İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGK. /23

Benzer belgeler
İlgili Kanun / Madde 5510 S.SGK/21 RÜCÜ HAKKI HALEFİYET

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

İlgili Kanun / Madde 5510 SGK/19

İlgili Kanun / Madde 506 S. SSK. /68

Yargıtay 13, Hukuk Dairesinden:

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

İŞ KAZALARINDA İŞVERENLERİN BİLDİRİM YÜKÜMLÜLÜKLERİ VE SORUMLULUKLARI NELERDİR?

T.C. İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

İŞ KAZASINA MARUZ KALAN İŞÇİ ( Maluliyet Oranı %0 Olsa Dahi Kusur Durumu Saptanarak Sonuca Göre Manevi Tazminata Karar Verilebileceği )

İlgili Kanun/Madde 5510 S. SGK/ S.İSGK/37

İlgili Kanun / Madde 6100 S. HMK/27

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGK. /88

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK/5, 41

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /112

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGK. /81

TEBLİĞ HAKKINDA TEBLİĞ

İlgili Kanun / Madde 3201 S.YHBK./3

İlgili Kanun / Madde 6356 S. TSK/41-43

SİLME TUŞUNU KULLANMADAN VE EKRANA BAKARAK YAZMA PDF

İlgili Kanun / Madde 2821 S. SK/45

İlgili Kanun / Madde 5434 S.ESK/ S. SGK/101

ÖDEMEDEN MAHKEME KARARIYLA ÖLÜM AYLIĞI ALABİLİRLER

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/6 İŞYERİ DEVRİ İŞYERİ DEVRİNİN İŞÇİ ALACAKLARINA ETKİSİ

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /6, S. İşK/14 T.C YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2015/1888 Karar No. 2015/6201 Tarihi:

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2, S. TSK/25

İlgili Kanun / Madde 5510 S.SGK. /4,13

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2, S.İşK/14

İlgili Kanun / Madde 506.S.SSK/61 YAŞLILIK AYLIĞININ HESAPLANMA YÖNTEMİ

İlgili Kanun / Madde 506.S. SSK/ 79

KIDEM ZAMMI ÜCRETE UYGULANAN AYRI ZAMDIR ÖNCE KIDEM ZAMMI UYGULANIR DAHA SONRA TOPLU SÖZLEŞMEDEKİ NISBİ ZAM UYGULANIR Y A R G I T A Y İ L A M I

İlgili Kanun / Madde 506.S.SSK/Ek-47

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2, 18-21

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /53,59

İlgili Kanun / Madde 4847 S. İşK/22

İlgili Kanun / Madde 506 S. SSK/2 ZORUNLU SİGORTALI SAYILMANIN KOŞULLARI

İlgili Kanun / Madde 818 S.BK /125 İŞ KAZASI ZAMAN AŞIMININ BAŞLANGICININ MALULİYET ORANIN KESİN OLARAK TESPİT EDİLDİĞİ TARİH OLDUĞU

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/8

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2, 6, S. İşK/14 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ. Esas No. 2015/9515 Karar No. 2017/8394 Tarihi:

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGK. /28

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/ S. BK/100

İlgili Kanun / Madde 854 S. DİşK/1

T.C. İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

T.C. İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

Sosyal Güvenlik Hukuku İş Kazası ve Meslek Hastalığı Sigortası

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /18-21

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş. K/18-21

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/41, 54,59

İlgili Kanun / Madde 5393 S.ZTFK/5

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGSK. /53

İlgili Kanun / Madde 6098 S. TBK. /49,51

İlgili Kanun / Madde 6100 S. HMK. /Geç. 3.

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGK. /86

İlgili Kanun / Madde 6100 S. HMK/115,120

İlgili Kanun / Madde 4857.S. İşK/32, 41

İTİRAZIN İPTALİ DAVASINDA HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE. Stj. Av. Belce BARIŞ ERYİĞİT HUKUK BÜROSU / ANKARA

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /2

/162 ÖZET :

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK. /5,41

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/6

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/ 2, 18-21

İlgili Kanun / Madde 6098 S. TBK/ S. İşK/14

"Tüketici Aleyhine Başlatılacak İcra Takibinde Parasal Sınır" "Tüketici Aleynine Ba~latllacak icra Takibinde Parasal ~ınırn

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İŞK. /8

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/6, 57

İlgili Kanun / Madde 4853 S.TTHK/8

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/46 HAFTA TATİLİ

İlgili Kanun / Madde 4857S.İşK/6

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/ 2 ALT İŞVEREN MUVAZAA

TAZMİNAT HESAPLARINDA ASGARİ ÜCRETLERİN UYGULANMASI

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /54,57 T.C YARGITAY 7. HUKUK DAİRESİ. Esas No. 2014/15897 Karar No. 2015/6846 Tarihi:

T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2014/3-686 K. 2016/18 T

İlgili Kanun / Madde 506.S.SSK/39

ÜCRET GERÇEK ÜCRETİN TESPİTİ FAZLA ÇALIŞMA

HUKUK YARGITAY KARARI YARGITAY 21. HUKUK DAİRESİ. dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

İlgili Kanun / Madde 506 S. SSK/130

Trabzon üçüncü noteri olan davalı ise, süresinde zamanaşımı itirazında bulunmuştur.

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/ S.İşK/14 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ. Esas No. 2009/12918 Karar No. 2011/12793 Tarihi:

T.C. KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU RET KARARI :F.Y.

İlgili Kanun / Madde 818.S.BK/161

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK. /26, 53 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2015/11497 Karar No. 2015/15217 Tarihi:

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş. K/41,63

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK. /9

DAVACI : Nesrin Orhan Şahin vekilleri Av.Serap Yerlikaya ve Av.İlter Yılmaz

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/53,57

İlgili Kanun / Madde 506 S. SSK/26

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/18-21

T.C. D A N I Ş T A Y Yedinci Daire

İlgili Kanun / Madde 5510.S.SGK/107

ÇOCUKLARIN DESTEKTEN YARARLANMA SÜRELERİ

Ba ve Bs FORMLARININ VERİLMEMESİ NEDENİYLE ADİ ORTAKLIK ADINA KESİLEN CEZAYLA İLGİLİ KANUN YARARINA BOZMA KARARI YAYIMLANDI

YARGITAY 21. HUKUK DAİRESİ T E. 2005/10998 K. 2006/1271

AVUKAT YASİN GİRGİN

Ġġ KAZASI VE MESLEK HASTALIĞINDAN DOĞAN RÜCU DAVALARI

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş. K/8

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STK/25

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/18-21

Anahtar Kelimeler : Yargılamanın yenilenmesi, kesinleşen mahkeme kararı, özel tüketim

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /18-21

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/32 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ. Esas No. 2008/14944 Karar No. 2010/2311 Tarihi:

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /2

Transkript:

T.C YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2015/11423 Karar No. 2017/1772 Tarihi: 06.03.2017 İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGK. /23 İŞÇİ SAĞLIĞI İŞ GÜVENLİĞİ İŞVEREN- LERİN OBJEKTİF ÖZEN YÜKÜMLÜLÜĞÜ BULUNDUĞU İŞÇİNİN TECRÜBELİ OLDUĞU VEYA DİKKATLİ ÇALIŞMIŞ OLSAYDI YAKLAŞIMIYLA İŞVEREN YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜN GÖZ ARDI EDİLEMEYECEĞİ ÖZETİ: İşverenler işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumluluktan konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar. Anılan madde ile, işverenlere, işçi sağlığı ve iş güvenliği kavramından kapsamlı olarak, her türlü önlemi almak yanında, bir anlamda objektif özen yükümlülüğü de öngörülmektedir. Bu itibarla işverenin, mevzuatın kendisine yüklediği tedbirleri, işçinin tecrübeli oluşu veya dikkatli çalıştığı takdirde gerekmeyeceği gibi bir düşünce ile almaktan sarfınazar etmesi kabul edilemez. Uluslararası Çalışma Örgütü (...) ile Dünya Sağlık Örgütü'nün (...) ortak Komisyonunda işçi sağlığının esasları: Bütün işkollarında işçinin fiziksel, ruhsal ve sosyo-ekonomik bakımdan sağlığını en üst düzeye çıkarmak ve bunun devamını sağlamak; çalışma 382

şartları ve kullanılan zararlı maddeler nedeni ile işçi sağlığının bozulmasını engellemek; her işçiyi kendi fiziksel ve ruhsal yapısına uygun işte çalıştırmak; özet olarak işin işçiye ve işçinin işe uyumunu sağlamak olarak tanımlanmaktadır. Belirlenen amaçlara ulaşmak, dolayısıyla iş kazalarını ve meslek hastalıklarını önlemek temel sorumluluktur. DAVA: Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davacı Kurum avukatı ile davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Dava, 17.10.2010 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle sürekli iş göremez hale gelen sigortalıya bağlanan gelir nedeniyle oluşan Kurum zararının davalıdan tahsili istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı olay tarihinde yürürlükte bulunan ve 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu nun 21. Ve 23. maddesidir. 1-5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun İş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık bakımından işverenin ve üçüncü kişilerin sorumluluğu başlığını taşıyan 21. maddesinin birinci fıkrası, sigortalıya ya da ölümü halinde hak sahiplerine bağlanan gelirler ile yapılan harcama ve ödemelerin işverenden rücuan tahsili koşullarını düzenlenmiş olup; işverenin sorumluluğu için, zarara uğrayanın sigortalı olması, zararı meydana getiren olayın iş kazası veya meslek hastalığı niteliğinde bulunması, zararın meydana gelmesinde işverenin kastının veya sigortalının sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketinin ve bu hareket ile meydana gelen iş kazası ve meslek hastalığı arasında illiyet bağının bulunması gerekir. Buradan, işverenin, işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliğine ilişkin mevzuatın kendisine yüklediği, objektif olarak mümkün olan tüm tedbirleri alma yükümlülüğünü yerine getirmemesi ve bu nedenle iş kazası veya meslek hastalığı şeklinde sosyal sigorta riskinin gerçekleşmesi halinde, kusur esasına göre meydana gelen zararlardan Sosyal Güvenlik Kurumuna karşı rücûan sorumlu olduğu sonucu çıkarılmaktadır. Buna göre; işverenin ve üçüncü kişilerin iş kazasındaki kasıt veya kusurunun tespiti amacıyla; iş kazasının oluşumuna ilişkin maddi olguların eksiksiz biçimde saptanması, sorumluluğu gerektiren her koşulun, kendi özelliği çerçevesinde araştırılıp irdelenmesi, işveren ve diğer ilgililerin kusur oran ve aidiyetlerinin belirlenmesi gerekir. 383

Bu kapsamda; 6331 sayılı Kanunun 37 nci maddesi uyarınca yürürlükten kaldırılan ancak zararlandırıcı sigorta olayının meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan 4857 sayılı İş Kanunu'nun 77 nci maddesi uyarınca, işverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. İşverenler işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumluluktan konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar. Anılan madde ile, işverenlere, işçi sağlığı ve iş güvenliği kavramından kapsamlı olarak, her türlü önlemi almak yanında, bir anlamda objektif özen yükümlülüğü de öngörülmektedir. Bu itibarla işverenin, mevzuatın kendisine yüklediği tedbirleri, işçinin tecrübeli oluşu veya dikkatli çalıştığı takdirde gerekmeyeceği gibi bir düşünce ile almaktan sarfınazar etmesi kabul edilemez. Uluslararası Çalışma Örgütü (...) ile Dünya Sağlık Örgütü'nün (...) ortak Komisyonunda işçi sağlığının esasları: Bütün işkollarında işçinin fiziksel, ruhsal ve sosyo-ekonomik bakımdan sağlığını en üst düzeye çıkarmak ve bunun devamını sağlamak; çalışma şartları ve kullanılan zararlı maddeler nedeni ile işçi sağlığının bozulmasını engellemek; her işçiyi kendi fiziksel ve ruhsal yapısına uygun işte çalıştırmak; özet olarak işin işçiye ve işçinin işe uyumunu sağlamak olarak tanımlanmaktadır. Belirlenen amaçlara ulaşmak, dolayısıyla iş kazalarını ve meslek hastalıklarını önlemek temel sorumluluktur. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.11.2006 gün ve E: 2006/10-696, K: 2006/704 sayılı kararı). Eldeki davada ise, kusur raporu alınmaksızın hüküm tesisi isabetsizdir. Meydana gelen olayda işverenin objektif özen yükümlülüğü çerçevesinde yapılacak irdeleme ile olayın meydana geldiği iş kolunda uygun bir kusur raporu aldırılmak suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırıdır. 2-5510 sayılı Kanunun süresinde bildirilmeyen sigortalılıktan doğan sorumluluk bakımından işverenin sorumluluğunu düzenleyen 23 üncü maddesi hükmüne göre; sigortalı çalıştırmaya başlandığının süresi içinde sigortalı işe giriş bildirgesi ile Kuruma bildirilmemesi halinde, bildirgenin sonradan verildiği veya sigortalı çalıştırıldığının Kurumca tespit edildiği tarihten önce iş kazası meslek hastalığı ve hastalık meydana gelmiş ise, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken her türlü masraflar ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri, 21 inci maddenin birinci fıkrasında yazılı sorumluluk halleri aranmaksızın işverene ödettirilecektir. Sözü edilen madde ile işverenin kaçak işçi çalıştırmasının önlemesi amaçlanmış olup, maddenin düzenleniş şeklinden de açıkça anlaşılacağı üzere, 23 üncü maddeye göre işverenin sorumluluğu kusursuz sorumluluk ilkesine dayanır. 384

5510 sayılı Yasanın 23. maddesinde; Sigortalı çalıştırmaya başlandığının süresi içinde sigortalı işe giriş bildirgesi ile Kuruma bildirilmemesi halinde, bildirgenin sonradan verildiği veya sigortalı çalıştırıldığının Kurumca tespit edildiği tarihten önce meydana gelen iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık halleri sonucu ilgililerin gelir ve ödenekleri Kurumca ödenir. Yukarıdaki fıkrada belirtilen hallerde, Kurumca yapılan ve ileride yapılması gerekli bulunan her türlü masrafların tutarı ile gelir bağlanırsa bu gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri tutarı, 21 inci maddenin birinci fıkrasında yazılı sorumluluk halleri aranmaksızın, işverene ayrıca ödettirilir. hükmü öngörülmüş olup, maddenin açık hükmü karşısında; gerçek zarar tavan hesabı yapılması zorunluluğu bulunmamaktadır. Anılan maddeye göre davalı işverenin sorumluluğu kusursuzluk ilkesine dayanmakta olup, zararlandırıcı sigorta olayında işverenin hiç kusuru olmasa bile, şayet sigortalının işe giriş bildirgesi yasal süre içerisinde Kuruma verilmemişse ve zararlandırıcı sigorta olayı bu yasal süreden sonra meydana gelmişse Kurumca yapılan sigorta yardımlarından 23. maddeye göre sorumlu tutulması, bu durumda tarafların kusur oranı gözetilmeksizin belirlenen ilk peşin sermaye değerinden, Borçlar Kanunu nun 43-44. maddeleri uyarınca sigortalının kusurunun %50'sinden az olmamak üzere hakkaniyet indirimi yapılarak kurum zararının belirlenmesi gerekecektir. Eldeki davada ise, öncelikle olayın nasıl meydana geldiği hususu netleştirilmeli ve olayın meydana geldiği iş kolunda ve iş güvenliğinde uzman bilirkişilerden oluşa uygun bir kusur raporu aldırıldıktan sonra sonucuna göre 5510 sayılı Yasanın 23 üncü maddesi kapsamında gerçek zarar tavan hesabı yaptırılmaksızın alınacak hesap raporuna göre kurum alacağı belirlenmelidir 3-Hukuk Muhakemeleri Kanunu nun 297/1-c. maddesi, bir mahkeme hükmünün kapsamının ne şekilde olması gerektiğini açıklamıştır.6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu nun Hükmün Kapsamı başlıklı 297. maddesinde: (1) Hüküm "Türk Milleti Adına" verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar: a)hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini. b)tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini. c)tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri. 385

ç)hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini. d)hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını. e)gerekçeli kararın yazıldığı tarihi. (2)Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. düzenlemesi getirilmiştir. Buna göre bir mahkeme hükmünde, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hükümde gösterilmesi gereklidir.bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür. Gerekçe, hakimin (mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini kendiliğinden araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar. Hakim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendini denetler. Üst mahkeme de, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler. Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz (Kuru, Baki/ Arslan, Ramazan/ Yılmaz, Ejder; Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı 6100 sayılı HMK na Göre Yeniden Yazılmış, 22 Baskı, Ankara 2011, s.472). Anayasa nın 141. maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur. 386

Yukarıda vurgulanan hususlar, Hukuk Genel Kurulu'nun 19.04.2006 gün ve E:2006/4-142, K:229; 05.12.2007 gün ve E:2007/3-981, K:936; 23.01.2008 gün ve E:2008/14-29, K:4; 19.03.2008 gün ve E:2008/15-278, K:254; 18.06.2008 gün ve E:2008/3-462, K:432; 21.10.2009 gün ve E:2009/9-397, K:453; 24.02.2010 gün ve E:2010/1-86, K:108; 28.04.2010 gün ve E:2010/11-195, K:238; 22.06.2011 gün ve E:2011/11-344, K:436 ; 08.02.2012 gün 2011/10-726 E,2012/57 K ;28.09.2012 gün 2012/3-444 E,2012/638 K; 16.03.2012 gün 2012/2-97 E,2012/203 K sayılı kararlarında da, benimsenmiştir.yine 07.06.1976 gün ve 3/4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde yer alan Gerekçenin ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir. şeklindeki açıklama ile de aynı ilkeye, vurgu yapılmıştır. Anayasa nın 141/3. maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK nun 297. maddesi, işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir. Öte yandan, mahkeme kararlarının taraflar, bazen de ilgili olabilecekleri başka hukuki ihtilaflar yönünden etkili ve bağlayıcı kabul edilebilmeleri, başka bir dava yönünden kesin hüküm, kesin veya güçlü delil oluşturup oluşturamayacağı gibi hukuksal değerlendirmeler de bu kararların yukarıda açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesiyle mümkündür. Anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama gerek yargı erki ile yargıcın, gerek mahkeme kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz. Eldeki davada; Mahkemece gerekçeli kararda hiçbir hukuki gerekçe gösterilmemiş olup kabul edilen kısmın hangi nedenlerle kabul edildiği karar yerinde gösterilmediğinden gerekçeli karardan anlaşılamamaktadır. Mahkemece yapılacak iş; özellikle Anayasa nın 141/3. maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK nun 297. maddeleri de gözetilerek kabul gerekçesini açıkça kaleme alarak kararda göstermek olmalıdır. O hâlde, davacı ve davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 06.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi 387