Ishiguro nun on yıldır beklenen romanı Gömülü Dev dünya ile aynı anda Türkiye de



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?

İTÜ GELİŞTİRME VAKFI BEYLERBEYİ ÖZEL ANAOKULU VE ÖZEL İLKÖĞRETİM OKULU EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI 8.VELİ BÜLTENİ

66 Fotoğrafçı Etkinlik Listesi. 52 Haftalık Fotoğrafçılık Yetenek Sergisi

Adım Tomas Porec. İlk kez tek boynuzlu bir at gördüğümde sadece sekiz yaşındaydım, bu da tam yirmi yıl önceydi. Küçük bir kasaba olarak düşünmeyi

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

Pırıl pırıl güneşli bir günde, içini sımsıcak saran bir mutlulukla. Cadde de yürüyordu. Yüzü gülümseyen. insanların kullandığı yoldan;

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi UĞUR BÖCEKLERİ OCAK

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

a 3 -<» rt3 ft3 Ö o\3 CO o\3 Ö o\3 CO v-< 0x3 Ö V-i -i» 3 Gezi / İlgaz Anadolu'nun Sen Yüce Bir Dağısın 0x3 Ö 0x3 Kitap / Kayıp Gül


DENİZ YILDIZLARI ANAOKULU MAYIS AYI 1. HAFTASINDA NELER YAPTIK?

Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba.


Yazar : Didem Rumeysa Sezginer Söz ola kese savaşı Söz ola kestire başı Söz ola ağulu aşı Yağ ile bal ede bir söz Yunus Emre

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI

Hatıraların Masumiyeti Hatıraların Masumiyeti Hatıraların Masumiyeti

TEMEL HARİTACILIK BİLGİLERİ. Erkan GÜLER Haziran 2018

C A NAVA R I N Ç AGR ISI

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Bir gün, kozada küçük bir delik belirdi; bir adam oturup kelebeğin saatler boyunca bedenini bu küçük delikten çıkarmak için harcadığı çabayı izledi.

Duygu, düşüncelere bedenin içsel olarak karşılık vermesidir. Başka bir deyişle, beyne kalbin eşlik etmesidir.

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

Türkçe. Cümlede Anlam Cümlenin Yorumu. Metinde Kazandıkları Anlamlara Göre Cümleler

ŞEBNEM İŞİGÜZEL Eski Dostum Kertenkele

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Refik Durbaş. Şiir BEZ BEBEKLE KUKLASI. 2. basım. Resimleyen: Burcu Yılmaz

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

Herkes Birisi Herhangi Biri Hiç Kimse

SAGALASSOS TA BİR GÜN

O günlerde, bir kıyı kenti olan Hull'a gitmiştim. Orada bir. arkadaşıma rastladım. Babasının gemisi vardı. Gemi o gün

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir.

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. Nuh ve Büyük Tufan

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Nuh ve Büyük Tufan

DELİ KIZIN TÜRKÜSÜ Seçme Şiirler. Gülten Akın

PİNOKYO EĞİTİM KURUMLARI MART AYI AYLIK EĞİTİM PROGRAMI 1. HAFTA

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde

Agape Kutsal Kitap - God's Love Letter Scriptures

AYLA ÇINAROĞLU KİM DEMİŞ NİYE DEMİŞ

Ağaçların Sosyal Ağı:

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular

RÖNESANS DÖNEMİ BAHÇE

tellidetay.wordpress.com

tellidetay.wordpress.com

tellidetay.wordpress.com

DESTANLAR VE MASALLAR. Samed Behrengi KÜÇÜK KARA BALIK. Masal. Çeviren: Haşim Hüsrevşahi resimleyen: Mehmet Sönmez

MOTİVASYON ve BAŞARI

Tuğrul Tanyol. Beyaz at. Sönmüş kentleri dolaştım sessizlikte Boş meydanları, kirli sokakları Herkes kendi yankısının peşinde

Eğitim Öğretim Yılı OKUL ÖNCESİ DÜŞÜNEN ÇOCUKLAR EĞİTİM SETİ YARIM GÜNLÜK PLAN ÇİZELGESİ

Azrail in Bir Adama Bakması

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Herkese Bangkok tan merhabalar,

Tanrı dan gönderilen Adam

ÝÇÝNDEKÝLER. Diyalog Tamamlama Haftanýn Testi...25

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU UĞUR BÖCEKLERİ SINIFI KASIM AYI BÜLTENİ

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

BU AY ÖĞRENDİKLERİMİZ ATATÜRK Atatürk kim olduğunu hatırladık. Atatürk ün hayatını inceledik. Atatürk ün kişisel özelliklerini ifade ettik. Atatürk ün

Ramazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

ORIENTEERING SEMBOLLERİ VE AÇIKLAMALARI

Elişa, Mucizeler Adamı

ilkyar in yarattığı sevinç hiç dile gelmese de, çocukların gülümsemeleri yansıtır memnuniyetlerini...

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi 2018 ARALIK AYI EĞİTİM BÜLTENİ

KASIM AYI 4 YAŞ GRUBU AYLIK BÜLTENİ

Sevgi Başman. Resimleyen: Sevgi İçigen

Hazırlayan: Tuğba Can Resimleyen: Pınar Büyükgüral Grafik Tasarım: Ayşegül Doğan Bircan

Zulu folktale Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 4

AHIRIN İÇİNDEKİ SARAY 300 Ispartalı filmini hatırladınız mı?

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

"medya benim ayağımın altına muz kabuğunu biraz zor koyar" vari açıklamalarda bulunuyordu ki Olanlar oldu

Şimdiye Kadar Neler Oldu?

İnsan Okur. Resimleyen: Reha Barış MERAKLI KİTAPLAR

Doğada Keşif Yapıyoruz

Zihnindeki Sonu Hayal Et, İstediğini Elde Et! Eski zamanlarda üç yolcunun yolu çölde düşer. Kurumuş bir nehir... Sevgi Tunalı

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

Güngör Dilmen DESTANLAR VE MASALLAR MAVİ ORMAN. Masal. Resimleyen: İsmail Gülgeç

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!..

ÖZEL EFDAL ANAOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM DÖNEMİ DENIZYILDIZI GRUBU KASIM AYI BÜLTENİ

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

20 Mart Vızıltı. Mercanlar Sınıfından Merhaba;

Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap

Günaydın, Bana şiir yazdırtan o parmaklar. ( ) M. Mehtap Türk

Cornelia, şarkı söylemek isteyen kaz


MEVSİM İLKBAHAR SAĞLIKLI YAŞAM. İlkbahar mevsiminin özelliklerini öğreniyoruz.

COĞRAFİ YAPISI VE İKLİMİ:

küçük bizon kızılderili köyü

Sonsuza Kadar Beraber Sonsuza Kadar Ayrı

Erkek, dişiden hamile kalır. Ne hayvan ama değil mi! Erkek denizatı, kesesindeki minik yumurtalara gözü gibi bakar. Bu arada yumurtaların yanına

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

İNSANIN YARATILIŞ'TAKİ DURUMU

Yetişkinler için Oryantiring Nermin Fenmen, 2013

Ö.Ç BİLFEN ANAOKULU 5 YAŞ GRUBU GÜNLÜK EĞİTİM PROGRAMI

ALADAĞLAR - Kaldı Doğu Sırtı (3723m.)

Sanatta Doğa ve İnsan İlişkisi

Administrator tarafından yazıldı. Çarşamba, 27 Temmuz :46 - Son Güncelleme Cuma, 19 Ağustos :53

Hazırlayan: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. İlk Kilisenin Doğuşu

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67)

Transkript:

Ishiguro nun on yıldır beklenen romanı Gömülü Dev dünya ile aynı anda Türkiye de Pek çok okur ve eleştirmen tarafından yaşayan en iyi yazar olarak nitelenen Kazuo Ishiguro nun tam on yıldır beklenen yeni romanı Gömülü Dev, dünyada yayımlandığı ay Türkçe de. Yapı Kredi Yayınları ndan çıkan Gömülü Dev de Ishiguro nun her bir romanında farklı zamanlara, farklı coğrafyalara odaklanan bakışı, bu kez çok eskilere götürüyor okuru. Romalıların Biritanya dan ayrılışından sonra, Britonlar ile Saksonlar ın arasındaki savaşın yatıştığı dönemdeyiz. Romanın karakterlerinden birinin Kral Arthur un şövalyelerinden olduğunu söylersek ne kadar geriye gittiğimizi daha iyi anlatmış oluruz. Kayalara oyulmuş bir kovanda, bir Briton topluluğunun arasında yaşayan Axl ve Prensesim dediği karısı Beatrice le tanışıyoruz önce. Epey yaşlı olduğunu anladığımız çiftin yaşamı yılların yorgunluğu yüzünden zorlaşmış gibi. Uzun süre önce yanlarından ayrılmış olan oğullarının yaşadığı köye gitmeye karar vermeleri de korunmak, kollanmak istemelerinden ileri geliyor. Fakat oğullarının yanına varana dek zorlu bir yolculuğu göze almaları gerektiğinin farkındalar. Her şeye rağmen son bir gayretle atıldıkları macerada karşılarına çıkacak olan yoldaşlarıyla yaşayacaklarını tahmin etmeleri ise mümkün değil. Ishiguro nun bütün romanlarında olduğu gibi Gömülü Dev de de evrensel temalarla karşılaşıyoruz: Hafıza ve unutuş, aşk ve yaşlılık, savaş ve barış. Görünenin ardında gizlenmiş gerçeğe ulaşmanın, geçmişle yüzleşmenin hem birey hem de toplum için ne denli güç olduğuna dair bir sorgulamaya davet ediyor bizi yazar. Ishiguro nun kurguladığı bu uzak geçmiş yamyam devlerin, büyünün, karanlık güçlerin, ejderhaların diyarı; o döneme ilişkin anlatıları kuşatan gerçeküstü öğelerin hepsinin kanlı canlı karşımıza çıktığı bir dünya. Bu hem tanıdık hem de uzak arka planda anlattığı öykünün derdi ise Ishiguro okurlarına beklediklerini veriyor. Öykünün belli bir zamana ve yere kolayca bağlanmasını istemeyen Ishiguro gerçeküstü öğelerin yarattığı masalsı atmosferle

amaçladığı özgürlüğe kavuşurken, toplumların kolektif hafızasına ve geçmiş acıları nasıl sağalttığına ilişkin müthiş gözlemlerini etkileyici diliyle birleştirerek sunuyor. Kendine has incelikli diliyle üslubuyla temel bir soru koyuyor ortaya: Hatırlamamızın bedeli nedir, peki ya unutmamızın? Gömülü Dev Kazuo Ishiguro Çeviren: Roza Hakmen 276 Sayfa Yapı Kredi Yayınları Dünyanın yaşayan en büyük yazarı Kazuo Ishiguro dan yeni bir roman. Bir başyapıt. David Walliams Kazuo Ishiguro öyle tuhaf ve harika bir roman yazmış ki!.. Benzersiz, okuru esir alan bir roman. David Sexton, Evening Standard Özünde zorlu bir mesaj taşıyan güzel bir masal Bu yıl Gömülü Dev den daha iyi bir roman yayımlanacağını sanmıyorum. John Sutherland, The Times 2015 in en önemli edebiyat olmaya aday... Ishiguro dan kışkırtıcı bir başyapıt. The Bookseller Ishiguro nun otuz üç yıllık yazarlık kariyerinin en tuhaf, en cesur ve iddialı eseri. Alexandra Alter, New York Times Hem kendine özgü bir roman hem de fantastik türüne dahil edilebileceğimiz pek çok ayrıntı içeriyor Ishiguro insanoğlunun varoluşuna ilişkin hakikatlerin olgularda ve belgelerde değil, bilincin sonsuz değişiminde, bir insanın yaşam yolculuğunda yattığının farkında. İncelikli, özü yansıtan, yeni şeyler söyleyen bir roman ve Ishiguro nun bütün romanları gibi okudukça açıyor kendini, karakterlerinin ıstırabıyla büyülüyor okurunu. Cesur, kederli, zekice tasarlanmış bir roman. Anlatılan yolculuk hayal ürünü olabilir, ama insanlığın hikâyesine ilişkin çok şey söylüyor; büyüklüğü ve gücü de buradan geliyor zaten. Joanna Kavenna, Prospect Ishiguro hem eserlerinin niteliği hem de asla aynı tarzda romanlar yazmaması bakımından çok özel bir yazar Gömülü Dev müthiş bir emeğin ürünü olan tuhaf bir roman Bütün önemli romanların taşıdığı bir özelliğe sahip: Okurun zihninden uzun süre çıkmıyor, iyice yerleşiyor ve kendisini hatırlatıp duruyor Olağanüstü bir roman. Neil Gaiman, New York Review of Books

Gömülü Dev in ilk sayfasından son sayfasına, her bir cümlesinde yarattığı baskın etki sakin ve ölçülü bir hüzün Beni Asla Bırakma ne kadar bilimkurgu ise, Öksüzlüğümüz ne kadar detektif romanı sayılabilirse, Günden Kalanlar ne kadar tarihsel arka plana sahip bir dram niteliğindeyse, Gömülü Dev de o kadar fantezi romanı; hem büyük ölçüde türün özelliklerini taşıyor, hem de bambaşka Finalinin duygusallığı uzun zamandır karşılaşmadığım kadar yıkıcı olduğundan, ilk sayfalarına yeniden dönüp, bu dokunaklı ve harikulade kitabın tuhaf sislerine bir kez daha girme ihtiyacı duydum. Mark O Connell, Slate Magazine Alıntılar: * Günümüzde kırsal bölgeleri hoş bir şekilde tarla, yol ve çayırlara ayıran çalılık çitlerimiz yoktu henüz. O günlerde yolcular muhtemelen sık sık ayırt edici hiçbir özelliği olmayan manzaraların ortasında, ne yana dönseler neredeyse tıpatıp aynı görüntülerle karşı karşıya kalıyorlardı. Uzakta, ufuk çizgisinde dik taşlardan oluşan bir sıra, bir ırmak kıvrımı, bir vadinin iniş-çıkışı; bunlar bir yol çizebilmek için tek ipuçlarıydı. Yanlış bir dönüşün felaketle sonuçlanması çok muhtemeldi. Kötü hava koşulları yüzünden telef olanlardan söz etmeye bile gerek yok; yolunu şaşıranların işlek yollardan uzakta pusu kurmuş insan, hayvan ya da doğaüstü varlık kılığındaki saldırganlarla karşılaşma tehlikesi iyice artardı. * Patika iki kişinin yan yana yürüyemeyeceği kadar daraldığında, önden Axl ın değil, her seferinde Beatrice in yürüdüğünü de fark etmiş olabilirsiniz. Tehlikeli olabilecek arazide erkeğin önden gitmesi daha doğal göründüğünden buna şaşırmışsınızdır; zaten ormanlık alanlarda, kurt ya da ayı çıkma ihtimali olan yerlerde hiç tartışmadan yer değiştiriyorlardı. Ama Axl çoğunlukla karısının önden gitmesine özen gösteriyordu; çünkü karşılaşabilecekleri neredeyse bütün ifritlerin ve kötü ruhların tıpkı sürünün sonundaki antilobun izini süren kaplanlar gibi kafilenin sonundakini av olarak seçtikleri bilinen bir şeydi. Dönüp baktığında, arkasından yürüyen yoldaşının geride hiçbir iz bırakmadan ortadan kaybolmuş olduğunu gören yolcuların sayısı az değildi. Yürürlerken Beatrice in belirli aralıklarla Orada mısın Axl? diye sormasının sebebi de bu tür bir olaydan korkmasıydı. Axl her defasında Buradayım prensesim diye cevap veriyordu. * Bütün o anıları geri getirebiliriz prensesim. Ayrıca ben ne hatırlarsam hatırlayayım, ne unutsam unutayım, kalbimde sana olan sevgim hiç değişmeyecek. Sen de öyle düşünmüyor musun prensesim? Evet Axl. Ama bir yandan düşünüyorum, acaba bugün kalbimizde hissettiğimiz şey, yağmur çoktan dindiği halde şu tepemizdeki ıslak yapraklardan üstümüze düşen yağmur damlaları gibi bir şey mi? Acaba anılarımız olmayınca aşkımız da mecburen solup gidecek mi? Tanrı böyle bir şeye izin vermez prensesim. Axl bunu alçak sesle, neredeyse fısıltıyla söyledi, çünkü kendisi de içinden adını koyamadığı bir korkunun yükseldiğini hissetmişti. * Açıklığı iyice görecekleri bir noktaya vardıklarında epey büyük bir yer olduğunu anladılar; eskiden, daha müreffeh devirlerde birisi buraya bir ev yapıp etrafına da meyve ağaçları dikmeye niyetlenmiş olabilirdi. Ana yoldan ayrılan patika, şimdi ot bürümüş olmakla birlikte özenle açılmıştı; geniş, yuvarlak bir alana varıyordu, tam ortasındaki dallı budaklı, devasa meşe ağacının olduğu yer hariç, üstü açıktı. Şu anda durdukları yerden, meşenin gölgesinde, sırtını ağacın gövdesine yaslamış oturan biri görülüyordu. Profilden görüyorlardı onu, üstünde zırh vardı muhtemelen; iki demir bacak, çocuksu bir şekilde çimenlerin üzerinde

kaskatı öne uzatılmıştı. Ağacın kabuğundan fışkıran yapraklar adamın yüzünü kapatıyordu, ama miğferi olmadığını görebiliyorlardı. Eyerli bir at yakında memnun mesut otluyordu. * Gündüz odaya ilk girdiklerinde kuşlar oradaydı. Axl daha o anda bile bu kargaların, karatavukların, tahtalı güvercinlerin çatı kirişlerinin arasından onlara bakışında bir fesatlık sezmemiş miydi zaten? Yoksa sonraki olaylar hafızasını mı çarpıtmıştı? * Beatrice askerin ölümünden ötürü allak bullaktı. Mezar derinleşirken ağır ağır ulu meşeye yürümüş, tekrar gölgesine oturup başını öne eğmişti. Axl gidip yanına oturmak istemişti, kargalar toplanmasa giderdi. Şimdi karanlıkta yatarken, o da öldürülen adama üzüldü. Askerin küçük köprünün üzerinde kendilerine ne kadar kibar davrandığını, Beatrice le ne kadar şefkatli konuştuğunu hatırladı. Açıklığa ilk girdiğinde atını ne kadar ustalıkla konumlandırmış olduğunu da hatırladı. O sırada bu konumlanış Axl ın hafızasını dürtmüştü; şimdi, gecenin sessizliğinde Axl yükselip alçalan bozkırı, kasvetli gökyüzünü ve süpürge otlarının arasından gelen koyun sürüsünü hatırladı. * Gerçekten de tek başına bir keşiş avluyu süpürmekteydi; yaklaştıklarında Axl adamın kendi dünyasında kaybolmuş, dudaklarını sessizce oynatarak kendi kendine konuştuğunu fark etti. Edwin onları avludan geçirip iki bina arasındaki bir boşluğa götürdüğünde dönüp bakmadı bile. Geçitten ince otlarla kaplı, engebeli ve eğimli bir araziye çıktılar; bir sıra halinde dizili, adam boyunu geçmeyen kurumuş ağaçlar bir patikanın işaretiydi. * Güçlü ve garip bir duyguyla mücadele halindeydi, kendisini neredeyse rüyalara gark eden, ama etrafında bütün konuşulanları net olarak işitmesini engellemeyen bir duygu. Kış mevsimi ırmakta bir kayıkta ayakta durarak yoğun sise bakan, sisin her an dağılabileceğini, ilerideki toprakların canlı görüntülerinin ortaya çıkacağını bilen biri gibi hissetmişti kendini. Ve korkuya kapılmıştı, ama anı zamanda bir merak da veya daha güçlü ve karanlık bir şey de hissetmiş ve kendi kendine, ısrarla Her ne ise, göreyim onu, göreyim demişti. * Rüyasında gerçek annesi mi çağırmıştı onu? Belki bu yüzden o kadar çok uyumuştu. Peki topal keşiş onu sarsarak uyandırdığında niçin savaşçının yanına koşacağına sanki hâlâ derin rüyalardaymış gibi o uzun, tuhaf tünelde diğerlerini izlemişti? Hiç kuşkusuz annesinin sesiydi, samanlıkta onunla konuşmuş olan sesin aynısı. Benim için güçlen Edwin. Güçlen ve gel kurtar beni. Gel kurtar beni. Gel kurtar beni. Bir önceki sabah duymadığı bir aciliyet vardı bu kez sesinde. O kadarla da kalmamıştı; Edwin açık duran gizli kapaktan aşağıya, karanlığa inen basamaklara gözünü diktiğinde, bir şeylerin onu kuvvetle çektiğini hissetmiş, başı dönmüş, neredeyse midesi bulanmıştı. * Sağa sola savrulan paçavralar içindeki o kocamış kadınlar da bir zamanlar masum genç kızlardı, bazıları güzeldi, zarifti, en azından tazeydi, bu da çoğu zaman bir erkek için yeterlidir. Böyle kasvetli bir sonbahar gününde önümde uçsuz bucaksız, bomboş, ıssız topraklar uzandığında bazen hatırladığım o genç kız da öyle değil miydi? Güzel sayılmazdı, ama benim gözümde çok hoştu. Onu sadece bir tek kere, gençliğimde görmüştüm, üstelik o zaman da konuşmuş muydum sanki? Yine de bazen zihnimde gözümün önüne geliyor, uykumda ziyaretime geldiğini sanıyorum, çünkü çoğu kez rüya benden uzaklaşırken esrarlı bir memnuniyetle uyanıyorum. * Zaman zaman eksikliğini çektiysem de karım olmadı hiç. Ama görevini tamamlayan iyi bir şövalyeydim. Bunları duyduğunda yalan söylemediğimi anlayacak. Aldırmayacağım ona. Tatlı gün batımı, kayıkçı sandalın bir tarafından ötekine geçerken üzerime düşen gölgesi.

Ama bunlar daha sonra olacak. Bugün Horace la birlikte bu kurşuni göğün altında tırmanmak zorundayız, çorak bayırdan yukarı, bir sonraki tepeye; çünkü işimizi henüz tamamlamadık, Querig bizi bekler. * Sabah güneşinde sandalın dibine çökmüş, yaramaz cinler üstünde cirit atarken Axl ın işittiği sözleri söylüyordu: Bırak onu yabancı. Bize bırak onu. Lanet olsun size diye mırıldandı Axl, zorlukla ilerlerken. Ondan asla vazgeçmeyeceğim, asla. * Son kayaları da aştı ve kendini yukarı, uçurumun tepesine çekti. Önünde uzanan topraklar çoraktı, rüzgârdan kavrulmuştu; ufuktaki solgun doruklara doğru hafif bir eğimle yükseliyordu. Yakında yer yer süpürge otları ve dağ otları bitmişti, ama ayak bileğini geçecek yükseklikte hiçbir bitki yoktu. Buna rağmen, tuhaftır, orta mesafede, karşısında orman gibi görünen bir şey vardı; gür ağaçlar rüzgârın saldırılarının ortasında sakince ayaktaydı. Bir tanrının aklına esmiş de gür bir ormanın bir bölümünü iki parmağıyla tutup bu çorak topraklara mı bırakmıştı? * Şunu unutma genç yoldaşım. Kurtarmak için çok geç kalınsa bile, intikam için geç kalınmamıştır. Onun için verdiğin sözü bir tekrarla bakayım. Yaraların veya geçireceğin zorlu yıllar yüzünden can vereceğin güne kadar Britonlar dan nefret edeceğine söz ver. Seve seve söz veriyorum savaşçı. * Horace la ormana vardığımızda her yer sessiz ve huzurluydu. Hatta ağaçlarda öten bir-iki kuş bile vardı; ağaç dalları çılgınca hareket etse de, aşağıda bir ihtiyarın düşüncelerinin nihayet fırtınada alabora olmadan bir kulaktan diğerine ulaşabileceği sakin bir bahar günü hüküm sürmekteydi. Horace la bu ormana son geldiğimizden beri epey yıl geçmiş olmalı. Yaban otları devleşmiş, ısırganların eni küçük bir çocuğun avucu kadar, boyu bir adamı iki kere sarar. Horace ı otlayabildiği kadar otlasın diye uygun bir yerde bırakıp yaprakların korunağı altında biraz gezindim. Şu güzel meşeye sırtımı yaslayıp şurada niçin biraz dinlenmeyeyim? Bir süre sonra buraya geldiklerinde, ki geleceklerdir mutlaka, o zaman ikimiz birer savaşçı olarak yüzleşiriz. * Bazılarınızın, size yapılan kötülüğü yaşayanlar hatırlasın diye dikilmiş güzel anıtlarınız olacak. Bazılarınızınsa, sadece kaba tahta haçları ya da boyalı taşları; bazılarınız da tarihin karanlığına gömülü kalmaya mahkûm olacaksınız. Her hâlükârda kadim bir kafilenin parçasısınız. * Rüzgâra karşı yan yana durmuşlar, birbirlerine yaslanmışlardı, onlarla ilk karşılaştığı zamana göre çok daha yaşlı görünüyorlardı. Yamaçtan aşağı inecek takatleri kalmış mıydı? * Kayıkçı, sizinle dürüstçe konuştum, umarım hakkımızda daha önce verdiğiniz hükümden şüpheye düşmezsiniz. Tahmin ederim ki bazıları bu sözlerimi duyduklarında sevgimizin kusurlu ve kırık olduğunu düşünecektir. Ama Tanrı yaşlı bir karı-kocanın birbirlerine sevgisinin ağır aksak yürüyüşünü bilip kara gölgelerin de o bütünün bir parçası olduğunu anlayacaktır.