itü kültür ve sanat birliği basın yayın kulübü yirmi altıncı sayı, mayıs iki bin on dört süreli yayın ISSN: 1305-4785 itü gazetesi

Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz.

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

KİŞİSEL "GÜÇ KİTABINIZ" Güçlenin!

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

20 Mart Vızıltı. Mercanlar Sınıfından Merhaba;

ÇAĞDAŞ EĞİTİM KOOPERATİFİ ÖZEL 3 MART İLKÖĞRETİM OKULU

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ÖZEL OKAN İLKOKULU EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI

KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN

Kıbrıs'ta öğrenci olmak

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

Page 1 of 6. Öncelikle, Edirne de yaşanan sel felaketi için çok üzgünüz. Tüm Edirne halkına, şahsım ve üniversitem adına geçmiş olsun demek istiyorum.

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

Biz beyaz yakalılarız. Günümüzün çoğu plazalarda geçer. 9-6, 9-9, bazen de ne kadar giderse o kadar çalışırız. Adımız aynı zamanda kimliğimiz.

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

TEST. 7. Dişer ne zaman fırçalanmalıdır? A. Yemeklerden sonra B. Okuldan gelince C. Evden çıkmadan önce

Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Kulübü Başkanı Metin Baykal: Halkla ilişkilerci girişken olmazsa çok şeyi kaybeder..


Beşiktaş Gazetesi. Günlük web Gazetesi Salkım Söğüt Saç

SEDA ÜREN KURUMSAL

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan

EK-2: İnşaat Mühendisliği Öğrenci Anketi

Minti Monti. Tilki Tilki Baksana. Bana bak! Hayır, bana bak! Yavru Tilki Neyin Peşindesin? Okula Hazırlık İçin 5 Öneri TİLKİ OKULU

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

FESTİVAL HAKKINDA. Magical Fest Türkiye'de en çok biletli seyircinin ağırlayacağı bir festival olacak.

OKULLAR YENİ YAŞAM ALANLARIMIZ

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

KÜLTÜREL YAPILANMA GRUBUNUN (KYG) DEĞERLENDİRME ANKETİ

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

Benimle Evlenir misin?


Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik.

FORUM EGE GÜNEŞİ ANAOKULU 2-3 YAŞ GRUBU CİVCİVLER SINIFI AYLIK PROGRAMI

ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ

Jake mektubu omzunun üstünden fırlatır. Finn mektubu yakalamak için abartılı bir şekilde atılır.

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

66 Fotoğrafçı Etkinlik Listesi. 52 Haftalık Fotoğrafçılık Yetenek Sergisi

9. Sigarayı bırakma zamanı

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

DON GİOVANNİ. uygun ve çok uzun uçuş saatleri gerektirmeyen bazı Avrupa şehirlerine göz gezdirirken

SINIF İÇİ ETKİNLİKLER

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

03 Temmuz, 2015 Ömer ASAR Çankırı Karatekin Üniversitesi MYO Mekatronik Programı Öğrencisi

2017 MART / 1. HAFTA İNGİLİZCE EĞİTİMİ (TİJEN ÖĞRT.) SATRANÇ EĞİTİMİ (NİLAY ÖĞRT.)

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu

HAYAT BİLGİSİ A TEMASI: OKUL HEYECANIM. Gözümüzün rengi Saçımızın rengi Okula gitmemiz Yukarıdakilerden hangisi fiziksel özelliğimiz değildir?

UR 2430.Bölge Ordu Rotary Kulübü Ünye Rotary Kulübü

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI ÖZEL KIRAÇ ANAOKULU DEĞERLER EĞİTİMİ AİLEMİ,ARKADAŞLARIMI VE HAYVANLARI SEVMEK TEMASI FAALİYET SONU RAPORUDUR

FORUM EGE GÜNESI ANAOKULU 3-4 YAS GRUBU AYLIK PROGRAMI

ÖZEL EFDAL GÖZTEPE ANAOKULU DENİZYILDIZI GRUBU MAYIS AYI BÜLTENİ

20 Derste Eski Türkçe

FORUM EGE GÜNEŞİ ANAOKULU 5-6 YAŞ GRUBU YILDIZLAR SINIFI AYLIK PROGRAMI.,ellerim parmakları, sar makarayı tekerlemelerini

Özel gereksinimli çocuklar

ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ

Jamie Foxx J

ÜNİVERSİTEMİZ ÖĞRENCİLERİNE ÜST DÜZEY OLANAKLAR SAĞLIYOR

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

FORUM EGE GÜNEŞİ ANAOKULU 2 YAŞ MİNİK ARILAR SINIFI AYLIK EĞİTİM VE BRANŞ DERSLERİ PROGRAMI

küçük bizon kızılderili köyü

FORUM EGE GÜNEŞİ ANAOKULU SINIFI ŞİRİNLER SINIFI MAYIS AYI AYLIK EĞİTİM PROGRAMI

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERİSTESİ VAKFI ADIGÜZEL OKULLARI ÇEKMEKÖY ANAOKULU TAVŞANLAR SINIFI MAYIS AYI KAVRAM VE ŞARKILAR

GİZEMLİ KUTULAR PROGRAMI ÖĞRENCİ GÖRÜŞLERİ

TEMALARIMIZ UZAY VE GEZEGENLER DÜNYA GÖKYÜZÜ İNSAN HAKLARI VE DEMOKRASİ HAFTASI YERLİ MALLARI VE TUTUM HAFTASI YENİ YIL

VÜCUDUMUZ SAĞLIĞIMIZ

DENİZYILDIZI GRUBU NİSAN AYI BÜLTENİ 2015

Arılar. (Tekerlemeler)

FORUM EGE GÜNEŞİ ANAOKULU 3-4 YAŞ GRUBU AYLIK PROGRAMI. Tekerlemeler: Hanım kızı, ebe tekerlemelerini öğreniyorum.

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

ÇİÇEK GRUBU HAZİRAN AYI BÜLTENİ

DENİZ YILDIZLARI ANAOKULU MAYIS AYI 1. HAFTASINDA NELER YAPTIK?

PİNOKYO EĞİTİM KURUMLARI MART AYI AYLIK EĞİTİM PROGRAMI 1. HAFTA

ÇİÇEK GRUBU HAZİRAN AYI BÜLTENİ

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 3 YAŞ GRUBU MAYIS AYI EĞİTİM PROGRAMI

5. SINIF TÜRKÇE KELİME TÜRLERİ TESTİ. A) Ben ise yağmur yağmasını bekliyordum. Cümlesindeki isimlerin hepsi tekildir.

Gurur Göç, yazarlığa adım attı

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ 6 (ΕΞΙ) ΣΕΛΙΔΕΣ

Müşteri: Üç gece için rezervasyon yaptırmak istiyorum. Tek kişilik bir oda.

BÖLÜM 3 Dinleme Anlama Becerisi

Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK

DENEYLERLE BÜYÜYORUZ

Çocukların Medya Tüketimleri ve Yaşam Tarzları. Nobody s Unpredictable

Eğitim Öğretim Yılı Kütüphane Bülteni. Sayı:1 Nisan 2015

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

Transkript:

itü kültür ve sanat birliği basın yayın kulübü arıyorum yirmi altıncı sayı, mayıs iki bin on dört süreli yayın ISSN: 1305-4785 itü gazetesi

2 3 Zehirli Ağaç Bir ağaç düşünün ki topraktan emdiği su olmasın, havadan aldığı karbonmonoksit olmasın, havaya verdiği de oksijen olmasın. Öyle bir ağaçtır ki o görünüşüyle bütün canlıları kendine çeker, özellikle iki ayaklı olanları, öyle leziz görünen meyveleri vardır ki tadını alan bir daha kopamaz, tekrar tekrar ister. Alt dallarda meyve bittiğinde, birbirlerinin omuzlarına ezercesine basarak yetişir üst dallara doyumsuzlar. Öyle bir meyvedir ki hiçbir ağaç vermemiştir daha önce, öyle verimli bir topraktır ki böylesine bir ağaca yataklık eder. Köklerini öylesine içine almıştır ki ruhla beden gibi olmuşlardır.güneş bile acele eder ona ışığını göndermek için, muazzam gölgesi öyle tatlı bir serinliği barındırır ki onun gölgesine bir adım attın mı çıkmak istemezsin artık. Gel görelim ki hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı şu esrarengiz küre de bu ağacın da öyküsü böyle tatlı değildir. Topraktan emdiği su değildir, çünkü o zalim toprak yüzlerce emekçinin üstüne çökmüştür ve o ağaç, evet o zalim ağaç, emekçilerin Ne desem nereden başlasam bilemiyorum. Yatacaktım bilgisayar başına geçtim uzun uzun yazmak için, nasıl olsa doğru düzgün uyuyamıyorum. Başarılı bir maden müh. öğrencisi değilim, bölümümü sevmiyorum ve yıllardır okuyorum ama burada yorum yapabilecek kadar da altyapıya sahip olduğumu düşünüyorum. 2009 yılında olayın yaşandığı firmanın başka bir ocağında yeraltı stajımı yaptım yaklaşık 16 gün bilfiil yeraltına indim ve Soma da yaklaşık bir ay geçirdim. Belki de yeraltında beraber kazma vurduğum, en kötü işçi kahvesinde beraber çay içtiğim madenci abilerimi kaybettim, bilmiyorum. Çünkü haber alamıyorum. Taraflıyım evet ama yazdıklarıma anti tez sunabilecek herkesle tartışmaya da varım. Uzun uzun yazacağım, şimdiden sabır gösterip okuyanlara teşekkürler. Öncelikle muktedirin söylediği ölüm bu işin fıtratında var sözü büyük yalandır. İş kazalarının yaklaşık %9-10 luk kısmı engellenemez o da sel, deprem gibi büyüklüğü tahmin edilemeyen doğal afetlerdir. Yani sen önlemini alırsan kimsenin burnu bile kanamaz. Sanırım özgür düşünceye sahip, aklı olan her insan, bilimin ışığında bu gerçeği kabul eder. Soma da bir kaç büyük firma var, İmbat ve Soma Kömür A.Ş. en büyükleri ve bunların tarihleri çok eski değil. Soma da Türkiye Kömür İşletmeleri nin açık İktidara yakın oynamak terimi bazılarını rahatsız edebilir ama rahatsızlanan işçiye Facia nın yaşandığı madende staj yapmış bir İTÜ Maden Mühendisliği öğrencisinin kaleminden bedenlerindeki kanla beslenir. Havadan almaz karbonmonoksiti o zalim ağaç, oksijenle beslenir, yeraltındaki o şerefli emekçilerin nefeslerine verir o karbonmonoksiti. O tatlı meyveleri veren ağaç kana kana içer büzüşmüş damarlardaki son damla kanı bile. O meyveler paradır. Değilmiydi doymamışların uğruna birbirini ezdiği, değerlerini ayakları altına aldıkları o zehirli meyve, para. Nereden geldiğini bilmeden tiryakisi olduğumuz o meyvenin, aslında bir emekçinin alnındaki terle yetişip olgunlaştığını öğrendiğimizde kusmak isteriz, isteriz ama artık çok geçtir. Malesef dünya o ağaçların çoğalıp orman oluşturduğu bir yer haline dönüştü. Birbirlerini zalimce ezen o insanları tanımlama ihtiyacı duymuyorum, zaten hiçkimse kabul etmeyecektir bu tanımı, herkes kendini aynada güzel görmeyebilir ama ruhuna aşıktır herkes, acımasızlar bile. O ağacın kuruması dileğiyle... Toprak altında, alın terlerini döktükleri yerde canlarını da teslim eden kardeşlerime ve abilerime Allahtan rahmet, saygı değer ailelerine de sabırlar diliyorum. Süleyman Yılmaz yilmazsule@itu.edu.tr SOMA işletme yöntemi ile (yani açık ocak) linyit ürettiği arazide rödovans (devlet adına maden üretim yapmak için üretilecek miktar başına para alarak yapılan kira sözleşmesi) ile saha alarak üretime başlayan ve hızlı büyüyen bazı firmalar, yani uygulayacaksın ve işçileri eğiteceksin. Yalnız ülkemizde konulan kuralların denetlenmesi ve uygulanması kısmında büyük bir sorun var. Özelleştirme. Devletin ürettiği rakamın 6 da birine üretim yapıyor ve hızlı kar ediyor. Nasıl mı? İşçinin haklarını çalarak. Yani güvenlik önlemlerini yeteri kadar almayarak, işçiye az maaş vererek, iktidara yakın oynayarak. İşçinin hakkını çalmaktan kastım dünyanın en riskli işini yapan işçiye çok az maaş vermesi (1000-1200 gibi bir rakam), günde 8 saat çalışması gereken işçiyi haftada 6 gün gayri resmi olarak 9-10 saat çalıştırması, üretim miktarı baskısı ile işçilere baskı yapılması, itiraz eden ya da hakkını arayan işçiyi hemen kapıya koyması gibi yaptırımlar mevcut. Zaten yanılmıyorsam 2006 ya da 2007 yılında bir göçükten sonra arkadaşlarımız çıkmadan yeraltına inmiyoruz diyen büyük bir işçi grubunu işten çıkararak kendine yakın ustabaşlarına(madencilik dilinde Çavuş diye geçer) ve bazı mühendislere ait taşeron firmalar kurarak yeraltını taşeronlara bölen bir firmadan bahsediyoruz. ücretsiz izin vermeyen gerekirse işine son veren firmanın Manisa daki miting alanlarına madenci kıyafetleriyle yevmiyesi tam verilerek otobüslerle işçi taşınması ya da zamanında çok dikkat çeken para ile satılmayan yardım kömürlerinin bu firmada üretilmesi gibi durumları nasıl karşılıyorsunuz bilemiyorum. Zaten devletin resmi kiracısı olan firmanın hükümet ile nasıl ilişkiler içinde olduğu yorumu size ait. Şimdi gelelim iş güvenliği meselesine. Aslında sistem çok basit, gerekli güvenlik kuralları koyacaksın ve bunları sıkı denetleyeceksin Maden ve iş güvenliği mevzuatı çok güncel değil ama doğru uygulansa bu kadar kaza olması mümkün değil. 2012 de güncellenen mevzuat firmada İş Güvenliği Teftiş Ekibi olmasını zorunlu tutuyor bir de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı nın denetimleri var. Yani firmayı denetleyeceklerin parasını firma veriyor, zaten kiracısı olan firmaya denetime gelen devlet müfettişleri de gerçek anlamda denetlemeyi yapmıyorlar. Herkes de biliyor ki denetmenler gelmeden herşey hazır hale getiriliyor. Herhangi bir adil ve ani teftişte, üretimin yapıldığı kısımlara inilirse Türkiye deki madenlerin çoğu kapatılır zaten. Kişisel olarak Trafo dan çıkan yangına inanmıyorum. 2009 daki stajdan hatırladığım kadarı ile elektrik sisteminin alev sızdırmaz olduğu idi. Madendeki trafo ve elektrik aksamı zaten alev sızdırmaz ve gazlı ortama korumalı olmalı, ki büyük ihtimalle öyle. Benim kişisel görüşüm sıkıntı havalandırma şebekesinde olduğu yönünde. Yani şebeke doğru planlanmamış, güncel değil. Benim Soma dan aldığım bilgi üretimin yapıldığı ayak adı verilen dar kısımlarda metan birikimi olduğu şeklinde. İçerideki gaz oranları sürekli gözlenir ve ne olduğu bilinir. Mevzuata uyulsa, üretimi durdurup, işçileri dışarı çıkarılmalı. Ölçümler ne kadar sık ve doğru bilinmemekle birlikte az çok anlarsın içerideki hava kalitesini. Kar hırsı ve üretme baskısı ile üretimi durdurmak yerine, havalandırma sistemini düzeltmek yerine üretim yapılan ayaklarda metan birikimini engellemek yerine fazla hava veriliyor. Havanın miktarı ve hızı çok önemli ve belli standartları var. Sen sistemi düzeltmeyip, ocağa fazla hava basarsan oksijenin fazla olduğu yerdeki açık kömür önce içten yanmaya başlar (Oksidasyon), sonra da açık alev halini alır. Hala elimizde kesin veri olmadan konuşuyoruz ama anladığım kadarı ile önce yangın çıkıyor sonra havanın yönü değiştiriliyor. Kaçabilenler, saklananların bir kısmı kurtarılabiliyor ama geri kalan herkes hayatını kaybediyor. Bir de acil durum eylem planına değineceğim. Normalde madende olabilecek her kaza için acil durum eylem planı vardır, herkesin görevi bellidir, tatbikat yaparsın. Tabii ki böyle birşey yok, varsa bile kağıt üzerinde. Ocakta yangın mı çıktı? Yangın olan yeri tahliye edersin, hava kapılarını kapatır yangını söndürür, işçileri dışarı çıkarırsın. Ama söylenen ocaktaki hava kapılarının otomatik ve merkezden kontrol edilebilir olmadığı. Nasıl olduğunu gittiğim için biliyorum, ahşap kapı ve hava geçmemesi için plastik malzeme kaplı. Burada kurtulan işçilerin de söylediklerinden anlaşıldığı kadarı ile yukarıda havanın yönünü değiştiren ekip ile aşağıdaki mühendislerin iletişim ve koordinasyon sorunu oluyor ve işçilerin duman zehirlenmesinden hayatını kaybediyor. Her işçinin yanında yarım saatlik CO maskesi var ama o acil müdahale ve kurtarma için kısa süreli. Yangın havanın basıldığı yere yakın,yani girişe, o nedenle işçiler yangın bölgesinden tahliye edilemiyor. Belki de doğru acil durum yönetimi ile kayıp sayısı bu kadar fazla olmayabilirdi. Acil durumlar için tahlisiye adı verilen acil durum ekipleri olaya müdahale eder. Hepsinin hava tüpü ve koruma tecizhatı vardır ve genelde tecrübeli ve fiziken sağlam kişiler seçilir. Belli süreler halinde çalışırlar. Ekibin tüpündeki hava tüpünün yeterliliği kadar içeride müdahalede bulunur ve kurtarırlar. Ama buradaki örnekte yapacak birşey yok çünkü işçilerin çoğu zehirlenerek ölmüş durumda. Devletin verdiği rakamlara inanmıyorum, çünkü Soma dan bilgi alabilecek herhangi biri sayının çok fazla olduğunu söylüyor, sadece tepkiyi azaltmak için yavaş yavaş rakamları açıklıyor. Basit bir matematik hesapla bile ne olduğunu anlamak mümkün. Yeraltına inmeden ışık odasından kart verip ışık alırsınız, çıkınca teslim edip kartı alırsınız. Sadece ışık panosundan bile sayıyı bilebilirsiniz. İşçiye yevmiye ödemesini yapmak için kart sistemi olan maden işletmesi kaç kişinin olduğunu bilmiyor mu sizce? Maden için kayıt dışı ve çocuk işçi olduğu söyleniyor. Ne kadar doğru bilmiyorum ama bunu düşünmek bile istemiyorum. Özellikle olayı öğrenip istifa etmesi gerekirken pişkince Ölüm bu işi fıtratında var gibi insanlık dışı açıklamalar Hidayet Usta ile işçi kahvesinde yeraltından sonra... yapan, 100 sene öncesinin rakamlarını örnek diye vermeye kalkan, utanmadan Türkiye tarihinin en iyi müdahelesi diye yeraltından öldürdükleri işçileri nasıl çıkarttıklarını, nasıl teşhis ettiklerini, nasıl defin işlemi hazırladıklarıyla övünen, dua, sela, hatim diye din ile halkı uyutan, işçileri ölüme götüren hatalara önlem almak, denetlemek yerine kendi karı ve rantı için göz yuman iktidar sahipleri ve onlara destek verenlere inandığınız şeylerin laneti üzerinize olsun diyorum. Ekonomik büyüme dediğiniz rakamlar hep o öldürülen işçilerin kanı ile yazılıyor. Ülkedeki son yıllardaki iş cinayetleri sayısına bakarak bile herşeyi anlamak mümkün. O sahte inşaat hamleleri ve beton aşkıyla yananlar, çekemiyorlar bizi ondan hep diyenler azıcık bilimin gerçeklerini anlayabilselerdi eminim farklı düşünürlerdi. b i r Vel hasılı kelam benim aslan gibi işçi abilerim, arkadaşlarım, gelecekteki meslektaşlarım para hırsı ve rant uğruna öldüler. Buna izin veren hepimizin suçu var, ama en çok da sorumluluğu olanların var. Bu fotoğraf 2009 Ağustos ayından madenci dostum Hidayet abimle. Kendisi Bergamalı yörük, çok ısrar etmişti bizi Bergama da ağırlamak için çok pişmanım kabul etmediğime. Sağ mı değil mi bilemiyorum, çünkü telefon numarasını bikaç yıl önce değiştirdiğinden beri kendisine ulaşamıyorum. Haftasonu birlikte staj yaptığımız birkaç arkadaşım gidecek, daha net bilgiler alacağız diye umuyorum. Psikolojim harap halde, yine de sakin şekilde yazmaya çalıştım. Umarım merak edenlerin kafasında birşeyler oluşmasına yardımcı olmuşumdur...

4 5 Korsan Adası Her sene amaçlanan bu sene festivalde öğrenci kulüpleri de yer alsın düşüncesi ilk defa bu sene Korsan Adası ile bir nebze hayat buldu. KSB Etkinlik Koordinatörü Burçin Gacal, öğrenci kulüplerine ne kadar değer verdiğini göstermek için harcadığı emek ve zaman doğrultusunda böyle bir proje öne sürdü. Çoğu kulüp tarafından sevildi ve kabul edildi. Birçok kulüp festival öncesinde hazırlıklarını tamamladı ve Korsan Adası olarak ayrılan alanda etkinliklerini gerçekleştirmek için beklediler. Ancak hava koşulları buna engel oldu. İlk gün yoğun yağış olması beklendiği için etkinliğin KSB Binasında yapılması uygun görüldü. Etkinlikler kapalı alanda olmasına rağmen, insanların keyifli vakit geçirdiği gözden kaçmadı. Sek sek oynandı, ip atlandı, 90 ların şarkıları ile danslar edildi, zekâ oyunları oynandı. Ertesi gün havanın düzelmesiyle etkinliği Taşkışla Şenlik 20 Taşkışla Şenlik genel olarak gündüz atölye çalışmaları akşamüstlerinden itibarense konserlerle dolu geçti. Şenlik Kapsamında Pregnant Head, Kaan Mete Trio, Od, Gurup Efem, Medical Phallanx of Space, Ayyuka, Sarp Maden, Yüzyüzeyken Konuşuruz, Alpman and The Midnight Walkers, Ah! Kosmos, Yasemin Mori, Paradisco, Savai & Gökalp, Kiraz Deniz & Dalt Disney, Balina, Siya Siyabend, Sine Noise, Kaan Düzarat, Seretan ve Yang sahne aldı. Newspeak Presents: Natives Are Restless Takeover Kapsamında Kaan Dede, Other Man ve Le Bébé Royal sahne aldı. Radio Zula Dj setlerindeyse Vasıfsız Eleman, Byt, Cinar Le Grand, Janpol Bey, Festival Zamanında Okulda Neler Oldu? alana taşıma kararı alındı ve birçok kulüp masalarını alıp Korsan Adasına yerleşti. Ancak havanın Ancak havanın rüzgarlı olması, adanın beklenen ilgiyi görememesine sebep oldu. 3. güne gelindiğinde havanın düzelmesi adaya olan ilgiyi arttırdı. Fakat son gün bastıran yağmur Korsan Adası etkinliklerinin durmasına yol açtı. Korsan Adası nın planlandığı şekilde gerçekleştirilememesinin nedenleri arasında hava koşulları dışında bir de maddi etkenler vardı. Komite Korsan Adası için yeterli bütçeyi ayıramadı, bu da kulüplerin etkinliklerinde birçok kısıtlamaya gitmesine neden oldu. Birçok kulüp etkinliğini yapmaktan vazgeçti veya hevesleri kırıldı. Tüm bunlara rağmen Burçin Hoca elinden geleni yaptı. Bu nedenle bütün kulüpler adına çabaları ve yardımları için Burçin Hoca ya teşekkür ederiz. Onur Şafak, İpek Odabaşı, Zeleia ve Mr. Zula vardı. Sarp Maden konserinde birden sahneye çıkan Şevval Sam, izleyicileri şaşırttı. Konusunda uzman kişilerin yaptığı söyleşi ve sunumlarla akademik açıdan da dolgun geçen şenlikte atölye çalışmaları arasında en yoğun ilgiyi ise 3 boyutlu yazıcı atölyesi gördü. Atölye kapsamında 3B FAB in getirdiği 2 adet 3 boyutlu yazıcı, atölyeye katılanların kendi tasarımlarına hayat vermelerini sağladı. Kapanış günü havanın yağmurlu olması sebebiyle bütün şenlik kampüs içine taşındı ve kapanış konserleri de fakültenin geniş koridorlarında yapıldı. Güzel Sanatlar Kulübü Festival de Bu sene bahar şenliklerinde İTÜ Güzel Sanatlar Kulübü standına ve etkinliklerine bir göz atalım dedik... Standa gittiğimizde İTÜ nün çok değerli gizli hazinesinden bahsediliyordu. Hazineyle ilgili tek bilgi Ayazağa yerleşkesinde olması ve bu noktayı şifreli bir şekilde veren bir harita olduğuydu. Etkinlik alanında kurulan ve tuallerden oluşan platformlarda aklındaki korsan figürünü çiz! yazısı duruyor ve gelenlerin gözlerini yavaş yavaş kendine çekiyordu. Etkinlik gününe döner ve olayı an be an anlatırsak; ortada büyük bir tual platform ve çevresinde onu heyecanla boyayan insanlar... Bu resim ilgisinin kaynağını merak ettik. Herkes aceleyle bir şeyler karalıyor; denizler, korsanlar ve ve alakasız bir sürü şey daha. Sorup soruşturduk. Meğer bu etkinliğin sonunda katılımcılara hazine haritaları veriliyormuş. İlk haritanın şifresini çözüp hazine yerine ulaşan ve orada yeni bir harita bulan birileri duruyor ve heyecanla ikinci yeri arıyorlar. Ortalık sprey, aklirik, yağlı boyalarla dolu ve birbirinden ilginç çalışmalar ve resimler tuallerin dört bir yanını doldurmuş. Kimileri de var ki hazineyi bırakmış kendini resim yaparken kaybetmiş, hayal dünyasına dalmış... Günün sonuna doğru ilginç bir olay oldu, birileri ellerinde ikinci haritayla gelip hazinenin son aşamasındaki olası yerle ilgili sesli sesli konuşuyorlardı. Hazinenin son aşaması İTÜ Rektörlüğü nün karşısında Atatürk heykelinin ayaklarının altında gizliydi aslında. Haritada şifreyi çözüp Atatürk heykeli olduğunu bilmelerine rağmen bu heykelin rektörlüğün karşısında olduğunu bir türlü çıkaramıyorlardı. Neyse kısa tutalım, tam bu tartışma yaşanırken 2 kişilik başka bir grup son derece heyecanlı bir şekilde güzel sanatlar standına yürüyorlardı, ellerinde de hazine sandığı... Diğer grup biraz üzülse de artık yapacak bir şey yoktu. Hava ne kadar değişken olsa da güzel sanatlarda hazinenin heyecanlı havası taze kaldı, ta ki hazine bulununcaya kadar. Umarız bir sonraki yıl şenliklerde tekrar gizli bir hazine keşfedilirse, kazanan grup bu sene son aşamaya kadar gelip de orada takılan grup olur. Bu senenin acısını iyi bir şekilde çıkarmış olurlar. Yaşayan Kütüphane Festivalin en çok ilgi gören sosyal sorumluluk projesi olan Yaşayan Kütüphane İTÜ bu sene de festivalin ilgi odağı oldu. İnsana insanca yaklaşan, hem kitap ların hem de okuyucu ların hayatlarına dokunan proje her yıl olduğu gibi bu yıl da 2 gün sürdü. 2 günde toplam kitap ve.. gönüllü ile.. okuyucuya ulaşıldı. Kütüphanenin işleyişi Kütüphane, kocaman bir çadırın içinde uzun uzun sayfaları olan kitaplar ve arı gibi çalışan gönüllülerden oluşuyor. Kütüphanenin kurulumu ortalama 3 aylık bir süreçten geçiyor; bu süreçte gönüllüler kendi aralarında ekiplere ayrılarak düzenli bir şekilde iş bölümü yaparak hem kitap arayışına başlıyorlar hem de kütüphanenin ekipmanlarını karşılamak için bir çok yolu deniyorlar. En çok merak edilen konu şu: kitap arayışı nasıl gerçekleşiyor? Öncelikle kitap başlıkları belirleniyor, ardından arayışlara başlanıyor. İlk olarak tanıdıklar aracılığıyla ulaşılabilen kitap larla iletişime geçiliyor, geçen senelerdeki kitaplar ve diğer yaşayan kütüphanelerde kitap olmuş insanlarla da iletişime geçiliyor ve görüşmeler yapılıyor. Ardından derneklere başvuruluyor ve görüşmeler ayarlanıyor. Görüşmeler şu şekilde gerçekleşiyor; projenin kitap ekibinin içindeki gönüllüler 3 erli gruplarla görüşme ayarlanmış kitaplarla kütüphanede oluşabilecek şekilde okumalar yaparak, sorulara nasıl cevap alacaklarını inceleyerek kitapların proje için yeterli olup olmadığını test ediyorlar. Tabii kitaplar da projenin kendileri için ne kadar uygun olduğuna bakıyor ve karşılıklı bir Umut Okulu eleme süreci gerçekleşiyor. Her sene 30 dan fazla kitap oluyor ve her kitap için görüşmelere gidiliyor yani senede ortalama 50 kitap görüşmesine gidiliyor. Tüm görüşmelerin ardından kitaplar belirlenerek katalog oluşturuluyor ve kütüphanenin en temel unsuru olan kitaplar tamamlanıyor. Bunların ardından tanıtım başlıyor; projenin duyurulması için en önemli ekip tanıtım ve tasarım ekibi oluyor. Gönüllüler birlikte afişler, el ilanları, etiketler, kitap ayraçları tasarlayarak; videolar, fotoğraflar çekerek; kampüslerde röportajlar yaparak projenin herkese ulaşmasını hedefliyorlar. Son adım ise çadırın kurulumu ve çadırda geçirilen 2 gün oluyor. Çadırın içindeki her şeyi gönüllüler kendi elleriyle hazırlıyor. Hem kitaplar hem de okuyucu lar için en uygun ortamı sağlamak için her gönüllü elinden geleni yapıyor. Kütüphane açılışı verildiğinde ise 2 gün için belirlenen ekipler işlerinin başına geçiyor ve 2 gün boyunca çadırın işleyişinin en iyi şekilde ilerlemesini sağlıyorlar. Sonunda okulun göğsünü kabartan, önünden, içinden bir şekilde geçen herkesin gururunu yücelten bu proje ortaya çıkıyor. Farklılıklara karşı farkındalık yaratmayı amaçlayan ekip sadece 2 gün değil 365 gün Yaşayan Kütüphane yi yaşatalım diyerek sene içinde insan hakları temelinde kampüs röportajları, çeşitli kitap başlıkları hakkında yazılı röportajlar ve anketlerle farkındalık çalışmalarına devam etmektedirler. Ekibin içinde yer almak isteyen herkese kapısını ardına kadar açık tutan proje, her sene yeni gönüllülerini bekliyor. Festival de Down Kafe Festival ekibi bu sene sosyal sorumluluk temasına da değinmek istedi Bu nedenle bir komite oluşturuldu. Komite nin tek üyesi Başak Orhan, festivaldeki sorumluluk projelerinin oluşturulması için büyük çaba gösterdi. Bu projelerden bir tanesi de Down Kafe idi. 4 gün boyunca MED in önüne kurulan mini kafede, Mecidiyeköy de bulunan Down Kafe deki çocuklar yer aldı. Hem festivale hem de kafeyi ziyarete gelen herkese renk katan çocuklar, birçok aktivitede de yer aldı. İlk gün KSB ile ortak düzenlenen Hayallerim Sınırsız etkinliğine katılarak şarkılar söylediler, oyunlar oynadılar. Ardından 3 gün boyunca Korsan Adası ndaki kulüplerin etkinliklerine katıldılar. Gastronomi Kulübü nün elma yeme yarışmasına katıldılar, Ritim Grubu nun Müzik Aletlerini denediler, Alternatif Sahne de zumba yaptılar. Umut okulu; İTÜ Gönüllülük Kulübü nün yürüttüğü, Türkiye nin her bölgesindeki birleştirilmiş köy okullarına yardım götüren, küçük çocuklara umut olmaya çalışan ve çocukların hayata bakış açısını değiştirmeyi amaçlayan bir projedir. Proje her sene yaptığı 2 yolculuğu bu sene 3 e çıkartarak bir otobüs dolusu gönüllüsü ve bir o kadar da topladığı yardımla belirlenen köy okullarına yardım götürmektedir. Giden gönüllüler orada çocuklarla çeşitli oyunlar oynuyor, eğitici deneyler yapıyor, hazırladıkları mini tiyatrolar ve sihirbazlık gösterileriyle eğlenceli ve sıcak bir ortam oluşturuyorlar. Köye vardıkları andan itibaren çeşitli masal kahramanlarının kostümleri ve makyajlarıyla ortaya çıkan gönüllüler ilk olarak oyunlar oynayarak çocuklarla tanışıyor. Daha sonra hazırladıkları deneylerle çocukların öğrenmesine katkıda bulunuyor ve ardından gösterilerle birlikte çocuklarla vakit geçiriyorlar. Aynı zamanda yıl içinde okulun belirli noktalarında bulunan kitap toplama kutularıyla, sanal ortamdan ve okul dışından duyurularla gerçekleştirilen Kitap Toplama Kampanyası sayesinde onlarca okula kitap yardımı göndererek çocukların hayatlarına yeni mutluluklar katıyorlar ve katmaya da devam edecekler. 2013-2014 döneminde ilk olarak Nevşehir- Gülşehir Gökçetoprak İlköğretim Okulu na yardım götüren proje ikinci olarak Edirne- Keşan Siğilli İlköğretim Okulu na yolculuk gerçekleştirdi ve son olarak, toplamda 9. bu senenin 3. Umut Okulu yolculuğu Giresun- Piraziz Akçay İlkokulu na gerçekleştirilecek. Bu yolculuk için gerekli olan yardımları bulmaya çalışan proje gönüllüleri sizlerin de yardımlarını bekliyor.

6 7 Dokunuş Okuluna gitmek üzere bindiği metroda otururken yeni üyesi olduğu kulüpte birkaç gün içinde yazması gereken hikayeyi düşünürken reklam panosundaki ilan dikkatini çeker öğrencinin. Şu anlama gelen bir yazı vardır, belki de yazı tam olarak budur, Kendinizde yapacağınız en ufak bir değişiklik hayatınızda kelebek etkisi yaratır. Bir psikiyatri kliniğinin reklamıdır bu, adresine bakılırsa reklam vermek için pek iyi bir seçim değil şehir metrosu, çünkü seans ücreti muhtemelen bir öğrencinin aldığı burstan fazladır. Bu ücreti ödemektense yarı sağlıklı aklımla hayatımı sürdürmeyi yeğlerim daha iyi diye düşünür öğrencimiz. Durağa geldiğindeyse inmek için ayağa kalkar ve yanlışlıkla öğrenci olduğunu düşündüğü bir gencin elini sıkıştırır tutmak istediği demire ulaşmak isterken, pardon der ve iner, eli sıkışan gencimiz uzun boylu, yakışıklı 30 yaşlarında, yaşını göstermeyen sportif bir vücuda sahip, bir televizyon kanalında spikerdir ve işe gitmektedir. Spikerimiz metrodan çıkar ve ışıklardan karşıya geçmeyi beklerken yanına yaklaşan bebek arabalı çekici bir kadın dikkatini çeker ve genlerini annesinden aldığını düşündüğü bebeği sevmek için eğilir. Sen ne güzel bir şeysin böyle diyerek yanağından bir makas alır. Annesi henüz bir yaşında der böbürlenerek. Böbürlenir çünkü ona göre başarmış olduğu şey doğurganlığının ispatı, bir üstünlük nedenidir. Hiçbir şeye sahip olamayan kadınların avuntusudur bir şey doğurmuş olmak, söylemese de biz o bebek arabasının üzerinde yazılmış olan mürekkepsiz yazıyı okuruz. Bakın ben doğurdum ve güzel oldu yani ben güzelim, onu çok seviyorum çünkü benden çıktı çünkü kendime de aşığım. Anne ve bebek karşıya geçerken uzaklaşırlar spikerden. Anne kahvaltılık birşeyler almak için çıkmıştır sabahın erken saatinde ve organik olduğuna inandığı kahvaltılıkları almak için az ilerdeki pahalı markete gider. Gerekli şeyleri aldığında kasaya gelir ve parayı bırakır market sahibinin eline. Market sahibi elli yaşlarında hafif göbekli ve ucuza getirdiği malları pahalıya satabiliyor olmanın verdiği sevinçle iyi günler efendim tekrar bekleriz diyerek uğurlar müşterisini. Sıradaki müşteri yakınlarda oturan ve herkesin rahatsız edici bakışları arasında yaşayan, toplumun acımasız tokatlarından birini yemiş olan Hande dir. Hande, gerçek adı Murat olan 26 yaşlarında uzun boylu, iri göğüslü, platin sarısı saçlarıyla geceleri çalışan bir travestidir, kahvaltılıkların yanında birde slim sigara ister. Ona bir parça şehvet ve diğer müşterilerin alışverişlerini sürdürmeleri için asık bir suratla istediğini verir ahlak bekçisi market sahibi. Hande de her zaman ki gibi ilginç bakışlar arasında ara sokakların birine girerek eve gider. Gece işe çıkacağı arkadaşlarıyla önce alışverişe çıkarlar ve umursamaz kahkahalarla bir iç çamaşırı mağazasına girerler kızlar. Orada çalışan kasiyere ödemeyi yaparlar ve aynı kahkahalarla çıkarlar mağazadan. Kasiyer kız yirmi dört yaşında ve ailesinden uzakta eğitimini devam ettirmek için bu işte parttime olarak çalışmaktadır dört aydır. Mart ayı gelince kızgınlığa girmiş erkek kediler gibi peşinde koşan ve sürekli sözlerle taciz eden erkeklerden uzak olmak için bu işe girmiştir Büşra. Ailesi bilmiyordur çalıştığını ve o da kısıtlı imkanlara sahip olan ailesini zorlamamak adına söylemiyordur çalıştığı gerçeğini. Sigara içmeye çıkar öğle yemeğinden sonra ve yanda yurtdışına tekstil ürünleri gönderen firmanın genç çalışanıyla konuşur. Mehmet 28 yaşında ve özellikle Arap ülkelerine mal gönderen bu şirkette 3 yıldır çalışmaktadır. Büşra sorar Araplara bu dekolteli ürünleri nasıl satıyorsunuz? Büşrayı etkilemeye çalışan Mehmet meslek sırrı diyerek sırıtır. Meslek sırrı olan şey aslında bastırılmış Arap kadınlarının fırsat bulduklarında ne denli açılabileceğini bilen Arap şirketlerinin ucuza mal almak için gelip paralarını döktükleri garip sektörün doğasıdır. Gerekli bilgiyi alan Büşra kasasının başına dönmek için Mehmetle el sıkışır ve mağazaya girer. Mehmet öğleden sonra toplu mal aldıkları toptancıların bulunduğu bölgeye gitmek için çıkar şirketten. Kısa bir otobüs yolculuğundan sonra şehrin trafiğine rahat bir nefes aldırmak için yapılan metrobüse biner ve bir kez daha söver. Asıl trafik metrobüstedir çünkü. Her gün ayrı bir tartışmanın geçtiği ve klimaların kontrolünün sürekli akrabalarıyla telefon görüşmesi yapan şoförlerin elinde olduğunu düşünürsek kendince haklıdır Mehmet. 25 dakika sürecek bu yolculukta bir an önce zengin olup bu hayattan kurtulmalıyım diye düşünür Mehmet ama kurtuluşun parada olduğunu düşünerek başka bir bataklığa adım attığının farkında değildir. Sonra ineceği durağa geldiğinde kapının açılması için düğmeye basacakken elinin üzerinde, bileği kalın ve parmaklarının bittiği yerden kılların başladığı, göbekli, 47 yaşındaki Hüseyin in eli vardır ve adam kalın sesiyle Kusura bakma der. Mehmet önemli değil diyerek düğmeye basar ve iner. Hüseyin bir temizlik şirketinde çalışan, iki çocuk babası, karısıyla sürekli tartışan hatta ara sıra onu akıllandırdığını düşündüğü tokatları atmaktan çekinmeyen, kaba saba bir adamdır. Şirketinin yönlendirdiği yerlere giderek gereken süre boyunca kongre salonlarında, hotellerde, şirketlerde arkasında temizlik şirketinin adının yazılı olduğu mavi iş gömleğini giyerek içlenerek çalışır. İçlenir çünkü aşağılandığını biliyordur. Temizlik için gittiği yerlerde kendisine kibarca söylenen pardon şurayı da temizler misiniz cümlesinin sahibi ellerinde akıllı telefonlarıyla - zaten o bedenlerde akıl sahibi olan tek şey muhtemelen o telefonlardır - etraflarına rica cümlesiyle emir yağdıran kendini beğenmişlere içinden küfrederek ve hiç kimsenin bilmediği bir yolla intikamını aldığını düşünerek, aşağılanmayı aşağılayarak dengelemeye çalışır. Bu öyle bir intikamdır ki kendisini rahatlatmak için yaptığı bu şey birileri tarafından bilinirse bir daha asla temizleyemeyeceği bir leke olarak kalır üzerinde. İntikam şudur; çalışmak için gittiği yerlerde eğer aşağılandığını hissederse, aşağılayanın cinsiyetine göre temizlemek üzere girdiği tuvaletin kapısını kitler ve insanların ellerini yıkamak için kullandığı sıvı sabunların bulunduğu kapları sıraya dizer ve büyük bir zevkle boşalır kaplara. Bu sayede onları aşağıladığını düşünür. Hüseyin metrobüsten iner ve eve döner. Karısının komşu bir kadınla gülerek konuştuğunu görür ve sinirlenerek eve girmesini ister. Kadın eve gelir ve tartışmaya başlarlar. Bir an birikmiş olan o aşağılanmanın ve kendisine bile itiraf edemediği o gerçekle bir daha yüzleşmiş olmanın verdiği sinirle karısını altına alır ve başını yere vurarak öldürür karısını. O gerçeği kendisine bugün birkez daha hatırlatan şey metrobüsteki o dokunuştur. Mehmetin eline dokunduğunda hiçbir temizlik malzemesinin temizleyemeyeceği o duygu kirletir aklını. Erkeklerden hoşlandığını düşünmek maalesef ona öyle bir şekilde öğretilmiştir ki toplum tarafından, öyle bir konu konuşulmamıştır bile yetiştirildiği yerlerde. Bu sessiz öğreti Hüseyin in hayatındaki gerilimin kaynağıdır, ve o gerilimin kurbanı malesef iki çocuktan sonra bir daha cinsel anlamda hiçbir şey yaşamadığı karısıdır. Öldürdüğü karısı mıydı yoksa kendisine bile itiraf edemediği bu gerçek mi? Akşam haberlerinde bu haberi Bir Vahşet Daha başlığıyla verecek olan da elbette otuz yaşındaki spikerimizdir. Öğrencimiz yazacağı yazıyı düşüne dursun, yazıya dökülmeyen milyonlarca yaşam bir gün yazılmak umuduyla hafıza kütüphanesine kaldırılsın. Süleyman Yılmaz yilmazsule@itu.edu.tr Festival Mevsimi! Soğuk günler geride kaldı. Tiril tiril giyinip, çimlerde yatma zamanı geldi. Bu sene ülkemizde çok başarılı festivaller düzenlenecek. Yurtdışındaki festivallerle yarışmamız zor; ancak bizim de küçümsenecek bi yanımız yok. O yüzden hadi atın kendinizi festival alanlarına. İşte mevsimlerin en güzeli: Festival Mevsimi! BABYLON SOUNDGARDEN ISTANBUL 2014 24 MAYIS PARK ORMAN Her sene dört gözle beklediğimiz Soundgarden bu sene 4. Kez düzenlenecek. İlk kez 4 farklı şehre uğrayacak olan festivalin İstanbul ayağı, 24 Mayıs ta Park Orman da gerçekleşecek. İstanbul sahnesinde bu sene Pet Shop Boys, Sky Ferreira, Seun Kuti & Egypt 80, FM Belfast, John Talabot, Mount Kimbie, Joystick Jay, Kabus Kerim, Dalt Wisney ve Ali Gultekin gibi isimleri ağırlayacak. Bu sene ana sahnenin dışında iki alternatfi sahneyi de bizlere sunan soundgarden bu sene çok eğlenceli geçecek kesin! Bir de hatırlatma yapalım uzun zamandır gözlerden uzak olan Ciguli bu sene Kolektif İstanbul ile ana sahnede olacak. ONE LOVE FESTIVAL Bu yıl on üçüncüsü düzenlecek olan One Love Festival bu sene de harika grupları bize dinleme fırsatı getiriyor. Geçen sene iptal olmasıyla(malum sebeplerden) bizi yasa boğan ve blur u dinleme fırsatımızı elimizden alan One Love bu sene geçen seneki kadrosuyla bizi affettirecek gibi. İşte o isimler: Basement Jaxx, Mogwai, Oh Land, Modeselektor, Moderat, Bonobo ve Mø. %100 FEST 6-7 HAZİRAN KÜÇÜKÇİFTLİK PARK Her sene dört gözle beklediğimiz Soundgarden bu sene 4. Kez düzenlenecek. İlk kez 4 farklı şehre uğrayacak olan festivalin İstanbul ayağı, 24 Mayıs ta Park Orman da gerçekleşecek. İstanbul sahnesinde bu sene Pet Shop Boys, Sky Ferreira, Seun Kuti & Egypt 80, FM Belfast, John Talabot, Mount Kimbie, Joystick Jay, Kabus Kerim, Dalt Wisney ve Ali Gultekin gibi isimleri ağırlayacak. Bu sene ana sahnenin dışında iki alternatfi sahneyi de bizlere sunan soundgarden bu sene çok eğlenceli geçecek kesin! Bir de hatırlatma yapalım uzun zamandır gözlerden uzak olan Ciguli bu sene Kolektif İstanbul ile ana sahnede olacak. 14-15 HAZİRAN PARKORMAN CHILL OUT FESTIVAL Chill Out Festival bu sene bize bir iyilik yapıyor ve Kemerburgaz yerine Sarıyer Life Park ta düzenleniyor. Baharın son hafta sonunda temiz hava bol güneş eşliğinde Chill-Out Festival İstanbul, birbirinden farklı 4 sahnede 20 den fazla müzisyen ve grubu dinleyecek olan festival katılımcılarına, 12 saat boyunca çok çeşitli sanatsal ve kültürel aktiviteler sunacak. Bu yıl Goldfrapp, Mulatu Astatke, Brandt Brauer Frick, Da Lata, Jaqee, Boogie Belgique, Baba Zula nın headliner olduğu Chill Out Festival Alternatif sevenlere ilaç gibi gelecek. MIDTOWN FEST 20 AĞUSTOS KÜÇÜKÇİFTLİK PARK İlk defa düzenlecek olan Midtown Fest çok şükela bir başlangıç yapıyor. Portishead i izleme fırsatını bize verecek olan Midtown Fest in diğer konukları şu şekilde: Savages, Thought Forms, The Ringo Jets, The Away Days, Telepotik. Heyecanla bekliyoruz. 24 MAYIS LIFE PARK Yarkın Genç ky_genc@hotmail.com