KONGRE KİTAPCIĞI.

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "KONGRE KİTAPCIĞI."

Transkript

1 KONGRE KİTAPCIĞI

2 KONGRE BAŞKANI Ramazan ALTUNDAŞ KONGRE BAŞKAN YARDIMCLIARI Mahmut ÖZBEK Rana SANYAL O. Mutlu TOPAL BİLİMSEL KOORDİNATÖR Serdar BURMAOĞLU Özgül Persil ÇETİNKOL KONGRE SEKRETERİ Yücel YILDIRIM KONGRE KOORDİNATÖRÜ İkram CENGİZ, Kimyagerler Derneği

3 Prof. Dr. Öztekin ALGÜL, Mersin Üniversitesi Prof. Dr. Aliye ALTUNDAŞ, Gazi Üniversitesi Prof. Dr. Ahmet ÇOLAK, KTÜ Prof. Dr. Safiye ERDEM, Marmara Üniversitesi Prof. Dr. Yavuz ERGÜN, Dokuz Eylül Üniversitesi Prof. Dr. Serdar GÜLTEKİN, Atatürk Üniversitesi Prof. Dr. Adel MEGRICHE, University of Tunis, Tunisia Prof. Dr. Süreyya ÖLGEN, Biruni Üniversitesi Prof. Dr. Turan ÖZTÜRK, İTÜ Prof. Dr. Hasan SEÇEN, Atatürk Üniversitesi Prof. Dr. N. Ülkü K. YAVAŞOĞLU, Argefar Prof. Dr. Çiğdem YOLAÇAN, Yıldız Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Ferhan TÜMER, Sütçü İmam Üniversitesi Organizasyon Komitesi Prof. Dr. Zoran ZDRAVKOVSKI, Institute of Chemsitry, Macedonia Doç. Dr. Ali ÇAĞIR, İYTE Doç. Dr. A. Ceyhan GÖREN, UME, TÜBİTAK Doç. Dr. Arif KIVRAK, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Doç. Dr. İrfan KOCA, Bozok Üniversitesi Doç. Dr. Nurettin MENGEŞ, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Doç. Dr. Beyzagül POLAT, Atatürk Üniversitesi Doç. Dr. Melda ŞİŞECİOĞLU, Atatürk Üniversitesi Y. Doç. Dr. İlker AVAN, Anadolu Üniversitesi Y. Doç. Dr. Ozan GÜLCAN, Doğu Akdeniz Üniversitesi Y. Doç. Dr. Fatih POLAT, Erzincan Üniversitesi Y. Doç. Dr. Salih DENLİ, Kemerburgaz Üniversitesi Dr. Esen Bellur ATİCİ, Deva Dr. Turgay KAÇAR, Arven İlaç Dr. Tayfun OLTULU, Zentiva Dr. Yaşar Lütfü ŞEN, Abdi İbrahim Nurşah ÇETİNKAYA, NER Med. Araştırma Adil KAYA, Atabay İlaç Sanayi Adnan KAYABAŞLI, Bilim İlaç Vildan TÜZER, Atabay Arzu GÖBEK, Atatürk Üniversitesi Özgür KARBAN, Centurion Pharma Emine YURTOĞLU, Atatürk Üniversitesi Vildan BURCİ, Atabay Bilim Kurulu Prof. Dr. Burhan ATEŞ, İnönü Üniversitesi Prof. Dr. Yusuf BARAN, Abdullah Gül Üniversitesi Prof. Dr. Terken BAYDAR, Hacettepe Universitesi Prof. Dr. Volga BULMUŞ, İYTE Prof. Dr. Mustafa CEYLAN, GAOP Üniversitesi Prof. Dr. İbrahim DEMİRTAŞ, Çankırı Karatekin Üniversitesi Prof. Dr. Oya BOZDAĞ DÜNDAR, Ankara Üniversitesi Prof. Dr. Nermin KUŞ, Mersin Üniversitesi Prof. Dr. Süleyman GÖKSU, Atatürk Üniversitesi Prof. Dr. Yunus KARA, Atatürk Üniversitesi Prof. Dr. Ercüment KARASULU, Argefar Prof. Dr. Nesrin GÖKHAN KELEKÇİ, Hacettepe Üniversitesi Prof. Dr. Süheyla KIRMIZIGÜL, Ege Üniversitesi Prof. Dr. Nüket ÖCAL, Yıldız Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Tijen ÖNKOL, Gazi Üniversitesi Prof. Dr. Hasan ÖZDEMİR, Atatürk Üniversitesi Prof. Dr. Tuncel ÖZDEN, Üsküdar Üniversitesi Prof. Dr. Talat ÖZPOZAN, Erciyes Üniversitesi Prof. Dr. Nezire SAYGILI, Hacettepe Üniversitesi Prof. Dr. Fethi ŞAHİN, Doğu Akdeniz Üniversitesi Prof. Dr. Gülaçtı TOPÇU, Bezmialem Vakıf Üniversitesi Prof. Dr. Sabri ULUKANLI, Korkut Ata Üniversitesi Prof. Dr. Nurettin YAYLI, KTÜ Prof. Dr. İlkay YILDIZ, Ankara Üniversitesi Prof. Dr. Mustafa YILMAZ, Selçuk Üniversitesi Prof. Dr. Metin ZORA, ODTÜ Doç. Dr. Elif ÇADIRCI, Atatürk Üniversitesi Doç. Dr. Nihan Ölçüm ÇELEBİ, Yeditepe Üniversitesi Doç. Dr. Cumhur KIRILMIŞ, Adıyaman Üniversitesi Doç. Dr. Hilal KIVRAK, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Doç.Dr. Evren Algın YAPAR, Sağlık Bakanlığı TİTCK Y. Doç. Dr. A.Tarık BAYKAL, Medipol Üniversitesi Y. Doç. Dr. Özlem DİLEK, Kemerburgaz Üniversitesi Y. Doç. Dr. Şebnem GÖKHAN, Kadir Has Üniversitesi Y. Doç. Dr. Mustafa GÜZEL, Medipol Üniversitesi Y. Doç. Dr. Nurinnisa ÖZTÜRK, Atatürk Üniversitesi Y. Doç. Dr. Arzu Sayın ŞAKUL, Medipol Üniversitesi Y. Doç. Dr. Serhan TÜRKYILMAZ, İstanbul Üniversitesi Dr. Mustafa ADIYAMAN, Zentiva Dr. Bülent ATABAY, Atabay Dr. Bekir KARLIĞA, Deva Dr. Mustafa KÖKTÜRK

4 Uluslar Arası Bilim Kurulu Prof. Magid ABOU-GHARBİA, Temple University, USA Prof. Lakshmi P. KOTRA, University of Toronto, Canada Prof. Vsevolod A. PESHKOV, Soochow University, China Prof. Kiro STOJANOSKI, Methodius University, Macedonia Prof. Dr. Andreas G. TZAKOS, University of Ioannina, Greece Dr. Torsten HOFFMANN, Proteros Biostructures GmbH, Germany Dr. Sadettin ÖZTÜRK, OzBio LLC, USA Sosyal Komite Birsen Celayir, Zentiva Hüseyin Polat, Kimyagerler Derneği

5 Değerli Katılımcılar, Kimyagerler Derneği ve Atatürk Üniversitesi ortaklığı ile düzenlenen 5. İlaç Kimyası: İlaç Etkin Maddesi Tasarımı, Sentezi, nde sizleri yeniden aramızda görmekten mutluluk duymaktayız. İlk kongreden itibaren büyük bir heyecan ve inanmışlıkla ara vermeksizin bu yıl uluslararası katılımlı olarak beşincisini organize etmeyi başarmış bulunmaktayız. Sizlerin bilime inanmışlığınız ve desteğiniz bizleri cesaretlendirmektedir. Bu kongre her yıl sizlerden aldığımız teklif ve önerilerle, İlaç Tasarımı ve Keşfinde Akademik ve Endüstriyel Stratejiler, Medisinal Kimya, Yeni İlaç Keşfi, Jenerik İlaç Ar-Ge si, İlaç Kimyası ve Üretiminde Yeni Renk: Yeşil Kimya, Genomiks/Proteomiks/Metabolomiks/Medikal Biyoistatistik, İlaç Üretimi Proses Geliştirme ve Optimizasyonu, Biyobenzer İlaçlar, Aşılar ve Üretim Teknolojileri, Monoklonal Antikorlar, Nanoteknoloji, Nanobiyoteknoloji, Yetim İlaçlar ve Bireysel İlaç Tedavisi, Patent, Drug Master File/Ruhsatlandırma gibi geniş bir spektrumu kapsamaktadır. Bu yıl akademi ve endüstrinin ortak proje kültüründe birleşebilmesi için Proje İş Birlikleri adıyla bir duyuru yaparak araştırma yapan kurum ve kuruluşların alt yapılarını tanıtmalarına imkân sağlamaya çalışıldı. İlaç endüstrisini genç araştırmacıların daha yakından tanımaları için İnsan Kaynakları Birimi uzmanlarının ve ilaç endüstrisinde üretim tecrübelerine sahip uzmanların kongremizde sunum yapması sağlandı. Bu sene ilk defa Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, Bilim ve Teknoloji Genel Müdürlüğü, TÜBİTAK ile endüstride ve akademide çalışan bilim insanları bir araya getirilerek İlaçta Yerelleşme Politikaları, İlaç ArGe'sinde Yeni Yaklaşımlar, İlaç Sanayisinde Dönüşüm alanlarında çalıştaylar planlandı. İlaç Kimyası ArGe sine, hammadde ve ekipman tedariki hizmetleri sunan kuruluşların kongremize katılmaları sağlandı. Kongremize sponsor olarak katkıda bulunan bütün kuruluşlara ve kongremizi onurlandıran siz değerli katılımcılara en içten teşekkürlerimizi sunarız.

6 Önümüzdeki yıl gerçekleştirilmesi planlanan 6. İlaç Kimyası Kongre sinde yeniden görüşmek dileklerimle Saygılarımla Organizasyon Komitesi Adına Prof. Dr. Ramazan ALTUNDAŞ Kongre Başkanı

7 Prof. Dr. Ramazan ALTUNDAŞ Atatürk Üniversitesi İkram CENGİZ Kimyagerler Derneği Genel Başkanı Sektör temsilcisi Dr. Fatih TAN Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkan Yardımcısı Dr. Ali ALKAN Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkan Yardımcısı Dr. Hakkı GÜRSÖZ Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkanı T. C. Sağlık Bakanlığı Prof. Ali Osman KILIÇ Türkiye Biyoteknoloji Enstitüsü Başkanı TÜSEB Dr. Demet DAŞKIN TÜBİTAK Hülya ÖZTOPRAK YILMAZ Bilim ve Teknoloji Genel Müdürlüğü

8 Davetli Konuşmacılar Uluslararası Konuşmacılarımız Prof. Lakshmi P. KOTRA, University of Toronto, Canada Prof. Vsevolod A. PESHKOV, Soochow University, China Prof. Dr. Andreas G. TZAKOS, University of Ioannina, Greece Dr. Torsten HOFFMANN, Proteros Biostructures GmbH, Germany Dr. Zdravka KNEZEVİC, Abdi İbrahim Dr. Sadettin ÖZTÜRK, OzBio LLC, USA Ulusal Konuşmacılar Prof. Dr. Öztekin ALGÜL, Mersin Üniversitesi Prof. Dr. Burhan ATEŞ, İnönü Üniversitesi Prof. Dr. Yusuf BARAN, Abdullah Gül Üniversitesi Prof. Dr. Volga BULMUŞ, İYTE Prof. Dr. Safiye ERDEM, Marmara Üniversitesi Prof. Dr. Süheyla KIRMIZIGÜL, Ege Üniversitesi Prof. Dr. Nesrin KELEKÇİ, Hacettepe Üniversitesi Prof. Dr. Hasan SEÇEN, Atatürk Üniversitesi Prof. Dr. Canan ÜNALEROĞLU, Hacettepe Üniversitesi Doç. Dr. Ahmet Ceyhan GÖREN, UME, TÜBİTAK Doç. Dr. Arif KIVRAK, Yüzüncü Yıl Üniversitesi

9 Doç. Dr. Tarık BAYKAL, Acıbadem Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Özlem DİLEK, İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Doç. Dr. Mustafa GÜZEL, İstanbul Medipol Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Serhan TÜRKYILMAZ, İstanbul Üniversitesi Dr. Esen Bellur ATİCİ, Deva Dr. Turgay KAÇAR, Arven İlaç Memet ATASEVER, Sağlık Bakanlığı Strateji Eski Başkanı Figen Onuk GÖREN, Zentiva Yılmaz KARAMÜRSEL, Zentiva Gülcan BENZER, Abdi İbrahim Adil KAYA, Atabay Murat YILDIRIM, Deva

10 KONGRE PROGRAMI 30 Mart 2017, PERŞEMBE - ASPENDOS 17:00-17:20 Prof. Dr. Ramazan ALTUNDAŞ Atatürk Üniversitesi İkram CENGİZ Kimyagerler Derneği Genel Başkanı 17:20-17:50 Sektör temsilcisi 17:50-18:10 18:10-18:30 Dr. Fatih TAN Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkan Yardımcısı Dr. Ali ALKAN Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkan Yardımcısı Dr. Hakkı GÜRSÖZ 18:30-19:00 Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkanı T. C. Sağlık Bakanlığı 19:00-19:15 Kimyagerler Derneği 1. Araştırma Teşvik Ödül Töreni 19:15-20:30 Akşam Yemeği Ana Restaurant 21:00-22:30 Açılış Kokteyli Düden Bar

11 KONGRE PROGRAMI 31 MART 2017, CUMA ÇALIŞTAY PROGRAMI Prof. Ali Osman KILIÇ Dr. Demet DAŞKIN Hülya ÖZTOPRAK YILMAZ TİTCK Bilim ve Teknoloji Genel Müdürlüğü TÜBİTAK, AİFD İEİS Akademisyenler İlaç Endüstrisi Temsilcileri MİMOZA İlaçta yerelleşme politikaları - İlaçta yurtiçi üretimin desteklenmesi politikaları MELİSSA İlaç Arge sinde yeni yaklaşımlar - Biyoteknoloji - TÜSEB in Rolü MAGNOLYA İlaç sanayinde dönüşüm: yetişmiş insan gücü, kalite, verimlilik, destekler ve teknoloji transferi

12 KONGRE PROGRAMI 31 MART 2017, CUMA ASPENDOS 1. Oturum Oturum Başkanı: Prof. Dr. Metin ZORA 09:00-09:40 Prof. Dr. Lakshmi P. KOTRA, University of Toronto Discovery of Novel Inhibitors of Orotidine Monophosphate Decarboxylase A Target For Malaria 09:40-10:10 Doç. Dr. Tarık BAYKAL, Acıbadem Üniversitesi Early Stage Alterations in Neurodegenerative Diseases 10:10-10:30 Dr. Bülent ATABAY, Atabay Kimya San. ve Tic. Türkiye de İlaç Hammaddesi Üretmenin Önemi ve Zarureti 10:30-11:00 Çay-Kahve Arası 2. Oturum Oturum Başkanı: Prof. Dr. Mustafa YILMAZ 11:00-11:30 11:30-11:50 11:50-12:10 Dr. Sadettin ÖZTÜRK, OzBio LLC, Dedham, MA, USA Complexities and Challenges in Developing Biosimilars Prof. Dr. Safiye ERDEM, Marmara Üniversitesi Enzim Kataliz Mekanizmaları ile Rasyonel İlaç Tasarımı: Monoamin Oksidaz Enziminin Kovalent Geri-dönüşümlü İnhibisyonu Turgay KAÇAR, Arven İlaç Biyoteknolojik İlaç Üretimi ve Biyobenzer Ürün Geliştirme

13 KONGRE PROGRAMI 12:10-12:30 Plaket Töreni 12:30-14:00 Öğle Yemeği Ana Restaurant WORKSHOP 1 13:30-14:00 W. Hesselink, Avantor Performance Materials, Inc, USA Improving The Robustness of Bioharmacetical Manufacturing Processes by Controlling Raw Material Variability Ekin Kimya tarafından organize edilmektedir 3. Oturum Oturum Başkanı: Prof. Dr. Özdemir DOĞAN 14:00-14:40 Prof. Dr. Andreas G. TZAKOS, University of Ioannina, Greece Tailoring bioactive compounds and drugs to target the tumor site 14:40-15:10 15:10-15:40 Dr. Zdravka KNEZEVIC, Abdi İbrahim New pharmaceutical drug process- theory and case studies Av. Murat YILDIRIM, Deva İlaç İlaç Patentlerinde Güncel Konular ve Sorunlar 15:40-16:00 Çay-Kahve Arası 4. Oturum KISA SÖZEL SUNUM Oturum Başkanları Prof. Dr. Ahmet ÇOLAK Prof. Dr. Safiye ERDEM Doç. Dr. Rana SANYAL 16:00-18:00 ASPENDOS MİMOZA MELİSSA Kısa Sözel Sunum programını inceleyiniz.

14 KONGRE PROGRAMI 18:00-18:30 Çalıştay Sonuçlarının Değerlendirilmesi 18:30-19:30 Akşam Yemeği - Ana Restaurant 19:30-21:30 21:30-23:00 Poster Sunumları Aspendos MÜZİK DİNLETİSİ Düden Bar 01 NİSAN 2017, CUMARTESİ-ASPENDOS 5. Oturum Oturum Başkanı: Prof. Dr. Çiğdem YOLAÇAN 09:00-09:20 Prof. Dr. Özdemir DOĞAN, ODTÜ Pirolidin türevlerinin enantioseçici sentezi ve bazı kanser hücrelerine karşı aktivite çalışmaları Dr. Torsten HOFFMANN, Proteros Biostructures GmbH, Germany 09:20-10:00 10:00-10:20 Discovery of Netupitant, a Highly Potent and Selective, Orally Active Neurokinin-1 Receptor Antagonist for the Treatment of Cancer Chemotherapy-Induced Nausea and Vomiting Dr. Esen Bellur ATİCİ, Deva Holding Process Development of Drugs Synthesis and Analysis of Antihyperlipidemic Ezetimibe 10:20-10:40 Yrd. Doç. Dr. Özlem DİLEK, İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Tubulin Tirozin Ligaz (TTL) Hedefli Biyoortogonal Floresan Prob Tasarımı 10:40-11:00 Çay-Kahve Arası

15 KONGRE PROGRAMI 6. Oturum Oturum Başkanı: Prof. Dr. Turan ÖZTÜRK 11:00-11:30 Prof. Dr. Yusuf BARAN, Abdullah Gül Üniversitesi Kanserde İlaç Dirençliliği 11:30-12:00 Prof. Dr. Vsevolod A. PESHKOV, Soochow University Generating Chemical Diversity From Propargylamines and Isocyanates 12:00-12:30 Yılmaz KARAMÜRSEL, Sanofi Grubu Zentiva Sağlık Ürünleri Kimya nın Başarısı; Başarı nın Kimyası 12:30-13:30 Öğle Yemeği - Ana Restaurant WORKSHOP 2 13:00-13:30 Hasan KAŞIKÇI, Likrom Analitik Çözümler İlaç Numunelerinde Mikrokalorimetre ile Stabilite, Polimorfizm ve Uyumluluk Analizleri 7. Oturum Oturum Başkanı: Dr. O. Mutlu TOPAL 13:30-14:00 Adil KAYA, Atabay İlaç Hammaddesi Üretiminde Sanayi - Üniversite Güçbirliği 14:00-14:30 Prof. Dr. Nesrin GÖKHAN KELEKÇİ, Hacettepe Üniversitesi Monoamin Oksidaz İnhibitörü ve Antidepresan Ajanlar Olarak Güçlü, Selektif, Reversibl Yeni Pirazolin/Hidrazon Türevleri

16 KONGRE PROGRAMI 14:30-14:50 Mehmet ATASEVER, Sağlık Bakanlığı Strateji Eski Başkanı Türkiye İlaç Sektörü Analizi 14:50-15:10 Prof. Dr. Süheyla KIRMIZIGÜL, Ege Üniversitesi Doğal Bileşiklerin İlaç Endüstrisindeki Önemi 15:10-15:30 Prof. Dr. Burhan ATEŞ, İnönü Üniversitesi Biyobenzer Tasarımlar İçeren Poliüretan Temelli Doku Yapıştırıcı Dizaynı Ve Uygulaması 15:30-16:00 Çay-Kahve Arası 8. Oturum Oturum Başkanı: Dr. Yaşar Lütfü ŞEN 16:00-16:30 Prof. Dr. Öztekin ALGÜL, Mersin Üniversitesi Rastlantıdan Tasarıma İlaç Geliştirme-II 16:30-17:00 Prof. Dr. Canan ÜNALEROĞLU, Hacettepe Üniversitesi Design and Synthesis of Pyrrole and Pyridine Based Heterocycles 17:00-17:20 Figen ONUK GÖREN, Zentiva Sağlık Ürünleri Ürün Teknoloji Transferi 17:20-17:40 17:40-18:00 Doç. Dr. Arif KIVRAK, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Yeni 2,3-Dihetero-substitüe-benzotiyofen Türevlerinin Sentezi ve Biyolojik Özellikleri Doç. Dr. Ahmet Ceyhan GÖREN, TÜBİTAK UME İlaç Sanayi, İlaç İzleme ve Tıbbi Cihazlar için İzlenebilir Ölçümler ve Referans Malzemelerin Önemi

17 KONGRE PROGRAMI Doç. Dr. Serdar DURDAĞI, Bahçeşehir Üniversitesi 18:00-18:20 Çok-boyutlu Moleküler Modelleme Yaklaşımları, Sentez ve in vitro Testler ile Yeni-nesil Oksazolon ve İmidazolon Bazlı AT1 İnhibitörlerinin Geliştirilmesi 18:40-20:00 Akşam Yemeği Ana Restaurant 19:30-21:30 Poster Sunumları Aspendos 02 NİSAN 2017, PAZAR- ASPENDOS 9. Oturum Oturum Başkanı: Prof. Dr. Mehmet AY 09:00-09:30 Prof. Dr. Volga BULMUŞ, İYTE Nanoterapötikler İçin Potansiyel Yapı Taşları 09:30-09:50 Yrd. Doç. Dr. Serhan TÜRKYILMAZ, İstanbul Üniversitesi Bakteriyel Hücrelere Hedeflenebilir Çinko(II)-Bisdipikolilamin Kompleksleri Taşıyan Teranostik Ajanlara Yönelik Çalışmalar 09:50-10:10 Doç. Dr. Mustafa GÜZEL, İstanbul Medipol Üniversitesi Novel Anti-Cancer Drug Discovery and Development Studies 10:10-10:30 Gülcan BENZER, Abdi İbrahim Stabilite Çalışmalarının İlaç Endüstrisinde Yeri ve Önemi 10:30-11:00 Çay-Kahve Arası

18 KONGRE PROGRAMI 10. Oturum Oturum Başkanı: Prof. Dr. Yunus KARA 11:00-11:15 Doç. Dr. Müslüm AKGÖZ, TÜBİTAK Ulusal Metroloji Enstitüsü Peptit Yapılı İlaçların Safsızlık Analizleri 11:15-11:30 Senem AKKOÇ, Erciyes Üniversitesi Kolon Kanserine Karşı Etkili Yeni Potansiyel Antikanser İlaç Adaylarının Sentezi ve Karakterizasyonu 11:30-11:45 Yılmaz KELGÖKMEN, ODTÜ 2,3-Dihidro-1,4-oksazepin Türevlerinin N-Proparjilik β-enaminon Bileşiklerinden Sentezi Yrd. Doç. Dr. Metin KONUŞ, Yüzüncü Yıl Üniversitesi 11:45-12:00 Benzaldehit Türevlerinin Antioksidan Kapasitelerinin Belirlenlenmesi ve İnsan Meme Kanseri Hücre Serileri (MCF-7) Üzerine Sitotoksik Etkilerinin Araştırılması 12:00-12:15 Dilan KONYAR, Ankara Üniversitesi Yeni Bazı Spirooksiindol Türevlerinin Sentezi, Yapı Aydınlatılması, İn vitro Sitotoksisite ve Moleküler Doking Çalışmaları 12:15-12:30 Doç. Dr. Beyzagül POLAT, Atatürk Üniversitesi Gastrointestinal Sistem de in vivo Çalışmalar: Deneysel Ülser Modeller 12:30-14:00 Öğle Yemeği - Ana Restaurant

19 KONGRE PROGRAMI 11. Oturum Oturum Başkanı: Prof. Dr. Hasan ÖZDEMİR 14:00-14:30 14:30-14:45 14:45-15:00 Prof. Dr. Hasan SEÇEN, Atatürk Üniversitesi Doğal Diarilheptanoidlerin Sentezlerinde Yeni Stratejiler Dr. Süleyman ÖZAKIN, Dicle Üniversitesi Novel Drug Targets May Help to Cope with Antibiotic Resistance Doç. Dr. İlker AVAN, Anadolu Üniversitesi Modifikasyonu ile Oluşturulan Peptidomimetik Bileşikler 15:00-16:00 Değerlendirme Oturumu-Poster Ödülleri Kapanış Posterler kongre boyunca asılı kalacaktır. Poster tartışmaları programda belirtilen zaman aralığında ve diğer aralarda yapılacaktır. Poster Ödülleri Değerlendirme Oturumu dan sonra verilecektir.

20 Ulusal Konuşmacılar Prof. Dr. Öztekin ALGÜL Prof. Dr. Burhan ATEŞ Prof. Dr. Yusuf BARAN Prof. Dr. Volga BULMUŞ Prof. Dr. Safiye ERDEM Prof. Dr. Nesrin KELEKÇİ Prof. Dr. Süheyla KIRMIZIGÜL Prof. Dr. Hasan SEÇEN Prof. Dr. Canan ÜNALEROĞLU Doç. Dr. Tarık BAYKAL Doç. Dr. Ahmet Ceyhan GÖREN Doç. Dr. Mustafa GÜZEL Doç. Dr. Arif KIVRAK Yrd. Doç. Dr. Özlem DİLEK Yrd. Doç. Dr. Serhan TÜRKYILMAZ Dr. Esen Bellur ATİCİ Dr. Turgay KAÇAR Memet ATASEVER Gülcan BENZER Figen Onuk GÖREN Yılmaz KARAMÜRSEL Özgür KARBAN Adil KAYA Murat YILDIRIM Mersin Üniversitesi İnönü Üniversitesi Abdullah Gül Üniversitesi İYTE Marmara Üniversitesi Hacettepe Üniversitesi Ege Üniversitesi Atatürk Üniversitesi Hacettepe Üniversitesi Acıbadem Üniversitesi UME, TÜBİTAK İstanbul Medipol Üniversitesi Yüzüncü Yıl Üniversitesi İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi İstanbul Üniversitesi Deva Arven İlaç Sağlık Bakanlığı Strateji Eski Başkanı Abdi İbrahim Zentiva Zentiva Centurion Pharma Atabay Deva

21

22 Kısa Sözel Sunum Programı Sunum Salonu: Aspendos NO YAZAR BAŞLIK KS137 Esra KOÇ Nitrodien in 6π-Elektrosiklizasyonu ile Heliotridane ve Pseudoheliotridane ın Total Sentezi KS138 Ronak HAJ ERSAN Synthesis of Novel Bisbenzazole Derivatives for Antiproliferative Activity and Identification of Structure Activity Relationship KS139 Büşra Gül ERTÜRK 2-Alkil/Alkiloksi Köprülü Sübstitüebenzimidazol Türevi Bileşiklerin Sentezi, Yapılarının Tayini ve Antiproliferatif Etkilerinin Belirlenmesi Çalışması KS140 Süleyman AKOCAK Karbonik Anhidraz İçeren Kanser Türlerini İnhibe Eden Bis Yapılı Sülfonamitlerin Sentezi Ve Bu Bileşiklerin Biyolojik Testleri KS141 Seda FANDAKLI Oksazol Bileşiklerinin Kalkonlardan Sentezi Ve Biyolojik Aktiviteleri KS142 İrfan KOCA Heteroaromatik Gruplar İçeren Hibrit Yapılı Hsp İnhibitörleri KS143 Serpil ERYILMAZ Bazı Bisiklik Halkaya Sahip İlaç Etkin Bileşiklerinin Biyolojik Aktivite Ve Yapısal Özelliklerinin Kuantum Mekaniksel Yöntemler İle İncelenmesi KS144 Ceren OTURANEL Monoterpen Alkollerin Aspergillus Enfeksiyonlarına Karşı İn Vitro Antimikrobiyal Etkileri KS145 Emine BAĞDATLI Biyoaktif Pirazolon Temelli 4-Aroil- Substitue Bileşikler Ve Bakır(II), Paladyum(II) Kompleksleri KS146 Hayreddin 1,3-Bis-Kalkonlardan Yeni Nikotinonitril Türevlerinin Sentezi GEZEGEN Antimikrobiyal Ve Antikanser Aktivitelerinin İncelenmesi KS147 Mehmet GÜMÜŞ Tiyazol-Kumarin, Tiyazol-Diazepin Ve Tiyazol-Pirazol-Kumarin Halka Sistemlerini İçeren Heterosiklik Bileşiklerin HSP70 Ve HSP90 İnhibitör Özelliklerinin İncelenmesi KS148 Mehmet Enes İn Vitro Alzheimer Modelinde Farnesenin Nöron Koruyucu Etkisinin ARSLAN İncelenmesi KS149 Ömer IŞILDAK Phenolsulfonphthalein Bileşiği Kullanılarak Antipsikotik Risperidon Bileşiğine Duyarlı Potansiyometrik Sensör Geliştirilmesi KS150 Melek ÇOL AYVAZ Talas Türk Kahvesinin Nörobiyolojik Etkinliği KS151 Mahfuz ELMASTAŞ Antiradical Activity Of Farrerol Compound KS152 Muhammet KÖSE Sübsitüe Gruplar İçeren 2-Siyanoguanidin Temelli Cu(II), Ni(II) ve Pt(II) Kompleksleri ve Bunların Terapötik Özelliklerinin İncelenmesi KS153 Ferhan TÜMER Metoksi Sübsitüe İmin Bileşiği ve Antikanser Özelliklerinin İncelenmesi KS154 Oğuz ÖZBEK Lakton Ve Kalkon Birimi İçeren Enamin Türevlerinin Antikanser Aktiviteleri KS155 Özge ÖZŞEN Abiyetik Asit Ve Metabolitlerinin A549 Akciğer Adenokarsinom Hücre Hatları Üzerindeki Antiproliferatif Ve Apoptotik Etkileri KS156 Mevlüt ALBAYRAK Diklofenak Etkin Maddesinin Farmasötik Preparatlarda Hplc Yöntemi İle Miktar Tayini

23 KS157 KS158 KS159 KS160 KS161 KS162 KS163 KS164 KS165 KS166 KS167 KS168 KS169 KS170 KS171 KS172 KS173 KS174 KS175 Mehmet ÇOLAK Elif ÖZDEMİR Demet COŞKUN Emel YILDIZ Faik GÖKALP Faik GÖKALP Yıldız Uygun CEBECİ Tufan GÜRAY Hasan Basri KARAYEL Fatma Ebru KOÇ Nurullah SARACOGLU Safiye Emirdağ- ÖZTÜRK Alper Tolga ÇOLAK- Barış ANIL Ümit M. KOÇYİĞİT Ümit M. KOÇYİĞİT Ayşe AKAN Haydar KILIÇ Ömer Tahir GÜNKARA Nurhan KİSHALI Design And Synthesis Of İonic Liquid Formulation Of Nsaıd s (Non Stereoıdal Anti Inflamatory Drugs ) As A Quaternary Ammonium Salts Optimization And Validation Of The Highly Sensitive HPLC Method For The Determination Of Galantamine İn Human Plasma And Urine Through Derivatization With 5-(Dimethylamino) Naphthalene-1-Sulfonyl Chloride Using Fluorescence Detector Benzofuran Ve Tiyofen Sübstitüe Yeni Diketoksim Türevlerinin Sentezi Ve Antimikrobial Özellikleri Akridin Ve Karbonil Grubu İçeren Ligandların Metal Komplekslerinin Sentezi Ve Farmakolojik Çalışmalar Theoretical İnvestigation Of The Chemical Activity Of Butilinic Acid İn Ziziphus Jujuba Theoretical Comparison Of The Effect Of Gluten İn Different Phases Mikrodalga Destekli Konazol Türevi Bileşiklerin Sentezi Ve Karakterizasyonu İndakaterol Tayini İçin Valide Edilmiş Kapiler Elektroforetik Metot Ve Bir İlaca Uygulanması Farklı Lokasyonlarda Yetiştirilen İki Ada Çayı (Salvia Officinalis L.,Salvia Aethiopis L.) Türünün Uçucu Yağ Bileşenlerindeki Değişimlerin İncelenmesi Zerdeçaldan Elde Edilen Kurkuminoidler İle Karabiberden Elde Edilen Piperinin İzokratik Şartlarda HPLC Kullanılarak Kantitatif Analizi Yeni Silodosin Ara Ürünlerinin Sentezi Yeni Gypsogenin-Kalkon Hibrit Bileşiklerin Sentezi Ve Antimikrobiyal Aktivite Çalışmaları Β-Diketonat Esaslı Yeni Biyoetiketlerin Sentezi Ve Yapılarının Aydınlatılması Sunum Salonu: Mimoza Yeni Kalkone-İmide Türevlerinin Karbonik Anhidraz Ve Asetilkolinesteraz Enzim Aktiviteleri Üzerine Etkileri 1,2,3,4,6-Pentasubstitüe-4-Hidroksi-Siklohekzan Türevleri: Potansiyel Karbonik Anhidraz Enzim İnhibitörleri Doğal Antioksidan Biberiye (Rosmarinus Officinalis) Nin Kalitatif Ve Kantitatif Analizi İndollerin Siklohekzanon İle Bi(NO3)3.5H2O Katalizli Reaksiyonu Ve Muhtemel Biyoaktif İndol Türevlerinin Sentezi Trisiklik Amino Asit Esterlerin Hela Ve Pankreas Kanser Türlerine Karşı MTT Çalışmaları Bazı İsoindol-1,3-Dion Türevlerinin Anti-Kanser Aktivitelerinin İncelenmesi

24 KS176 Aytekin KÖSE İsoindol-1,3-Dion Türevlerinin Sentezi Ve Tirozin Kinaz Enzimi Üzerine Aktivitelerinin İncelenmesi KS177 Ahmet Yeni Sentezlenmiş Bazı Pregabalin Türevlerinin Antioksidan HARMANKAYA Aktivitelerinin İn Vitro Değerlendirilmesi KS178 Osman Nuri ASLAN Investıgatıon Of Carbonıc Anhydrase And Acetylcolınesterase Activities Of Novel Hybrid Hydrazine Derivatives KS179 Fatih ERTÜRK Yeni 2-(4-((E)-3-(3-Aril) Akriloil) Fenil-3a,4,7,7a-Tatrahidro-1h-4,7- Metanoizoindol-1,3(2h)-Dion Türevlerinin Karbonik Anhidraz İnhibisyonu KS180 Tuba ÖZNÜLÜER Cu-Grafen Nanobiyosensörler KS181 Tuba ÖZNÜLÜER Pd-Grafen Nanobiyosensörler KS182 Hayrettin DİNÇ Bis-Azot Hardalı İçeren Potansiyel Antikanser Molekülünün Sentezi, DNA Hasarı Ve Maxam-Gilbert Yöntemi İle DNA yı Alkilleme Kapasitesi KS183 Burak KUZU İmidazo-1,4-Oksazin Türevlerinin Kolay Ve Daha Ucuz Bir Yöntemle Eldesi Ve Sitotoksisite, Genotoksisite Çalışmaları KS184 Şeyma YAŞAR Suda Çözünür Rutenyum-N-Heterosiklikkarben Komplekslerinin Anti Kanser Özelliklerinin İncelenmesi KS185 Özlem GÜNDOĞDU 5-Karboksilik Asit-İsoindole-1,3-Dion Birimi İçeren Sessiline Türevlerinin Sentezi KS186 Özlem GÜNDOĞDU Florosubstitüe Benzoil Propiyonik Asit Türevlerinin Sentezi KS187 Ali Osman YILMAZ Balsacone B, C Ve Bazı Türevlerinin Sentezleri KS188 Aybek YİĞİT Pirolünlakton Halkası İle Reaksiyonunun İncelenmesi: İndolizin İskeleti İçin Yeni Bir Sentetik Tasarım KS189 Halil ŞENOL Nükleer Faktör Kappa-B İnhibisyon Etkili Ursan Türevi Triterpenlerin Sentezi KS190 Begüm MENEVŞE Bulutlanma Noktası Ekstraksiyonu Yöntemi İle Zenginleştirildikten Sonra İlaçlarda Kinolin Sarısının Spektrofotometrik Tayini KS191 Boscalid Ve Sartan Türevi İlaç Etken Maddelerinin Eldesindeki Kilit Mustafa Kemal Basamakların, Alternatif Çözücü Ortamında (Scco2), Pd(II) YILMAZ Katalizli Suzuki C-C Eşleşme Reaksiyonları İle Gerçekleştirilmesi KS192 Nüket ÖCAL Farmakolojik Açıdan Önemli İzoksazol Türevlerinin Anti-Kanser Aktivitelerinin İncelenmesi KS193 Emel PELİT Yeni Pirazolopiridin Türevi Bileşiklerin Sentezi, Karakterizasyonu Ve Antioksidan Aktivitelerinin Belirlenmesi KS194 Yakup BUDAK Antibiyotiklere Alternatif Tedavi Yaklaşımı Olarak Prunellavulgaris (Yara Otu) İn Çeşitli Ekstraktlarının Quorumsensing Sisteminiinhibisyonu KS195 Yakup BUDAK Manisa Akhisar' da Toplanan Kanser Otundan (Inula viscosa, Yapışkan Andız Otu) Demleme Yöntemi ile İzole Edilmiş Ekstrelerin Anti Kanser Özelliklerinin Araştırılması KS196 Aliye GEDİZ 3-Amino-4-Sübstitüe-1,2,5-Tiyadiazol 1,1-Dioksit in Kromozom ERTÜRK Hasarı Üzerindeki Etkisi KS197 Melike AYDOĞDU Haşhaş Tohumlarının Gıda Olarak Tüketilmesinden Sonra İdrarda Morfin Saptanması KS198 İlker ÜN Kantitatif NMR (Qnmr) Analizleri İle Folik Asit Miktar Tayini

25 KS199 KS200 Sahra KIRMUSAOĞLU Meltem TAN Antibacterial Activity Of Ceratonia Siliqua Against Staphylococcus Aureus, Escherichia Coli, Pseudomonas Aeroginosa, And Proteus Mirabilis. Spirosiklik Alkaloid Analoglarının Sentezi İçin Yöntem Geliştirilmesi Ve Analogların Nükleofillerle Reaksiyonlarının İncelenmesi KS201 Volkan TAŞDEMİR Alkin Siklozasyonu Üzerinden İmidazolopirazin-N-Oksit Sentezi KS202 Asif Ali BHATTİ Morin Solubilizing And Ph Dependent Releasing Properties Of Water Soluble P-Sulphonatocalix[4]Arene KS203 Nurettin MENGEŞ Bazı Önemli Jenerik İlaçların Etken Maddesinin Sentezinde Patentlenebilir Metotların Geliştirilmesi Sunum Salonu: Melissa KS204 Masood HUSSAIN Fabrication Of Paracetamol Protected Silver Nanoparticles And Their Application İn Reduction Of Malachite Green Oxalate Dye KS205 Sezen ALSANCAK Oksindol Ve Nitrozobenzen Tepkimesinde Dimerikorganokatalizörler Varlığında Aktivasyon Mekanizması Ve Seçiciliğinin Hesapsal İncelenmesi KS206 Yeşim ÇAMLISOY Oksindol İle Nitrozobenzen Tepkimesi İçin Etkin Organokatalizörlerin Tasarlanması KS207 Nihal DELİGÖNÜL Tıpta Altın Bileşikleri Ve Organo- Altın Bileşiklerinin Sentezi KS208 Nurhan Didem Sentetik Benzaldehit Türevlerinin Antifungal Etkilerinin KIZILKAN Araştırılması KS209 Fatma Çetin TELLİ Glikonanopartiküllerin Sentezleri, Karekterizasyonları Ve Biyolojik Uygulamaları KS210 Gözde YALÇIN Molecular Docking Studies On Some Benzimidazole Derivatives As Possible Decaprenylphoshoryl-D-Ribose Oxidase Enzyme Inhibitors KS211 Ali ÇAĞIR Sitilben Kaynaştırılmış Çalkon Ve Flavanonların İle Aromataz İnhibisyonu KS212 Necla ÖZTAŞKIN Asetilkolinesteraz, Karbonik Anhidraz İnhibisyonu Ve Antioksidant Etkilere Sahip Yeni Bromofenollerin Sentezi KS213 Gönül YAPAR 1,2-Bis(O-Morfolinofenoksi)Etan Molekülünün Antibakteriyel Ve Antioksidan Özelliklerinin İncelenmesi KS214 Gönül YAPAR 1,2-Bis(O-Morfolinofenoksi)Etan Molekülünün Antifungal Ve Antikandidal Etkinliklerinin Araştırılması KS215 Hayriye GENC Bazı Fenoksipropanol Amin Beleşiklerinin Sentezi Ve Antibakteriyel Özelliklerinin İncelenmesi KS216 Cengiz AKKOZ Effects Of Tannic Acid On Drug Metabolizing Enzyme Activities İn Prostate Cancer Cells KS217 Müslüm KUZU Bazı Flavonoid Türevlerinin Tavuk Karaciğerinden Saflaştırılan Sitozolik Tioredoksin Redüktaz Enzimi Üzerine İn Vitro Etkileri KS218 Ş. Dilem DOĞAN Bakır-Katalizörlüğünde Oksidatif Dehidrojenatif Siklizasyon Reaksiyonları İle Siklik Sulfonamit (Sultam) Türevi Bileşiklerin Sentezi

26 KS219 KS220 KS221 KS222 KS223 KS224 KS225 KS226 Serdar KARAKURT Deniz BARIŞ CEBE Nabih LOLAK Özgül GÖK Salih TUNCAY Hülya ÇELİK Mustafa KAZANCIOĞLU Erbay KALAY hsa-mir-10b-5p'in Hipertansif Rat Modellerinde Aldosterone Sentezini Regülasyonu Organogels As Novel Carriers For Dermal And Topical Drug Delivery Vehicles 1,3-Triazen Türevi Benzen Sülfonamitlerin Sentezi Ve Kanserle İlgili Karbonik Anhidraz İzoenzimlerini İnhibe Etme Özelliklerinin Testi Evaluation Of Dendrimer-Based Drug Delivery Vehicles For Postnatal Treatment Of Neuroinflammation İn Brain Oleanolik Asit Türevlerinin Sentezi Ve Sitotoksik Aktivitelerinin Araştırılması Bazı İmin Türevlerinin Mikro Dalga Yöntemi İle Sentezi, Karakterizasyonu Ve Karbonik Anhidraz İzoenzimleri (Hca-I Ve Hca-II) Üzerine In Vitro Etkilerinin Araştırılması Gramisicidin S Türevi Olan Bioaktif Xjb Bileşiğini Sentezi Kiral Benzo[E]İndolizidine Ve Benzo[C]Quinolizine Bileşiklerinin Sentezi KS227 İrem KULU Aril Substitue Trisiklik İmidlerin Sentezi ve Antioksidan Aktiviteleri KS228 KS229 KS230 KS231 KS232 KS233 KS234 Nurinnisa ÖZTÜRK Barış ANIL Arzu GÖBEK Ali AYDIN Derya AKTAŞ ANIL Aynı Zeliha ASLAN Ş. Eylül DUMAN Terapötik İlaç Düzeyi İzlem Laboratuvarımızın İmmunsupresif İlaç Düzeyi Sonuçları Bazı İndenopiridin Bileşiklerinin Kimyasal Yapılarının 1D ve 2D NMR ile Aydınlatılması Flor İhtiva Eden Bazı Kalkonların Sentezleri ve Antitüberküloz Özelliklerinin Araştırılması Etkin Dozda Fizyolojik Fosfat Tampon Sisteminde Çözülebilen Disiyanidogümüş(I)-esaslı AN7 nin in vivo Antikanser Etkisi Flor İhtiva Kalkon Türevlerinin Sentezi ve Antikanserojen Özelliklerinin Araştırılması Potansiyel Antikanser Ajan Olarak N-(4-Bromfenil)-[1,3]-tiyazol-2- il)-n-(1,4,5,6-tetrahidropirimidin-2-il)amin in Türevlerinin Sentezi, Gaussian ve Docking Hesaplamaları Kare düzlem Ni(II) Komplekslerinin Moleküler Yapıları ve Antimikrobiyal Özellikleri

27 POSTER BİLDİRİ PROGRAMI POSTER NO P1 P2 P3 P4 P5 P6 P7 P8 P9 P10 P11 P12 P13 P14 P15 P16 P17 P18 P19 P20 YAZAR Burak TÜZÜN Burak TÜZÜN Mehmet AY Halil HOŞGÖREN Özlem BARIŞ Yaşar GÖK Halil Zeki GÖK Ahmet YÜKSEL Nurettin YAYLI Nurettin YAYLI Yılmaz KELGÖKMEN Metin ZORA Sümeyra GÜNDÜZ Hazel ERKAN Akın AKINCIOĞLU İbrahim Evren KIBRIZ İbrahim Evren KIBRIZ Şevket Hakan ÜNGÖREN Tuğba AÇIKGÖZ Senem AKKOÇ BAŞLIK 4D-QSAR EC-GA Metodu İle Oksadiazol Bileşik Serisinin Farmakofor Grubunun Belirlenmesi Ve Biyoaktivite Hesabı 4D-QSAR EC-GA Metodu İle Pirimidin Bileşik Serisinin Farmakofor Grubunun Belirlenmesi Ve Biyoaktivite Hesabı Nitro Grubu İçeren Aromatik Bir Bileşiğin Ssap-NtrB ile Enzimatik ve Sitotoksik Etkileşiminin İncelenmesi New Drug Delivery Systems: Using Two-Component Gelling System As a Highly Tunable Soft Material Etken Madde Sentez ve Saflaştırma Çalışmalarında Antimikrobiyal Testler Enantioselective Diethylzinc Addition to Aldehydes Catalyzed by C2-Symmetric Chiral Diol Synthesis and Application of Chiral C2-Symmetric Diol Substituted Metallophthalocyanines Bazı Naftil Sübstitüe Benzimidazol Türevi Bileşiklerin Sentezi ve Antimikrobiyal Etkilerinin Belirlenmesi Endemik Scorzonera pisidica ve S. sandrasica Bitkilerinin Uçucu Organik Bileşenleri Epilobium hirsutum L. Bitki sinin Uçucu Bileşenleri ve Biyolojik Aktivitesi 2-(İyodometilen)-2,3-dihidro-1,4-oksazepin Türevlerinin N- Proparjilik β-enaminon Bileşiklerinden Sentezi N-Proparjilik β-enaminon Bileşiklerinden Spiro-2H-pirol Türevlerinin Sentezi Glukoz Tayini İçin Enzim Benzeri Metal Nanopartiküllerin (MNP) Kullanımının Araştırılması Aromatik Amin Türevi Floroforların Sentez ve Spektroskopisi: Tubulin Tirozin Ligaz Hedefli Biyoortogonal Floresan İşaretleme Asimetrik Amino Asit Türevi ve Alkil Türevi Yeni Sülfonamitlerin İlk Sentezi Çeşitli Pirrol-2-on Bileşiklerinin Sentezi ve Karakterizasyonu Çeşitli Kinoksalin Bileşiklerinin Sentezi ve Karakterizasyonu Pirimido[1,2-a]qinazolin-1-on Bileşiklerinin Cascade Reaksiyonlarından Sentezleri Biyokimyasal Analizlerde Serum/Kan Hücresi Ayrımında Kullanılabilecek Jel Üretimi ve UV İle Katı Bariyer Elde Edilmesi Kalkon türevlerinin sentezi ve elde edilen türevlerin hidrazin ile reaksiyonlarının incelenmesi

28 P21 Medine CANAKDAĞ Antimikrobiyal Özelliğe Sahip Unsimetrik Sübstitüentli İnorganik Bileşiklerin Sentezi ve Karakterizasyonu P22 Abdullah BİÇER Yeni Bis-sülfid ve Bis-sülfon Bileşiklerinin Sentezi ve Sitotoksik Aktivitelerinin İncelenmesi P23 Abdullah BİÇER Zeolite Tutturulmuş-Os o ve -Os 3+ Nano Parçacıkları ile Olefinlerden Visinal cis-diollerin Sentezi P24 Öznur EYİLCİM İlaç Aday Moleküller Arasında Önemli Yer Tutan İmidazolidin-4-on Bileşiklerinin İncelenmesi P25 Zeynep DENLİ Ham ve Olgun İncir (Ficus carica) Su Ekstraktlarının Fenolik ve Antioksidan Özelliklerinin İncelenmesi P26 Alev GÜL Aldosteron İndüklenmiş Sıçan Modellerinde CYP17A1 Geninin Değişimi P27 Hülya KARADENİZ İnsan Plazmasında Morfinin GC/MS Metodu ile Tayini ve Yöntem Validasyonu P28 Mustafa BAHADIR Amlodipin Maleat ın Aril İmin Türevleri Üzerine Laktoperoksidaz İnhibisyonu P29 Ayşe AKAN Doğal Antioksidan Biberiye (Rosmarinus Officinalis) nin Kalitatif ve Kantitatif Analizi P30 Mustafa CEYLAN 4-Arilidinetrisiklo [ ,5 ] Non-7-En-3-On Türevlerinin Sentezi Ve Antiproliferatif Aktiviteleri P31 Mustafa CEYLAN 4-Arilidentrisiklo [ ,5 ] Nonan-3-On Türevlerinin Sentezi Ve Antiproliferatif Aktiviteleri P32 H. Filiz AYYILDIZ Farmasötik Preperatlarda Eş Zamanlı Parasetamol ve Kafein Tayini için Kemometrik Destekli Bir RP-HPLC Yönteminin Geliştirilmesi P33 Ramazan KALIN Potansiyel Asetilkolinesteraz (AChE) İnhibitör Keşfi: 2-Aminoindan β-laktam Türevleri P34 Ramazan KALIN Rasemik Peroksitlerin Bitkisel Peroksidazlarla Asimetrik İndirgenmesi P35 M. Burcu Yeni Pirazolil-Tiyazol Türevlerinin Karbonik Anhidraz Ve GÜRDERE Asetilkolinesteraz Aktiviteleri P36 Kübra ŞAHİN Yeni Bir Yöntemle Halohidrin ve Diollerden Karbamat ve Karbonat Sentezi P37 Esra UZUNOĞLU Yeni Bir Yöntemle Cis-Epoksit Bileşiklerinden Karbamat ve Karbonat Sentezi P38 Kıvılcım ŞENDİL Amino Asitlerden Elde Edilen Kiral Schiff Bazların CA I ve II İzoenzimleri Üzerine Etkilerinin İncelenmesi P39 Mohammed Darwish Modeling of Protein-Peptide Interactions using HADDOCK web Al AFANDİ server for Cancer Therapy P40 Mehmet OĞUZ Gemsitabin Taşıyan Guanidin Türevli Kaliks[4]Arenlerin Sentezi ve Kolon Kanseri Hücre Hattı Üzerindeki Sitotoksik Etkilerinin Belirlenmesi P41 Elif KESKİN Leishmaniasis in Tedavisine Yönelik BNIP Temelli Özgün İlaç Moleküllerinin Tasarımı ve Sentezi P42 Zeynep Esra KISA Moksifloksasin Analizi için Yüksek Basınçlı Sıvı Kromatografisi ile Metot Geliştirilmesi ve Valide Edilmesi P43 M. Levent BOZDAĞ L-Glutamin in Kohezif Enerji Yoğunluğu ve Kimyasal İlgi Profili

29 P44 Süleyman GÖKCE Kolşisinin UPLC ile Validasyonu, LC-MS/MS Tekniği ile Stres Koşullarındaki Bozunurluk Ürünlerinin Tayini P45 Süleyman GÖKSU α-feniletil Sübstitüe Dopamin Analoğu Bileşiklerin Yeni Sülfamit Türevlerinin Sentezi P46 Süleyman GÖKSU Tironamin Analoğu Yeni Bileşiklerin ve Sülfamit Türevlerinin Sentezi P47 Ozan TAPANYİĞİT Kumarin Birim İçeren Fenolik Asit Hidrazitlerinin Sentezi P48 Dilek GÜÇLÜ Amino-İmidazopiridin İskeleti için Yöntem Geliştirilmesi P49 Ecem TANSIK Kokristal Yapılarda Kohezif Enerji Yoğunluğu ve Kimyasal İlgi Profili P50 Ecem TANSIK Bazı Diüretiklerin Kohezif Enerji Yoğunlukları ve Kimyasal İlgi Profilleri P51 Mustafa ZENGİN Naftol İçeren Oksipropanol Türevi Bazı Bileşiklerinin Sentezi ve Antibakteriyel Özelliklerinin İncelenmesi P52 R. Aykut GÜRSOY Hammadde Tanıma Süreçlerinin Raman Tekniği Kullanılarak İyileştirilmesi P53 Gülru KAYIK PDE5/PDE6 ve PDE5/PDE11 Seçici PDE5 İnhibitörlerinin in Siliko Yöntemler İle Belirlenmesi: Ligant ve Yapı Bazlı Metotların Kombinasyonu ile Tadalafil Analogların Tasarımı P54 Alime Ebru AYDIN Kiral Hidroksi Amidlerin Asimetrik Henry Reaksiyonunda Katalizör Olarak Kullanılması P55 Alime Ebru AYDIN Tiyoüre yapısı İçeren Ligandların Enantioseçimli Reaksiyonlarda Katalizör Olarak Kullanılması P56 Seda SARIOĞLU Çörekotu Yağının (Nigella Sativa L.) Etken Maddesi Olan Timokinonun Farmakolojik Etkileri P57 Ural Ufuk DEMİREL Kinazolin-4(3H)-on ve Bazı Türevlerinin Sentezlenmesi in vitro Antimikrobiyal Etkisinin ve İnsan Gingival Fibroblastlarında Sitotoksisitesinin Araştırılması P58 Aliye ALTUNDAŞ Manyetik Nano Fe 3O 4 ün Enzim Benzeri Aktivitesi Kullanılarak Bazı Numunelerde Hidrojen Peroksit Tayini P59 Allylic Alkylation Catalyzed by Chiral Bisphosphines: İlker Ümit Enantioselective Formation of C-C Bonds for Pharmaceutical KARAYİĞİT Research P60 Elif SEKMEN Metal Nanopartiküllerin Yeşil Sentezi Ve Karekterizasyonu P61 Nihal ONUL Nitrobuta-1,3-dien Bileşiğinden Tiyo ve Amino Grupları İçeren Yeni Bileşiklerin Sentezi P62 Nihal ONUL 1,4-Naftokinon Bileşiğinin N- ve S-Sübstitüe Türevleri P63 Leyla POLAT KÖSE Bazı Lignan Türlerinin hca I ve II İzoenzimleri Üzerine İnhibisyon Etkilerinin Araştırılması P64 Leyla POLAT KÖSE Çarkıfelek Bitkisi (Passiflora) nin Antioksidan Özellikleri ve Fenolik İçeriğinin LC-MS/MS ile Analizi P65 Betül ÇETİN Doğal İlaç Etkin Maddesi Olarak Kullanılan Bazı Tıbbi ve Aromatik Bitkilerin Potasyum Seviye Belirlemesi P66 Evrim YAVUZ İlaç Endüstrisinde Bakiye Solvent, Uçucu ve Yarı-Uçucu Bileşiklerin Tayininde Gaz Kromatografisinin Yeri ve Önemi

30 P67 P68 P69 P70 P71 Hatice Kübra KALHAN Volkan DEMİR İlhami GÜLÇİN Ayşegül KARAKÜÇÜK- İYİDOĞAN Ayşegül KARAKÜÇÜK- İYİDOĞAN Emine Elçin ORUÇ- EMRE Emine Elçin ORUÇ- EMRE Novel Ruthenium (II) Complex Containing Phenyl Substituted Thiosemicarbazone Ligand: Synthesis, Characterization and Antitumor Studies Synthesis, Structural Analysis and Comperative in vitro Cytotoxic Studies Against Human Ovarian and Colon Cell Lines of New Ruthenium Arene Complex and its Thiosemicarbazone Ligand Bazı bromofenollerin Antioksidan kapasitelerinin belirlenmesi ve insan karbonik anhidraz izoenzimleri ile asetilkolinesteraz ve bütirilkolinesteraz enzimleri üzerine etkilerinin araştırılması 4-(4-Florofenoksi)anilinden Türeyen Bazı Yeni 2-İminotiyazolidin-4- on Türevlerinin Sentezi ve Karakterizasyonu Sülfonat Grubu İçeren Homokiral Tiyosemikarbazonların Sentezi ve Biyolojik Aktivitelerinin İncelenmesi P72 Disübstitüe Tiyoürelerin Halkalaştırılmasıyla 1,3-Tiyazolidin-4,5- dion Türevlerinin Sentezi P73 Benzoksazol Halkası Taşıyan Yeni Kiral Sülfonamitlerin Sentezi ve HIF Enzim Inhibitör Etkilerinin İncelenmesi P74 Gamze TAŞ Ultrasonik Ortamda 1-[(3-Fenil-1H-pirazol-5-ilamino)metil)]-2-naftol Türevi Bileşiklerin Sentezi ve Karakterizasyonu P75 Ş. Gamze Betülinin A549 Akciğer Adenokarsinom Hücre Hatları Üzerindeki KAHRAMAN Antiproliferatif ve Apoptotik Etkileri P76 Ş. Gamze KAHRAMAN Betülin Molekülünün Hepatoma Üzerindeki Apoptotik Etkileri P77 Cumhur ÖKÇELİK Enoksolon-Benzokain Klorheksidin HPLC miktar tayini analizi P78 Beril GÜLKAYA- Üre/Tiyoüre İçeren Kiral Organokatalizör Veri Tabanı İlknur Seren Oluşturulması BALLICA P79 Çiğdem YOLAÇAN Farmasötik Amaçlı Hedef Moleküllerin Hazırlanmasında Temel Motifler Olarak β-hidroksiketonların Enantiyoselektif Sentezi P80 Gülsüm TEKİN Investigation of mrna Expressions of Membrane Proteins Responsible for Aldosterone Synthesis in Hypertension Rat Models P81 İzolikiritigenin ve 1,1,2,2-Tetrakis(p-hidroksifenil)etan Şeyma Mehtap Moleküllerinin Laktoperoksidaz (LPO) Enzim Sistemi Üzerine KOÇAK İnhibisyon Etkisi P82 Osman Can Naftalen Grubu Taşıyan Yeni Bir Dipikolilamin Türevli Schiff Bazı ÇAĞILCI Bileşiğinin Kompleksleşme Özellikleri ve Biyolojik Aktivitesi P83 Osman Can Yeni Bir Antrakinon Türevi Schiff Bazı Bileşiğinin Metal Katyonları ÇAĞILCI ile Etkileşimi ve Biyolojik Aktivitesinin İncelenmesi P84 Sevtap Çağlar İmidazo[4,5] Piridin-2-on Türevlerinin Elektron Konformasyonal- YAVUZ Genetik Algoritma Metodu (EC-GA) İle 4D-Qsar Analizi P85 Sevtap Çağlar YAVUZ Yeni Oksotiazolidin Türevlerinin Sentezi ve Karakterizasyonu P86 Hasibe YILMAZ Balık Yağında EPA ve DHA Miktarlarının Belirlenmesi

31 P87 İlker AVAN N-(2-aminobenzoil)benzotriazol Bileşikleri Kullanarak Tek İşlemde Sübstitüye Kinazolinonların Sentezi P88 Burçin Metastatik Kanser İnhibitörü Tiyazollerin Moleküler Docking ve 4D- TÜRKMENOĞLU QSAR Çalışmaları P89 Östrojen-Bağımlı Meme Kanserine Karşı Güçlü Aromataz Burçin inhibitörleri Olarak Flavonoidlerin MCET Metoduyla 4D-QSAR TÜRKMENOĞLU İncelenmesi P90 Elvan VANLI Dipikolilamin Grubu Taşıyan Yeni Bir Fenantren-İmin Bileşiğinin Metal Katyonları ile Etkileşimi ve Biyolojik Aktivitesinin İncelenmesi P91 Serpil GERNİ Karaturp (Raphanus sativus L.) Peroksidaz (POD) Enzimi Üzerine Bazı Antibiyotik Etken Maddelerinin İnhibisyon Etkilerinin İncelenmesi P92 Yeşim TOPALOĞLU Dipikolilamin Türevli Yeni Bir Floresent Schiff Bazı Bileşiğinin Metal Kompleksleri ve Biyolojik Aktivitesi P93 Piren Floroforu Taşıyan Yeni Bir Dipikolilamin Türevli Schiff Bazı Abidin Bileşiğinin Sentezi, Metal Kompleksleşmesi ve Biyolojik GÜMRÜKÇÜOĞLU Aktivitesinin İncelenmesi P94 Turgut ŞİMŞEK Bisbenzazol Yapısında Yeni Bileşiklerin Sentezi, Yapılarının Aydınlatılması Ve Antikanserojen Etkilerinin Araştırılması P95 Esra TOKAY 2,4,6-Trinitro-N-(4-Nitrofenil) Anilin Bileşiğinin Farklı Kanser Hücre Hattındaki Sitotoksik Etkileri P96 Esra TOKAY SSAP-NTR /706-2b ve 706-2h Nitro lu İlaç Öncül Bileşikleri Kombinasyonlarının Sitotoksik Aktivitesinin İncelenmesi P97 Nuran KAHRİMAN Yeni Metoksi Sübstitüe Pirimidin N-Glikozitler ile Tetra-O-Asetil Türevlerinin Sentezleri ve Biyolojik Aktivitelerinin İncelenmesi P98 Ahmet YAVUZYİĞİT Deri Yüzeyinde Yara Tedavisi Ve Kaslara Doğal Şeklini Verme P99 Feray KÖÇKAR İntihar Gen Tedavisinde Kullanılacak Yeni Aday SSAP NTR/ İlaç öncül Sisteminin Prostat Kanseri Hücreleri Üzerine Etkisinin İncelenmesi P100 Ramazan Scavenging Effects of 3,4-dihydroxybenzaldehyde on DPPH Free ERENLER Radical P101 Ramazan Quantitative Analysis Of Norharmane From Nostoc Linckia Under ERENLER Salt Stress P102 Nefise Özlen ŞAHİN Süt Tozu İle Hazırlanan Rosuvastatin Solid Dispersiyonlarının Fizikokimyasal Karakterizasyonu P103 Ceylan HEPOKUR Ftalosiyanin Türevlerinin Antikanser Aktivitelerinin İncelenmesi P104 Müslüm AKGÖZ Peptit Yapılı İlaçların Safsızlık Analizleri P105 İbrahim DEMİRTAŞ Satureja boissieri Bitkisinden Aktivite Yönlendirmeli İzolasyon Çalışmaları P106 Safiye Sağ ERDEM Flavinin si-yüzünden Oksidasyon Mekanizmasının Hesapsal Modellenmesi P107 Melek GÜL Leucojum aestivum Ekstraktlarının Antioksidan Aktiviteleri ve Flavonoid İçeriklerinin Belirlenmesi P108 Deryanur KILIÇ 5-amino-2 metil benzen Sülfonamid İle İnsan Serum Paraoksonaz-1 (PON1) in Moleküler Docking Çalışması P109 Ayça Dört Yeni İlaç Adayı Bileşiğin Sentezi, Karakterizasyonu ve İnsan KÜÇÜKAKDAĞ Telomerik DNA sı ile Etkileşimlerinin İncelenmesi

32 P110 Ebru METE Yeni Sülfonamit Bileşiklerin Antimikrobiyal Aktivitelerinin Değerlendirilmesi P111 Ebru METE Bazı Pirazolinlerin Sentezi ve Karbonik Anhidraz I İzoenzimi Üzerindeki İnhibisyon Profili P112 Ayşe ÇİVİT Tenefovir Disoproksil Fumarat ve Emtrisitabinin Farmasötik Preparatlarda HPLC-UV ile Eş Zamanlı Tayini için Metot Geliştirilmesi ve Validasyonu P113 Sinan VARDI Schiff Bazlı Porfirin Ligandları ve Zn(II), Fe(III), Co(II) Metal Komplekslerinin Sentezi, Antikanser Etkilerinin İncelenmesi P114 Turgut KILIÇ Origanum vogelii Bitkisinin Uçucu Yağ Bileşenleri ve Biyolojik Aktivitesinin İncelenmesi P115 Turgut KILIÇ O. syriacum subsp. bevanii Bitkisinin Uçucu Yağ Bileşenleri, Antikolinesteraz ve Antimikrobiyal Aktivitesi P116 Seda KOLAK Pirazolo-pirazinon ve Pirazolo-pirazin İskeleti İçeren Bileşiklerinin Sentezi İçin Yöntem Geliştirilmesi P117 Özgür YILMAZ Yeni Bisiklikepoksit Türevlerinin Sentezi P118 Ayhan DEMİR GluNR1-GluNR2B NMDA Reseptör Yapısının Modellenmesi P119 Muhammed ALTUN Lotus roudairei (Fabaceae) Bitkisinin Antikanser Aktivite Özelliklerinin Gerçek Zamanlı Hücre Analiz Yöntemiyle İncelenmesi P120 Muhammed ALTUN Satureja boissieri Bitkisinden İzole Edilen Fenol, Flavonoid ve Steroid Moleküllerinin İnvazif Özelliklerinin İncelenmesi P121 Özlem ÖZDEMİR Yeni Sentezlenmiş NSAİİ Türevlerinin Glioblastoma Ve Prostat Kanseri Hücrelerinde Gen Ekspresyon Profillerinin Belirlenmesi P122 Özlem ÖZDEMİR Periferik İnsan Kan, Alveolar Epitel Ve Primer İnsan Karaciğer Hepatosit Hücrelerinde Zno Katkılı Kobalt (Cu-Zno) Nanopartiküllerinin Oluşturduğu Moleküler Yanıtların Araştırılması P123 Fatma Necmiye Pikolinik Asit Türevi 3- Benzoil Piridin in Antimikrobiyal Etkisinin KACI Belirlenmesi P124 Ayşenur ÖZCAN Yeni Aminourasil Türevinin in silico DNA Bağlanma Çalışması ve Sentezi P125 Mehmet S. 5-Amino Salisilik Asitin ph ve Sıcaklık Duyarlı Hidrojelden EROĞLU Kontrollü Salımı P126 Özgecan ŞAVLUĞ Hekzokinaz-2 Enzim İnhibitörü Olarak Kullanılabilecek Anti-Kanser Ajanı Özgün Metil Jasmonat Analoglarının Sentezi ve İn-Vitro Çalışmaları P127 İlkay YILDIZ Some New Benzoxazoles as Topoisomerase II Inhibitors P128 N. Orçun ÖZÇELİK Permeabılıty Studıes Of Naftıfıne Hydrochlorıde %1 Cream Wıth Flow Through Cell Devıce (Usp Apparatus 4) P129 Cansu PALA Analytıcal Characterızatıon Of Glycoproteın To Reveal ÇETİNER Bıosımılarıty P130 Enis DEMİR Lama/Laba/Ics Üçlü Kombinasyon Kuru Toz İnhaler Formülasyonu İçin Deneysel Tasarım Ve Geliştirme P131 Ahmet Ceyhan GÖREN Organic Communications, ACG Publications P132 Ahmet Ceyhan GÖREN Journal of Chemical Metrology, ACG Publications

33 P133 P134 P135 Derya ÖZEL Mehmet Abdullah ALAGÖZ Tuba KUŞMAN Radyoişaretli Sefpodoksim Proksetil Yüklü Kitosan Nanoparçacıkların Antibakteriyel Potansiyelinin In vitro İncelenmesi Synthesisof The New 1-Phenyl-2-(3,5-Dimethylpyrazole-1- yl)ethanone Derivatives Salvia (Adaçayı) Türlerinden Elde Edilen Abietan Diterpenlerin Antikolinesteraz Potansiyelleri P136 Demet DİNCEL Biyoaktif Furokumarinlerin Antikolinesteraz Etkinliğinin İncelenmesi P137 Esra KOÇ 1-Nitro-2-metil-1,3 Bütadien in 6π-Elektrosiklizasyon/[3+2]-Siklokatılma Reaksiyonu ile Yeni Nitroso Acetal Türevlerinin Sentezi PKS137 Esra KOÇ Nitrodien in 6π-Elektrosiklizasyonu ile Heliotridane ve Pseudoheliotridane ın Total Sentezi P138 Ronak Haj ERSAN Bisbenzimidazol Yapısı Taşıyan Bileşiklerinin Antimikrobiyal Etkilerinin Araştırılması PKS138 Ronak HAJ ERSAN Synthesis of Novel Bisbenzazole Derivatives for Antiproliferative Activity and Identification of Structure Activity Relationship P139 Büşra Gül ERTÜRK Antimikrobiyal Etkili Olabilecek Benzazol Türevi Bileşiklerin Antimikrobiyal Etkilerinin Araştırılması PKS139 Büşra Gül ERTüRK 2-Alkil/Alkiloksi Köprülü Sübstitüebenzimidazol Türevi Bileşiklerin Sentezi, Yapılarının Tayini ve Antiproliferatif Etkilerinin Belirlenmesi Çalışması P140 Süleyman AKOCAK Aromatik ve Heterosiklik Bis Yapılı Sülfonamitlerin Sentezi ve Kanserle İlgili Karbonik Anhidraz İzoenzimleri Üzerine İnhibisyon Testleri PKS140 Süleyman AKOCAK Karbonik Anhidraz İçeren Kanser Türlerini İnhibe Eden Bis Yapılı Sülfonamitlerin Sentezi Ve Bu Bileşiklerin Biyolojik Testleri P141 Seda FANDAKLI Sedum album ve S. stoloniferum Bitkilerinin SPME Yöntemiyle Uçucu Organik Bileşenleri ve Biyolojik Aktiviteleri PKS141 Seda FANDAKLI Oksazol Bileşiklerinin Kalkonlardan Sentezi Ve Biyolojik Aktiviteleri P142 İrfan KOCA Potansiyel Biyoaktif Heterosiklik Keten Aminal Türevi Pirazol- Perimidin Hibrit Bileşiklerinin Sentezi PKS142 İrfan KOCA Heteroaromatik Gruplar İçeren Hibrit Yapılı Hsp İnhibitörleri P143 Serpil ERYILMAZ Biyolojik Öneme Sahip Triazolidin Türevli Dihidropirol Bileşiklerinin Antimikrobiyal Aktivite ve Spektroskopik Özelliklerinin İncelenmesi PKS143 Serpil ERYILMAZ Bazı Bisiklik Halkaya Sahip İlaç Etkin Bileşiklerinin Biyolojik Aktivite Ve Yapısal Özelliklerinin Kuantum Mekaniksel Yöntemler İle İncelenmesi P144 Ceren OTURANEL HepG2 Hepatoma Hücrelerinde Perillil Alkol ve Dihidroperillik Asidin DNA Sentez İnhibisyonu ve Apoptotik Etkileri PKS144 Ceren OTURANEL Monoterpen Alkollerin Aspergillus Enfeksiyonlarına Karşı İn Vitro Antimikrobiyal Etkileri P145 Emine BAĞDATLI Bazı Oksovanadyum(IV) Bileşiklerinin ve Ligant Yapılarının Antioksidan Özelliklerinin Belirlenmesi PKS145 Emine BAĞDATLI Biyoaktif Pirazolon Temelli 4-Aroil- Substitue Bileşikler Ve Bakır(II), Paladyum(II) Kompleksleri

34 P146 PKS146 P147 PKS147 P148 PKS148 P149 PKS149 Hayreddin GEZEGEN Hayreddin GEZEGEN Mehmet GÜMÜŞ Mehmet GÜMÜŞ Mehmet Enes ARSLAN Mehmet Enes ARSLAN Ömer IŞILDAK Ömer IŞILDAK D-Aminoaçilaz Enziminin Rekombinant Olarak Üretilmesi ve Aktif Metilen Bileşiklerinin Kalkonlara Katılmasında Katalizör Olarak Denenmesi 1,3-Bis-Kalkonlardan Yeni Nikotinonitril Türevlerinin Sentezi Antimikrobiyal Ve Antikanser Aktivitelerinin İncelenmesi Farklı Hetero Çekirdekler İçeren Potansiyel Biyolojik Aktif 1-(2-(3,5- difenil-4,5-dihidro-1h-pirazol-1-il)tiyazol-5-il)etanon Bileşiğinin Sentezi ve Karakterizasyonu Tiyazol-Kumarin, Tiyazol-Diazepin Ve Tiyazol-Pirazol-Kumarin Halka Sistemlerini İçeren Heterosiklik Bileşiklerin HSP70 Ve HSP90 İnhibitör Özelliklerinin İncelenmesi Bor Karbür Nanopartikülünün Sentezi, Karakterizasyonu ve İnsan Primer Alveolar Epitel Hücre Kültürü Üzerinde ki Toksikogenomik Etkileri İn Vitro Alzheimer Modelinde Farnesenin Nöron Koruyucu Etkisinin İncelenmesi Antipsikotik risperidon bileşiğinin sıvı kromatografi potansiyometri hibrit analiz yöntemiyle tayini Phenolsulfonphthalein Bileşiği Kullanılarak Antipsikotik Risperidon Bileşiğine Duyarlı Potansiyometrik Sensör Geliştirilmesi P150 Melek ÇOL AYVAZ Talas Türk Kahvesinin Antioksidan Aktivitesi PKS150 Melek ÇOL AYVAZ Talas Türk Kahvesinin Nörobiyolojik Etkinliği P151 Mahfuz ELMASTAŞ Antioxidant activity of Eriodictyol from Cyclotrichium origanifolium PKS151 Mahfuz ELMASTAŞ Antiradical Activity Of Farrerol Compound P152 Muhammet KÖSE Synthesis, Structural Characterization And Biological Evaluation Of The Transition Metal Complexes PKS152 Muhammet KÖSE Sübsitüe Gruplar İçeren 2-Siyanoguanidin Temelli Cu(II), Ni(II) ve Pt(II) Kompleksleri ve Bunların Terapötik Özelliklerinin İncelenmesi P153 Ferhan TÜMER Tiyofen Esaslı Ligandların Metal Komplekslerinin Sentezi ve Yapısal Karakterizasyonu PKS153 Ferhan TÜMER Metoksi Sübsitüe İmin Bileşiği ve Antikanser Özelliklerinin İncelenmesi P154 Oğuz ÖZBEK 5,6-Dibromo-2-(4-(2,3-Dibromo-3-(Aril) Propanoil) Fenil) Heksahidro-1H-4,7-Metanoizoindol-1,3 (2H)-Dion Türevlerinin Karbonik Anhidraz Aktiviteleri PKS154 Oğuz ÖZBEK Lakton Ve Kalkon Birimi İçeren Enamin Türevlerinin Antikanser Aktiviteleri P155 Özge ÖZŞEN Perillil Alkol ve Dehidroperillik Asidin A549 Akciğer Adenokarsinom Hücre Hatları Üzerindeki Antiproliferatif ve Apoptotik Etkileri PKS155 Özge ÖZŞEN Abiyetik Asit Ve Metabolitlerinin A549 Akciğer Adenokarsinom Hücre Hatları Üzerindeki Antiproliferatif Ve Apoptotik Etkileri P156 Mevlüt ALBAYRAK Olanzapinin Farmasötik Preparatlarda Kare Dalga Voltametri Yöntemi İle Miktar Tayini PKS156 Mevlüt ALBAYRAK Diklofenak Etkin Maddesinin Farmasötik Preparatlarda Hplc Yöntemi İle Miktar Tayini

35 PKS157 PKS158 PKS159 PKS160 PKS161 PKS162 PKS163 PKS164 PKS165 PKS166 PKS167 PKS168 PKS169 PKS170 PKS171 PKS172 PKS173 PKS174 PKS175 PKS176 PKS177 Mehmet ÇOLAK Elif ÖZDEMİR Demet COŞKUN Emel YILDIZ Faik GÖKALP Faik GÖKALP Yıldız Uygun CEBECİ Tufan GÜRAY Hasan Basri KARAYEL Fatma Ebru KOÇ Nurullah SARACOGLU Safiye Emirdağ- ÖZTÜRK Alper Tolga ÇOLAK- Barış ANIL Ümit M. KOÇYİĞİT Ümit M. KOÇYİĞİT Ayşe AKAN Haydar KILIÇ Ömer Tahir GÜNKARA Nurhan KİSHALI Aytekin KÖSE Ahmet HARMANKAYA Design And Synthesis Of İonic Liquid Formulation Of Nsaıd s (Non Stereoıdal Anti Inflamatory Drugs ) As A Quaternary Ammonium Salts Optimization And Validation Of The Highly Sensitive HPLC Method For The Determination Of Galantamine İn Human Plasma And Urine Through Derivatization With 5-(Dimethylamino) Naphthalene-1-Sulfonyl Chloride Using Fluorescence Detector Benzofuran Ve Tiyofen Sübstitüe Yeni Diketoksim Türevlerinin Sentezi Ve Antimikrobial Özellikleri Akridin Ve Karbonil Grubu İçeren Ligandların Metal Komplekslerinin Sentezi Ve Farmakolojik Çalışmalar Theoretical İnvestigation Of The Chemical Activity Of Butilinic Acid İn Ziziphus Jujuba Theoretical Comparison Of The Effect Of Gluten İn Different Phases Mikrodalga Destekli Konazol Türevi Bileşiklerin Sentezi Ve Karakterizasyonu İndakaterol Tayini İçin Valide Edilmiş Kapiler Elektroforetik Metot Ve Bir İlaca Uygulanması Farklı Lokasyonlarda Yetiştirilen İki Ada Çayı (Salvia Officinalis L.,Salvia Aethiopis L.) Türünün Uçucu Yağ Bileşenlerindeki Değişimlerin İncelenmesi Zerdeçaldan Elde Edilen Kurkuminoidler İle Karabiberden Elde Edilen Piperinin İzokratik Şartlarda HPLC Kullanılarak Kantitatif Analizi Yeni Silodosin Ara Ürünlerinin Sentezi Yeni Gypsogenin-Kalkon Hibrit Bileşiklerin Sentezi Ve Antimikrobiyal Aktivite Çalışmaları Β-Diketonat Esaslı Yeni Biyoetiketlerin Sentezi Ve Yapılarının Aydınlatılması Yeni Kalkone-İmide Türevlerinin Karbonik Anhidraz Ve Asetilkolinesteraz Enzim Aktiviteleri Üzerine Etkileri 1,2,3,4,6-Pentasubstitüe-4-Hidroksi-Siklohekzan Türevleri: Potansiyel Karbonik Anhidraz Enzim İnhibitörleri Doğal Antioksidan Biberiye (Rosmarinus Officinalis) Nin Kalitatif Ve Kantitatif Analizi İndollerin Siklohekzanon İle Bi(NO3)3.5H2O Katalizli Reaksiyonu Ve Muhtemel Biyoaktif İndol Türevlerinin Sentezi Trisiklik Amino Asit Esterlerin Hela Ve Pankreas Kanser Türlerine Karşı MTT Çalışmaları Bazı İsoindol-1,3-Dion Türevlerinin Anti-Kanser Aktivitelerinin İncelenmesi İsoindol-1,3-Dion Türevlerinin Sentezi Ve Tirozin Kinaz Enzimi Üzerine Aktivitelerinin İncelenmesi Yeni Sentezlenmiş Bazı Pregabalin Türevlerinin Antioksidan Aktivitelerinin İn Vitro Değerlendirilmesi

36 PKS178 Osman Nuri ASLAN Investıgatıon Of Carbonıc Anhydrase And Acetylcolınesterase Activities Of Novel Hybrid Hydrazine Derivatives PKS179 Fatih ERTÜRK Yeni 2-(4-((E)-3-(3-Aril) Akriloil) Fenil-3a,4,7,7a-Tatrahidro-1h-4,7- Metanoizoindol-1,3(2h)-Dion Türevlerinin Karbonik Anhidraz İnhibisyonu PKS180 Tuba ÖZNÜLÜER Cu-Grafen Nanobiyosensörler PKS181 Tuba ÖZNÜLÜER Pd-Grafen Nanobiyosensörler PKS182 Hayrettin DİNÇ Bis-Azot Hardalı İçeren Potansiyel Antikanser Molekülünün Sentezi, DNA Hasarı Ve Maxam-Gilbert Yöntemi İle DNA yı Alkilleme Kapasitesi PKS183 Burak KUZU İmidazo-1,4-Oksazin Türevlerinin Kolay Ve Daha Ucuz Bir Yöntemle Eldesi Ve Sitotoksisite, Genotoksisite Çalışmaları PKS184 Şeyma YAŞAR Suda Çözünür Rutenyum-N-Heterosiklikkarben Komplekslerinin Anti Kanser Özelliklerinin İncelenmesi PKS185 Özlem GÜNDOĞDU 5-Karboksilik Asit-İsoindole-1,3-Dion Birimi İçeren Sessiline Türevlerinin Sentezi PKS186 Özlem GÜNDOĞDU Florosubstitüe Benzoil Propiyonik Asit Türevlerinin Sentezi PKS187 Ali Osman YILMAZ Balsacone B, C Ve Bazı Türevlerinin Sentezleri PKS188 Aybek YİĞİT Pirolünlakton Halkası İle Reaksiyonunun İncelenmesi: İndolizin İskeleti İçin Yeni Bir Sentetik Tasarım PKS189 Halil ŞENOL Nükleer Faktör Kappa-B İnhibisyon Etkili Ursan Türevi Triterpenlerin Sentezi PKS190 Begüm MENEVŞE Bulutlanma Noktası Ekstraksiyonu Yöntemi İle Zenginleştirildikten Sonra İlaçlarda Kinolin Sarısının Spektrofotometrik Tayini PKS191 Boscalid Ve Sartan Türevi İlaç Etken Maddelerinin Eldesindeki Kilit Mustafa Kemal Basamakların, Alternatif Çözücü Ortamında (Scco2), Pd(II) YILMAZ Katalizli Suzuki C-C Eşleşme Reaksiyonları İle Gerçekleştirilmesi PKS192 Nüket ÖCAL Farmakolojik Açıdan Önemli İzoksazol Türevlerinin Anti-Kanser Aktivitelerinin İncelenmesi PKS193 Emel PELİT Yeni Pirazolopiridin Türevi Bileşiklerin Sentezi, Karakterizasyonu Ve Antioksidan Aktivitelerinin Belirlenmesi PKS194 Yakup BUDAK Antibiyotiklere Alternatif Tedavi Yaklaşımı Olarak Prunellavulgaris (Yara Otu) İn Çeşitli Ekstraktlarının Quorumsensing Sisteminiinhibisyonu PKS195 Yakup BUDAK Manisa Akhisar' da Toplanan Kanser Otundan (Inula viscosa, Yapışkan Andız Otu) Demleme Yöntemi ile İzole Edilmiş Ekstrelerin Anti Kanser Özelliklerinin Araştırılması PKS196 Aliye GEDİZ 3-Amino-4-Sübstitüe-1,2,5-Tiyadiazol 1,1-Dioksit in Kromozom ERTÜRK Hasarı Üzerindeki Etkisi PKS197 Melike AYDOĞDU Haşhaş Tohumlarının Gıda Olarak Tüketilmesinden Sonra İdrarda Morfin Saptanması PKS198 İlker ÜN Kantitatif NMR (Qnmr) Analizleri İle Folik Asit Miktar Tayini PKS199 PKS200 Sahra KIRMUSAOĞLU Meltem TAN Antibacterial Activity Of Ceratonia Siliqua Against Staphylococcus Aureus, Escherichia Coli, Pseudomonas Aeroginosa, And Proteus Mirabilis. Spirosiklik Alkaloid Analoglarının Sentezi İçin Yöntem Geliştirilmesi Ve Analogların Nükleofillerle Reaksiyonlarının İncelenmesi

37 PKS201 Volkan TAŞDEMİR Alkin Siklozasyonu Üzerinden İmidazolopirazin-N-Oksit Sentezi PKS202 Asif Ali BHATTİ Morin Solubilizing And Ph Dependent Releasing Properties Of Water Soluble P-Sulphonatocalix[4]Arene PKS203 Nurettin MENGEŞ Bazı Önemli Jenerik İlaçların Etken Maddesinin Sentezinde Patentlenebilir Metotların Geliştirilmesi PKS204 Masood HUSSAİN Fabrication Of Paracetamol Protected Silver Nanoparticles And Their Application İn Reduction Of Malachite Green Oxalate Dye PKS205 Sezen ALSANCAK Oksindol Ve Nitrozobenzen Tepkimesinde Dimerikorganokatalizörler Varlığında Aktivasyon Mekanizması Ve Seçiciliğinin Hesapsal İncelenmesi PKS206 Yeşim ÇAMLISOY Oksindol İle Nitrozobenzen Tepkimesi İçin Etkin Organokatalizörlerin Tasarlanması PKS207 Nihal DELİGÖNÜL Tıpta Altın Bileşikleri Ve Organo- Altın Bileşiklerinin Sentezi PKS208 Nurhan Didem Sentetik Benzaldehit Türevlerinin Antifungal Etkilerinin KIZILKAN Araştırılması PKS209 Fatma Çetin TELLİ Glikonanopartiküllerin Sentezleri, Karekterizasyonları Ve Biyolojik Uygulamaları PKS210 Gözde YALÇIN Molecular Docking Studies On Some Benzimidazole Derivatives As Possible Decaprenylphoshoryl-D-Ribose Oxidase Enzyme Inhibitors PKS211 Ali ÇAĞIR Sitilben Kaynaştırılmış Çalkon Ve Flavanonların İle Aromataz İnhibisyonu PKS212 Necla ÖZTAŞKIN Asetilkolinesteraz, Karbonik Anhidraz İnhibisyonu Ve Antioksidant Etkilere Sahip Yeni Bromofenollerin Sentezi PKS213 Gönül YAPAR 1,2-Bis(O-Morfolinofenoksi)Etan Molekülünün Antibakteriyel Ve Antioksidan Özelliklerinin İncelenmesi PKS214 Gönül YAPAR 1,2-Bis(O-Morfolinofenoksi)Etan Molekülünün Antifungal Ve Antikandidal Etkinliklerinin Araştırılması PKS215 Hayriye GENC Bazı Fenoksipropanol Amin Beleşiklerinin Sentezi Ve Antibakteriyel Özelliklerinin İncelenmesi PKS216 Cengiz AKKOZ Effects Of Tannic Acid On Drug Metabolizing Enzyme Activities İn Prostate Cancer Cells PKS217 Müslüm KUZU Bazı Flavonoid Türevlerinin Tavuk Karaciğerinden Saflaştırılan Sitozolik Tioredoksin Redüktaz Enzimi Üzerine İn Vitro Etkileri PKS218 Ş. Dilem DOĞAN Bakır-Katalizörlüğünde Oksidatif Dehidrojenatif Siklizasyon Reaksiyonları İle Siklik Sulfonamit (Sultam) Türevi Bileşiklerin Sentezi PKS219 Serdar KARAKURT hsa-mir-10b-5p'in Hipertansif Rat Modellerinde Aldosterone Sentezini Regülasyonu PKS220 Deniz BARIŞ CEBE Organogels As Novel Carriers For Dermal And Topical Drug Delivery Vehicles PKS221 Nabih LOLAK 1,3-Triazen Türevi Benzen Sülfonamitlerin Sentezi Ve Kanserle İlgili Karbonik Anhidraz İzoenzimlerini İnhibe Etme Özelliklerinin Testi PKS222 Özgül GÖK Evaluation Of Dendrimer-Based Drug Delivery Vehicles For Postnatal Treatment Of Neuroinflammation İn Brain

38 PKS223 PKS224 PKS225 PKS226 Salih TUNCAY Hülya ÇELİK Mustafa KAZANCIOĞLU Erbay KALAY Oleanolik Asit Türevlerinin Sentezi Ve Sitotoksik Aktivitelerinin Araştırılması Bazı İmin Türevlerinin Mikro Dalga Yöntemi İle Sentezi, Karakterizasyonu Ve Karbonik Anhidraz İzoenzimleri (Hca-I Ve Hca-II) Üzerine In Vitro Etkilerinin Araştırılması Gramisicidin S Türevi Olan Bioaktif Xjb Bileşiğini Sentezi Kiral Benzo[E]İndolizidine Ve Benzo[C]Quinolizine Bileşiklerinin Sentezi PKS227 İrem KULU Aril Substitue Trisiklik İmidlerin Sentezi ve Antioksidan Aktiviteleri PKS228 PKS229 PKS230 PKS231 PKS232 PKS233 PKS234 Nurinnisa ÖZTÜRK Barış ANIL Arzu GÖBEK Ali AYDIN Derya AKTAŞ ANIL Aynı Zeliha ASLAN Ş. Eylül DUMAN Terapötik İlaç Düzeyi İzlem Laboratuvarımızın İmmunsupresif İlaç Düzeyi Sonuçları Bazı İndenopiridin Bileşiklerinin Kimyasal Yapılarının 1D ve 2D NMR ile Aydınlatılması Flor İhtiva Eden Bazı Kalkonların Sentezleri ve Antitüberküloz Özelliklerinin Araştırılması Etkin Dozda Fizyolojik Fosfat Tampon Sisteminde Çözülebilen Disiyanidogümüş(I)-esaslı AN7 nin in vivo Antikanser Etkisi Flor İhtiva Kalkon Türevlerinin Sentezi ve Antikanserojen Özelliklerinin Araştırılması Potansiyel Antikanser Ajan Olarak N-(4-Bromfenil)-[1,3]-tiyazol-2- il)-n-(1,4,5,6-tetrahidropirimidin-2-il)amin in Türevlerinin Sentezi, Gaussian ve Docking Hesaplamaları Kare düzlem Ni(II) Komplekslerinin Moleküler Yapıları ve Antimikrobiyal Özellikleri

39 Davetli Konuşmacıların Bildiri Özetleri

40 Discovery Of Novel İnhibitors Of Orotidine Monophosphate Decarboxylase A Target For Malaria Lakshmi P. Kotra, B.Pharm.(Hons), Ph.D. Professor of Medicinal Chemistry, Leslie Dan Faculty of Pharmacy, Univ of Toronto Senior Scientist, Toronto General Research Institute, and Director, Centre for Molecular Design and Preformulations, University Health Network Toronto, Ontario, Canada lkotra@uhnres.utoronto.ca Abstract: Orotidine 5 -monophosphate decarboxylase (ODCase or OMPDCase) is amongst the most proficient enzymes with many tricks, and it plays an essential role for the de novo synthesis of UMP in the cell. This enzyme carries a robust catalytic machinery constituted by a tetrad and accelerates the decarboxylation of orotidine-5 -monophosphate (OMP) upto 17 orders of magnitude. We synthesized a number of substrate-like ligands and evaluated their inhibition of ODCase, as well as studied their binding interactions with the enzyme over the last decade. Our studies have shown that ODCase has tremendous promiscuity in accepting nucleotide-based ligands, some with higher affinity than its substrate OMP, its natural substrate. We discovered that certain substitutions on the pyrimidine moiety induced covalent reactions with the active site residues, leading to unusual biochemical transformations. This talk will focus on the many interesting acts of ODCase including ODCases from multiple species, and the therapeutic potential of this enzyme as a drug target. ODCase Asp20 Asp70 Lys42 Lys72 D1

41 Generating Chemical Diversity From Propargylamines And Isocyanates Vsevolod A. Peshkov College of Chemistry, Chemical Engineering and Materials Science, Soochow University, Dushu Lake Campus, Suzhou, , China Heterocyclic compounds play one of the central roles in medicinal chemistry. In many cases, drug discovery campaigns start with the high throughput screening of synthetic libraries that are mainly composed of small heterocyclic molecules. Thus from synthetic point of view, it would be highly desirable to identify the building blocks that can rapidly generate a variety of structurally distinct heterocyclic products in a divergent, step and atom economic manner. In this regard, propargylic compounds have emerged as simple and convenient dispatchers [1] owning the recent progress in the development of efficient catalytic methods for their synthesis. Most notable transformations include transition metalcatalyzed additions of terminal alkynes to imines and closely related three-component coupling of alkynes, aldehydes, and amines (A 3 -coupling) to access various types of propargylamines 1. [2] With respect to the synthesis of heterocycles, much work has been done on the additions of secondary propargylamines to various heteroallenes and the subsequent transition-metal catalyzed or electrophilemediated cyclizations. Following this strategy, we have developed a number of synthetic protocols that allow to covert propargylic ureas 3 derived from propargylamines 1 and isocyanates 2 into imidazol-2- ones 4, [3] imidazolidin-2-ones 5, [4] oxazolidin-2-imines 6, [4] pyrimidin-2-ones 7, [5] and benzo[d][1,3]diazepines 8 [6] in a chemo-, stereo- and regioselective manner demonstrating an exceptional potential of propargylic precursors for synthetic and medicinal applications. References [1] W. Jia-Jie, Y. Zhu, Z.-P. Zhan, Asian J. Org. Chem. 2012, 1, [2] a) W.-J. Yoo, L. Zhao, C.-J. Li Aldrichimica Acta 2011, 44, 43 51; b) V. A. Peshkov, O. P. Pereshivko, E. V. Van der Eycken Chem. Soc. Rev. 2012, 41, [3] V. A. Peshkov, O. P. Pereshivko, S. Sharma, T. Meganathan, V. S. Parmar, D. S. Ermolat'ev, E. V. Van der Eycken, J. Org. Chem. 2011, 76, [4] O. P. Pereshivko, V. A. Peshkov, J. Jacobs, L. Van Meervelt, E. V. Van der Eycken, Adv. Synth. Catal. 2013, 355, [5] O. P. Pereshivko, V. A. Peshkov, A. A. Peshkov, J. Jacobs, L. Van Meervelt, E. V. Van der Eycken Org. Biomol. Chem. 2014, 12, [6] G. Wang, C. Liu, B. Li, Y. Wang, K. Van Hecke, E. Van der Eycken, O. P. Pereshivko, V. A. Peshkov,* in preparation for publication D2

42 Tailoring bioactive compounds and drugs to target the tumor site Andreas G Tzakos 1, Serdar Karakurt 2 and Mustafa Yilmaz 2 1 University of Ioannina, Department of Chemistry, Section of Organic Chemistry and Biochemistry, GR 45110, Ioannina, Greece; 2 Selcuk University, Department of Chemistry, Konya, Turkey agtzakos@gmail.com Cancer is a complex and evolving disease and recent diagnosis/treatment options have shifted towards targeted therapies. Tumor targeting ligands are emerging as an important component in customized therapies. Tumor targeting ligands can assist grading tumors and tailoring treatment accordingly through installation of cell-targeting/specific ligands to therapeutic agents. On the first part of our talk we will present our efforts to develop novel anticancer agents targeting cancer drug targets, examples of selective delivery of drugs to cancer cells through targeting cell surface receptors. On the second part of our talk we will present our approach to unlock the anticancer potential of quercetin so as to operate under the stimuli of the target pathological region. For this we integrated it in a gold nanoparticle programmable drug delivery architecture. This enabled a fold enhancement of its aqueous solubility. Through this formulation, we recorded a ph triggered and acidic releasing behavior of quercetin. Quercetin was released from the complex at low ph and thus, the acidic extracellular ph found in tumor tissues can operate as the stimuli to selectively liberate quercetin in these tissues. Cytotoxic experiments of the quercetin nanoparticle indicated a 52 times higher cytotoxicity with respect to the parent compound. D3

43 D4

44 New pharmaceutical drug process- theory and case studies Zdravka Knezevic, Ph.D. (Abdi Ibrahim, ARGE, Sanayi Mahallesi Tunç Caddesi No:3, Esenyurt İstanbul) A new drug may be an innovative new compound that is classified as a new molecular entity by the pharmaceutical regulations and major world regulatory bodies (e.g.us Food and Drug Administration or FDA, European Medicinal Agency or EMA) or it may be related to a previously approved product in new use (new dosage form, indication, method of use, combination etc.). New molecular entity (NME) can be of chemical or bilogical origin; although biotechnology is getting much acceleration in last decades, still chemistry is equaly present and important as source of new drugs and medical treatments. Getting regulathory approval for a drug is a multi-step process that involves significant scientific challanges, years and millions of dollars of investment before coming to opportunity to launch new drug to the market. It take on overage thousands 1 of molecule in early research before some candidates in preclinical development reach 1st in human trials (Phase I studies). The odds of a new compound that has entered Phase 1 trials getting FDA or EMA approval for marketing as a new drug are still only between 10% and 15%. The reason behind drop-outs are documented evidences from systematic studies to prove drug quality, safety and efficacy. The process of getting a new drug to market involves the following steps in general: research for novel structures, lead compunds identification, non-clinical development (e.g. animal tests for toxicity, to ensure the compound is safe for humans), preparation of Investigational New Drug (IND) application or IMPD (according to USA or EU regulation), first in human Phase 1 clinical trials or studies where the emphasis is on the drug s safety and side effects, exploratory Phase 2 clinical trials where the focus is on the proposed drug s effectiveness and dose finding, Phase 3 clinical trials which are very large multi-stage trials that gather confirmatory information about the drug s safety and effectiveness in large patient groups and various indications. Following that, New Drug Application is submitted to major regulathory bodies which is a comprehensive document containing all the above information on product quality, safety and efficacy- for approval and subsequent launch. How theory works in real life of pharmaceutical industry will be presented on few case studies involving New Chemical Entity process, New Biological Entity process and New Therapeutic use of known compound- as publically available through access to FDA or EMA web 2,3. Sources: 1) DiMasi J.A., Hansen R.W., Grabowski H.G., J. Health. Econom. 2003, 22, ) as accessed ) jsp&mid=WC0b01ac fbb, as accessed D5

45 Complexities and Challenges in Developing Biosimilars Sadettin S. Ozturk OzBio LLC, 335 Sprague Street, Dedham, MA 02026, USA In this presentation, we will discuss opportunities and challenges in developing biosimilars. A successful biosimilar product development requires a process with high productivity, fingerprint biosimilarity, commercial viability, and full regulatory compliance. We will present strategies to achieve high productivity at genetic, cellular, and process level. We will then focus on product quality and comparability aspects with examples. Creation of a clonal cell line and modulation of process conditions to achieve fingerprint biosimilarity will be covered. D6

46 Rastlantıdan Tasarıma İlaç Geliştirme-II Öztekin ALGÜL Mersin Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, Mersin, TÜRKİYE İlaç geliştirme alanında yapılan çalışmaların temel hedefi yeni ve etkin ilaçlar keşfetmektir. Tedavide kullanılabilecek yeni ilaca ulaşabilmede öncü bileşik keşfi bu alandaki çalışmaların başlangıç noktasıdır. Öncü bileşik keşfinde kullanılan; doğal substrat ve modülatörlere ait yapılar, mevcut etken maddeler, bir etkinin veya yan etkinin istenen aktivitede geliştirilmesi, kombinatoryal ve paralel sentez, bilgisayar destekli tasarım, bileşik kütüphanelerinin taranması gibi çok çeşitli metotlar bulunmaktadır. Bu metotların ve yeni metotların geliştirilmesine de ihtiyaç vardır. İlaç etkin maddelerinin ulaşması beklenen hedef yapılar ile bu hedef noktalardaki etkileşimlerin anlaşılması medisinal kimya için hem bir hedef hem de bir dönüm noktasını oluşturur. Tasarlanan ilacın; belli bir düzeyde aktivite, afinite, selektivite, kimyasal dayanıklılık, kolay sentezlenebilirlilik ve minimum yan etki gibi özelliklerinin yanı sıra, belirli hedeflere ulaşabilmesi gerekir. Ancak, hedefe ulaşan ilaç molekülü hedefte hiç bir reaksiyona veya konformasyonal değişime sebep olamayabilir ve herhangi bir etkileşim ortaya çıkarmayabilir. Dolayısıyla bir ilacın tasarımında farmakokinetik ve farmakodinamik özellikler eşit etkiye sahip alanlardır. Bu alanlardaki etkilerin ortaya çıkarılması, değiştirilmesi, optimizasyonu ve molekülün oluşturacağı moleküler etkileşimlerin nitelikleri; tasarlanan ilaç molekülüne ait farmakofor yapıya, karbon iskelete, bu iskelet üzerinde yer alan fonksiyonel gruplara ve bu yapılara ait özelliklere bağlıdır. Tasarlanan ilaç molekülünün optimizasyonu için de çeşitli stratejiler geliştirilmiştir. Bunlardan bazıları zincir uzatılması veya kısaltılması, halka genişletilmesi, sübstitüentlerin değiştirilmesi, halka bütünleşmeleri, halka değişimleri, yapının sadeleştirilmesi, yapı rijidifikasyonları, yapı temelli etken madde tasarımı, moleküler modelleme ve konformasyonal blokörlerin kullanımıdır. Tüm bu süreçler, öncü bileşik ve ilaç adayı bileşik(ler)in belirlenmesinin ardından klinikte fayda/yarar dengesinin optimizasyonu süreçleriyle devam eder. Bu süreçlerin tamamı ilaç tasarımında göz önünde bulundurulması gereken ve eşit önemdeki durumlardır. Medisinal kimya alanında yer alan araştırmacıların özellikle ilaç geliştirilmesine sistematik olarak yaklaşmaları, belirli alanlarda öncülük edebilecek çalışma gruplarının oluşturulması, bu konudaki çalışmalara yeni stratejiler geliştirmeleri ilaç keşfi konusunun en temel başlangıç noktaları olarak öne çıkmaktadır. D7

47 Biyobenzer Tasarımlar İçeren Poliüretan Temelli Doku Yapıştırıcı Dizaynı Ve Uygulaması Burhan Ates, Süleyman Köytepe, Sevgi Balcıoğlu, Merve Gökşin Karaaslan, Ahmet Ulu İnönü Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Malatya, Türkiye Doku yapıştırıcıları iç ve dış kesi ve yaralanmalar olmak üzere çok geniş bir skalada kullanılmaktadır. Mevcut doku yapıştırıcıların en büyük sorunu hızlı ve güçlü yapışma ile biyouyumluluk özelliklerinin aynı anda ve yeterli düzeyde bulunmamasıdır. Bu alanda en kuvvetli yapıştırıcılar siyanoakrilat temelli olan ticari formlardır. Ancak bu sınıftaki yapıştırıcıların biyouyum sıkıntısı olduğundan özellikle iç bölgelerde kullanımı sınırlıdır. Bu nedenle yeni, biyouyumu yüksek, hızlı kürlenebilir ve yapışma gücü yüksek ürünlere ihtiyaç vardır. Özellikle biyolojik ortamlarda hızlı yapışma konusunda biyoenzer (biyomimetik) tasarımlar dikkat çekicidir. Midyeler bünyelerinde bulundurduğu belirli proteinler sayesinde su altında kaya ve sert cisimlere kolayca yapışabilmektedir. Bu yapışmanın midye proteinlerindeki katekol benzeri gruplar sayesinde olduğu düşünülmektedir[1]. Bu nedenle çalışmamızda özellikle katekol benzeri grup ihtiva eden klorogenik asit üniteleri kullanılmıştır. Yapıştırıcılardaki klorogenik asit üniteleri dokularda ve vücut sıvılarındaki ya da dışarıdan eklenen Fe 3+ ile şelat (mono, bis ya da tris kompleks) yaparak yapıştırıcının hızlı kürlenmesine katkı sağlamıştır(şekil 1). Buna ek olarak tasarımlarımızda yapışma süresini daha da kısaltabilmek için UV kürlemesi içeren biyobenzer sistemler de planlanmıştır. Şekil 1. Yapıştırıcı tasarımımızın midye mimetik yapışma mekanizması Kaynaklar 1. Sun ve ark. Facile Preparation of Mussel-Inspired Polyurethane Hydrogel and Its Rapid Curing Behavior. ACS Appl. Mater. Interfaces, 2014, 6, Bu çalışma TUBITAK (TBAG-114Z591) projesi kapsamında desteklenmiştir. D8

48 KANSERDE İLAÇ DİRENÇLİLİĞİ Prof. Dr. Yusuf BARAN 1,2 1. İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü, Gülbahçe Kampüsü, Urla, İzmir 2. Abdullah Gül Üniversitesi, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü, Kayseri Son dönemlerde insan ölümlerinde kalp hastalıklarından sonra ikinci sıraya yerleşen kanserin tedavisinde kullanılan en yaygın yöntem kemoterapidir. Ancak kanserli hücre ve dokuların uygulanan antikanser ajanlara karşı tedavinin başında veya ilerleyen dönemlerinde geliştirdikleri hücresel dirençlilik mekanizmaları, kanser tedavisinde başarıyı önemli ölçüde engelleyen ciddi bir problemdir. Kanserli hücrelerde yoğun olarak gözlenen ilaç dirençliliğinin, uygulanan ilaca ve kanser türüne göre değişen farklı moleküler genetik ve biyokimyasal nedenleri vardır. Kanser hücrelerinde meydana gelen ikincil genetiksel değişim ve bozukluklar, ilaç dirençliliği ile sonuçlanabilmektedir. Dirençlilik mekanizmalarından biri bloke edildiğinde, kanser hücreleri diğer mekanizmaları etkin kılmaya çalışarak dirençli hale gelebilmekte ve böylece sürekli sağkalmaya çalışmaktadırlar. Bu nedenle, kanserde ilaç dirençliliği çalışmalarında hücresel mekanizmaları bir bütün olarak göz önüne almak ve incelemek son derece önemlidir. Çoklu ilaç dirençliliğine yol açan muhtemel mekanizmalar, artan ilaç atımına ya da azalan ilaç alımına bağlı hücre içi ilaç birikiminde meydana gelen azalmalar, antikanser ajanın hedeflediği bölgede meydana gelen yapısal değişimler, ilacın hedeflediği molekülün hücre içi miktarındaki artışlar veya hedef molekülün tümü ile ortamdan uzaklaştırılması, apoptozu kontrol eden genlerin ekspresyon düzeylerindeki değişimler, seramid metabolizmasında meydana gelen bozukluklar, DNA hasar tamirindeki artışlar ve ilaç metabolizması ile ilgili problemler olarak bilinmektedir. Çoklu ilaç dirençliliğine neden olan mekanizmaların belirlenmesi, dirençliliğin moleküler ve biyokimyasal yöntemlerle geri çevrilmesinin önünü açacak ve dolayısı ile kanser tedavisinde daha etkili ajanlar geliştirilerek sağkalımda ve yaşam kalitesinde önemli artışlar sağlanacaktır. D9

49 Nanoterapötikler İçin Potansiyel Yapı Taşları Volga Bulmuş Biyomühendislik Bölümü, Mühendislik Fakültesi, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Urla İzmir, Türkiye Son 20 yıldır ilaç taşıyıcı sistemler geliştirme yönündeki çabaların önemli bir kısmı, nanometre ölçeğinde tasarlanmış ve işlenmiş yapıların üretilmesi üstüne yoğunlaşmıştır. Klasik sistemlere göre daha etkin ve güvenli şekilde ilaç teslim yolları sunabilen nanosistemler kanser dahil pek çok hastalığın tedavisi için yüksek potansiyele sahiptir. Polimer esaslı nanosistemler, lipozomlar, dendrimerler ve inorganik nanotanecikler, potansiyel nanoterapötikleri oluşturmada en yaygın kullanılan yapı taşlarıdır. Lipozomlara kıyasla görece yüksek ilaç depolama kapasiteleri, istenilen boyutlarda, mimarilerde, yüzey özelliklerinde, kimyasal kompozisyonda ve yüksek saflıkta kolaylıkla üretilebilmeleri, özelliklerinin ve işlevselliklerinin çok yönlü şekilde tasarlanabilmesi, hedefli ilaç taşınımını mümkün kılmaları ve yapısal kararlılıkları, polimer esaslı nanotaşıyıcıların en önemli üstünlükleri arasında sayılabilir. Bu sunumda potansiyel nanoterapötikler için biyofonksiyonel polimerler, kanser ilacı yüklü miseller 1 nanopartiküller 2, protein- ve sirna-polimer konjugatları 3, sirna polielektrolit kompleksleri 4 gibi çok çeşitli polimerik nanoyapıların üretilmesine ve in vitro uygulanmasına yönelik çalışmalarımızdan kesitler verilecektir. İnorganik nanotanecikler arasında altın esaslı nanoparçacıklar, biyouyumlu yapıları ve eşsiz optik ve elektriksel özellikleri sayesinde hastalıkların tanı ve tedavisinde potansiyel olarak öne çıkmaktadır. Altın nanotanecikler, boy/çap oranlarının fonksiyonu olarak yakın kızılötesi bölgede ayarlanabilir fototermal yanıt gösterirler. Altın nanoküre-hücre etkileşimlerinin in vitro incelenmesi 5 ve antikor konjuge altın nanoçubuklar ile potansiyel olarak hedefli fototermal tedavileri üstüne gerçekleştirdiğimiz çalışmalar da sunumda aktarılacaktır. Kaynaklar: 1) Jia, Z.; Wong, L.; Davis, T. P.; Bulmus, V. Biomacromolecules 2008, 9, ) Wong, L-J., Kavallaris, M., Bulmus, V. Polymer Chemistry 2011, 2, ) Gunasekaran, K., Nguyen, T. H., Maynard, H., Davis, T. P., Bulmus, V. Macromolecular Rapid Communications 2011, 32 (8), ) Sevimli, S.; Sagnella, S.; Kavallaris, M.; Bulmus, V. and Davis, T.P., Biomacromolecules 2013, 14, ) Uz M.; Bulmus, V.; Alsoy Altınkaya S. Langmuir 2016, 32, ve D10

50 Enzim Kataliz Mekanizmaları ile Rasyonel İlaç Tasarımı: Monoamin Oksidaz Enziminin Kovalent Geri- dönüşümlü İnhibisyonu Safiye Sağ Erdem Marmara Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Göztepe, İstanbul Enzimlere kovalent bağ yaparak enzim aktivitesini geri- dönüşümsüz durduran inaktivatör bileşikler intihar substratları olarak da bilinirler. Genellikle toksisite ve yan etkilere neden oldukları anlaşıldığından dolayı geri- dönüşümsüz inaktivatörlerin ilaç olarak kullanımı azalmıştır. Diğer yandan, kovalent bağlı inhibitörler düzenli olarak vücuda verilme gereksinimi olmayan, yüksek ve uzun süreli kalıcı etkiye sahip, etkinliği en yüksek inaktivatörlerdir. Bu nedenle, proteinlerin kalıcı modifikasyonlarının yarattığı olumsuz sonuçları bertaraf etmek ve etkin tedavi imkanları yaratabilmek için geri- dönüşümlü kovalent inhibitörlere olan ilgi son yıllarda önemli ölçüde artmıştır. 1 Monoamin oksidaz (MAO) dopamin, serotonin, adrenalin ve noradrenalin gibi nörotransmitter aminlerin parçalanmasını katalizlediği için akılcı ilaç tasarımında önemli bir hedef enzimdir. MAO inhibitörleri Parkinson, Alzeimer depresyon gibi nörodejeneratif hastalıkların tedavisinde kullanılırlar. Bu sunumda, uzunca bir süredir MAO kataliz mekanizmasını aydınlatmak amacıyla uyguladığımız kuantum kimya hesaplamalarından elde edilen sonuçlar özetlenecektir 2. Kataliz mekanizmasının moleküler detayları aynı zamanda kovalent geri- dönüşümlü inhibisyon mekanizmasına da ışık tutmuştur. Yoğunluk Fonksiyoneli Teorisi hesaplamaları, mekanizma- bazlı inhibitörlerin enzimdeki bir sistein aminoasidine 3 veya flavin kofaktörünün N5- atomuna 4 kovalent bağlanarak geri- dönüşümlü inhibisyona neden olabileceklerini göstermiştir. Önerdiğimiz mekanizma ile inhibitör yapılarında akılcı modifikasyonlar yapılarak, kinetik ve dinamik parametreler istenen değerlere getirilebilir. Bu yaklaşım, etkinliği yüksek, yan etkileri en aza indirilmiş yeni kovalent geri- dönüşümlü inhibitörlerin tasarlanması için kullanılabilir. Desteklerinden dolayı TÜBİTAK a (proje no: 113Z616) ve Marmara Üniversitesi BAPKO ya (proje no: BSE- 087/051201, FEN- C- DRP ) çok teşekkür ederiz. Kaynaklar: 1) Singh, J.; Petter, R.C.; Baillie, T.A.; Whitty, A., Nature Reviews, 2011, 10, ) Akyüz, M. A.; Erdem, S. S., J. Neural Transm., 2013, 120, ) Erdem, S. S.; Özpınar, G. A.; Boz, Ü., Journal of Enzyme Inhibition and Medicinal Chemistry, 2014, 29, 81. 4) Cakir, K.; Erdem, S. S.; Atalay, V. E, Org. Biomol. Chem., 2016, 14, D11

51 Doğal Bileşiklerin İlaç Endüstrisindeki Önemi Süheyla KIRMIZIGÜL (Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü, 35100, Bornova, İzmir) İnsanlığın var oluşu kadar eski olan doğal ürünlerin halk arasında kullanımı, gelişen teknoloji ile her geçen gün artmaktadır. Önceleri ilkel yöntemler kullanılarak giderilen gereksinimler, günümüzde modern tekniklerle insanoğlunun hizmetine sunulmaktadır. Bilindiği gibi doğal kaynakların en önemlisi olan bitkiler bulundukları yere, zamana, familyasına ve cinsine göre farklı kimyasal yapıda doğal bileşikler içerirler. Bu zenginlik bilim insanlarını biyolojik önemi olan doğal bileşikler elde etmeye ve sentezlemeye yönlendirmektedir. Günümüzde, bitkilerin ve bitki orijinli ürünlerin kullanımı gelişmekte olan ülkelerin yanı sıra batı ülkelerinde de çeşitli sektörlerde (tıp, eczacılık, kozmetik, temizlik, boya, gıda, vs.) kullanım alanı bulabilmektedir. Literatür verilerine göre, bitkilerden elde edilen farklı kimyasal yapıdaki pek çok doğal bileşiğin antimikrobiyal, antioksidan, antikanser, sitotoksik, hemolitik, immünomodülatör ve benzeri aktiviteler gösterdiği bilinmektedir. Bu tür biyolojik aktif bileşiklerin, taksol, digoksin, penisilin, morfin gibi insan sağlığı için son derece değerli olabilmesi bilim insanlarının en önemli beklentisidir. Grubumuzda, son yirmibeş yılda yapmış olduğumuz doğal bileşik çalışmalarımızda sekonder metabolitlerin en önemlilerinden biri olan glikozidik bileşikleri, çeşitli kimyasal ve spektroskopik yöntemler kullanarak inceledik. Yapılan çalışmalarda, ülkemize endemik 20 Cephalaria türünden elde ettiğimiz 60 yeni (220 bilinen) biyolojik aktif doğal bileşiği ve bu bileşiklerin farklı aktivitelerini ve aktivite potansiyellerini belirleyip literatüre kazandırdık. Kimyasal yapıları açısından ilaç endüstrisinde çeşitli hastalıkların tedavisinde önemli yer tutan bileşiklerle ciddi benzerlikler gösteren biyolojik aktif triterpen saponinlere ait verileri önemli dergilerde rapor ettik. Bileşiklerimizden çoğu hemolitik etki gösterirken, özellikle monodesmosidik saponinlerin A-549 (Akciğer) ve HeLa (Rahim ağzı) kanser hücrelerine karşı güçlü sitotoksik etki gösterdiği, immünomodülatör aktiviteler açısından ise klinik olarak kullanılan aşı adjuvanı QS-21 e yakın aktiviteler gösterdiğini belirledik. İnsan sağlığı için son derece önemli olan ticari ilaçların pek çoğunun aktif maddesinin doğal kaynaklı olması, bu alanda yapılan/yapılacak olan çalışmaları önemli ve değerli kılmaktadır. Bu bağlamda her girişimin başta insan sağlığına, sonra ülkemize sağlayacağı getirinin yanı sıra, mesleki açıdan genç araştırıcılara sunacağı olanaklar, biz bilim insanları için en önemli kazanımlar olacaktır. D12

52 Monoamin Oksidaz İnhibitörü ve Antidepresan Ajanlar Olarak Güçlü, Selektif, Reversibl Yeni Pirazolin/Hidrazon Türevleri Nesrin GÖKHAN KELEKÇİ a, Umut SALGIN GÖKŞEN b,a a Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, Sıhhiye, Ankara b Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, Analiz ve Kontrol Laboratuvarları Dairesi, Sıhhiye, Ankara onesrin@gmail.com Depresyon farklı sistemleri etkileyebilen semptomlar bütünüyle karakterize, tekrarlayabilen ve yaygın olarak rastlanan psikiyatrik bir rahatsızlıktır. Çok farklı sistemlerin hastalıkta rol oynaması, ilaç tedavisiyle tam bir iyileşme sağlanamaması ve tedavide farklı yanıtların görülmesi yeni tedavi seçeneklerinin keşfedilmesine olan ihtiyacı her geçen gün arttırmaktadır. Monoamin oksidaz inhibitörlerinin (MAOİ) monoaminlerin metabolizmalarını inhibe edip amin seviyelerini yükselterek duyusal (örneğin majör depresyon) ve nörodejeneratif hastalıkların (örneğin Parkinson ve Alzheimer hastalıkları) tedavisinde kullanılması son yıllarda bu inhibitörlerin depresyon tedavisinde psikofarmakolojinin gizli silahı olarak tanımlanmalarına neden olmuştur 1. Farmakologlar yeni kuşak antidepresanların habercisi olarak üçlü geri-alım inhibitörleri adlı ilaçların yolunu beklerken, serotonerjik, noradrenerjik ve dopaminerjik iletimi eş zamanlı olarak arttıran MAOİ onlarca yıldır hali hazırda bulunmasının gücünü yaşamaktadır 2. Ayrıca bu ilaçların nöroprotektif özelliklerini gösteren ilginç buluşların ortaya çıkması, MAOİ üzerinde deneysel ve klinik çalışmaların her geçen gün artmasına neden olmaktadır. Bu bilgilerin ışığında 1-asetil-2-pirazolin türevlerinin izoalloksazin çekirdeği ile etkileşimlerinin iyi bulunması ve üçüncü kuşak MAOİ nin bir kısmının oksazolidinon çekirdeği taşıması sebebiyle, 1- asetil grubuna bağlı oksazolidinon çekirdeği taşıyan 2-pirazolin ve hidrazon yapısında yeni bileşiklerin sentezleri yapılarak, moleküler docking ile bileşiklerin MAO enzim izoformları ile etkileşimleri incelenmiş, in vitro MAO inhibitör aktivite ve selektiviteleri tayin edilmiştir. Takiben farelerde akut ve kronik antidepresan aktiviteleri araştırılmış, ilgili deneylerinden sonra farelerin beyinleri çıkarılarak ex vivo MAO-A, serotonin (5-hidroksitriptamin, 5-HT), dopamin, 5-hidroksiindolasetik asit (5-HIAA) ve 3,4- dihidroksifenilasetik asit (DOPAC) düzeyleri incelenmiş ve bileşiklerin etkin doz aralığı belirlenmiştir. Kaynaklar 1. Mai, A.; Artico, M.; Esposito, M.; Ragno, R.; Sbardella, G.; Massa, S. Farmaco, 2003, 58 (3), Goldberg, J.F.; Thase, M.E. Journal of Clinical Psychiatry, 2013, 74 (2), Chimenti, F.; Bolasco, A.; Manna, F.; Secci, D.; Chimenti, P.; Granese, A. ve diğerleri. Current Medicinal Chemistry, 2006, 13 (12), D13

53 Doğal Diarilheptanoidlerin Sentezlerinde Yeni Stratejiler Hasan Seçen Atatürk Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Erzurum, Türkiye Doğal ürünlerin özel bir sınıfını oluşturan diarilheptanoidler, yedili karbon zincirinde C-1 ve C-7 karbonlarına aril grupları bağlı olan bileşiklerdir. Doğadan izole edilen ilk doğal ürün diarilheptanoid 1815 yılında Curcuma longa dan izole edilen kurkumin (1) dir. Bu zamana kadar, doğadan 400 ün üzerinde doğal ürün diarilheptanoid bileşiği izole edilmiştir. Diarilheptanoidler, başlıca Zingiber, Curcuma, Alpinia, Alnus and Myrica türlerinden izole edilen maddelerdir ve bu maddelerin çoğu kilogram ölçekli bitki ekstrelerinden miligram miktarında elde edilebilmektedir. Diarilheptanoidler, antienflamatuvar etkiden antikanser aktiveteye kadar değişen geniş spektrumlu biyolojik aktvite gösterirler. Bu tür doğal ürünler için geliştirilecek sentez yöntemleri hem daha ileri biyolojik aktivite çalışmaları, hem de yapılar üzerinde kimyasal modifikasyonlar yaparak daha aktif bileşikler elde etme imkânını hazırlar. Literatürde 2 ve 3 bileşiklerinin sitotoksik 1 aktiviteleri; 4, 5 ve 10 bileşiklerinin güçlü antibakteriyel 2 aktiviteleri, 6 nın güçlü antienflamatuvar aktivitesi 3, 7 ve 8 bileşiklerinin NO üretimini inhibe edici 4 aktiviteleri bildirilmiştir. Çalışmalarımızda doğal ürünler 2-9 bileşiklerinin toplam sentezleri gerçekleştirilmiş, 10 bileşiğinin sentezi üzerinde yapılan çalışmalarda ilginç bir halkalaşma ürünü gözlenmiştir. TEŞEKKÜR: Bu çalışma TÜBİTAK tarafından desteklenmiştir (Proje No: 113Z197). 1. Sun Y.; Tabata, K.; Matsubara, H.; Kitanaka, S.; Suzuki, T.; Yasukawa, K. New cytotoxic diarylheptanoids from the rhizomes of Alpinia officinarum. Planta Med. 2008, 74, Zhang, B.B.; Dai, Y.; Liao, Z.X.; Li, S. Three new antibacterial active diarylheptanoids from Alpinia officinarum. Fitoterapia 2010, 81, Claeson P.; Panthong, A.; Tuchinda P.; Reurakul V.; Kanjanapothi, D.; Taylor, W.C.; Santisuk, T.; Three non-phenolic diarylheptanoids with anti-inflammatory activity from Curcuma xanthorrhiza. Planta Med. 1993, 59, He, J.B.; Yan, Y.M.; Ma, X.J.; Lu, Q.; Li, X.S.; Su, J.; Li, Y.; Liu, G.M.; Cheng, Y.X. Sesquiterpenoids and Diarylheptanoids from Nidus vespae and their inhibitory effects on nitric oxide production. Chem. Biodivers. 2011, 8, D14

54 Design and Synthesis of Pyrrole and Pyridine Based Heterocycles Canan ÜNALEROĞLU Hacettepe University, Chemistry Department, 06800, Beytepe, Ankara, Turkey N-heterocycles are considerable structures for synthetic chemists because of their significant biological properties. 1 Pyrroles, pyrrolizines, pyridines, quinolines, and acridinones particularly possess remarkable biological activities. Pyrroles are core structures in the construction of a variety of fused heterocyclic systems or macromolecules such as porphyrinoids. Some functionalized pyrroles also show significant biological activity. 2 Likewise, pyrrolizines show diverse biological activities as antiinflammatory or analgesic. 3 Pyridine is a key structure of pharmaceuticals and chemicals such as agrochemicals, solvents and reagents. Tetrahydroquinolines (THQs) in the chemistry of quinolines have potential biopharmaceutical effects as glucocorticoid receptor agonist as well as antitumor agents. 4,5 The construction of these type of chemicals having such importances has always been a debate in synthetic chemistry and pharmaceutical industry. The use of easily available starting materials with a simple synthetic procedure is the main goal through the synthesis of desired structures. Synthesizing these structures requires the formation of C-C or C-N bonds that could be achieved via intra/intermolecular cyclization methods. Our studies are focused on the development of simple synthetic procedures and the construction of potentially bioactive N- heterocycles namely pyridines, quinolines, pyrrolizines, or acridinones. In addition, pyrroles are used in the reactions to form larger macrocycles namely porphyrinoids. Acknowledgements: Author is grateful for financial support from The Scientific and Technological Research Council of TURKEY and Hacettepe University Scientific Research Projects Coordination Unit. References 1) Muruganantham, R.; Namboothiri, I. J. Org. Chem. 2010, 75, ) Nawrocki J.W., Weiss S.R., Davidson M.H., Sprecher D.L., Schwartz S.L., Lupien P.J., Jones P.H., Haber H.E., Black D.M. Arteriosclerosis, Thrombosis, and Vascular Biology. 1995, 15, ) Vidal C., Gómez-Hernández A., Sánchez-Galán E., The Journal of Pharmacology and Experimental Therapeutics. 2007, 320, ) Roach, S.L., Higuchi, R.I., Adams, M.E., Liu, Y., Karanewsky, D.S., Marschke, K.B., Mais, D.E., Miner, J.N., Zhi, L. Bioorg. Med. Chem. Lett. 2008, 18, ) Wang, X.-F., Wang, S.-B., Ohkoshi, E., Wang, L.-T., Hamel, E., Qian, K., Morris- Natschke, S. L., Lee, K.-H., Xie, L. Eur. J. Med. Chem. 2013, 67, 196. D15

55 İlaç Sanayi, İlaç İzleme ve Tıbbi Cihazlar için İzlenebilir Ölçümler ve Referans Malzemelerin Önemi Ahmet C. Gören, İlker Ün, Simay Gündüz TÜBİTAK UME, Kimya Grubu, P.K.54, 41470, Gebze-Kocaeli, Türkiye İlaç sanayisinde, ilaç formülasyonunda kullanılan bütün maddelerin ve malzemelerin kalite kontrollerinin yapılması ciddi ve harmonize olmuş kurallara bağlanmıştır. Bu bakımdan, ilaçta standardizasyonun sağlanabilmesi ve tekrarlanabilir kalitenin elde edilebilmesi için doğru ve güvenilir ölçümler büyük önem arz etmektedir. Gerek ilaç etken maddesi, gerekse organik veya inorganik safsızlıkların nicel ve nitel tanımlamalarında primer ölçüm yöntemleri ve Uluslararası Birimler Sistemi ne (SI) izlenebilir standartlara ihttiyaç duyulmaktadır. Gelişen ve değişen ilaç sektörü yeni bir alan olan protein/peptid yapılı ilaçların ölçümlerinde bu tip standartlara ve yöntemlere daha da fazla ihtiyaç duymaktadır. İlaveten, hasta başı ilaç izleme çalışmaları, hastalıkların teşhis ve tedavisi, adli tıpta suç-madde ilişkisi veya malzemelerinin teşhisi amaçlı pek çok ölçümde, ölçümlerin doğruluğu, güvenilirliği ve karşılaştırılabilirliği büyük önem taşımaktadır. Farklı zamanda ve/veya farklı laboratuvarlarda yapılan ölçümlerin sonuçları arasında büyük farklar olması bu sonuçlara dayanarak karar vermeyi zorlaştırmakta ve çoğu zaman anlaşmazlıklara, yanlış tedavi uygulamalarına, yanlış teşhis veya kararlara sebep olabilmektedir. İlaç, sağlık veya adli tıp ile ilgili ölçümlerde sadece doğru cevabın elde edilmesi değil, aynı zamanda sonuçların tüm örneği temsil etmesi, hızlı olması, güvenilirliği, izlenebilirliği ve tüm dünya otoriteleri tarafından karşılıklı kabul edilir olması büyük önem taşımaktadır. Öte yandan, sağlık alanında analiz maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle, ölçümlerin tekrarını ortadan kaldırmak için bir kez ölçüm ve her yerde geçerli sonuç elde etmek çok önemlidir. Böylece bireyler ve kamu üzerinde oluşan ciddi boyutlara ulaşan maliyetin azaltılması sağlanabilir. Sürdürülebilir sosyal güvenlik sistemi ancak bu tip uygulamalar ile sağlanabilecektir. Bu durum bütün laboratuvarların aynı ölçüm derecesini veya referans noktasını kullanması ve yöntemlerinin akredite edilmesi ile mümkün olur. Birçok durumda bu karşılaştırılabilirlik, birincil ulusal veya uluslararası standartlara diğer bir ifadeyle Uluslararası Birimler Sistemi ne (SI) ulaşan bir kalibrasyon zinciri kurarak gerçekleştirilir. İzlenebilirlik, bir ölçüm sonucunun her biri ölçüm belirsizliğine katkıda bulunan kalibrasyonlardan oluşan belgelendirilmiş kesintisiz bir zincir aracılığı ile belirli bir referansa ilişkilendirilebilme özelliği şeklinde tanımlanmaktadır 1. Kimyasal ve biyolojik ölçümlerin gereksiz tekrarını ortadan kaldırmak için ölçüm sonuçlarının bir birleriyle karşılaştırılabilir olması gerekmektedir. Karşılaştırılabilir sonuç ise ancak ortak bir referansa göre ölçüm yapılarak sağlanabilir. Referans malzeme (RM), nominal özelliklerin incelenmesinde veya bir ölçüm sürecinde istenilen, kullanıma uygun olduğu tespit edilmiş belirli özelliklerle yeterince homojenlik ve kararlılık sağlayan bir malzeme olarak tanımlanmaktadır. Sertifikalı referans malzeme (SRM veya CRM) ise yetkili merci tarafından belgelendirilmiş referans malzemedir. Bu belgedeki malzemenin değeri, geçerli kılınmış bir metotla belirlenerek belirsizlik değeri ve izlenebilirliğiyle birlikte verilmektedir 2. TÜBİTAK UME Kimya Grubu, ilaç ve sağlık endüstrisi için geliştirdiği ölçüm yöntemleri ile, organik, inorganik, moleküler biyoloji vs., yurt içi ve yurt dışı üretim yapan firmalara, araştırma merkezleri, enstitülere hizmet vermektedir. TÜBİTAK UME sertifikalı referans malzemelerin üretimi konusunda ISO Guide 34 e göre akreditedir. İlaç ve sağlık alanlarında; amino asit, organik asitler, Vitamin D metabolitleri, antibiyotik sertifikalı referans maddeleri, ph standartları (SRM veya CRM) ve ölçümleri ile ülkemizin dışa bağımlılığını azaltmayı hedefleyerek, Ar-Ge ve Ür-Ge yapan kuruluşlarımıza hızlı ve ulaşılabilir hizmetler vermeyi amaçlamaktadır. Kaynaklar: 1) JCGM 200:2008, International Vocabulary of Metrology Basic and General Concepts and Associated Terms (VIM), ) ISO Guide 35, Reference materials General and statistical principles for certification, D16

56 Yeni 2,3-Dihetero-substitüe-benzotiyofen Türevlerinin Sentezi ve Biyolojik Özellikleri Muheb Algso a, Arif Kıvrak a,b,*, Metin Konuş c, Can Yılmaz c, Aslıhan Kurt Kızıldogan d a. Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Kimya Bölümü, 65080, Van b. DOSE İlaç AR-GE, Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Teknokent, Bardakçı Mah. Teknokent Sk. No: 1 Van, c. Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü, Van. d. Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü,55139 Samsun. akivrak@yyu.edu.tr Benzotiyofen ve türevleri heteroaromatik bileşikler arasında sahip oldukları önemli biyolojik özelliklerinden dolayı oldukça önemli bir yere sahiptirler. Bu bileşikler anti-kanser, anti-bakteriyel, anti-parasitic ve anti-timor tedavisinde ilaç olarak kullanılmaktadırlar. Literatür incelendiğinde, benzotiyofenlerin sentezi için farklı yöntemler kullanılarak biyolojik öneme sahip türevleri elde edilebilmektedir. Bu çalışmada, potansiyel biyolojik öneme sahip 3-alkinil-2-tiyofenil-benzotiyofen türevlerinin sentezi için yeni ve uygulanabilir metotlar geliştirilmiştir. Elde edilen türevlerin ilaç metabolize eden enzimler üzerindeki inhibisyon etkileri, antioksidan kapasiteleri ve antibakteriyel özellikleride proje kapsamında incelenerek bu yeni poli-heterosiklik bileşiklerin biyolojik özellikleri bulunmuştur. D17

57 Early Stage Alterations in Neurodegenerative Diseases Büşra Gürel a,g, Mehmet Cansev b, Aişe Rümeysa Mazı a,g, Ayşegül Sümeyye Arzuman a,g, Cansu Sevinç b, Seda Keleştemur a, Büşra Öcalan c, Ayşen Çakır c, Sami Aydın b, Nevzat Kahveci c, Mehmet Ozansoy a,d, Özlem Taşkapılıoğlu e, İsmail Hakkı Ulus f, Betül Şahin g, Merve Karayel Başar g, Ahmet Tarık Baykal g. a REMER, Istanbul Medipol University, Istanbul, Turkey; b Department of Pharmacology, Faculty of Medicine, Uludag University, Bursa, Turkey c Department of Physiology, Faculty of Medicine, Uludag University, Bursa, Turkey d Department of Physiology, Faculty of Medicine, Medipol University, Istanbul, Turkey e Department of Neurology, Faculty of Medicine, Uludag University, Bursa, Turkey. f Department of Pharmacology, Faculty of Medicine, Acibadem University, Istanbul, Turkey g Department of Medical Biochemistry, Faculty of Medicine, Acibadem University, Istanbul, Turkey ahmet.baykal@acibadem.edu.tr In recent years, an increasing number of research papers revealed that the compositional and volumetric alterations in the extracellular matrix are the consequences of aging and may be related with the Alzheimer s disease (AD). We aimed to demonstrate the alterations in hippocampal extracellular matrix (ECM) proteins in-vivo using 5XFAD Alzheimer s mouse model. Samples were obtained from hippocampi of 5XFAD mice (n=6) and their non-transgenic littermates by intracerebral push-pull perfusion technique at 3 months of ages, representing the pre-pathological stage of the Alzheimer s disease. Furthermore, earlier molecular pathways to take part in the genesis and progresion of Alzheimer s disease was studied with neonetal mice. Proteins were analyzed by Ultra Performance Liquid Chromatography-Electrospray Ionization Quadrupole Time-of-Flight Mass Spectrometry (UPLC-ESI-qTOF-MS/MS) and pathway analysis was completed with IPA, PANTHER and Reactome Pathway tools. D18

58 Tubulin Tirozin Ligaz (TTL) Hedefli Biyoortogonal Floresan Prob Tasarımı Özlem DİLEK İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Biyokimya Bölümü, Istanbul Türkiye Özet metin: TTL (tubulin tirozin ligaz) enzimi agresif kanserlerde az seviyede regüle edilmekte olup bu sisteme bağlı moleküller tubulin tirosinasyonunu düzenlemektedir. 1 Bu sayede TTCP (tubulin tirozin karboksipeptidaz) inhibitörleri birçok kanser türünde yeni kemoterapetük ajanlar olarak faydalı olabilecektir. Biyoortogonal kimyada 2, fizyolojik ortamda aldehit veya keton gibi fonksiyonel grupların kemoenzimatik yöntemler ile peptid grubuna yada proteinlere eklenmesi yaygın olarak kullanılan araçlardan biridir. 3 Fizyolojik koşulların sağlanması ile floroforlar protein üzerindeki fonksiyonel gruplara kovalent bağı ile bağlanarak stabil konjuge ürünler oluşturmaktadırlar. 4,5 Bizim çalışmalarımızda ise proteine özgü farklı spektroskopik özelliklere sahip floresans turn on/off (açık/kapalı) amin bazlı aromatik floroforlar sentezlenmiştir. Sentezlenen yeni küçük akıllı moleküllerin canlı kanser hücrelerinde formil tirozine modifiye edilmiş karboksi terminus α-tubulinlerin floresan işaretlenmesi amaçlanmıştır. Spektroskopik karakterizasyon ve sentezleri tamamlanan floroforların, TTL hücreiçi çalışmalarına devam edilmektedir. Bu teknikle TTL hakkında moleküler hücre boyutunda edineceğimiz hızlı diagnostik bilgiler ilerde moleküler kanser alanında özellikle anti-kanser ilaçlarin tasarımında ve kişiye özgü kemoterapi uygulamalarında bizlere yön verecektir. Kaynaklar: 1) Frontiers in Oncology Molecular mechanisms of cellular stress responses in cancer and their therapeutic implications. 2014, Edited by Megan Chircop, Daniel Speidel 2) Zheng, M., et al., Development of Bioorthogonal Reactions and Their Applications in Bioconjugation. Molecules, (2): p ) Banerjee, A., et al., Site-Specific Orthogonal Labeling of the Carboxy Terminus of α-tubulin. ACS Chemical Biology, (8): p ) Dilek O.; Bane SL. Aromatic Hydrazine-Based Fluorophores: Synthesis, Spectroscopy and Bioapplications. Book Chapter, Nova Science Publishers 2013, ) Dilek O.; Bane SL, Journal of Fluorescence, Syntheses and spectroscopic characterization of boron dipyrromethene-derived hydrazones. 2011, 21, 1, 347. D19

59 Novel Anti-Cancer Drug Discovery and Development Studies Mustafa Güzel İstanbul Medipol Üniversitesi, Uluslararası Tıp Fakültesi, Tıbbi Farmakoloji AnaBilimDalı, Kavacık, Beykoz-İSTANBUL Istanbul Medipol University, International School of Medicine, Department of Medical Pharmacology, Kavacik, Beykoz- ISTANBUL Cancer is one of the well-known illnesses leading to death. One way to inhibit the metabolism of cancer cells is to inhibit Hekzokinaz 2 (HK-2) enzyme. HK-2 has been studied in the field of cancer metabolism and obtained some beneficial and hopeful results. It has been also confirmed that HK-2 enzyme is expressed times more in cancer cells than normal cells. Inhibition of HK-2 enzyme will prevent cancer cells from nutrition and it is expected that speeding of cancer cells will be slowed down. It is known that methyl jasmonate is an HK-2 inhibitor. To develop and to use those inhibitors actively, which have high selectivity for HK-2 enzyme and high bioactivity, have an enourmous importance for cancer patients. That is why the novel methyl jasmonate analogs have high potential to become drug candidates. Cis-jasmon, Jasmonic acid and Methyl jasmonate are cyclopentanones that are fatty acid derivatives. Jasmonates are plant stress hormones and we worked with a range of concentrations based on the plasma concentrations achieved upon administration of a well-studied plant stress hormone, salicylic acid [1]. Jasmonates induced suppression of cell proliferation and death in a variety of cancer cell lines and cytotoxicity to cervical cancer cells with almost no effect on normal primary human kerati- nocytes [2]. As a result of our research, we concluded the fact that although methyl jasmonate is long-known natural component. It has not studied enough as an anti cancer agent. In our research, we aim to synthesize novel methyl jasmonate analogs. In accordance with our research we plan to do spectroscopic analysis of synthesized molecules and than in vitro studies. This project (215S890) is funded by TUBITAK. We kindly appreciate for their support. REFERENCES [1] Rotem, R. et. al Jasmonates: Novel anticancer agents acting directly and selectively on human cancer cell mitochondria, Cancer Research, 65(5), [2] Kniazhanski, T. et al Methyl jasmonate induces cell death with mixed characteristics of apoptosis and necrosis in cervical cancer cells, Cancer Letters, 271, D20

60 Bakteriyel Hücrelere Hedeflenebilir Çinko(II)-Bisdipikolilamin Kompleksleri Taşıyan Teranostik Ajanlara Yönelik Çalışmalar Serhan Türkyılmaz İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, Beyazıt, İstanbul Klinik kullanımdaki antibiyotiklere karşı dirençli bakteri suşlarının ortaya çıkması halk sağlığına yönelik önemli ve süregelen bir tehdittir. Bakteriyel hücrelerin seçici gruplar kullanılarak hedeflenmesi bu tehditin ortadan kaldırılması için geliştirilmekte olan yaklaşımlar içinde en önemlilerindendir. Antikorlar, peptitler, modifiye antibiyotikler, polikatyonik bileşikler, karbonhidrat türevleri ve bazı metal kompleksleri bu amaçla kullanılabilecek hedefleme grupları arasındadır. Bakteriyel hücrelerin hedeflenmesinde çinko(ii)-bisdipikolilamin (Zn 2BDPA) komplekslerinin kullanılması (A) oldukça yeni ve etkili bir yaklaşımdır. 1 Bu kompleksler hedeflemeyi bakteriyel hücrelerin zar ve duvarlarında bulunan negatif yüklü fosfat amfifillerine (örn. fosfatidilgliserol, lipoteikoik asit ve Lipit A) seçici bir şekilde bağlanarak gerçekleştirirler. Bu sunumda, konuya genel bir girişin ardından, bakteriyel hücrelere hedeflenebilir Zn 2BDPA kompleksleri taşıyan liopozomal sistemlerin (B), 2 nükleer görüntüleme ajanlarının (C), 3 ve antibakteriyel fotodinamik terapi (PDT) ajanı olarak geliştirilmekte olan porfirin türevlerinin (D) sentezlenmelerine ve uygulanmalarına yönelik çalışmalarımız anlatılacaktır. Bu çalışmaların bir kısmını destekleyen TÜBİTAK a (215Z052, 114C041) ve İstanbul Üniversitesi ne (53435, 45772) teşekkür ederiz. Kaynaklar: 1) Synthetic Receptors for Polar Lipids, Clear, K. J.; Smith, B. D. in Synthetic Receptors for Biomolecules: Design Principles and Applications. Smith, B. D., Editor, Royal Society of Chemistry, Cambridge, ) Turkyilmaz, S.; Rice, D.R.; Palumbo, R.; Smith B.D. Org. Biomol. Chem. 2014, 12, ) Rice, D.; Plaunt, A. J.; Turkyilmaz, S.; Smith, M.; Wang, Y.; Rusckowski, M.; Smith B.D. Mol. Imaging Biol. 2015, 17, D21

61 D22

62 Biyoteknolojik İlaç Üretimi ve Biyobenzer Ürün Geliştirme Turgay Kaçar Arven İlaç, TÜRKİYE Moleküler biyoloji alanında ve özellikle de rekombinant DNA teknolojisinde kaydedilen ilerlemeler protein yapıdaki terapötik biyomoleküllerin de ticari üretimini kolaylaştırmış ve hayatımıza girmesine imkan sağlamıştır. Biyoteknolojik/biyolojik ilaçlardan monoklonal antikorlar global olarak 50 milyar dolardan fazla satış hacmine sahiptirler. 1 Biyobenzer ilaç ruhsatlı biyolojik referans bir ilaca benzerlik gösteren ilaçlara verilen addır. 2 Biyobenzer ürünlerin etkin maddeleri, ilgili biyolojik referans ilaçların benzeridir. Biyobenzer ve biyolojik referans ilaçlar genel olarak aynı güçte aynı hastalığı tedavi etmek amacıyla kullanılır. 2 Potansiyel olarak ticari getirileri ve yakın zamanda biten/bitecek molekül patent süreleri nedeniyle, birçok ilaç firması biyobenzer pazarına girmektedir. Biyobenzer ürünler güvenlilik ve etkililik açısından klinik olarak referans ürüne kıyasla farklı bir profil göstermezler. Fakat, geliştirme statejisi referans ürüne göre farklılık gösterir. Genel olarak, otoriteler bir biyobenzer ürünün referans ürüne analitik olarak benzerliğinin ispatı için çok daha fazla test ve neticesinde detaylı CMC verisi isterken, klinik faz aşamasında ise Faz II yi istemeyebilirler. Karmaşık yapıları, üretim ve taşıma sırasında karşılaşabilecekleri farklı şartlara karşı hassas olma durumları, biyolojik ilaçların üretim ve karakterizasyonunu zorlu kılmaktadır. Ayrıca, biyobenzerler söz konusu olduğunda, referans ürüne benzerlik göstermesi beklenen bir ürünün üretimi karmaşık bir ters mühendislik gerektirmektedir. Biyobenzer geliştirme süreci genel olarak şu adımları içermektedir 3 : referans ürünün karaterizasyonu, hücre hattının geliştirilmesi, analitik metodların geliştirilmesi, üretim prosesinin geliştirilmesi, referans ürün ile karşılaştırılabilirlik çalışmaları, toksikoloji çalışmaları ve klinik çalışmalar için farklı ölçeklerde ürünün üretilmesi, stabilite çalışmaları, preklinik çalışmalar ve klinik çalışmalar. Bu aşamalardan bazıları paralel olarak yürütülebilir (örn. referans ürün karakterizasyonu ve hücre hattı geliştirme). Diğer taraftan bazı aşamalar birbirlerini takip etmek zorundadırlar (örn. preklinik çalışmalar ve klinik çalışmalar). Ne şekilde yapılırsa yapılsın, bu aşamaların hepsi birbirine bağlıdır ve herbiri kendine özgü karmaşık problemler içermektedir. Burada başarı ancak tecrübe, uzmanlık ve ekipler arasındaki güçlü iletişimle gelebilir. Örneğin, hücre hattı geliştirme aşamasında, en iyi klon biyobenzer ürünün kalitesini etkileyebilecek kritik kalite parametrelerine (glikan yapısı, biyolojik aktivite, üretkenlik vb.) göre seçilmektedir. Bunu takip edecek hücre kültür denemeleri ise referans ürün profiline benzer ürün verecek proses parametrelerini en doğru şekilde belirlemeyi hedefler (besin, karıştırma hızı, sıcaklık vb.). Aksi durumda, test ürünü kalite profinin referans ürünle karşılaştırılabilirliğinde farklı fizikokimyasal ve/veya fonksiyonel özellikte veya farklı safsızlık profilinden ötürü belirsizlikler oluşabilir. Bu da ürünün güvenlilik ve etkililiğini ispat etmeye yönelik yapılan klinik çalışmalarda bir çok basamağı ve sonucu etkileyerek projesinin olumsuz sonuçlanmasına veya gecikmesine neden olabilir. Konuşma güncel kılavuz ve literatür ışığında, biyoteknolojik ilaç üretimi ve biyobenzer ürün geliştirme sürecinde ana aşamaları içerecektir. Referanslar: 1. N. Udpa ve R.P. Million, Monoclonal antibody biosimilars, Nature Reviews Drug Discovery 2015 (doi: /nrd ). 2. TC. Sağlık Bakanlığı, İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, Biyobenzer Tıbbi Ürünlere İlişkin Kılavuz N. Dinwoodie, Outsourcing Biosimilars Development, BioProcess International 14(5)s 2016 D23

63 Türkiye İlaç Sektörü Analizi Memet ATASEVER Sağlık Bakanlığı Strateji Eski Başkanı Bu Sunumda Türkiye ilaç sektörü, sektörü etkileyen gelişmeler ve mali yapısı farklı perspektiflerden analiz edilmiştir. Analiz, 2003 yılından itibaren izlenen politikalar neticesinde Türkiye de ilaç sektörünün nasıl geliştiği, finansmanı ve ilaca yapılan harcamaların detaylı analizi yapılarak, sektörün mevcut durumu, stratejisi ve hedefleri incelenmiştir. İlaç harcamaları 2002 yılı ile 2013 yılları ve arasındaki döneme ilişkin yapılmıştır. Çalışma da Türkiye Sağlık Sistemi ve 2003 yılı öncesinin değerlendirilmesi yapılmış, Türkiye sağlık sisteminde sağlanan gelişmelere ana hatlarıyla yer verilmiş ve döneminde sağlık harcamalarının gelişimi ve sağlık hizmet memnuniyeti anlatılmıştır. Türkiye İlaç Sektörü, ilaç endüstrisi, ilaç sektöründe dış ticaret, ilaç firmaları, ilaç dağıtım kanalları ve eczacılık insan kaynakları incelenmiştir. Türkiye deki ilaç harcamalarının gelişimi yıllar itibarıyla, finansmanı sağlayanlara, sağlık hizmet sunucularına ve fonksiyonlarına göre nominal ve reel rakamlarla mukayeseli olarak incelenmiş, grafiklerle desteklenmiştir. Ayrıca ilaç harcamalarının GSYH, sağlık harcamaları, faiz dışı kamu harcamaları ve vergi gelirleri ile mukayeseleri yapılmıştır. Türkiye deki ilaç tüketimi, fiyat ve pazar analizi yapılmış ve OECD ülkeleri ile mukayese edilmiştir. D24

64 Stabilite Çalışmalarının İlaç Endüstrisinde Yeri ve Önemi Dr. Yaşar Lütfü Şen & Gülcan Benzer* Abdi İbrahim Üretim Tesisleri, Orhangazi Mah., Tunç Sok., No:3, Esenyurt/İSTANBUL İnsan sağlığına büyük katkısı olan ilaç ürünlerinin ve elde edildikleri ilaç etkin maddelerinin kalitesini raf ömrü boyunca koruyor olması kritiktir. Bunun için değişik çevre koşullarının etkisi ile ve zamana bağlı olarak hangi oranda değişikliğe uğradıklarını ortaya koyan Stabilite Çalışmaları yürütülür. Stabilite çalışmaları, Hastanın emniyeti, ekonomik zararların önlenmesi, hem üretici hem de kullanıcı için maddi kayıpların durdurulması ve yasal yaptırımlar açısından gereklidir. Burada Stabilite çalışmalarının ilaç endüstrisindeki yeri ve öneminin yanı sıra dünyada çeşitli otoriteler tarafından yayınlanmış stabilite kılavuzları arasındaki önemli uygulama farklılıkları hakkında da bilgi verilecektir. Dünya iklimsel olarak 5 ana bölgeye ayrılmıştır. Bu bölgelere Zone adı verilir. Zone I: Ilıman; Zone II: Astropikal (Türkiye bu bölgede yer alır), Zone III: Sıcak ve kuru; Zone IVa: Sıcak ve nemli; Zone IVb ise Sıcak ve çok nemli olarak sınıflandırılmıştır. Takip edilmesi gereken stabilite çalışma koşulları bu sınıflandırmalara göre değişkenlik göstermektedir. Ülkeler ve ait oldukları Zone bölgeleri WHO stabilite kılavuzunun 1 Annex2 2 ekinde yer almaktadır. Hizmet edeceği ülkeye uygun olarak stabilite çalışmaları ilgili stabilite kılavuzuna (ICH 3, EMA 4, Brezilya-ANVISA 5, GCC 6, vs.) uygun olarak yürütülmelidir. Bu kılavuzların birçoğu ICH kılavuzunu esas alsa da, özellikle ANVISA kılavuzunda bilinenin çok dışında gereklilikler yer alabilmektedir. Başlıca stabilite çalışmaları, uzun dönem detaylı stabilite, izleme (on-going) stabilitesi, kullanım (in-use) stabilitesi, fotostabilite ve stres stabilite çalışmalarıdır. Tüm bu çalışmalar ciddi bir iş yükü doğurduğundan, ICH kılavuzunda yer alan gereklilikler yerine getirildiği takdirde Bracketing, Matrixing diye adlandırılan bir takım test azaltma tasarımları uygulanabilmektedir. Kılavuzlarda her türlü çalışma detayı yer almadığından endüstriyel tecrübe denilen olgu büyük önem kazanmaktadır. Burada, sadece kılavuzların aktarılmasından ziyade endüstride hangi durumda, nasıl ve ne amaçla uygulandıklarına dair bilgi paylaşımı hedeflenmektedir. Kaynaklar: 1) 2) Annex 2 to WHO Technical Report Series, No. 953: Stability testing of active pharmaceutical ingredients and finished pharmaceutical products Table 2 - updated 6 March ) 4) 5) Brazil ANVISA Stability Guideline GOVERNMENT EDICT RE N 1, FROM 29 JULY ) The GCC Guidelines for Stability Testing 7) Türkiye Sağlık Bakanlığı STABİLİTE TESTİ KILAVUZU, D25

65 Ürün Teknoloji Transferi Figen Onuk Gören Sanofi Grubu Zentiva Sağlık Ürünleri Lüleburgaz Fabrika Ürün Proses Geliştirme Yöneticisi Ürün yaşam döngüsü içinde farklı aşamalarda Teknoloji Transferi gerçekleşir ki bunlar, ürün geliştirme aşamasından başlayarak scale-up çalışmaları ile pilot üretime, bakanlık onayı sonrası ticari üretime ve alternatif üretim yeri çalışmaları kapsamında farklı üretim yerlerine transferi olarak özetlenir. Teknoloji transferi; geliştirme ve üretim bölümleri arasında veya farklı üretim yerleri arasında, dökümantasyon ve profesyonel uzmanlık ile prosesin transfer edilmesi şeklinde tanımlanır. Teknoloji transferi, kalite sistemi içinde bilgili ve eğitimli bir ekip ile geliştirme, üretim ve kalite kontrolü kapsayan planlı ve belgelenmiş bir yaklaşım ile gerçekleştirilir. Transfer çalışmaları kapsamında transferi veren yer (Sending Unit), transferi alan yer (Receiving Unit) ve her iki yerde prosesin transferini yöneten Teknoloji Transferi Ekibi bulunur. Transfer ekibinde, transfer çalışmaları ile ilgili tüm bölümler yer alır (Teknik Operasyonlar, Üretim, Kalite Kontrol, Ruhsat, İşçi Sağlığı İş Güvenliği, Kalite Güvence, Lojistik, Geliştirme). Farklı ülkeler ve farklı kuruluşlar arasında sağlıklı bir iletişim, teknoloji transferi ve geliştirilmesi başarısının anahtarıdır. Güvenilir bitmiş ürün elde edilmesi, ürünün her aşamasında, Teknoloji transferinin başarılı bir şekilde gerçekleştirilmesi ile mümkündür. Kaynaklar: 1) WHO guidelines on transfer of technology in pharmaceutical manufacturing, Annex 7, WHO Technical Report Series, No. 961, ) Pharmaceutical Quality System, Q10, ICH HARMONISED TRIPARTITE GUIDELINE, dated 4 June 2018 D26

66 Kimya nın Başarısı; Başarı nın Kimyası Yılmaz Karamürsel Sanofi Grubu Zentiva Sağlık Ürünleri Lüleburgaz Fabrika İnsan Kaynakları İş Ortağı Müdürü Kimya, Kimya Mühendisliği, Eczacılık bölümlerinden mezun olan bir çok kişi çalışma hayatında önceliklli olarak İlaç Sektöründe çalışmak istiyorlar. İlaç Sektöründe özellikle yönetim, üretim, geliştirme, kalite, tedarik zinciri, ruhsatlandırma vb. gibi birimlerinde ağırlıklı olarak bu kişileri istihdam ediyor. Bu yönde önemli başarı hikayeleri var. Kimyanın başarısı bir yerde şirketlerin başarısı oluyor, şirketleri yerel ve uluslararası pazarda bir yerlere taşıyor. Yapacağım sunumda kimyanın başarısı için başarının kimyasına dokunmaya çalışacağım. Kişisel başarı tanımı unsurlarından yola çıkarak ilaç sektörü başarı kriterlerini anlatmaya çalışacağım. Sektördeki olası çalışma alanları, depatmanlar, kariyer yolları ve insan kaynaklarının aradığı kriterler hakkkında bilgi vereceğim. Ayrıca İnsan Kaynakları Yönetiminin son yıllarda en çok adından söz ettiren konusu Yetenek Yönetimi hakkında uluslararası firmalardaki uygulamaları, süreçleri ve Sanofi Grup ta ki örnekleri paylaşacağım. Kaynaklar (0psiyonel): 1) Sanofi Yetenek Yönetimi Klavuzu, Şirket içi yayın 2) Atlı Dinçer, Yetenek Yönetmi (Talent Management), CREA Yayıncılık ) Mumin Sekman, Başarı Bilimi, Büyük Başarı Araştırmaları, Alfa Yayıncılık 4) Acar Baltaş, Hayalini Yorganına Göra Uzat, Remzi Kitapevi 5) Ali Karakuş, Başarının Psikolojisi, Dharma Yayınları D27

67 İlaç Hammaddesi Üretiminde Sanayi -Üniversite Güçbirliği Adil KAYA Atabay Kimya Sanayi ve Ticaret A.Ş. Dilovası Organize Sanayi Bölgesi 4. Kısım Sakarya Caddesi No:28 Gebze/Kocaeli -Türkiye de İlaç Hammadde Üretmenin Önemi -Hammadde üretmek için gerekli şartlar -Kullanılan ekipmanlar -Üretimin zorlukları -Zorlukları aşmanın, problemleri yenmenin çözüm yolları -Üniversite sanayi güçbirliği nasıl olabilir ve neler yapılabilir -Başarılı olmak için güçbirliği yapmalıyız D28

68 İlaç Patentlerinde Güncel Konular ve Sorunlar Av.Dr.Murat YILDIRIM Deva İlaç/İSTANBUL Bu çalışmanın amacı, ilaç patentleri ile ilgili güncel konuların ve sorunların tartışılmasıdır. Patent, buluştan dolayı sahibine 20 yıl süreyle tekel hakkı bahşetmektedir. Fakat, gerçek buluşların bu şekilde ödüllendirilmesinin yanında, patent, rakiplerin engellenmesi amacıyla, ilaç endüstrisinde haksız koruma stratejilerinin de bir parçası haline gelmiştir. Patent inceleme sisteminin zayıf yönleri kullanılmak suretiyle, aslında buluş niteliğine sahip olmayan konular, patent korumasının konusunu teşkil etmekte ve rakip firmalara karşı hukuki uyuşmazlık yaratma bahanesi sunmaktadır. Bu çalışmada, ilaçlar bakımından haksız patent korumasının ne şekilde elde edildiği ve bunlara karşı hangi hukukteknik argümanların kullanıldığı, çeşitli güncel örneklerle açıklanmaktadır. D29

69 Sözel Bildiri Özetleri

70 Pirolidin türevlerinin enantioseçici sentezi ve bazı kanser hücrelerine karşı aktivite çalışmaları Özdemir Doğan Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Kimya Bölümü, Ankara Enantioseçici sentez Organik Kimyacıların ilgi gösterdiği alanlardan biridir ve dünya genelinde farklı gruplar tarafında yoğun olarak çalışılmaktadır. Doğada canlılar için önemli olan bir çok bileşik şekerler, amino asitler, alkoloidler, steroidler gibi kiral özellik gösterirler. Bu bileşiklerin çoğu biyolojika aktiviteye sahiptir. O nedenle bir kısmı doğrudan ilaç olarak bir kısmıda kiral ilaçların sentezinde ham madde olarak kullanılmaktadır. Organik bileşiklerin kiral sentezi için farklı yöntemler kullanılmakla birlikte özellikle son yıllarda iki yöntem yoğun olarak çalışılmaktadır. Bunlardan biri metal katalizörler (metal+kiral ligand) kullanılarak diğeri organokatalizörler kullanılarak yapılan kiral sentez yöntemleridir. Grubumuzda geliştirdiğimiz amino alkol türevi aziridin ve ferrosen grupları içeren kısaca FAM olarak adlandırdığımız bileşikler metal katalizörlü asimetrik sentez çalışmalarında çok güzel kiral ligand özelliği göstererek ürünlerin yüksek enantioseçicilikle oluşmasını sağlamışlardır. Bu ligandlar çinko ile birlikte azometin ylidlerin dipolarofillerle 1,3-dipolar halkasal katılma tepkimelerinde kullanıldığında çoklu sübstite pirolidin türevleri yüksek verim ve enantioseçicilikle elde edilmiştir. Yüksek enantiosaflıkta elde edilen bu yapıların bazı kanser hücrelerine karşı aktiviteleri test edildiğinde hormon-refraktörü prostat kanser (HRPC) PC-3 ve DU145 hücrelerine karşı IC 50 değerleri sırayla 0.56 ve 0.50 μm bulunmuştur. Bu sunumda pirolidin türevlerinin enantioseçici sentezi ve biyolojik aktivitelerine yönelik çalışmalar anlatılacaktır. S1

71 S2

72 PEPTİT YAPILI İLAÇLARIN SAFSIZLIK ANALİZLERİ 1 Merve ÖZTUĞ, 1 Bilgin VATANSEVER, 1 Müslüm AKGÖZ 1 TÜBİTAK Ulusal Metroloji Enstitüsü, Gebze, Kocaeli, TÜRKİYE muslum.akgoz@tubitak.gov.tr Geçtiğimiz yirmi yıl içinde hastalıkların teşhis ve tedavisinde önemli gelişmeler olmuştur. Bu gelişmelere ivme kazandıran en büyük aşama, hastalıkların tanı ve tedavisinde rol aldığı gösterilen biyobelirteç moleküllerin sayısındaki artış ve bu moleküllerin hayati olayların düzenlenmesinde oynadıkları rolün anlaşılmasıdır. Biyolojik ilaçlar, kimyasal bileşimler yerine, biyolojik yöntemlerle organizmalardan ve canlı sistemlerden elde edilen ürünlerdir. Virüsler, aşılar, antikorlar, toksinler, rekombinant DNA teknolojisi ürünleri ve canlı hücrelere yaptırılan ürünler biyolojik ilaçlar kapsamına girmektedir. Günümüzde biyobelirteç ve/veya ilaç olarak kullanılan bir çok endojen peptit ve proteinler mevcut olup, oksitosin, büyüme hormonu, C-peptit, HbA1C bunlardan sadece birkaç tanesidir. Bu moleküller, tedavi amaçlı kullanılmalarının yanı sıra plazma veya serumdan hastalık tanı ve teşhisi amaçlı referans malzeme olarak da kullanılmaktadır. Üretilen referans malzemelerin safsızlık analizleri, analitin doğru ölçülmesi açısından büyük önem arz etmektedir. TÜBİTAK UME Laboratuvarlarında peptit safsızlık analizleri PICAA (Peptide Impurity Corrected Amino Acid Analysis) yöntemiyle gerçekleştirilmektedir. Laboratuvarlarımızda PICAA ile peptit safsızlık tayini metodu insan-c-peptit ve İnsan-HbA1c referans malzemeleri için uygulanmış ve valide edilmiştir. PICAA analizi iki ayrı metottan oluşmaktadır. Birinci metot Amino Asit Analizi İzotop Seyreltme Kütle Spektrometri (AAA-ID-MS/MS) metodu olup bu yöntemle peptit/proteinlerin asit ile hidrolizi ve sonrasında içeriğinde bulunan amino asitlerin miktarının tespitini içermektedir. Ancak, amino asit analizi ile peptit içeriğinden gelen safsızlıklar tayin edilemediğinden, bu kirliliklerin tayini için RP-HPLC- ESI-TOF MS metodu geliştirilmiştir. Bu metot kullanılarak tayin edilen peptit içeriğinden gelen safsızlıklar, AAA analizi sonuçlarını düzeltmek için kullanılmaktadır. Hem tedavi amaçlı hem de referans malzeme olarak kullanılacak olan peptit ve proteinlerin safsızlık analizlerinin doğru ve güvenilir ölçümü, hastalıkların teşhis, tanı ve tedavisinde büyük önem arz etmektedir. PICAA yöntemi, peptit safsızlık analizlerinde kullanılan Toplam Kütle Ayarı (Full Mass Balance) yöntemine bir alternatif olup çok daha az miktarlarda peptit/protein ile analiz yapılabilmektedir. Tıbbi ilaç endüstrisinin peptit/protein safsızlıkları analizlerinde ihtiyaç duydukları birincil seviye analiz hizmeti laboratuvarımız tarafından verilmektedir. S3

73 Kolon Kanserine Karşı Etkili Yeni Potansiyel Antikanser İlaç Adaylarının Sentezi ve Karakterizasyonu Senem Akkoç a, İlhan Özer İlhan a ve Veysel Kayser b a Erciyes Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Kayseri-Türkiye b Sidney Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Kanser Bölümü, 2006 Sidney-Avustralya senemakkoc@erciyes.edu.tr Dünya çapında bir sağlık problemi olan kolon kanseri, hem kadın hem de erkekleri etkileyen ve yumurtalıklar, akciğer, karaciğer, mide-bağırsak gibi vücudun diğer organlarına yayılma ihtimali olan tehlikeli kanser çeşitleri arasında ikinci sırada yer almaktadır. Aşırı et ve alkol tüketimi ile birlikte insanların yaşamlarında sınırlı fiziksel aktivitelerin olması kolon kanserinden ötürü ölümcül oranların artmasına neden olmaktadır. Özellikle, Amerika, Avrupa ve Asya ülkelerinin bir bölümünde yılları arasında kolon kanserinin hızla arttığı görülmüştür. 1 Bu sağlık sorununa çözüm bulabilmek için farklı araştırma grupları tarafından çalışmalar yürütülmüştür. Örneğin; Ghdhayeb ve arkadaşları kanserli kolon hücrelerine (HCT 116) karşı n-bütil ve allil sübstituentli benzimidazolyum tuzları ve bunların gümüş, palladyum komplekslerini geliştirmişlerdir. 2 Haque ve arkadaşları da 2015 yılında benzimidazol temelli N-heterosiklik karben (NHC) öncüllerini ve onların gümüş komplekslerini kolorektal adenokarsinoma (HT29) ve kolorektal kanser (HCT 116) hücre hatlarına karşı uygulamışlardır. 3 Bu çalışmada, farklı organik ve inorganik bileşikler sentezlendi. Yapıları uygun teknikler kullanılarak aydınlatıldı. Sentezlenilen bileşiklerin in vitro sitotoksik aktiviteleri kanserli insan kolon hücre hattına (DLD-1) karşı MTT assay metodu kullanılarak test edildi. İlaç adayları uygulandıktan sonra hücrelerin morfolojisi IncuCyte mikroskobu ile görüntü alınarak takip edildi. Ayrıca, kanserli hücrelerin canlılık oranları konfokal mikroskobu kullanılarak belirlendi. Teşekkürler: Bu çalışma finansal olarak Erciyes Üniversitesi Araştırma Fonu (FDK ), TUBITAK (1059B ) ve Sidney Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi tarafından desteklenmiştir. Kaynaklar: 1) Kuppusamy, P.; Yusoff, M. M.; Maniam, G. P.; Ichwan, S. J. A.; Soundharrajan, I.; Govindan, N. Acta Pharmaceutica Sinica B, 2014, 4, ) Ghdhayeb, M. Z.; Haque, R. A.; Budagumpi, S.; Khadeer Ahamed, M. B.; Abdul Majid, A. M. S. Polyhedron, 2017, 121, ) Haque, R. A.; Choo, S. Y.; Budagumpi, S.; Iqbal, M. A.; Al-Ashraf Abdullah, A. European J. Med. Chem. 2015, 90, 82. S4

74 2,3-Dihidro-1,4-oksazepin Türevlerinin N-Proparjilik β-enaminon Bileşiklerinden Sentezi Yılmaz Kelgökmen, Yasemin Çayan, Metin Zora* Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Ankara, Türkiye Sahip oldukları biyolojik ve tıbbi aktivitelerinden dolayı yedi üyeli heterosiklik bileşikler organik kimyacılar tarafından üzerinde yoğun olarak çalışılan önemli bir konu haline gelmiştir. 1 Özellikle de 1,4- oksazepin bileşiklerini üretecek basit ve uygulanabilir yöntemlerin geliştirilmesi sentetik organik kimyada büyük ilgi uyandırmaktadır. 2 Son dönemlerde N-proparjilik β-enaminon bileşikleri halkalaşma tepkimeleri için önemli başlangıç maddeleri olarak büyük dikkat çekmiştir. 3 Önceki çalışmalarımızda bu bileşiklerin moleküler iyot ile elektrofilik halkalaşmaya tabi tutulduklarında 5-iyotpiridin türevlerini yüksek verimlerle oluşturduğunu, 4 ve Suzuki-Miyaura ve Sonogashira eşleşme tepkimeleri ile bu ürünlerin çok daha fonksiyonel türevlere dönüştürülebildiğini göstermiştik. 5 Çinko Lewis asitleri varlığında tepkimeye sokulduklarında N-proparjilik β-enaminon 1 bileşiklerinin potansiyel biyolojik ve tıbbi aktivite gösterebilecek 2,3-dihidro-1,4-oksazepin 2 türevlerini yüksek verimlerle üretmektedir. Geliştirilen bu yeni yönteme ilişkin deneysel sonuçlar, tepkimenin kapsamı ve mekanizması ile birlikte detaylı olarak tartışılacaktır. R 1 O [Zn] R 1 O R 2 NH N R Kaynaklar: 1) (a) Garg, R.; Gupta, S. P.; Gao, H.; Babu, M. S.; Debnath, A. K.; Hansch, C. Chem. Rev. 1999, 99, (b) Kasibhatla, S. R.; Bookser, B. C.; Xiao, W.; Erion, M. D. J. Med. Chem. 2001, 44, ) (a) Liu, B.; Li, Y.; Yin, M.; Wu, W.; Jiang, H. Chem. Commun. 2012, 48, (b) Goutham, K.; Kumar, D. A.; Suresh, S.; Sridhar, B.; Narender, R.; Karunakar, G. V. J. Org. Chem. 2015, 80, ) Cacchi, S.; Fabrizi, G.; Filisti, E. Org. Lett. 2008, 10, ) Karabiyikoglu, S.; Kelgokmen, Y.; Zora, M. Tetrahedron 2015, 71, ) (a) Karadeniz, E.; Zora, M.; Kılıcaslan, N. Z. Tetrahedron 2015, 71, (b) Kelgokmen, Y.; Zora, M. RSC Adv. 2016, 6, S5

75 Benzaldehit Türevlerinin Antioksidan Kapasitelerinin Belirlenlenmesi ve İnsan Meme Kanseri Hücre Serileri (MCF-7) Üzerine Sitotoksik Etkilerinin Araştırılması Metin Konuş Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Fen Fakültesi, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü, Van/Türkiye Halkalı aromatik yapıya sahip bileşikler çeşitli biyolojik ve farmakolojik özelliklerinden dolayı ilaç üretiminin yansıra mevcut ilaçların etkilerinin geliştirilmesinde oldukça önemli rollere sahiptirler. Özellikle, birçok alkaloit çeşitli kaynaklardan elde edilebilmelerine karşın, bunların yeni türevlerinin sentezlenmesi hem sentez kimyası hem de ilaç kimyası için oldukça önemlidir. Aromatik alkaloitlerin antitümör, antiparazitik, antibakteriyel ve antikanser gibi aktiviteleri sahip oldukları literatürde bildirilmiştir. Benzaldehit türevi olan proparjil benzaldehitler ve benzeri türevleri potansiyel olarak önemli biyolojik aktiviteleri olan organik yapılardır. Bu çalışmada, sentezlenen 5-bromo-2-(prop-2-in-1- iloksi)benzaldehit ve 3,5-di,-tert-bütil-2-(prop-2-in-1-iloksi)benzaldehit'in antioksidan kapasitelerinin ve antikanser etkilerinin insan meme kanseri hücre serilerinde (MCF-7) belirlenmesi amaçlandı. Bu bağlamda, sentezlenen benzaldehit türevlerinin ilaç olup olamayacağının ön değerlendirilmesini yapılması hedeflenmektedir. Sentetik olarak üretilen benzaladehit türevlerinin (5-bromo-2-(prop-2-in-1-iloksi)benzaldehit ve 3,5-dtert-bütil-2-(prop-2-in-1-iloksi)benzaldehit) 2,2-Difenil-1-pikrilhidrazil (DPPH) ve ABTS metodları kullanılarak antioksidan kapasiteleri belirlendi. DPPH deneyi Blois (1958) metoduna göre yapılırken, ABTS deneyi Re ve ark. (1999) metoduna göre yapıldı. DPPH metoduna göre 1 mg 5-bromo-2-(prop-2- in-1-iloksi)benzaldehit in 0,7 µg troloks a denk antioksidan kapasitesine sahip olduğu belirlendi. Ayrıca, 1 mg 3,5-d-tert-bütil-2-(prop-2-in-1-iloksi)benzaldehit in ise 2,9 μg troloks a denk antioksidan kapasitesine sahip olduğu belirlendi. ABTS metoduna göre ise 1 mg 5-bromo-2-(prop-2-in-1- iloksi)benzaldehit 3,21 μg troloks a denk antioksidan kapasitesine sahip olduğu belirlenirken, 1 mg 3,5- d-tert-bütil-2-(prop-2-in-1-iloksi)benzaldehit 16,7 μg troloks a denk antioksidan kapasitesine sahip olduğu belirlendi. Ayrıca, sentezlenen iki farklı benzaldehit türevleri ile MCF-7 hücrelerinde yapılan XTT sitotoksite analizlerine göre, 3,5-d-tert-bütil-2-(prop-2-in-1-iloksi)benzaldehit (EC 50= 40,1 μg/ml) maddesinin 5-bromo-2-(prop-2-in-1-iloksi)benzaldehit (EC 50=173,5 μg/ml) maddesine göre daha etkili olduğu tespit edildi. S6

76 Yeni Bazı Spirooksiindol Türevlerinin Sentezi, Yapı Aydınlatılması, İn vitro Sitotoksisite ve Moleküler Doking Çalışmaları Dilan Konyar a, Erdem Büyükbingöl a a Ankara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, Tandoğan, Ankara-TÜRKİYE konyar@pharmacy.ankara.edu.tr Bu çalışmada sübstitüe spiro(oksiindole-3-3'-pirolidin) (6a-c, 7) türevi bileşikler sentezlenmiş ve bazı insan kanser hücre hatlarında (Huh7, MV, MCF7 ve HCT116) in vitro sitotoksisite deneyleri yapılmıştır. Tasarlanan türevleri elde etmek üzere aşağıdaki sentez basamakları uygulandı. 1,3-dihidro-indol-2-on ve benzaldehit türevlerinin kondensasyonu sonucunda 3-benziliden-1,3-dihidro-indol-2-on türevi bileşikler (3a-c) elde edilmiştir. Hedeflenen spirooksiindol türevleri, (2S, 3R)-2,3,5,6-tetrahidro-2,3- fenil-1,4-oksazin-6-on, 3-benziliden-1,3-dihidro-indol-2-on türevleri ve 3-metil-butiraldehitin 1,3- dipolar sikloadisyon reaksiyonu ile elde edilmiştir (6a-c). 6a bileşiğinin etilamin-hcl ile reaksiyonu sonucu 7 numaralı bileşik elde edilmiştir. Bileşiklerin yapıları 1 H NMR, LC-MS ve elementel analiz ile aydınlatılmıştır. Sentezlenen bileşiklerin IC50 değerleri NCI-60 Sülforhodamin B analizi 1 ile belirlenmiştir. 7 numaralı bileşik HCT116 ve MCF7 hücre hatlarında sırasıyla 3.9 ve 4.8 M IC50 değerleri ile en yüksek sitotoksik aktivite göstermiştir. Hazırlanan yeni spirooksiindol türevi bileşiklerin MDM2 proteinine (1YCR) 2 bağlanma özelliklerini araştırmak için, AutoDock Vina programı kullanılarak moleküler modelleme (doking) çalışmaları yapılmıştır. Bileşikler, p53 ün Phe19, Trp23, Leu26, Leu 22 amino asit kalıntılarını taklit ederek MDM2 proteininin hidrofobik cebine bağlanarak aktivitesini gösterdiği düşünülmüştür. Anahtar Kelimeler: Oksindol, p53, MDM2, antikanser bileşikler, protein-protein etkileşimi, moleküler modelleme. Kaynaklar: 1) Kerkvliet, G. J. J. Natl. Cancer Inst. 1990, 82, ) Shangary, S., Qin, D., Mceachern, D., Liu, M., Miller, R. S., et al. Pnas. 2008, 105, S7

77 Gastrointestinal Sistem de in vivo Çalışmalar: Deneysel Ülser Modelleri Beyzagül POLAT Atatürk Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakoloji AD, 25240, Erzurum, Türkiye Büyük uğraşlar sonucu üretilen ilaç adayı maddenin etkililiğinin ve güvenliliğinin test edilmesi şüphesiz ilaç geliştirme çalışmalarının vazgeçilmez basamaklarından birisidir. Bu etkililik ve güvenlilik çalışmaları in-situ ve in-vitro çalışmalardan başlar, hücre ve doku kültürü çalışmaları ile devam eder. Başarılı olan moleküller ise nihayetinde in-vivo faz çalışmalarına alınır. Faz 0 olarak da bilinen deneysel hayvan modellemeleri, faz çalışmalarının ilki olarak oldukça önemlidir. İlk defa bir canlı üzerinde denenecek aday molekülün insanlar üzerinde denenebilmesi için deney hayvanları üzerinde etkili ve güvenli olması şarttır. Hâlihazırda kullanılmakta olan birçok hayvan hastalık modellemeleri bulunmaktadır. Bunlardan birisi de peptik ülser hayvan modellemeleridir. Peptik ülser birçok nedene bağlı olarak oluşabilen ve tekrarlama riski olan kronik bir hastalıktır. Dünya üzerinde peptik ülser hastalığı bulunmayan bir bölgeye rastlanmamıştır. Ülkeler için bu hastalığın maliyeti ve görülme sıklığı oldukça yüksektir. Ülser tedavisi gelişmekte olan tıbbın önemli sorunlarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır ve ülserin kalıcı tedavisine yönelik birçok çalışmalar yapılmaktadır. Yine birçok ilacın ağızdan kullanıldığı düşünüldüğünde, ilaca bağlı gastrik yan etkilerin yani ilacın güvenliliğinin değerlendirilmesinde de deneysel ülser modelleri oldukça sık kullanılmaktadır. Bu nedenle bu sunumda farklı ajanlarla oluşturulabilen peptik ülser modellerinden en çok kullanılan indometazin ve etanol ülser modellerinin sıçanlarda nasıl oluşturulduğu hakkında bilgi verilecektir. S8

78 Novel Drug Targets May Help to Cope with Antibiotic Resistance Suleyman Ozakin a, Ebru Ince a, Murat Kizil b, Necmettin Pirinccioglu b Dicle University Faculty of Science Biology Deparment Diyarbakır Turkey a Dicle University Faculty of Science Chemistry Deparment Diyarbakır Turkey b ozakinsuleyman@gmail.com Antibiotic resistance is a widespread problem among pathogens that challenges the efficacy of antibiotic treatment. The increasing incidence of drug resistance among bacterial pathogens is currently a major threat to human health. Annually at least two million people USA are diagnosed with antibiotic resistance bacterial infection and 30 % of them die 1. In this respect the new drug targets and more effective compounds need to be developed to fight infectious diseases. Microbial secondary metabolites represent a large source of compounds endowed with ingenious structure and potent biological activities. Actinomycetes are an important source of bioactive natural metabolites and many of this are describe being produced by polyketide syntahases (PKS) and nonribosomal peptide synthetases (NRPS) 2, hence are of high pharmaceutical and commercial interest. In this study a rhizosphere isolate Streptomyces sp. CAH29 was found to possess potent antibacterial and antifungal activity against a variety of test organisms 3,4. The major bioactive metabolite produced by Streptomyces sp. CAH29 isolate was extracted, purified andidentified by nuclear magnetic resonance as tetrangomycin. This known anthraquinone exhibited antimicrobial activity against Staphylococcus aureus, Streptococcus pyogenes, methicillin resistant Staphylococcus aureus and Candida albicans with inhibition zones of 14, 10, 12 and 8 mm, respectively. Docking results demonstrate that tetrangomycin has a similar mode of action and a comparable docking score to bind to the dehydrosqualene synthase (CrtM) enzyme of methicillin resistant Staphylococcus aureus compared to the current inhibitor. Hence, this suggests that tetrangomycin has a potential to be used as an anti-methicillin resistant Staphylococcus aureus agent 4. Kaynaklar 1) Qin, L., Da,F., Emilie L., Daniel, C., Nguyen, T.H., Fu, C. L., Vee, Y., Joshua, W., Daniel, E., Joo, H.S., Shu, Y.Q., Gordon, Y.C. Toxin Mediates Sepsis Caused by Methicillin-Resistant Staphylococcus epidermidis. PLOS Pathogens, 13, 2, (2017). 2) Ozakin S., Porsuk, I., Acer, I., Bali, B., Ince, E. Diverstiy of Non Ribosomal Peptide Synthetases Genes in Terrestrial Streptomyces, Mol. Gen. Mic. And Vir., 29,3, (2014). 3) Yılmaz, E.İ, Kızıl, M.; Yavuz, M. Molecular Characterization of Rhizospheric Soil Streptomycetes Isolated from Indigenous Turkish Plants and Their Antimicrobial Activity, World J. of Mic. Biotech., 24, (2008). 4) Ozakin S.,Davis,R.W., Umile T.P., Pirinccioğlu N., Kizil M, Celik G.,Sen A, Minbiole K.P.C., İnce E. The Isolation of tetrangomycin from terrestrial Streptomyces sp. CAH29: evaluation of antioxidant, anticancer, and anti MRSA activity, Med. Chem. Res., 25: 2872 (2016). S9

79 Amino Asitler Üzerinde Heteroatom Modifikasyonu ile Oluşturulan Peptidomimetik Bileşikler İlker Avan Anadolu Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, 26470, Eskişehir, Türkiye Protein ve peptidler canlı organizmada birçok biyokimyasal süreçte önemli görevler üstlenen bio-makromoleküllerdir. Peptid bileşiklerinin doğal olmaları ve biyolojik sistemlerle kolay etkileşebilmeleri onların ilaç-aktif bileşikleri olarak kullanımlarının önünü aşmıştır. Ancak peptidlerin biyo edinimlerinin düşük olması ve canlı organizmasında enzimatik parçalanmaya uğramaları nedeniyle ilaç olarak kullanım alanları oldukça sınırlı kalmıştır. 1 Doğal peptidlerin bu dezavantajlarını azaltmak ve var olan farmakolojik özellikleri arttırmak amacıyla peptid benzeri bileşikler (peptidomimetikler: peptidleri yapısal ve işlevsel olarak taklit eden bileşikler) tasarlanmıştır. 2 Amino asit ve/veya peptid zinciri üzerinde yapılan yapısal değişiklikler sonucu elde edilen peptidomimetik bileşikler proteazlara karşı yüksek yapısal kararlılığa, belirli bir reseptör için yüksek bağlanma eğilimine, ağız yolu ile alınabilme ve vücuttan hızlı geri atıma özelliklerine sahiptir. 2 Peptidomimetik bileşikler doğal olmayan aminoasit türlerinin peptidler gibi eşleştirmeleri sonucunda elde edilebilirler. Bu çalışmada, amino asitler üzerinde yapılan heteroatom modifikasyonu ile elde edilen bazı peptidomimetik bileşiklerinin sentezi ve yapısal özellikleri verilmiştir. 2-4 Kaynaklar : (1) Antosova, Z.; Mackova, M.; Kral, V.; Macek, T. Trends Biotechnol. 2009, 27, 628. (2) Avan, I.; Hall, C. D.; Katritzky, A. R. Chem. Soc. Rev. 2014, 43, (3) Avan, I.; Tala, S. R.; Steel, P. J.; Katritzky, A. R. J. Org. Chem. 2011, 76, (4) Katritzky, A. R.; Avan, I.; Tala, S. R. J. Org. Chem. 2009, 74, S10

80 Nitrodien in 6π-Elektrosiklizasyonu ile Heliotridane ve Pseudoheliotridane ın Total Sentezi Esra KOÇ a,b and Ohyun KWON b Gaziosmanpaşa Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü, TOKAT. Department of Chemistry and Biochemistry, University of California, Los Angeles, 607 Charles E. Young Dr. East, Los Angeles, California esrafndk@gmail.com Pirolizidin alkaloitleri doğada yaygın şekilde bulunan, hepatotoksisite, pneumotoksisite ve nükleotoksisite (Mutagenez, karsinogenezis ve antimikotik etkiler) gibi biyolojik aktivite çeşitliliğine sahip bileşiklerdir. 1 Pirolizidin alkaloitleri olan heliotridane ve pseudoheliotridane pek çok bitki kaynağından izole edilen doğal ürünlerdir. 2 Biyolojik açıdan önemli olan pirolizidin alkaloitlerinin total sentezini gerçekleştirmek için yeni sentetik yöntemler ve stratejiler geliştirmek sentetik organik kimyanın hedefleri arasında yer almıştır. 3 Birkaç istisna dışında, 4 bugüne kadar pirolizidin alkaloitlerinin sentezi için başlangıç materyali olarak genellikle kiral çıkış bileşikleri kullanılmıştır. 5 Bizim geliştirdiğimiz yeni metot 6 ile kiral olmayan başlangıç maddesi nitrodien den başlayarak nitrodien in dienofiller ile 6πelektrosiklizasyon/[3+2]siklokatılma tepkimesi sonucunda elde edilen ve stereokimyası bilinen nitroso asetal in aracılığı ile pirolizidin alkaloitleri olan heliotridane ve pseudoheliotridane nın total sentezi gerçekleştirilmiştir. 7 Bu tek kademe domino proseste, iki halka, tek kuarterner merkez ve tek bir diastereoizomer nitroso asetal türevi iyi verimler ile elde edilmektedir. Oluşan nitroso asetal türevinin hidrojenasyonu ile pirolizidin alkaloidlerinin sentezi için uygun, stereokimyası bilinen, fonksiyonel, sentetik olarak kullanışlı, beş üyeli halkalı azasiklik halka sistemi oluşmaktadır. Bu çalışmada, pirolizidin alkaloitleri heliotridane ve pseudoheliotridane ın total sentezi, 1-nitro-2- metil-1,3-bütadien in metil akrilat ile tandem 6π-elektrosiklizasyon/[3+2]siklokatılma reaksiyonu ile elde edilen nitroso asetal (1) üzerinden gerçekleştirilmiştir. Bileşiklerin yapı analizi 1 H-NMR, 13 C-NMR, NOESY, IR ve GC-MS spektroskopik yöntemleri kullanılarak yapılmıştır. Kaynaklar: 1. Asano, N.; Nash, R. J.; Molyneux, R. J.; Fleet, G. W. J. Tetrahedron: Asymmetry 2000, 11, Leonard, N. J.; Felley, D. L. J. Am. Chem. Soc. 1950, 72, Broggini, G.; Zecchi, G. Synthesis 1999, 6, Denmark, S. E.; Hurd, A. R. J. Org. Chem. 2000, 65, Roche, C.; Kadlecikova, K.; Veyron, A.; Delair, P.; Philouze, C.; Greene, A. E. J. Org. Chem. 2005, 70, Creech, G. S.; Kwon, O. J. Am. Chem. Soc. 2010, 132, Koc, E.; Kwon, O. Tetrahedron. 2017, 1-6. KS137

81 Synthesis of Novel Bisbenzazole Derivatives for Antiproliferative Activity and Identification of Structure Activity Relationship Ronak HAJ ERSAN, Busra Gul ERTURK, Oztekin ALGUL Department of Pharmaceutical Chemistry, Faculty of Pharmacy, Mersin University, Mersin, 33169, TURKEY Despite the major advances in cancer chemotherapy during the recent years, its mortality rates are one of the highest in the world. As cancer chemotherapy has not yet reached the desired level, intensive studies are continue to develop more potent, more selective and less toxic novel anticancer drugs. In anticancer drug development studies, the effect of novel compounds on proliferation is very important. Benzazole (benzimidazole, benzoxazole and benzothiazole) derivatives are the most prominent heterocycles with diverse biological functions. 1 Their structures are isostere of purine, pyrimidine structures and placed in the natural structure of vitamin B 12. Multiple previous reports have suggested that bisbenzazoles have very good cytotoxic activity against different types of cancer cell lines. 2 Recently, bisbenzimidazole conjugates have been reported to target mitochondria in cancer cells and induce their antiproliferative activity. In this study, a series of bisbenzazole derivatives have been designed and synthesized. All synthesized compounds were characterized by 1 H-NMR, 13 C NMR, and MS. Their anti-proliferative activities were evaluated against lung (A549), kidney (A498), cervix (HeLa), colon (A375) and liver (HEpG2) cancer cells lines with the establishment of their structure-activity relationships. Most of the compounds showed moderate to high activity. Among the synthesized compounds, bisbenzoxazole group exhibited the most potent anti-proliferative activities against cancer cells, and these compounds can be promising lead compound for further development of novel anticancer agents. References: 1- Abonia, R.;Cortes, E.; Insuasty, B.; Quiroga, J.; Nogueras, M.; Cobo, J. Eur. J. Med. Chem. 2011, 46, Hranjec, M.;Starcevic, K.; Piantanida, I.; Kralj, M.; Marjanovic, M.; Hasani, M.; Westman, G.; Karminski- Zamola, G. Eur. J. Med. Chem. 2008, 43, Acknowledgements: We thank the Scientific and Technological Research Council of Turkey (TUBITAK, Grant Number: 115S190) for their financial support. KS138

82 2-Alkil/Alkiloksi Köprülü Sübstitüebenzimidazol Türevi Bileşiklerin Sentezi, Yapılarının Tayini Ve Antiproliferatif Etkilerinin Belirlenmesi Çalışması Büşra Gül ERTüRK a, Ronak HAJ ERSAN a, Gülay GÜLBOL DURAN b, Nizami DURAN c, Öztekin ALGÜL a a Mersin Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, Mersin, TÜRKİYE b Mustafa Kemal Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı, Hatay, TÜRKİYE c Mustafa Kemal Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Hatay, TÜRKİYE busragulerturk@gmail.com Dünyada ve ülkemizde kanserli hasta sayısının hızla artması kanser ile ilgili yoğun araştırmalar yapılmasına neden olmaktadır. Kanser tedavisinde sentetik veya bitkisel kaynaklı birçok ilacın geliştirilmesine rağmen henüz tedavide istenilen başarıya ulaşılamamıştır. Bununla beraber, kanser tedavisinde kullanılan ilaçların ciddi yan etkileri ve tedaviye karşı direnç gelişmesi sebebiyle özellikle kanser hücrelerinin proliferasyonunu durdurucu yeni ilaç molekülü geliştirilmesi önem kazanmıştır. Antiproliferatif etkili bileşikler incelendiğinde, benzimidazol ve izosteri halka sistemlerinin önemli aktiviteye sahip oldukları görülmektedir. Bu yapılardan 1., 2. ve 5. konumlarında sübstitüe benzimidazol türevi bileşiklerin dikkat çekici aktiviteye sahip oldukları ve özellikle 2. konumdan sübstitüe türevlerin yüksek aktivite gösterdikleri belirlenmiştir. 1-2 Bu çalışmada, 2-alkil/alkiloksi köprülü sübstitüebenzimidazol türevi bileşikler Phillips yöntemiyle sentezlenmiştir. Bileşiklerin yapıları IR, 1 H-NMR, 13 C-NMR ve kütle spektroskopisi ile aydınlatılmıştır. R: -H,-Cl R1: -H, -Cl, -OH, -CH 3 A: -CH 2-, -CH 2CH 2-, -CH 2O- Sentezlenen bileşiklerin akciğer (A549), böbrek (A498), serviks (HeLa), kolon (A 375) ve karaciğer (HEpG2) kanser hücreleri üzerindeki antiproliferatif etkileri MTT (3-[4,5-Dimethylthiazole-2-yl]-2,5- diphenyltetrazolium bromide) yöntemiyle araştırılmıştır. Sentezlenen bileşiklerin antiproliferatif aktiviteleri incelendiğinde, benzimidazol ana yapısında sübstitüe olmayan hidroksil grubu taşıyan türevlerin en yüksek aktiviteye sahip olduğu belirlenmiştir. Kaynaklar: 1) Leyla Yurttaş, Synthesis and Biological Evaluation of Some 1,2-Disubstituted Benzimidazole Derivatives as New Potential Anticancer Agents, Arch. Pharm. Chem. Life Sci., 2013, 346, ) Garuti L, Roberti M, Malagoli M, Rossi T, Castelli M. Synthesis and anti-proliferative activity of some benzimidazole-4,7-dione derivatives. Bioorg. Med. Chem. Lett., 2000, 10, Bu çalışma, Mersin Üniversitesi BAP Birimi tarafından TP nolu proje olarak desteklenmiştir. KS139

83 Karbonik Anhidraz İçeren Kanser Türlerini İnhibe Eden Bis Yapılı Sülfonamitlerin Sentezi ve Bu Bileşiklerin Biyolojik Testleri Süleyman AKOCAK 1, Nabih LOLAK 1, Mustafa DURGUN 2, Claudiu T. SUPURAN 3, Marc A. ILIES 4 1 Adıyaman Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, Adıyaman, Türkiye 2 Harran Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, 63190, Şanlıurfa, Türkiye 3 Universita degli Studi di Firenze, Dipartimento di Chimica, Laboratorio di Chimica Bioinirganica, 50019, Fiorentino, İtaly 4 Temple University, School Of Pharmacy, Department of Pharmaceutical Sciences, 19140, Philadelphia, USA akocaksuleyman@gmail.com Karbondioksit (CO 2), aerobik metabolizmaya sahip canlı organizmalarda son üründür. Canlı hücrelerde bu CO 2 in farklı hücre bölümlerine taşınması veya dışarıya atılması hücrenin yaşamını devam ettirebilmesi açısından son derece önem arz etmektedir. Bu olay fizyolojik olarak çok basit ama yaşam için çok önemli olan CO 2 in bikarbonat (HCO 3- ) ve proton (H + ) iyonlarına dönüştürülmesi ile mümkündür (CO 2 + H 2O HCO H + ). Karbonik anhidraz yapıları şimdiye kadar altı faklı gen ailesinde bulunmuştur (α, β, γ, δ, ζ ve η karbonik anhidrazlar). Son yıllarda yapılan çalışmalar ile hücre membranında bulunan karbonik anhidraz izoenzimlerden CA IX ve CA XII birçok hipoksik kanser türevlerinde aktif hale gelerek miktarlarının önemli ölçüde arttığı gösterilmiştir. Bu yüzden CA IX ve CA XII izoenzimleri kanser hastalığı teşhis ve tedavisinde seçici olarak inhibe edilmesi enzim inhibisyonuna dayalı yeni ilaç tasarımında son derece önem arz etmektedir. Bizde burada sunulan çalışmamız ile bu membran üzerinde bulunan izoenzimleri inhibe etmek amacı ile polimer yapıya sahip bis sülfonamitleri tasarladık ve sentez ettik. Elde edilen bileşiklerin etkinliği çeşitli biyolojik testler ile gösterilmiştir. Bu çalışma ile karbonik anhidraz alanında en çok kullanılan farmakoforlardan 3 tanesinden yola çıkarak bis yapılı sülfonamitler sentez edilmiştir. Bu bileşiklerin yapı karakterizasyonları çeşitli spektroskopik yöntemler (H-NMR, C-NMR, MALDI, GPC, elemental analiz ve HRMS) ile yapılmıştır. Elde edilen saf bileşiklerin karbonik anhidraz inhibisyon çalışmaları çeşitli izoenzimler üzerine test edilmiştir. Ayrıca çeşitli 2D ve 3D kanser modelleri üzerine (HT-29, MDA-MB231 ve SKOV-3) testler yapılmış ve önemli ölçüde kanser hücrelerinin yok edildiği gözlemlenmiştir. KS140

84 Oksazol Bileşiklerinin Kalkonlardan Sentezi ve Biyolojik Aktiviteleri Seda FANDAKLI a, Nuran KAHRİMAN a, Tayyibe Beyza YÜCEL b, Özlem FAİZ c, Nurettin YAYLı d a Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, TRABZON b Giresun Üniversitesi, Espiye Meslek Yüksekokulu, GİRESUN c Recep Tayyip Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, RİZE d Karadeniz Teknik Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi TRABZON sfandakli@ktu.edu.tr Oksazol halkası içeren çok sayıda doğal ve sentetik bileşikler çok farklı türde biyolojik aktiviteleri nedeniyle oldukça önemli bileşiklerdir. Literetürde Robinsın-Gabriel, Bredereck, Fischer, ve Van Leusen reaksiyon yöntemleri gibi çok farklı başlangıç bileşiklerinden oksazol bileşikleri sentezlenmiştir. 1 Oksazol halkası içeren bileşikler (-)-hennoxazol A (antiviral) 1, pimperinin (alkaloid) 2, aleglitazar diabet II tedevisinde 3, ditazol pıhtı agregasyon inhibitörü 4, mubritinib tyrosin kinas inhibitörü 5, oxaprozin COX- 2 inhibitorü 6 olarak kullanıldıkları belirtilmiştir. Bu çalışmada hidroksi, metoksi substitüye kalkon ve azakalkon bileşiklerinden literatür de bulunmayan 1-6 nolu ve bilinen 7 nolu oksazol bileşiklerinin sentezi gerçekleştirildi. Sentezlenen oksazol bileşiklerinin enzim inhibisyonu ve antioksidan aktiviteleri araştırılmaktadır. R 1 N O R 2 R 3 R 7 X R 4 R 6 Bileşik -R Grupları 1 R 2= -OH; R 1, R 3, R 4, R 5, R 6, R 7= -H ve X=CH 2 R 2= -OH; R 4, R 6= -OCH 3; R 1, R 3, R 5, R 7= -H ve X=CH 3 R 3= -OH; R 4, R 7= -OCH 3; R 1, R 2, R 5, R 6 = -H ve X=CH 4 R 1, R 4, R 5, R 6= -OCH 3; R 2, R 3, R 7= -H ve X=CH 5 R 2= -OCH 3; R 1, R 3, R 4, R 5, R 6, R 7 = -H ve X=N 6 R 2= -CH 3; R 1, R 3, R 4, R 5, R 6, R 7 = -H ve X=N 7 R 3= -OCH 3; R 1, R 2, R 4, R 5, R 6, R 7 = -H ve X=CH KAYNAKLAR 1. Swellmeen, L., Der Pharma Chemica, 2016, 8(13): Joshi, B.S.; Taylor, W.I.; Bhate, D.S.; Karmarkar, S.S., Tetrahedron, 1963, 19, Davis, A.; Ward, S. E., The Handbook of Medicinal Chemistry: Principles and Practice, Royal society of chemistry, 1, 642, Mussoni, L.; Poggi, A.; De Gaetano, G.; Donati, M. B., Br. J. Cancer, 1978, 37, Lednicer, V. D.; Mitscher, L. A., The organic chemistry of drug synthesis, John Wiley and Sons, New York- London, Greenblatt, D.; Matlis, J. R.; Scavone, J. M.; Blyden, G. T.; Harmatz, J. S.; Shader, R. T., British J. Clinical Pharmacology, 1985, 19 3, R 5 KS141

85 Heteroaromatik Gruplar İçeren Hibrit Yapılı HSP İnhibitörleri İrfan KOCA a, Mehmet GÜMÜŞ b, Aykut ÖZGÜR c, Kübra AÇIKALIN COŞKUN c, Ceylan HEPOKUR c, Yusuf TUTAR d a Bozok Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi Yozgat, TÜRKİYE b Bozok Üniversitesi, Akdağ madeni Sağlık Yüksek Okulu, Yozgat, TÜRKİYE c Cumhuriyet Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Sivas, TÜRKİYE d Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi İstanbul, TÜRKİYE irfan.koca@bozok.edu.tr Hücre içerisinde miktarı stresle artan ve moleküler şaperon olarak bilinen proteinlere genel olarak ısı şok proteinleri (Heat Shock Protein) denir. Bu proteinler stres proteinleri olarak da adlandırılırlar. Hsp ler tüm canlıların hücreleri tarafından stres uyarıcılarına cevap olarak üretilen bir protein ailesidir. Pek çok stres faktörleri (enfeksiyon, oksidatif stres, sıcaklık, yüksek ateş, tümör oluşumu vb.) bütün hücrelerde, bu etkilere cevap olarak şaperon proteinlerinin ekspresyonuna neden olur ve stresin başladığı ilk zamanlarda hücrelerde Hsp seviyeleri oldukça yüksektir. Hsp ler bu hücresel proseslerde koşaperon veya yardımcı şaperonlarla çalışmaktadırlar. Bundan dolayı Hsp ler başta kanser ve nörodejeneratif hastalıklar olmak üzere enfeksiyon hastalıkları ve diğer metabolik hastalıklar ile yakından ilgilidirler. 1 Hsp ler tümörlü hücrelerde apoptoz ve hücre yaşlanması gibi anti-kanser mekanizmaların baskılanması ve metastatik genlerin ekspresyonlarının hızlandırılması gibi proseslerde önemli görevler üstlenmektedirler. Dolayısıyla Hspler kanser tanı ve tedavisinde önemli bir hedef molekül haline gelmişlerdir. 1 Son yıllarda özel ilgi odağı haline gelmiş hibrit moleküller, değişik yapı ve etki mekanizmalarına sahip farmakofor grupları tek bir molekülde barındıran bileşiklerdir. Bu amaçla pirazol, pirimidin, benzoksazin, kumarin, açil tiyoüre gruplarından iki tanesini tek molekülde barındıran yeni hibrit bileşikler sentezlenmiş ve HSP 90 için inhibisyon çalışmaları yapılmıştır. 2,3 Kaynaklar: 1) Özgür, A.; Tutar, Y. Anti-Cancer Agents Me., 2016, 16, ) Koca, İ.; Özgür, A.; Coskun, K.A.; Tutar Y. Bioorg. Med. Chem, 2013, 21, ) Koca, İ.; Özgür, A.; Gümüş, M.; Er, M.; Coskun, K.A.; Tutar, Y., Eur. J. Med. Chem., 2016, 122, 280. KS142

86 Bazı Bisiklik Halkaya Sahip İlaç Etkin Bileşiklerinin Biyolojik Aktivite ve Yapısal Özelliklerinin Kuantum Mekaniksel Yöntemler İle İncelenmesi Serpil ERYILMAZ Amasya Üniversitesi, Fen-Edb. Fak., Fizik Bölümü, İpekköy Yerleşkesi, Amasya/Türkiye Kemoterapötik ajanların sentezlenmesinde biyomimetik biliminden yola çıkılarak doğadan yardım alınması sıklıkla kullanılan yöntemlerdendir. Doğal bileşiklerden elde edilen aktivitesi yüksek olan bir bileşenin total doğal ürün kadar etki göstermediği bilinir ve sinerjik etki ile açıklanır. Fakat bu bileşiklerden iz sürülerek belirlenen aktif bölgelerin sentezlenmesinde bu sinerjik etkiyi sağlamak mümkün olmamaktadır. Çalışmamızda; anti kanser, glyiseraldehit-3-fosfat dehidrogenaz inhibitorü, glukokortikoid ilaç tasarımında kullanılan izoksazolin gibi biyolojik aktiviteye sahip gruba bağlı 1-3, bilinen bir etkiye sahip olmayan fakat geometrisiyle farklılık oluşturan norbornen ve norbornadien bileşikleri türevlendirilerek yeni hibrit moleküller sentezlenmiştir. Bu bileşiklerin ilaç tasarımında yol gösterici olan Liplinski kurallarına uygunluğu da programlarla tespit edilmiştir. Bileşiklere ait antimikrobiyal ve antioksidan (DPPH radikal söndürme, indirgeme gücü ve metal şelatlama) aktiviteleri de çalışılmıştır. Ayrıca etkin maddelerin yapısal özellikleri, araştırmacılara yeni fikirler sunabilmesi için, DFT/B3LYP method ve 6-311G(d,p) baz seti ile kurulan modelleme aracılığı ile Gaussian 09W ve GaussView 5.0 ara yüz programları kullanılarak aydınlatılmıştır. Kaynaklar: 1. Errahali, Y. J., Thomas, L. S. D.; Keller, T. C. S.; Lee, H. J. J. Interferon & Cytokine Res. 2013, 33(9), Bruno, S.; Margiotta, M; Pinto, A; Cullia, G.; Conti, P.; Micheli, D. C.; Mozzarelli, A. Bio.& Med. Chem. 2016, 24(12), Kamal, A.; Bharathi, E. V.; Reddy, J. S.; Ramaiah, M. J.; Dastagiri, D.; Reddy, M. K.; Viswanath, A.; Reddy, T. L.; Shaik, T. B.; Pushpavalli, S. N. C. V. L.; et al. Eu. Jour. Med. Chem. 2011, 46(2), KS143

87 Monoterpen Alkollerin Aspergillus Enfeksiyonlarına Karşı in vitro Antimikrobiyal Etkileri Ceren OTURANEL a, Gökalp İŞCAN b a Anadolu Üniveristesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Biyoteknoloji Anabilim Dalı, 26470, Eskişehir b Anadolu Üniveristesi, Eczacılık Fakültesi, Farmakognozi Anabilim Dalı, 26470, Eskişehir ceren_elmaci@hotmail.com Doğada bulunan 900 den fazla türü ile saprofit bir küf mantarı olan Aspergillus cinsi, enfeksiyon ajanı olarak son yıllarda büyük önem kazanmıştır. Aspergillus fumigatus, A. flavus, A. niger ve A. terreus en sık karşılaşılan patojenik türleridir 1. Artan nüfus yoğunluğu ve hava kirliliği ile birlikte hastanelerde ve kalabalık alanlarda bulunan havalandırma sistemlerinde kolaylıkla çoğalarak, yayılan sporlar özellikle bağışıklık sistemi zayıflamış kişilerin solunum yollarında aspergilloz adı verilen enfeksiyona sebep olurlar 2, 3. Günümüzde doğal ürünlere artan ilgi ile birlikte bitkilerden ekstraksiyon ve su distilasyonu ile elde edilen biyoaktif uçucu yağlar ve terpen yapısındaki bileşikleri; ilaç, parfümeri ve gıda sanayiinde yaygın biçimde kullanılmaktadır. Genellikle, monoterpen ve seskiterpenlerden oluşan uçucu yağlar antibakteriyel, antifungal, antiviral, antioksidan, analjezik ve anestezik gibi biyolojik aktivitelere sahip olmaları açısından çok eski zamanlardan beri çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadırlar 4,5. Yapılan çalışmalarda bazı uçucu yağların buhar fazında antifungal etkinlik göstererek aspergilloz enfeksiyonlarına sebep olan mantarlar üzerinde inhibitör etkileri rapor edilmiştir 6, 7. Çalışmamızda; 11 farklı monoterpen alkolün in vitro koşullar altında 4 farklı Aspergillus türüne karşı antifungal etkisi CLSI (M38-A2) mikrodilüsyon yöntemi ve buhar faz aktivitesi yöntemi ile araştırılmıştır. Karvakrol, nerol, geraniol ve kuminik alkolün buhar fazda etkili oldukları (zon çapı 10mm- 65mm), gözlenmiş, mikrodilüsyon yöntemi sonuçlarına göre ise Aspergillus türlerine karşı en etkili bileşiklerin karvakrol (0.25 mg/ml), timol (0.5 mg/ml) ve kuminik alkolde (0.25 mg/ml) saptanmıştır. Kaynaklar: 1) Richardson, M. D.; Hope, W. Aspergillus, In: Clinical Mycology, 2 nd Ed., Churchill Livingstone Elsevier. 2009, ) Kantarcıoğlu, A. S.; Yücel, A. Aspergıllus Cinsi Mantarlar ve İnvaziv Aspergilloz: Mikoloji, Patogenez, Laboratuvar Tanımı, Antifungallere Direnç Ve Duyarlılık Deneyleri, Cerrahpaşa Tıp Dergisi, 2003, 34(3). 3) Chotirmall, S. H.; Al-Alawi, M.; Mirkovic, B.; Lavelle, G.; Logan, P. M.; Greene, C. M.,; McElvaney, N. G. Aspergillus-associated airway disease, inflammation, and the innate immune response. BioMed research international, ) Crowell, P. L. Prevention and Therapy of Cancer by Dietary Monoterpenes, J. Nutr., 1999, 129, ) Demirci, F.; Özek, G.; Kırımer, N.; İşcan, G.; Kürkçüoğlu, M.; Demirci, B. ve Altıntaş, A. Bitki Kimyası ve Analiz Yöntemleri, Anadolu Üniversitesi, 2010, 2100, ) Khan, A. H.; Karuppayil, S. M. Fungal pollution of indoor environments and its management. Saudi journal of biological sciences, 2012, 19(4), ) Uniyal, V., Bhatt, R. P., Saxena, S., & Talwar, A. Antifungal activity of essential oils and their volatile constituents against respiratory tract pathogens causing Aspergilloma and Aspergillosis by gaseous contact. J. Appl. Nat. Sci, 2012, 4, KS144

88 Biyoaktif Pirazolon Temelli 4-Aroil- Substitue Bileşikler ve Bakır(II), Paladyum(II) Kompleksleri Emine BAĞDATLI,* Fatih YILDIRIM Ordu Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, 52200, Altınordu, Ordu Pirazolonlar önemli bir heterosiklik bileşikler grubu üyesi olup pek çok ilaç ve sentetik üründe yer almaktadır 1. pirazolon türevleri gibi daha fazla koordine etme özelliğine sahip, yeni tip ligantların sentezi ile koordinasyon kimyası daha da önem kazanmıştır. Bugün metal komplekslerinin sentezlenmesi sonucu koordinasyon bileşikleri biyokimya, tıp, sanayi, çevre ve ilaç kimyası alanlarında kullanılmaktadır. 2-3 Deneysel çalışmada ilk aşama ligant olarak kullanılan 4-aroil- substitue 5-pirazolon bileşiklerinin sentezi ve karakterizasyonunu içermektedir. 2. Aşamada yeni 5-pirazolon yapıların bakır(ii) ve paladyum(ii) temelli koordinasyon bileşikleri hazırlanmış ve önerilen yapılar çeşitli spektroskopik ve termal verilerin ışığında kanıtlanmıştır. Bu çalışmada sentezlenen ligant yapılarına ve komplekslerine literatürde rastlanmamıştır. Elde edilen verilerle biyoaktivite ve katalitik etki gösterebilecek yeni organik ve organometalik bileşiklerin literatüre kazandırılması, kullanılan yeni ligant yapıların ve metallerin koordinasyon eğilimlerinin ortaya çıkarılması ve bu konuda çalışan, bu metal ve bileşiklerin henüz aydınlatılmamış yönlerini araştıran bilim insanlarına kaynak olabilecek yeni verilere ulaşılması hedeflenmiştir. *Bu çalışma Ordu Üniveritesi, Bilimsel Araştırma Projeleri, Koordinasyon Birimi (ODÜ-BAP) tarafından B tipi proje olarak desteklenmektedir. Kaynaklar: 1) Gupta, P.; Gupta, K. J.; Halve, A. K. Int. J. Pharm. Sci. Res. 2015, 6 (6), ) Varol, M. J. App. Pharm. 2016, 8 (1), 1. 3) Bagdatli, E.; Gunkara, O. T.; Ocal, N. J. Organomet. Chem. 2013, 740, 33. KS145

89 1,3-Bis-Kalkonlardan Yeni Nikotinonitril Türevlerinin Sentezi Antimikrobiyal ve Antikanser Aktivitelerinin İncelenmesi Hayreddin GEZEGEN a, Uğur TUTAR a, Ceylan HEPOKUR b a Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü SİVAS b Cumhuriyet Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Temel Eczacılık Bilimleri Bölümü SİVAS gezegenh@cumhuriyet.edu.tr Heterohalkalı bileşikler arasında yer alan nikotinonitril türevleri kalkonlar üzerinden kolayca sentezlenebilmektedirler. Biyoaktif potansiyele sahip bu bileşiklerin literatürde antimikrobiyal 1, antiviral 2, analjezik, antipiretik, antienflamatuar 3 ve antikanser 4 özellikleri rapor edilmiştir. Ayrıca ilaç etken maddesi olarak kullanılmakta olan nikotinonitril türevleri de mevcuttur 5. Bu bakımdan yeni nikotinonitril türevlerinin sentezi ve biyolojik aktivite potansiyellerinin belirlenmesi önemlidir. Bu çalışmada 1,3-bis kalkonlardan çıkılarak yeni nikotinonitril türevinin sentezi gerçekleştirildi. Daha sonra sentezlenen sekizer adet 1,3-bis kalkon ve nikotinonitril türevinin beş mikroorganizmaya karşı minimum inhibisyon konsantrasyonları (MIC) mikrodilüsyon yöntemine göre belirlendi. Bileşiklerin anti kanser aktiviteleri ise C6, MCF-7 ve MG-63 olmak üzere üç hücre hattına karşı test edildi. Bu çalışma CÜBAP tarafından SBF-035 numaralı proje olarak desteklenmiştir. Kaynaklar: 1) Vyas, D. H.; Tala, S. D.; Akbari, J. D.; Dhaduk, M. F.; Joshi, K. A.; Joshi, H. Indian J. Chem. B 2009, 48, ) Ram, V. J.; Haque, N. Indian J. Chem. 1995, 34B, ) Manna, F.; Chimenti, F.; Bolasco, A.; Bizzarri, B.; Filippelli, W.; Fiilppelli, A.; Gagliardi, L. Eur. J. Med. Chem. 1999, 34, ) Amr, A. G.; Mohamed, A. M.; Mohamed, S. F.; Abdel-Hafez, N. A.; El-Fotooh G. Hammam, A. Bioorg. Med. Chem. 2006, 14, ) Fenecek, R.O. Am. Heart J. 1991, 121, KS146

90 Tiyazol-Kumarin, Tiyazol-Diazepin ve Tiyazol-Pirazol-Kumarin Halka Sistemlerini İçeren Heterosiklik Bileşiklerin HSP70 ve HSP90 İnhibitör Özelliklerinin İncelenmesi Mehmet GÜMÜŞ a, İrfan KOCA b, Ali DİŞLİ c, Aykut ÖZGÜR d, Kübra AÇIKALIN COŞKUN d, Yusuf TUTAR e a Bozok Üniversitesi, Akdağmadeni Sağlık Yüksekokulu, İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümü, Yozgat, Türkiye. b Bozok Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Organik Kimya ABD. Yozgat, Türkiye. c Gazi Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Organik Kimya ABD. Ankara, Türkiye. d Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Müh. ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Biyomühendislik Böl. Tokat, Türkiye. e Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve Diyetetik Böl. İstanbul, Türkiye. mehmetgumus99@gmail.com HSP ler (Isı şok proteinleri) hücresel sinyal ve protein trafiğinden sorumlu yapılardır. Bunlardan Hsp90 ve Hsp70 apoptotik faktörleri bloke ederler ve kanser hücrelerinin sağ kalmasına yardımcı olurlar. Tümörde HSP nin aşırı ekspresyonu kötü prognoz ya da antikanser tedavisine karşı yüksek direnç anlamına gelir. Hsp90 tümör oluşumunda yer alan onkogenik substrat proteinlerinin katlanmasından sorumlu bir şaperondur. Hsp70 kanser oluşumunda görev alan en önemli Hsp lerden biridir. Bunun için Hsp70 in ekspresyonu, Hsp90 inhibitörleri tarafından indüklenen hücre ölümünü ve anti-tümör etkinliğini azaltmaktadır Sentezlediğimiz maddelerin Hsp70 ve Hsp90 proteinleri ile olan etkileşimlerinde yüksek bağlanma enerjisine ve düşük bağlanma sabitlerine sahip oldukları görülmüştür. Hsp90 ın inhibisyonu tek başına yeterli gelmemektedir. Hsp90 ın inhibe edilmesi Hsp70 i indüklemekte ve böylece inhibe edilen Hsp90 ın yerini Hsp70 almaktadır. Bu amaçla kanser çalışmaları için hem Hsp90 hem de Hsp70 in inhibe edilmesi kanser yolaklarının inhibe edilmesi için tam bir yaklaşım olmaktadır. Bileşiklerimizin Hsp90 ve HSp 70 inhibitör özellikleri kanser araştırmaları yönüyle umut verici olup, kayda değer sonuçlar elde edilmiştir. Kaynaklar: 1) Koca, İ.; Gümüş, M.; Özgür, A.; Dişli, A.; Tutar, Y. Anticancer Agents Med Chem. 2015, 15(7), ) Gümüş, M.; Özgür, A.; Tutar, L.; Disli, A.; Koca, İ.; Tutar, Y. Curr Pharm Biotechnol. 2016, 17, KS147

91 İn vitro Alzheimer Modelinde Farnesenin Nöron Koruyucu Etkisinin İncelenmesi Mehmet Enes ARSLAN a, Recep KÜÇÜKDOĞRU a, Elanur AYDIN a, Hasan TÜRKEZ a,b a Erzurum Teknik Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü, Erzurum 25240, Türkiye. b Department of Pharmacy, University "G. d'annunzio" of Chieti-Pescara, Via dei Vestini 31, Chieti Scalo (CH), Italy. enes.aslan@erzurum.edu.tr Alzheimer hastalığı (AH) genel anlamda zihinsel rahatsızlıkların %60 ını kapsamaktadır ve en önemli nörodejeneratif hastalıklardan biridir. Hastalık ilerledikçe birçok semptomda kendini gösterebilmektedir, örneğin olarak yön bulma zorluğu, motivasyon kaybı, ruh halinde değişmeler, dil kulanmada sorunlar ve kendi bakımında zorlanmalar olabilir. Bu gibi rahtsızlıkların ilerlemesi sonucunda hastanın vücudu hayatsal fonksiyonlarını yerine getiremez olur ve hastalık ölümle sonuçlanır. Bu çalışmamızda, insan nöroblastom hücre hattı (SH-SY5Y) retinoik asit uygulanarak nöron benzeri hücrelere dönüştürüldü. Dönüştürülen hücrelerde Alzheimer ortamını oluşturmak için geniş doz aralıklarında β-amiloid proteini (200-0 µm) 24/48 saat uygulandı ve IC50 değerleri belirlendi. Ardından, bir seskiterpen olan farnesen, β-amiloid uygulanmış hücre ortamına farklı dozlarda (100-0 µg/ml) verilerek oluşturulan toksisiteye karşı nöron koruyucu etkisi 24 ve 48 saat için incelendi. İn vitro alzheimer modelinde hücre canlılık oranlarının tespiti için 3- (4,5-dimetil-tiazol-2-il) 2,5- difeniltetrazolyum bromid (MTT) ve laktat dehidrogenaz (LDH) salınım testleri yapıldı. Ardından hücrelerde toksisitenin yol açtığı ölüm türünü belirlemek için Annexin-V/PI incelemesi flov sitometri yöntemi kullanıldı. Hücrelerde apoptoz ve çekirdek integritisi, Hoechst floresan boyama metodu kullanılarak mikroskop altında incelendi. Son olarak, Ayrıca, farnesenin asetilkolinesteraz (AChE) aktivitesi, toplam antioksidan kapasite (TAC) ve toplam oksidatif durum (TOS) seviyeleri üzerine olan etkileri belirlendi. Sonçlara göre, 24 saat için 12.5 µg/ml ve 48 saat için 50 µg/ml farnesen konsantrasyonu β-amiloide karşı koruyucu etkisi hücre canlılık testleriyle gösterildi ve farnesenin hücrelerde gerçekleşen nekroz ölümlerinde önemli ölçüde düşüşe neden olduğu flov sitometri sonuçlarıyla belirlendi. Bunun dışında AchE aktivitesinde ve TOS seviyesinde düşüşe, ve TAC seviyesinde atışa neden olduğu analiz edildi. Anahtar Keimeler: Alzheimer hastalığı, Farnesen, Toplam antioksidan kapasite, Nekroz, Asetilkolinesteraz aktivitesi KS148

92 Phenolsulfonphthalein Bileşiği Kullanılarak Antipsikotik Risperidon Bileşiğine Duyarlı Potansiyometrik Sensör Geliştirilmesi Ömer IŞILDAK a, Ayşenur BİRİNCİ a Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Taşlıçiftlik Kampüsü, 60240, TOKAT omer.isildak@gop.edu.tr Bu çalışmada, antipsikotik bir ilaç olan risperidonun tayini için, mikro boyutlarda tümüyle katı kontak PVC membran risperidon-seçici potansiyometrik sensör geliştirildi. Risperidon bileşiği ile phenolsulfonphthalein arasında iyon-çifti kompleksi oluşmaktadır. Bu etkileşimi dikkate alarak phenolsulfonphthalein bileşiğinin risperidon-seçici sensörlerde iyonofor gibi davranabileceği düşünüldü. Bu amaçla phenolsulfonphthalein bileşiği iyonofor gibi kullanılarak risperidon-seçici sensörler hazırlandı. Geliştirilen tümüyle katı hal kontak risperidon-seçici PVC membran sensörlerin potansiyometrik performansları (seçicilik sabiti, doğrusal çalışma aralığı, tayin limiti, cevap süresi, ph çalışma aralığı, tekrarlanabilirliği) bilgisayar kontrollü potansiyometrik ölçüm sistemi ile statik şartlarda belirlendi. Geliştirilen risperidon-seçici sensörün risperidonun M konsantrasyon aralığında sergilediği potansiyel değişimin Nernst davranışına uyduğu ve iyi bir doğrusallık sergilediği gözlenmiştir. Risperidona duyarlı kompozit membran elektrotun potansiyometrik davranışı. KS149

93 Talas Türk Kahvesinin Nörobiyolojik Etkinliği Melek ÇOL AYVAZ, Figen AKSU Ordu Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, ORDU Dünya genelinde popüler bir içecek olan kahve muazzam derecede ticari ve sosyal öneme sahiptir. 1 Son zamanlarda yapılan incelemeler günde yaklaşık 2-4 fincan kahve tüketiminin daha düşük ölüm oranı, kolorektal kanser gelişimi, hepatik hasar ve siroz ile olduğu kadar dejenaratif, aşamalı ve kronik hastalıklarla da (Alzheimer ve Parkinson hastalıkları, tip II diyabet ve koroner kalp hastalığı) önemli ölçüde ilişkili olduğunu göstermektedir. 1 Nörodejeneratif hastalıklar yaşlı nüfusu etkileyen ölümcül hastalıklar arasındadır. Özellikle Alzheimer s (AD) ve Parkinson (PD) hastalıklarının multifaktöriyel ve aşamalı bir doğası vardır ve her iki hastalık içinde henüz tam bir tedavi mevcut değildir. Bu yüzden patojenleri çoğunlukla belirsiz olan AD ve PD nin tedavisi için doğal veya sentetik orijinli yeni ilaç adaylarının araştırılması yoğun bir şekilde devam etmektedir. 2 Bu çalışmada ticari olarak satın alınan Talas marka Türk kahvesinin etanol ve su ekstraktlarının asetilkolinesteraz ve butirilkolinesteraz enzim inhibisyonları Ellman ve arkadaşları 3 tarafından modifiye edilen spektrofotometrik metoda göre belirlendi. Kahve numunesinin etanol ve su ekstraktlarının 1 mg/ml sinin asetilkolinesteraz aktivitesini sırasıyla %19,78 ve 39,75 oranında inhibe ettiği hesaplandı. Aynı miktarda ki ekstraktlar butirilkolinesteraz aktivitesini ise %7,34 ve 13,28 oranında inhibe ederken aynı koşullarda alkaloid tipi antikolinesteraz ilacı galantaminin 8 µg/ml lik konsantrasyonunun asetilkolinesterazı %91,18; butirilkolin esterazı ise %20,90 oranında inhibe ettiği gözlemlendi. Ayrıca kahve ekstraktlarının L-DOPA substrat olarak kullanılarak tirosinaz inhibisyon potansiyeli de araştırıldı 4 ve inhibisyon potansiyelleri kojik asit ile karşılaştırıldı. Etanol ve su ekstraktlarının 0.5 mg/ml konsantrasyonlarının tirosinaz inhibisyon potansiyelleri sırasıyla %8,16 ve %18,42 olarak bulunurken kojik asitin 0.05 mg/ml si için bu değer % 88,50 olarak hesaplandı. Elde edilen sonuçlar özellikle su ekstraktı olmak üzere Talas Türk kahvesinin bilinen standart maddelerle karşılaştırıldığında önemli derecede nörobiyolojik etkinlik gösterdiğini ortaya koymaktadır. Kaynaklar 1) Özdestan, Ö. Food Res. Int. 2014, 61, ) Aslan Erdem, S., Senol, F.S., Budakoğlu, E., Erdoğan Orhan, I., Sener, B. J. Food Drug Anal. 2016, 24, ) Ellman, G.L., Courtney, K.D., Andres, V., Featherstone, R.M. Biochem Pharmacol. 1961, 7, 88. 4) Yi, W., Cao, R., Peng, W., Wen, H., Yan, Q., Zhou, B., Ma, L., Song, H. Eur J Med Chem. 2010, 45, 639. KS150

94 lc 50 (µg/ml) Uluslararası Katılımlı Antiradical Activity of Farrerol Compound Mahfuz ELMASTAŞ, Nusret GENÇ, Ramazan ERENLER, Emine DEDE, Hüseyin AKŞİT Gaziosmanpaşa Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, Bitki Araştırma Laboratuvarı, TOKAT Farrerol is a natural compound purified from Rhododendron dauricum L. plant firstly. Recent studies have shown that this compound has many biological activities including inhibiting the proliferation of antibacterial, antiinflammatory and vascular smooth muscle cells (VSMC) 1-2. In this work, DPPH and ABTS radical scavenging activities of farrerol (2,3-dihydro-5,7-dihydroxy-2-(4-hydroxyphenyl)-6,8- dimethyl-4-benzopyrone) purified from Rhododendron ungernii plant were examined and compared with BHT and Trolox as positive control. According to the results obtained, the DPPH radical scavenging activity of the farrerol compound was found to be lower than that of BHT and Trolox, whereas ABTS cation radical scavenging activity activity was found to be higher than BHT and Trolox (Fig 1). As a result, the farrerol compound can be used as an antiinflammatory and antibacterial 2 agent, as a radical elimination agent in both health and food industries. However, toxicity of this compound should be investigated by further studies. 14,0 12,0 10,0 8,0 6,0 4,0 DPPH ABTS 2,0 0,0 BHT Trolox Farrerol Figure 1. Antiradical activity of farrerol References 1. Y. Xiong, S. Zhang, J. Lu, S. Sun, B. Song, L. Xu, Z. Yang, S. Guan Int. Immunopharmacol. 2013,16, Wang, Q., Zhang, B., Yu, J. L. Arch. Oral Biol. 2016, 62, 28. Doi: /J.Archoralbio KS151

95 Sübsitüe Gruplar İçeren 2-Siyanoguanidin Temelli Cu(II), Ni(II) ve Pt(II) Kompleksleri ve Bunların Terapötik Özelliklerinin İncelenmesi Aslıhan KUYBU, Muhammet KÖSE, Mükerrem KURTOĞLU Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Fen-edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Kahramanmaraş Memelilerde oksijen kullanılan proseslerde verim %100 değildir ve dioksijenin önemli bir miktarı zararlı süperoksit (O 2.- ) ve peroksit (O 2-2 ) türlerine dönüşmektedir [1]. Süperoksit dioksijenin bir elektron alarak indirgenmiş hali olup radikal bir iyondur [2]. Yine bu reaktif oksijen türlerinin aşırı oluşumu oksidatif sitresin oluşumuna neden olmaktadır. Superoksit gibi reaktif oksijen türlerinin yıkıcı etkilerinden dolayı oksijenli solunum yapan canlılar biyokimyasal savunma sistemleri (enzimler ve antioksidantlar) ile bu reaktif oksijen türlerini belirli seviyede tutmaktadırlar [1]. Bu seviyenin korunmasında enzimler aktif rol almaktadırlar [3]. Örneğin hücrenin çeşitli organellerde bulunan (stoplazma, mitokondri) superoksit dismutaz (SOD) enzimleri süperoksit radikallerini hidrojen peroksit ve moleküler oksijene dönüştürmektedir [4]. M n+1 -SOD + O2 M n+ -SOD +O2 M n+ -SOD + O2 + 2H + M n+1 -SOD + H2O2 [Süperoksitin oksijen ve hidrojen peroxide dönüşümü reaksiyonu; M = Cu (n=1); Mn (n=2); Fe (n=2); Ni (n=2)]. Bu çalışmada sübsitüe 2-siyanoguanidin molekülünden çıkılarak Cu(II), Ni(II) ve Pt(II) kompleksleri sentezlenerek bunların süperoksit dismutaz enzim aktiviteleri spektrofotometrik yöntem olan WST-1 yöntemine göre incelenmiştir. Elde edilen sonuçlar literatürde bulunan bileşiklerin ve doğal SOD enzimlerinin aktiviteleri ile kıyaslanmıştır. Teşekkür: Mali destek için Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumuna (TÜBİTAK) (Proje No: 215Z703) teşekkür ederiz. Kaynaklar: 1) Valentine J.S., in Biological Inorganic Chemistry Structure and Reactivity, Eds. Bertini I., Gray H.B., Stiefel E.I., Valentine J.S., University Science Books, California, (2007). 2) Stohs S., Bagchi D., Oxidative mechanisms in the toxicity of metal ions, Free Radic. Biol. Med., 18, (1995). 3) Burdon R.H., Superoxide and hydrogen peroxide in relation to mammalian cell proliferation, Free Radical Biology and Medicine, 18, (1995). 4) Riley D., Functional mimics of superoxide dismutase enzymes as therapeutic agents, Chem. Rev., 99, (1999). KS152

96 Metoksi Sübsitüe İmin Bileşiği ve Antikanser Özelliklerinin İncelenmesi Mehmet TÜMER, Muhammet KÖSE, Ferhan TÜMER Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Fen-edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Kahramanmaraş Cisplatin bileşiğinin kemoterapide kullanımından sonra çok sayıda yeni Pt(II) ve Pt(IV) kompleks bileşikleri sentezlemiş ve antikanser ilacı olarak test edilmiştir [1]. Bunlar içerisinde karboplatin ve okzaliplatin dünya genelinde onaylanmış antikanser ilaçlarıdır. Yine Satraplatin, picoplatin ve platin kompleksi olan BBR3464 kompleks bileşikleride klinik denemeler altında olan kemoterapi ilaç adaylarıdır [2]. Fakat platin temelli bu ilaçlar bağışıklık sistemi üzerine ciddi toksik etkileri bulunmaktadır. Bu yüzden toksisitesi düşük, seçici antikanser ilaçları dizaynı ve sentezi üzerine olan çalışmalar devam etmektedir. Literatürde, cisplatin türevi olmayan metal kompleksleri veya organik bileşiklerinde antikanser özellikler gösterdiği bulunmuştur [3]. İmin bileşikleri primer amin ile aldehit veya ketonların kondenzasyon reaksiyonu sonucunda oluşurlar ve yapılarında karakteristik C=N bağını içerirler. Yapılan çalışmalarda metoksi ve hidroksil gruplarının antikanser özellikleri artırdığı belirtilmiştir. Bu çalışmada 2-aminofenol ve 2,4-dimetoksibenzaldehit kullanılarak yeni imin bileşiği sentezlenmiş ve bu bileşiğin molekül yapısı X-ışını kırınım yöntemi ile belirlenmiştir. Saf olarak elde edilen bileşiğin HELA (rahim kanseri hücresi) hücresine karşı sitotoksik etkileri incelenmiştir. Elde edilen bileşiğin X-ışının kırınımı ile elde edilen yapısı Şekil de gösterilmiştir. Şekil. Sentezlenen imin bileşiğinin moleküler yapısı. Teşekkür: Bu çalışma Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Araştırma birimi tarafından desteklenmiştir (Proje numarası: 2015/1-10 YLS). Kaynaklar: 1) Lippert B. (Ed.), Cisplatin: Chemistry and Biochemistry of a Leading Anticancer Drug, Wiley-VCH, Weinheim, (1999). 2) Wong E., Giandomenico C.M., Current status of platinum-based antitumor drugs, Chem. Rev., 99, (1999). KS153

97 Lakton ve Kalkon Birimi İçeren Enamin Türevlerinin Antikanser Aktiviteleri Meliha Burcu GÜRDERE a, Oğuz ÖZBEK a, Belkız YENCİLEK a, Ali AYDIN b, Fatih ERTÜRK c, Yakup BUDAK a, Mustafa CEYLAN a, Osman Nuri ASLAN a a Gaziosmanpaşa Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü TOKAT b Gaziosmanpaşa Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü TOKAT c İstanbul Arel Üniversitesi Meslek Yüksekokulu İSTANBUL oguzozbek60@gmail.com Doğada yaygın olarak bulunan kalkon ve laktonlar antikanser 1, antipiretik 1,2, analjezik 3, antimikrobiyal 4 gibi geniş bir biyolojik aktivite spektrumuna sahip ilgi çekici bileşiklerdir. Bunun yanı sıra enaminler de güçlü biyolojik özelliklere sahip olan bileşiklerdir ve antibakteriyel 5, anti-inflamatuar 6 ve antikanser 7 etkiler göstermektedirler. Bu çalışmada lakton ve kalkon birimleri enamin köprüsü ile birleştirilerek yeni nesil hibrit bileşikler sentezlendi. Sentezlenen moleküllerin kalkon ve enamin türevlerinin in-vitro antikanser aktivite ve sitotoksisite etkileri; HeLa (servikal kanser), HT29 (kolon kanseri), MCF7 (meme kanseri), A549 (akciğer kanseri), PC3 (prostat kanseri), Hep3B (karaciğer kanseri) ve FL (normal hücre) hücrelerine karşı incelendi. Ayrıca enamin türevlerinin CT-DNA etkileşimleri araştırıldı. Bileşiklerin genellikle yüksek anti kanser aktivite ve düşük sitotoksik etkiye sahip oldukları belirlendi. Yine enaminlerin CT-DNA ile etkileşime girdikleri gözlendi. Bu çalışma TÜBİTAK (Proje No: 114Z696) ve GOÜ BAP (Proje No: 2015/91) tarafından desteklenmiştir. Kaynaklar 1. Kim, D.L., Lee, K., Zee, O.P., Phytochemistry, 1997, 46, Akkol, K.E., Arif, R., Ergün, F., Yeşilada, E., Journal of Ethnopharmacology, 2009, 122, Borsato, M.L.C., Grael, C.F.F., Souza, G.E.P., Lopes, N.P., Phytochemistry, 2000, 55, Gertsch, J., Sticher, O., Schmidt, T., Heilmann, J., Biochemical Pharmacology, 2003, 66, Wang, Y.F., Izawa, T., Kobayashi, S., Ohno, M., J. Am. Chem. Soc., 1982, 104, Michael, J.P., Koning, C.B., Hosken, G.D., Stanbury, T.V., Tetrahedron 2001, 57, Boger, D.L., Ishizaki, T., Wysocki J.R.J., Munk, S.A., Kitos, P.A., Suntornwat, O., J. Am. Chem. Soc., 1989, 111, KS154

98 Abiyetik Asit ve Metabolitlerinin A549 Akciğer Adenokarsinom Hücre Hatları Üzerindeki Antiproliferatif ve Apoptotik Etkileri İsmail KIRAN a, Özge ÖZŞEN a ve Gülşen AKALIN ÇIFTÇI b a Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Biyokimya Anabilim Dalı, Meşelik Kampüsü, 26480, Eskişehir, Türkiye b Anadolu Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Biyokimya Anabilim Dalı, 26470, Eskişehir, Türkiye oozsen@ogu.edu.tr Abiyetik asit (1), diterpen yapısına sahip bir bileşik olup, kolofan ve çam reçinesinden elde edilmektedir. 1 Son dönemlerde gerçekleştirilen biyolojik aktivite çalışmalarında abiyetik asidin antikanser ve antimikrobiyal etki başta olmak üzere pek çok biyolojik aktivite gösterdiği ortaya konmuştur. 2-3 Çalışmamızda, yeni ve etkili bir antikanserojen ilaç bulma amacımız doğrultusunda, abiyetik asit ve biyodönüşüm metabolitlerinin antiproliferatif ve apoptotik özellikleri A549 hücre hatları üzerinde incelenmiştir. Çalışmada A549 akciğer adenokarsinom hücre hatları kullanılmıştır. DNA sentez inhibisyon (antiproliferatif) etkilerini araştırmak amacıyla bileşiklerin hücreler ile 24 saat inkübasyon sonrasında ELİSA, BRDU kolorimetrik deney kiti (Roche) kullanılmıştır. Apoptozun belirlenmesi amacıyla Annexin V-FITC apoptoz belirleme kiti (BD), Kaspaz 3 aktivite belirleme kiti (BD) ve mitokondriyal membran polarizasyon düzeyini ölçmek için de JC-1 boyama kitleri (BD) kullanılmıştır. Bütün bu apoptotik aktivite ölçümleri FACS-Aria akım sitometri cihazında gerçekleştirilmiştir. Bu bileşikler arasından 20, 50, 100, 200 and 500 µg/ml dozlarında bileşik 3 ün en etkili olduğu bulunmuştur. A546 hücreleri üzerinde 50, 100, 200 µg/ml dozlarında her bir bileşiğin neden olduğu DNA sentezi inhibisyonu sıralaması 3 > 4 > 2 şeklinde bulunmuştur. A549 hücrelerinde akım sitometrik analiz sonucunda bileşik 1, bileşik 2, bileşik 3, bileşik 4 ve sisplatinin (120, 320.8, 268.9, 500 ve 21.5 µg/ml) erken ve geç apoptotik etkileri sırasıyla % 9.3, 22.1, 15.9, 20.1 ve 42.6 olarak belirlenirken, Kaspaz 3 pozitif hücre yüzdeleri sırasıyla % 6.9, 8.9, 9.0, 9.1 ve 29.0 olarak bulunmuştur. Ayrıca mitokondriyal membran potansiyel depolarize etkileri sırasıyla % 13.9, 9.3, 12.4, 8.7 and 26.8 olarak bulunmuştur. Bu bulgulara göre, bileşik 2, bileşik 3 ve bileşik 4 substrat molekül bileşik 1 e kıyasla A549 hücre hattında daha fazla apoptotik etkilere neden olmuşlardır. Ancak bileşikler her iki hücre tipinde de sisplatin (A549 için % 42.6) kadar etkili bulunmamışlardır. Ayrıca, bütün bileşikler abiyetik aside kıyasla daha fazla DNA sentez inhibisyonu etkisi göstermişlerdir. Abiyetik asidin metabolizma ürünlerinin akciğer adenokarsinomunda yeni bir tedavi stratejisi olabileceği düşünülmekte fakat bu sonucu doğrulamak için daha ileri araştırmalar yapılması gerekmektedir. Bu çalışmamız TÜBİTAK (Proje no:114z380) tarafından desteklenmiştir. Kaynaklar: 1) Talapatra, S.K. and Talapatra B., Chemistry of Plant Natural Products, Springer Heidelberg, 1180, ) Harris, G.C. and Sanderson, T.F., Abietic acid, Org. Synth., 1963, 32(4), 1. 3) Roh, S-S.; Park, M-K. and Kim, Y., Abietic acid from Resina Pini of Pinus Species as a Testosterone 5α- Reductase Inhibitor, J. Health Sci., 2010, 56(4), KS155

99 Diklofenak Etkin Maddesinin Farmasötik Preparatlarda HPLC Yöntemi İle Miktar Tayini Bilal YILMAZ 1, Mevlüt ALBAYRAK 2 1 Atatürk Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Analitik Kimya A.B.D., 25240, Erzurum, Türkiye 2 Atatürk Üniversitesi, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, Tıbbi Laboratuar Teknikleri Programı, 25240, Erzurum, Türkiye mevlutalbayrak@atauni.edu.tr Diklofenak anti-inflamatuar, analjezik ve antipiretik etkiye sahip güçlü bir nonsteroidal antienflamatuar ilaçtır. 1 Özellikle romatizmal olgularda, ağrı ve sabahları görülen eklem enflamasyonları için kullanılmaktadır. İntramüsküler yoldan uygulanan 75 mg diklofenak sodyum yaklaşık 20 dakika içerisinde plazmadaki doruk düzeyine ulaşır. Plazma diklofenak konsantrasyonu verilen dozla doğru orantılıdır. Önerilen doz ve sürelerde kullanıldığında plazmada birikim yapmaz. 2 Bu çalışmanın amacı; farmasötik preparatlarda diklofenak etkin maddesinin miktar tayini için basit, hassas, doğru ve hızlı bir HPLC yöntemi geliştirerek valide etmek ve bu yöntem ile farmasötik preparatlarda diklofenakın miktarını belirlemektir. HPLC çalışmasında; ters faz C 18 kolon (5 μm, 250 x 4,6 mm), 0.1% TFA içeren 20 mm fosfat tamponu (ph 7)-asetonitril (65:35, h/h) mobil fazı, 1,0 ml/dak kolon akış hızı, 225 nm dalga boyu ve 20 μl injeksiyon hacmi parametreleri kullanıldı. Yöntemin doğrusal olduğu derişim aralığında (0,25-7,5 g/ml) diklofenak çözeltisi derişimine karşı pik alan değerlerinin grafiğe geçirilmesiyle elde edilen kalibrasyon eğrisi denklemi ve korelasyon katsayısı (r) sırasıyla y=7164.2x ve 0,9998; yöntemin gözlenebilme sınırı (LOD) değeri 0,10 g/ml ve tayin alt sınırı (LOQ) değeri ise 0,25 g/ml olarak belirlendi. Gün içi ve günler arası kesinlik belirlenmesinde yüzde bağıl standart sapma (% BSS) ve doğruluk belirlenmesinde bağıl hata değerleri sırasıyla % 4.95 ve % 4.00 den küçük olarak tespit edildi. Yöntemin uygulaması diklofenak içeren farmasötik preparatlardan Diclomec ve Voltaren tablette miktar analizi yapılarak gerçekleştirildi. Yöntemin farmasötik preparattan geri kazanım değeri % 99,8 olarak belirlendi. Sonuç olarak; HPLC yöntemi hassas, doğru, kesin ve duyarlı olduğundan ilaç endüstrisinde diklofenak etkin maddesinin kalite kontrol çalışmalarında başarı ile kullanılabileceği sonucuna varılmıştır. Kaynaklar: 1) Davies, N.M.; Saleh, J.Y.; Skjodt, N.M. J. Pharm. Pharmaceutical Sci. 2000, 3, ) Fortun, P.J.; Hawkey, C.J. Curr. Opin. Gastroenterol. 2005, 21, 169. KS156

100 Design and Synthesis of Ionic Liquid Formulation of NSAID s (Non Stereoıdal Anti Inflamatory Drugs ) As a Quaternary Ammonium Salts Murat EVCİL a, Mehmet ÇOLAK a, Halil HOŞGÖREN a a Dicle Univ, Fac Sci, Dept Chem, TR Diyarbakir, Turkey mcolak@dicle.edu.tr Design and synthesis of pharmaceutical salts are one of the prime aspects of drug development as 50% of drugs are in salt form. Pharmaceutical salts are occur with combination of an active ion and inert counterion. Exchanging the inert counterion of an active pharmaceutical salt with a pharmaceutically active ion can change the phyisco-chemical properties such as melting point, solubility and also the pharmaceutical properties e.g bioavailability, stability and permeability. 1 The biggest problem of giving the pharmaceutical salts is polymorphism and of obstructing this is one of the principal matters the drug administration. This problem can be eliminated by administration of the drugs in ionic liquid form. 2 One of the solutions for this is the pharmaceutical salts of which both anions and cations are active drug material. Moreover, personalized drug design which shows both antimicrobic and analgesic features only in one drug is one of the active research fields of drug industry at the present days. R N R + I + Na + O O O EtOH / H 2 O overnight -NaI R N R + O O O Fig. 1. Designer drugs: tunable properties by design and choice of ions. 3 Fig.2. Structure of dual biologically active ionic liquid form of naproxen The aim of our study is to design and synthesize pharmaceutical salts of which anions are active drug ingredients and cations are also active drug material. For this purpose new chiral quaternary ammonium salts which have antimicrobial activity were used as a cations parts instead of inert counterion. And NSAIDs (Non-Stereoidal Anti Inflammatory Drug) like ibuprofenate and naproxenate were used as a anion parts instead of inert counterion. We have prepared ILs (ionic liquids) of two biologically active ions by combining anti microbial QASs cations with NSAIDs anions. These ILs forms of NSAIDs can be eliminated the possibility of polymorphism problem and considered as another delivery mode which circumvent gastrointestinal irritation of ibuprofene and naproxene. KS157

101 Optimization And Validation Of The Highly Sensitive HPLC Method For The Determination Of Galantamine in Human Plasma And Urine Through Derivatization With 5-(Dimethylamino) Naphthalene-1-Sulfonyl Chloride Using Fluorescence Detector Elif ÖZDEMİR a and Sevgi Tatar ULU b a Department of Analytical Chemistry, Faculty of Pharmacy, Istanbul Yeni Yuzyil University, 34010, Istanbul, Turkey b Department of Analytical Chemistry, Faculty of Pharmacy, Istanbul University, 34416, Istanbul, Turkey elif.ozdemir@yeniyuzyil.edu.tr Galantamin hidrobromür hafif-orta şiddette Alzheimer hastalığı belirtilerinin tedavisinde kullanılan bir kolin esteraz inhibitörüdür. Asetilkolinesteraz enzimini reversibl olarak ve kompetitif (yarışmalı) bir şekilde inhibe eder 1. Galantamin hidrobromürün kimyasal adı (4aS,6R,8aS) 5,6,9,10,11,12 hekzahidro 3 metoksi 11 metil 4aH [1]benzofuro[3a,3,2 ef][2]benzazepin 6 ol hidrobromürdür. Kapalı formülü C 17H 22BrNO 3 olan galantamin hidrobromürün molekül ağırlığı 368,27 g/mol dür 2. Bu çalışmada galantaminin farmasötik preparatlarda, insan idrar ve plazmasında tayini için hidroksil grupların analizinde spesifik bir belirteç olan 5-dimetilamino-naftalen-1-sülfonil klorür (dansil klorür) ile türev oluşumuna dayanan yüksek performanslı sıvı kromatogafik (HPLC) bir yöntem geliştirildi. Galantamin ile dansil klorür arasındaki reaksiyonun optimum koşulları incelendiğinde, reaksiyon ph 10,5 da, oda sıcaklığında 30 dakika içerisinde, belirteç/galantamin mol oranı 2,13 olduğunda tamamlanmaktadır. Oluşan türev, diklorometan ile ekstre edildi. Çözücü kuruluğa kadar uçuruldu ve kalıntı mobil fazda çözündürüldü. Kromatografik analiz, Inertsil C18 kolon ve 1,2 ml/dak akış hızında %40 asetonitril :%60 10mM o-fosforik asit mobil faz sistemi kullanılarak ve 20 µl enjeksiyonla gerçekleştirildi. Türev fluoresans detektör (eks.375nm/em.537nm) ile tespit edildi. Galantamin-Dansil türevinin retensiyon zamanları 16,8 dakika olarak belirlendi. Galantamin konsantrasyonu ve pik alanları arasında ölçü eğrisi hazırlandı. Doğrusallık suda, idrar ve plazmada ng/mL aralığında gözlendi. Galantaminin idrar ve plazmadan ortalama geri kazanma oranı sırasıyla %95,15 ve %95,78 olarak hesaplandı. Geliştirilen yöntemin validasyonu için İlaç uygulamaları için Uluslararası Harmonizasyon Konferansında (ICH, International Conference Harmonization) belirlenen parametreler incelendi 3. Kaynaklar: 1) Rx Media Pharma (2015). İnteraktif İlaç Bilgi Kaynağı 2) The Merck Index (2001). 13th ed. USA 3) International Conference on Harmonization (2005) ICH Guideline, Q2(R1) Validation of Analytical Procedure: Text and Methodology, London, UK KS158

102 Benzofuran ve Tiyofen Sübstitüe Yeni Diketoksim Türevlerinin Sentezi ve Antimikrobial Özellikleri Demet COŞKUN Fırat Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü, ELAZIĞ Yapılarında heteroatom bulunduran halkalı bileşikler ve türevlerinin günümüzde gerek ziraat gerekse tıp alanında kullanıldığı bilinmektedir. Benzofuran ve türevleri birçok alanda hayatımıza girmiştir. Furan ın monobenzen türevleri 2,3-benzofuran ve 3,4-benzofurandır. Kalkon ve türevleri de fotofiziksel ve fotokimyasal davranışlarından dolayı organik ve tıp alanında büyük ölçüde dikkat çekmiştir. Kalkon halkası içeren çok sayıda doğal ve sentetik bileşikler görünür bölgede geniş bir floresans ve biyolojik aktiviteye sahip olduğu belirtilmiştir. 1 Kalkon türevleri UV ve görünür bölgede güçlü floresans özelliğinden dolayı geniş bir uygulama alanında ticari açıdan mavi ışık bölgesi olarak kullanılır. Tiyofen ve türevleri de önemli biyolojik aktiviteye sahip bileşiklerdir. 2-3 Diketoksim ve türevleri, genel olarak tıp, fotoğrafçılık, tarım, tekstil ve boya sektöründe yoğun kullanılan bileşik gruplarıdır. Ayrıca biyolojik model bileşikleri (B12 vitamini gibi) olarak ta kullanılırlar. 4-6 Bu çalışmada, benzofuran ve tiyofen sübstitüe diketoksim bileşikleri sentezlenmiş ve karakterize edilmiştir. Sentezlenen bileşiklerin Salmonella typhimurium (NRRL 4413), Escherichia coli (ATCC 25922) ve Staphylococcus aureus (ATCC 6538) a karşı minimum inhibisyon konsantrasyonları (MIC) belirlendi. 1 ve 4e bileşiklerinin kullanılan bakterilere karşı iyi bir etki gösterdiği görülmüştür. Kaynaklar: 1) Trenor, S.R.; Shultz, A.R.; Love, B.J.; Long, T.E., Chem. Rev. 2004, 104, ) Sabnis, R.W.; Rangnekar, D.W.; Sonawane, N.D., J. Heterocycl. Chem. 1999, 36, ) Khalil, A.M.; Berghot, M.A.; Ghada, E.; Abd, E.G.; Gouda, M.A., Synt. Commun. 2010, 40, ) Kurita, K., Polym. Degrad. Stab. 1998, 59, ) Mathur, N.K.; Narang, C.K., J. Chem. Educ. 1990, 67, ) Ravi Kumar, M.N.V., React. Funct. Polym. 2000, 46, 1. KS159

103 Akridin ve Karbonil Grubu İçeren Ligandların Metal Komplekslerinin Sentezi ve Farmakolojik Çalışmalar Emel YILDIZ a, Sadet KARABULUT a, Neslihan Pınar SOYLU b, Yusuf KARATAŞ b a Çukurova Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Adana, Türkiye b Mustafa Kemal Üniversitesi, Tıp Fakültesi,Tıbbi Farmakoloji ABD, Hatay, Türkiye Çukurova Üniversitesi, Tıp Fakültesi,Tıbbi Farmakoloji ABD, Adana, Türkiye eeyildiz@cu.edu.tr Bu çalışmada, akridin ve karbonil grubu içeren ligandların Fe (III), Mn (III), Al(III), metal tuzları ile 12 tane özgün metal kompleks sentezlenmiştir. Sentezlenen bileşiklerin yapıları, FT-IR, 1 H-NMR, LC-MS, TG, Arjantometri, Atomik Absorpsiyon ve Elementel analiz yöntemleri ile aydınlatılmıştır. Ligandların, farmakolojik özellikleri sıçanların kan ve dalak ve karaciğer dokuları üzerinde incelenmiştir. Bu ligantların demir bağlama kapasiteleri ile Talasemi ve Alzheimer Hastalığının tedavisi için alternatif olabilme özellikleri araştırılmıştır 1, 2. Alloxazin ligandının, serum fizyolojik uygulanan kontrol grubuna göre demiri bağladığı ve demir bağlama kapasitesini arttırdığı tespit edilmiştir. Bu sonuç ayrıca Talasemi Hastalığı nın tedavisinde demir birikiminin önlenmesi açısından dikkate değerdir. Kaynaklar: 1) YILDIZ E., KARABULUT S., PINAR N., KARATAS Y., DORAN F. 2010, Trivalent iron chelator with flavone moiety :synthesis and pharmacological properties. Chinese Journal of Inorganic Chemistry. 10, ) WILSON B., SAMANTA M.K., SANTHI K., Chitosan nanoparticles as a new delivery system for the anti-alzheimer drug tacrine. Nanomedicine: Nanotechnology, Biology, and Medicine 6, Teşekkür: FEF-2013D24 nolu bu proje Çukurova Üniversitesi BAP birimi tarafından desteklenmiştir. KS160

104 Theoretical İnvestigation Of The Chemical Activity Of Butilinic Acid in Ziziphus Jujuba Faik GÖKALP 1 1 Kırıkkale University, Faculty of Education, Science Education,Yahşihan/Kırıkkale, Turkey akgokalp@gmail.com The plant Ziziphus jujuba is known as Ber, jujube. It belongs to the family Rhamnaceae. It has been used as tradational medical plants. The leaves are used for hypoglycemic effects, reduction of sweetness judgements, as diuretic, emollient, expectorant, to promote hair growth, sedative, blood purifier, the treatment of diarrhoea especially as anticancer agent and ıts fruits are used as liver tonic, as an antioxidant, hepatoprotective, protective effect, weight gain, increases liveliness, important anticancer agent. Betulinic acid obtained from Ziziphus jujuba is a natural product that carries out its cytotoxicity against several malignant carcinomas without side effects by triggering the mitochondrial pathway to apoptosis. Betulin, the 28-hydroxyl analog of BA, yet exhibits no significant cytotoxicity. Betulinic acid has anti-hiv activity and cytotoxicity against various malignant carcinomas. In our study; we investigate the chemical stability of butilinic acid in ziziphus jujubaas as theoretical by using DFT and HF methot save up time and money. KS161

105 Theoretical Comparison Of The Effect Of Gluten in Different Phases Faik GÖKALP 1 1 Kırıkkale University, Faculty of Education, Science Education,Yahşihan/Kırıkkale, Turkey akgokalp@gmail.com Gluten is determined as the rubbery mass that remains after wheat dough is washed to remove starch granules and water-soluble constituents. According to the thoroughness of washing, the dry solid contain 75 85% protein and 5 10% lipids; most of the other parts is starch and nonstarch carbohydrates. Gluten is known as proteins and they play an important role in determining the unique baking quality of wheat by conferring water absorption capacity, cohesivity, viscosity and elasticity on dough. Gluten contains hundreds of protein components that are present either as monomers or the other known as as oligo- and polymers 1. They can be divided into two main fractions according to their solubility in aqueous alcohols: one of them is the soluble gliadins and the other is insoluble glutenins. Both of them, partially closely related protein components characterized by high glutamine and proline contents 2. In our study; we investigate the chemical stability of Gluten in different phases (water,ethanol) as theoretical by using DFT and HF methot to save up time and money.. KS162

106 Mikrodalga Destekli Konazol Türevi Bileşiklerin Sentezi ve Karakterizasyonu Yıldız Uygun CEBECİ a, Hacer BAYRAK b, Serap B. ÖZDEMİR a, Neslihan DEMİRBAŞ a, Serdar ÜLKER c a Karadeniz Teknik Üniversitesi, Kimya Bölümü Trabzon b Karadeniz Teknik Üniversitesi, Maçka Meslek Yüksekokulu, Kimya ve Kimya İşlemleri Teknikleri, Trabzon c Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Biyoloji Bölümü, 53100, Rize yildizuygun@ktu.edu.tr Azoles, fungal enfeksiyonların tedavisinde öncü rol oynamaktadır 1-3. Klinikte kullanılan azol antifungal ajanlar, azol halkasında iki veya üç nitrojen içerirler ve imidazoller veya triazoller olarak sınıflandırılırlar. Triazoller, yüksek terapötik indeksi nedeniyle en yaygın kullanılan antifungal maddelerdir. Bunlar mantarların sterol biyosentezinde anahtar bir enzim olan lanosterol 14a-demetilaz (CYP51) 'in inhibisyonunda rol oynarlar. Klinik olarak mevcut triazollerin dezavantajlarının üstesinden gelmek için, yeni antifungal azoller tasarlanmış ve sentezlenmiştir. Triazoller aynı zamanda boyalar, zirai kimyasallar, fotografik malzemeler, fotostabilizatörler, korozyon önleme ve özellikle malzeme bilimlerinde de yararlıdır 4.. Çeşitli uygulamaları nedeniyle, yeni triazol moleküllerinin sentezi, günümüzde ilgi çeken bir alandır. 1. Miyazaki, T., Miyazaki, Y., Izumikawa, K., Kakeya, H., Miyakoshi, S., Bennett, J. E., ve Kohno, S., Antimicrob. Agents Chemother., 2006, 56, Toribio, L., Nozal, M. J. J., Bernal, L., Alonso, C. ve Jim enez, J. J., J. Chromatography A, 2007, 1144, Raparti, V., Chitre, T., Bothara, K., Kumar, V., Dangre, S., Khachane, C., Gore, S., Deshmane,B., Eur. J. Med. Chem., 2009, 44, Cottineau, B., Toto, P., Marot, C., Aline, P., Chenault, J., Bioorg. Med. Chem. Lett., 2002, 12, KS163

107 İndakaterol Tayini İçin Valide Edilmiş Kapiler Elektroforetik Metot ve Bir İlaca Uygulanması Tufan GÜRAY a, Muzaffer TUNÇEL b, Ulku Dilek UYSAL c a Eskişehir Osmangazi Ün., Fen Ed. Fak., Kimya Böl., F-5 blok, 26480, Meşelik, Eskişehir, Türkiye. b Lefke Avrupa Ün., Eczacılık Fak., Analitik Kimya Böl., Lefke, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti. c Anadolu Ün., Fen Fak., Kimya Böl., 26470, Eskişehir, Türkiye. tufanguray@gmail.com İndakaterol KOAH hastalığı tedavisinde kullanılan, FDA ve Avrupa Birliği tarafından yeni kabul edilen ilaç etken maddesidir. 1, 2 Bu çalışmada, indakaterolün kapiler elektroforez ile ilaç kapsüllerinde tayini için yöntem geliştirilmiştir. Valide edilen bu yöntem indakaterolün kapiler elektroforez ile tayini açısından ilktir. Optimize edilen yöntem; gün içi mol L -1 (2.50 µg ml -1 ) mol L -1 (20.00 µg ml -1 ) aralığında (R= ) lineerdir. LOD and LOQ değerleri mol L -1 (0.011 µg ml -1 ) ve mol L -1 (0.037 µg ml -1 ) dir. Yöntemin kesinliği için bulunan RSD değerleri, gün içi % ve günler arası % 2.12 olarak bulunmuştur. Bu yöntemde, doğruluk standart katma yöntemi ile test edilmiş, geri kazanım değerleri de %98.79 ile %99.09 (RSD%: ) arasındadır. Geliştirilen yöntem ICH kılavuzlarına göre valide edilmiştir. Arcapta kapsül dozaj formundaki etken madde olan indakaterol valide edilmiş CE yöntemi ile % 0.28'lik bir bağıl hata ile başarıyla tayin edilmiştir. Sonuçlar USP34-NF29 kriterlerine uymaktadır. Valide edilmiş bu yöntem, kalite kontrol laboratuvarlarında, kapsül dozaj formunda indakaterol tayini için kullanılabilir. Kaynaklar: 1) Cazzola, M.; Matera, M. G. Eur. Respir. J. 2009, 34, ) Chowdhury, B.A.; Seymour, S.M.; Michele, T.M.; Durmowicz, A.G.; Liu, D.M.; Rosebraugh, C.J. New Engl. J. Med. 2011, 365, KS164

108 Farklı Lokasyonlarda Yetiştirilen İki Ada Çayı (salvia officinalis L.,salvia aethiopis L.) Türünün Uçucu Yağ Bileşenlerindeki Değişimlerin İncelenmesi Hasan Basri KARAYEL a, Yakup BUDAK b a Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Kimya Anabilim Dalı, Tokat a Dumlupınar Üni. Gediz MYO.Tıbbi Ve Aromatik Bitkiler, Kütahya b Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Tokat kbasri23@hotmail.com Bu araştırma farklı lokasyonların iki ada çayı türünün (Salvia officinalis L.ve Salvia aethiopis L.) uçucu yağ bileşenleri, uçucu yağ oranı ve kalitesi üzerine etkisini belirlemek amacıyla, 2015 yılında Çanakkale, Balıkesir, Kütahya lokasyonlarında eş zamanlı olarak yürütülmüştür. Tarla denemeleri tesadüf blokları deneme desenine göre 3 tekerrürlü olarak kurulmuştur. Fideler 50 cm sıra arası ve 30 cm sıra üzeri mesafede dikilmiştir. Salvia officinalis L.ve Salvia aethiopis L. herbalarında uçucu yağ analizleri yapılmıştır. Bu bitkilerin uçucu yağları hidrodestilasyon (GC_MS/FID) yoluyla elde edilmiş ve yaklaşık olarak üç lokasyonda uçucu yağ oranları sırasıyla Salvia officinalis L. %0.99, %1.23, %1.85 ve Salvia aethiopis L. % 0.53, % 0.21, % 0.20 olarak saptanmıştır. Uçucu yağda ana bileşenler olarak Salvia officinalis L., α-thujone % 26,35, % 38,39, % 29,84, β-thujone % 29,20, % 12,26, % 9,07, Camphor %5,60,%13,90, % 23,24, 1,8-cineole % 7,75, % 7,81, %6,57, Viridiflorol % 5,55, %4,38, %2,65. Salvia aethiopis L., β -caryophyllene % 36,22, % 30,46, % 35,96, α -copaene % 15,06, % 16,46, % 16,58, Germacrene-D %13,23,% 20,01, % 15,20, β -cubebene % 5,62, % 7,04, %6,93, α -humulene% 8,68, %7,40, % 8,54, Caryophylleneoxide % 7,40,% 1,82, % 3,53 olarak tespit edilmiştir. Salvia officinalis L.ve Salvia aethiopis L. en iyi uçucu yağ oranları %1.85 Kütahya ve %0.53 ile Çanakkale lokasyonlarında elde edilmiştir. Yapılan çalışma sonunda; uçucu yağ bileşenlerinin terpenler bakımından daha zengin olduğu ve uçucu yağ miktarının ekolojik faktörlere bağlı olarak değişim gösterdiği saptanmıştır 1. Kaynaklar: 1. Karayel,H.B.;Akçura, M., Farklı Lokasyonlarda Yetiştirilen Anadolu Adaçayı (Salvia fruticosa Mill.) in Uçucu Yağ Bileşenlerindeki Değişimlerin İncelenmesi. Gaziosmanpaşa Bilimsel Araştırma Dergisi, TOKAT, 13. (2016) KS165

109 Zerdeçaldan Elde Edilen Kurkuminoidler ile Karabiberden Elde Edilen Piperinin İzokratik Şartlarda HPLC Kullanılarak Kantitatif Analizi Fatma Ebru KOÇ, Ayşe AKAN, Çağlar KULU Aksuvital Ar&Ge Merkezi, Kavaklı mah., Kuzey cad., No:5, Beylikdüzü/İSTANBUL Zerdeçal (curcuma longa) anavatanı Hindistan ve Güneydoğuasya olan, kanser başta olmak üzere bir çok hastalıkta destekleyici tedavi amacıyla kullanılan sarı-turuncu renkte karakteristik kokulu bir bitkidir. İçindeki en önemli biyoaktif maddeler polifenoller grubuna mensup kurkumimoidlerdir (kurkumin, desmetoksikurkumin ve bisdesmetoksikurkumin) 1. Kurkuminoidler zerdeçalda %4-6 oranında bulunmaktadır. Hidrofobik karakterde olmaları klinik çalışmalarını sınırlamaktadır 2. Karabiber (Piper nigrum), çiçekli bitkilerden Piperaceae familyasına ait bitkilerin meyveleridir. Kurutulup, toz haline getirilerek baharat şeklinde kullanılır. Etken maddesi piperindir. Daha çok soğuk algınlıklarında destekleyici tedavi olarak kullanılmaktadır. Ancak, son yapılan çalışmalarda zerdeçal ile beraber kullanıldığında zerdeçalın etkinliğini arttırdığı tespit edilmiştir 3,4. Bu çalışmada, öğütülmüş zerdeçal 3 değişik oran (1:3; 1:6; 1:10) ve sürede (2; 4; 6 saat) %96 lık etilalkol ile sokslet ekstraksiyonu yöntemi kullanılarak ekstrakte edilmiştir, verimler karşılaştırılmıştır. Elde edilen ekstrakttaki kurkuminoidler Thermo Scientific Ulimate HPLC cihazında 345 nm dalga boyunda UV dedektörde analiz edilmiştir. Ekstrakttaki kurkuminoidlerin kantitatif olarak tespiti yapılmıştır. Öğütülmüş karabiber 3 değişik oranda (1:3; 1:6; 1:10) izopropil alkol ile 2;4 ve 6 saat sokslet ekstraksiyonuna tabi tutulmuş, verimler karşılaştırılmıştır. Devamında, ekstrakttan sarı kristalize piperin elde edilmiştir. Thermo Scientific Ultimate HPLC cihazında 345nm dalga boyunda UV dedektörde analiz edilerek kantitatif olarak tespiti yapılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre, zerdeçal için en verimli ekstraksiyon sonucu 1:10 oranında 4 saat için %11,8 olarak elde edilmiştir. Karabiber için ise 1:10 oranında 2; 4; ve 6 saat için verim fazla değişmemiş %6,5 olarak bulunmuştur, bu sebeple 2 saat en uygun süre olarak alınmıştır. Yapılan HPLC analizi sonuçlarına göre, zerdeçal ekstraktının % 50 si kurkuminoidlerdir. Kurkuminoidlerin % 24 ü kurkumin; %16 sı demetoksikurkumin ve %11 i bismetoksikurkumindir. Karabiber ekstraktının ise %90 ı piperin olarak tespit edilmiştir. Bu çalışmanın devamında, kurkuminoidler ile piperinin beraber kullanımına ve bu yolla biyoyararlanımının arttırılmasına yönelik çeşitli yöntemlerin denenmesi planlanmaktadır. 1. Biological Activities of Curcuminoids, other Biomolecules from Turmeric and Their Derivatives-A Review Augustine Amalraj, Anitha Pius, Sreerag Gopi, Sreeraj Gopi, Journal of Traditional and Complementary Medicine xxx, 1-29, A Simple Isocratic HPLC Method for the Simultaneous Determination of Curcuminoids in Commercial Turmeric Extracts Wisut Wichitnithad, Nutthapon Jongaroonngamsang, Sunibhond Pummangura and Pornchai Rojsitthisak, Phytochem. Anal.; 20: , RP - HPLC Method for Determination of Piperine from Piper longum Linn. and Piper nigrum Linn M. K. Santosh, D. Shaıla, I. Rajyalakshmı and I. Sanjeeva Rao, Journal of Chemistry Vol. 2, No. 2, pp , March Preparation, characterisation and evaluation of curcumin with piperine-loaded cubosome nanoparticles Y. S. Tu, J. W. Fu, D. M. Sun, J. J. Zhang, N. Yao, D. E. Huang, and Z. Q. Shi, J. Microencapsul, 31(6): , KS166

110 Yeni Silodosin Ara Ürünlerinin Sentezi Berrak ERTUĞRUL a, Haydar KİLİC b,c, Farrokh LAFZİ a, Nurullah SARAÇOĞLU a a Atatürk Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, 25240, Erzurum, TÜRKİYE b Atatürk Üniversitesi, Doğu Anadolu Yüksek Teknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi, 25240, Erzurum, TÜRKİYE c Atatürk Üniversitesi, Oltu Meslek Yüksekokulu, 25400, Erzurum, TÜRKİYE nsarac@atauni.edu.tr Silodosin, yapısında indolin çekirdeği bulunduran ve iyi huylu prostat tedavisinde kullanılan bir ilaçtır. 1 Birçok doğal ve sentetik biyoaktif bileşiğin yapı taşı olan indolin ve indol halkalarının türevlendirilmesi için yeni metotların geliştirilmesi, sentetik organik kimyacılar ve ilaç kimyacıları arasında ilgi çekmektedir. Silodosinin yapısında olduğu gibi C-5 pozisyonunda sübstitüent içeren indolin ve indoller ilaç ve doğal ürünlerin yapısında bulunmaktadır. 2,3 Bu çalışmada, C-5 alkillenmiş indolin ve indollerin sentezi için yeni bir metot geliştirilmiştir. Buna göre, N-korunmuş indolinlerin çeşitli Micheal akseptörleri ile olan Micheal katılma tepkimeleri incelenmiş ve yeni jenerasyon silodosin türevlerine ulaşmak için ara ürünler sentezlenmiştir. *Bu çalışma TÜBİTAK tarafından desteklenmiştir (Proje No: 114Z200). Desteklerinden dolayı TÜBİTAK a teşekkür ederiz. Kaynaklar: 1) Calogero, F., Allegrini, P., Attolino, E., Passarella, D. Eur. J. Org. Chem. 2015, 27, ) Madasu, S. B., Vekariya, N. A., Kiran, M. H., Gupta, B., Islam, A., Douglas, P. S., Babu, K. R. Beilstein J. Org. Chem. 2012, 8, ) Kochanowska-Karamyan, A. J., Hamann, M. T. Chem. Rev. 2010, 110, KS167

111 Yeni Gypsogenin-Kalkon Hibrit Bileşiklerin Sentezi ve Antimikrobiyal Aktivite Çalışmaları Safiye EMİRDAĞ-ÖZTÜRK a, Nuran KAHRİMAN b, Vildan SERDAROĞLU b, Gökçe ULUSOY a, Nurettin YAYLI c a Ege Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Bornova, İzmir, TÜRKİYE b Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Trabzon, TÜRKİYE b Karadeniz Teknik Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, 61080, Trabzon, TÜRKİYE safiye.ozturk@ege.edu.tr Kalkon bileşikleri sahip oldukları geniş biyolojik, farmakolojik ve boya özelliklerinden dolayı doğal bileşikler arasında önemli bir yere sahiptir. 1 Aynı zamanda, Gypsophila türlerinden elde edilen saponinlerin de geniş bir farmakolojik özellik gösterdiği bilinmektedir. 2 Başlangıç maddesi olarak kullanılan gypsogenin Gypsophila arrostii bitki köklerinin suda kaynatılması sonucu elde edilmektedir. 3 Gypsogenin aglikonunun eldesi ve bu aglikon üzerindeki türevlendirme çalışmalarının biyolojik aktiviteleri çok büyük önem taşımaktadır. 4 Bu yüzden öncelikle; Gyp-Anh bileşiği, gypsogenin aglonundan sentezlendi. Bununla birlikte, orto-, meta-, para- metoksi sübstitüe kalkon bileşikleri sentezlendi. Ardından, doğal bir bileşik olan Gyp-Anh. ile yine doğal bir bileşik olan metoksi sübstitüe kalkon türevleri bir araya getirilerek yeni gypsogenin-coo-kalkon hibrit bileşiklerin semi-sentezi gerçekleştirildi. Şimdiye kadar, devam eden çalışmamızda, bizler yeni gypsogenin-kalkon bileşiklerini (1-9) sentezledik. Sentezlenen bileşiklerin yapılarının aydınlatılmasında IR, UV, H NMR, APT, LCMS analizlerinden yararlanıldı. Bazı bileşikler için antimikrobiyal aktivite çalışmaları gerçekleştirildi. H 3 C CH 3 H 3 C CH 3 H H H 3 C CH 3 HO C H 3 CH 3 O CH 3 CH 3 CH 3 CHO Gypsogenin CH 3 + H COOH O Ac 2 O THF OH O H 3 C NaOH EtOH O C H 3 CH 3 O CH 3 CH 3 CHO CH 3 Gyp-Anh COOH OH DCC/DMAP DCM O H 3 C O C H 3 H CH 3 CH 3 CHO CH 3 Bileşik no OH o- m- p- o- m- p- o- m- p- -OCH3 p- p- p- m- m- m- o- o- o- O O O OCH 3 O Kaynaklar: O 1) Marais J.P.J.; Ferreira D.; Slade D, (2005), 66, ) Vessela V.; Rumyana S.; Ilina K.; Maya Y.; Stefan N.; Mitka M., (2011), 16(2), 56. 3) Emirdag-Oztürk S.; Babahan I.; Ozmen A., (2014), 53, ) Agrawal P.K.; Bansal M.C.; (1989), KS168

112 -Diketonat Esaslı Yeni Biyoetiketlerin Sentezi Ve Yapılarının Aydınlatılması Alper Tolga ÇOLAK a, Semanur ŞEN a, Derya KOYUNCU ZEYBEK b, Müzeyyen Özge KARAŞALLI b, Barış ANIL c a Dumlupınar Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü Kütahya b Dumlupınar Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Biyokimya Bölümü Kütahya c Atatürk Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü Erzurum tolga.colak@dpu.edu.tr, banil@atauni.edu.tr β-diketon bileşikleri, iki karbonil grubunun bir karbon atomuyla ayrılmış olması nedeniyle çok sayıda ilginç ve spesifik özelliklere sahiptir. Asidik alfa hidrojeni taşıyan karbonil bileşikleri tautomerizim adıyla bilinen iki yapıda bulunabilirler ve bu yapılar birbirine dönüşebilen yapı izomeridir. β-diketon bileşikleri, birçok kimyasal sentezde kullanılabilme özelliğine sahiptir 2. β-diketon bileşikleri farmasötik kimyada özellikle ilaç üretiminde; antiülser ve gastroprotektif ilaçlarda 3a. Astım ve akciğer hastalığı ilaçlarında 3b, kanserojen ve antidiyabetik ajanların oluşturulmasında yaygın bir şekilde kullanılmaktadır 3c, 2d. Bununla beraber kozmetik kimyasında UV bloker olarak kullanılmaktadırlar 3c. Ayrıca yakıt katkı maddelerinde 3, polimer kimyasında hidrofobik polimerlerin sentezlerinde, lüminesans bileşiklerin hazırlanmasında ve türevlendirilmesinde kullanılmaktadır. 2 Şekil 1. β-diketon bileşiklerinin keto-enol tautomerizasyonu Şekil 2. Sentezlenen ilgili yeni β-diketonat bileşikleri 2013 yılının Ocak ayında yapılan 25. Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu toplantısında sağlık alanı öncelikli alan ilan edilmiştir 1. Bu çalışma tıbbi tanı kitlerinde biyo etiket olarak kullanılabilecek yeni β-diketonat esaslı moleküllerin sentezleri ve yapılarının karakterizasyonu esas alınarak gerçekleştirilmiştir. İlk aşamada bu iki maddenin dietiloktafloroadipatla Claisen kondensasyonu gerçekleştirilmiş ve elde edilen yapılar spektroskopik cihazlarda araştırma yapılarak, özellikle 1D, 2D NMR teknikleri kullanılarak karakterize edilmiştir. Bu çalışma 214Z093 nolu TÜBİTAK projesi tarafından desteklenmektedir. Kaynaklar: Włodzimierz U, Katarzyna J, Katarzyna W, Andrzej Properties and application of diketones and their derivatives CHEMIK 2011, 65, 4, a) Aho P., Backstrom R., Honkanen E., Linden I., Nissien E., Pohto P.,nr B1, PL Patent b) Miyamato M, Murata T., Yokotani H nr , US Patent c) Odunola O.,Woods J.:Synthesis, Electronic and Magnetic properties of some 3-substituted-2,4- pentanedioneato oxovanadium(iv) complexes and their methylpyridine adducts. Synth. React. Inorg. Met. Org. Chem. 2001, KS169

113 Yeni Kalkone-imide Türevlerinin Karbonik Anhidraz ve Asetilkolinesteraz Enzim Aktiviteleri Üzerine Etkileri Ümit M. KOÇYİĞİT a, Yakup BUDAK b, Parham TASLİMİ c, Meliha Burcu GÜRDERE b, Fatih ERTÜRK d, İlhami GÜLÇİN c, Mustafa CEYLAN b a Cumhuriyet Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Meslek Yüksekokulu, Tıbbı Laboratuvar Programı 5800-Sivas b Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Tokat c Atatürk Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Erzurum d Istanbul Arel University, Vocational School, Occupational Health and Safety Programme, Istanbul, Turkey, ukocyigit@cumhuriyet.edu.tr Doğal ve sentetik kalkon türevlerinin geniş bir biyolojik aktivite spektrumuna sahip oldukları uzun zamandan beri bilinmektedir. 1 Bunun yanı sıra maleimid bazlı kalkon türevlerinin kanser önleyici ve antimikrobiyal aktivite gösterdikleri bildirilmiştir. 2,3 Bu çalışmada; altı adet kalkon türevinin insan eritrositlerinden saflaştırılan hca I ve II izoenzimleri üzerine inhibisyon etkileri incelendi. Bu amaçla, öncelikle insan eritrositlerinden hca I ve II izoenzimleri Sepharose-4B-L-Tirozin-Sülfanilamid afinite kromatografisi kullanılarak tek basamakta saflaştırıldı. 4 İnhibisyon çalışmalarında enzim aktiviteleri için, kromojenik p-nitrofenil asetat substratı kullanılarak 348 nm de spektrofotometrik olarak ölçüldü. 5 Sonuç olarak bu moleküllerin karbonik anhidraz izoenzimleri için; nm aralığında IC 50 değerleri ve ± ±2.172 nm aralığında ise K i değerlerine sahip olduğu belirlendi. Yine aynı maddelerin asetilkolinesteraz enzimi için nm aralığında IC 50 değerlerine ve nm aralığında da K i değerlerine sahip oldukları Lineweaver-Burk grafiklerinden hesaplanmıştır. Kaynaklar 1. J. Zhang, F. Yang, Z. Qiao, M. Zhu, H. Zhou, Bioorg. Med. Chemistry Letters 2016, 26, Jha, C. Mukherjee, A.J. Rolle, E. De Clercq, J. Balzarini, J.P. Stables, Bioorg. Med. Chem. Lett. 2007, 17, A. Jha, C. Mukherjee, A.J. Rolle, E. De Clercq, J. Balzarini, J.P. Stables, Bioorg. Med. Chem. Lett. 2007, 17, J. R. Patel, B. Z. Dholakiya, Der Pharma Chem. 2011, 3, U.M. Koçyiğit, O.M. Aslan, İ. Gülçin, Y. Temel, M. Ceylan, Arch. Pharm. 2016, 349, M. Boztaş, Y. Çetinkaya, M. Topal, İ. Gülçin, A. Menzek, E. Şahin, M. Tanc, C.T. Supuran, J. Med. Chem. 2015, 58, KS170

114 1,2,3,4,6-Pentasubstitüe-4-hidroksi-siklohekzan Türevleri:Potansiyel Karbonik Anhidraz Enzim İnhibitörleri Ümit M. KOÇYİĞİT a, Hayreddin GEZEGEN b, İlhami GÜLÇİN c,mustafa CEYLAN d a Cumhuriyet Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Meslek Yüksekokulu, Tıbbı Laboratuvar Programı, 5800-Sivas b Cumhuriyet Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü,5800-Sivas c Atatürk Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Erzurum d Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Tokat ukocyigit@cumhuriyet.edu.tr Domino reaksiyonları basit moleküllerden, tek kademede çoklu C-C bağ oluşumuyla karmaşık moleküllerin sentezine imkan veren önemli reaksiyonlardan biridir. 1 Biyoaktif potansiyeli yüksek doğal ürünlerin, kiral bileşiklerin ve bazı ilaçların sentezi bu reaksiyonlar üzerinden gerçekleştirilebilir. 2 1,2,3,4,6-Pentasubstitüe-4-hidroksi-siklohekzan türevleri de aromatik aldehit ve ketonlardan çıkılarak bir domino reaksiyonu üzerinden kolayca sentezlenebilmektedir. 3 Literatüre bakıldığında yapısında hidroksil grubu bulunduran bileşiklerden bazılarının hca I ve II izoenzimleri üzerine inhibisyon aktivitesi gösterdiği görülmektedir. 4 Bu bakımdan hidroksil grubu içeren 1,2,3,4,6-Pentasubstitüe-4-hidroksi-siklohekzan türevlerinin de inhibisyon aktivitesi göstermesi muhtemeldir. Bu bilgilerden yola çıkılarak bu çalışmada; on sekiz adet 1,2,3,4,6-Pentasubstitüe-4-hidroksisiklohekzan türevinin insan eritrositlerinden saflaştırılan hca I ve II izoenzimleri aktivitesi üzerine inhibisyon etkileri incelendi. Bu amaçla öncelikle insan eritrositlerinden hca I ve II izoenzimleri Sepharose-4B-L-Tirozin-Sülfanilamid afinite kromatografisi tekniği kullanılarak tek kademede saflaştırıldı. 5 İnhibisyon çalışmalarında enzim aktivitesi 348 nm de spektrofotometrik olarak ölçüldü. 6 Sonuç olarak bu moleküllerin; nm aralığında IC 50 değerleri ve 6.70± ±14.90 nm aralığında K i değerlerine sahip oldukları Lineweaver-Burk grafiklerinden hesaplanmıştır. Kaynaklar: 1) Tietze, L. F., Brasche, G., Gericke, K. M. Domino Reactions in Organic Synthesis; Wiley-VCH: Weinheim, Germany, ) Ivanov, A. S. Chem. Soc. Rev. 2008, 37, ) Gezegen, H., Ceylan, M. Synth. Commun. 2015, 45, ) Y. Çetinkaya, H. Göçer, A. Menzek, İ. Gülçin, Arch. Pharm. 2012, 345, ) H. Genç, R. Kalin, Z. Köksal, N. Sadeghian, U.M. Kocyigit, M. Zengin, İ. Gülçin, H. Özdemir, Int. J. Mol. Sci. 2016, 17, ) B. Özgeriş, S. Göksu, L. Köse Polat, İ. Gülçin, R.E. Salmas, S. Durdagi, F. Tümer, C.T. Supuran, Bioorg. Med. Chem. 2016, 24, KS171

115 Doğal Antioksidan Biberiye (Rosmarinus Officinalis) nin Kalitatif ve Kantitatif Analizi Ayşe AKAN, Fatma Ebru KOÇ,, Çağlar KULU Aksuvital Ar&Ge Merkezi, Kavaklı mah., Kuzey cad., No:5, Beylikdüzü/İSTANBUL Biberiye (Rosmarinus officinalis L.) Akdeniz ülkeleri ile Batı ve Güney Anadolu da doğal olarak yetişen, birçok hastalıkta destekleyici tedavi amacıyla kullanılan bir bitkidir. Antik Yunan ve Romalılar tarafından tıbbi ve kozmetik amaçlarla kullanım alanı bulmuştur. Orta çağlarda biberiye bitkisinin etil alkol distilatı parfüm; yağı ise tıbbi etkisi nedeniyle popüler olmuştur. Literatürde biberiye bitkisinin soğuk algınlığı, romatizma ağrıları, gribe karşı kullanımının yanında; antiseptik, diüretik, antidepresan, antispazmolitik etkilerinin de olduğu gösterilmiştir. Biberiye yağı antimikrobiyal özellik göstermekte; antioksidan ve koruyucu özellikleri nedeniye et ve yağ gibi gıdalara ilave edilerek güvenle kullanılmaktadır. 1 Etken madde olarak fenolik diterpenler (karnozol, karnosik asit, rosmarinik asit, rozmanol, v.b.);triterpenler (betulin, betulinik asit, v.b.) uçucu yağlar (1,8-sineol, kafur, borneol,α-terpineol, α- pinene, v.b.) içerirler. 2 Bu çalışmada, Mersin yöresinden toplanan biberiye bitkisi farklı çözücüler ve yöntemlerle ekstrakte edilerek, ekraksiyon verimleri karşlaştırıldı. Biberiye bitkisinin antioksidan kapasitesinden sorumlu rosmarinik asit miktarları HPLC cihazında kalitatif ve kantitatif olarak analiz edildi; ekstraktta bulunan uçucu yağlar GC-MS cihazı ile tespit edildi ve ayrıca UV-Vis spektrofotometrede gallik asit cinsinden toplam fenol içeriği incelenmiştir. Bu amaçla biberiye bitkisi öğütüldükten sonra 70 mesh elekten geçirildi. Elek altı biberiye değişik oran (1:6) ve sürede (3; 6; 8; 10 saat) %70 lık etilalkol ile 45 o C sıcaklıkta maserasyon; %100 metanol ve % 100 etanol ekstraksiyonları; sokslet ekstraksiyonları verimlilikleri karşılaştırılmıştır. Elde edilen ekstrakttaki rosmarinik asit oranları Thermo Scientific Ulimate HPLC cihazında 280 nm dalga boyunda UV dedektörde analiz edilmiştir. 3 Yapılan denemeler sonucunda % 23,66 ekstraksiyon verimi ile % 70 etanol ile maserasyon yöntemi seçilmiştir.analitik standartlardaki rosmarinik asit standart grafiği üzerinden yapılan hesaplamalar sonucunda, biberiyenin %70 etanol ekstraktının ml sinde 3,02 mg rosmarinik asit olduğu tespit edilmiştir. Agilent marka GC-MS cihazında etanol ekstraktının uçucu bileşenleri tespit edilmiştir; ekstrakt yüksek oranda sineol, kamfor, borneol bileşenleri içerdiği görülmüştür. Ayrıca toplam fenol içeriği gallik asit cinsinden tespit edilmiştir. 1. Fed Monografları, Tedavide Kullanılan Bitkiler, MN Medikal&Nobel (2011). 2. Assessment report on Rosmarinus officinalis L., aetheroleum and Rosmarinus officinalis L., folium 15 July 2010 EMA/HMPC/13631/2009 Committee on Herbal Medicinal Products (HMPC). 3. Quantitative determination of phenolic diterpenes in rosemary extracts, Thorsen, M.A, Hildebrandt, K.S., Journal of Chromatography, A, 995 (2003) KS172

116 İndollerin Siklohekzanon ile Bi(NO3)3. 5H2O Katalizli Reaksiyonu ve Muhtemel Biyoaktif İndol Türevlerinin Sentezi Haydar KILIÇ a,b, Sinan BAYINDIR b,c, Esra ERDOĞAN AYDIN b, Nurullah SARAÇOĞLU b a Atatürk Üniversitesi, Oltu Meslek Yüksekokulu, 25400, Erzurum, TÜRKİYE b Atatürk Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, 25240, Erzurum, TÜRKİYE c Bingöl Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, 12000, Bingöl, TÜRKİYE hydk@atauni.edu.tr İndol biyolojik aktivite gösteren sentetik ürünlerin ve doğal ürünlerin yapısında yaygın bir şekilde bulunan medisinal kimyada ayrıcalıklı yapılardan birisidir. 1 Literatürde indol çekirdeğini içeren çok fazla sayıda farmakolojik özelliklere sahip birçok bileşiğin sentezi gerçekleştirilmiştir. 2 3-Arilindollerin birçok biyolojik aktif özelliklere sahip olduğu bilinmektedir. 3 1,3-Di(1H-indol-3-il)benzen in sentezi dört basamakta gerçekleştirilmiş ve in vitro çalışma ile antikanser aktiviteye sahip olduğu belirlenmiştir. 4 Bu çalışmada 1,3-Di(1H-indol-3-il)benzen ve 3-siklohekzil-1H-indol ün sentezi yeni bir yolla tek basamakta gerçekleştirilmiştir. Aynı zamanda diğer 3-siklohekzil indol ve 1,3-diindol benzen türevlerinin sentezi aynı yöntemle gerçekleştirilmiştir. Sentezlenen 1,3-diindollerin yapı analizleri 1D, 2D NMR teknikleri ve HRMS analizi ile belirlenmiştir. Kaynaklar: 1) a) Biswal, S.; Sahoo, U.; Sethy, S.; Kumar, H. K. S.; Banerjee, M. Asian J. Pharm. Clin. Res. 2012, 5, 1; b) Barden, T. C. Top. Heterocycl. Chem. 2011, 26, 31. 2) a) Taber, D. F.; Tirunahari, P. K. Tetrahedron 2011, 67, 7195; b) Patil, S. A.; Patil, R.; Miller, D. D. Curr. Med. Chem. 2011, 18, ; c) Humphrey, G. R.; Kuethe, J. T. Chem. Rev. 2006, 106, 2875; d) Gribble, G. W. J. Chem. Soc. Perkin Trans , ) a) Richardson, T. I.; Clarke, C. A.; Yu, K.-L. Y. K.; Bleisch, T. J.; Lopez, J. E.; Jones, S. A.; Hughes, N. E.; Muehl, B. S.; Lugar, C. W.; Moore, T. L.; Shetler, P. K.; Zink, R. W.; Osborne, J. J.; Montrose-Rafizadeh, C.; Patel, N.; Geiser, A. G.; Sells Galvin, R. J.; Dodge, J. A. ACS Med. Chem. Lett. 2011, 2, 148; b) Leboho, T. C.; Michael, J. P.; Van Otterlo, W. A. L.; Van Vuuren, S. F.; Dekoning, C. B. Bioorg. Med. Chem. Lett. 2009, 19, ) Chao, W. R.; Yean, D.; Amin, K.; Green, C.; Jong, Li. J. Med. Chem. 2007, 50, KS173

117 Trisiklik Amino Asit Esterlerin Hela ve Pankreas Kanser Türlerine Karşı MTT Çalışmaları Ömer Tahir GÜNKARA a, Nüket ÖCAL a, Yuk Yin (Peter) Ng b, Fulya GÜNAY b, Zeynep Hazal YILMAZ b a Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Davutpaşa Yerleşkesi, 34220, Esenler, İstanbul; b İstanbul Bilgi Üniversitesi, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Genetik ve Biyomühendislik Bölümü, Kampus Santralistanbul, 34060, Eyüp, İstanbul gunkara@yildiz.edu.tr Amino asitler biyolojik sistemler için son derece önemli bir yere sahiptir. Amino asitler sentez kimyasında biyolojik aktiviteyi arttırmaları açısından son derecede önemlidir ve doğal olmayan amino asitler de son yıllarda büyük ilgi çekmektedir. Trisiklik amino asit esterler çeşitli biyolojik aktiviteleri ile bilinen heterosiklik bileşiklerdir. Trisiklik imid türevlerinin antimikrobiyal, antiinfungal, antiviral, antikanser, anti-tümör etkilerinin olduğu bilinmektedir, çeşitli gruplar tarafından biyolojik aktiviteleri çalışılmaktadır. Trisiklik amino asit esterler göstermiş olduğu etkilerinden dolayı ilaç araştırmalarında önemli bir yere sahiptir 1. MTT assay hücre metabolik aktivitesini ölçmek için kullanılan bir tayin yöntemidir. NAD(P)H-bağlı hücresel oksidoredüktaz enzimleri, belirli koşullarda mevcut canlı hücre sayısını yansıtabilir. Bu enzimler bir çeşit tetrazolyum boyası olan sarı renkli MTT yi suda çözünmeyen mor renkli Formazan a dönüştürürler. Tetrazolyum boyaları, potansiyel medisinal ajanların ve toksik materyallerin sitotoksik aktivitesini (canlı hücre kaybı) ölçmek için de kullanılabilir. Düşük metabolizmalı hücreler (timosit ve splenositler) çok yavaş MTT indirgenmesine uğrarken, hızla bölünen hücreler yüksek oranda MTT indirgenme reaksiyonu verir. Bu çalışmamızda yeni trisiklik amino asit ester bileşikleri sentezlendikten sonra bu bileşiklerin MTT çalışmaları ile Hela ve Pankreas kanser türlerine karşı aktiviteleri belirlenmiştir. Kaynaklar: 1) Mitchell, D.; Yu, H. Curr. Opin. DrugDiscov. Devel. 2003, 6, 876. KS174

118 Bazı İsoindol-1,3-Dion Türevlerinin Anti-Kanser Aktivitelerinin İncelenmesi Ayşe TAN, Ayşe ŞAHİN YAĞLIOĞLU, Nurhan KİSHALI, İbrahim DEMİRTAŞ, Yunus KARA a) Bitkisel ve Hayvansal Üretim Bölümü, Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulı, Muş Alparslan Üniversitesi, Muş, Türkiye b) Çankırı Karatekin Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü Çankırı, Türkiye c) Atatürk Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü, Erzurum, Türkiye N-Sübstitüe isoindol-1,3-dion türevlerinin antibakterial, antifungal, antitümör ve daha birçok biyolojik aktiviteye sahip oldukları bilinmektedir[1] [2]. İsoindol veya norkantarimit türevlerinin güçlü biyolojik aktiviteleri ve anti-kanser etkiler göstermesinden dolayı, bu tür bileşiklerin sentezine olan ilgi de artmaktadır. Bu çalışmada 3-sülfolen den çıkılarak 6 tane norcantharimit ve dört tane isoindol türevi bileşik sentezlenmiştir. Daha sonra bu bileşiklerin (düşük dozları kullanılarak), ticari olarak satın alınan ve standart olarak kullanılan 5-Fulorourasil (5-FU) in HeLa (İnsan Rahim Kanseri), C6 (Sıçan Beyin Tümörü) ve A549 (İnsan Akciğer Kanseri) hücrelerine karşı antiproliferatif aktiviteleri in vivo olarak incelenmiştir. Yapılan testler neticesinde tüm ekstrelerin A549, HeLa ve C6 hücrelerine karşı IC50 ve IC75 konsantrasyonundaki değerleri belirlenmiştir. Bulunan değerler standart olarak kullanılan 5- Fulorourasil (5-FU) ile mukayese edilmiştir. Kaynaklar 1. Bansode T.N.; Shelke J.V.; Dongre V.G. Euro. J. Med. Chem.2009, 44, a)tan A.; Koc B.; Kishali N. H.; Sahin E.; Kara Y. Synthesis, 2011, b) Köse A.; Bal Y.; Kishalı N.H.; Mohamed G.Ş.; Kara Y. Med. Chem. Res. 2017, 26, KS175

119 İsoindol-1,3-dion Türevlerinin Sentezi ve Tirozin Kinaz Enzimi Üzerine Aktivitelerinin İncelenmesi Aytekin KÖSE a, Meltem KAYA b, Nurhan KİSHALI a, Gülşah ŞANLI-MOHAMED b, Yunus KARA a a) Atatürk Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü ERZURUM b) İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Fen Fakültesi Kimya Bölümü İzmir aytekinkose@atauni.edu.tr İsoindol türevi olan norkantarimitler anti kanser aktiviteye sahip olması nedeniyle, son yıllarda yoğun ilgi çeken bileşiklerdir. Bu tür bileşiklerin Protein Fosfataz 1 ve 2A (PPA 1 ve 2A) enzimlerinin inhibitörü olduğu rapor edilmiştir 1. Bu özelliğinden dolayı anti kanser etki gösterdikleri belirtilmektedir. Son zamanlarda grubumuz tarafından yeni bir sınıf isoindol veya norkantarimit türevlerinin sentezi gerçekleştirilmiş ve bunların bazılarının anti kanser aktiviteleri incelenmiş ve bu bileşiklerin potansiyel anti kanser ajan olarak değerlendirilebileceği sonucuna varılmıştır 2. Bu çalışmada, ticari olarak satın alınabilen ve oldukça ekonomik çıkış bileşikleri kullanılarak mikro ve makro ölçekte isoindol türevleri kolay ve üç basamakta sentezlenmiştir. İlk basamakta furan ile maleik anhidritin Diels-Alder reaksiyonu sonucu anahtar bileşik olarak trisiklik anhidrit elde edilmiştir. Daha sonra bu anhidritin farklı alkil grubu içeren primer aminler ile reaksiyonundan istenilen trisiklik imitler sentezlenmiştir. Üçüncü basamakta, imitlerin Ac 2O ve AcCl ile verdiği açılma reaksiyonları sonucu 1,4- diasetil ve 1,2-kloroasetil isoindol türevleri elde edilmiştir. Bu bileşiklerin biyolojik aktivite gösterdiği belirlenmiştir. Yapılan çalışmalarda bu moleküllerin Protein Kinaz ailesinin bir alt üyesi olan Tirozin Kinaz (TycKc) enziminin inhibitörü olduğu tespit edilmiş ve çalışma daha da detaylandırılarak devam etmektedir. Kaynaklar: 1. McCluskey, A.; Bowyer, M. C.; Collins, E.; Sim, A. T. R.; Sakoff, J. A.; Baldwin, M. L. Bioorg. Med. Chem. Lett. 2000, 10, b)lin, L-H.; Huang, H-S.; Lin, C-C.; Lee, L-W.; Lin, P-Y. Chem. Pharm. Bull. 2004, 52, c)lin, P. Y.; Shi, S. J.; Shu, H. L.; Chen, H. F.; Lin, C. C.; Liu, P. C.; Wang, L. F. Bioorg. Chem. 2000, 28, a)tan, A.; Koc, B.; Sahin, E.; Kishali, N. H.; Kara, Y. Synthesis 2011, 7, b)Tan, A.; Koc, B.; Bozkurt, E.; Kishali, N. H.; Kara, Y. Helv. Chim. Acta. 2014, 97, c)Köse, A.; Bal, Y. ; Kishalı, N.H.; Şanlı-Mohamed, G.; Kara, Y. Med.Chem. Res. 2017, 26, KS176

120 Yeni Sentezlenmiş Bazı Pregabalin Türevlerinin Antioksidan Aktivitelerinin in vitro Değerlendirilmesi Ahmet HARMANKAYA a, Mustafa BAHADIR b, İnan DURSUN a, Kıvılcım ŞENDİL a, M. Serdar GÜLTEKİN b a Kafkas Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Kars b Atatürk Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Erzurum ahmetharmankaya5@hotmail.com Yeni anti-epileptik ilaçlardan biri olan pregabalin; yaygın kaygı bozukluğu, epilepsi ve epileptik nöbetler için son zamanlarda yardımcı tedavi olarak kullanılan bir antikonvülsanttır. Pregabalin sinir uçlarındaki kalsiyum akışını azaltarak etkisini gösterir. Pregabalin etkin maddesi de 3. nesil anti-epileptik bir ilaç olarak yaygın bir kullanıma sahiptir. 1,2 Canlı organizmalarda reaktif oksijen türlerinin (ROT) oluşumu ve antioksidan savunma tarafından elimine edilmeleri arasında bir denge bulunmakta, bu dengenin serbest radikaller lehine bozulması oksidatif strese neden olmaktadır 3. Epilepsi hastalarında kontrollere kıyasla daha düşük kan veya doku antioksidan düzeyleri gözlemlenmesi epilepsinin patogenezinde antioksidanların faydalı olabileceği düşüncesini ön plana çıkarırken 4 eski ve yeni anti-epileptiklerin, ROT üretimi üzerindeki etkilerinin çelişkili olması 5 antioksidan özelliğe sahip yeni tür anti-epileptiklerin önemini ortaya koymaktadır. Bu çalışmada yeni sentezlenen pregabalin türevlerinin antioksidan özellikleri incelendi. Bu amaçla bahsi geçen maddelere in vitro olarak CUPRAC, FRAP ve DPPH antioksidan ölçüm yöntemleri uygulandı. Sonuçlar ortalama ve standart hata olarak verildi. Örneklerin istatistiksel analizinde SPSS 16 paket programı kullanılarak örnekler arası farklılıklar Kruskal Wallis H varyans analizi ile farklılıkların önemi ise Dunnet T3 testi ile belirlendi. Kaynaklar: 1. Krasowski M.D., McMillin M.A., Clinica Chemica Acta 2014, 436, Darba J., Kaskens L., Perez C., Adv. Ther. 2014, 31, Lushchak V., EXCLI J, 2014, 13, Menon B., Ramalingam K., Kumar R.V., Ann. Indian Acad. Neurol., 2014, 17, Nazıroğlu M., Yürekli V.A., Cell Mol. Neurobiol., 2013, 33, KS177

121 Investıgatıon Of Carbonıc Anhydrase And Acetylcolınesterase Activities Of Novel Hybrid Hydrazine Derivatives Ümit M. KOÇYİĞİT b, Yakup BUDAK a, Osman Nuri ASLAN a, M. Burcu GÜRDERE a, Mustafa CEYLAN a, Oğuz ÖZBEK a, Neşe DÜRÜ a, İlhami GÜLÇİN c, Parham TASLİMİ c a Department of Chemistry, Faculty of Arts and Sciences, Gaziosmanpasa University,60250 Tokat, Turkey b Vocational School of Health Services, Cumhuriyet University, Sivas, Turkey c Department of Chemistry, Faculty of Science, Atatürk University, Erzurum, Turkey osman.aslan@gop.edu.tr Literature surveys reveal that chalcone substituted benzenesulfonamides 1, indole-based chalcone analogues 2, urea substituted chalcone derivatives 3 and methanoisoidole containing thiazole derivatives 4 and pyrazole containing carboxamide 5 derivatives possess inhibition effect against erythrocyte carbonic anhydrase I and II. Based on these literatures, this study was designed to synthesize novel methanoisoindole substituted chalcone derivatives and evaluated their inhibition effects on hca I and II isozymes purified from human erythrocytes. In this study, hca I and II were impressive that inhibited by the novel synthesized hydrazine compounds, with Ki values in the range of 3.33± ±1.74 nm for hca I and 2.07± ±2.38 nm for hca II, while, the K i values of these compounds for AChE was recorded in the range of 9.61± ±12.41 nm, respectively. Acknowledgements: This work has been supported by TUBITAK (Project number: 111T990) Kaynaklar 1. Arslan, T., Türkoğlu, E.A., Sentürk, M., Supuran, C.T., Bioorg. Med. Chem. Lett. 2016, 26, Kuday, H., Sonmez, F., Bilen, C., Yavuz E., Gençer N., Kucukislamoglu, M. BioMed Res. Int Gençer, N. Bilen, Ç., Demir, D., Atahan, A., Ceylan, M., Kucukislamoglu, M., Artif. Cells Nanomed. Biotechnol. 2013, 41, Kocyigit, U.M., Aslan, O.N., Gulcin, I. Temel, Y., Ceylan, M., Arch. Pharm. Chem. Life. Sci. 2016, Şen, E., Alım, Z., Duran, H., İşgör, M.M., Beydemir, Ş., Kasımoğulları, R., Ok, S., Journal of Enzyme Inhibition and Medicinal Chemistry, 2013, 28(2), KS178

122 Yeni 2-(4-((E)-3-(3-Aril) Akriloil) Fenil-3A,4,7,7A-Tatrahidro-1H-4,7- Metanoizoindol-1,3(2H)-Dion Türevlerinin Karbonik Anhidraz İnhibisyonu Yakup BUDAK a, Meliha Burcu GÜRDERE a, Ümit M. KOÇYİĞİT b, Fatih ERTÜRK c, Osman Nuri ASLAN a, Oğuz ÖZBEK a. İlhami GÜLÇİN d,e, Mustafa CEYLAN a a Gaziosmanpaşa Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü, TOKAT b Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu, SİVAS c İstanbul Arel üniversitesi Mülkiyet Koruma ve Güvenlik Bölümü, İSTANBUL d Atatürk Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü, ERZURUM e King Saud Üniversitesi Bilim Fakültesi Zooloji Bölümü, RİYAD fatiherturk@arel.edu.tr Kalkonlar ve türevleri antidiyabetik, antihipertansif, antiretroviral, antiinflamatuar, antiparazital, antimalaryal, antioksidan, antifungal, antiobezite, antiplatelet, antitüberkiloz, immünosüpresan, antifilaryal, antiprotozoal, antibakteriyel ve antikanser gibi birçok biyolojik aktiviteye sahiptirler. 1-6 Bunun yanı sıra, izoindol birimi içeren bileşikler pigmentlerin yapısında da bulunup, önemli biyolojik özelliklere sahip olmasından dolayı, organik ve tıbbi kimyada dikkat çeken maddeler arasındadırlar. 7-9 Bileşiklerin hca I ve hca II ye karşı sırasıyla, pm ve pm aralığındaki Ki değerleri ile oldukça yüksek aktivite gösterdikleri belirlendi. Bu çalışma TUBİTAK tarafından (Proje No: 111T990) desteklenmiştir. Kaynaklar: 1. Lunardi, F., Guzela, M., Rodrigues, A.T., et al. Antimicrob. Agents. Chemother., 2003, 47, Miranda, C., Stevens, J., Ivanov, V., McCall, M., et al. J. Agric. Food.Chem., 2000, 48, Hsieh, H.K., Tsao,L.T., Wang, J.P., Lin, C.N., J. Pharm. Pharmacol,. 2000, 52, Liu, M., Wilairat, P., Go, M.L., J. Med. Chem., 2001, 44, Pati, H.N., Holt Jr, H.L., Blanc, R.L., et al. Med. Chem. Res. 2005, 14, Wu, J., Li, J., Cai, Y., Pan, Y., et al. J. Med. Chem., 2011, 54, Portevin, B., Tordjman, C., Pastoureau, P., et al. J. Med. Chem., 2000, 43, Kukkola, P.J., Bilci, N.A., Ikeler, T.J., et al. Bioorg. Med. Chem. Lett., 2001, 11, Diana, P., Martorana, A., Barraja, P., et al. Bioorg. Med. Chem., 2007, 15, KS179

123 Cu-Grafen Nanobiyosensörler Hülya ÖZTÜRK DOĞAN a, Tuba ÖZNÜLÜER b, Ümit DEMİR b a-atatürk Üniversitesi, Erzurum Meslek Yüksekokulu, Kimya ve Kimyasal İşleme Teknolojisi Bölümü, Erzurum b- Atatürk Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Erzurum tozkim@atauni.edu.tr Karbon atomlarının iki boyutlu düzlemsel yapısı olarak tanımlanan grafen, karbon temelli malzemelerin yapıtaşını oluşturur 1. Grafen üstün elektronik özellikleri, büyük yüzey alanı, sıfır band-gap enerjisi, termal kararlılığı ve yüksek elektron mobilitesi olan mükemmel bir malzemedir 2. Grafen ve grafen kompozitleri genellikle grafen oksitin termal, solvotermal, kimyasal ve elektrokimyasal indirgenmesi ile kolaylıkla sentezlenebilmektedir. Grafen ve grafen tabanlı nanokompozitler mikroelektronikten, optoelektroniğe, katalizörlerden, biyosensöre kadar birçok teknolojik uygulama alanlarında kullanılırlar. Dopamin (DA) kardiyovasküler, böbrek, hormonal ve merkezi sinir sistemi üzerinde önemli bir etkiye sahip olan ve özellikle biyolojik örneklerde askorbik asit (AA) ile birlikte bulunan bir biyomoleküldür. Au, Pt ve camsı karbon elektrot gibi geleneksel elektrotlar üzerinde DA ve AA in oksidasyon potansiyellerinin birbirine çok yakın olmasından özellikle biyolojik örneklerde AA varlığında dopaminin elektrokimyasal belirlenmesi büyük bir problemdir 3. Bu çalışmada, Au elektrot yüzeyinde Cu-grafen kompozitleri tek basamaklı elektrokimyasal depozisyon ile sentezlenerek DA ne karşı seçici cevabı araştırılmıştır. Katodik elektrokimyasal depozisyon ile Cu ın oluşumu esnasında, grafen oksitte eş zamanlı olarak elektrokimyasal olarak indirgenmiştir. SEM, XPS, XRD ve Raman teknikleriyle karakterize edilen kompozit elektrot DA için indirgenmiş grafen oksit ve Cu modifiye elektrotlardan daha büyük elektrokatalitik oksidasyon sergilediği tespit edilmiştir. Kaynaklar: 1) Novoselov, K.S.; Geim, A.K.; Morozov, S.V.; Jiang, D.; Zhang, Y.; Dubonos, S.V.; Grigorieva, I.V.; Firsov, A.A. Science. 2004, 306, ) Rao, C.N.R.; Sood, A.K.; Subrahmanyam, K.S.; Govindaraj, A. Angew. Chem., Int. Ed. 2009, 48, ) Shang, N.G.; Papakonstantinou, P.; McMullan, M.; Chu, M.; Stamboulis, A.; Potenza, A.; Dhesi, S.S.; Marchetto, H. Adv. Funct. Mater. 2008, 18, KS180

124 Pd-Grafen Nanobiyosensörler Hülya ÖZTÜRK DOĞAN a, Tuba ÖZNÜLÜER b, Ümit DEMİR b a-atatürk Üniversitesi, Erzurum Meslek Yüksekokulu, Kimya ve Kimyasal İşleme Teknolojisi Bölümü, Erzurum b- Atatürk Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Erzurum tozkim@atauni.edu.tr Dopamin (DA), vücudumuzdaki duygu ve düşüncelerimizi düzenleyen merkezi sinir sisteminde bulunan büyük katekolaminlerden birisidir 1. Karbon nanomateryaller, metal nanoparçacıklar, polimerler ve metal oksitler DA nin belirlenmesi için elektrokatalizör olarak kullanılmışlardır 2. Çeşitli karbon nanomateryaller arasında indirgenmiş grafen oksit (RGO) elektroanalitik kimya alanında oldukça dikkat çekicidirler ve çeşitli analitlerin belirlenmesi için elektrokatalizör olarak kullanılmaktadırlar. RGO tabakalar üzerine doğrudan iliştirilen Pd, Au, Cu ve Ag nanoparçacıklar, çeşitli analitleri belirlemek için potansiyel algılama platformları sağlamaktadır. Ancak, kimyasal veya termal metotlar, geleneksel indirgeyici ajanlar kullanılarak eş zamanlı indirgenen grafen oksit (GO) ve metal çözeltilerinin her ikisi de RGO-metal kompozitlerin hazırlanması için kullanılmıştır. Özellikle, Pd nanoparçacıklar, iyi elektrokatalitik aktivitelerinden dolayı birçok biyolojik analitlerin belirlenmesi için geniş bir şekilde tercih edilmektedir. GO, RGO nun hazırlanması için kullanılan diğer yaklaşımlar ile karşılaştırıldığında, elektrokimyasal indirgenme metodu daha basit, çevre dostu ve düşük maliyetli olması gibi avantajlara sahiptir. Burada, biz ilk olarak diğer mevcut metotlardan daha kolay ve daha az zaman gerektiren tek basamaklı bir ko-elektrodepozisyon yöntemi ile RGO-Pd sentezini ve bu kompozit elektrotla girişim yapan diğer biyomoleküllerin yanında seçimli olarak DA nın belirlenmesini sunuyoruz. Şimdiye kadar literatürde bu yöntemle hazırlanan RGO-Pd kompozit elektrotunun DA nın elektrokimyasal belirlenmesi için kullanımı rapor edilmemiştir. Büyük yüzey alanı ve yüksek iletkenliğinden dolayı RGO- Pd kompozit elektrotun DA nin oksidasyonuna karşı RGO ve Pd modifiye elektrotlara göre daha iyi cevap verdiği tespit edildi. Kaynaklar: 1) Heien, M.; Khan, A.; Ariansen, J.; Jiang, D.; Cheer, J.; Phillips, P.; Wassum, K.; Wightman, M. Proc Natl Acad Sci. U S A. 2004, 102, ) Palanisamy S.; Sood, Ku, S.; Chen, S.M. Microchim Acta. 2013, 180, KS181

125 Bis-Azot Hardalı İçeren Potansiyel Antikanser Molekülünün Sentezi, DNA Hasarı ve Maxam-Gilbert Yöntemi ile DNA yı Alkilleme Kapasitesi Hayrettin DİNÇ a, Kent S. GATES b, Murat KIZIL a a Dicle Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Diyarbakır b University of Missouri, Department of Chemistry and Biochemistry- Columbia MO., USA dinchayrettin@gmail.com Son elli yılda bilim insanlarının hedefi, çağımızın hastalığı olan kanserle mücadele için yeni kemotrapötik ajanların keşfi ve sentezi olmuştur. Bu amaçla, tümörlü hücrelerde DNA hasarı ve mekanizması önemli hedef olarak belirlenip yoğun bir şekilde çalışılmaktadır. Klorambusil, Melfalan ve Siklofosfoamid gibi azot hardalları kanser kemoterapisinde sıkça kullanılan bifonksiyonel alkilleyici ilaçlardır 1. Bu tür moleküller, DNA yı büyük oluktaki Guanini N7 pozisyonundan alkillerler ve tek başlarına DNA ilgileri düşük olan kimyasal olarak reaktif bileşiklerdir 2 Bu çalışmada, klinik olarak kemoterapide kullanılan Klorambusil molekülünü içeren iki başlı azot hardalı molekülü (HDL) sentezlenen molekülün in vitro kimyasal ve biyolojik aktivitesi araştırıldı. Molekülün, nitrobenzilpiridin (NBP) ile reaksiyonu sonucu oluşan ürünün absorbansı ölçülerek kimyasal alkilleme yeteneği, Agaroz Jel Elektroforezi tekniği ile DNA üzerine hasarı ve Maxam-Gilbert yöntemi ile alkilasyon bölgesi tespit edildi. HDL in, NBP ile reaksiyonu sonucu ölçülen absorbansın Klorambusil den daha yüksek olduğu gözlemlendi. DNA kesim çalışmaları sonucu artan konsantrasyonla DNA hasarının arttığı ve Maxam-Gilbert yöntemi ile molekülün guanini N7 pozisyonunda alkillediği belirlendi. Sonuçlar incelendiğinde bis-azot hardalının mono-azot hardalından kimyasal ve biyolojik olarak daha etkili olduğu, bundan dolayı kemoterapik ajan olarak kullanılma potansiyeline sahip olduğu sonucuna varıldı. Bu çalışma TÜBİTAK 2214-A programı tarafından desteklenmiştir. Desteklerinden dolayı TÜBİTAK a teşekkür ederiz Kaynaklar: 1. Zhang, H.B., Xue, J.J., Zhao, X.L., Liu, D.G., Li, Y Synthesis and Biological Evaluation of Novel Steroid-Linked Nitrogen Mustards. Chinese Chemical Letters, 20, Zheng, Q.Z., Zhang, F., Cheng, K., Yang, Y., Chen, Y., Qian, Y., Zhang, H.J., Li, H.Q., Zhou, C.F., An, S.Q., Jiao, Q.C., Zhu, H.L Synthesis, Biological Evaluation and Molecular Docking Studies of Amide- Coupled Benzoic Nitrogen Mustard Derivatives as Potential Antitumor Agents. Bioorganic & Medicinal Chemistry, 18, Bastien, D., Hanna, R., Leblanc, V., Asselin, E., Berube, G Synthesis and Preliminary in vitro Biological Evaluation of 7 -testosteroneechlorambucil Hybrid Designed for the Treatment of Prostate Cancer. European Journal of Medicinal Chemistry, 64, KS182

126 İmidazo-1,4-Oksazin Türevlerinin Kolay ve Daha Ucuz Bir Yöntemle Eldesi ve Sitotoksisite, Genotoksisite Çalışmaları Burak KUZU a, Meltem TAN a, Mehmet TAŞPINAR b, Nurettin MENGEŞ a *a Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilimdalı, Tuşba-VAN *b Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Tıbbi Biyoloji Anabilimdalı, Tuşba-VAN burak_30046@hotmail.com 1,3 ve 1,4 oksazinler modern kimya ve medisinal kimya alanlarında önemli roller oynamaktadır. Örneğin antitüberküloz ajanı olarak levofloxacin türevleri kullanılmaktadır. Bu amaç için kullanılan ilaçların sentez basamakları pahalı ve tehlikeli kimyasallardan oluşmaktadır. Şekil-1: Oksazin içeren bazı ilaç molekülleri Bu bilgiler dikkate alınarak daha ucuz ve güvenli kimyasallarla bir takım oksazin içeren bileşikler sentezlenmiştir. Şekil-2: Sentez şeması Sentezlenen bu bileşiklerin antitümor ajanı olarak kullanılabileceği düşüncesi ile toksisite ve genotoksisite çalışmalarına başlandı. Bu çalışma TÜBİTAK (115Z894) tarafından desteklemektedir. Kaynaklar: 1) Tong X-G, Zhou L-L, Wang Y-H, Xia C, Wang Y, Liang M, HouF-F, andcheng Y-X, Org. Lett. 2010, 12, ) Laroche C, Kerwin S M J. Org. Chem., 2009, 74, KS183

127 Suda Çözünür Rutenyum-N-Heterosiklik Karben Komplekslerinin Anti Kanser Özelliklerinin İncelenmesi Şeyma YAŞAR, a Tuğba Kul KÖPRÜLÜ, b Şaban TEKİN, b Saim YOLOĞLU, a Sedat YAŞAR c a İnönü Üniversitesi, Tıp fakültesi, Temel Tıp Bilimleri Biyoistatistik Bölümü, Malatya b Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü, Tokat c İnönü Üniversitesi, Fen edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Malatya seyma.yasar@inonu.edu.tr Rutenyum kompleksleri, antikanser ajanlarla yapılan çalışmalarda platinden sonra ön plana çıkan en ö nemli bileşikler arasında yeralmaktadır. 1 Rutenyum aren komplekslerinin DNA, RNA, proteinler ve kole sterol içeren nükleolipidler gibi farklı biyomoleküllere bağlanabilme (lipofilikvehidrofilik) özellikleri seb ebiyle özellikle antikanser ilaç olarak kullanılabilme potansiyeline sahip önemli moleküller olduğu bilin mektedir. 1 Rutenyum kompleksleri sahip oldukları lipofilik ve hidrofilik karakterler, su molekülü ile sulu çözeltideki ligand değişim hızları, platinden daha az toksik olmaları, kanser hücrelerine karşı seçicilikle ri ve hücre içine kolay bir şekilde alınmaları sebebiyle platinin önemli bir alternatifidir. 2 Tablo 1. Suda çözünen Ru-NHC komplekslerinin kanser hücre hatlarındaki IC50(μM) değerleri Değişkenlerin Etkin Konsantrasyon Değerleri (IC 50 Değerleri ± Standart Hata) Hücre Hattı Sy-1613 Sy-1611 M-925 Hela 8,698 ± 2,542 2,633 ± 2,288 21,561 ± 2,162 C6 92,186 ± 7,515 2,035 ± 18,074 20,813 ± 19,032 Metal merkezine bağlı fonksiyonel ligantlar metal kökenli kanser tedavi ilaçlarının başarısında önemli rol oynamaktadırlar. Metal komplekslerinin lipofilik ve hidrofilik özelliklerini dengeleyen, metal merke zinin değişik şartlarda değişik yükseltgenme basamaklarına sahip olmasını ve kolayca ligant değişimi y apabilmesi sağlayan şey metal merkezine bağlı fonksiyonel ligantlardır. 3 NHC ligantları metal komplek slerinin lipofilik özelliğini dengeleyerek veya kontrol ederek hücrenin biyolojik gelişimini sürdürmesind e oldukça etkilidir. NHC lerin bu balans özelliği metal komplekslerinin rast gele bütün hücrelere bağlan ması yerine kanserli hücrelere bağlanmayı veya daha seçici olmalarını sağlamaktadır. Yapılan istatistisel analiz sonuçlarındaki IC 50 değerleri incelendiğinde, çalışma sonuçları Sy-1613 madd esinin Hela (İnsan Serviks Kanseri) hücre hattında C6 (Fare Glioma) hücre hattına göre daha yüksek an tiproliferatif aktiviteye sahip olduğu, Sy-1611 ve M-925 maddelerinin ise her iki hücre hattında aynı an tiproliferatif aktiviteye sahip olduğu görülmüştür. Kaynaklar: 1) Fricker, S. B.,Dalton Trans., 2007, ) Baker M.V.; Bernard J.P; Berner-Price S.J.; Brayshaw S.K; Hickey J. L; Skelton B. W; White A.H. 2005, j. Org. Chem. 690, ) Wong, E.;Giandomenico, C. M.;, Chem. Rev.,1999,99, KS184

128 5-Karboksilik Asit-İsoindole-1,3-Dion Birimi İçeren Sessiline Türevlerinin Sentezi Özlem GÜNDOĞDU, Nurhan KİSHALI, Yunus KARA Atatürk Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü, Erzurum, Türkiye Ftalimit (1) ve türevleri isoindol-1,3-dion iskelet yapısına sahip bileşiklerdir. İzoindol-1,3-dion ve türevleri biyolojik öneme sahip birçok bileşiğin ana iskelet yapısını oluşturmaktadır. Özellikle epileptik hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçlar olmak üzere birçok fungusitin ve metabolik ilacın yapısında da isoindol-1,3-dion birimi bulunmaktadır [1]. Son yıllarda da, Acanthopanax sessiliflorus bitkisinin meyve ekstraktesinden azotlu bir bileşik izole edilmiştir. İlk kez tespit edilen bu bileşik Sessiline (2) olarak adlandırılmıştır. Sessiline (5-(5-Oxopirrolidin-2-iloksimetil)-furan-2-karbaldehit) ihtiva eden bitkiler geleneksel olarak tonik ve sakinleştirici olarak, ayrıca romatizma ve diyabet tedavisinde kullanılmıştır [2]. Diğer taraftan, Sessiline içeren bazı ekstrelerin biyolojik aktiviteleri incelenmiş ve farklı aktivite seviyelerine (örneğin: anti-bakteriyel, antikanser, anti-inflamatuar, v.s.) sahip olduğu belirlenmiştir [3]. Bu çalışmada, Sessiline (2) bileşiğindeki imit halkası yerine ftalimit halkası içeren yeni hibrit moleküller 3 elde edilmiştir. Sentezlenen türevlerin biyolojik aktivitelerinin incelenmesi de planlanmıştır. O NH O N H O O H O 1 O 2 HOOC O O N R 3 O O H R= -Me, -Et, -Ph Kaynaklar: 1) Pawluc, P.; Franczyk, A.; Walkowiak, J.; Hreczycho, G.; Kubicki, M.; Marciniec,.; Tetrahedron 2012, 68, ) Perry L M. Medicinal Plants of East and Southeast Asia. MIT press Cambridge, Massachusetts and London; 1980: p ) Davydov, M., Krikorian, A. D., J. Ethnopharmacol.,2002, 72, KS185

129 Florosubstitüe Benzoil Propiyonik Asit Türevlerinin Sentezi Özlem GÜNDOĞDU, Pınar AYDIN, Aytekin KÖSE, Ramazan ALTUNDAŞ, Yunus KARA Atatürk Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü, Erzurum Proteinojenik olmayan α-amino asitler gösterdikleri biyolojik ve toksikolojik özelliklerinden dolayı ilginç hedef moleküllerdir. Künirenin (1) ve türevleri bu tür bileşiklerin önemli bir sınıfını oluşturur. Künirenin, birtakım biyokimyasal sinyal yolları ve hastalıklı bölgelerde rol oynayan α-amino asittir ve triptofanın ana meteboliti olarak üretilir. Florosubstitüe benzoil propiyonik asitler kinüreninin türevi olup, kinureninaz veya kinurenin-3-hidroksilazın inhibitörleri olarak bilinmektedir. 1,2 α-amino asit yapısına sahip substitüe benzoil propiyonik asit bileşiklerinin sentezi literatürde sınırlıdır. Bu bileşiklerin biyolojik aktivite göstermesi ve sentezlerinin sınırlı olmasından dolayı, bu bileşiklere olan ilgi yoğun bir şekilde artmaktadır. Bu çalışmada, kiral lakton 3 ve Grignard reaktifleri (ArMgBr) kullanılarak, florosübstitüe benzoil propiyonik asit türevlerinin sentezi için yöntem geliştirildi. Kaynaklar: 1) a) Kleijn L. H. J., Müskens F. M, Oppedijk S. F., Bruin G., Martin N. I., Tetrahedron Letters, 2012, 53, b) Salituro F. G. and McDonald I. A., J. Org. Chem., 53, ) Mario Varasi, Antonio Giordani, Carmela Speciale, Massimo Cini, Alberto Bianchetti, (19 Jul 2001), US A1. KS186

130 Balsacone B, C ve Bazı Türevlerinin Sentezleri Ali Osman YILMAZ a, Serdar BURMAOĞLU b a Kimya Bölümü, Atatürk Üniversitesi, Erzurum, Türkiye b Tercan Meslek Yüksekokulu, Erzincan Üniversitesi, Erzincan, Türkiye, osmanaliylmz@gmail.com Flavonoidler in bir alt grubunu teşkil eden kalkonlar iki aromatik halkanın üç karbonla birbirine bağlandığı ve düz zincirinde α,β-doymamış bir karbonil veya doymuş bir karbonil grubu olan açık zincirli flavonoidlerdir. Kalkonlar için anti inflamatuvar, antimikrobiyal, antifungal, antioksidan, sitotoksik, antitümör ve antikanser aktiviteleri gibi birçok farmakolojik özellik rapor edilmiştir. 1 Bu çalışma kapsamında sentezleri düşünülen doğal ürünler Balsacone B ve C 2013 yılında Lavoie ve arkadaşları tarafından Populus balsemifera L. bitkisinden antibakteriyal bileşikler olarak izole edilmişlerdir. 2 Son yıllarda yapılan araştırmalarda populus türlerinin ekstratlarının antimikrobiyal, antioksidan ve sitotoksik aktivitelere sahip olduğu bildirilmiştir. 2 Doğal ürünlerin yapısında bulunan ve ilaç olarak kullanılan ya da ilaç adayı olabilecek olan moleküllerin sentezi hem organik kimya açısından hem de ilaç kimyası açısından oldukça önem arz etmektedir. Bu amaçla sunulan çalışma kapsamında doğal ürünler Balsacone B ve C nin laboratuvar sentezlerinin yanı sıra bunların bazı türevlerinin toplam sentezleri de başarıyla gerçekleştirilmiştir. Sentezlenen bileşiklerin yapıları şekil 1 de gösterilmektedir. Şekil 1. Çalışma kapsamında sentezlenen bileşiklerin yapıları. Kaynaklar: 1) Horborne, J., Williams, C.A., Phytochemistry, 2000, 55, ) Lavoie, S., Tetrahedron Letters, 2013, 54, KS187

131 Pirolün Lakton Halkası ile Reaksiyonunun İncelenmesi: İndolizin İskeleti İçin Yeni Bir Sentetik Tasarım Aybek YİĞİT, a,b Meltem TAN, a Nurettin MENGES a *a Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilimdalı, Tuşba-VAN *b Iğdır Üniversitesi, Araştırma Uygulama ve Araştırma Merkezi, Suveren kampüsü-iğdir fizikokimyagerabo@gmail.com Pirol halkası ve C-2 sübstitüe olmuş türevleri birçok önemli ilaç molekülü için çıkış bileşiği rolünü üstlenmiştir. Pirol halkasının C-2 üzerinden sübstitüe edilmesi birçok farklı metot ile gerçekleştirilmektedir. Bu tür reaksiyonlarda daha çok karbonil grubuna sahip sübstitüsyonlarvielsmeir-haack metodu üzerinden gerçekleştirilmektedir. Bu nedenle pirol halkasının C-2 karbonunun ılıman şartlarda sübstitüe edilmesi ve elde edilen bu türevlerin siklizasyonlar için kullanılması oldukça önemli bir araştırma konusudur. İndolizin iskeleti birçok önemli doğal ve sentetik bileşikte bulunmaktadır vebu iskeletin ılıman şartlar altında sentezi oldukça ilgi çekici olacaktır. Bu nedenle, yapılan bu çalışmada daha ucuz ve uygulanabilir sentetik basamaklarla indolizin iskeletinin eldesi amaçlanmıştır. Şekil-1: İndolizin iskeleti için sentetik yaklaşım Bu çalışmada, pirol halkası (1) Michael katılması üzerinden lakton türevleri 2 ile sübstitüe edildi ve 3 nolupirol türevi elde edildi. Elde edilen bu türevlerin indolizin 4 halkasına siklize edilmesi için çeşitli su çekici reaktiflerin kullanılması hedeflenmektedir. Elde edilecek indolizin iskeleti daha sonra indirgenecek ve bazı doğal bileşiklerin analoglarının eldesi üzerine sentetik çalışmalar yapılacaktır. KS188

132 Nükleer Faktör Kappa-B İnhibisyon Etkili Ursan Türevi Triterpenlerin Sentezi a, c Halil ŞENOL, b, d Salih TUNCAY, c Hasan SEÇEN, d Nüket ÖCAL, e Atilla AKDEMİR, f Gülaçtı TOPÇU a: Bezmialem Vakıf Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik Kimya ABD, Fatih-İSTANBUL b: Üsküdar Üniversitesi SHMYO Gıda Teknolojisi Programı, Üsküdar İSTANBUL c: Atatürk Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü Organik Kimya ABD, ERZURUM d: Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü Organik Kimya ABD, Esenler- İSTANBUL e: Bezmialem Vakıf Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakoloji ABD, Fatih-İSTANBUL f: Bezmialem Vakıf Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakognozi ve Doğal Ürünler Kimyası ABD, Fatih- İSTANBUL hsenol@bezmialem.edu.tr Triterpenler, bitkilerin önemli sekonder metabolitleri olup pek çok biyolojik aktiviteye sahiptirler. Oleanane, ursane ve lupane triterpenlerin antioksidan, antibakteriyel, antienflamatuvar, antiviral, sitotoksik, antitümör/antikanser vb. pek çok aktiviteleri belirlenmiştir 1-3. Topçu ve grubu tarafından yapılan çalışmalarda özellikle oleanane ve ursan triterpenlerce zengin bitkiler üzerinde uzun yıllardır (30 yıldır) süren çalışmalar sonucunda 50 yi aşkın triterpen izole edilerek yapıları tayin edilmiş ve bazılarının antibakteriyel, antioksidan, sitotoksik, antikolinesteraz aktiviteleri belirlenmiştir 4-5. Topçu ve grubu son yıllardaki çalışmaları sırasında bir seri polihidroksilli oleanane ve ursane triterpeni Salvia türlerinden elde ederek yapılarını tayin etmiş ve bazılarının Nükleer Faktör KappaB (NF- B) inhibisyonu gösterdiğini in silico ve bazı in vitro testlerle saptamış ve bu özellikleri nedeniyle patentlemişerdir 6-7. Bu çalışmada Topçu ve grubu tarafından doğadan ilk kez izole edilen ve biyoaktif özellikleri bakımından patente dönüştürülen polihidroksilli triterpenler bileşikler 1 ve 2 nin sentezi ursolik asitten hareketle yarı sentetik olarak yapılmıştır. Reaksiyonlarda hedef moleküllerin yanı sıra meydana gelen diğer türevlerin de yapıları ve biyoaktiviteleri incelenmiştir. Bu çalışma TÜBİTAK 113T694 Numaralı 1001-Bilimsel Araştırma Projesi Kapsamında Desteklenmiştir. Kaynaklar 1) Topcu, G., Journal of Natural Products 2006, 69 (3), ) Ukiya, M. et al., Cancer Letters 2002, 177 (1), ) Liby, K. T. et al., Nature Reviews Cancer 2007, 7 (5), ) Topcu, G. et al., Pharmazie 2001, 56 (11), ) Topcu, G. et al., Phytochemistry 1995, 40 (2), ) Topcu, G. et al., Journal of Natural Products, 2004, 67, ) Erman, B. and Topcu, G. 2012, Patent: WO A1 KS189

133 Bulutlanma Noktası Ekstraksiyonu Yöntemi İle Zenginleştirildikten Sonra İlaçlarda Kinolin Sarısının Spektrofotometrik Tayini Tufan GÜRAY, Begüm MENEVŞE Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü Bir gıda boyası olan Kinolin Sarısı, gıda, ilaç ve kozmetik için kullanılan yaygın gıda katkı maddelerinden biridir. Yüksek performanslı sıvı kromatografisi 1, voltametri 2 ve spektrofotometri 3 gibi Kinolin Sarısı tayininde birçok çalışma literatürde vardır. Bu analitik yöntemler, kullanılan çözücülerin özellikle laboratuvar operatörleri ve çevre için zararlı olduğu bir ekstraksiyon adımını gerektirir 4. Bulutlanma noktası ekstraksiyonu (CPE), diğer ayırma / zenginleştirme tekniklerine alternatif olan, basit, hassas, ucuz, çevre dostu yöntem olarak kullanılmaktadır 5. Bu çalışmada, Kinolin Sarısının spektrofotometrik tayini için ilk defa Brij 58 yüzey aktif maddesi kullanılarak bulutlanma noktası ekstraksiyonu ile zenginleştirme işlemi yapılmıştır. Yöntem, ph, Yüzey aktif maddenin derşimi, ekstraksiyon süresi ve sıcaklığı, santrifüj hızı ve tuz derişimi gibi çeşitli değişkenler incelenerek optimize edilmiştir. Optimum şartlarda kalibrasyon eğrisi 0,8-8,0 g/ml olup regresyon sabiti dır. Yöntemin gözlenebilme sınırı (LOD) 0,017 g/ml ve tayin sınırı (LOQ) 0,057 g/ml olarak bulunmuştur. Kaynaklar: 1. Katerina, S.M.; Christina, F.S.; Nikolaos, S.T. Anal. Chim. Acta 2007, 583, Nevado, J.J.B.; Flores, J.R.; Llerena, M.J.V. Fresnius J. Anal. Chem. 1997, 16, Özgür, M.Ü.; Koyuncu, İ. Turk. J. Chem. 2002, 26, Wang Y; Zhang Z; Xiao Y; Li N. Anal. Methods 2014, 6, Kaur A.; Gupta U. Gazi Univ. J. Sci.2012, 25, 579. KS190

134 Boscalid ve Sartan Türevi İlaç Etken Maddelerinin Eldesindeki Kilit Basamakların, Alternatif Çözücü Ortamında (ScCO2), Pd(II) Katalizli Suzuki C-C Eşleşme Reaksiyonları ile Gerçekleştirilmesi Mustafa Kemal YILMAZ a, Simay İNCE b, Mustafa KELEŞ b, Bilgehan GÜZEL c a Mersin Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, MERSİN b Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, OSMANİYE c Çukurova Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, ADANA mkyilmaz@mersin.edu.tr Endüstriyel boyuttaki ilaç üretimlerinin neredeyse tamamı bir katalizör varlığında gerçekleştirilmektedir ve bilim insanlarının en önemli çabalarından birisi; ilaç hammaddelerinin sentezinde, yüksek verimlilik ve seçicilik gösteren katalizörler tasarlanması ve geliştirilmesi yönündedir. Bu tip reaksiyonlarda; ilaç etken maddeleri, reaktiflerin ve kullanılan katalizörlerin organik çözücü içerisinde çözünerek tepkitilmeleri ile sentezlenmektedir. Ancak organik çözücüler kullanıldığında; çözücülerin toksik ve kanserojen etkileri, ürünlerin reaksiyon ortamından çok zor ayrılmaları ve katalizör geri kazanımının zorluğu gibi sorunlar ortaya çıkmaktadır 1,2. Bu nedenledir ki son yıllarda bu tip çalışmalarda; çevreyle dost, katalizör geri kazanımını kolaylaştıran, çözücünün reaksiyon seçiciliği üzerine olan etkisini ortadan kaldıran; su, bifazik sistemler, iyonik sıvılar ve süperkritik karbondioksit (ScCO 2) gibi alternatif çözücülerin kullanımı yaygınlaşmaktadır 3. Bu çalışmada; Boscalid, Telmisartan ve Valsartan isimli yüksek katma değere sahip ilaçların kilit basamağı olan Suzuki C-C eşleşme reaksiyonları Pd(II) katalizli olarak, bilinen organik çözücüler yerine süperkritik karbondioksitin çözücü olarak kullanıldığı sistem içerisinde gerçekleştirilmiştir. Bu amaçla ilk olarak; katalitik etkinliklerinin oldukça yüksek olduğu bilinen fosfin yapısında heterodönor (PN yasında) ligandlar sentezlenmiş ve bu ligandların Pd(II) kompleks bileşikleri (6 farklı orijinal nitelikte) elde edilmiştir. Bu kompleks bileşiklerin katalitik etkinlikleri telmisartan (kan basıncı düzenleyici), valsartan (yüksek tansiyon ilacı) ve boscalid (böcek öldürücü) isimli ilaçların eldesinde kilit basamak olarak kullanılan Suzuki C-C eşleşme reaksiyonlarında incelenmiştir. Elde edilen sonuçlar; yüksek katalitik etkinlik gösteren ligandlar ScCO 2 içerisinde çözünür şekilde dizayn edildiklerinde, bu tip yüksek katma değere sahip ilaç etken moleküllerinin sentezinin alternatif bir çözücü ortamı olan ve toksik özellikler göstermeyen süperkritik karbon dioksit (ScCO 2) içerisinde etkin bir şekilde gerçekleştirilebileceğini ortaya koymuştur. Bu çalışma TÜBİTAK tarafından desteklenmektedir (Proje no: 214Z071) Kaynaklar: 1) Jessop, G. P., Ikariya, T., Noyori, R. Chem. Rev. 1999, 99, ) Fujita S., Fujisawa, S., Bhanage, B. M., Arai, M. Tetrahedron letters, 2004, 45, ) Beletskaya, I. P., Cheprakov, A. V. 2000, Chem. Rev., 100, KS191

135 Farmakolojik Açıdan Önemli İzoksazol Türevlerinin Anti-kanser Aktivitelerinin İncelenmesi Nüket ÖCAL a, Ömer Tahir GÜNKARA a, Yuk Yin (Peter) Ng b, Fulya GÜNAY b, Zeynep Hazal YILMAZ b a Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Davutpaşa Yerleşkesi, 34220, Esenler, İstanbul; b İstanbul Bilgi Üniversitesi, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Genetik ve Biyomühendislik Bölümü, Kampus Santralistanbul, 34060, Eyüp, İstanbul nocal@yildiz.edu.tr Son yıllarda, çok çeşitli heterohalkalı bileşikler sentezlenmekte ve bunların biyolojik aktiviteleri araştırılmaktadır. Özellikle heterohalkalı bileşiklerin kanser hücrelerine karsı davranışları incelenmektedir. Heterosiklik halkalar ve benzofuran, benzimidazol, benzoksazol, benztiyazol, benzotriazol, tiyazol, triazol, pirazol, pirazin, oksadiazol ve kinolinler gibi azot, kükürt ve oksijen içeren benzo-kaynaşmalı heterosiklik halkalar tıbbi kimyada önemini ispatlamış ve geçmişte geniş olarak kullanılmışlardır. Ayrıca, bu biyoaktif heterosiklerin yanı sıra, izoksazollerin birçok terapötik hedef için bir biyoaktif iskelet olduğu bildirilmiştir. Bu iskeletin biyolojik önemi göz önüne alındığında, tıbbi kimya açısından izoksazol türevleri üzerinde literatür araştırmaları yapılmış, analogları incelenmiş ve kısmen doymuş izoksazolin ve tamamen doymuş izoksazolidin türevleri izoksazol halka bağlı bileşikler olarak da çalışılmıştır. 1 MTT assay hücre metabolik aktivitesini ölçmek için kullanılan bir tayin yöntemidir. NAD(P)H-bağlı hücresel oksidoredüktaz enzimleri, belirli koşullarda mevcut canlı hücre sayısını yansıtabilir. Bu çalışmamızda yeni izoksazol türevi bileşikler one pot olarak yüksek verimlerle sentezlenmiş olup bu bileşiklerin MTT çalışmaları ile anti-kanser aktiviteleri belirlenmiştir. Kaynaklar: 1) Barmarde, A. M.; Murumkar, R. P.; Sharma, K. M.; Yadav, R. M. Curr. Top. Med. Chem., 2016, 16, KS192

136 Yeni Pirazolopiridin Türevi Bileşiklerin Sentezi, Karakterizasyonu ve Antioksidan Aktivitelerinin Belirlenmesi Emel PELİT Kırklareli Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü, Kayalı Yerleşkesi/Kırklareli Pirazol halkası biyolojik aktiviteye sahip birçok molekülün yapısında bulunan önemli bir gruptur 1,2. Yapılan çalışmalar pirazolopiridin türevi bileşiklerin anti-viral, HIV inhibitörü, anti-fungal ve herbisit gibi çeşitli biyolojik özelliklere sahip olduğunu göstermiştir 3,4. Oksidatif stres canlı bünyesindeki lipit, karbonhidrat, protein ve nükleik asitlerin oksidasyona uğrayarak zararlı ürünler oluşturmasıdır. Antioksidanlar ise oksidasyonu başlangıç veya gelişme basamağında önleyerek oksidatif stresi azaltan bileşiklerdir 5. Sonokimya, ultrasonik dalgaların kimyasal reaksiyon ve proseslere uygulanmasıdır. Ultrasonik ortamda meydana gelen reaksiyonlar daha kısa sürede, daha yüksek verim ve seçicilikle meydana gelmektedir 6. Bu çalışmada, yeni pirazolopiridin türevi bileşikler CSA katalizörlüğünde ultrasonik ortamdaki çok bileşenli reaksiyonlar sonucu sentezlenmiştir. Sentezlenen tüm yeni bileşiklerin yapıları spektroskopik yöntemler ile aydınlatılmış (FTIR, 1 H NMR, 13 C NMR, ve MS) ve antioksidan aktiviteleri incelenmiştir. Kaynaklar: 1) Nikpassand, M.; Mamaghani, M.; Shirini, F.; Tabatabaeian, K., Ultr. Sonochem. 2010, 17, ) Nikpassand, M.; Zare, L.; Shafaati T.; Shariati S. Chin. J. Chem. 2012, 30, ) Crenshaw, R.R.; Luke, G.M.; Smirnoff, P.J. Med. Chem. 1976, 19, ) Kendre, D.B.; Toche, R.B.; Jachak, M.N. Tetrahedron 2007, 63, ) Sies H. Experimental Physiology 1997, 82, ) Pelit, E.; Turgut, Z. Ultr. Sonochem. 2014, 21, KS193

137 Antibiyotiklere Alternatif Tedavi Yaklaşımı Olarak Prunellavulgaris (Yara Otu) in Çeşitli Ekstraktlarının QuorumSensing Sisteminiİnhibisyonu Demet ERDÖNMEZ a, Burak SAĞLAM b, Yakup BUDAK b a AksarayÜniversitesi, Fen-EdebiyatFakültesi, BiyolojiBölümü, Aksaray b GaziosmanpaşaÜniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Tokat yakup.budak@gop.edu.tr Antibiyotiklerin yanlış kullanımı, klinik açıdan önemli bakteri türleri arasında antimikrobiyal direncin yaygınlaşmasına neden olmuştur. Günümüzde özellikle gram negatif bakterilerde ortaya çıkan antibiyotiklere dirençli patojenler, bilim insanlarını bakterisit ve bakteriyostatik yaklaşımlar yerine, quorumsensing sisteminin inhibisyonu yoluyla bakteri virulansını bastırmaya yönlendirmiştir. Quorumsensing (QS), bakterilerin kendi popülasyonlarındaki artışa bağlı olarak gen ifadesini düzenlemeleriyle başlayan bir dizi süreci içerir. Bakterilerde görülen bu çok hücreli davranışları (örn. Biyo film oluşumu ve gelişimi), yatay gen transferi ve konakçı-mikrop (Simbiyoz ve Patogenez) ve mikrop-mikrop etkileşimleri gibi oluşumların temeli quorumsensing sistemidir. Yapılan bu çalışmada Prunellavulgaris (Yara otu) in çeşitli çözücüler yardımıyla elde edilen ekstraklarının gram negatif bakterilerin iletişim molekülü olan açil-homoserinlakton (AHL) üzerindeki etkisi araştırılmıştır. Prunellavulgaris (Yara otu) halk arasında civanperçemi olarak da bilinen ve çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılan çok yıllık bir bitkidir. Prunellavulgaris (Yara otu) nunülkemizde 40 civarında çeşidi bulunmaktadır ve nerdeyse hepsi şifalıdır. Çalışmamızda Chromobacteriumviolaceum CV026 (Biyosensörsuş), Chromobacteriumviolaceum (wildtype), Chromobacteriumviolaceum (AHL producer) bakteri suşları kullanıldı. Prunellavulgaris(Yara otu) in ekstraklarının antiquorumsensing aktivitesinin etkisini saptamak için Disk Diffüzyon ve AgarDiffüzyon Testinin yanı sıra oluşan viyolasin pigmenti miktarıda ölçülmüştür. Farklı çözücülerden elde edilen Prunellavulgaris (Yara otu) ekstraklarından sadece metanolekstraktının bakteriyel iletişim molekülü olan AHL üzerinde negatif bir etkisi olduğu gözlenmiştir. Etil asetat, su ve hekzan kullanılarak elde edilen eksraktların etkinliği saptanmamıştır. Keywords: Anti-quorumsensing, Prunellavulgaris (Yara otu),açil-homoserinlakton, Chromobacteriumviolaceum KS194

138 Manisa Akhisar' da Toplanan Kanser Otundan (Inula viscosa, Yapışkan Andız Otu) Demleme Yöntemi ile İzole Edilmiş Ekstrelerin Anti Kanser Özelliklerinin Araştırılması Ceylan HEPOKUR b, Hasan Basri KARAYEL a, Yakup BUDAK, a a Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Fen -Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Tokat b Cumhuriyet Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Biyokimya ABD., Sivas ybudak74@hotmail.com Kanser tedavisi amacı ile kullanılan kemoterapi ilaçlarındaki yan etkiler sebebi ile bir çok hasta bitkisel tedavi tercih etmektedir. Bitkilerin kanser benzeri hastalıkların tedavisinde kullanılmasına yönelik her gün bir çok çalışma yapılmaktadır. Bu amaçla kullanılan bitkilerden birisi olan Kanser otu (Inula viscosa), özellikle Akdeniz olmak üzere Ege, Marmara bölgelerinde yol kenarlarında ve tepedeki yamaçlarda yetişir 1. Kanser otunun antifungal, antipiretik, antiseptik, antitümöral, akarisidal, antibakteriyel ve sitotoksik aktivitelere sahip olduğu bilinmektedir. 2,3 Çalışmamızda, bu bitkilerin kanser özelliklerini belirlemek amacı ile Manisa'nın Akhisar ilçesinden temin edilen bitkiler, demleme yöntemi ile ekstrakte edildi. Elde edilen bu ekstrelerin farklı konsantrasyonda ve farklı sürelerde, sağlıklı hücre hattı L929, meme kanseri MCF-7, kemik kanseri MG-63 ve gliom C6 hücre hatlarına karşı olası antiproliferatif (antikanserojenik) etkileri araştırıldı. Kaynaklar: 1. Topakçı, N. ve ark. Inula viscosa Yaprak Ekstraktının Pamuk Kırmızı Örümceği (Tetranycus cinnabarinus) a Karşı Bazı Etkileri Üzerine Araştırmalar. Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi, Antalya, Al-Masri, M.I., Sharawi, S.M. and Barakat, R.M. (2015) Effect of Clammy Inula (Inula viscose) Plant Extract in Combination with a Low Dose of the Fungicide Iprodione on Botrytis cinerea in Vitro and in Vivo. American Journal of Plant Sciences, 6, Divya N, Thenmozhi S, Suresh kumar BT and Selvan M: Antibacterial Activity of Medicinal Plant against Wound Infected Pathogens. Int J Pharm Sci Res 2014; 5(11): KS195

139 3-Amino-4-Sübstitüe-1,2,5-Tiyadiazol 1,1-Dioksit in Kromozom Hasarı Üzerindeki Etkisi Aliye GEDİZ ERTÜRK a, Zülal ATLI ŞEKEROĞLU b, Seval KONTAŞ YEDİER b, Vedat ŞEKEROĞLU b a Kimya Bölümü, Fen-Edebiyat Fakültesi, Ordu Üniversitesi, Ordu, Türkiye b Biyoloji Bölümü, Fen-Edebiyat Fakültesi, Ordu Üniversitesi, Ordu, Türkiye aliyeerturk@gmail.com Sülfamid bileşikleri antitümör etkili reaktifler olarak bilinirler. Ayrıca kansere özgü karbonik anhidrazlara karşı yüksek seçicilik gösteren kemoterapik uygulamalarda da yararlı olabilecekleri düşünülmektedir. İminler ve türevleri ise çeşitli kanser hücre hatları üzerinde yapılan çalışmalarda kullanılmıştır. 1 Bu bileşiklerin antiproliferatif aktivite gösterdikleri, sitotoksik oldukları ve kemotarapötik ajan olarak kullanımlarının ümit vaat ettiği bildirilmiştir. 2 Bu çalışmada hem sülfamid (HN-SO 2-NH) hem de imin (>C=N) gruplarını içeren ve sübstitüe 1,2,5-tiyadiazol bileşiklerinden biri olan 3-amino-4-[4-(dimetilamino)fenil]-4,5-dihidro-1,2,5-tiyadiazol 1,1-dioksit (DFTD) bileşiğinin; metabolik aktivatör (S9 karışımı) varlığında ve yokluğunda insan periferal lenfosit kültürlerindeki genotoksik etkisi kromozom anormallikleri (KA) testi yöntemiyle incelenmiştir. Kültürler, DFTD bileşiğinin üç farklı konsantrasyonu ile (45, 90 ve 180 µg/ml) muamele edilmiştir. Ayrıca DFTD bileşiğinin pozitif kontrol olarak kullanılan maddeler (mitomisin-c (MMC) ve siklofosfamid (CP)) ile birlikte kültüre edildiği zamanki olası etkisi de araştırılmıştır. DFTD ile muamele edilen hücrelerde KA değerlerinin arttığı belirlenmiştir. Çözücü kontrol ile kıyaslandığında, S9 karışımı kullanılmayan kültürlerde KA değerlerindeki bu artışlardan sadece DFTD nin en yüksek dozu olan 180 µl/ml dozundaki artışlar önemli olurken; S9 karışımı ile muamele edilen hücrelerde ise 90 ve 180 µg/ml dozlarındaki değişimler istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. DFTD nin; MMC ile ya da CP ile birlikte kullanıldığı zaman, tek başına kullanıldığında gözlenen değerlere göre, KA değerlerini daha çok artırdığı görülmüştür. Bu sonuçlar; hem DFTD bileşiğinin hem de metabolitlerinin genotoksik potansiyelinin olduğunu ve ayrıca DFTD ile MMC nin ya da DFTD ile CP nin birlikte kullanıldıklarında, genotoksisiteyi daha fazla artırabildiğini göstermektedir. Bu nedenle DFTD bileşiğinin farklı hücre hatları üzerindeki etkilerinin belirlenebilmesi için daha fazla çalışma yapılması gereklidir. Bu çalışma, 1002 programı çerçevesinde 215Z459 No lu proje olarak TÜBİTAK tarafından desteklenmiştir. Bu destekten dolayı TÜBİTAK a teşekkür ederiz. Kaynaklar 1) Rodriguez, O.M.; Maresca, A.; Témpera, C.A.; Bravo, R.D.; Colinas, P.A.; Supuran, C.T. Bioorganic & Medicinal Chemistry Letters. 2011, 21, ) Osowole, A.A., Akpan, E.J. European Journal of Applied Sciences. 2012, 4, KS196

140 Haşhaş Tohumlarının Gıda Olarak Tüketilmesinden Sonra İdrarda Morfin Saptanması Emine ÖZBUNAR, Melike AYDOĞDU, Rukiye DÖĞER, Halil İbrahim BOSTANCI, Serap Annette AKGÜR Ege Üniversitesi Madde Bağımlılığı, Toksikoloji ve İlaç Bilimleri Enstitüsü Bağımlılık Toksikolojisi Anabilim Dalı, Bornova, İzmir Ham afyon içerisinde alkaloid miktarı en fazla olan morfin, güçlü analjezik etki ile birlikte merkezi sinir sistemi üzerinde etki yapar ve bağımlılık yapma potansiyeli olan bir maddedir. Bu çalışmanın amacı; haşhaş tohumu ezmesinin gıda olarak alınımından sonra ülkemiz kanunları kapsamında yasadışı maddelerden biri olarak kabul edilen morfinin idrarda bulunma oranının değerlendirilmesidir. Seçilen on gönüllü belirlenen üç ayrı tarihte; önce beyaz, sonra sarı ve en son siyah haşhaş tohumlarından yapılan ezmeleri en az 100g olacak şekilde kahvaltıda tüketmişlerdir. Her bir gönüllüden kahvaltı öncesi ve sonrasında (0., 2., 4., 6., 8., 12., 24. ve 48. saatlerde) alınan toplam 227 idrar örneklerinde enzimatik immunoassay yöntemi ile semi-kantitatif yasadışı madde tarama testi yapılmıştır. Sonuçları pozitif olarak saptanan örneklerin doğrulama analizleri Gaz Kromatografisi-Kütle Spektrometresi ile yapılmıştır. İmmunoassay sonuçlarına bakıldığında morfin ve türevleri için eşik değer üzerinde elde edilen veriler sırasıyla, beyaz haşhaş tohumu ezmesi alımında %62 (n=44/71), sarı haşhaş tohumu ezmesi alımında %73,4 (n=58/79), siyah haşhaş tohumu ezmesi alımında %68,8 (n=53/77) bulunmuştur. Kromatografik yöntem validasyon veri şu şekildedir: Morfin için µg/l arasında, kalibrasyon eğrisinin korelasyon katsayısı (R²) tür. Morfinin belirtme alt limiti (LOD) 3 µg/l, tayin alt limiti (LOQ) 10 µg/l dir. 50 μg/l, 100 μg/l, 250 μg/l ve 500 μg/l (n=3) derişimlerde yapılan ortalama geri kazanım değerleri %97,73-110,75 arasında bulunmuştur. Haşhaşın gıda olarak alınması sonucunda toplanan idrar örneklerinin GC/MS ile analizinde morfin için LOQ değerinin üzerinde elde edilen veriler sırasıyla; beyaz haşhaş tohumu ezmesi alımında %73,2 (n=52/71); sarı haşhaş tohumu ezmesi alımında %74,7 (n=59/79); siyah haşhaş tohumu ezmesi alımında %79,2 (n=61/77) olarak bulunmuştur. Bağımlılık potansiyeli ve keyif verici özelliği nedeniyle suistimali önemli bir problem olan morfin kullanımının, haşhaş tohumlarını gıda olarak tüketiminden sonra ayırt edilebilmesi için haşhaş tohumlarının doğal bileşeni olan tebain analizi yapılmıştır. Bir belirteç olarak seçilen tebain analizi için katı faz ekstraksiyon yöntemi uygulanmış ve gönüllülerin 0. saatleri hariç diğer saatlerde alınan idrar örneklerinde tebain saptanmıştır. Bu çalışmada, haşhaş tohumu ezmesini gıda olarak tüketen kişilerin immunoassay analiz sonuçlarının (2-24 saat), önemli bir kısmının 300 ng/ml eşik değerinin üzerinde morfin ve türevleri saptanmıştır. Bu nedenle kişilerde morfin bulunup bulunmadığını belirlemek amacıyla yapılan adli toksikolojik analizlerde haşhaş tohumlarının gıda olarak alımını gösteren tebain gibi bir belirtecin analiz edilmesinin önemi gösterilmiştir. Ülkemizde haşhaş tohumu ile yapılan gıdaların tüketiminin yaygınlığı nedeniyle bu çalışmada ele edilen adli toksikolojik verilerin ilgili yasal düzenlemelerde değerlendirilmesi önemlidir. KS197

141 Kantitatif NMR (qnmr) Analizleri ile Folik Asit Miktar Tayini İlker ÜN, Ahmet C. GÖREN TÜBİTAK UME, Kimya Grubu, P.K.:54, 41470, Gebze-Kocaeli, Türkiye Folik asit, B vitamini ailesinin bir üyesidir ve vitamin B9 olarak da bilinir. Vücutta kan yapımı, yeni hücre oluşumu, DNA sentezi gibi önemli biyolojik süreçlerde görev alır. Özellikle hamilelik sürecinde her anne adayına tavsiye edilen Folik asit (Şekil 1) sağlıklı bir gebelik süreci için destekleyici önemli bir vitamindir. Anne sağlığı ile birlikte bebeğin gelişiminde de önemli rol oynamaktadır. Vitaminler gıda takviyesi ürünlerinin önemli bir bölümünü oluşturur. Vücudun işlevselliğini sağlamak için oldukça önemlidirler. Şekil 1. Folik asit molekülü T.C. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının tarihli Takviye edici gıdaların ithalatı, üretimi, işlenmesi ve piyasaya arzına ilişkin uygulama talimatı (1) doğrultusunda ülkemizde satılan gıda takviyeleri içerisindeki etken maddelerin miktarları raporlanmalı ve satış öncesi sunulmalıdır. Bu bağlamda qnmr, kolay ve hızlı numune hazırlama, yüksek tekrarlanabilirlik ve analitten bağımsız referans kullanabilme gibi avantajları sayesinde son zamanlar oldukça ilgi çekmektedir (2). Kantitatif NMR analizlerinde tüm belirsizlik bileşenleri tanımlanarak düşük belirsizlikte sonuçlar elde etmek mümkündür. Analizlerde birincil seviye referanslar (sertifikalı referans malzemeler) kullanıldığı takdir de SI izlenebilir sonuçlar elde edilmektedir. Bu çalışmada, CCQM-K55d anahtar ve CCQM-P117d pilot karşılaştırmaları için TÜBİTAK UME tarafından yapılan qnmr çalışmalarına ait veriler raporlanmıştır. Kaynaklar: 1) 2) S. Mahajan, I.P. Magnetic resonance in chemistry : MRC. 2013, 51:(2), KS198

142 Antibacterial activity of Ceratonia siliqua against Staphylococcus aureus, Escherichia coli, Pseudomonas aeroginosa, and Proteus mirabilis Sahra KIRMUSAOĞLU 1 1 Department of Molecular Biology and Genetics, Faculty of Arts and Sciences, T.C. Haliç University, 34445, Beyoğlu - Istanbul / TURKEY. sahrakirmusaoglu@halic.edu.tr, kirmusaoglu_sahra@hotmail.com Background: Antibiotic resistance of pathogenic bacteria had emerged and become one of the main problem in the worldwide. Alternative antibacterial natural substances are needed to prevent antibiotic resistance and untreatable infections, instead of antibiotics that cause emerging of resistance. Method: Antibacterial effect of Ceratonia siliqua (C. siliqua) was investigated against certain important life threatening pathogens such as Methicillin resistant Staphylococcus aureus (MRSA), Methicillin sensitive Staphylococcus aureus (MSSA), Methicillin resistant Staphylococcus epidermidis (MRSE), Escherichia coli (E. coli), Klebsiella pneumonia (K. pneumonia), Pseudomonas aeroginosa (P. aeroginosa), and Proteus mirabilis (P. mirabilis) by plate count method. MICs and MBCs of C. siliqua were investigated to detect antibacterial activity of C. siliqua. Results: The MICs and MBCs of C. siliqua against MRSA, MSSA, MRSE, E. coli, K. pneumonia, P. aeroginosa, and P. mirabilis were 400, 100, 200, 6.25, 400, 25, and 200 mg/ml, respectively. Conclusion: C. siliqua extract can be intended as a nutraceutical and an antibacterial drug that can be used solely or combined with other agents to overcome rising of antibiotic resistance. KS199

143 Spirosiklik Alkaloid Analoglarının Sentezi için Yöntem Geliştirilmesi ve Analogların Nükleofillerle Reaksiyonlarının İncelenmesi Meltem TAN, Nurettin MENGEŞ Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, 65080, Van Alkaloidler biyolojik, farmakolojik, psikolojik ve kimyasal aktiviteye sahip bileşiklerin geniş bir ailesi olarak tanımlanır. Alkaloidlerin kullanılması ile malaria bakterisi, lösemi ve Parkinson hastalığı tedavi edilmiştir. 1 Farmasötik ilaç endüstrisi, doğal bitki kökenli alkaloidlerin kullanımı ile antimalarian ajanlar (kinin ve klorokinin), antikanser ajanlar (taxol, vinblastin, vincristin) ve beyinde kan dolaşımını destekleyen ajanların (vincomine) geliştirilmesinde önemli başarılar elde etmişlerdir. Spirosiklik alkaloidlerin yapısında birçok farklı heterosiklik halkanın yanı sıra indol ihtiva eden spirosiklik alkaloidler oldukça yaygındır. Bunlara örnek olarak Koumine, Perophoramidine ve Communesins gibi alkaloidler verilebilir. Bu sebeple, gerek indolün gerekse spiro yapısına sahip moleküllerin önemli reaksiyonları ve önemli doğal bileşiklerdeki temel yapıları açısından literatürde bilinmeyen türde spirosiklik alkaloid analoglarının sentezi önemlidir. Geliştirilen yöntemde kısa sentetik basamak ve pahalı katalizörle kullanılmamıştır. 2 Kaynaklar: 1) Asamoah, R. A.; Kapadia, G. J.; Lloyd, H. A.; Sokoloski, E. A. Journal of Natural Products. 1990, 53, ) Şener, A.; Mengeş, N.; Akkurt, M.; Karaca, S.; Büyükgüngör, O. Tetrahedron Letters. 2008, 49, KS200

144 Alkin Siklozasyonu Üzerinden İmidazolopirazin-N-oksit Sentezi Volkan TAŞDEMİR a, Burak KUZU b, Nurettin MENGEŞ b, İsrafil TOZLU c, Hasan GENÇ c a Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Bilim Uygulama ve Araştırma Merkezi,65080,Van b Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, 65080,Van, c Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 65080,Van volkantasdemir@yyu.edu.tr Zolpidem, Alpidem, Nagstatin ve Sipridinlüsiferin gibi imidazol içeren bisiklik moleküller ilaç tasarımında önemli rol oynadığından çok dikkat çekmektedir. İmidazol halkası içeren yapılar çok önemli yapılar olmasına rağmen imidazolopirazin-n-oksit gibi yapılar hemen hemen hiç araştırılmamıştır. Heterosiklik bileşiklerin yeni türlerinin keşfi, ilaç tasarımı ile uğraşan ve biyolojik açıdan umut verici olan bu kimyasal alanda henüz keşfedilmemiş alanların olması araştırmacıların ilgisini çekmektedir. 1,2 Şema 1. Metal katalizlisiklizasyon reaksiyonları Bu çalışmada, N-propargil-2-karbonil imidazol türevleri 1siklizasyon reaksiyonları için başlangıç maddesi olarak kullanıldı. Bu moleküllerin fonksiyonel karbonil grubu Şema1 deki gibi oksime2dönüştürüldü. Bu çalışmanın amacı, N-propargil-2-oksim türevlerinden metal katalizörler kullanılarak imidazolopirazin-n-oksit türevleri3 elde etmektir. Bu çalışma TUBİTAK (115Z894) tarafından desteklenmektedir. Kaynaklar: 1) Mengeş, N.; Balcı, M. Org.Lett. 2015, 56, ) Mengeş, N.; Sarı, Ö,; Abdullayev, Y,;Erdem, S.S,; Balcı, M.Org.Chem.2013, 78(11), KS201

145 Morin Solubilizing And Ph Dependent Releasing Properties Of Water Soluble p-sulphonatocalix[4]arene Asif Ali BHATTİ a,b, Tahira Sarwar KHOKHAR b Shahabuddin MEMON b Mustafa YİLMAZ a a Department of Chemistry, Selcuk University, Konya 42075, Turkey b National Centre of Excellence in Analytical Chemistry, University of Sindh, Jamshoro 76080, Pakistan asif_ali00083@yahoo.com Morin, a natural polyphenol (3,5,7,20,40-pentahydroxyflavone) is an exceptional antioxidant to scavenge free radicals as well as anti-bacterial, anti-inflammatory and antiviral that is generally found in the majority of the vegetables, fruits, nuts, guava leaves, tea, algae and numerous medicinal herbs [1-2]. The lower water solubility of this flavonoid limits the medicinal applications [3]. In the present study, attempt has been made to increase the bioavailability of morin by encapsulating it with sodium salt of p-sulphonatocalix[4]arene (psc-3) [4]. Stoichiometry, stability constant and complex mode were investigated by UV-vis spectroscopy. Complexation was carried out in ethanol:water (1:9) solvent system at different ph values. Maximum amount (25 %) of morin was charged on psc-3 at ph 7.3 and completely decomplexed at ph 3. Phase solubility study suggested 10 fold increase in solubility of morin. 1:1 stoichiometric ratio was confirmed by Job s plot. Binding constant for inclusion complex was found to be calculated by using Benesi-Hildebrand equation. 1. M. Plaza, T. Pozzo, J. Liu, K. Z. Gulshan Ara, C. Turner and E. Nordberg Karlsson, J. Agr. Food Chem., 2014, 62, C. Jullian, T. Orosteguis, F. Pérez-Cruz, P. Sánchez, F. Mendizabal and C. Olea-Azar, Spectrochim. Acta A Mol. Biomol. Spectrosc. 2008, 71, S. V. Jovanovic, S. Steenken, M. Tosic, B. Marjanovic and M. G. Simic, J. Am. Chem. Soc., 1994, 116, KS202

146 Bazı Önemli Jenerik İlaçların Etken Maddesinin Sentezinde Patentlenebilir Metotların Geliştirilmesi Nurettin MENGES, Meltem TAN Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim dalı, 65080, Van İlaç pazarında iki farklı ilaç piyasasından söz edilebilir. Bunlar patentli olanlar ve patenti bitmiş farklı ticari isimler altında üretilen jenerik (eşdeğer) ilaçlardır. Dünya ilaç pazarında patentli ilaçlar kadar jenerik ilaçlar da önemli bir ticari sahayı temsil etmektedir. Jenerik ilaçların elde edilmesi için geliştirilen yeni metotların daha ucuz ve daha uygulanabilir olması amaçlanır. Bu amaçla yapılan araştırma çalışmaları patentlenerek ticari anlamda önemli olan etken maddeler için ticari bir bilgi kazanılmış olur. Patentli bir ilacın piyasaya sürülmesi ve piyasada kalması yılları alırken ayrıca milyar dolarlık bütçelere varan bir harcamayı gerektirmektedir. Bu durumda daha az maliyet ve daha kısa zaman gerektiren jenerik ilaç çalışmaları birçok ülkede sıklıkla ve çoğunlukla uygulanan bir stratejidir. Sağlık Bakanlığı nın raporuna göre; Ülkemizde kanser tedavisi için harcanan para 2.3 milyon Euro dur. Bu nedenle ülkemizde de etken madde eldesini mümkün hale getirmek için, bazı önemli antikanser ilaçların etken maddesinin daha kolay ve daha ucuz metotlar üzerinden elde edilmesi hedeflenmektedir. Bu metotların ortaya çıkarılması halinde ulusal ve uluslararası patent başvurularının yapılması ve bu bilgilerin pazara aktarılması hedeflenmektedir. Bu proje Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı (KOSGEB-2017) tarafından desteklenmektedir. KS203

147 Fabrication of Paracetamol Protected Silver Nanoparticles and Their Application in Reduction of Malachite Green Oxalate Dye Masood HUSSAİN a, b, Ahmet AVCİ b, Erol PEHLİVAN c, Syed Tufail Hussain SHERAZİ a, Sirajuddin a, a National Centre of Excellence in Analytical Chemistry, University of Sindh, Jamshoro-76080, Pakistan. b Department of Mechanical Engineering,Selcuk University, Konya-42079, Turkey. c Department of Chemical Engineering,Selcuk University, Konya-42079, Turkey. masood.hussain59@yahoo.com Chemical reduction process was used for the synthesis of silver nanoparticles. In this method paracetamol was used as a capping source without any stabilizing agent. Interaction of drug with nanoparticles was determined by Fourier transform infrared (FT-IR) Spectroscopy. X-ray Diffractometry (XRD) showed that the synthesized nanoparticles have crystalline nature; face centered cubic (fcc) geometry and plane orientation with miller indices (111). The surface roughness and topography of drug derived silver nanoparticles was investigated by using Atomic Force Microscopy (AFM). High Resolution Transmission Electron Microscopic (HRTEM) results showed the uniform nature of paracetamol protected AgNPs (para-agnps) having small dimensions. The controlled shaped silver nanoparticles (Ag NPs) were applied for extremely-fast heterogeneous catalytic reduction of malachite green dye. The reduction of malachite green dye was carriedout within small interval of time and followed by first order rate kinetics. The applied nanoparticles were easily recovered and recycled frequently with constant reduction efficiency. Reduction study of dye follow first order rate kinetics when a graph is plotted between log(c/c 0) versus time. Acknowledgements The authors pay thanks to TUBITAK for financing this work via BIDEB 2216 Research Fellowship Programme Ref: Dang G, Shi Y, Fu Z, Yang W (2013) Particuology 11: Hussain M, Nafaday A, Sirajuddin, Sherazi STH, Shah MR, Alsalme A, Kalhoro MS, Mahesar SA, Siddiqui S (2016) RSC Adv 6: KS204

148 Oksindol ve Nitrozobenzen Tepkimesinde DimerikOrganokatalizörler varlığında Aktivasyon Mekanizması ve Seçiciliğinin Hesapsal İncelenmesi Sezen ALSANCAK, Yeşim ÇAMLISOY, Nihan ÇELEBİ ÖLÇÜM Kimya Mühendisliği Bölümü, Yeditepe Üniversitesi, İstanbul, TÜRKİYE Kuantum mekaniksel hesaplamalar ile birçok organokatalitik reaksiyon mekanizması açığa çıkarılmasına rağmen bu hesaplamalar hala küçük moleküllerle sınırlıdır. Sıklıkla kullanılan çok fonksiyonlu dimerik organokatalizörlerin yüksek konformasyonel serbestlik dereceleri, içerdikleri fonksiyonel grupların katalitik yerleşim sağlayıp sağlamadığının görülmesini zorlaştırmaktadır. Bu çalışmanın amacı, kuantum mekaniksel hesaplamaları ilaç tasarım araçlarıyla birleştiren yeni bir hesaplamalı yaklaşımla hedef reaksiyon için potansiyel dimerik organokatalizör adaylarının kolaylıkla incelenmesini sağlamaktır. Önerilen yaklaşımın uygulanması için, ürün dağılımı ilgi çekici olan 3- substitüe 2-oksindollerin nitrozobenzen ile tepkimeleri seçilmiştir. Bu tepkimeden değişik biyoaktivite gösteren farklı iki ürünü elde etmek mümkündür (Şema 1). Bunlardan hidroksiaminasyon ürünleri, birçok doğal ve farmasötik aktif ürünlerde bulunmaktadır.1hidroksiaminasyon ürünleri ise malarya ve stres-ilişkili bozukluklarının tedavisinde potansiyel ilaç adaylarının yapılarında görülmektedir.2 Tepkimede, ürün dağılımının farklı biyoaktivite gösteren ürünlerden biri lehine yönlendirilmesiyle istenilen ürünün enantiyomerikçe yüksek saflıkta ve verimde eldesi kritik önem taşımaktadır. Şema 1. 3-prokiral 2-oksindollerin nitrozobenzen ile tepkimeleri Bu çalışmada3 kuantum mekaniksel hesaplamalar yardımıyla 3-metil-2-oksindol ile nitrozobenzenin amin katalizörleri varlığında reaksiyonunun model geçiş konumu belirlenerek üç boyutlu katalitik fonksiyonel grup yerleşimlerine sahip grup haritası elde edilecektir. Elde edilen katalitik grup haritası ilaç tasarımı araçları ile birleştirilerek, hedef reaksiyon için geliştirilen çok fonksiyonlu organokatalizörlerin aktif konformasyonları belirlenecektir. Bu çalışma ışığında dimerik katalizörler varlığında katalitik aktivasyon mekanizmaları ve seçiciliği açıklanacaktır. Kaynaklar: 1. S. Hibino, T. Choshi, Natural Product Reports, 2001, 18, S. Peddibhotla, Current Bioactive Compounds, 2009, 5, Tübitak 1001, Etkin Organokatalizörlerin Hesaplamalı Yöntemlerle Belirlenmesi, 114Z791. KS205

149 Oksindol ile Nitrozobenzen Tepkimesi için Etkin Organokatalizörlerin Tasarlanması Yeşim ÇAMLISOY, Sezen ALSANCAK, Nihan ÇELEBİ-ÖLÇÜM Kimya Mühendisliği Bölümü, Yeditepe Üniversitesi, İstanbul, TÜRKİYE Küçük kiral organik moleküllerin katalizör olarak sentez alanında kullanımı artmakta ve buna ilişkin elde edilen kataliz ve seçiciliği anlamaya yönelik hesaplamalı çalışmalar da hızla büyümektedir1. Ancak, çok fonksiyonlu organokatalizörlerin yüksek konformasyonel serbestlik dereceleri, içerdikleri grupların katalitik bir yerleşim sağlayıp sağlamadığının öngörülmesini zorlaştırmaktadır. Önerdiğimiz yeni yöntem, kuantum mekaniksel hesaplamaları ilaç tasarım araçlarıyla birleştirerek hedef reaksiyon için potansiyel organokatalizör adaylarının kolay ve ucuz bir şekilde belirlenmesini amaçlamaktadır. 3-pozisyonunda tetrasübstitüe bir karbon merkezi barındıran oksindol iskeletinin birçok biyoaktif doğal ürün ve farmasötik aktif bileşiğin ana çekirdeğini oluşturan bir motif olması nedeniyle bu moleküllerin asimetrik sentezi için yeni metotların ve kiral katalizörlerin geliştirilmesi aktif olarak çalışılan konulardan biridir. Bu nedenle, önerdiğimiz hesaplamalı yaklaşımın uygulanması için, 3- substitüe 2- oksindollerin nitrozobenzen ile tepkimeleri hedef olarak seçilmiştir. Bu tepkime sonucu farklı biyoaktivite gösteren iki ürün elde edilebilmektedir (Şema 1). Tepkimede, istenilen ürünün yüksek saflık ve verimde eldesi kritik önem taşımaktadır. Şema 1. 3-prokiral 2-oksindollerin nitrozobenzen ile tepkimeleri Bu çalışmada2, öncelikle kuantum mekaniksel hesaplamalar kullanılarak, çok fonksiyonlu organokatalizörlerin yapılarında bulunan amin/alkol/üre/tiyoüre/karboksilik asit fonksiyonel grupları Yoğunluk Fonksiyoneli Teorisi (YFT) ile B3LYP/6-31G(d) seviyesinde teorik aktif bölge modelleri oluşturulacaktır. Bu grupları içeren kinkona alkoloit türevleri farmakofor sorgu yöntemi kullanılarak oluşturulan konformasyon kütüphanesinde taranarak en uygun katalizörler deneysel olarak denenmek üzere belirlenecektir. Kaynaklar: 1. F. Zhou, Y.-L. Liu, J. Zhou, Advanced Synthesis and Catalysis, 2010, 352, Tübitak 1001, Etkin Organokatalizörlerin Hesaplamalı Yöntemlerle Belirlenmesi, 114Z791 KS206

150 Tıpta Altın Bileşikleri ve Organo- Altın Bileşiklerinin Sentezi Nihal DELİGÖNÜL Gaziosmanpaşa üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü TOKAT/ Altın ve altın tuzları tarih boyunca bilinen ve tedavi amaçlı kullanılan en eski metal bazlı ilaçlardandır. Robert Koch un 1890 larda K[Au(CN) 2] tuzunun bakteriostatik aktiviteye sahip olduğunu göstermesi, altın bileşiklerinin günümüz tıbbına taşınmasında milat olmuştur. Ridaura ticari adı ile piyasaya sunulan ve eklem iltihaplarının tedavisinde kullanılan Auranofin adlı bileşiğin FDA tarafından onaylanmasından sonra modern tıpta, altın türevi olan bileşiklere ilgi hızla artmıştır. Daha sonra bu bileşik ve türevleri üzerine yapılan çalışmalar altın bileşiklerinin çeşitli kanser türlerinde de tedavi amaçlı kullanılabileceği, anti-hiv, anti-maleria ve anti-bakteriyel etki gösterdiği belirlenmiştir 1. Altın esaslı bileşikler ile yapılan birçok biyolojik aktivite çalışmaları bu bileşiklerin iyi birer anti kanser ajanı olarak davrandığını göstermiştir Bununla birlikte organo-altın bileşiklerinde, altının triplet hal geçişlerini artırması sayesinde altın bileşikleri foto-terapötik amaçla tıpta kullanılabilmektedir. Organoaltın bileşiklerinin sentezinde 2006 yılında çalışma grubumuz tarafından geliştirilen yöntemler sayesinde organo-boran ve klik kimyası sentez yöntemleri kullanılarak altın-organikler sentezlenebilmiştir. Bu yöntemlerden birincisinde direkt olarak altın asetat başlangıç maddeleri organo-boran ligandları ile prototik ortamda oda sıcaklığında reaksiyona sokulmuş ve altın-karbon bağı oluşturulmuştur. Geliştirilen ikinci yöntemde bakır(i) tuzu katalizörlüğünde altın-alkin bileşiklerinden Huisgen [3 + 2] siklo katılma ürünleri elde edilmiştir. Yapılan yeni çalışılmalarımız ilaç olma ihtimali yüksek bor ihtiva eden hetero-organiklerinde de altın bileşiklerinin koordine edilebileceğini göstermiştir Nair, L. V.; Nazeer, S. S.; Jayasree, R. S.; Ajayaghosh, A. ACS Nano 2015, 9, Ott, I. Coord. Chem. Rev. 2009, 253, Maity, A.; Anderson, B. L.; Deligonul, N.; Gray, T. G. Chem. Sci. 2013, 4, Nobili, S.; Mini, E.; Landini, I.; Gabbiani, C.; Casini, A.; Messori, L. Med. Res. Rev. 2009, 30, n/a-n/a. 5. Robilotto, T. J.; Alt, D. S.; von Recum, H. A.; Gray, T. G. Dalton Trans. 2011, 40, Rackham, O.; Nichols, S. J.; Leedman, P. J.; Berners-Price, S. J.; Filipovska, A. Biochem. Pharmacol. 2007, 74, Partyka, D. V.; Gao, L.; Teets, T. S.; Updegraff, J. B.; Deligonul, N.; Gray, T. G. Organometallics 2009, 28, KS207

151 Sentetik Benzaldehit Türevlerinin Antifungal Etkilerinin Araştırılması Nurhan Didem KIZILKAN a, Aslıhan Kurt KIZILDOĞAN b, Metin KONUŞ a, Can YILMAZ a, Arif KIVRAK c a Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Fen Fakültesi, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü, Van/Türkiye b Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü, Samsun/Türkiye c Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Van/Türkiye nurhandidemkizilkan@hotmail.com Günümüzde hastalıkların özelliklede enfeksiyon hastalıklarının tedavisinde kullanılan ilaçlara karşı patojenik mikroorganizmalarda giderek artan bir direnç gelişimi meydana gelmektedir. Buna karşın, doğadan veya sentetik yollardan üretilen kimyasallardan biyolojik olarak aktifliğe sahip bileşiklerin keşifleri azalmıştır. Bu durum, özellikle kimyasal yollarla sentetik olarak üretilen kimyasalların sentezini gerektirmektedir. Böylece özgün ve stabil bir kimyasal yapının yanısıra güçlü antifungal etkilere sahip kimyasallara olan gereksinim giderek artmaktadır. Bu çalışmada, sentezlenen iki farklı benzaldehit türevlerinin (5-bromo-2-(prop-2-in-1-iloksi)benzaldehit ve 3,5-d-tert-bütil-2-(prop-2-in-1- iloksi)benzaldehit) yeni bir ilaç olmaya aday maddeler olup olmadığını belirlemek amacıyla, sentezlenen bu türevlerin antifungal etkileri hem kalitatif Agar Difüzyon Metodu (Kirby Bauer Metodu) hem de kantitatif metot olan Mikrodilüsyon Metodu ile değerlendiridi. Bu metotlarla yapılan antifungal kapasite belirleme çalışmalarında Candida albicans ATCC10231 ile Aspergillus niger ATCC16404 indikatör mikroorganizmaları kullanıldı. Disk difüzyon zon çapları ve MIC değerleri CLSI (Clinical and Laboratory Standards Institute) 38A2 (A. niger için) ve M27A (C. albicans için) kriterlerine göre değerlendirildiğinde, her iki sentetik benzaldehit türevinin filamentli fungus üzerinde 32 µg/ml MIC değerleri ile orta seviyede antifungal aktivitelere sahip oldukları ancak, C. albicans ATCC10231 üzerindeki çok düşük bir antifungal aktivite (256 µg/ml) gösterdiği belirlendi. Bir sonraki aşamada, bu türevlerin yapılarında gerçekleştirilecek modifikasyonlar daha güçlü antifungal aktiviteli yeni türevler elde edilmesine olanak sağlayabilecektir. KS208

152 Glikonanopartiküllerin Sentezleri, Karekterizasyonları ve Biyolojik Uygulamaları Fatma Çetin TELLİ a, Bilal DEMİR b, Fırat Barış BARLAS b, Emine GULER b, Suna TİMUR b, Yesim SALMAN a a Ege Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Bornova, İzmir, Türkiye b Ege Üniversitesi, Fen Fakültesi, Biyokimya Bölümü, Bornova, İzmir, Türkiye fatma.cetin@ege.edu.tr Son günlerde, nanoteknolojik uygulamaların artışıyla birlikte nanomateryaller, pek çok tüketici ürününün bir bileşeni olarak kullanılmaya başlanmıştır. Nanomateryaller, yüksek yüzey-hacim oranı ile ilişkili eşsiz özellikleri sebebiyle önem taşımakta olup, katalizörler, ilaç sanayi, optik materyaller, biyosensörler v.b. gibi pek çok alanda uygulamaları mevcuttur. 1 Gümüş nanopartiküller (AgNP), güçlü antimikrobiyal aktivitelerinin yanı sıra anti-fungal, antienflamatuar ve anti-viral aktiviteler de gösteren değerli nanomateryallerdir. 2 Diğer yandan, altın nanopartiküllerin (AuNP) işaretleme ve görüntüleme sistemlerinde ayrıca kontrollü ilaç taşıma sistemlerinde taşıyıcı olarak kullanılması ön plana çıkmaktadır. 3 Kontrollü ilaç taşıma sistemi ile ilaç, vücudun hedef bölgesine, istenilen miktarda ulaştırılabilmektedir. Böylece, sağlıklı dokuların zarar görme riski en aza indirgenmiş olmaktadır. Bu nedenle özellikle kanser tedavilerinde kemoterapinin vereceği hasarları gidermek amacıyla bu alanda çalışmalar yapılmaktadır. Ayrıca, karbohidrat türevleriyle modifiye edilmiş nanopartiküller olarak bilinen glikonanopartiküller de kanser tedavisinde büyük öneme sahiptir. 4 Dolayısı ile bu çalışmada, galaktokloralozun aminoşeker türevinden çıkarak sentezlenen ONO-üç dişli kiral Schiff baz lidandının 5 AuNP ve AgNP konjugatlarının sentezleri, karekterizasyonları ve bazı biyolojik uygulamaları incelendi (Şekil 1). 6 Şekil 1. Galaktokloralozun ONO-üç dişli Schiff baz ligandının AuNP ve AgNP ile konjugasyon reaksiyonu prosedürü. İlk aşamada, galaktokloralozun ONO-üç dişli Schiff baz ligandının AuNP ve AgNP ile konjugatlarının yapıları fizikokimyasal ve spektrofotometrik yöntemler kullanılarak karakterize edildi. Ayrıca, sentezlenen bu yeni şeker bazlı metal nanoparçacık konjugatlarının, model olarak seçilen HeLa (insan serviks kanser hücreleri) ve A549 (İnsan akciğer kanser hücreleri) hücre hatlarının canlılıkları üzerine etkileri doz bağımlı olarak incelendi. Son olarak, ilgili metal nanoparçacık konjugatlarının yine aynı hücre hatlarının kullanımıyla radyoterapi ajanı olarak kullanım potansiyelleri LINAC sistemi vasıtası ile araştırılarak sonuçlar gerek hücre hatları gerekse metal nanoparçacık türü açısından değerlendirildi 6 Kaynaklar: 1) Haverkamp, R.G.; Marshall, A.T. J Nanopart Res., 2009, 11(6), ) Kwan, K.H.L.; Liu, X.; To, M.K.T.; Yeung, K.W.K.; Ho, C.; Wong, K.K.Y. Nanomedicine: NBM, 2011, 7, ) Kumar, A., Zhang, X., Liang, X. Biotechnol. Adv., 2013, 31, ) Chen, W., Zou, Y., Meng, F., Cheng, R., Deng, C.,Feijen, J., Zhong, Z. Biomacromolecules, 2014, 15(3), ) Alkan, S.; Telli, F.Ç.; Salman, Y.; Astley, S.T. Carbohydr. Res., 2015, 407, ) Telli, F.C.; Demir, B.; Barlas, F.B.; Guler, E.; Timur, S.; Salman, Y. RCS Adv., 2016, 6, KS209

153 Molecular Docking Studies on Some Benzimidazole Derivatives as Possible Decaprenylphoshoryl-D-ribose oxidase Enzyme Inhibitors Gözde YALÇIN a,b, Ronak Haj ERSAN c, İlkay YILDIZ d, Öztekin ALGÜL c a Biotechnology Institute, Ankara University, Ankara Turkey; b Department of Bioengineering, Faculty of Engineering, Rize Recep Tayyip Erdogan University, Rize Turkey; c Department of Pharmaceutical Chemistry, Faculty of Pharmacy, Mersin University, Mersin Turkey d Department of Pharmaceutical Chemistry, Faculty of Pharmacy, Ankara University, Ankara Turkey. yalcingozde88@gmail.com Mycobacterium tuberculosis (MTB) is the most causative agent of the tuberculosis and infects onethird of the population with tuberculosis in the world. Increase in the drug resistant strains of MTB, the design of more effective novel antitubercular molecules is urgent 1. Decaprenylphoshoryl-D-ribose oxidase (DprE1) is the key enzyme involved in the arabinogalactan biosynthesis which is the most important component of mycobacterium cell wall. Following the discovery of nitrobenzothiazinone which binds covalently to DprE1 enzyme 2, it became a growing interest for this target. Benzimidazole and its derivatives have been reported with various pharmacological activities including antituberculosis. In vitro and in silico studies of their activities have revealed that benzimidazole derivatives as pyrido-benzimidazole abrogates MTB s bactericidal activity 3. We aim to examine the interaction between DprE1 and some novel benzimidazole derivatives (Fig.) by using AutoDock vina v1.5.6 for developing a new antitubercular agent. For this purpose DprE1 (PDB ID: 4P8H) crystallized with FAD was used for molecular docking studies. Our preliminary results indicated that nitrogens of benzimidazole ring are the most important group for binding affinity. R1; R2: -H, -Cl, -CH 3 A: Substituted aromatic rings Figure: New lead benzimidazole derivatives References: 1. G. Riccardi, M. R. Pasca, L. R. Chiarelli, G. Manina, A. Mattevi, and C. Binda. Appl. Microbiol. Biotechnol., 2013, 97, V. Makarov, G. Manina, K. Mikusova, U. Möllmann, O. Ryabova, B. Saint-Joanis, N. Dhar, M. R. Pasca, S. Buroni, A. P. Lucarelli, A. Milano, E. De Rossi, M. Belanova, A. Bobovska, P. Dianiskova, J. Kordulakova, C. Sala, E. Fullam, P. Schneider, J. D. McKinney, P. Brodin, T. Christophe, S. Waddell, P. Butcher, J. Albrethsen, I. Rosenkrands, R. Brosch, V. Nandi, S. Bharath, S. Gaonkar, R. K. Shandil, V. Balasubramanian, T. Balganesh, S. Tyagi, J. Grosset, G. Riccardi, and S. T. Cole. Science, 2009, 324, T. Warrier, K. Kapilashrami, A. Argyrou, T. R. Ioerger, D. Little, K. C. Murphy, M. Nandakumar, S. Park, B. Gold, J. Mi, T. Zhang, E. Meiler, M. Rees, S. Somersan-Karakaya, E. Porras-De Francisco, M. Martinez- Hoyos, K. Burns-Huang, J. Roberts, Y. Ling, K. Y. Rhee, Mendoza-Losana, M. Luo, and C. F. Nathan. Proc. Natl. Acad. Sci. U. S. A., 2016, 113, E4523. KS210

154 Sitilben Kaynaştırılmış Çalkon ve Flavanonların İle Aromataz İnhibisyonu Ali Çağır İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Urla, İzmir Göğüs kanserlerinin oluşumunda en etkili yolaklardan bir tanesi aşırı aromataz enzimi aktivitesi ile oluşan östrojenin hücre içi östrojen reseptörlerini aktive ederek DNA ya bağlanması ve hücre bölünmesinde aktif rol alan enzimlerin ekspresyonunu sağlamasıdır. Bu özelliğe hücreler ER(+) (östrojen reseptör pozitif) hücre olarak sınıflandırılır ve bu hücrelerden oluşan göğüs kanserinin tedavisinde çoğunlukla aromataz inhibitörleri kullanılmaktadır. Bu nedenle yeni aromataz inhibitörlerinin keşfi günümüzde de yaygın olarak çalışılmaktadır. 1 Daha önce bir dizi sitilben kaynaştırılmış çalkon ve flavanon türevlerinin sentezi tarafımızca rapor edilmiştir. 2 Bu ve benzeri kaynaştırılmış türevlerin aromataz enzimine olan muhtemel bağlanmaları AutoDock Vina ile belirlenmiştir. Bu doking sonuçları aynı substitüente sahip sitilben, çalkon ve flavanonların doking sonuçlarıyla karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Bunun sonucunda sitilben, çalkon ve flavanon yapılarıyla bunların kaynaştırılmasıyla elde edilen moleküllerin aromataz enzimine bağlanmalarında, sahip oldukları substitüentlerin etkisinin sınırlı olduğu ve iki farklı yapının kaynaştırılmasıyla elde edilen moleküllerin aromataz enzimine daha güçlü bağlandığı belirlenmiştir. Kaynaklar 1. Fabian, C. J., International Journal of Clinical Practice 2007, 61 (12), Akcok, I.; Cagir, A., Bioorg Chem 2010, 38 (4-6), KS211

155 Asetilkolinesteraz, Karbonik Anhidraz İnhibisyonu Ve Antioksidant Etkilere Sahip Yeni Bromofenollerin Sentezi a Necla ÖZTAŞKIN, a Ahmet MARAŞ, a Süleyman GÖKSU a Atatürk Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Erzurum noztaskin@atauni.edu.tr Bromfenoller deniz organizmalarının yapısında bulunan doğal bileşiklerdir. 1 Son yıllarda, bromfenollerin izolasyonu ve biyolojik aktiviteleri hakkında çok sayıda çalışma yapılmıştır. 2 Bu çalışmalardan doğal olarak oluşan 1'in anti-kanser, 3 antioksidan, 4 antidiyabetik 5 özellikler gösterdiğini belirlenmiştir. Doğal ürün 2 ve 3 ün aldoz redüktaz inhibisyon aktivitesi gösterdiği bildirilmiştir. 6 Ayrıca 3 ün DPPH radikal önleyici, 7 protein tirozin fosfataz 1B (PTP1B) 8 ve karbonik anhidraz (hca) 9 inhibisyon aktivitesi gösterdiği de bilinmektedir. Doğal ürün bromfenollerin önemli biyolojik aktiviteleri dikkate alınarak, bir seri brom fenollerin sentezi gerçekleştirildi. Bu amaçla brombenzenlerin, metoksibenzoik asitlerle reaksiyonu, karbonil grubunun indirgenmesi sonucunda diarilmetan bileşikleri elde edildi. Sentezlenen diarylmetonunlar ve diarilmetan türevlerinin de demetillenmesi sonucunda ilgili brom fenoller sentezlenmiş oldu. Sentezlenen bu bileşiklerin asetilkolinesteraz, karbonik anhidraz inhibisyonu ve antioksidant aktivite gösterdiği ortaya konuldu. Kaynaklar 1) G. W. Gribble, Chem. Soc. Rev. 1999, 28, ) M. Liu, P. E. Hansen, X. Lin. Mar. Drugs 2011, 9, ) D. Shi, J. Li, S. Guo, H. Su, X. Fan, Chin. J. Ocean Lim. 2009, 27, ) Balaydin HT, Gülçin Í, Menzek A, Göksu S, Sahin E. J Enzyme Inhib Med Chem 2010, 25, ) D. Shi, J. Li, B. Jiang, S. Guo, H. Su, T. Wang, Bioorg. Med. Chem. Lett. 2012, 22, ) W. Wang, Y. Okada, H. Shi, Y. Wang, T. Okuyama. J. Nat. Prod. 2005, 68, ) X. J. Duan, X. M. Li, B.G. Wang. J. Nat. Prod. 2007, 70, ) L. Xu, L. Xiaoming, G. Lixin, C. Chuanming, L. Chunshun, L. Jia, W. Bingui. Chin. J. Ocean. Limn. 2011, 29, ]. H. T. Balaydın, H. Soyut, D. Ekinci, S. Göksu, Ş.Beydemir, A. Menzek, E. Şahin. J. Enzyme Inhib. Med. Chem. 2012; 27, KS212

156 1,2-Bis(o-morfolinofenoksi)etan Molekülünün Antibakteriyel ve Antioksidan Özelliklerinin İncelenmesi Gönül YAPAR İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü Morfolin çok sayıda farmakolojik kimyasalın yapısında bulunan önemli bir bileşiktlr. Bazı türevleri analjezik, lokal anestetik, analeptik ve antimalaryal olarak farmakolojik uygulamalara sahiptir. İlaveten bazı morfolin türevleri antimikrobiyal aktivitelerinden dolayı bakterisid, fungusid ve herbisid olarak kullanılır. Son yıllarda yapısında morfolin içeren moleküller sentezlenerek bunların özellikle katyon bağlama ve antimikrobiyal özellikleri incelenmiştir 1-3. Sentezlenen bazı bileşiklerin metal komplekslerinin hem gram pazitif hem de gram negatif bakterilere karşı serbest liganttan daha etkili antibakteriyel etki gösterdiği tespit edilmiştir 4. Endüstriyel olarak, morfolin farklı kullanım alanları yanında büyük fabrikalarda ve rafinerilerdeki buhar sistemlerinde bunları korozyondan korumak için geniş ölçüde katkı maddesi olarak kullanılır 5. Morfolin bu çalışmada, açık zincirli makro halkalı eterin (Şekil 1) aromatik kısmı üzerinde bir sübstitüent olarak bulunmaktadır. İlk kez Pedersen tarafından sentezlenen bu tür bileşikler, tıpta ve ağır metal endüstrisinde geniş uygulama alanları bulmuş olup farklı oranda makro halka-katyon kompleksleri oluşturma yeteneğine sahiptir 6,7. 1,2-Bis(o-morfolinofenoksi)etan molekülünün test edilen mikroorganizmalara karşı antibakteriyel etkinliği seri mikrodilüsyon yöntemi ile 96 kuyucuklu plakalar kullanılarak tespit edilmiştir. Standart antibiyotik olarak ampisilin kullanılmıştır 8. Bileşiğin antioksidan aktivitesi ise CUPRAC (Cu(II) iyonu indirgeyici antioksidan kapasite) yöntemi ile belirlenmiştir. Referans antioksidan olarak trolox kullanılmıştır 9. O O N O O N Şekil 1. 1,2-Bis(o-morfolinofenoksi)etan molekülü. Bu çalışma Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu tarafında kısmen desteklenmiştir. (TÜBİTAK, Proje no: 104T079). Kaynaklar 1. Wijtmans, R.; Vink, M. K. S.; Schoemaker, H. E.; van Delft, F. L.; Blaauw, R. H.; Rutjes, Floris P. J. T. Synthesis, 2004, 4, Fung, H. B.; Kirschenbaum, H. L.; Ojofeitimi, B. O. Clin. Ther. 2001, 23(3), , 3. Hussein, M. A.; Shaker, R. M.; Ameen, M. A.; Mohammed, M. F. Arch. Pharm. Res. 2011, 34(8), Salehi, M.; Amirnasr, M.; Meghdadi, S.; Mereiter, K.; Bijanzadeh, H. R.; Khaleghian, A. Polyhedron, 2014, 81, Lane, R. W.; Thomson, W. H. (Natural Aluminato Corp.), 1952, Patent num: US A 6. Pedersen, C. J. J. Am. Chem. Soc. 1967, 89, Gokel, G., Crown Ethers and Cryptands, s , Black Bear Press, Cambridge, Zgoda, J. R.; Porter J. R. Pharm. Biol. 2001, 39(3), Özyürek, M.; Güçlü, K.; Apak, R. TrAC Trends Anal. Chem. 2011, 30(4), KS213

157 1,2-Bis(o-morfolinofenoksi)etan Molekülünün Antifungal ve Antikandidal Etkinliklerinin Araştırılması Gönül YAPAR İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü Kimyasal olarak bir amino eter olan morfolin organik sentezlerde geniş ölçüde kullanılan bir bileşiktir. Reaksiyonlarının çoğu sekonder amin grubu üzerinden gerçekleşen morfolin farmakolojik olarak aktif olan çok sayıdaki bileşiğin yapısında yer alan önemli bir moleküldür. Bazı türevleri antitümör 1, antioksidan 2, antienflamatuar 3, analjezik 4 aktivite gösterir. İlaveten bazı morfolin türevleri antimikrobiyal 5 aktivitelerinden dolayı bakterisid ve fungusid olarak kullanılır. Son yıllarda yapısında morfolin içeren moleküllerin biyolojik sistemlerde ve çevre kimyasında floresans kimyasal sensor olarak kullanılabilmesine yönelik çalışmaların arttığı görülmektedir 6. Endüstriyel olarak, morfolin farklı kullanım alanları yanında büyük fabrikalarda ve rafinerilerdeki buhar sistemlerinde korozyonu önlemek için geniş ölçüde katkı maddesi olarak kullanılır 7. Bu çalışmada morfolin, podand tipi makro halkalı eterin (Şekil 1) aromatik kısmı üzerinde bağlı bir grup olarak bulunmaktadır. İlk kez Pedersen tarafından sentezlenen bu tür bileşikler, tıpta ve ağır metal endüstrisinde geniş uygulama alanları bulmuş olup farklı oranda makro halka-katyon kompleksleri oluşturma yeteneğine sahiptir 8,9. 1,2-Bis(o-morfolinofenoksi)etan molekülünün test edilen mikroorganizmalara karşı antifungal ve antikandidal aktivitesinin belirlenmesi için 96 kuyucuklu mikro plakalar kullanılarak broth seyreltme metoduyla çalışılmıştır 10,11. Standart antifungal ilaç olarak flukonazol kullanılmıştır. O O N O O N Şekil 1. 1,2-Bis(o-morfolinofenoksi)etan molekülü. Bu çalışma Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu tarafında kısmen desteklenmiştir. (TÜBİTAK, Proje no: 104T079). Kaynaklar 1) Acton, E. M.; Tong, G. L.; Mosher, C. W.; Wolgemuth, R. L. J. Med. Chem. 1984, 27(5), ) Chrysselis, M. C.; Rekka, E. A.; Siskou, I. C.; Kourounakis, P. N. J. Med. Chem. 2002, 45(24), ) Dhahagani, K.; Kumar, S. M.; Chakkaravarthi, G.; Anitha, K.; Rajesh, J.; Ramu, A.; Rajagapal, G. Spectrochim. Acta, Part A, 2014, 117, ) Takaya, M.; Sato, M.; Terashima, K.; Tanizawa, H.; Maki, Y. J. Med. Chem. 1979, 22(1), ) Ünver, Y.; Deniz, S.; Çelik, F.; Akar, Z.; Küçük, M.; Sancak, K. J. Enzyme İnhib. Med. Chem. 2016, 31(53), ) Zhang, Y.; Chen, H.; Chen, D.; Wu, D.; Chen, Z.; Zhang, J.; Chen, X.; Liu, S.H.; Yin, J. Sensors and Actuators B, 2016,, 224, ) Lane, R. W.; Thomson, W. H. (Natural Aluminato Corp.), 1952, Patent num: US A 8) Pedersen, C. J. J. Am. Chem. Soc. 1967, 89, ) Gokel, G., Crown Ethers and Cryptands, s , Black Bear Press, Cambridge, ) Zgoda, J. R.; Porter J. R. Pharm. Biol. 2001, 39(3), ) Bansod, S.; Rai, M. World Journal of Medical Sciences, 2008, 3(2), KS214

158 Bazı Fenoksipropanol Amin Beleşiklerinin Sentezi ve Antibakteriyel Özelliklerinin İncelenmesi Hayriye GENÇ a, Ali KESTANE a, Ertugrul GÜÇLÜ b, Oguz KARABAY b, Mustafa ZENGİN a a Sakarya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü Serdivan/SAKARYA b Sakarya Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü Adapazarı/SAKARYA hayriyegenc@sakarya.edu.tr Görülmemiş bir hızla büyüyen antibakteriyel direnç ve neticesinde bazı enfeksiyonların tedavi edilememesi günümüzde birçok ülke için halk sağlığını tehdit eden başlıca sorunlardan biri haline gelmiştir 1. Timol (2-İzopropil-5-metilfenol) ve Eugenol (4-alil-2-metoksifenol) bileşikleri doğada bulunan fenolik bileşiklerden olup uçucu yağlar arasında antibakteriyel olarak en çok kullanılan türlerdir 2. Diğer taraftan, Fenoksipropanol amin bileşikleri ise uzun yıllardır β-adrenoreseptör agonistleri olarak kullanılan ilaç aktif maddeleridir 3. Burada, yapısında Timol ve Eugenol grubu bulunan Fenoksipropanol amin beleşiklerinin sentezi (3a-e ve 3'a-e) gerçekleştirilmiş (Şekil) ve A. baumannii, P. aeruginosa, E. coli ve S. aureus suşlarına karşı antibakteriyel özellikleri incelenmiştir. E. coli haricinde çalışılan tüm suşlar çoklu ilaç dirençli bakterilerdendir. Şekil. 2a-e ve 3 a-e bileşikleri için sentez yöntemi (i) epiklorohidrin, NaOH/su, C, 0.5 saat; (ii) Amin bileşiği, doymuş K 2CO 3 çözeltisi, oda sıcaklığı, 5-24 saat. Sentezlenen bileşiklerin test edilen Gram negatif ve pozitif bakterilere karşı güçlü antibakteriyel etkinliklerinin olduğu ve ticari olarak satılan ilaçlardan daha iyi aktiviteye sahip oldukları görüldü. Genel olarak Timol yapısı içeren Fenoksipropanol amin bileşiklerinin etkinliğinin eugenol yapısı içerenlerden daha fazla olduğu belirlendi. Kaynaklar: 1) World Health Organization, Antimicrobial resistance: 2014 global report on surveillance, Geneva, Switzerland, ) Devi, K.P.; Nisha, S.A.; Sakthivel, R.; Pandian, S. K. J. Ethnopharmacol. 2010, 130(1), ) Carre, M.C.; Youlassani, A.; Caubere, P. J of Med. Chem (6), 792. KS215

159 Effects of Tannic acid on Drug Metabolizing Enzyme activities in Prostate Cancer Cells Cengiz AKKOZ a, Orhan ADALI b, Serdar KARAKURT c a Selcuk University, Faculty of Science, Department of Biology, Konya, TURKEY b Middle East Technical University, Department of Biological Sciences, Ankara, TURKEY c Selcuk University, Faculty of Science, Department of Biochemistry, Konya, TURKEY cakkoz@selcuk.edu.tr Prostate cancer (PCa) is one of the most common malignancies in males. Current therapeutic approaches for prostate cancer generally have variable efficiency, develop metastasis and drugresistance, and have high toxicity to normal tissues. Naturally produced plant origin chemicals have gained crucial importance over the last decades because of their diverse biological effects in cancer, aging, cardiovascular diseases and their antioxidant activity. Tannic acid (TA) has been reported to be a potential cancer chemopreventive agent. The aim of this study to investigate effects of TA on drug metabolizing CYP3A4 enzyme activity as well as mrna and protein expressions in PCa cells. The human PCa cell line PC-3 (CRL 1435) and normal prostate epithelium cell line PNT1A were cultured in Ham s F-12 and RPMI 1640 mediums, respectively and supplemented with 10% fetal bovine serum, 1% L-glutamine, and 1% penicillin/streptomycin. Effects of TA on cell viability and proliferation of PCa cells were determined fluorometrically by using Alamar Blue as a reducing reagent. CYP3A4 dependent ethylmorphine N-demethylase was determined spectrophotometrically. Effect of TA on protein expressions of CYP3A4 enzyme was determined by Western blot analyses while the effect of TA on mrna expression of CYP3A4 enzyme in PCa cell lines was studied by quantitative Real Time PCR (qrt- PCR). TA caused a dose-dependent decrease in viability of PC-3 cells, in which IC 50 values were calculated as 35.3 µm. Ethylmorphine N-demethylase enzyme activity was fold after treatment of PC-3 cells with TA. Quantitative and comparative analyses of protein levels via Western Blot showed that TA treatment significantly reduced (67.9%, p=0.0041) CYP3A4 protein expression in PC-3 cells. On the other hand, CYP3A4 mrna expression was elevated 4.3-fold in PC-3 cells. In conclusion, our study is the first to underline the remarkable anti-carcinogen effect of TA, one of the active constituent abundant in many plants. Alteration of CYP3A4 enzyme activity and protein expression showed that TA causes a Post-translational modification of CYP3A4. TA may represent a new approach and a highly effective strategy for reducing the occurrence of PCa. KS216

160 Bazı Flavonoid Türevlerinin Tavuk Karaciğerinden Saflaştırılan Sitozolik Tioredoksin Redüktaz Enzimi Üzerine İn Vitro Etkileri Müslüm KUZU Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Temel Eczacılık Bilimleri Bölümü, Ağrı Prokaryotik ve ökaryotik canlılarda bulunan tioredoksin sistemi tioredoksin, tioredoksin redüktaz ve NADPH bileşenlerinden oluşmaktadır. Tioredoksin redüktaz enzimi (E.C ; TrxR) lipoamid dehidrogenaz, glutatyon redüktaz ve mercuric ion redüktaz enzimlerini içeren flavoprotein ailesinin bir üyesidir. 1 İndirgenmiş tioredoksin transkripsiyon faktörlerinin tiyol redoks kontrolü, ribonükleotid redüktaza elektron transportu, oksidatif strese karşı savunma ve apaptosis gibi fonksiyonların yerine getirilebilmesi için esansiyeldir. 2 Tioredoksin antioksidan savunmada hem reaktif oksijen türü (ROS) söndürücü hem de antioksidan enzimlerin ko-faktörü olarak önemli rol oynar. 3 TrxR ise tioredoksini indirgeyebilen bilinen yegane enzimdir. Bu ise TrxR enzimini tiyoredoksin foksiyonunun integral bileşeni yapar. 4 Flavonoidler bitkilerde yaygın olarak bulunan sekonder metabolitlerdir ve çoğu ilacın temel bileşenidirler. İnsan diyetinde yer alan meyve, sebze, şarap, çay ve kakao yağında bol miktarda bulunmaktadır. 5 Flavonoidler, çeşitli patolojik bozuklukları önlemeleri, antikanser, antioksidant, antiaging, antibakteriyel, antiviral, enzim inhibisyonu veya aktivasyonu gibi farmakolojik etkileri nedeni ile araştırmacıların dikkatini çekmektedir. 6 Yapılan çalışmada sitozolik TrxR enzimi tavuk karaciğeri dokularından ısı denatürasyonu ve 2',5'-ADP Sepharose 4B afinite kromatografisi yöntemleri kullanılarak elektroforetik homojenitede saflaştırıldı. Daha sonra hesperedin, chrysin, naringenin, naringin, chlorogenic asit flavonoidleri ile ferulic asidin enzim üzerine in vitro etkileri belirlenerek inhibisyon etkisi gösteren bileşikler için IC 50 değerleri hesaplandı. Kaynaklar: 1) Temel, Y., Kufrevioğlu, Ö. İ., & Çiftci, M. Turk. J. Chem. 2017, 41, ) Sandalova, T., Zhong, L., Lindqvist, Y., Holmgren, A., Schneider, G. Proc. Natl. Acad. Sci. U.S.A. 2001, 98, ) Pacitti, D., Wang, T., Martin, S. A. M., Sweetman, J., Secombes, C. J. Dev. Comp. Immunol. 2014, 42, ) Arnér, Elias S.J., Holmgren, A. Eur. J. Biochem. 2000, 267, ) Singh, M., Kaur, M. Silakari, O. Eur. J. Med. Chem. 2014, 84, KS217

161 Bakır-Katalizörlüğünde Oksidatif Dehidrojenatif Siklizasyon Reaksiyonları ile Siklik Sulfonamit (Sultam) Türevi Bileşiklerin Sentezi Ş. Dilem DOĞAN Erciyes Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Eczacılık Temel Bilimler Anabilim Dalı Sulfonil grubuna amit grubunun bağlanmasıyla oluşan sulfonamitler S(=O)2-NH 2 yapısına sahip bileşiklerdir. Son yıllardaki çalışmalarda sulfonamit türevlerinin anti kanser, anti viral HIV proteaz enzim inhibisyon ve Alzheimer s hastalığına karşı etkileri bilinmektedir. 1 Siklik sulfonamitler sultam bileşikleri olarak adlandırılır. Sultam bileşikleri gösterdikleri biyolojik aktivitelerden dolayı ilaç geliştirme çalışmalarında önemli hedef bileşikler olarak kabul edilmektedirler. Sultam türevi bileşikler geleneksel yöntemlerden olan klasik siklizasyon reaksiyonları olan Friedel-Crafts, [3+2] siklo katılma, Diels-Alder reaksiyonları ve de son zamanlarda oxa- ve aza- Micheal reaksiyonları kullanılarak sentezlenebilmektedirler. 2 Bu çalışma kapsamında, heterosiklik bileşikler grubunda yer alan siklik sulfonamit yapısına sahip, küçük moleküller grubunda yer alan, benzothiadiazin bileşiklerinin sentezi için yeni bir yöntem geliştirilmiştir. I nolu başlangıç bileşiğinin metal katalizörlüğünde dehidrojenatif siklizasyon (DHS) reaksiyonu 4-lü (βsultam)ve/veya 6-lı halka (benzotiyadiazin) yapısına sahip siklik sulfonamit öncüsü bileşikler oluşturabilecek şekildedir. Benzothiadiazin benzen halkasına bağlı halkada bir S atomu ve iki N atomu içeren altı üyeli heterosiklik bileşiklerdir. DHS reaksiyonları sonucu oluşacak siklik sulfonamit öncüsü bileşiklerin (II) oksidasyon reaksiyonları yapılarak biyolojik olarak aktif siklik sulfonamit türevi bileşiklere (III) dönüştürülecektir. (Bu çalışma TÜBİTAK tarafından Uluslararası COST projesi olarak desteklenmiştir. Proje Numarası: 115Z261 - ( Geçici No: )). Kaynaklar: 1) Kolaczek, A.; Fusiarz, I.; Lawecka, J.; Branowska, D.. CHEMIK, 68, , ) Rolfe, A.; Hanson, P. R.., Tetrahedron Letters, 50, , KS218

162 hsa-mir-10b-5p'in Hipertansif Rat Modellerinde Aldosterone Sentezini Regülasyonu Serdar KARAKURT, Alev GÜL, Gülsüm TEKİN Selçuk Üniversitesi Fen Fakültesi Biyokimya Bölümü, Konya, TÜRKİYE Mikro RNA'lar baz çifti uzunluğunda kodlanmayan RNA'lar olup post transkripsiyonel modifikasyonlar neticesinde birçok genin ekspresyonunun regülasyonunda aktif rol oynarlar. Ölümle sonuçlanan hastalıklar arasında kalp damar hastalıkları ve hipertansiyon dünyada birinci sırada yer almaktadır. Yüksek aldosteronun konsantrasyonu sonucunda artan sodyum ve su konsantrasyonu hipertansiyonun oluşumuna neden olurken aldosteron sentaz (CYP11B2) enzimi ise aldosteron sentezindeki anahtar enzimdir. Bu çalışmanın amacı aldosteron sentezini hem in vivo hem de in vitro koşullarda azaltarak hipertansiyonun oluşumunu engelleyecek yeni ajanlarının bulunmasıdır. Bu amaçla öncelikle aldosteron indüklenmiş hipertansif rat modeli oluşturulmuştur. sistolik kan basıncı "tail-cuff" metodu ile ölçülmüş olup aldosteron seviyesi aldosteron eliza kiti ile belirlenmiştir. Elde edilen böbrek dokularından RNA örnekleri trizol ile elde edilmiş olup, RNA'ların bütünlüğü, miktarı ve kalitesi biyoanalizör ile ölçülmüştür. hipertansif ratlarda ekspre edilen mirna' ların ve genlerin kontrol grubu ratlara göre değişimi mirna ve mrna dizi analizi yöntemleri ile ölçülmüştür. elde edilen veriler qrt-pcr yöntemi ile valide edilmiştir. In Silico hedef analizleri mirbase yazılımı ile yapıldıktan sonra mirna taklitçileri ve inhibitörleri kullanılarak in vitro koşullarda böbrek (HEK-293t) ve böbrek üstü (NCI- H295r) hücre hatlarında seçilen mirna'ların hedeflenmiş genler üzerine etkileri incelenmiştir. Yapılan in vivo çalışmalar neticesinde aldosteron indüklemiş ratlardan elde edilen böbrek dokularında hsa-mir- 10b-5p' in kontrol ratlara oranla 5-kat (p<0.0001) baskılanmış olduğu bulunmuştur. Hem NCI-H295r hem de HEK-293t hücrelerinde hsa-mir-10b-5p'ın in vitro koşullarda inhibe edilmesi sonucunda aldosteron sentaz (CYP11B2) enziminin mrna seviyesinde sırasıyla 13-kat ve 5.4-kat bir artış meydana gelmiştir. hsa-mir-10b-5p' in seviyesindeki artış ise NCI-H295r hücrelerinde %60 bir azalma sağlarken (p<0.0001) HEK-293t hücrelerinde anlamlı bir değişime neden olmamıştır. Sonuç olarak aldosteron sentezinin regülasyonunda önemli role sahip olan bir hsa-mir-10b-5p hipertansiyon tedavisinde hem tanı hem de tedavi sürecince önemli bir ajan olabilir. Bu çalışma TUBİTAK (114Z734) tarafından desteklenmiştir. KS219

163 Organogels as Novel Carriers for Dermal and Topical Drug Delivery Vehicles Deniz BARIŞ CEBE a, Mehmet ÇOLAK b, Halil HOŞGÖREN b a Batman Üniversitesi, b Dicle Üniversitesi deniz.baris@batman.edu.tr Organogels have currently occupied a significant place in research and industry, especially those called low molecular weight gelators (LMWGs) have a special place application in drug release in pharmaceuticals. 1 Organogels present very interesting advantages as drug delivery formulations, amongst which their ease of preparation and administration. Optimization of sustained drug release is generally thought to be possible by fine tuning the LMWG structure and possibly the nature of the organic phase. 2 Control of drug dosing in terms of quantity, location and time is a key goal for drug delivery science because improved control maximizes the therapeutic effect while minimizing side effects. 3 Aminoalcohol based bis-(aminoalcohol)oxalamides (BAOAs) (1,6-amino alcohol=leucinol, isoleucinol, valinol, phenylglycinol, phenylalaninol and 2-amino-1-butanol) have been explored to develop drug depot systems and illustrated as a novel dermal and topical drug delivery vehicle for nonsteroidal antiinflammatory drug molecules. FAE s (Fatty acid ethyl and isopropyl esters) with different chain lengths, ethyl laurate, ethyl myristate, ethyl palmitate, isopropyl laurate, isopropyl myristate, isopropyl palmitate, have been chosen as they are biocompatible organic fluids used typically in cosmetic industry. Ibuprofen (Ib), acting as a model drug, was entrapped in the supramolecular organogels. The release behavior of Ib molecules in the supramolecular organogels was investigated by using UV-vis spectroscopy. The influence of the organogelator and drug concentration, ph values of the accepting media, and nature of solvent (different FAE s) on the release behavior of Ib was investigated under static conditions. The results indicated that the release rate of Ib from the supramolecular organogels was effectively retarded with an increase of the organogelator concentration. Also, the release rates of Ib increased on increasing the Ib content. Furthermore, the release behavior of Ib was found to be different at various ph values in buffers as accepting media. The study of the release kinetics indicated that the release behavior of Ib was in accord with the Higuchi equation and the diffusion-controlled mechanism involved in the Fickian model. These observations indicate that bis- (aminoalcohol)oxalamides gels may act as delivery vehicles for non-steroidal anti-inflammatory drug molecules and also show that the release profiles for such systems can be fine-tuned by the correct choice of gelator-fae combination. Kaynaklar: 1) Skilling, J. K.; Citossi, F.; Bradshaw, D. T.; Ashford, M.; Kellam, B.; Marlow, M. Soft Matter 2014, 10, ) Couffin-Hoarau, A. C.; Motulsky, A.; Delmas, P.; Leroux, J. C. Pharm. Res. 2004, 21, 3) Branco, M. C.; Pochan, D. J.; Wagner, N. J.; Chneider, J. P. Biomaterials 2009, 30, KS220

164 1,3-Triazen Türevi Benzen Sülfonamitlerin Sentezi ve Kanserle İlgili Karbonik Anhidraz İzoenzimlerini İnhibe Etme Özelliklerinin Testi Nabih LOLAK 1, Süleyman AKOCAK 1, Yener TEKELI 1, Claudiu T. SUPURAN 2 1 Adıyaman Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, Adıyaman, Türkiye 2 Universita degli Studi di Firenze, Dipartimento di Chimica, Laboratorio di Chimica Bioinirganica, 50019, Fiorentino, İtaly nlolak@adiyaman.edu.tr α-karbonik anhidrazlar, yapısında çinko iyonu (Zn +2 ) bulunduran ve yaşam için çok önemli olan reaksiyonu kataliz eden metal enzimleridir. Karbonik Anhidraz (CA, EC ) enzimi ilk defa 1933 yılında Roughton ve Meldrum tarafından insan eritrositlerinde bulunmuştur. Şimdiye kadar 16 farklı çeşidi (izoenzim) izole edilmiş ve hücredeki yerlerine, katalitik aktivitelerine ve farklı doku dağılımlarına göre sınıflandırılmıştır. Bunlardan bazıları hücre sitoplazmasında (CA I, CA II, CA III, CA VII, ve CA XIII), bazıları hücre membranında (CA IV, CA IX, CA XII, CA XIV ve CA XV), iki tanesi mitokondride (CA VA ve CA VB) ve bir tanesi hücre membranı üzerinde gizlenen (CA VI) dır. Bu enzimler vücut içerisinde birçok kritik fizyolojik ve patolojik proseste görev almaktadır. Bunlara solunum, CO 2 in dokulardan akciğere taşınması, asit-baz ayarının yapılması, ph ayarının yapılması ve biyosentetik reaksiyonların düzenlenmesi gibi birçok örnek verilebilir. Bahsedilen bu özelliklerinden dolayı karbonik anhidraz enzimleri glokom, obezite, edema, diüretik, kanser ve Alzheimer gibi birçok hastalığın teşhis ve tedavisi için hedef enzimlerden olmuştur. Son yıllarda yapılan çalışmalar ile hücre membranında bulunan karbonik anhidraz izoenzimlerden CA IX ve CA XII birçok hipoksik kanser türevlerinde aktif hale gelerek miktarlarının önemli ölçüde arttığı gösterilmiştir. Bu yüzden CA IX ve CA XII izoenzimleri kanser hastalığı teşhis ve tedavisinde seçici olarak inhibe edilmesi enzim inhibisyonuna dayalı yeni ilaç tasarımında son derece önem arz etmektedir. Bizde burada sunulan çalışmamız ile bu membran üzerinde bulunan izoenzimleri inhibe etmek amacı ile 1,3-triazen türevi sülfonamitleri şuan göğüs kanseri tedavisinde faz 1 aşamasında olan SLC-0111 den yola çıkarak tasarlayarak sentez ettik. Elde edilen bu bileşiklerin inhibisyon testleri çeşitli karbonik anhidraz izoenzimleri üzerine yapıldı. Bu çalışma ile karbonik anhidraz alanında en çok kullanılan farmakoforlardan bir tanesi olan sülfanilamitten yola çıkarak önce diazonyum tuzu oluşturulup daha sonra çeşitli amin türevi bileşikler ile reaksiyona sokularak 1,3-triazen türevi bileşikler sentez edildi. Bu bileşiklerin yapı karakterizasyonları çeşitli spektroskopik yöntmeler (H-NMR, C-NMR, elemental analiz ve HRMS) ile yapılmıştır. Elde edilen saf bileşiklerin karbonik anhidraz inhibisyon çalışmaları çeşitli izoenzimler üzerine test edilmiştir. KS221

165 Evaluation of Dendrimer-Based Drug Delivery Vehicles for Postnatal Treatment of Neuroinflammation in Brain Ozgul GÖK a, Christina L. NEMETH b,c, Bela TÜRK b,c, Siva P. KAMBHAMPATI a, Fan ZHANG a, Sujatha KANNAN b,c,d, Ali FATEMI b,c, Rangaramanujam M. KANNAN a,c. a Center for Nanomedicine at the Wilmer Eye Institute, Johns Hopkins University School of Medicine, Baltimore, MD, USA; b Department of Neurology, Johns Hopkins University School of Medicine, Baltimore, MD, USA; c Hugo W. Moser Research Institute, Kennedy Krieger Institute, Baltimore, MD, USA; d Anesthesiology and Critical Care Medicine, Johns Hopkins University School of Medicine, Baltimore, MD, USA. ogok1@jhmi.edu Neurodevelopmental disorders such as cerebral palsi (CP) and X-linked adrenoleukodystrophy (X-ALD) are chronic chlidhood disabilities with no effective cure. 1 Delivery of therapeutics across the bloodbrain-barrier (BBB), to treat the injured site selectively is a major challenge. 2 We have shown that PAMAM dendrimers can pass through impared BBB without any need for additional targeting ligands and localize in the injured site based on the extent of injury. 3 Cy5-labeled, generation-4 poly(amidoamine) dendrimer (D-Cy5) was shown to accumulate almost 20 times more in brain tissues of rabbit kits with CP, compared to healthy ones. 4 In the light of these findings, we have demonstrated the uptake of D-Cy5 conjugate by affected cell types in both in vivo and in vitro models of X-ALD, and this dendrimer has been used as an effective drug carrier resulting in reduced levels of inflammation and very long chain fatty acids (VLCFA) within X-ALD patient-derived primary fibroblasts as compared to drug treatment alone. This conjugates have been detected within fibroblasts as well as within spinal cord neurons of ABCD1 gene knockout mouse. Moreover, conjugated to 4-phenyl butyrate (PBA), upregulating ABCD2 gene for the production of ALD protein, PAMAM dendrimers were utilized to treat patient fibroblasts to reduce the amount of VLCFA. These conjugates, due to their selective targeting and tailored intracellular release, can provide new therapeutic opportunities for complex neurological disorders such as ALD, by increasing local concentration of drug in the brain and targeted drug delivery. References: 1) Balakrishnan, B.; Nance, E.; Johnston, M. V.; Kannan, R. M.; Kannan, S. Int. J. Nanomedicine 2013, 8, ) Kannan, R. M.; Nance, E.; Kannan, S.; Tomalia, D.A. J Intern Med 2014, 276, ) Zhang, F.; Nance, E.; Alnasser, Y.; Kannan, R.M.; Kannan, S. J. Neuroinflammation 2016, ) Lesniak, W.G.; Mishra, M.K.; Jyoti, A.; Balakrishnan, B.; Zhang, F.; Nance, E.; Romero, R.; Kannan, S.; Kannan, R. M. Mol. Pharmaceutics (12), KS222

166 Oleanolik Asit Türevlerinin Sentezi ve Sitotoksik Aktivitelerinin Araştırılması Salih TUNCAY a,e, Halil ŞENOL b,d, Eray Metin GÜLER c, Nuket ÖCAL e, Hasan SEÇEN d, Abdurrahim KOÇYİĞİT c, Gülaçti TOPÇU f a: ÜsküdarÜniversitesi, Gıda TeknolojisiProgramı, Üsküdar-İSTANBUL b: Bezmialem Vakıf Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi Farmasötik Kimya ABD,34093 Fatih-İSTANBUL c: Bezmialem Vakıf Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Tıbbi Biyokimya A.D., Fatih- İSTANBUL d: Atatürk Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü Organik Kimya ABD,25240-ERZURUM e: Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü Organik Kimya ABD,34220-Esenler-İSTANBUL f: Bezmialem Vakıf Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi Farmakognozi ve Doğal Ürünler Kimyası ABD, Fatih-İSTANBUL salih.tuncay@uskudar.edu.tr Triterpenler, bitkilerin önemli sekonder metabolitleri olup pek çok biyolojik aktiviteye sahiptirler. Oleanane, ursane ve lupane triterpenlerin antioksidan, antibakteriyel, antienflamatuvar, antiviral, sitotoksik, antitümör/antikanser vb. pek çok aktiviteleri belirlenmiştir 1-3. Topçu ve grubu tarafından yapılan çalışmalarda özellikle oleanane ve ursan triterpenlerce zengin bitkiler üzerinde uzun yıllar süren çalışmalar sonucunda 50 yi aşkın triterpenizole edilerek yapıları tayin edilmiş ve bazılarının antibakteriyel, antioksidan, sitotoksik, antikolinesteraz aktiviteleri belirlenmiştir 4-5. Şekil 1.Oleanolik Asit Bu çalışmada, oleanolik asidin C-3 ve C-28 numaralı reaksiyon merkezlerinde farklı fonksiyonel gruplar oluşturularak elde edilen triterpenlerin biyolojik aktiviteleri incelenmiştir. Normal hücre soyları üzerinde yapılan çalışmalarda triterpenler düşük konsantrasyonlarda proliferatif etki gösterirken yüksek konsantrasyonlarda sitotoksik etki göstermiştir. Oleanolik asit türevleri arasında en iyi sitotoksik etki gösteren bileşiğin doğal olarak bitkilerden de elde edilmiş olan eritrodiol (2) olduğu belirlenmiştir. Bu çalışma TÜBİTAK 113T694 Numaralı 1001-Bilimsel Araştırma Projesi Kapsamında Desteklenmiştir. Kaynaklar 1) Topcu, G., Journal of Natural Products 2006,69 (3), ) Ukiya, M. et al., Cancer Letters 2002,177 (1), ) Liby, K. T. et al., Nature Reviews Cancer 2007,7 (5), ) Topcu, G. et al.,pharmazie 2001,56 (11), ) Topcu, G. et al.,journal of Natural Products2004, 67, ) Kocyigit, A et all., Asian Pacific Journal of Tropical Biomedicine 6 (10), KS223

167 Bazı İmin Türevlerinin Mikro Dalga Yöntemi İle Sentezi, Karakterizasyonu ve Karbonik Anhidraz İzoenzimleri (hca-i ve hca-ii) Üzerine In vitro Etkilerinin Araştırılması Mehmet MAMAN a, Hülya ÇELİK a, Hayrunnisa NADAROĞLU b, Hasan SEÇEN c a Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Fen Bilimleri Fakültesi, Kimya Bölümü, Ağrı, Türkiye a Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Ağrı, Türkiye b Atatürk Üniversitesi, Erzurum Meslek Yüksekokulu, Gıda İşleme Bölümü, Erzurum, Türkiye c Atatürk Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Erzurum, Türkiye hycelik@agri.edu.tr Schiff bazları, çeşitli alanlara yönelik kullanımları nedeniyle, bu bileşiklerin yeni türevlerinin sentezleri ve kullanımları üzerine yoğun araştırmalar yapılmaktadır. 1,2 Çalışmamızda, mikro dalga yöntemi kullanılarak sinnamaldehit ve p-metoksisinnamaldehit in çeşitli anilin türevleri ile kondenzasyonu sonucunda farklı yapıda sekiz Schiff bazı türevi sentezlendi ve sentezlenen bileşiklerin yapıları FTIR spektroskopisi, NMR spektroskopisi ve elementel analiz yöntemleri ile karakterize edildi. Karbonik anhidraz enzimleri (CA, EC ), CO 2 in bikarbonata (HCO 3- ) çevirimini ve proton (H + ) salınımını geri dönüşümlü olarak katalizleyen, çinko (Zn 2+ ) içeren metalloproteinlerdir. CA-I ve CA-II memeli kırmızı kan hücrelerinde bulunan iki ana sitozolik CA izoformudur. 3,4 Araştırmamızda mikrodalga yöntemiyle sentezlenen 8 adet Schiff bazı türevinin hca-i ve hca-ii izoenzimleri üzerine olan inhibisyon potansiyelleri incelenmiştir. Bu amaçla; hca-i ve hca-ii izoenzimlerinin IC 50 değerlerini hesaplamak için hidrataz aktivitesi üzerine substrat konsantrasyonu sabit tutulmak suretiyle farklı konsantrasyonlarda sekiz adet Schiff bazı türevinin etkisi çalışıldı. Enzimlerin inhibitörsüz ortamdaki aktiviteleri %100 aktivite olarak kullanıldı. Çizilen % Aktivite-[I] grafiklerinden yararlanılarak her bir inhibitör için IC 50 değeri hesaplandı. Schiff bazlarının inhibitör etkisi incelendi ve onların referans inhibitör olarak kullanılan Asetazolamid den daha güçlü inhibitör etkisi gösterdikleri belirlendi. Kaynaklar 1. da Silva, C.M.; da Silva, D.L.; Modolo, L.V.; Alves, R.B.; de Resende, M.A.; Martins, C.V.B.; de Fatima, A. J. Adv. Res. 2011, 2, Kajal, A.; Bala, S.; Kamboj, S.; Sharma, N.; Saini, V. J. Catalysts 2013, Article ID Altintop, M.D.; Ozdemir, A, Kucukoglu, K.; Turan-Zitouni, G.; Nadaroglu, H.; Kaplancikli, Z.A. J. Enzyme Inh. Med. Chem., 2015, 30, Altıntop M.D.; Sever B.; Çiftçi G.A.; Kucukoglu K.; Ozdemir A.; Soleimani S.S.; Nadaroglu H.; Kaplancıklı Z.A. Eur. J. Med. Chem., 2017, 125, KS224

168 Gramisicidin S Türevi Olan Bioaktif XJB Bileşiğini Sentezi Mustafa KAZANCIOĞLU a, Peter WİPF b a Kafkas Üniversitesi Atatürk Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, KARS. b Center for Chemical Methodologies and Library Development, University of Pittsburgh, Pittsburgh, PA 15260, USA. mzkazancioglu@gmail.com Regüle edilmiş nanopoptotic hücre ölümleri son yıllarda oldukça ilgi çekmektedir. 1 Özellikle mitokondri içerisindeki ROS, superoksit radikalleri ve H 2O 2 gibi reaktif oksijenlerin etkileri ve bunların oksidatiffosforilasyon basamağındaki yan ürünleri üzerinde yoğun bir şekilde çalışılmaktadır. 2 Bu çalışmada da reaktif oksijen türleri (ROS), apoptosis ve gittikçe popülerliği artan ferroptosiste önemli rol oynayan gramicidin S-türevi olan XJB in klinik öncesi çalışmalarının yapılabilmesi için 5 g scaladaki 12 kademe sentezi yüksek verim ve saflıkta gerçekleştirildi. Kaynaklar: 1) Krainz, T.; Gaschler, M. M.; Lim, C.; Sacher, J. R.; Stockwell, B. R.; Wipf, P.; ACS Cent. Sci. 2016, ) a) Wipf, P.; Xiao, J.; Jiang, J.; Belikova, N. A.; Tyurin, V. A.; Fink, M. P.; Kagan, V. E.; J. Am. Chem. Soc. 2005, 127, b) Skoda, E. M.; Davis, G. C.; Wipf, P.; Org. ProcessRes. Dev. 2012, 16, KS225

169 Kiral Benzo[e]indolizidine ve Benzo[c]quinolizine Bileşiklerinin Sentezi Erbay KALAY a, Elif Akın KAZANCIOĞLU c, Haydar KILIÇ d,e, Mustafa KAZANCIOĞLU b a Kafkas Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü, KARS, TÜRKİYE b Kafkas Üniversitesi Atatürk Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, KARS, TÜRKİYE c Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, AĞRI, TÜRKİYE d Atatürk Üniversitesi,Oltu Meslek Yüksekokulu, Erzurum, TÜRKİYE e Atatürk Üniversitesi, Doğu Anadolu Yüksek Teknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi, ERZURUM, TÜRKİYE erbaykalay@gmail.com Birçok doğal ürünün yapı taşını oluşturan 4-amino 1,2,3,4-tetrahidrokinolin türevleri ilaç sektörünün ilgisini çekmektedir. 1 Bunlardan Martinella alkoloidleri antibakteriyel aktivite gösterirken, Gephyrotoxin ise nörolojik aktivite göstermektedir. Ayrıca Torcetrapib (CP- 529,414, Pfizer) bileşiği kolesterol ester transfer protein inhibitörü, (-)-L-689,560 ise N-metil-D-aspartat reseptör antagonist leridir. 2 Bu çalışmada 4-aminotetrahidrokinolin türevleri kiral Brønsted asit katalizörü varlığında Pavarov reaksiyonu sonucu yüksek diastereo ve enantiyoseçicilikle iyi verimlerde sentezlenmiştir. Daha sonra silil grubunun uzaklaştırılması ve sonrasında Appel reaksiyonu ile halkalaşma reaksiyonu sonucu hedef ürünler kiral benzo[e]indolizidine ve benzo[c]quinolizine bileşiklerinin sentezi yüksek enantiyo saflıkta başarılı bir şekilde gerçekleştirilmiştir. Kaynaklar: 1) Katritzky, A. R.; Rachwal, S.; Rachwal, B. Tetrahedron, 1996, 52, ) a) Witherup, K. M.; Ransom, R. W.; Graham, A. C.; Bernard, A. M.; Salvatore, M. J.; Lumma, W. C.; Anderson, P. S.; Pitzenberger, S. M.; Varga, S. L. J. Am. Chem. Soc. 1995, 117, 6682; (b) Foster, A. C., et al. Mol. Neuropharmacol. 1992, 2, 97; (c) Damon, D. B.; Dugger, R. W.; Hubbs, S. E.; Scott, J. M.; Scott, R. W. Org. Process Res. Dev. 2006, 10, 472; (d) Pearson, W. H., Fang, W-K.,b J. Org. Chem., 2000, 65, 7158; (e) Shirokane, K., Wada, T., Yoritata, M., Minamikawa, R., Takayama, N., Sato, T., Chida, N. Angew. Chem. Int. Ed. 2014, 53, 512. KS226

170 Aril Substitue Trisiklik İmidlerin Sentezi ve Antioksidan Aktiviteleri İrem KULU a, Melek GÜL b, Nüket ÖCAL c, Aysegül PEKSEL c a Gebze Teknik Üniversitesi, Temel Bilimler Fakültesi, Kimya Bölümü, 41400, Gebze, Türkiye bamasya b Üniversitesi, Fen Ed. Fakültesi, Kimya Bölümü TR 05100, Amasya, Türkiye c Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen Ed. Fakültesi, Kimya Bölümü, Esenler İstanbul iremkulu@hotmail.com Organopalladyum katalizli C C bağ oluşumu reaksiyonları, organik moleküllerin türevlendirilmesinde seçimli olmaları nedeniyle kullanılan en verimli yöntemlerden biridir. Heck reaksiyonu, kimya ve ilaç endüstrisinde, sentetik biyolojik aktif bileşikler oluşturmak için yaygın olarak kullanılır. 1,2 İmid grubu içeren yapılar, biyoaktif bileşikler içerisinde önemli bir sınıfı oluştururlar. Yapılan kaynak araştırmalarında, özellikle azot atomunda substitüent içeren halkalı yapıdaki imid türevlerinin farmasötik kimya alanında kullanımlarına rastlanılmıştır. Örneğin, N substitüe maleimid bileşiklerinin antifungal, antimikrobiyal aktivitelere sahip oldukları bilinmektedir 3. Bu çalışma, C=C bağ ihtiva eden imid bileşiklerinin biyolojik açıdan potansiyel oluşturabilecek açilamino grubuna sahip moleküllerin sentezini, bunların indirgen Heck reaksiyonu ile türevlendirilmelerini ve antioksidan aktivite çalışmalarını içermektedir 4,5. Kaynaklar: 1. Zentz, F., Valla, A., Le Guillou, R., Labia, R., Mathot, A. ve Sirot, D., (2002). Synthesis and Antimicrobial Activities of N Substitued Imides, II Farmaco, 57: D. Mitchell and H. Yu, Curr. Opin. Drug Discov. Devel., 2003, 6, 876.Z.L. Wei, C. George and A.P. Kozikowski, Tetrahedron Lett., 2003, Z.L. Wei, C. George and A.P. Kozikowski, Tetrahedron Lett., 2003, M. Gul, I. Kulu, N. Ocal, Hydroarylation reactions of N acylaminosubstituted tricyclic imides, Journal of Chemical Research, vol. 6, pp , M. Gul, I. Kulu, A.Peksel, N. Ocal (2013). Evaluation of the Antioxidative Properties of N Acylamino Substituted Tricyclic Imides. Journal of Chemistry, 2013, 1 6., Doi: /2013/ KS227

171 Terapötik İlaç Düzeyi İzlem Laboratuvarımızın İmmunsupresif İlaç Düzeyi Sonuçları Nurinnisa Öztürk a, Gürkan Öztürk b, Nurhak Aksungur b, Kadriye Akpınar a, Mehmet Ali Gül a, Ahmet Kızıltunç a, Nuri Bakan a a Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Biyokimya Anabilim Dalı, Erzurum b Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı, Erzurum nurinnisa.ozturk@gmail.com Giriş Bazı ilaç veya ilaç grupları için dolaşımdaki ilaç düzeyinin takibi klinik takibin önemli bir parçasıdır. Bu amaçla terapötik ilaç düzeyi izlemi (TİDİ) yapılmaktadır. TİDİ ilaç konsantrasyonunun istenilen düzeyde olup olmadığını görmek, etkin doz ve doz aşımının tespiti ve tedavi plato konsantrasyonu hakkında bilgi edinmek için vücut sıvılarında bulunan ilaç düzeylerinin ölçülerek takip edilmesi işlemidir. TİDİ, standart doz uygulanmasında problem olan ve terapötik aralığı dar olan ilaçların kullanılması durumlarında önem arz etmektedir. Metod Çalışmamızda karaciğer nakli gerçekleştirilen hastaların, nakil sonrası takipleri için laboratuvarımızda ölçülen immunsupresif ilaç (takrolimus, siklosporin ve evorolimus) düzeyleri değerlendirme kapsamına alındı yılı Ocak ile 2016 yılı Aralık ayları arasında toplam 1350 ilaç düzeyi sonucu kaydedildi. İlaç düzeyleri referans metod olan likit kromatografi- kütle spektrometresi (Zivak LC-MS/MS Tandem Gold, Zivak Teknoloji, İstanbul, Türkiye) ile belirlendi. Bulgular Önerilen terapötik aralık düzeyleri dikkate alınarak sonuçlar değerlendirildi. Toplam 865 immünsupresif ilaç düzeyi sonucunun terapötik aralıkta, 387 sonucun subterapötik ve 98 sonucunda toksik düzeylerde olduğu görüldü. Sonuçlar Subterapötik immunsupresif ilaç düzeyi sonuçlarımızın çok sayıda olması, uzun süreli takip edilen hastalarda klinisyenlerin ilaç toksisitesini azaltabilmek için subterapötik dozlarda takip etme eğiliminden kaynaklanmış olabilir. Bununla beraber rejeksiyon ihtimalinden dolayı da dikkatle irdelenmesi gerekmektedir. Toksik dozda ilaç düzeyi sonuçlarımızın nisbeten az olması ilaç monitorizasyonun iyi bir şekilde takip edildiğini göstermektedir. KS228

172 Bazı İndenopiridin Bileşiklerinin Kimyasal Yapılarının 1D ve 2D NMR ile Aydınlatılması Mehtap Tuğrak a, Barış ANIL b, Halise İnci Gül a a Atatürk Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, Erzurum b Atatürk Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Erzurum banil@atauni.edu.tr DNA topoizomerazlar, antikanser ilaçların geliştirilmesinde moleküler hedef yörelerdir. DNA topoizomerazlar bir veya iki DNA zincirini geçici olarak kıran nükleer enzimlerdir ve etki mekanizmalarına bağlı olarak topo I ve topo II olarak sınıflandırılır. DNA topoizomerazlar, DNA replikasyonu, transkripsiyonu, rekombinasyonunda ve çeşitli DNA topolojik problemlerini çözmede aktif rol oynarlar 1. Topo I/II enzimlerinin hücre proliferasyonunda önemli bir faktör olduğu düşünülür 2. Kanser kontrol edilemeyen hücre çoğalması olarak bilindiğinden, hücre çoğalmasını yani poliferasyonunu inhibe edici bileşiklerin tasarımı antikanser etkili bileşikler geliştirmede hareket noktasıdır. Bu çalışmada, fenil halkası ihtiva eden çeşitli İndenopiridin bileşikleri potansiyel topoıizomeraz I/II inhibitörleri olarak tasarlanmış ve sentezlenmiştir 3. Saflıkları HRMS ile belirlenen bileşiklerin kimyasal yapıları 1D, 2D NMR teknikleri ile detaylı bir şekilde aydınlatılmıştır. Kaynaklar: Şekil 1. 4-(Fenil)-2-sübstitüefenil-inden[1,2-b]piridin-5-on Bileşiklerinin Sentezi 3 1) Eung-Seok Lee, et all, Hydroxylated 2,4-diphenyl indenopyridine derivatives as a selective non intercalative topoisomerase IIα catalytic inhibitör, European Journal of Med Chem 2015,90, ) Pritam Thapa, et all,design and synthesis of conformationally constrained hydroxylated 4-phenyl-2-aryl chromenopyridines as novel and selective topoisomerase II-targeted antiproliferative agents, Bioorganic & Medicinal Chemistry 2015, 23,19, ) Mehtap Tuğrak, İndanon ve indandionlardan türevlenenpotansiyel biyoaktif bileşiklerin sentezleri ve biyoaktiviteleri, Atatürk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Doktora Tezi, 2016, sayfa KS229

173 Flor İhtiva Eden Bazı Kalkonların Sentezleri ve Antitüberküloz Özelliklerinin Araştırılması Serdar BURMAOĞLU 1,3, Öztekin ALGÜL 2, Derya AKTAŞ ANIL 3, Arzu GÖBEK 3 1 Tercan Meslek Yüksekokulu, Erzincan Üniversitesi, Erzincan, Türkiye, 2 Farmasotik Kimya Bölümü, Eczacılık Fakültesi, Mersin Üniversitesi, Mersin, Türkiye, 3 Kimya Bölümü, Atatürk Üniversitesi, Erzurum, Türkiye arzugbk89@gmail.com Doğal ürünlerin önemli bir bileşenini oluşturan α,β-doymamış ketonlar olarak da bilinen kalkonlar sentetik uygulamalarındaki kolaylıktan dolayı son zamanlarda ön plana çıkan çok önemli biyosentetik moleküllerdir 1. Kalkonlar, asetofenon ile benzaldehitin bazik ortamda bir Claisen-Schmidt reaksiyonu ile kolaylıkla sentezlenebilmektedirler. Kalkonlar birçok molekülün öncü bileşiği olmasıyla birlikte kolaylıkla türevlendirilebilen doğal ve sentetik moleküllerdir. Bu özelliklerinin yanı sıra kalkonlar anti-hipertansif, anti-diyabetik, antineoplastik, anti-tüberkülar, anti-fungal, anti-ülser ve anti-kanser gibi çok geniş farmakolojik özelliklere sahiptirler. 2 Florun doğal yapısından kaynaklanan çeşitli özelliklerinden dolayı özellikle medisinal kimyada flor ihtiva eden bileşikler üzerindeki aktivite çalışmaları artış göstermektedir. Yapılan çalışmalar göstermiştir ki, bir biyoaktif moleküle flor atomunun girmesi minimum sterik değişikliklere sebep olmaktadır ve böylelikle bileşik ile enzimin aktif bölgesi, reseptör tanıma bölgesi ve diğer biyolojik sistemler ile etkileşimini kolaylaştırmaktadır. Diğer taraftan florun yüksek elektronegatifliğinden dolayı molekülün fiziksel ve kimyasal özellikleri de önemli ölçüde değişmektedir. 3 Bu çalışma kapsamında B halkasının farklı pozisyonlarında flor ihtiva eden ve etmeyen bir seri kalkon türevleri sentezlenerek bu moleküller üzerinde anti-tüberküloz aktivite çalışması gerçekleştirildi. Sentezlenen moleküllerin M. Tuberculosis H37RV türüne karşı agar oran metodu kullanılarak aktiviteleri incelendi. Bu çalışma için kullanılan standart ilaçların ve hedef moleküllerin in-vitro şartlarda minimum inhibisyon konsantrasyonları (MIC) belirlenerek özellikle Şekil 1 de gösterilen üç molekülün MIC değerlerinin referans ilaçlara en yakın değerlere sahip en umut verici bileşikler oldukları belirlendi. 4 Şekil 1. Anti-tüberküloz aktivite gösteren moleküller (MIC 5 mg/ml) Bu çalışma TÜBİTAK (114Z554) ve Erzincan Üniversitesi tarafından desteklenmiştir. References: [1] Mahapatra, D. K.; Bharti, S. K.; Asati, V. Eur. J. Med. Chem. 2015, 101, [2] Burmaoglu, S.; Algul, O.; Anıl, D. A.; Gobek, A.; Duran, G. G.; Ersan, R. H.; Duran, N. Bioorg. Med. Chem. Lett. 2016, in press. [3] Ojima, I. Fluorine in Medicinal Chemistry and Chemical Biology; [4] Burmaoglu, S., Algul, O., Anıl, DA.,Gobek, A., Ulger, M., Erturk, BG., Kaplan, E., Dogen, A., Aslan, G., Enzyme İnhibition and. MedicinalChemistry, 2017 KS230

174 Etkin Dozda Fizyolojik Fosfat Tampon Sisteminde Çözülebilen Disiyanidogümüş(I)-esaslı AN7 nin in vivo Antikanser Etkisi Ali AYDIN a, Ahmet KARADAĞ b, Şaban TEKİN a a Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Moleküler Biyoloji Bölümü, Tokat b Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Tokat aliaydin.bio@gmail.com; ahmet.karadag@gop.edu.tr; sabant@yahoo.com Araştırma Grubumuzca yapılan daha önceki in vitro çalışmalarda; yeni bimetalik siyanido kompleksinin (AN7), [Ni(N-bishydeten)Ag 3(CN) 5], kanser tedavisine yönelik faz çalışmalarında kullanılabilme potansiyelinin olabileceği tespit edilmişti [1-3]. Bu araştırmada, CD-1 nude fareler üzerine yapılan in vivo çalışmalarla preklinik aşama büyük ölçüde tamamlanmıştır (TÜBİTAK; Proje No: 115S833). Sonuçlar aşağıda özetlenmiş olup, AN7 nin faz çalışmaları için kaydadeğer özelliklere sahip olduğu, dolayısıyla milli ilaç üretim hedefleri doğrultusunda daha ileri çalışmalar için desteklenmesi gerektiği düşünülmektedir. Şekil 1. A) HT29 hücre hattı ile subkütan kanser oluşturulmuş CD-1 nude fareler, kontrol kanser doku (üstte), AN7 uygulanan kanser doku (altta), B) AN7 uygulaması kanser dokusunda büyük oranda gerilemeye neden olmuştur (altta), C) AN7 verilmeyen (üstte) ve verilen (altta) HT29 hücreleri, D) kontrol karaciğer (üstte), AN7 verilen karaciğer (altta), E) kontrol böbrek (üstte), AN7 verilen böbrek (altta), F) kontrol kanser doku Bcl-2 boyama (üstte), AN7 uygulanan kanser doku Bcl-2 boyama (altta). Kaynaklar: 1) Korkmaz, N., Aydın, A., Karadağ, A., Yanar, Y., Maaşoğlu, Y., Şahin, E., Tekin, Ş New bimetallic dicyanidoargentate(i)-based coordination compounds: Synthesis, characterization, biological activities and DNA-BSA binding affinities. Spectrochim. Acta Mol. Biomol. Spectrosc. 173, doi.org/ /j.saa ) Karadağ, A., Aydın, A., Dede, S., Tekin, Ş., Yanar, Y., Cadirci, B.H., Soylu, M.S., Andaç, Ö Five Novel Dicyanidoaurate(I)-Based Complexes Exhibiting Significant Biological activities: Synthesis, Characterization and Three Crystal Structures. New J. Chem. 39, ) Korkmaz, N., Karadağ, A., Aydın, A., Yanar, Y., Karaman, İ., Tekin, Ş Synthesis and characterization of two novel dicyanidoargentate(i) complexes containing N-(2-hydroxyethyl)ethylenediamine exhibiting significant biological activity. New J. Chem. 38, KS231

175 Flor İhtiva Kalkon Türevlerinin Sentezi ve Antikanserojen Özelliklerinin Araştırılması Serdar BURMAOĞLU 1,3, Öztekin ALGÜL 2, Derya AKTAŞ ANIL 3, Arzu GÖBEK 4 1 Tercan Meslek Yüksekokulu, Erzincan Üniversitesi, Erzincan, Türkiye, 2 Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, Eczacılık Fakültesi, Mersin Üniversitesi, Mersin, Türkiye, 3 Kağızman Meslek Yüksekokulu, Kafkas Üniversitesi, Kars, Türkiye 4 Kimya Bölümü, Atatürk Üniversitesi, Erzurum, Türkiye daktas61@gmail.com Yeni ilaç geliştirme çalışmaları içerisinde kanser araştırmaları en çok çalışma yapılan alanlardandır. Kanser tedavisinde henüz istenilen başarıya ulaşılamamış olması bu alanda yapılan çalışma sayısının hızla artmasına da neden olmaktadır. Kalkon ve kalkon türevi bileşiklerin antikanserojen etkileri üzerinde yoğun çalışmalar yapılmaktadır. Grubumuz da kalkon türevi bileşiklerin antikanserojen etkileri üzerinde çalışmalar yapmaktadır. 1 Özellikle flor atomunun kalkon yapısına sübtitüsyonu ile antikanserojen aktivitedeki olumlu değişimlerin belirlenmesi, flor taşıyan kalkon bileşiklerinin yapıaktivite ilişkilerinin ortaya konulması çalışmalarımızın ana hedeflerini oluşturmaktadır. Bu çalışma kapsamında 24 yeni kalkon ve dihidrokalkon türevinin antikanser aktiviteleri belirlenmiştir. Baz katalize Claisen-Schmidt kondenzasyon yöntemi ile ilgili kalkonlar ve takip eden hidrojenasyon reaksiyonu ile dihidrokalkon türevleri sentezlenmiştir. Bileşiklerin yapıları IR, 1 H-NMR ve 13 C-NMR spektroskopisi ile aydınlatılmıştır. Hedef moleküller kolay ulaşılabilen kimyasallar kullanılarak ılıman reaksiyon şartlarında sentezlenmiştir. Bu durum yüksek antikanserojen aktivite gösterebilecek yeni bileşiklerin sentezi ve gerekirse miktar artırma çalışmaları için büyük avantaj sağlayabilecektir. Şekil 1: Yüksek antikanserojen aktiviteye sahip flor taşıyan kalkon türevi bileşikler. Sentezi gerçekleştirilen kalkon türevi bileşiklerin akciğer (A549), böbrek (A498), serviks (HeLa), kolon (A375) ve karaciğer (HEpG2) kanser hücreleri üzerindeki antiproliferatif etkileri MTT (3-[4,5- Dimethylthiazole-2-yl]-2,5-diphenyltetrazolium bromide) yöntemiyle araştırılmıştır. Sentezlenen bileşiklerin antiproliferatif aktiviteleri incelendiğinde, 2-flor-4-metoksi kalkon, 4-flor-4-metoksi kalkon 2,5-diflor-4-metoksi kalkon, 2,4,5-triflor trimetoksi kalkon ve 2,4,5-triflor trimetoksi dihidrokalkon türevlerin en yüksek aktiviteye sahip olduğu belirlenmiştir. Kaynaklar: 1) Burmaoglu, S.; Algul, O.; Anıl, D. A.; Gobek, A.; Duran, G.G.; Ersan, R. H.; Duran, N. Bioorg. Med. Chem. Lett., 2016, 26, KS232

176 Potansiyel Antikanser Ajan Olarak N-(4-Bromfenil)-[1,3]-tiyazol-2-il)-N- (1,4,5,6-tetrahidropirimidin-2-il)amin in Türevlerinin Sentezi, Gaussian ve Docking Hesaplamaları a Murat GENÇ, a Aynı Zeliha ASLAN a Adıyaman Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü zelihaaslan02@hotmail.com Kimyada guanidin fonksiyonel grubu içeren bileşiklerin kimyası ve sentezi yıllardır ilgi çekicidir. Biyolojik aktif bileşiklerin çoğu guanidin veya siklik guanidin fonksiyonel grubunu içermektedir. Bağlayıcı olarak kullanımından potansiyel antideprasant olarak kullanımına kadar yaygın bir kullanım alanına sahiptir. 1-3 Bu çalışmada N-(4-Bromfenil)-[1,3]-tiyazol-2-il)-N-(1,4,5,6-tetrahidropirimidin-2-il)amin in N fonksiyonel bazı türevlerinin sentezi gerçekleştirildi, Gaussian hesaplamaları ve MCF-7 ve L1210 kanser hücrelerine karşı moleküler docking hesaplamaları yapılacaktır. Sonuçlar bir bütün olarak karşılaştırılmalı olarak yorumlanacaktır. Teşekkür Bu Çalışma Adıyaman Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinasyon Birimi (Proje No: FEFYL ) tarafından desteklenmiştir. Kaynaklar 1. Kalin, J. H.; Bergman, J. A. J. Med. Chem. 2013, 56, Katritzky. A. R.; Rogovoy, B. V. Arkivoc,2005, (iv), Rodriguez, F.; Rozas, I.; Erdozain, A. M.; Meana, J. J.; Callado, L. F. J. Med. Chem. 2009, 52, KS233

177 Kare düzlem Ni(II) Komplekslerinin Moleküler Yapıları ve Antimikrobiyal Özellikleri Muhammet KÖSE a, Ş. Eylül DUMAN b, Vickie MCKEE c, İsmail Akyol d ve Mükerrem KURTOGLU a a Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Fen-edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Kahramanmaraş b Necmettin Erbakan Üniversitesi, Seydişehir Meslek Yüksek Okulu, Dişçilik Hizmetleri Bölümü, Konya; c Dublin Kent Üniversitesi, Kimya Bilimleri Enstitüsü, Glasnevin, Dublin, İrlanda; d Kahramanmaraş Sütcü İmam Ünv., Ziraat Fak.,Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü, Kahramanmaraş seduman@konya.edu.tr Çeşitli alkol çözeltilerinde disiyandiamid (dcda) ve Ni(ClO 4) 2.6H 2O'dan türetilen bir dizi yeni mononükleer nikel(ii) kompleksi sentezlendi ve karakterize edildi. Bütün komplekslerde, dcda'nınnitril (-C N) grubuna alkolün nükleofilik ilavesi, [Ni(L-Me) 2](ClO 4) 2 (1), [Ni(L-Et) 2](ClO 4) 2 (2), [Ni(L- n Pr-) 2](ClO 4) 2 (3), [Ni(L- n Bu) 2](ClO 4) 2 (4) sırasıyla metanol, etanol, n- propanol, etanol, Propanol ve n-bütanol'dür. Kompleksler, mikroanaliz (CHN), IR ve kütle spektroskopileri ile karakterize edildi. Komplekslerin kristal yapıları (2-4), tek kristal X ışını difraksiyon çalışmaları ile belirlendi. Sentezlenen komplekslerin yapılarında, Ni(II) iyonu iki insitu oluşturulmuş ligandın dört azot atomuna koordine edilen kare düzlem bir düzenlemedir. Yapıların hidrojen bağlama yönünde paketlemesi analiz edildi. Yapısal olarak karakterize edilen kompleksler daha sonra, disk difüzyonu ve spektrofotometrik yöntemler kullanılarak üç farklı bakteri suşuna (Lactococcus lactis, Streptococcus thermophilus ve Escherichia coli) karşı antibakteriyel etkinlikleri açısından gözlendi.lactococcus lactis IL1403 türü, 10 ml GM17 ortamında 30 C'de havalandırma olmadan yetiştirildi. Streptococcus thermophilus (NCFB2993) suşu, SM17'de 42 C'de yetiştirildi ve Escherichia coli (EC1000) suşu, 10 ml LB ortamında 37 C'de havalandırma ile LB ortamında yetiştirildi. Sentezlenen metal kompleksleri çeşitli (25, 50, 75, 150 ve 250 mg / ml) konsantrasyonlarda DMSO içerisinde çözdürüldü ve farklı konsantrasyonda büyüme ortamlarına ilave edildi. Tüm bakteri gelişmeleri üç kez tekrarlandı ve 24. saat sonunda büyümeler OD600'da spektrofotometre kullanılarak ölçüldü. Nikel(II) kompleksleri aynı deney koşulları altında aynı mikroorganizmalara karşı disiyandiamid'den daha yüksek aktivite gösterdiği bulunmuştur. Ayrıca bu çalışmada hazırlanan komplekslerin yapıları, farklı alkil zincirleri (metil, etil, propil ve butil) ile çok benzerdir ve antimikrobiyal aktivite sonuçları, alkil zincirindeki değişikliğin komplekslerin aktivitesinde bir etkisi olmadığını göstermektedir. Kaynaklar: 1) A. Chopin, M.C. Chopin, A. Moillobatt, P. Langella, Plasmid, 11(1984) ) K. Leenhouts, G. Buist, A. Bolhuis, A. Ten Berge, J. Kiel, I. Mierau, M. Dabrowska, G. Venema, J.Kok, Molecularand General Genetics 253 (1996) KS234

178 Poster Bildiri Özetleri

179 4D-QSAR EC-GA Metodu İle Oksadiazol Bileşik Serisinin Farmakofor Grubunun Belirlenmesi Ve Biyoaktivite Hesabı Burak TÜZÜN a EMİN SARIPINAR b Cumhuriyet Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, 58140,SİVAS a Erciyes Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, 38039, KAYSERİ b btuzun@cumhuriyet.edu.tr Elektron Konformasyonel Metot (ECM), aynı tür aktiviteye sahip bir bileşik serisi için bileşiklerin bütün konformerleri dikkate alınarak farmakofor (Pha) grubun tanımlanmasını ve teorik olarak biyolojik aktivitenin hesaplanmasını esas almaktadır. Metot aktiviteyi artıran (AG) ve aktiviteyi azaltan (APS) grupları tanımlar ve prensipte bir yapı-aktivite ilişkisidir. Şekilde Elektron Konformasyon-Genetik Algoritma (EC-GA) akış diyagramı verilmiştir. Moleküller üst üste çakıştırılarak molekülün aynı yapıya sahip yüksek enerjili konformerleri elimine edilir. Kalan bütün konformerler için EMRE V2.0 programı ile her bir konformer için üç boyutlu elektron konformasyonel uygunluk matrisleri (ECMC) hazırlanmıştır. Daha sonra ECSP programı ile bu matrisler belirli tolerans değerlerinde karşılaştırılarak aktiviteden sorumlu olan farmakofor grup yani elektron konformasyonel alt matris (ECSA) belirlenmiştir. Bu metotta farmakofor atomun belirlenmesinde bütün bileşiklerin tüm konformerlerine yer verilmiştir. Aktivite hesaplamasını gerçekleştirmek için genetik algoritma (GA) sayısal optimizasyon tekniği kullanılmıştır (en küçük kareler yöntemi). Hazırlanan parametreler içerisinden en iyi alt seti seçmek için EC-GA (EMRE) metodu geliştirilmiştir. MATLAB 7.0 Programında Genetik Algoritma Optimizasyon Tekniğinin kullanılmıştır. Kaynaklar 1. Sahin K., Sarıpınar E., Yanmaz E., Gecen E., Quantitative bioactivity prediction and pharmacophore identification for benzotriazin derivatives using the electron conformational genetic algorithm in QSAR, SAR QSAR Environ. Res., 22:3-4, , Choi M.J., No E.S., Thorat D.A. ve çalışma arkadaşları, J. Of medicinal Chemistry, 56, (2013), P1

180 4D-QSAR EC-GA Metodu İle Pirimidin Bileşik Serisinin Farmakofor Grubunun Belirlenmesi ve Biyoaktivite Hesabı Burak TÜZÜN a EMİN SARIPINAR b Cumhuriyet Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, 58140,SİVAS a Erciyes Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, 38039, KAYSERİ b btuzun@cumhuriyet.edu.tr Elektron Konformasyonel Metot (ECM), aynı tür aktiviteye sahip bir bileşik serisi için bileşiklerin bütün konformerleri dikkate alınarak farmakofor (Pha) grubun tanımlanmasını ve teorik olarak biyolojik aktivitenin hesaplanmasını esas almaktadır. Metot aktiviteyi artıran (AG) ve aktiviteyi azaltan (APS) grupları tanımlar ve prensipte bir yapı-aktivite ilişkisidir. Şekilde Elektron Konformasyon-Genetik Algoritma (EC-GA) akış diyagramı verilmiştir. Moleküller üst üste çakıştırılarak molekülün aynı yapıya sahip yüksek enerjili konformerleri elimine edilir. Kalan bütün konformerler için EMRE V2.0 programı ile her bir konformer için üç boyutlu elektron konformasyonel uygunluk matrisleri (ECMC) hazırlanmıştır. Daha sonra ECSP programı ile bu matrisler belirli tolerans değerlerinde karşılaştırılarak aktiviteden sorumlu olan farmakofor grup yani elektron konformasyonel alt matris (ECSA) belirlenmiştir. Bu metotta farmakofor atomun belirlenmesinde bütün bileşiklerin tüm konformerlerine yer verilmiştir. Aktivite hesaplamasını gerçekleştirmek için genetik algoritma (GA) sayısal optimizasyon tekniği kullanılmıştır (en küçük kareler yöntemi). Hazırlanan parametreler içerisinden en iyi alt seti seçmek için EC-GA (EMRE) metodu geliştirilmiştir. MATLAB 7.0 Programında Genetik Algoritma Optimizasyon Tekniğinin kullanılmıştır. Kaynaklar 1. Sahin K., Sarıpınar E., Yanmaz E., Gecen E., Quantitative bioactivity prediction and pharmacophore identification for benzotriazin derivatives using the electron conformational genetic algorithm in QSAR, SAR QSAR Environ. Res., 22:3-4, , Zhang W., Zhang D., Stashko M.A. ve çalışma arkdaşları, J. Of medicinal Chemistry, 56, (2013), P2

181 Nitro Grubu İçeren Aromatik Bir Bileşiğin Ssap-NtrB ile Enzimatik ve Sitotoksik Etkileşiminin İncelenmesi Tuğba GÜNGÖR a, Ünzile GÜVEN GÜLHAN b, Esra TOKAY c, Mehmet AY a, Feray KÖÇKAR c a Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Doğal Ürünler ve İlaç Araştırma Laboratuvarı, Çanakkale b Gebze Teknik Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Kocaeli c Balıkesir Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü, Balıkesir mehmetay06@comu.edu.tr Nitroredüktaz (NTR) enzimleri, nitro grubu içeren ilaç-öncü bileşiklerin nitro gruplarını sırasıyla nitrozo ve hidroksilamin ara ürünleri üzerinden amino gruplarına indirgerler 1. Bu kataliz reaksiyonu sonucunda oluşan aktif ilaç DNA ya bağlanarak tümör oluşumunu engeller 2. İlaç-öncü bileşikler, NTR geni yönlendirilmiş tümör hücrelerinde enzimle buluştuğu zaman etkinleşebileceği için seçici olarak tümör hücrelerini öldürürken normal hücrelerde herhangi bir yan etkiye sebep olmazlar 1,2. Bu çalışmada ilaç-öncü olarak kullanılan 706-1k bileşiği, 1,2-diaminobenzen ve 2,4-dinitro-1- klorbenzenin trietilamin varlığındaki yer değiştirme reaksiyonu sonucunda başarılı bir şekilde sentezlenmiştir ve yapısı spektroskopik tekniklerle aydınlatılmıştır k ve Ssap-NtrB 3 bileşiminin, HPLC analizi sonuçlarına ve spektrofotometrik ölçümler ile elde edilen kinetik verilerine göre yüksek etkinliğe sahip olduğu görülmüştür k bileşiğinin tek başına sitotoksik etkisi, prostat kanseri (PC3) ve göbek kordonu bağı hücreleri (HUVEC) üzerine MTT metodu kullanılarak gösterilmiştir. Maddenin hücrelere beş farklı derişimde (150, 75, 39, 18 ve 9 µm) uygulanmasından 24 ve 48 saat sonra sonuçlar, 550 nm dalga boyunda spektrofotometrik olarak okunmuştur. Tek başına toksik etki göstermeyen bu bileşiğin hücre dışında Ssap-NtrB enzimi ile reaksiyonu sonucunda oluşan metabolitleri PC3 hücrelerine uygulanmış ve ilaç öncül olma potansiyeli SRB metodu ile incelenmiştir. SRB analizi sonucunda 150 µm derişimde hücre canlılığı % 35 seviyesine kadar düşmüştür. Bu veriler ışığında; 706-1k bileşiğinin ilaç öncül olma potansiyelinin yüksek olduğu ön görülmektedir. Bu çalışma TÜBİTAK-KBAG 113Z706 numaralı proje ile desteklenmektedir. Kaynaklar: 1) Knox, R.J.; et al., Current Pharmaceutical Design, 2003, 9, ) Bryant, D.W.; et al., Can. J. Microbiol, 1981, 27, ) Çelik, A.; Yetiş, G. Bioorganic & Medicinal Chemistry, 2012, 20, P3

182 New Drug Delivery Systems: Using Two-Component Gelling System As a Highly Tunable Soft Material M. ÇOLAK 1, M. EVCİL 1, D. B. CEBE 2, H. HOŞGÖREN 1 1 Dicle University, Faculty of Science Department of Chemistry, 2 Department of Chemistry University of Batman Diyarbakır, TURKEY hosgoren@dicle.edu.tr Thermo-reversible property of the organogels has generated much interest for the potential use of the organogels as drug delivery system. Also, longer shelf life, ease of preparation has been greatly motivated their organogels based formulations as drug delivery system. 1 The aim of this study was to investigate two component gelling strategy as a drug delivery system. 2 For this purpose, seven new two-component geling system as complex salts have been prepared (PLELL, PLELA, PLELFA, PLEPFA, PLEMFA, MLEPFA, MLELFA) by using N є - alkanoyl-l-liysine ethyl esters (N є -Lauroyl-L-Lysine ethyl ester, N є -myristoyl-l-lysine ethyl ester, N є -palmitoyl-l-lysine ethyl ester) as base components; N-alkanoyl-L- amino acids (phenylalanine, alanine and leucine) as acid components. These organic salt compounds have good organogelation ability for suitable pharmaceutical liquids, such as liquid paraffin, isopropyl myristate, ethyl laurate, ethyl myristate, isopropyl laurate. Naproxen (Npx), acting as a model drug, was entrapped in the supramolecular organogels. The release behavior of Npx molecules in the supramolecular organogels was investigated by using UV Vis spectroscopy. The influence of the organogelator and drug concentration, ph values of the accepting media, and nature of solvent (different FAE s) on the release behavior of Npx was investigated under static conditions. O CO 2 CH 2 CH 3 N H NH 3 + -OOC PLELFA The results indicated that the release rate of Npx from the supramolecular organogels was effectively retarded with an increase of the organogelator concentration. Also, the release rates of Npx increased on increasing the Npx content. Furthermore, the release behavior of Npx was found to be different at various ph values in buffers as accepting media. The study of the release kinetics indicated that the release behavior of Npx was in accord with the Higuchi equation and the diffusion-controlled mechanism involved in the Fickian model. These observations indicate that PLELFA gel may act as delivery vehicle for Npx molecules and also show that the release profiles for such systems can be fine-tuned by the correct choice of gelator-fae combination. H N O P4

183 Etken Madde Sentez ve Saflaştırma Çalışmalarında Antimikrobiyal Testler Özlem BARIŞ Atatürk Üniversitesi, Fen Fakültesi, Biyoloji Bölümü 25240Yakutiye/Erzurum - TÜRKİYE ozlembaris@gmail.com Modern tıp uygulamalarının antibiyotik dirençli mikroorganizmalar nedeniyle karşılaştığı sıkıntılar ve bu darboğazı aşabilmek sürekli yeni etkenler saflaştırılmakta, sentezlenmekte ve türevleri üretilmektedir. Bu maddeler gerek ilaç etken maddeleri gerek çeşitli hijyenik kaplamalar ve gerekse de mikroorganizmlara karşı geliştirilen materyallerde klavuz testler önemlidir 1,2. Hedef çalışmaya göre hijyenik kaplamalar için Gram negatif bakteriler, nem ile karşılaşan materyaller için küfler klavuz çalışma mikroorganizmaları için tercih edilmektedir. Sadece uygulamada kullanılan mikroorganizmalar değil uygulama şekilleri de oldukça önemlidir. Çok yaygın olarak bilinen antimikrobiyal testlerde biri hassas 2 Gram pozitif 2 Gram negatif 1 Maya ve 1 Küf mantarı kullanılmaktadır. Ancak dirençli izolatlar ile denemeler, anaerobik mikroorganizmalar ile denemeler profesyonel yaklaşım gerektirmektedir. Ayrıca birçok kompleks maddede (ekstrakt gibi) yoğun kullanılan madde saf olduğunda daha küçük miktarlar ile sonuç alınabilmektedir. Ancak nanoteknolojik uygulamalarda doz ayarlamak ve uygulama şekli çok önemlidir. Yeni nesil ilaçlar ile yapılan uygulamaların bir kısmı için Uluslararası standartlar (Clinical and Laboratory Standards Institute) belirlenmiştir 1-3. Ancak kişiye özel tedavi uygulamaları önerilirken standart uygulama bazı özel optimizasyonlar da gerektirmektedir. Bu bildiri konusu özet olarak sonuç ürünlerin aktivitelerini belirlemek için kullanılan basit bir uygulama olmaktan çok daha önemli olarak amaca yönelik etken ve/veya uygulamalarının tasarlanmasında profesyonel mikrobiyologların klavuz çalışmaları ile doğru ve sonuç odaklı çalışmalar tasarlanabileceğini açıklamak için seçilmiştir. Doğru hedef mikroorganizmalar, doğru uygulama yöntemleri ve değerlendirmeler ile uluslararası standartlara uygun sonuçlar ve ürünler elde edilebilecektir. Sonuç olarak; elde edilen materyale aktivite araştırmak yerine hedeflenen malzemeye ulaşmak çok daha başarılı sonuçlar vereceği ilkesi için en basit uygulamada bile profesyonel yaklaşım önem taşımaktadır. Kaynaklar: 1) 2) Australian Commission on Safety and Quality in Health Care, National Safety and Quality Health Service Standards (September 2012). Sydney. ACSQHC, ) World Health Organization, Surveillance standards for antimicrobial resistance, WHO/CDS/CSR/DRS/ P5

184 Enantioselective Diethylzinc Addition to Aldehydes Catalyzed by C2- Symmetric Chiral Diol Yaşar GÖK, Halil Zeki GÖK, İlker Ümit KARAYİĞİT, İrem Tutkum AYKUT Department of Chemistry, Faculty of Arts and Sciences, Osmaniye Korkut Ata University, Osmaniye, Turkey. Nowadays, the increasing demand for producing enantiomerically pure pharmaceuticals, agrochemicals, flavors and other fine chemicals provides asymmetric catalytic technologies to be a major research area. 1-3 Design and development of new ligands is the most delicate and challenging part of asymmetric catalytic technologies. 4 We wish to present here our initial results in the synthesis of an optically pure diol (Fig. 1) which is valorized in the addition of diethylzinc to aldehydes. References: 1) Tang, W. and Zhang, X. Chem. Rev., 2003, 103, ) Pfaltz, A.; Lautens, M. Comprehensive Asymmetric Catalysis I-III Jacobsen, E. N.; Pfaltz, A.; Yamamoto, H.; Eds.; Springer-Verlag, Berlin, ) Lu, Z.; Ma, S. Angew. Chem. Int. Ed. 2008, 47, ) Rovis, T. New Frontiers In Asymmetric Catalysis Mikami, K.; Lautens, M.; Eds.; Wiley-VCH, Weinheim, 2007, pp P6

185 Synthesis and Application of Chiral C2-Symmetric Diol Substituted Metallophthalocyanines Halil Zeki GÖK, Yaşar GÖK, İlker Ümit KARAYİĞİT Department of Chemistry, Faculty of Arts and Sciences, Osmaniye Korkut Ata University, Osmaniye, Turkey. The design and synthesis of new optically active compounds is one of the most important goals in modern chemistry. 1 Phthalocyanines and their metal complexes are one of the most studied functional molecular materials in the literature due to their high thermal and chemical stability along with their unique properties such as strong UV-Vis light absorption, high molar absorption coefficients, and electron transfer abilities. 2,3 A goal of research on the chemistry of phthalocyanines is to achieve control over the structure of synthetic molecules in order to improve their application capabilities in scientific and technological areas. Herein, we wish to present the synthesis of chiral C 2-symmetric diol substituted metallophthalocyanines and investigation of their catalytic efficiency. References: 1) Jacobsen, E. N.,Pfaltz, A., Yamamoto, H.,Springer, Berlin,1-3, ) Koray, A. R., Ahsen, V., Bekaroğlu, Ö. Chemical Communication (1986) ) Canlıca, M., Nyokong, T. Dalton Transactions, 40 (2011) P7

186 Bazı Naftil Sübstitüe Benzimidazol Türevi Bileşiklerin Sentezi ve Antimikrobiyal Etkilerinin Belirlenmesi Ahmet Yüksel a, Engin Kaplan b, Aylin Döğen c, Öztekin Algül a a Mersin Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, Mersin, Türkiye b Mersin Üniversitesi, İleri Teknoloji Eğitim Araştırma ve Uygulama Merkezi, Mersin, Türkiye c Mersin Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Mersin, Türkiye ahmetyuksel4733@gmail.com Günümüzde tedavide kullanılan antimikrobiyal ilaçlara karşı direnç gelişiminin artması, bakteriyel ve fungal enfeksiyonların tedavilerinde başarısızlığa neden olmaktadır. 1 Bu gelişmeler farklı etki mekanizmalara sahip yeni aktif bileşiklerin tasarlanması ve geliştirilmesi çalışmalarını zorunlu hale getirmiştir. Astemizol, mebendazol, enviroksim ve benomil gibi benzimidazol halkası taşıyan yapıların bakteri gelişimini engellediği literatürde yer almaktadır. 2,3 Yine ana yapı olarak benzimidazol veya izosteri halka sistemleri taşıyan bileşikler ile naftil grubu taşıyan bileşiklerin antimikrobiyal aktiviteleri 4 ile ilgili literatürde önemli çalışmalara rastlanmaktadır. Ayrıca yapı etki çalışmalarında molekül büyüklüğü, şekli ve elektronik dağılımının ilaçların biyolojik etkileri üzerinde etkili olduğu bilgileri de mevcuttur. Tüm bu veriler mikrobiyal enfeksiyonların tedavilerinde etkili olabilecek yeni naftil sübstitüte benzimidazol türevlerinin tasarlanması ve aktivitelerinin araştırılmasına neden olmuştur. n= 0, 1 R= -H, -OH Bu çalışmada naftil sübstitüe benzimidazol türevi bileşiklerinin sentezi, yapıların aydınlatılması (IR, NMR ve kütle spektoroskopisi) ve in vitro antimikrobiyal etkilerin belirlenmesi çalışmaları yapılmıştır. Yapılan çalışmalar sonucunda, bileşiklerin fizikokimyasal özellikler ile antimikrobiyal etkilerin karşılaştırılması yapılarak yapı-aktivite ilişkileri belirlenmiştir. Kaynaklar: 1. Ates-Alagoz, Z. Current Topics in Medicinal Chemistry (Sharjah, United Arab Emirates), 2016, 16(26), Göker H, Tunçbilek M, Ayhan G, Altanlar N. IL Farmaco, 1998, 53, Küçükbay H, Durmaz R, Orhan E, Günal S. Il Farmaco, 2003, 58, Ozdemir, Z.; Karakurt, A.; Calis, U.; Gunal, S.; Isik, S.; Sahin, Z. S; Dalkara, S. Medicinal Chemistry (Sharjah, United Arab Emirates), 2015, 11(1), 41. Bu çalışma Mersin Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri (BAP) TP numaralı projesi kapsamında desteklenmiştir. P8

187 Endemik Scorzonera pisidica ve S. sandrasica Bitkilerinin Uçucu Organik Bileşenleri Enes ÖKSÜZ a, Büşra KORKMAZ a, Seda FANDAKLI b, Kamil COŞKUNÇELEBİ c, Nurettin YAYLI a a Karadeniz Teknik Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmakognozi Anabilim Dalı, TRABZON b Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, TRABZON c Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fen Fakültesi, Biyoloji Bölümü, TRABZON yayli@ktu.edu.tr Akdeniz Bölgesi nde yayılış gösteren Scorzonera L. cinsi Dünya da 160 tür ile geniş bir yayılım gösterirken Türkiye florasında ise 23 ü endemik olmak üzere 49 tür ile temsil edilmektedir. Endemik olan Scorzonera pisidica ve S. sandrasica türleri Asteraceae (Composatie) familyasına aittir. 1-2 Scorzonera türleri halk arasında akciğer hastalıklarına, soğuk algınlığa, yaraların ve gastro-intestinal bozuklukların tedavisinde ve aynı zamanda Avrupa geleneksel tıbbında mide, diüretik, galaktagog, antipiretik ve iştah açıcı etkilere karşı kullanılmaktadır. 3 Bu çalışmada Akdeniz bölgesi nden toplanan S. pisidica ve S. sandrasica nın toprak üstü kısımlarından hidrodistilasyon, SPME ve hekzan ekstresinin SPME yöntemleriyle uçucu organik bileşenler GC-FID/MS cihazı ile analiz edilmiştir. Çalışma sonucunda hidrodistilasyon yöntemiyle S. pisidica türünden elde edilen uçucu yağda ana bileşen olarak benzaldehit (%23.3) ve α-pinen (%11.2) bulunmuştur. S. sandrasica bitkisinin uçucu yağında ise α- terpineol (%14.1) ana bileşik olarak tespit edildi. S. pisidica ve S. sandrasica bitikilerin kuru halde SPME yöntemi ile analizlerinde sırasıyla benzaldehit (%46.3) ve (E)-etilsinnamat (%37.9) bileşikleri bulundu. Ayrıca her iki bitkinin hekzan ekstrelerinin SPME yöntemi GC-FID/MS analizleri sonucunda S. pisidica türünde psi-kumen (%33.6) ve S. sandrasica türünde ise 1-etil-3-metilbenzen (%26.1) bileşikleri ana bileşik olarak bulunmuştur. Her iki bitkinin uçucu organik bileşik analizleri sonucu her üç yöntemde de ana bileşenlerinin farklı olduğu ve yöntem farkındalığından kaynaklandığı düşünülmektedir. Kaynaklar 1) Makbul, S.; Türkmen, Z.; Coşkunçelebi, K.; Beyazoğlu, O. Acta Botanica Croatica, 2010, 9, ) Davis, P. H.; Mill R. R.; Tan, K., (Eds.). Scorzonera L., Flora of Turkey and the East Aegean Islands, 5. Edinburgh University Press, s.653, ) Küpeli Akkol E.; Bahadır Acıkara Ö.; Süntar İ.; Ergene B.; Saltan Çitoğlu G., J. of Ethnopharmacol., 2012, 140(2), P9

188 Epilobium hirsutum L. Bitki sinin Uçucu Bileşenleri ve Biyolojik Aktivitesi Nurettin YAYLI b, Seda FANDAKLI b, Büşra KORKMAZ a, İshak ERİK a, Özlem FAİZ c a Karadeniz Teknik Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmakognozi Anabilim Dalı, TRABZON b Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, TRABZON c Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Rize yayli@ktu.edu.tr Epilobium yaklaşık 197 türü olup Onagraceae ailesine ait çiçekli bir bitkidir. 1 Epilobium hirsutum L. tüylü olup çeşitli hastalıklar ve semptomların tedavisinde ya da önlenmesinde alternetiıp tıpta kullanıldığı ve ayrıca yakı otu olarak kullanıldığı bilinmektedir. Epilobium türlerinin İçerdiği polifenolik bileşikler nedeniyle bitkinin hastalıklara karşı etkili olduğu düşünülmektedir. 2 Bu çalışmada, Sivas-Koyulhisar yöresinden toplanan E. hirsutum bitkisinin uçucu yağları hidrodistilasyon yöntemiyle elde edildi. Bitkinin uçucu yağı, hekzan ekstresi ve direkt kuru halinin katı faz mikro ekstraksiyon (SPME) yöntemleri ile uçucu organik bileşenleri GC-FID/MS cihazı ile analiz edildi ve sırasıyla 35, 31 ve 20 adet uçucu organik bileşik %94.1, %97.61 ve %98.67 oranın tespit edildi. Hidrodistilasyon yöntemiyle elde edilen uçucu yağda ana bileşen olarak (Z)-3-hekzen-1-ol (%46.5) ve trioksan (%10.1) bulunmuştur. Kuru bitkinin direkt SPME yöntemi ile GC-FID/MS analizi sonucu (Z)-3-hekzenil asetat (%18.2), 1-hekzanol (11.1), (Z)-3-hekzen-1-ol (10.3) ana bileşikler olarak tespit edildi. Son olarak E. hirsutum bitkisinin hekzan ekstresi SPME GC/FID/MS analizi ile en fazla uçucu organik bileşikler olarak siklohekzanon (%38.0), 1,3,5-trimethyl benzen (%17.0) ve 1-etil-3-metil benzen (%10.8) bulunmuştur. Ayrıca E. hirsutum bitkisinin uçucu yağ, hegzan, metanol ve sulu ekstrelerinin antimikrobiyal aktivite ve enzim inhibisyonu araştırmaları devam etmektedir. 3,4 Kaynaklar 4) Davis, P.H. (ed.).., Flora of Turkey and the East Aegean Islands. Vols. I-X. University Press,. Edinburgh, ) Çelebioğlu H. U., Tıbbi bitkiler Epilobium hirsutum L. ve Viscum album L. nin sıçan karaciğer mikrozamal flavin monooksijenaz (FMO) aktivitesi ekspresyonu üzerine etkisi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Biyoloji Bölümü,Yüksek Lisans Tezi, ) Guo, R. H.; Zhang, Q. M.Y.B.; Huang, X. Y.; Luo, J.; Geng, C.A.; Zhang, X.M.; Zhou, J.; Jiang, Z.Y.; Chen, J.J., Bioorganic & Medicinal Chemistry, 2011, 19, ) Fu, R.; Zhang, Y.;, Guo, Y.; Chen, F., South African Journal of Botany, 2014, 93, P10

189 2-(İyodometilen)-2,3-dihidro-1,4-oksazepin Türevlerinin N-Proparjilik β- Enaminon Bileşiklerinden Sentezi Ezel DİKMEN, Yılmaz KELGÖKMEN, Metin ZORA Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Ankara, Türkiye 1,4-Oksazepin bileşikleri ihtiva ettikleri geniş biyolojik ve tıbbi aktivitelerinden dolayı organik ve farmasötik kimyada önemli bir yere sahip olup birçok ilacın ana yapısında bu bileşiklere rastlanmaktadır. 1 Dolayısıyla 1,4-oksazepin türevlerini üretecek basit ve uygulanabilir yeni yöntemlerin geliştirilmesi organik kimyacılar için büyük önem arzetmektedir. 2 Son zamanlarda N-proparjilik β- enaminon bileşikleri ve bunların halkalaşma tepkimeleri heterosiklik moleküllerin sentezinde önemli bir yer teşkil etmiştir. 3 Bizde bu bileşiklerin moleküler iyot ile halkalaşmaya maruz bırakıldıklarında 5- iyotpiridin türevlerini yüksek verimlerle ürettiğini göstermiştik. 4 Bu çalışmada çinko Lewis asitleri varlığında N-proparjilik β-enaminon 1 bileşiklerinin moleküler iyot ile tepkimeleri araştırılarak 2-(iyodometilen)-2,3-dihidro-1,4-oksazepin 2 türevlerinin sentazi için yeni bir yöntem geliştirilmiştir. İyot içeren bu ürünlerin metal eşleşme tepkimeleri ile daha fonksiyonel türevlere dönüştürülebilme potansiyeli vardır. Geliştirilen yönteme ilişkin deneysel bulgular, tepkimenin kapsamı ve mekanizması ile birlikte ayrıntılı olarak tartışılacaktır. R 1 I O [Zn] R 1 O R 2 NH I 2 N R Kaynaklar: 1) (a) Klunder, J. M.; Hargrave, K. D.; West, M.; Cullen, E.; Pal, K.; Behnke, M. L.; Kapadia, S. R.; McNeil, D. W.; Wu, J. C.; Chow, G. C.; Adams, J. J. Med. Chem. 1992, 35, (b) Sakata, K.; Tsuji, T.; Sasaki, N.; Takahashi, K. US Patent, US B1, ) (a) Liu, B.; Li, Y.; Yin, M.; Wu, W.; Jiang, H. Chem. Commun. 2012, 48, (b) Nakamura, I.; Kudo, Y.; Terada, M. Angew. Chem. Int. Ed. 2013, 52, ) Cacchi, S.; Fabrizi, G.; Filisti, E. Org. Lett. 2008, 10, ) (a) Karabiyikoglu, S.; Kelgokmen, Y.; Zora, M. Tetrahedron 2015, 71, (b) Karadeniz, E.; Zora, M.; Kılıcaslan, N. Z. Tetrahedron 2015, 71, (c) Kelgokmen, Y.; Zora, M. RSC Adv. 2016, 6, P11

190 N-Proparjilik β-enaminon Bileşiklerinden Spiro-2H-pirol Türevlerinin Sentezi Eda KARADENİZ, Metin ZORA Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Ankara, Türkiye Pirol bileşikleri heterosiklik kimyanın yıllardır üzerinde çalışılan önemli bir sınıfı olup sahip oldukları geniş biyolojik ve tıbbi aktivitelerinden dolayı hala ilgi çekici bileşikler olmaya devam etmektedir. 1 Özellikle biyolojik aktivite gösterme potansiyeline sahip organik bileşiklere pirol yapısının eklenmesi, var olan biyolojik aktiviteyi artırabilir ya da tamamen yeni tıbbi özelliklerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Son zamanlarda spiro bileşikler sahip oldukları geniş farmakolojik özelliklerinden dolayı büyük önem kazanmıştır. 2 Pirol yapısının spiro bileşiklerine dahil edilmesi yeni, önemli ve alışılagelmişin dışında özelliklere sahip moleküllerin ortaya çıkmasını sağlayabilir. Bu nedenle, spiro-pirol türevlerinin sentezine yönelik yeni metotlar üzerinde yoğun olarak çalışılmaktadır. 3 Son yıllarda N-proparjilik β- enaminon bileşiklerinin halkalaşma tepkimeleri heterosiklik moleküllerin sentezinde büyük öneme sahip olmuştur. 4 N-Proparjilik β-enaminon 1 bileşikleri uygun bazla tepkimeye sokulduklarında spiro-2h-pirol 2 türevlerini iyi ve yüksek verimlerle üretmiştir. Geliştirilen bu yeni yönteme ilişkin tepkime koşullarının optimizasyonu ve deneysel bulgular, tepkimenin kapsamı ve mekanizması ile birlikte ayrıntılı olarak tartışılacaktır. Kaynaklar: 1) (a) Fan, H.; Peng, J. N.; Hamann, M. T.; Hu, J. F. Chem. Rev. 2008, 108, 264. (b) Bhardwaj, V.; Gumber, D.; Abbot, V.; Dhiman, S.; Sharma, P. RSC Adv. 2015, 5, ) (a) Rios, R. Chem. Soc. Rev. 2012, 41, (b) Zheng, Y.; Tice, C. M.; Singh, S. B. Org. Biomol. Chem. 2014, 24, ) (a) Zhuo, C. X.; Cheng, Q.; Liu, W. B.; Zhao, Q.; You, S. L. Angew. Chem. Int. Ed. 2015, 54, (b) Zhuo, C. X.; Liu, W. B.; Wu, Q. F.; You, S. L. Chem. Sci. 2012, 3, ) (a) Cacchi, S.; Fabrizi, G.; Filisti, E. Org. Lett. 2008, 10, (b) Karabiyikoglu, S.; Kelgokmen, Y.; Zora, M. Tetrahedron 2015, 71, P12

191 Glukoz Tayini İçin Enzim Benzeri Metal Nanopartiküllerin (MNP) Kullanımının Araştırılması Sümeyra GÜNDÜZ a, Azize Alaylı GÜNGÖR a,b, Hayrunnisa NADAROĞLU a,c, Aliye ALTUNDAŞ d a Ataturk University, Faculty of Engineering, Department of Nano-Science and Nano-Engineering, Erzurum, TURKEY b Ataturk University, Erzurum Vocational Training School, Department of Chemical Technology, Erzurum, TURKEY c Ataturk University, Erzurum Vocational Training School, Department of Food Technology, Erzurum, TURKEY d Gazi University, Faculty of Science, Department of Chemistry, 06500, Ankara, TURKEY sumeyra_gunduz@outlook.com Biyolojik sıvıların içindeki glukoz tayini oldukça önemli bir araştırma konusudur. Örneğin şeker hastalığının tedavisi ve izlenmesi için glukoz tayini yapabilen cihazlar ev ortamında dahi kullanılmaktadır. Bu cihazlar genellikle iki temel reaksiyon üzerine çalışmaktadır. Bunlar glukozun glukuronik aside dönüşmesi ve diğeri glukozun glukuronolaktona dönüştürülerek ölçümünün yapılmasıdır. Yaptığımız çalışmada, bahsedilen birinci metot kullanılarak, yeşil sentezle elde ettiğimiz manyetik metal nanopartiküllerin peroksidaz aktiviteleri ile glukozoksidaz enzimi kombine edilerek farklı numunelerdeki (kan, serum vb.) glukozun tayini amaçlanmıştır 1. Denemeler sonucunda elde edilen metal nanopartiküllerin (MNP) yüksek katalitik enzim aktiviteleri kullanılarak, daha düşük maliyetli, reaksiyon sonucunda manyetik metal nanopartiküller ortamdan uzaklaştırıldığı ve tekrar kullanılabildikleri için daha çevreci bir glukoz tayin metodunun geliştirilebileceği anlaşılmıştır 2. Kaynaklar: 1. McMillin JM. Clinical Methods: The History, Physical, and Laboratory Examinations. 3rd edition Chapter Hui, W; Erkang, W. Anal. Chem. 2008, 80(6), P13

192 Aromatik Amin Türevi Floroforların Sentez ve Spektroskopisi: Tubulin Tirozin Ligaz Hedefli Biyoortogonal Floresan İşaretleme Hazel ERKAN a, Özlem DİLEK b* a İstanbul Yeditepe Üniversitesi, Biyoteknoloji Bölümü, Istanbul, Türkiye, b İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Biyokimya Bölümü, Istanbul Türkiye, hazel.erkan@std.yeditepe.edu.tr Birçok kanser türlerinde TTL (tubulin tirozin ligaz) enzimi normal seviyelerin çok altında görülmektedir 1. Banerjee ve arkadaşları tarafından sentezlenen kumarin molekülleri ile canlı hücre içerisinde α- tubulinlerin karboksi terminüsü işaretlenerek tubulin tirozin ligaz (TTL) enziminin mekanizması araştırılmıştır. Örneğin, biyoortogonal kimyada 2, fizyolojik ortamda aldehit veya keton gibi fonksiyonel grupların kemoenzimatik yöntemler ile peptid grubuna yada proteinlere eklenmesi yaygın olarak kullanılan tekniklerden biridir 3. Uygun koşulların sağlanması ile floroforlar protein üzerindeki fonksiyonel gruplara kovalent bağı ile bağlanarak stabil konjuge ürünler oluşturmaktadırlar 4,5. Bizim çalışmamızda ise daha iyi spektroskopik özelliklere sahip floresans turn on/off (açık/kapalı) amin bazlı aromatik floroforlar sentezlenmiştir. Bu yeni küçük moleküllerin canlı kanser hücrelerinde formil tirozine modifiye edilmiş α-tubulinlerin karboksi terminüsün floresan işaretlenmesi amaçlanmıştır. Spektroskopik karakterizasyon ve sentezleri tamamlanan floroforların, TTL hücreiçi çalışmalarına devam edilmektedir. Bu biyoortogonal ligasyon reaksiyonu, kanserli ve sağlıklı hücrelerin kompleks hücresel sistemlerde spesifik proteinlerin dinamigi ve fonksiyonlarinin anlaşılmasında bizlere yararlı bilgiler sunacaktır. Aynı zamanda hücresel boyutta edineceğimiz bu diagnostik bilgiler ilerde moleküler kanser alanında özellikle anti-kanser ilaçlarin tasariminda ve kişiye özgü kemoterapi uygulamalarında bizlere ışık tutacaktır. Kaynaklar: 1) Frontiers in Oncology Molecular mechanisms of cellular stress responses in cancer and their therapeutic implications. 2014, Edited by Megan Chircop, Daniel Speidel 2) Zheng, M., et al., Development of Bioorthogonal Reactions and Their Applications in Bioconjugation. Molecules, (2): p ) Banerjee, A., et al., Site-Specific Orthogonal Labeling of the Carboxy Terminus of α-tubulin. ACS Chemical Biology, (8): p ) Dilek O.; Bane SL. Aromatic Hydrazine-Based Fluorophores: Synthesis, Spectroscopy and Bioapplications. Book Chapter, Nova Science Publishers 2013, ) Dilek O.; Bane SL, Journal of Fluorescence, Syntheses and spectroscopic characterization of boron dipyrromethene-derived hydrazones. 2011, 21, 1, 347. P14

193 Asimetrik Amino Asit Türevi ve Alkil Türevi Yeni Sülfonamitlerin İlk Sentezi Akın AKINCIOĞLU a,b, Süleyman GÖKSU a a Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Merkezi Araştırma ve Uygulama Laboratuvarı Ağrı b Atatürk Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Erzurum akinakincioglu@gmail.com Sülfonamitler NH 2SO 2R genel formülüyle gösterilirler ve yaygın olarak antibakteriyel ilaç etken maddesi olarak bilinmekle beraber, farmasötik kimyada çok geniş bir çalışma alanına sahiptirler. Sülfonamit fonksiyonel grubu içeren otuzun üzerinde ilaç etken maddesi hali hazırda ilaç olarak kullanılmaktadır. Bunlardan Asetazolamid (1) ticari olarak diamox adıyla satılan, karbonik anhidraz enziminin inhibitörü ve spesifik olarak glukom, epilepsi, intrakranyal hipertansiyon hastalıklarının tedavisinde kullanılan bir ilaçtır 1. Sülfadiazin (2) antibakteriyel bir ilaç 2, Sultiam (3) antikonvulsant etkiye sahip ilaç etken maddesidir 3. Sülfonamitlerin geniş spektrumlu biyolojik aktiviteleri dikkate alınarak bu çalışmada indan (4) den çıkılarak etkili yöntemlerle üç basamakta alkil sübstitüe sülfonamit türevleri 5-8 ve dört kademede asimetrik amino asitlerin metil ester analoglarının sülfonamit türevleri 9-13 ün ilk sentezleri gerçekleştirildi. Kaynaklar 1) Malagola R., Arrico L., Giannotti R., Pattavina L. Drug Design, Development and Therapy 2013, 7: ) Sadaka C., Kanellos T., Guardabassi Luca. Boucher J., Watts J.L., J. Clin. Microbiol. January 2017, 55, ) Debus O.M., Kurlemann G. Epilepsia 2004, 45, P15

194 Çeşitli Pirrol-2-on Bileşiklerinin Sentezi ve Karakterizasyonu İbrahim Evren KIBRIZ a, Mustafa SAÇMACI a, İsmail YILDIRIM b a Bozok Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü, Yozgat, 66100, Türkiye b Erciyes Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü, Kayseri, 38100, Türkiye e.kibriz@hotmail.com Pirrol türevleri heterosiklik kimyada önemli bileşik sınıflarını oluştururlar. Hemoglobin, klorofil, vitamin B12 ve çeşitli sitokrom enzimler gibi doğal bileşiklerin etkin yapıları pirrol halkasından oluşturulan heterosiklik bileşiklerin önemli gruplarındandır. Bu çalışmada, 4-etoksikarbonil-5-fenil-furan-2,3-dion ile siyanamit bileşiklerinin reaksiyonundan başlangıç reaktifimizi olan etil (2Z)-2-(2-amino-4-okso-1,3-oksazol-5(4H)-iliden)-3-okso-3- fenilpropanoat bileşiği daha önce sentezlenmiş 1 ve çeşitli aromatik aminler ile reaksiyonları sonucu yeni pirrol türevi bileşikler elde edilmiştir. Sentez edilen bu bileşiklerin yapıları elementel analiz, IR, 1 H NMR ve 13 C NMR analiz yöntemleri ile aydınlatılmıştır. Kaynaklar: 1) Kıbrız, I. E.; Sert, Y.; Saçmacı, M.; Şahin, E; Yildirim, I.; Ucun, F. Spectrochim. Acta A 2013, 114, P16

195 Çeşitli Kinoksalin Bileşiklerinin Sentezi ve Karakterizasyonu İbrahim Evren KIBRIZ a, Mustafa SAÇMACI a, İsmail YILDIRIM b a Bozok Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü, Yozgat, 66100, Türkiye b Erciyes Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü, Kayseri, 38100, Türkiye e.kibriz@hotmail.com Kinoksalin halkası, hipertansiyon, tüberküloz, sıtma, depresyon, diyabet ve kanser gibi birçok hastalıkların tedavilerinde kullanılan çeşitli biyolojik aktivitelere sahip heterosiklik bileşikler sınıfının önemli bir grubunu teşkil eder. 1-6 Bu çalışmada, etil (2Z)-2-(2-amino-4-okso-1,3-oksazol-5(4H)-iliden)-3-okso-3-aroilpropanoat bileşiklerinin çeşitli o-fenilendiamin türevleri ile reaksiyonları sonucu yeni kinoksalin türevi bileşikler elde edilmiştir. Sentez edilen bu bileşiklerin yapıları elementel analiz, IR, 1 H NMR ve 13 C NMR analiz yöntemleri ile aydınlatılmıştır. Kaynaklar: 1) Monge A, Palop JA, Urbasos I, Fernandez-Alvarez E. J Heterocycl Chem. 1989;26: ) Vicente E, Perez-Silanes S, Lima LM, et al. Bioorg Med Chem Lett. 2009;17:385. 3) Wagle S, Adhikari AV, Kumari NS. Eur J Med Chem. 2009;44: ) Becker I. J Heterocycl Chem. 2008;45: ) Kulkarni NV, Revankar VK, Kirasur BN, Hugar MH. Med Chem Res. 2012;21:663. 6) Amin KM, Ismail MMF, Noaman E, Soliman DH, Ammar YA. Bioorg Med Chem. 2006;14:6917. P17

196 Pirimido[1,2-a]qinazolin-1-on Bileşiklerinin Cascade Reaksiyonlarından Sentezleri Şevket Hakan ÜNGÖREN, Merve ÖZTÜRK Bozok Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Atatürk Yolu, YOZGAT Kinazolin türevleri doğal materyallerin içeriğinde bulunan, heterohalkalı kondense yapılardandır. 1 Evodiamine, Febrifugine ve Glomerine bu alkaloitlere örnek olarak verilebilir. 1 Bunun yanı sıra ilaç olarak kullanılan kinazolin yapıları da mevcuttur. 2 Terazosin, 3 Gefitinib, 4 Tandutinib 5 qinazolin türü piyasa ilaçlarıdır. Literatür incelendiğinde kinazolin türevlerinin antimikrobiyal, anti inflamator, antifungal, antikanser etkilerini bildiren kaynaklara sıklıkla rastlanmaktadır. 6 Sunulan çalışmamızda, bazı dikarbonil bileşiklerinin, DMFDMA ve siyanamit le Cascade reaksiyonundan potansiyel biyoaktivite gösterebilecek ve yeni bir iskelete sahip olan pirimido[1,2-a]qinazolin-1-on türevlerini sentezledik, (Şekil 1). Bu iskelet yapısı ilk kez sentezlenmiş olup kinazolin türevlerinin biyoaktivite çalışmalarına yenilik getireceğini umuyoruz. Şekil 1. pirimido[1,2-a]qinazolin-1-on türevlerininin Cascade tipi tepkime ile sentezi. Teşekkür: Bu çalışma TÜBİTAK tarafından 115Z448 proje numarası ile desteklenmiştir. Kaynaklar: 1) D'yakonov, A. L.; Telezhenetskaya, M. V. Chem. Nat. Compd. 1997, 33(3), ) Ma, Y. G.; Li, C.; Yao, C. S.; Wang, X. S. Tetrahedron 2016, 72, ) Nagarathnam, D.; Wetzel, J. M.; Miao, S. W.; Marzabadi, M. R.; Chiu, G.; Wong, W. C.; Hong, X.; Fang, J.; Forray, C.; Branchek, T. A.; Heydorn, W. E.; Chang, R. S. L.; Broten, T.; Schorn, T. W.; Gluchowski, C. J. Med. Chem. 1998, 41, ) Ward, R. A.; Anderton, M. J.; Ashton, S.; Bethel, P. A.; Box, M.; Butterworth, S.; Colclough, N.; Chorley, C. G.; Chuaqui, C.; Cross, D. A. E.; Dakin, L. A.; Debreczeni, J. _E.; Eberlein, C.; Finlay, M. R. V.; Hill, G. B.; Grist, M.; Klinowska, T. C. M.; Lane, C.; Martin, S.; Orme, J. P.; Smith, P.; Wang, F.; Waring, M. J. J. Med. Chem. 2013, 56, ) Odia, Y.; Shih, J. H.; Kreisl, T. N.; Fine, H. A. J. Neuro-oncol. 2014, 120, ) Bleda, J. A.; Fresneda, P. M.; Orenes, R.; Molina, P. Eur. J. Org. Chem. 2009, P18

197 Biyokimyasal Analizlerde Serum/Kan Hücresi Ayrımında Kullanılabilecek Jel Üretimi ve UV İle Katı Bariyer Elde Edilmesi Prof. Dr. Mustafa ERSÖZ, Prof. Dr. Ahmet Levent BAŞ, Tuğba AÇIKGÖZ Selçuk Üniversitesi İleri Teknoloji Araştırma Uygulama Merkezi Selçuklu / KONYA tgbdrms@gmail.com Hastalıkların teşhisi, tedavi süresi, ilaç dozu ayarlanmasında kan tahlilleri büyük önem arz etmektedir. Bu sebeple kan tahlillerinin doğru analiz edilmesi tanı ve tedavi süresince çok önemlidir. Tahlillerin aynı kan üzerinden tekrarlanabilirliği de, birçok hastalarda kolaylık sağlamakta ve zaman kazanılması sağlanmaktadır. Kan analizlerinin doğruluğu ve hassasiyeti, serum/plazma ve kan hücrelerinin birbirinden tam ayrımı ile mümkündür. Tam ayrımın gerçekleşebilmesi için kan tüplerinde jel polimer kullanımı yaygın olarak kullanılır ve en çok kullanılan jeller poliakrilat veya poliüretan jellerdir. Bu yöntem yoğunluk farkından faydalanılarak; yoğunluğu d:1.025 g ³ cm olan serum/plazma ile yoğunluğu d:1,125 g cm ³ olan kan hücreleri arasında bir yoğunluğa sahip jelin kullanımı ile kan ayrımı yapılabilmektedir. 1,2 Piyasada ticari olarak satılan jel tüplerin büyük çoğunluğu da bu özelliklere sahip, fiziksel olan polimerik jel ihtiva etmektedir. Bu jel için kullanılabilecek polimerler, akrilik oligomer veya alifatik poliüretanlardır. Oligomer ağırlığının yaklaşık 5000 Da ağırlıkda olması ve sıvı olmasıda gerekmektedir. Önerilen çalışmada fiziksel jelin kimyasal jele dönüştürülmesi çalışması yürütülecektir. Bunun için fotobaşlatıcı olarak UV kullanılır, fiziksel jel bulunan polimerik jel, çapraz bağlı kimyasal polimerik jele dönüştürülmektedir. 3,4 Jelin UV ile sertleştirilmesiyle kalıcı bir bariyer sağlanırsa, aynı kandan tekrarlanabilir testler ile zaman kazanımı sağlanması istenmektedir. Bu çalışmada uygun kimyasallar ile öncelikli olarak jel polimer elde edilecek, daha sonra UV ile kalıcı bariyer sağlanacaktır. Fiziksel polimerik jel ile kimyasal polimerik jel, belirli periyotlarla tekrarlanan kan analizleri ile mukayese edilecektir. Kaynaklar (0psiyonel): 1. Kunshan Sun, hyuntaek Oh, Jane F. Emerson and Srinivasa R.Raghavan 2011, J. Mater. Chem, 2012, 22, V. Bush and R. Cohen, Lab. Med., 2003, 34, F. C. Lin, R. Cohen, R. Losada and V. Bush, Lab. Med., 2001, 32, J. F. Emerson US patent 7,674,388, March 9, 2010; US Patent 7,673,758, March 9, 2010; US Patent 7,775,962, August 17, 2010; US Patent 7,780,861, August 24, 2010; ABD B2 2012; ABD B2 2012; ABD B2 2011; ABD B P19

198 Kalkon Türevlerinin Sentezi Ve Elde Edilen Türevlerin Hidrazin İle Reaksiyonlarının İncelenmesi Funda ÖZDEMİR, Senem AKKOÇ ve İlhan Özer İLHAN Erciyes Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Kayseri-Türkiye Flavonoid ailesine üye doğal ya da sentetik bileşikler olan kalkonlar, biyolojik aktivite açısından oldukça önemlidir. Örneğin; antimikrobiyal, antialerjik, antiviral, a n t i p r o t o z o a l, antikanser, antiülser, anthelminitik, amoebicidal, böcek öldürücü gibi farklı aktiviteler sergilemektedirler [1-4]. Dolayısıyla, aromatik halkadan oluşan kalkonlar çeşitli farmokolojik açıdan aktif heterohalkalı bileşiklerin sentezinde kullanılmaktadırlar. R R CH=CH C O H R + R C N NH 2 O EtOH KOH R N N C R EtOH O R NH NH 2 R N N C R N H N Şekil 1. Kalkon türevlerinin sentezi Yapılan çalışmada, çeşitli yeni kalkon türevleri sentezlendi ve yapıları uygun spektroskopik teknikler kullanılarak aydınlatıldı. Sentezlenen bileşiklerin biyolojik aktiviteleri test edildi. Teşekkürler: Bu çalışma finansal olarak Erciyes Üniversitesi Araştırma Fonu (FBA ) tarafından desteklenmiştir. Kaynaklar: 1) Bhat, B. A.; Dhar, K. L.; Saxena, A. K.; Shanmugavel, M. Bioorg. Med. Chem. 2005, 15 (3), ) Kalirajan, R.; Palanivelu, M.; Rajamanickam, V.; Vinothapooshan, G.; Anandarajagopal, K. International J. Chem. Science. 2007, 5(1), 73. 3) Udupi, R. H.; Bhat, R.; Krishna K. Indian J. Heterocyclic Chem. 1998,.8, ) Pandey, V. K.; Gupta, V. D.; Tiwari, D. N. Indian J. Heterocyclic Chem. 2004, 13, 399. P20

199 Antimikrobiyal Özelliğe Sahip Unsimetrik Sübstitüentli İnorganik Bileşiklerin Sentezi ve Karakterizasyonu Senem AKKOÇ, Medine ÇANAKDAĞ ve İlhan Özer İLHAN Erciyes Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Kayseri-Türkiye İmidazol veya benzimidazol temelli N-Heterosiklik karben (NHC) kompleksleri antibakteriyel, antifungal, antiviral gibi çeşitli biyolojik aktivitelere sahiptirler. Bu nedenle, özellikle son yıllarda benzimidazol ve türevlerinin antimikrobiyal aktiviteleri üzerine birçok araştırma yapılmıştır. 1, 2 Ag 2 CO 3 2 N N Cl - CH 2 Cl 2 N N AgCl R R Şekil 1. Gümüş N-heterosiklik karben komplekslerinin sentezi. Yapılan çalışmada, N-heterosiklik karben öncülleri ve onların metal kompleksleri sentezlenerek yapıları 1 H-NMR, 13 C-NMR, FT-IR, HRMS ve elemental analiz gibi uygun teknikler kullanılarak aydınlatıldı. Sentezlenilen bileşiklerin in vitro antimikrobiyal aktiviteleri gram-negatif (P. aeruginosa ve E. coli), gram-pozitif bakteri (S. aureus ve E. faecalis) ve mantar (C. tropicalis ve C. albicans) suşlarına karşı agar dilusyon metodu kullanılarak bu bileşiklerin farklı konsantrasyonlarında test edildi. Bu komplekslerin tüm bakteri ve mantarlara karşı yüksek aktivite gösterdiği bulundu. Hatta, sentezlenilen bileşiklerden bazılarının kullanılan pozitif kontrol ilaçlara yakın ve bazılarının da daha iyi sonuç verdiği bulundu. Kaynaklar: 1) Gök, Y.; Akkoç, S.; Albayrak, S.; Akkurt, M.; Tahir, M.N. Appl. Organomet. Chem. 2014, 28(4), ) Streciwilk, W.; Cassidy, J.; Hackenberg, F.; Müller-Bunz, H.; Paradisi, F.; Tacke, M. J. Organomet. Chem. 2014, 749, 88. P21

200 Yeni Bis-sülfid ve Bis-sülfon Bileşiklerinin Sentezi ve Sitotoksik Aktivitelerinin İncelenmesi Abdullah BİÇER a, Günseli Turgut CİN a, M. Serdar GÜLTEKİN b, Ayşe ERDOĞAN c, Aysun ÖZKAN c a Akdeniz Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü,07075-Antalya b Atatürk Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Erzurum c Akdeniz Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü,07075-Antalya abdullahbicer@akdeniz.edu.tr Sülfonlar organosülfür bileşiklerinin bir sınıfını oluştururlar ve organik sentezlerde kullanılan önemli yapı bloklarıdır. Karbon-kükürt bağ sentezlerinde; tiyollerin α,ß-doymamış ketonlara veya aldehitlere 1,4- katılmasında önemli rol oynar. 1 Kalkonlara tiyofenol katılması ile elde edilen sülfid ve sülfon içeren bileşikler anti-fungal, anti-östeoprotik aktivite gibi çok sayıda biyolojik aktivite gösterirler. 2,3 Biskalkonlara tiyofenol katılmasıyla elde edilen bis-sülfid gruplarının yükseltgenmesiyle bis-sülfon yapıları elde edilir Bis-kalkonların tiyofenol katılmasıyla elde edilen bileşiklerden ve bis-sülfon bileşiklerinin H1299 ve A549 (insan akciger kanseri hücreleri) hücrelerine 24 saatlik sitotoksik etkisi araştırıldı ve zaman ve konsantrasyona bağlı olarak sitotoksik etkinin arttığı gözlenmiştir. Kaynaklar: 1. Chu, C.M., Gao, S., Sastry, M.N.V., Yao, C.F., Tetrahedron Letters 2005, 46, Ahmed, N., Konduru, N.K., Owais, M., Arabian Journal of Chemistry, 2015, Baskıda (on line 1-16) 3. Kumar, A., Tripathi, V.D., Kumar, P., Gupta, L.P., Akanksha., Trivedi, R., Bid, H., Nayak, V.L., Siddiqui, J.A., Chakravarti, B., Saxena, R., Dwivedi, A., Siddiquee, M.I., Siddique, U., Konwar, R., Chattopadhyay, N., Bioorganic & Medicinal Chemistry, 2011, 19, P22

201 Zeolite Tutturulmuş-Os o ve -Os 3+ Nano Parçacıkları ile Olefinlerden Visinal cisdiollerin Sentezi Abdullah BİÇER a,b M. Serdar GÜLTEKİN b, Önder METİN b a Akdeniz Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü,07075-Antalya b Atatürk Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Erzurum abdullahbicer@akdeniz.edu.tr Visinal cis-dioller çoğu doğal bileşiklerin yapısında bulunur ve çoğu biyolojik aktif bileşiklerin sentezinde önemli ara ürünlerdir. Cis-diol yapısı içeren Conduritol-A ve Condiritol-F gibi doğal ürünler yanı sıra gala-quercitol ve talo-quercitol gibi doğal ürün olmayan biyolojik aktivite gösteren moleküllerinde bulunması be bileşiklerin sentezinin önemini arttırmıştır 1,2. Zeolit-Y, özellikle kimyasal olarak kafes içinde iyon değişimine müsait olması, birçok reaksiyon ortamında bozulmadan kalabilmesi gibi avantajları olan ve kolay temin edilebilen bir materyaldir. Zeolit-Y yi kullanmanın bir avantajı da nano-kümelerin boyutunu sınırlandırıp katalitik aktivitesini artırmasıdır. Buna ek olarak reaksiyondan sonra Os nano-kümelerinin zeolitin içinde kalması bu sayede de katalizörün defalarca kullanılabilirliğini sağlamış olmasıdır 3. Sentezlenen Zeolit-Os 0 ve Zeolit-Os 0 nano-kümeleri alkenlerin oksidasyonunda katalizör olarak kullanılıp alkenlerden cis-dioller yüksek verimlerle elde edilmiştir. Bu reaksiyonda yardımcı oksidant olarak H 2O 2, kullanılarak asiklik, monosiklik ve bisiklik alken yapıları üzerinde sentezler gerçekleştirilmiştir. Çalışmalarımızın bir bölümü de yayımlanmıştır 3. Kaynaklar: 1. Balcı, M., Sütbeyaz, Y., Seçen, H., Tetrahedron, 1989, 46, Gültekin, M. S., Salamcı, E., Balcı, M., Carbohydrate Res., 2003, 338, Metin Ö.; Alp, A, N.; Akbayrak, S.; Biçer, A.; Gültekin, M.S.; Özkar, S., Bozkaya,U. Green Chem. 2012, 14, P23

202 İlaç Aday Moleküller Arasında Önemli Yer Tutan İmidazolidin-4-on Bileşiklerinin İncelenmesi Öznur EYİLCİM, Nüket ÖCAL Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Davutpaşa Yerleşkesi, 34220, Esenler, İstanbul Günümüze kadar yapılan çalışmalar incelendiğinde; azot ve oksijen bağını içeren heterohalkalı organik bileşiklerin farmakolojik açıdan önemli olduğu görülmüştür. Yapılarındaki karakteristik N-C-O grubundan kaynaklı olduğu bilinen bu heterohalkalı bileşiklerin, biyolojik aktivitesini ve çeşitliliğini arttırmak amacıyla da çalışmalar yapılmaktadır. İmidazolidin-4-on bileşiğinin türevleri; geniş bir biyolojik aktivite spektrumuna sahiptir. Bunlara örnek; anti-sıtma, CCR1 antagonisti olarak, diyabet ve Alzheimer hastalığı sayılabilir. Bu bileşikler ayrıca doğal ürünlerin toplam sentezinde önemli bir kiral yapıtaşı, amino asit sentezi için kiral yardımcı madde ve çeşitli asimetrik reaksiyonlar için ise başarılı organokatalizör olarak kullanılmaktadır. 1 -Haloamidlerin dehidrojenasyonundan hazırlanan aza-oksiallil katyonların 2 imin bileşikleri ile reaksiyonları ilk defa grubumuz tarafından incelenmiştir. Isı ve baz gibi reaksiyon koşullarının denenmesi sonucu beklenilen imidazolidin-4-on bileşikleri sentezlenmiştir. Çalışmamızın temelini oluşturan farmakolojik çalışmaların sentezlediğimiz imidazolidin-4on bileşiklerine uygulanabilmesi için disiplinler arası çalışmalar başlatılmıştır. Madde miktarının arttırılmasına gidilmektedir. Bu çalışma TÜBİTAK (Proje no. 112T880) tarafından desteklenmiştir; vermiş olduğu destek için TÜBİTAK a teşekkür ederiz. Kaynaklar: 1) Pitchumani, K. Organic Letters, 2011, 13, ) DiPoto, M.C., Hughes, R.P., Wu, J. Am. Chem. Soc., 2015, 137, P24

203 Ham ve Olgun İncir (Ficus carica) Su Ekstraktlarının Fenolik ve Antioksidan Özelliklerinin İncelenmesi Zeynep DENLİ a,d, Mehmet AKBULUT b, Hüsamettin VATANSEV c, Serdar KARAKURT d a KTO Karatay Üniversitesi,Tıp Fakültesi Tıbbi Biyokimya Bölümü, Konya b Selçuk Üniversitesi, Zıraat Fakültesi, Gıda Mühendisliği Bölümü, Konya c Selçuk Üniversitesi, Tıp Fakültesi Tıbbi Biyokimya Bölümü, Konya d Selçuk Üniversitesi, Fen Fakültesi Biyokimya Bölümü, Konya zeynepdenli@gmail.com İncir (Ficus carica), taze ve kuru tüketim için yetiştiriciliği yapılan meyve türlerinden biridir. Dünya incir üretiminin yaklaşık %70 ini gerçekleştiren Akdeniz ülkelerinde, bu meyve, sağlıklı ve uzun yaşamın simgesi olarak bilinmektedir. İncir meyvesinde 50 den fazla bileşik tanımlanmıştır. Fenoller, organik asitler, E vitamini ve karetenoidler gibi antioksidan bileşikler, insanlarda meydana gelen birçok hastalığa neden olan hücrelerdeki oksidatif zararlanmaları engellemektedir. Bu çalışmada Akseki/ Antalya dan toplanan ham ve olgun incir meyvelerinin su ekstraksiyonlarının total fenolik ve antioksidan seviyeleri incelenmiştir. Ham ve olgun incir meyveleri liyofilizatörde kurutulmuş ve ardından suda ekstraksiyon işlemleri gerçekleştirilmiştir. Toplam fenolik madde analizi Folin-Ciocalteu yöntemi ile yapılmış ve gallik asit ile çizilen standart grafiğe göre toplam fenolik miktarları hesaplanmıştır. Toplam antioksidan kapasitesi fosfomolibdat yöntemi ile belirlenmiş ve standart olarak askorbik asit kullanılmıştır. Antioksidan aktiviteleri DPPH ile belirlenmiş ve troloks ile çizilen kalibrasyon grafiğine göre örneklerdeki antioksidan aktivite değeri hesaplanmıştır. Ham incirin su ile ekstraksiyonundan elde edilen verim %49.3 iken olgun incirin su ile ekstraksiyonundan elde edilen verim %85.5 tir. Ham incirin su ile ekstraksiyonlarında bulunan fenolik madde miktarı mg Gallik Asit Eşdeğeri (GAE)/kg, toplam antioksidan kapasitesi 16.2 mg Askorbik Asit Eşdeğeri (AE)/g ve antioksidan aktivitesi 11,6 mmol Troloks Eşdeğeri(TE)/kg olarak belirlenmiştir. Olgun incirin su ile ekstraksiyonlarında bulunan fenolik madde miktarı mg Gallik Asit Eşdeğeri (GAE)/kg, toplam antioksidan kapasitesi 4.5 mg Askorbik Asit Eşdeğeri (AE)/g ve antioksidan aktivitesi 7.2 mmol Troloks Eşdeğeri(TE)/kg olarak belirlenmiştir. Sonuç olarak bu çalışmada Akseki/ Antalya dan toplatılan ham ve olgun incir örneklerinin su ekstraktlarının fenolik ve antioksidan miktarları belirlenmiştir ve aynı ağaçtan toplanan ham ve olgun meyvelerdeki fenolik ve antioksidan düzey farklılıkları ortaya konmuştur. Toplam fenolik madde miktarı olgun incir de ham incire oranla 1.24 kat fazla bulunmuştur. Toplam antioksidan kapasitesi ham incir de olgun incire oranla 3.6 kat fazla bulunmuştur. Antioksidan aktiviteleri ham incirde olgun incire oranla 1.6 kat fazla olduğu görülmektedir. Anahtar Kelime: İncir, Folin-Ciocalteu, Fosfomolibdat, DPPH Bu araştırma Selçuk Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü tarafından proje numarası ile desteklenmiştir. P25

204 Aldosteron İndüklenmiş Sıçan Modellerinde CYP17A1 Geninin Değişimi Alev GÜL, Serdar KARAKURT Selçuk Üniversitesi, Fen Fakültesi, Biyokimya Bölümü, Konya, TÜRKİYE Adrenal kortekste salgılanan aldosteron, kan basıncının düzenlenmesinde rol alan steroid bir hormondur. Özellikle böbrek ve kolon epitel hücrelerinde Na + un geri emilimini ve K + un sekresyonunu düzenleyerek elektrolit ve sıvı dengesini sağlamaktadır. Kandaki aldosteron miktarındaki artış ya da reseptörlerinde meydana gelen bir mutasyon hipertansiyonun oluşmasındaki başlıca etkenlerdendir. Sitokrom P450 enzimleri hem eksojen hem de endojen metabolizmasında rol alan önemli bir enzim grubu olup steroid hormon biyosentezi ve salınımında önemli bir role sahiptirler. Sitokrom P450 ailesi üyelerinden biri olan CYP17A1 hem mineralokortikoidler hem de aldosteron biyosentezinde rol almaktadır. Bu çalışmanın amacı, aldosteron muamelesi sonucu oluşturulmuş hipertansiyon sıçan modellerinde genomik seviyede CYP17A1 ekspresyonunda meydana gelen değişimleri incelemektir. Hipertansiyon sıçan modeli oluşturmak amacıyla öncelikle Wistar türü sıçanlara (150 g) 0.75 µm/kg/gün olacak şekilde deri altı olarak aldosteron enjeksiyonu yapılmıştır. Sıçanlardaki aldosteron seviyesi Aldosteron Eliza kiti kullanılarak serumdan tayin edilmiştir. Hayvanların sistolik kan basınçları ise Tailcuff yöntemi ile ölçülmüş olup 3 hafta süreyle takip edilmiştir. Böbrek ve Kalp dokularından Trizol yöntemi ile RNA elde edilmiş olup örneklerin kalitatif ve kantitatif analizleri Agilent RNA 6000 Nano kiti ile biyoanalizör kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Genomik seviyede meydana gelen değişimler aldosteron mekanizmasına göre dizayn edilmiş mikroarray çipleri kullanılarak tespit edilmiş olup elde edilen sonuçlar gerçek zamanlı kantitatif polimeraz zincir reaksiyonu ile valide edilmiştir. Aldosteron indüklenmesi neticesinde sıçan böbrek ve kalp dokularında aldosteron metabolizmasında rol alan P450 enzimlerinden biri olan CYP17A1 geni böbrek ve kalp dokularında farklı şekilde etkilenmiş olup böbrek dokusuyla %47 (p=0,0016) azalırken kalp dokusunda 2,93 kat (p<0,001) artmıştır. Aldosteron metabolizmasında önemli role sahip olan CYP17A1 gen ekspresyonu çevresel veya metabolitleri de içeren çeşitli faktörlerden etkilenmektedir. Mikro dizi analizi sonucunda ise steroid hormon biyosentezinde rol alan CYP17A1 gen ekspresyonunda aldosteron indüklenmiş sıçanlarda kontrol grubuna oranla istatistiksel olarak anlamlı bir değişim meydana geldiği bulunmuştur. Aldosterone yolağı incelendiğinde artmış CYP17A1 seviyesi sonucunda minerolokortikoid seviyesinde artışa neden olacağı anlaşılmaktadır. Dolayısı ile bu genin ve gen ürünlerinin inhibe edilmesi hipertansiyon tedavisinde önemli bir role sahip olacaktır. Teşekkür: Bu çalışma TÜBİTAK tarafından desteklenmiştir. (Proje no: 114Z734) Anahtar Kelimeler: Aldosteron, Hipertansiyon, Sitokrom P450,Mikro Dizi Analizi, Steroid Metabolizması P26

205 İnsan Plazmasında Morfinin GC/MS Metodu ile Tayini ve Yöntem Validasyonu Hülya KARADENİZ Karadeniz Teknik Üniversitesi Adli Bilimler Enstitüsü Validasyon bir cihazın, bir yöntemin veya bir ürünün, tanımlanmış parametreler ve gerekliliklerini saptamak amacıyla elde edilen sonuçları değerlendirebilmek için oluşturan işlemler topluluğu olarak tanımlanabilir. Validasyon, analiz çalışmaları sırasında değerlendirilen parametreler yardımıyla geliştirilir ve kullanılan analiz yöntemlerinin doğruluk, duyarlık ve uygulanabilirliklerininde kanıtlanması sağlar 1. Yöntem validasyonun temel amacı, matriksi kan, plazma, idrar, tükürük gibi belirli bir biyolojik matriks olan bir analitin konsantrasyonunun belirlenmesi için belirli bir yöntem güvenilirliğini göstermektir. Analitik sonuçların güvenilirliği kabul edilebilirliğini sağlamak için gerekli olan başlıca validasyon parametreleri şunlardır: Doğruluk (Accuracy), Kesinlik (Precision), Seçicilik (Selectivity,Specificity), Teşhis Sınırı (TS, LOD), Tayin Alt Sınırı (TAS, LOQ), Doğrusallık (Linearity), Aralık(Range), Duyarlık (Sensitivity), Sağlamlık (Robustness), Tutarlık (Ruggedness), Kararlılık (Stability) tır 2. Afyonun tıp alanında kullanırlığını artırmak amacıyla yapılan çalışmalar esnasında 1804 yılında Friedrich Wilhelm Adam Sertürner isimli Alman bir eczacı asistanı tarafından bulundu. Afyon alkaloidlerinden olan morfin çok etkili güçlü bir ağrı giderici etkisi yanında bağımlılık yapma potansiyeline sahip bir maddedir. Ham afyonda %10-12 oranında mevcuttur 3. Bu çalışmada morfinin GC/MS metodu ile insan plazmasında tayini ve validasyonu yapıldı. EMEA Guideline on Validation of Bioanalytical Methods 2011 validasyon parametreleri dikkate alınarak katı faz ekstraksiyon tekniği ile kan örneğinde morfin için ng/ml aralığında yöntem valide edilerek, LOQ 10 ng/ml olarak tayin edildi. Kaynaklar 1. Chan, C.C. (ed.) Potency Method Validation. Chan CC, Lam H, Lee YC, Zhang XM (eds). Analytical Method Validation and Instrument Performance Verification. New Jersey, Wiley- Interscience Pub, 11, Committee for Medicinal Products for Human Use (CHMP). Guideline on validation of bioanalytical methods. England: European Medicines Agency; 2011, s: 4 3. adlitip.ankara.edu.tr/web-2002/lecturenotes/morfin.doc P27

206 Amlodipin Maleat ın Aril İmin Türevleri Üzerine Laktoperoksidaz İnhibisyonu Hande USANMAZ a, Mustafa BAHADIR b,kıvılcım ŞENDİL c, M.Serdar GÜLTEKİN b, Hasan ÖZDEMİR b a Sinop Üniversitesi, Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi, Biyomühendislik Bölümü, Sinop b Atatürk Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Erzurum c Kafkas Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Kars mustafa.bahadir@ogr.atauni.edu.tr Amlodipin Maleat, kan basıncını düşürmek ve göğüs ağrısını önlemek için kullanılan bir ilaçtır. Amlodipin en çok hipertansiyon ve koroner arter hastalıklarının tedavisinde kullanılır. Uzun süre etkili, dihidropiridin tipi kalsiyum kanalı bloke edici olarak iyi bilinen bir gruba aittir. Bu gruptaki diğer ilaçlar gibi Amlodipin vücuttaki damarların çapını kontrol altında tutan kasları rahatlatarak kan basıncını düşürür. 1 Memelilerin sütünde, gözyaşında ve tükürüğünde bulunan laktoperoksidaz enzimi (LPO, E.C ); patojen mikroorganizmalara karşı savunma sisteminde önemli rol oynayan bir oksidoredüktazdır. LPO memelilerin non-immun biyolojik savunma sisteminin doğal bir bileşenidir ve tiyosiyanat iyonunun (SCN - ) antibakteriyal hipotiyosiyanata (OSCN - ) oksidasyonunu katalizler. 2 Amlodipin Maleat Bu çalışmada; amlodipin maleat türevinin sığır sütü LPO enzimi aktivitesi üzerine inhibisyon etkileri incelendi. Bu amaç doğrultusunda, öncelikle sığır sütünden LPO enzimi Sepharose-4B-L-Tirozin- Sülfanilamid afinite kromatografisi kullanılarak tek basamakta saflaştırıldı. 3 İnhibisyon çalışmalarında enzim aktivitesi, kromojenik ABTS substratı kullanılarak 412 nm de spektrofotometrik olarak ölçüldü. 4 Sonuç olarak bu moleküllerin; 1, nm aralığında IC 50 değerleri ve 1,08±0, ±0,052 µm aralığında K i değerleri çizilen Lineweaver-Burk grafiklerinden hesaplanmıştır. Kaynaklar: 1) AA, J.; Wang, G.; Hao, H.; Huang, Q.; Lu, Y.; Yan, B.; Zha, W.; Liu, L.; Kang, A., Acta Pharmacologica Sinica, 2010, 31, ) Şişecioğlu, M.; Çankaya, M.; Gülçin, İ.; Özdemir, H. J. Enzyme Inhib. Med. Chem. 2010, 25, ) Atasever, A.; Özdemir, H.; Gülçin, İ.; Küfrevioglu. Ö.İ. Food Chem. 2013, 136, ) Shindler, J.S.; Bardsley; W.G. Biochem. Biophys. Res. Comm. 1975, 67, P28

207 Doğal Antioksidan Biberiye (Rosmarinus Officinalis) nin Kalitatif ve Kantitatif Analizi Ayşe AKAN, Fatma Ebru KOÇ,, Çağlar KULU Aksuvital Ar&Ge Merkezi, Kavaklı mah., Kuzey cad., No:5, Beylikdüzü/İSTANBUL Biberiye (Rosmarinus officinalis L.) Akdeniz ülkeleri ile Batı ve Güney Anadolu da doğal olarak yetişen, birçok hastalıkta destekleyici tedavi amacıyla kullanılan bir bitkidir. Antik Yunan ve Romalılar tarafından tıbbi ve kozmetik amaçlarla kullanım alanı bulmuştur. Orta çağlarda biberiye bitkisinin etil alkol distilatı parfüm; yağı ise tıbbi etkisi nedeniyle popüler olmuştur. Literatürde biberiye bitkisinin soğuk algınlığı, romatizma ağrıları, gribe karşı kullanımının yanında; antiseptik, diüretik, antidepresan, antispazmolitik etkilerinin de olduğu gösterilmiştir. Biberiye yağı antimikrobiyal özellik göstermekte; antioksidan ve koruyucu özellikleri nedeniye et ve yağ gibi gıdalara ilave edilerek güvenle kullanılmaktadır. 1 Etken madde olarak fenolik diterpenler (karnozol, karnosik asit, rosmarinik asit, rozmanol, v.b.); triterpenler (betulin, betulinik asit, v.b.) uçucu yağlar (1,8-sineol, kafur, borneol,α-terpineol, α- pinene, v.b.) içerirler. 2 Bu çalışmada, Mersin yöresinden toplanan biberiye bitkisi farklı çözücüler ve yöntemlerle ekstrakte edilerek, ekraksiyon verimleri karşlaştırıldı. Biberiye bitkisinin antioksidan kapasitesinden sorumlu rosmarinik asit miktarları HPLC cihazında kalitatif ve kantitatif olarak analiz edildi; ekstraktta bulunan uçucu yağlar GC-MS cihazı ile tespit edildi ve ayrıca UV-Vis spektrofotometrede gallik asit cinsinden toplam fenol içeriği incelenmiştir. Bu amaçla biberiye bitkisi öğütüldükten sonra 70 mesh elekten geçirildi. Elek altı biberiye değişik oran (1:6) ve sürede (3; 6; 8; 10 saat) %70 lık etilalkol ile 45 o C sıcaklıkta maserasyon; %100 metanol ve % 100 etanol ekstraksiyonları; sokslet ekstraksiyonları verimlilikleri karşılaştırılmıştır. Elde edilen ekstrakttaki rosmarinik asit oranları Thermo Scientific Ulimate HPLC cihazında 280 nm dalga boyunda UV dedektörde analiz edilmiştir. 3 Yapılan denemeler sonucunda % 23,66 ekstraksiyon verimi ile % 70 etanol ile maserasyon yöntemi seçilmiştir.analitik standartlardaki rosmarinik asit standart grafiği üzerinden yapılan hesaplamalar sonucunda, biberiyenin %70 etanol ekstraktının ml sinde 3,02 mg rosmarinik asit olduğu tespit edilmiştir. Agilent marka GC-MS cihazında etanol ekstraktının uçucu bileşenleri tespit edilmiştir; ekstrakt yüksek oranda sineol, kamfor, borneol bileşenleri içerdiği görülmüştür. Ayrıca toplam fenol içeriği gallik asit cinsinden tespit edilmiştir. 1. Fed Monografları, Tedavide Kullanılan Bitkiler, MN Medikal&Nobel (2011). 2. Assessment report on Rosmarinus officinalis L., aetheroleum and Rosmarinus officinalis L., folium 15 July 2010 EMA/HMPC/13631/2009 Committee on Herbal Medicinal Products (HMPC). 3. Quantitative determination of phenolic diterpenes in rosemary extracts, Thorsen, M.A, Hildebrandt, K.S., Journal of Chromatography, A, 995 (2003) P29

208 4-Arilidinetrisiklo [ ,5 ] Non-7-En-3-On Türevlerinin Sentezi Ve Antiproliferatif Aktiviteleri Mustafa CEYLAN a, Ayşe Şahin YAĞLIOĞLU b, Meryem Keçeci SARIKAYA a, Meliha Burcu GÜRDERE a, Yakup BUDAK a, Osman Nuri ASLAN a, Oğuz ÖZBEK a a Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, 60250, Tokat b Çankırı Karatekin Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, 18100, Çankırı mustafac.ceylan@gop.edu.tr Kalkonlar, meyve, sebze, baharat, çay ve soya bazlı gıda maddelerinde yaygın dağılım gösteren doğal ürünlerin en önemlileri arasında bulunurlar. 1 Kalkon ve analoğları, antitümöral, anti kanser, antioksidan, antifungal, antimitotik, kimyasal koruyucu, anti-inflamatuar, antimikrobiyal, antinosiseptif ve antibakteriyel gibi önemli biyolojik aktivite ye sahiptirler. Kalkonların bu aktiviteleri yapısında bulundurdukları α,β-doymamış karbonil grubuna atfedilir. 2-8 Reaktant ve şartlar i) Zn, Cl3COCl (2), Et2O, 26 s. ii) Zn, CH3CO2H, ref., 20 s.-oda sıc. 5 s. iii) ArCHO (5), NaOH, EtOH, 25 o C, 24 s. Elde edilen bileşiklerin antiproliferatif aktiviteleri C6 ve HeLa hücrelerine karşı BrdU hücre proliferasyon ELISA yöntemi kullanılarak gerçekleştirildi. Sonuçlar standart olarak kullanılan 5-Fu ile kıyaslanarak değerlendirildi. Bazı bileşiklerin özellikle C6 ya hücre hattına karşı önemli derecede antikanser aktivite gösterdiği görüldü. Bu çalışma TÜBİTAK (Proje No: 111T111) tarafından desteklenmiştir. Kaynaklar 1. Carlo D.G., Mascolo, N., Izzo, A.A., Capasso, F. Life Sci. 1999, 65, Cabrera, M., Simoens, M., Falchi, G., et al, Bioorg. Med. Chem. 2007, 15, Lahtchev, K.L., Batovska, D.I., Parushev, St. P., et al, Eur. J. Med. Chem., 2008, 43, Araico, A., Terencio, M. C., Alcaraz, M. J., et al, Life Sci. 2007, 80, Go, M. L., Wu, X., Liu, X. L., Curr. Med. Chem. 2005, 12, Santos, L., Lima, L. A., Cechinel-Filho, V., et al, Bioorg. Med. Chem. 2008, 16, Batovska, D., Parushev, S., Stamboliyska, et al, Eur. J. Med. Chem. 2009, 44, 2211., 8. Karaman, S., Gezegen, H., Gürdere, M.B., Dingil, A., Ceylan, M., Chem. Biodiversity, 2010, 7, P30

209 4-Arilidentrisiklo [ ,5 ] Nonan-3-On Türevlerinin Sentezi Ve Antiproliferatif Aktiviteleri Mustafa CEYLAN a, Ayşe Şahin YAĞLIOĞLU b, Meryem Keçeci SARIKAYA a, Meliha Burcu GÜRDERE a, Yakup BUDAK a, Osman Nuri ASLAN a, Oğuz ÖZBEK a a Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, 60250, Tokat b Çankırı Karatekin Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, 18100, Çankırı mustafac.ceylan@gop.edu.tr Kalkonlar, meyve, sebze, baharat, çay ve soya bazlı gıda maddelerinde yaygın dağılım gösteren doğal ürünlerin en önemlileri arasında bulunurlar. 1 Kalkon ve analoğları, antitümöral, anti kanser, antioksidan, antifungal, antimitotik, kimyasal koruyucu, anti-inflamatuar, antimikrobiyal, antinosiseptif ve antibakteriyel gibi önemli biyolojik aktivite ye sahiptirler. Kalkonların bu aktiviteleri yapısında bulundurdukları α,β-doymamış karbonil grubuna atfedilir. 2-8 Reaktant ve şartlar i) Zn, Cl3COCl (2), POCl3, Et2O, 26 s. ii) Zn, CH3CO2H, ref., 20 s. iii) ArCHO (5), NaOH, EtOH, 25 o C, 20s. Elde edilen bileşiklerin antiproliferatif aktiviteleri C6 ve HeLa hücrelerine karşı BrdU hücre proliferasyon ELISA yöntemi kullanılarak gerçekleştirildi. Sonuçlar standart olarak kullanılan 5-Fu ile kıyaslanarak değerlendirildi. Bileşik 6a ve 6e nin her iki hücre hattına karşı önemli derecede antikanser aktivite gösterdiği görüldü. Bu çalışma TÜBİTAK (Proje No: 111T111) tarafından desteklenmiştir. Kaynaklar 1. Carlo D.G., Mascolo, N., Izzo, A.A., Capasso, F. Life Sci. 1999, 65, Cabrera, M., Simoens, M., Falchi, G., et al, Bioorg. Med. Chem. 2007, 15, Lahtchev, K.L., Batovska, D.I., Parushev, St. P., et al, Eur. J. Med. Chem., 2008, 43, Araico, A., Terencio, M. C., Alcaraz, M. J., et al, Life Sci. 2007, 80, Go, M. L., Wu, X., Liu, X. L., Curr. Med. Chem. 2005, 12, Santos, L., Lima, L. A., Cechinel-Filho, V., et al, Bioorg. Med. Chem. 2008, 16, Batovska, D., Parushev, S., Stamboliyska, et al, Eur. J. Med. Chem. 2009, 44, 2211., 8. Karaman, S., Gezegen, H., Gürdere, M.B., Dingil, A., Ceylan, M., Chem. Biodiversity, 2010, 7, P31

210 Farmasötik Preperatlarda Eş Zamanlı Parasetamol ve Kafein Tayini için Kemometrik Destekli Bir RP-HPLC Yönteminin Geliştirilmesi H. Filiz AYYILDIZ a, Fakhar-un Nisa MEMON b, Mustafa TOPKAFA c, Hüseyin KARA a a Selçuk Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Kampüs-Konya b University of Sindh, National Centre of Excellence in Analytical Chemistry, Jamshoro-Pakistan c Selçuk Üniversitesi, Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu, Kimya ve Kimyasal İşleme Teknolojileri Bölümü, Kampüs-KONYA filizayyildiztr@gmail.com Analjezik ve antipiretik özelliklere sahip parasetamol (PAR) ile psikostimülan kafeinin (CAF), terapötik amaçlar için bir arada kullanıldığı birçok farmasötik müstahzar bulunmaktadır. 1 Literatürde, bu etken maddelerin tekli ve eş zamanlı analizleri için kullanılan titrimetrik, spektrofotometrik, kromatografik ve elektrokimyasal birçok yöntem kullanılmakla birlikte, bunlar arasında en fazla tercih edileni, C8 ve C18 gibi tek modlu sabit fazlar (SM-SP'ler) kullanarak, PAR ve CAF`ın ters faz kromatografisi ile tayin edilmesidir. 2 Son zamanlarda, kromatografik ayırmalardaki yeni eğilimler; iyon değişimi, dispersiyon, adsorpsiyon, elektrostatik, hidrofobik ve hidrofilik etkileşimler gibi farklı etkileşimleri bir arada sağlayabilen multimod sabit fazların (MM-SP) kullanımına yöneliktir. MM-SP'ler SM-SP'lerle karşılaştırıldığında; yüksek çözünürlük, yüksek seçicilik, yüksek yükleme kapasitesi, yüksek hız, minimum çözücü tüketimi gibi çok önemli avantaja sahiptir. Sunulan bu çalışmada; farmasötik preparatlardaki PAR ve CAF`ın eş zamanlı tayini için multi-modlu yeni bir sabit fazın (aminopropil silika üzerine immobilize edilmiş hümik asit) geliştirilmesi ve kullanımı üzerine yoğunlaşılmış, kromatografik şartların optimizasyonu; üç faktörlü (% ACN, akış hızı ve sıcaklık) ve beş seviyeli bir merkezi kompozit tasarım (CCD) metodu yardımıyla gerçekleştirilmiştir. Kullanılan CCD metodolojisi sayesinde, geleneksel yöntemlere kıyasla çok daha az sayıda deney ile optimum deneysel koşullar tespit edilmiş, hareketli faz yüzdesinin % ACN (% su), akış hızının 1,5 ml/dk ve sıcaklık değerinin 15 C olduğu şartlar, optimum ayırma şartları olarak belirlenmiştir. Validasyon çalışmaları, PAR ve CAF etken maddelerinin eş zamanlı tayini için geliştirilen ve optimize edilen RP-HPLC metodunun basit, hızlı ve duyarlı olduğunu göstermiştir. Sonuç olarak, kimyasal olarak işlevselleştirilmiş ve stabilize edilmiş hümik asit sabit fazı, farmasötik preperatlardaki etken maddelerinin tayini için etkin bir şekilde kullanılabilecek multi-modlu bir faz özelliğine sahiptir. Kaynaklar: 1. Tsvetkova, B., Kostova, B., Pencheva, I., Zlatkov, A., Rachev, D., Peikov, P. Int. J. Pharm. Pharm. Sci. 2012, 4, Dewani, A., Barik, B., Chipade, V., Bakal, R., Chandewar, A., Kanungo, S. Arabian J. Chem. 2014, 7, P32

211 Potansiyel Asetilkolinesteraz (AChE) İnhibitör Keşfi: 2-Aminoindan β-laktam Türevleri Hayriye GENÇ a, Ramazan KALIN b,c, Zeynep KÖKSAL d, Nastaran SADEGHİAN c, Ümit M. KOÇYİĞİT e, Mustafa ZENGİN a, İlhami GÜLÇİN c, Hasan ÖZDEMİR c a Sakarya Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, SAKARYA b Atatürk Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, ERZURUM c Erzurum Teknik Üniversitesi, Fen Fakültesi, Temel Bilimler Bölümü, ERZURUM d İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, İSTANBUL e Cumhuriyet Üniversitesi, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu, SİVAS ramazan.kalin@erzurum.edu.tr Modern tıp biliminin ve teknolojinin en güçlü ve başarılı uygulamaları arasında yer alan β-laktamlar farmakolojik açıdan önemli bir yere sahiptirler. β-laktamlar klinik uygulamalarda antibiyotik olarak kullanılmaktadırlar. 1 Kolinerjik sinapsislerde bir nörotransmitter madde olan asetilkolini (ACh) hidrolizleyen asetilkolinesteraz (AChE; EC ), nöronlar arasındaki transmisyon kontrolünde görev alan önemli bir enzimdir. 2 ACh merkezi sinir sistemi ve periferal sinir sistemi için biyolojik rolü büyük olan bir esterdir. Alzheimer hastalığı gibi hastalıkların ACh eksikliği ile derin bir bağlantısı olduğu için AChE inhibe eden bazı ilaçlar bu hastalığın tedavisinde kullanılmaktadırlar. 3,4 Sunulan bu çalışmada rasemik β-laktam türevi olan 11 adet molekül sentezlenmiş ve AChE üzerine inhibisyon etkisi incelenmiştir. Farklı fonksiyonel grupların (CH 3, NO 2, Br, F, Cl ve fenol) bağlı olduğu β- laktam türevi moleküllerin in vitro şartlar altında IC so ve Ki değerleri tespit edilmiştir. β-laktam türevleri için AChE üzerine yapılan inhibisyon çalışması neticesinde IC 50 değerleri nm aralığında ve Ki sabitleri ise 0.25± ±0.472 nm aralığında olduğu belirlenmiştir. Elde edilen verilere göre nm seviyesinde bir inhibisyon gözlemlenmiştir. Bulunan bu sonuçlar β-laktam halkasının ve türevlerinin AChE için yeni bir inhibitör sınıfı olabileceğini göstermektedirler. Kaynaklar: 1) Xing, B.; Rao, J.; Liu, R. Mini-Reviews in Med. Chem. 2008, 11, ) Genç, H.; Kalin, R.; Köksal, Z.; Sadeghian, N.; Koçyiğit, U. M., Zengin, M.; Gülçin, İ.; Özdemir, H. Int. J. Mol. Sci. 2016, 17, ) Perry, E.; Walker, M.; Grace, J.; Perry, R. Trends Neurosci. 1999, 22, ) Kaya, B. H., Özcan, B.; Şişecioğlu, M.; Özdemir, H. Appl. Biochem. Biotechnol. 2013, 170, 198. P33

212 Rasemik Peroksitlerin Bitkisel Peroksidazlarla Asimetrik İndirgenmesi Ramazan KALIN a,b, Erbay KALAY c, Hamdullah KILIÇ a, Hasan ÖZDEMİR a a Atatürk Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, ERZURUM b Erzurum Teknik Üniversitesi, Fen Fakültesi, Temel Bilimler Bölümü, ERZURUM c Kafkas Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, KARS ramazan.kalin@erzurum.edu.tr Sentetik uygulamalar için önemli bir yere sahip olan peroksidazlar; aromatik ve heteroatomlu bileşiklerin oksidasyonunu, epoksidasyon reaksiyonlarını ve rasemik hidroperoksitlerin enantiyoseçici indirgenmesini sağlayan biyokatalizörlerdir. 1 İlaç endüstrisi başta olmak üzere birçok endüstride, kiral bileşiklerin yüksek enantiyomerik saflıkta olması gereklidir. Bunun sebebi enantiyomerlerin farklı biyolojik aktiviteler göstermesidir. 2 Enantiyomerik zenginliği yüksek organik hidroperoksitlerin elde edilmesi için kullanılan horseradish peroksidaz (HRP), kloroperoksidaz ve lipaz enzimi gibi biyokatalizörler ticari olarak temin edilmektedir. 3 Sunulan bu çalışmada dokuz farklı bitki kaynağından ilgili peroksidaz enziminin izolasyonu gerçekleştirildi, biyokatalitik ve enantiyoseçicilik özellikleri araştırıldı. Bu amaçla rasemik feniletil hidroperoksit test molekülü olarak seçildi ve peroksidaz enziminin biyokatalitik parametreleri kiral HPLC ile tayin edildi. Sonuç olarak farklı bitkilerden elde edilen peroksidaz katalizörlüğünde yapılan reaksiyonlar sonucunda % ee değerleri; R-alkol için %92-58 aralığında ve S-hidroperoksit için ise %99-76 aralığında olduğu tespit edildi. Kaynaklar: 1) Kalin, R.; Atasever, A.; Özdemir, H. Food Chem. 2014, 150, ) Ong, A. L.; Kamaruddin, A. H.; Bhatia, S.; Long, W. S.; Lim, S. T.; Kumari, R. Enzym. Microb. Technol. 2006, 39, ) Zilbeyaz, K.; Kilic, H.; Şişecioğlu, M.; Özdemir, H.; Güngör A. A. Tetrahedron. 2012, 23, 594. P34

213 Yeni Pirazolil-Tiyazol Türevlerinin Karbonik Anhidraz Ve Asetilkolinesteraz Aktiviteleri M. Burcu GÜRDERE a, Yakup BUDAK a, Ümit M. KOÇYİĞİT b, Oğuz ÖZBEK a, Kezban ÖZCAN a, Parham TASLİMİ c, İlhami GÜLÇİN c, Mustafa CEYLAN a, Osman Nuri ASLAN a a Gaziosmanpaşa Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü, Tokat b Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, Sivas c Atatürk Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü, Erzurum burcugurdere@gmail.com Heterohalkalı bileşiklerin önemli üyelerinden biri olan pirazoller antifungal 1, antipiretik, analjezik ve antienflamatuvar 2 gibi özelliklere sahip olup, ilaçların yapısında bulunmaktadır. Benzer şekilde tiyazoller de pek çok doğal ürünün ve biyoaktif moleküllerin yapısında bulunup anti-mikrobiyal 3, antiviral 4, antikanser 5, antienflamatuvar 6, antitüberküloz ve anti HIV 7 aktiviteye sahip bileşiklerdir. Ayrıca İsoindol-1,3-dion birimi içeren moleküllerin karbonik anhidraz inhibitörü etkisi gösterdiği rapor edilmiştir. 8 Bu çalışmada aynı yapıda pirazol ve tiyazol birimini içeren yeni hibrit moleküller sentezlendi ve bu bileşiklerin karbonik anhidraz hca I, hca II ve AChE enzimlerine karşı inhibisyonları araştırıldı. Tüm bileşiklerin her üç enzime karşı da inhibisyon etki gösterdiği belirlendi. Bu çalışma TÜBİTAK tarafından desteklenmiştir (Proje no: 111T990). Kaynaklar 1) Balbi, A., Anzaldi, M., Maccio, C., Aiello, et al. Eur. J. Med. Chem., 2011, 46, ) Menozzi, G., Mosti, L., Fossa, P., Mattioli, F., Ghia, M., J. Heterocycl. Chem,. 1997, 34, ) Bonilla, M.P., Cardena, P.A., Marmol, Q.E., et al. Heteroatom Chem., 2006, 17, ) Stachulski, A.V., Pidathala, C., Row, E.C., et al. J. Med. Chem., 2011, 54, ) Zheng, S., Zhong, Q., Jiang, Q., Mottamal, et al. Med. Chem. Lett., 2013, 4, ) Miwatashi, S., Arikawa, Y., Matsumoto, T. et al. Chem. Pharm. Bull., 2008, 8, ) Kaplancıklı, Z., A., Zitouni G.T., Özdemir, A., et al. Phosphorus, Sulfur, 2007, 182, ) Kocyigit, U.M., Aslan, O.N., Gulcin, I. Temel, Y., Ceylan, M., Arch. Pharm. Chem. Life. Sci. 2016, P35

214 Yeni Bir Yöntemle Halohidrin ve Diollerden Karbamat ve Karbonat Sentezi Kübra ŞAHİN, Yıldız OKAN, Esra UZUNOĞLU, Ufuk ATMACA, Murat ÇELİK, İlhami GÜLÇİN Atatürk Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Erzurum Karbonatlar; sentetik açıdan oldukça kullanışlı ara bileşiklerdir. Ayrıca benzer bileşik üzerindeki farklı reaktivitedeki fonksiyonel gruplara karşı oldukça seçici davranan reaktiflerdir. Farkı kullanım alanı olan karbonatlar, günlük hayatta yakıtlar için katkı maddesi, kozmetik ve kişisel bakım ürünlerinin hazırlanmasında, tarım alanlarında ve tekstil boyalarında kullanılmaktadırlar. Bu kullanım alanlarına ilaveten böbrek ve karaciğerde kemoterapi ve radyasyonun yan etkilerini azaltıcı etkileri ve diyabet gibi farklı tip hastalıkların tedavisinde etkin rol oynadıkları ispatlanmıştır. Karbamatlar ise 1987 yılında keşfedilmiş yeni sentetik bir antibiyotik grubudur. Karbamatlar, Karbonik anhidraz izoenzimlerinin inhibisyonunda oldukça etkendirler. Ayrıca karbamat bileşikleri antikanser özelliğine sahiptirler. Bu sebepten dolayı literatürde son yıllarda bu bileşiklerin sentezleri önem kazanmaktadır. Bu çalışmalarda cis-diollerden yola çıkarak karbonat ve karbamat, trans-halohidrinlerden yola çıkarak ise karbamat bileşiklerinin sentezleri tek kapta yüksek verimlerle sentezlenmiştir. Oldukça ılıman şartlarda gerçekleştirilen reaksiyonlar, literatürde bildirilen diğer karbamat sentezlerine göre daha çevreci ve etkinliği yüksek bir yöntemdir. Yüksek sıcaklıklarda, uzun reaksiyon sürelerinde ve düşük verimlerde sentezlenen karbamatların, oda sıcaklığında ve nispeten daha kısa sürelerde sentezlenmeleri için gurubumuz tarafından yeni bir yöntem geliştirilmiştir. Kaynaklar: 1. Davies G. S. et al.; J. Org. Chem. 2010,75, Barbachyn R. M. Angew. Chem. Int. Ed. 2003, 42, Aresta M. et al.; Chemical (2003) P36

215 Yeni Bir Yöntemle Cis-Epoksit Bileşiklerinden Karbamat ve Karbonat Sentezi Esra UZUNOĞLU, Kübra ŞAHİN, Yıldız OKAN,, Ufuk ATMACA, Murat ÇELİK, İlhami GÜLÇİN Atatürk Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Erzurum Karbonatlar; sentetik açıdan oldukça kullanışlı ara bileşiklerdir. Ayrıca benzer bileşik üzerindeki farklı reaktivitedeki fonksiyonel gruplara karşı oldukça seçici davranan reaktiflerdir. Farkı kullanım alanı olan karbonatlar, günlük hayatta yakıtlar için katkı maddesi, kozmetik ve kişisel bakım ürünlerinin hazırlanmasında, tarım alanlarında ve tekstil boyalarında kullanılmaktadırlar. Bu kullanım alanlarına ilaveten böbrek ve karaciğerde kemoterapi ve radyasyonun yan etkilerini azaltıcı etkileri ve diyabet gibi farklı tip hastalıkların tedavisinde etkin rol oynadıkları ispatlanmıştır. Karbamatlar ise 1987 yılında keşfedilmiş yeni sentetik bir antibiyotik grubudur. Karbamatlar, Karbonik anhidraz izoenzimlerinin inhibisyonunda oldukça etkendirler. Ayrıca karbamat bileşikleri antikanser özelliğine sahiptirler. Bu sebepten dolayı literatürde son yıllarda bu bileşiklerin sentezleri önem kazanmaktadır. Bu çalışmada Cis-epoksit bileşiğinin CSI ile raksiyonu sonucu, hem karbonat hem de karbamat bileşiklerinin sentezleri tek kapta yüksek verimlerde elde edildi. Oldukça ılıman şartlarda gerçekleştirilen reaksiyonlar, literatürde bildirilen diğer karbamat ve karbonat sentezlerine göre daha çevreci ve etkinliği yüksek bir yöntemdir. Yüksek sıcaklıklarda, uzun reaksiyon sürelerinde ve düşük verimlerde ayrı ayrı sentezlenen karbamat ve karbonatların; oda sıcaklığında, oda sıcaklığında ve nispeten daha kısa sürelerde sentezlenmeleri için gurubumuz tarafından yeni bir yöntem geliştirilmiştir. Kaynaklar: 1. Davies G. S. et al.; J. Org. Chem. 2010,75, Aresta M. et al.; Chemical (2003) Barbachyn R. M. Angew. Chem. Int. Ed. 2003, 42, P37

216 Amino Asitlerden Elde Edilen Kiral Schiff Bazların CA I ve II İzoenzimleri Üzerine Etkilerinin İncelenmesi Kıvılcım ŞENDİL a, Leyla POLAT b, Haydar GÖKSU c, İbrahim Hakkı DEMİRCİOĞLU b, İlhami GÜLÇİN b, M. Serdar GÜLTEKİN b, a Kafkas Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Kars b Atatürk Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Erzurum c Düzce Üniversitesi, Kaynaşlı Meslek Yüksekokulu, Düzce kivilcimsendil@hotmail.com Antidepresan, analjezik, ve sitotoksik gibi biyolojik aktivitelere sahip olan ve bunun yanında organik sentezlerdeki üstlendikleri rolden dolayı Schiff bazlarının sentezi literatürde hatırı sayılır bir yere sahiptir. 1 Özellikle antibakteriyal ve anksiyolitik etki gösteren imipenem ve alprazolam bunlara ilave olarak oküler kan basıncını ayarlayan brimonidin gibi ilaçlar Schiff bazı (imin) türevleridir. Bunlara ilave olarak yapısal karakterlerinden dolayı kozmetik, elektronik ve polimer endüstrisinde vazgeçilmez materyaller olarak da bilinirler. Çalışmamızda aromatik aldehit ve kiral amino asit moleküllerinden sulu ortamda ultrasonik banyo şartlarında yüksek verimlerle kiral imin molekülleri sentezlendi. 2 Karbonik anhidraz I ve II izoenzimleri (CA I, ve II) metabolizmada asit-baz dengesi, hücre bölümleri arasındaki iyon değişimi gibi birçok fizyolojik olayda rol almaktadırlar. CA inhibisyonu bu açıdan oldukça önemlidir. Dolayısıyla bu izoenzimleri inhibe eden moleküllerin sentezi ve laboratuvar çalışmaları literatürde hatırı sayılı bir yer tutar. 3 Çalışmamızda, kiral amino asitlerden elde edilen kiral Schiff bazlarının CA I ve II izoenzimleri üzerine inhibisyon etkileri incelendi ve bu kiral moleküllerin birçoğunun çok düşük miktarlarda bile etkili oldukları tespit edildi. Kaynaklar: 1. M. Metzler, A. Cahil, D.E. Metzler, J. Am. Chem. Soc. 1980, 102, K. Şendil, T. Tekin, H. Göksu, M. Oğuz, B. Anıl, M.S. Gültekin, J. Chin. Chem. Soc. 2016, 63, K. Oktay, L. Polat-Köse, K. Şendil, M.S. Gültekin, İ. Gülçin, C.T. Supuran, J. Enzyme Inhib. Med. Chem. 2016, 31, P38

217 Modeling of Protein-Peptide Interactions using HADDOCK web server for Cancer Therapy a Mohammed Darwish AL AFANDİ, a Tugba TASKİN-TOK a Gaziantep University, Faculty of Science and Arts, Department of Chemistry, Gaziantep, Turkey lochemistry72@yahoo.com; ttaskin@gantep.edu.tr Peptides and proteins have an important role in almost every cellular process in biological systems. Protein peptide interactions show a prominent part of functionally suitable biological interactions, and so potential therapeutic targets. In particular, peptide-based drug leads for cancer are being explored because of the enormous impact it has on health care in the world and the urgent need for more effective treatments. Small molecules and antibodies were used to target binary system, but they are expensive, non cell permeable and get undesired effects in their applications. Therefore, peptides are of significant interest in drug design as they can be highly potent and specific for a range of different drug targets. In this study, we discover and determine structural information on derived peptides and vascular endothelial growth factor 1 to design drugs to improve treatment of human diseases, such as cancer by using HADDOCK (High Ambiguity Driven DOCKing) online webserver 2. The results of this study reveal that the rational design and modeling of inhibitors using peptide binding epitopes derived from protein peptide complexes shows an alternative approach beside clinical applications. Refrences: 1) Lai Yue Chan1, David J. Craik1 & Norelle L. Daly2, Scintifict reports 6,article number:35347(2016) 2) G.C.P. van Zundert 1,, J.P.G.L.M. Rodrigues 1,, M. Trellet 2, C. Schmitz3,P.L. Kastritis 4, E. Karaca4, A.S.J. Melquiond5, M. van Dijk 6, S.J. de Vries 7 and A.M.J.J. Bonvin1 P39

218 Gemsitabin Taşıyan Guanidin Türevli Kaliks[4]Arenlerin Sentezi ve Kolon Kanseri Hücre Hattı Üzerindeki Sitotoksik Etkilerinin Belirlenmesi Mehmet OĞUZ a, Serdar KARAKURT b, Mustafa YILMAZ a a Selçuk Üniversitesi Fen Fakültesi. Kimya Bölümü, 42031, Konya b Selçuk Üniversitesi Fen Fakültesi Biyokimya Bölümü, 42031, Konya m.oguz2011@gmail.com Kaliks[n]arenler, siklodekstrin ve taç eterlerden sonra üçüncü nesil bileşikler olarak bilinmektedir. Kaliksarenleri bu kadar önemli hale getiren bir etken de bunların farklı fonksiyonel gruplar kullanılarak kolaylıkla türevlendirilebilmesidir 1. Birçok kullanım alanına sahip olan kaliksarenler sentezinden bu yana atibakteriyal, antifungal, antiviral gibi çeşitli biyolojik özellikleri üzerine birçok çalışmalar yapılmıştır. 2 Kaliksarenlerin kullanım alanları bu kadar geniş olmasına rağmen, antikanser çalışmalarında kullanımı sınırlı sayıdadır. Son yıllarda kaliksarenlerin anti kanser etkileri araştırılmış ve bu moleküllerinin uygun gruplarla fonksiyonlandırılması sonucu anti-kanser özelliğine sahip olduğu tespit edilmiştir. 3-4 Bu çalışmada kaliks[4]aren bileşiği fenolik grublarının p- pozisyonundan seçimli olarak Guanidin grubu ile türevlendirildikten sonra bir antikanser bileşiği olan Gemsitabin ile kompleksleşme çalışması yapıldı. Elde edilen kompleksin insan kolon kanseri hücre hattından (DLD-1) sitotoksitite etkileri incelendi. Farklı konsantrasyonlarda kullanılan Kaliks-Gemsitabin kompleksinin prostat kanseri hücre hattındaki IC 50 değeri 6.23 µm olarak bulundu ve bu değer Gemsitabine göre kompleksin IC 50 nin 21.3 kat az olduğu gözlendi. Kaynaklar: 1. S Karakurt, S., Kellici, T.F., Mavromoustakos, T., Tzakos, A.G., and Yilmaz, M., 2016, 20, Oguz, M., Bhatti, A. A., Karakurt, S., Aktas, M., Yilmaz, M., 2017, 171, De Fátima, Â., Fernandes, S. A., Sabino, A. A., Curr. Drug Disc. Technol, 2009, 6, Sansone, F., Dudic, M., Donofrio, G., Rivetti, C., Baldini, L., Casnati, A., Cellai, S., Ungaro, R., J. Am. Chem. Soc., 2006, 128, P40

219 Leishmaniasis in Tedavisine Yönelik BNIP Temelli Özgün İlaç Moleküllerinin Tasarımı ve Sentezi Elif KESKİN a, Mustafa GÜZEL b ve Mehmet Hikmet ÜÇIŞIK c a Yıldız Teknik Üniversitesi, Kimya-Metalurji Fakültesi, Kimya Mühendisliği Bölümü, Davutpaşa İSTANBUL b İstanbul Medipol Üniversitesi, Uluslararası Tıp Fakültesi, Tıbbi Farmakoloji ABD, İSTANBUL c İstanbul Medipol Üniversitesi, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Biyomedikal Mühendisliği Bölümü, Kavacık, İSTANBUL chemistry_elif_keskin@hotmail.com Leishmaniasis; Türkiye de Şark çıbanı veya Halep çıbanı olarak bilinen leishmania protozoon parazitlerinin neden olduğu endemik ve parazitsel bir hastalıktır. Leishmaniasis vakası Türkiye de uzun zamandır görülmezken yoğun göçler dolayısıyla vaka sayısı sürekli artış göstermektedir. Hastalığın en yaygın üç formu: visceral leishmaniasis, cutenous leishmaniasis ve mucocutenous leishmaniasistir. Bu üç formdan en yaygın görülen cutenous leishmaniasis olup deride açık yaralarla kendisini göstermektedir 1. En tehlikeli ve yaklaşık olarak %100 ölümcül olan formu ise visceral leishmaniasistir. Bu formda parazitler kendilerine lokasyon olarak karaciğer ve dalak dokusunu seçmekte ve hastanın karın bölgesine anormal genişlikler görülmektedir 2. DNA ile etkileşime giren BNIP türevlerinin leishmaniasise karşı antiparasitik etkiler gösterdiği son olarak yapılan çalışmalarla gün yüzüne çıkmıştır 2,3. Biz de bu çalışmamızda en tehlikeli form olan visceral leishmaniasisin tedavisine yönelik BNIP temelli özgün ilaç adayı moleküller tasarlayarak gerekli in vitro çalışmalarını yürütmekteyiz. Kaynaklar: 1) Harman, M., Leishmania Dicle U.,TF. 2) Tavares, J., Ouaıssı, A., Sılva, A. M., Lın, P. K., Roy, N. & Cordeıro-Da-Sılva, A Anti-leishmanial activity of the bisnaphthalimidopropyl derivatives. Parasitol Int, 61, ) Tavares, J., Ouaıssı, A., Kong Thoo Lın, P., Loureıro, I., Kaur, S., Roy, N. & Cordeıro-Da-Sılva, A Bisnaphthalimidopropyl derivatives as inhibitors of leishmania sir2 related protein 1. ChemMedChem, 5, Bu çalışma, Türkiye Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü nün 115Z846 numaralı projesi ile desteklenmektedir. P41

220 Moksifloksasin Analizi için Yüksek Basınçlı Sıvı Kromatografisi ile Metot Geliştirilmesi ve Valide Edilmesi Zeynep Esra KISA a*, Prof.Dr. Erol PEHLİVAN b, Ayşe ÇiVİT c a Selçuk Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, Kimya Mühendisliği,42075 Kampüs-Konya b Selçuk Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, Kimya Mühendisliği,42075 Kampüs-Konya c Necmettin Erbakan Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü Konya zesrakisa@gmail.com İlaç sanayisinde ilacın kalite kontrolü hastanın güvenliği ve iyileşmesi açısından büyük önem taşımaktadır. İlaç etken maddelerin ham madde kontrollerinden başlayıp ara kontroller ve nihai ürün aşamasına gelene kadar bütün basamaklarda kalite kontrol analizleri yapılması gerekir. Bu işlemlerin yapılabilmesi için iyi karakterize edilmiş, güvenilir sonuçların elde edilebileceği tamamen geçerli analitik yöntemlerin kullanılması veya geliştirilmesi gereklidir. Bu çalışmada ise bakteriyel enfeksiyon tedavisinde kullanılan moksifloksasin için miktar tayini ve dissolusyon testleri için basit, hızlı, duyarlı, doğru bir metot geliştirilmesi ve bu metodun dozaj formlarına uygulanması hedeflenmiştir. HPLC-UV cihazı ile 293 nm de gerçekleştirilen bu metotta, sabit faz olarak C18 (150 x 4.6) mm, 5 özelliklerinde kolon ve hareketli faz olarak ise Tetrabütilamonyum Hidrojen Sülfat ile hazırlanmış tampon ve metanol kullanılmıştır. Sonuç olarak geliştirilen bu metotlar seçicilik, tekrarlanabilirlik, linerite parametreleri ICH kurallarına göre valide edilmiş olup kalite kontrol analizlerinde kullanılabilir özelliktedir. Kaynaklar: 1. Boubakar, B.B., Etienne, R., Ducint, D., Quentin, C., Saux, M.C., 2001, Determination of Moxifloxacin in growth media by high perfonmance liquid chromatography, Journal of Chromatography, 754, Crua, L.A., Hall, R., 2005, Enantiomeric purity assay of moxifloxacin hydrochloride by capillary electrophoresis, Journal of Pharmaceutical and Biomedical Analysis, 38, European Pharmacopeia, 2008, 60, Vol.2, Skoog, D.A, Holler, F.J., Nieman, T.A., 1998, Enstrümantal Analiz, Bilim Yayıncılık, Çeviren: Kılıç E, Köseoğlu, F.,Yılmaz, H., Ankara-Türkiye, P42

221 L-Glutamin in Kohezif Enerji Yoğunluğu ve Kimyasal İlgi Profili M.Levent BOZDAĞ, Ali GÜNER Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü Beytepe 06800/ANKARA L-Glutamin, (Gln, Q) proteinleri oluşturan aminoasitlerden biridir. Yan zincirinde karboksiamit grubu içerir. Polar özelliktedir, ancak fizyolojik ph'da yüksüzdür. Aber aktiv olan isomeri L-Glutamin dir. Böbrek tübülüs hücresinde serbest amonyak oluşturur. Renksiz kristal bir madde olan Glutamin, alkol, benzen ve kloroform un içinde çözünmez. Bunun yanında, su içinde (100 g/l 40 C) pek de iyi çözünmez. Molekül tam olarak ele alındığında yüklü değildir, bir başka ifadeyle formal yükü sıfırdır. Tam olarak değinecek olursak, izo-elektriksel noktada çok düşük de olsa su içinde çözünebilmektedir. Glutamin in izo-elektriksel noktası 5,65 dir. Glutamin tozu, vücutta karbonhidratların tekrar sentezlenmesini sağlaması ve büyüme hormonu seviyelerini arttırması sebebiyle besin takviyesi olarak sporcular ve vücut geliştirme ile ilgilenen kişiler tarafından da kullanılabilmesinin yanı sıra, kanser tedavilerinde ve mide hastalıklarının tedavisinde kullanılmaktadır. Son yıllarda sık kullanılan bir teknik olan MIP(molecular imprinting polimerization) tekniğinde, kohevif enerji yoğunluğu hesaplamaları çok büyük ve önemli bir yer tutar. Kohezif enerji yoğunluğu(ced), sıvı halde molekülleri bir arada tutan moleküller arası kuvvetlerin bir ölçüsüdür. Kohezif enerji hesaplamalarında bir çok yaklaşım mevcuttur.(van kravelen, hoy, hansen) Bu çalışmada Hansen Yaklaşımı ve hesaplamaları kullanılmıştır. Hildebrand, geliştirdiği doğrudan bir metod ile bileşenlerin kohezif enerji yoğunluklarını (CED) buharlaşma entalpilerinden yola çıkarak hesaplamış ve bu enerji yoğunluklarını kullanarak çözünürlük parametrelerini bulmuştur. Bu parametrenin bulunacağı yöntemlerden birisi de Atomik Grup Katkısı yöntemidir ve bir dizi algoritmik hesap içerir. CED: Kohezif (cohesive) enerji yoğunluğu, δh=ced 1/2 =(δe/v) 1/2 =[( H vap - RT)/V] 1/2, sıvı halde molekülleri bir arada tutan moleküller arası kuvvetlerin gücünün ölçüsü; ΔE v : Buharlaşmada iç enerjideki molar değişim;v:sıvının molar hacmi dir. Hansen Yaklaşım: Bu yaklaşımda iki fonksiyonel grubun katkıları esas alınarak çözünürlük parametreleri (δ) hesaplanır. Bu yaklaşımda fonksiyonel grup katkıları dispersiyon(e d), polarite(e p) ve hidrojen bağı (E h) katkısı olmak üzere üç grupta toplanır. Bu katkıların molar hacimlere oranlanması ile de çözünürlük parametresine ait alt parametreler (δ d, δ p, δ h ) hesaplanır. Toplam çözünürlük parametresi (δ t) ise yukarıdaki eşitlikte görüldüğü üzere bulunan alt parametrelerin üç boyutlu koordinat sistemine yerleştirilip bileşkelerinin alınması ile bulunur. δ t ²= δ d ²+ δ p ²+ δ h ² Bu çalışmada,-glutamin molekülünün, Hansen yaklaşımına göre, alt parametreleri, toplam parametresi ve alt parametre kombinasyonları bulunarak; uygun polimer ve çözücü(çözücü karışımları) belirlenmiş ve sistemlerin kimyasal ilgi profilleri üç boyutlu ve farklı alt parametre/alt parametre kombinasyonları kullanılarak iki boyutlu ve üç boyutlu kimyasal ilgi profilleri oluşturulmuştur. Kaynaklar 1. Chem. Commun. 2005, P43

222 Kolşisinin UPLC ile Validasyonu, LC-MS/MS Tekniği ile Stres Koşullarındaki Bozunurluk Ürünlerinin Tayini a Süleyman GÖKCE, b İbrahim BULDUK, c Hüseyin ENGİNAR a Uşak Üniversitesi Bilimsel ve Teknolojik Araştırma ve Uygulama Merkezi, b Uşak Üniversitesi Sağlık Yüksek Okulu, c Afyon Kocatepe Üniversitesi Kimya Bölümü suleyman.gokce@usak.edu.tr Kolşisin; akut ve kronik gut (damla) hastalığı ve ailevi Akdeniz Hummasının (karın ağrısı, eklem ağrısı, şişlik ve ateşle nöbetler halinde seyreden kalıtımsal bir hastalık) profilaksi (hastalığın oluşumunu veya gelişimini önlemek amacıyla yapılan koruyucu tedavi) ve tedavisinde ve keza Behçet Hastalığı (ağızda ve cinsel bölgede ağrılı yaralar, göz problemleri ve deri bulgularıyla seyreden, vücudun kendi hücrelerine karşı antikor oluşturduğu bir hastalık) sendromunun tedavisinde kullanılır Ticari farmasötik formlar içinde bulunan ilaç moleküllerinin ve saflıklarının saptanması, toksikolojik ve farmakolojik bakımdan önemlidir. Farmasötik şekillerin hazırlanması sırasında saflık ve ilgili bozulma ürünlerinin izlenebilmesi için ileri metotlara ihtiyaç vardır 4. Bu çalışmanın amacı farmasötik dozaj formlarında kolşisin ve bozunurluk ürünlerinin LC-MS/MS Tekniği ile hızlı bir metot geliştirmektir. Ticari dozaj formlarındaki kolşisin ve bu preparatlarda zorlanmış koşullardaki bozunurluk ürünlerinin saptanması için bir LC-MS/MS metodu geliştirilmiştir. UPLC tekniği ile MS/MS analizleri için optimum koşullar belirlenmiş ve sistemin validasyonu yapılmıştır. Analizlerde ACE 5 C18 250*4,6 mm kolonu kullanılmıştır. Ayırma 60:40 (v/v) metanol-su ve %0,1 formik asit ortamında gerçekleştirilmiştir. ICH Klavuzuna uygun olarak Kolşisinin parçalanma ürünleri; asidik, bazik, oksidatif, termal, UV ışık, koşulları altındaki davranışı LC-MS/MS tekniği ile incelenerek belirlenmiştir 5. Bu koşullar; 1 M HCI 100 C 0-30 dk, 1M NaOH 100 C 0-30 dk, %3-%30 H 2O C 0-30 dk, 6-24 saat 100 C 0 termal bozunma, 6-24 saat 254 nm dalga boyunda-oda sıcaklığında UV ışık altında bozunma şartlarında; LC-MS/MS, EJS-ESI tekniği ve pozitif iyon modda bozunurluk ürünleri gözlemlenmiştir. Kaynaklar: 1. U.S. Food and Drug Administration; Guidance for Industry, Q3A Impurities in New Drug Substances U.S. Food and Drug Administration; Guidance for Industry, Q3B Impurities in New Drug Products Liu DQ, Wu L, Sun M, MacGregor PA. On-line H/D exchange LCMS strategy for structural elucidation of pharmaceutical impurities. J Pharm Biomed Anal 2007; 44: Edgar C. Nicolas, Thomas H. Scholz. (1998). Active drug substance impurity profiling part II. LC-MS/MS fingerprinting, Journal of Pharmaceutical and Biomedical Analysis, ICH guidelines, Q1A (R2): Stability Testing of New Drug Substances and Products (revision 2), International Conference on Harmonization. Available from: P44

223 α-feniletil Sübstitüe Dopamin Analoğu Bileşiklerin Yeni Sülfamit Türevlerinin Sentezi Elveda Burcu TOPAL, Ali NADERİ, Süleyman GÖKSU Atatürk Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü, Erzurum, 25240, Türkiye Dopamin (1) nöronlar arası iletişimi sağlayan bir nörohormondur. Dopamin (1) merkezi sinir sistemiyle ilgili şizofreni, Alzheimer ve Parkinson gibi hastalıklarda önemli rol oynamaktadır 1. Günümüzde yaygın olarak kullanılan pek çok ilaçın yapısında sülfamit fonksiyonel grubu bulunmaktadır. Bunlardan ticari olarak Doribax ismiyle satılan doripenem (2) geniş spektrumlu bir antibiyotiktir 2. Pulmoner arterial hipertansiyon tedavisinde kullanılan Macitentan (3) endotelin reseptör antagonisti bir ilaçken 3, Famotidin (4) ise; histamin H2-reseptorü antagonisti olup ülser tedavisinde mide asidinin üretimini inhibe etmede kullanılan ilaç etken maddesidir 4. Bizde dopamin ve sülfamit grubu içeren bileşiklerin önemli biyolojik aktivitelerini göz önünde bulundurarak 4-fenil bütirikasit türevlerinin, metoksi benzenlerle reaksiyonundan elde edilen keton bileşiklerinin bir seri reaksiyonundan, α-feniletil sübstitüe dopamin analoğu bileşiklerin sentezini ve bu bileşiklerin sülfamit (5a-d) türevlerinin ilk sentezlerini yedi kademede yüksek verimlerle gerçekleştirdik. Teşekkür Maddi desteklerinden dolayı TÜBİTAK a (115Z422) ve Atatürk Üniversitesi ne teşekkür ederiz. Kaynaklar 1. Haadsma-Svensson, S. R., Svensson, K. A. CNS Drug Rev. 1998, 4, Brown, S.D., Traczewski, M.M.; J. Antimicrob. Chemother. 2005, 55(6), Bolli, M.H., Boss, C., Binkert, C., Buchmann, S., Bur, D., Hess, P., Iglarz, M., Meyer, S., Rein, J., Rey, M., Treiber, A., Clozel, M., Fischli, W., Weller, T. J. Med. Chem. 2012, 55 (17), Humphries, T.J., Merritt, G.J. Aliment. Pharmacol. Ther. 1999,13, P45

224 Tironamin Analoğu Yeni Bileşiklerin ve Sülfamit Türevlerinin Sentezi Fadime ÖZBEY, Süleyman GÖKSU Atatürk Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü, Erzurum, 25240, Türkiye Fenetilamin (1) doğal bir alkaloid olmakla beraber beyinde eser aminler ile ilgili reseptörlerde (TAAR) etkilidir. Ayrıca merkezi sinir sisteminde nörotransmitter olarak görev yapmaktadır 1. p-tiramin (2) doğal yollarla oluşan bir monoamin bileşiktir ve katekolamin (dopamin, noradrenalin ve adrenalin) serbest ajanı gibi davranır 2. Sinir sisteminde bulunan tironamin (3) TAAR1 in agonisti aktivite gösteren bir eser amindir 3. Bağlı olduğu gruba önemli biyolojik aktiviteler kazandıran bir diğer grup ise sülfamittir. Bir sülfamit türevi olan kinagolid (4) seçici dopamin D 2 reseptörünün agonistidir ve hiperprolaktinamide kullanılan bir ilaçtır 4. Tironamin ve sülfamit bileşiklerinin önemli biyolojik aktivitelerinden dolayı bu çalışmamızda boranik asitler ve fenolik aldehitlerden çıkarak Cu (II) katalizörlüğünde Chan-Lam kenetleme reaksiyonu sonucu ilgili diarileterlerin sentezi gerçekleştirildi. Sentezi gerçekleşen diaril eterlerden yola çıkarak dört kademede bir seri yeni tironamin analoğunun sentezi ve bunların sülfamit türevlerinin sentezi ilk kez tarafımızdan gerçekleştirildi. Teşekkür Maddi desteklerinden dolayı Tübitak (115Z422) ve Atatürk Üniversitesi ne teşekkür ederiz. Kaynaklar 1. Sabelli, H.C., Mosnaim, A.D., Vazquez, A.J., Giardina, W.J., Borison, R.L, Pedemonte, W.A. Biological Psychiatry. 1976, 11, Rao, T.S.S., Yeragani, V.K. Indian J Psychiatry. 2009, 51, Doyle, K.P., Suchland, K.L., Ciesielski, T.M.P., Lessov, N.S., Grandy, D.K., Scanlan, T.S., Stenzel-Pooreat, M.P. Stroke. 2007; 38, Barlier, A., Jaquet, P. Eur. J. Endocrinol. 2006, 154, P46

225 Kumarin Birim İçeren Fenolik Asit Hidrazitlerinin Sentezi Ozan TAPANYİĞİT, E.Sultan GİRAY Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü ADANA Biyolojik aktivite gösteren pek çok doğal veya sentetik bileşiğin yapısında kumarin halkasına rastlamak mümkündür. Oksijen içeren heterosiklik bileşiklerden olan kumarinler; geniş bir bitki grubunda doğal olarak bulunan ve ticari kullanımları için yıllardır bitkilerden izole edilmelerinin yanında sentetik olarak da üretilen önemli bir gruptur [1]. Kumarin türevleri, geniş bir biyolojik aktiviteye sahip olmaları nedeniyle özellikle ilaç sektörü için önemli bileşiklerdir. Biyolojik olarak aktif ve doğal ve sentetik olarak bulunabilen bir diğer molekül sınıfını ise hidrazitler oluşturur. Hidrazit ve türevleri son yıllarda yoğun bir ilgi odağı olmuş ve özellikle biyolojik aktivite üzerine çok sayıda çalışma yapılmıştır. Yapılan çalışmalar hidrazit ve türevlerinin, anti-bakteriyel, anti-inflamatuar, böcek öldürücü, antitümör, anti-ülser, anti-malaryal, anti-fungal [2], anti-mikrobiyal, anti-protozoal, anti-viral, anti-oksidan [3], anti-tüberküloz, anti-hiv aktivitesi gösterdikleri ve immünosüpresif oldukları belirlenmiştir. Bu çalışmada çeşitli polifenolik asit bileşiklerinin hidrazonları sentezlenmiş ve bu moleküller 3- karbonilklorürkumarin bileşiği ile tepkimelerinden çeşitli kumarin birimler içeren fenolik asit hidrazitleri sentezlenmiştir. Aşağıda verilen 2-okzo-N'-(3,4,5-trihidroksibenzoil)-2H-kromen-3- karbohidrazid molekülünün verimi %99 olarak belirlenmiştir. Kapalı formül: C 17H 12N 2O 7 1 H-NMR (DMSO-d 6): ppm [1H, s], ppm [1H, s], 9.19 ppm [2H, s], 8.91 ppm [1H, s], 8.82 ppm [1H, s], 8.04 ppm, 8.02 ppm [1H, d], 7.80 ppm, 7.78 ppm, 7.76 ppm [1H, t],7.55ppm, 7.52 ppm [1H, d], 7.48 ppm, 7.46 ppm, 7.44 ppm [1H, t], 6.93 ppm [2H, s]. 13 C-NMR (DMSO-d 6): , , , , , , , , , , , , , , FT-IR spektrum (KBr); 3514, 3366, 3296, 2725, 1710, 1700, 1662,1611, 1569, 1554, 1480, 1448, 1344, 1292, 1176 cm -1. Kaynaklar 1) Erşatır, M., 2015 Çeşitli Kalkon-Kumarin Hibrid Bieşiklerinin Sentezi, Kimya, Çukurova Üniversitesi. 2) Gupta U.; Heterocycl Chem. 2004, 14, ) Shen W.; Macromol. Rap. Commun. 2010, 31, Bu proje Çukurova Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri tarafından desteklenmektedir. (Proje No: FYL ) P47

226 Amino-İmidazopiridin İskeleti için Yöntem Geliştirilmesi Dilek GÜÇLÜ, a,b Burak KUZU, b İsrafil TOZLU, a Nurettin MENGES b a Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 65080, Van b Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, 65080, Van dlkgclu_38@hotmail.com İlaç geliştirmek için yapılan birçok sentetik çalışma sonucunda birçok önemli imidazol iskeletine sahip molekül elde edilmiştir. Bunlardan bazıları Zolpidem, Alpidem, SKF-86002, Nagstatin ve Cypridina luciferindir (Şekil 1). Bu tür önemli doğal ve sentetik bileşiklerin eldesi bilim adamlarını daha kolay sentetik yolların arayışına yönlendirmiştir. Ayrıca elde edilecek bu tür iskeletlerde önemli bir fonksiyonel grup olan NH 2 grubunun olması bu tür bileşiklerin vücut içerisinde görüntüleme ajanı olarak da kullanılmasına imkân verebilir. Bu nedenle, bu çalışmada imidazopiridin iskeletine sahip yeni amin türevlerinin kolay ve uygulanabilir yöntemlerle eldesi hedeflenmiştir. Şekil 1. Bazı önemli imidazol iskeletine sahip bileşikler Başlangıç olarak, N-propargil-imidazol iskeleti 1 iki kademede sentezlendi ve bu çıkış bileşiği ile amin türevleri mikrodalga sentezcisinde kaynatılarak imidazopiridin 2 iskeleti elde edildi (Şema 1). İleri kademede amin grubuna bağlı olan grubun hidrolizi ile amino-imidazopiridin 3 iskeletine ulaşılması hedeflenmektedir. Şema 1. Siklizasyon reaksiyonunun genel şeması Bu çalışma TÜBİTAK (115Z894) tarafından desteklenmektedir. P48

227 Kokristal Yapılarda Kohezif Enerji Yoğunluğu ve Kimyasal İlgi Profili Ecem TANSIK, Ali GÜNER Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü Beytepe ANKARA Aktif Farmasötik bileşenlerin(api) kristal formu, dozaj şekli üzerinde oldukça etkili olabilmektedir. Bu durum özellikle, suda düşük çözünürlüğe ve düşük geçirgenliğe sahip olan API (ilaçlar) için, ilacın fiziksel formu ve formülasyonun doğası nedeniyle yüksek doz oral olarak verilmesi gereken, suda çözünmeyen bileşiklerin biyoyararlanım parametreleri üzerinde en büyük etkiyi göstermektedir. İlacın çözünürlüğü, geçirgenliği ve diğer fizikokimyasal özelliklerinin değiştirilmesi kokristallerinin hazırlanması yoluyla mümkün olabilir. Kokristaller; çözünürlüğü ve/veya geçirgenliğinin düşük olan aktif farmasötik bileşenlerin (API) etkinliğini arttırmak için bu API ile koformer moleküllerinin uyumlu fonksiyonel gruplarıyla kovalent olmayan (Hidrojen bağı, dipol-dipol etkileşimleri gibi) etkileşimler sonucu oluşan yapılardır. Aktif farmasötik bileşen maddelerinin fizikokimyasal ve yığın materyal özellikleri, ilaç molekülünün esas aktivitesini muhafaza ederken değiştirilebilir. [1] 1916 yılında Hildebrand; çözücünün kohezif özellikleri ile çözünenin çözünürlüğü arasındaki ilişkiyi açıklamış ve çözünürlük parametresi (δ) adıyla bir terim tanımlamıştır. Hildebrand a göre iki bileşenin çözünürlük parametreleri eşitse bu iki bileşenin karışma entalpisi sıfır olur. Buna göre, iki bileşenin çözünürlük parametrelerinin farkının çözünme davranışını belirlediğini açıklamıştır. Atomik grupların katkılarının kullanılmasına dayanarak Kohezif Enerji Yoğunluklarının ve çözücü parametrelerinin hesaplanması için bir çok yöntem bulunmaktadır. Bunlardan en önemlileri; van Krevelen- Hoftyzer yaklaşımı, Hoy yaklaşımı ve Hansen yaklaşımıdır. Hansen yaklaşımında çözücü ve çözünenin fonksiyonel gruplarının katkıları esas alınarak hesaplamalar yapılır ve sırası ile dispersiyon δ D, polarite δ P ve hidrojen bağı δ H değerleri hesaplanır. δ T ise bu üç değerin geometrik ortalamasının alınması ile bulunur. Teorik olarak δ T değeri ve alt parametreler olan δ D, δ P,δ H ve alt parametre kombinasyonları (δ a ve δ v) değerleri birbirene yakın olan kimyasalların birbiri ile iyi bir şekilde etkileşmesi beklenir. Bu çalışmada ise piyasada Lasix adı ile bulunan ve etken maddesi furosemide olan diüretiğin daha önceden sentezlendiği belirtilen kokristalleri (koformer olarak: Kafein, Üre, p-aminobenzoik asit, Asetamid, Nikotinamid, İzonikotinamid, Adenin, Sitozin kullanılmıştır) [2]. Hansen çözünürlük parametrelerinin kullanıldığı HSPiP programı yardımı ile hesaplanmış ve iki boyutlu, üç boyutlu kimyasal ilgi profilleri oluşturulmuştur. Kaynaklar 1. Yadav AV, Shete AS, Dabke AP, Kulkarni PV, Sakhare SS. Co-Crystals: A Novel Approach to Modify Physicochemical Properties of Active Pharmaceutical Ingredients. Indian Journal of Pharmaceutical Sciences. 2009;71(4): doi: / x Cryst. Growth Des., 2014, 14 (2), pp Copyright P49

228 Bazı Diüretiklerin Kohezif Enerji Yoğunlukları ve Kimyasal İlgi Profilleri Ecem TANSIK, Ali GÜNER Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü Beytepe ANKARA Diüretikler, en basit tanımı ile hipertansiyon ve kalp hastalıklarına bağlı olarak oluşan ödemlerin tedavisine yardımcı olmak amacıyla vücutta tutulan fazla sıvıyı uzaklaştırmak için kullanılırır. Tıp dünyasında kalp yetmezliği, karaciğer sirozu, hipertansiyon, grip, su zehirlenmesi ve bazı böbrek hastalıklarını tedavi etmek için de kullanılır. Bütün diüretik türleri farklı şekillerde de olsa vücuttan idrar ile suyu atar. Diüretik türleri; loop diüretikler, tiyazidler, karbonik anhidraz inhibitörleri, potasyum tutucu diüretikler, kalsiyumu koruyan diüretikler, ozmotik diüretikler ve düşük tavan diüretikleri olarak sınıflandırmak mümkündür. [1] Kohezif Enerji Yoğunlukları ve çözünürlük parametrelerini hesaplamanın bir yöntemi, atomik grupların katkılarını temel alarak hesaplamaktır. Bu yöntem için bir çok yaklışım bulunmaktadır. Bunlar; van Krevelen- Hoftyzer yaklaşımı, Hoy yaklaşımı ve Hansen yaklaşımıdır. Hansen yaklaşımında çözücü ve çözünenin fonksiyonel gruplarının katkıları esas alınarak hesaplamalar yapılır ve sırası ile dispersiyon δ D, polarite, δ P ve hidrojen bağı, δ H değerleri hesaplanır. δ T ise bu üç değerin geometrik ortalamasının alınması ile bulunur. Teorik olarak δ T değeri ve alt parametreler olan δ D, δ P,δ H ve bu parametrelerin kombinasyonunu içeren (δ A ve δ V) değerleri birbirene yakın ise kimyasalların iyi bir şekilde etkileşmesi beklenir. Bu çalışmada, HSPiP(Hansen Solubility Parameters in Practice) programı kullanılarak, bazı diüretikler (Furosemide, Spironolactone, Bumetanide, Etacrynic acid, Cancerenone) ve bunlara uygun çözücü ve/veya çözücü sistemleri bulunmuş; kimyasal ilgi profilleri, alt parametreler ve alt parametre kombinasyonlarıyla iki boyutlu ve üç boyutlu diyagramları oluşturularak birbirlerine karşı olan kimyasal ilgi profilleri belirlenmiştir. Benzer şekilde, diüretikler için uygun monomer yapılar da iki boyutlu ve üç boyutlu diyagramlar kullanılarak oluşturulmuştur. Kaynaklar 1. Puschett J, Pharmacological Classification and Renal Actions of Diuretics. Cardiology 1994;84(suppl 2):4-13 P50

229 Naftol İçeren Oksipropanol Türevi Bazı Bileşiklerinin Sentezi ve Antibakteriyel Özelliklerinin İncelenmesi Mustafa ZENGİN a, Oğuz KARABAY b, Hayriye GENÇ a a Sakarya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü Serdivan/SAKARYA b Sakarya Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü Adapazarı/SAKARYA hayriyegenc@sakarya.edu.tr Geniş bir yelpazede bulaşıcı ajanlara karşı gelişen Antibakteriyel direnç, halk sağlığını tehdit etmesi nedeniyle çeşitli sektörler ve birçok ülke için endişe kaynağı olmuştur ve görülmemiş bir hızla bütün dünya üzerinde yayılmaktadır 1. Bu tip dirençli bakterilere karşı elimizde etkin seçenekler bulunmaması nedeniyle 1 ve 2a-d bileşiklerinin hastane kökenli ve dirençli olan bakterilere (A. baumannii, P. aeruginosa, E. coli, and S. aureus) karşı antibakteriyel etkinliği araştırılmıştır. Her bakteriden 20 suşun 1 ve 2a-d bileşiklerine ve hali hazırda ilaç olarak kullanılan bazı ilaç türlerine karşı duyarlılığı test edilmiştir. Bakterilerden bazı E.Coli suşları hariç hepsi çoklu ilaca dirençli bakterilerdir. α-naftol bileşiğinin epiklorhidrin ile muamelesinden 2-((naftalen-1-iloksi)metil)oksiran ve ardından epoksit halkasının farklı amin bileşikleriyle açılmasıyla da Naftaleniloksipropanol türevleri elde edilmiştir (Şekil 1) 2. Şekil 1. 1 ve 2 maddelerinin sentezi için izlenen yol (i) Epiklorohidrin, NaOH/su, C, 0.5 saat; (ii) Amin bileşiği, doymuş K2CO3 çözeltisi, oda sıcaklığı, 16 saat. Test edilen bileşikler hastane kaynaklı ÇİD bakterilere karşı belirgin bir etkinlik göstermiştir. Yapısal olarak hali hazırda kullanılan β-bloker ilaçlarla çok benzer olması nedeniyle test edilen ÇİD bakterileri için ileri araştırmalar ve in vitro etkinlik testleri yapıldığı takdirde ilaç olarak kullanımlarının mümkün olduğu düşünülmektedir. Kaynaklar: 1) World Health Organization, Antimicrobial resistance: 2014 global report on surveillance, Geneva, Switzerland, ) Bevinakatti, H. S.; Banerji, A.A. J. Org. Chem. 1991, 56(18), P51

230 Hammadde Tanıma Süreçlerinin Raman Tekniği Kullanılarak İyileştirilmesi R.Aykut GÜRSOY, Can İNEGÖLLÜ, Ayhan OLMAZ, Deniz EYLEN, Fevzi SAĞLAM, Kemalettin GELİŞLİ, Muammer EVREN, Sedrettin ŞEN, Ümit ERKAN, Yakup ATALAY Zentiva Sağlık Ürünleri T.A.Ş Küçükkarıştıran mevki, Lüleburgaz - KIRKLARELİ Türkiye Mevcut Durum: aykut.gursoy@sanofi.com Depoya sekonder ambalajı karton koli olarak gelen bir hammaddenin 100% numuneleme ve tanıma işlemi yapılması gerekliliği vardır. Mevcut durumda sırasıyla önce numune alma odası dışında palet hareketleri sonucunda numune alma ve sonrasında numune alma odasında yapılan tanıma işlemi ile katlı istifli gelen bu malzemelerde toplam 13 işlem adımında gerçekleşiyordu. Ortalama 210 dakika/parti işçilik harcanırken çalışan üzerinde ergonomi, çalışma ortamında da palet, forklift ve transpalet hareketinden dolayı yüksek iş güvenliği riski mevcut idi. Hedef: Bu çalışmadaki hedefimiz; Daha önce ilaç sektöründe yapılmayan numune alma ve tanıma operasyonlarını numune alım odasında, paleti odadan çıkarmadan ve istif sıralarını değiştirmeden yapmak. Böylece katmadeğeri olmayan hareketleri, iş güvenliği risklerini ve gereksiz palet hareketlerini belirleyip ortadan kaldırmak, Parti başına düşen işçiliği min. 80 % iyileştirmek. Raman Tekniğinin Anlatımı: Bir numunenin görünür bölge veya yakın-ir monokromatik ışından oluşan güçlü bir lazer kaynağıyla ışınlanmasıyla saçılan ışının belirli bir açıdan ölçümüne dayanır. Moleküllerin şiddetli bir monokromatik ışın demeti ile etkileşmesi sırasında ışık absorpsiyonu olayı gerçekleşmiyorsa ışık saçılması olayı meydana gelir. Işık saçılması sırasında saçılan ışığın büyük bir kısmının enerjisi madde ile etkileşen ışığın enerjisine eşit olur ve bu tür elastik saçılma olayına Rayleigh saçılması denir. Elastik saçılma olayının yanı sıra saçılan ışığın çok az bir kısmı elastik olmayan saçılma olayı ise Raman saçılması adını alır. Rayleigh saçılması olayında Raman saçılmasına göre kez daha şiddetli bir saçılmış ışık oluşur.ancak Rayleigh saçılması tek bir pik verir ve, titreşim geçişleri hakkında bilgi vermez. Raman saçılması sırasında saçılan ışığın enerjisinde molekül ile etkileşen ışığınkine göre oluşan fazlalık veya azlık ışıkla etkileşen molekülün titreşim enerji düzeyleri arasındaki enerji farkları kadardır. Bu nedenle Raman saçılmasının spektroskopik incelenmesi ile de moleküllerin titreşim enerji düzeyleri hakkında bilgi edinilebilir. Bu tür bir spektroskopik yöntem Raman spektroskopisi adını alır. Kazanım: 25kg üzerinde ambalajlı hammaddelerin operasyonunda HSE riski. IR ve TLC metodlarına alternatif olarak, numuneleme anında ve primer ambalaj açılmadan işlemin tamamlanması. Kaynaklar: 1. Zentiva Sağlık Ürünleri, Kalite Denetim Müdürlüğü, Örnekleme ve NIR Tanıma Bölümü çalışmaları P52

231 PDE5/PDE6 ve PDE5/PDE11 Seçici PDE5 İnhibitörlerinin in Siliko Yöntemler İle Belirlenmesi: Ligant ve Yapı Bazlı Metotların Kombinasyonu ile Tadalafil Analogların Tasarımı Gülru KAYIK a, Nurcan Ş. TÜZÜN a, Serdar DURDAĞI b a İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü b Bahçeşehir Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Biofizik Anabilim Dalı, Hesaplamalı Biyoloji ve Moleküler Simülasyonlar Laboratuvarı gkayik@itu.edu.tr Günümüzde fosfodiesteraz 5 (PDE5) enzimi inhibitörü olarak kullanılan ilaçlara örnek olarak Sildenafil (Viagra TM ), Vardenafil (Levitra TM ) ve Tadalafil (Cialis TM ) verilebilir. Bu ilaçların yan etkilerinin (görme bozuklukları ve kas ağrıları vb.) sebebinin PDE6 ve PDE11 izoenzimleri ile olan çapraz aktiviteleri sonucunda olduğu bilinmektedir. Bununla birlikte, tadalafilin herg1 potasyum (K + ) iyon kanalını bloke etme potansiyeli belirlenmiştir. 1 herg iyon kanalları, insan organizmasında kardiyak aksiyon potansiyelinin düzenlenmesinde önemli bir role sahiptir ve inhibe edilmesi ciddi kardiyovasküler problemlere neden olabilmektedir. 2-5 Bu çalışmada, ligant veri bankalarının taraması, moleküler kenetlenme (docking), homoloji modelleme, moleküler dinamik (MD) simülasyonlar ve MM/PBSA (Molecular Mechanics/Poisson Botzmann Surface Area )hesaplamaları ile PDE5 aktivitesi korunarak; PDE6, PDE11 ve herg1 kanal iç bölgelerine (pore domain) bağlanma afinitesi azaltılmış tadalafilbenzeri moleküllerin ortaya konulması amaçlanmıştır. (Şekil 1 ve 2, Tablo 1) Şekil 1. PDE5 (koyu mavi) ile PDE6 (mavi) ve PDE11 (kırmızı) enzimlerinin homoloji modellerinin süperpozisyonları Şekil 2. PDE enzimlerine göre bağlanma enerjileri [kj/mol]. Hesaplama, GOLD docking programının ChemScore fonksiyonu ile yapılmıştır. Kaynaklar: 1) Sarazan, R. D., Crumb, W. J., Beasley, C. M., Emmick, J. T.,Ferguson, K. M., Strnat, C. A., & Sausen, P. J. (2004). Absence of clinically important HERG channel blockade by three compounds that inhibit phosphodiesterase 5-sildenafil, tadalafil, and vardenafil. European Journal of Pharmacology,502, ) Witchel HJ. Drug-induced herg block and long QT syndrome. Cardiovasc Ther 2011; 29: ) Kayik,G.; Tüzün, N.Ş; Durdagi, S. Investigation of PDE5/PDE6 and PDE5/PDE11 selective potent tadalafil-like PDE5 inhibitors using combination of molecular modeling approaches, molecular fingerprint-based virtual screening protocols and structure-based pharmacophore development. 2016, Journal of Enzyme Inhibition and Medicinal Chemistry,32;1, ) Kayik,G.; Tüzün, N.Ş; Durdagi, S. In silico design of novel herg-neutral sildenafil-like PDE5 inhibitors. 2016, Journal of Biomolecular Structure and Dynamics. DOI: / ) Serdar Durdagi, Sumukh Deshpande, Henry J Duff, Sergei Y Noskov: Modeling of Open, Closed, and Open-Inactivated States of the herg1 Channel: Structural Mechanisms of the State-Dependent Drug Binding. Journal of Chemical Information and Modeling 09/2012; 52(10): DOI: /ci300353u Ulusal Yüksek Başarımlı Hesaplama Merkezi'ne (Proje no: ) ve İstanbul Teknik Üniversitesi'ne (BAP Proje no:38208) katkılarından dolayı teşekkür ederiz. P53

232 Kiral Hidroksi Amidlerin Asimetrik Henry Reaksiyonunda Katalizör Olarak Kullanılması Alime Ebru AYDIN Mustafa Kemal Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, 31040, Antakya/HATAY Organik bileşikler günümüz kimyasında önemli bir yer tutmaktadır. Günümüz kimyasında önemli bir yer tuttuğu gibi ilaç endüstrisi boya endüstrisi gibi değişik alanlarda geniş uygulama alanına sahiptir. Tarih boyunca kimyacılar en saf bileşikleri sentezlemek ve doğanın sentezlediği doğal bileşiklerin saflığını yakalamak için değişik yöntemler geliştirmeye çalışmışlardır 1. Organik kimyada organik bileşiklerin doğal saflıkta sentezlenmesinin sağlanması için asimetrik reaksiyonlar geliştirilmiştir. Asimetrik reaksiyonlarda kiral bir bileşiğin enantiyoseçiciliği saflığı belirlemektedir. Doğal bileşikler enantiyomerler açısından sadece birine karşı seçicidir. Doğal bileşiklerin bu tek enantiyomeri seçimine ulaşmak organik kimyacıların en çok ilgi duyduğu alanlardan birisidir. Bu bileşiklerin doğadan elde edilmesi, bitkilerden saflaştırılması maliyeti yüksek olduğundan kimyasal yoldan bu saf bileşiklerin elde edilmesine çalışılmıştır 2. Bu çalışmada öncelikle; kiral katalizörler sentezlenmistir ve spektroskopik olarak tanımlanmıştır. Ürünlerin karakterizasyonunda 1 H ve 13 C NMR teknikleri kullanılmıştır. Sentezlenen kiral katalizörler, nitrometan ve aromatik aldehitlerle gerçekleştirilen asimetrik Henry reaksiyonunda katalizör olarak kullanılmıştır. Bu katılma tepkimesi için optimum reaksiyon koşullarını belirlemek amacıyla farklı metal tuzları, çözücü, reaksiyon sıcaklıkları ve farklı ligand oranları denenmiştir. Ayrıca kiral katalizör varlığında nükleofil olarak nitroetan kullanılarak Henry reaksiyonu diastereoseçimli olarak gerçekleştirilmiştir. Bu çalışma Mustafa Kemal Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Komisyonu Başkanlığı tarafından 100 ve 210 nolu projeler ile desteklenmiştir. Kaynaklar: 1. Kordikowkski, A., York, P. And Latham, D., Journal of Pharmaceutical Sciences, 1998, 88, , 2. G. Procter, Asymmetric Synthesis, Oxford University, New York, P54

233 Tiyoüre yapısı İçeren Ligandların Enantioseçimli Reaksiyonlarda Katalizör Olarak Kullanılması Alime Ebru AYDIN Mustafa Kemal Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, 31040, Antakya/HATAY Kiralite kimyasal, biyolojik, farmasötik ve materyal bilimlerinde önemli bir rol oynar. Enantiyomerik bileşikler farklı koku ve tatlara sahiptirler. Şüphesiz ki farmakolojik aktiviteleri tarandığı zaman iki enantiyomer farklı bileşik olarak düşünülür. Bir çok çalışma kiral ilacın iki enantiyomerinin genellikle farklı biyolojik aktiviteye sahip olduğunu ve enantiyomerlerden birinin oldukça etkili tedavi edici ilaç olarak rol oynayabilirken diğer enantiyomerin oldukça toksik olduğunu göstermiştir 1. Enantiyomerlerin aktivitelerindeki dramatik farklılığın en iyi bilinen örneği talidomittir. Sadece bir enatiyomer yararlı tedavi edici etki verirken diğer enantiyomer bir çok doğum kusuruna neden olur 2. Karbon-karbon bağ oluşum tepkimeleri özellikle katalitik asimetrik karbonkarbon bağ oluşumları organik sentezde önemli bir bölümü kapsar. Son zamanlarda diaminler, dioller, aminosülfürler ve amino alkolller gibi yeni kiral ligandların geliştirilmesi son derece önem kazanmıştır. Bu maddeler içinde, amino alkol temelli kiral ligandlar en umut verenlerdir 3. Bu çalışmada öncelikle; tiyoüre yapısı içeren kiral ligandlar sentezlenmiş asiklik enon olan kalgona dietilçinko katılma tepkimesinde katalizör olarak kullanılmıştır. Ayrıca tepkimesi için optimum reaksiyon koşullarını belirlemek amacıyla farklı metal tuzları, çözücü, reaksiyon sıcaklıkları ve farklı ligand oranları denenmiştir. Bu çalışma Mustafa Kemal Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Komisyonu Başkanlığı tarafından 210 nolu proje ile desteklenmiştir. Kaynaklar: 1. Kordikowkski, A., York, P. And Latham, D., Journal of Pharmaceutical Sciences, 1998, 88, , 2. Franks, M. E., Macpherson G. R., Figg W. D., Lancet, 2004, 363: a) Soai, K., Niwa, S., Chem. Rev., 1992, 92 (5), ; b) France, S., Guerin, D. J., Miller, S. J., Lectka, T. Chem. Rev., 2003, 103 (8), P55

234 Çörekotu Yağının (Nigella Sativa L.) Etken Maddesi Olan Timokinonun Farmakolojik Etkileri Yüksel ABALI, Burcu ÇAĞLAYAN, Seda SARIOĞLU Manisa Celal Bayar Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, 45140, Manisa, Türkiye Çeşitli hastalıkların iyileştirilmesi ve tedavisinde bitkisel ilaçların kullanımı gün geçtikçe artmaktadır. Nigella sativa L. (Çörek otu) doğal bitkisel ilaçlar grubunda olan bir bitki olup yüzyıllardır sağlığı destekleyici ve hastalıkların tedavisinde doğal ilaç olarak kullanılmaktadır 1. Nigella sativa, halk arasından bilinen adıyla çörekotu, genellikle Akdeniz kıyılarında yetişen otsu bir bitkidir. Bitkinin tohumları ve tohum yağı alternatif tıpta soğuk algınlığı, baş ağrısı, romatizma ve daha pek çok rahatsızlığın tedavisinde binlerce yıldır kullanılmaktadır. Nigella sativa tohumları Orta ve Uzak Doğu da bronşiyal astım, baş ağrısı, dizanteri, enfeksiyon, obezite, sırt ağrısı, hipertansiyon ve gastrointestinal problemler gibi pek çok hastalıkta geleneksel bir ilaç olarak kullanılmaktadır. Egzema gibi cilt hastalıklarında kullanımı ise bütün dünyaca kabul edilmiştir. Nigella sativa nın bileşimindeki maddelerin çok çeşitli olması ve her birinin terapötik etkinliklerinin farklı olması nedeniyle Nigella sativa pek çok farklı farmakolojik etki göstermektedir. Antioksidan, antienflamatuvar, antimikrobiyal, antitümör ve immünomodülatör etkinlikler bunlardan bazılarıdır 4. Nigella sativa tohumlarının kimyasal içerikleri ve tohum yağının fizikokimyasal özelliklerinin araştırıldığı bir çalışmada uçucu yağın analizlenmesi sonucunda Nigella sativa nın temel etken bileşeninin Timokinon (TQ) olduğu bulunmuştur 2. TQ (C 10H 10O 2; 2 izopropil-5-metil-1,4 benzokinon), çörek otu uçucu yağının temel biyoaktif bileşeni olup; çörek otu uçucu yağında % 18,4-24 oranında bulunan 164,2 g/mol molekül ağırlığında birçok biyolojik ve farmakolojik yararı olan koyu sarı renkli kristallere sahip uçucu bir monoterpen kinondur 3. Bu çalışmada; çörek otu uçucu yağının temel etken maddesi olan timokinonun, izole edilmesi ve farmakolojik etkileri üzerine yapılan çalışmalar derlenmiştir. Kaynaklar 1. Salem, M.L. (2005). Immunomodulatory and immunotherapeutic properties of the Nigella sativa L. seed. International imunopharmacology, 5(13-14): Arslan SO, Gelir E, Armutcu F, Coskun O, Gürel A, Sayan H,Celik IL. The protective effect of thymoquinone on ethanol-induced acute gastric damage in the rat. Nutr Res. 2005;25(7): Ali, B.H., Blunden, G., 2003, Pharmacological and Toxicological Properties of Nigella Sativa, Phytother Res, 17 (4), Yanaroğlu S, (2011). Çörekotunun (Nıgella Satıva L.) Biyolojik Etkileri Üzerine Bir Araştırma, V, K.K.T.C. Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü P56

235 Kinazolin-4(3H)-on ve Bazı Türevlerinin Sentezlenmesi in vitro Antimikrobiyal Etkisinin ve İnsan Gingival Fibroblastlarında Sitotoksisitesinin Araştırılması Ural Ufuk DEMİREL a, Aydan YILMAZ b, Uğur ARSLAN c İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Türkiye a Selçuk Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü Konya, Türkiye b Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Konya, Türkiye c ural.demirel@kemerburgaz.edu.tr Bu çalışmanın amacı kinazolin-4(3h)-on (1) ve türevleri olan 3-(4-hidroksifenil)-3,4- dihidrokinazolin-4-on (2), 3-(3-hidroksifenil)-3,4-dihidrokinazolin-4-on (3) ve 3-(3-metilpiridil)-3,4- dihidrokinazolin-4-on (4) bileşiklerinin sentezlenmesi ve in vitro olarak antimikrobiyal etkisinin ve insan gingival fibroblastlarında sitotoksisitesinin araştırılmasıdır. O N A N Kinazolinon Bileşiği Sentezlenen bütün bileşikler FT-IR, 1 H-NMR, elemental ve mass spektral analiz yöntemleri ile karakterize edilmiştir. Bileşiklerin E. faecalis ATCC 29212, P. aeruginosa ATCC 27853, S. aureus ATCC 29213, E. coli ATCC bakterilerine karşı in vitro antimikrobiyal etki çalışmaları mikrodilüsyon metodu ile ticari antibiyotiklerden olan ampisilin ve gentamisin ile kıyaslanarak yapılmıştır. Yapılan antimikrobiyal etki çalışmalarının sonucunda bileşik 1 ve 4 ün MIC değerlerinin antibiyotiklerden olan ampisilin ile kıyaslandığında daha düşük olduğu tesbit edilmiştir. İnsan gingival fibroblastlarında yapılan sitotoksisite testlerinde ise bileşik 1 ve 4 ün kontrol grubuna göre sitotoksik etkisinin olduğu saptanmıştır. P57

236 Manyetik Nano Fe3O4 ün Enzim Benzeri Aktivitesi Kullanılarak Bazı Numunelerde Hidrojen Peroksit Tayini Aliye ALTUNDAŞ a, Hayrunnisa NADAROĞLU b,d, Azize Alaylı GÜNGÖR b,c a Gazi University, Faculty of Science, Department of Chemistry, 06500, Ankara, TURKEY b Ataturk University, Faculty of Engineering, Department of Nano-Science and Nano-Engineering, Erzurum, TURKEY c Ataturk University, Erzurum Vocational Training School, Department of Chemical Technology, Erzurum, TURKEY d Ataturk University, Erzurum Vocational Training School, Department of Food Technology, Erzurum, TURKEY aaltundas@gazi.edu.tr Enzimler günümüz de pek çok alanda kullanılmakta ve ne kadar önemli oldukları her geçen gün daha da anlaşılmaktadır. Son zamanlar da özellikle ilaç, tekstil, tıp, sentez, üretim, gıda ve vb. endüstriler de oldukça yaygın olarak enzimlerden yararlanılmıştır. Enzimlerin, kullanıldıkları prosesler de biyolojik kökenli olmadan dolayı katalitik aktiviteleri kolaylıkla kaybetme ve proteazlar tarafından sindirilebilme gibi bazı ciddi dezavantajları vardır. Bu dezavantajlar göz önünde bulundurulduğun da enzim gibi hareket eden ve enzimden daha dayanıklı yapay enzimler alternatif olarak karşımıza çıkmaktadır. Yapay enzimler son yıllarda oldukça dikkat çeken yeni bir araştırma konusudur. Yaptığımız çalışmada Fe 3O 4 manyetik nanopartiküllerinin (MNP) yapay enzim aktivitesi araştırılmıştır. Fe 3O 4 manyetik nanopartiküllerinin (MNP) gerçek enzimleri taklit ederek, peroksidaz enziminin benzer özelliğini sergilediği bulunmuştur. Gıdalar da peroksidaz tayininin bu metotla yapılabileceği belirlenmiş ayrıca metabolizmada da oksidatif stresin belirlenmesinde bu metal nanopartiküllerden yararlanılabileceği anlaşılmıştır. Kaynaklar: 1. Günduz, S; Nadaroğlu,H; Güngör, A.A; 4 th ISEKI Food Conferance 4-8 July Vienna Austria, 2016, Hui, W; Erkang, W. Anal. Chem. 2008, 80 (6), P58

237 Allylic Alkylation Catalyzed by Chiral Bisphosphines: Enantioselective Formation of C-C Bonds for Pharmaceutical Research İlker Ümit KARAYİĞİT, Yaşar GÖK, Halil Zeki GÖK, Seda KILIÇARSLAN Department of Chemistry, Faculty of Arts and Sciences, Osmaniye Korkut Ata University, Osmaniye, Turkey. The syntheses of enantiomerically pure compounds are of primary importance due to containing stereogenic centers in a large amount of the pharmaceuticals and agrochemicals. 1 Catalytic enantioselective reactions are the most widespread way because of obtaining a large amount of chiral target product with a small amount of catalyst. The transition metal-catalyzed allylic alkylation reaction, which has become part of modern organic synthesis, is one of the most versatile and flexible methods for the enantioselective formation of C-C and C-heteroatom bonds. 2,3 Hereby, we described the synthesis of optically pure ligands evaluated in enantioselective allylic alkylation. 4 References: 1) Pfaltz, A.; Lautens, M. Comprehensive Asymmetric Catalysis I-III Jacobsen, E. N.; Pfaltz, A.; Yamamoto, H.; Eds.; Springer-Verlag, Berlin, ) Lu, Z.; Ma, S. Angew. Chem. Int. Ed. 2008, 47, ) Rovis, T. New Frontiers In Asymmetric Catalysis Mikami, K.; Lautens, M.; Eds.; Wiley-VCH, Weinheim, 2007, pp ) Gök, Y., Kılıçarslan S., Gök, H. Z. Karayiğit, İ.Ü., Helv.Chim.Acta 2017, Under review. P59

238 Metal Nanopartiküllerin Yeşil Sentezi ve Karekterizasyonu Elif SEKMEN ve Semiha ÇAKIR Gazi Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü Teknikokullar/ANKARA Metal nanopartiküllerin kimyasal ve fiziksel yöntemler ile sentezinin karmaşık ve çok pahalı olması, toksik madde kullanımını gerektirmesi, farmakolojik ve biyomedikal uygulamalara uygun olmaması gibi birçok dezavantajları vardır. Metal nanopartiküllerin kanser teşhisi ve tedavisi alanlarındaki yaygın kullanımı nedeniyle kolay, ekonomik, toksik madde kullanımı gerektirmeyen ve çevre dostu olan biyosentez yöntemleri ile NPs sentezi önemlidir [1,2]. Bu çalışmada AuNPs, AgNPs, FeNPs, NiNPs, CuNPs yeşil kimya yaklaşımlı sentezinde Cucurbita Pepo (CP), Cucumis Sativus (CS), Lycopersicon Esculentum (LE), Apiumgraveolens Var. Rapaceum (AVR) ve Oleraceae Var. Batrytis (OVB) biyoekstreleri kullanılmıştır. Belirlenen optimum deney şartlarında HAuCl 4, AgNO 3, FeCl 3, NiCl 2.H 2O, CuCl 2.H 2O çözeltileri ile biyoekstreler etkileştiğinde çözelti renginin değişmesi metal NPs oluştuğunun bir göstergesidir. Metal NPs in kararlılıkları, partikül şekilleri, boyutları optik özellikleri ve karekterizasyonu UV-VIS (Ultraviyole ve Görünür Bölge Spektroskopisi), FTIR (Fourier Dönüşümlü İnfrared Spektroskopisi), SEM (Taramalı Elektron Mikroskobu), XPS (X-Işınları Foto elektron Spektroskopisi) ve EDX (Enerji Dağılımlı X Işınımı Kırınımı) yöntemleri ile belirlenmiştir. Şekil 1.Metal NPs çözeltileri ve UV-Vis spektrumları Şekil2. Metal NPs SEM görüntüleri Kaynaklar: 1) V. Vadlapudi, D.S.V.G. K. Kaladhar et al. Orient. J. Chem., 2013 Vol. 29(4), ) E. Arslan, S. Çakır, Journal of Electroanalytical Chemistry 2016, 760, P60

239 Nitrobuta-1,3-dien Bileşiğinden Tiyo ve Amino Grupları İçeren Yeni Bileşiklerin Sentezi Nihal ONUL, Neşe ŞENTÜRK MERMER İstanbul Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Kimya Bölümü, Organik Kimya Anabilim Dalı, İstanbul Polihalonitrobuta-1,3-dien bileşiğinin çeşitli tiyoller ile reaksiyonları daha önceki çalışmalarımızda yapılmıştır. 1,2 Nitrosübstitüe polihalobuta-1,3-dienler yapısındaki nitro grubundan dolayı sentetik uygulamalarda başlangıç maddesi olarak çok değerlidir. 3 Bu çalışmada polihalonitrobuta-1,3-dien in, tiyol olarak seçtiğimiz alilmerkaptan ile reaksiyonu yapılmış, elde edilen aliltiyosübstitüe bileşiğinin çeşitli aminli bileşiklerle reaksiyonları incelenmiştir. Alilmerkaptan ile ilgili yapılan çalışmalarda tümör hücrelerini küçültücü ve kolestrol düşürücü etkisi rapor edilmiştir. 4,5 Alilmerkaptan ve aminler ile reaksiyonlar sonucunda yeni N,S-sübstitüe polihalonitrobuta-1,3-dien bileşikleri sentezlenmiştir. Elde edilen bileşiklerin yapıları spektroskopik yöntemlerle (FTIR, NMR ve MS vb.) aydınlatılmıştır. Cl S Cl S Cl Cl NO 2 N Br Cl NO 2 N Kaynaklar: 1) Onul, N.; Brimo, W. M. D.; Ibis, C., Phosphorus, Sulfur and Silicon, 2011, 186, ) Ibis, C.; Onul, Y. N., Revue Roumaine de Chimie, 2008, 52, ) Zapol skii, V. A.; Namyslo, J. C.;Gjikaj, M., Kaufmann, D. E.; Synlett, 2007, 10, ) Reddy, B. S., Rao C. V., Rivenson, A.; Kelloff, G.; Cancer Research, 1993, 53, ) Shanqin, X.; Simon Cho, B. H.; Journal of Nutrition Biochemistry, 1999, 10, 654. P61

240 1,4-Naftokinon Bileşiğinin N- ve S-Sübstitüe Türevleri Nihal ONUL, Halil ÖZDİNÇ İstanbul Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Kimya Bölümü, Organik Kimya Anabilim Dalı, İstanbul Doğal naftokinonlar eski zamanlardan beri ilaç olarak kullanılmıştır. Son yıllarda sentetik naftokinon türevlerinin biyolojik aktiviteleri incelenmiş ve özellikle kanser hücrelerine etkili olduğu rapor edilmiştir. 1,2 Kinon türevlerinin sentezi ve aktivitelerinin incelemesi ile ilgili daha önce yaptığımız çalışmalarımız mevcuttur. 3,4 Bu çalışmamızda 1,4-naftokinon bileşiğinin 2,2,2-trifloretantiyol ile reaksiyonundan S-sübstitüe 1,4-naftokinon bileşiği elde edilmiştir. Bu bileşiğin 2-florfenilpiperazin ile reaksiyonundan ise N,S-sübstitüe 1,4-naftokinon bileşiği sentezlenmiştir. Elde edilen bileşiklerin yapıları spektroskopik yöntemlerle (FTIR, NMR ve MS vb.) aydınlatılmıştır. O O S CF 3 S CF 3 O Cl O N N F Kaynaklar: 1) Tandon, V.K.; Maurya, H.K.; Mishra, N.N.; Shukla, P.K.; Eur. J. Med. Chem., 2009, 44, ) Chen, W.; Liu, W.; Wang, Y.; Song, X., Chen, G.; Natural Product Research, 2015, 29, ) Bayrak, N., Tuyun, A.F., Yıldırım, H., Onul, N.; C. R. Chimie, 2014, 17, ) Tuyun, A.F., Bayrak, N., Yıldırım, H., Onul, N., Kara M. E. Çalik Ö. B.; Journal of Chemistry, 2015, 2015, 1. P62

241 Bazı Lignan Türlerinin hca I ve II İzoenzimleri Üzerine İnhibisyon Etkilerinin Araştırılması Leyla POLAT KÖSE a, İlhami GÜLÇİN a a Atatürk Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Erzurum lylpolat@atauni.edu.tr Fenolik bileşikler, aromatik benzen halkasında kimyasal olarak bir veya daha fazla hidroksil grubu içeren bileşiklerdir. 1 Bitkilerde segonder metabolit olarak sentezlenen fenolik bileşikler hem çok çeşitli kullanımlara sahip ve hem de birçok yapısı aydınlatılmış moleküllerdir. 2 Bitki kökenli estrojenler veya östrojen benzeri bir etkiye sahip olan bileşikler fitoestrojenler olarak adlandırılır. Bitkilerde doğal olarak bulunmakta ve fenolik gruplar içermektedirler. 3 Fitoestrojenler farklı kaynaklara göre farklı alt sınıflara ayrılmıştır. Bunlar; izoflavonlar, kumestanlar, stilbenler ve lignanlardır. Lignanlar, 2,3-dibenzilbütan iskeletiyle bilinir ve tüm lifli bitkilerde glikozit formda bulunmaktadırlar. Bitkilerde bulunan temel lignanlar, insanlarda östrojenik aktivite gösteren iki temel bileşik olan enterolakton ve enterodiol veren matairesinol, secoisolariciresinol, lariciresinol ve pinoresinoldür. Enterolakton ayrıca, enterodiol'ün oksidasyonu ile oluştuğu da bilinmektedir. 4 Bitki hücre duvarlarında lignin oluşumundan sorumlu olan lignanlar, bazı bitkilerde çok az miktarda bulunduğu da bilinmektedir. Fitolignanlar, keten tohumunda, tahılda, kepekte, sebzelerde, kiraz ve çilek gibi meyvelerde ve çayda yüksek miktarda bulunurlar. Ayrıca lignanlar, enzim, protein sentezi, proliferasyon, anjiyogenez, büyüme faktörü ve hücre farklılaşması üzerinde etkilere sahiptir. İnsanlarda, bitki lignanları, sindirimden sonra deglikozilasyona uğratılarak, daha sonra mikroorganizmalar tarafından memeli lignanlarına, yani enterolignanlar olarak da anılan enterolakton ve enterodiol e dönüştürülmektedir. Lignanlar insan vücudunda idrar, plazma, tükrük, sperm ve prostatik sıvıda bulunur. 5 Epidemiyolojik çalışmalar enterolakton ve enterodiol ün bazı kanser türlerine, kardiyovasküler hastalıklara ve osteoporoza karşı koruyucu etkilere sahip olduğu da bilinmektedir. Bu çalışmada, bazı lignan türlerinin önemli fonksiyonların yerine getirilmesi sırasında işlev gören ve insan eritrositlerinden saflaştırılan karbonik anhidraz I ve II (hca I ve II) izoenzimleri üzerindeki inhibisyon etkileri araştırılmıştır, inhibisyon türleri belirlenmiştir Ayrıca bu moleküller için IC 50 ve K i değerleri hesaplanmıştır. Kaynaklar: 1) Shahidi, F.; Naczk, M. Technomic Publication, 1995, ) Kafkas, E.; Bozdoğan, A.; Burgut, A.; Türemiş, N.; Paydaş Kargı, S.; Cabaroğlu, T., Bazı üzümsü meyvelerde toplam fenol ve antosiyanin içerikleri. II. Ulusal Üzümsü Meyveler Sempozyumu, Tokat, ) Golgberg, G. British Journal Foundation, 2001, ) Davis, S.; Dalais, F.; Simpson, E.; Murkies, A. Recent Progress in Hormone Research, 1999, 54, P63

242 Çarkıfelek Bitkisi (Passiflora) nin Antioksidan Özellikleri ve Fenolik İçeriğinin LC-MS/MS ile Analizi Leyla POLAT KÖSE a, İlhami GÜLÇİN a, Ahmet Ceyhan GÖREN b a Atatürk Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Erzurum b TÜBİTAK UME, 41470, Gebze, Kocaeli lylpolat@atauni.edu.tr Doğal ürünler biyomedikal araştırmalarda yeni ilaç geliştirme kaynağı olarak önemli bir alan oluşturmaktadır. Modern ilaç endüstrisi bitki temelli ilaçlara oldukça bağımlıdır ve ilaçların %50'den fazlası doğal kaynaklardan türetilmektedir. 1 Bitkilerin antikanser, antimikrobiyal ve antioksidan aktivitelerinin potansiyel kaynakları olan fitokimyasallar ürettiği bilinmektedir. Bu bileşikler arasında fenolik asitler, flavonoidler ve tanenler sayılabilir. 2 Günümüzde yapılan araştırmalar faydalı antimikrobiyal ilaçların, farmasötik ve nutrasötik kullanımlar için doğal kaynaklardan fonksiyonel gıdaların keşfedilmesine odaklanmıştır. 3 Son yıllarda yapılan çalışmalarda doğal antioksidanları içeren gıdaların kanser, katarakt ve kardiovasküler hastalıkların oluşma riskini önlediği bildirilmektedir. 4 Çarkıfelek bitkisinin fenolik içeriği LC-MS/MS ile incelendi ve birçok fenolik ve polifenolik bileşik kantitatif olarak belirlendi. Bitkisinin antioksidan ve radikal giderme aktivitelerini değerlendirmek için, 2,2 -azino-bis(3-ethylbenzthiazoline-6-sulfonic acid) (ABTS + ) radikal giderme aktivitesi, 1,1-diphenyl- 2-picryl-hydrazyl (DPPH ) serbest radikal giderme aktivitesi, FRAP metodu, potasyum ferrisiyanür (Fe 3+ indirgeme) ve kuprik iyonları (Cu 2+ ) indirgeme kapasitesi (Kuprak metodu) metotları kullanıldı. 5 Bu metotlar, BHA, BHT, α-tokoferol ve troloks standard antioksidan maddeleri ile karşılaştırıldı. Bunların yanında total fenolik ve flavonoid içerikleri incelendi. Sonuçlar bu yöntemlerin standartları olan galik asit ve kuersetin ile karşılaştırıldı. Çarkıfelek bitkisindeki LC-MS/MS ile karakterize edilen moleküllere paralellik gösterir nitelikte antioksidan aktivitesi gözlendi. Kaynaklar: 1. Krief, S.; Martin, M.T., Grellier, P.; Kasenene, J.; Sévenet, T. Antimicrob. Agents Chemother, 2004, 48, Tavassoli, S.; Djomeh, Z.E. Global Veter, 2011, 7, Davies, J. Science, 1994, 264, Gülçin, İ. Arch. Toxicol. 2012, 86, Bursal, E.; Köksal, E.; Gülçin, İ.; Bilsel, G.; Gören, A.C. Food Res. Int. 2013, 51, P64

243 Doğal İlaç Etkin Maddesi Olarak Kullanılan Bazı Tıbbi ve Aromatik Bitkilerin Potasyum Seviye Belirlemesi Betül ÇETİN a,*, Nurdan KARPUZ b a Amasya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümü, Amasya-Turkiye b Amasya Üniversitesi Sabuncuoğlu Şerefeddin Sağlık Hizmetleri MYO, Amasya-Turkiye betulcetin3205@gmail.com Günümüzde doğal ürünlerden yararlanma isteğinin giderek artış göstermesi sonucu, tıbbi ve aromatik bitkilerin alternatif veya tamamlayıcı tıp tedavisi ve ilaç sanayisinde hammadde olarak kullanımı her geçen gün giderek artmaktadır 1. Ülkemiz; iklim, coğrafik yapı ve türlerin çokluğu ile zengin floraya sahip olması ile ilaç sanayinin ihtiyacı olan hammaddelerin büyük çoğunluğunu bünyesinde barındırmaktadır 2. Doğada ve bu ham maddelerin içeriğinde var olan K elementinin %0,0118 i 40 K radyoizotopu halinde bulunur ve doğal olarak radyoaktiftir. 40 K radyoizotopu 1460 kev enerjisinde gama ışınımı yapar. Yarı ömrü 1, yıldır 3. Gama spektrometresiyle 40 K aktivite konsantrasyonları hesaplanan her numune için toplam potasyum miktarına geçiş yapılabilir. Bu çalışmada, Amasya da bulunan Allium sativum(sarımsak tozu), Zingiber officinale (zencefil), Curcuma longa (zerdeçal), Thymus serpyllum L. (kekik) ve Capsicum annuum L.(kırmızı biber) tıbbi ve aromatik bitkilerinin potasyum seviyeleri Amasya Üniversitesi Radyoaktif Araştırma Laboratuvarında bulunan Gama Spektrometresi kullanılarak tayin edilmiştir. Bu çalışma FMB-BAP no lu proje ile desteklenmektedir. Kaynaklar: 1) Gül, V., Iğdır Univ. J. Inst. Sci. & Tech. 4(4): , ) Yaldız, G.; Yüksek, T.; Şekeroğlu, N. III. Ulusal Karadeniz Ormancılık Kongresi Mayıs 2010 Cilt: III Sayfa: ) Anonymous, The Radiochemical Manual, The Radiochemical Center,Amersham. England P65

244 İlaç Endüstrisinde Bakiye Solvent, Uçucu ve Yarı-Uçucu Bileşiklerin Tayininde Gaz Kromatografisinin Yeri ve Önemi Evrim YAVUZ, Muzaffere YAĞIZ KARAMAN, Tayfun OLTULU, Mustafa ADIYAMAN Zentiva Sağlık Ürünleri T.A.Ş Küçükkarıştıran mevki, Lüleburgaz - KIRKLARELİ Türkiye Evrim.Yavuz@sanofi.com İlaç dünyasında ilaç etken maddesi dışında kalan maddeler safsızlık olarak kabul edilmektedir. Endüstri açısından saflık, bir ilacın kalitesindeki en önemli faktör olarak belirmektedir. Safsızlıkların küçük miktarları dahi farmasötik ürünlerin etkinliğini ve güvenilirliğini etkileyebilmektedir. Bu nedenle ilaçlardaki safsızlıkların tanımlanması, tayin edilmesi ve raporlanması önem teşkil etmektedir. İlaç etken maddelerinde safsızlıkların tespiti için genellikle kromotografik ve spektroskopik teknikler kullanılır. Gaz kromatografisi tekniği ilaç endüstrisinde uçucu ve yarı-uçucu bileşiklerin analizi ve bakiye solvent miktarının tayini gibi alanlarda yaygın olarak kullanılmaktadır. İlaç endüstrisinde, bitmiş ürünün insan ve çevre sağlığına etkileri nedeniyle, üretim son derece hassas ve titiz bir şekilde gerçekleşmektedir. Bu nedenle ilaçların hammadde girişinden sevkiyata kadar olan tüm aşamalar titizlikle kontrol edilmektedir. Farmasötik ürünlerdeki kalıntı solventlerin ölçümü, düzenleyici kurum ve klavuzlar ( Farmakopeler, ICH, FDA, vb ) tarafından zorunludur. ICH Klavuzlarına göre kalıntı solventler guruba ayrılır. Class 1: Kaçınılması gereken solventler, limit < 10ppm ( örnek: Benzen ) Class 2: Kullanımı sınırlı solventler; limit: PDE* mg/day ( örnek: Toluen, Acetonitrile ) Class 3: Düşük toksik potansiyele sahip solventler, limit: PDE*max 50 mg/day( örnek: Ethanol) *PDE: ( Permitted Daily Exposure ), İzin verilen günlük alım dozu Kaynaklar 1. ICH (International Conference on Harmonization) Kılavuzları 2. Farmakopeler, EMEA, FDA 3. T.C. Sağlık Bakanlığı Yönetmelik- Kılavuzlar P66

245 Novel Ruthenium (II) Complex Containing Phenyl Substituted Thiosemicarbazone Ligand: Synthesis, Characterization and Antitumor Studies Hatice Kübra KALHAN 1, Birgül KEHLİBAR 2, Pelin Köse YAMAN 1, Hülya Ayar KAYALI 1,2, Elif SUBAŞI 1 1 Department of Chemistry, Faculty of Science, Dokuz Eylul University, Buca İzmir 2 Izmir International Biomedicine and Genome Institute, Dokuz Eylul University, Izmir, Turkey elif.subasi@deu.edu.tr Applications of arene ruthenium complexes in biology are widely explored because of the lower toxicity, high selectivity and amphiphilic properties provided by hydrophobic arene ligands and hydrophilic metal centres, and the synthetic diversity associated with the arene ligand, an excellent scaffold for the coupling of organic segments for targeted chemotherapy. These complexes exhibit high anticancer activity towards both primary tumours as well as secondary metastasis tumours. Furthermore, these complexes also display e.g. antiviral, antiparasitic or antimalarial activities. 1 The Ruthenium (II) complex with the general formula [(η 6 -p-cymene)rucl(l)]ci (L= thiosemicarbazone derivative) has been synthesized from the reaction of [{(η 6 -p-cymene)ruci} 2 (µ-ci) 2] and new phenyl substituted thiosemicarbazone S,N-donor ligand. The ruthenium complex and the ligand were fully characterized by elemental analysis, FTIR, 1 H NMR. The cytotoxic assessment of ruthenium complexes was examined on a panel of cell lines of different histological origin employing MTT assay which revealed remarkably good cytotoxic activity towards ovarian cancer. However, DNA and BSA binding studies for the characterization of antitumor mechanism of ruthenium complexes indicated that these complexes interacted weakly with DNA and BSA, as quantified by Kb in contrast with the importing into cell and accumulation in cytoplasm and then nucleus. These results show that the mechanism of action may be different from DNA intercalation mechanism. Also, spectral evidences showed these complexes may prefer different transport system instead of binding with albumin. It has been observed that ruthenium complexes exhibited different cell cycle arrest on cell lines. Furthermore, our results demonstrated that these newly synthesized ruthenium complexes appear to be as a good antitumor drug candidate. References 1. Singh, A. K., Pandey, D. S., Xu, Q., & Braunstein, P. (2014). Coordination Chemistry Reviews, 270, P67

246 Synthesis, Structural Analysis and Comperative in vitro Cytotoxic Studies Against Human Ovarian and Colon Cell Lines of New Ruthenium Arene Complex and its Thiosemicarbazone Ligand Zehra TAVŞAN 1, Volkan DEMİR 2, Pelin Köse YAMAN 2, Elif SUBAŞI 2, Hülya Ayar KAYALI 2,3 1 The Graduate School of Natural and Applied Sciences, Chemistry, Dokuz Eylul University, İzmir 2 Department of Chemistry, Faculty of Science, Dokuz Eylul University, İzmir 3 Izmir International Biomedicine and Genome Institute, Dokuz Eylul University, Izmir, Turkey hulya.kayali@deu.edu.tr In recent years, ruthenium complexes with low ligand exchange rates and low systemic toxicity have been recognized as promising antitumor metallodrugs because they overcome the disadvantages of platinum-based agents such as toxicity and drug resistance in tumor cells. Among the ruthenium complexes, organometallic ruthenium arene complexes bearing a half-sandwich structure have attracted increasing attention for their remarkable anticancer activities. 1 A novel ruthenium (II) complex [(η 6 -p-cymene)rucl(l)]ci (L= 3-thiophene aldehyde thiosemicarbazone) has been synthesized from the reaction of [{(η 6 -p-cymene)ruci} 2 (µ-ci) 2] with the corresponding thiosemicarbazone. The ruthenium complex and the ligand were fully characterized by elemental analysis, UV Vis, FT-IR and 1 H NMR spectroscopy. The organoruthenium complex was investigated in vitro for their properties as prospective anti-tumour agents compared to its ligand. All compounds have been characterized by elemental analysis, UV Vis, FT-IR and 1 H NMR spectroscopy. The cytotoxic activity of the complex against human ovarian (A2780, SKOV-3 and OVCAR-3) and colon (DLD, CCD-18Co, Caco-2) cell lines was investigated. The complex exhibit higher cytotoxicity in two cancer cell lines than in normal cell (CCD-18Co). The Caco-2 cell was especially susceptible to the complex, with an IC 50 value (0.8 μm) lower than cisplatin (64.72 μm) whereas the Complex was not exhibited cytotoxicity on DLD cell line (metastatic cancer). The cytotoxic values against A2780 cells treated with complex (1.15 μm) was also lower than cisplatin treated (10.08 μm). The results showed that the complex exhibits the higher cytotoxicity against colon cell lines than ovarian cell lines and cisplatin displays higher cytotoxicity than complex. The cellular uptake and localization suggest that this complex can be successfully taken up by the all studied cells, and can enter into the cytoplasm and accumulate in the cell nuclei. The cell cycle distribution also demonstrated cytotoxicity and internalization of new synthesized organoruthenium complex. These results show that the organoruthenium complex may be a potential anticancer drug. Referanslar [1] Su, W., Tang, Z., Li, P., Wang, G., Xiao, Q., Li, Y., Zhang, Y. (2016). Dalton Transactions, 45(48), P68

247 Bazı Bromofenollerin Antioksidan Kapasitelerinin Belirlenmesi Ve İnsan Karbonik Anhidraz İzoenzimleri İle Asetilkolinesteraz ve Bütirilkolinesteraz Enzimleri Üzerine Etkilerinin Araştırılması Necla ÖZTAŞKIN, Parham TASLİMİ, Ahmet MARAŞ, Süleyman GÖKSU, İlhami GÜLÇİN Atatürk Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Erzurum Karbonik anhidrazlar bütün organizmalarda bulunan ve aktif bölgesinde çinko (Zn 2+ ) iyonu içeren bir metaloenzim ailesidir. İlk olarak, sığır eritrositlerinden saflaştırılan karbonik anhidraz, canlılarda CO 2 in hidratasyonunu ve HCO 3- ın dehidratasyonunu katalizler. 1 Canlı organizmalarda karbonik anhidraz şimdiye kadar birbirinden farklı genlere sahip, α-, β-, γ-, δ-, ζ-, n- ve θ-ca olmak üzere yedi aileye sahip olduğu bildirilmiştir. İnsanlarda bulunanları ise α-ca ailesidir ve toplamda on altı farklı izoenzimden oluşmuştur. 2 Kolinerjik enzimlerden olan asetilkolinesteraz (AChE) başlıca beyinde, sinir hücrelerinde, kasta ve eritrositlerde bulunurken bütirilkolinesteraz (BChE) ise benzer mekanizmaya sahip, ancak plazmada bulunmakta ve dolaşımda bütirilkolin yıkımını sağlamaktadır. 3 Çalışmada kullanılan bromofenollerin hca I, hca II, AChE ve BChE üzerine inhibisyon etkileri incelendi. AChE ve BChE ile ilgili inhibisyon çalışmaları Ellman metoduna göre yapıldı. IC 50 ve K i değerleri hesaplandı. HCA I için K i değerleri 6,78±0,68-126,07±35,6 nm aralığında, hca II için 4,32±0,23-72,25±12,94 nm aralığında, AChE enzim için 4,60±1,15-38,13±5,91 nm aralığında ve BChE için ise 7,36±1,31-29,38±3,68 nm aralığında belirlendi. Her iki hca izoenzimleri için standart olarak asetazolamid (AZA) kullanılırken, AChE ve BChE enzimleri için ise Takrin (TAC) kullanıldı. İlgili bileşikler standartlara göre daha iyi inhibe ettikleri gözlendi. Ayrıca bromofenollerin antioksidan, antiradikal, indirgeme ve şelatlama kapasiteleri µg/ml konsantrasyonlarında belirlendi. Sonuçlarına birer standart antioksidan olan BHA, BHT, α-tokoferol ve Troloks ile mukayese edildi. 4,5 Kaynaklar: 1) M. Boztaş, Y. Çetinkaya, M. Topal, İ. Gülçin, A. Menzek, E. Şahin, M. Tanc, C.T. Supuran, J. Med. Chem. 2015, 58, ) A. Yıldırım, U. Atmaca, A. Keskin, M. Topal, M. Çelik, İ. Gülçin, C.T. Supuran, Bioorg. Med. Chem. 2015, 23, ) D. Ozmen Ozgun, C. Yamali, H.İ. Gül, P. Taslimi, İ. Gülçin, T. Yanik, C.T. Supuran, J. Enzyme Inhib. Med. Chem. 2016, 31, ) İ. Gülçin, Arch. Toxicol. 2012, 86, ) K. Aksu, F. Topal, I. Gülçin, F. Tümer, S. Göksu, Acetylcholinesterase inhibitory and antioxidant activities of novel symmetric sulfamides derived from phenethylamines. Arch. Pharm. 2015, 348, P69

248 4-(4-Florofenoksi)anilinden Türeyen Bazı Yeni 2-İminotiyazolidin-4-on Türevlerinin Sentezi ve Karakterizasyonu Ayşegül KARAKÜÇÜK-İYİDOĞAN, Emine Elçin ORUÇ-EMRE, İnci Nejla YILDIZ a Gaziantep Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, GAZİANTEP iyidogan@gantep.edu.tr 2-İminotiyazolidin-4-on türevleri antitüberküloz, antikonvülsan, antimikrobiyal, antiviral ve antikanser aktivitelere sahip olmaları nedeniyle önemli heterosiklik bileşiklerdir. 1 Primer bir aminle aril veya alkil izotiyosiyanatın reaksiyonundan elde edilebilen disübstitüe tiyoüre türevlerinin, haloasetik asitlerle muamele edilerek doğrudan halkalaşma reaksiyonu sonucu 2-iminotiyazolidin-4-on türevleri elde edilebilmektedir. 2 Bu çalışmada, etilbromasetat ve katalizör olarak trietilamin kullanılarak disübstitüe tiyoürelerin halkalaşma reaksiyonundan, yeni bir seri 2-[(4-sübstitüefenil)imino]-3-[4-(4- florofenoksi)fenil]-1,3-tiyazolidin-4-on türevi bileşikler sentezlenmiştir. 3 Elde edilen bileşiklerin kimyasal yapıları tüm spektroskopik teknikler (UV, IR, 1 H NMR, 13 C NMR, MS) ve elemental analiz kullanılarak aydınlatılmıştır. F O NH 2 RNCS Aseton F O N H S N H R O O Br Et 3 N O N R F N S 1-17 O Kaynaklar: 1. Jain, A.K.; Vaidya, A.; Ravichandran, V.; Kashaw, S.K.; Agrawal, R.K. Bioorg. Med. Chem. 2012, 20, Meng, G.; Zheng, M.; Dong, M.; Qu, Q. Org. Prep. Proc. Int: The New J. Org. Synth. 2012, 44:2, Zhao, D.; Liu, H.; Zheng, L.; He, G.; Qu, D.; Han, S. Med. Chem. Res. 2013, 22, P70

249 Sülfonat Grubu İçeren Homokiral Tiyosemikarbazonların Sentezi ve Biyolojik Aktivitelerinin İncelenmesi Ayşegül KARAKÜÇÜK-İYİDOĞAN, Coşkun AVCU, Emine Elçin ORUÇ-EMRE Gaziantep Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, GAZİANTEP İmin türevlerinin önemli bir sınıfını oluşturan ve özellikle antikanser ajanları olarak çok farklı türde farmakolojik aktiviteye sahip olan tiyosemikarbazonlar, türedikleri aldehit ve ketondan dolayı farklı biyolojik aktivitelere sahiptirler. 1 Yapılan çalışmalarda tiyosemikarbazonların sadece antitüberküloz özelliklerinin değil, aynı zamanda antibakteriyel, antifungal, antiamoebik, analjezik, antiviral, antimalaryal, ve antikonvülsan gibi diğer farmakolojik aktivitelerinin de ön plana çıktığı görülmektedir. 2 Literatürde yapılan çalışmalar incelendiğinde kanser tedavisinde de tiyosemikarbazon türevi ilaçların hasarlı DNA yı hedef alarak etkinlik gösterdiği tespit edilmiştir. 3 Tek izomerlerin rasemik karışımlara göre çok daha etkin hedef seçici olmalarından dolayı bu çalışmada; antikanser aktivite göstermesi beklenen kiral tiyosemikarbazon türevlerinin her iki enantiyomeri de sentezlendi. İlk basamakta başlangıç maddesi olarak (R)-(+)-α-metilbenzilamin ve (S)- (-)-α-metilbenzilamin, bazik ortamda tiyofosgen ile izotiyosiyanat türevlerine dönüştürüldü. İkinci basamakta, elde edilen izotiyosiyanatlar hidrazinhidratla reaksiyona sokularak tiyosemikarbazitler sentezlendi. Son basamakta ise tiyosemikarbazit türevlerinin sülfonat grubu taşıyan benzaldehit türevleriyle reaksiyonu sonucu homokiral tiyosemikarbazon türevleri elde edildi. Sentezlenen bileşiklerin kimyasal yapıları çeşitli spektroskopik teknikler kullanılarak karakterize edildi. İleriki çalışmalarda bu bileşiklerin akciğer kanseri hücreleri üzerindeki antiproliferatif etkileri incelenecektir. Kaynaklar: 1. Silva, A.P.; Martini, M.V.; Oliveira, C.M.; Cunha, S. Med. Chem. 2010, 45, Hu, W. X.; Zhou, W.; Xia, C. N.; Wen X. Bioorg. Med. Chem. Lett. 2006, 16, Palanimuthu, D.; Samuelson, A.G. Inorg. Chim. Acta 2013, 408, P71

250 Disübstitüe Tiyoürelerin Halkalaştırılmasıyla 1,3-Tiyazolidin-4,5-dion Türevlerinin Sentezi Emine Elçin ORUÇ-EMRE, Ayşegül KARAKÜÇÜK-İYIDOĞAN, İnci Nejla YILDIZ Gaziantep Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, GAZİANTEP Son yıllarda tiyazolidindion türevleri; antihiperglisemik, antiinflammatuvar, antimalaryal, antioksidan, antitümör, antimikrobiyal ve antiproliferatif aktiviteler gibi biyolojik aktiviteleri sebebiyle oldukça ilgi çekici bileşiklerdir. 1 Tiyazolidindionlar genellikle disübstitüe tiyoüre ve türevlerinin çeşitli halokarboksilik asitler varlığında halkalaşması ile sentezlenmektedir. Tiyoüreler ve okzalil klorür halkalaşma reaksiyonu ile 2-imino-tiyazolidine-4,5-dion türevlerine dönüştürülürler. 2 Bu çalışmada, aromatik disübstitüe tiyoüre türevleri okzalil klorür varlığında halkalaşma reaksiyonu ile 1,3-tiyazolidin-4,5-dion türevlerine dönüştürülmüştür. 3 Sentezlenen yeni bileşiklerin kimyasal yapıları UV, IR, 1 H NMR, 13 C NMR, kütle spektrumu ve elemental analiz yöntemleri kullanılarak karakterize edilmiştir. R O N O N R F N S F N S O O O O Kaynaklar: 1. Iqbal, A.K. M.; Khan, A.Y.; Kalashetti, M. B.; Belavagi, N.S.; Gong,Y.-D.; Khazi, I.A.M. Eur. J. Med. Chem. 2012, 53, Schmeyers, J. G.; Kaupp O. Tetrahedron. 2002, 58, Sunduru, N.; Srivastava, K.; Rajakumar, S.; Puri, S.K.; Saxena, J.K.; Chauhan, P.M.S. Bioorg. Med. Chem. Lett. 2009, 19, P72

251 Benzoksazol Halkası Taşıyan Yeni Kiral Sülfonamitlerin Sentezi ve HIF Enzim Inhibitör Etkilerinin İncelenmesi Emine Elçin ORUÇ-EMRE a, Ayşegül KARAKÜÇÜK-İYİDOĞAN a, Yasemin KONT c, Demet TAŞDEMİR b, Eyüp BAŞARAN a, Tuğba TAŞKIN-TOK a, Hasan BAYRAM d a Gaziantep Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, GAZİANTEP b Gaziantep Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları A.B. Dalı, GAZİANTEP c Özel Doğuş Hastanesi, Akhisar, MANİSA d Koç Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları Birimi, İSTANBUL oruc@gantep.edu.tr Tıpta hastalıkların tanı ve tedavisinde görülen büyük gelişmelere rağmen başta akciğer kanserleri olmak üzere, kanser tedavisinde hala ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Antikanser ilaçlara karşı direnç gelişmesi nedeniyle, direnç gelişim mekanizmalarını aydınlatmak önem kazanmıştır. Kanserli hücrenin oksijensiz ortamda yaşamını sürdürebilmesinde önemli yeri olan hipoksiyle indüklenen faktörlerden HIF-1α ve HIF-2α en önemli hedef enzimlerdendir. 1 Hipoksi; yetersiz vaskülarizasyon sonucu meydana gelen nekrozis tümör oluşumunu tetikleyen bir durumdur. Hipoksi koşullar ise kemoterapi ve radyoterapinin etkisini engellemesi ile bilinir. Önceki araştırmalara göre, her iki enzim için de ayrı inhibitörler keşfedilmesine rağmen ne yazık ki bu iki enzimi inhibe eden tek bir ajan henüz keşfedilememiştir. 2 Bu çalışmada, HIF-1 ve HIF-2 yolaklarını inhibe edeceği düşünülen benzoksazol ve kiral sülfonamit yapılarını aynı molekül üzerinde taşıyan yeni bileşikleri sentezlenmiştir. 3 Sentezlenen enantiyosaf bileşiklerin kimyasal yapıları; elemental analiz, IR, 1 H NMR, 13 C NMR ve kütle spektral analizleri ile aydınlatılmıştır. Sentezlenen bileşiklerin rekombinant HIF-1α ve HIF-2α enzimlerini inhibe edip etmediğinin araştırılmış ve bulunan sonuçların moleküler modelleme yöntemleri ile kıyaslaması yapılmıştır. Bu çalışma TÜBİTAK tarafından (114Z960 kodlu proje) desteklenmiştir. Kaynaklar: 1. Vaupel, P.; Mayer, A. Cancer Metastasis Rev. 2007, 26, Burroughs, S. K.; Kaluz, S.; Wang, D.; Wang, K.; Van Meir, E. G.; Wang, B. Future Med. Chem. 2013, 5, Tan, C.; De Noronha, R.G.; Devi, N.S.; Jabbar, A.A.; Kaluz, S.; Liu, Y.; Mooring, S.R.; Nicolaou, K.C.; Wang, B.; Van Meir, E.G. Bioorg. Med. Chem. Lett. 2011, 21, P73

252 Ultrasonik Ortamda 1-[(3-Fenil-1H-pirazol-5-ilamino)metil)]-2-naftol Türevi Bileşiklerin Sentezi ve Karakterizasyonu Gamze TAŞ a, Emel PELİT a a Kırklareli Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü, Kayalı Yerleşkesi/Kırklareli gamzetas93@hotmail.com Elektronca zengin aromatik bileşiklerin Mannich reaksiyonu ile aminoalkilasyonu sonucu sentetik ve biyolojik öneme sahip bileşikler sentezlenebilir. Bu bileşikler azot içeren birçok doğal ürünün ve farmasötik öneme sahip bileşiklerin elde edilmesinde kullanılır 1-3 Pirazol halkası içeren heterohalkalı bileşikler sentetik ve ilaç kimyası açısından son derece önemli moleküllerdir 4. Sonokimya, kimyasal reaksiyon ve proseslerin ultrasonik ortamda gerçekleştirilmesidir. Bu yöntem birçok organik reaksiyonu aktive eder 5. Bu çalışmamızda, yeni aminonaftol türevi bileşikler 2-naftol, aromatik aldehit ve 3-fenil-1H-pirazol-5-amin bileşiklerinin Yb(OTf) 3 katalizörlüğünde ultrasonik ortamdaki kondenzasyon reaksiyonu sonucu sentezlenmiştir. Sentezlenen tüm yeni bileşiklerin yapıları spektroskopik yöntemler ile aydınlatılmıştır (FTIR, 1 H NMR, 13 C NMR, ve MS). Kaynaklar: 1) Sharetian, H. R.; Yarahmadi, H.; Ghashang, M. Bioorg. Med. Chem. Lett. 2008, 18, ) Shen, A. Y.; Tsai, C. T.; Chen, C. L. Eur. J. Med. Chem. 1999, 34, 877, (1999). 3) Pelit, E.; Turgut, Z. J. Chem., 2016, ) Nikpassand, M.; Mamaghani, M.; Shirini, F.; Tabatabaeian, K., Ultr. Sonochem. 2010, 17, ) Pelit, E.; Turgut, Z. Ultr. Sonochem. 2014, 21, P74

253 Betülinin A549 Akciğer Adenokarsinom Hücre Hatları Üzerindeki Antiproliferatif ve Apoptotik Etkileri İsmail KIRAN a, Ş. Gamze KAHRAMAN a, Özge ÖZŞEN a ve Gülşen Akalın ÇIFTÇI b a Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Biyokimya Anabilim Dalı, Meşelik Kampüsü, 26480, Eskişehir, Türkiye b Anadolu Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Biyokimya Anabilim Dalı, 26470, Eskişehir, Türkiye gamzekahraman1991@hotmail.com Kanser tüm dünyadaki ölüm nedenleri arasında ikinci sırada yer almaktadır. Tedavi şekilleri ilaçlar, cerrahi, radyasyon / immünoterapi olarak sayılabilir. Ancak, tedavi ve prognoz için hala çok etkili bir ilaç bulunmamaktadır. Günümüzde antikanserojen etki gösteren yeni ilaçların araştırılması çalışmaları en önemli çalışma alanları arasında yer almaktadır. 1 Bu kapsamda yürütülen çalışmalarda triterpen yapısına sahip betülin molekülünün pek çok kanser türlerine karşı etki gösterdiği ortaya konmuştur. 2 Çalışmamızda, yeni ve etkili bir antikanserojen ilaç bulma amacımız doğrultusunda, betülin molekülünün antiproliferatif ve apoptotik özellikleri A549 hücre hatları üzerinde incelenmiştir. Çalışmada A549 akciğer adenokarsinom hücre hatları kullanılmıştır. DNA sentez inhibisyon (antiproliferatif) etkilerini araştırmak amacıyla bileşiklerin hücreler ile 24 saat inkübasyon sonrasında ELİSA, BRDU kolorimetrik deney kiti (Roche) kullanılmıştır. Apoptozun belirlenmesi amacıyla Annexin V-FITC apoptoz belirleme kiti (BD), Kaspaz 3 aktivite belirleme kiti (BD) ve mitokondriyal membran polarizasyon düzeyini ölçmek için de JC-1 boyama kitleri (BD) kullanılmıştır. Bütün bu apoptotik aktivite ölçümleri FACS-Aria akım sitometri cihazında gerçekleştrilmiştir. Betülin in 20, 50, 100, 200 and 500 µg/ml konsantrasyonlarında A549 hücrelerinde DNA sentezi inhibisyonu sırasıyla % 4.5, 41.0, 46.8, 50.2 and 52.6 olarak bulunmuştur. Bu değerler sisplatinden (% 41.2, 53.97, 51.41, veya 61.95) daha düşük bulunmuştur. A549 hücreleri üzerinde akım sitometrik analiz sonucunda Bileşik 7 ve sisplatinin sırasıyla ve 21.5 µg/ml konsantrasyonlarında erken ve geç apoptotik etkileri sırasıyla % 9.6 ve 8.0 olarak belirlenirken, akım sitometri analizi sonrası Kaspaz 3 pozitif hücre yüzdeleri bileşik 7 ve sisplatin için sırasıyla A549 hücreleri üzerinde % 2.3 ve 3.1 olarak bulunurken mitokondriyal membran potansiyelleri % 30.5 ve 10.1 olarak bulunmuştur. Bu sonuçlar, betülin molekülünün A549 hücrelerinde sisplatine kıyasla daha fazla apoptoza neden olduğunu ortaya koymaktadır. Bu nedenle betülin akciğer adenokarsinom tedavisinde umut vaad eden bir bileşik olarak değerlendirilebilir. Bu çalışma TÜBİTAK (Proje no: 114Z380) tarafından desteklenmiştir. Kaynaklar: 1. Yogeeswari, P.; Sriram, D., Betulinic acid and its derivatives: a review on their biological properties, Curr. Med. Chem., 2005, 12, Liu, H; Lei, X.L.; Li, N.; Zong, M.H., Highly regioselective synthesis of betulone from betulin by growing cultures of marine fungus Dothideomycete sp. HQ , J. Mol. Catal. B: Enzym., 2013, 88, P75

254 Betülin Molekülünün Hepatoma Üzerindeki Apoptotik Etkileri İsmail KIRAN a, Ş. Gamze KAHRAMAN a, Özge ÖZŞEN a ve Gülşen Akalın ÇIFTÇI b a Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Biyokimya Anabilim Dalı, Meşelik Kampüsü, 26480, Eskişehir, Türkiye b Anadolu Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Biyokimya Anabilim Dalı, 26470, Eskişehir, Türkiye gamzekahraman1991@hotmail.com Betülin, triterpen yapısına sahip bir bileşik olup, farklı huş ağaçlarının kabuklarından izole edilmektedir. 1 Biyolojik aktivite çalışmaları, betülin molekülünün antiviral ve antikanserojen aktivite başta olmak üzere pek çok aktivite gösterdiğini ortaya koymuştur. 2 Çalışmamızda, yeni ve etkili bir antikanserojen ilaç bulma amacımız doğrultusunda, betülin molekülünün antiproliferatif ve apoptotik özellikleri HEpG2 hücre hatları üzerinde incelenmiştir. Çalışmada HepG2 hepatoma hücre hatları kullanılmıştır. DNA sentez inhibisyon (antiproliferatif) etkilerini araştırmak amacıyla bileşiklerin hücreler ile 24 saat inkübasyon sonrasında ELİSA, BRDU kolorimetrik deney kiti (Roche) kullanılmıştır. Apoptozun belirlenmesi amacıyla Annexin V-FITC apoptoz belirleme kiti (BD), Kaspaz 3 aktivite belirleme kiti (BD) ve mitokondriyal membran polarizasyon düzeyini ölçmek için de JC-1 boyama kitleri (BD) kullanılmıştır. Bütün bu apoptotik aktivite ölçümleri FACS-Aria akım sitometri cihazında gerçekleştirilmiştir. Betülin in 20, 50, 100, 200 and 500 µg/ml konsantrasyonlarında HepG2 hücrelerinde DNA sentezi inhibisyonu sırasıyla % 16.53, 21.22, 46.10, ve 54.9 olarak bulunmuştur. Bu değerler sisplatinde ise % 10.04, 45.88, 45.06, ve olarak bulunmuştur. Bu sonuçlar, betülinin doza bağımlı bir DNA sentezi inhibisyonuna neden olsa da etkileri 50 µg/ml ve daha yüksek dozlarda sisplatine kıyasla daha yüksek olduğunu ortaya koymuştur. Betülin ve sisplatinin sırasıyla 125ve 38.4 µg/ml konsantrasyonlarında HepG2 hücreleri üzerinde erken ve geç apoptotik etkileri sırasıyla % 12.1 ve 32.3 olarak belirlenmiştir. Diğer taraftan HepG2 hücreleri üzerinde betülin ve sisplatin için kaspaz 3 pozitif hücre yüzdeleri sırasıyla HepG2 hücreleri üzerinde % 28,7 ve 4.1 olarak bulunmuş ve mitokondriyal membran depolarize hücre yüzdeleri ise sırasıyla % 77.2 ve 40.8 olarak ölçülmüştür. Bu sonuçlar betülin molekülünün HepG2 hücrelerinde apoptozu indüklemiş olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca antiproliferatif özellikleri de değerlendirildiğinde hepatoma tedavisinde umut vaad eden bir bileşik olarak öne çıkmaktadır. Ancak ileri in vivo çalışmalara da ihtiyaç duyulmaktadır. Bu çalışma TÜBİTAK (Proje no: 114Z380) tarafından desteklenmiştir. Kaynaklar: 1) Miura, N.; Matsumoto, Y.; Miyairi, S.; Nishiyama, S. and Naganuma, A., Protective effects of triterpene compounds against the cytotoxicity of cadmium in HepG2 cells, Mol. Pharmacol., 1999, 56(6), ) Alakurtti, S.; Makela, T.; Koskimies, S. and Yli-Kauhaluoma, J., Pharmacological properties of the ubiquitous natural product betulin, Eur. J. Pharm. Sci., 2006, 29(1), P76

255 Enoksolon-Benzokain Klorheksidin HPLC miktar tayini analizi Cumhur ÖKÇELİK, Dr.Mustafa KÖKTÜRK,Doç. Dr. Ümit ERGUN Nobel İlaç San. ve Tic. A.Ş. Düzce Şubesi Sancaklar Mah. Eski Akçakoca Cad. No: Düzce Klorheksidin, bakteri hücre membranının stabilizasyonunu bozar ve membrandan penetre olur. Bakteri hücre sitoplazmasının presipite olmasına yol açar. Hücrenin oksijen kullanımını engelleyerek hücrede ATP düzeylerini düşürür ve sonuçta hücre membranının işlevini bozar. Gram-negatif bakterilerin dış membranlarını etkileyerek periplazmik enzimlerin salıverilmesine neden olur. Klorheksidinin antibakteriyel spektrumu gram- pozitif ve gram-negatif mikroorganizmaları, HIV dahil bazı virüsleri ve mantarları kapsar, fakat sporlara karşı sadece yüksek sıcaklıkta sporisid etki gösterir. 1 Benzokain kısa etki süreli ester tipi bir lokal anesteziktir. Beyaz renkli kristal yapılı toz veya renksiz kristaller halinde bulunur. Hücre membranında sinirsel uyarıların oluşum ve iletimini inhibe eder. Sinir hücresi zarını geri dönüşümlü olarak stabilize ederek sodyum iyonlarına yönelik geçirgenliğini azaltır. Böylece sinir hücresi zarının depolarizasyonu inhibe olur; bu da sinir uyaranlarının başlatılmasını ve iletilmesini geçici olarak bloke eder. 1 Enoksolon pentasiklik bir triterpenoit türevidir. Beyaz veya beyazımsı kristal tozdur. Ekspektoran ve antitussif aktivite gösterir. Enoksolonun antienflamatuvar etkisi de bildirilmiştir. 1 Bu çalışmada klorheksidin, enoksolon ve benzokaini bir arada içeren bir dozaj formu için miktar tayini analizinin tek bir metot ile yapılması planlanmıştır. Literatürde benzokain, enoksolon ve klorheksidin için ayrı analiz metotlarının ve farklı etkin maddelerle kombinasyonlarını içeren miktar tayini metotları mevcuttur ancak bu üç etkin madde için tek bir metot bulunamamıştır. Maliyet, iş yükü ve zaman açısından daha ekonomik olması nedeniyle miktar tayini metodunun tek bir yöntemde birleştirilmesi hedeflenmiştir. Analizler sırasında Nobel İlaç a ait Anzibel Mentollü Pastiller kullanılmıştır. Çalışmalar sırasında validasyon paremetreleri uygulanacaktır. 1 R xmediapharma 2017, İnteraktif İlaç Bilgi Kaynağı P77

256 Üre/Tiyoüre İçeren Kiral Organokatalizör Veri Tabanı Oluşturulması Beril GÜLKAYA a, İlknur Seren BALLICA a, Gizem DOĞANYİĞİT a, Nihan Çelebi ÖLÇÜM a a Yeditepe Üniversitesi, İnönü Mah., Kayışdağı Cad., Ataşehir/İstanbul beril.gulkaya@std.yeditepe.edu.tr, ilknurseren.ballica@std.yeditepe.edu.tr Organokatalizörler eldesi kolay, ucuz, yeşil, hava ve neme duyarsız olmaları gibi avantajları nedeniyle son yıllarda yaygın biçimde kullanılmaya başlanmıştır 1. Organokatalik yöntemleri kapsayan yayınların gün geçtikçe artması, bu alana olan yoğun ilgiyi göstermektedir. Üre ve tiyoüre güçlü birhidrojen bağı donörüdür ve kiral türevleri enantiyoseçici organokatalik reaksiyonlarda önemli bir role sahiptir. Bu çalışmada 2 üre/tiyoüre içeren kiral organokatalizör türevlerine ait bir veri tabanı oluşturulması ve bu veri tabanı içerisinden nitrobenzen ve 2-oksindol türevlerinin eldesi için potansiyel katalitik etki gösterebilecek olan yapıların öngörülmesi amaçlanmaktadır. Oluşturulacak olan veri tabanı, organokatalizörlerin fiziksel ve kimyasal özelliklerinin yanında, ticari ulaşılabilirliklerini, sentez yöntemlerini, katalitik reaksiyonlarını ve üç boyutlu konformasyonel kütüphanelerini içerecektir. Nitrozobenzenin oksindol ile tepkimesi için B3LYP-D3/6-31G(d) seviyesinde kuantum mekaniksel hesaplamalarlaoluşturulmuş olan teorik aktif bölge modelleri (teozimler), oluşturulan veri tabanındaki katalizörlerin konformasyonel kütüphaneleriylefarmakoforsorgu yöntemi kullanılarak eleştirilecek ve hedef tepkimeye karşı katalitik aktivite gösterebilecek olan üre/tiyoüre içeren organokatalik yapılar belirlenecektir. Kaynaklar: 1. Macmillan, D.W.C., The Advent and Development of Organocatalysis, Nature, 455, , Tübitak 1001, Etkin Organokatalizörlerin Hesaplamalı Yöntemlerle Belirlenmesi, 114Z791. P78

257 Farmasötik Amaçlı Hedef Moleküllerin Hazırlanmasında Temel Motifler Olarak β-hidroksiketonların Enantiyoselektif Sentezi Mahmut ÇİÇEK, Feray AYDOĞAN, Çiğdem YOLAÇAN Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Davutpaşa Kampüsü, Esenler, İstanbul İnsan vücudu kiral çevre açısından oldukça kompleks yapıdadır. Kiral bir ilaç bu çevreyle temas ettiği andan itibaren enantiyomerleri farklı mekanizmalar üzerinden işlev görür. Farmakolojik aktivite, ilaç molekülünün hedefi olan yapılarla (protein, nükleik asit ve biyomembran) elektrostatik ve hidrofobik etkileşimlere girmesine bağlıdır [1]. Metaforik bir yaklaşımla ilaç molekülleri, spesifik olarak biyolojik yanıtlar ortaya çıkaran anahtarlardan oluşmaktadır. Canlı organizmadaki kilitler eğer kiral ise potansiyel enantiyomerik formlardan ancak bir tanesi anahtar işlevi görebilir [2]. Organik kimyada değer olgusu direkt olarak saflık kavramıyla ilişkilidir. Bu bağlamda enantiyomerik olarak saf ürünlerin eldesine yönelik metod geliştirme çabaları yıllar içinde çarpıcı bir artış göstermiştir. Bu yöntemlerden en dikkat çekeni, en iyi atom ekonomisini sunan katalitik yollarla enantiyosaf dönüşümlerin gerçekleştirilmesidir. Organik reaksiyonları katalizlemek için küçük organik moleküllerin kullanımı organik sentezde en önemli alanlardan biri haline gelmiştir. Doğal bir amino asit olan prolin, çoğu reaksiyonda organokatalizör olarak kullanılan küçük bir moleküldür. Doğal ürünlerin ve biyolojik aktif maddelerin sentezinde kilit bir nokta teşkil eden ve β-hidroksi karbonillerin eldesinde atom-ekonomik bir yaklaşım sağlayan aldol reaksiyonu ise, modern organik sentezde en önemli karbon-karbon bağ oluşum reaksiyonlarından biridir. Bu yararlı dönüşüm, küçük moleküllerden başlayarak yeni stereojenik merkez taşıyan daha büyük kompleks moleküllerin inşasına olanak tanımaktadır. Prolin bileşiğinin intermoleküler aldol reaksiyonunda katalizör olarak kullanımını takiben, prolinin bazı dezavantajlarını (çözünürlük problemi, fazlasını kullanma, orta ölçüde enantiyoselektiviteler vb.) elimine edebilecek prolin türevleri, genellikle asid fonksiyonu yerine yan zincirde hidrojen bağ donörleri olarak işlev yeteneğine sahip olan amid bileşikleridir[3]. Kiral havuz bileşiği olan sisteinden ucuz ve kolay bir prosedürle elde edilen tiyazolidin-4-karboksilik asid ve türevleri ise asimetrik aldol reaksiyonlarında daha az sıklıkla kullanılmıştır[4]. Bu çalışmada, tiyazolidin-4-karboksilik asitten türeyen kiral diamidlerin, asimetrik direkt aldol reaksiyonundaki katalitik etkileri incelenmiş ve prolin analoglarına göre daha iyi aktivite gösretdikleri bulunmuştur. 1. Hordern, B.K., Chem. Soc. Rev., 2010, 39: Mohan, S.J.; Mohan, E.C.; Yamsani, M.R., Int. J. Pharm. Sci. Nanotech., 2009, 1(4): Robak, M. T.; Herbage, M. A.; Elman, J. A. Tetrahedron, 2011, 67, Rambo, R. S.; Jacoby, C. G.; Lima da Silva, T.; Schneider, P.H. Tetrahedron: Asymmetr., 2015, 26, 632. P79

258 Investigation of mrna Expressions of Membrane Proteins Responsible for Aldosterone Synthesis in Hypertension Rat Models Gülsüm TEKİN, Alev GUL, Serdar KARAKURT Selcuk University Faculty of Science, Department of Biochemistry Background: Aldosterone is a steroid hormone with mineralocorticoid activity that is produced mainly by the adrenal glomerulosa in response to angiotensin II, adrenocorticotropic hormone, and increased serum potassium levels. Persistent elevation of systemic blood pressure (hypertension) is one of the most prevalent medical conditions involving both the cardiovascular and the renal systems and affects as many as one billion people worldwide. Increased aldosterone release and suppressed renin-angiotensin system play a major role in the pathogenesis of hypertension. In our study, we analyzed the mrna expressions of membrane proteins responsible for aldosterone metabolism in the pathogenesis of hypertension. Material and Method: Wistar albino rats (150 g) were divided into two groups as group I is control and group II is aldosterone induced ones. Hypertension animal model was constructed via subcutaneous injection of 0.75 µm/kg/day of aldosterone while physiological saline solution was injected into the control group. Measurement of systolic blood pressure was performed by "Tail-cuff" method during 3 weeks. The aldosterone levels of rat blood samples were measured by ELISA. RNA integrity and concentration were measured by using Agilent RNA 6000 Nano kit. mrna expression of aldosterone metabolism related membrane proteins was determined via qrt-pcr Results: The mrna expression of AGTR-1 (angiotensin II receptor, type 1) in the membrane proteins increased 1.38-fold (p=0.0434) in the kidney and 2.13-fold (p <0.0001) in the heart. While AGTR-2 (angiotensin II receptor, type 2) gene expression increased2.65-fold (p <0.0001) in the kidney tissue. On the other hand, no significant change inagtr-2 mrna expressionwas observed in heart tissue. The mrna expression of MC2R (melanocortin 2 receptor) gene was increased both in kidney tissue as3.65-fold (p <0.0001) and as1.4-fold in heart tissue (p = ). Finally, mrna expression of LNPEP (leucyl/cystinyl aminopeptidase) gene increased 1.3-fold (p = ) in the kidney and decreased for 67% (p <0.0001) in the heart. Conclusions:The results show that the AGTR-1 and MC2R receptors increased in aldosterone synthesis in both tissues. They are major contributors to the formation of hypertension.thus, blocking these receptors may inhibit aldosterone synthesis,cardiovascular and renal disruption may be prevented. Key Words: Aldosterone; AGTR-1;Hypertension; mrna, qrt-pcr,, MC2R. P80

259 İzolikiritigenin ve 1,1,2,2-Tetrakis(p-hidroksifenil)etan Moleküllerinin Laktoperoksidaz (LPO) Enzim Sistemi Üzerine İnhibisyon Etkisi Ramazan KALIN a,b, Serpil GERNİ a, Şeyma Mehtap KOÇAK a, Pınar KALIN a, İlhami GÜLÇİN a, Hasan ÖZDEMİR a a Atatürk Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, ERZURUM b Erzurum Teknik Üniversitesi, Fen Fakültesi, Temel Bilimler Bölümü, ERZURUM seymamehtap.kimya@gmail.com Laktoperoksidaz (LPO; E.C ), hidrojen peroksit varlığında moleküllerin oksidasyonunu katalizleyerek geniş antimikrobiyal aktiviteye sahip ürünlerin üretilmesini sağlamaktır. 1 LPO sisteminin sığır sütündeki koruyucu etkisi iyi kurgulanmıştır. Bu sistemin aktivasyonu iki reaktant tiyosiyanat ve hidrojen peroksitin konsantrasyonuna bağlıdır. Bu sistem hidrojen peroksit eşliğinde tiyosiyanatın antibakteriyal özelliklere sahip hipotiyosiyanata dönüşümünü katalizler. 2,3 İzolikiritigenin, meyan kökünde bulunan fenolik bir bileşiktir. 4 1,1,2,2-Tetrakis(p-hidroksifenil)etan, bitkilerde ve ağaçlarda yağ içerisinde erimiş halde bulunan reçinelerin yapısında bulunur. 5 Bu çalışma kapsamında inhibitör olarak kullanılan fenolik yapıya sahip izolikiritigenin ve 1,1,2,2- Tetrakis(p-hidroksifenil)etan ın sığır sütü LPO enzim sistemi üzerine inhibisyon özellikleri araştırıldı. Bu amaç doğrultusunda öncelikle sığır sütünden LPO enzimi Sepharose-4B-tirozin-5-amino-2- metilbenzensülfonamid dolgu maddesine sahip afinite kolonundan yüksek verimle tek kademede saflaştırıldı. Sabit substrat (ABTS) konsantrasyonunda (0,66 mm) ve 5 farklı inhibitör konsantrasyonunda her bir inhibitör için aktivite ölçümleri yapılarak IC 50 değerleri hesaplandı. 3 farklı inhibitör konsantrasyonu ve 5 farklı substrat konsantrasyonundan ise K i değerleri belirlendi. Sonuç olarak; saflaştırılan enzim üzerine izolikiritigenin ve 1,1,2,2-Tetrakis(p-hidroksifenil)etan moleküllerinin IC 50 değerleri sırasıyla 1,16 µm, 1,64 µm hesaplanırken, Linewaever-Burk grafiklerinden K i değerleri ise sırasıyla 1,21±0,25 µm, 0,49±0,11 µm olarak bulundu. Kaynaklar: 1) Atasever, A.; Özdemir, H.; Gülcin, İ.; Küfrevioğlu, Ö. İ. Food Chem. 2013, 136, ) Reiter, B.; Ha Ernulv, G. J. Food Protect. 1984, 47, ) Haddain, M. S., Ibrahim, S. A.; Robinson, R. K. Food Cont. 1996, 7, ) Karen, E. W.; Lori, T. R. Toxcol. Appl. Pharmacol. 2016, 313, ) Reiner, K.; Richter, R.; Hauptmann, S.; Becher, J.; Hennig, L. Tetrahedron. 1995, 48, P81

260 Naftalen Grubu Taşıyan Yeni Bir Dipikolilamin Türevli Schiff Bazı Bileşiğinin Kompleksleşme Özellikleri ve Biyolojik Aktivitesi 1 Sevgi KOLAYLI, 1 Ümmühan OCAK, 1 Hakan ALP, 1 Osman Can ÇAĞILCI, 1 Elvan VANLI 1 Yeşim TOPALOĞLU, 1 Abidin GÜMRÜKÇÜOĞLU 1 Karadeniz Teknik Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü osmancancagilci@hotmail.com Son zamanlarda Zn(II)-bisdipikolilamin türevi bazı bileşiklerin çeşitli hastalıkların tanısında ve tedavisinde kullanımına dair çalışmalar literatürde bildirilmiştir. Schiffbazların geniş uygulama alanı olan bileşiklerdir. Bu alanlardan biri de biyolojik amaçla kullanımlarıdır. Bu çalışmada dipikolilamin grubu taşıyan ve 1-naftaldehitten hazırlanan yeni bir Schiff bazı bileşiği sentezlenmiş ve karakterize edilmiştir (Şekil 1). Yapısında iki tane dipikolilamin grubu taşıyan bu bileşiğin çeşitli metal katyonları ve biyolojik öneme sahip anyonlarla etkileşimi spektroflorimetrik yöntemle incelenmiştir. Yeni bileşiğin Cu(II), iyonuyla seçimli kompleksoluşturduğu belirlenmiştir. Bu kompleksin bileşimi ve kararlılık sabiti hesaplanmıştır. Ayrıca yeni bileşiğinbiyolojik aktivitesi antioksidan özellikleri belirlenmek suretiyle incelenmiştir. Bu çalışma 114Z387 nolu TÜBİTAK projesi tarafından desteklenmiştir. TÜBİTAK a desteklerinden dolayı teşekkür ederiz. Şekil 1. Bu çalışmada kullanılan naftalen grubu taşıyan yeni Schiff bazı bileşiği Kaynaklar: 1) Rice, Douglas R. Vacchina, Paola, Norris-Mullins, Brianna, Morales, Miguel A.Smith, Bradley D. Zinc(II)- dipicolylamine coordination complexes as targetin gand chemothera peuticagents for Leishmania majör, Antimicrobial Agent sand Chemotherapy (2016), 60(5), P82

261 Yeni Bir Antrakinon Türevi Schiff Bazı Bileşiğinin Metal Katyonları ile Etkileşimi ve Biyolojik Aktivitesinin İncelenmesi Halit KANTEKİN 1, Sevgi KOLAYLI 1, Miraç OCAK 1, Osman Can ÇAĞILCI 1, Elvan VANLI 1, Abidin GÜMRÜKÇÜOĞLU 1, Yeşim TOPALOĞLU 1 1 Karadeniz Teknik Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü osmancancagilci@hotmail.com Antrakinonlar geniş uygulama alanlarına sahip olan doğal ve sentetik bileşikler sınıfıdır. Renklendiriciler olarak kullanmalarının yanısıra, antrakinon türevleri, müshil ilaçlar, antimikrobik maddeler ve anti-inflamatuar ajanlar olarak uzun süreden beri tıbbi amaçla kullanılmaktadırlar. Kabızlık, kireçlenme, doku sertleşmesi ve kanser gibi hastalıklarda tedavi edici olarak kullanılır. Gelecekte, ilaçların geliştirilmesinde önemli bir rol oynabilirler. Bununla birlikte, antrakinonların yapısında kinon grubunun bulunması sağlık açısından endişeler doğurduğu için antrakinon müshilleri yeniden değerlendirme altındadır. Bu çalışmada 1-aminoantrakinon ve 2-hidroksinaftaldehit kullanılarak yeni bir Schiff bazı bileşiği sentezlenmiş, karakterize edilmiş ve bir seri metal katyonuyla etkileşimleri spektroflorimetrik yöntemlerle incelenmiştir. Bu bileşiğin potansiyel farmastik özelliklerini ortaya koymak amacıyla biyolojik aktiviteleri ile ilgili çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Kaynaklar: 1) The coordination chemistry of substituted anthraquinones: Developments and applications, Emily E. Langdon-Jones, Simon J.A. Pope, Coordination Chemistry Reviews 269 (2014) P83

262 İmidazo[4,5] Piridin-2-on Türevlerinin Elektron Konformasyonal-Genetik Algoritma Metodu (EC-GA) İle 4D-Qsar Analizi Yakup MEMİŞ a, Sevtap Çağlar YAVUZ a, Semiha KÖPRÜ A, Emin SARIPINAR a a Erciyes Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, 38039, KAYSERİ scaglar@erciyes.edu.tr BRAF bir serin/treonin spesifik kinaz enzimi olup çevre değişimlerine esas hücre cevaplarını düzenleyen ERK/MAPK (Extracellular Signal-Regulated Kinases/Mitogen-Activated Protein Kinases) hücre sinyal mekanizmasının bir bileşenidir. BRAF ayrıca melanoma gibi kötü huylu kanserlerin ve kolorektel, ovaryum ve papiller tiroid gibi kanserlerin yaklaşık %50 sinde mutasyona uğramış bir onkogendir. 1 Bu çalışmada, aşağıdaki şekilde gösterilen üç bileşenli BRAF enziminin bağlanma bölgesini temsil eden imidazo[4,5] piridin-2-on türevlerine ait molekül serisi için sorumlu farmakofor grubunun belirlenmesi ve bileşik serisinin nicel biyoaktivite tahmini tarafımızdan geliştirilen Elektron Konformasyonel-Genetik Algoritma (EC-GA) 4D-QSAR metodu 2 kullanılarak yapılacaktır. İmidazo[4,5] piridin-2-on serisinde yer alan 75 bileşiğe ait kuantum kimyasal hesaplamaları-konformer dağılımı ve denge geometrisi sırasıyla HF/3-21G ve HF/6-31G* yöntemi ile hesaplanmıştır. Bileşik serisi eğitim ve test seti şeklinde sınıflandırılarak 3D- ve 4D- QSAR modelleri oluşturulacaktır. Modellerin geçerliliğini doğrulamak için LOO-çapraz doğrulama (Leave-one-out Cross Validation), regresyon, dahili ve harici doğrulama ve uygunluk korelasyon katsayısı (CCC) analizleri istatiksel olarak yapılacaktır. BP IICebi R B O N N R A R A' O Baglanma Bölgesi H N X R C Tuz Köprüsü BP III/BP IV Cepleri R A =H yada Me R A' =H yada Me R B =F yada SMe X=CONH,COyada SO 2 R C =Aril Şekil 1. BRAF serisinin genel yapısı Kaynaklar: 1) Nourry, A.; Zambon, A. J. Med. Chem. 2010, 53, ) Özalp, A.; Yavuz, S. Ç.; Sabancı, N.; Çopur, F.; Kökbudak, Z; Sarıpınar, E. SAR QSAR Environ. Res. 2016, 27, 317. P84

263 Yeni Oksotiazolidin Türevlerinin Sentezi ve Karakterizasyonu Nuriye DOĞAN a, Sevtap Çağlar YAVUZ a, Halis KARATAŞ a, Semiha KÖPRÜ a, Onur ŞAHİN b, Zülbiye KÖKBUDAK a, Emin SARIPINAR a a Erciyes Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü, 38039, Kayseri b Sinop Üniversitesi Bilimsel ve Teknolojik Araştırmalar Uygulama ve Araştırma Merkezi, 57000, Sinop scaglar@erciyes.edu.tr Guanidin, aminoguanidin ve türevleri; antikanserojenik, antifungal, antiprotozoal, antibakteriyel, antidiyaretik, antikoagülan, antihipertansif, antiviral ve antilösemik gibi pek çok yararlı farmakolojik aktivite göstermektedirler. 1 Tiazolinler ise benzer şekilde aktiviteler göstermekte olup tıpta yaygın olarak kullanılmaktadır. Özellikle anti-tümör aktivitesi nedeni ile bazı tür kanser tedavisinde de kullanılabilen farmakolojik aktiviteye sahiptir. 2 Bu çalışma kapsamında, söz edilen hastalıkların tedavisi açısından umut vadedecek yeni ve etkin aminoguanidin yapısı hem de tiazol halkası içeren biyolojik aktivite göstermesi muhtemel olan polifonksiyonlaştırılmış yeni oksotiazolidin bileşik türevlerinin sentezleri için sentez stratejisi geliştirilmiştir. Şekil 1 de sentezlenen bileşiğe ait X-ışını görüntüsü verilmiştir. Şekil 1. Oksotiazolidin türevine ait X-ışını görüntüsü Bu çalışma Erciyes Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Komisyonu tarafından desteklenmiştir. Proje Numarası: FOA Kaynaklar: 1) CHOURASİYA, S. S.; KATHURİA, D.; NİKAM, S. S.; RAMAKRİSHNAN, A.; KHULLAR, S.; MANDAL, S. K.; CHAKRABORTİ, A. K.; BHARATAM, P.V. J. ORG. CHEM. 2016, 81, ) SİNGLA, R.; GAUTAM, D.; GAUTAM, P. PHOSPHORUS SULFUR SİLİCON RELAT ELEM. 2016, 191, 740. P85

264 Balık Yağında EPA ve DHA Miktarlarının Belirlenmesi Hasibe YILMAZ, Simay GÜNDÜZ, Ahmet Ceyhan GÖREN TÜBİTAK Ulusal Metroloji Enstitüsü (UME), Organik Kimya Laboratuvarı, Gebze/KOCAELİ Balık yağı omega-3 yağ asitlerinin önemli bir kaynağıdır. Omega-3 bağı olan yağ asitleri olarak EPA (Eicosapentanoic Acid), DHA (Docosahexanoic Acid) (Şekil 1) ve alfa-linoleik asit sayılabilir. Omega-3 yağ asitlerine anne karnından itibaren her gelişim evresinde ihtiyaç duyulmaktadır. EPA ve DHA yağ asitleri kansere karşı koruma sağlar, bağışıklık sistemini güçlendirir, kalp hastalıkları riskini azaltır, romatizmal hastalıklara karşı koruma sağlar, kan şekerinin düzenlenmesini sağlar. Omega-3 yağ asitleri, balıklardan somon, uskumru, sardalya ve hamside; bitkilerden ise ada çayı, kivi ve semizotunda yoğun olarak bulunur. 1,2 O EPA OH O DHA OH Şekil 1. EPA (Eicosapentanoic Acid), DHA (Docosahexanoic Acid) Bu çalışmada, balık yağı içerisindeki EPA (Eicosapentanoic Acid) ve DHA (Docosahexanoic Acid) miktar tayini için GC-FID yöntemi geliştirilmiştir. Metot geçerli kılma çalışması yapılarak belirsizlik bütçesi hesaplanmıştır. Bu yönteme göre farklı firmalardan temin edilen balık yağı örnekleri analiz edilerek sonuçlar değerlendirilmiştir. Kaynaklar: 1) Tsai, C.; Liu, C.; Hung, L.; Pan, B. J. Am.Oil. Chem. Soc. 2012, 89, ) Fournier, V.; Juaneda, P.; Destaillats, F.; Dionisi, F.; Lambelet, P.; Sebedio, J.; Berdeaux, O. Journal of Chromatography A. 2006, 1129, P86

265 N-(2-aminobenzoil)benzotriazol Bileşikleri Kullanarak Tek İşlemde Sübstitüye Kinazolinonların Sentezi İlbilge Merve ŞENOL, İlhami ÇELİK ve İlker AVAN Anadolu Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, 26470, Eskişehir, Türkiye Kinazolinonlar; anti-bakteriyel, anti-kanser, anti-depresan, anti-fungal ve anti-inflamatuar vb gibi geniş bir yelpazede biyolojik aktivite gösteren önemli heterosiklik bileşiklerdir. 1 Bu nedenle, yoğun olarak ilaç aktif maddeler olarak kullanılmışlardır. Kinazolinonlar, genellikle antranilik asit ve türevlerinin (amitleri, esterleri ve nitrilleri) ve o-halobenzoat bileşiklerinin uygun reaktifler ile halkalaşmaları sonucunda elde edilirler. Bu çalışmada, N-(2-aminobenzoil)benzotriazol bileşiklerinin; ortoester ve amonyum asetat ile tek işlemde halkalaşmasıyla sübstitüye kinazolinonlar (%62 95), aldehitler ve amonyum asetat ile reaksiyonları sonrasında ise sübstitüye 2,3-dihidrokinazolinonlar (%54 95) elde edilmiştir. Kaynaklar: (1) Rohokale, R. S.; Kshirsagar, U. A. Synthesis 2016, 48, *Bu çalışma Anadolu Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Komisyonu tarafından kabul edilen 1306F110 ve 1605F395 nolu projeler kapsamında desteklenmiştir. P87

266 Metastatik Kanser İnhibitörü Tiyazollerin Moleküler Docking ve 4D-QSAR Çalışmaları Burçin TÜRKMENOĞLU a, Yahya GÜZEL a a Erciyes Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Melikgazi, Kayseri bkilic@erciyes.edu.tr Modern kimyanın en önemli problemlerinden biri; belirli bir hastalığa iyi geldiği bilinen bir ilacın reseptörler ile etkileşim mekanizmasının nasıl olduğunu açıklayamamasıdır. Bu çalışmanın amacı, moleküllerin reseptörler ile etkileşimine neden olan yapı mekanizması bilinmemesine rağmen ilaç tasarımında aktiviteden sorumlu yapının yaklaşık olarak açıklamaya çalışılmasıdır. MCET (Moleküler Konformer Elektron Topolojik) metoduyla etkileşimin benzeşimi 4D-QSAR analizinde gösterilmiştir. İlaç tasarımı, yapı-aktivite ilişkilerinden yararlanarak, farmakolojik aktivitesi öngörülebilen potansiyel ilaç moleküllerini dizayn etmek ve moleküler yapının elektronik özelliklerini tanımlamak üzere ortaya çıkarılmıştır. Tiyazol, bir azot ve bir kükürt atomu bulunduran beşli halka yapısına sahip heterosiklik bileşiklerin ortak adıdır. Tiyamin (B1 vitamini), basitrasin ve penisilinler gibi biyolojik aktif tabii tiyazol halkası ihtiva eder. Metastatik kanserler, gerçek kanser vakalarından sonra sıkça görülür. Tümör alındıktan sonra, ameliyatta gözden kaçan tek bir hücre düşük ihtimalle de olsa metastaz başlatabilir. Genellikle, adrenal bezlerde, karaciğerde, beyin ve kemiklerde metastatik tümörler sıkça görülür. Fascin proteini, tümörün ilerlemesi, invazyonu, metastazı ve hastalığın ilerlemesi ile ilgili bağlantılıdır 1. Son zamanlarda fascin kanser metastazı tedavisi için yeni bir terapötik hedef olarak ortaya çıkmıştır. Önceki çalışmalarda fascinin biyolojik aktivitilerine bakılarak göç, invazyon ve kanserin yayılımını inhibe ettiği ortaya çıkarılmıştır. Deneysel olarak biyolojik aktiviteleri belirlenmiş olan 64 adet tiyoazol bileşiklerinin metastatik kanserdeki yayılımını ve fascin proteinin üzerine etkisi gözlenmiştir 2. Bu çalışmada moleküler docking yardımıyla bulunan aktif bölge ile MCET metodu sonucu bulunan farmakofor yapının karşılaştırılması yapılmıştır. Moleküler docking çalışmaları, LeadIT-FlexX docking programı tarafından yapılmıştır. Docking programı inhibitörler ile hedef ligand arasındaki bağlanma afinitelerini ve etkileşim modlarını araştırmak için kullanılmıştır. Ligand-reseptör içindeki aktif amino asit bölgeleri bulunmuştur. Teşekkür: Sunulan bu çalışma, Erciyes Üniversitesi Araştırma Fonu tarafından FDK nolu BAP araştırma projesi ile desteklenmiştir. Kaynaklar: 1) Pelosi, G.; Pasini, F.; Fraggetta, F.; Pastorino, U.; Iannucci, A.;etc. Lung Cancer.2003, 42, ) Zheng, S.; Zhong, Q.; Xi, Y. Mottamal, M., Zhang, Q.; etc. J. Med. Chem.2014, 57, P88

267 Östrojen-Bağımlı Meme Kanserine Karşı Güçlü Aromataz İnhibitörleri Olarak Flavonoidlerin MCET Metoduyla 4D-QSAR İncelenmesi Dilek Şeyma KIZILCAN a, Burçin TÜRKMENOĞLU a, Yahya GÜZEL a a Erciyes Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Melikgazi, Kayseri bkilic@erciyes.edu.tr Aromataz inhibitörleri, östrojen-bağımlı meme kanserine (EDBC) karşı antikanser ajanların tedavi edici bir sınıfını temsil eder. Aromataz, EDBC için östrojen biyosentezinin son adımını katalizleyen anahtar bir enzimdir. EDBC e karşı ilaç olarak flavonoidler gibi doğal yolla kendiliğinden oluşan bileşiklerin sentetik olanlara kıyaslandığı zaman daha az toksik etkileri yüzünden tanınması ve geliştirilmesi istenmektedir. Bu çalışmada MCET metodu içerisinde aromataz reseptörü ve 45 adet ligand arasındaki etkileşmeyle ilgili yapısal elektronik tanımlayıcılar (moleküldeki atomlara ait natural charge, mulliken charge, yoğunlaşmış Fukui indisi, Klopman indisi) kullanılarak enzim-substrat arasındaki gerçek etkileşim noktaları en iyi istatistik sonuçlarla belirlenmiştir 1. MCET metodu içerisinde Pha (Pharmacophore-Farmakofor), AG (Auxilary Group-Aktiviteyi artıran) ve APS (Anti Pharmacophore Shielding-Aktiviteyi perdeleyen) gruplardan oluşan biyo-yapı araştırılmıştır 2. İlaç keşfinde kimyasal reaktivitenin tahmin edilmesi ve kimyasal sistemlerin anlaşılması için, atomik Klopman indislerinin faydalı bir tanımlayıcı oldukları elde edilen modelde gösterilmiştir. MCET metoduyla literatürden alınan 3 45 adet aromataz türevlerinin ligand-reseptör arasındaki etkileşim mekanizmasını Klopman eşitliği kullanılarak açıklayan bir model sunulmuştur. Meme kanseri üzerine inhibitör etkisi ve onların molekül yapıları arasında nicel ilişki ilk kez Klopman indisi tanımlayıcısı kullanılarak araştırılmıştır. Bu çalışmada 4D-QSAR metodunun ilaç tasarım yaklaşımındaki önemine değinerek, etkileşim mekanizması açık bir şekilde ortaya koyulmuştur. Kaynaklar: 1) Su, E.M; Turkmenoglu, B.; Guzel Y. IJISSET. 2016, 2, ) Yilmaz, H.; Boz, M, Türkmenoğlu B.; Güzel Y. Tropical Journal of Pharmaceutical Research , ) Awasth, i M.; Singh,S.; Pandey, V.P.; Dwivedi, U.N. J Biomol Struct Dyn.2015, 33, P89

268 Dipikolilamin Grubu Taşıyan Yeni Bir Fenantren-İmin Bileşiğinin Metal Katyonları ile Etkileşimi ve Biyolojik Aktivitesinin İncelenmesi 1 Sevgi KOLAYLI, 1 Ümmühan OCAK, 1 Elvan VANLI, 1 Osman Can ÇAĞILCI, 1 Yeşim TOPALOĞLU, 1 Abidin GÜMRÜKÇÜOĞLU, 1 Hilal Ebru ÇAKIR 1 Karadeniz Teknik Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü elvanvanli@gmail.com Dipikolilamin grubunun Zn(II), Cu(II), Cd(II) ve Hg(II) gibi metal iyonlarını seçimli bağlama özelliği bilinmektedir. Bu grubu taşıyan ligandların özellikle Zn(II) komplekslerinin başta kanser olmak üzere çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılmasına yönelik çalışmalar son zamanlarda literatürde yer almıştır. Bu çalışmada iki tane dipikolilamin grubu taşıyan floresent yeni bir Schiff bazı bileşiği sentezlenmiş ve karakterize edilmiştir (Şekil 1). Bunun için fenantren-9-karboksaldehit bileşiği ve ilgili amin bileşiği kullanılmıştır. Yeni bileşiğin bir seri metal katyonuyla etkileşimleri spektroflorimetrik yöntemlerle incelenmiştir. Zn(II) ve Cu(II) iyonlarıyla kararlı kompleksler oluşturduğu belirlenmiştir. Bu bileşiğin farmakolojik amaçla kullanım potansiyelini ortaya koymak amacıyla biyolojik aktivitesi araştırılmıştır. Bu çalışma 114Z387 nolu TÜBİTAK projesi tarafından desteklenmiştir. TÜBİTAK a desteklerinden dolayı teşekkür ederiz. Şekil 1. Fenantren-İmin Bileşiğinin Yapısı Kaynaklar: 1) Biswas Sandipan; Das, Joyjyoti; Barman, Shrabani, Shah, Sk. Sheriff, Gangopadhyay, Moumita, Maiti, Tapas K.Singh, N.D. Pradeep Single componntimageguided 'On-demand' drug delivery system forearly stage prostate cancer, Sensorsand Actuators, B: Chemical (2017), 244, P90

269 Karaturp (Raphanus sativus L.) Peroksidaz (POD) Enzimi Üzerine Bazı Antibiyotik Etken Maddelerinin İnhibisyon Etkilerinin İncelenmesi Ramazan KALIN a,b, Serpil GERNİ a, Nastaran SADEGHİAN a, Zeynep KÖKSAL c, Ali ATASEVER d, Hasan ÖZDEMİR a a Atatürk Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, ERZURUM b Erzurum Teknik Üniversitesi, Fen Fakültesi, Temel Bilimler Bölümü, ERZURUM c İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, İSTANBUL d Atatürk Üniversitesi, İspir Hamza Polat Meslek Yüksek Okulu, Gıda İşleme Bölümü, ERZURUM gerni-serpil@outlook.com Antibakteriyel özelliğe sahip olan antibiyotikler biyosidal (mikroorganizmaları öldüren) ve biyostatik (mikroorganizmaların büyümesi ve çoğalmasını önleyen) olmak üzere iki sınıfa ayrılmaktadırlar. Antibiyotikler mikroorganizmaların protein sentezi, nükleik asit sentezi, hücre çeperi sentezi veya hücre zarı fonksiyonları gibi metabolik faaliyetlerini engelleyerek etki gösterirler ve bu etkiler metabolik işleve göre spesifiktir. 1 Peroksidazlar (POD; E.C: ) oksidoredüktaz enzim sınıfında yer alan ve hem grubu içeren proteinlerdir. Hayvanlarda, bitkilerde ve mikroorganizmalarda bulunan POD bazı indirgeyiciler ve peroksitler arasındaki redoks reaksiyonlarını katalizler. 2,3 Bu çalışma kapsamında; karaturp (Raphanus sativus L.) peroksidaz (POD) enzimi aktivitesi üzerine Cefuroxime, Lincomycin, Flunixin meglumine, Cefazolin, Oxytetracycline ve Tylosin antibiyotiklerinin in vitro şartlar altında inhibisyon etkileri incelendi. Öncelikle afinite kromatografisi tekniği kullanılarak karaturptan (Raphanus sativus L.) POD enzimi tek kademede izole edildi. Daha sonra antibiyotiklerin inhibisyon etkilerini belirlemek için guaiakol substratı varlığında 470 nm de aktivite ölçümleri yapıldı. 4 Elde edilen sonuçlara göre % aktivasyona karşı inhibitör konsantrasyonu grafiğinden IC 50 ve Lineweaver-Burk grafiklerinde K i değerleri belirlendi. Sonuç olarak; hesaplanan bu değerlere göre en yüksek inhibisyon etkisini antibiyotikler arasından Cefazolin göstermiştir. Bu madde yarışmasız inhibisyon göstermiş olup 5.11 µm lık IC 50 ve 4,113±0,53 µm lık K i değerine sahip olduğu belirlenmiştir. Kaynaklar: 1) Şisecioğlu, M.; Uguz, M. T.; Çankaya, M.; Özdemir, H, Gülçin, İ. Int. J. Pharmacol. 2011, 7, 79. 2) Köksal, Z.; Kalın, R.; Gülçin, İ.; Özdemir, H.; Atasever, A. Int. J. Food Propert. 2016, 19, ) Şişecioğlu, M.; Gülçin, İ.; Çankaya, M.; Atasever, A.; Şehitoğlu, M. H.; Kaya, H. B.; Özdemir, H. J. Med. Plants Res. 2010, 4, ) Kalın, R.; Atasever, A.; Özdemir, H. Food Chem. 2014, 150, 335. P91

270 Dipikolilamin Türevli Yeni Bir Floresent Schiff Bazı Bileşiğinin Metal Kompleksleri ve Biyolojik Aktivitesi 1 Sevgi KOLAYLI, 1 Miraç OCAK, 1 Yeşim TOPALOĞLU, 1 Abidin GÜMRÜKÇÜOĞLU, 1 Elvan VANLI, 1 Osman Can ÇAĞILCI, 1 Hilal Ebru ÇAKIR 1 Karadeniz Teknik Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü yesimtopaloglu-@hotmail.com Schiffbazlarının biyolojik aktiviteleri uzun zamandan beri araştırılmaktadır. Bu çalışmada 9- antraldehitten yeni bir Schiff bazı bileşiği sentezlenmiş ve karakterize edilmiştir (Şekil 1). Bu bileşiğin iyon bağlayıcı kısmında iki tane dipikolilamin grubu bulunmaktadır. Literatürde son zamanlarda Zn(II)- bisdipikolilamin türevlerinin kanser tedavisi amacıyla potansiyel kullanımına ilişkin çalışmalar bildirilmektedir. Dipikolilamin grubununzn(ii), Cu(II), Cd(II) ve Hg(II) gibi metal iyonlarla seçimli kompleks oluşturma özelliği bilindiğinden bu çalışmada öncelikle yeni bileşiğin bir seri metal katyonu ile etkileşimi spektroflorimetrik yöntemle incelendi. Zn(II) ve Cu(II) iyonlarıyla oluşturduğu belirlenen komplekslerin bileşimleri ve kararlılık sabitleri hesaplandı. Ayrıca yeni bileşiğinbiyolojik aktivitesinin belirlenmesine yönelik çalışmalar gerçekleştirildi. Bu çalışma 114Z387 nolu TÜBİTAK projesi tarafından desteklenmiştir. TÜBİTAK a desteklerinden dolayı teşekkür ederiz. Şekil 1. Antrasen grubu taşıyan bis-dipikolilamin bileşiğinin yapısı Kaynaklar: 1) Ayesa, Umme, Gray, Brian D. Pak, Koon Y. Chong, Parkson Lee-Gau, Liposomes Containing Lipid-SolubleZn(II) -Bis-dipicolylamine Derivatives Show Potential To Be Targetedto Phosphatidyl serine on the Surface of Cancer Cells,Molecular Pharmaceutics (2017), 14(1), P92

271 Piren Floroforu Taşıyan Yeni Bir Dipikolilamin Türevli Schiff Bazı Bileşiğinin Sentezi, Metal Kompleksleşmesi ve Biyolojik Aktivitesinin İncelenmesi 1 Sevgi KOLAYLI, 1 Miraç OCAK, 1 Abidin GÜMRÜKÇÜOĞLU, 1 Elvan VANLI, 1 Osman Can ÇAĞILCI, 1 Yeşim TOPALOĞLU, 1 Ece Çilten GÜN 1 Karadeniz Teknik Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü gumrukcuoglu_61@hotmail.com Dipikolilamin grubu taşıyan metal komplekslerinin başta kanser olmak üzere bazı hastalıkların hücresel boyutta takibinde ve tedavisinde kullanımına dair çalışmalar literatürde son zamanlarda bildirilmiştir. Bu çalışmada dipikolilamin grubu taşıyan ve 1-pirenkarboksaldehitt ve ilgili amin bileşiğinden sentezlenen yeni bir Schiff bazı bileşiği karakterize edilmiştir (Şekil 1). Bu bileşiğin çeşitli metal katyonları ve biyolojik öneme sahip anyonlarla etkileşimi spektroflorimetrik yöntemle kısmi sulu ortamda incelenmiştir. Yeni bileşiğinhg(ii)iyonuyla seçimli kompleksoluşturduğu belirlenmiştir. İlgili kompleksin bileşimi ve kararlılık sabiti hesaplanmıştır. Yeni bileşiğin biyolojik aktivitesinin belirlenmesi amacıyla çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Bu çalışma 114Z387 nolu TÜBİTAK projesi tarafından desteklenmiştir. TÜBİTAK a desteklerinden dolayı teşekkür ederiz. Şekil 1. Bu çalışmada kullanılan piren grubu taşıyan yeni Schiff bazı bileşiği Kaynaklar: 1) Rice, Douglas R.Clear, Kasey J. Smith, Bradley D. Imagin gandtherapeuti capplications of zinc(ii)- dipicolylamine molecular probesforanionicbio membranes, Chemical Communications (Cambridge, United Kingdom) (2016), 52(57), P93

272 Bisbenzazol Yapısında Yeni Bileşiklerin Sentezi, Yapılarının Aydınlatılması ve Antikanserojen Etkilerinin Araştırılması Turgut ŞİMŞEK a, Derya YETKİN b, Ronak Haj ERSAN a, Öztekin ALGÜL a a Mersin Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, Yenişehir Kampüsü, 33169, Mersin, Türkiye b Mersin Üniversitesi, İleri Teknoloji Eğitim Araştırma ve Uygulama Merkezi, Çiftlikköy Kampüsü, 33160, Mersin, Türkiye Turgut_6621@hotmail.com Kanser ölüm oranı en yüksek hastalıklar arasında yer almaktadır. Kanser tedavisinde istenilen noktaya henüz ulaşılamamış olması, daha potent, daha selektif ve daha az toksik yeni antikanser ilaçların geliştirilme çalışmalarının artmasına neden olmaktadır. Dünyadaki çok sayıdaki araştırma grupları gibi çalışma grubumuz da antikanser aktiviteli yeni öncü bileşikler geliştirme konusunda çalışmalar yapmaktadır. Grubumuzun daha önceki çalışmalarında, benzimidazol ana yapısı taşıyan bileşiklerin hepatoselüler karsinom hücrelerinin büyümesini durdurucu etkisinin yanı sıra HepG2, A549, HeLa, A498 ve A375 kanser hücreleri üzerine sitotoksik etkiye sahip oldukları gösterilmiştir. Bu çalışmalardan elde edilen verilerden hareketle benzimidazol yapı izosteri bileşiklerin tasarlanıp, optimum verimle sentezlenmesi, çeşitli kanser hücreleri karşı anti-proliferatif etkileri belirlenmesi ve etki mekanizmasının ile yapı aktivite ilişkilerinin ortaya konulması planlanmıştır. Bu çalışmada amid ara zinciri taşıyan benzazol ve bisbenzazol türevi bileşiklerinin sentezi, yapıların aydınlatılması ve meme kanseri hücreleri üzerinde olan etkilerinin in vitro olarak belirlenmesi ve çalışmaları yapılmıştır. Farklı sentez yöntemleri ile bileşiklerin sentezleri gerçekleştirilmiş olup, IR, 1 H- NMR ve kütle spektroskopisi yöntemleri ile yapıları aydınlatılmıştır. Aktivite çalışmalarında, gerçek zamanlı hücre ölçümleri sürekli bir şekilde impadans okuma yöntemiyle çalışan xcelligence cihazı kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Bu sistem, sürekli hücre proliferasyonunu izleme, ilaç-aracılı sitotoksisitenin zaman çözümlemesini yapmak için kullanılmıştır. Çalışmamızda gerçek zamanlı hücre analizi için n=4 tekrar yapılmıştır. Ardından RTCA programı başlatılmış ve meme kanseri hücreleri (MCF- 7) 90 µl besiyeri içinde 3x10 7 hücre olacak şekilde E-plate sistemine eklenmiştir. 24 saat sonra bileşiklerin farklı konsantrasyonları 10 µl içerisinde E-plate sistemine eklenerek, 96 saat boyunca sistemde hücre proliferasyonu değerlendirilmiştir. Bu çalışma, Mersin Üniversitesi BAP Birimi tarafından TP nolu proje ile desteklenmektedir. P94

273 2,4,6-Trinitro-N-(4-Nitrofenil) Anilin Bileşiğinin Farklı Kanser Hücre Hattındaki Sitotoksik Etkileri Nelin HACIOĞLU a, Esra TOKAY a, Feray KÖÇKAR a Tuğba GÜNGÖR b, Ferah CÖMERT ÖNDER b, Mehmet AY b a Balıkesir Universitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Moleküler Biyoloji Ve Genetik Bölümü BALIKESIR b Çanakkale Onsekiz Mart Universitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Doğal Ürünler ve İlaç Araştırma Laboratuarı, Çanakkale, Türkiye esrasolmaz@hotmail.it Nitrolu bileşikler; bir ya da daha fazla nitro fonksiyonel grubu (NO 2) içeren organik bileşiklerdir(1). Bu bileşikler kanserli hücreler üzerinde yüksek hücre ölümü oluşturabilen bileşiklerdir. Bu çalışmada 2,4,6- Trinitro-N-(4-Nitrofenil) Anilin olarak isimlendirilen ve nitro grup içeren bileşiğin Hep3B (İnsan Hepatoma Kanser Hücresi), PC3 (İnsan Prostat Kanser Hücresi), Saos-2 (İnsan Osteosarkom Kanser Hücresi), HT-29 (İnsan Kolekteral Adenokarsinom Hücresi) ve HUVEC (İnsan Endotel Hücresi) hücrelerine antikanser etkisinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Hücreler % 10 ısı ile inaktive edilmiş (56 0 C 1saat) FCS (Fetal Dana Serumu) ve 2 mm L-Glutamin (Hyclone) içeren DMEM (Dulbeccos Medyum) ortamında büyütülmüştür. 96 kuyucuklu plakalara bölünerek, 24 saat sonra beş farklı derişimde (150 µm, 75 µm, 38 µm, 18 µm ve 9 µm) DMSO ile çözülen madde hücrelere uygulanmıştır. Beş tekrarlı olarak çalışılmıştır Kontrol olarak %2 DMSO kullanılmıştır. Hücreler 24 ve 48 saat MTT sitotoksisite testi için inkübe edilmiştir. 550nm absorbansları Spektrofotometre ile ölçülmüştür. IC 50 değerleri Origin programı ile hesaplanmıştır. Sonuçlara göre bileşenimiz en yüksek toksik aktiviteyi 48 saatte, PC3 (IC 50 değeri: 11,42µM) hücresinde göstermiştir. % 50 Büyümeyi inhibe eden değerleri (IC 50), Hep3B hücresinde 56,82 µm, HT-29 hücreleri için 75,65 µm, Saos-2 hücreleri için 81,02 µm ve HUVEC hücreleri için ise 78,92 µm olarak belirlenmiştir. Bu çalışma TÜBİTAK-KBAG 113Z706 ve 110T754 numaralı projeler ile desteklenmiştir. Kaynaklar: 1. S.Patterson, S.Wyllie Nitro Drugs For The Treatment Of Trypanosomatid Diseases: Past, Present,And Future Prospects, Trends Parasitol. Jun 2014; 30(6): P95

274 SSAP-NTR /706-2b ve 706-2h Nitro lu İlaç Öncül Bileşikleri Kombinasyonlarının Sitotoksik Aktivitesinin İncelenmesi Esra TOKAY a, Feray KÖÇKAR a, Nelin HACIOĞLU a, Tuğba GÜNGÖR b, Mehmet AY b a Balıkesir Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü, Balıkesir/TÜRKİYE b Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Doğal Ürünler ve İlaç Araştırma Laboratuvarı, Çanakkale/TÜRKİYE esrasolmaz@hotmail.it Eksojen ya da endojen kaynaklı enzimlerin ekspresyonları aracılığıyla toksik olmayan ilaç öncüllerin aktif ilaç formuna dönüştürülmesi esasına dayanan tümöre spesifik seçilim kanser tedavi yöntemlerinden oldukça dikkat çekenidir. Nitro-aromatik bileşikler nitroredüktaz enzimi ile kullanılan önemli ilaç öncülleri olarak bilinmektedir. Bu bileşiklerin nitro grupları NTR enzimleri ile hidroksilamin veya amin türevlerine indirgenirler ve oluşan bu metabolitler oldukça toksiktir 1. Bizim bu çalışmada ki amacımız yeni nitroredüktaz ve yeni ilaç öncül kombinasyonlarının keşfidir. Bu amaçla 706-2b (N1,N4- Bis(2,4,6-trinitrofenil)bütan-1,4-diamin) ve 706-2h (1-(2,4,6-Trinitrofenil)piperidin) nitro grubu içeren bileşikler uygun deneysel koşullarda sentezlenerek, yapıları spektroskopik olarak aydınlatılmıştır. MTT metodu uygulanarak tek başına gösterdikleri toksik etkileri belirlenmiştir. 550 nm dalga boyunda spektrofotometrik ölçüm ile elde edilen veriler kullanılarak % hücre canlılığı hesaplanmıştır. Yapılan çalışma sonucunda bileşiklerin PC3 (İnsan Prostat kanseri hücre hattı), Hep3B (İnsan Karaciğer Kanseri Hücre hattı) ve HUVEC (İnsan Göbek kordonu Bağı Hücre hattı) üzerine toksik etki göstermediği tespit edilmiştir. Staphlococcus saprophyticus suşundan elde edilen rekombinant nitroredüktaz enzimi ile hücre dışında reaksiyon koşulları sağlandıktan sonra oluşan metabolitler PC3 hücrelerine uygulanmış ve 492 nm dalgaboyunda spektrofotometrik olarak sonuçlar analiz edilmiştir b bileşiği için yüzde hücre canlılığı % 22 olarak belirlenirken; 706-2h bileşiği için bu değer % 35 olarak tespit edilmiştir. Bu çalışma TÜBİTAK-KBAG 113Z706 numaralı proje ile desteklenmektedir. Kaynaklar: 1) Atwel G.J. et. al., J. Med. Chem. 2007, 50, P96

275 Yeni Metoksi Sübstitüe Pirimidin N-Glikozitler ile Tetra-O-Asetil Türevlerinin Sentezleri ve Biyolojik Aktivitelerinin İncelenmesi Nuran KAHRİMAN a, Kıvanç PEKER a, Asu USTA b, Seda FANDAKLI a, Ali AYDIN c, Nurettin YAYLI d a Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Trabzon b Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Rize c Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Moleküler Biyoloji Bölümü, Tokat d Karadeniz Teknik Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Trabzon nuran_yayli@hotmail.com Son yıllarda glikohibrid bileşikler kimyası üzerine yapılan çalışmalar ve bu bileşiklerdeki şeker gruplarının biyolojik olaylardaki öneminin incelenmesi bilim adamlarının bu bileşikler üzerine ilgisini giderek artırmıştır. 1,2 Bu tür bileşikler antikanser ve antitumor ilaçlarında önemli etkiye sahiptirler ve enzim aktivitesinin inhibisyonunda iyi bir glikozil verici olarak davranmaktadırlar. Meme, mide ve bağırsak kanseri gibi önemli hastalıkların tedavisinde kullanılan bir antikanser ilacı olan 5-Florourasilin şekerle birleştirildiğinde oluşan N- ve O-galaktopiranozid türevlerinin hem memeli hücresine toksisitesinin 5-florourasilden daha az ve tümor üzerine etkisinin daha fazla olduğu da literatürde mevcuttur. 2 Bunun yanında, yapılarında elektronca zengin azot atomu içeren ve bir biyolojik sistemin temel yapı taşlarından olan pirimidin türevi bileşikler de geniş alanda sergiledikleri farmakolojik özellikleriyle oldukça önemlidirler. 3 Yapılan bu çalışmada 2,4,6-trisübstitüe pirimidinlerin (1-9) D(+)- glukoz monohidrat ile reaksiyonundan yeni glikohibrid bileşiklerin sentezi gerçekleştirilerek pirimidin N-β-D-glikopiranosidler (10-18) elde edilmiştir. Çalışmanın devamında bu bileşiklerin asetik anhidrit ile reaksiyonundan ise 2,3,4,6-tetra-O-asetil-N-β-D-glikopiranosidler (19-27) sentezlenmiştir. 4 Çalışmanın son kısmında ise elde edilen bileşiklerin HeLA ve C6 kanser hücrelerine karşı antikanser aktiviteleri ile antioksidan aktiviteleri incelenmiştir. Bu çalışma 114R025 nolu TÜBİTAK projesi tarafından desteklenmiştir. Şekil 1. Pirimidin N-glikozitler ile tetra-o-asetil türevlerinin sentez şeması Kaynaklar: 1) Hamadi, N. B.; Msaddek, M. Tetrahedron: Asymmetry, 2012, 23, ) Liu, Y.Y.; Shi, H.; He, G.K.; Song, G.L.; Zhu, H.J. Helv. Chim. Acta, 2012, 95, ) Sunduru, N.; Agarwal, A.; Katiyar, Nishi; S.B.; Goyal, N.;Gupta, S.; Chauhan, P.M.S. Bioorg.Med. Chem. 2006, 14, ) Chamberlain, S. D., Moorman, A. R., Burnette, T. C., Miranda, P., Krenitsky, T. A. Antivir. Chem. Chemoth. 1994, 5, 64. P97

276 Deri Yüzeyinde Yara Tedavisi Ve Kaslara Doğal Şeklini Verme Ahmet Yavuzyiğit a, Nihal Bedir b a Sağlık Bakanlığı Eczacılar Odası Uzman Eczacı,54300 Sakarya b Mıllı Eğıtım Bakanlığı Hendek AKV Meslekı ve Teknık Anadolu Lısesı Kımya Öğretmenı,54300 Sakarya kimyanın.hocasi@gmail.com Papatyanın içerdiği mineral maddelerin teröpatik kullanıma katkıda bulunmaktadır. Bunun yanı sıra papatya aynı şartlar altında yetiştirilen diğer yararlı bitkilere göre daha toksik bir element olan kadmiyumu yüksek düzeyde biriktirebilen bir bitki olarak da bilinmektedir. Bu element eklendiğinde, bitkinin hava ile temas eden üst kısımları bu ağır metali önemli miktarda biriktirebilir ki bu da olası sağlık etkileri incelenirken değerlendirilmesi gereken bir özelliktir. 1 Papatya bitkisi; fenolik bileşikleri, başlıca flavonoidlerden apigenin, quercetin, patuletin, luteolin ve bunların glukozitlerini içermektedir. Papatya çiçeklerinden olan uçucu yağ ekstratının ana bileşenleri terpenoidler α- bisabolol, azulenler ve asetilen türevleridir. 2,4 Yapılan çalışmalarda papatyadan izole edilen apigenin ve luteolin gibi flavonoidlerin anti-inflamatuar, anti-kanserojenik, antispazmotik ve hafif sakinleştirici etki gösterebilecekleri öne sürülmüştür. 3 Mayıs papatyasının (koyungözü, adi veya yabani papatya) Hendek in Dikmen Yaylasın da sabah 8-9 saatleri arasında çiçek bölümlerinin toplanarak mavi şişelere gevşek bir şekilde yerleştirilmesi ile başladı. Daha sonra bu şişenin içine sızma zeytinyağı eklenip çalkalanarak ağzı hava almayacak şekilde sıkıca kapatıldı. 120 gün 30 derecelik bir zeminde bekletilerek papatyanın zeytinyağı ekstraktı elde edildi. Eczane laboratuvarına getirilen papatya ekstraktı uygun süzgeçten süzülerek koyu renkli cam şişeye alınarak katı maddeler küçükten büyüğe olacak şekilde porselen havanda (boraks, KOH, KCL, NaCI, Calaktat, mentol) havaneli ile ezildi ve sıfır numara inceliğe getirildi. Sıvılar küçükten büyüğe olmak şartıyla (vitaminler, bitkisel taşıyıcı yağlar, koku vericiler, %5 oranında papatya ekstraktı) birbirinin içine tek tek eklenerek karıştırıldı. Sonra katı karışımın üzerine sıvı karışım yavaş yavaş ilave edildi. Ayrı bir kapta susuz lanolinin üzerine jelimizi 1/1 oranında ilave ederek homojen olana dek karıştırıp hazırladığımız katı-sıvı karışımın üzerine koyduk ve tekrar karıştırdık. %40 oranında vazelin ilave edip havaneli ile karıştırıp krem halini almasını sağlandı. 4 Kaynaklar: 1. Kanser.gov.tr>Dosya>Papatya pdf. Remıgıus Chızzola, Hannelıese Mıchıtsch, and Ulrıke S. Mıtteregger (2008). Extractability of selected mineral and trace elements in infusions of chamomile International Journal of Food Sciences and Nutrition, 59 (6): Kanser.gov.tr>Dosya>Papatya pdf. Diane L. McKay and Jeffrey B. Blumberg (2006). A Review of the Bioactivity and Potential Health Benefits of Chamomile Tea (Matricaria recutita L.) Phytother. Res. 20, Kanser.gov.tr>Dosya>Papatya pdf. Janmejaı K. Srıvastava And Sanjay Gupta (2007). Antiproliferative and Apoptotic Effects of Chamomile Extract in Various Human Cancer Cells J. Agric. Food Chem., 55, Kımya Teknolojısı Yarı Katı ve Katı ilaçlar (hbogm.meb.gov.tr>kımya >modüller pdf Sayfa 6-25). P98

277 İntihar Gen Tedavisinde Kullanılacak Yeni Aday SSAP NTR/ İlaç öncül Sisteminin Prostat Kanseri Hücreleri Üzerine Etkisinin İncelenmesi Feray KÖÇKAR a*, Esra TOKAY a, Nelin HACIOĞLU a, Tuğba GÜNGÖR b, Mehmet AY b, a Balıkesir Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü, Balıkesir/TÜRKİYE b Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Doğal Ürünler ve İlaç Araştırma Laboratuvarı, Çanakkale/TÜRKİYE fkockar@balikesir.edu.tr İntihar gen tedavisi olarak bilinen Gen-Yönlendirilmiş Enzim ilaç öncül tedavi (GDEPT) stratejisi; bir genin tümör hücrelerine yönlendirildikten sonra ifade olması ve toksik olmayan ilaç öncülün toksik formuna indirgemesi ile hedeflendirilmiş kanser hücrelerinin ölümüne sebep olmasıdır. Herpes simplex timidin kinaz ve sitokrom p450 gibi enzimlerin değişik tümör model sistemlerinde aktif oldukları gösterilmiştir. Bu bağlamda en çok kullanılan enzimlerden birisi de Nitroredüktaz enzimleridir. Nitroredüktaz enzimleri toksik olmayan nitro grubu içeren ilaç öncül bileşikleri indirgeyerek toksik forma dönüştürürler. En iyi bilinen örnek E. coli den saflatırılmış niroredüktaz enzimi ve CB1954 (Nitro lu bileşik) kombinasyonudur. Bizim çalışmamız kapsamında, N1,N2-Bis(2,4-dinitrofenil)etan- 1,2-diamin ve N1,N4-Bis(2,4-dinitrofenil)bütan-1,4-diamin nitro lu ilaç öncül bileşikleri uygun deneysel koşullarda sentezlenerek, yapıları spektroskopik olarak aydınlatılmıştır. Sentezlenen İlaç öncül bileşiklerin tek başına sitotoksik aktiviteleri PC3 (İnsan Prostat kanseri Hücre hattı), Hep3B (İnsan karaciğer kanser hücre hattı) ve sağlıklı model olan HUVEC (İnsan Göbek kordonu bağı Hücre hattı) hücreleri üzerine incelenmiştir. Sitotoksik aktivite 5 farklı derişimde (150, 75, 39, 18 ve 9 µm) hücrelere uygulandıktan 24 ve 48 saat sonrasında MTT analizi ile incelenmiş ve toksik olmadığı gösterilmiştir. SSAP-NTR (Staphlococcus saprophyticus nitroredüktaz) enzimi ile etkileşiminden sonra oluşan aktif metabolitlerin toksik özelliği ise SRB yöntemi ile prostat kanser hücrelerinde (PC-3) araştırılmıştır. 150 µm derişimde ilaç öncülü/ssap-ntr etkileşimi, 48 saat sonrası, yüzde hücre canlılığı N1,N2-Bis(2,4- dinitrofenil)etan-1,2-diamin bileşiği için % 21 ve N1,N4-Bis(2,4-dinitrofenil)bütan-1,4-diamin bileşiği için % 22 olarak bulunmuştur. Sonuç olarak, incelenen bileşiklerin, ilaç öncülü/nitroredüktaz enzimi kombinasyonu ile intihar kanser tedavisinde kullanılma potansiyeli vardır. Bu çalışma TÜBİTAK-KBAG 113Z706 numaralı proje ile desteklenmektedir. Kaynaklar: 1) Oliveira I.M. et. al. Current Research,Technology and Education in Applied Microbiology and Microbial Biotechnology, Formatex p P99

278 IC50 (mg/ml) Uluslararası Katılımlı Scavenging Effects of 3,4-dihydroxybenzaldehyde on DPPH Free Radical Ramazan ERENLER a, Mahfuz ELMASTAS a, Tuğba ADAK a, Gulacti TOPCU b a Department of Chemistry, Faculty of Art and Science, Gaziosmanpasa University, Taslıciftlik Campus, 60240, Tokat, Turkey b Department of Pharmacognosy and Phytochemistry, Faculty of Pharmacy, Bezmialem Vakif University, Istanbul, Turkey mahfuz.elmastas@gop.edu.tr The Origanum genus (Lamiaceae) consists of nearly 40 species distributed in Mediterranean region. 1 It is represented by 23 species and six hybrids in the flora of Turkey, 14 of which are endemic. 2 Origanum species, important aromatic and medicinal plant, used in traditional medicine due to including high rate of essentials oils as well as bioactive secondary metabolites. 3 Origanum production has increased in worldwide and it is commercially traded and widely used all over the world 4. Origanum solymicum was extacted with hexane, ethyl acetate, n-butanol and water successively. Water extract was re-extracted with ethyl acetate which revealed the most antioxidant activity. 3,4-dihydroxybenzaldehyde was isolated from water/etoac extract and the structure was elucidated by chromatographic techniques including 1D-, 2D-NMR, LC-TOF/MS. Antioxidant activity of 3,4-dihydroxybenzaldehyde was carried out on DPPH free radical and it revealed the excellent antioxidant activity (Fig. 1). 9,00 8,00 7,00 6,00 5,00 4,00 3,00 2,00 1,00 0,00 DPPH Free radical scavenging activity 3,4-dihydroxybenzaldehyde BHA Fig.1. DPPH free radical effect of 3,4-dihydroxybenzaldehyde References 1. Vokou, D.; Kokkini, S.; Bessiere, J. M. Biochemical Systematics and Ecology 1993, 21, Duman, H. In Flora of Turkey and the East Aegean Islands; Güner, A., Özhatay, N., Başer, K. H. C., Eds.; University Press: Edinburg, 2000; Vol. 11, p Economou, G.; Panagopoulos, G.; Tarantilis, P.; Kalivas, D.; Kotoulas, V.; Travlos, I. S.; Polysiou, M.; Karamanos, A. Ind Crop Prod 2011, 33, Ozkan, G.; Baydar, H.; Erbas, S. J Sci Food Agr 2010, 90, Tepe, B.; Daferera, D.; Sokmen, M.; Polissiou, M.; Sokmen, A. J Agric Food Chem 2004, 52, P100

279 Quantitative analysis of norharmane from Nostoc linckia under salt stress Ramazan ERENLER a, Tunay KARAN b, Mahfuz ELMASTAS a, Omer KAYIR a a Department of Chemistry, Faculty of Art and Science, Gaziosmanpasa University, 60240, Tokat, Turkey b Department of Biology, Faculty of Arts and Sciences, Gaziosmanpasa University, Tokat, Turkey; ramazan.erenler@gop.edu.tr Cyanobacteria produce a wide variety of secondary metabolites with different bioactivities which are of potential pharmaceutical interest 1. Various pharmacological effects have been reported for norharmane, such as the inhibition of several enzymes 2. The purpose of this study is to determinate the presence of norharmane metabolite, which has a pharmaceutical impact under various salt stress. The sample was collected from Tokat Yesilirmak river and N.linckia was isolated under inverted microscope. Identification was executed as morphologically and molecularly. N.linckia was cultivated in BG-11 nutrient media and quantity of norharmane was determined by HPLC with C18 reverse phase column, 40 C temperature, 1 ml/min flow rate were applied for HPLC process. Amounts of Norharmane (µg/g) were calculated according to the Gauss method by drawing a calibration curve over the absorbance value in the 247 nm wave length of the standard. Based on the results, the amount of norharmane at 0.5 M, 1 M, 3 M and 5 M salt stresses were found to be 0.413, 0.941, µg/g respectively. The maximum norharmane production was detected at 3.0 M as µg/g. References 1. Erenler, R.; Pabuccu, K.; Yaglioglu, A. S.; Demirtas, I.; Gul, F. Z Naturforsch C 2016, 71, Robinson, E.; Anderson, N.; Crosby, J.; Nutt, D.; Hudson, A. Annals of the New York Academy of Sciences 2003, 1009, 157. P101

280 Süt Tozu İle Hazırlanan Rosuvastatin Solid Dispersiyonlarının Fizikokimyasal Karakterizasyonu Gülay AKKAYA a, Nefise Özlen ŞAHİN b Mersin Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, a Farmasötik Teknoloji Anabilim Dalı, b Farmasötik Biyoteknoloji Anabilim Dalı, Yenişehir Kampüsü, Mersin nosahin@mersin.edu.tr Rosuvastatin (C 22H 28FN 3O 6S), HMG-CoA redüktaz inhibitörü olup diyet ve diğer farmakolojik olmayan tedaviler (örn. egzersiz, kilo verme) ile yeterli yanıt alınamayan durumlarda primer hiperkolesterolemi (tip IIa heterozigot ailesel hiperkolesterolemi) ve kombine dislipidemili (tip IIb) hastalarda diyete yardımcı olmak üzere kullanılır 1. Suda çözünürlüğü az olduğundan (41 mg/ml), oral uygulamada biyoyararlanımı da düşüktür (%20) 2. Bu sorunun çözümü için; bu çalışmada, yağsız süt tozu ile liyofilizasyon yöntemi 3 kullanılarak solid dispersiyonlarının hazırlanması amaçlanmıştır. Solid dispersiyon oluşumu, SEM, X-ışını kırınım spektroskopisi, DSC ve FTIR analizleri ile tespit edilmiştir. Rosuvastatin solid dispersiyonunun difraktogramı, ilacın süt tozu ile fiziksel karışımınınkinden farklılık göstermektedir. Rosuvastatine ait karakteristik pikler görülmemektedir. Bu da solid dispersiyonun oluşumunun kanıtıdır. Benzer bulgular, DSC analizlerinde de elde edilmiştir. İlaç etken maddesine ait spesifik piklerin olmayışı, Rosuvastatin in süt tozu ile etkileşerek inklüzyon bileşiği oluşturduğunu göstermektedir. Şekil I. Rosuvastatin in FTIR spektrumu. Şekil 2. Rosuvastatin in kimyasal yapısı Kaynaklar: 1) Martin, P.D.; Mitchell, P.D.; Schneck, D.W. Br. J. Clin. Pharmacol. 2002, 54, ) Akbari, B.V.; Valaki, B.P.; Maradiya, V.H. Int. J. Pharm. Bio. Arch. 2011, 2, ) Şahin, N.Ö.; Arslan, H. Yakugaku Zashi 2007, 127, P102

281 Ftalosiyanin Türevlerinin Antikanser Aktivitelerinin İncelenmesi a Ceylan HEPOKUR, b Ahmet Turgut BİLGİÇLİ, b Meryem nilüfer YARAŞIR, a Gamze TÜZÜN, d İlhan YAYLIM a Cumhuriyet Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Temel Eczacılık Bilimleri Bölümü SİVAS b Sakarya Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü SAKARYA İstanbul Üniversitesi, Tıp Fakültesi,Moleküler Tıp Bölümü İSTANBUL cozsoya@gmail.com Kanser; hücrelerin kontrolsüz bir şekilde çoğalması ve apoptoz yeteneğini kaybetmesi sonucu oluşan patolojik bir durumdur (1). Kanser dünyadaki pek çok ülkede hastalık kaynaklı ölümlerin başlıca ikinci nedenidir. Kanser insidansının bu kadar yüksek olmasının nedenleri arasında yaş ortalaması, beslenme alışkanlığı, çevresel karsinojenlere maruz kalma süresi gibi faktörler yer almaktadır. Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı (IARC) 2008 yılında 12.7 milyon olan kanser vakası sayısının 2030 yılında 21.4 milyona ulaşacağı öngörülmektedir (2). Günümüzde kanserle mücadelede cerrahi müdahale, kemoterapi, radyoterapi, hormon replasmanı gibi metodlar metodlar kullanılmaktadır. Kemoterapi kanserle mücadelede sıklıkla başvurulan method olup etkisizlik, ciddi toksisite ve çoklu ilaç direnci gibi dezavantajlar başarı yüzdesini düşürmektedir. Bundan dolayı antikanser ilaçlara karşı olan direnci yenebilmek için yeni stratejilere ihtiyaç duyulmaktadır. Ftalosiyaninler, oksijen varlığında, ışığa duyarlı olan madde olarak, ışık ile aktive olması sonucunda oluşan serbest radikaller ve singlet oksijen, lipit, protein ve nükleik asitler gibi birçok biyolojik molekülle etkileşerek, hedeflenen bölgedeki hücreleri tahrip etmelerinden dolayı, bu alanda araştırılmaya değerdir. Bu çalışmada, 1(4),8(11),15(18),22(25)-Tetrakis(1-(4-hidroksifenil)-2-propanon)-ftalosiyanin (çinko, bakır kobalt veya indiyum) bileşiklerinin antikanser aktiviteleri meme kanseri (MCF-7), kemik kanseri (MG63), sağlıklı sıçan fibroblast (L929) hücre hatları incelendi. Ve bu bileşiklerin antiproliferatif özelliklerini incelemek için BrDU elisa kitiyle antiproliferasyon özelliklerine bakıldı. Kaynaklar: 1) Basanagouda M., Jambagi V.B., Barigidad N.N., Laxmeshwar S.S., Devaru V., Narayanachar M. ( 2014). Synthesis, structure activity relationship of iodinated-4-aryloxymethyl-coumarins as potential anticancer and anti-mycobacterial agents. European Journal of Medicinal Chemistry, 74: Molyneux P., Water-soluble Synthetic Polymers: Properties and Behavior, 2 nd Ed., CRC Press, Boca Raton, Florida, P103

282 Peptit Yapılı İlaçların Safsızlık Analizleri 1 Merve ÖZTUĞ, 1 Bilgin VATANSEVER, 1 Müslüm AKGÖZ 1 TÜBİTAK Ulusal Metroloji Enstitüsü, Gebze, Kocaeli, TÜRKİYE muslum.akgoz@tubitak.gov.tr Geçtiğimiz yirmi yıl içinde hastalıkların teşhis ve tedavisinde önemli gelişmeler olmuştur. Bu gelişmelere ivme kazandıran en büyük aşama, hastalıkların tanı ve tedavisinde rol aldığı gösterilen biyobelirteç moleküllerin sayısındaki artış ve bu moleküllerin hayati olayların düzenlenmesinde oynadıkları rolün anlaşılmasıdır. Biyolojik ilaçlar, kimyasal bileşimler yerine, biyolojik yöntemlerle organizmalardan ve canlı sistemlerden elde edilen ürünlerdir. Virüsler, aşılar, antikorlar, toksinler, rekombinant DNA teknolojisi ürünleri ve canlı hücrelere yaptırılan ürünler biyolojik ilaçlar kapsamına girmektedir. Günümüzde biyobelirteç ve/veya ilaç olarak kullanılan bir çok endojen peptit ve proteinler mevcut olup, oksitosin, büyüme hormonu, C-peptit, HbA1C bunlardan sadece birkaç tanesidir. Bu moleküller, tedavi amaçlı kullanılmalarının yanı sıra plazma veya serumdan hastalık tanı ve teşhisi amaçlı referans malzeme olarak da kullanılmaktadır. Üretilen referans malzemelerin safsızlık analizleri, analitin doğru ölçülmesi açısından büyük önem arz etmektedir. TÜBİTAK UME Laboratuvarlarında peptit safsızlık analizleri PICAA (Peptide Impurity Corrected Amino Acid Analysis) yöntemiyle gerçekleştirilmektedir. Laboratuvarlarımızda PICAA ile peptit safsızlık tayini metodu insan-c-peptit ve İnsan-HbA1c referans malzemeleri için uygulanmış ve valide edilmiştir. PICAA analizi iki ayrı metottan oluşmaktadır. Birinci metot Amino Asit Analizi İzotop Seyreltme Kütle Spektrometri (AAA-ID-MS/MS) metodu olup bu yöntemle peptit/proteinlerin asit ile hidrolizi ve sonrasında içeriğinde bulunan amino asitlerin miktarının tespitini içermektedir. Ancak, amino asit analizi ile peptit içeriğinden gelen safsızlıklar tayin edilemediğinden, bu kirliliklerin tayini için RP-HPLC-ESI-TOF MS metodu geliştirilmiştir. Bu metot kullanılarak tayin edilen peptit içeriğinden gelen safsızlıklar, AAA analizi sonuçlarını düzeltmek için kullanılmaktadır. Hem tedavi amaçlı hem de referans malzeme olarak kullanılacak olan peptit ve proteinlerin safsızlık analizlerinin doğru ve güvenilir ölçümü, hastalıkların teşhis, tanı ve tedavisinde büyük önem arz etmektedir. PICAA yöntemi, peptit safsızlık analizlerinde kullanılan Toplam Kütle Ayarı (Full Mass Balance) yöntemine bir alternatif olup çok daha az miktarlarda peptit/protein ile analiz yapılabilmektedir. Tıbbi ilaç endüstrisinin peptit/protein safsızlıkları analizlerinde ihtiyaç duydukları birincil seviye analiz hizmeti laboratuvarımız tarafından verilmektedir. P104

283 Satureja boissieri Bitkisinden Aktivite Yönlendirmeli İzolasyon Çalışmaları İbrahim DEMİRTAŞ, a Ali Rıza TÜFEKÇİ, a Muhammed ALTUN, a Lütfi BEHÇET b a) Çankırı Karatekin Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, 18100, Çankırı b) Bingöl Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, 12000, Bingöl idemirtas@karatekin.edu.tr Satureja boissieri Hausskn. cinsini de içine alan Lamiaceae familyası Türkiye florasında 45 cins, 846 tür,735 takson ve %44,2 endemizm oranı ile Türkiye florasında en zengin üçüncü familyadır. Satureja boissieri bitkisinin ülkemizde yayılış gösterdiği iller Bingöl, Adıyaman ve Malatya dır ve bu bölgelerde bitkisel çay olarak tüketilmektedir. 1 Bingöl ilinden toplanan bitki örnekleri önce farklı çözücülerde ekstraksiyon yapıldı. Sonra her bir ekstrenin antiproliferatif etkilerine bakıldı. Elde edilen aktif ekstre, kolon kromatografisi ile fraksiyonlandırıldı Şekil 1: Satureja boissieri bitkisinden izole edilen çoklu-metoksi flavonlar Elde edilen flavon türevlerinin (1-3) yapıları 1D ve 2D NMR teknikleri ile aydınlatıldı. Ayrıca spektroskopik veriler ile birlikte moleküllerin karakterizasyonu için gerekli çalışmalar yapıldı. Bu çalışmada elde edilen veriler literatür verileri ile karşılaştırılarak tartışıldı. Bu ve benzeri flavonoid türevleri göz önüne alındığında çoklu metoksi flavonoidlerin kozmetik, tıp ve gıda uygulamalarında kullanımının önerilebilmesi için farklı aktivite çalışmaları yapılmalıdır. Teşekkür: Bu çalışma TÜBİTAK tarafından desteklenmiştir (Proje No: 115Z627) Kaynak: 1) Oke-Altuntas, F.; Demirtas, İ.; Tufekci A. R.; Koldas, S.; Gul F.; Behçet, L.; Gecibesler, H. İ. J. Food Biochem. 2016, 40, 499. P105

284 Flavinin si-yüzünden Oksidasyon Mekanizmasının Hesapsal Modellenmesi İlke DEMİR ve Safiye Sağ ERDEM Marmara Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü İstanbul Flavoproteinler, oksidasyon-redüksiyon reaksiyonlarını katalizleyen oksidoredüktaz sınıfındadır ve vücutta önemli rol oynarlar. Monoamin Oksidaz enzimi (MAO) de biyolojik aminleri oksitleyerek parçalanmalarını katalizleyen bir flavoproteindir. MAO enzimi; dopamin, norepinefrin, epinefrin ve serotonin gibi nörotransmitter aminlerin oksidatif deaminasyonunu katalizler ve bu bileşiklerin vücut içi konsantrasyonlarının düzenlenmesinde önemli rol oynar. MAO-A ve MAO-B nin inhibisyonu bu aminlerin yıkımını engelleyerek antidepresan ve anti-parkinson etki sağlar. MAO enziminde de diğer flavoenzimlerde olduğu gibi kataliz sırasında flavin halkası indirgenir. Enzimin tekrar aktive olması için flavin moleküler oksijen ile aşağıdaki tepkimeye göre tekrar yükseltgenir. E-FADH 2(indirgenmiş) + O 2 E-FAD(yükseltgenmiş) + H 2O 2 Reaksiyon sonunda oluşan hidrojen peroksitin oksidatif strese neden olduğu bilinmektedir. Oksidatif stres hücre işlevlerinin bozulmasına, hatta hücre ölümüne sebep olabilen önemli bir sorundur. MAO enziminin flavin indirgenme mekanizması daha önce çalışılmış ve modellenmiştir. 1 Bu çalışmanın amacı ise flavoenzimlerdeki flavinin oksijen ile oksidasyon mekanizmasını aydınlatmaktır. Mekanizmanın detaylarının anlaşılması çeşitli terapatik ajanlar ve oksidatif stres ile ilgili mantıksal süreçlerin planlanabilmesine de yardımcı olacaktır. Flavin halkasının si-yüzünden singlet ve triplet olarak önerilen mekanizmların 2 her basamağına ait yapılar Yoğunluk Fonksiyoneli Teorisi (YFT) M06-2X/6-31+G(d,p) yöntemi ile optimize edilerek aktivasyon enerjileri hesaplanmıştır. Şu ana kadar si-yüzünden 3 mekanizma modellenmiş olup, en olası mekanizma singlet olarak ilerleyen ve flavin-c10-ooh ara ürünü oluşturan mekanizmadır. Diğer mekanizma önerileri üzerine çalışmalar devam etmektedir. Marmara Üniversitesi BAP Komisyonuna FEN-C-YLP nolu proje desteği için teşekkür ederiz. Kaynaklar : 1) Cakir, K.; Erdem, S. S.; Atalay, V. E. Organic and Biomolecular Chemistry 2016, 14, ) Prabhakar, R.; et al. Flavins and Flavoproteins 2005, P106

285 Leucojum aestivum Ekstraktlarının Antioksidan Aktiviteleri ve Flavonoid İçeriklerinin Belirlenmesi Önder İDİL, a Melek GÜL, b Dilber ÖZGÜN, c Vahit KONAR d a Amasya Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 05100, Amasya, Türkiye b Amasya Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, 05100, Amasya, Türkiye c Amasya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Biyoloji Anabilimdalı, 05100, Amasya, Türkiye d Amasya Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, 05100, Amasya, Türkiye melek.gul@amasya.edu.tr Flavonoidler, çevresel faktörlerin neden olduğu oksidatif stresi önleyen antioksidan özellikteki bileşenlerdir. 1 Antioksidan bileşikler sadece kanser değil şeker hastalığı, kalp rahatsızlıkları, romatizma gibi çeşitli hastalıkların önlenmesinde de kullanılmaktadır. 2 Göl soğanı olarak bilinen bu türün Alzheimer tedavisinde alkoloid türevleri kullanılmaktadır. 3 Çalışmamız flavonoidlerin tespiti ve buna bağlı antioksidan etkilerinin incelenmesi olarak belirlenmiştir. L. Aestivum bitki numuneleri Samsun-İncesu bölgesinden toplanılmış, güneş ışığına maruz bırakılmadan kurutularak maserasyona hazırlanmıştır. Toprak altı ve toprak üstü kısımları ayrılarak farklı polaritedeki solventlerle soxlet aparatı yardımıyla ekstraktlar hazırlanmıştır. Yüksek performanslı sıvı kromotografisi yöntemiyle, ekstraktlardaki gallik asit, kuersetin ve kateşin miktarları belirlenmiştir. Aynı zamanda DPPH radikal giderme, indirgenme gücü ve metal şelatlama kapasitesi yöntemleri ile antioksidan özellikleri incelenmiştir. 4 Beklenildiği gibi artan flavonoid miktarına bağlı olarak antioksidan aktivitede artmıştır. (Amasya Üniveritesi, Merkezi Araştırma Laboratuarı ve Bilimsel Araştırma Projeleri, Koordinasyon Birimi ne FMB-BAP numaralı proje desteğinden dolayı teşekkür ederiz.) Kaynaklar : 1) Heim, K.E., Tagliaferro, A.R., Bobilya, D.J., (2002). J. Nutr. Biochem. 13, ) Tapas, R. Sakarkar, D. M. Kakde, R. B.,(2008).Tropical Journal of Pharmaceutical Research, 7, ) Heinrich, M. and Teoh, H.L. (2004). Journal of Ethnopharmacology, 92 (2/3), ) Gul,M., Kulu, I., Peksel, A., Ocal, N., (2013), Journal of Chemistry, art. no P107

286 5-amino-2 metil benzen sülfonamid ile İnsan Serum Paraoksonaz-1 (PON1) in Moleküler Docking Çalışması Deryanur KILIÇ a,b, Zuhal ALIM c, Zeynep KÖKSAL d, Şükrü BEYDEMİR e, Hasan ÖZDEMİR a, Ömer İrfan KÜFREVİOĞLU a a Atatürk Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, 25240, Erzurum, Türkiye b Aksaray Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, 68100, Aksaray, Türkiye c Ahi Evran Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, 40000, Kırşehir, Türkiye d İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Kimya Bölümü, 34700, İstanbul,Türkiye e Anadolu Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Biyokimya Bölümü, 26470, Eskişehir, Türkiye deryanurerdem@atauni.edu.tr Yüksek yoğunluklu lipoproteinler (HDL) ile ilişkili olan paraoksonaz 1 (PON1) karaciğerde sentezlenip plazma içine salınan kalsiyuma bağımlı bir esterazdır. PON1 bazı organik fosfor bileşiklerinin zehirli metabolitlerini hidroliz eder ve aynı zamanda LDL'nin oksidasyonunu engelleyerek ateroskleroza karşı koruyucu rol oynar. Bu önemli fonksiyonlarından dolayı farmakolojik uygulamalarda kullanılmak üzere PON1'in inhibitör ve aktivatörlerinin belirlenmesi oldukça önemlidir. Sülfonamidler birçok ilacın etken maddesi olarak kullanılmaktadır. Bu çalışmada bazı sülfonamid türevlerinin (2-amino-5-metil-1,3- benzen disülfonamid, 2-kloro-4-sülfamoilanilin, 4-amino-3-metil benzen sülfanilamid, sülfizoksazol, sülfisomidin ve 5-amino-2 metil benzen sülfonamid) insan serum PON1 enzimi üzerine in vitro etkisi araştırıldı. Bu bileşiklerden yarışmalı inhibisyon tipine sahip olan 5-amino-2 metil benzen sülfonamid in PON1 in aktif bölgesine tahmini bağlanma mekanizmasını belirlemek için bu molekülün docking çalışması gerçekleştirildi. Docking çalışması Maestro 10.5 (Schrodinger) versiyonu kullaarak yapıldı ve Glide score değeri belirlendi. Kaynaklar : 1) Irma Martha Medina-Díaz, Néstor Ponce-Ruiz, Bryana Ramírez-Chávez, Aurora Elizabeth Rojas-García, Briscia S. Barrón-Vivanco, Guillermo Elizondo, Yael Y. Bernal-Hernández Environmental Toxicology. Feb 2017, Vol. 32, No. 2: ) Maestro, version 10.5, Schrodinger, LLC, New York, 2015 P108

287 Dört Yeni İlaç Adayı Bileşiğin Sentezi, Karakterizasyonu ve İnsan Telomerik DNA sı ile Etkileşimlerinin İncelenmesi Ayça KÜÇÜKAKDAĞ, Özgül PERSİL ÇETİNKOL Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Kimya Bölümü, B39 Üniversiteler Mh. Dumlupınar Blv., No:1, Çankaya/ANKARA Kanser hücrelerindeki etkilerinin açığa çıkmasından dolayı son yıllarda G-dörtlü sarmal yapısını oluşturan insan telomerik DNA dizinleri ilaç geliştirme çalışmalarındaki en önemli hedeflerden birisi haline gelmiştir. G-dörtlü sarmal yapılarının, bu yapılara kuvvetli ve seçici olarak bağlanan küçük ilaç adayı moleküller tarafından daha kararlı yapılara dönüştürülmesinin telomeraz aktivitesinin inhibe edilmesine ve dolayısıyla kanserli hücrenin ölümüne sebep olacağı görüşü önem kazanmıştır. 1 Daha önce yürütülen çalışmalar ile Çetinkol ve grubu tarafından sentezlenen, yapısında benzimidazol halkası bulunan Azasiyanin(Aza) türevi Azametil bileşiğinin G-dörtlü sarmal yapısına sahip tel24 ([d(ttggg(ttaggg) 3A)]) insan telomerik dizinine kuvvetli ve seçici bir şekilde bağlandığı ve tel24 G- dörtlü sarmal yapısını stabile ettiği belirlenmiştir. 2 Bu proje kapsamında 4 yeni ilaç adayı Azametil türevi bileşik sentezlenmiştir. Bu bileşikler benzimidazol halkasında bulunan alkil grubunun uzunluğu ve türü (metil, etil, bütil, izobütil, ve isopropil) bakımından farklılık göstermektedir. Bileşiklerin yapısı elemental analiz, NMR spektroskopisi ve yüksek çözünürlüklü kütle spektroskopisi ile karakterize edilmiş, molar absorptivite katsayıları UV-Vis spektroskopisi kullanılarak belirlenmiştir. Projemiz halen devam etmektedir ve ilerleyen çalışmalarda, bu bileşiklerin tel24 ile etkileşimleri floresans spektroskopisi, UV-Vis spektroskopisi ve rekabetçi diyaliz yöntemi kullanılarak incelenecek ve molekül yapısının bağlanma üzerindeki etkisi açığa çıkartılacaktır. Kaynak: 1) Ohnmacht, S. A., Neidle, S. Small-molecule Quadruplex-targeted Drug Discovery. Bioorganic & Medicinal Chemistry Letters. 2014, 24, ) Çetinkol, Ö. P., Engelhart, A. E., Nanjunda, R. K., Wilson, W. D., Hud, N. V. Submicromolar, Selective G-Quadruplex Ligands from One Pot: Thermodynamic and Structural Studies of Human Telomeric DNA Binding by Azacyanines. ChemBioChem. 2008, 9, P109

288 Yeni Sülfonamit Bileşiklerin Antimikrobiyal Aktivitelerinin Değerlendirilmesi Ebru METE a, Halise İnci GÜL b, Ahmet ADIGÜZEL c a Atatürk Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Erzurum, Türkiye b Atatürk Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, Erzurum, Türkiye c Atatürk Üniversitesi, Fen Fakültesi, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü, Erzurum, Türkiye ebru25@atauni.edu.tr Bu çalışmada Şema 1 de gösterilen sülfonamit bileşikleri, (2a-i), sentezlenmiş 1 ve antimikrobiyal aktiviteleri araştırılmıştır. Sülfonamit ve fenol yapıları antimikrobiyal aktivitede önemli işlevsel gruplardır. Bileşiklerin antimikrobiyal aktiviteleri literatür prosedürüne göre disk difüzyon yöntemi 2 ile belirlenmiş ve sonuçlar Tablo 1'de sunulmuştur. Şema 1. Sülfonamit Bileşiklerinin Sentezi 2a-i (i) NaOH (%10 sulu), EtOH, 0-5 o C, 12 saat; (ii) 4-hidrazinobenzensülfonamit hidroklorür, EtOH/ glasiyal asetik asit, reflüks 6-12 saat. Ar: C 6H 5 (1a, 2a); 4-CH 3C 6H 4 (1b, 2b); 4-CH 3OC 6H 4 (1c, 2c); 4-ClC 6H 4 (1d, 2d); 2,4-(Cl) 2C 6H 3 (1e, 2e); 4- FC 6H 4 (1f, 2f); 4-BrC 6H 4 (1g, 2g); 4-NO 2C 6H 4 (1h, 2h); C 4H 3S(2-il) (1i, 2i) Tablo 1. Bileşiklerin Disk Difüzyon Yöntemi ile Belirlenmiş Antimikrobiyal Aktiviteleri (Zon Çapları) Kaynaklar: 1) Sharma, P.K.; Kumar, S.; Kumar, P.; Kaushik, P.; Sharma, C.; Kaushik, D.; Aneja, K.R. Med. Chem., 2012, 21, ) Jorgensen, J.H.; Turnıdge J.D. Susceptibility testing methods: Dilution and disk diffusion methods, In: Murray, P.R., Baron, E.J., Pfaller, M.A., Tenover, F.C., Yolken, R.H., Manual of Clinical Microbiology. 8th. Washington DC: ASM Press, 2003, P110

289 Bazı Pirazolinlerin Sentezi ve Karbonik Anhidraz I İzoenzimi Üzerindeki İnhibisyon Profili Halise İnci GÜL a, Ebru METE b, Parham TASLİMİ b, İlhami GÜLÇİN b, Claudiu T. SUPURAN c a Atatürk Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, Erzurum, Türkiye b Atatürk Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Erzurum, Türkiye c Neurofarba Department, Sezione di Scienze Farmaceutiche e Nutraceutiche, Universita degli Studi di Firenze, Sesto Fiorentino, Florence, Italy ebru25@atauni.edu.tr Bu çalışmada Şema 1 de gösterilen pirazolin bileşikleri, (9-16), sentezlenmiş 1, bileşiklerin yapıları 1 HMR, 13 CNMR, HRMS spektral analiz yöntemleri ile aydınlatılmış ve karbonik anhidraz I izoenzimi (hca I) inhibisyon etkileri değerlendirilmiştir. Bileşiklerin inhibisyon değerleri Tablo 1'de sunulmuştur. 2 Şema 1. Pirazolin Bileşiklerinin Sentezi 9-16 (i) NaOH (%10 sulu), EtOH, 0-5 o C, 12 saat; (ii) 4-hidrazinobenzensülfonamit hidroklorür, EtOH/glasiyal asetik asit, reflüks 12 saat. R: H (1, 9); CH 3 (2, 10); CH 3O (3, 11); Cl (4, 12); F (5, 13); Br (6, 14); NO 2 (7, 15); OH (8, 16). Kaynaklar: Compounds IC50 (nm) KI (nm) hca I r 2 hca I ± ± ± ± ± ± ± ±57.5 AZA ±44.3 Tablo 1. Substrat olarak 4-nitrofenil asetatın kullanıldığı esteraz yöntemi ile bileşiklerin (9-16) insan CA izoenzimi (hca I) üzerindeki inhibisyon değerleri AZA: Referans bileşik Asetazolamid 1) Sharma, P.K.; Kumar, S.; Kumar, P.; Kaushik, P.; Sharma, C.; Kaushik, D.; Aneja, K.R. Med. Chem., 2012, 21, ) Akincioglu, A.; Topal, M.; Gulcin, I.; Goksu, S. Arch Pharm., 2014, 347, 68. P111

290 Tenefovir Disoproksil Fumarat ve Emtrisitabinin Farmasötik Preparatlarda HPLC-UV ile Eş Zamanlı Tayini için Metot Geliştirilmesi ve Validasyonu Ayşe ÇİVİT a, Hüseyin KARA b, Mustafa TABAKÇI b, Zeynep Esra KISA c a Necmettin Erbakan Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü Konya b Selçuk Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Kampüs-Konya c Selçuk Üniversitesi, Mühendisli Fakültesi, Kimya Mühendisliği, Kampüs-Konya aysecvt@gmail.com İnsan sağlığı açısından oldukça büyük öneme sahip olan ilaçlar; üretim aşamaları, kullanım süreçleri, hatta vücuttan atılmaları sonrasında birçok analize tabi tutulmaktadırlar. Aktif ilaç bileşenlerinin, başlangıç maddelerinin ve ilaç katkı maddelerinin tanımlanması, saflığının, içeriğinin ve stabilitesinin belirlenmesi amacıyla gerçekleştirilen bu analizler; halk sağlığının korunması, tüketicilerin ilaçlara olan güveninin sağlanması ve ilaçlardaki emniyetin sürdürülmesi açısından oldukça önemlidir. İlaç analizlerinde; titrimetrik, spektroskopik, elektroanalitik ve kromatografik yöntemler yaygın olarak kullanılmaktadır. 1, 2 Sunulan bu çalışmada; farmasötik preparatlardaki Tenefovir disoproksil fumarat ve Emtrisitabin etken maddelerinin eş zamanlı tayinleri için basit enstrümentasyonlu bir HPLC-UV metodu geliştirilmiş ve FDA kurallarına göre valide edilmiştir. Validasyon çalışmaları için gerçekleştirilen tekrarlanabilirlik ve tekrarüretilebilirlik deneyleri sonunda, Tenefovir disoproksil fumarat ve Emtrisitabin etken maddeleri için bağıl standart sapma değerleri (% RSD)sırasıyla 0,56 ve 0,66 olarak hesaplanmış, lineer aralık değerleri ise aynı maddeler konsantrasyon aralığı 0,16 mg/ml ile 0,24 mg/ml aralığındadır (R 2 : 0,999) olarak tespit edilmiştir. Sonuç olarak, Tenefovir disoproksil fumarat ve Emtrisitabinin eş zamanlı tayinleri için geliştirilen ve valide edilen HPLC-UV metodu, yüksek doğruluk, kesinlik, sağlamlık ve hassasiyete sahip olup, farmasötik preperatlardaki etken maddelerin tayininde kullanılabilir özelliktedir. Kaynaklar: 1) Siddiqui, M.R., AlOthman, Z.A., Rahman, N. Arab. J. Chem., 10(1), 2017, ) Ghorpade, S. A., Salı, M.S., Kategaonkar, A.H., Patel, D.M., Choudharı, V.P., Kuchekar, B.S. J. Chil. Chem. Soc, 55(1), 2010, P112

291 Schiff Bazlı Porfirin Ligandları ve Zn(II), Fe(III), Co(II) Metal Komplekslerinin Sentezi, Antikanser Etkilerinin İncelenmesi Sinan VARDI, Hüseyin KÖKSAL Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Kimya Bölümü, Kahramanmaraş, Türkiye Porfirinler çok önemli doğal veya yapay bir bileşik sınıfıdır. Metaloporfirinler ve türevleri hemoglobin, vitamin B 12, klorofil ve sitokrom gibi bileşiklerin yapısında bulunduklarından dolayı dünyamızdaki yaşamsal faaliyetlerlerde rol oynarlar ve bundan dolayı da porfirin kimyasındaki araştırmalar günümüzde hızlı bir şekilde devam etmektedir. 1,2 Metaloporfirinler fotodinamik antimikrobiyal terapi yanında, kanser teşhis ve tedavisinde de kullanılmaktadır. 3,4 Bu çalışmada sentezlenen 5-(4- aminofenil)-10,15,20-trifenilporfirin in farklı benzaldehit türevleri ile reaksiyonu sonucu Schiff bazı içeren Porfirin ligandları ve onların metal kompleksleri sentezlenmiştir. Bu bileşiklerin yapıları UV-Vis., FTIR, 1 H NMR, 13 C NMR, TOFF-MS, MALDI-TOFF-MS yöntemlerinden biri veya birkaçıyla karakterize edilmiştir. Elde edilen bileşiklerin elekrokimyasal özellikleri Dönüşümlü Voltametri tekniği ile incelenerek redoks potansiyelleri bulunmuştur. Bileşiklerin HeLa kanser hücresine karşı antikanser aktiviteri antiproliferatif aktivite testleri ile Gerçek Zamanlı Hücre Analizörü (RTCA) cihazında incelenmiştir. Sentezlenen Schiff bazı içeren porfirin ligandları ve bunlarının metal komplekslerinin önerilen yapısı Şekil 1de gösterilmiştir. R 1 R 2 R 1 R 2 N NH HN N N R 5 R 4 R 3 N N M N N N R 5 R 4 R 3 Şekil.1. Schiff bazı porfirin ligandlarının ve metal komplekslerinin önerilen yapısı (M: Co(II), Fe(III), Zn(II) iyonları R 1, R 2, R 3, R 5 =H, R 4 = NO 2; R 1, R 2, R 4, R 5 =H, R 3 = OCH 3, Cl, N(CH 3) 2, veya R 1, R 5 =H, R 2, R 3, R 4 = OCH 3) Kaynaklar: 1. Gandhi V., Thompson M. L., Lash T. D., Tetrahedron 66, Richelli F., Journal of Photochemistry and Photobiology B: Biology Sun L., Chen H., Zhang Z., Yang Q., Tong H., Xu A., Wang C., Journal of Inorganic Biochemistry 108 (2012) Meng S., Xu Z., Hong G., Zhao L., Zhao Z., Guo J., Ji H., European Journal of Medicinal Chemistry 92 (2015) P113

292 Origanum vogelii Bitkisinin Uçucu Yağ Bileşenleri ve Biyolojik Aktivitesinin İncelenmesi Turgut KILIÇ a, Sema ÇARIKÇI b, Tuncay DİRMENCİ c, Hasibe YILMAZ d, Ahmet C. GÖREN d a Balıkesir Üniversitesi, Necatibey Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi, Balıkesir b Balıkesir Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Balıkesir c Balıkesir Üniversitesi, Necatibey Eğitim Fakültesi, Biyoloji Eğitimi Bölümü, Balıkesir d TÜBİTAK UME, Kimya Grup Laboratuarları,Gebze-Kocaeli tkilic@balikesir.edu.tr Origanum (Lamiaceae) türleri, Türkiye de mercanköşk-merzengüş olarak da bilinen ve halk arasında kekik olarak kullanılan beş türden biridir 1. Türkiye' de 23 tür (26 takson) ve 7 hibrit tür ile temsil edilmekte olup 20 tanesi endemiktir 2. Bu türlerin antibakteriyel, antifungal, antiviral, antioksidan, antienflematuar, antikanserojen, sitotoksik aktivite gösterdiği, gastrointestinal sistem üzerinde de koruyucu etkilerinin olduğu bildirilmiştir 3. Bu çalışmada de Adana-Pozantı dan toplanan Origanum vogelii Greuter & Burdet bitkisinin uçucu yağı hidro destilasyon yoluyla elde edilerek analizi yapılmış karvakrol (%19.2) ve aromadendren (%14.6) ana bileşenler olarak belirlenmiştir. Elde edilen yağın asetil kolinesteraz ve bütiril kolinesteraz inhibisyon aktivitesi (200µg/mL için) incelenmiştir. Asetilkolinesteraz enzimine karşı inhibisyon gözlemlenmezken ve bütirilkolinesteraza karşı % inhibisyon oranı olarak bulunmuştur. Uçucu yağın antimikrobiyal aktivitesi C. albicans, M. smegmatis, S aureus ve E. coli mikroorganizmalarına karşı ölçülmüştür, çalışılan tüm türlere karşı orta derecede aktivite gözlemlenmiştir. Bu çalışma TÜBİTAK 113Z225 nolu proje ile desteklenmiştir. Kaynaklar: 1) Başer KHC. The Turkish Origanum Species. In: Oregano. The Genera Origanum and Lippia, (Ed. SE Kintzios). Taylor and Francis: London; ) Dirmenci, T., Yazıcı, T., Arabacı, T., Çelenk, S., Özcan, T., Dündar, E. Turk. J. Bot (in press). 3) Karaoğlan Sezen, E.,. Bazı Origanum Türleri üzerinde Farmakognozik Çalışmalar, Doktora Tezi, Atatürk Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Erzurum P114

293 O. syriacum subsp. bevanii Bitkisinin Uçucu Yağ Bileşenleri, Antikolinesteraz ve Antimikrobiyal Aktivitesi Turgut KILIÇ a, Sema ÇARIKÇI b, Tuncay DİRMENCİ c, Hasibe YILMAZ d, Ahmet C. GÖREN d a Balıkesir Üniversitesi, Necatibey Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi, Balıkesir b Balıkesir Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Balıkesir c Balıkesir Üniversitesi, Necatibey Eğitim Fakültesi, Biyoloji Eğitimi Bölümü, Balıkesir d TÜBİTAK UME, Kimya Grup Laboratuarları,Gebze-Kocaeli tkilic@balikesir.edu.tr Türkiye de Origanum L. cinsi 23 tür (26 takson) ve 7 hibrit tür ile temsil edilmekte olup bunlardan 20 tanesi endemiktir 1. Türkiye de halk arasında kekik ve tıbbi çay olarak yaygın şekilde kullanılan Origanum türleri, mercanköşk-merzengüş olarak da bilinir 2. Özellikle uçucu yağ ana bileşeni karvakrol ve timol olan türler yaygın şekilde kullanılmaktadır 2. Bu çalışmada de Zorkun Yayla-Erkin arasından toplanan O. syriacum subsp. bevanii (HOLMES) IETSWAART bitkisinin uçucu yağı hidrodestilasyon yoluyla elde edilerek analizi yapılmış alloaromadendren (%64.9) ve ϒ terpinen (%13.4) ana bileşenler olarak belirlenmiştir. Elde edilen yağın asetil kolinesteraz ve bütiril kolinesteraz inhibisyon aktivitesi incelenmiş ve % inihibisyon değerleri (200µg/mL için) ve olarak bulunmuştur. Uçucu yağın antimikrobiyal aktivitesi C. albicans, M. smegmatis, S aureus ve E. coli mikroorganizmalarına karşı belirlenmiştir. Özellikle C. albicans, M. smegmatis türlerine karşı uçucu yağ oldukça aktif olarak bulunmuştur. Bu çalışma TÜBİTAK 113Z225 nolu proje ile desteklenmiştir. Kaynaklar: 1) Dirmenci, T., Yazıcı, T., Arabacı, T., Çelenk, S., Özcan, T., Dündar, E. Turk. J. Bot (in press). 2) Başer, K.H.C Bilim ve Teknik, 402: P115

294 Pirazolo-pirazinon ve Pirazolo-pirazin İskeleti İçeren Bileşiklerinin Sentezi İçin Yöntem Geliştirilmesi Seda KOLAK a, Hasan GENÇ a, Nurettin MENGEŞ b, Meltem TAN b a Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, 65080, Van b Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, 65080, Van sedakolak@hotmail.com Pirazoller, metabolik hastalık, MSS bozukluğu ve obezite gibi çeşitli terapotik aktiviteler için farmasötik olarak aktif bileşiklerin yapılarında anahtar bir rol oynar. Celecoxib, Linazolac, Rimonabat ne Mepiprazol pirazol halkası içeren klinik ilaçlardandır. 1 Pirolopirazin bileşikleri ve tuzlarının ise adenozin antagonistleri olarak ve depresyon, bunama (Alzaimer hastalığı, beyin damar hastalıkları, Parkinson a eşlik eden bunama gibi), Parkinson hastalığı, anksiyete, ağrı ve beyin damar hastalıkları, kalp yetmezliği gibi hastalıkların tedavi ve/veya önlenmesinde kullanışlı oldukları daha önceki çalışmalarla ispatlanmıştır. Bu çalışmada birkaç basamak ile hedeflenen bileşiklerin sentezi amaçlanmıştır. 2 3(5)-metil pirazol bileşiğinden yola çıkılarak propargilleme basamağı yapılmıştır, metil grubunun yükseltgenmesi ve ardından aminler ile halka kapanması reaksiyonlarının denenmesi amaçlanmıştır. Pirazolo-pirazin eldesi için önce aldehit oluşturma sonrasında proprgilamin ile reaksiyonların ardından yine halka kapanma reaksiyonlarının yapılması hedeflenmiştir. Kaynaklar: 1) Reddy, C.R.; Vijaykumar, J.; Gree, R. Synthesis. 2013, 45, ) Akahane, A.; Tanaka, A. 2006, Patent No:US 7,030,121 B2. P116

295 Yeni Bisiklikepoksit Türevlerinin Sentezi Esen Yıldız BEKFELAVİ, Özgür YILMAZ, Nermin ŞİMŞEK KUŞ Kimya Bölümü, Fen Edebiyat Fakültesi Mersin Üniversitesi, 33343,Mersin, Türkiye Bisiklik lakton ve epoksit türevleri kuvvetli ağrı kesici, antibakteriyel, antifungal, antilösemi ve anti-hiv gibi biyolojik özelliklerinden çok önemli moleküllerdir ve dolayısıyla son yıllarda birçok araştırmacı tarafından çalışılmaktadır. Buna ek olarak yapılarında klor ya da brom içeren bazı halolaktonlar antiviral, antifungal ve antimikrobiyal gibi biyolojik etkiler göstermektedir. Bisiklik epoksit ve bisiklik lakton türevlerinin bu özelliklerinden dolayı bu yapıdaki moleküller yeni ilaç sentezlerinde önemli rol oynamaktadır 1,2. Bu çalışma kapsamında 1 numaralı 1,4-siklohekzadien dietil eter içerisinde Zn-Cu, POCl 3 ve C 2Cl 4O ile tepkime vererek 2 numaralı siklobütanon halkası sentezlendi. Ardından 2 ve 5 numaralı moleküller diklorometan varlığında H 2O 2 ve asetik ait ile tepkitilerek sırasıyla 3 ve 6 numaralı lakton molekülleri elde edildi. Sonra 3 ve 6 numaralı moleküller diklorometan içerisinde m-cpba ile reaksiyona sokularak sırasıyla 4 ve 7 numaralı epoksit molekülleri sentezlendi. Daha sonra 5 numaralı molekül önce metanol varlığında NaBH 4 ile tepkitilerek 8 numaralı molekül ve 8 numaralı molekülün diklorometan içerisinde m-cpba ile reaksiyonu sonucu 9 numaralı epoksit molekülü elde edildi. Teşekkür: Bu çalışmaya, 2015-AP ve BAP-FBE K (EYB) YL) nolu BAP projeleri ile finansal desteklerinden dolayı Mersin Üniversitesi ne teşekkürlerimizi sunarız. Kaynaklar: 1) Boudreaux, Y; Bodio, E; Willis, C; Billaud, C; Le Gall, T; Mioskowski, C; Tetrahedron, 2008, 64: ) Yilmaz, Ö; Bekfelavi, E; Simsek Kus, N; Tunç, T; Sahin, E; Chem. Pap. DOI /s P117

296 GluNR1-GluNR2B NMDA Reseptör Yapısının Modellenmesi Ayhan DEMİR a, Muhammed AKTOLUN a, Timothy S. CARPENTER b, Şebnem EŞSİZ a a Biyoinformatik ve Genetik Bölümü, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Kadir Has Üniversitesi, Fatih, İstanbul, Türkiye b Lawrence Livermore National Laboratory, Livermore, California 94550, United States sebnem.gokhan@khas.edu.tr X-Ray yapıları yakın zamanda çözümlenmiş olan Xenopus laevis ve Rattus norvegicus NMDA (N-metil- D-aspartat) tipi glutamat reseptörlerinin yapısal farklılıkları analiz edilmiştir. 1,2 İnsan heterotetramerik NMDA reseptörünün homoloji modeli şablon yapılarına dayanılarak modellenmiştir. Ekstraselüler, amino terminal ve transmembran alanlar arasında eksik olan döngüler, Rosetta döngü modelleme programı kullanılarak ab-initio katlama yöntemi ile oluşturulmuştur. Oluşturulan model için Elastik Normal Mod analizi yapılmış ve bireysel normal modların konformasyonel değişimini sistematik bir şekilde izlemek için bir dizi yapısal parametreler geliştirilmiştir. Kaynaklar: 1) Karakas, E.; Furukawa, H.; Crystal structure of a heterotetrameric NMDA receptor ion channel, Science. 2014, 344, ) Lee, CH.; Lü, W.; Michel, JC.; Goehring, A.; Du, J.; Song, X.; Gouaux, E.; Nature. NMDA receptor structures reveal subunit arrangement and pore architecture. 2014, 511,191 P118

297 Cell Index Uluslararası Katılımlı Lotus roudairei (Fabaceae) Bitkisinin Antikanser Aktivite Özelliklerinin Gerçek Zamanlı Hücre Analiz Yöntemiyle İncelenmesi Muhammed ALTUN, a Fatih GÜL, a İbrahim DEMİRTAŞ, a Ilhem BENCHERCHAR b a) Çankırı Karatekin Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, 18100, Çankırı b) Unité de recherche Valorisation des Ressources Naturelles, Molécules Bioactives et Analyses Physicochimiques et Biologiques (VARENBIOMOL), Département de Chimie, Faculté dessciences Exactes, Université des frères Mentouri Constantine 1, Constantine, Algérie muhammedaltun@karatekin.edu.tr Lotus roudairei (Fabaceae) bitkisi üç alt familya (Papilionoideae veya Faboideae, Caesalpinioideae ve Mimosoideae) olarak Akdeniz bölgesinde geniş bir yayılım göstermektedir. 1 Lotus roudairei (Fabaceae)bitkisi doğal ortamından toplanmış, kurutulmuş ve n-butanol, kloroform, etil asetat ve metanol ekstraktları hazırlanmıştır. Gerçek zamanlı hücre analizörü (xcelligence RTCA SP, ACEABIO, USA) kullanılarak insan rahim kanseri hücrelerine (HeLa) karşı antiproliferatif aktivite potansiyelleri araştırılmıştır. 0,86 0,76 0,66 0,56 0,46 0,36 0,26 0,16 0,06-0, Control Medium Time (in Hour) Şekil 1: Metanol ekstraktının HeLa hücrelerine karşı göstermiş olduğu antiproliferatif etki Çalışma sonucunda elde edilen veriler, literatür verileri ile karşılaştırılarak tartışıldı. Lotus roudairei (Fabaceae) bitkisinin antikanser potansiyelinin net olarak ortaya çıkarılabilmesi için diğer kanser hücre hatlarına karşı aktivite çalışmaları yapılmalıdır. Kaynak: 1. Vall Hmeyada, A., Contribution à l'étude des plantes médicinales de Mauritanie. Annales de l'universeté de Lomé, série Sciences 2009, 17, 9. P119

298 Cell Index Uluslararası Katılımlı Satureja boissieri Bitkisinden İzole Edilen Fenol, Flavonoid ve Steroid Moleküllerinin İnvazif Özelliklerinin İncelenmesi Muhammed ALTUN a, Ali Rıza TÜFEKÇİ a, İbrahim DEMİRTAŞ a, Lütfi BEHÇET b a Çankırı Karatekin Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Çankırı b Bingöl Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Bingöl muhammedaltun@karatekin.edu.tr Bitkilerde, primer ve sekonder metabolitler olarak çok sayıda organik bileşikler sentezlenir. Sekonder metabolitler, yoğun olarak çalışılan kemotaksonomik potansiyele sahip doğal moleküllerdir. Çağımızın en önemli hastalıklarından biri olan kanser tedavisinde doğal ürünlerden yararlanmak, istenmeyen yan etkileri büyük oranda ortadan kaldırdığı gibi bitki çeşitliliği açısından zengin olan ülkemizi potansiyel kaynakların kullanılması açısından daha iyi bir konuma yükseltmektedir. Satureja L. (Lamiaceae) cinsi otsu, çalımsı ve çoğunlukla aromatik bitkilerden oluşmaktadır. Satureja boissieri ülkemizde daha çok Doğu Anadolu bölgesinin iç kısımlarında yayılış göstermektedir. 1 Bu bitkiden izole edilen üç farklı bileşenin, insan rahim ağzı kanseri (HeLa) hücresinin invazif özelliklerine karşı etkisi incelenmiştir. 1,3 1,1 0,9 0,7 0,5 0,3 0,1-0, Time (in Hour) Şekil 1: S. boissieri bitkisinden izole edilen 1 numaralı molekülün kanser hücreleri üzerine invazyon etkisi Elde edilen veriler, literatürdeki diğer çalışmalarla karşılaştırılarak incelenmiştir. Bu bilgiler ışığında Satureja boissieri bitkisinin antikanser aktivite özelliklerinin başka kanser hücresi türlerine karşı da incelenmesi önem arz etmektedir. Teşekkür: Bu çalışma TÜBİTAK tarafından 115Z627nolu proje ile desteklenmiştir. Kaynaklar: 1) Kurkcuoglu, M.; Tumen, G.; Baser, K. Chem Nat Compd. 2001, 37, 329. P120

299 Yeni Sentezlenmiş NSAİİ Türevlerinin Glioblastoma Ve Prostat Kanseri Hücrelerinde Gen Ekspresyon Profillerinin Belirlenmesi Özlem ÖZDEMİR a, Lisa MARİNELLİ b, Ivana CACCİATORE b, Antonio Di STEFANO b, Hasan TÜRKEZ a a Erzurum Teknik Üniversitesi, Fen Fakültesi, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü, Erzurum, Türkiye b G. d Annunzio Chieti-Pescara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Chieti, İtalya ozlem.ozdemir@erzurum.edu.tr Glioblastoma Multiforme (GBM), DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) tarafından sınıf IV olarak sınıflandırılan en malign beyin tümörlerinden biridir. Yüksek oranda ölüm görülen GBM'nin mevcut tedavi seçenekleri oldukça sınırlıdır. Bu nedenle, kısıtlı yaşam süresini uzatmak için yeni tedavi yaklaşımları gereklidir. Öte yandan, pek çok araştırma, steroidal olmayan anti-inflamatuar ilaçların (NSAID'ler), çeşitli tümörlerde proliferasyonu ve invaziv büyümeyi inhibe ederek veya hücre apoptozunu indükleyerek anti-kanser etkileri olduğunu önermektedir 1-3. Bu çalışmada, sitotoksisite analizleri yapılan yeni sentezlenmiş NSAID türevleri (Naproksen-heksandiamit-LA, Flurbiprofen-heksandiamit-LA ve İbuprofenheksandiamit-LA) ile muamele edilen U-87 MG ve PC-3 hücrelerinde kanser ile ilişkili genlerin ekspresyon profillerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. IC50 konsantrasyonunda ve 48 saat süreyle hücrelere uygulanan Naproksen-heksandiamit-LA, Flurbiprofen-heksandiamit-LA ve İbuprofenheksandiamit-LA nın ekspresyon analizi TaqMan Custom Assay (Applied Biosystems) kullanılarak gerçekleştirilmiş ve 15 adet genin (EGFR, AKT1, AKT2, NF B1, NF B1A, NF B2, PTEN, KRAS, PIK3CA, PIK3R1, TP53, RAF1, BRAF, DVL1, FOS) ekspresyon seviyeleri belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlar NSAID türevlerinin glioblastoma ve prostat kanser hücrelerinde anti-proliferatif ve apoptotik etkilerini ilk kez ortaya koymuştur. Söz konusu ilaç türevleri sonraki çalışmalara ışık tutmakta ve kanser tedavisine yönelik bir aday olarak düşünülmektedir. Kaynaklar : 1) Rao CV, Reddy BS. NSAIDs and chemoprevention. Curr Cancer Drug Targets 2004;4: ) DuBois RN. NSAIDs and prostate cancer risk. Cancer J 2006;12: ) de Groot DJ, de Vries EG, Groen HJ, de Jong S. Non-steroidal antiinflammatory drugs to potentiate chemotherapy effects: from lab to clinic. Crit Rev Oncol Hematol 2007;61: P121

300 Periferik İnsan Kan, Alveolar Epitel Ve Primer İnsan Karaciğer Hepatosit Hücrelerinde Zno Katkılı Kobalt (Cu-Zno) Nanopartiküllerinin Oluşturduğu Moleküler Yanıtların Araştırılması Özlem ÖZDEMİR a, Elanur AYDIN a, Erdal SÖNMEZ b, Elif ÖZTETİK c, Hasan TÜRKEZ a a Erzurum Teknik Üniversitesi, Fen Fakültesi, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü, Erzurum, Türkiye b Atatürk Üniversitesi, Fen Fakültesi, Fizik Bölümü, Erzurum, Türkiye c Anadolu Üniversitesi, Fen Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Eskişehir, Türkiye ozlem.ozdemir@erzurum.edu.tr Çinko oksit nanopartikülleri tekstil, ilaç, kozmetik, seramik ve cam sanayisi gibi çeşitli uygulama alanlarına sahiptir. Son yıllarda nanoteknolojik ürünlerine olan ilginin artması bu yeni teknolojinin insan sağlığına ve çevreye olan muhtemel risklerini de gündeme getirmiştir. Bu sebeple mevcut çalışmada ZnO katkılı kobalt (Cu-ZnO) nanopartiküllerinin periferik insan kan, alveolar epitel ve primer insan karaciğer hepatosit hücrelerinde oluşturduğu gen ekspresyon profil değişikliklerini göstermek amaçlanmıştır. Cu-ZnO nanopartiküllerinin periferik insan kan, alveolar epitel ve primer insan karaciğer hepatosit hücre kültürlerinde sırasıyla 3-(4,5-dimetil-thiazol-2-yl) 2,5-difeniltetrazolium bromid (MTT), Neutral Red (NR) ve laktat dehidrojenaz (LDH) salınımı testleri ile hücre canlılığı üzerindeki sitotoksik etkileri belirlenmiştir ve nanopartiküle ait IC 20 değerleri hesaplanmıştır. Elde edilen sonuçlara göre Cu- ZnO nanopartiküllerinin IC 20 değerleri periferik insan kan, alveolar epitel ve primer insan karaciğer hepatosit hücre kültürlerinde sırasıyla 111,474 mg/l, 36,602 mg/l and 24,800 mg/l dır. Ayrıca Cu-ZnO nanopartikülü periferik insan kan hücresinde 3 genin expresyonunda artışa ve 79 genin ekspresyonunda azalışa, insan alveolar epitel hücrelerinde 48 genin expresyonunda artışa ve 16 genin ekspresyonuda azalışa ve primer insan karaciğer hepatosit hücrelerinde 34 genin expresyonunda artışa ve 18 genin ekspresyonuda azalışına neden olmuştur. Bu gen ekspresyonu seviyesindeki nanotoksisite çalışması Cu-ZnO nanopartikülünün klinik ve çevresel uygulamalarına önemli bir katkı sağlamıştır. P122

301 Pikolinik Asit Türevi 3- Benzoil Piridin in Antimikrobiyal Etkisinin Belirlenmesi Fatma Necmiye KACI a, Arzu GÖRMEZ a, Bünyamin ÖZGERİŞ b a Erzurum Teknik Üniversitesi, Fen Fakültesi, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü, Erzurum, Türkiye b Erzurum Teknik Üniversitesi, Fen Fakültesi, Temel Bilimler Bölümü, Erzurum, Türkiye necmiye.kaci@erzurum.edu.tr Pikolinik asit ve türevlerinin insanlar ve hayvanlar üzerinde önemli etkilerinin olduğu bilinmektedir. Özellikle, pikolinik asit, insan ve hayvan vücudunda metal iyonlarının taşınmasında rol oynamaktadır. 1 Pikolinik asit ve türevlerinin mutajenik ve böcek öldürücü etkilerinin olduğu önceki yapılan çalışmalarda gösterilmiştir. Escherichia coli ATCC 25922, Pseudomonas aeruginosa ATCC 27853, Staphylococcus aureus ATCC ve Enterococcus faecalis ATCC 29212, antimikrobiyal etkinin gözlenmesinde kullanılan kalite kontrol suşlarındandır. Bu çalışmada pikolinik asit türevlerinden olan 3-benzoil piridin (C₁₂H₉NO) literatüre göre sentezlenmiştir. 2 Sentezlenmiş olan molekülün antimikrobiyal etkisi, agar disk difüzyon metodu ile belirlenmiştir. Molekül, dört ayrı patojen ATCC suşuna (Escherichia coli ATCC 25922, Pseudomonas aeruginosa ATCC 27853, Staphylococcus aureus ATCC 25923, Enterococcus faecalis ATCC 29212) belirlenen konsantrasyonlarda uygulamıştır. Deney MacFarland standartlarına uygun şekilde gerçekleştirilmiştir. Belirlenen konsantrasyonlarda molekül emdirilmiş diskler, petrilere yerleştirilmiştir. Daha sonra besiyerleri saat süreyle 37 C de inkübe edilmiş ve oluşan inhibisyon zonları ölçülmüştür. Sonuçlar, yeni sentezlenen molekülün, Pseudomonas aeruginosa dışında diğer suşlar üzerinde antimikrobiyal etkiye sahip olduğunu göstermiştir. Özellikle Staphylococcus aureus ATCC suşu üzerinde çok etkili olduğu görülmüştür. Yeni sentezlenen molekülün antimikrobiyal etkiye sahip olduğu ilk kez gösterilmiş olup, sonraki çalışmalar için bir başlangıç niteliği taşımaktadır. Kaynaklar: 1) Demirci, S.; Göksu, S.; Boztaş, M.; Tümer, F.; Seçen, H. Turk. J. Chem. 2008, 32, ) Villani, F. J.; King, M. S. Org. Synth. Coll. 1963, 4, P123

302 Yeni Aminourasil Türevinin in silico DNA Bağlanma Çalışması ve Sentezi Gamze KOZ, Ayşenur ÖZCAN, Gökçe KESKİN, Ömer KOZ* Bursa Teknik Üniversitesi, Doğa Bilimleri Mimarlık ve Mühendislik Fakültesi, Kimya Bölümü, 16310, Bursa, Türkiye Günümüzde DNA, replikasyon ve transkripsiyon mekanizmalarındaki kritik rolü nedeniyle, antibiyotik, antikanser ve antiviral ilaçların geliştirilmesinde ana hedeflerden biri durumundadır. Kanser, aids, sıtma ve birçok bakteriyel hastalıkta DNA ya bağlanan ilaçların etkileri bilinmektedir. 1- Bu nedenle biyoorganik kimya alanında yapılan güncel çalışmalar, cisplatin gibi bilinen komplekslerden daha etkili olan ve daha düşük doku direnci ile potansiyel antikanser ilaç öncüsü olabilecek yeni DNA hedefli bileşiklerin sentezini içermektedir. Urasil, RNA nın yapısındaki dört nükleobazdan biridir. 5-aminourasil, güçlü hidrojen bağı oluşturabilme kabiliyeti, laktim-laktam tautomerleri üzerinden sunduğu çok fonksiyonlu yapısı ve türevlendirmeye uygun fonksiyonel grupları nedeniyle DNA bağlanma çalışmaları açısından dikkat çekici bir moleküldür. Bu çalışma kapsamında, yeni aminourasil türevi organik bir molekül tasarlandı ve in silico DNA bağlanma çalışması gerçekleştirildi. Bu teorik çalışmadan elde edilen umut verici sonuçlar doğrultusunda hedef molekülün sentez ve yapı tayini tamamlandı. Kaynaklar: 1) Reddy, B. S.; Sharma, S. K.; Lown, J. W.; Curr Med Chem. 2001, 8, 5, ) Baraldi, P. G.; Bovero, A.; Fruttarolo, F.; Preti, D.; Tabrizi, M. A.; Pavani, M. G.; Romagnoli, R. Med Res Rev. 2004, 24, 4, ) Baraldi, P. G.; Preti, D.; Fruttarolo, F.; Tabrizi, M. A.; Romagnoli, R. Bioorg. Med. Chem. 2007, 15, 1, ) Baraldi, P. G.; Beria, I.; Cozzi, P.; Cristina, G.; Antonio, E.; Miguel, A, G.;, Antonio, E.; Bingham, J. P.;, Hartley, J. A.; Romagnoli, R. Bioorg. Med. Chem. 2004, 12, 14, P124

303 5-Amino Salisilik Asitin ph ve Sıcaklık Duyarlı Hidrojelden Kontrollü Salımı Müge Sennaroğlu BOSTAN a, Murat ŞENOL b, Tuğçe ÇIĞ c, İsmail PEKER a, Ahmet C. GÖREN d, Turan ÖZTÜRK d,e, Mehmet S. EROĞLU a,d a Marmara Universitesi, Mühendislik Fakültesi, Kimya Müh. Böl., Kadıkoy, İstanbul, Türkiye b Marmara Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Böl., Kadıkoy, İstanbul, Türkiye c Yeditepe Universitesi, Kimya Müh. Böl., Kadıkoy, İstanbul, Türkiye d TÜBİTAK-UME, Kimya Gurubu Laboratuarları, PK. 54, Gebze, Kocaeli, Türkiye e İstanbul Teknik Üniversitesi, Kimya Böl., Maslak, İstanbul, Turkiye mehmet.eroglu@marmara.edu.tr ph duyarlı kitosan (Ch) ve sıcaklık duyarlı N-izopropil akrilamid (NIPA) esaslı kopolimerik hidrojeller (Ch-NIPA) redox polimerizasyonu ile oda sıcaklığında sentezlenmiştir. Amonyum persulfat ve TEMED redoks çifti olarak kullanılmıştır. Kompozisyonunun hidrojellerin şişme davranışına ve 5-ASA salımına etkisi değişik ph ve sıcaklıklarda incelenmiştir. Ch, glisidil metakrilat (GM) ile tepkimeye sokularak metakrillenmiş kitosan (Ch-MA) sentezlenmiştir. Sentezlenen Ch-MA, NIPA nın polimerizasyonunda çapraz bağlayıcı olarak kullanılmıştır. Sentezlenen Ch-NIPA kopolimerik hidrojellerin asetat tampon çözeltisi (ph 4) içinde, hacimsel faz geçiş sıcaklıkları (VPTT) türevsel diferansiyel taramalı kalorimetre (DDSC) ile hassas bir şekilde tayin edilmiştir. Hidrojellerin VPTT değerleri artan Ch oranı ile birlikte saf NIPA nın faz geçiş sıcaklığı olan 32.7 o C den 34.4 o C ye kadar artmıştır. 5-ASA salımı UV-VIS ve floresans spektroskopisi ile izlenmiştir. Ch-NIPA hidrojellerin şişme ve 5-ASA salımı sıcaklık, ph ve kompozisyon ile dikkate değer bir şekilde değişmiştir. Crohn s ve ulserativ kolit hastalıklarının tedavisinde kullanılan 5-ASA nın mide yerine (ph 1-3) bazik ortama sahip bağırsakta (ph 7.6) salımının gerçekleşmesi, özellikle mide rahatsızlığı olan hastalarda önemli bir uygulamadır. 5- ASA nın salım hızının ortam ph sıyla ve Ch/NIPA oranı ile değişmesi, 5-ASA nın ağırlıklı olarak ince bağırsakta veya kalın bağırsakta salımının Ch/NIPA oranı ile ayarlanabileğini göstermektedir. Kaynaklar: 1) Bostan, M.S.; Senol, M.;Cig T.; Peker, I.; Goren, A.C.;Ozturk, T.; Eroglu, M.S., Int. J. Biol. Macromol. 2013, 52, ) Tozaki, H.; Odoriba, T.; Okada, N.; Fujita, T.; Terabe, A.; Suzuki, T.; Okabe, S.; Muranishi, S.; Yamamoto, A., Journal of Controlled Release, 2002, 82, P125

304 Hekzokinaz-2 Enzim İnhibitörü Olarak Kullanılabilecek Anti-Kanser Ajanı Özgün Metil Jasmonat Analoglarının Sentezi ve İn-Vitro Çalışmaları Özgecan ŞAVLUĞ, Bilgesu Onur SUCU, Yasemin YOZGAT, Mustafa GÜZEL İstanbul Medipol Üniversitesi, Uluslararası Tıp Fakültesi, Tıbbi Farmakoloji AnaBilimDalı, Kavacık, İSTANBUL Kanser, dünyada en fazla ölüme sebebiyet veren hastalıklardan birisidir. Kanserli hücrelerde Hekzokinaz-2 (HK-2) enzimi, normal hücrelere kıyasla, kat daha fazla artış gösterdiği tespit edilmiştir. HK-2 enzimi inhibe edilerek, kanserli hücrelerin enerji elde etmesinin önlenmesi bu şekilde hücrelerin beslenmesinin engellenmesi amaçlanmıştır. Cis-Jasmon (CJ), Jasmonik Asit (JA) ve Metil Jasmonattan (MJ) meydana gelen Jasmonat ailesi bitkiler âleminin içinde olan yağ asit türevi siklopentanonlardır 1. Metil jasmonat bilinen bir HK-2 inhibitörüdür. Normal hücrelere karşı etkisiz, kanser hücrelerine karşı yüksek seçicilikte ve ilaca karşı dirençli hücrelere hareket yeteneğine sahip olan anti-kanser ilaçlarından istenen iki karakteristik özelliğe sahip olduğu için keşfedilmiştir 2. Bu yüzden yeni tasarlanacak metil jasmonat analoglarının ilaç adayı olma ihtimali oldukça yüksektir. Literatür araştırmalarımız sonucunda, Metil Jasmonat analogları üzerine yapılan çalışmaların oldukça az olduğunu gördük. Çalışmamızda, özgün metil jasmonat analogları sentezlemeyi amaçladık. Bu amaç doğrultusunda sentezlediğimiz moleküllerin spektroskopik analizleri yapılıp yapıları aydınlatıldıktan sonra in-vitro çalışmaları yapılmaktadır. Bu çalışma 215S890 numaralı proje olarak TÜBİTAK tarafından desteklenmektedir. Kaynaklar: 1) Rotem, R. et. al Jasmonates: Novel anticancer agents acting directly and selectively on human cancer cell mitochondria, Cancer Research, 65(5), ) Kniazhanski, T. et al Methyl jasmonate induces cell death with mixed characteristics of apoptosis and necrosis in cervical cancer cells, Cancer Letters, 271, P126

305 Some New Benzoxazoles as Topoisomerase II Inhibitors İlkay YILDIZ a, Esin KARATAŞ a, Egemen FOTO b, Gözde YALÇIN c, Fatma ZİLİFDAR b, Tugba ERTAN-BOLELLİ a a Ankara University, Faculty of Pharmacy, Department of Pharmaceutical Chemistry, Tandoğan 06100Ankara, Turkey b Hacettepe University, Faculty of Science, Department of Molecular Biology, Beytepe 06532, Ankara, Turkey c Ankara University, Biotechnology Institute, Tandogan Ankara, Turkey iyildiz@pharmacy.ankara.edu.tr DNA topoisomerases, which catalyze the interconversion of various topological states of DNA, were originally discovered to change the superhelical structure of closed circular DNAs. Depending on the nature of the reactants and reaction conditions, topoisomerases can catalyze DNA relaxation/supercoiling, catenation/decatenation and knotting/unknotting reactions. 1,2 Based on their functional mechanisms, DNA topoisomerases have been classified into two types. Type I DNA topoisomerase breaks and rejoins only one of the two strands during catalysis, while type II DNA topoisomerase acts on both strands for each DNA strand-passing reaction and it requires ATP for full activity. 3 Since the activity of topoisomerases is essential for several cellular processes such as replication, transcription and chromosome condensation. Investigation of the inhibitory activity of eukaryotic topoisomerases is widely used in anticancer drug development. In this study, a new series of 2,5(6)-disubstitutedbenzoxazole derivatives has been synthesized and investigated for their inhibitory activity on eukaryotic DNA topoisomerase I in a cell free system. In addition, molecular modeling studies were done in order to develop new active Topo II inhibitors. References 1. Wang, J.C.. Ann Rev Biochem 1996, 65, Ting, C.Y., Hsu, C.T., Hsu, H.T., Su, J.S., Chen, T.Y., Tarn, W.Y., Kuo, Y.H., Jacqueline, W.P., Liu, L.F., Hwang J. Biochem Pharm 2003, 66, Nitiss, J.l. Biochim Biophys Acta 1998, 1400, P127

306 Permeability Studies Of Naftifine Hydrochloride %1 Cream With Flow Through Cell Device (Usp Apparatus 4) M.Sc., N. Orçun ÖZÇELİK, M.Sc., Banu ÖZKIRIM ARSLAN, Arzu USTAOĞLU (Abdi Ibrahim, ARGE, Sanayi Mahallesi Tunç Caddesi No:3, Esenyurt İstanbul) A new method for the quantification of Naftifine hydrochloride was validated and a study conducted with the aim of analysing the penetration and/or the permeation of the drug according to USP Apparatus 4 (Flow-Through Cell). The quantification was performed by liquid chromatography consisting UV Detector. Separation was achieved using ACE 5 C18, 5 μm, mm column. Mixture of 7.8 tetra methyl ammonium hydroxide buffer, %0.05 / ACN / THF), (22 : 72 : 6 V / V / V) was used as a mobile phase at a flow rate of 1.2 ml/min. UV detection was at 225 nm. And for permeability studies carried out in Sotax Franz-Diffusion system and flow rate was set to 6 ml/min. PBS of ph 7.4 (with %1 SDS)/Ethanol (50/50, v/v) was used for in vitro release as a receptor medium. Receptor medium volume was 200 ml and suitable membrane used for Franz-cell apparatus. 1,2 To evaluate the specificity of the method, the influence of the impurities, mobile phase and blank was analysed. The validation parameters: linearity (r 2 =0.999), precision (RSD: 0.84%) and intermediate precision (RSD: 2.29%), accuracy (recoveries: 99.3%) and reproducibility (recovery values: 100.4%) were found to be satisfactory. Also, according to the USP <1724> for assess sameness of the drug product The Mann-Whitney U test was used to calculate the 90% confidence interval for the ratio of the slopes between the test and the reference batches. The T/R slope ratios were calculated for each test-to-reference slope. After the T/R ratios have been calculated, they were ordered from the lowest to the highest. The 8th and 29th T/R ratios were identified and converted to percent (multiplied by 100). These values represent the 90% confidence interval for the ratio of test to reference release rates. And in this study when the values ordered the 8th value 88.7% and the 29th value 116.4%. According to the limits those ratios must be within the range of 75% %. 3 Sources: 1) International Journal of Nano medicine, /IJN.S96243, 14 March ) 1. Journal of the American Academy of Dermatology, Volume 72, Issue 5, Supplement 1, May 2015, Page AB134. 3) USP 39 Official Monographs, <1724> Semisolid Drug Products- Performance Tests. P128

307 Analytical Characterization Of Glycoprotein To Reveal Biosimilarity Cansu PALA ÇETİNER, Nihan UYSAL, Mine GÖKALP (Abdi Ibrahim, ARGE, Sanayi Mahallesi Tunç Caddesi No:3, Esenyurt İstanbul) The complexity of structure and difficulties in the production of biological products and production with living cells make it impossible to obtain the exactly same product with the original molecule. Therefore, concept of biosimilar molecules have been accepted. Biosimilar is defined as the biological drugs having the similarity with biopharmaceutical product (reference product) that has been approved by a regulatory health authority. It is requested by health authorities to demonstrate the similarity of biosimilar molecules with reference molecules. Moreover the variability need to be proved to exist in Reference Products when multiple batches/ markets/ sometimes different manufacturing sites analyzed and compared. The evidences for similarity are grouped under 3 headings. These are; Quality, Safety, Efficacy. For most comprehensive and also very discriminative is detailed physicalchemical-biological analytical comparability. Analysis should be sensitive enough to identify product related variants and impurities and should demonstrate the similarity between both molecules in terms of biochemical and biophysical properties. 1,2,3 As a part of pre-formulation studies, targeted Glycoprotein was studied in close interaction with several solubilizers, different ph and osmolality. One of studied solubilizer, showed evidence of interaction with protein and protein concentration decrease during pre-liminar stability studies. With the purpose of researching the reason of this decrease, characterization study was conducted with QTof MS equipment. Intact protein, glycosylation profile, Size Exclusion Chromatography and Peptide Map analysis were applied for protein characterization. Since the molecules as stabilizer may generate also immunogenic response, it was targeted to research alternative stabilizer agents to be used in the further studies in biosimilar finished product formulation to secure comparable stability data and formulation related impurity profile. Sources: 1) Quality Considerations in Demonstrating Biosimilarity to a Reference Protein Product as accessed ) EMA Multidisciplinary: Biosimilars as accessed ) ICH Harmonised Tripartite Guideline, Topic Q6B. Specifications: Test Procedures and Acceptance Criteria for Biotechnological/ Biological products. Step 4, Consensus Guideline, March 1999 (CPMP/ICH/365/96). P129

308 LAMA/LABA/ICS Üçlü Kombinasyon Kuru Toz İnhaler Formülasyonu İçin Deneysel Tasarim Ve Geliştirme Enis DEMIR 1, Merve TÜRK 1, Özge KALKAN 1, Hayriye İÇIN 1, Erhan KOÇ 1, Mine GÖKALP 1, Udaya DUDE 1 1 Abdi İbrahim İlaç, Abdi İbrahim Üretim Tesisleri Sanayi Mahallesi Tunç Caddesi No:3 Esenyurt İstanbul, Türkiye enis.demir@abdiibrahim.com.tr Bu çalışmada, akut Astım ve KOAH tedavisinde kullanılmak üzere uzun etkili antikolinerjik bronkodilatör (LAMA) ve uzun etkili bir beta-agonist (LABA) ile bir kortikosteroid i (ICS) aynı formülasyonda birleştiren üçlü kombinasyon kuru toz inhaler (DPI) ürününün geliştirmesi yapılmıştır. Üç etkin madde kombinasyonuna sahip DPI geliştirmesinin zorlukları bilinmektedir [1]. Deneysel tasarım sırasında, hem 3 etkin maddenin kendi arasında hem de yardımcı maddeler ile aralarındaki bütün karmaşık etkileşimlerin göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Bu zorlukları aşmak için, bu çalışmaya ait deneme formülasyonları için çok değişkenli bir deney tasarımı (DoE) oluşturulmuştur. Yardımcı madde olarak laktoz monohidrat seçilmiştir; biri büyük biri de küçük boyutta olmak üzere iki farklı parçacık boyut dağılımına sahip (PSD) laktoz cinsleri kullanılmıştır. Deney tasarımı ile belirlenen formülasyonların hazırlanması için yüksek hızlı karıştırıcıda kuru karışım metodu kullanılmıştır. Formülasyonların In Vitro değerlendirmesi, Yeni Nesil İmpaktör (NGI) cihazında Aerodinamik Parçacık Boyut Dağılımı testi (APSD testi) ile yapılarak, her bir etkin madde için yüzde ince parçacık oranı (% FPF ince parçacık dozu/verilen doz) değeri hesaplanıp, her biri sadece bir etkeni içeren (mono) 3 referans ürünün değerleri ile karşılaştırmaya tabi tutulmuştur. Referans ürünlere benzer % FPF sonuçları hedef değer olarak alınmış, faktör olarak 3 proses parametresi, karıştırma hızı, ince laktoz oranı ve karıştırma sırası şeklinde belirlenmiştir. Her bir vasıf için yüksek ve düşük değerleri belirten 2 adet seviye çalışılmıştır. LAMA, LABA ve de ICS için istenen % FPF değerleri (sırasıyla % 40, % 44, % 25) sağlanarak çalışma sonuçlandırılmıştır. Doğrulama serileri ile tekrarlanabilirlik ölçülmüş ve referans mono ürünler ile gereken karşılaştırmaları yapılmıştır [2]. Kaynaklar: [1] Kyeong Soo Kim, Deokkyu LEE, Dong Ho Kim, Yong Il Kim, Jae Hyun Park, Jong Soo Woo, Dry powder for inhalation formulation comprising salmeterol xinafoate, fluticasone propionate and tiotropium bromide, and method for preparing same. WIPO patenti WO (A1), 19 Aralık,2013 [2] Avrupa Tıbbi Ürünler Ajansı: Guideline on the Requirements for clinical Documentation for Orally Inhaled Products (OIP) Including the Requirements for Demonstration of Therapeutic Equivalence between Two Inhaled Products for Use in the Treatment of Asthma and Chronic Obstructive Pulmonary Disease (COPD) in Adults and for Use in the Treatment of Asthma in Children and Adolescents. Erişim sayfası: Erişim: 13 Mart, 2017 P130

309 Organic Communications, ACG Publications Ahmet Ceyhan GÖREN, Hasan SEÇEN ACG Publications, Gebze-Kocaeli, Türkiye Organic communications is a journal of synthetic organic chemistry, polymer synthesis and properties. Reviews, research papers and short reports are considered on synthetic and mechanistic organic chemistry and polymers. All published research articles in Organic communications have undergone rigorous peer review, based on initial editor screening and anonymized refereeing by expert referees. Organic Communications is indexed by the databases including EBSCOhost, DOAJ, ProQuest, Google Scholar, Index Copernicus and Scopus, taking into account the diversity, authority and seriousness in our publication policy. 1 We know that in many countries academic promotions are based on articles published in SCIExpanded journals and, for this purpose, we are very careful to have Organic Communications covered by SCI- Expanded. In this regard, we have already made application to Thomson Reuters, and we request our authors to submit their quality works to our journal to speed up the progress. 1 In the 10th year of Organic Communications, we work for a more effective journal. In this context, new contributions have already been made to our editorial board and we do our best to reach leading scientists to attract their attention to our journal. 1 Finally, I would like to encourage our scientific community for the continuation of their support keeping in mind that while a better article increases the impact factor of a scientific journal, a journal with a better impact factor attracts better articles. In this context, I would like to express my most heartfelt thanks to all of you for your trust and contributions to Organic Communications. 1 Kaynaklar: 1) Seçen, H. Org. Commun. 2017, 10:1, i-ii. Shows, the sentences taken from literature. P131

310 Journal of Chemical Metrology, ACG Publications Ahmet Ceyhan GÖREN ACG Publications, Gebze- Kocaeli, Türkiye The journal publishes scientific and technical contributions, review articles, short communications, discussion and position papers as well as other information on all aspects relevant to quality and reliability in chemical measurements and also discussions on the modern analytical techniques, results, new applications to other areas, such as bioanalytical and pharmaceutical studies. In determining the suitability of submitted articles for publication, particular scrutiny will be placed on the degree of novelty and significance of the research and the extent to which it adds to existing knowledge in analytical chemistry. On the other hand, papers describing the use of routine analytical methods or straightforward extension of these methods to new sample matrices will normally not be published unless new developments are described which can be demonstrated to give very clear and quantifiable advantages over existing methods. The validation of the method should be provided, together with proper statistical treatment of data. The journal gives special attention to problem solving for practitioners, e.g. accreditation practice and implementation of quality assurance schemes in all laboratories involved in chemical measurement. In addition developments in proficiency testing and discussions on interlaboratory comparisons as well as accreditation studies are welcome to the journal. The journal also aims at providing an information forum for the exchange of views and to faster cooperation between all national and international bodies operating in the fields of accreditation, certification, validation, quality assurance and traceability The journal will focus on the following topics: accreditation, certification, ISO/IEC 17025, ISO 9001:2000, GLP/GMP- quality assurance, traceability, measurement uncertainty, validation, calibration, proficiency testing- interlaboratory comparisons, reference materials, definitions, quantities and units [1]. Journal of Chemical Metrology is abstracted and Indexed in: Chemical Abstracts Service; Google Schoolar; ProQuest; EBSCOhost Kaynaklar: 1) P132

311 Radyoişaretli Sefpodoksim Proksetil Yüklü Kitosan Nanoparçacıkların Antibakteriyel Potansiyelinin In vitro İncelenmesi Derya Özel 1, Fatma Yurt 1, Kasım Ocakoğlu 2,3 1 Ege Üniversitesi, Nükleer Bilimler Enstitüsü, Nükleer Uygulamalar, Bornova, İzmir,Türkiye 2 Mersin Üniversitesi, Tarsus Teknoloji Fakültesi, Enerji Sistemleri Mühendisliği, Tarsus, Mersin,Türkiye 3 Mersin Üniversitesi, İleri Teknolojiler Araştırma ve Uygulama Merkezi, Çiftlikköy Kampüsü, Yenişehir, Mersin, Türkiye deryaozel01@gmail.com Antibiyotiklerin keşfiyle birlikte artan yaygın kullanım, hızlı bir şekilde antibiyotiklere karşı direnç gelişmesine neden olmuştur. Bu nedenle antibiyotiklerin enfeksiyona bağlı hastalıkların üstesinden gelebileceğine dair inanç zayıflamaktadır. Yeni üretilmiş antibiyotiklere veya var olan antibiyotiklerin etkisini artıran yeni yetenekli ajanların geliştirilmesine olan ihtiyaç artmaktadır. Bununla birlikte, vücutta enfeksiyonun yerinin belirlenmesi ve enflamasyondan ayırt edilmesi de büyük önem taşımaktadır. Nükleer görüntüleme enfeksiyon tespiti ve enflamasyondan ayırt etmede kullanılan bir görüntüleme yöntemidir. Sefpodoksim proksetil, üçüncü kuşak sefalasporin grubu geniş spektrumlu bir antibiyotiktir. Bakteriyel hücre duvarı sentezini durdurarak bakterileri öldürerek etkisini göstermektedir. Biyoyararlanımı %50 dir. Nanoparçacıklar, küçük boyutları nedeniyle antibiyotiğin hücrede tutulumunu kolaylıkla sağladıkları ve hedeflenen bölgede salım gerçekleştirerek diğer dokularda toksisitenin oluşmasını engelledikleri bilinmektedir. Kitosan, toksik özellikte olmaması, çevreye zarar vermeden biyolojik olarak parçalanabilir özellikte olması ve vücut içerisinde tamamen zararsız ürünlere (amino şekeri) parçalanmasından dolayı herhangi bir yan etkisi bulunmamaktadır. Aynı zamanda biyouyumluluğu, antioksidant, antimikrobiyal aktivitesi diğer materyallerle kompozit oluşturabilmesi, hücresel tutunmaya olanak sağlaması gibi özellikleri sayesinde ideal bir biyomalzemedir. Yapılan araştırmalar, kitosan nanoparçacıkların antibakteriyel etkileri geliştirdiğine dair sonuçlar olduğunu göstermektedir ve bu nanoparçacıkların, enfeksiyonları iyileştirdiği gibi hücre büyümesini teşvik ederek iyileşme sürecini de hızlandırdığını göstermiştir. Bu çalışmanın amacı, antibiyotik yüklü kitosan nanoparçacıklar sentezlemek, antibiyotiğin kontrollü salımını ve 99m Tc ile işaretleyerek enfeksiyon görüntüleme potansiyelini incelemektir. Çalışmamızda kitosan nanoparçacıklarının iyonik jelleşme yöntemine göre sentezlenmiştir. İyonik çapraz bağlayıcı olarak sodyum tripolifosfat (TPP) kullanılmıştır. Antibiyotik kitosan nanoparçacıklarına immobilize edilerek DLS, FTIR, SEM gibi karakterizasyon yöntemleriyle karakterize edilmektedir. Kitosan nanoparçacıklarına immobilize edilen antibiyotiğin 99m Tc ile radyoişaretlenmesi yapılarak işaretlemenin kalite kontrolü ince tabaka radyokromatografisi TLRC ile gerçekleştirilmektedir. Antibiyotik kitosan nanoparçacığın bakteriyal enfeksiyonlarda tutulum potansiyelini araştırmak üzere in vitro koşullarda Staphylococcus aureus (S. aureus) ve Escherichia coli (E. Coli) standart suşlarında bakteride tutulumu çalışmaları devam etmektedir. P133

312 Synthesisof the New 1-phenyl-2-(3,5-dimethylpyrazole-1-yl)ethanone Derivatives Mehmet Abdullah Alagöz a, Tijen Önkol b a InonuUniversity, Faculty of Pharmacy, Department of PharmaceuticalChemistry, Malatya, Turkey. b GaziUniversity, Faculty of Pharmacy, Department of PharmaceuticalChemistry, Ankara, Turkey. ab_mehmet@hotmail.com Cancer is a major health problem that causes deaths worldwide 1. Among the causes of death comes second after cardiovascular system diseases in the world. Cancer is a fatal disease tha produces cell mass or tumor via uncontrolled cell proliferation, invasive trait and metastasis 2. The need for new chemotherapeutic compounds is increasing day by day. For this reason, cancer chemotherapy is an important field of research for medicinal chemistry today. Comp. R 2a =O 2b =N-OH 2c -OH 2d =N-OCH 3 2e =N-OCH 2CH(CH 3) 2 In the literature, it has been reported that some 3,5-dimethyl substitue pyrazole-derived compounds are antibacterial, antioxidant and anticancer agents 3. Therefore in the study, some new 1-phenyl-2-(3,5-dimethylpyrazole-1-yl)ethanone derivatives were prepared. Structure of the compounds synthesized has been elucidated by the aid of IR, 1 H-NMR, 13 C-NMR spectral data analyses. References 1) Zheng LW,Li Y, Ge D, Zhao BX, Liu YR, Lv HS, Ding J, Miao JY. Bio.& Med.Chem.Letters 2010, 20: ) Pérez E, Fernández A. European J. of Pharmaceutics and Biopharmaceutics 2015, 93: Kumar V, Kaur K, Karelia DN, Beniwal V, Gupta G, Sharma AK,Gupta. European Journal of Medicinal Chemistry 2014, 81: P134

313 Salvia (Adaçayı) Türlerinden Elde Edilen Abietan Diterpenlerin Antikolinesteraz Potansiyelleri Tuba KUŞMAN, Gülaçtı TOPÇU Bezmialem Vakıf Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmakognozi Anabilim Dalı, 34093, İstanbul, Türkiye Ülkemizde adaçayı olarak bilinen Salvia (sage) bitkisi Labiatae (=Lamiaceae) familyasına aittir ve dünya çapında kültürü yapılan en önemli tıbbi bitki cinslerinden birisidir. Antik çağlardan beri Salvia türleri antiseptik, antibakteriyel, sedatif, hafıza güçlendirici ve nöroprotektif olarak 1 ve bazı menopoz problemlerinde kullanılmıştır. Adaçayı bitkisi diterpen içeriği bakımından oldukça zengindir ve bu diterpenlerin birçoğu abietan diterpen yapısındadır. Yapılan çalışmalarda, abietan diterpenlerin özellikle nöroprotektif etkisinden dolayı, Alzheimer hastalığına karşı ajan olarak umut vaadettiği bildirilmiştir 2. Grubumuz son 30 yıldır, Türkiye'de yetişen 60'dan fazla Salvia türü fitokimyasal bileşenlerince incelenmiştir ve elde edilen 200 ü aşkın bileşik, abietan diterpen yapısındadır 3. Salvia fruticosa ve Salvia kronenburgii bitkilerinden hazırlanan metanol ekstrelerinin kolon kromatografisi ve ince tabaka kromatografisiyle saflaştırılan ve NMR, MS analizleriyle yapıları tayin edilen abietan diterpenlerden bazılarının formülleri aşağıda gözlemlenmektedir. Elde edilen abietan diterpenlerin antikolinesteraz aktiviteleri, Asetilkolinesteraz (AChE) ve Butirilkolinesteraz (BuChE) enzimlerine karşı Ellman metoduyla incelenecektir 4. OH O O O Ferruginol Wiedelactone Carnosol Kaynaklar: [1] Topcu, G., Kusman T. Bezmialem Science, 2014, 1: [2] Park, So-Young. Zeitschrift Fur Naturforschung Section C-A Journal of Biosciences, 2009, 64: [3] Topcu, G.,Türkmen Z., Schilling, J.K., Kingston, D.G.I. Journal of Natural Products, 2004, 67, [4] Ellman, G. L.; Courtney, K. D.; Andres, V.; Featherstone, R. M. Biochem. Pharmacol. 1961, 7, P135

314 Biyoaktif Furokumarinlerin Antikolinesteraz Etkinliğinin İncelenmesi Demet DİNCEL 1, Tuncay DİRMENCİ 2, Gülaçtı TOPCU 1 1 Bezmialem Vakıf Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmakognozi Anabilim Dalı, 34093, İstanbul 2 Balıkesir Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Biyoloji Eğitimi Bölümü, 10145, Balıkesir ddincel@bezmialem.edu.tr Prangos türleri aromatik (kokulu) çiçekli bitkiler familyalarından biri olan Apiaceae (Umbelliferae) familyasına aittir. Prangos ve yakın türleri fark gözetilmeden yöresel isimleri olan Çakşır ya da Çağşır olarak anılmaktadır ve bu bitkilerin kökleri halk arasında afrodizyak olarak kullanılmaktadır. Üzerinde çalışılan Prangos ilanae bitkisi daha önce çalışılmamış Kaz Dağlarının Türkiye ye endemik bir türü olup ilk defa 2005 yılında [1-2] bilim dünyasına tanıtılmıştır. Bu çalışmada P. ilanae bitkisinin köklerinden sekonder metabolit izolasyonu yapılmıştır. Soxhlet ekstraksiyonu yöntemiyle sırasıyla diklorometan ve metanol ekstreleri hazırlanmış, içeriğindeki sekonder metabolitler çeşitli kromatografik yöntemlerle (prep, TLC, kolon kromatografisi) izole edildikten sonra saflaştırılmıştır. Saf bileşiklerin yapıları spektroskopik yöntemlerle (1D ve 2D-NMR, kütle ve UV) aydınlatılmıştır. Diklorometan ekstresinden pangelin ve izoimperatorin elde edilmiştir. Yapı tayini çalışmaları devam etmekte olup, ardından saf bileşiklerin hepsi in vitro olarak antikolinesteraz aktiviteleri (Ellman metod) incelenecektir [3]. 6'' 4'' 2' HO 3'' 2'' 3' 6 CH 3 4'' 5'' CH 2 O ' 3' 6 2'' 1'' O '' 4 5'' 3 O O O O O O Pangelin İzoimperatorin Kaynaklar 1) Pimenov, M. G. et al..2005: Prangos ilanae (Umbelliferae), a new species from Western Turkey, Candollea, 60, pp ) Sacli, S.; Akalin, E. Turkey-J. Fac.Pharm., 2001, 34, ) Ellman, G. L.; Courtney, K. D.; Andres, V.; Featherstone, R. M. Biochem. Pharmacol. 1961, 7, P136

315 1-Nitro-2-metil-1,3 Bütadien in 6π-Elektrosiklizasyon/[3+2]-Siklokatılma Reaksiyonu ile Yeni Nitroso Acetal Türevlerinin Sentezi Esra KOÇ Gaziosmanpaşa Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü, TOKAT. Perisiklik reaksiyonlar sentetik organik kimyada çok yönlü ve çok çeşitli dönüşümlerin gerçekleştirilebildiği tepkimelerdir. Perisiklik reaksiyonlar ile basit başlangıç bileşiklerinden stereokimyası ve geometrisi tahmin edilebilen daha kompleks yapılar tek bir basamakta elde edilebilir. Bu tür tepkimeler, ürünü diğer reaksiyonun substratı olan domino prosesler ile kombine edildiğinde çok daha kullanışlı reaksiyonlar haline dönüştürülebilir 1. Bilinen perisiklik reaksiyonlar arasında, kompleks siklik bileşiklerin oluşumu için sentetik potansiyele sahip olan elektrosiklizasyon, siklokatılmalar veya sigmatropik düzenlenmelere göre çok daha az çalışılmış bir konudur 2. Nitroso asetaller, pirolizidinon ve pirolizidin iskelet yapısına sahip bileşiklerin sentezinde kullanılabilen değerli öncülerdir 3. Nitroso asetaller, yaygın olmayan moleküller olsa da, bu bileşiklerin organik sentezlerdeki kullanışlılığı son zamanlarda oldukça ilgi çekmiştir 4. Bu çalışmada isoprenden çıkılarak elde edilecek olan 1-nitro-2-metil-1,3-bütadien ve çeşitli dienofillerin 6π-elektrosiklizasyon/[3+2]-siklokatılma reaksiyonu ile dokuz yeni nitroso asetal (4- methyl-2,3,3a,6-tetrahydroisoxazolo[2,3-b][1,2]oxazine) türevi sentezlenmiştir. Bileşiklerin yapı analizi 1 H-NMR, 13 C-NMR, NOESY, IR ve GC-MS spektroskopik yöntemleri kullanılarak yapılmıştır. Kaynaklar 1) Padwa, A., Bur, S. K., The Domino Way To Heterocycles. Tetrahedron 63, (2007). 2) Beaudry, C. M., Malerich, J. P., Trauner, D., Biosynthetic And Biomimetic Electrocyclizations. Chem. Rev. 105, (2005). 3) Kuster, G. J. T., Steeghs, R. H. J., Scheeren, H. W., Novel Five/Five- And Six/Five-Membered Bicyclic Nitroso Acetals From High-Pressure-Promoted Cyclisation Reactions Of P-Methoxybenzyl Vinyl Ether, 1- Nitro-2-Heteroaryl Ethenes, And Mono- And Di-Substituted Olefins. Eur. J. Org. Chem. 3, (2001). 4) Denmark, S. E., Guagnano, V., Vaugeois, J., Studies On The Reduction And Hydrolysis Of Nitroso Acetals. Can. J. Chem. 79, (2001). P137

316 Bisbenzimidazol Yapısı Taşıyan Bileşiklerinin Antimikrobiyal Etkilerinin Araştırılması Begüm Büşra ALGÜL a, Aylin DÖĞEN a, Serpil GONCA b, Ronak Haj ERSAN c, Öztekin ALGÜL c a Mersin Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Mersin, Türkiye b Mersin Üniversitesi, İleri Teknoloji Eğitim Araştırma ve Uygulama Merkezi, Çiftlikköy Kampüsü, Mersin, Türkiye c Mersin Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, Mersin, Türkiye ronak_h@live.com Antibakteriyel ajanlara karşı patojen bakterilerde artan direnç özellikle hastane enfeksiyonlarına neden olan Gram-pozitif bakterilerin tedavisinde ciddi problemler oluşturmaktadır. Son on yıl içerisinde antibakteriyel ajanların gelişigüzel kullanılmaları sonucunda metisiline dirençli Staphylococcus aureus (MRSA) ve metisiline dirençli koagülaz negatif stafilokok (MRKNS) enfeksiyonlarının immünsupresif hastalardaki prevalansında ciddi bir artış meydana gelmiştir. Bu tür enfeksiyonlara karşı tedavide son seçenek olan vankomisinin sıklıkla kullanılması sonucunda vankomisin dirençli Enterococcus faecium (VREF) infeksiyonlarında da önemli bir artış olduğu görülmektedir. Direnç gelişiminin, tedavide kullanılacak antibakteriyel ajan seçiminde kısıtlamaya ve ayrıca mortalite oranlarında artışa neden olduğu bildirilmiştir. Bu durum farklı etki mekanizmalara sahip yeni etkin bileşiklerin geliştirilmesini öncelikli hale getirmiştir. Yeni geliştirilen antimikrobiyal öncü bileşikler arasında benzimidazol ana yapısı taşıyan bileşiklerinde yer almaktadır. Benzimidazol halkası taşıyan bileşiklerin bu etkilerinin yanı sıra purin ve pirimidin çekirdeğini taşıyan DNA bazlarının temel yapı izosterleri olmaları, bu bileşikler ile ilgili yapılan çalışma sayısının da önemli ölçüde artmasına neden olmuştur. Özellikle bu grup bileşiklerin bis türevleri üzerinde yapılan çalışmalarda antimikrobiyal etkileri çok dikkat çekicidir. Bu nedenle grubumuz bisbenzimidazol yapısı taşıyan bileşiklerin antimikrobiyal etkilerinin araştırıldığı çalışmalar yapmaktadır. Bu çalışmada da bisbenzimidazol ve izosteri ana yapıları taşıyan bileşiklerin in vitro antimikrobiyal aktiviteleri Staphylococcus aureus (ATCC 25923), Streptococcus pneumoniae (ATCC 10353), Bacillus cereus (ATCC 6633), Enterococcus faecalis (ATCC 29212), Escherichia coli (ATCC 25922), Pseudomonas aeruginosa (ATCC 25853), Candida albicans (ATCC 10231) ve Candida glabrata (ATCC 4322) karşı araştırılmıştır. Bileşiklerden tek köprülü bisbenzimidazol türevlerinin Staphylococcus aureus karşı antibakteriyel etkilerinin, benzotiyazol türevlerinin ise candida türlerine karşı antifungal aktivitelerinin oldukça yüksek oldukları belirlenmiştir. Bu çalışma, Mersin Üniversitesi BAP Birimi tarafından TP nolu proje ile desteklenmektedir. P138

317 Antimikrobiyal Etkili Olabilecek Benzazol Türevi Bileşiklerin Antimikrobiyal Etkilerinin Araştırılması Esra TEKAYAK a, Engin KAPLAN b, Aylin DÖĞEN a, Büşra Gül ERTÜRK c, Öztekin ALGÜL c a Mersin Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Mersin, Türkiye b Mersin Üniversitesi, İleri Teknoloji Eğitim Araştırma ve Uygulama Merkezi, Mersin, Türkiye c Mersin Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, Mersin, Türkiye busragulerturk@gmail.com Son yıllarda mikrobiyal enfeksiyonlara karşı tedavide başarı oranı önemli ölçüde azalma göstermiştir. Özellikle Staphylococcus aureus gibi bakterilerin bilinen ilaçlara karşı direnç kazanabilme kabiliyetleri endişe uyandırıcı boyutlara ulaşmıştır. Bu durumun en temel nedenlerinden biri bu grup ilaçların uygun olmayan şekilde sık kullanılmasıdır. Enfeksiyonların tedavisinde kullanılan vankomisin gibi son seçenek olan ilaçlara karşı dirençli suşların gelişmiş olması farklı etki mekanizmalarına sahip yeni ilaçların geliştirilmesini zorunlu bir hale getirmiştir. 1-2 Benzazoller olarak tanımlanan benzimidazol, benzotiyazol ve benzoksazol halkaları pürin ve pirimidin çekirdeğini taşıyan DNA bazlarının temel yapı izosterleridir. Bu yapılar birçok farklı ilaç gruplarının yapısında yer almaktadır. Ayrıca bu ana yapılar, bakteriyel enfeksiyonların tedavisinde yararlanılmak üzere araştırmacıların dikkatini çeken önemli heterosiklik yapılar arasındadır. Benzazol yapılarının gösterdikleri bu özelliklerden dolayı antimikrobiyal aktivitelerinin in vitro olarak araştırılması ve literatüre yeni etkin bir bileşik grubunun kazandırılması planlanmıştır. R: Cl, H R 1: Cl, CH 3 R 2: F, Cl, OH, CH 3, H X: NH, S, O Bu çalışmada, bir grup benzazol türevi bileşiklerin sentezi, yapıların aydınlatılması çalışmaları yapılmıştır. Ardından bu bileşiklerin antibakteriyel etkileri Gram(+) bakterilerden; Staphylococcus aureus (ATCC 25923), Streptococcus pneumoniae (ATCC 10353), Bacillus cereus (ATCC 6633), Enterococcus faecalis (ATCC 29212), Gram (-) bakterilerden; Escherichia coli (ATCC 25922), Pseudomonas aeruginosa (ATCC 25853) ve antifungal etkileri ise Candida albicans (ATCC 10231) ve Candida glabrata (ATCC 4322) suşlarına karşı modifiye mikrodilüsyon yöntemi ile belirlenmiştir. Bileşiklerden özellikle klor sübstitüe benzotiyazol türevlerinin antifungal aktivitelerinin flukonazol ile karşılaştırılabilir düzeyde olduğu sonucu elde edilmiştir. Kaynaklar: 1) Maria Marinescu, Catalin Constantinescu, Journal of Molecular Structure, 2017, 1130, ) Wasim Akhtar, M. Mumtaz Alam, European Journal of Medicinal Chemistry, 2017, 126, P139

318 Aromatik ve Heterosiklik Bis Yapılı Sülfonamitlerin Sentezi ve Kanserle İlgili Karbonik Anhidraz İzoenzimleri Üzerine İnhibisyon Testleri Süleyman AKOCAK 1, Nabih LOLAK 1, Gülçin KARAKOÇ 1, Anzel TUFAN 1, Claudiu T. SUPURAN 2 1 Adıyaman Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, Adıyaman, Türkiye 2 Universita degli Studi di Firenze, Dipartimento di Chimica, Laboratorio di Chimica Bioinirganica, 50019, Fiorentino, İtaly akocaksuleyman@gmail.com α-karbonik anhidrazlar, yapısında çinko iyonu (Zn +2 ) bulunduran ve yaşam için çok önemli olan (CO 2 + H 2O HCO H + ) reaksiyonunu kataliz eden metal enzimleridir. Şimdiye kadar 16 farklı çeşidi (izoenzim) izole edilmiş ve hücredeki yerlerine, katalitik aktivitelerine ve farklı doku dağılımlarına göre sınıflandırılmıştır. Bu enzimler vücut içerisinde birçok kritik fizyolojik ve patolojik proseste görev almaktadır. Bunlara solunum, CO 2 in dokulardan akciğere taşınması, asit-baz ayarının yapılması, ph ayarının yapılması ve biyosentetik reaksiyonların düzenlenmesi gibi birçok örnek verilebilir. Bahsedilen bu özelliklerinden dolayı karbonik anhidraz enzimleri glokom, obezite, edema, diüretik, kanser ve Alzheimer gibi birçok hastalığın teşhis ve tedavisi için hedef enzimlerden olmuştur.son yıllarda yapılan çalışmalar ile hücre membranında bulunan karbonik anhidraz izoenzimlerden CA IX ve CA XII birçok hipoksik kanser türevlerinde aktif hale gelerek miktarlarının önemli ölçüde arttığı gösterilmiştir. Bu yüzden CA IX ve CA XII izoenzimleri kanser hastalığı teşhis ve tedavisinde seçici olarak inhibe edilmesi enzim inhibisyonuna dayalı yeni ilaç tasarımında son derece önem arz etmektedir. Bizde burada sunulan çalışmamız ile bu membran üzerinde bulunan izoenzimleri seçici olarak inhibe etmek hedefindeyiz. Bu çalışmada, en çok bilinen 4 karbonik anhidraz farmakoforu ile 4 adet aromatik/heterosiklik bisaldehit reaksiyona sokulara 16 adet bis yapılı Schiff bazları elde edilmiştir. Elde edilen bileşikler kristallendirme ve kromatografi gibi çeşitli metotlar ile saflaştırılmıştır. Ayrıca bileşiklerin yapı karakterizasyonları spektroskopik yöntemler ( 1 H-NMR, 13 C-NMR, FT-IR, ve erime noktası tayini) kullanarak yapılmıştır. Bileşiklerin verimi %65-%95 arasında oluşmuştur. Elde edilen saf bileşiklerin çeşitli karbonik anhidraz izoenzimleri üzerine (CA I, CA II, CA VII ve CA IX ) inhibisyonlarının testi İtalya da yapılmıştır (Prof. Dr. Claudiu T. Supuran, Fiorentino (Florence). P140

319 Sedum album ve S. stoloniferum Bitkilerinin SPME Yöntemiyle Uçucu Organik Bileşenleri ve Biyolojik Aktiviteleri Seda FANDAKLI a, Büşra KORKMAZ b, Özlem FAİZ c, Nurettin YAYLI b a Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Anabilim Dalı, TRABZON b Karadeniz Teknik Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmakognozi Anabilim Dalı, TRABZON c Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, RİZE sfandkli@ktu.edu.tr Sedum L. (Crassulaceae) cinsi Dünya da yaklaşık 600 tür ile geniş bir yayılım gösterirken, Türkiye florasında 43 tür ile temsil edilmektedir. 1,2 Bazı Sedum türleri örneğin S. acre L., S. albüm L., S. telephium L. ve S. pallidum anadolu halk sağlığında yaraların, kanamaların ve kabızlık tedavisinin yanı sıra idrar söktürücü ve müshil olarak kullanılmaktadır. 3 Sedum album L. ve Sedum stoloniferum L. bitkileri Tabzon-Uzungöl yöresinden toplandı ve toprak üstü kısımlarının katı faz mikro ekstraksiyon (SPME) yöntemi kullanılarak GC-FID/MS analizleri sonucu uçucu organik bileşikler analiz edildi. Çalışma sonucunda SPME yöntemi ile S. album bitkisinden 29 adet ve ve S. stoloniferum bitkisinden 21 adet uçucu organik bileşikler sırasıyla %98.5 ve %98.8 oranlarında aydınlatıldı. 3-metil-2-siklopenten-1-on (%27.9) ve mesitilen (10.8) S. album bitkisinde ve 1-metil-4-etilbenzen (%20.2) ve mesitilen (%15.9) S. stoloniferum bitkisinde en fazla bulunan bileşikler olarak tespit edildi. S. album ve S. stoloniferum bitkilerinin hegzan, metanol ve sulu ekstrelerinin enzim inhibisyonu araştırmaları yapılmaktadır. Kaynaklar 1) Ohba, H., The taxanomic status of Sedum telephium and its allied species (Crassulaceae), The Botanical Magazine, 1977, 90 (1), ) Yaylı, N.; Yaşar, A.; İskender, N.Y.; Yaylı, N.; Çoşkunçelebi, K.; Karaoğlu, Ş., Pharmaceutical Biology, 2010, 48 (2), ) Baytop T., Therapy with Medicinal Plants in Turkey-Past and Present, second edition, İstanbul, Nobel Publishers, p. 480, P141

320 Potansiyel Biyoaktif Heterosiklik Keten Aminal Türevi Pirazol-Perimidin Hibrit Bileşiklerinin Sentezi İrfan KOCA a, Mehmet GÜMÜŞ b, Kübra AÇIKALIN COŞKUN c, Yusuf TUTAR d a Bozok Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Organik Kimya ABD. Yozgat, Türkiye. b Bozok Üniversitesi, Akdağmadeni Sağlık Yüksekokulu, İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümü, Yozgat, Türkiye. c Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Müh. ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Biyomühendislik Böl. Tokat, Türkiye. d Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve Diyetetik Böl. İstanbul, Türkiye. İrfan.koca@bozok.edu.tr Heterosiklik keten aminaller, siklik 1,1-endiaminler olarak bilinmektedir. Bu bileşikler heterosiklik ve halkalı heterosiklik bileşiklerin sentezlerinde sıkça kullanılmaktadır. Perimidin bileşikleri ise üç halkanın kaynaşmasından oluşmuş olup, bitişik olmayan pozisyonlarda iki azot atomuna sahiptirler. Günümüzde kullanılan perimidin adı IUPAC kuralları tarafından doğrulanmış olup kullanılan diğer isimleri, 1H-1,3- diazafenalen, 1H-benzo[d,e]kinazolin ve 1H-nafto-[1,8-d,e]pirimidin şeklindedir. (1-2). Bu çalışmada, dört basamaklı sentez reaksiyonu sonucu bir heterosiklik keten aminal türevi olan perimidin türevi bileşikler elde edilmiştir. Sentez reaksiyonları çözücülü reaksiyon koşulları ile yeterli miktarda ısı ve gerekli deneysel düzenekler eşliğinde gerçekleştirilmiştir. Sentezlenen bileşiklerin yapısı FT-IR, 1 H NMR ve 13 C NMR teknikleri kullanılarak spektroskopik olarak aydınlatılmıştır. Bu bileşiklerin antikanser özellikleri ile ilgili biyolojik aktivite çalışmaları devam etmektedir. Bu çalışma, Bozok Üniversitesi Proje Koordinasyon Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından desteklenmiştir. (Proje No: 6602b FEF 16-9) Kaynaklar: 1) Koca, İ.; Üngören, Ş. H.; Kıbrız, İ. E.; Yılmaz, F. Dyes Pigm. 2011, 67, ) Akıncı P. A., Perimidin Türevlerinin Sentezi ve Özellikleri, Ege Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü (Yüksek Lisans Tezi), 1-4, P142

321 Biyolojik Öneme Sahip Triazolidin Türevli Dihidropirol Bileşiklerinin Antimikrobiyal Aktivite ve Spektroskopik Özelliklerinin İncelenmesi Serpil ERYILMAZ a, Melek GÜL b, Önder İDİL c, Ersin İNKAYA d a Amasya Üniversitesi, Fen-Edb. Fak., Fizik Bölümü, İpekköy Yerleşkesi, Amasya/Türkiye b Amasya Üniversitesi, Fen-Edb. Fak., Kimya Bölümü, İpekköy Yerleşkesi, Amasya/Türkiye c Amasya Üniversitesi, Eğitim Fak., İlköğretim Bölümü, Amasya/Türkiye d Amasya Üniversitesi, Merkezi Araştırma Laboratuvarı, İpekköy Yerleşkesi, Amasya/Türkiye srpleryilmaz@gmail.com Triazolidin halkası yüksek biyolojik aktiviteye sahip olmasının yanı sıra Faz II çalışmalarında kullanılan kemoterapötik ajanlardandır. 1-2 Hedeflenen bileşiklerde yer alan dihidropirol gruplarının antioksidan, anti kanser aktiviteleri çalışılmıştır. 3 Sentez çalışması gerçekleştirilmiş bu bileşiklerin 4 antimikrobiyal aktivite çalışmaları minimum inhibisyon konsantrasyonu (MIC) metoduna göre gerçekleştirilmiş olup, Gram(-), Gram(+) ve Eukaryote mikroorganizmalara karşı duyarlı olduğu tespit edilmiştir. FT-IR, 1 H NMR ve 13 C NMR spektroskopik analizleri ile yapısal özellikleri aydınlatılmıştır. Ayrıca X-ışınları kırınım yöntemi ile gerçekleştirilen kristal yapı analizinin sonuçları, yoğunluk fonksiyoneli methodu (DFT/B3LYP) kullanılarak 6-31G(d,p) baz seti ile taban durumunda optimize edilerek elde edilen geometrik yapı parametreleri ve spektroskopik karakterizasyonu, Gaussian 09W ve GaussView 5.0. ara yüz programları kullanılarak karşılaştırılmıştır. Yapının kimyasal kararlılığı hakkında bilgi sahibi olabilmek için HOMO-LUMO enerjileri, MEP haritası ve bazı yapı parametreleri kuramsal düzeyde incelenmiştir. Kaynaklar: 1. Kadaba, P.K. Current Med. Chem. 2003, 10(20), By Whinnery, J. E.; Watson, W. H. Acta Crystall., Sect. B: Struct. Crystall. and Crystal Chem. 1972, 28, Kadaba, P. K.; Stevenson, P. J.; P-Nnane I; Damani, L. A. Bio.& Med. Chem. 1996, 4(2), Gul, M.; Elemes, Y.; Pelit, E.; Dernektsi, E.; Georgiou, D.; Oikonomou, K.; Lis, T.; Szafert, S. Res. Chem. Intermed. 2017, 43, P143

322 HepG2 Hepatoma Hücrelerinde Perillil Alkol ve Dihidroperillik Asidin DNA Sentez İnhibisyonu ve Apoptotik Etkileri İsmail KIRAN a, Ceren OTURANEL a, Özge ÖZŞEN a ve Gülşen Akalın ÇİFTÇİ b a Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Biyokimya Anabilim Dalı, Meşelik Kampüsü, 26480, Eskişehir, Türkiye b Anadolu Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Biyokimya Anabilim Dalı, 26470, Eskişehir, Türkiye ceren_elmaci@hotmail.com Perillil alkol monoterpen yapısında bir bileşik olup, farklı endüstriyel alanlarda kullanılmakta ve kanser başta olmak üzere pek çok biyolojik aktivite gösterdiği bilinmektedir. 1-2 Çalışmamızda, yeni ve etkili bir antikanserojen ilaç bulma amacımız doğrultusunda, perillil alkol ve biyodönüşüm metaboliti dehidroperillik asidin antiproliferatif ve apoptotik özellikleri HepG2 hücre hatları üzerinde incelenmiştir. Bileşikler Hepatoma (HepG2) hücre hatları ile 24 saat inkübe edilerek, DNA sentez inhibisyon etkilerini araştırmak amacıyla ELİSA, BRDU kolorimetrik deney kiti (Roche) kullanılmıştır. Apoptozun belirlenmesi amacıyla Annexin V-FITC apoptoz belirleme kiti (BD), Kaspaz 3 aktivite belirleme kiti (BD) ve mitokondriyal membran polarizasyon düzeyini ölçmek için de JC-1 boyama kitleri (BD) kullanılmıştır. Bütün bu apoptotik aktivite ölçümleri FACS-Aria akım sitometri cihazında gerçekleştirilmiştir. Perillil alkolün 20, 50, 100, 200 ve 500 µg/ml konsantrasyonlarında HepG2 hücrelerinde DNA sentezi inhibisyonu sırasıyla % 25.0, 58.5, 60.4, 60.0 ve 62 olarak bulunmuştur. Bu değerler dihidroperillik asid (sırasıyla 15.1, 45.4, 48.9, 50.2 veya 50.4) ve sisplatinden (% 10.0, 45.9, 45.1, 46.9 veya 49.4) daha yüksektir. Perillil alkol, dihidroperillik asidin ve sisplatinin 409.2, 500 ve 38.4µg/mL konsantrasyonlarında HepG2 hücreleri üzerinde erken ve geç apoptotik etkileri sırasıyla 25.5, 12.0 ve 32.3 olarak belirlenirken KAspaz 3 pozitif hücre yüzdeleri 22.5, 14.1 ve 4.1 olarak bulunmuştur. Ayrıca, mitokondriyal membran depolarize hücre yüzdeleri sırasıyla 6.1, 37.8 ve 40.8 olarak ölçülmüştür. Bu sonuçlara göre, HepG2 hücreleri üzerinde perillil alkol daha fazla DNA sentez inhibisyonu yapmıştır. Ancak metaboliti sisplatin ile benzer etkiler göstermiştir. Ayrıca, perillil alkolün apoptosis indükleyici etkisi daha yüksek olsa da metaboliti dihidroperillik asidin mitokondriyal membran depolarizasyonunu arttırdığı görülmüştür. Her iki bileşik de HepG2 hücrelerinde apoptotik mekanizma ile hücre proliferasyonunu inhibe ediyor olabilir. Bu çalışma TÜBİTAK (Proje no: 114Z380) tarafından desteklenmiştir. Kaynaklar: 1) Chan, N.L.S.; Wang, H.; Wang, Y.; Leung, H.Y. and Leung, L.K., Polycyclic aromatic hydrocarbon-induced CYP1B1 activity is suppressed by perillyl alcohol in MCF-7 cells, Toxicol. Appl, Pharm., 2006, 213(2), ) Fraga, B.M., Natural sesquiterpenoids, Nat. Prod. Rep., 2005, 22(4), P144

323 Bazı Oksovanadyum(IV) Bileşiklerinin ve Ligant Yapılarının Antioksidan Özelliklerinin Belirlenmesi Emine BAĞDATLI a, Melek GÜL b Ordu Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, 52200, Altınordu, Ordu Amasya Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, 05000, Amasya e_bagdatli@yahoo.com Oksovanadyum(IV) bileşiklerinin koordinasyon kimyası giderek artan bir ilgiyle karşılanmakla birlikte, iki temel sebeple önem taşır. Vanadil kompleksleri biyolojik sistemlerde önemlidir. İkinci olarak bu metalin koordinasyon sayısı ve geometrisi liganda bağlı olarak değişmektedir. Ayrıca vanadil iyonunun ([VO] +2 ) vanadat iyonundan ([VO 4] -3 ) daha az toksik olduğu da bilinmektedir. 1 Bu çalışmada başlangıç maddesi olarak temel alınmış yapı olan 5-pirazolonlar ise, farmasötik kimyadan polimer kimyasına, tekstilden ziraate pek çok alanda etkili önemli bir bileşik grubudur. 2, Bu araştırmada sentezlediğimiz ve yapısal karakterizasyonu tamamlanmış yeni azo- 5-pirazolonlar ve oksovanadyum(iv) bileşiklerinin 3 antioksidan özelliklerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla dördü organometalik bileşen olmak üzere toplam sekiz molekülün antioksidan aktivitesi, Toplam Antioksidan Kapasitenin Belirlenmesi, NBT Metodu ile Süperoksit Anyon (O 2 - ) Radikali Süpürme Aktivitesi, DPPH Radikal Süpürme Aktivitesi, Fe 2+ ile Şelat Oluşturma Aktivitesi ve Toplam İndirgeme Gücünün Belirlenmesi (PFRAP) yöntemleri kullanılarak in-vitro olarak saptanmış ve bu testlerin sonuçları arasında korelasyonlar elde edilmiştir. *Ordu Üniveritesi, Bilimsel Araştırma Projeleri, Koordinasyon Birimi ne (ODÜ-BAP), TF-1455 no lu proje desteğinden dolayı teşekkür ederiz. Kaynaklar: 1. Jadeja, R. N.; Shah, J. R. 2007, Polyhedron 26, Zhang, Y.; Zhang, L.; Liu, L.; Guo, J.; Wu, D.; Xu, G.; Wang, X.; Jia, D. 2010, Inorg. Chim. Acta 363, Bagdatli, E.; Altuntas, E.; Sayin, U. 2017, J. Mol. Struct. 1127, 653. P145

324 D-Aminoaçilaz Enziminin Rekombinant Olarak Üretilmesi ve Aktif Metilen Bileşiklerinin Kalkonlara Katılmasında Katalizör Olarak Denenmesi Sema BİLGİN a, Hayreddin GEZEGEN b a Gaziosmanpaşa Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü TOKAT b Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü SİVAS gezegenh@cumhuriyet.edu.tr N-asetil-D-amino asit amidohidrolaz (aminoaçilaz), N-asetil-D-amino asitlerin D-amino asit ve yağ asidine enantiyo seçici hidrolizini katalizleyen bir enzimdir 1. D-amino asitlerin endüstriyel üretimi aminoaçilaz enziminin kullanıldığı enzimatik metodlarla gerçekleştirilmektedir 2. D-amino asitler, bakterilerde ve ökaryotlarda bulunan L-amino asitlerin optik izomerleri olup, çeşitli antibiyotiklerin, antivirallerin, zirai ve terapötik ilaçların sentetik öncülleri olarak ilaç endüstrisinde yaygın olarak kullanılmaktadırlar. Ayrıca D-aminoaçilaz, çeşitli organik reaksiyonlarda biyokatalizör olarak kullanılarak biyolojik bakımdan önemli asimetrik bileşiklerin yüksek seçicilikle elde edilmesine olanak sağlamaktadır. Günümüzde enantiyomerikçe saf bileşiklerin elde edilmesi ilaç endüstrisi için oldukça önemlidir. Gerçekleştirilmekte olan çalışmanın amacı, yukarıda sözü edilen her iki kullanım alanı da dikkate alınarak D-aminoaçilaz enziminin rekombinant olarak üretimi ve ilaç öncülü bileşiklerin organik sentezinde biyokatalizör olarak kullanılabilirliğinin araştırılması olarak belirlenmiştir. Bu amaç doğrultusunda, E. coli ye ait D-aminoaçilaz enzimini kodlayan gen, pet-22b(+) ekspresyon vektörüne klonlanmış ve E.coli Rosetta-gami TM (DE3) suşunda rekombiant olarak üretildi. Ardından, üretilen enzimin saflaştırılması ve karakterizasyonuyla ilgili çalışmalar gerçekleştirildi. Son aşamada ise saflaştırılan enzim katalizörlüğünde bazı aktif metilen bileşiklerinin kalkon türevlerine katılma reaksiyonlarının gerçekleştirilmesi üzerine çalışıldı. Uygulanan reaksiyon şartları altında enzimin katılma reaksiyonları üzerine katalitik etkisinin olmadığı görüldü. Bu çalışma Gaziosmanpaşa Üniversitesi BAP tarafından 2014/59 numaralı proje olarak desteklenmiştir. Kaynaklar: 1) Wakayama, M.; Yoshimune, K.; Hirose, Y.; Moriguchi, M. Journal of Molecular Catalysis B: Enzymatic 2003, 23, 71. 2) Liu, J.; Asano, Y.; Ikoma, K.; Yamashita, S.; Hirose, Y.; Shimoyama, T.; Takahashi, S. Journal of Bioscience and Bioengineering 2012, 114 (4), 391. P146

325 Farklı Hetero Çekirdekler İçeren Potansiyel Biyolojik Aktif 1-(2-(3,5-difenil-4,5- dihidro-1h-pirazol-1-il)tiyazol-5-il)etanon Bileşiğinin Sentezi ve Karakterizasyonu Mehmet GÜMÜŞ a, İrfan KOCA b, Serhat YİĞİTCAN b a Bozok Üniversitesi, Akdağmadeni Sağlık Yüksekokulu, İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümü, Yozgat, Türkiye. b Bozok Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Organik Kimya ABD. Yozgat, Türkiye. mehmetgumus99@gmail.com Pirazoller doğada çok nadir bulunur. Buna rağmen özellikle eczacılık, tarım ve teknoloji alanlarında biyolojik aktivitelerinden dolayı pirazol türevlerinin sentezi birçok araştırmacı tarafından çalışılmıştır. 1,3-Dikarbonil bileşiklerinden başlayarak pirazol türevlerinin sentezi için birçok sentetik yol bildirilmiştir. 1 Tiyazoller genel olarak, α konumunda halojen içeren karbonil bileşiklerinden ve α- açilamino ketonlardan elde edilirler. Tiyazollerin antibakteriyal, iltihap önleyici, antifungal, antihiv, antihipertansif, nöroleptik, hipnotik, ağrı kesici, antitrombotik ve antimalarial (sıtmaya karşı olan) etkileri mevcuttur. 2 Bu çalışmada, (E)-kalkon bileşiğinden yola çıkılarak dört basamakta gerçekleşen bir seri reaksiyon neticesinde pirazol ve tiyazol halkaları içeren, ayrıca bir hibrit yapı olan 1-(2-(3,5-difenil-4,5-dihidro- 1H-pirazol-1-il)tiyazol-5-il)etanon bileşiği sentezlenmiştir. Biyolojik aktif pirazol ve tiyazol halkaları içeren bu bileşiğin karakterizasyon çalışmaları FT-IR, 1 H NMR ve 13 C NMR yöntemleriyle yapılmıştır. Kaynaklar: Bu çalışma, Bozok Üniversitesi BAP birimi tarafından desteklenmiştir. (Proje No: 6602c-TF/16-37) 1) Katritzky, A., Rees, C., Scriven, E., In Comprehensive Heterocyclic Chemistry II. (1. Baskı). Oxford: Pergamon Press, 1-75, ) Gümüş M., Antikanser Aktivite Göstermesi Beklenen Tiyazol Halkası İçeren İkili Heterosiklik Bileşiklerin Sentezi Ve Yapılarının Aydınlatılması, Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Doktora Tezi, 3-34, P147

326 Bor Karbür Nanopartikülünün Sentezi, Karakterizasyonu ve İnsan Primer Alveolar Epitel Hücre Kültürü Üzerinde ki Toksikogenomik Etkileri Hasan TÜRKEZ a,b, Mehmet Enes ARSLAN a, Erdal SÖNMEZ c, Elanur AYDIN a a Erzurum Teknik Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü, Erzurum 25240, Türkiye. b Department of Pharmacy, University "G. d'annunzio" of Chieti-Pescara, Via dei Vestini 31, Chieti Scalo (CH), Italy. c İleri Malzeme Araştırma Laboratuvarı, Nanobilim ve Nano Mühendislik Bölümü, Fen Bilimleri Enstitüsü, Atatürk Üniversitesi, Erzurum enes.aslan@erzurum.edu.tr Nanoparçacıkların insan sağlığı üzerindeki zararlı etkilerini anlamak ve yaygın kullanılan nano boyutlu materyaller için risk raporları hazırlamak önemli bir konudur. Bu çalışmada, boron Karbür (B 4C) nanopartiküllerinin sentezi, karakterizasyonu ve nanoparçacıklara ilk maruziyet genellikle solunum yoluyla akciğer de vuku bulacağı için sitotoksisite değerlendirmesi insan primer alveolar epitel hücreleri (HPAEpiC) üzerinde gerçekleştirildi. X-ışını kristalografisi (XRD), transmisyon elektron mikroskopu (TEM), taramalı elektron mikroskopu (SEM) ve enerji-dispersiv X-ışını spektroskopisi (EDX) teknikleri kullanılarak kimyasal olarak sentezlenen bor karbür (B 4C) nanopartikülleri karakterize edildi. Nanopartiküller maruz bırakılan hücre kültüründe canlılık ve sitotoksisiteyi analiz etmek için 3- (4,5- dimetil-tiazol-2-il) 2,5-difeniltetrazolyum bromid (MTT), nötral kırmızı (NR) ve laktat dehidrogenaz (LDH) salınım deneyleri yapılmıştır. Boron karbür (B 4C) NP'lerin HPAEpiC hücrelerinin gen ifadeleri üzerindeki etkilerini bulmak için tüm genom mikroarray analizi kullanıldı. Son olarak, farklı hücresel yolaklar ve nanopartikül maruziyeti arasındaki ilişkileri ortaya çıkarmak için The Database for Annotation, Visualization and Integrated Discovery (DAVID) analizi kullanıldı. Sitotoksisite analizine göre, noron karbür (B 4C) NP'lerin LC20 değeri mg/l'dir. Mikroarray sonuçlarına göre in üzerinde gen probu incelendiğinde 32 genin expresyon seviyesi önemli derecede (FC 2) değiştiğini gösterdi. Sonuç olarak, analizler bor karbür (B 4C) NP'lerin hem farmakolojik hem de tıbbi uygulamalarda güvenli bir nanomateryal olarak kullanılabileceğini ilk kez destekledi. Anahtar Kelimeler: Bor karbür nanoparçacıklar, Toksikogenomiks, İnsan alveolar epitel hücreleri, Microarray P148

327 Antipsikotik Risperidon Bileşiğinin Sıvı Kromatografi Potansiyometri Hibrit Analiz Yöntemiyle Tayini Ömer IŞILDAK a, Ayşenur BİRİNCİ a Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Taşlıçiftlik Kampüsü, 60240, TOKAT Omer.isildak@gop.edu.tr Sıvı Kromatografi, çevresel, gıda, klinik ve farmakolojik uygulamalar için oldukça yararlı bir tekniktir. Son yıllarda yapılan çalışmalarda, sıvı kromatografik sistemlerde detektör olarak potansiyometrik detektörlerin kullanılması yaygınlaşmaktadır. Potansiyometrik detektörlerin en önemli avantajı, diğer detektörlerle tek basamakta analiz edilemeyen türlerin tayininin çok kısa sürede gerçekleştirilebilmesidir. Bu çalışmamızda antipsikotik bir ilaç olan risperidon bileşiğinin analizi geliştirdiğimiz tümüyle katı hal kontak PVC membran risperidon-seçici elektrot mikrolitre ölü hacme sahip akış hücrelerine yerleştirilerek, detektör olarak kullanıldığı sıvı kromatografi potansiyometri hibrit sistemiyle gerçekleştirildi. Hareketli faz olarak sodyum hidrojen fosfat kullanıldı ve akış hızı 0,8 ml/dak olarak ayarlandı. Enjeksiyon hacmi de 20 µl kullanıldı. Bu şartlar altında şekilde elde edilen kromatogramlardan, enjeksiyonu yapılan risperidon bileşiğinin alıkonma zamanı hesaplandı. Ayrıca farklı konsantrasyonlarda risperidon çözeltilerinin enjeksiyonu ile elde edilen kromatogramlardan kalibrasyon grafikleri çizildi ve tayin sınırları hesaplandı. Şekil.1. 1x10-2 M risperidon bileşiğinin kromatogramı P149

328 Talas Türk Kahvesinin Antioksidan Aktivitesi Melek ÇOL AYVAZ, Figen AKSU Ordu Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, ORDU Avrupa ve Kuzey Amerika da oldukça popüler olan kahve dünya genelinde su ve çaydan sonra en çok tüketilen içeceklerden birisidir ve diğer gıdalar kahveden daha çok antioksidan içermesine rağmen kahvenin tüketim sıklığı ve miktarı bu içeceği diyetteki antioksidanların başlıca kaynağı haline getirmektedir. 1,2 Kahvenin besinsel kalitesi bitki türü, iklimsel şartlar ve kavurma koşulları gibi üretim parametrelerine bağlı olarak miktarca değişiklik gösteren polifenoller gibi antioksidanları yüksek oranda içermesinden kaynaklanmaktadır. 1 Serbest radikallerin ve diğer oksidatif ajanların kanser, kardiyovasküler hastalıklar, bağışıklık sistemi bozulması, beyin hasarı ve yaşlanma gibi pek çok dejenaratif hastalıklar ile ilişkili olduğuna dair deliller mevcut olduğundan antioksidan kaynaklar sağlık için oldukça önemlidir. 1 Sentetik antioksidanların karaciğer hasarına neden olabileceği ve kanser oluşumunu başlatabileceği düşünülmektedir. Bu yüzden doğal antioksidanlar insan vücudunu serbest radikal hasarından ve pekçok kronik hastalıktan korumak için oldukça önemlidir. 3 Bu çalışmada ticari olarak satın alınan Talas marka Türk kahvesinin etanol ve su ekstraktlarının toplam fenolik ve flavonoid içeriğinin spektrofotometrik yöntemler kullanılarak tespit edilmesinin ardından antioksidan aktiviteleri de farklı metodlara dayanılarak incelendi. Ayrıca lipid peroksidasyonunu önleme etkinliği de test edildi. Tabloda görüldüğü gibi elde edilen sonuçlar özellikle su ekstraktı olmak üzere Talas Türk kahvesinin bilinen standart maddelerle karşılaştırıldığında önemli derecede antioksidatif etkinlik gösterdiğini ortaya koymaktadır. TESTLER SU EKSTRAKTI ETANOL EKSTRAKTI Toplam Fenolik İçerik (mg Gallik asit/g kuru ekstrakt) 40,50 5,56 Toplam Flavonoid İçerik (mg kuersetin/g kuru ekstrakt) 2, Toplam Antioksidan Aktivite (mg askorbik asit/ g kuru ekstrakt) 39,53 20,54 DPPH radikal süpürme aktivitesi (SC 50;mg/mL) 0,08 0,735 Fe 2+ ile şelat oluşturma (SC 50;mg/mL) 0,271 8, mg/ml ekstraktın indirgeyici gücü (700 nm de ki absorbans değeri) 0,618 0,408 Süperoksit dismutaz (IC 50;mg/mL) 0,146 1,018 Katalase (Ünite) (0.05 mg/ml) 0,033 0, mg/ml ekstraktın lipid peroksidasyonu önleme yüzdesi (%) 8,55 8,10 Kaynaklar 1. Oliveira-Neto, J.R., Rezende, S.G., de Fátima Reis, C., Benjamin, S.R., Rocha, M.L., de Souza Gil, E. Food Chem. 2016, 190, Bedoya-Ramírez, D., Cilla, A., Contreras-Calderón, J., Alegría-Torán, A. Food Chem. 2017, 219, Tel-Çayan, G., Öztürk, M., Duru, M.E., Ur Rehman, M., Adhikari, A., Türkoğlu, A., Choudhary, M.I. Ind Crops Prod. 2015, 76, 749. P150

329 IC 50 (µg/ml) Uluslararası Katılımlı Antioxidant Activity of Eriodictyol From Cyclotrichium origanifolium Mahfuz ELMASTAS, Nusret GENC, Ramazan ERENLER, Huseyin AKSİT, Abdussamat GUZEL Department of Chemistry, Faculty of Art and Science, Gaziosmanpasa University, Taslıciftlik Campus, 60240, Tokat, Turkey The Cyclotichium genus belonging to the Lamiaceae family is represented in Turkish flora by five species two of which are endemic. 1 Cyclotrichium species have been used for flavoring agent in food and herbal tea. Cyclotichium has been traditionally used as sedative, relaxant, carminative, and treatment of respiratory disorders. 2 Aerial parts of Cyclotrichium origanifolium were collected, dried and boiled in water then extracted with hexane, ethyl acetate and n-butanol successively. Eriodictyol was isolated from ethyl acetate extract by chromatographic techniques such as column chromatography, sephadex LH-20, and semi preparative HPLC. The structure was elucidated by spectroscopic method (1D-, 2D NMR and LC-TOF/MS). Eriodictyol displayed the outstanding ABTS cation radical scavening activity (Fig. 1). 14,0 12,0 10,0 ABTS cation radical scavening activity 8,0 6,0 4,0 2,0 0,0 Eriodictyol BHA Fig.1. ABTS cation radical scavenging effect of Eriodictyol References 1. Davis, P. H. Flora of Turkey and the East Aegean Islands; University Press: Edinburg, 1988; Vol Cetinus, S. A.; Goze, I.; Sarac, B.; Vural, N. Fitoterapia 2007, 78, 129. P151

330 Synthesis, Structural Characterization And Biological Evaluation Of The Transition Metal Complexes Mehmet TÜMER, Ferhan TÜMER, Muhammet KÖSE Kahramanmaraş Sutcu Imam University, Chemistry Department, Kahramanmaras, 46100, Turkey Schiff base ligands have comprehensive applications in a great deal of, such as biological, inorganic and analytical chemistry [1]. Application of many new analytical devices requires the presence of organic reagents as essential compounds of the measuring system. Schiff base ligands are used in optical and electrochemical sensors, and likewise in several chromatographic methods, to make possible detection of enhance selectivity and sensitivity [2]. The Schiff base compounds have high biological properties substances [3]. As the Schiff base ligands have high coordination capability, they are widely used in analytical applications. Schiff base ligands can be easily synthesized by reactions of condensation of primary amines and carbonyl compounds in which the azomethine bond is formed and they can used as complex formation reactions (determination of amines, carbonyl compounds and metal ions); or utilizing the variation in their spectroscopic characteristics. In this study, a Schiff base ligand was synthesized from the reaction o-aminophenol and 2,5-dimethoxy benzaldehyde in the ethanol media and characterization as structurally (Fig.). We obtained the Cu(II) complexes and investigated their anticancer activity towards HELA. We determined good anticancer activity of the ligand and its Cu(II) metal complex. Figure. Packing diagram of the imine compound. Acknowledgement: We are grateful to the Kahramanmanmaras Sutcu Imam University Unit for financial support (project number: 2015/1-10 YLS). References: 1. Dolaz M., McKee V., Gölcü A., Tümer M., Spectrochim. Acta Part A Mol. Biomol. Spectrosc. 71, (2009). 2. Dolaz M., McKee V., Gölcü A., Tümer M., Current Org. Chem. 14, (2010). 3. Jungreis E., Thabet S., Analytical Applications of Schiff bases, Marcell Dekker, New York (1969). P152

KONGRE PROGRAMI. Kimyagerler Derneği Genel Başkanı. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkan Yardımcısı

KONGRE PROGRAMI. Kimyagerler Derneği Genel Başkanı. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkan Yardımcısı KONGRE PROGRAMI 30 Mart 2017, PERŞEMBE - ASPENDOS 17:00-17:20 Prof. Dr. Ramazan ALTUNDAŞ Atatürk Üniversitesi İkram CENGİZ Kimyagerler Derneği Genel Başkanı 17:20-17:50 Sektör temsilcisi 17:50-18:10 Dr.

Detaylı

Sunum Salonu: Aspendos

Sunum Salonu: Aspendos Kısa Sözel Sunum Programı 31 Mart 2017 Cuma, 16:00-18:00 Kısa sözel sunum yapacak olan katılımcıların: 1) Konuşmaları esnasında ekrana yansıtılmak üzere 1 ya da 2 adet slayt hazırlamaları ve kongre kayıt

Detaylı

http://www.ilackongresi.org/ KONGRE BAŞKANI Ramazan ALTUNDAŞ KONGRE BAŞKAN YARDIMCLIARI Mahmut ÖZBEK Rana SANYAL O. Mutlu TOPAL BİLİMSEL KOORDİNATÖR Serdar BURMAOĞLU Özgül Persil ÇETİNKOL KONGRE SEKRETERİ

Detaylı

POSTER PROGRAMI POSTER NO YAZAR BAŞLIK

POSTER PROGRAMI POSTER NO YAZAR BAŞLIK POSTER PROGRAMI POSTER NO P1 P2 P3 P4 P5 P6 P7 P8 P9 P10 P11 P12 P13 P14 P15 P16 P17 P18 P19 P20 YAZAR Burak TÜZÜN Burak TÜZÜN Mehmet AY Halil HOŞGÖREN Özlem BARIŞ Yaşar GÖK Halil Zeki GÖK Ahmet YÜKSEL

Detaylı

GÜZ DÖNEMİ KİMYA A.B.D YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA DERS PROGRAMI

GÜZ DÖNEMİ KİMYA A.B.D YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA DERS PROGRAMI 2016-2017 GÜZ DÖNEMİ KİMYA A.B.D YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA DERS PROGRAMI ÖĞRETİM ÜYESİ DERS ADI PAZARTESİ SALI ÇARŞAMBA PERŞEMBE CUMA Prof. Dr. Salih Fizikokimyasal Denge Koşulları (Özel 08.30-15.50 YILDIZ

Detaylı

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ FARMASÖTİK KİMYA ANABİLİM DALI BİTİRİLEN TEZLER LİSTESİ ( )

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ FARMASÖTİK KİMYA ANABİLİM DALI BİTİRİLEN TEZLER LİSTESİ ( ) T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ FARMASÖTİK KİMYA ANABİLİM DALI BİTİRİLEN TEZLER LİSTESİ (1984-) Ankara-Ocak 2018 FARMASÖTİK KİMYA DOKTORA PROGRAMI FKİ-D1 ÜMİT UÇUCU METİL - 2 - BENZİMİDAZOLİLKARBAMAT

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ. Adresi : Dumlupınar Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü

ÖZGEÇMİŞ. Adresi : Dumlupınar Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü ÖZGEÇMİŞ Adı Soyadı : Halil İLKİMEN Doğum Tarihi : 13 Ekim 1982 Doğum Yeri : Tavas/DENİZLİ Adresi : Dumlupınar Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü Unvan : Araştırma Görevlisi Doktor Öğrenim

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ FARMASÖTİK KİMYA ANABİLİM DALI Prof.Dr.Meral TUNÇBİLEK

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ FARMASÖTİK KİMYA ANABİLİM DALI Prof.Dr.Meral TUNÇBİLEK ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ FARMASÖTİK KİMYA ANABİLİM DALI Prof.Dr.Meral TUNÇBİLEK Yeni İlaç Geliştirme Çalışmaları: Uzun Kompleks Yüksek maliyetli Son derece riskli bir süreçtir. Tek bir yeni

Detaylı

GRUP. Devam Çizelgesi UYGULAMA OKULU KOORDİNATÖRÜ UYGULAMA SINIFI. ÖĞRETMEN ADAYININ NUMARASI Kübra Nur SAYAN Bircan ÇAM. 1.

GRUP. Devam Çizelgesi UYGULAMA OKULU KOORDİNATÖRÜ UYGULAMA SINIFI. ÖĞRETMEN ADAYININ NUMARASI Kübra Nur SAYAN Bircan ÇAM. 1. Kübra Nur SAYAN Bircan ÇAM Tülay SANCAR Özlem ESEN Yeliz KUMAŞ Kübra TUNCA Vasfiye KALAMAN 7 Mart Ortaokulu Orhun BÜYÜK Şehmuz BULUT Yrd. Doç. Dr. Mustafa CANSIZ Engin SÖNMEZ Murat YÖNDEM (İ.Ö.) Sultan

Detaylı

Yüksek Lisans Tezleri

Yüksek Lisans Tezleri MARMARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ FARMASÖTİK KİMYA ANABİLİM DALI YÖNETİLEN YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA TEZLERİ Prof.Dr.Sevim ROLLAS Yüksek Lisans Tezleri 1. Yasemin Özger, "Azo bileşiklerinin hidrazinle

Detaylı

3-4 Aralık 2017, KONYA

3-4 Aralık 2017, KONYA S.Ü. Teknokent Binası/Konferans Salonu İLETİŞİM: S. Ü. Eczacılık Fakültesi Tel: (0332) 223 3939 Fax: (0332) 223 2499 E-mail: ilacveasicalistayi@gmail.com SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Değerli Katılımcılar, Selçuk

Detaylı

GRUP İSİM SOYİSİM ÖĞRETMEN OKUL FELSEFE 1.GRUP

GRUP İSİM SOYİSİM ÖĞRETMEN OKUL FELSEFE 1.GRUP GRUP İSİM SOYİSİM ÖĞRETMEN OKUL ÖMER TEMEL MÜSLÜME MANAVGAT ASLAN TUĞÇE DENİZLİ MÜSLÜME MANAVGAT ASLAN VAHİDE TURAN MÜSLÜME MANAVGAT ASLAN HATİCE ÖNKOL MÜSLÜME MANAVGAT ASLAN MELEK KAPLANGÖRAY MÜSLÜME

Detaylı

3,25 21,50 492,160 29,6716 Erciyes Üniversitesi 11 Pınar Beyhan 3,92 20,50 476,762 29,1876 Yeditepe Üniversitesi 12 Veysi Kanat

3,25 21,50 492,160 29,6716 Erciyes Üniversitesi 11 Pınar Beyhan 3,92 20,50 476,762 29,1876 Yeditepe Üniversitesi 12 Veysi Kanat Yurtiçi 2.sınıf yatay geçiş sıralaması İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ 2012-2013 Eğitim ve Öğretim Yılı Yatay Geçiş Sonuçları ASIL 1 İbrahim Sağlam 3,96 26,00 486,441 34,8244 Yeditepe Üniversitesi

Detaylı

GRUP İSİM SOYİSİM ÖĞRETMEN OKUL FELSEFE 1.GRUP

GRUP İSİM SOYİSİM ÖĞRETMEN OKUL FELSEFE 1.GRUP GRUP İSİM SOYİSİM ÖĞRETMEN OKUL ÖMER TEMEL MÜSLÜME MANAVGAT ASLAN TUĞÇE DENİZLİ MÜSLÜME MANAVGAT ASLAN VAHİDE TURAN MÜSLÜME MANAVGAT ASLAN Nazime Baki Saatçioğlu Mesleki ve Teknik Anadolu Nazime Baki Saatçioğlu

Detaylı

KTÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ GÜZ YARIYILI 2. YERLEŞTİRME SONUCU KAZANAN ADAY LİSTESİ ANABİLİM DALI PROGRAMI ADI SOYADI BAŞARI P.

KTÜ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ GÜZ YARIYILI 2. YERLEŞTİRME SONUCU KAZANAN ADAY LİSTESİ ANABİLİM DALI PROGRAMI ADI SOYADI BAŞARI P. ANABİLİM DALI PROGRAMI ADI SOYADI BAŞARI P. ALAN Balıkçılık Teknolojisi Mühendisliği Tezli Y.Lisans YASİN BARUTCU 66,263859 Alan Dışı Bilgisayar Mühendisliği Tezli Y.Lisans SAFA AKBULUT 80,41065 Alan İçi

Detaylı

ÖZGEÇMĠġ ArĢ. Gör. Dr. Hakan BEKTAġ

ÖZGEÇMĠġ ArĢ. Gör. Dr. Hakan BEKTAġ ÖZGEÇMĠġ ArĢ. Gör. Dr. Hakan BEKTAġ Doğum Yılı 12.08.1980 YazıĢma Adresi Giresun Fen-Edebiyat, Kimya Bölümü, 28100, Giresun Telefon 0 (454) 216 12 55, cep: 0 505 776 48 86 Fax 0 (454) 216 45 18 e-posta

Detaylı

TEMEL EĞİTİM (SINIF ÖĞRETMENLİĞİ) ANABİLİM DALI GİRİŞ SINAVI LİSTESİ. Adı Soyadı Başvurduğu Program Adı

TEMEL EĞİTİM (SINIF ÖĞRETMENLİĞİ) ANABİLİM DALI GİRİŞ SINAVI LİSTESİ. Adı Soyadı Başvurduğu Program Adı TEMEL EĞİTİM (SINIF ÖĞRETMENLİĞİ) ANABİLİM DALI GİRİŞ SINAVI LİSTESİ Adı Soyadı Başvurduğu Program Adı abdullah ADALI Sınıf Öğretmenliği Tezli Yüksek Lisans Abdullah Şahin Sınıf Öğretmenliği Tezli Yüksek

Detaylı

İlaçta Ar Ge Kamu Üniversite Sanayi İşbirliğinin Önemi. Prof. Dr. Sedef Kır Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi

İlaçta Ar Ge Kamu Üniversite Sanayi İşbirliğinin Önemi. Prof. Dr. Sedef Kır Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi İlaçta Ar Ge Kamu Üniversite Sanayi İşbirliğinin Önemi Prof. Dr. Sedef Kır Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Misyonumuz Evrensel bilim ve teknolojiyi

Detaylı

10:00 Sıra No Adı Soyadı Müdürlüğü 1 AZİZ KAYA Park ve Bahçeler Müdürlüğü 2 ALİ ŞANVER Park ve Bahçeler Müdürlüğü 3 BASRİ AYBEK Park ve Bahçeler

10:00 Sıra No Adı Soyadı Müdürlüğü 1 AZİZ KAYA Park ve Bahçeler Müdürlüğü 2 ALİ ŞANVER Park ve Bahçeler Müdürlüğü 3 BASRİ AYBEK Park ve Bahçeler 10:00 1 AZİZ KAYA Park ve Bahçeler Müdürlüğü 2 ALİ ŞANVER Park ve Bahçeler Müdürlüğü 3 BASRİ AYBEK Park ve Bahçeler Müdürlüğü 4 SADİ AYDIN Park ve Bahçeler Müdürlüğü 10:30 1 HANİFE BİRGÖZ İşletme ve İştirakler

Detaylı

ERTUNÇ BEKTAŞ SANİYE TOPÇU ARZU EREN OĞUZ ÖZCAN HAZAL NUR HAKALMAZ

ERTUNÇ BEKTAŞ SANİYE TOPÇU ARZU EREN OĞUZ ÖZCAN HAZAL NUR HAKALMAZ ÖĞRETMENLİK UYGULAMASI I GRUPLARI Sınıf Grubu Rehber Öğretim Elemanı Okulun Adı Günü 1.Grup Yrd. Doç. Dr. İbrahim COŞKUN Şükrüpaşa İlkokulu Perşembe-Sabah 4/A 2.Grup Yrd. Doç. Dr. Suat YAPALAK Trakya Birlik

Detaylı

KOMİSYONLAR GENEL LİSTESİ

KOMİSYONLAR GENEL LİSTESİ 1 KOMİSYONLAR GENEL LİSTESİ 2016-2017 -2018. 1-BURS KOMİSYONU (Kısmi Zamanlı, Yemek, Okul, TEV vb.) 1-Doç. Dr. Renan TUNALIOĞU (Dekan Yardımcısı) 2-Doç. Dr. Çiğdem KILIÇASLAN (Peyzaj Mimarlığı Bölümü Öğretim

Detaylı

KİMYA MÜHENDİSLİĞİ LABORATUARI I DERSİ GRUP LİSTESİ (I.ÖĞRETİM)

KİMYA MÜHENDİSLİĞİ LABORATUARI I DERSİ GRUP LİSTESİ (I.ÖĞRETİM) KİMYA MÜHENDİSLİĞİ LABORATUARI I DERSİ GRUP LİSTESİ (I.ÖĞRETİM) 00 * ENES ÖZEL 00 * KİANOOSH ZAMANİ 0707 * BERKAN SARAÇOGLU 080 * ALİ GÜNDEN 0900 * ESRA DÜZKÖYLÜ 090 * NESİBE ÇİMEN 0900 * TAYFUN SÜNGER

Detaylı

KİMYA ANABİLİM DALI PROGRAMI PROGRAMI Der sin Kodu

KİMYA ANABİLİM DALI PROGRAMI PROGRAMI Der sin Kodu KİMYA ANABİLİM DALI PROGRAMI PROGRAMI Der sin Kodu Dersin Adı H.S Ders Sorumlusu Yer P.Tesi Salı Çarş. Perş. Cuma KMY 5302 Atomik Spektroskopi 3 Prof. Dr. Oktay TORUL ÖÜO 14-17 UAD 8000 Uzmanlık Alan Dersi-I

Detaylı

İBRAHİM ÖNAL ANADOLU ÖĞRETMEN LİSESİ 2011 LYS SONUÇLARI

İBRAHİM ÖNAL ANADOLU ÖĞRETMEN LİSESİ 2011 LYS SONUÇLARI İBRAHİM ÖNAL ANADOLU ÖĞRETMEN LİSESİ 2011 LYS SONUÇLARI S. N. ADI SOYADI ÜNİVERSİTE ADI FAKÜLTE BÖLÜM 1 OĞUZCAN EREN FATİH ÜNİVERSİTESİ Tıp Fakültesi Tıp (Burslu) 2 ÖMER ÖZ DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ Tıp

Detaylı

Eğitim ve Öğretim Yılı Doğancan ÖZCAN Bilgisayar Programcılığı İ.Ö Mert ÖZAY Bilgisayar Programcılığı U.E.

Eğitim ve Öğretim Yılı Doğancan ÖZCAN Bilgisayar Programcılığı İ.Ö Mert ÖZAY Bilgisayar Programcılığı U.E. SIRA NO ÖĞRENCİ NUMARASI 2014-2015 Eğitim ve Öğretim Yılı ADI SOYADI PROGRAMI 1. 12330304 Doğancan ÖZCAN Bilgisayar Programcılığı İ.Ö. 2. 12330303 Mert ÖZAY Bilgisayar Programcılığı U.E. 3. 12330178 Kardelen

Detaylı

TUNCELİ ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM GÖREVLİSİ, OKUTMAN VE ARAŞTIRMA GÖREVLİSİ ALIMLARI ÖN DEĞERLENDİRME SONUÇLARI

TUNCELİ ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM GÖREVLİSİ, OKUTMAN VE ARAŞTIRMA GÖREVLİSİ ALIMLARI ÖN DEĞERLENDİRME SONUÇLARI TUNCELİ ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM GÖREVLİSİ, OKUTMAN VE ARAŞTIRMA GÖREVLİSİ ALIMLARI ÖN DEĞERLENDİRME SONUÇLARI tu 1 30154623510 Emine GÖZEL ÇOCUK GELİŞİMİ 83,52 Y.Lisans 68,03 78,873 2 28840014940 Özlem AKTAŞ

Detaylı

TARİHLİ İLANIMIZIN SINAV SONUÇLARI

TARİHLİ İLANIMIZIN SINAV SONUÇLARI 30.12.2016 TARİHLİ İLANIMIZIN LARI : Sosyal Bilimler Enstitüsü : Arkeoloji : Araştırma Görevlisi DİL T MEZUNİY E NOTU Günay Karahan 72,43454 70 82,96 93 21,73036 7 24,888 27,9 81,5184 ASİL KAZANDI Hikmet

Detaylı

15 NURİYE NUR DAŞCI 16 İBRAHİM SADİ ÇAKIL 17 ÖZGENUR MORKAN 18 HALİL İBRAHİM MÜJDECİ 19 HATİCE KÜNKÖR 20 CAVİDE DEMİREL 21 CANAN BOSTAN

15 NURİYE NUR DAŞCI 16 İBRAHİM SADİ ÇAKIL 17 ÖZGENUR MORKAN 18 HALİL İBRAHİM MÜJDECİ 19 HATİCE KÜNKÖR 20 CAVİDE DEMİREL 21 CANAN BOSTAN . Kat Nolu Derslik 607008 ESRA AKKAYA 66000 İCRAN ŞİMŞEK 0 dk 6600 NURİYE NUR DAŞCI 0 dk 60707 YAŞAR YÜKSEL 66000 MESUT GÖKKAYA 6600088 6 İBRAHİM SADİ ÇAKIL 0 dk 60700 UĞUR MURAT DİRİM 660060 İBRAHİM OĞUZ

Detaylı

CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ PROJE DANIŞMANI BELİRLENEN ÖĞRENCİLER

CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ PROJE DANIŞMANI BELİRLENEN ÖĞRENCİLER PROJE DANIŞMANI BELİRLENEN ÖĞRENCİLER SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ Güncellenme Tarihi:30.11.2015 SIRA NO ADI SOYADI ABD PROGRAMI DANIŞMANI YÖNETİM KURULU TARİHİ YÖNETİM KURULU SAYISI

Detaylı

4/B 2015 / Mayıs SENDİKA

4/B 2015 / Mayıs SENDİKA 4/B 2015 / Mayıs SENDİKA SIRA T.C.NO ADI - SOYADI KADRO ÜNVAN ADI ÜYE NO SENDİKA ADI 1 19687722204 ABDULLAH DAŞLI TEKNİKERİ 359024 TÜRK -SEN SENDİKASI 2 46084459112 AFİFE YİĞİT TEKNİKERİ 331822 TÜRK -SEN

Detaylı

Yrd.Doç.Dr. Sevgi Karakuş. Prof.Dr. Sevim Rollas Ş. Güniz Küçükgüzel Prof.Dr. İlkay Küçükgüzel

Yrd.Doç.Dr. Sevgi Karakuş. Prof.Dr. Sevim Rollas Ş. Güniz Küçükgüzel Prof.Dr. İlkay Küçükgüzel Öğr.Gör.Dr. Esra Tatar Doç.Dr. Bedia Kaymakçıoğlu Arş.Gör.Dr. Pelin Çıkla Yrd.Doç.Dr. Sevgi Karakuş Arş.Gör. Sevil Aydın Prof.Dr. Prof.Dr. Sevim Rollas Ş. Güniz Küçükgüzel Prof.Dr. İlkay Küçükgüzel 2 Yrd.Doç.Dr.

Detaylı

T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ ADALET MESLEK YÜKSEKOKULU ADUZEP ZORUNLU STAJ UYGULAMASI ÖN DEĞERLENDİRME SONUÇLARI

T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ ADALET MESLEK YÜKSEKOKULU ADUZEP ZORUNLU STAJ UYGULAMASI ÖN DEĞERLENDİRME SONUÇLARI Sıra No T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ ADALET MESLEK YÜKSEKOKULU ADUZEP 2016-2017 ZORUNLU STAJ UYGULAMASI ÖN DEĞERLENDİRME SONUÇLARI Öğrenci No Adı Soyadı Staj Başlama Tarihi Staj Bitiş Tarihi

Detaylı

TC YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ / 2017 Güz Yarıyılı Lisansüstü Başvuruları Değerlendirme Listesi

TC YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ / 2017 Güz Yarıyılı Lisansüstü Başvuruları Değerlendirme Listesi 0 / 0 Güz Yarıyılı Lisansüstü Başvuruları Değerlendirme Listesi Eğitim Bilimleri Eğitim Programları ve Öğretim (İÖ)Tezsiz Yüksek Lisans Tezsiz Yüksek Lisans (Alan Dışı) S. HÜSEYİN KOÇDAĞ,,,0 MUHARREM TALU,,,

Detaylı

NO ADI SOYADI AİDATLAR GÖZGÖZ 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 1 SEFER GÖZGÖZ 60,00 60,00 60,00 60,00 2 ERCAN GÖZGÖZ 60,00 60,00 60,00 60,00

NO ADI SOYADI AİDATLAR GÖZGÖZ 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 1 SEFER GÖZGÖZ 60,00 60,00 60,00 60,00 2 ERCAN GÖZGÖZ 60,00 60,00 60,00 60,00 NO ADI SOYADI GÖZGÖZ 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 1 SEFER GÖZGÖZ 60,00 60,00 60,00 60,00 2 ERCAN GÖZGÖZ 60,00 60,00 60,00 60,00 60,00 60,00 60,00 3 SELMAN GÖZGÖZ 60,00 60,00 60,00 60,00 60,00

Detaylı

DANIŞTAY BAŞKANLIĞI SÖZLEŞMELİ ZABIT KATİBİ ALIMI NİHAİ BAŞARI LİSTESİ

DANIŞTAY BAŞKANLIĞI SÖZLEŞMELİ ZABIT KATİBİ ALIMI NİHAİ BAŞARI LİSTESİ SOY 1 EMRE BAYRAKTAR 75,93 30,37 151 100 40 90 18 88,37 ASIL 2 SÜLEYMAN CAFEROĞLU 81,43 32,57 129 85,43 34,17 85 17 83,74 ASIL 3 MUSTAFA SAKARYA 77,64 31,06 127 84,11 33,64 90 18 82,7 ASIL 4 SEYRAN MAN

Detaylı

İLK VE ACİL YARDIM (I. ÖĞRETİM) (A GRUBU-SEVİM ÇİFTÇİ YEĞİN) (PAZARTESİ) ANIL ÖZTÜRK 1 NO 1 NO 1 NO 1 NO 1 NO 1 NO 1 NO KD KD KD KD KD KD KD

İLK VE ACİL YARDIM (I. ÖĞRETİM) (A GRUBU-SEVİM ÇİFTÇİ YEĞİN) (PAZARTESİ) ANIL ÖZTÜRK 1 NO 1 NO 1 NO 1 NO 1 NO 1 NO 1 NO KD KD KD KD KD KD KD İLK VE ACİL YARDIM (I. ÖĞRETİM) (A GRUBU-SEVİM ÇİFTÇİ YEĞİN) (PAZARTESİ) 151806080 ANIL ÖZTÜRK 1 NO 1 NO 1 NO 1 NO 1 NO 1 NO 1 NO KD KD KD KD KD KD KD 151806086 BESTE KURU 1 NO 1 NO 1 NO 1 NO 1 NO 1 NO

Detaylı

Görev Unvanı Görev Yeri Yıl

Görev Unvanı Görev Yeri Yıl ÖZGEÇMİŞ Adı Soyadı: Cezmi KAYAN Doğum Tarihi: 1978 Öğrenim Durumu: Doktora Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Lisans Fen Edebiyat Fak. / Kimya ODTÜ 2001 Y. Lisans Fen Bilimleri Ens./ Kimya DİCLE ÜNİVERSİTESİ

Detaylı

Öğrenim Durumu : Derece Bölüm/Program Okul Yıl. Doktora Kimya/Anorganik Kimya Dumlupınar Üniversitesi

Öğrenim Durumu : Derece Bölüm/Program Okul Yıl. Doktora Kimya/Anorganik Kimya Dumlupınar Üniversitesi ÖZGEÇMİŞ Adı Soyadı: Halil İLKİMEN Doğum Tarihi: 13 Ekim 1982 Doğum Yeri: Tavas/DENİZLİ Adresi : Dumlupınar Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü Unvan: Yardımcı Doçent Doktor Öğrenim Durumu

Detaylı

MEMUR SENDİKA AİDATI TEVKİFAT LİSTESİ

MEMUR SENDİKA AİDATI TEVKİFAT LİSTESİ Ay 9 Bütçe Yılı 2014 13 1 31 62 Kurum Adı Milli Eğitim Bakanlığı Birim Adı Aktif Eğitimciler Sendikası Beştepe Mah.33.Sok.No13 Yenimahalle/Ankara TC ZIRAAT BANKASI Banka Şube Adı ÇUKURAMBAR/ANKARA TR8800010019376

Detaylı

4/B 2019 / Mart SENDİKA Sayfa No : 1 / 3

4/B 2019 / Mart SENDİKA Sayfa No : 1 / 3 4/B 2019 / Mart SENDİKA Sayfa No : 1 / 3 SIRAADI - SOYADI KADRO ÜNVAN ADI ÜYE NO SENDİKA ADI 1 ABDULLAH DAŞLI TEKNİKERİ 439814 TÜRK -SEN SENDİKASI 2 ABDULLAH BURAK ASLAN TEKNİKERİ(CERRAHİ) 408494 TÜRK

Detaylı

T.C. IĞDIR ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ İLAHİYAT FAKÜLTESİ. SAYI : / 23/09/2014 KONU : Pedagojik Formasyon CUMHURİYET ORTAOKULU MÜDÜRLÜĞÜNE

T.C. IĞDIR ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ İLAHİYAT FAKÜLTESİ. SAYI : / 23/09/2014 KONU : Pedagojik Formasyon CUMHURİYET ORTAOKULU MÜDÜRLÜĞÜNE CUMHURİYET ORTAOKULU MÜDÜRLÜĞÜNE Uygulamaya Çıkacak Olan Öğrencinin Öğretim DĠKAB 15386449022 Celal AYRİBAŞ DĠKAB 34702593812 Neslihan KALAY DĠKAB 12491062184 Mariya ENSARI DĠKAB 10879544222 Asiye AÇIKALAN

Detaylı

NOTU RAKAMLA SIRA NO YAZIYLA REHBER ÖĞRETİM ELEMANI: YRD. DOÇ. DR. VEYSİ AKIN

NOTU RAKAMLA SIRA NO YAZIYLA REHBER ÖĞRETİM ELEMANI: YRD. DOÇ. DR. VEYSİ AKIN 2014-2015 ÖĞRETİM YILI BAHAR YARIYILI ÖĞRETMENLİK UYGULAMASI II GRUPLARI Sınıf Grubu Rehber Öğretim Elemanı Okulun Adı Günü 1.Grup Yrd.Doç.Dr. Veysi AKIN Plevne İlkokulu Perşembe-Sabah 4/A 2.Grup Yrd.Doç.Dr.

Detaylı

Kimya Grubu Asil Liste DEU. Kimya Grubu Asil Liste DEU Harici

Kimya Grubu Asil Liste DEU. Kimya Grubu Asil Liste DEU Harici Kimya Grubu Asil Liste DEU 1 DUYGU KAMIŞ DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ FEN KİMYA 2.96 75.73 14.2.1992 2011 2016 2 NAGİHAN KAYA DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ FEN KİMYA 2.89 74.1 17.2.1993 2011 2016 3 ZEKİ TOK DOKUZ

Detaylı

UBEK

UBEK UBEK 2016 27- www.ubek2016.gazi.edu.tr i ii ÖNSÖZ ailesinin en önemli bilimsel (UBEK 2016) birincisini mekten timi akademisyenler, ile süresince bildiriler a ler 54 sözlü ve 19 poster bildirileri ile.

Detaylı

T.C. GÜMÜŞHANE VALİLİĞİ Merkez Mareşal Çakmak Sosyal Bilimler Lisesi Müdürlüğü

T.C. GÜMÜŞHANE VALİLİĞİ Merkez Mareşal Çakmak Sosyal Bilimler Lisesi Müdürlüğü 2009-2010 AÖL - 12. Sınıf / A Şubesi FEN BİLİMLERİ ALANI DAL YOK 20101110 ZAFER BAYRAM 20101127 ERDİ ÖZTÜRK 20101161 METEHAN KAYA 20101173 SIRAT ÖZENER 20101189 ALİM ŞEKER 20101206 MUSTAFA ENES KARAMAN

Detaylı

İMKB DARICA MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ MESLEKİ AÇIK ÖĞRETİM LİSESİ YÜZ YÜZE EĞİTİM PROGRAMI 2015-1.DÖNEMİ HAFTALIK DERS PROGRAMI

İMKB DARICA MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ MESLEKİ AÇIK ÖĞRETİM LİSESİ YÜZ YÜZE EĞİTİM PROGRAMI 2015-1.DÖNEMİ HAFTALIK DERS PROGRAMI İMKB DARICA MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ İ HAFTALIK DERS PROGRAMI GÜN SAATLER 10A 10B 10C 11A 11B C U M A R T E S İ P A Z A R 1 09:00-09:40 2 09:40-10:20 3 10:-11:10 4 11:10-11:50 5 12:00-12:40 6 12:40-13:20

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ. Öğrenim Durumu: Akademik Özgeçmiş: Adı Soyadı: Rahmi KASIMOĞULLARI

ÖZGEÇMİŞ. Öğrenim Durumu: Akademik Özgeçmiş: Adı Soyadı: Rahmi KASIMOĞULLARI ÖZGEÇMİŞ Adı Soyadı: Rahmi KASIMOĞULLARI Ünvanı: Prof. Dr. Görevi: Öğretim Üyesi / Organik Kimya Anabilim Dalı Başkanı Doğum Tarihi: 29. 06. 1968 Doğum Yeri: Aşkale / Erzurum Adres: Dumlupınar Üniversitesi,

Detaylı

DANIŞMA KURULU. 2. Prof. Dr. Kılıçbay Bisenov Kızılorda Korkut Ata Devlet Üniversitesi. 3. Prof. Dr. Kemal Polat Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi

DANIŞMA KURULU. 2. Prof. Dr. Kılıçbay Bisenov Kızılorda Korkut Ata Devlet Üniversitesi. 3. Prof. Dr. Kemal Polat Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi DANIŞMA KURULU 1. Prof. Dr. Ramazan Korkmaz Ardahan Üniversitesi 2. Prof. Dr. Kılıçbay Bisenov Kızılorda Korkut Ata Devlet Üniversitesi 3. Prof. Dr. Kemal Polat Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi 4. Prof.

Detaylı

FIRAT ÜNİVERSİTESİ HARPUT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ

FIRAT ÜNİVERSİTESİ HARPUT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ T.C. FIRAT ÜNİVERSİTESİ HARPUT UYGULAMA ve ARAŞTIRMA MERKEZİ FIRAT ÜNİVERSİTESİ HARPUT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ JOURNAL OF HARPUT STUDIES Cilt/Volume: II Sayı/Number: 2 Eylül/September 2015 Harput Araştırmaları

Detaylı

UYGULAMA ÖĞRETİM ELEMANI DOÇ. DR. EMRE ÜNAL DOÇ. DR. EMRE ÜNAL DOÇ. DR. EMRE ÜNAL

UYGULAMA ÖĞRETİM ELEMANI DOÇ. DR. EMRE ÜNAL DOÇ. DR. EMRE ÜNAL DOÇ. DR. EMRE ÜNAL 2012-2013 EĞİTİM YILI BAHAR YARIYILI ÖĞRETMENLİK SI II DERSİ PROGRAMI 1 090301001 NİLAY BOSTANCI 2 090301002 ZÜLBETTİN EMLİ 3 080301093 MUSTAFA TOK 4 090301004 EMİNE NAR 5 090301005 RABİYE KILINÇARSLAN

Detaylı

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ SONUCU O.Ö.Ö 394,02348 ASİL MENDERES ÜNİ. AYŞE ARSLAN ADNAN MENDERS

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ SONUCU O.Ö.Ö 394,02348 ASİL MENDERES ÜNİ. AYŞE ARSLAN ADNAN MENDERS ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ 2015-2016 EĞİTİM YILI TABAN PUANA GÖRE EK MADDE I YATAY GEÇİŞE HAK KAZANANAN ADAYLARIN LİSTESİ OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ Adı Soyadı ÖZGE ALÇI ADNAN O.Ö.Ö 394,02348

Detaylı

Sınıf Grubu Rehber Öğretim Elemanı Okulun Adı Günü 1.Grup Yrd. Doç. Dr. Serbülent PAKSUZ Yusuf Hoca İlkokulu Pazartesi

Sınıf Grubu Rehber Öğretim Elemanı Okulun Adı Günü 1.Grup Yrd. Doç. Dr. Serbülent PAKSUZ Yusuf Hoca İlkokulu Pazartesi OKUL DENEYİMİ GRUPLARI Sınıf Grubu Rehber Öğretim Elemanı Okulun Adı Günü 1.Grup Yrd. Doç. Dr. Serbülent PAKSUZ Yusuf Hoca İlkokulu Pazartesi 2.Grup Yrd. Doç. Dr. Ezgi AKŞİN YAVUZ Meriç İlkokulu Pazartesi

Detaylı

DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ KÜTAHYA TEKNİK BİLİMLER MESLEK YÜKSEKOKULU MEZUN OLEN VE DİPLOMASI GELEN ÖĞRENCİ LİSTESİ MEZUNLARI OKUL NO ADI

DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ KÜTAHYA TEKNİK BİLİMLER MESLEK YÜKSEKOKULU MEZUN OLEN VE DİPLOMASI GELEN ÖĞRENCİ LİSTESİ MEZUNLARI OKUL NO ADI DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ KÜTAHYA TEKNİK BİLİMLER MESLEK YÜKSEKOKULU MEZUN OLEN VE DİPLOMASI GELEN ÖĞRENCİ LİSTESİ 09.08. 2017 MEZUNLARI 201651501801 BARIŞ KAPLAN Bilgisayar Programcı BASIM AŞAMASINDA 201551501016

Detaylı

4/B 2017 / Nisan SENDİKA Sayfa No : 1 / 2

4/B 2017 / Nisan SENDİKA Sayfa No : 1 / 2 4/B 2017 / Nisan SENDİKA Sayfa No : 1 / 2 SIRA ADI - SOYADI KADRO ÜNVAN ADI ÜYE NO SENDİKA ADI 1 ABDULLAH DAŞLI SAĞLIK TEKNİKERİ 359024 TÜRK SAĞLIK-SEN SENDİKASI 2 ABDULLAH BURAK ASLAN AMELİYATHANE TEKNİKER

Detaylı

BARTIN ÜNİVERSİTESİ ÖN DEĞERLENDİRME SONUÇ TUTANAĞI (FAKÜLTE, YÜKSEKOKUL VE REKTÖRLÜĞE BAĞLI BÖLÜMLER İÇİN) (LİSANS)

BARTIN ÜNİVERSİTESİ ÖN DEĞERLENDİRME SONUÇ TUTANAĞI (FAKÜLTE, YÜKSEKOKUL VE REKTÖRLÜĞE BAĞLI BÖLÜMLER İÇİN) (LİSANS) SONUÇ TUTANAĞI (FAKÜLTE, YÜKSEKOKUL VE REKTÖRLÜĞE BAĞLI BÖLÜMLER İÇİN) (LİSANS) YÖK İLAN TARİHİ : 23.7.2013 ANABİLİM DALI : İstatistik Teorisi YÖK DUYURU DETAY KODU : 6893 KADRO UNVANI : Araştırma Görevlisi

Detaylı

TEKNİKERİ(CERRAHİ) TÜRK SAĞLIK-SEN SENDİKASI

TEKNİKERİ(CERRAHİ) TÜRK SAĞLIK-SEN SENDİKASI 4/B 2018 / Mayıs SENDİKA Sayfa No : 1 / 3 SIRA ADI - SOYADI KADRO ÜNVAN ADI ÜYE NO SENDİKA ADI 1 ABDULLAH DAŞLI TEKNİKERİ 439814 TÜRK -SEN SENDİKASI 2 ABDULLAH BURAK ASLANTEKNİKERİ(CERRAHİ) 408494 TÜRK

Detaylı

4/B 2017 / Şubat SENDİKA LİSTESİ

4/B 2017 / Şubat SENDİKA LİSTESİ 4/B 2017 / Şubat SENDİKA LİSTESİ SIRA ADI - SOYADI KADRO ÜNVAN ADI ÜYE NO SENDİKA ADI 1 ABDULLAH DAŞLI TEKNİKERİ 359024 2 ABDULLAH BURAK ASLAN 408494 3 AÇELYA KAVLAK 408493 4 AFİFE YİĞİT TEKNİKERİ 331822

Detaylı

FIRAT ÜNİVERSİTESİ HARPUT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ

FIRAT ÜNİVERSİTESİ HARPUT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ T.C. FIRAT ÜNİVERSİTESİ HARPUT UYGULAMA ve ARAŞTIRMA MERKEZİ FIRAT ÜNİVERSİTESİ HARPUT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ JOURNAL OF HARPUT STUDIES Cilt/Volume: III Sayı/Number: 2 Eylül/September 2016 Harput Araştırmaları

Detaylı

Öğr. Gör. Arzu ŞAHAN. Öğr. Gör. Arzu ŞAHAN Atatürk Ortaokulu Atila Yurt. Doç. Dr. Halil TOKCAN

Öğr. Gör. Arzu ŞAHAN. Öğr. Gör. Arzu ŞAHAN Atatürk Ortaokulu Atila Yurt. Doç. Dr. Halil TOKCAN S NİĞDE ÖMER HALİSDEMİR ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM Sİ 2017-2018 EĞİTİM YILI GÜZ YARIYILI OKUL DENEYİMİ DERSİ PROGRAMI (4/A) 1 130302003 BURCU DİNDAROĞLU 2 130302803 SHAMUHAMMET GENJAYEV 3 140302001 GÖKHAN ÖZVER

Detaylı

Yüzey Suları Çalışma Grubu

Yüzey Suları Çalışma Grubu Yüzey Suları Çalışma TÜRKİYE ULUSAL HİDROLOJİ KOMİSYONU TUHK BAŞKANI: Dr. BÜLENT SELEK ÜNİVERSİTELER TEMSİLCİSİ: Prof. Dr. HAFZULLAH AKSOY Çalışma Grupları Üye Adı-Soyadı Görevi Çalıştığı Kurum Prof. Dr.

Detaylı

15 EMRE MERT 16 RABİA DOĞAN 17 BÜŞRA YAZICI 18 BAŞAK DÜZ 19 NİHAL DENİZ 20 NESLİHAN ZENGİN 21 ÖZLEM ÇELİK

15 EMRE MERT 16 RABİA DOĞAN 17 BÜŞRA YAZICI 18 BAŞAK DÜZ 19 NİHAL DENİZ 20 NESLİHAN ZENGİN 21 ÖZLEM ÇELİK 0.05.08 - Pazar. Kat Nolu Derslik 0006 - Tıbbi Dokümantasyon II 0007 - Hastalıklar Bilgisi II 009 - İletişim Becerileri 000 - İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği 5607076 AYŞEGÜL IŞIKLI 76000 DİLEK ALAN 760007

Detaylı

Mühendislik Grubu Asil Liste DEU

Mühendislik Grubu Asil Liste DEU Mühendislik Grubu Asil Liste DEU 1 ÇAĞRI ÖZDİM 2 GİZEM GALELİ 3 AHMET ÖZMEN 4 HAKAN AYTEKİN DENİZ ULAŞTIRMA İŞLETME 91.24 91.24 4.3.1989 2007 2011 DENİZ ULAŞTIRMA İŞLETME 82.93 82.93 15.5.1988 2006 2011

Detaylı

Yılı Guz Dönemi Başvuru Sonuçları

Yılı Guz Dönemi Başvuru Sonuçları TÜRK UYRUKLU ÖĞRENCİLER 1 17*******02 HATİCE AKTAŞ Türkiye ALES-EA : 74,56 83,43 78,10 1.Kazandı 2 11*******34 ÖMER FARUK ŞAHİN Türkiye ALES-EA : 81,91 71,50 77,74 2.Kazandı 3 26*******60 Yavuz Selim Özeren

Detaylı

Başarı Puanı. Diploma Lisans. Sonuç. 90,00 64,06 75,62 1.Kazandı. 72,00 75,03 71,22 2.Kazandı. 63,00 74,10 70,21 3.Kazandı

Başarı Puanı. Diploma Lisans. Sonuç. 90,00 64,06 75,62 1.Kazandı. 72,00 75,03 71,22 2.Kazandı. 63,00 74,10 70,21 3.Kazandı Başvuru ları Eğitim leri Enstitüsü - Yaşam Boyu Öğrenme Anabilim Dalı / Yaşam Boyu Öğrenme (YL) (Tezli) Ad Soyad Uyruk Giriş TÜRK UYRUKLU ÖĞRENCİLER 1 26*******32 Ahmet Emre Kılıç TÜRKİYE ALES-EA 76,62

Detaylı

FIRAT ÜNİVERSİTESİ HARPUT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ

FIRAT ÜNİVERSİTESİ HARPUT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ T.C. FIRAT ÜNİVERSİTESİ HARPUT UYGULAMA ve ARAŞTIRMA MERKEZİ FIRAT ÜNİVERSİTESİ HARPUT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ JOURNAL OF HARPUT STUDIES Cilt/Volume: I Sayı/Number: 2 Eylül/September 2014 Harput Araştırmaları

Detaylı

4/B 2017 / Mayıs SENDİKA Sayfa No : 1 / 2

4/B 2017 / Mayıs SENDİKA Sayfa No : 1 / 2 4/B 2017 / Mayıs SENDİKA Sayfa No : 1 / 2 SIRA ADI - SOYADI KADRO ÜNVAN ADI ÜYE NO SENDİKA ADI 1 ERCAN DEMİRDAŞ SAĞLIK TEKNİKERİ(BİYOMEDİKAL) 145658 SES SAĞLIK VE SOSYAL HİZ.EMEK. 2 MELTEM YÜCEL AMELİYATHANE

Detaylı

T.C. BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM MERKEZİ 2012-2013 EĞİTİM YILI PEDAGOJİK FORMASYON EĞİTİMİ SERTİFİKA PROGRAMI YEDEK ADAY KAYIT LİSTESİ

T.C. BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM MERKEZİ 2012-2013 EĞİTİM YILI PEDAGOJİK FORMASYON EĞİTİMİ SERTİFİKA PROGRAMI YEDEK ADAY KAYIT LİSTESİ İLAHİYAT T.C. BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM MERKEZİ 2012-2013 EĞİTİM YILI PEDAGOJİK FORMASYON EĞİTİMİ SERTİFİKA PROGRAMI YEDEK ADAY KAYIT LİSTESİ Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi KAYIT HAKKI KAZANAN

Detaylı

KONGRE BAŞKANI DÜZENLEME KURULU

KONGRE BAŞKANI DÜZENLEME KURULU KONGRE BAŞKANI Prof. Dr. Sebahattin ÖZCAN Ankara Üniversitesi DÜZENLEME KURULU Prof. Dr. Mehmet KARATAŞ Düzenleme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Dilek TURGUT BALIK Düzenleme Kurulu Başkan Yardımcısı Doç. Dr.

Detaylı

İLETİŞİM. Öğrenci / Mezun ÖĞRETMENLİK M EGE ÜNİVERSİTESİ 4 ASIL

İLETİŞİM. Öğrenci / Mezun ÖĞRETMENLİK M EGE ÜNİVERSİTESİ 4 ASIL İLETİŞİM ADI SOYADI ALANI MEZUNİYET HASAN ALİ ÖZDEMİR Öğrenci / Mezun Üniversite GANO Kayıt Durumu ÖĞRETMENLİK M EGE ÜNİVERSİTESİ 4 ASIL BÜŞRA TANRITANIR GAZETECİLİK GAZETECİLİK Ö AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ

Detaylı

ÇANKAYA İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ SINAV SONUÇ LİSTESİ SIRA SOYAD AD KURUM ADAY NO SERTİFİKA TÜRÜ PUAN SONUÇ Çağrı Merkezi Elemanı 85 GEÇTİ

ÇANKAYA İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ SINAV SONUÇ LİSTESİ SIRA SOYAD AD KURUM ADAY NO SERTİFİKA TÜRÜ PUAN SONUÇ Çağrı Merkezi Elemanı 85 GEÇTİ Sayfa : 1 / 5 1 ERTÜRK Ahmet 08897 Çağrı Merkezi Elemanı 98 GEÇTİ 2 ŞİMŞEK Ahmet 08933 Çağrı Merkezi Elemanı 95 GEÇTİ 3 ÇELİK Ahu 08937 Çağrı Merkezi Elemanı 93 GEÇTİ 4 İMAL Ali 08922 Çağrı Merkezi Elemanı

Detaylı

20 EKİM 2007 CUMARTESİ GÜNÜ YAPILAN SINAVIN SONUCU HUKUK İNGİLİZCESİ VI Cumartesi - Pazar Saat : 15.00-18.00 Salon D

20 EKİM 2007 CUMARTESİ GÜNÜ YAPILAN SINAVIN SONUCU HUKUK İNGİLİZCESİ VI Cumartesi - Pazar Saat : 15.00-18.00 Salon D 20 EKİM 2007 CUMARTESİ GÜNÜ YAPILAN SINAVIN HUKUK İNGİLİZCESİ VI Cumartesi - Pazar Saat : 15.00-18.00 Salon D 1 BETÜL KURNAZ 2 35490 VOLKAN UYSAL 3 34966 HOVSEP PAYEL 4 33196 GÖZDE İŞÇİ 5 SİBEL YILMAZ

Detaylı

KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ FATİH EĞİTİM FAKÜLTESİ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI PEDAGOJİK FORMASYON EĞİTİMİ SERTİFİKA PROGRAMI BAŞVURU SONUÇLARI

KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ FATİH EĞİTİM FAKÜLTESİ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI PEDAGOJİK FORMASYON EĞİTİMİ SERTİFİKA PROGRAMI BAŞVURU SONUÇLARI 276 Büşranur KURU 24 Rakiye ÖZDAL 54 İrfan KANKUL 118 Hanife ÖZTÜRK 225 Ayşe ÖZKAN 574 Gülden ÖZTÜRK 390 Leyla ÖMEROĞLU 74 Büşra DEMİR 13 Dilek CANKUR 224 Hacer TAŞ 391 Yeliz ZAMBAK 73 Ebru KARA 315 Vildan

Detaylı

9. Ankara Biyoteknoloji Günleri: Mikrobiyal Biyoteknoloji

9. Ankara Biyoteknoloji Günleri: Mikrobiyal Biyoteknoloji 9. Ankara Biyoteknoloji Günleri: Mikrobiyal Biyoteknoloji 17 Ekim 2011 09:30 AÇILIŞ Prof. Dr. Cemal TALUĞ Ankara Üniversitesi Rektörü OTURUM I. Gıda Alanında Mikrobiyal Biyoteknoloji Oturum Başkanı: Prof.

Detaylı

ÖĞRETĐM YILI YATAY GEÇĐŞ SONUÇLARI

ÖĞRETĐM YILI YATAY GEÇĐŞ SONUÇLARI 2015-2016 ÖĞRETĐM YILI YATAY GEÇĐŞ SONUÇLARI 1) BAŞVURUSU KABUL EDİLEN ASIL VE YEDEK ADAYLAR * YURTİÇİ ÜNİVERSİTELERDEN 2. SINIFA BAŞVURUSU KABUL EDİLEN ASIL ADAYLAR SIRA NO İSİM GELDİĞİ ÜNİVERSİTE NOT

Detaylı

1-B2 DERSLİK:105. Sıra Öğrenci No Adı SOYADI Bölüm Abdul Malek MIRZA OGHLU Enerji Sistemleri Mühendisliği

1-B2 DERSLİK:105. Sıra Öğrenci No Adı SOYADI Bölüm Abdul Malek MIRZA OGHLU Enerji Sistemleri Mühendisliği 1-B2 DERSLİK:105 1 160105071 Abdul Malek MIRZA OGHLU Enerji Sistemleri Mühendisliği 2 170205028 Özlem TEKE Uluslararası İlişkiler (İngilizce) 3 170205037 Pınar AKKUŞ Uluslararası İlişkiler (İngilizce)

Detaylı

FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMLARI (İNGİLİZCE) GÜZ DÖNEMİ YAZILI / MÜLAKAT SINAV LİSTESİ

FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMLARI (İNGİLİZCE) GÜZ DÖNEMİ YAZILI / MÜLAKAT SINAV LİSTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ PROGRAMLARI (İNGİLİZCE) 2015-2016 GÜZ DÖNEMİ YAZILI / MÜLAKAT SINAV LİSTESİ AD SOYAD ORTALAMA BÖLÜM MÜLAKAT DURUMU 1 ELİF YAYLA 83,426 BİLGİSAYAR MÜHENDİSLİĞİ 2 AHMET CİHAN ÇAKMAK

Detaylı

NECMETTİN ERBAKAN ÜNİVERSİTESİNE BAŞVURU YAPAN ÖĞRENCİ SONUÇLARI. Fakülte Bölüm - Program Not Ort KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ

NECMETTİN ERBAKAN ÜNİVERSİTESİNE BAŞVURU YAPAN ÖĞRENCİ SONUÇLARI. Fakülte Bölüm - Program Not Ort KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ 2012-2013 NECMETTİN ERBAKAN NE BAŞVURU YAPAN ÖĞRENCİ SONUÇLARI ADI SOYADI Öğrenim Durumu Fakülte Bölüm - Program Not Ort Kabul/Kont. Giremedi 1 AYŞE SÖNER TIP FAKÜLTESİ 2,3 KABUL 2 ESER KIVRIK 2,58 KABUL

Detaylı

2011-2012 ÖĞRETĐM YILI YATAY GEÇĐŞ SONUÇLARI

2011-2012 ÖĞRETĐM YILI YATAY GEÇĐŞ SONUÇLARI 2011-2012 ÖĞRETĐM YATAY GEÇĐŞ LARI Yükseköğretim Kurumlarında Önlisans ve Lisans Düzeyindeki Programlar Arasında Geçiş, Çift Anadal, Yan Dal ile Kurumlar Arası Kredi Transferi Yapılması Esaslarına Đlişkin

Detaylı

DİL SINAVINDA BAŞARISIZ OLAN ADAYLAR MÜLAKAT GİREBİLİRLER EKONOMİ HUKUKU TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI SIRA NO ADAY NO AD SOYAD DURUMU

DİL SINAVINDA BAŞARISIZ OLAN ADAYLAR MÜLAKAT GİREBİLİRLER EKONOMİ HUKUKU TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI SIRA NO ADAY NO AD SOYAD DURUMU BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ LİSANSÜSTÜ PROGRAMLAR 2016-2017 AKADEMİK YILI BAHAR DÖNEMİ 02 ŞUBAT 2017 TARİHİ İNGİLİZCE YETERLİK SINAV SONUÇLARI DİL SINAVINDA BAŞARISIZ OLAN ADAYLAR MÜLAKAT

Detaylı

ilaç VE ECZACILIK KATILIM ÜCRETSİZDİR 27-29 Kasım 2015 HALİÇ KONGRE MERKEZİ / İSTANBUL KONGRESi İlaç ve Eczacılıkta Küresel Bilgi Paylaşımı

ilaç VE ECZACILIK KATILIM ÜCRETSİZDİR 27-29 Kasım 2015 HALİÇ KONGRE MERKEZİ / İSTANBUL KONGRESi İlaç ve Eczacılıkta Küresel Bilgi Paylaşımı ULUSLARARASI ilaç VE ECZACILIK KONGRESi KATILIM ÜCRETSİZDİR Kongre web sayfasını ziyaret ederek kayıt olabilirsiniz. İlaç ve Eczacılıkta Küresel Bilgi Paylaşımı www.ivekkongre.com 27-29 Kasım 2015 HALİÇ

Detaylı

BOZOK ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİ TARİH BÖLÜMÜ LİSTESİ SIRA AD-SOYAD TC NO BAŞVURULAN ALAN GANO MEZUNİYET YILI LYS-PUAN ÜNİVERSİTE ASIL/YEDEK 1 YÜCEL

BOZOK ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİ TARİH BÖLÜMÜ LİSTESİ SIRA AD-SOYAD TC NO BAŞVURULAN ALAN GANO MEZUNİYET YILI LYS-PUAN ÜNİVERSİTE ASIL/YEDEK 1 YÜCEL 1 YÜCEL YILDIZ 5379 TARİH 3,68 2014 387,023 BOZOK ASIL 2 AYŞE GÜZEL 4643 TARİH 3,67 2014 402,210 BOZOK ASIL 3 FATMA ELİF TURAN 1335 TARİH 3,57 2014 386,714 BOZOK ASIL 4 DİLEK AKDEMİR 3009 TARİH 3,57 2014

Detaylı

TOKAT GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ELEMANI İLANI SONUÇLARI

TOKAT GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ELEMANI İLANI SONUÇLARI Esaslar Hakkında Yönetmelik hükümleri çerçevesinde aşağıda birim ve kadro ünvanı belirtilen öğretim elemanı kadrolarına başvuru yapan adaylardan öndeğerlendirmeyi geçenler anılan yönetmeliğin 11. maddesi

Detaylı

http://cocukuniversitesi.inonu.edu.tr KIŞ DÖNEMİ ETKİNLİĞİ, 29 Ocak- 5 Şubat 2011 29 Ocak 09.00-10.00 KAYIT 10.00-12.30 AÇILIŞ KONUŞMALARI Sayın Prof. Dr. Cemil Çelik (İnönü Üniversitesi Rektörü) Sayın

Detaylı

BVÜ ECZACILIK FAKÜLTESİ İLAÇ KEŞFİ, TASARIMI ve FORMÜLASYONU

BVÜ ECZACILIK FAKÜLTESİ İLAÇ KEŞFİ, TASARIMI ve FORMÜLASYONU Özgün İlaç Keşfi, İlaç Geliştirilmesi ve İstanbul İlaç Sektörü ne Bilgi ve Teknoloji Aktarma Amaçlı Bir Teknoloji Merkezi ve Üniversite-Sanayi İşbirliği Ağının Kurulması -İlaç Temel Araştırma Merkezi (İTAM)-

Detaylı

KTÜ FATİH EĞİTİM FAKÜLTESİ PEDAGOJİK FORMASYON EĞİTİMİ SERTİFİKA PROGRAMI 5 MART DERS PROGRAMI

KTÜ FATİH EĞİTİM FAKÜLTESİ PEDAGOJİK FORMASYON EĞİTİMİ SERTİFİKA PROGRAMI 5 MART DERS PROGRAMI 2+2-0 Öğr. Gör. Ali Kemal YILMAZ AD-15 15:30-19:30 2+2-0 Öğr. Gör. Murat TÜRKAN AD-15 08:30-12:30 Rehberlik 2-0-0 Yrd. Doç. Dr. Eşref NURAL AD-15 13:30-15:30 Doç. Dr. Vedat AYAN AD-15 Doç. Dr. Selami YÜKSEK

Detaylı

ÇANKAYA İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ SINAV SONUÇ LİSTESİ SIRA SOYAD AD KURUM ADAY NO SERTİFİKA TÜRÜ PUAN SONUÇ. 06924 Çağrı Merkezi Elemanı 95 GEÇTİ

ÇANKAYA İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ SINAV SONUÇ LİSTESİ SIRA SOYAD AD KURUM ADAY NO SERTİFİKA TÜRÜ PUAN SONUÇ. 06924 Çağrı Merkezi Elemanı 95 GEÇTİ Sayfa : 1 / 7 1 BULUT Abdulsamet 07001 Çağrı Merkezi Elemanı 85 GEÇTİ 2 AHMET TAHİR Ahmet 06898 Çağrı Merkezi Elemanı 55 GEÇTİ 3 KAYABAŞI Akgün 07002 Çağrı Merkezi Elemanı 50 GEÇTİ 4 DİNÇ Ali 06919 Çağrı

Detaylı

TC ANADOLU ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ-PEDAGOJİK FORMASYON SERTİFİKA PRG ÖĞRETİM YILI BAHAR DÖNEMİBÜTÜNLEME SINAVI İMZA LİSTESİ

TC ANADOLU ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ-PEDAGOJİK FORMASYON SERTİFİKA PRG ÖĞRETİM YILI BAHAR DÖNEMİBÜTÜNLEME SINAVI İMZA LİSTESİ II.YARIYIL/PDF705(Türkçe)Öğretim Teknolojileri ve Materyal Tasarımı 0 Grubu Öğretim Elemanı: Yard. Doç. Dr. YUSUF LEVENT ŞAHİN Toplam Öğrenci Sayısı: *****5248 ASLIHAN ÖZDEMİR II.YARIYIL/PDF705(Türkçe)Öğretim

Detaylı

OHSAS İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ SERTİFİKA TESCİL NO ISO ÇYS SERTFİKA TESCİL NO

OHSAS İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ SERTİFİKA TESCİL NO ISO ÇYS SERTFİKA TESCİL NO ISO 9001 KYS ISO 14001 ÇYS SERTFİKA TESCİL OHSAS 18001 İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ ISO 22000 GGYS İÇ TETKİKÇİ HELAL GIDA ADI SOYADI DİLİ 0 ABDURRAHMAN ARAS TÜRKÇE AVA/EDU/160000 AVA/EDU/180000 AVA/EDU/190000

Detaylı

UYGULAMA ÖĞRETİM ELEMANI. Doç. Dr. Elvan YALÇINKAYA. Doç. Dr. Elvan YALÇINKAYA. Doç. Dr. Elvan YALÇINKAYA. Doç. Dr.

UYGULAMA ÖĞRETİM ELEMANI. Doç. Dr. Elvan YALÇINKAYA. Doç. Dr. Elvan YALÇINKAYA. Doç. Dr. Elvan YALÇINKAYA. Doç. Dr. NİĞDE ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM Sİ İLK BÖLÜMÜ SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETMENLİĞİ ANABİLİM DALI 2016-2017 EĞİTİM YILI GÜZ YARIYILI OKUL DENEYİMİ DERSİ PROGRAMI (RMAL -4/A) S 1 130302001 MEHMET SIDDIK YALÇIN 2 130302002

Detaylı

Sıra No Öğrenci No Adı Soyadı Hüseyin Deniz İKİZLERLİ Fırat HÜNER Özge ŞENPINAR Gülşah YILDIZ

Sıra No Öğrenci No Adı Soyadı Hüseyin Deniz İKİZLERLİ Fırat HÜNER Özge ŞENPINAR Gülşah YILDIZ Uyg. Okulu : Atatürk Ortaokulu Sınıf : 4/A Grup : Grup I Uyg.Öğretim Elemanı : Yrd. Doç. Dr. Sevim İNAL 160 Hüseyin Deniz İKİZLERLİ 11266 Fırat HÜNER 11269 Özge ŞENPINAR 091 Gülşah YILDIZ 102 Dilan Yağmur

Detaylı

Mezuniye t Notu 100'lük. Mezuniye t Notu 100'lük. Kamu Yönetimi 77,13 15,426 68, , Mezuniye t Notu 100'lük

Mezuniye t Notu 100'lük. Mezuniye t Notu 100'lük. Kamu Yönetimi 77,13 15,426 68, , Mezuniye t Notu 100'lük T.C. Ad Soyad Fakülte Bölümü 1 Ahmet GÜNDÜZ 79,46 15,892 60,46898 30,234 61 18,3 64,42649 ASIL 2 68,03 13,606 63,50815 31,754 51 15,3 60,660075 ASIL 3 Gürkan AKSOY Gazi Üniversitesi 67,8 13,56 63,49614

Detaylı

ÖĞRENCİLERİN SORUMLU OLDUĞU DERSLER

ÖĞRENCİLERİN SORUMLU OLDUĞU DERSLER GL - 10. Sınıf / A Şubesi (ALANI YOK) 1 22 TACETTİN ULUBAY 2 61 YETER AVINCA 3 1122 HALİL İBRAHİM AVCI 4 1132 İLKER KATIRCI 5 1138 SERHAT TÜNCER 6 1181 FİKRET ÇELİK 7 9208 GÖRKEM TAŞTAN GL - 10. Sınıf

Detaylı

SIRA NO PROJE NO ADI SOYADI BÖLÜMÜ ÜNİVERSİTE EŞLEŞTİĞİ ÜLKE

SIRA NO PROJE NO ADI SOYADI BÖLÜMÜ ÜNİVERSİTE EŞLEŞTİĞİ ÜLKE 1 2013-1-TR1-COM04-47097 Adem TOPRAK İngilizce Öğretmenliği Anadolu Üniversitesi POLONYA 2 2013-1-TR1-COM04-46886 Adem CELEP Mütercim Tercümanlık Anadolu Üniversitesi POLONYA 3 2013-1-TR1-COM04-46419 Adnan

Detaylı

TARİH BRANŞINDA PEDAGOJİK FORMASYON EĞİTİMİ SERTİFİKA PROGRAMINA KESİN KAYIT HAKKI KAZANANLAR (OKUYAN/4. ÖĞRENCİSİ)

TARİH BRANŞINDA PEDAGOJİK FORMASYON EĞİTİMİ SERTİFİKA PROGRAMINA KESİN KAYIT HAKKI KAZANANLAR (OKUYAN/4. ÖĞRENCİSİ) TARİH BRANŞINDA PEDAGOJİK FORMASYON EĞİTİMİ SERTİFİKA PROGRAMINA KESİN KAYIT HAKKI KAZANANLAR (OKUYAN/4. ÖĞRENCİSİ) Sıralam a Adı Soyadı Üniversite Fakülte Fakült e Türü Mezun olduğu Program GNO Öğrenim

Detaylı

T.C. KAFKAS ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ DEKANLIĞI KARS SAYI : Öğretmenlik Uygulaması I

T.C. KAFKAS ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ DEKANLIĞI KARS SAYI : Öğretmenlik Uygulaması I Fakültemiz lisans programı Eğitim-Öğretim Yılı Uygulama Okulunun Mihralibey Ortaokulu Murat GÖKTAŞ Emrah ERTONGA 1.Grup Fakülte No Soyadı 140406002 SEMRA BAŞKUTLU 140406004 YAĞMUR LALE 140406005 MIZGİN

Detaylı

T.C. ORDU BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ İnsan Kaynakları ve Eğitim Dairesi Başkanlığı

T.C. ORDU BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ İnsan Kaynakları ve Eğitim Dairesi Başkanlığı T.C. ORDU BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ İnsan Kaynakları ve Eğitim Dairesi Başkanlığı SIRA 696 SAYILI KANUN KAPSAMINDA 15/03/2018 TARİHİNDE YAPILAN İŞÇİ STATÜSÜNE GEÇİŞİ YAPACAK PERSONELE AİT UYGULAMALI SINAV

Detaylı

T.C. BAYBURT ÜNİVERSİTESİ Bayburt Eğitim Fakültesi Pedagojik Formasyon Eğitimi Sertifika Programı Uygulama Grup Listeleri

T.C. BAYBURT ÜNİVERSİTESİ Bayburt Eğitim Fakültesi Pedagojik Formasyon Eğitimi Sertifika Programı Uygulama Grup Listeleri UYGULAMA OKULUNUN ADI : AHİ EVRAN MESLEKİ TEKNİK ANADOLU LİSESİ İktisat HÜSEYİN IŞIK FATMA SAY MUHAMMET DEMİR ÖZGE AYDINLAR VİLDAN KEKİL Doç. Dr. Fatih GÜRBÜZ (35701402518) 1 UYGULAMA OKULUNUN ADI : ÇORUH

Detaylı