CİZRE KAYMAKAMLI GI L' Yayma Hazırlayan Doç. Dr. M. Sait özervarlı 1 SA M ~~+up~ojjesrt-;e i. q. ( 99q }M <. ( chqan ofı---, İstanbul 1999
ISBN 975-585-089-9 lertipheyeti Mürnin Heybet Prof. Dr. Abdülbaki Turan Prof. Dr. Metin Turreel Prof. Dr. Mustafa Uzun Doç. Dr. M. Sait özervarlı ilmiredaksiyon Doç. Dr. M. Sait Özervarlı Teknik Redaksiyon ve imlii Dr. isa Kayaalp Kapak ve Grafik Düzenleme Ahmet Yılmaz Dizgi Derya Yaraş Tashih Enes Yetkin Baskı Güzel Sanatlar Matbaası A. Ş. Cilt Emin Matbaa ve Ciltevi
Kur'an-ı Kerim ve Tefsirlerde Hz. Nuh ve Tufan Prof. Dr. Musa Kazım Yılmaz Harran Universitesi ilôhiı.,.ıot Fakültesi NUh kavminin başına gelen tufan olayını anlayabilmek için öncelikle Hz. NUh'un tebliğ metodunu ve kavminin bu tebliğe karşı tavrını kısaca özetlemek gerekir. ı. Hz. Nuh'un Tebliği Hz. Nuh bütün peygamberler gibi kavmini beş şeye davet ediyordu. Kur'an-ı Kerim bunları şu şekilde ifade eder: "iyiliği emrederler, kötülüğü yasaklarlar. İnsanlar için güzel şeyleri hel81, pis şeyleri de hararn ederler. İnsanların omuzlarındaki yüklerini ve boyunlarındaki zincirlerini indirirler." 1 Hz. NUh bu mesajları veriyordu. Öncelikle insanların özgürleşmesini istiyordu. Bu maksatla önce Allah'a inanmalan gerektiğini vurguluyordu: "Ey Kavmim! Allah'a kulluk edin, sizin için ondan başka ilah yoktur. Korkmaz mısınız?" 2 Dikkat edilirse burada Hz. NQh kavmine "Allah'a iman ediniz" yerine "Allah'a kulluk ediniz" diyor. Bunun sebebi şudur: Vahiy dininde Allah' a iman, felsefi düşüncelere inanınada olduğu gibi soyut bir düşünmeyi ifade etmez. Vahye dayalı dinlerde Allah'a iman, bunun hayata tatbik edilmesini de ifade eder. Her zaman imanın teorik boyutuna ek olarak pratik boyutu da vardır. ibadet etmeksizin Allah' a inanmanın bir anlamı yoktur. Hz. peygamber'in "Namaz dinin direğidir" hadisi bu açıdan değerlendirilmelidir. 3 [1] A"raf 71175 [2] Mü'minün 23 /23. [3} Hz. NUh'un kıssasıyla ilgili olarak Osman Kaya tarafından Harran üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde detaylı bir yüksek lisans tezi yapılmıştır.
Hz NÜH'TAN GUNUMUZE CiZRE SEMFOZYUMU Hz. NUh birkaç türlü davet metodunu kullanarak kavmini imana çağırrnıştır. a) Gizli davet: Hz. NCıh zaman, mekan ve muhatapların durumunu dikkate alarak önceleri dine daveti gizli olarak yapmıştır. b) Alen! davet: Hz. Nuh kavmini açıktan da dine davet etmiştir-' c) ikna yoluyla davet: Hz. Nuh muhataplarının aklına hitap ederek, onlara muhtelif deliller getirmiş ve onları ikna etmeye çalışmıştır. "Size ne oluyor ki,_aiiah'a saygı gösterrnek istemiyorsuriuz? Oysa sizi çeşitli merhaleler halinde yarattı ve ayı bunların içinde bir nur yaptı, güneşi de b_ir lamba yaptı." 6 Hz. NO h kavmini tevhid dinine davet etme çabalarını seneler ce sabır! ci sürdürmüştü. Fakat NUh'un bu ısrarlı daveti sadece onların küfür ve inatlarını artırdı. Kavmi onu dinlememekle kalmadı, aynı zamanda küfrün davetçisi oldu. Yani başka insanlara ve çocuklarına gidip "Sakın Nuh'u dinlemeyin" diye propoganda yaptılar. Kur'an'ın deyimiyle: "Sakın tanrılarınızı bırakrn_ayın" dediler. 7 Hz. NOh'a inanan bir avuç insan da her an fitneyle karşı karşıya gelmiş bulunuyordu. Hz. Nuh artık bu küstahça tavırla ra dayanamadı, özellikle insanların küfür liderlerinin arkasında koştuklarını görünce ellerini açtı ve Allah'a yalvardı:. "Rabbim!, dedi. Onlar bana karşı geldiler de malı ve çocuğu kendisinin ziyanını artırmaktan başka bir işe yaramayan şımarık ve gururlu bir adama uydular. Ya Rabbi! Bunlar bana ve müminlere büyük tuzak kurdular." 8 Hz. NGh kavminden öyle ürkmüş ve soğumliştu ki, artık onların tevhid dinine gelmelerinden de ümidini tan1amen kesrrıişti. Bu ümitsizliği ve öfkesi onu daha sert bir dua yap~aya götürdü: "Rabbim! Yeryüzünde k8firlerden bir tek kişi bırakma! ÇQ:nkü sen onları bırakırsan kullarını saptırırlar ve sadece ahlaksız ve nankör insanlar dünyaya getirirler." 9 Allah Hz. NUh'un bu duasını.kabul etmiş ve ona iman etm"iş bir grup insanın dışında hiç kimsenin inanmayacağını kendisine vahyetmişti. 10 Bu vahiy Hz. NUh'un ve mürninleri n kurtuluşuna vesil.e olacak, ancak kafirlerin helakma yol açacak bir sürecin başlamış olduğunu da haber veriyordu. Cenab ı Allah Nuh'u kafirler için şefaatçi olmaması konusunda uyardı: "Gözlerimizin önünde ve vahyimiz gereğince gemiyi yap ve zulmedenler hakkında bana yalvarmal Onlar mutlaka boğulacaklardır." 11 Allah bu vahiy ile Hz. NUh'a isyan eden kavminin boğularak azaba uğrayacağını haber vermişti. Geminin yapımına hız verilmesi, gelecek günlerde dünyanın sularla kaplanacağı. anlamına geliyordu. Burada bir parantez açarak Hz. NUh'un kavmini bu derece isyankar hale getiren ve onları Hz. NUh'tan uzaklaştıran asıl sebeb in ne olduğu üzerinde kısaca durmakta yarar vardır: [ 4] Nuh 71 /9. [ 5] Nüh 71 /8-9. [ 6] Hüd ll /32. [ 7] Nıih 71 122. [ 8] Nuh 71 /21-22. [ 9] Nüh 71 /26-27. [lo] Hıid ll /36. [ll] Hüd ll /37. Kur'an-ı Kerim ve Tefsırlerde Hz NUh ve Tüfan
CiZRE TARiHi AQSINDAN Hz NÜH vdüfan 1. Öncelikle Hz. NUh'un kavmi peygamberlik gibi bir müesseseyi insanoğluna layık görmüyordu. Onlara göre k ndileri gibi bir insan olan birinin peygamber olması imk :nsızdı. Peygamber ancak bir melek olmalıydı: "Kavminin içinden ileri gelen inkarcı bir grup iman edenlere şöyle dediler: Bu da sizin gibi bir insandan başka bir şey değildir. Size hakim olmak istiyor. Eğer Allah elçi gönderseydi melekleri gönderirdl Biz ilk babamızdan böyle bir şey işitmedik." 12 2. Nuh'un kavmi onu delilik ve sapıklıkla suçluyordu. Onlara göre toplumu hükümdarların köleliğinden kurtaranlar deli ve sapık olmamalıydılar... Onun için Hz. NO.h'a: "O kendisinde q.elilik bulunan bir adamdır. Hele bir süre onu gözetieyin bakalım" diyorlardı. 13 Başka bir sefer Hz. Nuh'un sapıklık içinde olduğunu ifade ederek: "Ey Nuh! Biz seni apaçık bir sapıklık içinde görüyoruz" dediler. 14 Hz. NUh bunlara cevaben: "Ey kavmim! Bende bir sapıklık yok. Ben alemierin rabbi tarafından gönderilen bir elçiyim" dedi. 15 3. Hz.. NUh'un kavmini dalalete sürükleyen en önemli sebeplerden biri de Hz. NCıh'a tabi olanların fakirliğiydi. Onlara göre kendilerinin böyle fukaradan bir sınıfla birlikte olmaları mümkün değildi. Onun için de: "Sana bir sürü bayağı kimseler uymuşken biz sana inanı~.rruyız?" dediler. 16 Bununla da kalmayıp: "Biz seni de bizim gibi insan görüyetuz ve sana bizim basit görüşlü ayak takımla-rından başkasının uyduğunu görm'çıyoruz. Sizin bize karşı bir üstünlüğünüzü de gör-müyoruz" dediler. 17 Hz. NUh'un kavminin bu davranışı, dünyada ilk sınıf mücadelesinin ortaya çıkışını gösterdiği g_ibi, 18 Kur'an'da yer alan "NUh'un kavminden ileri gelen inkarcı bir grup" ifadesi de hak davanın temsilcilerine ve vahye karşı çıkanların toplumun elit tabakasını oluşturan bir azınlık grup olduğunu gösterir. Ayrıca bu grubun şu veya bu şekilde toplumun ekonomik ve siyasal yapısını etkileyerek kendi hesaplarına çalıştırmaya gayret ettiklerine işaret eder. Hz. NCıh'a inanan insanların ekseriyeti fakir, yoksul ve mevki sahibi olmayan gençlerdi. Oysa bir inkarcı azınlığa göre eğer Hz. NUh'un mesajı kayda değer olsaydı, önce zenginler, bilginler, din adamları, makam-mevki sahipleri ve akıllı geçinenler inanırdı. Bunlar inanmıyorlarsa basit görüşlü kişilerin inandığı bir dini kendilerine din olarak nasıl k? bul edebilirlerdi? Zii:a inkarcılara göre şeref ve haysiyet, mal, makam veya adam çokluğu ile ölçülürdü. Oysa asıl şeref, mahlukatın ve eşyanın dilenciliğinden kurtulup bir.tek Allah'a inanmaktır. Öte yandan asıl.meziyet, fakir ve kimsesiz insanlara, dul ve yetimlere yardım elini uzatmaktır. İnkarcılara göre ise sadece zenginlerin insan gibi yaşama hakkı vardır. Hz. NO.h ise bu çağdışı anlayışı reddederek: "Ben müminlerin iç yüzünü bilmem. Ben [12] Mü'minün23/24. [13] Mü'minün23/25. [14] A'rilf7 160. [15] A'raf 7161. [16] Şuara 261 111. [17] Hüd ll /27. (18) Şeltut, Mahmut, Kur'Qn'a Doğru (tre. M. BeşirEryarsoy).İstanbul1987, s. 157. Prof Dr Musa K< zım Yılmaz i'}~ :~~~--İ
Hz NUH'TAN GUNUMUZE CIZRE SEMPOZYUMU ------ ------------ -- _,, - - - ancak z.hire göre hüküm veririm. Onların hesapları yalnız rabbime aittir. Ben mürninleri kovacak değilim. Ben sadece apaçık bir uyarıcıyırn" derniştir. 19 NCıh kavminin en anlamsız isteklerinden biri de peygamberin seçimiyle ilgiliydi. Eğer bir peygamber seçilecekse mutlaka üst tabakadan ve eşraftan biri olmalıydı. Halbuki peygamber seçimi Allah tarafından yapılır ve bu seçimde makam-mevki, malmülk etkili olmaz. Bu konuda tasarruf doğrudan doğruya Allah' a aittir. 20 Fakir kimseler için kullanılan "er.3.zil" tabiri, bütün dönemlerde inkarcıların müminlere uygun gördükleri bir isim olmuştur. Peygamberlere tb. bi olanlar arasında Kur'an'ın deyimiyle "mustaz'af" yani yoksui ve kimsesiz insanların çoğunlukta olması, insanın yaratılışına daha uygundur. Çünkü dininasıl amacı insanları k ula kul olmaktan kurtarıp bir tek Allah'a kul olmaya, yani özgürlüğe götürmektir. Bu itibarta zenginlerin ve saltanat sahiplerinin Allah'a kul olmak üzere peygamberlere inanması oldukça zordur. Çünkü onlar kendilerini herkesten daha iyi ve üstün görürler. 21 2- Nuh Kavminin Cezalandırılması, Gemi ve Tufan Olayı a) Geminin inşası Buraya kadar anlatılanlardan anlaşıldığı gibi Hz. N Oh uzun yıllar dini tebliğ ettiği halde sınırlı sayıdaki mürnin dışında kavmi ona iman etrnemişti. Bunun üzerine Hz. NCıh: "Ya. Rabbil Ben yenik düştüm, bana yardım et!" diyerek rabbine yalvardı. 22 Kuran'ın ifadelerinden anlaşıldığına göre tufan olayı Hz. NUh'un kavmine bir ceza olarak meydana gelmiştir. Nitekim "Hatalarından dolayı boğuldular, ateşe atıldılar, kendilerine Allah'tan başka yardımcılar da bulamadılar" 23 ayeti ile, "O zalimler hakkında boş yere bana yalvarma. Çünkü onlar mutlaka boğulacaklardır" 24 S.yeti bunu açıkça göstermektedir. Kur'an'dan anlaşıldığına göre Allah, artık bu inanan grubun dışında kimsenin ona inanmayacağını Hz. Nüh'a vahyetmiştir. Kavminin tavrı karşısında bunalan bir elçisini yalnız bırakmak Allah'ın şanına elbette ki yakışmaz. Onun için "Ben yenik düştüm, bana yardım et!" diye ya! varan Hz. NCıh'a Allah'ın yardımı gelmeye başlamıştır. inkarcıların azabını haber verrnek amacıyla önce Hz. NCıh'a bir gemi yapmasını emretmiştir. Geminin eni ve boyu hakkında muhtelif rivayetlerde gereksiz detaylar yer almaktadır. Ancak Kur'an-ı Kerim bu konuda sadece geminin inşasından söz etmektedir. Tevrat'ta yer alan bilgilere göre Hz. NUh'un gemiyi nasıl inşa edeceği hususunda kendisine Allah tarafından detaylı bilgi verilmiştir. Aslında "Hz. NUh'un rnarangozluğu var mıydı? Gemiyi hangi ağaçtan yaptı? Eni, boyu ne kadardı?" gibi soruların gereksizliği ortada- [19] Şuara26/112-l!S. [20] Zemahşer1, Keşşôt, Beyrut, ts., ll, 388. [21 J Muhammed Mes D.d, Tô.rihu '1-ümmeti'l-vdhide, Beyrut 1991, s. 95-96. [22] Kamer 54/1 o. [23] Nüh 71/25. [24] Mü'minün 23/27. Kur'an-ı Kerim ve T efsırlerde Hz Nüh ve TUfan
CIZRE TARIHI A<:;ISINDAN Hz NÜH ve TÜFAN --------------===~======= dır. Zira Allah'ın vahyi ile ve O'nun gözetimi altında gemiyi yaptığı Kur'an'da ifade edilmektedir. "Gözlerimizin önünde ve vahyimiz (ernrimiz) uyarınca gemiyi yap!" 25 ayeti buna açık bir delildir. Bu itibarla Hz. Nuh'un gemiyi inşasıyla ilgili yersiz detaylar ve Nüh kavminin o günkü teknolojik seviyesinin tc!-rtışılması da gereksizdir. 26 Buna rağmen geminin tahtalardan yapıldığı ve çivilerle birbirine çakılmış olduğu "Nuh'u da tahtalardan yapılmış, çivileri e çakılmış gemiye bindirdik. İnkar edilmiş olana (Nüh'a) bir mükilfat olmak üzere gemi, gözlerimizin önünde akıp gidiyordu" 27 ayetinden anlaşılmaktadır. Hz. NUh'un kıssası Kur'an'da en detaylı anlatılan kıssalardan biridir. Buna rağmen Kur'an-ı Kerim geminin inşasından itibaren suların çekilişine kadar geçen süreyi yarım sayfa gibi çok özet bir şekilde vermektedir. Kur'an'ın ifadesine göre, Hz. NUh gemiyi inşa etmeye başlayınca inkiı.rcılar onunla alay ediyorlardı. Kur'an'da yer almayan bir detaya göre Hz. NCıh gemiyi kavminden uzak bir yerde inşa ediyordu. Ama yine de onların alaylarından kurtulamadı. Hz. NUh bizzat gemide çalıştığı için kimisi kendisine, "Peygamberlikten sonra şimdi de marangoz mu oldun?" diyordu. Kimisi "Bu gemiyi yüzdürrnek için hangi denizden ve hangi nehirden su getireceksin?" diye soruyordu. Kimisi de "Yoksa rüzgardan söz aldın da gemiyi rüzgeı.rla mı sürükleyeceksin?" diyordu. 28 Alayla ra karşı Hz. NUh'un cevabı şuydu: "Eğer siz bizimle alay ederseniz, sizin alay ettiğiniz gibi biz de sizinle alay edeceğiz. " 29 b) Tufan Kuşkusuz NUh kıssasının en önemli noktası tufan olayıdır. Hatta tufan olayı insanlık tarihinin en önemli dönüm noktalarından biridir denilebilir. Zira, başta Kur'an-ı Kerim olmak üzere bütün sema vi kitaplarda, özellikle de Tevrat ve İncil'de tcıfan olayına yer verilmiştir. insanlığı bu kadar ilgilendiren tcıfan olayının gerçek mahiyeti neydi? Ne zaman ve niçin vuku bulmuştu? Bölgesel bir hadise miydi, yoksa evrensel bir olay mıydı? Daha önce ifade edildiği gibi, tcıfan olayı NCıh kavmine bir ceza olarak meydana gelmiştir. Kur'an bu konuyu açıkça dile getirmektedir. 30 TCıfan gece karanlığı ve ölüm anlamına geldiği gibi, çok miktardaki sel sularının etrafı kuşatıp sarması anlamına da gelir. Ancak Kur'an örfünde tüfanın daha çok sel sularının etrafı kuşatması anlamına geldiği ayetlerden anlaşılmaktadır.3 1 Kur'an'ın tasvirlerine göre Hz. NUh'un, "Allahım! Ben yenik düştüm, ban~ yardım et!" şeklindeki duası üzerine gemi hızla inşa ettirilmiş ve arkasından gökten sular inmiş, yerden de sular kaynamaya başlamıştır. 32 TCıfanı anlatan ayetlerden birisi şöyledir: "Nihayet emrimiz gelip tandır kaynayınca (yani iş ciddileşip sular kaynamaya başlayınca) NGh'a dedik ki: Her şeyden ikişer çift ve boğulması hakkında ezell sözümüz [25] Hüd 11/37. (26] Şevkim1,Fethu'l-kadlr, Beyrut 1983, V. 113. [27] Kamer 54/13-14. [28] İbn Keslr, Kısasü'l-enbiyii, Beyrut 1986, I. 123-124. (29] Hüd 11/38. (30] Ankebilt29114. (31] Kurtub[, Tetslr, Beyrut 1965, VII, 267; XIII, 334. (32] Kamer 54/10-12. Prof Dr MusaKôztmYılmaz
Hz NÜH'TANGUNUMUZECiZRESEMPOZYUMU geçenler hariç olmak üzere aiteni ve inananları gemiye. yükle. Zaten onunla birlikte inanan pek azdı." 33 Kur'an'da geçen "tenncır" lafzının ne anlama geldiği hususunda çokça rivayet nakledilmiştir. Ancak müfessirlerin çoğu tenncırun gerçekten bir ocak olduğu konusunda görüş birliği içinde olmuşlardır. 34 Müfessirlere gö-re Allah, tennurlin feveran.etmesini, tüfanın başlama zamanını gösteren bir işaret olarak Hz. Nüh'a vahyetmiştir. Hz. NCıh, tenncırun kaynamasını görür görmez, mürninleri ve eşyaları gemiye yüklerneye başlamıştır. Bazı müfessirler dünyanın aslında bir tennur olduğunu, bu itibarta tenngrun feveran etmesinin, suların yerden kaynaması anlamına geldiğini söylefu1şlerdir. Ancak en doğru ve en makul tefsir, tgfanın bir tandırdan suyun fışkırmasıyla başlamış olduğudur. Zira tennurdan suyun fışkırması aslında bir başlangıç olmuştur. Sonra çeşitli yerlerden su fışkırmaya başlamıştır. Kamer soresinde yer alan, "Biz göğün kapılarını akan sulara açtık, yeri de kaynaklar halinde coşturduk" 35 ayeti bu yorumu doğrulamaktadır. Burada müfessirlerin dikkat çektiği bir ayrıntıdan da söz etmek gerekir. Şöyle ki: Kur'an'da fırın için kullanılan "et-tenngr" kelimesi edatı tarif olan "el" ile zikredilmiştir. Bu demektir ki, Allah tufanın başlaması için belli bir fırını görevlendirmiştir. Bu fırın belirlenen gün ve saatte Allah'tan işaret alır almaz su fışkırmaya başlamıştır. 36 EbG Hayyan el-endelüsl ise tefsirinde, bir rivayete dayanarak tenncırun "gemide suyun toplandığı yer" olduğunu nakletmektedir. 37 Bu rivayetin önemi, geminin yelkenli bir gemi değil, kazaola çalışan bir vapur olduğunu ortaya koymasıdır. Aslında tenncırun biraz önce ifade ettiğimiz gibi gerçek anlamda bir ocak, bir tandır olması, aynı zamanda onun gemide su toplanan bir buhar kazanıyla ilişkili olmasına engel değildir. Zemahşen'nin ifadesine göre tennürun feveranı ve gemideki yapımişinin sona ermesi yükleme ve hareket emrinin de başlangıcı ve şartı olarak gösterilmiştir. 38 Durumun böyle olduğu göz önünde bulundurulursa tenncırun feveranı, gemiyi harekete geçiren kuvvetin kendisini ifade ettiği anlaşılır. o takdirde bugünkü söylenişi ile ayetin anlamı, "nihayet emrimiz gelip gemi ateşlendiği vakit" şeklinde açıklanabilir. 39 c) Gemiye Kimler Bindirildi? Kur'an-ı Kerim, Hz. NUh'un Allah'tan "Helak olmaları mukadder olanların dışında aileni ve iman edenleri gemiye bindir" şeklinde emir aldığını ifade eder. 40 Yani Hz. NUh 'un ailesinden, inkarları sebebiyle Allah'ın rahmetine layık olmadıkianna hüküm verilen kişilerin de gemiye bindirilmeleri yasaklanmıştır. Tefsirlerden anlaşıldığına göre aile fertlerinden olup gemiye binemeyecek durumda olanlar iki kişidir. Biri Hz. NUh'un tcıfanda ve selde boğulup öldüğü bildirilen oğlu, 41 diğeri de "Allah inkarcılara Nuh'un karısını ve LUt'un karısını misal verdi. Bunlar salih kullanınızdan ikisinin niks.hı altındaydılar ve on- [33J Hud 11t4o. [34] Elrnalılı, Hak Dini Kur'an Dili, IV, 538, (Zaman gazetesi yayını). [35] Kamer54/11-12. (36] Mevdüdi, Teihimü'l-Kur'dn, İstanbul1995, I, 1012. (37] EbU Hayyan, el-bahrü'l-muhit'ten naklen Elrnalılı, a.g.e., V, 222. [38) Zemahşeri. Il. 394. [39] Elmalı, N, 540. [40l Hud 11110. [41] Hud 11/46. Kur'an-ı Kerim ve Tefsir\erde Hz Nüh ve Tüfan
CiZRE TARIHi Ac;ISINDAN Hz NUH ve TUFAN I ara hıyanet ettiler" 42 ayetinde ifade edilen zevcesidir. Bunlar gibi birkaç kişinin daha bulunması ihtimal dahilindedir. Ancak Kur'an'da bunlardan söz edilmemektedir. Burada dikkat edilmesi gereken bir nokta da tufandan sonra bütün insan soyunun sadece Hz. NUh'tan geldiği yolunda, Tevrat'ta yer alan ve İsr8iloğulları'nın görüşlerini yansıtan yanlış rivayetlerdir. 43 Oysa Kur'an'ın kayıtlarına göre Hz. Nüh ve bazı aile fertlerinin yanı sıra~ sayıları ne kadar az olursa olsun kavminden bir grup mürnin tufandan kurtulanlar arasında yer alıyordu. Üstelik Kur'an-ı Kerim daha sonraki insan soylarının sadece Hz. NUh'tan değil, onunla beraber gemiye alınan ve kurtulan kişilerden geldiğini de ifade eder. "Ey N Oh ile beraber gemide taşıdıklarımızın çocukları!" 44 ayeti buna delildir. d) Sulann Çekilmesi ve Geminin Oturduğu Dağ Kur'an-ı Kerim şöyle der:" Allah'ın emri olarak 'Ey arz, suyunu yut ve ey gök, sen de suyunu kes' denildi. Su çekildi ve iş tamam oldu. Gemi de COdl dağı üzerinde karaya oturdu. O zaman ı;alimler Allah'ın rahmetinden uzak olsun' diye nida edildi." 45 Hz. NUh'un gemisinin qemirlendiği CCıdl dağı Güneydoğu Anadolu'da, Cezlretü İbn-i Ömer'in kuzeyinde bulunan bir yerdir. Tevrat'ta geminin durduğu yerin Ağrı dağı (Ara rat) olduğu beyan edilmiştir. 46 Ancak Ermenistan'dan başlayıp CCıdl dağının bulunduğu Şırnakyilayetine kadar ki dağ sil silesinin aynı olduğu göz önüne alınırsa Ararat denilen Ağrı dağı da bu silsilenin bir parçasıdır denebilir. Bu konuda birçok delil vardır: 1. Kur'an'da geçen COd!, Şırnak'ta aynı adla anılan dağın adı olabilir. 2. Hz. Nuh'un gemisinin Ağrı dağına indiğini iddia edenler daha çok yahudi, hıristiyan ve Ermeni tarihçilerdir ve onların bütün iddialan Tevrat'a dayanmaktadır. Buna bağlı olarak Ağrı dağında geminin kalıntılarını arama çalışmalan 1700'10 yıllarda başla tılmıştır. Frederic Parrat 1929 yılında Ağrı'ya tırmanmış ve geminin kalıntılarını 200 metrekarelik bir düzlük te bulduğunu söylemiştir. 1978'de Ağrı'ya çıkan Jeames Bruye 4000 rnetrede92 cm~ uzunluğunda ve70 cm. kalınlığında yontulmuş tahta bulduğunu iddia etmiştir. 47 Bunlardan başka da Ağrı dağına tırmananlar olrnuştur. Ancak bunların hepsinde din!, ekonomik, kültürel ve siyasal boyutların olduğunu unutmamak gerekir. Öte yandan Ağrı'ya tırmanan birçok araştırmacı, asker ve gazeteci ise gemi kalıntılarına rastlamadıklarını söylemişlerdir. 1970'li yıllarda Alman araştırmacı Freideric Bender ise, C Gdi dağına çıkmış ve orada bulunan tahta parçalarının 6630 yıllık olduğunu duyurmuştur. İşte bu tesbitten sonra Batı basını CGdl'ye yönelmiştir. 48 3. Eski tarih kitaplarında geminin demiriediği yer C Gdi dağı olarak kaydedilmiştir. Nitekim Hz. İsa 'nın doğumundan 250 yıl önce Babil'in bir rahibi olan Bererus, eski Keldanı rivayetlerine dayanarak yazdığı Babil tarihinde, NUh'un gemisinin COdl dağına yanaşarak durduğunu beyan etmiştir. 49 [42] Tahnın 66/lo. [43] Tekvln. 7/1-3. [44] isra 16/3 [4SJ Hud 11144. [46] Tab..rabai,eJ-Mizcln, X, 271, Beyrut 1971. [47] Yalçın, Cavit, Kavimlerin Helaki, istanbul1995, s. 23. [48] a.g.e., a.y. [49] Mevdı1di. Tethim, 1. 104. =====-,-'""-'''--:::".::::::;_.:o...o.:...:o...:.:;== Prof Dr Musa Kazım Yılmaz
4. Aristo'nun odrencilerinden Abydenus da kendi eserinde bun~ doijrulainigtlr. Ayr~ca kendi devrinin durumunu anlatlrken Irak'ta pek cok kimscde bu gerninin parcalarrnln bulundugunu ve bunlarln sulara karrgtrr~larak hastalara 5ifa niyet~yle verildigini yazrn~gtlr.~ 5. Hz. Niih'un mezarrncn Cirre'de olrnas~ vr bugijne kadar bunun dodru olrnadrgl y6niinde bir belgenin olrnayiy, Kur'an'da geqen Cildi ile Slrnak'taki Cildi'nin aynl olduguna bir delil saydabilir. 6. Sjrnzlk'l~l as11 isminin "$er Nok". onun da osllrlln "3ehr.-I Nab" olmas~ ve Hz. Nuh'la birlikte sekscn ki~inin gerniye bindigi ve kur luldugu yolundaki rivayetlere izgfe edile~,ek Slmak'a bag11 bir koyljn Srksen!er diye gohret bulrnds~, gelenckten gelcn Larihi kan~t olnrak kabul edilebilir. e) Tiifanin E%r~enselligi 1. Tfifnr%~r~ evrensel mi, yoksa bolgesel mi bir nitelik ta7rd1j1 duar-usu Kux'an'ln ya da hadis111 nass~yla kes~nlcgrni~ degildir. Tevral'ls yer alan rivaycllere bakrl~rsa tiifan but"n yeryuzunu kaplarrll~tl. Fakill Kur'an'da bijyle bir iiadeyr rastlanrnarrraktadrr. 2. Kur'an'da yer alan kayltlar, daha sonraki insan 3oyunun Hz. Niih'tar~ ve onunla birliktc yemiyc binerek kurtulanlardan geldigini yosterir Fakat bu husus, tufanln evrensel olduguna delil tegkii etmez. Eski devirlcrde insar~lartn yerlcgim bolgelerinin kijftik oldugunu biliyorur. Belki de sadcce Nilh tiifarl~ndan etkilenen bulge o rarnanln bilinen diinynsrydl vc Hz. Adernsin biitiin evlltlar~ lralr ve cevresinde yag~yardtl. EGer tufan bu topr-aklarda yagayanlarr yok atrrligse. o zamanki lilytilere gijre biitun diinyayr ve insanl~gl yok etmi$ saylllr. 3. Tiifandan sonra Nilh'un gemisindeki insanlar zarnanla rnuhtelif bijlgelere dag~lmrq olabilirler. Bu gorogii dodrulayan iki nokta vardlr. Ririncisi, Uiclt. ve Frrat araslndaki topraklarda bijyuk bir kaslrga ve selin koptugu hem tarihi vcr~lerle, hem harabelerle, hem dc jrolojik ~alrqrnalerla sahittir." Fakat biitiin yeryij~iinu elkisi altlna alan ~ihan~ijmul bir f~rtlna, bir kaslrga veya sel ffldketinin meydar~a geldigi gcklinde bir bilyi yoktur. ikincisi, diinyanln hemen hcmen biitiin milletlcr~nde, hat18 Arncrika, Avustralya ve Yen1 Cine gibi uzak bolyeierde bile buyiik bir tofan ile ilgili hikaye ve rivayetler me$hurdul. Uuradan. biitijn bu ulke irrsaniarinln atalarinln, t3an s~ras~nda hir tek bdlgede yagad~itlarr ve tiifandan sonra diinyanrn degi~ik bijlyelerine dayrllp yeni yerlegirn merkezleri kurduklarl sonucuna vanlabilir.5~
CiZRE TARiHi Ac;ISINDAN Hz NÜH ve TUFAN Sonuç Kur'an'da tcıfanın evrenselliği hakkında bir kayıt bulunmadığı gibi, Hz. Nuh'un davetinin umumi oluşu hakkında da kesin bir bilgi mevcut değildir. Ama birçok İslam bilgini de Tevrat'taki bilgilere ve tarihçilere uyarak tcıfanın evrensel olduğunu kabul etmektedir. Birçok düşünür ve bilgin de bu konuda onları desteklemektedir. Bazı dağların tepelerinde taşiaşmış balıkların ve sedef balıklarının bulunması tofanın evrenselliğine delil gösterilmektedir. 53 Ancak son devirlerdeki İslam bilginleri, tcıfanın evrensel olmadığı hususunda görüş birliğine varmışlardır. Kur'an'ın ziıhiri ve bazı hadisler gösteriyor ki, tufan Hz. NCıh kavmi için vuku bulmuştur. Zira o sıralarda dünyada NUh'un kavminden başka kavimler bulunmuyordu. Fakat tcıfanın bütün dünyayı kapladığı söylenemez. Zira Hz. N Oh kavmi dünyanın her yerine yayılmamıştır. Dağ başlarında taşiaşmış balıkların bulunması veya suyun bir defa bütün dağlan kaplaması tgfanın evrenselliğini göstermez. Aslında geminin boyutları, gemiye alınan insanların ve hayvanların sayısı, geminin hangi ağaçtan ve kaç günde yapıldığı ve tüfanın evrensel olup olmadığı gibi hususlar da Kur'an'ın maksatlarından değildir. [53] Reşid Rıza, Tefsirü '1-menô.r, Kahire 13 73-80/1953-61, XII, 108. Frof Dr Musa Kazım Yılmaz