ALATA BAHÇE KÜLTÜRLERİ ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ NÜN BUGÜNKÜ YAPISI VE GELECEĞİ



Benzer belgeler
GÖKSU DELTASI KIYI YÖNETİMİNİN DÜNÜ VE BUGÜNÜ ÖZET


BAHÇE BİTKİLERİ BÖLÜMÜ BAHAR YARIYILI VİZE SINAVI PROGRAMI Çarşamba

Arazi verimliliği artırılacak, Proje alanında yaşayan yöre halkının geçim şartları iyileştirilecek, Hane halkının geliri artırılacak, Tarımsal

Su Ürünleri Yetiştiriciliğinde Mevzuat

Türkiye de Kırsal Kalkınma Politikaları ve Geleceği

Büyükşehir Alanlarında Kırsal Arazisi Kullanımına Yönelik Plan Altlık Gereksinimleri,

KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 1247

TÜRKİYE DE TARIMIN GELECEĞİ ve AVANTAJLAR

YABANI MEYVELER ve KULLANıM ALANLARı. Araş. Gör. Dr. Mehmet Ramazan BOZHÜYÜK

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI BAHAR YARIYILI ARASINAV PROGRAMI

T.C. BAŞBAKANLIK AVRUPA BİRLİĞİ GENEL SEKRETERLİĞİ Sosyal, Bölgesel ve Yenilikçi Politikalar Başkanlığı

Yönetmelik. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Sürdürülebilir Kalkınma - Yeşil Büyüme. 30 Mayıs 2012

BÜTÜNLEŞİK KIYI ALANLARI YÖNETİMİ

TARIMSAL ORMANCILIK (AGROFORESTRY) Prof. Dr. İbrahim TURNA

BÖLGE PLANI SÜRECİ Eskişehir Tarım, Tarıma Dayalı Sanayi ve Ormancılık İhtisas Komisyonu Çalışmaları 07 Mayıs 2013 ESKİŞEHİR

ADANA İLİ TARIM TOPRAKLARININ AMAÇ DIŞI KULLANIM DURUMU

Not: Programda belirtilmeyen dersler var ise öğretim üyesi ile temasa geçilmelidir.

/ Ocak Sayı : YÖNETMELİK. Tarımsal Üretici Birliklerinin Kuruluş. Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik BİRİNCİ BÖLÜM

TEB KOBİ AKADEMİ İLLER GELECEKLERİNİŞEKİLLENDİRİYOR: ADANA GELECEK STRATEJİSİ KONFERANSI 5 ARALIK 2007

BÖLGE PLANI SÜRECİ Bilecik Tarım, Tarıma Dayalı Sanayi ve Ormancılık İhtisas Komisyonu Çalışmaları 25 Nisan 2013 BİLECİK

TÜRKİYE TOHUMCULUK SANAYİSİNİN GELİŞİMİ VE HEDEFLERİ İLHAMİ ÖZCAN AYGUN TSÜAB YÖNETİM KURULU BAŞKANI

BAHÇE BİTKİLERİ BÖLÜMÜ BAHAR YARIYILI VİZE SINAVI PROGRAMI Çarşamba


BAHÇE BİTKİLERİ BÖLÜMÜ BÜTÜNLEME SINAV PROGRAMI 31 Mayıs 1.SINIF 2.SINIF 3.SINIF 4.SINIF

Tablo 4- Türkiye`de Yıllara Göre Turunçgil Üretimi (Bin ton)

ZİRAAT FAKÜLTESİ BAHÇE BİTKİLERİ EĞİTİM/ÖĞRETİM YILI BAHAR YARIYILI BÜTÜNLEME SINAVI TAKVİMİ

AB 6.Çerçeve Programı Türkiye nin Katılımı Organizasyon Tiplerine Göre Dağılım Analizi

BAHÇE BİTKİLERİ BÖLÜMÜ BÜTÜNLEME SINAV PROGRAMI 31 Mayıs 1.SINIF 2.SINIF 3.SINIF 4.SINIF

T.C. ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI DOĞA KORUMA VE MİLLİ PARKLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Eğitim Tanıtım Ve Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü

ÖN TEMEL VE TEMEL ÇİLEK FİDESİ, ÜRETİM MATERYALİ VE FİDAN ÜRETİMLERİNDE BAKANLIKÇA YETKİLENDİRME TALİMATI

(A) Anaç küçükbaş 80-TL/baş (B) 501 ve daha fazla Anaç 72-TL/baş

ÇÖLLEŞME VE EROZYONLA MÜCADELE KOMİSYONU

Alanın Gelişimi ile İlgili Kriterler

ZF-301 Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma

Türkiye de Ulusal Politikalar ve Endüstriyel Simbiyoz

DOĞU AKDENİZ ORMANCILIK ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ OKALİPTÜS ISLAH ÇALIŞMALARI. A. Gani GÜLBABA Orman Yük Mühendisi

Hanife Kutlu ERDEMLĐ Doğa Koruma Dairesi Başkanlığı Burdur

Türkiye Cumhuriyeti Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı

T.C. ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI GÜZ DÖNEMİ YARIYIL SONU (FİNAL) SINAV PROGRAMI

BAHÇE BİTKİLERİ BÖLÜMÜ EĞİTİM/ÖĞRETİM YILI GÜZ YARIYILI FİNAL SINAVI PROGRAMI

İZMİR BÖLGE PLANI İLÇE LANSMAN SÜRECİ KİRAZ SONUÇ RAPORU

Üzüm Çeşit Bilimi HBE Topraksız Tarım AU 11:00 Sıcak İklim Sebzeleri EE Özel Bağcılık HBE Minör Meyveler MFB


T.C. IĞDIR ÜNİVERSİTESİ

Hedef 1: KAPASİTE GELİŞTİRME

AB Bütçesi ve Ortak Tarım Politikası


BAHÇE BİTKİLERİ BÖLÜMÜ EĞİTİM/ÖĞRETİM YILI BAHAR YARIYILI FİNAL SINAV PROGRAMI

TARIMSAL DESTEKLER DEVLET DESTEKLERİ BİLGİLENDİRME TOPLANTISI

2-TUZ GÖLÜ ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGESİ. Nesli Tehdit ve Tehlike Altında Olan Tür ve Habitatların Korunması Peygamber Çiçeği.

UZUN DEVRELİ GELİŞME PLANI HAZIRLAMA SÜRECİ VE BÖLGELEME

MİLLİ AĞAÇLANDIRMA VE EROZYON KONTROLÜ SEFERBERLİK KANUNU


BAHÇE BİTKİLERİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİNE DUYURU

ANTALYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ TARIMSAL HİZMETLER DAİRESİ BAŞKANLIĞI ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI HAKKINDA YÖNETMELİK

YÖNETMELİK. ç) Araştırma ormanı mühendisliği: Araştırma ormanı ile ilgili faaliyetleri yürütmekle görevli mühendisliği,

BALIKESİR BÜYÜKŞEHİR STRATEJİK PLANI

LAPSEKİ MESLEK YÜKSEKOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI GÜZ YARIYILI BİTKİ KORUMA 1.SINIF DERS PROGRAMI SAAT PAZARTESİ SALI ÇARŞAMBA PERŞEMBE CUMA

KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 1239 KAHRAMANMARAŞ'TA SEBZE TARIMININ MEVCUT DURUMU, PROJEKSİYONLAR VE ÖNERİLER

MEHMET AKİF ERSOY ÜNİVERSİTESİ BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR BİLİMLERİ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

Yrd. Doç. Dr. Abdulveli SİRAT

Çevre Alanında Kapasite Geliştirme Projesi Düzenleyici Etki Analizi Ön Çalışma

HAVACILIK VE UZAY TEKNOLOJİLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

LAPSEKİ MESLEK YÜKSEKOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI BAHAR YARIYILI BİTKİ KORUMA 1.SINIF DERS PROGRAMI

BALIKESİR BÜYÜKŞEHİR

Sağlık Sektörünün Olmazsa Olmazı: Tıbbi Malzeme Alt Sektörü

T.C. GIDA,TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI TÜRKİYE TARIM HAVZALARI ÜRETİM VE DESTEKLEME MODELİ. 30 Havza

BALIKÇILIK VE SU ÜRÜNLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YETİŞTİRİCİLİK DAİRE BAŞKANLIĞI İŞ TANIMI VE GEREKLERİ BELGELERİ

Tarım Tarihi ve Deontolojisi Dersi 14.Hafta SÜRDÜRÜLEBİLİR TARIM VE GİRDİ KULLANIMI. Dr. Osman Orkan Özer

BAHÇE BİTKİLERİ BÖLÜMÜ GÜZ YARIYILI BÜTÜNLEME SINAV PROGRAMI

ÇANKIRI KARATEKİN ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ (ÇAKUZEM)

Tarımsal Meteoroloji. Prof. Dr. F. Kemal SÖNMEZ 23 EKİM 2013

BAHÇE BİTKİLERİ BÖLÜMÜ GÜZ YARIYILI FİNAL SINAVI PROGRAMI

KIRSAL KALKINMA DESTEKLERİ KAPSAMINDA GENÇ ÇİFTÇİ PROJELERİNİN DESTEKLENMESİ HAKKINDA TEBLİĞ (TEBLİĞ NO: 2016/16)

Tarımın Anayasası Çıktı

Türkiye Tarımında Enerji Tüketimi

Sürdürülebilir Tarım Yöntemleri Prof.Dr.Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi

TÜRKİYE NİN ÜSİ ODAKLI SÜREÇLERİ (23.BTYK - 27.BTYK) 2014 ve Sonrası (27. BTYK - )

T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI AR-GE REFORM PAKETİ

ANAYASA UZLAġMA KOMĠSYONU BAġKANLIĞINA

İYİ TARIM UYGULAMALARI VE EUREPGAP. Prof. Dr. Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

KAYISI ARAŞTIRMA İSTASYONU MÜDÜRLÜĞÜ EK 3.11 ÜRETME VE İŞLETME BÖLÜMÜ

SAKARYA DA TARIM VE HAYVANCILIK SEKTÖR ANALİZİ VE ÖNERİLER RAPORU PROJESİ SAHA ARAŞTIRMA ÇALIŞMASI SONUÇLARI

HATAY TARIM VİZYONU

BÖLÜMLERİ: - 1. Adana Bölümü - 2. Antalya Bölümü YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ: AKDENİZ BÖLGESİ KONUMU, SINIRLARI VE KOMŞULARI: Akdeniz Bölgesi

Çıralı: Farklı Bir Yaşam Mümkün*

KAMU-ÜNİVERSİTE-SANAYİ İŞBİRLİĞİ VE ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ

BAHÇE BİTKİLERİ BÖLÜMÜ BAHAR YARIYILI BÜTÜNLEME SINAV PROGRAMI

DOĞA - İNSAN İLİŞKİLERİ VE ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİ DERS 3

YAŞ MEYVE SEBZE. Hazırlayan Dilek KOÇ T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi

Prof. Dr. Ali Ömer ÜÇLER 1

ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ ÇİNE MESLEK YÜKSEKOKULU DÖNEM: PAZARTESİ SALI ÇARŞAMBA PERŞEMBE CUMA

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI GÜZ YARIYILI BÖLÜM SEÇMELİ DERSLERİ

YYÜ. ZİRAAT FAKÜLTESİ EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 1. YARIYIL I (GÜZ DÖNEMİ) BAHÇE BİTKİLERİ BÖLÜMÜ 1. SINIF HAFTALIK DERS PROGRAMI

BAHÇE BİTKİLERİ BÖLÜMÜ DERS PROGRAMI BAHÇE BİTKİLERİ BÖLÜMÜ-I SAAT PAZARTESİ SALI ÇARŞAMBA PERŞEMBE CUMA

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ İÇ DENETİM BİRİMİ BAŞKANLIĞI İÇ DENETİM TANITIM BROŞÜRÜ

Konya Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı Görev, Yetki ve Çalışma Yönetmeliği

Bu sorunun doğru cevabını verebilmek için öncelikli olarak bazı kavramların iyi bilinmesi gerekir. Zira bu kavramların anlaşılabilmesi neticesinde

Transkript:

ALATA BAHÇE KÜLTÜRLERİ ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ NÜN BUGÜNKÜ YAPISI VE GELECEĞİ Prof. Dr. M. Faruk ALTUNKASA Prof. Dr. Suat ŞENOL Prof. Dr. Turgut YEŞİLOĞLU Prof. Dr. K. Tuluhan YILMAZ Prof. Dr. Haydar ŞENGÜL ADANA, Haziran 2006

ALATA BAHÇE KÜLTÜRLERİ ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ NÜN BUGÜNKÜ YAPISI VE GELECEĞİ Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanlığının, 01.06.2006 tarih ve B.30.2.ÇKO.0.58.00.01.71.00/1105-2465 sayılı yazısıyla, Prof. Dr. Faruk Altunkasa başkanlığında oluşturulan Komisyonumuzdan, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsünün (bundan sonra Enstitü olarak söz edilecektir) bugünkü yapısı ve geleceği ile ilgili bilimsel ve teknik bir rapor hazırlanması istenmiştir. Bunun üzerine Enstitü ile ilgili belge, rapor, yayınlar ayrıntılı olarak incelenmiş, 15 Haziran 2006 tarihinde Enstitüye bir inceleme gezisi düzenlenmiş, bütün bu incelemeler sonucunda komisyonumuz tarafından saptanan bilimsel ve teknik bulgular aşağıda sunulmuştur. Enstitünün kuruluşu, 1944 yılında kurulan Alata Teknik Bahçıvanlık Okulu bünyesinde, 1967 yılında Bölge Bağ-Bahçe Araştırma Enstitüsü adıyla kuruluşuna kadar uzanır. Enstitü, ülkemizin Mersin, Adana, Osmaniye ve Hatay illerini kapsayan Doğu Akdeniz alt bölgesinde turunçgil ve diğer subtropik meyveler, ılıman iklim meyveleri, bağcılık, üzümsü meyveler, sebzecilik, iç ve dış mekan süs bitkileri, tıbbi ve aromatik bitkiler ile arıcılık konularında uygulamalı Islah ve Yetiştirme Tekniği araştırmaları yapan tek kuruluştur. Enstitü arazileri, Toros dağlarının uzantısı olan yükseltilerle deniz kıyısı arasında, kıyıya paralel dar bir şerit halinde uzanmaktadır (Şekil 1). Araştırma enstitüsü olarak bu alanın seçilmesinin en önemli nedenlerinden biri, sahip olduğu toprakların bahçe tarımına son derece elverişli olması ve bölge topraklarının minyatür bir modelini, yapısında bulundurmasıdır. Kıyıdaki, denizde dalga ve rüzgar hareketleriyle oluşmuş kıyı kumullarının hemen ardında yüksek arazilerden akarsular ve özellikle yan derelerle taşınan aluviyallerin oluşturduğu derin, orta tekstürlü, topoğrafik sınırlaması olmayan (düz ve düze yakın) Aluviyal topraklar yer almaktadır. Aluviyal toprakların hemen üzerinde Kahverengi Orman Toprakları ve Kırmızımsı Kahverengi Akdeniz Toprakları yine kıyıya paralel olarak yer almaktadır. Gerek Aluviyal topraklar gerekse Kahverengi Orman ve Kırmızımsı Kahverengi Akdeniz Toprakları Doğu Akdeniz Bölgesinin bahçe tarımının başarıyla yapıldığı büyük toprak gruplarıdır. Bu özellik enstitü bünyesinde yürütülen araştırma 1

Şekil 1. Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Entitüsü Arazilerinin 1975 Yılında Çekilmiş Hava Fotoğrafı. sonuçlarının tüm bölge toprakları için geçerli olmasını sağlamaktadır ve bölge tarımına en yararlı olabileceği bir yerde kurulmuş olduğunun bir göstergesidir. Ayrıca bu arazilerde sulama imkanının bulunması arazilerin tarımsal değerini bir kat daha artırmaktadır. Nitekim sulamanın Doğu Akdeniz Bölgesinde bahçe tarımında çok önemli bir yeri bulunmaktadır. Enstitü topraklarından Aluviyal Toprak büyük grubuna giren arazilerin tamamı I. Sınıf Sulu Tarım arazileridir (Şekil 2). Kahverengi Orman Toprağı büyük grubuna giren arazilerin tamamı ise II. Sınıf Sulu Tarım arazilerinden oluşmaktadır. Kırmızımsı Kahverengi Akdeniz büyük grubuna giren arazilerde toprak derinliği yer yer yetersiz olduğundan bu alanlar IV. Sınıf tarım arazileri olarak sınıflandırılmıştır. Enstitüsü alanının güney sınırını oluşturan kıyı şeridi 3,5 km uzunluğunda olup, kıyı kumulları ile kaplıdır. Yerinde yapılan alan etütlerinde, söz konusu kıyı şeridinin çok sınırlı bir kesiminde insan etkilerine bağlı değişimlere rastlanmış, ancak 2

Şekil 2. Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Entitüsü Arazilerinin Arazi Kullanım Yetenek Sınıfları Haritası. kumul ekosisteminin büyük ölçüde doğal özelliklerini koruduğu görülmüştür. Kıyı kumulunun özgün rölyefi ile bunun üzerinde oluşmuş kumul vejetasyonu (psamophil) ve eski kum tepelerini stabil halde tutan yaşlı maki vejetasyonunun yüksek tür çeşitliliği, ekosistemin doğallığı konusunda önemli bulgular olarak değerlendirilmiştir. Dünyadaki kıyıların %40 ında var olan kumulların, kıyıların korunması, yaban hayatına barınak sağlaması, tatlı su temini ve su akışının düzenlenmesinde önemli bir rolü vardır. Kumul alanları ile bağlantılı sulak alan sistemleri, kıyı sularının üretkenliğinde, biyokimyasal yenilenmede ve jeomorfolojik stabilitenin sağlanmasındaki önemli işlevlerinin yanında kabuklu deniz canlıları, balıklar ve kuşlar için önemli habitatlar içermektedir. Bu alanlar ayrıca, yukarı havzada kullanılan kimyasal gübreler ve organik maddelere birikme yeri ve dalgalara karşı bariyer görevi de görmektedir. Doğallığını koruyan kıyı kumullarında kumulun oluşum evrelerini ve bu dinamiğin sürekliliğini yansıtan ön kumul zonu, genç kum setleri ve çok yıllık odunsu 3

bitki örtüsü ile kaplı eski kum tepeleri gibi morfolojik oluşumların alanda halen varlığını sürdürdüğü görülmüştür. Kıyı alanının morfolıjik özellikleri ve doğal bitki topluluklarının zonlara göre dağılımı Şekil 3 de sunulmuştur. Kıyılardaki kumullar ve sulak alan sistemleri flora ve yaban hayatı için olduğu kadar, tarım ve balıkçılık aktiviteleri için de büyük önem taşımakta, bu nedenle doğa koruma potansiyeli açısından büyük önem taşıyan bu alanların rasyonel yönetimi zorunlu olmaktadır. Alanda kıyı çizgisini izleyen dalga zonunda iri çakıllı depozitler yer almakta ve bitki örtüsünden yoksun bu çıplak zonu, 2-3 m yüksekliğe ulaşan genç kum seti izlemektedir. Ön kumul olarak adlandırılan bu kuşakta hakim tür Pancratium maritimum dur. Buna katılan diğer türler; Cakile maritima, Salsola kali, Salsola ruthenica, Ipomea stolonifera, Poligonum maritimum, Daucus litoralis, Euphorbia peplis, Echium angustifolium ve Beta sp. dir. Bu kuşağı izleyen düzlüklerde çok yıllık bodur bir çalı türü olan Helianthemum stipulatum baskın durumdadır. Katılımcı türler ise; Cyperus capitatus, Euphorbia paralias, Daucus litoralis, Paronchia argentea, Silene macrodontha, Alyssum sp. ve Erodium sp. dir. Özellikle yaşlı kum tepelerinin güney yamaçlarında yoğunlaşan kumul çalılıkları, Akdeniz kıyı kuşağına ( termo-mediterran ) özgü bitki birliklerini temsil etmektedir. Bunlardan Olea-Ceratonia birliği, kum tepeleri üzerinde yaşlı maki elementlerinin oluşturduğu sık topluluklar şeklinde görülmektedir. Bu topluluğun karakteristik türleri olan Ceratonia siliqua (keçiboynuzu) ve Olea europaea ssp. sylvestris (delice) alanda, Myrtus communis, Rhamnus alaternus, R. oleoides, Ephedra campylopoda, Pistacia lentiscus, P. terebinthus, Quercus coccifera, Cistus sp., Osyris alba ve Lactuca saligna ile birlikte bulunmaktadır. Bu topluluk, kum tepelerinin rüzgara açık bakılarında, sert denizel rüzgarların etkisiyle kompakt çalı grupları oluşturmuştur. Kum tepelerinin ardında ise Phragmites australis ve Arundo donax türlerinden oluşan kamışlıklar tarım yapılan alanları sınırlamaktadır. Tarım alanları çevresinde Onopordum boissieri ve Verbascum sp. yayılmıştır. Kumul rölyefinin kısmen tahrip edildiği sınırlı alanlarda öbekler halinde görülen ot vejetasyonu içinde Plantago afra, Echium angustifolium, Bromus sp., Medicago sp. ve Verbascum sp. görülmüştür. 4

TARIM ALANLARI YAŞLI KUM TEPELERİ ÖN KUMUL KUM SETİ DALGA KUŞAĞI AKDENİZ Ceratonia siliqua Olea europaea var. sylvestris Myrtus communis Rhamnus alaternus R. oleoides Ephedre campylopoda Pistacia lentiscus P. terebinthus Quercus coccifera Cistus sp. Osyris alba Lactuca saligna Phragmites australis Arundo donax Helianthemum stipulatum Cyperus capitatus Euphorbia paralias Daucus litoralis Paronchia argentea Silene macrodontha Alyssum sp. Erodium sp. Pancratium maritimum Cakile maritima Salsola kali S. ruthenica Ipomea stolonifera Poligonum maritimum Daucus litoralis Euphorbia peplis Echium angustifolium Beta sp. Şekil 3. Alata Kıyı Kumullarında Tipik Kıyı Kesiti ve Doğal Bitki Topluluklarının Zonlara Göre Dağılımı (Orijinal). 5

Enstitü sınırları içinde kalan kıyı alanı, bölgede yapılaşma baskısından korunmuş ve böylelikle doğala yakın habitat özellikleri taşıyan tek örneği oluşturması nedeniyle, doğa koruma yönünden bölgesel ve ülkesel ölçekte son derece önemli ve değerli bulunmuştur. Kıyı alanının, nesli tehlikeye girmiş deniz kaplumbağası türlerinin yuvalanma alanı oluşu göz önüne alındığında bu habitatın taşıdığı değer ve önem uluslararası düzeye ulaşmaktadır. Gücü (2000) nün raporuna göre, Alata Bahçe Kültürleri Araştırma ve Eğitim Merkezi sınırları içinde kalan kıyılar, coğrafik konumu itibariyle deniz kaplumbağaları, özellikle de nesli tehlike altında olan Yeşil Deniz Kaplumbağası (Chelonia mydas) için önemli üreme alanları arasında yer almaktadır. Bu alan içerisinde Palmiyeli yolun doğusunda kalan alan ve özellikle bu yol ile Sosyal tesisler arasındaki kısım son derece sağlıklı ve bozulmamış kumul sistemi nedeni ile yuva çıkışlarının yüksek olduğu belirtilmiştir. Kasperek ve ark (2001) a göre alanlardaki maksimum yuvaların kumsal uzunluklarına bölünmesiyle elde edilen yuva/km yoğunluğu Akyatan da 33,8 yuva/km, Kazanlı 40 yuva/km, Samandağ 10,9 yuva/km, Göksu Deltası 0,6 yuva/km iken; Alata kumsalında 44,6 yuva/km dir. Alata kumsalının Türkiye sahillerinde C. mydas için maksimum yuva/km oranı bakımından en yüksek orana sahip olduğundan dolayı Alata kumsalı önemli yuvalama alanıdır. Türkiye de 1988 yılında batıda Dalyan dan başlayarak doğuda Samandağ kumsalına kadar olan bölgede 17 önemli kumsal belirlenmiştir. Bu alanlardan 13 ü ana yuvalama kumsalı, 4 ünün ise nispeten daha az öneme sahip kumsallar olduğu kararına varılmıştır (Baran ve Kasperek,1989). Adana Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından alınan 09.10.2000 tarih ve 3877 sayılı kararı ile İçel ili, Erdemli ve Arpaçbahşiş sınırları içinde kalan Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsünü I. Derecede Doğal Sit alanı ilan etmiştir. Mersin ili Erdemli ilçesinde bulunan Alata Sahilindeki deniz kaplumbağaları, 2002 ve 2003 üreme sezonu boyunca Aymak (2004) tarafından Haziran ve Ekim ayları arasında kesintisiz olarak incelenmiştir. Alata kumsalındaki 2002 2003 yılı üreme sezonu boyunca incelemeler sonucunda; 2002 sezonunda 667 C. mydas çıkışından 134 tanesi, 119 Caretta caretta (Adi Deniz Kaplumbağası) çıkışından 27 tanesi yuva ile sonuçlanmıştır. C. 6

mydas a ait toplam 134 yuvadan 127 tanesinde yavru çıkışı başarılı, 7 tanesinde başarısız, C. caretta nın toplam 27 yuvadan 26 sında yavru çıkışı başarılı, 1 tanesi başarısız olmuştur. 2003 sezonunda ise 547 C. mydas çıkısından 121 tanesi, 85 C. caretta izinden 32 tanesi yuva ile sonuçlanmıştır. C. mydas a ait toplam 121 yuvadan 111 tanesinde yavru çıkışı başarılı, 9 tanesi su altında kalmış, 1 tanesi köpek tarafından predasyona uğratılarak tamamen tahrip olmuştur. 2002 üreme sezonunda predasyonun büyük bir çoğunluğu köpekler (%71,13) tarafından oluşturulmakta iken, ikinci sırada kuşların (%26,27) yavru predasyonu yer almaktadır. 2003 üreme sezonunda ise predasyonun büyük bir bölümü yumurta predasyonudur. Köpeklerin yaptığı predasyonlar %87 oranındayken, yengeçlerin yaptığı predasyon ise %2 civarındadır. Türkiye de buluna 17 yuvalama alanı ile karşılaştırıldığında Alata kumsalının Alata Araştırma Enstitüsü sınırları içerisinde yer almasından dolayı nispeten korunmuş durumdadır. Ancak etrafında yerleşmiş olan yazlıklar nedeniyle çeşitli önlemler almak gerekmektedir. Kumsalın gerisinde bulunan Araştırma Enstitüsüne ait tarlalar bulunmaktadır. Arazi ile kumsal arasında ağaçlar perde görevi görmektedir. Ayrıca bu ağaçlar çevre yolundan gelen ışıklara da engel olmaktadırlar. Bu nedenle, kültür alanları ile kumul arasındaki gerek doğal, gerekse kültürel bitki örtüsünün korunması ve geliştirilmesi son derece önemlidir. Kumul özellikleri iyi olmasına rağmen insan aktiviteleri ve ışıklandırma nedeniyle yuvalama çok az yapılmaktadır. Tatil sitelerinin önü plaj olarak kullanılmakta ve her iki sezonda da bu alanda ne yuva nede izine rastlanmamaktadır. Bu durum; yoğun kıyı kullanımının doğal ekosistem üzerindeki olumsuz etkilerinin bir kanıtıdır. Adi kaplumbağa ve Yeşil kaplumbağa için üreme zamanı genellikle Mayıs ayından başlayarak Ağustos-Eylül'e kadar devam etmektedir. Ancak her iki tür de yoğun olarak Haziran'ın ikinci yarısı ile Ağustos'un ilk yarısı arasında yumurtlamaktadır (Gücü, 2000). Yumurtaların aylara göre dağılımı incelendiğinde 2002 üreme sezonu için C. mydas en çok yumurtayı Temmuz ayında bırakırken, C. caretta en çok yumurtayı Ağustos ayında bırakmıştır. Her iki araştırıcının verileri de alanda turizm faaliyetlerinin artması durumunda deniz kaplumbağalarının üreme sezonu olan yaz dönemi içerisinde önemli bir baskının oluşacağını göstermektedir. 7

Deniz Kaplumbağalarının, habitatlarının ve özellikle üreme habitatlarının korunması BERN sözleşmesi ile karara bağlanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti de Bern sözleşmesini imzalayan ülkelerden biridir. Dolayısı ile hem habitatın bozulmamış olması hem de yoğun olarak deniz kaplumbağaları tarafından kullanıldığı ortada olan bu alanın koruma altına alınması ulusal bir yükümlülüktür. Yukarıda özellikleri açıklanan kıyı kumulunun mevcut yapısının korunması gerek özgün rölyefin, gerekse doğal bitki örtüsünün ve faunanın gelişimine olanak sağlaması açısından son derece önemlidir. Karaya yakın olan kum tepelerinin, üzerlerindeki bitki örtüsü sayesinde stabilite kazandığı ve bu kumulların, kıyıdaki genç kumullara oranla daha eski olduğu bilinmektedir. Yaşlı kumulları stabilize eden bu doğal bitki örtüsünün tahribi sonucunda, dinamik bir yapıya sahip olan kumulların rüzgarın etkisi ile harekete geçerek iç kesimlerdeki verimli tarım alanlarını tehdit etmesi beklenen bir sonuçtur. Alan, bitkisel çeşitlilik yönünden oldukça zengindir. Bu çeşitlilik, kıyı kumulları ve maki vejetasyonu ile çok yakın konumda yer alan kızıl çam ormanı ve çeşitli kültürlerin yapıldığı tarımsal alanların bir arada bulunmasından kaynaklanmaktadır. Bu çalışmada, yapılan incelemeler sırasında varlığı saptanan bitki türleri sunulmuştur. Alanda yayılan tüm bitki türlerinin saptanabilmesi için 1 yıl boyunca periyodik gözlemler yapılmalıdır. Bu koşulda alana ait bitkisel tür çeşitliliğinin, bu çalışmada sunulanın çok üzerinde olduğu görülecektir. Kıyı alanına özgü kumul rölyefi ve doğal bitki topluluklarının, Enstitü sınırları içerisinde uzun dönemde korunması sonucunda alan, yakın çevrede tamamen ortadan kaldırılan doğal yapıyı temsil eden tek örnek niteliği kazanmıştır. Bu özellikleri nedeniyle alan, kıyılarda süregelen ekolojik değişimlerin uzun dönemde izlenebileceği ve bilimsel araştırmaların yürütüleceği açık bir laboratuvar niteliği taşımaktadır. Kıyı alanının Enstitü içerisinde yer alması, bu tür bilimsel faaliyetler için uygunluğunu bir kat daha artırmaktadır. Ayrıca, yüksek düzeyde gen çeşitliliğini barındıran doğal bitki örtüsü içerisindeki türlerin yapılacak çalışmalarla kültüre alınması, kumul ve sulak alan restorasyonu çalışmalarında büyük yarar sağlayacaktır. 8

Yukarıda açıklanan gerekçelere dayanılarak; bölgede süregelen plansız ve yanlış alan kullanımlarından korunmuş, yakın çevresinde sürdürülen tarımsal faaliyetlere rağmen bitki örtüsü ve yaban hayatı yönünden yüksek biyo-çeşitlilik taşıyan bu doğala yakın kıyı alanının koruma altına alınmasının önemli ve gerekli olduğu görüşüne varılmıştır. Günümüzde ekonomik büyüme ve toplumsal gelişme sürecinde, bilim ve teknoloji üretme yeteneğinin ve nitelikli insan kaynağının, fiziki sermaye ve doğal kaynaklar gibi geleneksel kaynaklardan daha önemli bir hale geldiği artık neredeyse tartışmasız kabul gören bir gerçektir. 2. Dünya Savaşı sonrasında ekonomik altyapıları önemli ölçüde tahrip edilen Almanya ve Japonya bugünkü gelişmişliklerini bilim ve teknoloji üretme yeteneklerine, insan kaynaklarına borçludur. 20-25 yıl önce ülkemizle arasında önemli gelişmişlik farkı olmayan ancak bugün gelişmişlik sıralamasında ülkemizin bir hayli önünde bulunan Güney Kore ve İrlanda nın son yıllarda başardığı bu mucizenin gerisinde yine araştırma-geliştirme faaliyetlerine, insan gücünün eğitimine verdiği öncelik ve önemle, gerçekleştirdiği yatırımlar vardır. Bir ülke için ekonomik büyüme ve toplumsal refahın gerçekleştirebilmesi hatta ekonomilerinin ayakta kalabilmesi, rekabet edebilmesi ancak yetkin bir ulusal inovasyon altyapısı ve yeteneğine sahip olmasına bağlıdır. Teknolojik inovasyonun kaynağı da bilimsel ve teknolojik araştırmalar ile iyi eğitilmiş yaratıcı insan gücüdür. Teknolojinin ithal edilmesi, hiçbir zaman ülkenin kendi kaynaklarına dayalı olarak gerçekleştirdiği sağlam bir bilim temeli ile inovasyon kapasitesi yerine geçemez. Çünkü yaparak öğrenme ve araştırarak öğrenme yoluyla Know-how ın içselleştirilmesi (kendimize mal edilmesi, özümsenmesi) inovasyon sürecinin olmazsa olmaz unsurudur. Bu görüşlerin, bir devlet politikası olarak da kabul gördüğü de söylenebilir. Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu (BTYK) Cumhuriyetin kuruluşunun 100. yılı olan 2023 yılına uzanan 20 yıllık bir dönem için yeni bilim ve teknoloji politikalarının belirlenmesi için Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu nu (TÜBİTAK) görevlendirmiş, TÜBİTAK önderliğinde Ulusal Bilim ve Teknoloji Politikaları 2003-2023 Strateji Belgesi hazırlanmıştır. Bu strateji belgesine göre 2023 yılı Türkiye Vizyonu ve Sosyoekonomik Hedefleri arasında Bilim, teknoloji ve yenilikte (inovasyon) yetkinleşmiş; üreten, net katma değerini kendi beyin gücüne dayanarak aktarabilen bir Türkiye hedefi de yer almaktadır. Sözü edilen Vizyon 2023 Projesi 2005/9 Sayılı Başbakanlık Genelgesiyle yürürlüğe konulmuştur. Vizyon 2023 Strateji Belgesinde 9

Türkiye için öngörülen hedefler ulaşmak için; Yurtiçi Araştırma-Geliştirme (ARGE) harcamalarının gayri safi yurtiçi hasılaya oranını bugünkü % 0,64 düzeyinden 2013 yılında %2 ye çıkarmak, 1000 çalışan başına düşen 1,1 araştırmacı sayısını 2013 yılında 6 ya çıkarmak, 25-34 yaştaki 1000 nüfus başına bilim ve mühendislik alanında doktora yapanların 0,05 olan sayısını 10 kat artırarak 2013 yılında 0,5 e çıkarmak, Özel sektör araştırmacılarının toplam araştırmacı sayısı içindeki oranını, bugünkü %16 düzeyinden 2013 yılına kadar %50 ye çıkarmak öngörülmüştür. Aynı Strateji Belgesinde, vizyonu destekleyecek sosyoekonomik hedeflerden biri olarak Tarıma dayalı üretimde rekabetçi olmak gösterilmiş, bu başlık altında; Tohum, fide fidan ve damızlık geliştirip üretmek, Tarım, ormancılık ve hayvancılıkta, klasik ıslah teknikleri ve yeni biyoteknolojinin kombinasyonu ile bitkisel ve hayvansal üretim için yeni genotipler geliştirebilmek konuları öncelikli ve şanslı teknolojik faaliyet konuları olarak belirtilmiştir. Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü, kuruluşundan bugüne yaptığı çalışmalarıyla yukarıda belirtilen vizyon ve hedefler doğrultusunda önemli görevler gerçekleştirmiştir. Enstitü, gelecekte de çalışmalarıyla bu hedeflere ulaşmada önemli bir rol ve katkı potansiyeline sahip olmaya adaydır. Enstitü araştırma çalışmalarına başladığı 1973 yılından bu yana yüzlerce uygulamalı tarımsal araştırma projesi sonuçlandırmıştır. Bölge üniversiteleri ile birlikte ortak çalışmalar da yürüten kuruluş halen TÜBİTAK, Ziraat odası, Mersin İl Özel İdaresi, Muzder ve özel tohumculuk firması vb birçok kuruluş tarafından desteklenen ve yöredeki bahçe bitkilerinde karşılaşılan sorunlarına çözüm getirebilecek projeler üzerinde çalışmaktadır. Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü, Doğu Akdeniz bölgesinde bahçe bitkileri konusunda araştırma çalışmaları yapan tek kuruluştur. Özellikle çeşit adaptasyon ve introdüksiyon çalışmaları, çeşit ıslahı çalışmaları ile bugün pratikte kullanılan birçok meyve (kayısı, nar, çilek, 10

turunçgil) ve sebze (biber, kabak, sarımsak, fasulye, marul) tescil edilmiş çeşidini bölgeye ve ülkemize kazandırmışlardır. Küçük üreticilerin yeterli ve sürdürülebilir gelir elde etmesinde önemli bir yeri olan, katma değeri yüksek bir tarım şekli olan örtü altı/sera tarımının bölgeye tanıtılması ve yaygınlaştırılmasında Enstitü birinci derecede rol oynamıştır.enstitü, laboratuarlarında bölge üreticilerine yaptığı toprak, yaprak ve su analizleriyle, ihtiyaç duyulan gerçek bitki besin elementi miktarını belirleyerek üreticilere yaptığı önerilerle aşırı gübre kullanımını önleyerek ülke ekonomisine önemli tasarruflar kazandırmanın yanında toprak verimliliğinin korunması yoluyla sürdürülebilir tarıma önemli katkılar sağlamıştır. Ayrıca Enstitünün katkılarıyla Silifke ilçesi Senir yöresinde yabani menengiçlerin antepfıstığı ile aşılanması suretiyle antepfıstığı tarımı yaygınlaşmış, topraksız kültürde domates yetiştiriciliği Erdemli ve civarında tamamen tanıtılmış ve yaygınlaşmaya başlamıştır. Mersin İlinde limon muhafazasında doğal depoların kullanım olanaklarının geliştirilmesi konusunda bir çalışma sonuçlandırılarak, Mersin yöresi limon tüccarlarına Ürgüp yöresi yanında, kendi yakın çevrelerindeki yaylalarda bulunan limon depolama imkânlarının olduğu belirlenmiştir. Ekolojisi gereği, Tarım Bakanlığı tarafından Ülkesel Bitki Genetik Kaynakları Projesi kapsamında; turunçgiller, zeytin, kayısı, muz, incir, nar, yenidünya, Trabzon hurması, badem ve keçiboynuzu genetik kaynaklarının muhafazasıyla görevlendirilmiş olan Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsünde bahçe kültürleri alanında çok değerli çeşit ve genetik kaynak koleksiyonları (turunçgil, incir, avokado, Trabzon hurması, yenidünya, zeytin, asma, erik, kayısı, badem vd) bulunmaktadır. Turunçgiller dahil ticari açıdan önemli diğer bitki guruplarını moleküler düzeyde çalışarak bitki ıslahında etkinliği arttırabilmek amacıyla Enstitüde yeni kurulan biyoteknoloji laboratuarında parmak izi çıkarılması, genetik haritalama, çeşit ayrımı, oransal saflık düzeyinin belirlenmesi, moleküler markır yardımıyla seleksiyon, coğrafik bölge ve genotip ilişkileri ve gen bulunması gibi bilimsel değeri yüksek birçok çalışma yürütülmektedir. Enstitü; Anamur da Muz Üretiminin Geliştirilmesi isimli paket proje hazırlamış ve çalışmalara başlamıştır. Ayrıca, Enstitü Bitki Besleme laboratuarında araştırma faaliyetlerine ek olarak sağlıklı, virüsten ari aşı gözü kaynakları kullanarak aşılı turunçgil fidanları yetiştirerek çiftçilerin kullanımına sunmakta, bölgede ihtiyaç 11

duyulan konularda seminer ve eğitimler vermekte, ALATARIM adında bir dergi çıkarmaktadır. Enstitüye genel bütçeden ayrılan kaynak göz önünde bulundurulduğunda, tüm bu yararlı faaliyetlerin maliyeti karşısında çok yetersiz olduğu görülecektir. Enstitü bu etkinliklerini yönetici ve araştırıcı personelinin büyük özverilerle, üretim faaliyetlerinden elde ettikleri gelirlerin bir bölümünü döner sermaye yoluyla araştırma faaliyetlerine aktarmakla gerçekleştirmiştir. Enstitü, doktora, yüksek lisans ve lisans düzeyinde eğitime sahip olan 33 araştırmacı ziraat mühendisi ile önemli bir araştırıcı potansiyeline sahiptir. Bir araştırma kuruluşunda çalışabilecek bir teknisyen için lise eğitiminden sonra 3 yıl, mühendis/lisans dercesine sahip bir kişi için 7 yıl, doktoralı bir araştırıcı için 10 yıl gerektiği düşünülürse Enstitünün yetişmiş araştırıcı potansiyelinin zaman ve kaynak açısından kamuya maliyeti hakkında bir fikir edinilebilir. 1982 de Fransa Cumhurbaşkanı Ayağını araştırma laboratuarından içeri atmamış olanlara araştırmanın kaderini, geleceğini teslim etmem diyerek araştırma alanının ve araştırıcıların önemine değinerek, bu alanın bürokrasinin ve politikacıların keyfine bırakılmayacak kadar önemli ve özen isteyen bir alan olduğunu vurgulamıştır. Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsünün, son zamanlarda bugünkü kullanım amacı dışında turizm ve/veya yapılaşmaya açılması, bazı çıkar grupları ve yerel idareler tarafından gündeme getirildiği, bu yönde siyasi karar alıcılara baskı yapılmakta olduğu bilinmektedir. Ülkemizin kesinlikle ihtiyaç duyduğu böyle bir araştırma kuruluşunun yeniden kurulmasının maliyeti, önerilen tarım dışı alternatif kullanımlarından sağlanacak ekonomik getiriyle karşılanamayacak büyüklüktedir. Bir kere çok yıllık bitkiler olan meyve ağaçlarının dikildikten sonra araştırma yapılacak olgunluğa erişmeleri onlarca yıllık zaman, emek ve kaynak gerektirecek, buna uygun tarımsal ekolojide uygun tarım topraklarının ( ki 1 cm kalınlığında toprak oluşumu için 100 lerce yıl gerektiği bilinmektedir) bulunması, tefsiye sulama gibi toprak ıslahı yatırımları, laboratuarların kurulması, araştırma yapacak araştırma ve destek personelinin yetiştirilmesi çok büyük zaman ve kaynak gerektirmektedir. Enstitü alanlarının bugünkü kullanımı dışında turizm ve/veya yapılaşmaya açılmasıyla bu maliyete ek olarak, tarım topraklarının bir daha geriye kazanılamaz şekilde elden çıkmasıyla sürekli elde edilebilecek tarımsal katma değer, araştırma sonuçlarının ülke tarımsal verimliliğine sağlayacağı katkılardan yoksun kalmanın fırsat maliyeti eklendiğinde, bu maliyeti 12

hiçbir alternatif kullanımdan elde edilecek gelir karşılayamayacaktır. Hele doğal ekosistemin tahribiyle endemik canlı türlerin ve biyolojik çeşitliliğin yok olmasının ekonomik maliyetini ölçmek bugün iktisat biliminin sınırlarını aşmaktadır. Enstitü alanlarının, bugünkü kullanım amacı dışında turizm ve/veya yapılaşmaya açılması ülkede yürürlükte olan hukuka ve yasal düzenlemelere de aykırıdır. Anayasanın 44. maddesinde Devlet toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek erozyonla kaybedilmesini önlemek ve topraksız olan veya yeter toprağı bulunmayan çiftçilikle uğraşan köylüye toprak sağlamak amacıyla gerekli tedbirleri alır. 45. maddesinde, Devlet tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek, tarımsal üretim planlaması ilkelerine uygun olarak bitkisel ve hayvansal üretimi artırmak maksadıyla tarım ve hayvancılıkla uğraşanların işletme araç ve gereçlerinin ve diğer girdilerin sağlanmasını kolaylaştırır ve 166. maddesinde ise ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı, özellikle sanayinin ve tarımın yurt düzeyinde dengeli ve uyumlu biçimde hızla gelişmesini, ülke kaynaklarının döküm ve değerlendirmesini yaparak verimli şekilde kullanılmasını planlamak, bu amaçla gerekli teşkilatı kurmak Devletin görevidir... denilmektedir. 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunun 1. maddesinde, Bu kanunun amacı toprağın doğal veya yapay yollarla kaybını ve niteliklerini yitirmesini engelleyerek, korunmasını, geliştirilmesini ve çevre öncelikli sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak, planlı arazi kullanımını sağlayacak usul ve esasları belirlemek olarak belirtilmiş, Mutlak Tarım Arazileri, Bitkisel üretimde; toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerinin kombinasyonu yöre ortalamasında ürün alınabilmesi için sınırlayıcı olmayan, topografik sınırlamaları yok veya çok az olan; ülkesel, bölgesel veya yerel önemi bulunan, hâlihazır tarımsal üretimde kullanılan veya bu amaçla kullanıma elverişli olan araziler şeklinde tanımlanmıştır. Yasanın 13. maddesinde Mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ile sulu tarım arazileri tarımsal üretim amacı dışında kullanılamaz. denilmektedir. Buna göre Enstitü arazilerinin Kırmızımsı Kahverengi Akdeniz büyük grubuna giren arazileri dışında kalan kısmının tamamı (Şekil 2 de yeşil ve kahverengi renkte olan alanlar) Mutlak Tarım Arazisi ve aynı zamanda Sulu Tarım Arazi özelliğine sahiptir. Bu nedenle de sürdürülebilir kalkınma ilkelerine uygun olarak enstitü arazilerinin bu bölümün tarım 13

arazisi niteliğinin korunarak kullanılması zorunludur. Kırmızımsı Kahverengi Akdeniz büyük grubuna giren araziler ise Toprak Koruma ve Arazi Kullanım kanununa göre Marjinal tarım arazileri sınıfına girmektedir. Enstitünün kuruluş aşamasında da ve öncesinde (Alata Bahçıvancılık Okulu) bu durum göz önünde bulundurularak idari binalar, okul binaları, lojmanlar IV. Sınıf arazilerin, yasaya göre Marjinal Tarım Arazilerinin bulunduğu arazilere yerleştirilmiştir. 441 Sayılı Tarım ve Köyişleri Bakanlığının kuruluş ve Görevleri hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 2. maddesinde bakanlığın görevleri tanımlanmış, b) fıkrasında Kalkınmanın gereklerine ve gelişen taleplere uygun olarak üretim, tüketim ve girdi ihtiyaçları ile toprak, su, bitki, hayvan varlığı ve benzeri tabii kaynakların korunması, geliştirilmesi için araştırma, inceleme ve plan, program ve projeler yapmak ve yaptırmak g) fıkrasında Tarım ve hayvancılık konularında araştırmalar yapmak, bunların gerektirdiği ıslah, deneme, üretme, ürün işleme, istasyon, müessese laboratuar ve benzeri tesisleri kurmak ve işletmek ve t) fıkrasında Tarım alanlarının gayesine uygun bir şekilde kullanılmasını sağlamak, denetlemek ve ilgili kuruluşlarla işbirliği yapmak denilerek, Bakanlığa kanun hükmünde kararnameyle yüklenen asli görevlerini yerine getirmek üzere bizzat Bakanlık tarafından kurulan Enstitünün kuruluş amacı dışında kullanılması hukuka ve yürürlükteki mevzuata aykırıdır. Enstitünün tarımsal araştırma ve üretim amacı dışında, turizme ve/veya yapılaşmaya açılması hukuka ve mevzuata uygun olmadığı gibi devletin kalkınma stratejisine ve devlet siyasetine de uygun değildir. Bir devlet siyaseti olan Vizyon 2023 Projesi, Ulusal Bilim ve Teknoloji Politikaları 2023 Strateji Belgesine aykırılığı yukarıda ayrıntıları ile anlatılmıştı. Bu vizyon ve strateji öngörülerine 24.04.2006 tarihinde kabul edilen 540 sayılı Dokuzuncu Kalkınma Planı Stratejisi (2007-2013) Hakkında Kanun Hükmünde Kararname içinde de yer verilmiştir. Bakanlar Kurulu tarafından kabul edilen Dokuzuncu Kalkınma Planı Stratejisinde, IV.1. Rekabet Gücünün Artırılması başlığı altında Ar-Ge ve Yenilikçiliğin (inovasyon) Geliştirilmesi alt başlığında şunlar ifade edilmektedir Ar-Ge faaliyetlerinin yenilik üretecek şekilde ve pazara yönelik olarak tasarlanması sağlanacaktır. Bu kapsamda, Ar-Ge harcamalarının GSMH içindeki payı ve payın özel sektörün ağılığını artırmaya yönelik tedbirler alınacaktır. Toplumda bilim ve teknoloji bilinci, nitelikli araştırmacı sayısı artırılacak ve araştırma altyapısı geliştirilecektir. Üniversitelerin, araştırma 14

enstitülerinin ve diğer kurum ve kuruluşlarının araştırma alt yapısı öncelikli alanlar temel alınarak geliştirilecektir. Yine aynı başlığın altında Tarımsal Yapının Etkinleştirilmesi rekabet gücünün artırılmasında öncelikli konu olarak geçmektedir. SONUÇ Kuruluşundan bu yana bölge tarımına, ülke ekonomisine yararlı faaliyetlerde bulunmaya devam eden Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü; fiziki, mali ve insan kaynakları ile desteklenerek bugünkü amacına uygun olarak faaliyetlerini etkin bir şekilde artırarak sürdürmelidir. Enstitü alanlarının bugünkü amacı dışında turizm ve/veya yapılaşmaya açılması, ekonomik rasyonaliteye, hukuka ve yürürlükteki mevzuata, devletin kalkınma strateji ve hedeflerine, her şeyden önemlisi kamu yararına aykırıdır. Amaç dışı kullanımla, telafi edilemez ekonomik kayıpların yanında gelecek kuşakların refahı da olumsuz etkilenecek, hem Mutlak Tarım Alanı olan ve hem de Birinci Derece Doğal Sit alanı olarak ilan edilmiş Enstitü alanının, doğa koruma bakımından taşıdığı olağanüstü önem nedeniyle uluslararası toplum gözünde ülke olarak saygınlık yitirilecektir. Saygılarımızla sunarız. 26.06.2006 Ek : 1. Enstitüye ait fotoğraflar 2. Koruma Kurulu Kararının Fotokopisi 15

EK 1. ALATA BAHÇE KÜLTÜRLERİ ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜNDEN FOTOĞRAFLAR Fotoğraf 1. Alata kıyı şeridi Doğu sınırında yoğun ikinci konut yerleşimi. Fotoğraf 2. Alata Kıyı şeridinden Batı ya doğru bir görünüm ve ikinci konutlar. 16

Fotoğraf 3. Deniz kaplumbağası yuva denemesi ve izleri. Fotoğraf 4. Deniz kaplumbağaları için önemli yuvalanma habitatı oluşturan ön kumullar. 17

Fotoğraf 5. Kum zambağı (Pancratium maritimum)türünün hakim olduğu ön kumul ve kum seti. Fotoğraf 6. Helianthemum stipulatum türünün temsil ettiği yarı stabil kumu kuşağı ve ardında kum tepesi. 18

Fotoğraf 7. Kıyı kumulunda yayılan yüksek tür çeşitliliğine maki topluluğu, Pistacia lentiscus, Myrtus communis, Rhamnus alaternus, Ceratonia siliqua ve Osyris alba fertlerinden oluşan sık çalı toplulukları şeklinde görülmektedir. Fotoğraf 8. Kum tepelerinin stabilizasyonunu sağlayan maki topluluğu. 19

Fotoğraf 9. Alata Bahçe Kültürleri Araştırma ve Eğitim Merkezi içerisindeki işlenmiş alanlar, tarımsal araştırmalara ek olarak, çevredeki yapısal yoğunluğun azaltılmasında da önemli işleve sahiptir. 20

Fotoğraf 10. Alata Bahçe Kültürleri Araştırma ve Eğitim Merkezi ne ait sıcak iklim koşullarına uygun çim türleri için kurulmuş deneme parselleri. Fotoğraf 11. Alata Bahçe Kültürleri Araştırma ve Eğitim Merkezi fidanlık alanından bir görünüm. 21

Manolya (Magnolia grandiflora) Albizya (Albizzia julibrissin) Fotoğraf 12. Alanda yabancı yurtlu süs bitkilerine ait yaşlı fertler bulunmaktadır. 22

Fotoğraf 13. 1940 lı yıllarda inşa edilen ısıtmalı sera tesisi, örtü altı yetiştiriciliği açısından eski uygulamaları gösteren önemli bir değerdir. Fotoğraf 14. Kıyı alanının Batı sınırında mendirek ile korunan kumsal, ve sığ deniz zonu rekreasyon açısından önemli bir potansiyele sahiptir. 23