FUÂD KÖPRÜLÜ NÜN İZLENİMLERİYLE OXFORD DA TOPLANAN XVII. BEYNE L-MİLEL MÜSTEŞRİKLER KONGRESİ (*)



Benzer belgeler
HALI SEKTÖRÜ. Eylül Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH Ar&Ge ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİL VE TARİH - COĞRAFYA FAKÜLTESİ COĞRAFYA ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ YAYINI D E R G İ S İ. Sayı: 1 Ankara, 1966

HALI SEKTÖRÜ. Ekim Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

YUNUS EMRE ENSTİTÜSÜ DÜNYANIN HER YERİNDEYİZ!

HALI SEKTÖRÜ. Mart Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

HALI SEKTÖRÜ. Mayıs Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

Lisans Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Y. Lisans S. Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler /Temel İslam Bilimleri/Hadis 1998

HALI SEKTÖRÜ. Nisan Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

HALI SEKTÖRÜ. Mart Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

HALI SEKTÖRÜ 2015 YILI İHRACATI

TEŞKİLATLANMA VE KOLLEKTİF MÜZAKERE HAKKI PRENSİPLERİNİN UYGULANMASINA MÜTEALLİK SÖZLEŞME

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ... vii KISIM 1 GASTRONOMİ: KAVRAMSAL YAKLAŞIM VE TRENDLER

HALI SEKTÖRÜ. Ocak Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

Eğitimde en pahalı ülke ABD en ucuz Kazakistan

1940 da % nisb. 62,94 0,96 0,37 0,35 0,36 0,95 3,21 1,20 3,15 0,10 0,08 0,

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2012 NİSAN İHRACAT PERFORMANSI ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME

HALI SEKTÖRÜ. Kasım Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

DEMİR-ÇELİK SEKTÖRÜNDE BİRLİĞİMİZİN BAŞLICA İHRACAT ÜRÜNLERİNE YÖNELİK HEDEF PAZAR ÇALIŞMASI

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Doç. Dr. Mustafa Alkan

Fevzi Karamuc;o TARIH 11 SHTEPIA BOTUESE LIBRI SHKOLLOR

Edebiyat Tarihi Açısından Mehmet Fuat Köprülü

Osmanlı Bilim Mirası: Giriş, I. cilt: Mirasın Oluşumu, Gelişimi ve Meseleleri; II. cilt: Önemli Âlimler ve Eserler

DEĞERLENDİRME NOTU: İsmail ÜNVER Mevlana Kalkınma Ajansı, Konya Yatırım Destek Ofisi Koordinatörü

SERAMİK KAPLAMA MALZEMELERİ VE SERAMİK SAĞLIK GEREÇLERİ SEKTÖRÜNDE DÜNYA İTHALAT RAKAMLARI ÇERÇEVESİNDE HEDEF PAZAR ÇALIŞMASI

Tefsir, Kıraat (İlahiyat ve İslâmî ilimler fakülteleri)

Aziz Ogan: Kültürel ve Tarihsel Hazinelerin İzinde Bir Arkeolog ve Müzeci

871 Müze ve rasathane teşkilât kanunu. ( Resmî Gazete ile neşir ve ilâm : 3/V U/ S ay i : 2742 )

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

Fall SAYFA 1 S1: Gittiğiniz üniversite: Katholieke Universiteit Leuven. S2: Gittiğim üniversite beklentilerimi karşıladı.

Osmanlı, Titanic i böyle görmüştü

ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI BAHAR YARIYILI LİSANSÜSTÜ BİLİMSEL DEĞERLENDİRME SINAVI YER VE SAATLERİ

OSMANLICA öğrenmek isteyenlere kaynaklar

GEMİ AŞÇILARININ MESLEKÎ EHLİYET DİPLOMALARINA İLİSKİN 69 SAYILI SÖZLEŞME

DÜNYA SERAMİK KAPLAMA MALZEMELERİ SEKTÖRÜNE GENEL BAKIŞ

2017 YILI İLK İKİ ÇEYREK BLOK MERMER TRAVERTEN DIŞ TİCARET VERİLERİ

SERAMİK SEKTÖRÜ NOTU

TÜ ROFED TÜRİ ZM BÜ LTENİ

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta

34 NOLU SÖZLEŞME ÜCRETLİ İŞ BULMA BÜROLARININ KAPATILMASI HAKKINDA SÖZLEŞME

Ebû Dâvûd un Sünen i (Kaynakları ve Tasnif Metodu) Mehmet Dinçoğlu

RAKAMLARLA DÜNYA ÜLKELERİ

PAGEV - PAGDER. Dünya Toplam PP İthalatı

TÜ ROFED TÜRİ ZM BÜ LTENİ

AYP 2017 ÜÇÜNCÜ DÖNEM ALIMLARI

Türkiye İle Yabancı Ülkeler Arasında Kültür, Eğitim, Bilim, Basın-Yayın, Gençlik Ve Spor Alanlarında Mevcut İşbirliği Anlaşmaları

KIRGIZİSTAN TÜRKİYE MANAS ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ TARİH BÖLÜMÜ LİSANS PROGRAMI

Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Ana Bina 3. Kat 307 No'lu Oda. Arkeoloji Tarih Öncesi Arkeolojisi Arkeoloji Protohistosya ve Ön Asya Arkeolojisi 10:00

TÜ ROFED TÜRİ ZM BÜ LTENİ

DÜNYA SERAMİK SAĞLIK GEREÇLERİ İHRACATI. Genel Değerlendirme

İÇ TİCARET MÜDÜRLÜĞÜ. HAZIRLAYAN : CENK KADEŞ Ekonomik Araştırmalar Şefi

AVRUPA TİCARİ ARAÇ SEKTÖR ANALİZİ. 22 Aralık 2015

TÜRKİYE GENELİ ve İİB BAŞLICA MAL GRUPLARI VE ÜLKELER BAZINDA KURU MEYVE VE MAMULLERİ İHRACATI OCAK ARALIK 2016

İçindekiler. İndeks. İKTİSADÎ DÜŞÜNCE TARİHİ 1. Giriş 1-19

TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU DIŞ TİCARET İSTATİSTİKLERİ VERİ TABANI

YÜRÜRLÜKTE BULUNAN ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME ANLAŞMALARI. ( tarihi İtibariyle) Yayımlandığı Resmi Gazete

INCOMING TURİZM RAPORU / ARALIK 2017

Deri ve Deri Ürünleri Sektörü

İÇİNDEKİLER (*) 1- Özel Sektörün Yurtdışından Sağladığı Uzun Vadeli Kredi Borcu ( Eylül)

MÜCEVHER İHRACATÇILARI BİRLİĞİ MAL GRUBU ÜLKE RAPORU (TÜRKİYE GENELİ) - (KÜMÜLATİF)

TÜ ROFED TÜRİ ZM BÜ LTENİ

Deri ve Deri Ürünleri Sektörü 2015 Haziran Ayı İhracat Bilgi Notu

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2009 OCAK - EYLÜL İHRACAT PERFORMANSI ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME

BATMAN TİCARET BORSASI

Dış Temsilciliklerde ve Gümrüklerde Oy Kullandı İşaretlenen Seçmen Sayısı

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ YAYIN LİSTESİ. : Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Telefon : (0212) : abulut@fsm.edu.tr

TÜ ROFED TÜRİ ZM BÜ LTENİ

GİBİŞ 1 BİRİNCİ BÖLÜM : TİCARİ HESAP A. YÜZDE HESAPLARI 3

Risale-i Nuru Samsat-ta Lise öğrencisi iken Teyzem oğlu vasıtasıyla tanıdım.

KALKINMA BAKANLIĞI KALKINMA ARAŞTIRMALARI MERKEZİ

Deri ve Deri Ürünleri Sektörü 2016 Mayıs Ayı İhracat Bilgi Notu

Avrupa Ve Türkiye Araç Pazarı Değerlendirmesi (2012/2013 Ağustos)

ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI GÜZ YARIYILI LİSANSÜSTÜ BİLİMSEL DEĞERLENDİRME SINAVI BİLGİLERİ

ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI GÜZ YARIYILI LİSANSÜSTÜ BİLİMSEL DEĞERLENDİRME SINAVI BİLGİLERİ

TÜ ROFED TÜRİ ZM BÜ LTENİ

AVRUPA TİCARİ ARAÇ SEKTÖR ANALİZİ

İÇ TİCARET MÜDÜRLÜĞÜ. HAZIRLAYAN : CENK KADEŞ İç Ticaret ve Ekonomik Araştırmalar Şefi

ALİ HİMMET BERKÎ SEMPOZYUMU KASIM Hukuk Fakültesi Konferans Salonu, Kampüs / ANTALYA. Düzenleyenler

TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU DIŞ TİCARET İSTATİSTİKLERİ VERİ TABANI. İthalat İthalat Ulke adı

AVRUPA TİCARİ ARAÇ SEKTÖR ANALİZİ

TOKAT IN YETİŞTİRDİĞİ İLİM VE FİKİR ÖNDERLERİNDEN ŞEYHÜLİSLAM MOLLA HÜSREV. (Panel Tanıtımı)

ARAPÇA YAZMA ESERLERİN DİZGİSİNDE TAKİP EDİLECEK YAZIM KURALLARI

KÂĞIDA İŞLENEN UYGARLIK- Kâğıdın Tarihi ve İslam Dünyasına Etkisi, Jonathan M. Bloom (trc. Zülal Kılıç), Kitap Yayınevi, İstanbul 2003, 336 s.

80 NOLU SÖZLEŞME. Bu tekliflerin, bir milletlerarası Sözleşme şeklini alması lazım geldiği mütalaasında bulunarak;

Pazar AVRUPA TİCARİ ARAÇ SEKTÖR ANALİZİ. 14 Temmuz 2017

Son seneler zarfında memleketlere göre dünya bakır istihsalâtı (Şort ton hesabile)

Tarih: 13 Temmuz 2012 Daha fazla bilgi için Nurgül Usta Genel Md. Yardımcısı Tel: E mail:nurgul.usta@dorinsight.

2013 YILI OCAK-HAZİRAN DÖNEMİ ADANA DIŞ TİCARET RAPORU. HAZIRLAYAN : CENK KADEŞ Ekonomik Araştırmalar Şefi

DR. NURŞAT BİÇER İN TÜRKÇE ÖĞRETĠMĠ TARĠHĠ ADLI ESERĠ ÜZERİNE

Deri ve Deri Ürünleri Sektörü 2015 Nisan Ayı İhracat Bilgi Notu

EHL-İ SÜNNET'İN ÜSTÜNLÜĞÜ.

YUNUS EMRE ENSTİTÜSÜ. Hırvatistan Hollanda İngiltere İran İtalya Japonya Karadağ Katar Kazakistan KKTC Kosova Lübnan Macaristan Makedonya Malezya

Cumhuriyet Halk Partisi

Deri ve Deri Ürünleri Sektörü

SELANİK BAŞKONSOLOSUMUZUN KAÇIRILMASI

PAŞA DANİMARKA DA TARİH YAZDI! (ISF HANDBALL 2008) WORLD SCHOOLS CHAMPIONSHIP IKAST-BRANDE DENMARK

İÇİNDEKİLER. A. Tarih B. Siyasal Tarih C. XIX.yüzyıla Kadar Dünya Tarihinin Ana Hatları 3 D. Türkiye"nin Jeo-politik ve Jeo-stratejik Önemi 5

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAK"LiLTESİ YAYINLARI PUBLICATIONS OF THE FACULTY OF LETTERS, ISTANBUL UNIVERSITY. İSLAM fetkikleri ENSTİTÜSÜ.

AVRUPA TİCARİ ARAÇ SEKTÖR ANALİZİ

TARİHSEL VE TOPLUMSAL GELENEK

Transkript:

Muammer Bayraktutar / 106 FUÂD KÖPRÜLÜ NÜN İZLENİMLERİYLE OXFORD DA TOPLANAN XVII. BEYNE L-MİLEL MÜSTEŞRİKLER KONGRESİ (*) Yazan: Müderris Köprülü-zâde Mehmed Fuad ** Çev: Yrd. Doç. Dr. Muammer Bayraktutar *** Oxford İctimâ î Beyne l-milel Müsteşrikler Kongresi nin on yedinci toplanışıydı. İlk def a 1873 senesinde Paris de toplanan kongre sırasıyla Londra, Ptersbrug, Floransa, Berlin, Leiden, Viyana, Stockholm, Londra, Cenova, Paris, Roma, Hamburg, Cezayir, Kopenhang, Atina şehirlerinde toplanmış ve 1912 deki son Atina Kongresi nde gelecek ictimâ nın 1915 de Oxford da olması kararlaşmıştı. Araya Cihân Harbi nin girmesi ve harb bittikten sonra da milletler arasındaki münâsebâtın tanzîmi içün uzun zamanlar geçmesi kongrenin on üç sene te hîrle toplanmasına sebep oldu. Bunlardan Stockholm Kongresi ne merhûm Ahmed Mithad Efendi, son Atina Kongresine de merhûm Ahmet Hikmet Bey Osmanlı Hükûmeti mümessili olarak iştirâk etmişlerdi. Diğer kongrelere hükümetin resmen iştirâk edip etmediğini ma a l-esef bilmiyorum. Son kongrenin tertîbi işlerini Oxford Dâru l-funûnuna mensûb Hind Tedkîkâtı Enstitüsü der- uhde etmişdi. Ekseriyesi Oxford un Şark tedkîkâtıyla tevaggul eden profesörlerden mürekkeb olmak üzere bir umûm-i kavmiyete bir de daha mahdûd a zâdan mürekkeb bir fa âl hey et teşkîl etti. Usûlden olduğu vechile bütün hükûmetlere, dâru lfunûnlara, akademilere, ilmî cem iyetlere da vetnâmeler gönderildi. Ayrıca bu işlerle alâka-dâr bütün mütehassısların iştirâkı ricâ edildi. Türkiye Cumhûriyeti ve İstanbul Dâru l-funûnu da ayrı ayrı da vetnâmeler aldılar ve kongreye resmî sûrette iştirâkı kabûl ettiler. Kongre tertîb hey etinin mesâ isi parlâk sûrette neticelendi: Belçika, İngiltere, Danimarka, Mısır, Fransa, Almanya, Macaristan, İtalya, Japonya, Hollanda, Norveç, İran, Polonya, Portekiz, İsveç, Türkiye, Amerika devletleriyle Papalık, resmî murahhaslar göndermek sûretiyle iştirâk ettiler. Dâru l-funûnlar arasında, İngiltere nin birçok * Daru l-funûn Edebiyat Fakültesi Mecmû ası, c. IV, sy. 4, Teşrîn-i Evvel, 1928, s. 678-686. ** İstanbul Dâru l-funûn Edebiyat Fakültesi Reîsi. *** Kilis 7 Aralık Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi. mbayraktutar@kilis.edu.tr

107/ Sosyal Bilimler Dergisi Cilt 2- Sayı 3 Haziran 2012 dâru l-funûnları, Almanyanın oniki dâru l-funûnu bi l-hassa göze çarpıyordu. Avrupa, Amerika ve Asya nın altmış bir dâru l-fünûnu, on üç akademisi, elli iki ilmî müessesesi ayrı ayrı mümessiller yollamışlardı. Husûsî sûrette iştirâk edenlerle birlikte kongre a zâsının yekûnu altıyüzden aşağı değildi. Bütün bu cins kongrelerde mu tâd olduğu üzere kongre daha evvelce dokuz şu beye ayrılmıştı: I. Umûmî Kısım (Antropoloji, Etnografya, Kable t-târîh Arkeolojisi, Mukâyeseli Esâtîr, Halkiyyât). II. Asuriyyât ve ona müte allik sâ ir sahalar; Eski el-cezire ve Eski Anadolu. III. Mısır ve Afrika. IV. Merkezî ve Şimâlî Asya, Tibet. V. Aksâ-yı Şark, Hind Çin i, Malezya, Polinezya. VI. Eski Hind, Yeni Hind, Seylan, İran, Ermenî, Kafkasya sahaları Tedkîkâtı. VII. Ahd-i Atîk, İbrânî ve Âramî Tedkîkâtı VIII. İslâm ve Türk Târîhi, Lisân ve Edebiyât vb. IX. Şark San atı. Kongreye iştirâk edenlerin adedi ilk tahmînden pek fazla olduğu gibi, kongrede okunmak üzere hazırlanan tedkîknâmelerin mikdârı da pek çok olduğundan hey et-i tertîbiyye esâsen çok geniş olan altıncı şu beyi üçe ayırdı ve böylece şu belerin adedi on bire iblâğ edildi. Bu şu belerde okunan tedkîkâtnâmelerin adedi bi l-hassa dikkâte şâyândır: Birinci şu bede 27, ikinci şu bede 22, üçüncü şu bede 20, dördüncü şu bede 7, beşinci şu bede 22, altıncı şu bede 34, altıncı şu benin ikinci kısmında 24, üçüncü kısmında 26, yedinci şu bede 20, sekizinci şu bede 33, dokuzuncu şu bede 27 rapor okunup münâkaşa edildi. Bu sûretle kongrede hemen hemen 250 kadar tedkîknâme mevzû bahs oldu. Kongrenin zabıtnâmeleri intişâr ettiği zaman XVII. Oxford Müsteşrikler Kongresi nin ne büyük bir fa aliyet gösterdiği pek iyi anlaşılacaktır. Kongre 27 Ağustos Pazartesi günü saat 21:00 de resmî sûrette açıldı. Ale l-usûl nutuklar okundu ve resmî mümessillerin takdîm merâsimi icrâ edildi. Merâsimden sonra gece yarısına kadar devâm eden çay ziyâfetinde kongre a zâsı birbiriyle tanışıb görüştüler. Orada uzun senelerden beri şahsen tanışmakta olduğumuz dostlara rast geldiğim gibi gıyâben tanışıb mektûblaşmakta olduğumuz halde şahsen görüşmemiş olduğumuz meslekdâşlarla da tanıştım. Kongrenin sâf ve samîmi ilmî havâsı içinde, dostluklar pek çabuk te sîs ediverdi. Esâsen bu gibi

Muammer Bayraktutar / 108 kongrelerin en büyük faydası da, şüphesiz bu şahsi mu ârefelerdir. Salı sabahından itibâren şu belerin ictimâ ı başladı. Dinlenecek raporlar pek çok ve zaman darlığından günde üç ictimâ yapılıyordu. Sabahtan öğleye kadar öğleden sonra ve gece. Sabah ictimâ ları 3-4 sâ at, diğer ictimâ lar ise 2 sâ at kadar sürüyordu. Sâ at üçle beş arasında ekseriyâ muhtelif çay ziyâfetleri vardı. Oxford un tıbkı bizim eski medrese binâlarını hatırlatan kurûn-u vustâî binâları arasındaki ferâhlı, geniş ve güzel bahçelerde verilen bu ziyâfetler pek samîmi oluyordu. Öğle yemeklerinden sonra, kütübhâneleri, müzeleri, Oxford un tarihi binâlarını gezmek içün ba zı tenezzühler tertîb edilmişti. Çarşamba günü Büyük Britanya Hükûmeti nâmına kongredeki resmî mümessiller şerefine büyük bir ziyâfet verildi. Böylece kuvvetli ve devâmlı bir sûrette çalışan kongre, Cum a akşamı mesâ isini bitirdi ve ertesi gün 11 de umûmî ictimâ akdedilerek nihâî kararlar verildi. Nutuklar te âtî edildi ve üç sene sonra Leiden de toplanmak üzere kongrenin hitâmı i lân olundu. Oxford Kongresi nde beni alâkadâr eden mevzû lara aid mühîm raporları dinlemek üzere, vakit buldukça muhtelif şu belere gidib istifâde ediverdim. Meselâ Fransa arkeoloji âlimlerinden meşhûr Focha nın Belh Şehri Âsâr-ı Atîkası hakkındaki konferansını, Nikitin in Urumiye havalisindeki Afşarlar hakkında tedkîkâtını dinleyebildim. Lâkin mesâ isine doğrudan doğruya iştirâk ettiğim sekizinci İslâm- Türk Tedkîkâtı Şu besi ictimâ ları o kadar çoktu ki, bütün arzûma rağmen sâ ir şu belerde dinlemek istediğim bir tâkım konferanslarda bulunmak ma a lesef kâbil olmadı. Meselâ programda Vadala isminde bir zâtın Samsun Şehrinin Mazîsi, Hâli, İstikbâli adlı bir raporu ve yine Profesör Focha nın Afganistan da Son Âsâr-ı Atîka Taharriyâtı hakkında konferansı ve daha bu gibi yine alâka-dâr iden şeyler i lân edilmişti. Ma a l-esef bunlara gitmek için vakit bulamadım. Türk-İslâm tedkîkâtı şu besinin re isi Oxford Dâru l-funûnunda Arab Lisânı ve Edebiyâtı müderrisi Profesör Margolius du. Arab Lisânı ve Edebiyâtına ait birçok eski metinler neşretmiş ve muhtelif tedkîkâtta bulunmuş olan bu fâzıl zât, şu benin mesâ îsini cidden büyük bir mahâret ve nezâketle idâre etmiştir. Bizim şu bede Fransa nın, İngiltere nin, İtalya nın, Hollanda nın ve bi l-hassa Almanya nın ve daha birçok memleketlerin ma rûf İslâmiyât mütehassısları göze çarpıyordu. Herhâlde gerek iştirâk eden âlimlerin şahsî kıymet ve şöhreti, gerek ictimâ larda okunan raporların kıymet ve keyfiyyeti i tibâriyle, sekizinci şu be, bütün kongrenin en kuvvetli şu belerinden birini teşkîl ediyordu. Umûmî alakayı celbeden raporlar okunduğu zamânlar, salonda elli kişiden fazla sâmiîn kitlesine tesadüf ediliyordu.

109/ Sosyal Bilimler Dergisi Cilt 2- Sayı 3 Haziran 2012 Yalnız şurasını esefle söylemek lâzımdır ki şu bemizde okunan raporlar arasında Türk tedkîkâtına aid olanlar fevka l-âde mahdûd idi. Acem ve bi l-hassa Arab tedkîkâtına nisbetle Türkoloji nin bu kadar mahdûd bir dâirede kalması, bu husûsda bütün medeniyyet dünyası karşısında bize terettüb eden ilmî vazîfenin ehemmiyetini ve ağırlığını gösteriyor. Anadolu Lehçeleri Tedkîkâtı Mes elesinin Bugünkü Hâli nden bahis bir rapor okuyacağı programda i lân edilen Polonyalı Profesör Kovalski kongreye iştirâk edemediği gibi, Osmanlı Târîhi ne ait bir rapor okuyacak olan Alman müsteşriki Profesör Babinger de Oxford a gelmemişti. Vatikan dan gelen Papalık mümessillerinin reîsi Molla adlı ihtiyâr bir rahipti. Bu rahibin esâsen Türk olup sonradan Katolik dinini kabûl ettiğini İngiliz gazeteleri yazdılar. Bu zâtın Nâmık Kemâl in meşhur Renan Müdâfaanâmesi hakkında bir rapor okuyacağı evvelce programda i lân edilmişti. Fakat bilmem neden, Molla bu raporunu kongrede okuyamadı. Öyle sanıyorum ki ilmî bir mahiyette olmaktan ziyâde sırf Katolikliğin nokta-i nazarından dinî bir tenkîd mahiyetinde olan bu raporun okunmasına, kongre hey eti râzı olmadı. Çünkü bu gibi ilmî kongrelerde, böyle dinî ve i tikâdî mahiyette münâkaşalar tamâmen memnû dur. İşte bu i tibarla kongrede, Türkoloji ye aid mevzû bahsedilen hemen yegâne mes ele, benim Harzemşahlar Devrinde Bir Türk Lisâncısı adlı raporum oldu. Evvelce Türkiyât Mecmû ası nın ikinci cildinde bundan bahsetmiştim. Burada rapor mevzû unu hulâsaten arz edeyim: Rus Türkiyâtçılarından Melioransky 1900 da Türk Lisânına ait eski eserler hakkında gayet mühim bir tedkîk neşretmişti. Bu tedkîknâmede, İslâmiyetten sonra Türk Lisânına aid yazılan en eski eser olmak üzere Muhammed b. Kays isminde bir müellifin Son Harzem Hikmetdârı Celâleddîn Namına Te lîf Etmiş Olduğu Kitâb zikrolunuyordu. Melioransky den sonra da Türk Lisânına aid eski eserlerden bahseden bir tâkım Macar ve Rus âlimleri ne Muhammed b. Kays hakkında ne de onun bu mühim eseri hakkında hiçbir ma lûmâta mâlik olmadığımızdan müteessifâne bahsettiler. İbn Muhanna adlı İlhanlılar devrinde yaşamış bir Arap lugatcisi üç beş sene evvel İstanbul da tab edilen Hilyetu l-lisân adlı eserinin iki yerinde bu Muhammed b. Kays ın eserinden bahsetmiş ve Melioransky bunun mevcûdiyetini ondan öğrenmişti. Halbuki Türk Lisânına aid bu yedi asırlık eserin mahiyetini ve muahhar müellifler tarafından ondan istifade edilib edilmediğini öğrenmek Türk filolojisi itibariyle çok büyük bir ehemmiyeti hâizdir.

Muammer Bayraktutar / 110 İşte Oxford da okuduğum raporlarımın birinde, bu eski eser ve muharriri hakkında yeni bir takım ma lûmât vermeğe muvaffak oldum. Muhammed b. Kays ın te lîf ettiği lugat kitâbının yalnız İbn Muhanna ya değil, sâir bir takım muahhar İran müelliflerine de ma lûm olduğunu, bir takım İran lugat kitâblarında ondan doğrudan doğruya veya bi l-vâsıta alınmış ma lûmâta tesâdüf edildiğini îzâh ettim. Sonra bu kitâbın isminin Tıbyânu'l-Lugati't-Türkî alâ Lisâni'l-Kanklı olduğunu yani Harzem de büyük bir ekseriyet teşkîl eden Kanklı Türklerinin lehçesini ihtivâ ettiğini de gösterdim. Ondan sonra da Muhammed b. Kays ın şimdiye kadar zannedildiği gibi mechûl bir adam değil, bi l-akis o devrin çok ma rûf bir âlimi olduğunu meydana koydum. Fi l-hakîka bu adamın şahsı ve bir takım eserleri İran Filolojisi yle iştigâl edenler arasında pek ma rûf olduğu gibi, İran Sınâyi-i Edebiyesine ait pek mühim bir eseri de mukaddimen Avrupa da tab edilmişti. Öyle olduğu halde bu adamla Türkçe lugat yazmış olan Muhammed b. Kays ın aynı adam olduğu şimdiye kadar anlaşılamamıştı. İşte bu sûretle Türk Filolojisi ne ait mechûl çok mühim mes elelerden biri, birden bire iyice tenevvür etmiş oldu. Bu husûsda serdettiğim mulâhazaların kongrece hiçbir i tirâza uğramadığını da ayrıca ilâve etmek isterim. Bu Fransızca raporum kongre zabıtnâmelerinde aynen intişâr edecektir. Kongrede İran tedkîkatı ikiye ayrılmıştı: İslâmiyyetten evvelki İran tedkîkatıyla uğraşan şu be ayrıydı. Bizim şu bemizde yalnız İslâmiyyetten sonraki İran a aid tarîhî ve lisânî mes eleler mevzû bahs oluyordu. Bu tedkîkât Türklüğe ait tedkîklere nisbetle epeyce çoktu. Fakat Arab tedkîkâtıyla mukâyese edilince, bunun da pek mahdûd kaldığı göze çarpıyordu. Umûmî bir fikir vermek için bunlardan da kısaca bahsetmek isterim: Hollanda nın genç ve kıymetli müsteşriklerinden Dr. Kramers Eski İslâm Coğrafya Eserlerinde İran An anesi nâmında cidden mühim bir rapor okuyarak ilk İslâm coğrafyacılarında mevcûd olan bir takım ma lûmâtın Sâsânî Devri an anelerinden kalmış olduğunu gösterdi. Eski İslâm coğrafyası hakkındaki tedkîkâtıyla tanınmış olan Mösyö Gabriel Ferran da bunu te yîd etti. Sonra İran Devleti nâmına kongreye iştirâk eden Mirza Muhammed Han Kazvînî eski İran şâ irlerinden Bedr Câcermî nin oğlu tarafından yazılmış pek mühim eski bir şi îr mecmuası hakkında ma lûmât verdi. Kıymetli neşriyyâtıyla Avrupa ilim âlemince öteden beri tanınmış olan bu fâzıl zâtın raporu bir nokta-i nazardan mühimdi. Hicri 141 de yazılan Mûnisu l-ahrâr nâmındaki bu şi îr mecmû ası, birçok eski İran şâ irlerinin Fârisî şi îrlerini ihtivâ ediyordu ki bunlar arasında Türk oldukları isimlerinden derhal anlaşılan ve şimdiye

111/ Sosyal Bilimler Dergisi Cilt 2- Sayı 3 Haziran 2012 kadar isimleri işitilmemiş olan muhtelif Türk şâ irleride mevcûttur. Bunlardan Hasanoğlu adlı bir Türk şâ iri hakkında vaktiyle ben de tedkîkât da bulunmuş ve ona ait bir takım makâleler neşretmiştim. Bu makâlelerde Hasanoğlu nun Hicrî sekizinci asır başlarında yaşadığını mevcûd vesîkalardan istidlâlen tahmîn ediyordum. İşte Mûnisu l-ahrâr ın meydana çıkması bu tahmînde hiç aldanmadığımı kat iyyetle meydâna koydu. Yine bu mecmû ada Ömer Hayyâm ın on iki rubâ isi de mevcûddur ki şimdiye kadar bilinen rubâ îlerin en eskileri bunlardır. Alman müsteşriki Baron Rozen 1928 de Berlin de Kavyani matba asında basılan Rubâ îyyât-ı Hakîm Ömer Hayyâm adlı eserinin zeylinde bunları derc etmiş olduğu gibi, ma rûf İngiliz müsteşriki Sir Denisen Ross da bunları İngilizce tercümesini Londra Şark Lisânları Mektebi Mecmû ası nda neşretmişti. Genç İngiliz müsteşriklerinden Mösyö Levy, Abdullah Ensârî ye nisbet edilen eski bir Yusuf ve Zuleyha nüshası hakkındaki tedkîkâtından bahsetti ve bunun ona aid olamayacağını pek müdellil bir sûrette gösterdi. Bu sûretle eski bir hata ortadan kalkmış oldu. İran tedkîkâtı sahasında bunlara ilâve olarak bir de benim Ömer Hayyâm hakkında okuduğum rapor vardı. Fransızca metni kongrenin zabıtnâmelerinde tab edilecek olan bu raporumda Hayyâm a aid pek mühim yeni bir vesîkadan bahsettim. Tebrîzli Yar Ahmed adlı bir müellif Hicrî 867 senesinde Hayyâm ın 487 rubâ îsini toplamış ve buna Hayyâm ın hayatına aid mühim ma lûmâtı muhtevî bir de tercüme-i hâli ilâve etmiş, eski Osmanlı müelliflerinden muerrih Âlî ve son zamanlarda Hoca Fehîm bundan istifâde etmişler. Hüseyin Daniş Mirza, Rubâ iyyât-ı Ömer Hayyâm adlı eserinin ikinci tab ına ilâve ettiği bir zeylde bu eserden bazı nakillerde bulunmuş, lâkin ya eserin lisânî ve tarîhî ehemmiyetini lâyıkıyla takdîr edemediğinden yahut eseri lâyıkıyla tedkîke vakti olmadığından ondan hiç istifâde edememiş. Hatta en garîbi bu nüshayı nerede gördüğünü bile söylememiş. İşte ben raporumda bu eserden bahsettim. Hayyâm a ait şimdiye kadar bilinen şeylerle bu eserin verdiği ma lûmâtı tenkidî bir sûrette karşılaştırdım. Hatta kendi gördüğüm nüsha ile Âlî nin ve Hoca Fehîm in gördükleri nüshalar arasındaki farkları da gösterdim. Hayyâm a ait tedkîkâtın Avrupa da bi l-hassa Anglosakson âleminde nasıl büyük bir alâka ile ta kîb olunduğu ma lûmdur. Bu i tibârla benim verdiğim ma lûmât da yalnız kongrede değil İngiliz yevmî matbûâtında da epeyce bir alâka uyandırdı. Kongrede de bu mes ele etrafında bir takım suâller sordular. Hayyâm hakkında mühim tedkîkâtta bulunan Danimarkalı müsteşrik Mösyö Christensen in ahîran neşrettiği eserinde serdettiği mütâla alar hakkında, sonra Hayyâm a isnâd edilen rubâ îlerin vusûki hakkında nokta-i nazarlarımı bi l-hassa öğrenmek istediler. Lâzım gelen

Muammer Bayraktutar / 112 cevâbları verdim. Berlin Umûmî Kütübhânesi Şark Yazmaları Şu besi Müdürü Dr. Vail de bu munâsebetle Hayyâm a ait bir risâleden bahsetti. Okuduğum rapor böyle büyük kongrelerde okunması mu tâd bütün bu cins raporlar gibi muhtasar olduğundan bu mühim mes eleye dair Londra Şark Lisânları Mektebi Mecmû ası na ayrıca bir makâle yazmamı, bu mektebin fâzıl müdürü Sir Denisen Ross büyük bir nezâketle iltimâs etti. Ben de bu arzûyu ma a l-memnûniyetle is âfa çalışacağımı söyledim. Hayyâm ın rubâ îlerini ihtivâ eden en eski nüsha Oxford da Bodleian Kütübhânesi nde bulunan nüshadır ki Hicrî 865 de yazılmıştır. Yalnız 185 rubâ îyi muhtevîdir. Halbuki benim kongrede bahsettiğim nüsha, bundan ancak iki sene sonra yazıldığı halde 487 rubâ îyi ihtivâ etmektedir. İşte bu îzâhtan sonra Hayyâm merâklılarının bu yeni vesikaya karşı neden bu kadar kuvvetle alâkadâr oldukları çok kolaylıkla anlaşılır ümidindeyim. İşte bu muhtıralar istisnâ edilince, bizim şu bede okunan sâir raporlar hemen kâmilen Arap tedkîkâtına aitti. Beyrut Cizvit Mektebine mensûb Mösyö Boyij (?) Arab skolastiklerinin eserlerini Arabca tenkîdli metni ve Fransızca tercümesiyle birlikte ihtivâ edecek bir külliyyât hazırlamakta olduklarından bahsetti. Kurûn-u Vustâ Felsefe Tarîhi i tibâriyle pek mühim olan bu teşebbüsü kongre büyük takdîr ile karşıladı. Berlin Şark Lisânları Mektebi nin fâzıl müdürü Profesör Mitovich tıbba aid bi l- umûm eski İslâm metinlerini ihtivâ edecek diğer yeni bir külliyyât programından bahsetti ve Almanya da Tıb Tarîhi tedkîkâtıyla mütevaggıl muesseselerin bu teşebbüsle şiddetle alâkadâr olduklarını söyledi. Kongrede bu teşebbüsün büyük bir ehemmiyeti hâiz olduğunu muttefikan tasvîb etti. Şu bemizde Arab tedkîkâtına dâir okunan raporların sadece mevzû larından bahsetmek bile uzun sürer. Yalnız şunu kaydedeyim ki meşhûr İtalyan müsteşriki Profesör Nallino nun raporu İslâm Hukuku Tarîhi i tibâriyle pek mühimdi. Umûmî Hukuk Tarîhiyle uğraşan bütün âlimler şimdiye kadar eski bir Süryanî Hukuku mevcûd olduğunu ve İslâm Hukuku üzerinde bunun büyük te sîrâtı bulunduğunu kabûl ediyorlardı. Halbuki Profesör Nallino, Süryanî Hukuku diye bilinen şeyin eski ve orijinal bir şey olmayıp İslâm eserlerinin tercümesinden ibâret olduğunu müdellelen isbât ederek bu iddi ânın tamâmen esassız olduğunu meydâna çıkardı. Kongrede cereyân eden bir hâdiseye, memleketimizi alâkadâr etmesi dolayısıyla bi l-hassa zikretmek isterim. Genç ve kıymetli Alman müsteşriklerinden Dr. Schacht İstanbul kütübhânelerindeki pek nâdir bazı

113/ Sosyal Bilimler Dergisi Cilt 2- Sayı 3 Haziran 2012 yazmalar hakkında mühim îzâhât vererek kongrede büyük bir alâka uyandırdı. Fi l-hakîka İstanbul eski kütübhânelerinin ihtivâ ettiği yüz bine yakın yazma Arab, Acem, Türk eserleri sayesinde İslâm tedkîkâtı için hâlen en mühim merkez mâhiyyetini muhâfaza etmektedir. Ne Avrupa da ne de İslâm dünyasının diğer sahalarında İstanbul kütübhâneleriyle mukâyese edilecek bir ma lûmât hazînesi mevcûd değildir. Türklerin eski asırlarda da İslâm dünyasının ilmen en müterakkî bir unsuru olduğu bununla sâbittir. Türkiye de Cumhûriyet idâresinden evvel bu kütübhânelerden lâyıkıyla istifâde etmek, hele Avrupa ilim adamları için pek müşküldü. İşte kütübhânelerimizin o zaman ki fecî hâlini bilen ve o zaman uğradıkları büyük müşkilâtı hatırlayan bâzı müsteşrikler, Dr. Schacht ın beyânâtından sonra söz alarak bu eski vaz iyetten şikâyet ettiler. Ben buna karşı Cumhûriyet idâresinin kuruluşundan sonra, kütübhânelerimizin bütün ilim erbâbı için açık olduğunu, beyne l-milel ilmî te âmullere bütün Avrupa memleketleri gibi Türkiye Cumhûriyeti nin de tamamen ri âyetkâr bulunduğunu, gerek Ma ârif Vekâletimizin gerek İstanbul Dâru l-funûn unun bu husûsda ilim adamlarına a zamî muzâhirâtta bulunduklarını söyledim ve sözlerime delîl olmak üzere de son senelerde İstanbul u ziyâret etmiş yahut Türkiyât Enstitüsü vâsıtasıyla kütübhânelerimizden istifâdeye muvaffak olmuş muhtelif müsteşrikleri gösterdim. Esasen Dr. Schacht da raporunda bu teshîlâttan kemâl-i şükrânla bahsetmişti. Bu sözlerim kongre a zâsı tarafından çok harâretle alkışlarla karşılandı. Cumhûriyetimizin ilmî mesâ iye karşı gösterdiği bu samîmî alâka ve muzâhirâttan pek memnûn ve mütehassis oldular. Mütâla ama son verirken, böyle mühim bir kongrede Türkiye Cumhûriyeti ni ve İstanbul Dâru l-funûnunu temsîl gibi şeref-i nisbetinde mes ûliyetli ilmî bir vazîfeyi uhdeme tevdî sûretiyle hakkımda çok büyük bir i timâd gösteren Hükûmet-i Cumhûriye ye ve İstanbul Dâru l-funûnuna şükrân ve minnetlerimi tekrâr etmek mecbûriyetindeyim..