Toz dumana karışmış gidiyor. Kur anî olan birçok kavram sırf tasavvufa karşı çıkmak için yok sayılıyor. Bir takım zorlama yorumlarla zikir, veli, ittiba, itminan gibi kavramlar tasavvufu yok saymak için çılgınca yok sayılıyor. Bazı gazete, dergi gibi yayınlarda okuduğumuz yazılar işin çığırından çıktığını gösteriyor. Benim görüşüm doğrudur, her şeyin en doğrusunu ben bilirim tarzı yaklaşım gittikçe nefisleri putlaştırıyor. Bu tarz yok sayılan kavramlardan biriside hiç şüphesiz veli kavramıdır. Kudsî hadiste şöyle buyuruluyor: Allah Teala şöyle buyurmaktadır: Herkim benim veli kullarımdan birisine düşmanlık ederse, muhakkak ben ona harp açar (dostumun intikamını alır)ım. Bir kulum, kendisine farz kıldığım şeylerden daha sevgili bir şeyle bana yaklaşmamıştır. Kulum bana nafile ibadetleriyle de durmadan yaklaşır; nihayet onu severim. Bir kerede onu sevdim mi artık ben o kulumun (özel ihsan edeceğim nurum ile) işiten kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı olurum. Benden herhangi bir şey isterse onu veriri, bana sığınırsa muhakkak onu himaye ederim. (Buhari, Rikak, 38; İbnu Mace, Fiten16) Bu kudsî hadiste velilerle ilgili birçok özellik anlatılmaktadır. 1- Veliler ilahî koruma altındadır. Onlara eziyet Cenab- Hkkı gayrete getirir. 2- Onlara sataşan ilahi gazaba uğrar. 3- Kamil imandan sonra herkes için en önemli amel, farzları yerine getirmektir. 4- Farzlardan sonra nafileler, kulun ilahi huzura yakınlığını ve derecesini artırır. 5- Allah (c.c) sevdiği kuluna diğer kullardan ayrı hususiyetler ve hasletler verir. Başkalarının bilemediği, göremediği hikmet ve tecellileri o görür. İşitemediğini o işitir. Güç yetiremediğine o güç yetirir. Çünkü ona ayrı bir nur ve yetki verilmiştir. 6- Veli naz makamındadır. Duaları müstecap ve makbuldur. 1 / 5
7- Allah Teala nın bu şekilde sevdiği ve övdüğü bir kimseyi her müminin sevmesi ve saygı göstermesi gerekir. Bunun için, Hz. Peygamber (s.a.v) in niyazlarında geçen şu duayı kendimiz için yapalım: Allahım! Senden sevgini, sevdiklerinin sevgisini ve bizi senin sevgine ulaştıracak amellerin sevgisini istiyoruz (Tirmizi, Deavat, 73) Beş vakit namazı bile eğri büğrü kılıp kendi nefsine söz geçirmekten aciz, hevasının peşine düşmüş gidenlerin Allah için ömür tüketen, her şeylerini Allah için yapmaya gayret eden Allah ın veli kullarını hor görmeleri, yok saymaları ne kadarda çirkin. İbadet ve taatta kendi kusur ve noksanlarını görmeyip başka insanlarda meleklik arayan bu zihniyet kendi fikri yapılarında da çıkmaz içerisindedirler. Ömürlerini Allah ın dinini ihyada geçiren ve kul olduğunun bilincinde olup ta dualarında Acizlikten başka kendisine vusul çaresi yaratmayan zati ecelli alaya hamdolsun diyen ehlullahla uğraşmak ne kadarda çirkindir. Sözden öte bir varlığı olmayanların, sözleriyle amelleri arasında uçurum olanların veli beğenmemeleri ne kadar manidardır. (Gerçek rabbani) âlimler peygamberlerin varisleridir. Şüphesiz peygamberler altın ve gümüş (cinsi maddi şeylerden) miras bırakmazlar. Onlar sadece ilim bıraktılar. Kim o ilmi alır (ve hakkı ile amel edip yayar)sa (dünya ve ahirette) büyük bir nasip ve derece elde etmiş olur. (Ebu Davud,1; Tirmizi, İlim 19) Bugün halkın böyle zatların çevrelerinde halkalanmaları bu zatların etraflarına saçtıkları manevi ışık huzmelerinden kaynaklanmaktadır. Onları tenkit oklarına tabi tutanlar bu sorunun cevabını iyi düşünmelidir: Neden insanlar onlara teveccüh ediyorlar? İnsanlar onlarda ne buluyorlar? Açık ve seçik ortadadır ki onların sohbetlerindeki manevi lezzet insanları celbetmekte ve insanlara gönül hoşnutluğu vermektedir. Resulullah üç defa : Allahım halifelerime rahmet etsin! diye dua etti. Ashab: Halifeleriniz kimlerdir, Ya Resulallah? diye sorunca, Efendimiz (a.s) Onlar sünnetimi ihya eden ve onu Allah ın kullarına öğretenlerdir. buyurdu. (İbn-i Abdilberr, Camiu beyani-l-ilm, I, 46) Allah ın veli kulları insanlar için bir lütfü ilahîdir. 2 / 5
Onlar insanların yol göstericileridir. Rasulullah (s.a.s) buyurmuştur ki: (Gerçek Rabbanî ) âlimlerin yeryüzündeki misali, gökyüzündeki yıldızlar gibidir. O yıldızlarla kara ve deniz yolculuğunda karanlıklarda yol bulunduğu gibi (âlimlerle de küfür, gaflet ve masiyet karanlıkları içinde) Allah a yol bulunur. Yıldızlar yok olduğu (kaybolduğu) zaman yolcuların sapıtması yakındır. (Ahmed, Müsned, III, 157) Allah ın veli kulları Allah ın nuruyla bakarlar, nur yayarlar, nazarları şifa, sözleri deva, meclisleri gönüllere safi safadır. Rasulullah (s.a.v) buyurmuştur ki: (Kamil) müminin ferasetinden sakının. Şüphesiz o, Allah ın nuruyla bakar. (Tirmizi, Tefsir, 16 (no: 3127) Lokman (a.s)oğluna demiştir ki: Oğlum! (Allah a yönelmiş)âlimlerle beraber otur, onların meclislerinden ayrılma. Şüphesiz Allah, gökten indirdiği yağmurla ölü (kuru) toprağı canlandırdığı gibi, (nur sahibi âlimlerden çıkan) hikmetle de ölü kalpleri diriltir. (İbni Abdil berr, Beyani-l İlim, I, 106) Yine bu babtan olmak üzere aleyhisselatu vesselam efendimiz şöyle buyurmuştur: Sizin hayırlılarınız, görülmesi size Allah ı hatırlatan, sözleri ilminizi artıran, ameli ahirete rağbet ettiren kimselerdir. (Suyüti, el Camiu s Sağir, I,617) Ehlullah zikrin anahtarıdır. Onları gören, iman ve sevgiyle seyreden Allah ı hatırlar. Kalbi dünyadan kopup Allah a yönelir. Falanca zat diye anılınca hemen ibadet ve kulluk dile getirilir. Anılmaları, görünmeleri, sohbetleri insanları Allah a kulluğa yönlendirir. Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmuştur: Allah Teala buyurur ki: Şüphesiz kullarım içinde benim velilerim ve halk içinden seçtiğim dostlarım öyle kimselerdir ki; zatım zikredilince onlar hatırlanır, onlar hatırlanınca da ben zikrolunurum. (Ahmed, Müsned VI,459, Taberi, Camiu-l Beyan VII, 132) Allah ın velilerinin her şeyleri Allah içindir. Sevmeleri, kızmaları, dostlukları düşmanlıkları hep O nun içindir. Bir kul Allah için sevip Allah için buğzetmedikçe imanın hakikatine ulaşamaz. Allah Teala nın rızası için sevip, O nun rızası için kızdığında Allah ın dostluğunu hak etmiş olur. Allah Teala şöyle buyurmaktadır: Kullarım içinde benim sevdiklerim; ben zikredilince hatırlananlar ve 3 / 5
onların anılmasıyla da benim zikredildiğim kimselerdir. (Ahmed, Müsned, III,430) Onları seven Allah tarafından sevilir. Hadisi şerifte şöyle buyuruluyor: Allah Teala buyuruyor ki: Benim için bir araya gelip (ilim ve zikir) meclisi kuranlara muhabbetim hak olmuştur. Onlar (dostlarım) zikrimle mescitleri mamur ederler. İnsanlara hayrı öğretirler. Onlar arşımın gölgesinde gölgelendireceğim dostlarımdır. Onları yakınımda oturtur, azabımdan emin ederim. Kendilerini diğer insanlardan beşyüz sene önce cennete dahil ederim. Orada nimetler içinde ebedi kalırlar. Resulullh (s.a.v) daha sonra şu ayeti okudu: Dikkat edin, Allah ın velilerine hiçbir kotrku ve hüzün yoktur. (Suyuti, ed Dürrul Mensur, IV, 372.) Resulullah buyurmuştur ki: Allah Teala bir kulunu sevdiği zaman Cibril i çağırır ve: Ben falanca kulumu sevimiyorum, onu sende sev buyurur. Cibrilde o kulu sever. Sonra gök ehline seslenerek: Haberiniz olsun, Allah falanca kulu seviyor, onu siz de sevin der. Onu gök ehli de sever. Sonra o kul için yeryüzünde kabul (ve kullar arasında ona karşı sevgi) konur. Allah Teala bir kula da buğzetti mi, Cibril i çağırır ve Ben falana buğzediyorum, ona sende buğzet. Der. Cibril de ona buğzeder. Sonra gök ehline seslenerek: Allah falana buğzediyor, sizde buğzedin der. Onlar da kendisine buğzeder. Sonra o kul için yeryüzüne buğz konur. (Müslim Birr, 48) Allahın veli kulları Allah ı insanlara, insanları da Allah a sevdirirler. Onlara tabi olup onların ikaz ve irşadlarını dinleyip itaat edenler bundan nasiplenenlerdir. Resulullah (s.a.v) şöyle buyuruyor: Peygamber ve şehit olmayan, fakat kıyamet günü Allah Teala katındaki derece ve itibarlarından dolayı nurdan minberler üzerinde oturan, peygamber ve şehitlerin kendilerine gıpta ile nazar ettikleri kimseleri size haber vereyim mi? Buyurdu. Ashab: Onlar kimlerdir Ya Resulellah? diye sordular, Efendimiz (a.s): Onlar, Kulları Allah Tealaya sevdirirler (bunu anladık, fakat kullarını Allah a nasıl sevdirirler? diye sorduk. Rasulullah (a.s) Onlara Allah ın muhabbetini celbedecek şeyleri 4 / 5
emrederler. O nun hoş görmediği (günah) şeylerden e nehyederler. İnsanlar onlara itaat edince, Allah da kendilerini sevmiş olur. buyurdu. ( Beyhaki, Şuabu-l İman, I, 367) Allah için Allah ın sevdiği kulları ziyaret etmek Allah ın sevgisini celbeder. Sevgiye layık olan kişiler Allah a sevgiyle bağlı olan kişilerdir. Onun rızası için yaşayan ve insanları onun yoluna sevk edenlerdir. Resulullah (s.a.v) buyuruyor ki: Size cennet ehli olanlarınızı haber vereyim mi? Bir şehrin öbür ucunda bulunan din kardeşini Allah rızası için ziyaret eden kimse cennetliktir. (Taberani, el Mu cemu-l Kebir, XIX, 140) Yine bir hadisi şerifte buyruluyor ki: Allah Teala buyurur ki: Benim için birbirini seven, birbirini ziyaret eden ve benim için (ilim, zikir) meclisi kuran kimselere muhabbetim hak ve vacip olmuştur. ( Ahmed, Müsned, V, 239.) Allah için sevdiği bir kardeşini ziyarete giden kimsenin yoluna Allah bir bekçi koyar. Melek adama: Nereye gidiyorsun? diye sorar. Adam: Şu beldede bir din kardeşim var, onu ziyarete gidiyorum. der. Melek: O senin bir yakının olduğu için mi gidiyorsun? der. Adam: Hayır der. Melek: Onun sana (maddi) bir iyiliği dokundu da teşekküre mi gidiyorsun? der. Adam: Hayır, ben onu sırf Allah rızası için seviyorum. (ve bunun için ziyarete gidiyorum) der. Melek: Ben Allah Teala nın sana gönderdiği bir elçisiyim. Sana senin o adamı sevdiğin gibi Allah ın da seni sevdiğini haber vermeye geldim der. (Müslim, Birr, 12.) Yazımızı efendimiz (s.a) in bizlere öğrettiği duasıyla bitirelim: Allah ım! Senden sevgini, sevdiklerinin sevgisini ve bizi senin sevgine ulaştıracak amellerin sevgisini istiyoruz (Tirmizi, Deavat, 73) Sevgi nimetini sevilmeye en layık olana ve onun yoluna kullanabilmemiz dileğiyle Allah a emanet olunuz. 5 / 5