4. Müzakereler İlk Günden Tıkanıyor



Benzer belgeler
Mondros ateşkes antlaşması

MİLLİ MÜCADELE TRENİ

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak Üçlü İtilaf...

SAYFA BELGELER NUMARASI

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ

Atatürk ün İstifaları

KURTULUŞ SAVAŞI ( ) Gülsema Lüyer

A) Siyasi birliklerini geç sağlamaları. B) Sömürge alanlarını ele geçirmek istemeleri. C) Sanayi devrimini tamamlayamamaları

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Sosyal bilgiler öğretmeninin verdiği bu bilgiye dayanarak Mustafa Kemal Paşa ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

MUSTAFA İPEK HALİLİYE SÜLEYMANİYE İMAM HATİP ORTAOKULU

IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU

BATI CEPHESİ'NDE SAVAŞ

Bu durumun, aşağıdaki gelişmelerden hangisine ortam hazırladığı savunulabilir?

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı.

İÇİNDEKİLER... SAYFA NUMARASI 1. Genelkurmay Başkanlığının Afyon ve Kocaeli mıntıkalarındaki duruma dair 3 Ekim 1921 tarihli Harp BELGELER

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni

İÇİNDEKİLER... SUNUŞ III

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler

Lozan Barış Antlaşması

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 5

UNUTULAN SAVAŞLAR / KUTÜ L-AMMARE ZAFERİ

KURTULUŞ SAVAŞI CEPHELER

Sarıkamış. Dersleri. Yılmadan Yorulmadan Dr. Cihangir Dumanlı

İÇİNDEKİLER... ÖN SÖZ... BİRİNCİ BÖLÜM SİYASİ, COĞRAFİ DURUM VE ASKERÎ GÜÇLER

İşte Osmanlı'nın çökmesine neden olan anlaşma!

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİ MUSTAFA KEMAL İN SAMSUN A ÇIKIŞI GENELGELER KONGRELER

TEOG Tutarlılık. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876)

2018-LGS-İnkılap Tarihi Deneme Sınavı 9

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

SELANİK ALMANYA VE FRANSA KONSOLOSLARININ ÖLDÜRÜLMESİ 1876

Sanayileşmiş Devletler arasındaki ekonomik ve siyasal çıkar çatışmalarıdır. (Sömürge Yarışı)

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI

TESALYA (YUNANİSTAN) SAVAŞI PULLARI ( )

SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ

OSMANLI ALMAN İTTİFAK ANTLAŞMASI

T.C İnkılap Tarihi Ve Atatürkçülük

1896 Askeri Rüştüye'de Mustafa adlı ğretmeninin kendisine Kemal adını verdiği Mustafa Kemal, Manastır Askeri İdadisi (Lisesi)'ne geçti.

SAYIN BASIN MENSUPLARI;

I. Mondros Mütarekesi Ve Uygulanması ORTAK DERSLER ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ I. Yrd. Doç. Dr. Mehmet AYDIN

I.DÜNYA SAVAŞI ve BALKANLAR

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ü Ölümünün 78. Yılında Saygı ve Minnetle Anıyoruz

ATATÜRK. Mustafa Kemal Atatürk, 1881 yılında Selanik'te doğdu. Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde

AÖĞRENCİLERİN DİKKATİNE!

UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ Atatürk İlkeleri ve İnkilâp Tarihi 1 1.Ders

ABD NİN KURULMASI VE FRANSIZ İHTİLALİ

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi


Edirne Tarihi - Edirne nin Yaşadığı İşgaller. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

BÖLÜKYAYLA ORTAOKULU 8. SINIFLAR İNKILAP TARİHİ DENEME SINAVI

T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU. Ekonomik Durum:

Skyros adasında Robert Brooke nin mezar taşındaki yazı

L 1 S E ... TURKIYE CUMHURiYETi INKILAP TARiHi VE ATATURKÇULUK KEMAL KARA ÖNDE YAYINCILIK

Kanuna konulan Atatürkü koruma kanunu,aslında onu korumak değil, korumaya muhtaç ve aciz bir kimse olduğunu ima etmektir.

İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ BENZER SORULAR

T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN ASKERLİK HAYATI

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI'NIN SONU ve MONDROS ATEŞKES ANTLAŞMASI

BALKAN AVASLARI. alkan Savaşları, I. Dünya. Harbinin ayak sesleri niteliğinde olan iki şiddetli silahlı çatışmadır. Birinci Balkan Savaşı nda

Osmanlı tarihinde çok dikkat. Çanakkale Savaşlarından 110 yıl önce yaşanan Çanakkale Savaşı. Evrensel Bakış Açısı Gürbüz Evren

I. Dünya savaşı ve nedenleri

Yrd. Doç. Dr. Ercan KARAKOÇ Yıldız Teknik Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Bölümü

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni

OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

İŞVERENİN VAZİFE MALULLÜĞÜNÜ BİLDİRME YÜKÜMLÜLÜĞÜ 5510 S.K. MD. 47

Gazi Ahmet Muhtar Paşa

ÇALIŞMA SORULARI. A) Aşağıda yer alan LGS ye yönelik yayımlanan örnek MEB soruları yer almaktadır. Bu soruları yanıtla.

2) Mustafa Kemal in babası Ali Rıza Bey,

9 EYLÜL 1922 BAKİ SARISAKAL

OSMANLI İMPARATORLUĞUNU SARSAN SON SAVAŞLAR HANGİLERİDİR?

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi 1

C D E C B A C B B D C A A E B D D B E B A A C B E E B A D B

T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK TESTİ

1. Aile tarihimizi araştırırken aşağıdaki eşyalardan hangisi bize yararlı olabilir? A) Çeyiz sandığı B) Oyuncak kamyon C) Bilgisayar D) Tansiyon aleti

Sunum ve Sistematik 1. BÖLÜM: MUSTAFA KEMAL İN HAYATI

MEV KOLEJİ ÖZEL ANKARA OKULLARI 11. SINIF TARİH DERSİ YAZ TATİLİ EV ÇALIŞMASI

34 NOLU SÖZLEŞME ÜCRETLİ İŞ BULMA BÜROLARININ KAPATILMASI HAKKINDA SÖZLEŞME

2018-Inkilap Tarihi ve - Deneme Sınavı 7

ANTAKYA BELEDİYE BAŞKANLIĞI

Asya toplumlarında Nevruz Bayramı her yıi coşku ile kutlanır ve ilkbaharın başlangıcı olarak kabul edilir.

KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ. Youtube Kanalı: tariheglencesi

Avrupa Konseyi Üyesi Memleketler Arasında Gençlerin Kollektif Pasaport ile Seyahatlerine Dair Avrupa Sözleşmesi

İKİNCİ ÜNİTE: MİLLİ UYANIŞ: YURDUMUZUN İŞGALİNE TEPKİLER. ARİF ÖZBEYLİ TARİH ÖĞRETMENİ Youtube kanalı: tariheglencesi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Tarihi buluşmada ne konuşuldu?

KARMA TESTLER 03. A) Yalnız l B) Yalnız II. C) Yalnızlll D) I ve II E) I, II ve III. 2. Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı'na girmesine,

Kuva-yı Milliye nin Kuruluşu

2- M. Kemal in fikir ve düşünce yaşamında etkili olan dört şehir hangileridir? ( Selanik, Manastır, İstanbul, Sofya)

LGS İnkilap Tarihi ve Atatürkçülük Deneme Sınavı

KURTULUȘ SAVAȘI - Cepheler Dönemi - Burak ÜNSAL Tarih Öğretmeni

ÜÇLÜ İTTİFAK VE İTİLAF:

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu

ATATÜRK ÜN DOĞDUĞU YILLAR VE ÖĞRENİM HAYATI

Çanakkale Geçilmez! Şehitler Haykırdı:

Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923)

Transkript:

Kut-ül Amere de Türk Ordusu na esir düşen İngiliz Generali Townshend ateşkese arabulucu olmak istediğini resmen bildiriyor ve bu istek hükümet tarafından kabul ediliyordu. İngiltere nezdindeki arabulucumuz bir İngiliz Generali idi. 1918 yazı sonlarına doğru Müttefik Devletlerin tüm cephelerde başlattıkları genel taarruz Merkezi Devletler in sonunu getirmişti. Filistin Cephesi ndeki üç Türk Ordusu ndan ikisi dağılmış, bir tek Mustafa Kemal Paşa ordusunu Halep in kuzeyine çekerek İngiliz taarruzunu bu hat üzerinde kırabilmişti. Muharebe yeteneğine sahip güneydeki tek kuvvet işte bu orduydu. Direniş bu hat üzerinde sürebilirdi ama durum umutsuz görünüyordu. 14 Eylül 1918 de İngiliz, Fransız ve Sırp kuvvetleri Vardar Bölgesi nde Bulgarlara karşı genel bir taarruza geçince Bulgaristan dağılmış ve 29 Eylül de de ateşkesi kabul etmişti. Bu durumda Bulgaristan savaş dışı kalıyor, İngiliz ve Fransız Orduları bir anda Trakya daki Türk sınırına dayanıyordu. İstanbul yolu açılmış ve imparatorluğun başkenti işgal tehlikesiyle yüzyüze kalmıştı. Mustafa Kemal Paşa nın güneyde yapacağı savunmanın pek bir önemi kalmıyordu. İstanbul silahla işgal edilmeden ateşkes imzalanmalı ve onurlu bir barışın yolları aranmalıydı. 1. Esir İngiliz Generali Townshend Arabuluculuk Yapmak İstiyor Büyükada da kendisine tahsis edilen köşkte esirden çok bir konuk gibi yaşamını sürdüren İngiliz General Townshend Sadrazam'a başvurarak ateşkes için arabuluculuk yapabileceğini bildirince bu talebi memnuniyetle karşılanmıştı. General Townshend Irak Cephesi'nde Kutülamere'de ordusu ile birlikte Türklere esir düşmüş, kaçmayacağına söz verdiği için de Büyükada'da ikametine izin verilmiş, hatta Almanlar'ın tüm itirazlarına rağmen Enver Paşa onun dilediği kişilerle görüşmesine hatta kulüplere devam etmesine müsaade etmişti. İnanması zor geliyordu ama, zaman zaman deniz gezintileri yapabilmesi için emrine bir kotra bile tahsis edilmişti.(89) Townshend önce bu dileğini Bahriye Nazırı Rauf Bey'e, kendisine irtibat subayı olarak verilen Dr. Yüzbaşı Tevfik Bey vasıtasıyla gönderdiği bir mektupla bildirir. Rauf Bey bu önerinin doğrudan Sadrazam Paşa'ya yapılmasının daha uygun olacağını iletince de, önerisini bu kez İzzet Paşa'ya yapar. Kabul görünce, Babıali'ye gelir ve ateşkese temel olacak noktalar hususunda Osmanlı Hükümeti'nin kararını

öğrenir. Buna göre, bir arabulucu olarak İngiliz Hükümeti'ne götürmesi gerekli temel unsurlar şunlardır: 1. İtilaf Kuvvetleri tarafından işgal olunan topraklarda oturan ahalinin idari muhtariyetlerini Türkiye kabul edecektir. 2. Türkiye'nin siyasi, mali ve iktisadi istiklali muhafaza edilecektir. 3. Şimdiki buhranın önlenmesi için gerektiğinde Türkiye'ye mali yardım yapılacaktır. 4. Yukardaki esaslar içinde sulh yapılması için İngiltere Hükümeti'nin dürüstlüğünün ve azami müzaheretinin temini sağlanacaktır. Kabine'nin belirlemiş olduğu bu hususlar Townshend'e iletilmiş, sıra çok gizli bir şekilde kendisinin en yakın İngiliz makamlarına intikal etmesine gelmişti. Gizliliğe büyük önem veriliyordu, zira azınlıkların yapabilecekleri taşkınlıklardan ciddi şekilde endişe ediliyor, aynı zamanda henüz İstanbul'da bulunan Almanlar'dan da çekiniliyordu. Çanakkale Boğazı ve civarı torpil döşeli ve iki önemli istihkam da Almanlar'ın denetiminde olduğu için, Townshend'i Çanakkale Boğazı yoluyla Bozcaada'ya göndermek uygun değildi. O yüzden, o esnada İstanbul'da bulunan İzmir valisi Rahmi Bey ile Bandırma üzerinden İzmir'e göndermeye, oradan da Midilli'ye geçmesini sağlamaya karar verdiler. 18 Ekim 1918 günü Rahmi Bey Büyükada'dan General Townshend ve yaveri ile Yüzbaşı Tevfik Bey'i alarak Bandırma üzerinden İzmir'e geçti. Yüzbaşı Tevfik Bey'den Rauf Bey'e 24 Ekim günü şifreli bir tel geldi: Buna göre İngilizler Mondros'ta bulunan Akdeniz Filosu Komutanı Amiral Calthorpe'u delege tayin etmişlerdi ve ateşkesi görüşmeye hazırdılar. General Townshend ayrıca Osmanlı Devleti ateşkes yapmaya razı olursa, göndereceği Delegasyon içinde Rauf Bey'in de bulunmasının yararlı olacağını ifade etmekteydi. 2. Rauf Orbay Başdelege Bu telgrafın bir eşi de Rahmi Bey vasıtası ile Sadrazam'a gönderilmişti. Vahdettin başdelege olarak Damat Ferit Paşa'nın gönderilmesini istiyordu. İzzet Paşa ve Kabine bunu kabul etmedi. Sonunda Bahriye Nazırı Rauf Orbay başkanlığında Dışişleri Müsteşarı Reşat Hikmet Bey, askeri delege olarak Kurmay Yarbay Sadullah Bey ve delegasyon sekreteri Ali Bey'den oluşan Heyet "Peykişevket" kruvazörüyle İstanbul'dan Bandırma'ya, oradan da trenle İzmir'e hareket ettiler...

Heyet İzmir'e ulaştığında bir sürprizle karşılaştı. Vali Rahmi Bey görevden alınmıştı. İttihat ve Terakki Partisi'nin önde gelen kişilerinden olan Rahmi Bey, İttihatçılığına rağmen başından beri İngilizler'den yana olmuş, bu tutumunu tüm savaş boyunca da korumuştu. Vali Vekili Nurettin Bey ile Ordu Komutanı Cevat Paşa tarafından karşılanan heyet, İzmir'in de denizden gelebilecek bir çıkarmaya açık olduğunu, eldeki mevcut kuvvetlerle bir savunmanın çok zor olacağını öğrendiler. İzmir de İstanbul gibi tehlikedeydi. Bu ateşkes biran önce imzalanmalıydı. Ertesi sabah, 26 Ekim 1918 günü "Zafer" romörkörüyle İzmir'den ayrılıp, Foça açıklarında bekleyen İngiliz Karakol gemisine bindiler. "Zafer" heyetin dönüşünü beklemek üzere Foça'ya döndü. Akşam üzeri "Sığrı" açıklarındaki "Liverpool" kruvazörü'ne geçtiler. Heyet burada törenle selamlanmıştı. Sohbet esnasında tüm subaylar, Türkler'in savaşlarda gösterdiği dayanıklılıktan takdirle söz ediyor ve bir an evvel savaşa son vermekten yana görünüyorlardı. Nihayet 26 Ekim gecesi bir İngiliz Deniz üssü olarak kullanılan Limni adasının Mondros Limanı'na girdiler. Amiral Calthorpe Osmanlı Heyeti'ni büyük bir nezaketle Agamemnun zırhlısında karşıladı. Vakit geç ve gün yorucu geçmiş olabileceği için ertesi sabah saat 09.00'da toplantıya başlamak üzere taraflar istirahate çekildiler. Amiral Calthorpe kamarasını Rauf Bey'e verme nezaketini göstermiş ve Agamemnun'dan ayrılmıştı. 3. Agamemnun Zırhlısı nda Görüşmeler Başlıyor 27 Ekim 1918 Ertesi gün Amiral Calthorpe toplantıya bir heyet halinde geldi. Yardımcısı Amiral Seymour, Albay Labens, Binbaşı Dicson ve delegasyonun sekreterliğini yapacak olan genç bir teğmen, galip devletler adına müzakere masasına oturdular. Rauf Bey toplantı başlamazdan önce Calthorpe'dan kısa fakat başbaşa bir görüşme talep etti. Bu özel görüşmeye Amiral Seymour da katıldı. Rauf Bey şunları söylüyordu: "Osmanlı Hükümeti'nin harbe girmesinin asıl nedeni Rusya'dır. Rusya'nın Türkiye'yi çiğneyip yok etmek için yüzyıllardan beri güttüğü politikadır. İtilaf Devletleri'nin Rusya ile birleşip, Türkiye'yi ihmal etmiş olmaları, milli varlığımızın tehlikeye düştüğü inancını doğurmuştur. Türk Milleti işte bu sebepledir ki, varlığını korumak için dört yıldır muazzam fedakarlıklarla savaşıyor. Çarlık idaresini

deviren son ihtilal, Rus tehlikesini bir zaman için geciktirmiş olabilirse de, tamamen ortadan kaldıramaz. Bu ihtilal gözönünde bulundurularak, Türkiye'nin coğrafi stratejik durumu düşünülürse, memleketimizin sulh ve sükun içinde gelişip ilerlemesi, başta İngilizler olduğu halde, İtilaf Devletleri'nin aleyhine değil, lehine olacağı derhal anlaşılır. İstiklalini korumak yolunda her türlü fedakarlığa katlanan bir Türkiye'nin, yakın doğuda pek faydalı bir sulh ve sükun unsuru olacağı, dört yıllık harbin verdiği tecrübelerden sonra esasen İngiltere Hükümeti'nce de anlaşılmış olmak lazım gelir. Bu düşünce iledir ki, yeni kabine, sulha varmak için İngilizler'le teması, iki tarafın da gerçek menfaatleri bakımından elzem görmüştür. Osmanlı Hükümeti sulh ve sükun içinde çalışarak, gelişip ilerlemek istiyor. Bunun için de İngiliz siyasetine uygun bir politika gütmeyi faydalı buluyor". Rauf Bey, bu açıklamayı yaptıktan sonra, seçtiği her sözcüğün üstüne basa basa, şöyle devam eder: "...Bin an evvel barışa dönmeye taraftarız. Buraya bunu sağlamak için geldik. Fakat kabul ve tatbik edemeyeceğimiz şartlar altına imzamızı koymamız katiyen bahis konusu olamaz. Gerçi mütareke şartlarınızın nelerden ibaret olduğunu şu anda bilmiyorum. Ancak yapılacak tekliflerin kabulünün mümkün olmamasından dolayı savaşı durdurmak imkan dahilinde olmazsa, İtilaf Devletleri büyük zayiat vererek, belki İstanbul'a girebilirler. Evet bu ihtimal mevcuttur, ama bu takdirde yani Trakya hududunda harp başlayınca büyük bir ihtimalle İstanbul'da azınlıkların şuursuzca ayaklanmaları da bir iç harbe yol açar ve bu suretle İstanbul hiç şüphe yok, bir harp alanına dönerek kan ve ateş içinde kalır ki, bu da beklenen barışı temin edemez. Aksine; istiklallerine ne derece bağlı olduklarını bu uğurda yıllardır katlandıkları fedakarlıkların azameti ile göstermiş olan Türkler, o zaman her şeyi göze alarak, sonuna kadar harbe devama mecbur kalacaklardır. Durum bu hali alınca, sonunun nereye varacağını kestiremiyorum. Fakat İtilaf Devletleri lehine olacağını hiç zannetmiyorum. Ancak bu badirede akacak kandan ve meydana gelecek zarardan Türkler'in sorumlu olmayacakları tabiidir...". Bir saat kadar süren bu açıklamalardan sonra Amiral Calthorpe, ne denilmek istendiğini çok iyi anladığını, her iki ülkenin de haklarını gözeten bir dostluğun yeniden kurulması için elinden geleni yapacağını ifade eder ve müzakerelere geçilir. 4. Müzakereler İlk Günden Tıkanıyor

Böylece 27 Ekim de başlayan görüşmeler üç gün sürer ve 30 Ekim de noktalanır. Yirmibeş maddeden oluşan andlaşmanın hükümleri tartışılırken zaman zaman kopma noktalarına gelinir. Özellikle birinci maddede yer alan ve Çanakkale ve İstanbul Boğazları'nın açılması ve Boğazlar'daki istihkamların İtilaf Devletleri tarafından işgal edilmesi hususu konuşulurken, bunlar arasında Yunan askerlerinin de bulunacak olması uzun tartışmalara yol açar. Görüşmelerin daha ilk maddede tıkanması üzerine, bu maddeye daha sonra yeniden dönmek üzere diğer maddelere geçilir. Çetin geçen diğer maddeler arasında, Türk ordularının derhal terhis edilmesini düzenleyen beşinci madde, Müttefikler in güvenliğini tehlikeye düşürecek bir durum olursa, Türkiye'nin istedikleri her stratejik noktasını işgal edebileceklerini düzenleyen 7. madde, altı il olarak bilinen "vilayet-i sitte"de karışıklık çıkarsa İtilaf yani Müttefik Devletleri'nin buraları işgal hakkının doğacağını ifade eden 24. madde hemen dikkati çekmektedir. Mustafa Kemal Paşa özellikle 7. ve 10. maddelere itiraz edecek, ülkenin kısa süre içinde binbir sudan bahane ile baştan aşağı işgal edilebileceğine dikkati çekecektir. Osmanlı Hükümeti de iki nokta üzerinde hassasiyet göstermektedir: İstanbul'un işgal edilmemesi ve Yunan zırhlılarının Boğaz a girmemesi. Yanıt olarak, böyle bir hükmü anlaşmaya açıkça koyamayacaklarını belirtirken Calthorpe şöyle demektedir: "Yarın hükümetler değişebilir, İstanbul'da azınlıkların hayatına kasteden eylemler olabilir, bu takdirde Müttefikler'in müdahale hakkını kullanmaları gerekebilir. Bu hakkımızı kendi elimizle sınırlayamayız. Ancak Yunan zırhlıları konusunda şunun sözünü verebilirim. Yunan zırhlıları İstanbul'a girmeyecek, Karadeniz'e çıkmaları gerektiğinde de, İstanbul halkını rencide etmemek için gece beklenecek ve zırhlılar o karanlıkta geçiş yapacaklardır. Bunu destekler tarzda Londra'ya yazacağıma söz veririm. Gelecek olan yanıtı da size iletirim". 5. Nihayet 30 Ekim İtibariyle Andlaşma İmzalanıyor Sonuç olarak Rauf Bey zaman zaman direnir, bunun karşılığında İngilizler önerilerinden ödün verirler, ama sonunda öyle bir noktaya gelinir ki, artık kımıldamak imkanı yoktur. İşte o noktada da anlaşma imzalanır. Calthorpe bir öneride bulunur ve "Harp sahaları birbirinden uzak olduğundan bazı anlaşmazlıklar çıkabilir. Bu sebeple bütün cephelerde ateşin aynı anda kesilmesini sağlamak için mütareke tarihini 30 Ekim 1918 öğle vakti olarak tespit

etmeyi teklif ederim" der ve bu önerisini Rauf Bey kabul eder. Böylece Mondros Ateşkes Andlaşması'nı Müttefikler (İtilaf Devletleri) adına İngiltere'nin Akdeniz Filosu Komutanı Amiral Calthorpe, Osmanlı Hükümeti adına da Bahriye Nazırı Hüseyin Rauf Orbay, Reşat Hikmet ve Sadullah Bey'ler imzalar.rauf Bey, imza töreninden sonra şunları söyler: "Mütareke şartları ağırdır. Bununla beraber onları yerine getirmeğe sadakatle çalışacağız. İngiliz devlet ve milletinin imzalarına sadık, vaatlerine vefakar olduklarına itikadımız vardır. Bu inanç, üzerimize düşen ağır vazifeyi yapmakta bize cesaret verdi. Büyük İngiliz milleti ile müttefiklerinin taahhütlerine ve vaatlerine sadakatle riayet edeceklerine olan itimadımızda hatamız yoktur zannındayız". Calthorpe Rauf Bey'in ellerini heyecanla sıkarak: "Rauf Bey. Müzakerelerimizde heyetlerimiz açık ve şerefli insanlara yakışır surette hareket etti. İngiltere ve Müttefikleri adına imzaladığım mütarekenamenin bütün maddelerine dikkat ve itina ile riayet olunacağını tekrar teyid ederim" diye yanıt verir ve maiyetine dönerek: "- Efendiler, İngiltere daima imzasına riayet ve sadıkane hareket eder, değil mi?" diye sorar. İngilizler hep bir ağızdan "Evet efendim! diye bağırırlar... Oysa, daha anlaşmanın mürekkebi kurumadan İtilaf Devletleri, açık olmayan tüm maddeleri kendi lehlerine yorumlayacaklar ve her fırsatta onun dışına çıkmak için fırsat kollayacaklardır. Türk heyetinin İzmir'e dönüşünü sağlamak üzere "Liverpool" zırhlısı hazırlanmıştır. Rauf Bey, hareketten önce, arabuluculuk konusunda büyük destek veren General Townshend ile de görüşür ve gece yarısı Foça'ya doğru hareket edilir. Sabahleyin Foça'ya ulaşılır ve burada bekleyen romörkörle yola çıkılarak İzmir'e gelinir. İlk iş olarak buradan Hükümet'e çekilen telgrafla, maddeler üzerinde yapılan düzeltmelerle mütarekenin imzalandığı haberi verilir. "Memnun kalındığını bildiren" bir yanıt alınır. Aynı gün akşam özel bir trenle Bandırma'ya hareket edilir. Orada bekleyen "Berk-i Satvet" kruvazörü ile hemen yola çıkılır ve 1 Kasım 1918 Cuma günü öğleden sonra İstanbul'a gelinir. 6. Osmanlı Heyeti İstanbul'da 1.11.1918 Sadrazam İzzet Paşa İspanyol nezlesinden yatmaktadır. Heyet doğru Sadaret Konağı'na gider ve olanlar anlatılır. Daha sonra da Padişah'a arzetmek üzere Dolmabahçe'ye gidilir. Padişah o esnada hareme geçmiştir. Bir süre sonra saray

görevlilerinden Refik Bey gelir, "Zat-ı Şahane yorgunlar. Sizi Salı günü kabul edecekler...kabul saatini ayrıca bildireceğiz..." der ve Padişah'a arzedilmek üzere mütarekeye ilişkin önemli konular üzerinde özel bilgi ister. Rauf Bey gereken açıklamaları yapar ve heyet saraydan ayrılır. Vahdettin Salı günü de randevu vermez. O hafta içinde olaylar o denli hızlı gelişmiştir ki, Rauf Bey'i ancak Dolmabahçe Camii'nde Cuma selamlığı'nda kabul edecektir. 7. Rauf Bey Vahdettin'in Huzurunda O gün 8 Kasım 1918, aynı zamanda İzzet Paşa Kabinesi'nin istifa edeceği gündür. Böylece Rauf Bey'in bu görüşmesi, aynı zamanda bir "veda" görüşmesidir. Vahdettin, 13 Kasım da İstanbul'da olacağı bildirilen İtilaf Donanması henüz gelmeden, hükümet içindeki bazı İttihatçı bakanların istifa etmesini istemiş, aksi halde kabineyi azledeceğini söyleyecek kadar da ileri gitmiştir. Belli ki Vahdettin İngilizler'e karşı olabildiğince sempatik görünmek çabasındadır, hatta panik içindedir. Bu ittihatçı hükümetten kurtulmuş olmak O'nun için bir kayıp değil aksine bir kurtuluştur. O yüzden de kabinenin istifasını derhal kabul etmiştir. Şimdi de o kabinenin bir bakanı olan Bahriye Nazırı Hüseyin Rauf Orbay'ı, işte bu duygular içinde kabul etmektedir. (Bu görüşme Cuma namazından sonra olmaktadır. Kabine akşam üzeri istifa edecektir). Vahdettin Rauf Bey'i namazdan sonra, Baş Mabeyinci Lütfi Simavi Bey ile birlikte, Dolmabahçe Camii'nin bitişik mahfelinde kabul eder. Rauf Bey müzakereler hakkında bilgi verdikten sonra, özellikle 7. madde münasebetiyle geçen münakaşaları ve maddenin son şeklini anlatır: "Ülke hükümetsiz ve karışıklık içinde olmadıkça, İtilaf Devletleri'nin tebasının hayatı tehlikeye düşmedikçe, İstanbul işgal olunmayacaktır. İngiliz Temsilcisi (Amiral Calthorpe) bunu taahhüt etmiştir. O nedenle ülkede asayişin mutlak surette muhafazası, mutlak surette gereklidir. Aksi takdirde, sonu kestirilemeyecek büyük tehlikeler doğabilir. Bu nedenle, bu ateşkes dönemini sükun ve asayiş içinde geçirirsek, vatanın işgal edilmeyen kısımlarını kurtarmak ümidi kuvvetlidir" der. Vahdettin, söze hiç karışmadan, başı önünde Rauf Bey'i dinlemektedir. Belli ki onun daha çok konuşmasına fırsat vermektedir. Özellikle ülkenin herhangi bir yerinde bir karışıklık çıkması halinde, İtilaf Devletleri'nin istedikleri yerleri işgal edebilecekleri noktasını belleğine iyice kazımıştır.(nitekim, günü gelip de Samsun'da İngilizler böyle bir bahanenin peşine düşünce,

vakit geçirmeden ordunun en gözde komutanlarının başında gelen Mustafa Kemal Paşa'yı, asayişi temin etmek üzere Samsun'a derhal göndermekte tereddüt etmeyecektir.) 8. Bahriye Nazırı Rauf Bey Damat Ferit Paşa'yı Eleştiriyor ve Yakın Tehlikelere Dikkati Çekiyor Rauf bey Vahdettin'in dikkatini bir noktaya daha çeker. Mondros dönüşü Bandırma'da, İstanbul gazetelerinden birinde Damat Ferit Paşa'nın bir demecini okumuştur. Burada Ferit Paşa, Rumlar'ı kılıçtan geçirmekten bahsetmektedir. Bu sözler birçok yerde ayaklanmayı, o da İstanbul'un işgalini, hatta bütün ülkenin düşman işgaline uğramasının davet etmek demektir. Bu tür sözlerden özellikle kaçınılmalıdır. "Ferit Paşa'nın" der Rauf Bey, "memleket içinde ve dışında bilinen meziyeti, sizinle olan akrabalığından ibarettir. Bu nedenle, arzettiğim gazetedeki beyan ve isnatları memlekette ve hele memleket dışında pek fena bir yoruma uğrayabilir. Bunların sizin fikirlerinizden ilham alınarak söylenmiş olmasına hükmedilmesi ihtimali ve tehlikesi vardır ki, bu suretle Hükümdar ile hükümet arasında anlaşmazlık mevcut olduğu zannı husule gelir. Bundan faydalanıp isyanlar çıkarmak isteyeceklerin varlığını ihtimalden uzak görmüyorum". Rauf Bey bu noktada sözü müttefiklerimiz Bulgaristan ile Avusturya-Macaristan'a getirerek, oralarda mütareke yapıldıktan sonra çıkan ihtilallerden, bölünmelerden hükümdarların da müteessir olduklarına işaret ederek, Ferit Paşa'nın bizzat sorumluluğunu kavraması, "Taraf-ı Şahane"lerinden de bu hususun kendisine ihtar edilmesi zamanının geçmiş olduğunu ilave eder. Bu uzun konuşma bittiği zaman Rauf Bey Vahdettin'in bir hayli heyecanlandığını ve sinirlendiğini farkeder. Parmakları asabiyetten titremektedir. O nedenle sigarası ağızlığından düşmüş ve Lütfi Simavi Bey sigarayı yerden kaldırarak tablaya koymuştur. 9. Vahdettin Son Sözünü Söylüyor: "Millet Koyun Sürüsü, Çobanı da Benim" Vahdettin bir müddet sessizce, dalgın dalgın düşündükten sonra söze başlar, ve: "Ferit Paşa'yı hemşiremin iyi bir eşi olarak sevdim. Fikirlerine taraftar değilim. Bu yüzden aramızda şiddetli ayrılık vardır. Bunu Lütfi Simavi Bey de

bilir" der. Daha sonra da sinirli bir şekilde ayağa kalkarak, görüşmenin sona erdiğini anlatmak ister. Tam ayrılacakken de, serinkanlılığını daha da kaybederek, mutlaka söylemek istediği bir şeyi dilinde döndürdüğünü belirten bir hırçınlıkla, Rauf Bey'in gözlerinin içine dik dik bakarak: "Beyefendi, ortada bir millet var, koyun sürüsü!...idaresi için bir çoban lazım. O da benim..." der. Hava birden bire buz gibi olmuştur. Vahdettin devleti bir "meşruti hükümdar" gibi değil, tek başına, "mutlak bir hükümdar" gibi, ağabeyi II. Abdülhamit gibi yönetmek istemektedir. Bir tarafta bir millet vardır, koyun sürüsü, diğer tarafta da bir çoban. O da kendisi. Gerisi, yani Meclis falan, boştur. Vahdettin, bu düşüncesini paylaşan bir hükümet aramaktadır. İngiliz yanlısı olan, İttihatçı olmayan ve İtilaf Devletleri'ne zorluk çıkarmayacak bir hükümet. Aradığını da kısa sürede bulacaktır. 10. Mondros Ateşkes Andlaşması nın Hükümleri 1. Çanakkale ve İstanbul Boğazları'nın açılması, Karadeniz'e serbestçe geçişin temini ve Çanakkale ve Karadeniz istihkamlarının İtilaf Devletleri tarafından işgali sağlanacaktır. 2. Osmanlı sularındaki bütün torpil tarlaları ile torpido ve kovan mevzilerinin yerleri gösterilecek ve bunları taramak ve kaldırmak için yardım edilecektir. 3. Karadeniz'deki torpiller hakkında bilgi verilecektir. 4. İtilaf Devletleri'nin bütün esirleri ile Ermeni esirleri kayıtsız şartsız İstanbul'da teslim olunacaktır. 5. Hudutların korunması ve iç asayişin temini dışında Osmanlı Ordusu derhal teslim edilecektir. 6. Osmanlı harp gemileri teslim olup, gösterilecek Osmanlı limanlarında gözaltında bulundurulacaktır. 7. İtilaf Devletleri güvenliklerini tehdit edecek bir durumun ortaya çıkması halinde, herhangi bir stratejik yeri işgal hakkına sahip olacaktır. 8. Osmanlı demiryollarından İtilaf Devletleri istifade edecekler ve Osmanlı ticaret gemileri müttefiklerin hizmetinde bulundurulacaktır. 9. İtilaf Devletleri, Osmanlı tersane ve limanlarındaki vasıtalardan istifade sağlayacaklardır. 10. Toros Tünelleri, İtilaf Devletleri tarafından işgal olunacaktır. 11. İran içlerinde ve Kafkasya'da bulunan Osmanlı Kuvvetleri işgal ettikleri yerlerden geri çekileceklerdir.

12. Hükümet haberleşmesi dışında; telsiz, telgraf ve kabloların denetimi, İtilaf Devletleri'ne geçecektir. 13. Askeri, ticari ve denizle ilgili madde ve malzemelerin tahribi önlenecektir. 14. İtilaf Devletleri kömür, mazot ve yağ maddelerini Türkiye'den temin edeceklerdir. Bu maddelerden hiçbiri ihraç olunmayacaktır. 15. Bütün demiryolları, İtilaf Devletleri'nin zabıtası tarafından kontrol altına alınacaktır. 16. Hicaz, Asir, Yemen, Suriye ve Irak'taki kuvvetler en yakın İtilaf Devletleri'nin kumandanlarına teslim olunacaktır. 17. Trablus ve Bingazi'deki Osmanlı Subayları en yakın İtalyan garnizonuna teslim olacaktır. 18. Trablus ve Bingazi'de Osmanlı işgali altında bulunan limanlar İtalyanlar'a teslim olunacaktır. 19. Asker ve sivil Alman ve Avusturya uyruğu, bir ay zarfında Osmanlı topraklarını terk edeceklerdir. 20. Gerek askeri teçhizatın teslimine, gerek Osmanlı Ordusu'nun terhisine ve gerekse nakil vasıtalarının İtilaf Devletleri'ne teslimine dair verilecek herhangi bir emir derhal yerine getirilecektir. 21. İtilaf Devletleri adına bir üye, iaşe nezaretinde çalışarak, bu devletlerin ihtiyaçlarını temin edecek ve isteyeceği her bilgi kendisine verilecektir. 22. Osmanlı harp esirleri, İtilaf Devletleri nezdinde kalacaktır. 23. Osmanlı Hükümeti, Merkezi Devletler'le bütün ilişkilerini kesecektir. 24. Altı Vilayet adı verilen yerlerde bir kargaşalık olursa, vilayetlerin herhangi bir kısmının işgali hakkını İtilaf Devletleri haiz bulunacaktır. 25. Müttefikler'le Osmanlı Devleti arasındaki savaş 1918 yılı Ekim ayının 31. günü mahalli saatle öğle zamanı sona erecektir.