T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

Cumhuriyet Halk Partisi

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) TUTANAK

RAPORU HAZIRLAYANLAR: Azime Acar & Ender Bölükbaşı

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

Necdet Özel: Milletten Özür Dilememiz Gerekiyor

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

Nedim Şener'den belgelerle Fetullah Gülen kitabı

Hüseyin Yıldırım Danıştay şemasına Aslı gibidir' imzası atmıştı.

"medya benim ayağımın altına muz kabuğunu biraz zor koyar" vari açıklamalarda bulunuyordu ki Olanlar oldu

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

MUĞLA GAZETECİLER CEMİYETİNDE GÖREV GENÇLERİN

Biz yeni anayasa diyoruz

BAŞBAKAN ERDOĞAN: KOPENHAG SİYASİ KRİTERLERİ NOKTASINDA EĞER HERHANGİ BİR SIKINTI DOĞACAK OLU

İSTANBUL ANADOLU CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI NA. : Şüpheli hakkında suç duyurusu dilekçemizin sunumudur.

Yaz l Bas n n Gelece i

özlü bir medya kazası işledi. Yıldırı m

Cumhuriyet Halk Partisi

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

Meclis'te sık sık. Babası yoksa

Perşembe İzmir Gündemi

Bodrumlu seçmenden yoğun katılım

Öğrencilerin çektiği fotokopiye yasal formül şart!

SİYASET ÜSTÜ DÜŞÜNMEK Pazar, 30 Kasım :00

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

Fransa da ki saldırıya Bodrumdan tepki

Ben bir yazarım demek, kullanacağım kelimeleri ben seçerim demektir.

Özgürlükleri daha da güçlendirmek istiyoruz

Emekli Albay Ümit Yalım : Gizli mutabakat yapıldı AKP döneminde 17 ada, Yunanistan a geçti

16 ŞUBAT 2011 CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ ÇETİN SOYSAL IN DİNLEMELERLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz

5 soru-cevap:layout 1 4/28/11 12:14 PM Page 201 CEVAPLAR VE PARALEL OTURUM I SORULAR 201

Nasuh Mitap ı Ankara dan tanırım. Kendisi hakkında bir şey yazmayacağım.

Oktay Ekşi Çetin Emeç'i anlattı : Suikast listesindeydi koruma istemedi

Baki olan Rabbimiz ve davamızdır


KİTABININ GELİRİNİ, İHTİYACI OLAN KIZ ÇOCUKLARINA VERECEK

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI

Bu haftaki yazımıza geçmişten bir medya kazasıyla giriyoruz Yıl 1983

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ESAS NO :2009/191 CELSE NO :21 CELSE TARİHİ :

: Av. Hüseyin ERSÖZ. Eski Büyükdere Cad. No: 22. Park Plaza Kat: 11 Maslak Sarıyer Istanbul. Tel: 0 (212) Pbx Fax: 0 (212)

Bir gün Pepe yi görmeye gittim ve ona : Anlayamıyorum her zaman bu kadar pozitif olmak mümkün değil, Bunu nasıl yapıyorsun? diye sordum.

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

Bugün kadın ve erkeğin daha eşit olacağı bir toplumda yaşamak için sen ne yapacaksın?

Cümle içinde isimlerin yerini tutan, onları hatırlatan sözcüklere zamir (adıl) denir.

Kazandı ama bu sonuç Erdoğan ı mutlu etmez

SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Hangi okullarda okudunuz? Nerelerde çalıştınız bugüne kadar?

14. ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ KONGRESİ

Standart Eurobarometer 76. AVRUPA BİRLİĞİ NDE KAMUOYU Sonbahar 2011 ULUSAL RAPOR TÜRKİYE

Şöyle ki ; Etnik köken olsaydı Bir şiir yüzünden yere düşen yiğidi %85 oy ve Üç Millet Vekili ile Parlamentoya gönderilmezdi,

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI

A2 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: PASAPORT NO:

İstanbul 13. Müebbet çıktı

Türkiye nin köklü şirketlerinden PET HOLDİNG 40 yaşında

AKP'li Başkan, Peygamberin oğlu Tayyip dedi mi? Sözcü yalan mı söylüyor?

YAŞ ta bedelliye olumlu bakıldı

SIFATLAR. 1.NİTELEME SIFATLARI:Varlıkların durumunu, biçimini, özelliklerini, renklerini belirten sözcüklerdir.

KOPENHAG ZİRVESİ IŞIĞINDA TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİ

Başkan Kocadon basına yemek verdi; tarafsızlığınızdan taviz vermeyin

Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü. Henry Winker. İllüstrasyonlar: Scott Garrett. Çeviri: Bengü Ayfer

Sevgili dostlar. 53 yıldan sonra avukatlığı bırakmak zorunda kaldım. Sizlere son bir anımı sunuyorum. Sevgiler, saygılar.

Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um. Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun. O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş. Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz

ÜRÜN KATEGORİSİYLE İLGİLİ:

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

Bir yalanı kaç kere tekrarlarsak gerçek olur?

Devletin Şefleri Cumhurbaşkanları

Cumhuriyet Halk Partisi

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

Yönetici tarafından yazıldı Çarşamba, 09 Eylül :41 - Son Güncelleme Çarşamba, 09 Eylül :10

YENİ AKİT GAZETESİ İNTERNET SAYFASINDAKİ TARİHLİ HABERE İLİŞKİN YORUMUM AŞAĞIDADIR. Erdoğan: Bedeli suç işleyen ödesin

Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor.

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN

CAN ATAKLI SAAT SAAT AÇIKLADI...

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

ISBN :

Bodrum a gönül veren ünlüler Trafo da buluştu

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Koç Üniversitesi nde ders verme tecrübelerim BURAK ÖZBAĞCI 2013

KPSS'de çok konuşulan 'vitamin' sorusu ve çözümü

Bir skandal daha, Muammer Güler soruşturmaya engel oluyor. SAVCILARIN GÖREVDEN ALINMASI İÇİN HÜKÜMET BASKI MI YAPIYOR

Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye:

3647 SAYILI ve 2008 (3647/2008) TARİHLİ YUNANİSTAN VAKIFLAR YASASI VE UYGULAMALARI

23 Yılllık Yazılım Sektöründen Yat Kaptanlığına

Kadınların Çalışma Deneyimleri

Macit Gündoğdu:2019 Yerel Seçimleri ne hep beraber emin adımlarla yürüyeceğiz

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti

KANUNEN OLMAYAN, AMA İLİMİZDE UYGULANAN HAYAT STANDARDI.? Yeni bir haftada yine beraberiz.geçen haftaki

YAZILI VE GÖRSEL BASINA YANSIYANLARDAN ÖRNEKLER

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

Transkript:

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :18 CELSE TARİHİ :20.11.2009 BAŞKAN :KÖKSAL ŞENGÜN 20909 ÜYE :HASAN HÜSEYİN ÖZESE 28298 ÜYE :SEDAT SAMİ HAŞILOĞLU 37266 C. SAVCISI :MEHMET ALİ PEKGÜZEL 33954 C. SAVCISI :NİHAT TAŞKIN 36924 KATİP :MEHMET ALİ ALTUNKAYNAK 128002 20.11.2009 tarihli oturum açıldı. Mahkeme başkanı Köksal Şengün ile üye Hakimler Hasan Hüseyin Özese ve Sedat Sami Haşıloğlu ndan oluşan mahkeme heyeti tarafından 20.11.2009 tarihli oturum açıldı. Tutuklu sanıklardan Levent Ersöz, Fatih Hilmioğlu, Mustafa Dönmez ve Mehmet Haberal dışındaki tutuklu sanıklar cezaevinden getirildi, bağsız olarak huzurdaki yerlerine alındı. Tutuksuz sanıklar muhittin Erdal Şenel ile Sanıklar müdafileri Sanık Mustafa Ali Balbay müdafi Av. Aydın Metin, Sanık Mustafa Ali Balbay müdafi Av. Mehmet İpek, Sanık Mustafa Özbek müdafi Av. Mustafa İhsar, Sanık Mustafa Özbek müdafi Av. Mehmet Eren Turan, Sanık Ahmet Hurşit Tolon müdafi Av. İlkay Sezer, Sanık Gürbüz Çapan müdafi Av. Mehmet Danışman, Sanıklar Muhittin Erdal Şenel ve Mustafa Koç müdafi Av. Uğur Yalçıntaş, Sanıklar Fatih Hilmioğlu, Tanju Güvendiren müdafi Av. Tarık Kale nin geldikleri görülmekte huzurdaki yerlerine alındı. Bu arada, Sanık Tuncay Özkan müdafi Av. Ahmet Çörtoğlu, Sanıklar Adnan bulut, Ahmet Tuncay Özkan müdafi Av. Seçil Özdikmenli ve bir kısım tutuksuz sanıklardan, Ahmet Hurşit Tolon ile Emin Şirin in de geldikleri görülmekte, huzurdaki yerlerine alındı. Açık yargılamaya devam olundu. Sanık Mustafa Ali Balbay huzura alındı, savunmasına kaldığı yerden devamla. Mahkeme Başkanı :" Klasör 70 dizi 168 de ki Cumhuriyet Başsavcılığına vermiş olduğu 5.3.2009 tarihli ek sorgulama tutanağındaki cevabı okundu soruldu. Sanık Mustafa Ali Balbay: Sayın başkan, burada sizinde dikkatiniz çekmiştir. Aynı şeyler birkaç kez yinelenmiş kimi yinelemelerde birbiriyle farklı değerlendirmeler var. Örneğin ben ART televizyonunun kime ait olduğunu bilmiyorum bir yerde var. Mustafa Özbek onursal başkanıyım dediği bir yerde var, yani genel anlamda bunun doğrusu yani burada anlattığımın çok özeti yer almış burada sayın başkan. İzin verirseniz çok kısa açıklık getirmek istiyorum. Ben ART televizyonunda program yapıyorum, programlar karşısında para almıyorum. Burada direkt basın danışmanlığı diye sordular bana basın danışmanlığıyla danışmanlık çok farklıdır. Bu tabi Ankara da biraz ayrıntıları bilinen bir durumdur. Basın danışmanlığı bir kurumun öteki gazetelerde o kurumla ilgili haber yapılmasını sağlayan kişidir. Ben bunu yapmadım, ancak Mustafa Özbek kendiside buradan kendisine kimi konularda danışmak üzere Türk Metal Sendikasının yönetim kurulundan da karar geçirterek böyle bir işlev üstlenip üstlenmeyeceğimi söyledi, ben bu olabilir dedim. Ama bu basın danışmanlığından farklı efendim. Bu kayıtlarda da yazılıdır kayıt dışı hiçbir şey yoktur ve o 1500 YTL telifte yine bankaya yatmaktadır, şahsıma herhangi bir kayıt dışı bir durum yoktur, efendim. Bu anlamda yani kısa bir açıklık getirmeyi gerekli gördüm. Mahkeme Başkanı :" Klasör 70 dizi 167 deki 1 nolu cevapları okundu soruldu.

ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:18 Sayfa:2 Mahkeme Başkanı : Klasör 70 dizi 167 deki 2 nolu cevabı okundu soruldu. Sanık Mustafa Ali Balbay: Bu deşifre ettiği sözcüğü yanlış kaydedilmiş biz haber yapmıştık bunu o anlamda kaydedilmişti küçük bir şey var efendim orada. Mahkeme Başkanı :" Klasör 70 dizi 167 deki 3 nolu cevabı okundu soruldu Sanık Mustafa Ali Balbay : Evet. Mahkeme Başkanı : Klasör 70 dizi 166 daki 1,2, 3,4 nolu cevapları okundu soruldu. Mahkeme Başkanı : Klasör 70 dizi 166 daki 5 nolu cevabı okundu soruldu. Sanık Mustafa Ali Balbay: Evet efendim, şimdi burada sizde takdir edersiniz ki sayın başkan, burada sayılan isimler başından beri saydığınız isimler benim tanımam değil, tanımamam ayıp olurdu. Bunlar BDDK nın başkanı Cevat Geray Ankara nın en eski Siyasal Bilgiler Fakültesi dekanı, Profesör, Alparslan Işıklı Profesör keza öyle Ahmet Akgül, Hakimler Savcılar Okulunun uzun süre başkan yardımcılığını yapmış bir kişi, Sermet Atacanlı Cumhurbaşkanlığının genel özel kalem müdürlüğünü genel sekreterliğini yapmış bir kişi, rektörler sayın başkan, herhalde sizde takdir edersiniz ki, benim bu kişileri tanımam değil tanımamam ayıp olurdu. Ama görüşme takvimini ben saymadım örneğin şu anda biz kaçıncı duruşmadayız samimiyetle söylüyorum ya 15 ya 16 ama kesin rakamı da bilmiyorum. Yani insan yani bu tür görüşmeleri hele haber bağlantısı içinde çetelede tutmadım doğrusunu isterseniz. Sayıları konusunda kesin şu anda bile kesin bir rakam vermem gerçekten mümkün değil. Mahkeme Başkanı :" Klasör 70 dizi 165 deki 1 nolu cevabı okundu soruldu. Sanık Mustafa Ali Balbay: Şimdi Erol Mütercimler her kitap yazdığında yazdığı kitapları gönderildi bana da ben son Çanakkale ile ilgili yazdığı kitaptan sonra teşekkür ettiğimi ve eline sağlık dediğimi hatırlıyorum efendim, yani o çerçevede ben böyle bir diyalogumun olduğunu söyledim. Mahkeme Başkanı :" Klasör 70 dizi 165 deki 2 nolu cevabı okundu soruldu Sanık Mustafa Ali Balbay: Evet efendim, şimdi ben en eski Ankara temsilcisiyim. Hurşit Tolon u da albaylık döneminde Genelkurmaydan basın halkla ilişkiler daire başkanıydı. Basın halkla ilişkiler daire başkanıyla bir gazeteci görüşmeyecekte kim görüşecek efendim? O zaman gerçekten 1-2 kez görüşmüşüm. Sonraki görevlerinde de zaman, zaman gazeteci olarak muhatap olmam gerekti. Ama ben bütün gazetecilik bağlantılarımı dün ana hatlarıyla özetledim. Ben okulda günde en az 2 kişiden kart alma dersi aldım. Yani tanımak onlarla görüşmek o çerçevede Hurşit Tolon emekli olduktan sonrada telefon dinlemelerinde de var. Bir ilanın cumhuriyette indirimli çıkıp çıkmayacağını soruyor. Buda bizim zaman zaman, karşılaştığımız bir durum ve sosyal ilanlarda biz genellikle bu indirimi yaparız. Mahkeme Başkanı :" Klasör 70 dizi 165 deki 3 nolu cevabı okundu soruldu Sanık Mustafa Ali Balbay: Evet, ben o toplantıları çok kısa aktardım sayın başkan size, çelişkili ifadeler diyor ben demişim ki, birkaç kez görüştüm. Levent Ersöz demiş ki, birkaç kez görüştük. Siz burada bir çelişki gördünüz mü, sayın başkan? Yani genel anlamda ifade bütünlüğünde tabi ki tekrar ediyorum şu kadar görüştüm sayıyı vermem mümkün değil. Aradan 10 yıl geçmiş. Ama gazeteci olarak istihbarat dairesinin başında ki kişiyle dökümleri dünde ayrıntılara girmeye gerek yok, sizde okudunuz oradan haber konusunda doğrulama yapabilirsiniz bizi arayabilirsiniz diyor. Bu gazete için çok önemli fırsattır aynı zamanda. Mahkeme Başkanı :" Klasör 70 dizi 164 deki 1 nolu cevabı okundu soruldu. Sanık Mustafa Ali Balbay: Özeti budur efendim, Türkiye de 20-25 kadar araştırma kuruluşu var Amerika da bu tür kuruluş sayısı 4 bin efendim. Bu tür düşünce kuruluşları keşke çok olsa Türkiye de ama bu ülke için olsa ve o çerçevede bende bütün enerjimle ve bilgimle 2

ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:18 Sayfa:3 oralarla paylaşsam görüşlerimi, bir gazeteci için en önemli paylaşım alanlarından biridir bu efendim. Mahkeme Başkanı :" Klasör 70 dizi 164 deki 2 nolu cevabı okundu soruldu. Sanık Mustafa Ali Balbay: Evet efendim, ana hatlarıyla ve bu paranı yattığı bankayı söylüyorum efendim. Yapı kredi bankasıdır yani her türlü araştırmayı açıktır. Bu tür işlemler tümü cumhuriyetinde ilkesi gereği banka üzerinden yapılır efendim. Burada danışmanlık ve basın danışmanlığını ben Mustafa Özbek de huzurda, danışmanlık ve basın danışmanlığı arasında farkı anlattım efendim çok ince bir çizgi ama o çizgi vardır ben o çerçevede sadece zaten bütün banka hesaplarımda açık o anlamda veremeyeceğim hiçbir hesap yok, 1500 YTL onun karşılığı yatırılmış ne kadar aldınız diyor, o ayrıntıyı vermemişim burada onu da vermek isterim. 4 yılda toplam 48 bin YTL efendim. Soner Yalçın ın son çıkan kitabından bir gazetecinin bu konudaki aylık gelirinin 105 bin lira olduğu yazıldı ve yalanlanmadı, efendim aylık 105 bin lira, benim 4 yılda toplam 48 bin lira, ki ben bu konuları çok samimiyetle söylüyorum, para içinde yapmıyorum ama belli bir emeğin karşılığıdır telif TRT den de 500 liraydı bu yine bankaya yatardı ayda, ama bugün bir gazetecinin Soner Yalçın ın kitabında yer alan, Oray Eğe nin de kitabında, köşesinde yer alan şekilde söylüyorum. Yalanlanmamıştır. Aylık 105 bin lira alan gazetecilerde vardır efendim. Mahkeme Başkanı :" Klasör 70 dizi 164 deki 3 nolu cevabı okundu soruldu. Sanık Mustafa Ali Balbay: Evet efendim, ben ADD nin kimi konferanslarına katıldım bunu da görüşlerimi orada paylaştım. Hatta ben gelin burada görev alın dediler ama ben prensip olarak gazetecilik dışında bu tür görevler almayacağımı kendilerine de söyledim efendim. Ama burada sorudaki de sayın başkan, bilmiyorum sizin dışınızda hangi gazetecileri gönderildi ve hangi amaçla gönderildi diye bir soruda yanı da var. Sorunun kurgusunu takdirlerinize sunuyorum. Mahkeme Başkanı :" Klasör 70 dizi 163 deki 1 nolu cevabı okundu soruldu. Sanık Mustafa Ali Balbay: Bu efendim dün en ayrıntılarıyla paylaştım bu konudaki değerlendirmelerimi burada ilk defa karşılaşınca, genel hatlarıyla bu yanıtı verdim, efendim. Yani evet gazeteci olarak yer, yer notlar tuttum. Görüşmeler yaptım. Of the record olanı yazmadım, yazabilecek olanı yazdım anlamında genel olarak bu yanıtı vermiştim efendim. Mahkeme Başkanı :" Klasör 70 dizi 163 deki 2 nolu cevabı okundu soruldu. Sanık Mustafa Ali Balbay: Evet sayın başkan, dün ben bu konuda siz anımsayacaksınız kitaplarımı ayrıntılarıyla size sundum. Sayın başkan, ben bu konuda soruların çok gelebileceğini tahmin ettim ve bu yaz boyunca da kimi belgelere dayalı çıkan haberleri de ayrıca kesmiştim. Toplam 9 ayda 3 koğuş değiştirdim. 3. koğuşa geçerken o kadar çok eşya vardı ki, görevli gardiyan Sayın Balbay size Tır tutalım dedi. Bende sağ olun henüz daha tırlatmadım dedim çünkü daha yarısı arşivdi gerçekten, dün akşam onların hepsini kenara koydum dedim Balbay bırak bunları, sadece önceki ve dünkü gazetelerden sayın başkan bu konuyu soracak örnek ver dedim. Sayın başkan, dünkü ve önceki günkü gazetelerde örneğin zaman gazetesinde bu haberi yazan muhabir Metin Arslan arkadaşın 3. ihbar mektubundan skandal belgeler çıktı ve bu mektupta 3 bin adet belge çıktığı söyleniyor. Gazeteci arkadaşımız bu mektuba ulaşmış 3 bin adet belgeyi almış. Şimdi taraf gazetesine 3 ihbar mektubundaki binlerce belgeden yüzlerce belgeden söz ediliyor. Hiç arzu etmem, bu gazeteci arkadaşlarımızın evine bir araştırma iş yerinde araştırma yapılsa bu 3 bin belgeyi bulmazsak suç olur. Haberini yapmış, gazeteci bunları alır örnek bugünden örnek veriyorum sayın başkan bunlar dünkü gazeteler yani aylar önceki, yıllar önceki gazetelerden örnek vermiyorum. Gazetecinin bu belgelere ulaşmak ve yine Yenişafak tan veriyorum. Kimi belgelerden örnek vermiş, demiş ki, yüzlerce sayfa işte kimi fişlemeler demiş kendisince şimdi bu gazetecilerde bu belgeler şimdi bende belge var diye haber yapıyor. Gazeteci böyle bir haber yaparda belgesi yoksa suçtur. Ama şimdi bunlar benden yani bu belgeler konusu çok 3

ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:18 Sayfa:4 tartışıldığı için ayrıca bu konuda örnekler verme gereği duydum. Gazeteci bilgisi, belgesi kadar vardır, bunların bende ki bende bulunan bütün belgeleri toplasanız sadece şu 2 günde çıkan gazetelerde çıkan haberler kadar etmez efendim. Ki, kitaplarda dünkü kitaplarda o belgelerin kimilerinin örneklerini aktardım. Mahkeme Başkanı :" Klasör 70 dizi 162deki cevabı okundu soruldu. Sanık Mustafa Ali Balbay: Sayın başkan, şimdi burada bir, sizi de en azından sizi bu konuda tabi ki, örneğin sizde şu anda dediniz ki, sizde bir belge bulunmuş C.A, G.E diye devam ediyor dediniz. Bu savcılık makamında da bana bu şekilde soruldu. Böyle bir şey var ne diyorsunuz? Bu sayfaya sayın başkan, sayfanın başında 203-2004 yılları ve sonraları darbe faaliyetlerinde bulundunuz mu? Diye soruluyor. Sayfanın sonundaki bu görüşmelerde C.A, G.E, C.A diyor ki, şimdi sabah gazetesin dizisindeki bilgilerden mantık yürütürsek darbenin başı Demirel oluyor, doğru değil mi? Şimdi öyle bir bağlantı kurulmuş ki, bu görüşme 1998 yılında yapılmış bir görüşme. Sayın başkan, bana bu tür soruları soracağınızı tabi ki, burada savcılık makamındaki sorular itibariyle dikkatimdeydi. Bir 5 dakikanızı burada istirham ediyorum. Rica ediyorum. Bu metin savcılıktan sizin önünüze gelirken bile 3 kez biçim değiştirmiş. 205 nolu klasör, bu metnin ilk hali sizinde bilmiyorum bakma fırsatınız görme fırsatınız olur mu? Neredeyse daktilografik ben buna milattan önce Hititler dönemindeki bilgisayarım diyorum. 1998 yılında bakın o kadar özensizce yazılmış ki hani sizinde sanıyorum oradan dikkatinizi çekiyordur. Bu kadar alta çizgiler çizilmiş, işte Güven Erkaya ile 30 Mayıs 1998 de Nene hatun caddesi üzerindeki restoranda öğle yemeği demişim. Şimdi böyle başlamış, bu bendeki notların orijinal olduğu söylenen ham hali. Yani bunlar da kopya bu notları savcılıkta efendim, şu hale getirmişler, bakın aynı notu notun ikinci hali. Bakınız Güven Erkaya ile 30 Mayıs 98 de yemek diye bu hale getirmişler. Sonra sizin önünüze getirirken bu notların üst kısmını silmişler, 28 Şubat süreci demişim çok açık o dönemi konuşmuşuz Güven Erkaya ile o sürecin sadece a diye başlayan bölümünü önünüze getirmişler. Sayın başkan, sizin önünüze gelirken dahi parçalanmış bir belgeyle not belge de değil, notları konuşuyoruz. Ki benim tahminim ki ben ne yaptığımı biliyorum bu orijinal olduğu söylenen bile 2 elden geçmiş diye ben tahmin ediyorum hadi benim beyanımı bir yana bırakın. Savcılıktan sizin önünüze gelirken 3 elden geçmiş sayın başkan, ve burada gazeteci olarak benim G.E Güven Erkaya dır zaten onu not etmişler, Güven Erkaya yı ben yukarıda söylemişim. C.A da Cüneyt Arca Yürek tir, onu da zaten arkadaşlar tespit etmişler ama bana kim diye ayrıca benim doğrulamamı istiyorlar. Sayın başkan, bu dün ayrıntılarıyla bahsettiğim gazetecilik çalışmalarımın yatak odasıdır ve bu ham notların ben Güven Erkaya yazmama izin vermedi. Şu anda ışıklar içinde yatsın sonra yaşamını yitirdi. Ben yaşamını yitirdikten sonra bile ona saygı duydum. Mezarda olsa bile ben o sözü verdim çünkü. Ama bu tür görüşmeler söz vermiştir vermemiştir töhmet altında bırakmak istemem. Örneğin Bilal Çetin arkadaşımız dizi yazısı yaptı bu 28 Şubat sürecini bizde kimi zaman yorumlarda yorumlar yaptık, kimi zaman o dönemin nasıl geçtiğini ayrıntılarıyla haberleştirdik. Şimdi bu niyet okuma değildir de nedir? Bu notlar çünkü sizin önünüzde var. Bütün ayrıntılarıyla şimdi sizde soracaksınız. Ama burada ben Ankara gazetecisi olarak sayın başkan, İstanbul da yalnızım. Keşke Ankara gazetecileri Ankara gazeteciliğinin nasıl yapıldığını konu etselerdi, yazsalardı. Bu heyette aydınlanmış olurdu ben onlara mektup yazdım, ulaşamadım canları sağ olsun ya da belki mektup ulaşmadı öyle de diyelim. Ama Ankara gazeteciliği bu tür görüşmelerdir. Şimdi burada ben Ankara gazeteciliği yani bu notların oluşma biçimi itibariyle sayın savcılarımızın da yabancı olmaması düşüncesiyle aksiyon dergisinden örnek vermek istiyorum. Aksiyon dergisinin pek çok görüşüne katılmıyorum ama bu yazısını tuttum. Açıkçası çok doğru bir çalışma yapmışlar ve diyor ki, aksiyon dergisi. 2008 yılındaki başlık şu sayın başkan, Ankara gazeteciliğine giriş. Türkiye nin en güçlü kişilerinden bir telefon uzaklıktalar, Türkiye Ankara ya, Ankara da onlara bakıyor. Acaba ne oluyor? Soru basit Ankara nın güç ilişkileri habere 4

ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:18 Sayfa:5 yolculuğu nasıl şekillendiriyor. Tunalı çok kalabalıktı rastgele yürüyordu, gazeteciyi anlatıyor. Görünüşe bakılırsa bir süre daha yürümeye devam edecekti. Biraz önce, bu kısmına dikkat sayın başkan. Bakanlıktan önüne serilen belgelerden irkilmiş, keşke hiç görmeseydim diye iç geçirmişti. Bil ama yazma demişlerdi. Aksiyon dergisi Ankara gazeteciliğini anlatıyor. Bil ama yazma demişlerdi, bu ne demekti şimdi madem yazmayacaktı niye bilmesi gerekiyordu ki? İstersen yaz ama sorumluluk sana ait mi, demek istemişlerdi? Ankara da kök salmak için az koridor aşındırmamıştı. Bakanlıklar, kuvvet komutanlıkları derken onu Ankara nın tanınan siması yapan gazetecilik geçmişi vardı. Peki ya şimdi, bunu benim bildiğimi bilen var mıydı? Acaba diye endişe geçirdi, endişeliydi için, endişe içindeydi. Kendisini kimsenin tanımayacağı yere oturup bir süre daha boşluğa bakmaya devam edecekti. Ankara yı zor günler bekliyordu, tabi onu da ya ününe ün katacak yada terk edecekti bu diyarı. Sayın başkan, Ankara gazeteciliği budur, ve burada devamında çok uzatmak istemiyorum ama ben sizin kafanızdaki bana ait aylarca oluşmuş ön yargıyı yıkmak istiyorum, yıkabildiğim kadar ve ben aylarca 9 ay cezaevinde duvarları konuştum. Bu anlamda sizin bana duvar olmamanızı diliyorum ve bu anlamda da Ankara gazeteciliğinin empati yapın deme hakkım yok ama aksiyon dergisinin bu araştırması gerçekten böyledir, ve konuştuğu gazetecilerden birkaç cümleyi paylaşmayı istiyorum sizinle. Şamil Tayyar la görüşmüşler, Şamil Tayyar diyor ki, star gazetesinin Ankara temsilcisi şu anda, Tayyar a soruyorlar bir gazeteci Ankara bir gazeteciyi Ankara ne ölçüde etkileyebilir? Parlamento, Çankaya, başbakanlık, Genelkurmay burada dolayısıyla Ankara da ki kasvetli hava gazetecilik reflekslerini ister istemez etkiliyor. Gazeteci için siyasilerde haber kaynağı ama ağırlık bürokraside eğer ince ayarı tutturamazsınız zaman içerisinde ideolojik olarak onlara yaklaşıyorsunuz ve onlar gibi konuşmaya başlıyorsunuz. Galiba Şamil Tayyar bunu yaşıyor. Sizi şu kurumu şu kurumu izlemek üzere gönderiyoruz. Oranın muhabiri olmayı değil dememize rağmen, zamanla birçok arkadaşın izlediği kurumun muhabiri haline geldiğini görüyoruz ki bu çok yaşanan bir durumdur, o kurumla çok bütünleşir zaman, zaman gazeteciler bu çok gerçekten tehlikeli durumdur ve Şamil Tayyar bunu anlatıyor. Şimdi başka yine Tayyar diyor ki, bilgiye ulaşmak zor mu? Bilgiye ulaşmak mı zor yazmak mı zor? Bir gazetenin Ankara temsilcisine soruluyor bu soru, yanıt, tabi yazılmayan çok şey var, bazen tulumbadan su çekmek için tulumbaya su koyarsınız bu konulara değinerek aslında tulumbaya su koyduk şimdi onu çekiyoruz parantez içinde Ergenekon demiş. Bu konudaki edindiği belgeleri kitabında aktırmıştım size Ergenekon kitabını. Çok fazla emek harcamak harcamadan bana o kadar bilgi ve belge geliyor ki, Şamil Tayyar şanslı arkadaşlarımızdan ben emek harcayarak çoğuna ulaştım ama buda bu şekilde de olur bu da mümkün. Diyor ki, bu adam bu işlerle ilgileniyor ve yazıyor sizde o cesareti gördüğü zaman bazı bilgilerin gün ışığına çıkmasını isteyen insanlar hemen harekete geçebiliyorlar. Medyanın parsellediğini parsellendiğini her konunu üzerine gidilmediğini onlarda biliyor. Bundan dolayı bana hangi askeri birlikte, hangi yemeklerin çıktığına bu yemeklerden kimlerin zehirlendiğine ya da başka bir hadiseden dolayı kimin cebine kaç kuruş girdiğine dair, çok özel ihbar mektupları bile geliyor. Şimdi Murat Yetkin arkadaşımıza sormuşlar. Murat Yetkin e diyorlar ki siz Ankara gazeteciliği dendiğinde ne anlıyorsunuz? Murat Yetkin de şu an radikal gazetesini Ankara temsilcisi. Ankara gazeteciliği deyimi bazı meslektaşlarımız tarafından bir tür aşağılanma küçümsenme olarak kullanılıyor. Bence bu yetersizlik ifadesi, Ankara gazeteciliği diye Ankara gazeteciliğini anlatmış. Sonra her şeyi kılı kırk yararak, doğrulayarak gitmeniz lazım. Çünkü çok rahat yanıltılabilirsiniz çünkü sizi yanıltmayı çalışan siyasi partiler vardır, kurumlar vardır. Tabi sizi aşırı düşürmek değildir maksatları birilerinin çıkar guruplarının hasılat elde etmesi olabilir, haber kanalına uğrarsınız. Uzun uzun devam ediyor. Aynen soruyorum peki bilgiler belgeler güç dengeleri değişince güç dengeleri değişinceye kadar bekler mi, bekletilir mi? Şimdi burada uzun uzun, Murat Yetkin diyor ki, bu kadar senedir Ankara da gazetecilik yapıyorum. Elime geçen sahte belge sayısını tahmin edemezsiniz. Bu da çok ciddi bir 5

ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:18 Sayfa:6 durumdur, konuşursunuz o bilgiyi doğrulatamazsınız ama yinede belki ileride doğrulatırım diye saklarsınız o bilgiyi, o konuşmayı ama o sizin namusunuzdur artık. Yazmayın dediyse de benim fikrimce o kişi ölse bile yazmazsınız. Bir gün sizde öleceksiniz ama kimileride bu sözü tutar tutmaz ayrı konu ve devam ediyor Murat Yetkin, Uğur Mumcu yu MOSSAD öldürdü diye bir şey çıkıyor. Habere konu olan belgeler yıllar önce meclis tutanaklarına verildi. Sahte olduğu ortaya çıktı. Isıtıp yine sunuyorlar. Bir kere o belgenin MİT belgesi olduğunu söyleyen bir şahsın hayatında hiç MİT belgesi gördüğünü sanmıyorum. Mesela Genelkurmay belgeleri diye size bir şey yutturmaya çalışırlar, uzun, uzun belgeleri anlatıyor ki gerçekten belge gazeteciliği Ankara nın şu an uzatmayacağım uzun, uzun hangi belgelerle karşılaştığını uzun söylüyor. Mustafa Ünal Zaman gazetesinin Ankara temsilcisi, diyor ki, Mustafa Ünal, bildiklerinizin azını yazar, çoğunu susarsınız. Böyledir, ilişkilerin ahbaplığa dönüştüğü doğru ama mutlaka bunun bir sınırı olması gerekiyor. Evet, ama ilişki ister istemez ahbaplığa dönüyor. Biz robot muyuz? Gideceğiz karşısına haber ilişkisinin örneğin bir diplomatın karşısına geçeceğiz. Kurulacağız söyle bakalım nokta, devam edin nokta bu şeklide mi konuşabiliriz. Tabi ki, nasılsınız, yerine göre sizin işiniz çok zor, yerine göre ona yakın durmak durumundasınız. Ben rol icabı yapmadım bunları görüşünü paylaş yakın durdum ama görüşünü paylaşmadığımı söyledim örneğin kendimce benim namusum kendimce kurduğum ilişki şeyde budur. Örneğim Mustafa Ünal la ben görüşlerimizin çoğunu paylaşmıyorum. Zaman gazetesinin Ankara temsilcisi ama karşılaşınca da ister istemez merhaba adaşım gibi bir şey de doğuyor ama görüşlerine katılmadığımı da söylüyorum kendisine benim kurduğum ilişki biçimi buydu. Eleştirilebilir onu da kabul ediyorum ama Mustafa Ünal diyor ki, azını yazar çoğunu susarsınız. Burada çok kısa birde Yasemin Çongar diyor ve Yasemin Çongar, Ankara yine Ankara gazeteciliğini anlatıyor. Amerika dönüşü İstanbul da üst düzey yönetici Ankara temsilciliği olur diyor Amerika dönüşü üst düzey yönetici ya da Ankara temsilcisi olursunuz böyle bir gelenekte vardır. Siz niye böyle bir yol tercih etmediniz diyorlar Çongar diyor ki, birkaç sebebi var milliyette çalışırken yıllar önce yayın yönetimi bana Ankara temsilciliğini önerdi. Sonra iyi ki olmamışım dedim. Ankara gazeteciliği çok önemli her ülkenin siyasi başkentinde olmak bir gazeteci için önemlidir. Benim gazetecilik kariyerim Ankara da 8-10 yıl sürdü. Ankara aynı zamanda boğucu kasvetli haber kaynaklarıyla ilişkileri sağlam tutma kaygısı, Ankara temsilcileri ve siyasi muhabirlerinin manipülasyona açık hale getiriyor, diye devam ediyor uzun uzun ve ardından Enis Berberoğlu görüşünü açıklıyor diyor ki, Ankara gazeteciliği derken aslında başkent gazeteciliği var Berlin de Waşhington da farklı olduğunu düşünmüyorum. Başkentin yapısından devletin ağırlığından bağımsız olarak yürüyen bir kulis mekanizması var. Sivil ve askeri bürokrasi siyasetçiler siyasetçilerin etrafından beslenenler, medya bütün bunları sürekli tahrip, tarassut, tarassut ve bir anlamda da kendi fikirlerini yayma işi içindeler. Bunların bütünü bir ırmak oluyor, çoğunlukla Ankara temsilcisi Ankara haberi Ankara da haberin, nereden geldiğini kestiremez otururken yan masada bir şey konuşur duyarsınız doğru çıkar ya da bir kanaat söylenir sana bunun karşısında kanaat gafletini isterseniz haber yazarsınız. Yine uzun, uzun bunu bahsediyor. Sayın başkan, çok vaktinizi almayacağım ama gerçekten budur Ankara temsilciliği. Şimdi burada ben ana hatlarıyla çok kısa şuradan bu benim sadece 1 yıllık yazılarım, sadece yazılarım günlük yazılarımın kopyası fotokopisi bu bir sayfa yazı, şöyle düşünün sayın başkan, bir davaya bakıyorsunuz, duruşmalar boyu sürüyor ve bir karar veriyorsunuz, o karar kaç sayfadır? Diyelim 5 sayfa ve onun dosyası kaç sayfadır? Herhalde yüzlerce sayfa en az, o yüzlerce sayfadan siz 5 sayfa çıkartıyorsunuz. Kararınız o oluyor, bu benim kararımdır. Bunu yüzlerce gerçekten onlarca sayfası, notu, eki, kitabı vardır. Şimdi siz bana bu görüşmelerin ayrıntılarını sorarak bir anlamda niyet okuması ya da bir anlamda siz bu görüşmeleri, bu yazıları niye yazdın diye soruluyor bana, bu sorulan benim bu yazılarımı niye yazdığımın hesabıdır. Ben Ankara da gazeteci olarak, bir eski deniz kuvvetleri komutanıyla, eski bir siyasetçiyle görüşmeyeceğim 6

ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:18 Sayfa:7 de, bu ülkenin yaşadığı sorunu ona sormayacağımda ne ile ilgileneceğim? Honolulu nun neden sular altında kaldığını, Madagaskar la Kumor adaları arasındaki sorunu mu, Maldiv adalarındaki iklim değişikliğini mi, araştıracağım? Ben bu çerçevede ki, burda gösterdim sizin önünüze bile 3 lü süzgeçle konmuş bilgiler bunlar burda benim o ham halinde kim örneğin bir askerle görüşmeden sonra Tahir Köse ile eski bir siyasetçi ile görüşmüşüm her halde onun parçası sandılar onu da koymuşla o ham hale. Şimdi ben bu yazıları yazarken arkasından bu görüşmeleri yapmayacak mıydım? Şuanda ben size efendim bu yazıları yazdım ama hiç bakmadım. Sadece adını yaz dediler biri yazdı önüme mi koydum mu diyecektim sayın başkan? Bu yazılar dediğim gibi damıtım, sizin yargı deyimiyle bir karar bu, bu sadece bir yılın yazıları düşünün benim arşivimi düşünün sadece bir yılın bir yılın yazıları bunlar. 29 yıllık gazeteciyim. Sadece yazılarım bundan 29 klasör tutacak. Ve 400 sayfa ettiğine göre bunu 29 la çarpın bunun biraz önce sözünü ettim bu görüşmeleri ben Abdullah Gül le de görüştüm. Başbakanla da görüştüm. Partisinin kuruluş yıl dönümünde partisinin sorgulandığı bir toplantıya katıldım görüşlerimi de sordum kendisine kimi gidişle ilgili kaygılarımı düşüncelerimi de sordum kendisine. Ankara gazeteciliği budur. Dünyanın her ülkesinde böyle yapılır Ankara gazetesi siyaseti yaşar. Ve öyle bir şeye girer ki şuanda ben cezaevindeyim gazete çıkıyor bir garip tabi ya, gazete çıkıyor ben yazmıyorum cezaevindeyim. Çünkü insan kendisini öyle bir atmosferin içerisinde hissediyor ki mutlaka olmalıyım. Bu haberin çıkmasını sağlamalıyım. Yani o iklimin içinde hissediyorsunuz kendinizi. Yıllar önce meslek büyüğüm 10 Kasım 1938 i anlatırken bir çalışan demiş ki, düğmeye bastım gazete döndü çıkmaya başladı. Ya, Atatürk öldü nasıl döner her şey? Ama insan öyle başlıyor. Kendisini biraz olağanüstü olumsuz bir şey olunca her şeyin duracağını düşünüyor. Bende örneğin Ankara da bu görevi yaparken her türlü şeyden sorumlu hissettim kendimi. Suçsa bu suç, ama şimdi hayatın yine devam ettiğini görüyorum. Mesleğin devam ettiğini görüyorum. Hani bu tür sorular çok geleceği için sayın başkan bu konuya ayrıca açıklık getirme gereği duydum. Mahkeme Başkanı : Sözünüzü kesmedim ama başlangıçta mahkeme hiç kimseye ön yargılı yaklaşmadığı gibi size de ön yargılı yaklaşması mümkün değil asla mümkün değil. Öyle bir söz sarf ettiniz. Mahkeme hiç kimseye karşı ön yargılı olamaz mümkün değil o, onu asla kabul etmez mahkeme yani. Sanık Mustafa Ali Balbay : O zaman onu geri alıyorum sayın başkan, o zaman o sözü öyle bir anlaşma öyle bir anlaşılma doğduysa onu geri alıyorum sayın başkan, Mahkeme Başkanı : Anlaşma değil bizzat söylediniz. Sanık Mustafa Ali Balbay : Tabi onu onu geri alıyorum sayın başkan, ben bu sorular sayın başkan, öylesine ön yargılı ki o anlamda söyledim. Yani çünkü ilerdeki bölümlerde de öyle biraz önceki de öyle. Mahkeme Başkanı : Size bir savcılık beyanı savcılıkta sorulan suallere verdiğiniz cevaplar okunuyor okunmak durumunda yani. Sanık Mustafa Ali Balbay : Tabiî ki tabi, sayın başkan, burda öyle çok tekrar edildi ki savcılık beyanındaki daha doğrusu bu notlar o kadar çok tekrar edildi ki bir ezber yerleşti. Şu anda tutuklu kaderdaşlar bile koridorda diyorlar ki bana abi sana çok soru sorarlar. Niye diyorum ya, iddianamede o kadar adından söz ettiler ki diyorlar. Bu ezber yerleşti. Ben bu ezberin tabiî ki yerleşebilir ama gazetecilik kaygısından başka bir şey olmadığını da anlatmakla sorumlu hissediyorum. Kendimi. Mahkeme Başkanı : Klasör 70 dizi 161 deki cevabı okundu soruldu. Sanık Mustafa Ali Balbay : Evet sayın başkan, burda da yine aynı şekilde sayın başkan, burda diyor ki, 12.30 yemeğe geçtik. Böyle başlayan bir şey buradan orijinaline geçiyoruz 205 sayfa 387 şöyle sayın başkan ham orijinalde 10 Aralık Perşembe günü saat 10 Kara Kuvvetleri komutanlığı Kurmay başkanı Necdet Timur la, Timur telefon etti öğle yemeği yiyelim dedi. Biraz önce Şamil Tayyar ın Mustafa Ünal ın Murat Yetkin in, Enis Berberoğlu nun bahsettiği haber 7

ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:18 Sayfa:8 ilişkileri aynen öğle yemeğine davet etti deyip bu ham şeklini görünce ben bir şey anımsıyorum. Ama sizde takdir edin savcılıkta 12.30 yemeğe geçtik. Devamında Mesut Yılmaz Gümüş tepside başbakanlık verdik kullanamadı. Şimdi orda düşünüyorsunuz artık ondan sonra ha, bu şu olabilir bu olabilir o çerçevede efendim. Yani bu da ham, Mahkeme Başkanı : Yani soru sorulurken ham şekliyle sorulmadı size soru öyle mi? Sanık Mustafa Ali Balbay : Hamında, Hamında eksiği ve böyle bu şekilde kırık şekilde soruldu efendim. Bunu yine sizin önünüze gelen şekli 3.elden geçmiş şekli daha doğrusu bu 3.elden gelen şekli efendim. Şimdi izin verirseniz sayın başkan, buradan evet Yılmaz a gümüş tepside başbakanlık verdik veremedik bir dizi tartışma yaşanmış. Şimdi bu benim bilgisayardan özel yöntemlerle çıkartılıp özel yöntemlerle birleştirilip önünüze konulunca Balbay vay be, çok gizli şeyler hiç kimsenin bilmediği bir konuda ne notlar tutmuş. Bu notun 5 katı meslektaşım Fikret Bila nın kitabı Ankara da Irak savaşları kitabında 5 katı yer aldı. Ve buradan size sayın başkan bu kitabın burda sadece 2-3 cümle söz edilen durum ve burda nedir bu notlar diye sorulan bir durum kitap haline getirilmiş ve Fikret Bila aynen efendim, 2001 yılı ekim ayı ABD nin Afganistan a müdahalesinin ilişkin tartışmalar geçtiği için Ecevit in görevi bırakması konusu gündemi biraz alt sıralarda kaldı. 29 Ekim cumhuriyet bayramıyla birlikte Ecevit in başbakanlığı başkasına bırakması tartışmaları da yine gündemin en üst sıralarına tırmandı. Askerden iş dünyasından gelen bu yöndeki telkin yoklama ve öneriler en açık bir şekilde 31 Ekim 2001 günlü radikal gazetesinin manşetiyle gündeme oturdu. Radikal Ankara temsilcisi Murat Yetkin imzasını taşıyan manşet şöyleydi, Ecevit gitsin Özkan gelsin. Manşetin üstünde de şu spot vardı, Genelkurmayın da sıcak baktığı yenilik isteği. Eminin Murat Yetkin bu haberi yazmak için Genelkurmay sıcak bakıyor mu diye bakmış Özkan sıcak bakıyor mu diye bakmış gazete yönetimi de habere sıcak bakmış ve manşet yapmış. Fikret Bila da kitabına almış. Murat Yetkin in yazısı okunduğunda generallerden gelen bu isteğin başbakan yardımcısı Hüsamettin Özkan a iletildiği anlaşılıyordu. Yetkinin yazısı şöyle diyordu, başbakan Ecevit başkanlığı DSP den bir isme devrederek hükümette bir yenilemeye gider mi? MHP, ANAP bunu kabul eder mi? Uzun uzun efendim, bunun aynen Yetkin emekli generaller diyordu ama bu öneriyi geliştirenler arasında görevde olan komutanların da bulunduğu anlaşılıyordu. Fikret Bila bu kitabı yazarken her halde işte onu onla birleştirdi bunla birleştirdi ve benim bu notların en az on katını tutmak zorunda kaldı. Ve burda sayın başkan, bu anlatım biçimimi kesinlikle ben huzurunuzda bir ön yargı zaten hiç aklımdan geçmiyor ve dikkatli de dinlemenizden cesaret alarak açıkta söyleyeceğim bunu en açık şekilde anlatabildiğim hissiyle sizlere bunu paylaşıyorum. Burda benim bu ham notlar ve birleştirilmiş montajlanmış notların on katı var bu kitaplarda buna benzer on tane kitap gösterebilirim size, Ankara gazeteciliğin bir parçasıdır bu ve o çerçevede buna benzer 5-6, sadece en çarpıcı olanını sizlerle paylaştım şimdi benim bu notları siz tek tek irdeler daha doğrusu savcılık makamı her nottan bir niyet çıkartırsa o zaman Ankara da gazeteci kalmaz. Bunu herkes için yapacaklarsa, şimdi Fikret Bila mı hükümeti devirdi? Ama bu gizli sivil darbe diye yazmış Fikret Bila, kitabının sonunda da o bölümü bitirirken herkesin üzerinde birleştiği konu diyor bunun bir sivil darbe olduğu yönündeydi diyor. Bu notları bu şekilde sanıyorum açıklığa kavuşturduğumu da düşünüyorum efendim. Mahkeme Başkanı : Klasör 70 dizi 160 daki cevabı okundu soruldu. Sanık Mustafa Ali Balbay : Evet sayın başkan, bu şekilde önüme konunca çok da zamanınızı ve sabrınız da zorlamak istemiyorum. Ama bunun da sizin önünüze 3 halini gösterebilirim. Belgenin 3 hali yani bu raporun 3 halini gösterebilirim. Aynı şekilde ayrımladım. Mahkeme Başkanı : Kısaltılmış, kısaltılmış değiştirilmiş? Sanık Mustafa Balbay : Tamamen kısaltılmışın kısaltılmışı bu nedir diye soruyorlar ve buradan şu bağlamayı da ben sadece takdirinize sunuyorum efendim soruda, 28 Şubat sürecindeki bu oluşumla 2004 yılını birleştiriyor sayın savcılık makamı soruda. Bu sorunun bakın efendim 19 Mart 1999 Cuma günü tuttuğunuz bu notu diyor yukarda devamında lütfen dikkatinize 8

ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:18 Sayfa:9 sunmak istiyorum. Eğer Refah Yol benzeri görünüyor, bu Türkiye iradıdır. Eğer bize iş düşer ifadeleri 2003-2004 yıllarında cumhuriyet gazetesinde yayınlanan genç subaylar tedirgin askerlerden sert uyarı ile bağlantısı var mı diyor. 1999 daki görüşmede biz 2004 yılının manşetini konuşmuşuz. Ankara da 2 gün sonra ne olacağı belli değil. Bu nasıl olabilir ben bu anlamda bunun gerçekten baştan planlanmış bir niyet sunumu olduğunu baştan elbise çizilmiş 48 beden mutlaka bu buna uyacak denmiş. Böyle bir yaklaşım olduğunun bu sorunun içinde bile gizli sayın başkan gizli değil açıkça bu soru 1999 daki görüşmeden 2004 yılı darbe planlarının hazırlığı soruluyor. Bende gerçekten çok samimiyetle söylüyorum yadırgadım böyle bir dedim bu nasıl olabilir burda sorduğumu hatırlıyorum bunlar benim bölük pörçük kullanıp attığım notlar dediğimde Zekeriya Öz ün ya, biz bunları bir yöntemle getiririz dediğini hatırlıyorum efendim. Mahkeme Başkanı : Mahkeme Başkanı : Klasör 70 dizi 159 daki 1 nolu cevabı okundu soruldu. Sanık Mustafa Ali Balbay : Evet efendim MİT müsteşarı hatta şu şeyi de çok az paylaşmak isterim biz cumhuriyet olarak off the record dendiği için buna uyduk, 1-2 gazeteci uymadı. MİT müsteşarı örneğin şöyle bir şey söylemişti. Televizyon yayınlarında öyle yayınlar yapılıyor ki, lüks hayat ben varoşta otursam o yayınlara baksam komünist olurum demişti. Güzel bir haberdi MİT müsteşarı komünist olurum dedi yani MİT in tarihten gelen komünizmle mücadele geleneğinde kimilerine göre hemen çağrıştırmış olmalı ki, böyle manşete çektiler. Ve MİT müsteşarı tekrar bir konuşma bir görüşme gereği duymuştu ondan sonra ve sanıyorum bir dönem görüşmeleri kesmişlerdi. Ankara daki biraz önce Ankara gazetecilerinin aksiyon dergisinden tarihini de paylaşmak isterim ola ki merak eden olur 7.7.2008 tarihli 709 nolu sayısında çok geniş bir Ankara gazeteciliği vurgusu yapılmış budur onlarca ama siz ondan süzersiniz bazen iki kelime iki cümledir bazen. On saatlik görüşmeden iki cümle alabilmeniz bütün her şeyi aydınlatır sizin kafanızda. Ve bu benim de ben burda muhtemelen dedim. Çünkü bu şekilde yarım soruldu. Ama burda belgenin 1.hali 2.hali ve buradaki 3.hali de yanımda efendim. Mahkeme Başkanı : Klasör 70 dizi 159 daki 2 nolu cevabı okundu soruldu. Sanık Mustafa Ali Balbay : Evet Mahkeme Başkanı : Klasör 70 dizi 156 daki cevabı okundu soruldu. Sanık Mustafa Ali Balbay : Genel olarak budur efendim örneğin Doğu Aktulga, yani Tanrı kimseye evlat acısı vermesin kızını kaybettikten sonra çok uzun yaşamadı yaşamını yitirdi. Çok uzun konuşmalar yapmıştım onunla yani o Türk üzerine çok kafa yoran bir kişiydi. Kimi araştırmalar yapardı dikkatini çeken kitapları sizde okuyun derdi. Ve gerçekten o mezara gitti ama benimle mezarla gidecek kimi düşüncelerini paylaşmıştır. Ben bazılarını not etmişim onların da bazıları sizin karşınıza cımbızla çekilip konmuş efendim. Mahkeme Başkanı : Klasör 70 dizi 154 deki 1 nolu cevabı okundu soruldu. Sanık Mustafa Ali Balbay : Evet efendim bu şekilde ya, ben yine yani her halde bu belgeleri tekrar tekrar göstermemi de istemezsiniz ama isterseniz gösterebilirim. Burda bile buradaki notların bile yarısından başlamışlar anlatmaya, ben üstünü elbette o an hatırlamadım ama burda zaten üst notlarda görünce evet bir kısmı o notlar ama burda NT; Necdet Timur Doğu Aktulga anlattığım gibi Atilla Ateş eski Kara Kuvvetleri Komutanı ve bunların çok özetlenmiş halini koymuşlar efendim. Mahkeme Başkanı : Klasör 70 dizi 154 deki 2 nolu cevabı okundu soruldu. Sanık Mustafa Ali Balbay : Meslek yaşamımın en dramatik telefon görüşmelerinden biriydi efendim. 6 Mayıs 2000 günü kendisi Anayasa Mahkemesi başkanıydı. 16 mayıs 2000 günü de Türkiye Cumhuriyetinin 10.Cumhurbaşkanıydı. 6 Mayıs 2000 günü kendisinin Cumhurbaşkanı olacağı kesinleşmişti. 3 parti birden ve ben kendisini aradım. Çok sıcak bir görüşme oldu. Cumhurbaşkanı olacak bir gazeteci için ben önüme hazineler serseler zaten maddi karşılığı olmaz böyle şeyin ama çok sevinmiştim. Anlattı her şeyi son cümlesi beni yıktı hep konuşacağız ama bunları yazmanızı istemiyorum dedi. Ben harfi harfine uydum buna efendim. 20 gazeteci 20 kadar 9

ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:18 Sayfa:10 gazeteciyle bu görüşmeyi yaptı Ahmet Necdet Sezer, öteki gazeteci arkadaşlarımı tenzi ederim. Belki onların ki daha doğrudur ne olursa olsun ben habere bakarım deyip yazmışlardır. Ve sonra ama sezer onlarla görüşmeyi kesti. Ben o güveni sarsmadığım için de tek gazeteciyim de demiyorum 4-5 gazeteciydim bu ilişki devam etti. Ama bu görüşme gerçekten benim için en dramatik hem sevindiren hem üzen görüşmelerden biriydi. Mahkeme Başkanı : Klasör 70 dizi 153 deki 1 nolu cevabı okundu soruldu. Sanık Mustafa Ali Balbay : Evet Efendim Cumhuriyet gazetesiyle sayın başkan beni de yer yer şaşırtan ölçüde herkes ilgili yani iddianamede ayrıca ilgili ama herkes kendince ayrıca ilgili yani o dönemin bürokrasisi dış işleri örneğin Newyork büyükelçisinin beni aradığını hatırlıyorum. Balbay cumhuriyette bir şey olmuş doğru mu? Ne dedim değil, ya haberin olsun birleşmiş milletler kütüphanesine Türkiye den giren tek gazete cumhuriyet gazetesi demişti bana. Atilla Ateş te yani kendisi de burda Gürbüz Çapan Cumhuriyet gazetesine o açıldığında 280 ortağından biriydi. 280 kişiden 1-2 dakka ilerde bununla ilgili sorular gelecek efendim. Gazeteyle ilgili her şeyi de koymuşlar buraya gazetenin ticari faaliyeti. Mahkeme Başkanı : Savunmanızda her hangi bir kısıtlama yok istediğiniz şeyi istediğiniz şekilde açıklayabilirsiniz bizim zamanımız bol. Sanık Mustafa Ali Balbay : Tabi efendim ama ben gene de zamanınızı alma sorumluluğunu hissediyorum içimde, tamam. Şimdi efendim burda cumhuriyet gazetesi çok gelecek ilerleyen bölümlerde biz bu gürbüz Çapandan çektiğimiz kadar kimseden çekmedik. Şimdi öyle bir şey ki tamamen orda ben de başta hiç tanımıyordum. Cumhuriyet gazetesi yeni gün haber ajansı halka açılmaya karar verdi. SPK ya gittik. Doğan Cansızlar siz sordunuz ya tanıyor musunuz diye ben de Ankara temsilcisiyim ve nasıl yaparız diye sorduk. Bilmiyoruz bunu çünkü ve hata yapmışız aman dedi dönün. İşte onu düzelttik ettik sonunda açılmaya karar verdik. Herkeste pay koydu Aydın Doğan 30 bin dolar koydu Kara Mehmet yanılmıyorsam şuanda yanlış bir rakam vermek istemiyorum bir miktar koydu. Gürbüz Çapan bir miktar koydu. Gürbüz Çapan Esenyurt belediye başkanı ve Esenyurt taki kimi tartışmalarda kimisi kendisine baba başkan demiş, binalar 50 bin dolara satılırken o 10 bin dolara yapınca kimisi üstüne atlamış satın almak istemiş kimisi bu normal değil demiş. Ankara ya da bu adam mafyadır diye yansımış. Biz de öyle değil diye anlattık yani biz cumhuriyet gazetesi mafyaya nasıl satılır ortaklığını anlattık hatta İlhan ağabeyle hep yeri geldikçe ilerde gelecek o sorularda altın üçgen diye bir şey, bizim altın üçgenimiz var der hep o altın üçgeni de darbe planı sanmış sayın savcılar. O şekilde sordular üstte cumhuriyet vakfı sağ altta Yenigün haber ajansı sol altta Yenigün holding, cumhuriyet vakfına hiç kimse dokunamasın vakfın yönetim kurulu üyeleri sadece cumhuriyetin çalışanlarından olsun ki, şuanda öyledir. Vakfın yönetim kurulu başkanı İlhan Selçuk üyeleri Aydın Aybay, Cüneyt Arcayürek, Şükran Soner, Mustafa Balbay, Hikmet Çetinkaya bu kişilerdir, ama kamuoyunun piyasa koşullarıyla da oynayabilmek için holding kursun dedik. Hatta bizde espri yaptık bizde holdingleştik diye ama cumhuriyet tipi holding, yani böyle kim ortak olmak ister diye ölçe tarta böyle bir çalışma hemen Ankara da mafyaya satıldı diye yansımış. Atilla Ateş sanki ailesinden birine bir şey olmuş gibi Ankara da o dönemin dış işlerinden 2 kişi tekrar ediyorum sanki gazetemize bir şey olmuş gazetenin zaten biraz önce anlattığım o borç içinde yüzüyoruz ama aynı zamanda dost içinde de yüzüyoruz. Okur içinde de yüzüyoruz. Onların tepkilerini biz ama ben hep sorumlu hissettim kendimi bıkmadan usanmadan hep anlattım. Öyle değil böyle yanlış düşünüyorsunuz. O çerçevede bir durum efendim bu. Mahkeme Başkanı : Klasör 70 dizi 153 deki 2 nolu cevabı okundu soruldu. Sanık Mustafa Ali Balbay : Evet Efendim özellikle emniyet teşkilatında burda emniyet teşkilatını bilen kişilerde var her bakanla birlikte bütün kadrolar değişir. Gerçekten polis kurumuza da yazık edilir. Kişisel görüşüm odur yani polis teşkilatı herkese lazım her ülkede yani evimize en ufak bir şey olduğunda biz ilk polis mahallenin karakolunu arıyoruz. Nereyi arayacağız başka? Ama her bakanlık döneminde de kadrolar değişir. Sadettin Tantan ın içişleri bakanlığı 10

ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:18 Sayfa:11 dönemindeki değişikliklerle ilgili yarım yamalak bir bilgi notu ve haberde yapmadığımı hatırlıyorum. Yani işte şu şu kişi buna yakın. O ona uzak o ordan işte bakanın akrabasıydı bunu müdür yaparlar. Maalesef iktidarlarında etkisi altında kalan talihsiz bir durum olarak da değerlendirdiğim bir vaziyettir efendim. Mahkeme Başkanı : Klasör 70 dizi 152 deki 1 nolu cevabı okundu soruldu. Sanık Mustafa Ali Balbay : Bütününü gördüm efendim biraz önce anlattığım çerçevedeki bir durum efendim. Gürbüz Çapan ın böyle gelince kimdir diye doğrusu bende merak ettim. 2000 yılı ve o çerçevede aldığımız bilgilerin ve bize bu bilgileri verenlerde biz bunları kamuoyundaki bilgilerden derledik haberiniz olsun demişlerdi o çerçevede bir not efendim. Mahkeme Başkanı : Klasör 70 dizi 152 deki 2 nolu cevabı okundu soruldu. Sanık Mustafa Ali Balbay : evet Mahkeme Başkanı : Klasör 70 dizi 151 deki 1 nolu cevabı okundu soruldu. Sanık Mustafa Ali Balbay : Evet efendim ben bütünü görünce yine burda 1. hali 2. hali var. Tamamen benim anlayacağım şekilde durumun nereye gittiğini gözlemek üzere tuttuğum notlar. Benim üzerimden kimi kişilerin bu şekilde suçlanması da beni vicdanen de rahatsız ediyor. Çünkü benim kendi kişisel ve benim anlayacağım şekilde tuttuğum ham ve bağlayıcı olmayan notların parçaları bunlar efendim. bir bütünlük taşımadığı için de yine takdirinize bırakıyorum belge değeri niteliğini. Mahkeme Başkanı : Klasör 70 dizi 151 deki 2 nolu cevabı okundu soruldu. Sanık Mustafa Ali Balbay : Evet efendim Ankara gazeteciliğinin en önemli halkalarından biri kamuoyu çok fazla ilgilenmez belki ama maliye çok önemlidir. Ve Türkiye cumhuriyetinin iki temel direğinden biridir yani kurumlar olarak dış işleri ve maliye, pek çok bürokratla da bağlantım vardı bu da o bağlantıların çok küçük bir bölümü bu şekilde buraya yansımış. Ve hatta sorunun şeklini de takdirinize sunuyorum 455 adet gizli belgeyle ilgisi var mı diye de sormuş ki, maliye bakanlığıyla çok olağanüstü bir zorlama bir soru. Mahkeme Başkanı : Klasör 70 dizi 150deki 1 nolu cevabı okundu soruldu. Sanık Mustafa Ali Balbay : Evet Mahkeme Başkanı : Klasör 70 dizi 150deki 2 nolu cevabı okundu soruldu. Mahkeme Başkanı : Klasör 70 dizi 149 daki 1 nolu cevabı okundu soruldu. Mahkeme Başkanı : Klasör 70 dizi 149 daki 2 nolu cevabı okundu soruldu. Mahkeme Başkanı : Klasör 70 dizi 148 deki 1 nolu cevabı okundu soruldu. Sanık Mustafa Ali Balbay : Gerçekten bu özellikle akşam yemeğinin notları diye tutulanlar hem bir birine karışmış efendim hem yer mekan karışmış. Çünkü yazmak üzere de olmadığı için rasgele konmuş şeyler efendim. Ben bunların hiçbir bağlayıcılığı olduğunu düşünmüyorum. Mahkeme Başkanı : Klasör 70 dizi 148 deki 1, 2, 3 nolu cevapları ile dizi 147, 146, 145, 144, 143, 142, 141, 140, 139, 138 deki cevapları okundu soruldu. Mahkeme Başkanı : Klasör 70 dizi 137 deki 1 nolu cevabı okundu soruldu. Mahkeme Başkanı : Klasör 70 dizi 137 deki 2 nolu cevabı okundu soruldu. Sanık Mustafa Ali Balbay: Burada efendim gerçekten sorular yine eğer nezaket sınırlarının dışarısına çıkarsam özür diliyorum o konuda da herhangi bir şeyi yok çekincem yok ama, Sabih Kanadoğlu bana dedi ki, hani yargının temiz olması gerektiğini söyledi ve dedi ki, yargı dedi yargı hani var ya dedi yargı, Özdemir Asaf ın bütün renkler aynı anda kirlendi birinciliği beyaza verdiler dedi. Onu not etmişim ben, sayın savcılar bana bu beyaz kimdir diye sordu. Şimdi o an bu notta yarım bir not olduğu için de gerçekten önce hatırlamakta zorlandım. Beyaz diye hani yeşil kırmızı 11

ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:18 Sayfa:12 birisi yani ama sonra bu notu hatırladım ama burada da ilk bakışta hatırlamadığımı o nedenle yazmıştım efendim. Mahkeme Başkanı : Klasör 70 dizi 136 deki 1 nolu cevabı okundu soruldu. Sanık Mustafa Ali Balbay: Burada bölmek istemiyorum sayın başkan ama örneğin çok bariz olduğu için sizin önünüze gelirken iki kez şekil değiştiren bu notlarda bu görüşmenin altında 205 nolu klasör sayfa 302 evet bu görüşmeyi yapmışım altında da dışişleri bakanı Yaşar Yakış la branş demişim, Fikret ve İlnur Çevik Kıbrıs politikasını sorduk. Denktaş ı sorduk diye devam etmişim. Ama nedense sayın savcılar aynı bütünlük içinde olmasına rağmen Yaşar Yakış ı koymamışlar. Yani ben ille de olsun diye söylemiyorum ama bu şekilde bir seçki yapılmış efendim. Mahkeme Başkanı : Klasör 70 dizi 136 deki 2 nolu cevabı okundu soruldu. Mahkeme Başkanı : Klasör 70 dizi135 deki 1,2 nolu cevapları okundu soruldu. Sanık Mustafa Ali Balbay : Evet. Mahkeme Başkanı : Klasör 70 dizi 135 deki 3 nolu cevabı okundu soruldu. Sanık Mustafa Ali Balbay: Evet efendim örneğin Akif Gülle ile de ben iki kez görüştüm AKP nin Diyarbakır milletvekilidir. Ama nedense dijitallerde bulamadım ya oradan çıkarmadılar o bölümü çünkü zaten o görüşme de onun çerçevesinde yapılan bir görüşmeydi. Mahkeme Başkanı : Klasör 70 dizi 134 deki 1 nolu cevabı okundu soruldu. Mahkeme Başkanı : Klasör 70 dizi 134 deki 2 nolu cevabı okundu soruldu. Sanık Mustafa Ali Balbay: Evet efendim burada dikkat ederseniz sayın başkan, bende böyle bir belge bulunmamış ama diyor ki belirtilmiş diyor. Yani hani bende bulunmayan bir belgeyle ilgili bana bir soru yöneltiliyor burada. Yani en azından dikkatinizde olması dileğiyle söyledim. Mahkeme Başkanı : Klasör 70 dizi 133 deki 1 nolu cevabı okundu soruldu. Sanık Mustafa Ali Balbay: Evet efendim. Böyle yarım söylenince şen gerçekten anımsamadım ama bütününe bakınca şu anda 205 nolu klasörün 287.sayfasında yani Şenkal Atasagun du, o dönemin MİT müsteşarıydı ve pek çok gazeteciyle biraz önceki bölümlerde de aktardığım gibi gazetecilerin ola ki bilgi belge alınabilir mi ya da genel anlamda ülkenin gidişiyle ilgili değerlendirme yapılabilir mi diye görüştüğümüz kişilerdendi, ben Atasagun da eğer siz uygun görürseniz o dönemin gazeteciliğiyle ilgili dinlenebilir. Yani Şenkal Atasagun. Mahkeme Başkanı: Komutanlar izin vermedi. Sanık Mustafa Ali Balbay: Sizin takdiriniz efendim. Mahkeme Başkanı: Yazdık dinlenmesi için izin çıkmadı. Sanık Mustafa Ali Balbay: Ben onun açıklık getirebileceğini düşünüyorum çünkü Türkiye nin en ciddi en önemli kurumlarından biri ve pek çok gelişmenin merkez odağı. Ve medya onlar için bende katılıyorum çok önemli. Ve şu tanımı ben anımsıyorum. Medyaya yakın durmak ama medyanın gündeminde olmamak. Böyle bir ilkeleri vardı. Yer yer uymadı, ama Atasagun un tanıklığının ben pek çok konunun aydınlatılmasında yararlı olabileceğini düşünüyorum. Mahkeme Başkanı : Klasör 70 dizi 133 deki 2 nolu cevabı okundu soruldu. Mahkeme Başkanı : Klasör 70 dizi 132 deki 1 nolu cevabı okundu soruldu. Mahkeme Başkanı : Klasör 70 dizi 132 deki 2 nolu cevabı okundu soruldu. Sanık Mustafa Ali Balbay: Burada efendim ayrıca bütün notlar iç içe girmiş ayrımlayıp da sormuşlar genel olarak sheraton çokta yemek yediğim bir yer değil. Bir kez gittimse birkaç görüşme orada gibi görülmüş. Şu anda yıllar önce yapılmış bir görüşme hani şu masada oturmuştuk sofrada şunu söylemiştik diyeceğim yada şunları konuşmuştuk diyeceğim ayrıntılarını 12

ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:18 Sayfa:13 söylemem gerçekten mümkün değil ama yani sheratonda benim oturmayı çokta tercih ettiğim bir yer değil efendim. Mahkeme Başkanı : Klasör 70 dizi 131 deki 1 nolu cevabı okundu soruldu. Sanık Mustafa Ali Balbay: Efendim ben dün 23 Mayıs hani 2003, 2004 ü ayrıntılarıyla anlattım. Tekrar etmek istemiyorum gerçekten çok çok gerilimli bir dönemdi. Ve gazetelere yansıyan da o gerilimin sayfalara yansıyan o gerilimin onda biriydi. Onda dokuzunu biz yaşadık. Mahkeme Başkanı : Klasör 70 dizi 131 deki 2 nolu cevabı okundu soruldu. Sanık Mustafa Ali Balbay: Dün ayrıntılarıyla anlattım 23 Mayıs 2003 deki manşet haber efendim. Mahkeme Başkanı : Klasör 70 dizi 130 daki 1 nolu cevabı okundu soruldu. Sanık Mustafa Ali Balbay: Buna çok kısa bir açıklık getirmek isterim efendim dikkatinizdedir soru sorarken bile bende cumhuriyet çalışma grubuna ait bir belge olmadığı belli. Diyor ki, böyle bir karar alındığı kararlar hatırlatıldı diyor yani sende şu çıktı denmiyor. Yoktu bende çünkü böyle bir şey. Bu Atilla Ateş in de hani orda ki şeyi o haber için yani iyi bir gazetecilikti çerçevesindeydi hatırladığım sözüm. Mahkeme Başkanı : Klasör 70 dizi 130 deki 2 nolu cevabı okundu soruldu. Mahkeme Başkanı : Klasör 70 dizi 130 deki 2 nolu cevabı okundu soruldu. Mahkeme Başkanı : Klasör 70 dizi 129, 128, 127, 126, 125, 124, 123, 122, 121 deki cevapları ve 120 deki 1 nolu cevabı okundu soruldu. Sanık Mustafa Ali Balbay : Evet. Mahkeme Başkanı : Klasör 70 dizi 120 deki 2 nolu cevabı okundu soruldu. Sanık Mustafa Ali Balbay : Bu kişiyle ilgili 2 tanede kitap çıktı daha sonra efendim anımsayacaksınız Nurettin Veren le ilgili. Biri yanılmıyorsam Merdan Yanardağ ın konuştuğu biri Hikmet Çetinkaya konuştuğu o çerçeve daha sonra ama ben Ankara gazeteciliği yoğunluğu nedeniyle ben ilgilenmedim ilgilenemedim de ama daha sonra iki tane kitap oldu bu kişiden. Mahkeme Başkanı : Klasör 70 dizi 119, 118, 117, 116 daki cevapları okundu soruldu. Mahkeme Başkanı : Klasör 70 dizi 115 deki cevabı okundu soruldu. Sanık Mustafa Ali Balbay: Burada ham tam çıkmış efendim. Ham şekilde demiştim tam olarak kayda geçmiş onun altını çizmek isterim. Ham şekilde kaleme aldım idi. Mahkeme Başkanı: Yani buradaki tam kelimesi ham kelimesi olması lazım dediniz. Klasör 70 dizi 114, 113, 112, 111 deki 1 nolu cevabı okundu soruldu. Sanık Mustafa Ali Balbay: Evet Mahkeme Başkanı : Klasör 70 dizi 111 deki 2 nolu cevabı okundu soruldu. Sanık Mustafa Ali Balbay: Bende de böyle belge yok zaten efendim. Sadece bilip bilmediğimi soruyorlar. Mahkeme Başkanı : Klasör 70 dizi 110, 109, 108 deki cevapları ile 107 deki 1 nolu cevabı okundu soruldu. Sanık Mustafa Ali Balbay: Burada efendim aynı belgeyi dörde bölmüşler yani bir kısmını hatırlıyorum hatırlamıyorum sizde taktir edersiniz ki dörde bölünmüş aynı belge. Bir kısmını gerçekten hani tamamen benim dışımdaki konular. Bir kısmı anımsadığım konular o çerçevede verdiğim yanıtlar olmuş efendim. Mahkeme Başkanı : Klasör 70 dizi 106 deki 1nolu cevabı okundu soruldu. Sanık Mustafa Ali Balbay: İlhan Selçuk un cumhuriyet gazetesi zora düşünce yani kuşatma yani eğer birazcık düzlüğe çıkarsa kullandığı sık kullandığı sözlerden biridir efendim. Kuşatmayı yardık Balbay der yani borç batağından biraz çıktık der. Bu çerçevede sözler efendim. 13

ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:18 Sayfa:14 Mahkeme Başkanı : Klasör 70 dizi 106, deki 2 nolu cevabı ile 105, 104, 103 deki cevapları okundu soruldu. Mahkeme Başkanı : Klasör 70 dizi 102 deki 1 nolu cevabı okundu soruldu. Sanık Mustafa Ali Balbay: Ama burada ben bu değerlendirmeyi kendi aklımda kalan notlarla tutmuşum efendim ben kimseyi bir töhmet yada bir değerlendirme altında tutmakta istemiyorum. Ben aklımda kalan şekliyle başta da söyledim bu notları tutuş şeklimi ve burada buda onun bir parçası efendim yani burada hani çok uzun bir süre sonra aklımda kalan notlar şeklinde tutmuştum efendim. Mahkeme Başkanı : Klasör 70 dizi 120 deki 2, 3 nolu cevapları okundu soruldu. Duruşmaya 13.30 a kadar ara verildi. Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu. Bu arada baro gözlemcileri Av. Veli Engin Arslan ile Av. Kazım Kolcu ile bir kısım sanıklar müdafileri Av. Nurperi Sancaklı, Av. Kazım Yiğit Akalın, Av. Hüseyin Ersöz, Av. Kıyasettin Azaklı, Av. Ceylan Türkoğlu, Av. Osman Topçu, Av. Ahmet Koç, Av. Yusuf Kuvvet, Av. Gizem Öcalan, Av. Esra Baltacı Baran, Av. Dilek Helvacı, Av. Özlem Durdağı, Av. Şule Gökay Ağazade, Av. Cavit Subaşı, Av. Filiz Esen ile tutuksuz sanıklar Erdal Şener, Noyan Çalıkuşu ve Adnan Bulut un geldikleri görülmekle, huzurdaki yerlerine alındı. Öğleden öndeki yargılama sırasında asma tavanda ve metal havalandırma aksamında mahkeme kürsüsünün üzerine gelecek tarzda bazı parçaların düşmesi üzerine, oturuma 13.30 a kadar ara verildiği, bu süreçte duruşma salonunu yapan yüklenici firma yetkilileri tarafından gerekli incelemenin yapıldığı ve tutulan ve mahkemeye ibraz edilen tutanakta tamiratının en az iki gün süreceği ve bu durumda duruşmanın devam etmesinin hem risk taşıyacağı, hem de duruşma sırasında tamiratın yapılamayacağının belirtildiği anlaşıldı. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Bugünkü oturumun devam olunması can güvenliği açısından risk taşıdığından ve salon içerisinde tamirat yapılması zaman alacağından duruşmanın kaldığı yerden devam etmek üzere bugünkü oturuma ara verilmesine, Bu hale göre tutuklu sanıkların bu aşamada daha önce zapta geçen gerekçelerde dikkate alınarak mevcut hallerinin sürdürülmesine, Tutuklu hallerinin devamına dair verilen ara kararına İstanbul 14 Ağır Ceza Mahkemesine itiraz haklarının bulunduğuna Bu nedenle, duruşmanın 23.11.2009 pazartesi günü saat 9.30 a bırakılmasına oy birliği ile karar verildi. Başkan -20909 Üye -28298 Üye -37266 Katip -128002 14