AJANDANIZA EKLEYİN 30/01/2011 03



Benzer belgeler
DESIGN WEEK ANTALYA İÇ MEKAN TASARIMI VE MOBİLYA Kasım 2017 Antalya Expo Center

"Gerçek tasarımcı elinde firca ile doğar" iç mimar Anna Malyakina'yı tam anlamıyla tanımlayan bir ifade. Anna çizim yapmaya konuşmayı öğrenmeden

8. İSTANBUL İDF DERİ FUARI ŞEMSİYE STAND VE ZİYARET ORGANİZASYONU SONUÇLARI

Yapex 2014 Yapı ve Restorasyon Fuarı Sonuç Raporu..

MiMARLIK, BiÇiM HALiNE GELMiŞ YAŞAMDIR.

IMM KÖLN ULUSLARARASI MOBİLYA FUARI ZİYARET ORGANİZASYONU DEĞERLENDİRME RAPORU

Uluslararası 15. MÜSİAD Fuarı ve 18. IBF Kongresi Lansmanı Yazın başlangıcını hissetmeye başladığımız Haziran ayının bu ilk

YAPI FUARI TURKEYBUILD İSTANBUL FUARI ZİYARET ORGANİZASYONU SONUÇLARI

çocukların çok ilgisini çekti. Turdan sonra çocuklar müzedeki atölyede

12 19 OCAK 2017 ALMANYA - FRANKFURT / HANNOVER / MÜNİH

Stratejik Ortaklar Destekleyen Kurumlar Organizasyon

HALE OZANSOY RESİM SERGİSİ DEFNE SANAT GALERİSİNDE AÇILDI

ULUSLARARASI AYDINLATMA & ELEKTRİK MALZEMELERİ FUARI VE KONGRESİ İSTANBUL FUAR MERKEZİ

15 22 OCAK 2015 ALMANYA - FRANKFURT / HANNOVER / MÜNİH

Her daim yenilikçi anlayış

İDMA 2015 SONUÇ RAPORU. Parantez Fuarcılık / Fair

Zirve Takvimi

Hakkımızda. Vizyonumuz. Misyonumuz

26 Kasım 2015 / The Grand Tarabya İstanbul

8 15 OCAK 2014 ALMANYA - FRANKFURT / HANNOVER

Uluslararası İzmir Film Festivali ilk kez 1990 yılında düzenlenmeye başladı. 11 kez düzenlenen Festivale 2000 yılında ara verildi.


Franchise Tanıtım Dosyası

SONUÇ RAPORU. CYF Fuarcılık A.Ş.

İHTİŞAMLI BİR SATIŞ OFİSİNE DAVETLİSİNİZ

VİTRİN KUYUMCULUĞU BÖLÜMÜ MESLEK DERSLERİ VİTRİN

HOTEL, RESTORAN, HASTANE VE ikram ENDÜSTRiSi iş KONTRATLARI FUARI KASIM contracthotelexpo.com

Yukarıdaki hizmetlerimiz haricinde şirketimizin bünyesinde, gıda ve inşaat alanında da çalışmalar aynı prensipler çerçevesinde yapılmaktadır.

IDF İSTANBUL DERİ FUARI

10 15 OCAK 2018 ALMANYA - FRANKFURT / HANNOVER

İZMİR TİCARET ODASI 17. ULUSLARARASI İSTANBUL PENCERE FUARI ZİYARET ORGANİZASYONU SONUÇLARI. 11 Mart 2016, İstanbul

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

TÇMB KASIM- ARALIK AYI EĞİTİMLERİ...2

Gaziosmanpaşa Koza Sokak Numara 66 / ANKARA KOZA SOKAK, MESA KALİTESİYLE TANIŞIYOR!

YAPI MALZEMELERİ 04-07

İZMİR TİCARET ODASI 2017 AVRASYA CAM 2017 VE AVRASYA PENCERE 2017 FUARLARI ZİYARET ORGANİZASYONU SONUÇLARI

Dünya üzümden sadece şarap yaparken, biz ise üzümden sadece şarap değil, başka neler yapacağımızı göstermeye devam edeceğiz.

9. ULUSLARARASI LED SİSTEMLERİ, TEKNOLOJİLERİ, UYGULAMALARI VE AYDINLATMA FUARI

İSTANBUL MOBİLYA FUARI 7-12 KASIM 2017 FUAR SONUÇ RAPORU

18. İRAN ULUSLARARASI ELEKTRİK FUARI. 2-5 Kasım 2018

VESTEL ŞİRKETLER GRUBU

14 19 OCAK 2016 ALMANYA - FRANKFURT / HANNOVER

MediaCat Felis 2013 Ödülleri ne Başvurular Başlıyor!

ÖZET SONUÇ BİLDİRGESİ

06-26 EKiM 2016 YER: BARIŞ MAH. EĞİTİM VADİSİ BULV. ZABITA MD. HİZMET BİNASI YANI. Sandra Lopez. Ayla Turan Bahadır Çolak Kadriye İnal SelçukYılmaz

20 Ağustos 2015 DOMOTEX Turkey (25 28 Mayıs 2015) DOMOTEX Turkey, halının merkezinde uluslararası bir platform sundu

ÇALIŞMA ALANLARINIZA YENİ BİR SOLUK GETİYORUZ

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

gffsad

İÇ MİMARLIK VE ÇEVRE TASARIMI BÖLÜMÜNDE ÇAP YAPACAK TÜM BÖLÜMLERİN ÖĞRENCİLERİ İÇİN ÇAP DERS PLANI


SULTANBEYLİ NİN YENİ CAZİBE MERKEZİYLE TANIŞMAYA, HAYATINIZI DAHA KONFORLU YAPMAYA, HAYALLERİNİZİ YAŞAMAYA HAZIR MISINIZ?

Kara tarafından sunulmuş 3 boyutlu görseller. Siz hayal kurun Biz fark yaratalım.

3.TASARIMCILAR YARISMASI 1.6 EYLUL 2015 MERTER YARIŞMA BAŞVURUSU TEKNİK ŞARTNAME

MediaCat Felis 2013 Ödülleri ne Başvurular Başlıyor!

Rafine. 360 Hizmet Özünde tutku var. Hızlı Güçlü Sanatsal Yenilikçi. İşi bilen yapar! Farabians Strategy #araştır. Rafine Video #derinleş

SONUÇ RAPORU. CYF Fuarcılık A.Ş.

İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı nedir? BEYKOZ ÜNİVERSİTESİ SANAT VE TASARIM FAKÜLTESİ

İÇ MİMARLIK ÇÖZÜMLERİ

Simla nın seçimi ürünleri

YENİLEŞİM VE TASARIM 9. KALİTE VE BAŞARI SEMPOZYUMU NİSAN 2011 BURSA

geleceğinize DEĞECEK

FURYA hakkında. geleceğinize DEĞECEK. Biz bu yola eşsiz olmak için çıktık

Tasarım Trendleri, Trend Olacak Tasarımlar. I stanbul da. Kültür, Sanat ve Tasarım Dünyası Design Week Turkey de

Helena Center Helena Wood Art. Elegance of The Wood

İZMİR TİCARET ODASI SALONE DEL MOBILE MILANO ULUSLARARASI MİLANO MOBİLYA FUARI 2017 ZİYARET ORGANİZASYONU DEĞERLENDİRME RAPORU

YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM

Yapi.tedarikdergisi.com /

ANKARA NIN İLK VE TEK GÜZELLİK FESTİVALİ ARALIK 2019 CONGRESIUM ANKARA

MUTFAK

JÜRİ GÖRÜŞÜ. Yaratıcı düşünmeyi teşvik eden nice yarışmalarda birlikte olmak dileği ile. Prof. Dr. Aysu AKALIN Gazi Üniversitesi

Alleather-IDF Istanbul Deri Fuarı, Dericilik Sektörünün tüm aktörlerini, APLF, ACLE ve MAGIC in organizatörlerinden UBM in global gücü ve Türkiye

ONAY A.Ş DURUKENT DURUKENT


Duygusal ve sosyal becerilere sahip Genç profesyoneller

Beşiktaş Gazetesi. Günlük web Gazetesi Salkım Söğüt Saç

Dijital Uygulamalar Rehberi. bajsrcx.

yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin

7. ULUSLARARASI LED SİSTEMLERİ, TEKNOLOJİLERİ, UYGULAMALARI VE AYDINLATMA FUARI

Erginoğlu&Çalışlar Mimarlık, Tuz Ambarı yla Dünya Mimarlık Festivali nde 1. lik kazandı.

Tom Lloyd. Luke Pearson

SODA Sunar. Meriç Kara. SODA, tasarımcı Meriç Kara nın ilk kişisel sergisi A Domestic Schizophrenic Project e ev sahipliği yapıyor!

Ana Sponsor. Altın Sponsorlar.

Satış, pazarlama, iletişim ve müşteri deneyimleriniz için yaratıcı çözümler sunmaktayız.

Festivalin Tarihçesi

MOBİLYANIN YENİ ADRESİ ŞEHRİN ÇEKİM MERKEZİNDE...

Building and Engineering a Safer World

GÜVENLİK FUARI VE KONFERANSI 2017 KAPANIŞ RAPORU

ATRAXION MAGAZINE MEDYA KİTİ

ANKARA TARİHİNDE BÖYLE DÜŞÜK FİYATLAR GÖRÜLMEDİ

16-19 Ekim 2014 Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı ICEC

1. ELEKTRONİK KOMPONENT, GÜÇ KAYNAKLARI VE GÖMÜLÜ SİSTEMLER FUARI

HIGHGATE DE VINTAGE VE ÇAĞDAŞ ÇIZGILERIN ARMONISI

Türkiye, Avrupa nın en girişimci ülkesi

Jamie Foxx J

O nu keşfettikten sonra, şehirden ayrılmak isteyenler tercihlerini yeniden düşünecek. 2 kumruankara.com 3

Rakamlarla WFI 2014 (UFİ onaylı veriler)

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl

Dokuları ile öne çıkan evler

Dekorasyona dair Küçük Sırlar

Transkript:

30/01/2011 03 Sibel Baştimur sbastimur@gmail.com AJANDANIZA EKLEYİN Uluslararası ticaret çok hızlı gelişirken fuarların önemi de artıyor. Sadece firmalar açısından değil tasarımcılar için de önemli bir buluşma mekanı olan fuarlar, önümüzdeki günlerde yoğun bir program ile gündemimizde olacak. İMOB, 1-5 Şubat Dünyanın en büyük mobilya fuarları arasında yer alan İstanbul Mobilya Fuarı İMOB, 7. kez mobilya sektörünü bir araya getiriyor. 120 bin metrekare alanda düzenlenen fuar, İstanbul Fuar Merkezi/ CNR Expo da 01-05 Şubat 2011 tarihleri arasında gerçekleşecek. ITE Group Plc. Türkiye Ofisi E Uluslararası Fuarcılık (EUF) tarafından, Türkiye Mobilya Sanayicileri Derneği (MOSDER) işbirliği ile düzenlenen fuar, tüm mobilya profesyonellerine ev sahipliği yapacak. Fuar, 5 gün süresince, 9 salonda, 350 ye yakın katılımcıyla 100 binin üzerinde ziyaretçi ağırlamayı hedefliyor. Yurt içinden olduğu kadar yurt dışından da yoğun ilgi gören İMOB 2011 i, Dış Ticaret Müsteşarlığı koordinatörlüğünde ve İstanbul İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği organizatörlüğünde 31 Ocak 3 Şubat tarihleri arasında 50 ülkenin alım heyetleri ziyaret edecek. 01 İstanbul Mobilya Fuarı, İMOB kapsamında her yıl düzenlenen ve geleneksel hale gelen İMOB Mobilya Tasarım Yarışması, bu yıl da fuara heyecan katacak. Yetenek ve hayal gücünün birleştiği pek çok tasarım; Nilgün Çarkacı, ETMK Başkan Yardımcısı Gamze Güven, Marmara Üniversitesi İç Mimarlık Bölüm Başkanı Prof. Dr. İnci Deniz Ilgın, MSGSÜ İç Mimarlık Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Saadet Aytıs ve Adnan Serbest Mobilya Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Serbest ten oluşan jüri tarafından değerlendirilecek. Officeexpo, 1-5 Şubat CNR Expo Fuar Merkezi nde 1-5 Şubat 2011 tarihleri arasında düzenlenecek Ofis Mobilyaları Fuarı Officexpo nun 2011 de de sektör ticaretini şekillendirmesi bekleniyor. Dünyanın Yeni Çalışma Alanları Kültürü teması ile yola çıkan ve yeni yılda da büyük ilgi görmesi beklenen organizasyona 100 ün üzerinde firmanın katılımı hedefleniyor. OMSİAD (Ofis Mobilyaları Sanayici ve İş Adamları Derneği) desteğinde 20 bin m2 alanda düzenlenecek Ofis Mobilyaları Fuarı ile 2010 da olduğu gibi 2011 de de öncelikli olarak proje/taahhüt alanında kurumsal alıcılara çözümler sunulması amaçlanıyor. Türkiye de katma değeri yüksek ürünler üreten sektörün en önemli ticaret kapısı haline gelen fuara 15 bin ziyaretçi bekleniyor. İMOB- İstanbul Mobilya Fuarı ile eş zamanlı düzenlenecek olan ve bu sayede katılımcı ve ziyaretçilerinin tasarım, yenilik, konfor ve diğer alanlardaki değişimi gözleme fırsatı bulacakları organizasyon, panel, sergi ve workshoplarıyla da gündem yaratacak. AB ülkeleri, komşu ülkeler, Ortadoğu ve yakın coğrafya ülkeleri Officexpo nun hedef ziyaretçi ülkelerini oluşturuyor. Unicera, 2-6 Mart Türk seramik sektörü, bu yıl 23 üncüsü gerçekleştirilecek olan UNICERA Uluslararası Seramik Banyo Mutfak Fuarı için 2-6 Mart 2011 tarihleri arasında TÜYAP ta buluşuyor. Türkiye Seramik Federasyonu ve TİMDER işbirliğiyle gerçekleştirilen UNICERA Uluslararası Seramik Banyo Mutfak Fuarı, zengin hammadde kaynakları, iyi eğitilmiş iş gücü ve son teknolojilerle kurulan modern tesisleriyle hızla büyüyen sektörün en geniş katılımcı kitlesine sahip olma özelliğini taşıyor. Sadece Türkiye de değil yurtdışında marka olmuş ve beklentilere cevap verebilen, seramik otoriteleri tarafından kabul gören, rakiplerini geride bırakarak her yıl büyüyen tek fuar olma özelliğine sahip olan UNICERA, Avrupa nın en iyi iki fuarından biri olarak görülüyor. Dekoreks, 2-6 Mart Modern, geleneksel, teknolojik ve nostaljik En yeni dekorasyon, mobilya ve aydınlatma trendlerini buluşturmayı hedefleyen Dekoreks 2-6 Mart tarihleri 02 arasında TÜYAP ta. Fuar, UNICERA ile eş zamanlı olarak TÜYAP Kongre Fuar Merkezi nde açılıyor. Yaşam alanlarını kişisel ihtiyaçlar doğrultusunda yeniden yaratma imkanı sunan aksesuar, mobilya, aydınlatma zemin ve dekorasyon malzemelerinin en son tasarım ve çözümlerini bir arada sunan fuar, sektör profesyonellerine ve ziyaretçilerine trendleri yakında görme ve değerlendirme olanağı sağlıyor. i-deco, 3-6 Mart Tasarım ile sanat arasındaki sınırları her geçen yıl biraz daha esneten, sanatsal ve sıra dışı bir dokunuşa sahip fikir ve objeleri öne çıkaran i- deco İstanbul, zeka, ilham ve farklı fikirlerin buluşacağı bir platform olmak üzere yola çıkıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İstanbul Turizm Atölyesi ve Endüstriyel Tasarımcılar Meslek Kuruluşu nun (ETMK) da destek verdiği fuar, tasarım profesyonellerini İstanbul a yakışır bir platformda bir araya getirecek, yeni projelerin ve ticari oluşumların itici gücü olacak. Bu yıl tüm dünyadan 600 markanın katılacağı i-deco İstanbul u 20 binden fazla kişinin ziyaret etmesi bekleniyor. Fuarı iç mimarlar, dekoratörler, oteller, showroom lar, restoran ve bar sahipleri, tasarım öğrencileri ve tüm dekorasyon meraklılarından oluşan geniş bir kitle ziyaret edecek. Fuar İtalya, İngiltere, İspanya, Yunanistan, Ukrayna, Rusya ve İsrail gibi ülkelerden ziyaretçileriyle de dikkat çekiyor. i-deco İstanbul, genç ve deneyimli tasarımcıların birbirinden yeni ürünlerine de sahne olacak. Fuarın i- deas salonunda tasarımın marka isimleri gelecek trendlere dair öngörülerini sergilerken, fuaye alanındaki Genç Tasarımcı bölümünde genç profesyoneller yaratıcı fikirlerini somutlaştırma ve sergileme imkanı bulacak. Fuar kapsamında Türkiye ye davet edilerek fuar programı dahilinde konuşma yapacak olan tasarım alanında dünya çapında ün kazanmış sürpriz isimler merakla bekleniyor. 01. ideco fuarından. 02. Dekoreks fuarından.

04 Bikem İbrahimoğlu ibbikem@yahoo.fr 2011 İÇİN YOĞUN TRENDLER Maison & Objet fuarıyla birlikte bu yıl nelerden etkileneceğimize dair işareti alıyoruz: Yoğunluk! Beş duyunun, duyguların volümünü arttıralım ki varlığımızın yoğunluğunu anlayalım mesajı şiddetle hissettiriliyor. Günlük yaşam ipinin iyice gergin olduğu çağımızda hem daha uzun hem daha iyi yaşamak istiyoruz. Bunun doğal sonucu hayatın tadını maksimum çıkartmanın yollarını aramak. Yeni enerjiler sayesinde kuvvetli belki de ekstrem deneyimler edinmek. Ama aynı derecede de ipin ucunu bırakmayı bilmek. 3 boyutlu yaşamın sırlarını arttırılmış bir gerçeklik, ancak gerçek kalmayı beceren bir gerçeklikte bulmalıyız. 3 tema, hipnotik, yüksek tansiyon ve unplugged bize bu ruhu değişik boyutlarıyla taşıyor. Hipnotik konsept olarak metamorfozlar zamanındayız diyor. Işık ve üç boyutlu efektler mekanları dinamikleştiriyor, yeni perspektifler kazandırıyor. Sergideki birçok psychedelic obje, duvar süsleri, optik kırılımlı masalar, siyah beyaz spiral desenli kahve mug ları dışında bu tema birçok enstalasyon ve kurumsal örneği kapsıyor. Fransa nın kuzeydoğu şehri Metz de açılan Shigeru Ban imzalı Georges Pompidou müzesinin iç tasarımı, Türkiye de de gösterilen kahve markası Illy nin Berlin galerisindeki boyuttan boyuta geçen çizgi, renk ve geometrik şekillerle dolu mekanı ya da tavan-duvar her tarafı kaplayan siyah beyaz dama motiflerinden ve benzeri şişirilebilir devasa topların etrafa saçıldığı, Fendi nin Milano daki Vertigo isimli başdöndüren enstalasyonu hipnotik temasının bazı örnekleri. Bu geometrik ve hareket halindeki kinetik estetik aynı zamanda kompleks formlar kullanarak, çok fasetli aynlarda oluşan sınırsız yansımalara başvurarak yarattığı karmaşayla bize biraz neye uğradığımızı da şaşırttırıyor. Yüksek tansiyon hislerimizi ve algılarımızı, beş duyumuza birden çağrı yaparak nasıl daha da güçlendirebilirizin yollarına bakıyor. Tasarım sıcak ve soğuk, hafif ve ağır gibi kontrastları bir arada bulunduruyor. Electronic Shadow un cama projeksiyon sayesinde yarattığı fonda ses destekli, ateş, füzyon ve mağma görüntüleri ya da bizi kutupların ortasına taşıyan çalışması herkesi etkiliyor. Arktik buz tabakasına oyulmuş hissi veren beyaz polistiren koltuklar, Eelko Moorer in tüy yerine kauçuk hissinde üretandan yapılmış beyaz kutup ayısı postu, ya da Tokujin Yoshioka tarafından Kartell için tasarlanan, tamamen şeffaf ancak oturunca oturma hissini veren görünmezler serisinin koltukları malzemelerin yüzeylerini çalışıyor, dokunuş sayesinde sürprizler yakalıyor, tekno bir şiir gibi duyuların daha da 01 02 03 04 duyarlık kazandığı yeni ve yoğun bir dünyanın kapılarını bizlere açıyor. Yüksek Tansiyon teması ışığın ve rengin yoğunluğunu az veya çok olarak değişik derecelerde kullanıyor. Bu arayışa Ingo Maurer design in güzel katkısı, bir kısmı yerçekimine karşı yukarıya dönük bir kısmı ise aşağıya bakacak şekilde iki tel arasına gerili Hoi Polloi ve WoonderLux isimli biri yüksek diğeri düşük voltajli LED ampul tasarımları. Yüksek tansiyon konsepti sesleri destek olarak kullandiığı gibi, seslere mekan, görsel kılıflara da duyarlı. Büyük parlak bir pırlanta gibi, şeffaf polikarbonat fasetlerden oluşan Harman Kardon markasının Gla 55 modeli hoparlörler mükemmel ses kalitesinin yanında göz zevkimizi de okşuyor. Unplugged ise tabiri caizse fişi tamamen çekiyor. Stres, hız ve dünyanın tektipliliğinden kaçışın yolunu yavaşlamakta, doğada, insan emeğine geri dönüşte buluyor. Yeni lüks, sadeleştirilmiş, basitleştirilmiş bir hayatın konforundan oluşuyor. Yanı başımızda olan ama aslında farketmediklerimizi yeniden keşfetmenin zevkinden geçiyor. Duvara asılan salamlar, sosisler kurutulmus etler yöresel tatları gündeme getiriyor.tahta süpürge, fırça ya da en basitinden çubuk merdivenler hiç de nostaljik değil. Scholten&Baijings tarafından tasarlanan Butte erzak saklama kutuları, çok eskiden gelen Hollanda nın seyahat sandığı geleneğinden esinleniyor. Milano dan bir esinti de Appo Design ın İtalyan Trattoria manzaralarını çağrıştıran ve eski şarap şişelerinin ağzına takılan mantardan meyve, çiçek ve bisküvi tepsileri. Tevekkeli değil Maison&Objet nin bu sene için seçtiği tasarımcılar Paris in ilk 50 katlı ekolojik gökdeleninin (flower tower) mimari Edouard François, bitkilerin büyüme şekli ve dokularını tasarımlarında esas alan Ronan&Erwan Bouroullec ve New York taki Buddakan Restaurant ya da Tiananmen Meydanı ndaki eski Amerikan Büyükelçiliği yeni Fransız restaurantı Maison Boulud un iç mekanlarının yaratıcısı, tarzlarını değişik doğal malzemelerin birarada kullanımı ile klasik tekniklere modern detaylar eklemeye dayandıran Gilles& Boissier. 01. Fendi nin hipnotik estalasyonu. 02. Ingo Maurer in Hoi Polloi aydınlatması. 03. Yüksek tansiyon konseptli koltuklar. 04. Harman Kardon hoparlör

Gözde Severoğlu gozdeseveroglu@gmail.com 30/01/2011 05 İlk adımları 1950 yılında atılan, Chicago Athenaeum Mimarlık ve Tasarım Müzesi nin Avrupa Mimarlık Sanat Tasarım ve Kentsel Çalışmalar Merkezi işbirliği ile gerçekleştirdiği Good Design, ürünün, firmanın ve tasarımcının bilinirliğini arttırmayı ve inovasyonun önemini vurgulamayı hedefliyor. Bu yıl, 45 ülkeden, elektronikten mobilyaya, yer kaplamalarından ulaşıma 24 kategoride aldığı başvurular arasından 500 den fazla ürün Good Design 2010 ödülü ile taçlandırıldı. Amerika 178, Almanya 134, İtalya 50 ödüle layık görülürken ödül alan 37 ülke arasına giren Türkiye; elektronik, mobilya ve mutfak cihazları kategorilerinde 9 ödülün sahibi oldu. KRİZ GOOD DESIGN I ETKİLEMİYOR Tasarım yarışmalarının başlangıcı niteliğindeki Good Design ödülleri, global düzeyde devam eden ekonomik krize rağmen bu sene rekor sayılabilecek çeşitlilikte başvuru aldı. Elektronik Ürün Yılı Good Design 2010, bu sene elektronik kategorisinde alınan 91 ödül ile elektronik ürün yılı oldu. California tabanlı Apple ın laptopları, Motorola iletişim araçları, Microsoft un klavyeleri, Kodak ın dijital kameraları, Türkiye den elektronik devi Arçelik ve Vestel in Led ve Lcd TV leri, HP nin yazıcıları, Vodaphone nun özelleşmiş cep telefonları ve daha bir çok öncü firmanın ürünü ödüllendirildi. Ulaşım kategorisinde; en inovatif otomobillerin, traktörlerin ve motorsikletlerin yenilerinin katıldığı yarışmada; BMW Mini Countryman 2010, 5 Serisi ve iki ayrı otomobili ile 4, Mercedes-Benz E sınıfı Cabrio ve F-800 2010 ile 2 ve Volkswagen Toureg ve Jetta 2010 modelleri ile 2 ödülün sahibi oldu. 5 ödül, İsveç tabanlı Electrolux ün Brezilya da tasarlanan bulaşık makinesi ve Amerika da tasarlanan süpürgeleri ile 2 ödül sahibi oldu. Makio Hasuiki nin İtalyan Indesit için tasarladığı fırın ve davlumbaz da ödüllendirildi. İran asıllı, Alman mimar Hadi Teherani tarafından Poggenpohl Möbelwerke için tasarlanan şık ve minimal mutfak tasarımının üst bir simgesi niteliğindeki +ARTESIO ödüllü 01 ürünler arasında yer aldı. Aynı kategoride, Arçelik firmasının fırın ve domino ocakğı da ödüle layık görüldü. Gündelik yaşamımızın içerisindeki fincandan, elektronik ürünlere farklı kategorideki ürünler, dünyanın en önemli tasarımcıları ve aynı şekilde ünlü üreticilerinin ödüllendirildiği Good Design 2010 yarışmasının diğer kazananlarına müzenin websitesinden ulaşabilirsiniz: www.chi-athenaeum.org. Tüm kazananlar, Chicago Athenaeum müzesinin Good Design 2010 Sergisi kapsamında Haziran 2011 de müzede sergileniyor olacak. 01. Microsoft Arc klavye. 02. Philippe Starck tasarımı Kartell koltuklar 03. Hadi Teherani mutfak tasarımı 04. Sea-Doo 210 Challenger. KIA Otima 2010, jüriden özel bir takdir alırken, ödül alanlar arasındaki Hindistan markası TATA nın küçük arabası da çarpıcı tasarımı, performansı ve ulaşılabilir fiyatı ile dikkat çekti. 23 ft. lik ödüllü BRP Sea-Doo 210 Challenger SE, şık ve dinamik tasarımı ile kullanıcısının spor zevkine uygun ve en iyi olmak için tasarlanmış. Mobilyaya 57 Ödül! Türkiye den Derin Design in inovatif firmalar arasında gösterildiği ve FEK modüler mobilyası ile ödüle layık görüldüğü ofis ve ev mobilyaları kategorisinde, diğer çarpıcı ve inovatif ürünler yoğunlukla İtalya, Finlandiya, İspanya, Danimarka ve Almanya dan geldi. Bu kategoride, aralarında Naoto Fukasawa, Philippe Starck ve Stefan Heiliger in de tasarımlarının olduğu 57 ödül sahibini buldu. 02 Mutfakta İşbirliği Hindistan da tasarlanan Whirpool un yeni bulaşık makineleri, buzdolapları 3 ödül, Bosch ve Siemens in yeni buzdolapları, ocakları, bulaşık makineleri 03 04

06 Dilek Himam dilek.himam@ieu.edu.tr TASARIM, TEKNOLOJİ VE DENEYİM İzmir Ekonomi Üniversitesi, 12-13 Mayıs ta 4T Toplantısına ev sahipliği yapacak. Toplantıda, tasarım ile teknoloji ikilisi farklı açılardan masaya yatırılacak. Teknoloji, tasarım tarihinin kuruluşundan beri öncelliği olan bir tema. Tasarım nesnesinin aynı zamanda bir teknoloji ürünü olduğu; tasarımın yeni teknolojileri çağırdığı kadar teknolojinin de tasarımı belirlediği; bu karşılıklı etkileşimin tasarımın sosyal boyutlarından hiç de kopuk olmadığı; teknoloji ve iktidar ilişkisi eleştirel tasarım pratikleri için hep gündemde kalması gereken tartışmalar. Dijital teknolojilerin giderek artan ağırlığı diğer sosyal ve teknik faktörlerle birlikte nesne, servis, süreç, sistem tasarımı gibi alanlara yayılan tasarıma yeni bir kapı aralayarak insan-çevre-nesne ilişkisinde deneyim tasarlama konusunun gündeme gelmesine yol açtı. Deneyim olgusunu dolaysız olarak özne-nesne ilişkisi bağlamında ele almak mümkün. Mekanik, elektrik ve elektronik teknolojilerinin ürünü olan tasarımların bedensel, zihinsel ve psişik deneyimlerle kurdukları ilişkinin ne denli farklı olabilecekleri aşikar olduğu kadar halen araştırılmaya ve kuramlaştırmaya açık. Öte yandan bu öznel deneyimlerin ekonomik, politik ve kültürel iktidar öğeleriyle nasıl eklemlendikleri de önemli araştırma alanları. Her yeni teknolojinin kendine özgü biçim ve deneyimler üretmesi yanısıra geleceğe yönelik ya da eskiye öykünen deneyimleri de üretmeye çalışması tasarımın ve teknolojinin deneyimle ilişkisini düşünmeye yönlendirici olgular. Öte yandan kullanıcının ürünlerden beklentisi giderek başka bir boyuta, nostaljik olarak yaşadığı, ya da potansiyel olarak yaşayacağı deneyime odaklanmakta, deneyim tasarımla içselleştirilmiş, işlev, estetik, etik, prestij, statü gibi olguları içinde barındıran bir kavram olarak yükselmekte. Bu yılki 4T toplantısı Türkiye tasarım tarihinde üretilen nesnelerin teknolojik bağlamları çerçevesinde farklı temaları gündeme getiriyor. Tasarım, teknoloji ve bedensel deneyimler teması tasarlanan nesnenin teknolojisiyle fiziksel bedenlerin ilişkilerine odaklanmayı amaçlıyor. Moda alanında formel ve spor giysilerin farklı beden dilleri yaratmaları; mimarlıkta geleneksel ve dijital teknolojilerle üretilen mekanların farklı bedensel karşılaşmalara yol açmaları; endüstriyel tasarımda farklı teknolojilerin doğurduğu gündelik kullanım nesnelerinin apayrı bedensel deneyimler doğurmaları... Tasarım nesnelerinin teknolojisiyle bellek ilişkileri; geleceğe yönelik tasarım olgusunun yarattığı çekicilik; tasarım teknolojilerinin nostalji olgusuyla eklemleniş biçimleri; dijital teknolojilerin yarattığı yeni iletişim biçimleriyle tasarımın etkileşiminin oluşturduğu öznesel deneyimler ise Tasarım, teknoloji ve zihinsel/duygusal/psişik deneyimler kategorinde ele alınacak. Tasarım, teknoloji ve iktidar kategorisindeki sunumların ise tasarım, teknoloji ve iktidar ilişkisini kişisel ya da toplumsal deneyimler tabanında irdelemesi bekleniyor. Cep telefonlarının giderek karmaşık elektronik ağlara dönüşmesini protesto eden sadece konuşma amaçlı modellerin üretilmesi en güncel örneklerden. Sahipsiz Sokak Hayvanlarını Koruma Derneği (SHKD) ve Çift Geyik Karaca işbirliği ile gerçekleşen ve Türkiye nin en büyük hayvan hakları projesi olan Kırmızı Kulübe projesi renkli bir gece ile yola çıktı. Ünlüler, tasarımcılar ve mimarların bir araya geldiği ve Çift Geyik Karaca markasının 2011 İlkbahar-Yaz defilesi ile renklenen bir lansmanla tanıtılan projeye ilgi yoğundu. Şanel Şan sanelsanel@gmail.com KIRMIZI KULÜBE Tasarımcılar, Türkiye nin en büyük hayvan hakları projesi olarak tanımlanan Kırmızı Kulübe için kolları sıvadı. Esma Sultan Yalısı nda İn-Sanat Bahçesi üst başlığı ile düzenlenen gecede 6 önemli tasarımcı ve mimarın insanların hayvanlar üzerindeki terörünü aktarmak üzere tasarladığı kafesler sergilenirken, kafesler içerisinde Semaver Kumpanya oyuncuları tarafından canlı bir protesto gerçekleştirildi. Duyarlı projede kafes tasarımlarına imza atan isimler ise şöyleydi: Derin Sarıyer, Nazlı Gönensay, Nahide Büyükkaymakçı, Nihan Yardımcı, Kaan Çetinkaya ve Cengiz Kurt. İçinde bulunduğu toplumun her kesiminden kanaat önderlerinin verdiği destekten ötürü plaket aldıkları gece bir moda sürprizine de sahne oldu. İtalyan tasarımcı Alfio Bonacchi ile anlaşan Çift Geyik Karaca nın In-Sanat Bahçesi başlıklı sezon lansmanında, Bonacchi nin tasarımları da ilk defa moda severlerle buluştu. Gianni Versace, Donna Karan, Calvin Klein gibi dünyaca ünlü isimlerinin koleksiyonunu hazırlayan tanınmış tasarımcının işleri ilgi çekti. CENGİZ KURT Süre ve kullanım amacını göz önünde bulundurarak oldukça kolay üretilebilen, hafif, kalıcı olmayan, düşük bütçeli bir modelin doğru olacağını düşünerek, basit bir metal çemberin üzerine yerleştirilmiş elektrik borularının modelin çatısında buluşması ile oluşacak altı açık bir küre formu tasarımı sonuçlandırdı. DERİN SARIYER Tasarımın fonksiyon ve estetik ile bağlantılı, duyulara hitap eden ve hayranlıkla ilişkisi perspektifinden bakarsak kafes tasarlamanın paradoksal bir yönü var. Fakat bu proje fonksiyondan ziyade, sanat açısından ele alınmak üzere yapılandırıldı. Tasarımcılar hayvan haklarına dikkat çekmek üzere imgesel bir açıdan yaklaştılar bu projeye.

30/01/2011 07 Türkü Şahin turkusahin@gmail.com 3. Napolyon un eşi imparatoriçe Eugenie nin terzisi, mezura ve prova mankeninin yaratıcısı Alexis Lavigne tarafından Paris te 1841 yılında kurulan Esmod, 14 ülkede 20 okul ve 350 kişilik öğretmen kadrosuyla eğitim vermekte. Okulu kurarken terziliğe bir eğitim metodu getirmeyi amaçlayan Lavigne in düşleri Berlin, Beyrut, Pekin, Bordeux, Jakarta, Dubai, Lyon, Moskova, Münih, Osaka, Oslo, Paris, Rennes, Roubaix, San Paulo, Seul, Sousse, Şam, Tokyo ve Tunus tan sonra İstanbul da da kapsamlı bir moda eğitimine dönüşmüş şekilde gerçekleşirken Esmod İstanbul da hedeflerini her geçen gün genişletiyor. ESMOD A YAZ GELECEK Geçen yıl İstanbul da 21. şubesini açan dünyanın en eski moda okulu Esmod, önümüzdeki yaza yeni programıyla ve genç yeteneklere yönelik tasarım yarışmasıyla giriyor. Bu yıl düzenleyeceği yarışmanın birincisine 2011 2012 akademik yılında başlayacak Esmod İstanbul Moda Tasarımı ve Teknikleri diploma programı için 3 yıllık eğitim bursu verecek olan Esmod, yarışmanın ikinci ve üçüncüsünü ise 2011 yazında düzenlenecek Esmod Istanbul Moda Tasarımı ve Modelistlik yaz okulu için eğitim bursu ile ödüllendiriyor. Jüriyi oluşturan Esmod İstanbul temsilcileri, Esmod International öğretmenleri, Türk tasarımcıları ve profesyonelleri lise son sınıf öğrencileri için düzenleyecekleri yarışmanın temasını ise Küçük Siyah Elbise olarak belirledi. En az dokuz sayfadan oluşacak olan başvuru dosyasında 1926 da Coco Chanel tarafından yaratılan küçük siyah elbisenin tarihçesinin anlatılması, katılımcının kendi dünyasını gösteren, görsel ve anahtar kelimelerle hazırlanmış tema, malzeme yelpazesi (mümkünse yeni kumaş ve malzeme yaratılması), 5 farklı küçük siyah elbise tasarımı (tercih doğrultusunda çizim, boyama, kolaj, fotoğraf gibi farklı teknikler kullanılabilir), her bir elbise tasarımının gerisindeki büyük fikrin anlatılması isteniyor. Yapılacak ilk değerlendirme sonucunda ilk 10 a kalan katılımcılar belirlenip Esmod İstanbul da jüriye davet edilecek. Jürinin temel değerlendirme kriterleri, yaratıcılık ve satılabilirlik. Esmod un yeni yıl planlarına yenilik getiren yaz okulu ise moda tutkunlarına, mesleklerini seçmek üzere olan, ya da moda okumakta olup geliştirmek istedikleri bir dersi almak isteyen öğrencilere, kendilerini tanıma, geliştirme ve ne istediğine karar verme şansı sunuyor. Selin Sezer Güra selin_sezer@hotmail.com İSTANBUL İÇİN IFW VAKTİ İstanbul Fashion Week in dördüncüsü 3-6 Şubat arasında Santralistanbul da yapılacak. Etkinlikte Mehtap Elaidi, Atıl Kutoğlu gibi isimlerin defileleri var. İstanbul Fashion Week in (IFW) dördüncüsü, Şubat ayı başında Santralistanbul da kapılarını açıyor. İstanbul un en büyük moda etkinliğinde, Mehtap Elaidi, Atıl Kutoğlu, Gamze Saraçoğlu ve Özgür Mansur gibi isimlerin yeni koleksiyonları görücüye çıkacak. Moda sektöründe, dünyaca ünlü moda evlerine; Türk moda tasarım trendlerini duyurmayı hedefleyen ve yabancı basının tüm ilgisini İstanbul a çekmek üzere kurgulanmış olan İstanbul Fashion Week (IFW); ülkemizin tüm tekstil ve moda endüstrisini aynı platformda buluşturmaya devam ediyor. Bu yıl dördüncüsü düzenlenecek olan İstanbul Fashion Week 2011, 3 6 Şubat tarihleri arasında, Santralistanbul da moda severleri bir araya getirmeye hazırlanıyor. İstanbul un en büyük moda etkinliği olarak kabul edilen, Türk moda sektörüne yön veren, birçok moda tasarımcısı ve giyim markasını tek bir çatı altında toplayan İFW, İTKB nin organizasyonunda, Moda Tasarımcıları Derneği (MTD) ve İstanbul Moda Akademisi (İMA) işbirliğiyle Santral İstanbul un ana galerisinde gerçekleşecek. İstanbul Fashion Week kapsamında yapılacak defilelerde; markalar ve tasarımcılar, Sonbahar/Kış 2012 koleksiyonlarını tanıtma fırsatı bulurken, defileler, modaseverlerin organizasyonu rahatlıkla takip edebilmesi için 700 ve 350 kişilik iki ayrı salonda düzenlenecek. 9 Solo Defile Aralarında Mehtap Elaidi, Atıl Kutoğlu, Gamze Saraçoğlu ve Özgür Mansur gibi önemli isimlerin de bulunduğu dokuz tasarımcının solo defile düzenleyeceği ve üç karma defilenin yer alacağı organizasyonda, bu yıl toplam18 tasarımcı ve dokuz marka yer alıyor. Dört günde 21 defile düzenlenecek olan IFW de, bu yıl Özlem Süer, Bahar Korçan, Hakan Yıldırım ve Ümit Ünal bulunamayacaklar. Arzu Kaprol ise Kuruçeşme Couture Showroom da yeni koleksiyonunu tanıtacak. İlki Ağustos 2009 da gerçekleştirilen IFW, ilk üç günde 25 bin ziyaretçiye ulaşmış, 2010 yılında İstanbul un, Avrupa başkenti olmasının da etkisiyle; şehre ilk üç günde 11 milyon dolar kazandırmıştı. 150 basın mensubunun ilgiyle takip ettiği İstanbul Fashion Week 2010 a Alessandra Ambrosio, Anna Kournikova, Alek Vek, Alexandra Richards, Patricia Field, Vogue İtalya nın editörü Anna Piaggi ve Elle Amerika stil editörü Kate Lanphaer gibi ünlü isimler de katılmış, İstanbul u dünya gündeminin üst sıralarına taşımıştı. Bu yıl ise; Türkiye nin en büyük moda platformu olan İstanbul Fashion Week ile moda tutkunları önce modaya, sonrasında da 16 Mart-26 Nisan tarihleri arasında hayat bulacak olan Shopping Fest ile alışverişe doyacak.

08 Banu Pekol bpekol@gmail.com SÜS VE KAÇINILMAZ VARLIĞI 19. yüzyıl sanat eleştirmeni John Ruskin, unutmayın ki hayatta en güzel şeyler en gereksiz olanlardır diye yazar. Güzelleşmenin ayrılmaz parçası olan süslemelerin de gereksiz olduğunu söyleyebilir miyiz peki? Cumartesi kibarı gibi süslenmişsin cümlesi, bizde süslü olmanın pek olumlu bir iması olmadığına işaret ediyor. Buna rağmen ülkemizde süse meraklı olmadığımızı da söyleyemeyiz: Elektrik trafolarına Safranbolu Evi süsü vermek, Tofaş ları modifiye etmek, metro duraklarındaki sütünlara yapay tarihi motifler giydirmek; hepsi günlük hayatta karşımıza çıkmasına alıştığımız manzaralar. Aslında arabalarımızı modifiye etmeye, bir nevi o objeyi kişiselleştirme çabası diyebiliriz. Belki de süsleme sahiplenme isteğinden geliyor: benim arabam, benim çantam, İstanbul un trafosu veya metrosu.. Boğaz Köprüsü nde Hollandalı aydınlatma şirketi City Light tarafından tasarlanan janjanlı ışıklar ilk takıldığında bir hayli tartışma yaratmıştı, gerçekten de bu köprüye nereden baksak kadraja giren İstanbul manzaraları onu kişiselleştirmeye yetmiyor mu acaba? Modernizmin öncü mimarlarından Le Corbusier, 1920 lerin ortasında Bordeaux yakınındaki Pessac ta 50 kadar konut inşa ettiğinde insanlara düşük maliyetli, içinde yaşandığı zaman çalışacak homojen, modüler yaşam makineleri sunmayı amaçlamıştı. Oysa, inşaatın üzerinden 35 sene geçmeden, konutların sakinleri evleri süslemeye başlamıştı. Kimi ev sahibi, mimarın imzası sayılabilecek teras çatının üzerine beşik çatı eklemiş, açık girişlere garaj kapısı koymuş, geniş camları küçük ve panjurlu pencerelerle değiştirmiş, beyaz duvarlara renkli fayanslar yapıştırmıştı. Tüm bu değişiklikler katı modernistler tarafından eleştirilirken, bu müdahalelerin aslında doğal (ve sağlıklı) olduğunu savunanlar da var. 01 02 Peki herkesin takdir edebileceği süsler yapmak mümkün mü? Ve süs dediğimizde illa güzellik mi ima ediyoruz? Günümüzde bu iki soru, zor ve derinlikli konuların üstesinden gelmeyi seven sanatçı ve tasarımcıları bir hayli meşgul ediyor. Çağdaş sanatın yaramaz çocuğu Damien Hirst ın 18 Ocak ta Hong Kong da açılan resim ve heykel sergisinde, daha önceki eserinden aşina olduğumuz pırlantalı kafatasının bu sefer (19. yy dan kalma bir çocuk kafatasının şeklini kullanan) 8128 pembe pırlantalısı sergileniyor. Bir kafatasını pırlanta ile süslemek, Hirst in bezeme temasıyla bitmek bilmeyen takıntısının bir işareti. Ruskin in düşüncesinin tersine gidip, gerekli şeyleri güzelleştirmekten, süslemekten bahsedecek olursak mesela: bir sandalyeyi ne kadar süsleyebiliriz? İspanyol sanatçı Maximo Riera nin hayvan ve mobilyanın evliliğinden doğmuş Hayvan Sandalyeleri koleksiyonunun parçalarından biri olan Antapot Sandalye buna çarpıcı bir cevap. Sandalyeyi günlük hayatımızdaki banalliği sebebiyle seçen Riera, nesnenin temel işlevini izleyicisi, kendisi ve çevresi arasında daha güçlü bir bağlantı sağlayarak çözüyor. En son Londra Tasarım Festivali kapsamında 03 gerçekleşen Adorn (Süsle) adlı sergi, etrafta her daim sade ve nötr gördüğümüz şeyleri süsleyen bir grup tasarımcının (grafik olsun, mobilya olsun) tasarımdaki bu bezeme fenomenini sorgulaması üzerineydi. Sergilenen eserler arasında bu konuya tipografi tasarımının penceresinden yaklaşan Türk grafik tasarımcı ve tipograf Didem Öğmen in elde tasarladığı serisinde, günlük hayattan aşina olduğumuz bilgilendirme işaretlerindeki harflerin temel formlarına ek özellikler katılmış. Normalde en sade ve jenerik şekliyle okuduğumuz tabelalarda temsil edilen işaretler, çeşitli tipografik süslemeler sayesinde daha güçlü bir kimlik kazanmış: yardımsever bir hastane H si, bilgili ve kuvvetli bir information İ si veya gotik hatlı, alevli bir Yangın Çıkışı tabelası! Tüm bu süslemeler daha doğru çözümler sunmak adına üretilmekten ziyade, hayatımıza alternatif birtakım renkler ve yaratıcı deneyler katıyor, sıradanlaşmış objelere yeni bir pencereden bakmamızı sağlıyorlar. Bu çok yönlü olguyu bir ifade şekline dönüştürdüğümüzde, sunduğu ilginç ürün ve mekan tasarımı çeşitlerini alıp süslemiş işte sadece diye küçümseyici bir tavırla göz ardı edemeyeceğimizi görüyoruz. Sonuçta, süsleme olgusundan kaçabilen hiçbir tasarımcı yok aslında, zira süslemeden kaçınmak bile onun varlığından güçlü bir etkilenmeye işaret etmiyor mu? 01. Boğaz Köprüsü nün bol tartışmalı aydınlatmaları 02. Damien Hirst ün pırlantalı kurukafasi 03. Maximo Riera nın ahtapot sandalyesi

Duchamp la ve Bauhaus akımıyla birlikte kapanan modernizm dönemi bize miras olarak hiçbir şey bırakmadı. Everything has been done before * Her şey daha önce yapıldı ve bizim neslimize de eşsiz şeyler üretmek için daha çetin bir sanat ve tasarım ortamı kaldı. Bu durum sonucunda yeniden tasarlama (Re-design) kavramının ortaya çıkması kaçınılmaz oldu. Son yıllarda, geçen yüzyılda kullanılan ürünler form değiştirerek yeniden hayatımıza girmeye başladı. Renk ve üretici değiştirerek piyasaya sunulan bu ürünlerin hedef kitlesi de oldukça geniş. Eskinin objeleri şimdinin it ya da chic tabir edilen ürünleri haline geldi. Mesela yeniden üretilen renkli Casio saatler, eskiden rus ajanların kullandigi Lomo/Diana marka fotoğraf makineleri, plastik çantalarpoşetler, berjer koltuklar gibi... Daha zevkli ve eğlenceli formlara giren bu ürünlerin çoğu yeniden kullanılabilen malzemeden yapılıyor ve Dünya daki binlerce kullanıcı kitlesiyle artık bir stil belirler hale geldi. Plastic Fantastic! Plastik artık çok güncel ve poplüler bir malzeme. Sağlığa ve doğaya zararlı bir malzeme olması ise tasarım için kullanılmasını engellemedi, aksine plastikle yapılan ürünlerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Bunda plastiği geri dönüştürerek kullanmanın da payı büyük. Brezilyalı bir ayakkabı markası olan Melissa, ünlü tasarımcılar ve mimarlara tasarlattığı plastik ayakkabılarla biliniyor. Melissa lar, birçok ülkede mağazalarda değil tasarım dükkanlarında satılılıyor. Eskiden makosen dediğimiz, ucu sivri ve üstü desenli ayakkabılar, şimdi Alexandre Herchovitch in tasarımlarıyla farklı bir şekilde hayatımıza girdi. Klasik, plastik ama gayet chic! Bir yandan plastik poşetlerin de yeniden ve tekrar tekrar nasıl kullanılacağı tartışılıyor. Renkli Casiolar Çocukluğumuzun Casio saatleri de piyasadan çekilmişken, şimdi inanılmaz bir renk skalasıyla yeniden üretildi. Asker saati olarak da bilinen bu dayanıklı ürünleri en çok da bayanlar talep ediyor günümüzde. Lomo lamak Lomo, 1904 yılında Rusya da kurulan Dilek Öztürk dilekozturk@arkitera.com ESKİNİN CHIC LERİ Casio saatler, Fuji fotoğraf filmleri, Sony walkman Dünün değer leri bugün hâlâ yanıbaşımızdaysa boş yere değil! 03 02 01 30/01/2011 09 fotoğraf makinesi ve lens üreticisi firma. 1940 Rusya sında ise ajanların ellerinde dolaşan Lomo marka fotoğraf makineleri günümüz dünyasında halen popülaritesini koruyor. Bir dönem Eminönü ndeki Polonya pazarında bulunan makineler artık sadece internet üzerinden satışıyor. Üretici fabrikalar kapandı ve artık bu fotoğraf makinelerinin dış yüzyi plastikle kaplanıyor. Plastik kullanıldığı halde fiyatları eskisine göre neredeyse iki katı artan makineler, hâlâ yüzlerce kişi tarafından tercih ediliyor. Lomo, Holga ve Diana isimlerindeki bu 3 ürün, vizöre bakmadan, omuz, kalça hizasında, eski görünümlü fotoğraflar çekme modasını başlattı. Bu üçlüye, Agfa, Fuji ve Kodak ın yeni üretilen filmleri de eşlik etti. Berjer Baba koltuğu, okuma koltuğu ya da televizyon koltuğu olarak da bilinen berjerlerin şimdi malzemeleri değişti ve daha modern formlar kazandı. Eski formlarını koruyan koltuklar ise kitsch görünümleriyle dikkat çekiyor. Kullanıp kullanmamak tartışılır ama hiç de fena değiller... Elveda Kasetçalar İlk kasetçalar, 1979 yılında Sony firması tarafından Japonya da piyasaya sürülmüştü. O zamanlarda müziğinizi cebinize koyup yürümek fikri çok tutuldu ve walkman terimi global anlamda kullanılmaya başlandı. 30 yıldan ve yaklaşık satılan 200 kopyadan sonra Sony, walkman üretimini durdurdu. Günümüzde, ipod ve mp3 playerlardan sonra Sony, kasetçalarlar için böylesine büyük bir ölçekte üretime gerek olmadığına karar verdi. Kasetçalar kültürünün ne zaman formunu değiştirip yeniden hayatımıza gireceği ise meçhul. *Modernizm bittikten sonra sanat dünyasının girdiği buhran için kullanılan bir kalıp. Her şey daha önceden yapıldı ve artık üretilecek yeni bir sanat-mimari akım kalmadı. 01. Pop-art berjer 02. 06. Melissa ayakkabılar 03. Sony walkman 04. Casio saat 05. Diana fotoğraf makinesi 04 05 06

10 Hollywood sinemasının karakter örüntülerini oluştururken kullanmayı sevdiği detaylardan birinin mimarlık mesleği olduğunu belirtmek yanlış olmayacaktır. Sayısız filmde yeniden betimlenen mimar figürünün, bir yandan olmak istenen kişi şeklinde sunulması ilginçtir: Something About Mary filminde Matt Dillon, filmin esas kızı Cameron Diaz ı etkilemek için mimar olduğu yalanını söyler. Seinfeld in ikonik karakteri George Costanza da, hemen her fırsatta özgüvenini cilalamak adına bu yalana başvurur; hatta bu uğurda kendine Art Vandelay isimli bir alter-ego yaratır. E. Seda Kayım skayim@yem.net HOLLYWOOD UN Mimarizm ekibi, daima mimar olmak istediğini ifade eden Brad süpürge ile kaykaycı kovalayan Gehry si arasındaki sahicilik ç Öte yandan Amerikan komedi sinemasında, bir karakterin zeki ve entelektüel olduğunu ifade etmek adına da ona sıklıkla mimarlığın yakıştırıldığı söylenebilir: You, Me and Dupree de Matt Dillon, The Cable Guy da Matthew Broderick ve My Super Ex-Gilrfriend de Luke Wilson, başlarına türlü talihsizlik gelen mimarları canlandırırlar. Indicent Proposal da Woody Harrelson veya Jungle Fever da Wesley Snipes da, hafif aristokrasi sosu katılmış, hayatın semeresini değil tokadını yemiş, ancak yine de sanatından ödün vermeyen mimarlar olacaklardır. Söz konusu mimar stereotipinin olmazsa olmaz ı kalın siyah çerçeveli gözlük, portmin ve T-cetveli şeklinde genellenebilir. Genellenebilir, çünkü stereotipler üzerinden işlemek gibi kendisine özel ancak son derece verimli bir üretim güzergahına sahip Hollywood sinema ve televizyonu, herkesi ve her şeyi tek tipleştirdiği gibi mimara da karikatürize bir görsel atfeder. Bize de, 1949 tarihli mimar melodramı Fountainhead den 2006 tarihli mimar komedisi Click e Hollywood sinema ve televizyonunun nasıl bir mimar hayal ettiğine göz atmak düşer. Inception Mimar kişi, 2010 un gişe fatihlerinden Inception (Başlangıç) ile belki de ilk kez bu kadar yüceltildi. Hatta 21. yüzyıl itibariyle mimarlık üretiminin temel sorunsallaştırmalarından biri haline gelen yarı-tanrı mimar figürü, Ariadne karakteri üzerinden neredeyse yeniden diriltildi. 1990 sonrasında Hollywood un hala masa başında rapido ve T cetveli ile çizim yapan mimar karakterler yaratmasından sıtkı sıyrılmış bizler, Ellen Page in en azından maket ile çalışmasından memnuniyet duyduk. Ancak diğer yandan da karakterin, disiplinin hem en temel aracı hem de en temel sorunsalı olan temsiliyetleri üretirken, bunları en saf hali ile yaratım olarak nitelendirmesi karşısında, tüm mimarların bir mimarlık metodolojisi dersine ihtiyacı olduğunu hatırladık. Fountainhead Mimarlığı, barınma eylemine ilişkin bir üretimden daha fazlası olarak gören Howard Roark karakteri üzerine kurulu 1949 yapımı Fountainhead, dahi sanatçı şeklindeki kimlik deskripsiyonuna bir de süper-starlık mertebesi ekleyiveren mimarlara ilişkin melodramatik bir hikaye sunuyor. Çiftliğinde çalışan hizmetlinin cinnet getirerek evi ateşe vermesi üzerine eşini ve çocuğunu kaybeden Frank Lloyd Wright ın, iniş-çıkışlı hayatından feyz alındığı her halinden bellidir Fountainhead in. Click Adam Sandler ın başrolünde olduğu ve hepimizin elbet bir gün aklından geçmiş olan- Bir mimar hayatını, televizyon kumandası ile hızlıca ileriye alabilirse ne olur? sorusunu soran (!) absürt komedi Click in, günümüz orta sınıf, beyaz yakalı mimarını başarı ile tanımladığı söylenebilir: Bitimsiz bir iş stresi ve müteakip tatminsizlik ile aşağılanma, dengesiz çalışma saatlerine bağlı kötü yemek alışkanlıkları, sınırlı bütçe nedeniyle oturulan toplu konut dairesi içerisinde uyumsuzca parlayan bir Eames koltuk, hiçbir şart altında herhangi bir şeyi yetiştiremememin sonucu umarsızca hayata isyan ve düzene karşı çıkma Tüm bunlara elbette, maket yaparken sürekli olarak yapıştırıcıya maruz kalan beynin yarattığı gerçeklik algısından sapma ve seslerin yükselmesi, zamanın daha hızlı akması sanrıları da eklenebilir. Böyle düşünüldüğünde Sandler ın yarattığı karakter, belki hepsinden gerçekçidir.

30/01/2011 11 MİMAR AŞKI One Fine Day Pitt gibi gerçek bir figür ile The Simpsons ın Bilbao önünden izgisinde, Hollywood un mimar anlatılarını araştırdı. Jenerasyonumuzun The Notebook u olarak görülebilecek bu film, George Clooney ile Michelle Pfeiffer ı bir araya getirip, ortaya sulu bir romantizm sunmaktan daha fazlasını yapıyordu. Pfeiffer ın canlandırdığı Melanie karakteri, işkolik ve mükemmeliyetçi kadın mimar canlandırması ile, Hollywood un erkek egemen mimar tablosuna nefes aldırıyordu. Pfeiff er ın yemek dökülen gömleğini oğlunun dinozorlu tişörtü ile değiştirmesi, düşüp kırdığı maketini iptidai yöntemlerle düzeltmeye çalışması ve oğlunun oyuncak otomobillerini ölçek dışı kalsalar da- panikle maketine yerleştirmesi, günümüz mimarının trajikomik ve klişeliği içimizi acıtan gerçekleriydi. Karakterin yorgunluk bağlantılı sakarlığı, nevrotik denilebilecek çıkışları ve pek de parlak olmayan yapı önerisi de Firewall 2006 yapımı bu film, şirketi için tasarladığı dolandırıcılık karşıtı yazılımı hacklemek ve kendi şirketini dolandırmak durumunda bırakılan Harrison Ford un, Virginia Madsen tarafından canlandırılan mimar eşini, büyük bir firma çalışanı olarak kurgular ve bir bilgisayar başına oturtur. Hem de uygulama projesi çizerken Üstelik detay tasarlamak üzere Kadın mimar bilgisayar uygulama üçlüsü, Holywood un stereotiplerinden uzaklaşarak günümüz ortalama mimarına en yakın portreyi ortaya koyan Firewall u selamlamamız için yeterlidir. How I Met Your Mother CBS in müthiş popülerlikteki televizyon dizisi, hikayesini altı sezondur genç mimar Ted Mosby nin sosyal hayatı üzerine kuruyor. Bu dizideki mimar figürünün bizi güldüren iki yanı mevcut: İlki Ted in, süzme kitschlikte işler çıkaran İsveçli tasarım ikilisi Sven ile giriştiği rekabet Diğeri, bir gökdelenin tasarımını tek tabanca evinde kotarmaya kalkması The Lake House Keanu Reeves ile Sandra Bullock u göl üzerinde yükselen bir cam evde buluşturan film, mimarlık mesleğine sahip ana karakterini sıradan bir konutta değil de, mesleki formasyonunun yaratıcılığı hatırlatan türden bir mekanda ikamet ettirdiği için kayda değer görülebilir. Ancak 2004 yapımı filmde mimarın hala çizim masası kullanıyor olması abestir. The Belly of an Architect 1987 tarihli bu filmin ekseninde iki mimar figürü, Brian Dennehy tarafından canlandırılan kurmaca Stourley Kracklite ve 18. yüzyılın önemli Fransız mimarı Etienne-Louis Boullée bulunuyor. Film, Kracklite ın ölümsüzlük sorgulamaları ve tarihi figürlere karşı geliştirdiği takıntılar üzerinden, mimarların yarı-tanrı komplekse eğilimlerini masaya yatırıyor. (500) Days of Summer Basit bir kadın-erkek ilişkisi üzerine örülen bu sıra dışı romantik komedi, nasıl kadın-erkek ilişkilerini tersinden okumayı deniyorsa, üstün başarı, zeka ve karizma denkleminin karşılığı olarak Hollywood sinemasının deyim yerindeyse- cılkını çıkardığı mimar figürünü de tersinden okumayı deniyor. Çünkü filmin ana karakterlerinden Tom Hansen üzerinden duygusal, pek cesaretli olmayan ve özgüven eksikliği çeken bir mimar tasvirleniyor. Uzunca süredir çalıştığı kutlama kartı firmasında belki tasarım altyapısının da bir getirisi olarak- yaratıcı kutlama mesajları düşleyebilen karakterin, mimarlık yapmayı özlediği zamanlarda insanların kollarına ya da evinin duvarlarına romantik eskizler yapması, bu tersten okumayı bir miktar darboğaza sokuyor. Hansen ın hemen her mimar gibiiş bulamaması ve ilgisiz sektörlerde çalışması ise olayı güncel mimarlık ortamı nezdinde kurtarıyor.

12 Meltem Cansever meltemcansever@gmail.com KENTSEL TASARIMA SİVİL MÜDAHALE Mümkün mü? Kentsel tasarıma siviller anlamlı bir etkide bulunabilir mi? Henüz altı ayını dolduran İstanbul SOS Girişimi bu konuda umut vaat ediyor. UNESCO nun İstanbul u tehlike altındaki kültür mirası ilan etme girişiminde bıçağın kemiğe dayanması üzerine örgütlenen girişim, düzenlediği geniş katılımlı toplantılardan kent gezilerine, gösterilerden imza kampanyalarına kent belleğinde yer etmeye başlıyor. Kavafis yürekleri titreten şiirinde kendi kentimizden başka gidecek yer olmadığını söyler. Ya kent biterse? Silueti, tarihi giderse, kamusal alanları kalmazsa, İstanbullular nereye gidecek? Haydarpaşa yanıp kül olursa, kamuya kapatılırsa, sahiller kalmazsa, tarihi yarımadanın silueti bozulursa, ahşap evler yanarsa, okullar otel olursa Kaldığımız şehir başka olacak böyle giderse. İstanbul onyıllardır imdat diyor, çığlığı UNESCO tarafından çoktan duyulmuş durumda. 1985 ten bu yana Dünya Kültür Mirası Listesi nde yer alan imparatorluklar başkenti, 2003 ten bu yana gelişen, geçtiğimiz yılın Haziran ayında doruğa çıkan süreç içinde bu listeden çıkarılma tehlikesiyle karşı karşıya. Bu da hem prestij kaybı hem de önemli uluslararası desteklerden yoksun kalmak demek. UNESCO nun 1 Haziran 2010 tarihli Dünya Mirası Komitesi Taslak Kararı, başta Haliç Metro Geçiş Köprüsü olmak üzere dünya mirası alanlarında ve çevresindeki olumsuz gelişmeler nedeniyle Dünya Mirası Listesi nden çıkarılabileceği ifadesi yer alıyordu. Konuyla ilgili çeşitli uluslararası görevlerde bulunmuş olması nedeniyle bu süreci yakından izleyen ODTÜ Mimarlık tan Prof. Cevat Erder in çağrısıyla bir araya gelen öğretim üyeleri, mimarlar ve birçok farklı meslekten kişiler önce bir dilekçeyi imzaya açtılar, Galatasaray da toplandılar, İstanbul un SOS çağrısını kaldırımlara yazarak İstanbul SOS adıyla, hiyerarşik olmayan, yalnızca gönüllülüğe dayanan bir girişimi başlattılar. Atlas dergisinin de işin içinde olmasıyla daha iyi tanındılar. Adresleri yalnızca sanal ortamda, istanbulsos. wordpress.com Haliç Köprüsü Kritik UNESCO nun kararının en önemli konularından birini, devasa ayakları olan Haliç Metro Köprüsü oluşturuyordu. Paha biçilmez şaheser Süleymaniye nin oluşturduğu silueti bastıracak bu yaklaşımdan vazgeçildi, önümüzdeki Şubat ayında düzeltilmiş tasarım yeniden UNESCO tarafından masaya yatırılacak. Ama iş bununla bitmiyor; UNESCO Eminönü ve Fatih başta olmak üzere AB fonlarıyla yıllar süren çabalarla restore edilmiş evleri de tehlikeye sokarak Fener ve Balat ı da tamamen değiştirecek şu 5366 sayılı yasanın da durdurulmasını istiyor. Uluslararası örgüt, ayrıca yer yer Bizans ın ilk günlerinden izler taşıyan İstanbul Surları nın restorasyon sürecinden bilgi alamadığından yakınıyor. Bir de tarihsel yarımadaya her gün 75.000 aracın girmesine neden olacak tünel projesi var, ahşap yapılar da korunmuyor! UNESCO tüm bunların olmadığı bir yönetim planının yürürlüğe koyulmasını talep ediyor. Bize tüm basın organlarından ulaşan haberler UNESCO nun son kararının artık herhangi bir tehlike taşımadığı yönünde. Ama orijinal metin bunun hiç de böyle olmadığını gösteriyor, önümüzdeki aylarda değiştirilen metro projesi ve talep edilenlere göre yapılanlar yeniden değerlendirilecek. İstanbul SOS Girişimi, bu tehlikenin altını çizdiği sorunlar üzerine birkaç kez geniş katılımlı toplantılar düzenledi, kentlinin kentine sahip çıkması, tanıması için geziler gerçekleştirdi. Ama el attığı sorunlar bunlarla sınırlı değil, Tarlabaşı ndaki yıkıma karşı da sesini yükseltti mesela. Düzenlenen son toplantı ve gezi, Kasım da çatısı yanıp giden Haydarpaşa ile ilgiliydi. Haydarpaşa ya Sadakat Toplantısı nda bu kez devletin temsilcisi olarak TCDD 1. Bölge Müdürü Hasan Gedikli de vardı. Katılımcılar Haydarpaşa Garı nın tarihinden yarınına akademisyenlerden ve meraklılardan çok değerli bilgiler aldılar, bilinmeyen birçok binasını en ince ayrıntısına kadar tanıyabildiler. Ama en büyük kazanım farklı taraflarda yer alan kişilerin birbirini dinlemesi, birbirini anlamaya çalışması oldu. Haydarpaşa nın Geleceği başlıklı forumu yöneten Gürhan Ertür ün söylediği gibi, tüm tarafların kazan-kazan formülüne ulaşmasına kadar tartışmadan bu kentin sorunları çözülmeyecek. Mimarlar ve şehir planlamacılarının yanı sıra tasarımcıların da kentsel tasarıma doğrudan katılımı gerekiyor. İstanbul un bir tasarım kenti olması isteniyorsa önce elde kalan değerler korunmalı, geliştirilmeli.

Türkü Şahin turkusahin@hotmail.com 30/01/2011 13 TÜRK MODACILAR NİYE MODA OLUYOR? İstanbul kültür başkentliğini Turku ve Tallinn e bırakadursun, Türk tasarımcılar için 2010, öncesi ve sonrası çok da farklı değil. Moda tasarımcıları ise başı çekenlerden. Hüseyin Çağlayan ve Ayşe-Ece Ege kardeşler İstanbul Modern in geçtiğimiz yıl yurtdışından ağırladığı misafirleri oldu. İstanbul dan önce Londra Tasarım Müzesi ve Tokyo Çağdaş Sanat Müzesi nde eserleri sergilenen Hüseyin Çağlayan ın on altı yıllık tasarım geçmişi, Dice Kayek in Paris Les Arts Decoratifs Müzesi nden sonra İstanbul a gelen İstanbul Contrast adlı koleksiyonu aslında birer öze geri dönüş hikayesi. Kıbrıs doğumlu ve eğitimini Londra da tamamlamış Hüseyin Çağlayan ın; mimari, felsefe, tarih, biyoloji, antropoloji ve teknolojiyi harmanlayan genetik, göç ve kültürel kimlik, belki parantez içinde sıla özlemi ve çocukluk anıları gibi çeşitli temalarla oluşturduğu koleksiyonların ona dünyanın en yaratıcı moda tasarımcılarından biri kimliğini kazandırmaması imkânsızlaşıyor. İstanbul un önemli mimari eserlerini konu alan parçalardan oluşan İstanbul Contrast koleksiyonu ile Ayşe-Ece Ege nin başarısı ise hem Türkiye hem dünya çapında perçinlendi. Avusturya nın en önemli bin kişisi sıralandığında bir dünya tasarımcısı adı altında 238. sırada gösterilen Atıl Kutoğlu üniversite eğitimini tamamladıktan sonra yaşamaya ve çalışmaya devam ettiği Avusturya dan yola çıkıp tüm Avrupa yı sonra da New York u kasıp kavuran nitelikte ve özgünlükte tasarımlar sergiledi. 2000 yılındaki Gustav Klimt retrospektifi, Klimt in eserleri ile birlikte 01 02 sergilenmeye layık görüldü. Osmanlı kıyafetlerini belki bu güne kadar en minimal işleyen tasarımcılardan Kutoğlu. 1980 lerde Rıfat Özbek le başlayan bu furya, Bora Aksu, Aslı Filinta ve her geçen gün bir sonraki kuşağı da içine almakta olan tasarımcılar kervanı ile devam etmekte. Peki tüm bu maceraperestlerin başarı öykülerinin altında yatan ortak nokta ne olabilir? Hüseyin Çağlayan başarısını; disiplin anlayışı, çalışkanlığı, çevresini genişletmekte fayda sağlayan insan sever karakter yapısı ve en önemlisi kişisel tatmini için, kaygılarından, özlemlerinden ve hayallerinden yola çıktığı tasarımlar 03 yapmasıyla bağdaştırdığını söylüyor geçtiğimiz yaz gerçekleştirdiği İstanbul Moda Akademisi söyleşisinde. Kültürel yapısını, örf ve adetlerini Türk olarak tanımlayan Çağlayan, disiplin anlayışı ve çalışma biçimini ise İngiliz yanı olarak betimliyor. Paris te yaşayan Ayşe-Ece Ege ise İstanbul Kontrast koleksiyonlarında İstanbul un karakteristik özellik taşıyan tarihi binalarını, lalesini ve Türk lokumunu sert strüktürün yansıtıldığı mimari bir tat taşıyan giysiler ile ortaya koyarlarken yine kendi benliklerini paylaşıyorlar sergilerinde. Nedret Taciroğlu, New York ta düzenlediği 2011 sonbahar/kış defilesinde Nemrut Dağı na benzeyen giysileri ve huni şapkalarıyla şaşırtıyor moda severleri. Biraz geriye gittiğimizde ise Türk modacılar kuşatması tarihinde Rıfat Özbek, Atıl Kutoğlu gibi tasarımcıların Türkiye de Amerikan bayrağı baskılı t-shirtlerin moda olduğu yıllarda Avrupalılara ay yıldızlı giysiler giydirdiğini görüyoruz. Buradan çıkarılabilecek çok da fazla yargı yok. Her şey ortada. Tüm bahsedilen ve bahsedilmeyen moda tasarımcılarının dünya çapında başarı elde etmelerinin ana nedeni, yıllandıkça pekişmiş bir kültürü modernle birleştirerek kimliklerini özgürce ortaya koymaları ve dünya modasının arayışında olduğu yeni detayları, her yıl dünyanın dört bir yanından tasarımcıların koleksiyonlarını hazırlarken uğramadan edemedikleri Kapalıçarşı nın kumaşlarıyla, toplumun kişilikli yapısıyla harmanlamaları. Kimisi Türk bayrağı temasını modernize ediyor, kimisi ise sanatçı kişiliğini ortaya koymak için ayrıldığı ülkesine özlemini dışa vurmak için sadece araç olarak kullanıyor modayı. Ama hepsi dünya standartlarında işler çıkartmaya layık görmüş kendini. Netice aynı: Başarı. En önemli gereksinim ise açık: Özgüven, öze güven. 01. Hüseyin Çağlayan 2003 sonbahar kış ambimorfik koleksiyonundan 02. NedretTaciroglu koleksiyonundan 03. Ayşe Ece Ege kardeşlerin İstanbul Contrast koleksiyonundan.

14 Dünyanın en büyük yapı fuarları arasında gösterilen Bau 2011 e bu sene ziyaretçi akımı olduğı gibi, firma katılımı da rekor düzeydeydi. 180,000 metrekarelik fuar alanındaki devasa hollerde 46 ülkeden 2058 katılımcı firma yeni ürünlerini tanıtma imkanı buldu. Ana teması çevreye duyarlılık ve sürdürülebilirlik olan fuara uluslararası düzeyde gelen ziyaretçi sayısındaki önemli artış, yapı sektöründeki canlanmayı resmettiği gibi Asya ve Doğu Avrupa dan gelen katılımcı ve ziyaretçiler arasında uluslararası ticaretinde geliştirdiği söylenebilir. Kendisini dünyanın lider fuarı olarak konumlandıran Bau 2011, uluslararası profilini genişletmek için bu sene ciddi atılımlar gerçekleştirmiş. Münih Yeni Ticaret Fuar Merkezi ndeki tüm iç sergi alanını kapsayan alana yayılan 17 salonda mimari ve inşaat sektörünün nabzını tutarak, inşaat malzemeleri temalarına göre yapılandırıldı. Binaların Geleceği Katılımcıların sunumlarının yanı sıra BAU 2011 de BAU Ekstra sloganıyla ziyaretçilerin, en iyi uzmanların ve endüstri temsilcilerinin katıldığı, değerli bilgiler edinebilecekleri üç forum seçme şansları vardı. Bu forumlar fuarın tam kalbinde yer aldı ve bu önemli oturumların hepsine katılım ücretsizdi. Binaların Geleceği forumunda dünyanın her yerinden önemli planlamacılar, mimarlar ve inşaat mühendisleri, proje örnekleri sunarak, gelecekte bizi nelerin bekledigini açıkladılar. Makro Mimarlık forumu mimarların şimdiki ve gelecekteki rolleri üzerine Pelin Özgen pozgen@gmail.com EN ÇEVRECİ YAPI FUARI Almanya nın Münih kentinde iki yılda bir düzenlenen Bau Fuarı, 150 ülkeden gelen 238.000 ziyaretçinin katılımı ile 17-22 Ocak arasında gerçekleşti. ışık tuttu. Sabahları, mimarlar ve şirket temsilcileri ortak projelerinin sunumlarını yaptıkları forumun ögleden sonraki oturumlarına bir eğilim panel i disiplinlerarası temel bir araştırmanın sonuçlarını ortaya koydular. Sürdürülebilirlik ve dijitalizasyon gibi mega eğilimlerin gelecekte mimarlık, ürünler ve süreçler üzerinde ne gibi etkiler yapacaklarını incelediler. Binaların Modernizasyonu ve Bakımı, Almanya daki ve yurtdışındaki pek çok şirketin kazançlarının büyük bir bölümünü elde ettikleri bir alan olduğu için bu konuya özel olarak ayrılmış ayrı bir forum yapıldı. Akıllı Bina özel gösteriminde, Fraunhofer-Allianz Bau inşaat araştırmalarından çıkan, yenilikçi teknolojileri sundular. Bu birlikte yer alan 16 üye, inşaat pratikleriyle ilişkili örnekler kullanarak konut ve ticari mülkler için yeni teknolojilerin, ürün ve sistem çözümlerinin ana hatlarını ziyaretçilerle paylaştılar. Mimarlar, mühendisler, enerji danışmanları, iç tasarımcılar, peyzaj mimarları, yerel ve ulusal inşaat otoriteleri, yapı mühendisleri, yatırımcılar: konut birlikleri, özel ve yerel otorite geliştiricileri, emlak yöneticileri, fon yöneticileri, ajanslar, perakendeciler/perakende zincirleri, tesis yöneticilerinin ziyaretçi olarak katılım gösterdiği fuarda ayrıca inşaat sektöründen tente/panjur montajcıları, duvarcılar, marangozlar, beton uzmanları, alçıpancı, dış cephe ustaları, tesisatçılar, seramik ustaları, camcılar, ısıtma mühendisleri, yalıtım ustaları, doğramacılar, bahçe düzenleyicileri, maden işçileri, boyacılar, parke yer ustaları, sıvacılar, su tesisatçıları, çatı tamirciler, tesviyeciler, güneş enerjisi teknolojisi uzmanları gibi geniş katılımcı profili fuarı ziyaret etti. Türkiye den de yapı sektöründen firmaların da katıldığı fuarda Çanakkale Seramik&Kalebodur markaları ile yerini alan Kaleseramik firması 2 farklı standda yeniliklerini tanıtma imkanı buldu. 1000x3000x3 mm lik boyutları ile dünyanın en büyük ve en çevreci porselen seramiği Kalesinterflex ürününü dış alanda tanıtırken, sektörde bir ilk olma özelliği taşıyan, ürünlerin yaşam kalitesini arttıran KaleGuard ı ziyaretçilerle paylaştı.

30/01/2011 15 Eray Çaylı eraycayli@gmail.com KAYKAY SADECE KAYKAY DEĞİL Kimine gere masum bir spor dalı, kimine göre ise kent mekânlarının düzenini bozan baş belası. Kaykayı kent için önemli kılan mimarlık ve tasarımla ilişkisi. 2010 un son çeyreğinde, önce Bursa daki Kaplıkaya Cazibe Merkezi adlı mekânda, sonra da Denizli Adalet Parkı nda yapımları tamamlanan iki açıkhava kaykay parkı halkın kullanımına açıldı. Kaykay parkı terimi ayrıca, tanıtımı yapılan her yeni konut projesiyle birlikte de kulağımıza çalınır oldu: Örneğin son günlerde çokça tartışılan My World Europe Ayazma projesi kapsamında inşa edilecekler arasında bir kaykay parkının da adı geçiyor. Ancak, kaykayın tasarım ve mimarlık açısından önemi, ona tahsis edilen bu yapılı çevre elemanları bağlamıyla sınırlı değil. Kaykayı yalnızca bir spor olarak gören yaklaşım onun kent kültürü açısından sahip olduğu büyük önemi gözden kaçırıyor. Zira kaykay aynı zamanda, kentsel mekânın önceden kurgulanmamış tercihler doğrultusunda kullanılmasının bir örneği. Kaykay bu yönüyle, 60 ların sonunda ortaya çıkan modernite eleştirisinin Batı daki kent yaşamının sıkıcılığı ve buradaki bireyin sıkışmışlığına karşı geliştirdiği taktik lerin de güncel bir mirasçısı aslında. Michel de Certeau ve Henri Lefebvre gibi düşünürlerin başını çektiği bu eleştiri akımı, kentli bireylerin yürümek gibi en temel gündelik eylemleri dahi dönüştürücü etkilere yol açacak şekilde kendilerine mal edebileceklerini savunuyordu. Kent mekânlarını edilgen birer tüketici olarak kendilerine sunulduğu şekliyle kullanacağı varsayılan bireylerin, bu taktikler sayesinde yaşadıkları kentleri yeniden yorumlamaları ve adeta kendilerine göre yeniden tasarlamaları söz konusu olmaktaydı. gibi de hareket etmiş oluyorlar. Zira kimi mimar ve plancıların kısaca SLOAP ( space left over after planning ) diye adlandırdığı planlama sonrası arta kalan alan ların nasıl değerlendirilebileceğine dair en yaratıcı öneriler kaykaycılardan geliyor. Üstelik bunu yalnızca dört küçük tekerleğin ayakta tuttuğu bir tahta parçası ve kendi bedenlerini kullanarak yapıyorlar. Bu nedenle, Iain Borden gibi mimarlık tarihçileri onlara edimsel mimarlık eleştirmenleri adını takıyor. Ancak kaykaycıların kent mekânlarının kullanımına ilişkin tercihleri her zaman hoş karşılanmıyor. Zira onlarınki nihayetinde doğrudan kâr amacı taşıyan bir kullanım biçimi değil. Her ne kadar kıyafetleriyle, ekipmanlarıyla ve hatta bilgisayar oyunlarıyla koca bir sektör haline gelmiş olsa da, sokaklarda en temel haliyle sergilendiği zaman kaykay, herhangi bir sermaye birikimi ya da rant yaratmıyor. Kaykay bu özelliğiyle mülk sahiplerine, siyasetçilere ve dolayısıyla kent plancılarına korkulu rüyalar gördürmeye devam ediyor. Kaykay parkları da, işte bu korkulu rüyalar dan kurtulabilmek için geliştirilen tasarım çözümleri olarak görülebilir. Şu günlerde İsveç in başkenti Stokholm de de farklı çevrelerden gelen bir grup insan şehirlerine yeni bir kaykay parkı kazandırmak için kolları sıvamış durumda. Highvalley Skateworld adı verilen bu parkın Avrupa nın en büyüğü olması planlanıyor. Proje yaklaşık 7 milyon TL ye karşılık gelen bir bütçeye sahip ve kentin güney banliyölerinden Högdalen deki 8 dönümlük bir araziye uygulanacak. Proje, şehirdeki kaykay kulüplerinden Subsurfers ın masaya getirdiği bir öneri üzerine gündeme gelmiş ve şu anda yerel siyasetçilerin de desteğini almış durumda. Park için ilk tasarım önerisi verilmiş bile. Öneriyi sunan Amerikalı Stefan Hauser in CV sine baktığımızda kaykay parkı tasarımının uzmanlık gerektiren bir iş kolu haline geldiğine de tanıklık etmiş oluyoruz. Nitekim Hauser, Porto Riko daki ofisinden dünyanın dört bir yanına iş yapan bir tasarımcı ve tasarladığı ise yalnızca kaykay parkları. Dünyadaki meslektaşları ise bir elin parmaklarını geçmiyor. Stokholm Gençlik ve Spor İl Müdiresi Madeleine Sjöstedt, Highvalley Skateworld için Bir demokrasi projesi diyor. Asistanı ise partilerinin sahip olduğu merkez sağ ideolojiye gönderme yapıyor ve söze Stokholm de onyıllar boyu hüküm sürmüş sosyal demokratları eleştirerek başlıyor. Onların kendi modernite anlayışlarına uygun olarak tepeden inmeci bir yaklaşımla inşa ettiklerini savunduğu Stokholm ün artık kendileri tarafından tabandan başlanarak yapılandırılacağını söylüyor. Ne kadar ciddi olduğunu kanıtlamak istercesine, Björk ün Hunter şarkısından ödünç alarak belediyenin toplantı odasındaki tahtaya yazdığı Özgürlüğü düzenleyebileceğimi sanmıştım / Ne kadar İskandinavyalı ymışım dizelerini gösteriyor. Bu bize ders olmalı, geçmişin hatalarını tekrar etmeyeceğiz diyor. Yalnızca dünya piyasasını elinde tutan üç dört tasarımcının üzerinde söz sahibi olabileceği bir proje tepeden inmecilikten kaçınma ilkesiyle ne kadar örtüşebilir? Zaman gösterecek. Şu an yapabileceğimiz ise, kaykayın zaten kendiliğinden özgür olan ruhunun gri betonlar arasında yitirilmemesini dilemek. De Certeau gibilerinin yürümek eylemi için söylediğini günümüze bakıldığında kaykay için söylemek mümkün. Kaykaycılar bu yönleriyle kimi zaman tasarımcı ve mimarların bir tamamlayıcısı

16 Emine Merdim Yılmaz eminemerdim@arkitera.com TRAFİK IŞIKLARINA DEVRİM GEREK! Trafik ışıkları hep aynı. Peki, renk körleri için daha uygun, çevreye daha duyarlı ya da yuvarlak değil de kare olsalardı? Weburbanist alternatif trafik ışığı tasarımlarını derledi. Renk Körleri için Trafik Işığı: UNISignal Kırmızı ve yeşil rengi birbirinden ayıramayanlar için tasarlanan bu trafik ışığında dur ve git arasındaki fark şekille ayrıştılıyor. Bu ışık sayesinde renk körleri üçgen dur, daire bekle, kare olan ise git demek. Control Safety Traffic Light Trafik ışıkları keşfedildiği zamandan beri, kullanılan malzemeden dolayı fonksiyonlarına pek çok sınırlama getirildi. LED aydınlatma, önceki nesildeki normal ampüllere göre daha sınırsız bir potansiyele sahip. Tek bir trafik ışığı üzerinde hız sınırı, yol durumu, acil durum aracının yaklaştığına dair bilgi veriliyor. The Eko Stoplight Tasarımcı Damjan Stankovic, trafik ışıklarında uzun süre beklediğimiz zaman arabanın motorunu durdurursak çevreye daha duyarlı davranacağımızı düşünüyor. Peki bu nasıl yapacağız? Türkiye de sıklıkla gördüğümüz geriye doğru sayan trafik ışığının farklı bir versiyonu. Bu tasarımda sayılar yok saat yönünde ilerleyen çizgiler var. IBM nin Kontrol Konsepti IBM in de Eko Stoplight a benzer bir kontrol sistemi var fakat burada sürücülere herhangi bir inisiyatif kullanma seçeneği sunulmuyor. Patentli fikir, trafik ışığında yapılan uzun beklemelerde arabaların motorlarını kontrol ederek kapatma ve ışık yanınca yeniden başlatma prensibine dayanıyor. Böylelikle uzun beklemelerde benzinden de tasarruf ediliyor. Tabii ki, hiçkimse arabasının motoruna kontrol edilmesini istemez bu fikir de sadece teorik bir uygulama. The Luxofor Trafik Işığı Rus tasarım stüdyosu Art Lebedev tarafından tasarlanan trafik ışığı zarif ve basit bir tasarım anlayışına dayanıyor. Normal bir trafik ışığında kullanılan standart ampüller için tasarlanan dairesel lensler yerine, LED aydınlatma için tasarlanan kare şeklinde lensler kullanılmış. Bu tasarım ile trafik ışıkları daha görünür ve okunması daha kolay. Kum Saati Trafik Işıkları Bu trafik ışığı kum saatinin bir versiyonu. Şöförlere, bir sonraki ışık yanana kadar ne kadar süre kaldığını yazılı olarak gösteriyor. Tasarım olarak başarılı, uygulama açısından pratik olsa da renk körleri açısından tam bir felaket olabilir. Güneş Enerjili Dört-Yollu Trafik Işıkları Yoğun bir trafikte, yayalar karşıdan karşıya geçerken her zaman tehlike altında. Hojoon Lim, tasarladığı yeni güneş enerjili trafik ışığı ile yayalar ve araçlar birbirinden ayrışıyor. Sistem, bir karenin dört köşesini tutan 4 adet işaretten oluşuyor. Hangi taraf beklemek zorundaysa orada ince bir lazer çizgi yolu kesiyor ve zararsız bir işaret göndererek karşıya geçmeyi zorlaştırıyor. Fikren iyi olsa da uygulaması oldukça zor bir tasarım. The Marshalite Charles Marshall tarafından 1936 yılında tasarlanan Marshalite, trafik ışıklarının babası sayılabilir. Yaya ya da sürücülere ne yapmalarını, bunun için ne kadar zamanlarını gösteren bir mekanik ibreydi. Marshalite, 1970 lere kadar Avusturalya da kullanıldı fakat tasarım alanındaki etkisi hala devam ediyor. Sıla Yılmaz fashionbysiu@gmail.com GALATAMODA DA YENİLİK Beyoğlu Belediyesi ve Moda Tasarımcıları Derneği nin ortaklaşa düzenlediği Galatamoda yalnızca defilelere değil seminerlere de ev sahipliği yaptı. 2007 deki ilk festivalden bu yana her yıl katlanarak büyüyen Galatamoda Festivali bu sene, geçen yıllardakinden farklı olarak hava şartlarından dolayı kapalı bir çadır içinde gerçekleşti. Etkinlikte 30 tasarımcı yer aldı. Bahar Korçan, Begüm Salihoğlu, Bige Ökten, Bihter Aida Pekin, Cem Lokmanhekim, Çiğdem Akın, Deniz Kaprol, Ebru Günay, Elif Cığızoğlu, Eynel Çelebi, Founta Günem, Gamze Saraçoğlu, Gül Ağış, Jale Hürdoğan, Hatice Gökçe, Mehtap Elaidi, Müge Ersin, Nazlı Çetiner, Nejla Güvenç, Niyazi Erdoğan, Özgür Masur, Özlem Ahıakın, Özlem İkiışık, Özlem Kaya, Özlem Süer, Özlem Uygun, Simay Bülbül, Tuvana Büyükçınar, Ümit Aybek ve Zeynep Erdoğan, Galata Moda da koleksiyonlarını sergileyenler arasındaydı. Etkinlikteki tasarımlarda gece grubu ön planda tutulmuştu. Elif Cığızoğlu, Niyazi Erdoğan, Özgür Masur ve Özlem Ahıakın gibi isimler Galatamoda ya özel tasarımlarıyla dikkat çektiler. Bahar Korçan festival için tasarladığı paltolar, erkekler şapka tasarımları ve kaşkollar ile büyük ilgi gördü. Bu yıl ilk kez erkek giysi tasarımı yapan Niyazi Erdoğan ve Hatice festivale renk kattı. Ebru Günay hırkalar tasarımlar ve Özlem İkiışık ın ayakkabı tasarımları diğer ilgi çeken standlar oldu. Çocuklar ise unutulmadı ve Nazlı Çetiner in Mandalinarossa markasında minikler için parçalar tasarlandı. Ancak tüm tasarımlar giysi değildi. Bige Ökten festivale yılbaşı süsü, yastık gibi ürünlerle katıldı. Takılarda ise Bihter Aida Pekin, Cem Lokmanhekim, Deniz Kaprol ve Ümit Aybek festivalde göz doldurdu. Geçen yıllarda oluşan erkek koleksiyonunun eksikliğini ise Galatamoda da fiyatlar 20 TL ile 750 TL arasında değişiklik gösterdi. Galatamoda bu sene ilk defa seminerlere de ev sahipliği yaptı. Tasarımcı Gamze Sarçaoğlu ve Moda bloggerı Styleboom Türkiye de sokak modası var mı? konusunu konuştular. Niyazi Erdoğan ve Barış Çamakçı ise Erkek stilleri ve uygulama metodları üzerine konuştular. Mehtap Elaidi Markalaşma süreçleri ve satış politikaları üzerine konuştu. Styling konusunda ise söz Deniz Marşan ve Başak Dizer Fransez e düştü.

30/01/2011 17 2011 YILININ MOBİLYALARI İzmir Ekonomi Üniversitesi, 120 öğrencinin katılımıyla gerçekleşen dikkat çekici bir mobilya sergisinin kapılarını açıyor. Sergi 28 Şubat a kadar devam edecek. İzmir ekonomi Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi İçmimarlık ve Çevre Tasarımı ile Endüstriyel Tasarım Bölümleri 3. Sınıf öğrencilerinin ortak çalışmaları sonucu ortaya koydukları mobilya tasarımları hayata geçirilerek sergilenmeye başlandı. 17 Aralık 2010 tarihinde açılışı gerçekleştirilen sergi, İzmir Ekonomi Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Ekrem Demirtaş ve sektörün önde gelen temsilcilerinin de katılımı ile ziyaretçiler ile buluştu. Şubat ayı sonuna kadar gösterimde kalacak olan ve Mobilya Tasarımı dersi kapsamında gerçekleştirilen sergiye, GSTF çok amaçlı salonu ev sahipliği yapıyor. Sergi, 120 yi aşkın öğrencinin tasarım fikirlerinin oluşumundan üretim sürecine dek içinde bulunarak gerçekeleştirdiği; teknoloji, malzeme kullanımı, üretim yöntemleri ve kişisel yorum ve dışavurumların tasarım ürünlerinde buluştuğu 65 grup projesinden oluşuyor. Küçük ve kolay üretilebilir mobilyalar geliştirmek amacıyla geliştirilen çözümlerin yer aldığı sergi büyük bir hızla gelişen sektörün ihiyacı olan genç tasarımcıların tasarım kalitesini, düşsel kapasitesini gözler önüne sermeyi amaçlamakta. Sektörü üniversite ile buluşturan bu etkinlik öğrenciler için de önemli bir motivasyon ve değerlendirme sınavı niteliğinde olduğunu belirten GSTF Endüstriyel Tasarım Bölüm Başkanı Yrd. Doç.Dr. Ahmet Can Özcan; öğrencilerin ilk dönem yaptığı tasarımların sadece kağıt üzerinde kalmadığını, tüm mobilyaların bu sergide vücut bulduğunu dile getirip, bunun öğrenciler için çok önemini vurgularken, kendi projelerini sergide görmenin büyük bir motivasyon sağlayacağını ifade ediyor. ders sürecinde mobilyanın mekansal anlamı, malzeme kullanımı ile tanışıp üretim tekniklerini tanımlayabilmeyi deneyimlemişler. Mobilyanın tarihsel gelişimi konularında kendilerini gelişitirirken, aynı zamanda süreç içerisinde gelişen tasarım fikirlerini prototipler haline getirmişler. Yrd. Doç. 01 Tolga Benli, Öğrenciler tasarımları ortaya koyarken üretim sürecindeki zorlukları birebir yaşamış olmalaryla da sıradışı bir deneyim kazandılar. Daha önceleri 2009 yılında Milano ve sonrasında birçok yurtiçi fuarda yakaladığımız başarıları geliştirerek diğer uluslararası ve yurtiçi organizasyon ve fuarlarda da devam ettirme amacını taşıyoruz. diyor. Ekim başında başlayan derste herbiri kavramsal temele dayalı, hikayesi olan ve kullanıcı ürün ilişkileri önceden kurgulanmış projeler ortaya konmuş. Öğrencilerin işi ise tasarım süreci içerisinde yaşam alanlarımızın ayrılmaz parçası ve bir zamanlar mekanlar içinde bir sosyal statü sembolü olan mobilyaları endüstriyel ve seri üretime uygun bir tasarım ürünü olarak kalmak anafikri ile yorumlamak olmuş. Bir bank yada tabure, askı birimi, küçük bir masa ya da sehpa işlevlerini yerine getirirken kendi kendine ayakta durabilen ve öngörülen yükü taşıyabilen, basit konstrüksiyon teknikleri ustaca kullanılarak kolaylıkla üretilebilecek bir mobilya tasarımını kendilerini verilen dört adet anahtar kelime ışığında gerçekleştirmişler. Estetik ve fonksiyonu biraraya getiren genellikle yalın çizgilere sahip mobilyalarda malzeme kombinasyonlarına ve karışık üretim tekniklerinin kullanımına sıklıkla rastlamakta. Kimi zaman teknoloji ve yeni malzemelerin avantajını kullanan tasarımlar, zaman zaman da doğanın yumuşak izlerini taşıyan renk ve doku örnekleri ile fark yaratıp kendine has bir yenilik arayışını ortaya koyuyor. İzmir ekonomi Üniversitesi Balçova Kampüsü, GSTF İçmimarlık ve Çevre Tasarımı ile Endüstriyel Tasarım öğrencilerinin çalışmalarından oluşan Mobilya Tasarım sergisi 17 Aralık- 28 Şubat 2010 tarihleri arasında IEU- GSTF çok amaçlı salonunda görülebilecek. 01. Berkin Egemen Baş ve Fethiye Sena Aysun tasarımı bank. 02. Çağdaş Yurdakul ve Egemen Tamcı tasarımı bank. Koordinatörlüğünü Yrd. Doç. Tolga Benli nin yaptığı ve gruplar içi yürütücülükerini Öğr. Görevlileri Cengiz Ultav, Ertan demirkan, Zeynep Edes, Işıl Erniş ve Can Külahçıoğlunun tarafından sürdürülen Mobilya Tasarımı dersi kapsamında çalışan öğrenciler, 02

18 Selin Sezer Güra selin_sezer@hotmail.com EN İYİ TASARIMLI OTELLER Tasarımın turizm sektörüne katkısı, Londra da düzenlenen Sleep Event kapsamında verilen Avrupa Otel Tasarım Ödülleri ile tescillendi. Otel tasarım endüstrisinin en önemli ödül töreni olarak kabul edilen, alanında başarılı mimar, tasarımcı ve mühendislerin takdir edildiği Avrupa Otel Tasarım Ödülleri, Sleep Event 2010 kapsamında, geçtiğimiz aylarda Londra da düzenlendi. Lancaster da yapılan ödül töreninde kategorilerine göre titizlikle değerlendirilen adaylar hak ettikleri ödüllerin sahibi oldular. Ödülün tasarımcıları geleceğin oteli konusunda kendi vizyonlarını ortaya koymaları için motive etmesi amaçlıyor. Bu ödül tasarımcılara, sürdürülebilir alanlara ve ürün yeniliklerine odaklanarak, kavramsal olarak geleceğin otelinin neye benzeyeceğinin ve geleceğin şehirlerinden nasıl etkileneceğinin araştırılması fırsatını tanıyor. Avrupa Otel Tasarım Ödülleri 2011 de de verilmesi planlanan Yarının Oteli Ödülü için adayların dikkat etmesi gereken bazı kriterler bulunuyor. Öncelikle; başvurular, tümüyle bir oteli, bir alanı, bir teknolojiyi ya da bir ürünü açıklar nitelikte olmalı. Ayrıca, aday olan kavramın tamamen yenilikçi ve sürdürülebilir olması diğer bir deyişle henüz olmayan veya yaygın olarak kullanılmayan bir nitelikte olması belirleyici bir kriter. Mekanın, malzemenin ve ekonominin akıllıca kullanıldığı ve kullanıcının ihtiyaçlarının ya da isteklerinin incelikli bir şekilde kavrandığı bir konsept arayan jürinin bir diğer beklentisi; tasarım konseptinin geleceğin şehrine entegre olabilmesi ve de en önemlisi turizm ve eğlence sektörüne değer katma potansiyeli sağlamasıdır. Yılın en iyi mimarı yapıtlarının değerlendirildiği ödül töreninde; Yılın Mimarisi Ödülleri kategorisinde 3; Yılın İç Tasarımı kategorisinde 6; diğer kategorilerde ise toplam 14 ödül dağıtıldı. Avrupa Otel Tasarım Ödülleri 2010 da ilk kez verilen Yarının Oteli Ödülü ne; sürdürülebilirlik, innovasyon, kentle entegrasyon ve turizm sektörüne sağladığı katkı gibi kriterleri içeren re inhabit projesiyle WATG ye layık görüldü. YILIN ÖDÜLLERİ - Mevcut Otel Binasının Yenilenmesi: NH Porta Rossa Floransa-İtalya - Mevcut Binanın Otel Binasına Dönüştürülmesi: Mandarin Oriental Hotel Barselona-İspanya - En İyi Yeni Otel Binası İnşaatı: Park Inn Hotel Manchester-ingiltere - En iyi Yatak Odası ve Banyo Tasarımı: Park Plaza Westminster-İngiltere - En İyi Kafe, Bar, Gece Kulubü ve Lounge: Michelberger Hotel Berlin- Almanya - En İyi Lobi ve Kamusal Alan: Lime Wood Hotel Hampshire-İngiltere - En iyi Restoran: Blanc Restaurant- Mandarin Oriental Hotel Barselona- İspanya - En iyi Spa, Sağlık ve Dinlenme Alanı: The Dorchester Londra-İngiltere - En İyi Suit: The Romanos Costa Navarino-Yunanistan - Çevresel Sürdürülebilirlik Ödülü: Crowne Plaza Copanhagen Towers- Danimarka - Yılın Otel Markası Ödülü: Konuk Odası tasarımı ile Holiday Inn Express Emine Merdim Yılmaz eminemerdim@arkitera.com FİLM DEKORU DEĞİL, GERÇEK! Çin de bir İngiliz pub ı, Kahire de bir çöp şehir veya Mitsubishi marka bir ada. Yerleşim birimleri oldukça çeşitli doğrusu. Bu yazıda konu edilen yerleşim yerlerinin hepsi gerçek. Hiçbiri bir film dekoru değil ancak filme konu olabilecek kadar garipliği bünyelerinde barındıyorlar. Nasıl mı? Haberlere konu olan çöp evlerden sadece bir tane değil, bir mahalle oluşturacak kadar çok olduğunu düşünün. Bir de bu evlerin bazılarında 100 lerce domuz olsun. Ya da Oscar lık bir filme konu olan, içinden kanalizasyon kanalı geçen, 1 milyon kişinin yaşadığı bir mahalle hayal edin. O da olmazsa... Geçmişte Dünya nın en yoğun yerleşimi iken şimdi terkedilmiş ve korku filmine konu olacak kadar ürpertici yanı olan bir ada düşünün. Hatta bir İngiliz kasabası hayal edin, kırmızı tuğlalı evleri, pubı olsun ama Çin de olsun. Manshiyat Naser (Çöp Şehir) Kahire de bulunan Manshiyat Naser, Koptik Hristiyanlar ya da diğer ismiyle Zabbaleenler in yaşadığı bir bölge. Bir diğer adı çöp şehir olan bu bölgede yaşayanlar geçimlerini çöp toplayıp paketleyerek kazanıyorlar. Sadece çöp paketlemiyor, çöpün içinde yaşıyorlar. Hatta bazı ailelerin evlerinde çöpteki meyve-sebze ile beslenen 100 e yakın sayıda domuzu var. Mısır Hükümeti, bu çöp toplama işini yabancı şirketlere iş olarak vererek Zabbaleenler i başka bir iş koluna yerleştirmeyi düşünüyor. Dharavi Hindistan ın, Dharavi olarak bilinen gecekondu mahallesinde yaşayan küçük bir çocuğun hayat mücadelesinin anlatıldığı Slumdog Millionaire filmi, Hindistan ın 1 milyondan fazla nüfusuyla 2,5 kilometrekarelik bir alan kaplayan gecekondu mahallesi Dharavi ye çekti. Hindistan ın finans merkezi Mumbai nin kalabalık, harap, gürültülü, dağınık ve pis gecekondu mahallelerinden biri olan Dharavi de, bir uçtan diğerine uzanan dar, kirli sokaklar, açık kanalizasyon kanalları ve sıkışık kulübeler göze çarpıyor. Pakistan ın Karachi kentindeki Orangi Town dan sonra Asya nın en büyük ikinci gecekondu mahallesi olarak tanımlanan Dharavi, kentin ana iki metro hattının arasında konumlanıyor. Dünyadaki en yüksek ev kiralarının bulunduğu Mumbai nin tam merkezinde yer almasına rağmen, bu mahallede aylık 4 Dolar a kadar düşen fiyatlarda ev bulunabiliyor. En küçük evlerde bile bir gaz sobası ve elektrik bağlantısı olduğu bölgede, bazı şanslı ailelerin sevdikleri dizileri izleyebilecekleri, kablo bağlantılı renkli televizyonları ve hatta video oynatıcıları bulunuyor. Gunkanjima Mitsubishi, seneler önce denizin altında kömür aramak için bir resif satın aldı ve onu yapay bir adaya dönüştürdü. Geçen zaman içinde bu ada kilometrekareye 85.000 kişinin düştüğü, Dünya nın en yoğun yerleşim yeri haline geldi (1959 yılında yapılan sayıma göre). Japonca daki adıyla Gunkanjima yani Gemi Batığı Adası olan bu yapay ada denizde kömür bitince 1975 yılında kapatıldı. Şu an ise muhtemelen Dünya daki en büyük hayalet şehirlerden bir tanesi. Earth Thames Town Şangay ın merkezinden sadece 32 km uzaklıktaki 10.000 kişinin yaşadığı EarthThames Town, giderek büyüyen şehir merkezinin bir parçası. Kırmızı tuğlalı binaları, kum taşından kilisesi, market meydanı ve pub ıyla bu şehrin Çin de olduğuna inanmak imkansız. Asla bir tema parkı değil, yaşayanları ile gerçek bir kent.

30/01/2011 19 Moda Tasarımcıları &Bloggerlar Concept designer store Building den Bahar Arasan ın yeni projesi Designers&Bloggers geçtiğimiz hafta başladı. Moda bloggerı ve moda tasarımcılerını bir araya getiren projede; modacılar bloggerın tarzına, blogunun özelliğine ve hayal güçlerinin yönlendirdiği doğrultuda tasarımlar hazırlayacak. Katılımcı moda bloggerları, Alışveriş Cini, Bilun Şen, Buse Terim, Cindrellaundertheumbrella, Deniz Berdan, Fashion By Siu, Fashion Kido, Jojikmoda,Nil Ertük, Off Ne Giysem,Serapla Moda, Stilize, Styleboom, Zetfashion. Genç moda tasarımcıları ise; Banu Güven, Berra Yurtman, Burcu Aslan, Cihan Nacar, Deniz Değirmendereli, Gizem Baş, Gizem Akgönül, Melahat Pehlivan, Nazlı Ceylan, Nihan Peker, Nilay Sorgüven, Kiki s Design, Songül Cabacı. Trend Eğitimi 27 Ocak tarihinde Michael Bonzom Deri Hazır Giyim, Ayakkabı ve Çantada 2011-2012 Sonbahar/Kış Moda Trenleri semineri verdi. Michael Bonzom, Paris teki Nelly Rodi ajansın trend yöneticisi ve bunu dışında Esmod Moda Okulu nda moda ile ilgili dersler veriyor. İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçı Birlikleri nin Dış Ticaret Kompleksi nde düzenlediği seminerler ile büyük ilgi görüyor. Seminer programını itkib.org. tr web adresinden öğrenebilirsiniz. Öğrenci Sergisi Doğuş Üniversitesi Endüstri Ürünleri Tasarım Bölümü Öğrenci İşleri Sergisi, 5 Ocak Çarşamba günü üniversitenin Sanat ve Tasarım Fakültesi Sergi Salonu nda tasarım dünyası ve meraklıları için kapılarını açtı. Sergi Doğuş Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Endüstri Ürünleri Tasarım bölüm öğrencilerinin ürünleri ve görsellerinden oluşuyor. Sergi meraklıları için 18 Şubat tarihinde kadar açık olacak. Design Lab 2011 Lisans ve lisansüstü eğitimi gören endüstriyel tasarım öğrencilerinin sabırsızlıkla beklediği her yıl farklı bir temayla geleceğin ev aletlerini tasarlamaya davet eden Design Lab bu yıl, ev aletlerine Akıllı Hareketlilik kazandırarak, gelecekte insanların yiyeceklerini nasıl hazırlayıp saklayacaklarına, elbiselerini ve bulaşıklarını nasıl yıkayacaklarına ya da kurutacaklarına dair zamana ve mekana uygun, yenilikçi, kullanışlı, yaratıcı ve çevre dostu çözüm önerileri getirmeleri bekleniyor. Yarışmaya katılmak isteyen tasarımcılar, 1 Mayıs 2011 Pazar günü saat 23:59 a kadar Design Lab internet sitesinden yarışmaya başvurabilecekler. Serap Alp serap@seraplamoda.com İstanbul Tramvayı İstanbul Ulaşım A.Ş. tarafından tasarımı ve mühendisliği gerçekleştirilen ve sonuca göre seri üretimi Türkiye de yapılacak olan iki farklı tramvay modeli görücüye çıktı. http:// www.istanbultramvayiniseciyor.com/ web adresinden, A ve B modeli olarak adlandırılan her iki tramvay arcına ait teknik bilgi ve görsellerini inceleyerek oy verebilirsiniz. İstanbullulara güvenen İstanbul Ulaşım A.Ş. şehir hatları vapurunun seçimini de interaktif olarak yapmıştı. İstanbul Tramvayı nın oy verme süresi 31 Ocak ta sonlanacak. 40. Yıl Ödüllü Tasarımlar 1971 yılında Türkiye de ilk Endüstri Ürünleri Tasarımı eğitimini başlatan MSGSÜ Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü, 2011 yılında 40. kuruluş yılını kutluyor. Bölüm 40. yılını çeşitli etkinliklerle kutlamayı planlıyor. Etkinlik kapsamında yıl içerisinde bir çok sergi düzenlenecek. Bınların ilki mezunların 40 yılda içerisinde gerçekleştirdiği başarılı projelerden oluşan sergi olacak. Serginin 14 Şubat ta Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimar Sinan Salonu nda yapılması planlanıyor. Etkinlik takvimini msgsu.edu. tr web adresinden takip edebilirsiniz. Logo Tasarımı TÜSİAD, yeni kurumsal logosunu belirlemek amacıyla düzenlediği yarışmanın son başvuru süresini uzattı. Zira seçici kurul, katılan tasarımlar arasında kalıcı nitelik taşıyacak bir çalışma bulamadı. TÜSİAD ın son yaptığı açıklama TÜSİAD yönetimi, tasarımlar arasından ilk elemeyi geçenlerle birlikte değerlendirilmek üzere yarışmanın davet usulü ile tamamlanması için sürenin uzatılmasına karar vermiştir şeklinde oldu. Seçilen logo onaylandığı tarihten itibaren kurumsal kimlik çalışmalarında TÜSİAD ın esmi logosu olarak kullanılacak. WOHA İstanbul da Dünyaca ünlü mimarlık ofisi WOHA nın kurucu ortakları Wong Mun Summ ve Richard Hassell Yapı-Endüstri Merkezi nin konuğu olarak İstanbul a geliyor. 10 Şubat Perşembe saat 19.00 da Arçelik ana sponsorluğunda, YEM de gerçekleştirilecek konferansta sektördeki mesleki iletişim ortamı sağlamayı hedefliyor. Mimarlık eğitimine ve profesyonel oluşumlara aktif olarak katkıda bulunan WOHA mimarlık ofisinin kurucu ortakları Wong Mun Summ ve Richard Hassell in sunumu simultane olarak İngilizceden Türkçeye çevrilecek. www.yem. net web adresinden kayıt yaptırabilirsiniz. Kadıköy İskelesi Kadıköy İskelesi ve Yakın Çevresi Ulusal Öğrenci Mimari Fikir Projesi Yarışması, TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi tarafından düzenleniyor. Yarışma mimarlık öğrencilerinin, kentsel mekân ve değişen gereksinimler karşısında bu mekânların yeniden değerlendirilmesine yönelik özgün fikirler üretmelerini amaçlıyor. Kayıt ve katılımın ücretsiz olduğu yarışma ulusal ve tek aşamalı olarak yapılacak. Yarışmada birinci gelen proje 3 bin lira, ikinci proje 2 bin lira, üçüncü proje ise bin 500 lira ile ödüllendirilecek. Mansiyona değer görülen beş projeye 100 er liralık para ödülü dağıtılacak. Vegesack Türkiye ye geliyor İstanbul Kültür Sanat Vakfı nın ilkini 2012 de düzenleyeceği Uluslararası İstanbul Tasarım Bienali nin ön etkinlikleri kapsamında Vitra Tasarım Müzesi ni kuran Alexander von Vegesack seminer verecek. Herkese açık ve ücretsiz olarak düzenlenen seminer, 25 Şubat Cuma günü saat 18.00 de İstanbul Modern de gerçekleştirilecek. Endüstriyel mobilya tasarımcısı Alexander von Vegesack ın Thonet Müzesi, ABD nin önde gelen 10 müzesinde yer alıyor. Kayıt için www. iksv.org web adresini ziyaret edebilirsiniz. Editör: Umut Kart Katkıda Bulunanlar: Erkan Aktuğ, Gözde Tüfekçi Sayfa Tasarımı: Emre Senan Tasarım ve Danışmanlık; Emre Senan, Özge Güven Sayfa Düzeni: Taylan Polat Danışma Kurulu: Serhan Ada, Erdem Akan, İhsan Bilgin, Asiye Bodur, Füsun Curaoğlu, Yeşim Demir, Ömer Durmaz, Alpay Er, Cem Erciyes, Sertaç Ersayın, Hakan Ertem, Güran Gökyay, Korhan Gümüş, Gamze Güven, Gülay Hasdoğan, Tansel Korkmaz, Zeynep Bodur Okyay, Suha Özkan, Kuyaş Örs, Nevzat Sayın, Emre Senan Reklam Müdürü: Devrim Peker Reklam Rezervasyon: Tayfun Elaldırsın Reklamlar için Tel: 0212 505 6486 Fax: 0212 505 74 79 Hürriyet Medya Towers İstanbul Radikal Sanat Tel: 0212 449 65 27 sanat@radikal.com.tr, umut@kaletasarimmerkezi.com Radikal in ücretsiz ekidir.