This article was checked by ithenticate. KUR AN DA PEYGAMBERLERE GÖNDERİLEN SUHUFLAR/KİTAPLAR ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME. Mehmet ALTUNTAŞ * ÖZET

Benzer belgeler
Değerli Kardeşim, Kur an ve Sünnet İslam dininin iki temel kaynağıdır. Rabbimiz in buyruklarını ve Efendimiz (s.a.v.) in mübarek sünnetini bilmek tüm

Öğretim İlke ve Yöntemleri 1

REHBERLİK VE İLETİŞİM 1

DUALAR DUANIN ÖNEMİ Dua

İsimleri okumaya başlarken- و ب س ي د ن ا - eklenmesi ve sonunda ع ن ه ر ض ي okunması en doğrusu.

(Allahım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. (Fâtiha, 1/5)

İmam Tirmizi nin. Sıfatlar Hususundaki Mezhebi

Question. Neden Hz İsa Ruhullah (Allah ın ruhu) olarak adlandırılmıştır? Yüce Allah ın kendi ruhundan. Peygamberi Âdem e üflemesinin manası nedir?

İman; Allah a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve âhiret gününe iman etmendir. Keza hayrı ve şerriyle kadere inanmandır.

KUR AN-I KERİM II Yrd. Doç. Dr. Remzi ATEŞYÜREK

Allah, ancak samimiyetle ve kendi rızası gözetilerek yapılan ameli kabul eder. (Nesâî, Cihâd, 24)

HADİS II DERSİ EZBER HADİSLER

ICERIK. Din kelimesinin sözlük anlami Din kelimesinin Kur an daki anlamlari Din anlayislari Dinin cesitleri Ayetlerle din

40 HADİS YARIŞMASI DİKKAT 47'DEN 55'E KADAR Kİ HADİSLERİN ARAPÇA METİNLERİ DÜZELTİLMİŞTİR. SINIFI 5-6,7-8 1-) 9-10,11-12 SINIFI 5-6,7-8 2-) 9-10

KUR AN-I KERİM II Yrd. Doç. Dr. Remzi ATEŞYÜREK

ON EMİR الوصايا لعرش

Bir kişinin kalbinde iman ile küfür, doğruluk ile yalancılık, hıyanet ile emanet bir arada bulunmaz. (İbn Hanbel, II, 349)

EV SOHBETLERİ AT. Ders : 6 Konu : Kitaplara İman. a) Kitaplara Topyekün İman

1- EBEVEYNLERİN ÇOCUKLAR ÜZERINDEKİ HAKLARI

تلقني أصول العقيدة العامة

İHSAN SOHBETLERİ İHSAN SOHBETİ

(40 Hadis-7) SEÇME KIRK HADİS

CENAB-I HAKK IN O NA İTAATİ KENDİNE İTAAT KABUL ETTİĞİ ZAT A SALÂT VE SELAM

Gizlemek. أ Helak etmek, yok etmek أ. Affetmek. Açıklamak. ا ر اد Sahip olmak, malik olmak. Đstemek,irade etmek. Seçme Metnler 25

yoksa ziyana uğrayanlardan olursun." 7

BAZI AYETLER ÜZERİNE KÜÇÜK Bİ R TEFEKKÜR ( IV)

الصيام برؤية واحدة اسم املؤلف حممد بن صالح العثيمني

DUA KAVRAMININ ANLAMI*

Bayram hutbesi nasıl okunur? - İlyas Uçar - Ebû Rudeyha - Evvâh - Kişisel Bilgi Sitesi

(Dersini sabah namazından sonra yapmanı tavsiye etmekle birlikte, sana uygun olan en münasip bir vakitte de yapmanda bir sakınca yoktur.

Tedbir, Tevekkül Ve Kader Anlayışımız Gönderen Kadir Hatipoglu - Ağustos :14:51

KUR AN HARFLERİNİN MAHREÇLERİ (ÇIKIŞ YERLERİ)

5. Ünite 1, sayfa 17, son satır

SAHABE NİN ÖNDERİ HZ. EBU BEKİR

bartin.diyanet.gov.tr/kurucasile

ALLAH IN RAZI OLDUĞU KULLAR

Kolay Yolla Kur an ı Anlama

فضل صالة الرتاويح اسم املؤلف حممد صالح املنجد

KİTAP-SÜNNET İLİŞKİSİ (Nebi ve Resul Kavramları)

148. Sohbet ÖNDEN GİDENLER

Cihad Gönderen Kadir Hatipoglu - Şubat :23:10. Cihad İNDİR

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

BİRKAÇ AYETİN TEFSİRİ

YILLIK DERS PLANI DERSİN ADI : KUR AN-I KERİM EK ÖĞRETİM 5.KUR (HATİM) ÖĞRETİM YILI: KURSUN ADI : KUR AN KURSU SINIF / DÖNEM :...

İkili Simetrik Kitap ❸

KUR'AN SÛRELERİNİN RESMİ VE İNİŞ SIRALAMASI

118. SOHBET Kadir Suresi SÛRE VE MEÂLİ:

EV SOHBETLERİ DERS: 7 KONU: PEYGAMBERLERE İMAN. A) Peygamber (Resȗl-Nebî) Ne Demektir?

Onlardan bazıları. İhtilaf ettiler. Diri-yaşayan. Yüce. Sen görüyorsun ت ر dostlar. ..e uğradı

Altı aylık iken anne karnından düşen ceninin cenaze namazını kılmanın hükmü

İNSANLARA İLİM ÖĞRETMENİN VE ONLARI İYİLİĞE DÂVET ETMENİN FAZÎLETİ. Râşid b. Hüseyin el-abdulkerim. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

55. Sizi ondan (arzdan) yarattık, ve ona iâde ederiz ve bir kere daha ondan çıkarırız.

األصل الجامع لعبادة هللا وحده

Kur ân-ı Kerîm sûrelerinin sondan sayılması 1

Terceme : Muhammed Şahin

Damla Yayın Nu: Editör Mehmet DO RU. Dil Uzman lyas DİRİN. Görsel Tasar m Uzman Cem ÇERİ. Program Gelifltirme Uzman Yusuf SARIGÜNEY

هل الا نبياء متساوون. şeyh Muhammed Salih el-muneccid

Bazı Âyetlerin Anlamları ile İlgili Mülahazalar

150. Sohbet TEVHÎDİN TARÎFİ VE MAHİYETİ (2/2)

Tatil kavramını araştırdığımız da tatil için şu anlamların verildiğini görürüz:

Rahmân ve Rahîm olan Allâh ın ismiyle Hamd, - Allâh a mahsustur. O na hamd eder, O ndan yardım ve mağfiret dileriz. Nefislerimizin şerrinden ve

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

Yarışıyorlarkoşuyorlar

94. SOHBET İslam da İbadet Kavramı Çerçevesinde "Çalışmak İbadet "midir?

İSİMLER VE EL TAKISI

İNSAN ALLAHIN HALİFESİ Mİ? (HALEF- SELEF OLAYI) Allah Teâlâ şöyle buyurur:

Uzun ve kısa sûreler. Uzun sûreler kümesi

Başörtüsünün üzerini mesh etmede aranan şartlar. Muhammed Salih el-muneccid

YERYÜZÜNDE ALLAH A EN SEVİMLİ YERLER: CAMİLERİMİZ

124. SOHBET Sözü Güzel Söylemek

Kur'an'da Kadının Örtüsü Meselesi - İlyas Uçar - Ebû Rudeyha - Evvâh - Kişisel Bilgi Sitesi

Sûre adı no. sayısı no

YEMEN AHALİSİNE MEKTUP YEMEN AHALİSİNE MEKTUP. Şeyh Muhammed bin Abdilvehhab (rh.a)

Sıra no Sûre Adı. Âyet sayısı O.B.E.B

EĞER NEBİ MUHAMMED, BENDEN YAHUDİLİĞİ VE HIRİSTİYANLIĞI İNKÂR ETMEMİ İSTESE; YAHUDİLİĞİ VE HIRİSTİYANLIĞI İNKÂR ETMEM, MUHAMMED'İ İNKAR EDERİM

EV SOHBETLERİ 135. Sohbet SOHBET BİZİ ALDATAN BİZDEN DEĞİLDİR! 1

TEVHİD KELİMESİ: İSLAMLA KÜFÜR ARASINDAKİ ALAMET-İ FARİKA. Şeyh Muhammed bin Abdulvehhab (rh.a) www. almuwahhid.com

Sevgili sanatseverler,

Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesin olarak inanırlar. Bakara suresi, 4. ayet.

KURAN DA TEKRARLANAN AYETLER

Âyet Sayısı Sıra umarasından Büyük Olan Sûreler

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

İkili Simetrik Kitap ❷

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şu an hayatta ve yeryüzünde hazır mıdır? Abdulkerim el-hudayr

Kur an ın, şerî meseleleri ders verirken aynı anda tevhid dersi vermesi hakkında izahta bulunabilir misiniz?

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

İkili Simetrik Kitap ❷

SELÂMIN ŞEKLİ. Râşid b. Hüseyin el-abdulkerim. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

ALLAH HER ZAMAN DOĞRU OLMAMIZI İSTER 1. Ey iman edenler! Allah a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun. 2

Hor görme, aşağılama, hakir kabul etme günahını ilk işleyen şeytandır.

Borçlunun sadaka vermesinin hükmü

DÖRT KAİDE القواعد األربعة DÖRT KAİDE. Şeyhulislam Muhammed bin Abdilvehhab (rh.a)

Kolay Yolla Kur an ı Anlama

NEVÂKIDU L-İSLÂM METNİ VE TERCÜMESİ

İkili Simetrik Kitap ❷

19 lu gruplar halinde sûrelerin sondan sıra numaraları ile âyet sayıları 1

Yasin sûresini okuduktan sonra duâ etmek için toplanmanın hükmü. Abdulaziz b. Baz

PEYGAMBERİ SIRTINDA TAŞIYAN HZ. TALHA b. UBEYDULLAH (Radıyallahu anh)

IGMG EV SOHBETLERİ DERSLERİ

İkili Simetrik Kitap ❷

Transkript:

, p. 1-24 DOI Number: http://dx.doi.org/10.7827/turkishstudies.9913 ISSN: 1308-2140, ANKARA-TURKEY Article Info/Makale Bilgisi Received/Geliş: 21.08.2016 Accepted/Kabul: 30.09.2016 Referees/Hakemler: Doç. Dr. Mevlüt ERTEN - Yrd. Doç. Dr. Abdurrahman ALTUNTAŞ This article was checked by ithenticate. KUR AN DA PEYGAMBERLERE GÖNDERİLEN SUHUFLAR/KİTAPLAR ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME Mehmet ALTUNTAŞ * ÖZET Arapça da bir veya birkaç sayfadan oluşan risale ve kitap için kullanılan sahife kelimesi, Kur an da kişinin yaptığı işlerin kaydedildiği amel defteri, ana kaynak, Kur an, Zebur, Tevrat, İncil ve diğer ilahî kitapları ifade eden geniş bir anlam dünyasına sahiptir. Kur an yazıya geçirildikten sonra mushaf, kitap ve suhuf diye adlandırılmıştır. Ancak suhuf ismi zamanla kullanımdan kalkmış, yerini mushaf ve Kur an isimlerine bırakmıştır. Allah, bütün peygamberlere aynı dini gönderdiği için ilâhiyyât ve nübüvvet gibi temel inanç konularında ilahî kitaplar arasında bir uyum ve ahenk söz konusudur. Bir diğer ifadeyle sonraki peygamberin getirdiği ilahî mesajlar, kendisinden önceki peygamberlerin getirdiği mesajlarla içerik olarak aynıdır. Bu gerçek pek çok ayette Kur an ın önceki kitapları doğrulayıcı ve tasdik edici olduğuna işaret edilerek dile getirilmiştir. Bu durum klasik bilgilerin aksine, önceki peygamberlere gönderilen suhufların konu ve hacim bakımından daha fazla olduğuna işaret etmektedir. Kur an, hadislerde kendilerine suhuf verildiği ifade edilen Hz. Âdem, Hz. İdris, Hz. Şit ve Hz. İbrahim dışında başka peygamberlere de kitap gönderildiğini belirtmektedir. Öte taraftan Kur an a bakıldığında kitap verilme hususunda peygamberler arasında nebi-resul ayrımı yapılmadığı, bu anlamda hem nebilere hem de resullere kitap gönderildiği anlaşılmaktadır. Önceki peygamberlere gönderilen kitaplar Kur an da daha çok kitâp, suhuf ve zübür kelimeleriyle ifade edilmiştir. Suhufların sayıları ve hangi peygamberlere gönderildiği konusunda Kur an da ve hadislerde net bir bilgi bulunmamaktadır. Bu makalede suhuf lafzı ele alınıp, bu kelimenin Kur an terminolojisinde hangi anlamlarda kullanıldığı tespit edilmeye çalışılacaktır. Akabinde önceki suhuflarla ilgili olarak müfessirlerin görüşlerine yer verilecek, daha sonra bu görüşlerin karşılaştırmalı bir değerlendirmesi yapılacaktır. Anahtar Kelimeler: Kur an, Suhuf, Mushaf, Nebi, Resul, Zübür. * Yrd. Doç. Dr. Bozok Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir Anabilim Dalı, El-mek: maltuntas73@hotmail.com

2 Mehmet ALTUNTAŞ AN EVALUATION ON SUHUF/BOOKS SENT TO THE PROPHETS IN QURAN ABSTRACT In Arabic, while the word sahife which is used for books and booklets composed of one or a few pages, it has a broad range of meaning in Quranic terminology such as; book of deeds which contains the record of person s all actions, main source and for the holy books like Quran, Zabur, Torah and Bible. After Quran was written down, it is named with the words; Mushaf, Kitab and Suhuf. But in time the term Suhuf was non-used, and gave its place to the names Mushaf and Quran. Allah has sent the same religion to all prophets therefore holy books are in harmony and accordance in core belief issues such as theology and being a prophet. In other words, the message that one prophet brings is the same as with those messages which are brought by former prophets. This reality is mentioned in many verses by indicating that Quran is comfirmatory of previous scriptures. This case, contrary to classical understanding, attests that previous suhuf included more subjects and large volumes. Quran states that books were sent to some other prophest in addition to Hz. Adam, Hz. Idris, Hz. Sheth and Hz. Abraham which are told to be sent suhuf in Hadiths. On the other hand, when Quran is read it is understood that, there is no difference between Rasuls and Nabis in regard of sending books and books are sent to both Rasuls and Nabis. Books which are sent to previous prophets are expressed mostly as kitâb, suhuf and scripture in Quran. There is no precise information in Quran and Hadiths about the number of suhuf and to whom they were sent. In this article the term suhuf and in which meanings this word was used in Quranic terminology will be studied to determine. Subsequently, opinions of mufassirs concerning suhuf will be included then these opinions will be comparatively evaluated. STRUCTURED ABSTRACT 1. Meaning of the Word Sahîfa The word sahîfa stands for a single page and may also refer to several written pages or a book as well. In the Holy Qur'an, the scriptures revealed to the prophets are generally expressed with the words suhuf", kitab and zubur. Certain commentators e.g. Al-Samarqandī (d. 373/983), Al-Qurtubi (d. 671/1273) and Elmalılı (d. 1942), states that the word suhuf used in the Qur'an comes to mean the books/scriptures revealed to the prophets in some verses. In the Constitution of Medina drafted by the Prophet Hazrat Muhammad between Muslims, Jews and pagans, the word sahîfa is used eight times to denote the document whereas it is two times referred to as kitab. However, the word sahîfa was used to point out the books on Hadith written in the early period of Islam. This type of use of the word sahîfa in the field of hadith gives us a clear idea about the meaning and

Kur an da Peygamberlere Gönderilen Suhuflar/Kitaplar Üzerine Bir Değerlendirme 3 nature of this word. Moreover, the Qur'an which Abū Bakr caused to be written by a committee was also named as Suhuf. These copies of Suhuf (that I wrote) stayed with Hazrat Abu Bakr until he died. Then they were passed on to Hazrat Umar RA and after that to Hafsah Bint Hazrat Umar (Bukhari, Fedailu'l-Qur'an, 3) For this hadith, A'zami comments Once complete, the compiled Qur an was placed in the state archives under the custodianship of Abu Bakr... This compilation was termed Suhuf. (A zami, 2006, p. 125). Nevertheless, the word suhuf has undergone a semantic restriction over time, and has become a word used to denote only the suhufs revealed to the prophets Adam, Idris Seth and Abraham instead of the Torah, the Psalms, the Bible, the Qur'an and other holy scriptures. The fact that the word suhuf is defined as "a small, thin book consisting of several pages" has led to the emergence of a wrong understanding on the content and volume of the previous suhufs/books. 2. Sahîfas/Books Revealed to Preceding Prophets In his Sahih, Ibn Hibban (d. 354/965) conveys a hadith from Abu Dhar al-ghifari that provides information about the names and the number of sahîfas (pages) of the scriptures revealed to the prophets (Ibn Hibban, 1988: II/67-79). However, the hadith scholars deemed this hadith as unreliable due to the reference to Ibrahim b. Hisham al- Ghassani, and cast aspersions such as "He is someone who tells a lot of lies." on this person. Al-Alusi, an interpreter of Qur'an, (d. 1270/1854) is also among those who approach cautiously to this hadith, saying "Allah only knows whether or not this hadith is authentic". Nevertheless, there are a good number of commentators who made reference to this hadith in their works. In this hadith, first the word kitab and then the word sahîfa is used in the following statement: O Rasulullah! How many kitabs (books) has Allah Almighty sent down?' He replied: 'He revealed one hundred and four kitabs. He revealed fifty sahîfas to Seth, thirty sahîfas to Idris, ten sahîfas to Abraham and ten sahîfas to Moses before the Torah. The fact that the word sahîfa is used to mean book in this hadith shows that this word is used in the sense used in the sense of book containing divine revelations sent to the prophets. Again, this hadith contains no information on the sahîfas revealed to Hazrat Adam. In different hadiths, however, the number of sahîfas revealed to Hazrat Adam is reputed to be 10, 21 and 51. It appears that this hadith makes a distinction between the prophet and messengers in terms of being revealed a book. However, the Holy Qur'an makes no distinction between the prophets and messengers in terms of being revealed a book. The Holy Qur'an says that the books were revealed to both the prophets and the messengers in the verses We have believed... what was given to Moses and Jesus and what was given to the (other) prophets from their Lord. (Al-Baqarah 2:136) and We have already... sent down with them (Our messengers) the Scripture... (Al- Hadid 57: 25). It is also stated in Surah Al-An'am [6: 83-89] that the scriptures were also revealed to Abraham, Isaac, Jacob, Noah, David, Solomon, Job, Joseph, Moses, Aaron, Zachariah, John, Jesus, Elijah, Ishmael, Elisha, Jonah, Lot and their ascendants and descendants, saying: Those are the ones to whom We gave the Scripture and authority

4 Mehmet ALTUNTAŞ and prophethood... (Al-An'am 6: 89). The hadith in question also says that Hazrat Abraham was revealed ten sahîfas. However, Surah Al-An'am [6: 83-89] says that the scriptures were revealed to seventeen prophets and Hazrat Abraham. 3. Content of the Preceding Suhufs/Scriptures As is stated in the verse And We sent not before you any messenger except that We revealed to him that, 'There is no deity except Me, so worship Me. (Al-Anbya 21: 25), Qur'an says that the essence of all scriptures revealed to the prophets is the unification and worship. Concerning the 18 prophets who were sent the Scriptures in verses 83 to 89 of Surah al-an'am, Allah the Almighty reveals to Hazrat Muhammad Those are the ones whom Allah has guided, so from their guidance take an example.... (Al-An'am 6: 90). On the statement... in it are verses [that are] muhkam (precise) - they are the foundation of the Book... in the verse 7 of the Surah Ali 'Imran where it is stated that there are Muhkam and Mutashabih (multi-faceted) verses in the Holy Qur'an, Muqatil b. Sulayman (d. 150/767) comments: The vast majority of verses are called Umm al-kitab, because these verses are contained in all scriptures sent to the prophets (Muqatil, 2003, I/157). At no period in the history, there has been a change in the faith, worship and moral issues which constitutes the basis of Islam. A verse where it is stated that the Sharia sent to the earlier prophets was also sent to Hazrat Muhammad, says: He has ordained for you of religion what He enjoined upon Noah and that which We have revealed to you, [O Muhammad], and what We enjoined upon Abraham and Moses and Jesus... (Ash-Shuraa 42: 13) In a hadith they narrate from Haris al-ash'ari, Al-Tirmidhi (d. 279/892), Ahmad ibn Hanbal (d. 241/855), Ibn Khuzayma (d. 311/927) and Ibn Hibban (d. 354/965) say that Allah the Almighty asked Zachariah to do five things and to order them to the Children of Israel. These five things include to serve Allah, to perform the salaat, to fast, to relieve and to mention Allah. (Al-Tirmidhi, Adab, Hadith n: 2863; Ahmad ibn Hanbal, Hadith n: 17800, Ibn Khuzayma, Hadith n: 483, 930, 1895; Ibn Hibban, Hadith n: 6233, XIV/124.). 4. Meanings of the Word "Suhuf" in the Holy Qur'an In the Qur'an, the word Suhuf is used to mean Psalms, Torah, Bible, Quran and other scriptures, the book revealed to Abraham, the book of deeds, the main resource containing information on Allah the Almighty, a special book and the large tray to be used in serving Muslims with offerings in heaven. Ibn Ashur says that the word suhuf refers to the scriptures revealed to the prophets. (Ibn Ashur, XXX/117). Like suhuf, "Zubur" is also a word used to mean the scriptures revealed to the prophets. Abu Hatim (d. 327/939) says that Suddî stated, Zubur is the books of the prophets. (Abu Hatim, 1419: III/832). The word suhuf was also used for the Qur'an revealed to Hazrat Muhammad. Those who disbelieved among the People of the Scripture and the polytheists were not to be parted [from misbelief] until there came to them clear evidence a Messenger from Allah, reciting purified scriptures, within which are correct writings. (Al-Bayyinah 98: 1) Muqatil b. Sulayman (d. 150/767) enucleates the pronoun he /ه in the expression

Kur an da Peygamberlere Gönderilen Suhuflar/Kitaplar Üzerine Bir Değerlendirme 5 in the third verse of the Surah Al-Bayyinah as Those in the ف يه ا Scriptures of Muhammad. The use of the expression Scriptures of Muhammad within a statement by Muqatil is an important evidence indicating that the word suhuf was used to mean the Qur'an in the early periods. Az-Zarkashi (d. 794/1392) and Al-Suyuti (d. 911/1505) said that the Qur'an had 55 names and one of those names was suhuf (Az- Zarkashi, 1988: I/343-353; Al-Suyuti, 1996: I/159-165). Conclusion The Holy Qur'an generally use the words suhuf, kitab and zubur to denote the revelations inspired by the prophets. In the Qur'an, the word suhuf is used in such different meanings as the scriptures as the Torah, the Psalms, the Bible and the Qur'an and the book of deeds, as well. However, this word is used only to mean the small, thin books revealed to the prophets Adam, Abraham, Seth and Idris. Generally speaking, the hadiths say that Allah the Almighty sent 10 pages to Adam, 10 pages to Abraham, 30 pages to Idris and 50 pages to Seth. However, some hadiths contain no information on the pages revealed to Adam. On the other hand, the number of pages revealed to Adam is reputed to be 10, 21 and 51. Again, certain hadiths say that the pages revealed to Adam are the pages revealed to Moses right before the Torah was revealed. However, in different hadiths, the number of pages revealed to Idris is reputed to be 29 and 30. Besides, Idris is reputed to memorize 101 pages in total, including those revealed to his ascendants. When those hadiths are examined, it is seen that there is no exact information on the number of pages revealed to the prophets and the prophets that they were revealed. The Qur'an describes itself as a scripture approving and confirming the previous scriptures. And this reveals that the preceding suhufs have a content like that of the Holy Qur'an. Keywords: Quran, Suhuf, Mushaf, Nabi, Rasul, Scripture Giriş Bir inanç sisteminin doğru anlaşılması, bu alanda kullanılan kelime, kavram ve terimlerin ayrıntılı olarak tahlil edilip yorumlanması ile mümkündür. Çünkü her inanç sistemi düşünce yapısını birtakım kelime, kavram ve terimler üzerinde inşa eder. İslam dini de kendisini bütün insanlığa Kur an ile takdim eder ve tanıtır. Her kitap gibi Kur an ın da kendisine has bir terminolojisi vardır. Bu nedenle İslam ın doğru anlaşılması Kur an da geçen kavram, kelime ve terimlerin hangi anlamlarda kullanıldığının bilinmesine bağlıdır. Zira kavramların doğru anlaşılmaması yanlış bilgi, düşünce, yorum ve pratikleri beraberinde getirmekte ve böylece muhatapta istenilen inanç değişikliği gerçekleşmemektedir. Yüce Allah, Hz. Adem den Hz. Muhammed e kadar insanlara doğru yolu göstermek için peygamberler vasıtasıyla ilahî emir ve buyruklarını vahyetmiştir. Günümüzde Kütüb-i İlâhiyye, Kütüb-i Semâviyye, Kütüb-i Münzele gibi isimlerle anılan bu kitaplar Kur an da Zebûr, 1 1 3/Âl-i İmrân, 184; 4/Nisâ, 163; 16/Nahl, 44; 17/İsrâ, 55; 21/Enbiyâ, 105; 26/Şuarâ, 196; 35/Fâtır, 25; 54/Kamer, 43, 52.

6 Mehmet ALTUNTAŞ Tevrât, 2 İncîl, 3 kitâb, 4 ilm, 5 hidâyet, 6 beyyinât 7 gibi farklı isimlerle adlandırılmıştır. Peygamberlere indirilen vahiyleri ifade eden bu kelimeler arasında anlam bakımından farklar olsa da bunlar Yüce Allah ın peygamberlerine gönderdiği ilahî kitapları ifade etmektedir. ( Öztürk, 2016: s. 36-45) Bu isimlerin dışında bazı ayetlerde peygamberlere gönderilen kitapları ifade etmek üzere suhuf kelimesi de kullanılmıştır. (bkz. İbn Manzûr, 1996: VII/290-291) Semerkandî, (ö. 373/983) Kurtubî (ö. 671/1273) ve Elmalı (ö. 1942) gibi bazı müfessirler Kur an da geçen suhuf kelimesinin bazı ayetlerde kitap anlamında kullanıldığını söylemişlerdir. (Semerkandî, ts., III/572; Kurtubî, 1995: VIII/104; Elmalılı, 2001: V/464, IX/26) İlk dönem müfessirleri ilgili ayetlerde suhuf kelimesini nebilerin kitapları şeklinde tefsir etmişlerdir. Ancak daha sonraki dönemlerde bu kelime küçük kitapçık şeklinde yorumlanmıştır. Bu durum kitap anlamına da gelen suhuf kelimesinin zamanla bir anlam daralmasına uğradığını göstermektedir. 8 Bunda suhuf kelimesinin, özellikle ilmihal kitaplarında, birkaç sayfadan oluşan küçük kitap, risale şeklinde tanımlanması etkili olmuştur. Kanaatimizce birkaç sayfadan oluşan bir kitabın toplumun ihtiyaç duyduğu iman, ibadet, ahlak ve diğer dinî konuları içermesi hacim olarak mümkün görünmemektedir. Bu nedenle bu çalışmada suhuf kelimesinin Kur an ve hadis terminolojisinde hangi anlamlarda kullanıldığı ve mahiyetinin ne olduğunu ele alacağız. 1. Sahife Kelimesinin Anlamı Güney Sami dilinde yazmak anlamına gelen sahafa kökünden türediği kabul edilen ve çoğulu suhuf /صحف ve sehâif /صحاي ف olan sahîfe /صحيفة kelimesinin risalet öncesi dönemde Antere nin (ö. m. 614) divanında ve diğer cahiliye şiirlerinde kullanılması, bu kelimenin İslam dan önce Araplar tarafından bilinip kullanıldığını göstermektedir. (Bkz. Antere b. Şeddâd, 1893: s. 94; Nâsiruddîn el-esed, 1988: s. 70, 133; Dumlu, 2009: XXXVII/477; Maşalı, 2006: XXXI/242) Sahife kelimesi yazılı veya üzerine yazı yazılacak yaprak, varak, bir şeyin yüzeyi, üst kısmı gibi anlamlara gelmektedir. Bu manada Araplar yüzün derisi için الوجه صحيفة ve toprağın üstü için de ا أ ل أر ض صحيفة tabirlerini kullanırlar. (İbn Manzûr, 1996: VII/290-291) Beş kişiyi doyuracak kadar yiyecek alan büyük tasa, sahfa /صحفة bir kişiyi doyuracak kadar yiyecek alan küçük tasa da Semînü'l- suhayfe /صحيفة isimleri verilir. (İsfehânî, 2006: s. 293; İbn Manzûr, 1996: VII/290-291; Halebî, 1996: II/321-322; Hasîrîzâde Elîf Efendi, 2015: I/546) el-mushaf /المصحف ve - el /المصحف 2 3/Âl-i İmrân, 3, 48, 50, 65, 93; 5/Mâide, 43, 44, 46, 66, 68, 110; 7/A râf, 157; 9/Tevbe, 111; 48/Fetih, 29; 61/Saff, 6; 62/Cum a, 5. 3 3/Âl-i İmrân, 3, 48, 65; 5/Mâide, 46, 47, 66, 68, 110; 7/A râf, 157; 9/Tevbe, 111; 48/Fetih, 29; 57/Hadîd, 37. 4 2/Bakara, 2, 44, 53, 78, 79, 85, 87, 89, 101, 105, 113, 121, 129, 144, 146, 151, 159, 174, 176, 177, 213, 231, 285; 3/Âl-i İmrân, 3, 7, 23, 48, 78, 79, 81, 119, 164, 184; 4/Nisâ, 44, 51, 105, 113, 127, 136; 5/Mâide, 5, 44, 48, 110; 6/En âm, 7, 20, 38, 89, 91, 92, 114, 154, 155, 156, 157; 7/A râf, 2, 37, 52, 169, 170, 196; 8/Enfâl, 75; 9/Tevbe, 36; 10/Yûnus, 1, 37, 94; 11/ Hûd, 1, 17, 110; 12/Yûsuf, 1; 13/Ra d, 1, 36; 14/İbrâhîm, 1; 15/Hicr, 1; 16/Nahl, 64, 89; 17/ İsrâ, 2, 4, 58; 17/Kehf, 1, 27, 49, 93; 19/Meryem, 12, 16, 30, 41, 51, 54, 56; 21/Enbiyâ, 10, 104; 22/Hac, 8; 23/Mu minûn, 49; 25/Furkân, 35; 26/Şuarâ, 2; 27/Neml, 1; 28/Kasas, 2, 43, 49, 52, 86; 29/Ankebût, 27, 45, 47, 48, 51; 31/Lokmân, 2, 20; 32/Secde, 2, 23; 33/Ahzâb, 6; 34/Sebe, 44; 35/Fâtır, 25, 29, 31, 32, 40; 37/Sâffât, 117, 157; 28/Sâd, 29; 39/Zumer, 1, 2, 23, 41; 40/Mü min, 2, 53, 70; 41/Fussilet, 3, 41, 45; 42/Şûrâ, 14, 15, 17, 52; 43/Zuhruf, 2, 21; 44/Duhân, 2; 45/Câsiye, 16, 28; 46/Ahkâf, 2, 4, 12, 30; 52/Tûr, 2; 56/Vâkıa, 78; 57/Hadîd, 25, 26; 62/Cum a, 2; 66/Tahrîm, 12; 68/Kalem, 37. 3/Âl-i İmrân, 184; 4/Nisâ, 163; 16/Nahl, 44; 17/İsrâ, 55; 21/Enbiyâ, 105; 26/Şuarâ, 196; 35/Fâtır, 25; 54/Kamer, 43, 52. 5 2/Bakara, 120, 145, 247; 3/Âl-i İmrân, 19, 61; 10/Yûnus, 93; 13/Ra d, 37; 16/Nahl, 27; 17/İsrâ, 107; 34/Sebe, 6; 45/Câsiye, 17. 6 2/Bakara, 38, 20/Tâhâ, 123; 40/Mü min, 53; 61/Saff, 9; 72/Cin, 13. 7 2/Bakara, 213; 6/En âm, 57, 157; 10/Yûnus, 74; 14/İbrâhîm, 9; 30/Rûm, 9, 47; 40/Mü min, 22, 28, 34, 50, 66, 83; 61/Saff, 6; 64/Teğâbun, 6. 8 Günümüzde eski kitapların alınıp satıldığı dükkanlara sahhaflar ve kitap alıp satanlara da sahaf/sahhaf denilmektedir. Aslında bu yaygın kullanım da suhuf kelimesinin kitap anlamına da geldiğini göstermektedir. (Bkz. Doğan, 1996: s. 944; Devellioğlu, 1999: s. 911; Örnekleriyle Türkçe Sözlük, 1996: s. 2410.

Kur an da Peygamberlere Gönderilen Suhuflar/Kitaplar Üzerine Bir Değerlendirme 7 mishaf şeklinde okunan mushaf kelimesi de dinî kitaplar için kullanılmaktadır. (İbn Manzûr, 1996: VII/291) Bu manada Halîl b. Ahmed (ö. 175/791) mushaf kelimesinin İslam ın ilk dönemlerinde Kur an için özel bir isim olarak kullanıldığını belirtmektedir. Râgıb el-isfehânî (ö. 426/1036) ise bu kelimenin her türlü kitabı ifade ettiğini söylemektedir. (Halîl b. Ahmed, ts., III/120; İsfehânî, 2006: II/321) Sahîfe kelimesi, tek bir sayfayı ifade etmenin yanı sıra birden çok sayfayı veya bir kitabın tamamını da ifade etmektedir. Hz. Ömer in Müslüman oluşunu anlatan rivayetlerde Habbâb b. Eret in Tâhâ suresinden bazı ayetlerin yazılı olduğu tek bir sahifeyi Hz. Ömer in kızı ve damadına okuduğu bilinmektedir. (İbn Hişâm, 1995: I/271-272) Medine de Müslümanlar, Yahudiler ve müşrikler arasında yapılan ve birkaç sayfadan oluşan Medine Vesikası Sözleşmesinin sekiz yerinde bu sözleşmeyi ifade etmek için sahîfe ve iki yerde kitâb kelimesi geçmektedir. (İbn Hişâm, 1995: II/110-112; Hamidullah, 1993: I/202-206; Aydınlı, 2008: XXXV/523) Birkaç sayfadan oluşan Medine Vesikasını ifade etmek için sahîfe ve kitâb kelimelerinin kullanılması, bu kelimelerin birbirilerinin yerine kullanıldığını gösteren önemli bir kanıttır. İslam ın erken dönemlerinde yazılan hadis kitapları için suhuf un tekili olan sahîfe kelimesi kullanılmıştır. Sahîfe kelimesinin hadis alanındaki bu kullanımı, bu kelimenin anlamı hakkında net bir fikir vermektedir. Sahabeye ait tek sayfalık hadis sahifelerinin yanında ciltlere varan büyük ebatlı sahifeler de bulunmaktadır. Bu sahifelerden bin civarında hadis rivayet ettiği anlaşılan Abdullâh b. Amr el-âs ın sahifesi es-sahîfetü s-sâdıka, yüz otuz sekiz hadis içeren Ebû Hüreyre nin sahifesi ise es-sahîfetü s-sahîha olarak adlandırılmıştır. (bkz. Çakan, 1996: s. 14; Hamidullah, 1967: s. 52-54) Yüzlerce hadisi ihtiva eden bu eserlerin isimlerindeki sahîfe kelimesinin kitap anlamında kullanıldığı anlaşılmaktadır. (A zamî, 1993: s. 31) Dolayısıyla sahife denilince sadece bir yapraklık vesika değil, birkaç sayfalık risaleden kitap hacmine varan eserlerin kastedildiği anlaşılmaktadır. (Çakan, 1996: s. 14) A zamî, ilk devirlerde nüsha kelimesinin de sahife anlamında kullanıldığını ve elliye yakın sahabinin hadis sahifesi veya nüshası bulunduğunu söylemektedir. (A zamî, 1993: s. 34-58; A zamî, 2015: s. 52-53) Nüsha kelimesi Hz. Osman döneminde Kur an ın çoğaltma işleminin anlatıldığı hadiste üç kere geçmektedir. Bunların birinde bu kelime: ن س خ وا الص ح ف ف امل ص اح ف Suhuf u /إ ذ ا mushaflar hâlinde çoğalttıklarında şeklinde geçmektedir. (Buhârî, Fedâilu l-kur ân, 3) Müslümanlar İslam ın başlangıcından itibaren başta Kur an olmak üzere bazı eserleri kendileri ve başkaları için istinsah etmişlerdir. Kopyalanan bu eserler bazen sahife bazen de nüsha ismiyle anılmıştır. (A zamî, 1993: s. 29-30; Uğur, 1992: s. 316.) Bu manada Zehebî (ö. 748/1348), Hemmâm bin Münebbih e (ö. 132/750) hocası Ebû Hureyre den intikal eden Nüshatün Meşhûratün adında bir hadis eserinin olduğunu söylemektedir. (Zehebî, 1998: I/77) Suhuf ve mushaf kelimeleri, Hz. Ebû Bekir döneminde derlenen Kur an için isim olarak kullanılmıştır. Kur an ın yazılma işlemi tamamlanınca Hz. Ebû Bekir Müslümanlardan yazılan Kur an için bir isim bulmalarını istemiş, bunun üzerine bazı sahabiler Hıristiyanların kullandığı incîl, bazıları da Yahudilerin kullandığı sifr isimlerini önermişlerdir. Ancak incîl Hıristiyanlar, sifr de Yahudiler tarafından kullanıldığı için bu isimler kabul edilmemiştir. Çünkü bu isimlerden birinin Kur an a verilmesi, kıble konusunda olduğu gibi, Yahudi ve Hıristiyanlar tarafından Müslümanların aleyhine bir delil olarak kullanılabilirdi. (2/Bakara, 142) Neticede Abdullâh b. Mes ûd, Habeşlilerin elinde mushaf diye isimlendirilen bir kitap gördüğünü ve Kur an ın mushaf olarak isimlendirilmesinin uygun olacağını belirtmiştir. Bu öneri üzerine Hz. Ebû Bekir Kur an ı, Mushaf olarak isimlendirmiştir. (Zerkeşî, 1988: I/353; Suyûtî, 1996: I/164-165) Mushaf kelimesine ilaveten hadislerde Kur an için Suhuf kelimesi de kullanılmıştır. Hz. Ebû Bekir tarafından Zeyd b. Sâbit başkanlığında bir heyete toplattırılan Kur an ın Suhuf olarak

8 Mehmet ALTUNTAŞ anıldığı hadisin ilgili kısmı şöyledir: (Yazdığım) Suhuf ölünceye kadar Ebû Bekir de, sonra Ömer de daha sonra Ömer in kızı Hafsâ nın yanında kaldı. (Buhârî, Fedâilü l-kur ân, 3) A zamî bu hadisle ilgili şöyle demektedir: Derleme işi bitince Kur an, Ebû Bekir in gözetiminde devlet arşivine yerleştirildi. Özetle onun katkısı, Medine ye dağılmış durumdaki birinci el Kur an parçalarını toplama ve bunları tek bir ana nüsha hâline getirmekti. Bu derlemeye Suhuf adı verildi. (A zamî, 2006: s. 125) Her ne kadar Hz. Ebû Bekir döneminde sahifelere yazılan Kur an, Mushaf olarak isimlendirilse de aslında bu kelime tefsir tarihinde daha çok Hz. Osman ın çoğalttırdığı Kur an nüshaları için kullanılmaktadır. 9 Suhuf tan mushaflar çoğalttıklarında Osman Suhuf u Hafsâ ya geri verdi ve çoğalttıkları mushaflardan her bölgeye bir tane gönderdi ve bunların dışındaki Kur an sahifeleri ve mushafların yakılmasını emretti. (Buhârî, Fedâilü l-kur ân, 3) öte taraftan bu hadisin baş tarafında geçen: ي ا أ م ري امل ؤ م ن ني أ د ر ك ه ذ ه األ م ة ق ب ل أ ن ي ت ل ف وا ف ال ت ا ا ت ا ال ود الن ص ا ر /Ey Müminlerin Emiri: Yahudi ve Hıristiyanların kitapları üzerinde ihtilaf ettikleri gibi bu ümmet de Kitap ta ihtilaf etmeden onlara yardım et ifadesi Kur an ın Suhuf ve Mushaf ın yanında Kitap olarak da isimlendirildiğini göstermektedir. (Buhârî, Fedâilü l-kur ân, 3) Bu hadislerde geçen ifadelerden anlaşıdığına göre suhuf ve kitap kelimeleri aynı manada kullanılmaktadır. Bazı kaynaklarda mushaf kelimesi, İncil ve diğer kutsal kitaplar için de kullanılmıştır. Bu kullanımı Habeşistan a hicret eden Müslümanlarla Necâşî arasında geçen konuşmada görmekteyiz. Din adamları Necâşî nin yanına gelerek mushaflarını açtılar Necâşi Peygamberinize gönderilen vahiyden yanınızda/ezberinizde ayetler var mı? diye sorduğunda Cafer: Evet var dedi. Necâşî, Bunları bana oku! dedi. Cafer de Meryem suresinin ilk ayetlerini okudu. Okunan ayetler üzerine Necâşî ağladı ve sakalları ıslandı. Necâşî nin yanında bulunan din adamları da okunan ayetleri duyduklarında ağladılar ve ellerindeki mushafları gözyaşlarıyla ıslandı. (Ahmed b. Hanbel, 1992: I/202-203) Bu geniş kullanımına rağmen zaman içinde suhuf kelimesi ilmihallerde Tevrat, Zebur, İncil, Kur an ve diğer ilahî kitaplar yerine sadece Hz. Âdem, Hz. İdris, Hz. Şit ve Hz. İbrahim e gönderilen küçük kitapçıklar anlamında kullanılması şöhret bulmuştur. Bazı ilmihallerde Kur an dan önce gönderilen kitaplar için kitap, suhuf ve zübür kelimelerinin kullanıldığı belirtilmektedir. (Aydın, 1980, s. 424) Bazı ilmihallerde ise gönderilen suhuflar hakkında çok az bilgi bulunmaktadır. Mehmed Zihni Efendi (ö. 1845-1914) ilmihalinde sahifeler konusunda şöyle demektedir: Bu yüce Kitap, Hz. İbrâhîm e sahîfeler indirildiğini, Hz. Musa ya Tevrât, Hz. Dâvûd a Zebûr, Hz. İsâ ya İncil in verildiğini söyler. Bu sebeple biz, bu kitapların o büyük peygamberlere vahiy yoluyla indirildiğine kesin olarak inanırız. Ancak, Kur ân-ı Kerîm bizi bu kitaplarda bulunan bilgilerden müstağni kıldığı için, onlarda neler bulunduğunu arayıp sormaya lüzum görmeyiz. Sadece Kur an-ı Kerîm ile amel ederiz. (Zihni Efendi, 1986: s. 3.) Görüldüğü üzere Mehmed Zihni sadece Hz. İbrahim e bazı sahifelerin indirildiğini söylemekte, fakat diğer sahifeler konusunda bilgi vermemektedir. Öte taraftan çoğu ilmihalde suhuf kelimesi birkaç sayfadan oluşan küçük kitap ve risale şekilde tanımlanmıştır. Bu yanlış tanım önceki suhufların içeriği ve hacmi konusunda yanlış bir tasavvurun ortaya çıkmasına neden olmuştur. (Bazı ilmihaller için bkz. Bilmen, ts., s. 20; Şentürk- Yazıcı, 2011: s. 52; Türkiye Diyanet Vakfı İlmihali, Komisyon, 2003: I/101; Bir Müslümanın Yol Haritası, Hazırlayan: Akademi Araştırma Heyeti, 2008: s. 109; Dikmen, 1983: s. 68; Keskin, 2010: s. 47). 9 Hz. Osman döneminde çoğaltılan mushaflara Mesâhif-i Osmâniyye/Osmân Mushafları ve belli şehirlere gönderildikleri için de Mesâhifu l-emsâr/şehir Mushafları gibi isimler verilmiştir. (Çetin, 2012: s. 87)

Kur an da Peygamberlere Gönderilen Suhuflar/Kitaplar Üzerine Bir Değerlendirme 9 2. Nebilere/Resullere Gönderilen Sahifeler/Kitaplar Yüce Allah ın gönderdiği kitapların isimleri ve sahifelerin, nebilerin, resullerin sayıları hakkında bilgi veren bir hadisi İbn Hibbân (ö. 354/965) Sahîh inde Ebû Zerr Gıfârî den nakletmektedir. Pek çok tefsir kitabında yer alan bu hadisin baş tarafı en faziletli amellerin neler olduğundan sonu ise birtakım nasihatlerden bahsetmektedir. Çok uzun olması hasebiyle bu hadisin sadece konumuzla ilgili kısmını nakledeceğiz. Dedim ki: Ya Rasulallah! Nebilerin sayısı kaçtır? Dedi ki: Yüz yirmi dört bindir. Dedim ki: Bunların kaç tanesi resuldür. Dedi ki: Üç yüz on üç kişi olarak büyük bir topluluktur. Dedim ki: Ya Rasulallah! Bunların ilki kimdir? Dedi ki: Âdem'dir. Dedim ki: Âdem nebi miydi? Dedi ki: Evet, Allah onu eliyle yarattı, ona ruhundan üfledi ve onu mükemmel olarak yarattı. Sonra dedi ki: Ey Ebû Zerr, dört tanesi Süryani'dir ki bunlar: Âdem, Şit, Hanûh, ki o İdris olup kalemle yazanların ilkidir, ve Nuh tur. Dördü ise Arap tır. Bunlar: Hud, Salih, Şuayb ve nebin Muhammed dir. Dedim ki: Ya Rasulallah! Allah kaç kitap indirdi? Dedi ki: Yüz dört kitap indirdi. Elli sahife Şit e, otuz sahife Hanûh a/idris e, on sahife İbrahim e, on sahife de Tevrat tan önce Musa ya indirdi. Ve ayrıca Tevrat, Zebur, İncil ve Furkan ı indirdi. Dedim ki: Ya Rasulallah! İbrahim'in sahifelerinde neler vardı? Dedi ki: Hepsi, mesellerden. (Bu mesellerin bazıları şunlardı): Ey saltanat verilen, sınanan, aldanan kral! Seni dünya malı biriktirmen için göndermedim. Mazlumun duasını benden geri çevirmen (dua etmesine yol açacak sebepleri ortadan kaldırman) için gönderdim. Çünkü ben, kâfir de olsa mazlumun duasını geri çevirmem! Aklına mağlup olmadıkça akıllı insanın bazı işler için belli saatleri olmalıdır: Bir saatini Rabbine yalvarmaya, bir saatini muhasebe yapmaya, bir saatini Allah ın yarattıkları üzerinde düşünmeye ve bir saatini de helalinden yeme içme ihtiyaçları için çalışmaya ayırmalıdır. Akıllı kişinin şu üç şeyden başkasına meyletmemesi gerekir ki bunlar, ahirete hazırlanmak, geçimini düzene koymak, haram olmayan şeyleri tatmak. Akıllı kişinin zamanını değerlendirme hususunda dikkatli davranması, işleriyle meşgul olması ve dilini koruması gerekir... Sonra dedim ki: Ya Rasulallah! Musa nın sahifelerinde neler vardı? Dedi ki: Hepsi ibretlerden ibaretti. (Bu ibretlerden bazıları şunlardı): Öleceğini kesin olarak bildiği halde sevinene, cehenneme inandığı halde gülene, kadere yakinen inanıp da öfkelenene, dünya ve üzerindekilerin sürekli değiştiğini görüp de dünyaya gönül bağlayana, hesabın olacağına inandığı halde amel etmeyene şaşarım (İbn Hibbân, 1988: II/67-79) Bu hadis Ebû Nuaym ın (ö. 430/1038) rivayetinde ise şöyle bitmektedir: Ya Rasulallah, benim için İbrahim ve Musa nın sahifelerinde bir şeyler var mıdır? dedim. Bunun üzerine Allah Rasulü: Ey Ebû Zerr! Zekât veren ve Rabbinin adını anıp namaz kılan kimse kuşkusuz kurtuluşa ermiştir. Fakat siz ahiret daha hayırlı ve daha devamlı olduğu halde dünya hayatını tercih ediyorsunuz. Şüphesiz bu (anlatılanlar), önceki kitaplarda, İbrahim ve Musa'nın kitaplarında da vardır. (87/A lâ, 14-19) ayetlerini oku. dedi. (Ebû Nuaym, 1974: I/167-168) Hadis âlimleri bu hadisi, senedindeki İbrâhîm b. Hişâm el-gassânî den dolayı zayıf kabul etmiş ve bu kişi hakkında, O / هوكذا çok yalan söyleyen birisidir. gibi olumsuz ifadeler kullanmışlardır. (İbn Hibbân, 1988: II/79) Müfessir Âlûsî (ö. 1270/1854): تعاىل أعلم بصحة احلديث Bu / اهلل hadisin sahih olup olmadığını Allah Teâlâ bilir. diyerek bu hadise temkinli yaklaşmıştır. (Âlûsî, 1415: XV/323) Hadisçilerin İbrâhîm b. Hişâm el-gassânî hakkındaki olumsuz eleştirilerine rağmen pek çok müfessir bu hadisi eserinde peygamberlere gönderilen sahifeler, bu sahifelerin mahiyeti ve peygamberlerin sayısı konusunda bilgi verirken delil olarak kullanmıştır. (Bkz. Mekkî b. Ebû Tâlib,

10 Mehmet ALTUNTAŞ 2008: II/1532; Kurtubî, 1995: I/175-176; İbn Acîbe, 1419: I/650; İbn Kesîr, 1999: II/470-472; Suyûtî, ts., VIII/489; Âlûsî, 1415: XV/323, Elmalılı, 2001: IX/26-27) ي ا ر س ول اهلل ك م ك ت ا أ ن ز ل ه اهلل ت ع اىل ق ال :»م ائ ة ك ت ا أ ر ب ع ة ك ت ب أ ن ز ل ع ل ى ش ث س ون ح ف ة geçen: Bu hadiste Ya / أ ن ز ل Rasulallah! Allah ع ل ى ن وخ ث ا ث ون ح ف ة أ ن ز ل ع ل ى إ ب ر اه م ع ش ر ح ائ ف أ ن ز ل ع ل ى م وس ى ق ب ل الت و ر اة ع ش ر ح ائ ف kaç kitap indirdi? Dedi ki: Yüz dört kitap indirdi. Elli sahife Şit e, otuz sahife Hanûh a/idris e, on sahife İbrahim e, on sahife de Tevrat tan önce Musa ya indirdi. ifadelerinde görüldüğü üzere Yüce Allah ın indirdiği tüm vahiyler için önce kitâb sonra sahîfe kelimesi kullanılmıştır. Bu hadiste sahîfe kelimesinin kitap anlamında kullanılması, bu kelimenin peygamberlere gönderilen ilahî vahiyleri içeren kitap anlamında da kullanıldığını göstermektedir. Peygamberlerin sayıları 10 ve sahifelerin hangi peygamberlere gönderildiği hakkında bilgi veren bu hadiste Hz. Âdem e gönderilen sahifelerle ilgili herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak başka hadislerde Hz. Âdem e gönderilen sahifeler hakkında sayısal açıdan farklı ifadeler yer almaktadır. Bazı hadislerde Hz. Âdem e 10, (bkz. Taberî, 1387: I/313; Sa lebî, 2002: X/186; Zemahşerî, 1407: IV/741; Cevzî, 1992: I/273; Râzî, 1420: XXXI/137; Hâzin, 1415: 1/143; Nu mânî, 1998: XX/287; Nîsâbûrî, 1416: VI/487; Şirbînî, 1285: IV/524; Bursevî, ts., IX/246) bazılarında 21 (bkz. İbn Nedîm, 1997: I/38; Mursî, 2005: I/111) ve bazılarında da 51 sahife verildiği ifade edilmektedir. (bkz. Fîrûzâbâdî, 1973: VI/51; Şâmî, 1993: I/319) Hadislerdeki 10, 21 ve 51 sayıları, Hz. Âdem e gönderilen sahifelerin sayısı konusunda net bir bilginin olmadığını ortaya koymaktadır. (Köksal, 1993: s. 55) Dolayısıyla hadislerdeki sayılardan hareketle Hz. Adem e gönderilen kitap/suhuf konusunda bir sonuca varmak mümkün görünmemektedir. Kur an da da Hz. Âdem e indirilen kitabın ismi ve mahiyeti konusunda fazla bir bilgi bulunmamaktadır. Sadece bazı ayetlerde ona kitap verildiğine: Âdem, Rabbinden bazı kelimeler aldı ve (bunlarla) tövbe etti Hepiniz oradan çıkıp gidin! dedik. Benden size bir hidayet/yol gösterici geldiğinde kim yol gösterici mesajlarıma uyarsa (o kişi için) korku ve üzüntü yoktur. (2/Bakara, 37-38) ifadeleriyle işaret edilmektedir. Bu ayetlerde geçen kelimât ve hüden kelimeleri Hz. Âdem e bir kitap gönderildiğini ve bu kitaba uyanların cennete gideceğine işaret etmektedir. (Mukâtil, 2003: I/43; Abduh-Rızâ, 2011: I/394) Yukarıda geçen hadisteki sahifelerin sayıları, başka hadislerde ve kaynaklarda farklı rakamlarla ifade edilmektedir. İbn Nedîm (ö. 385/995) Hz. Âdem e 21, Hz. Şit e 29, Hz. İdris e 30, Hz. İbrahim ve Hz. Musa ya 10 ar sahife gönderildiğini söylemektedir. (İbn Nedîm, 1997: I/38. Ayrıca bkz. Mursî, 2005: I/111) Bunun yanında Süryanicede ismi çok ibadet eden anlamına gelen ve Hanûh ve Ehnûh diye anılan Hz. İdris e verilen sahifelerin sayıları da 29 ile 30 arasında değişmektedir. Öte taraftan Fîrûzâbâdî nin (ö. 817/1415) verdiği bilgilere göre de çok kitap okuduğu için ismi ed-ders ve ed-dirâse kelimelerinden türediği kabul edilen Hz. İdris, Hz. Âdem e indirilen 51 ve Hz. Şit e gönderilen 20 sahifeyi ezberlemişti. Buna göre o, kendine verilen 30 sahifeyle birlikte toplamda 101 sahifeyi ezbere biliyordu. (Fîrûzâbâdî, 1973: VI/51) Yine soz konusu hadiste nebi ve resuller arasında kitap gönderilme bakımından bir ayrım yapıldığı görülmektedir. Oysa Kur an açısından böyle bir ayrım söz konusu değildir. Zira din tek ve 10 Yukarıdaki hadiste peygamberlerin sayısı, 124.000 i nebi ve 313 ü resul olmak üzere toplam 124.313 şeklinde ifade edilmiştir. Başka hadislerde 313 sayısı 315 şeklinde de belirtilmiştir. Bkz. Ahmed b. Hanbel, Musned, Çağrı Yayınları, İstanbul 1992, V/266. Öte taraftan peygamberlerin sayısı hakkında farklı sayılar veren hadisler bulunmaktadır. Allah sekiz bin nebi gönderdi; bunların dört bini İsrailoğullarına, dört bini ise diğer insanlaraydı. ; Benden önce gelen nebi kardeşlerimin sayısı sekiz bindir. Sonra İsa daha sonra ise ben geldim. ; Ben dört bini İsrailoğullarına gönderilmiş sekiz bin nebinin ardından geldim. ; Ben bin veya daha fazla peygamberin sonuncusuyum. ; Ben bin kere bin (bir milyon) veya daha çok peygamberin sonuncusuyum. ; Şüphesiz ben bin, hatta daha çok nebinin sonuncusuyum. Bkz. İbn Kesîr, Tefsîru l-kur âni l- Azîm, III/385-389. Ayrıca bkz. Semerkandî, Bahru l- Ulûm, I/357.

Kur an da Peygamberlere Gönderilen Suhuflar/Kitaplar Üzerine Bir Değerlendirme 11 muhatabı da insan olduğu için gönderilen peygamberler Kur an da bazen nebi bazen de resul olarak ifade edilmiştir. Kaldı ki bu hadisteki nebi ve resuller arasındaki ayrım dikkate alınırsa, klasik tanıma göre, 313 resule ait ayrı ayrı kitapların olması gerekmektedir. Fakat elimizdeki kaynaklarda bu kitapların ve de resullerin isimleri hakkında bir bilgi bulunmamaktadır. (bkz. Önal, 2013: ss. 329-350) Kur an Hz. Musa dan ف ال ت ا م وس ى إ ن ه ك ان م ل ص ا ك ان ر س و ل ن ب ا Kitapta / اذ ك ر Musa yı da an. اذ ك ر ف ال ت ا إ س اع ل İsmail den Şüphesiz o, ihlas sahibi bir resul ve nebi idi. (19/Meryem, 51) ve Hz. idi. Kitap ta /إ ن ه İsmail i de an. Şüphesiz o, sözünde duran bir resul ve nebi ك ان اد ق ال و ع د ك ان ر س و ل ن ب ا (19/Meryem, (54 ayetlerinde resul ve nebi; Hz. İbrahim den ف ال ت ا إ ب ر اه م إ ن ه ك ان د يق ا ن ب ا Kitap ta / اذ ك ر اذ ك ر ف ise İbrahim'i de an. Şüphesiz o, dosdoğru bir nebiydi. (19/Meryem, 41) ve Hz. İdris ten 56) (19/Meryem, Kitap ta /ال ت ا İdris i de an. Şüphesiz o, dosdoğru bir nebî idi. إ د ر يس إ ن ه ك ان د يق ا ن ب ا sadece nebi olarak bahsetmektedir. ك ان الن اس أ م ة اح د ة ف ب ع ث الل ه الن ب ني م ب ش ر ين م ن ذ ر ين أ ن ز ل م ع م ال ت ا ب ا ق حل ل ل ح م ب ني الن اس ف م ا Kur an: Yine İnsanlar /ا ت ل ف وا tek bir ümmetti. (Sonra) Allah, (insanlara) nebileri müjdeleyici ve uyarıcı olarak ف ه gönderdi. İnsanlar arasında, ayrılığa düştükleri hususlarda hüküm vermeleri için nebilerle beraber kitap indirdi. (2/Bakara, 213) ve أ ر س ل ن ا ر س ل ن ا ب ال ب ن ات أ ن ز ل ن ا م ع م ال ت ا Muhakkak /ل ق د ki resullerimizi açık delillerle gönderdik ve onlara kitap indirdik. (57/Hadîd, 25. Ayrıca bkz. 3/Âl-i İmrân, 79-84; 4/Nisâ, 163; 5/Mâide, 81; 6/En âm, 89; 22/Hacc, 52; 19/Meryem, 30, 51) ayetlerinde değişik ümmetlere nebi ve resuller gönderildiğini ve bu nebi ve resullere kitap indirildiği söylemektedir. Yine Kur an: ل ن ال ب م ن آ م ن ب الل ه ال و م ا ل ر ال م ا ئ ة ال ت ا الن ب ني /Gerçek iyilik Allah a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve nebilere inanmaktır. (2/Bakara, 177) ve آ م ن ب الل ه م ا ئ ت ه ك ت ب ه ر س ل ه Her /ك ل biri Allah a, meleklerine, kitaplarına ve resullerine iman etti. (2/Bakara, 285) ayetlerinde nebi ve resullere ayrım yapılmadan iman edilmesi gerektiğini ve الر س ل ف ض ل ن ا ب ع ض م ع ل ى ب ع ض O /ت ل ك resullerin bir kısmını diğerlerine üstün kıldık. (2/Bakara 253) ve ف ض ل ن ا ب ع ض الن ب ني ع ل ى ب ع ض Nebilerin / ل ق د bir kısmını diğerlerine üstün kıldık. (17/İsrâ, 55) ayetlerinde ise bazı nebi ve resullerin birbirilerine üstün kılındıklarını ifade etmektedir. Bütün bu hususlar nebi-resul kelimeleri arasında Kur an açısından kitap gönderilme, inanç ve nübüvvet gibi konularda bir ayrım yapılmadığını ortaya koymaktadır. (Okuyan, 2009: ss. 70-74) Bununla beraber Kur an, أ ن ز ل ن ا الت و ر اة ف ا ه د ن ور ي م ب ا الن ب ون ال ذ ين أ س ل م وا İçinde /إ ن ا hidayet ve nur olan Tevrat'ı indirdik. Kendilerini (Allah'a) adamış nebiler onunla (Yahudilere) hükmederlerdi. (5/Mâide, 44) ayetinde görüldüğü üzere bazı nebilere de kitap gönderilmediğini ve bu nebilerin kendilerinden önceki Tevrat a göre insanlar arasında hükmettiklerini söylemektedir. Yukarıdaki hadisle ilgili olarak değinmek istediğimiz bir başka konu kendilerine kitap verilen peygamberlerin sayıları ve isimleridir. Kur an, yukarıdaki hadiste kendilerine kitap verilen sekiz peygamberin dışındaki resul ve nebilere de kitap gönderildiği konusunda şöyle demektedir: 38 ه ب ن ا ل ه إ س ح اق ي ع ق و ك ا ه د ي ن ا ق و م ه ن ر ف ع د ر ج ات م ن ن ش اء إ ن ر ب ك ح م ع ل م ن وحا ه د ي ن ا م ن ت ل ك ح ج ت ن ا آ ت ن اه ا إ ب ر اه م ع ل ى ق ب ل م ن ذ ر ي ت ه د ا د س ل م ان أ ي و ي وس ف م وس ى ه ار ن ك ذ ل ك ن ز ي ال م ح س ن ني 38 ز ك ر ي ا ي ي ع س ى إ ل اس ك ل م ن الص احل ني 38 إ س اع ل ال س ع ي ون س ل وط ا ك ا ف ض ل ن ا ع ل ى ال ع ال م ني 38 م ن آ ب ائ م ذ ر ي ا ت م إ و ا ن م اج ت ب ن اه م ه د ي ن اه م إ ىل ر اط م س ت ق م 38 ذ ل ك /Bunlar, ه د الل ه ي د ي ب ه م ن ي ش اء م ن ع ب اد ه ل و أ ش ر ك وا حل ب ط ع ن م م ا ك ان وا ي ع م ل و ن 33 أ ل ئ ك ال ذ ين آ ت ن اه م ال ت ا احل م الن ب و ة 38

12 Mehmet ALTUNTAŞ kavmine karşı (kullanması) için İbrahim e verdiğimiz delillerimizdir. Dilediğimizi derecelerle yükseltiriz. Rabbin çok hikmet sahibi ve bilendir. İbrahim'e, İshak ve Yakub'u verdik ve hepsini daha önce Nuh'u ilettiğimiz gibi doğru yola ilettik. İbrahim in neslinden Davud, Süleyman, Eyyub, Yusuf, Musa ve Harun'a peygamberlik verdik. İyilik yapanları böyle ödüllendiririz. Zekeriyya, Yahya, İsa ve İlyas'ı da doğru yola ilettik. Onların hepsi iyi kişilerdendi. İsmail, Elyesa, Yunus ve Lût'u da doğru yola ilettik. Hepsini insanlara üstün kıldık. Babaları, çocukları ve kardeşlerinden bir kısmını da üstün kıldık. Hepsini seçtik ve doğru yola ilettik. İşte bu, Allah'ın hidayetidir, kullarından dilediğini ona iletir. Eğer Allah'a ortak koşsalardı amelleri boşa giderdi. İşte (bütün) bu peygamberler, kitap, hikmet ve nübüvvet verdiğimiz kimselerdir. (6/En âm, 83-89. Ayrıca bkz. 4/Nisâ, 163-164) Görüldüğü üzere En âm suresinin 83-89. ayetlerinde İbrahim, İshak, Yakup, Nuh, Davud, Süleyman, Eyyub, Yusuf, Musa, Harun, Zekeriyya, Yahya, İsa, İlyas, İsmail, Elyesa, Yunus, Lut ve ayrıca bu peygamberlerin atalarına ve çocuklarına kitap verildiği ifade edilmektedir. Yine yukarıdaki hadiste Hz. İbrahim e on sahife verildiği ifade edilmişti. Ancak En âm suresinin 83-89, Bakara 136 ve Âl-i İmrân 84. ayetlerinde Hz. İbrahim e de kitap verildiğinden bahsedilmektedir. Bu ayetlerde açıkça görüldüğü üzere hadislerde kendilerine kitap ve suhuf gönderilen peygamberlerle; ayetlerde kendilerine kitap gönderilen peygamberler arasında isim ve sayı bakımından bir çelişki bulunmaktadır. Bu ise yukarıdaki hadisin Kur an la çeliştiğini ve sıhhat bakımından problemli olduğunu göstermektedir. 3. Önceki Suhufların/Kitapların İçeriği ي ا ر س ول اهلل içeriğinin: Yukardaki hadiste Hz. Musa ve Hz. İbrahim e gönderilen sahifelerin ki: Ya /ف م ا Rasulallah! İbrahim in sahifeleri nelerden ibaretti? Dedi ك ان ت ح ف إ ب ر اه م ق ال : " ك ان ت أ م ث ا ل ك ل ا ا ك ل ا ve Tamamı misallerden ibaretti. Rasulallah! Ya /ي ا ر س ول اهلل ف م ا ك ان ح ف م وس ى ع ل ه الس ا م ق ال : " ك ان ت ع ب ر Musa nın sahifeleri nelerden ibaretti? Dedi ki: Tamamı ibretli sözlerden ibaretti. ifadelerinde de görüldüğü üzere mesellerden ve ibretli sözlerden oluştuğu ifade edilmektedir. Ancak bu durum Kur an da Hz. Musa ve Hz. İbrahim den bahseden ayetlerin içeriğiyle uyuşmamaktadır. Hz. İbrahim den bahseden ayetlere bakıldığında, en azından Kâbe yi inşa etmesinden hareketle, namaz, kurban ve hacla ilgili diğer pek çok ibadetten bahsedildiği, dolayısıyla ona gönderilen suhufların içeriğinin sadece mesellerden ibaret olmadığı anlaşılmaktadır. (ilgili bazı ayetler için bkz. 2/Bakara, 125-134; 14/İbrâhîm, 40; 19/Meryem, 55; 21/Enbiyâ, 51-73) Yine Hz. Musa ve İsrailoğullarından bahseden ayetler incelendiğinde Yüce Allah tan başka ilah olmadığı, ahiret hayatının varlığı, herkesin dünyada yaptığı amellerden hesaba çekileceği, peygambere ve vahye inanmayarak nefsinin arzularına uyanların cehenneme gideceği gibi hususların dile getirildiği görülmektedir. (20/Tâhâ, 14-98) Buna ilaveten Hz. Allah ın, İsrailoğullarıyla yaptığı misaklarda eğer namazlarını kılar, zekâtlarını verirlerse günahlarının affedilip cennete konulacakları ifade edilmektedir. (2/Bakara, 83; 5/Mâide, 12; 7/A râf, 72) Dolayısıyla Yahudilere gönderilen kitapta namaz kılma, zekât verme ve oruç tutma (2/Bakara, 183) gibi ibadetlerin yer aldığı görülmektedir. Yine Kur an da Yahudilere yönelik olarak insanları öldüren ve yaralayanlara misliyle kısas uygulanacağı ifade edilmektedir. (5/Mâide, 32-45) Bütün bunlar Hz. Musa ya gönderilen sahifelerin içeriğinin de sadece ibretli sözlerden oluştuğu hususuyla çelişmektedir. م ا أ ر س ل ن ا م ن ق ب ل ك م ن ر س ول إ ل ن وح ي إ ل ه özünün, Kur an, peygamberlere gönderilen ilahî kitapların Ey )/أ ن ه Muhammed!) Senden önce gönderdiğimiz her resule, Benden başka ilah ل إ ل ه إ ل أ ن ا ف اع ب د ن yoktur; bana kulluk edin. diye vahyettik. (21/Enbiyâ, 25. Ayrıca bkz. 12/Yûsuf, 109; 16/Nahl, 43; 21/Enbiyâ, 7; 42/Şûrâ, 3) ayetinde ifade edildiği üzere tevhid ve ibadet olduğunu söylemektedir. Allah ın insanlara gönderdiği dinin adı İslam dır ve bu dinin içeriği peygamberlere gönderilen kitaplarda genel olarak aynıdır. (Râzî, 1420: XXIX/274) Bu manada İslam dininin temelini itikat,

Kur an da Peygamberlere Gönderilen Suhuflar/Kitaplar Üzerine Bir Değerlendirme 13 ibadet, anne-babaya iyilik etme, ihtiyaç sahiplerine yardım etme, israftan kaçınma, haklı bir gerekçe olmadan insanların canına kıymama, zinadan uzak durma, yetim ve öksüzlerin malına hıyanetlik etmeme, verilen sözleri yerine getirme, alış-verişte hile yapmama ve kibirden uzak durma gibi hususlar oluşturmaktadır. Dinin temelini oluşturan bu konularda nesh söz konusu olmamıştır. (Sâbûnî, ts., I/139) Bundan dolayı Yüce Allah En âm suresinin 83-89. ayetlerinde kitap, hikmet ve nübüvvet verdiği İbrahim, İshak, Yakup, Nuh, Davud, Süleyman, Eyyub, Yusuf, Musa, Harun, Zekeriyya, Yahya, İsa, İlyas, İsmail, Elyesa, Yunus ve Lut peygamberle ilgili olarak Hz. Muhammed e: أ ل ئ ك ال ذ ين ه د الل ه ف ب د اه م اق ت د ه /İşte o peygamberler Allah'ın hidayete erdirdiği kimselerdir. (Ey Muhammed!) Sen de onların dinine uy. (6/En âm, 90) demiştir. Bundan dolayı Mukâtil b. Süleymân (ö. 150/767) Kur an da muhkem ve müteşabih ayetlerin bulunduğunu dile getiren Âl-i İmrân suresinin 7. ayetinde geçen أ م ال ت ا muhkem /ه ن ayetler kitabın özünü/esasını oluşturur. ifadesi hakkında: Ayetlerin büyük bir kısmının ümmü l-kitâb olarak isimlendirilmesi bu ayetlerin bütün nebilere gönderilen kitaplarda yer almasından dolayıdır. demektedir. (Mukâtil, 2003: I/157) Yine Kur an Nuh, İbrahim, Musa ve İsa ya indirilen şeriatın Hz. Muhammed e de ش ر ع ل م م ن الد ين م ا ى ب ه ن وحا ال ذ ي أ ح ن ا إ ل ك م ا ن ا demektedir: indirildiğini ifade eden bir ayette şöyle düşmeyin! Dini /ب ه dosdoğru uygulayın ve sakın onda ayrılığa إ ب ر اه م م وس ى ع س ى أ ن أ ق م وا الد ين ل ت ت ف ر ق وا ف ه diye Nuh a, İbrahim e, Musa ya ve İsa ya emrettiğini size de din kıldı. (42/Şûrâ, 13) buna ilaveten إ ن ا أ ح ن ا إ ل ك ك م ا vahyedildiğini: Kur an Hz. Muhammed e vahyedilenlerin önceki peygamberlere de إ ب ر اه م األ س ب اط ع س ى أ ي و ي ون س ه ار ن س ل م ان آ ت ن ا د ا د إ س اع ل إ س ح اق ي ع ق و ع د ه أ ح ن ا إ ىل أ ح ن ا إ ىل ن وح الن ب ني م ن ب İsa'ya, Biz /ز ب ورا Nuh'a ve ondan sonraki nebilere, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakup'a ve torunlarına, Eyyub'a, Yunus'a, Harun'a ve Süleyman'a vahyettiğimiz gibi sana da vahyettik ve Davud a Zebur u verdik. (4/Nisâ, 163) ifadeleriyle dile getirmektedir. Kur an, (Bu Kur an) uydurulmuş bir söz değildir. Fakat (o), kendisinden önce gelen (ilahî) kitapları tasdik eden, (dinî hükümleri) ayrıntılarıyla açıklayan ve inanan bir toplum için bir hidayet ve rahmettir. (12/Yûsuf, 111. Ayrıca bkz. 2/Bakara, 41, 79, 91, 97, 101; 3/Âl-i İmrân 3, 50; 5/Mâide, 46, 48; 6/En âm 92; 3/Fâtır, 31; 46/Ahkâf, 12, 30) ayetinde ifade edildiği üzere kendisini önceki kitapları tasdik eden ve doğrulayan şeklinde tanımlamaktadır. (10/Yûnus, 37) Hz. Peygamber de: De ki: Ben ilk defa (gönderilen bir) peygamber değilim. (46/Ahkâf, 9. Ayrıca bkz. 3/Âl-i İmrân 81; 61/Saff, 6) ayetinde ifade edildiği üzere kendinden önceki peygamberler gibi aynı hakikati tebliğ ettiğini söylemektedir. Bazı ayet ve hadislerde belli ameller zikredilerek İslâm dininin hükümlerinin aynı olduğu ifade edilmektedir: Kitapta İsmail'i de an. Gerçekten o, sözüne sadık bir resul ve nebiydi. Halkına namazı ve zekâtı emrederdi. (19/Meryem, 54-55); Nerede olursam olayım, O beni mübarek kıldı; yaşadığım sürece bana namaz kılmayı ve zekât vermeyi emretti. (19/Meryem, 31) Bu ayetler namaz ve zekât gibi ibadetlerin İslam ın başlangıcından beri var olduğunu göstermektedir. Ayrıca bu ibadetler Tirmizî, (ö. 279/892) Ahmed b. Hanbel, (ö. 241/855) İbn Huzeyme (ö. 311/927) ve İbn Hibbân ın (ö. 354/965) Hâris el-eş arî den rivayet ettikleri bir hadiste de yer almaktadır. Bu hadiste Yüce Allah, Hz. Zekeriyya ya beş şeyi yapmasını ve bunları İsrailoğullarına da emretmesini istemiştir. Bu beş husus; sadece Allah a kulluk edip O na hiçbir şeyi ortak koşmamak, namaz kılmak, oruç tutmak, sadaka vermek ve her daim Allah ı zikretmektir. (Tirmizî, 1992: Edeb, Hadis no: 2863; Ahmed b. Hanbel, 2001: Hadis no: 17800; İbn Huzeyme, ts., Hadis no: 483, 930, 1895; İbn Hibbân, 1988: Hadis no: 6233) İslam dininin temelini oluşturan bu hususlar hem Kur an da hem de daha önceki kitaplarda/suhuflarda/şeriatlerde yer almıştır. (Bkz. İsfehânî, 2011: s. 87)

14 Mehmet ALTUNTAŞ 4. Suhuf Kelimesinin Kur an daki Anlamları Suhuf kelimesi Kur an da, Zebur, Tevrat, İncil, Kur an, diğer ilahî kitaplar, bu kitapların bazı sahifeleri, insanların dünyada yaptıkları işlerin kaydedildiği amel defteri, Yüce Allah a ait bilgilerin yazılı olduğu ana kaynak ve cennette Müslümanlara sınırsız ikramların yapılacağı büyük tepsiler anlamında kullanılmıştır. (Demirci, 2014: s. 256) İbn Âşûr suhuf kelimesinin genel anlamda peygamberlere gelen ilahî vahiyleri ifade ettiği konusunda şöyle demektedir: Suhuf kelimesi, Hz. Muhammed den önce gönderilen Tevrat, İncil, Zebur gibi resullerin kitapları ve Hz. İbrahim in sahifeleri manasına da gelebilir. (İbn Âşûr, ts., XXX/117.) Bu kelime Kur an da sekiz yerde geçmektedir. Çalışmanın bundan sonraki bölümünde suhuf kelimesinin Kur an daki anlamlarını ele alacağız. a) İlahî Kitaplar Kur an peygamberlere gönderilen kitaplar için değişik isimler kullanmıştır. 11 Kullanılan bu isimlerden bir tanesi de suhuf kelimesidir. Peygamberlere gönderilen kitapların suhuf olarak ق ال وا ل و ل ي أ ت ن ا ب آ ي ة م ن ر ب ه أ ل ت أ ت م ب ن ة م ا ف الص ح ف getirilmektedir: isimlendirildiği ilgili bir ayette şöyle dile : Kâfirler /األ ىل Doğru söylediğine dair bize Rabbinden açık bir mucize getirse ya! dediler. Önceki ف geçen suhuflarda/kitaplarda olanların açık delili onlara gelmedi mi? (20/Tâhâ, 133) Bu ayette önceki /الص ح ف suhuflarda ifadesindeki suhuf kelimesi Hz. Muhammed den önce gönderilen األ ىل 11 Zebûr un çoğulu olan zübür kelimesi de suhuf gibi peygamberlere gönderilen vahiyler ifade eden kelimelerden biridir. Konuyla ilgili bir ayette şöyle denilmektedir: ف إ ن ك ذ ب وك ف ق د ك ذ ر س ل م ن ق ب ل ك ج اء ا ب ال ب ن ات الز ب ر ال ت ا ال م ن ري /(Ey Muhammed!) Eğer müşrikler seni yalanlıyorlarsa, senden önce açık deliller, hikmetli sahifeler ve aydınlatıcı kitapla gönderilen peygamberler de yalanlanmıştı. (3/Âl-i İmrân, 184. Ayrıca bkz. 4/Nisâ, 163; 16/Nahl, 44; 26/Şuarâ, 196; 17/İsrâ, 55; 21/Enbiyâ, 105; 35/Fâtır, 25; 54/Kamer, 43) Râzî (ö. 606/1210) bu ayette geçen zübür kelimesi hakkında şöyle demektedir: Zebûr kelimesinin çoğulu olan zübür, kitaplar manasına gelmektedir. Zebera fiilinden türeyen mezbûr kelimesi de yazılı kitap anlamına gelmektedir. Nitekim Arapçada Kitabı yazdım. anlamında, ر ت ال ت ا ز ب ifadesi kullanılır. (Râzî, 1420: ل من geçmektedir: XXII/192. Ayrıca bkz. en-nehhâs, 1421: III/59) Zebûr kelimesi, İmru u l-kays ın bir beytinde şöyle Görüp /ط لل de hüzünlendiğim Yemen hurmasının yaprağındaki kitap hattına benzeyen bu أ ب ص ر ت ه ف ش ج ا ن... كخ ط ز ب ور ف ع س ب ي ا ن harabe kimin? Taberî, (310/923) Âl-i İmrân 184. ayette geçen zebere kelimesinin zübür ün çoğulu olduğunu ve bu kelimenin kitap anlamında kullanıldığını söylemektedir. Taberî bu beyti, her kitabın zebur olarak adlandırıldığını belirtmek için istişhad etmiştir. (bkz. Taberî, 2001: III/240) Zeccâc da (ö. 311/923) menetmek anlamına gelen zebûr kelimesinin hikmetli kitap anlamına geldiğini söylemektedir. Çünkü bir kişiyi batıl bir işten menettiğinde, ر ت الر ج ل Adamı /ز ب (kötülükten) menettim. ifadesi kullanılır. Yüce Allah gönderdiği kitaplarla insanları kötülüklerden menettiği için bunları zebûr diye isimlendirmiştir. Hz. Davud a verilen Zebur da (4/Nisâ, 163. Ayrıca bkz. 17/İsrâ, 55) içinde insanları kötülüklerden alıkoyan öğütler çok olduğu için bu isimle adlandırılmıştır. (Taberî, 2001: III/240; Sem ânî, 1997: 1/385; Sâbûnî, 1997: I/226.) Ebû Hâtim (ö. 327/939) Suddî nin, ك ت ب األ ن ب اء, Zübür / الز ب ر : nebilerin kitaplarıdır. dediğini söylemektedir. (Ebû Hâtim, 1419: III/832) Kur an da ilahî kitapları ifade etmek için kullanılan isimlerden bir diğeri de zikir kelimesidir. Zikir'den sonra Zebur'da da, Yeryüzüne salih kullarım vâris olacaktır. diye yazmıştık. (21/Enbiyâ, 105) Bu ayette geçen zikir ve zebûr un hangi kitaplar olduğu ve bu kitapların hangi peygamberlere indirildiği konusunda müfessirler farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. (Semerkandî, ts., II/444; İbn Zemenîn, 2002: III/164) Sa lebî (ö. 427/1035) ve Zemahşerî (ö. 538/1144) gibi bazı müfessirler zikir kelimesinin Tevrat ı, zebûr kelimesinin ise Hz. Davud a indirilen kitabı ifade ettiğini söylemişlerdir. (Sa lebî, 2002: VI/313; Zemahşerî, 1995: III/135) Taberî ise bazı alimlerin zikir kelimesinin semadaki ana /أم kitabı ; zebûr kelimesinin de belli bir kitaptan ziyade önceki nebilere gönderilen kitapları ifade ettiğini ال تا belirtmektedir. (Taberî, 2001: X/6115-6117) Bu ayette geçen zebûr kelimesinin, ل ف ي ز ب ر األ ل ني, Kur an / إ ن ه önceki peygamberlere gönderilen kitaplarda vardır. (26/Şuarâ, 196) ayetinde belirtildiği üzere önceki nebilere gönderilen kitapların ismi olduğu da söylenmiştir. Allah bu kitaplarda yeryüzünde kötülüğün sürekli olmayacağını ve müminlerin dünyaya hâkim olacağını haber vermektedir. Yeryüzüne inanan kulların vâris olacağı Tevrat ta da: Salihler yeri miras alır ve onda ebedî otururlar. (Mezmurlar, 37/29) şeklinde geçmektedir.