TKEP in Fransa da, başta Paris olmak üzere, birçok ilde yaygın taraftar kitlesi

Benzer belgeler
İşten Atılan Asil Çelik İşçilerinin okuduğu basın açıklaması: 15/03/2012

Soru şudur: 25 yıldan fazla yaşadığınız bir ülkenin insanı olmaz mısınız?

Abdullah ÖCALAN ın, Mihrac Ural hakkında ne düşündüğünü en iyi bilenlerdenim. Daha önce bu sitede benim dışımda başka bazı arkadaşlar da yazdılar.

Aradım.. Birkaç gün sonrası için, msn üzerinden karşılıklı konuşmak üzere anlaştık.

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

1982 yılının Eylül ayının sonlarına doğru Almanya ya sürekli olarak geldim.

Aslında bugün İbrahim in Mihrac Ural ın kıçındaki ihanet kılıçları yazısının ikinci bölümü sitede yer alacaktı, ama ne yapayım!

Talihsiz bir biçimde diyorum başka bir kelime yok çünkü:

Konumuz sol içi cinayetler, özel olarak da Acilciler bünyesindeki cinayetler

Cumhuriyet Halk Partisi

SAVUNMA: Ben sizin sanığınız değilim AHMET ALTAN

AYŞEGÜL ARSLAN IN KATİL ZANLISI MÜEBBET YEDİ

LGBTİ MAHKUMLARA HAPİSHANEDE İŞKENCE GİBİ TECRİT

Beğenin beğenmeyin: Yalçın küçük bunları yazıyor.

Çok geç kalmış bir solun içinde olan bizlerin de geç kalmış olması şaşırtıcı değil

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı

Durumun neden kötü olduğu benim ve İbrahim Yalçın ın yazılarında açıklandı.

Bu haftaki yazımıza geçmişten bir medya kazasıyla giriyoruz Yıl 1983

Sayın Yönetim Kurulu Üyesi/ ve Meclis Üyesi Arkadaşlarım,/

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

Konuya, aylar önce bana çok sık sorulan soruyla başlayayım: Bu adam 31 yıl sonra sana neden saldırıyor? Bunca zamandır aklı nerdeymiş?

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

HÜKÜM GİYMEMİŞ BİR TUTUKLUNUN HASTANEYE SEVKİ (KISITLAMALI YA DA KISITLAMASIZ)

2006 Yılı Türkiye Đnsan Hakları Đhlalleri Bilançosu

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Türkiye'de 3 Ay OHAL İlan Edildi

Uluslararası Üniversiteler Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Darbeci Kurşununa Hedef Oldu

2016 YILI İLK 9 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

Emniyet Genel Müdürlüğü Bilgi İşlem Daire Başkanlığı

İNSANIN YARATILIŞ'TAKİ DURUMU

Somemto Big Data Somemto ile Gezi Parkı Eylemleri Haftasında Sosyal Medya Analizi. Copyright 2012 Etiya All Rights Reserved

NİSAN 2012 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

BİR GRUP EĞİTİM-SEN ÜYESİ GÖREVİNDEN AYRILAN MUSTAFA ÖZCAN ALEYHİNE EYLEM YAPTI

2016 YILI DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

JUDITH LIBERMAN ÇAĞDAŞ BİR HALK OZANI

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 3 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU BİLANÇO 05 MAYIS 2017 İHD DİYARBAKIR ŞUBESİ

Ne yazmışsak hepsinin belgeleri (canlı tanıkları) vardır. Yaşıyorlar. Ne söylemişsek arkasındayız.

Ben bir yazarım demek, kullanacağım kelimeleri ben seçerim demektir.

Bu süreç devrimci hareket için zararlı mıdır? Tam tersine, yararlıdır.

Hapis yatmış. Nebil in, Hanna nın can dostu ve M. Ural ın yoldaşı imiş. Buraya kadar çok güzel. İtiraz etmiyorum olabilir.

İran Cumhurbaşkanı Ruhani, Fransa Cumhurbaşkanı Macron

Sabah erken saatlerde de koğuşlara baskınlar yapılarak sürgüne gönderilecekler toplanmaya başladı ve sıra bizim koğuşa gelmeden isyan başladı.

Yaşınız kaç diye sorduk;

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Nasuh Mitap ı Ankara dan tanırım. Kendisi hakkında bir şey yazmayacağım.

Yazan : Osman Batuhan Pekcan. Ülke : FRANSA. Şehir: Paris. Kuruluş : Vir volt. Başlama Tarihi : Bitiş Tarihi :

2016 YILI İLK 6 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

Hava-İş: İşten atılanlar işe alınana kadar mücadeleyi bırakmayacağız!

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 6 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU -BİLANÇO-

ULUSAL YARGI AĞI PROJESİ-II


Ürünü tüketmesini/satın almasını/kullanmasını ne tetikledi?

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

Türkiye Cezasızlık Araştırması. Mart 2015

Yenilenen Geçici Hayvan Bakım Merkezi açıldı

Yüreğimize Dokunan Şarkılar

SEÇİM KURULU ASİL ve YEDEK ÜYELERİ İLE GÖZLEMCİ TEMSİLCİLER SEÇİM GÜNÜ ÇALIŞMALARI

FETÖ elebaşının ByLock'taki 'yeğen' grubu

AK PARTİ BODRUM İLÇE DANIŞMA KURULU YAPILDI

Silahlı propagandanın amacı her şeyden önce bu suni dengenin bozulmasıdır. Şimdi hepimizin bildiği bu teoriyi Mihrac Ural ın durumuna tercüme edelim:

ISBN :

1 2 icin- ucretsiz- ped- hakki/

2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

Başbakan Yıldırım, Ankara Sincan da halka hitap etti

2 Kasım Sayın Bakan,

OTELCİLER, BOOKING.COM UN HİZMETİNİN DURDURULMASINA TEPKİ GÖSTERDİ

Emeğin İktidarını Birlikte Kuracağız

İsrailli casus Eli Cohen'in saati, Suriye'de idam edilmesinden yarım asır sonra ülkesine nasıl geri döndü?


DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Mayıs 2010 DİKKAT

Limit, Türev ve İntegral. gibi LYS konularındaki problemlerini halletmek isteyenler için... ANTRENMANLARLA MATEMATİK. Dördüncü Kitap LYS

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 9 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU -BİLANÇO-

2- Takside. Türk kadınla Alman kadın aynı yerden taksiye bindiler aynı mesafeyi gidip aynı yerde indiler.

Ördek Davranış - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

ŞANLIURFA EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ Basın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü İNTERNET HABERLERİ

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu

HAZİRAN 2012 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. Akıllı Kral Süleyman

EDEBİYATIN İZİ 86. İZMİR ENTERNESYONAL FUARI NA DÜŞTÜ

Bayramın ikinci günü olan 26 Ekim Cuma günü, TAYAD lı Aileler bayramlaşmak için kahvaltıda bir araya geldiler.

Habere göre. Quaresma sözü ortalığı karıştırdı

Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Mahpus Hasta Bölümü İnceleme Raporu

Fonksiyonlar, Olasılık, Parabol, Eşitsizlik, Trigonometri, Logaritma. gibi LYS konularındaki problemlerini halletmek isteyenler için...

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Karacan Düzce'de

Türkiye Cezasızlık Araştırması. Mart 2015

AK Parti mazlum coğrafyaların umudu

BODRUM DA SAĞLIK ÇALIŞANLARI GREVDE

özlü bir medya kazası işledi. Yıldırı m

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Sözcüklerin ve harflerin yazılışıyla ilgili belli kurallar da vardır. Bunları şimdi ayrı ayrı göreceğiz.

Selim Çürükka / Sakine, Cahide ve Aysel dersten dışarı atılıp tutuklanınca, Öcalan Gerilla adaylarına aleyhimizde konuşmaya devam ediyor.

Birazdan, 2018 / 3. (13/10/2018) Döneminde yapılan SMMM Staja giriş sınavı sorularına ve çözümleri bakacağız.

FETÖ cü polisler onlar hakkında da istihbarat toplamış

Transkript:

Sürgünde 25 yıl Suriye de 8 ya da 9 ay kaldıktan sonra 15 Haziran 1987 de Fransa ya geldim. O günden bu yana Paris te sürgün hayatı yaşıyorum. Annemi ve babamı sürgündeyken kaybettim. Fransa ya geldiğim zaman 36 yaşındaydım. Şimdi 61 yaşımı bitirdim. Yaşlı sayılmam ama yaşlandığımın da farkındayım. Ülkemi özledim. Hem de çok özledim. Tüm sevdiklerimden, çocukluk arkadaşlarımdan, akrabalarımdan, dostlarımdan ve yoldaşlarımdan uzak kaldım. Bir kısmıyla haberleşiyor olsak bile birçoklarıyla ilişkim kesildi. Görüşmek şöyle dursun, nerede olduklarından ve ne yaptıklarından haberim yok. 1974 ten başlamak üzere, aralıklarla 9 sene hapis yattım. 12 Eylül döneminde askeri hapishanelerde binlerce devrimci tanıdım. Yalçın Küçük ün deyimiyle, hapishane arkadaşlığının, mahpus yoldaşlığının tadına doyum olmuyor. Hapishaneleri bile özledim. Hapiste zamanın geçmediği söylenir. Ben öyle olduğuna inanmıyorum. Hapiste zamanın çok çabuk geçtiğine, göz açıp kapanıncaya kadar günün ağardığına karardığına, hayretler içinde tanıklık ettim. Yaşayanlar bilir, özellikle 12 Eylül döneminde hapisanede günler çok hareketli geçerdi. Bu nedenle olsa gerek, sıkılmaya vakit bile bulamazdık. 9 yıllık hapisane hayatımda 20 civarında cezaevi dolaştım. Çok zor günler de yaşadım, çok güzel günler de. Mahpusluk hayatımın 6 ayı aralıklarla açlık grevlerinde geçti. Bir haftalık olanı da vardı, 36 gün süreni de. Sürgün oldum, sevk oldum, disiplin cezası aldım, hücreye kapatıldım. Hapiste şarkılar da söyledim, sloganlar da attım. Aylarca ziyaret yasağı, havalandırma yasağı, avukat yasağı, mahkemeye çıkartılmama yasağı da aldım. Tek kişilik hücrelerde kaldığım da oldu, üç kişilik ve altı kişilik koğuşlar kaldığım da. Yıllarca radyo dinleyemedim, televizyon izleyemedim. Koğuş sayımlarına gelen komutanlara Komutanım!.. diye tekmil vermemizi istediler, vermedim. Tek tip elbise giymemizi zorunlu kıldılar, yıllarca giymedim. Don ve atletle mahkemelere götürüldüm. Kılık kıyafet kanununa aykırı, genel ahlâka ve adaba uygun olmayan tavır gerekçesiyle mahkeme salonlarından çıkartıldım. 9 yıllık hapisane hayatım boyunca 10 kez firar teşebbüsüm oldu. Duvar deldim, tünel kazdım, cam çerçeve demir kestim ama yine de başarılı olamadım. 9 Ocak 1979 da Sağmalcılar Cezaevi nde Filistinli iki gerilla kaçtı, ben cezaevi bahçesinde yakalandım. Bu firar girişimi nedeniyle akıl almaz işkence gördüm. Aylarca kulaklarım duymadı, ayaklarımın üzerine basamadım. 9 yıllık hapis hayatım süresince bulunduğum her cezaevinde tüm devrimci eylemlerin içinde yer aldım veya bu eylemlere öncülük ettim. En azından destek 1

oldum ama asla geride kalmadım. Hapiste yüzlerce yoldaşımla beraberdim, binlerce devrimciyle birlikteydim. İçlerinden bir tanesi çıkıp Şu tarihte şurada eyleme katılmadı, destek olmadı ya da gönülsüz destek oldu demez!.. diyemez. Bugüne kadar başka hiç kimseden duymadığım bir uygulama bana yapıldı. TCK nın 168/1 maddesi uyarınca çete yöneticisi olduğum gerekçesiyle 15 yıl hapis cezası aldım. Bu davadan yargılanırken, aynı anda bir başka ilde, yöneticisi olduğum örgütün üyesi olmaktan dolayı 141/5 den 5 yıl ceza daha aldım. Aynı davada hem örgüt üyeliğinden ve hem de aynı örgütün yöneticiliğinden dolayı ayrı ayrı ceza alması mümkün değilken, yanlışlıkla böyle bir ceza verilmiş olsa bile, kişinin yöneticisi olduğu örgütün doğal olarak üyesi de olması nedeniyle kararın birleştirilmesi ve 15 sene üzerinden hapis yatması gerekirken, benim için bu kural uygulanmadı. Örgüt yöneticiliğinden 15 senenin infazını yattım. Tahliye olmayı beklerken, yöneticisi olduğum örgütün üyesi olmaktan ayrıca 5 sene daha yattım. Böylece, 20 yıllık bir cezanın infazını yatmış oldum. Nisan 1976 sonunda Adapazarı Cezaevi nden tahliye oldum. Bir gün sonra Ankara da Yalçın Küçük le buluştum. Sultanahmet Cezaevi nde aynı koğuşta ve aynı komünde birlikte kalmıştık. Evinde ziyarete gittim. Nebil Rahuma yı anlattım. Bildiklerimi kendisine aktardım. Nebil i yazmasını, Nebil in haksız bir suçlamayla öldürüldüğünü Türkiye kamuoyuna anlatmasını istedim. Yalçın Küçük Aydın Üzerine Tezler 3 adlı kitabında Nebil Rahuma yoldaşın uğradığı haksızlığı anlattı. Bir gün olsun durmak, devrimci mücadeleye ara vermek, kimilerinin yaptığı gibi şöyle bir çevreme bakayım, ne olduğunu bittiğini göreyim, az biraz dinleneyim demek aklımın ucundan bile geçmedi. Kısa bir süre ailemle birlikte oldum ve ziyaretime gelen ilk yoldaşla birlikte örgütlü yaşama kaldığım yerden devam ettim. İstanbul a gittim. İzmir e gittim. Yıllardır mutlaka birileri gelip bizleri bulacak umuduyla bekleyen yoldaşlarımla ilişki kurdum ve bu yoldaşları örgütle ilişkilendirdim. Suriye de yaşanan akıl almaz sahtekârlıkları ve ihanetleri gözlerimle gördüm. Kurulan ihanet tezgâhına karşı çıktım, muhalefet ettim ve düzeltilir umuduyla çok çaba harcadım. Kongre den 6 ay kadar sonra Fransa ya Avrupa Sorumlusu olarak geldim. Fransa ya geldiğim günden itibaren, başta Fransa olmak üzere Almanya ya ve Hollanda ya birçok kere gittim. Daha önce örgütten ayrılmış ama devrimci mücadeleye devam etmekte kararlı eski yoldaşlarla ilişki kurdum. Acilciler örgütünün içinde yeniden yer almalarına vesile oldum. Daha önce anlattığım için bir kez daha yazmayacağım. Tüm çabalarım engellendi. Örgüt olmamız istenmiyordu. Herkesin örgütten ayrılması, ayrılanların ayrılık nedenlerini kendine saklaması, susarak küserek devrimciliği bırakması, Mihrac Ural ve çetesi açısından başarı olarak görülüyordu. Bunlar, elbette açıkça söylenmiyordu. Gelişmeler karşısında takınılan tavırdan herşey açıkça belli oluyordu. 2

Acilciler örgütümüz bize yabancıydı artık. Bunu kabul etmek kolay olmadı. Uzun tartışmalar sonunda 50 kişilik bir yoldaş grubuyla birlikte ayrılığımızı ve TKEP e katılma kararı aldığımızı açıkladık. TKEP ne katılma gerekçemiz, daha önce İrfan Dayıoğlu nun kısaca bahsettiği gibi, bize en yakın siyasi eğilim olması nedeniyledir. Bunun dışında ve bunun kadar önemli olan bir başka gerekçemiz daha vardı. Bizden önce örgütten ayrılan eski yoldaşlarımız TKEP saflarına katılmıştı. 15 haziran 1987 tarihinde Acilciler in MK üyesi ve Avrupa sorumlusu sıfatıyla geldiğim Fransa da, 1988 ortalarında örgütten ayrılarak 50 kişiye yakın bir yoldaş grubuyla TKEP e katıldım. Böylece, 1976 sonlarına doğru katıldığım örgütümden ayrılmış oldum. TKEP ne katılma kararımızın hemen öncesinde, Türkiye de Büyük Balık Operasyonu u ihanetinde yakalanmadan yurtdışına çıkabilen iki kişi (İstanbul ve Ege bölge sorumlusu) yoldaşlar da Fransa ya geldiler. Mihrac Ural çetesi ile ilişkilerimizi kesme ve TKEP ne katılma kararımıza onlar da katıldı. Hep birlikte çeteden ayrıldık. Ayrılığımız bu çetenin Avrupa daki yapısını tamamen bitirdi ve Türkiye deki etkinliğini sıfırladı. Mihrac Ural ve çetesi başbaşa kaldı. Örgütün dipdiri ayakta durduğu ve çok yakında 2. Kongre yi yapacağı palavralarına kimseyi inanmadı. Taa o zaman söylemiştik. Yalan söylüyor, iki kişiyi bir araya getirebilecek gücü kalmadı!.. demiştik. Aradan 25 sene geçti. Kimin haklı çıktığı ortadadır. Mihrac Ural ve çetesinin özellikle bana karşı düşmanlıklarının altında yatan esas neden budur. Sessizce ayrılsaydım mesele yoktu. Yoldaşın kendi tercihidir, saygı duymak gerekir!.. diyecekler ve son derece memnun olacaklardı. Böyle olmadı. Uğruna ömrümün en güzel yıllarını verdiğim mücadeleye ve bu mücadelede hayatlarını kaybetmiş yoldaşlarıma ihanet edemezdim. Yarattığımız devrimci değerlerimizi soysuz bir güruhun başka amaçlar için kullanılmasına sessiz kalamazdım. Tüm ihanetlerini, neye ve kime hizmet ettiklerini, nihai amaçlarının ne olduğunu, işledikleri tüm suçları devrimci kamuoyunun bilgisine sundum. Mihrac Ural ve çetesi hızla deşifre olmaya ve devrimci örgütler tarafından kesinlikle ciddiye alınmayan bir 5. Kol faaliyeti!.. olarak görülmeye başlandı. Biz yolumuza devam ettik. TKEP e katıldıktan sonra partinin çalışma anlayışına ilişkin uyum konusundaki kaygılarımızın yersiz olduğunu kısa zaman içinde yaşayarak gördüm. Fransa da sorumlu düzeyinde bulunan yoldaşın da eski bir Acilci olması, uyum sorununun kısa sürede aşılmasında önemli etken oldu. Birkaç aylık çalışmanın ertesinde, TKEP Avrupa Komitesi nin önerisi üzerine, önce parti üyeliğine müracaat ettim ve üyeliğimin kabulünden kısa süre sonra da TKEP Fransa Sorumlusu olarak seçildim. (TKEP te her organ kendi sekreterini seçebilir.) TKEP in Fransa da, başta Paris olmak üzere, birçok ilde yaygın taraftar kitlesi 3

vardı. Çoğunlukla kırsal kesim kökenli olan bu arkadaşlarımızın devrimci faaliyetlerdeki tecrübeleri, içinden geldiğim örgütlenmeye göre birçok açıdan farklıydı. Pratik faaliyetlerin yükseltilmesi suretiyle farklılıklarımızın giderilebileceği tespitini yaptım. Yanılmamışım. Birkaç ilde yürüttüğümüz dernek çalışması, Fransa Postası adı altında çıkarttığımız dergi faaliyeti, seminer çalışmaları ve düzenli rapor alış-verişi yanında, Fransız Komünist Partisi (FKP) nin merkez yayın organı L humanite gazetesinin her yıl düzenlediği ve kardeş Komünist Parti lerin katılımıyla üç günde milyonlarca insanın ziyaret ettiği Fete de l humanite şenliklerine katıldık. TKEP nin uluslararası platformda tanıtılmasına öncülük ettik. TKEP Fransa Komitesi olarak, cezaevlerindeki yoldaşlarla dayanışmaya özen gösterdik. Tutuklu yoldaşlarımızın özellikle maddi sorunlarının çözümüne ilişkin önemli çabalarımız oldu. Kısacası, Acilciler örgüt yapısı içinde yapma fırsatı bulamadığımız etkinliklerimizi büyük bir coşkuyla hayata geçirmeye çalıştık. Acilciler den ayrılmış olmamıza rağmen, Haydar Yılmaz yoldaşımızın hapishaneden firar ettiğinin haberini alır almaz kendisiyle ilişki kurduk. Yurtdışına sağ salim çıkabilmesi için tüm imkânlarımızı seferber ettik. Yapmamız gereken her şeyi yaptık. Haydar Yılmaz dan Türkiye de bulunduğu süre içinde Mihrac Ural a ve çetesine bulunduğu yeri bildirmemesini istedik. Bildirdiği taktirde mutlaka ama mutlaka yakalanacağını söyledik. Haydar Yılmaz ın sağ salim ülkeyi terk etmesi böylece güvenceye alındı. Öte yandan, TKEP in ülke içindeki faaliyetlerinin daha verimli hale getirilmesi için uğraştık. Maddi ve teknik olanaklar temin edilmesi yönünde ciddi çalışmalar yaptık. Bütün çabalarımız TKEP Avrupa Komitesi ve TKEP MK si tarafından takdirle karşılandı. Fransa daki parti faaliyetlerimizin başarılı olduğu anlaşıldı. Bu dönemde, İsviçre de yapılan TKEP Avrupa Konferası nda Fransa S Sorumlusu olarak Avrupa Komitesi ne seçildim. TKEP içinde Fransa temsilcisi ve Avrupa Komitesi üyesi olduğum döneme ilişkin yaptığım tüm faaliyetleri ayrıntılı olarak bir üst komiteye bildirdim. Gönderdiğim raporların birer nüshası halâ arşivimde durmaktadır. Bu raporların altında, sadece benim imzam değil, birlikte çalıştığım yoldaşlarımın da imzaları bulunmaktadır. Bunlar bugün ne TKEP le ne de devrimcilikle hiçbir ilişkisi bulunmayan kimi ortalık oğlanlarının ima etmeye çalıştıkları (utanmadan isim bile vererek) yalanları ve karalamaları yüzlerine çarpacak olan imzalı belgelerdir. Bu konuda şimdilik söyleyeceklerim bu kadardır. İddiacılık yapanlar karşıma çıksın ve iddiasını kanıtlarıyla birlikte açıklasın. Sürgünde 25 yılın hesabını yapmak, sürgünde 25 yılın nasıl geçtiğini anlatmak, elbette kolay değil. Tanımadığınız, dilini kültürünü bilmediğiniz, sosyal ilişkilerine ve çelişkilerine yabancı olduğunuz bir ülkede tek başınasınız. Bir yandan, kişisel yaşamınızı sıfırdan başlayarak kuracaksınız. Öte yandan, içinden çıkıp geldiğiniz 4

ülkenin demokrasi mücadelesine omuz verme sorumluluğu duyacaksınız. Hata yapmaz mısınız? Elbette yaparsınız. İş yaparken hata da yapacaksınız. Yurtiçinde ve yurtdışında toplum yararına hiçbir şey yapmadan yıllarını kişisel çıkar uğruna harcayarak gemisini kurtaran uyanıklardan olmayacaksınız. Samimiyetten doğruluktan dürüstlükten ayrılmayacaksınız. Dediğiyle yaptığı ve diliyle yüreği arasında hiçbir uyumluluk bulunmayanların devrimci olduğuna inanmayacaksınız. Beyinleri oblomovlaşmış unsurların, iş işten geçtikten sonra ortaya çıkıp hiç utanmadan sıkılmadan ahkâm kesmelerini ciddiya almayacaksınız. Türkiye solculuğunun en büyük açmazlarından biri, belki de en önemlisi, bu tür insanlardan bugüne kadar kurtulamamış olmasıdır. Devam ediyorum. Sürgünde 25 yılımın TKEP sonrası döneminde, Türkiye de devrimci kamuoyunda büyük bir heyecanla karşılanan ve hemen her kesimden insanların yoğun olarak katıldığı Birleşik Sol Parti (BSP) nin Fransa temsilciliğini yaptım. BSP nin yerine kurulan Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) nin, Fransa daki kuruluşunda görev aldım ve yapılan ilk seçimli toplantıda ÖDP Fransa Temsilcisi olarak devrimci faaliyetlerime devam ettim. Yurtdışında geçen 25 yılın muhasebesini yaparken gerçeği göreceksin. Bilmediğin bir ülke ve yabancısı olduğun bir toplumda, deryada damla gibisin. Çoğu zaman hiç beklemediğin bir anda ve genelliklede hazırlıksız yakalandığın sürgün yaşamında, yeni bir düzen kurma ve mücadeleye devam edebilmenin koşullarını yaratma çabası sanıldığından daha zordur. Türkiye insanı yurtdışını 1970 li yılların başında göçmen işçi olarak tanıdı. Türkiye nin devrimcileri yurtdışını ve sürgün yaşamını, esas olarak 1980 li yılların başından itibaren yoğun olarak öğrenmeye başladı. 12 Eylül zulmünden kaçarak Avrupa ülkelerine gelen siyasi mülteciler, geldikleri ülkelerde uzun bir süre, deyim yerindeyse aç susuz yaşayarak tutunmaya çalıştı. Benim açımdan söyleyecek olursam, 12 Eylül 1980 darbesinden hemen sonra yurtdışına çıkarak Avrupa ya gelenlerden daha şanslı olduğumu söyleyebilirim. Fransa ya geldiğim zaman yalnız değildim. Benden yıllar önce buraya gelip yerleşen yoldaşlarım ve feodal tanıdıklarım vardı. Bu nedenle, benden önce gelmiş olan devrimcilerin yaşadıkları sıkıntıları ben yaşamadım diyebilirim. Suriye den Paris e indiğim zaman kapıda Salih ve Zafer tarafından karşılandım ve doğruca Salih in evine gittim. MK üyesi Salih, evinde birkaç yoldaşla birlikte kalıyordu. Geçici olarak aynı evde birkaç gün kalmak durumundaydım. Fransa da ilk şoku bu evde ve geldiğim günün ilk akşam yemeğinde yaşadım. Akşam yemeğinde sofradan biraz erken kalktım. Yoldaşların Yoldan geldin, acıkmışsındır, biraz daha ye!.. diye ısrar etmelerine rağmen, doyduğumu ileri sürerek geri çekildiğim bir esnada, karşımda oturan Salih in arka tarafına geçen bir yoldaşın, 5

Salih e hissettirmeden bana bakarak eliyle Ye ye!.. diye işaret etmesine bir anlam veremedim. O gecenin sabahında yoldaşı tek başına görünce yanına yaklaştım ve neden bana yemek yemem için gizlice işaret ettiğini sordum. Aldığım cevap gerçekten de tüyler ürperticiydi. Yoldaş, sen yeni geldin bilmiyorsun. Bu adam burada hepimizin kanını emdi. Domuzdan ne kopartırsan kârdır. Bari karnını doyursaydın!.. dedi. Fransa ya geldiğimin ilk günü kendisine MK üyesi sıfatını yakıştıran bir kişiye aynı evde birlikte kaldığı yoldaşların bakış açısı böyleydi. Her şeye karşın Acil saflarında kalmış, ayrılmamış, Birgün birileri gelir bu pislikleri temizler!.. umuduyla bekleyen yoldaşlarımız böyle düşünüyordu. Acilciler örgütünden ayrılarak TKEP saflarına geçen eski yoldaşlar ne düşünüyorlardı? İlginç bir örnek de o taraftan vereyim. Ben Paris e geldikten bir hafta kadar sonra, 1980 Aralık ayında İstanbul da birlikte yakalandığım örgütümüzün Adana bölgesi militanlarından Bisikletli kod adlı bir yoldaş ziyaretime geldi. Yakalandığı zaman tek bir kelime konuşmadığı için kısa sürede tahliye olmuş ve Suriye ye gitmişti. Lübnan da İsrail in Beyrut kuşatması sırasında Filistinli gerillalarla birlikte savaşmış ve Birleşmiş Milletler in güvencesinde Lübnan daki Filistinli gerillaların tahliyesi sırasında, Filistinliler le birlikte Lübnan ı terk etmiş bir yoldaşımızdı. Paris te olduğunu duymuştum ama nerde olduğunu bilmiyordum. Benim Paris e geldiğimi duyar duymaz ziyaretime geldi ve uzun uzun sohbet ettik. Suriye de ve Lübnan da yaşadıkları olayları anlatırken Acilciler Merkez Komitesi ni eleştiriyordu. Örgütü bitirdiler!.. diye hayıflanıyordu. Dayanamadım ve şaka yollu, Yoldaş, deminden beri şikâyet ederek küfrettiğin o MK üyelerinden biri de benim!.. dedim. Bana döndü ve Biliyorum, ama sen o tarihte Suriye de olsaydın, ya bizim gibi sen de örgütten ayrılırdın ya da onları örgütten atardın. Yani, sen o namussuzlarla birlikte olmazdın!.. dedi. Evet, sadece Fransa da değil, Avrupa daki yoldaşların tamamı üç aşağı beş yukarı aynı durumdaydı. Kimi arkadaşlar benim, bazı şeyleri abartarak aktardığımı düşünebilirler. Böyle düşünen arkadaşlar çevrelerine baksınlar, Fransa da bulunmuş herhangi bir devrimciye, Acilciler den Salih hoca olarak bilinen Kemal Bayram ı tanıyıp tanımadıklarını sorsunlar ve söylediklerini dinlesinler. Güney bölgesinde (Adana da Mersin de Hatay da) yaşayan devrimcilerin bu bilgiyi rahatlıkla alabileceklerini de söylemek durumundayım. Acilciler örgütünün 1980 sonrasında içine düşürüldüğü durum sorgulandığı taktirde, kurulmuş ihanet tuzakları kolaylıkla görülecektir. Mihrac Ural çetesinin komisyon kuralım önerilerimizi duymamazlıktan gelerek, özellikle bana karşı yürüttükleri karalama kampanyasının altında yatan asıl neden işte bu tuzakların açığa çıkma ihtimalidir. Ben bu ihanet çetesinin Suriye ayağını yeterince yazdım. Avrupa ayağının da Suriye den pek farklı olmadığını buraları az çok bilenler anlatıyor. Avrupa da, özellikle de Fransa da, Salih ve Zafer adında Mihrac Ural çömezi iki MK üyesinin 6

yapmadığı pislik kalmamıştır. Mehmet Ağar ın derin devletinde görevli faşist çete militanı Abdullah Çatlı yakalandığı zaman, Fransa da siyasi ilticacı oturum kartımı Acilci olarak aldım!.. demiştir. Bu haber o günkü gazetelerde çıkmıştır. Abdullah Çatlı başta olmak üzere, ne kadar zehir taciri ve devrimci düşmanı varsa, Salih Hoca olarak bilinen Kemal Bayram a verdikleri para karşılığında Acilci (!) olarak oturum kartı almışlardır. Bu durum uluslararası gazeteciler tarafından bile ilginç bulunmuş olmalı ki, yıllar sonra İtalya dan Fransa ya kadar gelerek Paris te Ahmet Kaya Kültür Merkezi nde, bir Acilci arayan İtalyan gazeteci, İrfan Dayıoğlu na bu haberin doğru olup olmadığını sormuştur. Devrimci örgütü her türlü pis ilişkilerine alet eden kişilerin marifetleri ortaya çıktığı için, Örgütü karalıyorlar!.. diye bağırmaya başladılar. Oysa, bu iki MK üyesinin 23 senedir devrimcilikle hiçbir ilgisi ilintisi yoktur. Kemal Bayram, yıllar önce sokakta gezerken bile herkesin Sen halâ Acilci misin!.. diye dalga geçtiği bir dönemde, Yusuf un Suriye de öldürülüşünü bahane ederek, Paris sokaklarında Benim Acilciler örgütü ile hiç bir ilişkim yoktur!.. diye bildiri dağıtmıştır. Çok eskilere girmeye gerek yok. Binlerce taraftarı bulunan örgütün bugün ülke içinde ve Avrupa da hiç kimsesi kalmamışsa eğer, bunun bir anlamı olmalı. Neden böyle olundu?.. sorusunun doğru dürüst bir cevabı mutlaka olmalıdır. Sormak istemeyenler için söyleyecek sözüm yok. Gerçeği görmek isteyenler için verilecek cevaplar, bu örgütü teker teker terk eden eski yoldaşlarda gizlidir. Açıkça ortaya çıkıp konuşmayabilirler, bunu bir yere kadar anlamak da mümkün. Başbaşa ve teke tek sohbet ettiğiniz zaman, sorunun cevabını da, teker teker her yoldaştan dosdoğru almak mümkündür. Hayır, bu böyle değil!.. diyen varsa, bu kişiler gerçeği yazsınlar da hep birlikte doğru olanı öğrenelim. Yazmaya kalktıklarında, şimdi yazdıklarımı tekrar edeceklerdir. Sürgünde 25 yılın anlatımı ciltler sürer. Ana başlıklar halinde geçtim. İlerde yazmayı düşünüyorum demekle yetineceğim. Fransa ya gelişimin ilk altı ayından itibaren dönmeyi düşündüm. Acilciler den ayrıldıktan sonra bu konuda birçok girişimlerim oldu. Mihrac Ural ın başını çektiği şebeke tarafından ihbar edildim. TC Paris Elçiliği ne benim hakkımda uyduruk ihbar mektubu yazdılar. Türkiye de bir takım eylemlerde bulunduğumu söylediler. Birlikte ayrıldığımız yoldaşların da karşı çıkması üzerine vazgeçtim. TBMM inde kabul edilen Bilgi Edinme Yasası ndan hemen sonra, Ankara dan bir avukat arkadaşa vekâletname verdim. Ülkeye dönmek istediğimi, bunun için girişimde bulunmasını, hakkımda nasıl bir suçlama varsa öğrenmesini istedim. Avukatım tarafından İçişleri Bakanlığı na, Emniyet Genel Müdürlüğü ne, Elbistan Cumhuriyet Savcılığı na dilekçe yazıldı. Bakanlık tan ve Emniyet Genel 7

Müdürlüğü nden gelen cevaplar olumsuzdu. Emniyet Genel Müdürlüğü nden polisler avukatımın bürosuna geldiler, ellerindeki dosyayı vermeyeceklerini, sadece okuyacaklarını, istiyorsa not alabileceğini söylediler. Avukatımı sözlü olarak bilgilendirdiler. Avukatımın bana söylediğine göre, İbrahim Yalçın, Ankara İstanbul Adana ve Hatay terörle mücadele ekipleri tarafından aranıyor. Malatya DGM tarafından da gıyabi tutuklu olarak ayrıca aranıyor. Neden arandığını söyleyemeyiz!.. dediler. Bunun üzerine, 2006 yılında TC Paris Konsolosluğu na gittim. İçişleri Bakanlığı na Konsolosluk aracılığı ile dilekçe yazdım, pasaport talebinde bulundum ve hakkımdaki suçlamaların mahiyetini öğrenmek istediğimi bir kez daha talep ettim. Bakanlık tan gelen cevap aşağıdadır. Aşağıda verdiğim link tıklandığı zaman bana tebliğ edilen bakanlık yazısı okunabilir. http://acilciler.files.wordpress.com/2012/03/ibrahim-yalcina-pasaport-verilemez.jpg Yazının özeti Pasaport vermeyin, neden vermediğinizi de söylemeyin diyor. Ben bu yazıya itiraz ettim. Yeni çıkan Bilgi Edinme Kanunu uyarınca Neden pasaport verilmeyeceğinin gerekçelerini bana bildirmek zorunda oldukları konusunda ısrar ettim. Devlet güvenliği ile ilgili konular hakkında bilgi verilmez!.. diye bir madde uyarınca bilgi verilmeyeceğini de böylece öğrenmiş oldum. TC vatandaşlığından atılmış ve bir süre sonra yeniden alınmış olduğumu da Konsolosluk tan öğrendim. O güne kadar ne vatandaşlıktan atıldığımdan ne de yeniden alındığımdan haberim yoktu. Bütün bunların dışında, Bedelli Askerlik yasasından yararlanmak için yaptığım müracaat da kabul edilmedi. Bunları neden yazıyorum? Emniyet Genel Müdürlüğü gizli arşivine Mehmet Ağar referansı ile girip çıkan ve inceleme yaptım, en gizli dosyalar önüme serildi diyen Mehmet Yavuz adlı bir pislik adam beni karalamaya kalkıyor da o nedenle yazıyorum. Mihrac Ural ve Memet Yavuz adlı pisliklerin iğrenç yüzlerini yeteri kadar yazdığım için bir kere daha yazmayacağım. Ben bu ikiliyi çırılçıplak ettim ve layık oldukları lağım çukuruna bıraktım. İstedikleri kadar çırpınsınlar, oradan çıkmaları artık imkânsızdır. 8