BAHATTİN TATIŞ KAMPÜSÜ Mithatpaşa Cad. No: 687-689 35280 Köprü-İzmir Tel: 0(232) 244 05 00 Faks: 0(232) 231 32 75 info@ozelturkkoleji.com İzmir Özel Türk İlköğretim Okulu İzmir Özel Türk Fen Lisesi İzmir Özel Türk Koleji Anadolu Lisesi İzmir Özel Türk Koleji BÜYÜKÇİĞLİ KAMPÜSÜ 8019/21 Sokak No:22 Çiğli / İzmir (Çiğli Kipa Yanı) Tel: 0(232) 386 57 27 Faks: 0(232) 386 11 14 ciglisube@ozelturkkoleji.com İzmir Büyükçiğli Özel Türk İlköğretim Okulu İzmir Büyükçiğli Özel Türk Anadolu Lisesi BORNOVA KAMPÜSÜ Mevlana Mah. 1765/1 Sokak Bornova / İzmir bornova@ozelturkkoleji.com Yakında Açılıyor... İTK ANAOKULLARI http://anaokulu.ozelturkkoleji.com http://www.facebook.com/itkanaokullari https://twitter.com/#!/itk_anaokullari Mithatpaşa Anaokulu Alsancak Anaokulu Bornova Anaokulu Büyükçiğli Anaokulu Narlıdere Anaokulu İzmir Büyükçiğli Kampüsü 2.Geleneksel Türk Günü Etkinlikleri www.ozelturkkoleji.com
TÜRK İŞLEME SANATI İpek, yün, keten, pamuk, metal vb. iplikler kullanarak çeşitli iğneler ve uygulama biçimleri aracılığıyla; keçe, deri, dokuma vb. üzerine yapılan bezemelere işleme denir. İşleme, insanoğlunun iki parçayı birbirine ekleme, düz bir dikişi bile dekoratif anlamda yapma fikri ile gelişmiş bir sanattır ve insanlık kadar eskidir. İlk yapılan işlemeler hakkında fazla bir şey bilinmemektedir.ancak kazılardan çıkan heykellerin üzerindeki elbiselerin işlemeli oluşu,ibrani tarihinde Nuh un kızının ilk nakışlı kemeri kullandığının anlatılışı bu sanatın eskiliğini göstermektedir.incil in Asya. daki nakışlı elbiselerin güzelliğinden bahsetmesi nakışın ilk çıkış yerinin Asya olduğuna kuvvetli bir delildir. Türk işlemelerinin tarihi çok eskidir. Araştırmalar sonunda nakışın Türklerle beraber doğduğu, Orta Asya dan Avrupa ya yayıldığı ortaya çıkmıştır.en eski işlemeler yapılan kazılarla ortaya çıkan, M.Ö. III. Yüzyılda Hunlara ait olduğu tespit edilen Pazırık ve Noin Ula kurganlarında bulunan kırmızı, mavi, sarı, beyaz renkli keçe parçalarıyla yapılmış örtü örnekleridir.bu örneklerde geometrik ve bitkisel bezemelerin yanında hayvan figürleri ile düş ürünü sembolik yaratıklar,aynı zamanda insan figürlerine rastlanmaktadır.türklerin islamı kabul etmelerinden sonra insan figürlerinin ortadan kalktığı,hayvan figürlerinin ise yerini daha soyut bir üsluba bıraktığı dikkati çekmektedir. Türk işlemeleri, bölgelere göre gelişmiş ve o bölgelerin iklim şartları, örf ve adetleri ile etkilenmiştir.türk kadını geleneklerine uyarak çeyizlerini, giysilerini, kullanacakları eşyaların üzerini işlemek gereği duymuşlar, ince bir zevkle renk, motif ve tekniği birleştirip sanat eserleri meydana getirmişlerdir.konu ve renk için tabiattan ve çevrelerinden yaralanmışlardır. Türk işlemelerinin gelişmesinin, yayılmasının ve bu işlemelere önem verilmesinin başlıca nedeni,en değerli yerlere üzeri nakışlı eşyalar hediye etmek adet ve zevkinden doğmuştur.
BASİT NAKIŞ İĞNELERİ Basit nakış iğnelerinin yapılışı son derece kolaydır. İşlemelerde desen, renk uygulanacak kumaşa ve kullanılacak yere göre seçilir ve düzgün işlenirse ağır görünüşlü, güzel işlemeler ortaya çıkar. İç ve dış giyim süslemelerinde, çeşitli örtülerde ve dekoratif süsleme amaçlı kullanılır. Yapılış şekillerine göre 5 grupta toplanır; 1.Düz iğneler: 2.İlmikli İğneler: 3.Zincir iğneleri: 4.Düğümlü iğneler: 5.Karışık iğneler:
ÇİN İĞNESİ Çin iğnesi desenin yüzeyini tamamen kapatan renkli bir işlemedir.renkli iplikler birbirinin içine girerek kaynaştığı ve düz bir yüzey meydana getirdiği için desen boyanmış hissi verir. İsmindende anlaşıldığı üzere çin iğnesi ilk defa Çin de yapılmıştır. Çinliler kendi dokudukları atlas diye tabir edilen ipekli kumaşlar üzerine çin iğnesini işlemişlerdir.desen için günlük yaşantılarından,tabiattan ve efsanelerden yararlanmışlar, renkleri tabiattan olduğu gibi kopye etmişlerdir.işlemek için kendi yaptıkları ham ve bükümsüz ipeği kullanmışlardır. Çin iğnesi; düz çin iğnesi,gölgeli çin iğnesi ve fantezi çin iğnesi olmak üzere 3 teknikle işlenir.bebe ve kadın giyim süslemeleri, çay ve sofra takımları, çanta,eşarp,kemer,yastık pano,abajur ve çeşitli örtüler üzerine uygulanır. HESAP İŞİ Hesap işinin çıkış yeri Anadolu olarak bilinmektedir.hesap işinde desen kumaşa sayarak geçirildiği için sayılarak yapılmaya uygun desenler kullanılır. Türk işlemeleri incelendiğinde desen için büyük bir yoğunlukla doğadan yararlanıldığı görülmektedir. Günümüzde ise eski işlemelerin desenlerinden faydalanıldığı daha az miktarda da modernizasyon yapılmış desenlerin kullanıldığı görülmektedir. Hesap işini uygularken kullanılan kumaşın en ve boy ipliklerinin aynı kalınlıkta ve sıklıkta ve sayılabilen özellikte olması gerekir. Hesap işi iğneleri; antika, susma, civankaşı, düz hesap iğnesi,verev hesap iğnesi, ciğerdeldi dir.
MARAŞ İŞİ Maraş işi tek yüzlü bir işlemedir.desenin altı özel olarak hazırlanan karton ile kabartılıp yedi kat sırma ile desen üzerinden atlatılarak kenarlarda iplik ile karşılıklı tutturulur, aynı işlem yan yana uygulanarak işlenir. İşleme tekniği, araç ve gereçleri diğer nakışlardan farklıdır. Bu işleme Maraş ilinde yapıldığı için bu ismi almıştır. Araştırmalara göre Maraş işi XVI. Yüzyılda ülkemize Arap yarımadasından geçmiştir.o tarihten beri yerleşmiş,benimsenmiş ve geliştirilerek bünyemize uydurulmuş ve milli işimiz haline gelmiştir. İNGİLİZ DANTELİ (DANTEL ANGLEZ) İngiliz danteli tığ ile örülen veya bu iş için satılan şeritlerin desene göre şekillendirilip aralarının birit ve ajurlarla tutturulması sonucu ortaya çıkan dantel çeşitlerinden biridir.dantel anglez erkek ve kadın giyim süslemelerinde,oda takımı, perde, yatak ve masa örtülerinde kullanılmaktadır.dantel anglez yapılırken desen hatlarının şerit kalınlığında ve çift hat olarak çizilmesine, desenin kağıt üzerine boya vermeyen bir kalem ile çizilmesine,şeritlerin normal büyüklükte ve aralıkta teğellenmesine, ajurların kağıt üzerindeyken yapılmasına,ajura desenin geniş tarafından başlanmasına, ajur ipliklerinin normal gerginlikte olmasına dikkat edilmelidir.
TEL KIRMA Orijinal ve güzel bir işleme tekniği olan tel kırma işi Türklere özgü bir işlemedir. Kumaş kasnağa gerilerek çalışılır.işleme yapılırken tel,makas kullanılmadan el yardımı ile yukarı aşağı doğru hareket ettirilerek kırıldığı için bu ismi almıştır.bu işlemenin diğer adı da Bartın işidir.bu işleme ilk defa Bartın da yapılmış,gelişmiş ve yayılmış.bu nedenle işlemeye ilçenin adı verilmiş. Tel kırma işi özel bir iğne ile işlenir.iğnesi yassı ve kısadır.baş kısmı geniş olup uca doğru incelir.iğnenin geniş tarafında enine doğru iki uzun delik vardır.tel bunların içerisinden geçer. İpliği sayılabilen seyrek dokunuşlu ve sert olmayan kumaşlar tercih edilir.şal, kemer,gece çantası, baş örtüsü, yatak örtüsü, fantezi giyimler,dekoratif süslemeler ve çeşitli örtüler üzerine uygulanır. KURDELE NAKIŞI Kurdele nakışı, çeşitli yaprak ve düğüm şekilleri ile oluşturulan kurdelelerin renkleri ve kalınlıklarıyla da farklı görüntüler elde edilen bir işleme türüdür.farklı kalınlık yada farklı renkte kurdeleler kullanarak aynı teknikle değişik sonuçlar elde edebiliriz. İlk olarak nerede ve ne zaman başladığı bilinmemekle beraber ilk kurdele fabrikasının 1815 te Amerika da açıldığını söyleyebiliriz. Günümüzde kurdele nakışı; kullanım alanlarının zenginliği,çalışmaların kolay ve zevkli oluşu, sonuca çabuk ulaşılması gibi nedenlerden dolayı yoğun bir ilgi görmektedir.kurdele seçimi yaparken nakışınızı nerede kullanacağınız çok önemlidir.cam altında çerçeve içinde kullanılması ile yelek,çanta,örtü gibi dış etkenlere açık yerlerde kullanılması farklıdır.
İĞNE OYASI Geçmişi çok eski çağlara dayanan oyaların, el sanatlarımızın içinde önemli bir yeri vardır.ayrıca oya sözcüğünün başka dillerde karşılığının bulunmaması bu sanat dalının Türk kadınına özgü bir sanat dalı olduğunu göstermektedir. Oyalar Türk kadının giyimine renk ve güzellik katan çok zarif bir süs ögesi olmuştur. Derin bir geçmişe sahip olan iğne oyaları aynı zamanda çok zengin çeşide de sahiptir. İğne oyaları şehirde ve köyde, yeni yetişen kızlardan yaşlı hanımlara kadar herkesin zevkle ve maharetle yaptığı bir dantel türüdür. Geleneklerimizin güzel örneklerinden biridir. İğne oyası iğne vasıtası ile ipliğin düğümlenmesi sonucu ortaya çıkar. İpliği iğne üzerine 1 veya 2 defa dolayarak yapılır. Oya yapımında genellikle ipek iplikler kullanılır. İpeği kozadan elde edip bükmek çok zaman aldığı için günümüzde naylon iplik, ibrişim, çamaşır ipeği gibi iplikler kullanılmaktadır. Oya bittikten sonra kitre, jelatin, yumurta akı veya şeker ile sertleştirilip şekil verilir. MEKİK OYASI Mekik oyası, mekik adı verilen bir araçla işlenir. Başlangıçta yapılması güç görünse de çok kolaydır. El alışkanlığı ister. Çabuk yapılan ve işlenmesi zevk veren bir oya türüdür. Mekik oyasında yapılan yanlış zor tamir edilir. Yanlış yapılması durumunda iplik kesilip işe baştan başlanır. Mekik oyası yaparken mekiğin iplikle fazla doldurulmamasına, ipliğin mekiğe aynı bollukla sarılmasına,düğümlerin fazla sıkılmamasına dikkat edilmelidir. Mekik oyaları desene göre bir veya birkaç mekikle işlenebilir. Düz renkte yapıldığı gibi renkler ayrı mekiklere sarılarak birkaç renkle de işlenebilir.
FİRKETE OYASI Firkete oyası işleme tekniği kolay, fazla vakit almayan gösterişli bir işlemedir. Tığ ve firkete yardımı ile yapılır. Bir firketenin iki kenarı arasına sarılan ipliğin tığ ile orta kısımlarının birbirine bağlanıp işlenmesidir. Oyanın genişliği firketenin genişliğine göre değişir. İşlenecek ipliğe pul ve boncuk geçirilerek yapıldığında da güzel bir görüntü ortaya çıkabilir. Firkete oyası yaparken cilalı firkete kullanılmasına, ipliğin firketeye fazla sıkı veya bol dolanmamasına, tığ ile yapılan ilmiklerin normal sıklıkta yapılmasına, firketenin hep aynı yönde döndürülerek işlenmesine dikkat edilmelidir. PUNCH NAKIŞI Punch nakışı, kumaş üzerinde 3 boyut etkisi yaratan bir nakış tekniğidir. Özel iğnesi ile yapılan bu nakış sayesinde, kumaşların üzerinde doku etkisi oluşturmak tam bir zevk ve sanat işi. Punch nakışına, genelde iplikle yapılan yağlıboya denmesinin sebebi de, renk tonlamalarını, nerdeyse yağlıboyadaki kadar özgürce ve karmaşık yapıda kullanma imkanı vermesidir. Halı dokumasını andırsa da naif yapısı sebebiyle nakış olarak adlandırmak daha doğru kabul edilmiştir.genelde manzara resimi yapmakta kullanılır; ışık-gölge oyunlarını resim gibi yansıtma özelliği sanatçıların ilgisini çekmektedir. Farklı boyda iğnelerle yapılan punch nakışı, hem farklı kalınlıkta iplerle çalışılabilmesini, hem de eserin 3 boyut özelliğinin vurgulanmasını sağlamaktadır.
SUZENİ Geniş ve büyük kasnağa gerilen kumaş üzerine iğne veya tığ ile yapılan zincir işidir. Tığ ile yapımı, ipliğin kasnağın altından tığ yardımı ile kumaşın yüzeyine çekilmesi şeklinde yapılır. Erkek ve bayan giyim süslemelerinde ve çeşitli örtülerde uygulanır. KOZA İŞİ Koza işi, ipek böceği kozalarından yapılan bir iştir.işlenecek ürünlerin kaliteli olması için ipek böceği kozalarının deliksiz olması gerekir. Bu yüzden kelebekler kozayı delip çıkmadan bazı işlemlerden geçirilir ve kozalar işlenmeye hazır duruma getirilir. Kozanın kendi doğal rengi beyazdır bazen de açık sarı renkte olabilir.kendi doğal rengindeki kozayı istediğimiz renklere boyayabiliriz. İpek böceği kozası makas yardımı ile çeşitli şekillerde kesilerek biçimlendirilir. Pul, boncuk ve çeşitli taşlarla süslenebilir. İpek böceği kozasından pano, tepsi, takı yapıldığı gibi kumaş üzerinde işlemeyle birliktede kullanılmaktadır.
Türk Halk Müziği Çalgıları Ege Yöresi Çalgıları SİPSİ Nefesli çalgılar grubundan bir Türk halk müziği çalgısı. Kabak Kemane gibi, Teke yöresi gurbet havası açışlarında sık duyulur. Başta Burdur olmak üzere, Fethiye 'den kuzeye doğru Denizli'ye kadarki bölge içerisinde sıkça kullanılan yöresel bir müzik aletidir. Sipsi 15 25 cm uzunluğunda ince bir kamıştan yapılır. Tek parça veya iki ayrı parça halinde olabilir ama iki parçalı sipsiler daha yaygın ve kullanışlıdır. Sesin çıkmasını sağlayan ağızlık kısmına cukcuk, gövde kısmına da gödlek denilmektedir. Çam dallarının filizlerinden, söğüt dallarından, içi boş ot ve çavdarlardan ve kartalın kanat kemiğinden yapılan sipsilere de rastlanılmaktadır. Üstte 5, altta 1 olmak üzere toplam 6 deliklidir. BAĞLAMA Bağlama ülkemizde kullanımı en yaygın olan telli çalgıdır. Yörelere ve ebatlarına göre bu çalgıya, bağlama, meydan sazı divan sazı, bozuk, tambura, cura, üç telli, onikitelli, çarta, ırızva, çöğür vb. adlar verilmektedir. Bağlama ailesinin en küçük ve en ince ses veren çalgısı Curadır. Curadan biraz daha büyük ve curaya göre bir oktav kalından ses veren çalgı ise Tamburadır. Bağlama ailesinin en kalın ses veren çalgısı ise Divan Sazıdır. Tamburaya göre bir oktav kalın ses verir. Bağlama; Tekne, Göğüs ve Sap olmak üzere üç ana kısımdan oluşmaktadır. Tekne kısmı genelde dut ağacından yapılmaktadır. Ancak dut ağacının dışında ardıç, kestane, ceviz, gürgen gibi ağaçlardan da yapılmaktadır. Göğüs kısmı ladin ağacından, sap kısmı ise gürgen, akgürgen veya ardıç ağacından yapılmaktadır. Sap kısmının tekneden uzak kısmı üzerinde tellerin bağlandığı Burgu adı verilen parçalar vardır. Bağlamanın akordu bu burgular kullanılarak yapılmaktadır. Sap kısmı üzerinde misina ile bağlanmış perdeler bulunmaktadır. Bağlama Mızrap veya Tezene adı verilen kiraz ağacı kabuğu veya plastikten yapılan araçla çalındığı gibi bazı yörelerimizde parmakla da çalınmaktadır. Bu çalım tekniğine Şelpe adı verilmektedir. Bağlama üzerinde ikişerli veya üçerli guruplar halinde üç gurup tel bulunmaktadır. Bu tel gurupları değişik biçimlerde akort edilebilmektedir. Örneğin bağlama düzeni adı verilen akort biçiminde alt gruptaki teller yazılış itibariyle La, orta guruptaki teller Re, üst guruptaki teller ise Mi seslerini vermektedir. Bu akort biçimi dışında Kara Düzen, Misket Düzeni, Müstezat, Abdal, Rast Düzeni vb. akort biçimleri de vardır. Bağlama genellikle Türkiye nin tüm yörelerinde görülen telli mızraplı bir sazdır.
DAVUL Oluşumundan başlayarak tarih içinde çağlar boyu Anadolu uygarlıklarında ve daha sonra Orta Asya topluluklarında da kullanılarak gelmiş olan en eski çalgı türlerindendir. Gerek biçimi ve gerekse yapım tekniklerinde bazı değişiklikler yaşayarak günümüze kadar gelen bu vurmalı çalgı, aslında bilinen geleneksel yapısı uzun yıllardır değişmeyen ya da çok az değişmiş çalgılarımız arasındadır. Geleneksel müziğin en temel çalgılarında biri olup çok çeşitli amaçlar için de kullanılmıştır. Bunlar arasında yerel ve mehter müzikleri ile haber verme, ilan etme, uyarma gibi çok temel olguları da sıralayabiliriz. Davul, özellikle zurna ile birlikte geleneksel bir ikili oluşturarak meydan sazı olarak kullanıldığı gibi tek başına da bir çok yerde kullanılmıştır. Davul, zaman içinde tuğ, tavul, köbürge, küvrüg, tuvıl ve tabl gibi isimleri ile anılmıştır. Davul çalanlar da süreç içinde ; tablzen, davulzen, davulcu gibi adlar verilerek nitelenmiştir. Şamanların en temel çalgısı olan Davul, Türk geleneklerinde düğün, sahur, cirit oyunu, at yarışı, güreş, bayram vb. gibi alanlarda uzun yıllar boyu kullanılmış ve hala kullanılmaktadır. Diğer taraftan davul, müjde, güvenlik, savaş, yangın v.b. amaçlı da kullanılmıştır. Davullar genel bir değerlendirmeyle, üç boya ayrılabilirler. Bunlar, küçük (Çapı, 60 cm. civarı), orta (çapı 70 cm. civarı), büyük (çapı 80-90 cm. civarı) boylardadır. Kasnak eni ise yörelere ve kullanıcıya bağlı olarak büyük değişiklikler göstermektedir. Temel olarak bir germe çemberi ne geçirilmiş deri ve bunların bağlandığı kasnak denilen ağaç bölüm olmak üzere iki ana kısımdan oluşur. Bu iki yandaki germe çemberine geçirilmiş deriler, ton tutmasını sağlamak için bağlantı elemanlarının yardımıyla gerekli ya da istenilen oranda gerdirilir. Davul kasnağı, çoğunlukla ceviz, ıhlamur, köknar, ceviz gibi ağaçlardan yapılmaktadır. Bunlardan en çok kabul gören ya da beğenilen ise meşedir. Bu kasnağa dana, köpek ya da koyun/keçi gibi hayvanların derileri gerilmekte ve davulun alt / üst kısımlarına takılmaktadır. Deriler germe çemberleri ne ıslak olarak geçirilir ve gerilmeyi sağlamak ve kurumaya bırakılmak için üstten ve alttan davul kasnağı na yerleştirilir. Alt ve üst germe çemberleri, zikzaklı olarak geçirilmiş sağlam sicimler ile bağlanır. Deri kuruduktan sonra da istenilen gerginlik sağlanana kadar sıkılarak tutturulur. Deri kurumaya bırakılırken çatlamasını önlemek amacıyla susam ya da zeytinyağı ile yağlanır. Davul bir meşin kayışla boyuna asıldıktan sonra, genellikle sağ elde tokmak (çomak, meççik, metçik, çomaka) ve sol elde ince değnek ya da çubuk (çırpı, zipzibi) ile vurularak çalınır. Ritmin güçlü vuruşları tokmak, zayıf vuruları ise çubuk ile belirtilir. Ortalama boyu 40-50 cm. olan çubuk, tokmak tan biraz daha uzundur. Davul genellikle Türkiye nin tüm yörelerinde değişik biçimlerde kullanılan vurmalı sazlarımızdandır.
KAVAL İnsanoğlunun ilk üflemeli sazlarından biri olan kaval, Orta Asya dan günümüze kadar gelmiştir. İçi boş şey anlamına gelen kav hecesinden türemiştir. Çoban sazı olarak da bilinen kaval, günümüzde birçok orkestrada eşlik sazı ve solo saz olarak kullanılmaktadır. Dilli ve dilsiz olmak üzere ikiye ayrılır. Yapımında malzeme olarak; ağaç, kamış, metal ve plastik kullanılmaktadır. Sinan Çelik, Osman AKTAŞ, Mahmut KARAGENÇ, Cihan YURTÇU, Mustafa EKE gibi isimler bu sazın icrasında önemli kişilerdir. ZURNA EGE Geleneksel/yerel müziğin önemli çalgılarından biridir. Başlangıçta ağaç kabuğundan yapılan boru, daha sonraları bakır ve pirinç levhalar bükülerek de yapılmıştır. Bu çalgı geçmişte, curna, zurr, sarna ya da sorna ve Farsça olarak sernay olarak da anılmıştır. Baş kısmından başlayarak aşağı doğru genişleyen bu boruyu çalabilmek için ağzına, kamıştan yapılmış bir sipsi takılır. Üstünde altı, alt yanında ise bir olmak üzere toplam yedi delik bulunur. Sol el, ağıza yakın delikleri, sağ el ise kalan delikleri kapatır ve üflenerek çalınır.sesi çok uzaklara gönderebilen bir yeteneği olan bu boru, bu özelliği ile Dünyada ender görülen çalgılar arasında yer alır. Sesi, güçlü, renkli, canlı, heybetli bir karakterdedir. Sesinin gürlüğü nedeniyle daha çok açık alanlarda; köy düğünlerinde, asker uğurlamada, spor faaliyetlerinde, halk oyunlarında ve benzeri törenlerde kullanılmaktadır. Orta oyunu gibi çeşitli geleneksel oyunlarda da kullanıldığı bilinmektedir. Daha çok davul eşlikli çalınmaktadırç. Osmanlı Mehterinin en önemli çalgılarından olan Zurna, Avrupa nın çeşitli bölgelerinde Cornet Turc, Corne Turc, Cornet des Turcs ve Macaristan da Török Sip gibi isimlerle anılmıştır.60 cm. ile 30 cm. arasında değişik ebatlarda olan bu çalgı ses rengine göre; Kaba Zurna, Orta Kaba Zurna ve Cura Zurna (Zil Zurna) olmak üzere üç çeşittir. Genellikle erik, kayısı, şimşir, ceviz vb. ağaçlarından yapılmaktadır. Genellikle Türkiye nin bütün yörelerinde kullanılan üflemeli bir sazdır. Halay, Zeybek gibi birçok müzik türünde kullanılan eşlik sazıdır.
KABAK KEMANE Kabak kemane; Türkiye de Geleneksel Türk Halk Müziği nin icrasında kullanılan yaylı bir çalgıdır. İletişim araçlarının gelişmediği eski dönemlerde, daha çok Teke Yöresi olarak bilinen Burdur, Isparta, Antalya ve Muğla bölgelerinin yerel müziğinde kullanılan kabak kemane, günümüzde ise Türkiye de hemen hemen her bölgede bilinen ve her yörenin türkülerinin icrasında kullanılan bir çalgı haline gelmiştir. Kabak kemane adı verilen çalgının adlandırılmasında, çalgının yapımında kullanılan malzeme olan su kabağının etkisi vardır. Çalgının yapımına su kabağının kullanılmaya başlanması ile birlikte kabak ifadesi çalgının isminin bir parçası olarak kullanılmaya başlanmıştır. Kabak kemane, Orta Asya dan başlayan yolculuğuna, Türkiye de devam etmektedir. Yerel bir çalgı iken, bugün ulusal bir çalgı haline gelen kabak kemane, TRT Türk Halk Müziği Korolarında, Kültür Bakanlığı topluluklarında, amatör ve profesyonel Türk halk müziği korolarında, yapılan Türk halk müziği albümlerinde vazgeçilmez bir çalgı haline gelmiştir. Karadeniz Yöresi Çalgıları KEMENÇE Kemençe, Doğu Karadeniz bölgesinde yaygın olan ve rebap türü yaylı çalgılarla akraba olduğu sanılan, bir yay yardımıyla çalınan üç telli geleneksel halk çalgısıdır. Ordu, Giresun, Gümüşhane, Trabzon ve Rize bölgelerinde görülmektedir. Görele tavrı, Şalpazarı Ağasar tavrı, Düz köy tavrı ve Sürmene tavrı gibi yöreden yöreye değişen çeşitli kemençe çalım tavırları vardır. Kemençenin gövdesi dut, karadut, akağaç, ardıç, ladin veya erik ağacından tamamen elde oyularak tip ve özelliklerine göre yapılır. 19. Yüzyıla dek bağırsak olan teller daha sonra yerini metal tellere bırakmıştır. Teller inceden kalına doğru zil, sağır ve bam olarak adlandırılmaktadır. Katip ŞADİ, Bahattin ÇAMURALİ, Karaman ÇOLAK, Picoğlu OSMAN gibi isimler bu sazın icrasında önemli kişilerdir.
AKORDEON Akordeon, akordiyon ya da akordion, bir körüğü harekete geçirmekle yaratılan hava akımının etkilediği serbest metal dillerinin titreşmesiyle ses çıkaran havalı çalgıdır. Karadeniz bölgesinde akordeon Artvin bölgesinde görülür. Özellikle, halkoyunları müziklerinde çok önemli bir rolü vardır. TULUM Tulum üflemeli ( Hava depolu) bir çoban çalgısıdır. Genellikle yüksek kesimde yaşayan ve hayvancılıkla uğraşan kavimlerin kullandığı bir çalgı türüdür. Tulumun fiziki yapısından bahsedecek olursak, Nav, Guda (deri) ve Dudula (ağızlık) kısmından oluşur. Nav tulumun klavye kısmına denir ve karşılıklı 5 delikten oluşur. Guda (deri) saz icrasında sesle alakası olmadığı gibi sadece havayı muhafaza eder. Dudula dediğimiz kısım ise tuluma hava verdiğimiz bölümüdür. Tulum herhangi bir kavime ait olmamakla birlikte dünyada küçükbaş hayvancılığın yapıldığı ve kamışın yetiştiği tüm bölgelerde görülmektedir. Günümüzde Balkan, Kafkas, ve Mezopotamya ülkelerinde çalınmaktadır. Mustafa TAŞER, Varol TAŞER, Remzi BEKAR, Bülent BEKAR, Mustafa TEZCAN, Murat ATACAN ve Ali ÇAMKERTEN gibi isimler bu sazın yapımında ve çalımında büyük önem taşımaktadırlar. Çeşitli dillerde tulum terminolojisi: Tulum (Türkiye) Dankiyo, zimpona (Pontus rumcası) Guda (Lazca) Gayda (Bulgarca Türkçe Trakya'da) Gajde (Makedonya) Parakapzuk (Ermenice) Gudastviri (Gürcüce) Chiboni ( Acaristan ve Artvin'de) Shuvyr (Çerkez) Sahbr, Shapar (Çuvaş Türkçesi) Duda (Macarca) Tulug (Azerice)
ZİL ZURNA Zurna, Türkiye'nin birçok yerinde kullanılan, tahta, metal ve kamış kullanarak yapılan, yüksek sesli açık havada kullanıma uygun, nefesli saz çeşididir. Türkiye'de olduğu gibi Fas'tan Çin e kadar uzanan iklim kuşağındaki her ülkede kullanıldığı da bilinmektedir. Doğu Karadeniz bölgesinde ise Cura Zurna veya Zil Zurna diye adlandırılan zurna kullanılır. Özellikle erik gürgen kızılcık ağaçlarından yapılır. Trabzon, Giresun ve Ordunun iç kısımlarında görülmektedir.daha çok horona eşlik için açık alanlarda kullanılmıştır. Emin ÇOLAK, Ali GÜNEL ve Neşat TEPE gibi isimler bu sazın icrasında önemli kişilerdir. DİLLİ KAVAL Kavalın en az insanlık tarihi kadar eski bir çalgı olduğu söylenebilir. Kaval; içi boş şey anlamına gelen, kav kelimesinden türetilmiştir. Karadeniz bölgesinde ise dilli kaval çeşidine rastlanmaktadır. Adından da anlaşılacağı gibi dil yardımıyla, ses elde edilen bir çalgı olduğu görülür. Dilli kavalın baş tarafına dil, dilin arkasındaki kısmada yele adı verilmektedir. Kavalın alt ucuna ise etek denilmektedir. Dilli kaval erik, kızılcık, elma ve şimşir ağaçlarından yapılmaktadır. Trabzon, Giresun, Artvin ve Ordunun iç kısımlarında görülür. Dilli kaval daha çok kadın ve karma horonlara kapalı alanda eşlik eder. Kerim AYDIN, Ömer PARLAK, Sinan AKTAŞ gibi isimler bu sazın icrasında önemli yer