Kerim Gurbannepesov (1929-1989) Baştan ayağa Türkmen şiirinin yirminci asrını Kerim Gurbannepesov'un şiiri olmadan göz önüne getirmek mümkün değildir. O, özellikle de ellili ve altmışlı yıllardan başlayarak şiirimizin kervancı başı oldu. Şair, edebiyatımızın ilerici gelenekleriyle hayat yeniliğini kendi şiirinde birleştirip millî özelliklerle yoğurabildi. Onun lirik koşuklarının yüzlercesi, Taymaz Baba, Ata ve Oğul (Baba ve Oğul), Gumdan Tapılan Yürek (Çölde Bulunan Yürek), Ayal Bagşı (Kadın Bagşı), Kırk, Namıs (Namus) gibi pek çok şiriri halkın beğenisi kazandı. O, çocuklar için de anlarca koşuk YAZMASI AĞIR DÜŞEN GOŞGI Bütin oba garaşıp dur. Yola bakyar hemmeler. Atası pışırdayar: "Geler. Geler. Geler." Gelnecesi pışırdayar: "Germike? Kim bilyer... " Ağası gövünlik beryer: "Geler-de... hökman geler". Gök torannın sayasında Yüzlep adam dımıp dur. Çekizeli ak haltadan Turşı damca damıp dur. Yığnanışdı babadaşlar, İçginler hem daşgınlar. Ne siğnal bar, ne şovhun- Dımışıp dur maşınlar. Geldi dürli maşınlar- Gızıl, san, yaşıl, ak. Geldi garaşılmayanlar. Garaşılyan gelenok. Göye pikir hem etmen, Bu gürrünler babatda Ak guş kimin irkilip, Ene yatır tabıtda. Göterlerne garaşıp dur Köpi gören ağaç at. Ene yatır üstünde ' Gin manlaylı, Ağacet. ve Mekdep ve Maşgala (Mektep ve Genç Kız), Yalta ve Bagt (Tembel ve Baht) gibi şiirlerini yazdı. Onun ilk kitabı Güycümiiî Gözbaşı (Gücümün Kaynağı) (1951) adıyla neşredildi. Sonra Soldat Yüreği (Asker Kalbi), Goşgular ve Poemalar (Koşuklar ve Şiirler), Taymaz Baba, Ata ve Oğul (Baba ve Oğul), Acı Günler, Süyci Günler (Avı ve Tatlı Günler), Menzil, Yedi Yaprak gibi kitapları neşredildi. Şairin onlarca eseri başka halkların dillerine de tercüme edildi. Şair iki kez milletvekilliğine seçildi. Ona Türkmenistan Halk Yazarı unvanı verildi, Magtımgulı ödülünün sahibi oldu. YAZMASI ZOR GELEN KOŞUK Bütün oba bekleyip duruyor, Yola bakıyor hepsi de. Babası fısıldıyor: "Gelir. Gelir. Gelir." Yengesi fısıldıyor: "Gelir mi ki? Kim bilir..." Ağası teselli veriyor: "Gelir...Mutlaka gelir." Yeşil söğüdün gölgesinde Yüzlerce insan susup duruyor. Çekizeli 1 ak torbadan Ekşi damla damlayıp duruyor. Toplandı babadaşlar İçerdekiler ve dışardakiler. Ne sinyal var, ne gürültü patırtı, Susup duruyor arabalar. Geldi çeşitli arabalar, Kızıl, san, yeşil, ak. Geldi beklenmeyenler Beklenenler gelmedi. Sanki düşünmeden de, Bu konuşmalar hakkında Kuğu gibi uyuklayıp Ana yatıyor tabutta. Kaldıranlara bakıp duruyor, Kalabalığı gören ağaç at. Ana yatıyor üstünde Geniş alınlı Ağaç at. 1. Çekize: Yağlı yoğurdun bez torbada süzüldükten sonra kalan kalıntısı, tortusu.
Şol enenin oğluna Garaşıp dur hemmeler. Geldi tanış, netanış - Geldi sondan önneler.... Ol henizem gelenok. Meğer, hezir yoldadır. İn söygüli ulağı Samolet del, "Volgadır". Yöne veli uçuryandır Samoleta deneçer. Sonda ıza-ha galmaz, Oyarsa, öne geçer. Ol henizem gelenok... Meğer, hezir yoldadır. Ya-da iki eli hem Ullakan stoldadır. Tüvelemc, ulı adam Bolup gitdi indi ol. Yanı bolsa has ullakan Bir stula mindi ol. "Sıpaymasın birden" diyp, Oturandır yapışıp. Ovadanca gelinler Çay çekyendir çapışıp. Üytgeşikdir önündeki Kişmiş, kemput, şokolad. Ya gök çayın humarına Yazyandır bir doklad. Yok, yok, özi doklad yazmaz, Yazyandırlar başgalar. Yarancanlar her sözüne Ellerin çarpışarlar. Ol bolsa özi yazan dek Gülümsircr, yılgırar. Yazanlar onun dereğine Utancırar, yığnlar....yiğrimi yıl mundan ozal Gutanpdı bir VUZ-ı. Onı ona gutardan hem Tabıtdakı ezizi. Güyzde pağta yığıpdı, Gışda köpek çeplepdi. "Oğlum ullakan okuvda" Buysanç bilen geplcpdi. Hovdan gurdı, gazı gazdı, Laya batıp dızmdan. Yığnancasın lükgelep, İbererdi ızmdan. Oğul üçin ak mütğildin Bir haltacık tikindi. Üçliğini, manadmı, Sayısını, köpüğini- O ananın oğlunu Beklemekte herkes. Geldi tanıdık, tanıdık olmayan- Geldi ondan önceleri....o hâlâ gelmedi, Belki hâlâ yoldadır. En sevgili ulağı Uçak değil, "Volga"dır. Fakat uçurmuştur Uçak gibi. O zaman geride kalmaz, İsterse öne geçer. O hâlâ gelmedi... Belki, şimdi yoldadır. Ya da iki eli de Kocaman masadadır. Maşaallah büyük adam Oldu artık o. Çok yakında çok büyük Bir koltuğa oturdu o. "Kaçıp gitmesin birden" deyip Yapışıp oturmuştur. Güzelce kızlar Çay getiriyor koşuşturup. Özeldir önündeki Kuru üzüm, şekerleme, çikolata. Ya yeşil çayın keyfine Yazmıştır bir yazı. Hayır, hayır, kendisi bildiri yazmaz, Yazmaktadırlar başkaları. Yalakalar her sözünü Alkışlarlar. O ise kendisi yazmış gibi, Gülümser, tebessüm eder. Onun yerine yazanlar, Utanır, gülümserler.... Yirmi yıl bundan evvel Bitirmişti bir yüksek okulu. Onu ona bitirten de Tabuttaki azizidir. Güzün pamuk toplamıştı, Kışın pamuk aklayıp "Oğlum büyük mektepte" Gururla demişti. Geniş çukur yaptı, kazı kazdı, Dizine kadar çamura batıp. Kazancını toplayıp * Gönderdi ardından. Oğlu için ak pamuktan Bir torbacık dikti. Üçlüğünü, manatını Madeni parasını, kuruşunu-
Artnranca pulcağazın Atdı sonun içine. Şeyde-şeyde kırk yaşında Ak çozupdı saçına. Oğul okuvın gu tardı. Ene dertlep yıkıldı. Ol sonda sıpap otırdı Bir gözelin çokulnı. Dakayardı enen pulundan Her barmağna bir yüzük, Gulağına teneçir, Bileğine bilezik. Söyüşdi, gucaklaşdı. Paytağtdan cay tutundı....ertesinden utanmadı, Ene ondan utandı. Ene kete paytağta Gezmeğe gelen vağtı, Gelin diydi: Yok etsene Bu porsı garabağtı!" Oğul diydi: "Yakımsız Isın bar-da, can ece. Bu eyyamda arassa Bolmalı mıhman, ece!" Ene diydi: "Bah, can oğul, Her nice porsasak-da, Ulalansın, yetişensin Şu porsuca gucakda..." Sonra bolsa uzak gice Yorganında ağlardı. Danırt atarna mehetdel, Otla tarap ılgardı. Şeyle-şeyle günler ötdi, Aylar ötdi nobatlı, Edeni şovuna boldı. Durmuş onı aynatdı. Her gözünde bir oyun, Her elde bir desmalı- Bir yıl beri saklap otır Has ulı bir stolı. Bu gün bolsa enesi Amanadm tabşırdı... Gelen teleğrammam Stolunda yığşırdı. Onı ayalından başga Görkezmcdi hiç kime. Er-heley karara geldi: "Barsak bor-la üçüne!" Arttırdığı paracıklarını Attı onun içine. Böyle ede ede kırk yaşında Ak düştü saçlarına. Oğlu okulunu bitirdi. Ana hastalanıp yıkıldı. O, o zaman okşayıp durdu Bir güzelin saçını. Takardı anasının parasıyla Her parmağına bir yüzük, Kulağına küpe,. Bileğine bilezik. Sevişti, kucaklaştı, Başkentten ev tuttu....anasından utanmadı Anası ondan utandı. Ana bazen başkente Gezmeye geldiğinde Gelin dedi: "Defetsene Bu pis kokulu kara bahtı!" Oğlan dedi: Kötü Kokun var can ana. Bu zamanda temiz Olmalı misafir, ana!" Ana dedi: "Vah, can oğul, Her ne kadar pis koksak da Büyüdün, yetiştin Bu pis kokulu kucakta..." Sonra ise uzun gece boyunca Yatağında ağlardı. Sabah olmasına sabırsızlanıp Otlağa doğru koşardı....böyle böyle günler geçti, Aylar geçti sırayla. Yaptıkları başarılı oldu. Hayat onu kaprisli etti. Her gözünde bir oyun, Her elde bir mendil- Bir yıldan beri bekleyip durur, Çok büyük bir masayı. Bir gün ise anası Emanetini teslim etti... Gelen telgrafı Masasında sakladı. Onu karısından başka Hiç kimseye göstermedi. Karı koca karar kıldılar: "Üçüne gitsek olur!"
...Bütin oban gözi yolda. Garaşıp dur hemmeler. Atası pışırdayar: "Geler, geler, geler" Gelnecesi pışırdayar: Gelermike! Kim bilen?" Ene-de misli gozganyar: Geler balam, geler, geler". Onyança-da "Gelyer! diyip, Ardındı bir yaşuh. Göründi yaşıl meydanda "Volgaların" yaşılı. "Geler diydim ahbeti" Bir dayandı atası. Gara köyük yüzünin Artıp gitdi yağtısı. Onyança-da yaşıl "Volga" Aşak indi yapıdan. Gelcek adamın dereğne Şofyor çıkdı gapıdan. Şu gün gelip bilcek del Gıssağlı bir iş çıkdı..." Birden atan gözlerinden İki çoğdam yaş çıkdı. Yetmiş yaşın içinde Ağlamadık ol goca, Gözyaşını süpürdi-de, Bir yılgırdı çalaca. Ol yılgırış ömürbakı Çıkmaz menin yadımdan. Beyle ayılganç yılgırşı Görmendim men adamda....göterdiler enekin Akguş yalı tabıdın. Yaz semah ıksatdı Üstündeki mavudın. Salladılar çukura Ak saçlı bir dünyeni. İçki öyün gapısına Eltilende eneni- îki omzum direp Çukunn emeğine, Hiç giresi gelmedi Öz girmeli öyüne. İn sonkuca pursatda-da Öz oğluna garaşdı....yazsamam yazdım veli, Ağır düşdi bu goşgı....bütün obanın gözü yolda. Bekleyip duruyor herkes. Babası fısıldıyor: "Gelir, gelir, gelir!" Yengesi fısıldıyor: "Gelir mi ki? Kim bilir..." Ana da kalkmış gibi: "Gelir balam, gelir, gelir." Der demez "Geliyor!" deyip Bağırdı bir ihtiyar. Göründü yeşil meydanda "Volga'ların yeşili. "Mutlaka gelir dedim", deyip Ayağa kalktı babası. Kara-yanık yüzünün Artıp gitti aydınlığı. O sırada da yeşil "Volga" Tepeden aşağıya indi. Gelecek adamın yerine Şoför çıktı kapıdan. "Bugün gelemeyecek Acil bir iş çıktı..." Birden babanın gözlerinden İki damla yaş aktı. Yetmiş yaş boyunca Ağlamayan o ihtiyar, Göz yaşını sildi de Gülümsedi yavaşça. Bu gülümseyiş ömür boyu Çıkmaz benim yadımdan. Böyle korkunç gülümseyişi Görmedim ben hiç bir insanda....kaldırdılar ananın Kuğu gibi tabutunu Bahar rüzgârı dalgalandırdı Üstündeki çuhasını. Koydular çukura Ak saçlı bir dünyayı. İçerdeki evin kapısına İlettiklerinde anayı- İki omzunu dayayıp Çukurun kenarına Hiç giresi gelmedi Girmesi gereken evine. En sonuncu fırsatta da Öz oğlunu bekledi....yazmaya yazdım; fakat, Ağır geldi bu koşuk.