CİNGEYLİ AŞIK BEKTAŞ GAZELOĞLU Yrd. Doç. Dr. Fatma Ahsen TURAN Bugün mihman gördüm gönlüm saz oldu Mihman canlar bize safâ geldiniz Kalktı gam kasavet bahar yaz oldu Mihman canlar bize safâ geldiniz Bizi, Türk insanının en derin duyguları, en sıcak tebessümü ve en yüce törelerinden sayılan sıcak misafirperverliği ile karşılayan Bektaş Gazeloğlu, karşılamasını müteakiben yukarıdaki dörtlüğü söyledi ve şöyle devam etti: Hak zulm ettiği yere misafir salmaz; mihman ev sahibinin gülüdür. Yedi sene öncesine kadar Delice İlçesi ne bağlı Cingeyli Köyü nde ikâmet eden Bektaş Gazeloğlu yla oğlunun Ankara daki evinde karşılaşmamız, misafire olan muhabbetini dile getirdiği mısralarla oldu. Gönül hanesi bir sırça saraymış, Bektaş Gazeloğlu, söylediği sözleri ile biz misafirlerin bu hassas sırça saraylarını mamur eyledi. Türk ün geleneksel misafirperverliği ile İslamiyetin misafire verdiği önemin kucaklaştığı ve tezahür ettiği bu evde manevî bir sevgi, saygı halesinin oluştuğunu hissettik. Âşıklık geleneğinin canlı bir temsilcisi olan Bektaş Gazeloğlu, 1919 yılında Ankara nın Delice Beldesi ne bağlı Çingeyli Köyü nde doğmuştur. On iki yaşında babasız kalan Gazeloğlu, daha çocuk yaşlarda iken saza ve söze gönül vermiştir. On iki on üç yaşlarında iken bir usta bulmak için yollara düşmüş ancak yaya olarak gittiğinden, amcası arkasından giderek onu tekrar köye getirmiştir. Âşık Bektaş, ilk şiirini bu seyahat esnasında söylemiştir: Bir sevda ile düştüm dostun yoluna Mevlâm eriştirsin gonca gülüne Bağları geçince aldı düşünce Karakaya yı Bozköyü ne geçince Haklıyı haksızı orda seçince Geçemedim Delice nin buzundan
Dönmedim nazlı yarin sözünden Kan akıttım gözlerimin özünden Başılı köyünden geri dönderdi Hakikatin yollarına gönderdi Aşkından artıyor gönlümün derdi Söylesem Bektaş ın derdi çok olur Aradım dünyayı misali yoktur Bize bu derdi eyleyen Hak tır Bektaş Gazeloğlu nun babaannesi ve babaannesinin annesi, Kırıkkale nin köylerinde Aşık Satı Kadınlar diye yaygın bir şöhrete sahiptirler. Âşık Bektaş ın ilk ustası Musa Gazeloğlu dur. Saz çalmasını ondan öğrenir. Çıraklık döneminden sonra çevre köyleri gezerek çalıp söyler. Koçubaba lı Hakverdi âşığın yanında da bir müddet kalır. Boş kovandan nasıl istifade edebilirsin, arının kendisi yoksa kalan bir işe yaramaz, benim aşıklığım da aşk-ı ilahîdendir diyen Âşık Bektaş, âşıklığının engin coşkusunu ilahî aşka bağlar ve bu aşka ancak insanoğlunun tahammül edebileceğini söyleyerek bunu şöyle ifade eder: Aşkın yeli bir taşa tokansa taşı tozutturur; Ancak bunu insan muhafa eder Âşık Bektaş ın çalıp söylediği köylerde kendisine sefil mahlası verilir. Haydar Suldan da Haydar Sultan evlatlarından Hacı Yusuf Dede nin yanında, onun himayesinde bir müddet kalır. Yusuf Dede nin yanından ayrıldıktan sonra da ziyaretlerini aksatmaz. Yusuf Dede ölmeden evvel Âşık Bektaş için Âşığı boş sanmayın, boş bırakmayın diye diğer âşıklara ve köylülere vasiyet eder. Sakın insafı terk etme Makam-ı imtihândır bu Gelen geçer giden gider İki kapılı bir handır bu
diyen Gazeloğlu, imtihan olarak kabul ettiği hayatı boyunca Allah sevgisi gönlünde, çevre köylerde çalıp söyleyerek hizmet vermiştir. Bu seyahatleri esnasında Sivas lı Hüseyin Ağa, Karadonlu Canbaba (Çorum lu), ustası Hakverdi ile birlikte olmuştur. Âşık Bektaş, 1944 yılında evlenmiş, beş erkek, iki kız evladı sahibidir. Okuması yazması olmayan Gazeloğlu nun ilim ve irfana sevgisi, ilgisi çoktur. Bu sevgisini, milli bayramlarda törenlere, kutlamalara sazıyla sözüyle katılarak ifade etmiştir. Bektaş Gazeloğlu nun yetiştirdiği, hocalık ettiği âşıklar da Müslüm Aşılıoğlu ve Haydar Sultanlı Kaya Özlük tür. İlm-i İrfan, İlm-i Ledün, İlm-i Cavidan isimli üç kitabı bulunan Gazeloğlu, çeşitli âşık şölenlerine katılmıştır. 1965 yılında Hacı Bektaş Kültür Derneği nin tertip ettiği sekiz gün süren 36 âşığın katıldığı şölende onur belgesine lâyık görülmüştür. 1992 yılına kadar Cingeyli köyünde çiftçilik yapan ve âşıklığını icra ederek geçimini temin eden Gazeloğlu, eşinin ölmesiyle, Ankara ya kendisi gibi âşık olan oğlu Minatî nin yanına gelmiş ve şu anda oğlunun yanında yaşamaktadır. Geldim gider oldum yalan dünyadan Burada kalıp duranlara elveda Bunca zaman çabaladım çalıştım Ihrarım güdenlere elveda Nice günler geçti ağlı karalı Ağlar deli gönül sinem yaralı Urum diyarında Bektaş-ı Velî Doğru yolu sürenlere elveda Hiç kimseye bakî değil burası Sızıladı şu sinemin yarası Okunur tarihte Amme suresi Mezarımda okuyana elveda Mecnun olup çölde gezdim bir zaman Meded bu dertlere derdim el aman Kara topraklara girdiğim zaman
Aşk-ı cemali görenlere elveda Yüce Mevlâ dan, Bektaş Gazeloğlu nun ömrüne bereket, sazına sözüne kuvvet ve hayırlı ömürler diliyoruz. Bugün ilçe olan Delice, Kırıkkale ye bağlıdır. Dedebabalardan Hacı Feyzullah Efendi nin oğludur.