- şiirler - Yayın Tarihi: 2.6.2005 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir. Şiirlerin kopyalanması gerçek veya elektronik ortamlarda yayınlanması, dağıtılması Türkiye Cumhuriyeti yasaları ve uluslararası yasalarla korunmaktadır ve telif hakları temsilcisinin önceden yazılı iznini gerektirir. Bu doküman, şairin kendisi veya temsil hakkı verdiği kişinin isteği üzerine Antoloji.Com tarafından, şairin veya temsilcisinin beyanları doğrultusunda yayınlanmıştır. Bu dokümanın yayınlanması kullanılması dağıtılması kopyalanması ile ilgili husularda ve şiir içerikleri ile ilgili anlaşmazlıklarda Antoloji.Com hiç bir şekilde sorumlu ve taraf değildir.
Askerim Askerim... Gel görki anlamam, Tüfek kullanmasından, Nişan almasından, Lakin; Deselerki hedefin ayrılık, Atış serbest, Vurursan ayrılığı, Bitecek bu hasretlik, Eminim vururdum, Ta orta noktasından. Askerim; Gülemem gurbetteyim, Sılaya yarime hasretim, Deselerki bitecek bu günler, O zaman durulmazdı, Ahenkli kahkahalarımdan.
Azrail Bir gün kapımı çalıp azrail, Kalbini ver derse bana, Versem bir demet karanfil, Acep razı olur m'ola. Ondan önce davranıp, Çaldıysa kalbimi bir zalim, O hala kalbi var sanıp, Almaya kalkarsa n'olur halim. Bir kalbim vardı olsaydı iki, Birinide ona verirdim belki, Azrail gelirsen yare deki, O görev benim ben alırım kalbi. Farzetki bu gün o gündür, Dün yaşanmamış günümdür, Gel sen şu asık yüzü güldür, Beni değil, yari gör azrail.
Başağrısı Masamda bir kitap, gözümün önünde sen, Konu Osmanlı tarihi, kafamdaki sen, Fatih sefere gidiyor dolu dizgin, Ben koşuyorum sana bitkin bitkin. Zorlu bir savaş, düşmana aman yok, Ben çoktan yenilmişim dizde derman yok. Fatih kuşatıyor İstanbul'u başarı ile, Bense yenilmişim, geri dönüyorum bir başağrısı ile
Bekle Beni Dağların bulutlarla birleşip, Alenen seviştiği yerde bekle beni, Fırtına rüzgar olup, O noktaya geleceğim. En az o bulutlar kadar doluyum, Sessizce gürleyip içimden, Damla damla üzerine, Döküleceğim. Çatlayan toprak hasret suya, Selam olsun kuruyan ağaçlara, Ben toprak sen suyum ol, Seni içime çekeceğim...
Bilmeyenlere Bir boşluktur yürüdüğüm, Gündüz benim gece benim, Bir çok yolları görürüm, Çıkar benim çıkmaz benim. Zamanı gelir koşarım, Varış benim yarış benim, Dağlar ovalar aşarım, Düzü benim yokuş benim. Koca dünyada yaşarım, Hürü benim tutsak benim, Bazen kabımdan taşarım, Göller benim seller benim. Bir çok hayaller kurarım, Akı benim kara benim, Gurbette günler sayarım, Dünler benim yarın benim. Derdi peşimden sürürüm, Yara benim deva benim, Faniyim birgün ölürüm, Kefen benim toprak benim.
Biz Neleri Din Saydık Bir zamandı çocuk olduk, Koştuk baharın çimenlerinde, Yandık yaz sıcakları... Güz geldi ceviz oynadık, Kışın karları yağdı üzerimize, Kardanadamlar yaptık... Bıkmadık usanmadık, Hep birşeyler anlattı büyükler, Herbiri farklı, İnandık! Zamanlardan bir zamandı, Büyüdük güya olgunlaştık, Baharda yine çimler yetişti, Yazlar pişirdi bizi, Güzün topladığımız cevizler, Misafir önünde çörekti... Kışın karları artık, Derken ayazlar, alıştık... Meğer herkesin doğrusu varmış, Ne yaparsın, Şaşırdık... Açıp okumadık hiç bir an, Biz neleri din saydık, Dağın tepesindeki çınara, Renkli çaputlar bağladık. Bir türbeden ötekine, Ne şifalar aradık... -Elhamdünillah; dedik her fırsatta, Kur-an'ı duvar süsü yaptık, Abdestsiz günah deyip, Dokunmaktan uzaklaştık. Eyvah! eyvah! bize, Biz neleri din saydık. Teravih beş vakti geçti, İbadet ramazanla özleşti, Herkes bir hazret seçti, Yandık Allah 'ım yandık, Biz neleri din saydık. Tesbihler çekerek şak şak, Yüzlerce adını saydık. Derde deva gelsin diye, Birde siparişler aldık, Tütsüler kutsal oldu, Cepler muskayla doldu, Kurtuluş hac yolu Biz neleri din saydık.
Çok Aradım Ben sevgiyi çok aradım, O bir gönülde gizlenmiş derken, O ormanda bir ağaçta, Bir dalda yaprakmış meğer. Onu bir tahtta sultan, Bir prensses bilirken, O bir başına dünyada, Sessiz bir melekmiş meğer. Ben hicranı hiç tanımadım, O yürekte bir yara, Açmışta gitmiş meğer, Hicran denizler kadar uzak, Hava kadar, Yakınmış meğer.
Düşlerim Sana öyle sarılsam, öyle sarılsam, Dursa zaman, hep öyle kalsam, Kavuşmanın sevinci ile, ağlasam, Yerler gözyaşım ile, olsun sırılsıklam. Saatler boyu seni, hep öpsem, Güzel gözlerini, görsem görsem, Sana aşkımı anlatan, şarkılar söylesem, Birde düşlerim gerçekleşmeden, ölürsem...
Düşümdeki Dünya Bir dünya düşlerim, Pembelerin pembesi, Dertten kederden uzak, Göklerden bulut bulut, Mutluluklar uçacak. Bir dünya düşlerim, Kulaklarda hoş sesler, Hep kahkaha duyulacak, Her görüntü bir umut, Herkes dost kalacak. Bir dünya düşlerim, Hoşluk verecek nefesi, Kavgadan uzak duracak, Her görüntü bir umut, Herkes dost kalacak.
Gidince Bir heyecan içimde, Ümitlerim sel olur, Korkarım sen gidince, Dostlar bana el olur. Seni özlem görürüm, Uzun uzun yol olur, Aşk gömleğin giyerim, Üzerime bol olur. Üç öğün sen anarım, Aç karnım hep tok olur, Hep resmine bakarım, Tüm dertlerim yok olur. Sana şarkı yazarım, Endamın hava olur, Gülerim hem oynarım, Tüm dertlerim yok olur. Buluşmamız biterken, Aşk önümde set olur, Kuşlar tezat öterken, Hicran bana dert olur. Ulaşmayı isterim, Aydınlıklar loş olur, Gün biter ben biterim, Çabalarım boş olur.
İmkansız İstek Hep hayallerde yaşamak isterdim, Ama sonunda ayılmak, Ayrılmak olmayacak, O deryaya kendimi, Öylece salmak isterdim, Ama derinliğinde boğulmak, Kaybolmak olmayacak...
İşte Benim Benliğim Yaşarım ben, Bazen kederlerle, Bazen neşelerle yaşarım, Yaşamam bir amaç uğruna, Amacım hakikat olacaksa. Yürürüm ben, Toz toprak yollarda yürürüm, Dolup taşan sevgiler, Dostluklar kazanılacaksa. Ağlarım ben, Bardaktan boşalırcasına Ağlarım... Güneşten yanmış çimene, Tomurcuk açmış çiçeğe, Bir faydası olacaksa. Kurur biranda gözyaşlarım, Kurur kupkuru olur, Üstü açık bir garibi, Sırılsıklam ıslatacaksa. Gülerim ben bir ömür, Kahkahayla gülerim, Kahkahalar bir mutluluk, Kimine ilaç olacaksa. Ölürüm ben... Sessizce bir köşede ölürüm, Ölümüm bir başlangıçsa, İnsanlar mutlu olacaksa.
Kaybolan Günler Bayram mı gerek ziyaret için dostu, Teknik ilerledi komşuluk unutuldu. Hatırlıyorumda eskiden, Eksik olmazdı gelen giden, Büyükler konuşurken bir arada, Küçükler örnekti kayıp sevgiden. Şimdi bilmez kimse kulu hem yolu, Televizyon geldi komşuluk unutuldu. Hatırlıyorumda eskiden, Saniye nenenin evinden, Mutluluk doyururken bizi, Masallar dinlerdik Hüseyin dededen. Dostluk yok şimdi sevgi kayıplarda, Görmek çok zor iki insanı bir arada. Eski günler sevgi dolu günlerdi, Sıcaktı bakışlar yüzler gülerdi, Kayıplara karışıyor güzel olan herşey, Şimdi teknoloji hakimi günler geldi.
Keder Bir süre bakındı o mahsun gözler, İşte bu bahsimin konusu zalim keder, Hiçte yabancıma gitmemişti, İlk gördüğümde, Meğer babamın kuması imiş, Annemin gizli dostu; Babam olmuş keder Anam bacım keder, Hayret farkında olmadan, Kedere bunca bağlık... Şart oldu artık, Onunla yiyip içmek, Zira kolay değil, Böyle yakın akrabalık...
Korkuyorum Korkuyorum Korkuyorum! Hem gülmekten, Hem ağlamaktan, Oysa dünyanın, Dört bir yanında, Hem gülen var, Hem ağlayan... Korkuyorum! Sessizce bir köşede, Uyuyup kalmaktan, Korkuyorum, Ebedi olarak, Uyur kalmaktan... Korkuyorum! Bazen kara, Bazen pembe, Hayallere dalmaktan, Korkuyorum, Zengin geçmişimi unutup, Bu günümü, Karamsar yaşamaktan... Korkuyorum! Koca dünyada, Hür olmaktan, Yarınımı altüst edip, Bir yanlış yapmaktan... Korkuyorum! Varken milyonlarca insan, Derdimi anlatacağım, Bir sürü lisan, Korkuyorum, Derdimi anlatamamaktan, Bunca kalabalıkta, Yalnız kalmaktan... Korkuyorum! Ne bu dünyaya, Ne öbür dünyaya, Görevimi yapamamaktan, Korkuyorum, Uyumaktan... Ebedi uyumaktan, Hiç bir şey yapamadan, Yalancı şu dünyadan, Ayrılmaktan...
O Kadar Güzelsin ki O kadar güzelsin ki sen, Şair olmak geliyor içimden, Anlatmak istiyorum, Fakat bulamıyorum, Seni anlatacağım sözleri, Türkçe gibi zengin bir dil içinden. O kadar güzelsin ki sen, Ressam olmak geliyor içimden, Fakat fırçam çaresiz, Tualim sessiz kalıyor, Çizemiyorum tuale resmini, Binbir çeşit renk içinden. O kadar güzelsin ki sen, Sanki bir destansın, Anadolumun efsanelerinden, Bazen kulaklarımda duyduğum, Bir masalsın sen, Taa kaf dağının eteklerinden. O kadar güzelsin ki sen, Seni okuyacağım, Bir türkü yapmak geliyor içimden, Ama ne sözler yetiyor, Ne de notalar besteye, Yalnız hayalin gelip geçer, Şu yorgun gözlerimden...
Sensiz ben Duyuyorum; Acı veren sensizliği, İçimdeki çaresizliği. Hissediyorum; Ruhumdaki savaşı, Gözümdeki yaşı. Görüyorum; Gökyüzünde loşluğu, Mezardaki boşluğu. Ölüyorum; Biterken sözlerim, Kapanıyor gözlerim. Ve ben; artık sensiz bir ölüyüm...
Sevgi Sevgi herşeyin başı, Sevgi küçükte büyükte, Dinlemez yaşı. Sevgi doğada, Sevgi hayvanlarda, Sevelim dünyayı. Sevgi romanlarda, Sevgi notalarda, Sevelim hayatı. Sevgi yaşama gücü, Sevgi aşkta öncü, Ziya'nın son sözü, Sevelim yaşamayı...
Silik Görüntü Bir rüzgar eser batıdan, Kaybolan güneşten bir esintidir bu, Gel gör kor olmuş bu tenim, Şevk kalmamış ruhumda yaşamdan, Ölüler aleminde bir gezintidir bu. Mutluluğum mum ışığı, Dalga dalga aydınlatır dünyamı, Bir kargaşaya sürükler, Göz kırpan güneş, Yarım kalan şu hulyamı, Ve yağmur gözlerimde çiseler, Buğulu gözlerdeki o üzüntüdür bu. Sigaram duman hayaller duman, Tablolar görünmez olmuş perişan, Çareler uzaklaşmış, umutlar kaçmış, Hep hayallerde yaşayan, Silik bir görüntüdür bu.
Şen Şiir Bahar doğdu içime, Kışmış her yer banane, Açıverdi çiçekler, Gonca gonca gönlümde. İzdivaç bir mutluluk, Ayrılık buzdan soğuk, Filiz açar gönülde, Budur gerçek mutluluk.
Uyarı Aşk şerbetin ben içtim, Zehri düşman başına, Aşk hasatın ben biçtim, Gelmeden yirmi yaşa. Aşkın gözü kör çıktı, Sağırı sana rastlar, Gönlüm sevdadan bıktı, Yakında sendede başlar. Benden sana nasihat, Sevme sakın hep sevil, Bulmazsın sonra rahat, Benim en güzel delil.
Uydum Kalabalık Bıyıklar yeni terlemiş, Şişer ben erkeğim diye, Bir iki laf ezberlemiş, Söyler -yavru, fıstık diye. Esaretten hiç anlamaz, Yaşar hürüm hürüm diye, Bol çeneli sır saklamaz, Övünür hep benim diye. Akıl yaşta değil başta, Kazandırır her savaşta. Bir pantolon gömlek giymiş, Ayakkabı yok ayakta, Saçınada fön çektirmiş, Yüzü hep kir pas altında. Bele altın kemer takmış, Çorapları yama yama, Yorulmuş uykusu gelmiş, Üzerine yok pijama. Akıl yaşta değil başta, Kazandırır her savaşta.
Ümit Var mı Bir hasta düşün, Beli olmuşta iki büklüm, Üstelikte kötürüm... Doktoru olsaydım o hastanın, Gerçeği söylerdim yüzüne, Derdim yakındır ölüm. Zira boş ümit vermek, Onu hüsrana itmek demek. Şimdi sen gülüm, Beni bir hasta, Kendini doktor düşün, Bir yanda yaşam, Bir yanda ölüm, Hüsranımı istemezsen, İyice düşün... Bana layık gördüğün, Yaşamaksa yaşarım, Ölmekse ölürüm...
Yaşadıkça Sevgi koşar meçhule, Ben sevgiye koşarım, O yaşar neşe ile, Ben kederle yaşarım. O göz kırpar güneşe, Bana haber sanırım, O dönüşür ateşe, Ben öylece yanarım. Ondan bir buse güle, Bülbül olmak isterim, Buse gider meçhule, Ben meçhule giderim. O güler canım gider, Banada gülse derim, Ömür kısa tez biter, Ben öylece biterim.
Yıpranmış Umutlar Aydınlıklar görünmeyen, çıkmaz bir yoldayız, Yorumu yapılmayan, garip bir rüyadayız, Kalemim özgür, bedenim zincire vurulmuş, Eğri doğru içinde, fani bir dünyadayız. Dertler anlatılamaz, kalem boşa çırpınır, Kulaklar dinler, gönüller duyarda kırılır, Dertler taştan duvardır, üzerime yıkılır, Büyüsün özlemler, aşktan uzak diyardayız. Günleri günler kovalar, gün günle yarışır, Gurbetteki geceler, hep gündüzle karışır, Dudağım susmuş, içimde isyanlar bağrışır, Bağlama ağıt okur, ağlamaklı sazdayız. Sular akadursun, yönleri hep ayrılığa, Ağaçlar suya hasret, yapraklar yeşil boya, Bülbülden aynı türkü, uzandı sonsuzluğa, Bahar gördük rüyada, kışı bitmez yazdayız. Eller kollar bağlanmış, çırpınma yüreklerde, Damla damla gözyaşı, toplanır göletlerde, Sabır sadece, kulakta kalan öğütlerde, Kavrulur yürekler hep, acı dolu hazdayız. Ziya' yım hep ararım, çareler nerelerde, Mutluluk akıp gider, çağlayan derelerde, Setler kurdum önüne, akıntı durmaz, niye, El açık dil kunuşur, bin umut niyazdayız.