* KURGU SONUÇU OLUŞTURULMUŞ "CD" DELİLİ HÜKME ESAS ALINMAZ



Benzer belgeler
BOŞANMA DAVASINDA GÜNLÜK LERİN DELİL NİTELİĞİ.

gün, Esas:2011/9-193 Karar:2011/269

T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2013/ K. 2015/1362 T

CEZAİ ŞARTIN TEK YANLI KARARLAŞTIRILAMAYACAĞI

T.C. D A N I Ş T A Y İdari Dava Daireleri Kurulu. Esas No:2005/374 Karar No:2007/103

Yargıtay Kararları YARGITAY HUKUK GENEL KURULU. Derleyen: Av. Dr. Ertan İREN ESAS NO: 2009/9-232 KARAR NO: 2009/278 KARAR TARİHİ:

Hukuk Genel Kurulu 2014/454 E., 2016/481 K. "İçtihat Metni"

İlgili Kanun / Madde 506 S. SSK/61

T.C. ANKARA 2. İDARE MAHKEMESİ ESAS NO : 2011/1810 KARAR NO : 2012/280

CMK 135 inci maddesindeki amir hükme rağmen, Mahkemenizce, sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişiminin tespitine karar verildiği görülmüştür.

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /2, 3, 6 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2012/6638 Karar No. 2014/11489 Tarihi:

Tüketici Hukuku Enstitüsü. I. Kentsel Dönüşüm Raporu

İlgili Kanun / Madde 4857.S.İşK/17

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU

Mahkemece, davalı işçinin eylemli çalışması bulunmadığı gerekçe gösterilerek istek hüküm altına alınmıştır.

Avrupa Adelet Divanı

Özelge: 4632 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesi kapsamında vakıf/sandıklardan bireysel emeklilik sistemine yapılan aktarımlarda vergilendirme hk.

YARGITAY 14. HUKUK DA RES

SİRKÜLER 2013/23. : Vadesi Gelmemiş İleri Tarihli Çeklere Senetler Gibi Reeskont Uygulanabilecek

İKİ ADIM GERİ BİR ADIM İLERİ

RET KARARI. ŞİKÂYET EDİLEN İDARE VE ADRESİ : SOK Başkanlığı Kütahya Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü

AVUKATLIK ASGARİ ÜCRET TARİFESİ

ALMANYA DA 2012 KASIM AYI İTİBARİYLE ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK ALANINDA MEYDANA GELEN ÖNEMLİ GELİŞMELER

: Lafarge Beton A.Ş. : Av. Gamze Çiğdemtekin Piyade Sokak Portakalçiçeği Apt. C Blok No:18 K:3 -Çankaya/ANKARA Karşı Taraf (Davalı)

YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ DERS GÖREVLENDİRME YÖNERGESİ

CMK (Ceza Muhakemesi Kanunu)

İSTANBUL ( ). İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI NA GÖNDERİLMEK ÜZERE ANKARA İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI NA. : TMMOB Şehir Plancıları Odası (İstanbul Şubesi)

YARGITAY 19. HUKUK DA RES

YARGITAY 2. HUKUK DA RES

AMASYA ÜNİVERSİTESİ ETİK KURUL YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

BURSA TABİP ODASI YÖNETİM KURULU KARARLARI

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü)

HİZMET ALIMLARINDA FAZLA MESAİ ÜCRETLERİNDE İŞÇİLERE EKSİK VEYA FAZLA ÖDEME YAPILIYOR MU?

Rekabet Kurumu Başkanlığından, REKABET KURULU KARARI

KOOPERATİFLER HAKKINDA BİLMEK İSTEDİKLERİNİZ:

1111 SAYILI ASKERLİK KANUNUNUN 35/E MADDESİNE GÖRE SEVKLERİ TEHİR EDİLECEK SPORCULARA İLİŞKİN ÖZEL YÖNERGE

KARTELLERĐN ORTAYA ÇIKARILMASI AMACIYLA AKTĐF ĐŞBĐRLĐĞĐ YAPILMASINA DAĐR YÖNETMELĐK

Toplu İş Hukuku. Prof. Dr. Murat ŞEN Arş. Gör. Yusuf GÜLEŞCİ

Adalet Bakanlığı ve Türkiye Barolar Birliğinden: Resmi Gazete Tarihi : 23/08/2008 Resmi Gazete Sayısı : 26976

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KARAR İNCELEMESİ

TEMEL HAK İHLÂLLERİ VE İSPAT SORUNLARI

KUR ULUŞ: OCAK-1975, YIL: 31 SIRA SAYI: 363

: Prof. Dr. Nurettin KALDIRIMCI : Kenan TÜRK, Dr. Murat ÇETİNKAYA, Reşit GÜRPINAR, Fevzi ÖZKAN, Dr. Metin ARSLAN, Doç. Dr.

REKABET KURULU KARARI. : Prof. Dr. Ömer TORLAK : Arslan NARİN, Reşit GÜRPINAR, Fevzi ÖZKAN, Dr. Metin ARSLAN, Doç. Dr. Tahir SARAÇ, Kenan TÜRK

YARGITAY KARARLARI. T.C. YARGITAY 21. HUKUK DAİRESİ Esas No: 2012/8801 Karar No: 2012/12525 Karar Tarihi:

MADDE 28 E İLİŞKİN ÖRNEK DANIŞTAY KARARLARI

2. Söz konusu koruma amaçlı imar planı üst ölçek plana aykırı hususlar içermektedir.

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI. İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Askeri Yüksek İdare Mahkemesi İkinci Dairesi

YARGITAY 14. HUKUK DA RES KARARLARI

ÖZET: Hüküm uyuşmazlığının varlığı için öngörülen koşullar gerçekleşmediğinden,

SAYI: 2012/11 Ankara,14/12/2012 KONU: Kur Farklarının KDV Karşısındaki Durumu Hk. SİRKÜLER

DANIŞTAY İDARİ ve VERGİ DAVA DAİRELERİNE İLİŞKİN TEMEL UYUŞMAZLIKLAR İLE UYUŞMAZLIKLARIN YOĞUNLAŞTIĞI BÖLGELER ;

6 Nisan 2011 ÇARŞAMBA Resmî Gazete Sayı : YÖNETMELİK

VERGİ DAVALARINDA İDARE LEHİNE HÜKMEDİLEN KARŞI VEKALET ÜCRETİNİN TAHSİLİNDE ZAMANAŞIMI SÜRESİNİN BELİRLENMESİ 1

SİRKÜLER NO: POZ-2013 / 36 İST, E-fatura hakkında 424 Sıra No lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği yayımlandı.

T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü UYGULAMADA KARŞILAŞILAN SORUNLAR

KAMU PERSONEL SEÇME SINAVLARI LE SERBEST MUHASEBEC MAL MÜ AV RL K STAJA BA LAMA SINAVINA HAZIRLIK KURSLARI ÇERÇEVE PROGRAMI

DÜNYA BANKASI İŞ ORTAMI RAPORU ÖRNEK OLAY ÇALIŞMASI

GÜMRÜK SİRKÜLERİ Tarih: 01/12/2014 Sayı: 2014/107 Ref : 6/107. Konu: MISIR MENŞELİ POLİSTİREN İTHALATINDA DAMPİNG SORUŞTURMASI AÇILMIŞTIR

T.C. YARGITAY 7. HUKUK DAİRESİ E. 2013/16120 K. 2013/11938 T

İTİRAZ YOLU İLE ANAYASA MAHKEMESİNE BAŞVURULMASI KARARI

DAVACI : Nesrin Orhan Şahin vekilleri Av.Serap Yerlikaya ve Av.İlter Yılmaz

CEZA HUKUKU. 27 aralık 1968 tarihli ve sayılı Resmî Gazetede yayınlanmış 1072 sayılı «Rulet, tilt, langırt ve benzeri oyun âlet ve makinaları

Ç.Ü. GÜZEL SANATLAR FAKÜLTESİ İÇ MİMARLIK BÖLÜMÜ GÜZ YARIYILI İÇM PROJE 5 & DİPLOMA PROJESİ

GÜMRÜK SİRKÜLERİ Tarih: 26/12/2014 Sayı: 2014/127 Ref : 6/127

SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNUNA GÖRE UYGULANACAK İDARİ PARA CEZALARI (2009 YILI)

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ MEDENİ HUKUK I FİNAL SINAVI. Sınav süresi 45 dakika SORULARI AŞAĞIDAKİ OLAYA GÖRE CEVAPLAYINIZ.

YARGITAY 1. HUKUK DA RES

İtiraz Eden (Davacı) : TMMOB Çevre Mühendisleri Odası : Av. Emre Baturay Altınok Üsküp Cad. (Çevre Sk.) No:22/7, Çankaya/Ankara

ELEKTRİK ELEKTRONİK VE HİZMET İHRACATÇILARI BİRLİĞİ ORGANİZASYON TEKLİF ŞARTNAMESİ

GRUP ŞİRKETLERİNE KULLANDIRILAN KREDİLERİN VERGİSEL DURUMU

FRANSIZ CEZA USÛL KANUNUNDA YER ALAN ÜST MAHKEMELER İLE İLGİLİ HÜKÜMLER

1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ

CEZA MAHKEMESİ KARARLARININ HUKUK HÂKİMİNİ ETKİLEYİP ETKİLEMEMESİ MESELESİNİN MAKUL SÜREDE YARGILANMA HAKKININ İHLALİNE VARAN BOYUTU

DOĞRUDAN FAALİYET DESTEĞİ PROGRAMI PROJE UYGULAMA EĞİTİMLERİ

SERMAYE ġġrketlerġnde KAR DAĞITIMI VE ÖNEMĠ

ADANA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJELERİ

12.1 ODA TARAFINDAN AÇILAN DAVALAR VE SONUÇLARI

İSTANBUL... ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ SAYIN BAŞKANLIĞI NA

YÖNETMELİK. Kamu İhale Kurumundan:

KAMU İHALE KANUNUNA GÖRE İHALE EDİLEN PERSONEL ÇALIŞTIRILMASINA DAYALI HİZMET ALIMLARI KAPSAMINDA İSTİHDAM EDİLEN İŞÇİLERİN KIDEM TAZMİNATLARININ

İstanbul Bilgi Üniversitesi Lisansüstü Eğitim ve Öğretim Yönetmeliği ne Tâbi Öğrenciler İçin Mali Usul ve Esaslar

YÖNETMELİK ANKARA ÜNİVERSİTESİ YABANCI DİL EĞİTİM VE ÖĞRETİM YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

MEMUR OLMAYANIN RESMİ BELGEDE SAHTECİLİK-CEZAYI AZALTAN ÖZEL DURUMLAR

MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI PERSONEL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ NE

HAKSIZ REKABET KURULU ÇALIŞMA RAPORU ANTALYA SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI ANTALYA HAKSIZ REKABETLE MÜCADELE KURULU FAALİYET RAPORU

I. EIPA Lüksemburg ile İşbirliği Kapsamında 2010 Yılında Gerçekleştirilen Faaliyetler

TARİFE YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar ve İlkeler

ALMANYA DA 2011 OCAK AYI İTİBARİYLE ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK ALANINDA MEYDANA GELEN ÖNEMLİ GELİŞMELER. 1. İstihdam Piyasası

ELEKTRİK ÜRETİM SANTRALLERİNDE KAPASİTE ARTIRIMI VE LİSANS TADİLİ

TÜRK MİLLETİ ADINA T.C. DİYARBAKIR 1. AİLE MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2014/3-686 K. 2016/18 T

Hukuk ALT İŞVEREN İŞÇİSİNİN AÇTIĞI İŞE İADE DAVASINDA MECBURİ DAVA ARKADAŞLIĞI. Karar İncelemesi

TEŞVİK BELGELİ MAKİNA VE TEÇHİZAT TESLİMLERİNE UYGULANAN KDV İSTİSNASINDA BİR SORUN

ŞİKAYET NO : /364 KARAR TARİH : 16/01/2014 RET KARARI ŞİKAYETÇİ :...,

ARAMALI VERG NCELEMES NDE SÜRE. Adalet ilkin devletten gelmelidir Çünkü hukuk, devletin toplumsal düzenidir.

KAMU İHALE KURULU KARARI. Toplantıya Katılan Üye Sayısı : 7 : Elektrik ihtiyacının temini.

İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ. ÇİFT ANADAL ve YANDAL PROGRAMI YÖNERGESİ

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

SİRKÜLER NO: POZ-2013 / 107 İST, ELEKTRONİK DEFTER HAKKINDA AÇIKLAMALAR YAPILDI

Transkript:

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas : 2011/2-703 Karar : 2012/70 Tarih : 15.02.2012 * BOŞANMA * KUSUR TESPİTİ * USULSÜZ OLARAK YARATILAN DELİL * KURGU SONUÇU OLUŞTURULMUŞ "CD" DELİLİ HÜKME ESAS ALINMAZ Özet: Bir delilin mahkemece kabul edilebilmesi için, gerek öğretide yer alan ağırlıklı görüş, gerekse de H.G.K. Kararlarında ortaya konulan ölçüt; o delilin usulsüz olarak yaratılmamış olması ve hukuka aykırı biçimde elde edilmemesidir. Vurgulanmalıdır ki, bir delilin usulsüz olarak elde edilmesi ayrı, usulsüz olarak yaratılması ayrı bir olaydır. Usulsüz olarak elde edilen bir delil somut olayın özelliğine göre değerlendirilebilirse de; usulsüz olarak yaratılan bir delilin hiçbir şekilde delil olarak kabulü olanaklı değildir. Mahkemece, hükme esas alınan CD, davalı kadının rızası dışında kaydedildiği gibi sırf boşanma davasında delil olarak kullanılmak amacıyla bir kurgu sonucu oluşturulmuştur. O halde bu şekilde oluşturulmakla usulsüz olarak yaratılmış bu delilin hükme esas alınması mümkün değildir. Kaldı ki, bir an için delil olarak kabul edilse dahi ne CD içeriği, ne savcılık evrakı ve icra dosyaları ne de tanık beyanları davalının kusurlu olduğunu ispata yeterli bulunmamıştır. O halde, H.G.K. nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.(4721 s. MK m. 181) (5271 s. Ceza Muhakemesi K m. 206) (6100 s. Hukuk Muhakemeleri K m. 189) YARGITAY İLAMI Taraflar arasındaki Boşanma (Kusur Tespiti) davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kadıköy 1.Aile Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 10.2.2010 gün ve 2009/1074 E., 2010/77 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, YARGITAY 2.Hukuk Dairesinin 15.12.2010 gün ve 2010/8335 E., 2010/21119 Sayılı ilamı ile; ( Davacı, boşanmayla ilgili hüküm kesinleşmeden önce 07.07.2009 tarihinde ölmüştür. Davacının mirasçıları Türk Medeni Kanununun 181/2 nci maddesi gereğince davalının kusurlu olduğunun tespitini istemiştir.mahkemece dava kabul edilip davalının daha fazla kusurlu olduğunun tespitine karar verilmiştir.taraflardan ve üçüncü kişilerden aktarılan olaylar hükme esas alınamaz. Davacı tanıklarının sözlerinin bir kısmı davalının kusurlu olduğunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçeyle davalının kusurlu olduğunun tespitine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır ),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. H.G.K.nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü. Dava, boşanma istemine dair olmakla birlikte, yargılama aşamasında davacı öldüğünden davaya kusur tespiti davası olarak devam olunmuştur. Davacı T. Ö. vekili dava dilekçesinde, taraflar arasındaki evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı iddiasıyla tarafların boşanmalarına, davacı yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesini istemiştir. Davalı N.Ö.vekili, iddiaların asılsız olduğunu taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlık bulunmadığını, davacının temyiz kudretine sahip olmadığını belirterek davanın reddini savunmuş; aksi halde maddi manevi tazminata, birleşen davada da nafakaya hükmedilmesini istemiştir.yargılama sırasında davacıya kızı S.Ö. vasi olarak atanmıştır. Mahkemece davalının daha fazla kusurlu kabul edilerek verilen davanın kabulüne dair ilk karar, davalı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece, dosyaya sunulan nüfus kayıt örneğinden davacı Tahsin Ö. in 7.7.2009 tarihinde öldüğünün anlaşıldığına işaretle evliliğin ölüm ile son bulduğu, davanın konusunun kalmadığı, bu konuda bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerektiği, gerekçesiyle karar bozulmuş; bunun üzerine davacı mirasçıları Semra Ö. vs. vekili 4721 Sayılı Medeni Kanunu ( TMK ) nun 181 inci maddesi uyarınca inceleme yapılarak davalının kusurlu olduğunun tespitine karar verilmesini istemişler; mahkemece bozma ilamına uyularak davaya kusur tespiti davası olarak devam olunmuş ve davalı Nuray Ö.`in daha fazla kusurlu olduğunun tespitine karar verilmiş; davalı vekilinin temyizi üzerine karar Özel Dairece, yukarda başlık bölümünde açıklanan sebeplerle 2. kez bozulmuştur. Mahkeme, tanık anlatımları dışında başka delillere dayanarak kusur tespitine karar verdiğini, savcılık evrakı, icra dosyaları ve CD kayıtlarında taraflar arasında geçen konuşma sonucu davalının davacıya ekonomik şiddet uyguladığı gerekçesiyle önceki kararında direnmiş; hükmü davalı vekili temyize gitmiştir. Direnme yoluyla H.G.K. önüne gelen uyuşmazlık; dosyada mevcut delillerin davalının evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kusurlu kabul edilmesine yeterli olup olmadığı, noktasında toplanmaktadır. Öncelikle mahkemece direnme kararında gerekçe olarak dayanılan ses ve görüntü kaydı içeren CD delilinin, hukuken geçerli ve hükme esas alınabilecek bir delil niteliğinde olup olmadığının çözümü gerekmektedir: Hemen belirtilmelidir ki, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu nun 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmesinden önceki dönemde, hukuka aykırı olarak elde edilen delillerin değerlendirilmesi konusunda Medeni Usul Hukukunda açık bir düzenleme bulunmamakta; konu öğretide yer alan bilimsel görüşler ve yargısal uygulamayla şekillenmekteydi.

01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu nun ispat hakkı başlığını taşıyan 189 uncu maddesinin 2 nci fıkrasında yer alan; Hukuka aykırı olarak elde edilmiş olan deliller mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamaz hükmüyle açıkça hukuka aykırı olarak elde edilmiş delillerin ispat gücü olamayacağı kabul edilmiştir. Böylece ispat hakkının delillere dair yönünün hukuki çerçevesi çizilmiş; bir davada ileri sürülebilecek her türlü delilin mutlaka hukuka uygun yollardan elde edilmiş olması esası getirilmiştir. Anılan düzenlemeye göre, hukuka aykırı olarak elde edildiği anlaşılan delillerin, mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamayacağı düzenlenmek suretiyle, yargılama sırasında taraflarca sunulan delillerin elde ediliş biçiminin mahkeme tarafından re sen göz önüne alınması ve delilin her ne surette olursa olsun hukuka aykırı olarak elde edildiğinin tespit edilmesi halinde, diğer tarafça bir itiraz ileri sürülmese dahi mahkemece caiz olmadığına karar verilerek, dosya kapsamında değerlendirilmemesi ilkesi benimsenmiştir. Bu yasal düzenleme öncesinde, hukuki nitelendirme açısından, öğretide nasıl bir yaklaşımın benimsendiğinin irdelenmesinde de yarar vardır: Berkin, usulsüz veya kanunsuz yahut hukuka aykırı yoldan elde edilmiş delile dayanılarak hüküm verilemeyeceği; örneğin posta memuruyla anlaşarak ele geçirilmiş ve mahkemeye sunulmuş olan başkalarına yazılmış mektupların veya evli erkeğin ilişki kurduğu ve ileride evlenmek istediği kadına yazdığı mektupların çalınarak boşanma davasında delil olarak kullanılmasının caiz olmadığı, görüşündedir (Bkz.Prof.Dr.Berkin N.Tatbikatçılara Medeni Usul Hukuku Rehberi İst.s.734 ). Üstündağ, hukuka aykırı yollardan elde edilmiş olan delillerin değerlendirilmesi konusunda usul kanunumuzda bir hüküm bulunmadığını belirtmekte; sesin gizlice banda alınması halinde buna daha sonra bir ispat vasıtası olarak dayanmanın mümkün olduğunu açıklamaktadır. Örnek olarak Alman Mahkemesi'nin kararı alınarak, bu karara göre, insan seslerinin konuşanın muvafakati olmaksızın tespiti kişilik haklarına bir saldırı olmakla beraber, gizli ses almayı haklı kılan nedenlerin mevcudiyeti halinde bu şekilde bir tecavüze müsaade edilmesi gerektiğinin kabul edildiğini belirtmektedir. Alman Mahkeme kararına esas teşkil eden olayda evli kadın, kocasına defalarca hakaret etmiş ve bütün bunları da mahkemede inkâr edeceğini de ilave etmiştir. Bunun üzerine koca açmayı tasarladığı boşanma davası için bu sahneleri teybe almıştır ( Bkz.Prof.Dr.Üstündağ-S.Medeni Yargılama Hukuku C.1-II, İst.2000 S.267 ve 762 ). Prof.Dr.Pekcanıtez e göre, kişilik haklarının, özel yaşam alanı ve sır alanının ihlali sonucu elde edilen teyp bandı, fotoğraf, çalınmış veya el konulmuş aşk mektupları delil olarak değerlendirilemez. Hukuka aykırı olarak elde edilen delilin değerlendirilmesi konusunda Medeni Usul Hukukunda da geçerli olan dürüstlük kuralı esas alınarak karar verilmeli ve bu konuda her somut olayda, o olayın özelliğine göre değerlendirme yapılmalıdır. Bu konuda ihlal edilen kanun hükmüyle ispatlanmak istenen menfaat arasında amaca uygunluk hususu da esas alınmalıdır. Diğer taraftan gizli şekilde ele geçirilen tüm deliller hukuka aykırı delil olarak nitelendirilmemelidir. Örneğin bir telefon görüşmesinde, telefondaki ses yükseltici veya 2. bir dinleme aleti sayesinde tarafların söylediklerinin duyulması sonucu yapılan açıklamalar ve bu konudaki tanıklık geçerli olmalıdır. Kişilik hakkının ihlali sonucu elde edilen delilin

kullanılmasına hakkı ihlal edilen kişi izin verirse bu delil mahkemece kullanılabilir ( Pekcanıtez/Atalay/Özekes,Medeni Usul Hukuku, 2.Bası,Ankara 2001/s.390 vd. ). Diğer taraftan, hukuka aykırı elde edilen delillerin değerlendirilmesi konusunda 1.10.2011 tarihine kadar Medeni Usul Hukukunda açık bir yasa hükmü olmadığı halde, gerek mülga 1412 Sayılı Ceza Yargılamaları Usulü Kanunu ( CMUK ) nda gerekse de 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ( CMK ) nda açık düzenleme yapılmıştır. Mülga 1412 s. CMUK nun 254/2 nci maddesinde koğuşturma makamlarının hukuka aykırı şekilde elde ettikleri deliller hükme esas alınamaz. Denilmiş; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu nun Delillerin Ortaya Konulması Ve Reddi başlıklı 206 ncı maddesinin 2 nci fıkrasının ( a ) bendinde ortaya konulması istenilen delilin, kanuna aykırı olarak edilmesi halinde reddolunacağı düzenlenmiştir. Burada sözü geçen hukuka aykırılıklardan birisi de özel hayata yapılan haksız müdahaledir. Ancak özel hayatın gizli alanı dediğimiz ve sadece bireyi ilgilendiren alana hiçbir şekilde müdahale edilemez. Örneğin kişinin cinsel yaşamı böyledir. Hayatın bu gizli alanı ihlal edilerek bir delil elde edilmiş ise, bunu, kim, nasıl ve hangi amaçla elde etmiş olursa olsun söz konusu delil Ceza Mahkemesinde delil olarak kullanılamaz. Zira hayatın gizli alanı bir delil elde etme yasağı teşkil eder ( Öztürk, B. Yeni Yargıtay Kararları Işığında Delil Yasakları,Ank.1995, S.116 vd. ). Yargısal uygulamada somut olayın özelliğine göre farklı yaklaşımlar olmakla birlikte temelinde bir delilin hukuka aykırı olarak elde edilmesiyle hukuka aykırı olarak yaratılmasının farklı olarak ele alındığı, hukuka aykırı yaratılan delilin hiçbir şekilde kabul edilmemesine karşın, hukuka aykırı olarak elde edilen delil konusunda olayın özelliğine göre farklı değerlendirmelerde bulunulduğu görülmektedir. Nitekim, YARGITAY H.G.K. nun 25.9.2002 tarih ve 2002/2-617 E. 2002/648 Sayılı kararında evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuksal nedenine dayalı boşanma davasında davalı kadına ait günlüğün delil olarak kabul edilip edilemeyeceği tartışılmış ve kararda bu konuya dair olarak aynen; Zehirli ağacın meyveleri olarak ifade edilen hukuka aykırı olarak elde edilen delillerin değerlendirilmesi konusunda Medeni Usul Hukukunda açık bir düzenleme bulunmamaktadır. tespiti yapıldıktan sonra yukarda da işaret olunan öğretideki görüşlere yer verilmiş; ardından tarafların birlikte yaşadığı evde, davalı evi terk ettikten sonra kilitli olmayan yerden elde edilip mahkemeye sunulan zor ve tehdid ile ele geçirildiği savunulmayan ve davalı tarafından tutulduğu tartışmasız olan defterin yukarda anılan görüşler doğrultusunda delil olup olmadığı değerlendirilmiştir. Sonuçta: öncelikli olarak özel hayatın gizliliğinin korunmasının esas olduğu; ancak somut olayın özelliğinin bu genel görüşten ayrılmayı gerektiren istisnalar içerdiği; kullanılan deliller çalınmış, tehdit ya da zorla elde edilmiş ise burada hukuka aykırılığın olacağı, hukuka aykırı yollardan elde edilmemiş delillerin ise yasak bir delil olarak değerlendirilemeyeceği; Boşanma davasının zaten kişilerin özel yaşamını ilgilendiren bir dava olduğu ve kocanın eşi ile birlikte yaşadıkları mekanda ele geçirdiği eşine ait fotoğrafları, not defterini veya mektupları mahkemeye delil olarak verilmesi halinde, bu deliller hukuka aykırı yollardan elde edilmediğinden mahkemede delil olarak değerlendirileceği; aynı evde yaşayan kadının, kocanın bu delilleri ele geçirilebileceğini bilebilecek durumda olduğu, kocanın yatak odasındaki bir dolabın içinde yada yatağın altında kadın

tarafından saklanan bir not defterini ele geçirmesinin, bu mekan eşlerin müşterek yaşamlarını sürdürdükleri bir yer olduğundan kadın için gizli mekan kabul edilemeyeceği; hiç kimsenin evindeki bir mekanda bulduğu bir delili hukuka aykırı yollardan ele geçirmiş sayılamayacağı, özel hayatın gizli alanlarının, özel hayatın gizli alanını ilgilendiren delillerle ispat edilebileceği vurgulanarak davalıya ait günlük delil olarak kabul edilmiştir. Kararda üzerinde önemle durulan husus, delilin hukuki yollardan elde edildiğinin kabulüdür. Yine H.G.K. nun 28.5.2003 gün ve 2003/1-374 E- 2003/370 K. sayılı ilamında ise: davacı tarafça muvazaanın kanıtı olarak sadece video kaseti deliline dayanılmış; kararda video kasetinin hukuka aykırı delil olmamakla birlikte, murisin ses ve görüntüsünün kaydedildiği ortam, murisin ses ve görüntüsünün alındığı tarih itibariyle yaşlı, hastalıklar içinde kıvranan, hastaneden çıkmak için yardım bekleyen, her türlü etkiye açık bir kişi olması sebebiyle bu delilin başlı başına muvazaaya kanıt olamayacağı kabul edilmiştir. Bir delilin mahkemece kabul edilebilmesi için, gerek öğretide yer alan ağırlıklı görüş, gerekse de H.G.K. Kararlarında ortaya konulan ölçüt; o delilin usulsüz olarak yaratılmamış olması ve hukuka aykırı biçimde elde edilmemesidir. Vurgulanmalıdır ki, bir delilin usulsüz olarak elde edilmesi ayrı, usulsüz olarak yaratılması ayrı bir olaydır. Usulsüz olarak elde edilen bir delil somut olayın özelliğine göre değerlendirilebilirse de; usulsüz olarak yaratılan bir delilin hiçbir şekilde delil olarak kabulü olanaklı değildir. Somut olaya gelince; Mahkemece, hükme esas alınan CD, davalı kadının rızası dışında kaydedildiği gibi sırf boşanma davasında delil olarak kullanılmak amacıyla bir kurgu sonucu oluşturulmuştur. O halde bu şekilde oluşturulmakla usulsüz olarak yaratılmış bu delilin hükme esas alınması mümkün değildir. Kaldı ki, bir an için delil olarak kabul edilse dahi ne CD içeriği, ne savcılık evrakı ve icra dosyaları ne de tanık beyanları davalının kusurlu olduğunu ispata yeterli bulunmamıştır.o halde, H.G.K. nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu sebeple direnme kararı bozulmalıdır. SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarda gösterilen nedenlerden dolayı bozulmasına, 15.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.