TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası 41. Dönem Çalışma Raporu SUNUŞ

Transkript

1 SUNUŞ Elektrik Mühendisleri Odası 41. Dönem Yönetim Kurulu iki yıllık çalışma dönemini; 14 şubesi, bu şubelere bağlı il ve ilçe temsilcilikleri ve bu yapının temeli olan üyelerinin katkı ve katılımı ile tamamladı. 41. Dönem Olağan Genel Kurul üzerinden geçen iki yıllık zaman zarfında Dünyada ve ülkemizde, mesleğimizi ve bu ülke toprakları üzerinde yaşayan halkları derinden sarsan gelişmeler yaşandı. Elbette bu ülkeye ve insanlarına karşı duyduğumuz sevgi, saygı ve sorumlulukla harmanlanan bir meslek örgütü olarak, bu gelişmeleri yakından izledik ve meslek alanlarımıza ilişkin konularda müdahil olduk. Mühendislerin yaşadığı sorunların emek, demokrasi ve özgürlük mücadelesi ile çözüleceğine olan inancımızla; mesleğimize ilişkin sorunların ezilen halk yığınlarının sorunlarından ayrılamayacağını bilerek, gerek üst birliğimiz Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ile gerekse diğer emek ve meslek örgütleri ile birlikte, anlamlı bir dayanışma içinde mücadelemizi sürdürdük. Bilindiği üzere 1980 Darbesi ni hazırlayan 24 Ocak 1980 kararlarının 30. yılını geride bıraktığımız şu günlerde ülkemiz giderek derinleşen ekonomik, politik ve sosyolojik tahribatın kıskacında kıvranıyor li yıllarda başlatılan küreselleşme olarak sunulan, yeni dünya düzeni söylemiyle cilalanmış, neoliberal yapılanma politikaları yaşamımızı altüst etmeye devam ediyor. Kapitalizm tüm Dünya yı sermaye çıkarları doğrultusunda yeniden düzenlemek amacıyla yola çıkmış, önüne çıkan tüm engelleri yıkmış, ulusal duvarları ezip geçmiştir. Neoliberalizmin saldırı araçları olarak kullandığı Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası (DB) ile çevre ülkelerin ekonomik yapılarını borç sarmalına alarak küçültmüş, iç hukuklarını devre dışı bırakmıştır. Neoliberal politikaların dayatılması ile kamuya ait varlıklarının satılması, ulusal koruma duvarları yıkılarak ülkelerin uluslararası sermayeye tamamen açılması için gerekli gördüğü tüm düzenlemelerin yapılmasını sağlamıştır. Küresel kapitalizmin saldırı araçları olan IMF ve DB dayatmalarına teslim olan siyasal iktidarlar aracılığıyla, ülkemiz insanı henüz 1999 Depremi nin etkisi altındayken tahkim yasalaştırılmıştır. Artık Çok Taraflı Yatırım Anlaşması (MAI), Çok Taraflı Yatırım Garanti Ajansı (MIGA) ve Hizmetler Ticareti Genel Anlaşması (GATS) gibi anlaşmalar ile sermaye dolaşımının ve hizmet ticaretinin önünde tüm engellerin kaldırılması temel hedefler içerisine girmiştir. Ardı ardına yaşanan krizlerle kapitalizm sürekli olarak kendini yenileyerek büyürken, diğer yandan IMF ve DB kredileri ile kapitalizmin kıskacına alınıp, borç batağına çekilen çevre ülke halklarına piyasalaştırma ve özelleştirme politikaları dayatılmıştır. Kamu hizmeti anlayışı ve sosyal devlet gözden çıkarılmıştır. Özelleştirmenin, serbest piyasanın halkın refahı için kaçınılmaz olarak algılanması için sermaye tarafından yoğun bir şekilde kullanılan medya aracılığı ile yoğun bir propaganda yürütülmektedir Krizi ardından yaşanan 2001 Krizi ülkemizde kamu kontrolündeki alanların küresel kapitalizme uygun olarak biçimlendirilmek üzere yeniden düzenlenmesi için kullanılmıştır. Devlet organının düzenleme ve denetleme araçları üzerindeki tahakkümünü riskli gören sermaye, kamu yönetimi ve karar mekanizmasını devre dışı bırakan düzenlemelerle kurullar dönemini başlatmıştır. Artık her kamu hizmet alanında bir düzenleyici kurul vardır. Hiçbir siyasi sorumluluk taşımayan bu kurullar, düzenleme yetkisi ile kamu hizmet alanlarının serbestleştirilmesi ve piyasalaştırılması ile ülkemizin geleceğine yönelik pek çok karara imza atma yetkisi ile donatılmışlardır. Telekomünikasyon, Şeker Piyasası, Tütün ve Alkollü İçecekler Piyasası, Enerji Piyasası gibi kurullar neoliberal saldırının ürünü olarak etkin faaliyet yürütmektedirler. Kurullar devri ile kamu hizmet alanlarında sözde daha ucuz ve kaliteli hizmet sunulacağı söylemine karşın, sürekli zamlarla kamu kaynakları üzerinden sermayenin beslendiği, siyasal iktidarların ise zam ve pahalılık eleştirileri karşısında Kurullar bağımsızdır. Biz iktidar olarak karışamayız, yetkimiz yok! söylemi ile kendilerini akladıkları bir dönem başlamıştır. 11

2 Küresel kapitalizmin baş aktörü ABD de başlayan ve 1924 Büyük Buhranı nı bile geride bırakan son krizle, vaat edilen tüm refah söylemleri boş çıkmış, küresel kapitalizm için artık deniz bitmiştir. Krizlerle beslenerek büyümeyi alışkanlık haline getiren kapitalizm, açlık sınırındaki halkların elinden son lokmalarını almakta kararlı görünmektedir. Daha dün kamuyu kötüleyip serbest piyasayı kutsayan egemenler, kriz karşısında kamunun devreye girip kendilerine kaynak aktararak kurtarmasını talep etmişlerdir lı yıllardan bu yana ülkemiz ekonomisi, sermaye kesiminin tam bir etki ve kontrolü altına sokulmuştur. Tüm alanlar özelleştirme ve piyasalaştırma uygulamasına tabi kılınmıştır. Enerji, haberleşme, sağlık ve sosyal güvenlik dahil hayatın her alanında kuralsızlık esastır. Esnek ve güvencesiz çalışma koşulları dayatılmakta, taşeronlaştırma uygulamaları yaygınlaştırılmakta, bizzat devlet esnek istihdama başvurmaktadır. Emek arzında köyden kente yaratılan akınla büyütülmüş işsizlik, emeğin ucuza kapatılması için yaratılan acımasız bir rekabetin unsuru haline getirilmiştir. İşsizler ordusu giderek büyümektedir. Üstelik işsizler ordusunun yeni ve büyüyen bir kanadı dikkat çekicidir; üniversite mezunu işsizler. Böylesi bir ortamda Başbakan, bir üniversitenin öğretim yılı açılış töreninde her üniversite mezununa iş bulmak zorunda olmadıklarını söylerken, her ile bir üniversite ve teknik eğitim fakültelerinin Teknoloji Fakülteleri ne dönüştürülmesiyle övünmektedir. Yükseköğretim Kurulu (YÖK) düzeni ile üniversite kavramının içinin boşaltıldığının ve birçok üniversitenin yeterli öğretim elemanı dahi bulunmadığının üstü örtülmektedir. Odamız tarafından; küresel krizin EMO ya kayıtlı mühendisler üzerindeki etkisini araştırmak, işsizlik ve istihdam koşullarına ilişkin profil oluşturmak amacıyla, Mart-Haziran 2009 tarihleri arasında anket çalışmasıyla elde edilen verilerle yapılan Küresel Krizin Etkileri: EMO Üyelerinin İstihdamı Araştırması sonuçları çarpıcı gerçeği ortaya koymuştur. Araştırma sonucunda EMO ya üye olan, elektrik, elektrik-elektronik, elektronik, elektronik haberleşme, bilgisayar ve biyomedikal mühendislerinin yüzde 69.3 ünün krizden etkilendiği tespit edilmiştir. Ülkemizde yaşanan işsizlik profiline göre, iş bulma olanağı yüksek olarak değerlendirilen EMO üyeleri arasında yaşanan işsizliğin yüzde 10 olduğu saptanmıştır. İşsiz mühendislerin yüzde 44.3 ünün de iş bulma umudunu kaybettiği, 1-2 yıl arasında iş bulmayı umut eden yüzde 8 lik paya sahip işsizler de dahil edildiğinde, işsiz EMO üyesi mühendislerin yüzde 52.3 ünün iş bulma umudundan yoksun olarak 2010 yılına girdikleri belirlenmiştir. Küresel ekonomik kriz üyelerimizin yüzde 69.3 ünü çeşitli şekillerde etkilemiştir. Araştırmaya katılan 855 mühendisten 554 ü krizden çeşitli şekillerde etkilendiğini ortaya koyarken, 267 mühendis hiç etkilenmediğini belirtmiştir. Bu sonuç mesleki unvanlar bazında oluşturulan 6 tabaka için ağırlıklandırma yapılarak EMO üyesi 37 bin 359 mühendisten oluşan araştırma evrenine uyarlandığında 25 bin 895 mühendisin krizden etkilendiği ortaya çıkmıştır. Araştırma kapsamında sağlanan EMO üyeleri arasındaki işsizlik ve işsiz EMO üyelerinin durumuna ilişkin temel sonuçlar son derece çarpıcıdır: Ankete katılan 855 mühendisten 838 i işgücü arzı içinde yer almakta olup 78 mühendis işsizdir. En yüksek işsizlik oranı yüzde 10.7 ile elektrik-elektronik mühendislerindedir. Elektrik mühendisleri yüzde 10.3, bilgisayar mühendisleri yüzde 9.5, elektronik haberleşme mühendisleri yüzde 8.3 elektronik mühendisleri yüzde 7.7, biyomedikal mühendisleri ise yüzde 7.1 işsizlik yaşamaktadır. Mesleki tabakaların araştırma evreni içinde sahip olduğu pay dikkate alınarak ağırlıklandırma yapıldığında; EMO üyeleri arasında işsizlik oranının yüzde 10 olduğu ve 36 bin 203 mühendisin işgücü arzını oluşturduğu, 3 bin 618 mühendisin işsiz olduğu hesaplanmıştır. Çoğunlukla iş bulan mühendislerin EMO ya üye oldukları dikkate alınırsa; söz konusu mesleki alanlarda faaliyet gösteren mühendisler arasında işsizlik oranının daha da yüksek olduğu anlaşılmaktadır. 12

3 Yaş grupları bazında işsizlik verileri değerlendirildiğinde; en genç işgücü konumundaki 25 yaşında ve daha genç mühendislerde işsizlik oranının yüzde 19.1 olduğu saptanmıştır. Ağırlıklandırma yoluyla EMO geneli için tespit edilen 3 bin 618 işsiz mühendisin yüzde 44.3 ünü oluşturan, 1601 işsiz mühendis kriz nedeniyle iş bulma ya da iş kurma umudunu kaybetmiştir. İşsiz mühendislerin yüzde 28 inin 6 ay-1 yıldır işsiz olduğu, yüzde 27 sinin 1 yıldan daha uzun zamandır işsiz olduğu, yüzde 23 ünün 3-6 aydır, yüzde 14 ünün de 3 aydan daha az zamandır işsiz olduğu belirlenmiştir. Bu küresel kapitalizmin yarattığı bir sonuçtur yılı Ekim ayında IMF ve DB nin yıllık toplantısı için İstanbul da bir araya gelen küresel egemenler üç gün boyunca olağanüstü güvenlik koşulları yaratılarak oluşturulan ortamda yeni kararlar aldılar. Onlara göre 2008 de başlayan kriz 20 milyon insanı işsiz bırakacak ve savaşlar çıkacaktır. Günümüze kadar kapitalizmin küresel krizi sadece ülkemizde 1 milyon 500 bin kişiyi işsiz bırakmıştır. Küresel krizle birlikte ülkemizde resmi olarak işsiz kabul edilenlerin sayısı 3 milyonu aşmıştır. Gizli işsizliğin oranı hakkında ise herhangi bir tahmin bile yapılamamaktadır. Bu tahmin için siftah yapmadan kepenk kapatan esnafa, ürününün ederi bir yıllık masrafını karşılamayan çiftçiye dönüp bakmak yeterli olacaktır. Ne yazık ki 2010 yılı ekonomik tahmin ve beklentilerine bakıldığında, emek kesimlerine umut ışığı görülmemektedir. Bu tablo AKP İktidarının 2010 iftihar tablosudur! 2010 Yılı Bütçe Harcamaları 286,9 Milyar TL Yılı Bütçe Gelirleri 236,7 Milyar TL Yılı Öngörülen Açık 50,2 Milyar TL Yılı Ödenecek Faiz Tutarı 58,8 Milyar TL Yılı Öngörülen Dış Ticaret Açığı 45,5 Milyar $ Yılında 13 Milyon Çalışandan alınacak Vergi 42,9 Milyar TL Yılında Alınacak Kurumlar Vergisi 20,0 Milyar TL Yılında KDV Artış Oranı % Yılında ÖTV Artış Oranı %31, Yılında Bütçe Gelirlerindeki Artış Oranı %18,2 KOBİ Dest. ve Geliştirme İdaresi ne Verilecek Para 360 Milyon TL GAP İçin Ayrılan Para 59 Milyon TL. Diyanet İşleri Başkanlığı için Ayrılan 2,6 Milyar TL Yılı Toplam Borcumuz (Kamu+Merkez Bankası+Özel) 460,1 Milyar Dolar Bu tablodan tek kaçınılmaz sonuç çıkmaktadır: ZAM. Kapitalizmin küresel krizine karşı emek cephesiyle birlikte haykırdığımız krizin bedelini emekçiler değil, sermaye ödesin! sloganına karşılık, iktidar krizin bedelini emekçilere ödetmek için her türlü hazırlığını yapmış görünmektedir. Diğer yandan bir uluslararası sermaye projesi olarak örgütlenen Avrupa Birliği (AB) açısından ülkemiz insanının örgütlenme özgürlüğü, sağlık ve sosyal güvenlik sorunları önemli bulunmamaktadır. Kamu çalışanlarının yıllardan bu yana sürdürdükleri grevli toplu sözleşmeli çalışma mücadelesi üzerine tek bir direktif ağıza alınmamaktayken, sermayeye daha çok kaynak yaratma adına özelleştirme ve ülkemizin yerüstü-yeraltı kaynaklarının talan edilmesine yönelik kuralsız piyasalaştırma dayatılmaktadır. Enerji, iletişim ve bilişim alanlarında halkın varlıkları bu emperyalist güçlere yok pahasına satılmış ve satılmaya devam edilmektedir. Buna karşı mücadele eden TMMOB, baskı altına alınmaya çalışılmaktadır. Siyasal iktidar tarafından sermayenin önünde engel olarak görülen TMMOB un eli kolu yasalarla oynanarak bağlanmaya çalışılmakta, buna karşılık yabancı mühendislere ülkemizin kapıları ardına kadar açılarak, 13

4 bizleri ülkemizde yabancı konumuna düşüren yasal düzenlemeler hayata geçirilmektedir. Öte yandan Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu eliyle düzenlenen bir rapor çerçevesinde ise tüm meslek örgütlerinin siyasal iktidara bağlanma süreci başlatılmış bulunmaktadır sayılı İmar Yasası ve özellikle elektrik mühendisliği alanını yakından ilgilendiren Proje Yönetmeliği nde yapılan değişikliklerle mühendislik faaliyeti yapan tüzel kişilerin mühendislik faaliyeti EMO denetiminden çıkarılmakta, sanayi ticaret odası üyeliği yeterli görülmektedir. İşte böylesi ağır bir saldırı altında olan ülkemiz insanı ve meslek alanlarımızın korunması hiçbir zaman bugünkü kadar önemli olmamıştır. İki yıllık görev sürecinde Elektrik Mühendisleri Odası 41. Dönem Yönetim Kurulu olarak, TMMOB ve Odamızın geçmişten gelen gelenek ve birikimi ile bu saldırılara göğüs germeye, dik duruşumuzla onurlu bir mücadele vermeye çalıştık. Özelleştirme uygulamalarına yönelik olarak emek cephesini de içine alan Özelleştirme Karşıtı Platform u oluşturarak ülke genelinde farkındalık yaratılması için çalışmalar yaptık. Elektrik dağıtım kuruluşlarının özelleştirilmesi planına halkımızın müdahil olması için gayret sarf ettik. Ne yazık ki tüm çabalarımıza karşın dağıtım özelleştirmelerinin durdurulması başarılamadı. AKP iktidarının IMF ve DB ile işbirliği içinde, AB tarafından desteklenerek zorladığı ev ödevini yapma ısrarı sonucu bugün 20 dağıtım bölgesinden 8 i dışında tamamı ya özel sektöre devredilmiş ya da devredilmek üzeredir. EMO olarak bu devirlerin tamamına karşı iptal davaları açtık. Kalan elektrik dağıtım bölgelerinden 4 ü için de bu ay ihaleye çıkılmıştır. AKP nin dağıtım kuruluşlarının özelleştirilmesinde kullandığı yandaş sermaye oyunlarını mercek altına aldığımız Fener Işığında Gölge Oyunları Raporu muz kamuoyunda geniş yankı bulmuş olmasına karşılık, yeni özelleştirme ihaleleri aynı hızla ve pervasızca sürdürülmektedir. EMO olarak artık gelinen durumda tespitimiz; kamu açısından satılacak çok az varlık kaldığını görerek özelleştirme karşıtı mücadele nin tamamlanmakta olduğunu, yeni mücadele hattının Yeniden Kamulaştırma Mücadelesi olarak sürdürülmesinin gerekli olduğu yönündedir. Artık önümüzdeki süreçte bu mücadele Kamusallık Yeniden! adıyla sürdürülmelidir. 40 yıllık macera olarak tarihimize kazınan nükleer santral ısrarı bir evresini daha tamamlamış, yapılan yarışma adlı ihale komedyası bir enerji bakanının daha elinde patlayarak tarihin tozlu raflarına kaldırılmıştır. Elektrik Mühendisleri Odası olarak TMMOB tarafından 5710 sayılı Nükleer Güç Santrallarının Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışına İlişkin Yasa ya bağlı olarak çıkarılan yönetmeliğin iptali için Danıştay a açılan davanın TMMOB lehine sonuçlanması üzerine tek yarışmacılı yarışma iptal edildi. Bugünlerde AKP Nükleer Enerji Santralı (NES) ısrarında yeni bir evrenin başlatılması için yoğun bir çaba içindedir. Hukuki ve ekonomik anlamda uygun olmadığı yapılan ihale ve yargı kararıyla ortaya çıkan nükleer santralın Akkuyu da yine Ruslar tarafından kurulması için, yurttaşların denetimini devre dışı bırakacak yeni bir formül geliştirilmiştir. AKP Hükümeti, ülkeler bazında yapılacak ikili anlaşmalar aracılığıyla hem Akkuyu da hem de Sinop ta nükleer santral kurma macerasına devam etmektedir. Hangi kriterler gözetilerek seçildiği dahi açıklanmaksızın Rusya ile Akkuyu için, Güney Kore ile de Sinop için ön anlaşmaların yapıldığı ilan edilmiştir. Bu anlaşmalarla Türkiye, nükleer santral yapımında ortak olmasından söz edilen yerli şirketlerin seçiminde dahi söz sahibi değildir. Nükleer santralların teknolojileri, fiyat ve alım garantileri, Türkiye nin üstlendiği yükümlülükler gizlenerek yapılan bu girişimler, yoğun lobi faaliyetlerine sahne olan nükleer santral için kurulan ilişkiler üzerindeki kuşkuları artırmaktadır. Dünya yüzeyinde nükleer konusunda sürdürülen denge arayışları içerisine Türkiye nin de sokulduğu gözlenmektedir. AKP iktidarı bu yıl TBMM tatile girmeden söz konusu uluslararası anlaşmaları Meclis gündemine getireceğini beyan etmiştir. AKP iktidarının bu nükleer hevesinin ardında yatan siyasal,ekonomik ve jeopolitik nedenler sorgulanmaya muhtaçtır. EMO olarak şimdiye kadar Nükleer Karşıtı Platform da öncü rolümüzü kararlılıkla sürdürdük. Bu mücadele gelecek dönemde de aynı inanç ve kararlılıkla sürdürülecektir. 14

5 41. Dönem çalışmaları kapsamında gerek enerji gerekse iletişim ve bilişim alanlarında yaşanan piyasacı talana karşı hukuksal mücadele ile pek çok kazanım elde ettik. Aynı hukuksal mücadeleyi meslek alanlarımıza müdahaleler konusunda verdik ve kamu adına kazanımlarımız oldu. Enerji fiyatlarının sürekli olarak artışının gerçek nedenlerini kamuoyuna açıkladık ve her zam döneminde soygun sisteminin anatomisini, kullanılan araçları gözler önüne serdik. Diğer yandan da üyelerimize yönelik meslek içi tamamlama eğitimlerini geçmiş dönemden daha yoğun bir biçimde sürdürdük. Özellikle Odamızın ilgi alanlarında teknolojinin baş döndürücü bir seyir izlemesi nedeniyle meslek içi sürekli eğitim çalışmaları oldukça önemlidir. Özellikle üniversitelerle birlikte gerçekleştirilen kongre, sempozyum ve çalıştaylarla bir yandan akademisyenlerin çalışmalarına zemin oluşturulurken, sanayi ile üniversite arasında köprü kurularak, sonuç bildirgeleri kamuoyunun bilgisine sunulmuştur. Elektrik Mühendisliği Dergisi yayın hayatına devam etmiş, periyodik yayınlarımızın yanı sıra mesleğimiz açısından değerli kitaplar yayın hakları alınarak, dilimize çevrilip yayınlanmıştır. Güç Sistemlerinde Rüzgar, Tasarımcılar İçin Güneş Evi, Yüksek Gerilim Mühendisliği Temelleri, Özgür Yazılım, Özgür Toplum, Ses Mühendisliği El Kitabı, PIC SD Kart ve Projeleri, EMC/EMI Gürültü Azaltma ve Koruma Ekranlama Topraklama ve PCB Tasarımı, Bilgisayar ve Beyin, Katedral ve Pazar bu dönem meslektaşlarımızla buluşturduğumuz kitaplardır. İlki TMMOB tarafından 1989 yılında yayınlanan Ali Artun tarafından yazılan Fordizm ve Mühendisin Dönüşümü kitabının güncellenerek yayınlanacak olan ikinci baskısı için yazarı tarafından sürdürülen çalışmalar yakında tamamlanacaktır. EMO yayını olarak çıkaracağımız bu kitabın mühendisliğin yeniden tanımlanmasına katkı koyacağını, mühendis kimliğinin sorgulanmasına, mühendisin emekçi kitle içinde yer alış biçemi ve tartışmalarına yeni bir boyut katacağını umut ediyoruz. Ülke çapında daha geniş okuyucu kitlesiyle buluşmamızı sağlayan ve EMO nun katkıları ile hazırlanan Cumhuriyet Enerji Eki 41. Dönem de 16 ay boyunca çıkarılmıştır. Krizin Odamız kaynaklarını olumsuz etkilemesi ve kaçınılmaz olarak tasarruf tedbirlerinin alınması sonucu Cumhuriyet Enerji Eki nin yayınını durdurmak zorunda kaldık yılları boyunca EMO yönetimini üstlenmekten ötürü büyük onur duyuyoruz. Bu süre içinde; mali sıkıntıların aşılmasına katkıları ile dayanışan İMO ve MMO olmak üzere TMMOB birliğine, bizi yalnız bırakmayan tüm emek ve meslek örgütlerine, Oda etkinliklerine katkıları ve destekleri ile bilimsel beslenme kaynağımız üniversite yöneticileri ve mensuplarına, TMMOB mücadelesini işyerlerinde ve hayatın içinde daima yaşam biçimi haline getiren üyelerimize, kurullarımızda yer alan oda ve şube yöneticilerimize, bu onurlu yürüyüşte daima desteklerini yanımızda hissettiğimiz EMO emekçilerine teşekkür ediyoruz. Çağdaş, özgür ve demokratik bir Türkiye mücadelesinde yitirdiğimiz tüm meslektaşlarımızı ve dostlarımızı saygı ve özlemle anıyoruz. Onların mücadelesi yolumuzu aydınlatıyor. Bu inanç ve kararlılıkla, ülkemiz ve halklarının kardeşçe bir arada yaşayacakları bir Türkiye yaratmak için demokratik ve meşru mücadelemizi sürdüreceğiz. Yaşasın TMMOB! Yaşasın EMO Örgütlülüğü! EMO 41. Dönem Yönetim Kurulu 15