Binbir Çevre Masalları

Benzer belgeler
Demodur Kırmızı yazılar sizin sipariş verirken yollamış olduğunuz yazılardır.

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Binbir Çevre Masalları

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.


Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin

ÝÇÝNDEKÝLER. Diyalog Tamamlama Haftanýn Testi...25

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 8 (ΟΚΣΩ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

27 ŞUBAT 03 MART OKULDA YAPACAĞIMIZ ÇALIŞMALAR

Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5

Öykü ile ilgili bitişik eğik yazı ile 5N1K soruları üretip çözünüz. nasıl : ne zaman:

Renkler hakkında bazı gerçekler.

ÇAYLAK. Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı.

ÖYKÜLERİ Yayın no: 170 ADALET VE CESARET ÖYKÜLERİ

PİNOKYO EĞİTİM KURUMLARI MART AYI AYLIK EĞİTİM PROGRAMI 1. HAFTA

Bu kitabın sahibi:...

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?

Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır

Eskiden Amcam Başkötü ye ait olan Bizim Eski Yer,

YALNIZ BİR İNSAN. Her insanın hayatında mutlaka bir kitap vardır; ki zaten olması da gerekir. Kitap dediysem

İTÜ GELİŞTİRME VAKFI BEYLERBEYİ ÖZEL ANAOKULU VE ÖZEL İLKÖĞRETİM OKULU EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI 8.VELİ BÜLTENİ

PENGUEN GRUBU MART AYI BÜLTENİ SİNCAPLAR TEMASI DÜNYA SU GÜNÜ ORMAN HAFTASI YAŞLILAR HAFTASI DÜNYA TİYATROLAR GÜNÜ

ÖĞRENCİ DESTEK PROGRAMI ÖZELLİKLE KIZ ÇOCUKLARININ OKULLULAŞMA ORANININ ARTIRILMASI PROJESİ

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Eze meze Yýllar geçti geze geze. Neler gördüm neler! Daðlar gördüm yerden biter, gökte yiter. Daðlar gördüm kayalý, kayalarý oyalý.

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

YÜKSEL ÖZDEMİR. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

UÇAN BALONLAR SINIFI OCAK AYI BÜLTENĠ

ÖZEL EFDAL ANAOKULU ġubat AYI BÜLTENĠ

Kulenizin en üstüne koşup atlar mısınız? Tabii ki, hayır. Düşmanınıza güvenip onun söylediklerini yapmak akılsızca olur.

Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü. Henry Winker. İllüstrasyonlar: Scott Garrett. Çeviri: Bengü Ayfer

7. Sınıf Fen ve Teknoloji

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ

C A NAVA R I N Ç AGR ISI

PENGUEN GRUBU MART AYI BÜLTENİ

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

5.SINIF TÜRKÇE (GENEL DEĞERLENDİRME TESTİ) almıştır?

DENEYLERLE BÜYÜYORUZ

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

Okuma- Yazmaya Hazırlık. Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Ve Ritim. Fen Ve Doğa Etkinlikleri

ŞEKİL KAVRAMI TEMA ÇALIŞMALARIMIZ KAVRAMLAR RENK KAVRAMI SAYI KAVRAMI SES KAVRAMI ÖZEL BİLGİ İLKÖĞRETİM OKULU ANASINIFI

ISBN :

20 Mart Vızıltı. Mercanlar Sınıfından Merhaba;

ÇİÇEK YAYINCILIK FİYAT LİSTESİ P.S.F (kdv dahil) YTL

BÖCEK ORKESTRASININ MUHTEŞEM SINIFI

OKUMA ANLAMA ANLATMA. 1 Her yerden daha güzel olan yer neresiymiş? 2 Okulda neler varmış? 3 Siz okulda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

HAZİRAN 2014/2015 ANASINIFI BÜLTENİ. Haziran 2015 Bülten

Fezalar Eğitim Kurumları MSO Matematik ve Fen Bilgisi Olimpiyatı 6. SINIF AÇIKLAMALAR. Bu soru kitapçığında, çoktan seçmeli 40 soru vardır.

SÖZCÜKTE ANLAM. Gerçek Anlam Yan Anlam Mecaz Anlam Terim Anlam Sözcükler Arasý Anlam Ýliþkileri Anlam Olaylarý Söz Öbeklerinde Anlam

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

yemyeşil bir parkın içinden geçerek siteye giriyorsunuz. Yolunuzun üstünde mutlaka birkaç sincaba rastlıyorsunuz. Ağaçlara tırmanan, dallardan

1. SINIF TÜRKÇE. Copyright YAZAR Ahmet KÜÇÜKAYDIN Hacer KÜÇÜKAYDIN. KAPAK TASARIMI Resul KÖSE. DİZGİ - SAYFA TASARIMI Resul KÖSE

TEST. 7. Dişer ne zaman fırçalanmalıdır? A. Yemeklerden sonra B. Okuldan gelince C. Evden çıkmadan önce

ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK

.com. Faydalı Olması Dileğiyle... Emrah& Elvan PEKŞEN

11-15 OCAK 2016 ÖZEL ASÇAY ANAOKULU. 3 YAġ GRUBU HAFTALIK BÜLTEN

Ö.Ç BİLFEN ANAOKULU 5 YAŞ GRUBU GÜNLÜK EĞİTİM PROGRAMI

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

YİNE YENİ KOMŞULAR. evine gidip Billy ile oynuyordu.


Jiggy kahramanımızın asıl adı değil, lakabıdır. Ve kıpır kıpır, yerinde duramayan anlamına gelmektedir.

KASIM AYI 4 YAŞ GRUBU AYLIK BÜLTENİ

Woyzeck: Öğleyin güneş tepeye çıkıp da dünya ateşe düşmüş gibi yanmaya başlayınca, işte o zaman korkunç bir ses bir şeyler diyor bana.

EĞİTİM VE ÖĞRETİM DÖNEMİ DENİZYILDIZI GRUBU MART AYI BÜLTENİ

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

İnsan Okur. Resimleyen: Reha Barış MERAKLI KİTAPLAR

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

YUNUS GRUBU MART AYI BÜLTENİ

Cümlede Anlam TEST 39. 1) Bu güzellikleri görmek için Uzungöl e gün doğarken gelmelisin. Bu cümlede aşağıdaki sorulardan hangisi nin cevabı yoktur?

G Ü Ç L E N İ N! Technical Assistance for Supporting Social Inclusion through Sports Education

* * * Mevsim tatilini fırsat bilip, Cemre ile birlikte hem Yunan adaları turu yaptık, hem de Bodrum'd an Kekova 'ya kadar denizden dolaştık.

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

Küçüklerin Büyük Soruları-2

Tek başına anlamı ve görevi olmayan ancak kendinden önce gelen sözcükle öbekleşerek anlam ve görev kazanan sözcüklerdir. Edatlar şunlardır:

Deniz Kantarcıoğlu Anaokulu Rehber Öğretmeni. «Okula Uyum»

Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen

Kim okulda en çok hangi dersi seviyor?

PENGUENLER GRUBU MART AYI BÜLTENİ

ÖZEL ÜSKÜDAR SEV İLKÖĞRETİM OKULU

ÖDEV- 6. AĢağıdaki Cümlelerde boģ bırakılan yerlere uygun sözcükler yazınız. 1. Reçel, bal vücuda veren besinlerdendir.

EKİM AYI BÜLTENİ YARATICI DÜŞÜNME ATÖLYESİ (3 YAŞ) 2-6 EKİM

KIRMIZI KANATLI KARTAL

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ VAKFI ADIGÜZEL ANAOKULU GÖKYÜZÜ SINIFI KASIM AYI KAVRAM VE ŞARKILAR

YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI

ilk yar'larımızın sevgili dostları

"medya benim ayağımın altına muz kabuğunu biraz zor koyar" vari açıklamalarda bulunuyordu ki Olanlar oldu

6. Sınıf sıfatlar testi testi 1

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Refik Durbaş. Öykü KURABİYE EV. Resimleyen: Burcu Yılmaz

Transkript:

İzmir Eko-Okulları Binbir Çevre Masalları Daha Temiz, Yeşil ve Mavi bir Dünya için

1. ÖZEL TAKEV İ.Ö.O. 2. ÖZEL IŞIKKENT İ.Ö.O. 3. ÖZEL GELİŞİM İ.Ö.O. 4. ÖZEL İZMİR SEV İ.Ö.O. 5. ÖZEL TEVFİK FİKRET İ.Ö.O. 6. İYTEV ÖZEL YÜCEL TONGUÇ İ.Ö.O. 7. URLA P.M.C. DEMİR GÜNEŞ İ.Ö.O. 8. BAYRAKLI 50.YIL İ.Ö.O. 9. ÖZEL GÜZELBAHÇE PİRİ REİS İ.Ö.O. 10. A.H.A. BİLİM İ.Ö.O. 11. ÖZEL EKİN İ.Ö.O 12. ÖZEL EFES İ.Ö.O. 13. TED ÖZEL ALİAĞA İ.Ö.O. 14. FOÇA REHA NECLA MİDİLLİ İ.Ö.O.

SUMRU NUR ELDEN ÇĠÇEK ĠN DĠLEĞĠ ÖZEL TAKEV Ġ.Ö.O. Bir varmıģ bir yokmuģ çok uzak bir ülkede Çiçek adlı bir çocuk yaģarmıģ. Çok güzel ve tatlıymıģ. Kendisi gibi ülkesi de çok güzelmiģ ama gittikçe eski yeģilliğini kaybediyormuģ. Çiçek buna çok üzülüyormuģ. Bir gün okulda, öğretmenleri Nehir Ormanı na gidip çöpleri toplayacaklarını söylemiģ. Çiçek buna çok sevinmiģ. O akģam Çiçek i bir türlü uyku tutmamıģ. Heyecanla ertesi gün olacakları düģünürken uykuya dalmıģ. Uykusunda tek baģına Nehir Ormanı na gittiğini ve oradaki ağaçlarla konuģtuğunu görmüģ. Nehir Orman ındaki tüm ağaçlar ve hayvanlar Çiçek in anlayacağı Ģekilde konuģuyorlarmıģ. Ormanda yaģayanların hepsi etrafını sarmıģlar ve tek tek dertlerini anlatmıģlar. Hepsinin asıl dileği tüm insanların ve diğer canlıların yaģam alanı olan doğaya duyarlı olunmasıymıģ. Öğretmenleri ormana giderken bir duyuru yapmıģ: Çocuklar sizlere üç tane poģet vereceğim ve yarıģma yapacağım. En çok çöp toplayan kazanır. Sonra da o arkadaģınızın bir dileğini gerçekleģtireceğiz demiģ. Uzun ve yorucu bir çöp toplama yarıģında Çiçek birinci olmuģ. Çiçek tam üç torbayı birden doldurmuģ. Herkes Çiçek i alkıģlamıģ. Öğretmen Çiçek e sormuģ: Evet, Çiçek çiğim biliyorsun yarıģmada birinci olanın bir isteğini gerçekleģtiriyoruz. Senin ne isteğin var? Çiçek bütün rüyasını ayrıntılarıyla anlatmıģ. Herkes onu dikkatlice dinlemiģ. En sonunda Çiçek arkadaģlarından çevre kirliliği için hep beraber bir Ģeyler yapmalarını, doğaya karģı duyarsız kalmamalarını istemiģ. Uzun konuģmalardan sonra hep beraber neler yapabileceklerini planlamıģlar. Bir kısım çocuklar internet grubu olmuģlar ve ulaģabildikleri tüm diğer çocukları mail yoluyla kampanyaya davet etmiģler. Bununla da kalmayıp kampanyaları için bir internet sitesi oluģturmuģ ve her gün kampanyaları ile ilgili yeni bilgileri bu siteden duyurmuģlar. BaĢka bir grup ise kampanya afiģi hazırlamıģlar ve bütün okullara posta yoluyla göndermiģler. Onların gönderdikleri bu afiģleri diğer çocuklar sevinç ve heyecanla okullarına asmıģlar. Son grup ise kafa kafaya verip kampanyayla ilgili bir basın bülteni hazırlamıģ, öğretmenlerinin rehberliğinde basına göndermiģler. Bütün bu çabalar kısa zamanda etkisini göstermiģ, ülke çapında bütün çocuklar kampanyanın bir parçası olmuģlar. Çok geçmeden her yer tekrar eski güzelliğine kavuģmuģ. O gece Çiçek uykusunda yine yaģlı çınar ağacını ve ormandaki hayvanları görmüģ. YaĢlı çınar ağacı: TeĢekkür ederiz kızım Sen ve arkadaģların bize ve doğaya büyük bir iyilikte bulundunuz. Bundan sonra sizler sayesinde dünya daha güzel olacak DemiĢ. Çiçek sabah uyandığında çok mutluymuģ. Hemen hazırlanarak okuluna koģmuģ. O ve arkadaģları o günden sonra etraflarında olan bitene hiçbir zaman duyarsız kalmamıģlar

BĠR BAġKA DÜNYA Ceren KALKIR,Mert EKEN,Ecem ERGÜN MehveĢ ALTAY, Burak KARA (6-A) ÖZEL IġIKKENT Ġ.Ö.O. Bir gün, YeĢillikler Diyarı nda yaģayan çevre dostu Mehmet Bey, Gelecekte Çevremizin Nasıl Olacağı konulu bir yarıģma düzenlemiģ.amacı çocukları,çevre konusunda daha duyarlı bir hale getirmek ve farkındalık kazanmalarını sağlamakmıģ.çocuklar,yazacakları masal hakkında düģünmeye baģlamıģlar.masallar yazılıp ilgili yere gönderilmiģ.sonuç olarak, yarıģmaya Antalya dan katılan on yaģındaki Nihal in birincilik kazandığı açıklanmıģ.nihal, saygılı çalıģkan ve fakir bir ailenin kızıymıģ.yarıģmada birincilik kazanan Nihal in masalı ĢöyleymiĢ: Geleceği gören ve çevresindekilere göre aklından çok sezgilerine göre hareket eden Cem Bey ve konuģan martısı Cancan, çevre duyarlılığını geliģtirmek için çevre gezileri düzenlemiģlerdir;çünkü çevre, gitgide kirlenmiģtir. Ġnsanlar bu kirlenme ve yok olma karģısında bir Ģey yapmamıģlardır.çevre gezilerine katılımı artırabilmek için katılımda bulunanlara armağanlar da verileceği söylenmiģtir.ġnsanlar yalnızca bu armağanları almak için bu geziye katılacaklarını söylemiģlerdir.hatta Cancan,geziye katılan herkese fidan dağıtmıģtır,insanlar bu fidanları dikmek yerine satmayı yeğlemiģlerdir.bu arada geleceği gören Cem Bey, çevrenin insan elinde ne denli kirlendiğini,doğanın yok olduğunu görüp bunu martısı Cancan a söylemiģtir.bu, aynı zamanda dünyanın sonunun yaklaģtığını göstermiģtir.cem Bey,doğada kalan hayvanları ve martısı Cancan ı da yanına alarak önceden bildiği POTATOTA gezegenine gitmeye karar vermiģ,bu gezegene geldikten birkaç saat sonra dünyada susuzluk,yoğun hava kirliliği yaģanmaya baģlamıģtır. POTATOTA ya yerleģen insanlar ve öteki canlılar, bu gezegenin mis gibi havasına ve tertemiz sularına hayran kalmıģlardır.bu gezegeni ağaçlandırmak için yanlarında getirdikleri fidanları dikmiģ,doğayla kucaklaģan bir dünyada sağlıklı ve mutlu bir biçimde yaģamaya baģlamıģlardır.dünya yı kurtarmak mümkün olmamıģtır belki;ama insanlar, bilinçlenerek kendileri için yepyeni bir dünya yaratmıģlardır.yeni ve temiz bir dünya yaratmak artık insanların elindedir. Nihal,bu masalla birincilik ödülü aldıktan sonra,masal ve öykü yazmaya devam etmiģtir;yazdıklarını kitaplaģtırmıģ ve çeģitli ödüller almıģtır.

HASAN KARA ĠLE TANIġMA NUR BAġAK ÖZER (5-A) ÖZEL GELĠġĠM Ġ.Ö.O. Okulumuza birkaç denetim görevlisi geldi. Kim olduklarını açıklamadılar. Sözde okul çevresini denetleyeceklermiģ. Aslında okulumuzun bahçesi bir özel okula yakıģır bir biçimde düzenlidir; fakat bazı öğrenciler pet ĢiĢelerini yere atacak kadar tutumsuzdurlar. Bu yüzden bende çöpleri çöp kutusuna atarak bütün aralarımı harcarım. Söz gelimi, görevliler denetim iģlemlerini yaparken Aslı onların TEMA çalıģanları olduğunu duymuģ ve ayağa kaldırmıģtı. Birden görevlilerden biri elindeki plastik bardağı geliģi güzel bir Ģekilde yere atmıģtı. Sinirlendim ama nazik bir tavırla adama yaklaģıp: -Pardon beyefendi ama okulu denetleyeceğiniz yerde okulu kirletiyorsunuz, diyerek yerden çöpü kaldırdım. Adam istifini bozmadan, gülümseyerek teģekkür etti ve arkadaģlarına bir Ģeyler fısıldayarak okuldan ayrıldı. Adamın bu rahat tavırlarına sinirlenip sınıfa gittim. Yıllar sonra TEMA Vakfı na üye oldum. Tema çalıģanlarından Hasan Kara yı görünce aklıma bu anılar geldi. Birde ona danıģtım. On yıl önceki içten gülümsemesi yüzüne geri dönmüģtü. Meğer o adam Hasan Kara ymıģ. O çöpü bizi test etmek için atmıģ. Kendimden emin bir Ģekilde ofisinden ayrıldım. Sonunda bir sırrı açığa kavuģturmuģ oldum.

DOĞA HEP AYNI DEĞĠLDĠ E.DURU KOÇAK (3-B) ÖZEL ĠZMĠR SEV Ġ.Ö.O. AyĢe bir veterinerdi, doğada gezmeyi çok severdi. Ormanda bitki dikerdi. Bir gün ne görsün, bastonlu yaģlı bir kaplumbağa ona doğru geliyordu. Ne yapıyorsunuz? diye sordu. AyĢe cevap verdi Bitki dikiyorum.. Kaplumbağa torbaya baktı ve bir tohum aldı gitti. Birkaç saat sonra AyĢe yürümeye baģladı. Kaplumbağayı bir anda yanında buldu... Kaplumbağa bu sefer ondan bir koca paket tohum alıp kaçtı. AyĢe onu kovalamaya baģladı. Kaplumbağayı tam yakalıyordu ki, kaplumbağa dereye atladı. AyĢe de peģi sıra geldiğinden duramadı ve dereye düģtü. AyĢe çok ıslanmıģtı. Kendini kıyıya çekti ancak ondan önce karaya çıkan kaplumbağa kabuğuna girmiģti. Bu seferde AyĢe ona takıldı ve düģtü. AyĢe çok üģümüģtü ve hava git gide soğuyordu. Evi çok uzakta idi. Evine giderken hem düģünüyor hem de üģüyordu. Evine ulaģtığında hemen yattı. Çocuğu ona sıcak çikolata yapmıģtı. Çocuğuna sarıldı ve teģekkür etti. Ve plan yapmaya baģladı. Bir tuzak kurup kaplumbağayı yakalayacaktı. Herkes uyuyunca AyĢe evinden ağ alıp ormana döndü. Ağı yerleģtirdi ve içine tohum koydu. Evine geri döndü. Gecenin bir yarısı kaplumbağa ağı kesip, tohumu aldı. Sabah olunca AyĢe ağın kesilmiģ olduğunu gördü ve çok kızdı. Yerde bulduğu tohum izlerini takip etmeğe baģladı. Yürüdü, yürüdü, yürüdü... En sonunda bir mağaraya ulaģtı. Ġçeri girdiğinde ayağı bir Ģeye takıldı. Ama düģmedi. Bir de baktı ki koltuğun üstüne çıkmıģ. IĢıklar açıldı ve bütün hayvanların masada oturduğunu gördü. Birden tavģan AyĢe nin üstüne atlayıp Tohum verir misin? diye sordu. AyĢe cebinden çıkarıp verdi. TavĢan tohumları herkese dağıtmaya baģladı. Kaplumbağa geldi ve AyĢe den onu yorduğu ve ıslattığı için özür diledi. AyĢe ona neden tohumlarını aldığını sordu. Hayvanlar AyĢe yi götürüp tohumları diktikleri yeri gösterdiler. AyĢe ye anlatmaya baģladılar... Ormanlarımız tükeniyor. Eğer el birliği ile yani imeceyle, yok edilenlerin yerine yenilerini koyabilirsek belki bu ve diğer ormanları kurtarabiliriz. Burada bizim özel bir formülümüz var. Senden aldığımız tohumları çok kısa sürede ağaç haline getirebiliyoruz. Senin doğa sevgin ve bizim iģbirliğimizle ormanları yeniden yeģillendireceğiz. AyĢe buna inanamadı. Oradan ayrıldığında kafası karıģmıģtı. Bir hayal gördüğünü düģündü. Ertesi gün ormana gittiğinde ne görsün; HER TARAF YEMYEġĠLDĠ. AyĢe hemen Çevre Bakanlığı na gidip, onlardan o bölgeyi korumaya almalarını istedi ve bakanlığa yarın ormanlar için yeni bir Ģeyler denemelerini söyledi. Hemen ormana geri dönüp, formülü aldı ve Bakanlığa formülü verdi. Artık doğa daha yeģil kalacaktı. Elbirliği ile her Ģeyin üstesinden gelinebileceğini anladı.

ELFĠUS GELĠNCE ĠLAYDA AK ( 8-B) ÖZEL ĠZMĠR TEVFĠK FĠKRET Ġ.Ö.O Of! Cidden Ģimdi sıkıntıdan patlayacağım. Anlamıyorum bu çevreyi koruma hakkındaki eğitici seminerleri. Evet, çocuklar neler öğrendik. Ne? Soru mu? Alper! dedi. Kaçacak yer yoktu ve artık söze baģlamam gerekiyordu. Çöpleri yerlere değil, çöp kutularına atmalıyız. Yoksa çevremiz kirlenebilir. Kadın o kadar çok Ģey anlattı, ben de söylediklerinin içinden herkesin bildiği bir Ģey söyledim. Çok üzgünüm ama oturup da çevre sorunlarıyla hiç ilgilenemeyeceğim. Zaten ödevler, sınavlar ve SBS var! Hem çevreye çöp atsak ne olacak ki? Sonuçta temizliyor birileri. Tam çıkarken; Hey sen! dedi birisi. Etrafıma bakındım. Huu! Allah Allah kim ki bu? Seslenip duruyor. Sen kimsin ve neredesin? Yere bak. Aman Allah! Bu ne böyle? Sssen nesin? Ben bir elfim. Elf! Elf de neydi? On beģ santimetre filandı herhalde. Ona ĢaĢkın ĢaĢkın, ağzı bir karıģ açık bir biçimde bakıyordum. Beni eline alırsan daha rahat iletiģim kurabiliriz. Peki. dedim. Ondan bana bir zarar geleceğini düģünmüyordum çünkü. KonuĢmaya baģladı: Öncelikle adım Elfius. Buraya seni uyarmak için geldim. Bak, bizim gezegenimizin adı Elfiga. Dünya dan uzak bir galakside Gezegenimiz git gide çölleģiyor ve biz de bunu önlemek için elimizden geleni yapıyoruz ama sırf bizim bencilliğimiz yüzünden gezegenimiz mahvoldu. Eskiden gezegenimiz çok güzeldi. Gerçekten teknolojide bayağı bir ilerdeydik ama sonra gerilemeye baģladık. Gitgide her Ģey yok oluyor. Buraya sana gezegeninizin 2100 yılındaki halini yani dünyanın geleceğini gösterebilmek için geldim. Zaman makinesiyle yola çıktık. Aman Allah! diye çığlığı koyuverdim. Gördüğüm manzara karģısında Ģoke olmuģtum. Cidden toprak diye bir Ģey kalmamıģtı. Hava çok sıcaktı. En aģağı altmıģ dereceydi. Etrafımdaki insanlara baktım. Resmen kurumuģlardı. Ağaç yoktu. Daha doğrusu iki üç tane filan vardı ama onlara da ağaç denebilirse. Bu insanlar nasıl nefes alabiliyorlardı? Bir de bir yazı takıldı gözüme. MuhteĢem indirim! Su 500 TL! Cidden ne biçim bir manzaraydı bu? Ne yapmıģtık biz? Elfius bana baktı ve : Durum bu! Artık 2010 yılına dönebiliriz sanırım. Sesim çok zor çıktı ġimdi ne olacak? diye sordum. Olacak Ģey Ģu: Dünyanızı kurtaracak aleti sana vereceğim ve onu olgunlaģmıģ bir selvi ağacının en tepesine koyacaksın. Selvi ağacı mı? Bak zamanı durdurabilen bir alet var. Onunla zamanı durduracağız ve sen de yanımda getirdiğim merdivenle ağaca tırmanacaksın. Merak etme merdiven büyüyebiliyor. Bizim okulun yakınlarında bir olgun bir selvi ağacı var. Elfius güldü ve cebinden bir merdiven çıkardı. Ardından merdivenin yanındaki birkaç tuģa basıp merdiveni selvi ağacına göre ayarladı. Ağacın tepesine çıktım ve elimdeki küreye benzer aleti küreye yerleģtirdim. Etrafıma baktım. Anında etrafa ıģık saçtı. Umutla gülümsedim. Artık çevreyi temiz tutacaktım, tutmayanları da uyaracaktım. AĢağı indiğimde Elfius yoktu. Onun yerine bir not vardı. Alper, dünyayı sen kurtardın. Kendinle gurur duy. Artık ben de akıllanmıģtım. Kim bilir, belki çevrekolik olur çıkardım ha? Ne dersiniz?

DALGALI DENĠZ ÖYKÜ ÇEVĠK (8-A) ĠYTEV ÖZEL YÜCEL TONGUÇ Ġ.Ö.O. Ben içinde birçok canlıyı bulunduran bir denizim. Bazen sakinim, bazen kızgın. ġu sıralar çok sık kızıyorum. Dalgalı oluyorum birdenbire. Yosunlar birikiyor içimde dalgalanınca, kumlarım havalanıyor. Maviden yeģilimtırak bir renge dönüģüyorum. Ben de hiç sevmiyorum bu halimi; ama içimden öyle geliyor bazen. Çünkü kötü bir anım var benim. Bundan birkaç yıl önce bana balık tutmaya gelmeye baģladı insanlar. Her gün bir çok insan bana gelip balık tutuyorlardı. Çok mutlu oldum; çünkü çok yalnızdım. Evet içimde yaģayan canlılar, yaģam kaynağım; ama baģka insanların da benden faydalanabileceği durumu mükemmeldi. Her gün farklı bir heyecan, farklı bir tat alıyordum insanlardan. Onlar çok ilginç yaratıklardı. Eğlenceli ve zekiydiler. Balıkları kandırıyorlardı hemen. Hayat artık daha keyifliydi benim için. Günler geçti. Balıkçılar hala geliyorlardı kocaman tekneleriyle; fakat biraz dikkatli olmalıydılar. Teknelerinde yaģadıkları ufak problemler nedeniyle, ne olduğunu bilmediğim tuhaf, siyah ve yağlı bir madde akıtıyorlardı. Bundan hoģlanmadım. O siyah madde benim masmavi rengimi bozuyordu. Ġçimdeki canlılar için korkuyordum ben. Dilim olsaydı da uyarabilseydim insanları. Sonra aklıma geldi, onlar akıllı varlıklardı, bir önlem alırlardı. Her geçen gün bu yağlı siyah sıvı daha da artıyordu. Balıklarım ölüyor, istiridyelerim açılmamak üzere kapanıyordu, kumlarımın rengi koyulaģıyordu. Ġnsanları çok sevmiģtim ama onları hiç böyle tanımamıģtım. Onlarla hayatımın daha iyi olacağını düģünmüģtüm. YanılmıĢım. Kendi geçimlerini sağlamak için beni kirletmezlerdi. Ġçimde bir umut vardı. Yıllar geçti. Artık içimde hayat kalmamıģtı. Canlılarım ölmüģ, tükenmiģtim. Nasıl yaģayabilirdim artık. Rengim bozulmuģtu. Hiç ümidimi kesmediğim bu insanlar hakkında çok yanılmıģtım. Bu kadar duyarsız olduklarını düģünememiģtim. Nerden bilebilirdim ki böyle olacağını? Hatalarını anlamaları gerekiyordu; ama her Ģey için çok geçti artık. Ben asla eskisi gibi olamazdım. O, genç, mavi, capcanlı halime geri dönebilmem için bu siyah yağlı maddeden kurtulmam gerekiyordu. Zordu biraz bu ihtimal. Artık her gün dalgalıyım. Benim ve doğanın bir dengesi var. Ġnsanlar bu zinciri dağıttılar, bozdular. Geri dönülmesi hiç kolay olmayan hatalar yaptılar. Ümit ediyorum ki insanlar bana, doğaya verdikleri zararın boyutunu anlarlar ve bunu düzeltmek için çaba harcarlar. Ancak eski halime dönebildiğim zaman onları affedeceğim.

ORMANLAR YOK OLMASIN Çağla Deniz ODABAġ (4-A) URLA P.M.C. DEMĠR GÜREġ Ġ.Ö.O. Gözüne giren gün ıģığıyla uyandı. Bütün gün çok yorulmuģ ve eve geldiğinde yatağını zor bulmuģtu. Her Ģey daha da kötüleģiyor, karnını doyurmak gittikçe zorlaģıyordu. Eskiden diye düģündü kendi kendine. Dozerler ormana girmeden önce her Ģey daha güzeldi. Kalktı. Kafasını yuvasından çıkardı. Etrafa bakındı. Fındık tek baģına yaģayan bir sincaptı. Neyse ki hala evi olan bir sincaptı. Diğer arkadaģları çok uzun zaman önce ormanı terk etmiģlerdi. Ağaç kalmadı ki Kestiler hepsini. Fındık ınki ile beraber üç dört tane ağaç kalmıģtı. Kesik ağaçlardan geriye kurumaya yüz tutmuģ kütükler kalmıģtı. Sessiz,ıssız ve tatsız olmuģtu her yer. - Her Ģeye rağmen yaģıyorum, hayatıma devam etmeliyim,dedi ve yuvasından çıktı Fındık.Kesilen kütükler arasında dolaģırken bir ses duydu. Biri ağlıyordu. O tarafa doğru yöneldi. Bir kütüğe yaslanmıģ ağlayan beyaz tavģanı gördü. Usulca yaklaģarak beyaz tavģana niçin ağladığını sordu. Beyaz tavģan devrilen bir ağacın altında kalarak hayatını kaybeden ailesini anlattı Fındık a. Kendini yalnız ve çaresiz hissediyordu. Fındık ona : - Gel beraber yaģayalım bundan sonra. Birbirimize can yoldaģı oluruz, dedi. Beyaz tavģan bu teklifi sevinerek kabul etti. Günler gittikçe daha da güzelleģiyordu. Oynuyorlar, zıplıyorlar, kendilerine yiyecek toplayıp uzun uzun konuģuyorlardı. Bir sabah çok Ģiddetli bir gürültü ile uyandılar. Dozerler tekrar gelmiģlerdi. Topraktan öyle bir ses çıkıyor ve sarsılıyordu ki, zavallı beyaz tavģancık korkudan tir tir titriyordu. Korkma dedi Fındık.Yuvadan çıkıp ağaç dalı boyunca yürüdüler. Dozerler çok net görülebiliyordu. Ġki taneydiler. Canavarlara benziyorlardı, kocaman diģleri olan canavarlara Bir Ģey yapmalıyız dedi Fındık. Kargalar dedi Beyaz. Kargalardan yardım isteyelim. KoĢarak gitti Fındık, kara kargaya derdini anlattı. Orman hepimizin,beraber çalıģırsak kalan ağaçları kurtarabiliriz. Kara kargauçarak arkadaģlarının yanına gitti.bir süre sonrayüzlerce arkadaģı ile birlikte gagalarında taģlarla dozerlere doğru uçmaya baģladılar. Uçtular, uçtular. ġimdi dedi kara karga. Dozerlerin üzerine taģları yağdırmaya baģladı kargalar. TaĢların bazıları dozerlerin bacalarına giriyordu. Dozerler garip sesler çıkarmaya baģlayıncaya kadar sürdü bu taģlı saldırı. Önce hırlamaya baģladı dozerler, sonra da homurdanmaya ve tökezlemeye. Evet, baģarmıģlardı, durdurmuģlardı her Ģeyi yiyip yutan bu korkunç yıkımı. Fındık ile Beyaz ın yanlarına geldiklerinde sevinçliydiler. Yuvalarını, ağaçlarını kurtarmıģlardı. Sessizce beklemeye baģladılar. Bir süre sonra iki kocaman kamyon göründü. Bozulan dozerleri sırtlarına alıp geldikleri gibi gittiler. O ana kadar nefeslerini tutmuģ bekleyen kahramanlar hep bir ağızdan çığlıklar atıp, zaferlerini bütün ormana, hayvanlara, gökyüzüne, bütün doğaya haykırdılar.

DENĠZE ÖZLEM NAZLICAN YÜKSEL BAYRAKLI 50.YIL Ġ.Ö.O. Osman Dede, çocukluğunu ve gençliğini Ġzmir de geçirmiģ,kimsesi olmadığından, askerlik yapmak için gittiği Yozgat ta evlenmiģ ve bu yaģına kadar da orada yaģamıģtı. Can, Osman Dede nin biricik torunuydu.bu sene okula baģlamıģtı.can ın en sevdiği Ģey,dedesinin anılarını dinlemekti.ama Osman Dede de ne güzel anlatırdı Osman Dede Can a anılarını anlattıkça Ġzmir i daha çok özlüyor, özledikçe denizin kokusunu burnunda hissediyordu. Yine Can ın okuldan gelip dedesiyle vakit geçirdiği bir gün dedesi Can a anlatmaya baģladı. Kapat gözlerini Can! ġimdi hayal etmeye baģla.güneģ in vücudunu yaktığını hisset.denizin güzel kokusunu duyuyor musun? Can hemen atıldı. Denizin ne olduğunu biliyorum dede.bizim derenin kocamanı değil mi? Evet der gibi baģını salladı Osman Dede. Sakın açma gözlerini.bak denize bakınca bile serinliyor insan.hele bir de denize girince BaĢka bir Ģey düģünemez insan Sadece denizin mavisi değil, sanki denizle kardeģ olan yemyeģil doğasıyla Ġzmir i anlattı torununa Osman Dede kendinden geçmiģti. Haydi yemek hazır! sesi onu Ġzmir den Yozgat a geri getirdi. Osman Dede nin Ġzmir özlemi artık rüyalarında bile onu rahat bırakmaz olmuģtu.bir sabah Ġzmir e gitmesi gerektiğine karar verdi.evet evet Ģimdi kendi gider,bir dahaki sefere torunu Can ı da götürürdü.aslında Can dan birkaç günlüğüne de olsa ayrı kalması zor olacaktı ya Her Ģey hazırdı.osman Dede o gün Ġzmir e hareket edecekti.giderken, Can a Ġzmir in denizinden bir ĢiĢeye koyup getireceğine söz verdi.otobüse bindi, ama uyuyamadı Osman Dede Ġzmir e gidince neler yapacağını düģünmeye baģladı. Yolculuk çok uzun geldi Osman Dedeye Ġzmir e iner inmez KarĢıyaka ya, çocukluğunun geçtiği sahile koģtu. ġehir geliģmiģti geliģmesine de,insanlar bu güzelliklere böyle mi sahip çıkmıģlardı? Ġnsanlar sonrayı düģünmeden bugün için yaģayıp bencilce davranmıģ, Ģehir kalabalıklaģmıģ, binalar çoğalmıģ da denizin kenarları çöp yığını olmuģ Sahilde çekirdek yiyip çöpünü etrafa atanlar, içtiği suyun pet ĢiĢesini olduğu yere bırakan gençler.ġçinin acıdığını hisseti Osman Dede Gözleri daldı gitti uzaklara Denizin kahverengisine daha fazla bakamadı. Ġnsanların bu kadar duyarsız olmasına sebep bulamadı Ve ilk defa torununa verdiği sözü tutamadı.

KAHRAMAN CENGĠZ VE AĠLESĠ Onur ÇUKUR (5-A) ÖZEL GÜZELBAHÇE PĠRĠ REĠS Ġ.Ö.O. Cengiz sekiz yaģında Ģeker bir çocuktu. Kıpkırmızı yanakları bir elmaya benziyordu. Annesinin adı Meryem, babasının adı Ozan, teyzesinin adı Ġnci, anneannesinin adı Ġlknur, dedesinin adı Selami, halasının adı ise Dilek ti. Bu mutlu kocaman aile, kocaman bir evde oturuyorlardı. Bir hafta sonu artık gelenek haline gelen pikniklerine gideceklerdi. Ailede iģ bölümü yapıldı. Annesi ile teyzesi evde olmayan malzemeler için markete gittiler. Anneannesi ile halası da evde olan yiyecekler ile bir sepet hazırladılar. Sepetin içinde altı tane muz, altı tane elma, altı tane çikolata ve üç paket bisküvi vardı. Sepet çok güzel görünüyordu. Bu arada babası, dedesi ve Cengiz büyük bir araba kiralamaya gitmiģlerdi; çünkü kendi arabaları sadece dört kiģilikti. Bir saat sonra baba, dede ve Cengiz arabayı bulmuģlar; annesi ve teyzesi gerekenleri almıģlar; halası ve anneannesi de sepeti hazırlamıģlardı. Her Ģey tamamdı; ancak bir sorun vardı. Mangallarını komģuları Adnan Bey e verdiklerini anımsadılar. Babası, hemen yan komģuları olan Adnan Bey den mangalı istedi. ġimdi her Ģey tamamlanmıģtı. Pikniğe gitmeye hazırdılar. Herkes arabaya bindi. Babası da eģyaları bagaja koydu ve piknik yapacakları yerin yolunu tuttular. Piknik alanına geldiklerinde yüzlerinde gülümseme, içlerinde bir heyecan vardı; çünkü piknik yapmak onlar için bir tutkuydu. Bayanlar piknik örtüsünü serip yiyecekleri koyarken, erkekler de mangalı yaktılar. Bir köģede etler piģerken, diğer köģede yemekler hazırlandı. Bütün her Ģey bittiğinde, piknik masasının üstü padiģah sofrasına benziyordu. Ne ararsan vardı. Yemeğe baģladılar. Cengiz, hemen halasının yaptığı böreklere saldırdı. Etrafa saçarak yiyordu. Kurt gibi acıktım. dedi. Annesi onu uyardı. Böyle yememesi gerektiğini, çok kötü göründüğünü söyledi. Afiyetle yenen yemeğin ardından sıra, eğlenmeye gelmiģti. Yanlarında getirdikleri upuzun iple, bütün aile sırayla ip atladılar. Yorulduklarını fark edince, erkekler tavla oynamaya baģladı. Cengiz ve halası yorulmamıģlardı. Voleybol oynamaya karar verdiler. Çok eğleniyorlardı. Günün sonunda herkese bir yorgunluk çökmüģtü; ama bir o kadar da, bu keyifli pikniğin verdiği mutlulukla neģeleri daha da artmıģtı. Bu aile piknikleri Cengiz için vazgeçilmezdi. AkĢam oldu. Toparlanma vakti gelmiģti. Babası mangalın kömürlerini söndüğünü zannederek çimlere döktü. Ancak, köz halindeki kömürlerin kuru otları tutuģturacağını akıl edememiģti. Her Ģeyi topladılar. EĢyalar, arabaya yerleģtirildi. Herkes arabaya bindi ve eve döndüler. AkĢam, bütün aile haberleri seyrediyordu. Haberlerde son durum haberleri alt yazı geçiyordu. Bir haber ilgilerini çekti. Habere göre, bir piknik alanında yangın çıkmıģ ve bu yangın, söndürülmemiģ mangal küllerinden meydana gelmiģti. Piknik alanının kendi piknik yaptıkları yer olduğunu fark eden baba, beyninden vurulmuģa döndü. Köz halindeki kömürlerin üzerine su dökmediğin hatırladı. Çok üzüldü. Eyvah! AteĢi tamamen söndürmedim. dedi. Babasının bu telaģlı halini gören Cengiz, Ben söndürdüm baba! dedi. Sonra ekledi: Okulda, piknik yaparken dikkat etmemiz gerekenlerle ilgili bir konu iģlemiģtik. Senin, ateģi söndürmediğini görünce, sınıfta konuģtuklarımız aklıma geldi. AteĢin üzerine su döktüm. dedi. Tüm aile derin bir oh! çekti. Ne yazık ki, yaktıkları mangal ateģini söndürmeyen daha birçok sorumsuz ya da bilinçsiz insan vardı ve onlardan biri yüzünden, güzelim piknik alanı yanmıģtı. Bu olay, tüm aileye ders oldu. Ailesine güzel bir ders veren Cengiz, bu kocaman ve mutlu ailenin kahramanı olmuģtu.

POSEIDON UN MĠRASI Damla Çilen LEVENT (6-A) A.H.A. BĠLĠM Ġ.Ö.O. Bir varmıģ, bir yokmuģ. Akdeniz in mavi,ılık ve tertemiz sularında çeģit çeģit balıklar, kabuklular, kafadan bacaklılar, memeliler, süngerler, mercanlar hep birlikte yaģarmıģ. Sadece hayvanlar değilmiģ burada yaģayan. Bu güzel sularda bir de deniz çayırları yaģarmıģ. Denizin dibinde çayır olur mu demeyin sakın. Oluyor iģte. Aslında deniz çayırlarını kendilerine sadece çayır denmesinden hoģlanmazmıģ onların çok havalı bir isimleri daha varmıģ posidonia oceanica. Posidonia ismi belki biraz düģününce tanıdık gelebilir. Deniz tanrısı Poseidon dan alıyorlarmıģ isimlerini. ĠĢte bu yüzden çok gurur duyarlarmıģ isimleriyle. Bizim posidoniaların eģi benzeri yok dünyada. Hem denizde yaģıyorlar, çiçek açıyorlar, küçük meyve yapıyorlar,üstelik fotosentez de yapıyorlar. Tabii bu yüzden de ıģığa ihtiyaçları var, karanlık soğuk sular bizim posidonialara göre değil. Ürettikleri oksijen denizde yayan tüm canlılar için çok önemli, hele bir de düģmanlarından korunmak isteyen, yumurtlamak isteyen balıklar için eģsiz bir yuva. Hani karada ağaçlar erozyonu önlüyor ya, iģte denizdeki erozyonu önlemekte bizim posidoniaların iģi. Öyle bir kökleri, öyle bir kökleri var ki, çayır demek gerçekten de pek uygun değil. Denizlerin ağaçları onlar. Yazdan yaza serinlemek için denize giren nazik insanlar, müģterileri korkar diye düģünen otel sahipleri, ağlarıyla deniz dibini süpüren balıkçılar, ya da sadece bilgisiz insanlar aaa, yosun bunlar!! demiģler bir gün. Ne de olsa suda olan, yeģil olan, bitkiye benzeyen Ģey ne olur olsa olsa yosun olur sanan bir sürü insan yaģıyor dünyada. BaĢlamıĢlar bizim posidoniaları köklemeye. Plaj açmak için köklemiģler, dip ağlarıyla koparmıģlar, denizi doldurmak için üstlerini molozlarla kapamıģlar. ĠĢte böyle pek çok yerden, pek çok Ģekilde saldırmıģlar posidonialara. Önce balıklar gitmiģ evsiz kalınca. Ne yapsınlar korunacakları, yumurta bırakacakları yuvaları olmayınca. Sonra plajlar balçık olmuģ, deniz dibini saran kökleri olmayınca posidoniaların. Oksijeni azalmıģ suyun. Kirlenmeye baģlamıģ gün geçtikçe. Bilim adamları açıklamıģ bir gün deniz çayırlarının nesli tükeniyor. Ġki çocuk ellerinde broģürler, ağızlarında pek çok söz ile posidoniaların önemini halka, öğrenciye, öğretmene, yönetene, balıkçıya anlatmıģlar. AnlamıĢ insanoğlu hatasını ama biraz geç olmuģ. Yosun deyip önemsemeden yok ettikleri canlıların, denizin yaģam kaynağı olduğu anlamıģlar sonunda. Deniz tanrısının isminin verilmesi boģuna değil bu canlıya. Denizin bereketi onda, Akdeniz in geleceği onda.

TEK VE GERÇEK YAġAM ÖZEL EKĠN Ġ.Ö.O. Su, etrafımızdaki Ģeffaf, saf yaģam kaynağımız su Daha benim gibi bir sürü kiģi bir Ģeyler yazdı su hakkında ve hala yazıyor. Söyleyin, hangisi tam anlamıyla ciddiye alındı? Evet su hakkında yazı yazmamızı isteyen de büyükler ama suyu kirletenlerde büyükler değil mi? Ben yine de deneyeceğim sesimi duyurmak için Öncelikle Ģunu bilmeliyiz! Niye su bu kadar önemli? Hep diyoruz su yaģam kaynağı diye. Sadece diyoruz ama bu cümleyi iyice düģünürsek daha iyi anlayacağız. Her canlı suya gereksinim duyar. Bu dünya üzerinde susuz yaģayabilecek bir canlı yoktur. Su öyle harika bir maddedir ki içinde birbirinden güzel canlılar barındırabilir. Balıklar, balinalar, yosunlar Adeta hayatın ve canlılığın simgesidir su. Bu madde, böyle bir canlılık abidesi,çöplük muamelesi görmeyi hak etmemektedir! Suyun temizliğine özen gösterilmelidir. Dünya parasız yaģamayı kaldırabilir ama susuz yaģayamaz! Bunu büyüklerimiz iyice kavrayamadıkça benim gibi öğrenciler su hakkında yazı yazmaya devam edeceklerdir. Su temiz ise Ģayet, insanların kafası ve gönlü de temizdir. Su kirli ise insanların kafasında ve gönlünde problem var demektir. Su her geçen yıl giderek azalmaktadır. Bununla beraber yaģamda tehlike altındadır. Ülkeler su kıtlığı yaģamaktadır ve milyonlarca insan hayatını kaybedecektir! Ayrıca Türkiye su zengini bir ülke değildir. Bilakis su fakiri sayılmaktadır. Su, Ģu dönemlerde daha fazla önemsenmeli ve artık büyükler gözlerini açmalıdır. Bu durum sadece Türkiye de değil tüm dünyada gerçekleģmelidir. Su konusunda daha tutumlu olmalıyız. Suya çöplük muamelesi yapmaktan vazgeçmeliyiz! Suya gereken önemi çok geç olmadan önce vermeliyiz! Su tek ve gerçek hayattır! Suyu seviyorum, seviyorum, seviyorum

Ġstanbul da yaģayan bir zengin vardı. Adı Batı ydı. YaĢama doğaya o kadar yabancıydı ki... Bahçesini sevmezdi evinin. Orasının koca bir ot yığını olduğunu düģünürdü hep. Aslında yaģamda tek sevdiği Ģeyde kendisi ve paraydı. Sessizlik ve doğa ise onu gerçeklerle, hatalarıyla, zayıflığıyla yüzleģtiriyordu. Birazda bu yüzden sevmiyordu doğayı. Zengin ailesini çok uzun zaman önce kaybetmiģti. Bir erkek kardeģi vardı. Bir gün alıģveriģ merkezine doğru yürüyordu. Bu günlerde hep bulanık görüyordu fakat doktora gidecek zaman bulamıyordu. Artık hiç göremediğini fark etmiģti. Oradaki en iyi göz doktoruna gidildi. Doktor bazı tetkikler yaptı ve meraklı bir Ģekilde hayret içinde zengine baktı. Doktor Üveit hastalığınız olduğundan haberiniz var mıydı? dedi ĢaĢkınlıkla. Zengin Evet galiba bir aralar bana bu hastalıktan bahsetmiģlerdi. dedi umursamaz bir Ģekilde. Doktor ilaçlar yazıp kullanması için Batı ya verdi ve kurtulma ihtimalinin çok az olduğunu belirtti. ġimdi kör sayılırdı...artık ne iģ yapabiliyordu ne de baģka bir Ģey. Kendini o kadar zavallı hissediyordu ki ilk defa. Yanında illaki hasta bakıcısı vardı. Hasta bakıcısı kuzeni Su idi. Ama Su ya kardeģi gibi davranıyordu. Kuzeni temiz hava meraklısıydı. Her sabah ona bahçeye çıkmayı öneriyordu ve her defasında reddediliyordu.gene öyle bir günün akģamıydı. Batı uyandı.uyku tutmamıģtı bir türlü... Görememek çok kötü bir Ģeydi. Penceresinden son bir kez bakmak için nelerini vermezdi. Limon ağacının tatlı kokusu için ve o küçük papatyaların sevgi dolu görüntüsü için neleri vermezdi, onları görmek için nelere katlanırdı... Ġnsan kaybedince anlıyordu değeri... Artık bir doğaseverdi. Batı doğasever gibi davranıp kuzenini ĢaĢırtıyordu.Ta ki eskiden planladığı yeģil arazileri yıkım planı aklına gelene kadar. Hemen telefon açtı Ģirkete iģi iptal ettiğini belirtmek için ama Ģirket kabul etmedi. Parayı ödemiģti Batı ve parayı geri veremeyeceklerini, kısaca iadenin olmadığını söyledi. Batı çok üzüldü ve hemen o Ģirketi dava edebilecek bir kampanya baģlattı. Güllerin gel ortamıza otur diyen yaprakları, papatyaların o kendine has değiģik kokularını duymadan dıģarı çıkmak ne iģine yarayacaktı? Su Bak bir fikrim var. Eğer biz bu çevrecilerin grevlerine ve protestolarına katılırsak, sen onlara maddi destekte bulunursan böylece mahkemeye bütün çevreciler olarak dilekçe yazarsak belki orayı kapattırabiliriz! dedi. Ġkisi de bu fikri sevdi.su internetten bir sürü bilgi topladı, araģtırmaların yanında ve dünyanın ne kadar renkli olduğun hatırladı. Ülkemizdeki biyoçeģitlilik nerde vardı. Ne yazık ki bu güzellikler köreliyordu. ÇölleĢmeye baģlıyordu ormanlar ve çevre kirliliği koca bir çöp kovasına döndürüyordu dünyamızı. Buna bir dur demek lazım değil mi? Bu düģünce onu yordu ve uyuyakaldı.sabah kalktığında gayet enerjikti. Hemen kuzeninin yanına gitti. Su Biliyor musun birkaç tane yürüyüģ buldum bile doğa için. Eğer istersen katılabiliriz. BağıĢ yaparsan seni gazetelere çıkarırlar belki. Böylece adını duyurur, hem de çok iyi bir çevreci olursun. Ayrıca o yıkım yeri midir, fabrika mıdır her neyse iģte oradan da kurtuluruz! Eğer bahçen küçük olsa belki o kadar umursamazsın ama yıktırmak istediğin alan küçük bir koruya benziyor. O kadar yere sen kıysan ben kıyamazdım zaten! dedi hiddetle. Batı onayladı ve baģladılar planlarına. Çok iyi çevreciler olmuģlardı artık ve doğayı anlamıģlardı. O planı yapan Ģirketi ise dava etmiģlerdi. Batı çok iyi bir dava dilekçesi hazırlamıģtı ve büyük ihtimalle kazanacaklardı. Eskiden doğadan öylesine nefret eden birinin Ģimdi bir doğa aģığı olması sizi ĢaĢırtıyor olabilir ama Batı yaģamı doğada buldu ve eminim ki sizde doğada daha birçok Ģey bulacaksınız. Batı inancı ve direnci sayesinde gözlerine de kavuģtu. ĠyileĢme olasılığı yok denilirken o göz hastalığını yenmiģ doğaya el sallıyordu. Doğanın getirdiği güç aslında budur. Batı nın gözlerini iyileģmesinde gösterdiği inanç ve direnç iģte bundan gelmektedir! DOĞAMIZI SEVELĠM MĠNE ÇAPKĠS (6-A) ÖZEL ĠZMĠR EFES Ġ.Ö.O.

KÜÇÜK TOHUM Melisa ERDOĞAN (8-B) TED ÖZEL ALĠAĞA Ġ.Ö.O. Önümdeki sarmaģıkları usulca ittirirken onu bulmama çok az kaldığını hissediyorum. GüneĢin gözlerimi yaģartmasıyla dağılan zihnime rağmen hala onun nerede olduğunu düģünüyorum. Birden yine kendimi yerde buluyorum; çünkü çok sakarım. Grimsi gökyüzünün altındaki ormandaki perilerin ağlayıģlarını duyarak koģmaya devam ediyorum. Onu bir an önce bulabilmek için daha da hızlanmalıyım. Yorgunluktan bir kayanın üstünde uyuyakalacakken elimde küçük bir çakıl taģı perisi görüyorum. Ellerinde arp, kollarında da üç tane bilezik olan çakıl taģı perileri Peri bana çok fazla vaktim olmadığını ve onları kurtarmam gerektiğini söyledi. Ve birden aklıma kurtarıcı olan Ģeyin var olduğunu bile bilmeden gördüğüm bu bir rüyayla bu maceraya atıldığım geldi. Çakıl taģı perisi bana onun ne olduğunu öğrenmem için yardım edeceğini söylüyor. Mor bileziğini çıkarıp bana veriyor. Alt tarafı bir bilezik derken bir su perisi beliriveriyor. Ve çakıl taģı perisi su perisinin beni ona götüreceğini, ardından da yok olacağını söylüyor. Onu bulduktan sonra vadiye getirmemi ve bir kez ona seslenmemin yeterli olacağını da tembihliyor. Ben onun ne olduğunu bile bilmezken, onu nasıl bulacağımı düģünürken su perisi onun bir tohum olduğunu söylüyor. Bense hayal kırıklığı içindeyim. Bunca yorgunluğu bir tohum için mi çektim? Su perisi ben bu düģüncelerle boğuģurken onu takip etmemi istedi. Yağmur yağmaya baģladı, tabi ki su perisi rahatsız hiç rahatsız değildi bu durumdan. Yol boyunca susuzluktan tüm neģesini, parlaklığını kaybetmiģ çiçekleri özledim. Su perisine, tohumu alınca ne yapacağımı soruyorum. Bana bir yan flüt vereceğini söylüyor; çünkü Toprak Ana kurtarıcılara yan flüt gönderirmiģ. Tohumun yaģaması için bu gerekliymiģ. Orman hastaydı ve onu ben kurtaracaktım. Bunu yapmazsak biz de dahil her Ģey yok olacaktı. DonmuĢ sarkıtların olduğu mağarada geceyi geçirdikten sonra tohuma ulaģmak için tekrar yola koyulduk. YemyeĢil bir ovaya gelmiģtik. Hiçbir canlı zarar görmemiģti, doğa canlıydı. ġaģkındım gördüğüm manzara karģısında. Su perisi bunu yapanın tohum olduğunu söyledi. Tohumu alınınca sütunun bu görevi üstleneceğini söyledi. Peri, eflatun yıldız dövmesine elini değdirerek sütunun boyuna ulaģmam için beni uçurdu. Uçmak çok eğlenceliydi. Tohumu alıp su perisinin sırt çantasına koyduk. Peri hızlı olmamı söyleyerek pırıltılı tozlara dönüģerek yok oldu. Deli gibi koģuyorum, bir yandan da onu canlı tutabilmek için yan flütü çalıyordum. Sonunda vadiye gelmiģtim. Çakıl taģı perisine seslendim. Birinci de gelmedi. Hani gelecekti? Ġkinci kez seslendim. BaĢarmıĢsın küçük adam. Diyen sesini duydum. Elimden tohumu aldı, farklı dilde bir Ģeyler söyledi. Tohum havada duruyordu. Tohumu çevreleyen bir ıģık demeti oluģtu. Birden bire her Ģey eski haline dönmeye baģladı. Ağaçlar, bitkiler yeniden canlanıyordu. Berrak, pırıl pırıl akan dereye bakarak Nefes almaya değer bu dünya. Dedim.

ORMANIN SAKĠNLERĠ FOÇA REHA NECLA MĠDĠLLĠ Ġ.Ö.O. Günlerden cumartesiydi. Önceki gün Ali ve ailesi babaannesinin yazlığına gitmiģlerdi. Yazlık çok güzeldi. Ormana yakın bir yerde, yeģilliklerin içinde, kuģlar ve sincaplarla iç içe sakin bir tepenin tam ortasında yer alıyordu.ali sabah erkenden kalkmayı ve çevreyi tanımak için yazlığın çevresinde gezinmeyi düģünüyordu. Kalktığında saatin geç olduğunu gördü ve pencereden dıģarı baktı. Ortalık hala karanlıktı. GüneĢe baktığında onun kocaman siyah bir bulutun altında kaldığını gördü. Etraf olması gerekenden daha kalabalıktı ve çevrede bir koģuģturmaca hâkimdi. Ġnsanlardan çok, Ģok olmuģ, aceleyle kaçıģan hayvanlar görülüyordu.ali merakla dıģarı baktı. O koca dumanın ormandan geldiğini gördü, tabii alevleri ve itfaiye ekiplerini de. Yapabileceği bir Ģeyin olmaması onu çok üzdü. Birkaç saat sonra yangın ekipler tarafından söndürüldü ama ormanda çok büyük kayıpların yaģandığı konuģuluyordu. Yangından sonraki haftalarda orman çevresindeki tüm evlerde bazı gariplikler yaģandı. Bu evlerin içinde Ali nin babaannesinin yazlığı da vardı. Her Ģey birden ters gitmeye baģlamıģtı. KuĢlar artık mutlulukla ötmüyor, aksine insanları rahatsız ediyorlardı. Kedi ve köpekler insanlarla oyun oynamıyor onlara saldırıyorlardı. Bazı hayvanlar insanların yemeklerini ve eģyalarını çalıyorlardı. Bu durum kasaba sakinlerini rahatsız etmeye baģlamıģtı. Neler olduğunu merak ediyorlardı. Ali bir gün belki bir Ģeyler yapabileceğini düģündü ve aceleyle ormana doğru yol aldı.ormana girerken az kalsın bir kuģa çarpıyordu. KuĢ Ali ye baktı ve birden konuģmaya baģladı. Sen nereye gittiğini sanıyorsun? KuĢun kızgın olduğu belliydi. Ben orman sakinleriyle konuģmaya geldim. Beni onlara götürür müsün? KuĢ biraz kızgın, biraz da istemeyerek Pekâlâ! dedi ve beraber ormanın derinliklerine ilerlediler.ormanın tam ortasına geldiklerinde kuģ Ģarkı söyler gibi bir ses çıkardı. Birkaç dakika içinde tüm orman sakinleri oradaydı. Ali yi gördüklerinde hepsi ayrı ağızdan konuģmaya baģladılar. Hepsi önyargılı, hepsi kızgındı. Ali ise ĢaĢırmıĢ, tüm bu kargaģanın sebebini anlamamıģtı. BaykuĢ seslendi: Senin ne iģin var burada? Sizinle konuģmak için geldim. Tilki: Biz canilerle konuģmayız. Herkes ona katıldı ve yine bir gürültü baģladı. Aslan gür sesiyle diğerlerini bastırdı. Bırakın da konuģsun! Evet, insanoğlu, anlat bakalım. Ali duraksadı ve söze baģladı: Ben neden bize böyle davrandığınızı öğrenmek istiyorum. Hayvanlar gülmeye baģladılar. Aslan söze giriģti. ġu anda içinde bulunduğun orman yüzyıllar boyu bize ve atalarımıza yuva oldu. Bizleri olanaklarıyla besledi, büyüttü. Biz kendi ormanımızda sizi de ağırlamaktan hiç çekinmezdik. Siz geldiğiniz zaman kuģlar size Ģarkı bile söylerdi. Ama siz ne yaptınız? Bizim evimizi atıklarınızla kirlettiniz. Bu atıklardan cam ve metal olanlar güneģle ısınarak yangın çıkmasına sebep oldu. Canımızı zor kurtardık, çoğumuz bu kadar Ģanslı olmuyor. Biz sizi ağırladık, siz bizim evimizi harabeye çevirdiniz. ġimdi söyle bana siz insanlara neden iyi davranalım. Ali söyleyecek bir Ģey bulamadı. Onlara sadece bir Ģeyler yapmaya çalıģacağını söyleyebildi ve eve doğru yol aldı. Olanları ailesine ve çevredeki tüm evlere duyurdu. Saldırıların nedenini öğrenen insanlar harekete geçtiler. Ormanın yanan bölgesinde bir temizleme ve ağaçlandırma çalıģması düzenlendi. Çevre tüm çöplerden arındırıldı ve insanlar bir daha çöp atmayacaklarına söz verdiler.hayvanlar mutlu oldular fakat son bir Ģartları vardı: Ġnsanlar sadece burada değil, her yerde çevre kurallarına uyacaklardı.tüm bunlar kabul edildikten sonra küs olmak için hiçbir neden kalmamıģtı. Ġnsanlarla hayvanlar yine dost oldular ve Ali ye çok teģekkür ettiler. Ali de tatilden dönerken arkasında mutlu bir kalabalığı bırakmıģ oldu.