1.6-7- Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanların ve sapıkların yoluna değil.



Benzer belgeler
KUR'ANDAN DUALAR. "Ey Rabbimiz, Bize dünyada bir iyilik, ahrette bir iyilik ver. Bizi ateş azabından koru." ( Bakara- 201 )

Kur an-ı Kerim deki Temel Emirler ve Yasaklar

+ Eğer size yasaklanan (günah)ların büyüklerinden kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi güzel bir yere koyarız.(4.

ICERIK. Salih amel nedir? Salih amelin önemi Zekat nedir? Zekat kimlere farzdır? Zekat kimlere verilir? Sonuc Kaynaklar

Kavramlar. 1.Mü min. 2. Kafirler. 3.Münafiklar. 1.1 Kur anda Mü min ile ilgili Ayetler 1.2 Kur anda Mü min görevleri ve özellikleri

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

Kur ân da Dua Ayetleri

Ali imran 139. Gevşemeyin, hüzünlenmeyin! Eğer (gerçekten) iman etmiş kimseler iseniz, üstün olan sizlersiniz.

Hz.Resulüllah (SAV) den Dualar

Dua ve Sûre Kitapçığı

İLİ : GENEL TARİH : Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

+ Eğer size yasaklanan günah ların büyüklerinden kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi güzel bir yere koyarız.(4.

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

Resulullah ın Hz. Ali ye Vasiyyeti

Zira Allah a yakınlaşmak amacıyla yapılan,allah rızası için olan her şey bir yakınlık sebebidir.

Gizlemek. أ Helak etmek, yok etmek أ. Affetmek. Açıklamak. ا ر اد Sahip olmak, malik olmak. Đstemek,irade etmek. Seçme Metnler 25


IMAN. Kalp ile tasdik, dil ile ikrar, rükûnleriyle amel etmektir.

ISLAM Kim, Îslâm'dan başka bir din ararsa, bilsin ki kendisinden (böyle bir din) asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette ziyan edenlerden olacaktır.

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

Veda Hutbesi. "Ey insanlar! " Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım.

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

Mekki ve Medeni Ayetler arasindaki fark...

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI

YUNUS SURESİ İniş Sırası: 51 Mushaf Sırası: 10 Mekki Sure 109 Ayettir. Rahmân ve Rahîm Allah ın adıyla

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller

Şeytan Der ki Ey İnsan!..

dinkulturuahlakbilgisi.com Konu Anlatımı MELEKLER Hazırlayan Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

Kur an ın Bazı Hikmetleri


==============================================================

Kur ân ın Ticârî Yol Haritası Cuma, 06 Ekim :47

yerine getirmede ne iyi yardımcısın..! dedi..

3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL

OKUNMAMIŞ ÜÇ MESAJINIZ VAR

ON EMİR الوصايا لعرش

TÂĞUT KELİMESİNİN ANLAMI

DOMUZ ETİNİN HARAM KILINMASININ HİKMETİ

ANKEBUT SÛRESİ Bismillâhirrahmânirrahîm Rahmân ve Rahîm Allah ın adıyla

DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ

Muhammed Aleyhisselam ın Dilinden Dualar

Allah Kuran-ı Kerim'de bildirmiştir ki, O kadın ve erkeği eşit varlıklar olarak yaratmıştır.

Savm, yani oruç, lügat mânâsı insanın kendisini meylettiği şeylerden, isterse bir söz olsun alıkoyması, tutması demektir.

[ 0001 ] Allah'a inanınız ancak devenizi de sağlam kazığa bağlayınız.

NAMAZLA İLGİLİ AYETLER

dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

Arap diliyle tesis edilen İslam a dair hakikatler diğer dillere tercüme edilirken zaman ve zeminin de etkisiyle gerçek anlamından koparılabiliyor.

LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Deneme Sınavı

BEYANAT. Ahmed el Hasan (a.s)

HAC SURESİ İniş Sırası: 103 Mushaf Sırası: 22 Medeni Sure 78 Ayettir. Rahmân ve Rahîm Allah ın adıyla

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

Sonra onların ardından bir başka kavim (insan kuşağı) yaratıp inşa ettik. 1

NİÇİN EVLENMEDEN ÖNCE İNSANIN KENDİNİ TANIMASI ÇOK ÖNEMLİDİR? YA DA KENDİNİ TANIMAK NEDİR?

2. Haramı ve helali tayin etmek Allah ın hakkıdır. Bir harama helal demek vebal olduğu gibi helale haram demek de vebaldir.

Değerli Kardeşim, Kur an ve Sünnet İslam dininin iki temel kaynağıdır. Rabbimiz in buyruklarını ve Efendimiz (s.a.v.) in mübarek sünnetini bilmek tüm

Gerçek şu ki, Allah Adem i Nuh u, İbrahim ailesini alemler üzerine seçti; 1

Rahmân ve Rahîm Ne Demektir?

Nesrin: Ahmet! Ne oturması! Daha gezecek birçok mağaza var, sen oturmaktan bahsediyorsun.

Mirza Tahir Ahmed Hazretleri Cuma Hutbesinde, duanın aşağıdaki bahsedilen durumda şartsız olarak kabul edileceğini söyledi;

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

dinkulturuahlakbilgisi.com amaz dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

Efendim, öğrendiklerimin ikincisi; çok kimseyi, nefsin şehvetleri peşinde koşuyor gördüm. Şu âyet-i kerimenin mealini düşündüm:

KURAN YOLU- DERS 9-10

ARAF SURESİ İniş Sırası: 39 Mushaf Sırası: 7 Mekki Sure 206 Ayettir. Rahmân ve Rahîm Allah ın adıyla

Islam & Camii Diyanet İşleri Türk İslam Birliği

Anlamı. Temel Bilgiler 1

DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ TESTİ

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir.

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

İsra ve Miraç olayının, Mekke de artık çok yorulmuş olan Resulüllah için bir teselli ve ümitlendirme olduğunda da şüphe yoktur.

Senin için gelmesi mukadder olan şeylere hırs göstermen yersizdir. Senin için olmayan, başkasının hakkı olan şeylere, hasret çekmen yakışıksızdır.

BAKARA SÛRESİ BismillâhirRahmânirrahim Rahmân ve Rahîm Allah ın adıyla

İbadetin Manası ve Çeşitleri

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

YASİN SURESİ İniş Sırası: 41 Mushaf Sırası: 36 Mekki Sure 83 Ayettir. Rahmân ve Rahîm Allah ın adıyla

T.C. 8. SINIF I. DÖNEM. ORTAK SINAVI 26 KASIM 2014 Saat: 11.20

KUR AN DA TEVBE1 BAKARA SÛRESİ

Hilalin bir ülkede görülmesiyle oruca başlamak. Muhammed b. Salih el-useymîn. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister.

Bu ay içinde orucu ve namazı o kişiye kolaylaştırılır. Bu ay içinde orucu ve namazı ALLAH tarafından kabul edilir.

Cennâtin tecriy min tahtihe-l-enhâr


5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE KUR AN

1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır:

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla HİCRİ 1.NCİ YILDA İNEN SURELER

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şu an hayatta ve yeryüzünde hazır mıdır? Abdulkerim el-hudayr

Tövbe ve Af Dileme-4

Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir.

GENEL YAYIN YÖNETMENÝ VE SORUMLU YAZI ÝÞLERÝ MÜDÜRÜ TALÝP ARSLAN

Bir insan, nefs kılıcını ve hırsını çekip hareket edecek olursa, akıbet o kılıçla kendi maktül düşer. Hz. Ali

ZEKÂT IN KELİME OLARAK; ARTMA ÇOĞALMA ARINMA BEREKET Bu anlamlara gelmektedir.

Güzel Ahlâkı Kazanmak

ALLAH TEÂLÂ'NIN ARŞA İSTİVÂ ETMESİ

Allah yolunda sarf ettiğiniz her şey(in karşılığı) size eksiksiz ödenir, asla haksızlığa uğratılmazsınız. (Enfal; 60)

Transkript:

Fatiha/1.1- Rahman ve Rahim olan Allahın adıyla. 1.2-3-4 - Bütün hamdler, övgüler âlemlerin Rabbi,Rahman,Rahim, hesap ve ceza gününün sahibi Allah'adır. 1.5 - Biz yalnızca Sana ibadet eder ve yalnızca Sen'den yardım dileriz. 1.6-7- Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanların ve sapıkların yoluna değil. Bakara/2.2- Bu, Allah tarafından indirildiğince şüphe olmayan, Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için yol gösterici bir kitaptır. 2.3 - O Allah'a karşı gelmekten sakınanlar ki, görünmeyen âleme inanırlar; namazlarını dosdoğru kılarlar ve kendilerine ihsan ettiğimiz nimetlerden hayır yolunda harcarlar. 2.4 - Hem sana indirilen kitabı, hem de senden önce indirilen kitapları tasdik ederler. Âhirete de kesin olarak onlar inanırlar. 2.22 - O Rabbiniz ki yeryüzünü size bir döşek, göğü de bir kubbe yaptı. Gökten yağmur indirip, onunla size rızık olarak çeşitli mahsuller çıkardı. Öyleyse siz gerçeği bilip dururken sakın Rabbinize eş koşmayın. 2.25 - İman edip makbul ve güzel işler yapanları müjdele: Onlara içinden ırmaklar akan cennetler vardır. Öyle cennetler ki, ne zaman meyvelerinden kendilerine bir şey ikram edilirse: "Bu, daha önce de dünyada yediğimiz şey!" diyecekler. Oysa bu, onların aynısı olmayıp, benzeri olarak kendilerine sunulacaktır. Orada onların tertemiz eşleri de olacak ve onlar orada devamlı kalacaklardır. 2.27 - Onlar öyle (fâsıklar) ki, Allah'a kesin söz verdikten sonra sözlerinden dönerler. Allah'ın, ziyaret edilip hal ve hatırının sorulmasını istediği kimseleri ziyaretten vazgeçerler ve yeryüzünde fitne ve fesat çıkarırlar. İşte onlar gerçekten zarara uğrayanlardır. 2.28 - Allah'ı nasıl inkâr edersiniz?! Halbuki siz ölüler (gibi) idiniz de O sizi diriltti. Sonra sizi yine öldürecek, sonra tekrar diriltecek. Sonra da (âhirette) yalnız O'na döndürüleceksiniz. 2.29 - Yeryüzündeki bütün şeyleri sizin yararınıza yaratan, sonra gökyüzüne iradesiyle, saltanatıyla yönetip onları yedi gök hâlinde sağlam bir (sistem ve) düzene koyan O'dur. O her şeyi hakkıyla bilendir. 2.41 - Elinizdeki Tevrat'ı tasdik edici olarak indirdiğim (Kur'an'a) iman edin. Onu inkâr edenlerin ilki olmayın. Âyetlerimi küçük bir dünya menfaati için satmayın ve bana karşı gelmekten sakının. 2.42 - Hakkı batılla karıştırıp da bile bile gerçeği gizlemeyin. 2.43 - Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve rüku edenlerle birlikte siz de rüku edin. 2.44 - Halka iyiliği emredip kendinizi unutuyor musunuz yoksa? Halbuki siz ilahi kitabı okuyup duruyorsunuz. Artık aklınızı başınıza almayacak mısınız? 2.45-46 Sabır ve namaz ile (Allah'tan) yardım isteyin. Gerçi namaz, Allah'a kavuşacaklarına ve ancak O'na döneceklerine kesin bilgi (ve inanç) edinen saygılı kimselerden başkasına ağır ve sıkıcıdır. 2.62 - Şüphesiz iman edenler; yahudilerden, hıristiyanlardan ve sâbiîlerden de Allah'a ve ahiret gününe inanıp sâlih amel işleyenler için Rableri katında mükâfatlar vardır. Onlar için herhangi bir korku yoktur onlar üzüntü çekmeyeceklerdir. 2.74 - Sonra bunun arkasından kalpleriniz katılaştı, artık onlar taş gibi, hatta ondan da katı oldu! Çünkü öyle taş var ki içinden ırmaklar fışkırır. Öylesi var ki çatlar da bağrından su kaynar. Ve öylesi var ki Allah'a olan tazimi sebebiyle yukarıdan düşüp parçalanır. Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir.

2.112 - Hayır, kim (güzel davranış ve) iyilikte bulunarak kendisini Allah'a teslim ederse, artık onun Rabbi katında ecri vardır. Onlar için korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır. 2.138 - Siz Allah'ın verdiği rengi alınız. Allah'ın boyasından daha güzel boya vuran kim olabilir? "Biz ancak O'na ibadet ederiz." deyiniz. 2.152 - Öyleyse siz Ben'i zikredin ki Ben de sizi anayım. Bana şükredin, sakın nimetlerime nankörlük etmeyin. 2.153 - Ey iman edenler! Sabır göstererek ve namazı vesile kılarak Allah'tan yardım dileyin. Muhakkak ki Allah sabredenlerle bereberdir. 2.155 - Biz mutlaka sizi biraz korku ile, biraz açlık ile, mala, cana veya ürünlere gelecek noksanlıkla imtihan ederiz. Sen sabredenleri müjdele! 2.164 - Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün sürelerinin değişmesinde, insanlara fayda sağlamak üzere denizlerde gemilerin süzülüşünde, Allah'ın gökten indirip kendisiyle ölmüş yeri canlandırdığı yağmurda, ve yeryüzünde hayat verip yaydığı canlılarda, rüzgarların yönlerini değiştirip durmasında, gökle yer arasında emre hazır bulutların duruşunda, elbette aklını çalıştıran kimseler için Allah'ın varlığına ve birliğine nice deliller vardır. 2.165 - Öyle insanlar vardır ki, Allah'tan başkasını Allah'a denk tutar, tıpkı Allah'ı severcesine onları severler. Müminlerin Allah'a olan sevgileri ise her şeyden daha ileri ve daha kuvvetlidir. Böyle yaparak kendilerine zulmedenler, azabı gördükleri zaman anlayacakları gibi, bütün kuvvet ve kudretin yalnız Allah'a ait olup, Allah'ın azabının pek şiddetli olduğunu, keşke şimdiden bilselerdi! 2.169 - O(şeytan) sizi hep çirkin işler ve hayasızlık yapmaya bir de Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemeye teşvik eder. 2.172 - Ey iman edenler size rızık olarak verdiklerimizin temiz olanlarından yiyin ve yalnızca O'na kulluk ediyorsanız, (yine yalnızca) Allah'a şükredin. 2.177 - İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmeniz(den ibaret) değildir. Asıl iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve (özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah'a karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir. 2.183 - Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı. 2.185 - O sayılı günler, ramazan ayıdır. O ramazan ayı ki insanlığa bir rehber olan, onları doğru yola götüren Ve hakkı batıldan ayıran en açık ve parlak delilleri ihtiva eden Kur'ân o ayda indirildi. Artık sizden kim ramazan ayının hilâlini görürse, o gün oruca başlasın. Hasta veya yolcu olan, tutamadığı günler sayısınca, başka günlerde oruç tutar. Allah sizin hakkınızda kolaylık ister, zorluk istemez. Oruç günlerini tamamlamanızı, size doğru yolu gösterdiğinden ötürü Allah'ı tazim etmenizi ister. Şükredesiniz diye bu kolaylığı gösterir. 2.186 - Kullarım Ben'i senden soracak olurlarsa, bilsinler ki Ben onlara pek yakınım. Bana dua edenin duasına icabet ederim. Öyleyse onlar da dâvetime icabet ve Bana hakkıyla inanıp tasdik etsinler ki doğru yolda yürüyerek selâmete ersinler. 2.188 - Aranızda birbirinizin mallarını haksız yere yemeyin. İnsanların mallarından bir kısmını bile bile günaha girerek yemek için onları hâkimlere rüşvet olarak vermeyin.

2.189 - Sana yeni doğan ayın farklı hallerini sorarlar. De ki: Onlar insanlar için; özellikle hac için vakit ölçüleridir. Evlere arka taraftan girmeniz fazilet değildir. Asıl fazilet, haramlardan sakınan insanın gösterdiği fazilettir. Öyleyse evlere kapılardan girin. Allah'a karşı gelmekten sakının ki umduğunuza kavuşasınız. 2.195 - Allah yolunda malınızı harcayın da, kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın ve hep güzel davranın. Çünkü Allah iyilik eden ve güzel hareket edenleri sever. 2.197 - Hacc, bilinen aylardır. Böylelikle kim onlarda haccı farz eder (yerine getirir)se, (bilsin ki) haccda kadına yaklaşmak, fısk yapmak ve kavgaya girişmek yoktur. Siz, hayır adına ne yaparsanız, Allah, onu bilir. Azık edinin, şüphesiz azığın en hayırlısı takvadır. Ey temiz akıl sahipleri, benden korkup sakının. 2.204 - İnsanlardan öylesi vardır ki dünya hayatına dair sözleri senin hoşuna gider. Üstelik sözünün özüne uyduğuna Allah'ı da şahit gösterir. Halbuki gerçekte o, düşmanların en yamanıdır. 2.205 - O, iş başına geçti mi (ya da sırtını çevirip gitti mi) yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya, ekini ve nesli helak etmeye çaba harcar. Allah ise, bozgunculuğu sevmez. 2.206 - O adama: "Allah'tan kork da fesat çıkarma!" denildiğinde, kendini benlik ve gurur kaplar ve bu, onu daha fazla günaha sürükler. Böylesinin hakkından cehennem gelir. Gerçekten ne fena yataktır o cehennem! 2.207 - İnsanlardan öylesi de vardır ki Allah'ın rızasını kazanmak için kendisini feda eder. Allah da kullarına pek merhametlidir. 2.208 - Ey imân edenler! Hep birden (Allah'a itaat ve O'na kul olmanın derin anlam ve hikmetini anlayarak) sulh ve selâmete girin.. Şeytanın adımlarına uymayın. Şüphesiz ki o, sizin apaçık düşmanınızdır. 2.213 - İnsanlar aynı dine inanan bir tek ümmet idi. Sonra onlar farklı düşünceye sahip olmaya başlayınca Allah, müjdeleyici ve uyarıcı olarak peygamberleri gönderdi. İnsanlar arasında, anlaşmazlığa düştükleri hususlarda hüküm vermeleri için, onlarla beraber hak yolu gösteren kitapları da gönderdi. Ancak kendilerine kitap verilenler, apaçık deliller geldikten sonra, aralarındaki kıskançlıktan ötürü dinde anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah iman edenlere, üzerinde ihtilafa düştükleri gerçeği izniyle gösterdi. Allah dilediğini doğru yola iletir. 2.216 - Hoşlanmasanız da savaş size farz kılındı. Olur ki hoşlanmadığınız bir şey sizin için hayırlı olur. Olur ki sevip arzu ettiğiniz bir şey sizin için şerli olur. Gerçeği Allah bilir, siz bilmezsiniz. 2.217 - Sana haram ayı ve bu ayda savaşmanın hükmünü sorarlar. De ki: "O ayda savaşmak büyük bir günahtır. Fakat insanları Allah yolundan engellemek, Allah'ı inkâr etmek, Mescid-i Haram'ı ziyareti yasaklamak, o mescidin cemaatini yani Müslümanları oradan çıkarmak ise, Allah nazarında daha büyük günahtır.zulüm ve baskı(fitne), öldürmekten beterdir. Kâfirler, ellerinden gelse, sizi dininizden döndürünceye kadar sizinle savaşmaktan geri durmazlar. Sizden her kim dininden döner ve kâfirlikte devam ederek ölürse, işte onların dünyada da, âhirette de yaptıkları boşa gider. Bunlar cehennemlik olup orada ebedî kalacaklardır. 2.219 - Sana içki ve kumar hakkındaki hükmü sorarlar. De ki: İkisinde de hem büyük günah, hem de insanlara bazı menfaatler vardır. Fakat günahları faydalarından daha çoktur. Bir de senden hayır olarak ne harcayacaklarını sorarlar. De ki: İhtiyacınızdan artanı harcayın. Böylece Allah size âyetlerini açıklıyor ki dünya ve âhiret hakkında düşünesiniz. 2.233 - Anneler, çocuklarını iki tam yıl emzirsinler. Bu, emzirmeyi mükemmel şekliyle uygulamak isteyenler içindir. Annelerin, münasip şekilde yiyeceğini giyeceğini sağlamak, babanın görevidir. Hiçbir kimse takatinin dışında bir görevle yükümlü tutulmaz. Çocuk yüzünden ne annesi, ne de babası zarar görmemelidir. Bu yükümlülük, babanın varisine de düşer. Fakat anne baba aralarında görüşüp anlaşmaya

vararak, iki yıldan önce, çocuklarını sütten kesmek isterlerse, kendilerine bir vebal yoktur. Şayet çocuklarınızı başkalarına emzirtmek isterseniz, Kendilerine vereceğiniz ücreti münasip tarzda ödemek şartı ile, bunda da size vebal yoktur. Allah'a karşı gelmekten sakının ve bilin ki Allah yaptığınız her şeyi görmektedir. 2.238 - Namazlara ve orta namaza (üstlerine düşerek, titizlik göstererek) devam edin ve Allahın huzurunda derin bir saygıyla el bağlayıp divan durun. 2.245 - Kimdir Allah'a güzel bir borç verecek o kimse ki, Allah da o borcu kendisine kat kat ödesin. (Rızkı) Allah daraltır ve genişletir. Ancak O'na döndürüleceksiniz. 2.251 - Derken Allah'ın izniyle onları bozguna uğrattılar. Dâvud Câlut'u öldürdü, Allah ona hükümdarlık ve hikmet verdi ve dilediği birçok şey öğretti. Eğer Allah bazı insanların şerrini bazıları ile önlemeseydi dünyadaki dirlik ve düzen kalmazdı. Ama Allah âlemlere büyük lütuf ve inayet sahibidir. 2.253 - Biz, peygamberlere birbirinden farklı üstünlükler verdik. Allah onlardan bazısıyla doğrudan konuştu, bazısını birçok derecelerle yükseltti. Meryem'in oğlu Îsâ'ya da o açık belgeleri, mûcizeleri verdik ve onu Rûhulkudüs ile destekledik. Eğer Allah dileseydi, onların peşlerinden gelenler kendilerine açık delillerin gelmesine rağmen, birbirleriyle savaşmazlardı. Lâkin ihtilâfa düştüler de onlardan bir kısmı iman, bir kısmı ise inkâr etti. Şayet Allah dileseydi onlar birbirleri ile savaşmazlardı, lâkin şu var ki Allah dilediği her şeyi yapar. 2.254 - Ey iman edenler! Hiçbir alışverişin, hiçbir dostluğun ve hiçbir şefaatin geçerli olmadığı kıyamet günü gelmeden önce, size rızık olarak verdiklerimizden Allah yolunda harcayın. İnkâr edenler ise zalimlerin ta kendileridir. 2.257 - Allah iman edenlerin dostu ve yardımcısıdır, onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. İnkâr edenlerin dostları ise tağutlar(şeytani güçler) olup onları aydınlıktan karanlıklara götürürler. İşte onlar cehennemlik kimselerdir ki orada ebedî kalacaklardır. 2.259 - Yahut şu kimsenin hali gibi ki o bir şehre uğramıştı. Şehrin altı üstüne gelmiş, ıpıssız yatıyordu. "Allah burayı bu ölümünden sonra nasıl diriltecek?" dedi. Bunun üzerine Allah onu yüz yıl boyunca öldürüp sonra diriltti. "Ölü vaziyette ne kadar kaldın?" diye sorunca o: "Bir gün veya daha az" diye cevap verdi. Allah ona: "Hayır! yüz sene kaldın. İşte yiyeceğine ve içeceğine bak henüz bozulmamış. Bir de merkebine bak! (Kemikleri nasıl birbirinden ayrılmış). Seni de insanlara canlı bir delil yapmak için öldürüp dirilttik. Hele o kemiklere dikkat et, onları nasıl birleştirip yerli yerine koyuyoruz, sonra da onlara et giydiriyoruz!" Böylece işin gerçeği kendisine tam mânasıyla belli olunca: "Artık pek iyi biliyorum ki Allah her şeye kadirdir." dedi. 2.260 - İbrahim Rabbine: Ey Rabbim! Ölüyü nasıl dirilttiğini bana göster, demişti. Rabbi ona: Yoksa inanmadın mı? dedi. İbrahim: Hayır! İnandım, fakat kalbimin mutmain olması için (görmek istedim), dedi. Bunun üzerine Allah: Öyleyse dört tane kuş yakala, onları yanına al, sonra (kesip parçala), her dağın başına onlardan bir parça koy. Sonra da onları kendine çağır; koşarak sana gelirler. Bil ki Allah azîzdir, hakîmdir, buyurdu. 2.261 - Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yedi başak verip her başağında yüz tane bulunan bir tanenin haline benzer. Allah dilediğine kat kat fazlasını da verir. Allah'ın lütfu geniştir, ilmi her şeyi kaplar. 2.262 - Onlar ki mallarını Allah yolunda harcar sonra da harcadıklarının arkasından başa kakmaz, gönül incitmezler, onlar için Rabları katında ecir vardır; onlara bir korku da yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.. 2.263 - Güzel bir söz başkasının kusurunu örtme ve yardım ettikten sonra gönül kırmaktan daha hayırlıdır. Allah, her bakımdan sınırsız zengindir, halîmdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir). 2.264 - Ey iman edenler! yardım ettiğiniz kimselere minnet etmek ve incitmek sûretiyle o

sadakalarınızı boşa çıkarmayın! Allah'a da, âhirete de inanmadığı halde sırf insanlara gösteriş yapmak için malını harcayan kimsenin durumuna düşmeyin! Onun durumu, üzerinde azıcık toprak bulunan kaygan bir kayanın durumuna benzer ki, şiddetli bir yağmur iner inmez toprağı kayıverir, cascavlak kalır. Öyleleri işledikleri hiçbir şeyden sevap ve mükâfat elde edemezler. Zira Allah inkârcıları emellerine kavuşturmaz. 2.265 - Allah'ın rızasını kollamak ve ruhlarındaki imanı kökleştirmek için mallarını harcayanların durumu ise, bir tepedeki güzel bir bahçenin haline benzer. Bir bahçe ki ona bol yağmur yağar, meyvelerini iki kat verir. Bol yağmur düşmese de hafif bir yağmur, bir çisinti de yetişir. Allah ne yaparsanız hepsini görür. 2.267 - Ey iman edenler! Kazandıklarınızın iyilerinden ve rızık olarak yerden size çıkardıklarımızdan hayra harcayın. Size verilse, gözünüzü yummadan alamayacağınız kötü malı, hayır diye vermeye kalkışmayın. Biliniz ki Allah zengindir, övgüye lâyıktır. 2.268 - Şeytan sizi fakirlikle tehdîd edip korkutur, cimrilik, hayâsızlığa ve ahlaksızlığa teşvîk eder. Allah İse kendi katından bir mağfiret ve bol nimet vermeyi va'deder. Allah'ın lûtfu ihsanı boldur, O her şeyi bilir. 2.269 - O hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet nasib edilmişse, doğrusu ona pek çok hayır verilmiştir. Ancak tam akıllı olanlar gerçekleri anlar ve düşünürler. 2.270 - Hayır olarak harcadığınız her şeyi, adadığınız her adağı, Allah mutlaka bilir ve mükâfatını verir. Fakat zalimlerin âhirette yardımcıları olmaz. 2.271 - Eğer sadakaları (zekât ve benzeri hayırları) açıktan verirseniz ne âlâ! Eğer onu fakirlere gizlice verirseniz, işte bu sizin için daha hayırlıdır. Allah da bu sebeple sizin günahlarınızı örter. Allah, yapmakta olduklarınızı bilir. 2.272 - Onları hak yola getirmek senin görevin değil, lâkin Allah dilediğini doğru yola getirir. Hayır olarak yaptığınız her harcama sadece kendiniz içindir. Zaten siz Allah rızasını aramaktan başka bir gaye ile infak etmezsiniz. İşlediğiniz her hayrın mükâfatı size tamamen verilir ve sizin hakkınız yenmez. 2.275 - Faiz yiyenler (kabirlerinden), şeytan çarpmış kimselerin cinnet nöbetinden kalktığı gibi kalkarlar. Bu hal onların «Alım-satım tıpkı faiz gibidir» demeleri yüzündendir. Halbuki Allah, alım-satımı helâl, faizi haram kılmıştır. Bundan sonra kime Rabbinden bir öğüt gelir de faizden vazgeçerse, geçmişte olan kendisinindir ve artık onun işi Allah'a kalmıştır. Kim tekrar faize dönerse, işte onlar cehennemliktir, orada devamlı kalırlar. 2.276 - Allah faizi, bereketini gidererek hep azaltır; sadakaları ise bereketlendirip arttırır. Hem Allah çok inkarcı hiçbir günahkârı sevmez. 2.277 - Şüphesiz ki imân edip yararlı işlerde bulunan, namazı kılıp zekâtı verenlerin mükâfat ve sevapları Rabları katındadır. Hem onlara hiçbir korku da yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir de. 2.280 - Eğer borçlu sıkıntıda ise, kolaylığa çıkıncaya kadar ona mühlet verin! Şayet bilirseniz, alacağınızı bağışlamanız sizin için daha da hayırlıdır. 2.281 - Allah'ın huzuruna çıkarılacağınız, sonra da herkese hak ettiğinin eksiksiz verileceği ve kimsenin haksızlığa uğratılmayacağı bir günden sakının. 2.282 - Ey iman edenler! Belirli bir vâdeye kadar birbirinize borç verdiğiniz zaman onu kaydedin! 2.283 - Yolculukta olur da, yazacak kimse bulamazsanız (borca karşılık) alınmış bir rehin de yeterlidir. Birbirinize bir emanet bırakırsanız, emanet bırakılan kimse emaneti sahibine versin ve (bu hususta) Rabbi olan Allah'tan korksun. Şahitliği, bildiklerinizi gizlemeyin. Kim onu gizlerse, bilsin ki onun kalbi günahkârdır. Allah yapmakta olduklarınızı bilir

2.284 - Göklerde ve yerde olan her şey Allah'ındır. Ey insanlar! Siz içinizdeki şeyleri açığa vursanız da, gizleseniz de, Allah sizi onlardan dolayı hesaba çeker. Sonra dilediğini affeder, dilediğini azaba uğratır. Doğrusu Allah her şeye kadirdir. 2.285 - Peygamber, Rabbi tarafından kendisine indirilene iman etti, müminler de (iman ettiler). Her biri Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler. «Allah'ın peygamberlerinden hiçbiri arasında ayırım yapmayız. İşittik, itaat ettik. Ey Rabbimiz, affına sığındık! Dönüş sanadır» dediler. 2.286 - Allah hiçbir kimseyi gücünün yetmeyeceği şeyden sorumlu tutmaz. Herkesin kazandığı iyilik kendi lehine, işlediği fenalık da kendi aleyhinedir. Ey Rabbimiz! Eğer unuttuk veya kasıtsız olarak yanlış yaptıysak bundan dolayı bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme! Ey Rabbimiz! Takat getiremeyeceğimiz şeylerle bizi yükümlü tutma! Affet bizi, lütfen bağışla kusurlarımızı, merhamet buyur bize! Sensin Mevlâmız, yardımcımız! Kâfir topluluklara karşı Sen yardım eyle bize! Ali İmran/3.5 - Şüphesiz yerde ve gökte Allah'a hiçbir şey gizli kalmaz. 3.6 - Rahimlerde sizi dilediği gibi şekillendiren O'dur. O'ndan başka ilâh yoktur. O mutlak güç ve hikmet sahibidir. 3.7 - Bu muazzam kitabı sana indiren O'dur. Onun âyetlerinin bir kısmı muhkem olup bunlar Kitabın aslı ve özüdür. Âyetlerin bir kısmı ise müteşabihtir. Kalplerinde eğrilik olanlar sırf fitne çıkarmak, insanları saptırmak ve kendi arzularına göre yorumlamak için müteşabih kısmına tutunup onlarla uğraşır dururlar. Halbuki onların hakikatini, gerçek yorumunu Allah'tan başkası bilemez. İlimde ileri gidenler: "Biz ona olduğu gibi inandık. Hepsi de Rabbimizin katından gelmiştir." derler. Bunları ancak tam akıl sahipleri düşünüp anlar. 3.8 - Rabbimiz! Bizi doğru yola eriştirdikten sonra kalblerimizi inkara meylettirip saptırma. Kendi katından bize bir rahmet bağışla. Şüphesiz ki Sen (evet) Sen çokça bağışta bulunansın. 3.13 - (Bedir'de) karşı karşıya gelen şu iki gurubun halinde sizin için büyük bir ibret vardır. Biri Allah yolunda çarpışan bir gurup, diğeri ise bunları apaçık kendilerinin iki misli gören kâfir bir gurup. Allah dilediğini yardımı ile destekler. Elbette bunda basiret sahipleri için büyük bir ibret vardır. 3.14 - İnsanlara; kadınlardan, oğullardan, kantar kantar altın ve gümüşten, salma atlar ve develer ile ekinlerden gönül çekici, şehvete seslenici bazı şeyler süslenmiştir. Bunlar dünya hayatının yararlanılacak geçici şeyleridir. Asıl varılacak güzel yer Allah katındadır. 3.15 - - De ki: "Size, ihtirasla istediğiniz o şeylerden çok daha iyisini bildireyim mi? İşte Allah'a karşı gelmekten sakınan müttakiler için Rab'leri nezdinde içinden ırmaklar akan cennetler olup, kendileri orada ebedî kalacaklardır. Hem orada onlara tertemiz eşler ve hepsinin de üstünde Allah'ın rızası vardır. Allah bütün kullarını hakkıyla görmektedir. 3.17 - (16-17) Takva sahipleri "Rabbimiz, biz iman ettik. Bizim günahlarımızı bağışla. Bizi ateş azabından koru" diyenler, sabredenler, doğru olanlar, huzurunda gönülden boyun büküp divan duranlar, Allah yolunda harcayanlar ve seherlerde (Allah'tan) bağışlanma dileyenlerdir. 3.26 - De ki: "Ey mülk ve hakimiyet sahibi Allah'ım!" Sen mülkü dilediğine verir, dilediğinden onu çeker alırsın! Dilediğini aziz, dilediğini zelil kılarsın! Her türlü hayır yalnız Sen'in elindedir! Sen elbette her şeye kadirsin! 3.27 - Geceyi gündüze katar günü uzatırsın, gündüzü geceye katar geceyi uzatırsın. Ölüden diri, diriden ölü çıkarırsın. Sen dilediğin kimseye sayısız rızıklar verirsin!" 3.28 - Müminler, müminleri bırakıp, kâfirleri dost edinmesinler! Kim böyle yaparsa, Allah ile ilişiğini kesmiş olur. Ancak onlar tarafından gelebilecek bir zarardan korkacak olursanız başka! Allah sizi, Kendisine isyan

etmekten sakındırır. Dönüş yalnız Allah'adır 3.29 - De ki: "İçinizdekini gizleseniz de, açığa vursanız da Allah onu bilir. Göklerdeki her şeyi, yerdeki her şeyi de bilir. Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir." 3.30 - Kıyamet gününde her nefis, yaptığı her hayrı hazır bulacaktır; işlediği her kötülüğü de. O kötülükle kendisi arasında uzak bir mesafe bulunmasını ister. Allâh sizi kendisin(in emirlerine karşı gelmek)den sakındırıyor. Allâh, kulllarına şefkatlidir. 3.31 - (Resûlüm!) De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir. 3.59 - Allah yanında Îsâ'nın durumu, aynen Âdem'in durumu gibidir. Allah Âdem'i topraktan yaratıp "ol" dedi, o da derhal oluverdi. 3.61 - Artık sana bu ilim geldikten sonra, kim seninle Îsâ hakkında tartışmaya girerse de ki: "Haydi gelin oğullarımızı ve oğullarınızı, hanımlarımızı ve hanımlarınızı ve bizzat kendimizi ve kendinizi çağırıp, sonra da gönülden Allah'a yalvaralım da bu konuda kim yalancı ise Allah'ın lânetinin yalancıların üzerine inmesini dileyelim!" 3.66 - Haydi diyelim ki az çok bildiğiniz konularda tartışıyorsunuz. Peki ne diye hakkında bilginiz olmayan hususlarda tartışıyorsunuz! Halbuki işin doğrusunu Allah bilir, siz bilemezsiniz. 3.68 - İnsanlar içinde İbrâhim'e en yakın olanlar, ona tâbi olanlar, bu Peygamber ve bu Peygambere iman edenlerdir. Allah müminlerin dostudur. 3.77 - Şüphesiz, Allah'a verdikleri sözü ve yeminlerini önemsiz bir dünya menfaati karşılığında değişenler var ya, işte onların ahirette bir payı yoktur. Allah, kıyamet günü onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temizlemeyecektir. Onlar için elem dolu bir azap vardır. 3.85 - Kim İslâm'dan başka bir din ararsa, (bilsin ki o din) ondan kabul edilmeyecek ve o ahirette hüsrana uğrayanlardan olacaktır. 3.92 - Sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda, O'nun rızası uğrunda) harcamadıkça, gerçek iyiliğe elbette erişemezsiniz. Her ne harcarsanız, elbette Allah onu bilir. 3.97 - Onda(Kabede) apaçık deliller, Makam-ı İbrahim vardır. Oraya kim girerse, güven içinde olur. Yolculuğuna gücü yetenlerin haccetmesi, Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse (bu hakkı tanınmazsa), şüphesiz Allah bütün âlemlerden müstağnidir. (Kimseye muhtaç değildir, her şey O'na muhtaçtır.) 3.102 - Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten nasıl sakınmak gerekirse öylece sakının! Ona lâyık olduğu tazimi gösterin ve ancak O'na teslim olan Müslüman olarak can verin! 3.103 - Hep birlikte Allah'ın ipine (İslâm'a) sımsıkı yapışın; ayrılığa düşmeyin. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşman kişiler idiniz de O, gönüllerinizi birleştirmişti ve O'nun nimeti sayesinde kardeş kimseler olmuştunuz. Yine siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle açıklar ki doğru yolu bulasınız. 3.104 - Ey müminler! İçinizden hayra çağıran, iyiliği yayıp kötülükleri önleyen bir topluluk bulunsun. İşte selâmet ve felâhı bulanlar bunlar olacaklardır. 3.106 - (106-107) O kıyamet gününde, kimi yüzler sevinçten pırıl pırıl parlayacak, kimi yüzler kararıp solar. Yüzleri kararanlara: «İnandıktan sonra inkâra mı saptınız? İnkâr ettiğinize karşılık tadın azabı!» denilir. Yüzleri aklaşanlara gelince, onlar Allah'ın rahmetindedirler, orada temelli kalıcılardır. 3.110 - (Ey Ümmet-i Muhammed!) Siz insanların iyiliği için meydana çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz: İyiliği

yayar, kötülüğü önlersiniz, çünkü Allah'a inanırsınız. Ehl-i kitap da bu imana gelseydi, elbette kendileri için iyi olurdu. İçlerinden iman edenler varsa da ekserisi dinden çıkmış fâsıklardır. 3.118 - Ey imân edenler! Kendinizden başkasını dost ve sırdaş edinmeyin. Onlar size ellerinden gelen fenalığı yapmaktan çekinmezler. Sıkıntıya düşmenizi çok arzu ederler. Size olan aşırı kin ve düşmanlıkları ağızlarından taşıp ortaya çıkmıştır. Kalblerinin gizlediği (kin ve düşmanlık) daha büyüktür. Eğer aklınızı kullanırsanız size âyetlerimizi yeterince açıkladık. 3.122 - Ve hani sizden iki bölük, Allah da kendilerinin yardımcıları olduğu halde, korkarak geri çekilmeye yeltenmişlerdi. Halbuki müminlere düşen, yalnız Allah'a dayanıp güvenmeleridir. 3.129 - Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allah'ındır. O dilediğini affeder, dilediğini cezalandırır. Allah gafurdur, rahimdir (çok affedicidir, merhamet ve ihsanı boldur). 3.132 - Allah'a ve Resulüne itaat edin ki merhamete nail olasınız! 3.133 - Rabbinizden bir mağfirete ve eni (genişliği) göklerle yer kadar olan Cenneti kazanmak için yarışın, Orası saygı ile Allah'tan korkup kötülüklerden sakınanlar için hazırlanmıştır. 3.134 - O müttakîler ki bollukta da darlıkta da Allah yolunda harcarlar, kızdıklarında öfkelerini yutar, insanların kusurlarını affederler. Allah da böyle iyi davrananları sever 3.135 - O müttakiler ki çirkin bir iş yaptıklarında veya günah işleyerek kendi nefislerine zulmettiklerinde, peşinden hemen Allah'ı anar, günahlarının affedilmesini dilerler. Zaten günahları Allah'tan başka kim affeder ki? Bir de onlar, bile bile işledikleri günahlarda ısrar etmez, o günahları sürdürmezler. 3.139 - Gevşeklik göstermeyin, üzüntüye kapılmayın. Eğer inanmışsanız, üstün gelecek olan sizsiniz. 3.145 - Hiçbir kimse yok ki, ölümü Allah'ın iznine bağlı olmasın. Allah ölümün zamanını belirlemiştir. Her kim, dünya nimetini isterse, kendisine ondan veririz; kim de ahiret sevabını isterse, ona da bundan veririz. Biz şükredenleri mükâfatlandıracağız. 3.154 - Sonra o kederin(uhuttaki üzüntünün) peşinden üzerinize bir güven duygusu indirdi. Sizden bir kısmını bürüyen tatlı bir uyku hali verdi. Bir kısmınız ise can derdine düşmüş, Allah hakkında Cahiliye devrindekine benzer, gerçek dışı şeyler düşünüyorlar: "Bu işin kararlaştırılmasında bizim yetkimiz mi var? Ne gezer!" diye söyleniyorlardı. De ki: "Bütün yetki ve karar Allah'ındır" Onlar aslında içlerinde, sana karşı açığa vuramadıkları birşeyler saklıyor ve kendi aralarında: "Bu emir ve komuta işinde bir payımız olsaydı, şimdi burada olmaz, öldürülmezdik." diyorlardı. De ki: Siz evlerinizde dahi olsaydınız, haklarında ölüm takdir edilenler, mutlaka düşüp ölecekleri yerlere doğru çıkacaklardı. Allah, sizin içinizde olanı sınamak ve kalplerinizi her türlü vesvese ve kirden arındırıp pırıl pırıl yapmak içindir ki bunu başınıza getirdi. Allah sinelerin özünü dahi bilir. 3.159 - Allah'tan bir rahmet dolayısıyla, onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın onlar çevrenden dağılır giderlerdi. Öyleyse onları bağışla, onlar için bağışlanma dile ve iş konusunda onlarla müşavere et. Eğer azmedersen artık Allah'a tevekkül et. Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever. 3.160 - Eğer Allah size yardım ederse, hiç bir kuvvet sizi yenemez. Şayet o sizi yardımsız bırakırsa, artık O'ndan sonra kim size yardım edebilir ki? Öyleyse müminler yalnız Allah'a güvenmelidirler. 3.161 - Emanete hıyanet etmek, bir peygamberin yapacağı iş değildir. Her kim hıyanet edip de ganimetten veya kamuya ait hasılattan bir şey aşırır, bunu da gizlerse, kıyamet gününe o vebâlini aldığı şeyler, boynuna asılı olarak gelir. Sonra her kişiye kazandığı şeylerin mükâfat veya cezası eksiksiz ödenir. Ve onlar asla haksızlığa uğratılmazlar. 3.178 - İnkâr edenler, kendilerine vermiş olduğumuz mühletin, sakın kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Biz, onlara ancak günahları artsın diye mühlet veriyoruz. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır.

3.180 - Allah'ın, bol ihsanından kendilerine verdiği şeylerde cimrilik edenler, bunun kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Hayır; bu, onlar için şerdir; kıyamet günü, cimrilik ettikleriyle tasmalandırılacaklardır. Göklerin ve yerin mirası Allah'ındır. Allah yaptıklarınızdan haberi olandır. 3.185 - Her canlı ölümü tadacaktır. Siz ey insanlar, çalışmalarınızın ücretini ancak kıyamet günü tam bir şekilde alacaksınız. O vakit, kim ateşten uzaklaştırılıp cennete yerleştirilirse, işte o muradına ermiştir. Yoksa bu dünya hayatı, aldatıcı ve geçici bir zevkten başka bir şey değildir. 3.191- O akıl sahipleri, ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken (her vakit) Allah'ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler (ve şöyle derler:) Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tesbih ederiz. Bizi cehennem azabından koru! 3.198 - Ancak Rabbine karşı gelmekten sakınanlara Allah tarafından bir ikram olarak içinden ırmaklar akan cennetler var. Onlar orada ebedî kalacaklardır. Allah'ın yanında olan mükâfatlar, elbette o hayırlı ve iyi insanlar için daha hayırlıdır. Nisa/4.1 - Ey insanlar! Sizi bir tek candan yaratan ve ondan da eşini yaratıp o ikisinden birçok erkekler ve kadınlar türeten Rabbinize karşı gelmekten sakının. Adını anıp Kendisini vesile ederek birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'a saygısızlık etmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakınınız. Allah sizin üzerinizde tam bir gözeticidir. 4.2 - Yetimlere mallarını verin, temizi(helali) pis olanla(haramla) değişmeyin, onların mallarını kendi mallarınıza katarak (kendi malınızmış gibi) yemeyin; çünkü bu, büyük bir günahtır. 4.6 - Yetimleri evlenme çağına varıncaya kadar gözetip deneyin. Akılca olgunlaştıklarını görürseniz mallarını kendilerine teslim edin. Büyüyünce ellerine alacakları düşüncesiyle o malları israfla tüketmeyin. İhtiyacı olmayan veli, yetim malına tenezzül etmesin. Muhtaç olan ise meşrû sûrette, ihtiyaç ve emeğine uygun olarak yararlansın. Onlara mallarını teslim ettiğinizde bunu şahitlerle tesbit ettirin. Allah hesab sorandır ve O'nun hesap sorması kâfidir. 4.10 - Doğrusu yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, ancak karın dolusu ateş yemiş olurlar. Onlar harıl harıl yanıp yükselen bir ateşe gireceklerdir. 4.14 - Kim de Allah'a ve resulüne isyan eder ve Allah'ın sınırlarını aşarsa,allah onu da ebedî kalmak üzere ateşe koyar. Hem onu zelil ve perişan eden bir azab vardır. 4.19 - Ey inananlar, kadınları mirâs yoluyla zorla almanız size helâl değildir. Onlara verdiklerinizin bir kısmını alıp götürmek için onları sıkıştırmayın. Şâyet açık bir edepsizlik yaparlarsa başka. Onlarla iyi geçinin. Eğer onlardan hoşlanmazsanız sabredin, bilin ki sizin hoşlanmadığınız bir şeye Allâh çok hayır koymuş olabilir. 4.28 - Allah sizden (yükünüzü) hafifletmek ister; çünkü insan zayıf yaratılmıştır. 4.29 - Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda meşrû olmayan yollarla yemeyin. Karşılıklı rıza ile yapılan bir ticaret yapmanız ise, elbette meşrûdur. Sakın haram yiyerek, başkasının hakkını gasbederek kendinizi öldürmeyin. Allah size pek merhametlidir. 4.31 - Eğer yasaklanan günahların büyüklerinden kaçınırsanız, sizin öbür küçük günahlarınızı örtüp affederiz ve sizi değerli bir mevkiye yerleştiririz. 4.32 - Allah'ın sizi, birbirinizden üstün kıldığı şeyleri (başkasında olup da sizde olmayanı) hasretle arzu etmeyin. Erkeklerin de kazandıklarından nasipleri var, kadınların da kazandıklarından nasipleri var. Allah'tan lütfunu isteyin; şüphesiz Allah her şeyi bilmektedir. 4.36 - Yalnız Allah'a ibadet edip O'na hiçbir şeyi şerik yapmayın. Anneye, babaya, akrabalara, yetimlere, fakirlere, yakın komşulara, uzak komşulara, yol arkadaşına, garip ve yolculara, ellerinizin altındaki (köle, cariye, hizmetçi, işçi) lere de güzel muamele edin. Bilin ki Allah kendini beğenen ve övünüp

duran kimseleri sevmez. 4.38 - Allaha ve ahiret gününe inanmadıkları halde mallarını gösteriş için harcayanları Allah elbette sevmez. Şeytan kimin arkadaşı olursa, artık o arkadaşların en kötüsüne düşmüş demektir. 4.40 - Şu kesindir ki Allah kullarına zerre kadar bile zulmetmez. Ama kulun zerre kadar bir iyiliği bile olsa, onu kat kat artırır ve ayrıca Kendi tarafından büyük bir mükâfat verir. 4.45 - Allah düşmanlarınızı sizden daha iyi bilir. Gerçek bir dost olarak Allah yeter, bir yardımcı olarak da Allah kâfidir. 4.48 - Şu muhakkak ki Allah kendisine şirk koşulmasını affetmez, ama bunun altındaki diğer günahları dilediği kimse hakkında affeder. Kim Allah'a ortak icad ederse müthiş bir iftira etmiş, çok büyük bir günah işlemiştir. 4.58 - Allah, size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Doğrusu Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphesiz ki Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir. 4.59 - Ey iman edenler, Allah'a itaat edin; elçiye itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de. Eğer bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, artık onu Allah'a ve elçisine döndürün. Şayet Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsanız. Bu, hayırlı ve sonuç bakımından daha güzeldir. 4.64 - Biz hiç bir peygamberi, Allah'ın izni ile, kendisine itaat olunmaktan başka bir gaye ile göndermedik. Eğer onlar kendilerine zulmettikleri vakit sana gelip de Allah'tan af dileseler, sen de resul olarak onların affedilmelerini isteseydin, elbette Allah'ı tövbeleri kabul eden, pek merhametli bulacaklardı. 4.65 - Rabbine yemin olsunki, onlar aralarında ihtilâf ettikleri meselelerde seni hakem kılıp, sonra da verdiğin hükümden ötürü içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın sana tam bir teslimiyetle bağlanmadıkça iman etmiş olmazlar. 4.69 - Kim Allah'a ve Resûl'e itaat ederse işte onlar, Allah'ın kendilerine lütuflarda bulunduğu peygamberler, sıddîkler, şehidler ve salih kişilerle beraberdir. Bunlar ne güzel arkadaştır! 4.78 - Nerede olursanız olun ölüm size ulaşır; sarp ve sağlam kalelerde olsanız bile! Kendilerine bir iyilik dokunsa «Bu Allah'tan» derler; başlarına bir kötülük gelince de «Bu senin yüzünden» derler. «Hepsi Allah'tandır» de. Bu adamlara ne oluyor ki bir türlü laf anlamıyorlar! 4.79 - Sana dokunan herhangi bir iyilik Allah'tandır. Sana isabet eden herhangi bir kötülük de senin nefsindendir. Biz seni insanlara bir peygamber olarak gönderdik ; şahit olarak Allah yeter. 4.80 - Kim Resûl'e itaat ederse, gerçekte Allah'a itaat etmiş olur. Kim de yüz çevirirse, Biz seni onların üzerine koruyucu göndermedik. 4.85 - Kim iyi bir işe aracılık ederse onun da o işten bir nasibi olur. Kim kötü bir işe aracılık ederse onun da ondan bir payı olur. Allah her şeyin karşılığını vericidir. 4.86 - Bir selam ile selamlandığınız zaman siz de ondan daha güzeli ile selamlayın; yahut aynı ile karşılık verin. Şüphesiz Allah, her şeyin hesabını arayandır. 4.93 - Kim bir mümini kasden öldürürse cezası, içinde ebediyen kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, onu lânetlemiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır. 4.100 - Allah yolunda hicret eden kimse yeryüzünde gidecek bir çok güzel yer ve bolluk (imkân) bulur. Kim Allah ve Resûlü uğrunda hicret ederek evinden çıkar da sonra kendisine ölüm yetişirse artık onun mükâfatı Allah'a düşer. Allah da çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.

4.103 - Namazı tamamladıktan sonra, gerek ayakta durarak, gerek oturarak ve gerek yanlarınız üzerinde uzanarak hep Allah'ı zikredin. Derken, korkudan güvene kavuştunuz mu, o vakit namazı tam erkâniyle eda edin.çünkü namaz belirli vakitlerde müminlere farz kılınmıştır. 4.107 - Kendi kendilerine hıyanet eden (güveni kötüye kullanan, nefs ve şeytan doğrultusunda hareket eden)lerden yana çekişip uğraşma. Şüphesiz ki Allah, hainlikte aşırı giden günahkârı sevmez. 4.111 - Kim bir günah kazanırsa onu ancak kendi aleyhine kazanmış olur. Allah her şeyi bilicidir, büyük hikmet sahibidir. 4.114 - Onların fısıldaşmalarının birçoğunda hayır yoktur. Ancak bir sadaka yahut bir iyilik yahut da insanların arasını düzeltmeyi isteyen (in fısıldaşması) müstesna. Kim Allah'ın rızasını elde etmek için bunu yaparsa, biz ona yakında büyük bir mükâfat vereceğiz. 4.118 - (118-119) Allah onu(şeytanı) lanetledi. O da : «And olsun ki, senin kullarından bir kısmını tarafıma çekeceğim; elbette onları saptıracağım, herhalde onları kuruntularla oyalıyacağım; elbette onlara emredeceğim hayvanların kulaklarını yaracaklar ve yine onlara emredeceğim, Allah'ın yarattığını değiştirecekler» dedi. Artık kim Allah'ı bırakır da şeytanı dost ve arkadaş edinirse, gerçekten o, açık bir ziyana uğramıştır. 4.122 - İman edip makbul ve güzel işler yapanları, ebedî kalmak üzere içinden ırmaklar akan cennetlere yerleştireceğiz. Bu, Allah'ın gerçek vâdidir. Allah'tan daha doğru sözlü kim olabilir? 4.128 - Eğer bir kadın kocasının kötü mualelesinden ve kendisinden yüzçevirmesinden endişe ederse, bazı fedakârlıklar göstererek sulh olmak için gayret göstermelerinde mahzur yoktur. Karşılıklı anlaşma elbette daha hayırlıdır. Her ne kadar insanların yaratılışında cimrilik ve kıskançlık varsa da, Eğer siz eşlerinize iyi davranıp arayı düzeltir, kadınların hakkını çiğnemekten sakınırsanız unutmayın ki Allah, yaptığınız her şeyden haberdardır (İyi davranışlarınızın karşılığını size fazlasıyla verecektir). 4.135 - Ey iman edenler! Haktan yana olup var gücünüzle ve bütün işlerinizde adaleti gerçekleştirin. Allah için şahitlik eden insanlar olun. Bu hükmünüz ve şahitliğiniz isterse bizzat kendiniz, anneniz, babanız ve yakın akrabalarınız aleyhinde olsun. İsterse onlar zengin veya fakir bulunsun; çünkü Allah her ikisine de sizden daha yakındır. Onun için, sakın nefsinizin arzusuna uyarak adaletten ayrılmayın. Eğer dilinizi eğip bükerek gerçeği olduğu gibi söylemekten çekinir veya büsbütün şahitlikten kaçarsanız, iyi bilin ki Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır. 4.144 - Ey iman edenler! Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin; (bunu yaparak) Allah'a, aleyhinizde apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz? 4.148 - Allah, ağır ve inciten sözlerin açıktan söylenmesini hiç sevmez, ancak söyleyen zulme uğramışsa o başka. Allah her şeyi hakkıyla işitir ve görür. 4.149 - Bir iyiliği açıklar yahut gizlerseniz veya bir kötülüğü (açıklamayıp) affederseniz, şüphesiz Allah da ziyadesiyle affedici ve kadirdir. 4.152 - Allah'a ve peygamberlerine iman eden ve onlardan hiçbirini diğerlerinden ayırmayanlara (gelince) işte Allah onlara bir gün mükâfatlarını verecektir. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir. Maide/5.1 - Ey iman edenler, yaptığınız sözleşmeleri yerine getirin. İhramlı iken avlanmayı helal saymaksızın ve size okunacaklar dışta tutulmak üzere, hayvanlar size helal kılındı. Şüphesiz Allah, dilediği hükmü verir. 5.2 - Ey iman edenler, Allah'ın şiarlarına, haram olan ay'a, kurbanlık hayvanlara, (onlardaki) gerdanlıklara ve Rablerinden bir fazl ve hoşnutluk isteyerek Beyt-i Haram'a gelenlere sakın saygısızlık etmeyin. İhramdan çıktınız mı artık avlanabilirsiniz. Sizi Mescid-i Haram'dan alıkoyduklarından dolayı bir topluluğa olan kininiz, sakın sizi haddi aşmaya sürüklemesin. İyilik ve takva konusunda yardımlaşın, günahta, kötülük ve düşmanlıkta yardımlaşmayın ve Allah'tan korkup sakının. Gerçekten Allah

(ceza ile) sonuçlandırması pek şiddetli olandır. 5.8 - - Ey iman edenler! Haktan yana olup vargücünüzle ve bütün işlerinizde adaleti gerçekleştirin ve adalet numunesi şahitler olun. Bir topluluğa karşı, içinizde beslediğiniz kin ve öfke, sizi adaletsizliğe sürüklemesin. Âdil davranın, takvâya en uygun hareket budur. Allah'a karşı gelmekten sakının. Çünkü Allah yaptığınız her şeyden haberdardır. 5.16 - Allah, onunla rızası peşinde olanları selâmet yollarına iletir ve onları izniyle, karanlıklardan aydınlığa çıkarıp kendilerini dosdoğru bir yola iletir. 5.23 - Allah'ın buyruğuna uymamaktan korkan ve Allah'ın kendilerine iman ve yakin nimeti ihsan ettiği iki yiğit çıkıp dediler ki:"üzerlerine hücum edin, kapıyı tutun. Kapıyı tutup da dışarıda savaş meydanına çıkmalarını önlediniz mi muhakkak siz galipsinizdir. İmanınızda samimî iseniz yalnız Allah'a tevekkül edin(güvenip dayanın). 5.48 - Sana da, daha önceki kitapları, hem tasdik edici, hem de onları denetleyici olarak bu kitabı, gerçeğin ta kendisi olarak indirdik. O halde bütün Ehl-i kitabın aralarında, Allah'ın sana indirdiği ile hükmet, sana gelen bu hakikati terkedip de onların keyiflerine uyma! Her biriniz için bir şeriat ve bir yol tayin ettik. Eğer Allah dileseydi, hepinizi bir tek ümmet yapardı. Fakat O, size verdiği farklı şeriatlar dairesinde sizi imtihan etmek istediği için ayrı ayrı ümmetler yaptı. Öyleyse durmayın, hayırlı işlerde birbirinizle yarışın! Zaten hepinizin dönüşü Allah'a olacak, O da hakkında ihtilâf ettiğiniz şeyleri size tek tek bildirecektir. (haklıyı haksızı iyice belli edecektir). 5.51 - Ey iman edenler, yahudi ve hristiyanları dostlar (veliler) edinmeyin; onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden onları kim dost edinirse, kuşkusuz onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna hidayet vermez. 5.55 - Sizin dostunuz ancak Allah'tır, O'nun Resulüdür ve Allah'a tam boyun eğerek namazlarını hakkıyla ifa eden, zekâtlarını veren müminlerdir. 5.57 - Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine Kitap verilenlerden dininizi alay ve oyun konusu edinenleri ve kâfirleri dost edinmeyin. Allah'tan korkun; eğer müminler iseniz. 5.62 - Onlardan(kafirlerden) birçoğunun günaha, başkasının hakkına tecavüz etmeye, haram yemeye yarışırcasına koştuklarını görürsün. Yaptıkları şey ne kadar kötü! 5.63 - Bunları, din adamları ve bilginler günah söz söylemekten ve haram yemekten sakındırsalardı ya! Yapmakta oldukları şey ne kötüdür! 5.67 - Ey Resûl! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan O'nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Doğrusu Allah, kâfirler topluluğuna rehberlik etmez. 5.87 - Ey iman edenler! Allah'ın size helâl kıldığı o güzel ve temiz nimetleri kendinize haram kılmayın, haddi aşmayın. Çünkü Allah haddini aşanları asla sevmez. 5.100 - De ki: Pis ve kötü(haram) ile temiz ve iyi(helel) bir değildir; pis ve kötünün çokluğu hoşuna gitse de (bu böyledir). Öyleyse ey akıl sahipleri! Allah'tan korkunuz ki kurtuluşa eresiniz. 5.101 - Ey iman edenler! Açıklanırsa sizi üzecek şeyleri sormayın. Eğer Kur'an indirilirken onları sorarsanız size açıklanır. (Açıklanmadığına göre) Allah onları affetmiştir. (Siz sorup da başınıza iş çıkarmayın). Allah çok bağışlayıcıdır, aceleci değildir. 5.105 - Ey iman edenler! Siz kendinizi düzeltmeye bakın! Siz doğru yolda olduktan sonra sapanlar size zarar veremez. Hepiniz dönüp dolaşıp Allah'ın huzurunda toplanacaksınız. O da yaptıklarınızı size bir bir bildirecek, karşılığını verecektir. Enam/6.17 - Eğer Allah seni bir zarara uğratırsa, onu kendisinden başka giderecek yoktur. Ve eğer sana bir hayır verirse, (bunu da geri alacak yoktur). Şüphesiz O herşeye kadirdir.

6.21 - Allah adına yalan uydurandan veya O'nun âyetlerini yalan sayandan daha zalim kim olabilir ki? Şu muhakkak ki o zalimler felâh bulamayacak, muratlarına eremeyeceklerdir. 6.32 - Dünyâ hayâtı sadece bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Korunanlar(takva sahipleri) için elbette âhiret yurdu daha iyidir. Düşünmüyor musunuz? 6.38 - Yerde hareket eden her bir canlı, kanatlarıyla uçan her bir kuş sizin gibi birer toplumdur. Biz o kitapta hiçbir şeyi ihmal etmedik. Sonra hepsi Rab'lerinin huzuruna sevk edilip toplanacaklardır. 6.50 - De ki: Ben size, Allah'ın hazineleri benim yanımdadır, demiyorum. Ben gaybı da bilmem. Size, ben bir meleğim de demiyorum. Ben, sadece bana vahyolunana uyarım. De ki: Kör ile gören hiç bir olur mu? Hiç düşünmez misiniz? 6.59 - Bilinmeyen nice hazineler ve görünmeyen gayb aleminin anahtarları O'nun yanındadır. Onları Kendisinden başkası bilemez. Karada ve denizde ne varsa hepsini O bilir. O'nun haberi olmadan bir tek yaprak bile düşmez. Yer altı tabakalarının karanlıkları içindeki tek bir taneyi de bilir. Yaş ve kuru hiç bir şey yoktur ki açık, net bir kitapta bulunmasın. 6.60 - Geceleyin sizi uyutup ölü gibi yapan, gündüzleyin neler kazanacağınızı bilen, sonra da belirlenmiş eceliniz tamamlansın diye sizi (süreli olarak) uyutup kaldıran O'dur. Sonra da dönüşünüz ancak O'nadır. Sonunda yapageldikleriniz! size bir bir haber verir. 6.61 - O kullarının üzerinde her istediğini yapma kudretine sahiptir. O üzerinize, hareketlerinizi kaydeden hafaza meleklerini gönderir. Nihayet sizden birine ölüm vakti geldiğinde elçilerimiz hiç geciktirmeksizin ve hiçbir işi aksatmaksızın onun ruhunu alırlar. 6.62 - Sonra insanlar gerçek sahipleri olan Allah'ın huzuruna çıkarılır. Bilesiniz ki hüküm yalnız O'nundur ve O hesap görenlerin en çabuğudur. 6.69 - Allah'ın azabından sakınan müttakilere, iman etmeyenlerin hesabından dolayı bir sorumluluk yoktur. Fakat uhdelerine düşen, belki onlar da inanıp küfürden ve cehennemden sakınırlar diye, bir nasihattan ibarettir. 6.72 - Bir de namazı hakkıyla ifa edin ve Allah'a karşı gelmekten sakının. diye de emrolundu. Hepinizin sonunda toplanacağı yer, O'nun huzurudur. 6.73 - O, gökleri ve yeri, hak ve hikmete uygun olarak yaratandır. Allah'ın "ol" deyip de her şeyin oluvereceği günü hatırla. O'nun sözü gerçektir. Sûr'a üflendiği gün de mülk (hükümranlık) O'nundur. Gaybı da, görülen âlemi de bilendir. O, hüküm ve hikmet sahibidir, (her şeyden) hakkıyla haberdardır. 6.82 - İimân edip imânlarını hiç bir haksızlıkla(zulümle) karıştırmayanlar var ya, işte güven onlaradır; doğru yola erişenler de onlardır. 6.83 - İşte bu, kavmine karşı İbrahim'e verdiğimiz delillerimizdir. Biz dilediğimiz kimselerin derecelerini yükseltiriz. Şüphesiz ki senin Rabbin hikmet sahibidir, hakkıyle bilendir. 6.94 - Kıyamet günü de Hak Teâlâ şöyle buyuracaktır:" İşte siz ilk yarattığımızda olduğunuz gibi çırıl çıplak, teker teker huzurumuza geldiniz! Dünyada size verdiğimiz mallarınızı da çok gerilerde bıraktınız. Hani, siz dünyada iken Allah'a şerik olduğunu iddia ettiğiniz şefaatçilerinizi de yanınızda görmüyoruz? Gördünüz ya, aranızdaki bağlar bir bir koptu ve ortak olduklarını iddia edip güvendiklerinizin hepsi sizden uzaklaştı." 6.95 - Şüphesiz ki Allah dâneyi ve çekirdeği (yeniden hayat verip yeşertmek için) çatlatıp yarandır. Diriyi ölüden çıkarır, ölüyü de diriden çıkarandır. İşte Allah bu! O halde nasıl olurda O'ndan yüz çevirirsiniz. 6.96 - Karanlığı yarıp sabahı ortaya çıkaran O'dur. Geceyi dinlenmeniz, güneş ve Ay'ı da vakitlerinizi hesaplamak için O yarattı. İşte bütün bunlar, azîz ve alîm (mutlak galip ve her şeyi hakkıyla bilen Allah'ın

takdiridir. 6.97 - O, karanın ve denizin karanlıklarından yolunuzu bulmanız için size yıldızları var edendir. Bilebilen bir topluluk için biz ayetleri birer birer (bölüm bölüm) açıkladık. 6.98 - Sizi bir tek candan yaratan O'dur. Sonra sizin için; bir süre kalacağınız, bir de sürekli kalacağınız bir yer vardır. Biz âyetlerimizi anlayan kimseler için açıklamış bulunuyoruz. 6.99 - Gökten su indiren O'dur. Sonra Biz onunla her çeşit bitkiyi çıkarırız. O bitkiden bir filiz, ondan da büyüyüp birbirinin üstüne binmiş taneler, başaklar çıkarırız. Hurma tomurcuklarından sarkan salkımlar, üzüm, zeytin ve nar bahçeleri yetiştiririz. Bunlardan kimi birbirine benzer, kimi benzemez. Her birinin meyvesine, bir ilk meyve verdiğinde bir de tam olgunlaştıkları zaman bakın! Elbette bütün bunlarda iman edecekler için alınacak birçok dersler vardır. 6.101 - Gökleri ve yeri yoktan var eden O'dur. O'nun nasıl çocuğu olabilir ki? Kendisinin eşi de yoktur. Gerçek şu ki: her şey O'nun mahlûkudur ve O her şeyi hakkıyla bilir. 6.102 - İşte sizin Rabbiniz Allah. O'ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O, her şeyin yaratıcısıdır. Öyle ise O'na kulluk edin. O, her şeye vekil (her şeyi yöneten, görüp gözeten)dir. 6.103 - Gözler O'nu göremez.o'nun ilmi ise bütün gözleri ihata eder.yarattıklarının ihtiyacını bütün incelikleriyle bilip karşılayan ve her şeyden haberdar olan O'dur. 6.108 - (Onların) Allah'tan başka yalvardıklarına sövmeyin ki, onlar da bilmeyerek taşkınlıkla Allah'a sövmesinler! Biz, her ümmete yaptıkları işi böyle süslü gösterdik; sonunda dönüşleri Rablerinedir. O, onlara ne yaptıklarını tek tek haber verecektir. 6.115 - Rabbinin kelimesi(kur'an) doğruluk yönüyle de adalet bakımından da mükemmeldir. Onun kelimelerini değiştirebilecek yoktur. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. 6.120 - Günahın açığını da bırakın, gizlisini de: Çünkü günah işleyenler elbette yaptıklarının cezasını çekeceklerdir. 6.121 - Üzerine Allah'ın adı anılmadan kesilen hayvanlardan yemeyin. Kuşkusuz bu büyük günahtır. Gerçekten şeytanlar dostlarına, sizinle mücadele etmeleri için telkinde bulunurlar. Eğer onlara uyarsanız şüphesiz siz de Allah'a ortak koşanlar olursunuz. 6.123 - Böylece biz, her ülkenin önde gelenlerini bir takım hile ve düzenlerin peşinden koşmaları için önemli mevkilere getirdik. Oysa onlar, hileli düzeni ancak kendilerine kurarlar da bunun şuuruna varmazlar. 6.125 - Allah, her kimi doğruya erdirmek isterse, onun göğsünü İslâm'a açar. Kimi de saptırmak isterse, onun da göğsünü göğe çıkıyormuşçasına daraltır, sıkar. Allah, inanmayanlara azap (ve sıkıntıyı) işte böyle verir. 6.133 - Rabbin her şeyden müstağni (hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, bütün varlık âlemi 0'nun)dır; rahmet sahibidir. Dilerse sizi ortadan kaldırıp yok eder ve arkanızdan yerinize dilediğini getirir; nitekim sizi de başka bir milletin soyundan meydana getirmiştir. 6.141 - O, asmalı ve asmasız bağları, ürünleri, çeşit çeşit hurmalıkları ve ekinleri, zeytini ve narı (her biri) birbirine benzer ve (her biri) birbirinden farklı biçimde yaratandır. Bunlar meyve verince meyvelerinden yiyin. Hasat günü de hakkını (öşürünü) verin, fakat israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez. 6.151 - De ki: Gelin Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım: O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın, anababaya iyilik edin, fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin -sizin de onların da rızkını biz veririz-; kötülüklerin açığına da gizlisine de yaklaşmayın ve Allah'ın yasakladığı cana haksız yere kıymayın!

İşte bunlar Allah'ın size emrettikleridir. Umulur ki düşünüp anlarsınız. 6.152 - Rüşd çağına erişinceye kadar, yetimin malına, sadece en iyi tutumla yaklaşın; ölçü ve tartıyı adaletle yapın. Biz herkese ancak gücünün yettiği kadarını yükleriz. Söz söylediğiniz zaman, yakınlarınız dahi olsa adaletli olun, Allah'a verdiğiniz sözü tutun. İşte Allah size, iyice düşünesiniz diye bunları emretti. 6.160 - Kim Allah'a güzel bir işle gelirse, iyilik işlerse, ona on misli verilir; kim de bir kötülükle gelirse, sadece kötülüğüne denk bir ceza görür ve hiç kimseye haksızlık edilmez. 6.164 - De ki: "O, her şeyin Rabbi iken, ben Allah'tan başka bir Rab mi arayayım? Hiç bir nefis, kendisinden başkasının aleyhine (günah) kazanmaz. Günahkar olan bir başkasının günah yükünü taşımaz. Sonunda dönüşünüz Rabbinizedir. O, size hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyleri haber verecektir." 6.165 - Sizi yeryüzünün halifeleri kılan, size verdiği (nimetler) hususunda sizi imtihan etmek için kiminizi kiminizden derecelerle üstün kılan O'dur. Şüphesiz Rabbin, cezası çabuk olandır ve gerçekten O, bağışlayan merhamet edendir. Araf/7.2 - Bu, kendisiyle insanları uyarman ve müminlere de bir öğüt ve irşad olmak üzere sana indirilen bir kitaptır ki sakın onu tebliğden ve halkın sana inanmamasından ötürü göğsün daralmasın. 7.3 - Rabbinizden size indirilene (Kur'an'a) uyun. O'nu bırakıp da başka dostların peşlerinden gitmeyin. Ne kadar da az düşünüp öğüt alıyorsunuz! 7.6 - Elbette kendilerine peygamber gönderilen kimseleri de, gönderilen peygamberleri de mutlaka sorguya çekeceğiz! 7.8 - O gün tartı haktır. Kimin iyilikleri tartıda ağır gelirse, işte onlar kurtuluşa erenlerdir. 7.10 - Şu bir gerçektir ki ey insanlar, Biz sizi dünyaya yerleştirip orada size hakimiyet verdik. Orada sizin için birçok geçim vasıtaları yarattık. Ne kadar da az şükrediyorsunuz! 7.17 - (16-17) Bunun üzerine şeytan şunları söyledi: "Mademki beni azgınlığımdan ötürü suç işlemeye mahkum ettin, ben de onları gözetlemek üzere Senin doğru yolunun üzerinde pusu kurup oturacağım." "Sonra onların gâh önlerinden, gâh arkalarından, gâh sağlarından, gâh sollarından sokulacağım, vesvese verip pusu kuracağım, Sen de onların ekserisini şükreden kullar bulmayacaksın." 7.31 - Ey Âdem'in evlatları! Namaz kıldığınız her yerde güzel elbiselerinizi giyinin. Yiyin, için fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri asla sevmez. 7.33 - De ki: "Rabbim gizli ve açık her kötülüğü, her günahı, haksızlık edip haddi aşmayı, kendisi hakkında ispatlayıcı bir delil indirmediği şeyi Allah'a şirk koşmanızı ve Allah'a karşı bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır." 7.34 - Her ümmet için belirlenmiş bir müddet vardır. Vâdeleri gelince ne bir an geri bırakabilir, ne de bir an öne alabilirler. 7.43 -Biz onların kalplerindeki bütün kinleri çıkarıp atacağız.önlerinden ırmaklar çağıldayıp akacak.onlar şöyle diyecekler: «Hidayetiyle bizi (bu nimete) kavuşturan Allah'a hamdolsun! Allah bizi doğru yola iletmeseydi kendiliğimizden doğru yolu bulacak değildik. Hakikaten Rabbimizin elçileri gerçeği getirmişler.» Onlara: İşte size cennet; yapmış olduğunuz iyi amellere karşılık ona vâris kılındınız diye seslenilir. 7.54 - Şüphesiz sizin Rabbiniz o Allah'tır ki gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra da arş üzerinde kurulan, geceyi, durmadan onu kovalayan gündüzle örtüp kuşatandır., Güneş, ay ve bütün yıldızlar hep O'nun buyruğu ile hareket ederler. İyi bilesiniz ki yaratmak da, emretmek yetkisi de O'na mahsustur. Alemlerin Rabbi olan Allah yüceler yücesidir. 7.55 - Rabbinize için için yalvararak, başka nazarlardan uzak, gizlice dua edin. Gerçekten O, haddi

aşanları hiç sevmez. 7.56 - Yeryüzü düzene konduktan sonra orada fitne fesat çıkarıp huzuru bozmayın. Allah'a hem korkarak hem de (rahmetini) umarak dua edin. Muhakkak ki Allah'ın rahmeti iyilik eden ve işini güzel yapanlara çok yakındır. 7.57 - Rüzgârları rahmetinin önünde müjde olarak gönderen O'dur. Sonunda onlar (o rüzgârlar), ağır bulutları yüklenince onu kuruyup ölmüş bir memlekete sevkederiz. Orada suyu indirir ve onunla türlü türlü meyveler çıkarırız. İşte ölüleri de kabirlerinden böyle çıkaracağız. Her halde bundan ibret alırsınız. 7.156 - Bize bu dünyada da, âhirette de iyilik nasib et. Biz Sana yöneldik, Senin yolunu tuttuk. Hak Teâlâ da şöyle buyurdu: "Ben dilediğim kimseyi cezalandırırım. Rahmetim ise her şeyi kaplar. Rahmetimi (âhirette) Allah'a karşı gelmekten korunan, zekât veren ve özellikle Bizim âyetlerimize iman edenlere nasib edeceğim." 7.157 - Onlar ellerindeki Tevrat ve İncil'de özelliklerini yazılı buldukları o elçiye,okuma yazma bilmeyen o Peygamber'e uyarlar.peygamber onlara iyiliği emreder, onları kötülükten meneder, onlara temiz şeyleri helâl, pis şeyleri haram kılar. Ağırlıklarını ve üzerlerindeki ağır yükleri indirir. O Peygamber'e inanıp ona saygı gösteren, ona yardım eden ve onunla birlikte gönderilen nûr'a (Kur'an'a) uyanlar var ya, işte kurtuluşa erenler onlardır. 7.180 - En güzel isimler (el-esmâü'l-hüsnâ) Allah'ındır. O halde O'na o güzel isimlerle dua edin. Onun isimleri hakkında eğri yola gidenleri kendi hallerine bırakın. Onlar yapmakta olduklarının cezasına çarptırılacaklardır. 7.187 - Sana kıyametin ne zaman geleceğini sorarlar. De ki: "Onun ne zaman geleceğine dair bilgi yalnız Rabbimin nezdindedir. Vaktini O'ndan başkası açıklayamaz. O kıyamet öyle bir meseledir ki, ne göklerde ve ne de yerde ona tahammül edecek hiç kimse yoktur!"o size ansızın gelecektir. Sen sanki onu biliyormuşsun gibi onu sana soruyorlar. De ki: "Ona dair gerçek bilgi yalnız Allah'ın nezdindedir; ama insanların çoğu bunu bilmezler." 7.189 - Sizi bir tek candan (Âdem'den) yaratan, ondan da yanında gönül huzuru bulsun diye eşini (Havva'yı) yaratan Allah'tır. Eşi ile (birleşince) eşi hafif bir yük yüklendi (hamile kaldı). Onu bir müddet taşıdı. Hamileliği ağırlaşınca, Rableri Allah'a: Andolsun bize kusursuz bir çocuk verirsen muhakkak şükredenlerden olacağız, diye dua ettiler. 7.199 - Sen af ve müsamaha yolunu tut, iyiliği emret, cahillere aldırış etme. 7.200 - Her ne zaman şeytandan sana bir vesvese gelecek olursa, hemen Allah'a sığın! Çünkü o duaları işitip icabet eder ve her şeyi bilir. 7.201 - (Allah'tan) Sakınanlar şeytanın etkisini (vesvesesini) içlerinde hissettiklerinde hemen ne olup bittiğini düşünür (Allah'ı zikredip anarlar), sonra gerçeği görür hale gelirler. 7.204 - Kur'an okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki size merhamet edilsin. 7.205 - Sabah ve akşam, içinden yalvararak, ürpererek ve yüksek olmayan, kendin işitebileceğin bir sesle Rabbini zikret, gafillerden olma! 7.206 - Rabbinin huzurunda bulunanlar O'na kulluk ve ibadet etmekten asla kibirlenmez, hep O'nu tesbih eder ve yalnız O'na secde ederler. Enfal/8.2 - Gerçek müminler ancak o kimselerdir ki yanlarında Allah zikredilince kalpleri ürperir, kendilerine O'nun âyetleri okununca bu, onların imanlarını artırır ve yalnız Rab'lerine güvenip dayanırlar. 8.3 - Onlar namazlarını dosdoğru kılan ve kendilerine rızık olarak verdiğimizden (Allah yolunda) harcayan kimselerdir.

8.4 - İşte gerçek müminler onlardır. Onlara Rab'lerinin nezdinde, cennette yüksek dereceler vardır. Allahın bağışlaması ve tükenmez bir rızık da onları beklemektedir. 8.10 - Allah'ın sizi meleklerle desteklemesi, sevinesiniz ve bununla kalpleriniz güven duysun diyedir. Yoksa gerçekte zafer ve yardım ancak Allah'tandır, başkasından değil! Çünkü Allah, azîz(karşı konulmaz bir kudret sahibi), hakîm (her şeyi yerli yerinde yapan)dır. 8.28 - Biliniz ki mallarınız ve evlatlarınız, sadece birer imtihan konusudur. Büyük mükâfat ise, âhirette Allah nezdindedir. 8.29 - Ey iman edenler, Allah'a karşı gelmekten sakınırsanız, size doğruyu yanlıştan ayıran bir nur ve anlayış (furkan) verir, kötülüklerinizi(günahlarınızı) örter ve sizi bağışlar. Allah büyük lütuf sahibidir 8.41 - Bir de malumunuz olsun ki savaşta elde ettiğiniz ganimetin beşte biri Allah'ındır. Yani Resulullâha, onun akrabalarına, yetimlere, yoksullara ve yolculara (gariplere) aittir. Eğer Allah'a ve iki ordunun karşılaştığı, hak ile batılın iyice açığa çıktığı o Bedir günü kulumuza indirdiğimiz âyetlere iman ediyorsanız, bu hükmü böylece kabul edeceksiniz. Allah her şeye kadirdir. 8.46 - Allah'a ve Resulüne itaat edin, sakın birbirinizle ihtilaf etmeyin(çekişmeyin); sonra korkuya kapılıp dağılırsınız ve kuvvetiniz gider. Bir de zorluklara tam mânasıyla sabredin. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir. 8.53 - Bu cezanın sebebi şudur: Bir millet kendilerinde bulunan güzel ahlâk ve meziyetleri(iyi hali) değiştirmedikçe Allah da onlara verdiği nimeti, güzel durumu değiştirmez. Bir de şundan ki: Allah her şeyi hakkıyla işitir ve bilir (dolayısıyla herkese lâyık olduğunu verir). 8.58 -Bir kavmin antlaşmayı bozup hainlik edeceğinden endişe edersen, aynı şekilde sende antlaşmayı bozduğunu onlara bildir. Çünkü Allah hainleri asla sevmez. Tevbe/9.23 - Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih ediyorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi (bile) dost edinmeyin. Sizden kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin kendileridir. 9.25 - Andolsun, Allah birçok yerlerde ve Huneyn gününde size yardım etti. Hani çok sayıda oluşunuz sizi böbürlendirip gururlandırmıştı, fakat size bir şey de sağlayamamıştı. Yer ise, bütün genişliğine rağmen size dar gelmişti, sonra arkanıza dönüp gerisin geri gitmiştiniz. 9.38 - Ey iman edenler! Size ne oldu ki, «Allah yolunda savaşa çıkın!» denildiği zaman olduğunuz yerde çakılıp kalıyorsunuz? Dünya hayatını ahirete tercih mi ediyorsunuz? Fakat dünya hayatının faydası(zevki) ahiretin yanında pek azdır. 9.51 - De ki: "Allah bizim hakkımızda ne takdir etmiş, ne yazmışsa başımıza ancak o gelir. Mevlam'ız, sahibimiz O'dur. Onun için müminler yalnız Allah'a dayanıp güvensinler." 9.71 - Mümin erkeklerle mümin kadınlar birbirlerinin dostu ve yardımcılarıdır. Onlar iyilikleri teşvik edip kötülükleri menederler. Namazı hakkıyla yerine getirir, zekâtı verir, Allah'a ve Resulüne itaat ederler. İşte onları Allah geniş rahmetine mazhar edecektir.çünkü Allah azîzdir(karşı konulmaz bir kuvvete sahiptir, hakîmdir (üstün kudret, tam hüküm ve hikmet sahibidir). 9.72 - Allah, mümin erkeklere ve mümin kadınlara, içinde ebedî kalmak üzere altından ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde güzel meskenler vâdetti. Allah'ın rızası ise hepsinden büyüktür. İşte büyük kurtuluş da budur. 9.111 - Allah, müminlerin canlarını ve mallarını, karşılığında kendilerine cennet vermek üzere satın almıştır. Allah yolunda çarpışırlar da öldürürler, öldürülürler. Allah'ın; Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da kendi üzerine hak olarak yazdığı bir vaattır bu. Ahdine, Allah'tan daha vefalı kim var? O halde onunla yapmış olduğunuz

bu alışverişten dolayı müjdeler olsun size. En büyük başarı(bahtiyarlık) işte budur. 9.112 - Onlar günahlarına tövbe eden, ibadetle meşgul olan, hamd eden, Allah'ın rızası için sefer eden, rükû eden,secdeye kapanan, iyilikleri yayan, kötülükleri önleyen ve Allah'ın koyduğu sınırları gözetenlerdir. İşte böyle müminleri müjdele! 9.116 - Göklerin ve yerin sahibi Allah'tır. O diriltir ve öldürür. Sizin için Allah'tan başka ne bir dostunuz ne de bir yardımcınız vardır. 9.119 - Ey iman edenler! Allah'ın emirlerine karşı gelmekten sakının ve dürüst(doğru) insanlarla beraber olun. 9.129 - (Ey Muhammed!) İnanmaktan yüz çevirirlerse de ki: Allah bana yeter. O'ndan başka ilâh yoktur. Ben sadece O'na güvenip dayanırım. O yüce Arş'ın sahibidir. Yunus/10.2 - Kendi içlerinden birisine : İnsanları uyar ve iman edenlere, dürüst olmaları ve iyi işler yapmaları sebebiyle Rableri katında herkesten daha ileride olduklarını vahyetmemiz, insanlar için şaşılacak bir şey mi oldu ki, o kâfirler: Bu elbette apaçık bir sihirbazdır, dediler? 10.5 - Allah O'dur ki Güneş'i bir ışık yaptı. Ay'ı da bir nûr kılıp, ona birtakım menziller tayin etti ki yılların sayısını ve vakitlerin hesabını bilesiniz. Allah, bunları boş yere değil, elbette bir anlam ve amaca göre yaratmıştır. Bilip anlayacak kimselere Allah âyetleri böylece açıklar. 10.10 - Onların oradaki(cennetteki) duası: «Allah'ım! Seni noksan sıfatlardan uzaksın!» (sözleridir). Orada birbirleriyle karşılaştıkça söyledikleri ise «selâm» dır. Onların dualarının sonu da şudur: Hamd, âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur. 10.11 - Eğer Allah insanların faydalarına olan şeyleri çabucak elde etmek istemelerinde verdiği gibi, hak ettikleri kötülükleri hemen verseydi derhal sonları gelir, helâk edilirlerdi. Fakat Biz, huzurumuza çıkmayı arzu edip ummayanları, kendi hallerine bırakırız, azgınlıkları içinde bocalar, dururlar. 10.12 - İnsan bir sıkıntıya mâruz kalınca gerek yan yatarken, gerek otururken veya ayakta iken, Bize yalvarıp yakarır. Fakat biz sıkıntısını giderdik mi, sanki uğradığı dertten dolayı Biz'e yalvaran kendisi değilmiş gibi eski haline döner. İnkar ve isyanda ölçüyü aşanlara yaptıkları güzel gösterilmiştir. 10.24 - Dünya hayatının misâli, ancak gökten indirdiğimiz suya benzer; insan ve hayvanların yediği yeryüzündeki bitkiler onunla birbirine karışır, tâ ki yeryüzü bütün zînetini takınıp süslendiği, yeryüzü ehli de kendilerini onun üzerinde kudretli sandıkları bir sırada geceleyin ya da gündüzleyin o yere emrimiz gelir de sanki bir gün önce hiçbir güzellik yokmuş gibi her şeyi kökünden biçiveririz. İşte düşünebilecek bir millete âyetleri böylece bir bir açıklarız. 10.31 - De ki: "Göklerden ve yerden sizlere rızık veren kimdir? Kulaklara ve gözlere sahip olan kimdir? Diriyi ölüden çıkaran ve ölüyü diriden çıkaran kimdir? Kainatın bütün işlerini yöneten kimdir? Onlar: "Allah" diyeceklerdir. Öyleyse de ki: "Peki o halde O'na karşı gelmekten sakınmayacak mısınız? 10.36 - Onların çoğu sadece zanna göre hareket ederler. Halbuki zan asla gerçeğin yerini tutamaz. Allah onların bütün yaptıklarını hakkıyla bilir. 10.44 - Şüphesiz ki Allah insanlara hiçbir şekilde zulmetmez, fakat insanlar kendilerine zulmederler. 10.49 - De ki: «Ben kendime bile Allah'ın dilediğinden başka ne bir zarar ne de bir menfaat verme gücüne sahibim.» Her ümmetin bir eceli vardır. Ecelleri geldiği zaman artık ne bir an geciktirebilirler ne de öne alabilirler. 10.55- Şunu iyi bilin ki, göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allahındır.Ve şunu da unutmayın ki,

Allahın verdiği söz elbette gerçektir.ama onların çoğu bilmez. 10.56- Yaratan da öldüren de O'dur.Siz yalnız O'na döneceksiniz. 10.57 - Ey insanlar! İşte size, Rabbinizden bir öğüt, gönüllerdeki dertlere bir şifa, müminlere doğru yolu gösteren bir hidâyet ve rahmet geldi. 10.61 - Ne durumda olursan ol, Allahın indirdiği Kurandan ne okursan oku, siz de hangi işi yaparsanız yapın, yapmaya koyulduğunuz her işte mutlaka sizi gözetleriz. Yerde olsun, gökte olsun, zerre ağırlığınca bir varlık bile Rabbinin ilminden kaçamaz. Ne bundan küçük, ne bundan büyük hiçbir şey yoktur ki, hepsi apaçık bir kitapta olmasın. 10.62 - Bilesiniz ki, Allah'ın dostlarına korku yoktur; onlar üzülmeyecekler de. 10.63 - Allahın dostları o kimselerdir ki O'na iman edip, emirlerine aykırı hareketlerden sakınırlar. 10.64 - Dünya hayatında da, Âhiret'te de onlara müjdeler vardır! Allah'ın verdiği sözde asla hiçbir değişme, olmaz.büyük kurtuluş ve başarı işte budur. 10.67 - O (Allah), geceyi içinde dinlenesiniz diye sizin için yaratan, (çalışıp kazanmanız için de) gündüzü aydınlık kılandır. Şüphesiz bunda dinleyip anlayan bir toplum için ibretler vardır. 10.99 - (Resûlüm!) Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzündekilerin hepsi elbette iman ederlerdi. O halde sen, inanmaları için insanları zorlayacak mısın? 10.107 - Eğer Allah sana bir sıkıntı, bir zarar dokundurursa, onu yine O'ndan başka giderecek yoktur. Şayet sana hayır dilerse, o durumda O'nun bu lütfunu engelleyebilecek de yoktur. O, lütfunu ihsanını kullarından dilediğine eriştirir. Günahları çok bağışlayan, çok merhamet eden yalnız O'dur. Hud/11.6 - Yeryüzünde yürüyen her canlının rızkı, yalnızca Allah'ın üzerinedir. Onların bir süre kalacakları yeri de sürekli kalacakları yeri de bilir. (Bunların) hepsi açık bir kitapta (levh-i mahfuz'da) dır. 11.7 - Arşı su üzerindeyken, hanginizin daha güzel işler yapacağını sınamak için gökleri ve yeri altı günde yaratan O'dur. Böyle iken sen onlara "öldükten sonra elbette dirileceksiniz." dersen, o kâfirler bunu haber veren Kur'ân'ı kasdederek "Bu, aldatıcı olma yönünden, besbelli bir büyüden başka bir şey değil!" derler. 11.9 - Eğer insana tarafımızdan bir rahmet tattırır, sonra o nimeti elinden geri alırsak o, iyice ümitsizliğe kapılır, büsbütün nankör olur. 11.11 - Ancak her iki halde de sabredip makbul ve güzel işler yapanlar başka! İşte onlar için pek geniş bir mağfiret ve pek büyük bir mükâfat vardır. 11.15 - Kim sadece dünya hayatını ve dünyanın saltanat ve servetini isterse, Biz orada onların işlerinin karşılığını kendilerine tam tamına öderiz ve onlara dünyada asla haksızlık yapılmaz. 11.16- Onlara ahirette sadece ateş vardır. Dünyada yaptıkları tamamen boşa gidecektir.zaten yaptıklarının da hiç bir değeri yoktur. 11.112 - Öyleyse ey Resulüm, sana emredildiği gibi dosdoğru ol.seninle birlikte tövbe edenler de dosdoğru olsunlar. Aşırı gitmeyin. Çünkü O, yaptığınız her şeyi görmekte olup işlerinizin karşılığını da size verecektir. 11.113 - Zulmedenlere eğilim göstermeyin(destek vermeyin), yoksa ateş size de dokunur. Sizin Allah'tan başka dostlarınız yoktur, sonra yardım göremezsiniz.

11.114 - Gündüzün iki ucunda, gecenin gündüze yakın saatlerinde namaz kıl. Çünkü böyle güzel işler insandan uzak olmayan günahları silip giderir. Bu, düşünen ve ibret alanlara bir nasihattır. 11.115 - Sabret, zira Allah iyi davranan ve işini iyi yapanların emeğini boşa çıkarmaz. 11.116 - Sizden önceki nesillerde, dünyada fesat ve düzensizliği menedecek, böylece onları helâk olmaktan koruyacak idrâk ve fazilet sahipleri bulunmalı değil miydi? Onların içinden görevlerini yaptıklarından ötürü kurtardığımız az kimse var. Zalimler ise içinde bulundukları refahın ardına düştüler. Doğrusu onlar suçlu kimselerdi. 11.117 - Rabbin, halkı dürüst hareket eden, hem kendi nefislerini, hem de birbirlerini düzeltmeye çalışan diyarları, haksız yere asla helâk etmez. 11.123 - Göklerin ve yerin gaybı Allah'ın elindedir. Bütün işler, hükmetmesi için O'na götürülür. Öyleyse sen yalnız O'na ibadet et, yalnız O'na dayan, O'na güven. Rabbin yaptıklarınızdan asla habersiz değildir. Yusuf/12.2 - Düşünüp mânasını anlamanız için Biz, onu Arapça bir Kur'ân olarak indirdik. 12.22 - (Yusuf) erginlik çağına erişince, ona olayların esasını kavrayıp (isabetle) hükmetme (yeteneği) ve ili bilgisi verdik. İşte güzel davrananları biz böyle mükâfatlandırırız. 12.24 - Andolsun ki, kadın ona meyletti. Eğer Rabbinin işaret ve ikazını görmeseydi o da kadına meyletmişti. İşte böylece biz, kötülük, her türlü hayasızlığı ve ahlaksızlığı ondan uzaklaştırmak için böyle yaptık. Şüphesiz o ihlâslı kullarımızdandı. 12.33 - (Yusuf:) Rabbim! Bana zindan, bunların benden istediklerinden daha iyidir! Eğer onların hilelerini benden çevirmezsen, onlara meyleder ve cahillerden olurum! dedi. 12.53 - Yine de nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis aşırı şekilde kötülüğü emreder; Rabbim acıyıp korumuş başka. Şüphesiz Rabbim çok bağışlayan, pek esirgeyendir. 12.56 - Böylece Biz Yusuf'a o ülkede(mısır'da) büyük bir mevki ve güç(iktidar) verdik. Dilediği yerde konaklayabilir, orayı dilediği şekilde yönetirdi. Biz lütfumuzu dilediğimiz kimselere eriştirir ve güzel hareket edenlerin emeklerini asla zayi etmeyiz. 12.67 - Sonra (Yakup) şöyle dedi: Oğullarım! (Şehre) hepiniz bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin. Ama Allah'tan (gelecek) hiçbir şeyi sizden savamam. Hüküm Allah'tan başkasının değildir. (Onun için) ben yalnız O'na dayandım. Tevekkül edenler yalnız O'na dayansınlar. 12.68 - Babalarının kendilerine emrettiği şekilde ayrı ayrı kapılardan girerek onun emrini yerine getirdiler. Ama bu tedbir, Allah'ın kendileri hakkındaki takdiri karşısında hiç bir fayda sağlamadı. Sadece Yâkub'un içindeki bir dileği açığa çıkarmış oldu. O, kendisine Biz öğrettiğimizden ötürü ilim sahibi idi. (Bunun içindir ki "Allah'tan gelecek takdiri önleyemem." demişti.) Fakat insanların çoğu bu gerçeği bilmezler. 12.76 - Bunun üzerine Yusuf, kardeşinin yükünden önce onların yüklerini (aramaya) başladı. Sonra da onu, kardeşinin yükünden çıkarttı. İşte biz Yusuf'a böyle bir tedbir öğrettik, yoksa kralın kanununa göre kardeşini tutamayacaktı. Ancak Allah'ın dilemesi hariç. Biz kimi dilersek onu derecelerle yükseltiriz. Zira her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen birisi vardır. 12.86 - (Yakup)Ben dedi, "sıkıntımı, keder ve hüznümü sadece Allah'a arz ediyorum. Hem sizin bilemediğiniz birçok şeyi Allah tarafından vahiy yolu ile biliyorum." 12.92 - (Yusuf) dedi ki: «Bugün sizi kınamak yok, Allah sizi affetsin! O, merhametlilerin en merhametlisidir.»