BİRİNCİ BÖLÜM PROBLEM DURUMU I. ROMANTİZM DÖNEMİ



Benzer belgeler
KLASİK DÖNEM MÜZİĞİ. Kazım ÇAPACI

HAZIRLIK 1. SINIF. * BEYER No: 78,80, 81, 82, 90, 91, 93, 94 ve sonrasından 1 parça

Gümüşlük Klasik Müzik Festivali Antik Tiyatro da başladı

T.C. AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ ANTALYA DEVLET KONSERVATUVARI

Yüksek Lisans Programları: Başvuru Koşulları, Giriş Sınavları, Genel Başarı Değerlendirmesi ( /Bahar)

T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ DİLEK SABANCI DEVLET KONSERVATUVARI SAHNE SANATLARI BÖLÜMÜ OPERA ANASANAT DALI ŞAN SANAT DALI DERS İÇERİKLERİ

SERTİFİKA PROGRAMLARI PİYANO PROGRAMI MÜFREDATI 1. SINIF. * BEYER No: 78,80, 81, 82, 90, 91, 93, 94 ve sonrasından 1 parça

MÜZİK KÜLTÜRÜ Editörler

Yardımcı Piyano OPE 162 Çalışma incelemesi H. Lemoine ( ) Etüt Re majör

DEÜ GÜZEL SANATLAR ENSTİTÜSÜ MÜZİK ANASANAT DALI YÜKSEK LİSANS GİRİŞ SINAVLARI İÇİN İSTENEN ESERLER LİSTESİ

3. Rönesans Müziğini Oluşturan Ekoller 4. Rönesans ta Toplu Müzik Yapma Anlayışı

Sergei Vasilievich RACHMANINOFF

Gümüşlük te Festival sahnesinde Keman Piyano düeti

SINAV HAKKINDA DETAYLI BİLGİ İÇİN AŞAĞIDA YER ALAN KAYIT KABUL YÖNERGESİNİ OKUYUNUZ

Richard WAGNER. Kazım ÇAPACI. 22 Mayıs 1813, Leipzig, Almanya 13 Şubat 1883, Venedik, İtalya.

T.C. AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ ANTALYA DEVLET KONSERVATUVARI

Değişik müziksel etkinliklere karşı duygular sağlamak ve ilgi uyandırmak

HÜZÜNLÜ VE NEŞELİ EZGİLER

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ DEVLET KONSERVATUVARI MÜZİK BÖLÜMÜ PROGRAMLARI ÖZEL YETENEK GİRİŞ SINAVI YÖNERGESİ

MÜZİK KÜLTÜRÜ Editörler

Problem. Amaç. Bu çalışma ile

Franz LISZT. Kazım ÇAPACI. üzere tüm Avrupa yı gezerek piyanoyla konser vermiştir. 22 Ekim 1811, Macaristan ö.31 Temmuz 1886, Bayreth, Almanya.

KABUL VE KAYIT KOŞULLARI

BACH Anna Magdalena Albümü'nden bir eser veya Barok Dönemden düzeyine uygun başka bir eser.

TRAKYA ÜNİVERSİTESİ DEVLET KONSERVATUVARI LİSANS DÖNEMİ MÜZİK BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI ÖNKAYIT ESASLARI

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ ANKARA DEVLET KONSERVATUVARI

D-MARİN DE, 3 TENOR U 3 BİN KİŞİ İZLEDİ

DEÜ GÜZEL SANATLAR ENSTİTÜSÜ MÜZİK ANASANAT DALI SANATTA YETERLİK GİRİŞ SINAVLARI İÇİN İSTENEN ESERLER LİSTESİ

Bilkent. Senfoni Orkestrası. Barış Demirezer şef Özgür Deniz Kaya viyolonsel Çağla Turhan trombon

Yarışma Sınavı. 5 " Falsetto " nedir? A ) Nota yanlışlığı B ) Erkek şarkıcıların zorlanarak çıkardıkları en ince. ses

12. Yürüyüşler 1. İng. sequence; Alm. Sequenz; Fr. marche. Türkçede sekvens ve marş isimleri ile de ifade edilir.

T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ DİLEK SABANCI DEVLET KONSERVATUVARI SAHNE SANATLARI BÖLÜMÜ OPERA ANASANAT DALI ŞAN SANAT DALI DERS İÇERİKLERİ

KARŞIYAKA DAN BOĞAZİÇİ NE

PİYANO ANASANAT DALI PİYANO SANAT DALI 11. SINIFA NAKİL VE GEÇİŞ SINAVLARI

müziği bestekârlarındandır? sesliliğin adıdır?

T.C. TRAKYA ÜNİVERSİTESİ DEVLET KONSERVATUVARI MÜZİK VE BALE ORTAOKULU MÜZİK BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI ÖN KAYIT ESASLARI

DEÜ GÜZEL SANATLAR ENSTİTÜSÜ MÜZİK ANASANAT DALI YÜKSEK LİSANS GİRİŞ SINAVLARI İÇİN İSTENEN ESERLER LİSTESİ

ÖZGEÇMİŞ. Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl

DEÜ GÜZEL SANATLAR ENSTİTÜSÜ MÜZİK ANASANAT DALI YÜKSEK LİSANS GİRİŞ SINAVLARI İÇİN İSTENEN ESERLER LİSTESİ

MUS 144 Piyano J.Haydn ( ) Sonate mi minör (Hob.XVI/34) Çalışma incelemesi Avusturyalı besteci Haydn, 104 senfoni, 83 kvartet, 52 sonat, 24

Yarışma Sınavı. 4 Çoksesli korolarda yer alan en kalın erkek sesi. A ) Tenor B ) Bariton C ) Alto D ) Soprana E ) Bas

Batuhan Civelek obua Ömer Berk Taraklı klarnet Barış Demirezer şef

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

FRANZ LİSZT VE MACAR RAPSODİLERİ FRANZ LISZT AND HUNGARIAN RHAPSODIES

GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ GAZĠ EĞĠTĠM FAKÜLTESĠ GÜZEL SANATLAR EĞĠTĠMĠ BÖLÜMÜ MÜZĠK ÖĞRETMENLĠĞĠ LĠSANS PROGRAMI DERS ĠÇERĠKLERĠ

DÜZENLEME Ders Notu - 1

MURAT DEVRİM BABACAN, ZEHRA SEÇKİN GÖKBUDAK,

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

6. SINIF NAKİL GEÇİŞ SEVİYE TESPİT SINAVI

Igor Fyodorovich STRAVINSKY STRAVINSKY

CENAN AKIN IN VARYASYON SİLSİLESİ*

DOĞUDA VE BATIDA ORYANTALİZM

T.C. ZONGULDAK KARAELMAS ÜNİVERSİTESİ DEVLET KONSERVATUVARI MÜZİK BÖLÜMÜ YAYLI ÇALGILAR ANASANAT DALI DERS İÇERİKLERİ 1. YARIYIL ZORUNLU DERSLER

VEGA OKULLARI 2. SINIF SANAT SORGULAMA BÜLTENİ DİSİPLİNLERÜSTÜ TEMA

FAZIL SAY BÜYÜK ALKIŞ ALDI

ÇOKSESLİ SAZ ESERLERİ II

TRAKYA ÜNİVERSİTESİ DEVLET KONSERVATUVARI MÜZİK VE BALE ORTAOKULU MÜZİK BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI ÖN KAYIT ESASLARI

YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ BESYO TME-110 TEMEL MÜZİK EĞİTİMİ 1.HAFTA

kültürü araştırmaya, incelemeye adayan ve muhteşem eserler

W.A.MOZART IN KV 498 TRİO SUNUN TARİHÇESİ VE ANALİZİ

DEÜ GÜZEL SANATLAR ENSTİTÜSÜ MÜZİK ANASANAT DALI SANATTA YETERLİK GİRİŞ SINAVLARI İÇİN İSTENEN ESERLER LİSTESİ

TRAKYA ÜNİVERSİTESİ DEVLET KONSERVATUVARI MÜZİK VE BALE ORTAOKULU MÜZİK BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI ÖN KAYIT ESASLARI

Doçentlik Sınav Yönetmeliğinin 4. maddesinin 2/c hükmü yanı sıra aşağıdaki koşullar aranır.

MÜZĐK ÖĞRETMENĐ (MTÖD) Yarışma Sınavı. 4 Müzikte, sforzando (Sf) işareti ne anlama

Antonio VIVALDI. 4 Mart 1678; Venedik - 28 Temmuz 1741, Viyana.

FELİX MENDELSSOHN KEMAN KONÇERTOSU'NUN FORM ANALİZİ, KEMAN TEKNİĞİ VE İCRA YÖNÜNDEN İNCELENMESİ

DEVLET KONSERVATUVARI

Şef: CEM MANSUR 2011 FAALİYET RAPORU

MÜZİK EĞİTİMİ GİRİŞ UZAK HEDEFLER. Dersin amacı:

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ MÜZİK ÖĞRETMENLİĞİ BİLİM DALI

T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ DİLEK SABANCI DEVLET KONSERVATUVARI SAHNE SANATLARI BÖLÜMÜ OPERA ANASANAT DALI ŞAN SANAT DALI DERS İÇERİKLERİ

DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ DERS/MODÜL/BLOK TANITIM FORMU. Dersin Kodu: GSM 1003

Adı: REMBRANDT HARMENSZOON VAN RİNJN Doğum: 15 Temmuz 1606 Leiden Hollanda Milliyeti: Hollandalı Sanat Akımı: Lüministik sanat Alanı: Resim Baskı

Do sol - re - la ve mi minör gam çalışması yapılır. Çaldığı gam ve makamsal dizilere ait parmak numarası (duate) örneği hazırlamaları istenir

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

DEVLET KONSERVATUVARI

GÜZ YARIYILI YÜKSEK LİSANS DERSLERİ

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

RESİM İŞ EĞİTİMİ haftalık ders sayısı 1, yıllık toplam 37 ders saati

T.C. ZONGULDAK KARAELMAS ÜNİVERSİTESİ DEVLET KONSERVATUVARI SAHNE SANATLARI BÖLÜMÜ OPERA ANASANAT DALI DERS İÇERİKLERİ MESLEKİ HAZIRLIK PROGRAMI

EYLÜL. 4.SINIF BÜLTENİ eylül ekim kasım

EUGENE BOZZA'NIN ODA MUZIGI ESERLERİNDE OBUANIN YERİ

Derece Bölüm / Program Üniversite Yıl

Oyun Öğretimi 1- OYUNUN TARİHÇESİ. Dr. Meral Çilem Ökcün-Akçamuş

TARİHLİ EĞİTİM KOMİSYONU KARARLARI

T.C. MALTEPE ÜNİVERSİTESİ

DEVLET KONSERVATUVARI

KIBRIS HALK TÜRKÜLERININ BAZI

GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ GAZĠ EĞĠTĠM FAKÜLTESĠ GÜZEL SANATLAR EĞĠTĠMĠ BÖLÜMÜ MÜZĠK ÖĞRETMENLĠĞĠ LĠSANS PROGRAMI DERS ĠÇERĠKLERĠ

Beethoven ın Opus 14/1 Piyano Sonatının İlk Muvmanına İlişkin Motifsel Yapı Analizi

KAYNAK: Birol, K. Bülent "Eğitimde Sanatın Önceliği." Eğitişim Dergisi. Sayı: 13 (Ekim 2006). 1. GİRİŞ

Bu beş sanatçının ortak özellikleri sadece klasik müziğe gönül vermiş olmaları değildir. Hepsi 1900 lü yılların başında doğmuş olan değerli

DEVLET KONSERVATUVARI

Darüşşafaka Eğitim Kurumları Hafta Sonu Cumartesi Etkinlikleri Eğitim Öğretim Yılı

MUAMMER ERBOY ile sıra dışı müzik seyahatleri

Müziğin Mucizesi 'El Sistema' Her Yerde

ADIYAMAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

2016 YAZ DÖNEMİ. zeytinburnu.bel.tr ATÖLYE ÇALIŞMALARI

1. Sınıf Piyano Eğitiminde Birinci Yıl

Transkript:

1 GİRİŞ Bu çalışmada, Romantik dönemi bestecilerin eserlerinde nefesli ve vurmalı çalgıları ne şekilde kullandıklarını ortaya koyarak,bu alanda eğitim gören müzisyen adayı öğrencilere,orkestralarda görev alan müzisyenlere yol göstermek,bilgi vermek ve bu alanda yapılacak yeni çalışmalara bilimsel nitelikte bir zemin oluşturmak amaçlanmıştır. Araştırmanın birinci bölümünde, Romantik Dönem müziğinin özellikleri ve bu dönemdeki bestecilerin müzik fikirleri, hayatları ve eserleri ortaya konulmuştur. İkinci bölümde, araştırmada kullanılan yönteme ilişkin bilgilerin ( araştırmanın modeli,evreni, verilerin toplanması ve çözümü ) yer aldığı çalışma, üçüncü bölümde verilen; bestecilerin nefesli ve vurmalı çalgıları romantik dönemde ne şekilde kullandıkları, dönem içerisinde nefesli ve vurmalı çalgıların nasıl bir gelişim gösterdiği, solo yazılmış eserlerde bestecilerin özellikle o enstrumanları seçmesinin nedenlerinin belirtilmesi ve araştırmaya ilişkin sonuç ve önerilerin ortaya konulmasıyla sona ermiştir.

2 BİRİNCİ BÖLÜM PROBLEM DURUMU I. ROMANTİZM DÖNEMİ Müzik tarihinde 19.yüzyıl Romantizm Çağı dır. Doğaldır ki, 100 yılı kapsayan uzun bir zaman diliminde romantik anlayış gelişmiş, değişim göstermiş, evrelere ayrılmıştır. Romantizmin evrelerini genel çizgileriyle şöyle gözterebiliriz: 1. Erken romantizm (1800-1830). 2. Yüksek romantizm (1830-1850). 3. Geç romantizm (1850-1890). Ayrıca Romantizm, 18. yüzyılın sonuyla 19. yüzyılın başında Avrupa da ortaya çıkan ve 19. yüzyıla egemen olan edebiyat, felsefe, sanat ve siyaset alanlarında kendini gösteren bir dünya görüşüdür. Romantik teriminin kökeni 18. yüzyıl sonu Alman yazarlarının romanesk çağa duydukları özleme dayanır. Romantik akımın müzikteki belirgin özellikleri aslında var olmayan bir şeylere duyulan özlem i yansıtması, klasik çağın biçim ve kalıplarına sırt çevirerek özgürce biçimlendirmeye yönelmesi, imgelem ve duyguya ağırlık vermesi, armonik yazıyı geliştirip genişleterek tonalitenin sınırına dayanması, renk ve çalgılama araştırmasını yoğunlaştırıp sonuçlarını değerlendirmesidir. (Cangal, 2002:293) Ritmik yaklaşım, psikolojik durum ları belirginleştiren vurgularla, senkoplarla zenginleştirilmiş, çoksesliliğin ritmik dilimleri, modern müziğin sınır bölgesine kadar ulaşmıştır. Romantizmin özellik temeli üzerinde yükselen ritm anlayışının, bestecisine göre değişen özellikler taşıdığı da söylenebilir. (Say,1997:340)

3 E.T.A. Hoffmann ın masalsı öğelerden örülmüş Undine operası (1816),müzikte romantizmin ilk örneklerindendir. Weber in Freischütz ü (1821) ilk büyük romantik yapıt kabul edilir:halk arasında yüzyıllardan beri anlatılagelen masallardan yararlanarak ormanların gizemli renkleriyle bezenen bu operanın başkarakterleri düşler ülkesinin insanlarıdır. Schubert in lied leri,avusturya ya özgü romantik akımın parlak örnekleridir. Erken romantizm, İtalyan hafif operasının son ve en büyük temsilcisi Rossini nin oyunsu ve yapay operalarıyla Avrupa nın tüm ülkelerinde, hatta Amerika da kitlelere malolmuştur. Yüksek Romantizm(Hochromantik) olarak adlandırılan ikinci evre,1830 Temmuz devriminin politik etkileriyle yönlenmeye başlamıştır. Artık romantizmin merkezi Viyana değil, Paris tir. Fransız edebiyatının ünlü romantik yazarları (Viktor Hugo ve A.Dumas vb.)yukseliş evresini derinden etkilemiştir.berlioz un Fantastik Senfoni si(1830),müzikte bu evreyi temsil eden ilk başyapıt tır.paganini nin cifte kişiliği ve çalgı ustalığını inanılmaz bir pratiğe ulaştırması,liszt in de aynı paralelde piyanada virtuosite yi(çalgı ustalığını) olağanüstü geliştirmesi gibi etkenlerin yanı sıra, Chopin in büyüleyen tınıları, Schumann ın şiirsel müziği ve düşünsel derinliği, Mendelsohn un romantik klasisizmi, bu evrenin temel taşlarıdır. Geç Romantik evre, 1848 Devrimi nin duraklattığı kısa bir süreçten sonra ivme kazanmıştır.mendelsohn un 1847 de, Chopin in 1849 da, Schumann ın 1856 da ölmesinden sonra, yeni dönemi açan başyapıtlar Liszt in Senfonik Şiirleri dir. Wagner in Müzikdram kavrayışı, Verdi nin operaları,bu olgun dönemi yansıtır. Sonra da Franck,Bruckner ve Brahms da kişiliğini bulan yeni bir kuşak gelmiştir. Geç romantik evre, düşünsel ve estetik açıdan, Tarihçilik(Historismus), Dogalcılık (Naturalismus) ve ulusalcılık renklerini birbiri ardı sıra sergileyen dinamik bir çağdır. Yüzyıl dönüşümünü yansıtan 1890-1914 dönemi ise, Puccini, Mahler, Debussy ve Riçhard Strauss gibi bestecilerin yaratıcı kişiliğinde tarihteki yerini alır.romantizm, eski Fransızcadaki romance (şiir yazma) sözcüğünden kaynaklanmıştır.

4 17. ve 18.Yüzyılların edebiyatında masalsı, fantastik özellikleri dile getiriyordu ve usçu anlayışın karşıtı olarak kullanılıyordu: Duygu dolu, duyarlıklı, düşsel vb. gibi. 19.Yüzyılın başlarında Almanya da bir edebiyat akımı olarak Wackenroder, Tieck, Novalis ve Schlegel kardeşlerin yapıtları için (1800-1830) romantik deniyordu. Müzikte bu temiri ilk olarak E.T.A. Hoffman, Beethoven in 5.Senfonisini değerlendiren bir yazısında kullanmıştır (1810). Felsefe tarihinde Romantizm, Schelling in (1775-1854) düşünsel açılımında yerini bulur: Schelling, romantizmin filozofudur. Bu felsefenin anlayışı çerçesinde yazdığı Felsefenin ilkesi Olarak Ben Üzerine adlı yapıtıyla 22 yaşındayken Jena Üniversitesine profesör olmuştur. (Gökberk,1980:427) Romantik müzikte melodi ve ritim anlayışını özetlersek, uzun, kesintisiz melodik çizgilerin ve iki çeşit ritmik kalıbın kesiştiği çapraz ritimlerin egemen olduğunu söyleyebiliriz. Düşünsel planda romantizm, öznelliğe, kişiselliğe, öznel duyarlılığa dayanır. Schelling in Ben üzerine demesi, romantik akım boyunca hep yinelenecek olan Ben kavramını, düşüncede ve sanatta odaklaştırır. Ben nasıl duyuyorsam öyledir! Duygularım bana böyle söylüyor! Benim duygularım... ben, ben ve ben... Romantizmin duygusal kavrayışını belirleyen işte budur: Ben in, Benliğin içinden gelen... Daha açık bir tanımla, romantizm, bireyselçiliğin geliştirilmiş biçimidir. Romantikler, birey olarak benliklerine öyle inanırlar ki, usçu çağın klasisizmini bile kendi romantik gözlükleriyle görüp değenlendirirler. Marcel Proust un şu sözleri ünlüdür: Klasik sanat yapıtlarını yalnızca romantikler okuyabilirler, çünkü onlar bu yapıtları yazıldıkları gibi, romantik olarak okurlar. (Hauser,1931:268) Romantik anlayışı simgeleyen başka bir özdeyiş ise şöyledir: İsteklerini bastırabilenlerin istekleri, bastırabilecek kadar zayıftır.

5 18. Yüzyıl Aydınlanma hareketinin temeli olan usçuluk karşısında kısa bir süre sonra kişiselliği ve duygu yu öne süren romantik akımı geliştiren toplumsal ortam, Fransız Devrimi nin yarattığı düş kırıklığı ile açıklanabilir. Bu toplulukların tümü, yeni dönemi boş ve önemini yitirmiş olarak görüyordu. Aydınlar sınıfı giderek toplumdan çekilmiş, entellektüel yönden üretken olan öğeler, kendi yaşamlarının sorunlarına dönmüşlerdi. Yurttaş a karşıt olarak dar kafalı ve rahatına düşkün kişiler ve burjuva kavramı doğmuş, sanatçı ve yazarların entellektüel varlıklarını borçlu oldukları sınıflardan nefret etmelerini getiren garip ve beklenmedik bir durum ortaya çıkmıştı.romantizmin bir orta sınıf hareketi olduğu bilinen bir gerçekti. Bu hareket, klasisizmin kurallarından, saray aristokratlarına özgü yapmacıktan, yüksek düzeydeki üsluptan ve ince dil den ayrı bir doğrultuda gelişmiş yetkin bir orta sınıf sanat okulu oluşturmuştu. Aydınlanma Çağı nın sanatı, devrimci eğilimine karşın, klasisizmin aristokratik beğenisi üzerine kurulmuştu. Romantik sanat ise, her şeydenönce itirafları haykıran, yaraları açığa çıkartan bir insan begeseli nden ibaretti. Aydınlanma çağının sanatı, burjuvayı överken, amacı daha üst sınıflara saldırmaktı. Romantik akım, burjuvanın insanlık ölçülerine uyduğuna inanan ve onu insan örneği olarak gören ilk sanattır. (Hauser,1984:160) Böyle düşünülürse, romantik akımın belirleyici özelliği, Fransa da patlayıp tüm Avrupa ya yayılan ileri düşünce karşısında aldığı tavır değil, düş ürünü yolları bulup geliştirmesidir. Romantikler kendilerini genelde bu düş evrenine öylesine kaptırmışlar ki, gelecek onlar için bir ütopyadır. Romantizmin önemi, yalnızca çığır açan bir hareket olmasında değildi. Bu akım, aynı zamanda ne kadar önemli olduğunun da bilincindeydi. Avrupa nın düşünce tarihinde çok önemli bir dönüm noktasını temsil ediyordu ve bu tarihsel öneminin bilincindeydi. Duyarlılığın gelişimi, romantizmden aldığı itici gücü, başka hiç bir akımdan alamamış, sanatçı duygularının çagrısına uyma hakkını ve bireysel eğilimini, bu kadar kesin bir biçimde belirtmemiştir. Rönesans tan bu yana sürekli olarak ilerleyen ve Aydınlanma hareketi sırasında tüm uygar dünyada en önemli yeri tutan akılcılık, artık en sancılı günlerini yaşamaktaydı. Usçuluk, bilimin ve gündelik pratiğin ilkesi olarak kısa sürede romantizmin hışmından kurtulmuş, fakat Avrupa sanatı romantik olarak varlığını

6 sürdürmüştür. Romantizm yalnızca tüm uluslara yayılıp, İngiltere de olduğu kadar, Rusya ve Polonya da da geçerli bir sanat anlayışı konumuyla kalmamış, aynı zamanda günümüzü de etkilemiştir: Hemen bütün modern sanat ürünleri, coşkusal içtepkiler, modern insanın tüm ruh durumları ve işlenişleri, inceliklerini ve çeşitliliklerini, romantizmin doğurduğu duyarlılığa borçludurlar. Modern sanatın tüm taşkınlığı, kargaşası ve şiddeti, sarhoş ve kekeleyen lirizmi, ölçüsüz, kısıtlanamayan teşhirciliği de bu duyarlılıktan kaynaklanmıştır. Bu öznel ve ben e dönük (egocentric) tavır, bizler için o denli kaçınılmaz ve olağan olmuştur ki, soyut bir düşünce dizgesini bile, duygularımızdan söz etmeden üretemez olmuşuzdur. (Hauser,1984:151) Bu bağlamda romantizm, biçimsel bütünlük ilkesini temsil eden ve sürekli olarak yeni düşünceler üreten klasisizme bir seçenek akım olarak ortaya çıkmıştır. Dramatik doruk noktaları üzerine temellendirilmiş olan klasik müziğin yogun yapısı, romantizmde parçalanarak eski müzikteki yığma kompozisyon (cumulative composition) un geri gelmesine yol açmıştır. Sanat formu paramparça olarak yerini, giderek artan sayılarda ortaya çıkan, daha az ciddi ve eskisi kadar şematik olmayan kalıplardan oluşan sistemlere bırakmıştır. Bu yapıtlar, Fantazi ve Rapsodi, Arabesk ve Etüd, Empromptü ve Emprovizasyon gibi küçük, lirik parçalardır. Uzun yapıtlar bile bir dramın bölümlerini değil, ardı ardına gelen gösterilerden oluşan bir oyunun sahnelerini anımsatmaktaydı. Schumann ın Carnaval ı ya da Liszt in Annees de Pelerinage ı gibi peş peşe sıralanan müzikle yapılmış örnekler, bir ressamın taslak defteri gibidir; içinde en yetkin, en parlak lirik ayrıntılar bulunsa da, sanatçı bunlarla organik bir birlik ve bir izlenimin tümünü yaratmak çabasında bulunmamıştır. Senfoninin yerini alan Senfonik Siir yazmaya duyulan eğilim bile, bestecilerin dünyayı organik (örgensel) bir bütün olarak temsil etmekten kaçındıklarını gösterir. Müzikte bu sistem değişikliği, yaratıcının edebiyata ve program müziğine olan eğilimleri ile birlikte gelişmiştir. Romantik bestecilerin eski müziğe duydukları tarihsel ilginin ve Bach ın toplumun gözünde yeni baştan yükselmesinin, sonat formu nun çökmesindeki rolleri pek o kadar önemli değildir. Asıl rolü, toplumsal durumun koşullandırdığı beğeni değişimi oynamıştır.

7 Romantik dönemde müzik, sadece orta sınıfın malı durumuna gelmiştir. Orkestraların, şatolarla sarayların şölen salonlarından çıkıp orta sınıf tarafından doldurulan konser salonlarına geçmesi gibi, oda müziği de soyluların salonlarından çıkıp, orta sınıfın çalışma odalarına kadar girmiştir. Müzik eğlencelerine giderek daha büyük bir ilgi duymaya başlayan kitleler, daha hafif, daha bütün halinde olan, daha az karmaşık müzik istemişlerdir. Bu talep, bir yandan, daha kısa, daha eğlenceli, daha çeşitli formları gerektirirken, öte yandan müzik yapıtlarının ciddi müzik ve hafif müzik diye ikiye ayrılmasını getirmiştir. Şimdi, toplumun kategorileri arasında ayrım yapılıyordu. Schubert ve Schuman ın yapıtlarında böyle bir ayrım kolayca gerçekleşebilir. Chopin ve Liszt in, toplumun müzik konusunda pek iddialı olmayan kesimi için beste yapmaları, yapıtlarından her birini etkilemiştir. Berlioz ile Wagner de ise bu durum, toplumla flört etme işine dönüşür. Schubert, neşeli müzik diye bir şey tanımadığını söylerken, kendisini değersiz yapıtlar bestelemiş olma suçuna karşı savunuyor gibidir. Ayrıca romantizmin hüzün dolu egemenliğinden sonra neşeli olmak, yapaylık ve hoppalıkla bir tutuluyordu. Toplumun beğenisine bu kadar boyun eğmenin yanı sıra, icra sanatında gözle görülür bir uyumsuzluk ve başına buyrukluk başlamıştı. Kompozisyonlar güçleşmiş, amatörler bundan böyle bu yapıtları seslendiremez olmuşlardı. Beethoven in bile, geç devirlerinde bestelemiş olduğu piyano ve oda müziği, yalnızca profesyonel sanatçılar tarafından çalınabilen yüksek kültürlü bir toplum için yazılmıştı. Asıl önemlisi, bir yapıtı çalarken karşılaşılan teknik güclükler artmıştı. Schumann, Chopin ve Liszt, konser salonlarının virtüözleri için müzik yazmaya başlamışlardı. Yapıtlarını yetkin bir biçimde seslendirecek olan kişilerden bekledikleri iki işlev vardır: Seslendirme işinin yalnızca bu işin ustaları tarafından yapılabileceğini kanıtlamak ve bu işe yabancı olanları hata yapmaya yöneltmek. En çarpıcı örneğini Paganini de gördüğümüz hem virtüoz-hem besteci sanatçılarda ise en önemli amaç, göz alıcı bir üslupla dinleyiciyi şaşırtmaktır. Fakat gerçek ustalarda teknik zorluk, içten gelme bir güclüğün ve karmaşıklığın ifadesidir. Amatör ile virtüoz un, hafif olanla daha güç sayılan müziğin arasında uçurumların açılması, klasik türlerin unutulmasına neden olmuştur. Virtüoz tarafından beste

8 yapılması, büyük müzik yapıtlarını kaçınılmaz bir şekilde minyatürleştirmiştir. Bravura parçalar oldukça kısa, parlak ve çarpıcıdır. Fakat düşünce ve duyguların yücelmesinden doğan, gerçekte güç ve bireye göre değişen bir üslup, evrensel geçerliliğe sahip, uzun ömürlü formların da sonunun gelmesine neden olmuştur. Müzik sanatının çeşitli özellikleri arasında bulunan, içeriğinin usa aykırılığı ve ifade araçlarının bağımsızlığı, onun tüm sanatlar içinde en üstün durumda olmasının nedenlerini açıklamaya yeterlidir. Klasisizm için şiir, en ileri gelen sanat dalıydı; erken romantizm, belli bir ölçüde resim üzerine temellendirilmişti. Geç romantizm ise tümüyle müziğe bağımlıdır. Gautiyer için resim en etkin sanat dalıyken,delacroix için müzik, en derin sanatsal deney kaynağıdır. Bu yeni gelişim, Schopenhauer in felsefesinde ve Wagner in mesajında doruk noktasına ulaşır.romantizm, en büyük zaferini müzik alanında kazanmıştır. Meyerbeer in, Chopin in, Liszt in ve Wagner in kazandığı ün, tüm Avrupa ya yayılmış ve en tanınmış şairlerin başarısını gölgede bırakmıştır. Müzik, 19. yüzyılın sonuna dek romantik olarak kalmıştır ve öteki sanatlardan daha katıksız bir biçimde romantik olma özelliğini korumuştur. Bu yüzyılda, sanatın doğası geregi müzik ile romantizmin nasıl iç içe olduğunu belirtmek yeterlidir. (Hauser,1931:201) Romantik akımın müziğini, kendinden önceki çağlardan ve kendinden sonraki çağdan ayrı kılan başlıca özellikler şöyle sıralanabilir: Uzun, duygulu cümlelerinin anlatımcı niteliği; uyuşumlu aralıklara dayalı geniş atlamalar; renkli bir armoniye ve çalgılama yapısına önem verme; ritimde özgürlük; biçimde katı kalıplardan arınmışlık; ses paletinin farklılığını duyurabilmek için yeni çalgılar yaratmaya kadar varan arayışlar; tonalitenin, müziğin temel düzeni olarak yayılması. Klasik bestecinin gözettiği denge, oran ve ılımlı yaklaşım, Romantik müzikte abartı, düşlem ve coşkuya dönüşür. Klasikçinin biçimi özü yönetirken, Romantiğin özü biçime karar verir. (İlyasoğlu,1996:81) Romantikler, kendilerinden önceki klasik tür ve formları devralmışlar, bazıları üzerinde değişiklik yapmışlardır. Yeni olarak, şiirsel küçük piyano parçalarını, Schubert in başlattığı sanat şarkılarını, senfonik şiiri ve Wagner de temsilcisini bulan Müzikdrama yı getirmişlerdir. 19. yüzyılın bütün şiirsel eğilimleri, özündeki düşünceyle çalgı müziğine aktarılmıştır.

9 Romantik armoni, klasik armoniyi, kromatizm, alterasyon, anharmonik ile sürdürerek atonalite nin sınırlarına dayandırmıştır. Sekvens tekniği ve kadans izlekleri vb. romantik armoniyi ışıtmıştır. Kromatik çizginin giriş ve çıkışları, Liszt ve Wagner olduğu gibi, tona uzak akorlara götürmüş, böylece elde edilen güvercin boynu renkleri çeşitli ruhsal durumların ifadelendirilmesini sağlamıştır. Melodi öylesine önemsenmiştir ki, iki kuşak sonra Richard Strauss bile Schubert müziğinin incelenmesi gerektiğini söylemiştir. Melodik çizgiyi belirleyen eski kurallar bir yana atılmış ruhsal açılımın ifadelendirilmesi esas sayılmıştır. Tema oluşumu, Schubert in Bitmemiş Senfoni sinde tehlike, sıkıntı, ateş gibi olguların anlatımında, aralıkların daraltılması ve kromatik çizginin yinelenmesiyle sağlanmıştır. (Say,1997:342) Klasik armonide belli bir ton doğrultusunda yol alan müzik, parçanın sonunda yine baştaki temel tona döner. Klasik biçimde en baştaki motifin en sonda yinelenmesine reexposition adı verilir. Romantik armonide ise, müziğin dokusu daha yoğundur. Melodik çizgi yoğun ses kitlesinin üstünde havada yüzercesine yol alır. Müzik sona yaklaşır gibi olup birkaç kez yeniden düşlere dalar, ana temadan yeniden uzaklaşır. Kadans, durak noktası, klasik biçimindeki bir yapıt için çok yalın ve belirgindir. Oysa romantik yapıtta akorlar gerilim içinde kadansı oluştururlar ve bir türlü parçanın sonuna, durak noktasına varılamayan bir duygu egemen olur. Klasik besteci yapıtını yazmaya oturmadan biçimini tasarlamış, armonik yapıyı, giriş, gelişme ve durak noktasını belirlemiştir. Romantik besteci için böylesi kalıplar söz konusu olmadığından içinden geldiği gibi dalgalanıp duygularını aktardığı sürece sözünü uzatabilmektedir. Armonik dokuda uyuşumsuz akorlardan kaçınılmaz. Uyuşumsuz sesler kromatik aralıkların yardımıyla dramatik bir anlatım sunar. Tonalite kavramı da genişletilmiştir. Bir tondan diğerine hazırlıksız geçişlere yine dramatik etkinlik uğruna göz yumulur. Majör tonlar yerine minör tonları kullanmak, özellikle büyük senfonilerde, daha gizemli ortam yaratmaktadır. Ayrıca minör tonun içinde kromatik aralıklara ve değişken armoniklere daha kolay yer verilebilmektedir. Önceki dönemden, C.P.E. BACH, HAYDN ve MOZART, minör tonları kullanıp romantizme hazırlık yapan bestecilerdir. 19. yüzyılın ikinci yarısında yazılmış senfonilerin yüzde yetmişi minör tondadır. (İlyasoğlu,1996:85)

10 Romantik müziğin sonoritesindeki özellik katıksız, saf sese yöneliştir. Sonoritede tatlı ve huzurlu bir ses yoğunluğu yaratma çabası çalgı ve insan sesinde yeni tını arayışlarına yol açar. Tempo ve nüans işaretlerini belirten sözcükler de karmaşık ve kalabalık bir şekle döner. Yalın bir allegro temposu yerine, anlaşılamayacağından korkan Romantik sanatçı allegro nun ölçüsünü kendisine göre şöyle niteleyebilir: molto allegro non troppo. Aynı şekilde gürlük işaretleri de güçlenmiştir. Daha önce basit bir forte ile güçlü çalma öngörülen ffff ya da tersine ppp gibi abartılı işaretlemelerle yorumcuya yol göstermekte, gürlük öğesinde geniş özgürlük tanıdığını belirtmektedir. Doğayı ve evreni ancak içten bir müziğin yansıtabileceğini ya da yaşatabileceğini savunan romantikler, doğal seslere yakın tınıları yeğlemişlerdir: ilkel bir korno olan av borusu, şövalyelerin, kalelerin ve av ın anlatımında; flüt, kırsal tabloların betimlenmesinde ; klarnet ise, ilkçağın çağrıştırılmasında kullanılmıştır. Romantiklerin evren kavrayışı, materyalizminde etkisiyle tınısal büyüme diyebileceğimiz sonuçlar doğurmuştur. Bunun örneğini büyük orkestralarda ve kalabalık korolarda görüyoruz. Berlioz, özlemini duyduğu dev orkestra ya yeni tını renkleri katmak için antik çalgıları da sokmuştur. Dinsel ve törensel anlatımlar için tuba ve trombonlar kullanılmıştır. Romantiklerin tarihsel yaklaşımı da ilginçtir: Önceki dönemlerin müziğine o çağın anlayışıyla bakmamışlar, kendi gözlükleri arkasından değerlendirmek istemişlerdir. Romantiklerin ilgisini özellikle Barok çağ çekmiştir. LİSZT in ve BUSONİ nin BACH uyarlamaları bu yaklaşımın örneklerindendir. Cesar FRANCK, Barok Çağ ın Prelüd, Koral ve Füg üne öykünerek piyanoda org tını sına yaklaşmayı deneyen yapıtlar yazmıştır. (Say,1997:340)

11 II. ROMANTİZM DÖNEMİ BESTECİLERİNİN HAYATLARI VE ESERLERİ Carl Maria von WEBER (1786, Eutin - 1826, Londra) Alman Romantizminin ünlü temsilcilerinden, besteci, orkestra şefi, virtüoz piyanist Carl Maria von Weber, Romantik Alman operasının kurucusudur. Aslen Avusturyalı bir ailedendir. Weber ailesinden birçok amatör ve profesyonel besteci yetişmiştir. Salzburg da Michael Haydn, Münih te von Valesi ve Kalcher den dersler alan Weber, daha sonra Abbe Vogler in yanında iki yıl çalışarak öğrenimini tamamlamıştır. Bundan sonra Aşkın ve Şarabın Gücü adlı bir opera ve 1800 de temsil edilen Dilsiz Orman Kızı adlı bir opera bestelemiş, bunu Peter Schmoll ve Komşuları adlı diğer bir opera ile Lied ler, piyano ve koro parçaları izlemiştir. Bundan sonra Breslau şehrinde kısa bir süre müzik direktörlüğü yapmış, bu sırada Rübezahl adlı operasını da temsil ettirmiştir. 1813-1816 yıllarında Prag da opera orkestrasını yönetmiş, önemli eseri Abu Hasan ı sahnelemiştir. Ayrıca, şair Körner in şiirlerini, bir piyano, bir fagot konçertosunu, Savaş ve Zafer adlı kantatını, klarnetli beşli ve piyano sonatlarını bestelemiştir. 1816 da Dresden Saray Orkestrası yöneticisi olan Weber bu görevde on yıl kalmış, 1821 yılında Berlin de yeni tiyatro binasında ünlü yapıtı Freischütz operası oynanmış, iki yıl sonra Viyana da, Euryanthe, 1826 da Londra da Oberon temsil edilmiştir. Besteci tekrar vatanına dönememiş, Londra da ölmüştür. Weber in doğumu bütün sanat biçimlerinde romantik kıpırdanmalara rastlar. Sanatçı müzikte romantizmin başarılı bir temsilcisi olmuş, Freischütz gibi üstün bir yapıt yaratmıştır. Lied lerindeki zarafet ve piyano yapıtlarındaki güzellik Weber in başlıca özelliklerindendir. Piyano yapıtları arasında Konçerto Bölümü ve çoğu kere orkestraya uygulanmış biçimde çalınan Dansa Çağrı adlı büyük valsi, klarnet için konçertoları bestecinin bu yolda pek sevilen ve bilinen yaratılarıdır.

12 Ludwig SPOHR (1784, Brunwick 1859, Kassel) Alman besteci ve kemancı Spohr müzisyen bir aileden gelmektedir. 1813 te Viyana Operası direktörlüğüne atanmış ve başarıyla bu görevi sürdürmüştür. Beethoven ile dost olmuş ve büyük bestecinin eserleri üzerinde derin etkiler bırakmıştır. 1822 de Almanya ya giden Spohr, Kassel Prensi nin kappellmeisterliğine getirilmiştir. 1823 yılında tamamldığı Jessonda adlı operası eğlenceli sahneleriyle dinleyenler tarafından çok beğenilmiştir. Das Jüngsty Gericht (1812), Die Letzten Dinge (1825) ve diğer oratoryoları İngiltere de büyük bir ilgiyle karşılanmış ve bestecinin dünyada tanınmasını sağlamıştır. Çok verimli bir besteci olan Spohr un eserleri arasında 11 opera, 10 senfoni, 15 keman konçertosu, 34 yaylı sazlar kuvarteti, nefesli çalgılar için oda müziği eserleri ve çok sayıda dinsel müzik parçası bulunmaktadır. Franz SCHUBERT (1797, Viyana 1828, Viyana) 1797 yılında Viyana yakınlarındaki Lichtendhal'da doğan Franz Schubert, erken başlayan müzik yeteneğini, önce babasından almış olduğu temel müzik bilgileri ile, daha sonra krallık korosuna şarkıcı yetiştiren Konvikt Okulu'nda geliştirmiştir. Burada, okul orkestrasında çalışarak, Haydn, Mozart ve Beethoven'in ünlü eserleriyle tanışmış, koroda ise, çalışmaları vokal kültürünün zengin gelenekleriyle, ifade araçlarını öğrenmesi için temel olmuştur. Bu sırada yaratıcılık faaliyeti başlamıştır. Konvikt'i terkettikten sonra Schubert, ailesinin ısrarıyla babasının okulunda görevlendirilmiştir ve aynı zamanda bestecilik üzerine çalışmıştır. Onun hızlı gelişen yeteneği, olağanüstü verimliliği ile pek çok senfoni, kuvartet, piyano sonatı ve operalar yazmasına imkan sağlamıştır. 18 yaşında iken (1815), bir yıl içinde 150 şarkı yazar. Onların arasında Goethe'nin metinleri üzerine yazdığı "Grethen Çıkrıkta", "Ormanlar Kralı" gibi vokal romantik lirizminin şaheserleri vardır. Schubert'in yaratıcılık mirası evrenseldir. 32 yılı bile bulmayan kısa yaşamında müzik sanatının bütün dallarında eserler vermiş, 9 senfoni (bunların arasında ünlü "Bitmemiş 8. Senfoni" ve "Büyük Do Majör 9. Senfoni"), piyano için eserler, çeşitli çalgılar için oda müziği yapıtları, operalar, missalar, 600 liedden oluşan

13 1000 kadar eser yazmıştır. Ama bestecinin müzik tarihindeki önemi, yazdığı eserlerinin sayısında değildir. Schubert'in müziğinin tarihsel önemi, onun yüksek sanatsal değerinde, derin ve yenilik dolu içeriğinde, etki gücünde, dürüstlüğündedir. Şimdiye kadar dinleyiciyi büyüleyen de budur. Robert SCHUMANN (1810, Zwickau 1856, Endenich) Alman besteci Robert Schumann, sekiz yaşındayken orgcu Johann Gottfried Kuntzch dan ders almış, 1828 yılında Leipzig Üniversitesi ne hukuk öğrencisi olarak girmiş, bir yandan da Friedrich Wieck in piyano öğrencisi olmuştur. Heinrich Dorndan dan kompozisyon dersleri alan Schumann, hukuk öğrenimini yarıda bırakmış, kendisini müziğe adamıştır. Müzikle ilgili köhne görüşlerle savaşmak ve yeni müziği savunmak amacıyla 1833 te Davidsbündler derneğini kurmuş ve Neue Zeitschrift für Musik dergisini yayınlamaya başlamıştır. Wieck in kızı Clara ile aralarında aşk serüveni başlamış, Wieck in karşı koyması nedeniyle Clara ile ancak 1840 da evlenebilmiştir. Tutulduğu ruh hastalığı gitgide artan Robert Schumann, 1854 yılında intihara teşebbüs etmiş, daha sonra kendi isteği üzerine akıl hastanesine yatırılmıştır. İki yıl sonra orada ölmüştür. Gioacchino ROSSİNİ (1792, Pesaro 1868, Paris) Ünlü İtalyan besteci Rossini, 19. yüzyılda yaşadığı halde, 18. yüzyıl İtalyan operası geleneklerini sürdürerek, yüzeysel, hafif, eğlendirici müzikler yapmıştır. Rossini nin kasaba orkestrasında çalışan babası, 1796'da siyasal çatışmalarda, Fransız Devrimi'nden yana olduğu için tutuklanmıştı. Annesi şarkıcı idi. Küçük Rossini önce klavsen, daha sonra şan dersleri alarak kısa zamanda yetişmiş ve kilisede solistlik yapmaya başlamıştır. 13 yaşındayken iyi bir şarkıcı olan ve babasının yanında korno çalan sanatçı, kendisini sadece opera yazmaya yönlendirmiştir. 1813 yılında "Tancredi" operasıyla ilk büyük başarısını kazanmış, "Cezayir'de bir İtalyan Kızı" operasıyla ünü daha da yayılmıştır. Paris'deyken Theatre des Italiens'in yönetmeni olması istenmiş ve bu göreve baş-

14 layarak, Paris'e yerleşmiştir. Rossini'nin çabasıyla Fransız operası, daha çok konuya yönelen bir yeniliği benimseyip gelişme imkanını elde etmiştir. Onun, Fransa'da böylesine bir yeniliği oluşturan eserleri şunlardır: "Maomento II" (Fatih Sultan Mehmet), "Mosein Egitto", "Le Comte Ory". Besteci, 1829 yılında en son ve en büyük eseri olan "Wilhelm Tell" operasıyla Paris'de görülmemiş bir heyecan yaratmıştır. Fransız operasında, ön planda yabancı etkenlerin yardımıyla olgunlaşan bu yenilik, daha başlangıçta tam ve eksiksiz bir beceriye bu eserle imkan sağlamıştır. Gerçek bir opera bestecisi olan Rossini'nin eserleri arasında 39 opera, 6 kantat, dini müzikler ve çok sayıda enstrümantal müzik bulunmaktadır. Schumann ın müziği romantik yüzyılın başlıca simgelerindendir. Yapıtları duygu ve anlatım derinliği ile seçkinleşir. Schumann ın yaratıcılık mirasındaki temel noktayı, piyano yapıtları ve liedleri alır, ama besteci senfonik müzik alanında da değerli eserler bırakmıştır. Bestecinin başlıca eserleri arasında piyano için Carnaval, Kinderszenen-Çocuk Sahneleri, Etudes Symphoniques, Kreisleriana, Do Majör Fantezi, piyano konçertosu, keman konçertosu, viyolonsel konçertosu, 4 senfoni, uvertürler, nefesli çalgılar için eserler ve şarkı dizileri bulunmaktadır. Yapıtları Alman romantik senfonizminin gelişiminde büyük bir rol oynayan Schumann ı, Çaykovski Beethovenden sonra Alman okulunun en mükemmel senfonisti olarak değerlendirmiştir. Hector BERLİOZ (1803, La Cote Saint André 1869, Paris) Hector Berlioz, Fransız besteci, progresif romantizmin yaratıcısıdır. Ailesi tarafından tıp öğrenimi için Paris e gönderilmişse de, 22 yaşında konservatuvara başlamış, aynı yıl ilk yapıtı olan Dua yı bestelemiş, kısa bir süre sonra okulu bırakarak hayatını kazanmak için türlü işlerde çalışmıştır. 1828'de "Waverley" adlı konser uvertürüyle sanat çevrelerinin dikkatini çekmiştir. 1830'da tamamladığı "Fantastik Senfoni" ile müzikte yeni bir tarzın doğuşunu haber vermiş, üstün yeteneğini kanıtlamıştır. Aynı yıl tekrar konservatuvara dönerek Sardanapale adlı kantatı ile Roma Ödülü nü kazanmış, İtalya dan Kral Lear ve Fantastik Senfoni nin devamı olan Lélio ou le retour a la vie - Lélio yahut hayata dönüş adlı iki büyük yapıtla dönmüştür.

15 Berlioz, sanat çalışmalar yanında, önce Gazette Musicale de Paris, daha sonra Journal des Débats daki yazılarıyla müzik eleştirmeni olarak da tanınmıştır. 1839 yılında konservatuvara öğretmen olarak atanmış, 1852 den sonra aynı okulun kütüphanecisi olmuş, 1856 da Fransız Akademisi üyeliğine seçilmiştir. 20. yüzyıl müziğine yön verenlerden biri de Berlioz dur. Genç yaşından itibaren özellikle Gluck ve Beethoven e büyük sevgi ve hayranlıkla bağlanmış, romantizmin etkisinde kalmış, geniş hayal gücü, onu yeni biçimlere yöneltmiştir. Bunların en önemlisi programlı müzik denilen türdür. Ayrıca, fikirlerini anlatım amacıyla, değişik yöntemler aramaktan çekinmemiş, zengin çalgı topluluklarıyla modern orkestralamanın kurucusu olmuştur. Bu alandaki görüşlerini Traité d Instrumentation adlı kitabında belirtmiştir. İyi bir yazar olan Berlioz, çağının sanat ve müzik yaşamı çevresinde değerli bilgiler veren bazı kitaplar yazmıştır. Anıları iki cilt halinde ölümünden sonra yayımlanmıştır. Adı geçenlerden başka, diğer önemli yapıtları şunlardır: Harold en Italie (1834), Benvenuto Cellini adlı opera, aynı yapıt için Roma Karnavalı adlı uvertür (1838), Romeo et Juliette adlı senfoni (1839), La Damnation de Faust adlı dramatik efsane (1846), İsa nın Çocukluğu adlı oratoryo triolojisi (1854), Béatrice et Bénédict adlı komik opera (1862), Les Troyens adlı iki operalık dizi (1863), Korsan senfonik uvertürü. Richard WAGNER (1813, Leipzig 1883, Venedik) Alman besteci Richard Wagner, Avrupa müzik sanatının gelişimine büyük etkisi olan dev bestecilerdendir. Richard Wagner, dahi besteci, orkestra şefi Berlioz'la birlikte çağdaş şeflik sanatının kurucusu, şair, eleştirmen ve müzikal tiyatronun kuramcısı olmuştur. Yaratıcılığının felsefi derinliği nedeniyle, onu yalnız Beethoven ın yaratıcılığıyla kıyaslamak mümkündür. Eğer Beethoven kendi yaratıcılığında, müzikte klasisizmin bütün başarılarını sonuçlandırmış ve yeni sanatsal akıma Romantizm'e yol açmışsa, Wagner da kendi yaratıcılığında Romantizm'in bütün başarılarını sonuçlandırıp, yeni sanatsal akıma Modernizm'e yol açmıştır.

16 Babası genç yaşta öldüğü için üvey babası tarafından büyütülmüş olan Wagner, tiyatro ve müzik ortamı içinde yetişmiştir. Üvet babası, ailenin eski dostu, tiyatro sanatçısı, ressam ve şair Ludwig Geyer idi. İlk zamanlar edebiyata yönelmiş olan Wagner in müziğe ilgisi daha sonra Dresden de ortaya çıkmıştır. Bu eğilimin doğmasında Weber operalarının ve Beethoven senfonilerinin büyük etkisi olmuştur. 1827-1831 yıllarında Leipzig de Gottlieb Müiler den teori, Thomas kantoru Theodor Weinling den kompozisyon dersleri almaya başlamış, çok geçmeden Düğün adlı bir opera denemesi yazmıştır. Ayrıca bir piyano sonatı, bir yaylı sazlar kuvarteti ve bir uvertür, Goethe nin Faust una yedi kompozisyon ve bir senfoni Do Majör (1883) ilk verimleri arasındadır. Bunlardan sonra Periler ve Aşk Yasağı operalarını yazmıştır. Riga da saray orkestrasını yönetirken dolandırıcılıkla suçlanmış, karısı Minna Planer ile Paris e kaçmış, burada yoksullukla savaşmıştır. Paris te Rienzi operasını, vatanına genel af üzerinde dönüşünde de Der Fliegende Hollaender Uçan Hollandalı yı tamamlamıştır. 1842-1849 yıllarında Dresden Saray Orkestrası yöneticiliğini yapmış, Tannhaeuse ve Lohengrin gibi ilk kişisel stilini yansıtan sahne eserlerini yazmıştır. 1848-1849 yıllarında Almanya da siyasal akımlara karışmış, sosyalist hareketinde İsviçre ye kaçmak zorunda kalmıştır. Zürih e yerleşerek ünlü yazılarını, Sanat ve Devrim, Geleceğin Sanat Eseri, Sanat ve İklim, Opera ve Dram ı yayınlamıştır. Zürih te arkadaşı Otto Wesendonck un evinde dört yıl kalmış, bu yıllar boyunca arkadaşının eşi Mathilde Wesendonck ile yaşadığı büyük aşk sonucu, ünlü dramı Tristan ve Isolde yi yazmıştır. Bir yandan da Der Ring des Nibelungen in metnini, Siegfried operasının ikinci perdesine kadar tamamlamıştır. Politika yaşamındaki geçmişi unutulmuş, vatanına dönmüş, 1861 de Viyana ya giderek Lohengrin i sahnelemiştir. 1864 te Stuttgart ta umutsuz bir durumdayken genç Bavyera Kralı II. Ludwig in gönderdiği bir görevli Kralı adına kendisini Münih e çağırtmıştır. Wagner hayranı Kral, besteciye istediği yardımı yapmış, böylece sanat tasarılarını gerçekleştirmek olanağını bulmuştur. 1865 te Münih Saray Tiyatrosu nda oynanan Tristan ve Isolde büyük bir başarı kazanmış, 1866 da Tanhaeuser, 1867 de Lohengrin, 1868 de Meistersinger von Nürnberg, 1869 da Rheingold, 1870 de Walküre bu büyük başarı dizisini sürdürmüştür. Bu arada Hans von Büllow un karısı, Franz Liszt in kızı Cosima ile evlenmiştir. 1872 de Bayreuth şehrinde festival temsilleri için bir tiyatro binasının, bu en büyük projesinin temelleri atılmış,

17 binanın açılışı Beethoven ın Wagner tarafından yönetilen Dokuzuncu Senfoni si ile yapılmıştır. Dram alanındaki düşünce ve ideallerini son yapıtı Parsifal ile noktalamış, yapıtın ilk temsilinden sonra altı ay yaşamış, bir kalp krizi sonucunda ölmüştür. Ölümünden beş gün sonra büyük bir törenle Bayreuth da Wahnfried adlı evinin bahçesine gömülmüştür. Wagner, müzikli dram adını verdiği sahne yapıtları yaratarak lirik dram sanatının yetkinliği uğruna savaşmıştır. Sanatçıya göre bu gelişim Gesamtkunstwerk Topyekün Sahne Eseri nin yaratılmasıyla; yani şiir, müzik, resim, mimari ve heykel sanatının bir arada toplanmasıyla gerçekleşebilirdi. Bu düşünüşün olgun örneklerini Ring des Nibelungen de ve Parsifal de görüyoruz. Halka seslenen konuların kahramanlık ve din efsanelerinden seçilmesi, halkın ruh ve ahlak kalkınmasını sağlar diyerek eski Yunan trajedilerini örnek gösteren Wagner, bu yoldaki hedefini de açıklamıştır. Yapıtlarında özellikle orkestra renklerinin anlamı ve orkestra dili üzerinde durmuştur. Melodi bakımından en büyük yeniliği daha önce bazı besteciler tarafından kullanılmış olmakla beraber ilk defa kendisi tarafından geliştirilen Melodik an Leitmotiv dir. Melodik an belirli bir motif olup dramdaki kişileri, olay ve sembolleri anlatır, dinleyiciye olayla ilgili bir kişi veya olayın kendisi hatırlatılmış olur. Wagner, bütün operalarının Alman edebiyatında seçkin ve kendine özgü bir yer tutan metinlerini bizzat yazmıştır. Johannes BRAHMS (1833, Hamburg 1887, Viyana) 1853 yılında R.Schumann "Yeni Yollar" başlıklı son makalesinde, Brahms'ın yeteneğinin özgünlüğüne hayranlığını belirterek genç bestecinin mükemmel bir üstad ve zamanının ruhunu ideal biçimde ifade edebilecek bir besteci olduğunu söylemiş ve Brahms'ı müzik dünyasına tanıtmıştır. Brahms, 19. yüzyıl Alman romantizminin (Postromantizm) en görkemli bestecilerindendir. 7 Mayıs 1833 yılında Hamburg'da doğmuştur. Müziğe büyük sevgiyle bağlanarak ilk derslerini babasından almış, daha sonraları tanınmış öğretmen Eduard Mark-

18 sen'in yanında öğrenimine devam etmiştir. Sanat yaşamına piyanist olarak atılmış, çağının büyük bestecisi R.Schumann'a hayranlıkla bağlanmıştır. 1862 yılında gittiği Viyana, onun ikinci vatanı olmuş ve 1897 yılında burada ölmüştür. Brahms en önemli eserlerini Viyana'da yazmıştır. Operanın dışında, müziğin çeşitli dallarında eserler vermiş, ama sanatının asıl alanı senfoni ve oda müziği olmuştur. J. Brahms'ın senfonileri Brahms, Beethoven'den sonraki dönemin, 19. yüzyılın ikinci yarısının Alman senfonizminin doruk noktasıdır. Besteci bütün senfonilerini yaratıcılığının son döneminde yazmıştır (1870-1880). Brahms, senfonilerinde klasik biçimlere bağlı kalarak, dört bölümlü senfonik yapıtlar bestelemiştir. Onun yaratıcılık stilinde, klasik ve romantik eğiliminin sentezi görülür. Brahms romantik duygularının aşırılığını sanki klasik biçimin demir çemberiyle tutmuştur. Buna en güzel örnek Dördüncü Senfoni'sidir. Eserleri arasında Akademik Tören Uvertürü, Trajik Uvertür, Haydn ın Bir Teması Üzerine Çeşitlemeler, Alman Requiemi, keman konçertosu, iki piyano konçertosu, keman ve viyolonsel için bir konçerto, 5 yaylı çalgılar dörtlüsü, 3 piyanolu kuvartet, bir piyanolu kentet, 2 yaylı çalgılar seksteti, klarnetli beşli ve çeşitli enstrümanlar için çok sayıda oda müziği yapıtları bulunmaktadır. Camille SAİNT-SAENS (1835, Paris 1921, Cezayir) Paris'de doğan Saint-Saens, piyanoya beş yaşında başlamış ve onbir yaşındayken Paris'in ünlü Heyel Salonu'nda Mozart ve Beethoven ın konçertolarını seslendirmiştir. Paris Konservatuvarı'na girerek kompozisyon ve org öğrenimi görmüştür. Onsekiz yaşındayken bestelediği ilk senfonisi aynı yıl seslendirilmiştir. Saint-Saens, bütün müzik türlerinde eserler yazmıştır. "Samson ve Dalila" operasıyla birlikte, bu türde 12 yapıtı vardır. Bundan başka 3 senfoni, 5 piyano konçertosu, 3 keman konçertosu, 2 viyolonsel konçertosu, "Gavotte ve Hayvanlar Karnavalı" adlı

19 bale müziği, keman ve orkestra için "Introduction et Rondo Capriccioso", Requiem ve oda müziği eserleri bestelemiştir. Saint-Saens ın, Fransız müziğinde önemli bir yeri olmasına karşın, yapıtlarının derinliği olmadığı gerekçesiyle tartışılan bir bestecidir. Dolgun tınılarıyla iyi bir orkestrasyoncu olarak kendini göstermiş, ancak üslubundaki yalınlık, açıklık ve yumuşaklık Almanya'da sert biçimde eleştirilmiştir. Tipik bir Paris'li sanatçı yaşamı sürdüren Saint-Saens, edebiyat, felsefe ve astronomiyle ilgilenmiş, müzik konusunda çok sayıda inceleme yazmıştır. Ayrıca döneminin iyi bir suluboya ressamı olarak tanınmıştır. PROBLEM CÜMLESİ kullanılmıştır? Romantizm dönemi bestecilerin eserlerinde nefesli ve vurmalı çalgılar ne şekilde ALT PROBLEMLER Romantizm dönemi bestecilerin eserlerinde nefesli çalgılar ne şekilde kullanılmıştır? Romantizm dönemi bestecilerin eserlerinde vurmalı çalgılar ne şekilde kullanılmıştır? ARAŞTIRMANIN ÖNEMİ Romantik dönemi; bestecilerin eserlerinde nefesli ve vurmalı çalgıları farklı kullandıkları bir dönemdir. Bu araştırmada bestecilerin, nefesli ve vurmalı çalgıları romantik dönemde ne şekilde kullandıkları, dönem içerisinde nefesli ve vurmalı çalgıların nasıl bir gelişim gösterdiği, solo yazılmış eserlerde bestecilerin özellikle o enstrumanları seçmesinin nedenlerini ortaya konulmak istenmiştir.araştırmamız bu değerlerin ortaya konulması ile günümüz müzisyenlerin eserleri seslendirirken nelere dikkat etmesi açısından büyük önem taşımaktadır.

20 SAYILTILAR Bu araştırma; şu temel sayıltılara dayanmaktadır. Seçilen araştırma yöntemi araştırmanın amacına, konusuna ve problem çözümüne uygundur. Araştırmanın örneklemi evreni temsil eder niteliktedir. Veri toplamak için kullanılan araç ve teknikler, araştırma için gerekli verileri sağlayabilir niteliktedir. SINIRLILIKLAR Bu araştırma ; Romantizm dönemi müziği ile, Romantizm dönemi bestecilerinin hayatları, eserleri ve müzik fikirleri ile ilgili ulaşılabilen kaynaklar ile, Bestecilerin eserlerinde, nefesli ve vurmalı çalgıları ne şekilde kullandıkları ile, Bestecilerin bazı eserlerinden örnekler ile sınırlıdır.

21 İKİNCİ BÖLÜM YÖNTEM I. ARAŞTIRMANIN MODELİ Bu araştırmada Romantizm dönemi bestecilerin eserlerinde nefesli ve vurmalı çalgılar ne şekilde kullandıklarının ortaya konulması amacı ile, tarama modeli çerçevesinde betimleme (survey) yöntemi kullanılmıştır. Survey yöntemi; olayların, objelerin, varlıkların, kurumların, grupların ve çeşitli alanların ne olduklarını betimlemeye çalışan incelemelerdir (Kaptan,1995:95). Araştırmada, bu yöntemle mevcut durum aynen yansıtılmasına çalışılmaktadır. II. EVREN VE ÖRNEKLEM Araştırmanın evrenini, Romantizm dönemi Bakınız Ek-A bestecilerinin eserleri oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini ise evrenin tamamı ulaşılabilir ve incelenebilir olduğundan, evrenin tamamından oluşmaktadır. III. VERİLERİN TOPLANMASI Veriler ; kaynak taraması, ve analiz (tartım, form, armoni yönünden ) yoluyla elde edilmiş olup gerekli durumlarda ilgililerin görüşlerine başvurulmuş, ilgili müzikleri dinleme yoluna gidilmiştir. IV. VERİLERİN ÇÖZÜMLENMESİ VE YORUMU Elde edilen veriler, kaynakçada da belirtilen form, armoni ve tartımsal analiz ile ilgili kaynaklardan yararlanılarak çözümlenmiş ve yorumlanmıştır. Bunun yanı sıra çö-

22 zümleme esnasında ilgili ve yetkili kişilerden görüş alınmış, daha önce yapılan kuartet analizine yönelik bilimsel araştırmalar da incelenerek verilerin çözümlenmesi ve yorumlanması sağlanmıştır.

23 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM BULGULAR VE BULGULARIN YORUMLANMASI I. ROMANTİZM DÖNEMİ BESTECİLERİNİN ESERLERİNDEKİ NEFESLİ VE VURMALI ÇALGILAR 19. yüzyıl, Avrupa müzik tarihinde romantizm yüzyılı olarak bilinmektedir. Romantizm akımı, meşhur Fransız ihtilalinin gayesini güden ve bundan ilham alan halk tabakasının feodalizme karşı mücadelesinden ve bu mücadele sonunun hayal kırıklığıyla bitmesinden etkilenerek ortaya çıkmıştır. Bundan dolayı romantik eserlerde hem hayata küsme, yalnızlık ve etraftaki hayattan hoşnutsuzluk, hem de devrim ihtirası, kahramanlık çağrıları gibi ana temaların birlikte işlendiği bir gerçek yatmaktadır. İlk romantik bestecilerin eserlerinde vatan sevgisi, demokrasi gibi konuların ağır bastığını, açık bir şekilde sıradan halkın yaşamına, ulusal kültürüne, geçmiş tarihine ve folkloruna olan merakın artması ve derin bir şekilde bu temaların işlendiğini görmek mümkündür. Eserlerdeki bir başka özellik ise romantiklerin konuları şiirsel, görsel ve renkli ifade etmeleridir. Bununla birlikte romantik besteciler insanın psikolojisini, iç dünyasını, yaşadığı dünyayı sorgulamada başarılı bir uyum içinde müzik aletleriyle aktarmaya çalışmışlardır. Romantik besteciler senfonik orkestraya nefesli ve vurmalı müzik aletlerini katarak yeni bir dünya yaratmışlardır. Bu müzik aletlerinin daha önceden var olmasına rağmen, romantikler dönemin özeliklerini taşıyan değişik ses tonlarını ortaya çıkararak mükemmel bir uyum, hoş bir ahenk yakalamayı başarmışlardır. Klasik dönemin bütün geleneklerini taşımakla beraber, bu mükemmeliyeti romantizm özellikleriyle pekiştirerek müzik dünyasında yeni çığır açmışlardır. Klasik dönemin özelliklerini alarak romantikler Beethoven in tutti sini o zamana kadar görülmemiş bir güce eriştirerek, forte ve

24 piyano arasındaki kontrastı keskinleştirmişlerdir. Böylece orkestraya yeni müzik çalgıları kazandırarak, başka bir deyişle orkestranın vazgeçilmez temelini oluşturmuşlardır. Klasik Beethoven orkestrası dört Fransız kornosu, üç trombon ve timpani gibi müzik aletlerine sahipti. Romantikler bu bileşimi temel olarak almışlar ve hiç çekinmeden bunlar üzerinde yeni deneyler yapmaya çalışmışlardır. Onlar kendi deneylerinde küçük flüt (pikolo), İngiliz kornosu (korangle), küçük klarnet (pikolo klarnet), bas klarnet, kontra fagot gibi bütün nefesli ve vurmalı çalgıları kullanmayı denemişlerdir. Trompetlere yardımcı olarak iki de kromatik kornet eşlik etmektedir. 19. yüzyılın ortalarında orkestraya tuba girmiştir. Böylece, romantik besteciler büyük çağdaş orkestra grubunu oluşturmuşlardır. Berlioz ve Wagner nefesli müzik aletlerinin sayısını çoğaltarak, onları büyük senfoni orkestrası grubunda muhteşem bir konuma getirdiyse de, bunları izleyen sonraki besteciler, her şeye rağmen klasik dönem orkestra temelinden vazgeçmemişlerdir. Ancak Berlioz ve Wagner gibi yenilikçilerin etkisi 19. yüzyılın sonlarına kadar devam etmiştir. Schubert, Hoffmann, Weber, Spohr ve Rossini ilk romantik besteciler olarak bilinmektedir. 19. yüzyılın ikinci yarısında bunları Chopin, Mendelssohn, Schumann, Wagner, Lizst, Berlioz, Meyerbeer gibi romantik besteciler izlemiştir. Brahms, Bruckner, Franck, R.Strauss ve Wolf un müziklerinde ise romantizm özelliklerinin bozulmaya başladığını görmek mümkündür. Müzik dalındaki bu yenilik, kuşkusuz Batı Avrupa ülkelerindeki yorumcuların tesiri altında ortaya çıkmıştır. 19. yüzyılda nefesli çalgılar yapı bakımından büyük değişikliklere uğramıştır. Örneğin, kromatik bakır nefesliler ve tahta nefesliler mükemmelleştirilmiş ve sonuç olarak o zamana kadar hiç görülmemiş nefesli ve vurmalı çalgılar meydana çıkmıştır. Nefesli çalgıların teknik ve yapı bakımından gelişmesi ve repertuvarlarının zenginleşmesinde Alman besteci Carl Maria von Weber in (1786-1826) katkısı büyüktür. Weber, müzik tarihinde ilk önce romantik Alman operasının yaratıcısı olarak bilinmektedir. Bestecinin enstrümanlar üzerindeki yaratıcılığı renkli ve açık bir romantik piyesin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bunların içinde tek başlarına çalınan klarnet,

25 fagot ve Fransız kornosunun önemi büyüktür. Bu çalgılar orkestranın çok renkli, şairane olmasını sağlayan baş çalgılardı. Weber in opera orkestrasında kullandığı nefesli çalgılar o bilinen özgünlüğe sahip olmuşlardır. Eserde bir an için parlayıp kaybolan ateşi, korkunç hayaleti, yabani fırtınayı, alevlenen ateşi en ince ayrıntısına kadar aktarma görevindeydiler. Klarnet, Weber in çok ilgisini çekmiştir. Bu çalgının kendine özgü ve özel ses rengi olduğunu ilk Weber fark etmiştir. Daha önce klarnet besteciler tarafından kullanılmasına rağmen Weber, bu enstrümanın belirgin özelliklerini keşfetmiş ve bariz bir şekilde kullanmayı başarmıştır. Örneğin, Der Freischütz operasında Weber klarnetin pes seslerini kara avcı Samuel i tasvir etmede kullanmıştır. Aslında opera müziğinde, belirli bir enstrümanın ses tonuyla bir karakteri canlandırmak ilk kez Weber in girişimi olmuştur.( Bakınız Ek-A) Nefesli çalgıların ifade olanaklarını keşfetmeye yönelik yoğun ilgi Weber in diğer eserlerinde de görülmektedir. Örneğin, Weber in Oberon operasında fırtına sonrasında bulutların içinden çıkan güneşi temsilen, besteci ışıltılı trompet sesini kullanmaktadır. (Bakınız Ek-B) Bunun dışında yukarıda belirtildiği gibi Weber, nefesli çalgıların uç ses perdelerini kullanmaktan kaçınmamıştır. Mesela Euryanthe operasında, çölde yalnız bırakılan Euryanthe yi anlatan sahnede besteci solo fagota en büyük görevi vermiştir. Çalgının özel tonu, besteciye bu monologda yalnız bırakılan insanın derin üzüntü ve yalvarışını tasvir etmesinde yardımcı olmuştur (Bakınız Ek-C). Weber in orkestrasyonda nefesli çalgıları harikulade bir şekilde kullanması 19. yüzyılın senfonik müziğine belirgin bir etki yapmıştır. 19. yüzyıl solo çalgı müziğinin gelişmesinde, Weber in klarnet, fagot ve Fransız kornosu için yazdığı konçertolar da önemli bir rol oynamıştır. Bestecinin yapıtları arasında nefesli çalgılar için yazdığı eserler önemli bir yere sahiptir. Weber in çoğunu 1811 yılında yazdığı nefesli çalgı konçertoları onun erken dönem yaratılarına aittir. 1810-1813 yıllarında Weber birçok konser

26 vermiştir. Sırasıyla Mannheim, Darmstadt, Frankfurt, Münih, Berlin ve diğer şehirlerde piyanist ve opera şefi olarak sahneye çıkmış, başarılı konserler gerçekleştirmiştir. Örneğin, besteci 1811 yılında Abu Hasan operasının sahnelendiği Münih e gelmiştir. Weber, seyircinin önceden ilgisini çekmek için 5 Nisan da kendi eserlerinden oluşan bir konser vermiştir. Orada, zamanın ünlü klarnetçisi saray kapellasının solisti Henrich Berman ın seslendirdiği klarnet ve orkestra için konçertino olağanüstü bir başarı kazanmıştır. Bu müzisyenin müthiş virtüozitesi, ince nüansları ve ses rengi, eserin başarısında etkili olmuştur. Weber solistin virtüozluğuna hayran kalmıştır. Bu konser besteci ile yorumcunun arasındaki sıkı dostluğun temelini atmış ve klarnet için birçok güzel eserin ortaya çıkmasına öncülük etmiştir. Abu Hasan operasının prömiyeri, beklenildiği gibi çok sıcak karşılanmıştır. Bavyera kurfürstü nün (vali) isteği üzerine, Weber klarnet ve orkestra için iki konçerto yazmıştır. Birincisi, fa minör 17 Mayıs ta tamamlanmış ve Henrich Berman tarafından büyük bir başarıyla 13 Haziran da yorumlanmıştır. İkincisi, mi bemol majör, 17 Haziran da bitirilmiş ve ilk kez 7 Ağustos ta seslendirilmiştir. Böylece, kısa bir süre içinde günümüze kadar klasik repertuvarı oluşturan altın hazinesinin iki müthiş klarnet konçertosu ortaya çıkmıştır. Özellikle ikinci konçertoda klarnetin teknik özellikleri ve ses rengi çok kapsamlı olarak, gerçek bir romantik zenginlikle kullanılmıştır. Büyük bir ihtimalle, Henrich Berman besteciye o zamanın klarnetinin içinde sakladığı birçok sırrı aktarmayı başarmıştır. Konçerto üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm sonat Allegrosu (Bakınız Ek-D). Müzikalite açısından ikinci bölüm olan Romans olağanüstüdür. Bu bölümün doruk noktası olan orta epizot, parlak bir opera reçitatifi gibidir. Uç kısımları yoğun moral bozukluğu ve sakin hareketi ile fark edilmektedir. Rondo biçimindeki Final ise, o dönemin müziğinde çok yaygın olan parlak bir konçerto Polonezi temposundadır. Nakarat çok ince ve iyi bir şekilde senkronize edilmiştir. Dört epizot da çok renklidir ve karakter bakımından ayırt edilir. Konçerto virtüoz klarnet pasajları ile sona erer. Çok sevdiği bu enstrüman için Weber iki konçertodan önce klarnet ve piyano için si bemol majör (1811) varyasyonlar yazmış ve bunları Berman a adamıştır.

27 1816 da, zamanın ünlü icracısı ve bu çalgının yapı geliştiricisi olan İ.S.Hermstedt e armağan ettiği klarnet ve piyano için mi bemol majör düeti yazmıştır. Klarnet ve yaylı sazlar dörtlüsü için yazdığı mi bemol majör kentet ise 1815 yılına aittir. Weber in fagot için yazdığı iki eser, fa majör konçerto (1811) ve Andante ile Macar Rondosu (1813), fagot icracılığının gelişmesine önemli bir katkı sağlamıştır. Bu eserlerde fagota geniş bir romantizm yüklenmiş, enstrümanın en pes sesleri kullanılmıştır; staccato ve legato olarak icra edilen virtüoz pasajları müziğe parlaklık kazandırmaktadır. Fagot ve orkestra için yazılmış fa majör konçerto üç bölümden oluşmaktadır. Canlı ve coşkulu birinci bölümün ikili ekspozisyonu vardır. Ana kısım belirgin bir marş havasını taşımaktadır. İkinci kısım klasik bir Adagio dur. Fagotun acele etmeden akan melodisi orta kısımda müziğe dramatik monolog havasını kazandıran çok sayıdaki figürasyon zenginliği ile doludur. Rondo tarzında yazılan final ateşli ve canlı mizah ile doludur. Weber in en zor eserlerinden biri Fransız kornosu ve orkestra için mi minor konçertinosudur (1815). Günümüzde bile çok az kornocu bu eseri hatasız seslendirebilir Çalgının virtüoz ve tasvir imkanları burada çok kapsamlı bir şekilde kullanılmıştır. Konçertino tek bölümden oluşur. Orkestranın giriş akorlarından sonra Fransız kornosunun geniş soluklu şarkı teması duyulmakta ve daha sonraki çeşitli varyasyonlar bunun üzerine kurulmaktadır. Adagio, solistin kadansıdır. Burada besteci o dönemde çok popüler olan bir teknik kullanmaktadır; müzisyen aynı anda iki ses çıkarır birini korno ile, diğerini kendi sesiyle. Konçertinoyu çok zarif, neşe dolu vitüoz final tamamlar. Weber, 1805 te flüt ve piyano için sol minor Romanza siciliana, 1819 da piyano, flüt ve violonsel için trio (üçlü) yazmıştır. Besteci, trompet topluluğu için de birkaç eser yazmıştır. Bunların arasında 20 trompet için tören marşı (1806) ve 10 trompet için Marş vivace (1826) yer almaktadır.