ALTAMİRA ART BOYA SANAT DERGİSİ FİYATI; 3,00 YTL YIL: 4 SAYI: 14 EKİM - KASIM 2008

ALTAMİRA ART BOYA SANAT DERGİSİ FİYATI; 3,00 YTL YIL: 4 SAYI: 14 EKİM - KASIM 2008

1 yıl:4 sayı:14 ekim-kasım 2008 editörden İçindekiler Rauf Tuncer Editörden... 1 J.H. Van Beek... 2 Yeni Ürünler...2-3 Akdeniz Üniversitesi...4-5 Osman Hamdi Bey...6-7 Lukas-PonART Yaz Semineri... 7 1. Uluslararası Baskıresim Bienali...8-9 Erkin Keskin...10-11 Semra Yücel-İç Doğadan İmgeler... 12-13 Arkeoloji Müzesi...14-15 Sanat Haberleri... 16 Art Boya Ltd. Şti. Adına Sahibi: Neşe KÖYMEN Yazı İşleri: Neşe KÖYMEN Metin Yazarı: Rabia ASLAN Teknik Hazırlık: Aslı BİRCAN Yapım: Mavi Tanıtım ve İletişim, Tel.: 0216 418 59 31 Baskı: Özgün Ofset Tic. Ltd. Şti. Yeşilce Mah. 4. Levent Oto Sanayi Sitesi Aytekin Sk. No:21 Kağıthane- İstanbul İdare Merkezi: Art Boya Ltd. Şti. Bostancı Sapağı Döndü Sok. Timya Center No: 12 Kat: 1 34752 İçerenköy - Bostancı - İstanbul Tel: 0216 575 36 25 Faks: 0216 575 36 21 www.artboya.com e-posta: altamira@artboya.com Merhaba, Bu sezona iyi haberlerle başladık. Eylül ayında okulların açılması ile birlikte birbirini takip edecek olan birçok sanat, kırtasiye ve eğitim fuarı da startını vermiş oldu. En yakın tarihli Contemporary İstanbul 2008 başta olmak üzere Artist 2008, Artforum2008, Hobby& Art& Craft 2008 bu yıl bitmeden gerçekleşecek etkinliklerden sadece birkaçı. Aslında gündem oldukça yoğun ve üzerine yazılacak çok konu var, şu günlerde sanat kazanı adeta fokurduyor, ama biz dergimizin bu sayısında 1. Baskıresim Bienaline, Türkiye de Artesnet.Project içinde pilot proje olarak seçilen Akdeniz Üniversitesi Resim Bölümüne, Osman Hamdi Bey e, Semra Yücel ve Erkin Keskin in sanat yaşamına ve eserlerine, Sadberk Hanım müzesine yanı sıra Art Boya yaz seminerine yer verebildik. Daha nice sanatla dopdolu gelişmelerde buluşmak dileğiyle altamira abone formu Yayın Süresi : 2 ayda bir Dergi Bedeli : 3.00. - YTL Sayfa Sayısı : 16 Firma Adı Adres Tel 1 Yıllık Abone Bedeli : 20 - YTL Abonelik Süresi : 1 yıl (6 sayı) Adı Soyadı: Meslek: E-posta: 1 yıllık abone bedeli 20 - YTL yi Art Boya Ltd. Şti. adına Garanti Bankası Kadıköy Şubesi (088) 6202109 nolu hesaba yatırdığınız belgeleyen dekontla birlikte bu formu adresimize postalayınız ya da fakslayınız. Derginiz PTT kanalıyla adresinize ulaşacaktır. Art Boya Ltd. Şti. Bostancı Sapağı Döndü Sok. Timya Center No: 12 Kat: 1 34752 İçerenköy - Bostancı - İstanbul www.artboya.com altamira@artboya.com

yıl:4 sayı:14 ekim-kasım 2008 2 dünyadan yeni ürünler Bazen, bazı güzel şeyler önceden söylenmiştir. Norveç, Oslo daki bazı tabloların çalınması hakkında bir haber yazmıştım... Bu tablolar müzeyi ziyarete gelen ve tablolarla birlikte müzeden ayrılan iki adam tarafından gündüz vakti çalındı. Şimdi, öğrendiğime göre o tablolar yeniden Oslo daki sanat müzesindeler. Aynı olay Amsterdam National Museum da da gerçekleşmişti. Üç tablo çalındıktan iki yıl sonra bulundu ve geri getirildi. Tablolar iki yıl boyunca özel bir evde saklanmıştı. Kimse bu çok bilindik bu tabloları satın almak istemedi çünkü herkes tarafından tanınabilecek bu tabloları çalıntı olduğu belli olmadan duvara asmak imkansızdı. Tabii ki tabloların restore edilmesi gerekti, ama çok da zarar görmemişler ve tablolar yakında yeniden sergilenecek. Bu bana Amsterdam National Museum daki restorasyon çalışmalarını hatırlatıyor. Şu an da görünen o ki beklenilenden daha uzun zamana ihtiyaç var, müzenin tamamı 2010 yılında halka açılacak. Makalelerimden birinde boyutu nedeniyle müzeden sadece pencerelerden çıkarılabilecek olan Rembrant tablosu Nachtwacht ın (Night Watch) çalınması hakkında yazmıştım. Bu tabloyu 2010 yılında yeniden yerinde görmek harika olacak. Goni Dekor Goni Dekor boyutlu boya su bazlı bir kontur boyasıdır. Kağıt, tuval, ahşap, metal ve kumaş yüzeyine uygulanabilir. Kumaşta kalıcıdır. Arka yüzünden ütülenerek sabitlenir ve yıkanabilir. Kuruduğunda boyut özelliğini kaybetmez. 25 ml lik 11 rengi vardır. Yeniden Türkiye de bulunmak büyük bir zevkti, ülkenizi Eylül/ Ekim aylarında ziyaret ettim. Bir çok ressamı ve hobi amaçlı resim yapanları bir arada görmek çok etkileyiciydi. Şüphesiz ki dünyanın her yerinden çok çeşitli ürünleri getirdiği ve kullanıcıya ulaştırdığı için Art Boya ya teşekkür etmeliyiz. Dünyanın bir çok yerini dolaşırken bazı ülkelerin farklı teknikleri kullandıklarını görmek benim için çok şaşırtıcı oldu. Hollanda da bir çok ressam akrilik kullanırken yeniden klasik yağlıboya tekniğine dönüş başladı. İspanya da ise en çok kullanılanlar seramik ve akrilik teknikleridir. İngiltere de suluboya kullanmaktadır. Teknik seçimleri ülkenin geleneklerine bağlı olarak değişmektedir. Bu konu beni İngiltere ile ilgili güzel bir hikayeye getirdi. Çok ünlü bir İngiliz ressam olan John Constable 1776 yılında Güney Bergholt, Suffolt da doğmuş, 31 Mart 1837 de Londra da ölmüş. Tüm dünya onu manzara ressamı olarak tanıdı. Ünlü ressam doğduğu köyünün resimlerini yapmış ve köyü bu resimler sayesinde tanınmıştır. Tabii ki tüm dünyada olduğu gibi bu köydeki mimari de yenilenip modernleşti. Şimdi Suffolt köyünde yaşayanlar köydeki her şeyi ünlü ressamın tablolarında çizdiği şekilde restore etme kararı almışlardır. Bu kararın ticari bir gerekçesi olduğunu söylemeye gerek yok. Bu köy eski halinde olduğu gibi restore edildiğinde gelecekte çok yoğun ziyaretçi alacaktır. İlginçtir olan şudur ki bir köy bir ressam yüzünden değişecektir. J. H. Van Beek Eski Lukas Genel Müdürü ve Art Boya Danışmanı Sculpey 44 renk çeşidi ile Türkiye ye gelen Sculpey III Polimer kili 130 derecede, sadece 15 dakika fırınlamak yeterlidir. Dayanıklıdır, piştikten sonra çatlama yapmaz. Pişirilene kadar kurumaz. Takı, model yapımı, ev dekorasyonu ve kalıp almada kullanılabilir.

3 yıl:4 sayı:14 ekim-kasım 2008 yeni ürünler Makin s Clay 24 saatte havayla kuruyan polimer kil Makin s Clay fırınlama gerektirmez. Suya dayanıklıdır. Renkleri birbiriyle ve akrilik boyayla karışabilir bu da size sonsuz renk seçeneği sunar. Asit ve toxic madde içermez. Bamboo Kağıt Suluboya, Akrilik, Pastel ve Eskiz çalışmalar için özel olarak üretilmiş Bamboo kağıtlar asitsizdir. Sararmaz, çalışmalarınız yıllar boyunca ilk günkü etkisini korur. PonART Magic Clay Bu sihirli oyun hamuru yedi renkten oluşur ve bu renkler birbirine kolayca bir şekilde karışır. Böylece istediğiniz renk ve renk tonlarını elde edebilirsiniz. Açık havada kurur ve kuruduktan sonra çatlama yapmaz. Hafiftir,çok kolay şekil alır ve zıplama özelliğine sahiptir. Cuttlebug Cuttlebug kağıt kesme ve kabartma makinesi ile sınırsız yaratıcılık. Cuttlebug, sınırsız seçenekteki kesme bıçakları ve kabartma kalıpları ile çocuğunuzun hayal gücünü genişletirken el beceriside kazandırır. Pratik ve güvenli kullanımı sayesinde düz bir kağıdı bir kar tanesine ya da bir kelebeğe dönüşmesi artık çok kolay ve zevkli. Yeni Young Art okul boya fırçasına Avrupa ödülü. Avrupa Fırça Federasyonu 2007 de ilk defa öncülük dalında ödül verdi. Üçüncülüğü Young Art Sentetik Okul Boya Fırçasının kazandığı ödül töreni geçen Ekim ayında İtalya daki Avrupa Fırça Federasyonu nda gerçekleşti. Young Art Okul Fırçası resme başlamak için mükemmel olmasının yanında geleneksel Pony kılı (145 seri) fırçadan daha yüksek performanslıdır. Bunun yanında çekici dizaynı ve Pony kılı (145 seri) fırçalarla aynı fiyatlarda olmasıyla genç sanatçılar için idealdir. Bu gelişmelerle eş zamanlı olarak Türkiye de PonART Young Art fırçalar okullarda beğeniyle ve daha yaygın kullanılmaktadır.

yıl:4 sayı:14 ekim-kasım 2008 4 akdeniz üniversitesi güzel sanatlar fakültesi resim bölümü Akdeniz Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Resim Bölümü eğitim ve öğretim yaşamına 1999 yılında başlamıştır. Yetenek sınavı ile öğrenci alan bölümümüz, araştıran, eleştiren, evrensel kültüre açık, geniş bakış açılı ve yaratıcı sanatçı bireylerin yetişmesini amaçlamaktadır. Bu bağlamda, sadece öğrencisini değil kendini yetiştirmeyi de ilke edinen Resim Bölümü, Türkiye de bölüm temelinde tek ve ilk örnek olan Bologna Bildirgesi nin yüksek sanat eğitimi bağlamında yansımasını gerçekleştiren akreditasyon sürecinde dahil olduğu Avrupa Birliği ne bağlı olarak yüksek sanat eğitimi için geliştirilen artesnet.project içinde pilot proje olarak seçilmiştir. Akreditasyon sistemi, ders programlarının bir bütün olarak ele alındığı ve öğrenim değeri üzerinden oluşturulduğu sistematik bir yaklaşımla güvence altına alınması, niteliğinin artırılması, sürekli geliştirilmesi süreçlerini içermektedir. Akreditasyon eğitimin geliştirilmesi üzerine nitelik yönetimi sistemiyle oluşan sürekli bir güvence işlevi görür. Standartların belirlenmesi ve fakültelerin bu standartlara erişme ve bunları aşma çabalarına koşut olarak sistem sürekli gelişme felsefesini kazanır. Fakültemiz böylece Bologna sürecine uygun olarak yüksek sanat eğitiminde akreditasyon standartlarına uygun, eğitilmiş uzman akademik kadro ile yoluna devam etme olanağına kavuşacaktır. Böylece Resim Bölümü uluslararası düzeyde bir geçerlilik ve etkinlik kazanmış olacaktır. Bu anlamda ulusal ölçekte bir rol modeli oluşturma gibi son derece önemli bir misyonu da Resim Bölümü üstlenmiş olmaktadır.

5 yıl:4 sayı:14 ekim-kasım 2008 Fakültemizde Akdeniz-Sanat Dergisi isimli bir hakemli dergi yayınlanmakta, dergimize sanatçı ve bilim insanlarının yayınları kabul edilmektedir. Yılda iki defa yayınlanan GSF bülteni ise fakültemiz öğretim elemanlarının yaptıkları sanatsalbilimsel etkinlikleri ve kazandıkları ödülleri duyuran bir yayındır. Bölümümüz, dört yıllık sanat eğitimi süresince yaratıcı, araştırmacı, gözlemci, özgün anlatım dili olan, ülkemizin ve dünyanın resim sanatı alanında gereksinim duyduğu sanatçı adayı yetiştirmeyi hedeflemektedir. Bu amaçla eğitim süresince; Desen, Temel Sanat Eğitimi gibi derslerin yanı sıra genel kültür dersleri, ağırlıklı olarak da ana- sanat dalına yönelik geleneksel resim teknikleri, özgün baskı, modelaj, seramik, heykel, mozaik, fresk atölyelerinde çalışmalar yapılarak, doğada ve Antalya nın sahip olduğu arkeolojik alanlarda farklı malzeme ve tekniklerle gerçekleştirilen çağdaş yaklaşıma yer verilir. Bir paylaşım tecrübesi olarak anlaşılan sanat eğitimi tecrübenin paylaşımını içeren bütünsel bir öğrenim süreci olarak anlaşılır. Ressam olarak mezun olan öğrenciler serbest sanatçı olarak çalışabildikleri gibi özel ve kamu kuruluşlarında görev alabilirler. Yrd Doç. Oğuz Haşlakoğlu Resim Bölüm Başkanı

yıl:4 sayı:14 ekim-kasım 2008 6 osman hamdi bey (30 aralık 1842 / 24 şubat 1910) Sadrazam İbrahim Edhem Paşa nın oğludur. Hukuk öğrenimi amacıyla Paris e gönderilir. Hukuk yerine resim ve arkeoloji eğitimini tercih eden Osman Hamdi, 1869 da yurda döndükten sonra Devletin farklı kademelerinde görev alır. 1881 de Müze-i Hümayun müdürlüğüne atanmasıyla bu alanda devrim sayılabilecek eski eserlerimizin yurt dışına götürülmesini yasaklayan 1883 Asar-ı Atika Nizamnamesi ni hazırlar. Yaptığı kazılarla ilk Türk Arkeoluğu ünvanını alır. Ülkede İlk Bilimsel Türk kazıları ve Çağdaş Müzecilik anlayışı onunla başlar. Bu çalışmalarından ötürü Türk Müzeciliğinin modern anlamda gerçek kurucusu olarak kabul edilmiştir. Bugünkü Mimar Sinan Üniversitesinin temeli sayılan Sanayi-i Nefise Mekteb-i Alisi ni 1883 de kurması ile sanat ve kültür alanında ülkemize yaptığı katkılar doruğa ulaşır. Genç yaşta gönderildiği Paris te 12 yıl kalır. Bu sırada açılan Paris Sergisi nde görev alır. Paris te tanıştığı Marie adlı bir bayanla evlenen Osman Hamdi, İstanbul a 1867 yılında döndüğü zaman, Mithat Paşa nın Umur-u Ecnebiye Müdürü (Yabancı İşler Müdürü) olarak Bağdat a gider. Hamdi Bey,Bağdat ta iken,bölgenin tarihi ve arkeolojisiyle ilgilenir. İlk arkeolojik çalışmalarını Bağdat ta yapar, bazı arkeolojik eserleri İstanbul a göndertir. İstanbul a dönüşte,1871 de ecnebi büyükelçilerin protokol işleriyle uğraşmak görevine atanır. Bu sırada düzenlenen 1873 Viyana Sergisi ne birinci komiser olarak katılır. Viyana da bulunduğu sırada yine bir Fransız ve adı da Marie olan ikinci eşiyle tanışır. O zaman on yedi yaşında olan ve sonradan Naile olarak adı değişen bu hanımla İstanbul a döndüğünde birinci eşinden ayrılır. İlk eşinden Fatma ve Hayriye isimli iki kızı olmuştur. Naile hanımdan da Melek, Leyla, Edhem ve Nazlı adlı çocukları olur. Osman Hamdi Bey den önce ilk Türk Müzesinin çekirdeği batı ülkelerinde olduğu gibi bizde de saray bünyesinde gerçekleşmiştir. Topkapı Sarayında birikmiş çeşitli hediyeler,ganimet ve silahların Harbiye Nazırı Fethi Ahmet Paşa tarafından 1846 yılında Aya İrini de sergilenmesiyle ilk müzemiz kurulmuştur. Müze-i Hümayun adını alan müzenin teşkilatlanmasına Maarif Nazırı Saffel Paşa nın gayretleriyle çalışmıştır. Giderek gelişmeye başlayan müzecilğimizde önceleri üst düzeyde yabacı uyruklu kişiler görevlendirilmişlerdir. Galatasaray Lisesi öğretmen Mr.E.Goold ve tarihçi,arkeolog, epiğraf ve ressam olan Alman Dr.Philip Anton Dethier (1872-1881) Müze-i Hümayun Müdürlükleri yapmışlardır. Dr. Dethier müzeye eserler kazandırmıştır, 1874 de eski eserleri koruyucu mahiyette bir de nizamname çıkartmıştır. Ancak, ne yazık ki 1874 Asar-ı Atika Nizam-namesi eski eserlerin yurt dışına çıkışını yasaklayan bir hüküm getirmemektedir. 1881 yılında Müzenin başına getirilen Osman Hamdi Bey, müzeciliğimizi ilk kez modern anlamda ele almaya başlar. İlk işlerinden birisi başından beri karşı olduğu, yabancıların yaptığı kazılarda ortaya çıkan eserlerin yurt dışına götürülmesini yasaklamayı planladığı tüzük hazırlığıdır. Paris te yarım bıraktığı Hukuk eğitiminin yararları burada görülür. Yürürlükte bulunan 1874 Asar-ı Atika Nizamnamesini 1883 yılında yeni baştan düzenleyerek eserlerin yurt dışına çıkarılmasını yasaklayan maddeler koydurur. Böylece batılı ülkelere Osmanlı topraklarından eser akışını kesin olarak engeller. Osman Hamdi Bey, arkeoloji alanındaki başarılı çalışmaları ile yurt dışına ulaşan bir ün sahibi olur. Fransız, Alman, Yunan, İspanyol müzeleri, madalya ve nişanlarla Hamdi Bey i kutlamışlar. Böylece Türkiye milletler arası üne sahip bir arkeolog, müzeci ve ressam kazanmıştır. Birçok üniversite kendisine doktorluk ünvanı vermiştir. Osman Hamdi Bey 1881 de Müze-i Hümayun un başına getirildikten bir yıl sonra 1 Ocak 1882 de Sanayi-Nefise Mektebinin Müdürlüğünü de atanır. Bir yandan kazı ve müze işleri ile uğraşırken diğer yandan Türk Kültür ve Sanat hayatına büyük katkıları olacak bugünkü Mimar Sinan Üniversitesinin temeli sayılan Sanayi-İ Nefise Mekteb-i Alisi ni 1883 de kurar.burada eğitim verecek hocaları seçer. Bugün İstanbul Akeoloji Müzelerinin Eski Şark Eserleri Binası olarak hizmet veren

7 yıl:4 sayı:14 ekim-kasım 2008 binayı, Sanayi-i Nefise Mekteb-i olarak Mimar Vallauri ile birlikte tasarlayarak 2 Mart 1883 öğretime açar. Böylece Osman Hamdi Bey in sanat ve kültür alanında ülkemize yaptığı katkılar doruğa ulaşır. Osman Hamdi Bey, gerek devlet işlerini yaparken, gerek arkeoloji ve müzecilik çalışmalarını sürdürürken ressamlığını hiç ihmal etmemiş, fırsat elverdikçe resim yapmıştır. Aslında kendisini en mutlu eden anlar resim yapabildiği anlardır. Kur an Okuyan Hoca, Silah Tüccarı, Kaplumbağa Terbiyecisi, Arzuhalci, Şehzadebaşı Camisi Avlusunda Kadınlar, Feracali Kadınlar, Mimozalı Kadın, Leylak Toplayan Kız gibi tabloları onun en ünlü yapıtları arasındadır. Resimlerini çoğunlukla yaz aylarını geçirdiği ve en sevdiği yer olan Kocaeli ilinin Gebze ilçesindeki Eskihisar daki evinde yapmıştır. Osman Hamdi Bey, çağ biliminin en seçkin siması ve gerçek anlamda uluslararası ün kazanmış bir kaç,sanatçımızdan biridir. Osman Hamdi Bey in 1910 yılında İstanbul da ölümü, memlekette ve dünyada büyük yankılar uyandırır. Batılı anlamda Türk resim sanatının öncüleri arasında da yer alan Osman Hamdi Bey in ölümünden sonra Müze-i Hümayun un ve Sanayi-i Nefise Mektebinin başına kardeşi Halil Ethem bey (1910-1931) geçmiştir. 2008-2009 art boya yaz seminerleri.24 Haziran 2008 de Art Boya nın Green Park otelde düzenlemiş olduğu yaz seminerine Türkiye nin değişik illerinden 132 öğretmen katıldı. Düzenlenen seminerde yeni ürünlerle birlikte var olan ürünlerin farklı ve yeni uygulamaları gösterildi. Seminer sabah 09.00 da, toplantı salonunda, kısa bir tanıtım konuşması ile başladı. 11 yıldır sanatsal malzeme alanında çalışan şirket yetkilileri edindikleri deneyimleri, yanlış ürün kullanımının sonuçlarını ve kendilerinin geliştirdikleri yeni yöntemleri katılımcılarla paylaştılar..uygulamalı olarak gerçekleşen seminer 3 aşamadan oluşuyordu. İlk bölümde Art Boya Egitim Bölümü yetkilisi Neşe Köymen farklı malzemeleri bir arada kullanarak yapılabilecek çeşitli teknikler uyguladı. Akrilik boya ve hamur haline getirilmiş kağıtların tual üzerinde oluşturduğu doku çalışmasından, strafor objelere kadar burada sayamayacağımız kadar geniş bir yelpazede gerçekleşen performansı ilgi ile izleyen katılımcılar, kendileri için hazırlanmış olan aktivite masalarında örnek ürünleri uygulama imkanı buldular. Seminer in ikinci bölümünde Art Boya Eğitim Bölümünden Yasemin Tanrıverdi daha çok katlama, kesme, yapıştırma teknikleri ile uygulamalar yaptı. Üçüncü bölümde ise Nihal Bağcı polimer kil ile yapılan millefiori çalışmaları ve üç boyutlu çalışmalar gerçekleştirildi. Art Boya nın uzman eğitimcileri ve katılımcılar eş zamanlı uygulamalar yaptılar. Otel bahçesinde yenilen öğle yemeği sonrasında birbirleri ile kaynaşan katılımcılar, kuru boyalardan pastellere, suluboyalardan, yağlı boyaya, kağıttan polimer kile kadar akla gelebilecek ve aslında akıldan çıkmayacak tüm bu esin uyandıran malzemelerin oluşturduğu atmosferde kahvelerini yudumlarken oldukça keyifliydiler. Katılımcılar saat 16.00 da sona eren seminerden kendileri için hazırlanan demo box ve özel dosyalar ile ayrılırken Art Boya da Türkiye de resim öğretmenleriyle birlikte düzenlenen bu kadar büyük bir organizasyona ev sahipliği yapmanın onurunu yaşadı.

yıl:4 sayı:14 ekim-kasım 2008 8 1. uluslararası baskıresim bienali istanbul 2008 Bienaller ve trianeller yapıldıkları ülkelerde toplumun, o ana dair varlığını belirler ve kültür birikimini oluşturur. Dünya çapında bir katılımla organize edilen bu tür sanatsal etkinlikler, sadece mevcut bir anın saptanmasını yapmakla kalmaz geleceğe dair vizyonunu da ortaya koyarlar. Prof. Dr. Süleyman Saim Tekcan. İstanbul Grafik Sanatlar Müzesi IMOGA ve Işık Üniversitesi nin işbirliği ile ilki bu yıl düzenlenen 1. Uluslararası Baskıresim Bienali bir geleneğin başlangıcı olmak üzere. Bu bienal baskıresim alanında olduğu gibi, üniversite ve müze işbirliği ile yapılan bir bienal olması ile de ilktir. Prof. Dr. Süleyman Saim Tekcan başta olmak üzere bir çok sanatçı, akademisyen, sanatsever kurum ve kuruluşun olağan üstü gayretleri ile başarılı bir şekilde hayata geçen Uluslararası Baskıresim Bienali nin ikincisi 2010 yılında gerçekleşecek, aynı yıl İstanbul un Avrupa kültür başkenti olması ile de daha büyük bir anlam ve önem kazanacak. 59 ülkeden 824 sanatçının 1704 eser ile katıldığı Bienalde, Baskıresim sanatında ülkelerinde ve dünyada uzman olarak tanımlanan sanatçılardan oluşan jüri, 15 esere ödül vermiş 339 eser de sergilenmeye değer bulmuştur. 1.Uluslararası Baskıresim Bienali nin ödül töreni 19 Eylül 2008 tarihinde Galeri Işık Teşvikiye de gerçekleşti. Törene; Imoga, Işık okulları ve Fevziye Mektepleri Vakfı, Akbanksanat, Beşiktaş Belediyesi, Lukas, Garanti Koza, Coca- Cola, Milliyet, Lebriz.com gibi bir çok büyük kurum ve kuruluşun yetkilileri ve sanatçılar katıldı. Bienalde birinci seçilen ve Işık Üniversitesi özel ödülüne layık görülen Japon sanatçı hasta olduğu için törene katılamadı. Tomaya Uchida nın ödülünü alan Japonya Kültür Ateşesi, sanatçının yazmış olduğu duygulu mektubu Türkçe olarak okurken tören salonunda son derece duygusal anlar yaşandı. Sanatçı, birincilik ödülünü kazanmış olduğu törene katılamamanın üzüntüsünü, ülkemizde kendisini iyileştirecek bir ilaç olup olmadığını sorarak, kendine has bir dille ifade ediyordu. Törende İkinci ödülü (IMOGA Ödülü) BİRİNCİLİK ÖDÜLÜ Işık Üniversitesi Özel Ödülü - Tomaya Uchida

9 yıl:4 sayı:14 ekim-kasım 2008 Bulgaristanlı sanatçı Dimo Koliborov, Üçüncü ödülü ( Fevziye Mektepleri Vakfı Ödülü ) Bulgaristanlı sanatçı Onnik Karanfilian aldı. Bienale katılan ve ödül kazanan eserlerin sanatçıları ödüllerini yetkililerden alırken Lukas- Hahnemühle özel ödülüne sahip olan Hasan Kıran ödülünü Lukas-PonART Eğitim bölümü müdürü Neşe Köymen den aldı.halen Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi nde görevli olan Hasan Kıran 1993 de Malatya İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi nden mezun oldu. 2008 de Tokyo Sanat Ünversitesi nde doktorasını bitirdi. Halen Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi GSF de çalışmaktadır. Yaklaşık 2000 yıldır var olan, Uzak-doğu renkli ağaç baskı tekniği ile el yapımı kağıtlara çalışan sanatçı özellikle bu teknikle çalışabilmek için uzun yıllar Japonya da yaşamış ve doktorasını da bu konuda vermiş. Lukas-Hahnemühle özel ödülünü kazanan eseri, sanatçının Şaman ın Dansı ve Şaman ın Transı serisi kapsamında yer alan bir çalışması. IMOGA Ödülü - Dimo Koliborov İKİNCİLİK ÖDÜLÜ 1. Uluslararası Baskıresim Bienali sergisi ödül alan ve sergilenmeye değer bulunan 340 özgün ve başarılı Baskıresim 20 Eylül- 20 Ekim tarihleri arasında Beşiktaş Çağdaş Mustafa Kemal Kültür Merkezi nde, 16 Şubat- 15 Mart 2009 Ankara- Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezinde izlenebilecektir. Fevziye Mektepleri Vakfı Ödülü - Onnik Karanfilian ÜÇÜNCÜLÜK ÖDÜLÜ Lukas-Hahnemühle özel ödülü - Hasan Kıran ÖZEL ÖDÜL

yıl:4 sayı:14 ekim-kasım 2008 10 erkin keskin röportaj Değerli Altamira okuyucuları; Sizlere Uludağ Üniversitesi Öğretim görevlisi Erkin Keskin i kendisiyle yaptığımız samimi sohbetin ışığında tanıtmak ve sanat anlayışını siz sanatseverlerle paylaşmak istiyorum. Erkin, bize biraz kendinden ve çalışma geçmişinden söz eder misin? 1969 Artvin / Şavşat doğumluyum. İlköğretim ve Ortaöğretim yıllarım babamın görevi gereği Anadolu nun çeşitli şehirlerinde geçti. 1988 yılında Uludağ Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Resim İş Eğitimi, Grafik Ana Sanat Dalına girdim ve 1992 yılında mezun oldum. Aynı yıl Manyas Adnan Hunca Çok Programlı Lisesine Resim İş Öğretmeni olarak atandım. 1996 yılında da Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde Yüksek Lisans Eğitimimi Tamamladım ve 1996 yılından bu güne kadar aynı bölümde öğretim elemanı olarak çalışmalarımı sürdürmekteyim. Çalışmalardan söz açılmışken sormak istiyorum. Grafik Tasarım Eğitimi almış bir kişi olarak ağırlıklı olarak özgün baskı çalışmaları yapıyorsun. Seni özgün baskıya yönelten nedenler nelerdir? Öncelikle belirtmek isterim ki; benim için önemli olan, bir şeyler üretebilmektir. Grafik tasarım alanında, üretebilmek için bir talep olması gerekir. Grafik tasarımın ürün olabilmesi için de yapılan çalışmanın uygulanması gerekmektedir. Grafik tasarımı çok sevmeme rağmen ne yazık ki Bursa da bu fırsatları fazlaca yakalama şansım olamadı. Bu nedenle yüreğimin diğer tarafını kaplayan özgün baskı çalışmalarına yöneldim. Zamanımın hemen hemen tamamını özgün baskıya ayırdım ve kendimce bir şeyler üretmeye çalışıyorum. Ayrıca grafik tasarımla özgün baskıyı bir arada uygulama fırsatı bulduğum exlibris çalışmaları da yapıyorum zaman zaman. Çalışmalarında genellikle hangi teknikleri kullanıyorsun? Önceden serigrafi, linolyum, ağaç baskı gibi tekniklerle çalışmalar yaptım. Son yıllarda yoğun olarak gravür çalışıyorum. Kendimi en iyi gravürle ifade edebildiğimi düşünüyorum. Baskı yapıldıktan sonra kâğıt üzerinde oluşan gofre etkileri, çizgi ve doku çeşitlemeleri beni fazlasıyla kendisine çekiyor. Kalıbın hazırlanışından basılmasına kadar geçen süreci tam bir serüven olarak tanımlayabilirim. Bu süreçte hemen hemen çukur baskının bütün yöntemlerini kullanıyorum diyebilirim. Gravürlerinde çizgi ve doku etkilerini çok yoğun olarak kullanıyorsun; neden bu yoğunluk? Bazen ben de kendi kendime soruyorum bu soruları. Acaba abartıyor muyum diye; ama yine de bu etkileri aramaktan kendimi alamıyorum. Resim yapmayı bir

11 yıl:4 sayı:14 ekim-kasım 2008 iddia işi olarak gördüğümü ve bu iddiayı tüm dayanaklarıyla birlikte ortaya koyma çabası içerisinde buluyorum kendimi. Takip ettiğim kadarıyla yoğun çalışıyorsun ve birçok ulusal ve uluslararası etkinliğe katılıyorsun. Bize biraz da yer aldığın bu etkinliklerden söz eder misin? Son birkaç yılda 20 ye yakın uluslararası özgün baskı bienal, trianel ve yarışmalara katıldım. Yugoslavya Kurukazı Gravür Bienali, Portekiz de Douro Gravür Bianeli, Bulgaristan da Varna Baskı Bianeli bunlardan bazıları İstanbul Resim Heykel Müzeleri Derneği 1. Uluslararası Mini Baskı yarışmasından ve Çek Cumhuriyeti Uluslararası Grafix 2007 Bianelinden ödül aldım. Ayrıca ulusal yarışma ve etkinlikleri de takip etmeye çalışıyorum elimden geldiğince. Söz açılmışken yurt dışında yapılan etkinliklerle Türkiye de yapılan etkinlikler için neler söyleyebilirsin? Öncelikle şunu söylemeliyim ki çalışmalarımızın içerik olarak bir eksiği yok; hatta daha iyi olduğumuz bazı yönlerimiz bile var. Gördüğüm kadarıyla organizasyonları sayı olarak bizden daha fazla ve daha profesyonelce. Bizde de son zamanlarda kaliteli organizasyonlar yapılmaya başlandı. Değerli sanatseverler; sizlere Erkin Keskin in çalışma hayatını ve sanat anlayışını tanıtmaya çalıştım. Ben Erkin Keskin i son derece samimi, titiz, disiplinli ve coşkulu bir kişi olarak sürekli yeniliklerin peşinde koşan birisi olarak tanıdım. Bu kişiliği siz Altamira okuyucularına da tanıtmaya çalıştım Memet Erdoğdu

yıl:4 sayı:14 ekim-kasım 2008 12 iç doğa dan imgeler Semra Yücel in resimleri, her ne kadar bazı resimlerinde birkaç imge tanıdık gelse de, ilk bakışta bizi doğaya ya da dış gerçekliğe yönlendirmez. Resimler bizi doğrudan resme, resmin dünyasına, sanatçının öznel duyarlılığına, Cezanne nın dediği gibi içerideki doğa ya yönlendirir. Resimler göz boyamaktan uzak, her şey olması gereken yerdedir. Semra nın resimlerinin sürecini izlediğimizde, sanatçının seçtiği konular (siz buna izlek, biçim de diyebilirsiniz) yaşanmışlığın izlerini taşır. Ama bunlar resimde doğrudan kendilerini ele vermezler. Belirlenmiş (ya da seçilmiş) birkaç imge yüzey üzerinde dışavurum ve aralarındaki ilişki üzerine kurulurlar. İmgeler iç doğa dan damıtılarak yaratma sürecinde oluşurlar. Sınırlarını ya da sınırsızlıklarını kendileri belirlerler. Birçok resimdeki yalınlık, tek renklilik, bitmemişlik duygusu, renge ve biçimlere yüklenen anlamın hesaba katılmasındandır. Sanatçı, tuval önünde ne geçmişin, ne de akademik kuralların tutsağıdır. Fırtınalı iç dünyasının iç-yüzünü çiziyor resimlerinde. Onun içindir ki hiçbir dönemi bir diğerine benzemez, ama toplamına bakıldığında tek bir beyin-el ürünü olduğunu anımsatır izleyenlerine. Hiçbir an önceyi ve sonrayı dikkate almaz. Yalnızca o an için vardırlar. Seçtiği konular da bu yaklaşımın sağlamasını yapar. Doğurganlığını yitirmiş siyah a af resimleri, tanık, tecritte yaşam, düello, tarihin sayfalarında erdemi okun(a)mayan masumiyet e; mağlubiyet e; mağduriyet e gibi resim dizileri, bir öykünün bütününün ayrı ayrı bölümlerini çağrıştırıyor. Her resim dizisi kendi içinde, imge-biçim ilişkisi serüveninde, kendine özgü düşünsel ve plastik kaygılarla ortaya çıkar. Sanatçının bu şiirsel, metaforik anlamlar yüklü başlıkları rastlantı değil. Resim yapmanın yanı sıra sanatçı öykü ve şiirden daha fazla anlama geldiğini düşündüğü anlatı-deneme türü yazıları da var. Burada onun resminin ipuçlarını yakalamak için bir-iki yazısını buraya almak isterim: Sanatçı tutarlılık adına, biçem adına dayatmacı tuzaklara düşmeden, kendi içinde bir dünya yaratır. İster resim ister diğer denemeler olsun bir önce öncesini düşünme! zaman d/olmuş; bitmiş. eden bendim terk, fırlatıp kaçan hep, zayıflayan renkleriyle, kasığımda biriken profil dengesizlikleri. şimdiyi düşün! Semra Yücel. 2006, yer ve gök, tuvale yağlıboya, 200x150 cm.

13 yıl:4 sayı:14 ekim-kasım 2008 semra yücel SEMRA YÜCEL Semra Yücel. 2007, masumiyet; mağlubiyet; mağduriyet, tuvale yağlıboya,160x130 cm. 1971 - Mersin de doğdu. 1996 - Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Resim Bölümü nü bitirdi. Sekiz kişisel sergi açtı. İkisi uluslararası olmak üzere çok sayıda grup, yarışma ve karma etkinliklere katıldı. 64. Devlet Resim Yarışmasından ödül aldı. iç bütünlük vardır ürettiklerinde. Biçim çok anlamlılık içeren imgenin dışavurumu olarak resmin yüzeyinde yer alır. Biçimin resmin yüzeyinde rastlantısalmış gibi oluşumu, o an orada oluyor olan şey, sanatçının yaratıcılığının kaynağıdır. Resimlerine toplu halde baktığımızda her birini bir tutkuyla, kaynağını yaşanmışlıktan alan konunun, kişisel belirlenen imgenin ve onun sürüklediği düşüncenin karşı konulmaz çekim gücüyle ve içtenlikle resmedildiğini görürüz. Her türlü duygu etkileşimi (arzu, acı, bunaltı, sevinç ) kendine özgü yaratılmış imgelerle (ahtapot, kedi, göz, insan ve diğer nesneler ya da yaratıklar mı demeli!) gerilimli biçimler olarak yansır resimlerine. Biçimler dingin değildirler, devinirler, ama doğaldırlar. Yer aldıkları sınırlar içinde (tuval ya da biçim olarak) düşünsel ve estetik bir bütünlük oluştururlar. Biçimler bir yakıp-yıkmadan, bozupyapmadan, bir kavgadan doğmuş gibidirler. Boya hamuru, boyanın kütlesel ve çizgisel devinimi bu duyguyu güçlendirir. KATILDIĞI ETKİNLİKLERDEN BAZILARI Her sanatçı kendine özgü bir dil, kendine özgü bir dünya kurmak ister. İster bu dil kendinden önce yaratılsın, ister kendisi yaratsın. 1991 Kapadokya Bu dil kendinden Resim Sergisi, önce yaratılmış Hacı Bektaş olsa da sanatçı o çizgiden Şenlikleri, Nevşehir ilerleyerek kendi dünyasını, kendi sesini, kendi dilini, kendi 1995 56. Devlet kişiliğini Resim ortaya Heykel koyar. Sergisi Sanırım (Resim) Semra Yücel de bu serüvende Ankara genç yaşına karşın epey yol alanlardan biri. Kendi resminin 2008 masumiyet; gerçekliğini mağlubiyet; kavramış, resmin mağduriyet sorunsallarına ilişkin bir duyarlığa Karaca Sanat Galerisi, Ankara ulaşmış ve resimleri, geçmişten aldığımız referanslarla, gerçek 2008 C4 sanat Dayanışma yapıtı olanlara Sergisi özgü Çağdaş bir çizgide Sanat varlığını hissettiriyor. Merkezi Ankara Gülay Evren omzumdaki melek mevsimi; değişecek toprak! manzara önde; mazi önde.. saksı bahane. lodos kadar sıkı acı yedim..kuşlara hiç vermedim. Semra Yücel. 2005, adrasan canavarı, tuvale yağlıboya, 160x200 cm.

yıl:4 sayı:14 ekim-kasım 2008 14 istanbul arkeoloji müzesi T.C Kültür Bakanlığı, Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü ne bağlı olan İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü Sultanahmet Semti ndeki Gülhane Parkı girişinin sağından Topkapı Sarayı Müzesi ne çıkan Osman Hamdi Bey Yokuşu üzerindedir. İstanbul Arkeoloji Müzeleri; Arkeoloji Müzesi, Eski Sark Eserleri Müzesi ve Çinili Köşk Müzesi olmak üzere üç müzeden oluşmaktadır. 19. yüzyıl sonlarında ünlü ressam ve müzeci Osman Hamdi Bey tarafından Müze-i Hümayun (İmparatorluk Müzesi) olarak kurulan İstanbul Arkeoloji Müzeleri 13 Haziran 1891 de ziyarete açılmıştır. İlk Türk Müzesi olarak taşıdığı önemin yanı sıra dünyada müze olarak inşa edilmiş az sayıdaki müze binası arasında yer almasıyla da büyük önem ve ayrıcalığa sahiptir. Çeşitli kültüre ait bir milyonu aşkın eseriyle bugün de dünyanın en büyük müzeleri arasındaki seçkin yerini korumaktadır. Müze koleksiyonları arasında Balkanlar dan Afrika ya, Anadolu ve Mezopotamya dan Arap Yarımadası na ve Afganistan a kadar Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde yer alan bölgelerden değişik uygarlıklara ait zengin ve çok önemli eserleri barındırmaktadır. ARKEOLOJİ MÜZESİ Arkeoloji Müzesi iki ayrı binadan oluşmaktadır ; I ) ANA BiNA (ESKi BiNA) Osman Hamdi Bey tarafından 1891 yılında yapımına başlanmış, 1902 ve 1908 yıllarındaki ilavelerle bugünkü durumuma gelmiştir. Mimari Alexadre Vallaury dir. Binanın dış cephesi İskender Lahti ve Ağlayan Kadınlar lahitlerinden esinlenerek yapılmıştır. İstanbul daki Neoklasik yapıların güzel bir örneğidir. İki katlı binanın üst katında küçük boyutlu tas eserler, çanak çömlekler, pişmiş toprak heykelcikler, Hazine Bölümü ve yaklaşık 800.000 sikke, mühür, nisan, madalya ve sikke kalıplarının bulunduğu Gayri İslami ve İslami Sikke Kabineleri ile 70.000 civarında kitabi bulunan kütüphane yer almaktadır. Binanın alt kat salonlarında; İskender lahti, Ağlayan Kadınlar Lahti, Satrap Lahti, Lykia Lahti, Tabnit Lahti gibi Sayda kral mezarlarında bulunan ünlü lahidler sergilenmektedir. Lahitler sergilemesinin yani sıra, önemli antik kent ve bölgelerden gelen heykel ve kabartmaların yer aldığı Antik Çağ heykelciliği sergilemesi de alt katta bulunmaktadır.bu sergilemede Arkaik Dönemden Bizans Dönemine kadar olan heykel sanatı gelişimi kronolojik sıralama içinde en seçkin örneklerle verilmektedir. II ) EK BİNA ( YENİ BİNA ) Ana binanın güneydoğu bitişiğinde yer alan ek bina 6 katlidir. Zemin altındaki iki katta depolar yer almaktadır. Binanın dört katı ise sergileme salonu olarak düzenlenmiştir. Binanın 1. katında Çağlar boyu İstanbul, 2.katında Çağlar boyu Anadolu ve Troia ile en üst katta Anadolu nun Çevre Kültürleri; Kıbrıs, Suriye - Filistin sergileme salonları bulunmaktadır. Ek binanın giriş katında ise Çocuk Müzesi ile mimari eserler sergilemesi yer almaktadır. Ağustos 1998 de ziyarete açılan Thrakia- Bithynia ve Bizans sergileme salonu İstanbul un Çevre Kültürleri adı altında giriş katının hemen altındaki kotta gezilebilmektedir. Müze 100. kuruluş yıldönümü olan 1991 yılında alt kat salonlarında yapılan yeni düzenleme ve ek bina sergilemesi ile Avrupa Konseyi Müze Ödülü nü almıştır. ESKİ SARK ESERLERİ MÜZESİ

15 yıl:4 sayı:14 ekim-kasım 2008 Giriş eyvanı mozaik çinilerle süslüdür. 6 oda ve bir orta salondan oluşan köşkte Selçuklu ve Osmanlı Dönemine ait çeşitli çini ve seramikler sergilenmektedir. Müze ve depolarında yaklaşık 2000 eser bulunmaktadır. Osman Hamdi Bey Yokuşu, Gülhane, Eminönü Tel : (0212) 520 77 42 Faks : (0212) 527 43 00 Pazartesi dışında her gün 09.00-17.00 saatlerinde ziyarete açıktır. 1883 yılında Osman Hamdi Bey tarafından Sanayi-i Nefise (Güzel Sanatlar Okulu) olarak yaptırılan bina 1917-1919 ve 1932-1935 yılları arasında yapılan çalışmalarla müze olarak düzenlenmiştir. 1963 yılında ziyarete kapatılmış olan bina, 1974 yılında iç mekanları değiştirilip yeni bir sergileme ile tekrar ziyarete açılmıştır. İki katlı binanın üst katında Anadolu, Mezopotamya, Mısır ve Arap eserleri sergilenmektedir Akad Kralı Naramsin ın steli, Kades Antlaşması ve Zincirli heykeli müzenin ünik eserleri arasında yer almaktadır. Bu müzede ayrıca 75.000 çivi yazılı belgenin korunduğu Tablet Arşivi bulunmaktadır. ÇİNİLİ KÖŞK MÜZESİ Fatih Sultan Mehmet tarafından 1472 tarihinde yaptırılan köşk İstanbul daki en eski Osmanlı sivil mimarlık örneklerinden birisidir. l875-1891 yılları arasında Müze-i Hümayun (İmparatorluk Müzesi) olarak kullanılmıştır. l953 yılında Türk ve İslam eserlerinin sergilendiği Fatih Müzesi adı altında ziyarete açilmiş, 1981 yılında konumu nedeniyle İstanbul Arkeoloji Müzeleri ne devredilmiştir. Köşkün giriş cephesi tek, arka tarafı ise iki katlıdır. Girişte 14 sütunlu mermer bir revak vardır.

yıl:4 sayı:14 ekim-kasım 2008 16 PİPPA BACCA ANISINA Forum Programı : 9 Ekim Perşembe İtalyan Kültür Merkezi Sergi : 8 Ekim 7 Kasım 2008 UPSD Galerisi UPSD- Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği, A.İ.A.P Türkiye Ulusal Komitesi, Pippa Bacca nın anısına UPDS Sanat Galeri nde Barışın Gelini adını verdiği bir sergi düzenliyor. Pippa Bacca Gelinler Yolda adını verdikleri performanslarını oluşturmak üzere Silvia Moro ile otostopla gerçekleştirdikleri projenin Türkiye safhasında, bir sapkın tarafından öldürülmüştü. 32 Türk ve 37 İtalyan sanatçının katılacakları Barışın Gelini adlı bu yolculuğa atfedilmiş sergi 8 Ekim - 7 Kasım 2008 tarihleri arasında UPSD Galerisinde. Daha fazla bilgi için UPDS 0212 2476283 www.upsd.org.tr Piramid Sanat 0212 2973115 www.piramitsanat.com İSTANBUL DA BİR SÜRREALİST 20.09.2008-20.01.2009 Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi (SSM), Akbank ın sponsorluğunda ve Gala-Salvador Dalí Vakfı nın işbirliğiyle, 20. yüzyılın en önemli sanatçılarından, sürrealizm akımının temsilcisi Salvador Dalí yi ağırlıyor. Salvador Dalí nin kapsamlı bir retrospektifi niteliğini taşıyacak sergide; yağlıboya tablolar, çizimler ve grafiklerden oluşan 270 eserin yanı sıra, el yazmaları, fotoğraflar ve çeşitli dokümanlar yer alıyor. Gala-Salvador Dalí Vakfı koleksiyonuna ait eserlerle, vakıf dışında gerçekleştirilen en büyük geçici sergi olma özelliğini taşıyacak sergi, 20 Eylül 2008-20 Ocak 2009 tarihleri arasında izlenebilecek ARTİST 2008/18. İSTANBUL SANAT FUARI ONUR ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU İlk kez 1991 yılında kapılarını sanatseverlere açan ARTİST / İstanbul Sanat Fuarı, bu yıl 18. yaşını kutlamaya hazırlanıyor. On sekiz yıl önce tek bir salonda 39 katılımcıyla 1.250 metrekarede açılan Sanat Fuarı, bugün dört büyük salonda 100 ü aşkın katılımcısıyla toplam 15.000 metrekarelik bir alanda sanatseverleri ve koleksiyonerleri ağırlamaya hazırlanıyor. Onur Sanatçısı Ödülü, Güven Turan a Onur Eleştirmeni Ödülü verilirken, Beşiktaş Belediyesine Sanatsever Kurum Ödülü, Nahit Kabakçıya ise Kolleksiyoner Onur Ödülü uygun görüldü. Ödüller 3 Kasım 2008 Pazartesi akşamı TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezinde düzenlenecek törende sahiplerini bulacak. ÖZDEMİR ALTAN SOYAĞAÇLARI (1990- ) 11 Kasım 5 Aralık 2008 KARE SANAT GALERİSİ 1931 yılında doğdu, 1956 da İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü nü bitirdi.1962 den emekli olduğu 1998 yılına kadar aynı kurumda öğretim üyeliği yapan Prof. Özdemir Altan, birçok ilk hareketin temsilcisi oldu. Bu sergide yer alacak eserler sanatçının 8 EKİM Soyağaçları Dönemi içinde yer almaktadır. Bu dönem eserleri sanatçının derinliğe yerleşmiş, ışıklı ve çok renkli tekniğinin devamı niteliğinde dairesel şekillerin birbirleriyle bağlantılı bir şekilde sunumudur. Sanatçı bu resim serisini sadeliğin, entelektüel açıklığın ve hiçlikten coşkulu bir dünya yaratma arzusunun dışavurumu olarak değerlendiriyor. BİHRAT MAVİTAN SERGİSİ Bihrat Mavitan ın Otuz beş buçuk yıl 70 iş adını verdiği Heykel sergisi 8 Ekim 2008-28 Ekim 2008 Artisan Sanat Galerisinde sergilenecek. Adres : Müfide Küley Sok. (Poyracık Sok.) 32/1 Nişantaşı - İstanbul Fuar ın bu bu seneki onur ödülleri, heykel sanatına değerli katkılarından ötürü Türk heykel sanatının önemli ismi Mehmet Aksoy a