ÜSKÜDAR SEMPOZYUMU I 23-25 MAYIS 2003 BİLDİRİLER CİLT 1 Editörler Prof. Dr. Zekeriya Kurşun Doç. Dr. Ahmet Emre Bilgili Dr. Kemal Kahraman Celil Güngör Ü S K Ü D A R B E L E D Y E B A fi K A N L I I
Üsküdar Belediye Başkanlığı Üsküdar Araştırmaları Merkezi Yayın No: 10 ISBN Takım No: 975-97606-6-5 ISBN Cilt-1: 975-97606-7-3 Editörler Prof. Dr. Zekeriya Kurşun Doç. Dr. Ahmet Emre Bilgili Dr. Kemal Kahraman Celil Güngör Kapak, İç Düzen Artus İletişim Sanatları 0212 347 02 20 Baskı, Cilt Seçil Ofset 0212 629 06 15 İstanbul, Ocak 2004 Üsküdar Sempozyumu Yer: Üsküdar Belediyesi Çamlıca Eğitim Merkezi Tarih: 23-25 Mayıs 2003 Düzenleyen: Üsküdar Belediyesi
328 ÜSKÜDAR IN DUYGUSAL İKLİMİ Ahmet fiirin* Bu yazıda Üsküdar ın bir mekan olarak içinde yaşayanların düşünce, duygu, davranış, değer ve kişiliklerini nasıl etkilediği üzerinde durulmaya çalışılacaktır. Üsküdar ın tarihi geçmişi, coğrafi yapısı, mimari eserleri bu şehir üzerinde yaşayan insanlarla birlikte bir bütün oluşturmaktadır. Öyleyse Üsküdar ın ne olduğuna be bu ilişkinin özelliklerine bakmak gerekir. Üsküdar İstanbul un yanında ve İstanbul dan önce, Anadolu nun ve Asya nın bittiği yer. Türk ordularının fethi düşlediği kıyılar. İstanbul un fethini gören belde. Tarih ve coğrafya olarak İstanbul dan önce gelen, İstanbul un yanında, fakat İstanbul dan farklı özelliklere de sahip olan bir yerleşim birimi. Bir bakıma İstanbul daki Anadolu ve Asya. İstanbul yakasında Üsküdar deyince Kadıköy hariç bütün Anadolu yakası hatırlanır. Belediye sınırlarının ötesinde, Osmanlı döneminden bu yana halkın zihin haritasında Ümraniye den Beykoz a kadar Boğaz ın Asya tarafı Üsküdar olarak bilinir. Vapurla Üsküdar a gelmek nostaljik bir yolculuk gibidir. İş dönüşü vapura binen Üsküdarlılar evelerine doğru yol alırken günün yorgunluğunu ve stresi vapurun sıcak samimi ortamında giderirler. İnsanlar bir iş gününün ve karmaşanın son bulduğunu Üsküdar vapuruna binince anlarlar. Üsküdar a doğru başlayan yolculuk huzura, güvene, aileye, anne kucağına yolculuk gibidir. Vapurlarda öğrencisinden bürokratına, esnafından gazetecisine her meslekten insanı görmek mümkündür. İnsanların kaynaştığı, Üsküdarlı olmanın gururunu ve heyecanını yaşadığı bir buluşma noktasıdır vapurlar. Vapurlara kaçak binmiş satıcılar, altın yaldızlı bardaklarda içilen çaylar, başka türlü görüşme imkanı olmayan tanıdıklarla yapılan sohbetler, iyot kokulu, oksijen dolu deniz havası her şehirde, her beldede bulunacak bir fırsat değildir. Vapur yolculuğu yaparak sabah işlerine, akşam evlerine gidip gelen Üsküdarlılar dinlenmiş, huzur bulmuş ve günün yorgunluklarının üzerine trafik stresini de yaşamamış olarak mutlu bir şekilde ve güler yüzle sabah işlerine başlarlar, akşam da evlerine dönerler. Vapurdan inen insanları iskelede camiler karşılar. İskele Meydanı, Mihrimah Sultan ve Yeni Valide Camiileri, çeşmesi ve hamamıyla ben Anadolu yum, Osmanlıyım, tarihim, geleneğim, geleceğim ve işte benim kimliğim ve ben Üsküdar ım, işte ben buyum der gibidir. Mihrimah ve Yeni Valide Sultan Camiiler inden münavebeli olarak okunan ve ılık esen boğaz rüzgarına karışan ezan sesleri özgürlüğün simgesi ve iç huzurunun * Yrd. Roç. Dr., Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi
ÜSKÜDAR IN DUYGUSAL İKLİMİ 329 kaynağı gibidir. Bu ülkenin insanları için bayrak ve ezan özgürlüğü ifade eden birer sembol olarak burada yaşarlar. Mehmet Akif in İstiklal marşında belirttiği gibi: Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli Ebedi yurdumun üstünde inlemeli İskeleden sağa döndüğünüzde Harem e kadar güzel bir sahil şeridinde yürüyen gezintiye çıkmış bir sürü insanla karşılaşmak mümkündür. Bir kısmı spor yapan, bir kısmı romantik yürüyüşe çıkmış, bir kısmı bir aile olarak eğlenen insanlar bu güzel sahilin tadını çıkarırlar. Bu insanlar temiz boğaz havasını solurken güzel bir İstanbul manzarasının gündüz ve gece görünümlerini seyretmekle karşı karşıyadırlar. Şemsi Paşa sahilinden sabahları İstanbul un uyanışını, akşamları da güneşin Camilerin silüetini geride bırakarak batışını seyretmek tadına doyulmaz panoramik bir güzellik yaşatır. Kuşların konmadığı Şemsipaşa Camii ve Kızkulesi tabiatın, tarihin, coğrafyanın ve mimarinin estetik bir buluşması gibidir. Şemsi Paşa sahilinde gezip İstanbul un doyumsuz manzarasını seyredip, Kızkulesi ve Şemsipaşa Camii nin önünden geçen bu insanların her biri birer çirkinlik abidesi olan apartmanları nasıl diktiğini anlamak mümkün değildir. Şemsipaşadan sonra varılan Harem otogarı İstanbul un Anadolu ya açılan bir kapısıdır. Eskiden savaş ve hac seferlerinin yapıldığı Harem köprü yapılmadan önce motorlu taşıtların kaşıya geçtiği bir yerdir. Burada Selimiye Kışlası dikkati çekmektedir. Selimiye Kışlasının Üsküdar istikametinde İhsaniye ve Doğancılar semtleri vardır. Bu semtler İstanbul u seyretme ayrıcalığına sahiptir. Üsküdar ın sınırları bittiği yerde Eski Haydarpaşa Lisesi, Liman, Numune Hastanesi ve Haydarpaşa Garı ile Kadıköy başlamaktadır. Üsküdarın mahalle araları ve sokakları tarihi ve otantik dokusunu korumakta ve adeta doğal bir film seti gibi durmaktadır. Bu gerçek bazı sinema adamlarının dikkatini çekmiş olmalı ki Üsküdar pek çok filme ve televizyon programına ev sahipliği yapmaktadır. Şemsipaşa sahilini, Kuzguncuğu, Selamsızı veya Çamlıca yı ve Toptaşı eski İmam Hatip Lisesi kampusünü pek çok filimde gören insanlar Üsküdar kendi şehirleri gibi bilmekte ve sevmektedirler. Bu mekanları Yahya Kemal in şiirinde güzel bir şekilde belirtmiştir: Tenha sokakta kaldım oruçsuz ve neşesiz yurdun bu iftarından uzak kalmanın gamı Hadsiz yaşattı ruhuma bir gurbet akşamı Bir tek düşünce oldu teselli bu derdime Onlardan ayrılış bana her an üzüntüdür Madem ki böyle duygularım kaldı çok şükür. Kuzguncuk bir filim seti olmasının yanında, kilise ve camiiyi duvar duvara barındıran bir semttir. Hoşgörünün ne olduğunu görmek isteyenler Kuzguncuk ta bu eseri görmelidirler. Bir imparatorluk bakiyesi olarak farklı dinleri ve ırkları hoşgörü içerisinde barındıran Üsküdar da farklı özelliklerdeki insanlar kardeşçe yaşamakta ve ölmektedirler. Üsküdar yaşayanların olduğu kadar belki de yaşayanlardan daha fazla ölülerin de şehridir. Karacaahmet mezarlığı, Bağlarbaşındaki Rum, Ermeni ve Yahudi mezarlıkları, Bülbülderesi mezarlığı farklı inançlardan olan insanlara bir arada yaşamanın ve ölümün gerçekliğini ağırbaşlı bir sükun ile hatırlatırken, şehir mimarisinde doğal bir ortam
330 ÜSKÜDAR SEMPOZYUMU oluştururlar. Bu mezarlıklar gittikçe azalan yeşil alanlara karşılık, şehre hayat vermeye ve nefes aldırmaya çalışmaktadırlar. Yani Üsküdar ın mezarlıkları son yeşil alanlar olarak, sadece ölenlere değil yaşayanlara da oksijen üreterek hizmet etmektedir. Mezarlıkların yaydığı oksijenin yanında manevi hava ile ölüm ve sonsuzluk duyguları, göğe doğru uzayan Çamlıca ve televizyon kuleleri, Masmavi Marmara ve Boğaziçi, bilinç altına yerleşmiş uzun ve muhteşem bir tarihin bilinci olarak Üsküdar da doğup büyüyen insanların kişilik gelişimlerini etkileyen çevresel faktörlerdendir. Bir Üsküdar sakini Kadıköylü den, Kasımpaşalı dan, Teşvikiyeli den ya da Ümraniyeli den ayıran unsurlar şehrin kendi içinde gizlidir. Üsküdarlı biraz dingin, biraz huzurlu, biraz mütavazi, biraz ağırbaşlıdır. Yine Altunizade semtinde bulunan Capitol alışveriş merkezi ve İlahiyat Fakültesi yan yana bazıları için bir tezat gibi gözükse de, modernlikle geleneksel değerlerin pek de uzak olmadıklarını sergilemektedirler. Fethi Paşa korusu, şehrin içinde yeşil bir ada gibi yaşamakta ve şehrin gürültüsünden kargaşasından telaşından uzak, sakin bir mesire ve dinlenme yeri olarak hizmet vermektedir. Yine koru içinde bulunan belediyeye ait lokanta ve çay bahçesi de burayı aileler için cazip hale getirmektedir. Korunun yanında bulunan Özbekler tekkesi ise milli mücadeleyi hatırlatmaktadır. İstanbul dan İstiklal savaşına katılmak üzere Anadolu ya geçen milli mücadele kahramanlarının ilk durağı Üsküdar dı. Aziz Mahmut Hüdayi, Karaca Ahmet Cemevi ve etrafı, Seydahmet deresinde Caferilerin Muharrem törenleri Üsküdar ın manevi iklimline ayrıca katkıda bulunmaktadırlar. Sadece Üsküdar ın değil, Beklide Dünyanın en güzel manzarasının seyredildiği Çamlıca nın ayrı bir yeri ve ünü vardır. Büyük Çamlıca dan boğazı, Küçük Çamlıca Tepesi nden ise Marmara Denizi ni ve Adaları seyretmek şairlere ilham vermekte, şarkılara tema oluşturmaktadır. Büyük Çamlıcadaki Sefa Tepesi ve Küçük Çamlıcada bulunan O Ağaçın Altı Sadece aşıkların buluşma yeri olmaktan çıkmış şarkıların güftelerine girmiştir. Çamlıcalar artık bir yeşil alan olmanın ötesinde kültür mirasımızın bir parçasıdır. Üsküdarlılar bu mirasa gereğince sahip çıkmalıdırlar. Çamlıcanın en yüksek yerinde bir perinin Işıktan heykelini nakşettim ufuklara O yeşil Çamlıca ki kat kat eteklerinin Birini boğaz öper diğerini Marmara. Faruk Nafiz Çamlıbel Yahya Kemal den Orhan Veli ye pek çok şairin şiirine konu olmuş, pek çok sanatçıya ev sahipliği yapmış olan Üsküdar hala çok sayıda şaire, sanatçıya ve aydına ev sahipliği yapmaktadır. Entelektüel konulara meraklı gençler Çengelköy de Çınaraltını, iskelede Yalı Kıraathanesini, Kaknüs Kahvesini ya da Şemsipaşa camii yanındaki çay bahçesini mekan tutmuş bulunmaktadırlar. Bu mekanlarda her görüşten sanatçı, yazar, gazeteci, öğretmen ve üniversite öğrencisi buluşmakta ve yoğun fikri meseleleri tartışmakta ve görüşmektedirler. Üsküdar da ticaret fazla gelişmemiştir. Genellikle sabit gelirli ve emekli kişilerin tercih ettiği bir muhit olan Üsküdar ın insanları da mütevazidir. Sahil şeritinde Beylerbeyi, Çengelköy ve Kandilli de boğaziçi boyunca serpilmiş yalılar ve Beylerbeyi Sarayı, orta kesimlerde apartmanlar ve Çamlıca eteklerinde villalar ve arka kesimlerde gayri ni-
ÜSKÜDAR IN DUYGUSAL İKLİMİ 331 zami yapılaşmalar olmakla birlikte genel bir yeşillik ve bunun getirdiği bir ferahlık hissedilmektedir. Öğretmenler Hastanesi, Çamlıca gibi yeşil alanlar korunmaya alınmalıdır. Yine Üsküdar merkezde bulunan Kanaat lokantası yalnız Üsküdar da değil, dünya çapında ün yapmıştır. Kanaat lokantası Türk mutfağının canlı bir müzesi gibidir. Hem zeytinyağlılar, hem etli yemekler hem de tatlılarda Kanaat lokantası bir seviyeyi yakalamış ve geleneksel mutfağı devam ettirmiştir. İstanbul un her tarafından insanlar Kanaat lokantasına yemek yemeğe gelmekte, yurtdışından gelenler ise en az bir defa uğramak için fırsat kollamaktadırlar. Parası olanlar için Kanaat gibi lokantaların yanında ramazanlarda kurulan çadırlar ise fakirlerin karnını doyurdukları yerlerdir. Kurumlaşmaya başlamış olan ramazan çadırı insanlara sadece yemek hizmeti vermemekte bunun yanında geleneksel ramazan akşamlarını da yaşatmaya çalışmaktadır.