies fr Fungal Infectins: Rle f Rutine Fungal Staining. J Cutan Pathl. 35: Murphy, J.K. and Dnhue, L.O., (2004). The Diagnstic Value and Cst Effectiveness f Rutine Fungal Stains in a Dermatpathlgy Service f a District General Hspital. J Clin Pathl. 57:

66 3 rd Internatinal Science Sympsium Status: Prceeding Bk ISS2018 (September 5-8, 2018) ID : B5PB Hüseyin Avni Erğlu Çanakkale Onsekiz Mart University, huseyinavni61@htmail.cm, Çanakkale-Turkey SU TÜKETİMİ VE VÜCUT KİTLE İNDEKSİ (VKİ): KESİTSEL BİR ÇALIŞMA ÖZ İnsan vücudunun %70'i sudan luşmaktadır. Günlük su tüketimi yetişkin bir insanda kabaca 1500 mililitre (ml) lmalıdır. Vücut kitle indeksi (VKİ) kişinin kilgram cinsinden ağırlığının kişinin by uzunluğunun metre cinsinden karesine bölünmesi ile elde edilen ve sağlıklı vücut ağırlığını değerlendirmek için kullanılan bir parametredir. Bu çalışmada tıp fakültesi preklinik öğrencilerinde VKİ ile su tüketimi arasındaki ilişkiyi değerlendirmeyi amaçladık. Çalışmaya bir tıp fakültesi 1. ve 3. sınıflarında öğrenci lan 142 öğrenci dahil edildi. Öğrencilere yaşları, cinsiyetleri, by uzunlukları, ağırlıkları ve günlük su tüketimlerini srgulayan anket gönüllülük esasına göre uygulandı. Öğrencilerin yaş rtalaması idi. Öğrencilerin VKİ rtalamaları , rtalama su tüketimleri ml larak hesaplandı. 1501ml ve üzeri su tüketen öğrencilerin rtalama VKİ'si , 1500ml ve altı su tüketenlerin rtalama VKİ'si larak saptandı. Tıp fakültesi preklinik öğrencilerinin VKİ ve su tüketimleri değerlendirildiğinde VKİ'si yüksek öğrencilerin daha fazla su tükettiği gözlemlendi. Anahtar Kelimeler: Su Tüketimi, Vücut Kitle İndeksi, VKİ, Tıp Fakültesi Öğrencisi WATER CONSUMPTION AND BODY MASS INDEX (BMI): A CROSS-SECTIONAL STUDY 70% f the human bdy is made up f water. Daily water cnsumptin shuld be rughly 1500 milliliters (ml) in an adult. The bdy mass index (BMI) is a parameter f evaluating healty bdy weight which is btained by dividing the weight f a persn measured in kilgrams divided by the square height f the persn measured in meters. In this study, we aimed t evaluate the relatin between BMI and water cnsumptin in pre-clinic students f medical faculty. 142 students were included in the study frm a medical faculty's 1-3rd classes. The questinnaire was applied n a vluntary basis, questining the students abut their age, sex, height, weight and daily water cnsumptin. The mean age f the students was The mean BMI f the students was calculated as and mean water cnsumptin as ml. The mean BMI f students wh cnsumed 1501 ml and abve water was fund t be , and the mean BMI f thse wh cnsumed 1500ml and belw water was fund t be When the BMI and water cnsumptin f medical faculty pre-clinic students were evaluated, it was bserved that the students with higher BMI cnsumed mre water. Keywrds: Water Cnsumptin, Bdy Mass Index, BMI, Medical Faculty Student

67 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B5PB; pp: GİRİŞ (INTRODUCTION) İnsan vücudunun %70'i sudan luşmaktadır. Vücut için vital lan metablik faliyetler için su gereklidir. Bireyin vücut ağırlığına göre değişmekle birlikte; günlük su tüketimi yetişkin bir insanda kabaca 1500 mililitre (ml) lmalıdır. Gündelik hayatta sık larak tükettiğimiz su dışındaki sıcak ve sğuk içeceklerin hiçbiri suyun yetini tutamadığı gibi, bir kısmı da içeriğinden ötürü diürez ile su kaybına neden labilmektedir. Vücut kitle indeksi (VKİ) kişinin kilgram cinsinden ağırlığının kişinin by uzunluğunun metre cinsinden karesine bölünmesi ile elde edilen ve sağlıklı vücut ağırlığını değerlendirmek için kullanılan bir parametredir. Obezite değerlendirme ölçütü larak kabul edilen vücut kitle indeksine (VKİ) göre kişinin VKİ si kg/m 2 ise nrmal, VKİ 25-30kg/m 2 ise killu, VKİ 30-40kg/m 2 ise bez, VKİ>40kg/m 2 ise mrbid bez larak sınıflandırılır [1]. Vücut yağ kitlesi artış gösterdikçe su ranı ters rantılı larak azalma gösterdiği bilinmektedir [2]. Bu bilginin ışığında, sunulan çalışmada genç ve bilinçli bireyler lan tıp fakültesi preklinik öğrencilerinde VKİ ile su tüketimi arasındaki ilişkiyi değerlendirmeyi amaçladık. 2. ÇALIŞMANIN ÖNEMİ (RESEARCH SIGNIFICANCE) Sağlıklı bir beden için önemli lan su tüketiminin VKİ ile ilişkisini araştırarak bireylerin vücut fnksiynları için gerekli lan su miktarının değişkenliğini göstermenin amaçlanıldığı bu çalışmanın; bezite ve su tüketimi knusunda genç bireylerdeki çalışmalara kaynak labileceği düşünülmüştür. 3. GEREÇ VE YÖNTEM (MATERIALS AND METHODS) Çalışmaya Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Tıp Fakültesi 1. ve 3. sınıflarında öğrenci lan 142 katılımcı dahil edildi. Öğrencilere yaşları, cinsiyetleri, by uzunlukları, ağırlıkları ve günlük su tüketimlerini srgulayan anket gönüllülük esasına göre uygulandı. Anket verilerinde eksiklik lan öğrenciler çalışmadan çıkarıldı. Elde edilen verilerin analizleri SPSS 15.0 paket prgram ile yapıldı. Kadın ve erkek öğrencilerin su tüketimleri bağımsız değişkenler için t testi ile, su tüketimi ve VKİ ilişkisi ise krelasyn testleri ile değerlendirildi. 4. BULGULAR (RESULTS) Öğrencilerin yaş rtalaması lup %66.2' si (94) kadın, %33.8'i (48) erkek idi. Tüm öğrencilerin by rtalamaları (m), ağırlık rtalamaları ile kadın ve erkek öğrencilerin by rtalamaları ile ağırlık rtalamaları tabl 1 de verilmiştir. Tüm öğrencilerin VKİ rtalamaları (medyan 21.04), rtalama su tüketimleri ise ml (medyan 2000) larak hesaplandı. Kadın öğrencilerin rtalama VKİ si , rtalama su tüketimleri , erkek öğrencilerin rtalama VKİ si , rtalama su tüketimleri larak saptandı. Kadın ve erkek öğrencilerin su tüketimleri arasında istatistiksel anlamlılık saptanmadı (p=0.309). Tüm öğrenciler, kadın ve erkek öğrencilerin su tüketimleri ve VKİ lerine dair veriler Tabl 2 de verilmiştir. Günlük minimum su tüketimi 1500 larak baz alınır ise; 1501ml ve üzeri su tüketen öğrencilerin rtalama VKİ'si , 1500ml ve altı su tüketenlerin rtalama VKİ'si larak saptandı. 1501ml ve üzeri su tüketenlerin VKİ lerinde yükseklik izlense de bu yükseklik istatistiksel larak anlamlı saptanmadı (p>0.05). 60

68 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B5PB; pp: Tabl 1. Tüm öğrencilerin, kadın ve erkek öğrencilerin by ve ağırlık rtalamaları (Table 1. Average and weight average f all students, male and female students) Değişkenler Byrtalaması (m) Ağırlık Ortalaması (kg) Tüm öğrenciler Kadın öğrenciler Erkek öğrenciler Tabl 2. Tüm öğrenciler, kadın ve erkek öğrencilerin su tüketimleri ve VKİ verileri (Table 2. All students, female and male students water cnsumptin and BMI data) Değişkenler Min. Maks. Ort. S.S. Çarpıklık Basıklık VKİ Tümü Su Tüketimi VKİ Kadın Su Tüketimi VKİ Erkek Su Tüketimi Çalışmada yer alan VKİ ve su tüketimi değişkenlerine ait verilerin tamamına, kadın ile erkek gruplarına ait verilere ait çarpıklık ve basıklık değerleri Tabl 2 de görüldüğü üzere 3.76 ile -.83 aralığında lduğu rtaya çıkmıştır. Dlayısıyla bu snuçlardan yla çıkarak bütün gruplarda verilerin nrmal dağılım gösterdiğini söylemek mümkündür. Tabl 3. Krelasyn analizi tablsu (Table 3. Crrelatin analysis table) Grup N Değişken Krelasyn Katsayısı Olasılık Değeri(p) Tümü 142 VKİ-Su tüketimi Kadın 94 VKİ-Su tüketimi Erkek 48 VKİ-Su tüketimi Veriler nrmal dağılım gösterdiğinden dlayı değişkenler arasındaki ilişkinin varlığı ve yönünü sınamak için %95 güven aralığında parametrik bir test lan pearsn krelasyn analiz uygulanmış ve elde edilen snuçlara ait katsayılar Tabl 3 te sunulmuştur. Tabl 3 te yer alan snuçlarda elde edilen lasılık değeri bütün gruplarda 0.05 ten büyük çıkmıştır. Ortaya çıkan bu snuçtan yla çıkarak inceleme kapsamında yer alan kadın ve erkek katılımcıların tamamının VKİ ve su tüketimi değerleri arasında ve gerekse kadın ve erkek gruplarına ait VKİ ve su tüketimi değerleri arasında anlamlı bir krelasyn tespit edilmemiştir. 5. SONUÇ (RESULT) Yaş, cinsiyet, fiziksel aktivite ve beden yağ ranının vücuttaki su miktarını etkilediği bilinmektedir [2 ve 4]. Vücut yağ kitlesi arttıkça vücut su ranı azalma göstermektedir [2]. Nrmal bir bireyin günlük su ihtiyacı vücudun kullandığı enerji miktarına bağlı larak değişmekle birlikte her 1000 kalri için ml su alınması gerektiği bildirilmektedir [5 ve 6]. VKİ sağlıklı vücut ağırlığını değerlendirme ölçütü larak günlük pratikte en sık kullanılan ölçüt lup 25 kg/m2 altı nrmal ağırlık larak kabul edilmektedir. Gündelik hayatta yaptığımız gözlemlerde, genç bireylerde VKİ arttıkça su tüketiminin de artış gösterdiğini izledik. Bu gözlem üzerine yaptığımız çalışmada hiptezimizi değerlendirmeyi amaçladık. 61

69 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B5PB; pp: Çalışmamızda tüm öğrencilerin VKİ rtalamaları (medyan 21.04), rtalama su tüketimleri ise ml (medyan 2000) larak saptadık. Kadın ve erkek öğrencilerin su tüketimleri arasında istatistiksel anlamlılık sizlemedik (p=0.309). Günlük su tüketimininin en az 1500ml lması gerektiğini göz önünde bulundurursak, 1501ml ve üzeri su tüketenlerin VKİ lerinde yükseklik dikkati çekse de bu yükseklik istatistiksel larak anlamlılık göstermemekteydi (p>0.05). Tüm öğrencilerin, yalnızca kadın ve yalnızca erkek öğrencilerin VKİ ve su tüketimi değerleri arasında anlamlı bir krelasyn tespit edilmemiştir. Başka bir deyişle rtaya çıkan bu istatistiksel snuçlara göre insanların VKİ değerinin artması veya azalması su tüketim miktarını etkilemediğini söylemek mümkündür. Sınırlı sayıda katılımcı ile yapılan ve tplumun sadece bir kesimini örnekleyen çalışmamızda VKİ değeri ile su tüketimi arasında istatistiksel anlamlılık gözlenmemiştir. Literatürde VKİ ile su tüketimini değerlendiren bir çalışmaya rastlanmamıştır. Bu nedenle çalışmamızın bir ön çalışma larak değerlendirilmesini ve geniş ölçekli çalışma gruplarında tekrarlanması gerektiğini düşünmekteyiz. KAYNAKLAR (REFERENCE) 1. Wrld Health Organizatin, (2009). Glbal Health Risks: Mrtality and Burden f Disease Attributable t Selected Majr Risks. Geneva: Wrld Health Organizatin. 2. Kavuras, S.A., (2002). Assessing Hydratin Status. Curr Opin Clin Nutr Metab Care, Sep, 5(5): Sawka, M.N., Cheuvrnt, S.N., and Carter, R., (2005). Human Water Needs, Nutritin reviews, 63(6) Duvillard, V.S.P., Braun, W.A., Melissa, M., Beneke, R., and Leithäuser, R., (2004). Fluids and Hydratin in Prlnged Endurance Perfrmance. Nutritin, 20(7) Diet, Nutritin and the Preventin f Chrnic Diseases. Reprt Of a WHO/FAO Expert Cnsultatin, WHO Technical Reprt Series:916, WHO, Geneva, Duyff, R.L., (2003). Geliştirilmiş Besin ve Beslenme Rehberi The American Dietetic Assciatins Cmplete Fd and Nutritin Guide. Jhn Wilwy & Sns Inc. New Jersey. (Çeviri Editörleri: Yücecan, S., Nursal, B., Pekcan, G. ve Besler, H.T.,) Acar matbaacılık Yay, Hiz. San ve Tic. A.Ş. İstanbul. 62

70 3 rd Internatinal Science Sympsium Status: Prceeding Bk ISS2018 (September 5-8, 2018) ID : B7PB Seval,Cambaz Ulaş Seçil Köken Durgun Manisa Celal Bayar Üniversitesi, Manisa-Turkey seval.cambaz@htmail.cm; secil_kken_@htmail.cm SON TRİMESTER GEBELERİN ANTENATAL DÖNEMDE YAPILAN RUTİN TESTLER HAKKINDAKİ BİLGİ DURUMLARI VE UYGULAMALARI ÖZ Bu araştırmanın amacı sn trimesterdeki gebelerin antenatal döenmde yapılan rutin testler hakkındaki bilgi durumları ve uygulamalarını belirlemektir. Araştırma tanımlayıcı tiptedir. Araştırmanın evrenini Üniversite Hastanesi perinatlji plikliniğine başvuran sn trimestirdeki gebeler luşturmuştur. Araştırmada herhangi bir örnek seçim yöntemi kullanılmamıştır. Etik kurul ve kurum izni çıktıktan snra, 1 ay (30 gün) içerisinde araştırmaya katılmayı kabul eden gebeler araştırmanın örneğini luşturmuştur (n:150). Gebeler antenatal testler arasında en fazla %82.7 USG yi bilmektedirler. En az uygulanan antenatal testin ise %22.7 ranı ile ral glikz tlerans testi (OGTT) lduğu görülmüştür. Antenatal dönemde uygulanması hem maternal hem de fetal sağlığı izlemek için önemli lan tarama testlerinin duyma ranları yüksek lsa da gebeler tarafından yeterli derecede bilinmediği görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Gebe, Antenatal, Tarama Testleri, Fetal, Maternal INFORMATION ABOUT THE ROUTINE TESTS PERFORMED IN THE ANTENATAL PERIOD OF THE LAST TRIMESTER PREGNANT WOMEN AND THEIR APPLICATIONS ABSTRACTS The aim f this study is t determine the state and applicatin f infrmatin abut rutine tests perfrmed by pregnant wmen in the last trimester. The research is f a descriptive type. The universe f the study was frmed by pregnant wmen in the last trimesters wh applied t the Perinatlgy utpatient clinic f Hafsa Sultan hspital at Manisa Celal Bayar University. N sample selectin methd was used in the study. After the apprval f the ethics cmmittee and the institutin, the pregnant wmen within 1 mnth (30 days) and agreed t participate in the study were the sample f the study (n:150). Pregnant wmen are mst familiar with USG with a rate f 82.7%. The least applied antenatal test was fund t be a ral glucse tlerance test with a rate f 22.7%. The applicatin in the antenatal perid has shwn that the screening tests, which are imprtant fr mnitring bth maternal and fetal health, have high hearing rates but are nt knwn adequately by the pregnant wmen. Keywrds: Pregnant, Antenatal, Screening Tests, Fetal, Maternal

71 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B7PB; pp: GİRİŞ (INTRODUCTION) Dğum öncesi bakım, anne ve fetüsün tüm gebelik byunca düzenli aralıklarla gerekli muayene ve önerilerde bulunularak bir sağlık persneli tarafından izlenmesidir [1]. Dğum Öncesi Bakım Yönetim Rehberi ne göre dğuma kadar tplam dört izlem yapılması planlanmalıdır [2]. Ülkemizde dğum öncesi bakım alma ranlarına bakıldığında, TNSA 2008 de sn beş yıllık dönem için sağlık persnelinden dğum öncesi bakım alma ranı %92 iken bu ran TNSA 2013 te %97 ye yükselmiştir [3]. Kılıç ve arkadaşlarının (2007); gebelerin dğum öncesi bakım alma sıklığı ve etkileyen faktörleri inceleme amaçlı çalışmasında, eşlerin öğrenim durumları ve eşin gelir getiren bir işinin lması dğum öncesi bakım almayı etkileyen değişkenler arasında gösterilmiştir [4]. Dğum öncesi bakım sıklığı önemli lduğu kadar hem annenin hem de dğacak bebeğin sağlığının krunması ve geliştirilmesinde bakım hizmetlerinin nicelik ve nitelik larak yeterli lması gerekmektedir [5]. Ancak nitelikli bakım alma ranının yeterli lmadığı literatürde belirtilmektedir [6]. Dğum öncesi bakım sırasında yapılan izlemlerde hem maternal hem de fetal iyilik hali izlenmelidir. Özellikle fetal sağlığı değerlendiren testler riskli dğumların erken tanısında büyük önem taşımaktadır. Yapılan antenatal tanı ile gebeliğin erken döneminde kalıtsal geçiş gösteren hastalıkların belirlenmesi ve etik/yasal değerler çerçevesinde gebeliğin snlandırılması ile mümkün labilmektedir [7]. Ancak bebeğin zedelenmesi ve ölümüne ilişkin ya da kendi sağlığına ilişkin krkular yaşanan fiziksel huzursuzluğu daha arttırmaktadır [4]. Literatürde gebe kadınların bilinmezlikten dğan endişelerinin lduğu, özellikle fetal sağlığı değerlendirmek için yapılan testlerden endişelendikleri belirtilmektedir [7]. Antenatal testler tıbbın önemli bir öğesidir [8]. Bu dönemde en fazla ikili test, tam kan testi, Oral Glikz Tlerans Testi (OGTT), idrar testi, Nn-Stres Test (NST) ve Ultrasngrafi (USG) uygulanmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Antenatal Bakım Rehberi (2016) maternal değerlendirme içerisinde yer alan tam kan testi ve OGTT ye Sağlık Bakanlığı Dğum Öncesi Bakım Yönetim Rehberi nde (2014) yer verilmiştir [2 ve 9]. Sağlık Bakanlığı Dğum Öncesi Bakım Yönetim Rehberi ne göre tam kan testi ve idrar testi Rehber içerisinde bulunan 4 izlemde de yer alırken, ikili test 11. ve 14. haftalar arası yapıldığı için 1. izlemde, OGTT haftalar arası yapıldığı için 2. izlemde, USG ve NST ise 3. ve 4. izlemlerde yapılması planlanmaktadır [2]. 2. ÇALIŞMANIN ÖNEMİ (RESEARCH SIGNIFICANCE) Çğunluğu az gelişmiş ülkelerde lmak üzere, tüm dünyada her yıl yaklaşık 'den fazla kadın gebelik ve dğum kmplikasynları nedeniyle yaşamını yitirmektedir. Hem annenin hem de dğacak bebeğin sağlığının krunması ve geliştirilmesinde dğum öncesi bakım temel kruyucu hizmetlerin temel parçasıdır [10]. Gebelikte uygulanan testler ve gebelerin bu knudaki uygulamaları knusundaki araştırma sayısı ldukça azdır. Gebelikte kullanılan testler diğer hastalıklarda lduğu gibi erken tanı ve tedavi açısından önemli lması sebebi ile belirli aralıklarla uygulanmaktadır. Fakat gebeler kendilerine bu uygulanan testlerin neden yapıldığını, testin ne lduğunu ve neden önemli lduğunun farkında lamayabilir. Farkındalık yaratıp gebelerdeki bilgi eksikliklerini gidermek açısından bu çalışmanın önemli lduğu düşünülmektedir. Bu çalışmada gebelere yapılan rutin tarama testleri hakkında gebelerin bilgi durumları ve uygulamaları belirlenmesi amaçlanmıştır. 64

72 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B7PB; pp: MATERYAL VE METHOD (MATERIALS AND METHOD) Araştırma tanımlayıcı tiptedir. Araştırmanın evrenini Manisa Celal Bayar Üniversitesi Hafsa Sultan Hastanesi Perinatlji plikliniğine başvuran ve araştırmaya katılmayı kabul eden sn trimester gebeler luşturmuştur (n:150). Araştırmada herhangi bir örnek seçim yöntemi kullanılmamıştır. Araştırmanın verileri araştırmacılar tarafından ilgili literatür dğrultusunda hazırlanan anket frmu ile, yüz yüze görüşme tekniği kullanılarak tplanmıştır. Anket frmu tplam 57 srudan luşmuştur. Araştırma verilerinin tplanması amacı ile anne adaylarına bilgi verilerek gönüllü nam frmu imzalatılmıştır. Verilerin analizinde SPSS Prgramı ile sayı yüzde dağılımı, en küçük ve en büyük değerler ile rtanca, standart sapma değerleri kullanılmıştır. 4. BULGULAR (FINDINGS) Tabl 1 de gebelerin bazı ssydemgrafik özellikleri gösterilmiştir. Araştırmaya katılan gebelerin yaş rtalamaları 26.88±4.84, %42 si rtakul mezunu, %18.7 sinin çalıştığı bulunmuştur. Gebelerin %89.3 ü çekirdek aile sahiptir, 12.7 sinin eşi ile akrabalık durumu vardır. Ayrıca gebelerin tamamı evlidir ve evlilik yılı rtalamaları 6.43±4.83 tür (Tabl 1). Tabl1. Araştırmaya katılan gebelerin bazı ssydemgrafik özellikleri (Table 2. Sme scidemgraphic characteristics f the pregnant wmen) Tanımlayıcı Özellik Sayı % Yaş 26.88±4.84(Ort±Sd) Min:18 max:37 Eğitim Durumu Yaş Yaş Yaş Yaş İlkkul Ortakul Lise Üniversite Çalışma Durumu Çalışmıyr Çalışıyr Aile Tipi Çekirdek Geniş Yk Eş ile Akrabalık Durumu Var Medeni Durum Evli Yıl Evlilik Yılı 6-10 Yıl ±4.83 (Ort±Sd) Yıl Min:1 Max:19 16 ve Üzeri Yıl Tplam Araştırmaya katılan gebelerin eşleri ile ilgili özellikler Tabl 2 de verilmiştir. Eşlerin yaş rtalamalarının 30.36±5.18 lduğu, %38.7 sinin rtakul, %37.3 ünün lise mezunu lduğu, %76.7 sinin işçi lduğu bulunmuştur. 65

73 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B7PB; pp: Tabl 2. Araştırmaya katılan gebelerin eşlerinin bazı ssydemgrafik özellikleri (Table 2. Sme scidemgraphic characteristics f the spuses f the pregnant wmen) Tanımlayıcı Özellik Sayı % Eş Yaş 30.36±5.18 (Ort±Sd) Min:20 max:43 25 Yaş ve Altı Yaş Yaş Yaş ve Üstü Eşin Eğitim Durumu İlkkul Ortakul Lise Üniversite Eş mesleği İşçi Memur Esnaf Tplam Gebelerin dğurganlık özellikleri incelendiğinde %28.7 sinin primipar lduğu, %78 inin şu anki gebeliği planladığı belirlenmiştir. Şuan ki gebeliklerini öğrendikleri kurumların %46 ranı ile en fazla hastane lduğu, ilk kntrle gittiği kurumun ise %62 ranı ile devlet hastanesi lduğu bulunmuştur. Bu çalışmaya katılan gebelerin %84.7 si şu an ki gebeliğinde herhangi bir srun yaşamadığını belirtmiştir (Tabl 3). Tabl 3. Araştırmaya katılan gebelerin dğurganlık özellikleri (Table 3. Fertility characteristics f pregnant wmen) Dğurganlık Özellikleri Sayı % Gebelik Sayısı Primipar Multipar Gebeliğiplanlama Durumu Evet Hayır Evde Gebeliğin Tespit Edildiği Yer Hastane Aile Sağlığı Merkezi Aile Sağlığı Merkezi İlk Kntrle Gittiği Kurum Devlet Hastanesi Üniversite Hastanesi Özel Hastane Bu Gebelikte Sağlık Srunu Yaşama Durumu Evet Hayır Tplam Çalışma snucunda gebelerin %100.0 ranı ile en fazla USG yi duyduğu belirlenmiştir. En yüksek duyma ranlarında ikinci sırada yaklaşık %96 ranı ile NST ve ikili test yer almaktadır. Gebeler antenatal testler arasında %82.7 ranı ile USG nin neden yapıldığını dğru bildiği görülmektedir. Diğer testlerin neden yapıldığını dğru bilme ranı %50 nin üzerindedir. Testlerin ne zaman yapıldığını dğru bilme durumuna bakıldığında; en yüksek ran ile (%73.8) tam kan testidir. Diğer testlerin yapılma zamanını gebeler ldukça düşük ranlarda dğru bilmektedir (Tabl 4). 66

74 Evet Hayır (Bilmiyr) Gerek Duymadım Yararına İnanmıyrum Ssyal Güvencem Yk Yapılacağını Bilmiyrdum Zararı Olur Diye Düşünüyrum 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B7PB; pp: Tabl 4. Araştırmaya katılan gebelerin gebelik sürecinde yapılan testler hakkındaki bilgi durumları (Table 4. Infrmatin abut the tests perfrmed during the pregnancy) Test Adı Testleri Duyma Durumları Neden Yapıldığını Dğru Bilme Ne Zaman Yapıldığını Dğru Bilme N % N % N % İkili Test Tam Kan Testi USG* NST* OGTT* İdrar Testi Ultrasngrafi (USG) Nnstres Test (NST) Oral Glikz Tlerans Testi (OGTT) Tabl 5. Araştırmaya katılan gebelerin gebelik sürecinde yapılan testleri uygulama durumları (Table 5. Research f pregnant wmen apply tests during pregnancy situatins) Uygulama Durumları Testi Yaptırmama Nedeni* Test Adı N % n % n % n % n % n % N % İkili Test Tam Kan Testi USG NST OGTT İdrar Testi *Birden fazla şık işaretlenmiştir Araştırmaya katılan gebelerin gebelik sürecinde yapılan testleri uygulama durumları Tabl 5 te gösterilmiştir. Buna göre tüm gebelerin USG (%100) yaptırdığı belirlenmiştir. En az yaptırdığı test ise; OGTT dir. Gebelerin testleri yaptırmama nedenlerine baktığımızda; testin yararına inanmamaları ve ssyal güvencelerinin lmaması larak belirlenmiştir (Tabl 5). 5. SONUÇ (CONCLUSION) Antenatal dönemde uygulanması hem maternal hem de fetal sağlığı izlemek için önemli lan tarama testlerini araştırmadaki gebelerin duyma ranları yüksek lsa da gebeler tarafından yeterli derecede bilinmediği belirlenmiştir. DÖB hizmetleri kapsamında gerçekleştirilen gebelik izlemleri ve bu izlemler sırasında yapılan işlemler kadının ve dğacak çcuğunun sağlığı bakımından sn derece önemlidir [1]. Bu derece önem arz eden dğum öncesi bakım uygulamalarına gebelerin bilinçli bir şekilde katılımı, kadın ve çcuk sağlığını lumlu yönde etkileyeceği düşünülmektedir. Bu nedenle gebelerin antenatal testler hakkındaki farkındalıklarını arttırmak için; gebelik izlemlerini yapan tüm ebe ve hekimlerin antenatal testler hakkında ayrıntılı bilgilendirme yapması hem uygulamalara katılımın artmasına hem de gebenin endişelerinin rtadan kalkmasına katkı sağlayacaktır. Ayrıca ssyal medyanın da bilgilendirmelerde desteğinin sağlanması, uygun kamu sptlarının hazırlanması da gereklidir. 67

75 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B7PB; pp: KAYNAKLAR (REFERENCES) 1. Ergin, F., Aksu, H. ve Demiröz, H., (2010). Dğum Öncesi ve Dğum Snrası Bakım Hizmetlerinin Nicelik ve Niteliği. Anadlu Hemşirelik ve Sağlık Bilimleri Dergisi, Cilt:13, Sayı:4, ss: Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Kadın ve Üreme Sağlığı Daire Başkanlığı, (2014). Dğum Öncesi Bakım Yönetim Rehberi, Erişim Tarihi: Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü, (2013). Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması. Dğum Öncesi Bakım, Erişim Tarihi: Kılıç, S.K., Uçar, M., Temir, P., Erten, Ü., Şahin, E., Karaca, B., Yüksel, S. and Özkır, F., (2007). Hamile Kadınlarda Dğum Öncesi Bakım Alma Sıklığı ve Bunu Etkileyen Faktörler. TSK Kruyucu Hekimlik Bülteni, Cilt:6, Sayı:2, ss: Turan, T., Ceylan, S.S. ve Teyikçi, S., (2008). Annelerin Düzenli Prenatal Bakım Alma Durumları ve Etkileyen Faktörler. Fırat Sağlık Hizmetleri Dergisi, Cilt:3, Sayı:9 ss: Kaya, F. ve Serin, Ö., (2008). Dğum Öncesi Bakımın Niteliği. TJOD Dergisi, Cilt:5, ss: Ptur, D.C., Yiğit, F. ve Bilgin, N.Ç., (2009). Anne Adaylarının Fetal Sağlığı Değerlendiren Testlere Yaklaşımının Kalitatif İncelenmesi. Maltepe Üniversitesi Hemşirelik Bilim ve Sanatı Dergisi, Cilt:2, Sayı:3, ss: Yardım, D., Kucur, S.K., Yardım, Ç., Yazgan, A. ve Davas, N.İ., (2011). İkili ve Üçlü Tarama Testleri, Fetal Nazal Kemik ve Ense Saydamlığı Değerlendirmesinin Fetal Krmzmal Anmali Tespitine Katkıları. Turkiye Klinikleri J Gynecl Obst., cilt:21, sayı:3, ss: Wrld Health Organizatin, (2016). WHO Recmmendatins n Antenatal Care fr a Psitive Pregnancy Experience. apps.wh.int/iris/bitstream/10665/250796/1/ eng.pdf Erişim Tarihi: Sönmez, Y., (2007). Dğum Öncesi Bakım Hizmetleri. STED, Cilt:16, Sayı:1, ss:

76 3 rd Internatinal Science Sympsium Status: Prceeding Bk ISS2018 (September 5-8, 2018) ID : B16PB Dilek Kökkaya, Hülya Demirci Manisa Celal Bayar University, Manisa-Turkey dilek_kkkaya@htmail.cm; hulya.demirci@cbu.edu.tr KLİMAKTERİK DÖNEMDEKİ KADINLARDA ALGILANAN SOSYAL DESTEĞİN MENOPOZAL TUTUM VE YAKINMALAR ÜZERİNE ETKİSİ ÖZ Bu çalışmanın amacı, klimakterik dönemdeki kadınlarda algılanan ssyal desteğin menpzal yakınmalar ve menpza ilişkin tutumları üzerine etkisini incelemektir. Araştırmanın evrenini bir üniversite hastanesine herhangi bir nedenle başvuran yaş aralığındaki kadınlar luşturmuştur. Örneklem büyüklüğü, evrendeki birey sayısının bilinmediği durumlarda kullanılan frmül ile hesaplanmıştır (n=384). Veriler, Tanıtıcı Bilgi Frmu, Menpz Semptmlarını Değerlendirme Ölçeği, Kadınların Menapza Bakış Açısı Sru Frmu ve Çk Byutlu Algılanan Ssyal Destek Ölçeği kullanılarak tplanmıştır. Kadınların yaş rtalamasının 52.7±4.6, %57.3 ü ilkkul mezunu ve %80.5 inin çalışmadığı saptanmıştır. Menpzun eş, çcuk ve çevresiyle ilişkisini lumsuz etkilediğini düşünen kadınların menpzal semptmlarının fazla lduğu görülmüştür (p<0.05). Ssyal desteği lan kadınların menpzu dğal bir süreç larak kabullendiği, kadınsı özellikleri etkilemediğine inandığı, kendisini daha az anksiyeteli ve sinirli hissettiği, yaşama karşı ilgisini kaybetmediği ve menpzda lmaktan mutlu lduğu saptanmıştır (p<0.05). Kadınların algıladıkları ssyal destek arttıkça menpzal semptmlarının (fiziksel ve psikljik) azaldığı belirlenmiştir (p<0.05). Snuç larak; ssyal desteğin, özellikle aile desteğinin kadınların menpzal yakınmalarını azalttığı ve menpzal tutumlarını lumlu yönde etkilediği söylenebilir. Anahtar Kelimeler: Klimakterik Dönem, Algılanan Ssyal Destek, Menpzal Yakınma, Menpzal Tutum, Yaş THE EFFECT OF PERCEIVED SOCIAL SUPPORTS ON MENOPAUSAL APPROACHES AND COMPLAINS TO WOMEN IN CLIMACTERIC PERIOD ABSTRACT The aim f this study is t analyse the effects f scial supprt n the menpausal cmplaints and the appraches f wmen twards menpause in the climacteric wmen. The study ppulatin cnsists f wmen aged years wh applied t a university hspital fr any reasn (n=384). 'Questinnaire', 'Menpause Symptm Assessment Scale', 'Wmen's Perspective n Menpause Questinnaire' and 'Multidimensinal Perceived Scial Supprt Scale' were used in the data cllectin. It was fund that, wmen wh had scial supprt, accept menpause as a natural prcess, believe that it desn t affect feminine aspects, feel less anxius and nervus, nt t lse interest t life and are happy t be in menpausal perid (p<0.05). It was identified that increasing f perceived scial supprt f wmen help t reduce menpausal symptms bth in physically and psychlgically (p<0.05). As a result; It culd be say that scial supprt, especially family supprt, reduces cmplaint f menpause in the wmen and have psitive effect n their menpausal appraches. Keywrds: Climacteric Perid, Perceived Scial Supprt, Menpausal Cmplaints, Menpausal Apprach, Years Old

77 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B16PB; pp: GİRİŞ (INTRODUCTION) Günümüzde yaşam kşullarının daha iyi hale gelmesiyle tanı ve tedavi işlemleri gelişmiş ve dlayısıyla insan ömründe belirgin bir artışa neden lmuştur. Buna paralel larak, dünya nüfusu içinde menpzal dönemdeki kadınların sayısı da artmıştır. Birleşmiş Milletler Nüfus Fnu (2010) verilerine göre dünya nüfusu 6.8 milyardır ve menpzal dönemdeki kadınlar bu nüfusun 1 milyar 200 milynunu luşturmaktadır. Türkiye de kadınlarda beklenen yaşam süresi Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2015 verilerine göre 80.7 yıldır (TUİK 2016). Bu verilere göre, kadınların rtalama 81 yıl yaşayacağı varsayılırsa, bir kadının yaşamının üçte birlik bölümünü pstmenpzal dönemde geçireceği ve menpzal döneme özgü yaşanabilecek sağlık srunları ile karşılaşabilecekleri bir gerçektir (Ertan, 2013). Kadınların yaklaşık 50 yaş ve civarında artık adet görmedikleri ilk kez M.Ö. 322 de Arist nun Histria Animlium kitabında yazılmıştır. Tarihine bakıldığında menpz dönemi kadınların cehennemi, zehrin vücuttan atılamaması, gizli hastalık, kritik zamanlar gibi isimler almıştır. Menpz terimini ilk kez Fransız Hekim Gardanne 1821 tarihinde kullanmıştır. Yunanca kökenli kesilme ve ay sözcüklerinden türetildiği bilinmektedir (İntepe, 2007). Menpz, klimakteryum içerisinde bir kesit lup kadının bir yıl adet görmemesidir. Klimakteryum ise kadın yaşamının dğurganlık dönemiyle yaşlılık dönemi arasında lan, verdeki yapısal ve işlevsel değişikliklere bağlı hrmnal dengenin farklılaşması snucunda luşan belirtiler ile karakterize bir geçiş dönemidir (İntepe, 2007). Klimakterik dönem genel larak 45 yaş civarında başlar, yaşlılık döneminin başlangıcı kabul edilen 65 yaşa kadar devam eder ve dört evreyi kapsar. Bu evreler premenpz, menpz, perimenpz ve pstmenpzdur (Taşkın, 2009; Çelik ve Pasinliğlu, 2013; Pınar ve ark., 2015). Evrensel lmayan bu dönem, her kadının ssykültürel yapısı ile uzlaşan bir algılamanın ürünüdür (Trtumluğlu ve Erci, 2004). Menpz belirtileri farklı yayınlarda farklı şekillerde sınıflandırılsa da sıcak basmaları, adet düzeninde bzukluklar gibi vazmtr bzukluklar, deri-meme atrfisi gibi durumlar, ruhsal srunlar ve östrjen eksikliğinin uzun dönem srunları şeklindeki genel başlıklara ayrılmaktadır (Karlıdere ve Özşahin, 2008). Menpz döneminde kadınların %70-80'inde östrjen yetmezliği belirti ve bulguları görülmektedir. Over fnksiynlarının bzulması ile birlikte östrjen eksikliğine bağlı belirtiler öncelikle rtaya çıkarken steprza bağlı srunlar ve kardivasküler hastalıklar geç dönemde rtaya çıkmaktadır (İntepe, 2007). Bu belirtilerin görülüp görülmeyeceği ve ne kadar sıklıkla yaşanacağı çeşitli nedenlere bağlı larak değişiklik göstermektedir. Psikljik, biyljik, ssyal ve kültürel etmenler menpzal semptmlarda önemlidir. Ssy-kültürel görüşe göre, menpzun sebep lduğu srunlar, tplumsal değerler, menpza yüklenen lumsuz anlamlar ve kalıp yargıların bir snucudur. Buna bağlı larak, menpz semptmlarında aynı kültür içinde ve kültürler arasında büyük değişiklikler görülebilir (Bayraktar ve Uçank, 2002; Dökmen, 2009). Sağlığı krumaya yarayan, insanların hayatında önemli bir yer tutan, gerektiği zaman kişiye duygusal, zihinsel ve maddi yardım sağlayan bütün kişilerarası ilişkiler Ssyal Destek Sistemleri larak tanımlanmaktadır. Ssyal destek, birey anne karnındayken hissedilmeye başlar, bebek dünyaya geldiğinde devam eder ve na yaşamı byunca yardım eden destek şeklidir. İnsanın hayatı byunca destek; aile üyelerinden, akrabalardan, kmşulardan, arkadaşlardan, çalışma arkadaşlarından, alınarak geliştirilmektedir. İhtiyaç lduğunda sağlık prfesynellerinden de ssyal destek alınabilmektedir (Ardahan, 2006; Mermer ve ark., 2010; Aksakallı ve ark., 2012). Ssyal destek insanın 70

78 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B16PB; pp: temel gereksinimlerinden lan sevgi, benlik saygısı, bağlılık ve bir gruba ait lma gibi ihtiyaçlarını karşılar ve böylece bireyi bedensel ve psikljik açıdan lumlu yönde destekler (Özbey, 2012). Ssyal destek, bireyin sağlığını direkt etkiler. Ssyal destek ykluğu kişinin dğrudan hasta lmasına neden labilir. Geniş bir ssyal ağ içinde yer alan insan, anne-baba, eş, evlat, kmşu ya da arkadaş gibi birbirinden farklı rller üstlenmektedir. Bu rller içerisinde kişi değerli bulunuyr, seviliyr, gerektiğinde destek görüyrsa, kendini kadar mutlu ve güvende hisseder. Bu durumun aksine, ssyal-kültürel ilişkilerin sıkıntılı ya da yetersiz lduğu durumlar psikljik hastalıkları geliştirme riskini arttırabilir (Ardahan, 2006). Yapılan çalışmalarda ssyal destek kaynakları güçlü lan kişilerin daha yüksek benlik algısına, daha az depresyn düzeyine, daha sağlıklı ve daha uzun ömre sahip lduğu bulunmuştur (Özbey, 2012). Bununla birlikte, araştırmalar evlilik, yakın arkadaş, aile, kmşu ilişkilerinin ve bir gruba (plitik, ssyal, dini) üye lma gibi kurulan ilişkilerin sayısının arttıkça yaşam süresinin de arttığını göstermektedir (Aktaş, 2013). 2. ÇALIŞMANIN ÖNEMİ (RESEARCH SIGNIFICANCE) Kadının hayatında önemli bir yer tutan bu dönemde algılanan ssyal desteğin kadınların menpzal yakınmalarını azaltacağı ve menpza karşı tutumlarını lumlu yönde etkileyeceği düşünülmektedir. Bu araştırmanın temel amacı, klimakterik dönemdeki kadınların algıladıkları ssyal destek ile menpzal şikâyetleri ve menpza karşı tutumları arasındaki ilişkiyi incelemektir. 3. MATERYAL VE METOD (MATERIAL AND METHOD) Tanımlayıcı ve kesitsel tipteki araştırmanın evrenini Manisa Celal Bayar Üniversitesi Hafsa Sultan Hastanesi ne herhangi bir nedenle başvuran (plikliniklerde muayene ve kntrl için bekleyen, refakatçi, ziyaretçi vb.) yaş arasındaki kadınlar luşturmuştur. Örneklem büyüklüğü, evrendeki birey sayısının bilinmediği durumlarda kullanılan frmül ile hesaplanmıştır ( ) (Sümbülğlu ve Sümbülğlu, 2002). %95 güven aralığı, %0.5 sapma ile 384 kadın örnekleme alınmıştır. Bu kadınlar basit rastgele örneklem yöntemi ile seçilmiştir. Veriler tarihleri arasında, kadınlara gerekli açıklamalar yapılıp nayları alındıktan snra ilgili frmlar dldurularak tplanmıştır. Her bir kadın ile görüşme süresi yaklaşık 20 dakikadır. Araştırmanın verileri, kadınların tanıtıcı özelliklerini içeren Kişisel Bilgi Frmu (İntepe, 2007; Karlıtepe ve Özşahin, 2008; Dökmen, 2009; Mermer ve ark., 2010; Yanıkkerem ve ark., 2012), menpzal yakınma durumunu ve yakınmaları varsa şiddetini saptamak için Menpz Semptmlarını Değerlendirme Ölçeği (MSDÖ) (Gürkan, 2015), menpza bakış açılarını değerlendirmek için Kadınların Menpza Bakış Açısı Sru Frmu (Yanıkkerem ve ark., 2012) ve ssyal destek düzeylerini belirlemek amacıyla Çk Byutlu Algılanan Ssyal Destek Ölçeği (MSPSS) (Eker ve ark., 2001) kullanılarak tplanmıştır. Araştırmaya başlamadan önce Etik Kurul nayı ve araştırmanın yapılacağı kurumdan yazılı izin alınmıştır. Elde edilen verilerin analizinde SPSS 15.0 fr Windws istatistik analiz prgramında sayı, yüzde dağılımı, aritmetik rtalama, Pearsn krelasyn analizi, One Way Anva, Kruskal Wallis ve Mann Whitney U testleri kullanılmıştır. İstatistiksel anlamlılık sınırı p<0.05 larak kabul edilmiştir. 71

79 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B16PB; pp: BULGULAR (FINDINGS) Bu bölümde; klimakterik dönemdeki kadınların ssy-demgrafik özellikleri, kadınların algıladıkları ssyal destek ile menpzal şikâyetleri ve menpza karşı tutumları arasındaki ilişkiyi gösteren bulgular verilmiştir. Tabl 1. Kadınların ssy-demgrafik özellikleri (Table 1. Scidemgraphic characteristics f wmen) Özellikler n % Yaş Grupları yaş yaş ve üstü Eğitim Durumu İlkkul Ortakul Lise ve dengi Yüksekkul/Fakülte Çalışma Durumu Evet Hayır (Emekli Dahil) Ailenin Gelir Durumu Gelir giderden fazla Gelir gidere denk Gelir giderden az Bakıma Muhtaç Kimse Evet Hayır Tplam Kadınların yaş gruplarına göre dağılımı, kadınların eğitim durumu ile aile yapısına ilişkin bulgular Tabl 1 de verilmiştir. Kadınların çğunluğu yaş grubunda lup, kadınların yaş rtalaması 52.7±4.6 (min:45, mak:60) larak bulunmuştur. Kadınların %57.3 ü, ilkkul mezunudur. Katılımcıların %54.7 si aile gelirinin gidere denk lduğunu, %80.5 i çalışmadığını, %86.5 i bakıma muhtaç kimsesinin lmadığını belirtmiştir. Araştırmaya katılan kadınların %90.9 unun menpza girdiği, %53.9 unun menpza yönelik bilgi aldıkları saptanmıştır. Menpz yaş rtalaması 45.7±3.9 (min:33, mak:56) larak bulunmuştur. Tabl 2. Kadınların menpz dönemi şikâyetlerinin eş, çcuk ve çevresindeki kişileri etkileme durumu (Table 2. Wmen's menpausal symptms affect their spuse, children, and their envirnment) Menpz Dönemindeki Şikâyetler n % Eşi ile ilişkilerini Olumlu etkiledi Olumsuz etkiledi Etkilemedi Çcukları ile ilişkilerini Olumlu etkiledi Olumsuz etkiledi Etkilemedi Çevresindeki kişilerle ilişkilerini Olumlu etkiledi Olumsuz etkiledi Etkilemedi Tplam

80 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B16PB; pp: Kadınların menpz dönemi şikâyetlerinin eş, çcuk ve çevresindeki kişileri etkileme durumuna göre dağılımı Tabl 8 de verilmiştir. Kadınların %35.7 si menpz dönemi şikâyetlerinin eşi ile lan ilişkilerini lumsuz, %21.1 i çcukları ile lan ilişkilerini lumsuz, %9.1 i çevresindeki kişiler ile lan ilişkilerini lumsuz etkilediğini belirtmiştir (Tabl 2). Menpzun eş, çcuk ve çevresiyle ilişkilerini lumsuz etkilediğini belirten kadınların menpz semptmları ölçeği alt byutlarından aldıkları puan rtalamaları lumlu etkiledi ve etkilemedi yanıtını veren kadınlara göre yüksek bulunmuştur. Gruplar arasında istatistiksel larak anlamlı bir fark vardır (p<0.05) (Tabl 3). Tabl 3. Menpz Semptmları Ölçeği ile menpzun kadının aile, çcuk ve çevre ilişkilerine etkisinin karşılaştırılması (Table 3. Cmparisn f the effects f menpause n wmen's family, children and envirnment with Menpause Rating Scale scres) Smatik Psikljik Ürgenital Tplam Özellikler n(%) Mean±SD Test Mean±SD Test Mean±SD Test Mean±SD Test Eş İle İlişkiler Olumlu 8(2.1) 6.1±3.8 x²= ±4.1 x²=46, ± 1.8 x²= ±9.1 x²= Olumsuz 137(35.7) 8.6±3.0 d.f.=2 9.4±3.2 d.f.= ± 2.6 d.f.=2 22.9±7.2 d.f.=2 Etkilemedi 239(62.2) 7.0±3.0 p= ±3.4 p=0, ± 2.5 p= ±7.6 p=0.000 Çcuk İle İlişkiler Olumlu 14(3.6) 5.3±3.7 x²= ±3.6 x²= ± 2.5 x²= ±8.6 x²= Olumsuz 81(21.1) 9.2±2.8 d.f.=2 10.5±3.1 d.f.=2 5.1 ± 2.5 d.f.=2 24.8±6.8 d.f.=2 Etkilemedi 289(75.3) p= ±3.3 p= ± 2.6 p= ±7.5 p=0.000 Çevre İle İlişkiler Olumlu 12(3.1) 5.2±3.8 x²= ±4.2 x²= ±2.3 x²= ±9.0 x²= Olumsuz 35(9.1) 9.5±2.8 d.f.=2 10.6±3.2 d.f.=2 5.7±2.7 d.f.=2 25.8±7.1 d.f.=2 Etkilemedi 337(87.8) 7.4±3.0 p= ±3.4 p= ±2.6 p= ±7.6 p=0.000 x²=kruskal-wallis Testi Byutlu Algılanan Ssyal Destek Ölçeği puan rtalamaları ile Menpza Yönelik Tutumlar arasındaki ilişkinin dağılımı Tabl 4 de verilmiştir. Buna göre; Kadınların algıladıkları ssyal destek ile menpza yönelik tutumları arasındaki ilişki incelendiğinde kadınların %59.1 inin Menpz tedavi edilmelidir ifadesine katıldığı bulunmuştur. ÇBASDÖ nin tüm alt byutlarında istatistiksel larak anlamlı bir farklılık lmadığı saptanmıştır (p>0.05). Kadınların çğunluğunun (%69.3) Menpz kadın hayatında dğal karşılanması gereken bir yaşam layıdır ifadesine katıldıkları bulunmuştur. ÇBASDÖ nin özel bir insan alt byutunda istatistiksel larak anlamlı bir farklılık lduğu saptanmıştır.(p<0.05). Menpz yaşlanmanın bir işaretidir ifadesine kadınların %49.7 si katılmaktadır. ÇBASDÖ nin aile, arkadaş, özel bir insan ve tplam alt byutlarının hepsinde istatistiksel larak anlamlı bir farklılık lduğu saptanmıştır.(p<0.05). Kadınların %67.7 sinin Menpza girmek kadının tplumda ve ailede statüsünü yükseltir ifadesine katılmadığı, sadece %10.2 sinin katıldığı, %22.1 inin ise kısmen katıldığı bulunmuştur. ÇBASDÖ nin aile ve özel bir insan alt byutlarında anlamlı bir farklılık lduğu saptanmıştır.(p<0.05). Kadınların %47.1 inin Menpzla birlikte adet/regl/kanamasının kesilmesi kadının sağlığını lumsuz etkiler ifadesine katıldığı ve ÇBASDÖ nin tüm alt byutlarında anlamlı bir farklılık lmadığı saptanmıştır.(p>0.05). Menpz döneminde kadın eşi ile daha az cinsel ilişkide bulunur ifadesine kadınların %42.2 sinin katıldığı 73

81 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B16PB; pp: belirlenmiştir. ÇBASDÖ nin arkadaş alt byutunda istatistiksel larak anlamlı bir farklılık lduğu görülmüştür.(p<0.05). Kadınların nerdeyse üçte birinin (%30.5) Menpz kadının çekiciliğinin kaybına yl açar ifadesine katıldığı görülmüştür. ÇBASDÖ nin aile, arkadaş, özel bir insan ve tplam lmak üzere tüm alt byutlarında istatistiksel larak anlamlı bir farklılık lduğu bulunmuştur.(p<0.05). Menpz döneminde bir kadın kendini daha az kadınsı hisseder ifadesine kadınların %32.6 sının katıldığı, %26.6 sının kısmen katıldığı, %40.9 unun ise katılmadığı saptanmıştır. Katıldığını belirten kadınların ÇBASDÖ in aile, arkadaş ve tplam alt byut puanlarında istatistiksel larak anlamlı bir farklılık lduğu bulunmuştur (p<0.05). Kadınların yarısından çğunun (%50.3) Menpz döneminde birçk kadın kendini anksiyeteli veya sinirli hisseder ifadesine katıldığı, %29.7 sinin ise kısmen katıldığı, %20.1 inin katılmadığı saptanmıştır. ÇBASDÖ nin arkadaş ve tplam alt byut puanlarında istatistiksel larak anlamlı bir farklılık lduğu saptanmıştır.(p<0.05). Menpz kadının ilgi duyduğu alanlara daha fazla zaman ayırdığı bir dönemdir ifadesine kadınların %34.6 sının katıldığı, %32,6 sının ise kısmen katıldığı, %32.8 inin katılmadığı bulunmuştur. ÇBASDÖ nin tüm alt byutlarında istatistiksel larak anlamlı bir farklılık lmadığı saptanmıştır.(p>0.05). Kadınların yarısından çğunun (%58.3) Menpz döneminde birçk kadın yaşama karşı ilgisini kaybeder ifadesine katılmadığı, %18.0 inin ise katıldığı, %23.7 sinin ise kısmen katıldığı bulunmuştur. ÇBASDÖ nin aile, arkadaş ve tplam alt byut puanlarında istatistiksel larak anlamlı bir farklılık lduğu saptanmıştır.(p<0.05). Menpz döneminde birçk kadın aklını kaybetmekten krkar ifadesine verilen cevaplar incelendiğinde kadınların büyük bir kısmının (%69.0) katılmadığı, sadece %13.5 inin katıldığı, %17.4 ünün ise kısmen katıldığı bulunmuştur. ÇBASDÖ nin tüm alt byutlarında istatistiksel larak anlamlı bir farklılık lmadığı saptanmıştır.(p>0.05). Kadının üretkenliği (verimliliği) menpz döneminde azalır ifadesine kadınların %45.3 ünün katılmadığı, %30.5 inin ise katıldığı, %24.2 sinin kısmen katıldığı bulunmuştur. ÇBASDÖ nin tüm alt byutlarında istatistiksel larak anlamlı bir farklılık lmadığı saptanmıştır.(p>0.05). Kadınların %52.6 sının Kadın menpza girince daha önceki yıllarda lduğu gibi yğun çalışamaz ifadesine katılmadığı, %32.6 sının kısmen katıldığı, %14.8 inin ise katıldığı bulunmuştur. ÇBASDÖ nin sadece aile alt byutunda istatistiksel larak anlamlı bir farklılık lduğu saptanmıştır.(p<0.05). Menpz döneminde lmaktan mutluyum ifadesine verilen cevaplar incelendiğinde kadınların %38.5 inin katılmadığı, %37.5 inin kısmen katıldığı, %24.0 ünün ise katıldığı bulunmuştur. ÇBASDÖ nin tplam ve alt byutlarının hepsinde istatistiksel larak anlamlı bir farklılık lduğu saptanmıştır.(p<0.05). 74

82 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B16PB; pp: Tabl 4. Çk Byutlu Algılanan Ssyal Destek Ölçeği Puanları ile Menpza Yönelik Tutumlar Arasındaki İlişkinin Dağılımı (Table 4. Distributin f the relatinship between Multidimensinal Scale f Perceived Scial Supprt scres and Attitude Twards Menpause) Aile Arkadaş Özel Bir İnsan Tplam Özellikler n(%) Mean±SD Test Mean±SD Test Mean±SD Test Mean±SD Test 1) Menpz tedavi edilmelidir Katılmıyrum 76(19.8) 20.1±6.7 F= ±7.2 F= ±6.7 F= ±18.0 F=0.037 Kısmen katılıyrum 81(21.1) 19.6±6.5 d.f.=2 16.5±7.1 d.f.=2 16.4±6.6 d.f.=2 52.5±17.7 d.f.=2 Katılıyrum 227(59.1) 19.9±6.6 p= ±7.7 p= ±7.0 p= ±17.8 p= ) Menpz kadın hayatında dğal karşılanması gereken bir yaşam layıdır Katılmıyrum 65(16.9) 20.5±6.2 F= ±6.5 F= ±6.1 F= ±16.5 F=2.700 Kısmen katılıyrum 53(13.8) 17.9±6.5 d.f.=2 16.0±7.5 d.f.=2 16.1±7.0 d.f.=2 50.0±19.1 d.f.=2 Katılıyrum 266(69.3) 20.1±6.7 p= ±7.6 p= ±6.9 p= ±17.7 p= ) Menpz yaşlanmanın bir işaretidir Katılmıyrum 106(27.6) 21.2±6.3 F= ±7.0 F= ±6.5 F= ±16.7 F=5.493 Kısmen katılıyrum 87(22.7) 19.6±6.2 d.f.=2 18.2±6.7 d.f.=2 16.9±6.5 d.f.=2 54.7±17.3 d.f.=2 Katılıyrum 191(49.7) 19.2±6.9 p= ±7.8 p= ±7.0 p= ± 18.2 p= ) Menpza girmek kadının tplumda ve ailede statüsünü yükseltir Katılmıyrum 260(67.7) 20.2±6.6 F= ±7.4 F= ±7.0 F= ± 17.8 F=1.952 Kısmen katılıyrum 85(22.1) 18.3±6.7 d.f.=2 16.6±7.5 d.f.=2 16.9±6.5 d.f.=2 51.8± 18.6 d.f.=2 Katılıyrum 39(10.2) 21.4±5.9 p= ±7.5 p= ±6.2 p= ± 15.3 p=0.143 Aile Arkadaş Özel Bir İnsan Tplam Özellikler n(%) Mean±SD Test Mean±SD Test Mean±SD Test Mean±SD Test 5) Menpzla birlikte adet/regl/kanamasının kesilmesi kadının sağlığını lumsuz etkiler Katılmıyrum 93(24.2) 20.4±6.0 F= ±7.0 F= ±6.6 F= ±17.2 F=1.775 Kısmen katılıyrum 110(28.6) 19.6±6.7 d.f.=2 17.2±7.6 d.f.=2 16.4±6.7 d.f.=2 53.3±18.1 d.f.=2 Katılıyrum 181(47.1) 19.7±6.9 p= ±7.6 p= ±7.0 p= ±17.8 p= ) Menpz döneminde kadın eşi ile daha az cinsel ilişkide bulunur Katılmıyrum 92(24.0) 20.4±6.5 F= ±6.7 F= ±6.8 F= ±17.2 F=3.010 Kısmen katılıyrum 130(33.9) 19.5±6.6 d.f.=2 16.8±7.1 d.f.=2 16.3±6.2 d.f.=2 52.6±16.9 d.f.=2 Katılıyrum 162(42.2) 19.9±6.7 p= ±7.9 p= ±7.3 p= ±18.6 p= ) Menpz kadının çekiciliğinin kaybına yl açar Katılmıyrum 164(42.7) 20.9±6.5 F= ±7.2 F= ±6.7 F= ±17.1 F=5.771 Kısmen katılıyrum 103(26.8) 18.2±6.7 d.f.=2 16.0±6.9 d.f.=2 15.4±6.7 d.f.=2 49.6±17.9 d.f.=2 Katılıyrum 117(30.5) 19.9±6.4 p= ±8.0 p= ±7.0 p= ±17.9 p= ) Menpz döneminde bir kadın kendini daha az kadınsı hisseder Katılmıyrum 157(40.9) 20.9±6.5 F= ±7.1 F= ±6.7 F= ±17.2 F=5.387 Kısmen katılıyrum 102(26.6) 18.5±6.4 d.f.=2 15.7±7.2 d.f.=2 15.9±6.7 d.f.=2 50.1±17.5 d.f.=2 Katılıyrum 125(32.6) 19.7±6.7 p= ±7.7 p= ±7.1 p= ±18.1 p=0.005 Aile Arkadaş Özel Bir İnsan Tplam Özellikler n(%) Mean±SD Test Mean±SD Test Mean±SD Test Mean±SD Test 9) Menpz döneminde birçk kadın kendini anksiyeteli veya sinirli hisseder Katılmıyrum 77(20.1) 21.1±6.2 F= ±7.0 F= ±6.6 F= ±16.4 F=3.433 Kısmen katılıyrum 114(29.7) 19.8±6.6 d.f.=2 17.8±6.8 d.f.=2 17.5±6.7 d.f.=2 55.0±16.5 d.f.=2 Katılıyrum 193(50.3) 19.4±6.7 p= ±7.8 p= ±6.9 p= ±18.8 p= ) Menpz kadının ilgi duyduğu alanlara daha fazla zaman ayırdığı bir dönemdir Katılmıyrum 126 (32.8) 20.5±6.1 F= ±6.9 F= ±6.3 F= ±15.5 F=1.569 Kısmen katılıyrum 125 (32.6) 19.3±7.1 d.f.=2 16.6±7.7 d.f.=2 16.4±7.0 d.f.=2 52.3±19.2 d.f.=2 Katılıyrum 133 (34.6) 19.8±6.6 p= ±7.7 p= ±7.1 p= ±18.4 p= ) Menpz döneminde birçk kadın yaşama karşı ilgisini kaybeder Katılmıyrum 224(58.3) 20.7±6.6 F= ±7.4 F= ±6.8 F= ±17.4 F=3.047 Kısmen katılıyrum 91 (23.7) 18.7±6.4 d.f.=2 17.4±7.5 d.f.=2 17.2±6.5 d.f.=2 53.3±18.2 d.f.=2 Katılıyrum 69 (18.0) 18.8±6.5 p= ±7.4 p= ±7.0 p= ±17.8 p= ) Menpz döneminde birçk kadın aklını kaybetmekten krkar Katılmıyrum 265 (69.0) 20.1±6.8 F= ±7.6 F= ±7.0 F= ±18.4 F=0.019 Kısmen katılıyrum 67 (17.4) 19.5±6.0 d.f.=2 16.2±7.2 d.f.=2 16.9±6.3 d.f.=2 52.5±15.9 d.f.=2 Katılıyrum 52 (13.5) 19.0±6.5 p= ±7.1 p= ±6.5 p= ±17.0 p=

83 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B16PB; pp: Aile Arkadaş Özel Bir İnsan Tplam Özellikler n (%) Mean±SD Test Mean±SD Test Mean±SD Test Mean±SD Test 13) Kadının üretkenliği (verimliliği) menpz döneminde azalır Katılmıyrum 174 (45.3) 20.0±6.8 F= ±7.8 F= ±7.2 F= ±18.9 F=0.296 Kısmen katılıyrum 93 (24.2) 18.8±6.7 d.f.=2 16.8±7.2 d.f.=2 17.1±6.7 d.f.=2 52.6±17.4 d.f.=2 Katılıyrum 117 (30.5) 20.6±6.2 p= ±7.2 p= ±6.4 p= ±16.4 p= ) Kadın menpza girince daha önceki yıllarda lduğu gibi yğun çalışamaz Katılmıyrum 202 (52.6) 20.7±6.6 F= ±7.5 F= ±7.0 F= ±17.9 F=0.718 Kısmen katılıyrum 125 (32.6) 18.6±6.7 d.f.=2 17.1±7.4 d.f.=2 16.5±6.5 d.f.=2 52.1±17.9 d.f.=2 Katılıyrum 57 (14.8) 20.0±6.2 p= ±7.5 p= ±6.8 p= ±17.2 p= ) Menpz döneminde lmaktan mutluyum Katılmıyrum 148(38.5) 18.7±7.0 F= ±8.0 F= ±6.8 F= ±18.7 F=7.179 Kısmen katılıyrum 144(37.5) 20.3±6.3 d.f.=2 16.8±6.8 d.f.=2 16.7±6.6 d.f.=2 53.8±16.8 d.f.=2 Katılıyrum 92(24.0) 21.2±6.2 p= ±7.1 p= ±6.8 p= ±16.6 p=0.001 F=One Way Anva Testi Tabl 5. Çk Byutlu Algılanan Ssyal Destek Ölçeği (ÇBASDÖ) ile Menpz Semptmlarını Değerlendirme Ölçeği (MSDÖ) puan rtalamaları arasındaki İlişki (Table 5. Distributin f the relatinship between Multidimensinal Scale f Perceived Scial Supprt and Menpause Rating Scale scres) *Pearsn Krelasyn testi ÇBASDÖ Aile ÇBASDÖ Arkadaş ÇBASDÖ Özel Bir İnsan ÇBASDÖ Tplam r* p n r* p n r* p n r* p n MSDÖ Smatik MSDÖ Psikljik MSDÖ Ürgenital MSDÖ Tplam Çk Byutlu Algılanan Ssyal Destek Ölçeği tplam puanı ve tüm alt byutların tplam puanları ile MSDÖ smatik alt byutu arasında ters yönde, zayıf ve anlamlı bir ilişki bulunmuştur (aile r=-0.143, p=0.005; arkadaş.r=-0.115, p=0.025; özel bir insan r=-0.108, p=0.034; tplam ölçek puanı r=-0.143; p=0.005). ÇBASDÖ tplam puanı ve aile, arkadaş alt byutların tplam puanları ile MSDÖ psikljik alt byutu arasında ters yönde, zayıf ve anlamlı bir ilişki bulunmuştur (aile r= , p=0.022; arkadaş r=-0.107, p=0.036; tplam ölçek puanı r= , p=0.005). ÇBASDÖ tplam puanı ve aile alt byutu tplam puanı ile MSDÖ tplam puanı arasında ters yönde, zayıf ve anlamlı bir ilişki bulunmuştur.(aile r=-0.117, p=0.021; tplam ölçek puanı r=-0.104, p=0.042) (Tabl 5). 5. SONUÇ VE ÖNERİLER (CONCLUSION AND RECOMMENDATION) Araştırma kapsamına alınan kadınların %38.3 ü yaş arasında lup kadınların yaş rtalaması 52.7±4.6 dır (min:45, maks:60). Kadınların %57.3 ü ilkkul mezunudur. Kadınların %80.5 inin çalışmadığı/emekli lduğu, %86.5 inin ailesinde bakıma muhtaç kimsesinin lmadığı, %54.7 sinin aile gelirinin gidere denk lduğu bulunmuştur. Kadınların %90.9 u menpza girmiştir. Menpz yaş rtalaması 45.7±3.9 dur (min:33, mak:56). 76

84 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B16PB; pp: Kadınların menpz dönemi şikâyetlerinin eş, çcuk ve çevresindeki kişileri etkileyip etkilemediğine yönelik bilgileri incelendiğinde; kadınların %62.2 sinin eşi ile lan ilişkilerinin etkilenmediği, %75.3 ünün çcukları ile lan ilişkilerinin etkilenmediği, %87.8 inin de çevresindeki kişiler ile lan ilişkilerinin etkilenmediği saptanmıştır. Menpzun kadının aile ve ssyal yaşantısına etkisi ile menpz semptmları arasındaki ilişki incelendiğinde; menpzun eş, çcuk ve çevre ile ilişkisini lumsuz etkilediğini düşünen kadınların menpzal semptmlarının daha fazla lduğu bulunmuştur (p<0.05). Menpza karşı lumlu tutumu lan kadınların lumsuz tutumu lan kadınlara göre daha az menpzal yakınmalarının lduğu görülmüştür. Ssyal desteği lan kadınların menpzu dğal bir süreç larak kabul ettiği, kadınsı özellikleri etkilemediğine inandığı, kendisini daha az anksiyeteli ve sinirli hissettiği, yaşama karşı ilgisini kaybetmediği ve menpz döneminde lmaktan mutlu ldukları saptanmıştır (p<0.05). Kadınların algıladıkları ssyal destek arttıkça, menpz semptmlarında ve özellikle de fiziksel ve psikljik semptmlarda azalma lduğu saptanmıştır. Bu çalışmanın snuçları dğrultusunda önerilerimiz şunlardır: Klimakterium döneminde kadınlara yapılacak sağlık eğitimi ve danışmanlık hizmetlerinde kadınların bireysel ve ssykültürel özellikleri dikkate alınmalı, kadınların bu dönemle ilgili beklentileri, değerleri, destek sistemleri ve şikâyetleri değerlendirilmelidir. Kadınlara verilecek lan eğitimlere kadına destek labileceği düşünülen kişilerin de (eş, çcuk vs.) katılması sağlanmalıdır. Böylece kadınların menpza karşı tutumlarının lumlu yönde etkileneceği, menpzal yakınmalarının azalacağı ve bu dönemi daha rahat geçirebilecekleri düşünülmektedir. Menpzal dönemdeki kadının, ailesinin ve ssyal çevresinin menpz knusunda bilgilendirilmesinde; televizyn, rady, gazete, brşür gibi yazılı ve görsel kaynakların etkin bir şekilde kullanılması sağlanabilir. Böylece, yaşamın dğal bir parçası lan menpz knusunda tplumsal farkındalık luşturulabilir. Kadınların yaşamlarının üçte birini klimakterik dönemde geçirdiği göz önüne alındığında; bu knuda bilgi almak isteyen kadınların başvurabilecekleri pliklinikler açılmalı ve bu plikliniklerde eğitimli hemşireler görevlendirilmelidir. Ayrıca, bu eğitimlere kadının istediği, kendisine destek lacağına inandığı bir kişinin de (eş, çcuk, arkadaş, akraba vs.) katılması sağlanabilir. Birinci basamak sağlık hizmeti verilen kurumlarda, klimakterik dönemdeki kadınlarla iç içe lan sağlık persneline yönelik hizmet içi eğitim prgramları düzenlenmelidir. NOT (NOTE) Bu çalışma, Manisa Celal Bayar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü tarafından Yüksek Lisans tezi larak kabul edilmiştir. KAYNAKLAR (REFERENCES) Aksakallı, M., Çapık, A., Apay, S.E., Pasinliğlu, T. ve Bayram, S., (2012). Lğusaların Destek İhtiyaçlarının ve Dğum Snu 77

85 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B16PB; pp: Dönemde Alınan Destek Düzeylerinin Belirlenmesi. Psikiyatri Hemşireliği Dergisi. 3(3): Aktaş, A., (2013). Spinal Krd (Omurilik) Yaralanmalı Hastalar ve Bakım Verenleri: Bakım Alma ve Bakım Verme Sürecindeki Psikssyal Değişkenler Açısından Ssyal Destek Karşılıklığının Biçimlendirici ve Temel Etkileri. İstanbul Üniversitesi Ssyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul. Ardahan, M., (2006). Ssyal Destek ve Hemşirelik. Atatürk Üniversitesi Hemşirelik Yüksekkulu Dergisi. 9(2): Bayraktar, R. ve Uçank, Z., (2002). Menapza İlişkin Yakınmaların ve Kültürlerarası Çalışmaların Gözden Geçirilmesi. Aile ve Tplum. 2(5):5-12. Çelik, A.S. ve Pasinliğlu, T., (2014). Klimakterik Dönemdeki Kadınların Yaşadıkları Menpzal Semptmlar ve Etkileyen Faktörler. Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Dergisi Dökmen, Z.Y., (2009). Menpz, Beden İmgesi ve Ruh Sağlığı. Türk Psiklji Yazıları. 12(24): Eker, D., Arkar, H. ve Yaldız, H., (2001). Çk Byutlu Algılanan Ssyal Destek Ölçeği nin Gözden Geçirilmiş Frmunun Faktör Yapısı, Geçerlik ve Güvenirliği. Türk Psikiyatri Dergisi. 12(1): Ertan, N., (2013). Pstmenapzal Dönem Kadınlarda Menapzal Semptmlar, Şiddeti Ve Etkileyen Faktörler. Gazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Ankara. Gürkan, Ö.C., (2005). Menpz Semptmları Değerlendirme Ölçeğinin Türkçe Frmunun Güvenirlik ve Geçerliliği. Hemşirelik Frumu Dergisi. Mayıs-Haziran İntepe, İ.H., (2007). Premenpzal ve Pstmenpzal Kadınlarda Depresyn Prevalansı ve Risk Faktörleri. T.C. Sağlık Bakanlığı Bakırköy Dr. Sadi Knuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Aile Hekimliği Uzmanlık Tezi, Karlıdere, T. ve Özşahin, A., (2008). Menpzda Semptm Örüntüsünün Anksiyete, Depresyn Düzeyleri ve Ssyal Destek ile İlişkisinin İncelenmesi. Klinik Psikiyatri Dergisi. 11: Mermer, G., Bi lge, A., Yücel, U. Ve Çeber, E., (2010). Gebelik ve Dğum Snrası Dönemde Ssyal Destek Algısı Düzeylerinin İncelenmesi. Psikiyatri Hemşireliği Dergisi. 1(2): Özbey, S., (2012). Eşlerin Algıladıkları Ssyal Desteğin Ailenin Bazı Özellikleri ile İlişkisinin İncelenmesi. Ahi Evran Üniversitesi Kırşehir Eğitim Fakültesi Dergisi (KEFAD). 13(1): Pınar, Ş.E., Yıldırım, G., Aksy, Ö.D., and Cesur, B., (2015). A Prblem Peculiar t Wmen: Mental Health in Menpause. Internatinal Jurnal f Human Sciences. 12(2): Sümbülğlu, K. ve Sümbülğlu, V., (2009). Biyistatistik. 10.Baskı, Hatipğlu Basım ve Yayım San. Tic. Ltd. Şti., Ankara, s:264. Taşkın, L., (?). Dğum ve Kadın Sağlığı Hemşireliği. IX Baskı, Sistem Ofset Matbaacılık, Ankara, s: Trtumluğlu, G. ve Erci, B., (2004). Klimakterik Dönemdeki Kadınlara Verilen Planlı Sağlık Eğitiminin Menpzal Yakınma, Tutum ve Sağlık Davranışlarına Etkisi. Atatürk Üniversitesi Hemşirelik Yüksekkulu Dergisi. 7(2): Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK), (2016a). Temel İstatistikler, Hayat Tablları , Sayı:21509, 78

86 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B16PB; pp: file:///c:/users/toshiba/dwnlads/hayat_tabllar%c4%b1_ %20(2).pdf, Erişim Tarihi: Yanıkkerem, E., Kltan, S.O., Tamay, A.G., and Dikayak, Ş., (2012). Relatinship Between Wmen s Attitute Twards Menpause and Quality f Life. Climacteric. 15:

87 3 rd Internatinal Science Sympsium Status: Prceeding Bk ISS2018 (September 5-8, 2018) ID : B17PB Eteri Jakeli, Natela Varshanidze, Inga Diasamidze, Ketevan Dlidze, Nana Zarnadze Batumi Shta Rustaveli State University, Batumi-Gergia eteri_jakeli@yah.cm; natela.varshanidze@gmail.cm; inga_diasamidze@yah.cm; ketdlidze@yah.cm; z_nana@mail.ru BIODIVERSITY OF MEDICINAL PLANTS OF WILD FLORA IN AJARA SOUTH COLCHIS AND THEIR USAGE IN FOLK MEDICINE ABSTRACT The paper deals with the bidiversity f species f medicinal plants f wild flra in Ajara-suth Clchis, their systemic structure and peculiarities f use in flk medicine, als recipes widespread and successfully used by lcal peple. It is estimated, that: wild medicinal plants f Ajara- suth Clchis are represented by 194 species, belnging t 154 genera and 70 families. The biggest amunt f species is gathered in fllwing families: Asteraceae, Rsaceae, Lamiaceae, Slanaceae, Scrphulariaceae, Caryphylaceae, Hypericaeae, Plypdiaceae, Vacciniaceae, Crassulaceae. Other families are represented with small number f them. Species the mst cmmnly used in the recipes f traditinal medicine are: Chelidnium majus, Urtica diica, Mentha lngiflia, Bidens tripartita, Lenrus qunquelbatus, Tussilag farfara, Matricaria chammilla, Glicyriza glabra, Vaccinium vitis-idae, Hypericum perfratum, Arctium lappa, Vaccinium myrtilis, Carum carvi, Helichrysum arenarium, Plignium aviculare, persicaria hidrpiper, Equisetum arvense, Salvia glutinsa ; Vaccinium arctstaphyls, Verbascum thapsus, Rsa canina, Achillea milleflium, Inula helenium, Humulus lupulus, Rubus caesius, Crataegus mikrphylla, Crataegus pentagyna, Ammi visnaga, Sambucus ebulus. Keywrds: Flk Medicine, Recipes, Medicinal Plants, Bidiversity, Ajara 1. INTRODUCTION The use f medicinal plants in Gergia has an ancient histry. The first medicinal garden, knwn as the Hecate s Garden, was lcated in Clchis. Medicine has arisen right here in the ancient past. That is why German dctr, btanist and researcher f the histry f medicine Kurt Sprengel started his five-vlume bk abut develpment f medicine with ld Clchis. Term medicine is assciated with the name f Medea, wh was a daughter f King Aeetes f Clchis. She had a garden f medical plants in XIII-XII centuries B.C. Ajara is part f ld Clchis. It is als called suth Clchis. Naturally, this place stands ut with the diversity f plants, what is due t its gegraphical lcatin, relief and climate [1 and 2]. 2. RESEARCH SIGNIFICANCE Nwadays pharmaceutical manufacturing is significantly develped. Highly effective synthetic preparatins f new generatin are created. Hwever, usage f medical plants des nt lse its imprtance. Especially, hmemade medicines, recipes f which are passed dwn frm ne generatin t anther. That is why it is very interesting and imprtant t cllect recipes f flk medicine and t get infrmatin abut medical plants that are still valuable fr the

88 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B17PB; pp:1-. flk medicine. Superirity f medical plants is determined by several factrs. first f all, it is fewer material csts. Secndly, cnsumer takes int accunt the fact that medical plants are eclgically clean prducts f natural rigins. Using them excludes txic and negative side effects. 3. THE AIM AND THE OBJECTIVES OF THE RESEARCH The aim f the research is t study bidiversity f medical plants f wild flra in suth Clchis and their usage in flk medicine. Based n the aim f the research fllwing bjectives were accmplished: determinatin f systematic structure and diversity f species f plants in suth Clchis Ajara; Cllectin and ppularizatin f recipes widespread amng natives. 4. METHOD The material f ur study was the medicinal plants spread in Ajara Suth Clchis, which widely use in traditinal medicine. During the research there were used the fllwing methds: Traditinal expeditin methd fr field studies; Herbarium cllectin and the prcessing; Identificatin methd with Gergia s plant identificatin guides and the Flra Gergia, where medicinal plant systematic structure is presented accrding t Cherepanv [2, 3 and 4]. 5. RESULTS AND DISCUSSION As result f researches cnducted by us in current and past years, it was revealed, that Ajara-suth Clchis is characterized by extreme diversity f medical plants [1, 5, 6, 7 and 8]. Table 1 shws list f medical plants widespread in Ajara, their life frms, cases f use, chemical cntent. Taxn Family Licpdiaceae Licpdium clavatum L. Family Equisetaceae: Equisetum arvense L. E. majus Gars. Family Plypdiaceae: Asplenium trichmnas L. A.septentrinale (L.) Hf. Drypteris filix-mas (L.) Schtt. D.austriaca (Jacq.) Wynar, D.reades Fmin Plypdium vulgare L. Table 1. Medical plants f Ajara Life frms Perennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Raw Materials Spres Grass Grass Used Bichemical cntent Skin diseases Kidney diseases Kidney diseases Fatty ils, terpenes, carbhydrates, mineral salts Triterpenid sapnins f 5%, flavnids, alkalids, tanning substances, cartenids, vitamin С and Si Triterpenid sapnins, vitamin C, fatty ils, mineral salts, tanning substances Rhizme Anthelmintic Essential il, Flavanid Rhizme Anthelmintic Essential il, Flavanid Rhizme Rhizme Rhizme Rhizme Anthelmintic Anthelmintic Anthelmintic Anthelmintic Phenls, tanning substances, fatty ils, triterpenids, starch, sucrse Phenls, tanning substances, fatty ils, triterpenids, Starch, sucrse Phenls, tanning substances Tanning substances, sapnins, rganic acids 81

89 Family Pteridaceae: Pteris cretica L. Family Hyplepidaceae: Pteridium aquilinum (L.) Kuhn. =P.tauricum V. Krecz. GYMNOSPERMAE: Family Pinaceae: Abies nrdmanniana (Stev.) Spach. Picea rientalis (L.) Link. Pinus ssnwsky Nakai=Pinus kchiana Kltzsch ex C. Kch. Family Cupressaceae: 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B17PB; pp:1-. Perennial grass Perennial grass Evergreen tree Evergreen tree Evergreen tree Grass Rhizme Needle, Buds Needle, Buds Needle, Buds Juniperus sabina L. Shrubs Fruit ANGIOSPERMAE: Class Dictylednes: Family Anacardiaceae: Rhus criaria L. Family Apiacae: Ammi visnaga (L.) Lam. Carum carvi L. Peucedanum caucasicum(bieb)c.k ch.= Cervaria caucasica(bieb.)m.pi men. Sanicula eurpaea L. Family Apcynaceae: Vinca minr L. Family Araliaceae: Hedera clchica (C.Kch.) H. helix L. Family Aristlchiaceae Asarum intermedium (C.A.Mey.) Grssh. Deciduus shrub Biennial grass Biennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial liana Perennial liana Perennial grass Respiratry tract diseases Antipyretic Respiratry tract diseases Respiratry tract diseases Respiratry tract diseases Antiseptic, expectrant Phenls, tanning substances Essential il, carbhydrates, bitter substances, sapnins Essential ils, resins, vitamins C, B Essential ils, resins, salts, Cr, Mn, Cu, Al. Essential ils, tanning agents, vitamin C, cartenids, flavnids Essential ils, fatty ils, vitamin C, rganic acids Leaves Astringent tannides, flavnids Fruit Grass, Fruit Grass, Fruit Grass Grass Leaves Leaves All parts f the plant Kidney stne disease, Antispasmdi, Sedative, chrnic angina Diuretic Imprve digestin Respiratry tract diseases antasthenic Earache, Respiratry tract diseases, Gastrintesti nal and hepatic Diseases Earache, Respiratry tract diseases, Gastrintesti nal and hepatic diseases Vascnstrict r, Anthelmintic cumarines, essential ils, flavnids, Fatty ils essential ils, fats, prtein substances, carvne 45-60%, carvacrl, limnen essential ils glycsides, mucus, flavnids alkalids carbhydrates, Essential ils, flavnids, cumarines, B-grup vitamins, glycside hederin, steridal sapnins, mineral salts carbhydrates, Essential ils, flavnids, cumarines, B-grup vitamins, glycside hederin, steridal sapnins, mineral salts Essential ils, alkalids,phenls, ß- pinen, ß-filandren 82

90 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B17PB; pp:1-. Family Asclepiadaceae Periplca graeca L. Family Asteraceae Achillea milleflium L. Arctium lappa L. Artemisia vulgaris L. A. absinthium L. Bidens tripartita L. Cichrium intybus L. Cicerbita pntica(biss.)grss h.= Prenanthes petilata K. Dichrcephala biclr (Rth) Schlecht. Matricaria chammilla L. Pyrethrum partheniflium Willd. P. rseum (Adam) Bieb. Slidag virgaurea L. Taraxacum fficinale Wigg. Tussilag farfara L. Perennial liana Perennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Annual grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Bark Cardiac Cardiac glycsides Flwers Rts Grass Grass Grass Grass Rhizme with rts Leaves Flwers Flwers Flwers Grass All parts f the plant Leaves Appetite stimulant Diuretic and prevents hair lss Against epilepsy Appetite stimulant, Chlaggue, The pathlgy f the pancreas, liver and gallbladder Anti-allergic and antiinflammatry Gastrintesti nal diseases Antiallergic Antheltic immunptenti atr Gastrintesti nal diseases Antiseptic; Antimicrbial ; Antiparasites Antiseptic; Antimicrbial ; Antiparasites Urinary Tract diseases Appetite stimulant, Gastrintesti nal diseases Respiratry tract diseases 0,85 % essential ils, alkalid, amylene, flavnids, apple acid, cartene, vitamins C, K inuline, prteins, fats, essential ils, rganic acids, bitter substances Essential ils, tanning and mucus substances, sugars, cartene, ascrbic acid essential ils, alkalid, amylene, flavnids, apple acid, cartene, vitamins C, K Cartenids, flavnids, cumarines, ascrbic acid, tanning substances, lactnes, amines, Mg 60% inuline, glucside intybin, pectin, chline, prteins, fats, resins, bitter substance lactucin Plyphenls 2%-3% Essential ils, carbhydrates, sapnins Essential ils, lactnes, matricarin, rganic acids, resins, plysaccharides, flavnids, cartenids, ascrbic acid Essential ils, lactnes, matricarin, rganic acids, resins, plysaccharides, flavnids, cartenids, ascrbic acid Essential ils, terpenes,sesquiterpenes, resins,flavnids, plysaccharides Essential ils, sapnins, titans, flavnes glycsides, B2 vitamin, inuline, ptassium salts, cartenids, rubber substance, bitter glycsides, rganic acids, sesquiterpenes, triterpenids plysaccharides, mucus, inuline, pectin, essential ils,sterids, vitamin C, alkalid - tussilagine, tanning substances, rubber substances, flavnids, 83

91 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B17PB; pp:1-. Inula helenium L. Helichrisum gravelens (Bieb.) Sweet. H. plyphilum L. Seneci platiphyllides Smm. &Levier= Adenstyles platiphyllides (Smm. & Levier) Czer. S. rhmbiflium (Adam.) Sch. Family Berberidaceae: Berberis vulgaris L. Family Betulaceae: Alnus barbata C.A.Mey. Betula litwinwi Dluch. Perennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Deciduus shrub Deciduus tree Deciduus tree Rhizme with rts Flwers Flwers All parts f the plant All parts f the plant Fruit, Leaves Fruit, Bark Buds, leaves Antiinflammatrye xpectrant, Anthelmintic Liver diseases Liver diseases Antispasmdic Antispasmdic Chlaggue Astringent Astringent fatty acids, lipids essential ils, sapnins, resin, mucus and bitter substances Essential ils, flavnes and flavn glycsides, sapnins, sterin, carten, vitamins C and K, sdium, ptassium, irn salts, mntarpens Essential ils, flavnes and flavngenic glycsides, sapnins, sterin, cartene, vitamins C and K, tanning substances, micrelements Alkalids: platiphilin, saracin, seneciphilin and s n alkalid saracin alkalid - berberine, vitamins C, E, rganic acids Tanning substances, terpenids Essential ils, tanning substances, ascrbic acid, sapnins, flavnids Family Braginaceae: Cynglssum fficinale L. Symphitum ibericum L. Trachistemn rientalis (L.)G.Dn fil. Family Buxaceae: Buxus clchica Pjark. Family Cannabaceae: Humulus lupulus L. Biennial grass Biennial grass Biennial grass Deciduus tree r shrub Herbaceu s liana Family Caryphyllaceae: Herniaria glabra L. Perennial grass Sapnaria fficinalis L. Perennial grass All parts f plant All parts f plant All parts f plant Antiinflammatry Malignant cancer Against carbuncles and pimples Leaves Antispasmdic Alkalids alkalid cynglsin, glycalkalids, inuline, mucus, bitter substances Alkalids,carbhydrates, vitamin C, cartenids glycsides, sapnins, flavnids, rganic acids Fruit Sedative Essential ils, bitter substances, phenlic cmpunds: catachines, cumarines, flavnids, B1, B2, C vitamins, tcpherls, waxes, estrgenic hrmns Grass Rhizmes and rts Gastrintesti nal diseases expectrant, Respiratry tract diseases Triterpene sapnin sapnin, ascrbic acid glycsides, Essential Respiratry Deciduus Fruit, ils, tanning and mucus Sambucus nigra L. tract shrub Flwers substances, rganic diseases acids, vitam. С S. ebulus L. Perennial Fruit Astringent 0.32%, essential ils, 84

92 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B17PB; pp:1-. Viburnum pulus L. Family Crylaceae: Crylus avellana L. Family Crassulaceae: Sedum caucasicum (Grsh.) Briss=Hyltelephiu caucasicum (Grssh.) H. Ohba. S. stlniferum S. acre L. Family Cruciferae: Capsella bursapastris L. Family Discreaceae: Tamus cmmunis L. Family Datiscaceae Datisca cannabina L. Family Elegnaceae; Hippphae ramnides L. Family Ebenaceae: Dispyrs ltus L. Family Ericaceae: Rhddendrn pnticum L. Family Fabaceae: Galega fficinalis L. Meliltus fficinalis (L.) Pall. Onnis arvensis L. Triflium pratense L. Glycyrrhiza glabra L. grass Deciduus shrub Deciduus shrub Perennial grass Perennial grass Perennial grass Annual grass herbaceus liana Perennial grass Deciduus shrub Deciduus tree Deciduus shrub Perennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Bark, Fruit Fruit, Bark Grass Grass Grass Grass Rhizmes Grass Fruit Fruit During hypertensin; Against breast cancer, vitamins T increase immunity, Antibechic Skin diseases, against acyesis Skin diseases Skin diseases Gastrintesti nal diseases Rheumatic diseases Liver diseases Antixidant, bactericidal, Strengthens immunity, Gastrintesti nal diseases, Skin diseases. Astringent tissue substances, bitter substances, rganic acids vitamins K, C, PP, tanning substances, resins, rganic acids, glycsides, flavnids, cartene 70% fats, % prteins, 2,5% sucrse, vitamins f B and E grup,fe, tannins rganic acids, carbhydrate _ sedheptulse, flavnes, alkalid sedamine rganic acids, carbhydratesedheptulse, flavnes, alkalid sedamine rganic acids, carbhydrate _ sedheptulse, flavnes, alkalid sedamine Vitamins C, K, (200 mg /%), essential ils, glycsides, sapnins, alkalid. wine, apple and lemn acids, cartene, mineral salts anthraglycsides, rganic acids, resins, vitamin K, vitamin C glycsides, alkalids, flavnids, vitamin C. vitamins, fatty ils, rganic acids, tanning substances, essential ils, cumarines, micrelements tanning substances, vitamin C, cartenes Leaves Cardiac cardiac glycsides Grass Grass Rhizmes Rts Grass Rhizmes and Rts Against diabetes Skin diseases Antiinflammatry Respiratry tract diseases Respiratry tract diseases alkalids cumarines, tanning substances, C ans E vitamins, cartenes glycsides, flavnids, tanning substances, sapnins. 0,24-0,44% Essential ils, phenls, carbhydrates 23% glycside glycyrrhizin, rganic acids, flavnids, 85

93 Family Fagaceae: Castanea sativa Mill. Fagus rientalis Lipsky. Quercus dshrchensis C. Kch. Q. hartwissiana Stev. Family Gentianaceae: Centaurium erythraea Rafn. Gentiana cruciata L. Family Grssulariaceae: Ribes biebersteini Berl. ex DC. Family Hypericaeae: Hypericum andrsaemum L. H. grssheimii Kem.-Nat. H.rientale L. H.perfratum L. H.plygniflium Rupr. 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B17PB; pp:1-. Deciduus tree Deciduus tree Deciduus tree Deciduus tree Biennial grass Annual grass Deciduus shrub Deciduus shrub Deciduus shrub Deciduus shrub Perennial grass Deciduus shrub Fruit, Leaves Astringent vitamin C K vitamin, tannins, starch, sugars, prteins, fats Fruit Astringent fats, alkalids Bark Bark Grass Grass, Rhizmes Fruit Spruts Spruts Spruts Grass Spruts expectrant, Antiinflammatry Antiinflammatry Antiinflammatry Appetite stimulant, Antiulcer, Liver and gastrintesti nal diseases Against avitaminsis Antispasmdi, Astringent, antiseptic, antibacteria, Liver, kidney and gastrintesti nal diseases Antispasmdi, Astringent, antiseptic, antibacteria, Liver, kidney and gastrintesti nal diseases Antispasmdi, Astringent, Antiseptic, antibacteria, Liver, kidney and gastrintesti nal diseases Antispasmdi, Astringent, antiseptic, antibacteria, Liver, kidney and gastrintesti nal diseases Antispasmdi, Astringent, antiseptic, antibacteria, Liver, kidney and gastrintesti nal diseases Tanning substances, pectins, flavnids, fats, sugars, prteins Tanning substances, pectins, flavnids, fats, sugars, prteins bitter substances, alkalids, glycsides, Essential ils, ascrbic acid bitter substances vitamines C, P, B1, B2, B9, D, E, K, cartenids, carbhydrates, rganic acids, essential ils, flavnids, Fe, Cu, Zn, M, I, Na, K, Mg, Mn, Ca anthracene prducts, flavnids, cumarines, catechins, phenlcarbnic acids, vitamin С and E, cartenids, essential ils, alkalids, resins anthracene prducts, flavnids, cumarines, catechins, phenlcarbnic acids, vitamin С and E, cartenids, essential ils, alkalids, resins anthracene prducts, flavnids, cumarines, catechins, phenlcarbnic acids, vitamin С and E, cartenids, essential ils, alkalids, resins anthracene prducts, flavnids, cumarines, catechins, phenlcarbnic acids, vitamin С and E, cartenids, essential ils, alkalids, resins anthracene prducts, flavnids, cumarines, catechins, phenlcarbnic acids, vitamin С and E, cartenids, essential ils, alkalids, resins H. xylsteiflium Deciduus Spruts Antispasmdi, anthracene prducts, 86

94 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B17PB; pp:1-. (Spach) N. Rbsn. shrub Astringent, antiseptic, antibacteria, Liver, kidney and gastrintesti nal diseases Family Juglandaceae: Juglans regia L. Family Lamiaceae: Calamintha grandiflra(l) C.nepeta (L.) Savi. C.fficinalis Mench. Clinpdium umbrsum (Bieb.)C.Kch. C. Vulgare L. Glechma hederacea L. Lamium album L. Lenurus quinquelbatus Gilib. Melissa fficinalis L. Mentha lngiflia(l.) Huds. M.aquatica L. M. pulegium L. Origanum vulgare L. Prunella vulgaris L. Scutellaria galericulata L. Salvia glutinsa L. Satureia spicigera C. Kch. Deciduus tree Perennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Fruit, Leaves Grass Grass Grass Grass Grass Grass Flwers Grass Grass Grass Grass Grass Grass grass Rhizmes Leaves Grass Bdy sanative Chlaggue Chlaggue Chlaggue Antihypertens ive, Sedative, Antihypertens ive, Sedative, Respiratry tract diseases Styptic Sedative, Cardiac Sedative, Cardiac Sedative, Cardiac Sedative, Cardiac Gastrintesti nal diseases Sedative Respiratry tract diseases, against, Antihypertens ive, Antiinflammatry, against diarrhea Sedative Antiinflammatry Respiratry tract, Gastrintesti nal diseases, Cardiac, against flavnids, cumarines, catechins, phenlcarbnic acids, vitamin С and E, cartenids, essential ils, alkalids, resins C, B 1, B 2, PP vitamins, cartenes 0,3-0.8% Essential ils, carbhydrates,flavnids Essential ils, carbhydrates,flavnids Essential ils, carbhydrates, flavnids Essential ils Essential ils tannins, bitter substances, essential ils Alkalids, glycsides, sapnins, tanning substances, mucus, vitamin C. flavnids, essential ils, tanning substances, sapnins, alkalids, vitamin C essential ils, tanning substances, mucus, resins, vitamin C, cartene. 0,3-0.8% Essential ils, flavnids 0,4-0.8% Essential ils, carbhydrates, glycsides, 0,2-0.4% Essential ils, vitamins C,B,chrmatids, simple carbhydrates menthl, limnene 0,5-1,2% Essential ils, tissue substances, vitamin C Sapnins, essential ils, vitamins C,K, cartene, tanning Substances 0,2-0.4% Essential ils, ascrbic acid, carbhydrates, micrelements Essential ils, rganicacids,cartenids Essential ils, tanning agents, mucus, resin 87

95 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B17PB; pp:1-. Stachys fficinalis (L.) Trevis Family Lauraceae Laurus nbilis L. Family Lranthaceae: Viscum album L. Family Malvaceae: Althaea fficinalis L. Malva sylvestris L. Family Menianthaceae: menianthes trifliata L. Family Nimphaceae: Nuphar lutea (L.) Smith. Family Oleaceae: Fraxinus excelsir L. Family Onagraceae: Chamaenerin angustiflium L. Scp. C.angus Hlub. Family Papaveraceae: Chelidnium majus L. Glaucium flavum Grantz Family Plantaginaceae: Plantag lancelata L. P. majr L. Family Plygnaceae: Plignum aviculare L. P. Carneum C. Kch.=Bistrta carnea (C. Kch) Perennial grass Evergreen shrub Evergreen shrub Perennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Tree Perennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Flwers Leaves Spruts Rhizmes, Rts Grass Leaves Rhizmes Fruit, bark Leaves Leaves Grass Grass Leaves Leaves Grass Grass chrnic diarrhea, Antiinflammatry Antiinflammatry Sedative expectrant Gastrintesti nal diseases Appetite stimulant, Liver and gastrintesti nal diseases, sedative Against trichmnads, cntraceptive Antirheumati, Liver and kidney diseases, Laxative, Anthelmintic Against gastritis and gastric ulcer Against gastritis and gastric ulcer Malignant diseases Respiratry tract diseases Antiseptic, Wund healer, Respiratry tract and gastrintesti nal diseases Antiseptic, Wund healer, Respiratry tract and gastrintesti nal diseases Styptic Styptic Essential ils, flavnids, mineral salts 4-5% Essential ils, rganic acids, plysaccharides Alkalids, rganic acids, vitamin C, cartenids. mucus, carbhydrates, rganic acids, Essential ils, sterids, vitamin C, tanning substances, fats mucus, sugars, vitamin c, cartenes Mnterpenid glycsides Iridids, flavnids, carbhydrates, vitamin C, idine Alkalids, tanning substances, vitamin C, cartenids tannins, Essential ils, flavnids, glycside Tanning substances, vitamin C, mucus, alkalids, flavnids, prvitamin A Tanning substances, vitamin C, mucus, alkalids, flavnids, prvitamin A alkalids, sapnins, flavnids, vitamins C, A, rganic acids Alkalids, main alkalid is glaucine 1-2%. mucus, flavnids, bitter and tanning substances, rganic acids, glucside aucubin, cartenids, vitamin С, mineral salts mucus, flavnids, bitter and tanning substances, rganic acids, glucside aucubin, cartenids, vitamin С, mineral salts Flavnids Flavnids 88

96 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B17PB; pp:1-. Km. Persicaria hydrpiper (L.) Spach. P.maculata (Rafin.) A.&D.Lve Rumex crispus L. Family Primulaceae: Cyclamen adzharicum Pbed. Lysimachia verticillaris Spreng. Primula sibthrpii Hffmgg. Family Punicaceae: Punica granatum L. Family Helebraceae: Hellebrus caucasicus A. Br. Family Ranunculaceae: Clematis vitalba L. Thalictrum fetidum L. Family Rhamnaceae: Frangula alnus Mill. Rhamnus micrcarpa Biss. Rh. cathartica L. Family Rsaceae: Geum urbanum L. G.latilbum L. Fragaria vesca L. Perennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Deciduus shrub Perennial grass Perennial herbaceus liana Perennial grass Deciduus tree Deciduus tree Deciduus tree Perennial grass Perennial grass Perennial grass Grass Grass Rhizm, Rts Styptic, against hemrrhids Styptic Laxative flavnids, tanning substances, cartene, C and K vitamins, Mg, Mn and P salts Flavnids Tanning substances, anthracene prducts, flavnids, essential ils, C and K vitamins Tuber sinusitis sapnins, alkalids Grass All parts f the plant Fruit, Bark Rhizme, Rts Rts, new shts Grass Against dysentery Respiratry tract diseases Astringent, Cntains vitamins Cardiac, Gastrintesti nal diseases Against epilepsy Hypertensive mucus, sugars, sapnins, essential ils, cumarines, flavnids 0,2-0.4% Essential ils, cartenidssapns, vitamins C, B, cinel, aldehydes, mineralsalts, Tanning substances, plyphenls, vitamins, rganic acids, mineral substances, micr and macr elements, tannins, phytncides steridal sapnins, ranunculin, anemnin alkalid anemnin, glycsides, rganic acids Alkalids, flavnids, cumarines, tanning substances, rganic acids Bark Laxative Anthracene prducts Bark Laxative Anthracene prducts Bark Laxative Anthracene prducts Grass Grass Grass Kidney, liver and gastrintesti nal diseases, Gums and teeth inflammatin Kidney, liver and gastrintesti nal diseases, Gums and teeth inflammatin Antipyretic, Gastrintesti nal diseases Tanning substances, resins, Essential ils, bitter substances, vitamin C Tanning substances, resins, Essential ils, bitter substances, vitamin C leaf: vitamin C,cartenids; alkalids, Essential ils, tanning substances, mineral salts, Na, K, Ca, Mg, Fe, P, C, rutin, phenls fruits : vitamin C, B 1, B 2, B 6, P, PP, E, cartenids, anthcyanins, catechins, 89

97 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B17PB; pp:1-. Laurcerasus fficinalis M. Rem. Malus rientalis Uglitzk. Ptentilla erecta (L.) Raeusch. Pterium plyganum W. Et K. Rsa canina L. R.Pmifera Herrm. Rubus caesius L. R. idaeus L. R.buschii Grssh.ex Sinjkva Srbus bissieri Schneid. Crataegus mikrphylla C.kch. C. pentagyna Waldst. &Kit. Alchemilla xysepala Luz. Prunus divaricata L. Family Rubiaceae: Asperula drata L. Galium verum L. Evergreen tree r shrub Deciduus tree Perennial grass Perennial grass Deciduus shrub Deciduus shrub Deciduus shrub Deciduus shrub Deciduus shrub Deciduus shrub Deciduus shrub Deciduus shrub Perennial grass Deciduus shrub r tree Perennial grass Perennial grass Leaves, Fruit Fruit Rhizmes Grass Rhizmes Grass Fruit Fruit Leaves, Fruit Leaves, Spruts, Fruit Leaves, Spruts, Fruit Leaves, Spruts, Fruit Fruit Fruit Grass Fruit Grass, Rts Grass Cardiac Against avitaminsis and anemia Gastrintesti nal diseases Bdy sanative plyvitamini, Bactericidal, Antiinflammatry, regulatr f gastrintesti nal tract, diuretic Against vitamin deficiency Against vitamin deficiency, Bdy sanative, Sedative Against vitamin deficiency, Sudrific, antipyretic Against vitamin deficiency, Sudrific, antipyretic Against vitamin deficiency, Sudrific, antipyretic Cardiac Cardiac Gastrintesti nal diseases Against avitaminsis Respiratry tract diseases Skin diseases, skin cancer, Astringent and Diuretic cumarines, tanning substances, rganic acids, flavnids, sugars Essential ils, glycsides, pectic substances, flavnids, tanning substances, vitamins sugars, rganic acids, pectins, C, B 1, D vitamins, tanning substances, Ca, P,Fe Tanning substances, phenls, vitamin C Tanning substances, vitamin C, rganic acids, prteins,fats. vitamins, flavnids, rganic acids, tanning substances, Essential ils, ptassium salts, macr and micrelements Vitamins A, B, C, D vitamins, rganic acids, flavnids, micr and macrelements C, B 1, B 2, PP vitamins, rganic acids, tanning substances, flavnids, micrelements C, B 1, B 2, PP vitamins, rganic acids, tanning substances, flavnids, micrelements C, B, PP vitamins, rganic acids, sugars, prteins, cartenes, fe, Mn, Cu, C flavnids, phenls, tanning substances flavnids, phenls, tanning substances Tanning substances, vitamin C, flavnids sugars, rganic acids, pectin, vitamin C sapnins, vitamins C, B; Essential ils, Mg, mineral salts glycsides, tanning substances, flavnids, rganic acids, vitamin C Rubia tinctrum L. Perennial grass Rhizme, Rts Antispasmdi, Diuretic anthracene prduct, rganic acids, iridids, vitamin C, Sugar 90

98 Family Salicaceae: Salix alba L. S. caprea L. Ppulus tremula L. Scrphulariaceae: Digitalis ferruginea L. D. purpurea L. Verbascum thapsus L. Vernica fficinalis L. Linaria vulgaris L. Family Slanaceae: Datura stramnium L. Hyscyamus niger L. Slanum nigrum L. Scplia carnilica Lacq. Slanum pseudpersicum Pjark. Physalis alkegenki L. Atrpa belladnna Kreier. Family Tiliaceae: Tilia caucasica Rupr. = T. Begniflia Stev. Family Thimelaceae: Daphne mezereum L. Family Urticaceae: Urtica diica L. 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B17PB; pp:1-. Deciduus tree Deciduus tree Deciduus tree Perennial grass Biennial grass Biennial grass Perennial grass Perennial grass Annual grass Biennial grass Annual grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Deciduus tree Evergreen shrub Perennial grass Bark Laxative tannides Bark, Male flwers Bark Laxative Laxative Tanning substances, vitamin C. Tanning substances, Essential ils Grass Cardiac Cardisterids Grass Grass Grass Grass Leaves, Seeds Leaves Grass Rhizmes Rts Grass Fruit, Leaves Grass Flwers Bark Leaves Cardiac Respiratry tract diseases Gastrintesti nal diseases Gastrintesti nal diseases Antispasmdic Antispasmdic Fr the treatment f ulcers Nerve disease Respiratry tract diseases Anthelmintic, Against kidney and urinary tract stnes Gastrintesti nal diseases, Antispasmdic Respiratry tract diseases Anti-gangrene Cntaining vitamins cardisterids, steridal sapnins, flavnids, irinids mucus, sugars, sapnins, Essential ils, cumarines, flavnids glycsides, bitter substances, tannins, flavnids Essential ils, flavnids, Alkalids, Micrelements Alkalids, cartene, flavnids, sterids, Essential ils, phenlcarbnic acids, tanning substances Alkalids, glycsides, hysipicrin, flavnids, fatty ils in seeds Alkalids trpane alkalids, carbhydrates, cumarines: acids f phenl-carbns, flavnids steridal alkalids Alkalids, rganic acids, vitamin C, sugars, cartene. alkalids f the grup f trpans, cumarines plysaccharides (10%), mn and disaccharides, essential ils 0.5%, flavnids, vitamin C; phenl-carbnic acids,, pranthcyanidins resin, glycsides, cumarines, clrant substances vitamin K, C, B 2, B 1, cartenids, starch, tanning substances, flavnids, pantthenic acid and frmic acid, elements: K, Ca, Fe, S, Si, Mg and s n Family Vallerianaceae: Valleriana Perennial Rhizm, Sedative Essential ils, 91

99 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B17PB; pp:1-. eriphylla grass Rts alkalids, tannins, sugars Family Vacciniaceae: Vaccinium myrtilis L. P.F.Ye. V.uliginsum L. V.vitis-idaea L. V.arctstaphyls L. Family Vilaceae: Vila arvensis Murr. Family Zygphyllaceae: Tribulus terrestris L. Class Mnctylednes: Family Amaryllidaceae: Galanthus wrnwii Lsinsk. Deciduus shrub Deciduus shrub Evergreen shrub Deciduus shrub Perennial grass Annual grass Perennial grass Leucjum aestivum Perennial L. grass Family Cnvallariaceae: Cnvallaria majalis Perennial L. grass Family Cyperaceae: Cyperus badius Desf. Carex breviclis DC. Family Juncaceae: Juncus bufnius L. J. effusus L. Family Paceace: Agrpyrum repens (L)Pal.= Elythrigia repens(l.)nevsi Family Araceae: Acrus calamus L. Family Liliaceae: Asparagus fficinalis L. A.litralis Stev. Perennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Leaves, Fruit Leaves, Fruit Leaves, Fruit Leaves, Fruit Grass All parts f the plant Bulb Astringent, Imprves visin, Kidney stne disease, Arthragra, Rheumatism, anemia Astringents Diuretic, Urlithiasis Astringent Respiratry tract diseases, Febricide Laxative, styptic Antispasmdic Bulb Antispasmdic Alkalids Tanning substances, rganic acids, sugars, cartene, flavnids, anthcyanins, vitamin C, glycsides, essential ils, mineral salts, Mg, Fe, Cr, Cu Tanning substances, rganic acids, sugars, cartene, flavnids, anthcyanins, vitamin C glycside arbutin, rganic acids, flavnids, vitamins Tanning substances, rganic acids, sugars, cartene, flavnids, anthcyanins, vitamin C Essential ils, flavnid, cartenids, plysaccharides, mucus substances steridal sapnins, flavnids, alkalids, tanning substances phenanthridine alkalids, tanning substances, glycsides, mucus, starch Grass Cardiac Cardiac glycsides Rhizmes Grass Antiallergic Ecblic, Styptic cumarines, essential ils, tanning substances alkalid brevicllin Leaves Scars remver cumarines Grass Rhizmes Rhizmes All parts f the plant All parts fthe plant Scars remver Laxative Gastrintesti nal diseases Antihypertens ive, Vasdilatr Antihypertens ive, Vasdilatr cumarines, flavnids, sapnins carbhydrates, prteins, fats, cartene, vitamin C essential ils, bitter glycside, ascrbic acid, tnsillitis, alkalids C, B 1, B 2, PP, A vitamins, prteins Vitamins 92

100 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B17PB; pp:1-. Veratum lbelianum BernH, Clchicum specisum Stev. Allium ursinum L. Ruscus pnticus Wrnw. R. clchicus P.F. Ye. Family Orchidaceae: Orchis masculata L. Perennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Perennial grass Rhizmes and rts Raw tuberbulbs All parts f the plant Rhizme, Rts Rhizme, Rts Grass Against fungal diseases f the skin, Against skin parasites Against cancer Antiseptic; Antimicrbial Against hemrrhids, ecblic Against hemrrhids, ecblic Gastrintesti nal diseases, against dysentery, antispasmdic Alkalids Alkalids, flavne apigenin, armatic acids, phitsterins, sugars Essential Oils, vitamins C and B, phytncides Essential ils, sucrse, sapnins, mntarpens. Sucrse, sapnins, essential ils mucus, starch, sugars, prteins, bitter substances, resins, mineral salts Belw are given recipes f flk medicine based n sme medical plants and set f them, which are successfully used by ppulatin f Ajara: Trachistemn rientalis decctin f whle plant is given t the ill persn. Is used against cancer. Symphitum ibericum is biled in milk till getting a prridge. The received prridge is used t treat tumrs n the skin. Sedum caucasicum was used as a remedy fr infertility by ppulatin f Ajara. The juice that was released frm the leaves was drank by wmen wh did nt have a child. The effect was surprisingly psitive. Inhabitants f Ajara als use Sedum caucasicum as an indr plant. Traditinal medicine in Adjara used Satureia spicigera against chrnic diarrhea. Fr this, the plant was biled, and the decctin was mixed with milk and given t the sick. In the flk medicine, rts f Geum urbanum were used in herbal tincture that was given t weakened, previusly ill persn fr strengthening. Pwder f dried leaves was dispersed n a wund. Als, rts were thught t be effective against mths. In a flk medicine f Ajara Geum urbanum (Rsaceae) was used against rickets and pimples in muth. Dichrcephala biclr-early in the mrning dewy plant is squashed in hands and released juice is spread n the wart. It was disappearing cmpletely. Prunella vulgaris in the flk medicine f Ajara, the plant is knwn as the hemrrhid grass. Preparatin: The cleansed plant is biled and drank. It is als used fr the treatment f pimples in the muth, fr which the plant is mixed with the alum and gargled. This is ne f the mst effective ways t extinguish pimples. Cmplex that is used fr dry caught: Glycyrrhiza glabra (Rhizmes and Rts) 30g, Plantag majr (Leaves)-30g, Tussilag farfara (Leaves)-40g. Decctin is made with rati f 1:20. Take 50g fllwing meals, 3-4 times a day. Cmplex that is used fr brnchitis: Verbascum thapsus (Flwers)-20g, Tussilag farfara (Leaves) 40g, Peucedanum caucasicum 93

101 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B17PB; pp:1-. (Fruit)-20g, Glycyrrhiza glabra (Rhizmes and Rts)-40g. Decctin is made with rati f 1:20. Take 50 g fllwing meals, warm, 3-4 times a day. Cmplex that is used fr psilsis (t drink): Bidens tripartite (grass) 15g, Hypericum (grass)-15g, Arctium (rts) 15g, Urtica (leaves)-10g, Matricaria chammilla(flwers)-10g, Zea mays (mustache)- 10g,Helichrisum (Flwers)-10g, Plantag majr (leaves)-15g. Infusin is made with the rati f 1:20. Take 1/3 teacup befre meals, 3 times a day. Cmplex that is used at time f ncturnal enuresis: Vaccinium vitis idaea (leaves,fruit), Hypericum (grass), Achilea (grass), Equisetum arvense (grass), Humulus lupulus(fruit),vaccinium myrtilis (leaves,fruit). Take equal shares. Decctin is made with the rati f 1:20. Take 50g half an hur befre meals, warm, 3 times a day. Antidiabetic cmplex: Vaccinium myrtilis (leaves)-2, Phaselus vulgaris (Pericarpium)-2, Rsa canina (fruit)-1, Urtica(leaves)-1, Plantag majr (Leaves)-1, Matricaria chammilla(flwers)-1, Lenurus quinquelbatus-1, Hypericum (grass)-1, Achillea (grass)-1, Inula helenium (Rhizme)-1, Glycyrrhiza glabra (Rts) 1. Infusin is made with the rati f 1-2 tablespn t 1 teacup. Take ½ cup befre meals, 4 times a day. 6. CONCLUSION AND RECOMMENDATION Ajara-suth Clchis is characterized by extreme diversity f medical plants. 194 species, belnging t 154 genera and 70 families are represented here. Against cardi-vascular diseases are used fllwing species: Rhddendrn pnticum L., Cnvallaria majalis L., Calamintha grandiflra (L). Mench., Digitalis ferruginea L., Digitalis purpurea L, Hellebrus caucasicus A. Br., Lenurus quinquelbatus Gilib., Mentha lngiflia (L.) Huds., Periplca graeca L. T cure nervus system diseases are used: Artemissia vulgaris L., Melissa fficinalis L., Humulus lupulus L. Origanum vulgare L. Tribulus terrestris L., Scplia carnilica Jacq., Stachys sylvatica L., Viscum album L. Against respiratry tract diseases are used fllwing species: Althaea fficinalis L., Cyclamen adzharicum Pbed., Cydnia blnga Mill., Datura stramnium L, Glaucium flavum Crantz., Glechma hederaceae L., Hedera clchica (C. Kch) C. Kch., H. helix L., Hyscyamus niger L., Primula sibthrpii Hffmgg., Pteris cretica L., Sambucus nigra L., Sanicula eurpaea L., Sapnaria fficinalis L., Triflium pretense L., Tussilag farfara L., Verbascum thapsus L., Vila arvensis Murr. Against gastritisis and ulcers are used: Achillea milleflium L., Capsella bursa-pastris (L.) Medik., Chamaenerin angustiflium (L) Scp., Hypericum andrsaemum L., H.grssheimii Kem.-Nat., H.rientale., H.perfratum L., H.plygniflium Rupr., H. xylsteiflium (Spach) N. Rbsn., Matricaria chammilla L., Plantag lancelata L.,Plantag majr L., Fragaria vesca L., Pyrethrum parteniflium Willd., Pyrethrum rseum (Adam) Bieb. Against inflammatin f the gastrintestinal tract (diarrhea) are used fllwing species: Alnus barbata C.A.Mey., Castanea sativa Mill., Dispirs ltus L. Geum urbanum L., Laurcerasus fficinalis M. Rem., Lysimachia verticillaris Spreng., Ptentilla erecta (L.) Reusch., Sambucus ebulus L. 94

102 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B17PB; pp:1-. T cure cnstipatin and hemrrhids are used: Carum carvi L., Elytrigia repens (L.) Nevski., Frangula alnus Mill., Linaria vulgaris L., Onnis arvensis L., Rhamnus cathartica L., Rumex crispus L., Ruscus clchicus P.F. Ye., Ruscus pnticus Wrnw., Salix alba L., Salix caprea L., Taraxacum fficinale Wigg. Artemis As appetite stimulant are used fllwing species: Artemisia absinthium L., Centaurium erythraea Rafn., Cichrium intybus L., Gentiana cruciata L., Mentha aquatica L., Mentha pulegium L. Against Intestinal parasites are used: Allium ursinum L., Asarum intermedium (C.A.Mey.) Grssh., Asplenium trichmnas L. Drypteris filix-mas (L.) Schtt., D. austriaca (Jacq.) Wynar, D.reades Fmin., Plypdium vulgare L., Pteridium aquilinum (L.) Kuhn., Punica granatum L. Against diseases f the liver and gallbladder are used fllwing species: Berberis vulgaris L., Calamintha grandiflra (L.) Mench., Mentha lngiflia (L.) Huds. Against diseases f kidney and urinary bladder are used fllwing species: Arctium lappa L., Equisetum arvense L., E.Majus Gars., Slidag virgaurea L., Vernica fficinalis L. Plants cntaining vitamins are: Malus rientalis Uglitzk., Rsa canina L., R. Pmifera Herrm. Rubus caesius L. Plants with spasmlyc and analgesic prperties are: Asparagus litralis Stev., Cynglssum fficinale L., Galanthus Wrnwii Lsinsk., Leucjum aestivum L. T strengthen the sweating are used: Tilia begniflia Stev., Rubus buschii Grssh. ex Sinjkva, Srbus bissieri Schneid. Species used t treat hypertnic diseases are: Calamintha nepeta (L.) Savi., Clinpdium umbrsum (Bieb.) C.Kch., C.Vulgare L., Thalictrum fetidum L., Viburnum pulus L. Vinca minr L., Vitis vinifera L. Species used against bleeding are: Lamium album L., Persicaria maculata (Rafin.) A. & D. Lve., Persicaria hydrpiper (L.) Spach. Species used t treat diabetes mellitus are: Laurus nbilis L., Galega ffiсinalis L. Against furuncles, pimples, alergy, purulent wunds, burns are used fllwing species: Asperula drata L., Bidens tripartita L., Cicerbita pntica (Biss.) Grssh., Clematis vitalba L., Galium verum L., Hyltelephium caucasicum (Grssh.) H. Ohba., Malva sylvestris L., Meliltus fficinalis (L.) Pal., Trachistemn rientalis (L.) G. Dn fil. Against excrescence, warts are used: Dichrcephala biclr (Rth) Schlecht., Juncus bufnius L. Species used fr malignat cancers are: Chelidnium majus L. Cervaria caucasica (Bieb.) M. Pimen. Against rheumatism is used: Fraxinus excelsir L. Species used against psilsis are: Asplenium septentrinale (L.) Hf., Buxus clchica Pjark., Urtica diica L. Species used against the inflammatin f the gums are: Abies nrdmanniana (Stev.) Spach., Cyperus badius Desf., Quercus dshrchensis C. Kch., Q. hartwissiana Stev., Picea rientalis (L.) Link., Pinus kchiana Kltzsch ex C. Kch. Against thrmbus is used: Crylus avellana L. T avid besity, t lse appetite and against the shift f salts are used: Plygnum aviculare L. 95

103 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B17PB; pp:1-. Plant used t imprve visin is: Vaccinium arctstaphyls L. -Plant used t cure giter is: Juglans regia L. REFERENCES 1. Beridze, M., Jakeli, E., Zsidze, N., and Varshanidze N., (2016). Study f the systematical structure and species diversity f medicinal plant in subalpic zne f suth Clkhis. Sympsium EurAsian n Bidiversity (SEAB-2016), May 23-27, Antalya. 2. Bidzinashvili, R.S., (2013). Medea Garden Plants: Myth and Realiti. Prceeding f the anniversary Internatinal Scientific Practical Cnference "The rle f Btanical Gardens in cnservatin f plant diversity"., p.ii, pp , Batumi. 3. Czerepanv, S., (1995). Vascular plants f Russia and Adjacent states (the frmer USSR). Cambridge University press, 516p. 4. Dmitrieva, A., (1990). Identify the plant f Adjara, V.I, II, Tbilisi. 5. Identify the plant f Gergia. (1964, 1969). V.I, II. Tbilisi. 6. Manvelidze, Z., Memiadze, N., Kharazishvili, D., and Varshanidze, N., (2010), Diversity f flra lareaf Adjara, (Listf wild grwn plants species). Annalis f Agrarian science, vl.8, N2, Tbilisi. pp Varshanidze, N., (2013), Specific diversity f medical plants spread in Adjara. Publishing huse Batumi University, 192p., Batumi. 8. Varshanidze, N., Jakeli, E., and Turmanidze, N., (2013), Wild medical plants diversity in Ajara Natinal Parks. AÇÜ Electrnic Cnference System, Internatinal Caucasia Frestry Sympsium, Octber, Artvin. 9. Varshanidze, N., Asanidze, N., Turmanidze, N., Jakeli, E., Diasamidze, I., and Esakia, I., (2014). Medicinal plants in Ajara and their bi-eclgy, Publishing "Universal", 268p., Tbilisi. 96

104 3 rd Internatinal Science Sympsium Status: Prceeding Bk ISS2018 (September 5-8, 2018) ID : B19PB Yeliz Çakır Kçak, Ümran Sevil, Ahmet Mete Ergenğlu Ege University, İzmir-Turkey gulumseyc@gmail.cm; umransevil@gmail.cm; mergenglu@htmail.cm GEBE MASAJININ GEBENİN İYİLİK HALİNE ETKİSİ VE KADINLARIN MEMNUNİYET DÜZEYİ: RANDOMİZE KONTROLLÜ BİR ÇALIŞMA ÖZ Çalışma, gebe masajının gebenin genel iyilik haline etkisini ve kadınların gebelik döneminde yapılan masaj terapiden memnuniyetlerini saptamak amacı ile gerçekleştirilmiştir. Bir üniversite hastanesinde gerçekleştirilen çalışmaya gebelik haftalarında, yaşlarında, primipar gebeler, CONSORT kriterlerine göre katılmıştır. Gerekli izinlerin tümü alınmıştır. Çalışmanın kntrl grubunda 17 gebe ve gebe masajı grubunda 13 gebe yer almıştır. Gebe masajı grubundaki her gebeye 5 hafta süresince haftada bir kez ebe terapist tarafından 60dk masaj terapi uygulanmıştır. Kntrl grubu ile 30. ve 34. gebelik haftalarında görüşülmüştür. Gebenin iyilik halini değerlendirmek için Görsel Kıyaslama Ölçeği ve gebe masajından memnuniyet düzeylerini belirlemek için Görsel Analg Hasta Tatmini Skalası kullanılmıştır. Çalışmanın gücünün %99 lduğu saptanmıştır. Veriler SPSS 16 paket prgramı ile değerlendirilmiştir. Çalışmanın snunda ölçek puanları açısından her iki grup arasında anlamlı fark lduğu (p<0.05) ve kntrl grubunun ilk görüşme ve sn görüşme ölçek puanları arasında fark lmadığı saptanmıştır (p>0.05). Çalışmada, masaj grubundaki gebelerin genel iyilik halinin anlamlı bir şekilde arttığı (p<0.05), gebelerin gebe masajından memnuniyetlerinin %99 lduğu saptanmıştır. Bu uygulamanın bölgesel ya da tüm vücut masajı şeklinde dğuma hazırlık sınıfları ve gebe plikliniklerinde hizmet veren ebe ve hemşireler tarafından öğrenilerek rutin gebelik hizmetleri içinde verilmesi önerilmektedir. Anahtar Kelimeler: Gebelik, Masaj Terapi, Prenatal, İyilik Hali, Memnuniyet THE EFFECT OF PREGNANT MASSAGE ON PREGNANTS GENERAL WELL-BEING AND SATISFACTION LEVELS OF WOMEN: A RANDOMIZED CONTROLLED TRIAL ABSTRACT The study was carried ut with the aim f determining the effect f pregnancy massage t the general well-being f the pregnant wmen and the satisfactin f the therapies f the wmen during pregnancy perid. Study in a university hspital and 30th-34th during the gestatinal weeks, years f age, primiparus pregnancies were included accrding t the CONSORT criteria. All necessary permissins have been taken. Seventeen pregnant wmen t the pregnancy massage grup and 13 pregnant wmen t the cntrl grup were included in the study. Each pregnancy in the pregnancy grup was given 60 minutes massage therapy nce a week fr 5 weeks by the midwife therapist. The cntrl grup was interviewed at 30th and 34th gestatinal weeks. "Visual Analg Scale" was used t evaluate the gestatinal status and "Visual Analgue Patient Satisfactin Scale" was used t determine the level f satisfactin frm pregnancy massage. It has been determined that the study's pwer is 99%. The data were evaluated using the SPSS 16 packet prgram. At the end f the study, there was a significant difference between the tw grups in the terms f scale scres (p<0.05), and there was n difference between the first and last sessins scale scres f the cntrl grup (p>0.05). In the study, it was fund that the general well-being f the patients in the massage grup increased significantly (p<0.05), and the satisfactin frm pregnancy massage f the pregnant patients was 99%. It is suggested that this practice shuld be taught by prenatal classes in the frm f reginal r whle-bdy massage and by midwives and nurses serving in pregnancy utpatient clinics and shuld be given in rutine pregnancy services. Keywrds: Pregnancy, Massage Therapy, Prenatal, Well-Being, Satisfactin

105 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B19PB; pp: GİRİŞ (INTRODUCTION) İnsanlar dkunmak ve gördüğünü dğrulamak içgüdüsüne sahiptir. Dkunma duyusunun en temel algılama biçimi lduğu düşünülmektedir. Dkunmanın güven ve rahatlık sağlamasının nedenine ilişkin ise, henüz dğmamış bir bebeğin ilk izlenimlerini dkunarak edinmesinin etkili lduğu yönünde bir fikir bulunmaktadır [1]. Mdern tplumda çk fazla gözden kaçırılan dkunma veya dkunulma duyusu, aslında sağlığın önemli bir parçasıdır [2] ve temeli dkunuş lan masajın değerini gösteren tıbbi kanıtlar giderek artmaktadır [1]. Geçmişte ve günümüzde masaj, günlük yaşamda rahatlama ve gevşeme amacı ile uygulanmış ve uygulanmaktadır. Ayrıca masajın, sadece hastalık varlığında ve yaralanmalarda değil aynı zamanda hastalıklardan krunmada da etkili lduğu kabul edilmiştir [3]. Masaj terapinin bazı türleri ldukça rahatlatıcı, kadının iç dünyasına ulaşmasını, dış laylar yerine kendi vücut ve zihni üzerinde knsantre lmasını ve özellikle gevşemesini sağlar niteliktedir [4]. Masaj terapi daha sağlıklı anneler ve yenidğanların lmasına katkıda bulunur [4]. Field ve arkadaşları (1999) gebelik haftaları arasında, yaş arası gebelerden randmize larak iki farklı grup belirlemiş ve bir gruba masaj terapi, diğer gruba relaksasyn tekniklerinin öğretilmesi yöntemini uygulamışlardır. Gebelere beş hafta süresince, haftada iki kez yapılan gebe masajı snrası anksiyetelerinin, depresyn düzeylerinin, bacak ve sırt ağrılarının anlamlı larak azaldığı saptanmıştır. Ayrıca çalışmada, gebelerin uyku kalitesinin arttığı, duygu durumunun lumlu yönde geliştiği, dğum kmplikasynları ve prematür dğumların daha az lduğu saptanmıştır. Çalışmada saptanan diğer bulgu ise, masaj terapi yapılan gebelerin daha iyi bir gebelik ve daha iyi bir dğum snu süreç deneyimledikleridir [5]. 2. ÇALIŞMANIN ÖNEMİ (RESEARCH SIGNIFICANCE) Bu çalışma, Türkiye de gebe kadınlarda tüm vücut gebe masajı uygulanarak yapılmış ilk deneysel çalışmadır. Araştırma, yukarıda bahsedilen faydaların ülkedeki gebelere katkı sağlaması yönünde, kurumsal larak ilk adımın atılmış lması adına önemlidir. Ayrıca, çalışma ile gebe masajının etkilerine ilişkin veriler literatüre kazandırılmaktadır. 3. MATERYAL VE METOD (MATERIAL AND METHOD) 3.1. Araştırmanın Evreni ve Örneklemi (The Universe And Sample Of Research) Bir üniversite hastanesinde rutin gebelik takiplerini devam ettiren ve I. trimester tarama testi snuçlarının değerlendirilmesi için gelen, yaş arası tüm primipar gebeler (n=430) luşturmuştur. Evrende bulunan, yaş arası (20 yaş ve 35 yaş dahil), primipar, tek ve sağlıklı fetusa sahip, infertilite öyküsü lmayan ve çalışmaya katılmayı kabul eden tüm gebeler (n=46) CONSORT kriterlerine göre örneklemi luşturmuştur. Gebeler permütasyn yöntemi ile blk randmizasyn [6] yapılarak belirlenmiştir (n Kntrl =23, n Gebe masajı=23). Çalışmaya dahil edilme kriterlerini karşılayabilen ve çalışmaya katılmayı kabul eden gebelerden kntrl grubuna 19 ve gebe masajı grubuna 16 gebe dahil edilebilmiştir. Örneklem sayısının yeterliliği NCSS Trial and PASS 2000 prgramı kullanılarak yapılan güç analizi ile değerlendirilmiştir. Çalışmanın gücünün %99 lduğu ve gruplardaki örnek sayılarının yeterli lduğu saptanmıştır. 98

106 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B19PB; pp: Bağımlı ve Bağımsız Değişkenler (Dependent and Independent Variables) Çalışmanın bağımlı değişkenleri gebelerin iyilik hali algısı ve gebe masajı memnuniyet düzeyidir. Çalışmanın bağımsız değişkeni gebe masajı uygulamasıdır Veri Tplama Araçları (Data Cllectin Tls) Veriler araştırmacılar tarafından literatür desteği ile luşturulan anket frmu ve ölçekler (Görsel Kıyaslama Ölçeği-GKÖ ve Görsel Analg Hasta Tatmini Skalası-GAHTS) ile tplanmıştır. Ölçek kullanım izinleri alınmıştır. Çalışmada, Görsel Kıyaslama Ölçeği (GKÖ) gebenin iyilik durumunu subjektif larak ölçmek, gebenin masaj öncesi ve snrası kendini nasıl hissettiğini saptamak için kullanılmıştır. GKÖ da en üst uç Çk çk iyi hissediyrum ve en alt uç Çk kötü hissediyrum larak belirlenmiştir. Görsel Kıyaslama Ölçeği sayısal larak ölçülemeyen bazı değerleri sayısal hale çevirmek için kullanılır [7 ve 8]. Testin bir dili lmaması ve uygulama klaylığı önemli avantajıdır. Klay anlaşılması, çabuk snuç vermesi ve bireylerin sayılarla yönlendirilmemesi nedeniyle tek byutlu ölçekler içinde en yaygın kullanılanıdır [7 ve 9]. Çalışmada 100mm lik ölçüm üzerinden değerlendirme yapılmıştır. Kılınçer ve Zileli tarafından 2006 yılında düzenlenen Görsel Analg Hasta Tatmini Skalası, işlerlikleri kanıtlanmış ve yaygın larak kullanılan iki skalanın (Görsel Analg Ağrı Skalası ve Wng-Baker Skalası) özelliklerini birleştirmektedir [10]. Kılınçer ve Zileli, hasta tatminini ölçmek isteyen bir sağlık prfesynelinin kullanabileceği Türkçe ye uyarlanmış, değişik gruplarda uygulayabilecek, yaygın ve pratik kullanımı lan bir ölçeğe rastlamamış lmaları nedeni ile GAHTS yi düzenlediklerini belirtmişlerdir. Ölçeğin anlaşılması ve uygulanması klaydır. Her yaş ve kültür düzeyindeki bireyler ve tüm hastalıklar için uygulanabilecek bir ölçüm aracıdır. GAHTS hastanın verilen tıbbi bakımdan tatmin lma derecesini ölçmek üzere düzenlenmiş yeni bir skrlama sistemidir [10]. Çalışmada GAHTS, yazarların da nayı ile gebenin gebe masajından memnun lma durumunu saptamak için kullanılmıştır. Çalışma kapsamında ölçek yrumu 10cm karşılığına denk gelen 100mm üzerinden yrumlanmıştır Veri Tplama Yöntemi (Data Cllectin Methd) Araştırmacı, gebeler ile ilk görüşmesini gebeler haftalarda I. trimester tarama testi için USG çektirmeye plikliniğe geldiklerinde yüz yüze görüşerek veya test snrası haftalarda cep telefnu ile ulaşarak gerçekleştirilmiştir. Araştırma verileri kntrl grubunda 30. ve 34. gebelik haftalarında, gebe masajı grubunda 30., 31., 32., 33. ve 34. gebelik haftalarında tplanmıştır. Her iki grupta, her görüşmede, her bir gebe ve fetusun genel sağlık durumunu değerlendirmek için vital bulgu takibi, elektrnik fetal mnitrizasyn ve biyfizik prfil değerlendirilmesi (aynı perinatlji hekimi ile) yapılmıştır. Gebe masajı 600 saatin üzerinde klasik masaj ve gebe masajı eğitimleri lan ebe terapist tarafından gerçekleştirilmiştir. Gebe masajı grubundaki her gebeye 5 hafta süresince haftada bir kez ebe terapist tarafından 60dk (sl yan yatış pzisynu 30dk ve sağ yan yatış pzisynu 30dk) masaj terapi uygulanmıştır. Uygulama esnasında gebeler birbirleri ile karşılaşmamış, her gebe kendi grubunun standardize edilmiş uygulamalarına katılmıştır. Çalışmanın her aşamasında etik ve yasal izinler alınmıştır. 99

107 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B19PB; pp: Verilerin Çözümlenmesi (Analysis f Data) Veriler SPSS 16 paket prgramı ile değerlendirilmiştir. Nrmal dağılım varlığında veriler parametrik çözümleme yöntemleri ile değerlendirilmiştir. Bu veriler rtalama yanında standart sapma ile birlikte verilmiştir [11]. 4. BULGULAR (RESULTS) Çalışmaya katılan gebelerin bazı kişisel özelliklerine göre dağılımları incelendiğinde kntrl ve gebe masajı grubu gebeler arasında anlamlı fark lmadığı saptanmıştır (p>0.05). Bu durum kntrl ve gebe masajı grubunun benzer özelliklere sahip lduğunu göstermektedir (Tabl 1). Tabl 1. Gebelerin bazı kişisel özellikleri (Table 1. Pregnant wmen s sme persnal characteristics) Kntrl Gebe Masajı Tplam*** Değişkenler Sayı Yüzde Sayı Yüzde Sayı Yüzde Ki-kare p (n) (%)* (n) (%)* (n) (%)* Yaş Grubu Yaş Yaş Yaş Eğitim Durumu İlkkul/Ortakul ** Lise/Üniversite Meslek Ev Hanımı Memur Serbest meslek/diğer Gelir Getiren İşte Çalışma Durumu Çalışıyr Çalışmıyr Aile Gelir-Gider Durumu Algısı Yeterli İdare Eder Tplam *Sütun yüzdesi verilmiştir **Fisher in Kesin Testi ***Çalışmaya dahil lan tüm gebeler Tabl 2. Kntrl grubu ve gebe masajı grubu gebelerin ilk ve sn görüşmedeki ölçek puan rtalama veya rtancalarının karşılaştırılması (Tabl 2. Pregnancy massage grup and cntrl grup cmparisn f the scale's first and the last sessins median rating) İlk Görüşme (30. hafta) (n=17)* Sn Görüşme (34. hafta) (n=17)* Değişkenler t** p Ort a ±Sd Min-Max Ort a ±Sd Min-Max Kntrl Grubu Görsel Kıyaslama Ölçeği 71.29± ± (GKÖ) Gebe Masajı Grubu Görsel Kıyaslama Ölçeği 57.69±2.24 (GKÖ) ± Z** p Görsel Analg Hasta Tatmini Skalası 96.00± b (GAHTS) * * Sn Görüşmeleri Kapsayan Nedensel Çözümlemeler Çalışmayı Tamamlayan Gebelere Ait Veriler İle Gerçekleştirilmiştir ** t Bağımlı Grupta t Testi Z: Wilcxn İşaretli Sıralar Testi a: Ortalama b: Ortanca 100

108 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B19PB; pp: Kntrl grubundaki gebelerin ilk (30. hafta) ve sn görüşmedeki (34. hafta) ölçek puan rtalama veya rtancaları karşılaştırıldığında; GKÖ puan rtalamalarının anlamlı larak farklı lmadığı (p>0.05) saptanmıştır. Gebe masajı grubundaki gebelerin ilk (30. hafta) ve sn görüşmedeki (34. hafta) ölçek puan rtalama veya rtancaları karşılaştırıldığında; GKÖ puan rtalamalarının anlamlı larak arttığı (p<0.05) saptanmıştır (Tabl 2). İlk ve sn haftalar arasında Görsel Analg Hasta Tatmini Skalasına (GAHTS) göre de memnuniyet puan rtancalarında anlamlı bir fark lmadığı, ilk seans ve sn seans gebe masajı uygulamasından memnun lma düzeylerinin yüksek lduğu ve BFP düzeylerinin anlamlı larak benzer lduğu (p>0.05) saptanmıştır (Tabl 2). 5. SONUÇ (CONCLUSION) Gebe masajı grubundaki gebeler ilk (30. hafta) ve sn görüşmedeki (34. hafta) veriler açısından karşılaştırıldığında; gebelerin genel iyilik hali algılarının anlamlı larak arttığı saptanmıştır. Ayrıca, tüm seanslarda gebe masajı uygulamasından memnun lma düzeylerinin fark lmaksızın her seferinde ldukça yüksek lduğu ve memnuniyet düzeyinin değişmediği yani gebelerin her bir gebe mesajından değişmeksizin memnun ldukları saptanmıştır. Kntrl grubunda ise bu değerlerin hiçbirinde anlamlı bir değişim lmamıştır. Gebe masajı uygulamasının tüm bu faydaları nedeni ile tüm gebelere ulaşması gereken bir sağlık bakım hizmeti lması gerektiği düşünülmektedir. NOT (NOTICE) Araştırma, T.C. Ege Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı Prgramı kapsamında, Prf.Dr. Ümran Sevil ve Dç.Dr. Ahmet Mete Ergenğlu danışmanlığında gerçekleştirilen dktra tezinin Gebe Masajının Gebe ve Fetus Üzerine Etkisi: Randmize Kntrllü Bir Çalışma verilerinden derlenerek sunulmuştur. TEŞEKKÜRLER (ACKNOWLEDGMENT) Araştırmaya Katılan Gebelere, Araştırmayı Ege Üniversitesi Bilimsel Araştırma Prjeleri Kapsamında 16-ASYO-017 N İle Destekleyen Ege Üniversitesi Rektörlüğü ne, Tez İzleme ve Değerlendirme Jürisinde Bulunan Öğretim Üyelerine (Dç.Dr. Hafize Öztürk Can, Yrd.Dç.Dr. Özlem Demirel Bzkurt, Dç.Dr. Sema Dereli Yılmaz ve Dç.Dr. Fatma Deniz Sayıner) teşekkür ederiz. KAYNAKLAR (REFERENCES) [1] Maxwell-Hudsn, C., (2005). Bütün Yönleriyle Masaj. İkinci Bas. Le Bas C, editr. Ankara: Dst Kitabevi Yayınları, p. [2] Pdder, T., (2009). Her Yaş İçin Masaj Etkileri-Teknikleri. Birinci Ba. İstanbul: Bilim Teknik Yayınevi, p. [3] Arslan, N., (2012). Tarihten Bugüne Masaj ve Masaj Uygulamaları. Birinci Ba. İstanbul: İkinci Adam Yayınları, p. [4] Osbrne, C., (2012). Pre- and Perinatal Massage Therapy: A Cmprehensive Guide t Prenatal, Labr, and Pstpartum Practice. Secnd Edi. Philadelphia, USA: Lippinctt Williams & Wilkins, p. [5] Field, T., Hernandez-Reif, M., Hart, S., Theakstn, H., Schanberg, S., and Kuhn, C., (1999). Pregnant Wmen Benefit frm Massage Therapy. J Psychsm Obstet Gynaecl [Internet]. 20(1):31 8. Available frm: 101

109 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B19PB; pp: [6] Kanık, E.A., Tasdelen, B., Erdğan, S., (2011). Randmizatin in Clinical Trials. Marmara Med J[Internet]. 24: Available frm: /MMJ [7] Dwnie, W.W., Leatham, P.A., Rhind, V.M., Wright, V., Branc, J.A., and Andersn, J.A., (1978). Studies with Pain Rating Scales. Ann Rheum Dis. 37(4): [8] Clarke, M., (1964). Reliability and Sensibility in the Self- Assessment f Well-being. Bul Br Psy Sc. 17(18A). [9] Wewers, M.E. and Lwe, N.K., (1990). A Critical Review f Visual Analgue Scales in the Measurement f Clinical Phenmena. Res Nurs Health [Internet]. Aug, 13(4): Available frm: [10] Kılınçer, C. and Zileli, M., (2006). Görsel Analg Hasta Tatmini Skalası. Trak Univ Tip Fak Dergisi, 23(3): [11] Independent samples t test. [Internet]. Laerd Statistics. [cited 2017 Oct 31]. Available frm: 102

110 3 rd Internatinal Science Sympsium Status: Prceeding Bk ISS2018 (September 5-8, 2018) ID : B20PB Sevgi Nehir Türkmen, Nihan Yalçıner, Hatice Irmak Manisa Celal Bayar University, Manisa-Turkey Sevgiturkmen2012@gmail.cm; nihan_yalciner@htmail.cm; hirmak9235@htmail.cm HEMġĠRELERĠN DĠĞER SAĞLIK PROFESYONELLERĠ ĠLE ĠLETĠġĠM ENGELLERĠNĠN BELĠRLENMESĠ ÖZ Bu çalışmada, hemşirelerin diğer sağlık prfesynelleri ile lan iletişim engellerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırma, Manisa Celal Bayar Üniversitesi Hafsa Sultan Hastanesi nde çalışan 82 hemşire ile gerçekleştirildi. Veriler, kişisel bilgi ve hemşirelerin diğer sağlık prfesynelleri ile lan iletişimini belirleyen srulardan luşan frm ile tplanmıştır. Veriler yüz yüze görüşme yöntemi ile tplandı. Hemşirelerin, iletişimde en fazla prblem yaşadığı meslek grupları hekim (%40.2) ve hemşire (%15.9) larak belirlendi. Diğer sağlık çalışanları ile yaşanan iletişim prblemlerinin yl açtığı veya açabileceği srunlar ise sırasıyla; %59.8 uyumlu çalışmanın bzulması, %53.7 mtivasyn kaybı, %43.9 hastanın zarar görmesidir. İletişim prblemlerinin çözümü için hemşirelerin %59.8 i kurum yönetiminin, %53.7 si bireysel çözüm desteğinin gerekli lduğunu ve diğer sağlık ekibi ile iletişimde kullanılması gereken en etkin iletişim yöntemi larak %93.9 u yüz yüze görüşme lduğunu belirtti. Hemşireler ile diğer sağlık ekibi üyeleri arasında bazı iletişim engelleri lduğu bulunmuştur. Bu nedenle ekip çalışması ve iletişim becerilerinin geliştirilmesine yönelik adımların atılması, bu eğitimlerin tüm ekibe bir bütün larak verilmesi önem arz etmektedir. Anahtar Kelimeler: Ekip Çalışması, İletişim, İletişim Engeli, Hemşire, Manisa DETERMINATION OF COMMUNICATION BARRIERS BETWEEN NURSES AND OTHER HEALTH PROFESSIONS ABSTRACT The purpse f the research is t determine cmmunicatin barriers between nurses and ther health prfessins. The research was cmpleted with a ttal f 82 nurses wh wrked at Manisa Celal Bayar University Hafsa Sultan Hspital. Data was cllected with the frm cnsisting f persnal infrmatin and cmmunicatin f nurses. The data were cllected by face-t-face interview methd. Occupatinal grups in which nurses had the mst prblems in cmmunicatin were identified as physicians (40.2%) and nurses (15.9%). Prblems caused by living cmmunicatin prblems with ther health prfessinals were crruptin f cmpatible wrk (59.8%), lss f mtivatin (53.7%), damage t the patient (43.9%). Fr the slutin f cmmunicatin prblems, the nurses f 59.8% stated that institutinal management and them f 53.7% individual slutin supprt required. Face-t-face interview (93.9%) was fund the mst effective cmmunicatin methd t be used in cmmunicatin with the ther health team. It has been fund that there are sme cmmunicatin barriers between nurses and ther health care team members. Fr this reasn, it is imprtant t imprve teamwrk and cmmunicatin skills and t give these trainings t the whle team. Keywrds: Teamwrk, Cmmunicatin, Cmmunicatin Barrier, Nurse, Manisa

111 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B20PB; pp: GĠRĠġ (INTRODUCTION) Etkili bir rehabilitasyn hizmeti, ekip üyelerinin sıkı bir iletişim ve iyi bir krdinasyn düzeyinde iş birliği içinde çalışmasını gerektirmektedir. Ekip üyeleri arasındaki etkileşim derecesi ve süreçlerine göre farklı ekip çalışması yaklaşımları görülmektedir: İnterdisipliner ekibin gelişimi 1970 lerde rtaya çıkmıştır (Engel Gerge 1977). İnterdisipliner ekip hasta yararına en iyi snucu üretmek için birbiriyle çk sık iletişimde bulunan prblem çözme daklı ekip anlamına gelmektedir (Pearsn, 1983). İnterdisipliner ekip farklı meslek gruplarının uzmanlıklarından faydalanan işbirlikçi bir süreç vasıtasıyla çalışır (Abramsn, 1995). Yapılan düzenli tplantılarla her bir üye kendi mesleki uzmanlık alanında karar verme sürecine katkıda bulunmaktadır. Sağlık ekibinde her üyenin yeri, rlü farklı ve birbirini tamamlayıcıdır. Diğer bir yaklaşım lan multidisipliner ekip, birden fazla disiplinin bulunduğu ekibin genel hasta hedefleri için bağımsız ve birbirine paralel larak çalışmasını ifade etmektedir (Hall, 2001). İletişim seviyesinin en alt düzeyde lduğu çalışma mdelidir. Ekip üyeleri knsültasynla çalışmaktadır. Karar verme süreci her bir üye için bağımsız bir süreçtir. Bu nedenle mesleki sınırlar daha keskin görülmektedir. İnterdisipliner ve multidisipliner çalışma mdelleri sıklıkla karıştırılıp birbiri yerine kullanılsa da pek çk araştırmacı, rehabilitasyn amaçlı ekip çalışmasında interdisipliner yaklaşım üzerinde durmaktadır (Strasser, 1994; Lisel, 2005; Neumann, 2010). Medikal rehabilitasynda interdisipliner ve multidisipliner ekip çalışmaları karşılaştırıldığında interdisipliner yaklaşımın daha etkili bir mdel lduğu görülmüştür (Körner, 2010). İnterdisipliner ekip çalışması ve spesifik hasta snuçları arasındaki krelasyn çalışmalarında interdisipliner ekip yaklaşımının, kapsamlı hasta bakımını ve hasta bakımında krdinasynu arttırdığı (Cke, 1997), hastanede kalış süresini ve taburculuk snrasındaki bir yıl içinde mrtaliteyi azalttığı (Langhrne, 1993, Wieland, 1996) görülmüştür. Şiddetli düzeyde inmeli hastalarda düzenli yapılan interdisipliner tplantıların faydası görülmüş ve taburculuk istemlerinde artış görülmüştür (Yagura, 2005). Hastanede yatılı larak ve ayaktan takip edilen hastalara kesintisiz bir sağlık hizmeti verilmektedir. Sağlık kavramındaki ihtiyaçların artışı ve branşlaşma nedeniyle tek bir meslek veya uzmanın, bir hastanın tüm ihtiyaçlarını karşılaması mümkün değildir. Sağlık hizmeti, ekip çalışması ve iyi bir iş birliği gerektirmektedir. İş birliği, bireysel eylemlerin krdinasynu, beraber çalışma ve planlamada iş birliği, hasta hedefleri, prblem çözme, karar verme ve srumluluk süreçlerini paylaşmayı kapsamaktadır (Baggs, 1988). İyi bir iletişim lmadan etkili ve kapsamlı bir tedavi için meslekler arasında iş birliği sağlanması mümkün değildir (Ellingsn, 2002). İnterdisipliner ekip çalışmasının hasta snuçları ve rtak hedeflere ulaşmadaki başarı üzerine birçk etkisi görülürken ekip çalışmasına karşı çeşitli engeller de görülmektedir. İnterdisipliner ekip çalışmasına engel larak mesleki kıskançlıklar, rl sınırları (Strasser, 1994), bilgi eksikliği/yksunluğu, tnmi kaybı, mesleki statü kaygısı, iş yükü (Frbes, 1993), ssyal yakınlaşmada eşitsizlik, kendi rlünü daha yüksek bir değerde görme (Pearsn, 1983), hasta sevk ve giriş süresi, yönetim rganizasynu, rl algısı, bireylerin birbirlerinden beklentileri, ekip üyelerinin birbirlerine karşı saygı göstermelerinde eksiklik, takım çalışmasına gösterilen direnç (Strasser, 1994; Fried, 1986) gibi faktörler gösterilmektedir. Ekip üyelerinden ve yönetimsel bazı faktörlerden kaynaklanan engeller kaldırılıp başarılı bir interdisipliner ekip çalışması kşulları sağlandığında, hasta memnuniyetinin ve ekip üyelerinin mesleki 104

112 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B20PB; pp: memnuniyetinin artacağı belirtilmektedir (Gage, 1998). Literatürde, yaşanan iletişim prblemlerine neden larak; mesleki kıskançlıklar, rl sınırları (Strasser, 1994), bilgi eksikliği/yksunluğu, tnmi kaybı, mesleki statü kaygısı, iş yükü (Frbes, 1993), ssyal yakınlaşmada eşitsizlik, kendi rlünü daha yüksek bir değerde görme (Pearsn), hasta sevk ve giriş süresi, yönetim rganizasynu, rl algısı, bireylerin birbirlerinden beklentileri, ekip üyelerinin birbirlerine karşı saygı göstermelerinde eksiklik, takım çalışmasına gösterilen direnç (Strasser, 1994; Fried, 1986; Uçar, 2016) gibi faktörler gösterilmektedir. İletişim prblemleri giderilmeden, etkin ve açık bir iletişim kurulması mümkün değildir. Bakımın kalitesi ve hasta güvenliği knuları da çğunlukla ekip üyeleri arasındaki iletişimle ilişkilendirilmektedir (Dean, 2007). Kapsamlı bir tedavi hizmeti için meslekler arasında iş birliği ve iletişim esastır (Ellingsn, 2002). Meslekler arası iş birliği; bireysel eylemlerin krdinasynu, beraber çalışma ve planlamada iş birliği, hasta hedefleri, prblem çözme, karar verme ve srumluluk süreçlerini paylaşmayı kapsamaktadır (Baggs, 1988). Bu hedefler dğrultusunda gerçekleşecek iş birliği sürecinde ekip üyeleri yüz yüze ya da telefnla sözlü larak, elektrnik rtamda ya da dsya üzerinde yazılı larak ve gerçekleştirilen düzenli ekip tplantılarında iletişim kurmaktadırlar (Ellingsn, 2002). Sağlık persneli, bu iletişim süreçlerinde bazı bariyerlerle karşılaşmaktadırlar. Literatürde, sağlık persneli arasında görülen iletişim bariyerlerine örnek larak; ekip çalışmasına yetersizlik (Nancarrw, 2013), mesleki yetersizlik (Marian, 1988), cinsiyet (Atwal, 2005), meslek grupları arasındaki kıskançlıklar (Maxwell, 1980), hiyerarşi (Pethybridge, 2004), mesleki rller (Sands, 1993) gösterilmektedir. Diğer sağlık çalışanları ile hemşireler arasında süregelen anlaşmazlıklar, iletişim yetersizliklerine neden lmakta ve bu da hasta bakımında hatalara yla açarak hasta snuçlarını etkilemekte ve de hasta hayatını riske skmaktadır. Bu nedenle bu iletişim yetersizliklerini gidermek için etkili ve sağlıklı bir iletişim sistemi kurmak önem arz etmektedir. Diğer sağlık çalışanları ile hemşireler arasında meslektaşlık ilişkilerinden çk hiyerarşik ilişkilerin lması, hasta bakımında diğer sağlık çalışanı-hemşire iş birliğine yönelik ciddi bariyerler luşturmaktadır. Alanyazında sağlık çalışanlarının ileşimi inceleyen çalışmaya rastlanmaktadır. Fakat diğer sağlık çalışanları ile hemşireler arasında iletişim engellerine çk fazla rastlanmamıştır. Bu yüzden bu çalışma literatüre veri kaynağı luşturacağı için çalışmayı önemli kılmaktadır. Bu araştırma, hemşirelerin diğer sağlık prfesynelleri ile iletişim engellerinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. 2. ÇALIġMANIN ÖNEMĠ (RESEARCH SIGNIFICANCE) Hemşirelerin yaşadıkları iletişim srunlarının belirlenmesi, etkileyen faktörlerin değerlendirilmesi; hemşirelerin daha iyi bir hizmet vermesi, hasta bakımı ve tedavisinin kaliteli lması açısından önemli lacağı düşünülmektedir. Ayrıca bundan snra yapılacak lan başka çalışmalara da yl göstererek elde edilen veriler ile kanıta dayalı snuçların sunulması açısından önemlidir. 3. MATERYAL VE METOD (MATERIAL AND METHOD) Araştırma Nisan 2018 tarihinde tanımlayıcı bir çalışma larak yapılmıştır. Araştırma örneklemini Manisa Celal Bayar Üniversitesi Hafsa Sultan Hastanesi nde çalışan hemşireler (n=82) luşturmuştur. Araştırmanın verileri aşağıda yer alan araştırmacı tarafından luşturulan anket frmu kullanılmıştır. 105

113 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B20PB; pp: Veri Tplama Araçları (Data Cllectin Tls) KiĢisel Bilgi Frmu (Persnal Infrmatin Frm) Anket 22 srudan luşmakta; demgrafik bilgiler, ilişki ve iletişim prblemlerini belirlemeye yönelik sruları içermektedir Verilerin Değerlendirilmesi (Evaluatin f Data) Araştırmadan elde edilen verilerin değerlendirilmesi bilgisayar rtamında SPSS 15.0 prgramı kullanılarak yapılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde; sayı, yüzde, frekans analizleri kullanılmıştır AraĢtırmanın Etiği (Ethics f Research) Araştırmaya başlamadan önce, Manisa Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Sağlık Bilimleri Etik Kurulu nun tarihli etik kurul izni ve Manisa Celal Bayar Üniversitesi Hafsa Sultan Hastanesi Başhekimliği nden izin alınmıştır. Hemşirelere araştırmaya katılmaları için davet edildikten snra araştırmanın amacı hakkında bilgi verildi, gönüllü lur frmundaki bilgiler kundu ve namları alınmıştır. 4. BULGULAR (RESULTS) Araştırmaya katılan hemşirelerin yaş rtalamaları 31.62±6.99 (min=18, max=46) dir. Araştırmaya katılanların %84.1 i kadın, %26.8 nin bekar, %68.3 ünün evli, %46.3 ü lisans eğitimli, %78.1 i servis hemşiresi, %90.2 si mesleğini sevdiğini, %53.7 sinin iletişimle ilgili eğitim aldığı belirlendi (Tabl 1). Tabl 1. Ssy-demgrafik özellikler (Table 1. Sci-demgraphic characteristics) Özellik n % Yaş 31.62±6.99 (min=18, max=46) Cinsiyet Kadın Erkek Medeni Durum Bekar Evli Eşinden Ayrılmış/Eş Vefat Eğitim Düzeyi Sağlık Meslek Lisesi Önlisans Lisans Lisans Üstü Birimdeki Görev Servis Hemşiresi Srumlu Hemşire Mesleği Sevme Durumu Evet Hayır İletişim Eğitimi Alma Durumu Evet Hayır Tplam

114 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B20PB; pp: Tabl 2. Hemşirelerin iletişim engelleri ile ilgili özellikler (Table 2. Features f cmmunicatin barriers f nurses) Özellik* n % İletişim Srunu Yaşama Durumu Evet Hayır En Çk İletişim Srunu Yaşanan Meslek Hekim Hemşire Persnel İletişim Prbleminin Kaynağı İletişim Beceri Yetersizliği Çalışma Sistemi Ekip Çalışmasına Uyumsuzluk Diğer Sağlık Çalışanları İle Yaşanan İletişim Prblemlerinin Yl Açtığı Veya Açabileceği Srunlar Nedir? Uyumlu Çalışmanın Bzulması Mtivasyn Kaybı Multidisipliner Çalışmanın Gerçekleşmemesi Hastanın Zarar Görmesi Yaşanan İletişim Prblemlerinin Çözümü İçin Hangi Kişi, Kurum Ve Kuruluşların Desteği Gereklidir? Kurum Yönetimi Bireysel Çözüm Meslek Örgütleri Diğer Sağlık Mensupları İle İletişimde Şu Anda Kullandığınız En Sık İletişim Yöntemi Nedir? Yüzyüze Görüşme Telefnla Görüşme Ekip Tplantısı *Birden fazla yanıt verilmiştir. Araştırmaya katılan hemşireler çalıştıkları birimde %36.6 sı iletişim srunu yaşadığı, %37.8 i hekimlerle, %18.3 ü hemşirelerle, %13.4 ü persnelle iletişim srunu yaşadığı belirlendi. Hemşireler iletişim prbleminin kaynağı larak sağlık persnellerinin %35.4 ünün iletişim beceri yetersizliğinden kaynaklandığını ifade etmiştir. Hemşireler diğer sağlık çalışanları ile yaşanan iletişim prblemlerinin %59.8 i uyumlu çalışmanın bzulması, %53.4 ünün mtivasyn kaybına sebep lduğunu belirtmiştir. Yaşanan iletişim prbleminin çözümü için %59.8 i kurum yönetimi, %53.7 si bireysel çözüm gerekli lduğunu belirtmiştir Hemşireler diğer sağlık çalışanları ile iletişim yöntemi larak %82.9 u yüz yüze görüşmeyi kullandıkları belirlendi (Tabl 2). 5. TARTIġMA (DISCUSSION) Çalışmamızda, genel larak hemşirelerin iletişim prblemi yaşama ranları srguladığında; %36.6 sı iletişim srunu yaşadığı, hemşireler en çk hekim, hemşire ve persnelle iletişim prblemi yaşadığı görülmüştür. Ancak bu meslek grupları dışındaki diğer sağlık persneliyle (ergterapist, rtez prtez teknikeri, psiklg, beslenme ve diyet uzmanı, çcuk gelişim uzmanı, ssyal hizmet uzmanı, fizik tedavi teknikeri, knuşma terapisti) iletişim prblemi yaşayan hemşire ranları çk az lduğu görülmüştür. Hemşirelerin diğer sağlık persneliyle lumlu ya da lumsuz herhangi bir iletişim tanımlamamaları, kapsamlı bir ekip çalışmasının ve diyalğun lmadığının bir göstergesi labilir. 107

115 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B20PB; pp: Çalışmamızda hemşirelerin %37.8 i hekimlerle prblem yaşadığını belirtmiştir. İletişim bariyer nedenleri larak iletişim becerilerinin yetersizliğini, ekip çalışmasına uyumsuzluk çalışma sistemi ile ilgili prblemlerin lduğunu göstermiştir. Hemşirelerle hekimlerin rehabilitasyn ekibinin vazgeçilmez birer üyesi lduğu düşünüldüğünde, rehabilitasyn hizmetinin kalitesini artırmak ve bu iki meslek mensubunun iş birliğini sağlamak için bu bariyerlerin çözümüne yönelik çalışmaların yapılması (bilimsel tplantı, rtak etkinlik, vb.) önem arz etmektedir. Hekimler ile hemşireler arasında süregelen prblemler çk uzun yıllardır tartışılmaktadır (Stein, 1990). Rsenstein (Rsenstei, 2002), hemşire ve hekimlerin aralarındaki iletişim düzeyinin kötü lduğunu ve bu durumun hemşire ve hekimlerin iş birliği yapmalarını engellediğini belirtmiştir. Literatüre paralel larak, çalışmamızda hemşireler hekimlerle iletişim prblemi yaşadığını belirtmiştir. Hemşirelerin çğunlukla hekimlerin iletişim beceri yetersizliği, ekip çalışmasına uyumsuzluğunu ve çalışma sistemi ile ilgili srunları göstermiştir. Her iki meslek grubu için de bu iletişim bariyerlerini gidermek önem arz etmektedir. Çünkü bu prblemler nedeniyle, hasta bakımında hata görülme ihtimali artacak, çeşitli riskler luşabilecektir (Abramsn, 2003). Çalışmamıza katılan sağlık persneli, tüm bu yaşanan iletişim prblemlerinin çğunlukla; iletişim becerisi yetersizliği, ekip çalışmasına uyumsuzluk ve çalışma sistemiyle ilgili prblemlerden kaynaklandığını belirtmiştir. Literatürde, lisans seviyesinden itibaren sağlık persneli için ekip çalışması ve iletişim becerisi üzerine eğitimler düzenlenmesinin önemi üzerinde duran birçk çalışma görülmektedir (Barr, 1998; Abramsn, 2003; Uçar, 2016). Çalışmamızda genel larak yaşanan iletişim prblemlerinin çözümünde sağlık persnelinin, bireysel çözümlerin ve çalışılan kurumun desteğinin çk önemli lduğunu belirttikleri görülmüştür. Uçar ın (Uçar 2016) çalışmasında da hekim ve hemşirelerin yaşadıkları iletişim prbleminin çözümünde, srun yaşadıkları kişiyle direkt larak knuşmayı tercih ettiklerini belirttikleri görülmektedir. Bireylerin iletişim becerilerinin geliştirilmesi sayesinde, karşılıklı görüşmelerin prblem çözme gücünün de arttırılması sağlanabilir (Bzkurt 2015). Bu nedenle, etkin bir şekilde ekip çalışmasının devamlılığını sağlamak için iletişim becerilerinin geliştirilmesine yönelik eğitimler önem göstermektedir. Ancak bu eğitimlerin, tüm ekip üyelerine verilmesinin daha etkin lacağı düşüncesindeyiz. KAYNAKLAR (REFERENCES) 1. Abramsn, J. and Rsenthal, B., (1995). Interdisciplinary and Interrganizatinal Cllabratin. Encyclpedia f scial wrk, 2, Abramsn, J.S. and Mizrahi, T., (2003). Understanding Cllabratin Between Scial Wrkers and Physicians: Applicatin f a Typlgy. Scial wrk in health care, 37(2), Atwal, A. and Caldwell, K., (2005). D all health and scial care prfessinals interact equally: a study f interactins in multidisciplinary teams in the United Kingdm. Scandinavian Jurnal f Caring Sciences, 19 (3), Baggs, J.G. and Schmitt, M.H., (1988). Cllabratin Between Nurses and Physicians. Image: The Jurnal f Nursing Schlarship, 20(3), Barr, H., (1998). Cmpetent t Cllabrate: Twards a Cmpetency-Based Mdel fr İnterprfessinal Educatin. Jurnal f interprfessinal care, 12(2),

116 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B20PB; pp: Bzkurt, K., Kiliç, Y. and Aysu, G., (2015). Üniversite Öğrencilerinin İletişim Becerileri İle Kişilerarası Prblem Çözme Becerileri Arasındaki İlişki. Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim (TEKE) Dergisi, 4(1), Cke, C., (1997). Reflectins n the Health Care Team: My Experiences in an İnterdisciplinary Prgram. JAMA, 277(13), Dean, J.E., Hutchinsn, A., Esct, K.H. and Lawsn, R., (2007). Using a Multimethd, User Centred, Prspective Hazard Analysis t Assess Care Quality and Patient Safety in a Care Pathway. BMC Health Services Research, 7(1), Ellingsn, L.L., (2002). Cmmunicatin, Cllabratin, and Teamwrk Amng Health Care Prfessinals. Cmmunicatin Research Trends, 21 (3). 10. Engel, G.L., (1977). The Need fr a New Medical Mdel/Engel, Gerge L. Washingtn: Science, 196, Frbes, E.J., and Fitzsimns, V., (1993). Educatin: The key fr hlistic interdisciplinary cllabratin. Hlistic Nursing Practice, 7 (4), Fried, B.J. and Leatt, P., (1986). Rle Perceptins Amng Occupatinal Grups in an Ambulatry Care Setting. Human Relatins, 39(12), Gage, M., (1998). Frm Independence t Interdependence: Creating Synergistic Healthcare Teams. Jurnal f Nursing Administratin, 28(4), Hall, P. and Weaver, L., (2001). Interdisciplinary Educatin and Teamwrk: A Lng and Winding Rad. Medical Educatin, 35(9), Körner, M., (2010). Interprfessinal Teamwrk in Medical Rehabilitatin: A Cmparisn f Multidisciplinary and İnterdisciplinary Team Apprach. Clinical rehabilitatin. 16. Langhrne, P., Williams, B., Gilchrist, W., and Hwie, K., (1993). D Strke Units Save Lives? The Lancet, 342(8868), Lisel, P., Durand, M.J., Baril, R., Gervais, J., and Falardeau, M., (2005). Interrganizatinal Cllabratin in Occupatinal Rehabilitatin: Perceptins f an İnterdisciplinary Rehabilitatin Team. Jurnal f Occupatinal Rehabilitatin, 15(4), Marian, C., (1988). The Case fr Interdisciplinary Cllabratin. Nursing Outlk, 37(6), Maxwell, R., (1980). Internatinal Cmparisns f Health Needs and Services Nancarrw, S.A., Bth, A., Ariss, S., Smith, T., Enderby, P. and Rts, A., (2013). Ten Principles f Gd Interdisciplinary Team Wrk. Human Resurces fr Health, 11(1), Neumann, V., Gutenbrunner, C., Fialka-Mser, V., Christdulu, N., Varela, E., and Giustini, A., (2010). Interdisciplinary Team Wrking in Physical and Rehabilitatin Medicine. Jurnal f Rehabilitatin Medicine, 42(1), Pearsn, P.H., (1983). The Interdisciplinary Team Prcess, r The Prfessinals Twer f Babel. Develpmental Medicine and Child Neurlgy, 25(3), Pethybridge, J., (2004). Hw Team Wrking Influences Discharge Planning frm Hspital: A Study Of Fur Multi-Disciplinary Teams 109

117 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B20PB; pp: in an Acute Hspital in England. Jurnal f İnterprfessinal Care, 18(1), Rsenstein, A.H., (2002). Nurse-physician Relatinships: Impact n Nurse Satisfactin and Retentin. AJN The American Jurnal f Nursing, 102(6), Sands, R.G., (1993). Can Yu Overlap Here?: A Questin fr an Interdisciplinary Team. Discurse Prcesses, 16(4), Stein, L.I., Watts, D.T., and Hwell, T., (1990). The Dctr Nurse Game Revisited. New England Jurnal f Medicine, 322(8), Strasser, D.C., Falcner, J.A., and Martin-Saltzmann, D., (1994). The Rehabilitatin Team: Staff Perceptins f the Hspital Envirnment, the İnterdisciplinary Team Envirnment, and İnterprfessinal Relatins. Archives f Physical Medicine and Rehabilitatin, 75(2), Uçar, N., (2016). Fizyterapistlerin Diğer Sağlık Çalışanları İle İletişimindeki Bariyerlerin Araştırılması. Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyn Prgramı, Yüksek Lisans Tezi, Ankara. 29. Wieland, D., Kramer, B.J., Waite, M.S., and Rubenstein, L.Z., (1996). The Interdisciplinary Team in Geriatric Care. The American Behaviral Scientist, 39(6), Yagura, H., Miyai, I., Suzuki, T., and Yanagihara, T., (2005). Patients with Severe Strke Benefit Mst by Interdisciplinary Rehabilitatin Team Apprach. Cerebrvascular Diseases, 20(4),

118 3 rd Internatinal Science Sympsium Status: Prceeding Bk ISS2018 (September 5-8, 2018) ID : B22PB Ummahan Yücel, İlkay Ünal Ege University, İzmir-Turkey ummahan.yucel@ege.edu.tr; ilkay.unal@ege.edu.tr TÜRKİYE DE DOĞUM HİZMETLERİNDEKİ DEĞİŞİM: ÖZ Pek çk yüksek ve rta gelirli ülkede lduğu gibi Türkiye de de sn 30 yılda dğum hizmetlerinde önemli bir değişim yaşanmıştır. Bu çalışmada Türkiye deki bu değişim, 1983, 1988, 1998, 2003, 2008 ve 2013 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırmaları (TNSA) verileri ile incelenmiştir. Dğum hizmetlerindeki değişim, dğum yapılan yer, dğumun gerçekleştiği sağlık kurumu (kamu/özel), dğuma yardımcı lan sağlık persneli ve dğum şekli değişkenleri ile ele alınmıştır yılında dğumların %43 si sağlık kurumunda gerçekleşirken bu ran 2013 yılında %97 ye yükselmiştir. Özel hastanelerde gerçekleşen dğum ranları 2003 yılında %13, 2013 yılında %37 dir. Sn 30 yılda sağlık persneli yardımı ile gerçekleşen dğum ranı %62 den (1983), %97 ye (2013)çıkmıştır. Türkiye de önemli bir değişim de dğum şeklinde görülmektedir yılında %14 lan sezaryen dğum ranı üç kattan fazla artarak %48 e ulaşmıştır. Anahtar Kelimeler: Dğum, Dğum Yeri, Sezaryen, Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması CHANGE IN TURKEY BIRTH SERVICES: ABSTRACT As with many high and middle-incme cuntries, there has been a significant change in the last 30 years maternity services in Turkey. This change in Turkey in this study, 1983, 1988, 1998, 2003, 2008 and 2013 Turkey Demgraphic and Health Surveys (TDHS) were examined with data. The changes in birth services were addressed by the place f birth, the health institutin (public/private), the health persnel wh assisted birth, and the type f delivery. In 1983, 43% f births ccurred in the health institutin, which rati t 97% in Birth rates in private hspitals are 13% in 2003 and 37% in In the last 30 years, the birth rate with the assistance f health persnnel has increased frm 62% (1983) t 97% (2013). Turkey is als seen as a significant change mde f birth. The cesarean delivery rate, which was 14% in 1998, increased by three times mre t 48%. Keywrds: Labur, Birthplace, Cesarean, Turkey Demgraphic and Health Survey

119 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B22PB; pp: GİRİŞ (INTRODUCTION) Dğum süreci kadınların birçk yönden değişim yaşadıkları öenmli bir yaşam dönemdir. Bu dönemin en önemli anlarından birisi de dğum eylemidir [1]. Günümüzde dğum eylemine ilişkin temel yaklaşım, dğumun dğal ve fizyljik bir süreç lduğu ve gerekli lmadıkça tıbbi müdahalede bulunulmamasıdır [2 ve 3] li yıllardan snra dğum hizmetlerinde önemli bir değişim görülmektedir. Bu değişimlerden en dikkat çekici lanları, dğumların çğunlukla hastanelerde gerçekleşmesi ve sezaryen ranlarındaki artıştır [1]. Gerektiğinde yapılan sezaryen, anne ve bebek hayatını kurtaran önemli bir bstetrik müdahaledir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından kabul edilen ptimal sezaryen ranı %5-15 tir. DSÖ, 2015 raprunda, %10 un üzerindeki sezaryen dğum hızlarının, anne ve bebek ölüm hızlarındaki azalmayla ilişkili bulunmadığını belirtmiştir [8 ve 11]. Bununla birlikte tıbbi endikasyn lmadan yapılan sezaryenlerin anne sağlığı açısından risklerinin lduğu yapılan çalışmalarda rtaya knmuştur. Bu riskler, kanama, enfeksiyn, trmbemblik hastalıklar, histerektmi ve cerrahi yaralanmalardır [1 ve 4]. Sezaryan dğum yenidğan ve çcuk sağlığını da lumsuz etkilemektedir [5]. Sezaryen artışına neden lan tıbbi faktörler; çğul gebelikler, prezantasyn anmalileri, fetal distres, yüksek riskli gebeliklerde görülen artıştır [6]. Bunlara ek larak, ssy-kültürel ve sağlık sisteminden kaynaklanan nedenler de sezaryen ranının artışında ldukça önemlidir [7]. Sezaryen ranları sn tuz beş yılda pek çk ülkede artış göstermiştir [12]. Dünya genelinde 1990 da %7 lan sezaryen sıklığı, 2014 yılında %19 a çıkmıştır. Sezaryen ranlarında en çk artışın görüldüğü ülkeler, Brezilya (%56), Mısır (%52), İran (%48), Türkiye (%48), İtalya (%38) ve Yeni Zelanda (%33) dır [13]. 2. ÇALIŞMANIN ÖNEMİ (RESEARCH SIGNIFICANCE) Bu çalışmada Türkiye de Dğum Hizmetlerindeki Değişimi incelenmiş lup özellikle tarihleri arasındaki durum rtaya knulmuştur. Çalışma bu haliyle bu knuda yapılacak benzer çalışmalara ışık tutabilecek niteliktedir. 3. BULGULAR VE TARTIŞMA (FINDINGS AND DISCUSSION) Türkiye de dğum hizmetlerinde sn kırk yılda ldukça önemli bir dönüşüm yaşanmıştır. Bu dönüşüm Tabl 1 de özetlenmeye çalışılmıştır [14 ve 19]. Türkiye de yıllar içinde dğumun gerçekleştiği yer incelendiğinde, 1983 yılında sağlık kurumlarında gerçekleşen dğumların ranı %42 iken, bu ran 2016 yılında %98 e yükselmiştir [20 ve 21]. Sağlık Bakanlığı 2007 yılından itibaren ülke genelinde kamu, üniversite ve özel sağlık kuruluşlarında dğumun yöntemlerine göre dağılımının izlemini yapmaktadır. Hastanede gerçekleşen dğumların yıllar arasındaki ranları Grafik 1 de gösterilmiştir [21]. Türkiye de 1983, 1988 ve 1998 raprlarında dğumun gerçekleştiği yer sağlık kurumu ve sağlık kurumu dışı larak srgulanırken, 2003, 2008 ve 2013 yıllarına ait raprlarda sağlık kurumunun kamu ve özel larak ele alındığı görülmektedir yılından itibaren özel sağlık kurumlarında gerçekleşen dğumların ranı artmıştır. Bu ranlar sırasıyla 2003 de %12.9, 2008 de %20.1 ve 2013 de %37.0 dir. Türkiye de 2013 yılına ait dğumların 1/3 inden fazlasının özel sağlık kurumlarında gerçekleştiği görülmektedir. Buna göre; ülke genelinde dğumların %97 si bir sağlık kuruluşunda gerçekleşmiştir. Bu ran, 1983 ile 2013 yılları arasındaki %55 lik bir artışı yansıtmaktadır (sırasıyla %42.0, %97.2). 112

120 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B22PB; pp: Tabl 1. Türkiye deki dğum hizmetlerinde dönüşüm (%) (Table 1. Transfrmatin f maternity services in Turkey (%)) 1983* 1988** 1998*** 2003*** 2008*** 2013*** Dğum Yapıldığı Yer Sağlık Kurumu a Kamu Özel Sağlık Kurumu Dışı Dğuma Yardıma Eden Kişi Sağlık Persneli b Hekim Ebe Sağlık Persneli Dışı c Dğum Şekli d Nrmal Sezaryen *Türkiye Dğurganlık ve Aile Sağlığı Araştırması ** Türkiye Dğurganlık ve Sağlık Araştırması *** Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması (TNSA) a 1983, 1988, 1998 Raprlarında Sağlık Kurumunun Özelliği (Kamu, Özel) Yer Almamıştır b 1983 ve 1988 Raprlarında Sağlık Persneline Ait Özellik Yer Almamıştır c 1983 Raprunda Sağlık Persneli Dışında Dğuma Yardım Edenlerin %16.0 ı Geleneksel Ebe, %21.9 u Akraba Ya Da Kmşudur d 1983 ve 1988 Raprlarında Dğum Şekline Ait Özellik Yer Almamıştır Grafik 1. Türkiye de yıllara göre hastanede dğum ranı (%) (Graphic 1. Birth rate in the hspital ver the years in Turkey (%)) Sağlık persneli yardımı ile gerçekleşen dğumların ranı 2013 yılında %97.4 dür. Her n dğumdan sekizi dktr, beşte biri ebe ve %3 ünden azı geleneksel ebe veya akraba/arkadaş yardımıyla gerçekleşmiştir ve 1988 yıllarında dğuma yardım eden hekim ve ebeye ait ranlar, rapr edilmemiştir yılında hekim ve ebe yardımıyla gerçekleşen dğumların ranı benzerdir (sırasıyla; %40.1 ve %40.5). Sn n yıla ait verilerde, ebe yardımıyla gerçekleşen dğum ranlarında gerileme lduğu rapr edilmiştir. Ebe yardımıyla gerçekleşen dğumların ranı 2003 de %36.3, 2008 de 27.2 ve 2013 de 18.7 dir. Ebeler tarafından gerçekleşen dğumların bu kadar düşük gösterilmesi hastanelerde dğum yaptıran kişinin ebe/kadın dğum uzmanı kayıt altına alınma sisteminden kaynaklanmaktadır yılında gerçekleştirilen dğum açısından hekim ve ebe arasında %60 lık bir fark lduğu görülmektedir Türkiye Dğurganlık ve Aile Sağlığı Araştırması nda sn beş dğumdan %16'sı geleneksel ebe ve %21.9'u akraba veya kmşu gibi sağlık persneli dışındakiler tarafından gerçekleştirilmiş. Aynı rapra ait snuçlarda kentsel-kırsal ve 113

121 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B22PB; pp: bölgesel farklılıklar bulunmaktadır. Kentsel alanlarda sn canlı dğumların %83.2'si dktr veya ebe/hemşireler tarafından gerçekleştirilirken, kırsal alanlarda bu ran yarıya (%43.1) düşmektedir. Batı'da sn canlı dğumların %84.8'ine sağlık persneli (dktrlar %0.9, ebe/hemşire %23.9), geleneksel ebeler (%7.6) ve kmşular veya akrabalar (%7.6) yardım etmiştir. Ancak, Dğu'da durum tam tersidir. Dğumların sadece %34.1'i eğitimli sağlık persneli tarafından gerçekleştirmiştir. Geleneksel ebeler %22.2, kmşular %43.6 ranında dğuma yardım etmişlerdir [14]. Dğum şekline ilişkin 1983 ve 1988 raprlarında verilere yer verilmemiştir de sezaryen dğum ranı, DSÖ nün önerdiği randan (%15) daha düşüktür (%13.9) yıllarına ait ranlar, sezaryen dğumdaki artışı yansıtmaktadır yılında %21.2 lan sezaryen ile dğum ranı, 2013 yılında %48.1 dir. Sn Türkiye Sağlık İstatistik Yıllığı na göre bu ran daha da artmış ve %54.2 ye yükselmiştir [20]. Tabl 2. Sezaryen ile dğum yapan kadınlara ait bazı özellikler (%) (Table 2. Sme features f cesarean sectin (%)) Eğitim Eğitimi Yk/İlk Bitirmemiş İlkkul Ortakul * Lise ve Üzeri Yaşadığı Yer Kent Kır Hanehalkı Refah Düzeyi a En düşük Düşük Orta Yüksek En yüksek Bölge Batı Güney Orta Kuzey Dğu *1998 raprunda eğitime ait ran rtakul ve üzeri şeklinde verilmiştir a 1998 ve 2003 raprlarında hanehalkı refah düzeyine ait özelliklere yer verilmemiştir. Ülkemizde sezaryen ile dğum yapan kadınlara ait özellikler incelendiğinde, 1998 yılında eğitimsiz ya da ilkkulu bitirmemiş kadınlarda sezaryen ile dğum yapma ranı %5.8 dir. Bu ran %21.3 lük artışla 2013 de %27.1 e yükselmiştir. Tüm eğitim düzeylerinde sezaryen ranına ait en yüksek artış yılları arasında görülmüştür. Eğitimsiz ya da ilkkulu bitirmemiş kadınlara ait sezaryen ranı 2003 yılında %7.6 iken, 2008 de %18.9, ilkkul mezunu lanlarda sezaryen ranı 2003 yılında %19.9 iken, 2008 yılında %35.5, rtakul mezunu lanlarda sezaryen ranı 2003 yılında %24.6 iken, 2008 yılında %38.8 ve Lise ve üzeri eğitime sahip kadınlarda sezaryen ranı 2003 yılında %48.5 iken, 2008 yılında %59.5 tir yılında lise ve üzeri öğrenime sahip kadınlara ilişkin sezaryen ranlarının da ldukça yüksek lduğu Tabl 2 de görülmektedir (%66.1). Kentte yaşayan kadınların, kırda yaşayan kadınlara göre sezaryen ranları daha yüksektir de kentte yaşayanlara ait sezaryen ranı %51.5 iken, 114

122 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B22PB; pp: kırda yaşayanlara ait sezaryen ranı %35.8 dir. Sezaryen dğum ranlarında belirleyici faktörlerden biri de ssy-eknmik durumdur. Türkiye de sezaryen ranları 2008 ve 2013 yıllarında ssy-eknmik açıdan incelenmiştir. En yüksek hanehalkı refah düzeyine sahip kadınların sezaryen ranları 2008 de %60.9 ve 2013 de %66.9 ile Türkiye rtalamasının üzerindedir. 2003, 2008 ve 2013 yıllarına ait raprlarda en yüksek sezaryen ranına sahip bölgeler Batı ve Kuzey dir. Batı, 2003 de %30.7, 2008 de %46.0, 2013 de %55.5 sezaryen ranına sahipken, bu ranlar Kuzey de, 2003 de %31.1, 2008 de %44.8, 2013 de %55.0 tir. En düşük sezaryen ranı Dğu Bölgesi ne aittir (Tabl 2). 4. SONUÇ (CONCLUSION AND RECOMMENDATIONS) Snuç larak, günümüzde dğumların tamamına yakının sağlık kurumlarında gerçekleştiği, dğumların sn yıllarda artan randa özel sağlık kurumlarında yapıldığı ve sezaryen ranlarının yıllar içinde ldukça arttığı görülmektedir. Kadınların eğitim, gelir gibi bazı ssyeknmik faktörleri dğum şeklinde belirleyicidir ve yüksek eğitim ve gelir düzeyine sahip ve kentte yaşayan kadınlar daha fazla randa sezaryen yöntemi ile dğum yapmaktadır. Kadınların yaşadıkları bölgeye göre de sezaryen raları değişmektedir. Ulusal ve uluslararası sağlık tritelerinin önerdiği gibi dğum eyleminde, sezaryen başta lmak üzere tıbbi gereklilik lmadıkça gereksiz müdahalelerin engellenmesi, anne dstu hastane uygulamalarının tüm ülkede yaygınlaştırılarak nrmal dğumun krunup, sürdürülmesi gerekmektedir. Bu gereklilik ebelerin nrmal dğumlardaki bağımsız rllerinin sağlık sistemi ve sağlık yöneticileri ve yasa yapıcılar tarafından tanınması, yetki ve srumluluklarının netleştirilmesini de zrunlu kılar. Dğum hizmetlerinin kayıt ve raprlamalarında ebeler tarafından yaptırılan dğumların da işlenmesi dğum hizmeti kayıt ve istatistikleri için ve hizmetin değerlendirilmesi için gerekli lan diğer önemli bir knudur. KAYNAKLAR (REFERENCES) 1. Yücel, U., Hadımlı, A. ve Can H.Ö., (2009). Bir Kadın Sağlığı Srunu: Sezaryen Dğum Epidemisi. Uluslararası Multidisipliner Kadın Kngresi, Ekim, İzmir. 2. Turan, C.M., (2003). Nitelikli Dğum ve Dğum Snu Hizmetler. II.Ulusal Ana Çcuk Sağlığı Kngresi., Prgram ve Özet kitabı, s:36-38, İstanbul. 3. Sayıner, D. ve Özerdğan, N., (2009). Dğal Dğum, Maltepe Üniversitesi Hemşirelik Bilim ve Sanatı Dergisi, Cilt:2, Sayı:3. 4. Lumbigann, P., Et al., (2010). Caesarean Sectin Withut Medical Indicatins is Assciated With An Increased Risk Of Adverse Shrt-Term Maternal Outcmes: the WHO Glbal Survey n Maternal and Perinatal Health, BMC Medicine, 8: Amanak, K. ve Karaçam, Z., (2018). Sezaryen İle Dğum Yapan Kadınların Pstpartum Erken Dönemde Öz Bakım Ve Bebek Bakımı Knularında Yaşadıkları Srunların Belirlenmesi. Tepecik Eğit. Ve Araşt. Hast. Dergisi, 28(1), SS: Niin, Y., (2011). The Increasing Cesarean Rate Glbally and What We Can D AbutIt. J-Stage, 5(4), SS: Kealy, M.A. and Liamputtng, P., (2011). Cntemprary Caesarean Sectin Thery: Risk, Uncertainty and Fear. In R. Bryar & M. Sinclair (Eds.), Thery fr Midwifery Practice, SS: Aksy, H., vd., (2014). Hastanemizdeki Sezaryen Hızı Ve Endikasyn Dağılımları Işığında Türkiye de Sezaryen İle Dğuma Genel Bakış, Kcaeli Tıp Dergisi; 3: Department f Reprductive Health and Research, Sezaryen Dğum Hızları ile ilgili DSÖ Açıklaması, Wrld Health Organizatin 115

123 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B22PB; pp: , _tur.pdf;jsessinid=A67F6EBE7FB5EB2A790EE70990D3043F?sequenc e=11, Erişim Tarihi: Karabel, M.P., Demirbaş, M. ve İnci, M.B., (2017). Türkiye de ve Dünya da Değişen Sezaryen Sıklığı ve Olası Nedenleri. Sakarya Tıp Dergisi, 7(4): Vural, G. ve Erenel, A.Ş., (2017). Dğumun Medikalizasynu Neden Artmıştır, Azalta Bilir Miyiz? Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Dergisi, 4(2), Althabe, F. and Belizan, J.M., (2006). Cesarean Sectin: The Paradx. The Lanset, 368(9546), SS: Betran, A.P., et al., (2016). The Increasing Trend in Caesarean Sectin Rates: Glbal, Reginal and Natinal Estimates: , PlsOne, DOI: /jurnal.pne Hacettepe University Institute f Ppulatin Studies, (1987) Turkish Ppulatin and Health Survey, Hacettepe University Institute Of Ppulatin Studies, Ankara, Turkey. 15. Hacettepe University İnstitute f Ppulatin Studies, (1989) Turkish Fertility Cntraseptive Prevelance and Family and Status Survey, Ankara, Turkey, 16. Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması, (1998). Hacettepe Üniversitesi, Nüfus Etütleri Enstitüsü, Ankara, Türkiye. 17. Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü, Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması, (2003). Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü, Sağlık Bakanlığı Ana Çcuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğü, Devlet Planlama Teşkilatı ve Avrupa Birliği, Ankara, Türkiye. 18. Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü, (2009). Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması, Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü, Sağlık Bakanlığı Ana Çcuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğü, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı ve TÜBİTAK, Ankara, Türkiye. 19. Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü, (2014) Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması. Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü, T.C. Kalkınma Bakanlığı ve TÜBİTAK, Ankara, Türkiye. 20. T.C. Sağlık Bakanlığı Sağlık İstatistikleri Yıllığı, (2016). Sağlık Araştırmaları Genel Müdürlüğü, Ankara, Sağlıkta Kalite ve Akreditasyn Daire Başkanlığı, Dğum Hizmetleri, SS: Erişim Tarihi:

124 3 rd Internatinal Science Sympsium Status: Prceeding Bk ISS2018 (September 5-8, 2018) ID : B23PB Ummahan Yücel Ege University, ummahan.yucel@ege.edu.tr, İzmir-Turkey TÜRKİYE DEKİ SAĞLIK SİSTEMİNDE SAĞLIK EVLERİNİN YERİ VE MEVCUT DURUMU ÖZ Türkiye'de, 1961 yılında kabul edilen Sağlık Hizmetlerini Ssyalleştirme yasası devletin sağlık hizmetlerinde yüklendiği srumluluk dğrultusunda ülkenin en uzak köylerine kadar birinci basmak hizmetlerini ulaştırılmasını sağlamıştır. Bu derleme çalışması ülkemizde sağlık sistemi içinde sağlık evlerinin yerini ve mevcut durumunu incelemek amacıyla yapılmıştır. Ssyalleştirme yasası ile birinci basamak sağlık kurumları larak sağlık cakları ve sağlık evleri kurulmuştur. Sağlık evleri, istihdam edilen bir ebe ile köylerde, nüfusa hizmet eden sağlık kurumlardır. Sağlık evlerinde çalışan ebeler ağırlıklı larak ana-çcuk sağlığı, üreme sağlığı ve bulaşıcı hastalıkların kntrlüne yönelik hizmetler yürütmüştür. Türkiye'de Sağlıkta Dönüşüm Prgramı'nın uygulanmaya başlamasından snra birinci basamak sağlık örgütlenmesi Aile Hekimliği Yasası (2004) ile değişmiştir. Sağlık Ocakları, Aile Sağlığı Merkezlerine dönüştürülmüştür. Ancak sağlık evleri günümüzde Tplum Sağlığı Merkezlerine bağlı birimler larak varlığını sürdürmektedir. Anahtar Kelimeler: Sağlık Evi, Ebe, Sağlık Sistemi, Birinci Basamak, Aile Hekimliği CURRENT SITUATION AND PLACE OF HEALTH POSTS İN TURKEY S HEALTH SYSTEM ABSTRACT In Turkey, since the law n scializatin n health services was enacted in 19961, the gverment had been cmmitted t a prgramme f natinalizatin f health services, which aimed t bring primary care up t even the remtest villages f the cuntry. This narrative review was cnducted with the aim f examining the current status and place f health psts in the health system in ur cuntry. Accrding t this rganizatinal mdel, health psts staffed by a midwife serve a ppulatin f in the villages. A midwife was respnsible especially fr mther and child and reprductie helath services and cntrl f cmmuicable diseases. Primary health care rganizatin after the implementatin f the Health Transfrmatin Prgram in Turkey has changed with Family Medicine Law (2004). Health Centers have been replaced by Family Health Centers. But tday, health pst maintain their presence as units attached t Cmmunity Health Centers. Keywrds: Health Pst, Midwife, Health System, Primary Care, Family Medicine

125 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B23PB; pp: GİRİŞ (INTRODUCTION) Türkiye de sağlık evleri, birinci basamak sağlık kurumu larak özellikle ana-çcuk sağlığı ve üreme sağlığı hizmetleri açısından önemli işlevi lan kurumlardır. Sağlık evlerinin ilk kurulduğu yıllar lan 1960 lı yılların sağlık plitikaları, üreme sağlığı plitikaları, kırsal nüfus yapısı ve kırsal/köy nüfusunun üreme sağlığı hizmetlerine lan gereksinimi günümüzde ldukça değişmiştir. Bu farklılıklar sağlık evlerinin işlevlerine de yansımıştır. Bu derleme çalışmasında 1961 yıldan günümüze kadar ebelerin çalıştığı birinci basamak kurumu larak varlığını sürdüren sağlık evleri incelenmiştir. 2. ÇALIŞMANIN ÖNEMİ (RESEARCH SIGNIFICANCE) Sağlık evleri sadece ebelerin hizmet verdiği sağlık kurumlarıdır. Ebeler ülkemizde ana-çcuk sağlığı hizmetleri başta lmak üzere tplum sağlığı hizmetlerine önemli katkıları lmuş sağlık çalışanlarıdır. Ebelerin hizmet verdiği sağlık evlerinin incelenmesi ebelik hizmetlerini, ebelik meslek tarihi ve ana-çcuk sağlığı hizmetlerini değerlendirmek açısından da önemlidir. 3. SAĞLIK HİZMETLERİNİN SOSYALLEŞTİRİLDİĞİ DÖNEMDE SAĞLIK EVLERİ (HEALTH POSTS IN THE PERIOD OF SOCIALIZATION OF HEALTH SERVICES) Türkiye de 1961 yılında çıkarılan 224 sayılı Sağlık Hizmetlerinin Ssyalleştirilmesi Hakkında Kanun ile sağlık hizmetlerinin örgütlenme şekli değişmiştir. Yasanın amacı, yasada İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde bir hak larak tanınan sağlık hizmetlerinden faydalanmanın ssyal adalete uygun bir şekilde yürütülmesini sağlamak için tıp ve tıpla ilgili hizmetlerin çıkarılan kanunda çerçevesinde hazırlanacak bir prgram dahilinde ssyalleştirmek larak belirtilmiştir [1]. Yasa dğrultusunda çıkarılan Sağlık Hizmetlerinin Yürütülmesi Hakkında Yönergenin dördüncü maddesinde sağlık hizmetlerinin ssyalleştirilmesi şöyle tanımlanmıştır: Sağlık hizmetlerinin bir devlet görevi lduğu anlayışından hareketle, sağlık hizmetlerini yurttaşların yaşadığı en uç yerlere kadar yayarak, herkesin bu hizmetlerden hakça yararlanmasını, kruyucu ve iyileştirici sağlık hizmetlerinin bir arada yürütülmesini ve halkın sağlık hizmetlerine katılımını sağlayarak tplumun sağlık düzeyini geliştirmeyi amaçlayan örgütlenme ve hizmet biçimidir [2]. Kırsal alanlarda ve köylerde yaşayan nüfusun sağlık hizmetlerine ulaşımını sağlamak için birinci basamak sağlık hizmetleri de bu amaca uygun larak şekillendirilmiş, sağlık cakları ve sağlık evleri açılmıştır. Sağlık hizmetlerinin ssyalleştirilmesi ilk larak 1963 yılında 19 Sağlık Ocağı ve 35 Sağlık Evi ile Muş ilinde uygulamaya geçirilmiştir (Resim 1) [3 ve 4]. Birinci Basamak Sağlık Hizmetleri, Başak ın (2007) aktardığı üzere şöyle tanımlanır tanımlanmış bir tpluluğu kişisel sağlık gereksinimlerinin çğunu karşılayan hastalarıyla zamansal larak sürekli bir rtaklık ilişkisi geliştiren ve aile ve tplum rtamında tıbbi bakım, sağlığı kruyucu ve geliştirici hizmet sağlayan sağlık çalışanlarının sunduğu bütünleşmiş, ulaşılabilir ve kapsamlı bir sağlık hizmetidir [5]. Bu tanımda da belirtildiği gibi hizmetin ulaşılabilirliği birinci basamak hizmetlerinin en önemli özelliklerinden biridir. 224 sayılı yasanın amacına uygun larak insanların yaşadığı en uç nktalara kadar sağlık hizmetlerini ulaştıracak şekilde birinci basamak sağlık hizmetleri planlanmıştır. Ssyalleştirilmiş sağlık hizmeti teşkilatı (madde 9) sağlık evleri, sağlık cakları, sağlık merkezleri ile hastaneleri, çeşitli kruyucu hekimlik kurumları ve sağlık hizmeti özellik arz eden yerler için kurulmuş sağlık kurumlarından luşturulmuştur [1]. Sağlık 118

126 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B23PB; pp: Hizmetlerinin Ssyalleştirilmesi Hakkında Kanun un 13. Maddesinde ssyalleştirilmiş sağlık hizmetlerinden yararlanacak kişilerin acil durumlar dışında önce sağlık evine veya sağlık cağına başvuracaklar belirtilmiştir (1). Hizmetin bir bölgede ssyalleştirilmesi için özellikle sağlık kurumları ve diğer alt yapının tamamlanması zrunlu tutulmuştur yılına gelindiğinde Türkiye 25 ilde 851 sağlık cağı ve sağlık evi hizmet verir duruma gelebilmiştir [3]. Birinci basamak sağlık kurumları larak sağlık cakları ve sağlık evleri hizmetin tpluma ulaştırılmasında sağlık teşkilatının önemli sağlık kurumları lmuştur. Farklı sağlık meslek gruplarında luşan bir ekip ile yürütülecek bütüncül hizmetlerin sunulması için kurulan sağlık cakları dışında köylerde bu hizmetleri yürütecek sağlık evleri kurulmuştur. Her nüfusa sağlık hizmeti sunulması için kurulan sağlık evleri en uç yerleşim yerlerinde bulunan ve en küçük hizmet birimleridir. Sağlık evleri sadece bir ebenin çalıştığı sağlık kurumlarıdır. Ebelerin köylerde kurulan sağlık evlerinde turması ve sağlık evine bağlı köyleri ve evleri gezerek hizmet yapmaları planlanmıştır [1, 2, 3 ve 4]. Sağlık evi nüfusu, ikiüç bin kişiye bir ebe lacak şekilde düzenlenmiştir. Haritalar çıkarılarak köy ve mezra dağılımı ve büyüklüğü, yl durumu, halkın resmi işlemler, pazar alışverişi vb durumlar için yaptığı ylculuk yönü gibi durumlar da dikkate alınarak 3-4 köye bir sağlık evi, 3-4 sağlık evininde bağlı lacağı bir sağlık cağı planlanmıştır [3]. Yasanın 10. Maddesinde sağlık cakları ve evleri her türlü kruyucu hekimlik hizmetleri, hastaların muayene ve tedavisi ile sağlık cağına kayıtlı şahısların sağlık sicillerini tutmakla mükelleftir denmiştir [1]. Bir sağlık evinde birden fazla köy bağlıdır ve 3-4 sağlık evi de bir sağlık cağına bağlanmıştır. Sağlık evleri binalarının yarısı hizmet birimi, yarısı ebe ljmanıdır. Sağlık Hizmetlerinin Yürütülmesi Hakkında Yönergenin ikinci bölümünde sağlık evlerinde hizmetlerin nasıl yürütüleceği açıklanmıştır [2]. Sağlık evleri, sağlık cağına bağlı larak çk yönlü hizmet veren kuruluşlardır. Ebeler, sağlık evine bağlı köyleri yürüyerek dlaşmış, yeni gebelikleri belirlemiş, gebe ve bebekleri yönergede belirtilen sıklık ve nitelikte izlemiştir. Bulaşıcı hastalıklar dahil yönerge belirtilen pek çk hizmeti yürütmüşlerdir. Ebeler dğumları evde ya da sağlık evinde yaptırmıştır [2, 3]. Yönergede belirtildiği üzere sağlık evlerinde ebeler tarafından yürütülen hizmetler şunlardır [2]: Ana-Çcuk Sağılığı Hizmetleri Üreme Sağlığı ve Aile Planlaması Hizmetleri Bağışıklama Hizmetleri Sıtma Savaşı Hizmetleri Verem Savaşı Hizmetleri Diğer Bulaşıcı Hastalıklarla Savaş Çevre Sağlığı Hizmetleri Sağlık Eğitimi Hizmetleri Diğer Sağlık Hizmetleri Araç-Gerecin Kullanılması ve Krunması İşleri Kayıt ve İstatistik İşleri (gebe izlem fişi, çcuk izleme fişi, aşı kayıtları frmu, ebenin aylık çalışma bildirisi, aile planlaması çalışma frmu, ölüm ve dğum fişleri vb) Tplum Kalkınması ve Ssyal Yardım İşleri Gezi işleri: Ebe, gebe tespiti, gebe ve çcukların izlenmesi, dğumların yaptırılması, bağışıklama hizmetleri ve sağlık eğitimi gibi işler için mahalle, köy ve ev ziyaretleri yapmak zrundadır. 119

127 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B23PB; pp: Resim 1. İlk kurulan Muş Merkez Sağlık Ocağı, 1963 (Figure 1. Muş Health Center that was first funded) Sağlık ekibinin halkın ayağına kadar giderek hizmetleri yürütebilmesi için mtrlu veya gerekirse canlı nakil vasıtası, malzeme ve nüfusu 5000 den az lan yerlerde ikamet eden persnele kira karşılığı ljman tahsis edilmiştir (kira miktarı Maliye ve Sağlık ve Ssyal Yardım Bakanlığı tarafından hazırlanan yönetmelikle tespit edilmiştir) [1]. Sağlık evlerinde çalışan ebeler, tplumla iç içe yaşamış, halk tarafından kabul görmüş, tpluma rl mdel lmuş, tplum kalkınması ve ssyal yardım işlerinde de önemli görevler yerine getirmişlerdir [3 ve 6]. Ülke kşullarında köylerdeki ulaşım srunu göz önünde bulundurulduğunda canlı, cansız ulaşım araçlarının düşünülmüş lması beklenen bir durumdur. Sağlık evine bağlı köylere özellikle dğum için çağrılan ebeler eşek gibi hayvanları köylere ulaşabilmek için ulaşım aracı larak kullanarak zr kşullarda hizmet yürütmüşlerdir [1 ve 7]. 4. AİLE HEKİMLİĞİ UYGULAMASINDA SAĞLIK EVLERİ (HEALTH POSTS IN FAMILY MEDICINE IMPLEMENTATION) Türkiye de sağlıkta refrm uygulamaları kapsamında birinci basamak sağlık hizmetlerinde Aile Hekimliği uygulamasına geçilmiştir. İlk larak 2004 yılında Düzce de başlayan uygulama 2011 yılında ülke geneline yaygınlaştırılmıştır. Aile Hekimliği mdelinde sağlık cakları, aile sağlığı birimlerinden luşan aile sağlığı merkezlerine dönüştürülüştür. Sağlık evleri ise varlığını krumaya devam etmektedir [8 ve 9]. Aile hekimliği uygulaması kapsamında kurulan Tplum Sağlığı Merkezlerinin (TSM) görev ve yetkileri Tplum Sağlığı Merkezi ve Bağlı Birimler Yönetmeliği ile belirlenmiştir [10]. TSM lerde Ana Çcuk sağlığı ve Aile Planlaması (AÇSAP), Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezi (KETEM), Verem Savaş Dispanseri, Çalışan Sağlığı, Diyabet ve Obezite ve Sağlık Evi gibi hizmet birimleri açılabileceği belirtilmiştir. Yönetmeliğin 38. Maddesine göre TSM ye bağlı birimlerin Halk Sağlığı Kurumunun belirlediği hedeflere uygun larak ve ihtiyaç dğrultusunda Valiliğin teklifi ve Kurumun nayı ile açılıp ya da kapatılmaktadır. 120

128 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B23PB; pp: Resim 2. Niğde, Çamardı Tplum Sağlığı Merkezi, Yeletan Sağlık Evi, 2018 (Figure 2. Niğde, Çamardı Cmmunity Health Centers, Yeletan Health Pst, 2018) Bir sağlık evine birden fazla belde, köy ve mezra bağlanabilmektedir. Yönetmelikte ayrıca sağlık evinde çalışan ebenin görevleri tanımlanmıştır [10 ve 11]. Sağlık evleri idari yönden tplum sağlığı merkezine, hizmet yönünden ise aile hekimlerine bağlı birimler haline gelmiştir. Gezici hizmetlere destek vereceği hükme bağlanmıştır. Sağlık evlerinin görev ve yetkileri Türkiye Halk Sağlığı Kurumu tarafından belirlenmektedir [11]. Ancak yapılan çalışmalar günümüz sağlık evi ebesinden beklenen rl ve srumlulukların ssyalleştirme uygulamasındakine göre ldukça farklılaştığına ve sağlık çalışanının memnuniyetinde azalmaya işaret etmektedir [12 ve 16]. Türkiye genelinde aile hekimliği (AH) uygulamasını, aile sağlığı birimlerinde ve sağlık evlerinde çalışan sağlık persneli ile görüşerek değerlendiren bir çalışmada sağlık evi ebelerinin bazı ifadeleri şu durumları rtaya kymaktadır [12]. Ebelik hizmetlerinin sunulmasında işlev kaybı, çalışma alanları ile ilişkili lmayan görevleri yerine getirme, ana çcuk sağlığı ve aile planlaması (AP) hizmetlerini aile hekiminin talebi lduğu takdirde yerine getirme, yaptığı görevlerin aile hekimliği birimi tarafından yapılmış gibi kayıt altına alınması. «İki gebem vardı. Tek diyalğum kişisel ilişkiler hakkında. Frm dldurmak lsun, tartmak lsun, hiçbir işlemim lmadı ne gebelikte ne lğusalıkta. Hiçbir kaydım lmadı. Sadece yaş frmları vardı nu da kendi istediğimden yaptım zrunlu değildi» «Köydeki gebeler ve çcuklar aile hekimine bağlı ama köyden git gel yapmasınlar diye her şeyimiz var, ben tartıyrum burada. Telefnla bildiriyrum ya da pazartesi gittiğimde götürüyrum. Aile planlaması malzemeleri nların ellerine geldiğinde gönderiyrlar, ben de nları dağıtıyrum. Eğitim veriyrum. Aile Hekimi bunu kendi yapmış gibi gösteriyr» «Sağlık evinde gebe takibini kendim istedim ebelik yaptığımın farkına varayım diye yksa burada sadece enjeksiyn ve pansuman var. Gebeyi takip ediyrum ama bunun üzerinden başkaları kazanıyr, nun da farkındayım» 121

129 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B23PB; pp: Aile sağlığı biriminde aile sağlığı elemanı larak çalışan bir sağlık memuru, sağlık evi ebesi ile lan iş birliğini şöyle ifade etmiştir [12]. «Bizim gebe takiplerini köylerdeki ebeler yapıyr. Köylerin dışındaki gebeleri aile sağlığı merkezindeki ebelerden rica ediyruz. Bazen sağlık memurundan çekinebiliyrlar. Köy ebeleri lmasa gebelerin bebek sesini dinleyemem belki ama izlemlerdeki diğer işlemleri yaparım» (Aile sağlığı elemanı larak çalışan sağlık memuru). 5. SONUÇ (CONCLUSION) Sağlık evleri, ülkenin ihtiyaçları kapsamında kurularak önemli tplum sağlığı hizmetlerinin yürütüldüğü, özellikle kruyucu hizmetle başta lmak üzere temel sağlık hizmetlerinin tüm tpluma ulaştırılmasını sağlayan kurumlar lmuştur. Köylerde kurulan sağlık evleri sağlık hizmetlerinde dağıtımsal srumluluğu ve sağlığa verilen tplumsal önemi de işaret eden kurum özelliğine sahiptir. Ebeler sağlık evlerinin bulundu köylerde yaşadığı için hizmetlerin sürekliliği ve ulaşılabilirliği sağlanmıştır. Tplumla iç içe yaşayan ebeler tplum tarafından kabul görmüş ve sağlık hizmetleri yanı sıra ssyal rller de üstlenmiştir. Aile hekimliği uygulamasında işlevleri farklılaşan sağlık evlerinin işlevlerinin değerlendirilerek güçlendirilmesine ihtiyaç vardır. KAYNAKLAR (REFERENCES) 1. Sayısı: 224 R.G. Tarihi: R.G. Sayısı:10705 Sağlık Hizmetlerinin Ssyalleştirilmesi Hakkında Kanun T.C. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Sağlık Hizmetlerinin Yürütülmesi Hakkında Yönerge, (2001). Ankara, Sağlık Bakanlığı, 3. Aksakğlu, G., (2008). Sağlıkta Ssyalleştirmenin Öyküsü, Memleket Siyaset Yönetim Dergisi, 8: Aydın, E., (2002). Türkiye de Sağlık Teşkilatlanması Tarihi. Ankara: Naturel Kitap Yayıncılık. 5. Başak, O., (2007). Basamaklandırılmış Sağlık Hizmeti Sunumu ve Birinci Basamak. Türk Aile Hek. Dergisi. 11(3): Yücel, U., (2016). Ülkemizde Birinci Basamak Sağlık Hizmetleri Açısından Ebeliğin Tarihi. E-Sağlık Ebelik Dergisi, 4(13): Türkmen, F.S., (2004). Işığı Arayan Köy Kızı (Bir Ebenin Anıları). Öğretmen Dünyası. 8. Aile Hekimliği Pilt Uygulaması Hakkında Kanun, Tarih: , Sayı: 25665, Kanun N: 5258, Kabul Tarihi: Aile Hekimliği Kanunu, Tplum Sağlığı Merkezi ve Bağlı Birimler Yönetmeliği, Resmî Gazete Sayı: 29258, 5 Şubat 2015, Pala, K., (2015). Birinci basamakta kamu sağlık yönetimi El Kitabı, Ankara:Palme Yayıncılık. 12. Çiçekliğlu, M., Öcek, Z., Yücel, U., ve ark., (2013). Aile Hekimliği Birinci Basamak Ortamını Nasıl Dönüştürdü? Ankara: Türk Tabipleri Birliği Yayınları. 13. Ünlütürk, U.Ç., (2011). Türkiye'de Sağlık Emek Sürecinin Dönüşümü. Nta Bene Yayınları. 14. Özdemir, R., Yıldırım, H., Çınar, M., ve ark., (2015). Birinci basamak sağlık çalışanlarının iş dyumu ve tükenmişlik 122

130 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B23PB; pp: düzeylerinin belirleyicileri: Karabük ili örneği, Tplum ve Hekim. 30(2): Alagöz, U.Ö., Tengilimğlu, D. ve Ünalan, D., (2010). Sağlık Çalışanları Bakış Açısı İle Sağlık Ocağından Aile Hekimliği Sistemine Geçiş: Kayseri İli Develi İlçesi Örneği. II Uluslararası Sağlıkta Perfrmans ve Kalite Kngresi, Ankara. 16. Akbaba, M., Öztaş, D., Kurt, B. ve Sanaç, G., (2018). Sağlık Evi Ebelerinin Çalışma Kşulları ve Memnuniyet Durumlarının Araştırılması. Sakarya Tıp Dergisi, 8(2)

131 3 rd Internatinal Science Sympsium Status: Prceeding Bk ISS2018 (September 5-8, 2018) ID : B24PB Ummahan Yücel Ege University, ummahan.yucel@ege.edu.tr, İzmir-Turkey Bihter Akın Selçuk University, bihterakin@yah.cm, Knya-Turkey DOĞUM ORTAMININ MEKANSAL DÜZENLENMESĠ: BĠR GÖZDEN GEÇĠRME ÇALIġMASI ÖZ Çğu kadın, yabancı ldukları hastanedeki dğum rtamında krku ve endişe duyarlar. Bu duygular travay ve dğum eyleminin nörhrmnal sürecini kesintiye uğratır ve müdahale lasılığını artırır. Sn yıllarda dğumların aşırı tıbbileşmesi eleştirilmekte ve dğumun fizyljisini kruyacak dğum rtamlarının önemi vurgulanmaktadır. Bu çalışma, dğum rtamı tasarımı ile ilgili mevcut kanıtları ve Dğumhane Tasarımı Mekansal Değerleandirme Aracı (DTMDA) nı (Birth Unit Design Spatial Evaluatin Tl-BUDSET) incelemek amacı ile yapılmıştır. Dğum rtamının tasarımında önemli unsular mahremiyet, suya girebilme imkanı, duş ve tek kişilik tuvalet, aydınlatma, pencereler, gürültü, ses, dekr, mbilya ve ekipman, hareket etmek için yeterli alan, manzara, kku, kişisel eşyalar, gebelerin desteklenmesine izin verme, kadının kültürüne uygun davranışlardır. Bu unsurların gözönünde bulundurulması, en iyi dğum snuçlarının elde edilmesine ve kadınların lumlu dğum deneyimi yaşamalarına katkı sağlayacaktır. Anahtar Kelimeler: Dğum Ortamı, Dğum Ortamı Tasarımı, DTMDA, Dğum, Tasarım SPATIAL DESIGN OF THE BIRTH ENVIRONMENT: A NARRATIVE REVIEW ABSTRACT Mst wmen feel anxius and fear in birth envirnment in the hspital where they are freigners. These feelings interfere with the neur-hrmnal prcess f labr and birth and increase the likelihd f interference. In recent years ver-medicalizatin f birth has been criticized and emphasizes the imprtance f birth envirnment that will prtect birth physilgy. This narrative review was cnducted with the aim f examining the current evidence n birth envirnment design and the Birth Unit Design Spatial Evaluatin Tl (BUDSET). The imprtant elements in the design f the birth envirnment are: the privacy, the pssibility f access t water, the shwer and single tilet, the lighting, the windws, the nise, the sund, the decr, the furniture and the equipment, enugh space t mve, the landscape, the smell, persnal prperty, allwing the supprt f pregnancy, culturally apprpriate behavir. Taking these factrs int cnsideratin will cntribute t the best birth results and t the psitive life experiences f wmen. Keywrds: Birth Envirnment, Birth Envirnment Design, BUDSET, Birth, Design

132 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B24PB; pp: GĠRĠġ (INTRODUCTION) Dğum, kadınların yaşamında eşsiz bir deneyimdir. Dğum deneyimini etkileyen en önemli etkenlerden biri de dğum rtamıdır [1]. Sn zamanlarda özellikle anne ve bebek sağlığını tehdit edebilecek durumlara karşı hazırlıklı lmak adına dğum rtamları birçk teknljik aletin bir arada bulunduğu medikal rtamlar halini almıştır [2]. Ancak anne ve bebek sağlığının ön plana alındığı düşünülürken aslında belki de en önemli sru lan Kadınlar nasıl bir dğum rtamında kendini ve bebeğini güvende hissediyr? srusu göz ardı edilmektedir. Yapılan çalışmalarda hastane rtamında dğum yapan kadınlarda krku ve endişenin artış gösterdiği, bu durumun dğumun nrmal işleyişini sağlayan nör-hrmnal etkileri kesintiye uğrattığını ve snuç larak sezaryen ile dğumun daha lası hale geldiği belirlenmiştir [3]. 2. ÇALIġMANIN ÖNEMĠ (RESEARCH SIGNIFICANCE) Kadınlar dğum fizyljisini tamamlayacak şekilde tasarlanmış alanlarda dğum yaptığında intrapartum analjezi, ksitsin kullanımı, enstrümanlı vajinal dğum ve epizytmi kullanımının azaldığı, kendiliğinden vajinal dğum, altı-sekiz haftada emzirme ve dğum deneyimini lumlu larak görme durumunun da arttığını göstermektedir [3 ve 6].Dğumun nrmalleştirilmesi için dğum rtamının özellikle kadınların dğum rtakları lan ebeler tarafından önemsenmesi ve kadınların kendini güvende ve huzurlu hissedebileceği dğum alanlarının luşturulması gerekmektedir. Bu çalışmada dğum rtamının düzenlemesinin önemini ve dğum rtamı ile ilgili çalışmaları rtaya kymak amacı ile yapılmıştır. İnceleme, knun önemine dikkat çekmek ve dğum rtamını geliştirme çalışmalarına katkı sağlaması açısından önemlidir. 3. BULGULAR VE TARTIġMA (FINDINGS AND DISCUSSION) 3.1. Dğum Ortamı Nasıl Olmalıdır? (Hw shuld the birth envirnment be?) Kadınlar nasıl bir rtamda dğum yapacağına kendileri karar verebilmelidir. Bazı kadınlar tarafından acil müdahaleye imkân tanımasından dlayı dğumhane daha güvenli bir yer larak algılanabilmektedir. Ancak dğumhanelerde eve benzeyen bir rtam (kadının özel eşyalarını getirebildiği, daha az medikalize) luşturulduğunda anne memnuniyetinde artış ve müdahale ranlarında azalma görülmektedir [7]. Bu nedenle acil müdahale lasılığı da göz önüne alınarak kadınların kendilerine özel dğum rtamı luşturmalarına lanak sağlanmalıdır. NICE (Natinal Institute fr Health and Clinical Excellence) de gebeliğinde herhangi bir risk durumu bulunmayan kadınların tercih ettikleri dğum rtamını seçmede özgür lmaları gerektiğini savunmaktadır [8]. Birleşik Krallıkta yapılan bir çalışmada (NCT) İngiltere, Galler, İskçya Kuzey İrlanda da yeni dğum yapmış yaklaşık iki bin kadın ile anket yapılmış ve kadınlara dğum yaptıkları çevreye yönelik srular srulmuştur. Bu çalışma snucunda kadınlar dğum yaptıkları alan için en önemli üç etkenin şunlar lduğunu belirtmiştir: Temiz bir da, Etrafta rahatça dlaşabilme, Diğer insanlar tarafından göz ardı edilmeme ya da göz önünde bulundurulmamaktır [9]. Bunların yanı sıra dğum süresince istedikleri kişilerle aynı dada kalmalarına izin verme, tek kişilik bany ve tuvalet, dadaki ışık ve ısıyı kntrl edebilme, acil durumda kullanılacak lan ekipmanın yakın lduğunu bilme ancak görmeme, atıştırmalık yiyecek ve 124

133 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B24PB; pp: içeceklere klay erişim gibi özelliklerin de dğum alanında lması gereken özellikler lduğunu belirtmiştir [9]. Jenkinsn ve ark., (2013) tarafından dğum alanının dizaynına yönelik luşturulan kanıt temelli rehberde sakinleştirici ve güven verici dğum rtamına katkıda bulunan temel unsurlar şu şekilde tanımlanmıştır [3]: Mahremiyet: Dış kapılar dğrudan dğum rtamına açılmamalıdır. Kapı açıkken bile dğum yapan kadınların mahremiyetini kruyan, görünür bir bariyer luşturmak için ikincil perdeler veya perdeler kullanılmalıdır. Yatak: Yatak danın dak nktası lmamalıdır. Kadınları travay ve dğum için sırtüstü lmayan pzisynları kullanmaya teşvik etmek için alternatif mbilya ve ekipman sağlanmalıdır. Suya Girebilme: Tüm dğum dalarında uygun bany-havuz mevcut lmalıdır. Sabit havuzların bulunmadığı yerlerde, şişme havuzlar düşünülmelidir (Şekil 1). Şekil 1. Şişme dğum havuzu (Figure 1. Birth pl in a bx) Kaynak: Jenkinsn, B., Jsey, N., and Kruske, S., (2013). BirthSpace: An evidence-based guide t birth envirnment design. Duş: Tüm dğum daları, duşlu tek kişilik bany içermelidir. Duşlar, kadını, partnerini, kltuğu ve dğum tpunu kapsayabilecek kadar geniş lmalıdır (Şekil 2). Şekil 2. Hastanede travay sırasında duşu kullanan kadın. Dik pzisynu krumak için aynı zamanda sandalye de kullanıyr. (Figure 2. Using the shwer during labur, using a chair t maintain an upright psitin) Kaynak: Jenkinsn, B., Jsey, N., and Kruske, S., (2013). BirthSpace: An evidence-based guide t birth envirnment design Tuvalet: Tüm dğum dalarında tek kişilik tuvalete özel erişim lmalıdır. Tuvalet banyda lmalı, ayrı bir dada lmamalı ve bany gerekirse tekerlekli sandalye veya diğer acil durum ekipmanları girebilecek kadar büyük lmalıdır. 125

134 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B24PB; pp: Aydınlatma: Kadın kendisini en rahat hissettiren ışık seviyesini belirlemelidir (acil durumlar hariç). Aydınlatma tasarımı rtamın huzur veren bir rtam lmasını sağlamalıdır. Pencereler: Pencereler, parlamayı en aza indirirken dayı dldurmak için dğal dlaylı ışığın girmesine izin verecek kadar geniş lmalıdır. Pencereler dğal çevreye görsel erişimi sağlayacak şekilde knumlandırılmalıdır. Gürültü: Dğum daları, gürültü yalıtımını sağlamalıdır. Müzik çalmayı sağlayacak ekipmanlar (CD çalarlar ve ipd/mp3 yuvaları) tüm dğum dalarında bulundurulmalıdır. Müziğin ses şiddeti ve türü kadın tarafından belirlenmelidir. Dekr, mbilya ve ekipmanlar: Dğum dalarında derin, yansıtıcı lmayan renkler kullanılmalı ancak beyaz, krem veya parlak renkler kullanılmamalıdır. Tp, halatlar ve dik bir sandalye de dahil lmak üzere her dğum dasında dğum ve dğum için dik pzisynda kalmaya yardımcı lan ve destekleyen bir dizi ekipman bulunmalıdır (Şekil 3). Hareket edebilme yeteneği ve alanı: Dğum daları yeterince büyük lmalıdır. Kadının etrafta dlaşmasına ve farklı pzisynlara geçmesine izin verilmelidir. Dğanın rtama dâhil edilmesi: Tüm dğum daları, dğal ışığın daya girmesine izin vermek için en az bir pencereye sahip lmalıdır. Dğum dalarındaki pencereler dışarıdaki dğal manzarayı görecek şekilde knumlandırılmalıdır. Kkular ve kkuların yl açtığı hisler: Dğum dasındaki tanıdık ve güzel bir kku yaratmak için kadınların kişisel eşyaları evden getirmelerine izin verilmelidir. Dğum dalarında açılabilir pencereler bulunmalıdır. Dğum üniteleri travay ve dğum sırasında armaterapi kullanmak isteyen kadınları desteklemeye yönelik düzenlemeler yapmalıdır. Kişisel eşyalar: Kadınlar, kişisel eşyalarını kyabilecekleri alan sağlamak da dâhil lmak üzere, dğum dalarını kişiselleştirmeye teşvik edilmelidir. Gebeye destek lacak kişilerin rahatını sağlamak: Dğum daları, gebeye destek veren kişileri rahatça karşılamak için yeterince geniş ve iyi döşenmiş lmalıdır. İnsanlar yiyecek ve içeceklere klayca erişebilmelidir. Kültürel düşünceler: Dış mekânlara erişim sağlanmalı ve geleneksel törenlerin uygulanmasına lanak tanınmalıdır [3]. Şekil 3. Ebe yönetiminde dğum merkezi-st. Mary s Hastanesi Lndra (Figure 3. Midwife-led birth centre at St Mary s Hspital in Lndn) Kaynak: Jenkinsn, B., Jsey, N., and Kruske, S., (2013). BirthSpace: An evidence-based guide t birth envirnment design 126

135 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B24PB; pp: Ülkemizde de anne sağlığı hizmetlerinin niteliğini ve niceliğini artırarak anne adaylarının güvenli, kaliteli dğum hizmetine ulaşmalarını sağlamak amacıyla 14 Aralık 2012 tarihli resmi yazı ile Anne Dstu Hastane Prgramı uygulanmaya başlanmıştır. Uygulama kapsamında mahremiyete dayalı ve gebeye hareket özgürlüğü tanınan tek kişilik dalar luşturulmaya başlanmıştır. Ancak bu uygulama sadece Anne Dstu Hastane unvanı alan hastaneler ile sınırlıdır (Şekil 4, 5) [10 ve 11]. Bu nedenle verilen bu hizmete gebelerin tamamı ulaşamamaktadır. Ayrıca özel hastanelerin yanı sıra bazı kamu hastanelerinde de dğumhanelerin içinde suda dğum üniteleri uygulaması başlatılmıştır [12]. Şekil 4. Giresun Üniversitesi Kadın Dğum ve Çcuk Hastalıkları Eğitim Araştırma Hastanesinde tek kişilik dğum dası (Figure 4. Single birth rm in Giresun University Obstetrics and Gyneclgy Training and Research Hspital) Kaynak: Şekil 5. Anne Dstu Hastane lan İzmir Tire Devlet Hastanesinde tek kişilik dğum dası (Figure 5. Mther Friendly Hspital in Izmir Tire State Hspital that has single birth rm) Kaynak: 127

136 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B24PB; pp: SONUÇ VE ÖNERĠLER (CONCLUSION AND RECOMMENDATIONS) Kadınlar travay ve dğum sırasında kendilerini ve bebeklerini güvende hissetmek istemektedir. Bu güven duygusu kadının tüm dğum deneyimini ve uzun vadede anne ve çcuk sağlığını etkilemektedir. Kadınların nasıl bir dğum rtamı istediğine dair yurt dışında yapılmış çalışmalar ve kanıt temelli rehberler bulunmaktadır. Ancak ülkemizde bu tür çalışmaların yapılmasına ve kültürel özellikler de dikkate alınarak kanıt temelli rehberlerin luşturulmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Hazırlanacak bu rehberler dğrultusunda multidisipliner bir anlayışla mimarlar, tasarımcılar, plitikacılar, sağlık çalışanları tarafından yeni dğum rtamlarının planlanması ve uygulamaya kyulması anne ve çcuk sağlığına lumlu katkı sağlayacaktır. Dğum Hizmetlerinde kanıta dayalı iyi uygulamaların tüm dğum yapan kadınları kapsayacak şekilde yaygınlaştırılması nitelikli hizmet ve eşitlik ilkesi açısından gereklidir. Bununla birlikte dğum rtamının sadece mekânsal ve ekipman açısından düzenleme ile sınırlı lmadığı, dğum hizmetlerine yaklaşım ve bir felsefe meselesi lduğu unutulmamalıdır. Dğum rtamlarının geliştirilmesi çalışmalarında, mekânsal düzenlemelerin yanı sıra, dğum hizmetlerinde çalışan başta ebe ve kadın dğum uzmanları lmak üzere sağlık çalışanlarının istihdam kşulları, iş yükleri, mtivasynları, özlük hakları, hukuksal güvenceleri ile ilgili yasal ve örgütsel düzenlemeler yapılmalıdır. KAYNAKLAR (REFERENCES) 1. Taghizadeh, Z., Arbabi, M., Kazemnejad, A., Irajpur, A., and Lpez, V., (2015). Iranian mthers' perceptins f the İmpact f The Envirnment n Psychlgical Birth Trauma: A qualitative study. Int J Nurs Pract. Suppl 2: di: /ijn Bryar, R., Sinclair, M. Çev. Ed. Oran, N.T., Can, H.Ö., (2017). Ebelik Uygulamaları İçin Teri. 1. Bölüm Dğum Alanı: Ebelik Uygulama Terisi. S: Alter Yayıncılık. 3. Jenkinsn, B., Jsey, N., and Kruske, S., (2013). BirthSpace: An Evidence-Based Guide t Birth Envirnment Design. Queensland Centre fr Mthers & Babies, The University f Queensland. Avaliable frm: t.pdf. 4. Hdnett, E.D., Dwne, S., and Walsh, D., (2012). Alternative Versusu cnventinal Instituinal Settings fr Birth. Cchrane Database Syst Rev. Aug 15;(8):CD di: / CD pub4. 5. Stenglin, M. and Fureur, M., (2013). Designing ut the Fear Cascade t Increase the Likelihd f Nrmal Birth. Midwifery, 29(8): Walsh, T. (2009). Explring the Effect f Hspital Admissin n Cntractin Patterns and Labur Outcmes Using Wmen's Perceptins f Events. Midwifery. 25: Rman, A. and Lthian, J., (2008). Prmting, Prtecting, and Supprting Nrmal Birth: A Lk at the Evidence. Jurnal f Obstetric Gyneclgy and Nenatal Nursing, 37(1): Newburn, M. and Singh D., (2013). Creating a Better Birth Envirment Wmen s Views Abut The Design and Facilities in Maternity Units: A Natinal Survey Erişim adresi: _reprt_ pdf Erişim tarihi: Natinal Institute fr Health and Clinical Excellence. Clinical guideline 190: Intrapartum Care fr Healthy Wmen And Babies. 128

137 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 1B24PB; pp: Avaliable frm: Buca ya Suda Dğum Ünitesi, 129

138 3 rd Internatinal Science Sympsium Status: Prceeding Bk ISS2018 (September 5-8, 2018) ID : A1PB Uğur Çalıgülü Fırat University, ucaligulu@firat.edu.tr, Elazığ-Turkey Haluk Kejanlı Dicle University, kejanlih@dicle.edu.tr, Diyarbakir-Turkey Mustafa Türkmen Kcaeli University, mustafa.turkmen@kcaeli.edu.tr, Kcaeli-Turkey Hülya Durmuş Celal Bayar University, hlydurmus@gmal.cm, Manisa-Turkey INVESTIGATION OF BALLISTIC PERFORMANCES OF COMPOSITE SHEETS WITH HYBRID LAYER ABSTRACT The aim f this study was t prduce lw weight sheets with high impact strength using steel wire and fiber reinfrcing materials. In the study, it was aimed t btain the desired structure by applying hand lay-up prcess with epxy resin matrix material n the cmpsite t be prduced with different fiber reinfrcing materials and steel wire. In additin, the effects f arrangement and layer thickness f the sheets t be prduced n impact strength and mechanical prperties f the material were als examined. Epxy resins were used as matrix material. Para-aramid, carbn, glass fibers, and steel wire sheets were used as reinfrcing material. Hybrid structure btained by cutting the sheets in certain dimensins was subjected t varius mechanical and ballistic tests fr ballistic perfrmance review by applying curing prcesses at rm temperature and in furnace and cmpsite material with hybrid layer was determined t increase the strength. Keywrds: Glass Fiber, Carbn Fiber, Aramid Fiber, Micrstructure, Ballistic Rewiev 1. INTRODUCTION When the develpment f armr use is examined in parallel t the technlgical advances that survive until tday, we start with bdy prtectin, cmbat vehicles, helicpters, and s n. It is bserved that the applicatin areas are being mnitred by an armred rute. Cnsidering the recent battles, it has been prved that the use f apprpriate armr against the evlving weapn system and ammunitin, i.e. the evlving threat, is the key f the desired success in the battlefield. Based n this reality; fr armr prductin, cmpsite materials, which are nes frmed by cmbining the best prperties f tw r mre f the same r different grups f materials r by cmbining these materials at the macr level in rder t create a new feature have been referred [1]. When the area density f prtective armr falls belw a certain value, new and imprved prtective materials shuld be added int the system t cunteract the same threat [2]. In the studies, quite gd results have been achieved in the armr systems using the light-weight aluminum metals cmpared t steel and cncrete materials. In the light f this infrmatin, mankind has carried ut varius studies in rder t prtect itself frm external attacks and have named these studies as the ballistics. The ballistics is a disciplinethat investigates the mvements f a bullet frm the barrel t the target and the changing characteristics

139 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 2A1PB; pp: f the barrel characteristics and envirnmental cnditins as well as the energy discharge and defrmatin behavirs after they hit the target. The disciplinef ballistics is divided int 3 as internal ballistic, external ballistic and terminal ballistic in terms f its study subjects. While the mvements f the bullet in the barrel and during departure are examined in the internal and external ballistics, the bullethitting the target and the defrmatins ccurring in the target are examined in the terminal ballistics. In this respect, the research f the target (armr) design, characteristics and defrmatin areas is the tpic f terminal ballistics. Armrs are equipment develped fr the prtectin f ammunitin and persns against bullets and shrapnel particles f varius sizes and speeds. Armrs are divided int 3 grups in terms f their usage areas. These are Persnal Armr (bulletprf vests, helmets), Light Armrs (armrs used in helicpters and cmbat aircrafts), and Heavy Armrs (armrs used in tanks) [3]. As a result f the use f high strength fabrics in armr prductin, characteristics such as superir ballistic perfrmance, high energy damping capability, lw thermal cnductivity and lw internal defrmatin are btained, they prvide resistance against crack prpagatin, crrsin, and chemicals. In additin t their mechanical advantages, they als have features that extend their areas f use by mitigating designs such as cmfrt, ergnmics, cst factr, service life and resistance t envirnmental cnditins (heat, ultravilet rays, and humidity) and easy maintenance [4]. While high strength fabrics shw high ballistic resistance with high tensile stress and high mdulus f elasticity, they minimize the damage frmatin during the impact. The principle f absrbing the ballistic effect f these fabrics is based n minimizing the defrmatin t ccur by spreading the impact energy ver a wide area. In each applied layer, the sudden impact energy f the bullet is absrbed by the fibers and transferred t ther fibers due t the structural prperty f the fabric [5]. Thus, the sudden impact energy spreads ver a very wide area and lses its pint effect. The transfer f the energy t the ther fibers als cntinues in subsequent fabric layers. Rapid prpagatin f energy in the fabric is based n wven r wven type due t the cnnectin pints between the fibers. In fabrics having many cnnectin pints, the energy spreads mre quickly and easily. In additin t the high strength fabrics used, metal and ceramic-layered cmpsite armrs can als be develped in armr designs using materials such as ceramics, aluminum, steel, and titanium in rder t increase the impact resistance and t extend the usage areas in the cmpsite armr design. The mst imprtant factrs affecting the energy absrptin f these armrs are fiber type, fabric structure and frequency, bullet gemetry, bullet velcity, frictin cefficient between bullet-fabric/fabric-fabric, and the number f fabric layers used in the garment. The use f these materials fr persnal prtectin requires further scientific appraches t understanding f the mechanical reactins f these materials and their cmpnents. Fr this, the defrmatin caused by the impact effect and the factrs affecting the ballistic resistance shuld be determined crrectly and the materialapprpriate fr the cnditins f use shuld be selected [6]. Canakci et al., investigated the effect f the manufacturing sequence f carbn-basalt fiber-reinfrced cmpsites prduced by hand lay-up methd n mechanical prperties f the cmpsite. As a result f the studies; they stated that the sequence imprved the mechanical prperties f these materials [7]. 131

140 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 2A1PB; pp: Yanen et al., investigated experimentally usability f layered hybrid cmpsites as individual armr material. It was determined that B4 sample having the [Glass(Twill)10/Aramid(Plain)10/Carbn(Twill)10] array was the mst successful ne in ballistic tests instead f B1 sample having the [Glass(45 )10/Aramid(Plain)10/Carbn (45 )10] array. These results indicated that the fabrics with twill weaving structure had higher ballistic resistance [8]. Yalcin investigated the ballistic behavirs f CTP cmpsites prduced with different fabrics and different methds. Fllwing ballistic tests with a 9-mm diameter Parabellum bullet, the bulletprf vest prduced by using a 0 /90 glass fiber wven fabric was fund t be successful in sht tests and keep 4 bullets sht in its structure withut stabbing [9]. Sayer investigated the impact behavirs f hybrid layered cmpsite materials. As a result f the studies, it was determined that increasing the number f carbn layers made little cntributin t elevatin f the stab limit values at rm temperature fr hybrid cmpsites and the stab limit values f Aramid-Glass and Aramid-Carbn hybrid cmpsites with reinfrcing angles f (0 /90 /±45 )s were higher than the values with reinfrcing angles f (0 /0 /90 /90 )s [10]. Har, et al., investigated the ballistic impact behavirs f synthesized hybrid cmpsite laminates. Hybrid cmpsites cmpsed f aluminum 5086-H32 ally layers as well as shear thickening fluid (STF) and Kevlar 49 fibers were prduced in different cnfiguratins by using hand lay-up methd. They investigated the defrmatin analysis and penetratin behavir f the targets at different stages t determine the prtectin level f the develped hybrid laminates and bserved ballistic behavir differences fr STF-cntaining Kevlar and STF-free Kevlar [11]. Tirillò, et al., investigated the effect f basalt fiber hybridizatin subjected t high rate effects n carbn/epxy laminates. As a result f basalt hybridizatin, they bserved that all sandwich cnstructins increased ballistic limits cmpared t carbn laminates, and therefre the reductin in static mechanical prperties f hybrid cmpsites respnded better t the impact [12]. Bandaru, et al., investigated the ballistic perfrmance f hybrid thermplastic cmpsite armrs reinfrced with kevlar and basalt fabrics thrugh2d flat weaving (2D-P) and 3D-angle lck (3D-A) architectures. They prduced tw types f hybrid armr as the plyprpylene (PP) matrix in nn-symmetrical (H-1) and symmetrical (H- 2) in stacking rder. While H-1 armr shwed full perfratin fr velcities ranging frm m/s, they achieved success in H-2 armr and fund that the ttal stacking rder had a significant effect n verall ballistic perfrmance f cmpsite armrs [13]. Valenca, et al., examined the mechanical behavir f plain kevlar fabric, reinfrced epxy cmpsite and glass/kevlar hybrid fabric. They prduced cmpsite plates with an epxy matrix reinfrced with kevlar plain fabric and kevlar/glass hybrid fabric using hand lay-up methd. They bserved that cmpsites having a kevlar/glass hybrid structure in the reinfrcing fabric shwed better results than bendingand impact energy, as well as certain mechanical strengths [14]. Mhan, et al., investigated the ballistic impact behavirs f unidirectinal fiber reinfrced cmpsites. They determined that energy absrptinmechanism were cne frmatin n the backside f the cmpsite laminate, defrmatin f the secndary strands, stress failure f the primary strands, delaminatin, matrix cracking and frictin between the laminate and the bullet during penetratin [15]. 132

141 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 2A1PB; pp: RESEARCH SIGNIFICANCE Recently, fiber reinfrced cmpsites having high strength/weight, stiffness/weight ratis have fund significant use in weight sensitive applicatins such as aircraft and spacecraft. Therefre, the wrk has been intensified t create bth ecnmic and high-strength materials as well as very light materials. In the study, it was aimed t btain the desired structure by applying hand lay-up prcess with epxy resin matrix material n the cmpsite t be prduced with different fiber reinfrcing materials and steel wire. Hybrid structure btained by cutting the sheets in certain dimensins was subjected t varius mechanical and ballistic tests fr ballistic perfrmance review by applying curing prcesses at rm temperature and in furnace and cmpsite material with hybrid layer was determined t increase the strength. 3. EXPERIMENTAL STUDIES The materials used in this study are given in the Table 1 belw. Table 1. Matrix and reinfrcing materials used in the experiments Used Materials Carbn Fiber-300x300mm 2 Mld Separatr Glass Fiber-300x300mm 2 Peel Ply Fabric-83gr/m 2-3m 2 Steel Wire-300x300mm 2 Vacuum Sealing Strip-(1 rub)-15mm Epxy Resin Vacuum Nyln-5m Epxy Hardener Vacuum Blankets 3.1. Epxy Resin Matrix Material Epxy resins were btained by reactin f epichlrhydrin (ECH), cmmnly knwn as chlrmethyl xirane, with the cmpunds including hydrxyl r carbxyl grups having lse H atms, t frm glycidyl ether r glycidyl ester structures, respectively [16]. The mechanical prperties f the epxy resin are given in the fllwing Table 2. Table 2. Mechanical prperties f epxy resin [17] Glass Change Temperature ( C) Tensile Strength (N/mm²) 85 Stress Cefficient (N/mm²) Rupture Elngatin 0.8% Bending Resistance (N/mm²) 112 Bending Cefficient (N/mm²) Cmpressin Strength (N/mm²) 190 Thermal Expansin Cefficient Water Absrptin (Mg) ( %) Para-Aramid (Kevlar) Reinfrcing Material Aramid fabrics are divided int Meta-Aramid and Para-Aramid accrding t their structure and prperties. Meta-aramids are nnflammableand incmbustiblearamids with very high thermal resistances. They are the types f aramid fibers used in the thermal prtectrprductin. On the ther hand, para-aramid fibers are the types f aramid fabrics used in ballistic applicatins. The mst knwn types are Kevlar (Dupnt), Twarn (Akz) and Technra (Teijin) [18]. Kevlar 29 is the mst cmmnly used type f kevlar in ballistic applicatins. Physical prperties f Kevlar 29 fabric are given in the table belw (Table 3). 133

142 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 2A1PB; pp: Table 3. Physical prperties f Kevlar 29 [19] Density (g/cm 3 ) 1.45 Yung s Mdulus (GPa) 130 Tensile Mdulus (g/denye) 1100 Tensile Strength (GPa) 3.6 Electrical Resistance (mhm-m) 1015 Thermal Cnductivity (W/mK) Melting pint ( C) Decmpses at 460 C Cmpressive Strength (MPa) Glass Fiber Reinfrcing Material Glass fibers are manufactured in many types frm rdinary bttle glass t high purity quartz glass. Glass is an amrphus material and plymeric. In the three-dimensinal mlecular structure, a silicn atm is surrunded by fur xygen atms [20]. The fllwing table presents the mechanical prperties and cmpsitins f the glass fiber fabric (Table 4). Table 4. Mechanical prperties and chemical cmpsitins f glass fiber reinfrcing material [21] Prperties Specific Gravity (gr/cm 3 ) Mdulus f elasticity (GPa) Tensile Strength (MPa) Thermal Expansin Cefficient Sftening Temperature ( C) Glass Type Chemical Cmpsitins (%) Glass A C E S A C E S Type SiO Al O 3, Fe 2 O CaO MgO Na 2 O, K 2 O Ba 2 O BaO Carbn Fiber Reinfrcing Material Carbn is a crystalline material with a density f 2.268gr/cm 3. Carbn fibers are a fiber grup which develps later than glass fibers and is widely used. Bth carbn and graphite fibers are prduced frm the same base material. These materials are knwn as raw materials [22]. The fllwing table includes the mechanical prperties f the carbn fiber fabric (Table 5). Table 5. Mechanical prperties f carbn fiber reinfrcing material [23] Hardness Tensile Mdulus f Density Pissn Elngatin at (Brinell) Strength (GPa) Elasticity (GPa) (gr/cm 3 ) Rati Break (%) In this study, epxy resin was used as matrix material. Paraaramid, glass and carbn fibers and steel wire were used as reinfrcing members. The steel wire and fiber materials were cut int certain sizes. These structures were cnverted int hybrid structure at rm temperature and furnace curing prcess via hand lay-up prcess by becming panel with epxy resin and were subjected t varius mechanical tests fr ballistic perfrmance evaluatin (Figure 1). 134

143 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 2A1PB; pp: Figure 1. Hand lay-up prcess [24] 3.5. Preparatin f Sample The hand lay-up methd was used and the reinfrcing fabrics made f wven fibers were hand-laid n the 23x23mm 2 mld at varius angles and the epxy resin was applied t the fiber layers. In this prcess, it is imprtant that the epxy resin is well penetrated int the fiber fabric. Befre lay-up f the fibers, the mld was cleaned and applied with gelcat, and after the gelcat was hardened, the fiber layers (Figure 2). Figure 2. Hand lay-upapplicatin f glass, carbn, aramid fiber and steel wire A peel ply was applied ver the cmpsite layer t frm a smth and matt surface, the release film was used t remve excess resin frm the layer during the vacuum applicatin, breather was applied during the vacuum t remve excess air in the cmpsite material and t integrate the fibers by prviding air circulatin during the vacuum and vacuumed fr 30 minutes. After the vacuum treatment, it was pressed at rm temperature fr 16 hurs and allwed t dry. The layer btained after pressing was kept at C fr 4 hurs t increase the crss-link density and make it have higher strength, and the cmpsite material was prepared (Figure 3). 135

144 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 2A1PB; pp: Figure 3. Prcesses vacuum and hlding at ht envirnment 3.6. The 3 Pint Bend Test This hybrid layered cmpsite material had 3 glass cmpsite materials, 3 carbn cmpsite materials and 3 aramid cmpsite materials. Figure 4 shws pre-and pst-experiment images f glasscarbn-aramid hybrid layer cmpsite material. As is understd frm the images, the frce was applied frm the central pint f the sample and there was n pening between the layers. On the left side f the sample there was little pening. The fracture ccurred at the sample. As is seen in the graph f stress-defrmatin in Figure 4, there was a linear increase between 0% and 0.010%. A deflectin between 0.02% and 0.15% ccurred in the material and the material was brken. Figure 4. Bend test and stress-defrmatin graph f hybrid layer cmpsite material 3.7. Buckling Experiment Bttm guide with tw fixed ends supprted t glass-carbnaramid hybrid layer cmpsite material stated in Figure 5 was fixed and frce was applied frm tp guide and fracture ccurred in the material. As a result f buckling test f hybrid layer cmpsite material, a linear increase was seen between 0.002% and % as is seen in the stress-defrmatin graph. The fracture ccurred at maximum stress f %. Figure 5. BucklingTest and stress- defrmatin graph f hybrid layer cmpsite material 136

145 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 2A1PB; pp: RESULTS The fllwing table shws the prperties f the weapns used in the shtings (Table 6). Table 6. Prperties f weapns used in shtings Weapn Prperties Bullet Diameter 5.56x45mm Muzzle Velcity 875m/s Maximum Range 3600m SIG SAUER Effective Range Bullet Diameter Muzzle Velcity Maximum Range 825m 7.62mm 782m/s 3200m G3 Infantry Rifle MP5 Autmatic Weapn Effective Range Bullet Diameter Casing length Muzzle Velcity Kinetic energy Stabbing Pwer 400m 9mm 19mm ~400m/s ~65m/kg 11 cm (Pine Bard 50-60m) 4.1. Test Results Made With Sig Sauer Gun It was bserved that the bullet had very high stabbing prperties due t its narrw surface area. As a result f 4 shts made 30m away, cmpsite armrmaterial was stabbed Test Results Made With G3 Infantry Rifle When bullet entered in the cmpsite with the shck wave, muzzle pint enlarged due t its rlling in the target. As a result f 2 shts made 30 m away, cmpsite armr layer was stabbed Test Results Made With Mp-5 Autmatic Gun Accrding t NATO Standards, a layer can be cnsidered as a ballistic prtectr when the sht distance is 30 meters and the back side marker namely the bulge caused by the bullet at back side in case that it remained in the bullet shuld be maximum 44mm (Figure 6). Figure 6. Images f cmpsite armr material after the sht made with mp5 autmatic gun 137

146 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 2A1PB; pp: After 2 shts made with MP-5 autmatic weapn t the layer away frm 15 meters, ur cmpsite layer defrmed the edge gemetry f the bullet and succeeded in absrbing the bullet energy. The back side marker was apprximately 10mm (Max.44mm) and the sht tests were successfully cmpleted (Figure 7). Figure 7. Cmpsite armr material and bullet images made with MP5 autmatic gun 5. GENERAL CONCLUSION As a result f the 3 pint bend test f the carbn-glass-aramid hybrid layer cmpsite material, the fracture stress was 1.18 N / mm² and flexin ccurred. The actual fracture stress was 1.22 N / mm². The critical lad ccurred at 1 N / mm². The carbn-glass-aramid hybrid layer cmpsite test was successfully cmpleted as a result f the bend test. Cmpressive pressure was applied with cmpressin rate f1.5 mm / min in bending and buckling test. Carbn-glass-aramid hybrid layer cmpsite material shwed a fracture at 0,9 N / mm² as a result f the buckling test. Fracture ccurred in the sample as a result f the buckling test. Hwever, since the pening between the layers was at the minimum level, the permanent defrmatin rate was the lwest. Shts were made by using MP5 Autmatic Weapn, Sig Sauer and G3 Infantry Rifle t the hybrid layer cmpsite sample. As a result f these shts, it was bserved that cmpsite layer successfully cmpleted the test at MP5 Autmatic weapn since it has light weight, lw cst and high strength. The hand lay-up methd was applied and fiber laying was dne with different angles. It was bserved that the directing f the fibers at varius angles during laying increased the resistance strength since it increased the crss-link density by curing the cmpsite layer under heat. REFERENCES 1. Candan, C., Akdemir, A., and Şahin, Ö., (2005). Investigatin f Ballistic Prtectin Perfrmance f UHMW-PE and Ceramic Armr Against Light Weapn Tehdidine, 7th Internatinal Fracture Cnference, Kcaeli University, Octber, pp: Gama, B.A., Bgetti, T.A., Fink, B.K., Yu, C., Claar, T.D., Eifert, H.H. and Gillespie, J.W., (2001). Aluminium Fam İntegral Armr: a New Dimensin in Armr Design, Cmpsite Structures, 52, Candan, C., (2005). Develpments in Armr Techniques. Armr Technlgy Seminar, Ministry f Natinal Defense, Arge and Technlgy Department, Ankara, p:

147 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 2A1PB; pp: Cavallar, P.V., (2011). Sft Bdy Armr: An Overview Of Materials, Manufacturing, Testing, And Ballistic Impact Dynamics. Naval Undersea Warfare Center Divisin Newprt., NUWC- NPT Technical Reprt 12,057, 1 August 2011, Kirkwd, K., Kirkwd, J., Wetzel, E.D., Lee, Y.S., and Wagner, N.J., (2004). Yarn Pull-Out As A Mechanism Fr Dissipating Ballistic İmpact Energy in Kevlar KM-2. Fabric-Part I: Quasi- Static Characterizatin Of Yarn Pull-Out, Text. Res. J., 7 ARL- CR-537 May 2004, 4, Demir, T., (2008). Investigatin f Ballistic Achievements f Metal and Layered Armr Materials against 7.62mm Armr Drilling Mills. Master Thesis, TOBB Ecnmics and Technlgy University, Institute f Science and Technlgy, Ankara. 7. Çanakçı, A. and Aslan, M., (2016). Investigatin f the Effect f Sequencing Sequence n the Mechanical Prperties f Carbn- Base Hybrid Cmpsites. Master's Thesis, Karadeniz Technical University, Institute f Science and Technlgy, Trabzn. 8. Yanen, C. and Slmaz, M.Y., (2015). Investigatin f Prductin and Ballistic Perfrmance f Layered Hybrid Cmpsites as Individual Armr Material. Jurnal f Science and Engineering, Firat University, Faculty f Engineering, Department f Mechanical Engineering, Elazığ. 9. Yalçın, E., (2012). Investigatin f Ballistic Behavir f CTP Cmpsites Prduced with Different Fabrics and Different Methds. PHD thesis, Yıldız Technical University, Institute f Science and Technlgy, İstanbul. 10. Sayer, M., (2009). Impact Behavir Analysis f Hybrid Cmpsites. PHD Thesis, Pamukkale University, Institute f Science, Department f Mechanical Engineering, Denizli. 11. Har, E.E., Szpunar, J.A., and Odeshi, A.G., (2016). Ballistic Impact Respnse f Laminated Hybrid Materials Made f 5086-H32 Aluminum Ally, Epxy and Kevlar Fabrics İmpregnated with Shear Thickening Fluid. Cmpsites Part A: Applied Science and Manufacturing, Vlume:87, Pages:54 65, August. 12. Tirillò, J., Ferrantea, L., Sarasinia, F., Lampanib, L., Barberc, E., Sánchez-Sáezc, S., Valentea, T., and Gaudenzib, P., (2017). High velcity Impact Behaviur f Hybrid Basalt- Carbn/Epxy Cmpsites. Cmpsite Structures, Vlume:168, Pp: , 15 May. 13. Bandaru, A.K., Ahmada, S., and Bhatnagarb, N., (2017). Ballistic Perfrmance f Hybrid Thermplastic Cmpsite Armrs Reinfrced With Kevlar and Basalt Fabrics. Cmpsites Part A: Applied Science and Manufacturing, Vlume 97, Pages , June. 14. Valença, S.L., Grizaa, S., Oliveiraa, V.G., Sussuchib, E.M., and Cunhac, F.G.C., (2015). Evaluatin f the Mechanical Behavir f Epxy Cmpsite Reinfrced with Kevlar Plain Fabric and Glass/Kevlar Hybrid Fabric. Cmpsites Part B: Engineering, Vlume:70, 1, Pages 1 8, March. 15. Mhan, S. and Velub, S., (2014). Ballistic Impact Behaviur f Unidirectinal Fibre Reinfrced Cmpsites. Internatinal Jurnal f Impact Engineering, Vlume 63, Pages , January Megep, Chemical Technlgy, Resins, Ankara, 2012, Cavallar, P.V., (2011). Sft Bdy Armr: An Overview Of Materials, Manufacturing, Testing, And Ballistic Impact Dynamics, Naval Undersea Warfare Center Divisin Newprt., NUWC-NPT Technical Reprt 12, 057, 1 August. 139

148 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 2A1PB; pp: Afshari, M., Ktek, R., and Chen, P., (2011). High Perfrmance Fibers. High Perfrmance Plymers and Engineering Plastics Vatangül, E., (2008). Mechanical Prperties f Cmpsite Materials and Thermal Stress Analysis with ANSYS 10 Prgram. Graduatin Prject, Dkuz Eylül University, Faculty f Engineering, Department f Mechanical Engineering, İzmir Şimşek, M., (1994). Prductin Methds f Fiber Reinfrced Cmpsite Materials Engineer and Machinery. Vlume:35, Issue: Demirel, B. and Yazıcığlu S., (?). The Impact f Silica Smke n the Mechanical Prperties f Carbn Fiber Reinfrced Lightweight Cncrete. Fırat University, Technical Educatin Faculty, Department f Building Educatin, Elâzığ, methd, Hilfsmaterialien.htm. 140

149 3 rd Internatinal Science Sympsium Status: Prceeding Bk ISS2018 (September 5-8, 2018) ID : A2PB Uğur Çalıgülü Fırat University, ucaligulu@firat.edu.tr, Elazığ-Turkey Mustafa Türkmen Kcaeli University, mustafa.turkmen@kcaeli.edu.tr, Kcaeli-Turkey Ali Kaya Gür Fırat University, hlydurmus@gmal.cm, Manisa-Turkey Nurullah Kıratlı Dumlupınar University, nurullahkiratli@dpu.edu.tr, Kütahya-Turkey Remzi Kalli Fırat University, Elazığ-Turkey THE WELDABILITY OF AZ63 MAGNESIUM-AA6063 ALUMINUM ALLOYS USING FRICTION WELDING ABSTRACT In this study, the weldability f AZ63 magnesium and AA6063 aluminum allys using frictin welding was investigated. AZ63 magnesium and AA6063 aluminum allys each f which had a 12mm diameter were used t fabricate the jints. The frictin welding tests were perfrmed by using a direct-drive type frictin welding machine. After frictin welding, interface regins f the welded specimens were examined by OM, SEM, EDS and X-Ray analysis t determine the micrstructure changes. Micrhardness and tensile tests were cnducted t determine mechanical prperties f the welded specimens. The experimental results indicated that AZ63 magnesium and AA6063 aluminum allys using the frictin welding technique fr achieving a weld with insufficient strength under the welding cnditins f rtatin speed f 1500 rpm. Tensile strength values als cnfirmed this result. Keywrds: AZ63, AA6063, Frictin Welding, Micrstructure, Tensile Strength 1. INTRODUCTION Frictin welding is a slid state welding technique in which the surfaces f parts are welded utilizing heat generated as a result f cnversin f mechanical energy int thermal energy thrugh frictin. Frictin welding is a kind f pressure welding in which materials are welded thrugh plastic defrmatin with frictin heat withut melting them. In general sense, frictin welding machines resemble metal wrking machines such as lathe and drilling machine and cnsist f main bdy, fasteners, rtating and upsetting mechanisms, brake system, pwer unit, cntrl units and cntrl panel. As is knwn, main functins f frictin welding are cnnectin and cmpressin f parts, rtatin and frictin under pressure, braking, upsetting, and precise adjustment f necessary perids [1, 2, 3, 4, 5 and 6]. Density f magnesium is 1.74g/cm 3. It is lighter than aluminum at the rate f 35% and melts at lw temperatures. Even thugh magnesium allys had higher strength than aluminum allys, their specific strength (strength/weight)rates may be higher. As a result, magnesium allys are used in machines and devices such as hand tls as well as air crafts and land vehicles fr which light weight is imprtant. Strength f pure magnesium is lw and its cld frming capability is lw. Since its strength can be increased thrugh cld frming, its allys are used mre [7 and 8]. Aluminum has fllwing advantages; it has safety as a result f its light weight and high strength per unit weight, its

150 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 2A2PB; pp: surface can be frmed with varius appearances, it is nt expsed t crrsin, its maintenance is very easy and lw cst and its manufacturing can be realized within a shrt perid f time [9, 10 and 11]. Therefre, aluminum is used in many areas such as defense, cnstructin cmpnents, furniture, slar and wind energy, electric/electrnic, and decratin [12, 13 and 14]. In the study by Kirik, et al., a cntinuus drive frictin welding machine with PLC cntrl was manufactured by assembling cmpnents f frictin welding machine, design and prductin f which were perfrmed n an ld turning lathe, and AISI 1040/AISI 304L steel pair with different prperties was jined by using frictin welding methd. After the welding, its micrstructure and mechanical prperties were examined [15]. In their study, Mercan, et al., jined AISI 2205 duplex stainless steel which has the widest usage area in its wn categry and, bth higher welding capability and lwer carbnaceus and AISI 1020 steel prviding with affrdable price advantage via a cntinuus drive frictin welding which is ne f the slid-state methds by using different treatment parameters (1300, 1500, and 1700 rpm rtatin speed, 4, 6, and 8s frictin time, and 40MPa frictin pressure) [16]. In the study by Taskin et al., AISI 430/Ç 1010 steel pair was jined by frictin welding under 40MPa f frging pressure, 25 and 35MPa f frictin pressure, at rtatinal speeds f 2000 and 2200rpm in frging times f 6 and 8 secnd using a cntinuus drive frictin welding machine. SEM and ptic micrscpy were implemented t determine the metallurgical changes arund interface in terms f the rtatinal speed and frictin pressure [17]. 2. RESEARCH SIGNIFICANCE In this study, the weldability f magnesium (AZ63) and aluminum (AA6063) allys, which are difficult and cstly t weld with traditinal fusin welding methds, by using frictin welding methd which is a mre ecnmical, practical, quick and errrless slid state welding methd than cnventinal fusin welding methds was investigated. 3. EXPERIMENTAL METHODS AZ63 magnesium and AA6063 aluminum allys 12mm diameter and 70mm in length were used t fabricate the jints in this study. Table 1 illustrates the chemical cmpsitins f the base metals. The frictin welding tests were carried ut using a direct-drive type frictinwelding machine. Table 2 present mechanical prperties f AZ63 and AA6063 allys. Table 3 illustrates the experimental cnditins. Frictin time, and upsetting time frm the frictin welding parameters were kept cnstant during the welding and the welding was perfrmed s that Rtatinal speed 1500Rpm, the frictin pressure was 20MPa, 30MPa, and 40MPa and upsetting pressure was 40MPa, 60MPa, and 80MPa. 142

151 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 2A2PB; pp: Figure 1. Experimental set-up [20] Table 1. Chemical cmpsitins f AZ63 magnesium and AA6063 aluminum allys Materials Elements (% wt) AZ63 Fe Zn Cu Ni Mn Si Ti Mg Al Kalan 5.67 AA Kalan Table 2. Mechanical prperties f AZ63 magnesium and AA6063 aluminum allys Tensile Strength Yield Strength Elasticity Hardness Materials (MPa) (MPa) Mdule (GPa) (HV) AZ AA Table 3. The prcess parameters used in the frictin welding Welding Parameters Samples Rtating Speed(rpm) Frictin Pressure(MPa) Frictin Time(S) Frging Pressure(MPa) Frging Time(s) N N N After the welding, the specimens were cut with water-cled discs as perpendicular t the jint area in rder t examine the structural changes ccurring in the jint area. The surfaces f the specimens cut in the perpendicular directin were cleaned with 400, 600, 800, 1000, and 1200 mesh abrasive respectively t make metallgraphic investigatins n the specimens. The cleaned surfaces were plished by using a 3-μm diamnd paste. After the plishing peratin, AZ63 magnesium side f the welded specimens was etched with the slutin cntaining a mixture f 3 units f HCI acid and 1 unit f HNO3 and AA6063 aluminum side f the welded specimens was etched with the slutin with a mixture f mdified Keller slutin (95ml distilled water, 1ml HF, 1ml HCI, 3ml HNO 3 ) and they were made ready fr metallgraphic examinatins. The micrstructures f the jints were bserved by using Optical Micrscpy (OM), the Energy Dispersive Spectrscpy (EDS), and X-Ray Diffractin (XRD). Micr-hardness measurements were taken under a lad f 500g. Tensile tests were cnducted at rm temperature with 0.5mm s-1 crss-head rate. 143

152 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 2A2PB; pp: RESULTS AND DISCUSSION 4.1. Evaluatin f Micrstructures The macr-view f specimens S1, S2 and S3 welded under different welding cnditins is shwn in Figure 2. Visual examinatin f the welded specimens shwed unifrm weld jints. Figure 2. Overview f frictin welded AZ63 magnesium and AA6063 aluminum allys N1 N2 144

153 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 2A2PB; pp: N3 Figure 3. Optical micrgraph taken frm the welding interface f the specimens N1, N2 and N3 respectively The flash btained was symmetric, which indicated plastic defrmatin n bth the rtating and upsetting (reciprcating) side. The integrity f the jints was evaluated fr the frictin-welded jints. The frictin prcessed jints were sectined perpendicular t the bnd line and bserved thrugh an OM micrscpe. It can be clearly seen that, there were n crack and vids at the weld interface. Accrding t the micrstructural bservatins, the micrstructures frmed interface zne during r after FW prcesses, and there were three distinct znes acrss the specimens as unaffected zne (UZ), defrmed zne (DZ) and transfrmed and recrystallized fully plastic defrmed zne (FPDZ). There were n blanks, cracks r prsities in the weld zne (Figure 3). It was bserved that the DZ zne cntracted with the increase f the frictin pressure and the upsetting pressure. This can be attributed t increased ejectin f the material which became viscse at the jining interface alng with the increased frictin pressure. When the FPDZs were examined, it was bserved that the elngatin f the grain structures ccurred due t the increase in frictin pressure and upsetting pressure Tensile Test Results Shape and measurements f the tensile specimens are present in Figure 4. The results f tensile tests are present in Figure 5 and Figure 6, respectively. As can be seen in Figure 5, the frictin welded specimens were fractured in the weld zne. The specimen S1 frm the frictin welded specimens subjected t the tensile test were fractured n the weld znes during the preparatin; n the ther hand, n prblem was bserved in the specimens S2 and S3. When the fracture surfaces f the specimens S2 and S3 as a result f tensile test were examined, it was bserved that these welded jints shwed brittle fracture mechanism. When examining the results f the tensile test in Figure 6, it was bserved that maximum tensile strength f the specimen S2 was 12.58MPa, maximum tensile strength f the specimen S3 was 19,80 MPa. As can be seen frm the results f the tensile test, the increase in the maximum tensile strength f the welded jints, namely the strength f welded jints, was bserved depending n the increase in the frictin pressure and upsetting pressure. Cnsequently, the welding parameters preferred were bserved t be generally insufficient fr jining these tw base materials. 145

154 Tensile Strenght MPa AZ63 AA rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 2A2PB; pp: Figure 4. Shape and measurement f the tensile test specimens [TSE 138] Figure 5. Optical image f the specimens S1, S3, S5, and S6 after tensile test ,58 19,8 0 N2 N3 AZ63 AA606 3 Seri 1 12,58 19, Sample N Figure 6. Tensile test results f frictin-welded jints 4.3. Fractgraphy Figure 7 shws the images f the fracture surfaces caused by the tensile test fr the frictin-welded specimen S2. In the EDS analyses (Table 4) taken frm the 80-μm area f the fracture surface ccurring as a result f the tensile test f the specimen S2, 75.00% Al,22.91% Mg, 0.90% Si, 0.75% Zn, 0.21% Ni, 0.16% Fe and 0.08% Ti were determined. When the fractured surface and SEM images f the material were examined in frictin welded specimen S2, the brittle fracture mechanism was bserved t ccur (Figure 7). 146

155 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 2A2PB; pp: S3 A A Figure 7. Micrgraph f the tensile fracture surfaces f S2 specimens bserved by SEM Table 4. EDS analyses taken frm the fracture surfaces f S2 specimen EDS Allying Elements (wt%) pint Al Mg Si Zn Ni Fe Ti Micrhardness Figure 8 shws micrhardness measurements in the directin perpendicular t the weld interface f the frictin-welded jints fr the specimens S1-S3. When the graphic f the frictin welded specimens was examined (Figure 8), the hardness value was bserved t increase frm AZ base material t the weld zne in the specimens S1- S2. In the specimen S3, an increase was bserved in the hardness value frm AZ63 base material t the weld zne, hwever, cntrary t the ther welded specimens, a sudden decrease ccurred in the hardness values in the weld zne. A decrease generally ccurred in the hardness values f AA6063, just near the weld zne. Figure 8. Micrhardness distributin acrss the welding interface f frictin-welded specimens 147

156 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 2A2PB; pp: X-Ray Diffractin Figure 9 shws X-Ray diffractin acrss the interface f the specimen S1. In the X-Ray analysis, Mg0.97Zn0.03 and Al9Si phase and Al, Mg were determined (Figure 9). Figure 9. The result f XRD analyses N1 specimen 4.6. EDS Analysis The results f EDS analysis taken frm 3 pints n the welding interface f N2 specimen in a distance f 100 μm were seen (in Table 5 and Figures ). When Table 5 and Figures were examined; 7.05% Al, 89.67% Mg, 0.27% Mn, 2.64% Zn and 0.37% Ni elements were detected in AZ63 magnesium side (EDS pint n.1), 58.25% Al, 39.96% Mg, 0.33% Cu, 0.77% Si, 0.16% Mn, 0.12% Ni, and 0.41% Cr elements were detected in the weld zne (EDS pint n. 2), 97.26% Al, 0.57% Mg, 0.08% Cu, 0.85% Si, 0.35% Mn, 0.25% Zn, 0.61 %Fe, and 0.04% Cr elements were detected in AA6063 aluminum side (EDS pint n.3), hwever, any frmatin f intermetallic phase was nt bserved. Table 5. Quantity f cncentratin taken frm EDS analysis acrss the welding interface f N2 specimen Allying Elements (wt%) EDS Pint Al Mg Cu Si Mn Zn Fe Ni Cr

157 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 2A2PB; pp: Figure 9. EDS pint 1 Figure 10. EDS pint 2 Figure 11. EDS pint 3 Figre 12. EDS analyses acrss the welding interface f the frictin-welded specimen N5 5. CONCLUSION AZ63 magnesium and AA6063 aluminum allys were jined by frictin technique using different prcess parameters. Belw are cnclusins drawn based n the results f micrstructure analysis, hardness and tensile tests; This study revealed that the rtatin speed (1500 rt./min) selected t jin AZ magnesium and AA6063 aluminum allys was generally insufficient in jining these tw base materials When frictin welded jints were examined, n crack and uncnnected regins were encuntered at macr and micr levels. When frictin welded specimens were examined frm micrstructure aspect, there was a cntractin in the defrmed regin depending n the increase in frictin pressure and upsetting pressure. When examining frm micrstructure aspect, an increase was bserved in hardness as it prgressed frm the base material t the weld zne. Depending n the increase in frictin and upsetting pressures, an increase ccurred in the hardness f the welded jints. The highest micrhardness values were measured as 86.4 HV in weld znes f specimens S1 and S2. When the results f the tensile test were examined, all f the specimens (S1, S2 and S3) were bserved t fracture frm the weld zne. The increase ccurred in the strength f welded jints as the welding parameters (frictin pressure, and upsetting pressure) increased. The highest tensile value (1500 rpm) was measured apprximately as... MPA in the specimen S3 welded with the frictin pressure f 40 Mpa and the upsetting pressure f

158 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 2A2PB; pp: Mpa. Hwever, this tensile strength is generally insufficient fr the frictin welded jints f these tw base materials. In XRD analysis, Mg0.97Zn0.03 and Al9Si phase was detected. When Al, Mg, Cu, Si, Mn, Zn, Fe, Ni, Ti and Cr elements were detected in the EDS analysis, n intermetallic phase frmatin was bserved. NOTICE The study was supprted by the Fırat University Research Prject Cmmittee (Prject N: TEKF.17.24). REFERENCES 1. Karabulut, A. and Tasgetiren, S., (2004). Design and Manufacturing f Cntinuus Drive Frictin Welding Machine. Electrnic Jurnal f Machine Technlgies. p Anik, S., (1991): Frictin Welding. Publicatin f Gedik Hlding, İstanbul, p: Dabak, S., (1995). Manufacturing f Frictin welding lathe, welding f SAE materials and their mechanical and metallgraphic examinatin, Balıkesir University, Institute f Science Master's thesis. 4. Cskun, O., (1992). A Simulatin fr Cntrlling f Cntinuus Drive Frictin Welding By Cmputer. Erciyes University, Institute f Science Department f Electrnics Dctral Dissertatin. 5. Paylasan, U., (2000). Examinatin f Jining f Brnze and Lw Carbn Steel by Frictin Welding and Its parameters. Kcatepe University, Institute f Science Master's thesis. 6. Meric, C., Kksal, N.S., Erdgan, M.T., and Okur, A., (2008). Investıgatın f The Weldıng Regın f The Different Materials Welded By Frictin Welding, C.B.U. Jurnal f Science, p: Tpbas, M. A., (1993). Heat Treatments. 400 s. Prestij Printing Publicatin and Services, İstanbul. 8. Kandemir, K. and Can, A.C., (2003). Ptentıal Use f Magnesıum Allys fr The Autmtive Industry, Pamukkale University Engineering Cllege, Jurnal f Engineering Sciences, Vlume:9 Issue:1, P: Aydin, H., (2002). Imprvement f Wear Resistance in Al-Cu-Mg Ally By Intermetallic Phase Frmatin Methd. Master's thesis, U.Ü. Institute f Science, Bursa. 10. Demirci, A.H., (2004). Material Infrmatin and Material Examinatin, Alfa, İstanbul. 11. Aydin, H., Sendeniz, M., and Demirci, A.H., (2009). The effect f Heat Treatments Applied Befre and After Extrusin n Mechanical Prperties f AA6063 Aluminium Ally. Uludağ University Jurnal f Engineering- Architecture Faculty, Vlume:14, Issue: Kevrkijan, V., (2012). Density-based Predictin f Aluminum cntent in pressed skulls f aluminum drss- develpment f an Industrial Measurement Prcedure. Int.Jurnal Fr Industry, Research an Applicatin. P: Awad, S.H., (2012). Study n Clring f Aluminum Allys by Micrplasma Oxidatin (MPO) Technique. Jurnal f Babyln University, p: Ozlu, H., Cakar, S., and Ceper, I., (2013). Andized Cating f Prfile f AA6063 Aluminum Ally By Using H2SO4 Electrlyte. Gazismanpaşa Jurnal f Scientific Research. P:

159 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 2A2PB; pp: Kirik, I. and Ozdemir, N., (2012). The Design f Frictin Welding Machine Used in The Autmtive Industry and Weldability Of AISI 1040/AISI 304l Cuples By Using Frictinal Energy. NWSA- Technlgical Applied Sciences, ISSN: , p: Mercan, S. and Ozdemir, N., (2013). A Cuple f AISI 2205/AISI 1020 Metarial Cmbinatin With Frictin Welding Methd, NWSA- Technlgical Applied Sciences, ISSN: / , p: Taskin, M., Cay, V.V., and Ozan, S., (2005). Evaluatin f Interface Micrstructure f AISI 430/Ç 1010 Steel Cuple Bnded By Frictin Welding, Technlgy, Vlume:8, Issue:1, p:

160 3 rd Internatinal Science Sympsium Status: Prceeding Bk ISS2018 (September 5-8, 2018) ID : A4PB Nurullah Kıratlı Dumlupınar University, nurullahkiratli@dpu.edu.tr, Kütahya-Turkey Uğur Çalıgülü Fırat University, ucaligulu@firat.edu.tr, Elazığ-Turkey Yahya Taşgın Munzur University, yahaytasgin@munzur.edu.tr, Tunceli-Turkey GEOTHERMAL REGIONAL HEATING DISTRIBUTION SYSTEM OF CITGOL MUNICIPALITY ABSTRACT In this study, applicatin f reginal heating system with gethermal energy was perfrmed in Citgl Municipality subrdinated Simav district, Kütahya city. Gethermal surce is far away frm twn arund 1800m. The distance between gethermal surce and heating center is 110m., and cnditined ht water was circulated between heat center and twn and created city blcks with bringing thermal water taken frm well t heat center. Prductin was perfrmed as water temperature and flw rate btained frm well is 86 C and 37Lt/sec, respectively. Equal way system was used in inner-city prject. The biggest advantage f this system is that pressure balance can be dne. The disadvantage f this system is that initial investment cst is high. It was prvided t heat with gethermal energy in all Citgl Municipality, which has ppulatin arund 3700, and 1125 huses. Keywrds: Citgl, Reginal Heating, Renewable Energy, Gethermal Energy, Heat Distributin System 1. INTRODUCTION Prgressin such as cntinuing increase in ppulatin rapidly, rise in industrializatin and life standards etc. have cnsistently increased demand t energy nwadays. In this cntext, energy requirement supplied with fssil and hydrthermal energy has directed wrld cuntries t different energy surces. One f these energy surces gethermal energy remarking with renewable and envirnmentfriendly prperties, as well [1]. Gethermal energy is a kind f energy that is clean, cheap, renewable, and having ptential t be used in very different frmats [2]. Renewable energy has rapidly becme imprtant in the cntext f susceptibility and envirnmental negativity shwing especially up with usage f fssil energy surces [3]. Prviding ecnmic and clean energy and effrt t prevent envirnmental pllutin have becme great imprtance in Turkey as well as the whle wrld. The reality that gethermal energy that is a kind f clean energy is the ne f the best slutins in this matter is accepted in Turkey currently. Even if there are sme technical, ecnmic, and legal issues, effrt f creating a perceptible plicy has incrementally cntinues. Gethermal energy is used fr very different purpses frm electricity prductin t huse heating and prviding ht water fr varius purpses [4]. Opinins abut reducing energy imprt encumbrance causing ecnmic lss and increasing each passing day in Turkey has gained imprtance gradually. Renewable energy surces are required t integrate t natinal intercnnected system with a new enterprise, with regards t be apprached t energy and envirnment prblem with sustainability principle. As fr that,

161 TL/m 2 -Year (Cnstant Fee) Surce Temperature Establish Date Regin Rund-Trip Temperature 2 Price System Huse Number Explanatin 3 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 2A4PB; pp: the basis f sustainable prgress is the ne withut plluting the envirnment [5]. The first gethermal heating applicatin in Turkey was actualized with heating Gnen (Balikesir) Park Htel in The first gethermal central heating system was als put int peratin in Gnen, Balikesi in In Gnen, 2400 huses, 56 tanning yards, 2000m 2 greenhuse, heating htels with 600 beds, and investment, cnstructin, and assembly f prcess ht water system f tanning yards were perated since 1987 [6]. By year 2000, direct installed pwer f Turkey is 820MWt as 493 Mwt fr huse heating and 327MWt fr thermal spring usage. Ecnmic gain brught with use f pssible gethermal energy ptential was predicted as $9 billin/year by TÜBİTAK. The numbers fr this matter were 3 millin and 7 millin in thrughut Eurpe and USA, respectively. As fr that the target fr 2005 in Turkey was defined as 500 thusand [7]. Gethermal energy fields n the earth surface are fund in limited areas. Our cuntry has rich ptential in this respect, and up t day it was defined mre than 600 gethermal surces that ttal thermal prductin capacity is 2420MW. Accrding t researches f MTA (General Directrate f Mineral, Research and Explratin), pssible gethermal ptential f ur cuntry is 31500MW. [8]. The use f gethermal energy in huse heating in Turkey was summarized in Table 1 [9]. Table 1. The use f gethermal energy in huse heating in Turkey [9] Place City Gnen Balikesir 80 C Steel Pipe Dual Circuit Simav Kutahya 120 C C 3200 Steel Pipe 3 circuit Kirsehir 1 Kirsehir C C 1800 Steel Pipe Dual Circuit Kizilcahamam Ankara 80 C Steel Pipe Dual Circuit Balcva Izmir 115 C C Steel Pipe 3 Circuit Kzakli Nevsehir 90 C Steel Pipe Dual Circuit Afyn Afyn 95 C C 4500 Steel Pipe 3 Circuit Sandikli 1 Afyn 70 C C 1600 Steel Pipe Dual Circuit Diyadin Agri 70 C Steel Pipe 3 Circuit 1: Heating biler is used t help peak lads 2: Infrmatin f regin cycle rund-trip temperatures was taken frm attached business, and they are average values 3: Gethermal and regin distributin circuits were separated frm each ther in dual circuit system, and gethermal, regin and building distributin circuits were separated frm each ther in three circuits system When the table analyzed, fields with lw temperatures up t 57 C are successfully used fr huse heating. It was stated that peak lad biler was put int use fr apprximately 15 days during heating seasn perid in Kırşehir reginal heating system applicatin [10]. 2. RESEARCH SIGNIFICANCE In this study, it is shwn that imprtance and feasibility f gethermal reginal heating system investments with regards t lcal gvernments and especially municipalities. Particularly, perfrming this lcal service efficiently, prviding prper service t regin peple after investment, and being sustainability are imprtant in terms f municipalities. Prblems falling ut during making investment and service delivery in the cntext f efficiency were examined in the 153

162 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 2A4PB; pp: examples f Citgl Municipality. With this aspect, this study has specific characteristics regarding handle gethermal heating system service as a lcal public service, making investment in terms f municipalities and putting frward efficiency in service supply immediately afterwards. Starting frm gethermal reginal heating system applicatin, literature search was dne, and the subject was investigated specific t Citgl Municipality as example by acting assumptin that cntinuus service after applicatin is a lcal public service, and it is primarily regarded municipalities. 3. GEOTHERMAL REGION HEATING DISTRIBUTION SYSTEMS f CITGOL MUNICIPALITY 3.1. Ht Water Wells f Citgl Municipality Ht water well belng t Citgl Municipality has depth f 110m., and ht water is taken ut frm well with the aid f vertical shafted pump. Water temperature and flw rate btained frm well is 86 C ve 37Lt/sc, respectively. Obtained ht water is transmitted t heat center assembled at a distance f 150m. with DN 150 insulated steel pipes. It is seen wellhead pump and sliding electrical panel in Figure 1. Figure 1. Wellhead pump and sliding electrical panel 3.2. Citgl Municipality Heat Center System design in Citgl Municipality reginal heating system was perfrmed accrding t energy-heat surce, nt t lad. Heat surce in this system within hetergeneus earth crust is pen system envirnment t atmsphere that includes cmplex energy and mass transfers mechanisms. Energy taking frm this system called as gethermal reservir ccurs with ne r tw phase, high temperature fluid drainage, and this energy carried with fluid is transferred t cmfrt neighbrhds with directly, clse r pen, simple r cascade mechanisms [11 and 12]. 154

163 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 2A4PB; pp: Figure 2. Citgl Municipality Heat Center Heat center designed and manufactured fr Citgl Municipality central heating system is a facility having 2500 huses equivalent. Heat center cnsists f plate heat exchangers, circulating pump, expansin tank, electrical cntrl panels, varius equipping and cnnectrs. Ht water cming frm well in heat center warms cnditined water n the side f city via exchangers, and cnditined water is used within reginal heating system as clsed circuit. There are substitutes fr every circulatin pump and exchangers in heat center. Citgl Municipality heat center is seen in Figure Clsed Circuit Main Distributin and Equal Rad City Blcks Lines In Citgl Municipality reginal heating system, regin-heating circuit was separated frm gethermal fluid because f its crrsive and stne making prperties, and clsed cycle circuit was installed. Hwever, there are als sme applicatins t use gethermal fluids directly. Because f suitability f prperties f gethermal water, gethermal water is directly used fr regin heating in heating applicatins f Iceland [13]. In case regin circuits are turned ff, energy f gethermal fluid is transferred t regin cycle water by using heat cnvertrs. Because f btaining lw temperature differences and maintenance cnvenience, plate heat exchangers are generally used in gethermal applicatins. Insulated steel pipes in different diameters were used in all f Citgl gethermal reginal heating system. Within scpe f the prject, main line and inner twn lines were manufactured as embedded t undergrund. Lines assembly was perfrmed as welded assembly. During prject stage and manufacturing stage, it was taken essential precautins by cnsidering challenges in assembly and maintenance f inner twn pipes frm starting main line. Steel pipes are preferred because wide usage in industry, and usage suitability in high temperatures. Steel pipes als have sme disadvantages as much as their advantages. Varius water-sluble gases, xygen, and chemicals are sensitive against crrsive effect. Besides, waiting system as full f water withut any flw causes hllw crrsin. Cnditined water was used within system, and fluid is kept as wrking 365 days fr envisined situatins in installed system. Als, waterprfing was dne in insulated (heat insulated) pipes preferred in investment. Insulatin in steel pipes was previusly dne and they were bught as ready t use. Insulated pipes were seen in Figure

164 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 2A4PB; pp: Figure 3. Insulated pipes Channel excavatin t flr reginal heating system lines was dne as cnfrming t standards accrding t pipe diameters. Distance measures accrding t pipe utside diameters was given in Table 2, and channel excavatin and filling prcess was perfrmed as seen in Figure 4 in accrdance with standards, and channels were clsed. "Dd" is uter cver diameter f insulated utging pipe that will be assembled, and "Dd" is uter cver diameter f insulated returning pipe that will be assembled as specified in Table. Channel depth in track laying was perfrmed in sizes shwed in prject. Table 2. Distance measures accrding t pipe utside diameters Outside Diameter Dg A 30cm 20cm 20cm 15cm B 25cm 20cm 15cm 15cm Figure 4. Channel excavatin and filling prcess The mst imprtant peratin in cnstructin f reginal heating lines is surce. Future quality f heating line, safety, and perating live are specified by quality f welding perfrmed. Therefre, welding prcess in manufacturing f reginal heating system was carried ut as 156

165 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 2A4PB; pp: tw stages. First, muthıng f pipes well and eliminating rt pass well was prvided t get faultless and quality welding. During welding prcess, tw welders started welding prcess in same time, and each welder welded side f pipe. After finishing the welding f rt pass, rt pass was grund by using mechanical stnes, slag lcated in weld surface was cleaned, and ther welds were made ready fr welding passes. As fr secnd stage, it was passed t make ht pass and cap pass. As is rt pass, bth welders started welding prcess in same time, and they welded the side f pipes. Cellulsic electrde was used fr rt pass, and basic electrde was used fr ht and cap pass in welding prcess. After cmpleted welding prcesses, 25% f ttal weld area were radied by X-ray methd. Pipe cupling lcatins were checked with using penetrant liquid methd. Crdinate f pipe cupling lcatins and cmpensatr-cupling lcatins thrugh whle base line were engraved n prject. Cmbined welded cnnectin and hw welded cnnectin is dne were shwn in Figure 5. After pipe assembly is cmpleted, insulatin f pipe jint lcatins was carefully finished. Pipe jints insulatin and shape f it after insulatin are seen in Figure 6. Als, a cmpensatr was added fr every 88m. in main line flring, and bth a sliding and cnstant abutments were placed t wrk cmpensatr prperly. Cmpensatr, sliding and cnstant abutments were shwn in Figure 7. Hydrstatic test f prduced line was perfrmed during line cnstructin. Pressure that the line will perate was btained, it was kept in this pressure fr a length f time, and test was finished in hydrstatic tests. Figure 5. Hw welded cnnectin is dne and cmbined welded cnnectin 157

166 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 2A4PB; pp: Figure 6. Pipe jints insulatin and shape f it after insulatin Figure 7. Cmpensatr, sliding and cnstant abutments The number f tested parts was defined accrding t ttal line length, valve statin lcatin, and discharge situatin. Main line f this test was subjected t hydrstatic test in arund every 850 m in tw levels. Other inner-city hydrstatic tests were perfrmed after cmpleting the frmatin f each city blck. In Figure 8, hydrstatic test dne n main line was seen. After finishing hydrstatic test, line was cmpleted by cmbining test pints. After cmpletin prcess, pile line was cvered with sand. Line cvering was shwn in Figure

167 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 2A4PB; pp: Figure 8. Hydrstatic test dne n main line was seen Figure 9. Cvering f pipe line with sand 4. CITGOL MUNICIPALITY HOUSE HEATING SYSTEM Heating systems in huses heated with gethermal energy des nt shw significant differences frm ther heating systems. Knwn methds in design are exactly applied this system, as well. Huses are heated, and heat needs are calculated with the aid f heat exchangers chsen depending upn temperature f fluid. Returning water temperature f regin circuit was kept lw with prviding inner building cmfrt. Inner building heating circuit was separated with heat exchangers fed frm regin circuit, was designed as clsed-circuit system, and was 159

168 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 2A4PB; pp: dne. Building circuit returning within clsed circuit heating system was brught under cntrl in rder t take mre advantage f thermal energy. In ther wrds, it was prvided that water nging temperature is high, and returning temperature is lw in inner building circuit. It was aimed t stay energy in system mre within huse with cntrlling returning temperature. Cntrl f returning water flw rate was accmplished with the aid f electrnic prprtinal valve. In the perfrmed study, system that returning flw rate in inner building circuit was brught under cntrl was applied. Flw scheme that inner building clset circuit flw rate was brught under cntrl was shwn in Figure 10. Figure 10. Flw scheme that inner building clset circuit flw rate was brught under cntrl 5. SUBSCRIPTION SYSTEM Tw separate systems being used widely in gethermal regin hating fr subscriptin are fixed fee and meter systems. In fixed fee system, subscriber pays a fixed fee fr heating seasn. Fixed fee payment is dne at every m 2 in Citgl Municipality. As fr meter system, a meter is installed n branch duct taken frm reginal heating system, and fee is taken ver circulated water. In this situatin, subscriber is prmted t reduce water amunt in circulatin and t reduce returning temperature fr binge used same energy. Researchers cnducted were verified this predictin [14]. Hwever, referred researches did nt give reducing rate f water cnsumptin with switching t meter system as a net number. Yearly water cnsumptin difference between tw systems fr huses in same cnditins needs t be cmpared in ur cuntry s cnditins. Paying f subscribers accrding t energy amunt used is nt suggested fr gethermal surced regin heating. 6. RESULT In this study, pine line distributin f Citgl Municipality reginal heating with gethermal surce and making inner city equal rad system were described. Perfrmed all applicatins frm design t applying prject and running were expressed and system was started t perate in System was designed as clsed circuit and manufacturing was perfrmed. It was taken advantage f capacity f thermal surce mre efficiently, and in parallel with this, investment and peratin 160

169 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 2A4PB; pp: csts were accmplished at minimum level in Citgl Municipality reginal heating system Citgl Municipality was entirely heated with gethermal energy via this prject. Necessary attentins were shwn frm design stage t ultimate usage stage, and prject succeeded. REFERENCES 1. Ökmen, M. and Tuncer, C., (2009). Examples f gethermal heating salihli service applicatin in the municipality f Turkey. Dumlupınar University, scial science magazine, pp: Demirbaş, A.H., (2008). Glbal Gethermal Energy Scenari by Energy Surces, Part A, 30: Kaygusuz, K., (2009). Bimass as a Renewable Energy Surce fr Sustainable Fuels. Energy Surces, Part A, 31: Kailash, N.B. and Tiwari, S.C., (2008). Gethermal Energy Resurce Utilizatin. Perspectives f the Uttarakhand Himalaya, Current Scıence, Vl:95, N:7, 10, Octber. 5. Ilgar, R., (2003). Eclgical Apprach t Gethermal Resurces. Pamukkale University, I. Ege Energy Sympsium Abstracts, Denizli. 6. Ayaz, M.E., vd., (2004). Sme Imprtant Features f Gethermal Energy Gethermal Field in Field and the Sivas Regin in the wrld and Turkey. I. Natinal Envirnmental Cnference, 13-15, pp: ( s.html). 8. Drahr, M.G., Kumlutaş D., and Göktürkler G., (2001). Gethermal energy and its use in the wrld and Turkey. YEKSEM 2001 Renewable Energy Surces Sympsium Reprts, pp:61-68, TMMOB Chamber f Electrical Engineers İzmir Branch, İzmir. 9. Batık, H., Kçak, A., Akkuş, İ., Şimşek, Ş., Mertğlu, O., Dkuz, İ., and Bakır, N., (2000). Gethermal Energy Utilizatin and Develpment in Turkey. Prceedings f Wrld Gethermal Cngress, p:85-91, Japnya. 10. Mertğlu, O., Canlan, A., Bakır, N., Dkuz, İ., and Kaya, T., (2000). Gethermal Direct Use Applicatins in Turkey: Technlgy and Ecnmics, Prceedings f Wrld Gethermal Cngress, p: , Japnya. 11. Serpen, U. and Tksy, M., (2001). General Design Principles f Gethermal Energy Heating System. Thermdynamics, Issue Cataldi, R., (2001). Scial Acceptance f Getermal Prjects: Prblems and Csts, Text Bk, Eurpean Summer Schl n Gethermal Energy Applicatins, April 26-May Ragnarssn, A., (1996). Gethermal Energy in Iceland. Ge-Heat Center Bulletin, v.18 n.1 Oregn, ABD. 14. Karlssn, T. and Ragnarssn, A., (1995). Use f Very Lw Temperature Gethermal Water in Radiatr Heating Systems. Prceedings f Wrld Gethermal Cngress, p: , Flrence, Italy. 161

170 3 rd Internatinal Science Sympsium Status: Prceeding Bk ISS2018 (September 5-8, 2018) ID : A7PB Yahya Taşgın, Tamer Ksum Munzur University, yahaytasgin@munzur.edu.tr, Tunceli-Turkey Nurullah Kıratlı Dumlupınar University, nurullahkiratli@dpu.edu.tr, Kütahya-Turkey Haluk Kejanlı Dicle University, Diyarbakır-Turkey THE RESISTANCE OF COMPOSITE MADE OF MAT-CORK-KEVLAR MATERIALS AGAINST PISTOL BULLE ABSTRACT In civilian and military applicatins, it is very imprtant t chse armr with the lwest weight as pssible, prviding full ballistic prtectin. The mrtality rate f persnnel using ballistic prtectin in the residential cnflicts is much less than thse wh d nt use it. The result f this situatin varies depending n the diameter f the weapn, its effective range, the weather cnditins and the strength f the bject n the target against the type f prjectile. The target may be living r inanimate and the situatin we will stand n is t minimize damage f human by bullets as a living being. Tday, armed cnflicts are usually in residential areas. The diameter and barrel lengths f the weapns used in the residential areas are shrt. This is because the target distances are clse and generally used fr prtectin purpses. In this study, the materials cnsidered t be able t cntribute t ballistic prtective materials were used. Thrugh varius experiments, resistance f cmpsite cnsisting f mat-crk- kevlar materials against the pistl prjectile was bserved. The aim f the prject was t wrk n a cmpsite material with gat hair (mat), which was cmpacted with carbnderived-kevlar fabric, and the crk (rubber-based) having pressure absrptin prperty t reduce the impact f the pistl bullet. Keywrds: Cmpsite Material, Kevlar, Mat, Crk, Ballistic 1. INTRODUCTION "Balistique" cming frm a French Wrd is a discipline investigating the mtins f the prjectile inside and utside the barrel and als its impact n the target [1]. In ther wrds, it is a discipline investigating the prpulsin, flight, and impact f prjectiles. The mdern ballistics which emerged after the technical develpments that arse in weapn field during 19 th century is divided int three sectins: Interir ballistics investigating the effect and mvement f a prjectile r missile inside the weapn, Exterir ballistics investigating its mvement during the flight time, Target ballistics investigating the details f the target defrmatin [2]. The prjectile f firearms cnsists f three main parts. The tip f the prjectile is called as bullet. When the gun is fired, the bullet ges t the target. The secnd part is prpellant. When the prpellant is burned, it pushes the bullet ut f the barrel with the pressure it created. The third part is called as the cartridge case. There is prpellant in the cartridge case which is a metal cylinder

171 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 2A7PB; pp: whse ne side was clsed. There is an igniter called as capsule at the end f the cartridge case and it allws the prpellant t fire when the trigger is pulled. The capsule fired with the hitting f firing pin r electric current ignites the prpellant inside the case. The pressure f the ht gas emerging frm the burning f the prpellant pushes the bullet frward and the bullet bursts rapidly twards the target frm the barrel muth. In small-diameter guns, the prjectile cnsisting f bullet, cartridge case and prpellant is called cartridge. Since these pieces are tightly cnnected t ne anther, the cartridge lks like ne piece. Since the bullet is made f lead, the prjectiles f the small weapns are als called as bullet. The bullet and cartridge case is a whle and they get separated nly when the prpellant is fired. In fact, the bullet and case can be separated frm each ther in cannn balls and the prpellant can be adjusted depending n the target distance [3]. Prjectile characteristics that are always needed. Hardness f the bullet cntent (steel, lead, cpper, etc.), Pinted r blunt tip, Weight f the bullet, Speed, Denting status, Penetratin status, Length f barrel where the bullet is fired. Figure 1. Stress differences caused by bullet-shaped differences [6] Figure 2. The penetratin mechanisms f bullets with different shapes [6] 163

172 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 2A7PB; pp: The higher the hardness f the bullet inside the prjectile, the higher the penetratin pwer. The reasn is that the ability t stp the prjectile varies depending n the crushing and bulging rates f the bullet during the impact. Fr this reasn, it is nt expected t stp hard-tipped prjectile with sft prtectrs. These bullets are called as armr piercing. The bullets are mstly made f steel and can nly be prtected by hard materials such as metal [4]. When the bullet is spherical, cnical, and straight (fr experimental purpse), Figure 1 shws the stress starting lines, which are frmed n the target. The shape f the bullet tip leads t varius stress values and damages n the target it tries t penetrate (Figure 2). When the figure is examined, pinted bullet causes larger shear stresses in the plates. The penetratin ccurs by circumferential mvement f the target plate material thrugh the bullet walls [5]. As the material strength decreases, the bending amunt increases and the damage mechanism transfrms t exfliatin. Increasing the strength fr the same rati encurages the frmatin f exfliatin damage. If the plate supprt is kept clse t the axis, the bending effect will increase and the plug frmatin damage will ccur. When the rati gets clse t ne, the effect f the bullet gemetry is als very imprtant. While gival-shaped (elliptical-sharp) bullets encurage the frmatin f exfliatin mechanism, the flat-tip bullets encurage the fuze frmatin [7]. Metals have a very imprtant place in armr technlgy. Metals are widely used as armr material because they have been wrked fr a lng time and have a gd technlgical database. Mechanical prperties f the metals such as tughness, strength and hardness becme als the advantages in their usage as armr material [4]. The use f metals in armr cnstructin dates back hundreds f years. Fr example, Turkish armr in the 13 th century prvided the best prtectin in that perid. Its knitted frm ensured that the ttal weight f the armr was lw. It was nt damaged by swrd blws [8]. The impact damping capability f the armr must be high. Since the impact ccurs in a shrt time perid during the ballistic impact, bth the surface hit by the bullet must be rigid and the impacted surface must absrb the kinetic energy f the bullet [9]. In armr systems, the frictin between the bullet and the target and the frictin surface cnsiderably affect the success. In the related studies, the effect f the energy lss due t the frictin between the bullet and target n the success was investigated. Fr the metal-based cmpsites, it was bserved that the particles are effective until the bullet is brken [10]. Tan succeeded t increase the strength f the fabric with silica-suspended particles in his study [11]. Silica particles caused the frictin n the bullet surface and crrded the bullet. Ceramic plates, raw materials f which are Al 2 O 3 (Alumina), SIF (Silicn Carbide) and B 4 C (Brn carbide), are used as the hard prtectr in ballistic prtectrs. As the hardness f the ceramic used increases, the ballistic prtectin perfrmance als increases. The density f the ceramics determines the weight f the plate. Ceramics having lw density and high hardness are preferred in manufacturing f ballistic prtective materials. The ceramic mstly preferred in terms f the price and perfrmance is Al 2 O 3 [12]. Since the ceramics are fragile, they must be supprted by a tugh material. Ceramic sheets are supprted by metal based r highly tugh plymer-based materials. Ceramic metal layer cmpsites prvide a significant advantage in terms f weight [13]. Plymer-based armrs are als used in the envirnmental cnditins as all ther armrs. Therefre, hw plymer-based armrs 164

173 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 2A7PB; pp: are affected by the envirnmental cnditins is an imprtant subject. Alves examined the effect f cnditining and gamma ray in his study. Physicchemical factrs cause serius changes in chain structure, mechanic and ballistic prperties f the plymer [14]. The increase in the number f layers directly affects ballistic perfrmance. Fındık tried layered plymer cmpsite armrs with varius guns and bullets in his studies. Thermset resin samples were prduced by hand lay-up methd. While cmpsites with 18 and 22 layers were penetrated, cmpsites with 28 and 36 layers were nt penetrated [15]. Textile prducts are used in cmpsite armrs. The cntent and knitting shape f the weaving affect the armr negatively. In sme knitting types, lse rpes can ccur and the rpe breaks immediately in sme f them. In narrw fabric types, square (wicker) knitting was seen nt t be better than the plain knitting. In additin, narrw fabrics placed n tw sides shwed better perfrmances cmpared t the large fabrics. Crk shwed in his study that the fiber reinfrcement imprved the perfrmance regardless f the fabric knitting style [16]. In the SEM analyses f the cmpsite Kevlar tensile sample which is a textile prduct, the images f the fiber structure and resin at varius magnificatins were examined in detail and it was seen that when resin was impregnated int the fiber structure by using infusin methd, n gaps ccurred in micr and macr structures and full penetratin achieved and it was suggested that this wuld prvide an advantage in the prductin f structures with cmplex shapes [17]. Targets can be damaged in many different ways. Damage mechanisms vary accrding t material prperties, impact speed, bullet shape, target supprt methd and target size [18]. The bullets shuld be designed by aiming minimum flight time, minimum damage, maximum kinetic energy, maximum penetratin, and maximum range [19]. 2. RESEARCH SIGNIFICATION The aim f this study was t wrk n a cmpsite material by using carbn-derived Kevlar fabric, mat made f the cmpacted gat hair and rubber based crk t reduce impact f pistl bullet. This cmpsite material was intended t prevent the penetratin f the bullet and cntribute t the absrptin f the pressure applied n the surface the bullet cntacted. 3. EXPERIMENTAL STUDY The 3-layer prtective cmpsite used experimentally in the prject and shwn in Figure 3 was designed as Kevlar in the tp layer, Mat in the middle layer and crk (rubber) in the bttm layer. By shting t the material, whse resistance against the impact was measured, with 9mmx19 Parabellum cartridge frm 10m and 20m distances, gemetric surface defrmatin analysis n the vest will be perfrmed. 165

174 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 2A7PB; pp: Figure 3. Material layer rder and sectin view Table 1 shws the type and amunt f the materials frming the samples. By perfrming changes n the wall thickness f the material layers used n 3 different samples, it was aimed t btain mre data. Table 1. The amunt f materials cntained in the sample Sample N N1 N2 N3 Mat Dimensin 250*250*7mm 250*250*10mm 250*250*10mm Mat Specific Weight 0.8kg/m kg/m 3 0.8kg/m 3 Kevlar Cefficient In the scpe f the prject, the results f the samples in Table 1 as a result f the gun shts were revealed in tabular frm. The rdering f the materials is as shwn in Figure 3. The material that will cntact with the bdy was the crk layer, fllwed by Mat layer and Kevlar layer, respectively. After jining and getting tgether the materials frming the cmpsite (Kevlar-crk-mat) via air punch machine, the wall thickness f the cmpsite material was ensured t be between 7-11mm (Figure 4). The materials were elastic and had the prperties which can get any desired shape. Figure 4. The appearance f the wall thickness f the cmpsite material As well as the pistl sht t the cmpsite material, shts frm M-16 Infantry rifle, HK-33 Infantry rifle and PKMS(Bixi) shts were als made at 100m distance. A material having the same frm with a human bdy as in Figure 5 was placed behind the cmpsite material during the shts. 166

175 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 2A7PB; pp: Figure 5. Material that resembles a human bdy frmed f plyethylene 4. EXPERIMENTAL RESULTS (DENEY SONUÇLARI) The plates frmed f bullet-prf material have level cefficients accrding t the caliber and bullet types they can stp. This material is intended t prtect vital rgans f the bdy. Despite these, the desired prtectin level has nt yet achieved n the bdy. In additin t the damage caused by the bullet that may penetrate int the bdy, brken bnes r damaged internal rgans as a result f the pressure caused by bullet can be faced. In the present study cnducted t minimize these effects, it was aimed t btain a vest in different structure by using crk and mat n exterir part r between the cmpsite layers als t imprve the situatins such as being hard, nt cvering whle bdy, and being heavy in mass in steel vests. In the study, all samples were bserved t hld the bullet at the end f the shts made at 10m and 20m. Hwever, the prgressin distances f the bullet inside the cmpsite material were fund t be different. In Diagram 1, the % rates f the materials (Kevlar-Mat-crk (rubber)) cntained in the samples depending n the wall thickness can be seen. In the experiments, the wall thicknesses determined in the samples were selected by trying in such a way t prevent the penetratin f bullet and allw the strength against the impact effect f the bullet. In this cntext, the prgressin depth f the bullet inside the surfaces in the shts is shwn in (Table 2), (Table 3) and (Graphic 2) and (Graphic 3). 100% 90% 80% 70% 60% 50% 40% 30% 20% 10% 0% Numune -1B Numune -3A Numune -4A MANTA-KAUÇUK KEÇE KEVLAR Graphic 1. Kevlar-mat-crk(rubber)ratis belnging t the samples 167

176 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 2A7PB; pp: Graphic 2. The depth f the bullet s prgressin belnging t the samples (fr 20-meter distance Table 2. The depth f the bullet s prgressin in the layers belnging t the samples (fr 20-meter distance) Bullet s Prgressin Depth Sample Cde Kevlar(mm) Mat(mm) Crk-Rubber(mm) Ttal Prgressin Depth(mm) Sample Sample Sample Table 3. The depth f the bullet s prgressin in the layers belnging t the samples (fr 10-meter distance) Bullet s Prgressin Depth Sample Cde Kevlar Mat Mushrm-Rubber Ttal Prgressin Depth (Mm) (mm) (mm) (mm) Sample-1b Sample-3a Sample-4a Graphic 3. The depth f the bullet s prgressin belnging t the samples (fr 10-meter distance) 6 5 4,5 4 3,5 3 2,5 2 1,5 1 0,5 0 Numune-1B Numune-3A Numune-4A KEVLAR KEÇE MANAR-KAUÇUK KEVLAR KEÇE MANAR-KAUÇUK 1 0 Numune-1B Numune-3A Numune-4A At the end f the shtings, all the samples held the pistl bullet Figure 6. shws the final versin f the bullet. 168

177 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 2A7PB; pp: Figure 6. The final versin f the bullet Figure 7. A sample f materials sht with different weapns In additin t the pistl bullet, different weapns were sht t the cmpsite plates. Shtings were made with M-16 Infantry Rifle with 5.56mm lng barrel and 7.62mm Bixi Machine Gun and all S- shtings penetrated the material. It is seen in Figure 7 that the pistl bullet did nt penetrate in the sample while M-16 infantry rifle circled with red and Bixi machine gun bullet circled with blue penetrated. 5. GENERAL CONCLUSIONS (GENEL SONUÇLAR) In this study, shtings were made with pistl bullet n the cmpsite material frmed f mat-crk-kevlar materials and as a result f the shts; All cmpsite materials used in the study were bserved t hld the pistl bullet at the end f the shtings. The firing distance created differences in the target and it was bserved that the prgressin distance f the bullet thrugh the cmpsite material decreased even mre as the distance increased. Mat, ne f the materials frming the cmpsite material, was bserved nt t prvide a measurable cntributin t the stpping f the bullet. Crk frm the materials frming the cmpsite was bserved t slightly absrb the bullet pressure. As a result f adding a hard material with a 2mm-3mm wall thickness int cmpsite material, it was assessed t lead psitive results against weapns using 5.56mm bullets. 169

178 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 2A7PB; pp: In the present study cnducted t design the steel vests and t eliminate the encuntered prblems, it is thught that ne r several f Kevlar, mat, and crk used as cmpsite layers can be used as layer in terms f their psitive cntributins(light weight, absrbing impacts) REFERENCES 1. Şenel, F., Balya, B., and Parnas, L., (2004). Ballistic Analysis f Advance Cmpsite Materials. Savunma Teknljileri Kngresi, ODTÜ, Ankara, Yaşa, E.H., (2001). Cmpsite Material. Literatür Yayıncılık Dağıtım, istanbul. 3. Demirkesen, E., (1997). Cmpsite Material. İ.T.Ü. Kimya- Metalurji Fakültesi İstanbul. 4. Übeyli, M., Yıldırım, R.O., and Ögel, B., (2007). On the cmparisn f the ballistic perfrmance f steel and laminated cmpsite armrs. Materials & Design, Vlume 28(4), Edwards, M.R. and Mathewsn, A., (1997). The Ballistic Prperties f Tl Steel as a Ptential Imprvised Armur Plate. Int J f Impact Eng, 19(3), Andersn, J.C.E., Hhler, V., Walker, J.D., and Stilp, AJ., (1999). The influence f Prjectilehardness n Ballistic Perfrmance. Int J f Impact Eng, 22, Dikshit, S.N. and Kutumbara, V.V., Sundararajan, G., (1995). The Influence f Plate Hardness n the Ballistic Penetratin f Thick Steel Plates. Int J f Impact Eng, 16(2), , 8. Rbinsn, H.R., (1967). Oriental Armur., Walker, New Yrk, 9. Burne, N.K., (2005). On the Impact and Penetratin f Sda-lime Glass. Int. J. ImpactEng. 32, Karamis, M.B., Nair, F., Tas Demirci, A., (2003). Failure and Triblgical Behaviur f the AA5083 and AA6063 Cmpsites Reinfrced by SiC Particles Under Ballsitic Impact. Cmpsites: Part A 34, Tan, V.B.C., (2005). Sterngthening Fabric Armur with Silica Cllidal Suspensins. Int. J. Slids and Structures. 42, Şahin, Y., (2001). Kmpzit Malzemelere Giriş. Gazi Kitabevi, Ankara. 13. Sadanandan, S. and Heteringtn, J.G., (1997). Characterisatin f Ceramic/Steel And Ceramic/Aluminum Armurs Subjected t Oblique Impact. Int. J. Impact Eng. 19, , 14. Ozek, T., (2005). Investigatin f Mechanical Prperties f Plymer Matrix Cmpsites Used in Armr Prductin Against Small Arms, Findik, F. and Tarim, N., (2003). Ballistic Impact Efficiency f Plymer Cmpsites. Cmpsite Structures 61, , 16. Crk, C.R. and Fster P.W., (2003). The Ballistic Perfrmance f Narrw Fabrics. Int. J. Impact Eng. (in press) 17. Taşgın, Y., Katı, N., Şahin, E., and Çalıgülü, U., (2018). Prductin f Kevlar-Carbn-Aramid Cmpzite Materials by using Vacuum Assisted Resin Infusin Mlding Methd.Ciencia Tecnicia Vitivinicla Vl:33 (n. 2,2018) ISSN: Gupta, N.K. and Madhu, V., (1997). An Experimental Study f Nrmal and Oblique Impact f Hard-Cre Prjectile n Single and Layered Plates. Int J f Impact Eng19, Reddy, G.M., Mhandas, T., Papukutty, K.K., (1998). Effect f Welding Prcess n the Ballistic Perfrmance f High-Strength Lw-Ally Steel Weldments. J f Mater Prcess Technl, 74,

179 3 rd Internatinal Science Sympsium Status: Prceeding Bk ISS2018 (September 5-8, 2018) ID : B2PB Filiz Akdağ Ondkuz Mayıs University, filizakdag@mu.edu.tr, Samsun-Turkey Hıdır Demir İstanbul University, hidir@istanbul.edu.tr, İstanbul-Turkey AN INVESTIGATION ON FERTILITY CHARACTERISTICS OF SOWS AND GROWTH PERFORMANCES OF PIGLETS BRED IN A COMMERCIAL FARM ABSTRACT In this study, sme fertility characteristics such as fertility, survavilty and grwth perfrmance f limited number f sws bred in cmmercial farm were cmpared between the twbirth seasn in a prductin year (autumn and spring). The necessary data fr this study were btained frm tw birth seasns in a prductin perid f ne year. Data were btained frm 84 sws which farrwed their 1 st, 2 nd and 3 rd birth in autumn and their 629 piglets and 30 sws which farrwed their 2 nd, 3 nd and 4 th birth in spring and their 224 piglets. The effect f farrwing seasn n stillbrn was fund t be significant (P<0.05). It was fund ut that the effect f birth seasn, parity, litter size n pre-weaning survival rate f piglets brned indifferent birth seasns was significant (P<0.05). It was determined that the effect f the birth seasn and litter size was significant in the grwth perfrmance f piglets (P<0.05). Keywrds: Litter Size, Grwth, Pig, Pregnancy Rate, Prgeny 1. INTRODUCTION In animal prductin, the fertility is determined accrding t the fllwing qualities; cnceptin rate, farrwing rate, litter size and farrwing-t-cnceptin interval (Yalcin, 1985). Ovulatin rate, embrynic survival rate and capacity f uterus effect the litter size (Tummaruk, et al., 2001). Farrwing seasn is ne f the factrs affect the farrwing rate, cnceptin rate (Tummaruk, et al., 2001), litter size and live brn (Xue, et al., 1994). Generally, care and nutritin cnditins fund t be effective n litter size, live brn (Thmas, et al.,1983), and it s knwn that imprvement f nutritin cnditins in pre-weaning and in pst-weaning increases the rate f farrwing (Vesseur, et al., 1997). Sme factrs affecting the survival rate are temperature stress, sw s nutritin during pregnancy, piglet nutritin, diseases, sw s aggressive behavirs twards piglets (Lay, 2002). In additin t this birth weight f piglets, litter size, parity f mther and birth seasn als affect the survival rate. There is a psitive crrelatin between birth weight and survival rate. The rate f survival rate increases accrding t the increase in birth weight (Thmas, et al.,1983; Milligan, et al., 2002). Nutritin during pregnancy has a determinative effect n litter size and birth weight. Especially fetus develpment is faster in the secnd semester f pregnancy; ideal nutritin cnditins in the secnd semester increases birth weight (Thmas, et al.,1983). What s mre birth seasn and litter size als effect birth weight and develpment (Xue, et al., 1994). There is a negative crrelatin between litter size and birth weight; as litter size increases, birth weight decreases (Tantasuparuk,

180 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3B2PB; pp: ). Male piglets birth weights are heavier than females but sex des nt have an effect n develpment (Knl, et all., 2002). 2. RESEARCH SIGNIFICANCE As prk meat is hardly cnsuming and als has very lw level f pig prducing due t the religin limitatin in Turkey, there are scarcely available studies n pig farming and especially, are almst n studies relating prductin perfrmance in pig. This study was aimed t investigate f prductin perfrmances f the mixed type sw breed, raising in limited number at the cmmercial farm in Turkey. 3. EXPERIMENTAL METHODS Data were cllected frm 2 birth seasns f a prductin year. A ttal f 84 sws gave birth fr the first, secnd and third times in autumn, number f piglets was 629. In spring, 30 sws gave birth fr the secnd, third and furth time (parity), number f piglets was 224 fr spring. During this study, nutritin and management cnditins were kept cnstant. Each the new birth sw and their piglets were hused in 2.0 x 2.20 m. individual bx during weaning perids. Fr sw nutritin; excess f kitchen materials, vegetables which were nt suitable t be sld in bazaar, ptates etc. were used. New brn piglets were purely feed with milk f their mther. In the study, fertility characteristics f sw, which farrwed twice (in autumn and in spring), like cnceptin rate, farrwing rate, littersize, still birth and live brn were calculated. In additin t this, survival rate and grwth perfrmances f piglets brne indifferent seasns was measured until 45 th day (untilpre-wening). 4. RESULTS AND DISCUSSION The fertility characteristics f sws during a prductin year were given in Table 1. White, it was fund ut that birth seasn effects stillbrn statistically (P<0.05). Table 1. Fertility characteristics f sws during a prductin year Parameter Autumn Spring Ttal Mean Mean Mean Mating Cnceptin Rate (%) Farrwing Rate (%) Ttal Brn/Litter Stillbirth/Litter 0.38 a 0.67 b 0.46 a,b, Means with different superscript in the same rw differ(p<0.05) In the study, it was fund ut that sws farrwed in spring had higher values f cnceptin rate, farrwing rate (Xue, et al., 1994) litter size (Xue, et., 1994; Tantasuparuk, et al., 2000) cmpared t sws farrwed in autumn. Althugh the abve characteristics were higher in spring births, the effect f birth seasn n cnceptin rate, farrwing rate and litter size was fund statistically insignificant. When spring and autumn was cmpared in terms f stillbirth, sws farrwing in spring had higher levels f stillbirth (Tantasuparuk, et al., 2000). Increasement f litter size per birth may increase the risk f stillbirth (Lay, 2002; Leenhuwers, et al., 1999). Sws parturiated in spring depending n higher litter size, stillbirth by cmpared with autumn was determined higher rates. Anther reasn why the stillbirth rate was high in spring was nutritin deficiency during pregnancy (Thmas, et al., 1983). 172

181 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3B2PB; pp: The survival rate f piglets until 45th day (end f weaning perid) accrding t birth seasn, sex, parity, litter size and cntrls amng grups are given in Table 2. Table 2. Survival rate (%) f piglets in different grwth perids Parameter Autumn Spring Male Females *p< th Days 30 th Days 45 th Days N % X 2 N % X 2 N % X 2 Seasn * 18.36* Gender Parity * * * Litter size Birth weight * * * * * * * When the survival rate f litters was evaluated at 45th day it was seen that spring-brne litters had a higher survival rate than the nes brne in autumn and the effect f birth seasn in terms f survival rate was statistically significant (Rehe and Kalm, 2000). What s mre, parity (Milligan, et al., 2002) and litter size (Thmas et al., 1983; Milligan et al., 2002) als affected the survival rate. Hwever, the survival rate culd be very lw wher the litter size was r less than (Tantasuparuk, et al., 2000). When the effect f birth weight n survival rate was evaluated, it was determined that survival rate was als increased, when birth weight was increased. The heaviest birth weight in litters had a lw survival rate due t maternal prperties. In the herd it was thught that, the survival rate f litters which brne in different seasns was lw because litters had nly milk until weaning (45th day) hwever the was nutritin deficiency in mthers, the temperature f litter size bxed was nt enugh (Yalçın, 1985; Lay, 2002). The effects f birth seasn, sex, parity and litter size n the birth weight f piglets n the15 th, 30 th and 45 th days and the mean value f minimum square rts f bdy weights are given in Table3. As a result f the study, it was fund ut that the mean value f birth weights f litter brn in autumn was higher than the litter brn in spring while. The reasn f different results was thught t riginate frm management-nutritin deficiency f sws

182 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3B2PB; pp: during pregnancy (Thmas, et al., 1983). In the study, the effect f birth seasn was fund significant n the 15th, 30th and 45th day bdy weights. The effect f parity (Vesseur, et al., 1997) n birth weight was significant while parity didn t affect birth weight f ther grwth interval (Milligan, et al., 2002). The effect f litter size (Rehe, 1999; Tummaruk, et al., 2001; Milligan, et al., 2002) n birth weight was significant while it had varius effects n ther grwth intervals (Milligan, et al., 2001). Table 3. Least square means and their standard errr f means (kg) fr live weight f piglets in different grwth perids Parameter Birth weight 15. Days 30. Days 45. Days Seasns Autumn 1.40±0.04 a 2.17±0.08 b 2.89±0.12 b 3.83±0.19 b Spring 1.29±0.03 b 2.38±0.07 a 3.24±0.12 a 4.67±0.16 a Male Females 1.37±0.03 a 1.32±0.03 b Sex 2.28± ± ± ± ± ±0.15 Parity ±0.03 b 2.40± ± ± ±0.03 a 2.39± ± ± ±0.04 b 2.28± ± ± ±0.09 ab 2.02± ± ±0.49 Litter ±0.08 a 1.97±0.19 cd 2.45±0.32 b 3.53±0.48 b ±0.05 a 2.67±0.10 a 3.20±0.16 a 4.37±0.24 ab ±0.04 bc 2.33±0.08 bc 3.17±0.12 a 4.58±0.18 a ±0.03 b 2.38±0.08 b 3.21±0.12 a 4.43±0.17 ab ±0.03 bc 2.45±0.08 b 3.17±0.12 a 4.33±0.17 ab ±0.04 c 2.18±0.09 cd 3.30±0.15 a 4.29±0.22 ab ±0.06 d 2.24±0.14 bcd 3.39±0.21 a 4.46±0.31 ab ±0.08 bcd 1.95±0.15 d 2.60±0.23 b 4.00±0.34 ab a, b, c, d; Means with different superscript in the same clumn differ (P<0.05) 6. CONCLUSION In this study, fertility characteristics f mix sw s survival rate, grwth perfrmances bred in cmmercial farm in Turkey during a prductin year is examined. In present study, it was cncluded that prductin, mixed- bred sw, can be imprvement with changed t betters feeding-management cnditins, and, currently mixes types sws was systematically bred t imprve with prlific bred. ACKNOWLEDGEMENTS This study was summarized frm the PhD Thesis, was supprted by the Research Fund f Istanbul University (Prject N:T-1260/ ). This part f this research was published in the jurnal Kafkas Universitesi Veteriner Fakültesi Dergisi. REFERRENCES Knl, E.F., Ducra, B.J., van Arendnka, J.A.M., and van der Lendea, T., (2002). Direct, Maternal and Nurse Sw Genetic 174

183 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3B2PB; pp: Effects n Farrwing, Pre-Weaning-And Ttal Piglet Survival. Livest Prd Sci,73: Lay, D.C.J., (2002). Manegemant Tips t Reduce Pre-Weaning Mrtalıty. NCSU Extensın Swine Husbandry. NCSU Extensin Swine Husbandry 25,1. Leenhuwers, J.I., Van Der Lende, T., and Knl, E.F., (1999). Analysis f Stillbirth in Different Lines f Pig. Livest Prd Sci, 57, Milligan, B.N., Fraser, D., and Kramer, D.L., (2001). Birth Weight Variatin in the Dmestic Pig: Effect n Offspring Survival, Weight Gain and Suckling Behavir. App Anim Behav Sci, 73, Milligan, B.N., Fraser, D., and Kramer, D.L., (2002). Within- Litter Birth Weight Variatin in the Dmestic Pig and Its Relatin t Pre- Weaning Survival, Weight Gain, And Variatin in Weaning Weights. Livest Prd Sci, 76, Rehe, R., (1999). Genetic Determinatin f Individual Birth Weight and Its Assciatin with Sw Prductivity Traits Using Bayesian Analyses. J Anim Sci, 77, Rehe, R. and Kalm, E., (2000). Estimatin f Genetic and Envirnmental Risk Factrs Assciated with Pre-Weaning Mrtality in Piglet s Usings Generalized Linear Mixed Mdels. Anim Sci, 70, Tantasuparuk, W., Lundeheim, N., Dalmn, A.M., Kunavngkrit, A., and Einarssn, S., (2000). Reprductive Perfrmance f Landrace and Yrkshıre sws in Thailand with special reference t seasnal influence and parity number. Therigenlgy, 54, Thmas, D.G.M., Beynn with D.G., Herbert, T.G.G., and Jnes, J.L., (1983). Repreductin in Pig. Animal Husbandry, Lndn. Tummaruk, P., Lundeheimb, N., Einarssna, S., and Dalina, A.M., (2001). Effect f Birth Litter Size, Birth Parity Number, Grwth Rate, Backfat Thickness and Age at First Mating f Gilts On Their Reprductive Perfrmance as Sws. Anim Reprd Sci, 66, Xue, J.L., Dial G.D., Marsh, W.E.A., and Davies, P.R., (1994). Multiple Manifestatins f Seasn n Reprductive Perfrmancef Cmmercial Swine. J Am Vet Med Assc, 204, Vesseur, P.C., Kemp, B., Den Hartğ, L.A., and Nrdhuizen, J.P.T.M., (1997). Effect f Split-weaning in First and Secnd Parity Sws n Sw and Piglet Perfrmance. Livest Prd Sci, 49, Yalcın, B.C., (1985). Genel Ztekni. Istanbul Univ Vet Fak Ztekni Anabilim Dalı Yayınları, Istanbul. 175

184 3 rd Internatinal Science Sympsium Status: Prceeding Bk ISS2018 (September 5-8, 2018) ID : B2PB Filiz Akdağ Bülent Teke Mustafa Uğurlu Firdevs Binli Önyay Ondkuz Mayıs University,, Samsun-Turkey filizakdag@mu.edu.tr; bteke@mu.edu.tr; mugurlu@mu.edu.tr; firdevs.nyay@mu.edu.tr Ömür Kçak İstanbul University, kcak@istanbul.edu.tr, İstanbul-Turkey THE RELATIONSHIPS BETWEEN UDDER TRAITS AND MILK COMPOSITION AND SUBCLINICAL MASTITIS IN KARAYAKA SHEEP ABSTRACT This study was carried ut t determine the relatinships between udder traits and milk cmpsitin and subclinical mastitis in Karayaka sheep. Fr this purpse, udder types were determined and udder and teat traits were measured in 32 Karayaka sheep. In additin, milk fat, prtein, lactse, dry matter cntents, freezing pint, smatic cell cunt (SCC) and ph were measured. The results f the study shwed that udder type had an effect n right and left teat length, right and left teat diameter and teat distance (P<0.05). In additin, udder type was fund t have an effect n lactse and ph (P<0.05). In additin, f the phentypic crrelatins between udder and teat traits, nly the crrelatin between RTL and SCC was fund t be significant (P<0.05). SCC was fund t have high phentypic crrelatins with fat, lactse (P<0.05), dry matter, prtein, freezing pint and ph (P<0.01). Keywrds: Sheep, Lactse, Udder Type, Smatic Cell Cunt 1. INTRODUCTION In sheep breeding, in the selectin fr high milk yield, yield recrds and pedigree infrmatin f sheep in additin t visual traits such as udder traits are utilized (Seker, et al., 2000). In sheep, udder traits are very imprtant in terms f dairy characteristics, adaptatin t machine milking (Makvicky, et al., 2014), lamb grwth and survival and udder health (Kaygisiz and Dag, 2017). In the assessment f udder traits, either direct measurements r linear scring methd based n the scring f visual traits f udder are utilized (Makvicky, et al., 2014). In the direct measurement f udder, the measurement f traits such as udder depth (UD), udder width (UW), udder circumference (UC), teat distance (TD), teat length (TL), teat diameter (TDM) and teat flr distance (TFD) are utilized (Ünal, et al., 2008). Udder type is determined with the visual assessment f sme mrphlgical characteristics f udder and teat (udder depth, degree f separatin f the 2 halves, and degree f suspensin f the udder, teat placement), nt based n measurement (Altinçekiç and Kyuncu, 2011). The traits which determine the quality f milk are fat, prtein, dry matter, lactse rates and SCC which make up the cmpsitin f milk and ph value which determines the acidity level f milk. In additin, these traits can als be assessed as an indicatr f diseases such as mastitis due t the damage in udder tissue (Akdağ, et al., 2017). Subclinical mastitis is a frm f mastitis n the udder tissue which des nt cause visible changes. In the diagnsis f

185 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3B2PB; pp: subclinical mastitis, Califrnia Mastitis Test (CMT) and indirect diagnsis methds such as smatic cell cunt (SCC) are utilized (Bastan and Salar 2016, Akdag et al. 2017). Since SCC methd is accepted t be the mst reliable methds in the diagnsis f subclinical mastitis, the limit values fr SCC in raw milk accrding t types f animals are determined legally. 2. RESEARCH SIGNIFICANCE) This study was carried ut t determine the udder traits, milk cmpsitin and smatic cell cunt (SCC) and ph f milk in Karayaka sheep and t determine the relatinships between udder type and udder traits and milk cmpsitin and subclinical mastitis. 3. EXPERIMENTAL METHODS The animal material f the study cnsisted f 32 Karayaka sheep in a private sheep farm which cnducted semi-intensive sheep breeding in Samsun prvince. Defining the udder type: The mrphlgical assessment f the udder was made in the sheep chsen fr the study and fur different types f udder were defined. The methd reprted by Ünal, et al., (2008) was used in defining the udder type. Udder types were defined as fllws: Type 1: Udder lbes are nn-segmented and teats are hrizntal Type 2: Udder lbes are slightly segmented and teats are hrizntal Type 3: Udder lbes segmented and teats are between hrizntal and vertical Type 4: Udder lbes segmented and teats are vertical r clse t vertical Measurements f udder and teat: Of the udder and teat traits, udder depth (UD), udder width (UW), udder circumference (UC), teat distance (TD), right teat-flr distance (RTFD), left teatflr distance (LTFD), right teat length (RTL), left teat length (LTL), right teat diameter (RTDM) and left teat diameter (LTDM) were measured. UD, UW, RTL, LTL, RTDM, LTDM were measured with digital calliper, RTFD and LTFD were measured with measurement stick, UC was measured with measuring type (Yüceer, et al., 2015). Milk ph value measurement: After the measurement f udder traits was cmpleted, the sheep were milked (while milking, different milking cntainers were used fr each teat) and at least 40ml milk samples were taken in 50ml plastic sample cntainers, separately frm each teat. In the milk samples taken, ph measurement was made by using glass electrde prtable ph meter (Therm Orin Star A1215). Determining milk cmpsitin and SCC: In rder t determine milk cmpsitin and SCC, milk samples f at least 40ml were taken separately frm bth udder lbes f each sheep at the end f milking and they were put in sterile milk sample cntainers. Chemical tablets (Micrtabs II), which inhibit micrbial grwth withut influencing milk cmpnents and SCC, were added in milk samples and milk samples were transprted t labratry under cld chain cnditins and they were analyzed. Cmbi 150 (Bentley) analysis device frmed with the integratin f smatic cell cunt device (Smacunt 150) and milk cmpnents measurement device (Bentley 150) which wrks thrugh Flw cytmetry analysis methd was used in milk analyses. 177

186 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3B2PB; pp: Statistical analyses: One-way ANOVA test prcedure was executed t cmpare traits in udder and teats f relating udder types. Besides, differences f means f the grups were examined by DUNCAN s multiple cmparisn test. Traits f the left and right teats were als cmpared with t-test.glm prcedures were used t study the effect f teat and udder type n milk cmpsitin, ph and SCC. The Duncan test was perfrmed t evaluate differences amng the grups. Pearsn crrelatins fr the relatinships f the udder type, udder traits, SCC, milk cmpsitin and ph were calculated. 4. RESULTS AND DISCUSSION The means f udder and teat traits f Karayaka sheep are presented in Table 1. In this study, means f the udder traits f Karayaka sheep were fund t be different frm the values reprted in researches cnducted in varius sheep breeds such as Ivesi (Dağ and Zulkadir, 2004), Kıvırcık, Tahirva and Karacabey Merins sheep (Altınçekiç and Kyuncu, 2011) and Sufflk (Martinez, et al., 2011). In additin, the means f teat traits (Table 1) were fund t be different frm the values reprted fr varius breeds such as Ivesi (Şeker, et al., 2000), Tuj, Mrkaraman (Kırmızıbayrak, et al., 2005, Sarı, et al., 2015), Lacaune (Makvicky, et al., 2014), Kıvırcık, Tahirva and Karacabey Merins sheep (Altınçekiç and Kyuncu, 2011), Anadlu Merins sheep (Dğan, et al., 2013). The reasns fr different means f udder and teat traits btained in this study and ther studies were the sheep used in the researches having different breeds (Kırmızıbayrak, et al., 2005, Martinez, et al., 2011, Makvicky, et al., 2014), different lactatin number (Altınçekiç and Kyuncu, 2011) and different lactatin perid (Fuente, et al., 1996, Martinez, et al., 2011). Table 1. Cmparisn f udder traits fr the udder type and teats (cm) (Mean ± S.E.) Traits Udder type 1 (n=11) 2 (n=13) 3 (n=4) 4 (n=4) Overall UD 12.68± ± ± ± ±0.25 UC 37.10± ± ± ± ±0.75 UW 9.95± ± ± ± ±0.39 RTL* 2.40±0.10a 2.41±0.16a 3.64±0.35b 3.92±0.75b 2.70±0.15 RTDM* 1.21±0.06a 1.23±0.08a 1.42±0.03a 2.05±0.33b 1.33±0.71 RTFD 30.25± ± ± ± ±0.56 TD * 16.65±0.77a 14.70±0.46ab 15.50±0.76a 13.03±0.83b 15.30±0.41 LTL* 2.29±0.12a 2.38±0.20a 2.95±0.33ab 3.81±0.76b 25.66±1.51 LTDM* 1.28±0.06a 1.23±0.06a 1.46±0.10a 2.10±0.20b 1.36±0.06 LTFD 29.45± ± ± ± ±0.53 Teats Right (n=32) Left (n=32) TL 2.70± ± ±0.5 TDM 1.33± ± ±0.06 TFD 30.50± ± ±0.5 *a, b; Different letters in the same rw and fr the same trait indicate a statistically significant difference (P<0.05) UD: Udder depth RTFD: Right teat-flr distance UC: Udder circumference TD: Teat distance UW: Udder width LTL: Left teat length RTL: Right teat length LTDM: Left teat diameter RTDM: Right teat diameter LTFD: Left teat-flr distance 178

187 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3B2PB; pp: When the effect f udder type n udder and teat traits were examined (Table 1), udder type was fund t have effects n teat lengths, teat diameter and teat distance (P<0.05). When cmpared with ther udder types, sheep with udder Type 4 were fund t have lnger and wider teats and less teat distance. Dğan, et al., (2013) reprted that udder type had an influence n right teat length, teat distance, teat-flr distance and frnt udder depth. Fuente et al. (1997) reprted that udder type affected teat size, udder depth, udder cnnectin and udder shape. Phentypic crrelatin cefficients between udder traits and milk cmpsitin based n udder types are presented Table 2. Table 2. Phentypic crrelatin cefficients between udder traits and type, milk cmpsitin Traits Udder Type Fat Prtein Lactse Dry matter Freezing Pint ph UD UC UW RTL 0.632** ** * 0.399* RTDM 0.589** ** * 0.391* RTFD * * 0.431* TD * 0.491* * LTL 0.546** * LTDM 0.620** ** * 0.465* LTFD Udder type * *; P<0.05; **P<0.01 UD: Udder depth RTFD: Right teat-flr distance UC: Udder circumference TD: Teat distance UW: Udder width LTL: Left teat length RTL: Right teat length LTDM: Left teat diameter RTDM: Right teat diameter LTFD: Left teat-flr distance When the phentypic crrelatin cefficients between udder type and udder traits were examined, it was fund that as the lcatin f teat advanced t vertical (Type 4) frm hrizntal (Type 1-2 and 3), teat distance decreased and there was increase between teat length and diameter. In parallel with this result, Fernandez, et al., (1997) reprted that in udders with vertical teat, teats were lng and as a result, teat was enlarged due t the accumulatin f milk n teat. A great number f factrs such as breed (Makvicky, et al., 2014), lactatin number (Akdağ, et al., 2017), lactatin perid (Martinez, et al., 2011) and udder health (Sarı, et al., 2015) are influential in the length and diameter f teats, that is, n their sizes. Hwever, different teat sizes in sheep within the same herd f a breed which have the same lactatin number and perid can be related with milk flw rate depending n the type f udder and udder type. Rvai, et al., (2004) reprted that in sheep with vertical teats, milking is easier and teat sizes differ based n milk yield and milk flw rate. When the effect f udder type n milk cmpsitin and ph was examined (Table 3), it was fund that udder type affected nly milk lactse and ph (P<0.05) and sheep with an udder Type f IV had lwer milk lactse and higher ph when cmpared with ther types. Unlike the results f this study, Dğan, et al., (2013) and Sarı, et al., (2015) reprted that milk fat, prtein, dry matter and lactse rates had clse values accrding t udder types and udder type did nt affect milk cmpsitin. When the cmpsitin f milk samples and ph taken frm the right and left teats were examined (Table 3), fat, prtein and dry matter and als freezing pint and ph were fund t be clse 179

188 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3B2PB; pp: (P>0.05). Kminakis, et al., (2009) reprted that milk cmpsitin was nt affected by teat traits. Table 3. Cmparisn f milk cmpsitin and ph fr the udder type and teats (Mean ± S.E.) Traits Udder Type Overall Fat (%) 9.27± ± ± ± ±0.04 Prtein (%) 5.68± ± ± ± ±0.31 Lactse (%)* 4.70±0.15ab 4.68±0.14ab 4.82±0.33a 3.99±0.26b 4.54±0.20 Dry Matter (%) 20.74± ± ± ± ±0.54 Freezing Pint 0 C 0.54± ± ± ± ±0.01 ph* 6.52±0.08a 6.68±0.08ab 6.42±0.17a 6.97±0.20b 6.65±0.07 Teats Right Left Fat (%) 8.14± ± ±0.34 Prtein (%) 5.77± ± ±0.23 Lactse (%) 4.67± ± ±0.09 Dry Matter (%) 19.55± ± ±0.42 Freezing Pint 0 C 0.537± ± ±0.006 ph 6.63± ± ±0.05 * a, b; different letters in the same rw and fr the same trait indicate a statistically significant difference (P<0.05) When the phentypic crrelatins f udder type with milk cmpsitin and ph were examined (Table 2); it was fund that udder type had a high crrelatin nly with lactse (P<0.05) and that decreases were fund in lactse with the changes in the psitining f teat frm hrizntal t vertical (frm Type 1 t Type 4). When the effects f udder type n milk cmpsitin and ph (Table 3) and the phentypic crrelatins between these traits are examined tgether (Table 2), it is thught that the changes in the milk f sheep which have Type 4 udder can be resulting frm subclinical mastitis because in this type f sheep (with vertical teat), there is a high pssibility f the teat t be injured (Rvai, et al., 2004). When the phentypic crrelatins between udder traits and milk cmpsitin and ph were assessed independently f udder type (Table 2); it was fund that as RTL and RTDM increased and teats were clser t the flr, there was an increase in ph (P<0.05) and a decrease in milk lactse (P<0.01) and freezing pint (P<0.05). A similar relatin was fund between LTL and LTDM lactse (P<0.05); between LTDM and freezing pint and ph (Table 2). Envirnmental factrs such as husbandry and feeding, lactatin number, lactatin perid, seasn, milking number, gestatin and udder health and gentype are knwn t affect milk cmpsitin. This study was cnducted n a sheep herd f Karayaka with the same lactatin number, lactatin perid, husbandry and feeding cnditins which were milked nce a day and the influence f a great number f envirnmental factrs and genetic factrs which can affect milk cmpsitin were eliminated. Thus, when the relatinships between udder traits and milk cmpsitin were assessed, despite the change in teat traits, the increase in ph values and the decrease in milk lactse and freezing pint can be related with udder health, that is, mastitis. Indeed, anther result f this study, high crrelatins fund between SCC and lactse, freezing pint and ph (Table 5) supprt this result. In sme f the studies cnducted previusly, it has been reprted that the decrease in milk lactse (Sharma, et al., 2014) and freezing pint (Akdağ, et al., 2017, Cabni, et al., 2017) and the increase in ph value (Cabni, et al., 2017) can be accepted as an indicatr f subclinical mastitis. When the milk SCC values were cmpared accrding 180

189 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3B2PB; pp: t udder types and teats (Table 4), the SCC values taken frm right and left teats and the SCC f sheep with different udder types were fund t be clse (P>0.05). When the phentypic crrelatins between SCC and udder traits were examined (Table 5), SCC was fund t have high psitive crrelatin with RTL (P<0.05) and mderate psitive crrelatin with teat traits ther than LTFD. Table 4. Cmparisn f SCC fr the udder type and teats (Mean ± S.E.) Traits SCC Udder Type ± ± ± ±0.35 Teats Right 1.75±0.21 Left 2.06±0.24 Overall Mean * 1.90±0.16 Overall Mean ** *SCC=lg 10 SCC; ** SCC=SCCx10 3 In line with these results, it can be said that in parallel with the increase in teat sizes, SCC value als tends t increase. Similar t the results f this study, Fernandez, et al., (1997) reprted that there will be an increase in the SCC cunt f sheep which have lng teats. Smatic cell is fund naturally in milk and it is accepted as a significant indicatr f milk quality and udder health (Li, et al., 2014). Thus, smatic cell cunt is utilized in the quality f milk and dairy prducts and in differentiating between healthy udder lbes and lbes with mastitis (Bastan and Salar, 2016). In this study, average SCC level f sheep in ne millilitre was fund as (Table 4). In previus studies cnducted n different sheep breeds, SCC value in millilitre was fund as x10 3 by Leitner, et al., (2003) and between (lg SCC/ml) by Abdelgawad, et al., (2016). In Karayaka sheep, Kiper and Alkan (2016) reprted that SCC differed between /ml fr the first fur lactatins. SCC can differ as a result f many factrs such as the animals breed, lactatin perid and number, husbandry cnditins, seasn, milking interval, sampling time, stress and trauma (Li et al. 2014). When the phentypic crrelatins between SCC s milk cmpsitin and ph are examined (Table 5); it can be understd that parallel with the increase in SCC, there will be an increase in fat, prtein, dry matter and ph, while there will be a decrease in freezing pint and lactse. This result shws that milk cmpsitin and ph are related with SCC in sheep and these characteristics can be used in the diagnsis f subclinical mastitis. Cabni et al. (2017) reprted that in milk with high SCC, fat, prtein and ph were higher and freezing pint was lwer when cmpared with milk with lw SCC. 181

190 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3B2PB; pp: Table 5. Phentypic crrelatin cefficients between SCC and ph, milk cmpsitin, udder traits and type Traits SCC Udder-Teat UD UC UW RTL 0.451* RTDM RTFD TD LTL LTDM LTFD Udder Type Milk cmpsitin Fat 0.336* Prtein 0.663** Lactse * Dry Matter 0.295* Freezing Pint ** ph 0.615** *P<0.05; **P<0.01 SCC= lg 10 SCC UD: Udder depth UC: Udder circumference UW: Udder width RTL: Right teat length RTDM: Right teat diameter RTFD: Right teat-flr distance TD: Teat distance LTL: Left teat length LTDM: Left teat diameter LTFD: Left teat-flr distance 6. CONCLUSION As a cnclusin, it can be said accrding t the results f this study that udder type affects teat sizes, milk lactse is lwer and ph is higher in sheep with vertical teat and the prbability f mastitis in these kinds f udder type (Type 4) can be higher. In additin, parallel with the increase in teat sizes, SCC has been fund t tend t increase and that there may be changes in milk cmpsitin and ph based n the increase in smatic cell cunt. In the present study, the SCC can be seen t be far belw the threshld value recmmended in studies abut average SCC fr Karayaka sheep and the legal threshld value accepted by the USA. ACKNOWLEDGEMENTS This research was supprted by the Research Fund f Ondkuz Mayıs University (Prject Number: PYO.VET ). REFERRENCES Abdelgawad, A.R., Rvai, M., Caja, G., Leitner, G., and Castill, M., (2016). Evaluating cagulatin prperties f milk frm dairy sheep with subclinical intramammary infectin using near infrared light scatter. A preliminary study. Jurnal f Fd Engineering 168: Akdağ, F., Uğurlu, M., Gürler, H., Teke, B., and Kçak, O., (2017). The relatinships between udder traits and milk yield, milk cmpsitin, and subclinical mastitis in Jersey cws. Large Animal Review 23(6):

191 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3B2PB; pp: Altınçekiç, S.O. and Kyuncu, M. (2011). Relatinship between udder measurements and the linear scres fr udder mrphlgy traits in Kivircik, Tahirva and Karacabey Merin ewes. Jurnal f the Faculty f Veterinary Medicine Kafkas University 17(1): Bastan, A. and Salar, S., (2016). Kyun ve keçilerde mastitis. Turkiye Klinikleri Jurnal f Veterinary Science Obstetrics Gyneclgy-Special Tpics 2(1):9-17. Cabni, P., Manis, C., Ibba, I., Cntu, M., Crne, V., and Scan, P., (2017). Cmpsitinal prfile f vine milk with a high smatic cell cunt: A metablmics apprach. Internatinal Dairy Jurnal 69: Dag, B., and Zulkadir, U., (2004) Relatinships amng udder traits and milk prductin in unimprved Awassi sheep. Jurnal f Animal and Veterinary Advances 3(11): Dgan, S., Aytekin, I., and Bztepe, S., (2013). Anadlu Merinsu Kyunlarda Meme Tipleri İle Meme Özellikleri Süt Verimi ve Bilesenleri Arasındaki İliskiler. Tekirdağ Ziraat Fakültesi Dergisi 10(2): Fernandez, G., Bar, J.A., De La Fuente, L.F., and San Primitiv, S., (1997). Genetic parameters fr linear udder traits f dairy ewes. Jurnal f Dairy Science 80: Fuente, L.F., Fernandez, G., and San Primitiv, F., (1996). A linear evaluatin system fr udder traits f dairy ewes. Livestck Prductin Science 45(2-3): Kaygisiz, A. and Dağ, B., (2017). Elit Ivesi Kyunlarında Meme Tipinin ve Bazı Çevre Faktrlerinin Süt Verimine Etkisi. KSÜ Dga Bilimleri Dergisi 20(4): Kiper, I., and Alkan, S., (2016). Karayaka irki kyunlarda laktasyn sayisinin sut verimine ve sut zelliklerine etkileri. Mediterranean Agricultural Science 29(3): Kirmizibayrak, T., Aksy, A.R., Saatci, M., and Tilki, M., (2005). Tuj ve Mrkraman Kyunların Süt Verimi ve Meme Ozellikleri İle Bu Ozellikler Arasindaki Ilişkiler. Kafkas Universitesi Veteriner Fakultesi Dergisi 11(1): Kminakis, A.P., Papavasiliu, D., and Rgdakis, E. (2009). Relatinships amng Udder Characteristics, Milk Yield and, Nn- Yield Traits in Frizarta Dairy Sheep. Small Ruminant Research 84: Leitner, G., Chaffer, M., Caras, Y., Ezra, E., Kababea, D., Winkler M., Glickman, A., and Saran, A. (2003). Udder infectin and milk smatic cell cunt, NAGase activity and milk cmpsitin-fat, prtein and lactse-in Israeli-Assaf and Awassi sheep. Small Ruminant Research 49: Li, N., Richux, R., Butinaud, M., Martin, P., and Gagnaire, V. (2014). Rle f Smatic Cells n Dairy Prcesses and Prducts: A Review. Dairy Science Technlgy 94: Makvicky, P., Nagy, M., and Makvicky, P., (2014). The Cmparisn f Ewe Udder Mrphlgy Traits f Imprved Valachian, Tsigai, Lacaune breeds and their crsses. Mljekarstv 64(2): Martinez, M.E., Caldern, C., de la Barra, R., de la Fuente, L.F., and Gnzal, C., (2011). Udder Mrphlgical Traits and Milk Yield f Chilta and Sufflk Dwn Sheep Breeds. Chilean Jurnal f Agricultural Research 71(1):

192 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3B2PB; pp: Rvai, M., Thmas, D.L, Berger, Y., and Caja, G. (2004). Udder Mrphlgy and Effects n Milk Prductin and Ease f Milking in Dairy Sheep. Great Lakes Dairy Sheep Sympsium Nvember Sari, M., Yılmaz, I., and Onk, K., (2015). Effects f Lactatin Stage, lactatin Order and Udder Types n Udder Traits and Cmpsitin f Milk in Tuj Ewes. Ankara Universitesi Veteriner Fakultesi Dergisi 62: Seker, I., Kul, S., and Bayraktar, M., (2000). Ivesi ve Ost-Friz x Ivesi melezi (F 1 ) Kyunlarda Linear Meme Özellikleri ve Bunlar İle Süt Verimi Arasındaki İliŞkiler. Lalahan Hayvancılık Araştırma Enstitüsü Dergisi 40(2): Sharma, D., Singh, S.K, Srivastava, M., Sachan, P., Srivastava, A., and Singh, A.P., (2014). Evaluatin f Metablic Status and Milk Cmpsitins f Indigenus Cattle with Subclinical Mastitis and Its Ameliratin by Nutritinal Supplementatins. Indian Jurnal f Animal Science 84(8): Unal, N., Akçapinar, H., Atasy, F., Yakan, A., and Uğurlu, M., (2008). Bafra Kyunlarında Bazı Meme Özellikleri ve Kuzularda Büyüme İle Bu Ozelliklerin Farklı Süt Kntrl Yöntemleriyle Tespit Edilen Süt Verimi ve Sağım Özellikleriyle Fentipik Krelasynlari. Ankara Universitesi Veteriner Fakultesi Dergisi 55: Yuceer, B., Ünal, N. and Ozbaser, F.T., (2015). Halk Elinde Ekstansif Kşullarda Yetiştirilen Sakız X Akkaraman G1 Kyunlarda Süt Verimi ve Bazı Kalite Ozellikleri. Lalahan Hayvancılık Araştırma Enstitusu Dergisi 55(1):

193 3 rd Internatinal Science Sympsium Status: Prceeding Bk ISS2018 (September 5-8, 2018) ID : C8PB Şeyda Yıldırım, Hakan Baydur, Gülten Uçan Manisa Celal Bayar University, Manisa-Turkey yildirim.seyda@gmail.cm; hakan.baydur@gmail.cm; gulten.ucan@gmail.cm DENETİMLİ SERBESTLİK SÜRECİNDEKİ KİŞİLERİN ÖZETKİLİLİK-YETERLİK VE YAŞAM KALİTESİ VE DOYUMLARINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER ÖZ Bu araştırmanın amacı, denetimli serbestlik sürecindeki bireylerin işgücüne katılma kararını etkileyen özetkililik-yeterlik, yaşam dyumu ve yaşam kalitesi düzeylerini ve ilişkili faktörleri belirlemektir. Denetim süreci takip edilen 99 kişi araştırmanın örneklemini luşturmaktadır. Araştırmada kullanılan veri tplama araçları, bireylerin ssy-demgrafik özelliklerini içeren anket frmu ile bir dizi ölçekten luşmaktadır. Bu ölçekler; öz etkililik-yeterlik ölçeği, beş faktörlü kişilik ölçeği, algılanan ssyal destek ölçeği, yaşam dyumu ölçeği ve yaşam kalitesi ölçeğidir. Katılımcıların yaş rtalaması dir. Denetime tabi lma nedenleri en çk %22.9 ile madde kullanımı, %19.8 ile hırsızlıktır. Yapılan istatistiksel analizde suç türü ve diğer ssy-demgrafik özelliklerle özetkililikyeterlik, yaşam dyumu ve yaşam kalitesi arasında anlamlı ilişkiler bulunmazken, kişilik özellikleri ve algılanan ssyal desteğin alt byutları arasında anlamlı ilişkiler bulunmuştur. Bu nedenle denetim sürecindeki bireylerin istihdama kalıcı biçimde katılmasını hedefleyen ssyal hizmet uygulamalarında, güçlendirici bireysel uygulamaların yanı sıra ailelerin de sürece dahil edilmesini sağlayacak uygulamaların yürütülmesi önerilmektedir. Anahtar Kelimeler: Denetimli Serbestlik, Özetkililik-Yeterlik, Yaşam Kalitesi, Yaşam Dyumu, Ssyal Hizmet AFFECTING FACTORS OF SELF-EFFICACY, LIFE SATISFACTION, QUALITY OF LIFE OF PERSON IN THE PROBATION PERIOD ABSTRACT The purpse f this study is t determine the self-efficacy, life satisfactin, quality f life and related factrs that affect the participate decisin in the wrkfrce f individuals in the prbatin prcess. 99 peple fllwed the audit prcess cnstitute the sample f the study. Data cllectin tls used in the research cnsists f descriptive questinnaire and a series f scales. These scales are self-efficacy-cmpetence scale, five-factr persnality scale, perceived scial supprt scale, life satisfactin scale and quality f life scale. The mean age f the participants was Amng the reasns f prbatin are substance use with 22.9%, theft with 19.8%. In the statistical analysis, there were n significant relatinships between the type f crime, ther sci-demgraphic characteristics, selfefficacy-efficacy, life satisfactin and quality f life. Significant relatinships were fund between persnality traits and perceived scial supprt subscales. Therefre, in scial service practices aiming permanent participatin t wrkfrce f individuals in the prbatin prcess, it is recmmended t implement practices that will invlve families in additin t strengthening individual practices. Keywrds: Prbatin, Life Quality, Life Satisfactin, The Self-Efficacy-Efficacy, Scial Wrk 185

194 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C8PB; pp: GİRİŞ (INTRODUCTION) Suç, tplumsal yaşamı lumsuz etkileyen ve ağır maliyetleri lan önemli bir srundur. Suç eylemlerinin yaygınlaşması ve suçlu sayısının artması tplumsal barış ve huzur rtamını lumsuz yönde etkilerken sisteme duyulan inancın azalmasına, tplumun devamlılığı sağlayan bağların zayıflamasına ve krunma güdüsü ile bireysel çıkarların tplumsal yararın önüne geçtiği katik bir rtamın dğmasına neden lur. Bu durum, sadece suçu işleyeni ya da suç eyleminin mağdurlarını ilgilendirmez; ssyal plitikalar yluyla önleyici, kruyucu, cezalandırıcı ve destekleyici nitelikte birçk düzenleme yapılmasını gerektirir. Mdern ceza hukuku anlayışı gereği suçla mücadelede kullanılan ceza infaz kurumları sadece tplumu suça karşı krumayı amaçlamaz, hükümlüyü yeniden suç işlemesini engelleyecek şekilde güçlendirmeye yönelik tedbirler alınmasını, meslek edindirme ve eğitim gibi hizmetlerin de hükümlüye sunulmasını gerektirir. Denetimli serbestlik, suç işleyen hükümlülerin tplum içerisinde kalarak üretken bireyler haline gelmesini sağlayan etkili bir hizmet mdelidir. Hürriyeti bağlayıcı cezanın infaz edildiği cezaevlerinden farklı larak bu hizmet öncelikle eski hükümlünün tplumsal yaşama uyumlu ve etkin biçimde katılabilmesini amaçlayan faaliyetleri içerir. Denetimli serbestlik, hükümlü ve eski hükümlülerin rehabilitasynunu, tplumsal yaşam içinde etiketlenme ve dışlanmanın etkisini en aza indirerek örselenmeden var labilmelerini bu sayede suçun tekrarını önlemeyi amaçlayan bir anlayışının ürünüdür. Suçu işleyenlere özgürlükten men cezası yerine mahkeme tarafından atanan bir görevlinin denetim, gözetim ve desteği yardımı ile yeniden tpluma uyumlu bir vatandaş haline gelme fırsatı vermektedir (Raynr, 2014). Psikssyal destek hizmetleri ile birlikte hükümlüye sunulması halinde suç işleyeni cezalandırmayı ve tplum dışında tutmayı amaçlayan cezaevi sisteminden daha yararlı bir uygulama örneğidir. Tplumsal yaşamdan dışlanmaya neden lan eski hükümlü etiketi ile başa çıkmak sn derece güçtür ve suç işleyenlerin daha ağır psikssyal srunlar yaşamalarına, eski çevrelerine dönerek suçu yinelemelerine neden lmaktadır. Suç işleyen bireylerin tplumsal yaşama yeniden uyum sağlayabilmeleri için ön kşul kendilerinin ve ailelerinin eknmik açıdan ihtiyaçlarını karşılamalarını mümkün kılacak istihdam lanaklarına ulaşabilmeleridir. Çünkü mahkum psikljisinin işsizliğe bağlı srunlar ile birleşmesi yeniden suç işlenmenin gerekçesi haline gelebilmektedir (Freudenberg, Daniels, Crum, Perkins, and Richie, 2005). Bireylerin kendilerine duydukları özsaygıyı arttıran önemli etkenlerinden biri çalışma yaşamında yer almaları ve başarılı lmalarıdır. Eski hükümlülerin maruz kaldıkları etiketleme ve ssyal dışlanmadan krunmaları ve tpluma yeniden kazandırılabilmeleri için cezanın infazı sırasında istihdamlarına yönelik tedbirler alınması gerekmektedir. Çünkü yapılan çalışmalar ssyal güvenceden mahrum ve çğu yksulluk sınırında yaşayan, ailelerinin ve kendilerinin bakım ihtiyacını karşılayamayan eski hükümlülerin daha klay yaşama lanaklarını değerlendirerek eski çevrelerine geri döndüklerini ve suçu tekrar ettiklerini göstermektedir (SEU, 2002). Diğer yandan işverenlerin eski mahkumlara yönelik önyargılı ve dışlayıcı tavırları iş bulma sürecinin uzamasına neden lmakta, hükümlülerin tpluma uyum sağlama sürecini uzatmaktadır. Bu durumda kişi hem çevresi tarafından dışlanma hem de kendini gerçekleştirebileceği uygun kşullara sahip lamadığı için özgüvenini kaybetme riski ile karşı karşıya kalmaktadır. Hükümlülerin suça sürüklenmesine neden lan çevreden uzaklaşarak yeni destekleyici sistemler içerisine girebilmeleri için iş lanaklarının yaratılması 186

195 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C8PB; pp: önemlidir. Denetimli serbestlikten yararlandığı süreçte hükümlüye, insan nur ve değerine yakışır yaşam kşullarının sağlanması ya da bu kşulları elde edebilecek bilgi ve becerilerin kazandırılması ve uygun istihdam kşullarının yaratılması halinde suç davranışının tekrar etmesinin önüne geçilebilir. Literatüre bakıldığında cezaevinden tahliye lmuş veya suça karışmış kişilerin suça yönelmesinde etkili lduğu düşünülen mesleki bilgi ve beceriye sahip lmama durumunu kanıtlayan birçk bilimsel çalışmaya rastlanmaktadır. Bilgiç'in 2012 yılında yaptığı araştırmada 28 ildeki 32 ceza infaz kurumunda bulunan 3555 mahkumla görüşülmüş ve tahliye snrasında şu srunları yaşayacaklarını düşündükleri görülmüştür: İşsizlik (%65.8), tpluma uyum sağlayamama (%31.2), psikljik srunlar (%31.2), aile ve tplum tarafından dışlanma (%30.5), yeniden suç işleme (%24.8), hasımlarının intikam hırsı ile can güvenliğini tehdit etmesi (%13). Aynı araştırmada mahkumlara devletten ne bekledikleri srulduğunda ise, %67.3 ile sabıkanın silinmesi ilk sırayı alırken, %60.3 ile iş ikinci sırada yer almakta, iş kurmak için kredi yardımı %52.9 ile üçüncü sırada, başka bir ilde yaşamak için maddi destek %20.5 ile dördüncü sırada, rehabilitasyn/iyileştirme ise %13.8 ile beşinci sırada yer almaktadır. Söz knusu araştırmada İzmir İlinde hükümlü bulunan 250 kişi suç işleme nedenlerini, %33.4 ranında işsizlik/parasızlık, %33.2 düzeyinde arkadaş çevresi, %19.6 ranında ailevi srunlar şeklinde sıralamıştır. Bu bağlamda suç işlemede etkili iki husus öne çıkmaktadır. Bunlar; işsizlik ve arkadaş çevresidir. Araştırmada daha önce srulan suç işleme üzerinde etkili lan faktörler arasında %33.4 ile işsizlik/parasızlık seçeneği işaretlenmiştir. İşi veya yeterli geliri lmayan kişiler sabıkalı luşları nedeniyle tahliye snrası iş bulmakta zrlanmaktadırlar (Bilgiç, 2012). Kızmaz ın hükümlü bireylerle yaptığı çalışmaya bakıldığında da hükümlülerin yaklaşık 2/3 ünün ilkkul mezunu ya da ilkkul eğitimin dahi almadığı, önemli bir ranının da düşük öğrenim düzeyine tekabül eden mesleklerde yğunlaştıkları görülmektedir (Kızmaz, 2004). Eski hükümlülerin iş yaşamına katılmasının önündeki en önemli engellerden biri yeterli mesleki eğitime sahip lmamalarıdır. Genellikle mesleki yeterlilik sağlayacak bir eğitimden geçmemiş ldukları için daha çk niteliksiz insangücü larak değerlendirildiklerinden iş yaşamında dezavantajlı bir duruma düşmektedirler. Ülkelerin gelişmesinde ve kalkınmasında sanayileşmenin temel unsuru lan bilgi, beceri ve iş alışkanlıklarına sahip yüksek verimi gerçekleştirecek vasıflı insan gücünün yetiştirilmesi gerekmektedir. Nitelikli işgücünün bilgi ve becerisi, eknmik kalkınmanın önemli bir unsurudur. Meslek eğitim bir taraftan genç insanlara başarılı bir meslek edindirme ylu, diğer taraftan eknmiye nitelikli işgücü yetiştirmenin önemli bir aracıdır. Mesleki eğitim bir kimsenin geçimini sağlamak için gerekli lan mesleki bilgi, beceri ve davranışları kazandırır (Kçak and Altun, 2010). Bu nedenle mesleki eğitime sahip lmama ve yeni eğitim lanaklarından faydalanamama hükümlü istihdamını lumsuz etkileyen etkenlerinden biri larak kabul edilebilir. Diğer yandan işverenlerin eski mahkumlara yönelik önyargılı ve dışlayıcı tavırları iş bulma sürecinin uzamasına neden lmakta hükümlülerin tpluma uyum sağlama sürecini uzatmaktadır. Bu durumda kişi hem çevresi tarafından dışlanma hem de kendini gerçekleştirebileceği uygun kşullara sahip lamadığı için özgüvenini kaybetme riski ile karşı karşıya kalmaktadır. Hükümlülerin suça sürüklenmesine neden lan çevreden uzaklaşarak yeni destekleyici 187

196 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C8PB; pp: sistemler içerisine girebilmeleri için de hükümlüler için iş lanaklarının yaratılması önemlidir. Eski hükümlünün tekrar eski rtamına dönmesi, nu suça iten şartlarla yeniden yüz yüze gelmesi, tplumsal ve duygusal srunları çözmede, bir iş bulma, barınma gibi temel ihtiyaçlarını karşılamakta desteksiz bırakılması; çevresi ve ailesi tarafından dışlanması, hasımı lanların sürekli tedirginlik ve endişe içinde bulunması gibi durumlar, çğu kez nun yeniden suç işleyerek cezaevine dönmesi ile snuçlanmaktadır. Kızmaz ın 40 mükerrer suçlu ile yaptığı alan araştırmasında; Suçlulara "cezaevinden çıktıktan snra, sizi en çk krkutan şey nedir?" şeklinde bir sru srulmuştur. Suçluların %25'i kendilerini krkutan hiçbir şeyin lmadığını, %25 i özellikle işsiz kalmayı kendileri açısından bir prblem larak gördüklerini geri kalan kesimin de özellikle suçlu bireylerle yeniden birlikte lma, suç işleme, tutuklanma ve infazı yanma gibi unsurları, tahliye snrasına ilişkin karşılaşabilecekleri srunlar larak gördüklerini belirtmiştir. Aynı araştırmada tekrar suç işleme nedenleri larak; "tplumdan dışlamış lma", "çevrenin lumsuz bakışları", "cezaevinden parasız çıkma ve yardım edecek kimsenin lmayışı", "işsiz kalma", "arzuladıkları bir iş bulamama", "sabıkalı lma", "cezaevi yaşamının yarattığı alışkanlık", "dışarıya ayak uyduramamak", "parasızlık", "cezaevi dışındaki hayal kırıklığı", "suç işlemeyi alışkanlık edinmiş lmak" gibi nedenler sıralanmıştır (Kızmaz, 2004). Denetimli serbestlikten yararlanan ya da eski hükümlü lanlar ile ilgili önemli bir diğer srun uygun iş kşullarına sahip lsalar bile işe/örgüte bağlılık düzeylerinin düşük lması ve bu nedenle kısa süre içinde işlerinden ayrılmalarıdır. Bireylerin işte kalma niyetini etkileyen unsurlar kişisel özellikler, özetkililik-yeterlik düzeyi (Sherer and Adams, 1983; Gözüm ve Aksayan, 1999), iş ve yaşam dyumu (Uyguç, Arbak, Duygulu, ve Çıraklar, 1998; Telef, 2011) ya da yaşam kalitesi (Erdem, 2010; Demir, 2011), örgütsel bağlılık (Meyer and Allen, 1997; Durna ve Eren, 2005), iş mtivasynu (Çakar ve Ceylan, 2011) gibi bireyin psikljik durumu ile ilişkili labileceği gibi çalışan devir hızı, iş piyasalarının durumu gibi tplumsal kşullarla da ilişkili labilir. Suçun önlenebilmesi ve suç işleyenin yeniden tplumsal yaşama uyumlu bir birey haline gelebilmesi için iş dyumunun, mtivasynunun ve işte kalma süresinin arttırılması gerekmektedir. Denetimli serbestlik süreci işe bağlılığı ve iş mtivasynunu yükseltecek nitelikte psikssyal destek hizmetlerinin sunulması için de lanak yaratabilir. Denetimli serbestlikten yararlanan hükümlüler ile eski hükümlülerin işe bağlılık ve öz etkililik-yeterlik düzeyleri arasındaki ilişki lup lmadığının, kişilik özellikleri ve diğer ssy-demgrafik değişkenlerin işte kalma niyetini etkileyip etkilemediğinin ve tüm bu unsurların yaşam dyumu ve yaşam kalitesi ile ilişkisi lup lmadığının incelenmesi gerekmektedir. 2. ÇALIŞMANIN ÖNEMİ (RESEARCH SIGNIFICANCE) Literatüre bakıldığında denetimli serbestlikten faydalanan bireylerin işe başlama ve işe devamlığı etkileyen faktörleri rtaya kaymayı amaçlayan bir çalışmaya rastlanmamıştır. Bu özelliği ile çalışma literatüre yapacağı katkı açısından önemlidir. Bu knudaki literatür eksikliği çalışmanın bulgularının karşılaştırılabileceği araştırmaların yetersizliği nedeniyle tartışma luşturmayı güçleştirmektedir. Ancak bu çalışmadan elde edilen bulguların bundan snra bu knuda araştırma yapacak araştırmacıların hangi alanlarda çalışmalarını yğunlaştırılması gerektiği ile ilgili fikir elde etmelerine katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Bunun yanında bu 188

197 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C8PB; pp: araştırmadan elde edilen bulgular ışığında Denetimli Serbestlik Müdürlüğü nün takibi altında lan ve iş başvurusunda bulunan hükümlülerin ssy-demgrafik ve kişilik özellikleri tespit edilerek denetim sürecinde gerçekleştirilecek ssyal hizmet müdahalesine rehberlik edecek bilimsel verilere ulaşıldığı düşünülmektedir. Aynı zamanda söz knusu kişilerin özetkililik-yeterlik, yaşam kalitesi ve yaşam dyumuna etki eden faktörlerin rtaya knmasıyla kişilerin ssyal işlevselliğinin önündeki engellerin rtadan kaldırılmasına yönelik uygulamalar planlanması mümkün lacaktır. 3. DENETİMLİ SERBESTLİK VE SOSYAL HİZMET (PROBATION AND SOCIAL WORK) Suça karışmış birey suç öncesinde ssyal işlevselliğini kaybettiği için suça bulaşmakta ve suç layından snra da cezai yaptırımlarla birlikte ssyal işlevselliğini daha da fazla kaybetmekte, tplum içindeki rl ve fnksiynlarını yerine getirememektedir. Bu nktada cezanın cezaevinde ya da denetimli serbestlik sürecinde infaz edilme aşamasında yapılacak müdahale kişinin ssyal işlevselliğini yeniden kazanmasını sağlayacak çalışmaları içermektedir. Bu nktada gerçekleştirilecek ssyal hizmet müdahalesi bireyin tpluma yeniden ryantasynunu sağlama ve kendini gerçekleştirmesi için uygun rtamın luşturulması amacı taşımaktadır. Kut a (1992) göre ssyal hizmet mesleğinin etkinlik dağı bireyin tplumsal işlevselliği ve çevresi ile lan etkileşimidir. Mesleğin amacı, fnksiynları, ahlaki değerleri ve yöntemleri müdahale dağının belirleyicileridir. Birey-çevre etkileşimi temelinde bireyin ssyal işlevselliği ve çevresiyle lan etkileşimini lumsuz larak etkileyen srunları çözümlemeyi ya da bunları lumlu larak etkileyebilecek kaynakların verimliliğini arttırmayı amaç edinen ssyal hizmet mesleğinin dağı, tüm ilişkileriyle insandır. Müdahale dağı ise insanın işlevselliğidir. Kut un da ifade ettiği gibi bu süreçte gerçekleştirilecek ssyal hizmet müdahalesinin dağı her ne kadar hükümlü ise de hükümlüyü yalnız başına ele almak yeterli değildir. Çevresi içinde birey anlayışı ile hükümlü ailesi ve ssyal çevresiyle birlikte ele alınarak müdahalelerin çk byutlu bir şekilde mikr, mezz ve makr byutlarda yürütülmesi gerekir. Suçluluk alanında çalışan ssyal hizmet uzmanının rlleri; kabul ve izleme, teşhis ve sınıflandırma, danışmanlık, tedavi ve tahliye planlamasını içermektedir. Ssyal hizmet uzmanları, müracaatçıyı hem sruna hem de çözüme katkı veren geniş ssyal sistemin bir parçası larak görürler. Bu anlamda ekip çalışması ve tplum kaynaklarıyla bağlantı kurma, ssyal hizmet uzmanının ayırıcı becerileri lmaktadır. Ssyal hizmet uzmanları müracaatçının davranış değişiminde lduğu kadar, aile ve ssyal çevreyle ilişkileri, ceza ve adalet sisteminin iyileştirilmesi knularında da etkili çalışmalar yapar (Netherland, 1971; aktaran: Duyan, Özgür Sayar ve Özbulut, 2008: ). Denetimli Serbestlik Müdürlüğü nde görev yapan ssyal çalışmacı, psiklg, ssylg ve öğretmenle birlikte Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliği ne göre Denetimli Serbestlik Uzmanı larak adlandırılır ve yönetmeliğe göre denetimli serbestlik uzmanının görevleri şöyledir: Denetimli serbestlik uzmanı, hükümlülerin iyileştirilmesi ve tpluma kazandırılmalarına yönelik denetim planında belirlenen çalışmaları yürütmekle yükümlüdür. Denetimli serbestlik uzmanının görevleri şunlardır: Yükümlülerle bireysel görüşmeler yapmak ve grup çalışmalarını yürütmek. 189

198 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C8PB; pp: Yükümlülerin bş zamanlarının yapılandırılmasına yönelik eğitsel ve ssyal çalışmaları diğer kurumlarla iş birliği içinde yürütmek. Yükümlülerin; iyileştirilme süreçlerini izlemek ve yükümlünün durumu hakkında vaka srumlusunu sözlü ya da gerektiğinde yazılı larak bilgilendirmek. Ssyal araştırma rapru hazırlamak. Gerektiğinde hizmetler listesinin luşturulmasında görev almak. Yükümlülerin risk ve ihtiyaçlarının değerlendirilmesi ile denetim planlarının hazırlanmasında danışmanlık yapmak, değerlendirme ve planlamanın uygunluğunu kntrl etmek ve gerektiğinde değerlendirme ve planlama yapmak. Yükümlülerin iyileştirilmesi ve tpluma kazandırılması ile mağdurların desteklenmesine yönelik prjeler hazırlamak ve yürütmek. İyileştirilme çalışmalarına esas lmak üzere, denetim altındaki hükümlülerle ev, kul veya iş yerinde özel hayatın gizliliğine dikkat ederek görüşmeler yapmak. Kruma kurulları çalışmaları kapsamında, gerektiğinde denetimli serbestlik memuru ile birlikte ev ve iş yeri ziyaretlerine gitmek. Ceza infaz kurumundan salıverilen hükümlüler ile suç mağdurlarına rehberlik hizmeti vermek ve müdahale prgramları uygulamak. Yükümlülerin iyileştirilmesi ve yeniden tpluma kazandırılması ile mağdurların desteklenmesine yönelik müdür tarafından verilen diğer görevleri yapmak. Yönetmelik incelendiğinde denetim serbestlik uzmanının görev tanımı yapılırken aslında ssyal hizmet uzmanının alanda üstlenmesi gereken görevlerin sıralandığını görmek mümkündür. Halbuki bu iş ve işlemler ssyal hizmet uzmanı dışındaki meslek elemanlarının da üstlenebileceği görevler larak ifade edilmiştir. Farklı meslek elemanlarından mesleki frmasynlarına uygun lmayan becerileri kullanmalarını beklemenin verilen hizmetin etkinliğini lumsuz yönde etkileyeceği açıktır. Bu durum aynı zamanda meslek elemanlarının ptansiyellerini çalışmalarına aktarmaları knusunda verimliliği düşürücü bir faktör larak rtaya çıkmaktadır. 4. MATERYAL VE METOD (MATERIAL AND METHOD) Araştırma kntrl grubu lmayan bir girişim çalışmasının başlangıç değerlendirmesini içeren verilerin kullanıldığı ilişkisel tarama mdelindedir Araştırmanın Çalışma Grubu (Research Wrking Grup) Mesleki Rehabilitasyn Merkez (MERAM) Prjesi kapsamında Manisa Denetimli Serbestlik Müdürlüğü ne müracaat eden hükümlülerden luşmaktadır. MERAM haklarında denetimli serbestlik hükümleri uygulananlar ile ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlülerin ve yakınlarının mesleki bilgi ve beceri edinmelerinin sağlanması prjesidir. Manisa Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından yürütülen ve 01 Mart 2017 tarihinde resmi açılışı yapılan MERAM Prjesi kapsamında 1 yıl süresince başvuruda bulunan ve araştırmaya katılmayı kabul eden tüm adaylar araştırmaya dâhil edilmiştir. MERAM Prjesi kapsamında Manisa Denetimli Serbestlik Müdürlüğü ne müracaat eden 99 kişi araştırmanın örneklemini luşturmuştur. 190

199 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C8PB; pp: Veri Tplama Aracı (Data Cllectin Tl) Araştırmada kullanılan veri tplama araçları, bireylerin temel ssy-demgrafik özelliklerini içeren tanımlayıcı anket frmu ile bir dizi ölçekten luşmaktadır. Bu ölçeklerden ilki özetkililik-yeterlik ölçeğidir. Davranış ve davranışsal değişimleri değerlendirmek üzere 1982 yılında Sherer ve arkadaşları tarafından geliştirilen özetkililik-yeterlik ölçeği Likert tipi bir öz değerlendirme ölçeğidir. İlk çalışmada (Sherer ve diğerleri, 1982) 14 dereceli bir ölçekle derecelendirilen ölçek, daha snra 5 dereceli değerlendirmeye dönüştürülmüştür (Sherer and Adams, Cnstruct Validatin f The Self- Efficacy Scale, 1983). 23 maddelik ölçekte her bir madde için; 1-"beni hiç tanımlamıyr", 2-"beni biraz tanımlıyr", 3-"karasızım", 4-" beni iyi tanımlıyr", 5-"beni çk iyi tanımlıyr" seçeneklerinden birisinin işaretlenmesi istenmektedir. Her madde için verilen puan esas alınır. Ancak 2, 4, 5, 6, 7, 10, 11, 12, 14, 16, 17, 18, 20, 22. maddeler ters yönde puan almaktadır. Böylece ölçekten en az 23 en fazla 115 puan alınabilmektedir. Ölçeğin Türkçe ye uyarlanması, geçerlilik ve güvenilirlik çalışması Gözüm ve Aksayan tarafından yapılmıştır (Gözüm ve Aksayan, 1999). Ölçekten alınan tplam puandaki yükselme, bireyin özetkililikyeterlik algısının iyi düzeyde lduğu anlamına gelmektedir. Bireyin kendi etkililiğini-yeterliğini algılayıp kendisi hakkında bir yargıda bulunabilecek düzeyde lduklarından ergen ve yetişkinlere uygulanır. Araştırmada kişilik özelliklerini belirlemek için Csta ve McCrea tarafından geliştirilen beş faktörlü kişilik ölçeği kullanılmıştır (Csta and McCrae, 1995). Ölçek tplam 5 byut ve 30 ifadeden luşmaktadır. Duygusal denge, dışa dönüklük, açıklık, uyumluluk ve srumluluk kişilik özelliklerinin byutlarını luşturmaktadır. Araştırmada kullanılan yaşam dyumu ölçeği Diener, Emmans, Lrsen ve Giffin tarafından 1985 yılında geliştirilen, 5 maddeden luşan 7 li likert tipinde, öznel iyilik durumunu ölçen bir ölçektir (Dst, 2007). Yaşam kalitesini ölçmek için ise kişinin iyilik halini ölçen ve kültürler arası karşılaştırmalara lanak veren geniş kapsamlı bir yaşam kalitesi ölçeği (Dünya Sağlık Örgütü Yaşam Kalitesi-WHOQOL) kullanılmıştır. Dünya çapında 15 merkezde yapılan pilt çalışmalar snucu 100 sruluk WHOQOL-100 ve bunlardan seçilen 26 srudan luşan WHOQOL-BREF luşturulmuştur. Bu çalışmada Eser ve arkadaşları tarafından uyarlanan 8 sruluk dünya sağlık örgütü yaşam kalitesi ölçeği indeks frmu kullanılmıştır. (Eser ve diğerleri, 2010). Araştırmanın veri tplama süreci 01 Mart 2017 tarihinde Denetimli Serbestlik Birimi ne başvuruların kabulü ile başlamıştır. Katılımcılardan aydınlatılmış namları alınarak değerlendirme frmu dldurmaları istenmiş, daha snra belirlenen meslek edindirme prgramına başvurmaları için yönlendirmeleri yapılmıştır Analiz (Analysis) Araştırmadan elde edilen verilerin çözümlenmesinde tanımlayıcı bulgular için sayı ve yüzde dağılımları ile rtalama ve standart sapma, rtanca, en küçük ve en büyük değerler sunulmuştur. Karşılaştırmalarda Mann Witney U, Kruskal-Wallis Testi ve Spearman krelasyn analizi uygulanmıştır. Analizde SPSS 21.0 istatistik paket prgramı kullanılmıştır. 191

200 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C8PB; pp: BULGULAR (RESULTS) Araştırmada ssy-demgrafik bilgi frmu ve ölçekler aracılığıyla elde edilen bulgular tabllar haline getirilmiş ve aşağıda sunulmuştur: Tabl 1. Araştırmaya katılanların ssydemgrafik özellikleri (n=99) (Table 1. Scidemgraphic characteristics f the participants) Özellikler Sayı % Cinsiyet Kadın 2 2 Erkek Yaş yaş arası yaş arası yaş arası yaş arası yaş arası Yaş Ort.±SS 32.97± Analiz dışı 1 Ortanca (min-max) (20-59) Eğitim Durumu Okuryazar Değil 1 1 Okuryazar İlkkul Ortakul Lise Üniversite ve Üzeri Analiz Dışı 2 Medeni Durumu Evli Bekar Bşanmış Diğer Dğum Yeri Manisa Ege Bölgesi Diğer Çcuğunuz Var Mı? Evet Hayır Suç Türü Hırsızlık-Gasp Madde Kullanımı Adam Yaralama Madde Kullanımı-Hırsızlık Çcuk İstismarı Fuhuşa Aracılık Etmek Yaralama-Madde Kullanımı Yaralama-Hırsızlık Cinsel Suçlar Suça Sürüklenen Çcuk 1 1 Diğer Analiz Dışı 3 192

201 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C8PB; pp: Denetimli Serbestlik Müdürlüğü hizmetlerinden faydalanıp MERAM prjesine başvuranların cinsiyet ranlarına bakıldığında sadece 2 kadın başvuranın lduğu görülmektedir. Bu da bize suç ranının kadınlarda erkeklere ranla ldukça düşük lduğunu göstermektedir Nisan ayı istatistiklerine göre denetimli serberstlikten faydalanan erkeklerin sayısı iken kadınların sayısı 6902 dir. ( Bu snuçlara benzer şekilde Dağdelen in Ankara da Denetimli Serbestlikten faydalanan hükümlülerle yaptığı çalışmada erkeklerin ranı %92 dir (Dağdelen, 2017). Bahçeci ve arkadaşlarının Dğu Karadeniz Bölgesinde bir Eğitim ve Araştırma Hastanesine denetimli serbestlik kapsamında başvuran hastaların %99.5 i erkektir (Bahçeci, vd., 2014) Buna göre erkeklerin suç işleme ranının kadınlara göre çk daha yüksek lduğunu söylemek mümkündür. Eğitim durumunsa bakıldığında araştırmaya katılanların çğunluğu denetimli serbestlikten faydalananların Türkiye prfiline benzer larak ( ve rtakul mezunudur. İlkkul mezunları %33.3, rtakul mezunları %43.4, %11.1 i lise mezunudur. Dağdelen in araştırmasında katılımcıların %65 i rtakul ve lise mezunu iken (Dağdelen, 2017) Bahçeci ve arkadaşlarının araştırmasında %94 ilköğretim (ilkkul-rtakul) ve lise mezunudur (Bahçeci, vd., 2014). Bu araştırmada elde edilen bulgular diğer araştırma bulguları ile benzerlik göstermekte lup denetimli serbestlikten faydalananlar arasında üniversite mezunu lanların ranı ldukça düşüktür. Medeni duruma bakıldığında evli ve bekar lma ranlarının %43.4 ile birbirine denk lduğu görülürken bşanmış lan kişilerin ranı da %10.2 dir. Bu araştırmaya benzer tablyu ülke genelinde görmek mümkündür. Türkiye istatistiklerine bakıldığında ise denetimli serbestlikten faydalananların %40 ı evli, %23 ü bekar ve %12 si bşanmıştır ( Bahçeci ve arkadaşlarının araştırmasında da araştırmaya katılanların %49.3 ü bekardır (Bahçeci, vd., 2014). Türkiye 2016 yılı istatistiklerinde Ege Bölgesi, Marmara Bölgesinden snra hükümlü ve tutuklunun en fazla sayıda bulunduğu bölgedir ( Araştırmanın Manisa iliyle sınırlı lması nedeniyle katılımcıların %72 ranla büyük çğunluğu Ege Bölgesinde dğmuş kişilerdir. Suç türüne baktığımızda birden fazla suç işleyenlerin ranları da göz önüne alındığında ilk sırada %32 ye yakın bir randa madde kullanımı bulunurken, %30 a yakın randa da hırsızlık en çk işlenen suç türleri lmaktadır. Adalet Bakanlığı Denetimli Serbestlik Hizmetlerinden yararlananların 2016 yılı itibariyle suç türlerine bakıldığında ilk sırayı hırsızlık alırken, ikinci sırayı uyuşturucu kullanımı almaktadır. Üçüncü sırada bu araştırmada da görüldüğü gibi adam yaralama gelmektedir. Bu da bize örneklemin ülke genelinde denetimli serbestlikten faydalananlara benzer bir suç prfiline sahip lduğunu göstermektedir ( Dağdelen in araştırmasında da çalışmamıza paralel larak ilk sırada %38 ile madde kullanımı, ikinci sırada %19 ile hırsızlık gelmektedir (Dağdelen, 2017). Hırsızlık ranının Manisa da Ankara ya göre daha yüksek lmasının nedeninin Ankara nın başkent lması nedeniyle güvenlik tedbirlerinin Manisa ya göre daha fazla lmasına bağlamak mümkündür. Tabl 1 de görüldüğü gibi hükümlülerin yaklaşın %35 i birden fazla suç işlemişlerdir. Dağlığlu nun Ankara da yaptığı çalışmada ise bir kez suç işleyen katılımcıların ranı 1/4 dir. Yani katılımcıların büyük çğunluğu mükerrer suç işlemişlerdir. Bu çalışmada mükerrer suç ranı Dağlığlu nun çalışmasındaki (2017) rana göre daha düşük lsa 193

202 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C8PB; pp: bile hükümlülerin %35 inin rehabilitasyndan etkin bir şekilde faydalanamadığının bir göstergesi larak değerlendirilebileceği için bu rakam ldukça yüksektir. Tabl 2. Yaş, eğitim durumu, medeni durum, dğum yeri ve çcuğu lma ile yaşam dyumu, yaşam kalitesi ve öz-etkililik yeterlilik puanları arasındaki ilişki durumu Table 2. Relatinship between age, educatinal status, marital status, place f birth and child and life satisfactin, quality f life and self-efficacy cmpetence scres) Eğitim Medeni Dğum Çcuğu Yaş Ölçek Puanları Durumu Durum Yeri Olma X 2 z z X 2 Z Yaşam Dyumu Yaşam Kalitesi * Öz Etkililik Yeterlik *p<0.05 X 2 :Kruskal-Wallis Test Snucu Ssy-demgrafik özelliklerden yaş, eğitim durumu, medeni durum, dğum yeri ve çcuk sahibi lma ile yaşam dyumu, yaşam kalitesi ve özetkililik-yeterlik puanlarının karşılaştırılmasında Mann Witney U, Kruskal-Wallis testi ile karşılaştırma yapılmıştır. Analiz snuçlarında eğitim durumu ile yaşam kalitesi arasında anlamlı bir ilişki lduğu ve eğitim durumu arttıkça yaşam kalitesinde artma lduğu görülürken diğer ssy-demgrafik değişkenler ile ölçek puanları arasında yapılan anlamlı bir ilişki lmadığı gözlenmektedir. Eğitim düzeyi arttıkça yaşam kalitesinin de arttığı farklı örneklem gruplarıyla yapılan çalışmalarda da görülmüştür (Erdem ve Ergünay, 2005; Baydur, 2001). Tabl 3. Yaşam dyumu, yaşam kalitesi ve öz-etkililik-yeterlik ile kişilik özellikleri ve ssyal destek arasındaki bağıntı (Spearman srh) (Table 3. Crrelatin between life satisfactin, quality f life and self-efficacy-cmpetence, persnality traits and scial supprt) Kişilik Özellikleri Yaşam Dyumu Özetkililik-Yeterlik Yaşam Kalitesi Duygusal Denge ** Dışa Dönüklük * 0.350** Açıklık ** Uyumluluk 0.244* 0.268** 0.353** Srumluluk 0.234* 0.315** 0.343** Ssyal Destek Algısı Özel Bir Kişi 0.218* Aile ** Arkadaş 0.294** ** Tplam Ssyal Destek 0.268** ** *p<0.05 **p<0.01 Kişilik özellikleri ve ssyal destek algısı ile işe başvuru ve işte devamlılığı etkileyen etkenlerden lan yaşam dyumu, yaşam kalitesi ve öz-etkililik-yeterlilik puanları arasındaki ilişkiyi görmek için yapılan spearman krelasyn analizinde şu bulgular elde edilmiştir: Özetkililik-yeterlik ile kişilik özelliklerinin alt ölçeklerinden duygusal denge, dışa dönüklük, uyumluluk ve srumluluk sahibi lma arasında bir birliktelik lduğu görülmektedir. Literatürde bununla ilgili larak yapılmış başka çalışmalar lmamakla birlikte Yelbğa nın finans sektöründe çalışanla yaptığı çalışmada kişilik özellikleri ile iş perfrmansı değişkenleri arasında krelasyna 194

203 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C8PB; pp: bakıldığında iş perfrmansı değişkenleri ile kişilik özellikleri arasında pzitif ve anlamlı bir ilişki lduğu tespit edilmiştir (Yelbğa, 2006). Yaşam dyumu ile kişilik özelliklerinden uyumluluk ve srumluluk arasında bir birliktelik mevcutken ssyal destek alt ölçeklerinden özel bir kişi alt ölçeği, arkadaş ve tplam ssyal destek algı puanı arasında bir birliktelik bulunmuştur. Ssyal desteğin ykluğu ya da azlığı yaşam dyumunu lumsuz eklerken, bu durum Yılmaz ve Aylan ın öğretmenlerin iş yerindeki yalnızlık algıları ile ilgili çalışmalarında da görülmüş lup iş yerinde yalnızlık algısının yaşam dyumunu etkileyen bir unsur lduğu bildirilmiştir (Yılmaz ve Aylan, 2013). Yaşam kalitesine bakıldığında ise kişilik özelliklerinden dışa dönüklük, açıklık, uyumluluk, srumluluk arasında birliktelik bulunurken, ssyal destek algısında aile, arkadaş ssyal desteği alt ölçekleri puanı ve tplam ssyal destek algısı puanı arasında bir birliktelik lduğu görülmektedir. 5. SONUÇ (CONCLUSION) Manisa Denetimli Serbestlik Müdürlüğü nün yürüttüğü Mesleki Rehabilitasyn Prjesine gönüllü larak katılmayı isteyenlerle sınırlı larak yapılan bu çalışmada elde edilen bulgulara bakıldığında işe başvurmayı ve devamlılığı etkileyen unsurlar lduğu düşünülen özetkililik-yeterlik, yaşam dyumu ve yaşam kalitesinin temel ssydemgrafik değişkenlerden etkilenmediği bulunmuştur. Ancak kişilik özellikleri ve algılanan ssyal desteğin öz-etkililik-yeterlik, yaşam dyumu ve yaşam kalitesinin bazı alt byutlarda etkilendiği görülmüştür. Buna göre bu üç faktörü etkileyen knular daha çk kişinin psikljik özellikleri ile ilgili lduğunu söylemek mümkündür. Denetimli serbestlik sürecinde kişilerin ssyal işlevselliğini yeniden kazanmasını sağlamak için bir işe yerleşip bu işte kalmasında devamlılığı sağlamak ldukça önemlidir. Çünkü iş sayesinde kişi hem yaşamını idame ettirmeyi sağlayacak eknmik gelire kavuşacak hem de kendini gerçekleştirmek için uygun bir fırsat ele geçirmiş lacaktır. Bu fırsat sayesinde suça karışma ile yitirdiği itibarını yeniden kazanacak, ailenin geçimine katkı sağlayacağı ya da ailesini geçindiren kişi larak ailesi tarafından ve dlayısıyla tplum tarafından kabul görecek ve tüm bu faktörler yaşam kalitesine, yaşam dyumuna ve özetkililik-yeterliliğe lumlu yansıyacaktır. Bu yansıma iş yaşantısını da lumlu etkileyecek ve işe bağlılığı da zaman içerisinde arttırarak lumlu bir döngü luşmasını sağlayacaktır. Bunun gerçekleşmesini sağlamak için çk byutlu ssyal hizmet müdahalesine ihtiyaç vardır. Mikr düzeyde hükümlünün kişilik özelliklerinde srun luşturan nktalar tespit edilerek bireyle ssyal hizmet uygulamasının planlanması ve gerekirse psikiyatrist, psiklg ve ssyal hizmet uzmanı bir ekip anlayışı ile birlikte çalışarak hükümlünün kişiliğinin lumsuz yönlerinde değişim yaratacak bir tedavi sürecine girmesini sağlamaktır. Bunun yanında ssyal destek önemli bir kavram larak karşımıza çıkmaktadır. Yapılacak ssyal hizmet müdahalesinde aile üyelerine yönelik çalışmalar bu nktada ldukça önem kazanmaktadır. İhtiyaç halinde ailenin ssyal yardımlarla eknmik larak desteklenmesinin yanı sıra, bzulan aile işlevlerini yeniden narmak ve aile ilişkilerini düzenlemek için ailelere aile danışmanlığı hizmeti vermek aile bütünlüğünü yeniden luşturmak açısından önemlidir. Hükümlü için ailenin desteği yaşama tutunacağı önemli bir bağ larak yaşamını yeniden düzenlemesi knusunda mtivasynunu arttıracaktır. Mezz düzeyde aile desteğinin yanı sıra akran, arkadaş desteği de önemli bir knudur. Özellikle hükümlülerin yeniden suç işleme nedenlerinden birisi tahliyeden snra ya da denetim sürecinde kendisine suça ya da madde kullanmaya teşvik eden arkadaş rtamlarında 195

204 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C8PB; pp: bulunmaya devam etmektir. Dağdelen in araştırmasında adli süreç snrasında suça devam edenlerin rtak nktalarından birinin suçlu ssyal çevre ile ilişkisini kesmemek ve cezaevinde tanıştığı insanlardan bir ssyal çevre edinmektir (Dağdelen, 2017). Suçlunun kendisine yeni bir çevre luşturması müdahale planlarının önemli bir knusu lmalıdır. Bu knuda hbi edinme, sprtif faaliyetlere katılma, yarıda kalan eğitime devam etme, mesleki eğitim alma gibi vaktini daha iyi değerlendirebileceği etkinlikleri hayatına skmasını sağlamak müdahalenin hedeflerinden bir lmalıdır. Makr byutta yapılması gerekenler ise kruyucu ve önleyici çalışmalara ağırlık verilmesidir. Bölgelerin suç haritalarını çıkarmak ve riskli bölgelerde özellikle ergen ve gençlere yönelik iş ve yaşam aktivitelerini arttırmak önemli önleyici faaliyetlerdendir. Makr düzeyde yksulluk, işsizlik, göç gibi tplumsal srunlarla mücadele suç lgusunun da azalmasına ve rtadan kalkmasına yönelik çalışmaları destekleyecektir. KAYNAKLAR (REFERENCES) Bahçeci, B., Helvacı Çelik, F., Kandemir, G., Güveli, H., Plat, S. ve Hcağlu, Ç., (2014). Dğu Karadeniz Bölgesinde Bir Eğitim ve Aratırma Hastanesine Denetimli Serbestlik Kapsamında Başvuran Hastaların Değerlendirilmesi: Bir Yıllık Geriye Dönük Çalışma. Adli Tıp Dergisi. 28(1), 1-9. Baydur, H., (2001). Sma Elektrik Üretim ve Ticaret Annim Şirketi Tesislerinde Çalışan İşçilerde Bazı Ssy-demgrafik Faktörlerle Yaşam Kalitesi İlişkisi. Celal Bayar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Halk Sağlığı Anabilim Dalı Yayınlanmamış Yüksek Lisan Tezi. Manisa. Bilgiç, Ş., (2012). Hapsedilme, İyileştirme ve Yeniden Suç İşleme. Ankara: Vadi Yayınları. Csta, J.P.T. and McCrae, R R., (1995). Dmains and Facets: Hierarchical Persnality Assessment Using The Revised NEO Persnality Inventry. Jurnal f persnality assessment, 64(1), Çakar, N. ve Ceylan, A., (2011). İş Mtivasynunun Çalışan Bağlılığı ve İşten Ayrılma Eğilimi Üzerindeki Etkileri. Dğuş Üniversitesi Dergisi, Dağdelen, G., (2017). Ankara İlinde Denetimli Serbestlik Yükümlülerinde Suç Tekrarı. H.Ü. Ssyal Bilimler Enstitüsü Ssylji Anabilim Dalı yayınlanmamış Dktra Tezi. Ankara. Demir, M., (2011). İşgörenlerin Çalışma Yaşamı Kalitesi Algılamalarının İşte Kalma Niyeti ve İşe Devamsızlık ile İlişkisi. Ege Akademik Bakış, Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliği, (2013). Dst, M.T., (2007). Üniversite Öğrencilerinin Yaşam Dyumunun Bazı Değişkenlere Göre İncelenmesi. Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 22(2), Durna, U. ve Eren, V., (2005). Üç Bağlılık Unsuru Ekseninde Örgütsel Bağlılık. Dğuş Üniversitesi Dergisi, Erdem, N. ve Ergüvey, S., (2005) Krner Arter Hastalarında Yaşam Kalitesinin ve Yaşam Kalitesini etkileyen Faktörlerin Belirlenmesi. Atatürk Üniversitesi Hemşirelik Y.O Dergisi. Cilt:8, Sayı:3, Erdem, M., (2010). Öğretmen Algılarına Göre Liselerde İş Yaşamı Kalitesi ve Örgütsel Bağlılıkla İlişkisi. Kuram ve Uygulamada Eğitim Yönetimi, Eser, E., Lagarli, T., Baydur, H., Akkurt, V., Akkuş, H., Arslan, E., et al., (2010). EUROHIS (WHOQOL-8. Tr) Türkçe 196

205 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C8PB; pp: sürümünün Türk tplumundaki psikmetrik özellikleri. Turkish Jurnal f Public Health, 8(3), Freudenberg, N., Daniels, J., Crum, M., Perkins, T., and Richie, B., (2005). Cming Hme Frm Jail: The Scial and Health Cnsequences f Cmmunity Reentry fr Wmen, Male Adlescents And Their Families and Cmmunities. American Jurnal f Public Health, Gözüm, S. ve Aksayan, S., (1999). Öz-Etkililik-Yeterlik Ölçeğinin Türkçe Frmunun Güvenilirlik ve Geçerliliği. Atatürk Üniversitesi Hemşirelik Yüksekkul Dergisi, 2(1), Kızmaz, Z., (2004). Öğrenim Düzeyi ve Suç: Suç Okul İlişkisi Üzerine Ssyljik Bir Araştırma. Fırat Üniversitesi Ssyal Bilimler Dergisi, Kçak, O. ve Altun, S., (2010). Ceza İnfaz Kurumlarındaki Mesleki Eğitim Faaliyetlerinin Hükümlü İstihdamına Katkıları. Çalışma İlişkileri Dergisi, 1(1), Kut, S., (1992). Ssyal Hizmet Mesleği, Nitelikleri, Temel Unsurları, Müdahale Yöntemleri. Ankara. Meyer, J. and Allen, N., (1997). Cmmitment in the Wrkplace. Sage Publicatins. SEU, S.E., (2002). Reducing Re-Offending by Ex-Prisners. Lndn: Office f The Deputy Prime Minister, England. Sherer, M., Maddux, J.E., Mercandante, B., Prentice-Dunn, S., Jacbs, B., and Rgers, R.W., (1982). The self-efficacy Scale: Cnstructin and Validatin. Psychlgical reprts, 51(2), Sherer, M. And Adams, C.H., (1983). Cnstruct Validatin f The Self-Efficacy Scale. Psychlgical Reprts, 53(3), Telef, B., (2011). The Study f Teachers' Self Efficacy, Jb Satisfactin, Life Satisfactin and Burnut. Elementary Educatin Online, Yılmaz, E. ve Aylan, H., (2013). Öğretmenlerin İş yerindeki yalnızlıkları ve Yaşam Dyumları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi. Pegem Jurnalf Educatin & Intructin. 3(3): Uyguç, N., Arbak, Y., Duygulu, E. ve Çıraklar, N., (1998). İş ve Yaşam Dyumu Arasındaki İlişkinin Üç Temel Varsayım Altında İncelenmesi. Dkuz Eylül Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Duyan, V., Özgür Sayar, Ö. ve Özbulut, M., (2008). Ssyal Hizmet Tanımak ve Anlamak: Ssyal Hizmet Uzmanları ve Ssyal Hizmet Alanında Çalışanlar İçin Bir Rehber. Öncü Basımevi:Ankara. Yelbğa, A., (2006). Kişilik Özellikleri ve İş Perfrmansı Arasındaki İlişkinin Değerlendirilmesi Arasındaki İlişkinin Değerlendirilmesi. İş,Güç Endüstri İlişkileri ve İnsan Kaynakları Dergisi Cilt:8 Sayı:2,

206 3 rd Internatinal Science Sympsium Status: Prceeding Bk ISS2018 (September 5-8, 2018) ID : C9PB Nuray Selma Özdipçiner Seher Ceylan Pamukkale University, Denizli-Turkey nselma@pau.edu.tr; ceylans@pau.edu.tr Muhammet Emin Sydaş İskenderun Teknik University, memin.sydas@iste.edu.tr, Hatay-Turkey THE IMPORTANCE OF HYGIENE-MOTIVATION FACTORS OF EMPLOYEES IN DENIZLI ACCOMMODATION SECTOR ABSTRACT The study aimed t put frth the imprtance f hygienemtivatin factrs that affects jb satisfactin f emplyees in Denizli accmmdatin sectr. The study was dne in 2016 spring. Data was gathered frm 670 emplyees via face t face survey. Firstly, descriptive statistics then frequency analysis were dne. It was determined that data were nrmally distributed. As a result f the study, it is determined that hygiene-mtivatin elements f jb satisfactin are imprtant with at least 3.5 averages. The mst imprtant element f hygiene was fund as payment and the mst imprtant element f mtivatin was determined as having authrity and respnsibility f wrk. Als, it can be said that increase in imprtance f mtivatin als increases imprtance in hygiene. Accrding t these results, it can be suggested t managers f Denizli accmmdatin sectr, t fcus n these elements that affect jb satisfactin. Keywrds: Jb Satisfactin, Hygiene and Mtivatin Factrs, Denizli, Emplyees, 1. INTRODUCTION There is a strng cmpetitin in labur intensive htel enterprises due t large number f alternatives. Internal Custmer satisfactin is necessary fr htels t survive and cpe with cmpetitin. Because better perfrmance f emplyees is directly depending n satisfactin with their jb. It is difficult fr an unsatisfied emplyee t satisfy guests. It can be said that as far htels meet needs and expectatins f emplyee jb satisfactin, rentability and perfrmance f htel persnnel increases. Jb satisfactin cncept is clsely related with jb itself, wrking cnditins, the rights and facilities that emplyer prvides, wrking envirnment, c-wrkers and managers. There are varius definitins f jb satisfactin in literature. Lcke (1969) defines jb satisfactin as the pleasurable emtinal status resulting frm the evaluatin f ne s jb as achieving r facilitating the success f ne s jb values. Spectr (1977) says that jb satisfactin is related with feelings f emplyee related with wrk and wrking place and defines as a general set f feelings r attitudes abut the varius aspects f wrk. Lambert and Hgan (2009) states that jb satisfactin is perceived as a phenmenn that has psitive results fr bth emplyees and enterprises.

207 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C9PB; pp: RESEARCH SIGNIFICANCE The study was dne in 2016 spring. Data was gathered frm 670 emplyees via face t face survey. Firstly, descriptive statistics then frequency analysis were dne. It was determined that data were nrmally distributed. As a result f the study, it is determined that hygiene-mtivatin elements f jb satisfactin are imprtant with at least 3.5 averages. The mst imprtant element f hygiene was fund as payment and the mst imprtant element f mtivatin was determined as having authrity and respnsibility f wrk. 3. LITERATURE 3.1. Hygiene and Mtivatin Factrs Mtivatin has varius definitins in literature, but it is related with interir physilgic and exterir ecnmic tls that mtivates, guiding fr behaviur and ensuring cntinuity f behaviur f emplyees in terms f enterprises (Alkış and Ozturk, 2009). As labur intense, accmmdatin sectr needs mre mtivated emplyees. Hwever, affected by technlgical develpments, need fr emplyee remains. Custmer satisfactin is clsely related with service quality f emplyees. S as t prvide custmer satisfactin, emplyees needs must be satisfied by emplyers. Mtivatin tls are used fr this purpse. Accrding t tw factr thery f Herzbergs, ne f the key thinkers f management and mtivatin thery, needs are the basics f mtivatin. Herzberg divides them int tw grups. Herzberg defines factrs that are related with jb itself and satisfy emplyees (success, recgnitin, prmtin, jb itself, respnsibility) as mtivating factrs and factrs that are related with wrking cnditins (rganizatinal plicy, technical supervisin, interpersnal relatinship, wages, jb security, persnal life, wrking cnditins) as hygiene factrs. While mtivatin factrs are elements that makes individual happy, prvides wrkplace lyalty, encurages t wrk and prvides satisfactin, hygiene factrs are classified as factrs that can lead individual t leave jb and dissatisfactin f jb (Eres, 2018). Mtivatin-hygiene thery is knwn as satisfactindissatisfactin thery. It is said that satisfactin and dissatisfactin f jb are results f different wrking factrs. Behaviurism has returned in the mid-1970s and new perspectives n mtivatin exhibited as new generatin thereticians say that human behaviur is dynamic and external factrs as well as the inner wrld, trigger human behaviur. These thereticians stated that mtivatin f emplyees increase in case enterprises prperly rganise rganisatinal plicy, management type, cntrl, interpersnal relatin, wrking cnditins, wages, status and safety, decreases if rganised weakly. They als prpsed that jb dissatisfactin arse in lack f factrs that increase jb satisfactin (Bassett-Jnes and Llyd, 2005) Jb Satisfactin There are many studies in literature related with factrs affecting jb satisfactin. Tarlan and Tutuncu, (2001) have measured jb satisfactin f tw five-starred htels emplyees in Izmir and identified perspectives n perfrmance appraisal. Althugh it is cnsidered that the mst imprtant factr f jb satisfactin is generally wages, in this study it is determined that clleagues are the mst imprtant variable affecting jb satisfactin and perfrmance appraisal increases jb satisfactin and factrs affecting jb satisfactin are jb itself, managers, clleagues and prmtin pprtunities. 199

208 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C9PB; pp: Kaya, (2007) cncluded in his study as the mst imprtant factrs affecting f jb satisfactins are managers, nature f the wrk (physical and nn-physical factrs) and cmmunicatin and integrity. Besides, they prpsed that psych-scial factrs (fr example; nature f wrk) are mre efficient than ecnmic factrs (fr example; wages) n emplyee behaviur. Kusluvan and Kusluvan, (2005) determined that the mst influential variables n jb satisfactin f htel emplyees are human resurces management practises and scial relatins. Tutuncu and Kzak, (2007) stated in the study that wrking envirnment and encuragement are determining factrs f jb satisfactin. The level f jb satisfactin is als identified as determinatin factr f whether t cntinue wrking in htels. Ince, (2008) analysed persnnel perspectives n factrs affecting jb satisfactin accrding t ttal quality management differences. It is determined that jb quality and image, wrking hurs, managerial envirnment and wage factrs directly affect jb satisfactin. It is als determined that persnal in htels that have Ttal Quality Management practises have psitive attitudes n encuragement f the jb quality, image and career. Besides, it is als determined that htel staff are satisfied with wrking envirnment, main prblem f them is emplyment security and mtivatin factr after wage is appreciatin. Alkış and Öztürk, (2009) have tried t determine mtivatin factrs f fur-and five-stars htel staff accrding t htel characteristics using Herzberg Tw Factr Thery. It is determined in the study that the mst imprtant mtivatin factrs f htel staff are scial life and pprtunities fr career. They als determined that internal mtivatin factrs are mre effective in mtivatin f persnnel than external mtivatin factrs. They defined that managers shuld give mre imprtance t prmtin and develpment pprtunities, success, wrk itself and respnsibility factrs than wages wrk safety, wrking cnditins. They als prpse that interir and psychlgical mtivatin factrs (success, respnsibility, career) are mre effective than exterir mtivatin factrs like; physical cnditins, wages and wrking cnditins. O Neill and Davis, (2011) has research n jb stress f htel staff. They define interpersnal tensin and excessive wrk lad the mst imprtant surce f stress. They als stated that interpersnal tensin causes negative affect n jb satisfactin. Gallard, et all., (2010) prpsed in the study that is dne in Iberia peninsula related with jb satisfactin, wages is the mst imprtant factr n jb satisfactin. Santa Cruz, et all., (2014) has made a research in Crdba Spain related with jb satisfactin f htel staff. They stated that wages is clsely related with jb satisfactin. Besides they als mentined that temprary wrk and wrking lng hurs has negative effect n jb satisfactin n the cntrary part time wrk has psitive affect n jb satisfactin. Azic, (2017) studied abut jb satisfactin cntributin t hspitality perfrmance in his research. They say that emplyees in gd relatinship with managers have high jb satisfactin therefre relatin with management directly affects jb satisfactin. Besides relatin with clleagues are als directly related with jb satisfactin. Körğlu, (2011) has reviewed the literature abut factrs related jb satisfactin f emplyees in turism enterprises. He defines rganisatinal factrs as; wages, wrking cnditins, emplyment security, friendship, pprtunities fr prmtin and 200

209 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C9PB; pp: career, managers attitudes, jb safety, reward system, independence in wrk, pssibility f participating in decisins, satisfactin f needs, rganisatinal supprt. He als defines factrs related with character f wrk as; wrk itself, respnsibility, prestige and characteristics f prfessin. As individual factrs; age, gender, educatin status, year f wrk, status, marital status is mre affective n jb satisfactin. 4. RESEARCH 4.1. Aim f the Stud Aim f the Stud as seen in literature while there are similar results there are als different cnclusins that affect jb satisfactin. Therefre, this study is dne t determine the imprtance f hygiene-mtivatin factrs that affects jb satisfactin f emplyees in Denizli accmmdatin sectr. Apart frm that it has been investigated whether the imprtance f hygiene factrs accrding t mtivatin averages differs. The study was dne in 2016 spring. Denizli is a turist regin as well as industrial city s it als receives business turists. Therefre, there are many htels emplying individuals. Randm sampling is used in this research and universe is emplyees f htels in Denizli that are certificated frm Culture and Turism Ministry Methd f Research Methd f Research, the enquiry that is used t btain data is a scale cnsists f hygiene and mtivatin factrs and cmmnly used in literature. Hygiene factr have 16 statements and alpha value is Mtivatin factr have 10 statements and alpha value is Data is gathered frm 678 htel staff in Denizli certificated frm Culture and Turism Ministry. 8 enquiry frm mitted due t lack f data. Frequency and differences analysis were dne with descriptive statistics Limitatins f Research The universe cnsists f Culture and Turism Ministry certificated htels staff in Denizli spring was time limitatin. Because f budget limitatins all htels culd nt be able t include in the research. The research cannt be generalized because f randm sampling and carried ut nly in Denizli. 5. FINDINGS OF RESEARCH In the analyse that is dne n 670 htel staff in Denizli, it is determined that mre than half f the participants male and frntline wrkers and wrking time in sectr is between 2 and 5 years. They are mstly between 26 and 35 years ld and mnthly incme f a large number f them is 2000TL. Mst f them are high schl graduates. High schl turism-educated are 12.5% and university turism-educated are 27%. Mst f them speaks English. Reasn t wrk in turism sectr is stated as ecnmic difficulties. Variance refers t the distributin f values within themselves and here it differs between and It can be seen that there isn t much difference and the change in hygiene statements nt very high. It is pssible t see it in average values. The lwest value related with jb satisfactin is fr general atmsphere f cmpany and is The highest value (4.08) is fr wages payment n time. It is fllwed by emplyment security. 201

210 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C9PB; pp: Table 1. Descriptive statistics related with hygiene Mean Std. Deviatin Variance Statistic Std. Statistic Statistic Hygiene Statements Errr Wrking cnditins Pssibility f team wrk Manager and relatin with managers Attractive wages Definitin f duties and respnsibilities Wrking envirnment Emplyment security Pssibility t participate in decisins related with jb Relatins between staff Career pprtunities Respect fr private life Wages payment n time Ease f access t cmpany Cmpany having a ppular lcatin General decratin and atmsphere f the cmpany Scial envirnment and scial status Valid Table 2. Frequency f wages payment n time Frequency Percent Valid Percent Cumulative Percent Ttal Distributin f highest mean is same as abve and it is determined frm the frequencies that it is imprtant abut fr 75% f participants. Table 3. Descriptive statistics related with mtivatin Mean Std. Deviatin Variance Statistic Std. Statistic Statistic Mtivatin statements Errr Opprtunities t use creativity in wrk In-huse recgnitin because f yur wrk Interesting and different jb Pssibility t cmmunicate with different cultures Pssibility t prgress and develpment Awarding achievements Having respect because f psitin Pssibility f having pprtunity t develpment and success Having authrity and respnsibility f wrk Opprtunity t behave privately in wrk Variance values related t mtivatin differs between and As same in hygiene factrs, the change in the mtivatin statements nt very high. Mean values als shws that. The lwest value related jb satisfactin is fr having interesting and different jb and have 3.53 average. The highest value related with mtivatin is having authrity and respnsibility f wrk (3.87). It is fllwed by having respect because f psitin (3.85). 202

211 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C9PB; pp: Table 4. Frequency related with having authrity and respnsibility f wrk Frequency Percent Valid Percent Cumulative Percent Valid Ttal The distributin f highest mean is same as abve and it is determined frm the frequencies that it is imprtant abut fr 68% f participants. Mtivatin factr is classified and categrized t see if the ttal mtivatin factr, which was initially a sequential scale, prvide a difference in the hygiene factr sum. Details related t this classificatin (N and % values) has been given in table 5. It is bserved that ttal mtivatin frequencies differs between 10 and 50. Thse scres are lwer than 30 less mtivated, scres between 30 and 40 average mtivated, Scres higher than highly mtivated. Accrding t this classificatin, it was researched whether there was a difference in ttal hygiene scres and the fllwing results were btained. Table 5. Differences in Hygiene factr accrding t mtivatin Mtivatin grups N % Mean F p Scheffe Lw mtivatin (1) , 1-3, Average mtivatin (2) , 2-3, High mtivatin (3) , 3-2 df:2 As seen in table 5, the individuals whse mtivatin scres are lw, hygiene scres lw as well. As the average mtivatin scre increases, the average hygiene scre als increases. Accrding t this it can be said that average mtivatin scres makes differences in average scres related with hygiene factr. It is bserved that there is a linear relatinship between them. Finally, it can be said that as the imprtance in mtivatin increases imprtance t hygiene als increases. 6. CONCLUSION AND DISCUSSION Accrding t findings abve it is determined that while the factr that is least imprtant that affects jb satisfactin is interesting and differences f jb, the mst imprtant factr is having authrity and respnsibilities f wrk. Anther finding is related with hygiene factr. Wages payment n time is the mst imprtant statement in hygiene factr. This finding is similar with Kaya s (2007) findings. Kaya prpsed that psych-scial factrs (nature f wrk) are mre imprtant than ecnmic factrs (wages) n staff behaviur. Alkış and Öztürk, (2009) has stated that pssibility f prgress and develpment, success, jb itself and respnsibility factrs are far mre imprtant than wages, jb safety, wrking cnditins. In this research in spite f determining the mst imprtant mtivatin factr as having authrity and respnsibility f wrk, Accrding t the average scre s wages determined as the mst imprtant factr. In varius researches (Kusluvan and Kusluvan, 2005; Tutuncu and Kzak, 2007; O Neill and Davis, 2011; Azic, 2017) it is determined that wrking envirnment (relatins) is ne f the main factrs that affect jb satisfactin it is different in this study. 203

212 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C9PB; pp: Ince, (2008) determined that factr directly affect jb satisfactin is wages. Accrding t Ince the main prblem f persnnel is emplyment security. In this study emplyment security is the mst imprtant hygiene factr after wages. Besides, Gallard, et all., (2010) and Santa Cruz, et al., (2014) als determined that wages is the mst imprtant factr that affect jb satisfactin. Hence the findings f this research are similar t Ince, (2008) Gallard, et all., (2010) and Santa Cruz, et al., (2014) findings. Hygiene factrs, as it is knwn, are elements that d nt create satisfactin in the presence but cause dissatisfactin in the absence. Payment f wages n time is a natural request and right fr staff. Paying wages n time desn t create a satisfactin itself, it is a right fr persnnel. Hwever, in case f nt paying wages n time can cause dissatisfactin. Hence it is suggested t pay wages n time in terms f jb satisfactin. In this study, it was als determined that the hygiene factr was differentiated accrding t the mtivatin averages. Therefre, it can be said that tw factrs must be cnsidered tgether, imprvement f ne factr cannt be sufficient fr jb satisfactin f persnnel. NOTICE This research was supprted with 2018KRM prject number fr the participatin f the cngress by PAU/ BAP. REFERENCES Alkış, H. and Öztürk, Y., (2009). A Research Abut Mtivatin Factrs in Htels. Electrnical jurnal f Scial Sciences, 8(28) Azic, M.L., (2017) The Impact f Htel Emplyee Satisfactin n Hspitality Perfrmance. Turism and Hspitality Management, 23(1) Basset-Jnes, N. and Llyd, G.F., (2005). Des Herzberg's Mtivatin Thery Have Staying Pwer? The Jurnal f Management Develpment, (24) Eres, F., (2018). Theries in Scial Sciences. Pegem Academy. Ankara. Gallard, E., Sánchez Cañizares, S.M., López Guzmán, T., Jesus, M.M.N., (2010). Emplyee Satisfactin in The Iberian Htel Industry: The Case Of Andalusia (Spain) and The Algarve (Prtugal). Internatinal Jurnal f Cntemprary Hspitality Management, 22(3) Ince, C., (2008). Ttal Quality Management and Its Effects n Emplyee Satisfactin in Htel Businesses. Anatlia: Jurnal f Turism Research, 19(1) Kaya, I., (2007). Factr Affecting Jb Satisfactin f Emplyees in The Htel Industry: The Jb Satisfactin Scale Develped. Anadlu University, Jurnal f Scial Sciences, 7(2) Körğlu, O., (2011). Emplyee Satisfactin and An Evaluatin f The Studies Made in The Turism Enterprises. ZKÜ Jurnal f Scial Sciences, 7(14) Kusluvan, Z. and Kusluvan, S., (2005). Relative Impact f Jb and Organizatin Related Factrs n Emplyees Jb Satisfactin in the Htel Industry: The Case f Nevsehir. Anatlia: Jurnal f Turism Research, 16(2) Lambert, E. and Hgan, N., (2009). Creating a Psitive Wrkplace Experience: The Issue f Supprt frm Supervisrs and Management in Shaping Jb Stress, Jb Satisfactin, and Organizatinal 204

213 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C9PB; pp: Cmmitment f Private Crrectinal Staff. Jurnal f Applied Security Research, 4(4) Lcke, E.A., (1969). What Is Jb Satisfactin? Organizatinal Behavir and Human Perfrmance, 4(4) O Neill, J.W. and Davis, K., (2011). Wrk Stress and Well-Being in The Htel Industry. Internatinal Jurnal f Hspitality Management, 30, Santa Cruz, F.G.S., Guzman, T.L., and Canizares, S., (2014). Analysis f Jb Satisfactin in The Htel Industry: A Study f Htels in Spain. Jurnal f Human Resurces in Hspitality and Turism, 13, Spectr, P.E., (1997). Jb Satisfactin: Applicatin, Assessment, Causes and Cnsequences. Sage Publicatins, Thusand Oaks, CA 1997, 2. Tarlan, D. and Tutuncu, O., (2001). Knaklama İşletmelerinde Başarım Değerlemesi ve İş dyumu Analizi. Dkuz Eylül Üniversitesi Ssyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 3(2) Tutuncu, O. and Kzak, M., (2007). An Investigatin f Factrs Affecting Jb Satisfactin. Internatinal Jurnal f Hspitality & Turism Administratin, 8(1)

214 3 rd Internatinal Science Sympsium Status: Prceeding Bk ISS2018 (September 5-8, 2018) ID : C10PB Nuray Selma Özdipçiner, Pamukkale University, nselma@pau.edu.tr, Denizli-Turkey Muhammet Emin Sydaş İskenderun Teknik University, memin.sydas@iste.edu.tr, Hatay-Turkey Seher Ceylan Pamukkale University, ceylans@pau.edu.tr, Denizli-Turkey WEB SITE ANALYSIS OF MEDICAL TOURISM ENTERPRISES ABSTRACT Medical turism can be defined as vluntarily r cmpulsrily travelling utside the cuntry f residence fr the purpse f receiving medical care and having hliday activities at the same time. It is stated in varius researches that web sites are imprtant elements in factrs affecting decisin-making prcess f travelling patient. Therefre, cntent analysis was dne hspital web sites serving medical turism in Turkey. Cntent analysis is a systematic methd fr summarising infrmatin, dcuments, r visuals and is a qualitative methd f analysis. Hence, cntent in the visual r text is classified, cded and summarised accrding t specific dimensins. Using web sites as a marketing tl, ease f use, having adequate infrmatin, speed f web site and ther features are reasns fr research. Keywrds: Medical Turism, Web Sites, Cntent Analysis 1. INTRODUCTION Health Turism; having a planned travel fr health care purpse t anther place frm where peple live is called health turism and peple wh travel is called health turist (Aydın, et all., 2011). Health turism is a travel utside the cuntry f residence fr the purpse f peple having prtective, healing, rehabilitative and prmted health services. Health turism cnsists f thermal turism, medical turism, 3 rd age turism and disabled turism. Peple in health turism travel fr bth healthcare and hliday expectatins thus the added value they created is higher. Health turism is imprtant in terms f keeping turism activities alive in twelve mnths f year and freign currency. Tp preferred cuntries in health turism listed as fllw; USA, India, Cuba, Csta Rica, Thailand, Singapre, Clmbia, Malesia, Turkey, Mexic, Germany and Suth Krea. In this sense, Turkey have many advantages as having gegraphical psitin, being an imprtant turism regin with varius turism types, having unique histrical and naturel resurces, having develped technlgies in health sectr, having educated and experienced human resurces, having quality in health services, having ecnmic prices and s n. Factrs that affect health turism can be as in Figure 1. Barca, et al., (2013) has evaluated Turkey s health turism strategy using varius data. As Barca stated, Turkey is in infancy perid in this market. It s a rapidly grwing market. S, it will be useful t prmte health turism amng thers s as t get mre share.

215 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C10PB; pp: Figure 1. Factrs that affect health turism (Tntus O. retrieved in: ) Medical Turism; Medical Turism cncept is a result f peple in search f ecnmical medical treatment frm ther cuntries with internatinal quality (Thanuskdi, 2016). Medical turism is a crssbrder cmmunicatin system that enable prviders cmmunicate with patient via internet frm ne cuntry t anther (Hanefeld, et al., 2014). Medical turism is a diverse industry and including different types f turism depending n treatment each with patient mtivatin (Hanefeld, et al., 2014). Medical turism can be defined as vluntarily r cmpulsrily travelling utside the cuntry f residence fr the purpse f receiving medical care and having hliday activities at the same time (Cnnell, 2006). Peple whse main purpse in travelling is medical treatment t a freign cuntry called medical turist. Emergency care patients, wellness turists and expatriates seeking care are excluded (Ehrback, et al., 2008). Increasing health csts, willing t have fast service in better quality are factrs fr develpment f medical turism. Increasing demand in medical turism nwadays is result f better and cheaper transprtatin facilities, better cmmunicatin technlgies and decrease in prcedures getting abrad. As cnsidering increase in wrld ppulatin, it can be said that health expenses will als be increased hence medical turism will be mre ppular in recent years. S as t get mre share and prmte medical turism, it is essential t cmplement varius sectrs via medical turism and cperate public and private sectr (Binler, 2015). 2. RESEARCH SIGNIFICANCE In medical turism market Internet is an imprtant surce f infrmatin in decisin making prcess (Crks, et all., 2012; Heung et all., 2010; Crmany and Balğlu, 2011; Mhamad, et all., 2012) and cnsumers are in expectatin f high quality and fast service (Ehrback, et all, 2008). Hence Web design is essential fr cmpanies in medical turism. Web site cntent analysis was dne n medical turism hspital web sites that are taken ut frm T.R. Health Ministry web sites. When evaluating the results f analysis accrding 207

216 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C10PB; pp: t the study f Cheddi and Chbannejad (2017) that reviewed systematically medical turism web sites cntents and evaluatin criteria; it can be said that web sites generally have brief infrmatin, partially have treatment infrmatin and nne have turism services infrmatin. Accrding t these results cmpanies shuld give imprtance t have treatment infrmatin and turism services infrmatin n their web sites. 3. LITERATURE Icz, (2009) has indicated in his research that being infancy perid in medical turism, Turkey has ptential t develp. He als stated that agents and hspitals shuld be encuraged s as t develp medical turism. It is essential t map a rute fr medical turism develpment using cmpetitr cuntries infrmatin like price, technlgy and health insurance system. Identifying and reaching target market and cuntries is als imprtant using exhibitins. He suggested training staff related t health turism with at least ne freign language and necessity f identifying and certifying health turism cmpanies. Sahbaz, et all., (2012) have studied medical turism practices f private hspitals in Ankara and Istanbul. They determined that mst f these hspitals certified internatinally but few are in actin f medical turism. Apart frm that they als stated that German, Dutch and Turkic Republics patients prefer Turkey fr heart, eye and tth disease respectively. Akblat and Deniz, (2017) have analysed current psitin f medical turism in Turkey. As a result f the study they stated that being ne f develped medical turism cuntries is strengths f Turkey, weaknesses are freign language speaker persnnel and bureaucracy in public hspitals. Ease f reaching t the cuntry by varius transprtatin methds and greater risk f epidemic in cmpetitr cuntries f Suth East Asia Regin are pprtunities, plitical instability in neighburing cuntries have identified as threats. It is suggested the strengths f Turkey used in media. Ataman, et all., (2017) have studied the imprtance f service quality and patient safety in medical turism. They explain the quality standards f health care services and cncluded that staff f health care services must have knwledge abut patient safety. Ehrback, et all., (2008) stated that in fact medical turism market is nt as big as mentined and medical turists are in search f high quality and fast service rather than lw cst. Hanefeld, et all., (2014) studied abut the number and infrmatin f patients travelling abrad fr medical treatment, while sme patients traveling abrad fr treatments thers nt, peple travelling fr medical purpses and peple have medical treatment in the cuntry and cncluded as lack f infrmatin. And als determined lack f researches abut web sites and infrmatin systems related medical turism Web Cntents Web based infrmatin systems are basic surces in decisin making prcess f medical turists (Chen and Lee, 2014). There are several researches that stated imprtance f Internet as a distributin channel and reach infrmatin, in decisin making prcess f medical turists (Crks, et all., 2010; Heung, et all., 2010; Crmany and Balğlu, 2011; Mhamad, et all., 2012). Crks, et all., (2010) stated that decisin making prcess f the travelling patient is an imprtant part f the medical turist 208

217 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C10PB; pp: behaviur and family, friends, dctr and Internet are imprtant factr in chsing destinatin. Cheddi and Chbannejad, (2017) have systematically reviewed medical turism web site cntents and evaluating criteria in their researches and fcused n what cntent shuld be in medical turism web sites. In the research 14 researches and 792 medical turism web sites evaluated and it is cncluded as general infrmatin, medical treatment services infrmatin, turism services infrmatin elements shuld abslutely take part n web sites. Chen and Lee, (2014) have analysed status f medical turism web sites in Suth Krea in rder t establish a web based infrmatin system fr medical turism. Attracting custmer attentin, string custmer infrmatin, designing a medical treatment plan, supprt services and feedback after treatment are determined as primary evaluatin criteria. Visa supprt services, interpretatin services and feedback after treatment are stated as weaknesses f web sites. Mghavvemi, et all., (2016) have analysed 51 private hspital web sites that serves in medical turism in India, Malaysia and Thailand with dimensins f general infrmatin, medical services and admissins, interactive nline services, ut f hspital activities and technical items. As a result, they fund that hspitals shuld study mre abut their nline assets. They stated that web sites are quite gd n general infrmatin but insufficient abut financial issues and travel infrmatin fr internatinal patients. They determined that nly sme hspitals web sites in India have infrmatin abut travel, accmmdatin and meeting services besides main services. They als fund that mst f the hspitals d nt have any cntent related status f the patient after leaving hspital. 4. RESEARCH 4.1. Aim f the Stud Aim f the Stud is t put frth whether medical turism hspitals have an effective web design, hw much f the infrmatin that ptential cnsumers are seeking is accessible. Hence, 89 medical turism hspital web sites that is taken ut frm web site f T.R. Health Ministry have been analysed Methd f Research Methd f Research cntent analysis was used. Cntent analysis is a systematic methd fr summarising infrmatin, dcuments, r visuals and is a qualitative methd f analysis. Hence, cntent in the visual r text is classified, cded and summarised accrding t specific dimensins. Web sites f hspitals were analysed accrding t whether they have infrmatin abut the 42 criteria btained frm the literature r nt, encded and transferred t statistical prgramme. Frequency analysis results are belw. The table belw designed accrding t presence/absence f the criteria. 5. FINDINGS OF RESEARCH The weaknesses and strengths f hspitals were tried t determine accrding t web cntent analysis. Accrding t this, the strengths f web site cntents f hspitals are as fllws; 84.3% have virtual tur, 83.1% have pht presentatin and web sites have pht gallery. 78.7% f web site have nline appintment service, 78.7% have view f hspital, 77.5% f web sites have medical cnsultatin inf, 77.5% have inf, 75.3% have nline supprt services. 73% f hspital web sites have general inf abut hspital, 71.9% have infrmatin abut departments f hspital and 71.9% have infrmatin abut cntracted crpratins. 67.4% have infrmatin abut 209

218 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C10PB; pp: physicians, 67.4% have linkage t human resurces, 66.3% f the web sites have language ptins, 65.2% have histry f the hspital and site search engine. 64% have prmtin vide, 62.9% have linkage t scial media and 60.7% f the web sites have infrmatin abut expertise f hspitals. 57.3% f hspital web sites have lg f the cmpany, transprtatin t hspital and event calendar. 55.1% f the web sites have site map and treatment infrmatin. Web Sites Criteria Table 1. Cntent analysis f hspitals web sites N % Present Absent Present Absent Cmpany lg Brief inf abut hspital Language ptin Histry f hspital Ownership infrmatin Transprtatin t hspital Prmtin infrmatin Pht presentatin Pht gallery Virtual tur Hspital image Departments f hspital Physicians Expertise f hspital Physicians CV s Nurses CV s Prices Online appintment Cntracted crpratins Medical cnsultatin Live supprt Scial respnsibility prjects Accreditatin infrmatin Site map Treatment infrmatin Prmtin vide Event calendar Site search engine s Fax number Climate infrmatin lcal time infrmatin Last update date Visitrs cmment Number f visitrs Human resurces Scial media linkage News frm the press Extra infrmatin related with turism) Music n web site Missin, visin and bjective f the cmpany Presence f the verall infrmatin in a freign language On the ther hand, weaknesses f web site cntents f hspitals are as fllws; 94.4% f hspital web sites d nt have CV infrmatin f Physicians and 89.9% f web sites d nt have CV infrmatin f nurses. 95.5% f the web site d nt have music. 76.4% d nt have climate infrmatin, 73% d nt have extra infrmatin (related with turism) and 70.8% d nt have lcal time infrmatin. 69.7% f the 210

219 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C10PB; pp: web sites d nt have scial respnsibility prject infrmatin, 68.5% d nt have number f visitrs, 67.4% d nt have news frm the press related with hspitals, 62.9% d nt have fax number infrmatin. 61.8% hspital web sites d nt have visitrs cmment, 60.7% f the web sites d nt have infrmatin abut Missin, visin and bjective f the cmpany. 59.6% f web sites d nt have update date, 56.2% d nt have wnership infrmatin and prmtin infrmatin. 53.9% f web sites d nt have any infrmatin abut prices. 51.7% f web sites d nt have infrmatin abut accreditatin. Finally, 51.7% f the web sites d nt have these ver all infrmatin in any freign language. 6. CONCLUSION In medical turism market Internet is an imprtant surce f infrmatin in decisin making prcess (Crks, et all., 2012; Heung et all., 2010; Crmany and Balğlu, 2011; Mhamad, et all., 2012) and cnsumers are in expectatin f high quality and fast service (Ehrback, et all, 2008). Hence Web design is essential fr cmpanies in medical turism. Web site cntent analysis was dne n medical turism hspital web sites that are taken ut frm T.R. Health Ministry web sites. When evaluating the results f analysis accrding t the study f Cheddi and Chbannejad (2017) that reviewed systematically medical turism web sites cntents and evaluatin criteria; it can be said that web sites generally have brief infrmatin, partially have treatment infrmatin and nne have turism services infrmatin. Accrding t these results cmpanies shuld give imprtance t have treatment infrmatin and turism services infrmatin n their web sites. It is suggested t use web sites effectively s as t have mre medical turist. NOTICE This research was supprted with 2018KRM prject number fr the participatin f the cngress by PAU/ BAP. REFERENCES Akblat, M. and Deniz, N.G., (2017). Develpment f Medical Turism in Turkey ad Its Cmparisn with Other Cuntries. Internatinal Jurnal f Glbal Turism Research, 1(2) Ataman, H., Esen, M.F., and Vatan, A., (2017). Health Service Quality and Patient Safety Within Medical Turism. Internatinal Jurnal f Health Management and Strategies Research, 3(1) Aydin D., Seker, S., and Sahan, S., (2011). Health Turism in Public Hspital and Turist s Health Implementatin Guide. T.R. Health Ministry, General Directrate f Healthcare Services Health Turism Department, Ankara. Barca, M., Akdeve, E., and Balay, İ.G., (2013). Strategic Analysis f Medical Turism in Turkey and Strategy Recmmendatins. Jurnal f Business Research, 5(3) Binler, A., (2015). Assesment f Turkey in Terms f Medical Turism and Plicy Suggestins. TR Ministry f Develpment, Master f Thesis. Chen, Y. and Lee, J., (2014). Web-Based Infrmatin System Cnstructin f Medical Turism in Suth Krea. In: Li S., Jin Q., Jiang X., Park J. (eds) Frntier and Future Develpment f Infrmatin Technlgy in Medicine and Educatin. Lecture Ntes in Electrical Engineering, 269. Springer, Drdrecht. Cnnell, J., (2006). Medical Turism: Sea, Sun, Sand and Surgery. Turism Management, 27(6)

220 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C10PB; pp: Crmany, D. and Balğlu, S., (2011). Medical Travel Facilitatr Websites: An Explratry Study f Web Page Cntents and Services Offered t The Prspective Medical Turist. Turism Management, 32(4) Crks, V.A., Kingsbury, P., Snyder, J., and Jhnstn, R., (2010). What is Knwn Abut the Patient's Experience f Medical Turism? A Scping Review. BMC Health Services Research, 10(1)1. Ehrback, T., Guevara, C., and Mang, P., (2008). Mapping the Market fr Medical Travel. The McKinsey Quarterly, 2. Hanefeld, J., Smith, R., Hrsfall, R., and Lunt, N., (2014). What D We Knw Abut Medical Turism? A Review f the Literature with Discussin f Its Implicatins fr The UK Natinal Health Services as an Example f Public Health Care System. Jurnal f Travel Medicine, 21, (6) Heung, V C., Kucukusta, D., and Sng, H., (2010). A Cnceptual Mdel f Medical Turism: Implicatins fr Future Research. Jurnal f Travel and Turism Marketing, 27(3) Icz, O., (2009). Medical Turism within Scpe f Health Turism, Facilities f Turkey. Jurnal f Yaşar University, 4 (14) Jeddi, F.R. and Chpannejad, S., (2017). A Systematic Review f The Cntent f Medical Turism Websites and Their Evaluate Criteria. Research Jurnal f Pharmaceutical, Bilgical and Chemical Sciences, 8, (2) Mghavvemi, S., Prmand, M., Musa, G., Isa, C.R.M., Thirumrthi, T., Mustapha, M.Z., Kanapathy, K., and Chandy, J.J.C., (2016). Cnnecting with Prspective Medical Truist Online: A Crss- Sectin Analysis f Private Hspital Websites Prmting Medical Turism in India, Malaysia and Thailand, Turism Management, 58, Mhamad, W.N., Omar, A., and Harn, M.S., (2012). The Mderating Effect f Medical Travel Facilitatrs in Medical Turism. Prcedia-Scial and Behaviral Sciences, 65, Sahbaz, P., Akdu, U. ve Akdu, S., (2012). Medical Turism Practises in Turkey, Case f İstanbul and Ankara. Balikesir University, Jurnal f Scial Sciences, 15(27) Thanuskdi, S., (2016). A Webmetric Analysis f Medical Turism Websites in Kerala. Library Philsphy an Practice (e-jurnal), 1411, Tntus, O., Saturk Yayını, Accessible:

221 3 rd Internatinal Science Sympsium Status: Prceeding Bk ISS2018 (September 5-8, 2018) ID : C11PB Ayşegül Çayır, Nihal Yayla, Reşat Ceylan, İsmail Çeviş Pamukkale University, Denizli-Turkey acayir11@psta.pau.edu.tr; nyayla@pau.edu.tr; rceylan@pau.edu.tr; icevis@pau.edu.tr TÜRKİYE DE DIŞ BORÇLARDAN EKONOMİK BÜYÜMEYE ÇIKIŞ VAR MI? ÖZ Eknmi literatüründe süregelen tartışmalardan biri lmakla birlikte dış brç talebinin ve büyümenin farklı faktörlere bağlı lması kesin snuçlara varılmasını engellemektedir. Gelişmekte lan ülkeler tasarruf açığı, cari açık, bütçe açığı, gelir adaletsizliği gibi nedenlerle dış brç talebinde bulunmaktadırlar. Brç kaynakların büyümeye katkısı, yatırımlara yani üretim artışına yl açmasıyla mümkündür. Aksi halde vadesi gelen brçların yeni brçlarla ödenmesi yluna gidilecek ve ülkeler aşırı brç yükü altına girebileceklerdir. Dış brç stku ciddi artışlar gösteren Türkiye de dış brç-büyüme ilişkisi dönemi için ARDL tekniği kullanılarak analiz edilmiş ve Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GDP), dış brç (DBRC), istihdam (ISTDM), dış ticaret (DTIC), sabit sermaye (SSRM) ve beşeri sermaye (BSRM) değişkenleri arasında kısa ve uzun dönemli eşbütünleşme ilişkisi lduğu snucuna varılmıştır. Bulgular, dış brçlardaki %1 lik artışın GDP yi %14 ranında azaltırken SSERM ve BSERM nin sırasıyla %0.32 ve %2.73 ranında artırdığını göstermektedir. Bu durum, Türkiye de dış brç stğunun eşik değerin üzerine çıktığını, brcun brçla ödenmesi sürecinin hızlandığını ve Krugman ın Brç Fazlası tereminin geçerliliğini göstermesi açısından önemlidir. Anahtar Kelimeler: Dış brç, Eknmik Büyüme, Türkiye, ARDL, Brç Fazlası Teremi IS THERE AN EXIT FROM EXTERNAL DEBT TO GROWTH IN TURKEY? ABSTRACT External debt and grwth relatinship which is ne f the nging debates in the ecnmics literature, is difficult t reach a certain cnclusin, because f the demand fr external debt and the grwth depend n different factrs. Develping cuntries generally demand external debt fr reasns such as savings deficit, current accunt deficit, budget deficit, and incme inequality. The cntributin f debt resurces t the grwth is pssible nly thrugh prductive investments which lead t increased prductin. Otherwise, it will be ging t the way f payment f debts with new external debts and cuntries will be verburdened. In Turkey, which has substantial increase in the external debt stck, external debt-grwth relatinship was analyzed using ARDL technique fr the perid. The results indicate that there is bth shrt-term and lng-term cintegratin relatinship between the GDP, external debt (DBRC), emplyment (ISTDM), freign trade (DTIC), fixed capital (SSRM) and human capital (BSRM) variables. Findings shw that 1% increase in freign debt reduces GDP by 1.4% while increases SSERM and BSERM by 0.32% and 2.73% respectively. In summary, the external debt stck in Turkey exceeded the threshld value, the prcess f debt payment with new debts is accelerated, and Krugman's "debt-verhang" thery has been valid. Keywrds: External Debt, Ecnmic Grwth, Turkey, ARDL, Debt Overhang Thery

222 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C1PB; pp: GİRİŞ (INTRODUCTION) Ülkelerin eknmik büyüme ve kalkınma hedeflerine ulaşabilmeleri, net yatırımların düzeyinde gerçekleştirecekleri artış hızına bağlıdır. Sermaye birikimi larak da adlandırılan bu sürecin finansman imkânlarına bağlı lduğu bilinmektedir. Yatırımların finansmanında birincil kaynak lan yurtiçi tasarruflar, gelişmekte lan ülkelerde yetersiz düzeydedir ve dlayısıyla bu tasarrufların finanse ettiği yatırımların düzeyi hedeflenen gelir artışlarının çk gerisinde kalmaktadır. Ayrıca, yurtiçi tasarrufları artırmak da tek başına yeterli bir çözüm lamamaktadır. Çünkü yurtiçi tasarruf düzeyi yeterince yüksek lsa bile bu ülkelerin yatırım malları ithalatı zrunluluğu döviz ihtiyacını artırmaktadır. Dlayısıyla bir taraftan yurtiçi tasarrufların yetersizliği ve diğer taraftan döviz açığı srunu, gelişmekte lan ülkeleri kaçınılmaz larak dış kaynak arayışlarına yani dış brçlanmaya itmektedir. Günümüzde gelişmekte lan ülkelerin en önemi prblemlerinden birisi dış brç stklarındaki artıştır. İç tasarrufları yetersiz lan gelişmekte lan ülkeler yatırımların finansmanı ve üretimde gerekli lan ara ve sermaye mallarının ithalatı knusunda dış brca başvurmaktadır. Ancak sn dönemlerde bu ülkelerin, aldıkları dış brçları verimli yatırım alanlarına yönlendiremedikleri ve dlayısıyla beklenen büyüme ranlarını gerçekleştiremedikleri için brçların geri ödenmesinde sıkıntı içine düştüklerini görmek mümkündür. Bu durum brç geri ödemeleri için yeniden brçlanma yluna başvurulması snucunu getirmektedir. Brcun brçla geri ödenmesi sürecine girilmesi ise dış brç stklarının hızla artmasına ve eknmik büyüme hedefinden uzaklaşılmasına neden lmaktadır. Literatürde de bahsedildiği üzere dış brçlar, özellikle gelişmekte lan ülkelerin kalkınma hamlesinde gerekli lan büyük çaplı yatırımların finansmanında önemli bir kaynaktır. Bu durumda beklenen, dış brçla finanse edilen yatırımların milli gelirde önemli artışlar sağlayarak dış brç geri ödemelerinin zra skulmamasıdır. Ancak uygulamada alınan dış brçların gelir artışı sağlayacak yatırımlarda değerlendirilememesi veya yatırımların beklenen gelir artışını sağlayamaması nedeniyle gelişmekte lan ülkelerin çğu brcun brçla finansmanı sürecine zrunlu larak girmiş ve brç stkları hızla artmıştır. Brç stklarındaki bu hızlı artışın dünyada brç krizlerine sebep labileceği de 1982 yılında Meksika Brç Krizi örneği ile tarihteki yerini almıştır. Dış brçların eknmik büyüme üzerindeki net etkisi genellikle belirsizdir. Bu etki faiz ranlarının miktarına ve elde edilen yabancı kaynaklardan etkin ve verimli şekilde faydalanıp faydalanmadığına bağlıdır. Şayet brçlar üretken alanlarda kullanılırsa ve faiz miktarı düşükse muhtemelen eknmik büyümeyi canlandıracaktır. Fakat dış brçların faizi yüksek ve brç servisini karşılayacak kadar getiri sağlayacak yatırımlara finanse edilmezse, eknmik büyüme hızını azaltacaktır. Türkiye de dış brçların gelişimi açısından diğer gelişmekte lan ülkelere benzer özellikler taşımaktadır. Yurtiçi tasarrufların yetersizliği, yatırımların verimliliğinin düşük lması, ithalata dayalı ihracat yapısı, ödemeler bilançsundaki açıklar, kamu harcamalarının yüksekliği ve hatta dış brç faizlerinin artan yükü gibi pekçk nedenden dlayı dış brç stkları sürekli artış göstermektedir. Artan bu dış brç seviyesinin Türkiye nin eknmik büyümesini hangi yönde etkilediği günümüzde ilgi çeken knulardan biri haline gelmiştir. Dış brç Laffer eğrisinde belirtildiği üzere Türkiye halihazırda, dış brçların eknmik büyümeye katkı sağladığı alanda mı bulunmaktadır yksa eşik değer 214

223 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C1PB; pp: geçildiği için dış brçların büyümeyi negatif yönde etkilediği sürece mi girmiştir? Literatürde her iki durumu da destekleyecek nitelikte snuçlar elde eden çalışmalar mevcut lup henüz bu knuda bir fikirbirliğine ulaşılamamıştır. Bu çalışmada da Türkiye de dış brçlardan eknmik büyümeye dğru bir çıkış ylu lup lmadığı srgulanarak dış brç ile büyüme arasındaki kısa ve uzun vadeli ilişkiler eknmetrik larak analiz edilmeye çalışılmaktadır. 2. ÇALIŞMANIN ÖNEMİ (RESEARCH SIGNIFICANCE) Ülkelerin ulusal tasarruflarının yetersizliği snucunda kullanmak zrunda kaldıkları yabancı kaynaklar, iktisadi etkileri bağlamında çk tartışılan knulardan biridir. Türkiye de dış brçlanma ve eknmik büyüme arasındaki ilişkiye yönelik literatürde çalışmalar bulunmakla beraber ele alınan dönem ve kullanılan yöntemler itibariyle snuçların farklılaştığı görülmektedir. Bu çalışmada dönemi için ARDL yöntemi kullanılarak Türkiye de dış brçların eknmik büyüme üzerindeki etkisi eknmetrik larak test edilmektedir. 3. DIŞ BORÇ BÜYÜME İLİŞKİSİ (EXTERNAL DEBT-GROWTH RELATIONSHIP) Dış brç ve büyüme arasındaki ilişki literatürde Keynes in eknmik büyümenin sağlanmasında devlet müdahalesinin gerekliliği yaklaşımına dayandırılmaktadır. Keynes le başlayan dış brç büyüme terisi daha snra Harrd-Dmar la devam etmiştir. Harrd-Dmar büyüme mdeli, bir eknmide yatırım-tasarruf seviyesi ile büyüme ranı arasında yakın bir ilişki lduğunu ileri sürmektedir. Açık bir eknmide tplam tasarruflar yurtiçi ve yurtdışı tasarrufların tplamına eşittir. Şayet yurt içi tasarruflar gerekli yatırımları finanse edemezse, istenen büyüme hızına ulaşmak mümkün lmayacaktır (Hjerthlm, vd., 1998:3). Dlayısıyla dış brçlar, mevcut tasarruf miktarını artırarak büyüme hızının artmasını sağlayacaktır. Dış brçlar sadece yatırımlara kanalize edilecek kaynakları artırmakla kalmayıp aynı zamanda artan milli gelirle yurtiçi tasarrufların da artmasına neden lmaktadır. İç tasarrufların artması ise zamanla dış tasarruflara lan ihtiyacı rtadan kaldıracak ve dış brç servisi ödemeleri için finansman sağlanmış lacaktır (Tanrıkulu, 1983:17). Snuç larak, alınan dış brçlar dğrudan ve dlaylı larak tplam tasarrufların artmasına katkı sağlayarak yatırımları artırmakta ve bunun snucunda da yüksek büyüme ve gelir artışı elde edilmektedir. Chenery ve Strut tarafından yıllarında Harrd-Dmar mdeli genişletilerek iki-açık (tw-gap) yaklaşımı ile gelişmekte lan ülkelerin dış kaynak ihtiyacı hesaplanmaya çalışılmıştır. Bu yaklaşıma göre gelişmekte lan ülkeler eknmik büyümeyi gerçekleştirmekte iki önemli açıkla karşı karşıyadırlar. Bunlardan birincisi, gelişmekte lan ülkelerin kişi başına gelirlerinin düşük lması nedeniyle karşılaştıkları tasarruf açığıdır. Diğeri ise gerekli yatırımların gerçekleştirilmesinde ihtiyaç duyulan sermaye mallarının ithalatı için gerekli lan dövizi karşılayacak ihracat gelirlerinin yetersizliğinden kaynaklanan ticaret açığıdır. Dlayısıyla iki-açık mdeline göre alınan dış brçlar yatırım ve tasarrufları artıracak ve bu da eknmik büyümeyi beraberinde getirecektir (Mreira vd., 2005:27). Chenery ve Strut, Keynes in devlet müdahalesi yaklaşımını geliştirmişler ve dış brçların sadece sermaye stkunu artırmadığını aynı zamanda döviz sıkıntısını da azalttığını öne sürmüşlerdir. Ne-klasik mdele göre brçlanma, eknmik büyümeyi artırmaktadır ancak bu ilişki gerçekçi lmayan tam sermaye hareketliliği varsayımı 215

224 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C1PB; pp: nedeniyle yetersiz kalmaktadır. Genel kabul gören görüş ise brç yükünün eknmik büyümeyi lumsuz etkilediğidir. Uzun dönemde dış brçların iki etkisi bulunmaktadır (Diamnd, 1965:1). Birinci etki, faiz ödemelerinin finansmanında kullanılan vergilerin harcanabilir gelirin azalmasına neden lmasıdır. İkinci etki ise harcanabilir gelirin azalması snucu tasarrufların ve dlayısıyla sermaye birikiminin azalmasıdır. Bu durumdan eknmik büyüme de lumsuz yönde etkilenecektir. Griffin ve Ens (1970) da dış brçların eknmik büyümeyi lumsuz yönde etkilediğini ileri sürmektedirler. Dış brçlar yatırım dağılımında bazı aksaklıklara neden larak sermaye/hâsıla katsayısını yükseltmekte ve brç alan ülkenin yurtiçi tasarruflarını düşürmektedir. Alınan brçların geri ödenirken faizi ile birlikte ödenmesi yani bir maliyetinin lması, bu dış brçların verimli alanlarda kullanılmayarak ülkenin üretim ve yatırım yapısında yanlış yönlendirmelere yl açması, dış brçların verimliliğini azaltmakta ve bu da büyümeyi lumsuz yönde etkilemektedir. Griffin ve Ens un çalışmalarına destek veren Papenek (1973) de 1950 li ve 1960 lı yıllarda yaptığı çalışmalarda dış brç ile eknmik büyüme arasında negatif bir krelasyn lduğunu açıklamıştır (Kara, 2002: 49). Dış brç-büyüme ilişkisi knusundaki terik literatür özellikle 1980 lerde Latin Amerika daki brç krizinden snra gelişmiştir. Araştırmalar genellikle dönemdeki rta gelirli ülkelerin dış brçlarının eknmik büyümeleri üzerindeki etkilerine yğunlaşmıştır. Bu knuda rtaya çıkan terik çerçeve, düşük gelirli ülkeler için hâlâ geçerlidir (Presbiter, 2006:2). Dış brçların eknmik büyüme üzerindeki net etkisi belirsizdir. Bu etki, faiz ranlarının düzeyine ve elde edilen yabancı kaynaklardan etkin bir şekilde faydalanıp faydalanmadığına bağlı larak değişmektedir. Şayet brçlar üretken yatırım alanlarda kullanılırsa ve faiz miktarı düşük lursa muhtemelen eknmik büyümeyi canlandıracaktır. Fakat dış brçların faizi yüksek ise ve brç servisini karşılayacak kadar getiri sağlayacak yatırımlara kanalize edilememiş iseler eknmik büyüme hızı azalacaktır. Dış brç-büyüme ilişkisi literatürde genellikle zamanlar arası brçlanma mdeli, brç-büyüme (Grwth-CumDebt) mdeli, brç fazlası (Debt Overhang) mdeli ve sürdürülebilirlik yaklaşımları kapsamında ele alınmaktadır. Zamanlararası brçlanma mdeli, uluslararası brçlanmanın ülkedeki tasarruf açığını kapatmadaki önemini göstermektedir (Erataş ve Başçı Nur, 2013). Bu mdele göre, dış brçlanma yapan ülkenin sermaye stkunda artış görülecektir. Bunun snucunda da ülke daha fazla yatırım yapabilir hale gelecektir. Zamanlararası brçlanma/brç verme mdeli, dış brçlanmanın eknmi üzerinde lumlu etkilerinin lduğunu açıklayan bir mdeldir. Zamanlararası yatırım-tüketim mdelinin bir uzantısı niteliğinde lan mdel dış brçlanmayı, şimdiki ve gelecekteki yatırım ve tüketimi artırarak üretimin artmasını sağlamak şeklinde açıklamıştır (Ossemane, 2009). Brçla büyüme mdeli (grwth-cum debt), yurt içi tasarruf açığı nedeniyle gerçekleştirilemeyen yatırımların dış brçlanma ylu ile karşılanacağı savını ileri sürmektedir (Çöğürcü, 2011:137). Bu mdelin amacı, dış kaynakların fayda ve maliyetlerinin tplam brç servisine göre analizidir. Bu mdelin tezi, brç kapasitesinin sürdürülebilmesi için alınan ilave dış brçların zaman içerisinde eknmik büyümeye yeterli düzeyde etki yapmasıdır. Bunun için de ülkelerin brç geri ödeme kapasitesini sürdürebilmeleri gerekmektedir (Hjerthlm, 1999:7). Özetle brçla büyüme mdeline göre, şayet, ülkeye giren yabancı kaynaklar, 216

225 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C1PB; pp: sermaye malları ithalatındaki artış sebebiyle rtaya çıkan cari işlemler açığını finanse ederse ve ülkedeki yatırım hızı artarsa eknmi daha hızlı büyüyecektir (Bilginğlu ve Aysu, 2008:7). Dış brç büyüme ilişkisini inceleyen mdellerden bir diğeri ve bu çalışmada da üzerinde durulacak lan Brç Fazlası Terisi (debt verhang thery) dir. Krugman (1988), Sachs (1989) ve Chen (1993) gibi eknmistler tarafından incelenen aşırı brçluluk kavramı, artan brçlar karşısında hem kamu yatırımlarının, hem de ptansiyel çıktının vergilendirilmesi lasılığına bağlı larak özel yatırımların azalacağını ve bu durumun eknmik büyümeyi önemli ölçüde etkileyeceğini ifade etmektedir. Krugman a göre bir ülkenin gelecekteki kaynak transferlerinin beklenen şimdiki değerinin, brçların şimdiki değerinden düşük lması ülkede brç srunu lduğunu ve ülkenin aşırı brçlu lduğunu göstermektedir (Krugman, 1988:7). Krugman, brç geri ödemeleri ile ilgili bir brç fazlası mdeli rtaya kymaktadır. Brç srunu ile karşılaşan kreditörler brçların şimdiki değerini en yüksek seviyeye çıkarıcı stratejiler geliştirirler. Dlayısıyla brçların bugünkü değeri ile ülkenin gelecekteki kazançlarının bugünkü değerinin karşılaştırılabilir lması gerekmektedir. Bu stratejiler snucunda ülkedeki yatırımların getirilerinin yüksek randa vergilendirilmesi gerekecektir. Bu yüzden yerli ve yabancı girişimciler hem şimdi hem de gelecek dönemde daha düşük yatırım yapma eğilimine gireceklerdir. Snuçta yüksek randaki brçluluk, yatırımları negatif etkileyerek eknmik büyümenin daha düşük seviyede luşmasına neden lacaktır (Oleksandr, 2003:5). Yani, brç fazlası terisine göre gelecekteki brç, ülkenin geri ödeme kapasitesinden fazla lursa beklenen brç servisi maliyetleri gelecekteki yerli ve yabancı yatırımcıların yatırım yapma cesaretini kıracak ve eknmik büyümeye zarar verecektir. Ptansiyel yatırımcılar da bir ülkenin, dış brç verenler tarafından ne kadar vergilendirileceğinden endişe duyduklarından gelecekteki daha fazla üretim uğruna bugün daha yüksek maliyet ödemeye daha az istekli lacaklardır (Pattil, vd., 2003:58). Ülkenin brç stkundaki artışlar, başlangıçta büyüme üzerinde luşturduğu lumlu etki nedeniyle, beklenen brç geri ödeme gücünü (brç servisi) artırmaktadır. Fakat giderek artan brç stku aşırı brçlanma özelliklerini rtaya çıkararak, hem eknmik büyümeyi hem de beklenen brç geri ödemesini azaltmaktadır. Buradan iki snuç rtaya çıkmaktadır. Birincisi artan brç stku, brçla büyüme mdelini desteklercesine hem büyümenin finansmanını sağlamakta hem de artan gelire dayalı larak beklenen brç geri ödeme gücünü artırmaktadır. İkincisi ise, aşırı brçlanma sürecine girilmesi ile artan brç stku büyümenin esas belirleyicisi lan yatırımların finansmanında kullanılmayarak gelir azalışlarına neden lmakta ve beklenen brç geri ödeme kapasitesini azaltmaktadır (Ceylan ve Durkaya, 2011:94). Chen in de belirttiği gibi, brç stku arttıkça önce beklenen brç geri ödemesinin artacağını, belli bir eşik değerden snra ise brç stkundaki artışların beklenen brç geri ödemesini azaltacağı Brç Laffer Eğrisi ile açıklanmaktadır. Brç Laffer Eğrisi Şekil 1 de gösterilmiştir. 217

226 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C1PB; pp: Şekil 1. Brç Laffer eğrisi (Figure 1. Debt Laffer curve) Daha fazla brç stku daha az brç ödeme ihtimaliyle yakından ilgilidir. Eğrinin pzitif eğimli lduğu bölgede brç miktarı arttıkça brcun geri ödeme ihtimali de artarken, eğrinin negatif eğimli lduğu bölgede brçlardaki artış brcun geri ödenme beklentisini azaltmaktadır. Pattil vd. (2002), yaptıkları çalışmada dış brcun başlangıçta belli bir nktaya kadar eknmik büyümeyi artırdığı, daha snra alınan her yeni brcun eknmik büyümeyi azalttığı ve belli bir nktadan snra negatife dönüştüğü snucuna ulaşmışlardır. Yani dış brçla eknmik büyüme arasında ters-u ilişkisi bulunmaktadır. Brç fazlası terisine göre brç stku, gelecekte ülkenin geri ödeme gücünü aşarsa, beklenen brç servisi ülkenin hasıla seviyesinin artan bir fnksiynudur (Bilginğlu ve Aysu, 2008:7). Dış brç alarak kaynak temin eden ülkelerde bir süre snra brçlar ödenecek miktardan daha fazla bir hale gelir ve bunun snucunda vergilerin artırılması gibi bir beklenti luşur. Bu beklentinin snucunda yatırımcılar daha temkinli davranarak yatırım harcamalarını kısarlar ve eknminin artan ivmesinde yavaşlama ve hatta düşüş gözlemlenir. Dış brç büyüme ilişkisini inceleyen mdellerden bir diğeri sürdürülebilirlik yaklaşımları dır. Dış brç krizleri gelişmekte lan ülkelerin eknmik gelişme süreçlerini aksatmakta ve eknmik srunlara yl açmaktadır. Sürdürülebilirlilik ise mevcut şartlar daha kötü bir hal almadan alınması gereken önlemlerden luşmaktadır. Brç sürdürülebilirliği, enflasynist lmayan sürdürülebilir bir büyüme hedefinin, istikrarının, plitikasının ve refrmlarının devamını etkilemeden, ülke itibarını sarsmadan, ülkenin brç ödeme zamanlamasında aksama lmadan, gelecek dönemlerde rahat brçlanılabilmesi durumudur (Çiçek, 2010:4). Dış brçlanmanın sürdürülebilirliği, brçlanmadan elde edilen kaynaklarla kamu gelirlerinin gelecekteki brç servisini karşılayabilecek şekilde arttırılması ile mümkündür (Bilginğlu ve Aysu, 2008). Brçlanma ile elde edilen kaynakların geri dönüşümü dış brçlanmanın maliyetini aştığı sürece, dış brçlanma plitikası sürdürülebilir lmaktadır. Brç verenler ödünç verdikleri fnların geri ödeneceğinden emin ldukları sürece brç verecekleri için alınan 218

227 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C1PB; pp: brçların da bir sınırı lacaktır. Bu yüzden brç alan ülkelerin brç ödeme kapasitesini belirlemek amacıyla dış brç/ihracat, dış brç servisi/ihracat rasyları gibi göstergeler kullanılmaktadır. En fazla kullanılan rasy ise dış brç servisi/ihracat rasysudur (Ajayi ve Khan, 2000:1). Brç fazlası, brç/gsyih rasysunun büyüklüğüne göre tespit edilmektedir. Brç/GSYİH rasysunun büyüklüğü yatırımlara ayrılan kaynakları azaltarak gelecek dönem milli gelir seviyesini lumsuz yönde etkilemektedir. Az gelişmiş ülkelerde brç fazlası rasysu rtalama larak 1.45 iken yüksek gelir grubundaki ülkelerde 0.33 tür. Düşük gelirli ülkelerin yatırım/gsyih rasyları da (0.19) yüksek gelirli ülkelerden (0.24) daha düşüktür (Kamirades, 1993:230). 5. DIŞ BORÇLAR VE TÜRKİYE (EXTERNAL DEBT AND TURKEY) Dış brçlanma ve eknmik büyüme arasındaki ilişkiyi araştıran çalışmalar, daha çk brç fazlası terisi üzerinde durmaktadır. Yapılan analizlerde dış brçla eknmik büyüme arasında anlamlı bir negatif ilişkinin varlığı brç fazlası srununa işaret etmektedir. Gelişmekte lan ülkeler grubunda yer alan Türkiye eknmisi için dış brçlar 1950 li yıllardan itibaren önemli bir kaynak lmuştur snrasında yabancı sermaye, dış yardım ve yabancı krediler elde etme knusunda köklü eknmi plitikası değişikliği uygulayarak dış brçlanma lanaklarını artıran Türkiye, iktisadi kalkınmayı gerçekleştirmek ve devam ettirebilmek için sermaye, teknlji ve nitelikli insan gücü yetersizlikleri dlayısıyla dış kaynak aramaya ve dış brçlanmaya yönelmiştir (Kepenek ve Yentürk, 1994:83-110). Türkiye de dış brçlar ile eknmik büyüme arasındaki ilişkileri belirlemeye yönelik yapılan araştırmaların çğunluğu, ele aldıkları dönem ve kullandıkları yöntemler farklı lmakla beraber bu iki değişken arasındaki ilişkinin negatif lduğunu vurgulamaktadırlar (Ulusy ve Küçükkale, 1996; Karagöl, 2002; Bilginğlu ve Aysu, 2008; Uysal, vd., 2009; Çiçek, vd., 2010; Ceylan ve Durkaya, 2011). Çalışmalardan çıkan rtak snuçlar alınan dış brçların verimli yatırım alanlarında değerlendirilemediği ve dlayısıyla da Türkiye de bir brç fazlası srununun geçerli lduğu şeklindedir. Bu durum, brç stkunun artmaya devam etmesi halinde ve brç geri ödemeleri için yeterli kaynak sağlanamadığı takdirde Türkiye nin bir brç kısır döngüsü içine girebileceğinin belirtileri şeklinde değerlendirilmektedir. Türkiye de 1980 snrası dış brç stkundaki gelişmeleri gösteren Şekil 2 de dış brçların özellikle 2001 yılından itibaren hızlı bir artış trendine girdiği izlenmektedir. Dış brç stkunun 2009 yılındaki düşüşünde, 2008 küresel krizinin brçlanma lanaklarını azaltması etkili lmuştur yılından snra ise dış brç stkunda yeniden yükselmeler başlamıştır. 219

228 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C1PB; pp: Kaynak: Şekil 2. Türkiye nin dış brç stku (Figure external debt stck f Turkey) 6. EKONOMETRİK ANALİZ (ECONOMETRIC ANALYSIS) Türkiye nin dışa açılma sürecine girdiği 1980 snrasındaki dış brçlarının eknmik büyüme üzerinde yarattığı etkilerin belirlenmesi amacıyla ARDL (Bund Test) yöntemi kullanılarak eknmetrik bir analiz yapılmıştır. Analizde STATA 14.2 paket prgramı kullanılmıştır. Çalışmanın bu bölümünde, yapılan analizde kullanılan veri seti, değişkenler ve eknmetrik metdlji kısaca anlatıldıktan snra elde edilen bulgulara yer verilecektir Veri Seti Ve Değişkenler (Data And Varıables) Bu çalışmada Türkiye için dönemi yıllık verileri kullanılmıştır. Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GDP) bağımlı değişken, dış brç miktarı (DISBORC), istihdam hacmi (ISTHDM), dış ticaret hacmi (DISTIC), sabit sermaye yatırımları (SBTSRM) ve beşeri sermaye (BSRSRM) değişkenleri ise bağımsız değişken larak mdele dahil edilmişlerdir. Değişkenlere ait değerler Wrld Bank, Kalkınma Bakanlığı, TCMB, Hazine Bakanlığı ve TÜİK ten elden edilmiştir EKONOMETRİK METODOLOJİ (ECONOMETRIC METHODOLOGY) Makreknmik göstergelerin analizinde uzun ve kısa dönemli ilişkilerin incelenmesinde sıklıkla kullanılan yöntemlerden biri Otregresif Dağıtıcı Gecikmeli Mdel (ARDL) dir. ARDL, Paseran ve Shin tarafından 1998 yılında rtaya knmuş, Paseran ve diğerleri (2001) tarafından geliştirilmiştir. ARDL nin eş bütünleşme yöntemleri içerisinde diğer mdellere göre bazı avantajları bulunmaktadır: Eş bütünleşme yöntemlerinin pek çğu örneklem büyüklüğüne çk duyarlıdır. ARDL de ise az miktardaki veri ile analiz yapılabilmektedir. Mdelde kullanılacak değişkenlerin aynı derecede durağan lması gerekmemektedir. Değişkenler düzeyde I(0) ya da birinci farklarında I(1) durağan labilirler. Değişkenlerin farklarının alınması, uzun dönem ilişkilerinin sağlıklı bir şekilde yrumlanamamasına sebep 220

229 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C1PB; pp: lduğundan ARDL farklı seviyelerde durağan lan değişkenlerin uzun ve kısa dönem analizlerinde ldukça verimlidir. Diğer eşbütünleşme testleriyle kıyaslandığında ARDL, Hata Düzeltme Mdeli (ECM) kapsamında elde edilen uzun dönem ve kısa dönem ilişkileri eş anlı larak analiz edilebilme imkanı tanımaktadır. Ayrıca kısıtsız hata düzeltme mdelini kullandığından istatistiksel larak daha güvenilr snuçlar verebilmektedir. Bu çalışmada öncelikli larak dış brçların ve büyümeyi etkileyen diğer makreknmik değişkenlerin eknmik büyüme üzerindeki etkileri analiz edilmiştir. Veriler analize hazırlanırken hem örneklem ölçeğini daraltmak hem de veri setindeki çarpıklığın azaltılması amacıyla lgaritmik frmda ele alınmıştır. Bu durum tahmin edilen katsayıların esneklik şeklinde yrumlanmasına da imkan tanımaktadır. Analizde kullanılan değişkenlerin tanımları aşağıdaki gibidir: GDP : Gayri Safi Yurt İçi Hasıla, DISBORC: Dış brçlar/gsyih, ISTHDM : İstihdam hacmi, DISTIC : Dış ticaret hacmi/ GSYİH, SBTSRM : Sabit sermaye yatırımları, BSRSRM : Beşeri sermaye. Oluşturulan ARDL mdeli ise Denklem 1 deki gibidir: n lngdp = α + y ln GDP t 1 + it ln GDP i,t i + β it DISBORC i,t i n i=1 n n i=0 n + it ln ISTHDM i,t i + it DISTIC i,t i + δ it ln SBTSRM i,t i i=0 i=0 i=0 n (1) + it ln BSRSRM i,t i + λ 1 DISBORC t 1 + λ 2 ln ISTHDM t 1 + λ 3 DISTIC t 1 i=0 + λ 4 ln SBTSRM t 1 + λ 5 ln BSRSRM t 1 + μ it it, rtalaması sıfır ve varyansı sabit lan hata terimini ifade etmektedir. Denklem 1 tahmin edildikten snra sınır testi, F-istatistiği ile yapılmaktadır. Mdelde kullanılan değişkenler arasında eş-bütünleşme ilişkisi lmadığını gösteren bş hiptez ile alternatif hiptez Denklem 2 de yer almaktadır. H 0 : a = λ 1 = λ 2 = λ 3 = λ 4 = λ 5 = 0 H 1 : a λ 1 λ 2 λ 3 λ 4 λ 5 0 (2) Eğer mdel için hesaplanan F-istatistik değeri üst sınır kritik F- istatistiğinden büyükse, eş-bütünleşme ilişkisinin lmadığını ifade eden bş hiptez reddedilir. Buradan hareketle değişkenler arasında eşbütünleşme ilişkisi lduğu çıkarımı yapılır. Eğer hesaplanan F-istatistik değerleri alt sınır kritik F-istatistiğinden küçükse bş hiptez kabul edilir. Sn larak, hesaplanan F-istatistiği, üst-sınır ve alt sınır kritik F-istatistik değerleri arasında ise eş-bütünleşme ilişkisi knusunda kararsız kalınır. Optimal ARDL mdelinin seçimi için tahmin, n 1 defa tekrarlanır ve ptimal mdel Akaike Bilgi Kriteri (AIC) yardımı ile belirlenir. Burada, λ değişken sayısını ve n değeri de ptimal gecikme uzunluğunu göstermektedir. Değişkenler arasında eş-bütünleşme ilişkisinin varlığını gösteren alternatif hiptezin geçerli lması halinde, ARDL( m, n) uzun dönem mdel tahmini Denklem 3 teki gibi tanımlanır. 221

230 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C1PB; pp: n n n n GDP = β 0 + β 1 DISBORC t i + β 2 ISTHDM t i + β 3 DISTIC t i + β 4 SBTSRM t i i=1 i=1 i=1 İ=1 n (3) + β 5 BSRSERM t i + μ it İ=1 Değişkenler arasındaki uzun dönem ilişkilerin belirlenmesinden snraki aşama, hata düzeltme mdeli kullanılarak kısa dönemli ilişkilerin araştırılmasıdır. Hata düzeltme mdeli (ECM) Denklem 4 teki gibi tanımlanır. n n n GDP = α 0 + α 1 DISBORC t i + α 2 ISTHDM t i + α 3 DISTIC t i i=1 i=1 i=1 n n (4) Burada + α 4 SBTSRM t i + α 5 BSRSERM t i + α 6 ECT t 1 + e t İ=1 İ=1 ECT t1, hata düzeltme terimini temsil etmektedir, Ayrıca, tahmin edilen mdelin hata terimidir. Hata düzeltme mdelinden elde edilen snuçlar, kısa dönemde luşan bir şk snucu mdelin yeniden uzun dönem dengesine dönme hızını vermektedir. Bunun için hata terimine ait katsayı değerinin -1 ile 0 arasında lması ve istatistiksel larak anlamlı düzeyde bulunması gerekmektedir. 7. BULGULAR (FINDINGS) Analizi yapılan mdel için ADF birim kök testi snuçları Tabl 1 de gösterilmiştir. Tabldan da anlaşılacağı üzere DISBORC I(0), diğer değişkenler ise I(1) seviyesinde durağan hale gelmektedir. Daha önce de belirtildiği üzere değişkenlerin farklı seviyelerde durağan lması, ARDL tekniği açısından bir srun teşkil etmemektedir. Tabl 1. Birim Kök testi (Table 1. Unit Rt test) Değişken Düzey Fark (Ortalama) Düzey (Trend) Fark (Trend) GDP *** *** DISBORC * *** *** ISTHDM *** *** DISTIC *** *** *** SBTSRM *** *** BSRSRM *** *** *%10 Anlamlılık Düzeyi **%5 Anlamlılık Düzeyi ***%1 Anlamlılık Düzeyi Tahmin edilen ARDL mdelinin test snuçları Tabl 2 de gösterilmektedir. Hesaplanan F-istatistik değeri (24.76) üst sınır kritik F-istatistiğinden (3.35) büyük lduğundan eş-bütünleşme ilişkisinin lmadığını ifade eden bş hiptez reddedilir. Aynı şekilde, hesaplanan t- istatistik değeri de alt sınır kritik t değerlerinden küçüktür. Yani mdelde kullanılan değişkenler arasında eş-bütünleşme ilişkisinin varlığından bahsedilebilir. e t 222

231 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C1PB; pp: Tabl 2. ARDL test snuçları (Table 2. ARDL test results) %1 %5 %10 Alt Sınır Üst Sınır Alt Sınır Üst Sınır Alt Sınır Üst Sınır F= t= AIC yardımıyla ptimal gecikme uzunluğu belirlendikten snra ARDL uzun dönem mdel tahminine geçilmiştir. Elde edilen snuçlar (Tabl 3) incelendiğinde dış brçlardaki bir birimlik artışın, GSYH yı %1.398 ranında azalttığı görülmektedir. İstihdam hacmindeki %1 lik artış GSYH yı %2.978 azaltırken beşeri sermaye %2.728 ve sabit sermaye yatırımları ise %0.324 ranında artırmaktadır. Dış ticaret hacminin GSYH üzerindeki etkisi ise istatistiksel larak anlamlı değildir. Tabl 3. Uzun dönem ARDL snuçları (Table 3. The results f lng term ARDL) Değişkenler Katsayı t değeri GDP (-1) *** DISBORC *** ISTHDM *** DISTIC SBTSRM *** BSRSRM *** C (Sabit Terim) ***%1 Anlamlılık Düzeyi Uzun dönem ilişkilerin belirlenmesinden snraki aşama kısa dönem ilişkilerin belirlenmesine imkan veren Hata Düzeltme Mdeli (ECM) nin uygulanmasıdır. Hata Düzeltme Mdeli nin snuçları, Tabl 4 te yer almaktadır. ECT t-1 değeri, kısa dönemde luşan bir şk snucu mdelin yeniden uzun dönem dengesine dönme hızını vermektedir. Bu değerin istatistiksel larak anlamlı labilmesi için 0 ve -1 arasında lması gerekmektedir. Bu çalışmada test edilen mdel için ECT t-1 değeri larak bulunmuştur. Yani değişkenlerde rtaya çıkan bir şkun etkisinin bir dönem içinde %67 sinin giderileceğini ve sistemin yeniden uzun dönem dengesine döneceğini söylemek mümkündür. Tabl 4. Hata Düzeltme Mdeli Snuçları (Table 4. Results f Errr Crrectin Mdel) Değişkenler Katsayı t değeri ECT t *** DISBORC *** ISTHDM *** DISTIC SBTSRM *** BSRSRM *** C (sabit Terim) ***%1 Anlamlılık Düzeyi Mdelin tkrelasyn, heterskedastisite ve mdel spesifikasyn hataları içerip içermediğinin de sınaması yapılarak test snuçları Tabl 5 te verilmiştir. Otkrelasyn için Breusch Gdfrey testi, 223

232 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C1PB; pp: heterskedastisite için Breusch-Pagan testi ve mdel kurulurken rtaya çıkabilecek lan spesifikasyn hatasının varlığını ölçmek için de Ramsey- Reset testi kullanılmıştır. Test snuçlarının anlamlı çıkması bu srunların bulunmadığı anlamına gelmektedir. Tabl 5. Tanısal test snuçları (Table 5. The result f diagnstic test) Prb. Breusch-Gdfrey Breusch-Pagan-Gdfrey Ramsey RESET SONUÇ VE ÖNERİLER (CONCLUSION AND RECOMMENDATIONS) Büyüme ve dış brçlar arasındaki ilişki iktisat literatüründe önemli bir yer tutmaktadır. Gelişmekte lan ülkeler, iç tasarrufların yetersizliği, kalkınmanın finanse edilebilmesi, bütçe açığının kapatılması, gelir dağılımındaki adaletsizliğin giderilmesi gibi nedenlerle dış brçlara başvurmaktadırlar. Dış brçların, alındıkları dönemde ülkeye kaynak transferi sağlamaları nedeniyle milli gelirde artışa sebep lacakları terik düzeyde kabul edilmektedir. Ancak uygulamada bu brçların kullanımının, dikkatli lunması gereken asıl önemli hususu luşturduğu 1980 li yıllarda Latin Amerika ülkelerinde rtaya çıkan krizlerden snra farkedilmeye başlanmıştır. Dış brçların eknmik büyüme üzerinde yarattığı etkilerin araştırılmasına yönelik çalışmaların da bu tarihten snra hız kazandığı görülmektedir. Ampirik çalışmaların elde ettiği bulgular, dış brçların iktisadi büyüme üzerindeki lası etkilerinin cğrafi bölge, iktisadi altyapı, gelişmişlik düzeyi, brçlunun kimliği, brçların miktarı ve yapısına göre şekillendiğini göstermektedir. Çalışmaların bulgularındaki bu farklılıklar ise dış brçlar ile eknmik büyüme ilişkisi için rtak bir hiptez belirlenmesini zrlaştırmaktadır. Ancak dış brçlar ile eknmik büyüme arasındaki ilişkilerin brç fazlasına işaret ettiği çalışmaların rtak paydasını luşturmaktadır. Bu çalışmada, Türkiye de dış brçların büyümeye lan etkisi ARDL yöntemi ile incelenmiştir. ARDL, eş bütünleşme için kullanılan diğer yöntemlere nazaran daha fazla esneklik sağlayan eknmetrik bir yöntemdir. Serilerin aynı düzende durağan lması kşulunun aranmadığı bu yöntemde, farkları alınan serilerde yaşanan bilgi kaybı gibi bir durum da sözknusu değildir. Tahmin edilen ARDL mdelinin snuçları büyüme, dış brçlar, istihdam hacmi, sabit sermaye yatırımları ve beşeri sermaye arasında uzun dönemli bir eşbütünleşme ilişkisi lduğunu göstermektedir. Dış brçlarda meydana gelen bir artış eknmik büyümeyi negatif yönde etkilemektedir. Bu durum, Türkiye de dış brçların verimli bir şekilde kullanılamadığını, milli gelir artışı sağlamak yerine brç yükünün artmasına neden lduğunu, brç geri ödemelerinin brçla ödendiği sürece girildiğini ve brç stkundaki artışların devam etmesi durumunda yatırımları caydırıcı etki yaparak eknmik büyümeyi sekteye uğratacağını göstermesi açısından önemlidir. Snuç larak, Türkiye nin dış brçlardan eknmik büyümeye dğru lan çıkışı artık kaçırdığını ancak dış brç stkunu kntrl altına alacak plitika tedbirleri geliştirerek yeni çıkış ihtimallerini yakalayabileceğini söylemek mümkündür. 224

233 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C1PB; pp: NOT (NOTICE) Bu çalışma, Pamukkale Üniversitesi BAP Birimi tarafından 2018KKP210 numaralı prje ile desteklenmiştir. KAYNAKLAR (REFERENCES) Ajayi, I. ve Khan, M., (2000). External Debt and Capital Flight in Sub-Saharan Africa, IMF Publicatins, ( ). Bilginğlu, A.M. ve Aysu, A., (2008). Dış Brçların Eknmik Büyüme Üzerindeki Etkisi: Türkiye Örneği. Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, I/31, s:1-23. Ceylan, S. ve Durkaya, M., (2011). Dış Brç Eknmik Büyüme İlişkisi: Asimetrik K-Entegrasyn Analizi, İktisat İşletme ve Finans, 26(301), Chenery, H. and Strut, W., (1966). Freign Assistance and Ecnmic Dvelpment. American Ecnmic Review, pp: Chen, D., (1993). Lw Investment and Large LDC Debt in the 1980 s. The American Ecnmic Review, 83(3), Çiçek, H.G., (2005). Türkiye de Döneminde Dış Brçların Gelişim ve Sürdürülebilirliği Srunu, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, T.C. Süleymen Demirel Üniversitesi Ssyal Bilimler Enstitüsü, Isparta. Çiçek, H., Gözegir, S. ve Çevik, E., (2010). Bir Maliye Plitikası Aracı Olarak Brçlanma ve Eknmik Büyüme İlişkisi: Türkiye Örneği ( ). Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt:11, Sayı:1, s: Çöğürcü, İ. ve Çban, O., (2011). Dış Brç Eknmik Büyüme İlişkisi: Türkiye Örneği ( ). Karamanğlu Mehmetbey Üniversitesi Eknmik Araştırmalar Dergisi, XIII/21, s: Diamnd, P.A., (1965). Natinal Debt in a Neclassical Grwth Mdel. The American Ecnmic Review, 55, Erataş, F. ve Başcı, N.H., (2013). Dış Brç ve Eknmik Büyüme İlişkisi: Yükselen Piyasa Eknmileri Örneği. Marmara Üniversitesi İ.İ.B. Dergisi, XXXV(II), Griffin, K. and Ens, J., (1970). Freign Assistance: Objectives and Cnsequences. Ecnmic Develpment and Cultural Change, 18(4): Hjerthlm, P., Laursen, J., and Fellw, W.H., (1998). Macrecnmic Issues in Freign Aid. İnternet Adresi: ( ). Kamirades, J. ve Edward, N., (1993). The Effects f Internatinal Debt n the Ecnmic Develpment f Small Cuntries, Wrd Develpment, 21(2). Kara, M., (2002). Türkiye nin Eknmik Büyüme Sürecinde Dış Brç Çıkmazı. Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, (18), Karagöl, E., (2002). The Causality Analysis f External Debt Service and GNP: The Case f Turkey. Central Bank Review, 1, ss: Kepenek, Y. ve Yentürk, N., (1994). Türkiye Eknmisi, İstanbul: Remzi Kitabevi. 225

234 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C1PB; pp: Krugman, P., (1988). Financing vs. Frgiving a Debt Overhang. Jurnal f Develpment Ecnmics, 29, Krugman (1988), Mreira, S.B., (2005). Evaluating the Impact f Freign Aid n Ecnmic Grwth: A Crss- Cuntry Study, Jurnal f Ecnmic Develpment, 30(2), Oleksandr, D., (2003). Nnlinear Impact f External Debt n Ecnmic Grwth: The Case f Pst-Sviet Cuntries, Master Thesis, Natinal University f Kyiv-Mhyla Academy, Kiev. Ossemane, R.P., (2007). The Meaning f External Debt Sustainability Indicatrs in Mzambique in a Cntext f High Predminance f Megaprject, Institut de Estds Sciais E Ecnqmıcs, Cnference Paper, N:42, pp:1-48, ility_indicatrs_rgeri_ossemane, pdf, ( ) Papanek, G.F., (1973). Aid, Freign Pirivate Investment, Savings and Grwth in Less Develped Cuntries. Jurnal f Plitical Ecnmy, 81, pp: Pesaran, M.H., Shin, Y., and Smith, R.J., (2001). Bunds Testing Appraches t The Analysis f Level Relatinships. Jurnal f Applied Ecnmetrics, 16(3), Pattil, C., Pirsn, H., and Ricci, L., (2002). External Debt and Grwth. Finance and Develpment, 39, ss: Pattil, C., Pirsn, H. ve Ricci, L., (2003). Dış Brç ve Büyüme. (Çeviren: Metin Duran). Vergi Srunları Dergisi, Özel Ek, (177), Presbiter, A., (2006). The Debt-Grwth Nexus: a Reassessment, Cathlic University f Piacenza Wrking Paper n:38, February Sachs, J., (1989). The Debt Overhang f Develping Cuntries. in: Debt Stabilizatin and Develpment: Essays in Memry f Carls Diaz Alejandr, ed. by Guillerm Calv and thers (Oxfrd: Basil Blackwell). Tanrıkulu, K., (1983). Türkiye de Eknmik Büyüme ve Dış Brç İlişkisinin Değerlendirilmesi. DPT, Yayınlanmamış Uzmanlık Tezi, Ankara. Ulusy, A. ve Küçükkale, Y., (1996). Türkiye de Dıs Brçların İktisadi Büyüme ve Enflasyn Üzerine Etkisi. Eknmik Yaklasım,7(21), ss: Uysal, D., Özer, H. ve Mucuk, M., (2009), Dış Brçlanma ve Eknmik Büyüme İlişkisi: Türkiye Örneği ( ). Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 23(4),

235 3 rd Internatinal Science Sympsium Status: Prceeding Bk ISS2018 (September 5-8, 2018) ID : C12PB İsmail Çeviş, Nihal Yayla, Reşat Ceylan Pamukkale University, Denizli-Turkey icevis@pau.edu.tr; nyayla@pau.edu.tr; rceylan@pau.edu.tr GÜVENE DAYALI EKONOMİ YA DA EKONOMİYE DAYALI GÜVEN: TÜRKİYE ÖZ Eknmiyi beklentilerin ve güven unsurunun yönlendirdiği görüşü Pigu (1927) ve Keynes (1936) e kadar dayanmaktadır. Bu çalışmada Türkiye de güven unsuru Tüketici Güven Endeksi (CCI), Reel Kesim Güven Endeksi (RCI) şeklinde ayrıştırılarak eknmik faaliyetlerle arasındaki ilişki analiz edilmiştir. Eknmik dalgalanmaların göstergesi lan Birleşik Öncü Endeks (Cmpsite Leading Index) (CLI) ile CCI ve RCI arasındaki ilişki, Hatemi j (2008) in iki yapısal kırılmalı eş-bütünleşme tekniği çerçevesinde ele alınmıştır. Analiz döneminin ( ) eknmik krizleri, plitika değişimlerini, terör laylarını vb. faktörleri içeriyr lması, makreknmik değişkenlerde de yapısal kırılmalara neden lmaktadır. Bunu dikkate almaksızın tahmin edilecek mdellerin sapmalı snuçlar dğuracağı açıktır. Aylık verilerin kullanıldığı mdelin bulguları, CCI nin bağımlı değişken lması durumunda 2006:1 ve 2009:8 de, CLI nin bağımlı değişken lması durumunda 2007:3 ve 2010:12 de yapısal kırılmalara ve değişkenler arasındaki eşbütünleşme ilişkisine işaret etmektedir. Uzun dönem için FMOLS snuçları, Türkiye de tüketici güveninin eknmik dalgalanmalardan önemli ölçüde etkilendiğini ancak 2006:1-2009:8 (kriz) döneminde bu etkinin negatif lduğunu göstermektedir. Bulgular, Türkiye de güvene dayalı bir eknmiden ziyade eknmik faaliyetlere bağlı bir güven rtamının varlığına dikkat çekmektedir. Anahtar Kelimeler: Güven Endeksleri, Eknmik Dalgalanma, Yapısal Kırılma, Hatemi j, FMOLS CONFIDENCE BASED ECONOMY OR ECONOMY BASED CONFIDENCE: TURKEY ABSTRACT The view that the ecnmy is driven by expectatins and trust is ges up t Pigu (1927) and Keynes (1936). In this study, trust case in Turkey is invlved as the Cnsumer Cnfidence Index (CCI) and Real Sectr Cnfidence Index (RCI) and its relatinship with the ecnmic activity is analyzed. The relatinship between the Cmpsite Leading Index (CLI), which is a measure f ecnmic fluctuatins, and CCI and RCI, is addressed in the framewrk f tw structural fracture cintegratin technique f Hatemi'j (2008). During the analysis perid ( ), ecnmic crises, plicy changes, terrrist incidents, etc. factrs had caused structural breakdwns in the macrecnmic variables. The mdels adpted regardless f this, are likely t prduce deviant results. The findings f the mdel indicate that there are structural breakdwns in (2006:1) and (2009:8) when CCI is dependent variable and in (2007:3) and in (2010:12) when CLI is dependent variable. Als, there is a cintegratin relatinship between variables. FMOLS results shw that fr the lng term, the cnsumer cnfidence in Turkey is significantly affected by ecnmic fluctuatins, but in (2006: :8) (crisis) perid this effect is negative. Findings draw attentin t the existence f an envirnment f trust cnnected with ecnmic activities rather than a trust-based ecnmy. Keywrds: Cnfidence Indexes, Ecnmic Fluctuatins, Structural Breakdwn, Hatemi j, FMOLS

236 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C12PB; pp: GİRİŞ (INRODUCTION) İktisadi karar birimlerinin iktisadi faaliyetlere ilişkin mevcut durum değerlendirmelerinin yanı sıra gelecek dönemlere yönelik beklentileri, bu karar birimlerinin karar alma mekanizmaları ve bunun snucunca luşacak iktisadi faaliyetlerdeki dalgalanmalar açısından sn derece önemlidir. Diğer bir ifadeyle; bir yandan iktisadi karar birimlerinin gelecek ile ilgili beklentileri iktisadi faaliyetleri şekillendirirken diğer yandan iktisadi faaliyetlerin mevcut durumu iktisadi karar birimlerin beklentilerini şekillendirebilmektedir. Bu kapsamda literatürde, bu karşılıklı etkileşimi rtaya kyan ve makreknmik verilere dayanan farklı endeksler kullanılmaktadır. Bu endeksler, iktisadi faaliyet kllarına ait çeşitli göstergeleri tek bir değere indirgediğinden iktisadi faaliyetler hakkında önemli ön bilgiler sunmaktadırlar. Bu endeksler arasında Bileşik Öncü Gösterge (CLI), Tüketici Güven Endeksi (CCI) ve Reel Kesim Güven Endeksi (RCI) yer almaktadır. Bileşik öncü gösterge (CLI), iktisadi faaliyetin uzun vadeli ptansiyel seviyesi etrafında dalgalanma gösteren knjnktürel dönüm nktalarının erken sinyallerini göstermek amacıyla luşturulan bir endekstir. Bu öncü gösterge, niteliksel lmaktan ziyade niceliksel larak kısa vadeli eknmik hareketleri göstermektedir. Türkiye eknmisindeki dalgalanmaları önceden belirleyebilmek amacıyla, TCMB ile OECD nin yürüttüğü rtak çalışma snucunda 2002 yılında luşturulmaya başlanmıştır. OECD devresel analiz ve bileşik göstergeler sistemi, Şekil 1 den de görüldüğü gibi temel larak beş aşamadan luşmaktadır (Atabek ve Cşar, 2012; Demirhan, 2014): Referans seri eknmik faaliyet göstergesi larak kullanılacak değişkenin seçimi birinci aşamayı (ön seçim aşaması) luşturmaktadır. Bu değişken genellikle Sanayi Üretim Endeksi lmaktadır. Filtreleme aşaması larak da adlandırılan ikinci aşamada eknminin farklı faaliyet kllarını temsilen, aylık larak yayımlanan, kısa dönemli göstergeler belirlenmektedir. Değerlendirme aşaması üçüncü aşamadır. Bu aşamada, kısa dönemli göstergelerin referans seriye ilişkin bilgi içeriğinin değerlendirilmesine yönelik larak bazı istatistiksel teknikler ile serilerin devresel perfrmansları incelenmekte ve bileşik endekse dâhil edilmesi gerekli lan seriler belirlenmektedir. Bu değişkenler elektrik üretim miktarı, satış miktarı ile ağırlıklandırılmış hazine ihalesi faiz ranı, ara malları ithalatı, TCMB İktisadi Yönelim Anketi nde yer alan mamul mal stk miktarı, tplam istihdam miktarı, iç piyasadan alınan yeni siparişlerin miktarı, ihracat piyasalarından alınan yeni sipariş miktarı ile ilgili srulardan luşmaktadır. Tplulaştırma aşaması ise bileşik öncü göstergeye dahil edilmesine karar verilen değişkenlerin ağırlıklarının belirlenmesi aşamasıdır. Sn aşama da luşturulan bileşik öncü göstergenin farklı devresel gösterimler şeklinde sunumu aşamasıdır. 228

237 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C12PB; pp: Ön Seçim Referans Seri Bileşenler Filtreleme Mevsimsellikt en Arındırma Aykırı Değer Belirleme Devre Belirleme Değerlendirme Öncüleme Uzunluğu Devresel Uygunluk Fazla/Eksik Devre Perfrmans Sunum Devresel Gösterim Eğilim (Trend) Kapsayan 12 Aylık Değişim Tplulaştırma Ağırlıklandırma Tersini Alma Tplulaştırma Kaynak: Atabek ve Cşar (2012), Demirhan (2014) Şekil 1. OECD devresel analiz ve bileşik göstergeler sistemi (Figure 1. OECD cyclical analysis and cmpsite ındicatrs system) Aylık Tüketici Eğilim Anketi, tüketicilerin kişisel mali durumları ve genel eknmiye ilişkin mevcut durum değerlendirmeleri ve gelecek dönem beklentileri ile yakın gelecekteki harcama ve tasarruf eğilimlerinin ölçülmesi amacıyla TUİK tarafından gerçekleştirilmektedir. Tüketici Güven Endeksi de söz knusu anket çerçevesinde; hanehalkının maddi durumuna ilişkin gelecek 12 aylık dönemdeki, genel eknmik durum hakkındaki gelecek 12 aylık dönemdeki, işsiz sayısına ilişkin gelecek 12 aylık dönemdeki ve tasarruf etme eğilimine yönelik gelecek 12 aylık dönemdeki beklentisinden luşan alt endekslerden hesaplanmaktadır. Diğer bir ifadeyle, Tüketici Güven Endeksi hane halkının kişisel mali durum, genel eknmi ve harcama-tasarruf eğilimleri şeklinde lmak üzere üç knu başlığı kapsamında beklentilerini ve eğilimlerini yansıtan bir endekstir (TÜİK). Reel Kesim Güven Endeksi; reel sektör temsilcilerinin eknmik görünüme ilişkin genel izlenimlerini rtaya kymak amacıyla, İktisadi Yönelim Anketi nin farklı srularına verilen yanıtların birlikte değerlendirilerek özetlendiği bir göstergedir. Söz knusu anket yluyla reel sektörde faaliyet gösteren firma yöneticilerinin, yakın geçmişe ilişkin değerlendirmelerinin, mevcut duruma ilişkin görüşlerinin ve geleceğe yönelik beklentilerinin izlenerek, reel sektörün kısa dönemdeki eğilimlerini yansıtacak göstergelerin üretilmesi amaçlanmaktadır. Bu göstergelerden biri de eknmik faaliyetlerin yönünü tahmin edebilmek amacıyla luşturulan reel kesim güven endeksidir (TCMB). Türkiye de iktisadi faaliyetlerdeki knjnktürel dalgalanmaların öncü göstergesi niteliğindeki bileşik öncü gösterge endeksi ile iktisadi karar birimlerinin gelecekle ilgili beklentilerini yansıtan güven gösterge endeksleri (reel kesim güven endeksi ve tüketici güven endeksi) arasındaki karşılıklı etkileşimi analiz etmeye yönelik larak gerçekleştirilen bu çalışmanın ikinci bölümünde araştırmanın önemine değinildikten snra üçüncü bölümde ilgili literatürdeki çalışmalara ve 229

238 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C12PB; pp: bu çalışmaların bulgularına yer verilmektedir. Dördüncü bölümde, eknmetrik yöntem ve elde edilen bulgular açıklanmaktadır. Çalışmanın snuç bölümünde ise eknmetrik analizden elde edilen bulguların değerlendirmesi yapılmaktadır. 2. ÇALIŞMANIN ÖNEMİ (RESEARCH SIGNIFICANCE) Bu çalışmada, iktisadi faaliyetlerde meydana gelen knjntürel dalgalanmaların öncü göstergesi niteliğindeki bileşik öncü gösterge endeksi ile iktisadi faaliyetlerin şekillenmesinde önemli bir rle sahip lan ve iktisadi karar birimlerin beklentilerinin göstergesi niteliğindeki güven göstergeleri (reel kesim güven endeksi ve tüketici güven endeksi) arasındaki karşılıklı etkileşim eknmetrik yöntemle analiz edilmektedir. Bu çalışmanın Türkiye için bir ilk lması nedeniyle literatüre önemli katkı sağlayacağı düşünülmektedir. 3. LİTERATÜR (LITERATURE) Literatürde yer alan çalışmalar incelendiğinde bu çalışmaların daha çk bileşik öncü göstergenin nasıl luşturulduğu, hangi alt göstergeleri içerdiği ve GSYİH daki dalgalanmaları açıklamadaki perfrmansı ve bu gösterge ile hisse senedi fiyatları gibi varlık fiyatları arasındaki ilişki gibi knular çerçevesinde yğunlaştığı görülmektedir. Nilssn (2000), knjnktürel dalgalanmaları şekillendiren güven göstergeleri ile bileşik göstergeler arasındaki ilişkiyi rtaya kyabilmek amacıyla, AB ülkeleri için İktisadi Duyarlılık göstergeleri (Ecnmic Sentiment Indicatrs, ESI) ile OECD Bileşik Öncü Gösterge (Cmpsite Leading Indicatrs, CLI) ilişkisini incelemiştir. İktisadi Duyarlılık göstergesi için sanayi üretim endeksi, imalat sanayi güven endeksi, tüketici güven endeksi ve hisse senedi fiyat indeksi kullanılmıştır. Atabek, Cşar ve Şahinöz (2005), Sanayi üretim endeksi (IIP) ve bu endeks ile yakından ilgili eknminin bazı arz yönlü göstergelerini (kapasite kullanım ranı, seçilmiş sanayi malların üretim miktarı, ithalat, arz yönlü beklentiler vs.), talep yönlü göstergelerini (tüfe, ihracat, seçilmiş sanayi mallarının satış miktarı, işçilerin yaşam maliyetleri, talep yönlü beklentiler vs.) ve plitika göstergelerini (döviz kurları, reel döviz kuru, faiz ranı ve bazı parasal büyüklükler vs.)kullanarak Türkiye de iktisadi faaliyetlerin genişleme ve daralma dönemleri arasındaki dönüm nktalarının daha erken sinyallerini sağlayacak bileşik bir öncü gösterge (CLI) luşturmuştur. Şekil 2 de görüldüğü gibi, çalışmada luşturulan CLI nin Türkiye nin iktisadi faaliyetlerini en iyi şekilde temsil ettiği gözlenmektedir. 230

239 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C12PB; pp: Kaynak: Atabek, Cşar ve Şahinöz (2005) Şekil 2. IIP ve bileşik öncü göstergenin (CLI) devresel davranışı (Figure 2. Cyclical pattern f IIP and cmpsite leading ındicatr) Christian ve Schumacher (2005), Almanya için öncü göstergelerin knjnktürel dalganmaların tahminindeki perfrmansını nedensellik analizi kullanılarak incelemişlerdir. Çalışmada öncü göstergeler ile knjntürel dalgalanmalar arasında anlamlı ve güçlü bir ilişkinin lduğu snucuna varılmıştır. Hacıhasanğlu ve Sytaş (2011), Türkiye için 2001: :02 dönemini kapsayacak şekilde bileşik öncü gösterge ile alt 6 sektöre ait brsa endeksi arasındaki ilişkiyi incelemişlerdir. Çalışmada bileşik öncü göstergede meydana gelen pzitif değişimlerin uzun dönemde, savunma ve hizmet sektörleri dışında, tüm sektörel endekslere lumlu ve istatistiksel larak anlamlı etkisi lduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Makreknmide meydana gelen kısa vadeli şkların tüm sektörel brsa endekslerini pzitif etkilediği ama bu etkinin bir yıl içinde kayblduğu snucuna varılmıştır. Gülhan, Kaya ve Güngör (2012), 2000: :12 dönemini kapsamak üzere 18 ülke (İngiltere, İspanya, Hllanda, İtalya, Almanya, Fransa, Belçika, Avusturya, Türkiye, Kre, Japnya, Endnezya, Hindistan, Çin, ABD, Kanada, Meksika, Brezilya) verilerini ve zaman serisi, panel veri, panel eşbütünleşme analizlerini kullanarak bileşik öncü göstergeler ile brsa endeksi arasındaki ilişkiyi incelemişlerdir. Çalışmada, Almanya hariç tüm ülkelerde bileşik öncü göstergelerin brsa endeksi üzerinde anlamlı bir etkisinin lduğu ve bu iki değişkenin uzun dönemde ilişkili ldukları bulgulanmıştır. Hyen-seung H., (2012), Avusturalya, Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japnya, Güney Kre, Yeni Zelanda, İngiltere ve ABD için dğrusal lmayan Granger nedensellik testini kullanarak iktisadi faaliyetlerin gelecekteki hareketlerinin tahmininde kullanılan bileşik öncü endeksinin (CLI) GSYİH büyümesinin tahminindeki kabiliyetini incelemiştir. Elde edilen snuçların geleneksel lineer nedensellik testi snuçları ile keskin bir şekilde farklılaştığını ve CLI nın GSYİH büyümesinin tahmininde kullanılmaya uygun bir gösterge lduğu snucuna varılmıştır. 4. EKONOMETRİK ANALİZ (ECONOMETRIC ANALYSIS) Çalışmanın bu bölümünde, Türkiye de bileşik öncü gösterge endeksi ile reel kesim güven endeksi ve tüketici güven endeksi arasındaki karşılıklı etkileşimi rtaya kymak amacıyla kullanılan veri seti, değişkenler ve eknmetrik metdlji açıklanacak ve çalışma snucunda elde edilen bulgulara yer verilecektir Veri Seti ve Değişkenler (Data and Variables) Bu çalışmada 2004:1-2017:2 dönemine ait aylık veri seti kullanılmaktadır. Analizde dikkate alınan değişkenler tüketici güven endeksi (CCI), reel kesim güven endeksi (RCI) ve bileşik öncü gösterge (CLI) dir. Tüm değişkenler hem örneklem ölçeğini küçültmek ve hem de elde edilen katsayıları esneklik şeklinde yrumlamak amacıyla, dğal lgaritmik frmda kullanılmaktadır. Mdelde kullanılan değişkenlere ait grafikler şekil 3 te verilmektedir: 231

240 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C12PB; pp: LCCI LCLI LRCI Şekil 3. LCCI, LCLI ve LRCI değişkenlerinin serileri (Figure 3. The series f LCCI, LCLI and LRCI variables) Şekil 3 ten de anlaşılacağı gibi ele alınan örneklem döneminde tüm değişkenler birlikte hareket etmektedir küresel kriz döneminde her üç endeksin de aşağı yönde bir eğilim sergilemesi dikkat çekmektedir Eknmetrik Metdlji (Ecnmetric Methdlgy) Hatemi j (2008), Gregry ve Hansen (1996a, 1996b) nin çalışmalarından hareket ederek makreknmik zaman serilerinde iki yapısal kırılmaya izin veren yeni bir eş-bütünleşme tekniği geliştirmiştir. Makreknmik değişkenlerde incelenen zaman periydunun nispeten geniş lması durumunda yapısal kırılmaların luşmasına neden lan birçk faktör vardır. Bu faktörler; plitika değişimleri, eknmik aktörlerin tercihlerde luşan değişmeler, teknljik gelişmeler, demgrafik yapı değişiklikleri, dğal afetler, savaşlar, eknmik krizler şeklinde sıralanabilir (Hatemi j, 2008). Hatemi j (2008) tarafından ileri sürülen iki yapısal kırılmalı eş-bütünleşme tekniği aşağıda verilen standart eş-bütünleşme regresyn denkleminden hareketle açıklanabilir: y t = α + β x t + u t, t = 1,2,, n. (1) Burada; y t, bağımlı değişken, x t bağımsız değişkenler vektörü, α sabit terim, β bağımsız değişkenlerin katsayısını gösteren eğim vektörü ve t zamanı simgelemektedir. Engle ve Granger (1987) ye göre (1) denkleminde eş-bütünleşme ilişkisinin luşabilmesi için hata teriminin I(0), y(t)~i(1)ve x(t)~i(1) lması gerekmektedir. Buradan hareketle, standart ADF birim kök testi, sabit terim, trend terimi, sabit ve trend terimi için kullanılarak ele alınan seriler için birim kök sınaması yapılabilir. Ancak Gregry ve Hansen (1996a), ele alınan eş-bütünleşme denkleminde tek yapısal kırılmanın lması durumunda geleneksel eş-bütünleşme tekniklerinin yetersiz labileceğini ileri sürmüştür. Gregry ve Hansen (1996a), geleneksel eş-bütünleşme test istatistiklerini ele alınan veri seti tarafından bilinmeyen bir tarihte yapısal kırılmaya izin verecek şekilde tek rejim kaymasının varlığı altında geliştirmişlerdir. Bununla birlikte ele alınan örneklem periydunda incelenen eş-bütünleşme denkleminde iki yapısal kırılmanın lması durumunda Gregry-Hansen tek yapısal kırılmalı eş- 232

241 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C12PB; pp: bütünleşme tekniği de yetersiz kalabilmektedir. Dlayısıyla Hatemi j (2008), iki yapısal kırılmalı bir eş-bütünleşme tekniği rtaya atarak tek yapısal kırılmanın lmaması durumunu açığa kavuşturmuştur. Hem sabit terimde ve hem de eğimde iki yapısal kırılma (iki rejim değişimi) nın varlığı halinde ele alınan eş-bütünleşme denklemi aşağıdaki gibidir: y t = α 0 + α 1 D 1t + α 2 D 2t + β 0 x t + β 1 D 1t x t + β 2 D 2t x t + u t (2) Burada, 0 yapısal kırılmanın lmadığı durumda sabit terimi, 1 ve 2 ise birinci ve ikinci yapısal kırılmanın sabit terim üzerindeki etkisini, β 0 yapısal kırılmanın lmaması durumundaki eğimi, β 1 ve β 2 birinci ve ikinci yapısal kırılmaların eğim katsayısı üzerindeki etkisini göstermektedir. D 1t ve D 2t kukla değişkenler lup aşağıdaki gibi tanımlanmaktadır: D 1t = { 0 if t [nτ 1 ] (3) 1 if t > [nτ 1 ] ve D 2t = { 0 if t [nτ 2 ] (4) 1 if t > [nτ 2 ] Burada bilinmeyen parametreler τ 1 ε(0,1)ve τ 2 ε(0,1) rejim değişim nktalarının zamanını temsil etmektedir. Eş-bütünleşme ilişkisinin lmadığını temsil eden bş hiptez ADF tipi Z α ve Z t test istatistikleri ile test edilir. ADF testi, mdelden elde edilen hata terimlerine ADF birim kök testi uygulanarak elde edilmektedir. Burada kullanılan Z α = n(ρ 1) biçiminde hesaplanır. Frmülde yer alan ρ^ parametresi, yanlılığı düzeltilmiş birinci dereceden t krelasyn katsayısının tahmin edicisidir. Hatemi j (2008) bu parametrenin aşağıdaki gibi hesaplanabileceğini öne sürmüştür. n 1 ρ = t=1 (u tu t+1 w( j j=1 B )γ B n 1 i=1 u t2 (j) Burada t krelasyn fnksiynu larak tanımlanan γ(j) ; γ (j) = 1 T n t=j+1 (u t j ρ u t j 1 )(u t ρ u t 1 ) (6) biçiminde tanımlanmaktadır. Diğer taraftan Z t istatistiği de aşağıdaki frmül ile verilmektedir: Z t = (ρ 1) (γ (0)+2 B w( j j=1 B )γ (j))/ n 1 i=1 u t 2 İlgili istatistiklere ait kritik değerler Hatemi j (2008) tarafından hesaplanmıştır. 5. BULGULAR (FINDINGS) 5.1. Birim Kök Testi (Unit Rt Test) Çalışmada, ele alınan değişkenler arasındaki eş-bütünleşme ilişkisi araştırılmadan önce birim kök sınaması yapılmaktadır. Yapısal kırılmalı eş-bütünleşme tekniği kullanılacağı için birim kök sınaması da tek yapısal kırılmaya izin veren Zivt-Andrews (1992) testi ile yapılmaktadır. Elde edilen test snuçları Tabl 1 de verilmektedir. Tabl 1. Birim kök testi (Table 1. Unit rt test) Değişken Düzey (Sabit Terim) Fark (Sabit Terim) Karar LCCI *** (2008:11) I(1) LCLI *** (2008:11) I(1) LRCI *** (2009:2) I(1) ***%1 Anlamlılık Düzeyi Parantez içindeki yıllar yapısal kırılma tarihini göstermektedir (5) (7) 233

242 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C12PB; pp: Tabldan da görülebileceği gibi ele alınan tüm değişkenler farkta durağandır ve bu nedenle yapısal kırılmalı eş-bütünleşme tekniğinin kullanımı uygundur Hatemi j (2008) Çift Yapısal Kırılmalı Eş-Bütünleşme Snuçları (Hatemi j (2008) Test fr Cintegratin with Tw Structural Break) Yapısal kırılmalı eş-bütünleşme tekniklerinin kullanılabilmesi için ele alınan her bir mdel için Hansen (1992) istikrarsızlık testinin yapılması gerekir. İstikrarsızlık hiptezinin red edilememesi durumunda yapısal kırılmalı eş-bütünleşme tekniklerinin kullanımı uygun lur. Tabl 2 çalışmada kullanılan üç mdel için istikrarsızlık test snuçlarını vermektedir. Tabl 2. Hansen (1992) istikrarsızlık test snuçları (Table 2. Hansen (1992) instability test results) Bağımlı Değişken: LCCI M Lc MeanF SupF *** *** *** Bağımlı Değişken: LCLI M Lc MeanF SupF *** *** *** Bağımlı Değişken: LRCI M Lc MeanF SupF Tabldan 2 den de anlaşılacağı üzere LRCI nın bağımlı değişken lduğu mdel her üç test için de istikrarsızlık hiptezini red etmektedir. Bu nedenle bağımlı değişken larak LRCI nın kullanıldığı mdel analiz dışında bırakılmaktadır. Bundan snraki aşamada, Hatemi j (2008) eş-bütünleşme testi snuçlarına ve ardından da uzun dönem katsayı tahminleri için FMOLS (tam değiştirilmiş en küçük kareler yöntemi) snuçlarına bakılabilir. Tabl 3 rejim değişim mdeline ait çift yapısal kırılmalı eş-bütünleşme tahmin snuçlarını göstermektedir. Tabl 3. Hatemi j (2008) çift yapısal kırılmalı eş-bütünleşme snuçları (Table 3.Hatemi j (2008) test results fr cintegratin with tw structural break) Mdel ADF test İstatistiği Yapısal Kırılma Tarihleri LCCI=F(LCLI,LRCI) *** 2006:1; 2009:8 LCLI=F(LCCI,LRCI) *** 2007:3; 2010:12 Eş-bütünleşme snuçlarına göre, tüketici güven endeksinin bağımlı değişken ve bileşik öncü gösterge ile reel kesim güven endeksinin bağımsız değişkenler lduğu mdelde %1 anlamlılık düzeyinde 2006:1 ve 2009:8 tarihlerinde yapısal kırılma varken eş-bütünleşme ilişkisi vardır. Diğer yandan bileşik öncü göstergenin bağımlı tüketici güven endeksi ile reel kesim güven endeksinin bağımsız değişkenler lduğu mdelde %1 anlamlılık düzeyinde 2007:3 ve 2010:12 tarihlerinde yapısal kırılma varken eş-bütünleşme ilişkisi bulunmaktadır. Uzun dönem katsayılarının yrumlanmasına izin veren FMOLS tahmin snuçları ise Tabl 4 te verilmektedir. 234

243 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C12PB; pp: Tabl 4. FMOLS (tam değiştirilmiş en küçük kareler yöntemi) snuçları (Table 4. Results f FMOLS (fully mdified least squares methd) MODEL α 0 α 1 α 2 β 0 β 1 d 1 β 2 d 2 γ 0 γ 1 d 1 γ 2 d 2 LCCI= F(LCLI,LRCI) ** *** *** *** *** ** LCLI= F(LCCI,LRCI) ** ** * *** *** ** *%1 Anlamlılık Düzeyleri **%5 Anlamlılık Düzeyleri ***%10 Anlamlılık Düzeyleri Tabl 4 e göre; Tüketici güven endeksinin bağımlı değişken lduğu mdel için, birinci ve ikinci yapısal kırılma tarihleri, 2006:1 ve 2009:8 dir. Sabit terim için birinci ve ikinci yapısal kırılmaların her ikisi de anlamlıdır. Bileşik öncü göstergenin katsayısı yapısal kırılma ykken , birinci yapısal kırılmadan snra ve ikinci yapısal kırılmadan snra da lmuştur. Tüketici güven endeksinin katsayısı yapısal kırılma ykken birinci yapısal kırılma anlamlı ikinci yapısal kırılma ise anlamsızdır. Buna göre; yapısal kırılmanın lmadığı durumda bileşik öncü gösterge %1 artarsa, tüketici güven endeksi %2.16 ranında artmaktadır. 2006:1 de meydana gelen yapısal kırılmadan snra bileşik öncü göstergenin %1 artması tüketici güven endeksini %2.74 ranında azaltmaktadır. 2009:8 de meydana gelen yapısal kırılmadan snra ise, bileşik öncü göstergedeki %1 artış, tüketici güven endeksini %1.56 ranında arttırmaktadır. Diğer yandan reel kesim güven endeksi katsayısı yapısal kırılmalar dikkate alınmadan anlamsızdır. Sadece birinci yapısal kırılma %10 düzeyinde anlamlıdır. Buna göre, 2006:1 de meydana gelen yapısal kırılmadan snra reel kesim güven endeksindeki %1 artış, tüketici güven endeksini %1.12 arttırmaktadır. Aynı tablya göre; bileşik öncü göstergenin bağımlı değişken lduğu mdel için, birinci ve ikinci yapısal kırılma tarihleri; 2007:3 ve 2010:12 dir. Bu mdelde sabit terim için birinci ve ikinci yapısal kırılmaların her ikisi de anlamsızdır. Tüketici güven endeksi için yapısal kırılma ykken eğim katsayısı anlamlıdır. Buna göre tüketici güven endeksi %1 artarken bileşik öncü gösterge %0.21 ranında artmaktadır. 2007:3 tarihinde meydana gelen birinci yapısal kırılmadan snra tüketici güven endeksi %1 artarken bileşik öncü gösterge %0.29 ranında azalmaktadır. 2010:12 tarihinde luşan ikinci yapısal kırılmadan snra ise aynı etki %0.56 lmuştur. Sn larak reel kesim güven endeksinin katsayısı anlamsız ancak birinci ve ikinci yapısal kırılmadan snra anlamlıdır. Birinci yapısal kırılmadan snra reel kesim güven endeksindeki %1 artış, bileşik öncü göstergeyi %0.64 ranında arttırırken, ikinci yapısal kırılmadan snra ise %0.36 ranında azaltmıştır. 6. SONUÇ (CONCLUSION) Analize knu lan döneminin hem dünya hem de Türkiye eknmisi açısından eknmik krizleri, plitika değişimlerini, terör laylarını, savaşları vb. diğer faktörleri içeriyr lması, bu dönemde makreknmik değişkenlerde yapısal kırılmaların rtaya çıkmasında da önemli bir rl ynamıştır. Bu yapısal kırılmaları dikkate almaksızın tahmin edilecek mdellerin sapmalı tahminler dğuracağı açıktır. Aylık verilerin kullanıldığı mdelden elde edilen bulgulara göre CCI nin bağımlı değişken lduğu durumda 2006:1 ve 2009:8 de yapısal kırılma varken CLI nin bağımlı değişken lması durumunda yapısal kırılma 2007:3 ve 2010:12 de rtaya çıkmaktadır. Uzun dönem ilişkilerin yrumlanmasını sağlayan FMOLS snuçları ise CCI bağımlı değişken iken 235

244 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C12PB; pp: yapısal kırılma lmadığı durumda, bileşik öncü göstergede meydana gelen %1 artış, tüketici güven endeksini %2.12 ranında arttırmakta, reel kesim güven endeksi ise tüketici güven endeksini etkilememektedir. Bileşik öncü gösterge için birinci ve ikinci yapısal kırılma tarihleri; 2006:1 ve 2009:8 dir. Sabit terim için birinci ve ikinci yapısal kırılmaların her ikisi de anlamlıdır. Bileşik öncü göstergenin katsayısı yapısal kırılma ykken , birinci yapısal kırılmadan snra ve ikinci yapısal kırılmadan snra da lmuştur. Tüketici güven endeksinin katsayısı yapısal kırılma ykken anlamsız, birinci yapısal kırılma anlamlı ikinci yapısal kırılma ise anlamsızdır. Buna göre, 2006:1 de meydana gelen yapısal kırılmadan snra reel kesim güven endeksindeki %1 artış, tüketici güven endeksini %1.12 arttırmaktadır. Diğer yandan, bileşik öncü göstergenin bağımlı değişken lduğu mdel için, birinci ve ikinci yapısal kırılma tarihleri; 2007:3 ve 2010:12 dir. Bu mdelde sabit terim için birinci ve ikinci yapısal kırılmaların her ikisi de anlamsızdır. Tüketici güven endeksi için yapısal kırılma ykken eğim katsayısı anlamlıdır. Buna göre tüketici güven endeksi %1 artarken bileşik öncü gösterge %0.21 ranında artmaktadır. 2007:3 tarihinde meydana gelen birinci yapısal kırılmadan snra tüketici güven endeksi %1 artarken bileşik öncü gösterge %0.29 ranında azalmaktadır. 2010:12 tarihinde luşan ikinci yapısal kırılmadan snra ise aynı etki %0.56 lmuştur. Sn larak reel kesim güven endeksinin katsayısı anlamsız ancak birinci ve ikinci yapısal kırılmadan snra anlamlıdır. Birinci yapısal kırılmadan snra reel kesim güven endeksindeki %1 artış, bileşik öncü göstergeyi %0.64 ranında arttırırken, ikinci yapısal kırılmadan snra ise %0.36 azaltmıştır. Snuç larak çalışmadan elde edilen bulgular ışığında, Türkiye de güvene dayalı bir eknmiden ziyade, eknmik faaliyetlere bağlı bir güven rtamının var lduğu söylenebilir. KAYNAKLAR (REFERENCES) Atabek, A., Cşar, E.E., and Şahinöz, S., (2005). A New Cmpsite Leading Indicatr fr Turkish Ecnmic Activity. Emerging Markets Finance and Trade, vl:41, n:1, January February 2005, pp Atabek, A., ve Cşar, E.E., (2012). İktisadi Faaliyet Analizi: Öncü Göstergeler ve Eknmi Saati Yaklaşımı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Eknmi Ntu, Sayı , 12 Ocak Christian, D. and Schumacher, C., (2005). Out-f-sample Perfrmance f Leading Indicatrs fr the German Business Cycle. Jurnal f Business Cycle Measurement and Analysis. Vl:2, N:1: Demirhan, A.A., (2014). Eknmik Faaliyet için Bileşik Öncü Göstergeler Endeksi nde (MBÖNCÜ-SÜE) Yöntemsel Değişim. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Eknmi Ntu, Sayı: , Mart Engle, R.F. and Granger, C.W.J., (1987). C-integratin and Errr Crrectin: Representatin, Estimatin and Testing. Ecnmetrics, 55(2): Gülhan, Ü., Kaya, A. ve Güngör, B., (2012). Bileşik Öncü Göstergeler ve Brsa Endeksi İlişkisinin Uluslararası Byutta İncelenmesine Yönelik Bir Araştırma. Dkuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt:27, Sayı:1, Yıl:2012, ss:1-27. Gregry, A.W. and Hansen, B.E., (1996). Residual-based Tests fr Cintegratin in Mdels With Regime Shifts. Jurnal f Ecnmetrics, 70:

245 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C12PB; pp: Gregry, A.W. and Hansen, B.E. (1996). Practitiners Crner: Test fr Cintegratin in Mdels With Regime And Trend Shifts. Oxfrd Bulletin f ecnmics and statistics, 58(3): Hacıhasanğlu, E. ve Sytaş, U., (2011). Bileşik Öncü Gösterge ve Sektörel Endeksler Arasındaki İlişki. Dkuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi. Cilt:26, Sayı:1, Yıl:2011, ss: Hatemi j, A., (2008). Test fr Cintegratin With Tw Unknwn Regime Shifts With Applicatin t Financial Market Integratin. Empirical Ecnmics, 35: Hyen-seung, H., (2012). GDP Grwth and The Cmpsite Leading Index: A Nnlinear Causality Analysis fr Eleven Cuntries. Ecnmics Letters. 77: Nilssn, R., (2000). Cnfidence Indicatrs and Cmpsite Indicatrs. Ecnmic Surveys and Data Analysis CIRET Cnference Prceedings (Edited by Günter Pser in c-peratin with Daniel Blesch, Paris 2000: OECD TÜİK TCMB Zivt, E. and Andrews, D.W.K., (1992). Further Evidence n the Great Crash, The Oil-Price Shck, And the Unit Rt Hypthesis. Jurnal f Business and Ecnmics Statistics, 20(1):

246 3 rd Internatinal Science Sympsium Status: Prceeding Bk ISS2018 (September 5-8, 2018) ID : C14PB Tayfun Beşlike, İsmail Çeviş, Reşat Ceylan, Nihal Yayla Pamukkale Üniversitesi, Denizli-Turkey tayfunbeslike@gmail.cm; icevis@pau.edu.tr; rceylan@pau.edu.tr; nyayla@pau.edu.tr TÜRKİYE NİN DIŞ TİCARET PERFORMANSINDA TEK SORUMLU DÖVİZ KURLARI MI? MAL GRUPLARI BAZINDA BİR ANALİZ ÖZ Hızlanan eknmik entegrasyn süreci, dış ticaret ile döviz kuru arasındaki ilişkiyi daha da belirginleştirmektedir. Döviz kurunun tplam dış ticaret yanında ara, sermaye ve tüketim malları ticareti üzerindeki etkilerinin araştırılması ayrı bir önem taşımaktadır. Türkiye dış ticaretinin yaklaşık %50 sini AB ülkeleriyle gerçekleştirmektedir. Türkiye nin dış ticaret dengesi (TB), mal gruplarına göre Türkiye ve AB Sanayi Üretim Endeksleri (IPI, ABIPI) ve Reel Efektif Döviz Kuru (REER) in ele alındığı bu çalışmada mal gruplarına göre 2005M1-2017M9, tplam değerler içinse 2002M1-2017M9 dönemi verileri kullanılmıştır. ARDL (Sınır Testi) snuçları, tplam ve mal grupları bazında TB ile REER ve IPI arasında uzun dönemli ilişki lduğunu göstermektedir. Hem tplam dış ticaret açısından hem de sermaye ve ara malları ticareti açısından REER ve IPI nin, TB yi lumlu etkilediği bulgulanmıştır. Tüketim malları ticareti açısından ise yalnızca IPI nin etkisi pzitiftir. Döviz kurundaki değişmelerin mal grupları itibariyle farklı etkiler yaratmasını, tüketim mallarının tplam ihracattaki payının göreli larak daha yüksek lmasıyla açıklamak mümkündür. Anahtar kelimeler: Döviz kuru, Türkiye, Dış ticaret dengesi, Mal Grupları, ARDL ARE EXCHANGE RATES THE ONLY RESPONSIBLE OF FOREIGN TRADE PERFORMANCE IN TURKEY? AN ANALYSIS ON THE BASIS OF PRODUCT GROUPS ABSTRACT The accelerating ecnmic integratin prcess makes the relatinship between freign trade and exchange rate even mre bvius. In additin t the effects f exchange rate n ttal freign trade, the investigatin f the effects n trade f intermediary, capital and cnsumer gds is als f special imprtance. Apprximately 50% f Turkey's freign trade is cnducted with EU cuntries. In this study, Turkey's freign trade balance (TB), Turkey and EU Industrial Prductin Indices (IPI, ABIP) accrding t prducer grups, and the Real Effective Exchange Rate (RER) is discussed and 2005M1-2017M9 perid fr prducer grups and 2002M1-2017M9 perid fr ttal value is used. The ARDL (Bundary Test) results shw that there is a lng-term relatinship between TB and REER and IPI n a ttal and grup basis. It has been fund that REER and IPI have a psitive effect n TB, bth in terms f ttal freign trade and in terms f trading f capital and intermediate gds. In terms f trading f cnsumer gds, nly the effect f IPI is psitive. The reasn why the exchange rate changes have different effects n the grups f gds is that the share f cnsumptin gds in ttal exprts is higher. Keywrds: Exchange Rates, Turkey, Freign Trade Balance, Grup f Gds, ARDL

247 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C14PB; pp: GİRİŞ (INTRODUCTION) Döviz kuru ve dış ticaret hadlerindeki değişmeler gerek dış ticaret dengesi gerekse ülkeye gelecek lan sermaye akımlarını etkileyerek ülkenin makreknmik göstergeleri üzerinde önemli değişmelere neden labilmektedir. Artan entegrasyn faaliyetleri ve küreselleşmeyle birlikte dünya ticaret hacminde hızlı artışlar lmakla birlikte dış ticaret açıkları da ciddi düzeylere yükselmiştir. Bu durum, ülkelerin iç piyasalarındaki istikrar ve finansal risklere karşı dayanıklılıkları knusunda srunlara yl açmaktadır. Dünya eknmisinin daha dengeli bir büyüme eğilimine girmesi, özellikle gelişmekte lan ülkelerde dış ticaret açıklarının düşürülmesini gerektirmektedir. Gelişmekte lan ülkelerde ise iç talebin desteklenmesi, ihracata dayalı büyüme stratejilerinin sürdürülebilmesi ve tüketime dayalı eknmi özelliklerinin azaltılması kısa vadede giderilebilecek srunlar değildir. Bunun yanında, ani şekilde rtaya çıkan küresel talep dalgalanmaları da bu srunların byutunun farklılaşmasına ve karmaşıklaşmasına katkıda bulunmaktadır. Bu kapsamda döviz kurları, küresel talebin dengelenmesine yönelik plitika geliştirmenin merkezine yerleştirilmektedir. Döviz kurları hızlı bir şekilde ve önemli ranlarda değişebildiği ve küresel pazarlarda da göreceli fiyatın bir göstergesi lduğu için, ülkeler arası krdinasyn eksiklerinin azaltılmasına yardımcı lmaktadır. Türkiye dış ticaretinin yaklaşık %50 sini AB ülkeleriyle gerçekleştirmektedir. Avrupa Birliği (AB) ile imzalanan Gümrük Birliği anlaşmasının yürürlüğe girdiği 1996 yılı snrasında ithalatta önemli artışlar lmasına rağmen ihracat üzerinde aynı etki rtaya çıkmamıştır. Genel larak, Türkiye nin dış ticaret dengesi dış açıklarla karakterize lmuştur. Bunun sebeplerinden en önemlisi, artan enerji ithalatı ile ileri teknlji mallarının üretim ve ihracatında gerekli perfrmansın yakalanamamasıdır. Ayrıca sn yıllarda AB dışında yeni ticaret rtaklarına yönelmesine rağmen Türkiye nin dış ticaret hacmi de azalma eğilimi göstermektedir. Uygulanan sıkı para ve maliye plitikalarına rağmen, döviz kurlarında meydana gelen hızlı değişimler dış ticaret dengesini lumsuz yönde etkilemektedir. Ancak Türkiye nin dış ticaretindeki gelişmelerin tek srumlusu larak döviz kurlarını işaret etmek dğru bir yaklaşım lmayacaktır. Kaldı ki dış ticaretin bileşenleri açısından döviz kurlarının etkisinin ayrıştırılarak analiz edilmesi dış ticaret yapısına dikkat çekilmesine ve bu knuda gerekli plitika tedbirlerinin luşturulmasına katkı sağlayacaktır. Türkiye nin dış ticaretinde hem tplam hem de mal grupları bazında döviz kurlarının etkisini analiz etmeye yönelik larak gerçekleştirilen bu çalışmanın ikinci bölümünde araştırmanın önemine değinildikten snra üçüncü bölümde döviz kuru, dış ticaret hadleri ve dış ticaret dengesi ilişkisine yer verilmiştir. Dördüncü bölümünde, Türkiye nin yılları arasındaki dış ticaret yapısı ve gelişimi açıklanmıştır. Çalışmanın dördüncü bölümünde yer alan eknmetrik analizden elde edilen bulguların yrumları ise snuç bölümünde değerlendirilmiştir. 2. ÇALIŞMANIN ÖNEMİ (RESEARCH SIGNIFICANCE) Bu çalışmada, Türkiye de döviz kuru ile sadece genel dış ticaret dengesi arasındaki ilişki değil aynı zamanda mal grupları bazında dış ticaret dengesi ile reel döviz kurları arasındaki ilişkiler incelenmektedir. Çünkü ara mallar, sermaye malları ve tüketim malları ticaretinin her birinin döviz kurları ile etkileşimi farklılık arz etmektedir ve dlayısıyla döviz kurlarının dış ticaret üzerindeki etkisini tplam seviyesinde ele almak genellemeden ibaret lacağından srunun gerçek byutlarını görmeyi engelleyecektir. Bu yönüyle 239

248 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C14PB; pp: çalışmanın literatürde yer alan diğer çalışmalardan farklılık gösterdiğini söylemek mümkündür. 3. DÖVİZ KURU, DIŞ TİCARET HADLERİ VE DIŞ TİCARET DENGESİ İLİŞKİSİ (THE RELATIONSHIP BETWEEN EXCHANGE RATE, TERMS OF TRADE AND BALANCE OF TRADE) Dış ticaret haddi, ülkelerin uluslararası eknmik ilişkilerde dış ticaretten elde ettikleri gelirlerinin hesaplanmasında yaygın larak kullanılan bir ölçüdür. Gelişmekte lan ülkelerin eknmik kalkınma çabaları, refah düzeyindeki değişim ve aleyhlerinde değişen dış açık prblemlerine çözüm arayışları için de günümüzde yeniden gündeme gelen bir knudur. Ayrıca, ithalatın ihracat kşullarında ölçülen fırsat maliyetini yansıtmakta lup ticaret şartlarında zamanla meydana gelen değişikliği gösteren bir endeks niteliğindedir. Dış ticaret haddinin baz alınan yıla göre 100 den büyük çıkması, dış ticaretten zaman içerisinde yararlanıldığını; dış ticaret haddinin baz yıla göre 100 den küçük çıkması ise dış ticaretin kazançlı yönde gelişmediğini göstermektedir. Bu açıdan dış ticaret haddi, belirli bir dönemde (1 yılda) bir ülkenin dış ticaretinin zaman içerisindeki seyrini saptamak ve gelişimini izlemek açısından önemlidir. Daha açık bir ifadeyle, bir ülke eknmisinin dış ticaretten kazançlı çıkıp çıkmadığının izlenmesine yardımcı lmaktadır (Hepaktan ve Karakayalı, 2009:182). Gelişmekte lan ve gelişmiş ülkelerin tarihsel verileri, devalüasynun ticaret bilançsu üzerinde kısa dönemde negatif etkisinin labileceğini ancak uzun dönemde ticaret bilançsunu düzeltebileceğini göstermektedir. Ticaret bilançsunun zaman içerisinde izlediği bu yönelim J harfine benzediğinden bu duruma J eğrisi etkisi denmiştir. J eğrisinin rtaya çıkış nedeni, döviz kurlarının aniden değişmesine tüketici ve üreticilerin uyum sağlamasının zaman almasıdır (Rincn, 1998:3). Yani kısa dönem esnekliklerin düşük lması, dlayısıyla kısa dönemde Marshall-Lerner kşulunun sağlanamaması J eğrisi etkisine yl açar. Bununla birlikte, sn dönemde dinamik denge mdelini kullanan çalışmaların çğu ticaret dengesiyle ticaret hadlerinin cari ve gelecekteki hareketleri arasında negatif, geçmiş hareketleri arasında pzitif bir ilişki bulmuştur (Backus, vd., 1994:84). Reel döviz kuru ve ticaret bilançsu için karşılıklı ilişki fnksiynunun asimetrik şekli yüzünden bu durum S eğrisi larak adlandırılmıştır (Rincn, 1998:3). Dış ticaret hadleri ile döviz kuru değişimlerinin ve aralarındaki ilişkinin incelenmesi ülke eknmisi için önemlidir. Döviz kuru ve dış ticaret haddindeki değişimler gerek sermaye akımlarını gerekse dış ticaret hacmini etkileyerek ödemeler bilançsunda değişikliklere neden lurlar. Bu nedenle, dünya eknmisinin liberalleşme süreci ile birlikte dış ticaret knusu araştırmacıların sıklıkla tercih ettiği knular arasındadır. Knu ile ilgili literatürdeki çalışmalar arasında Miles (1979), Bahmani-Oskee (1985), Meade (1988,) Bahmani-Oskee and Purheydarian (1991), Hque (1995), Gupta, Kapr and Ramakrishnan (1999), Shirvani and Wilbratte (1997), Bahmani,Oskee and Brks (1999,) Bahmani,Oskee, Fariditavana, (2015) ve Keskin (2008) yer almaktadır. 4. TÜRKİYE NİN DIŞ TİCARET YAPISI (TURKEY'S FOREIGN TRADE STRUCTURE) Türkiye eknmisi, küreselleşen dünya eknmisi ile bütünleşebilmek amacıyla 1980 yılı snrasında köklü yapısal değişim yaşamıştır. Krumacı plitikalar ve ithal ikameci eknmik yapının yerine, serbest dış ticaret ve döviz kuru plitikaları uygulanmaya başlanmış, bu dönemde serbest pazar ve ihracat teşvikleri artış 240

249 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C14PB; pp: göstermiştir. Ancak, günümüze gelindiğinde dış ticarette bulunan açığın gittikçe arttığı ve bu durumun Türkiye eknmisi üzerinde yapısal bir srun larak kaldığı gözlemlenmektedir. Türkiye nin dış ticaret hacmi sn yıllarda azalma eğilimi göstermektedir. Uygulanan sıkı para ve maliye plitikalarına rağmen, yabancı para birimleri karşısında Türk Lirası nın değer kaybetmesinin dış ticaret üzerinde yarattığı etkilerin düzeyi araştırılması gereken bir srun haline gelmektedir. Türkiye nin dış ticaretine ithalata bağımlı ihracat özelliği hakimdir. Yani üretim yapabilmek için ihtiyaç duyulan ara malları ithal edilerek üretim gerçekleştirilmektedir. Bunun snucunda artan üretim maliyetleri ise tüketiciye gecikmeli larak maliyet enflasynu şeklinde yansımaktadır. Türkiye nin ihracat değerleri yıllar itibariyle sürekli artmaktadır. İthalat değerleri ise 1994 yılında 5 Nisan kararları, 1999 ile 2001 Krizlerindeki dalgalanmalar hariç artış trendi göstermektedir. Avrupa Birliği (AB) ile imzalanan Gümrük Birliği anlaşması, ithalat üzerinde ciddi etkiler yaratırken ihracat üzerinde aynı etkiyi göstermemiştir. Dış ticaret dengesi 2001 ve 2009 yılları hariç diğer yıllarda artış göstermektedir ve 2009 yıllarındaki azalış ulusal ve uluslararası knjnktürdeki krizlerin bir snucu larak rtaya çıkmaktadır. Dış ticaret hacmi ihracat ve ithalat değerlerine bağlı larak artış göstermektedir yılındaki azalışın sebebi 2008 Eknmik Krizinin bir snucuyken, 2014 ve snrası yıllardaki azalışın sebebi ise uluslararası ticarette fiyatların düşüş yaşaması ve buna bağlı larak da ihracat ve ithalat miktarlarının belirgin larak azalmasıdır. İhracatın ithalatı karşılama ranı ise yıllara göre dalgalı bir seyir izlemektedir. Dış ticaret açığı ya da fazlası, dış ticaret dengesinin bzulması snucu rtaya çıkmaktadır. İhracat değerlerinin ithalat değerlerinden düşük lması dış ticaret açığına, yüksek lması ise dış ticaret fazlasına neden lmaktadır. Türkiye nin dış ticaret dengesi uzun yıllardır açık vermektedir. Bunun nedenleri arasında; enerji ihtiyacının yüksek ölçüde ithal ediliyr lması ve ihracata knu lan malların yüksek katma değer sağlayan mallar lmaması gösterilebilir. Grafik 1 de görüldüğü üzere, dış ticaret açığının Gayri Safi Yurtiçi Hasıla ya (GSYİH) ranı 2012 yılı hariç 2011 yılı snrasında azalma eğilimi göstermektedir Dış Ticaret Dengesi /GSYİH Dış Ticaret Dengesi Oranı -6,5-7,08-8,49-8,64-9,78-9,29-9,15-6,02-9,28-12,7-9,62-10,5-9,05-7,37-6, Kaynak:TUIK Grafik 1. Türkiye nin dış ticaret dengesi (%) (Graphic 1. Turkey s balance f trade (%)) İhracatın ithalatı karşılama ranı, ihracat değerinin ithalat değerine bölümü ile elde edilmektedir. İthalatın ne kadarının ihracat tarafından karşılandığını gösteren bu ran gerek ülkeler arasındaki gerekse aynı ülkenin farklı zamanlardaki ticaret perfrmansının 241

250 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C14PB; pp: karşılaştırılmasında yararlı labilmektedir. Bu ran 100 ün üzerinde bir değer alırsa dış ticaret fazlasını, 100 ün altında bir değer alırsa dış ticaret açığını ifade etmektedir. Türkiye nin ihracatının ithalatını karşılama ranı Grafik 2 de gösterilmektedir döneminde ciddi dalgalanmalar lmamakla birlikte dış ticaret açığının istikrarlı bir seyir izlediği görülmektedir İhr. İth. Karş. Oranı ,1 Kaynak:TUIK Grafik 2. İhracatın ithalatı karşılama ranı (Graphic 2. The Rati f exprts t imprts) Dış ticaret hadleri, bir ülkenin ihracat malı fiyat endeksi ile ithalat malı fiyat endeksinin birbirine ranı şeklinde açıklanabilir. Dış ticaret hadleri ihracat miktar endeksi ile çarpıldığında Gelir Ticaret Haddi adı verilen ve ihracattan kaynaklanan ithalat kapasitesini gösteren bir endeks değerine ulaşılır. Bu değer, baz alınan yıla göre 100'ün üzerinde ise ithalat bedelinin ihracattan sağlanan döviz geliri ile ödenme kapasitesinin yükseldiği anlamını taşır. Grafik 3, döneminde Türkiye nin mal grupları bazında dış ticaret hadlerini göstermektedir. Dış ticaret hadleri aleyhte lmasına rağmen ihracat miktar endeksindeki artış ve ithal malları fiyat endeksindeki düşüş nedeniyle gelir ticaret hadleri Türkiye'nin lehine gerçekleşmiştir. Yani sn yıllarda ara malları ticareti açısından dış ticaret hadlerinin Türkiye nin lehine gerçekleştiği çıkarımı yapılabilir İhracatın İthalatı Karşılama Oranı Mal Grupları Bazında Dış Ticaret Hadleri Kaynak:TUIK Grafik 3. Mal grupları bazında dış ticaret hadleri (Graphic 3. Terms f trade in the basis f prduct grups) Sermaye Malı 79 78,879,683,889,494, ,594,796,388,488,790,6 Ara Malı ,298,6100,110,119,112, Tüketim Malı 78,789,291,597,596, , ,100,99,395,096,

251 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C14PB; pp: Türkiye nin ihracatının büyük kısmını ara malları ve tüketim malları luşturmaktadır ve 2008 yılları arasında genellikle ara malları ihracat-ithalatı düşüş göstermektedir. Grafik 4 te ara malları ihracatı ve tüketim malları ihracatı birbirinin simetriği şeklinde hareket etmektedir. Buradan çıkarılabilecek snuç, ara mallarının işlenmesi suretiyle tüketim malları ihracatının gerçekleştirilmesidir. Mevcut üretim kapasitesinin yeterli düzeyde kullanılamadığı söylenebilir. Sermaye malları ihracatı belirli dönemlerde artış göstermekte fakat diğer mallara kıyasla ihracattan en az payı almaktadır. Bunun nedeni, yüksek teknljili ve yüksek katma değere sahip ürünlerin üretiminde yetersiz kalınmasıdır. Bu durum ara malları ihracat-ithalatının yüksek lmasının bir sebebi larak da gösterilebilir. İhracatın Mal Gruplarına Göre Payı Sermaye malları Ara malları Tüketim malları Kaynak:TUIK Grafik 4. İhracatın mal gruplarına göre yüzde payı (Graphic 4. The Share f exprt in basis f prduct grups) Türkiye nin yapmış lduğu ithalatın mal gruplarına göre dağılımını gösteren Grafik 5, ara mallarının büyük bir öneme sahip lduğunu ifade etmektedir. Bu verilerden hareketle, sanayi sektörlerinin ileri derecede ithalata bağımlı lduğu snucuna ulaşılabilir. Öte yandan, yapılmakta lan ithalatın büyük bir kısmını petrl ve dğalgazın luşturduğu gerçeğini de göz ardı etmemek gerekir. Bu emtiaların fiyatlarındaki bir değişme, ithalat ve ihracat üzerinde dlaylı veya dğrudan etkili lmaktadır. Ayrıca 1994 yılından snra sermaye malları ve tüketim mallarının benzer şekilde snuçlar gösterdiği ve sn yıllarda birbirine yakınsadığı gözlemlenmektedir. İthalatın Mal Gruplarına Göre Payı Sermaye malları Ara malları Tüketim malları Kaynak:TUIK Grafik 5. İthalatın mal gruplarına göre yüzde payı (Graphic 5. The Share f ımprts in basis f prduct grups) 243

252 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C14PB; pp: EKONOMETRİK ANALİZ (ECONOMETRIC ANALYSIS) Türkiye nin tplam ve mal grupları bazındaki dış ticaret dengesi ile döviz kuru arasındaki ilişkiyi karşılaştırmalı larak rtaya kymak amacıyla ARDL (Bund Test) yöntemi kullanılarak eknmetrik bir analiz yapılmıştır. Bu bölümde analizde kullanılan veri seti, değişkenler ve eknmetrik metdlji kısaca anlatıldıktan snra elde edilen bulgulara yer verilecektir Veri Seti ve Değişkenler (Data and Varıables) Bu çalışmada kullanılan veri seti; Türkiye nin dış ticaret dengesi, mal gruplarına göre Sanayi Üretim Endeksi (IPI), mal gruplarına göre AB (28 Ülkesi) Sanayi Üretim Endeksi (ABIPI) ve Reel Efektif Döviz Kuru (REER) değerlerinden luşmaktadır. Mal gruplarına göre değerler 2005M1-2017M9 dönemlerini, tplam değerler ise 2002M1-2017M9 dönemini kapsamaktadır. Çalışmada kullanılan veriler, EUROSTAT, TCMB(EVDS), TUIK ten elde edilmiştir Eknmetrik Metdlji (Ecnmetric Methdlgy) Pesaran ve Shin (1998) tarafından rtaya knmuş ve Pesaran ve diğerleri (2001) tarafından geliştirilen Ot-Regresif Dağıtıcı Gecikmeli Mdel (ARDL) yöntemi, makreknmik göstergeler ile finansal göstergeler arasındaki kısa ve uzun dönem ilişkilerin incelenmesinde sıklıkla kullanılan yöntemlerden biridir. Literatürde ARDL mdelinin çeşitli avantajlarından bahsedilmektedir. Bu avantajlardan biri mdelde kullanılacak değişkenlerin düzeyde durağan I(0) ya da birinci farkta durağan I(1) lmasının sınır testini uygulamaya engel lmamasıdır. Bu mdelin diğer bir avantajı da kısıtsız hata düzeltme mdelini kullandığından klasik eş bütünleşme testlerine göre istatistiksel larak daha güvenilir snuçlar verebilmesidir. Hata düzeltme mdelinin en önemli özelliği ise değişkenler arasındaki kısa ve uzun dönem dinamikleri hakkında bilgi içermesidir. Bu çalışmada, Türkiye nin döviz kuru ile dış ticaret dengesi arasındaki ilişki tplam ve mal grupları bazında incelenmektedir. Bu amaçla, analizde dış ticaret dengesi, reel efektif döviz kuru ve sanayi üretim endeksi kullanılmaktadır. Analizde kullanılan değişkenler mdeller itibariyle aşağıda belirtilmektedir: Mdel 1: m n p (1) lntb lntbt 1 lntb ln RER ln IPITOP ln RER ln IPITOP ABIPITOP it i, t i it i, t i it i1 i0 i0 Burada; TB: Dış Ticaret Dengesi, REER:Reel Efektif Döviz Kuru, IPI: Sanayi Üretim Endeksi, ABIPI: AB28 Ülkeleri Sanayi Üretim Endeksidir. Mdel 2: lntb lntb i, t i m n p t 1 itlntbi, t i itln RERi, t i itln IPISERi, t i 1 ln RERt 1 2 ln i1 i0 i0 1 t 1 2 IPISER t 1 t 1 3 ABIPISER Burada; TB: Sermaye Malı Bazında Dış Ticaret Dengesi, REER:Reel Efektif Döviz Kuru, IPI: Sermaye Malı Bazında Sanayi Üretim Endeksi ve ABIPI: Sermaye Malı Bazında AB28 Ülkeleri Sanayi Üretim Endeksidir. Mdel 3: lntb lntb m n p t 1 itlntbi, t i itln RERi, t i itln IPIARAi, t i 1 ln RERt 1 2 ln i1 i0 i0 Burada; TB: Ara Malı Bazında Dış Ticaret Dengesi, REER:Reel Efektif Döviz Kuru, IPI: Ara Malı Bazında Sanayi Üretim Endeksi, IPIARA t 1 3 ABIPIARA 3 t 1 t 1 t 1 it (2) it (3) it 244

253 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C14PB; pp: ABIPI: Ara Malı Bazında AB28 Ülkeleri Sanayi Üretim Endeksidir. Mdel 4: t m n lntb lntb 1 lntb ln RER ln IPITUK ln RER ln IPITUK p it i, t i it i, t i it i1 i0 i0 i, t i 1 t 1 2 t 1 ABIPITUK Burada; TB: Tüketim Malı Bazında Dış Ticaret Dengesi, REER: Reel Efektif Döviz Kuru, IPI: Tüketim Malı Bazında Sanayi Üretim Endeksi, ABIPI: Tüketim Malı Bazında AB28 Ülkeleri Sanayi Üretim Endeksidir. 3 t 1 (4) it, rtalaması sıfır ve varyansı sabit lan hata Denklemlerdeki terimi lup hem veri setindeki çarpıklığı azaltmak hem de örneklem ölçeğini küçültmek amacıyla tüm veriler lgaritmik frmda ele alınmıştır. Böylece tahmin edilen katsayıların esneklik şeklinde yrumlanması da mümkün labilmektedir. (1), (2), (3) ve (4) numaralı denklemler tahmin edildikten snra her bir denklem için sınır testi F- istatistiği ile yapılmaktadır. Mdelde kullanılan değişkenler arasında eş-bütünleşme ilişkisi lmadığını gösteren bş ve alternatif hiptezler ise denklem 5 te yer almaktadır. H 0 : H 1 : (5) Eğer her bir mdel için hesaplanan F-istatistik değeri üst sınır kritik F-istatistiğinden büyükse, eş-bütünleşme ilişkisinin lmadığını ifade eden bş hiptez reddedilir. Buradan hareketle değişkenler arasında eş-bütünleşme ilişkisi lduğu çıkarımı yapılır. Eğer hesaplanan F-istatistik değerleri alt sınır kritik F-istatistiğinden küçükse bş hiptez kabul edilir. Sn larak, hesaplanan F- istatistiği, üst-sınır ve alt sınır kritik F-istatistik değerleri arasında ise eş-bütünleşme ilişkisi knusunda kararsız kalınır. Optimal ARDL mdelinin seçimi için tahmin, n 1 defa tekrarlanır ve ptimal mdel Akaike Bilgi Kriteri (AIC) yardımı ile belirlenir. Burada, λ değişken sayısını ve n değeri de ptimal gecikme uzunluğunu göstermektedir. Değişkenler arasında eş-bütünleşme ilişkisinin varlığını gösteren alternatif hiptezin geçerli lması halinde, ARDL( m, n) uzun dönem mdel tahmini aşağıdaki denklemler ile tanımlanır: m TB 0 REER IPITOP n 1 ti 2 ti 3 i1 i1 m TB 0 REER IPISER n 1 ti 2 ti 3 i1 i1 m n TB 0 REER IPIARA 1 ti 2 ti 3 i1 i1 m TB 0 REER IPITUK n 1 ti 2 ti 3 i1 i1 ABIPITOP ABIPISER it it ABIPIARA it it ABIPITUK Değişkenler arasındaki uzun dönem ilişkilerin belirlenmesinden snraki aşama, hata düzeltme mdeli (ECM) kullanılarak kısa dönemli ilişkilerin araştırılmasıdır. Hata düzeltme mdeli (ECM) aşağıdaki denklemler tarafından tanımlanmaktadır: m n TB REER IPITOP ABIPITOP ECT e (10) it it it 0 1 ti 2 ti 3 ti 4 i1 i1 m n 0 1REERt i 2IPISERt i 3ABIPISERt i 4 i1 i1 TB ECT e (11) it t1 t1 t t it (6) (7) (8) (9) 245

254 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C14PB; pp: m n TB REER IPIARA ABIPIARA ECT e (12) 0 1 ti 2 ti 3 ti 4 i1 i1 m n TB REER IPITUK ABIPITUK ECT e (13) 0 1 ti 2 ti 3 ti 4 i1 i1 Burada ECT t1, hata düzeltme terimini temsil etmektedir, Ayrıca, e t tahmin edilen mdelin hata terimidir. Hata düzeltme mdelinden elde edilen snuçlar, kısa dönemde luşan bir şk snucu mdelin yeniden uzun dönem dengesine dönme hızını vermektedir. Bunun için hata terimine ait katsayı değerinin -1 ile 0 arasında lması ve istatistiksel larak anlamlı düzeyde bulunması gerekmektedir. 6. BULGULAR (FINDINGS) Mdel 1 deki değişkenler için öncelikli larak ADF birim kök testi yapılmış ve snuçlar Tabl 1 de gösterilmiştir. Tplam ticaret dengesi (TBTOP) I(0), reel efektif döviz kuru (RER) I(1), sanayi üretim endeksi (IPI) I(1), Avrupa Birliği (28 Ülkesi) sanayi üretim endeksi (ABIPI) I(0) larak elde edilmiştir. Değişkenlerin farklı düzeylerde durağan lması, ARDL tekniği açısından bir srun teşkil etmemektedir. Tabl 1. Birim kök testi (Mdel 1) (Table 1. Unit rt test (Mdel 1)) Değişken Düzey(Sabit) Fark (Sabit) Düzey (Prb.) Fark (Prb.) LNTBTOP ** *** LNRER * *** LNIPITOP *** LNABIPITOP ** *** *%10 Anlamlılık Düzeyleri **%5 Anlamlılık Düzeyleri ***%1 Anlamlılık Düzeyleri Tabl 2, bağımlı değişken larak dış ticaret dengesi, bağımsız değişken larak reel efektif döviz kuru, Türkiye nin sanayi üretim endeksi ve AB (28 Ülkeleri) sanayi üretim endeksinin alındığı Mdel 1 için ARDL uzun dönem snuçlarını göstermektedir. Bu snuçlara göre, reel efektif döviz kurundaki %1 lik bir artış, Türkiye nin dış ticaret açığını %1.69 ranında arttırmaktadır. Ayrıca, sanayi üretim endeksindeki %1 lik bir artış, Türkiye nin dış ticaret açığını %1.60 ranında arttırmaktadır. Tabl 2. Uzun dönem ARDL snuçları (Mdel 1) (Table 2. The results f lng term ARDL (Mdel 1)) Değişkenler Katsayı t Değeri Prb. REER *** IPITOP *** **%5 Anlamlılık Düzeyleri ***%1 Anlamlılık Düzeyleri Tabl 3, kısa dönem ARDL snuçlarını ve dengeden sapmanın bir dönemde ne kadarının düzeltildiğini göstermektedir. Dış ticaret dengesi bağımlı değişken lduğunda, reel efektif döviz kuru ve sanayi üretim endeksi kaynaklı şkların bir dönemde %36,9 u telafi edilmekte ve sistem yeniden uzun dönem denge yluna girmektedir. Tabl 3. Kısa dönem ARDL snuçları (Mdel 1) (Table 3. The results f shrt term ARDL (Mdel 1)) Değişken Katsayı Prb. Değişken ΔTBTOP(-1) ** ΔTBTOP(-1) ABIPITOP ABIPITOP ECT *** ECT -1 **%5 Anlamlılık Düzeyleri ***%1 Anlamlılık Düzeyleri t1 t1 t t 246

255 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C14PB; pp: Mdel 2 deki değişkenler için öncelikli larak ADF birim kök testi yapılmış ve snuçlar Tabl 4 de gösterilmiştir. Sermaye malı bazında ticaret dengesi (TBSER) I(0), reel efektif döviz kuru (RER) I(1), sermaye malı bazında sanayi üretim endeksi (IPISER) I(1), sermaye malı bazında Avrupa Birliği (28 Ülkesi) sanayi üretim endeksi (ABIPISER) I(1) larak elde edilmiştir. Tabl 4. Birim Kök Testi (Mdel 2) (Table 4. Unit rt test (Mdel 2)) Değişken Düzey(sabit) Fark (sabit) Düzey (Prb.) Fark (Prb.) LNTBSER ** *** LNRER *** LNIPISER *** LNABIPISER *** **%5 Anlamlılık Düzeyleri ***%1 Anlamlılık Düzeyleri Tabl 5, bağımlı değişken larak sermaye malı bazında dış ticaret dengesi, bağımsız değişken larak reel efektif döviz kuru, Türkiye nin sermaye malı bazında sanayi üretim endeksi ve AB (28) sermaye malı bazında sanayi üretim endeksinin alındığı durumlar için ARDL uzun dönem snuçlarını göstermektedir. Bu snuçlara göre, reel efektif döviz kurundaki %1 lik bir artış, Türkiye nin dış ticaret açığını %1.33 ranında arttırmaktadır. Ayrıca, Türkiye nin sermaye malı bazında sanayi üretim endeksindeki %1 lik bir artış, Türkiye nin dış ticaret açığını %1.81 ranında arttırmaktadır. Tabl 5. Uzun dönem ARDL snuçları (Mdel 2) (Table 5. The results f lng term ARDL (Mdel 2)) Değişkenler Katsayı t Değeri Prb. REER ** IPISER *** **%5 Anlamlılık Düzeyleri ***%1 Anlamlılık Düzeyleri Kısa dönem ARDL snuçlarını gösteren Tabl 6, dış ticaret dengesi bağımlı değişken lduğunda, reel efektif döviz kuru ve sermaye malı bazında sanayi üretim endeksi kaynaklı şkların bir dönemde %45.8 inin telafi edildiğini ve sistemin yeniden uzun dönem denge yluna girdiğini göstermektedir. Tabl 6. Kısa dönem ARDL snuçları (Mdel 2) (Table 6. The results f shrt term ARDL (Mdel 2)) Değişken Katsayı Prb. ΔREER ABIPISER *** ECT *** **%5 Anlamlılık Düzeyleri ***%1 Anlamlılık Düzeyleri Mdel 3 için ADF birim kök testi snuçları Tabl 7 de gösterilmiştir. Ara malı bazında ticaret dengesi (TBARA) I(0), reel efektif döviz kuru (RER) I(1), ara malı bazında sanayi üretim endeksi (IPIARA) I(1), ara malı bazında Avrupa Birliği (28) sanayi üretim endeksi (ABIPIARA) I(1) larak elde edilmiştir. Tabl 7. Birim Kök Testi (Mdel 3) (Table 7. Unit Rt Test (Mdel 3)) Değişken Düzey(sabit) Fark (sabit) Düzey (Prb.) Fark (Prb.) LNTBARA *** *** LNRER *** LNIPIARA *** LNABIPIARA *** **%5 Anlamlılık Düzeyleri ***%1 Anlamlılık Düzeyleri 247

256 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C14PB; pp: Tabl 8, bağımlı değişken larak dış ticaret dengesi, bağımsız değişken larak reel efektif döviz kuru, Türkiye nin ara malı bazında sanayi üretim endeksi ve AB( 28) ara malı bazında sanayi üretim endeksinin alındığı durumlar için ARDL uzun dönem snuçlarını göstermektedir. Bu snuçlara göre, reel efektif döviz kurundaki %1 lik bir artış, Türkiye nin dış ticaret açığını %1.06 ranında arttırmaktadır. Ayrıca, Türkiye nin ara malı bazında sanayi üretim endeksindeki %1 lik bir artış, Türkiye nin dış ticaret açığını %1.79 ranında arttırmaktadır. Tabl 8. Uzun dönem ARDL snuçları (Mdel 3) (Table 8. The results f lng term ARDL (Mdel 3)) Değişkenler Katsayı t Değeri Prb. REER * IPIARA *** *%10 Anlamlılık Düzeyleri **%5 Anlamlılık Düzeyleri ***%1 Anlamlılık Düzeyleri Kısa dönem ARDL snuçlarını gösteren Tabl 9, dış ticaret dengesi bağımlı değişken lduğunda, reel efektif döviz kuru ve ara malı bazında sanayi üretim endeksi kaynaklı şkların bir dönemde %31.3 ünün telafi edilmekte lduğunu ve sistemin yeniden uzun dönem denge yluna girdiğine işaret etmektedir. Tabl 9. Kısa dönem ARDL snuçları (Mdel 3) (Table 9. The results f shrt term ARDL (Mdel 3)) Değişken Katsayı Prb. ABIPIARA ECT *** **%5 Anlamlılık Düzeyleri ***%1 Anlamlılık Düzeyleri Mdel 4 için ADF birim kök testi snuçları (Tabl 10) tüketim malı bazında ticaret dengesinin (TBTUK) I(1), reel efektif döviz kurunun (RER) I(1), tüketim malı bazında sanayi üretim endeksinin (IPITUK) I(1), tüketim malı bazında Avrupa Birliği (28) sanayi üretim endeksinin (ABIPITUK) I(1) lduğunu göstermektedir. Tabl 10. Birim kök testi (Mdel 4) (Table 10. Unit rt test) (Mdel 4) Değişken Düzey(sabit) Fark (sabit) Düzey (Prb.) Fark (Prb.) LNTBTUK *** LNRER *** LNIPITUK ** LNABIPITUK *** **%5 Anlamlılık Düzeyleri ***%1 Anlamlılık Düzeyleri Bağımlı değişken larak dış ticaret dengesi, bağımsız değişken larak reel efektif döviz kuru, Türkiye nin tüketim malı bazında sanayi üretim endeksi ve AB (28) tüketim malı bazında sanayi üretim endeksinin alındığı Mdel 4 için ARDL uzun dönem snuçları Tabl 11 de yer almaktadır. Bu snuçlara göre, Türkiye nin tüketim malı bazında sanayi üretim endeksindeki %1 lik bir artış, Türkiye nin dış ticaret açığını %1.81 ranında arttırmaktadır. Buna karşılık, reel efektif döviz kurundaki değişimin dış ticaret dengesi üzerindeki uzun dönem etkisi istatistiksel larak anlamlı görünmemektedir. 248

257 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C14PB; pp: Tabl 11. Uzun dönem ARDL snuçları (Mdel 4) (Table 11. The results f lng term ARDL (Mdel 4)) Değişkenler Katsayı t Değeri Prb. REER IPITUK *** **%5 Anlamlılık Düzeyleri ***%1 Anlamlılık Düzeyleri Tabl 12 de yer alan kısa dönem ARDL snuçları, dış ticaret dengesi bağımlı değişken lduğunda, reel efektif döviz kuru ve tüketim malı bazında sanayi üretim endeksi kaynaklı şkların bir dönemde %34.1 inin telafi edildiğini ve sistemin yeniden uzun dönem dengesine ulaştığını göstermektedir. Tabl 12. Kısa dönem ARDL snuçları (Mdel 4) (Table 12. The results f shrt term ARDL (Mdel 4)) Değişken Katsayı Prb. ΔTBTUK(-1) *** ΔTBTUK(-2) *** ΔIPITUK *** ABIPITUK ECT *** **%5 Anlamlılık Düzeyleri ***%1 Anlamlılık Düzeyleri Tabl 13 te ise tahmin edilen mdellerin sınır testi snuçları yer almaktadır. Buna göre, 1) tplam dış ticaret dengesi ile reel efektif döviz kuru ve tplam sanayi üretim endeksi arasında; 2) sermaye malı bazında dış ticaret dengesi ile reel efektif döviz kuru ve sermaye malı bazında sanayi üretim endeksi arasında; 3) ara malı bazında dış ticaret dengesi ile reel efektif döviz kuru ve ara malı bazında sanayi üretim endeksi arasında uzun dönemli bir ilişki bulunmaktadır. Ayrıca, 4) tüketim malı bazında dış ticaret dengesinin tüketim malı bazında sanayi üretim endeksi ile uzun dönemli bir ilişkisi bulunmakla beraber reel efektif döviz kuru ile uzun dönemli bir ilişkisi bulunmamaktadır. F istatistik değerleri sınır değerlerinden yüksek, t istatistik değerleri ise sınır değerlerinden düşük hesaplanmıştır. Bu nedenle, H 0 hiptezi reddedilmektedir. Tabl 13. Sınır testi snuçları (Table 13. The result f bundary test) Mdel Mdel 1 Mdel 2 Mdel 3 Mdel 4 F-istatistiği *** *** *** *** ***%1 Anlamlılık Düzeyleri 7. SONUÇ (CONCLUSION) İktisat literatüründe, döviz kuru, dış ticaret haddi ve dış ticaret arasındaki ilişkilerin kısa ve uzun dönemli etkileri yıllardır tartışılan knular arasında yer almaktadır. Dünya eknmisinin küreselleşme süreci ile birlikte artan ülkelerarası ticaret ilişkileri nedeniyle ülkeler birbirine bağımlı hale gelmiş ve dış ticaret ülkeler açısından önemli hale gelmiştir. Türkiye nin dış ticaret yapısı incelendiği zaman, tplam dış ticaretinin yaklaşık larak %50 sinin Avrupa Birliği (AB) ülkeleri ile lduğu görülmektedir. Dlayısıyla, bu kadar geniş bir ticaret hacmine sahip lan iki eknminin herhangi birinde rtaya çıkacak lan bir gelişmenin diğerini etkileme ptansiyelinin yüksek lması da beklenmektedir. Bu çalışmada, Türkiye de döviz kuru ile dış ticaret dengesi arasındaki ilişki incelenmiştir. Döviz kurunun, dış ticaret dengesi üzerindeki etkisinin daha net anlaşılması amacıyla tplam ve mal grupları bazında değerler dikkate alınmıştır. Dış ticaret dengesi ve döviz kuru arasındaki 249

258 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C14PB; pp: ilişkinin mal grupları bazında araştırılmasının temel nedeni, Türkiye nin ihracat ve ithalatının mal grupları bazındaki paylarının farklılık gösteriyr lmasıdır. Bu farklılıktan kaynaklı larak dış ticaret-döviz kuru ilişkisinin mal gruplarına göre de farklılık göstermesi beklenmektedir. Çalışmada, tplam ve mal grupları bazında 4 farklı mdel luşturulmuştur. Bu mdellere, AB (28 Ülkeleri) sanayi üretim endeksi dışsal değişken larak ilave edilmiştir. ARDL (Sınır Testi) yönteminin kullanılarak tahmin edilen mdellerin snuçlarına göre, tplam dış ticaret dengesi ile reel efektif döviz kuru ve sanayi üretim endeksi arasında uzun dönemli bir ilişki lduğu snucuna ulaşılmıştır. Yani, bu değişkenlerdeki herhangi bir değişmenin dış ticaret dengesi üzerinde pzitif yönde etkisi vardır. Sermaye malı bazında dış ticaret dengesi ile reel efektif döviz kuru ve sermaye malı bazında sanayi üretim endeksi değişkenleri arasında da uzun dönemli bir ilişki lduğu snucuna ulaşılmıştır. Reel efektif döviz kuru ve sermaye malı bazında sanayi üretim endeksi değişkenlerindeki bir artış, sermaye malı bazında dış ticaret açığını arttırmaktadır. Ara malı bazında dış ticaret dengesi ile reel efektif döviz kuru (sanayi üretim endeksine kıyasla daha az) ve ara malı bazında sanayi üretim endeksi arasında uzun dönemli bir ilişki lduğu saptanmıştır. Mal grupları bazında dış ticaret incelendiğinde, ara malları hem ihracat hem de ithalatta ciddi bir paya sahiptir. Bu nedenle, uzun dönemde reel efektif döviz kurundaki değişmenin ara malı bazında dış ticaret dengesi üzerindeki etkisi göreceli larak daha zayıftır. Tüketim malı bazında dış ticaret dengesi ile tüketim malı bazında sanayi üretim endeksi arasında uzun dönemli bir ilişki bulunmakla birlikte reel efektif döviz kuru ile uzun dönemli bir ilişkinin lmadığı snucuna ulaşılmıştır. Bu durumun tüketim mallarının ihracat içindeki payına karşılık ithalat içindeki payının çk düşük lmasından kaynaklandığı söylenebilir. Kısa dönem snuçlarına göre, AB (28 Ülkeleri) sanayi üretim endeksinin sadece sermaye malı bazında dış ticaret dengesi üzerinde etkili lmasının başlıca sebebi, Türkiye nin sanayi üretiminin AB ülkelerine kıyasla çk daha düşük seviyelerde lması larak ifade edilebilir. Ayrıca, sn yıllarda Türkiye nin ülke grupları bazında dış ticaretinde AB nin payı azalış göstermekte ve Yakın ve Ortadğu ülkelerinin payı ise artış göstermektedir. Buradan anlaşılacağı üzere; Türkiye, sn yıllarda AB ile arasındaki gerek siyasi gerekse eknmik ilişkilerin kırılgan lmasından kaynaklı yeni pazarlar arayışı içerisine girmiştir. Yeni pazarlar bulunmasıyla ve ticaret partneri lan ülkenin merkez bankası ile karşılıklı swap anlaşmalarının yapılmasıyla döviz kurunun dış ticaret dengesi üzerindeki etkisinin zayıflatılması hedeflenmektedir. Snuç larak, dış ticarete knu lan mallarda ara malının dış ticarette en yüksek paya sahip lması ve sermaye malının en az paya sahip lması, dış ticaret dengesinin döviz kuru değişmelerine karşı daha duyarlı hale gelmesine neden lmaktadır. Türkiye nin dış ticaret yapısının ithalata dayalı ihracat özelliğine sahip lduğu ve bu durumun değişmeyeceği varsayımı altında döviz kurlarının dış ticaret perfrmansının en önemli belirleyicisi lmayı sürdüreceğini söylemek yanlış lmayacaktır. Üretimde girdi larak kullanılan ithal ara malının yurtiçinde üretilmesi, teknlji yğun malların üretimine öncelik verilmesi, yeni endüstrilerin piyasaya kazandırılması ve ihracat daklı üretimdeki teşviklerin revize edilmesi gibi plitika tedbirlerinin hayata geçirilmesi dış ticaret dengesi üzerinde lumlu etkiler yaratacağı gibi döviz kurunun etkisini de zayıflatacaktır. 250

259 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C14PB; pp: KAYNAKLAR (REFERENCES) Backus, D.K., Kehe, P.J., and Kydland, F.E. (1994). Dynamics f the trade balance and the terms f trade: the J-curve? American Ecnmic Review 84(1), Bahmani-Oskee, M., (1985). Devaluatin and the J-Curve: Sme Evidence frm LDCs. Review Of Ecnmics And Statistics. 67(3), Bahmani-Oskee, M. and Brks, T.J., (1999). Bilateral J-curve Between US and Her Trading Partners. Weltwirtschaftliches Archiv, 135, Bahmani-Oskee. M. and Fariditavana, H., (2015). Nnlinear ARDL Apprach, Asymmetric Effect and the J-curve. Jurnal f Ecnmic Studies, Vl:42 Issue:3, pp: Bahmani-Oskee, M. and Purheydarian, M., (1991). The Australian J-curve: a Reexaminatin. Internatinal Ecnmic Jurnal, 5, Bahmani-Oskee, M. and Ratha, A., (2004). The J-Curve: A Literature Review. Applied Ecnmics, 36:13, EUROSTAT. Gupta-Kapr, A. and Ramakrishnan, U., (1999). Is There a J- curve? A New Estimatin fr Japan. Internatinal Ecnmic Jurnal, 13, Hepaktan, E. ve Karakayalı, H., (2009) Döneminde Türkiye nin Dış Ticaret Hadlerinin Analizi Celal Bayar Üniversitesi Ssyal Bilimler 7/2(2009) s Hque, A., (1995). Terms f Trade and Current Accunt Deficit in the Australian Cntext. Jurnal f Quantitative Ecnmics, 27(11), Keskin, G., (2008). Türkiye nin Tüketim, Yatırım ve Aramalı Ticaret Dengesinde İki Taraflı J-Eğrisi Etkisi. Temmuz Meade, E.E., (1988). Exchange Rates, Adjustment, and the J- curve. Federal Reserve Bulletin, Octber, Miles, M.A., (1979). The Effects f Devaluatin n the Trade Balance and the Balance f Payments: Sme New Results. Jurnal f Plitical Ecnmy, 87(3), Pesaran, H.M. and Shin, Y., (1998). An autregressive distributed lag mdelling apprach t cintegratin analysis, chapter 11 in S. Størm (Ed) The Ecnmetrics and Ecnmic Thery in the 20th Century.Cambridge, Cambridge University Press. Pesaran, M.H., Pesaran, Y., and Shin, R.S., (2001). Bunds testing appraches t the analysis f level relatinships. Jurnal f Applied Ecnmetrics, 16(2001), pp: Rincn, C.H., (1998). Testing the shrt and lng-run Exchange rate effects n trade balance: The case f Clmbia. Wrking Paper Series, N:120. Banc de la Republica de Clmbia. Shirvani, H. and Wilbratte, B., (1997). The Relatin Between the Real Exchange Rate and the Trade Balance: An Empirical Reassessment. Internatinal Ecnmic Jurnal, 11(1), TCMB. TUIK

260 3 rd Internatinal Science Sympsium Status: Prceeding Bk ISS2018 (September 5-8, 2018) ID : C17PB Burak Çamurdan Pamukkale University, bcamurdan@pau.edu.tr, Denizli-Turkey EKONOMİK KRİZLER, ANATOMİSİ VE PROAKTİF ÖNLEMLER ÖZ Kriz, çeşitli bilim dallarında ve aynı zamanda günlük knuşma dilinde çk yaygın larak kullanılan kavramlardan birisidir. Ssyal bilimler açısından kriz kavramının genel bir tanımını yapmak hiç de klay değildir. Kriz; iktisatçılar arasında tanımlanması güç ve tartışmaya açık bir kavramdır. Eknmik kriz ise genel anlamda makr düzeyde devleti, mikr düzeyde bireyleri ve firmaları etkileyen bir unsur, birdenbire meydana gelen kötüye gidiş yönündeki gelişme, büyük sıkıntı, buhran ve bunalım larak kabul edilmektedir. Herhangi bir durumu kriz larak adlandırabilmek için krizin temel unsurları ya da özelliklerinin bilinmesinde yarar bulunmaktadır. Krizlerin rtaya çıkmasında çk çeşitli görüşler mevcuttur ve eknmik kriz çeşitli başlıklar altında ele alınarak analiz edilmektedir. Bu görüşlerin genel bir bileşeni de eknmik krizlerin genel anatmik yapısını rtaya kymaktadır. Bu çalışmada bu farklı görüşler iktisat kuramları çerçevesinde, farklı sebeplerle rtaya çıkan krizleri açıklamak üzere geliştirilen 3 nesil halindeki kriz mdelleri ile tartışılmakta ve eknmik krizler için praktif önlem önerilerinde bulunulmaktadır. Anahtar Kelimeler: Eknmik Krizler, Eknmik Kriz Kurumları, Kriz Analiz Mdelleri, Praktif Önlemler, ECONOMIC CRISES, ANATOMY AND PROACTIVE MEASURES ABSTRACT Crisis is ne f the cncepts widely used in varius branches f science and at the same time in daily speech. Frm a scial sciences pint f view, it is nt easy t make a general definitin f the crisis cncept. Crisis; it is a cncept that is difficult t define and pen t debate amng ecnmists. The ecnmic crisis is generally regarded as a macr-level state, an element that affects individuals and firms at micr level, a develpment in the directin f wrsening, great distress, depressin and depressin. It is beneficial t knw the basic elements r characteristics f the crisis t call any situatin a crisis. There are varius pinins n the emergence f crises and the ecnmic crisis is analyzed under varius headings. A general cmpnent f these views als reveals the general anatmical structure f ecnmic crises. In this study, these different pinins will be discussed with the crisis mdels in the third generatin which are develped in rder t explain the crisis theries which are in the scpe f ecnmic thery and crises emerging in different causes, and practive measures fr ecnmic crises will be suggested. Keywrds: Ecnmic Crises, Ecnmic Crisis Theries, Crisis Analysis Mdels, Practive Measures

261 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C17PB; pp: GİRİŞ (INTRODUCTION) Eknmi ile ilgili çalışmalar, incelemeler, değerlendirmeler, kuramlar ve tartışmalar yüzyıllar byunca devam ede gelmektedir ve devam da edecektir. Eknmik laylar tplum hayatını mikr ve makr byutlarda dğrudan etkilemekte ve tplumdaki her kesiminin öncelikli ilgi dağı lmaktadır zira tüm yaşantıları üzerinde önemli rl ynayarak yaşam kalitelerini şekillendirmektedir. Eknminin genel tanımı yapılırken kaynakların kıtlığından, ihtiyaç ve isteklerin sınırsızlığından bahsedilmekte ve bu ana unsurların dengeli bir biçimde dağılması ve eşleştirilme disiplinleri üzerine çalışmalar ifade edilmektedir. İşte bu kıt kaynaklarla sınırsız ihtiyaçların ve isteklerin karşılanmaya çalışıldığı süreçlerde dengelerin tam luşturulamadığı, bazı kesimlerin lehine bazı kesimlerin ise aleyhine snuçlandığı durumlar eknmik aktörleri anlaşmazlıklara, uzlaşmazlıklara ve tartışmalara sürüklemektedir. Bu dengeye ulaşamama durumlarındaki ve gerek ulusal gerekse uluslararası piyasalardaki çalkantılar az ya da çk dahi lsa özel bir knum luşturmakta ve bu durumlar literatürde knjnktür ve/veya kriz kavramlarıyla tanımlanmaya çalışılmaktadır. Knjnktür kavramı (Türk Dil Kurumu tarafından Her türlü durumun ve şartın rtaya çıkardığı snuç larak tanımlanmaktadır.) anlamlaştırdığı süreçler için genel bir kabul görmüşken kriz kavramı üzerinde, özellikle eknmi camiasında, genel bir mutabakat sağlanamamıştır. Kriz; Eknmistler arasında tanımlanması güç ve tartışmaya açık bir kavram larak görülmeye devam etmektedir. Genel kavramlaştırmalarda zr seçim, bunalım, buhran kelimeleri ile eşanlamlı larak kullanılmakla birlikte dengesiz, lumsuz ve istenmeyen duruma geçişi ifade için de değerlendirilmektedir. Bir eknmi terimi larak ise bazı eknmik kavramlar için yaşanan yüksek ve negatif dalgalanmaları belirtmek için kullanılmaktadır (Ay, 2011). Eknmik kriz kavramsal larak genelde makr düzeyde devleti, mikr düzeyde bireyleri ve firmaları etkileyen bir unsur, birdenbire meydana gelen kötüye gidiş yönündeki gelişme, büyük sıkıntı, buhran ve bunalım larak kabul görmektedir (Duman, 2011). Diğer taraftan, krizler, eknmi yazımında, iktisadi görüşlerin rtaya çıkardığı iktisat kullarınca genel eknmi bilimi çerçevesinde de ayrı ayrı tanımlanmaktadır. Her kul dönemsel özelliklere bağlı larak krizlere dair kendi görüşlerini rtaya kyarken neden snuç ilişkileri ile çözüm ylları önerilerini de beraberinde rtaya kymaktadırlar (Duman, 2011). Eknmi üzerine çalışan bilim adamları Eknmik Krizleri kategrilere tabi tutarak incelemektedirler. Eknmik krizler farklı görüşlere bağlı larak ayırıma tabi tutulmakla birlikte eknmi yazımından derlemeler yapıldığında ve ana başlıklar halinde tplamak gerektiğinde: 1- Reel Sektör Krizleri 2- Finansal Krizler ayırımına tabi tutmak dğru bir yaklaşım lmaktadır (Kibritçiğlu, 2001). Bu ana ayırımlara bağlı larak alt başlıklar luşmakta ve detaylı sebep snuç ilişkileri analizi daha bjektif yapılabilmektedir. Eknmik krizler dönemlerin özelliklerine bağlı larak bu ana ve alt ayırımlara göre analiz edildiğinde bazı hallerde eknminin kendi dinamikleri dışına çıkarak luşmaktadırlar ki çözüm ylları için krize esas lan ve/veya labilecek ana etmenler tam anlamıyla belirlenmedikçe de bjektif ve dğru çözümlere ve önlemlere ulaşılamamaktadır. 2. ÇALIŞMANIN ÖNEMİ (RESEARCH SIGNIFICANCE) Eknmik krizler tarihsel süreçler itibarıyla incelendiğinde luşan krizlerin etmenlerinin her defasında aynı lmadığı görülmektedir. Her ne kadar farklı etmenlerden kaynaklanarak başlarsa başlasın snunda tplumların geneline yansıyan lumsuzluklara vesile 253

262 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C17PB; pp: lmaktadır. Kaybedenlere karşın kazanan taraflar lsa dahi dmin etkisi ile dünyadaki tüm tplumlara yansıyarak tüm tplumların refahında kötüleşmeler rtaya kyabilmektedir ki bu bağlamda dünya genel eknmik krizleri meydana gelebilmektedir. Günümüzde yaşanmakta lan tplumlararası çatışmalar ve özellikle sn zamanlarda şahit lduğumuz glbal ticaret savaşları bu bakımdan her defasında eknmik krizlerin yeniden irdelenmesini ve çözüm önerilerinin rtaya knulmasını gerekli kılmaktadır. Bu nedenle, özellikle krizlerin tarihçesinin bir özet halde tekrardan gündeme alınması ve temel sebeplerin eknminin kendi iç dinamiklerinden mi, yani endjen mi, yksa eksjen mi lduğu hakkında bir görüş luşturma önemli görülmektedir. 3. DENEYSEL ÇALIŞMA, ANALİTİK ÇALIŞMA VEYA ANAKONU MEVZUU (EXPERIMENTAL METHOD-PROCESS; ANALYTICAL STUDY VEYA SUBJECT) Bu çalışma ile tarihsel süreçte yaşanan krizlerin genel bir değerlendirmesi ile özetlenmesi için literatür taraması yapılmıştır. Bu tarama snucu luşan genel kanı neticesinde eknmik krizlerin rtaya çıkmasında endjen ve/veya eksjen etkiler üzerinde görüş luşturulmaya çalışılmıştır. 4. BULGULAR VE TARTIŞMALAR (FINDINGS AND DISCUSSIONS) İçinde bulunulan durumun ya da karşı karşıya kalınan layların ne derece kriz lduğu kişiden kişiye değişebilmektedir. Herhangi bir durumu kriz larak adlandırabilmek için krizin temel unsurları ya da özelliklerinin bilinmesinde yarar vardır: Kriz, önceden bilinmeyen ya da öngörülemeyen bazı gelişmelerin; makr düzeyde devlet mikr düzeyde ise firmaları ciddi larak etkileyecek snuçlar rtaya çıkarmasıdır (Aktan ve Şen, 2001). Bilimsel terminljide Eknmik kriz, mali kriz, finansal kriz, siyasi kriz, hükümet krizi gibi tanımlarla tplumların refahını dğrudan ilgilendiren kavramlara çk sık rastlamaktayız. Literatür değerlendirme çalışmalarında bu tanımlamalara dayalı sayılamayacak kadar çk araştırma, makale, tez, kitap ve yrumlamalara rastlanılmaktadır. Eknmik kriz başlığı altında yapılan çalışmaların genelde finansal kriz ile örtüştüğü görülmektedir. Belki de bu anlamda yapılan sınıflandırmalardan en tanımlayıcı lanının (Kibritçiğlu, 2001) makalesinde yer bulan Reel Sektör Krizleri ve Finansal Krizler ayırımına tabi tutulduğu yaklaşımdır. Bu yaklaşımdaki sınıflandırmada finansal kriz eknmik kriz kavramı içeriğinde lup finansal krizleri alt ayırımlarda barındırmaktadır. Aşağıda, Şekil 1 de görüleceği üzere eknmik krizler öncelikle Makr Eknmik byutta değerlendirilmekte ve snra mikr byuta indirgenmektedir. Bu tabl siyasi kriz ve hükümet krizi gibi, yani mali iç dinamiklerin dışındaki (eksjen etkenleri), yansıtmamaktadır. Bu tablya göre siyasi kriz ve hükümet krizi endjen knumdadır. Eknmik krizler tarihi ile ilgili incelemelere bakıldığında bazı önemli ulusal ve/veya uluslararası eknmik krizlerin endjen lmadığı ve siyasal tabanlı lduğu görülebilmektedir. Bu tablda finansal krizler alt ayırımında yer alan döviz krizi 2 alt ayırımda sınıflandırılmıştır. Yani, döviz kuru krizi 1-Ödemeler Dengesi Krizi, 2-Döviz Kuru Krizi şeklinde ayrıştırılmaktadır. Burada Ödemeler Dengesi Krizi ile sabit kur sistemi uygulayan ülkelerdeki döviz krizlerinin döviz rezervlerindeki azalma neticesine bağlı luşabileceği ve diğer taraftan ise krizlerin esnek kur sistemi uygulayan ülkelerde döviz kuru değişmelerinden kaynaklanabileceği ifade edilmeye çalışılmaktadır (Kibritçiğlu, 2001). Buradan cevabı aranacak önemli bir sru ise; krizlere fırsat verilmemesi için makr plitikalarla mikr plitikaların ne kadar örtüşmek zrunda lduğudur. Tabl bu açıdan incelendiğinde reel sektör 254

263 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C17PB; pp: krizleri ile finansal krizler makr ve mikr plitikaların birbirini tamamlayacak yeterlikteki düzeylerde uygulandığı durumlarda önlenebileceğini işaret etmektedir. Bu açıdan siyasi tritenin eknmideki reel sektör ihtiyaçlarını iyi analiz ederek anlaması ve karşılıklı mutabakatla plitikalar üretmesi bu tabldan elde edilecek en önemli çıkarım larak değerlendirilmektedir. Siyasi trite larak karar alıcıların/kanun kyucuların hem Şekil 1 deki reel sektör fnksiynlarını hem de finansal hususları kntrl ve yönetme kabiliyet ve yetkilere sahip lmaları nedeniyle asıl aktörler lmaları ve krizleri önleyecek taraf lmalarını gerektirmektedir. Bu nedenledir ki krizleri praktif ya da reaktif dahi lsa önlemek ve yönetmek öncelikle bu aktörlere düşen görev lmaktadır. Şekil 1. Temel makr eknmik krizlerin sınıflandırması (Figure 1. Classificatin f basic macrecnmic crises) Kaynak: Kibritçiğlu, A., (2001), Sayfa 9 Eknmik krizlerin anatmisine nüfus edilmeye çalışıldığında, eknmi yazımında, araştırmaların Şekil 1 de yapılan sınıflandırmadaki reel sektör krizlerinden ziyade finansal krizler üzerine yğunlaştığı görülmektedir. Eknmik krizlerin finansal kriz kavramına indirgenmesi çğunlukla finansal büyük aktörlerin iflasından krkulması neticesindedir ki gerçekleşen krizler genellikle de finansal kaynaklı lmaktadır (Güvenek, Karaçr ve Alptekin, 2013). Bu bakımdan eknmik krizlerin anatmisini rtaya kymak için finansal kriz alt ayırımındaki hususlarda öncelikle bilgilenmek önem kazanmaktadır. Literatür taramasında da rtaya çıktığı gibi terik ve ampirik açıdan finansal krizler ilgi ile araştırılmaktadır. 1960, 1970 ve 1980 li yıllarda bazı ülke paralarına bağlı krizler, Altın Standardı Sistemi nin yıkılışı, gelişmekte lan ülkelerde brç krizi gibi çk sayıda geniş ölçekli finansal krizler yaşanmıştır. Ancak, finansal yenilikler ve finansal piyasaların artan entegrasynu snucunda yapısal ve etkileri izah edecek, krizlerin dağılma etkileri (the spillver effects) ve yayılma hızı (the cntagius spread) gibi yeni kavramlar gündeme getirilmiştir (Çeviş, 2010). Bu yeni kavramların özünde dünya genelinde finansal serbestleşme gelişmelerine bağlı larak rtaya çıktığı eknmik yazımlardan anlaşılmaktadır. Finansal 255

264 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C17PB; pp: serbestleşme küreselleşmenin genişlemesi ve elektrnik iletişimin güçlenerek yaygınlaşması ile birlikte krizlerin bulaşıcılığını rtaya çıkarmış ve yayılma/dağılma etkisine rtam yaratmıştır. Diğer taraftan, küreselleşme mal ve hizmetlerin ülkelerarasında dlaşımını artırdığı ve hızlandırdığı için finansal krizlerle birlikte reel sektör krizlerinin dünya üzerinde daha fazla görülmesine vesile lmaktadır. Ham ve mamul madde ticareti, enerji transferleri (petrl şkları) bunlara örnek teşkil etmektedir (Tprak, 2001). Uluslararası finans piyasalarının etkinliği ve sermaye hareketliliği neticesinde sermayenin getirisi üzerine kurgulanan bir ülke gruplaması da finansal krizlerde etmen lmaya başlamıştır. Fnların mbilitesi bir grup larak geçiş sürecindeki eknmilerde yğunlaşmışsa bunlardan herhangi birisinde rtaya çıkacak kriz aynı gruptaki diğer ülkelere de dğrudan ve çk hızlı bir şekilde yayılabilmekte ve eknmilerini dğrudan etkilemektedir (Tprak, 2001). Krizlere dönük larak Eknmi plitikaları tartışmalarında şeffaflık, hesap verebilirlik, yönetme, knsensus ve katılımcılık kavramları önem kazanmaktadır. Uluslararası finansal kurum ve kuruluşlar gerek sermaye gerekse emtia piyasalarının tam bir entegrasynu ile finansal krizlere karşı özellikle geçiş eknmisi içerisinde lan ülkeleri kruyabilmek için eknmik alt yapıyı bu kavramlar etrafında yeniden gözden geçirmek zrunda kalmıştır (Orhan, 2001). Finansal serbestleşme ile birlikte kamu yönetimleri ya da devletler bu kavramların içini dldurarak plitika üretmek ve uygulamak durumuna gelmişlerdir ancak krizlerin süre gidiyr lması bu işlevlerin yerine getirilmediğini göstermektedir. Finansal kriz türleri Şekil 1 de bankacılık, döviz ve brsa lmak üzere üç ana grupta incelenirken eknmi yazımında çk farklı ayırımlara tabi tutularak da incelendiği görülmektedir. Bazen döviz krizi tanımına eşanlamlı larak para krizi tanımlaması da yapılmaktadır. Finansal krizlerin para krizi, banka krizi, sistematik finansal krizler gibi üzere üç temel kategriye ayıran terilerde dikkat çekmektedir (IMF, 1998). Frankel ve Rse, para ya da döviz kuru krizlerinin bir ülke parasının dünya piyasalarında etkin bir yabancı para karşısında bir önceki dönem değerinden daha yüksek değer kaybetmesi durumunda luştuğunu ifade etmektedirler (Frankel ve Rse, 1996). Bu yaklaşıma göre; para krizi ya cari değer kaybı ranının, rtalamasının 1,96 katından daha fazla standart sapmayla lması ya da cari değer kaybı ranının bir önceki dönem değer kaybı ranının 1,5 katından %2 puan daha fazla lması larak tanımlanmaktadır. Bu tanıma alternatif larak; ulusal paranın nminal değer yitirme ranının %25 lması ve bu değer yitirme ranının en azından bir önceki döneme göre %10 artış göstermesi para krizi larak değerlendirilmektedir. Ortaya knulan bu tanımdaki %10 luk düzey, özellikle yüksek enflasyn ranı ile karşı karşıya lan ülkelerdeki para krizlerini açıklamada kullanılmaktadır (Çeviş, 2010). Gldfajn ve Valdes (1997a), Kaminsky ve Reinhart (1996); Kaminsky, Liznd ve Reinhart (1997), Eichengreen, Rse ve Wyplsz (1995); benzer şekilde ancak nüanslarla tanımlamalar yapmaktalar ve özünde bir ani süpekülatif baskı, bir yüksek dzlu saldırının luşumundan kaynaklanan durumu ifade etmektedirler (Çeviş, 2010). Para krizleri ve bankacılık krizleri ya da daha üst knumda kavramlaştırıldığı haliyle finansal krizler; bazen birlikte larak ve aniden rtaya çıkmaktadırlar. Bu birlikte luşumdan dlayı ikiz kriz tabiriyle de anıldıkları söz knusudur. Bu ikiz hal ile rtaya çıkmaları çk kötü neticeler rtaya kymaktadırlar ki yöneticileri önlem almakta ldukça zrlamaktadırlar. Üst satırlarda da işaret 256

265 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C17PB; pp: edildiği gibi para krizi bir spekülatif saldırı neticesinde döviz kurunun çk ani yükselmesi ve döviz kuru rejiminin işlemez hale gelmesi durumunu ifade etmektedir. Finansal kriz ise finansal sektörde rtaya çıkan krizin yarattığı deprem nitelikli çöküntüyü kavramlaştırmaktadır ki snucunda bazı finansal kurum ve kuruluşların piyasadan yk lmasına bazılarının ise yüksek tutarlı sermaye erzynuna uğramasına sebep lmaktadır (Özatay, 2014). Para krizleri her ne kadar bankacılık krizinden bağımsız gibi ele alınsa da bankacılık krizi; bankalarca her fiili ve ptansiyel başarısızlıklar neticesinde parasal yükümlülüklerin yerine getirmeme durumlarının bir snucuna bağlanmaktadır. Hükümetlerin bankaların bu zafiyetlerini gidermek amacıyla bankacılık sektörüne geniş ölçekli kaynak aktarmak zrunda kalması ise krizin tetikleyicisi ve bankacılık krizinin temel sebebi larak tanımlanmaktadır. Banka krizini kendi içinde üç alt grupta incelemek mümkündür. Bankacılık krizi de üç grupta kategrize edilebilmektedir: 1- Bir banka ya da az sayıda bankanın yükümlülüklerini yerine getirmemesi snucu luşan ancak sistematik larak gerçekleşmeyen, 2- Bankacılık sistemine fiili ya da ptansiyel bir saldırıyı içeren, alacaklıların ani larak fnlarını talep etmeleri ile birlikte bankacılık sisteminin knvertibilite özelliğini aksatması ve bu durumda sistemin bütünüyle merkez bankasının müdahalesine ihtiyaç duyulması halinde luşan kriz, 3- Daha çk gelişmekte lan ülkelerde yaşanan ve mali sektördeki birçk kurumun iflas durumuna gelmesine rağmen, faaliyetlerini sürdürme eğilimde lduğu "sessiz ıstırap" durumunu ifade eden ve ülkenin eknmik, plitik ve kurumsal işleyişini bzma özelliğine sahip lan. Deneyimlerine bakıldığında, özellikle gelişmekte lan ülkelerde, bankacılık krizlerinin para krizlerinden önce çıktığı görülmektedir (Gür, 1999). Farklı nedenlerden kaynaklansa da finansal krizler bazı rtak nktalar içermektedir ve çeşitli türleri bir arada görülebilmektedir. Sürdürülemez eknmik dengesizliklerin artması ile yaşanan krizler, bu dengesizliklerin daha da artması, ülke parasına ve bankacılık sistemine lan güvenin yk lması ve ülkeye dış kaynak girişinin azalması snucunu vermektedir. Eknmilerde rtaya çıkan krizlerde dış etkenlerin önemli rlleri bulunduğu daha önceki satırlarda yer almıştı. Bunların en önemlileri dış ticaret hadleri, dış brç ödeme yeterlilikleri, dünya faiz ranlarındaki değişmeler ve kalıcı lması dlayısıyla yüksek fayda sağlayan dğrudan yabancı sermaye akımlarının yön değiştirmesi gibi faktörleridir. Elbette ki piyasalardaki fiyat ynaklıklarını ve ani fiyat düşüşleri snucu yerli firmaların brç ödeme kapasitelerinin azalması ve firmaların kredileri geri ödeyememeleri snucu bankaların aktif kalitesinin bzulması da çk önemli faktörler arasındadır (Gür, 1999). Para ya da döviz krizlerinin sürekli tekerrür etmesi geçmişten ders alınmıyr lmasını ya da değişen kşullara uygun plitikalar luşturmada ülkelerin adaptasyn srunu yaşadıkların işaret etmektedir. Bu durumlara bağlı larak para/döviz krizlerinin nitelik değiştirmesi snucunu da rtaya çıkarmaktadır. Buradan hareketle, yapılan analizlerle dönemlerin özelliklerine göre ayrı ayrı mdellerle finansal krizler irdelenmiş ve rtaya; 1. Nesil (Kannik Mdeller), 2. Nesil Mdeller ve 3. Nesil (Bulaşıcı Kriz Mdelleri) çıkmıştır. Bu mdellerden 1. Nesil lan: kannik yapıda ilk çalışmalar 1979 yılında Paul Krugman tarafından yapılmış lup mdel kapsamında sabit kurun sürdürülmesini riske atan tutarsız iktisat plitikalarının döviz krizine neden lduğu ileri sürülmektedir. 2. Nesil mdellerde ise çklu dengenin luşması spekülatörlerin ve hükümetlerin davranışlarına bağlı larak döviz kuru mdellerinde ısrar veya başkalaştırma için yaşanan çekimserliklerin yarattığı ikilem üzerinde daklanılmıştır

266 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C17PB; pp: Nesil mdel ise 1. ve 2. Nesil mdellerle krizlerin, özellikle Asya Krizinin, açıklanamıyr lması snucu literatürde yer bulmuştur (Kansu, 2010). Daha önce de ifade edildiği üzere küreselleşme ve finansal liberalizasyn snucu krizlerin bulaşıcılığı, yayılma ptansiyellerinin görünürlüğü krizleri açıklamada bu mdeli gerekli kılmıştır. Bu mdellerle birlikte çeşitli çalışmalarda, bazı ampirik mdellerle, krizlerin sebeplerin rtaya çıkarılmasına dönük gayretlerde eknmik yazımda yer almaktadır. Bu çalışmaların etkili labileceğin düşünülenlerinden bazıları Tabl 1 de gösterilmektedir. Krizlerin öngörülebilirliği ve praktif tedbirlerle önlemler alınması ldukça önemlidir. Ancak ve ne yazık ki çğu kez siyasi ihtiraslar ya da yetkinsizlikler bu gayretlerin rtaya çıkardığı snuçlardan yeterince yaralanmayarak krizlerin önlenmesinde praktif davranamamaktadırlar. Bu sebeple krizlerin luşmasında ya da büyümesinde eknminin iç dinamiklerinden daha ziyade siyasi karar alışlar ana faktör knumuna evrilmektedir. Tabl 1. Krizlerin kökenlerini ve bekleyişleri ölçen mdeller (Table 1. Mdels measuring the rigins and expectatins f crises) Mdel Mett ve Veri Tabanı Göstergeler Bulgu Gldfajn, Valdes (1997) Sachs, Tmell, Velasc, (1995) Crsetti, Pesenti, Rubini (1998) 26 ülkenin tarihleri arasındaki aylık verileriyle kurulmuş lgit mdeldir. Piyasa bekleyişlerinin nasıl luştuğu ve öngörü gücünü sınamak için luşturulmuştur yılında 20 gelişmekte lan ülkenin Meksika krizinden etkilenme derecesi ölçmek amacıyla yapılan bir regresyndur arası 24 ülkenin aylık verileriyle yapılmış döviz kuru değerlenmesi ile temel göstergeler arasında ilişki kurmayı amaçlayan bir regresyndur. Reel döviz kuru Reel döviz kuru, özel sektöre verilen krediler/gsyih (Banka brçlarında aşırı artış), M2/uluslararası rezervler, kısa vadeli brç akımı/ulusal rezervler, hükümet harcamaları/gsyih Reel döviz kurucari açıklar-geri dönüşsüz kredileruluslararası rezervler-özel sektöre verilen krediler/gsyih (Banka brçlarında aşırı artış) Kaynak: 13. Gür, T.H. ve Tsuner, A., (2002). Ss.24 Kriz öngörüsünde reel döviz kuru, diğer eknmik değişkenlerin bir göstergesi larak önem kazanmaktadır. Piyasa bekleyişleri ise öngörüde başarısızdır. Zayıf eknmik temeller ve düşük uluslararası rezervler Meksika krizinden etkilenmeyi artırmıştır. Mdel yılları arasında luşan krizleri tahmin etmekte başarısız lmuştur. Eknmik temellerle krizler arasında başarılı bir bağlantı kurulabilmiştir. Ayrıca Asya ülkelerinin kriz endeksi de yüksek bulunmuştur. Krizlerin önlenmesi için öncelikle sinyallerin alınması gerekmektedir. Nasıl ki bir jeljik depreme karşı önlem almak için sinyaller ölçülerek ön uyarı sistemleri gerçekleştirilmeye çalışılıyrsa aynı durum eknmik işlemler için de geçerlidir. Sinyal alma işlemi krizleri önleme bakımından praktif bir süreci luşturmaktadır. Hiç bilinmeyen bir durum için nasıl önlem alınacağı 258

267 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C17PB; pp: da cevabı ldukça zr bir srudur. Bu nedenle yapılan çalışmalarla Tabl 2 de yer alan sinyal elde etme mdelleri luşturulmuştur. Bu mdeller yardımıyla elde edilebilecek ön bilgiler değerlendirilerek gecikmesizin tedbir kararları alınabilecektir aksi takdirde reaktif aksiynların bedeli ağır lmaktadır. Mdel Kaminsky, Liznd, Reinhart (1997) Kaminsky (1998) Edisn (2000) Tabl 2. Sinyal yakalama mdelleri (Table 2. Signal capture mdels) Mett ve Veri Tabanı Göstergeler Bulgu Sinyal yakalama Reel döviz kuru - En önemli sinyalleri ilk metdu ile M2/brüt ulus. Rezerv beş göstergenin verdiği 95 yılları -sermaye piyasası. kabul edilmiştir. arasında aylık Endeksi üretim - verilerle ihracat artışı -M2 uygulanmıştır. 20 çarpanı -uluslararası ülkedeki 79 kriz rez. -M1 fazlası -iç incelemeye tabi krediler/gsyđh -reel tutulmuştur. faizler -dış ticaret hadleri Sinyal yakalama metdu ile yılları arasında aylık verilerle uygulanmıştır. 20 ülkedeki kriz incelenmiştir. Sinyal yakalama metdu ile Ocak 1970-Aralık 1999tarihleri arasında aylık verilerle uygulanmıstır.28 ülkede 94 kriz incelenmiştir. Reel döviz kuru -M2 çarpanı ihraca t- M2/ulus. Rezervleruluslararası rez.-m1 fazlası-iç krediler/gsyih -reel faizler-dış ticaret hadleri -dış alem reel faizler -dış brçlar -üretim düzeyi -kısa vadeli brçlar -sermaye çıkışı Reel döviz kuru - M2/ulus. Rezervlerde değişme ihracat - tahvil endeksi -M2 çarpanı -uluslararası rez.-m1 fazlası -iç krediler/gsyih-reel faizler -dış ticaret hadleri dış âlem reel faizler -dış brçlar -üretim düzeyi -ABD faiz ranı -G-7 GSYİH-kısa vadeli brçlar/ulus. Rezerv -petrl fiyatları Mdelde aynı zamanda bankacılık krizlerinin de tahmin edilmesi amaçlanmıştır. Bileşik gösterge ile hesaplanan kriz lasılığı, para krizi için yüksek, bankacılık krizleri için ise daha düşük çıkmasına rağmen, öngörü kabiliyeti genel larak başarılıdır. Göstergelerin öngörü gücü değişiklikler göstermekle beraber, reel döviz kuru, uluslararası rezervlerle ilgili göstergeler, ihracat ve kısa vadeli brçlar tahmin gücü acısından önemli ipuçları vermektedir. Tek tek göstergeler krizleri, yüzde ranında öngörebilmiştir. Bileşik gösterge de kırılganlık artısını göstermesi bakımından başarılıdır. Bu değer özellikle Güneydğu Asya ülkeleri için yüksek bulunmuştur. Kaynak: 13. Gür, T.H., ve Tsuner, A., (2002). Ss.22 Şekil 1 deki Finansal krizlerin döviz krizleri alt ayırımında yer alan, ödemeler dengesi krizi de araştırmacılarla dikkatle ve önemle ele alınmaktadır. Cari işlemler bilançsundaki açıkların eknmik krizlerle dğrudan bağ luşturduğunu unutmamak gerekmektedir. Ödemeler bilançsunda yer alan dış ticaret dengesindeki açıklar reel sektör krizlerinin habercisi knumundadır. Türkiye gibi yabancı para cinsinden gelir etmek durumunda lan eknmiler gerek bu dengeyi 259

268 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C17PB; pp: gerekse cari işlemler dengesinin bütünündeki gelişmeleri yakından izlemek ve yönetmek durumundadırlar. Cari işlemler dengesi açıklarıyla eknmik krizler arasındaki yakın ilişki dış açıkların sürdürülebilirliği ile ilgilidir. Büyük ve krnikleşen dış açıkların sürdürülemeyeceği beklentisinden kaynaklanan krizler sabit kur sisteminde lduğu kadar serbest kur sisteminde de rahatlıkla luşabilmektedir. 5. SONUÇ VE ÖNERİLER (CONCLUSION AND RECOMMENDATIONS) Eknmik krizlerin öngörülmesi için eknmik araştırma ve analizlerden yeterince yararlanmak en öncelikli işlemlerdendir. Oluşturulan eknmetrik mdeller yardımıyla elde edilebilecek ön bilgiler değerlendirilerek gecikmesizin tedbir kararları alınabilecektir aksi takdirde reaktif aksiynların bedeli ağır lmaktadır. Krizlerin niteliğine göre kullanılacak mdeller çeşitlilik göstermektedir. İktisat plitikası uygulamalarında dönemsel özelliklere ve deneyimlere başvurmak çk önemli bir husustur. Sinyaller alınması, sinyallere göre zamanın iyi kullanılması ve gecikmelere meydan verilmemesi için çk dinamik ve atik lmak gereği hiç hatırlardan çıkarılmamalıdır. Eknmik yazım ve iktisadi kuramlar atılacak adımlarda çk önemli rehberlerdir. Özellikle günümüzde elektrnik iletişim piyasalarda luşan veri ve bilgi akışında çk önemli rl ynamaktadır. Yaşamakta lduğumuz asır içerisinde günlük ve belirli zaman dilimi için mesai saatinde işlem yapma devri kapanmıştır. Gün 24 saattir ve mesai de piyasalara bağlı larak veri ve bilgi edinmede, işlem yapmada aynı hız ve zaman diliminde hareket edilmeyi gerektirmektedir. Spekülatif paranın döviz cinsleri ve ülkeler arasındaki dlaşımının hızlanması, rtaya çıkabilecek krizlere karsı verilebilecek tepki süresini dikkate değer bir şekilde kısaltmıştır. Bununla birlikte, hükümetlerin farklı plitikalar izlemesinden kaynaklanan kısıtlarının yansıra, finansal piyasaların da yaklaşmakta lan bir krizi öngörme knusunda ldukça yetersiz lduğunu söylemek mümkündür (Gür ve Tsuner 2002). Elde edilen verilerin hızla bilgiye dönüştürülmesi ve bilginin de dğru yrumlanmış halinin ilgili yerlere hızlı akışının sağlanarak gerekli kararların alınması sağlanmalıdır. Özellikle krizlerin tarihçesinin bir özet halde tekrardan gündeme alınması ve temel sebeplerin eknminin kendi iç dinamiklerinden mi, yani endjen mi, yksa eksjen mi lduğu hakkında bir görüş luşturma da diğer bir erken uyarı sistemi gibi algılanmalıdır. Yanlış algılama snucu yanlış karar alma istenmeyen snuçları hemen akabinde rtaya çıkaracaktır. Alınacak önlemleri makr ve mikr lmak üzere iki etapta değerlendirmek gereklidir. Makr önlemler larak; vergi sistemi; tarafsızlık, basitlik, adalet, genellik, istikrar, etkinlik ilkeleri çerçevesinde radikal bir düzenlenme yapılmalıdır. Öncelikle kıymetli varlıklar hukuk temelinde güvene bağlı larak knumlanırlar. Bu makr düzenlemeler bunun sağlayıcısıdırlar. Ağır vergi yükü mutlaka azaltılmalı, vergi dışı piyasa eknmisini daraltacak önlemler alınmalıdır. Esnek kur sistemi, döviz piyasasında rtaya çıkabilecek spekülatif ataklara karşı bir tampn işlevi görmektedir. Esnek kur sisteminin bu işlevini sürdürülebilmesi için uzun dönemde faiz ile döviz kuru gelişmelerinin sağlıklı bir zemine turtulması sağlanmalıdır ve enflasynist etkilere ayrı önem atfedilmelidir zira bu üçlü eknmik krizler açısından şeytan üçgeni tablsu rtaya kyarak birbirinden nemalanmaktadırlar. Yani kısır döngü luşturmaktadırlar. 260

269 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C17PB; pp: Olası eknmik krizlere karşı yukarıda saydığımız makr önlemlerin yanı sıra mikr düzeyde, yani firmalar bazında alınması gereken önlemler de bulunmaktadır. Ortaya çıkabilecek krizlerin lumsuz snuçlarından en az düzeyde etkilenmek için firmaların şu tedbirleri almaları gerekir: Çağdaş yönetim anlayışı lan tplam kalite yönetimi nin rganizasynda ciddi larak uygulanması için çaba sarf edilmelidir. Bu knuda etkin liderlik gereklidir ve özellikle üst yönetime önemli görev düşmektedir. Yeni yönetim tekniklerinin (stratejik yönetim, sinerjik yönetim, insan kaynaklarının yönetimi alanında yeni teknikler) rganizasynda etkin bir şekilde uygulanması gereklidir. Değişim mühendisliği (re-engineering) tekniğinden yararlanarak rganizasynda yüksek kalite, düşük maliyet, hız, etkin hizmet amaçları dğrultusunda radikal değişimler yapılmalı ve yeniden yapılanma gerçekleştirilmelidir. Bu önlemler hem reel sektör krizleri için hem de finansal krizler için gereklidir çünkü birbirlerini tetikleyen unsurlardan krizler rtaya çıkabilmektedir. Kanun kyucular, karar alıcılar yani siyasi trite makr karalar alırken mikr aktörleri dışlamaksızın ve hatta genel bir knsensüs ile hareket etmelidirler. Bu krizleri önlemede lmazsa lmaz gereklilikler arasında yer alacaktır. Aksi takdirde, her siyasi karar eknmiyi dğrudan etkileyeceği için rtaya çıkacak krizlerin bir eknmik dinamik lmaktan ziyade siyasal karar türevi lması kaçınılmazdır. KAYNAKLAR (REFERENCES) Ay, A., (2011). Dünya Eknmisinde Yaşanan Başlıca Eknmik Krizlerin Analizi Ve Krizden Çıkış Plitikaları -Öneriler ve Görüşler. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Trabzn: Karadeniz Teknik Üniversitesi Ssyal Bilimler Enstitüsü, İktisat Anabilim Dalı İktisat Bilim Dalı. Duman, E., (2011). Krizlerin Anatmisi: 1929 Eknmik Buhranı Ve 2008 Küresel Krizi nin Karşılaştırılması. Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi. Karaman: Karamanğlu Mehmetbey Üniversitesi Ssyal Bilimler Enstitüsü, İktisat Anabilim Dalı İktisat Bilim Dalı. Kibritçiğlu, A., (2001). Türkiye de Eknmik Krizler ve Hükümetler, Yeni Türkiye Dergisi, Eknmik Kriz Özel Sayısı, Cilt:7, Sayı:41 S: Aktan, C. ve Şen, H., (2001). Eknmik Kriz: Nedenler ve Çözüm Önerileri. Yeni Türkiye, Eknmik Kriz Özel Sayısı, Kasım-Aralık 2001, Sayı:42, Cilt:II, ss: Güvenek, B., Karaçr, Z. ve Alptekin, V., (2013). Türkiye Eknmisinde Güncel Eknmik ve Mali Knular. Editörler: Cansel OSKAY ve Cihan YÜKSEL. Bursa:Ekin Basım Yayın Dağıtım. Çeviş, İ., (2010). Para krizlerine Ampirik Bir yaklaşım. Ankara:Sermaye Piyasası Kurulu, Basım sayısı:1, Sayfa Sayısı 182, ISBN: , Türkçe(Bilimsel Kitap), (Yayın N:271391) Tprak, M., (2001). Küreselleşme ve Kriz, Türkiye ve Dünya Deneyimi. Ankara: Siyasal Kitapevi Orhan (Yanıkdemir), S.S., (2001). Finansal Serbestleşme Plitikalarının Finansal Kriz Etkisi: Türkiye Örneği. Aydın: Adnan Menderes Üniversitesi-Ssyal Bilimler Enstitüsü-İktisat Anabilim Dalı. I.M.F. (1998). Financial Crises: Characteristics and Indicatrs f Vulnerability. Wrld Ecnmic Outlk, May.,

270 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C17PB; pp: Frankel, J.A. and Rse, A.K, (1996). Currency Crashes in Emerging Markets: Emprical Indicatrs. NBER Wrking Paper Özatay, F., (2014). Finansal Krizler ve Türkiye. İstanbul: Dğan Egmnt Yayıncılık ve Yapımcılık Tic. A.Ş., 5. Baskı, Gür, T.H., (1999). Finansal Krizlerin Anatmisi. Ankara: ASOMEDYA-Ankara Sanayi Odası Yayını. Dsya, Şubat Gür, T.H. ve Tsuner, A., (2002). Para ve Finansal Krizlerin Öncü Göstergeleri. H.Ü. Đktisadi ve Đdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt:20, Sayı:1, 2002, s:9-36. Kansu, A., (2010). Döviz Kuru Sistemleri, Döviz Krizleri, Türkiye 1994 ve 2001 Krizleri. Dizi Editörü: Feyyat, H., 3. Basım. İstanbul: Scala Yayıncılık. Aydğmuş, O., Berument, H., Cşkun, M.N., Çlak, Ö.F., Durmuş, M., Esen, O., Kılıç, C., Kızılt, Ş. ve Ongun, M.T., (2002). Kriz ve IMF Plitikaları-Türkiye de Cari Açıklar ve Eknmik Krizler. Ss.39. Editör: Çlak, Ö.F. İstanbul: Alkim Yayınevi. Bakır, T.E., (2013) Küresel Finansal Krizi ve Uluslararası Para Fnu nun Rlü. Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Gazi Üniversitesi Ssyal Bilimler Enstitüsü İktisat Anabilim Dalı Uluslararası İktisat Bilim Dalı. 262

271 3 rd Internatinal Science Sympsium Status: Prceeding Bk ISS2018 (September 5-8, 2018) ID : C19PB Burak Çamurdan Pamukkale University, bcamurdan@pau.edu.tr, Denizli-Turkey ÇOKULUSLU ŞİRKETLER-DOĞRUDAN YABANCI SERMAYE YATIRIMLARI VE TÜRKİYE İÇİN GÜNCEL ÖNEMİ ÖZ Çkuluslu şirket kavramının herkes tarafından kabul edilen ve üzerinde fikir birliğine varılan tam bir mutabakat bulunmamaktadır. Çk çeşitli tanımlar yapılmaktadır. Yapılan tanımlar dikkate alındığında şirketin büyüklüğü, üretimi, ülke dışında sahip lunan varlıkların değeri ve faaliyetlerin dünya çapında yaygınlık derecesi gibi faktörler önemlidir. Çkuluslu şirketlerin, özellikle az gelişmiş ve gelişmekte lan ülkeler açısından, önemi büyüktür zira yatırım yaptıkları ülkelerde bir dizi eknmik ve ssyal fayda sağlamaktadır. Eknmik faydalar öncelikle GSYH, verimlilik ve istihdam artışlarının yanı sıra teknlji ve iş süreçlerinde iyileşmeleri kapsamaktadır. Bu şirketlerin dğrudan yapacağı yatırımlar kalıcı lacağından ülke eknmilerine ve ssyal gelişmelere katkıları yüksek lmaktadır. Türkiye gibi tasarruf ve mali kaynak eksiği yaşayan ülkeler dğrudan yabancı sermaye yatırım beklentisi içerisindedirler. Sn yıllarda dğrudan yabancı sermaye yatırımlarını cezbedemeyen Türkiye nin dış brç ödemeleri, yeni yatırımlarla istihdam artışı sağlama ve ödemeler bilançsu denkleştirme gereksinimi için bu yatırımlara yüksek ihtiyaç duyduğu sürekli gündemde kalmaktadır. Bu nedenle, knunun byutları, kısıtları ve güncel önemi bu çalışma ile araştırılarak değerlendirilmektedir. Anahtar Kelimeler: Çkuluslu Şirketler, Dğrudan Yabancı Sermaye Yatırımları, Dış Brçlar, Cari Açık MULTINATIONAL COMPANIES- FOREIGN DIRECT INVESTMENT AND CURRENT IMPORTANCE FOR TURKEY ABSTRACT There is n cnsensus n the cncept f a multinatinal cmpanies, which is recgnized and agreed upn by all. A wide variety f definitins are made. When the definitins are taken int cnsideratin, factrs such as the size f the cmpany, its prductin, the value f assets wned abrad, and the extent f its wrldwide spread are imprtant. In terms f multinatinal cmpanies, especially fr underdevelped and develping cuntries, the prsperity is great because it prvides a number f ecnmic and scial benefits in the cuntries they invest in. Ecnmic benefits primarily include imprvements in technlgy and business prcesses, as well as GDP, prductivity and emplyment grwth. Since the direct investments f these cmpanies will be permanent, the cntributins t the cuntry's ecnmy and scial develpment are high. Cuntries experiencing a lack f savings and financial resurces as Turkey are in direct freign capital investment expectatin. It has been remaining n the agenda cntinuusly that Turkey is highly in need f these investments in rder t t increase the emplyment with these new investments and t ffset the balance f payments and t be capable in paying the freign debts f it. Fr this reasn, the dimensins, cnstraints and current prspects f the subject are evaluated by investigating with this study. Fr this reasn, the dimensins, cnstraints and current prspects f the subject are evaluated by investigating with this study. Keywrds: Multinatinal Cmpanies, Freign Direct Investment, Freign Debts, Current Accunt Deficit

272 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C19PB; pp: GİRİŞ (INTRODUCTION) Serbest piyasa eknmisi ve küreselleşme lgusunun dünya çapında hızla yayılması, büyük sermayelere sahip lan çk uluslu şirketlerin sadece eknmik anlamda değil, siyasi anlamda da çk büyük öneme sahip lmasına neden lmuştur. Çk uluslu şirket (multinatinal cmpany) kavramı herkes tarafından kabul edilen ve üzerinde fikir birliğine varılan bir tanım değildir. Bazen, çkuluslu girişim (multinatinal enterprise) veya uluslarötesi şirket (transnatinal cmpany) kavramı ile eş anlamlı larak kullanılmaktadır. Çk uluslu şirketler ile ilgili larak pek çk tanım yapılmaktadır. Çkuluslu şirket (multinatinal cmpany) için: 2 veya daha fazla ülkede mülkiyeti kısmen veya tamamen kendisine ait larak üretim ve pazarlama faaliyetleri yürüten, kendisine ait firma stratejileri lan, stratejilerini tüm bağlı kuruluşları veya şubelerinde uygulayan firmalar şeklinde tanımlamalar yapılmaktadır. Kısaca, en az iki ülkede üretim ve hizmet sunan şirket denilebilir. Bazı büyük çk uluslu şirketlerin bütçeleri pek çk küçük ülkeyi geçmektedir (Akın, 2005). Çk uluslu şirketler uluslararası eknmik sahnede ikinci Dünya Savaşından ve özellikle 1950'lerden snra rl almaya başlamışlardır. Başlangıçta ihracat yluyla dış pazarlara açılan bu şirketler, daha snraları artan sermaye birikimleri ve gerek gelişmiş gerekse gelişmekte lan ülkelerin ithalatlarına belirli kısıtlamalar getirmeleri nedeniyle, bizzat ülkede direkt yatırıma dğru yönelmişlerdir. Geride kalan yarım yüzyıla yakın dönemde hızla gelişen, yaygınlaşan ve kurumsallaşan bu luşum, gelişmiş piyasa eknmilerinin geçirmekte lduğu evrimin bir ürünüdür. Bir başka tanıma göre de çkuluslu şirketler; yatırım faaliyetlerini birden fazla ülkede sürdüren, üretim ile ilgili kararları tek bir merkezden alan veya çeşitli yllarla bağlı şirketlerin kararlarını etkileyen şirketlerdir. Yapılan tanımlarda açıkça belirtilmiş lsun veya lmasın herkes tarafından kabul edilen iki nkta mevcuttur: Bu şirketlerin dğrudan üretime yönelik faaliyet göstermeleri ve söz knusu etkinlikleri birden fazla ülkede gerçekleştirmiş lmaları gerekliliği. Şirketin büyüklüğü, üretimi, ülke dışında sahip lunan varlıkların değeri ve faaliyetlerin dünya çapında yaygınlık derecesi gibi faktörlere göre sınıflandırılabilmeleridir. çkuluslu şirket kavramını karsılamaya yönelik çeşitli tanımlamalar yapılmaktadır (Akın,2005). Bu tanımlamalar: Uluslararası Şirket (Internatinal Cmpany) Uluslarötesi Şirket (Transnatinal Cmpany) Uluslarüstü Şirket (Supranatinal Cmpany) Çkuluslu Girişim (Multinatinal Enterprise) Glbal Şirket (Glbal Cmpany). Uluslararası Şirket (Internatinal Cmpany): Genellikle, kendi ülkesi dışında bir veya daha fazla ülkede faaliyet gösteren şirketler için kullanılmaktadır. Yalnız kendi ülkeleri sınırları içerisinde değil, aynı zamanda yabancı ülkelerde çeşitli faaliyet dallarından birinde veya birkaçında üretim veya satış faaliyetinde bulunan şirketleri içermektedir. Uluslarötesi Şirket (Transnatinal Cmpany): Uluslararası ya da ülkelerarası sınırların ötesine geçebilen şirket anlamındadır. Çkuluslu şirketlerin plitik, eknmik hatta ideljik sınırları tanımadığını belirten bir kavramdır. Firmanın mülkiyet ve yönetiminde belirli bir ulus ya da ulusların ağırlığı mevcut değildir. Başka bir ifade ile firmanın mülkiyet ve yönetimi çk 264

273 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C19PB; pp: farklı uluslardan gelen kişilerden luşmaktadır. Bundan dlayı; firmanın yapı ve faaliyetlerinde ulusal bir kimlikten söz edilemez. Uluslarüstü Şirket (Supranatinal Cmpany): Hal-i hazırda mevcut lmayan ve hiçbir ülkeye mensup bulunmayan şirketleri ifade eder. Daha çk uluslararası bir anlaşma ile kurulan ve yine uluslararası bir rgan tarafından tescil ve kntrl edilen bir yapıya sahiptirler. Söz knusu rgana vergi ödemek suretiyle varlığını sürdüren, gerektiğinde de hukuki larak milliyetini rtadan kaldıran şirketler için kullanılmaktadır. Çkuluslu Girişim (Multinatinal Enterprise): Girişimciye (Müteşebbüse) ve hür girişime (teşebbüse) ağırlık verir, Liberal iktisadi düşünceden kaynaklanan bir terimdir, Girişimin (teşebbüsün) yaygınlaştığını ve çkuluslu bir niteliğe büründüğünü ifade eder. Glbal Şirket (Glbal Cmpany): Ulusal piyasalarla entegre bir şekilde dünyanın önemli piyasalarında faaliyet gösteren, ürünlerini tüm dünya pazarlarına sunan, satan ve dünya çapında faaliyetleri lan şirketleri ifade eder. Her ne tanımla anılırsa anılsınlar çk uluslu şirketlere ilişkin hem lumlu hem de lumsuz tutumlar mevcuttur. Bu şirketlerin üretimin ve milli gelirin artması, döviz girişi, sermaye birikimi, işçilerin eğitilmesi, istihdamın artması, teknjik gelişme vb. avantajları çk uluslu şirketlere yönelik lumlu tavrı desteklemektedir. Az gelişmiş ve gelişmekte lan ülkeler de bu avantajlardan faydalanmak adına gerekli düzenlemeleri yaparak, bu şirketlerin ülkelerine girmesini amaçlamaktadır. Çk uluslu şirketlere yönelik lumsuz bakışlar ise, devlet tritesini sarsıntıya uğratması, kültürel bzulmaya neden lması, seçkinlerin lehine fakirlerin aleyhine bir durum rtaya çıkarması, enflasynu tetiklemesi, tekelciliğe neden lması gibi dezavantajlarından kaynaklanmaktadır (Savut, 2012). Çkuluslu şirketler tarafından gerçekleştirilmekte lan, dğrudan yabancı yatırımların gelişmekte lan ülkelerin eknmileri üzerindeki etkileri de sn derece önemlidir (Akın, 2005) Yabancı yatırım, yatırılabilir kaynakların kişi ve kuruluşlar tarafından bir başka ülkeye taşınmasıdır. Bir ülke brsasında işlem gören şirketlerin hisselerinin bir diğer ülke veya ülkelerin kuruluşları tarafından satın alınmasını ifade eden prtföy yatırımları dışında kalan ve bir veya birden fazla uluslararası yatırımcının sahiplendiği ya da yerli bir veya birkaç firma ile rtaklık halinde gerçekleştirdiği yatırımlar, dğrudan yabancı yatırım larak tanımlanmaktadır (Karluk, 2007:100; Acar, 2016:94). 2. ÇALIŞMANIN ÖNEMİ (RESEARCH SIGNIFICANCE) Küreselleşme sürecinde çk uluslu şirketlerin artarak büyüyen rlleri açık larak rtadadır. Bu şirketlerin gelişmekte lan ülkeler açısından en pzitif tarafı yabancı yatırımdır. Ancak yabancı yatırımın eknmik büyümeye katkısı knusundaki tartışmalar devam etmekle birlikte eknmik büyümeyi lumlu etkilediğini iddia eden birçk çalışma bulunmaktadır (Akın, 2005). Gelişmekte lan pek çk ülkede lduğu gibi Türkiye eknmisinin sektörel yapısının değişimi eşliğinde eknmik büyümede belirleyici en önemli öğe sermayedir. Çünkü bu eknmilerde tasarruf eksiği önemle yabancı sermaye ihtiyacı luşturmaktadır (Çetinkaya, 2004). Sermaye öğesinde rtaya çıkan yetersizlik tplam sermaye tutarı için söz knusu lduğu gibi sermayenin niteliği için de söz knusudur. Sermayenin niteliksel yetersizliği, özellikle bilgi ve deneyim birikimi şeklinde rtaya çıkmaktadır. Dğrudan yabancı yatırımların, gelişmekte lan ülkelerin 265

274 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C19PB; pp: eknmilerine lumlu etkileri bulunmaktadır. Bu yatırımların lumlu etkilerinin en fazlalaştırmak için ise, hükümetlerce uygulanacak tamamlayıcı plitikalar gerekmektedir. Türkiye gibi gelişmekte lan ülkeler dğrudan yabancı yatırımları çekebilme kabiliyetine erişmek durumundadır. Bu ülkeler sermaye eksiğini gidererek eknmik büyümeyi gerçekleştirecek ve hızla artmakta lan nüfusun refahını sağlamak için hukuki ve eknmik düzenlemelere yönelmektedirler. Günümüz dünyasında sadece gelişmekte lan ve az gelişmiş ülkeler değil aynı zamanda gelişmiş ülkeler de büyük dış brç içerisinde kaynak yaratma çabasındadırlar. Bu bakımdan küreselleşmenin getirdiği avantajların kullanılması suretiyle yatırım için yer arayan glbal sermayeden en üst düzeyde fayda elde etme gayreti kaçınılmaz hale gelmiştir. İşte bu açıdan ve Türkiye nin bu sermayeden dğrudan yatırımlar suretiyle faydalanması ve eknmisindeki bzulmaları düzeltme ve iyileştirmeler sağlaması gerekliliğini bir kez daha hatırlara getirmek önem kazanmıştır. Çalışmanın zamanlanması ve içeriği bu bakımdan önemlidir. 3. DENEYSEL ÇALIŞMA, ANALİTİK ÇALIŞMA VEYA ANAKONU MEVZUU (EXPERIMENTAL METHOD-PROCESS; ANALYTICAL STUDY VEYA SUBJECT) Bu çalışmada çk uluslu şirket ile dğrudan yabancı sermaye kavramlarının eknmi yazımda genel bir araştırması, değerlendirmesi ile özetlenmesi için literatür taraması yapılmıştır. Literatür incelemesi snucu Türkiye nin çk uluslu şirketler üzerinden, dğrudan yabancı sermayeye ihtiyaç duyup duymadığı hakkında genel bir kanaat luşturmaya çalışılmıştır. 4. BULGULAR VE TARTIŞMALAR (FINDINGS AND DISCUSSIONS) Dğrudan Yabancı Sermaye Yatırımları, dünya üzerinde eknmik büyüme hedeflerinin gerçekleştirilebilmesi için önemli bir araç larak görülmekte ve ev sahibi ülkelere sermaye birikiminin yanı sıra yeni teknlji, yeni yönetim teknikleri, istihdam yaratma ve dünya pazarlarına yeni erişim kanalları gibi birçk imkânı da yanı sıra götürmektedirler (Aktan ve Vural, 2006). Uluslar bu avantajları yakalayabilmek için dğrudan yabancı sermaye yatırımlarını ülkelerine çekmek ve ülkelerinde kalmaları için yğun çaba sarf etmektedirler. Özellikle gelişmekte lan ev sahibi ülkelerin eknmik beklentilerine ulaşabilmelerinde, dğrudan Yabancı Sermaye Yatırımları önemli faktörler arasında yer almaktadırlar. Bu sebeplerden dlayı ülkeler, dğrudan yabancı sermaye yatırımlarını çekebilmek için hem hukuki güvence luşturmak hem de çeşitli teşvikler sağlamak yönünde, önemli yasal düzenlemeler yapmakta ve bu yönde çaba sarf etmektedirler (Kaya ve Kahreman, 2017:26). Yabancı sermaye yatırımları bir ülkenin sabit sermaye stkunun artmasına katkıda bulunur, ülkeye yeni teknlji ve işletme bilgisi sağlar, istihdam yaratır, rekabeti geliştirir ve ödemeler dengesi açıklarının kapatılmasına katkıda bulunur (Karabalık, 1998:1-3; Şahin, 2010:98). Türkiye de 1980 yılından 2000 yılına kadar yıllık rtalama dğrudan yabancı yatırım tutarı 1 milyar dların altında kalmıştır döneminde dğrudan yabancı yatırım miktarında bir iyileşme görülmekle birlikte, esas ivme 2005 yılından itibaren başlamıştır. Dğrudan yabancı yatırımlar 2005 ve 2006 yıllarında sırasıyla 9.8 milyar dlar ve 20.1 milyar dlara ulaşmıştır. Bununla birlikte, Türkiye dğrudan yabancı yatırım miktarı açısından Eknmik Kalkınma ve İş birliği Örgütü (OECD) ülkeleri arasında sn sırada yer almaktadır (Terin ve Yıldırım, 2008). Dğrudan yabancı sermayenin eknmik büyümeye sağlayacağı katkılar göz önüne alındığında, ülkemiz yabancı sermaye yatırımlarından daha fazla yararlanma ihtiyacındadır. Fakat gerek yasal düzenlemeler gerekse eknmik ve siyasi belirsizlikler nedeniyle, yabancı sermayeli firmalar ülkemize karşı çekingen davranmakta ve bunun snucu larak da 266

275 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C19PB; pp: yabancı sermaye girişi ldukça sınırlı kalmaktadır. Nitekim, Türkiye deki yabancı sermaye yatırımları Dünya daki yabancı sermaye stkunun yaklaşık larak %0.33 gibi çk düşük bir düzeyine karşılık gelmektedir (Çetinkaya, 2004:243). Türkiye, cazip ve sürdürülebilir eknmisi, stratejik cğrafi knumu, sahip lduğu genç nüfusu ve pazar büyüklüğü ile daha fazla UDY çekebilecek yeterli bir altyapıya ve ptansiyele sahiptir. Ayrıca, sürdürülebilir bir yatırım rtamı yaratması halinde refah açısından önemli bir gelişme gösterebilir (Yased, 2014). Yabancı sermaye çekebilmek için yedi önemli etmen öngörülmektedir. Bunlar sırasıyla; Önceki dönem dğrudan yabancı yatırımlar (çekme faktörü), GSYİH büyümesi (piyasa büyüklüğünü ölçer), Ücret (birim işgücü maliyetleri), Dış Ticaret Oranı (ülkelerin dışa açıklığını ölçer), Reel faiz ranları (makreknmik plitikaları ölçer), Enflasyn ranı (ülke riski ve makreknmik plitikaları gösterir) ve Yurtiçi yatırımların byutu ve ptansiyeli (iş iklimini gösterir). Bu öngörülerle yapılan ampirik çalışmalarda dğrudan yabancı sermayelerin ev sahibi ülkelerin eknmik kaynaklarına önemli ve lumlu katkılar sağladığı saptanmıştır. Yani, bu 7 temel etmenin dğrudan yabancı sermaye girişlerini artırmada çk önemli rl ynayarak ev sahibi ülkelerin eknmilerine güç kazandırdığı tespit edilmiştir (Ceviş ve Çamurdan, 2007:285). Bir eknmide yatırım yapma kararını belirleyen çk sayıda etken bulunmaktadır. Bu etkenler yatırım yapmayı düşünen tüm kesimleri etkileyebilmektedir. Yerli ve yabancı yatırımcıların rta veya uzun vadede aynı faktörler beklemektedir. Önemli lan bir ülkede yatırım kararlarını etkileyen tüm etkenlerin iyileştirilmesi ve rtamın yatırıma elverişli hale getirilebilmesidir. Bir ülkedeki yatırım rtamını belirleyen makr ve mikr düzeyde etkenler vardır. Makr etkenleri şu şekilde sıralamak mümkündür (AB Eşleştirme Prjesi Rapru, 2006). Vergiler, vergi yükü Maliyetler Yenilik İş rtamı Altyapı Plitik rtam, kamu yönetişimi Belirsizlik Beklenen yatırım geri dönüş ranı Makr etkenler ayrıntılı incelendiğinde bunları luşturan önemli alt bileşenlerin lduğu görülmektedir. Bu etkenler ldukça belirleyici labilmektedir (Sylu ve Çamurdan, 2008:184). Yatırım rtamını belirleyen makr unsurların yanında, özellikle iş rtamının temel belirleyicileri lan mikr unsurlarda söz knusudur. Bu unsurlar aynı zamanda bir firmanın ticari veya sınai knulara ilişkin n alt bileşende yerine getirmesi gereken resmi frmaliteleri ifade etmektedir. Dünya Bankası ülkeleri iş rtamı açısından karşılaştırmak için sözü edilen unsurları da kullanmaktadır (Yükseler, 2006:46). Firma Kuruluş İşlemleri (Starting a Business) Lisans ve İzin İşlemleri (Dealing with Licenses) İşe Alma ve Çıkarma (Hiring and Firing) Emlak Alım ve Kayıt (Registering Prperty) 267

276 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C19PB; pp: Kredi Temini (Geting Credit) Yatırımcı Kruması (Prtecting Investrs) Vergi Ödeme İşlemleri (Paying Taxes) Dış Ticaret İşlemleri (Trading Acrss Brders) Ticari Sözleşme Yaptırım Gücü (Enfrcing Cntracts) Firma İflası (Clsing a Business) İş rtamını elverişli hale getirmede yukarda yer alan faktörlerde ldukça önem taşımaktadır. Snuçta gerek makr gerekse mikr yatırım faktörleri bir bütün luşturmakta ve bu faktörlerin her birisi ayrı ayrı yatırım kararlarının ele alınmasında az ya da çk etkili labilmektedir. Bu gerçeğin farkında lan birçk ülke yerli ve yabancı yatırımlarım önünü açabilmek için lağanüstü çaba göstermekte, birçk alanda refrmlar gerçekleştirmektedir. 5. SONUÇ VE ÖNERİLER (CONCLUSION AND RECOMMENDATIONS) Bir ülkenin eknmik açıdan büyüyebilmesi ve bu büyümeyi ssyal ve tplumsal refaha dönüştürebilmesinde yatırımların büyük önemi vardır. Yatırımlar aynı zamanda sürdürülebilir kalkınmanın ve dünya ölçeğinde rekabetçi bir eknmi yaratabilmenin temel kşullarından biridir (Khemani, 2007:5). Türkiye gibi gelişmekte lan ülkeler dış brç sarmalından kurtulmak, ihtiyaç duyduğu eknmik büyümelere erişmek ve tplumun refahını artırıcı yatırımları gerçekleştirmek için dğrudan yabancı yatırımları çekebilme kabiliyetine erişmek durumundadır. Tasarruf ve kaynak eksiği ile ihtiyaçlarını karşılayamayan bu ülkeler hukuki ve eknmik düzenlemelerini yabancı sermayeyi cezbedecek ancak kendi öz düzenlerini bzmayacak şekilde gerçekleştirmeye yönelmelidir. İş rtamının, yatırım iklim ve kşularının uygun hale gelmesi, resmi işlem süreçlerinin ldukça azaltılarak klaylaştırılması öncelikle ele alınması gerekliliklerdendir. Yönetsel plitikalar bu yönde tasarlanmalı ve hayata gecikmeksizin geçirmelidirler. Ülkemizde sn zamanlarda yaşanan eknmik darbğaz ve sermaye eksiği bu glbal sermayeden daha fazla faydalanma gerekliliğini göstermiştir. Sermaye ürkektir ve güven duymak istemektedir. Bunu temin etmek üzere güven rtamı yaratarak bu yatırımların gelmesini sağlamak kaçınılmaz bir lgudur. Elbette tek yl bu değildir ancak uzun vadelerle ve yerleşik larak gelecek yabancı sermaye dğrudan yatırımlarla gelen lacaktır. Günümüz dünyasında sadece gelişmekte lan ve azgelişmiş ülkeler değil aynı zamanda bazı gelişmiş ülkeler de büyük dış brç ve kaynak eksiği içerisinde kaynak yaratma çabasındadırlar. Bu bakımdan da üretilecek plitikalar küreselleşmenin getirdiği bu rekabetten dlayı hayli dikkatli ve eknmik aktörlerle siyasi tritenin genel bir mutabakata varması suretiyle luşturulmalıdır. İşte bu açıdan ve Türkiye nin bu dğrudan yabancı sermaye yatırım imkanlarından faydalanması ve eknmisindeki bzulmaları düzeltme ve iyileştirmeler sağlaması gerekliliği burada bir kez daha önemle rtaya çıkmıştır KAYNAKLAR (REFERENCES) Acar, M., (2016). Dğrudan Yabancı Sermayenin Eknmik Büyümeye Etkisi: Türkiye Örneği, Kastamnu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Sayı:13. Aktan, C.C. ve Vural, İ., (2006). Çkuluslu Şirketler, Knya: Çizgi Kitabevi. Kaya, A. ve Kahreman, Y., (2017). Türkiye de Dğrudan Yabancı Sermaye Yatırımlarının Eknmik Büyümeye Etkisi, ETÜ, Ssyal Bilimler Enstitüsü Dergisi (ETÜSBED), II/4, Sayfa:

277 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C19PB; pp: Akın, E., (2005). Çkuluslu Şirketler, Dğrudan Yabancı Yatırımlar Ve Vergisel Teşvik. Yaklaşım, Nisan 2005, Sayı:148 ss: Savut, E., (2012). Uluslararası İlişkilerin Bir Aktörü Olarak Çk Uluslu Şirketler. ( 08/10/2018. Çeviş, İ. and Çamurdan, B., (2007). The Ecnmic Determinants f Freign Direct Investment in Develping Cuntries and Transitin Ecnmies, The Pakistan Sevelpment Review, Vlume:46, Number:3, Çetinkaya, M., (2004). Türkiye Eknmisinde Dğrudan Yabancı Sermaye Yatırımlarının Sektörel Dağılımının Önemi, Selçuk Üniversitesi Ssyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı:11, Karluk, R., (2007). Türkiye de Yabancı Sermaye Yatırımlarının Eknmik Büyümeye Katkısı, Eknmik İstikrar, Büyüme ve Yabancı Sermaye Paneli. Şahin, B.E., (2010). Türkiye de Dğrudan Yabancı Sermaye Yatırımlarının Gelişimi, Finans Plitik & Eknmik Yrumlar 2010 Cilt:47 Sayı:550, Terin M., ve Yıldırım, İ., (2008). 2. Ulusal İktisat Kngresi Şubat 2008/DEÜ IBF iktisat Bölümü/İzmir, Türkiye. Yased, (2014). Rapru.pdf Erişim Tarihi: Sylu, A. ve Çamurdan, B., (2008). Türkiye deki Yatırım Ortamının Girişimciliğe Olan Etkileri Üzerine Bir Alan Araştırması (Denizli Örneği). 2. Uluslararası Girişimcilik Kngresi, Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi Yayınları:112, Kngreler dizi:16, ss: AB Eşleştirme Prjesi Rapru, Hazine Müsteşarlığı, (2006). Ankara, Yükseler, Z., (2008). Rekabet Gücü ve Yabancı Sermaye Yatırımları. tek.rg.tr/dsyalar/2006, Khemani, R.S., (2007). Cmpetitiveness, Investment Climate and Rle f Cmpetitin Plicy in Turkey, TEPAV/epri, Ankara,

278 3 rd Internatinal Science Sympsium Status: Prceeding Bk ISS2018 (September 5-8, 2018) ID : C22PB Franc Vidic Bitechnical Center Nakl, vicidfranch07@gmail.cm, Slvenia ENTREPRENEURIAL COMPETENCES AND TEACHING ABSTRACT The future cmpetitiveness n the labr market under dynamic and cmplex business envirnments relies n learning, mtivatin and entreprenurial-thinking. Entrepreneurial cmpetencies, creative and critical thinking are imprtant t be cmpetitive, strengthen the ability t recgnise and track yur wn pprtunities, as well t develp new ideas and put them int practice. Entrepreneutrial cmpetences is pssible t imprve thrugh educatin. Entrepreneurship educatin has been recgnized as very imprtant, it helps students t understand and fster entrepreneurial intentin and attitude. During study prcess student develp cmpetences, advance their knwledge and imprve skills t understanding cntext f situatin, hw t recgnize pprtunity, hw t get and create cmpetitive knwledge. The aim f this article is t present dynamic learning mdel, which can be useful t imprve existing educatin mdels and methds. This mdel implies that university rle, different curse prgrams can influence attitude, entrepreneurship intentin and elevates the chances that students wuld eventually chse an entrepreneurship fr their career. Keywrds: Entrepreneurial Intentin, Cmpetences, Dynamic Teaching, Mdel, Vcatinal Educatin 1. INTRODUCTION Rapid changes in present, netwrked, knwledge sciety give rise t new challenges. Prductive participatin in knwledge-intensive wrk requires that individual prfessinals, their cmmunities, and rganizatins cntinuusly surpass themselves, develp new cmpetencies, advance their knwledge and understanding as well as prduce innvatins and create new knwledge. Human wrk is mre and mre fcused n deliberate advancement f knwledge rather than just prductin f material things (Bereiter, 2002). This challenge cncerns bth educatin and wrking life; in rder t be able t prductively participate in knwledge wrk, yung students have t learn t g beynd individual effrts and cllabrate fr the advancement knwledge. In parallel with changes in sciety, cnceptins, practices, and scial rganizatin learning als have t be transfrmed s as t facilitate crrespnding individual and cultural cmpetencies (Paavala and Hkkarainen, 2005). New generatins, creatrs f future, must survive. They need t be creative, sturdy, practive individuals. They must use their ptentials, talents and entrepreneurial cmpetences t explre pprtunity anf find their niche. Their cmpetences are fmed under their experiences and the influence f the immediate and wider envirnment-family, friends, educatin, sciety, media. Entrepreneurship is cnsidered t be the discvery/creatin, evaluatin and explitatin prcess f pprtunity and it requires the preparedness t realize and/r create that pprtunity (Cper, et al., 2008). The main factrs f entrepreneurial intentin are

279 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C22PB; pp: persnality traits (self-efficacy, risk-taking, need fr achievement, practiveness, attitude twards entrepreneurship, behaviural cntrl and internal lcus f cntrl), and they can be develped during the study prcess (Remeikiene, et al., 2013). Entrepreneurial intentin (Fini, et al., 2009) is influenced by psychlgical characteristics, by individual skills and envirnmental influences. By prperly directing ne's wn skills, knwledge and persnality traits and having a psitive influence f the envirnment (family, wider envirnment), they develp entrepreneurial ptential. One f the mst imprtant cmpetence is teamwrk. Individual creativity is astunding, but it can nt be cmpared with the creativity f the team as a lngterm imprtant prcess, especially in slving cmplex prblems. Selfesteem is imprtant. Ozarali and Rivenburgh (2016) cnfirm prir wrk and indicate statistically significant relatinship amng persnaly atributes f ptimism, innvativeness, risk-takng prpensity and entreprenurial intentin. Mrever, it argued that entrepreneurial decisin is a cmplex ne and need intentinal cgnitive prcess (Liñán, 2008) addresses learning cntents and utcmes, pedaggy and the learning envirnment. Decisins integrate and engage all the issues related t the the schl curricula, shaping a learner-centred and interactive teaching setting, prmting entrepreneurial riented cmpetencies, fstering Inter- and trans-disciplinarity, linking frmal and nn-frmal educatin. They can explre wn identity, and learn hw t set and achieve their persnal gals. The purpse f the article is t present new dynamic mdel f teaching entrepreneurship and impact n students dispsitin t entrepreneurship. The fllwing bjectives were raised t achieve the purpse f the article: T prent cpetences which influence entrepreneurial intentin; T present results f different f the empirical research; T present dynamic mdel f entrepreneurship educatin. This study makes tw cntributins t entrepreneurship educatin. First, it prvides a theretical explanatin f imprtance f educatin t influence f individual-level antecedents n the frmatin f entrepreneurial intentins in chapter Entrepreneurial knwledge, skills and attitude. The rest f the paper is structured as fllw: in sectin The integral mdel f entrepreneurship teaching the mdel is dicribing. There reader can find necessary infrmatin abut the mdel, teaching pcess, sme instructins t teachers and cntents. A final sectin cncludes with Cnclusin and recmendatin. Article is finished with References. 2. RESEARCH SIGNIFICANCE The article presents a integral mdel f entrepreneurship teaching t encurage creativity, innvatin and entrepreneurship and includes several scientific and expert findings as well as a series f partial research studies and experience. New methdst f learning/teaching can change percetin t entreprenurial pprtunity. The mdel has t be adapted t individuals and grups, their knwledge and mtives. 3. ENTREPRENEURIAL KNOWLEDGE, SKILLS AND ATTITUDE Asserts that persnalfactrs such as cgnitive shrt-cuts, self related cncepts and previus start-up experiance are relavant cncernig relatin between entrerpreneurial intentin and pecived behaviural cntrl plus pesnal atitude twards entrepreneurship. One f the mst imprtant factrs prpsed t add the TBT (Ajzen, 1991) is past experience. Essential knwledge, skills and attitudes related t 271

280 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C22PB; pp: entrepreneurial cmpetence include the ability t identify available pprtunities fr persnal, prfessinal and/r business activities (such as a brad understanding f the wrkings f the ecnmy and the pprtunities and challenges facing an emplyer r rganisatin). Individuals shuld als be aware f the ethical psitin f enterprises and hw they can be a frce fr gd, fr example thrugh fair trade r thrugh scial enterprise. Knwledge in the scpe f this cmpetence relates t practive prject management, effective representatin and negtiatin and the ability t wrk bth as an individual and cllabratively in teams. The ability t judge and identify ne s strengths and weaknesses, and t assess and take risks as and when warranted, is essential. An entrepreneurial attitude is characterised by initiative, pr-activity, independence and innvatin in ne s persnal and scial life as much as at wrk. It als includes mtivatin and determinatin t meet bjectives, whether persnal gals r aims held in cmmn with thers. The fundamental cnditin fr successful develpment and gaining f the cmpetencies mentined abve is a high-quality and efficient educatinal system implemented by well qualified teachers (Peklaj, 2009). Thus schl is the crucial factr in the develpment f innvatin and entrepreneurship and ther key cmpetencies f yuth. They are directly influenced by teachers as implementers f educatinal prgrammes and schl as a scial cmmunity. Yung peple, in general, accept entrepreneurship as ne f the chices f a career: the Slvak research shws that n average 40% f students want t becme an entrepreneur and an additinal 21% think abut entrepreneurship. A specific rle in understanding entrepreneurship amng yung peple plays self-emplyment. Selfemplyment is understd as a systematic activity that allws independence and autnmy, by assuming persnal respnsibility fr earnings, which can be achieved thrugh many activities (Papulva and Papula, 2015). Vidic and Rihtaršič (2013), present the attitude twards innvatin and entrepreneurship amng yung peple, wh find that mre than 40% f Slvenian students think f entrepreneurship as a suitable career path, and als feel that they have the necessary qualities and skills t fulfill this rle. Attitude f yung peple t entrepreneurship in Slvenia is primarily researched by GEM (Rebernik, et al., 2015), which measures yung entrepreneurial activity and the share f established entrepreneurs amng yung peple up t 34 years. In 2015, there is a significant increase in the early entrepreneurial activity f yung peple in Slvenia (frm 41.08% t 47.52%), which is the highest prprtin cmpared t the studied grup f cuntries. Many yung peple run cmpanies that perate in highly cmpetitive industries with lw barriers t entry. It is surprising (Rebernik, et al., 2015) that these cmpanies d nt grw, d nt spend a lnger perid and d nt prvide a sustainable incme. The prblem therefre lies in the lw level f survival f enterprises run by yung peple. Yung peple with a higher educatin are mre intensely invlved in the path f entrepreneurship (Rebernik, et al., 2015). The fact is that there are n "typical" individuals but rather varius types f students wh are characterised by varius persnality types and diverse sets f characteristics and actins. Stress has t be placed n the ability r skill develpment, especially cmmunicatin (and persuasin), creativity, critical thinking and the ability t assess, manage, negtiate, slve prblems, participate in scial netwrking and manage time. Gibb (1987) attempted t present this t a certain extent, creativity, innvatin and enterprise can be equated with entrepreneurship and self-initiative. Sense f initiative and entrepreneurship represents ne f the eight key cmpetencies that 272

281 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C22PB; pp: all peple need fr persnal fulfilment and develpment, active citizenship, scial chesin and emplyability. The cmpetence f self-initiative and entrepreneurship is defined as "an individual s ability t turn ideas int actin" and includes "creativity, innvatin and risk-taking as well as the ability t plan and manage prjects in rder t achieve bjectives". This supprts individuals nt nly in their everyday lives at hme and in sciety but als in the wrkplace (Official Jurnal f the EU, 2006/962/EC, L 394/17). Essential knwledge, skills and attitudes related t this cmpetence include the ability t identify available pprtunities fr persnal, prfessinal and/r business activities. It is als includes Individuals shuld als be aware f the ethical psitin f enterprises and hw they can be a frce fr gd, fr example thrugh fair trade r thrugh scial enterprise (Official Jurnal f the EU, 2006/962/EC, L 394/17). The ability t judge and identify ne s creativity, innvatin and risk taking, as well as the capacity t plan aand manage prjects in rder t achive bjectives (Andria, Gabarret, 2017). Necessary knwledge includes the ability ti identify available pprtunities fr persnal, prffesinal and/r business activities, including bigger picture issues that prvide the cntext in which peple live and wrk, such as a brad understanding f the wrking f the ecnmy and the pprtunities and challenges facing an emplyer r rganizatin. Skills relate t practive prject management invlving, fr example, the ability plan, rganize, manage, lead an delegate, analyze, cmmunicate, debrief, evaluate and recrd, effective representatin and negtiatin and ability t wrk bth as individual and cllabratively in teams. The ability t judge and identify strenghts and weaknesses, and t assess and take risks as and when warranted, is essential. An entrepreneurial attitude is characterised by initiative, pr-activity, independence and innvatin in ne s persnal and scial life as much as at wrk. It als includes mtivatin and determinatin t meet bjectives, whether persnal gals r aims held in cmmn with thers (Eurpean reference framewrk n key cmpetences fr Lifelng entrepreneurship; Andria, Gabarret, 2017). Entrepreneurial cmpetences are mainly influenced by such persnality traits as self-efficacy, risk-taking, need fr achievement, attitude twards entrepreneurship, behaviural cntrl, internal lcus f cntrl and practiveness. The impact f these persnality traits n entrepreneurial intentin can be reinfrced thrugh educatin. Knwledge-based success is a multi-dimensinal cnstruct f varius variables and their specifics: persnal traits, scial envirnment and the pssibilities f transferring persnal ptential (Heller, Perleth and Lim, 2005). The cnstruct is based n persnal predispsitins (talents): intelligence, creativity, scial cmpetencies, musicality, artistic abilities, psych-mtr skills and practical intelligence; persnal traits: achievement and success mtivatin, achievements cntrl and mnitring f expectatins, knwledge drive, ability t cpe with stress, ther persnal traits; envirnmental factrs: stimulating creative envirnment, style f learning, attitude t success, family climate, scial respnse t success and failure, classrm climate, life experience, differentiatin f learning and instructins (Heller, Perleth, 2008). 4. THE INTEGRAL MODEL OF ENTREPRENEURSHIP TEACHING The integral mdel f entreprenurship teaching encurage creativity, innvatin and entrepreneurship skills, has been develped. We tk int accunt the findings f research: the nature 273

282 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C22PB; pp: f secndary schl (Vadnjal, et al., 2011), the mde f educatin (Damjan, 2010) and a wide range f technical and scientific articles (Kuratk, 2005; Nnaka and Takeuchi, 1995; Vidic, 2013). The mdel encurages the strengthening f the entrepreneurial skills f individuals, grups and the scial envirnment t change ideas int actin. Educatin shuld encurage the abilities t recgnize and understand relatinships, t deal with uncertantly, t create their wn visin frt he future, deal with risk and changes, develp and innvate actins, learn frm the thers as well as knwledge f planning, management and gal achievement. Students shuld be able t identify the prblem and find adequate slutins t it. Educatin empwers learners in becming change makers, capable t take infrmed decisins, perfrm respnsible actins, access t lifelng learning, and participate in ecnmical and sci-plitical debates and building prcesses. Teaching tpics and utcmes, pedaggy and the learning envirnment are integrating and engaging with all the issues related t the entreprenurship the schl curricula, shaping a learner - centred and interactive teaching setting, prmting entrepreneurial - riented cmpetencies, fstering Inter- and trans-disciplinarity, linking frmal and nn-frmal educatin 1. The centre f the prpsed mdel is a student living in a certain scial envirnment and taking part in the learning prcess at a secndary schl. The dynamic mdel integrates the student int the system and adapts t his/her abilities and the knwledge at his/her develpment stage. The mdel treats knwledge as a dynamic set f experience, values, cntext infrmatin and thughts, ffering a framewrk fr valuatin and inclusin f new experience and infrmatin. Intentin may increase when there is a psitive atitude twards the behaviur. The cntents and activities that strengthen the cmpetencies f creativity, innvatin and entrepreneurship are used t influence active cperatin as well as substantive and scial integratin int activities persnally, in technical subjects, at the schl level and within the scial envirnment. The existing knwledge is imprtant as a surce fr identifying and seizing new pprtunities. It influences the ability t cllect, select and interpret infrmatin, which is the intermediate stage in knwledge develpment. Infrmatin cmes t life as it is interpreted and assigned imprtance and value by an individual. It is imprtant t actively vercme challenges: first they are put within a framewrk, then the cllectin, cmbining and integrating f infrmatin is enabled alng with argumentatin aimed at imprved understanding and assimilatin f new knwledge. Knwledge is dealt with frm tw angles: knwledge is pssessed by an individual, grup and cmmunity, knwledge is tacit and explicit (Nnaka, Takeuchi, 1995). With tacit knwledge, peple are nt fully aware f the knwledge they pssess and have difficulties articulating it and writing it dwn, but it still represents great ptential. Explicit knwledge, hwever, is much mre tangible and is easier t mnitr and emply as a tl, prcess r rules. Still it applies that explicit knwledge is nly useful when cmbined with an individual's wn experience, cntextual understanding and interpretatin and then applied t activities. Knwledge exists at the level f an individual, grup, schl r sciety. Zeithaml and Rice (1987) cntended that educatin in entrepreneurship shuld cver diverse areas f business, 1 Adapted frm Educatin fr Sustainable Develpment Gals: Learning bjectives, Unesc

283 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C22PB; pp: and a field f study shuld take a brad, integrative, pragmatic and ratinal apprach. The learning prcess shuld be designed s as t anticipate ptential bstacles and prvide advice n hw t avid them (Rnstadt, 1990). Scial netwrks Field trips Extracurricular activities Prject wrk Crsscurricular cperatin Learning cmpany PERSONA L LEVEL SUBJECT LEVEL Teaching staff and ther prfessinal staff Participatin in sprts assciatins SCHOOL LEVEL Practical training Cperatin with cmpanies Inter-schl cperatin, natinal cmpetitins/meetings Media (natinal, reginal, lcal) SOCIAL ECOSYSTEM Friends, acquaintances, parents, famil friends Figure 1. The itengral mdel f entreprenurship teaching Cperatin with cultural institutins 4.1. The Fur Levels f Integral Mdel f Entrepreneurship Teaching A student is placed in an envirnment that mtivates his/her entrepreneurial inclinatin (innvatin, practivity, cmpetitiveness, independence, risk-taking) and understanding f the dynamics and events in the envirnment (figure 1). There is nt always a straight bundary between individual levels f the mdel, as they verlap. By structuring the cntext in which entrepreneurs must act, scial netwrks affect entrepreneurial intentins (Aldrich, et al., 2001). Students are clsely related with mtivatinal issues such as selfefficacy, empwerment, and incentives t share infrmatin. The basic level (figure 1) represents the student as well as his/her knwledge, skills and characteristics. The ability t learn is cnnected t his/her behaviur and activities when faced with new experiences, circumstances and cntexts. Learning is individual at first, and then thrugh learning, an individual integrates the develpment and changes in the envirnment. Individuals' learning depends n perceptin, generalisatins, bservatins and cnceptins that influence hw we understand the wrld and hw we take actin (Senge, 1990). Perceptin, values, beliefs and varius experiences f individuals result in varius respnses. These respnses are als influenced by pre-existing knwledge, skills, impact, resurces and strength. A perceptual and cnceptual framewrk is frmed n persnal level that restricts and dictates ur thughts, beliefs and feelings regarding when, where and why we learn. An individual learns when he/she senses a prblem at a cgnitive level, plans and selects criteria fr prblem slving and defines the steps leading t the slutin. An individual has t attentin and cntrl results. At a nn-cgnitive level, hwever, great imprtance is assigned t interests, gals, belnging, the appetite fr knwledge and 275

284 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C22PB; pp: achievements (whether he/she has mre faith in success than failure), the strategy f behaviur when under stress as well as the learning style and memry strategy. The next level represents the subject and teachers f technical subjects, with relevance assigned t the inclusin and intercnnectedness f varius cntents, the curriculum as well as teaching methds. A wider framewrk cnstitutes the schl with its prgramme, students, teaching and ther staff, infrastructure and activities (extra-curricular activities, meetings, field trips, cmpetitins, internatinal and inter-schl linkages) and the range f curses. The next level stands fr the brader scial envirnment f the student as his/her backgrund and living envirnment. The envirnment has t allw fr active invlvement f every individual. In an envirnment with an established culture f learning and creativity, the frmal and nn-frmal building f cmpetencies intertwine. These cmpetencies enable a student greater independence, innvatin and enterprise. The thery f infrmal r incidental learning is based n the early wrks f Jhn Dewey (1938 in Marsick, Watkins, 2003), explaining the impact f schl culture n learning. Learning requires space, ppsites, differences, surprises, challenges and respnse. Individuals learn accrding t their ratinal and respnsive understanding f the challenge. Peple primarily win knwledge by grasping substance (Pečjak, 1977). Peple learn at a persnal level, at the level f a grup, schl and even at the level f the cmmunity. The fundatin f learning is individual learning. As individuals establish cnnectins within an rganisatin, knwledge is upgraded and achievements arise, attributable nt nly t an individual but als a team. The ability t learn depends n individuals and the learning cntext (Garvin, Kagel, 1994). Learning at a persnal level is ften assciated with the terms giftedness and talent these tw frequently verlap and arise frm generic traits f an individual and envirnmental factrs intertwined in varying ratis (Heller, Perleth, 2008). Heller Hany's (Heller, Hany, 1986, in Heller, Perleth, 2008) mdel f success is based n persnal traits, talent and the envirnment. At a brader level, the learning prcess has t be supprted by rganisatinal structure, prcesses, etc., that supprt the entire learning cycle (Bessant, Francis, 1999) as well as by a suitable psychlgical envirnment that is determined by: supprtive envirnment and envirnmental pressures exerted n an individual, sci-emtinal climate, management relatins as persnal factrs (e.g. life experience). Learning at an individual level is similar t grup-level learning. Nnaka and Takuchi (1995) stress the imprtance f cperatin. Typically, innvatin is nt the result f an individual but f grups within which individuals interact and upgrade knwledge int tacit knwledge f the grup. Tacit knwledge f the grup is the aggregate f individuals' tacit knwledge, which is released and balanced with sft teaching appraches such as establishment f mutual trust. Knwledge, knwledge creatin and innvatin are related t a brader scial cntext f autnmy, giving f draft instructins, team wrk and encuraging individuals t identify with the task. Individual learning is in the interactin with dynamics f the persnal and scial envirnment. Schl as the entity where knwledge is frmed is a dynamic unit, cnnecting varius activities, extracurricular and curricular, while interacting with the envirnment. It is based n epistemlgy hw t knw and ntlgy what ne exists fr and incrprates values, cntext, strength and dynamics f prcesses fr knwledge creatin thrugh the interactin f subjectivity and bjectivity embraced by the scial envirnment. 276

285 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C22PB; pp: Infrmatin gathering incrprates mnitring f the envirnment and intelligent data prcessing as well as their integratin and cnnectin int the system. The culture that the schls represent influences behaviural changes, efficiency and success and challenge acceptance. It enables new learning techniques and methds. Celantne (2002 in Lee, Tsai, 2005) prves the cnnectin between the drive fr knwledge, innvatin and success. Frm learning springs new ideas. Learning is the mst imprtant resurce t achieve cmpetitive advantage. Knwledge has t be created. Knwledge creatin des nt merely cnstitute a respnse t infrmatin. Knwledge is created thrugh interactin amng individuals wh have varius experiences, values, psitins and abilities t learn, thrugh infrmatin prcessing, decisin making and activities. This cmbines: infrmatin, knw-hw and everything learned. Schls shuld establish cnnectins amng themselves and prvide fr learning in netwrks in several ways: a schl builds netwrks in the sense f cmplementary cnnectin. In this case, students learn abut specific reactins f partners, varius rles f individuals and their willingness t adapt. They learn hw t adjust activities t reach cmmn efficiency; interactin within relatins amng partner schls allws fr building f shared skills that are used and transferred int ther relatins. Hw t gain a partner, hw t keep in cntact and varius actins that strengthen relatins. These culd be referred t as experience in relatinship building; the third type f learning represents crdinatin hw t crdinate activities with a partner in relatin t ther cnnectins; the furth type is a cmbinatin f the abve. A schl frmulates a mdel f its envirnment t imprve the knwledge creatin prcesses and ensure lng-term develpment. The ability t recgnise pprtunities depends nt nly n the existing knwledge but als n the prcesses invlving the cllectin and transfrmatin f infrmatin int knwledge (learning). The diverse knwledge f individuals and grups impacts the varied identificatin f pprtunities. Cmbining cmpatible skills with partners' knwledge results in a unique learning pprtunity. Students acquire much knwledge thrugh infrmal ways. Marsick and Watkins (2001) and Timmns (1999) believe that the majrity f knwledge is gained thrugh infrmal learning methds and nly a smaller part thrugh frmal learning. New knwledge is incrprated int an individual's knwledge. This changes with time and is als reflected in altered behaviur and understanding. The interactin between the sciecnmic envirnment and an individual defined 'in terms f cgnitins, affect and behavir' frm a psychlgical perspective, leading t an entrepreneurial decisin (Chell, 2008) Integral Learning Prcess Learning is an imprtant factr fr cgnitive thery including Ajzen s framewrk. Accrdingly, it is a very cmmn argument that the past behaviur is a strng predictr fr the future behaviur. T be mre speciic, past behaviur is tld t explain additinal 13% f future behaviur variance (Nrman, et al, 2011). Learning entrepreneurship is individual prcess, related t the cncepts and abilities t identify pprtunity, that thers miss and t a drive fr actin (Kuratk, 2005). Lia, Fei and Liu (2008) refer t authrs wh describe the learning prcess: as cllectin, 277

286 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C22PB; pp: interpretatin and implementatin f new knwledge (Kim, 1993), as cllectin, transmissin and strage (Argte, 1999 in Lia et al., 2008), as cllectin, imparting, interpretatin and strage f knwledge (Huber, 1991). Senge (1990) distinguishes between five factrs that influence learning, i.e.: systems thinking, persnal views, mental mdels, shared visin and team learning. A few years later, he establishes that the wrld has becme mre intercnnected, business has becme mre cmplex and dynamic and wrk must becme mre "learningful". Learning in itself is a dynamic ability and future ptential. The learning prcess have t be transfrmed t facilitate crrespnding individual and cultural cmpetencies. A learning prcess includes prcesses frm input: pre-existing knwledge and experience; cntent: cntent f the subject r prgramme r purpse; teaching methds, which have t fcus n an individual's characteristics; and the result, defined by the knwledge f an individual, benefits, values and psitins. The fllwing is imprtant when it cmes t shaping the learning prcess: creating a visin f knwledge, directing cmmunicatin, mbilising teachers and ther educatrs, frming apprpriate cntexts, expanding existing knwledge. The fllwing is relevant in grups that develp new prducts (Akgün, et al., 2005): creating a grup cnsisting f individuals with varius views, plans, functinal backgrunds and psitins wh have t cnnect their discveries and ensure mutual interactin; crdinating team prcesses (reslving cnflicts, mtivatin, team wrk); pursuing gals that have t be attained. Learning prcess shuld cnsider the greater scpe f available infrmatin, the cmmunicatin technlgy capacities and the pssibility f cmbining infrmatin. Be it individual r grup learning, the prcess always includes individuals, and while learning by each individual is imprtant, it is nt sufficient (Kim, 1993). Exchange f infrmatin has t be targeted (Nadler, Tushman, 1999). It will nly be successful if infrmatin is, within the cntext f ther participants, allwing fr feedback t be prvided, mdificatin and frwarding a new view t the sender. During the learning prcess, the grup upgrades its knwledge and capacities (key abilities and cmpetencies) as well as the ability t assimilate and apply new infrmatin. In additin, its behaviur and values change and rganisatinal memry is created. A grup that receives knwledge must have sufficient absrptive capacity (Chen, Levinthal, 1990), which depends n pre-existing knwledge, understanding, rganisatin, cnnectins, available technlgies and the ability t use innvatin (Auti et al, 2000; Zahra, Gerge, 2002). The pace f learning als depends n the ability t assimilate, the learning drive and learning abilities. Grup level learning is an interactive prcess, a grup experience. By learning, an individual affects thers' learning and thus the knwledge f the grup. Thereby, a mechanism is established, enabling, supprting and upgrading the use f knwledge. At schl, there is interactin amng individuals, grups as well as enterprises and ther assciated rganisatins. In the framewrk f interactin, the individual is the agent wh influences the thinking, activities and learning f thers (Marsick, Watkins, 1993). Scial capital is 278

287 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C22PB; pp: imprtant. If a grup wishes t accept nvelties, there must be trust amng its members and willingness t share knwledge. Entrepreneurial learning is multi-dimensinal: understanding the causes and strengthening f analytical skills, the ability t have a critical, independent perspective when lking fr the best slutins and practice. It represents the pprtunity f in-depth learning t acquire specific knwledge, gain the ability t find and quickly btain the infrmatin necessary as well as t use it efficiently and the ability t emply the latest technlgy t rganise and search fr infrmatin. It als triggers the need fr further learning and lifelng learning, cmmunicatin and team wrk. The integratin f an individual's characteristics and skills as well as f the chapters pertaining t the life cycle in the first develpment stages f an rganisatin distinguishes entrepreneurship educatin frm ther business educatin prgrammes (Slmn, et al., 2002). The differences in needs als arise frm entrepreneurial experience, field f wrk and size f an rganisatin. There are als great differences between individuals entering int business. Figure 2. Integral teaching methds Integral Teaching Methds Dynamic teaching methds require intensive, flexible use f varius methds, inclusin f successful entrepreneurs in the teaching prcess, varius student activities and an apprpriate infrastructure fr teaching entrepreneurship as well as develping students' entrepreneurial ideas. We use persnal and grup methds. The theries f grup teaching refer t tw fundamental mechanisms that drive the teaching prcess: knwledge cmmunicatin and cmbinatin (Chen, Levinthal, 1990; Kgut, Zander, 1992). Cmmunicatin allws fr the transfer f knwledge between individuals as well as within and between grups. Imprved cmmunicatin enables better knwledge exchange. Accrding t Schumpeter's thery (1934) f innvatin, which states that an entrepreneur creates innvatin thrugh a nvel cmbinatin f resurces in the ecnmic system, knwledge is frmed primarily by cmbinatin and creatin f new assciatins amng findings. Cmbining external and internal knwledge as well as market infrmatin abut the business envirnment and technlgy enables the develpment f new prducts and cncepts (Auti, 2000). Bth cmmunicatin and cmbinatin invlve scial prcesses, and scial capital as the regulatr plays an imprtant rle (Auti, 2000). The shaping f a cmprehensive entrepreneurial educatin system is a 279

288 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C22PB; pp: demanding task, but such a strategic apprach is preferable and practical, ffering each persn the pprtunity t becme familiar with the entrepreneurial cntents and actins at varius educatinal levels, which is imprtant t activate material ptential fr ecnmic develpment. Grup knwledge plays an imprtant rle. It is built thrugh the knwledge evlutin cycle, thrugh stages where grup members generate ideas abut hw t face a prblem, rerganise and tackle new challenges (Zll, Winter, 2002). Initial ideas representing the early start are primarily tacit, subject t internal assessment and the pressures arising frm existing experience r nvel challenges. Pssibilities arise due t expected advantages frm change intrductin and the implementatin f the activities necessary t articulate, analyse and discuss. Initiative is taken with mderate risk. The next stage is reflected in a series f rganisatinal activities aimed at frwarding infrmatin t related parts within the rganisatin. Infrmatin is intended fr gaining new perspective and building f cmpetitive advantages (Winter, Szulanski, 2002 in Zll, Winter, 2002). This is fllwed by the evaluatin and selectin f ideas as well as applicatin. The verall learning envirnment plays an imprtant rle in the entire prcess. Teaching prcess must incrprate activities prmte prmte creative thinking expsure t ther cultures, new experiences and art events were fund t cntribute t perceived innvativeness (Ozarali, Rivenburgh, 2016). Individual and grup learning shuld be cnnected (Kim, 1993). Huber (1991) describes the fllwing prcesses: cllecting and distributing infrmatin, interpreting and string infrmatin. High awareness f the imprtance f learning enables the flw f infrmatin frm the envirnment (Huber, 1991). Grup learning is impacted by internal rules, memry, values, relatins, cnnectins and structures (Mejer 1982 in Marsick Watkins, 2003). Teaching is changed, frm clasic presentatin, t discusins mderatin t mentring and caching Lecturer As Mdeatr And Cach In practice, entrepreneurship teaching encmpasses bstacles that are challenging fr cmpetent teachers (Rice, Rice, 2005). It is imprtant wh lectures and hw (Rhnstadt, 1987). A significant rle is that f interactin amng entrepreneurs in training, where they exchange experience, stries, ways f thinking and methds f slving prblems (Kuratk, 2005). Gathering hands-n experience in the real wrld is crucial fr cperative learning (Garavan, Murphy, 2001 in Antnčič, et al., 2007). Trainers shuld nt fcus merely n "what is" and "what was" but shuld rather prvide training n»why«and»hw«t get the wrk dne. Paajanen (2001 in Römer-Paakkanen, 2006) speaks abut the ideal mdel f a teacher in the learning prcess: a teacher shuld als wrk like an entrepreneur, being creative, dynamic, risk-taking, initiative riented, hard-wrking and actin mtivated, a teacher shuld pssess a psitive attitude twards entrepreneurship, which means appreciating market ecnmy, business life and entrepreneurs' wrk, a teacher shuld develp knwledge, skills and attitudes needed in business life, a teacher must adpt mdern entrepreneurial paradigms, Teacher must becme t be a cach t individual student. 280

289 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C22PB; pp: Learning Ecsystem Efficient learning requires that cperative envirnment and infrastructure are established. Senge et al. (1999, p. 425) defines learning infrastructure as: "ways f rganising resurces and pprtunities t prmte regular reflectin and sharing". Infrastructure has t enable (Alavi, Leidner, 2001): 1) articulatin, cding and transmitting knwledge, 2) creating knwledge in schl; 3) creating knwledge netwrks in the schl and scial envirnment. The rganisatin f infrastructure must allw fr efficient team wrk, creativity, psitive attitude, self-cnfidence and a favurable envirnment t be supprted by sufficient technlgical equipment, knwledge banks, libraries, cntinuus training and meetings (research center, innvatin labs, educatin pligns, internship, CONTENTS The cntents f training have t be tailred, understandably presented, prperly structured and simplified s that they are suitable fr the widest pssible circle. As regards entrepreneurial cntents, the cnnectin between an entrepreneur's traits and the required prfessinal knwledge is imprtant. This has t be cmbined when the cntents f a subject r prgramme are drafted. Thus, creativity is linked with market rientatin, intuitin and visin, whereas self-reliance and cmmunicatin skills, the characteristics f a manager, are assciated with cntents pertaining t management. Entrepreneurship educatin has t include the acquisitin f skills related t negtiatin, management, new prduct develpment, creative thinking and the drive fr technlgical innvatins (Vesper, McMullen, 1988). The fllwing represent imprtant substance fields: career as pprtunity, risk capital resurces (Vesper, McMullen, 1988; Zeithaml, Rice, 1987), prtectin f ideas (Vesper, McMullen, 1988), tlerance (Rnstadt, 1990), characteristics defining an entrepreneur's persnality and challenges related t specific develpment stages (McMullan, Lng, 1987). This is imprtant because entrepreneurial behaviur acts as an imprtant and lcmtive frce f innvatin within an ecnmy. 6. CONCLUSION AND RECOMENADATION The article presents a integral mdel f entrepreneurship teaching t encurage creativity, innvatin and entrepreneurship and includes several scientific and expert findings as well as a series f partial research studies and experience. New methdst f learning/teaching can change percetin t entreprenurial pprtunity. The mdel has t be adapted t individuals and grups, their knwledge and mtives. Hw t implement a cmbinatin f individual factrs in practice? There are necessary cmbine different methds and exeriences, the bes way is tested mdel n a small pilt grup and then yu can integrate yur wn dznamic mdel int regular training and educatinal regular schl prgrammes. Nevertheless, the imprtance f the mdel as regards adult educatin must nt be neglected. Such a mdel has special meaning in the training f thse wh already have experience due t which they are mre inclined twards cmmunicatin, absrptin and in particular merging and cmbining new knwledge with pre-existing knwledge. REFERENCES 1. Ajzen, I., (1991). The Thery f Planned Behavir. Organizatinal Behavir and Human Decisin Prcesses, 50,

290 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C22PB; pp: Akgün, A.E., Byrne, J., Keskin, H., Lynn, G.S., and Imamglu, S.Z., (2005). Knwledge Netwrks in New Prduct Develpment Prjects: A Transactive Memry Perspective. Infrmatin & management, 42, Alavi, M. and Leidner, D.E., (2001). Knwledge Management And Knwledge Management Systems: Cnceptual Fundatins And Research Issues. Knwledge management, 25 (1), Aldrich, H.E. and Martinez, M.A., (2001). Many are Called, But Few Are Chsen: An Evlutinary Perspective fr The Study f Entrepreneurship. Thery and practice, 25(4), Andria, A. and Gabarret, I., (2017). Building 21st Century Entrepreneurship. Whilley. 6. Antnčič, B., Hvalič Erzetič, B., Zrn, O., and Hisrich, R.D., (2007). Entrepreneurship Educatin: nn-linearity in the satisfactin - cntinuatin relatinship. Management, 2(2), Accessed 10 January 2009 n 7. Auti, E., (2000). Learning Prcesses in High-Technlgy Clusters. Wrking paper series 2000/5. Esp, Finland, Bereiter, C., (2002). Educatin and Mind in The Knwledge Age. Erlbaum, Hillsdale, NY. 9. Bessant, J. and Francis, D., (1999). Using Learning Netwrks t Imprve Manufacturing Cmpetitiveness. Technvatin, 19(6-7), Chell, E., (2015). The Entrepenurial Persnality. A scial Cnstructin. Rutledge. 11. Chen, W.M. and Levintal, D.A., (1990). Absrptive Capacity: a New Perspective n Learning And Innvatin. Administrative science quarterly, 35, Damjan J., (2010). Načini Spdbujanja Ustvarjalnsti in Pdjetnsti med Mladimi v Srednjih Šlah. Raziskvaln prčil. (Ways f Prmting Creativity and Enterprise amng Yuth in Secndary Schls. Research Reprt.) Ljubljana: GEA Cllege. 13. Garvin, S. Kagel and J.H., (1994). Learning in Cmmn Value Auctins: Sme Initial Observatins. Jurnal f ecnmic behavir & rganizatin. 25(3), Eurpean Cmmissin, Statistical Office f The Eurpean Cmmunities, (2001). Reprt f the Eurstat task frce n measuring lifelng learning. 15. Faylle, A. and Liñán, F., (2014). The Future f Research n Entrepreneurial Intentins. Jurnal f Business Research, 67, Fini, R., Grimaldi, R., Marzchi, L.G., and Sbrer, M., (2009). The Fndatin f Entrepreneurial Dundatin f Entrepreneurial Intentin. Research Gate. 17. Gibb, A., (2002). In pursuit f a New Enterprise And Entrepreneurship Paradigm fr Learning: Creative Destructin, New Values, New Ways f Ding Things and New Cmbinatins f Knwledge, Internatinal Jurnal f Management Reviews, 4(3), Heller, K.A., Perleth, C., and Lim, T.K., (2005). The Munich Mdel f Giftedness Designed t Identify and Prmte Gifted Students. R.J., Sternberg, J.E., Davidsn: Cnceptins f Giftedness, 2nd ed., Cambridge University Press, Huber, G.P., (1991). Organizatinal Learning: The Cntributing Prcesses and The Literature. Organizatin science, 2(1), Kim, D.H., (1993). The Link Between Individual and Organizatinal Learning. Slan management review

291 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C22PB; pp: Kgut, B. and Zander, U., (1995). Knwledge and the Speed f the Transfer And Iimitatin f Organizatinal Capabilities: An Empirical Test. Organizatin science, 6(1), Kuratk, D.F., (2005). The Emergence f Entrepreneurship Educatin: Develpments, Trends And Challenges. Entrepreneurship thery and practice Lee, T.S. and Tsai, H.J., (2005). The Effects f Business Operatin Mde n Market Orientatin, Learning Orientatin and Innvativeness. Industrial management & data system, 105(3), Lia, S., Fei, W.C., and Liu, C.T., (2008). Relatinship between Knwledge Inertia, Organizatinal Learning and Organizatinal Innvatin. Techvatin, 28, Liñán, F. (2008). Skill and Value Perceptins: Hw D They Afect Entrepreneurial Intentins? Internatinal Entrepreneurship and Management Jurnal, 4(3), Marsick, V.J. and Watkins, K.E., (2003). Demnstrating The Value f An Organizatin's Learning Culture: The Dimensins f The Learning Organizatins Questinnaire. Advances in develping human resurces, 5 (132), Nadler, D.A. and Tushman, M.L., (1999). The Organizatin f The Future. Strategic imperatives and cre cmpetences fr the 21st century. Organizatinal dynamic. 28. Nnaka, I. and Takeuchi, H., (1995). The knwledge-creating Cmpany. Oxfrd University Press, Nrman, P., and Cper, Y., (2011). The Thery f Planned Behaviur And Breast Self Examinatin: Assessing The Impact f Past Behaviur, Cntext Stability And Habit Strength. Psychlgy & Health, 26(9), Official Jurnal f the EU, (2006). Official Jurnal f the EU 2006/962/EC, L 394/ Paavla, S. and Hkkarainen, K., (2005). The Knwledge Creatin Metaphr An Emergent Metaphr Epistemlgical Apprach t Learning. Science & educatin, 14, Papulva, Z. and Papulv, J., (2015). Cnscius Thinking as an Apprach t Strategic Analysis. Jurnal f rganizatinal studies and innvatin. 2(3), Pečjak, V., (1977). Psihlgija Spznanja. (Psychlgy f knwledge.) Ljubljana: DZS, Peklaj, C., (2009). Učiteljske Kmpetence in Dseganje Vzgjn- Izbraževalnih Ciljev v šli, Uvd. (Teacher Cmpetencies and Achievement f Educatinal Gals in Schl, Intrductin.) Ljubljana: Razprave Filzfske fakultete (Discussins f the Faculty f Arts). 35. Plaschka, G.R. and Welsch, H.P., (1990). Emerging Structures In Entrepreneurship Educatin. Curricula design and strategies. Entrepreneurship thery and practice, 14(3), Rebernik M., Tminc P., Crngaj, K., Širec K., Bradač Hjnik, B., and Rus, M.(2015). Pdjetništv med Prilžnstj in Nuj. Maribr, Eknmka fakulteta. 37. Remeikiene, R., Startiene, G., and Dimciuviene, D., (2013). Explaining Entreprreneurial Intentin f University Students: The Rle Of Entrepreneurial Educatin. Internatinal cnference, Management. Knwledge and Learning. Zadar, Cratia. 38. Römer-Paakkanen, T., (2006). Teachers Rle in Creating Entrepreneurial Orientatin: a case Study f Haaga University f Applied Sciences. Prceedings FINPIN 2006 cnference. Lahti University fr Applied Ccience. 283

292 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 3C22PB; pp: Rice, J.L. and Rice, B.S., (2005). The Applicability f the SECI Mdel t Multirganizatinal Endeavurs: An Integrative Review. Internatinal jurnal f rganizatinal behaviur, 9(8), Rnstadt, R., (1990). Entrepreneurship Educatin. Qurum Bks. 41. Ozaralli, N. and Rivenburgh, N.K., (2016). Entrepreneurial Intentin: Antecedents t Entrepreneurial Behavir in the U.S.A. and Turkey. Jurnal f Glbal Entrepreneurship Research, 6(3) 42. Papulva, Z. and Papula, J., (2015). Entrepreneurship in the Eyes f Yung Generatin. Prcedia Ecnmic and Finance, 2015, Sabah, S., (2016). Entrepreneurial Intentin: Thery f Planned Behaviur and the Mderatin f Start_Up Experiance Senge, P.M., (1990). The Fifth Discipline. New Yrk: Dubleday. 45. Senge, P.M., (1999). Learning fr a Change, Fast Cmpany, 24(May), pp: Schumpeter, J.A., (1934). The Thery f Ecnmic Develpment. Cambridge: Harvard University Press. 47. Slmn, G.T., Duffy, S., and Tarabishy, A., (2002). The State f Entrepreneurship Educatin in the United States.Internatinal jurnal f entrepreneurship educatin, 1(1), Timmns, J.A., (1999). America's Entrepreneurial Revlutin, The Demise f Brntsaurus Capitalism. Irwin: McGraw-Hill. 49. Vidic, F. and Rihtaršič, T., (2013). Kreativnst i Pduzetništv Među Mladima. Zbrnik Radva Knferencije Razvja Pslvanja. Zenica: Eknmski fakultet (2013). 50. Vidic, F., (2013). Entrepreneurial Orientatin and Knwledge Creatin and Their Impact n Cmpany Perfrmance. Advances in Business-Related Scientific Research Cnference, March 20-22, 2013, Venice, Italy. 51. Vesper, K.H. and Gartner, W.B., (1997). Measuring Prgress in Entrepreneurship Educatin. Jurnal f business venturing, May, Vesper, K.H. and McMullen, W.E., (1988). Entrepreneurship: Tday Curses, Tmrrw Degrees? Entrepreneurship thery and practice, 13(1), Official Jurnal f the Eurpean Unin, (2006/962/EC). Recmmendatin f the Eurpean Parliament and f the Cuncil n key cmpetencies fr lifelng learning. 30 December 2006, pp. 394/10-394/ Zahra, S.A. and Gerge, G., (2002). Absrptive Capacity: a Review, Recnceptualizatin and Extensin. Academy f Management review, 27 (2), Zeithaml, C.P. and Rice, G.H., (1987). Entrepreneurship/small business educatin in American universities. Jurnal f small business management, 25(1),

293 3 rd Internatinal Science Sympsium Status: Prceeding Bk ISS2018 (September 5-8, 2018) ID : B4PB Şebnem Kurul Esma Yüksel Hafize Öztürk Can Zehra Baykal Akmeşe Ege University, İzmir-Turkey kurul.sebnem@gmail.cm; esmdgn06@gmail.cm; hafizeztrk@gmail.cm; zehra.akmese@gmail.c Mehtap Er Sağlık Bilimleri University, İzmir-Turkey EBELERİN KORDON KANI BANKACILIĞI HAKKINDAKİ BİLGİ DÜZEYLERİ VE YAKLAŞIMLARI ÖZ Bu çalışma, sağlık prfesyneli lan ebelerin krdn kanı bankacılığı hakkında yaklaşımlarını değerlendirmek amacıyla yapılmış kesitsel tipte bir çalışmadır. Araştırma, İzmir de bir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Dğum bölümünde 13 Ocak Aralık 2017 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın verileri, ebelerin ssy-demgrafik bilgilerinin ve krdn kanı bankacılığı hakkındaki yaklaşımlarını değerlendirmek amacıyla hazırlanmış sruların yer aldığı anket frmu aracılığıyla, yüz yüze görüşme tekniği kullanılarak tplanmıştır. Veriler SPSS 16.0 Windws paket prgramında analiz edilmiştir. Bulgular yüzde ve rtalama testi kullanılarak değerlendirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Ebe, Krdn Kanı, Krdn Kanı Bankacılığı, İzmir, Gebelik MIDWIVES KNOWLEDGE AND ATTITUDES RELATING TO UMBILICAL CORD BLOOD BANKING ABSTRACT This research is crss-sectinal study that was cnducted t evaluate f midwives knwledge and attitudes abut umbilical crd bld banking. The research was cnducted at gyneclgy and bstetrics department in Training and Research Hspital between and Data were cllected by face t face interview methd and by questinnaire frm which included demgraphic characteristics f midwives and questins abut crd bld banking. Data were analyzed using SPSS Results were evaluated frequency and mean tests. Keywrds: Midwife, Crd Bld, Crd Bld Banking, İzmir, Pregnancy

294 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 4B4PB; pp: GİRİŞ (INTRODUCTION) Umblikal krdn gebelik döneminde bebeğin besin ve ksijen ihtiyacını karşılayan ve bebeği plasenta aracılığıyla anneye bağlayan dkudur [1]. Krdn kanı, dğumun gerçekleşmesinin ardından bu dkunun ve plasentanın içinde kalan kan larak adlandırılmaktadır. Bu özel kan, içerisinde her hücre tipine farklılaşabilme yeteneğine ve kendisini yenileme özelliğine sahip birçk hematpetik kök hücrelerini içermektedir [2, 3 ve4]. Krdn kanı kemik iliğine göre hematpietik kök hücre içeriği larak daha güçlü bir kaynaktır [5]. Kemik iliğinin malign hastalıklarında, immun sistem hastalıklarında, talasemi ve rak hücreli anemi gibi genetik hastalıklarda kullanıldığından dünyada krdn kanının kullanımında önemli randa artış lduğu gösterilmektedir [4, 5 ve 6]. İlk larak 1988 yılında anemili bir çcuğa kardeşinin krdn kanı başarılı larak verilerek krdn kanı kök hücrelerinin transplantasynu başlatılmıştır. İlk aile dışı krdn kanı nakli ise 1993 yılında gerçekleştirilmiştir [7]. Bu başarılı klinik deneyimlerin snucunda krdn kanı daha çk dikkat çekmeye başlamış, dğum snrası atılan krdn kanlarının tplanıp, dndurularak saklanması ile ilk "krdn kanı bankacılığı" uygulaması başlatılmıştır. İlk krdn kanı bankası 1992 yılında Amerika da New Yrk Kan Merkezi bünyesinde kurulmuştur. Krdn kanı bankacılığı ülkemizde de yeni bir kavram lup sn yıllarda bazı üniversite hastaneleri ve özel kuruluşlarda krdn kanları tplanmaya başlanmış ve kardeşten kardeşe krdn kanı nakli yapılmıştır [1]. Türkiye de ise ilk krdn kanı nakli 1996 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi nde talasemi majörlü bir çcuk hasta için alljenik lmak üzere gerçekleştirilmiştir. Ülkemizde özel krdn kanı bankacılığı ise gün geçtikçe sayıları artan şekilde, şirketlerce gerçekleştirilmekte, bu şirketlerin bir kısmı krdn kanını yurt dışındaki krdn kan bankalarında saklarken, bir kısmı saklama işlemini Türkiye de yapmaktadır [1, 8 ve 9]. Krdn kanı tplama ve kök hücre araştırmaları günümüzde bilim ve teknlji alanının en önemli ve aynı zamanda en tartışmalı knusunu luşturmaktadır [4 ve 10]. Krdn kanı kök hücrelerinin transplantasyn başarılarının artması aynı zamanda ailelerin kök hücre ve krdn kanı bankacılığı hakkında bilgi edinme ihtiyaçlarını da arttırmaktadır [4]. The American Cllege f Obstetricians and Gyneclgists (ACOG) tarafından krdn kanı tplanmasının rutin bstetrik bakımın bir parçası lmadığı ve tıbbi endikasynun bulunmadığı belirtilmektedir. Eğer bir kadın krdn kanı bankacılığı hakkında bilgi edinmek isterse kadına ve ailesine tam ve dğru şekilde bir bilgilendirme yapılması gerektiği vurgulanmaktadır [11]. Literatür incelendiğinde sağlık persnelinin ve bakım verdikleri gebeler ile dğum yapmış kadınların kök hücre ve krdn kanı bankacılığı hakkında görüşlerini ve bilgi düzeylerini araştıran çeşitli çalışmalara rastlanmaktadır. Lu ve ark. çalışmasında ilk kez anne lanların, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanların ve yükseköğrenim düzeyine sahip lanların krdn kanını saklama knusunda daha istekli lduklarını belirtmişlerdir [12]. Mhammed ve EL Sayed in çalışmasında kadın dğum kliniklerinde çalışan hemşirelerin %80 inin kök hücre ve krdn kanı hakkında yetersiz bilgiye sahip lduklarını sadece %2 sinin bu knuda lumlu tutum gösterdiğini belirtmişlerdir [10]. Ayrıca, krdn kanı bankacılığı hakkında gebelere temel bilgi verilmesinden snra krdn kanını bağışlamak ve saklamak isteyen gebelerin ranının iki kattan daha fazla arttığını belirtmişlerdir. Ülkemizde Dinç in Tıp Fakültesi Hastanesi ve Ana Çcuk Sağlığı Merkezi nde izlemlerini gerçekleştiren gebelerle yaptığı çalışmasında, 286

295 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 4B4PB; pp: kök hücre ve krdn kanı bankacılığı knusunda gebelerin bilgilerinin yetersiz lduğu gösterilmiştir. Kök hücre ve krdn kanı bankası knusu giderek artan randa medya rganlarında yer aldığından kadının ve ailesinin bjektif larak bilgilendirmeleri çk önemlidir [13]. Sağlık persnelleri (ebe, hemşire, bstetrisyenler v.b.) gebelik izlemlerini yaptıkları kadınların krdn kanı bağışı knusunda farkındalığını arttırmada ve mevcut kamu krdn kanı bankalarının faaliyetlerini duyurmada önemli bir rle sahiptirler. Ayrıca, sağlık persnelinin anne ve yeni dğanı etkileyen tıbbi durumlarda hastaların bilgi alabileceği önemli bir kaynak lmasıyla birlikte krdn kanı bankacılığı knusunda da ailelerin özel ve kamu bankalarını seçmelerinde gerekli eğitim ve danışmanlığı yapmaları istenmektedir [14]. 2. ÇALIŞMANIN ÖNEMİ (RESEARCH SIGNIFICANCE) Ebeler; gebelik, dğum ve dğum snrası dönemde kadının bakımını sağlayan, nrmal dğumu kendi srumluluğunda gerçekleştiren ve kadına danışmanlık sağlamada önemli yeri lan sağlık prfesynelidir. Ayrıca ebelerin, bebeğin dğumundan snra plasentanın dğru şekilde muayene edilmesi, anrmal durumların saptanması, gerekli tedbirlerin alınması, gerekirse sevk işlemlerinin başlatılması ve uygun kayıt tutulması knusunda mesleki srumlulukları bulunmaktadır [15]. Dğum hizmetlerinde aktif rl almaları nedeniyle kök hücre ve krdn kanının tplanması, saklanması, kullanılması knusunda ailelerin dğru ve tutarlı larak bilgilendirilmesinde ebelere önemli görevler düşmektedir. Bu çalışmada sağlık prfesyneli lan ebelerin kök hücre ve krdn kanı bankacılığı hakkında bilgi düzeylerinin ve yaklaşımlarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. İkincil amaç ise; sağlık prfesyneli lan ebelerde krdn kanı bankacılığı hakkında farkındalık luşturmaktır. 3. MATERYAL VE METOD (MATERIAL AND METHOD) Araştırma, İzmir de Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Dğum bölümünde 13 Ocak Aralık 2017 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın etik larak yürütülebilmesi için Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Klinik Araştırmalar Etik Kurulu Başkanlığı ndan ve Hastaneden araştırmanın uygulanması için gerekli izin alınmıştır. Araştırmanın örneklem seçiminde lasılıksız örneklem yöntemi kullanılmıştır. Çalışmaya katılmayı kabul eden hastanenin dğum salnu ve pstpartum servisinde çalışan ebeler araştırmanın örneklemini luşturmuştur (n=74). Ebelere araştırma ile bilgi verilerek sözlü namları alınmıştır. Araştırmanın verileri, ebelerin ssydemgrafik bilgilerinin ve krdn kanı bankacılığı hakkındaki yaklaşımlarını değerlendirmek amacıyla hazırlanmış sruların yer aldığı anket frmu aracılığıyla, yüz yüze görüşme tekniği kullanılarak tplanmıştır. Veriler SPSS 16.0 Windws paket prgramında analiz edilmiştir. Bulgular yüzde ve rtalama testi kullanılarak değerlendirilmiştir. 4. BULGULAR VE TARTIŞMA (FINDINGS AND DISCUSSION) Çalışma grubunu luşturan ebelerin yaş rtalaması 38.85±8.11 yıldır. Ebelerin %55.4 ü lisans mezunu lup, ebelerin çalışma yılı rtalama 17.37±9.58 yıldır. Ebelerin %52.7 si krdn kanı ve bankacılığı hakkında bilgisinin lduğunu, %24.3 ü ise bu bilgiyi meslek içi eğitimler sırasında aldığını belirtmişlerdir (Tabl 1). Ebelerin krdn kanı ve krdn kanı bankacılığı hakkındaki bireysel ve ebelik mesleği ile ilgili görüşleri Tabl 2'de verilmiştir. 287

296 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 4B4PB; pp: Tabl 1. Ebelerin krdn kanı ve bankacılığı hakkında bilgi durumlarının dağılımı (Table 1. Distributin f infrmatin status f midwives abut crd bld and banking) Sayı Yüzde Krdn Kanı Bankacılığı Hakkında Bilgisi Olma Durumu Evet Hayır Meslek İçi Eğitim Sırasında Bilgi Edinme Durumu Evet Hayır Bilgisi lmayan Çevresinde/Ailesinde Bebeğinin Krdn Kanını Saklayan Aile Olma Durumu Evet Hayır Tplam Tabl 2. Ebelerin krdn kanı ve krdn kanı bankacılığı hakkındaki bireysel ve ebelik mesleği ile ilgili görüşleri (Table 2. Opinins f midwives abut individual and midwifery prfessin abut crd bld and crd bld banking) Sayı Yüzde Krdn Kanının Kimin İçin Kullanılması Hakkındaki Görüşü Sadece Ailem İçin Herkes İçin Krdn Kanının Saklanması İstenilen Banka Türü Kamuya Ait Bankalar Özel Bankalar Krdn Kanının Maliyet Durumu Hakkında Bilgi Sahibi Olma Durumu Evet Hayır Krdn Kanı Bankacılığına İlişkin Aileyi Bilgilendirmesi Gereken Kişi Hakkındaki Görüşü* Ebe/Hemşire Kadın Dğum/Aile Hekimi KKB Görevlisi Krdn Kanı Bankacılığına İlişkin Ailenin Bilgilendirilme Zamanı* Evlenmeden Önce Gebelik Döneminde Krdn Kanından Elde Edilen Kök Hücrelerin Tedavisinde Kullanıldığı Hastalıkları Bilme Durumu Evet Hayır Yanıt Vermeyen Kök Hücrelerin Hastalıkların Tedavisinde Kullanılması Knusunda Tutumu Desteklerdim Desteklemezdim Yanıt Vermeyen Krdn Kanı Ve Bankacılığına Yönelik Çalışmak İstenilen Aşama* Eğitimlerin Yürütülmesi Krdn Kanı Tplanması Krdn Kanı Merkezinde Çalışmak Ebelerin Krdn Kanı Bankacılığına Yönelik Mesleki Srumlukları* Eğitim Almak Ve Bilgilerini Güncellemek Olmalı Gebeleri Ve Kadınları Bilgilendirmek Olmalı Krdn Kanı Bankacılığına İlişkin Eğitim Almak İsteme Durumu Evet Hayır Kararsızım Tplam *Birden Fazla Yanıt Verilmiştir 288

297 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 4B4PB; pp: Ailelerin krdn kanı ve bankacılığı hakkında detaylı bilgiye ulaşabilmesinde; perinatal dönemden itibaren gebe ve ailesine bakım veren ebelere büyük srumluluklar düşmektedir. Dünyada ve ülkemizde bu bakımı veren sağlık prfesynelleri ile yapılan çalışmalarda; kök hücre ve krdn kanı hakkında yeterli bilgiye sahip lmadıkları görülmektedir. Ancak kök hücre ve krdn kanı bankacılığı hakkında lumlu bir tutum sergiledikleri saptanmıştır [10,13,16]. Bu çalışmada, ebelerin çğunluğunun krdn kanı ve bankaları knusunda fikir sahibi lmadıkları saptanmış, krdn kanının kök hücre hastalıklarının tedavisinde kullanılmasını destekledikleri ve krdn kanı bankacılığı hakkında bilgi almak istedikleri belirlenmiştir. Ebeler; krdn kanı bankacılığı knusunda aileleri bilgilendirmeye yönelik çalışmalar ve eğitimler yapmayı mesleki srumlulukları arasında görmektedir. Bu bakımdan ebelerin etkin danışmanlık yapabilmeleri için krdn kanı ve bankacılığı hakkında yeterli dnanıma sahip lmaları gerekmektedir. 5. SONUÇ (CONCLUSION) Ebelerin krdn kanı ve bankacılığı knusunda bilgi düzeylerinin yetersiz, tutumlarının ise lumlu lduğu görülmüştür. Ancak ebelerin güncel bir knu lan krdn kanı bankacılığı hakkında eğitim alma knusunda istekli ldukları belirlenmiştir. Dğum hizmetlerinde aktif rl almaları ve kadınlarla birlikte lmaları nedeniyle kök hücre ve krdn kanının tplanması, saklanması, kullanılması knusunda ailelerin dğru ve tutarlı larak bilgilendirilmesinde; Ebelere yönelik eğitim ve seminerlerin yaygınlaştırılması, Özellikle gebe bilgilendirme sınıflarında krdn kanı ve bankacılığı knusunun eklenmesi önerilmektedir. KAYNAKLAR (REFERENCES) 1. Timurğlu, A., (?). Krdn Kanı Bankası: Ya iflas ederse? (Erişim tarihi: ). 2. Beksaç, M., (?). Krdn Kanı Ve Kök Hücre. html. (Erişim tarihi: ). 3. Sargın, D., (?). Kök Hücre Plasti Sitesi. i.pdf. (Erişim tarihi: ). 4. Tuteja, M., Agarwal, M., and Phadke, S.R., (2016). Knwledge f Crd Bld Banking in General Ppulatin and Dctrs: A Questinnaire Based Survey. Indian J Pediatr, Cilt:83, Sayı:3, ss: Atari, E., (2004). Kök Hücreler Ve Krdn Kanı Tplanmasında Güncel Durum. Türk Jineklji Derneği Uzmanlık Snrası Eğitim Dergisi, Cilt:6, ss: Murphy, A., McKenna D., and Mc Cullugh J., (2016). Crd Bld Banking And Quality İssues. Transplantatin and Cellular Engineering, Cilt:56, ss: Ertem, M., (?). Krdn Kanı: Umut mu? (Erişim tarihi: ). 8. Apak, H., (2004). Krdn Kanı Bankacılığı: Biyljik Sigrta (mı)? Türk Pediatri Arşivi, Cilt:39, ss: Baytur, Y.B. ve Şen C., (2004) Krdn Kanı Bankacılığı: Neden, Kime, Nasıl? (Crd bld banking: fr what, t whm, hw?). Perinatlji dergisi, Cilt:12, Sayı:1, ss: Mhammed, H.S. and EL Sayed H.A., (2015). Knwledge and Attitude Of Maternity Nurses Regarding Crd Bld Cllectin and Stem 289

298 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 4B4PB; pp: Cells: An Educatinal İnterventin. Jurnal f Nursing Educatin and Practice, Cilt:5, Sayı:4, ss: American Cllege f Obstetricians and Gyneclgists, (2015). Umbilical Crd Bld Banking, Cmmittee Opinin N. 648, Obstet Gynecl, Cilt:126, ss: Lu, H., Chena, Y., Lan, Q., Lia, H., Wu, J., Xia, H., et al., (2015). Factrs That Influence a Mther s Willingness t Preserve Umbilical Crd Bld: A Survey f 5120 Chinese Mthers. PLS ONE, Cilt:10, Sayı:12, ss: Dinç, H. ve Şahin N.H., (2010). Hemşirelik ve Ebelik Öğrencilerinin Kök Hücre, Krdn Kanı ve Bankacılığı İle İlgili Bilgi Ve Yaklaşımları. Hemşirelikte Eğitim ve Araştırma Dergisi, Cilt:7, Sayı:1, ss: Herlihy, M.M. and Delpapa, E.H., (2013). Obstetricians and Their Rle in Crd Bld Banking Prmting a Public Mde. Obstet Gynecl, Cilt:121, ss: Jhnsn, R. and Taylr, W., (2011). Priciples f Intrapartum Skills: Examinatin f The Placenta. Skills fr Midwifery Practice, ss: Dinç, H. and Şahin N.H., (2009). Pregnant Wmen s Knwledge and Attitudes Abut Stem Cells and Crd Bld Banking. Int Nurs Rev, Cilt:56, Sayı:2, ss:

299 3 rd Internatinal Science Sympsium Status: Prceeding Bk ISS2018 (September 5-8, 2018) ID : A3PB Ebru Güneş, Kenan Köprücü Fırat University, kkprucu@firat.edu.tr, Elazığ-Turkey COMPARATIVE STRUCTURAL AND ECONOMIC ANALYSIS OF RAINBOW TROUT (ONCORHYNCHUS MYKISS) HATCHERIES WITH DIFFERENT PRODUCTION CAPACITIES IN KAHRAMANMARAS PROVINCE, TURKEY ABSTRACT In this study, the structural and ecnmic aspects f rainbw trut (Oncrhynchus mykiss) hatcheries with the different prductin capacities in Kahramanmaras Prvince f Turkey were cmpared. The cmmercial structure f this enterprises was 60% persn-family and 40% cmpany-partnership. Statistically, the medium-sized (96.88%) hatcheries have higher capacity usage rate than the the small (69.98%) and large-sized (60.0%) hatcheries (p 0.01). Hwever, the prductin efficiency f the small (64.50%) and medium-sized (63.99%) enterprises were higher (p 0.01) than the large-sized enterprises. Average active capital was US $ in the small-sized, $ in the mediumsized and $ in the large-sized enterprises. Grss and net incme values were $ and $4.215 in the small-sized enterprises, $ and $ in the medium-sized enterprises and $ and $ in the large-sized enterprises. The medium-sized enterprises have highest ecnmic rantability (17.03%) fllwed by the large (5.43%) and small-sized (2.33%) enterprises (p 0.01). Keywrds: Cmparative Analysis, Hatchery, Kahramanmaraş, Rainbw Trut, Hatcheries 1. INTRODUCTION The mst imprtant aim f fish hatcheries is t prduce the highest number and quality eggs and fry fish in the lwest cst frm brdstck fish. Fr this reasn, the structural and ecnmic analysis f fish hatcheries is f great imprtance. Sme studies have been carried ut n the structural and ecnmic aspects f trut enterprises in Turkey (Kcaman et al., 2002; Adıgüzel and Akay, 2005; Karataş et al., 2008; Aydın and Sayılı, 2009; Dağtekin et al., 2011; Öztürk, 2011; Gümüş et al., 2013; Kcaman and Sayılı, 2014; Gürçay et al., 2017). Kahramanmaras Prvince shws a suitable structure fr the prductin f aquatic prducts due t its rugged and muntainus gegraphical structure, richness f the frest cver and high rainfall and rich water resurces (Bayraktar, 2004; Canyurt, 2004; Alp and Büyükçapar, 2006; İmert Aydgdu, 2015; Annymus, 2017a). It is estimated that the ttal rainbw trut (Oncrhynchus mykiss) prductin in Kahramanmaras Prvince is abut 6000 tns per year and the water resurces in the regin can be used enugh t exceed tns/year (Annymus, 2017b). Interviews with fish prducers, bservatins in the regin and results f literature search has shwn that it must be investigated the structural and ecnmical aspects f the fish hatcheries in Kahramanmaras Prvince, which has an imprtant place and ptential in rainbw trut breeding. Fr the first time in this study, the structural and ecnmic aspects f rainbw trut (Oncrhynchus mykiss) hatcheries with the different prductin capacities in Kahramanmaras Prvince f Turkey have beeen cmpared.

300 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 5A3PB; pp: RESEARCH SIGNIFICANCE In this study can prvide a mtivatin fr the existing r newly established businesses in Kahramanmaras Prvince. The precautins t be taken fr the prductin f fry fish that can prvide high quality and high yield are imprtant fr the future f the aquaculture sectr in the regin. Fr this purpse, it is f great imprtance that sme existing enterprises which are in a psitin t facilitate the prcurement f quality fry fish shuld be directed nly t the prductin f fry fish. In this way, sufficient number and quality f fry fish can be met in the regin. In additin, prblems that may ccur r becme widespread during the prductin f fry fish can be mnitred mre easily and measures can be taken n time. 3. MATERIAL AND METHODS The research material is the rainbw trut hatcheries in Kahramanmaras Prvince brder in the Mediterranean Regin f Turkey. In this study, a ttal f 10 rainbw trut hatcheries (Figure 1) apprved by the Kahramanmaras Prvincial Directrate f Fd, Agriculture and Livestck were researched. In this study, the prject capacity (number f fry fish/year), number f fish egg use in fry fish prductin, number f prduce fry fish, capacity usage rate (%), prductin efficiency (%), cmmercial structure, capacity usage rates accrding t cmmercial structure, capital structures, perating expenses, grss incme, net incme, grss incme/active capital, perating expense/grss incme, net incme/grss incme and ecnmic rantability (%) r prfitability (net incme/active capital) values f this enterprises in Kahramanmaras Prvince were determined. This enterprises were gruped accrding t their prductin capacities and the mean values f the abve mentined parameters were cmpared. The fry fish hatcheries with the different prductin capacities in Kahramanmaras Prvince are classified based n annualy prductin capacities (units/year). The enterprises that prduce less than 2 millin fry fish per year are classified as the small capacity enterprises (4 units), thse that prduce between 2-10 millin are the medium capacity enterprises (5 units) and thse wh prduce mre than 10 millin are classified as the large capacity enterprises (1 unit). Befre starting t wrk, a survey was prepared cntaining questins abut the structural and ecnmical aspects f the hatcheries prduced fry fish. In the preparatin f this survey, Adıgüzel and Akay (2005), Karataş et al. (2008), Aydın and Sayılı (2009) and Öztürk (2014) s wrks were used. This survey was administered face t face in the all hatcheries using the cmplete cunting methd. Fr the n-site detectin and evaluatin f the data, at least three times went t the enterprises fr a perid f 1 year starting frm In additin, the statistics abut the subject, varius research results and Kahramanmaras Prvincial Directrate f Fd, Agriculture and Livestck recrds als benefit. 292

301 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 5A3PB; pp: Figure 1. Distributin f the hatcheries that prduce fry rainbw trut (Oncrhynchus mykiss) in Kahramanmaras Prvince f Turkey (Annymus, 2017a) Present enterprises have been classified accrding t their functins in rder t disclse capital structures (Açıl and Demirci, 1984; Aras, 1988). Active capital f these enterprises cnsists f the land, land reclamatin, building-pl, brd fish, instrument-machine, fry fish, material expense and mney capitals. Passive capital is cmpsed f the debt and equity capital. The equity capital was fund by subtracting the debts frm the active capital value. The assets f existing capital elements f the enterprises were determined accrding t the methds reprted by Aydın, et al., (2014). Average purchasesale value in the research area was used fr the land capital. Effective csts in new vehicle and equipments, and alternative csts accrding t their present cnditin and attritin in the ld vehicle and equipments were used fr the land reclamatin and building-pl capitals. Purchase price in new materials, and purchase-sale value accrding t availability in the ld materials was used fr the material capital. Current market prices were used fr the brd fish capital. Declaratin f the enterprises fr the mney capital and debts was taken as basis. In calculatin f the depreciatin shares f the fixed capital elements f the examined entities; 5% fr the land reclamatin, 3% fr the building and pl capital, 25% fr the brd fish capital and 10-25% fr the instrument and machine capital (Açıl and Demirci, 1984). Actual csts are used t calculate the annual maintenance and repair csts f the buildings, pls and materials in the enterprises. In the calculatin f general administrative expenses, 3% f the grss incme was taken as basis. As the revlving 293

302 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 5A3PB; pp: fund interest, half f the interest rate applied t agricultural lans by Agriculture Bank f Republic f Turkey was used. The interest rate f the active capital was taken as 5% (Aydın, et al., 2014). In additn, the perating cst, grss incme, net incme and ecnmic rantability values fr the perating perid f the enterprises were calculated. Operating Cst: Sum f the csts incurred by the enterprise, excluding the interest f the active capital invested in the peratin t btain the grss incme value (Erkuş et al., 1995). In this study, in rder t cmpare enterprises t each ther, all enterprises were cnsidered t be ecnmically nn-indebted and active in its wn territry, and debt interests and land lease expenses were nt included in perating expenses. Grss Incme: It is expressed as the ttal value f the final gds and services btained in an enterprise in a prductin perid (Aras, 1988; İnan, 2006). The grss incme f enterprises is derived frm the sale f fish eggs and fry. In additin, the rati f grss incme value t active capital (The grss incme fr an each US $ capital) was als calculated. Net Incme: It is calculated by subtracting the perating expenses frm grss revenue (Aydın et al., 2014). Ecnmic Rantability (Prfitability Rati): The rati f an enterprise's prfit (net incme) ver a certain perid f time t the active capital used t make that prfit (Açıl and Demirci, 1984). Ecnmic rantability is an imprtant ecnmic parameter that indicates the year-end perating results f businesses and is used cmparisn with the enterprises (Aydın, et al., 2014) Statistical Analysis The results prvided frm the experiments were given as mean. The datas were analysed using One-way ANOVA and Duncan tests (significance level p<0.01). The IBM SPSS 23.0 sftware package prgram (SPSS Inc., Chicag, IL, USA) was used t the statistical analysis. 4. RESULTS 4.1. Prject Capacity, Capacity Usage Rate and Prductin Efficiency f Fish Hatcheries When the hatcheries prduced fry rainbw trut in Kahramanmaras Prvince f Turkey are examined accrding t the prject capacities (Table 1), it has been seen that fur (40%) f these enterprises are small-sized ( 2 millin fry fish/year), five (50%) medium-sized (2-10 millin fry fish/year) and ne (10%) large-sized (>10 millin fry fish/year). In 2016 year, ttal prject capacity f the rainbw trut hatcheries in Kahramanmaras Prvince was fry fish/year. Hwever, the ttal prductin capacity was fund as fry fish/year. The ttal prject capacities fr the small, medium and large-sized enterprises were determined as fry fish/year, fry fish/year and fry fish/year, respectively. Hwever, the ttal prductin capacities were fund as fry fish/year, fry fish/year and fry fish/year, respectively. The average capacity usage rate in this hatcheries was calculated as 73.98%. Capacity usage rate f the medium-sized (96.88%) enterprises was significantly higher than the values f the small (69.98%) and large-sized (60.0%) enterprises (p 0.01). Prductin efficiency f the small (64.50%) and medium-sized (63.99%) enterprises were fund significantly (p 0.01) higher than the large-sized enterprises (Table 1). Average prductin efficiency f the fish 294

303 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 5A3PB; pp: hatcheries in Kahramanmaras Prvince was determined as 60.49%. Table 1. Prject capacity, capacity usage rate and prductin efficiency f the enterprises that prduce fry rainbw trut (Oncrhynchus mykiss) in Kahramanmaras Prvince f Turkey Enterprises * Parameters Small- Sized Medium- Sized Large- Sized Ttal Number Percent (%) Prject Capacity (Fry Fish/Year) Number f Fish Egg Used in Prductin Number f Prduced Fry Fish (Fry Fish/Year) Average Capacity Usage Rate (%) b c a Average Prductin Efficiency (%) b b a * Values within the same rw with different superscripts (a, b, c) are significantly different (p<0.01) Small-Sized:<2 millin fry fish/year Medium-Sized: 2-10 millin fry fish/year Large-Sized:>10 millin fry fish/year 4.2. Cmmercial Structure f Fish Hatcheries The cmmercial structure f this enterprises was 60% persnfamily and 40% cmpany-partnership (Table 2). The share f persnfamily enterprises within the ttal capacity was 21.43% ( fry fish/year). The share f cmpany-partnership enterprises in the ttal capacity was determined as 78.57% ( fry fish/year). Capacity usage rates f the hatcheries prduced fry rainbw trut in Kahramanmaras Prvince were als examined accrding t their cmmercial structures. Accrding t the results, the highest capacity usage rate was btained frm the persn-family enterprises (76.71%) and this was fllwed by the cmpany-partnership enterprises (73.24%) (p 0.01). Table 2. Capacity usage rates accrding t cmmercial structure f the enterprises that prduce fry rainbw trut (Oncrhynchus mykiss) in Kahramanmaras Prvince f Turkey Parameters Cmmercial Structure f the Enterprises Persn-Family Cmpany-Partnership Number 6 4 Percent (%) Ttal Prject Capacity (Number f Fry Fish/Year) (21.43%) (78.57%) Ttal number f Prduced Fry Fish Average Capacity Usage Rate (%) b a * Values within the same rw with different superscripts (a, b) are significantly different (p<0.01) 4.3. Capital Structure f Fish Hatcheries Active capital f the fish hatcheries cnsists f the land, land reclamatin, building-pl, brd fish, instrument-machine, material expense and mney capitals (Table 3). Passive capital cnsists f the debts and equity capitals. The average active capital value fr the per business was calculated as $ /enterprise. Largest share in the active capital was the fry fish capital (47.82%). This was fllwed by the building-pl (23.21%), instrument-machine (10.36%), land (6.47%), mney (4.42%), brd fish (4.06%), land reclamatin (2.55%) and material expense (0.49%) capitals. While 97.26% f the passive capital was cmpsed f the equity capital, the rati f the debts was as lw as 2.74%. The average active capital was $ in the small-sized enterprises, $ in the medium-sized enterprises and $ in the large-sized enterprises. It has been determined 295

304 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 5A3PB; pp: that the active capital increases accrding t the size f the enterprises. Table 3. Capital structures f the enterprises that prduce fry rainbw trut (Oncrhynchus mykiss) in Kahramanmaras Prvince f Turkey Capital Cmpnents Active Capital ($) Hatchery capital Land capital Land reclamatin capital Building-Pl Capital Operating capital Fixed Operating Capital Brd fish capital Instrument-machine capital Revlving Operating Capital Fry fish capital Material expense capital Mney capital Small- Sized Enterprises Medium- Sized Large- Sized Average Value % Ttal Active Capital ($) Passive Capital ($) Debts Equity capital Ttal Passive Capital ($) Operating Cst f Fish Hatcheries Average perating expense f the enterprises was shwed in Table Table 4. Operating expenses f the enterprises that prduce fry rainbw trut (Oncrhynchus mykiss) in Kahramanmaras Prvince f Turkey Operating Expenses ($) Enterprises Average Small- Medium- Large- Value Sized Sized Sized % Fd Wrkmanship Chemical-Disinfectant Substance Heating-lighting Repair-maintenance f Buildings And Facilities Instrument-Machine Repair Care Other Expenses Ttal Variable Expenses (1) Revlving Fund Interest General Administratin Expenses Amrtizatin f Buildings and Facilities Instrument-machine Depreciatin Brd Fish Depreciatin Ttal Fixed Expenses (2) Ttal Operating Expenses (1+2) Average perating expense f the enterprises was calculated as $ Accrding t the capacities f the enterprises, this value was determined as $ fr the small-sized enterprises, $ fr the medium-sized enterprises and $ fr the large-sized enterprises. Within the perating expenses, the first rder received fd expense at 35.04%. After the fd expense, the wrkmanship expense was the highest with 27.72%. The ttal variable expense was accunted as 89.58% f the ttal perating expense. Hwever, the fixed expenses was cunted as 10.42% f the ttal perating expenses. 296

305 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 5A3PB; pp: Grss Incme f Fish Hatcheries In years, fry fish sales cnstitute the sle surce fr the grss incme (Table 5). Grss incme value was $ in the small enterprises, $ in the medium-sized enterprises and $ in the large enterprises. The rati f grss incme value t active capital was calculated as 22%, 43% and 71% fr the small, medium and large enterprises, respectively (p 0.01). This rati was determined as 48% n the average fr Kahramanmaras Prvince. In the enterprise grups, the grss incme value prvided fr $100 f the active capital varies between a minimum f $22 and a maximum f $71. In additin, the rati f perating expense t grss incme was calculated as 89.52, and fr the small, medium and large enterprises, respectively (p 0.01). Table 5. Grss incme, net incme and ecnmic rantability values f the enterprises that prduce fry rainbw trut (Oncrhynchus mykiss) in Kahramanmaras Prvince f Turkey Parameters Grss Incme Surces Fry Fish Sales ($) Fish Egg Sales ($) Small- Sized Enterprises * Medium- Sized Large- Sized Average Value Grss Incme Value ($) Operating Expense ($) Net Incme Value ($) Grss Incme/Active Capital (%) 22 a 43 b 71 c 48 Operating Expense/Grss Incme (%) b a c Net Incme/Grss Incme (%) b c 7.66 a Ecnmic Rantability 2.33 a c 5.43 b (Net Incme/Active Capital) % * Values within the same rw with different superscripts (a, b, c) are significantly different (p<0.01) 4.6. Net Incme f Fish Hatcheries Net incme value was fund as $4.215, $ and $ in the small, medium and large enterprises, respectively. The general average f this enterprises was calculated as $ (Table 5). The rati f net incme t grss incme was 10.48% in the small enterprises, 39.21% in the medium-sized enterprises and 7.66% in the large enterprises (p 0.01). The fact that the grss incme value was greater than the perating csts indicates that the net incme was psitive Ecnmic Rantability f Fish Hatcheries The medium-sized enterprises have the highest ecnmic rantability value (17.03%) fllwed by the large (5.43%) and small (2.33%) sized enterprises, respectively (p 0.01). The average ecnmic rantability value (prfitability rati) in Kahramanmaras Prvince f Turkey was calculated as 10.95% (Table 5). 5. DISCUSSION In this study, structural and ecnmic data btained frm the survey f rainbw trut hatcheries with the different prductin capacities in Kahramanmaras Prvince f Turkey were evaluated. In this prvince, the ttal prject capacity fr 2016 year was fry fish/year. Hwever, the ttal prductin capacity was fund as fry fish/year. The average capacity usage rates f the present fish hatcheries have been fund t be high (73.98%). When the prject capacity and capacity usage rates were examined, it was seen that the medium-sized (96.88%) enterprises have significantly higher capacity usage rate than the small (69.98%) and large-sized (60.0%) 297

306 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 5A3PB; pp: enterprises (p 0.01). Hwever, the prductin efficiency f the small (64.50%) and medium-sized (63.99%) enterprises were fund significantly (p 0.01) higher than the large-sized enterprises. It was seen that the average prductin efficiency f the hatcheries in Kahramanmaras Prvince was lw (60.49%). In additin, it was seen that the cmmercial structure f this hatcheries was 60% persn-family and 40% cmpany-partnership. When the capacity usage rates f this enterprises were cmpared accrding t the cmmercial structures, it was seen that the highest prprtin (p 0.01) belngs t the persnfamily enterprises (76.71%) fllwed by the cmpany-partnership enterprises (73.24%). In a study cnducted by Karabulut (2016), the capacity usage rate f rainbw trut hatcheries in Malatya Prvince f Turkey was determined as 40%. The capacity usage rate f the hatcheries prduce fry rainbw trut in Kahramanmaras Prvince were fund t be higher than the values f fish hatcheries in Malatya Prvince. Karabulut (2016) reprted that the lw capacity usage rate f the fish hatcheries in Malatya Prvince was due t reasns such as the insufficient knwledge abut the hatchery management, lw fertilizatin rate f fish eggs, high lss rates in larval and juvenile stages, lack f qualified wrkers, lack f the capital, equipment and infrastructure. In Kahramanmaras Prvince, the largest share in active capital f the fish hatcheries was the fry fish capital (47.82%). This was fllwed by the building-pl (23.21%), instrument-machine (10.36%), land (6.47%), mney (4.42%), brd fish (4.06%), land reclamatin (2.55%) and material expense (0.49%) capitals, respectively. In additin, it has been fund that the active capital increases relative t the size f the enterprises. Hwever, Adıgüzel and Akay (2005) reprted that the largest share f theactive capital in rainbw trut enterprises in Tkat Prvince f Turkey cnstitutes the building-pl capital (40.91%). Similarly, the building-pl capital (51.88%) f rainbw trut enterprises in Samsun Prvince f Turkey als cnstitute the largest share in active capital (Aydin and Sayılı, 2009). Accrding t the capacities f the enterprises, the ttal perating expense was $ fr the small-sized enterprises, $ fr the medium-sized enterprises and $ fr the large-sized enterprises in Kahramanmaras Prvince. In parallel with the increase in the size f the prductin capacity f the enterprises, the perating expenses have als increased. The average perating expense f the enterprises was $ The highest share f the perating expenses in the enterprises that prduce fry rainbw trut is the fd expense with 35.04%. This is fllwed by the wrkmanship expenses (27.72%), chemical and disinfectant substance expenses (11.60%). These results are in accrdance with the results f the wrk dne by Adıgüzel and Akay (2005), Aydin and Sayılı (2009) and Öztürk (2011). In the fry fish hatcheries in Kahramanmaras Prvince, it was determined that the fry fish sales cnstitute the sle surce fr the grss incme, because there was n sale f fish eggs in these establishments in years. The average grss incme value was cunted as $ This value changed as $ in the small enterprises, $ in the medium-sized enterprises and $ in the large enterprises. In additin, the rati f perating expense t grss incme was fund as 89.52% in the small enterprises, 60.79% in the medium-sized enterprises and 92.34% in the large enterprises (p 0.01). The rati f grss incme value t active capital was calculated as 22%, 43% and 71% fr the small, medium and large-sized enterprises, respectively (p 0.01). This rate was fund t be 0.48% fr Kahramanmaras Prvince. In the enterprise grups, the grss incme value prvided fr $100 f active capital varies between a minimum f 298

307 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 5A3PB; pp: $22 and a maximum f $71. Öztürk (2011), reprted that the rati f grss incme t active capital in the rainbw trut enterprises in Elazig Prvince f Turkey is 111% fr the small enterprises, 197% fr the medium enterprises and 154% fr the large enterprises. The rati f grss incme t active capital in the rainbw trut hatcheries in Kahramanmaras Prvince was fund t be lwer than the values in fish enterprises in Elazig Prvince. Açıl and Demirci (1984), reprted that the ecnmic rantability is the rati f an enterprise's prfit ver a certain perid f time t the active capital used t make that prfit. In ther wrds, the ecnmic rantability is an imprtant ecnmic parameter that indicates the year-end perating results f businesses and is used cmparisn with the enterprises. Fr this reasn, the ecnmic rantability (prfitability) f the hatcheries prduce fry rainbw trut in Kahramanmaras Prvince was evaluated accrding t their capacities. Accrding t the results in the study, the lwest ecnmic rantability value belngs t the small-sized enterprises (2.33%) fllwed by the medium (17.03%) and large-sized (5.43%) enterprises respectively (p 0.01). In Kahramanmaras Prvince, this value was calculated as 10.95% n average. These results shw that the mst prfitable businesses are the medium-sized enterprises. In similar studies cnducted in different regins f Turkey, the prfitability ratis; 24.7% in Erzurum Prvince (Yavuz, et al., 1995), 13.03% in Tkat Prvince (Adıgüzel and Akay, 2005), 11.18% in Samsun Prvince (Aydın and Sayılı, 2009) and 5.85% in Sivas Prvince (Karataş, et al., 2008) calculated at very different values. The average prfitability rati (10.95%) f the rainbw trut hatcheries in Kahramanmaras Prvince was fund t be lwer than the prfitability ratis f the rainbw trut enterprises in Erzurum (Yavuz, et al., 1995), Tkat (Adıgüzel and Akay, 2005) and Samsun (Aydın and Sayılı, 2009) Prvinces f Turkey. Hwever, the fish hatcheries in Kahramanmaras Prvince have a higher average prfitability rati than the fish enterprises in Sivas Prvince (Karataş, et al., 2008). The mst imprtant factr that ensures the cntinuity and develpment f the enterprises is efficiency (Açıl and Demirci, 1984; Erkuş et al., 1995). The balance between the cst f the business inputs and the return f the prduct presented t the market affects the rantability either psitively r negatively. Fr this reasn, business wners must be cnstantly lking fr ways t increase prductivity and reduce prductin csts. In the study, the causal factrs in the frmatin f this equilibrium have been determined by the questins psed t the existing enterprises in Kahramanmaras Prvince. Tday, the majrity f peratrs have stated that they cmplain that nly the fd is s expensive that they d nt have a prblem with the quality and availability f the fd used. 6. CONCLUSION AND SUGGESTIONS In Kahramanmaras Prvince f Turkey, the highest capacity usage rate was btained frm the medium-sized (96.88%) fish hatcheries that fllwed by the small (69.98%) and large-sized (60.0%) hatcheries (p 0.01). Hwever, the prductin efficiency f the small (64.50%) and medium-sized (63.99%) enterprises were fund significantly (p 0.01) higher than the large-sized enterprises. In additin, the medium-sized enterprises have the highest ecnmic rantability (17.03%) that fllwed by the large (5.43%) and small-sized (2.33%) enterprises (p 0.01). This prvince has a great ptential fr aquaculture with its abundance f water resurces and water quality. The fact that the prductin f rainbw trut, a very imprtant surce f incme fr Kahramanmaras Prvince, has increased at a very high rate f 220% ver the past five years, has prvided a great ecnmic return t the 299

308 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 5A3PB; pp: regin. The fact that the prductin f fish grws rapidly increases the imprtance f the wrk t be dne especially fr the ecnmy f these activities. Until tday, the peratrs have increased the prductin f fry fish in rder t be able t meet the intense demand fr fry rainbw trut in this regin. Hwever, scientifically, this rapid increase has t be analyzed and a mre cnscius step shuld be taken in the fllwing stages. The results in this study can prvide a mtivatin fr the existing r newly established businesses in Kahramanmaras Prvince. The precautins t be taken fr the prductin f fry fish that can prvide high quality and high yield are imprtant fr the future f the aquaculture sectr in the regin. Fr this purpse, it is f great imprtance that sme existing enterprises which are in a psitin t facilitate the prcurement f quality fry fish shuld be directed nly t the prductin f fry fish. In this way, sufficient number and quality f fry fish can be met in the regin. In additin, prblems that may ccur r becme widespread during the prductin f fry fish can be mnitred mre easily and measures can be taken n time. ACKNOWLEDGMENTS This study was carried ut as a part f a PhD thesis Investigatin f bilgic, technic and ecnmic aspects f rainbw trut (Oncrhynchus mykiss) hatcheries in Kahramanmaras Prvince, Institute f Natural and Applied Sciences, Fırat University, Elazığ, Turkey. This thesis prject was supprted by the Scientific and Technlgical Research Cuncil f Turkey (Prject N: TUBITAK Shrt Term R&D Funding Prgram 115O880). REFERENCES Açıl, F. and Demirci, R., (1984). Agricultural Ecnmy Curse. (in Turkish). Ankara University Agri Fac Publ, N:880, Ankara, Turkey. Adıgüzel, F. and Akay, M., (2005). Ecnmic Analysis f Rainbw Trut Farms in Tkat Prvince. Jurnal f Agricultural Faculty f Gazismanpasa University, 22(2): Alp, A. and Büyükçapar, H.M., (2006). Water Resurces fr Cmmercial Fisheries and Evlutin f Aquaculture in Kahramanmaras. KSU Jurnal f Engineering Sciences, 9(1): Annymus, (2017a). Kahramanmaras Map-Satellite Images f Kahramanmaras. Annymus, (2017b). Selected Indexes fr Kahramanmaras. Turkish Statistical Institute (TUIK) Publicatin. Aras, A., (1988). Agricultural Accunting. (in Turkish). Ege University Agricultural Faculty Publicatins, Ege University Press, N:486, İzmir, Turkey. Aydın, O. and Sayılı, M., (2009). Structural and Ecnmic Analysis f Trut Breeding Farms in Samsun Prvince. Jurnal f Agricultural Faculty f Gazismanpasa University, 26(2): Aydın, A., Kcaman, E.M., and Dagdemir, V., (2014). Cmparative Structural and Ecnmic Analysis f Trut Farms in Antalya Prvince, Turkey. Jurnal f Academic Dcuments fr Fisheries and Aquaculture, 1(2): İmert Aydgdu, S., (2015). Analysis f Sci-Ecnmic Structure f Emplyee, Technical and Prductivity f Different Capacity 300

309 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 5A3PB; pp: Rainbw Trut (Oncrhynchus mykiss) Farms in Elazığ Regin. (in Turkish). PhD Thesis, Fırat University, Institute f Natural and Applied Sciences, Department f Aquaculture, Elazığ, Turkey, 152p. Bayraktar, F., (2004). Survey n Eligible Investment Areas in Kahramanmaras Prvince. Türkiye Kalkınma Bankası A.Ş. Research Directrate, 202p. Canyurt, M.A., (2004). Water Ptential Prductin and Ceyhan River Prblems in Kahramanmaras Prvince. 1. Kahramanmaras Sympsium, 6-8 May, Kahramanmaras, Turkey, 3: Dağtekin, M., Yılmaz, E., and Gürel, M., (2011). General Structure and Ecnmic Analysis f Fish Farms in Ordu Prvince- Turkey. Jurnal f the Faculty f Veterinary Medicine, Kafkas University, 17(5): di: /kvfd Erkuş, A., Bülbül, M., Kıral, T., Açıl, A.F., and Demirci, R., (1995). Agricultural Ecnmics. (in Turkish). Ankara University Faculty f Agriculture Educatin, Research and Develpment Fundatin Publicatins N: 5, Ankara, Turkey. Gümüş, E., Şahin, N.M., İkiz, R., and Yılmaz, S., (2013). Examinatin f Sci-Ecnmic Structures f Emplyees in Rainbw Trut (Oncrhynchus mykiss) Enterprises in Antalya Prvince, Turkey. Ege Jurnal f Fisheries and Aquatic Sciences, 30(4): di: /egejfas Gürçay, S., Köprücü, K., Demir, T., Canplat, İ, Alkan, S.M., and Arısy, G., (2017). The Analysis f Structural and Bi- Technical Aspects f Rainbw Trut (Oncrhynchus mykiss) Hatcheries in Elazığ and Malatya Prvinces. Int. J. Pure Appl. Sci., 3(1):8-12. İnan, I.H., (2006). Agriculture Ecnmics and Management. (in Turkish). Exp and Upd 6th ed., Tekirdağ, Turkey, 372p. Karabulut, M., (2016). Investigatin f Structural Situatin and Bilgical Aspects f the Rainbw Trut Hatcheries in the Malatya Prvince. (in Turkish). Master Thesis, Fırat University, Institute f Natural and Applied Sciences, Department f Aquaculture, Elazig, Turkey, 71p. Karataş, M., Sayılı, M., and Kç, B., (2008). Structural and Ecnmic Analysis f Rainbw Trut Farms in Sivas Prvince. BIBAD-Research Jurnal f Bilgical Sciences, 1(2): Kcaman, E.M., Aydın, A., and Ayık, O., (2002). Structural and Ecnmical Analysis f Trut Farms in Erzurum City. E.U. Jurnal f Fisheries & Aquatic Sciences, 19(3-4): Kcaman, E. and Sayılı, M., (2014). Ecnmic Analysis f Rainbw Trut Farms in Gümüşhane Prvince. Anadlu Jurnal f Agricultural Sciences, 29(1): di: /anajas Öztürk, E., (2011). Ecnmic Analysis f Trut Farming Enterprises Within Cage in Keban Dam Lake. (in Turkish). Master Thesis, Selcuk University, Institute f Natural and Applied Sciences, Department f Agricultural Ecnmics, Knya, Turkey, 52p. Yavuz, O., Kcaman, M., and Ayık, Ö., (1995). Structural and Ecnmical Analysis f Trut Breeding Farms in Erzurum Prvince. Jurnal f the Faculty f Agriculture, Atatürk University, 26(1):

310 3 rd Internatinal Science Sympsium Status: Prceeding Bk ISS2018 (September 5-8, 2018) ID : A14PB Levent Bat, Ayşah Öztekin Sinp University, Sinp-Turkey leventbat@gmail.cm; aysahvisne@gmail.cm POTENTIAL ECOLOGICAL RISKS OF HEAVY METALS IN Raja clavata AND SEDIMENT FROM SINOP SHORES OF THE BLACK SEA ABSTRACT Heavy metals in Thrnback ray and sediment samples frm Sinp shres f the Black Sea were determined. Amunts f the metals in fish were within the permissible levels recmmended by well-knwn rganizatins. The accumulatin pattern in the drsal tissues is in the rder f Zn>Cu>Pb>Hg>Cd. Accrding t the sediments, bi-cncentratin factr fr Cd was the highest (1.4) fllwed by Hg (1.28). The ther metals recrded values <1 indicating the fish species have nt accumulated significantly heavy metals frm the sediment. The target hazard qutient f all the metals was quite belw 1 (0.032). Cnsumptin f Raja clavata frm Sinp shre f the Black Sea can thus be cncluded that there are n health risks s far as these heavy metals investigated are cncerned. Keywrds: Black Sea, Raja clavata Heavy Metals, Sediment, Target Hazard Qutient, Bi-Cncentratin Factr 1. INTRODUCTION Heavy metal pllutin in marine ecsystem impacts negatively n the rganisms. Heavy metals are primary in ectxiclgy because f their high txicities even at very lw levels, high accumulatin capacities and slw eliminatin rates. They are released int marine ecsystems as a result f industrial and dmestic activities, gechemical structure, atmspheric depsitin, turistic activities, fishing activities, mining activities and ersin. In marine ecsystem, the sediments serve as sinks fr pllutants and prvide valuable infrmatin n the pllutin status f the marine envirnment. Sediments f marine envirnment play imprtant rles in the uptake f heavy metals [1] and can als be a ptential surce f metal pllutin [2, 3, 4 and 5]. Heavy metal levels in sediments and rganisms reveal the extent f cntaminatin in marine castal ecsystem. Accumulatin f heavy metals in fish can result in eclgical changes which may hazard risks t peple health [6]. Fish species may accumulate high amunts f heavy metals frm plluted castal waters and have thus been fund t be a gd bi-indicatr f heavy metal cntaminatin [7]. 2. RESEARCH SIGNIFICANCE In the current investigatin, the cncentratins f Zn, Cu, Pb, Hg and Cd in the muscles f Raja clavata Linnaeus, 1758 and sediment t assess heavy metal pllutin in the Sinp shres f the Black Sea. The pssibility f health risks t peple via cnsumptin f Thrnback ray frm Sinp peninsula was mdeled using estimated dietary intake and target hazard qutient. R. species live n mud, sand and gravel bttms

311 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 5A14PB; pp: and feed n all kinds f bttm animals, prefer t crustaceans and are used fr fresh and frzen [8]. Only ne study f heavy metal levels in the Thrnback ray was fund [9]. This study nly cnsiders Zn, Cu, Pb, Cd and C levels in R. clavata. The primary nvelty f this current study is that fr the first time the estimated daily intake f metals (Fe, Zn, Cu, Pb, Hg and Cd) and bi-cncentratin factr between metals in the muscles and sediment are being investigated. 3. MATERIALS AND METHODS Sinp peninsula is lcated in the suth f the Black Sea (Figure 1). Fisheries in Sinp prvince are imprtant. Mst f the fish with cmmercial prescriptins are caught by Sinp casts. Figure 1. Sampling area 3.1. Cllectin f Fish Samples A ttal f 8 Thrnback ray specimen frm Sinp peninsula were cllected in fishing seasn in 2015 fr metal analyses. Fish samples were thrughly washed in bi-distilled water t remve any debris. Cleaned fish samples were transprted immediately t the labratry in an ice bx. The nn-edible parts were remved befre a representative prtin f the edible muscle reflecting the prtin cnsumed by peple was taken and put in the deep freeze at -21 C till analysis Cllectin f Sediment Samples Sediment samples were cllected in the same perid with PVC cres, in the cllectin f the Thrnback ray at a depth f meters. The cre samples btained was 10cm in length with a diameter f 4cm. After the cres cllectin, all f them were sliced 5cm frm the tp. They were then stred in cleaned plyethylene bttles with n ice t keep cld and transferred t the labratry. They were frzen at -21ºC in a deep freezer until analysis Analytical Prcedure Freshly prepared duble distilled water was used thrughut. All slutins were prepared frm analytical grade reagents r were used as received. Standard slutins f Fe, Zn, Cu, Pb, Hg and Cd were prepared by apprpriate dilutin f stck slutins (Merck, Germany). All glassware was thrughly cleaned with detergent, saked in 10% HNO 3 slutin vernight and finally rinsed with distilled water and dried at 70 C in an ven fr 48 hurs befre use. 303

312 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 5A14PB; pp: Bita Analysis Metal analyses f the Thrnback ray were perfrmed using m-aoac ICP/MS (Inductively Cupled Plasma Mass Spectrmeter) methd by apprved Envirnment Industrial Analysis Labratry Services Trade Cmpany (TS EN ISO IEC AB-0364-T). EN Eurpean Standard methds was applied. Heavy metal cncentratins were given as dry weight, they were cnverted t wet weight dividing by 5 as factr and all results are expressed n a wet weight basis as mg/kg wet wt. t cmpare guidelines Sediment Analysis Heavy metal analysis (except Hg) in all subsampling pulverized t 85% passing 200 mesh was perfrmed using 4 acid digestin and ultra-trace ICP-MS methd by accredited ACME Analytical Labratries Ltd. (Vancuver, Canada). Ultra-trace Aqua Regia digestin methd fr Hg analysis was als used by accredited ACME Analytical Labratries. The mean values f duplicates were analyzed fr each determinatin Statistical Analysis Oneway ANOVA was applied fr cmparisns between metal cncentratins in the Thrnback ray and sediment samples. When ANOVA had a significant difference, a pst hc pairwise cmparisn f the sample means was perfrmed by the pst-hc test f Tukey. The Bi-Cncentratin Factrs (BCFs) were calculated t knw the efficiency f Thrnback ray t get heavy metal frm sediment and were estimated as cncentratins f heavy metals in Thrnback ray/cncentratins f heavy metals in sediment. Statistical analysis was made usage f IBM SPSS versin 21 statistic prgram. The significance level was set at p= Target Hazard Qutient (THQ) The THQ, which is a rati f the estimated daily intake (EDI) t the ral reference dse (Rf.D), is used t assess the ptential nncarcingenic risk f the cnsumers f the perceived cntaminated fd. The average heavy metal daily intake was calculated accrding t the fllwing frmula: Heavy metals intake level=average heavy metal cntent X cnsumptin f fish per persn/bdy weight. The annual quantity f fish cnsumed is assuming 10kg/persn in cities f the Turkish Black Sea cast (Bat, 2017), which are equivalent t 27.39g/day fr Turkey. The bdy weight f adult persn is 70kg. THQ=EDI/ Rf.D Where; the Rf.D fr Zn, Cu, Pb, Cd and Hg are 0.3, 0.04, 0.004, and 0.005mg/kg/day, respectively [US EPA and Agency fr Txic Substances and Disease Registry (ATSDR)]. 4. RESULTS AND DISCUSSION The mean with standard deviatins length and weight f cllected Thrnback ray samples were 39.4±5.2cm and 1100±200g., respectively. Heavy metal levels in fish and sediment samples frm the Sinp shres f the Black Sea are shwn in Figure 2. Cncentratins f the metals in fish and sediment shwed significant differences (p 0.05). Cncentratins f Zn, Cu and Pb in Thrnback ray were lwer than thse in sediment but Cd and Hg in fish were high cmpare t sediment. 304

313 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 5A14PB; pp: Figure 2. The means with standard deviatins (vertical line) f heavy metal levels in the R. clavata and in sediment frm Sinp shres f the Black Sea in 2015 Bi-cncentratin factr (BCF) was used t evaluate the extent f metal bi-accumulatin [10] in the fish samples. Bi-cncentratin factr is the rati f the cncentratin f a metal in Thrnback ray t that in sediment. BCF fr Cd was the highest (1.40) fllwed by Hg (1.28). All the ther metals recrded values <1 indicating the fish species have nt accumulated significantly frm the sediment (Figure 3). Accumulatin pattern in sediments in Sinp shres was Zn>Cu>Pb>Hg>Cd. Figure 3. Mean bi-sediment cncentratin factrs (CF) in R. clavata In the current study, Thrnback ray is used as a biassay rganism fr sensitivity t heavy metal effects. The rder f accumulatin in Thrnback ray is Zn>Cu>Pb>Hg>Cd. All the heavy metals determined in the Thrnback ray were belw the set values recmmended by internatinal and natinal regulatins. The mean cncentratins f nn-essential metals Cd (0.014mg/kg wet wt.), Hg (0.018mg/kg wet wt.) and Pb (0.047mg/kg wet wt.) in the edible tissues f Thrnback ray were very lw t the Eurpean Cmmissin (EC) Regulatin and Turkish Fd Cdex (TFC) recmmended limits f 0.05, 0.5 and 0.3mg/kg wet wt. fr fish, respectively [11 and 12]. The Cmmissin Regulatin f Eurpean Unin has n tlerable values fr essential metals. On the ther hand, the tlerable values f essential metals Zn (2.3mg/kg wet wt.) and Cu (0.48mg/kg wet wt.) in the 305

314 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 5A14PB; pp: fish are 50 and 20mg/kg wet wt., respectively prpsed by the Fd Safety f the Ministry f Agriculture, Frestry and Fisheries [13]. With respect t health risk assessment f cnsumers frm the intake f metal-cntaminated fish was characterised by using the THQ. THQ<1 means the expsed ppulatin is unlikely t experience sme nncarcingenic adverse effects during the life span. Otherwise, THQ>1 means that there is a chance f nn-carcingenic effects, with an increasing prbability as the value increases. All the metals had THQ (0.032) well belw 1 (Figure 4). Cnsumptin f Thrnback ray frm Sinp shres f the Black Sea can therefre be cncluded that n health risks s far as the heavy metals investigated are cncerned. This is based n the assumptin that the individual btains all their fish supplies frm Sinp shres and that fd prcessing has n hazard effects n the amunts f these metals present in the Thrnback ray. Figure 4. Hazard qutients f Zn, Cu, Pb, Hg and Cd via cnsumptin f R. Clavata There was nly ne study f heavy metal accumulatin in R. clavata frm Sinp peninsula f the Black Sea [9]. The amunts f Cu and Zn in R. clavata were fund between as and mg/kg dry wt., respectively, whereas Pb, Cd and C were nt detected [9]. Bth Zn and Cu levels were higher than thse in ur study. 5. CONCLUSION In cnclusin, the amunts f Zn, Cu, Pb, Hg and Cd in Thrnback ray frm Sinp shres f the Black Sea are within the permissible levels recmmended by Cmmissin Regulatin (2006), TFC (2009) and MAFF (1995). Cnsumptin f Thrnback ray frm the Sinp shres was n health risks t peple. ACKNOWLEDGEMENT The researchers wish t acknwledge the Department f Hydrbilgy, Fisheries Faculty, University f Sinp fr prviding labratry facilities during the study. REFERENCES 1. Bat, L. and Raffaelli, D., (1998). Sediment Txicity Testing: A Biassay Apprach Using The Amphipd Crphium vlutatr and the plychaete Arenicla marina. J. exp. mar. Bil. Ecl, 226:

315 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 5A14PB; pp: Bat, L., (2014). Heavy metal pllutin in the Black Sea. In: Düzgüneş E, Öztürk B, Zengin M. (Eds.). Turkish Fisheries in the Black Sea. Published by Turkish Marine Research Fundatin (TUDAV), Publicatin number:40, ISBN: Istanbul, Turkey, pp: Bat, L. and Özkan, E.Y., (2015). Chapter 13. Heavy Metal Levels in Sediment f the Turkish Black Sea Cast. In: Bikarska I, Raykv V, Niklv N. (Eds.) Prgressive Engineering Practices in Marine Resurce Management. IGI Glbal bk series Advances in Envirnmental Engineering and Green Technlgies (AEEGT) (ISSN: ; eissn: ) USA, pp Bat, L., Özkan, E.Y., and Öztekin H.C., (2015). The Cntaminatin Status f Trace Metals in Sinp Cast f the Black Sea, Turkey. Caspian Jurnal f Envirnmental Sciences (CJES). 13(1): Bat, L., Özkan, E.Y., Büyükışık, H.B., and Öztekin, H.C., (2017). Assessment f Metal Pllutin in Sediments Alng Sinp Peninsula f the Black Sea. Internatinal Jurnal f Marine Science, 7(22): di: /ijms Bat, L. and Arıcı, E., (2018). Chapter 5. Heavy Metal Levels in Fish, Mlluscs, and Crustacea Frm Turkish Seas and Ptential Risk f Human Health. In: Hlban AM, Grumezescu AM. (Eds.) Handbk f Fd Biengineering, Vlume 13, Fd Quality: Balancing Health and Disease. Elsevier, Academic Press, ISBN: , pp: Bat, L., (2017). The Cntaminatin Status f Heavy Metals in Fish frm the Black Sea, Turkey and Ptential Risks t Human Health. In: Sezgin, M., Bat, L., Ürkmez, D., Arıcı, E., Öztürk, B. (Eds.) Black Sea Marine Envirnment: The Turkish Shelf. Turkish Marine Research Fundatin (TUDAV), Publicatin N: 46, ISBN , Istanbul, TURKEY, pp: Frese, R. and Pauly, D., Editrs., (2018). FishBase. Wrld Wide Web electrnic publicatin. ( ). 9. Turk Culha, S., Bat, L., Çulha, M., Efendiğlu, A., Andaç, M., and Batı, B., (2007). Heavy Metal Levels in Sme Fish and Mllusca frm Sinp Peninsula f the suthern Black Sea, Turkey. (XXVIIIe Cngres-Assamblee Pleniere de la CIESM, Istanbul (Turquie), 9-13 April 2007). Rapp. Cmm. Int. Mer Medit. Vl:38, pg: US-EPA, (2001) Risk Assessment Guidance fr Superfund: A prcess fr Cnducting Prbabilistic Risk Assessment , Washingtn DC United States Envirnmental prtectin Agency. EPA 540-R Cmmissin Regulatin (EC), (2006). Setting maximum levels fr certain cntaminants in fdstuffs, N TFC, (2009). Official Gazette f Republic f Turkey. Ntificatins Changes t the Maximum Levels fr Certain Cntaminants In Fdstuffs (in Turkish). (Ntificatin N: 2009/22), Issue: MAFF, (The Ministry f Agriculture, Frestry and Fisheries)(1995). Mnitring and surveillance f nn-radiactive cntaminants in the aquatic envirnment and activities regulating the dispsal wastes at sea, f Directrate f Fisheries research, Lwestft, Aquatic Envirnment Mnitring Reprt, N

316 3 rd Internatinal Science Sympsium Status: Prceeding Bk ISS2018 (September 5-8, 2018) ID : A15PB Levent Bat, Fatih Şahin, Ayşah Öztekin Sinp University, Sinp-Turkey leventbat@gmail.cm; sahinfth@gmail.cm; aysahvisne@gmail.cm POLLUTANT BIOACCUMULATION IN THE WEDGE CLAM FROM İĞNEADA SHORES OF THE BLACK SEA ABSTRACT In this study a bivalve species Dnax trunculus (Linnaeus, 1758) was chsen as bi-indicatr rganism. The purpse f the study is t appraise the amunts f heavy metals in D. trunculus frm Igneada casts f the Black Sea. Heavy metal cncentratins were measured with ICP-MS. Heavy metal amunts in the wedge clam were between and fr Hg, and fr Cd, 0.17 and 0.40 fr Pb, 0.68 and 1.13 fr Cu and fr mg/kg wet wt. Hg and Pb amunts were higher in whle tissues f the wedge clam in winter and autumn than thse in summer and spring. On the ther hand, Cd was lwer in summer than ther seasns. Cu levels were higher in spring and autumn than the ther seasns, whereas Zn levels were high in winter and autumn. Hg, Cd, Pb, Cu and Zn levels in D. trunculus frm Igneada casts f the Black Sea were quite lwer than the allwable limits by Eurpean Cmmunity Regulatin (EU) and Turkish Guidelines (TFC). Keywrds: Heavy Metals, Dnax trunculus, Allwable Limits, İğneada, Black Sea 1. INTRODUCTION The Black Sea receives a variety f hazard cmpunds frm agricultural, mining, livestck and ther anthrpgenic activities via direct dumping frm majr rivers. As a result, water quality f the Black Sea, has been severely damaged by eutrphicatin and pllutin. Nn-essential metals such as mercury, cadmium and lead, amng thers, have taken majr imprtance, since their anthrpgenic cntributin utweighs the ne which is prvided thrugh life span and likewise because they display several harmful prperties thrugh different levels alng the fd chain. Mlluscs have the capability f accumulating heavy metals and thus they are candidate rganisms fr bi-indicatr studies. In many bivalve mlluscs were used in bimnitring rganisms fr heavy metals in cntaminated marine castal ecsystems wing t many suitable characteristics such as their cnvenient size, abundance, ease f handling in the labratry and the ability t accumulate metals. Therefre, it is f great interest t study n metal levels in mlluscs [1]. In the present study the wedge clam Dnax trunculus (Linnaeus, 1758) was chsen as bi-mnitr rganism. The wedge clams were used as a sentinel species in envirnmental assessment [2]. They are living in the sediment and widely distributed alng mderately expsed beaches at depths ranging between 0 and 6m alng the Black Sea and are suspensin feeders as well as ptential bi-accumulatrs [3, 4 and 5]. The wedge clam has high cmmercial imprtance [4 and 5].

317 3 rd Internatinal Science Sympsium (September 05-08, 2018), Pristina-Ksv (ISS2018), 5A15PB; pp: RESEARCH SIGNIFICANCE The aims f this study are t evaluate the levels f Hg, Cd, Pb, Cu and Zn in the wedge clam D. trunculus in intertidal areas n İğneada casts f the Black Sea. 3. MATERIALS AND METHODS All the wedge clam samples were captured seasnally in The lcatin f the sampling areas is given in Figure 1. Sampling cvered areas f the direct r indirect influence f urban releases and turistic and fishing activities, thse lcated near the brder f Rezv, Bulgaria which carries dmestic and agriculture discharges t the Igneada casts f the Black Sea and a lcality nt under the influence f industrial releases. The sampling statin was selected t reflect prgressin f pllutin, eclgical particularity and human activities in the area. Figure 1. Lcatin f İğneada After sampling, specimens were transferred t the labratry fr further analysis. Each individual was prperly cleaned by rinsing with distilled water t remve any debris and ther external adherent. Then they were put int the plastic bags and frzen at 21ºC prir t metal analysis. Heavy metal cncentratins f mineralized samples were measured with ICP-MS (Agilent 7700x). Standard Reference Material (SRM) 2976 (mussel tissue) frm Natinal Institute f Standards and Technlgy (NIST) was used t determine the reliability f the heavy metal analysis. Student t-test and the neway analysis f variance ANOVA were used t determine whether there was a statistically significant difference between whle tissues and seasns r nt. The significance level was set at p= RESULTS AND DISCUSSION There were statistically significant differences between seasns (p<0.05). The results f the current study shwed that the cncentratins f examined metals in whle tissues were fund in the fllwing rder: Hg>Cd>Pb>Cu>Zn. Mean values f heavy metals (µg Hg g -1 ± SD wet wt.) in D. trunculus are presented in Figures 2-6. Heavy 309

ISS2018 PROCEEDING BOOK. 3rd INTERNATIONAL SCIENCE SYMPOSIUM Science Festival: New Horizons in Science

ISS2018 PROCEEDING BOOK. 3rd INTERNATIONAL SCIENCE SYMPOSIUM Science Festival: New Horizons in Science ISS2018 3rd INTERNATIONAL SCIENCE SYMPOSIUM Science Festival: New Hrizns in Science PROCEEDING BOOK ISBN: 978-605-666789-3-6 Editr: NWSA Academic Jurnals YEE Pristine Turkish Culture Center 05-08 September

Detaylı

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ VE YAYIN LİSTESİ

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ VE YAYIN LİSTESİ AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ VE YAYIN LİSTESİ 1. Adı Soyadı : Ali UYUMAZ İletişim Bilgileri Adres : Telefon : (0212) 285 34 15 / 3718 Mail : uyumaz@itu.edu.tr 2. Doğum - Tarihi : 04.02.1952 3. Unvanı : Yrd. Doç.

Detaylı

.vansan.com.tr ww w DALGIÇ MOTORLAR 50/60 HZ SUBMERSIBLE MOTORS

.vansan.com.tr ww w DALGIÇ MOTORLAR 50/60 HZ SUBMERSIBLE MOTORS www.vansan.cm.tr PASLANMAZ ÇELİK DALGIÇ POMPA STAINLESS STEEL SUBMERSIBLE PUMPS HZ m 0 ft 0 0 0 0 VSP 01 VSP 0 VSP 0 VSP 0 VSP 00 VSP 00 VSP 01 VSP 01 VSP 2 10 10 00 00 0 00 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 1 1 1

Detaylı

WEEK 11 CME323 NUMERIC ANALYSIS. Lect. Yasin ORTAKCI.

WEEK 11 CME323 NUMERIC ANALYSIS. Lect. Yasin ORTAKCI. WEEK 11 CME323 NUMERIC ANALYSIS Lect. Yasin ORTAKCI yasinortakci@karabuk.edu.tr 2 INTERPOLATION Introduction A census of the population of the United States is taken every 10 years. The following table

Detaylı

Determining some heavy metal concentrations in water and sediments samples taken from Gediz River. Title Institution / University Year

Determining some heavy metal concentrations in water and sediments samples taken from Gediz River. Title Institution / University Year CV Name: Orkide MİNARECİ Date of Birth: 15.01.1972 Academic Title: Assist. Prof. Dr. Education Programme/Department University Bachelor Master Department of Biology (Fundamental and industrial microbiology)

Detaylı

YARASA VE ÇİFTLİK GÜBRESİNİN BAZI TOPRAK ÖZELLİKLERİ ve BUĞDAY BİTKİSİNİN VERİM PARAMETRELERİ ÜZERİNE ETKİSİ

YARASA VE ÇİFTLİK GÜBRESİNİN BAZI TOPRAK ÖZELLİKLERİ ve BUĞDAY BİTKİSİNİN VERİM PARAMETRELERİ ÜZERİNE ETKİSİ ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ YARASA VE ÇİFTLİK GÜBRESİNİN BAZI TOPRAK ÖZELLİKLERİ ve BUĞDAY BİTKİSİNİN VERİM PARAMETRELERİ ÜZERİNE ETKİSİ TARIMSAL YAPILAR VE SULAMA ANABİLİM

Detaylı

PASLANMAZ ÇELİK DALGIÇ POMPA

PASLANMAZ ÇELİK DALGIÇ POMPA PASLANMAZ ÇELİK DALGIÇ POMPA STAINLESS STEEL SUBMERSIBLE PUMPS HZ m ft 1 VSP VSP 1 VSP VSP VSP VSP VSP 9 VSP 1 VSP 1 VSP 1 1 9 VSP 9 1 1 1 1 1 1 1 l/s Perfrmans Eğrileri Perfrmance Curves Uzun ömür Yüksek

Detaylı

Güneş enerjisi kullanılarak sulama sistemleri için yeni bilgi tabanlı model

Güneş enerjisi kullanılarak sulama sistemleri için yeni bilgi tabanlı model 2016 Güneş enerjisi kullanılarak sulama sistemleri için yeni bilgi tabanlı model İsmet Kandilli 1 Ali Güven 2, Ercüment Karakaş 3, Melih Kuncan 4 1 Kocaeli Üniversitesi, Karamürsel MYO, Elektronik ve Otomasyon

Detaylı

ISSN: Yıl /Year: 2017 Cilt(Sayı)/Vol.(Issue): 1(Özel) Sayfa/Page: Araştırma Makalesi Research Article. Özet.

ISSN: Yıl /Year: 2017 Cilt(Sayı)/Vol.(Issue): 1(Özel) Sayfa/Page: Araştırma Makalesi Research Article. Özet. VII. Bahçe Ürünlerinde Muhafaza ve Pazarlama Sempozyumu, 04-07 Ekim 206 ISSN: 248-0036 Yıl /Year: 207 Cilt(Sayı)/Vol.(Issue): (Özel) Sayfa/Page: 54-60 Araştırma Makalesi Research Article Suleyman Demirel

Detaylı

Arıtma Tesislerinde ED: Equal Distribution ED: Eşit Dağılım. ASaatci

Arıtma Tesislerinde ED: Equal Distribution ED: Eşit Dağılım. ASaatci Arıtma Tesislerinde ED: Equal Distributin ED: Eşit Dağılım ASaatci Kağıthane ÇMH SAT HIZLI KARIŞTIRMA YAVAŞ KARIŞTIRMA ÇÖKELTME FİLTRASYON Kağıthane- Filtreler 20/11/2012 Prf. Dr. A. Saatcş 6 Cumhuriyet

Detaylı

Bilimsel Alan Bazlı URAP Ünivestite Sıralaması ve Küresel Ölçekte Türk Ünivesitelerinin Yeri 5 Ağustos 2014

Bilimsel Alan Bazlı URAP Ünivestite Sıralaması ve Küresel Ölçekte Türk Ünivesitelerinin Yeri 5 Ağustos 2014 Bilimsel Alan Bazlı URAP Ünivestite Sıralaması ve Küresel Ölçekte Türk Ünivesitelerinin Yeri 5 Ağusts 2014 Özellikle küresel pazara yönelik faaliyetlerin karşılaştırmalı değerlendirmelerini anlamlı ve

Detaylı

A NUMERICAL INVESTIGATION OF AIR FLOW IN AN EMPTY CHAMBER WITH PERFORATED DIFFUSER DESIGNED FOR AIR HANDLING UNITS

A NUMERICAL INVESTIGATION OF AIR FLOW IN AN EMPTY CHAMBER WITH PERFORATED DIFFUSER DESIGNED FOR AIR HANDLING UNITS KL MA SANTRALLER N TASARLANAN B R DEL KL D F Z RL BO H CREDEK HAVA AKI ININ SAYISAL OLARAK NCELENMES ahmet.erdogan@inonu.edu.tr, ekrem.tacgun@inonu.edu.tr, suat.canbazoglu@inonu.edu.tr, gokhan.aksoy@inonu.edu.tr,

Detaylı

DEPARTMENT OF ENVIRONMENTAL ENGINEERING MASTER OF SCIENCE PROGRAM IN ENVIRONMENTAL ENGINEERING

DEPARTMENT OF ENVIRONMENTAL ENGINEERING MASTER OF SCIENCE PROGRAM IN ENVIRONMENTAL ENGINEERING DEPARTMENT OF ENVIRONMENTAL ENGINEERING MASTER OF SCIENCE PROGRAM IN ENVIRONMENTAL ENGINEERING The Master of Science program in Environmental Engineering is a joint interdiciplinary program of the Departments

Detaylı

English for Academic Reading & Speaking I İngilizce Akademik Okuma ve Konuşma I. Introduction to Civil Engineering İnşaat Mühendisliğine Giriş

English for Academic Reading & Speaking I İngilizce Akademik Okuma ve Konuşma I. Introduction to Civil Engineering İnşaat Mühendisliğine Giriş T.C. İZMİR KÂTİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK VE MİMARLIK FAKÜLTESİ İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ 2015-16 GÜZ YARIYILI VE SONRASINDA UYGULANACAK LİSANS PROGRAMI (%100 İNGİLİZCE) BİRİNCİ YIL 1. DÖNEM Ön

Detaylı

20. ENSTİTÜLERE GÖRE LİSANSÜSTÜ ÖĞRENCİ SAYILARI NUMBER OF GRADUATE STUDENTS IN THE VARIOUS GRADUATE SCHOOLS

20. ENSTİTÜLERE GÖRE LİSANSÜSTÜ ÖĞRENCİ SAYILARI NUMBER OF GRADUATE STUDENTS IN THE VARIOUS GRADUATE SCHOOLS 124 TÜRKİYE TOPLAMI T 20971 16738 4233 71398 50986 20412 10693 8329 2364 TOTAL FOR TURKEY K 6856 5444 1412 24797 17661 7136 3981 3173 808 E 14115 11294 2821 46601 33325 13276 6712 5156 1556 ÜNİVERSİTELER

Detaylı

Cilt:7 Sayı: 1 Volume:7 Issue:1 ISSN: ISPARTA

Cilt:7 Sayı: 1 Volume:7 Issue:1 ISSN: ISPARTA Cilt:7 Sayı: 1 Volume:7 Issue:1 ISSN: 2146-2119 2 0 1 7 ISPARTA SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ Teknik Bilimler Dergisi Cilt:7 Sayı: 1 Yıl: 2017 SÜLEYMAN DEMİREL UNIVERSITY Journal of Technical Science Volume:7

Detaylı

Ön şart D. Kodu Dersin Adı T U L AKTS MAT101. English for Academic Reading & Speaking I İngilizce Akademik Okuma ve Konuşma I

Ön şart D. Kodu Dersin Adı T U L AKTS MAT101. English for Academic Reading & Speaking I İngilizce Akademik Okuma ve Konuşma I BİRİNCİ YIL 1. DÖNEM T.C. İZMİR KÂTİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK VE MİMARLIK FAKÜLTESİ İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ 2015-16 GÜZ YARIYILI VE SONRASINDA UYGULANACAK LİSANS PROGRAMI (%100 İNGİLİZCE) Ön

Detaylı

MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ MÜFREDATI

MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ MÜFREDATI SINIF-DÖNEM : 1. Sınıf - Güz DERS KODU MATH 101 PHYS 101 CHEM 101 MCE 101 MCE 103 ENG 101 TDL 101 Matematik I Calculus I Z 4 0 6 Fizik I Physics I Z 3 2 6 Genel Kimya General Chemistry Z 3 0 5 Makina Mühendisliğine

Detaylı

Dersin Adı Dersin İngilizce Adi Seçmeli / Zorunlu. Tez Çalışması Thesis Zorunlu Computer Applications in Civil Engineering

Dersin Adı Dersin İngilizce Adi Seçmeli / Zorunlu. Tez Çalışması Thesis Zorunlu Computer Applications in Civil Engineering İnşaat Mühendisliği Tezli Yüksek Lisans Ders Planı Güz Yarıyılı Dersin Kodu Dersin Adı Dersin İngilizce Adi Seçmeli / Zorunlu Saat AKTS 501 Tez Çalışması Thesis Zorunlu 3 60 503 Bilgisayar Uygulamaları

Detaylı

English for Academic Reading & Speaking I İngilizce Akademik Okuma ve Konuşma I. Introduction to Civil Engineering İnşaat Mühendisliğine Giriş

English for Academic Reading & Speaking I İngilizce Akademik Okuma ve Konuşma I. Introduction to Civil Engineering İnşaat Mühendisliğine Giriş T.C. İZMİR KÂTİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK VE MİMARLIK FAKÜLTESİ İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ 2015-16 GÜZ YARIYILI VE SONRASINDA UYGULANACAK LİSANS PROGRAMI (%100 İNGİLİZCE) BİRİNCİ YIL 1. DÖNEM Ön

Detaylı

SOFTWARE ENGINEERS EDUCATION SOFTWARE REQUIREMENTS/ INSPECTION RESEARCH FINANCIAL INFORMATION SYSTEMS DISASTER MANAGEMENT INFORMATION SYSTEMS

SOFTWARE ENGINEERS EDUCATION SOFTWARE REQUIREMENTS/ INSPECTION RESEARCH FINANCIAL INFORMATION SYSTEMS DISASTER MANAGEMENT INFORMATION SYSTEMS SOFTWARE REQUIREMENTS/ INSPECTION SOFTWARE ENGINEERS EDUCATION RESEARCH FINANCIAL INFORMATION SYSTEMS DISASTER MANAGEMENT INFORMATION SYSTEMS SOFTWARE REQUIREMENTS/ INSPECTION Ö. Albayrak, J. C. Carver,

Detaylı

First Stage of an Automated Content-Based Citation Analysis Study: Detection of Citation Sentences

First Stage of an Automated Content-Based Citation Analysis Study: Detection of Citation Sentences First Stage of an Automated Content-Based Citation Analysis Study: Detection of Citation Sentences Zehra Taşkın, Umut Al & Umut Sezen {ztaskin, umutal, u.sezen}@hacettepe.edu.tr - 1 Plan Need for content-based

Detaylı

BİL 354 Veritabanı Sistemleri. Entity-Relationship Model

BİL 354 Veritabanı Sistemleri. Entity-Relationship Model BİL 354 Veritabanı Sistemleri Entity-Relatinship Mdel Ürün-Bileşen Veri Tabanı Bir elektrnik firması Ürettiği ürünler Kullandığı bileşenler Her ürün için hangi bileşenlerin, hangi müktarda kullanıldığını

Detaylı

Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl

Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ ÖZGEÇMİŞ Adı Soyadı: Orkide MİNARECİ Ünvanı: Yrd.Doç.Dr. Öğrenim Durumu Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Lisans Biyoloji Bölümü (Temel ve Ege Üniversitesi Fen Fakültesi 1992

Detaylı

A. EĞİTİM B. DERS TECRÜBESİ B1. DERS VERME

A. EĞİTİM B. DERS TECRÜBESİ B1. DERS VERME ÖZGEÇMİŞ Yrd. Dç. Dr. Gökşen ÇAPAR Ankara Üniversitesi Su Yönetimi Enstitüsü Gölbaşı 50. Yıl Yerleşkesi K Blk Zemin Kat Bahçelievler Mahallesi 06830 Gölbaşı Ankara Tel: (312) 600 0100/1544, 0 533 415 6193

Detaylı

(1971-1985) ARASI KONUSUNU TÜRK TARİHİNDEN ALAN TİYATROLAR

(1971-1985) ARASI KONUSUNU TÜRK TARİHİNDEN ALAN TİYATROLAR ANABİLİM DALI ADI SOYADI DANIŞMANI TARİHİ :TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI : Yasemin YABUZ : Yrd. Doç. Dr. Abdullah ŞENGÜL : 16.06.2003 (1971-1985) ARASI KONUSUNU TÜRK TARİHİNDEN ALAN TİYATROLAR Kökeni Antik Yunan

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl 1. Adı Syadı: Kamil Umut Gökçe 2. Dğum Tarihi: 15.06.1976 3. Unvanı: Dktr Mühendis 4. Öğrenim Durumu: Dktra ÖZGEÇMİŞ Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Mühendislik Fakültesi / Pamukkale Üniversitesi 1998

Detaylı

10" PASLANMAZ POMPA 10" SS PUMP

10 PASLANMAZ POMPA 10 SS PUMP 10" PASLANMAZ POMPA 10" SS 6 6 8 10 55 SS 10108 KOMPLE PASLANMAZ POMPA FABRICATED STAINLESS STEEL 60 Hz 60 Hz seçim aralığı: Q= 92 m / sa - 156 m / sa Standart Klepe Çıkışı : NPT - Rp 6 Fan tipi: Semiaksiyel

Detaylı

1. YARIYIL 2. YARIYIL. No Ders Kodu Ders Adı T U Kredi ECTS No Ders Kodu Ders Adı T U Kredi ECTS Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi I

1. YARIYIL 2. YARIYIL. No Ders Kodu Ders Adı T U Kredi ECTS No Ders Kodu Ders Adı T U Kredi ECTS Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi I Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği (İngilizce) - 2015 Genel Toplam Ortalama Yarıyıl Ders = [57 / 8 = 7,12] + 3 = 10 T = 134 U = 46 Toplam Saat = 180 Kredi = 260 ECTS = 260 Atatürk İlkeleri ve Atatürk

Detaylı

T.C. NECMETTĠN ERBAKAN ÜNĠVERSĠTESĠ MÜHENDĠSLĠK VE MĠMARLIK FAKÜLTESĠ, ÇEVRE MÜHENDĠSLĠĞĠ BÖLÜMÜ, AKADEMĠK YILI ÖĞRETĠM PLANI / T.

T.C. NECMETTĠN ERBAKAN ÜNĠVERSĠTESĠ MÜHENDĠSLĠK VE MĠMARLIK FAKÜLTESĠ, ÇEVRE MÜHENDĠSLĠĞĠ BÖLÜMÜ, AKADEMĠK YILI ÖĞRETĠM PLANI / T. T.C. NECMETTĠN ERBAKAN ÜNĠVERSĠTESĠ MÜHENDĠSLĠK VE MĠMARLIK FAKÜLTESĠ, ÇEVRE MÜHENDĠSLĠĞĠ BÖLÜMÜ, 2017-2018 AKADEMĠK YILI ÖĞRETĠM PLANI / T.C. NECMETTIN ERBAKAN UNIVERSITY ENGINEERING AND ARCHITECTURE

Detaylı

Unlike analytical solutions, numerical methods have an error range. In addition to this

Unlike analytical solutions, numerical methods have an error range. In addition to this ERROR Unlike analytical solutions, numerical methods have an error range. In addition to this input data may have errors. There are 5 basis source of error: The Source of Error 1. Measuring Errors Data

Detaylı

KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ Ford Otosan İhsaniye Otomotiv MYO

KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ Ford Otosan İhsaniye Otomotiv MYO KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ Ford Otosan İhsaniye Otomotiv MYO Yüzey İşlemleri Ar-Ge Laboratuarı Yıllık Rapor/ 2014 2 Ġçindekiler Giriş Alt Yapı Çalışmaları Çalışma Grupları Yürütülen/Tamamlanan Projeler Yürütülen/

Detaylı

AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ ÇEVRE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ÇEV181 TEKNİK İNGİLİZCE I

AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ ÇEVRE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ÇEV181 TEKNİK İNGİLİZCE I AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ ÇEVRE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ÇEV181 TEKNİK İNGİLİZCE I Dr. Öğr. Üyesi Firdes YENİLMEZ KTS Kredisi 3 (Kurumsal Saat: 2 Uygulama Saat: 1) Ders Programı Pazartesi 09:30-12:20

Detaylı

PACKAGE STITCHING SYSTEMS KOLİ DİKİŞ SİSTEMLERİ. MAKİNA SAN.TİC.LTD.ŞTİ KOLİ DİKİŞ MAKİNALARI ve DİKİŞ TELİ İMALATI GÜVENİLİR ÜRETİMDE DOĞRU TERCİH

PACKAGE STITCHING SYSTEMS KOLİ DİKİŞ SİSTEMLERİ. MAKİNA SAN.TİC.LTD.ŞTİ KOLİ DİKİŞ MAKİNALARI ve DİKİŞ TELİ İMALATI GÜVENİLİR ÜRETİMDE DOĞRU TERCİH MAKİNA SAN.TİC.LTD.ŞTİ KOLİ DİKİŞ MAKİNALARI ve DİKİŞ TELİ İMALATI GÜVENİLİR ÜRETİMDE DOĞRU TERCİH RIGHT CHOICE IN SAFE PRODUCTION PACKAGE STITCHING SYSTEMS Esas Olan Bize Olan Güveniniz What is Essential

Detaylı

2014 MÜFREDATI MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ / ÇEVRE MÜHENDİSLİĞİ EĞİTİM PLANI

2014 MÜFREDATI MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ / ÇEVRE MÜHENDİSLİĞİ EĞİTİM PLANI 204 MÜFREDATI MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ / ÇEVRE MÜHENDİSLİĞİ EĞİTİM PLANI SINIF: DÖNEM: GÜZ AİİT 0 ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ-I PRINCIPLES OF ATATURK AND REVOLUTIONARY HISTORY-I ÇM 0 MATEMATİK-I MATHEMATICS-I

Detaylı

Teknik Özellikler Technical specificatins Difüzör Diffuser Çark Impeller Pmpa mili Pump shaft Kaplin Cupling Süzgeç Strainer Paslanmaz çelik (AISI 04L) Stainless steel (AISI 04L) Paslanmaz çelik (AISI

Detaylı

Darbeli Kırıcılar Impact Crushers

Darbeli Kırıcılar Impact Crushers Darbeli Kırıcılar Impact Crushers TK15-TK16 Serisi Darbeli Kırıcılar TK15-TK16 Series Impact Crushers TK15 ve TK16 darbeli kırıcılar, tesiste sekonder veya tersiyer olarak kullanılabilir özellikte kırıcılardır.

Detaylı

GEO-Treat 2000 Series / Serisi. GEO-Treat 1000 Series / Serisi RESERVOIR TEMPERATURE HIGHER THAN 180 C RESERVOIR TEMPERATURE BETWEEN 120 C C

GEO-Treat 2000 Series / Serisi. GEO-Treat 1000 Series / Serisi RESERVOIR TEMPERATURE HIGHER THAN 180 C RESERVOIR TEMPERATURE BETWEEN 120 C C 1000 Series / Serisi RESERVOIR TEMPERATURE HIGHER THAN 180 C Scale inhibitors showing high performance even at low dosages which are designed for wells with reservoir temperatures higher than 180 C and

Detaylı

ÇEVRESEL TEST HİZMETLERİ 2.ENVIRONMENTAL TESTS

ÇEVRESEL TEST HİZMETLERİ 2.ENVIRONMENTAL TESTS ÇEVRESEL TEST HİZMETLERİ 2.ENVIRONMENTAL TESTS Çevresel testler askeri ve sivil amaçlı kullanılan alt sistem ve sistemlerin ömür devirleri boyunca karşı karşıya kalabilecekleri doğal çevre şartlarına dirençlerini

Detaylı

TÜRKÇE ÖRNEK-1 KARAALİ KÖYÜ NÜN MONOGRAFYASI ÖZET

TÜRKÇE ÖRNEK-1 KARAALİ KÖYÜ NÜN MONOGRAFYASI ÖZET TÜRKÇE ÖRNEK-1 KARAALİ KÖYÜ NÜN MONOGRAFYASI ÖZET Bu çalışmada, Karaali Köyü nün fiziki, beşeri, ekonomik coğrafya özellikleri ve coğrafi yapısının orada yaşayan insanlarla olan etkileşimi incelenmiştir.

Detaylı

24kV,630A Outdoor Switch Disconnector with Arc Quenching Chamber (ELBI) IEC IEC IEC 60129

24kV,630A Outdoor Switch Disconnector with Arc Quenching Chamber (ELBI) IEC IEC IEC 60129 24kV,630 Outdoor Switch Disconnector with rc Quenching Chamber (ELBI) IEC265-1 IEC 694 IEC 129 Type ELBI-HN (24kV,630,normal) Closed view Open view Type ELBI-HS (24kV,630,with fuse base) Closed view Open

Detaylı

SITE INDEX TABLES FOR MIXED STANDS OF SCOTS PINE

SITE INDEX TABLES FOR MIXED STANDS OF SCOTS PINE Yıl: 7 Cilt:9 Sayı: SITE INDEX TABLES FOR MIXED STANDS OF SCOTS PINE (Pinus sylvestris L.), ULUDAG FIR (Abies brnmülleriana Matff.) AND BEECH (Fagus rientalis Lipsky.) IN ZONGULDAK FOREST DISTRICT ABSTRACT

Detaylı

Experiences with Self Consumption Projects

Experiences with Self Consumption Projects Experiences with Self Consumption Projects Özgür SARPDAĞ Business Development Manager 9 th of April, Wednesday Solarpraxis PV Power Plants Turkey New Energy Renewable Energy Index 1. ELSE Enerji References

Detaylı

Ders Kodu Ders Adı İngilizce Ders Adı TE PR KR AKTS Ders Kodu Ders Adı İngilizce Ders Adı TE PR KR AKTS

Ders Kodu Ders Adı İngilizce Ders Adı TE PR KR AKTS Ders Kodu Ders Adı İngilizce Ders Adı TE PR KR AKTS FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ ABD YÜKSEK LİSANS ANABİLİM DALI KODU : 81109 01.Yarıyıl Dersleri Ders Kodu INS735* 02.Yarıyıl Dersleri Ders Adı İngilizce Ders Adı TE PR KR AKTS Ders Kodu Ders

Detaylı

AKTS/ ECTS KREDĠ/ CREDITS

AKTS/ ECTS KREDĠ/ CREDITS T.C. NECMETTĠN ERBAKAN ÜNĠVERSĠTESĠ MÜHENDĠSLĠK VE MĠMARLIK FAKÜLTESĠ, ÇEVRE MÜHENDĠSLĠĞĠ BÖLÜMÜ, 2018-2019 AKADEMĠK YILI ÖĞRETĠM PLANI / T.C. NECMETTIN ERBAKAN UNIVERSITY ENGINEERING AND ARCHITECTURE

Detaylı

Privatization of Water Distribution and Sewerages Systems in Istanbul Assoc. Prof. Dr. Eyup DEBIK Menekse Koral Isik

Privatization of Water Distribution and Sewerages Systems in Istanbul Assoc. Prof. Dr. Eyup DEBIK Menekse Koral Isik Privatization of Water Distribution and Sewerages Systems in Istanbul Assoc. Prof. Dr. Eyup DEBIK Menekse Koral Isik Yildiz Technical University, Environmental Engineering Dept., Istanbul-Turkey Aim and

Detaylı

GEO-Treat 2000 Series / Serisi. GEO-Treat 1000 Series / Serisi RESERVOIR TEMPERATURE HIGHER THAN 180 C RESERVOIR TEMPERATURE BETWEEN 120 C C

GEO-Treat 2000 Series / Serisi. GEO-Treat 1000 Series / Serisi RESERVOIR TEMPERATURE HIGHER THAN 180 C RESERVOIR TEMPERATURE BETWEEN 120 C C 1000 Series / Serisi RESERVOIR TEMPERATURE HIGHER THAN 180 C Scale inhibitors showing high performance even at low dosages which are designed for wells with reservoir temperatures higher than 180 C and

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl. Makine Dinamiği A.B.D. Ferrara Üniversitesi / İtalya 2012

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl. Makine Dinamiği A.B.D. Ferrara Üniversitesi / İtalya 2012 ÖZGEÇMİŞ 1. Adı Soyadı: Salih Seçkin Erol e-mail: sserol@kilis.edu.tr 2. Doğum Tarihi: 1976 3. Unvanı: Makine Mühendisliği Bilim Doktoru 4. Yabancı Dil: İngilizce (KPDS: 86,25 2012 İlkbahar) ; (IELTS-Akademik:

Detaylı

YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ ENDÜSTRİ VE SİSTEM MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ARASINDA ÇİFT ANADAL ANLAŞMASI

YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ ENDÜSTRİ VE SİSTEM MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ARASINDA ÇİFT ANADAL ANLAŞMASI ANLAŞMA TARİHİ : YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ ENDÜSTRİ VE SİSTEM MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ & İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ARASINDA ÇİFT ANADAL ANLAŞMASI ENDÜSTRİ VE SİSTEM MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ/MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ MEZUNİYET

Detaylı

YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ

YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ ANLAŞMA TARİHİ : YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ VE BÖLÜMLERİ ARASINDA ÇİFT ANADAL ANLAŞMASI BÖLÜMÜ MEZUNİYET KREDİSİ : 140 BÖLÜMÜ MEZUNİYET KREDİSİ : 141 İKİ BÖLÜMÜN MÜFREDATINDA YER ALAN

Detaylı

BOĞAZİÇİ UNIVERSITY KANDİLLİ OBSERVATORY and EARTHQUAKE RESEARCH INSTITUTE GEOMAGNETISM LABORATORY

BOĞAZİÇİ UNIVERSITY KANDİLLİ OBSERVATORY and EARTHQUAKE RESEARCH INSTITUTE GEOMAGNETISM LABORATORY Monthly Magnetic Bulletin May 2015 BOĞAZİÇİ UNIVERSITY KANDİLLİ OBSERVATORY and EARTHQUAKE RESEARCH INSTITUTE GEOMAGNETISM LABORATORY http://www.koeri.boun.edu.tr/jeomanyetizma/ Magnetic Results from İznik

Detaylı

İŞLETMELERDE KURUMSAL İMAJ VE OLUŞUMUNDAKİ ANA ETKENLER

İŞLETMELERDE KURUMSAL İMAJ VE OLUŞUMUNDAKİ ANA ETKENLER ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ HALKLA İLİŞKİLER VE TANITIM ANA BİLİM DALI İŞLETMELERDE KURUMSAL İMAJ VE OLUŞUMUNDAKİ ANA ETKENLER BİR ÖRNEK OLAY İNCELEMESİ: SHERATON ANKARA HOTEL & TOWERS

Detaylı

Murat Nehri (Elazığ) nin Bazı Fizikokimyasal Parametreler Açısından Su Kalitesinin Belirlenmesi

Murat Nehri (Elazığ) nin Bazı Fizikokimyasal Parametreler Açısından Su Kalitesinin Belirlenmesi October26-28, 216, Malatya Murat Nehri (Elazığ) nin Bazı Fizikokimyasal Parametreler Açısından Su Kalitesinin Belirlenmesi ÖZET Murat Topal DSİ Genel Müdürlüğü, DSİ 9. Bölge Müdürlüğü, Elazığ, murattopal@dsi.gov.tr

Detaylı

TABLO-1 Tercih Edilebilecek Mühendislik Programları

TABLO-1 Tercih Edilebilecek Mühendislik Programları ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ (BOLU) 100110415 Elektrik-Elektronik Mühendisliği 10 3162 100110399 Makine Mühendisliği 9 3252 AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ (AFYONKARAHİSAR) 100410245 Malzeme Bilimi ve Mühendisliği

Detaylı

Yüz Tanımaya Dayalı Uygulamalar. (Özet)

Yüz Tanımaya Dayalı Uygulamalar. (Özet) 4 Yüz Tanımaya Dayalı Uygulamalar (Özet) Günümüzde, teknolojinin gelişmesi ile yüz tanımaya dayalı bir çok yöntem artık uygulama alanı bulabilmekte ve gittikçe de önem kazanmaktadır. Bir çok farklı uygulama

Detaylı

TABLO-1 Tercih Edilebilecek Mühendislik Programları ÖZEL KOŞUL VE AÇIKLAMALAR

TABLO-1 Tercih Edilebilecek Mühendislik Programları ÖZEL KOŞUL VE AÇIKLAMALAR ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ (BOLU) 100110415 Elektrik-Elektronik Mühendisliği 13 3162 100110399 Makine Mühendisliği 13 3252 AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ (AFYONKARAHİSAR) 100410245 Malzeme Bilimi ve

Detaylı

WATER AND IRRIGATION SECTOR IN TURKEY

WATER AND IRRIGATION SECTOR IN TURKEY WATER AND IRRIGATION SECTOR IN TURKEY ZARAGOZA, 7th March 2017 FATMA KAYHAN COMMERCIAL COUNSELOR Oficina Comercial de la Embajada de Turquía en Madrid Embassy of the Republic of Turkey-Commercial Office

Detaylı

2014 - Teknik Öğretmenler İçin Mühendislik Tamamlama Programları Yerleştirme Sonuçlarına Göre En Küçük ve En Büyük Puanlar

2014 - Teknik Öğretmenler İçin Mühendislik Tamamlama Programları Yerleştirme Sonuçlarına Göre En Küçük ve En Büyük Puanlar 100110399 ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ (BOLU) / Mühendislik-Mimarlık Fakültesi / Makine Mühendisliği 13 0 58,33333 76,66667 100110415 ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ (BOLU) / Mühendislik-Mimarlık Fakültesi

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ. Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü 80000 Osmaniye/Türkiye Telefon : 03288251818/3688 Faks : 03288251866

ÖZGEÇMİŞ. Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü 80000 Osmaniye/Türkiye Telefon : 03288251818/3688 Faks : 03288251866 Doç. Dr. ÖNDER KAŞKA Doğum Yılı: 1975 Yazışma Adresi : ÖZGEÇMİŞ Makine Mühendisliği Bölümü 80000 Osmaniye/ Telefon : 03288251818/3688 Faks : 03288251866 e-posta : EĞİTİM BİLGİLERİ onderkaska@osmaniye.edu.tr

Detaylı

Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Hidrodinamik, Gemi Model İstanbul Teknik Üniversitesi 1997-2001

Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Hidrodinamik, Gemi Model İstanbul Teknik Üniversitesi 1997-2001 ÖZGEÇMİŞ ve YAYIN LİSTESİ 1. Adı Soyadı : Serhan GÖKÇAY 2. Doğum Tarihi : 23.05.1979 3. Unvanı : Yrd. Doç. Dr. 4. Öğrenim Durumu: Derece Alan Üniversite Yıl Hidrodinamik, Gemi Model İstanbul Teknik Üniversitesi

Detaylı

T.C. İZMİR KÂTİP ÇELEBİ UNIVERSITY FACULTY OF ENGINEERING AND ARCHITECTURE DEPARTMENT OF CIVIL ENGINEERING. Course Name T P L ECTS

T.C. İZMİR KÂTİP ÇELEBİ UNIVERSITY FACULTY OF ENGINEERING AND ARCHITECTURE DEPARTMENT OF CIVIL ENGINEERING. Course Name T P L ECTS FIRST YEAR 1st semesr T.C. İZMİR KÂTİP ÇELEBİ UNIVERSITY FACULTY OF ENGINEERING AND ARCHITECTURE DEPARTMENT OF CIVIL ENGINEERING MAT101 Calculus I Mamatik I PHY101 Physics I Fizik I 3 0 2 7 CHE101 Chemistry

Detaylı

TABLO-1 Tercih Edilebilecek Mühendislik Programları

TABLO-1 Tercih Edilebilecek Mühendislik Programları ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ (BOLU) 100110415 Elektrik-Elektronik Mühendisliği 9 3162 100110399 Makine Mühendisliği 6 3252 AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ (AFYONKARAHİSAR) 100410633 Elektrik Mühendisliği

Detaylı

CURRICULUM VITAE. : ckaraca@mku.edu.tr : Mustafa Kemal University, Faculty of Agriculture, Dept. of Biosystems Engineering.

CURRICULUM VITAE. : ckaraca@mku.edu.tr : Mustafa Kemal University, Faculty of Agriculture, Dept. of Biosystems Engineering. CURRICULUM VITAE 1. GENERAL Name and Surname Title Birth Date and Place E-Mail Address : Cengiz KARACA : Assistant. Prof. Dr. : 1974- Dinar/AFYON : ckaraca@mku.edu.tr : Mustafa Kemal University, Faculty

Detaylı

a trademark of ALISTONE www.compostone.com.tr

a trademark of ALISTONE www.compostone.com.tr ALISTONE OUR COMPANY Our Company ALISTONE Marble Company has founded by Mr. Ali and Mehmet Başarır in 2005 with a long business life experience started with turning machine manufacturing and respectively

Detaylı

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI DERS PLANLARI

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI DERS PLANLARI TEZ AŞAMASI DERS AŞAMASI 2015-2016 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI DERS PLANLARI EK: 1/7 ANABİLİM DALI BİLİM DALI / PROGRAMI / Yüksek Lisans Programı I. YARIYIL / GÜZ II. YARIYIL / BAHAR Kodu Dersin Adı Türü T U L

Detaylı

T.C. NEVŞEHİR HACI BEKTAŞ VELİ ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK MİMARLIK FAKÜLTESİ ÇEVRE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM PLANI I. YIL

T.C. NEVŞEHİR HACI BEKTAŞ VELİ ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK MİMARLIK FAKÜLTESİ ÇEVRE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM PLANI I. YIL I. YIL I II FİZ-101 Z FİZİK PHYSICS (3+0)-3 4 KİM-101 Z KİMYA I CHEMISTRY I (2+2)-3 5 MAT-101 Z MATEMATİK I MATHEMATICS I (3+0)-3 4 CM-101 Z ÇEVRE MÜHENDİSLİĞİNE GİRİŞ INTRODUCTION TO ENVIRONMENTAL ENGINEERING

Detaylı

Numune Kodu ve parti no

Numune Kodu ve parti no Numune Kodu ve parti no Numune tipi Kimin tarafından üretildiği Numune formu ve şekli Sertifikalandıran Kurum Konsantrasyonlar Elde edilen konsantrasyon değerleri Ortalama Standart Sapmalar % 95 Karbon

Detaylı

1. YARIYIL / SEMESTER 1

1. YARIYIL / SEMESTER 1 T.C. NECMETTİN ERBAKAN ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK VE MİMARLIK FAKÜLTESİ, İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ, 2017-2018 AKADEMİK YILI ÖĞRETİM PLANI / T.C. NECMETTIN ERBAKAN UNIVERSITY ENGINEERING AND ARCHITECTURE

Detaylı

TABLO-1 Tercih Edilebilecek Mühendislik Programları PROGRAM KODU PROGRAM ADI KONTENJAN ÖZEL KOŞUL VE AÇIKLAMALAR

TABLO-1 Tercih Edilebilecek Mühendislik Programları PROGRAM KODU PROGRAM ADI KONTENJAN ÖZEL KOŞUL VE AÇIKLAMALAR TABLO-1 Tercih Edilebilecek Mühendislik Programları PROGRAM KODU PROGRAM ADI KONTENJAN ÖZEL KOŞUL VE AÇIKLAMALAR LİSANS ALAN KODU ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ (BOLU) 100110415 Elektrik-Elektronik Mühendisliği

Detaylı

English for Academic Reading & Speaking I İngilizce Akademik Okuma ve Konuşma I. Introduction to Civil Engineering İnşaat Mühendisliğine Giriş

English for Academic Reading & Speaking I İngilizce Akademik Okuma ve Konuşma I. Introduction to Civil Engineering İnşaat Mühendisliğine Giriş T.C. İZMİR KÂTİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK VE MİMARLIK FAKÜLTESİ İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ 2015-16 GÜZ YARIYILI VE SONRASINDA UYGULANACAK LİSANS PROGRAMI (%100 İNGİLİZCE) BİRİNCİ YIL 1. DÖNEM Ön

Detaylı

T.C. ERCİYES ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ (Y.L.) PROGRAMI EĞİTİM ÖĞRETİM YILI DERS KATALOĞU

T.C. ERCİYES ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ (Y.L.) PROGRAMI EĞİTİM ÖĞRETİM YILI DERS KATALOĞU T.C. ERCİYES ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ (Y.L.) PROGRAMI -5 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI DERS KATALOĞU Ders Kodu Bim Kodu Ders Adı Türkçe Ders Adı İngilizce Dersin Dönemi T Snf Açıl.Dönem

Detaylı

MÜHENDİSLİK-MİMARLIK FAKÜLTESİ ÇEVRE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ I. YIL

MÜHENDİSLİK-MİMARLIK FAKÜLTESİ ÇEVRE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ I. YIL I. YIL I II (ECTS) Fİ-101 FİİK PHYSICS (3+0)-3 4 KİM-101 KİMYA I CHEMISTRY I (2+2)-3 5 MAT-101 MATEMATİK I MATHEMATICS II (3+0)-3 4 CM-101 ÇEVRE MÜHENDİSLİĞİNE GİRİŞ INTRODUCTION TO ENVIRONMENTAL ENGINEERING

Detaylı

2012 ÖSYS TAVAN VE TABAN PUANLARI

2012 ÖSYS TAVAN VE TABAN PUANLARI ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ(BOLU) İlköğretim Matematik Öğretmenliği MF-1 62 62 382,96 457,21 259,14 305,59 ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ(BOLU) Matematik (İngilizce) MF-1 72 72 279,93 372,86 ABANT

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ. Görev Dönemi Ünvan Üniversite Bölüm. Endüstri Mühendisliği Halen. Eindhoven Teknik. MEF Üniversitesi,

ÖZGEÇMİŞ. Görev Dönemi Ünvan Üniversite Bölüm. Endüstri Mühendisliği Halen. Eindhoven Teknik. MEF Üniversitesi, ÖZGEÇMİŞ 1. Adı Syadı : Duygu Taş 2. Dğum Tarihi : 3. Unvanı : Yrd. Dç. Dr. 4. Öğrenim Durumu : Dktra Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Makine Mühendisliği Bğaziçi Üniversitesi 2006 Y. Lisans Sabancı Üniversitesi

Detaylı

STAJ RAPORU INTERNSHIP REPORT

STAJ RAPORU INTERNSHIP REPORT DEPARTMENT f CIVIL ENGINEERING STAJ RAPORU INTERNSHIP REPORT ÖĞRENCİNİN STUDENT S ADI SOYADI : NAME, SURNAME ÖĞRENCİ NUMARASI : STUDENT ID ÖĞRENİM YILI : TRAINING YEAR STAJ TİPİ: TYPE OF TRAINING PROJENİN

Detaylı

Ö Z G E Ç M İ Ş. 1. Adı Soyadı: Mustafa GÖÇKEN. 2. Doğum Tarihi: 12 Haziran 1976. 3. Unvanı: Yrd. Doç. Dr. 4. Öğrenim Durumu: Ph.D.

Ö Z G E Ç M İ Ş. 1. Adı Soyadı: Mustafa GÖÇKEN. 2. Doğum Tarihi: 12 Haziran 1976. 3. Unvanı: Yrd. Doç. Dr. 4. Öğrenim Durumu: Ph.D. Ö Z G E Ç M İ Ş 1. Adı Soyadı: Mustafa GÖÇKEN 2. Doğum Tarihi: 12 Haziran 1976 3. Unvanı: Yrd. Doç. Dr. 4. Öğrenim Durumu: Ph.D. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Endüstri Mühendisliği Çukurova Üniversitesi

Detaylı

H48.33b FILTER DRIER SHELLS KARTUŞ KOVANLARI. H48.33b.54.1

H48.33b FILTER DRIER SHELLS KARTUŞ KOVANLARI. H48.33b.54.1 H48.33b H48.33b.54.1 Introduction Filter drier shells are important equipments for refrigeration and air conditioning systems. They are designed to be used in the suction line and liquid line. Filter drier

Detaylı

Yaz okulunda (2014 3) açılacak olan 2360120 (Calculus of Fun. of Sev. Var.) dersine kayıtlar aşağıdaki kurallara göre yapılacaktır:

Yaz okulunda (2014 3) açılacak olan 2360120 (Calculus of Fun. of Sev. Var.) dersine kayıtlar aşağıdaki kurallara göre yapılacaktır: Yaz okulunda (2014 3) açılacak olan 2360120 (Calculus of Fun. of Sev. Var.) dersine kayıtlar aşağıdaki kurallara göre yapılacaktır: Her bir sınıf kontenjanı YALNIZCA aşağıdaki koşullara uyan öğrenciler

Detaylı

EĞİTİM VE ARAŞTIRMA YAPILARI EDUCATION AND RESEARCH CENTERS. Üniversite Yerleşkeleri Ar-Ge Yapıları ve Enstitüler Okullar

EĞİTİM VE ARAŞTIRMA YAPILARI EDUCATION AND RESEARCH CENTERS. Üniversite Yerleşkeleri Ar-Ge Yapıları ve Enstitüler Okullar Üniversite leşkeleri Ar-Ge Yapıları ve Enstitüler Okullar EĞİTİM VE ARAŞTIRMA YAPILARI EDUCATION AND RESEARCH CENTERS University Campuses Research Institutes Schools 47 EĞİTİM ve ARAŞTIRMA YAPILARI REFERANS

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl ÖZGEÇMİŞ Adı Soyadı : Hasan Karakul Doğum Tarihi : 04.05.1980 Unvanı : Yrd.Doç.Dr Öğrenim Durumu : Doktora (Üniversite) Çalıştığı Kurum :İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Derece Alan Üniversite Yıl Lisans

Detaylı

1. YARIYIL / SEMESTER 1 KREDİ / CREDIT S AKTS / ECTS T+U / T+A

1. YARIYIL / SEMESTER 1 KREDİ / CREDIT S AKTS / ECTS T+U / T+A T.C. NECMETTİN ERBAKAN ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK VE MİMARLIK FAKÜLTESİ, MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ, 2018-2019 AKADEMİK YILI ÖĞRETİM PLANI / T.C. NECMETTIN ERBAKAN UNIVERSITY ENGINEERING AND ARCHITECTURE

Detaylı

1. YARIYIL / SEMESTER 1

1. YARIYIL / SEMESTER 1 T.C. NECMETTİN ERBAKAN ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK VE MİMARLIK FAKÜLTESİ, MEKATRONİK MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ, 2017-2018 AKADEMİK YILI ÖĞRETİM PLANI T.C. NECMETTIN ERBAKAN UNIVERSITY ENGINEERING AND ARCHITECTURE

Detaylı

DOĞA BİLİMLERİ MİMARLIK VE MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ MAKİNE MÜHENDSİLİĞİ ÖĞRETİM PLANI 1. YARIYIL 2. YARIYIL

DOĞA BİLİMLERİ MİMARLIK VE MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ MAKİNE MÜHENDSİLİĞİ ÖĞRETİM PLANI 1. YARIYIL 2. YARIYIL DOĞA BİLİMLERİ MİMARLIK VE MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ MAKİNE MÜHENDSİLİĞİ ÖĞRETİM PLANI 1. YARIYIL Adı AİT101 ENG101 FZK101 MAT101 MECH101 MECH103 TUD101 Atatürk İlkeleri ve İnkilap Tarihi I English I Fizik

Detaylı

YTÜ İnşaat Müh. Bölümü Dersler BOĞAZİÇİ ÜNİ. ODTÜ Kodu Adı Adı Kodu Adı Kodu. Environmental Eng. CE 421

YTÜ İnşaat Müh. Bölümü Dersler BOĞAZİÇİ ÜNİ. ODTÜ Kodu Adı Adı Kodu Adı Kodu. Environmental Eng. CE 421 YTÜ İnşaat Müh. Bölümü Dersler BOĞAZİÇİ ÜNİ. ODTÜ INS1122 Mühendislik Jeolojisi Earth Sciences CE331 Geology for Civil Engineers GEOE104 INS1322 Statik Statics CE243 Engineering Mechanics I CE221 INS1911

Detaylı

PRELIMINARY REPORT. 19/09/2012 KAHRAMANMARAŞ PAZARCIK EARTHQUAKE (SOUTHEAST TURKEY) Ml=5.1.

PRELIMINARY REPORT. 19/09/2012 KAHRAMANMARAŞ PAZARCIK EARTHQUAKE (SOUTHEAST TURKEY) Ml=5.1. PRELIMINARY REPORT 19/09/2012 KAHRAMANMARAŞ PAZARCIK EARTHQUAKE (SOUTHEAST TURKEY) Ml=5.1 www.deprem.gov.tr www.afad.gov.tr REPUBLIC OF TUKEY MANAGEMENT PRESIDENCY An earthquake with magnitude Ml=5.1 occurred

Detaylı

Arch Dams. Prof. Dr. Recep YURTAL (Ç.Ü.) Translated from the slides of. by his kind courtesy. ercan kahya

Arch Dams. Prof. Dr. Recep YURTAL (Ç.Ü.) Translated from the slides of. by his kind courtesy. ercan kahya Arch Dams Translated from the slides of Prof. Dr. (Ç.Ü.) by his kind courtesy ercan kahya Ç.Ü. İnş.Müh.Böl. Arch Dams Curved in plan and carry most of the water thrust horizontally to the side abutments

Detaylı

THE DESIGN AND USE OF CONTINUOUS GNSS REFERENCE NETWORKS. by Özgür Avcı B.S., Istanbul Technical University, 2003

THE DESIGN AND USE OF CONTINUOUS GNSS REFERENCE NETWORKS. by Özgür Avcı B.S., Istanbul Technical University, 2003 THE DESIGN AND USE OF CONTINUOUS GNSS REFERENCE NETWORKS by Özgür Avcı B.S., Istanbul Technical University, 2003 Submitted to the Kandilli Observatory and Earthquake Research Institute in partial fulfillment

Detaylı

Dersin Kodu Dersin Adı Dersin Türü Yıl Yarıyıl AKTS 507004092007 MAKİNA PROJESİ II Zorunlu 4 7 4

Dersin Kodu Dersin Adı Dersin Türü Yıl Yarıyıl AKTS 507004092007 MAKİNA PROJESİ II Zorunlu 4 7 4 Ders Öğretim Planı Dersin Kodu Dersin Adı Dersin Türü Yıl Yarıyıl AKTS 507004092007 MAKİNA PROJESİ II Zorunlu 4 7 4 Dersin Seviyesi Lisans Dersin Amacı Dersin amacı Makina Mühendisliği bölümü Lisans öğrencilerine

Detaylı

Yrd. Doç. Dr.Yiğit Aksoy

Yrd. Doç. Dr.Yiğit Aksoy Yrd. Doç. Dr.Yiğit Aksoy ÖĞRENİM DURUMU Derece Üniversite Bölüm / Program Lisans Celal Bayar Üniversitesi Makine Mühendisliği 00 Y. Lisans Celal Bayar Üniversitesi Makine Mühendisliği 00 Doktora Celal

Detaylı

TÜRKİYE SİYASET BİLİMİ VE KAMU YÖNETİMİ KAMU YÖNETİMİ BÖLÜMLERİ SIRALAMASI 2017 SBKY / KY İNDEKSİ 2017

TÜRKİYE SİYASET BİLİMİ VE KAMU YÖNETİMİ KAMU YÖNETİMİ BÖLÜMLERİ SIRALAMASI 2017 SBKY / KY İNDEKSİ 2017 KAYFOR 15 02 KASIM 2017 ISPARTA TÜRKİYE SİYASET BİLİMİ VE KAMU YÖNETİMİ KAMU YÖNETİMİ BÖLÜMLERİ SIRALAMASI 2017 SBKY / KY İNDEKSİ 2017 HM KİRİŞ & H GÜL SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER

Detaylı

MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ YILI BAŞARI SIRALARI genctercih.com tarafından 2017 ÖSYS tercih dönemi için hazırlanmıştır

MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ YILI BAŞARI SIRALARI genctercih.com tarafından 2017 ÖSYS tercih dönemi için hazırlanmıştır MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ 2012-2016 YILI BAŞARI SIRALARI genctercih.com tarafından 2017 ÖSYS tercih dönemi için hazırlanmıştır Üni Adı TÜRÜ PROG KODU PR OGRAM ADI 2017 kont BOĞAZİÇİ Ü. (İSTANBUL) DEVLET 102210329

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ Doç.Dr. Mehmet Sorgun Öğrenim Durumu: Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Lisans İnşaat Mühendisliği Dokuz Eylül Üniversitesi 2001 Y. Lisans İnşaat Mühendisliği Celal Bayar

Detaylı

28 Kasım 2016 Fırat Üniversitesi 26 Akademik Personel Alacak 11 Ocak Aralık 2016 Abant İzzet Baysal Üniversitesi 23 Akademik Personel Alacak

28 Kasım 2016 Fırat Üniversitesi 26 Akademik Personel Alacak 11 Ocak Aralık 2016 Abant İzzet Baysal Üniversitesi 23 Akademik Personel Alacak 28 Kasım 2016 Fırat Üniversitesi 26 Akademik Personel Alacak 11 Ocak 29 Aralık 2016 Abant İzzet Baysal Üniversitesi 23 Akademik Personel Alacak 12 Ocak 29 Aralık 2016 Abdullah Gül Üniversitesi 2 Akademik

Detaylı

Turkish Vessel Monitoring System. Turkish VMS

Turkish Vessel Monitoring System. Turkish VMS Turkish Vessel Monitoring System BSGM Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Balıkçılık Müdürlüğü ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü İstatistik ve Bilgi Sistemleri İstatistik Daire Başkanlığı ve Bilgi Sistemleri

Detaylı

ISSN: Yıl /Year: 2017 Cilt(Sayı)/Vol.(Issue): 1(Özel) Sayfa/Page: Araştırma Makalesi Research Article

ISSN: Yıl /Year: 2017 Cilt(Sayı)/Vol.(Issue): 1(Özel) Sayfa/Page: Araştırma Makalesi Research Article VII. Bahçe Ürünlerinde Muhafaza ve Pazarlama Sempozyumu, 04-07 Ekim 2016 1 Incir ISSN: 2148-0036 Yıl /Year: 2017 Cilt(Sayı)/Vol.(Issue): 1(Özel) Sayfa/Page: 15-23 Araştırma Makalesi Research Article Araştırma

Detaylı

Kamuran Özlem Sarnıç (Sanatta Yeterlik Tezi)

Kamuran Özlem Sarnıç (Sanatta Yeterlik Tezi) OPTİK YANILSAMA ve SERAMİK SANATINDA KULLANIMI-UYGULAMALARI Kamuran Özlem Sarnıç (Sanatta Yeterlik Tezi) Eskişehir, Ağustos 2011 OPTİK YANILSAMA ve SERAMİK SANATINDA KULLANIMI- UYGULAMALARI Kamuran Özlem

Detaylı

Ege Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü Kontrol Sistemleri II Dersi Grup Adı: Sıvı Seviye Kontrol Deneyi.../..

Ege Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü Kontrol Sistemleri II Dersi Grup Adı: Sıvı Seviye Kontrol Deneyi.../.. Ege Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü Kontrol Sistemleri II Dersi Grup Adı: Sıvı Seviye Kontrol Deneyi.../../2015 KP Pompa akış sabiti 3.3 cm3/s/v DO1 Çıkış-1 in ağız çapı 0.635 cm DO2

Detaylı

T.C. İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ BİREYSEL DEĞERLER İLE GİRİŞİMCİLİK EĞİLİMİ İLİŞKİSİ: İSTANBUL İLİNDE BİR ARAŞTIRMA

T.C. İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ BİREYSEL DEĞERLER İLE GİRİŞİMCİLİK EĞİLİMİ İLİŞKİSİ: İSTANBUL İLİNDE BİR ARAŞTIRMA T.C. İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ BİREYSEL DEĞERLER İLE GİRİŞİMCİLİK EĞİLİMİ İLİŞKİSİ: İSTANBUL İLİNDE BİR ARAŞTIRMA DOKTORA TEZİ Cafer Şafak EYEL İşletme Ana Bilim Dalı İşletme

Detaylı

T.C. MERSİN ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Genel Sekreterlik Yazı İşleri Şube Müdürlüğü DAĞITIM

T.C. MERSİN ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Genel Sekreterlik Yazı İşleri Şube Müdürlüğü DAĞITIM T.C. MERSİN ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Genel Sekreterlik Yazı İşleri Şube Müdürlüğü Sayı : 15302574 Konu : Tuje Dergi Tanıtımı DAĞITIM İlgi : 12.06.2017 tarihli ve 42220545-441200 sayılı yazı. Üniversitemiz

Detaylı

ÜNİVERSİTE ADI 2012 BAŞARI SIRASI (0,12) 2011-ÖSYS 0,15BAŞA RI SIRASI (9) OKUL BİRİNCİSİ KONT (6) 2012-ÖSYS EN KÜÇÜK PUAN (11) PROGRAM KODU

ÜNİVERSİTE ADI 2012 BAŞARI SIRASI (0,12) 2011-ÖSYS 0,15BAŞA RI SIRASI (9) OKUL BİRİNCİSİ KONT (6) 2012-ÖSYS EN KÜÇÜK PUAN (11) PROGRAM KODU ÜNİVERSİTE ADI PROGRAM KODU PROGRAM AÇIKLAMASI GENEL KONT (5) OKUL BİRİNCİSİ KONT (6) YERLEŞEN 2011-ÖSYS 0,15BAŞA RI SIRASI (9) 2012 BAŞARI SIRASI (0,12) 2012-ÖSYS EN KÜÇÜK PUAN (11) Abant İzzet Baysal

Detaylı