Yılbaşı karikatürlerinde bir devir teslim töreni resmedilir çoğu kez.



Benzer belgeler
DİNİ VE MİLLİ BAYRAMLAR

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

NOEL VE YILBAŞI KUTLAMALARI

Milli bayramlarımız 4 tanedir.

UFUK ARSLAN ANADOLU LİSESİ

Siirt'te Örf ve Adetler

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 5

Surre Alayı. Surre-i Hümâyun. Altınoluk. Surre Alayının Güzergâhları. Surre Alayının Güvenliği. Surre Alayının Yola Çıkması

Osmanlı denize küskün müydü? Nice denizlerde hüküm sürmüştü de neden denize girmek yerine sahildeki kahvehanelerden onu seyretmekle yetinmişti?

HÜRRİYET İLKOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir.

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Yazan : Osman Batuhan Pekcan. Ülke : FRANSA. Şehir: Paris. Kuruluş : Vir volt. Başlama Tarihi : Bitiş Tarihi :

Sayfa 148,149,150,151,152,153,154

2010 yılının son ayına girdiğimiz bu aylarda hıristiyan olan batı toplumunda olduğu gibi

29 EKİM TÖRENLERİ. Cumhuriyet Bayramı Republic Day OFFICIAL HOLIDAY. Cumhuriyetin ilanı ve Atatürk'ün Cumhurbaşkanlığı'na seçilmesi

İÇİNDEKİLER. Sayfa. ÖNSÖZ... v GİRİŞ... 1

Anneler Gününün Tarihçesi ve Ülkemizde Anneler Günü

Okuma&Becerisi&Öğretimi&

İÇİNDEKİLER Sayfa ÖNSÖZ... V. I. BÖLÜM İNSAN DAVRANIŞLARI VE ANLAMLARI A. İnsan Davranışları... 1 B. Davranışların Anlamları... 11

Başbakan Yıldırım, Seyranbağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini ziyaret etti

MÜSİAD İFTARI ŞANLIURFA

2 Aile yapısı ve yaşam şekli, yaşam evresi merasimleri ve dini bayramlar. 5 Çocuk hakları ve aile rolü. 8 Demokrasi ve değerler

ilkokulu E-DERGi si 23 Nisan ın Önemi Sorumluluk Okulumuzda 23 Nisan Hedef Siir: Egemenlik Ulusundur 2017 Nisan Sayısı Bu Sayımızda:

ÖZEL BİLFEN İLKÖĞRETİM OKULU ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ


T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI İller İdaresi Genel Müdürlüğü

İÇİNDEKİLER FARE İLE KIZI 5 YUMURTALAR 9 DÜNYANIN EN AĞIR ŞEYİ 13 DEĞİRMEN 23 GÜNEŞ İLE AY 29 YILAN 35 ÇINGIRAK 43 YENGEÇ İLE YILAN 47

Aşşk Kahve ve Laduree

Sözlü Bilgi Kaynakları

Türkiye nin köklü şirketlerinden PET HOLDİNG 40 yaşında

DDD. m . HiKAYE. KiTAPLAR! . CİN. ALİ'NİN. SERiSiNDEN BAZILARI. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

RUMELİ DEN GELEN SON MÜBADİL KAFİLESİ

Kumbahçe de otel inşaatında göçük meydana geldi

Samed Behrengi. Sevgi Masalı. Çeviren: Songül Bakar

İTÜ GELİŞTİRME VAKFI BEYLERBEYİ ÖZEL ANAOKULU VE ÖZEL İLKÖĞRETİM OKULU 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI ÖZEL SAYISI

Edirne Camileri - Eski Cami. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

T. C. Başbakanlık, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu TÜRK TARİH KURUMU

6 YAŞ NİSAN AYI BÜLTENİ .İLKBAHAR HAFTASI .SAĞLIK HAFTASI .POLİS TEŞKİLATI HAFTASI .23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI

ÖZEL EFDAL ANAOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM DÖNEMİ DENIZYILDIZI GRUBU KASIM AYI BÜLTENİ

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ

2. SINIF İŞİTME ENGELLİ ÖĞRENCİLERİ İÇİN TEST ÇALIŞMASI. Hazırlayan Engin GÜNEY İşitme Engelliler sınıf Öğretmeni

EĞİTİM TATİLİ TANIŞMA. Eğitim yolculuğu. Haus Kreisau. v a r d ı ğ ı m ğ z d a h e r k e s

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

''Hepimiz Atatürk'üz''

Panayır, önce büyük bir insan kalabalığı demektir Kasabanın sakin hayatı bir anda birkaç günlüğüne hareketlenir, nüfusu 5 e 10 a katlanır

Dünya üzümden sadece şarap yaparken, biz ise üzümden sadece şarap değil, başka neler yapacağımızı göstermeye devam edeceğiz.

Başbakan Davutoğlu Bosna-Hersek te

Şeb-i Arus İstanbul da: Mevlana nın vuslat gecesi bu yıl yine aşkın başkentinde!

Dinlerin Buluşma Noktası. Antakya

Kur'an-ı Kerimde tevafuk mucizesi Kainatta tesadüf yok, tevafuk vardır

KASIM 2011 FAALİYET RAPORU. Prof.Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

KURTULUŞ SAVAŞINDA BİR VATANDAŞIMIZIN UÇAK BAĞIŞI

A2 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: PASAPORT NO:

HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 3.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. HAÇLI SEFERLERİ Nedenleri ve Sonuçları

YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI

2. Sınıf Kazanım Değerlendirme Testi -1

İstanbul un 100 Spor Kulübü

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

TUR 1 - ĠSTANBUL KLASĠKLERĠ

MALTEPE SİHİRLİ GEMİLER ANAOKULU MAYIS AYI BÜLTENİ 3 YAŞ

AKDENİZ İN KUCAĞINDAKİ TARİH ;MAMURE Kapıdaki gişeye yaklaşıp kaleye girmek için ücret ödemek istedim. O sırada gişede oturan hanım görevlinin

Einstufungstest / Seviye tespit sınavı

KURALLI VE DEVRİK CÜMLELER. --KURALLI CÜMLE: İş, hareket, oluş bildiren sözcükler cümlenin sonunda yer alıyorsa denir.

ÖZEL EFDAL GÖZTEPE ANAOKULU DENIZYILDIZI GRUBU KASIM AYI BÜLTENİ

BU AY ÖĞRENDİKLERİMİZ ATATÜRK Atatürk kim olduğunu hatırladık. Atatürk ün hayatını inceledik. Atatürk ün kişisel özelliklerini ifade ettik. Atatürk ün

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN

Hafta Sonu Ev Çalışması

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

YUNAN'A BEŞ BEŞ BAKİ SARISAKAL

Dil Gelişimi. temel dil gelişimi imi bilgileri

Bayramın ikinci günü olan 26 Ekim Cuma günü, TAYAD lı Aileler bayramlaşmak için kahvaltıda bir araya geldiler.

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

SIFATLAR. 1.NİTELEME SIFATLARI:Varlıkların durumunu, biçimini, özelliklerini, renklerini belirten sözcüklerdir.

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Eskiden Amcam Başkötü ye ait olan Bizim Eski Yer,

Armada Salon Kış Düğünleri Teklifi.

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

Bodrum aşığı yabancıların buluşması

23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI VELİ BİLGİLENDİRME MEKTUBU NİSAN 2015

AÖF İLAHİYAT ÖNLİSANS PROGRAMI 1. KİTAP ÜNİTE 1. Okuma Parçası. Tercüme

İÇİNDEKİLER. Sayfa.

Beşiktaş Gazetesi. Ustalarının izinden!..

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

MİLLİ GÜVENLİK KONSEYİ S. Sayısı : 188

Aynı kökün "kesmek", "kısaltmak" anlamı da vardır.

Size iki şey bırakıyorum; onlara sımsıkı sarılırsanız kurtuluşa erersiniz: Biri Allah ın kitabı Kur an, diğeri de Ehl-i beytimdir.

BY BYY DEMET ÖĞRETMENİM

HAVRAN BELEDİYEBAŞKANLIĞI 2016 YILI EKİMAYIFAALİYET RAPORU

TEPAV RUS MERKEZİ Faaliyet Raporu

KALEKIŞLA KÖYÜ TAKVİMİ 2019

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

HABER YAZISI ALP AKIS VE ARI BARAHYA

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

Afyon Zirvesi'ne davetlisiniz!

Bilmeceli-Bulmacalı-Oyunlu. Namaz Kitabım. Bilal Yorulmaz

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

DİKTE METNİ 1 DİKTE METNİ 2

Transkript:

Yılbaşı karikatürlerinde bir devir teslim töreni resmedilir çoğu kez. Bazen emekleyen, bazen de yeni yürümeye başlamış bir çocuk; sakalları yerde, beli iki büklüm bir ihtiyardan dünyayı teslim alır, kimse de sormaz, bu zavallı ihtiyar nasıl bu hale geldi bir yıl içinde diye Ya da ağzında emzik yeni yılı teslim alan şu bebek, onca derdi tasasıyla koca dünyayı hangi cüretle teslim ve emanet almakta? Yani işin vahameti daha karikatürlerden başlayarak karşımıza çıkmakta Osmanlıda iki -yılbaşı- Osmanlı İmparatorluğu nda yılbaşı diye bir kavramdan söz etmek biraz zor. Ama konunun ayrıntılarına girmeden önce takvimler konusunda anlaşmamız gerekiyor. Çünkü Osmanlı İmparatorluğu nda kullanılan iki takvim var. Birisi -hicrî-, diğeri ise -rumî- takvim. Hicret olayını başlangıç alan hicrî takvimde bir yıl, bugün kullandığımız takvime göre yaklaşık on gün kadar kısa. Bu nedenle mevsimler ve aylar arasında değişken bir ilişki var (bunu, bugün de dinsel bayramların her yıl tarih değişmesi ile yaşarız). Bu takvimde yeni yıl Muharrem ayıyla başlar. Bu tarihin takvim açısından yılbaşı olması, kutlama açısından hiçbir önem taşımazdı. Hatta bu tarihten kısa bir süre sonra gelen Kerbelâ olayının yıldönümü, sevinç değil acı çağrışımları taşırdı. Faruk Nafiz Çamlıbel bunu şöyle anlatır: -Hicrî yıla girdiğimizi biz esaslı olarak, Muharremin onuncu gününde anlardık. Aşure günü dediğimiz Muharremin onunda, bir hayli asır evvel Kerbelâ vakası olmuş ve son peygamberin torunu Hüseyin şehit edilmişti. Böyle yürekler acısı bir vakanın yıldönümüne tesadüf eden bir günde, ağzımızın tadını yerine getirmek için, kazanlarda pişirilen ve kaselerle dağıtılan aşureler kâfi gelmezdi. Bu yüzden biz, hicrî yılın ilk 1 / 7

ayına matem hazırlığı ve gözyaşlarıyla adım atardık.- [1] Halk arasında aşurelerle hatırlanan bu -yılbaşı-, İmparatorluğun son dönemlerinde saray katında da özel bir merasimle kutlanmaya başlanmıştı. Bu merasimleri de Refik Halit Karay anılarından aktaralım: -Muharremin birinci günü teşrifata dahil olan zevat davetname gelmemekle beraber Yıldız Sarayına gider, yüz yüze gelmeden Padişaha tebrikâtını arzederdi. Bir defa babam beni de önüne katıp götürmüştü. Geniş bir pavyona girdik, içi tebrike gelen çoğu sakallı, pek azı matruş [sakalsız bıyıksız] yüzlü fakat belirgin bıyıklı insanlarla dolu. Herkes bekleme halinde. Nedir bekledikleri? Örendim nihayet; yan taraftan bir kapı açılıdı, redingotlu üç efendi göründü. Arkalarında da bir kaç kişi daha. Bu sonuncuların ellerinde ufacık torbacıklar var. İlk giren üç efendiden biri dolgun vücutlu. Bir noktaya daha dikkat edivermişim: Sırtındaki redingotun içi kürkle kaplı, kenarından görünüyor. O zat konuşmadı; yanındaki zayıf ve silik adam ise bir şeyler mırıldandı. Galiba Hünkârın [Padişah] selâm ve teşekkürünü tebliğ etmişti. Kalabalık uğuldadı. Derken torbalar açıldı. Yaklaşana çil çil birer çeyrek altın dağıtılıyordu. Babam yanaşmadı, tabiatıyla ben de alarga durdum. Merasimden boş çıktık. Dolgun zat baş mabeyinci Hacı Ali Paşa imiş zayıfı da adı ile, sanı ile Arap İzzet Paşa. Resmî ünvanı şu idi: Karîni Sanîi Hazreti Padişahî.- [2] 1912 de İngiltere den İstanbul a Gönderilen Yılbaşı Kartı Osmanlının kullandığı ikinci takvim ise -rumî-, ya da bir başka deyişle -malî- takvimdi. Bu takvim, hicrî tarihin kullanılmasından ortaya çıkan 10 günlük farkı yok etmek amacını taşıyordu. Rumî takvimin başlangıç ayı Marttı. Maaş ve ücretler rumî ay hesabıyla ödendiği için çalışanlar açısından bu takvimin büyük önemi vardı. Bu -yılbaşı-nda yapılan tek tören ise Balıkhanede kurban kesilip, dualar okunmasından ibaretti. Dönemin bir tanığı olarak Ercüment Ekrem Talû da şöyle yazıyor: -Mali yılın başı olan martta Düyunu Umumiye ye bağlı birtakım müesseselerde kutlama törenleri yapılır. Ezcümle o gün, balıkhanede mezada çıkan nadide balıklar maliyece satın alınarak saraya takdim edilirdi.- [3] Ama her iki -yılbaşı-nda da tatil yapılmazdı ve bu günlerin çalışanlar açısından pek özel bir önemi yoktu. Osmanlıda -Hıristiyan- yılbaşı 2 / 7

Osmanlı İmparatorluğu nda yaşayan Hıristiyanlar için ise, yılbaşı -Noel- dönemi anlamına gelirdi. Aralığın 15 inden sonra hareketlenen bu cemaat, 24 Aralık gecesini 25 e bağlayan gece İsa nın doğuşunu kutlardı (Doğuş Yortusu ). Ortodoks Rumlar ise aynı geceye -Hristuğennaadını verirlerdi. 24 Aralık gecesi çocuklar eden eve dolaşır ve -Kalanda- adlı Noel şarkıları söyleyerek İsa nın doğuşunu kutlarlardı. Noel sabahı kilisedeki ayine gidilir, öğle saatlerinde de akrabalar, dostlar bir araya gelerek yemek yenirdi. Özellikle çocuklar için çam ağaçları süslenirdi. Yılbaşına doğru çiçek satıcılarının tezgahlarını dolduran -kokina- (Rumca da kırmızı) adlı, kırmızı taneli yeşil dallar evleri süslemede yaygın olarak kullanılırdı. Aslında dinsel açıdan pek anlam taşımayan 31 Aralık tarihi de kimi kesimlerde (özellikle Ortodoks Rumlarda) İsa nın sünnet günü olarak anılırdı. Bu gece de Noel gününe benzer kutlamalar yapılırdı. Rumlar arasında geleneksel olarak yılbaşı gecesi hindi yenir, dans edilir ve eğlenilirdi. Ayrıca Sakız Adası ndan getirilen sakızla (mastika) yapılan ve üzerinde yeni yıl yazan yuvarlak Yılbaşı Pidesi pişirmek de geleneksel bir olaydı. Osmanlı İmparatorluğu ndaki Ermeniler ise 1 Ocakta kutladıkları yılbaşına -Gağant- adını verirlerdi. Bu sözcük, zengin bir ziyafet sofrasıyla eşanlamlıydı. Bütün aile 31 Aralık gecesi biraraya gelir ve gece yarısına kadar sofrada birlikte olunurdu. İstanbullu Ermeniler yılbaşı için günler öncesinden alışverişe başlarlardı. Zeytinyağlı yaprak ve midye dolması, hindi ve anuşabur (aşure) yılbaşı sofrasının vazgeçilmez yiyecekleriydi. [4] Çocukluğu 1915 li yıllara rastlayan, Türkiye nin eski milletvekillerinden Hasene Ilgaz, o yıllarda gayrımüslimlerden oluşan komşularının yılbaşı kutlamalarının kendi evlerine nasıl yansıdığı şöyle anlatıyor: -Bizim neşelendiğimiz, sevindiğimiz günler, dinî bayramlardı. Bizim için yılbaşı diye bir olay yoktu. Yalnız, yılbaşının yaklaştığını, bizden olmayan dostlarımızın, ekalliyetlerin, yılbaşı için yaptığı hazırlıklardan ve evimize gönderilen hediyelerden anlardık. Kabukları renk renk boyanmış yumurtalar, yılbaşı çörekleri, kokular, lavanta çiçekleri, bu gönderilen hediyeler arasındaydı. Bu hediyeleri, bizim bayramımız diyerek getirirlerdi. Biz de onlara lokum, yılbaşı tatlısı, gelincik şerbeti gibi ikramlarda bulunurduk.- [5] Hıristiyanlar yılbaşına Müslüman gözlemler Osmanlının Hıristiyan yılbaşıya gösterdiği ilk ilgi, 1829 yılına tarihlenir. O yılbaşı, İstanbul daki İngiliz elçisi, Haliç te bulunan bir gemide büyük bir balo verir. Baloya Osmanlı devlet adamları da çağrılıdır. Davetliler yatsı namazını Tersane Divanhanesi nde kıldıktan sonra, sandallarla 3 / 7

gemiye giderler ve sabaha kadar eğlenirler. Ertesi gün Kazasker Yahya Bey, Serasker Hüsrev Paşa ya, katıldığı balonun ne menem bir şey olduğunu sorduğunda şu cevabı alır: -Az vakitte çok hazırlık yapmışlar. Biz baloda yapılanları bir ayda düzenleyemeyiz. Gerçi kâfir işi, fakat ne çare? Devletçe bir şey oldu, katılmak lüzum etti. Kaşık çatal gibi mekruh şeyler bile vardı.- Kazaskere böyle konuşan Paşa, İkinci Mahmut a tersine, eğlenceleri ballandıra ballandıra anlatmış, hatta elmaslı bir çatal kaşık takımı yaptırarak armağan bile etmişti. 1856 yılında ise Sultan Abdülmecit, Fransız elçisi tarafından düzenlenen büyük baloya gidip dans edenleri seyretti ve saraya memnun olarak döndü. [6] Devlet katında yılbaşı gözlemleri böyleydi de, aşağı katlarda durum nasıldı? Ahmet Rasim, -evvelleri biz Türkler, yılbaşı günlerinde başımızı sokmadığımız yer kalmazdı- diye anlatmaya başlar. -Galata, Beyoğlu, kısacası Ortodoks takvimini tutan milletlerin cümlesine kendimizi davet eder, sabahlara kadar eğlenirdik.- Üstat, ayıplar gibi anlatsa da, aslında ayıla bayıla keşfettiği yılbaşı gecesini şöyle geçirmiştir: -O ne hovardalık rezaleti, ne sefahat gecesi idi!.. Aşağıda, yukarıda ne kadar her gazino, her kahve, her koltuk [küçük meyhane] bir kumarhane. Her sokakta çalgı, saz eğlentisi, çengi, köçek Her evin odasında bir ziyafet sofrası. Üstünde hindiler, yemişler, rakılar, biralar, etrafında türlü türlü erkekler Evin birinden çık ötekine gir Kumarhanenin birinde yutul, ötekinde kazan!.. Fuhşa sarhoşluğa ait hangi ve kaç türlü vasıta varsa hepsi ayakta; bildiğimiz karnavallar, yahut eski Roma nın satürnalleri [Saturnus şenlikleri] buralarda akşamleyin dirilir sabahleyin can çekişirdi. Armonik, çığırtma, lâvtadan ibaret Yenişehir bandoları, zilsiz tefli lâternalar, kemençesi kucağında bir iki udla kabasaz, yanında fırt fırt sümüğünü çeker nakkarecisi, zurna, klârnet, keriz alayı, bunların önünde çiftetelli oynar kopuk takımı, sürt Allah kerimdir, sokak sokak gezilir. Kâh kapılardan coşan karı kümeleri yol keserler, tepsiler içinide susuz, mezesiz rakılar dağıtırlar; öyle anlar olurdu ki bütün sokağı dolduran kalabalık, bir evden içeri dolar; yine bir an olurdu ki, bir yükselme kuvvetiyle, evlerden birkaçı birdenbire boşalırdı.- [7] Cumhuriyet ve yılbaşı Peki, Müslüman halk şimdiki anlamda yılbaşını kutlamaya ne zaman başladı? Refik Halid Karay a göre -Mütareke devrinde, bilhassa çok kullandıkları o sözden dolayı kadınlarına -haraşolar- dediğimiz beyaz Rus akını başladıktan sonra.- Bu saptamayı yapan Karay, İstanbul un işgal yıllarında yabancı ordu komutanları tarafından kent düzeyinde düzenlenen-frenk yılbaşısı-ndan gözlemler de aktarıyor: 4 / 7

-Mütareke yılbaşılarına kadar bizler saat alafranga on ikiyi çalarken ışıkların söndürülmesi düzenbazlığını bilmezdik; limandaki vapurların da bu merasime düdük çalarak katılmalarını yine o işgal senelerinde öğrenmiştik.- Bu yılbaşı kentin geleneksel yaşamında da değişimler getirmişti: -Tarihe mim koymamız lazım. Zira şehrin anane ve adetleri o yıldan itibaren sarsılmış, Haliç in öte yakasındaki Müslüman İstanbul, yine bu tarihte Beyoğlu na ayak alıştırmış ve nihayet Beyoğlu tarafına göç etmeye başlamıştır. Şişli nin kesif şekilde Müslümanlaşması da bundan sonradır.- [8] Ama, 1926 yılı resmen rumî takvimi bırakıp miladî takvimi geçtiğimiz yıl olduğu için konumuz açısından özel bir önem taşımaktadır. (Aslında bu değişikliğin kökenleri Meşrutiyete kadar uzanmaktadır. Ama o tarihte Miladî takvime geçiş, geleneklere uygun görülmediği için kabul edilmemişti.) Bu değişikliğin nedeni o dönemin yayın organlarında özetle şu biçimde yansıtılıyordu: -Nakil vasıtaları, muhaberesi [haberleşme] vesairesi ile Avrupa ve medeniyet âlemine bütün doğu topraklarının en yakını bulunan memleketimizi artık hurafeler âlemi olmaktan kurtaran aramızdaki yüzyıllarca farkı birden kaldırarak, nihayet Türklerin de yirminci asırda yaşadıklarını her an ihsas edecek olan yeni senenin bu ilk gününün, bütün vatandaşların saadet ve refahına başlangıç olması dilenir. Medenileşmekten başka bir kurtuluş çaresi olmayan bu asırda hâlâ güneşe bakarak, iyi görerek takvim yürütmeye kalkmak, mali meselelerde de yine bilgisizlikten doğan acayip bir anane ile rumi seneyi kullanıp da bütün dünyanın Efrencî [Frenklere ait] seneyi inkar etmek kadar garip ve gülünç bir şey olamazdı.- [9] O dönemde daha yılbaşını izleyen gün, yani 1 Ocak tatil değildi. Ama 1926 yılını 1927 ye bağlayan gün bir tesadüf eseri olarak, hafta sonu tatiline, yani Cuma ya denk gelmişti. Yapılan yılbaşı eğlenceleri büyük ilgi gördü ve sabaha kadar eğlenildi. Elektrik İdaresi de ilk kez o gece, saat tam 12 de kentin bütün ışıklarını bir dakika söndürme geleneğini başlattı. Ertesi yıl, İstanbul un yılbaşı gecesi, özellikleri şanslarını kumarda denemek isteyenler için özel bir önem taşıyordu. Eğlence yerlerini dolup taşıyordu, ama o yıl Yıldız Sarayı da bir kumarhane olarak işletilmeye başlanmıştı. İşletmeci Senyör Maryosera bu özel gün için rulet masaları kurmuştu. İstanbul tarihinde bir gecede, hem de hiç bir yasal kısıtlama olmadan bu denli kumar oynandığı herhalde olmamıştı. Yılbaşı biraz da piyango demektir 5 / 7

1931 yılı o zamanki adıyla Tayyare Piyangosu nun ilk özel yılbaşı piyangosunu düzenlediği tarih olarak özel bir önem taşır. Yılbaşı çılgınlığının başlangıcını belki de bu olaya bağlamak doğru olacaktır. Bu piyangonun, -yılbaşı-kumar- ilişkisinin bir açıdan resmen kabul edilmesi anlamına geldiğini söylemek istemiyordum ama, dönemin resmi yayınlarında bu yönde bir saptama olunca aktarmadan edemedim: -Bütün dünyada bir adet vardır: Eski seneden yeni seneye geçilirken o gece tamam gece yarısında herkes yeni senedeki talihini denemek için oyun oynar, piyango çeker. Bizim memleketimizde kumar oynamak ve piyango çekmek kanunen yasaktır. Piyango çekmek hakkı yalnız -Türk Tayyare Cemiyeti-ne verilmiştir. İşte Cemiyet de her memlekette olan bu âdete uyarak bu yıl başında çekilmek üzere bir piyango tertip etmiştir. 1931 senesi kânunuevellinin [Aralık] otuz birinci günü saat yirmi dörtte çekilecek olan bu piyango o kadar zengin ki..- [10] Bu tarihten başlayarak yılbaşı piyangolarının Türkiye tarihinde özel bir yer taşıdığını rahatlıkla söyleyebiliriz. 1935 yılında, Başvekil İnönü imzasıyla Millet Meclisi ne sunulan -Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun Tasarısı-nda, -Bütün medeni milletlerce tatil günü olarak kabul edilen 31 Aralık öğleden sonrasıyla 1 Ocak günlerinin uygulanmakta olan tatil günlerine eklenmesiteklif edildi. Kanunun kabulüyle, hem ulusal bir eksiğimiz giderildi, hem de yılbaşı geceleri sabahlayanların resmen uyuyabilmeleri sağlandı! Bu ilk tatil gününün ertesinde -Son Postagazetesi muhabiri, gözlemlerini şöyle aktarıyordu: -Bu yıl yılbaşı gecesi, ay sonuna ve bayram ertesine gelişine rağmen, gayet neşeli geçti. Beyoğlu Gazinoları bir gecede, bir sene içinde görmedikleri kadar bol müşteri buldular ve bütün bir yılın ziyanını örtecek kadar satış yaptılar. Dün sabah, saat ondan akşama kadar, sokaklarda sayım gününü hatırlatan bir tenhalık seziliyordu. Tatili fırsat sayarak sabahın onuna kadar güle oynaya içenler, ayılıp da sokağa çıkamamışlardı.- [11] Araştırma :Gökhan Akçura 1 Salon, 1 Ocak 1950 2 Refik Halid Karay, -Eski ve Yeni Yılbaşı Geceleri,- Panorama, C.1, No.9 (Ocak 1955) s.4-5 3 Salon, 1 Ocak 1949 4 Bu bölümde Grup 7 İletişim tarafından 1997 yılı başında çıkarılan Bayramlarımız ve Anma 6 / 7

Günlerimiz 1997 adlı takvimdeki bilgiler kullanılmıştır. 5 Aktaran; Berna Tuna, -Yılbaşı. İthal Malı Eğlence- Hürriyet 29 Aralık 1991 6 -İkincikânun Niçin ve Nasıl Yılbaşı Olmuştur?- Yarımay, No.46, 1 Ocak 1937 7 Ahmet Rasim, -Evvelki Yılbaşılar,- (1926), Muharrir Bu Ya, Ankara 1969, s.249-250 8 Refik Halid Karay, -Eski ve Yeni Yılbaşı Geceleri,- Panorama, C.1, No.9 (Ocak 1955) s.4-5 9 Aktaran; -Bizde Yılbaşının Tarihi- 20. Asır, 27 Aralık 1952, s.9 10 Köylünün Gazetesi No.67 (10 Kasım 1931) aktaran Mete Tunçay, Türkiyede Piyango Tarihi ve Millî Piyango İdaresi Ankara 1993, s.218 tarihbilgi.wordpress.com/ 7 / 7