KORKU OKULU EYVAH, BAŞIMIZ DERTTE!
KORKU OKULU EYVAH, BAŞIMIZ DERTTE! Orjinal Adı: School of Fear / Class Is Not Dismissed Yazarı: Gitty Daneshvari Genel Yayın Yönetmeni: Meltem Erkmen Çeviri: Derya Gezmiş Düzelti: Eren Abaka Düzenleme: Ceyda Çakıcı Baş Kapak Uygulama: Berna Özbek Keleş 1. Baskı: Temmuz 2012 ISBN: 978-9944-82-565-8 YAYINEVİ SERTİFİKA NO: 12280 Metin 2010 by Cat on a Leash, Inc. İllüstrasyonlar 2010 Carrie Gifford Türkçe Yayım Hakkı: Akcalı Ajans aracılığı ile Epsilon Yayıncılık Hizmetleri Tic. San. Ltd. Şti. Baskı ve Cilt: Kitap Matbaacılık Davutpaşa Cd. No:123 K:1 Topkapı / İstanbul Sertifika No:16053 Tel : (0212) 482 99 10 Faks : (0212) 482 99 78 Yayımlayan: Epsilon Yayıncılık Hizmetleri Tic. San. Ltd. Şti. Osmanlı Sk. Osmanlı İş Merkezi No:18 / 4-5 Taksim / İstanbul Tel: 0212 252 38 21 pbx Faks: 252 63 98 İnternet adresi: www.epsilonyayinevi.com e-mail: epsilon@epsilonyayinevi.com
KORKU OKULU EYVAH, BAŞIMIZ DERTTE! GITTY DANESHVARI Çeviri Derya Gezmiş
Sophia Coco ya 5
KORKU OKULU Farmington,Massachusetts dışındaki ıssız bölge (Güvenlik nedeniyle tam konum gizleniyor) İletişim için: PK: 333, Farmington, MA 01201 Sevgili Yarışmacılar, Ev ödevleri, sivilceler, ergenlik gibi, Korku Okulu ndaki ikinci yılınız da sizin tercihinize bağlı değil. Çok sevgili evcil hayvanının ölümü, hafıza kaybı ya da kampa kayıt olma gibi itaatsizlik davranışlarıyla avukatım Munchauser gayet resmi olarak ilgilenecek. Amerika nın en pis tırnaklarına sahip olan adam, elinde diş ipiyle evinize gelecek. Hayatında yalnızca üç kere dişçiye gitmiş olan Munchauser, sapsarı dişlerini yüzünüzün birkaç santim ötesinde diş ipiyle temizleyecek. Bunu izledikten sonra kolay kolay kendinize gelemeyeceksiniz. Yaz okulu 29 Mayıs Cumartesi günü saat tam 09:00 da, Summerstone un bodrum katında başlayacak. Bu arada okulumuzdan söz ederken mutlaka banyodaki musluğu açık bırakarak, televizyonun sesini sonuna kadar açarak ve armonika çalarak, Korku Okulu nun adını gizli tutmaya çalışmayı unutmayın. Kendi adıma ben, peruklu asistanım Schmidty, bulldog Macaroni ve eğitimli kedilerimle birlikte, hepinizin Vazelin-kaplı gülümsemelerinizi en kısa sürede görmek için can atıyorum. Sevgi dolu selamlarımla Bayan Wellington Korku Okulu Müdürü Not: Munchauser sizi yeniden görmekle hiç mi hiç ilgilenmiyor. Sizinle benim konuşmamı rica etti. 7
1. BÖLÜM HERKES BİR ŞEYLERDEN KORKAR: Helyofobi: Güneş korkusu
Güneş, güneş değildir. Bu, güneşin ay olduğu anlamına gelmez, çünkü durum kesinlikle bu değildir. Güneş, güneş sisteminin merkezi ya da gökyüzünde parlak, aydınlık bir nesne olmaktan çok ötedir. Her geçen gün, güneş bizi karanlıktan kurtarır; başkalarından, hatta kimi zaman kendimizden bile gizlediğimiz pek çok sırrı ortaya çıkarır. Ah, evet, güneş, hoşumuza gitsin ya da gitmesin, gerçeklerin koruyucusudur. On üç yaşındaki Madeleine Masterson, Londra nın kasvetli semalarından kurtulup Boston a geldiği için çok mutluydu. Omuzlarına gelen kuzguni saçları, mavi gözleri olan açık renk tenli kız, yüzünde ışıl ışıl bir gülümsemeyle anne babasını kavurucu sıcağa ve 9
neme çıkardı. Bütün Masterson ailesi dışarıda durup üşümüş İngiliz kemiklerini olağanüstü güneşte ısıttılar. İngilizler için, güneş bir anlamda Kraliçe gibidir. Onun var olduğunu bilirler ama kendisini pek sık görmezler. Yalnızca bir yıl önce, Madeleine kendini adeta bir kabuğun içinde saklıyor, bütün hayatını anlamsız bir korku içinde yaşıyor, hemen her köşeye gizlenmiş düşmanların olduğundan emin bir halde dolaşıyordu. Bay ve Bayan Masterson ın tek çocuğu, örümceklerden ve diğer böceklerden ölesiye korkuyordu. Sürekli tüllü peçe takan ve yanında böceksavar taşıyan Madeleine, yakın zamanda ilaçlanmamış binalara girmeyi de şiddetle reddediyordu. Tahmin edilebileceği gibi, Madeleine nin sınıf arkadaşlarının ailelerinin çoğu, onun kendi evlerine teşrif etmesi için gerekli olan yoğun ve pahalı önlemleri almayı reddediyordu. Bu yüzden Madeleine artık partilere, doğum günü kutlamalarına gidemez, dış mekan faaliyetlerine katılamaz olmuştu. Neyse ki, Madeleine son yaz tatilini son derece gizli tutulan ve ünü ancak kulaktan kulağa yayılan Korku Okulu nda geçirmişti. Okuldan peçesinden ve böceksavarlarından kurtulmuş, tamamen değişmiş bir çocuk olarak dönen Madeleine, ailesini çok mutlu etmişti. Gerçi tamamen değişmemişti; hâlâ dünya liderlerinden etkileniyor, eğlence olsun diye Birleşmiş Milletler delegelerini alfabetik sıraya diziyordu. Ama insanı canından bezdiren böcek korkusu geçmişti. Anne, baba, küstahlık etmek istemiyorum ama neden beni bir yazı daha geçirmem için aynı okula gön- 10
deriyorsunuz? İyileştim, düzeldim, nasıl derseniz işte. Size artık Örümcek Sevenler Kulübü nün ve Sosyal Değişim İçin Sekiz Bacaklı Yaratıklar Derneği nin üyesi olduğumu hatırlatmama gerek var mı? Evet, biliyoruz canım. Baban ve ben senin gelişiminden çok etkilendik, dedi Bayan Masterson gülümseyerek. O kulüplerin tek üyesi sen değil misin? diye sordu Bay Masterson. Mesele bu değil, baba, diye karşılık verdi Madeleine öfkeyle. Ne yazık ki, daha önce de açıkladığımız gibi, bu bir anlaşma meselesi. Bayan Wellington ın avukatı, o korkunç adam, bize iki yazlık bir anlaşma imzalattı. Geçen yaz kaydettiğin ilerlemeyi desteklemek için ikinci bir seansın gerekli olduğunu iddia ediyor. Gelecek yaz dilediğini yapmakta özgür olacaksın. Neyse, sanırım bir yaz daha geçirmek canımı o kadar da sıkmaz. Hem diğerlerini tekrar görmek ve onlara yetişmek için can atıyorum, dedi Madeleine, araba dar, taşlı bir yola dönerken. Birkaç saniye içinde yolun bir tarafından diğerine uzanan ağaçlarla asmaların oluşturduğu karanlık tünele girmişlerdi. Solgun ışıkta okumak güç olsa da elde yapılmış tabelalar Kayıp Orman a girilmemesi gerektiği konusunda uyarılarda bulunuyordu. Ağaçlarla kaplı bu bölge, insanları çiğneyip geri tükürmemesiyle ünlüydü. Yeşil tünel, kocaman, granit bir dağın eteğinde açılırken, araba yavaşladı. Bay ve Bayan Masterson araçtan inmeyi ve hakkında çok şey duydukları Schmidty karakteri ile tanışmayı planlamışlardı. Ancak kavuru- 11
cu sıcaklık, bu Londra yerlilerini arabanın klimalı rahatlığı dışına çıkmaktan hemen vazgeçirdi. Madeleine turuncu ekose elbisesi, elbisesiyle uyumlu saç bandı ve yüzünde kocaman gülümsemesiyle arabadan atladı. Aslında atladı değil de, bunaltıcı sıcak yüzünden ağır ağır indi demek daha doğru olur. Madeleine sıcaktan bayılma nın ne demek olduğunu şimdi anlıyordu. Çimlerin üzerine, kocaman bir şemsiyenin altına yerleştirilmiş iskemlelerde Korku Okulu nun emektar aşçısı /bahçıvanı/ peruklusu Schmidty ile İngiliz bulldog Macaroni oturuyordu. Schmidty! diye ciyakladı Madeleine neşeyle, sonra birden durdu. O kadar şaşırmıştı ki konuşamıyordu. Tombul yaşlı adam bir Hawaii gömleği, polyester siyah şort ve sivri, kahverengi tırnaklarını ortaya koyan önü açık sandaletler giymişti. Ama daha da itici olan, düşmüş olan peruğunun görüntüsüydü; geriye dağınık bir tutam kır tel kalmıştı. Madeleine birkaç saniye öylece baktı, sonra kendini toplayıp bu hassas durumun üstesinden nasıl geleceğine karar vermeye çalıştı. Schmidty, özür dilerim ama bunu söylemek zorundayım, peruğun Lütfen, Bayan Madeleine, diyerek onun sözünü kesti Schmidty. Bunun dile getirildiğini duymak çok acı veriyor. İnkâr etmeyi deniyorum ama bu Bayan Wellington ın gösterdiğinden daha zor. Madeleine bunu onayladığını göstermek istercesine Schmidty nin omzuna vurdu. Sıcağı ve düşmüş peruğu göz önünde bulundurunca, kucaklaşmaktan kaçınmanın en iyisi olacağına karar vermişti. 12