Cumhuriyet Halk Partisi

1 Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin SKYTÜRK 360 ın canlı yayınında, İstediğimi çağırırım, istediğimi çağırmam. Yok ya. O otoriter rejimlerde olur dedi. Tarih : 03.10.2012 - Eğer bir iktidar 11 yıllık süre içerisinde sorunun çözümüyle ilgili elinde bir yol haritası yoksa, 3 kişilik bir komisyonla yol haritası oluşturalım demesi hayalcilik olur. - Suriye yle ilgili, iç meselelerle ilgili çok ciddi sorunlar yaşandı. Bütün bu sorunlarda Cumhurbaşkanları başkanlık yapar, bütün siyasi partileri bir araya toplar. Bu olmadı, Sayın Cumhurbaşkanı baypas edildi.başbakan Bypass etti. - Sayın Cumhurbaşkanı için bir gece yarısı kanun çıkarılmadı mı? Cumhurbaşkanı sizin yol arkadaşınızdır, kardeş dediğiniz bir arkadaşınıza siz bir kanunla siyaset yolunu baypas ediyorsunuz daha sonra - O kadar çaresiz kaldı ki Sayın Cumhurbaşkanı, çaresizliğinden aynen şunu ifade etti. Ana muhalefet gereğini yapar dedi. Evet, CHP nerede mağduriyet varsa, ister Cumhurbaşkanı, ister cezaevinde yatan öğrenci olsun gereğini yapacaktır ve CHP bunun gereğini yaptı. Sayın Gül ün siyasette önü açıldı. - Halk seçsin. İyi de biz halka ne diyeceğiz? Cumhurbaşkanı adayları propaganda yaparken ne diyecek? İşsizliği mi, Yolsuzluğu mu azaltacak? Ne yapacak? Duble yollar mı yapacak? Sadece bir argümanı var, iyi rektör atarım. İyi rektör atarım diye Cumhurbaşkanı seçimi olmaz. - Herkes Evren den rahatsız ama Evren in getirdiği kanunlardan hiç rahatsız olan yok. YÖK ten rahatsız olmuyor. Siyasi Partiler Yasasından rahatsız Cumhuriyet Halk Partisi - 1 / 14-04.10.2012

2 olmuyor. %10 barajından rahatsız olmuyor. Anti-demokratik uygulamalardan rahatsız olmuyor. Diyoruz ki, CHP olarak gelin bu anti-demokratik uygulamaları hemen kaldıralım. AKP den ses yok - Soruyorum Sayın Başkan, Sayın Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu dahil, herhangi birinin 12 Eylül döneminde bir mağduriyeti var mı? Bizim Genel Başkanımız, milletvekillerimiz tutuklandı - 2005 yılında yapılan Yerel Yönetim Yasası dünyanın hiçbir yerinde uygulanabilen bir yasa değil. Niçin? Çünkü yolsuzluğa dayalı, hırsızlığa dayalı bir sistem. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin SKYTÜRK 360 ın canlı yayınında güncel konularla ilgili soruları şöyle yanıtladı; Sunucu- CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, hoş geldiniz efendim. Gürsel TEKİN- Hoş bulduk iyi yayınlar diliyorum. Sunucu- Çok teşekkür ederim. AKP Milletvekili Ensarioğlu dedi ki, Cumhuriyet Halk Partisinin ve hatta MHP yi de buna kattı. Kongrede Barzani ye olan tepkileri, Barzani nin katılmış olmasına ya da alkışlanmış olmasına olan tepkisi bir Kürt düşmanlığıdır. Aslında onun bir Kürt lider, bir Kürt siyasetçi olduğu için bu düşmanlıktır. Bu nasıl kardeşliktir? Bu şartlar altında bu sorun nasıl çözülecek dedi? CHP nin tepkisi Barzani nin etnik kimliğine mi, kongreye çağrılmış olmasına mı? Ya da neye? Gürsel TEKİN- Teşekkür ediyorum. Öncelikle Cumhuriyet Halk Partisi sosyal demokrat bir parti olduğunu hiç kimsenin unutmaması gerekiyor. Daha bir ay ya da 40 gün önce biliyorsunuz Afrika da sosyalist enternasyonal toplantısında Sayın Talabani ile Sayın Genel Başkanımızın el ele olduğunu, hatta Sayın Başbakanın orada bize atfederek biliyorsunuz AB de çıkan kararlarla ilgili şu şu maddelere imza atılmıştır diyen Sayın Başbakandı. Asla Cumhuriyet Halk Partisinin öyle bir tavrının olması sözkonusu bile değildir. Bizim tavrımız bir kere kongrenin genel yapısıyla ilgili. Biliyorsunuz siyasi partiler kurultaylarında dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye de de benzerlerini özellikle Cumhuriyet Halk Partisinin kongrelerini siz çok iyi biliyorsunuz. Yasakların olmadığı, insanların kendisini özgürce ifade edebildiği, salonda gazetecilerin eleştiriye tahammül edemediği bir kongre yaşadık. Sunucu- Oraya gelelim ama Barzani den başlayalım isterseniz. Gürsel TEKİN- Asla hiç öyle bir şey sözkonusu bile olamaz. Yani hele Sayın Kılıçdaroğlu ya da Cumhuriyet Halk Partisinin böyle bir tavrının olması sözkonusu bile değil. Sunucu- Türkiye seninle gurur duyuyor sloganı Başbakana yönelik olduğu söyleniyor. Salonda yanlış anlaşıldığı söyleniyor. O slogan olmasaydı da CHP Barzani nin çağrılmasına tepki gösterir miydi? Gürsel TEKİN- O da çok ayıptır. Yani onu tabi bugün ben birçok AKP li yetkililerin demeçlerinde gördüm. O alkışlar Barzani ye değil Sayın Başbakanaydı. Doğrusu kendi konuklarına hakaret sayılır. Cumhuriyet Halk Partisi - 2 / 14-04.10.2012

3 Sunucu- Alkış değil de slogan. Türkiye seninle gurur duyuyor. Gürsel TEKİN- Sloganda olabilir, alkışta olabilir. Yani ne fark eder? İster konuğunuza olsun, ister Sayın Başbakana olsun eğer konuğu çağırıyorsanız konukta alkış alabilir. O açıdan onu gerçekten bir alkış ona değildi buna demek o apayrı bir ayıptır onu da ifade etmek istiyorum. Sunucu- Barzani nin çağrılmasına mı tepkisi CHP nin? Gürsel TEKİN- Hayır bizim tabi ki siyasi partiler, AKP kendi kongresine kimleri çağırıp çağırmayacağının kararını biz verecek değiliz. Doğal olarak kendileri karar verecek. Biz kongrenin genel gidişatı ve kongredeki tahammül edilemeyecek cumhuriyetin değerlerini ve Cumhuriyet Halk Partisinin değerlerine hakareti doğrusu içimize sindiremedik. Yani orada sizlerde izlemişsinizdir Sayın Başbakan Türkiye nin beklentilerine cevap vereceğine tam tersine geriye dönerek 1930 lara, 1940 lara atfederek ve hiçbirisinin de doğru olmadığı bütün tarihçilere de sorduğunuzda yalan yanlış bilgilerle Sayın İnönü ye nezaketen Sayın deme nezaketini gösteremediği bir kongre takvimiyle karşı karşıya olduk. Sunucu- Madem kongreden gittik, biz oradaydık ama Cumhuriyet Halk Partisi temsilcisi orada yoktu. Çünkü siz bazı gazetelere akreditasyon uygulanmasını protesto ederek gelmediniz. Başbakan bugün buna yanıt verdi. Herkesi de davet etmek zorunda değilim dedi. Siz ne diyorsunuz bu tepki karşısında? Gürsel TEKİN- Öncelikle şunu hatırlatmak istiyorum. 2001 yılında biliyorsunuz Sayın Başbakan, Sayın Cumhurbaşkanı ve yol arkadaşlarıyla AKP yi kurdular. AKP nin ilk programı açıklandığında gerçekten bende çok heyecanlanmıştım. Şundan dolayı heyecanlandım. İlk kez bir siyasi parti Türkiye nin temel meselelerini kavramış ve bunun üzerine bir siyaset inşa edecek. Sayın Başbakan 3Y yle yola çıkmıştım demişti hatırlayın. Yolsuzluğu bitireceğim, yasakları kaldıracağım. Yasaksız bir Türkiye yaratacağım demişti. Şimdi bakalım yasaksız bir Türkiye ne hale geldi? Eğer Sayın Başbakan şu mantıkla bakın nasıl çelişkiler, müthiş çelişkili konuşmalar var. Bir tarafta 74 milyonun güvencesiyim diyeceksiniz ve kaldı ki dünyanın her yerinde demokratik ülkelerde Başbakanlar seçimden sonra o ülkedeki bütün yurttaşların Başbakanıdır. Kendi partisinin Başbakanı değildir. Sayın Başbakanın böyle bir lüksü yok. İstediğimi çağırırım, istediğimi çağırmam. Yok ya. Böyle bir mantık olabilir mi, böyle bir demokrasi olabilir mi? O otoriter rejimlerde olur. Şimdi siz yasakları kaldıracağım diyeceksiniz, sonra sizin hoşunuza gitmeyen, sizi eleştiren, eleştirebilen gazeteleri, televizyonları içeri almayacaksınız, bende burada bütün meslektaşlarınızı eleştirmek istiyorum. Öncelikle siyasetçiler hep eleştirilecek değildir. Ben meslektaşların o salona alınmayan gazetecilere tepki olsun diye en azından 5 dakikalığına dışarı çıkmalarını beklerdim. Bu cesareti göstermedikleri için bende bir siyasetçi olarak bütün o gazeteci arkadaşlarımı da eleştirmek istiyorum. Niçin diyeceksiniz? Niçinini hemen söyleyeyim. Cumhuriyet Halk Partisi kurultayında çaylar gelmediği için, çaylar geç geldiği için köşe yazarları kendi köşelerinde gazetelerinde yazdılar. Gazetecilerin 2,5 saat ayakta kaldığını sizlerde gördünüz. Meslektaşlarının içeriye girilemedi. Girilemediği gibi Cumhuriyet Gazetesinin biliyorsunuz Utku beyin bir başka televizyon, o günkü güncel olayları değerlendirmek için Cumhuriyet Gazetesinin Cumhuriyet Halk Partisi - 3 / 14-04.10.2012

4 Ankara Temsilcisini davet etmişti ona bile tahammül edilemedi. Bu kadar yasakçı bir Türkiye, özgür bir Türkiye den yasakçı bir Türkiye ye doğru geldiğimizi de söylemek istiyorum. Şimdi böylesi bir yasakçı ortamda Cumhuriyet Halk Partisinin hiçbir şey olmamış gibi o kongreye katılması, kurultaya katılması Cumhuriyet Halk Partisine yakışan bir tavır olmayacaktı. Sunucu- O günkü yayınlarımızda bizde konuk ettiğimiz partililere bunu özellikle sorduk. Onlarda tabi kongre ortamında buna çok böyle köşeli yanıtlar veremediler. Bunun da belki altını çizmek gerekiyor. Başbakan bugün Kılıçdaroğlu nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı döneminde basın toplantısına bazı gazetecileri almadığını söyledi. Sizde dedi bu yasakları uyguladınız. İsimlerini vereyim mi diye sordu hatta. Siz o dönemde en yakınındaki isimdiniz Kılıçdaroğlu nun kime akreditasyon uyguladınız, neden? Gürsel TEKİN- Biliyorsunuz bütün organizasyonu ben yaptım Sayın Kılıçdaroğlu değil. Basının, medyanın, televizyonun. Telefonlarınız açıktır bir tek insan çıksın desin ki, evet kardeşim biz içeri alınmadık, biz ötelendik, biz ötekileştirildik. Tam tersine Sunucu- Hiçbir toplantıda böyle bir şey olmadı mı? Gürsel TEKİN- Asla. Kanal 7 dahil. Kanal 7 muhabirinin il merkezimizde bütün çalışmalarımızda gün gün yanımızda olduğu Kanal 7 muhabirinin ismini de burada verebilirim. Sayın Başbakana yalan yanlış bilgiler vermişler. Eğer şunu kast ediyorsa, bir başka gazete var. Yani kişisel olarak gazete saymadığım bir gazete var. Sayın Kılıçdaroğlu gazeteyle mahkemelik. Hatta gazetenin dava açıldığı için gazetenin künyesine, biliyorsunuz künyesi değişmek zorunda kaldı. Onu kastediyorsa onun dışında herhangi bir gazetenin, herhangi bir televizyona Sunucu- O ulusal bir gazetemi, yerel mi? Özel bir husumet mi? Gürsel TEKİN- Adını anmak istemiyorum. Onun dışında hiçbir gazetenin, hiçbir televizyonun tam tersine bütün Sayın Başbakana çok yakın olan gazetelerin, televizyonların tamamının da yayınlarına katılmışız. Hiç kimseye yasak konulmamıştır. Evet bizi içeri almadılar ya da bize yasak koydular diyebilecek bir gazeteci varsa telefonlarınız açıktır. Sunucu- Eğer öyle birisi varsa yayında onu mutlaka aktarmak isteriz. Gürsel TEKİN- Sayın Başbakana yanlış bilgi vermişler. Cumhuriyet Halk Partisinin yasakçı bir anlayışı yok. Biz bir tarafta demokrasi ve özgürlük derken bir başka tarafta da bizim gibi düşünmeyenlere yasak koymak bizim ne jargonumuzda var, ne de siyaset anlayışımızda var. Sunucu- Şimdi Başbakan size bir çağrı yaptı. Bugünde onu yeniledi. Terörün çözümü için gelin birlikte masaya oturalım. Kılıçdaroğlu da dedi ki gelsinler görüşelim. Şimdi burada herkes gelsinler görüşelim, gelin oturalım diyor da bunun birde bir yönetimi olması lazım. İşte bugün meslektaşlarımız meclis bahçesinde Mustafa Elitaş a bunu sordular AKP Grup Başkanvekiline. O da dedi ki, yani bir iadeyi ziyaret olacak hali yok. Biz bir komisyon kurmaktan bahsediyoruz. Versinler bize 3 kişinin ismini, bizde onlara verelim 3 kişinin ismini otursunlar bunlar çalışsınlar. Böylemi olacak yöntem? CHP 3 kişi Cumhuriyet Halk Partisi - 4 / 14-04.10.2012

5 belirledi mi? Ya da sizin kafanızdaki neydi? Gürsel TEKİN- AKP nasıl emrediyorsa biz öyle yaparız. Şimdi bakın, öncelikle bütün bu son 2 yıllık sürece bakalım. Sayın Kılıçdaroğlu nun son derece iyi niyetiyle Türkiye de iç barışın sağlanabilmesi için müthiş özveride bulundu. Seçim öncesine dönelim. Seçim tarihlerine dönelim. Seçim döneminde Sayın Kılıçdaroğlu Türkiye nin iç barışının zedelenmemesi için olağanüstü bir çaba sarf etti. Hatırlayın Hakkari ye gidildi. Hakkari mitingini Sayın Başbakan acımasızca eleştirdi. Efendim orada bayrak yokmuş. Eğer orada bayrak yoksa o da Sayın Başbakanın eksiğidir. Orada bayrak yok dediği ilde şuanda kendi il binası yok Sayın Başbakanın. Sunucu- Hakkari den söz ediyorsunuz? Gürsel TEKİN- Evet. Yani bir iktidar partisini düşünün il binası yok, il başkanı var. İl başkanı da kaçırıldı haberi yok. Kimsenin haberi yok. Şimdi böyle bir manzarada bunu bir övünç kaynağı gibi efendim siz Türk bayraklarını niye götürmediniz demek bir Başbakana yakışan bir tavır değil. İki; Oslo görüşmeleri basına biliyorsunuz Oslo görüşmesi olarak değil de görüşmelerin devam edildiğini gazeteler, televizyonlar yazınca haklı olarak ana muhalefetinde bu soruyu sorma hakkı var. Sayın Kılıçdaroğlu da bu görüşmeler var mı, yok mu dediğinde Kayseri de, bakın gününü tarihini vereyim. Kayseri de Sayın Başbakan yine bir konuşma yapıyor Mayıs ın 16 sında. Ve nasıl bir konuşma. Yani bırakın bir siyasetçi konuşması, bir Başbakan konuşması sokakta konuşulduğunda rahatlıkla kavga edilebilecek bir konuşma. Bunları ispatlamazsanız şerefsizsiniz, haysiyetsizsiniz falan filan yani ağzına gelebilecek her şey. Yani eğer biz geriye dönüp bunlara bakmazsak efendim hadi ya Sayın Başbakan emretti CHP siz 3 kişi verin gidelim. O çok kolaycı. Eğer bunları çözecekse bunu da yaparız. Türkiye nin meseleleri için, Türkiye nin çıkarları için Cumhuriyet Halk Partisinin yapamayacağı hiçbir şey yok. Ve yine biliyorsunuz tutsak milletvekilleriyle ilgili Sayın Genel Başkanımız Sayın Başbakana çağrı yaptı. Daha sonra Sayın Çiçek in başkanlığında bir komisyon oluştu. Ve bu komisyon bir protokol yaptı 8 tane milletvekilinin önümüzdeki süreçte Sayın Cumhurbaşkanı, meclis başkanı ve iktidarın bütün yetkilileri evet önümüzdeki süreçte milletvekilleri parlamentoda olacak. Oldu mu bunlar? Olmadı. Yine 4+4+4 tartışmasının olduğu bir ortamda aynı zamanda biliyorsunuz bu sadece iktidar partisini ilgilendiren bir sorun değil. Eğitim sorunu 74 milyon yurttaşı ilgilendiren bir sorun. Alelacele bir gece yarısı istediğim gibi yaparım anlayışıyla demokratik bir yöntem olabilir mi? Sayın Kılıçdaroğlu çağrı yaptı Sayın Başbakana. Sayın Başbakan 74 milyonu ilgilendiren bilimsel bir eğitim sorunudur. Bu eğitim sorununu daha sağlıklı bir şekilde tartışılması gerekiyor. YÖK e talimat verin. YÖK bütün fakülteleri toplasın ve bilimsel bir altyapısı olsun, acele etmeyin görüşelim demişti. Görüşelim dediğinde Sayın Başbakanın tavrı aynen şöyle olmuştu. Cumhuriyet Halk Partisiyle ne görüşeceğim. Cumhuriyet Halk Partisiyle görüşmek zaman kaybıdır. Eğer bunları görmezsek sıradan efendim Sayın Başbakan çağrı yaptı, siz bu Başbakana taleplerine, taleplerine karşılık verdik. Bütün buna rağmen. Yani bütün bu nezaketsiz hareketlere rağmen Sayın Kılıçdaroğlu Sayın Başbakanın ayağına gitti ve Sayın Başbakana aynen şunu söyledi. Gelin bu meselemizi çözelim. Kendi meselemizi bir başka ülkeye havale etmeyelim. Burada da yapılması gereken varsa Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz katkı sunmak istiyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi - 5 / 14-04.10.2012

6 Sunucu- Ama iki parti arasında bu güven bunalımı varken masaya otursanız ne sonuç çıkacak ki ortaya? Gürsel TEKİN- Evet güven bunalımını yaratan biz değiliz. Bakın, eğer Cumhuriyet Halk Partisini test etmek istiyorsa Sayın Başbakan şuanda parlamentoda asgari düzeyde bölgedeki sorunların önemli kısmını giderebilecek 5 tane kanun teklifi vermişiz. Bizi nereden test edecek? Hemen talimat versin yarın meclis başkanına oradan başlayalım. Eğer oradan başlamayacaksak işte komisyonlar oluşsun falanda. Siyasette bu komisyon nedir biliyor musunuz? Topu taca at demektir. Komisyon hikayesi değil. İkincisi; şuraya gelmek istiyorum. Eğer bir iktidar 11 yıllık süre içerisinde sorunun çözümüyle ilgili elinde bir yol haritası yoksa 3 kişilik bir komisyonla yol haritası oluşturmakta maalesef hayalcilik olur. Sunucu- MHP nin de buna dahil olmasını mı isteyecek CHP olası bir görüşmede? Gürsel TEKİN- Elbette. Bakın bizim, Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın Başbakan Sunucu- Çünkü MHP hayır dedi zaten. Yani bunu istemenin ne anlamı olacak? Gürsel TEKİN- Efendim diyebilir. O ayrı bir sorun. Dünyada demokratik ülkelerde muhalefet demokraside muhalefet olur. Dünyanın her yerinde iktidar var. Arabistan da da iktidar var ama muhalefet yok. Muhalefetin taleplerini dinlemek zorunda Sayın Başbakan, iktidar yetkilileri. Her talebi beğenmek zorunda değil. Ve gidecek MHP yi ikna edecek, BDP yi de ikna edecek. Sonuç itibariyle nasıl bir anayasa komisyonu oluştuysa aynı şekilde 4 siyasi parti bir komisyon oluşur, Türkiye nin çıkarları için yapılması gereken ne varsa rahatlıkla parlamentoda bu konuda katkı sunmaya hazır olduğumuzu ifade ettik. Yine aynı noktadayız. Efendim sen mi geleceksin, ben mi gideceğim? E sizde gelin canım şeyiniz dökülmez. İşte Sayın Kılıçdaroğlu ayağınıza geldi. Zaman kaybı demenize rağmen ayağınıza geldi. Niçin ayağınıza geldi? Türkiye de daha fazla kan, daha fazla gözyaşı olmasın. Şimdi Cumhuriyet Halk Partisi bu kadar hassas davranıyor. Bu hassasiyeti yok sayarak Türkiye de iç barışı sağlayacağım diye bir taraftan talep edeceksiniz, öbür taraftan da kendi kongrenizde Cumhuriyet Halk Partisinin bütün tarihine hakaret edeceksiniz. Bu el insaf. Yani bu iki anlayışı bir arada tutmak biraz zordur. Elbette bizde insanız. Yani cumhuriyeti kurmuş, Türkiye de önemli süreçler geçirmiş, neredeyse Mustafa Kemal dahil olmak üzere Mustafa Kemal Atatürk ona yavaş yavaş direk söyleyemiyorlar İsmet İnönü nün üstünde Mustafa Kemal Atatürk ün yaratmış olduğu bütün değerleri acımasızca eleştireceksiniz. Böyle bir şey olabilir mi? 1930 larda ne derdin var Sayın Başbakan? 1940 larda ne derdin var? 1930 larda dünya yanarken Türkiye dimdik ayakta kalmış buna bir bakacaksınız. Bütün bunlara baktığımızda iyi niyet yok. Yani bir iyi niyet varsa elbette Cumhuriyet Halk Partisi olarak Türkiye de iç barışın sağlanabilmesi için her türlü katkı sunmaya hazırız. Ama öncelikle bu 8 tutuklu milletvekilleri aynı zamanda bölgedeki sorunu da ilgilendiren 5 tutuklu vekil var. Yani bu konuda mesela onlarca belediye başkanı şuanda tutuklu bölgede. Sunucu- Tutuklu vekil konusunda ve orada Gül ün açıklamalarına geleceğim ama bu konuyu kapatmadan önce Başbakan İmralı yla da görüşülebileceğinin sinyalini verdi. Siz buna ne diyorsunuz? Yani partinizin sözcülerinden bu konuda BDP yle görüşmüyor da Cumhuriyet Halk Partisi - 6 / 14-04.10.2012

7 neden İmralı yla görüşme sinyali veriyor şeklinde tepkiler vardı. Buna katılıyor musunuz? Yoksa BDP de bir enstrüman, İmralı da bir enstrüman. Oslo süreci eğer yeniden başlarsa bu da başka bir alan olur, bütün alanları kullanmak lazım diye mi düşünüyorsunuz? Gürsel TEKİN- Elbette tabi devletin kurumları her türlü alanları kullanabilir. Buna hiç itiraz yok. Bu ilk görüşmeler gün yüzüne çıkınca Sayın Kılıçdaroğlu da görüşebilir dedi. Makul bir, yani sorun çözülecekse, terör bitirilecekse görüşülebilir demişti. İşte biliyorsunuz AKP her zaman olduğu gibi biz görüşmedik devlet görüştü bilmem ne oldu. Yani böyle garip bir şey olabilir mi? Siz karayolları da devlet değil midir? Karayollarıyla övüneceksiniz ama MİT le de övünmeyeceksiniz. Yani bir cesaretle sorunu kavrayamamış bir iktidarla karşı karşıya olduğumuzu anlatmak istiyorum. Şimdi ne dedi Sayın Başbakan 25 gün önce? Bir kere hangi noktada olduğunu doğrusu biz kavrayabilmiş değiliz. 25 gün önce Sayın Başbakan aynen şu konuşmayı yaptı. Terörle mücadele edeceğiz, siyasetle de müzakere edeceğiz. Şimdi geldiği nokta ne? Gazeteci soruyor BDP yle görüşecek misiniz? Hayır görüşmem. Niye görüşmüyorsunuz? BDP terörle kol kola gezdiği için. Kimle görüşeceksiniz? Kabul edilebilir mi Allah aşkına yani? Parlamentoda millet iradesiyle seçilmiş milletvekillerini siz muhatap almayacaksınız bizde diyoruz ki, milletvekilleri muhatap alınacak ve çözüm yeri TBMM dir. TBMM de yapılması gereken ne varsa gelin size katkı sunalım. Ama onun dışında her türlü arayışa başvurdunuz. Uludere de biliyorsunuz 34 tane yurttaşımız hayatını kaybetti. Neye göre kaybetti o 34 tane yurttaşımız? Kimdi bunun sorumlusu? İşte dışarıdan ararsanız, dışarıdan istihbarat almaya çalışırsanız sorunu çözemezsiniz. Gelin sorunu içerde çözelim diyoruz. Sunucu- Oslo süreci konusunda CHP tutarlı bir politika izledi mi sizce? Yani bu Haluk Koç un açıkladığı belgelerden sonra sürece mi karşısınız, görüşülmesine mi karşısınız? Orada konuşulan şeyler anlamında kırmızı çizgileriniz mi var? Kendini iyi anlatabildi mi CHP orada? Gürsel TEKİN- Tabi CHP nin kendisini anlatabilme mecrası zaman zaman sıkıntılı oluyor. Ne yazık ki kusuruma bakmayın yani ekranlarda, gazetelerde Sunucu- Bizim ekranlarımız her zaman açık. Gürsel TEKİN- Elbette açıktır o konuda şeyim yok. Belki size yönelik değil ama. Bizim Oslo belgelerini açıklamamızdan sonra, Sayın Koç un açıklamasından sonra bütün gazeteciler bizi eleştirdi. Yani kimse ya bu görüşme olmuş, bu görüşmeler yapılırken orada kabul edilemeyecek, bakın kabul edilemeyecek müzakereler var. Reye tahvil edilecek maddeler var. Bunlar kabul edilebilir mi? Sunucu- Yani sürece değil, içeriğe karşı CHP? Gürsel TEKİN- Elbette. Biz bunları sorgulamayacak mıyız? Yani soruyoruz siz Oslo görüşmesi yapıyorsunuz KCK yı siz seçimden sonramı fark ettiniz? Yani KCK seçimden önce yok muydu? Size soruyorum gazetecisiniz. 2005 yılında kurulmuş bir örgütü 2011 yılında mı fark ediyorsunuz? Eğer siz Türkiye nin geleceğini reye tahvil etmeye kalkışırsanız Türkiye ye de, kendinize de yanlış yapmış olursunuz. Biz bunları Cumhuriyet Halk Partisi - 7 / 14-04.10.2012

8 sorgulamak istiyoruz. Bu da bizim son derece doğal hakkımızdır. Bunu sorgulamayalım mı? Sormayalım mı? Şimdi orada yazmışsınız bilmem kaçıncı madde de karşılıklı ateşkes yapılacak. Ateşkes yapıldı mı? Sunucu- O belgeyi zaten kabul etmiyor ki iktidar? Gürsel TEKİN- Kim etmiyor? Sunucu- Başbakan kabul etmiyor. Gürsel TEKİN- E tamam diyelim ki onu etmiyor. Şimdi ben soruyorum. Diyorum ki Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı olarak. Hadi diyelim ki siz fark edemediniz orada bölgede devletin kurumları, istihbarat birimleri, polisi, askeri KCK yı fark edemedi mi? 2005, 2006, 2007, 2008, 2009, 2010, 2011 de mi, 2010 da mı KCK aklınıza geldi? Sunucu- Göz mü yumuldu diyorsunuz? Gürsel TEKİN- Birinin açıklama yapması lazım. Şimdi bu sürece baktığımızda maalesef her ne kadar inkar etmiş olsalar da kaldı ki inkar edilmedi. Sayın Başbakan biliyorsunuz kendisi evet ben talimat verdim dedi bu görüşmeler yapıldı. İnkar eden kimse yok. Şöyle bir şey oluyor. Şimdi Koç un açıklamasından sonra AKP nin bakanlarından 4 tane farklı açıklama var. Kazaren o 4 tane farklı açıklamayı CHP liler yapsa kıyamet kopar. Bir tanesi hayır dedi biz böyle bir görüşme olmadı bir bakan. Bir başka bakan biz görüşmedik, devlet görüştü dedi. Sayın Arınç dedi ki, görüşülebilir belki şimdi de görüşülüyor. Şimdi bütün bu sürece baktığımızda elbette ana muhalefet olarak bizimde kaygılarımız var. Bunu sorgulamak, bunu sormak bizim en doğal hakkımızdır. Sorduğumuzda bize hakaret etmeyecekler. Sorduğumuzda bize sağlıklı cevap verecekler. Eğer sağlıklı cevap verirlerse bizde Türkiye nin çıkarları için yapılması gereken ne varsa katkı sunmaya hazır olduğumuzu her alanda ifade etmişiz. Sunucu- Tutuklu milletvekilleri dediğiniz bir sorun alanı olarak çözülmemiş bir sorun alanı olarak duruyor. Cumhurbaşkanının dünkü konuşmasında verdiği mesajları Sayın Genel Başkanınızda son derece olumlu ve yerinde olduğunu söyledi. Ama Başbakanla görüş farkı olduğunu Sayın Başbakanda zaten saklamadı. Polemiğe girmek istemem ama ben dedi tutuklu milletvekilleriyle ilgili böyle düşünmüyorum. Şimdi Gül le Erdoğan ın görüş farkından başlayalım. Cumhurbaşkanı bir önceki meclis açılışında da zaten benzer mesajlar vermişti ama onun mesajı yerini bulmuyor diğer mesajlar gibi. Ne diyorsunuz bu görüş farklılığına? Gürsel TEKİN- Öncelikle ben Sayın Gül ün konuşma metninin tamamını okudum. Gerçekten son derece diplomatik dil kullanmış. Belki satır aralarında dış politikayla ilgili, iç politikayla ilgili özellikle gazetelerle ilgili, yasaklarla ilgili ve en önemlisi tabi uzun tutuklu ve milletvekilleriyle ilgili çok somut, çok net. Bir Cumhurbaşkanının yapması gereken konuşmadır. Cumhurbaşkanları biliyorsunuz aynı zamanda devlet başkanı görevi yapar. Sayın Cumhurbaşkanı uzun süredir baypas edilmiş. Bunu da bir tartışmaya açmamız lazım. Yani bakın, çok ciddi sorunlar yaşandı. Suriye yle ilgili, iç meselelerle ilgili onlarca sorunlar oldu. Bütün bu sorunlarda Cumhurbaşkanları başkanlık yapar, bütün siyasi partileri bir araya toplar. Sayın Cumhurbaşkanı baypas edildi ve bu süreci özellikle düşen uçakla ilgili süreci Sayın Başbakanın kendisi götürdü. Cumhuriyet Halk Partisi - 8 / 14-04.10.2012

9 Sunucu- Ama bir rahatsızlık dönemine de denk geldiğini hatırlatmak gerekiyor Sayın Gül açısından? Gürsel TEKİN- Hangi rahatsızlık? Sunucu- Kulak rahatsızlığından sonra uzun bir süre dinlenmesi. Gürsel TEKİN- Hayır o zaman rahatsız değildi. Sunucu- Uçakla ilgili değil de sonrasında bir süre dinlenmesi gerektiği için kamuoyu onu görmedi. Gürsel TEKİN- Onlarca örneğini gösterebilirim. Yani eğer bir günde 25 tane insan şehit olursa Sayın Cumhurbaşkanının siyasi partileri toplamaması düşünülebilir mi? Uludere de 34 tane yurttaşımız hayatını kaybediyor, katlediliyorsa Sayın Cumhurbaşkanı nereden görev yapacak? Sayın Cumhurbaşkanının görevi sadece rektörlerin şeyine imza atmak mıdır? Böyle bir şey olabilir mi? Sunucu- Kim baypas etti Gül ü? Gürsel TEKİN- İktidar partisi kim baypas edecek. Başka bir şey yok. Sayın Cumhurbaşkanının rahatsızlığı uzun süredir var. Rahatsızlığında ötesinde bir Cumhurbaşkanının yapması gereken konuşmaydı. Yani bu kadar olumsuzluklar, uzun tutukluluklar, millet iradesiyle seçilmiş milletvekillerinin tutsak tutulması eğer bir Cumhurbaşkanını vicdanen rahatsız etmiyorsa kusuruma bakma o hiç kimsenin Cumhurbaşkanı değildir demektir. Şimdi bu milletvekillerinin tutukluluğu hangi gerekçeye dayandırılabilir? Sayın Başbakan kendisi ifade etti. Biliyorsunuz eskiden yargıya müdahale etmeyin yargının işi diyordu. Şimdi yargıyı da baypas etmiş hayır bırakamazlar diyor. Sayın Başbakan yargının kararını da siz veriyorsanız o zaman yapılacak bir şey yok. Sayın Cumhurbaşkanı elbette öyle bir konuşma yapacaktır. Sunucu- Cumhurbaşkanıyla Başbakan arasındaki bu görüş farkı önümüzdeki dönemde Türkiye siyasetinde etkili olur mu? Ya da yeni tartışmalar açar mı? Bir Cumhurbaşkanlığı seçimi yaşayacağız. Başbakanın kongre konuşması Cumhurbaşkanlığı yolunda ciddi bir mesaj olarak yorumlandı. Çünkü bu bir veda değil, bir mola, bir es dedi Başbakan. Tüm bunları alt alta koyduğumuzda nasıl yorumluyorsunuz fotoğrafı? Gürsel TEKİN- Tabi nasıl gördüğünüze bağlı. Yani nasıl baktığınıza ve nasıl gördüğünüze bağlı. Aslında Sayın Cumhurbaşkanına Sayın Başbakanın çelişkileri uzun süredir büyümüş bir vaziyette. Sayın Kılıçdaroğlu yla ben kongrede birbirimize merhaba etmemişiz diye bütün televizyonların konusu oldu. Halbuki Sayın Kılıçdaroğlu yla hiç asla benim ağabey kardeş ilişkim var. Biliyorsunuz ben istifa ettikten sonra bütün gazetelerin ve bütün televizyonların konusu oldu. Sayın Cumhurbaşkanı için bir gece yarısı kanun çıkarılmadı mı? Yani bir Cumhurbaşkanı tutun sizin yol arkadaşınızdır, kardeş dediğiniz bir arkadaşınıza siz bir kanunla siyaset yolunu baypas ediyorsunuz daha sonra Sunucu- Bir daha aday olamamasıyla ilgili? Cumhuriyet Halk Partisi - 9 / 14-04.10.2012

10 Gürsel TEKİN- Evet. Ve o kadar çaresiz kaldı ki Sayın Cumhurbaşkanı, çaresizliğinden aynen şunu ifade etti. Ana muhalefet gereğini yapar dedi. Evet ana muhalefet elbette gereğini yapacaktır. Cumhuriyet Halk Partisi nerede mağduriyet varsa ister Cumhurbaşkanı, ister cezaevinde yatan öğrenci olsun gereğini yapacaktır ve Cumhuriyet Halk Partisi bunun gereğini yaptı. Sayın Gül ün siyasette önü açıldı. Bütün bunlar görmemezlikten gelinebilir mi? Yine bütün bunlara rağmen, yani kanunla neredeyse Cumhurbaşkanını siyasetten mahkum ediyorsunuz ve gazeteler yine bir şey demediler. Sanki olağan bir şeymiş. Yani benim Sayın Kılıçdaroğlu na merhabam haber, Sayın Başbakan Sayın Cumhurbaşkanıyla ilgili bir kanun çıkarıyor onu siyaseten baypas ediyor o haber değil. Onun için bundan sonra Sayın Cumhurbaşkanıyla Başbakanın aynı safta yürümesi biraz zor geliyor bana. Bütün siyasi şeylerde onu gösteriyor. Aynı zamanda Sayın Cumhurbaşkanı biliyorsunuz Başbakanlık sistemi özellikle AKP yetkililerinin son dönemlerde tartışmaya açmış olduğu başkanlık yetkisini de çok şiddetli bir şekilde eleştirdi. Sunucu- Erdoğan aday olacak mı sizce köşk için? Gürsel TEKİN- Bilemiyorum. Tabi o karar kendilerinin. Ama Çankaya yokuşu diktir. Sunucu- Hep Başbakanın aday olup olmayacağı tartışılıyor. Peki Cumhuriyet Halk Partisi Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili çünkü biliyorsunuz ilk defa halk seçecek. Bir hazırlık aşamasına girdi mi? Adaylar konuşuluyor mu? Netleşiyor mu? Ya da son döneme mi bırakılacak? Nedir, nasıl bir tavır izlenecek orada? Gürsel TEKİN- CHP Türkiye Cumhuriyetini temsil edebilecek yetenekte, kabiliyette mutlaka bir cumhurbaşkanı adayını çıkaracaktır. Sadece CHP yi temsil etmek için değil. Türkiye Cumhuriyetini ve 74 milyon insanın evet, beni temsil ediyor, edebilir kabiliyeti olan bir insanla yola çıkacak. Önümüzdeki günlerde göreceksiniz. Ama cumhurbaşkanlık süreci de bir tartışma konusu. Yani AKP nin bugüne kadar yaptığı uygulamaların bir başka yanlış uygulaması da ne yazık ki, cumhurbaşkanlığı tartışması. Alelacele, halk seçsin. İyi de şimdi biz halka ne diyeceğiz? Yani cumhurbaşkanı adayları diyelim ki, propaganda yapıyor. Ne diyecek bu cumhurbaşkanı adayları? İşsizliği mi azaltacak? Yolsuzluğu mu azaltacak? Ne yapacak? Duble yollar mı yapacak? Sadece bir argümanı var, iyi rektör atarım. İyi rektör atarım diye seçim olmaz. Yapmayın bunu. Şimdi kanunla bu işi baypas edebilir miyiz dediler, yapamadılar. CHP nin engeline takıldı. Şimdi ne tartışması açtılar? Şimdi tartışma yarı başkanlık. Anayasayı değiştirelim, dün Sayın Başbakan zinhar bazı partilerle bir araya gelirim, şimdi onun sinyalini verdi. Her partiyle bir araya gelirim sinyali verildi. Siz önümüzdeki Türkiye nin geleceğini kendi siyasi geleceğinize tahvil ederseniz kendinize de Türkiye de yanlış yaparsınız. Böyle bir yanlış olamaz. Gelin bu parlamento kendi içinde cumhurbaşkanı seçebilirdi. Bu yanlıştan bizim kurtulmamız gerekiyor. Şimdi bir başka tartışma yaratacak. Bu tartışmaların sonucunu da önümüzdeki günlerde göreceğiz. Sunucu- Anayasa konusuna geldik. Zaten bu başkanlık, yarı başkanlık tüm bunlarda Anayasa değişikliği gerektiren konular ama bir taraftan da Anayasa çalışmaları yürüyor. Ama yürüyor mu? Siz oradan umutlu musunuz? Cumhuriyet Halk Partisi - 10 / 14-04.10.2012

11 Gürsel TEKİN- Bizim beklentimiz, toplumun beklentisi yani 74 milyonun beklentisi şu; dünyanın her yerinde olduğu gibi evrensel hukuku Türkiye ye yerleştirmektir. Yani ne gazetecisi korksun, ne siyasetçisi korksun, ne işçisi korksun, ne de öğrencisi korksun. Nasıl ki, işte Avrupa da ya da gelişmiş ülkelerde insanların güvencesi Anayasasıysa Türkiye de böyle bir Anayasa. Bizim özlemimiz bu. Daha demokratik, daha özgürlükçü, herkesin kendisini rahatlıkla ifade edebildiği bir Anayasa talebimiz var. Bu konuda böyle bir çalışmamız var. Ama görüyorum ki, son dönemlerde işte 12 Eylülle, darbelerle hesaplaşacağım, şu yapacağım, bu yapacağım diyenler bunların hepsini unutmuş acaba bu Anayasa değişikliğini sadece bir başkanlık sistemi üzerine oturtabilir miyiz derseniz Anayasaya da, Türkiye ye de ihanet etmiş olursunuz. Şimdi böyle bir mantık olabilir mi? Bugün bir gazeteci arkadaşımla karşılaştım. Hayırdır dedim meclistesin dedim. Darbe komisyonundakiler beni çağırdılar. Senin darbeyle ne ilgin var dedim. 28 Şubatla ilgili. O dönemin gazetecisi Kadir Çelik. Şimdi eğer siz 28 Şubatla, 12 Eylülle hesaplaşmak istiyorsanız birinci önceliğiniz evrensel hukuku yaratacaksınız. Eğer evrensel hukuku yaratırsanız hesaplaşırsınız. Şimdi mesela herkes Evren den rahatsız ama Evren in getirdiği kanunlardan hiç rahatsız olan yok. YÖK ten rahatsız olmuyor. Siyasi Partiler Yasasından rahatsız olmuyor. %10 barajından rahatsız olmuyor. Anti-demokratik uygulamalardan rahatsız olmuyor. Diyoruz ki, CHP olarak gelin ya çok basit, çok kolay. Bu anti-demokratik uygulamaları hemen kaldıralım. Bu zemin üstünde yürümeyelim. Müthiş bir darbe edebiyatı. Sayın Başbakan yine kurultayda öyle bir anlattı ki, şimdi yeni çocuklar, yeni nesil izlediğinde Allah Allah bu ne CHP ymiş ya. CHP bak ya. 60 yıldır ufacık kısa süreli iktidarlar hariç 60 yıldır biz iktidar değiliz, 60 yıldır Sayın Başbakanın gelenekleri iktidar ve biz darbeci Sayın Başbakanın iktidarı demokrasiyle bilmem ne. Böyle bir şey olabilir mi? Ben şimdi soruyorum size; şu anda Sayın Başkan dahil olmak üzere, Sayın Cumhurbaşkanı dahil, Sayın Başbakanın kabinesindeki bakanlar kuruluna bakın, herhangi birinin 12 Eylül döneminde bir mağduriyeti var mı? Bu nasıl bir darbedir? Sunucu- Ama o da bir kıstas değil tabi. Onların olmamış olmaması. Gürsel TEKİN- Eğer CHP nin Genel Başkan Yardımcısı düzeyinde, MYK düzeyinde insanlar faili meçhul cinayetlerle gitmişse, tutuklanmışsa, partisi kapatılmışsa, darbe yemişse, onlarca, binlerce CHP nin mağduriyetini burada anlatırım. Ama Sayın Başkanın yol arkadaşlarının hiçbirisinin mağduriyeti yok. Tam tersine 12 Eylülden beslendiler. Onun için 12 Eylülle hesaplaşmaları da biraz zor. İkincisi, 28 Şubatla hesaplaşmak istiyorlar. 28 Şubatla hesaplaşmak istiyorlarsa eğer bugün milyonlarca emekli, işçi, köylü yeterince maaş alamıyorsa, zamların altında inim inim inliyorsa 28 Şubat döneminde çalınan bankaların hesabı sorulsun. Devletin resmi rakamlarında 200-250 milyar dolar, hiç ona giriyorlar mı? Hayır. Niye giremiyorlar? Giremezler, çünkü bunun hesabı sorulmaz, eğer onun hesabını sorarlarsa bende AKP yi, takdir edeceğim. Cumhuriyet Halk Partisi - 11 / 14-04.10.2012

12 Sunucu- Komisyonun o konuda ilgili kurumlardan belge istediği Gürsel TEKİN- Ne belgesi? Bütün belgeler ortada. Hiç numara yapmasınlar. TMSF de ortada. Bakın bu TMSF döneminde biliyorsunuz banka sahiplerinden hesap soruldu. Hiç kimse siyasetçilerden hesap sorabildi mi? Bir tane siyasetçiye hesap sorulabildi mi? 300 milyar yoksul vatandaşın parasını kim çaldıysa gelin onun hesabını soralım. Sunucu- Belde belediyelerin kaldırılması, ilçe belediyelerinin kalması, bazılarının alanlarının yenilenmesi, değiştirilmesi gündeme gelirse bu yerel yönetimlerle ilgili çalışmada sizin tavrınız ne olacak? Çünkü yakın zamanda meclise gelecek belli ki. Gürsel TEKİN- Eğer yerel yönetim reformu yapmak istiyorlarsa yarından itibaren CHP olarak katkı sunmak istiyoruz. 2005 yılında yapılan Yerel Yönetim Yasası bugün dünyanın hiçbir yerinde uygulanabilen bir Yerel Yönetim Yasası değil. Niçin? Çünkü yolsuzluğa dayalı, hırsızlığa dayalı bir sistem. Nedir, bunu ben söylemiyorum. Türkiye de 2900 belediye var. 2900 belediyenin yarısı yargılanıyor, onlarca belediye başkanı tutuklu, 100 ün üstünde belediye başkanı görevden alınmış, 1800 ün üstünde bürokrat yolsuzluktan dolayı yargılanıyor. Dünyada benzeri var mı? Ne yapacağız? Şimdi bırakın, efendim bütünşehir mi olsun, büyükşehir mi olsun, beldeler katılsın mı falan. Gelin gerçekten dünyada uygulanabilen, yerelleşebilen bir Yerel Yönetim Yasası yapalım. Tarihinin hiç önemi yok. İster Martta yapın, ister Ekimde. Bugün dünyanın birçok belediyelerine girdiğinizde şeffaf belediyeciliği görüyorsunuz. Demek ki uygulanabiliyor. Sunucu- Ama Türkiye de yerel yönetim, yerinden yönetimle ilgili özellikle terör sorunu ve bölgedeki durum göz önüne alındığında hep böyle bir eleştiri, bir acaba, bu bir özerklik adımımı gibi soru işaretleri var. Bu sefer o tartışma gündeme gelir mi sizce yine? Gürsel TEKİN- Ne engel var şimdi mali özerklikle ilgili? İki; uygulanabilir, yerinde yönetim. Şimdi ne yapıyorsunuz? Yerel yönetimler özellikle son dönemde çıkan biliyorsunuz Kentsel Dönüşüm Yasası belediyelerin tamamını by-pass etti. Yani önümüzdeki süreçte Türkiye nin belediye başkanları Sayın Başbakanla, Sayın Erdoğan. Yani bütününü onlar organize edecek. Şimdi Sayın Başbakan biliyorsunuz belediye başkanı olduğu dönemde çok rahatlıkla savunmuş olduğu daha çok yerelleşmemiz gerekiyor diyordu. Şimdi Ankara ya gelince şaşıyorsunuz. Böyle o iktidar sarhoşluğu bütününü ele alalım. Gelin, biz diyoruz ki CHP olarak uygulanabilir, yolsuzluğa dayalı değil, millete hizmet sunan bütün bürokratik engelleri kaldırarak, mali özerklik kesinlikle olması gerekiyor, aynı zamanda da bürokratik engelleri kaldırmamız gerekiyor. Dünyada bütün bunlar bitmiştir. Ortadan kaldırılmıştır. Sadece kaldırılmayan yer Türkiye dir. Türkiye de bu yasa ranta dayalıdır. Kentlere baktığınızda maalesef plan tadilleriyle beton yığınlarına dönmüşüz. Betonsuz bir kent istiyorsak bu Yerel Yönetim Yasasını değiştirmemiz gerekiyor. Aksi takdirde önümüzdeki süreçte nasıl bugün 1500 belediye başkanı yargılanıyorsa 2 yıl sonra yine bu belediye başkanları yargılanır. İkincisi, eğer mali özerklik olursa siyasi partilerde kim iktidar olursa olsun belediyelerin üstünde de baskı olmaz. Şimdi onlarca belediye başkanının üstünde baskı var. İlk kez belediye başkanları Cumhuriyet Halk Partisi - 12 / 14-04.10.2012

13 korkuyor. Sesini çıkaramıyor. Belediye başkanları aynı zamanda milletvekili gibi, milletin iradesiyle seçilmiş. Yani siz insanlara baskı yaparak, devletin kurumlarının baskısını oluşturarak sindirirseniz orada hizmette alamazsınız. Sunucu- İstanbul da CHP kimi aday gösterecek? Gürsel TEKİN- CHP nin birinci önceliği İstanbul u, İzmir i bu olumsuzluklardan kurtarmaktır. İstanbul da gerçekten çok ciddi sorunlar var. Ulaşım sorunu, trafik sorunu, plan sorunu ve en çok konuşmamız gereken bakın, hiç kimse konuşmuyor. Herkes işte böyle şirin laflar ediyor, büyük kentlerde her 4 vatandaşın bir tanesinin mülkiyet sorunu var. Mülkiyet sorununu çözemeyen bir ülkeyi düşünün, bir şehri düşünün. İstanbul da binlerce, yüzbinlerce insanın mülkiyet sorununu çözebilecek irade lazım. Sunucu- Siz aday olur musunuz? Gürsel TEKİN- CHP nin yönetimi, CHP nin tabanı kendi içinde, kendi iradesiyle İstanbul a hizmet edebilecek aday çıkaracaktır. Ona hiç kimsenin tereddüdü olmasın. O konuda bizim birinci önceliğimiz İstanbul a nasıl bakıyoruz? İstanbul u nasıl dönüştüreceğiz? O projelerimizi paylaşmak istiyoruz. Daha sonra aday kim olursa olsun sosyal demokrat bir belediyecilik anlayışıyla İstanbul u da, Ankara yı da, birçok yeri de özlenen bir Türkiye ye kavuşturacağız. Sunucu- Siz? Gürsel TEKİN- Koşullar neyi gösterir bilemiyorum. Yani bugün benim böyle bir şey söylemem doğru olmaz. Ben 2009 yılında da İstanbul la ilgili özlemlerim vardı ama bütün sonuçlara baktığımızda İstanbul da Sayın Kılıçdaroğlu başarılı olur diye teklif eden de benim. Yarın kim başarılı olursa hepimiz arkasında duracağız. Sunucu- Çok teşekkür ediyoruz. Gürsel TEKİN- Çok kısa bir şey söyleyebilir miyim? Özellikle son dönemlerde bütün Orta Anadolu illerini dolaştım. Ne yazık ki, bu anlayış aynı zamanda önümüzdeki süreçte birçok ilçeleri ve illeri de başka noktaya getirebilir. Mutlak ve mutlak belediyeleri güçlendirmemiz gerektiğine inanıyorum. Kesinlikle AKP nin elinde herhangi bir reform yok. Altını çizerek söylüyorum. Biz diyoruz ki İngiltere de, Fransa da, Almanya da uygulanan belediyecilik yasası neyse gelin uygulayalım. Onları uygulayacaksanız CHP olarak arkanızdayız. Özellikle kentsel dönüşümle ilgili konuşulması gereken, kaldı ki çok medeni insanlarız. Yani o yasayı yapanlarla bizim konuşmamız lazım. 74 milyonu ilgilendiren bir sorun. Mülkiyet sorunu. Sayın Başbakan yıkacağım diyor, Sayın Erdoğan yıkacağım diyor. Ne yıkıyorsunuz? Nereyi yıkıyorsunuz? Nasıl oluyor? Sunucu- Çok teşekkür ederim. Gürsel TEKİN- Sürgün ediyorlar. Beyoğlu nda olduğu gibi. Şu anda binlerce Beyoğlu nu sürgün ediyorlar. Sulukule de Sultan mahallesinde olduğu gibi. Sunucu- Çok teşekkürler. Cumhuriyet Halk Partisi - 13 / 14-04.10.2012

Cumhuriyet Halk Partisi - 14 / 14-04.10.2012 14