HAFTAYA BAKIŞ 13 ŞUBAT 2013 ERDOĞAN TOPRAK CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI TÜRKİYE VE DÜNYA GÜNDEMİ

Benzer belgeler
SARACAĞIZ YARALARIMIZI

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

TEMEL HUKUK DERS NOTLARI SON HAFTA. Öğr. Gör. Erkan ÇAKIR

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

Sayı: 2009/18 Tarih: Aileler krize borçlu yakalandı; sorunu işsizlik katladı

HAKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU DEĞİŞİKLİK TEKLİFİ HAKKINDA BİLGİ NOTU

1-Hâkim ve Savcılar idari görevleri dolayısıyla aşağıdaki kurumlardan hangisine bağlıdır?

İdris KARDAŞ Küresel Sorunlar Platformu Genel Koordinatörü

3.Meclisin faaliyetlerine ara vermemesi şeklinde olan meclisin her zaman açık olması yasamanın hangi ilkesi ile ilgilidir?

MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

Biz yeni anayasa diyoruz

20. RİG TOPLANTISI Basın Bildirisi Konya, 9 Nisan 2010

Cumhuriyet Halk Partisi

Güncel Bilgiler. y a y ı n l a r ı

Devrim Öncesinde Yemen

MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO HBYS Programı. Yargı Örgütü Dersleri

Bush, Suudi Kralıyla petrol fiyatı konuştu

ABD İLE YAPTIĞIN GİZLİ ANLAŞMAYI AÇIKLA -(TAMAMI) Çarşamba, 03 Temmuz :11 - Son Güncelleme Perşembe, 04 Temmuz :10

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

Sayın Büyükelçiler, Değerli Kongre üyeleri, Çok değerli dostum Sayın Zügayir ve Brosh, Kıymetli basın mensupları,

AKP ye Soruyoruz CHP EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI

TBMM MİLLETVEKİLLERİ Cinsiyete göre dağılım. TBMM MİLLETVEKİLLERİ Partilere göre dağılım YEREL YÖNETİMLER KADIN ORANI (%)

CUMHURBASKANININ YETKİ VE SORUMLULUKLARI

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

Çalışma hayatında barış egemen olmalı

ÖZETLE. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

Cumhuriyet Halk Partisi

CHP İşveren Sendikaları ve Meslek Birlikleri Genel Başkan Yardımcılığı

Mezhepçi-siyasal İslamcı dış politikanın faturası ekonomiye AKP, MISIR I DA KAYBETTİRİYOR

-1- Adres: A Blok AZ. Kat 1 Nolu Banko Oda: 12, TBMM, ANKARA Tel: +90 (312) (312) Faks: +90 (312) E-Posta:

T.B.M.M. CUMHURİYET HALK PARTİSİ Grup Başkanlığı Tarih :.../..«. 8

SİYASET ÜSTÜ DÜŞÜNMEK Pazar, 30 Kasım :00

2011 KADIN İSTATİSTİKLERİ

Beyaz Saray'daki Trump-Erdoğan Zirvesinden Ne Çıktı?

TÜRKİYE DE BULUNAN SURİYELİ MÜLTECİLER

Suriye Arap Cumhuriyeti. Enformasyon Bakanlığı. Enformasyon Bakanlığı

AK PARTi Genel Başkan Yardımcısı Dengir Fırat ın düzenlediği basın toplantısının tam metni:

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ. Sorular Cevaplar

KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 1

Özgürlükleri daha da güçlendirmek istiyoruz

İÇİMİZDEKİ KOMŞU SURİYE

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi

İç Savaş Suriye Ekonomisini Nasıl Etkiledi?

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ PAKETİ Ne getiriyor, Ne götürüyor? Onur Bakır Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Uzmanı

15 Ekim 2014 Genel Merkez

Ben bir yazarım demek, kullanacağım kelimeleri ben seçerim demektir.

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 74

Mevsimlik İşçiliğe Hayır Dedik

ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARININ TÜRLERİ VE NİTELİKLERİ

ARAŞTIRMA GRUBU. Prof. Dr. Özer SENCAR Prof. Dr. İhsan DAĞI Prof. Dr. Doğu ERGİL Dr. Sıtkı YILDIZ Dr. Vahap COŞKUN MAYIS

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

2-) Türkiye de tek dereceli seçim ilk kez hangi seçimlerde uygulanmıştır? A) 1942 B) 1946 C) 1950 D) 1962 E) 1966

AKP ye Soruyoruz CHP EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI

İZMİR TİCARET ODASI MECLİS TOPLANTISI

özlü bir medya kazası işledi. Yıldırı m

Sosyal Araştırmalar Enstitüsü 1 Kasım 2015 Genel Seçim Sandık Sonrası Araştırması

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu

Araştırma Notu 12/126

Suriye'den Mekke'ye: Suriyeli üç hacı adayının hikâyesi

ANAYASA HUKUKU (İKTİSAT VE MALİYE BÖLÜMLERİ) GÜZ DÖNEMİ ARASINAV 17 KASIM 2014 SAAT 09:00

ORSAM ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 3 UNDERSTANDING IRAQ THROUGH CARTOONS 3

ORSAM AYLIK IRAK TÜRKMENLERİ GÜNCESİ

İÇİNDEKİLER EDİTÖR NOTU... İİİ YAZAR LİSTESİ... Xİ

NEDEN. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ

10 Ağustos. Cumhurbaşkanlığı Seçimleri Yazılı Medya Araştırması. 18 Ağustos Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı Seçimi Yazılı Medya Araştırması

Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu

KARAR 1 (672 sayılı KHK ile kamu görevinden çıkarılmaya dair) Davalı : Başbakanlık /ANKARA

Araştırmanın Künyesi;

TÜRKİYE - FRANSA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

'Bende dağa çıkmadım'

LAW 104: TÜRK ANAYASA HUKUKU 14 HAFTALIK AYRINTILI DERS PLANI Doç. Dr. Kemal Gözler Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi

Personel alımları devam edecek

Yine tehtid ettiler

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

En İyisi İçin. I. Kanun-u Esasi gerçek anlamda anayasa bir monarşi öngörmemektedir. (x)

Bu araştırma, 24 Haziran 2018 de yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimlerinde seçmenin oy tercihlerini tahmin etmenin yanı sıra seçmenin

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2018 KASIM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU ARALIK 2018 İTKİB GENEL SEKRETERLİĞİ HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON AR-GE ŞUBESİ

MUHTARLAR KONFEDERASYONU GENEL BAŞKANI GAZİANTEP'TE VE KİLİS'TE. hüseyin akdeniz tarafından yazıldı Cuma, 18 Ocak :16 -

Körfez'in petrol zengini ülkesi: Kuveyt

TÜRKİYE NİN NABZI AĞUSTOS 2015 ERKEN SEÇİM ÖNCESİ SİYASAL DURUM DEĞERLENDİRMESİ

İran Cumhurbaşkanı Ruhani, Fransa Cumhurbaşkanı Macron

10. Herhangi bir sebeple boşalan bakanlığa en geç kaç gün içinde yeni bakan atanır? A) 5 gün B) 10 gün C) 15 gün D) 20 gün E) 25 gün

ezilen vatandaşın hesabının peşindeyiz.

Cumhuriyet Halk Partisi

Başbakan Yıldırım, Keçiören Metrosu nun Açılış Töreni nde konuştu

2010 YILINA DAMGASINI VURAN OLAYLAR. Avrupa Birliği ve Avrupa Birliği ne giriş süreci. Terör olayları. Türkiye-İsrail krizi

GÜCLÜ DEMOKRASİ GÜCLÜ MECLİS MECLİS CUMHURBASKANINI VE BAKANLARI DENETLİYOR

MEDYANIN EYLÜL AYI GÜNDEMİ - DÖRDÜNCÜ KUVVET MEDYA - Özgür Gazeteciler Platformu Salı, 04 Ekim :31

109 MİLYAR DOLARLIK YABANCI PORTFÖYÜ VAR

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ocak 2014, No: 83

GÜNLÜK BÜLTEN 24 Haziran 2014

YENİ YAYIN ULUSLARARASI ÖRGÜTLER HUKUKU: BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SİSTEMİ

Faik ÖZTRAK Tekirdağ Milletvekili


16 Nisan 2017 Anayasa Değişikliği Karşısında Mahalli İdareler Seçimlerinin Durumu

İslam Dünyasından Darbe Girişimine Tepkiler

Türk Elitlerinin Türk Dış Politikası ve Türk-Yunan İlişkileri Algıları Anketi

Transkript:

HAFTAYA BAKIŞ 13 ŞUBAT 2013 ERDOĞAN TOPRAK CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI TÜRKİYE VE DÜNYA GÜNDEMİ

ERDOĞAN TOPRAK CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI HAFTAYA BAKIŞ 13 ŞUBAT 2013 TÜRKİYE VE DÜNYA GÜNDEMİ ANA BAŞLIKLAR 1. SEÇİM SÜRECİ YAKLAŞIRKEN YENİ VE SÜRPRİZ SİYASİ İTTİFAKLAR GÜNDEME GELİYOR. BUNLARIN EN BAŞINDA AKP-BDP İTTİFAKI GÖRÜNÜYOR. DEMİRTAŞ, ÖNERİ VE TALEPLERİYLE ÇÖZÜM SÜRECİNİN İÇİNDE YER ALDIKLARINI AÇIKLADI. 2. SAYIN BAŞBAKAN YARGININ DA ÜZERİNE GİTMEKTE, SERT ELEŞTİRİLERDE BULUNMAKTADIR. HAZIRLIKLARI KAPALI KAPILAR ARDINDA YÜRÜTÜLEN 4. YARGI REFORMU PAKETİ NİN İÇERİĞİ TAM OLARAK NETLEŞTİĞİ TAKDİRDE ÜSTÜ ÖRTÜLÜ BİR AF PROJESİ GÜNDEME GELEBİLİR! AKP kendi anayasasını yapıp referanduma götürme planını devreye sokacak! Yüksek Yargı ya tek çatı modeli komisyondan çekilmenin gerekçesini oluşturacak! Mart sonuna kadar komisyondan çekilme planı gündemde! Getirilen yargı sistemi teklifi, Anayasa Mahkemesi ve İdari Yargı yı bertaraf etme amaçlı! HSYK tümüyle siyasi iktidar kontrolüne alınacak şekilde tekrar yapılandırılıyor! Anayasa Mahkemesi sembolik hale geliyor. Başbakanın hedefi, yargıya bile hesap vermeyen başkan modeli. 3. 12 MADDE HALİNDE, 5 ŞUBAT GECE YARISI TBMM BAŞKANLIĞINA İLETİLEREK, TBMM ANAYASA UZLAŞMA KOMİSYONU NDA YENİ ANAYASA NIN YARGI BÖLÜMÜNDE YER ALMASI TEKLİF EDİLEN DEĞİŞİKLİLERLE AKP NE İSTİYOR? 4. YÖNETİCİLERİ HUKUK VE ADALETE HESAP VERMEYEN BİR TOPLUMUN BİREYLERİ DE YARGIDAN, ADALETTEN MEDET UMMAK YERİNE, KENDİ ADALETLERİNİ KENDİLERİ TESİS ETMEYE YÖNELİRLER. YARGI VE EĞİTİM

SİSTEMİYLE AKP İKTİDARI DÖNEMİNDEKİ KADAR HİÇBİR İKTİDAR OYNAMADI. 5. AKP MAYIS AYINA KADAR İMRALI MÜZAKERELERİNİ BELİRLİ BİR AŞAMAYA GETİRMEYİ HEDEFLEMEKTEDİR. 4. YARGI REFORMU PAKETİ İLE BU AYA KADAR TAHLİYELERE YÖNELİK SÜREÇ GÜNDEME GELECEKTİR. 6. SEÇİM EKONOMİSİ UYGULAMAYA BAŞLADILAR. BELEDİYELERDEKİ BİNLERCE SÖZLEŞMELİYE KADRO VAADİ, TRT YE 9 BİN ELEMAN ALIMI, KAMU BANKALARININ KPSS DIŞINDA BİNLERCE PERSONEL ALIMI BUNUN İŞARETLERİ. 7. DIŞ POLİTİKADA DA HAREKETLİ BİR DÖNEM VE HÜKÜMETİN ATTIĞI YANLIŞ ADIMLARIN FATURASININ ÖNÜMÜZE KONULMASIYLA KARŞI KARŞIYA KALABİLİRİZ! 8. BU AÇIKLAMALAR BİR PANİĞİN İŞARETİ. BAŞBAKANIN DESTEKLEDİĞİ, BAŞBAKANLIK UÇAĞINA ALDIĞI EL HATİB, MÜZAKEREDEN YANA TAVIR KOYUYOR. RUSYA VE İRAN İLE GÖRÜŞÜYOR, ESAD IN MESAJLARINI ALIYOR, MESAJLARINI İLETİYOR. ÖFKELİ BAŞBAKAN BU KEZ DE KATAR A ÇATIYOR! 9. SURİYELİ MÜLTECİLERE NE KADAR HARCANDI? MALİYE BAKANI 610 MİLYON LİRA, BAŞBAKAN 600 MİLYON DOLAR DİYOR. HANGİSİ? 600 MİLYON DOLAR DOĞRUYSA O ZAMAN MALİYE BAKANININ AÇIKLADIĞI TUTARIN DIŞINDAKİ 440 MİLYON LİRA NEREYE GİTTİ? 10. HÜKÜMET KUZEY SURİYE DE BİR KÜRT-ARAP SAVAŞINI DESTEKLİYOR. BUNUN İÇİN TÜRKİYE NİN NAVAF BEŞİR ADLI BİR ARAP AŞİRET REİSİNE VE ONUN KONTROLÜNDEKİ EL CEZİRE VE FIRAT KURTULUŞ CEPHESİ ADLI ÖRGÜTLERE 200 MİLYON DOLARLIK BİR KAYNAK AKTARDIĞI İDDİA EDİLİYOR. Bu ödemenin gerekçesi Beşir in aşireti Suriyeli Kürtlere saldırıp onları Türkiye nin güneyinden sürmek. Beşir, Türkiye nin kendilerine, askeri, insani siyasi yardım ve destekte bulunduğunu, müteşekkir olduklarını söylüyor. Navaf Beşir ve örgütü, Özgür Suriye Ordusu nun (ÖSO) dışında. El Cezire ve Fırat Kurtuluş Cephesi adlı iki örgütü kontrol ediyor.

11. BAŞBAKAN HER DAKİKA BİR YALAN SÖYLÜYOR. İKTİDARLARI DÖNEMİNDE HALKIN EKONOMİK REFAHINDAN SÖZ EDİYOR BU YETMİYORMUŞ GİBİ BORÇ İÇİNDE ÇIRPINAN EKONOMİYLE, BATAĞA SÜRÜKLENEN DIŞ POLİTİKAYLA ÖVÜNÜYOR. 12. ABD BAŞKANI BARACK OBAMA NIN VE ABD YÖNETİMİNİN DÖRT YILLIK YENİ GÖREV DÖNEMİNDE CİDDİ POLİTİKA DEĞİŞİKLİKLERİ OLACAĞININ İLK SİNYALİ GELDİ. 13. BAŞBAKAN VE AKP SÖZCÜLERİ ABD BÜYÜKELÇİSİNE TEPKİ GÖSTERİYORLAR. BÜYÜKELÇİ SADECE YARGI SİSTEMİNİ ELEŞTİRMEDİ Kİ. AYNI ZAMANDA, TÜRKİYE NİN IRAK POLİTİKASINI DA ELEŞTİRDİ, IRAK IN İÇİŞLERİNE FAZLA KARIŞMAYIN DEDİ. 14. ARAP BAHARI DEMOKRASİ DİYE AYAKLANAN, YOLSUZLUKLARA, DİKTATÖRLÜKLERE İSYAN EDEN MİLYONLARCA İNSANA DEMOKRASİ YERİNE ŞERİAT, EŞİTLİK VE DAHA GÜZEL BİR YAŞAM YERİNE ARTAN ÇATIŞMALAR VE HUZURSUZLUK GETİRDİ. 15. MUHAMMED MURSİ YE KARŞI MUHALEFETİN LİDERLİĞİNİ ÜSTLENEN ULUSLARARASI ATOM ENERJİSİ KURUMU (UAEK) BAŞKANI, 2005 NOBEL BARIŞ ÖDÜLÜ SAHİBİ MUHAMMED EL BARADEY İÇİN ÖLÜM FETVASI ÇIKARTILDI. 16. SONRA TÜM BUNLARI YAPAN-YAPTIRAN BAŞBAKAN, YÜZÜ HİÇ KIZARMADAN ÜSTELİK TEBESSÜMLE VE ALAYCI TAVRIYLA ŞUNU SORUYOR: HİÇ ANLAMIŞ DEĞİLİM. AVRUPA ÜLKELERİYLE TERÖRİSTLER ARASINDAKİ BAĞLANTI NEDİR? 17. BİZ CHP OLARAK TÜRKİYE NİN AB SÜRECİNİ DESTEKLİYORUZ, SAHİPLENİYORUZ. AB NİN TÜRKİYE YE UYGULADIĞI ÇİFTE STANDARTLARI, YANLIŞ TUTUMLARI DA SÜREKLİ ELEŞTİRİYORUZ. ANCAK TÜRKİYE NİN YÖNÜNÜN VE YÜZÜNÜN DE BATIYA DÖNÜK OLDUĞUNU ISRARLA VURGULUYORUZ. 18. HÜKÜMETİN AB RESTİNİN GERÇEKÇİ OLMADIĞINI, TÜRKİYE Yİ ZOR VE SIKINTILI BİR DURUMA DÜŞÜRDÜĞÜNÜ, ÜLKEMİZİ KÜÇÜK DÜŞÜRÜP,

İNANDIRICILIĞINI YİTİRDİĞİNİ SÖYLEMELİYİM. TÜRKİYE NEDEN BATIDAN, AB DEN KOPAMAZ SORUSUNA YANIT. HAFTAYA BAKIŞ 13 ŞUBAT 2013 DEĞERLENDİRMELER ve BİLGİ NOTU DETAYLAR SEÇİM SÜRECİ YAKLAŞIRKEN YENİ VE SÜRPRİZ SİYASİ İTTİFAKLAR GÜNDEME GELİYOR. BUNLARIN EN BAŞINDA AKP-BDP İTTİFAKI GÖRÜNÜYOR. DEMİRTAŞ, ÖNERİ VE TALEPLERİYLE ÇÖZÜM SÜRECİNİN İÇİNDE YER ALDIKLARINI AÇIKLADI. Türkiye yeni bir siyasi ittifak sürecine doğru ilerliyor. İmralı Müzakereleri iki parti arasında böyle bir süreci de zorunlu kılmaktadır. AKP Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş un TBMM de BDP nin varlığı büyük bir şans sözlerinin üzerinde durulmalı, iyi okunmalı ve analiz edilmelidir. Daha önce sizlere yaptığım değerlendirmelerde, geçmişte hükümetin kamuoyundan gizlediği ve hemen her seçim öncesinde yapıldığı anlaşılan müzakerelerin farklı bir noktayı işaret ettiğini söylemiştim. O nokta, Sayın Başbakanın ve AKP nin PKK ve BDP ye yönelik kamuoyu önündeki söylemi ile kapalı kapılar ardındaki söylem ve diyalogun farklı olduğu noktasıydı. Artık bunun daha somut biçimde ifade edildiğine tanık oluyoruz. Bir anlamda terör ve siyasi tartışmalar, kavga görüntüsü verilerek yapılan karşılıklı ağır ithamlarla AKP ve BDP nin keskin biçimde ayrıştığı, kesinlikle bir araya gelemeyeceği izleniminin kamuoyunda yaratılmasıydı hedef. Çünkü kamuoyu bu şekilde algıladığı ve siyasi zemin bu şekilde oluşturulduğu takdirde, İmralı ile başlayan çözüm müzakereleri sürecinin toplumda kabulü, onaylanması ve itiraz edilmemesi daha kolay hale gelecekti. İnsanlarımız sürekli kavga ve gerilim yerine, her gün ülkenin dört bir yanında meydana gelen çatışmalar ve güvensiz ortam yerine, AKP nin başlattığı bu sürece ılımlı ve olumlu bakacaktı. Muhtemelen belirli aşamalarda AKP-BDP arasında ortaklaşa

belirlenen adımlar atılmaktadır. Sayın Selahattin Demirtaş ın yaptığı Müzakere sürecinde biz de varız açıklaması bunun doğrulanmasıdır. SAYIN BAŞBAKAN SON BİRKAÇ HAFTADAN BU YANA YARGININ DA ÜZERİNE GİTMEKTE, SERT ELEŞTİRİLERDE BULUNMAKTADIR. HAZIRLIKLARI KAPALI KAPILAR ARDINDA YÜRÜTÜLEN 4. YARGI REFORMU PAKETİ NİN İÇERİĞİ TAM OLARAK NETLEŞTİĞİ TAKDİRDE ÜSTÜ ÖRTÜLÜ BİR AF PROJESİ GÜNDEME GELEBİLİR! Başbakanın Silivri de görülmekte olan davalarla ilgili açıklamaları ve eleştirileri malumunuz. Yani iki taraflı siyasi işaret verilmekte, siyasi nema planlaması yapılmaktadır. Sayın Başbakanın PKK lıların silah bırakması ve ülkeyi terk etmelerine, başka ülkelere gitmelerine müsamaha gösterileceğini, yardımcı olunacağını açıklaması akla bunu getirmektedir. Başbakan ve AKP kapsamlı bir siyasi planlamayı aşama aşama uygulamaya koymaktadır. Tam da bu aşamada, TÜM YÜKSEK YARGI KURUMLARININ TEK ÇATI ALTINDA TOPLANMASI yönünde bir anayasa değişikliği teklifinin gündeme getirilmesi ilginç bir adımdır. Bu adımın anlamı, daha önce gerek Sayın Başbakan gerekse Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ ın ifade ettikleri Anayasa takviminin hayata geçirilmesidir. Her ikisi de TBMM Anayasa uzlaşma komisyonunda çalışmaların verimli yürümediğini, Mart ayı sonuna kadar yeni anayasa süreci ve uzlaşma tamamlanmadığı takdirde, AKP nin kendisini bağımsız hissedeceğini söylemektedir. Yani Mart ayına kadar ya olacak ya olacak denilmektedir. İşte bu açıklamaların hemen sonrasında böylesine kapsamlı ve radikal bir Yargı sistemi değişikliğinin gündeme getirilmesinin anlamını sorgulamak gerekir. Bunun anlamı AKP nin yeni anayasa için uzlaşma arayışında olmadığı, kendi hedeflediği siyasi ve idari yapıyı, hukuki zemini, devletin nitelikleri ve yönetim

biçimine dönük ilkeleri kısaca Tek adam yönetimi ve Tek Adam hukukunu içeren bir anayasa yapmayı öngördüğüdür. 12 MADDE HALİNDE, 5 ŞUBAT GECE YARISI TBMM BAŞKANLIĞINA İLETİLEREK, TBMM ANAYASA UZLAŞMA KOMİSYONU NDA YENİ ANAYASA NIN YARGI BÖLÜMÜNDE YER ALMASI TEKLİF EDİLEN DEĞİŞİKLİLERLE AKP NE İSTİYOR? AKP nin önerilerinde yer alan belli başlı düzenlemeleri sizlere aktarmak ve değerlendirmelerimi yapmak istiyorum: Danıştay ve Yargıtay kaldırılacak, bunların görevlerini yeni kurulacak Temyiz Mahkemeleri üstlenecek. Anayasa Mahkemesi(AYM), sadece kanunlar ile Başkanlık kararnamelerini ve TBMM İçtüzüğü'nün şekil ve esas bakımından anayasaya uygunluğunu denetleyebilecek. Anayasa değişiklikleri şekil ve esas bakımından hiçbir surette denetlenemeyecek. AKP nin teklif ettiği değişikliklerle, AYM'nin "YÜCE DİVAN" sıfatına son verilmektedir. TBMM Başkanı ve Bakanlar görevleriyle ilgili suçlardan dolayı AYM Başkanı tarafından yargılanacak. Bu yargılamalarda savcı görevini Yargıtay ve Danıştay ın lağvedilmesiyle oluşturulacak Temyiz Mahkemesi Başsavcısı yapacak. Mevcut anayasamızda yer alan ve Ana Muhalefet Partisi ne AYM ne doğrudan başvurma hakkı veren hüküm kaldırılıyor. AKP 11 yıllık iktidarı boyunca AYM ve yargı ile ilgili dile getirdiği tüm şikayetlerini bu değişiklik teklifine yansıtmış. AKP önerisinde, "AYM verdiği kararlarla, kanun koyucu gibi hareketle yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde, hüküm tesis edemez, yorumlu ret kararı veremez, kanunların Başkanlık kararnamelerinin ve İçtüzük hükümlerinin yürürlükten kaldırılmasına ilişkin düzenlemeler, AYM tarafından esas bakımından denetlenemez" diyor. Yani AKP bu düzenleme teklifiyle diyor ki Ey AYM! Ben dilediğimi yaparım. İstediğim yasayı çıkartırım. İstersem, Anayasaya aykırı yasa da çıkartırım. Sen benim çıkarttığım yasayı iptal edemezsin. Yorum yapamazsın, ret kararını

açıklarken kanun koyucu gibi yorum yaparak bana hukukun yolunu gösteremezsin Başbakan kurduğu Başkanlık hayalinin ipuçlarını da veriyor. Bunu nasıl mı yapıyor, Anayasa Mahkemesi nin yarı üyesini atama yetkisini Başkana vererek. AKP nin teklifine göre, Anayasa Mahkemesi, bugünkü gibi yine 17 üyeden oluşuyor. Bu üyelerden 9'unu TBMM seçecek. Bu üyelerden en az 7'si anayasa hukuku, kamu hukuku veya siyaset bilimi alanında çalışan öğretim üyeleri arasından belirlenecek. Başkanlık sistemi öngören AKP AYM'nin kalan 8 üyesinin de Başkanca belirlenmesini hükme bağladı. AYM üyeliği için yaş sınırını 45'ten 40'a düşüren AKP, AYM üyeliği için anayasa hukuku, kamu hukuku ve siyaset bilimi alanında yüksek öğrenim görme, mesleğinde en az 15 yıl fiilen çalışmış olma şartlarını öngörüyor. Yürürlükteki Anayasa uyarınca AYM üyeliğinin süresi 12 yılken, AKP bu süreyi 9 yıla çekiyor. Artık yap-boz tahtasına çevirdikleri ve saygınlığını yok ettikleri Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) ile bir kez daha oynuyorlar. Getirdikleri teklife göre, HSYK 22 üyeden oluşacak, Kurul; Hakimler Dairesi, Savcılar Dairesi ve Disiplin Dairesi olmak üzere 3 daire halinde çalışacak. Kurul'un Başkanı Adalet Bakanı olacak, Adalet Bakanlığı Müsteşarı kurulun tabi üyesi olarak Savcılar Dairesi'ne başkanlık yapacak. Kurul kendi üyeleri arasından Hakimler Dairesi ile Disiplin dairesi başkanlarını seçecek. Getirilen değişiklerle, HSYK'nın 7 üyesi, yükseköğretim kurumlarının hukuk, sosyal ve siyasi bilimler dallarında görev yapan öğretim üyeleri ile avukatlar arasından TBMM tarafından seçilecek. HSYK'nın diğer 7 üyesi, meslekte 15 yılını tamamlamış hakim ve savcılar arasından Adalet Bakanı tarafından seçilecek. Kalan 6 üyeden 3'ü hakim ve 3'ü de savcı olmak üzere yine meslekte 15 yılını tamamlamış hakim ve savcılar arasından alt derece mahkemesi hakim ve savcılarınca seçilecek. HSYK üyeliği 4 yıl olacak ve bir kişi ikinci kez üyeliğe seçilemeyecek. Şimdi HSYK nın yapısını yeniden değiştirmeyi teklif eden AKP bu teklifiyle HSYK üzerindeki siyasi gölge ve vesayeti ağırlaştırarak sürdürüyor. Adalet Bakanı tek başına HSYK nın üçte birini atıyor. Kalan üçte bir TBMM

tarafından seçiliyor ama iktidar çoğunlunun oylarıyla. HSYK nın üçte iki oy çokluğuna sahip üyeler bir anlamda iktidar tarafından belirleniyor. Adalet Bakanı aynı zamanda, kurulun başkanı, Müsteşarı ise Başkan yardımcısı. Müsteşar aynı zamanda Savcılar Dairesinin de başkanı. Yani hangi davaya hangi savcıyı atayacağını muhtemelen bakanının talimatıyla Müsteşar belirleyecek. Bakan ve Müsteşar kimin hakkında soruşturma, kovuşturma, dava açmak istiyorlarsa emirlerindeki ve tayin ettikleri savcıya talimat vermeleri yeterli olacak. Hepsinden öte Anayasa Mahkemesi nde yeniden yapmayı planladıkları düzenlemelerle, bu yargı organını da tümüyle Cumhurbaşkanının veya hayali gerçekleşirse Başkanın denetim ve kontrolüne alıyorlar. Yasalara denetim yetkisini sınırlıyorlar. Ana Muhalefetin, Muhalefetin sesini iyice kısıyorlar. Doğrudan başvuru hakkını kaldırıyorlar. Neredeyse anayasaya aykırı yasaları iptal etme yetkisini iyice sınırlayıp, sembolik bir hale getiriyorlar. Yüce Divanı da fonksiyonsuz hale getirip, AYM Başkanını tek kişilik Yüce Divan konumuna getiriyorlar. Yargının Başkana, Başbakana, Bakanlara, TBMM Başkanına hesap sorma ve bunların yargıya hesap verme koşullarını neredeyse yok ediyorlar. Eylem ve işlemleri, kararları, kanunları, kararnameleri için yargıya hesap vermek zorunda olmayan kontrolsüz, denetimsiz bir siyasi iktidar, siyasi güç yaratıyorlar. Başbakanın şikayetçi olduğu Güçler ayrılığını yok edip, bitiriyorlar. İktidarın idari işlemlerini denetleyen idari yargı yani Danıştay kaldırılıyor. Yargıtay la birleştiriliyor. Yüksek Temyiz Mahkemesi oluyor. Bu vesileyle yeni kurulacak bu mahkemenin, Yüksek Temyiz Mahkemesi nin Başkan ve Daire Başkanlarını üyelerini de değiştirme, istedikleri atamaları yapma imkanını elde ediyorlar.

YÖNETİCİLERİ HUKUK VE ADALETE HESAP VERMEYEN BİR TOPLUMUN BİREYLERİ DE YARGIDAN, ADALETTEN MEDET UMMAK YERİNE, KENDİ ADALETLERİNİ KENDİLERİ TESİS ETMEYE YÖNELİRLER. YARGI VE EĞİTİM SİSTEMİYLE AKP İKTİDARI DÖNEMİNDEKİ KADAR HİÇBİR İKTİDAR OYNAMADI. Yargı ve Eğitim sistemiyle bu kadar sık oynarsanız, o toplumun geleceğini, hakhukuk-adalet duygusuna ve bunlara güvenme isteğini yok edersiniz. Demokrasiyi, demokratik toplum yapısını, güçler dengesi ve ayrılığını, bitirirsiniz. Kaos, kargaşa topluma egemen olur. İnsanların adalet duygusu ve adalete güveni iyice dibe vurmuşken, bu düzenlemelerle bunu tümüyle bitirirsiniz. Türkiye yi orta çağ karanlığına, Tek adam yönetimine götürürsünüz. Şimdi AKP bu Yargı Düzeni teklifini yeni anayasada yer alsın diye TBMM uzlaşma komisyonuna getiriyor. Böyle bir Hukuk ve Yargı düzenini, hem de Anayasa hükmü olarak kabul etmek mümkün mü? Bu teklif demokratik hukuk devleti, bağımsız yargı, yargı güvencesi, hakim teminatı gibi Çağdaş hukuk devletinin olmazsa olmazlarıyla bağdaşır mı? Tabii ki hayır. O zaman da AKP dönüp diyecek ki uzlaşma komisyonu bizim önerilerimize yanaşmıyor, biz de komisyondan çekiliyoruz. Bu teklif bunun bahanesidir. Başbakan ve Başbakan yardımcısının Mart sonuna kadar dedikleri takvimin bahanesi bu değişiklik teklifi olacaktır. Neden Mart? AKP MAYIS AYINA KADAR İMRALI MÜZAKERELERİNİ BELİRLİ BİR AŞAMAYA GETİRMEYİ HEDEFLEMEKTEDİR. 4. YARGI REFORMU PAKETİ İLE BU AYA KADAR TAHLİYELERE YÖNELİK SÜREÇ GÜNDEME GELECEKTİR. Başbakanın açıklamalarındaki ifadelerinden de anlıyoruz ki, bu ay içinde veya en geç Mart ayında, ateşkes ilanı gündeme gelecek, silahlı örgüt üyelerinin Türkiye den ayrılmaları söz konusu olacaktır. AKP nin bütün bu aşamalarla birlikte, TBMM uzlaşma Komisyonundan ya çekilecek ya da kendisinin önceliklerine göre hazırlanacak bir Anayasa değişikliği paketini TBMM gündemine getirmesi sürpriz olmayacaktır.

Başbakanın Prag dönüşü uçakta açıkladığı gibi AKP, bu değişiklik paketini, BDP nin de bazı taleplerine yer verilmesi sayesinde sağlanacak destekle, referanduma götürecek oy sayısıyla Meclisten geçirmeye çalışacaktır. BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ın Ağrı da yaptığı açıklamalar, verdiği mesajlar da AKP nin ve Sayın Başbakanın açıklamalarına paralellik içermektedir. Demirtaş, Öneri, beklenti ve taleplerimizle sürecin içinde yer alacağız derken, bir-iki hafta içerisinde de tablonun netleşeceğini AKP ve kendilerinin atacağı adımların somutlaşacağını söylemektedir. Bunların tümünü bir araya getirdiğimizde ise sizlerle paylaştığım düşünce ve değerlendirmelerim, doğrulanmaktadır. Hükümet peş peşe yapılacak üç seçim için iktidar gücünü, olanaklarını sonuna kadar kullanacak. Başbakanın İstanbul İl Yönetimi ile seçim stratejisi toplantısında yaptığı değerlendirmelerden bunu anlıyoruz. SEÇİM EKONOMİSİ UYGULAMAYA BAŞLADILAR. BELEDİYELERDEKİ BİNLERCE SÖZLEŞMELİYE KADRO VAADİ, TRT YE 9 BİN ELEMAN ALIMI, KAMU BANKALARININ KPSS DIŞINDA BİNLERCE PERSONEL ALIMI BUNUN İŞARETLERİ. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Belediyelerdeki sözleşmeli işçilere, personele kadro verileceğini açıkladı. Bunun yanı sıra kamu kuruluşları alabildiğine personel alıyor, kadrolar dolduruluyor. En son TRT nin 9 bin personel alacağı, KPSS ile bu alımın yapılacağı belirtiliyor. Bu hükümet göreve geldiğinde TRT de 7 bin personel vardı ve hükümet bunun çok fazla olduğunu söylüyordu. Atadıkları Genel Müdürler de personel çokluğundan yakınıyorlardı. Çok sayıda sözleşmeli personeli çıkarttılar, personel sayısını azaltmak için sürgün ve yıldırma politikaları, tayinler uyguladılar. Şimdi ise bugüne kadar alınanlara ilaveten 9 bin personel daha alınması planlanıyor bu yıl. Halkbank geçen sene 5 bin personel aldı. Kamu Bankası olmasına karşın KPSS dışında Halkbank kendisi sınav açıp eleman aldı.

Oysa bu hükümet iş başına geldiğinde, devleti küçültmekten, dinamik bir kamu yapısından söz ediyordu. Şimdi ise seçim dönemine yaklaşırken belediyelere, kamu kuruluşlarına, kamu bankalarına binlerce kişi alma kararlarını uygulamaya koyuyorlar. CHP li belediyeler ise, denetimlerle, soruşturmalarla, gözaltı ve tutuklama operasyonlarıyla itibarsızlaştırılmaya çalışılıyor. Seçimler yaklaştıkça bu tür operasyonların daha da sıklaşmasına, baskıların yoğunlaşmasına hazırlıklı olmalıyız. Kamu kaynaklarının AKP li belediyelere akıtılmasına, CHP li belediyelerin ise mevcut kaynaklarının da kesilmesine hazırlıklı olmalıyız. Dolayısıyla çok hareketli ve değişken gündemli bir siyasi süreç var önümüzde. DIŞ POLİTİKADA DA HAREKETLİ BİR DÖNEM VE HÜKÜMETİN ATTIĞI YANLIŞ ADIMLARIN FATURASININ ÖNÜMÜZE KONULMASIYLA KARŞI KARŞIYA KALABİLİRİZ! Sayın Başbakan Suriye Muhalefeti Başkanı Ahmet Muaz El Hatib in Suriye yönetimi ile görüşme yönündeki açıklamasına tepki gösteriyor. Artık sadece Türk medyasını değil, uluslararası medyayı da azarlıyor, suçluyor. Muaz El Hatib in açıklamalarının çarpıtıldığını, Hatib in Esad dışında Suriye yönetimi, ile masaya oturabileceğini ifade ettiğini savunuyor. İç ve dış medyaya ayar vermeye çalışıyor. BU AÇIKLAMALAR BİR PANİĞİN İŞARETİ. BAŞBAKANIN DESTEKLEDİĞİ, BAŞBAKANLIK UÇAĞINA ALDIĞI EL HATİB, MÜZAKEREDEN YANA TAVIR KOYUYOR. RUSYA VE İRAN İLE GÖRÜŞÜYOR, ESAD IN MESAJLARINI ALIYOR, MESAJLARINI İLETİYOR. ÖFKELİ BAŞBAKAN BU KEZ DE KATAR A ÇATIYOR! Bütün bunlar Türkiye nin süreçten dışlandığını gösterirken, Başbakan hâlâ savaştan, çatışmaların devamından söz ediyor. Apar topar Katar a gidiyor, Katar ın da Türkiye yi yalnız bıraktığını görünce Katar a kızıyor. Bütün dünya medyası Katar ile Türkiye nin Suriye konusunda ayrı düştüğünü yazıyor.

Katar, ABD nin sözünden çıkmaz. Suudi Arabistan, ABD nin sözünden çıkmaz. ABD de yönetimin yeni döneminde yeni Dışişleri ve Savunma Bakanları Suriye konusundaki politikaları gözden geçiriyorlar. Olabilecek değişiklikler, geçtiğimiz haftalarda sizlere aktardım. Esad ın durumu ile ilgili olarak, ABD ve Rusya belirli bir uzlaşma noktasına geldiler. Geçen hafta Rusya ile Fransa da bir ortak politikada uzlaştı. Esad ın savaşla, devrilmesinden ziyade müzakere süreci ve iktidarın ılımlılaştırılması, paylaştırılmasının yolları üzerinde duruluyor. Artık gelinen noktada neredeyse Suriye de savaş isteyen, iç savaşı destekleyen bir tek Türkiye kaldı. Ayrıca ABD, Fransa, Rusya dışarıdan getirilen Radikal İslamcı Terör Örgütlerinin elemanlarının isyanlarda öne çıkmasından da rahatsızlar. Esad sonrasını bu tabloda göremiyorlar. Onun için isyancılara desteği azaltıyorlar. Başbakan Katar dönüşü, ABD nin, Arap Birliği nin, BM nin, Batılı ülkelerin, Rusya ve Çin in Suriye konusunda dinamik davranmamasından yakınıyor. Hâlâ politikaların değiştiğini göremiyor ya da görmek istemiyor. Çünkü düş kırıklığı yaşıyor. SURİYELİ MÜLTECİLERE NE KADAR HARCANDI? MALİYE BAKANI 610 MİLYON LİRA, BAŞBAKAN 600 MİLYON DOLAR DİYOR. HANGİSİ? 600 MİLYON DOLAR DOĞRUYSA O ZAMAN MALİYE BAKANININ AÇIKLADIĞI TUTARIN DIŞINDAKİ 440 MİLYON LİRA NEREYE GİTTİ? Geçen hafta BM ve AB nin Türkiye izin vermediği için Türkiye deki mülteci kamplarına yardım ulaştırmadıklarını söyledim. Türkiye, sayıları 160 bine yaklaşan bu insanlara mülteci statüsü vermediği için uluslararası kuruluşlar BM Mülteciler Yüksek Komiserliği Türkiye deki kamplara yardım ulaştıramıyor.

Şimdi ise bambaşka bir tablo çıkıyor karşımıza. BAŞBAKAN Orta Avrupa ülkelerine yaptığı seyahatten dönerken, ne diyor? Suriyeli mültecilere 600 milyon dolar harcandı. DOLAR mı LİRA mı? MALİYE BAKANI TBMM Genel Kurulu nda bilgi verirken, ne diyor? Suriyeli mültecilere harcanan parayı 610 milyon 500 bin lira harcandı. Başbakan dolar, Bakan Türk Lirası, diyor Hangisi, dolar mı lira mı? Eğer dolar ise 440 milyon liralık bir tutar daha harcanmış veya başka yerlere aktarılmış demektir. Maliye Bakanı bunu gizliyor veya bu para Başbakanlık örtülü ödeneğinden başka yerlere mi aktarıldı? Yemen de üçüncü kez yüklü miktarda Türkiye den gönderilmiş silah, mühimmat ve patlayıcı yakalandı. Şimdi bakın çok önemli ama bir o kadar da vahim bir tabloyu daha dikkatinize sunmak istiyorum. Hükümet içeride müzakereler başlatıyor, silahlı mücadeleden vazgeçmeye zorluyor terör örgütünü. Bu gerçekleşirse Türkiye huzur bulur deniliyor. Ancak aynı hükümet, Kuzey Irak ve Suriye medyalarında yer alan haber ve açıklamalara göre, HÜKÜMET KUZEY SURİYE DE BİR KÜRT-ARAP SAVAŞINI DESTEKLİYOR. BUNUN İÇİN TÜRKİYE NİN NAVAF BEŞİR ADLI BİR ARAP AŞİRET REİSİNE VE ONUN KONTROLÜNDEKİ EL CEZİRE VE FIRAT KURTULUŞ CEPHESİ ADLI ÖRGÜTLERE 200 MİLYON DOLARLIK BİR KAYNAK AKTARDIĞI İDDİA EDİLİYOR. Bunu Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi nin (KIBY) Başbakanı Neçirvan Barzani nin gazetesi Rudaw yazıyor. Rudaw gazetesi, İstanbul da yaşadığını belirttiği 59 yaşındaki NAVAF BEŞİR ile görüşüyor ve bu iddiaları soruyor. Navaf Beşir bunu reddetmiyor ve diyor ki; Türkiye bize askeri, insani, siyasi yönden destek veriyor. Türkiye ye müteşekkiriz

Navaf Beşir in Özgür Suriye Ordusu yla ilgisi yok. O grupta yer almıyor. Ceylanpınar ın güneyindeki bölgede, birkaç aşiret birlik olup o bölgeden Kürtleri kovmak istediklerini, El Cezire bölgesinin petrol ve doğal kaynaklar açısından zengin olduğunu anlatıyor. Şimdi gerçekten böyle bir tablo varsa ki; olduğu anlaşılıyor. Çünkü kimse yok demiyor, hatta 200 milyon doları aldığı iddia edilen Navaf Beşir de para tutarını zikretmiyor ama Türkiye nin askeri-siyasi-insani her türlü yardımı yaptığını söylüyor, şükranlarını iletiyor. Askeri yardım ne demektir? Silah yardımı, bomba, mühimmat yardımı demektir. Bunlar bedava mı tabii ki bir bedeli var. İnsani yardım dediğiniz, yiyecek, giyecek, barınma vs. bu da para demektir. Türkiye, hükümet tarafından çok tehlikeli senaryoların içine sokulmaktadır. Bir kez daha sormak istiyorum. Suriyelilere şu ana kadar harcanan para Maliye Bakanı nın dediği gibi 610,5 MİLYON LİRA mıdır? Başbakanın söylediği gibi 600 MİLYON DOLAR mıdır? Dolar ise 440 Milyon lira nerededir? 200 MİLYON DOLAR NAVAF BEŞİR E VERİLMİŞ MİDİR? BAŞBAKAN HER DAKİKA BİR YALAN SÖYLÜYOR. İKTİDARLARI DÖNEMİNDE HALKIN EKONOMİK REFAHINDAN SÖZ EDİYOR BU YETMİYORMUŞ GİBİ BORÇ İÇİNDE ÇIRPINAN EKONOMİYLE, BATAĞA SÜRÜKLENEN DIŞ POLİTİKAYLA ÖVÜNÜYOR. Hangi refah? AKP iktidarında zora düşen vatandaş kredi kartına sarıldı! Bankalararası Kart Merkezi'nin (BKM) açıkladığı verilere göre 2012 yılında toplam kredi kartı sayısı 54 milyona ulaştı! Kredi Kartı borcunu ödeyemeyenler, Tüketici Kredisine sarıldı. Milyonlarca insan borcu borçla kapatmaya çalışıyor. Toplumsal Ekonomik çöküş başladı! Çekler, senetler protestolu Tarım, hayvancılık bitti Çiftçi de perişan Mültecilere harcanan miktarı belli-belirsiz bu paralar, sıkıntı çeken, işsiz kalan, cinnet getiren, kredi kartı, banka kredisi borcundan bunalan milyonlarca insanımızın parasıdır.

Türkiye bir ülkenin insanlarını, Arapları, Kürtleri, Sünnileri, Şiileri birbirine kırdırmak için mi harcamaktadır bu paraları, yüz milyonlarca doları? Suriyeli sığınmacılar yüzünden; Hatay da, Gaziantep, Şanlıurfa, Kilis te asayiş kalmadı. Silahlı insanlar dolaşıyor şehirlerin sokaklarında. Hırsızlık olaylarında patlama yaşanıyor. Özellikle araç hırsızlığı, arazi araçlarına, ciplere yönelik hırsızlık olayları arttı. Türkiye den çalınan cipler Suriye'de savaş aracı oluyor. Sadece Hatay da iki ay içinde 186 cip çalındı. Ciplerin kaçak olarak Suriye ye götürülüp, üzerine ağır makineli silahlar monte edildikten sonra savaşta kullanıldığı belirlendi. Hatay daki bazı sığınmacıların da karıştığı hırsızlık olaylarda çalınan araçlar, Suriyeli muhaliflere teslim ediliyor. Sınırdan kolayca geçirilmesine göz yumuluyor. İnsanlarımız mağdur ediliyor, çalınan arazi araçları, üzerine makineli tüfekler yerleştirilerek Suriye de kullanılıyor. Son açıklanan verilere göre, bugüne kadar Türkiye ye giriş yapan toplam Suriye vatandaşı sayısı 250 bin 599 a yükseldi. Bunlardan 73 bini ülkesine geri döndü. Türkiye de halen 177 bin Suriyeli sığınmacı bulunuyor. Suriye den gelen bu insanlar, 13 Çadırkent, 1 Geçici Kabul Merkezi ve 2 Adet Konteyner kentte kalıyor. Hatay da 5, Şanlıurfa da 2, Gaziantep te 3, Kahramanmaraş, Osmaniye ve Adıyaman da 1 er çadırkent ile Kilis te ve Şanlıurfa da birer konteyner kent bulunuyor. Bu sayının daha da artması beklenmeli. Türkiye bu kadar müsamahakâr davrandıkça, insani yardım yapmak isterken, şehirlerimizin, insanlarımızın hayatlarının zorlaştığını görmek durumundayız.

ABD BAŞKANI BARACK OBAMA NIN VE ABD YÖNETİMİNİN DÖRT YILLIK YENİ GÖREV DÖNEMİNDE CİDDİ POLİTİKA DEĞİŞİKLİKLERİ OLACAĞININ İLK SİNYALİ GELDİ. Obama, Milliyet gazetesine bir mülakat verdi. Bu mülakatta 7 soruya yanıt veriyor, Türkiye yi övüyor, sırtını sıvazlıyor. Ancak sonradan ortaya çıktı ki Obama ya 11 soru yöneltilmiş. Obama bu sorulardan 4 tanesine yanıt vermemiş. Yanıtlanmayan sorulara baktığımızda olacakları, olabilecekleri, olasılıkları görüyoruz. Nedir yanıtlanmayan sorular; 1. Ankara nın Kuzey Irak yönetimi ile ekonomik ve politik bağları sağlamlaşırken Bağdat yönetimi ile ilişkileri gittikçe zayıflıyor. Bu yeni tablo ve Kürt petrolünün dünyaya Türkiye üzerinden dağıtılması üzerine düşünceleriniz neler? 2. Türkiye ve ABD nin, İsrail in Kasım ayında Gazze ye düzenlediği Savunma Sütunu Operasyonu konusunda temel görüş ayrılıkları vardı. Başbakan Erdoğan İsrail i terör devleti olmakla suçlarken siz operasyonu nefsi müdafaa olarak savundunuz. Bu fikir ayrılığı Türk-ABD ilişkilerinde hasara neden oldu mu? 3. Başbakan Erdoğan bir TV röportajında, Türkiye nin AB ye alternatif olarak Şanghay Beşlisi ne katılmayı değerlendirdiğini söyledi. Bu Türkiye için, özellikle ABD ile ilişkileri açısından bakıldığında gerçekleştirilebilir bir seçenek mi? 4. 1915 olaylarının 100 üncü yıldönümü yaklaşıyor. Ermeni Soykırımı nı tanıyan bir kararı desteklemeyi ya da 2008 seçim kampanyanızda söz verdiğiniz gibi soykırımı tanımayı planlıyor musunuz? İşte bu sorulara Yanıt YOK! Aslında bana göre, yanıtlanmayan soruların kendisi gerçekte yanıt gibi ve neden yanıtlanmadığı da açık değil mi?

BAŞBAKAN VE AKP SÖZCÜLERİ ABD BÜYÜKELÇİSİNE TEPKİ GÖSTERİYORLAR. BÜYÜKELÇİ SADECE YARGI SİSTEMİNİ ELEŞTİRMEDİ Kİ. AYNI ZAMANDA, TÜRKİYE NİN IRAK POLİTİKASINI DA ELEŞTİRDİ, IRAK IN İÇİŞLERİNE FAZLA KARIŞMAYIN DEDİ. Başbakan diyor ki; ABD bizi uyarıyor, Kuzey Irak ile özel anlaşmalar yapmayın diye. Irak anayasasına göre ülkenin yüzde 18 lik bölümüne özel haklar verilmiş. Bu hakları kiminle isterse kullanır. Bizimle kullanıyor, benzin, gıda, mazot veriyoruz ABD Büyükelçisi de diyor ki; Türkiye Irak ın yüzde 100 üyle ilişki kurarsa daha doğru bir politika izlemiş olur. ABD nin bu bölgedeki gücünü Türk hükümeti hafife alıyor, Maliki yi dışlamayın. Başbakan çıkışıyor: İçişlerimize kimseyi karıştırmayız. Ama kendisi de komşu ülkelerin içişlerine karışıyor, karşı tarafta bu sefer Benim de senin içişlerine karışma hakkım doğdu! diyor. Bu çok tehlikeli bir süreç! Daha da tehlikeli olan hükümet bunları kapalı kapılar ardında, meclisten, muhalefetten, ülke halkından gizli yapıyor. Ülkeyi ve insanlarını adeta ateşe atıyor. ARAP BAHARI DEMOKRASİ DİYE AYAKLANAN, YOLSUZLUKLARA, DİKTATÖRLÜKLERE İSYAN EDEN MİLYONLARCA İNSANA DEMOKRASİ YERİNE ŞERİAT, EŞİTLİK VE DAHA GÜZEL BİR YAŞAM YERİNE ARTAN ÇATIŞMALAR VE HUZURSUZLUK GETİRDİ. AKP bütün bu süreçlere destek verdi. Para verdi, siyasi destek verdi. Neden? Tunus ta Zeynel Abidin Bin Ali devrildi ancak AKP yi örnek aldığını açıklayan En Nahda Partisi daha iktidarının iki yılı dolmadan halk ayaklanmalarıyla karşı karşıya.

Çünkü yolsuzluklar aynen devam ediyor. Yoksulluk devam ediyor. Siyasi baskılar, kısıtlamalar, demokrasi bekleyenlere şeriat rejimi dayatılıyor. Muhalifler öldürülüyor, suikastlara kurban gidiyor. Mısır da da aynısı yaşanıyor. Mursi seçimle geldi ama Hüsnü Mübarek i aratıyor neredeyse yaptıklarıyla, icraatlarıyla. Muhaliflerini ev hapsine aldırıyor. Müftüler Mursi ye muhalefet edenlerin katli vaciptir diye fetva yayınlıyor. MUHAMMED MURSİ YE KARŞI MUHALEFETİN LİDERLİĞİNİ ÜSTLENEN ULUSLARARASI ATOM ENERJİSİ KURUMU (UAEK) BAŞKANI, 2005 NOBEL BARIŞ ÖDÜLÜ SAHİBİ MUHAMMED EL BARADEY İÇİN ÖLÜM FETVASI ÇIKARTILDI. Arap Baharı ve demokrasi için ayaklanan, can veren Mısır halkı, şimdi daha ağır bir diktatörlükle karşı karşıya kaldı. İsyanlar, demokrasi talepleri ve çatışmalar sürdükçe Mısır Ekonomisi batıyor. Açlık, işsizlik, sefalet yayılıyor. Tunus ta da öyle. Libya zaten tümüyle ekonomik ve siyasi anlamda çökmüş durumda. Türkiye nin çelişkisi veya bir anlamda hükümetin niyeti de burada ortaya çıkıyor. Suriye de demokrasi ve insan hakları gerekçesiyle, Esad ı devirmek için isyancılara destek veriyor, El Kaide yi, An Nusra yı, Müslüman Kardeşler i destekliyor, finanse ediyor, silahlandırıyor. SONRA TÜM BUNLARI YAPAN-YAPTIRAN BAŞBAKAN, YÜZÜ HİÇ KIZARMADAN ÜSTELİK TEBESSÜMLE VE ALAYCI TAVRIYLA ŞUNU SORUYOR: HİÇ ANLAMIŞ DEĞİLİM. AVRUPA ÜLKELERİYLE TERÖRİSTLER ARASINDAKİ BAĞLANTI NEDİR? Mısır da demokrasi talebiyle ayaklanan, isyan eden milyonlara karşı, bu sefer muhaliflerini ezen, gösteri ve protestoları yasaklayan, muhalifleri için ölüm fetvası çıkartan Müslüman Kardeşler yönetimine, Mursi hükümetine destek veriyor, 2 milyar dolar da kredi açıyor.