FAUST OPERASI ÜZERİNE ZAİDE ALİ BABA & 40 ANNE BEN EVLENİYORUM TÜRKİYE'DE BALE AVRUPA'DA TÜRK ESİNTİLERİ: MELİH ÖZTÜRK İLE

Benzer belgeler
1974 Ankara Devlet Konservatuvarı bale bölümünden mezun oldu ve Ankara Devlet Balesi kadrosuna katıldı.

Hatıraların Masumiyeti Hatıraların Masumiyeti Hatıraların Masumiyeti

EGE ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ NİSAN 2015 ETKİNLİK PROGRAMI

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

MÜZİK KÜLTÜRÜ Editörler

YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ BESYO TME-110 TEMEL MÜZİK EĞİTİMİ 1.HAFTA

e-bülten Haziran /06/2015 Aylık Haber Bülteni

TED AİLESİ, ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLAMASI VE PLAKET TÖRENİ İÇİN DÜZENLENEN YEMEKTE BİR ARAYA GELDİ

PROF. DR. YUSUF VARDAR -MÖTBE- KÜLTÜR MERKEZİ

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

ESKİŞEHİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KÜLTÜR VE SOSYAL İŞLER DAİRESİ BAŞKANLIĞI GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNERGESİ

Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın Grubu nun bir kuruluşudur. Mahmutbey mh. Deve Kald r mı cd. Gelincik sk. no:6 Ba c lar / stanbul, Türkiye

Igor Fyodorovich STRAVINSKY STRAVINSKY

PROF. DR. YUSUF VARDAR -MÖTBE- KÜLTÜR MERKEZİ

BAŞARI ÖDÜLSÜZ KALMAZ!

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

OSMANLICA öğrenmek isteyenlere kaynaklar

"İş Sağlığı ve Güvenliği Kısa Film Yarışması" Katılım Koşulları. A) YARIŞMANIN KONUSU ve AMAÇ

PROF. DR. YUSUF VARDAR -MÖTBE- KÜLTÜR MERKEZİ

d) Yarışmaya 01 Ocak 2015 tarihinden sonra yapılmış ve Eser İşletme Belgesi almış olan filmler katılabilir.

100. Yılında Çanakkale ye Develi den güzel bir ziyaret gerçekleştirildi. Fethinin 562. Yılı olması münasebetiyle gezinin ilk yarısı İstanbul a

Sanatın Tanımını yaparmı sınız Nurdan Gül Kökten

ÇOK AMAÇLI SALONUMUZA KAVUŞTUK OKUL MÜDÜRÜMÜZ TURGAY YOLCU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILINI DEĞERLENDİRDİ. Hazırlayan: MÜCAHİT KARAKUŞ Sayfa: 1

ocak Şarkiye Mahallesi Kocakişi Sokak No: Altınordu/ORDU

Kuzey Hendeği nden Türk Sanat Müziği ezgileri yükseldi

Geçtiğimiz dönemlerde olduğu gibi bu dönem de Sevgi Gönül Kültür Merkezimiz sanatla dolu bir sezon geçirdi.

OPERA VE BALE MARDİN DE

D-MARİN DE, 3 TENOR U 3 BİN KİŞİ İZLEDİ

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri.

DOĞUDA VE BATIDA ORYANTALİZM

PROF. DR. YUSUF VARDAR -MÖTBE- KÜLTÜR MERKEZİ

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

İTÜ GELİŞTİRME VAKFI BEYLERBEYİ ÖZEL ANAOKULU VE ÖZEL İLKÖĞRETİM OKULU EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI 8.VELİ BÜLTENİ

ikonu bir yeşilçam (ev dekorasyon)

Zeynep Göknur YILDIZ Tel:

MEHMET RAUF - Genç Gelişim Kişisel Gelişim ( )

Öğr. Gör. Dr. Çiğdem YİĞİT

HAFTALIK VELİ BÜLTENİ 4 MART İDV Özel Bilkent İlkokulu Okul Öncesi Sınıflarına Eğitim Öğretim yılı için;

ilk yar'larımızın sevgili dostları

Uluslararası 3. Antakya Altındefne film festivali Ulusal Uzun Metraj Film Yarışma Yönetmeliği

Müziğin Mucizesi 'El Sistema' Her Yerde

TAN SAĞTÜRK AKADEMİ. ROMA FLORANSA KÜLTÜR ve SANAT TURU

CAMBRİDGE SERTİFİKA TÖRENİ

DON GİOVANNİ. uygun ve çok uzun uçuş saatleri gerektirmeyen bazı Avrupa şehirlerine göz gezdirirken

BAYRAM'DA TERCİH BODRUM VE ROMA. KOCADON: HAZIRIZ

Bir Kadın 3 Sanat Sergisi açıldı

2016 YAZ DÖNEMİ. zeytinburnu.bel.tr ATÖLYE ÇALIŞMALARI

Sayı: 2005/06 FAALİYET TEKNİK RAPORU

ANAVARZA BAL ÇOCUK TİYATROSU

YARATICI ÇOCUKLAR DERNEĞİ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI ÇOCUKLAR VE KENTLER ETKİNLİĞİ

Aralık Gün ANKARA İSTANBUL İZMİR MERSİN ANTALYA SAMSUN Gün

ŞANLIURFA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI. Konusu: Urfa Üzerine Yazılmış Şiir Seçkisi

Beşiktaş Gazetesi. Günlük web Gazetesi Salkım Söğüt Saç

PROF. DR. YUSUF VARDAR -MÖTBE- KÜLTÜR MERKEZİ

T.C. MALTEPE ÜNİVERSİTESİ

İSTANBUL İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ ÖĞRETMENLİK AKTÖRLÜKTÜR ETKİLİ ÖĞRETMENLİK İÇİN OYUN DRAMA VE TİYATRO TEKNİKLERİ PROJE UYGULAMA

PROF. DR. YUSUF VARDAR -MÖTBE- KÜLTÜR MERKEZİ

BÖCEK ORKESTRASININ MUHTEŞEM SINIFI

Antik dönemin en önemli kültür şehirlerinden biri Atina ve küçücük evden çıkarak koca bir tarih yazılmasına vesile olan Selanik...

EGE ÜNİVERSİTESİ AKADEMİK YÜKSELME VE ATAMA KRİTERLERİ

Sevgi Başman. Resimleyen: Sevgi İçigen

1824 yılında Paris Salonu'nda John Constable'ın eserleri sergilendi. Ressamın, kırsal manzaraları bazı genç meslektaşlarını etkiledi.

KIBRIS HALK TÜRKÜLERININ BAZI

Gümüşlük Klasik Müzik Festivali Antik Tiyatro da başladı

Necip Fazıl ın Yaşamındaki Düşünce Labirentleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Nedim Saban. Berrin Politi De. Bayar

HAFTALIK VELİ BÜLTENİ 16 HAZİRAN Tüm öğrencilerimize ve öğretmenlerimize sağlıkla geçirecekleri mutlu bir tatil diliyoruz.

Adnan Menderes Üniversitesi Akademik Değerlendirme Puan Bildirim Formu

T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI GÜZEL SANATLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

ANTALYA ALTIN PORTAKAL'DA JÜRİ HEYECANI!

CV AKADEMİK PERSONEL FOTOĞRAF: 1. ADI: Cihan 2. SOYADI: Ünal 3. DOĞUM YERİ: 4. DOĞUM TARİHİ (GG.AA.YYYY): 22 / 01 / İLETİŞİM BİLGİLERİ:

DESTANLAR VE MASALLAR. Muhsine Helimoğlu Yavuz HILE İLE DILE. Masal. KÜRT MASALLARI Resimleyen: Claude Leon

Türkiye'nin En İyi 10 Üniversitesi

FIRST BALLET SCHOOL-1661

Yrd.Doç.Dr. DENİZ TUNÇER

MAMMA MIA. Lise İngilizce Drama Kulübü nden bir ilk daha

TİYATRO AKADEMİ BAŞVURU FORMU

Beşiktaş Gazetesi. Gençlere anlatacaklar

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ ÇOCUK EĞİTİMİ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

Necdet Yaşar 1953 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ni bitirdi.

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ. Dokuz Eylül Üniversitesi 1990

BİZ SİZ HEPİMİZ. Biz: Hakkımızda I Siz: Misyonumuz I Hepimiz: Vizyonumuz

TARSUS DA BİR GÜN...BELKİ DE İKİ... Adanalılar...Mersinliler...Gaziantep, Hatay ve Osmaniyeliler...Türkiye nin gezmeyi sever insanları...

BALIKESİR BÜYÜKŞEHİR STRATEJİK PLANI

Batı Cephesi Komutanı İsmet İnönü nün Yunanlılara karşı kazandığı zaferler, İnönü de anılmaktadır.

AKSAM. Kültür markası: Afyonkarahisar ın

VKV Koç Özel İlkokulu, Ortaokulu ve Lisesi Sık Sorulan Sorular

Brighton Ekolü. Film d'art (yapımevi)

SASAM

İnsanlar yazdıkları eserler, besteledikleri müzikler, yaptıkları buluşlar ve yarattıkları sanat eserleri ile tarihe mal olur, takdirle anılırlar.

BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ GASTRONOMİ VE DEGÜSTASYON KULÜBÜ

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

KOZA GENÇ MODA TASARIMCILARI YARIŞMASI 2016 YILI ŞARTNAMESİ

Tablo 4 Güzel Sanatlar Temel Alanı

İLHAM VEREN KONUŞMACILAR ALEM-İ İŞ İLE HERKES BİRBİRİNİ DAHA İYİ ANLAYACAK!

46 yıllık birikimle gelen üçüncü solo albüm: Kış İnsanları

KASTAMONU ÜNİVERSİTESİ AKADEMİK YÜKSELTİLME VE ATANMA MÜRACAAT FORMU

O nu keşfettikten sonra, şehirden ayrılmak isteyenler tercihlerini yeniden düşünecek. 2 kumruankara.com 3

Transkript:

Sanat Dergisi Sayı 5 TÜRKİYE'DE BALE DÜNYA VE TÜRKİYE PRÖMİYERİ İLE ANNE BEN EVLENİYORUM AVRUPA'DA TÜRK ESİNTİLERİ: ZAİDE MELİH ÖZTÜRK İLE ALİ BABA & 40 FAUST OPERASI ÜZERİNE REJİSÖR RECEP AYYILMAZ İLE SÖYLEŞİ Kapak Fotoğrafı: İSTANBUL DOB - FAUST OPERASI

Akdeniz Opera ve Bale Kulübü Derneği Adına İmtiyaz Sahibi - Dernek Başkanı Fazıl Tütüner İçindekiler Sorumlu Yazı İşleri Müdürü A. Vahap Kokulu Yayın Yönetmeni İhsan Toksöz Sanat Dergisi Yardımcı Yayın Yönetmeni Demet Şaman Tarlakazan Reklamlar ve Finans Kaynakları Bengü Yılmazer Hadra Sayman Eyüp Dinç Sanat Etkinlikleri Mine Yalçın Yayın Kurulu Demet Şaman Tarlakazan Bengü Yılmazer Hadra Mine Yalçın Yayına Hazırlık MERSİN Kapak ve Sayfa Tasarımı Burçin Keseci Baskı Güven Ofset Ltd. Şti. Uray Caddesi No:25/A Mersin Tel: 0324 238 28 80-237 27 80 Basım Tarihi - 10.03.2016 Akdeniz Opera ve Bale Kulübü Derneği The Association of Mediterranean Opera and Ballet Club Bahçe Mh. 4606 Sk. İstiklal İşhanı Kat:2 Mersin Tel: 0324 238 86 80 akob@akob.org www.akob.org Bağışlarınız için: İŞ BANKASI Uray Şubesi (6607) - Hesap No: 959250 IBAN: TR69 0006 4000 0016 6070 9592 50 Donations: İŞ BANK - Uray Branch IBAN: TR69 0006 4000 0016 6070 9592 50 BIC: ISBKTRISXXX 06-09 TÜRKİYE'DE BALE 10-13 DOB ANKARA ANNE BEN EVLENİYOUM 14-17 DOB İSTANBUL FAUST OPERASI ÜZERİNE Peykan Demirkaya 18-19 GOUNOD VE FAUST KONULARINDA KISA BİR DERLEME Faruk Yener 20-22 DOB İZMİR AVRUPA'DA TÜRK ESİNTİLERİ ZAİDE 23-26 DOB MERSİN MELİH ÖZTÜRK İLE ALİ BABA & 40 Mine Yalçın 27-28 OPERA VE PERFORMANS Ayça Nur Kip Akyol Dergimize gönderilen yazı ve görseller yayınlansın ya da yayınlanmasın iade edilmez. Yayınlanan yazıların içeriğinden yazarlar sorumludur. 3 Opera Bale

BAKİ KALAN BU KUBBEDE BİR HOŞ SEDA İMİŞ! İhsan Toksöz toksoz.akob@gmail.com Ne çabuk akıp geçiyor zaman. Dergimizin ilk sayısını geçen Mart ayında çıkarmıştık. Bir yıl olmuş. AKOB dergimiz ise 34. sayısı ile altıncı yılını doldurdu. Yazımızın başlığına bir göndermede bulunacak olursak, Devlet Opera ve Balesi nin hoş sedaları yıllardır bu kubbede yankılanıyor. Akdeniz Opera ve Bale Kulübü olarak bizim de etkinliklerimizle bir nebze seda mız varsa bu kubbede, ne mutlu bize DOB Genel Müdürlüğü tarafından bu yıl 5. si düzenlenecek olan Uluslararası İstanbul Bale Yarışması için geri sayım başladı. DVD başvuruları 30 Mayıs 2016 tarihine kadar sürecek. Bu vesileyle dergimizde Türkiye de Bale başlığı ile ülkemizde balenin gelişmesinin bir özet tarihini vermek istedik. Cumhuriyetin ilanından hemen sonraki dönemde 1930 yıllarında başlayan etkinlik ve çalışmalar, Dame Ninette de Valois in 1947 yılında İstanbul da açtığı ilk bale okuluyla taçlanıyor. Yazının birinci bölümü bizleri 1970 li yılların başına kadar getiriyor. İkinci bölümü gelecek sayımızda yayınlayacağız. Rejisör Fuat Hacıyev ve eserin libretto ve müzik düzenlemelerini yapan eşi Zamina Hacıyeva, Rauf Hacıyev in bestelediği Anne Ben Evleniyorum operetinin Türkiye de sahnelenmesi hakkında bilgi veriyorlar bizlere. Eserin Türkiye prömiyeri Ankara DOB tarafından 31 Ocak 2016 tarihinde yapıldı. Diğer temsiller 8 Mart ta ve 27 Mart ta. Peykan Demirkaya, İstanbul DOB da sahnelenen Faust Operası üzerine rejisör Recep Ayyılmaz ile bir söyleşi yaptı sizin için. Eser İstanbul da ilk kez 1975-76 sezonunda sahnelenmiş. 1992-1993 sezonunda tekrar sahnelenmiş. DOB İstanbul 1992-1993 katalogundan aldığımız Sayın Faruk Yener in Gounod ve Faust Konularında Kısa Bir Derleme başlıklı yazısını da dergimizde okuyacaksınız. Mozart ın Zaide operasının İzmir Prömiyeri 2 Nisan 2016 tarihinde yapılacak. Avrupa da Türk Esintileri Ya da Kurtarma Operalarının Başlangıcı: Zaide yazısında, Türklerin I: ve II. Viyana kuşatmaları sonrasında Türk kültür ve yaşantısını ele alan, sultan ya da paşanın hümanizmi, yardımseverliği gibi konuların ele alındığı oyunların yazıldığı veya operaların bestelendiğini öğreniyoruz. Şiddetli anlaşmazlıklar, tutku, kıskançlık, aşk, siyaset ögelerinin bolca işlendiği trajik ama bazen de komik operaların kaynağı oluyor Türkler. Sadece İtalya da 40 opera bestelenmiş örneğin. Zaide Singspiel müzikli dram opera janrının en önemli örneklerinden. Eseri daha önce izlememiş İzmirli opera severler 2 Nisan tarihini ajandalarına kaydetsinler şimdiden. Ayça Nur Kip Akyol Opera ve Performans başlıklı kosa ve öz yazısında bir performans sanatı olarak Opera yı tanımlıyor. Gelelim Mersin e. MDOB Başrejisörü Melih Öztürk ile derneğimiz Etkinlikler Koordinatörü Mine Yalçın, Selman Ada nın Ali Baba & 40 operası üzerine bir söyleşi yaptı. Şöyle diyor Melih Öztürk söyleşinin bir yerinde: Ben bile, şifreyi unutursam oyunu nasıl yönetirim diye endişe etmiştim! Buradan da ilan ediyorum: Açıl susam açıl demeyi biliyorsanız, size kapanan tüm kapılar mutlaka açılacaktır. Önemli olan, Ali Baba nın kardeşi Kasım gibi, söze özen göstermeden menfaat için yaşamak değil, kapılar kadar gönülleri de açık tutmaktır. Buradan tüm Opera Bale dergisi okurları ve opera severler önünde Açıl susam açıl! diyoruz gönül kapılarınızı bize açmanız için. Bizim gönül kapılarımız her daim açık sizlere Müzikle ve sanatla doldurunuz gönüllerinizi. Paylaşmak için Opera Bale 4

GELECEK ETKİNLİKLERİMİZ Flüt & Piyano Resitali 20 Nisan 2016 Halit Turgay ve Lilian M. Tonella Tüzün Akdeniz Opera Bale Kulübü nden Haberler İki müzik dergisi çıkaran derneğimiz son 6 yılda kırktan fazla etkinliğe de imza atmış bulunuyor. Konserler, resitaller, konferanslar, sokak şenliklerinin yanı sıra iki yıldır MIP/AKOB Çocuk Müzik Akademisi başarıyla sürüyor. 2015-2016 sezonundaki etkinliklerimizin posterlerini yukarıda sizlerle paylaşıyoruz. Akdeniz Öğrenci Oda Müziği Yarışması Mersin Devlet Konservatuvarı ile Mayıs 2016 K İ L İ K Y A Bölgemizin antik ismidir Kilikya. Aynen Kapadokya gibi. Kilikya Bölgesi prehistorik devirlerden beri, tarih boyunca onlarca yerleşime yuva olmuş, Hitit, Roma, Bizans, Pers, Arap, Ermeni, Türk Beylikleri, Osmanlı vs. kültürlere ev sahipliği yapmıştır. Bölgemiz hala yurtdışında bu isimle tanınmaktadır: İngilizler Cilicia, Fransızlar Cilicie, Almanlar Kilikien olarak tanırlar bölgemizi. Komşumuz Kapadokya nın tanındığı gibi: İngilizce, Cappadocia, Fransızca Cappadoce, Almanca Kappadokien KİLİKİA FLÜT KONÇERTOSU Kilikya bölgesi arkeolojik değerleri açısından ülkemizin başta gelen bölgelerinden biridir. Kültürlerin buluşma noktası olmuştur tarih boyunca. Tüm antik kaynaklarda Kilikya, Akdeniz ile İç Anadolu yu birbirine bağlayan bir kapıdır. Büyük İskender in geçtiği Toroslar daki Gülek Boğazı (Kilikia Pylai - Kilikya nın Kapısı) onun fetihlerinin açılım noktasıdır. Prömiyeri 23 Kasım 2015 tarihinde Nevit Kodallı Oda Müziği Uygulama ve Araştırma Merkezi Konser Salonu nda yapıldı. Cumhuriyet tarihine baktığımızda ülkemizde Ekrem Zeki Ün tarafından 1975 yılında yazılmış Flüt için sadece bir tek konçerto bestelendiğini görüyoruz. Yurt dışında da ancak 1940-1950 lerden sonra Flüt için bestelerin başladığını biliyoruz. Kilikia Flüt Konçertosu nun üç bölümünün adları sırayla; Portakal Bahçeleri, Kleopatra Kapısı ve Kaşık Oyunu, Silifke. Çok olumlu eleştiriler alan bu eser bölgemize adanmış müzik eserlerinden biri. Evrensel bir müzik bestesi ile bölgemizin tüm dünyada kültürel ve turistik açıdan tanıtılması için bu eser önemli bir kaldıraç olabilir. Bunun örnekleri vardır. Flütist Halit Turgay ın bu yönde çabaları vardır. İlgililere duyurulur. Mersin Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Halit Turgay bir flüt konçertosu besteledi. Adını da Kilikia Flüt Konçertosu koydu. Eserin Dünya 5 Opera Bale

TÜRKİYE DE BALE 1.Bölüm 5. ULUSLARARASI İSTANBUL BALE YARIŞMASI BAŞVURULARI BAŞLADI! Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü organizasyonu ile iki yılda bir düzenlenen ve genç dansçıların uluslararası platforma taşınmasına büyük fırsat yaratan Uluslararası İstanbul Bale Yarışması na DVD Başvuruları başladı. Bale Yıldızlarının Heyecanlı Geri Sayımı Başlıyor! DVD başvurularının 30 Mayıs a kadar devam edeceği 5. Uluslararası İstanbul Bale Yarışması, ön elemeler sonucu yarışmaya katılmaya hak kazanan genç dansçıların rekabetine bir kez daha ev sahipliği yapacak. Daha ilk yılındaki sıra dışı başarıları nedeniyle, Uluslararası Bale Yarışmaları Federasyonu (IFBC) tarafından 17 Haziran 2009 da oybirliğiyle üyeliğe kabul edilen yarışma, Küçükler ve Büyükler olmak üzere iki kategoride düzenleniyor. Bu yıl, 15 19 yaş arası kız ve erkek yarışmacılardan oluşan Küçükler kategorisindeki birincilerine 3.000 EURO, 20 26 yaş arası kız ve erkek yarışmacılardan oluşan Büyükler kategorisinde ise birincilere 4.000 EURO madalyaları ile birlikte verilecektir. Uluslararası İstanbul Bale Yarışması nda Büyük Ödül ise (İstanbul Grand Prix Ödülü) 8.000 EURO olarak belirlenmiştir. 30 Mayıs 2016 tarihine kadar yarışmaya katılmak isteyen dansçılar, 5. Uluslararası İstanbul Bale Yarışması nın katılım koşullarına ait ayrıntılı bilgilere ve başvuru formuna aşağıdaki web sitesinden ulaşabilirler: http://www.istanbulballetcompetition.gov.tr/ ULUSLARARASI İSTANBUL BALE YARIŞMASI Bale, insanoğlunun uygarlık yolculuğunda kültürel gelişiminin önemli yapı taşlarından birisidir. Bedensel devinim insanoğlunun binlerce yıllık yaşam serüveni içinde her alanda, kendisini ifade araçlarından biridir. Dans, sanatsal ve kültürel gelişimini arttırarak, günümüzdeki birçok sanat disiplinine esin kaynağı olmuş, bale sanatı ile en rafine ve seçkin bir noktaya ulaşmıştır. Türkiye de bale sanatının profesyonel olarak, akademik kurallar çerçevesinde sahnelendiği tek kurumsal yapı olan Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü nün, Türkiye nin sanatsal kimliğinin vurgulanması ve dünya dans sanatına yeni açılımlar kazandırması hedefiyle düzenlediği Uluslararası İstanbul Bale Yarışması 2008 yılında hayata geçti. 2009 yılında uluslararası bale yarışmaları federasyonu (IFBC) üyeliğine kabul edildi. Profesyonel hayata atılmak üzere olan genç dansçılar, sadece bir yarışma ortamında değil, aynı zamanda değerli jüri üyeleriyle de fikir alış-verişinde bulunarak, onların tecrübelerinden faydalanarak, diğer yarışmacılarla ortak bir platformda buluşarak, vizyonlarını ve sanatlarını geliştirecek bir okul ortamında bulunma fırsatı yakalamışlardır. Bu amaçla, bale eğitim ve öğretiminin dünya çapında gelişimini ve bu alanda karşılıklı değişimi teşvik etmeyi hedefleyen Uluslararası İstanbul Bale Yarışması nda 2008 de bugüne kadar uluslararası arenada kendi dallarında büyük isim yapmış sanatçılar jüri olarak görev almaktadırlar. Opera Bale 6

1. U.İ.B.Y. 2008 YEKATERİNA HOMKINA SAFRONOVA ALEKSEY SAFRANOV KAZAKİSTAN-BÜYÜKLER KATEGORİSİ 1. U.İ.B.Y 2008 ASSEL KUMAROVA KAZAKİSTAN KÜÇÜKLER KATEGORİS 1923 de Anadolu da Ulusal Kurtuluş Savaşı ndan yeni çıkmış Türkiye de çağdaş, üretken, sanatsever bir ulus yaratılması özellikle amaçlanmıştır. Devrimler birbirini izlerken, kültür ve sanat alanındaki atılımlar yeni ulusun düşünce altyapısını da hazırlamaktadır. Türk Balesinin Kurumsallaşma Çabaları 1936 da, Devlet Konservatuvarının kurucularından Paul Hindemith ve Carl Ebert bale eğitimi üzerine eğilmişler, hatta Ebert, 1940 yılında üç dönemli, on yıl süreli bir bale okulu açmayı tasarlamıştır. Okulun, Rus bale geleneği ile çağdaş Batı Avrupa dans anlayışı doğrultusunda çalışması amaçlansa da bu girişimler sonuçsuz kalmıştır. Bu arada İstanbul a Rusya dan göç eden Lydia Arzumanova, özel bale eğitimini başlatarak, bazı öğrenci gruplarıyla 1931 den itibaren İstanbul da temsiller vermeye başlamıştır. 1944 de Eminönü Halkevi Grubu adıyla gerçekleştirilen temsillerde, İnci nin Kitabı, Antikacı Dükkanı, Bir Orman Masalı gibi eserler sahnelemiştir. İnci nin Kitabı ve Bir Orman Masalı nın müziği Ahmet Adnan Saygun a, koreografisi Lydia Arzumanova ya aittir. İkinci Dünya Savaşı tüm acımasızlığı ve yoğunluğu ile sürerken, Türkiye de tüm müzik ve sahne sanatları çalışmaları gibi bale çalışmaları da zorluklara rağmen sürdürülüyordu. Dönemin aydın ve sanatseverlerine aksatılmadan birçok temsil veriliyordu. Bale irade demek, bale çalışmak demek Dame Ninette de Valois Savaştan sonra kurumsal bale eğitiminin temelini atma çabaları sürmüş, Devlet Konservatuvarı içinde bir bale bölümü açılması çalışmaları devam etmiştir. Birçok araştırma, çalışma ve görüşme sonucunda Türk Hükümeti, İngiliz Kraliyet Balesi nin kurucusu, dünya çapında tanınan dansçı ve koreograf Dame Ninette de Valois yı Türkiye ye davet etmiştir. Türk Dünyası nın Dame Ninette de Valois ile tanışması, O nun deyimiyle binbir gece masalları na dönüşür. Yedisinden yetmişine kadar tüm sanat çevresinin Madam diye isimlendirdiği Ninette de Valois nın bale sanatı alanındaki rolünün önemi; dansçılığından ve koreograflığından çok, bale tarihinin önemli aşamalarından biri olan İngiliz Ulusal Balesi ni de kurmuş olmasından kaynaklanmaktadır. İngiltere de köklü bir bale geleneği olmadığı halde bugün İngiliz Kraliyet Balesi dünyanın en güçlü bale toplulukları arasındadır. Madam, Türkiye de önce bir okulla başlamış, sonra dansçıları ve seyirciyi yetiştirmek, köklü bir bale geleneği kurmak için defalarca Giselle, Kuğu Gölü gibi baleleri oynatmış, daha sonra Türk bestecilerin eserlerinden balelerin yaratılması işini hızlandırmıştır. Kendisi genç Türk Balesi için koreografiler yapmış, sonra da genç koreograflar yetiştirmiş ve yaşamı boyunca çeşitli ödüller ve unvanlar almıştır. Ninette de Valois, 1 Ocak 1947 de Britanya İmparatorluğu Nişanı na layık görülmüş, büyük hizmetlerinden dolayı 1 Ocak 1951 de kendisine Dame unvanı verilmiştir. Bu değerli sanatçı, idealist ve cesur sahne insanı Madam Valois nın, Türkiye yle ilk tanışması 1947 nin Mayıs ayında gerçekleşir. O andan itibaren Türk Balesini kurma konusunda kararlı, istekli ve ciddidir. Öncelikle, İstanbul içinde ve dışında yaklaşık üç haftalık bir araştırma yapan Madam; bazı ilköğretim okullarını ziyaret ederek öğretmenlere, ebeveynlere ve öğrencilere bale hakkında temel bilgiler verir. Hazırladığı raporu gerekli kurumlara sunar. Yeşilköy Devlet Bale Okulu nun Kurulması ve Gelişmesi Böylece Türkiye de bale tarihi, Madam ın yaklaşık üç haftalık yoğun araştırmaları ve görüşmeleri sonucunda 6 Ocak 7 Opera Bale

1. U.İ.B.Y. 2008 NUR MELİKE MANAV TÜRKİYE KÜÇÜKLER KATEGORİSİ 1. U.İ.B.Y. 2008 KADİR OKURER KÜÇÜKLER KATEGORİSİ TÜRKİYE çaba ve emekte en büyük dayanağı ise, ciddi, inatçı ve tutarlı biçimde bu sanatsal yapılanmanın mutlaka gerçekleştirilmesi yönünde kendine hedef koymuş olan Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin varlığı ve desteğidir. Yine aynı kitabında inanç ve gözlemlerini anlattığı şu cümleler son derece açıklayıcıdır: 1.U.İ.B.Y. 2008 YÜCEL EMRE KAYNARSU BÜYÜKLER KATEGORİSİ TÜRKİYE 1948 de Yeşilköy deki yatılı bir ilkokulda başlar. İstanbul un bir banliyösü olan Yeşilköy de 29 öğrenci ile açılan bu okulun öğrenci sayısı 1950 yılında 100 ü geçecektir. Madam, o günleri Come dance with me adlı kitabında anlatır: Görmeye gittiğim ilkokul, Yeşilköy de, Marmara kıyılarında, havaalanının yanı başındaydı. Yeşil bir alanın ortasındaki bu bina, tipik bir Türk konağıydı. Yüksek tavanlı ve geniş pencereli büyük odaları birçok çocuğu barındırıyordu. Öğrenciler sağlıklı ve temizdiler. Anadolu nun her yerinden geldikleri belliydi. Son derece sempatiktiler aynı zamanda. Günler boyunca bu çocukları ve İstanbul daki birçok ilkokulun öğrencilerini dikkatle inceledim. Dansçı olmak ve klasik baleyi öğrenmek için seçilen minik minik Türk çocuklarını yıllarca ellerinde şekillendiren, onları birer birer dünya sanatına ve kültürüne armağan eden, türlü zorluklarla baş ederek örneğin, kendi yurdundan Türkiye ye her dönüşünde çantasında ya bale pabuçları ya da bir eğitim bursu taşıyan ve bir anne şefkatiyle çocuklarını seven Madam Valois; hiçbir zaman Türkiye de bale sanatının kuruluşuna duyduğu inancı kaybetmemiş, yakın çevresinin aksine, Türkiye ye gelmesini bir macera olarak değil, ciddi ve uzun çaba gerektiren zorlu bir görev olarak algılamıştır. Kendisini Türk Balesini kurmaya adeta adamıştır. Gösterdiği bu yoğun Tabii ki ilk hatıram, en enteresan ve heyecanlı olan İnsana düşünmek imkansız gibi geliyor İstanbul da kurmuş olduğumuz ilkokulda çalışıyordum 9 yılın sonunda onları büyük bir kabiliyet olarak karşınıza çıkarabileceğim gibi, bunun tam aksi de olabilirdi Tabii istediğimiz birçok şey daha vardı. İlerlemek istiyorduk Pek çok şey yapmak istiyorduk Bu kadar çok şeyi isterken, onlara bütün çocuklukları boyunca neler verebileceğimizi gözden uzak tutmamak gerek. Şimdi düşünüyorum da, bütün istediklerimiz ve yaptıklarımız takdire değer şeyler Tüm birikim ve emeğini bu işe harcayan Dame Ninette de Valois ve diğer değerli hocaların sayesinde Türk Balesi, kendi ayakları üzerinde duran, kalıcı bir yapıya kavuşması hedefiyle gelişmiştir. Örneğin; Sadler s Wells Balesi nin hocalığını yapan Joy Newton, O nun Kraliyet Dans Akademisi nde yetişmiş asistanı Audrey Knight, İngiliz Kültür Heyeti Başkanı Dr. Phillips, daha sonra Joy Newton un yerine geçen Beatrice Appleyard Ve daha sonra onları, yirmi yıl Türkiye de görev yapan ve çok iyi dansçılardan oluşan bir kuşağı yetiştiren Molly Lake ve Travis Kemp izleyecektir. Yeşilköy Devlet Bale Okulu nun Konservatuvar Bünyesine Alınması 1950 yılında okul, Ankara ya taşınır ve Ankara Devlet Konservatuvarı nda bale bölümü oluşur. 1957-58 yılında konservatuvarın bale bölümünün ilk mezunları Ankara Operası nda sahneye çıkacak olan Türk Devlet Balesi nin çekirdeğini oluştururlar. Devlet Operası ndaki ilk bale temsili, 1960 da koreografisi Robert Harrold a, müziği Manuel de Falla ya ait olan El Amor Brujo (Büyüleyen Aşk) eseri ile gerçekleştirilir. Ancak, bir Opera Bale 8

klasik bale topluluğu olarak asıl başlangıç; 28 Ocak 1961 tarihinde Ailne Philips tarafından 3 perdelik Coppelia balesinin tamamının sahnelenmesi ile gerçekleşir. Bundan sonra, topluluk hızlı bir gelişim ve çarpıcı sanatsal başarıları içinde barındıran olağanüstü bir on yıllık döneme girer. Konservatuvarın ilk mezunlarından oluşan dansçı topluluğuyla birlikte çalışabilecek teknik kadro da oluşur. Bu aşamalarda Madam, Türk balesine önemli katkılarda bulunacak koreografları, bestecileri, koreologları, orkestra şeflerini, dekoratörleri Türkiye ye getirirken yerli eğitmen ve yaratıcı kadroların oluşmasına çalışır. Örneğin, bale dekor ve kostüm tasarımının yanı sıra tütü yapımı konusunda da eğitim almaları için ilk kuşak temsilciler British Council burslarıyla İngiltere ye gönderilir. 1963-64 sanat sezonunda, Joy Newton ve Lorna Munsford un sahneye koyduğu Çaykovski nin ölümsüz müziği üzerine Marius Petipa nın yarattığı Uyuyan Güzel balesi sahnelenir. Bu eserde Türk Balesinin ilk kuşak solist dansçıları Meriç Sümen - Ferit Akın ve Gülcan Tunççekiç - Sait Sökmen dönüşümlü olarak başrolleri paylaşırlar. Aynı sezonda Ninette de Valois nın Satranç (Checkmate) balesi, Tenasüp Onat ve Sait Sökmen tarafından başarıyla temsil edilir. Satranç ın başarılı yorumundan sonra, Türk Balesi için diğer bir aşama da Giselle dir. Fransız romantik balesinin doruk noktalarından biri olan eser, Julies Perrot ve Jean Coralli koreografisi ve Meriç Sümen - Sait Sökmen in başrolleri ile 22 Ekim 1964 te başarıyla sahnelenir. 1964-65 sanat sezonunda, klasik bale tekniği üzerine Türk motifli özgün eserler yaratma hedefi gerçekleştirilmeye çalışılır. Madam ın Türkiye de yarattığı, bu hedefe uygun ilk koreografisi olan Çeşmebaşı balesi sahnelenir. Prömiyeri 17 Şubat 1965 de gerçekleştirilen ve büyük bir başarı toplayan eser, genç Türk kompozitör Ferit Tüzün ün Anadolu Suiti temalı müziği üzerine yapılandırılmıştır ve Türk Bale Tarihi nin dönüm noktalarından biridir. 1965-1972 Yeni Yorum Arayışları ve Başarılar Türkiye deki koreografi ve özgün dans yorumları gelişerek bir süre sonra kendi ekolünü yaratır. Avrupa kökenli öykülerin yanı sıra, Türk tarihine, mitolojisine, edebiyatına ve kültürüne ait birçok konu, baleye ve dansa dönüştürülür. Böylece, Rus balesinin serüvenine benzer şekilde, Türk Devlet Balesi nde ilk özgün koreografilerle birlikte Türkiye deki dans potansiyelinin kendi yolunu belirleyeceği ispatlanmış ve anlaşılmış olur. Bu çalışmalardan biri, konservatuvarın ilk mezunlarından, başarılı dansçı Sait Sökmen in koreografi denemesi olan, 1 perdelik Çark adlı bale eseridir. Madam ın teşvikiyle, Maurice Ravel in Yaylı Sazlar Dörtlüsü eşliğinde 1968 yılında oluşturulmuş bu koreografi ile Sait Sökmen, ilk denemesinde sıradışı bir başarı göstermiştir. Sökmen, bu ilk koreografisinde özgün birçok hareket yaratarak klasik bale ile modern dans öğelerini birleştirmeyi başarmıştır. Bir diğer başarılı deneme de, 1973-74 sezonunda topluluğun diğer başdansçılarından Oytun Turfanda nın koreografisini yaptığı, oyun yazarı Hidayet Sayın ın Pembe Kadın adlı yapıtıdır. Necil Kazım Akses in 1947 de bestelediği Ballade adlı orkestra müziği ile yaratılan bu eser de beklenenden büyük bir başarı elde etmiştir. Diğer koreografilerden bazıları; derleme ve müziği Güray Taptık ile Cengiz Tanç a ait olan 1 perdelik Yoz Döngü ile bestesi Nevit Kodallı ya ait 2 perdelik Hurrem Sultan balesidir. Birçok başarılı yorumcu ve koreograf yetiştirecek olan bu bale topluluğunda, başdansçı Meriç Sümen in Bolşoy Balesi dansçılığına kadar uzanacak kariyeri başlar. Sümen, 1965-66 sanat sezonunda büyük bir cesaret ve başarıyla dört perdesinin de sahnelendiği Kuğu Gölü balesinde başarılı bir performans sergiler. Diğer performansı Giselle balesiyle de yabancı bale topluluklarının ilgisini çeker ve Bolşoy Balesi ne davet edilerek, bu toplulukta sahne alan ilk yabancı dansçı unvanını alır. 1981 senesinde Türkiye de Devlet Sanatçısı unvanına layık görülen tek bale sanatçısı olacaktır. 1972 yılında Dame Ninette de Valois ya üstün hizmetlerinden dolayı dönemin Kültür Bakanı Talat Sait Halman tarafından Türk Devleti Kültür Armağanı takdim edilmiştir. 1971-72 sanat sezonuyla birlikte, ilk mezunlardan 24 yıl sonra, artık sadece Ankara da değil; gerek İstanbul da gerekse yurtiçi, yurtdışı turnelerinde yerli-yabancı birçok eser, istek ve heyecanla sahnelenmektedir. İleride çok daha başarılı koreografilere ve dans yorumlarına imza atacak değerli Türk sanatçılarından biri de Duygu Aykal dır. Konservatuvardan mezun olduktan sonra Almanya da Essen Bale Okulu nda, ünlü Alman dansçı, koreograf ve bale yönetmeni Kurt Jooss ile modern bale çalışan Aykal ın ilk koreografisi, müziğini Cengiz Tanç ın yaptığı Çoğul balesidir. Yine aynı besteciyle Oluşum adlı baleyi sahnelemiştir. (Türkiyede Opera ve Bale / DOB Gn. Müdürlüğü Prestij Yayınları, Ankara, 2012) 9 Opera Bale

DEVLET OPERA VE BALESİ 2015-2016 SANAT SEZONU DÜNYA VE TÜRKİYE PRÖMİYERLERİ Operet - Türkiye Prömiyeri 31 Ocak Temsil Tarihleri 8 Mart 27 Mart ANNE BEN EVLENİYORUM Opera Bale 10

Zaman uçuyor! Anne Ben Evleniyorum operetinde bu söz kuartet tarafından söyleniyor. Gerçekten de öyle. Hayatım çok çabuk geçti. Çocukluğum gözümün önünde canlandı. Bu operetin nasıl yazıldığını hatırladım. Her akşam Bakü deki yazlığımızda librettistler, babam ve birkaç müzisyen buram buram çıkan tütün dumanı içinde tartışıyorlar, kahkaha atıyorlar sonra da kahve ve çay molası veriyorlardı. Prof. Dr. Fuad Raufoğlu Hacıyev Devlet Opera ve Balesi 2015-2016 Sanat Sezonunun renkli eserlerinden Rauf Hacıyev in bestelediği ANNE BEN EVLENİYORUM operetinin müzik düzenlemelerini yapan ve sahneye koyan rejisör Fuat Hacıyev ile libretto ve müzik düzenlemelerini yapan eşi Zamina Hacıyeva; eserin Türk sanatseverlerle buluşmasının öyküsünü şöyle anlatıyorlar: 11 Opera Bale

Fuat Hacıyev 2014 yılında babamızın mezarı başında eşim bana, Neden onun eserleri bu kadar meşhur iken Türkiye de sahnelenmesin? dedi. O anda çocukluğum gözümün önünde canlandı. Anne Ben Evleniyorum operetinin nasıl yazıldığını hatırladım. Her akşam Bakü deki yazlığımızda bir grup librettist, babam ve birkaç müzisyen buram buram çıkan tütün dumanı içinde tartışıyorlar, kahkaha atıyorlar sonra da kahve ve çay molası veriyorlardı. Oyunu 1968 yılında, Bakü Devlet Müzikal Tiyatrosu nda ilk kez sahneye koydum. Provalarda en çok çekindiğim eleştirmen babamdı. Oyun başarılı olunca Moskova dan gelen misafir sanatçılar bu opereti Moskova da da sahnelememi istemişlerdi. Evet, zaman uçuyor Bir de baktık ki eşim ve ben 23 yıldır kardeş ülke Türkiye deyiz. Kurucularından olduğumuz Selçuk Üniversitesi Dilek Sabancı Devlet Konservatuvarı nda eşimle beraber çalışmaya devam ederken Türk tiyatrosu, sinema ve dizi sektörü için oyuncular yönetmenler yetiştirirken unuttuğumuz çok şey olmuş. Böylece sevgili Vadim Yesman ın librettosunu yazdığı eseri eşim Zamine Hacıyeva uzun uğraşlarla Türkçe ye çevirdi. Babamın eserini bu topraklarda sahnelediğimiz için çok heyecanlıyız. Son söz ise daima seyircinindir. Zamina Hacıyeva 23 yıl evvel Azerbaycan dan Türkiye ye geldik ve müzik alanında birçok hizmetimiz oldu. Eşim ile yakın zamanda babamızın mezarı başında çocukları olarak bizler şunu dedik kendimize; çalışmakla, hastalıkla, sağlıkla, iyisiyle, kötüsüyle zaman öyle hızlı geçti ki, atamızın çalışmalarına sıra gelmedi. İstedik ki birçok yerde sahneye koyduğumuz bu eseri buraya da hediye edelim. Bu kararla çalışmaya başladık. Türkiye-Azerbaycan hattında yapılan birçok yolculuk sonrası eserin daha da güncelleştirilerek bir kopyasının Devlet Opera ve Balesi ne verilmesi ve kurum tarafından bu sanat sezonunun repertuvarına alınması ise müthiş bir süreçti. Operetin konusu her insanın yaşamında karşılaştığı kendini var edebilme sorunu. Gençlerin, evlatların kendi hedeflerini oluşturmalarına ve bu hedefler doğrultusunda kendilerini var etmelerine izin verilmesi gerektiğini anlatmakta. Ben de ayaklarımın üstünde durabilirim, ben de özgürce mesleğimi seçebilirim, babam gibi öğretmen olabilirim ve Anne ben evleniyorum! diyen oyunun başkahramanı Rıfat ın annesi Feride ye karşı var olma savaşı Sahne üstü ve sahne altı tüm DOB ekibi ile birlikte geceli gündüzlü uğraşarak büyük bir heyecan ve özveri ile çalışmalarımızı tamamladık ve güzel sonuçlar aldık. Opera Bale 12

Rauf Hacıyev Kimdir? 1922 yılında Bakü de dünyaya gelen Hacıyev e müziği sevdiren kişi ailesinin yakın dostu dünyaca ünlü Azeri besteci Üzeyir Hacıbeyli oldu. Moskova Konservatuvarı nda öğrenci iken 18 yaşında ilk operetini besteledi. Özellikle Azerbaycan ve Rusya da çok sevilen Rauf Hacıyev, 1953 yılında Azerbaycan Caz Orkestrası'nı kurdu. Azerbaycan Devlet Filarmoni müdürlüğü, milletvekilliği ve Azerbaycan Medeniyet ve Kültür Bakanlığı yaptı. Azerbaycan ve Sovyetler Birliği Devlet Sanatçısı ünvanı bulunan ve bugüne kadar birçok operet, bale ve film müziği besteleyen Hacıyev, genç yaşta ve en üretken zamanında, 1995 yılında Bakü de hayata gözlerini yumdu. 13 Opera Bale

FAUST Operası Üzerine Rejisör Recep Ayyılmaz* ile bir Söyleşi Peykan Demirkaya Opera Bale 14

Alman yazar Johann Wolfgang von Goethe nin aynı adlı eserinden Fransız opera bestecisi Charles Gounod tarafından bestelenen, 19 Mart 1859 da Paris te Dünya Prömiyeri gerçekleştirilen ve o tarihten bu yana, "Operabase web sitesinin yayınladığı, dünya opera-evleri verileri istatistiklerinde en çok sahneye koyulan opera eserleri arasında 35. sırayı alan, bir o kadar sayıda operaevinden de maliyet kısmında sıkıntıya düşülerek gösterimi reddedilen Faust operasını, Devlet Opera ve Balesi İstanbul Müdürlüğü 2015-2016 Sanat Sezonu nda Recep Ayyılmaz rejisiyle İstanbullu sanatseverlerle buluşturdu. Sayın Ayyılmaz, bu eseri seçmenizin özel bir nedeni var mı? Faust u seçme sebebim biraz da benim yönetmenlik anlayışımla ilintili. Mümkün mertebe diline hakim olduğum eserleri seçmeyi yeğliyorum. Uzmanlaşmak gerektiğine inanıyorum. Dramaturjik akışı, duyulmayan alt müziği, özellikle de söylenmeyen alt metni dibine kadar irdeleyebilmek için O dile hakim olduğunuzda gerisi çorap söküğü gibi geliyor. Böylelikle faka basmaz olabiliyorsunuz. Bu sebeple ben Fransız operalarına yöneldim. Kaldı ki Fransız melodik yapısını, armonik dokusunu kulaklarım her zaman dinleyici olarak bile tercih etmiştir.. Bu eserin oluşma aşamalarını anlatır mısınız? Faust uzun yıllara dayanan bir proje. Bu sezon hayata geçirebildik sonunda. Oluşma aşaması geçtiğimiz sezon sonuna dayanıyor. Repertuvara alınması kesinleşince ilk işim metni Türkçeye çevirmek oldu. Meşakkatli bir çalışmaydı. Goethe ve Gounod gibi iki dahiyi çözmek alegorik deyişle fil ile güreşmek gibiydi. Uzun sürdü bu didikleme... Bir sonraki aşama mizansenimin ana fikrini oluşturmak idi. Konsepti hayal edince yaratıcı kadromla tüm hayalimi satır satır paylaşıp işe giriştim. Koreografım, dekor, kostüm, 15 Opera Bale

ışık tasarımcılarım bu anlamda harika bir çalışmaya imza attılar. Biraz risk aldım açıkcası bu konsept ile. Örnek verirsem; bale müziğini çok değerli koreograf Beyhan Murphy ye ve başında bulunduğu Modern Dans Topluluğu İstanbul Projesi Dansçılarına arkama bakmadan hiç tereddütsüz teslim ettim. Çünkü Beyhan Hanım, gerek dünya görüşü, gerek modernite anlayışı, gerek artistik ideolojisi ile dengeli ve çok disiplinli bir sanatçı. Buram buram klasik kalıplarda yazılmış bale müziği modern bir anlayışla ne kadar tınlardı kaygısının pek de yersiz olduğunu seyircinin reaksiyonu ile böylece görmüş olduk. İstanbul Devlet Opera ve Balesi kurucularından Aydın Gün ün bu kurumun Müdür ve Sanat Yönetmeni görevini sürdürdüğü 1975-76 sanat sezonunda Türkiye Prömiyeri gerçekleştirilen Faust operası, o dönem beş perde olarak sahnelenmiş. Daha sonra aynı müdürlük 3 perde olarak 1992-1993 sanat sezonunda repertuvara almış eseri. Büyük bir koro, mizansenlerin çeşitliliği vs. nin yanı sıra, beşinci perdeye geçmişte Paris Operası nın isteği ile eklenen bale Bunu bile sahneye yerleştirmişsiniz! Yaratıcılığınızın büyüsünü bizlerle paylaşabilir misiniz? Bu büyük operayı Süreyya Operası nın küçük sahnesine uyarlama konusunda nasıl bir yol takip ettiniz? Evet, doğrudur, eser 5 perdedir. Ben hiç bir perdeyi tamamen çıkartmadan - dünyada da hep yapılan kupürlerle ve kurgumla, iki ara ile oynanır hale getirip, dramayı zedelemeyecek şekilde akışlarını değiştirip, 3 perde haline getirdim. Dünya operaevlerinde de oynamıyorlar bunu, kesiyorlar. Fransızlar bile kesiyor Ben bu harika melodileri operaseverler dinlesin diye kısaltarak da olsa prodüksiyona koydum. Süreyya nın küçük sahnesine bu koca opera nasıl sığar dedikodularına cevap vermek gerekirse; bence sahnenin büyüğü küçüğü olmaz. Çıkan işin büyüğü küçüğü olur. Süreyya nın sahnesi teknik donanım açısından pek yeterli değil. Bu bir gerçek ama mezür mezür hesaplı kitaplı bir kreativ çalışma ile bir yere kadar sorunu çözebiliyorsunuz. Sanatsal yeteneğiniz dışında, öğrencilik yıllarımızda ne işime yarayacak şu matematik dersi diye yakındığımız matematik bilginizin kırıntılarını bile devreye soktuğunuzda iş kısmen çözülüyor. Kurdurduğum çok katlı dekor, dibine kadar açtırdığım sahne derinliği, santim santim hesapladığım 94 kişilik koro devinimleri ve giyip çıkartılan kostüm sayısı ve bir sürü daha donanımlı sahne gerektiren sıkıntıları bir nebze de olsa aşmayı tüm ekibimle başardıysak ne mutlu bu kuruma Elbette çok isterdim bu eseri daha iyi koşullarda sahnelemeyi. Var oluşundan yok oluşuna, insanlık tarihi ile kolkola yürüyen iyi ile kötünün, Şeytan ile Tanrının ve belki de hayatın bütünü olan insanın kendisiyle mücadelesi sanatın da kadim konusu. Bu konudaki en klasik eser ise, Alman yazar Johann Wolfgang von Goethe nin edebiyat, politika ve doğa bilimleri üzerine yazdığı tüm yazılarının bir toplamı olarak kabul edilen Faust. Opera Bale 16

RECEP AYYILMAZ * Öyle ki Almanya da hala esere karşı saygısızlık olmasın diye Faust ismiyle değil de Marguerite ismiyle eser sahnelenmekte. (Örneğin: Bulgakov un Usta ile Margarita eseri). Tüketim kültürünün bir türlü harcayıp yok edemediği, değeri, anlamı ve büyüsü sonsuzluğa uzanan bu klasik yapıt, birçok filme ve edebi esere esin kaynağı olmuş. Tam da bu niteliğiyle hangi dönem olursa olsun anlamını yitirmiyor. Bu konuya nasıl bakıyorsunuz? Güncel göndermelerinizi, felsefesini bizimle paylaşabilir misiniz? Yorumumda ki güncel göndermeler aslında belli bir felsefeye dayanmıyor. Ben konservatuvarda müzik ile eş zamanlı olarak tiyatro bölümünde de okudum.. Dolayısı ile Operatik aktörlük bana göre değil. Mümkün mertebe müzikli tiyatro yöntemi içinde yaşadığımız zaman diliminde öne çıkan kavramlarla harmanlayarak ortaya bir şey çıkarmayı tercih ediyorum. Varoşdan yüksek sosyeteye herkesin ipad i olduğu bu günlerde Marguerite in eline bir ipad tutuşturup selfie yaptırarak, genç kalabilmek uğruna herşeyi göze alan kozmetik sanayisinin her ürününden abartarak yararlanan bugünün insanı gibi, koskoca bilim adamı olan Dr.Faust a botox iğneleri yaptırıp güncel birçok örnek vererek, kimilerince toplumdan uzak elite hizmet ettiği söylenen opera sanatının seyirci ile daha fazla kaynaşması uğruna güncele yakın dokundurmaları mizansenlerimde kullanıyorum. Sanat yaşamına Radyo Çocuk Tiyatrosu nda başladı. Yüksek müzik eğitimini İstanbul Teknik Üniversitesi Devlet Konservatuvarı nda tamamladı. Tiyatro eğitimini İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı nda aldı. Fransa da Paris Sorbonne Üniversitesi nde ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransız Dili, Edebiyatı ve Filolojisi nde ikinci yüksek öğreniminden mezun oldu. Tahsin Yücel, Belkıs Aran, Yıldız Kenter, Demirhan Altuğ ve Çetin İpekkaya nın öğrencisi oldu. İstanbul Devlet ve Şehir Tiyatroları nda sahneye çıktı. Gazete ve dergilerde kültür sanat yazıları yazıp Fransızca dan çeviriler yaptı. Daha sonra İstanbul Devlet Opera ve Balesi nde kadrolu sanatçı olarak atandı. Ardından Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı ve T.C. Fransa Büyükelçiliği destekleri ile Paris Devlet Opera ve Balesi nde rejisörlük stajı yaptı. Fransa da Ecole İnternational du théatre ve Atelier théatre d aujourd hui ye kabul edildi. Sanat yayıncıları tarafından Yılın Rejisörü olarak aday gösterildi. Ve Lions Opera 2013 ödüllerinde Yılın Opera Rejisörü ödülüne layık görüldü. Klasik Müzik ve Tiyatro sanatı üzerine seminerler verdi. Halen İstanbul Devlet Opera ve Balesi nde kadrolu rejisör olarak Türkiye nin tüm sahnelerinde prodüksiyonlar sahneye koymakta ve İstanbul Haliç Üniversitesi Konservatuvarı Opera ve Tiyatro Bölümlerinde sahne dersi vermektedir. 17 Opera Bale

ARŞİVDEN BİR YAPRAK "GOUNOD" ve "FAUST" KONULARINDA KISA BİR DERLEME * Faruk Yener Villa Medici'de bir akşam W.A. Mozart ın "Don Giovanni" adlı operasından bazı bölümleri çalan Gounod'yu yanağından öpen İtalyan operası karşıtı Ingres; "gördün mü delikanlı der, müzik budur işte!" Gounod daha sonra "Guillaume Tell" operasından "Avcılar Korosu nu çalmaya koyulunca ressam bu kez "Bu parça için esini nerede buldun?" diye sorar Gounod'ya; genç müzikçinin "Bu benim değil, Rossini'nin" yanıtı üzerine, "Öyleyse, der Ingres, Rossini gerçek esini bu parçayla bulmuş olsa gerek. Gounod, J.W. Goethe'nin başyapıtı "Faust"un ilk bölümünü Roma'da okur, daha pek çok büyük müzikçi gibi bu başyapıtı bir gün opera olarak bestelemeyi düşünür. İstanbul Devlet opera ve Balesi Müdürlüğü 1992-1993 Katalog Kapağı Besteci Charles Gounod (1818-1893) Paris Konservatuvan'nı bitirdikten sonra üstün yetenekli gençler için uygulanan Roma Ödülü nü "Femand adlı kantatıyla kazanır ve 1837'de "Ebedi Kent"in yolunu tutarak Villa Medici'de ayrılan odaya yerleşir. Fransız kültür yaşamında önemli yeri olan bu öğrenci yurdunda o yıllar müdürlük görevini ünlü ressam Jean August Ingres (1780-1867) yapmaktadır. 19 yaşındaki müzikçi Roma'da dinin etkisinde kalacak, özellikle mistik konulara eğilecek, org çalışını geliştirecek, ilk eserleri arasına "Sol Majör Görkemli Dua" ve bazı dinsel parçalar katılacaktır. Gounod, bir yıl süren Avrupa gezisinden sonra 1843'de Paris'e dönmüş; 1851'de ilk operası "Sapho, 1854'de "Kanlı Rahibe", 1858'de Moliere in bir oyunu üzerine bestelenen "Zoraki Hekim" başarı sağlamamıştır. Theatre Lyrique de iki arkadaşı metin yazarları Jules Barbier ve Michel Carre nin de bulunduğu bir toplantıda "Faust"un opera olarak bestelenmesi düşünü bahis konusu olmuş, tiyatronun müdürü Lâon Carvalhos (Carvaille) da bu düşüne katılınca besteci, yazar-ozan Barbier ile çalışmaya başlamıştı. Fransız opera tarihinde önemli yeri olan Leon Carvalhos (1825-1897) Paris Konservatuvarı nda öğrenim yapmış, Opera Comique de şarkıcı olarak görevlenmiş, 1853'de çağın ünlü şarkıcısı Marie Miolan ile evlenmişti. Carvalhos daha sonra Theâtre Lyrique müdürü olmuş, binanın bir temsil esnasında yanması sonucu 131 kişi ölünce mahkemeye verilerek ihmal suçundan hapse mahkûm edilmiş, ancak daha önceki başarılı hizmetleri gözönüne alınarak suçu bağışlanmıştı. "Faust"un 1859'da Theâtre Lyrique'deki ilk temsilinde Margarethe'yi oynayan soprano Marie Miolan (1827-1895) Paris Konservatuvarı'nı bitirmiş, 1859'da G.Donizetti'nin Opera Bale 18

"Lucia di Lammermoor" adlı operasıyla tanınmış, ayrıca gene Gounod'nun "Mireille" ve "Romeo et Juliette" adlı eserlerinde başrolleri oynamıştı. Mme. Miolan-Carvalhos ayrıca Berlin ve Petersburg'da da unutulmaz başarılar sağlamıştı. Besteci ve metin yazan beraberce "Faust" üzerinde çalışırlarken 1857 de "Theâtre Port Saint-Martin"de Denny adlı bir bestecinin ayni adlı operası sahnelenmiş, sinirleri bozulan Gounod çalışmalarını "Zoraki Hekim" adlı güldürüsüne yönlendirmişti. Denny nin eseri başarısız kalınca "Faust" çalışmaları tekrar başlamıştı. Eser Almanya da daha ilk günden başlayarak "Margarethe" adıyla anıldı. İki neden gösterilir; "Faust" adlı tiyatro eserinin de operayla aynı kentte aynı günler oynaması olasılığı; Almanların ulusal edebi başyapıtının bir Fransız tarafından bestelenmiş olması. İstanbul Devlet opera ve Balesi, 2016 Afişi Gounod operayı bestelerken sık sık ruhsal bunalımlara girmiş, çalışmalara ara vermek zorunda kalmıştı. Bu nedenle eserin bazı bölümleri daha sonra bestelenmiş, eklenmiştir; "Valentin in Duası", "Bale Müziği" ve bestecinin daha önce "Korkunç İvan" adlı oynanmamış operasında yer alan ve "Faust un ilk temsilinde gösterilerle selamlanan "Askerler Korosu". "Faust"a önceleri Opera Comique geleneğine uygun olarak konuşmalı diyaloglar döşenmiş, eserin gördüğü büyük ilgi üzerine 1879'da Grand Opera'da oynanması kararlaştırılınca "konuşmalı resitatifler" kaldırılmıştı. Faust'un Almanya'daki ilk oyun afişi ve "Marguerite" rolleri her çağda "bas" ve "sopranolar tarafından ilgi görmüş, her iki rolün karakter çizimi ustalığına gereksinmesi, oyunculukta da iddialı sanatçıların bu rollere eğiliminde başlıca nedenleri oluşturmuştur. Operanın gördüğü ilgi notalarının büyük ölçüde satışına yol açmış, bu sonuç Gounod'nun eserlerini basan yayınevi sahibi Choudens a servet kazandırmış, adam sonuçta besteciyi Boulogne ormanında bir öğle yemeğine çağırmıştı. Gounod çağrıya pek de parlak olmayan günlük giysisiyle gelmiş, eserinin yayıncısını çok pahalı bir kürkle görünce adamın üzerindekini gösterip sormuştu: "Faust kürkü değil mi?"; daha sonra Choudens'in kürk kalpağını gösterip bu kez de "Romeo et Juliette kalpağı değil mi?" sorusunu eklemişti. Gounod 1870-1871 Fransa-Rusya savaşını Londra'da geçirmiş, bu arada Albert Hall Choral Society'yi kurmuş, 1875'de Paris e dönmüştü. Onun gene bir bunalım sonucu opera balesindeki "Petite Rat - Küçük Fare" denilen güzel kızlardan biriyle Londra'ya gittiğini öğrenen Mme. Gounod müdür Carvalhos'ya koşarak durumu bildirmiş, oynanmakta olan "Faust"un bir hafta süreyle afişten kaldırılmasını istemişti. Carvalhos bu isteği yanıtlamış, daha ertesi sabah Gounod ailesi kahvaltıdayken yemek odasının kapısı aralanmış, durumu Carvalhos'nun telgrafından öğrenen besteci sevgi dolu sesle karısına seslenmişti: "Sevgilim, ben geldim!" "Faust" giderek Fransız opera sanatının onur simgesi olmuş, yalnız Paris'de Grand Opera'da 1869-1969 yıllan arasında üç bin kez oynanmış, 1863 de Londra'da iki sahnede birden aynı akşam temsil edilmiş, New York Metropolitan Operası'nda üçyüz kez afişe çıkmıştır. Eserde özellikle "Méphistophéles" Bu yazı İstanbul Devlet Opera ve Balesi 1992-1993 yılı Katalogu ndan alınmıştır. Bu vesileyle müzik yazarı ve eleştirmen Faruk Yener i saygıyla anıyoruz. 19 Opera Bale

Prömiyer 2 Nisan 2016 AVRUPA DA TÜRK ESİNTİLERİ Ya da Kurtarma Operalarının Başlangıcı ZAİDE Viyana kuşatmalarını bizzat yaşamış Avrupalı nesil, o yılların unutulamayacak korkularını ve sevinçlerini Avrupa zihniyetine armağan ederek; korku, ilgi, merak tarafı ağır basan, giderek düşmanlık tarafı azalan bir Osmanlı efsanesi yaratmışlardı. Mozart ın doğduğu topraklarda, kuşatmaların ardından geçen iki yüz yılda bile hala Avrupalı anneler bebeklerini; padişahların, güzel prenseslerin, şehzadelerin, büyülü bahçelerin olduğu Osmanlı masallarıyla uyutmaya, yaramazlık yaptıklarında Yeniçerilere vermekle tehdit etmeye, kahramanlık masallarında Osmanlı yı nasıl da yendiklerini anlatmaya devam ediyorlardı. Avrupa siyaset, ticaret, sanat yaşamında Müslüman ve Doğu ya olan merakın Haçlı Seferleri nden sonra ivme kazanması ve Osmanlı ya olan ilginin daha da artması, Osmanlı İmparatorluğu nun gerçekleştirdiği I. ve II. Viyana Kuşatması ile olmuştu. Doğu mistisizminin sembolü Müslüman Osmanlı nın Avrupalı halk tarafından birebir tanınması ve unutulamamasını, doğu ile batının, hilal ile haçın, yeşil sancak ile sarı- siyah bayrağın, davul ile kemanın, mehter ile orkestranın aylarca, bir duvarın ya da bir hendeğin ayırdığı ince çizgide yan yana yaşamaları sayesinde oldu. Gün içinde kilise çanlarını ve ayin seslerini duyan Osmanlı askerleri taarruza her geçişlerinde de Mehter müziklerini Viyanalılara dinletti. Viyana Türk Kahvesi ni, Dünya Mutfağı Kruvasan ı, Dünya Sanatı Turquerie Akımı nı Tanıyor I. Viyana Kuşatması sırasında Viyana garnizonu, Türk ordusu gelmeden hemen önce, kale dışındaki mahalleleri yıkıp şehrin ana kapısına yakın ikinci bir savunma hattı inşâ etmiş, humbaracıların (Topçu Birliği) yıkımından korunmak için evlerin ahşap çatılarını yıkmış, top güllelerinin toprağa saplanması için sokakların kaldırımlarını söktürmüş, iki ay yetecek kadar erzak temin edip şehirdeki sivil halkı dışarı çıkarmıştı. Opera Bale 20

M. Balkan - Zaide - Bahçe Croissant - Kruvasan 14 Temmuz 1683 de ise ikinci kez Viyana'yı kuşatan Osmanlı ordusu, yine aynı manzara ile karşılaşınca, İstanbul u fetheden ecdadın torunları olarak bu duruma bir çözüm yolu bulmakta gecikmedi. Şehre doğru gidecek tüneller kazdırmayı planlayan Osmanlı Veziri Kara Mustafa Paşa, Viyanalı fırıncıların kahramanlığına ve kruvasanın doğuşuna da böylece imza atmış oldu. Kazılmaya başlanan hendek ve tüneller yardımıyla yeniçerilerin çıplak arazide görünmeden savunma hattına sızmaları sağlanacaktı. Şehrin dışındaki Lağımcılar hemen aynı gece kazmaya başladığında, Viyanalı fırıncılar da dükkânlarının altındaki mutfaklarında ertesi günün hamur işlerini ve çöreklerini hazırlamaya girişmişlerdi. Viyanalı fırıncılar da dünyadaki tüm fırıncılar gibi geceden çalışmaya başlardı ama fırınlarının özelliği mutfağının yerin altında olması idi. Gecenin sessizliğinde su dolu kovalar titreşmeye, sepetlerdeki unlar, kepekler yer değiştirmeye, derinlerden sesler duyulmaya başlayınca Osmanlı askerlerinin planlarını erkenden fark eden fırıncılar şehri bir anlamda kurtarmış oldular. Böylece şehrin anahtarını alan Viyanalı fırıncılar büyük prestij elde etmişler ve zaman içinde Osmanlı sancağındaki hilalden esinlenerek Türk çöreği, ay çöreği, hilal açması anlamına gelebilecek Kruvasan ı dünya mutfağına kazandırmışlardır. Sadece Viyanalı fırıncılar tarafından yapılacağı ilan edilen Kruvasan ın Fransa ya da Avusturyalı bir subay olan August Zang tarafından takdim edildiği ve adının Viennoiserie (Viyana usülü) Croissant olduğu söylentiler arasındadır. Turquerie İşte bu kuşatmalardan sonra asla unutulmayacak besteciler, besteler, eserler, akımlar doğar, asla yenilmez Osmanlı nın yenilebilir olduğunu ağızlarına pelesenk yapan dini ve siyasi yöneticilerin aksine halk, Türklerin Viyana dan çekilmesi ile büyük bir kültürel boşluk yaşayarak, keşke gitmeselerdi M. Balkan - Zaide - Salon naifliği ile beslenen Osmanlı hikâyeleri efsaneleri üretir. Böylece dünya sanatı Türk akımı olan Turquerie ile tanışır. 17. yüzyılda popüler olan Turquerie akımı ürünlerinde çoğu kez Sultan ya da Paşa nın iyiliği, hümanizmi, sağlam karakteri ve yardımseverliği işlenir. Mehter müziği gibi Türk - Osmanlı kültür öğeleri Avrupa yaşantısında belli ölçüde etkiler bırakmıştır. Özellikle Mehter müziği, kulaklarda yer etmiş, birçok besteci, oyun yazarı vb üzerinde izler bırakmış, esin kaynağı olmuştur. Bu kültürel etkileşimler ve bilgilenmeler; Mozart, Haendel, Rossini, Vivaldi gibi bestecilerin, Türkleri, doğu kültürünü ve yaşantısını konu alan operalar bestelemelerine yol açmıştır. Konularını Türk tarihinden alan bu operalar; şiddetli anlaşmazlıkları, tutkuları, kıskançlığı ve ölümü konu alan dramları ve aşkın siyasete karışması gibi özellikle trajik ama bunun yanı sıra sevilerek izlenen komik hikâyeleriyle de mükemmel konuların işlenmesine olanak vermiştir. Johann Wolfgang Franck ın Vezier Cara Mustaphaen (Vezir Kara Mustafa) operası, Haendel in Timur operası, Vivaldi nin Bajazet (Bayezid) operası, Mozart ın Zaide ve Saraydan Kız Kaçırma operaları, Carl Maria von Weber in Abu Hasan operası, Rossini nin İtalya da Bir Türk ve II. Mehmet operaları, Verdi nin Attila operası, Bizet nin Cemile operası en çarpıcı örneklerdir. Türk temalı yapıtların çokluğu konusunda fikir vermek için bu dönemde yalnızca İtalya da kırk adet opera bestelendiğini belirtmek yeterlidir. Bu akımın içinde o dönemde moda olarak sahnelenen ve nitelik olarak lirik veya folklor tabanlı ensambl şarkılar, tek "aryalar", "ikili", "üçlü" vb şarkılar, "ballad"lar arasında konulmuş konuşma dialogları çerçevesinde işlenen kurtarma operaları da revaçtaydı. O zamanlar Avrupa da, Akdeniz de sık yaşanan korsan saldırıları ve fidye için adam kaçırma olaylarını konu alan bu eserler Osmanlı etkilenmeleri ile birleşen birçok tiyatro oyunu ve opera eseri ortaya çıkarmıştır. 21 Opera Bale

Zaide Mozart ın Yarım Bıraktığı Operası Singspiel adı ile (Almanca düz anlamıyla "şarkı-oyunu ) bir tür Almanca müzikli dram olarak geliştirilmiş ve günümüzde bir opera janrı olarak kabul edilmiş olan bu türün en önemli örneği Zaide operasıdır. Mozart ın Saraydan Kız Kaçırma operasından önce bestelediği bu eser; Zaide adlı bir kadının korsanların eline köle olarak düşmüş sevgilisi Gomatz'i kaçırma uğraşlarını ele almaktadır. Eserin iki perdesindeki aryalar ve ensambl parçalar Mozart tarafından bitirilmiştir ama bir uvertür ve librettoda tasarlanan üçüncü perde bitirilmemiştir. Operanın librettosu Johann Andreas Schachtner a aittir ama bu eser ile arasında benzerlikler bulunan, aynı akımın ürünü Fransız yazar Voltaire'in "Zara" (veya "Zaire") adlı oyun da o dönemde çok önemsenmiş ve Voltaire'in çok ciddi konulara eğilen yaklaşımının zamanının seyircisini hiç çekmeyeceği fikrini belirten Mozart kendi eserinin sonunu yarım bırakmıştır. Saraydan Kız Kaçırma dan Zaide ye 1982 de kurulan İzmir Devlet Opera ve Balesi nin ilk sahnelediği Mozart operası Saraydan Kız Kaçırma ydı; 1994 yılında sahnelenmişti. O yıldan bu yana bu büyük müzik dehasının pek çok operası sahnelendi İzmir de; hemen hepsi de İzmirli sanatseverlerin büyük ilgisi ile karşılandı. Mozart ın 1779 yazında bestelediği Zaide o yıllarda moda olan doğu masallarından etkilenerek yazılmıştır; Saraydan Kız Kaçırma ya hazırlık gibi de algılanmaktadır. Konuları da benzerlikler taşır. On ikinci yüzyıla tarihlenen bir Fransız masalı kaynaklı öyküsü vardır. O yıllarda Türkleri konu alan yüzlerce eser yazılmıştır; Zaide de onlardan biridir. Kısacık ve fırtınalı ömründe altı yüzün üzerinde eser yazan ve pek çok eserinde Türk müziği motiflerini sıkça kullanan Mozart ın eserlerinde, sevgi, barış ve evrensellik hakimdir. Zaide nin Öyküsü Öykü şöyle: Korsanlar tarafından tutsak edilen Zaide İstanbul da saraya satılmıştır. Dönem Kanuni Sultan Süleyman dönemidir; Süleyman Zaide ye ilgi duyduğu halde, onun gönlü saraydaki Hıristiyan köle Gomatz dadır... İki genç saraydaki bir başka köle Allazim in yardımıyla kaçarlar, ancak yakalanıp Kanuni nin huzuruna çıkarıldıklarında, tüm gerçekler bir bir ortaya çıkacak, Osmanlı İmparatoru her zamanki bağışlayıcılığı ve hoş görüsü ile hepsine özgürlüğünü verecektir. Derleme: İzmir Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Birimi KAYNAKÇA AKURGAL, Ekrem; Anadolu Kültür Tarihi, Tübitak Yayınları, Ankara, 1998. ATAÖV, Prof. Dr. Türkkaya; Bilimsel Araştırma El Kitabı, Savaş Yayınları, Ankara,1989. KATOĞLU, Murat; Türkiye nin Milli Opera Kurumu Devlet Opera Ve Balesi nin Kuruluş Öyküsü (1936-1941), T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara,2010 KAYSI, Ömer; Devlet Opera Ve Balesi nde Sahnelenen Opera ve Baleler Bibliyografyası / 1948-1987, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara,2009 YENER, Faruk; Türkler 300 yıldır Opera Sahnelerinde, Hürriyet Gösteri Dergisi, İstanbul, Mayıs, 1983- sayı 30 YENER, Faruk; Türklerde Opera- Operada Türkler, Milliyet Sanat, İstanbul, 1978 - sayı 299 YILMAZ, Ömer Faruk; Belgelerle Osmanlı Tarihi-Cilt 1-2, Osmanlı Yayınevi, İstanbul İZDOB Nisan ayında Zaide yi sahneleyecek 2 Nisan 2016 da prömiyeri gerçekleşecek olan Zaide nin İzmir sahnelemesinde orkestra şefliğini Tolga Taviş ve Zdravko Lazarov dönüşümlü üstleniyorlar. Bale kökenli olduğu halde son yıllarda sahneye koyduğu operalardaki başarısı kabul gören Mehmet Balkan ın rejisi ile sahnelenecek. Dekorları Tayfun Çebi, kostümleri Sevtaç Demirer tarafından hazırlanan eserin ışık tasarımcılığını da Müfit Özbek üstleniyor. Prömiyer 2 Nisan 2016 Zaide de rol dağılımı da şöyle: Zaide yi Nurdan Aydın, Eylem Demirhan Duru ve Evren ışık, Gomatz ı Serkan Taylan, Barış Yanç ve Mehmet Alp Özkazanç, Allazim i Cihan Özmen ve Nejad Beğde, Sultan Süleyman ı Murat Direk ve Tankut Eşber, Osman ı Hasan Alptekin ve Murat Duyan, Zaram ı ise Sühan Arslan seslendirecek. İzmirliler şimdi Nisan ayını iple çekiyorlar Opera Bale 22

Mersin Devlet Opera ve Balesi Başrejisörü MELİH ÖZTÜRK İLE ALİ BABA & 40 Ali Baba & 40, ulusal kültürümüzden kaynaklanan özgün müziği ve nüktelerle yoğrulmuş konusu ile çeşitli kesimlerden yurttaşları ilk defa ortak bir tatta buluşturacak sıcak bir operadır. Söyleşi: Mine Yalçın Melih Bey, bu yıl Türkçe bir opera sahnelediniz. Çok beğenildi Ali Baba & 40. Eser, Ankara da ilk sahnelendiği 1991 yılından beri beğeniliyor zaten. Mersin de de 1997 yılında sahnelendiğinde aynı beğeniyle karşılanmıştı. Çok bilinen bir masal olan Ali Baba ve Kırk Haramiler den yola çıkılarak bestelenmiş bir eser. Küçüklükten beri dinlediğimiz ve bizi hayal alemine sürükleyen, hepimizin bildiği 1001 Gece Masalları nın içinde yer alan fantastik bir masal. Hani Sinbad, Alaaddin in Lambası masalları var ya! Arap, Fars ve Hint hikâyelerinin derlemesi olan 1001 Gece Masalları nda Şehrazat ın Şehriyar a anlattığı masallardan biri. Bağdat veya Horasan gibi doğu şehirlerinden birinde geçtiğine inanılır. 23 Opera Bale