ALTIN KALPLİ ÖĞRETMENİM

Benzer belgeler
MEZUNLARIMIZIN OKULUMUZ HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİ

M E R Y E M UZERLİ ÜNLÜ OLMAK BENİM İÇİN ÖNEMLİ DEĞİL

Hayırların babası olarak anılan,

Sayın misafirler ve sevgili Boğaziçililer,

SADECE KEKEMELİĞİM VAR!

Çocuklar için Eleştirel Düşünme

BİR SOKAK ADAMININ ÖLÜMÜ

MEZUN OLDUM, İŞE GİRDİM; AMA HALEN ÜNİVERSİTEMİ ÇOK ÖZLÜYORUM.

Berke Baş: Kendi hikâyelerimizle yeni bir tarih oluşturabiliriz!

vatan Bu toprakları Yurdun dört bir yanından Mehmetçik çocukları Kültür Gezisi nde buluştu. Mehmetçik Vakfı tanıtım reklamında şehit kızı

ÖZEL TUNÇSİPER OKULLARI

Ben Çok İyi Bir Gün Konuşacak

DOĞRU ERKEĞİ BULMA KILAVUZU. İlhan Uçkan Epsilon Yayıncılık

HER ROMAN, YENİ BİR HAYATTIR

Filantropi Seminerleri. "Başrolde Ödüllü Kadınlar Var"

Ön Araştırma - Sahada Yapılan Ön Araştırma SAHADA YAPILAN ÖN ARAŞTIRMA:

Çocuğa Ulaşmada Doğru İletişim Yolları

PROF. DR. EJDER YILMAZ ile RÖPORTAJ


REFAH İÇİNDE BİR YAŞAM SÜRDÜRME REHBERİ BOLLUK- BEREKET ENERJİSİNİ HAYATINIZA ÇEKİN

Fatoş Yağcı nın MutfağIndan Lezzetler. Nardenk Masal mı? Sanki! Gerçek mi? Evet!

Değişen mevsimleri sanki bir kartpostaldaki

Eğer öğrettiklerimi uygularsanız, hayatınızın geri kalanında sigara içmediğiniz içi mutlu olacaksınız.

Abdullah Kanca yı. TAYSAD daki çalışmalarım

KİD BÜLTEN TEMMUZ AĞUSTOS 2013 SAYI : 2

İç Barışı için Adımlar

İzmir, Gediz Üniversitesi Hukuk Fakültesinin Değerli Mezunu,

KENDİ İŞİNİ KURMA REHBERİ

Transkript:

ALTIN KALPLİ ÖĞRETMENİM Bu zamana kadarki okul hayatım boyunca birçok öğretmenim oldu. Şu an düşündüğüm zaman, aslında her birinden bir şeyler öğrendiğimi ve her birinin hayatımın şekillenmesinde azımsanmayacak kadar payı olduğunu farkedebiliyorum. Mesela ilkokul öğretmenim Nuran Kalkmaz, gerçekten pek çok şey öğrendiğim, bana önemli değerleri kazandıran, hayatıma olumlu sayısız katkı sağlayan harika bir öğretmendi. O bunu; biz öğrencilerine verdiği değeri her zaman belli ederek, bize hep şefkatle yaklaşıp dertlerimizi dinleyerek, anlayışlı olarak, daima yanımızda olduğunu hissettirerek ve hayatın sadece derslerden ibaret olmadığını anlatıp, derslerin yanında hayata dair pek çok değeri kazandırarak başarmıştı. Bana kattığı değerler sayesinde onu hiçbir zaman unutmayacağım. Bu yüzden ona sonsuz teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Ama tüm öğretmenlerimin içinde biri vardı ki, bu zamana dek beni onun kadar etkileyen başka öğretmenim de olmadı. O, ortaokuldaki Türkçe öğretmenim Fatma Kara ydı. Ortaokulumu, taşınma durumumuz yüzünden farklı bir okulda okumak zorunda kalmıştım. Sınıfa yeni geldiğim için arkadaşlarıma ve öğretmenlerime tam olarak alışamamıştım. Ama Fatma öğretmenim, beni ilk gördüğünden beri, sanki önceden tanıyormuş gibi davranıyor, dersteki en ufak başarılarımı bile takdir ederek sınıfa alışma sürecimi kolaylaştırıyordu. Onun sayesinde yeni okulumu sevmeye başlamıştım. İlkokuldan beri Türkçe dersine karşı sevgi ve ilgim vardı ama Fatma öğretmenim bunu daha da arttırmııştı. Onun sayesinde bu derse çok daha istekli bir şekilde çalışıyordum. Fatma öğretmenimiz, bize sınavlarda makaleler yazdırırdı ve derste beğendiği makaleleri sayarken hep benim ismimi de söylerdi, bu davranışı kendime olan güvenimi daha da arttırıyordu. Bir gün Fatma öğretmenimizin danışmanlığını yapmış olduğu, yan sınıfımızda bulunan birkaç öğrenci, bizim sınıfa gelerek arkadaşlarıma beni sordular. Onları duyunca beni niçin sorduklarını merak ederek hemen yanlarına gittim ve sordukları kişinin ben olduğumu ve niçin beni aradıklarını sordum. İçlerinden biri Fatma öğretmenimizin kendi sınıflarında hep benim ismimi söyleyerek derslerim ve davranışlarımla örnek bir öğrenci olduğumu anlattığını ve sürekli beni övdüğünü söyledi. Onlarda bunun üzerine Fatma öğretmenimize kendimi nasıl bu kadar çok sevdirdiğimi merak etmişler ve kim olduğumu öğrenme ihtiyacı hissetmişlerdi. O günden sonra sınıfa gelen o öğrencilerle güzel arkadaşlıklar kurmaya başladım ve bir süre sonra onların da benim gibi olmaya çalıştıklarını farkettim. Bu gerçekten çok hoşuma gitmişti,

çünkü onların gözünde Fatma öğretmenimizin sevgisini kazanmış örnek bir öğrenciydim ve bu bana gurur veriyordu. Bu durumun Fatma öğretmenimizin de hoşuna gittiğini farketmiştim, çünkü daha önce danışmanlığını yaptığı sınıftan şikayet eder, onların çok yaramaz olduklarını ve derse karşı da yeterince ilgili olmadıklarını anlatırdı. Ama artık durumlar değişmişti, Fatma öğretmenimiz artık sınıfından şikayetçi olmuyor, aksine onların başarılarındaki yükselmeyi bize büyük bir sevinçle anlatıyordu. Çünkü onlarda, Fatma öğretmenimizin sevgisini kazanabilmek için ellerinden geleni yapmaya başlamışlardı ve bu işe yaramıştı. Böyle bir şeye vesile olabildiğim için hala inanılmaz mutluyum. Fatma öğretmenim her zaman bize eğitimin öneminden bahseder, önümüzde ne kadar büyük zorluklar olursa olsun, derslerimize sıkıca sarılıp, elimizden gelenin en iyisini yapmamızı isterdi. Bir gün bize hayatından bir kesit anlattı. Kendisi kalabalık bir ailenin tek kız çocuğuymuş ve bu yüzden evdeki çoğu işten kendisi sorumluymuş. O dönemde televizyonlar yeni çıkmış olduğu için ve kendi evlerinde de televizyon bulunduğu için evlerine gelen misafirler de epeyce fazla oluyormuş. Kalabalık bir aile oldukları için kendisine ait çalışma masası bile yokmuş ve evde çalışmasına en uygun yer, televizyonun bulunduğu odaymış.orası da, çok kalabalık ve gürültülü oluyormuş. Aynı zamanda, evin tek kızı olduğu için gelen misafirlere yiyecek ve çay servislerini hep o yapıyormuş. Bize bu durumun zorluğunu anlatmak için şakayla karışık : Ben o çay servislerine başladığım zaman, servisi bitirene kadar çoğu zaman başkasının çayı biterdi ve benimde oturmaya pek fırsatım olmazdı. demişti. Bu şekilde, ders çalışabileceği ortam şartlarının ne kadar zor olduğunu bize anlatmaya çalışmıştı. Ama o tüm bu zor koşullara rağmen asla pes etmediğini, her boş kaldığı süreç içinde yerine oturup ders çalışmaya devam ettiğini, kalabalık ve gürültünün onu etkilemesine izin vermediğini, içindeki azmi asla kaybetmediğini söylemişti. O, bizim hayattaki hiçbir koşuldan etkilenmememizi, hiçbir şey için pes etmememizi ve her zaman elimizden gelenin en iyisini yapmamızı istiyordu. Çünkü kendisi de bunları yapmış ve kazanmıştı. Bunları duyduktan sonra Fatma öğretmenime olan hayranlığım ve sevgim bir kat daha artmıştı. Ortaokuldan mezun olma vakti gelmişti, hem liseye başlayacağım için heyecan duyuyor hem de Fatma öğretmenimden ayrılacağım için üzülüyordum. Ama ortaokulumla yeni başlayacağım lisem yan yana olduğu için, Fatma öğretmenimi sık sık ziyaret edebilme fırsatı yakalayabileceğimi düşünmek bu üzüntümü biraz olsun azaltıyordu. Liseye başlamadan önceki yaz tatilinde dışarıya çıkmıştım ve yolda ortaokuldaki sınıf arkadaşlarımdan birine rastladım. Öncelikle havadan sudan konuştuk, sonra onun suratında tuhaf bir durgunluk olduğunu farkettim. Ben sebebini sormadan o anlatmaya başladı. Bana

Fatma öğretmenimizin öldüğünü ve benim bundan haberimin olup olmadığını sordu. İşte o an gerçekten yıkıldım, çünkü Fatma öğretmenimi kaybetmeyi hiç beklemiyordum. O benim en sevdiğim öğretmenimdi, hatta o benim için öğretmenden de öte bir idoldü, onu kaybetmeye hazır değildim, ondan öğreneceğim daha çok şey olduğuna inanıyordum. O an gerçekten dona kaldım ve haberimin olmadığını zar zor söyleyebildim. O anlatmaya devam etti,bana öğretmenimizin uzun süredir kanser hastası olduğunu ve hastalığı ilerleyince hastaneye kaldırıldığını orada da son isteğinin biz öğrencilerini son bir kez görebilmek olduğunu söyledi. O da bunları okulumuzdaki, Fatma öğretmenimizin arkadaşı olan başka bir öğretmenden öğrenmişti. O bana bunları anlatırken, aklıma Fatma öğretmenimizin bazı derslerimizde almış olduğu ilaçlar geldi. Ben onları hep önemsiz ilaçlar zannetmiştim, çünkü o bize hiçbir zaman hastalığını belli etmemişti, aksine hep hayat doluydu ve tek amacı biz öğrencilerini biraz daha mutlu görebilmekti. O an, o ilaçların aslında öğretmenimiz için ne kadar büyük bir önem taşıdığını anladım. Demek ki öğretmen olmak; hangi olumsuz şartlarla beraber yaşıyor olursak olalım bunu öğrencilere yansıtmamak, onlar için hayatımızdan seve seve fedakarlıklar yapmak, onları her zaman motive etmeye çalışmak, onların en ufak başarılarını bile takdir ederek onların özgüvenlerini arttırmaya çalışmak, onlara kendilerinin ne kadar özel ve değerli olduklarını hissettirmekti. Öğretmen olmak sadece ders anlatmak değil, öğrencilere hayatın kendisini anlatabilmekti. Ben Fatma öğretmenimden bunları öğrenmiştim. Şu zamana kadar beni en çok üzen şeylerden biri, Fatma öğretmenimi son bir kez görememek ve onun son isteğini gerçekleştirememek oldu. Bunu acısını hala içimde hissedebiliyorum. Ama her ne olursa olsun, Fatma öğretmenim ben ve benim gibi birçok öğrencisinin kalbine, adını altın harflerle yazdırmayı başarmıştı. O, bunu bilseydi ne kadar sevinebileceğini gönülden tahmin edebiliyorum, bu nedenle bunu bilmek beni biraz da olsa rahatlatıyor.şimdi bir öğretmen adayı olarak tek dileğim, onun gibi harika bir öğretmen olabilmek için elimden gelen herşeyi yapmak ve onun izinden giderek gelecekteki öğrencilerimin kalbinde sonsuza dek muhteşem bir yere sahip olabilmek HATİCE GÖZDE GÜLER