1940'lar: Savaş ve Sinema II. Dünya Savaşı Stüdyo ve sendika problemleri Grevler Amerikan Karşıtı Faaliyetleri İzleme Komitesi Kara film (film noir) türü belirginleşti Western türünün olgunlaşması Savaş döneminin sıkıntılarından kaçısı sağlayan müzikal türü
Büyük stüdyolara meydan okuyan bağımsız girişimlerin sayıları arttı. Oyuncular derneği kuruldu. Stüdyoların oyuncuların üzerlerinde egemenlik kurmasına karşı çıkıldı. Yönetmenleri ve oyuncuları stüdyolara bağlayan kontrat sistemi sarsıldı.
1938'de kurulan Amerikan Karşıtı Faaliyetleri İzleme Komitesi (HUAC-House Committee of Un-American Activities) Komite, 1947'de senatör John McCarthy'in liderliğinde sinema endüstrisindeki komünist içeriğe sahip olduğu iddia edilen yapımlarla mücadeleye girdi. Hollywood onlusu olarak isimlendirilen sinemacılar tutuklandı. 300'den fazla oyuncu ve teknik eleman da kara listeye alındı ve çalışmaları engellendi.
Savaş sinemayı kaçınılmaz bir şekilde etkilemiştir. Charlie Chaplin, Büyük Diktatör (1940) filmi ile Nazi Almanyasına kınıyordu. Kahraman Çavuş (Sergeant York, 1941) Casablanca (1942) Bayan Miniver (1941) İkinci Dünya Savaşı'nın başlarında ABD nin Avrupa ya müdahalesinde kamuoyu desteğini sağlamayı amaçlayan bir filmdir. Tüm bu filmler savaş ortamında geçmektedirler. Western türünün yerini bu dönemde savaş filmleri almıştır.
John Ford özellikle western türüne derinlik kazandırmasıyla tanınır. Posta Arabası (Stagecoach, 1939) filmde insan ilişkileri psikolojik yönleriyle verilmiştir. John Wayne de bu filmle bir western kahramanı olmuştur. Kan Kalesi (Fort Apache, 1948) filmidir. Kızılderililer bu filmde iyi ve kötü yanlarıyla insan olarak gösterilmektedir. Ford'un western filmlerindeki dikkati çeken başka bir özellik de olağanüstü doğa manzaralarıdır. Western türü dışındaki Vadim O Kadar Yeşildi ki (1941) filmi diğer türlerde de başarılı olduğunu göstermektedir. Savaş sonrası beliren gerçekçilik sinemayı da etkilemiş ve western filmleri yeniden ele alınmıştır.
İkinci Dünya Savaşı yaşandıktan sonra tüm dünyada gerçekçilik dalgası yayılmaya başlamıştır. Daha önce ele alınmayan ciddi sorunlar ele alınmıştır. Elia Kazan'ın (Elias Kazanjoglou), Pinky (1949) ırkçılık sorununu Billy Wilder da The Lost Weekend (1945) filminde alkolizmi
Orson Welles'in Yurttaş Kane (Citizen Kane, 1941) filmi zamanının anlayışının oldukça önündedir. Filmde montaj, alan derinliği kullanımı, ışıklandırma, kamera açıları konularında yenilikler bulunmaktadır. Orson Welles, alışılmış, kolay izlenen bir öykü yapısını kullanmamıştır. Çok katmanlı öyküsü kolay izlenmeyi engellemiştir. Filmin konusunda yer alan basın, siyaset ilişkileri gibi alışılmamış olaylar da seyirciyi çekmemiştir. Şahane Ambersonlar (The Magnificent Ambersons, 1942), Yabancı (The Stranger, 1946), Şangaylı Kadın (The Lady from Shanghai, 1947), Macbeth (1948) günümüzde de değerlerini koruyan filmleridir.
Kara Film (film noir) 1940-1950 Klasik Dönem Gangster ve dedektif filmlerinin değişime uğramış halidir. Alman Dışavurumcu sineması estetiğinin etkisi görülür. Güvensizlik duygusu veren filmlerdir. Dışavurumcu ışık kullanımı, rahatsız edici kamera açıları ve mekân olarak şehirleri seçmeleri bu filmlerin genel özellikleridir.
Klasik dönem düşük bütçelidir fakat tanınmış oyuncular da rol almıştır. Femme fatale (öldüren kadın) tipi de bu filmlerin vazgeçilmez karakterlerindendir. Suç dünyasını konu alırlar. Film Üretim Yasası'nın cinayetten yarar sağlama yasağına uymaz. Geçmişten (Out of the Past), High Sierra, Malta Şahini, Çifte Tazminat, Büyük Uyku, Postacı Kapıyı İki Kere Çalar, Yabancı.
İtalyan Yeni Gerçekçilik Akımı (Neo realismo) Yeni Gerçekçilik akımı, gerçeği yansıtmak amacıyla stüdyo kullanmadı. Gerçek mekalarda çekimler yapılmıştır. Ünlü oyunculara yer vermiyordu. Oyunculukta doğaçlamayı tercih ediyordu. Çekimler uzun tutulmuştur. Kurgu çok önemli değildir. Temaları basit ve yalındır. Kamera hareketleri ve açıları sadedir. Diyaloglarda da yalınlığa önem vermişlerdir. Filmlerin hepsi dar bütçeyle yapılmıştır. Luchino Visconti, Roberto Rosselini ve Vittorio De Sica en bilinen yönetmenleridir.
Luchino Visconti'nin Tutku (Ossesione, 1942) isimli filmi İtalyan Yeni Gerçekçiliğinin ilk yapıtıdır. İtalyan halkının, sokakların yaşayışı gerçek olarak filmde yeralmaktadır. Bu nedenle yönetim filmin gösterimine izin vermemiştir.
Roberto Rossellini (savaş üçlemesi) Roma Açık Şehir filmini (1945) Hemşehri'de (Paisa, 1946) Almanya Sıfır Yılı (1948)
Vittorio De Sica, Bisiklet Hırsızları (1948) ise akımın en ünlü filmidir. Çalınan bisikletini arayan işçi ile birlikte Roma'nın yoksulluğu filmde sergilenmektedir.