"Bugün var olan fabrikalarımızda ve daha çok olmasını umduğumuz fabrikalarımızda kendi işçimiz çalışmalıdır. Rahat ve mutlu olarak çalışmalıdırlar ve bütün bu saydığımız sınıflar aynı zamanda zengin olmalıdır. Ve hayatın gerçek lezzetini tadabilmelidir ki, çalışmak için kudret ve kuvvet bulabilsinler." Büyük Atatürk, Dünyada büyük bir emek sömürüsünün yaşandığı taa o yıllarda, 1923'te, İzmir İktisat Kongresinin açılışında, Bu ülkenin emekçileri için dile getirdiğin sözler nedeniyle sana minnet borçluyuz. Seni şükranla anıyor, aziz hatıran önünde saygıyla eğiliyoruz. Sayın Bakanlarım, MESS Genel Kurulunun Değerli Delegeleri, Değerli Konuklar, Değerli dinleyenler, Türkiye'yi dünyanın en büyük ekonomileri arasına sokan, Ülkemiz adına bu büyük başarıya imza atan, Reel sektörün öncüsü metal sektöründe Risk alarak, Yatırım yaparak, Üreten, katma değer yaratan Siz işverenlerimizin örgütlü gücü MESS'in genel kurulunda sizlere hitap etmekten büyük bir mutluluk duyuyorum. Sizlere, Bu büyük ekonomik kalkınmaya gecesini gündüzüne katarak, dişiyle, tırnağıyla çalışarak, alın teri dökerek, emek veren, katkıda bulunan, sizinle aynı kaderi paylaşan yüz binlerce metal işçisinin selamlarını getirdim. Hepimiz için daha mutlu, daha güzel bir gelecek, Ülkemiz için huzur ve refah getirmesini dileyerek, Genel kurulu saygılarımla selamlıyorum. Değerli konuklar, Türk Metal Sendikası, bu yıl 50. yaşını kutluyor. Türk Metal'in tohumları, bundan tam 50 yıl önce, o zor ve meşakkatli günlerde, bir avuç metal işçisi tarafından atıldı. O sevgi tohumları, bugün yarım asırlık bir sevda çınarı oldu. İşte Türk Metal bu yarım asırlık çınarın adıdır. Türk Metal, yarım asırdır metal işçileri için vardır. Sevgimiz, sevdamız metal işçileri içindir. Biz bugüne kadar Türkiye'nin her yerinde, hep metal işçilerinin yanında olduk. İnancımızı, yüreklerimizi birleştirdik. Allah izin verdiği sürece de bu birlik ve beraberliğimiz devam edecek. Türk Metal var oldukça, bu çınarın yaprakları asla yere düşmeyecek. 1
Türk Metal, sektörün en büyük şirketlerinde örgütlüdür. Sadece işkolunun değil, Türkiye'nin en büyük sendikasıdır. Bir dünya markasıdır. Türkiye'deki örgütlü her dört işçiden biri Türk Metal üyesidir. Sadece bu gerçek bile Türk Metal'in büyüklüğünü ve gücünü göstermek için yeterlidir. Ancak bu güce ulaşmak hiç de kolay değildir. Kıyasıya bir rekabetin, Yasal engellemelerin, Ve sosyal duyarsızlığın olduğu bir ortamda bunu başarmak zordur. Biz, bu zorluğu, ilkeli sendikal anlayışımız ile aşıyoruz. Üyelerimizin haklarına kutsal bir emanet gibi sahip çıkıyoruz. Çalışıyoruz, çabalıyoruz, mücadele ediyoruz. Onlar adına bir yaşam kavgası veriyoruz. Bizim bu kavgamız üyelerimiz içindir. Bu kutsal emaneti korumak içindir. Kavga, ille de vurarak, kırarak olmaz. Kavganın uygar olanı da vardır. Uygarca bir kavgada, tarafların elindeki silah duygudur, düşüncedir, bilgidir. Amaç ise ortak bir paydada buluşmaktır. Bizim kavgamız ekmek kavgasıdır. Bizim kavgamız insanca yaşamak içindir... İnsanca çalışmak içindir. Değerli delegeler; Türk Metal'in temel ilkesi, "üretmek, kazanmak, kazandırmak"tır. Bu ilke, birlikte üretme ve birlikte paylaşma irademizi ifade eder. Türk Metal ve temsil etiğimiz üyelerimiz, birlikte üretmek için her türlü sorumluluğu yerine getirmiştir. Kanıt mı istiyorsunuz? O zaman sektördeki üretim hacmine, kar rekorlarına, verimlilik artışına, kazanılan kalite ödüllerine bakın. 2
Tek tek saymaya gerek yok. Bu ödülleri alanlar, bu rekorları kıranlar zaten bu salonda. Sizler benden daha iyi biliyorsunuz. Geçen yıllar sizler için başarılarla dolu. Metal sektöründe kar patlaması yaşandı. Büyük şirketlerimiz satışta ve ihracatta şampiyon oldu. Sadece geçen yıllar da değil, gelecekten de umutlar, beklentiler çok yüksek. Bu yıl, neredeyse bütün şirketler yeni yatırım planlarını açıkladı. Onları da saymaya gerek yok. Hepsi sizin planlarınız. Bu yatırımları alt alta topladığınızda milyarlarca lira ediyor. Biz bu gelişmelerden çok memnunuz. Çünkü yeni yatırım demek aş demektir, iş demektir. Sadece sosyal taraflar için değil, bütün ülkemizin hayrınadır. Bunu biliyoruz. Daha çok yatırım istiyoruz. İşyerlerimizin bu başarısından dolayı gurur duyuyoruz. Ancak biz de diyoruz ki; eğer sektör bu noktaya geldiyse, Milyarlarca liralık yatırım yapılacaksa, O zaman bunda büyük katkısı olan emeğin payını da unutmayın. Bu yıl, emeğe, gece gündüz demeden çalışan emekçiye de yatırım yapın. Çünkü biz birlikte üretip, birlikte kazanıp, birlikte paylaşmayı istiyoruz. Unutmayın, işçilerinize yapacağınız her kuruş yatırım, size üretim, verimlilik, disiplin, kalite ve daha da önemlisi; çalışma barışı, huzur ve güven olarak misliyle geri dönecektir. 3
Bundan emin olun. Birlikte üretiyorsak, birlikte kazanmayı da bilmeliyiz. Eğer sosyal adalet ve refah toplumundan bahsediyorsak, O zaman adil bölüşümden de söz etmeliyiz. Sermaye birikiminin tek yolu, ucuz işçilik değildir. Bizim sizden talebimiz işçilerimiz için insanca çalışma koşulları, Ve insan onuruna yakışır bir yaşam sağlayacak adil bir ücrettir. Değerli dinleyenler, Bu salonda, Avrupa'nın en büyük işveren örgütlerinin başkanları da var. Onlara, metal işçileri adına ülkemize hoş geldiniz diyorum. Ekonomik olarak dünyanın en istikrarlı ülkelerinden birine hoş geldiniz diyorum. Bakınız, onlar Avrupa'daki gelişmelerin en yakın tanığı. Avrupa'da kriz derinleşiyor. Üretim neredeyse durdu. Fabrikalar bir bir kapanıyor. İşsizlik rakamları tarihinde görülmemiş boyutlara ulaştı. Bugün Yuro'ya geçen 17 Avrupa ülkesinde, işsiz sayısı 19 milyonu buldu.. Yuro bölgesinde işsizlik yüzde 12'lere ulaştı. İspanya ve Yunanistan'da yüzde 25'lere tırmandı. Avrupa'daki işsizlerin sayısı neredeyse İstanbul ve Ankara'nın nüfusuna eşit. Uzmanlar, bu rakamların daha da yükseleceği görüşünde. Bu durum istihdam piyasasında bir düzelme için umut vermiyor. Öte yandan yaşanan ekonomik krizler, Avrupa'ya verilen siparişlerin de azalmasına neden oldu. Ama işverenlerin bunlar kadar önem verdiği bir başka gösterge daha var. 4
O da satın alma yöneticileri endeksi. Üreticilerin güven düzeyini gösteren bu endeks, Avrupa'da her geçen gün düşüyor. Endeks, yüzde 50'nin altına düştüğünde ise sektörlerde tehlike çanları çalıyor. Bu endeks, Avrupa'da son 20 ayda 20 kez düştü. Mart ayında bu endeks, yüzde 46.8'e geriledi. Üretim kötü... İstihdam kötü... Güven kötü... Kısaca söylemek gerekirse, Avrupa'da ekonomik tablo ÇOK kötü. Oysa Türkiye'de sektörümüz iddialı. Bir taraftan güçlü sermaye yapısı, yabancı ortaklıklar ve coğrafi konum, diğer taraftan nitelikli işgücü, kalite ve güçlü bir yan sanayinin varlığıtürkiye'nin otomotivde 'üretim üssü' olacağını daha şimdiden işaret ediyor. Nitekim, Sanayi Bakanlığı da raporlarıyla bu öngörümüzü doğruluyor. Bu durum, Türkiye gibi emek verimliliğinin yüksek olduğu ülkeler için bir fırsattır. Avrupa'daki ekonomik kriz, bu fırsatı, size altın tepside sunuyor. Avrupa'daki bu krizi fırsata çevirmek hepimizin elinde. Bunun için birlikte yapacağımız çok şey var. Daha çok çalışmalıyız. Daha çok üretmeliyiz. Çarkları döndürmeliyiz. Avrupa'dan kaçan yatırımları ülkemize çekmeliyiz. Avrupa'nın içinde bulunduğu ekonomik tablo, bizim için bir avantaj olmalı. Durmamalıyız. Koşmalıyız. Koşmak zorundayız. Biz, birlikte bunu yaparız. Bunu birlikte yaparız. 5
Çünkü sizin milyarlarca liralık yatırımınız, bizim nitelikli, kaliteli, disiplinli ve en önemlisi eğitimli işgücümüz var.yüzbinden fazla üyemiz, Türk Metal ile MESS'in ortak eğitiminden geçti. Geçiyor. Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, ILO, bütün dünya bu eğitimi örnek gösteriyor. Bütün dünya, bu eğitimden geçen işçinin üretimini de örnek gösteriyor. Uluslararası şirketlerin en kaliteli üretimi hep Türkiye'de gerçekleşiyor. Rastlantı mı bu? Değil. Uzun, katileli, nitelikli, iyi bir eğitimin sonucu. Milyonlarca lira verdiğimiz bu eğitimler sadece üretime değil, işçinin çalışma biçimine de yansıdı. Avrupa'da işgücünün devamsızlık oranı yüzde 3 iken, Türk Metal üyesinin devamsızlık oranı sadece binde 4. Bu kadarı bile, Türkiye'de işgücünün ne kadar nitelikli, kaliteli, disiplinli ve eğitimli olduğunu göstermeye yeter. İşte siz ve biz, birlikte pastayı büyütebiliriz, büyütmeliyiz. Ancak bu pastayı da hakça bölüşmeliyiz. Çünkü, sektörün yeni başarılara imza atmasını, yeni rekorlar kırmasını, daha çok kazanmasını istiyorsak, Önce huzurlu bir çalışma ortamını oluşturmak zorundayız. Değerli dinleyenler, Bu genel kurul, metal sektöründe devam eden toplu sözleşme görüşmelerine denk geldi. Bir süredir müzakere masasındayız. Her ne kadar süreç şimdilik tıkanmışsa da, görüşmelere en kısa zamanda yeniden başlayacağımıza inanıyorum. Bildiğiniz gibi, sözleşme süreci istediğimiz zamanda başlamadı. Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası'nın gecikmesi, Sürecin uzamasına neden oldu. 6
MESS Grup Sözleşmesinin yürürlük tarihi 1 Eylül 2012 olmasına rağmen, görüşmelere ancak 9 Ocak'ta başlayabildik. Müzakere masasında bize TÜİK'in açıkladığı enflasyon oranı 1.14 gündeme getirildi. Bu oran dikkati alınarak 4.6'lık bir teklif verildi. Bunun üzerine, 4 Mart'ta yapılan 6. oturumdan sonra anlaşma sağlayamadık ve uyuşmazlık tuttuk. Arabulucu safhasını da geride bıraktık. Oysa biz teklifimizi, Türkiye ekonomisinin gerçeklerini, İşverenlerimizin ve işyerlerimizin durumunu, Üyelerimizin içinde bulunduğu ekonomik şartları Ve beklentileri dikkate alarak hazırlamıştık. Değerli konuklar, Burası sözleşme masası değil. Ben de sizinle burada pazarlık yapacak değilim. Ancak işverenlerimizi burada toplu halde bulmuşken, bazı şeyleri de söylemeden geçemeyeceğim. Uyuşmazlık tuttuğumuz günden bu yana, işyerlerini ziyaret ediyorum. İşçilerimizle tezgah başında tek tek görüşüyorum. Ellerini sıkıyorum, gözlerine bakıyorum. Ben, temsilcilik dönemimi de katarsanız, yaklaşık 28 yıldır sendikal yaşam içindeyim. Tezgah başından başlayarak, her kademede görev yaptım. Bu sürede her şeyi yaşadım, her şeyi gördüm. Ama metal işçisini hiç böyle görmedim. Metal işçisi mağdur. Metal işçisi yorgun. Metal işçisi kırgın. Onlar mağdur, çünkü bu en önemli sektörde ortalama brüt ücret ne yazık ki hala 1400 Lira. 7
Son 10 yılın en iyi sözleşmeleri imzaladık. Buna rağmen ortalama ücret bir türlü artmadı artmıyor. Çünkü tam bir hastalığa dönüşen işçi sirkülasyonu ile ortalama ücretler sürekli azalıyor. Onlar yorgun, çünkü aldıkları bu ücretle günümüz koşullarında büyük bir yaşam mücadelesi veriyorlar. Daha iyi bir yaşam umut ediyorlar, Artış istiyorlar, ama olmuyor. Bize teklif edilen günde sadece 2 lira. Onlar kırgın, çünkü işyerleri için yaptıkları fedakarlığın karşılığını alamıyorlar. Bir gün alacaklarını umut ediyorlar ama işler tersine gidiyor. Bu kez karşısına esnek çalışma, kıstalyem, denkleştirme çıkıyor. Metal işçileri, TÜİK'in değil, çarşının, pazarın enflasyonunun dikkate alınmasını istiyorlar. Enflasyon sepetinde, özel okul ücretlerinin, cilt bakım ürünlerinin, yurtdışı turlarının otel fiyatlarının değil, Etin, ekmeğin, yağın, doğalgazın, suyun, unun, şekerin olmasını talep ediyorlar. TÜİK'in değil, kendi sepetlerinin hesaba katılmasını istiyorlar. Çünkü metal işçisi, ay sonunu zor getirir, hastasına ilaç alamaz, çocuğuna harçlık veremezken,yurtdışı turlarında, otellerde cilt bakım ürünlerini kullanmıyor. Bunların bizim hayatımızda yeri yok. Bizim tükettiğimiz ürünlerdeki ortalama artış oranı yüzde 15'ten fazla. Bizim enflasyonumuz başka. Masa başında değil, Çarşıda, pazarda, mutfakta... Metal işçisi kırgın, kırgın. Değerli Delegeler; 8
Elimi tutan her işçimiz, fedakarlıktan söz ediyor. "Başkanım, yine mi biz fedakarlık yapacağız" diyor. Biz, dünya ekonomik krizle boğuşurken, taşın altına elimizi değil bedenimizi koymadık mı? İşyerlerimiz için fedakarlık yapmadık mı? Ücretsiz izne,kısa süreli çalışmaya düşük ücrete razı olmadık mı? İşimize, işyerimize namusumuz gibi sahip çıkmadık mı? Bunlar sadece lafta kalan, hamasi sözler değildir. Bir örnek vereyim. 11 aydır ücretlerini alamayan BMC işçisi, fabrikanın önünde nöbet tutuyor. Ne için biliyor musunuz? İcracıları içeri sokmamak için. İçerdeki kalıpları vermemek için. Bir toplu iğneyi bile icracılara teslim etmemek için. İşte fedakarlık, disiplin, işyerine sahip çıkmak bu demek. Bunları biz yaptık. Hepsini yaptık. Hem de fazlasıyla yaptık. O halde sektördeki bütün olumlu tabloya rağmen bize teklif edilen neden aylık 60 Lira? Metal işçisi neden yoksulluk sınırının altında yaşıyor? İnsanca yaşama koşullarının neden hala çok gerisinde? Neden hak ettiğinin karşılığını alamıyor, neden? İşte değerli dinleyenler,tezgah başındaki işçimiz bunları soruyor. Sadece bana değil, sizlere de soruyor. 9
Ve sizlere diyor ki, Biz yeri geldiğinde, 2008 Eylül'ündeki o kriz dönemlerinde, bu genel kurul delegelerinin çok iyi bildiği gibi, üzerimize düşeni yaptık. Evlerimizin ocağı tütmezken, fabrikalarımızın çarklarını döndürdük, bacasını tüttürdük. Ülkemizi, işyerimizi, işimizi sevdiğimiz, saydığımız için bunu yaptık. Eğer bizden üretirken fedakarlık bekliyorsanız, O zaman siz de o fedakarlığı bölüşürken yapmalısınız. Eğer siz, krizi, bizim fedakarlığımız ile atlattıysanız, O zaman şimdi de siz krizdeki bizler için fedakarlık yapmalısınız. Eğer siz, bizim katkımızla kar rekorları kırdıysanız, şampiyon olduysanız, gelin bu yıl da ücretler şampiyon olsun. Biz şampiyon olalım. Olalım ki, çalışma barışı olsun, sosyal barış olsun, huzur olsun, istikrar olsun. Metal işçisi bizlerden bunu bekliyor. Sizlerden bunu bekliyor. Umutlu olmak istiyor. Gelecek için umutlu olmak istiyor. Çoluk çocuğu için umutlu olmak istiyor. Aynı gemide olduğuna İnanmak istiyor. Ben de, bu genel kurulun bunları unutmadığına inanmak istiyorum. Umutlu olmak istiyorum. Metal işçisinin işverenine, başkanına ve sendikasına olan inancı boşa çıkmasın istiyorum. Metal işçisinin gözlerindeki umut ışığı sönmesin istiyorum. Değerli dinleyenler, Başta da söylediğim gibi, Türk Metal'in ilkesi "üretmek, kazanmak, kazandırmaktır". 10
Bizim için eylem amaç değil, araçtır. Amacımız, insanca koşullarda çalışmak, karşılığında insanca yaşamaktır. Bizim, Türk Metal olarak bütün eylemlerimiz bu amacı gerçekleştirmek içindir. Bunlar bizim için uzlaşmanın aracıdır. Masada sağlayamadığımız uzlaşmayı, alanda sağlama aracıdır. Bizim için yakıp yıkma, vurup kırma değil, ikna yöntemlerinden biridir. Biz alanlara inmeye hevesli değiliz. Kriz döneminde döndürdüğümüz o çarkları durdurmaya hiç meraklı değiliz. Biz sadece gözlerimize umutla bakan işçi kardeşlerimizin haklı davalarının peşindeyiz. Bizden gelecek müjdeli bir haberle gözleri ışıldayacak insanların haklı davalarının peşindeyiz. Kriz dönemlerinde fedakarlık yapanların haklı davalarının peşindeyiz. Onların sofralarına bir dilim daha ekmeği koymanın peşindeyiz. Konuşmamın başında, ulu önderin sözlerini aktarmıştım. Bitirirken de o sözleri, tekrarlamak istiyorum: "Bugün var olan fabrikalarımızda ve daha çok olmasını umduğumuz fabrikalarımızda kendi işçimiz çalışmalıdır. Rahat ve mutlu olarak çalışmalıdırlar ve bütün bu saydığımız sınıflar aynı zamanda zengin olmalıdır ve hayatın gerçek lezzetini tadabilmelidir ki, çalışmak için kudret ve kuvvet bulabilsinler." Bu duygularla, Genel Kurul'unuzun ülkemiz, iş dünyamız, ekonomimiz ve emekçilerimiz için hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Metal işçileri adına sizleri saygılarımla selamlıyorum. TÜRK-İŞ Genel Sekreteri ve Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul KAVLAK 27 Nisan 2013 11